269 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ORTA ASYA TÜRK CUMHURİYETLERİ’NİN GEÇİŞ DÖNEMİ EKONOMİK PERFORMANSLARININ KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZİ Cemil ERARSLAN* Yüksel BAYRAKTAR* 1. Giriş 1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılması ile başlayan, Sosyalist Doğu Bloğu’nun çözülme süreci, 1991 yılında Bağımsız Devletler Topluluğu’nun (BDT) kurulması ile fiilen son bulmuştur. Siyasi bağımsızlıklarını elde eden BDT ve diğer Doğu Bloğu ülkeleri, sosyalist planlamacı bir ekonomiden, kapitalist piyasa ekonomisine geçiş yapmışlardır. Bu nedenle söz konusu ülkeler, literatürde “geçiş ülkeleri ya da ekonomileri” olarak adlandırılmaktadır. BDT’nin üyeleri arasında yer alan Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın oluşturduğu Orta Asya Türk Cumhuriyetleri de, diğer Doğu Bloğu ülkeleri gibi, 1991 yılında siyasi bağımsızlıklarına kavuştuktan sonra, piyasa ekonomisine geçmişlerdir. Ancak, piyasa ekonomisine geçiş süreci, Orta Asya Türk Cumhuriyeti (OATC) ülkelerinde oldukça sıkıntılı olmuştur. Özellikle de 1990’lı yılların ilk yarısında yaşanan ekonomik kriz, bu ülkelerde makro ekonomik istikrarın bozulmasına yol açmıştır. Buna karşılık ilerleyen yıllarda, özellikle de yapısal reformların olumlu etkisiyle, OATC ülkeleri önemli ekonomik gelişmeler kaydetmişlerdir. Nitekim 2000’li yıllar, OATC ülkelerinin hızla büyüdüğü ve kalkındığı yıllar olmuştur. Literatürde OATC ülkelerinin, 1990’lı ve 2000’li yıllarda yaşadığı geçiş deneyimine ilişkin olarak yapılmış çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Buna karşılık, söz konusu çalışmalarda ortaya çıkan en büyük eksiklik, OATC ülkelerinin ekonomik performanslarının bütüncül ve karşılaştırmalı bir analizine çok fazla yer verilmemiş olmasıdır. Dolayısıyla çalışma, literatürdeki bu eksikliği, göz önünde tutarak OATC ülkelerinin, geçiş süreci ekonomik performanslarının karşılaştırmalı bir analizini yapmayı amaçlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, 1990’lı yıllarda köklü bir sosyal, siyasal ve ekonomik dönüşüm yaşayan OATC ülkelerini, oluşturulan “ekonomik performans endeksi” yardımıyla analiz etmektir. Bu bağlamda, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin ekonomik göstergelerinde zaman içerisinde meydana gelen değişiklikler, karşılaştırmalı biçimde sunularak, söz konusu ülkelerin iktisadi yapılarına ilişkin detaylı bir panorama çıkarılacaktır. Çalışmada öncelikle geçiş ülkelerinin deneyimlerine ilişkin literatür ele alınacak; sonrasında OATC ülkelerinin ekonomik performanslarının değerlendirilmesinde kullanılacak olan “ekonomik performans endeksine” yer verilecektir. Son olarak, ekonomik performans endeksi çerçevesinde, OATC ülkelerinin geçiş dönemi performansları analiz edilecektir. * * Araştırma Görevlisi, Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Araştırma Görevlisi, Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü 270 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ 2. Literatür 1989 yılında Doğu Bloğu’nun çökmesi ve 1991 yılında Bağımsız Devletler Topluluğu’nun kurulması sonucunda ortaya çıkan “geçiş ekonomileri”, Adam Smith’in 18. yüzyılın sonlarında sormuş olduğu “ülkeler nasıl zenginleşebilir?” sorusunun yeniden gündeme gelmesine yol açmıştır. Smith’in sorusunun 1990’lı yıllarda geçiş ülkelerinde uygulanan politikalar çerçevesinde, “ekonomik büyüme oranlarını artırmak” şeklinde cevaplandığı ifade edilebilir. Zira, 1990’lı yıllarla birlikte başlayan reformlar sırasında, geçiş ülkelerindeki en önemli politika amacı, ekonomik büyümeyi artırmak yoluyla yaşam standartlarını yükseltmek olarak belirlenmiştir. Buna göre, geçiş ülkelerinde artan ekonomik büyümenin tüm toplumun yararına olacağı beklenmektedir. Bu ülkelerdeki politika yapıcılar, ekonomik büyümenin ise, ancak serbest piyasa mekanizmasının kurulması yoluyla ulaşılabileceğini düşünmektedir. Böylece geçiş ülkelerinde, 1990’lı yılların başında, serbest piyasa mekanizmasının oluşturulmasına yönelik, geniş çaplı bir reform hareketine girişilmesine yol açmıştır. Bu bağlamda finansal sektör dış rekabete açılmış, faiz oranları liberalize edilmiş, kamu kurumlarının özelleştirilmesine ağırlık verilmiş, devletin mal ve hizmetlerin fiyatlarını belirlemesi uygulamasına son verilmiş ve ulusal paranın değerinin döviz piyasasında serbestçe oluşmasına çalışılmıştır. Söz konusu reformlar yoluyla, yabancı yatırımcıların çekilerek, ekonomilerin rekabetçi bir yapı kazanması ve bu yolla üretim miktarının artırılması amaçlanmıştır. Ancak ilerleyen yıllarda, tüm geçiş ülkelerinde büyük üretim düşüşlerinin yaşanması ve ekonomik büyüme oranlarının negatife dönmesi sonucunda, reform stratejisi konusundaki tartışmalar yeniden şiddetlenmiştir. Söz konusu tartışmaların en yoğun biçimde yapıldığı alan ise, reformların sıralaması ve hızı konusunda olmuştur. Bu çerçevede yapılan tartışmalarda, geçiş ülkelerinde geniş ölçekli serbest piyasa reformlarının, girişim özgürlüğü, finansal şeffaflık, özelleştirme ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele gibi yapısal reformlarla desteklenmesi görüşü ön plana çıkmıştır (Staehr, 2003: 7-14). Ülkelere ilişkin vaka çalışmaları (case study), reformların ekonomik performans üzerindeki etkilerine ilişkin önemli görüşler ortaya koymaktadır. Söz konusu çalışmalarda, politik ve sosyo-ekonomik faktörleri de kapsayan reformların, detaylı bir analizine izin verilmektedir. Vaka çalışmalarında, reform stratejisinin seçiminde cevaplanması gereken üç temel soru bulunmaktadır: (Staehr, 2003: 7) 9 Serbest piyasa reformlarının unsurları nelerdir? 9 Reformlar, eş zamanlı olarak mı, yoksa belirli bir sıraya göre mi uygulanacaktır? 9 Reformların hızı ne olacaktır? Yukarıdaki sorular çerçevesinde, reform stratejilerine ilişkin olarak ortaya konulan görüşleri, iki farklı grupta toplayabiliriz. Birinci grupta yer alanlar, hızlı ve kapsamlı piyasa reformlarının yapılmasını savunmuşlardır. Bunların görüşlerine literatürde, “büyük patlama (big-bang)”, “soğuk hindi (cold turkey)” ve “piyasa fundamentalizmi (market fundamentalism)” gibi çeşitli isimler verilmiştir. Birinci grupta yer alan görüşlere göre, piyasa reformları birbirini tamamladığından olabildiğince fazla alanı kapsamalı ve mümkün olduğunca hızlı bir şekilde gerçekleştirilmelidir. İkinci grupta yer alan görüşler ise, piyasa reformlarında “aşamalılığı (gradualism)” benimsemiş ve “evrimsel-kurumsal bir çerçeveye (evolutionary-institutionalist perspective)” vurgu yapmışlardır. Onlara göre, piyasa reformlarının başarısında en önemli şey, zamanlama ve sıralamadır. Bu bağlamda ikinci grupta yer alanların, reformların belirli bir sıra dahilinde ve aşamalı bir şekilde gerçekleştirilmesini savundukları ifade edilebilir. Zira, reformların hepsi aynı önemde değildir. Diğer bir ifadeyle, bazı reformların gerçekleştirilmesi, sosyal ve ekonomik olarak diğerlerinden daha önemlidir. Bu da daha önemli reformların, öncelikli olarak 271 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ gerçekleştirilmesini gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla ikinci grupta yer alanlar, reformların yapılmasında bir öncelik sıralamasının izlenmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir (Staehr, 2003:7-8). Reformların sıralaması ve hızının ne olması gerektiği konusunda, yapılan uygulamalı çalışmalarda kesin bir sonuca ulaşılamamasına karşılık, hızlı reformcu ülkelerin daha başarılı olduğu görüşü daha fazla taraftar toplamıştır. Bazı çalışmalarda, piyasa reformlarının herhangi bir öncelik sıralamasına konulmadan, tüm alanlarda çok hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi savunulurken, diğer bazı çalışmalarda ise reformların belirli bir öncelik sırası gözetmek suretiyle, aşamalı bir biçimde uygulanması gerektiği vurgulanmaktadır. Sözgelimi Melo vd. (1997)’ye göre, piyasa reformlarının hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi, ekonominin geneli üzerinde pozitif bir etki meydana getirmektedir. Berg vd. (1999) de, hızlı bir biçimde uygulanan reformların, ekonomide kalıcı olumlu sonuçlar doğurduğunu bulmuşlardır. Heybey & Murell (1999) ise, reformların hızı ile ekonominin büyüme oranı arasında herhangi bir korelasyonun bulunmadığı ileri sürmüşlerdir. Buna göre, ekonomik büyüme oranları, reformların hızlı yada yavaş gerçekleştirilmesinden etkilenmemektedir. Wolf (1999) ise, reformcu ülkeleri, “radikal reformcular”, “aşamalı reformcular” ve “gecikmeli reformcular” olmak üzere, üç ayrı grupta toplamıştır. Daha sonra ise, reformların hızına bağlı olarak, reformcu ülkelere en hızlı reformları yapandan başlamak üzere 1’den 0’a kadar değerler vermiştir. Wolf’a göre, hızlı reform yapan ülkeler (radikal reformcular), ekonomik kalkınmalarını daha çabuk gerçekleştirmektedirler. Dolayısıyla geçiş ekonomilerinde, reformların hızı ve kapsamı konusunda literatürde yapılan çalışmalarda, kesin bir sonuca ulaşılamadığı ifade edilebilir. Buna karşılık literatürde, hızlı reformcu ülkelerin, ekonomik performans açısından, görece daha başarılı olduğunu ileri süren çalışmaların da sayıca fazla olduğu vurgulanmalıdır (Staehr, 2003: 10-11). De Melo, Denizer ve Gelb (1996, 1997), geçiş ekonomilerinin performansını, kendi geliştirdikleri kapsamlı bir “liberalizasyon endeksi” yardımıyla ölçmeye çalışmışlardır. Söz konusu endeks, yurt içi ve yurt dışı piyasaların liberalleştirilmesi ile özel sektörün gelişimi şeklinde üç ayrı unsura verilen ağırlıkların toplamından oluşmaktadır. De Melo, Denizer ve Gelb (1996, 1997), endeks değerleri yardımıyla, piyasaların iç ve dış rekabete açılması ile özel sektörün gelişiminin, ülkelerin sosyalizmden piyasa ekonomisine geçmesinde oldukça önemli faktörler olduğunu bulmuşlardır. Fisher, Sahay ve Vegh (1996) ise, De Melo vd.’nin liberalizasyon endeksini temel almak suretiyle, 20 geçiş ülkesinin verilerine panel veri analizini uygulamışlardır. Fisher, Sahay ve Vegh (1996), ekonomik büyümenin, dış yardım ve krediler, iç ve dış piyasaların liberalizasyon süreci ve bütçe fazlası ile istatistiksel olarak doğru yönlü, enflasyon oranları ile negatif yönlü bir ilişkiye sahip olduğunu bulmuşlardır. Aslund, Boone ve Johnson (1996) ise, ekonomik büyüme üzerinde en büyük etkiye sahip olan faktörlerin, liberalizasyon düzeyleri ve enflasyon oranları olduğunu bulmuşlardır. Yine Heybey ve Murrell (1997)’de, yapmış oldukları çalışmalarda, geçiş ekonomilerinin büyüme performansının belirlenmesinde, reformların hızı ve kapsamının, uygulanan politika değişkenlerinden çok daha önemli olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Buna göre, piyasa reformlarının kapsadığı alan ve gerçekleşme