2012 YILI Faaliyet Raporu ÇEVRE VE SOSYAL SORUMLULUK PROJE ÇALIŞMA KOMİTESİ Odamız tarafından 2010-2013 Çalışma Döneminde görev talep eden Oda üyelerimiz arasından Çevre ve Sosyal Sorumluluk Proje Çalışma Komitemize, Oda Yönetim Kurulu tarafından atamalar yapılmıştır. Komitelerimiz ilk toplantılarını gerçekleştirmişler ve aşağıdaki şekilde görev dağılımları karar altına alınmıştır. ÇEVRE Çevresel,sosyal ve ekonomik performansın sürdürülebilirBaşkan CENAP İNALTONG liğinin sağlanması, ekolojik, yeşil, çevre dostu,gibi pek çok isim Başkan Yrd. FATMA KÜÇÜKBİRER altında karşımıza çıkan doğayla uyumlu, basit şekilde ihtiyacı Sekreter CEMİLE DEMİREL kadar tüketen,yenilebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, doğal ve Üye ERCAN CEYLAN atık üretmeyen malzemeleri kullanan, ekosistemlere duyarlı Üye GÜLGÜN BOYACIOĞLU davranmaları için bilgilendirme ve bilinçlendirme programları Üye RAUF ÖZLEMEK ile meslek mensuplarına yardımcı olacak çalışmalar yapmaktayız. Üye AYŞE ÇANKAYA Doğal kaynaklar hızla ve vahşice tüketilmektedir. Çevre farklı Üye MUSTAFA ERTAN şekillerde hava,su, deniz, toprak.. her yönden kirletilmekte sonra Üye HASAN CİĞERCİ temizlenmeye çalışılmaktadır. Gelecek kuşakların daha da fazÜye DERYA GÜLEN lalaşacak olan enerji ihtiyaçlarının karşılanması risk altındadır. Üye MUSTAFA KARAKUŞ Enerji verimliliği kapitalist sistemin tutucu, doymak bilmeyen Üye AHMET TURAN hırslarından dolayı raftan indirilememektedir. Çevreci yeşil tekÜye BURÇİN ELVERDİ nolojilere geçiş süreci uzatılmakta, mevcut düzen korunarak tek Üye ZEYNEP AK yaşam alanımız olan dünyamızdaki tahribat daha da ağırlaştırılÜye LEVENT ÇALIK maktadır. Çevreye saygılı, sürdürülebilir üretim felsefesine uygun, çevrenin korunması, kirletilmemesi ve temizlenmesi için dikkatli olunmasını sürekli tekrarlamaktayız. GÖREVİ 164 ADI SOYADI Faaliyet Raporu Doğaya saygı duymak, insanın kendisine saygı duymasıdır. Doğaya zarar verecek her türlü sarfiyattan kaçınmamız gerekiyor. Atıklara çöp muamelesi yapmamalıyız. Geri dönüşümlü ürünleri tercih etmeliyiz. Enerji sarfiyatında çevreci çözümleri tercih etmeliyiz. Gelecek nesillerin yaşam alanlarını yok etmek gibi bir lüksümüz yoktur. Onlara temiz bir gelecek bırakmak insanlık borcumuzdur. Sürdürülebilir bir gelecek için doğayı,dünyamızı korumalıyız. Bunu gerçekleştirebilmek için gelecek nesilleri iyi eğitmemiz gerekmektedir. Çevre eğitiminin kültürel eğitim programlarında yer alması gerekmektedir. Su ve elektrik tasarrufu sağlayan ürünler ile sürdürülebilirliğe, doğal kaynakların korunmasına destek verirken enerji verimliliği ve enerji tasarrufu için doğru kullanım bilincine de sahip olmak gerektiğini unutmamalıyız. Tek amacı büyümek olan, etraflarında olanları göremeyen şirketler ve ekonomileri fosil yakıtlara dayalı toplumlar değişikliği kabullenemiyorlar. Siyasetçiler ise kilitlenip kalmışlar. Değişimi gerçekleştiremiyorlar. Bilim insanlarının %98 i iklim değişikliği gerçekleşiyor demeye devam etmektedir. Komitemiz 2012 yılında farklı etkinlikler düzenlemiş veya düzenlenen etkinliklere katılmıştır. Çevre haftası sebebiyle odamızın web sayfasında yayınlanan duyurumuzla meslek örgütünün çevre günü kutlanmıştır. Yayınlanan yazımızın bir kopyasını raporumuza ilave ediyoruz : * Çevre Haftanız Kutlu olsun ! ( 05 Haziran 2012 dünya çevre günü ) Her yıI BirIeşmiş MiIIetIer’e üye üIkeIerde 5 Haziran Dünya Çevre Günü oIarak değerIendiriIir. Sürekli artan nüfus ve aşırı tüketim nedeniyle insanoğlunun doğal kaynaklara yönelik talebinin sürekli büyümesi, biyolojik çeşitlilik üzerinde muazzam bir baskı oluşturması, gezegendeki tüm canlıların güvenliğini, sağlığını ve refahını tehdit etmektedir. Doğayı ekonominin, iş modellerinin ve yaşam biçimlerinin merkezine oturtan daha iyi seçimler yapmak zorundayız. Son 40 yılda biyolojik çeşitlilik küresel ölçekte yüzde 30 azalmış ve 1950’lerden beri nüfus iki kat artmış, daha iyi tercihler yapamadığımız takdirde artan nüfusa ve tüketime bağlı olarak Ekolojik Ayak İzi’miz de daha fazla artmaktadır.