MANTIKU't-TAYR Ali Şir Nevai'nin Lisanü't- tayr'ı (Mustafa Canpolat, basılmamış doçentlik tezi, Ankara ı 972), Derviş Şemseddin'in Deh Mürg'u (Hasan Aksoy, Kuşların Münazarast -Deh Murg-, istanbul I 998) bunlardandır. Mantı~u't-tayr' ı Avrupa'ya ilk tanıtan Hammer'dir. M. Garcin de Tassy eserin metnini neşrettiği gibiMantic uttair o u le Jangage des oiseaux adıyla Fransızca'ya tercüme etmiştir (Paris ı 857) . Baran Erik Hermelin bu metne dayanarak eseri Almanca'ya çevirmiştir (Stockholm ı 929) . R. P. Masani tarafından bir bölümü İngilizce'ye tercüme edilmiş ve 1924'te The C anterence of Birds ad ıyla yayımlanmıştır. Tam metni aynı adla Efham Derbendi ile D. Davis tarafından tercüme edilmiştir (Harmondsworth I 984). Mantı~u't-tayr Hindistan'da da birçok defa kişi basılm ı ştır. BİBLİYOGRAFYA : AWir, Mantı~u't-tayr(nşr M. Cevad MeşkGr), Tebriz ı334 hş . ; a.e. (tre. Abdülbaki Gölpınarlı), İstanbul ı962, tercüme edenin önsözü, s. I-XVI; a.mlf .. Te?kiretü 'l-euliya' (nşr. Muhammed b. Abdülvehhab Kazvlnl), Tahran ı346 hş., neşre­ denin girişi , s. 2- ı O; a.mlf .. Bülbülname, Ayasofya Ktp., nr. 3857, vr. 363b-367'; Gülşehri. Mantıku't-tayr(nşr. Agah Sırrı Levend), İstan­ bul ı957 , neşredenin önsözü , s. 5-29; Devletşah. Te?kire (nşr. Muhammed Ramazan!), Tahran ı338 hş . , s. ı40-ı44; Keşfü'?-?UnCın, ll, ı864; Safa. Edebiyyat, ll, 863; Browne. LHP, ll, 5125 ı 3 ; Said -i Nefisi. CüstücCı der Al;ıual ü Aşar-ı Feridüddin-i 'Attar-ı NişabCıri, Tahran 1320 hş . , s. ı 22- ı 67; Müjgan Cunbur. Gülşehri ue Mantıku 't-tayrı (doktora tezi, ı952), AÜDTCF; H. Ritter, Das Meer der See le: Mensch, We lt und Gott in den Geschichten des Fariduddin Attar, Leiden ı 955; a.mlf., "Mantiq at-tair ader Maqamat at-tuyur". Oriens, XI ( 1958). s . 48-56; a.mlf .. "Attiir" , İA, ll, 8-9; a.mlf .. "Attar", EJ2 (ing.), I, 753; Bediüzzaman Fürüzanfer, Şerl;ı-i Al;ıua l ü Na~d u Tal;ılil- i Aşar-ı Feridüddin-i 'Attar-ı NişabCıri, Tahran ı 96 ı; FME, s. 8 ı, 9294; Nihad Sami Banarlt. Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul ı971, I, 377-380; Kitabşina­ si-yi Tran, Tahran ı366 hş., VII, 866-870; Seyyid Ca'fer Seccildi, "Mevii.~f ma'a'l-'Attar ve Mantıl5u'Hayr", ed-Dirasatü'l-İslam iyye, IX/2, İs­ liimiibiid ı974, s . 44-59; W. Skalmowski, "The Seven Valleys of'Attar", Orientalla Loveniencia Periodica, sy. 23, Leuven ı992, s . 281-302. Iii H. AHMET nca Ecole des Langues Orientales Vivantes'tan diplama aldı (ı 945). Burada Fransız Türkologu Jean Deny'nin öğrencisi oldu. Ecole Pratique des Hautes Etudes'de Jean Sauvaget'nin der slerini takip etti. Onun Bizans araştırmalarından Osmanlı tarihi alanına kaymasında Jean Sauvaget'nin önemli etkisi olmuştur. Mantran 1939 yılında silah altına alın­ ve 1940'ta yapılan savaşlarda gösterdiği başarıdan ötürü savaş madalyasıyla