hızı arttıkça, geçiş ekonomileri daha fazla büyüyecektir. Büyüme oranlarının artması ise, geçiş ekonomilerinin bir bütün olarak ekonomik performansının yükselmesine aracılık edecektir. Diğer taraftan, Hernandez-Cata (1997) ise, geçiş ekonomilerinde sermayenin yeniden tahsisi üzerine odaklanmış ve liberalizasyon politikaları ile birlikte ortaya çıkan hasıla kayıplarının nedenleriyle ilgilenmiştir. Hernandez-Cata (1997)’nın ulaştığı sonuçlara göre ise, geçiş ekonomilerinde sermayenin yeniden tahsisi için uzun bir süre gerekmekte ve hasıla kayıplarının azaltılması da fiyat istikrarının sağlanmasına bağlı olmaktadır. Ona göre, planlı bir ekonomiden liberalizasyon politikaları yoluyla piyasa ekonomisine geçilmesi, başlangıçta büyüme 272 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ oranlarını düşürerek hasıla kayıplarına yol açabilir. Ancak, fiyat istikrarının sağlanması ile birlikte, orta ve uzun vadede büyüme oranları tekrardan artışa geçecektir (Campos and Coricelli, 2000: 6-7). Diğer taraftan 1990’lı yıllarda geçiş ülkeleri, büyük çaplı mali dengesizlikler nedeniyle ekonomik performans açısından, önemli sıkıntılarla da karşılaşmışlardır. Geçiş ülkelerinin söz konusu güçlükleri nasıl aşacağına ilişkin olarak yapılan çalışmalarda, kamu harcamalarının azaltılması politikasının, vergi gelirlerinin artırılması politikasına göre daha etkin olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Diğer taraftan söz konusu çalışmalarda, kamu harcamalarının sınırlandırılmasının, reel faiz oranlarını düşürmek suretiyle, ekonomik büyümeyi uyaracağı da ileri sürülmüştür. Dolayısıyla makro ekonomik istikrarsızlıklardan yakınan geçiş ülkeleri için, bütçe dengesinin kurulması büyük bir gerekliliktir. Bunun için ise, kamu harcamalarının sınırlandırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Kamu harcamalarının kapsamının daraltılması ile birlikte, devlet borçlanma piyasasına daha az gireceğinden, faiz oranları düşecektir. Bu da reel yatırımları uyaracağından, büyüme ve istihdam oranları artacaktır. Böylece kısa dönemde alınacak mali tedbirler, orta ve uzun dönemde makro ekonomik istikrarın sağlanmasına katkı sağlamış olacaktır. (Purfield, 2003: 4-6). Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) üye ülkelerde yapmış olduğu “mali uyum” çalışmaları, mali dengesizliklerin giderilebilmesi için, maliye politikasının büyüklüğü ve kompozisyonunda değişiklikler yapılması gerektiğini öngörmüştür. Buna göre, mali açıkların kapatılabilmesi için, maliye politikasının, toplanan vergi gelirleri kadar harcama yapma; yani denk bütçe ilkesi çerçevesinde uygulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Dolayısıyla denk bütçe ilkesinin, maliye politikası içerisinde, kamu harcamalarının sınırlandırılmasını, vergi gelirlerinden daha fazla öne çıkardığı söylenebilir. Yine Alesina ve Perotti (1995), McDermott ve Wescott (1996) ile Alesina ve Ardagna (1998)’nın çalışmalarında da, OECD’nin mali uyum çalışmaları ile paralel sonuçlara ulaşılmıştır. Alesina ve Perotti (1995), bütçe açıklarının kapatılması ve devletin borç yükünün azaltılması için, vergi oranlarının artırılmasının, ekonomide başka dengesizliklere yol açtığını bulmuşlardır. Sözgelimi vergi oranlarındaki artışlar, özel kesimin toplam karlılığını azaltarak, ekonominin üretim kapasitesinin gerilemesine ve bu da işsizlik oranlarının yükselmesine yol açmaktadır. Bu nedenle Alesina ve Perotti (1995), mali dengesizliklerin giderilmesinde, kamu harcamalarının azaltılmasının, vergi oranlarının artırılmasına tercih edilmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Yine McDermoot ve Wescott (1996)’da, kamu borç yükünün azaltılmasında, vergi oranlarının artırılması yerine kamu harcamalarının azaltılmasının, makro ekonomik istikrar açısından daha rasyonel olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Alesina ve Ardagna (1998)’da, kamu maliyesinin disiplini açısından, vergi oranlarının artırılması yerine, kamu transfer harcamalarının ve kamusal ücretlerin artış oranlarının sınırlandırılmasının, daha doğru bir politika olacağını düşünmektedirler. Bütün bu yazarlara göre, devlet bütçesinin sürekli olarak açık vermesi, ekonomik istikrar açısından olumsuz etkiler doğurmaktadır. Söz konusu mali açıkların kapatılabilmesinin tek yolu ise, maliye politikasının, kamu harcamalarını ve transferlerini azaltacak biçimde daraltıcı biçimde uygulanmasıdır (Purfield, 2003: 4-6). Öte yandan sıkı maliye politikası tedbirleri, kamuoyunda uygulanan politikaların güvenilirliğini (credibility) artırmak suretiyle, mali dengesizliklerin giderilme şansını yükseltecektir. Nitekim, erken 1990’larda yüksek düzeyli enflasyon oranlarıyla uğraşan geçiş ekonomilerinde (transition economies) uygulamaya koyulan daraltıcı maliye politikası tedbirleri, kısa bir süre içerisinde fiyat artışlarının istikrara kavuşmasına aracılık etmiştir. Bu konu üzerine çalışmalar yapan Sutherland ve Perotti (1997), geçiş ülkelerinde 1990’lı yılların başında ortaya çıkan yüksek enflasyon oranlarının, kontrol altına alınmasında en önemli 273 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ faktörün, uygulamaya koyulan sıkı maliye politikası tedbirlerine yönelik olarak kamuoyunda ortaya çıkan güven duygusu olduğunu bulmuşlardır. Sutherland ve Perotti (1997)’ye göre, geçiş ülkelerinde sıkı maliye politikası tedbirlerinin uygulanmaya başlaması ile birlikte, kamuoyunda ortaya çıkan güven duygusu, piyasalarda faiz oranları ve risk primlerinin düşmesini sağlamıştır. Bu da bir taraftan kamunun borç yükünü düşürürken, diğer taraftan da servet etkisinin (wealth effect) yaygınlaşmasına ve enflasyon oranlarının hızla gerilemesine yol açmıştır (Purfield, 2003: 6). Keynesyen iktisada dayalı geleneksel makro iktisat, kamu harcamalarındaki azalmaların, ekonomik aktivitede daralmaya yol açacağını ileri sürmektedir. Bu çerçevede, 1990’lı yılların başında sıkı maliye politikasını benimseyen geçiş ülkelerinde, büyüme oranlarının hızlanması bir çok çevrede oldukça sürpriz olarak karşılanmıştır. Ancak bu konuda yapılan bir çok çalışmada, sıkı mali politikaların, büyüme oranları üzerinde geleneksel iktisatta ileri sürüldüğünden farklı olarak, olumlu sonuçlar doğuracağı ortaya çıkmıştır. Nitekim Havrylyshyn vd. (1998)’nin, geçiş ülkelerinde uygulanan maliye politikalarının sonuçlarına ilişkin bulguları da bunu doğrulamaktadır. Havrylyshyn vd. (1998)’ne göre, geçiş ülkelerinde 1990’lı yılların ilk yarısında uygulanan sıkı bütçe politikaları, başlangıçta ekonomik aktivite üzerinde negatif etkiler meydana getirmiş olsa bile, orta ve uzun dönemde büyüme oranlarının artmasını sağlamıştır. Onlara göre, geçiş ekonomilerinin mali reformlar yoluyla yüksek bir büyüme düzeyine ulaşmasının arkasında, başta özelleştirme ve fiyat liberalizasyonu olmak üzere piyasa yanlısı reformların büyük bir payı vardır. Söz konusu piyasa reformları, geçiş ekonomilerinin rekabet edebilme gücünü ve verimlilik düzeylerini yükselterek, ekonomik büyümenin istikrara kavuşmasına aracılık etmişlerdir (Purfield, 2003: 6-8) Ubiergo, Simone ve Gupta (2006)’nın, aralarında Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin de bulunduğu, 26 geçiş ekonomisinde, mali disiplin ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkileri tespit etmek amacıyla yürüttükleri çalışmanın bulguları da, yukarıdaki görüşleri doğrular niteliktedir. Söz konusu çalışmanın bulgularını, dört maddede toplamak mümkündür: (Segura-Ubiergo, Simone and Gupta, 2006: 22-23) 9 Geçiş ekonomilerinde mali disiplin (mali uyum) ile ekonomik büyüme arasında güçlü bir ilişki vardır. Buna göre, devletin bütçe açıklarının azalması, ekonomik büyümeyi artırmaktadır. Çünkü, bütçe açıklarının azalması, yerli ve yabancı yatırımcılar tarafından olumlu karşılanmaktadır. Bu da geçiş ekonomilerinde, toplam yatırımların hacminin ve dolayısıyla da reel büyüme oranının yükselmesini sağlamaktadır. 9 Geçiş ekonomilerinin çoğunda, ekonomik büyümenin kalıcı olması için, makro ekonomik istikrarın sağlanması gerekir. Diğer bir ifadeyle, ekonomik büyümenin sürdürülebilmesi, mali disiplinin korunmasına ve fiyat istikrarına ulaşılmasına bağlıdır. Söz konusu bu iki faktörün bulunmaması durumunda, geçiş ekonomilerinde, ekonomik büyüme istikrarsız bir trend izleyecektir. 9 İkinci maddeden hareketle, öteki koşullar sabit kalmak kaydıyla (ceteris paribus), geçiş ekonomilerinde gözlemlenen, mali disiplin ve ekonomik büyüme arasındaki doğru yönlü ilişkinin, yapısal reformlar ve fiyat istikrarı açısından da geçerli olduğu ifade edilebilir. Buna göre, geçiş ekonomilerinin yapısal reformlara aralıksız devam etmesinin, fiyat değişmelerine de istikrar kazandıracağından bahsedilebilir. 9 Ülke deneyimlerinden hareketle, geçiş ekonomilerinde mali disiplin ile ekonomik büyüme arasındaki doğru yönlü ve güçlü bir ilişkinin var olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Burada mali disiplin, iki yolla ekonomik büyüme oranlarının yükselmesine katkı sağlamaktadır. Birincisi, mali disiplinin sağlanması, kamu kesimi 274 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ borçlanma gereğini azaltmak suretiyle, borçların parasallaşmasına (monetizasyon) imkan vermemektedir. Böylece enflasyon oranlarının artması da engellenmiş olmaktadır. Fiyat artışlarının kontrol altına alınması ise, yatırımcılar açısından geleceğin belirsizliğinin (risk primini) azalmasını sağlamaktadır. Bu da toplam yatırımların ve dolayısıyla da ekonomik büyüme oranlarının yükselmesine neden olmaktadır. Mali disiplinin ekonomik büyümeyi uyarmasını sağlayan ikinci yol ise, uygulanan politikaların kamuoyundaki güvenilirliğinin (kredibilitesinin) artmasıdır. Şöyle ki politika yapıcıların taahhütlerine bağlı kalarak, mali disiplini sağlaması, onların kamuoyundaki güvenilirliğini artırmaktadır. Böylece ekonomide oluşan iyimser havanın etkisiyle, yatırımcıların beklentileri de olumluya çevrilmekte ve bu da toplam yatırımların artmasını sağlamaktadır. Yatırım hacminde ortaya çıkan artışlar ise, reel ekonomik büyüme hızının yükselmesini de beraberinde getirmektedir. Diğer taraftan literatürde geçiş ülkelerinin gerçekleştirmiş oldukları piyasa reformlarından çıkarılacak bir takım derslere de dikkat çekilmektedir. Bu dersler, piyasa reformlarını benimseyen üçüncü ülkeler için, dikkate değer bulgular ortaya koymaktadır. Dolayısıyla geçiş ülkelerinin reform deneyimleri, üçüncü ülkeler için optimal politikaların saptanması açısından büyük önem teşkil etmektedir. Geçiş ülkelerinin piyasa reformlarından çıkarılan dersleri Balcerowicz ve Gelb on maddede toplamıştır. Bunlar şunlardır: (Balcerowicz and Gelb, 1995: 38-42). 