T.C. MALİYE BAKANLIĞI 2003 YILI BÜTÇE SUNUŞ KONUŞMASI (TBMM Genel Kurulu) Kemal UNAKITAN Maliye Bakanı 23 Mart 2003 1 GİRİŞ Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Konuşmama başlamadan önce hepinizi saygı ile selamlıyorum. 57’nci Hükümet tarafından sunulan 2003 Mali Yılı Bütçe Kanunu Tasarılarının kanunlaşması 3 Kasım seçimleri nedeniyle mümkün olamamıştı. Sayın Abdullah Gül Başbakanlığında kurulan ve 28 Kasım’da da güven oyu alan Adalet ve Kalkınma Partisinin ilk hükümeti 58’inci Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, programına uygun bir bütçe yapabilmek için gerekli olan süreyi elde etmek, bu arada da Devlet hizmetlerinin sürekliliği nedeniyle harcamaların yapılması ve Devlet gelirlerinin tahsil edilmesini sağlamak amacıyla 2003 yılının üç aylık döneminde uygulanacak geçici bütçeyi çıkarttı. 58’inci Hükümet tarafından hazırlanan 2003 Mali Yılı Bütçe Kanun Tasarıları 3 Mart 2003 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu. Bu tasarılar ve 2002 Temmuz ayında sunulmuş olan 2001 Mali Yılı Kesinhesap Kanun Tasarıları, Plan ve Bütçe Komisyonunda yaklaşık on gün süreyle bütün yönleriyle incelendi ve son şeklini aldı. Komisyondaki çalışmalara 58’inci Hükümet olarak katıldık ve Sayın Genel Başkanımız Tayyip Erdoğan Başbakanlığında 14 Mart’ta kurulmuş olan 59’uncu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak devam ettik. Komisyondaki çalışmalar sonuçlandı ve tasarılar Yüce Meclis’in takdir ve tensiplerine sunuldu. Bugün de Yüce Meclis’te bu tasarıların görüşmelerine başlanmaktadır. Bu vesile ile, Plan ve Bütçe Komisyonunun sayın başkan ve üyelerine yaptıkları yoğun ve yorucu çalışmalar ve değerli katkılar için şahsım ve Hükümetim adına huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Bütçe kanunlarının hazırlanması, görüşülmesi, kabulü ve yayınlanması, “bütçe hakkı” temelinde, özellik arz eder. Bütçeler, devletin gelirlerini toplamasına izin ve giderlerini yapmasına yetki veren kanunlardır. Mali yönleri yanında ekonomik ve sosyal yönleri de vardır. Aynı zamanda yönetimin izleyeceği ekonomik ve sosyal politikaları ortaya koyarlar. Geleceğe ilişkin öngörüleri içeren bütçeler, şüphesiz hazırlandıkları ekonomik ve sosyal şartların, ülkenin içinde bulunduğu konjonktürün ve geleceğe ilişkin beklentilerin de izlerini taşırlar. 2 Bu bakımdan 2003 Bütçesine geçmeden önce sizlere dünya ve ülkemiz ekonomisi hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum. DÜNYA EKONOMİSİ Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, 2001 yılında dünyayı etkisi altına alan ekonomik yavaşlama 11 Eylül sonrası daha da belirginleşmiştir. 2002 yılının ilk çeyreğinde bir çok bölgede büyüme hızı beklentilerin üzerinde gerçekleşmiş ise de dünyanın önde gelen şirketlerinin yolsuzluklar ve muhasebe skandalları sonucu çökmeleri yatırımcı ve tüketici güvenini azaltmış, borsalar düşmüş, dolar euro karşısında değer kaybetmiş ve dünya ekonomisi belirsizlik ortamına sürüklenmiştir. Irak odaklı kriz bu belirsizliği daha da artırmıştır. Bu gelişmeler çerçevesinde 2002 yılı için dünya ekonomisi genelinde tahmin edilen büyüme hızı yüzde 2.8 ve dünya ticaret hacmindeki artış da yüzde 2.1 ile beklentilerin altında kalmıştır. ABD ekonomisi 2002 yılının ilk çeyreğinde yüksek bir büyüme kaydettiyse de daha sonra yavaşlamış, ekonomiyi canlandırmak amacıyla 2003 yılı başında yaklaşık 670 milyar dolarlık ve 10 yıllık bir süreyi kapsayan vergi indirimlerini içeren bir ekonomik destek paketi açıklanmıştır. Euro bölgesinde ise alınan önlemlere rağmen ekonomik faaliyetlerdeki canlanma yetersiz kalmış, tüketici ve yatırımcı güveni azalmıştır. Durgunluk yaşanan bölgede önce Portekiz sonra Almanya ve Fransa bütçe açığının GSYİH’nın en fazla yüzde 3’ü olan Maastricht kriterini aşmışlar ve Avrupa Birliği tarafından bütçe açıklarını azaltmaları yönünde uyarılmışlardır. Diğer taraftan Japon ekonomisinde durgunluk devam etmektedir. Gelişmiş ekonomilerin 2002 yılı büyüme hızı yüzde 2’nin de altında kalacaktır. Asya’daki yükselen piyasa ekonomilerinde ise ekonomik faaliyetler nispeten canlı kalırken Arjantin krizinin komşu ülkeleri de etkilemesi, yüksek borç düzeyi ile finansman ihtiyacı ve Brezilya’daki koşulların bozulması Latin Amerika ekonomilerindeki sorunları daha da artırmıştır. Orta Doğu bölgesinde büyümenin artacağı yönünde tahminler yapılmış ise de, petrol piyasasındaki gelişmeler, İsrail-Filistin çatışmasına ilaveten Irak krizi bölge ekonomisinde belirsizlik yaratmıştır. 2002 yılında gelişmekte olan ülkelerin yüzde 4.2 büyümesi beklenmektedir. Geçiş sürecindeki ülkelerin büyüme hızlarında da 2002 yılında yavaşlamalar kaydedilmiştir. Beklenen büyüme hızı yüzde 3.9’dur. Uluslararası kuruluşlarca geçen yıl Ekim ayı itibariyle yapılan tahminlere göre; 2003 yılı büyüme hızı dünya genelinde yüzde 3.7, gelişmiş ekonomilerde yüzde 2.5, 3 gelişmekte olan ülkelerde yüzde 5.2 ve geçiş sürecindeki ülkelerde yüzde 4.5 olup dünya ticaret hacminde de yüzde 6.1 oranında büyüme beklenmektedir. Ancak, siyasi belirsizlikler, şirket karları ile ilgili kaygılar, yatırımcı güveninin kaybolması, dünya borsalarındaki düşüşler ile Irak krizi nedenleriyle dünyada 2003 yılı büyüme beklentileri yüzde 3’lere kadar inmiştir. Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, 2002 yılının en önemli olaylarından biri, 1999 yılından beri kaydi para olarak kullanılan euro’nun 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren kağıt ve madeni para olarak tedavüle girmesi olmuştur. Avrupa Birliğinin Euro Alanını oluşturan 12 üyesinin dünya üretimindeki payı yüzde 20, dünya ticaret hacmindeki payı ise yüzde 30’dur. Euro, ikinci büyük uluslararası rezerv para birimi haline gelmiştir. Dünya ekonomisinin gündeminde yer alan önemli konulardan biri de petrol fiyatlarıdır. OPEC ülkelerinin 2002 yılının ilk yarısında uyguladıkları üretim kısıntısı ikinci yarıda da devam etmiştir. Ancak Irak krizi, Venezuela’da yaşanan sorunlar ve ABD ile Kuzey Kore arasındaki nükleer silah krizi petrol fiyatlarını yükseltmiş ve petrolün varil fiyatı 30 doları geçmiştir. Fiyatları düşürmek amacıyla OPEC 2003 Ocak ve Şubat aylarından geçerli olmak üzere günlük üretim miktarını artırma kararı almış ve uygulamaya başlamış ancak derinleşen Irak krizi nedeniyle petrol fiyatlarındaki artış sürmüştür. Buna rağmen Mart ayı ortalarında yapılan OPEC toplantısında günlük üretim kotasının arttırılmayacağı yönünde karar alınmıştır. Petrol fiyatlarındaki istikrarsızlık devam etmektedir. Bu hafta fiyatlar düşmeye başlamış ve 21 Mart 2003 tarihi itibariyle 25 dolar olmuştur. Biz de petrol fiyatlarında indirim çalışmalarına başladık. İlk indirimleri de bu hafta yaptık. Diğer yandan belirsizlikler altın fiyatlarını da yükseltmiş, altının ons fiyatı da bir ara 380 doları aşarak, son yılların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Son günlerde altının fiyatı da gerilemekte olup 1 ons altın 21 Mart 2003 tarihi itibariyle 332 dolardır. 2002 yılında mali piyasalarda yaşanan sarsıntılar nedeniyle ortaya çıkan dolardaki değer kaybı 2003 yılında da devam etmiştir. Bir ara 1.11’lere çıkan euro/dolar paritesi de son günlerde gerileme göstermiştir. 21 Mart 2003 tarihi itibariyle parite 1.0586 olmuştur. Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Çağımızda teknolojik gelişmeler sayesinde dünya giderek rekabete açık bir pazara dönüşmekte, ulusal pazarların dünya pazarları ile bütünleşmesi kolaylaşmakta ve ticaretin serbestleşmesi ülkeleri birbirine daha bağımlı hale getirmektedir. 4 Küreselleşmenin olumlu etkilerinin yanında olumsuz etkilerinin de olduğu artık bilinen bir gerçektir. Gelir dağılımında yarattığı adaletsizlik kesinlikle çözülmesi gereken sorunlardan biridir. Zira dünya nüfusunun yarısı günlük ortalama 2 doların altında, beşte biri de 1 doların altında bir parayla yaşamaktadır. Zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapan politikalar yerine ekonomik refahın dünya ölçeğinde yaygınlaşmasını ve adil paylaşılmasını sağlayan politikalara özel bir önem ve öncelik verilmesi şarttır. Küreselleşmenin yanında kazanmakta ve yayılmaktadır. bölgesel entegrasyonlar da giderek önem Bu çerçevede Avrupa Birliği ile ilişkilerimizde 1999 Helsinki Zirvesinde ülkemize adaylık statüsünün tanınmasının ardından gerek mevzuat uyumu gerekse ekonomik kriterlere uyum açısından yapılan reform çalışmalarını 59’uncu Hükümet de sürdürecektir. 12-13 Aralık 2002 tarihlerinde gerçekleşen Kopenhag zirvesinde Türkiye’nin diğer ülkelerle aynı koşullar altında bir aday ülke olduğu teyit edilmiştir. Aralık 2004 tarihinde hazırlanacak İlerleme Raporu çerçevesinde Türkiye’nin siyasi kriterleri yerine getirdiğine karar verilmesi durumunda üyelik müzakerelerine gecikmeksizin başlanacaktır. Bu süre içerisinde atılacak her adım bizi tam üyeliğe daha fazla yaklaştıracaktır. Avrupa Birliği mevzuatına uyum amacıyla yaptığımız reform çalışmaları Türkiye’yi tam üyeliğe yaklaştırmasının yanı sıra vatandaşlarımıza daha müreffeh ve demokratik bir yaşam sağlamayı amaçlamaktadır. Avrupa Birliği üyesi bir Türkiye’nin uluslararası alanda çıkarlarını daha iyi koruyabileceğinin ve yurt içinde kalıcı bir ekonomik istikrara kavuşacağının bilincindeyiz. Tam üyelik, Türkiye’nin modern dünyadaki yerini sağlamlaştıracağı gibi bölgedeki diğer ülkelerle ilişkilerinde de önder rolünü güçlendirecektir. Biz Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam üyeliği için kararlıyız. TÜRKİYE EKONOMİSİ Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Şimdi de ülkemiz ekonomisinden bahsetmek istiyorum. Türkiye, faizin ve döviz kurunun kamu otoritesi tarafından belirlendiği, ithalatın ve sermaye hareketlerinin kontrol altında tutulduğu uzun bir dönemden sonra 1980’li yıllardan itibaren ihracata dönük, rekabete ve dışa açık serbest piyasa ekonomisine geçmiştir. Bu amaçla kambiyo işlemleri ve sermaye hareketleri serbest bırakılmış, para ve sermaye piyasaları oluşturulmuş, faiz ve döviz kuru piyasalarda belirlenmeye başlanmış, Türk Lirası konvertibl hale getirilmiş, döviz kullanımı ve uluslararası 5 sermaye hareketleri tamamen serbest bırakılmış, dış ticaret liberalleştirilmiş ve Avrupa Birliği ile gümrük birliğine girilmiştir. Son dönemde de, temel amacı üç yıllık bir dönem sonunda enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek, reel faizleri süratle aşağı çekmek, kamu finansman dengesini sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak, ekonomide sürdürülebilir bir büyüme ortamı tesis etmek ve yapısal reformları hızla gerçekleştirmek olarak belirlenen bir ekonomik program 2000 yılı başında uygulamaya konulmuştu. Ancak başarı sağlanamadı. 2000 Kasım ayı ve ardından 2001 Şubat ayında ortaya çıkan krizler sonrasında, önceki programın devamı niteliğinde olan ve bu programın yapısal unsurlarının güçlendirilmesine dayanan dalgalı kur rejiminin geçerli olduğu yeni bir istikrar programı uygulanmaya başlandı. 2001 yılında, artan belirsizlik, bankacılık krizi ve sabit kur rejiminin terk edilmesi, faizlerin, enflasyonun ve işsizliğin artmasına; ekonomide tarihi bir küçülmeye mal oldu. 2002 yılında iç talepteki durgunluğa karşılık büyük ölçüde stok artışı ve ihracattan kaynaklanan büyüme başlamış; maliye politikasında hedeflerden sapmalar olmuşsa da para politikası programlandığı şekilde sürdürülmüş, enflasyon hedeflenenin de altında gerçekleşmiştir. Ancak seçim ekonomisi uygulanması nedeniyle bütçe ve faiz dışı fazla hedefleri tutturulamamış; işsizlik artmaya devam etmiştir. Yıllardır uygulanan yanlış programlar, yönetim hataları ve gerekli reformların zamanında yapılmaması nedenleriyle ülkemiz, yüksek enflasyon, büyük bir kamu borç stoku, istikrarsız büyüme, dengesiz gelir dağılımı, yüksek işsizlik gibi ciddi sorunların içine düşmüştür. Büyüme Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Uzun bir süredir ekonomide istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme hızı yakalanamamış; hedeflenen büyüme hızının ancak yarısına ulaşılabilmiştir. Gayri Safi Milli Hasıla büyüme hızı 1988 ve 1989 yıllarında yüzde 1.5’lere düşmüş, 1990’da yüzde 9.4’e çıkmış, 1991’de binde 3’e inmiştir. 1992 ve 1993’de yüzde 6.4 ve yüzde 8.1’e yükselmiş iken 1994’de ekonomi yüzde 6.1 oranında gerilemiştir. 1995-1997 dönemi yüksek büyüme dönemi olmuş ise de 1998’de büyüme hızı yüzde 3.9’da kalmış ve 1999’da yüzde 6.1 oranında gerileme olmuştur. 2000 yılında yüzde 6.3 oranında büyüme yakalanırken 2001 yılında yüzde 9.5’lik büyük bir gerileme yaşanmıştır. 2001 yılında yaşanan gerileme 2002 yılında yerini büyümeye bırakmıştır. Yapılan tahminlere göre, 2002 yılının tamamında, iç talepteki durgunluğa karşılık ihracat ve stok artışlarının katkısıyla GSMH, programlanan yüzde 4’ün 6 üzerinde, yüzde 6.5 oranında büyüyecek ve cari fiyatlarla 271.4 katrilyon liraya ulaşmış olacaktır. Kişi başına GSMH ise 1998 yılında 3255 dolara kadar yükseldikten sonra inişe geçmiş; 2001 yılında 2123 dolarla 1994’deki seviyesinin de altında kalmıştır. 2002 yılında ise 2586 dolara yükseleceği hesaplanmaktadır. İşsizlik 1988-1994 yıllarında yüzde 8’lerde olan işsizlik oranı 1995-1996 yıllarında yüzde 6’lara gerilemiştir. 1997-1998 yıllarında yüzde 6.4 civarında iken 1999 yılında yüzde 7.4’e yükselmiş, 2000 yılında yüzde 6.6 olmuştur. 2001 yılında yüzde 8.5’e ve 2002 yılında da artış eğilimini sürdürerek yüzde 10.6’ya çıkmıştır. 2002 yılında eğitimli gençlerde işsizlik oranı ise yüzde 29.4’tür. Genç bir nüfusa sahip olan ülkemiz, artan nüfusa yetecek istihdam alanı açamamaktan, açılmış olanları da koruyamamaktan kaynaklanan yapısal işsizlik sorunu ile karşı karşıyadır. Bu sorunların çözüme kavuşturulması ve işsizliğin azaltılması için gerekli tedbirler alınacaktır. Ödemeler Dengesi Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Ülkemiz zaman zaman dış ödeme güçlükleri yaşamıştır. Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye’nin ekonomik büyümeyi gerçekleştirmesi ve başta hammadde, ara malı, teknoloji ve enerji kaynakları olmak üzere mecburi ithalatının da karşılanması için istikrarlı bir döviz girdisi sağlanması gerekmektedir. Döviz girişinin en önemli kaynağı ise ülkede yatırım, üretim ve istihdam artışı sağlayan ihracattır. Bilinmelidir ki kamu dengesi kadar ödemeler dengesi de önemlidir. Ülkemizin 70 cent’e muhtaç olduğu günler unutulmamalıdır. İhracatta sürekli ve kalıcı artış sağlanması Hükümetimizin öncelikli hedefleri arasındadır. 