(Yapılan araştırmalarda yüksek gelirli ülkelerin Ekolojik Ayak İzi ’ nin düşük gelirlilerden yaklaşık olarak beş kat daha fazla olduğu görülmektedir. Ülke olarak kişi başına düşen Ekolojik Ayak İzi sıralamasında 150 ülke arasında 68. sırada yer almaktayız.) Yedekte başka bir gezegen daha varmış gibi yaşamaya ve dünyanın sağlayabildiği kaynakların yüzde 50 fazlasını kullanmaya devam edersek ,yönümüzü değiştirmezsek, bu oran büyük bir hızla artacak ve 2030 yılında iki gezegen bile yetmeyecektir. İnsanlık, sorun çözmedeki üstün başarısını, gelecek nesilleri tehdit eden ekolojik borç yükünden kurtulmak için de göstermezse gezegenimizin yaşam destek sistemleri çökmeye başlayacaktır. İş dünyası değişime ayak uydurmak için çaba sarfetmelidir. Durum iklim değişikliği ve enerji dönüşümleri ile farklı bir boyut kazanmıştır. Artan temiz enerji talebi, enerji piyasaları ve fiyatlarındaki belirsizlik, iklim değişikliği konusunda artan farkındalık firma ve kurumların stratejilerini geliştirirken göz önünde bulundurulması gereken faktörler olarak ortaya çıkmaktadır. Ürün ya da hizmet Karbon ayakizi, yaşam döngüsü boyunca “ beşikten mezara” kadar olan yolculuğunun çevreye olan etkisinin değerlendirilmesidir.Üretim ve kullanım aşamalarında enerji ve hammadde gereksinimi olan süreçleri belirlemeye ve bunların etkilerini hesaplamaya yardımcı olmaktadır. Ülkemiz yenilenebilir enerji kaynakları açısından oldukça zengin bir ülkedir.Küresel iklim değişikliği üzerinden icat edilen karbon ticaretinin karbon kredisi satışı Çevre va Sosyal Sorumluluk Proje Çalışma Komitesi 2012 YILI 165 2012 YILI Faaliyet Raporu ile elde edilecek gelirler yenilenebilir enerji teknolojilerinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi amacıyla kullanılabilecektir. Bizler düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde yenilenebilir enerji kaynaklarına destek olmaya çalışmalıyız. Gezegenimizde yaşayan insanlara yeterli gıda, su ve enerji sağlayan rahat bir gelecek yaratabiliriz. Atıkları azaltarak ve geri dönüştürerek, suyu akılcı yöneterek ve rüzgâr, güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını verimli kullanarak bu başarılabilir. Çevresindeki sorunların çözümünü başkalarına bırakmayan, sosyal sorumluluğu kendisinden başlatan, başkalarının dünyalarını ve hepimizin dünyaya bakışını değiştiren, büyük değişimlere ilham veren yani çağımızın kahramanlarından olan, dünyayı değiştirenlerden olmalıyız. Yerküre üzerinde yarattığımız baskının boyutunu ve yaşamlarımızı mümkün kılan havamızın, topraklarımızın, ormanlarımızın, sularımızın (nehirlerimizin, göllerimizin, derelerimizin) ve denizlerimizin sağlığında ortaya çıkan bozulmalara dikkat etmemiz gerekmektedir. Yaşam tarzımızı değiştirmeliyiz. Daha önce rastlanmamış çevre sorunlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Daha fazla canlı türünün nesli tükeniyor. Gezegenimizde yaşamın sürekliliğini sağlayan hava, su ve toprak gibi doğal kaynaklar hızla kirleniyor, azalıyor ya da yok oluyor. Bu sürekli bozulma ve tükenme, nüfus artışıyla beraber daha da hızlanıyor. Ünlü Alman filozof, Albert Schweitzer’in geliştirdiği ve geçtiğimiz yıllarda çevreci harekete ilham veren “yaşama saygı” felsefesi, kalkınmanın başka canlıların yaşamı pahasına gerçekleştirilemeyeceğinin önemini vurgular. Yeryüzündeki yaşam, birbiriyle iç içe geçmiş parçalardan oluşan büyük bir sistemin ürünüdür. Bu parçalardan herhangi birinin zarar görmesi diğerlerini de etkilemektedir. Yaşayan Gezegen Endeksi’ndeki bu düşüş trendini tersine çevirmek için Ekolojik Ayak İzi’mizin gezegenin sınırlarına çekilmesi, tehlikeli küresel iklim değişikliğinin önlenmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilmesi gerekiyor. Dünyanın doğal sermayesi olan biyolojik çeşitliliğin, ekosistemlerin ve ekosistem hizmetlerinin bir sınırının olduğu başlıca gerçeklik olarak ele alınmalı; bu da ekonomilerin, iş modellerinin ve yaşam biçimlerinin temelini oluşturmalıdır. Bu ay içerisinde dünyadaki ülkelerin, şirketlerin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Rio de Janerio’da Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nda bir araya gelerek tarihe geçen Dünya Zirvesi’nden 20 yıl sonra, dünyanın gittiği yönü ve geleceğimizin nasıl şekillenmesini istediğimizi enine boyuna tartışmak için çok önemli bir fırsatı değerlendireceklerdir. Tüm dünyada karar vericilerin çözüm araması gereken en önemli sorunlardan biri, artan nüfus ve refah seviyesiyle birlikte insanların “tek dünya” sınırları içinde yaşayabileceği bir yol bulmasıdır. Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri yeni sosyal sorumluluk gerçekleri olarak tanımlanıyor artık. Son 10 yıldır gündemde olan KSS projelerinde amaç sadece toplumdan aldığını topluma geri vermenin ötesinde bu çalışmalarının arkasında bir büyüme isteği de yatıyor. Artık pek çok kurum KSS çalışmalarının kendilerine rekabet avantajı sağladığının farkına varmış durumdadır. Bu projeler, toplumsal bir soruna dikkat çekebilmek ve bunun giderilmesine katkıda bulunmak amacıyla tasarlanıyor. Böyle iddialı bir hedefi gerçekleştirebilmek için projenin içeriğine ve yönetimine ciddi miktarda finansman ve insan kaynağı ayrılması gerekiyor. Ancak unutulmamalı ki odaklandığınız konuyu toplumun gündemine taşımak, o konuda farkındalık ve kamuoyu yaratmak da önemli. Bazı alanlarda, projenin iletişimi sayesinde toplumda yaratılan davranış değişikliği projenin asıl katkısı olabiliyor. Kurumsal Sosyal Sorumluluk ( KSS ) projelerinin büyümeye,gelişmeye ve rekabet gücüne katkı sağladığını düşünülüyor. Bu konunun işe etkisinin farkında olan şirket yada kurumlar, KSS projelerini de “yardım“ veya “sosyal“ destek gibi görmüyorlar çok profesyonel bir yaklaşımla ele alıyorlar. 166 Faaliyet Raporu Gezegenimiz üzerindeki doğal sermayenin dünyanın ekolojik sınırları kapsamında yönetilmesini ve paylaşılmasını sağlamalıyız. Doğanın ve insanın sömürülmediği, savaşın ve şiddetin olmadığı, temiz havanın, suyun ve toprağın tüm canlıların ortak zenginliği olan bir dünyanın yaratılması, doğal sermayenin korunması ve yenilenmesi için bütün üretim ve tüketim sisteminin daha iyi seçimlerle şekillenmesi gerektiğini, bunun da finansal akışların yönünün değiştirilmesiyle ve kaynakların daha eşitlikçi yönetimiyle destekleneceğini düşünüyoruz. Bütün bunlar insani kalkınmanın sürdürülemez tüketimle bağlantısının kesilmesini, sera gazlarından kaçınılmasını ve ekosistem bütünlüğünün korunmasını gerektirmektedir. Çevreciler, insanlığın doğayla uyum içinde olduğu “yaşayan bir dünya” için gönüllülük çerçevesinde çalışmaktadırlar. Bugün, refah seviyesini yükseltirken biyolojik çeşitliliğe yönelik tehditleri ortadan kaldırmak ve gezegenimizdeki yaşamın devamlılığını sağlamak, insanlığın sorumluluğu altındadır. Yaşam tarzımızın ve tüketim alışkanlıklarımızın sonucu olan küresel iklim değişikliğini ve biyolojik çeşitliliğin kaybını durdurmak sadece yaşama yeniden saygı duymakla mümkündür. Siz ,biz tüm çevreciler, yerküredeki ekolojik yıkımı önlemek için, zarar veren şirketlerin ve onların sözcülüğünü yapan hükümetlerin değil; tüm canlıların ve insanların yaşam hakları için, hala canlılığını ve çeşitliliğini sürdürebilen doğal yaşam alanları ve gezegenimizin geleceğinin her ne pahasına olursa olsun korunması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çevre Ve Sosyal Sorumluluk Proje Çalışma Komitesi Bir başka komite etkinliğimiz olan; kurucu bileşeni olduğumuz Temiz Enerji Platformu (TEP) ile Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP) ortak toplantısı 6 -7 Ekim 2012 tarihlerinde İSMMMO İlhan Güven Toplantı Salonunda yapıldı.İki gün devam eden Türkiye’nin Çevre Sorunları Ve Kirli Teknoloji Forumu, Birlikte Neler Yapabiliriz Ve Neler Yapmalıyız Toplantıları çevre dostu kurum ve kişilerle gerçekleştirildi. Toplantıdan sonra bir sonuç bildirgesi yayınlandı. Sonuç bildirgesini raporumuza ilave ediyoruz : Temiz Enerji Platformu (TEP) ve Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP) Türkiye’nin Çevre Sorunları ve Kirli Teknoloji Forumu, Birlikte Neler Yapabiliriz ve Neler Yapmalıyız Toplantıları Sonuç Bildirisi 06-07 Ekim 2012 İstanbul Temiz Enerji Platformu ve Türkiye Çevre Platformunun birlikte çağrısı üzerine 06-07 Ekim 2012 günleri İstanbul’da yapılan “Türkiye’nin Çevre Sorunları ve Kirli Teknoloji Forumu Toplantısı” na Temiz Enerji Platformu Yürütme Kurulu Üyeleri yanında, Batı Karadeniz Çevre Platformu, Doğu Akdeniz Çevre Platformu, Doğu Karadeniz Çevre Platformu, İç Anadolu Çevre Platformu, Marmara Çevre Platformu Temsilcileri yanında ülkemizin farklı yörelerinden gelen çok sayıda çevre sorunlarına duyarlı yurttaşlar katıldılar. Ülkemizin hemen hemen her yöresinde akıl dışı yatırımlarla çevre kirletilmekte ve yaşam hakkı yok sayılmaktadır. Şöyle ki : Doğal varlıklarımız ve kültür mirasımız, rant uğruna, sorumsuzca ve kuralsızca Taş Ocakları, Mermer Ocakları ve benzeri işletmelerle tahrip edilmektedir. Kontrolsüz sanayi yatırımlarıyla, Dilovası, Aliağa, Ergene Havzası, kirliliğe terkedilmiş ve yaşanılamaz bir hale gelmiştir. Çevre va Sosyal Sorumluluk Proje Çalışma Komitesi 2012 YILI 167 2012 YILI Faaliyet Raporu Tarımdaki yanlış uygulamalarla, tarım topraklarımız, temiz su kaynaklarımız kirletilmekte, çevre ve insan sağlığı olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Allianoi, Zeugma, Hasankeyf örneklerinde yaşandığı gibi kültür mirasımız acımasızca kısa ömürlü baraj projelerine feda edilmektedir. Ülkemiz son otuz yıldır, giderek artan bir şekilde ve toplumsal maliyetler göz ardı edilerek plansız ve kontrolsüz sanayileşmeye, kirli teknoloji transferine hedef olmaktadir. Bunlar; nükleer