C Senatosu B : II dinin, diğer 'büyük ekseriyet karşıısında bir şey ifade et/miyeceği de açıktır. Bunu nazara aldı­ ğımızda 'bu hükmün tamamen yanlış olduğu or­ taya çıkar. Evvelâ, şunu arz etmek isterim; üç tane yönetmelik meveudolma'-sı lazımdır. Birisi Senato yönetmeliği, ikincisi Meclis yönetmeli­ ği, üçüncüsü Birleşik Toplantıya ait yönetme­ liktir. Bu üç yönetmelik hangi Meclislere ait ise, o meslisler tarafından değiştirilmelidir ki, bir -meclis diğerinin salâhiyetine tecavüz eder bir duruma gelmiş olmasın. Bu bakımdan bir önerge takdim ettim, bu önergemde şunu ifade etmek istiyorum. Her meclis yönetmeliğini kendi grupu vasıtasiyle değişti rebilmeliıl ir. Bunu sağlamak için de ikinci satırdaki «Türkiye Büyük Millet Meclisi» kelimelerini çıkarıp yerine «ilgili parti grapu ta­ rafından değiştirilebilir» dediğimiz takdirde maksat hâsıl olur, hürmetlerimle. BAŞKAN - • Buyurun Sayın Alpiskender. FERİT ALPİSKENDER (Manisa) Muh­ terem Başkan, muhterem arkadaşlarım, 18 nei maddenin 19 nen madde ile büyük bir irtibatı vardır ve Sırrı Atalay arkadaşımız hakika­ ten çok yerinde ve isabetli mütalâalarına uyu­ larak 18 nei madde tasarıdan çıkanın iv. ol­ saydı, şüphesiz eok isabetli olacaktır. (Jık-UM I ma­ diğimi göre 19 nen maddenin son fıkrası Par­ lâmento gruplarını genel merkezin kayıtsız ç.artsız tahakkümü altına sokmaktadır. Bu, talihimiz­ de bugüne kadar görülmemiştir, yalnız tttiha Terakki devrinde bu cari idi, bundur da hemen hemen her sırası geldikçe parti 1'der­ leri dâhil olmak üzere şikâyet etmektedirler. Şimdi Sayın Artukmaç. arkadaşımızın önergesini kabul ettiğimiz takdirde maddenin bir mah­ zuru bertaraf edilmiş oluyor, fîenel m e/-köze. e partinin ilk kurulusunda tanzim edilir- Par­ lâmentoya takdim edilen grup yönetmeliği sonradan grup tarafından tadil edilebildiğine göre bir mahzur yoktur, diyor arkadaşımız. Güzel ama, fakat son fıkrada gruplar dendiği zaman is büyük kongreye gidiyor. Büyük !:ongrede ekseriyet parlamenter olnııyan, ve sena­ tör olmıyan kimselerden kuruludur. Benin, şim­ diye kadar katıldığım karar organlarında ya­ ni temsilciler meclisi, parti meclisi veya büyük kongrelerde toplanan insanların Parlamento hayatı olmadığı için. Parlâmento faaliyetleri 24, 6 .1965 0 : 3 hakkında ileri sürdükleri fikirler ve vardık­ ları kararların hiçbirisinde bir isabet görme­ dim. Bu da ayrı bir husustur. Üçüncü mahzur : Üçüncü mahzur, içtüzük­ ler partilerin Parlâmento gruplarının Parlâ­ mento içi faaliyetlerini tanzim eden kaideleri ihtiva eder ve zamanında tadil edilebilir. Fa­ kat o zaman bir de Partiler Kanununun tadi­ line gitmek gibi bir mecburiyet karşısında kal­ mış olacağız ki. bu üç yönden her iki madde de mahzurludur. Ve demokratik gelişmemize aykırıdır. Parlâmontolar hiçbir zaman büyük kongrelerin, partilerin karar organlarının, ta­ hakkümü altına konulmamalı. Tek Meclisler devrinde dahi siyasi parti gruplarının yönet­ meliklerini ve içtüzüklerini bizzat kendileri yaparlardı. Ve ekseriyetle bu gayet kısa olurdu, ınahdudolurdıı. Daha ziyade meselâ C.1. 11. P. nin veya Demokrat Partinin ve,\ a su partinin gruplarında (Büyük Millet Meclisi­ nin nizamnamesi hükümleri aynen tatbik edi­ lir) denirdi. Bunun dışında, bunun ihtiva etmediği hükümlerde talimatname ile iüzenlenirdi. Simdi Sayın Sadık Artukmaç arkada­ şımızın takririni canı gönülden iltihak ede­ rim. Ama bu maddenin yani 19 neu maddenin son fıkrasının tamamen maddeden çıkarılma­ sı. Parlâmento grupların genel merkezin ta­ hakkümünden kurtarmak için çok isabetli olacak­ tır. Sayın Sırrı Atalay arkadaşımızı da teyidon bıı yolda Yüksek Heyetinizin karar ittihaz buyurması yerinde olur. Hürmetlerimle. BAŞKAN — Komisyon. (İPiÇİCl KOMİSYON SÖZCÜSÜ ZİHNİ BETÎL (Tokat) — Muhterem arkadaşlar, gerek Sayın. Atalay arkadaşım, gerekse Alpiskender arkadaşını bu madde ile siyasi partileriı Mec­ lis gruplarının, parti merkezlerinin nüfuzu ve hâkimiyeti altına girdiği endişesisini izhar et­ tikleri için bir noktayı taA'zihle sö> rime başlamayı lüzumlu gördüm. Maddeyi savun­ makla biz komisyon olarak siyasi partilerin Meclis gruplarını, siyasi partilerin merkez oruanlarının nüfuzuna tabi tutmak gibi bir maksadı asla gütmüyoruz. Siyasi partilerin Meclis gruplarının serbest, viedani kanaatlerine !>öıv çalışmalarının lüzum ve zaruretine biz de komisyon olarak inanıyoruz. Valnız arka­ daşlarımızdan ayrıldığımız nokta şudur; arka-