1980’lerden sonra ihracata dayalı büyüme modelinin benimsenmesi ve bu doğrultuda alınan kararların etkisiyle ihracatta önemli artışlar sağlanmıştır. İhracatımız 1980 yılında 3 milyar dolar iken 1990 yılında 13 milyar dolar olmuş, 2002 yılında 35.1 milyar dolara yükselmiştir. Gümrük birliğinin, liberalleşme hareketlerinin ve büyümenin de etkisiyle zaman zaman yüksek oranlı artışlar gösteren ithalat; 2000 yılında 54.5 milyar dolar iken 2001 yılında kurlardaki artış ile iç talepte ve ekonomide yaşanan daralma sonucu 41.4 milyar dolara düşmüştür. 2002 yılında da 50.8 milyar dolara ulaşmıştır. İhracattaki artışlarda ekonomideki daralmalar, iç talepteki gerilemeler ve devalüasyonlar etkili olurken ithalattaki artışlar ekonomideki büyüme ile doğru orantılı olmaktadır. 7 1980 yılında yüzde 36.8’e kadar gerileyen ihracatın ithalatı karşılama oranları ise sonraki yıllarda yükselmeye başlamış, 2001 yılında yüzde 75.7 olmuş, 2002 yılında yüzde 69’a gerilemiştir. İhracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 50’lere indiği yılları kriz yılları takip etmiştir. Bu nedenle ihracat ile ithalat arasında ekonominin taşıyabileceği bir oranın korunması zaruridir. 1996 yılında 8.8 milyar dolar olarak cari işlemler hesabına dahil edilen bavul ticareti yoluyla yapılan ihracat sürekli azalarak 1999 yılında 2.3 milyar dolara inmiş, 2000 ve 2001 yıllarında 3 milyar dolar civarında gerçekleşmiştir. 2002 yılında 4.1 milyar dolara yükselmiştir. İşçi gelirleri ise 1994 yılında 2.7 milyar dolar iken sürekli artarak 1998 yılında 5.4 milyar dolara kadar çıkmıştır. Daha sonra gerilemeye başlamış olup 2002 yılında 2 milyar dolara inmiştir. Turizmden sağlanan gelirler, 1991 ve 1999 yıllarındaki gerilemeler hariç sürekli yükselmektedir. 1999 yılında 5.2 milyar dolara inmiş ise de yükselerek 2001 yılında 8 milyar doları aşmış, 2002 yılında 8.5 milyar dolar olmuştur. Net dış borç faiz ödemeleri ise özellikle 1994 yılından itibaren azalarak 1998 yılında 2.3 milyar dolara kadar inmiş iken tekrar artışa geçerek 1999 yılında 3.1, 2000 yılında 3.5 ve 2001 yılında da 4.4 milyar dolar ve 2002 yılında da 3.9 milyar dolar olmuştur. 1975-1987 döneminde sürekli açık veren cari işlemler dengesi 1988 ve 1989 yıllarında fazla vermiştir. 1990 yılından 2002 yılına kadar ise 1991, 1994, 1998 ve 2001 yıllarında fazla, diğer yıllarda açık vermiştir. 1999 yılında 1.4 milyar dolar olan cari işlemler açığı 2000 yılında 9.8 milyar dolara tırmanmıştır. 2002 yılında açık 1.8 milyar dolara gerilemiştir. 1980-1987 döneminde ülkeye sermaye girişi olmuş, 1988’de yaklaşık 1 milyar dolar, 1991 yılında 2.4 milyar dolar, 1994’de 4.3 milyar dolar, 1998 yılında 840 milyon dolar ve 2001 yılında da 14.2 milyar dolar olmak üzere sermaye çıkışı olmuş; diğer yıllarda sermaye girişi gerçekleşmiştir. 2002 yılında ise 2 milyar dolar net giriş gerçekleşmiştir. 1981 yılında 1.7, 1985 yılında 3.3, 1990 yılında 11.4 ve 1994 yılında 16.5 milyar dolar olan net uluslararası rezervler, sürekli artarak 2000 yılında 34.2 milyar dolara ulaşmış, 2001 yılında 30.2 milyar dolara gerilemiş; 2002 yılı sonunda 38 milyar dolara yükselmiştir. 14 Mart 2003 itibariyle Merkez Bankasının döviz rezervi 27.5 milyar dolardır. Fiyatlar Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, 8 Enflasyon uzun yıllardır yüksek düzeyde seyretmekte, yıllık fiyat artışları istikrarlı bir eğilim göstermemektedir. Toptan eşya fiyatlarındaki yıllık artış 1986’da yüzde 24.5’e kadar gerilemiş ise de sonra artmaya başlamış 1988’de yüzde 67.9 olmuştur. 1994’de yüzde 150’ye tırmanmıştır. 1997’de yüzde 91 olmuştur. 2000 yılında yüzde 32.7 iken 2001 yılında yüzde 88.6’ya yükselmiş; 2002 yılında ise iç talepteki durgunluğun da etkisi ile yüzde 30.8’e düşmüş ve öngörülen hedef ilk defa tutturulmuştur. Tüketici fiyatlarına göre ise 2000 yılında yüzde 39 olan yıllık artış 2001 yılında yüzde 68.5’e yükselmiş, 2002 yılında ise yüzde 29.7’ye gerilemiştir. Toptan eşya fiyatları aylık artışı 2003 yılının Ocak ayında yüzde 5.6 ve Şubat ayında da yüzde 3.1 oranlarında gerçekleşmiştir. Aynı aylarda tüketici fiyatları aylık artışları da yüzde 2.6 ve yüzde 2.3 olmuştur. Şubat ayı itibariyle yıllık artış TEFE’de yüzde 33.4 ve TÜFE’de yüzde 27 olmuştur. Yüksek düzeyde seyreden fiyat artışları, ileriye yönelik kararları olumsuz etkiler, kaynakların gerçekçi kullanımını ve dağılımını engeller, gelir dağılımını hem fertler hem de bölgeler itibariyle bozar, toplumun sağlıklı yapısını aşındırır. Amacımız enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek ve bunu kalıcı kılmaktır. KAMU KESİMİ AÇIKLARI VE BORÇLARI Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Şimdi ülke ekonomisinde istikrarsızlığın temel nedeni olan kamu kesimi açıkları ile borçları hakkında bilgi vermek istiyorum. Devlet giderlerinin gelirlerden fazla olması yani bütçenin açık vermesi durumunda bu açığın bir şekilde karşılanması gerekir. Bütçe açığının ekonominin taşıyamayacağı boyuta gelmesi ülkeyi krize sokar. İşte bizde de yaşanan bu olmuştur. Giderlerimizdeki artış hızı gelirlerimizin üzerinde olmuş ve aradaki fark giderek artmıştır. Giderlerimiz, israflarla, har vurup harman savurma politikasıyla o kadar artmıştır ki, bir ara, topladığımız vergiler, ödediğimiz faizlere dahi yetmez duruma gelmiştir. Avrupa Birliği Maastricht kriterlerine göre kamu kesimi açığı GSYİH’nın yüzde 3’ünü aşmamalıdır. Oysa ülkemizde kamu kesimi açıklarının GSMH’ya oranı 1975 yılından bugüne kadar yüzde 3’ün altına hiç inmemiştir. 9 1986’da bu oran yüzde 3.7 iken 1987 yılında yüzde 6.1’e, 1998’de yüzde 9.4’e, 1999 yılında da yüzde 15’e yükselmiştir. 2000 yılında yüzde 12’ye inmiş 2001 yılında yüzde 16.5’e çıkmıştır. 2002 yılında yüzde 12.6 olmuştur. Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Bu açıklar nedeniyle Devlet borçlanmıştır. Ancak borç stokunun makul seviyelerde tutulması yönünde bir borçlanma politikası uygulanmamıştır. İç Borç Stokunun GSMH’ya oranı yükselerek 1994 yılında yüzde 20.6 olmuş, 1996-1998 yıllarında yüzde 21’lerde kalmış ancak 1999 ve 2000 yıllarında yüzde 29’lara çıkmıştır. 2001 yılında kamu ve fon bankalarının mali yapılarını güçlendirmek ve görev zararlarını tasfiye etmek amacıyla özel tertip borçlanma senetleri verilmesi borç stokunun yüzde 235.4 oranında artarak GSMH’ya oranının yüzde 69.2’ye sıçramasına sebep olmuştur. Bu oran 2002 yılı sonunda ancak yüzde 55.2’ye gerilemiştir. 2003 yılı Şubat ayı itibariyle iç borç stoku 159.4 katrilyon liradır. Konsolide Bütçenin bir de dış borçları vardır. 1980 yılında 7.4 milyar dolar olan dış borç 1999’da 34.6, 2000’de 40.5 ve 2001 yılında da 38.8 milyar dolardır. 2002 sonunda ise 56.8 milyar dolara yükselmiştir. 2003 Şubat ayı itibariyle ise 57.9 milyar dolar olmuştur. Böylece 1980 yılında 16.4 milyar dolar olan Konsolide Bütçe iç ve dış borçları toplamı, 1990 yılında 43.2 milyar dolara, 2000 yılında 94.8 milyar dolara, 2001 yılında 123.6 milyar dolara ve 2002 yılı sonunda da 148.5 milyar dolara kadar tırmanmıştır. GSMH’ya oranı da 1980’de yüzde 24 iken 2002 yılında yüzde 82.3 olmuştur! Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Borç demek faiz demektir. Bu faiz de dönüp dolaşıp milletimizin cebinden çıkıyor. Yani bedelini milletimiz ödüyor. Şimdi faizin durumuna bir bakalım. Bütçeden yapılan faiz ödemelerinin GSMH’ya oranı, 1980-1987 döneminde yüzde 3 ve altında iken 1988-1992 döneminde yüzde 4’ü aşmamak üzere yüzde 3’ün üzerinde olmuştur. 