1. Radikal reform stratejileri, görece daha başarılıdır. Ülke deneyimlerinden hareketle, ekonomik ve siyasal yapılarını radikal biçimde değiştiren geçiş ülkelerinin, demokratikleşme ve serbest piyasa ekonomisinin kurumlarını inşa etmede, köklü (fundamental) değişikliklerden kaçınanlara göre daha başarılı oldukları söylenebilir. 2. Reform stratejileri ile siyasal istikrar arasında kompleks bir ilişki vardır. Geçiş ülkelerinin deneyimleri, aynı reform stratejilerinin daima her ülkede, aynı düzeyde siyasal istikrarı sağlayamayacağını ortaya çıkarmıştır. Zira, her ülkenin kendine özgü (sui generis) koşulları vardır. Bu da reform stratejileri ile siyasal istikrar arasındaki ilişkinin, sanıldığı kadar basit olmadığını ortaya koymaktadır. 3. Reform uygulamalarının başlangıç aşamasında, ince ayar (fine-tuning) politikaları başarısız olacaktır. Reform stratejilerinin ilk dönemlerinde, henüz piyasa mekanizması yerleşiklik kazanmadığından, uygulanacak olan ince ayar politikaları, ekonomik istikrarı sağlamada arzu edilen sonuçları vermeyebilir. Ancak, ilerleyen dönemlerde, piyasa mekanizmasının işlerlik kazanması ile birlikte, ince ayar politikalarının etkinliği artacaktır. 4. Para ve maliye politikaları, geçiş dönemi boyunca, ekonomiyi istikrara kavuşturmada kullanılabilecek önemli araçlardır. Buna göre, geçiş süresince, uygulanacak para ve maliye politikaları, enflasyon oranlarının düşürülmesinde ve döviz kuru oynaklıklarının azaltılmasında yüksek bir başarı düzeyine sahiptir. 5. Geçiş dönemi boyunca fiyat istikrarının sağlanması açısından, ücret kontrollerinin çok büyük bir önemi bulunmaktadır. Çünkü, ücret düzeylerinin yükselmesi, üretim maliyetlerinin ve enflasyon oranlarının artmasına yol açacaktır. Dolayısıyla geçiş dönemi süresince, ücret artışlarının kontrol altında tutulmasının, fiyat istikrarı açısından oldukça önemli olduğu söylenebilir. 6. Liberalizasyon faaliyetleri, ekonomik istikrar eğilimlerini güçlendirmektedir. Liberalleşme faaliyetleri sonucunda dinamik rekabetçi bir yapının hakim olmasına neden 275 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ olacaktır. Böylece toplam verimlilik ve üretim hacmi artacağından, ekonomik istikrarın sağlanması kolaylaşacaktır. 7. Döviz kuru sisteminin seçimi, enflasyonist beklentilere bağlıdır. Geçiş ülkelerinin deneyimleri, enflasyonist beklentilerin, döviz kuru sisteminin seçiminde oldukça önemli bir rol oynadığını ortaya koymuştur. Enflasyon beklentilerinin yüksek olduğu ülkelerde sabit kur sistemi, düşük olduğu ülkelerde ise esnek kur sisteminin seçilmesi daha rasyoneldir. 8. Radikal nitelikteki liberalizasyon politikaları, ekonomilerin bir serbest piyasa ekonomisine dönüşmesine daha fazla olanak tanımaktadır. Ülke deneyimleri, radikal nitelikteki reformların, piyasa ekonomisinin oluşması ve yerleşmesinde çok daha başarılı olduğunu göstermiştir. Zira, reformların yavaş ilerlemesi, liberalleşmenin ve ekonomik istikrarın sağlanmasında gecikmelere yol açmaktadır. Diğer bir ifadeyle, reformların hızı ile ekonomik istikrar arasında doğru yönlü bir ilişkiden bahsedilebilir. Buna göre, reformlar hızlandıkça, ekonomik istikrarın ortaya çıkma olasılığı artacaktır. 9. Birincil öncelikteki reformların tamamlanmasından sonra, reform uygulamalarının kesintiye uğramadan devam edebilmesi için, özel sektörün yüksek bir ekonomik büyüme düzeyine ulaşmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Zira, ikincil reformlar, daha ağırlıklı olarak kamu harcamalarının daraltılması gibi sıkı mali politikalardan oluştuğundan, ekonomide toplam talebin düzeyi gerileyecektir. Bu nedenle, özel sektörün yeterli düzeyde yüksek bir büyümeye ulaşması beklenmeden, ikincil reformlara geçilmesi, ekonomide daralmaya ve hatta bir krize yol açabilecektir. Dolayısıyla ikincil reformların başarısının, özel sektörün üretim düzeyinin artırılmasından geçtiği söylenebilir. 10. Liberalizasyon faaliyetlerini de içeren, yapısal reformların, kararlı biçimde sürdürülmesi durumunda, makro ekonomik istikrar kalıcı hale gelecektir. Buna göre, piyasa yanlısı reformların, tüm engellemelere ve muhalefete rağmen, mevcut politik otoriteler tarafından sürdürülmesi, makro ekonomik dengelerin sağlanması açısından çok büyük önem taşımaktadır. Zira, yapısal reformlara yönelik olarak kamuoyunda bir güven ortamının oluşması, ancak söz konusu reformların arkasında kararlı bir otoritenin olmasına bağlıdır. Reformların kararlı biçimde sürdürülmesi ile birlikte, kamuoyunda reformların başarısına yönelik bir güven duygusu oluşacaktır. Kamuoyunda piyasa reformlarına ilişkin kuşkuların giderilmesi ile birlikte, piyasa ajanları enflasyon beklentilerini düşüreceklerdir. Bu da makro ekonomik istikrarın sağlanmasını kolaylaştıracaktır. Charles Wyplosz ise, geçiş ülkelerinin deneyimlerinden çıkarılacak olan dersleri mikro ve makro perspektiften beş maddede özetlemiştir: (Wyplosz, 1999: 27-28) 1. Geçişin ilk aşamalarında, hasıla düzeylerinde gerilemeler ve enflasyon oranlarında yükselmeler gözlenebilir, ancak orta ve uzun dönemde, ekonomik büyümede artışlar ortaya çıkacak ve fiyat değişmeleri de istikrar kazanacaktır. 2. Geçiş sürecinde, makro ekonomik istikrara, ekonomik büyümeden daha büyük önem verilmelidir. Çünkü, makro ekonomik istikrar, büyümenin ön koşulu niteliğindedir. Şöyle ki, makro ekonomik istikrarın sağlanamadığı bir ülkede, ekonomik büyüme geçici bir nitelik taşır. Oysa ki, makro ekonomik istikrara ulaşıldıktan sonra, ekonomik büyüme sürdürülebilir bir konuma ulaşmaktadır. Bu nedenle geçiş ülkelerinin, bütçe açığı vererek ve monetizasyona giderek kolay yoldan büyümeye çalışmaları, enflasyon oranlarında aşırı 276 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ artışlara yol açarak, makro ekonomik istikrara zarar vereceğinden, olumsuz olarak değerlendirilebilir. 3. Geçiş ülkeleri açısından özel mülkiyet haklarının korunması, bütçe sınırlamalarının yaygınlaştırılması, etkin bir bankacılık sisteminin kurulması ve yurt içi piyasalarda rekabetin teşvik edilmesi gibi mikro ekonomik nitelikteki yapısal reformlar, piyasa ekonomisinin etkinliğinin artırılması açısından hayati bir nitelik taşımaktadır. Bu nedenle geçiş ülkelerinde, söz konusu mikro ekonomik reformların, kesintisiz biçimde uygulanması mutlak surette gereklidir. 4. Geçiş ülkelerinde seçilen döviz kuru sistemlerinin, esnekleştirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda geçiş ülkeleri, “tam sabit kur” veya “tam dolarizasyon” sistemlerinden uzaklaşmalıdır. Çünkü, söz konusu sistemler, ulusal paranın aşırı değerlenmesine ve cari işlemler bilançosunun açık vermesine yol açmaktadır. Bu da devalüasyon tartışmalarının gündeme gelmesine neden olmaktadır. Geçiş ülkeleri açısından, en uygun kur sistemi ise, “yönetimli dalgalanma (managed floating)” veya “kirli dalgalanma” olarak bilinen sistemdir. Zira, yönetimli dalgalanma sisteminde, kurlar serbest piyasada arz ve talep koşullarına göre belirleneceğinden, ulusal paranın aşırı değerlenmesinin önüne geçilmiş olacaktır. Diğer taraftan, yönetimli dalgalanma sisteminde, merkez bankasının kur taahhüdü olmadığından, döviz rezervlerinde herhangi bir kayıp ortaya çıkmayacağı gibi, kurlarda aşırı artış ya da azalış ortaya çıktığında müdahale şansı bulunacaktır. 5. Geçiş ekonomileri için ideal enflasyon oranlarının ise, % 0 ile % 5 arasında olması gerektiği konusunda yaygın bir kanaat bulunmaktadır. Bu görüşe göre, enflasyon oranlarının % 5’i aşması durumunda, politik otoriteler ekonomiye müdahale ederek, fiyat artışlarını önleyecek tedbirler almalıdır. Çünkü, geçiş ekonomilerinde, fiyat artışlarının süreklilik kazanması durumunda, başta yatırımcılar olmak üzere iktisadi ajanların, piyasa mekanizmasının işleyişine yönelik güveni azalacağından, ekonomik büyüme ve istihdam oranları azalacaktır. Bu sürecin uzun süre devam etmesi durumunda ise, ekonomik kriz tehdidi ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla geçiş ekonomilerinde, ekonomi yönetiminin fiyat artışlarını iyi izlemesi ve fiyat yükselmeleri karşısında hemen gerekli politika önlemlerini alması gerekmektedir. Geçiş ülkelerinin uyguladıkları reformların hızı, ekonomik performansları ve piyasa reformlarından çıkarılacak derslere ilişkin görüşlere yer verildikten sonra, bu kısımda Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin, ekonomik performanslarının karşılaştırmalı analizinde kullanılmak üzere “ekonomik performans endeksi” geliştirilecektir. Söz konusu “ekonomik performans endeksi”nde yer alacak kriterler ise, geçiş ülkelerinin deneyimlerine ilişkin literatürden hareketle saptanacaktır. 3. Ekonomik Performans Endeksi Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin ekonomik performanslarının karşılaştırmalı analizi kapsamlı bir ekonomik performans endeksinin geliştirilmesi yoluyla yapılabilir. Söz konusu endeksin oluşturulması için öncelikle ilgili literatür çerçevesinde, ülkelerin ekonomik performanslarının değerlendirilmesinde önem teşkil eden performans ölçütleri saptanacaktır. Daha sonra ise, söz konusu performans ölçütleri kullanılarak, “ekonomik performans endeksi” oluşturulacaktır. 