tmmob makina mühendisleri odası DENİZLİ'DE SANAYİLEŞME VE KENTLEŞME SEMPOZYUMU 15-16-17 EKİM 1999 BİLDİRİLER KİTABI Yayın no 230 tmmob makina mühendisleri odası : / Sümer Sokak 36/1-A 06440 Demirtepe/ANKARA Tel : (0312) 231 31 59 Fax: (0312) 231 31 65 e-mail : yayin@mmo.org.tr Yayın No ISBN / : 230 :975-395-338-0 Bu yapıtın yayın hakkı Makina Mühendisleri Odasına aittir. Kitabın hiçbir bölümü değiştirilemez. MMO'nun izni olmadan kitabın hiçbir bölümü elektronik, mekanik, vb. yollarla kopya edilip kullanılamaz. Kaynak gösterilmek kaydı ile alıntı yapılabilir. Ekim 1999 - Denizli Dizgi :MMO Baskı :Özkan Matbaacılık Ltd. Şti. Tel: (0312)229 59 74 V DENİZLİ TURİZM SEKTÖRÜNDE ORTALAMA KALIŞ SÜRELERİ, FİYAT VE İSTİHDAM ARASINDAKİ İLİŞKİLER, SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Şükran ÖKTEM Pamukkale Üniversitesi Denizli Meslek Yüksek Okulu 1.ÖZET Ekonomik alanda, turizm sektörü yarattığı taleple, birçok sektörün girdi ve çıktılarında önemli artışlar meydana getirmektedir. Ancak bu durum ülke ve yöresel anlamda farklılıklar yaratmakta ve turizm işletmeleri bulundukları yörede ve kendi faaliyetlerinde bir farklılık yaratabildikleri taktirde bu işlevi yerine getirebilmektedirler. Bu anlamda turizmin Denizli'ye etkilerini birden fazla başlık altında incelemek mümkündür. Bunlardan birincisi, istihdam yaratması, ikincisi, çarpan katsayısı kapsamında turizmin diğer sektörlerde gelir yaratması, üçüncü olarak ise turizm arzını arttırıcı yöndeki etkisidir. Ancak gerek yöresel özelliklerden kaynaklanan, gerekse turizmin doğası gereği Denizli turizminde bazı sorunların yaşandığı görülmektedir. Konu sorunlar açısından incelendiğinde, Denizli ve Karahayıt'taki Konaklama işletmelerinde ortalama kalış sürelerinin düşük olduğu, ayrıca konaklama işletmeleri tarafından tur operatörleri ve seyahat acentelerine verilen grup birim fiyatlarının da düşük olduğu görülmektedir. Bunların sonucunda da; aynı zamanda birer tüketici olan turistlere verilen hizmetin kalitesi ile personele verilen ücretler düşük olmaktadır. Konaklama işletmelerinin verdikleri hizmetin kalitesinin yükselebilmesi için kalış sürelerinin arttırılabilmesi, dolayısıyla doluluk oranlarının arttırılması gerekmektedir. Bunun için de Denizli ve çevresinde yeni cazibe unsurları yaratılmalıdır ve doğal cazibe unsuru Pamukkale ve Karahayıt'ın yanısıra yapay çekim merkezleri oluşturulması gerekmektedir. Anahtar kelimeler: Pamukkale-Karahayıt, Doluluk Oranları, Geceleme, Fiyat, İstihdam. 1.ABSTRACT in economic field, tourism sector produces important increases in many sectors' inputs and öutputs with the demand it creates. But this creates important differences on the means of country and local and the tourism enterprises can carry out this functıon if they create differences with their function. it is possible to inspect the affects of tourism to Denizli under more than one title. First one creating employment, second one on the means of multiplier coefficient, creating income to other sectors, third one increasing affect of touristic supply. But whether because of local specialities, or because of the nature of tourism. it is seen that problems can be lead in Denizli's tourism. VVhen