2000 yılında yüzde 16.3’e ve 2001 yılında yüzde 23.3’e yükselmiş; 2002 yılında ise yüzde 19.1’e gerilemiştir. Faiz ödemelerinin bütçedeki payı da aynı şekilde büyük bir sıçrama göstermiş; 1983’de yüzde 8.1 iken 1986’da yüzde 16’ya, 1994’te yüzde 33.1’e, 2001 yılında yüzde 51’e çıkmıştır. 2002’de ise yüzde 44.9 olmuştur. 2001 yılında faiz ödemeleri ilk defa toplam vergilerle karşılanamayacak seviyede olmuştur. 1980 yılında 400 milyon dolar olan konsolide bütçe faiz ödemeleri 1984 yılında 1.2 milyar dolara, 1993 yılında 10.6 milyar dolara, 1998 yılında 23.7 milyar dolara, 10 2000 yılında da 32.8 milyar dolara yükselmiştir. 2002 sonu itibariyle 34.4 milyar dolardır. Faiz harcamalarının bütçe içindeki payı artarken personel, diğer cari ve yatırım harcamalarının payları önemli ölçüde gerilemiştir. Personel giderlerinin payı 19851988 dönemindeki yüzde 23’lerden 1992’de yüzde 41.7’ye kadar çıktıktan sonra sürekli azalarak 2002 yılında da yüzde 20.1 olmuştur. Diğer cari giderlerin payı 1985’de yüzde 13.9 iken 2002’de yüzde 6.8; yatırım giderlerinin payı ise 1985’de yüzde 22.8 iken 2002’de yüzde 6 olmuştur. Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Türkiye 1990’lı yıllar boyunca tüm kazanımlarını heba etmiş, imkanlarının üzerinde harcama yaparak borçlanmış; bu borçların faizleri kar topu gibi büyüyerek bu günlere gelinmiştir. Kamu kesimi borç stokunun yüksekliği ve borcun borçla kapatılması, bir taraftan mali piyasalardaki kaynakların kamu tarafından kullanılarak özel kesime, yatırıma, üretime, ihracata yeterli kaynak bırakmamakta, diğer taraftan faiz oranlarını yükselterek maliyetleri artırmaktadır. Öte yandan özel sektörün kaynaklarını yatırım veya üretim yerine yüksek faizlerden faydalanmak amacıyla kamu borçlanma senetlerine ya da kısa dönemde sonuç verecek yatırımlara ayırmasına zorlamaktadır. İlaveten, ödenecek faizlerin bütçe içerisindeki payının giderek artması, bütçenin esnekliğini yok etmektedir. Türkiye, 2003 yılında 65.5 katrilyon lira, yani 37 milyar dolar faiz ödeyecektir! Devraldığımız tablo budur. Bu tablo karşısında yeterli faiz dışı fazla vermek başta olmak üzere iç borç stokunun makul seviyelere indirilmesi ve faiz ödemelerinin bütçedeki payının azaltılması büyük önem arz etmektedir. Bu tabloyu kalıcı şekilde değiştirmemiz gerekmektedir. Hükümetin en önemli mücadelesi bu yönde olacaktır. Bu mücadeleyi kamu veya özel, bütün kurum ve kesimlerin sahiplenmesi ve destek vermesi hayati önemi haizdir. 2001 KESİNHESAP KANUNU Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Kesinhesap Kanun Tasarısı görüşülecek olan 2001 yılı Bütçesinde, giderler bir önceki yıla göre yüzde 72.5 oranında artarak 80.6 katrilyon lira, gelirler yüzde 54.1 oranında artarak 51.5 katrilyon lira ve bütçe açığı da yüzde 118.9 artışla 29 katrilyon lira düzeyinde gerçekleşmiştir. Giderler içinde yer alan faiz ödemeleri yüzde 100.9 oranında artarken, sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan transferlerdeki artış yüzde 53.9, faiz hariç bütçe 11 giderlerindeki artış yüzde 50.5 olmuş, konsolide bütçe faiz hariç dengede 12 katrilyon lira fazla vermiştir. 2001 yılında vergi gelirlerinin bütçe giderlerini karşılama oranı yüzde 49.3, bütçe gelirlerinin bütçe giderlerini karşılama oranı ise yüzde 64 olmuştur. 2001 yılında bütçe giderlerinin GSMH’ya oranı yüzde 45.7’ye, bütçe gelirlerinin oranı da yüzde 29.2’ye yükselmiştir. Bütçe açığının GSMH’ya oranı ise yüzde 16.5’e yükselmiş, faiz hariç denge GSMH’nın yüzde 6.8’i oranında fazla vermiştir. 2002 YILI BÜTÇESİ Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Şimdi de 2002 yılı konsolide bütçe uygulama sonuçlarına ilişkin bilgi vermek istiyorum. 2002 yılında bütçe giderlerinin GSMH’ya oranı önceki yıla göre 3.1 puan azalışla yüzde 42.6 olurken, bütçe gelirlerinin oranı da 1.1 puan azalışla yüzde 28.1’e gerilemiştir. Bütçe açığının GSMH’ya oranı 2.1 puan azalarak yüzde 14.4, faiz hariç dengedeki fazlanın oranı ise 2.1 puanlık azalışla yüzde 4.7 olmuştur. 2002 yılında konsolide bütçe giderleri hedeflenenin yüzde 17.7, bütçe gelirleri ise yüzde 7.3 üzerinde gerçekleşmiştir. Bütçe açığındaki sapma yüzde 45.2 oranında olurken faiz dışı fazla hedeflenenin yüzde 19.5 gerisinde kalmıştır. Giderler içinde faiz ödemeleri yüzde 21.2, sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan transferler yüzde 41.3 ve vergi iadeleri de yüzde 66.6 oranlarında olmak üzere hedeflenenin üzerinde gerçekleşmiştir. 2002 yılı konsolide bütçe giderlerindeki sapmanın tutarı 17.4 katrilyon liradır. Mali disiplinin korunamamasının temel nedenlerinden olan bu soruna daha yakından bakmamız gerekmektedir. Zira, bu bizim bu sene aldığımız tasarruf tedbirlerinin niçin alındığının ve mali disiplini sağlamaya dönük olarak Bütçe Kanununda yer verdiğimiz düzenlemelerin niçin yapıldığının anlaşılmasına yardım edecektir. Bu sapma esas itibariyle; Kamu personeline yapılan seyyanen zamdan, Sağlık giderlerinde öngörülmeyen artışlardan, Özel ödenek ve dış proje kredi kaynaklı yatırımlardan, Prim tahsilatında karşılaşılan sıkıntılar ve sağlık giderlerinin tahminlerin üzerinde artmasına bağlı olarak sosyal güvenlik kurumlarının açıklarının yükselmesinden, 3 Kasım seçimleri öncesinde yaşanan siyasi çalkantılar nedeniyle borçlanma maliyetlerinin yüksek gerçekleşmesinden, 12 İhracat hedefinin önemli ölçüde aşılmasına bağlı olarak vergi iadelerinin artış göstermesinden, kaynaklanmıştır. Sözkonusu harcama kalemleri içinde en büyük sapma, 9.1 katrilyon lira ile faiz giderlerinde görülmüştür. Bu durum, ekonomik istikrarın sağlanması ve bu amaçla kararlı ekonomik politikaların uygulamaya konulması yoluyla reel faiz oranlarının düşürülmesi gereğinin ne kadar hayati bir unsur olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bizim yapmaya çalıştığımız da işte bunu sağlamaktır. 2003 YILI HEDEFLERİ Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Daha öncede ifade ettiğim üzere ülkemiz, uzun bir süredir yüksek enflasyon, büyük bir kamu borç stoku, istikrarsız büyüme, dengesiz gelir dağılımı, yüksek işsizlik gibi ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Bunu, kimsenin moralini bozmak için söylemiyorum. Sadece, ekonomiyi istikrara kavuşturmak, sağlam bir kamu maliyesine sahip olmak ve borç stokunu eritmek için fazla zamanımız olmadığını, artık mali disiplinsizliğe, savurganlığa ve ilkel ekonomik yönetim anlayışına prim verilmemesine dönük çabalarımızın ne kadar mantıklı bir temele oturduğunu vurgulamak için üzerinde duruyorum. Hükümet, 2002 yılı sonu itibariyle sadece konsolide bütçe olarak 92 milyar doları iç borç ve 57 milyar doları da dış borç olmak üzere toplam 149 milyar dolar tutarında borç stoku devralmıştır. 2003 yılında konsolide bütçeden ödenecek faiz tutarı ise 37 milyar dolardır. Bu nedenlerle Hükümetimiz, enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek, kamu borç stokunu düşürmek, yüksek ve istikrarlı bir büyüme performansına ulaşmak için yürürlükteki ekonomik programın aksayan ve yetersiz bölümlerini de dikkate alarak toplumumuzun desteğini alacak yeni bir ekonomik program uygulayacaktır. Bu çerçevede yapılan çalışmalar makroekonomik büyüklükleri şöyledir; sonucunda Gayri Safi Milli Hasıla 354.6 katrilyon lira Büyüme oranı yüzde 5, belirlenen 2003 yılı Gayri Safi Milli Hasıla deflatörü yüzde 24.4, TEFE yıl sonu yüzde 17.4, TÜFE yıl sonu yüzde 20, İhracat 39.4 milyar dolar, İthalat 55.6 milyar dolardır. 