277 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Bu çerçevede öne çıkan ekonomik performans kriterleri şu şekilde ifade edilebilir:324 Gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH), kişi başına GSYİH, enflasyon oranı, işsizlik oranı, faiz oranı, reel büyüme oranı, bütçe dengesi/GSYİH oranı, cari işlemler hesabı ve cari işlemler hesabı/GSYİH oranı. Wyplosz (1999), yukarıdaki kriterlere birkaç kriter daha ekleyerek bir korelasyon matrisi oluşturmuştur. Bu korelasyon matrisinde yer alan kriterleri ağırlıklandırarak geçiş ülkelerinin ekonomik performanslarını karşılaştırmalı olarak sayısal sayısal biçimde ölçmüştür(Wyplosz, 1999: 35-40). Ayrıca ülkelerin ekonomik performansın ölçülmesinde sözü edilen performans kriterlerine döviz kurlarının seçimi, finansal piyasaların derinliği, merkez bankasının bağımsızlık düzeyi, sermaye hesabının liberalizasyon seviyesi, vergi gelirlerinin düzeyi, toplam vergi gelirleri ve kamu harcamalarının GSYİH’ya oranının da eklendiği görülmektedir.325 Çalışmada Wyplosz’un izlediği yönteme bağlı kalarak ekonomik performans kriterleri saptanacak ve daha sonra bunlara çeşitli sayısal puan değerleri verilerek ekonomik performans endeksi elde edilecektir. Ekonomik performans endeksinde yer alacak her bir kriter için, 0’dan 1’e kadar sayısal puan değerleri verilmektedir. Ülkelerin kriterlerde belirtilen koşulları sağlama derecesine göre puan değeri saptanmaktadır. Daha sonra ise, ülkelerin aldıkları puan değerleri, toplam kriter sayısına (15) bölünerek, ortalama ekonomik performansları bulunmaktadır. Böylece seçilen ülkelerin, ekonomik performanslarının, karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi mümkün olacaktır. Kriterler için belirlenen ve 0’dan 1’e kadar uzanan puan değerleri, belirlenen koşulların gerçekleşip gerçekleşmemesine göre “tamamen var”, “var”, “kısmen var”, “az var” ve “hiç yok” şeklinde, beş farklı değer almaktadır. Buna göre, performans endeksinde yer alan kriterler için belirlenen puan değerleri aşağıdaki gibi belirlenmiştir. Tamamen Var Var 0.75 Kısmen Var 0.50 Az Var 0.25 Hiç Yok: 324 1 0 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Peter Havlik, “Stabilization and Prospects for Sustainable Growth in the Transition Economies”, (in) Mark Knell (ed) Economies of Transition: Structural Adjustment and Growth Prospects in Eastern Europe, Edward Elgar, 1996; Martha De Melo and Alan Gelb, “Transition to Date: A Comparative Overview”, (in) Salvatore Zecchini (ed) Lessons from the Economic Transition: Central and Eastern Europe in the 1990s, Dordrecht, Kluwer Publishers, 1997; Marcelo Selowsky and Ricardo Martin, “Policy Performance and Output Growth in the Transition Economies”, American Economic Review, Vol. 87, No. 2, May-1997; Stanley Fischer, Ratna Sahay and Carlos Vegh, “Economies in Transition: The Beginnings of Growth”, American Economic Review Papers and Proceedings, Vol. 86, No. 2, May-1996; Anders Åslund, Peter Boone and Simon Johnson, “How to Stabilize: Lessons from Postcommunist Countries”, Brookings Papers on Economic Activity, Vol. 1, 1996, ss. 217-291; Berta Heybey and Peter Murrell, “The Relationship between Economic Growth and the Speed of Liberalization During Transition”, College Park, University of Maryland, December-1997; Stephen Miller and Frank Russek, “Fiscal Structures and Economic Growth”, Economic Inquiry, Vol. 35, No. 3, July-1997, ss. 603-613; Nauro Campos, “Back to the Future: The Growth Prospects of Transition Economies Reconsidered”, The William Davidson Institute Working Paper, No. 229, University of Michigan, 1999. 325 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Charles Wyplosz, “Ten Years of Transformation: Macroeconomic Lessons,” The World Bank Annual Conference on Development Economics, April-1999, ss.1-44; Alex Segura-Ubiergo, Alejandaro Simone and Sanjeev Gupta, “New Evidence on Fiscal Adjustment and Growth in Transition Economies”, IMF Working Paper Series, WP/06/244, October-2006; Henri Lorie, “Priorities for Further Fiscal Reforms in the Commonwealth of Independent States”, IMF Working Paper Series, WP/03/209, October-2003; Peter M. Keller and Thomas Richardson, “Nominal Anchors in the CIS”, IMF Working Paper Series, WP/03/179, September-2003. 278 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Bu bağlamda toplam 15 kriterden oluşan, “ekonomik performans endeksi” aşağıdaki gibi oluşturulmuştur. Tablo 1: Ekonomik Performans Endeksi KNo Kriterin Tanımı Açıklama Puan Değeri 1. Tamamen var 1 2. Var 0.75 3. Kısmen var 0.50 1 Döviz kurlarının esnekliği yüksek midir? 2 Finansal piyasalar derin midir? 3 Merkez bankası bağımsız mıdır? 4 Sermaye hesabı serbestleştirilmiş midir? 5 Vergi gelirlerinin düzeyi yüksek midir? 6 Fiyat istikrarı sağlanmış mıdır? 7 Yüksek bir reel ekonomik büyüme var mıdır? 8 GSYİH düzeyi yüksek midir? 9 Kişi başına düşen GSYİH düzeyi yüksek midir? 10 Bütçe Dengesi/GSYİH oranı, pozitif değerler almakta 4. Az var mıdır? 11 Cari işlemler hesabı fazla vermekte midir? 12 Cari işlemler hesabı/GSYİH oranı, pozitif çıkmakta 5. Hiç yok mıdır? 13 İşsizlik oranlarının ortalama düzeyi düşük müdür? 14 Faiz oranlarının ortalama düzeyi düşük müdür? 15 Toplam vergi gelirleri/GSYİH oranı yüksek ve toplam kamu harcamaları/GSYİH oranı düşük müdür? 0.25 0 Ekonomik performans endeksinde, kriter değerlerinin 1’e yaklaşması, kriterde belirtilen özelliğin ele alınan ülke için mevcut olduğunu, 0’a yaklaşması ise söz konusu özelliğin bulunmadığı anlamına gelmektedir. Ekonomik performans endeksinin uygulandığı OATC ülkelerine, kriterler için puan değerleri verilirken, söz konusu ülkelerin “kendi aralarındaki durumları” dikkate alınmıştır. Bir başka ifadeyle, OATC ülkeleri arasında kriterin belirttiği duruma en yakın olan ülke 1, en uzak ülke ise 0 değeri almıştır. Dolayısıyla çalışmanın kapsamında yer alan OATC ülkelerinin her biri, ilgili kriterlerden 0, 0.25, 0.50, 0.75 ve 1 değerlerini almıştır. Bu bağlamda ekonomik performans endeksinin uygulandığı OATC ülkelerinin, “kendi aralarındaki durumları” dikkate alındığı için, endekste belirtilen değerlerden farklı bir değer alması söz konusu olmamaktadır. 279 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin geçiş dönemi ekonomik performanslarını ele almak için, öncelikle ekonomik performans endeksindeki kriterler ayrı ayrı incelenecektir. Daha sonra ise OATC ülkelerinin ekonomik performans endeksinden aldıkları puan değerleri toplanarak, endekste yer alan kriter sayısı olan 15’e bölünecektir. Böylece OATC ülkelerinin, geçiş dönemi ortalama ekonomik performans değerlerine ulaşılacaktır. Ardından ülkelerin ekonomik performans endeksindeki sonuçları, toplu bir biçimde karşılaştırmalı olarak analiz edilecektir. Söz konusu karşılaştırmalı analiz için, aşağıdaki tabloda yer alan “ortalama ekonomik performans değerleri” kullanılacaktır. Tablo 2: Ortalama Ekonomik Performans Değerleri OPD Değeri Anlamı 0-0.25 Çok Kötü Ekonomik Performans 0.25-0.50 Kötü Ekonomik Performans 0.50-0.75 İyi Ekonomik Performans 0.75-1.00 Çok İyi Ekonomik Performans Yukarıdaki tabloya göre, OATC ülkelerinin ekonomik performans endeksinden aldıkları “ortalama ekonomik performans değerleri” nin, 0-0.25 arasında olması durumunda “çok kötü ekonomik performans”, 0.25-0.50 aralığında çıkması halinde “kötü ekonomik performans”, 0.50-0.75 arasında olması durumunda “iyi ekonomik performans” ve 0.75-1.00 aralığında olması durumunda ise “çok iyi ekonomik performans” sergilediği söylenecektir. 4. OATC Ülkeleri İçin Ekonomik Performans Kriterlerinin Oluşturulması Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’ne ilişkin, ekonomik performans endeksinde yer alan kriterlere ait veriler, aşağıda tablolar halinde gösterilmiştir. Daha sonra ise, bu veriler çerçevesinde, OATC ülkelerinin aldıkları puan değerleri, ekonomik performans endeksindeki yerine konulmuş ve sonuçta beş ülkenin ortalama performans değerlerine ulaşılmıştır. Kriter 1: Döviz Kurlarının Esnekliği Yüksek Midir? Döviz kurlarının esnekliği, ekonomik performansın belirlenmesinde oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Buna yol açan en önemli gelişme ise, ülke deneyimlerinin döviz kurlarının herhangi bir içsel yada dışsal şok karşısında, iktisadi faaliyetlerin düzenli biçimde işleyişini sağlayacak şekilde esnek olmasını gerektiğini göstermiş olmasıdır. Buna göre sabit döviz kurlarının uygulandığı ülkelerde, sabit kurla tutarsız politikaların uygulanması ya da olumsuz sosyal, siyasal, ekonomik vb… nedenlerden kaynaklanan içsel veya dışsal gelişmeler sonucunda, ulusal paraya yönelik spekülatif saldırıların ortaya çıkmaktadır. Bu ise, sabit kuru korumak isteyen merkez bankalarının döviz rezervlerinin azalmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla özellikle uzun vadeli olarak düşünüldüğünde, döviz kurlarını sabitleştirmenin, ekonomik istikrarsızlık kaynağı olabileceğini söylemek mümkündür. Döviz kurlarının 280 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ esnekliği ise, merkez bankasının bir kur taahhüdünün olmaması nedeniyle, spekülatif saldırılara izin vermemektedir. Bu ise, esnek kur rejiminin en önemli avantajını oluşturmaktadır. Bu bağlamda döviz kurlarının esnekliği arttıkça, genel ekonomik performansın da yükseleceği sonucunu çıkarabiliriz (Büyükakın ve Erarslan, 2005: 44-53). OATC ülkelerinde döviz kurlarının esnekliğinin düzeyi ise, Tablo 3’de yer alan bilgiler çerçevesinde değerlendirilmiştir. Tablo 3: OATC Ülkelerinde Döviz Kurlarının Esnekliği Ülkeler Döviz Kurlarının Esnekliği Puan Değeri Kazakistan Döviz kurlarının esnekliği yüksektir. Yönetimli dalgalanma sistemi benimsenerek, ulusal paranın aşırı değerlenmesinin önüne geçilmek istenmiştir. 1 Kırgızistan Döviz kuru sistemi olarak, yönetimli dalgalanma sistemi benimsenmiştir. Bu anlamda, döviz kurlarının esnekliği oldukça yüksektir. 1 Tacikistan Döviz kuru sistemi olarak, yönetimli dalgalanma sistemi benimsenmiştir. Bu anlamda, döviz kurlarının esnekliği oldukça yüksektir. 1 Türkmenistan Döviz kurları esnek değildir. Çünkü, sabit kur sistemi benimsenmiştir. 0 Özbekistan Bazı dönemler sabit, bazı dönemler ise esnek döviz kuru sistemleri benimsenmektedir. Bu anlamda döviz kuru sistemleri arasında bir geçişkenlik bulunmaktadır. 0.50 Kaynak: Peter M. Keller and Thomas Richardson, “Nominal Anchors in the CIS”, IMF Working Paper Series, WP/03/179, September-2003, ss.38-39. Tablo 3’deki verilere göre, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’da, döviz kurlarının oldukça esnek olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla da söz konusu ülkelere, “döviz kurlarının esnekliği yüksek midir?” kriteri çerçevesinde 1 tam puan değeri verilmiştir. Diğer taraftan Türkmenistan ve Özbekistan ise, söz konusu kriterden, sırasıyla 0 ve 0.50 puan değerlerini almıştır. Kriter 2: Finansal Piyasalar Derin Midir? Finansal piyasaların derinliği, ülkelerin ekonomik performansları üzerinde oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Şöyle ki finansal piyasaların derinliğinin yüksek olduğu ekonomiler, sıcak para giriş-çıkışlarının çok fazla etkilemediği, reel sektörü fonlama işlevinde bir aksamanın yaşanmadığı ve finansal sistemin istikrarının sağlandığı ekonomilerdir. Finansal derinlik, mali politikaların parasal politikaları sınırlandırmasına da engel olmaktadır. Çünkü finansal piyasaların derin olmadığı ülkelerde, genişlemeci maliye politikaları sonucunda ortaya çıkan bütçe açıklarının, piyasadan borçlanarak karşılanması durumunda, sıkı para politikası uygulayarak enflasyonla mücadele etmenin bir anlamı kalmayacaktır. 281 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Çünkü genişletici maliye politikası, bir taraftan toplam talebi artırarak enflasyonu yükseltirken, diğer taraftan da para piyasasında ödünç verilebilir fonlara olan talebi artırmak suretiyle faiz oranlarının yükselmesine yol açarak, dışlama etkisi nedeniyle reel ekonomik büyüme oranlarının düşmesine neden olacaktır. Dolayısıyla finansal piyasaların derinliği, kamu ve özel sektör yatırımcıları arasındaki fon rekabetini engelleyerek, faiz oranlarının doğal düzeylerde kalmasını sağlayarak, dışlama etkisinin ortaya çıkmasını önleyecektir. Böylece ekonomide reel büyüme oranlarında bir azalma ortaya çıkmayacaktır (Caballero and Krishnamurthy, 2004: 1-5). OATC ülkelerinde finansal piyasaların derinlik düzeyleri, Tablo 4’de yer alan bilgiler çerçevesinde saptanmıştır. Tablo 4: OATC Ülkelerinde Finansal Piyasaların Derinliği Ülke Finansal Piyasaların Derinliği Puan Değeri Kazakistan Düşüktür, ancak tahvil piyasası hızla gelişmekte ve banka mevduatları da giderek artmaktadır. 