the topic is inspected for the problems it is seen that average accommodating period at accommodation enterprises in Denizli and Karahayıt and the unit prices that is given to tour operators and travel agencies by accommodation enterprises are low. As a result of this the fee that is given to the staff and the qualty of the service that is given to the tourist is also low. For increasing the quality of the service that is given by accommodation enterprises, increasing the accommodating period and also increasing the occupancy rate is needed. For this new attractive components should be created and, besides Pamukkale and Karahayıt vvhich is naturel attractive components , forming artificial attraction centers is needed. Keyvvords: Pamukkale-Karahayıt, Occupancy Rate, Overnight, Price, Employing. 2. GİRİŞ 199O'Iı yıllarda dünyada ard arda oluşan ekonomik krizlerin sonrasında diğer sektörlerde daralmalar yaşanmasına karşın, turizm sektörü yıllık yüzde sekizlere varan bir büyüme hızı ile yoluna devam etmiştir. Bu büyüme hızını Türkiye de on yıllık bir periyodda (1985-1995) yüzde 27'lik bir artışla gerçekleştirmiştir. Dünya genelinde diğer sektörlerde ekonomik krizler yaşanırken turizm sektöründe görülen büyümenin açıklanabilmesi için turizmde tüketici profilinin incelenmesinde yarar vardır. Dünya genelinde turizm gelirlerinin yüzde 70'ini oluşturan tüketici grubunun geliri yıllık 9 bin doların üzerinde bulunmaktadır. Bunun anlamı da ekonomik krizlere rağmen bu türlü bir gelir düzeyine sahip tüketiciler turizme halen talepte bulunmaya devam etmektedirler. Ayrıca turizm yalnızca varlıklı insanların talepte bulunduğu bir sektör olmaktan da çıkmıştır. O halde işletmelere düşen görev tüketicileri kendi yöre ve işletmelerine çekebilmektir. Ve günümüz koşullarında tek bir işletmenin bireysel çabaları yeterli olmaz, işletmeler ortaklaşa çabalarla bulundukları yöreyi cazip hale getirmenin planlarını yapmalıdırlar. Başka bir deyişle doluluk oranlarını arttırarak, geceleme sayısını çoğaltarak, kaliteli 129 personelle kaliteli gerekmektedir. hizmet vererek tur operatörleri karşısında pazarlık güçlerini arttırmanın yollarını aramaları 3. MATERYAL VE METOT Bu çalışmada literatür taraması yapılmıştır. 4. PAMUKKALE -KARAHAYITTA BULUNAN KONAKLAMA İŞLETMELERİNDEKİ ORTALAMA KALIŞ SÜRELERİ Turizm sektörü günümüzde ülkelerin en büyük ihracat kalemini oluşturmakta ve gelenekselleşmiş ihracat sektörlerini de geride bırakmaktadır. Turizm sektörünün dünyadaki pazar hacmi 500 milyar doları aşarak, sermaye mallan üretimi ve telekominikasyon sektörlerinin ardından dünyada üçüncü büyük güç olduğu düşünülmektedir. Aynı zamanda 1985-1995 yılları arasında dünya mal ve hizmet akımlarının yarattığı hasıla içindeki payını yüzde 33'lerden yüzde 38'lere çıkarmıştır. Turizm, bir ihracat kalemi olarak düşünüldüğünde dünya hizmet ihracatı içinde yüzde 20'lere varan bir paya sahiptir (TÜRSAB, 1998/175:32). Bütün bunlar ve turizmin dünyadaki gelişme hızı gözönüne alınacak olursa Türk turizm işletmelerinin diğer sektörlere göre daha avantajlı oldukları söylenebilir. Ancak bu her turizm bölgesi ya da merkezi için veya her turizm işletmesi için doğrudur denilemez ve bu