2003 Bütçesinin büyüklükleri ve dengeleri de bu hedeflere göre belirlenmiştir. 13 2003 YILI BÜTÇESİ Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Daha önce verdiğim rakamlardan da görüleceği üzere, son yıllarda bütçeler Devletin temel fonksiyonlarını finanse etmekte dahi zorlanır hale gelmiştir. Bütçeler, kamu kaynaklarının önemli bir kısmının faiz ödemelerine ayrılması nedeniyle, enflasyonla mücadele, gelir dağılımını düzeltme ve piyasalarda meydana gelebilecek olağanüstü gelişmelere karşı bir politika aracı olarak kullanılabilme esnekliğini büyük ölçüde kaybetmiş bulunmaktadır. Bu durum, faiz bütçesini yeniden devlet bütçesi haline getirecek tedbirleri uygulayacak iradeyi gerekli kılmaktadır. Bunun bilincinde olan Hükümetimiz, mali disiplinin sağlanması amacıyla 2003 yılı Bütçesinde önemli yeniliklere yer vermiş; harcamaları miktar olarak değil harcamaların kalitesini artırmak suretiyle gerçek bir bütçe anlayışına geçmeye dönük bir tercih yapmıştır. Bu çerçevede, harcamalarda tasarrufu ve etkinliği artıran, israfı önleyen bir bütçe hazırladık. Ancak şu unutulmamalıdır ki, mali disiplinin gerçekleştirilmesi, harcamalarda tasarrufun ve etkinliğin sağlanması ve savurganlığın önlenmesine yönelik tedbirler alınması, kamu hizmetleri için gerekli ödeneklerin konulmadığı gibi bir kuşkuya yer vermemelidir. Hükümetimiz, Programında da belirtildiği üzere, 2003 Bütçesine reel ekonomiyi güçlendirecek, sıkıntı içinde olan sosyal sınıfları destekleyecek ve Devletin temel fonksiyonlarının yerine getirilmesini sağlayacak ölçüde gerekli ödenek tahsis etmiş bulunmaktadır. 2003 Mali Yılı Bütçe Kanun Tasarısında bütçe giderleri 146.9 katrilyon lira, faiz dışı giderler 81.5 katrilyon lira, gelirler 100.8 katrilyon lira ve bütçe açığı da 46.1 katrilyon lira olarak öngörmüştü. Plan ve Bütçe Komisyonu, yaptığı görüşmeler sonucunda bütçe tasarısını çok az bir değişiklikle kabul etmiştir. Böylece 2003 Mali Yılı Konsolide Bütçesinde; Giderler 145.9 katrilyon lira, Faiz dışı giderler 80.5 katrilyon lira, Gelirler 100.8 katrilyon lira, Bütçe açığı 45.2 katrilyon lira, olarak belirlenmiştir. Konsolide bütçe giderleri içinde; Personel giderleri 29.5 katrilyon lira, Diğer cari giderler 9.3 katrilyon lira, 14 Yatırım giderleri Transferler 8 katrilyon lira, 99.1 katrilyon liradır. Transfer ödenekleri içinde; Borç faizi ödemelerine 65.5 katrilyon lira, Kamu iktisadi teşebbüslerine 1.9 katrilyon lira, Vergi iadelerine 6.8 katrilyon lira, Sosyal güvenlik kurumlarına 14.9 katrilyon lira, Tarımsal destekleme ödemelerine 2.5 katrilyon lira, ayrılmıştır. Bütçe gelirleri içinde; Vergi gelirleri 86 katrilyon lira, Vergi dışı normal gelirler 10.3 katrilyon lira, Özel gelir ve fonlar 4.1 katrilyon lira, Katma bütçe gelirleri 425 trilyon liradır. Konsolide bütçede giderlerin GSMH’ya oranı yüzde 41.2, faiz dışı giderlerin oranı yüzde 22.7, faiz ödemelerinin oranı yüzde 18.5, gelirlerin oranı yüzde 28.4 ve vergi gelirlerinin oranı ise yüzde 24.2’dir. Bütçe açığının GSMH’ya oranı da yüzde 12.7’dir. 145 katrilyon 949 trilyon liralık ödeneğin 145 katrilyon 169 trilyon lirasının harcamaya dönüşeceği tahmin edilmektedir. Bu bazda bakıldığında bu oranlar bütçe giderlerinde yüzde 40.9, faiz dışı giderlerde yüzde 22.5 ve bütçe açığında yüzde 12.5 olmaktadır. 2003 yılında ulaşılması öngörülen faiz dışı fazla 20 katrilyon 283 trilyon liradır. Bu tutar GSMH’nın yüzde 5.7’sine tekabül etmektedir. Harcama bazlı konsolide bütçe faiz dışı fazla tutarı 21 katrilyon 63 trilyon liraya; GSMH’ya oranı da yüzde 5.9’a ulaşmaktadır. Konsolide bütçe dışındaki kamu kesimi de dahil edildiğinde, faiz dışı fazlanın GSMH’ya oranı yüzde 6.5 olmaktadır. Böylece program hedefine ulaşılmıştır. Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, 2003 yılında konsolide bütçe harcamalarının ve borç faizi ödemelerinin GSMH’ya oranlarının düşürülmesi planlanmıştır. Bu hedefler belirlenirken Devletin asli görevlerini aksatacak herhangi bir kısıtlamaya gidilmediğini özellikle belirtmek istiyorum. Şu hususu üzerini önemle çizerek belirtmek istiyorum; alınan tedbirler ve yapılan düzenlemeler sadece kamu gelir ve harcama politikasında etkinliğin ve verimliliğin sağlanmasına dönüktür. 15 Yoksa, kamu hizmetlerinin gerek boyutu gerekse kalitesinin düşürülmesine yönelik herhangi bir önlem sözkonusu değildir. Siyasi istikrarın yanı sıra kamu harcamalarında tasarruf ve etkinliğin artırılması ve kararlı politikaların uygulamaya konulmasına bağlı olarak reel faizlerde beklenen düşüş hedeflerimizin gerçekleştirilmesine önemli bir katkı sağlayacaktır. Ülkemiz oldukça hassas bir bölgede bulunmaktadır ve bu bölge bir savaş ortamına girmiştir. Bu durum karşısında, kararlılıkla uygulamakta olduğumuz maliye politikalarını daha da güçlendirerek sürdüreceğiz. 2003 yılında alınması gereken, giderlerde tasarrufa ve gelir artırmaya yönelik düzenlemeler hızla yerine getirilmektedir. Nitekim, geçtiğimiz iki ay içerisinde gelirlerin tahsili ve giderlerde tasarruf konusunda gösterilen kararlılık sonucunda faiz dışı fazla hedefi aşılmıştır. Maliye politikalarının uygulanmasında bugüne kadar gösterdiğimiz kararlılık bundan sonra da artırılarak sürdürülecektir. Yürütmekte olduğumuz program, bölgemizdeki savaş durumunun ekonomi üzerindeki etkilerini kontrol altında tutacak güçtedir. Ekonomik istikrarın sürdürülebilirliğini ve dolayısıyla insanımızın refahını artırmak bakımından, içinde bulunduğumuz olağanüstü durumun en az sorunla atlatılması konusunda gerekli hassasiyet gösterilecektir. Maliye politikalarını uygulamaktaki kararlılığımız mali piyasalarda istikrarı sağlamak üzere alınan tedbirleri destekleyecektir. Mali piyasalardaki istikrarın devamı, programın sağlıklı bir şekilde yürümesi bakımından çok önemlidir. 2003 BÜTÇESİNİN ÖZELLİKLERİ Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Bütçe, enflasyonla mücadelede, mali disiplinin sağlanması ve istikrarlı bir büyümenin gerçekleştirilmesinde kullanılabilecek en önemli kamu maliyesi araçlarından birisidir. 2003 Bütçesi bu amaçların gerçekleştirilmesine katkıda bulunacak şekilde hazırlanmıştır. 