ödüllendirildi. Alman işgali s ı rasında direniş hareketi içinde Paris'in kurtarılması eylemine katıldı. ll. Dünya Savaşı ' nın sonlarına doğru yakın arkadaşı Nikita Eliseeff ile birlikte Şam Fransız Araştırmaları Enstitüsü'nde görevlendirildi. Burada bulunan hacası Sauvaget. Ömer Lutfi Barkan dı tarafından yayımlanan Kanunlar'ın (İs­ tanbul ı 943) Suriye ile ilgili bölümlerin i Fransızca'ya çevirmeye başlamıştı. Bu çalışma ortaklaşa yürütüldü ve hocasının ölümü üzerine Reglements fiscaux ottomans. Les provinces syriennes (Beyrouth- Da mas I 95 I ) adıyla kendisi tarafın­ dan bitirilerek bastırıldı. Mantran Şam' ­ dan Beyrut'a geçti. Burada bir süre kaldıktan sonra İstanbul'a gitti. Jean Deny, öğrencisine Türkiye'de M. Fuad Köprülü ve Adnan Adıvar'ı görmesini tavsiye etmişti. Bunların d ı şında Selim Nüzhet Gerçek, Sabri Esat Siyavuşgil, M. Tayyip Gök~ bilgin. Mehmet Cavit Baysun ve Ömer Lutfi Barkan gibi Türk bilim adamlarıyla tanıştı ve dostluk kurdu. Özellikle Ömer Lutfi Barkan onun için bir yol gösterici oldu. İstanbul Fransız Arkeoloji Enstitüsü'nde burslu olarak görevli bulunan Mantran aynı zamanda Galatasaray Lisesi'nde de öğretmenlikyapıyordu. 1946ve 1947 yıllarında Bursa'ya yaptığı iki gezi buradaki kitabelerin derlenmesine fırsat vermiş oldu. Önce Bursa'nın Arapça kitabelerin i deriedi ve bunları açıklamalarla SEVGi MANTRAN, Robert (1917-1999) L Osmanlı ve İslam tarihi uzmanı . _j 19 Ocak 1917tarihinde Paris'te doğdu . Orta öğrenimini Paris'te Condercet Lisesi'nde tamamladı. Sorbonne Üniversitesi'nde tarih-coğrafya öğrenimi gördü, ay- 30 Robert Mantran Fransızca 'ya çevirdi. Ardından Bursa'nın Türkçe kitabelerini topladı ve yayımladı. Mantran ' ın bu çabası büyük bir anlam taşımaktadır. Çünkü alışılageldiği üzere o zamana kadar Arapça kitabelerin derienmesine öncelik verildiği halde Türkçe kitabeler ihmal ediliyordu. Halbuki ll. Meş­ rutiyet döneminde giderek güçlenen, İs­ lam sanatından bağımsız bir Türk sanatının var olduğu görüşü özellikle Mimar Kemaleddin Bey tarafından savunulmuş ve Al b ert- Louis Gabriel bu görüşü temel bir tez olarak kabul etmişti. Mantran da bu görüşü benimsemiştir. Öte yandan Mantran, İstanbul kütüphanelerinde ve özellikle Başvekalet Arşi ­ vi'nde (Başbakanlıküsmanlı Arşivi) çalış­ maların ı sürdürdü. 1949 Eylül -Ekim aylarında kısa bir süre İstanbul'da bulunan hacası Sauvaget, XVII. yüzyılın ikinci yarısı İstanbul'u için paha biçilmez bir kaynak olan Evliya Çelebi seyahatnamesinden yola çıkarak Türk ve Fransız arşivlerinin, yabancı seyahatnarnelerin ışığında yapı­ lacak bir araştırmanın esasları üzerine öğrencisine bazı tavsiyelerde bulundu. Bu arada Centre National de la Recherche Scientifique (CNRS) kadrolarında görevlendirilmesi Mantran'ın kendisini tamamen bilimsel araştı rmalara vermesini sağladı. 