Pamukkale-Karahayıt'ta bulunan konaklama işletmeleri için de geçerlidir. Gidilen ülke açısından işletmelerin fiyatının az ya da çok olmasını belirleyen bir takım unsurlar vardır; bunlar gidilen yerin çekim gücü, ulaşılabilirlik şartları, seyahat öncesi bilgi ve hizmetler, ilişkiler ve çekim merkezi imajı gibi faktörlerdir (Olalı ve Timur, 1988:140). Bu çalışmanın dayandığı Pamukkale-Karahayıt bölgesinde bulunan otellerden ve bilimsel toplantılarda ele alınan konulardan edinilen düşünce şudur; Avrupa'da tur operatörlerine verilen birim tur fiyatları düşük olmakta, bu nedenle personele verilen ücretler de düşmekte hatta, bazı durumlarda kaliteden bile ödün verilebilmektedir. Bunun nedenleri araştırılacak olursa karşımıza ortalama kalış süresi ile ilişkili bir sorun ortaya çıkar. Bu bölgede bulunan konaklama işletmelerinde ortalama kalış süresi çok düşüktür. Önce Turizm Bakanlığı'nın yayınladığı istatistiklere bakarak ortalama kalış süresinin düşük olduğu savının rakamlarla desteklenmesi gerekir. Daha sonra ise sorunların detayları incelenerek, bazı çözüm önerilerinde bulunmak mümkün olabilir. Aşağıda Tablo 1. deki verilere göre Türkiye genelinde ortalama kalış süresinin 4 gece olduğu, tesis bazında ise yabancılar için tatil köylerinde 8 gece olduğu görülmektedir. Bu rakamlar oldukça düşüktür. Ortalama kalış süresinin düşük olmasına karşın turist başına düşen harcamanın gittikçe yükseldiği görülmektedir (TÜRSAB/145, 1996:23). TABLO: 1 Türkiye Genelinde Konaklamaya ilişkin Veriler Tesiste ortalama kalış süresi (yabancılar için) 4 gece Tesiste ortalama kalış süresi (yerliler için) 2 gece Ortalama yatak doluluk oranlan %54.4 Doluluk oranının en yüksek olduğu ay(Yabancı yüzdesi) %53.1 Doluluk oranının en yüksek olduğu ay(Yerli yüzdesi) %17.5 Doluluk oranının en yüksek olduğu ay(Toplam) %70.5 Doluluk oranının en yüksek olduğu ay Ağustos Ortalama kalış süresinin yabancılar için en yüksek olduğu tesis türü 8.3 gece (Tatil Köyleri) Ortalama kalış süresinin yerliler için en yüksek olduğu tesis türü 5 gece (Tatil Köyleri) Yabancı doluluk oranının en yüksek olduğu tesis türü %56.9 (Golf tesisleri) Yerli doluluk oranının en yüksek olduğu tesis türü %46.1 (Termal oteller) Kaynak: Turizm Bakanlığı Konaklama İstatistikleri Bülteni, 1997:4. Günümüzde turizmde cazibe unsurlarının arttırılarak, ortalama kalış süresinin uzatılması yönündeki çabalar yoğun bir şekilde sürmektedir. Bu konuda yapılan araştırmalar 2000'li yıllarda turizmin ulaşacağı boyutlar kapsamında, karanlıkta gören gözlüklerle gece kayak yapılabileceğini, videoda izlenen yörenin doğal havasının koklanabileceğini, New-York Tokyo arasındaki uçuş mesafesinin 2 saate düşeceğini, trenlerle deniz altı turlarının yapılacağını, deniz üstü havaalanlarının yanısıra deniz altı otellerinin bulunacağını öngörmektedir (Altınay, 1996:26). 