santrallar, fosil yakıtlara dayalı termik santrallar, çimento sanayii, demir-çelik sanayii, rant amacıyla ve doğal değerler göz ardı edilerek hergün bir yenisi inşa edilen liman tesisleri, siyanürle altın üretimi ve benzeri çevre sorunu yaratan yatırımlardır. Bu yatırımlar ülkemizin AB’ye tam üye olma hedefine de aykırı olup imtiyazlı ortak olma statüsünün altyapısının oluşturulmasına hizmet etmektedir. Sözde gelişmiş batı ülkeleri bu tür teknolojileri kendi ülkelerinde kullanmamakta ve bunları ülkemiz gibi demokrasisi az gelişmiş, gelişmekte olan ülkelere göndermektedirler. Nükleer santrallar, enerji yerine silah ham maddesi olan plütonyum üretmek ve sözde gelişmiş ülkelerin nükleer atıklarının depolanması amacıyla kullanılacaktır. Siyanürle altın üretimi en kirli bir teknolojidir. Bu konuda alınmış mahkeme kararları ve yöre insanlarının ekonomisi yok sayılarak, üretim sürdürülmektedir. Termik santrallar küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine neden olmaktadır. Çevre sağlığı açısından da son derece tehlikeli olan bu yatırımlar çöp teknolojilerdir ve enerji üretiminde seçenek olmamalıdır. Ülkemizin çimento ihtiyacı var olan fabrikalarımızdan fazlasıyla karşılanmaktadır. Son yıllarda verimli tarım topraklarımıza, kültür mirasımızın üzerine ve ekolojik değerlerimiz göz ardı edilerek kurulan çimento fabrikalarının üretiminin tamamı ihraç edilmek üzere planlanmaktadır. Çimento üretimi kirli bir teknolojidir ve çok değerli tarım topraklarımızın kirletilmesine izin verilemez. Enerji üretim şirketleri özellikle Doğu Karadeniz’de ve Artvin’de dereleri yağmalamaktadır. Binlerce nehir santralı, yaygın söylemiyle HES’ler, yörenin ekolojik değerleri ve yöre halkının ekonomisi yok sayılarak yapılmaktadır. Mücadele süreçleriyle ilgili çok sayıda anlatım ve sunum yapılan toplantıda şu konuların kamuoyunun bilgisine sunulmasına karar verilmiştir: Doğal değerlerimiz sınırsız değildir. Kaynaklarımızın etkin biçimde korunabilmesi için tüketim alışkanlıklarımız sorgulanmalı ve sınırlandırılmalıdır. Ekolojik değerlerimiz ekonomik kaynak olarak görülmemeli, bütçe açıklarının kapatılmasında bir araç olarak düşünülmemelidir. Doğanın bütünlüğü içinde bir öge olduğumuz anımsanmalı ve yaşam biçimimiz doğal dengeyi bozmayacak biçimde değiştirilmelidir. Küresel iklim bağlamında geleceğimizin öncelikle su kaynaklarının ve tarım alanlarının korunmasına bağlı olduğu unutulmamalıdır. İnsan sağlığının korunabilmesi için sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımızın korunması ve buna yönelik tüm önlemlerin zaman yitirilmeksizin alınması gereklidir. Temiz Enerji Platformu (TEP) ve Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP) Temsilcileri Çevre Sorunu Yaratan Yatırımlar ve Kirli Teknoloji Yatırımları Toplantısı Katılımcıları 168 Faaliyet Raporu İletişim : Tanay Sıdkı Uyar : 0532.7744525 – 0533.3955839 - tanayuyar@gmail.com Cenap İnaltong : 0532.3147878 - cenapinaltong@msn.com A.Oktay Demirkan : 0536.4600341 - odemirkan@superonline.com 17 Kasım 2012 saat 13.00 de İSMMMO İlhan Güven toplantı salonunda Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu ‘nun konuşmacı olduğu Küresel İklim Değişikliği IV başlıklı başka bir aktivitemiz için İSMMMO web sayfasında aşağıdaki duyuru yapılmıştır : KONFERANS Dünyanın son 400.000 yıllık CO2 döngüsünde, ortalama olarak her 80.000 ile 100.000 yılda bir atmosferdeki CO2 in yükseldiği ve daha sonra tekrar düştüğü yapılan istatistiklerde görülmektedir. Çeşitli insan etkinlikleri sonucunda atmosferdeki birikimleri hızlı bir artış gösteren sera gazları, Yerküre’nin radyasyon (ışınım) dengesini bozmakta, bu değişikliğin iklim üzerindeki en önemli ve en belirgin etkisi ise, doğal sera etkisini kuvvetlendirerek, şehirleşmenin de katkısıyla, dünyanın yüzey sıcaklıklarını arttırma eğilimi göstermektedir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin ( IPCC ) Değerlendirme Raporlarında temel alınan tüm salım senaryoları ve projeksiyonları, atmosferdeki karbondioksit birikimlerinin, yüzey sıcaklıklarının ve deniz seviyesinin 21. yüzyıl süresince yükseleceğini; kara ve deniz buzlarının ve buzulların alansal ve hacimsel olarak azalacağını göstermektedir. Tüm göstergelerde izlenen şudur: iklim değişmekte, dünya ısınmaktadır. Bilim insanları kuraklık, seller ve olağanüstü hava koşulları konusunda sürekli olarak uyarılarda bulunmaktadırlar. Dünyanın ısısı düzenli olarak artmaya devam ettikçe daha çok sayıda iklimbilimci, doğal afetlerdeki bu belirgin artışı, insan kaynaklı sera gazlarının atmosfere