0.50 Kırgızistan Oldukça sığdır. 0 Tacikistan Gelişmemiştir. Henüz modern anlamda bir hisse senedi borsası kurulmamıştır ve diğer varlık piyasaları da, kamu tahvillerinin alımsatımı ile sınırlanmıştır. 0 Türkmenistan Özbekistan Finansal piyasaların derinliği çok düşüktür. 0.25 Banka mevduatlarının %75’i hükümet garantisinde olması bankacılık sisteminin gelişimi için avantajdır. 0.25 Negatif faiz ödemesi ve sermaye piyasasının mevcut olmaması, finansal piyasaların gelişimini engellemektedir. Kaynak: Peter M. Keller and Thomas Richardson, “Nominal Anchors in the CIS”, IMF Working Paper Series, WP/03/179, September-2003, ss.32-33. Tablo 4’deki bilgilere göre, OATC ülkelerinde finansal piyasaların derinliğinin oldukça düşük olduğu gözlemlenmektedir. Buna karşılık Kazakistan, diğer OATC ülkelerine göre, finansal derinlik açısından daha iyi bir konumdadır. Kazakistan’da finansal derinlik giderek yükselmektedir. Bu nedenle Kazakistan, finansal piyasaların derinliği açısından 0.50 değerini almıştır. Kırgızistan ve Tacikistan’da ise, finansal piyasalar derinlikten uzak, diğer bir ifadeyle sığdır. Dolayısıyla Kırgızistan ve Tacikistan, finansal piyasaların derinliği açısından 0 değerini almıştır. Türkmenistan ve Özbekistan ise, finansal derinlik açısından Kazakistan ile Kırgızistan ve Tacikistan arasında yer almaktadır. Bu nedenle Türkmenistan ve Özbekistan’a, finansal derinlik kriterinde 0.25 değeri verilmiştir. Kriter 3: Merkez Bankası Bağımsız Mıdır? Merkez bankası bağımsızlığı ise, para politikasının etkinliliğini artırmak suretiyle, ülkelerin ekonomik performansını olumlu yönde değiştirmektedir. Merkez Bankası bağımsızlığı, merkez bankasının para politikası hedeflerini hükümetin etkisi altında 282 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ kalmaksızın, özgürce seçebilme yeteneği olarak tanımlanmaktadır. Parasal otoritelerin, yasal ve fiili olarak siyasal iktidarlardan bağımsız olarak bir para politikası izlemeleri, fiyat istikrarının sağlanmasında oldukça önemlidir. Para politikası literatüründe yapılan çalışmalarda, merkez bankası bağımsızlığı ile enflasyon oranları arasında ters yönlü bir korelasyon ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. Buna göre, merkez bankası bağımsızlığı arttıkça, enflasyon oranları düşmektedir(Büyükakın ve Erarslan, 2004: 22-30). OATC ülkelerinde merkez bankalarının bağımsızlığı, Tablo 5’de yer alan bilgiler yardımıyla belirlenmiştir. Tablo 5: OATC Ülkelerinde Merkez Bankalarının Bağımsızlığı Ülke Merkez Bankası Bağımsızlığı Puan Değeri Kazakistan Düşük düzeydedir. Buna karşılık, MB üzerinde sadece Bakanlar Kurulu’nun etkisi bulunmaktadır. 0.50 Kırgızistan MB bağımsızdır. Hükümet, yalnızca MB politikalarını denetleyebilir, para politikasının belirlenmesine karışamaz. 1 Tacikistan MB bağımsızlığı düşük düzeydedir. 0.25 Türkmenistan MB bağımsızlığı oldukça sınırlıdır. 0.25 Özbekistan MB bağımsız değildir. İzlenecek para politikası, hükümetin ve Başbakan’ın kontrolündedir. 0 Kaynak: Peter M. Keller and Thomas Richardson, “Nominal Anchors in the CIS”, IMF Working Paper Series, WP/03/179, September-2003, ss.32-33. Tablo 5’deki bilgilere göre, OATC ülkeleri arasında en yüksek merkez bankası bağımsızlığına sahip olan ülke Kırgızistan’dır. Bu sebeple Kırgızistan, Merkez Bankası bağımsızlığı kriterinde en yüksek puan değerini (1) almıştır. Bu kriter çerçevesinde Kazakistan (0.50), Tacikistan (0.25), Türkmenistan (0.25) ve Özbekistan (0) değerini almıştır. Merkez bankası bağımsızlığı kriteri için genel bir değerlendirme yapıldığında, Kırgızistan hariç olmak üzere, OATC ülkelerinde merkez bankası bağımsızlığı düzeyinin oldukça düşük olduğu ifade edilebilir. Kriter 4: Sermaye Hesabı Serbestleştirilmiş Midir? 1980’li yıllarda ortaya çıkan ve etkinliğini her geçen gün artıran küreselleşme eğilimleri, ulusal ekonomilerin sermaye hesabını daha fazla liberalleştirmesine yol açmıştır. Sermaye hesaplarını serbestleştirme olgusu, özellikle de ulusal tasarruflarının düşüklüğü nedeniyle, ekonomik kalkınma için gerekli olan sermayeyi, yabancı yatırımcılardan sağlamak durumunda kalan gelişmekte olan ülkeler için söz konusu olmuştur. Bu konuda yapılan ampirik çalışmalarda, her ülke için geçerli olmamakla birlikte, sermaye hesabını serbestleştiren ekonomilerin daha yüksek ekonomik büyüme oranlarına ulaştıkları sonucuna ulaşılmıştır (Hoeven and Lubker, 2006: 1-9). Ampirik çalışmalarda ulaşılan bu sonuç, sermaye hesabının serbestleştirilmesinin de, ekonomik performans endeksine bir kriter olarak dahil edilmesinin temel nedenini oluşturmaktadır. 283 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ OATC ülkelerinde sermaye hesaplarının serbestleştirilme düzeyleri, Tablo 6’da yer alan bilgiler yardımıyla saptanmıştır. Tablo 6: OATC Ülkelerinde Sermaye Hesabı Liberalizasyonu Ülke Sermaye Hesabı Liberalizasyonu Kazakistan Sermaye kontrolleri düşük düzeydedir. Kırgızistan Sermaye girişi ve çıkışı önünde engel yoktur. Tacikistan Sermaye giriş ve çıkışı üzerinde sınırlı düzeyde engel vardır. Türkmenistan Özbekistan Puan Değeri 0.50 1 0.50 Sermaye hesabı üzerinde geniş çaplı sınırlamalar vardır. 0 Sermaye hesabı üzerinde aşırı kontrol vardır. 0 Kaynak: Peter M. Keller and Thomas Richardson, “Nominal Anchors in the CIS”, IMF Working Paper Series, WP/03/179, September-2003, ss.32-33. Tablo 6’ya göre, OATC ülkeleri arasında, sermaye hesabını en fazla liberalize eden ülke Kırgızistan olduğu için en yüksek puan değerini (1) almıştır. Sermaye hesabını serbestleştirme açısından, Kazakistan ve Tacikistan açısından kısmi bir başarı söz konusudur. Bu nedenle sermaye hesabı liberalizasyonu açısından, Kazakistan ve Tacikistan 0.50 puan değerine sahip olmuştur. Türkmenistan ve Özbekistan ise, sermaye hesabı üzerinde sıkı biçimde kontrol uyguladıklarından dolayı, söz konusu kriterden puan alamamışlardır. Kriter 5: Vergi Gelirlerinin Düzeyi Yüksek Midir? Ülkelerin ekonomik performanslarının ölçümünde dikkate alınan bir başka gösterge ise, vergi gelirlerinin düzeyidir. Bir ülkede vergi gelirlerinin yüksek düzeyde olması, ekonomik performansı olumlu yönde etkilemektedir. Çünkü vergi gelirlerinin yüksekliği, kamu kesiminin bütçe açığı vermesini önleyerek, reel faiz oranlarının yükselmesi önünde önemli bir engel teşkil etmektedir. Bu durumda ise, özel kesim yatırımları üzerindeki olumsuz etki ortadan kalkmaktadır. Diğer taraftan, vergi gelirleri düzeyinin yüksek olduğu durumlarda vergi tabana yayıldığı için kayıt dışı ekonomik faaliyet hacmi de düşecektir. Dolayısıyla vergi gelirlerinin düzeyinin yükselmesi ile, ekonomik performans arasında pozitif yönlü bir korelasyon ilişkisinin olduğu ileri sürülebilir. OATC ülkelerinde vergi gelirlerinin düzeyleri, Tablo 7’de yer alan bilgiler yardımıyla ölçülmüştür. 284 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Tablo 7: OATC Ülkelerinde Vergi Gelirlerinin Düzeyi (Vergi Gelirleri/GSYİH-%) Ülke En Düşük Düzey En Yüksek Düzey Ortalama Düzey Puan Değerleri Kazakistan 20.1 29.7 24.4 1 Kırgızistan 14.7 20.8 17.5 0.50 Tacikistan 11.6 15.9 13.6 0.25 Türkmenistan 20.7 30.7 25.2 1 Özbekistan 16.9 24.4 20.3 0.75 Kaynak: Henri Lorie, “Priorities for Further Fiscal Reforms in the Commonwealth of Independent States”, IMF Working Paper Series, WP/03/209, October-2003, s.15. Tablo 7 deki bilgilere göre, OATC ülkeleri arasında, en yüksek vergi gelirine sahip olan ülkeler, sırasıyla Türkmenistan (1), Kazakistan (1), Özbekistan (0.75) ve Kırgızistan (0.50)’dir. OATC ülkeleri arasında vergi gelirleri açısından, en kötü durumda olan ülke ise, Tacikistan’dır. Bu nedenle Kriter 5 çerçevesinde, Tacikistan’a 0.25 puan değeri verilmiştir. Kriter 6: Fiyat İstikrarı Sağlanmış Mıdır? Bir ülkede ekonomik istikrarı sağlayan en önemli faktörler arasında, fiyat istikrarının sağlanması ve tam istihdama ulaşılması gelmektedir. Fiyatların istikrarlı seyrettiği ülkelerde, iktisadi birimler geleceğe ilişkin sağlıklı tahminler yapabilirler. Bu da toplam tüketim ve yatırım harcamalarının, potansiyel düzeylerine yaklaşmasına aracılık edecektir. Dolayısıyla fiyat istikrarının, ekonomik istikrarının gerçekleşmesinin en başta gelen koşulu olduğu söylenebilir. Ülkelerin fiyat istikrarına sahip olup olmadıkları ise, belirli dönemler arasındaki enflasyon oranlarının incelenmesi ile anlaşılmaktadır. OATC ülkelerinin fiyat istikrarı düzeyleri, Tablo 8’de yer alan veriler yardımıyla belirlenmiştir. 285 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Tablo 8: OATC Ülkelerinde Enflasyon Oranları Yıllar Kazakistan Kırgızistan Tacikistan Türkmenistan Özbekistan 1992 1,38 854,6 N/A N/A 906,1 1993 1,66 1,08 2,6 3,1 534,18 1994 1,4 180,7 350,35 1,74 1,56 1995 176,27 43,4 612,48 1,05 304,59 1996 39,12 31,9 418,47 992,38 53,96 1997 17,44 23,4 87,95 83,72 70,85 1998 7,29 10,4 43,17 16,77 28,91 1999 8,4 35,9 27,45 23,46 29,1 2000 13,33 18,7 32,85 8,04 25 2001 8,35 6,9 38,59 11,63 27,25 2002 5,91 2 12,22 8,75 27,29 2003 6,39 3 16,35 5,58 11,57 2004 6,88 4,1 7,2 5,88 6,59 2005 7,57 4,3 7,27 10,7 10,04 2006 8,55 5,5 9,96 8,2 14,22 Puanlar 0.75 1 0.50 0.75 0.25 Kaynak: World Economic Outlook Database, IMF Ülke Raporları, http:///www. imf.org/country report ve Asian Development Outlook Statistical Appendix. Enflasyon Oranı: Cari Fiyatlarla Yıllık Ortalama Yüzde Değişim Tablo 8’de yer alan verilere göre, OATC ülkeleri arasında, son yıllarda fiyat istikrarı açısından en iyi durumda bulunan ülkeler sırasıyla Kırgızistan (1), Kazakistan (0.75), Türkmenistan (0.75), Özbekistan (0.25) ve Tacikistan (0.50)’dır. Kriter 7: Yüksek Bir Reel Ekonomik Büyüme Var Mıdır? Yukarıda bir ülkede ekonomik istikrarı sağlayan en önemli unsurların, fiyat istikrarının gerçekleştirilmesi ve tam istihdama ulaşılması olduğu vurgulanmıştı. Tam istihdama ulaşılabilmesinin temel yolu ise, ekonomide reel büyüme oranlarının yükseltilmesidir. Diğer bir ifadeyle ekonomiler büyümedikçe, tam istihdama ulaşılması da olanaksızlaşacaktır. Çünkü reel ekonomik büyüme, üretim artışının yanı sıra istihdam artışını da beraberinde getirecektir. Bu bağlamda yüksek düzeyde bir reel ekonomik büyümenin, 286 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ekonomik performansın artırılmasında vazgeçilemeyecek bir unsur