130 Aşağıda Denizli iline ait tablo incelendiğinde Türkiye genelinde olduğu gibi Denizli'de de ortalama kalış süresinin çok düşük olduğu görülmektedir. En yüksek ortalama kalış süresi termal otelde konaklayan yerli müşterilere ilişkin olan 2 gündür. Bu rakam Karahayıtta bulunan otellerde termal ağırlıklı bir konaklama eğilimi bulunduğunu, ancak ortalama kalış süresinin termal istemine rağman az olduğu görülmektedir. Bu da göstermektedir ki doğal çekiciliğe sahip Pamukkale etkeni, konaklama süresinin uzun olmasında yeterince etkili değildir. Pamukkale'ye gelen turistler daha çok bir tur kapsamında kısa süreli gelmekte ve tur kapsamında olunca konaklama fiyatları düşük olmaktadır. Kısacası Pamukkale turizminde sonuçta personel ücretlerini, personel devridaimini olumsuz yönde etkileyen bir sistem bulunmaktadır. Bu etkileşim konaklama işletmelerinin verdikleri hizmetin kalitesi üzerinde de etkili olabilmektedir. İşletmeler doğal olarak verdikleri tur taban fiyatları ile orantılı olarak maliyeti düşürme çabasında olmaktadırlar. İşletmeler için en önemli konulardan birisi de personel kalitesidir. Turizm sektöründeki kalifiye personel sorunu sektörün verimliliğini düşüren bir etkendir (Olalı ve Timur, 1988: 147). Ancak personelin tek başına verimliliği etkilediğini düşünmek yanlış olur, personel kalitesini diğer etkenlerle birlikte düşünmekte yarar vardır. Turizm işletmelerinde emek yoğun üretimde personel kalitesi önemlidir. Kendisiyle barışık, işini seven, maddi ve manevi anlamda doyuma ulaşmış bir personelin müşterilerle ve birbirleriyle iletişimi daima iyidir. Personel kalitesi diğer etkenleri de iyileştirebilir. Personelin fiziksel becerisi her zaman yeterli olmaz, eğitimli olması çok büyük yararlar getirir. Eğitim, yalnızca tabak taşımayı ya da check-in olarak adlandırılan resepsiyonda müşterileri kaydetmeyi öğretmez, bunların yanısıra insan ilişkilerini ve insan ilişkilerinin turizmdeki önemini öğretir. Turizm hizmetlerinde kısmen makine kullanımı olsa da makineyi kullananların ve hizmete talepte bulunanların insan olduğu unutulmamalıdır. Kahve makinesini kullanmak zor değildir, kahveyi müşteriye güleryüzle götürmek önemlidir. Müşteri kaba bir davranışla karşılaştığında "Ali ya da Fatma bana kaba davrandı" demez, "X Otelinde bana kaba davrandılar" der. Yukarıda değindiğimiz sorunların halledilebilmesi için birbiriyle çok bağlantılı olduğunu düşündüğümüz sorunlara bazı çareler aranmalıdır. Bu çalışmanın amacı işletmelerin yanlışlarını ortaya koymak değildir. Tam tersine makro düzeyde ele alınması gereken ülke genelindeki sorunlara mikro düzeyde yani işletmeler bazında çözüm üretmektir. TABLO: 2 Denizli İli Konaklama İstatistikleri TESİS CİNS KONAKLAYAN KİŞİ VE SINIFI Yabancı Yerli Toplam Otel GECELEME Yabancı ORTALAMA KALIŞ SÜRESİ DOLULUK ORANI Toplam Yabancı Yerli Toplam Yabancı Yerli Toplam 13258 99551 1.01 1.01 1.01 71,68 Yerli ••»••yıldız ****yıldız 85473 13176 •*• yıldız 208363 ** yıldız 16359 * yıldız 98649 86293 56292 264655 229576 68441 298017 1.01 1.22 1.13 50.83 15.15 65.98 58668 75027 16411 78347 94758 1.00 1.34 1.26 7.36 35.12 42.48 -12141 12141 15259 15259 0.00 1.26 1.26 0.00 29.05 29.05 26991 85218 161880 1.70 2.33 1.90 54.12 34.28 88.40 669464 1.17 1.42 1.25 41.85 23.10 64.95 2219 2368 1.71 1.26 1.28 1.46 1.00 1.00 1.00 51.38 3.76 55.14 1.15 1.22 41.73 20.52 62.25 11.01 82.69 Özel Belgeli Yüzer Otel Termal Otel 58227 Apart Otel 0 Toplam 368422 167268 535690 87 1756 99105 0 0 431385 62775 0 238080 Motel Pansiyon Tatil Köyü 1843 149 66857 4905 71762 67105 4905 72010 435366 173929 609295 498639 245204 743842 21.72 23.18 Oberj Kamp Kaplıca Eğt Uyg Tes. GolfTes. Diğer Genel Toplam Kaynak: Turizm Bakanlığı Konaklama İstatistikleri Bülteni, 1997:66. 