salınması sonucunda kuvvetlenen sera etkisine (küresel ısınmaya) bağlamaktadır. Ayrıca, ekstrem hava ve iklim olaylarının sıklığına ve etkisine ilişkin öngörüler, bu konudaki değerlendirmeleri destekler özelliktedir. İklim modelleri, ekstrem hava olaylarında ve iklim koşullarında; örneğin sıcak günlerin sayısında, sıcak dalgalarında, kuvvetli yağış olaylarında, taşkınlarda, kuraklıklarda, yangınlarda, zararlıların yayılışında ve yağış şiddetinde bir artış, buna karşılık soğuk günlerin sayısında ve don olaylarında bir azalış olacağını öngörmektedir. Giderek artan etkilerin en büyük sebebi ise insan olarak gösterilmektedir. Yaşadığımız ekstrem sıcaklıklar, yağış yetersizliğine bağlı yaygın ve şiddetli meteorolojik kuraklıklar ve sıklıklarında giderek artış gözlenen taşkınlar ve seller gibi öteki doğal afetler de dikkate alındığında, Türkiye’nin küresel ısınmaya ve onun olası etkilerine karşı çok duyarlı olduğunu söyleyebiliriz. Yerküre iklimi ısınmakta değişmektedir ve iklim modelleri gelecek yüzyıl için önemli iklim farklılıkları olacağını göstermektedir. Bu da, toplumlar için olumsuz sonuçlar yaratacak, kalkınmanın ve barışın önünde büyük bir engel oluşturacaktır. Uluslararası toplum, insan kaynaklı sera gazı salımlarındaki artışla bağlantılı iklim riskini önlemeye yönelik önemli bir sorumlulukla karşı karşıya bulunmaktadır. Öngörülen iklim değişikliklerini ve bu değişikliklerin, sosyoekonomik sektörler, doğal ekosistemler ve insan sağlığı üzerindeki olası olumsuz etkilerini en aza indirmenin en önemli yolu, insan kaynaklı sera gazı salımlarını azaltmak ve yutakları (ormanları ve bitki örtüsünü) çoğaltmak,temiz enerji kullanımını yaygınlaştırmaktır. Sera gazı salımlarını azaltmaya ya da kontrol etmeye yönelik politikalar ve önlemler ise, sera gazı salımlarını azaltmak amacıyla uygulanmakta ya da yakın bir gelecekte uygulanması olası olan bilimsel ve teknolojik yaklaşımlar ve önlemler ile makro politika araçlarını içermektedir. Kısacası; bilim insanları doğal dengenin, insanlardan kaynaklanan yoğun bir ısınma süreciyle bozulduğunu ve bu Çevre va Sosyal Sorumluluk Proje Çalışma Komitesi 2012 YILI 169 2012 YILI Faaliyet Raporu durumun dünyadaki hayatın büyük bölümünün tabi olduğu iklimin istikrarı için önemli çıkarımlara yol açacağını söylemektedir.Mevcut tatlı su kaynaklarının azalması, gıda üretimi koşullarındaki genel değişiklikler ve seller, fırtınalar, sıcak dalgaları ve kuraklık nedeniyle ölümlerde yaşanacak muhtemel artışlar gibi potansiyel tehlikelerden gelişmiş ülkeler yanı sıra hızlı iklim değişimine karşı hazırlık yapamayan yoksul ülkeler de etkileyecektir. Yaşam alanlarının hızlı değişimine ayak uyduramayan birçok bitki ve hayvan türünün nesli yok olacak. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, sıtma ve yetersiz beslenme gibi nedenlerden milyonlarca kişi ölümle yüz yüze gelecek. Türkiye’nin de, kendisine en uygun politika araçları ile bunların uygulanmasını sağlayacak olan yasal önlemleri alması , programları, sonuç alıcı şekilde hızlandırması gerekmektedir. Küresel İklim Değişikliği konusunda yeni bilgilere ulaşmanızı sağlayacak , aklınıza gelen sorulara da yanıt almanıza yardımcı olacak bu toplantımıza davetlisiniz. 17 Kasım 2012 saat 13.00 de bir bardak çayımızı içmeye ve öncekilerde olduğu gibi Mikdat hocanın esprili anlatımıyla renkli geçeceğini düşündüğümüz konferansımızı izlemeye bekliyoruz. Konferansın açılış konuşması İSMMMO stajyeri Sema Özgül,biyografi sunumu Duygu Eryaşar tarafından yapılmıştır. Açılış konuşması aşağıdadır : İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Çevre Ve Sosyal Sorumluluk Proje Çalışma Komitesinin organize ettiği Küresel İklim Değişikliği Konferansına hoş geldiniz. Dünya halkları a ç l ı k l a , s a v a ş l a , e k o n o m i k k r i z l e, y o l s u z l u k ve a d a l e t s i z l i k l e başa çıkmaya çalışırken; Soyunu tehdit eden bir başka olayla, KÜRESEL ISINMA’yla karşı karşıya kaldı, daha doğrusu böyle bir tehditle baş başa bırakıldı… Daha fazla para ve güç kazanma hırsıyla kapitalist sistem Dünyamızın tüm doğal kaynaklarını acımasızca tüketmeye devam etmektedir. Ülkemizde de bu tüketişe ekonomik ve politik hedeflerle tasarlanan, anlaşmaları yapılan Nükleer ve termik santraller ile başarısız ve çok ihtilaflı olan dereleri hapsedip borulayan HES uygulamaları eklenmektedir. Doğa bu yapılanlara tepkilidir, haklı olarak büyük bir intikam hazırlığı içerisindedir. Bu tehdidi algılayan bir avuç insandan biri de Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu dur ve