olduğu ifade edilebilir. OATC ülkelerinin reel ekonomik büyüme düzeyleri, Tablo 9’da yer alan veriler yardımıyla ölçülmüştür. Tablo 9’da yer alan verilere göre, OATC ülkeleri arasında, reel ekonomik büyüme açısından en iyi durumda bulunan ülkeler sırasıyla Türkmenistan (1), Kazakistan (0.75), Özbekistan (0.75) ve Tacikistan (0.75)’dır. Kırgızistan ise, Kriter 7 çerçevesinde 0.50 değerini almıştır. Bu da Kırgızistan’ın, diğer OATC ülkeleri karşısında, göreceli olarak daha düşük bir reel ekonomik büyümeye sahip olduğunu göstermektedir. Tablo 9: OATC Ülkelerinde Reel Büyüme Oranları Yıllar Kazakistan Kırgızistan Tacikistan Türkmenistan Özbekistan 1992 -14 -13,08 N/A N/A -11,1 1993 -9,2 -13,05 -11,09 -10 -2,34 1994 -12,58 -19,8 -21,4 -17,3 -5,2 1995 -8,26 -5,75 -12,49 -7,2 -0,9 1996 0,51 7,08 -4,36 -6,7 1,7 1997 1,61 9,9 1,7 -11,3 2,46 1998 -1,91 2,1 5,3 6,7 4,3 1999 2,74 3,7 3,69 16,49 4,3 2000 9,8 5,3 8,3 18,58 3,8 2001 13,5 5,4 10,2 20,39 4,2 2002 9,8 -0,02 9,1 15,76 4 2003 9,3 7 10,2 17,09 4,2 2004 9,6 7 10,6 14,69 7,7 2005 9,7 -0,16 6,7 12,89 7 2006 10,6 3,1 7 11,1 7,3 Puanlar 0.75 0.50 0.75 1 0.75 Kaynak: World Economic Outlook Database, IMF Ülke Raporları, http:///www. imf.org/country report ve Asian Development Outlook Statistical Appendix. GSYİH: Milyar ABD Doları 287 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Kriter 8: GSYİH Düzeyi Yüksek Midir? Ülkelerin ekonomik performans düzeyleri belirlenirken dikkate alınan bir diğer ölçüt, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) düzeyidir. Bir ülkede GSYİH düzeyinin yükselmesi, söz konusu ülkede üretimin, milli gelirin, ekonomik büyümenin ve toplam istihdam sayısının arttığını göstermektedir. Dolayısıyla GSYİH, bir çok makro ekonomik değişkenle yakından ilgili bir kavramdır. İktisatçıların ya da uzmanların, bir ülkenin ekonomik performansını izlerken ilk dikkate aldıkları değişken GSYİH düzeyindeki değişmelerdir. Enflasyon, büyüme ve işsizlik oranları ise, bu çerçevede değerlendirilmesi gereken değişkenlerdir. Dolayısıyla GSYİH kriterinin, ekonomik performans endeksinde yer alması, tıpkı enflasyon, büyüme ve işsizlik oranları gibi doğal bir zorunluluktur. OATC ülkelerinin GSYİH düzeyleri, Tablo 10’da yer alan veriler yardımıyla saptanmıştır. Tablo 10: OATC Ülkelerinde GSYİH Değerleri Yıllar Kazakistan Kırgızistan Tacikistan Türkmenistan Özbekistan 1992 2,877 0,92 0,291 0,951 3,571 1993 5,152 0,667 0,678 5,363 5,502 1994 11,649 1,11 0,829 3,633 6,521 1995 16,594 1,494 0,569 5,874 10,168 1996 20,893 1,813 1,052 2,379 13,922 1997 22,129 1,763 1,121 2,681 14,705 1998 21,623 1,674 1,32 2,862 14,948 1999 16,955 1,267 1,087 3,857 17,041 2000 18,275 1,368 0,991 5,022 13,717 2001 22,135 1,525 1,057 6,933 11,632 2002 24,599 1,606 1,212 8,7 9,657 2003 30,86 1,919 1,555 11,424 10,129 2004 43,152 2,215 2,073 14,196 12,001 2005 57,124 2,46 2,311 17,174 14,31 2006 81,003 2,837 2,811 21,846 17,027 Puanlar 0,75 0 1 0.50 0.25 Kaynak: World Economic Outlook Database, IMF Ülke Raporları, http:///www. imf.org/country report ve Asian Development Outlook Statistical Appendix. GSYİH: Milyar ABD Doları 288 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Tablo 10’a göre OATC ülkelerinin GSYİH değerlerinin ele alınan dönemdeki % değişimi incelendiğinde şöyle bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Ele alınan dönemde GSYİH’deki değişim en yüksekten başlayarak sıralandığında Tacikistan % 3319, Kazakistan % 2715, Türkmenistan % 2197, Özbekistan % 376 ve Kırgızistan % 208 değerlerini almaktadır. Dolayısıyla Tablo 10’da yer alan verilere göre, OATC ülkeleri arasında, GSYİH değerleri açısından en iyi durumda bulunan ülkeler sırasıyla Tacikistan (1), Kazakistan (0,75), Türkmenistan (0.50), Özbekistan (0.25) ve Kırgızistan (0) değerlerini almaktadır. Kriter 9: Kişi Başına Düşen GSYİH Düzeyi Yüksek Midir? Ekonomik performansın belirlenmesinde, GSYİH düzeyi önemli olmakla birlikte tek başına yeterli değildir. Ülkelerin kişi başına düşen GSYİH değerlerinin bilinmesi, nüfusu faktörünü de analize dahil ettiğinden, daha tutarlı ve doğru sonuçlar vermektedir. OATC ülkelerinin kişi başına düşen GSYİH düzeyleri, Tablo 11’de gösterilmiştir. Tablo 11: OATC Ülkelerinde Kişi Başında Düşen GSYİH (ABD Doları) Yıllar Kazakistan Kırgızistan Tacikistan Türkmenistan Özbekistan 1992 168 206 52 246 167 1993 304 148 120 1,375 251 1994 737 244 145 908 292 1995 1,058 325 97 1,432 448 1996 1,349 389 176 566 601 1997 1,456 373 186 575 624 1998 1,445 348 216 638 624 1999 1,137 260 175 845 700 2000 1,229 278 161 1,081 556 2001 1,49 307 170 1,468 465 2002 1,654 321 194 1,814 382 2003 2,064 380 248 2,347 396 2004 2,862 435 328 2,87 464 2005 3,785 478 364 3,418 546 2006 5,362 546 440 4,279 631 1992-2006 % 3091,6 165,04 746,15 1639,43 277,84 1 0 0,50 0,75 0,25 Değişim Puanlar Kaynak: World Economic Outlook Database, IMF Ülke Raporları, http:///www. imf.org/country report ve Asian Development Outlook Statistical Appendix., *: Tahmin. 289 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Tablo 11’de yer alan verilere göre, OATC ülkeleri arasında, kişi başına düşen GSYİH’daki % artış değerleri açısından en iyi durumda bulunan ülkeler sırasıyla Kazakistan (1), Türkmenistan (0,75), Tacikistan (0,50), Özbekistan (0,25) ve Kırgızistan (0) değerlerini almıştır. Kriter 10: Bütçe Dengesi/GSYİH Oranı, Pozitif Değerler Almakta Mıdır? Ülkelerin ekonomik performanslarının saptanmasında, bütçe dengesi/GSYİH oranı da, önde gelen değişkenler arasındadır. Söz konusu oran, devlet bütçesinin açık yada fazla verdiği konusunda bir bilgi verdiği gibi, aynı zamanda devletin ekonomideki ağırlığı hakkında da bir fikir vermektedir. Bütçe Dengesi/GSYİH oranının pozitif değerler alması, ekonomik performansı olumlu yönde etkilerken, negatif değerler alması ise olumsuz yönde etkilemektedir. OATC ülkelerinin bütçe dengesi/GSYİH düzeyleri, Tablo 12’de yer almaktadır. Tablo 12: OATC Ülkelerinde Bütçe Dengesi / GSYİH Yıllar Kazakistan Kırgızistan Tacikistan 1992 Türkmenistan Özbekistan -6,8 -17,4 -31,2 N/A -18,5 1993 -1,4 -14,4 -25 N/A -10,4 1994 -7,5 -7,7 -10,5 -2,3 -4,4 1995 -2,7 -17,3 -11,2 -2,6 -4,1 1996 -4,7 -9,5 -5,8 0,3 -7,3 1997 -7 -9,2 -3,3 0 -2,2 1998 -8 -9,5 -3,8 -2,7 -3,5 1999 -5 -12 -5 -1 -2,2 2000 -0,8 -9,7 -1,3 -0,3 -1 2001 2,7 -5,2 -1,1 0,6 -0,9 2002 1,4 -5,6 -0,1 0,2 -0,9 2003 2,7 -4,9 -1,08 -1,3 0,1 2004 2,5 -4,4 -2,4 0,4 0,6 2005 5,8 -3,7 -2,9 0,8 1,2 2006 7,5 -2,3 1,7 5,1 5,2 Puanlar 1 0 0,25 0,75 0,75 Kaynak: World Economic Outlook Database, IMF Ülke Raporları, http:///www. imf.org/country report ve Asian Development Outlook Statistical Appendix. GSYİH: Milyar ABD Doları. 290 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Tablo 12’de yer alan verilere göre, OATC ülkeleri arasında, bütçe dengesi/GSYİH değerleri incelendiğinde Kazakistan’ın bütçe dengesi / GSYİH oranı 2000 yılına kadar açık vermiştir. Ancak açık trendinin azalma eğiliminde olduğu görülmektedir. Nitekim, 2000 yılı sonrasında bütçe dengesi /GSYİH oranı gittikçe artan bir trendde fazla vermiştir. Bu yüzden de en yüksek puan Kazakistan’a verilmiştir. Türkmenistan ve Özbekistan’a ise, ilgili kriter çerçevesinde 1990’lı yıllar boyunca bir çok yıl negatif değer aldığı; son yıllarda ise pozitif bir duruma geçtikleri için 0,75 puan verilmiştir. Tacikistan’a ise, ele alınan dönemin son yıl haricinde negatif değerler aldığı için 0,25 puan verilmiştir. İlgili Kriter açısından Kırgızistan ise, sürekli olarak negatif değerler aldığından sıfır puan verilmiştir. Kriter 11: Cari İşlemler Hesabı Fazla Vermekte Midir? Ulusal ekonomilerin performanslarının belirlenmesinde dikkate alınan bir başka değişken ise, cari işlemler hesabındaki değişmelerdir. Cari işlemler bilançosunun fazla vermesi ekonomik performansın yükseldiğine, açık vermesi ise ekonomik performansın düştüğüne işaret etmektedir. Çünkü bir ülkede cari işlemler bilançosunun açık vermesi, o ülkenin ürettiğinden daha fazla tükettiğini gösterir. Söz konusu açıkların süreklilik kazanması durumunda ise, cari açıkların finansmanı sorunu gündeme gelecektir. Cari açıkların finansmanı konusunda en fazla sıkıntı yaşayan ülkeler ise, ulusal tasarruf düzeyleri yetersiz olan az gelişmiş ülkelerdir. Ulusal tasarruf düzeylerinin yetersizliği nedeniyle iç borçlanma kaynakları sınırlı olan az gelişmiş ülkeler, cari açıklarındaki artışlarını çoğunlukla dış borçlanma yoluyla kapatmaya çalışmaktadırlar. Bu ise söz konusu ülkelerin, toplam dış borç stokunun yükselmesine ve ekonominin dışa bağımlı bir yapı kazanmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla cari işlemler bilançosu açıklarının, ekonomik performansı olumsuz yönde etkilediği ifade edilebilir. OATC ülkelerinin cari işlemler hesabına ilişkin verilere, Tablo 13’de yer verilmiştir. 291 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Tablo 13: OATC Ülkelerinde Cari İşlemler Hesabı Yıllar Kazakistan Kırgızistan Tacikistan Türkmenistan Özbekistan 1992 -1,485 -0,053 -0,049 0,852 -0,237 1993 -0,445 -0,105 -0,187 0,63 -0,439 1994 -0,91 -0,12 -0,144 0,01 0,118 1995 -0,213 -0,239 -0,102 -0,536 -0,02 1996 -0,743 -0,42 -0,082 0,002 -0,98 1997 -0,776 -0,137 -0,045 -0,58 -0,584 1998 -1,19 -0,364 -0,097 -0,935 -0,102 1999 -0,037 -0,184 -0,01 -0,571 -0,163 2000 0,546 -0,059 0,016 0,412 0,245 2001 -1,194 -0,024 -0,052 0,115 -0,113 2002 -1,024 -0,064 -0,043 0,583 0,117 2003 -0,273 0,033 -0,02 0,304 0,881 2004 0,335 0,11 -0,082 0,082 1,215 2005 -1,056 0,078 -0,062 0,875 1,949 2006 -1,795 -0,186 -0,084 3,351 3,198 Puanlar 0 0.25 0 0.75 0.75 Kaynak: World Economic Outlook Database, IMF Ülke Raporları, http:///www. imf.org/country report ve Asian Development Outlook Statistical Appendix. Cari İşlemler Hesabı: Milyar ABD Doları. Tablo 13’deki verilere göre, Kriter 11 açısından Türkmenistan ve Özbekistan en iyi durumda olan ülkelerdir. Türkmenistan ve Özbekistan’ın cari işlemler bilançosu, son 6-7 yıldır fazla vermektedir. Bu nedenle söz konusu ülkelere, 0.75 puanı verilmiştir. Kırgızistan ise, bağımsızlık sonrası 15 yıllık periyotta 2003, 2004 ve 2005 yılları haricinde sürekli olarak cari işlemler açığı verdiği için 0.25 puan almıştır. Kazakistan ve Tacikistan’a ise, 2000 yılı haricinde son 15 yıllık dönemde sürekli cari işlemler açığı verdiğinden, sıfır puan verilmiştir. Kriter 12: Cari İşlemler Hesabı/GSYİH Oranı, Pozitif Çıkmakta Mıdır? Ekonomik performansın ölçümünde, cari işlemler hesabındaki hareketlerin yanı sıra, cari işlemler hesabının GSYİH içindeki payı da önemlidir. Çünkü bir ülkenin GSYİH’ındaki artışların, cari işlemler hesabındaki açıklardan daha fazla olması durumunda, cari açıkların 292 