131 1.41 5. ÇÖZÜMLER Ortalama kalış süresinin arttırılabilmesi sorunu, Pamukkale-Karahayıt'ta bulunan işletmelerin tek başına çözebilecekleri bir sorun değildir. Yörenin çekiciliğinin arttırılması gerekir. Doğal güzelliğin yanısıra yapay güzellikler ve cazibe merkezleri oluşturulması gerekir. Örnek olarak belli bir süreç ele alınarak bu süreç içerisinde turistlerin en az bir hafta kalabilecekleri bir etkinlik düzenlemekte yarar vardır. Bu etkinlikte yer alabilecek bazı araçların da bulunması gerekir. Işık, ses düzeni, raylı sistem vb.bir takım araçlar yardımcı olabilir. Bu tür etkinliklere yurt dışında çok sık rastlanmaktadır. Örneğin İngiltere'de bulunan Blackpool kentinde üç ay süreli "illumination" (Işıklandırma) adı verilen bir etkinlik bulunmaktadır. Bu kentin doğal olarak fazla bir çekiciliği yoktur. Yalnızca deniz kıyısında bulunan ve oldukça soğuk iklime sahip bir kent. Eylül, ekim, kasım aylarını kapsayan üç aylık illumination sürecinde deniz kıyısı yaklaşık beş kilometrelik bölümde çizgi film kahramanlarından oluşan dev panolarla kaplanmaktadır. Bu panolar gece olduğunda ışıklandırılmakta ve yine kıyı boyunca devam eden tramvaylar gündüz normal seferlerini yaparak, geceleri ise ışıklarla uzay aracı, gemi vb. şeklinde özel gezinti tramvaylarına dönüştürülmüştür. Şehirde bir de Eyfel kulesi benzeri bir kule bulunmaktadır. Bütün bunlar birer cazibe merkezi olarak şehrin dolayısıyla da şehirdeki otellerin para kazanması anlamına gelmektedir. Gezinti sonrasında otellerin pub'ları ya da bağımsız pub'lar yorulan müşterilerle dolup taşmaktadir. Bu üç aylık süre boyunca otellerde yer bulmak mümkün olmamakta, bunun da ötesinde ortalama kalış süresi oldukça uzun olmaktadır (Blackpool, illumination, 1990). Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkündür. Pamukkale-Karahayıtta neler yapılabilir? Termal özellikleri bulunan otellerin yakın çevresinde bir hayvanat bahçesi kurulabilir. Dertlerine şifa arayan kişilerin ruh sağlığına yardımcı olabilecek doğal bir park şeklinde hatta hayvanların serbestçe dolaştıkları bir alan kurulabilir. Bu parkın bir bölümü çocukların ilgisini çekebilecek şekilde düzenlenir. Çünkü çocuklar tatil yeri seçiminde aileleri üzerinde etkili bir konumdadırlar veya geleceğin müşterileridirler. Ya da yukarıdaki örnekte olduğu gibi yerel yönetim, otelciler birliği vb. kurumların ortaklaşa çabaları ile Denizli- Karahayıt arasında raylı sistem kurulup hayvanat bahçesinde özel gezinti trenleri ile gezmek olabilir. Mayıs, Haziran, Temmuz aylarını "Pamukkale Işıltıları" adı altında duyurup, geceleri "Pamukkale Gecelerinde" yorularak, gündüzleri termal sularda dinlenebilirsiniz teması işlenebilir. Geceleri dizi konserler düzenlenebilir. Ama konser denilince yalnızca pop müziği olarak algılanmamalı, Türk Sanat Müziği ya da Türk Halk Müziği Konserleri şeklinde de düşünülmelidir. İsteyenler ise otellerin "Türk Gecesi" olarak adlandırdıkları gecede eğlenebilirler. Tatilde eğlenmek ya da dinlenmek yalnızca çok yüksek sesle müzik yayını ya da yalnızca Arap