2003 Bütçesinde, saydamlık, hesap verebilirlik ve bütçede samimiyet ilkelerini gerçekleştirecek, Hükümetin ekonomik ve mali yapıda dönüşüm kararlılığını gösterecek, gerçek bir bütçe anlayışına yönelimi ortaya çıkaracak düzenlemelere yer verilmektedir. Kamu haznedarlığını yaygınlaştıran ve geçici bütçede yer alan düzenleme 2003 Bütçesine de taşınmakta ve bu sayede borçlanma maliyetini düşürmeye ve kamu kaynaklarının kullanımında etkinliği artırmaya dönük önemli bir tedbir alınmaktadır. Yatırımları hızlandırma ödeneğinden proje bazında 5 trilyon liraya kadar aktarma yapılabilecektir. Bu düzenleme ile, kamu idarelerine projelerin uygulanması 16 aşamasında disiplin getirilmesi ve daha sağlıklı proje analizleri yapılmasının teşvik edilmesi amaçlanmıştır. Yedek ödenekten yapılacak aktarmalar, belirli sınırlamalara bağlanmakta ve bu şekilde konsolide bütçeli kuruluşlara mali disipline uymaları ve ödeneklerini verimli bir şekilde kullanmaları konusunda önemli bir mesaj verilmektedir. Tertipler arasında yapılacak ödenek aktarmalarına önemli sınırlamalar getirilmektedir. Bu şekilde, kamu idarelerinin etkin bir bütçe politikası izlemeleri ve ödenek taleplerini sağlıklı bir şekilde yapmaları için önemli bir mekanizma oluşturulmaktadır. Muhasebe-i Umumiye Kanununun 48’inci maddesi çerçevesinde ödenek şartı aranmadan ödeme yapılan kalemler için ödenek konulmakta ve böylece bütçenin daha samimi bir şekilde hazırlanması ve azami saydamlığın sağlanması açısından önemli bir adım daha atılmaktadır. Kamu taşıt politikasında etkinliğin artırılması amacıyla bütçede gerekli düzenlemelere yer verilmektedir. Bu amaçla, kamu idarelerine binek taşıt ihtiyaçlarını hizmet alımı suretiyle karşılamaları imkanı getirilmekte; ekonomik ömrünü tamamlamış taşıtların tasfiye edilmesi öngörülmektedir. Konsolide bütçeli kuruluşlara, diğer cari ve kamulaştırma tertiplerinde yer alan başlangıç ödeneklerini bir sonraki yıla devretme imkanı getirilmektedir. Böylece, çağdaş bir bütçe uygulaması yaygınlaştırılmış olacaktır. Daha önce Türk Silahlı Kuvvetlerinin ödenekleri için geçerli olan bu uygulamanın yaygınlaştırılması suretiyle, kamu idarelerine harcama politikasının uygulanmasında önemli bir rahatlama getirilmesi ve bütçe ödeneklerinin mutlaka yıl içinde bitirilmesi gibi yıllardır mali disiplinsizliği besleyen bir alışkanlığın ortadan kaldırılması sağlanmış olacaktır. Kadroların ve personel ödeneklerinin kullanımında disiplini sağlayacak düzenlemelere yer verilmektedir. Memur maaşlarına yapılacak artış oranlarının belirlenmesi amacıyla Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir. Ekonomideki gelişmeler ve bütçe imkanları çerçevesinde memurlarımızın ve emeklilerimizin enflasyona ezdirilmemesi için her türlü gayret gösterilecektir. Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun gereğince, borçlanma limiti içinde kalmak kaydıyla dış proje kredilerine ilişkin olarak bütçeye yeteri kadar ödenek konulmuştur. Bu şekilde, daha önceki yıllarda izlenen ve yıl içindeki gerçekleşmelere göre ödenek kaydedilmesine dayanan uygulama terk edilecek ve TBMM’nin bütçe üzerindeki denetim imkanı artırılmış olacaktır. Hazine garantili ödemelerin karşılanması amacıyla oluşturulan “risk hesabı”na 1.6 katrilyon lira ödenek tahsis edilmiştir. 17 Kamu idarelerindeki ihtiyaç fazlası demirbaşların bir havuzda toplanması ve ihtiyacı olan idarelere devredilmesi amacıyla hüküm konulmuştur. TASARRUF TEDBİRLERİ Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Artık “Devletin malı deniz” değildir! Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar altında sürdürülebilir bir kamu maliyesi için dikkate değer bir faiz dışı fazla sağlamak gerekmekte; bunun yolu da tasarruf tedbirlerinden ve gelirlerin artırılmasından geçmektedir. Harcama ve gelir politikası belirlenirken, toplumun her kesiminin gelir düzeyine uygun fedakarlık yapmasına özellikle dikkat edilmiştir. 3 Mart 2003 tarihinde açıklanan 15.8 katrilyon liralık harcamalarda israfı önlemeye ve gelirleri artırmaya yönelik tedbirlerin 11.6 katrilyon lirası Bütçeye konulan hükümler ve yapılan idari düzenlemelerle hızla uygulamaya geçirilmektedir. 2003 yılında almakta olduğumuz tedbirlerden kısaca bahsetmek istiyorum. Başbakanlığın Anayasada öngörüldüğü şekilde koordinasyon makamı olması yönünde önemli bir adım atılmış ve bakanlık sayısı azaltılmıştır. 58’inci Hükümet tarafından bu konuda başlatılan girişim 59’uncu Hükümet tarafından da sürdürülecektir. Yatırım projeleri öncelik ve verimlilikleri açısından yeniden gözden geçirilerek rasyonelleştirilmiştir. Kamu taşıt politikası yeniden belirlenmiştir. 2003 yılında kaynağı ne olursa olsun, ambulans, itfaiye aracı gibi sağlık, savunma ve güvenlik açısından özel nitelikli taşıtlar dışında taşıt alımı yapılmayacaktır. Alınacak taşıtlar da Bakanlar Kurulu’nun iznine tabi kılınmıştır. Çok zorunlu haller dışında mevcut kamu hizmet binalarının büyük bakım ve onarımları için 2003 yılında harcama yapılmayacak ve yeni sosyal tesis yatırımı başlatılmayacaktır. 2003 yılı ile birlikte verimli olmayan gayri iktisadi yatırımlar durdurulmuştur. Eğitim, sağlık, teknolojik araştırma projeleri ve öncelikli bazı karayolu projeleri ile acil ve çok zorunlu haller dışında gerçekleştirilmesi bir yıldan fazla sürecek yeni projelerin yatırım programına alınmaması kararlaştırılmıştır. Ayrıca çok zorunlu haller dışında yeni dış kredili proje alınmayacaktır. Hak sahibi olmayanların ilaç almalarının önlenmesi amacıyla yüzde 20’lik ilaç katılım payının personelin maaşlarından kesilmesi uygulamasına 1 Ocak 2003 tarihinden itibaren başlanmıştır. 18 Antibiyotik kullanımı yeni esaslara bağlanmış, referans fiyat uygulamasına memur emeklilerinde 1 Mart’tan itibaren başlanmıştır. Sarf malzemelerinde standart ve fiyat birliği sağlanmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir. Gerçekliğinin kontrolünü sağlamak amacıyla Sağlık kurumlarınca düzenlenen faturaların bir örneğinin hastaya verilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır. İlaç kullanımı konusunda alınan tasarruf tedbirlerinin sağlık hizmetlerinde kalitenin düşürülmesine ve daha az ilaç kullanımının sağlanmasına yönelik olmadığını burada özellikle belirtmek istiyorum. Bu konuda alınan tedbirler ve yapılan düzenlemeler, sadece ilaç kullanımında savurganlığın önlenmesi, hak sahibi olmayanların ilaç almalarının önlenmesi ve bu sektörde yapılan usulsüzlüklerin ortadan kaldırılmasını amaçlamaktadır. Yoksa sağlık hizmetlerinin aksatılarak tasarruf sağlanması gibi bir amaç peşinde değiliz. Bu konuda kimsenin herhangi bir şüphesi olmamalıdır. YAPISAL REFORMLAR Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Hükümetimiz, sadece tasarruf tedbirleri alarak kamu harcama politikasında etkinlik sağlamak ve geçici olarak gelir artırmaya yönelik girişimlerle yetinecek değildir. Ülkemizin yıllardır birikmiş sorunlarına göstermelik değil kalıcı çözümler getirmek amacındayız. 58’inci Hükümet Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak Acil Eylem Planıyla yapacağı icraatları takvime bağladı ve ilan etti. 59’uncu Hükümet olarak biz de bu planı uygulayamaya kararlıyız. Böylece vatandaşlarımızla bir tür sözleşme imzalayıp kendimizi taahhüt altına soktuk. Acil Eylem Planı kapsamında üzerinde önemle durulması gereken bazı reformlar şunlardır: Bakanlıklar, bağlı ve ilgili kuruluşlar ile diğer kamu kuruluşlarının bir bütün olarak görevleri yeniden tanımlanacak ve buna uygun bir yapılanma gerçekleştirilecektir. Devlet yönetiminde şeffaflık, hesap verebilirlik sağlanması amacıyla İdari Usul Kanunu çıkarılacaktır. ve katılımcılığın Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi amacıyla gerekli düzenlemeler yapılacak, gereksiz yere merkezi idarece kullanılan yetkiler yerel idarelere devredilecektir. Bürokrasinin hızlı çalışmasını sağlamak için tüm kamu kurum ve kuruluşlarında alt kademelere yetki devri yapılması çalışmalarına başlanılmıştır. Kamu personel rejimi reforma tabi tutulacaktır. 