sizlersiniz. Kadıoğlu’nun yıllardır dikkat çektiği KÜRESEL ISINMA KAPIMIZDA söylemi artık tartışma boyutunu aşmış bizzat yaşanmaktadır ve bu insan kaynaklı olduğu sürekli tekrarlanan tehlike tüm insanlığı t e h d i t etmektedir. Nasıl bir tehdit altındayız ve bu günlere nasıl gelindi? Türkiye’yi etkisi altına aldığını kimi zaman kişisel tanıklıklarımızla kimi zamanda çeşitli kaynaklardan öğrendiğimiz KÜRESEL ISINMA gerçeği ile nasıl baş edebiliriz? Hangi önlemler alınabilir? Daha önemlisi tarımdan salgın hastalıklara Dünya’yı ve Türkiye’yi nasıl bir gelecek bekliyor? Bir bilim insanı olan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu bu konferansta ‘‘KÜRESEL ISINMA VE İKLİM DEĞİŞİMİNİN ’’ gerçeklerine tekrar dikkat çekerken, hava ve iklim olaylarıyla ilgili yanlış bilinen bir çok olguya da açıklık getirecektir. Herkese iyi bir konferans dileriz. Dördüncü kez tekrarladığımız Küresel İklim Değişikliği Konferansı ile meslek örgütümüze iklimde olup biten yeni gelişmeleri anlatmaya çalışan Prof.Dr.Mikdat Kadıoğlu’ nun renkli esprileriyle yaklaşık olarak iki saat devam ederek soru ve cevaplar kısmından sonra sona ermiştir. 170 Faaliyet Raporu SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ Çevre Ve Sosyal Sorumluluk Proje Çalışma Komitesi bu çalışma döneminde kısa ve uzun vadede uygulanabilecek farklı projeler üzerinde çalışmasını devam ettirmiştir. Bunlardan yönetim kuruluna sunulan ve kabul edilenler web sayfasından yapılan duyurularla uygulamaya koyulmaktadır. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin ; gönüllü olarak, çalışanların, ailelerinin, yerel toplumun yaşam kalitesini arttırmak amacıyla atılan adımların tamamı olduğu; kurumsal ve toplumsal sosyal sorumluluk projeleriyle kurumların topluma fayda sağlamasının yanı sıra çalışanlarına ve üyelerine karşı da duyarlı olmaları gerektiğine inanıyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin markanın itibarına,bilinirliğine ve tercih edilirliğine etki ettiği araştırmalarla ispat edilmiştir. İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirirken en önemli hedef olarak toplum için faydalı bir kurum olabilmeyi gözetmektedir. Meslek camiasında kurumsal sosyal sorumluluk politikaları ve marka kültüründe yer alan sorumluluk bilinci ile kurum içi ve dışında birçok faaliyete imza atan İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası; meslek mensupları, çeşitli sivil toplum kuruluşları aracılığı ile çevre,eğitim, toplumsal dayanışma ve benzeri bir çok konuda sorumluluk üstlenmektedir. Her kuruluşun gücü ve bilgisi oranında topluma katkıda bulunması, sosyal sorunların bir tarafından tutması gerektiğine içtenlikle inanan İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası bunu, vicdani,ahlaki ve toplumsal sorumluluğun gereği olduğu kadar , sürdürülebilir bir ekonomik gelişme için de gerekli varsaymaktadır. Eğitim, kültür, sanat, spor ve toplumsal dayanışma alanlarında geliştireceğimiz projelerle meslek insanları ve bu ülke insanlarının hayatında bir fark yaratabilmek için çaba sarfetmekteyiz. Kurumsal performansının yarı sıra İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının sosyal sorumluluk projeleriyle birlikte anılması gurur ve mutluluk kaynağı olacaktır. Küçük ya da büyük, toplumsal faydaya yönelik her adımın geride mutlaka bir iz bırakacağına inanarak yürüteceğimiz sosyal sorumluluk projelerini yönetim kurulu ile ortak devam ettirmekteyiz. Komitemiz tarafından hazırlanan ve yönetim kurulunun uygun göreceği projeler belirlenen takvim çerçevesinde uygulanma imkanı bulacaktır. Toplumsal sorunlara yaratıcı, kalıcı ve sürdürülebilen çözümler getirmeleri bakımından toplumsal değişimin katalizörleri olduğuna inandığımız, içimizdeki sosyal girişimci meslektaşlarımızı projelerimizde yer almaları için davet ediyoruz.. PLASTİK KAPAK TOPLAMA KAMPANYASI İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının toplumsal dayanışma faaliyetlerinden olan Plastik Kapak Toplama Kampanyası kısa bir süre sonra uygulamaya sokulacaktır. Türkiye Sakatlar Derneği için başlattığımız bu kurumsal sosyal sorumluluk projesi ile; sosyal güvenlik alanında yeteri kadar yardım ve destek alamayanlara yardımcı olmak amacı hedeflenmektedir. Binlerce meslek insanımızın çöp olmadığını bildiği bu atıkları toplayarak biriktirmesiyle elde edilecek gelirin sakatlara dernekleri aracılığıyla eğitim bursu, yürüme cihazları ve akülü ya da manuel tekerlekli sandalye şekline dönüşmesi toplumsal fayda ve motivasyon sağlayacaktır. İlk olarak plastik kapakla başlayacak olan atık toplama kampanyası