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ finansmanı konusunda bir sorun yaşanmayacaktır. Zira, GSYİH’nın artması, ülkenin üretim gücünün arttığına ve ekonominin ilerleyen dönemlerde ihracat yapabilme kapasitesinin yükseleceğine işaret etmektedir. Dolayısıyla ekonomik performansın daha iyi değerlendirilebilmesi için, yalnızca cari işlemler hesabının düzeyinin değil, aynı zamanda cari işlemler hesabı/GSYİH değerinin de dikkatle izlenmesi oldukça önemlidir. Cari işlemler hesabı/GSYİH oranı pozitif değerler aldıkça, ekonomik performansta artış gösterecektir. OATC ülkelerinin cari işlemler hesabı/GSYİH oranına ilişkin veriler, Tablo 14’de yer almaktadır. Tablo 14: OATC Ülkelerinde Cari İşlemler Hesabı/GSYİH Oranı Yıllar Kazakistan Kırgızistan Tacikistan Türkmenistan Özbekistan 1992 -7,4 -5,72 -16,75 89,66 -6,63 1993 -8,63 -15,7 -27,52 11,74 -7,97 1994 -7,81 -10,82 -17,33 0,27 1,8 1995 -1,28 -16,01 -17,88 -9,12 -0,19 1996 -3,55 -23,17 -7,83 0,07 -7,03 1997 -3,5 -7,8 -4,01 -21,62 -3,97 1998 -5,5 -21,73 -7,31 -32,65 -0,68 1999 -0,21 -14,52 -0,9 -14,81 -0,95 2000 2,98 -4,31 -1,62 8,2 1,78 2001 -5,39 -1,54 -4,94 1,65 -0,97 2002 -4,16 -3,99 -3,53 6,69 1,21 2003 -0,88 1,74 -1,28 2,66 8,69 2004 0,77 4,94 -3,93 0,57 10,12 2005 -1,84 3,17 -2,67 5,09 13,62 2006 -2,21 -6,55 -2,97 15,33 18,78 Puanlar 0 0.25 0 1 1 Kaynak: World Economic Outlook Database, IMF Ülke Raporları, http:///www. imf.org/country report ve Asian Development Outlook Statistical Appendix. Cari İşlemler Hesabı: Milyar ABD Doları. Türkmenistan’ın 1995, 1997, 1998 ve 1999 yılları haricinde, cari işlemler hesabı/GSYİH oranı sürekli pozitif olmuştur. Özbekistan ise, ele alınan dönemde cari işlemler 293 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ hesabı/GSYİH değeri açısından 8 yıl negatif, diğer yıllar ise pozitif değerler almıştır. Diğer bir ifadeyle, Özbekistan ele alınan dönemde cari işlemler hesabı/GSYİH değeri açısından olumlu bir trend izlemiştir. Bu yüzden de cari işlemler bilançosu/GSYİH göstergesi açısından Türkmenistan ve Özbekistan’a tam puan verilmiştir. Tablo 15’deki veriler bağlamında, cari işlemler hesabı/GSYİH göstergesinde Kırgızistan’a 0.25, Kazakistan’a 0 ve Tacikistan’a 0 puan verilmiştir. Kriter 13: İşsizlik Oranlarının Ortalama Düzeyi Düşük Müdür? Ekonomik performansın ölçülmesinde başvurulan bir diğer ölçüt ise, işsizlik oranlarının düzeyidir. Bir ekonomide işsizlik oranlarının azalması, ekonomik performansın yükseldiğini göstermektedir. Dolayısıyla işsizlik oranlarındaki artış ile ekonomik performans arasında ters yönlü bir ilişki bulunmaktadır. İşsizlik oranlarının azalması ise, ekonomide yeni iş alanlarının açılmasına ve ekonomik büyümenin yükselmesine bağlıdır. Bu bağlamda işsizlik oranlarının ortalama düzeyinin azalmasının, ekonomik performansı yükselteceği ifade edilebilir. OATC ülkelerinin işsizlik oranlarına ilişkin verilerine, Tablo 15’da yer verilmiştir. Tablo 15: OATC Ülkelerinde İşsizlik Oranı Yıllar Kazakistan Kırgızistan Tacikistan Türkmenistan Özbekistan 1992 N/A N/A 0,3 N/A N/A 1993 N/A N/A 6,9 N/A 0,3 1994 7,8 N/A 7,6 17,8 0,4 1995 11,9 5,7 2 25,5 0,4 1996 9,3 7,8 2,7 26,9 0,4 1997 8,1 5,7 2,8 27,4 0,4 1998 6,8 5,9 3 24,2 0,5 1999 13,5 7,4 2,9 16,7 0,6 2000 12,8 7,5 2,8 9,5 2,8 2001 10,4 7,8 2,4 3,8 3,6 2002 9,8 8,6 2,5 2,5 4,4 2003 8,5 8,9 2,4 2,5 3,9 2004 8,2 9 2,3 4,2 3,6 2005 8 9,7 2,3 0,3 3 2006 7,9 N/A 2,3 N/A 2,6 Puanlar 0,25 0 1 1 0,50 Kaynak: World Economic Outlook Database, IMF Ülke Raporları, http:///www. imf.org/country report ve Asian Development Outlook Statistical Appendix. Nüfus: Milyon Kişi. N/A: Veri Yok 294 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Tablo 15’e göre, en yüksek puan Türkmenistan ve Tacikistan’a verilmiştir. Ele alınan dönemde Türkmenistan, işsizlik oranını ciddi düzeyde düşürmeyi başarmıştır. Tacikistan ise, işsizlik oranını % 2-3 aralığında tutmayı başardığı için tam puan almıştır. Özbekistan ise, liberalleşme süreci ile birlikte işsizlik oranın da düşük de olsa bir artış yaşadığı için 0,50 puan almıştır. Kazakistan ve Kırgızistan ise, işsizlik oranlarını düşürmede nispi olarak daha kötü durumda oldukları için sırasıyla 0,25 ve 0 değerlerini almıştır. Kriter 14: Faiz Oranlarının Ortalama Düzeyi Düşük Müdür? Ekonomik performansın ölçülmesinde dikkate alınan bir diğer değişken ise, faiz oranlarının ortalama düzeyidir. Bir ülkede faiz oranlarının yüksek olması, toplam yatırım ve üretim hacminin düşmesine, ekonomik büyüme hızının yavaşlamasına, milli gelir ve istihdam düzeylerinin azalmasına yol açacaktır. Dolayısıyla faiz oranlarındaki artışların, ekonomik performans üzerinde negatif bir etkiye sahip ifade edilebilir. Faiz oranlarının düşmesi ise, yatırımcıların ucuz kredi bulma imkanlarını artırmak suretiyle, toplam yatırım ve üretim hacminin genişlemesine aracılık edecektir. Bu bağlamda bir değerlendirme yaptığımızda, ekonomik performansın yükselebilmesi için, faiz oranlarının da kabul edilebilir bir seviyeye düşürülmesinin gerekli olduğu belirtilebilir. OATC ülkelerinin faiz oranlarına ilişkin verilerine, Tablo 16’da yer verilmiştir. Tablo 16: OATC Ülkelerinde Faiz Oranı Kazakistan Kırgızistan Tacikistan Türkmenistan Özbekistan 1992 N/A N/A N/A N/A N/A 1993 N/A N/A N/A N/A N/A 1994 N/A N/A N/A N/A N/A 1995 65 32,2 N/A N/A N/A 1996 22 36,7 N/A 66,2 38,5 1997 11,8 39,6 74 114 29,3 1998 14,5 47,5 49,7 37,8 34,7 1999 10,7 29,6 26,4 35 31,4 2000 7,9 24,8 34,4 13,9 25,7 2001 5,8 33,2 18,5 12,6 25,8 2002 5,9 24,8 23,1 10,4 23,4 2003 5,2 23 4,9 8,9 19,3 2004 2,6 24,3 6,2 7,3 11,6 2005 2,4 25,7 7 6 15,9 2006 3,9 23,5 10,7 N/A 16,6 Puanlar 1 0 0.50 0.75 0.25 Kaynak: World Economic Outlook Database, IMF Ülke Raporları, http:///www. imf.org/country report ve Asian Development Outlook Statistical Appendix. N/A: Veri Yok 295 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Tablo 16 çerçevesinde, OATC ülkelerinde ortalama faiz oranlarını düşürmede en başarılı ülkenin Kazakistan olduğu görülmektedir. Bu bağlamda Kazakistan’a, tam puan verilmiştir. Yine Tablo 16’ya göre, faiz oranlarını düşürmede Kazakistan’dan sonra en başarılı olan ülke Türkmenistan’dır. Bu nedenle, Türkmenistan’a 0,75 puan verilmiştir. Diğer taraftan Tacikistan’a, faiz oranlarını düşürmede kısmı bir başarı sağladığı için 0,50 puanı verilmiştir. Özbekistan ve Kırgızistan’a ise, göreli olarak faiz oranları yüksek olduğu için sırasıyla 0,25 ve 0 değerleri verilmiştir. Kriter 15: Toplam Vergi Gelirleri/GSYİH Oranı Yüksek ve Toplam Kamu Harcamaları/GSYİH Oranı Düşük Müdür? Kriter 5 çerçevesinde OATC ülkelerinde vergi gelirlerinin düzeyi belirlenmişti. Ancak bir ülkede ekonomik performansın değerlendirilmesinde, vergi gelirlerinin düzeyinin yanı sıra kamu harcamalarının düzeyinin de bilinmesine gerek duyulmaktadır. Çünkü, kamu harcamalarının GSYİH içerisindeki düzeyi, vergi gelirlerinin GSYİH içerisindeki düzeyinden yüksekse, söz konusu ülkede mali disiplin kaybolmakta ve ekonomik performans olumsuz biçimde etkilenmektedir. Bu nedenle ekonomik performansın yükseltilebilmesi için, bir taraftan vergilerin tabana yayılması ve kayıt dışı ekonominin azaltılması yoluyla toplam vergi gelirleri artırılırken, diğer taraftan da toplam kamu harcamalarının da toplam vergi gelirleri ile uyumlu biçimde belirlenmesine gerek duyulmaktadır. Dolayısıyla bir ekonomide ekonomik performansın yükseltilmesi isteniyorsa, toplam vergi gelirleri/GSYİH değeri artırılırken, mali disiplinin sağlanabilmesi için aynı zamanda, toplam kamu harcamaları/GSYİH oranı da düşürülmelidir. OATC ülkelerinin kriter 15 çerçevesinde alacakları puan değerlerinin belirlenmesinde, Tablo 17 ve 18’deki veriler kullanılmıştır. 296 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Tablo 17: Toplam Vergi Gelirlerinin Vergi Türleri Açısından Dağılımı (GSYİH’nin %’si Olarak) Ülke Toplam Vergi Gelirleri Gelir, Kar ve Sermaye Vergileri Bireysel Gelir Vergileri Kurumlar Vergisi Satış Vergileri Kazakistan 21.2 8.6 2.1 6.5 4.7 Kırgızistan 17.6 2.9 1.4 1.5 6.9 Tacikistan 14.7 1.8 1.2 0.6 6.6 Türkmenistan 23.0 - 1.9 2.5 6.3 Özbekistan 29.5 6.8 3.6 3.2 6.0 Tüketim Vergisi Gümrük Vergisi Mülkiyet Vergisi Sos. Güvenlik Diğer Vergiler Vergileri Kazakistan 0.7 1.0 0.9 3.6 1.7 Kırgızistan 1.4 0.6 - 3.5 2.3 Tacikistan 0.9 - 0.6 1.9 2.9 Türkmenistan 0.7 - 0.6 3.4 7.6 Özbekistan 6.6 0.7 0.5 6.7 2.2 Kaynak: Henri Lorie, “Priorities for Further Fiscal Reforms in the Commonwealth of Independent States”, IMF Working Paper Series, WP/03/209, October-2003, s.37. 297 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Tablo 18: Toplam Kamu Harcamalarının Harcama Türleri Açısından Dağılımı (GSYİH’nin %’si Olarak) Ülke Toplam Kamu Harcamaları Mal ve Hizmet Alımları Ücret Giderleri Transfer Harcamaları Kazakistan 23.4 12.5 3.9 6.2 Kırgızistan 25.3 14.3 4.8 5.3 Tacikistan 16.6 8.7 3.2 3.2 - - - - 35.2 - - - Hane Halkı Transfer Harcamaları Faiz Ödemeleri Sermaye Giderleri Borçlanma Kazakistan 4.8 1.2 3.0 0.5 Kırgızistan 5.3 1.7 5.3 -1.3 Tacikistan 2.7 1.8 3.1 -0.2 Türkmenistan - - - - Özbekistan - 0.5 5.2 1.0 Türkmenistan Özbekistan Kaynak: Henri Lorie, “Priorities for Further Fiscal Reforms in the Commonwealth of Independent States”, IMF Working Paper Series, WP/03/209, October-2003, s.45. Puan Değerleri Kazakistan Kırgızistan Tacikistan Türkmenistan Özbekistan 0.50 0 0,75 0.50 0.25 Tablo 17 ve 18 mali disiplin açısından incelendiğinde mali disiplini sağlayan bir ülkenin bulunduğunu söylemek güçtür. Ancak toplam vergi gelirleri/GSYİH oranı ve toplam kamu harcamaları/GSYİH oranı açısından ele alındığında mali disipline yakınlaşma durumuna göre, Tacikistan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan şeklinde bir sıralama söz konusudur. Bununla birlikte Türkmenistan’a veri eksikliğinden dolayı sadece toplam vergi gelirleri/GSYİH açısından değerlendirilerek puan verilmiştir. 