19 Vatandaşlarımızın iş ve işlemlerini hızlandırmak ve çağdaş Devlet anlayışına geçmek amacıyla “e-Dönüşüm Türkiye Projesi” hayata geçirilecektir. Kamu dernek ve vakıfları ile döner sermayeler konusunda gerekli düzenlemeler yapılarak bunların disiplin altına alınması sağlanacaktır. Vergi, vatandaşlık ve sosyal güvenlik numaraları birleştirilecektir. Kamu harcamalarında mali disiplin ve şeffaflık sağlanacaktır. Kamu mali yönetim ve mali kontrol sistemimizi Avrupa Birliği ve uluslararası standartlarla uyumlu hale getirmek amacıyla 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun yerini alacak Kamu Mali Yönetimi ve Mali Kontrol Kanunu kısa sürede çıkarılacaktır. Sayıştay güçlendirilecek, denetim kapsamı genişletilecektir. Kamuda performans odaklı denetim sistemine geçilecektir. Devlet Yardımları Çerçeve Kanunu çıkartılacak, Devlet Yardımları Koordinasyon Birimi oluşturulacak, teşvik tedbirleri yeniden düzenlenecektir. Doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesi için gerekli düzenlemeler süratle yapılacaktır. Ekonomimize önemli bir katma değer ve istihdam imkanı sağlayan Küçük ve Orta Boy İşletmelerin yatırımlarının desteklenmesine yönelik çalışmalarımız bütün hızıyla devam etmektedir. İhracat kapasitemizin, rekabet gücümüzün artırılması için stratejik planlama yapılacak, girdi maliyetleri düşürülecek, uluslararası marka oluşturulması özendirilerek desteklenecek ve Eximbank yeniden yapılandırılacaktır. Hükümetimizin özel önem atfettiği eğitim, sağlık, adalet ve sosyal güvenlik alanlarında hizmet kalitesinin artırılması ve yeterli kaynak temini için kapsamlı çalışmalar başlatılmıştır. Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Yeri gelmişken bütçelerin hazırlanması, uygulanması ve sonuçlarının izlenmesi ile ilgili bazı gelişmeleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakanlığımızca yürütülen say2000i Web Tabanlı Saymanlık Otomasyon Sistemi Projesi tamamlanmıştır. Bu proje sayesinde, kamu hesapları ve bütçe uygulama sonuçlarının günlük olarak izlenmesi mümkün hale gelmiştir. Bütçenin elektronik ortamda hazırlanmasını ve uygulanmasını sağlamak üzere geliştirilen Bütçe Yönetim Enformasyon Sistemi Projesi 2003 yılında tamamlanacaktır. 20 2003 Bütçesinde, analitik bütçe kod yapısının yaygınlaştırılması amacıyla gerekli çalışmaların yapılması ve pilot uygulamalara gidilmesi konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir. Nakit esaslı muhasebe sisteminden tahakkuk esaslı muhasebe sistemine geçme çalışmaları tamamlanma aşamasına gelmiştir. Tahakkuk esaslı muhasebe sistemine geçişle birlikte, devletin menkul ve gayrimenkul varlıkları, alacak ve borçları, öz kaynakları ayrıntılı olarak izlenebilecek; genel ve katma bütçeli kuruluşlar yanında mahalli idareler, sosyal güvenlik kuruluşları, döner sermaye ve fonlar da devlet muhasebesi sistemine dahil edilerek tüm devleti kavrayan konsolide edilebilir bilanço ve mali tablolar üretilebilir hale gelecektir. Performans esaslı bütçeleme sistemine geçilmesi yönünde Bakanlığımızca yürütülen çalışmalar hızlandırılmıştır. Bu girişim, yönetim ve bütçe sistemlerinde sonuçlara odaklanmak suretiyle kamu harcamalarının kalitesini artırma yönündeki önemli aşamalardan birisi olacaktır. HAZİNEYE AİT TAŞINMAZLARIN YÖNETİMİ Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Kamu hizmeti için gerekli olmayan Hazineye ait taşınmazların satılarak ekonomiye kazandırılmasına ve kalkınmada öncelikli yörelerde istihdam yaratan teşvik belgeli yatırımlar için gerçek ve tüzel kişilere bedelsiz arsa ve arazi devrine 2003 yılında da devam edilecektir. Bu kapsamda, hazırlanan kanun tasarısı taslağı ile; Mahalli idarelere yeni kaynak yaratılması, Tarım arazilerinin kullanıcısı muhtaç çiftçilerimize satışının hızlandırılması ve satış bedellerinin ödenmesinde kolaylık sağlanması, Ülke kalkınmasında önemli yer tutan organize sanayi bölgeleri, ticaret borsaları, küçük sanayi siteleri, organize hayvancılık ve besi bölgeleri, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve serbest bölgelerin kurulmasının teşvik edilmesi için, bu bölgelerdeki Hazineye ait taşınmazların harca esas değer üzerinden ve ihalesiz olarak ilgili gerçek veya tüzel kişilere devredilmesi, Tarım reformu alanında kaldığı için yatırım yapılamayan Hazineye ait dördüncü sınıftan yukarı tarım arazilerinin, yatırımların teşviki amacıyla, yatırımcılara bedelsiz devredilebilmesi, Kamu kurumları arasındaki taşınmazlara ilişkin ihtilafların çözüm sürecinin kısaltılması, Karşılıklı olmak ve belli koşullara uyulmak kaydıyla yabancı gerçek kişiler ile ticaret şirketlerinin, Türkiye’de taşınmaz mal edinebilmelerinin kolaylaştırılması, amaçlanmaktadır. 21 Diğer taraftan, Zonguldak, Bartın, Karabük ve Kastamonu il sınırlarını kapsayan Taşkömürü Havzasındaki arazilerin mülkiyet sorunlarının çözümü amacıyla Bakanlığımızca yeni bir kanun tasarısı daha hazırlan-maktadır. Ayrıca, Hükümetimizce hazırlanan Acil Eylem Planı çerçevesinde; kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesislerin tespit çalışmaları tamamlanmış olup bunlardan bir kısmı turizm yatırımcılarına tahsis edilmek üzere Turizm Bakanlığı’nın tasarrufuna bırakılacak, diğerlerinin ise satışına hemen başlanılacaktır. T.B.M.M. lojmanlarının tapu işlemleri de önümüzdeki birkaç gün içinde sonuçlandırılacaktır. Bu lojmanların Emek İnşaat ve İşletme Anonim Şirketi aracılığıyla satışının en uygun çözüm olduğu sonucuna varılmış ve Bütçe Kanunu Tasarısına da bu yönde hüküm konulmuştur. VERGİ SİSTEMİ Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Devletin görevlerini yerine getirmek için yapacağı harcamalarının temel kaynağı vergilerdir. Herkesin mali gücüne göre vergi ödemesi anayasal bir vatandaşlık görevidir. Vergi, kamu hizmetleri için gerekli kaynağı sağlama yanında ekonomik büyümeyi teşvik, gelir dağılımını düzeltmek de dahil olmak üzere ekonomik ve sosyal amaçlar için de alınmaya ve kullanılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla verginin önemi her dönemde yerini korumuştur. İyi bir vergi sistemi temelde üç ana unsurdan oluşmaktadır. Bunlar; saydam bir vergi mevzuatı, öngörülebilir bir vergi yükü ve mükellef odaklı etkin bir vergi idaresidir. 2003 Vergi Politikasının Ana Hatları Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, 2003 yılına ilişkin vergi politikalarının belirlenmesinde, bir yandan uygulanmakta olan ekonomik program doğrultusunda ihtiyaç duyulan faiz dışı fazla hedefi dikkate alınmış, diğer yandan iyi bir vergi sistemine ilişkin orta vadeli bir yaklaşımın hayata geçirilmesi hedeflenmiştir. Bu çerçevede, öncelikle ekonomik gelişmelerin önünü açmak açısından önemli olan bazı mevcut sorunların giderilmesi hedeflenmiştir. Bu kapsamda, hepinizin bildiği gibi, 1998 yılında kanunlaşmasına rağmen bu güne kadar ekonomik gerekçelerle uygulama imkanı bulamayan “mali milat-nereden buldun” düzenlemeleri kaldırılmıştır. Bu düzenlemenin hemen ardından, ekonomik ve sosyal hayatımızı derinden etkileyen son krizler nedeniyle oluşmuş sorunların giderilmesi ve mükellefler ile vergi idaresi arasındaki güvenin yeniden tesisi amacıyla Vergi Barışı Kanunu çıkarılmıştır. 