daha sonra yazıcı toner kartuşlarının toplanacağı kartuş toplama kampanyası, elektronik atık toplama kampanyası, zararlı atıkların doğadan uzak tutulması için pil toplama kutularıyla pil toplama kampanyası, tek yüzü kullanılan kağıtların müsvette olarak tekrar kullanımı, dijital ortamda faks alımı, kağıtların geri dönüşüme gönderilmesi gibi kağıt kullanımını en aza indirmeyi Çevre va Sosyal Sorumluluk Proje Çalışma Komitesi 2012 YILI 171 2012 YILI Faaliyet Raporu hedefleyerek her yıl tonlarca kağıt ve ağacı doğaya geri kazandırmayı amaçlayan kağıt toplama kampanyası … şeklinde devam edecektir. KAN BAĞIŞI Türk Kızılayı ile her yıl düzenli olarak yapılacak Kan Bağışı Kampanyası kurumsal sosyal sorumluluk projeleri arasında yer almaktadır. Kan bağışı kampanyası çerçevesinde farklı fakat diğer ilgili konuları da proje kapsamın almayı planladık.Türkiye’de yaşayan herkesi etkileyen acil çözüm bekleyen bir olgu olan trafik konusunu da öncelikli ve ilgili alanı olarak belirledik. Basit önlemlerle büyük üzüntülerin ve ekonomik kayıpların önüne geçmek mümkündür. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki;araç kullanırken cep telefonu kullanılmaz ise kaza riski dört kat azalıyor, ya da emniyet kemeri takılıysa hayatta kalma olasılığı % 40-50 oranında artıyor, seyahat hızı sadece 10 km düşürüldüğünde bile ölüm riskini % 40 daha azalabiliyor. Trafikte alınabilecek belli başlı önlemler ile birçok yaralanmanın ve ölümler önlenebilir,maddi hasarlar azaltılabilir. Amacımız duyarlılık yaratmaktır, göz ardı edilen bu konuları da kan bağışı kampanyası çerçevesinde işlemeyi, önlem alma daveti yapmayı ve bu konuda Trafik Haftası etkinlileri çerçevesinde Emniyet Genel Müdürlüğü ile de nasıl bir çalışma ortaklaştırabileceğimizi de araştırmaktayız. KARBON AYAK İZİMİZİ KÜÇÜLTECEĞİZ Sürekli ve çoğaltarak yaydığımız karbonlar sebebiyle oluşan iklim değişikliği kaynaklı risklerin yönetilmesi, iklim değişikliği tehdidine karşı özellikle sera gazı salımlarına yönelik önlem alınmasını sağlayacak bilgilerin toplanması ve paylaşmasını sağlayarak arkamızda bıraktığımız karbon ayak izimizi küçülteceğiz. İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının iklim değişikliği stratejilerini ve karbon emisyonları verilerini içeren karbon ayak izi proje uygulamasına hazırlık yapıyoruz. Oda ve çalışanları ile meslek insanlarının ev, işyeri ve müşterilerimizin karbondioksit salımlarını azatlmayı amaçlayan karbon ayak izim projesi ile küresel iklim değişikliğine yaptığımız olumsuz katkıları azaltmayı programlıyoruz. Toplu ulaşım araçlarının tercih edilmesi, bisiklete binmeyi, yürümeyi, atılan her adım ile tasarruf edilen enerjinin karbon ayak izimizde hissettirici etkilerini yerel çevre örgütleriyle de paylaşarak eylemselleştirerek destekleyerek meslek mensuplarını çevreci harekete katılmaya davet etmekteyiz. Meslek insanlarımızın; evlerinde, işyeri ve bulundukları diğer her ortamda karbon salımını en aza indirecek uygulamaları tatbik edeceklerini bu işin öğretmeni ve denetçisi rolünü üstleneceklerini bu proje ile gelecek için yeni bir yeşil adım atılmasında öncü olmalarını istiyoruz. Türkiye’nin ağaçlandırılmasını destekliyoruz.Ağaçlar sayesinde oluşan doğal iklimlemenin yöreye ve genel iklim değişikliğine olumlu katkılarını önemsiyoruz. Diğer odalara da örnek olacak ağaç dikimleri projemizle karbon ayak izimizi azaltmayı hedeflemekteyiz. Ormanlarımıza sahip çıkmaya ve yeni ormanlar oluşturmaya devam etmekteyiz. Silivri Belediyesi ve İSMMMO elbirliği ile 06 Aralık 2012 tarihinde 700 fidanlık ağaç dikimiyle ormanlarına yeni bir orman eklenmiştir. Mali Müşavirler Silivri Ormanı ile karbon ayak izimizi küçültme projemizde bir adım daha atılmıştır. Ağaç dikme töreninde Oda başkanımız Yahya Arıkan diğer belediyelere seslenerek “kampanyalarımız için el uzatırsanız Muhasebe ve Mali Müşavirler tutmaya hazırdır, bu dünya hepimizin” mesajını vererek çevre duyarlılığı davetini yinelemiştir. 