5. Geçiş Dönemi Değerlendirilmesi Ekonomik Performanslarının Karşılaştırmalı Olarak Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin geçiş dönemi ekonomik performanslarının değerlendirilmesi, ortalama puan değerleri çerçevesinde yapılacaktır. Bunun için kriter bazında yapılan puanlamalar Tablo 20’de bir araya getirilmiştir. Tablo 20’deki toplam puan değerleri, kriter sayısına bölünerek ortalama puan değerlerine ulaşılmıştır. Tablo 20 298 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ çerçevesinde ulaşılan ortalama puan değerleri ise, Tablo 19’da belirtilen değerlere göre yorumlanmış ve ülkelerin geçiş dönemi ekonomik performansları analize edilmiştir. Tablo 19: OATC Ülkelerinde Ortalama Ekonomik Performans Değerleri OPD Değeri Anlamı 0-0.25 Çok Kötü Ekonomik Performans 0.25-0.50 Kötü Ekonomik Performans 0.50-0.75 İyi Ekonomik Performans 0.75-1.00 Çok İyi Ekonomik Performans Tablo 20: Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin Geçiş Dönemi Ekonomik Performans Endeksi Kriterler Kazakistan Kırgızistan Tacikistan Türkmenistan Özbekistan 1 1 1 1 0 0.50 2 0.50 0 0 0.25 0.25 3 0.50 1 0.25 0.25 0 4 0.50 1 0.50 0 0 5 1 0.50 0,25 1 0,25 6 0.75 1 0.50 0.75 0.25 7 0.75 0.50 0.75 1 0.75 8 0,25 0 1 0.50 0.25 9 1 0 0,50 0,75 0.25 10 1 0 0,25 0.75 0.75 11 0 0.25 0 0.75 0.75 12 0 0.25 0 1 1 13 0.25 0 1 1 0,50 14 1 0 0.50 0.75 0.25 15 0.50 0 0.75 0.50 0.25 Top. Puan Değeri (TPD) 9.50 5.50 7.00 9.25 6.50 Ort. Puan Değeri (OPD=TPD/15) 0,63 0,36 0,46 0,61 0,43 299 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Bu bağlamda Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin, performanslarına ilişkin şunları söylemek mümkündür: geçiş dönemi ekonomik 9 Geçiş sürecinde ekonomik performans yönünden en başarılı ülke Kazakistan (0.63), en başarısız ülke ise Kırgızistan (0.36) olmuştur. 9 Geçiş sürecinde Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin hiçbirisi, çok kötü yada çok iyi bir ekonomik performans göstermemiştir. Bu bağlamda Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin geçiş sürecinde, vasat (orta) düzeyde bir ekonomik performansa sahip oldukları ifade edilebilir. 9 Geçiş sürecinde Kazakistan ve Türkmenistan iyi, Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan ise kötü ekonomik performans sergilemişlerdir. 9 Geçiş dönemi ekonomik performansı yönünden başarı sıralaması ise, Kazakistan (0.63), Türkmenistan (0.61), Tacikistan (0.46), Özbekistan (0.43) ve Kırgızistan (0.36) şeklinde gerçekleşmiştir. Kazakistan’ın geçiş döneminde yakaladığı, başarılı ekonomik performansının altında yatan, en önemli faktör ise, 1994-1996 ve 1996-1999 döneminde uygulanan başarılı bütçe reformlarıdır. Kazakistan hükümeti, 1994 yılında ulusal bütçe sistemini modernize etmeyi kararlaştırmıştır. Bu bağlamda hükümet, kamu harcamaları ile gelirlerine ilişkin olarak kapsamlı ve etkin bir hazine sistemi geliştirmiştir. Söz konusu sistem, “finansal yönetim bilgi sistemi” olarak adlandırılmıştır. Kazakistan’ın bütçe sisteminin revizyonundan elde ettiği başarıların altında ise, üç temel unsur yatmaktadır. Bunlardan birincisi, reformların mevcut sorunların çözümüne imkan verecek ölçüde iyi hazırlanması ve reform sürecinin hükümet tarafından oldukça başarılı biçimde yönetilmesidir. İkincisi, Kazakistan’ın Hazine (Maliye) Bakanlığı’nın kurumsal tasarımının, dünyadaki yeni gelişmeler ışığında ve ülkenin kendi koşulları çerçevesinde optimal biçimde belirlenmesidir. Üçüncüsü ise, Kazakistan hükümetinin “finansal yönetim hedefleri” olarak belirlediği, “mali kontrol” ve “finansal disiplin” ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalmasıdır. Dolayısıyla yukarıda açıklanan üç unsurun, Kazakistan’ın mali reform sürecinin başarısında oldukça önemli rol oynadığı ifade edilebilir (Ramamurthy and Tandberg, 2002: 19-25). Kazakistan’da 1994-1996 ve 1996-1999 dönemlerinde uygulanan mali reform sürecinde yapılan reformlar aşağıdaki başlıklarda özetlenebilir: (Ramamurthy and Tandberg, 2002: 511). 9 Bütçe sınıflandırmasının, dünyadaki yeni trendler çerçevesinde revize edilmesi. 9 Bütçe uygulamaları için, yeni prosedürlerin belirlenmesi. 9 Bütçe uygulamalarının yasal ve yönetimsel çerçevesinin güçlendirilmesi. 9 Geçici bütçe bankasının kurulması. 9 Hazine Tek Hesabı (Treasury Single Account)’nın oluşturulması. 9 Hazine için mizan defteri sisteminin (ledger system) kurulması ve hesaplar için yeni planlamaların yapılması. 9 Hazine’nin yetkilerinden bir kısmını, yerel yönetimlere bırakılması suretiyle, iş yükünün azaltılması. 9 Nakit ve borç yönetiminin güçlendirilmesi. 300 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ Bu bağlamda Kazakistan’da 1990’lı yılların başında, diğer Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nden çok daha önce girişilen bütçe reformlarının, mali disiplini sağlamada, fiyat istikrarına ulaşmada ve reel ekonomik büyümeyi artırmada göreli olarak büyük avantaj sağladığı ifade edilebilir. 6. Sonuç Doğu Bloğu’nun 1990’lı yılların başında dağılması ile birlikte, aralarında Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin de bulunduğu, yaklaşık olarak 25 ülke, sosyalist planlamayı terk ederek, serbest piyasa ekonomisine geçmiştir. Söz konusu geçiş ülkelerinin çoğu, başlangıçta önemli hasıla kayıpları yaşamalarına rağmen, sonuçta ekonomilerinin kurumsal yapısını değiştirmeyi başararak, serbest piyasa mekanizmasına yerleşiklik kazandırmayı başarmışlardır. Söz konusu süreçte, uygulanan yapısal reformların, ekonomik rekabet ve verimliliği artırmasının önemli payı olmuştur (Fischer and Sahay, 2004: 2-5). Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin, ekonomik performansları karşılaştırmalı olarak analiz edildiğinde, 1991 yılında başlayan ve günümüze kadar devam eden geçiş sürecinde, ekonomik performans yönünden başarılı ülkelerin Kazakistan ve Türkmenistan olduğu görülmüştür. Diğer taraftan ele alınan ülkeler içinde ekonomik performans endeksine göre, en düşük başarı Kırgızistan’a aittir. Yine ekonomik performans endeksinde dikkati çeken bir başka nokta, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin geçiş sürecinde, çok kötü ya da çok iyi bir ekonomik performans sergilememeleridir. Bu bağlamda geçiş süreci boyunca, Kazakistan ve Türkmenistan’ın ekonomik performansı iyi ya da yeterli düzeyde iken, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan’ın ise düşük düzeylerde kalmıştır. Dolayısıyla geçiş sürecinde, vasat (orta) düzeyde bir performans gösterilmiştir. Bununla birlikte, söz konusu ülkelerin ekonomileri 1990’lı yılların başındaki durumu ile kıyaslandığında görece iyi durumda oldukları da ifade edilmelidir. Gerçektende, OATC ülkelerinin, ekonomik büyüme ve enflasyon oranları konusunda zaman içinde sağladıkları başarı dikkate değerdir. Zira, 1990’lı yılların başları ve ortalarında OATC ülkelerinin tamamı, negatif büyüme oranlarını ve üç haneye ulaşmış enflasyon oranlarına sahipken, günümüzde yüksek ve istikrarlı bir pozitif ekonomik büyümeye ve çok düşük düzeylere çekilerek kontrol altına alınabilen enflasyon oranlarını sağlayabilmişlerdir. OATC ülkeleri özellikle özelleştirme ve yapısal reformlarda büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Ancak bu durumu kalıcı kılmak, ekonominin dinamik rekabetçi bir yapıya kavuşmasına yönelik piyasa reformlarına devam etmesini gerektirmektedir. Bunun için ise, OATC ülkelerinde siyasal istikrar korunarak, tutarlı ekonomik politikalar uygulanmaya devam edilmelidir. Özellikle de OATC ülkelerinin enflasyonla mücadele edebilmesi için, sıkı para politikası uygulamaları tavizsiz biçimde devam etmelidir. Diğer taraftan sıkı para politikası, ülkeye yabancı sermaye girişinin sürmesini ve merkez bankasının döviz rezervinin artmasını sağlayacaktır. Yine, OATC ülkelerinin finansal sistemin gözetim ve denetiminde, ilave önlemler almasına da ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü söz konusu önlemler, yönetimsel riskleri azaltmak suretiyle finansal sistemin iç ve dış şoklara karşı kırılganlığını azaltıp, finansal krizlerin yaşanma olasılığını düşürecektir. 301 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ KAYNAKÇA BALCEROWICZ, Leszek and Alan Gelb. “Macropolicies in Transition to a Market Economy: A Three-Year Perspective”, Proceedings of the World Bank Annual Conference on Development Economics, No.14418, March-1995. BÜYÜKAKIN, Figen ve Cemil Erarslan. “Yeni Finansal Mimari Bağlamında IMF’nin Rolüne İlişkin Tartışmalar”, Finans, Politik ve Ekonomik Yorumlar Dergisi, Yıl: 42, Sayı:491, Şubat-2005. BÜYÜKAKIN, Tahir ve Cemil Erarslan. “Enflasyon Hedeflemesi ve Türkiye’de Uygulanabilirliğinin Değerlendirilmesi”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı.8, Yıl.2004. CABALLERO, Ricardo and Arvind Krishnamurthy. “Fiscal Policy and Financial Depth”, NBER Working Paper Series, No: 10532, 2004. CAMPOS, Nauro F. and Fabrizio Coricelli. “Growth in Transition: What We Know, What We Don’t, and What We Should”, 3 April 2000, http://www.gdnet.org/pdf/430_Campos-paper.pdf, Erişim Tarihi: 30.06.08. ERICSSON, Richard. “The Classical Soviet-Type Economy: Nature of the System and Implications for Reform,” Journal of Economic Perspectives, Fall-1991. FIDRMUC, Jan and Ariane Tichit. “Mind the Break: Accounting for Changing Patterns of Growth during Transition”, CERDI, Etudes et Documents, 2007. FISCHER, Stanley and Ratna Sahay. “Transition Economies: The Role of Institutions and Initial Conditions”, International Monetary Fund, Festschrift in Honor of Guillermo A. Calvo, April-2004. HOEVEN, Rolph Van Der and Malta Lubker, “Financial Openness and Employment: The Need for Coherent International and National Policies”, Policy Integration Department, International Labour Office, Geneva, August-2006, (iç) Türkiye Ekonomi Kurumu Tartışma Tebliğleri, http:///www.tek.org.tr, Erişim Tarihi: 21.09.08. HUSAIN, Aasim M. “To Peg or Not to Peg: A Template for Assessing the Nobler”, IMF Working Papers Series, WP/06/54, February-2006. INTERNATIONAL MONETARY FUND. “Republic of Kazakhstan: 2007 Article IV Consultation-Staff Report; and Public Information Notice on the Executive Board Discussion”, IMF Country Report, No.235, 2007. KELLER, Peter M. and Thomas Richardson. “Nominal Anchors in the CIS”, IMF Working Paper Series, WP/03/179, September-2003. LORIE, Henri. “Priorities for Further Fiscal Reforms in the Commonwealth of Independent States”, IMF Working Paper Series, WP/03/209, October-2003. PURFIELD, Catriona. “Fiscal Adjustment in Transition Countries: Evidence from 1990s”, IMF Working Papers, WP/03/36, February-2003. RAMAMURTHY S. and E. Tandberg. “Treasury Reform in Kazakhstan: Lessons for Other Countries”, IMF Working Papers Series, WP/02/129, August-2002. 302 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ SEGURA-UBIERGO, Alex, Alejandaro Simone and Sanjeev Gupta. “New Evidence on Fiscal Adjustment and Growth in Transition Economies”, IMF Working Paper Series, WP/06/244, October-2006. SHESHINISKI, Eytan and Luis F. Lopez-Calva. “ Privatization and Its Benefits: Theory and Evidence”, CESifo Economic Studies, Vol. 49, No.3, 2003. STAEHR, Karsten. “Reforms and economic growth in transition economies: Complementarity, sequencing and speed”, BOFIT (Bank of Finland Institute for Economies in Transition) Discussion Papers, No.1, 2003. WYPLOSZ, Charles. “Ten Years of Transformation: Macroeconomic Lessons,” The World Bank Annual Conference on Development Economics, April-1999.