22 Vergi Barışı Kanunu ile; kesinleşmiş vergi alacaklarının asıllarının tamamının, fer’ilerinin de bir kısmının tahsili ve taksitlendirilmesi sağlanarak, ödenebilir bir tutarın, ödenebilir bir süre ve taksit sayısı ile tahsili amaçlanmıştır. Aynı şekilde, kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan kamu alacaklarının mükellefle bir ortak noktada uzlaşılarak tahsil edilmesi de düzenlenmiştir. Vergi Barışı mükelleflerimize idareyle olan ilişkilerini normalleştirme konusunda sağlanmış önemli bir fırsattır. Vergi sistemimize ilişkin çalışmalarımız bundan sonra özellikle iki alanda yoğunlaşacaktır. Bu alanlar dolaysız vergiler ve vergi idaresidir. Yüce Meclis’e sunulmuş olan ve kapsamlı düzenlemeleri içeren bir tasarıyla, dolaysız vergilerde; sistemin sadeleştirilmesi sağlanmakta, vergi yükü azaltılmakta ve yatırım indirimi sistemi rasyonalize edilmektedir. Bu tasarıyla, temettü ve kurum kazançlarının vergilendirilmesine ilişkin sistem önemli ölçüde değiştirilmekte, aşırı vergi yüküne yol açan vergi alacağı müessesesi kaldırılmaktadır. Kurum kazançları üzerindeki vergi yükü yüzde 65’lerden yüzde 45’lere seviyesine indirilmektedir. Böylece, uluslararası uygulamalara paralelinde, çifte vergileme önlenecektir. Yatırım indirimi uygulaması yeni bir bakış açısıyla ele alınmaktadır. Yatırım indirimi oranı düşürülmekte; stopaj ile başta belge uygulaması olmak üzere yatırımcıların önündeki engeller kaldırılmaktadır. Vergi idaresinde vergi tipi örgütlenmeden fonksiyonel örgütlenmeye geçilmekte; vergi denetimi etkinleştirilmekte ve yönetim kapasitesi geliştirilmektedir. Tüm bunlar daha etkin ve mükellef odaklı bir vergi idaresi yaratmaya dönük çabalardır. Vergi idaresinin teknolojik altyapısı da çağdaş ülke uygulamalarına paralel hale getirilecektir. Böylece hem mükelleflerimize daha iyi hizmet sunulması sağlanacak hem de idarenin yönetim ve denetim kapasitesi güçlendirilecektir. Kayıt dışı ekonomiyle mücadele açısından, öncelikle kayıt dışılığı teşvik eden adaletsiz yapı ortadan kaldırılacaktır. Böylece fiktif kazançları vergilendirmeyen daha adaletli bir sistemde, vergi tabanının genişletilmesi sağlanacaktır. Bununla beraber, vergi denetimi yeni bir anlayışla ele alınacak ve 2003 yılından başlamak üzere, vergi kayıp ve kaçağının daha yoğun olduğu, riskli sektörler başta olmak üzere sektörel bazda incelemeler üzerinde yoğunlaşılacaktır. Vergi tabanının genişletilmesi ve kayıt dışılıkla mücadele kapsamında, belirli tutarın üzerindeki işlemlerin bankacılık sistemi aracılığıyla yapılmasının zorunlu tutulması da dahil her türlü önlem alınacaktır. Yine bu kapsamda, Vergi Barışı Projesi ile mükelleflerimize sağlanan avantajın bu konudaki en son düzenleme olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Vergi affına ilişkin düzenlemelerin zorlaştırılmasına dönük Anayasa değişikliği çok kısa süre içerisinde, Yüce Meclise sunulacaktır. 23 Dolaysız vergiler, vergi idaresi ve vergi denetimi alanlarındaki bu tedbirlerle kayıt dışını kayıt içine alma konusunda önemli bir mesafe kaydedilecektir. Hedefimiz, işleyen, adaletli, makul oranlı ve mükellef memnuniyetini sağlayan bir vergi sistemidir. 2003 Vergileri Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, 2003 Bütçesinde vergi gelirleri tahmini 85 katrilyon 955 trilyon lira olarak öngörülmüştür. 2003 yılı Bütçesinde yer alan gelir tahminlerinin yapılması sırasında; 2003 yılında ekonominin makro çerçevesine ilişkin olarak ortaya konulan, büyüme, enflasyon oranı, dış ticaret büyüklükleri ve diğer göstergeler esas alınmış ve geleneksel tahmin modelleri kullanılmıştır. 2002 yılında yüzde 22 olan vergi gelirlerinin GSMH’ya oranının 2003 yılında 2.2 puan artışla yüzde 24.2 olması beklenmektedir. Bu artışta; Vergi Barışı Kanunu kapsamında 2003 yılında gerçekleşmesi beklenen 2.4 katrilyon tutarındaki tahsilat, Özel tüketim vergisi hasılatından çeşitli kurumlara ayrılan payların 2003 yılı başından itibaren sıfırlanması sonrası vergi gelirlerine dahil edilen tutarlar, Sadece 2003 yılına ilişkin olarak alınacak ek motorlu taşıtlar, emlak vergileri ile kurumların vergilendirilmesinde yapılan değişikliklerin yarattığı ek gelirler, belirleyici olmuştur. İçinde bulunduğumuz günlerde özellikle bölgemizde yaşanan sıcak gelişmeler dikkate alındığında, kamu maliyesinde her zamankinden daha dikkatli ve disiplinli olmamız zorunlu hale gelmektedir. 2003 Bütçesi bu zorunluluğu dikkate alarak hazırlanmıştır. SONUÇ Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Hükümet, uygulayacağı maliye politikasında temel önceliği, mali disiplini sağlayarak borç stokunu makul seviyeye indirmek ve makro ekonomik istikrarı koruyacak faiz dışı fazlayı vermek olarak belirlemiştir. Bu belirlemede ekonomik verimlilik, büyüme ve sosyal politikalar dikkate alınmakta olup verimsiz harcamaların kısılması, israfın önlenmesi ve ekonomik faaliyetlerin canlandırılması için gereken önlemlerin alınması hedeflenmiştir. Reel sektörün canlanması için gerekli destek verilecek, özelleştirme hızlandırılacak, reel faiz oranlarının hızla makul düzeylere çekilip, üretim, yatırım, ihracat ve istihdamın artırılmasıyla birlikte arzulanan büyüme seviyesine ulaşılacaktır. 24 2003 yılı Bütçesi, kamu borcunun sürdürülebilmesi açısından hayati önem taşıyan ve borçlanma ihtiyacını azaltan bir bütçedir. 2003 yılı tüm kamu sektörü için tasarruf yılı olacaktır. Bu bakımdan hem iç hem de dış piyasalarda güveni artıracaktır. Bu bütçe, disiplin içinde ve kararlılıkla uygulanacaktır. Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Hükümetimiz; Ekonomik istikrarı sağlamış, Sürdürülebilir kalkınma ortamını yakalamış, Ekonomik refahın nimetlerini adaletle dağıtan, Yoksulluk ve yolsuzlukla en etkili şekilde mücadele eden, İnsanlarımızın barış ve refah içinde özgürce yaşadığı, Çağdaş dünya ile bütünleşmiş, farklılıkların çatışma unsuru olarak değil zenginlik kaynağı olarak görüldüğü, İtibarlı, demokratik, dinamik, bir millet iradesini hayata geçirecektir. Hükümetimizin siyasi varoluş sebebi ve vizyonu budur. Bu amaçları gerçekleştirme yolunda hükümetlerin elinde bulunan en önemli araçlardan birisi de bütçelerdir. 2003 bütçesi bu vizyonu gerçekleştirme yolunda atılmış ilk adımdır. İçinde bulunduğumuz çetin şartların bilincindeyiz. Ülke olarak yılların birikimi olan, kötü yönetim ve uygulamaların sonucu daha da ağırlaşan bir ekonomik ve mali tablo ile karşı karşıyayız. Faiz yükünü azaltamadığımız sürece sağlıklı bir ekonomik ve mali yapıya kavuşmamız ve geniş kesimlerin refahını artıracak sosyal politikaları uygulamaya koymamız mümkün değildir. Türkiye ve Türk Milleti kendi ayakları üzerinde durmasını ve yürümesini öğrenmek mecburiyetindedir. Atatürk’ün dediği gibi, ekonomik bağımsızlığı olmayanın siyasi bağımsızlığı da olamaz. Ülkemiz, bölgemiz, dünya sıkıntılı günlerden geçmektedir. Ancak kimse umutsuzluğa kapılmasın. Türkiye Cumhuriyeti tarihe kök salmış büyük bir devlettir. Bu zorlukları yenecek birikimi, deneyimi, gücü ve kararlılığı vardır. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. Biz iktidara gelirken söz verdik. Halkın yüzünü güldüreceğiz. 25 Bize güvenin. Sabır ve kararlılıkla bu sorunlarımızı elbirliği ile aşalım. Bizim niyetimiz geçici alkışlar değil kalıcı başarılardır. Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri, Yapacağınız yoğun ve yorucu çalışmalar ile katkılarınız için şimdiden Hükümetim ve şahsım adına sizlere teşekkür ediyorum. 2003 Bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olması temennisi ile hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. 26