172 Faaliyet Raporu YARDIM ZAMANI Bu kapmaya ile Türkiye’de ve dünyada yaşanan çeşitli afetlerden dolayı zarar görenler için yardımlar toplanarak afet bölgelerine gönderimlerde bulunmak için yardım zamanı başlığı altında olayla ilgili yöre ismini kullanacağımız yardım zamanı kampanyası proje kapsamına alınmıştır. KÜLTÜR VE SANAT İLE SPOR KULÜPLERİ Sergi, söyleşi, konferans, tiyatro, film gösterimi, konser gibi kültür, sanat ve farklı branşlardaki spor alanında sürdürülebilir ve geniş soluklu etkinlikler organizasyonları ile sürdürülebilir değerler yaratmak üzere, her yaştan meslek insanımızla birlikte düşünmek, eğlenmek, birlikte vakit geçirmek ve yaratıcılıklarını desteklemek, yeteneklerini ortaya çıkarmak amacıyla kulüpler kurmak. İçimizdeki değerleri bulup çıkarmak, onlara sahip çıkmak ve hep birlikte bu değerleri toplumla paylaşmak projenin esas amacıdır. Üzerine yıkılan angaryalar sebebiyle hep iş yapmak, hep çalışmak zorunda bırakılan bizlerin meslek dışı sosyal faaliyetlerimizin projelendirilmesi ve yönetilmesi ve kurulacak etkinlik kulüpleri ile hepimize farklı nefesler alabilmemiz için küçük bir fırsat yaratmak iyi olacaktır.. Projelendirilen çalışmalarda Sosyal Etkinlikler Komitesi ile ortaklaştırılacak çalışmalar ve çabalar ile Kulüplerin işlevselliğinin sağlanabileceğini düşünüyoruz. Gerek meslektaşların veya dışarıdan davet edilecek diğer kültür ve sanat etkinliklerinin sergileneceği bir kültür sanat merkez binası arayışımız devam etmektedir. Beyoğlu ilçesi sınırları içerisinde eski yapılardan ihtiyaca cevap verecek konum ve büyüklükte bir bina Hazine veya Milli Emlak ile uzun vadeli kiralama yapılarak hizmete alınabilirse restorasyonu için gereken fon da kısa sürede sağlanabilecektir. Merkezi otoparklara yakın olması sebebiyle Tünel, Galatasaray, Tarlabaşı, Taksim civarında eski ve boş bina arayışımız devam etmektedir. Bu yapı içerisinde Müze ve Sosyal Tesis bölümleri de yer alacaktır. SOSYAL TESİS Karadeniz’in en güzel sahilinin bulunduğu Kilyos ve uzantısında Hazine veya Milli Emlak tan kiralanacak ön cephesi sahil ,arka tarafı orman olan büyük bir alan için talep çalışma yapılması ve buraya ortama uygun yapılaşma modeliyle bir yap işlet modeli sosyal tesis yapılması projelendirilmektedir. Karadeniz ’de sezon olarak kısa da olsa ,yaz aylarında ,hafta içi ya da hafta sonları deniz güneş orman keyfini yaşatacak ve şehre yakın böyle bir tesisin meslektaşa nefes aldıracak olmasını düşünmemiz sebebiyle proje çalışması yapıyoruz. Kilyos’ ta bu tip işletme tesislerinin en iyi örneği Boğaziçi Üniversitesi tesisleridir. Ön tarafı plaj (Burç) arka tarafı üniversite kampüsü olarak kullanılmaktadır. Sürdürülebilir gelişim projeleri konusunda; bilgiye erişime yardımcı olmak, mevzuat ve uygulama değişikliklerini aktarmak amacıyla sürekli olarak seminer, panel, açıkoturum, konferanslar düzenleyen odamızın meslek insanlarına açık yaptığı eğitim odaklı örnek çalışmalarından olan eğitimi tabana yaymak ve sürekli kılan e-eğitim (uzaktan eğitim) modelinin ötesine geçecek bir adım atarak İSMMMO Üniversitesi Kampüsü için burada kullanılabilir bir alan yaratılması da mümkündür. YAŞLI VE HUZUREVİ Mesleğimizi yapan kime sorarsanız aynı şeyleri söyleyecektir; yoğun ve sürekli stres taşıyan,sürekli değişen bir mevzuat yapısı sebebiyle ipin ucunu kaçırmadan sürekli öğrenmeyi zorunlu kılan,artık konusunda ihtisaslaşmazsan biliyorum demenin çok zor olduğu,kamu otoritesinin tahakkuk merkezi olmak gibi önemli bir görevi üstlenmiş,hatası Çevre va Sosyal Sorumluluk Proje Çalışma Komitesi 2012 YILI 173 2012 YILI Faaliyet Raporu affedilmeyen ve cezalandırılan ,zamanlı işler sebebiyle ipin ucunu sürekli tutmak zorunda kalındığı için çok fazla boş vakit bulamayan, günün şartları sebebiyle müşteri veli nimettir dayatması sebebiyle parasını da almadan makbuzunu kesip vergisini de ödediğimiz, ömrümüzü törpüleyen bu duruma ses çıkarmadan hala mesleğini ekmek teknesinden dışarıya çıkamadan emekli olan bir meslek grubuyuz. Önümüzdeki dönemde; odamızın hazırladığı kurumsallaşma projesi çerçevesinde hareket edenler başlarını işyerlerinden dışarı çıkarma fırsatına daha çok sahip olacaklardır. Kurumsallaşma Projesi kapsamında ortaklaşma projesini de önümüze koymakta ve birlikten kuvvet doğar sözünü bir kere daha değerlendirmenin faydasına inanıyoruz. Türkiye’nin güzel yörelerinden birinde; yaşlandığımızda ya da huzur istediğimizde bizlere yuva olacak ,yalnızlığımızı unutturacak, bakımımızı üstlenecek vakıf olarak işletilecek,bir küçük köy olan, içerisinde hastabakıcısı,aşçısı,koşuştu ranları bulunan, bir tatil gibi geçecek kalan ömrünüze ömür katacak ve ihtiyacı olanlara yetecek barınma ve yaşam olanakları sunacak yaşlı ve huzur evi projemizi destekleyiniz. Yer, mekan ve proje konularında tüm meslektaşları yöre belediyeleri ve ilgilileriyle irtibata ve bizimle bilgi paylaşımına davet ediyoruz. Komitemize gelecek her öneri ayrı ayrı değerlendirilecek ve yönetime iletilecektir. Doğanın dengesi bozulmadan durdukça, Irmaklar hep yerinde aktıkça, Siz de sağlıklı kalınız, Kendinize ve çevrenize iyi bakınız. Çevre Ve Sosyal Sorumluluk Proje Çalışma Komitesi Aralık 2012 174