1952'de Histoire de la Turquie (ı 952) yayımlandı. Bunu La Turquie (ı 955) başlıklı kitabı izledi. 19S9'da Paris'te basılan siyah- beyaz resimlerle bezenmiş Tresors de la Turquie başlıklı eserin giriş bölümünü Michel de SaintPierre kaleme almış , diğer bütün açıkla­ malar ve notlar Mantran tarafından yazılmıştır. Mantran, 1955 - 1961 yılları arasında Tunus'ta görevlendirilen Mantran. Tunus Üniversitesi'nin yeniden yapılanmasında önemli rol oynadığı gibi Edebiyat Fakültesi ve Yüksek Öğretmen Okulu'nda da ders verdi. Tunuslu genç bilim adamları­ nın yetişmesinde önemli görevler üsttendi. Bunların Türk arşivlerinde çalışması­ nı destekledi. Ayrıca Osmanlı Devleti'nin Tunus'ta ve Kuzey Afrika'daki varlığını konu alan arşiv belgelerine dayalı pek çok özgün araştırmaya imza attı. Tunus'ta Darel Bey'de bulunan Türkçe belgelerin bir dökümünü hazırladı (Tunus- Paris, ı 96 ı ) ve bunu doktora tezi olarak sundu. Devlet doktorasını da 1962'de tamamladı ve 9 Mart 1963'te Sorbonne'da savundu. Tez İstanbul dans la seconde moitie du XVII• siecle. Essai d'histoire institutionnelle, economique et social e başlığını taşıyordu. Bu çalışma Fernand MANTÜK Braudel tarafından yönetilmiş ve üstün takdir derecesiyle kabul edilmiştir. Mantran, Evliya Çelebi seyahatnamesiyle Osman Nuri Ergin'in Mecelle-i Umur-ı Belediyye'si, Türk. Fransız. Venedik a r şiv kaynaklarıyla seyahatnamelerden yola çı­ karak XVII. yüzyılın ikinci yarısında İstan­ bul'un kurumsal, ekonomik ve toplumsal tarihini ortaya koymuş oldu. Onun bu çalışması , 1970'ten sonra giderek hız kazanan şehir tarihçiliğinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuş ve bir model işlevi görmüştür. Mantran'ın İstanbul üzerindeki araştır­ maları bu eseriyle sınırlı kalmadı. İstan­ ele alan araştı r­ süreli yayınlarda. armağan kitaplarında ve kongre bildirilerinde yayımlan­ dı. Bu çalışmaların bir bölümü Variorum Reprints dizisinde yer aldı (1'Empire ot toman du XV/e au XV/W si eele, Londra 1984). öte yandan Mantran. Kanuni Sultan Süleyman ve halefieri döneminde İstan­ bul'un günlükyaşamını ele alan daha geniş okuyucu kitlesine yönelik bir eser de hazırladı (La vi e quotidienne a Constantinople au temps de Soliman le magni{ique et ses successeurs, Paris 1965. 1990) . Bunların yanında Fayard yayınevinin başlat­ tığı "Dünyanın Büyük Şehirleri" dizisi bağ­ lamında İstanbul'un tarihini bir bütün olarak işleyen eseriyle de bu konuda son sözünü söylemiş oldu (Paris 1996). Yer yer görsel malzemeyle desteklenmiş olan İs­ tanbul'un tarihi, efsanelerle örülmüş dönemlerden başlayarak Bizans ve Osmanlı yüzyıllarını içine almakta ve şehrin tarihi gelişimi 1950 yılına kadar uzanmaktadır. 