müziği dinletmek anlamına da gelmemelidir. Türkiye'ye özgü motiflerin içinde sakin bir şekilde Türk Sanat Müziği ya da Türk Halk Müziği de sunulmalıdır. Bunların yanısıra termal işletmeler verdikleri hizmetlerde yalnızca bir tedavi merkezi ya da hastane özelliklerinde olmamalı tedavi ile eğlenceyi birleştirebilmelidirler. Örneğin, Karahayıt'ta bulunan otellerin tedavi ye yönelik birimleri genellikle otelin alt katlarında bulunmakta, insanlar üzerinde bir hastane etkisi bırakmaktadır. Halbuki teras ya da bahçede kişilerin ağaçları ya da gökyüzünü görebilecekleri bir alanda olsa daha etkili olabilir. Yöreyi çekici hale getirmeye ilişkin bir başka örnek ise Amerika Birleşik Devletleri'nde düzenlenen turlara ilişkindir. "Amerika'lılar yoğun antisigara kampanyaları nedeniyle tütünü sigara olarak satmakta zorlanınca, tarladaki tütünün görsel güzelliğini satmaya başladılar. TUrkiye'li turizmcilere de bazı ipuçları veren bu gelişme, insana Harran'da ve Çukurova'da pamuk turları neden oln< <;ın dedirtiyor" (TÜRSAB/176, 1998: 56). Bu düşünce yöresel olarak değiştirilerek Pamukkale için neler yapılabilir sorusunu akla getirmektedir. Doğal olarak "dokumacılık" unsurundan yararlanarak otellerdeki kalış süresini uzatabilecek çekim unsurları oluşturulabilir. j / ' } f •/' j ..; Pamukkale'de kalış süresini uzatmada etkili olabilecek bir başka unsur sportif karşılaşmaların yapılabileceği bir alan yaratılabilir. Tüm konaklama işletmelerine yararlı olabilecek ortak bir spor kompleksi ya da yalnızca bir spor dalı ile ilgili bir alan oluşturarak konaklama işletmelerindeki kalış süresini uzatmak mümkündür. "Sporun her dalı turizm için birer ürün olabilir" (TÜRSAB/177, 1998:26). Çözümleri bir sloganla bitirmek mümkündür; "küresel düşün, yöresel davran" (Oğuz, 1997:28). 6. SONUÇ f Yukarıda ortaya konulan sorunların çözümlenebilmesi için Pamukkale-Karahayıtta bulunan konaklama işletmeleri ve bu işletmelerin bağlı bulunduğu birlik, yerel yönetimler vb. katılımlarla yöredeki ortalama kalış süresini uzatabilecek etkinlikte kollektif bir çalışma gerektirmektedir. Bu türlü bir çalışma, sonuçta talep artışı yaratarak ortalama kalış süresini uzatabilir, konaklama işletmelerinin pazarlıkta tur operatörleri karşısında daha etkili hale gelerek tur birim fiyatlarını da yükseltebilir. İşletmelerin gelir artışı, daha yüksek ücretli personel çalıştırmaları, daha kaliteli hizmet vermeleri sonuçlarını da doğurur. Bir zincirin halkaları olarak nitelendirebileceğimiz, yöresel cazibe unsurlarının arttırılması, ortalama kalış süresinin uzatılması, personel devridaiminin azaltılması, işletmelerin gelirlerinin artması, kaliteye gereken önemin verilmesi, tüketici memnuniyeti gibi bir dizi beklentiler konaklama işletmelerinin dikkat etmek zorunda oldukları konulardır. Genel olarak konaklama işletmeleri, müşterileri kısa süreli de konaklasa genel işletmecilik kurallarından ödün V 132 / vermemelidirler. Tam tersine kalite standardını düşürmeden ortalama kalış süresinin uzatılabileceği çekim unsurlarını oluşturma çabası içinde olmalıdırlar. KAYNAKÇA OĞUZ, Ş., 1997, Tera Çağr ve Turizm, Ağustos/l 63, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Turizm Dergisi. OLALI H., TİMUR A. 1988, Turizm Ekonomisi, 464 s. Ofis Ticaret Matbaacılık Şti. İzmir. TURİZM BAKANLIĞI, 1997, Konaklama İstatistikleri Bülteni, 104 s. TC. Turizm Bakanlığı Yatırımlar Genel Müdürlüğü \raştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı, Yayın No: 1998/3, Ankara. TÜRSAB 1996, En Büyük Artış Almanya'dan, İspanya'dan Düşüş Sürüyor, Şubat/145, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Turizm Dergisi. ALTINAYM. 