1960'tan sonra İslam araştırmalarının önemli bir merkezi haline gelmeye baş­ layan Aix-en-Provence'a davet edilince Tunus'tan ayrılan Mantran burada Türk Dili ve Uygarlığı Kürsüsü'nü kurdu ( 1961) ve emekli oluncaya kadar( 1985) bu şehir­ de kaldı; Paris'ten gelen çağrıları geri çevirdi; emekli olduktan sonra da Provence Üniversitesi'ndeki derslerini sürdürdü. 24 Eylül 1999'da burada öldü. Mantran. uluslararası düzeyde birçok bilimsel kuruluşun akademik ve idari kadrosunda görev almıştır. Aynı zamanda Türk Tarih Kurumu'nun şeref üyesiydi. 1992 yılından beri Encyclopedie de l'Islam'ın (EF) yönetim kurulunda yer alıyordu. UNESCO'nun da danışmanları arasındaydı. 1990'da Fransa Enstitüsü'ne bağlı Academie des lnscriptions et Belles Lettres üyeliğine seçilmişti. Kendisine Legion d'Honneur ve Palmes Academiques bul' u değişik açılardan maları nişanları verilmişti. Mantran, Aix-en-Provence'da İslam araştırmalarının yönlendirilmesinde de önemli rol oynadı. Buradaki Science Politiques'te Ortadoğu üzerine dersler verdi. Ayrıca Batı İslam ve Akdeniz dünyasına yönelik bir derginin (Revue de L'occident "Obituaire: Robert Mantran ( 191 7-1999)", Reuue des mandes musulmans et de la Mediterranee, sy. 89-90, Aix-en-Provence 2000, s. 376-382; Zeki Arıkan, "Turkoloji Araştırma la­ rının Büyük Kaybı Prof. Dr. Robert Mantran (1917-1999)", Osm.Ar.,XXI(200l).s.ll-30; "Mantran, Robert", ABr., XXII, 10. Iii musulman et de La /11editerranee) çıkarıl­ masına katkıda bulundu. Öte yandan Ak- deniz Afrikası'na dair araştırmalar yapan bir enstitünün (Centre de Recherche sur I'Afrique Mediterraneenne IIREMAMJ) müdürlüğünü de yürütüyordu. İslam tarihi ve dünyasını kapsayan çabaları iki önemli eserin ortaya çıkmasını sağlamış­ tır. Bunlardan biri Maurice Flory ile birlikte yaptıkları ortak çalışmadır ve günümüzdeki Arap ülkelerinin siyasi sistemlerini incelemektedir (Les politiques des pays arabes, Paris 1968). Diğer çalışması İslam tarihinin başlangıcına kadar gitmekte ve VII-Xl. yüzyıllardaki yayılma sürecini ele almaktadır (L 'expansion musulmane, VW-XIe siecles, Paris 1969). Centre National de la Recherche Scientifique'in yayımladığı ortak bir çalışmanın ürünü olan L'Egypte au XIXesi eel e (Paris 1982) başlıklı esere olan katkısını İs­ lam tarihi araştırmalarının bir uzantısı olarak değerlendirmek gerekir. Fransız Türkologlarının ortak çabalaHistoire de l'Empire ottoman'ın (Paris- Fayard 1989) editörlüğünü de Mantran üstlendi. Eserin yazılış gerekçesini açıklayan önsözle XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti. XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti üzerinde Avrupa baskısı ve Doğu sorununun başlangıcı (ı 77 4-1839) gibi bölümler onun tarafından yazılmış­ tır. Eser Türkçe'ye (OsmanLı İmparatorlu­ ğu Tarihi, HI. istanbul 1999) ve İtalyan­ ca'ya çevrilmiştir. Mantran'ın belli başlı eserleri ve birçok makalesi de Türkçe'ye tercüme edilmiştir (XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında istanbul, tre. Mehmet Ali Kılıç­ bay- Enver Özcan, l-ll, istanbul 1986; An kara 1990; XVI-XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı imparatorluğu, tre. Mehmet Ali Kılıçbay, istanbul 1995). rıyla hazırlanan BİBLİYOGRAFYA : Jean- Louis Bacque -Gr ammont, "Travaux turcologiques français", Turcica, VII, Paris 1975, s. 288-291; Server Tan illi. "Robert Mantran 'la Söyleşi ", TT, sy. 15 (ı985). s. 44 -45; a.mlf .. "Robert Mantran'ın Arkasından", Cumhuriyet, istanbul 1 Ekim 1999; Abdülcelil Temim i, "Curriculum Vitae du Professeur Robert Mantran", Mecelletü't-tarff;iyyeti'l Magribiyye, sy. 47-48, Tunus 1987, s . 9-15; G. Veinstein. "In memoriam Robert Mantran ( 19 ı 7- ı 999)", Turci ca, XXXII (2000). s. 5-6; R. Deguilhem, "In memoriam Robert Mantran (1917-1999)", TSAB, XXIV/2 (2000). s . 130-133; A. Raymond. ZEKi ARIKAN MANTÜK (J~f ) L Sözde zikri geçen ve ifade edilen mana anlamında usUl-i fıkıh terimi. _j Sözlükte "konuşmak, söylemek" mananutk kökünden ism-i mef'Cıl olan mantilk "konuşulan. söylenen, sözde belirtilmiş olan" anlamına gelir. Usul-i fıkıh terimi olarak "sözün söylendiği alanda delalet ettiği mana" şeklinde tarif edilmiş ve bu mananın zikredilen l afzın hükmü ve bir hali niteliğinde olduğu belirtilmiş­ tir. Bu hükmün söylenip söylenmemesi önemli değildir. Sözü edilen manaya konuşma (nutk) yoluyla ulaşıldığı için mantük adı verilmiştir. Mesela, "Onlardan (ana baba) biri veya her ikisi senin yanın­ da yaşlanırsa kendilerine 'öf' bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle" ayetinin (el-isra 17/23) bizzat lafzından açık bir şekilde ana babaya karşı "öf" demen in haram olduğu anlaş ı lmaktadır. Söz konusu ayetten çıkarılan bu manaya mantCık , böyle bir çıkarımda bulunmaya da "mantCıkun delaleti" adı verilir. Seyfeddin eı-Amidl, iktizanın delaletinde saklı hükümler sözün söylendiği alanda bizzat lafızdan anlaşıldığı halde bunlardan hiçbirine lafzın mantCıku denemeyeceğini belirterek mantCıkun yukarıda verilen tanımının doğru olmayacağını ileri sürer ve kendisi mantCıku "sözün söylendiği alanda delaletinden kesin olarak anlaşılan mana" şeklinde tanımlar ( el-İ/:ıkam f[ uşuli'L­ af:ıkam, lll, 62). AncakAmidl'nin aksine diğer tanım sahipleri iktizanın delaletini gayri sarih mantük kapsamı içinde görmektedir (aş. bk ). sındaki İslam hukukçuları, İslam'ın temel kaynakları olan Kur'an ve Sünnet'i yorumlama faaliyetleri sırasında söz konusu naslarda iki tür anlam (delalet) bulunduğuna dikkat çekmişlerdir. Bunlardan birincisi nasların açıkça ifade ettiği anlamlar (mantCık). ikincisi naslarda açıkça belirtilmemekle birlikte onlardan anlaşılan manalardır (mefhum). Şevkani'nin de işaret ettiği gibi lafızlar. kendilerinden çıkarılan anlamların birer kalıbı niteliğinde oldu- 31