1996, 2000'li Yıllarda Turizmin Ulaşacağı Boyutlar. Şubat/145, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Turizm Dergisi TÜRSAB 1998, Turizm Dünya Ekonomisinin Lokomotifliğini Yapıyor. Ağustos/175, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Turizm Dergisi. TÜRSAB TÜRSAB 1998, Tütün TurlarıABD'de tuttu, Eylül/176, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Turizm Dergisi. ' 1998, Sporun Her Dalı Turizm İçin Birer Ürün Olabilir, Ekim/177, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Turizm Dergisi 1990, Blackpool Illumination Video Kaseti. 133 TURİZMİN DENİZLİ'YE ETKİSİ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Türkan KARADUMAN Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Araştırma Tetkik Ve İstatistik Teknikler Dairesi Başkanlığı Ankara , 1999 ÖZET Turistlerin Denizli'de kısa süreli kalmalarının en önemli nedeni, Denizli'de turizm olanaklarının çeşitlendirilememiş olmasıdır. Bunun yanı sıra, il'de Pamukkale dışındaki tarihi ve doğal değerlerin tanıtımının yetersiz kalması ve bu alanlardaki alt yapı eksikliği de önemli nedenlerdir. Denizli'de, Tabiatı Koruma Alanları, doğal ve arkeolojik sitler ve kaplıcalarıyla birlikte, kültür turizmi, sağlık turizmi, sosyal turizm, iş ve kongre turizmi, kamp-karavan turizmi, buharlı lokomotif turizmi, günübirlik turizm türlerinin gelişimine olanak sağlayacak bir yöredir. Bu turizm türlerinin gelişimini sağlayacak kaynakların yaratılmasıyla turistlerin il'de konaklama sürelerinin uzaması sağlanabilecektir. 11868 km2 lik yüzölçümü ile Türkiye'nin yaklaşık % 1.54'ünü kaplayan Denizli ili, 1997 Türkiye Nüfus Tespit Çalışmasına göre 816250 kişilik nüfusuyla ülke toplam nüfusunun binde 12.98'ini barındırmaktadır. Aynı yıl için nüfus yoğunluğu km2 başına yaklaşık olarak 69 kişidir. İl topraklarının % 47.1'i dağlar, % 28.2'si ovalar, % 23.2'si platolar ve % 1.5'i yaylalardan oluşmaktadır. İl bugünkü idari bölünüşe göre 19 ilçeden oluşmaktadır. ABSTRACT The reason why tourist prefer to stay for a short period of time in Denizli is that a wide range of possibilities are not offered. Also insufficient introduction of historical and natural points of interest other than Pamukkale and insuffıcient infrastructure in than parts are signifıcant reasons. Denizli is a potential tourism area with Natural Reserves, natural and archaeological points of interest and hot springs for cultural tourism, health tourism, social tourism, business and congress tourism, camping and caravan tourism, steam train tourism and excursions. Improving these aspects will offer tourists possibilities for a longer stay. Denizli accommodates 816,250 people,-some 12,98 % of total Turkish population according to 1997 census of population in an area of 11,868 km2 , about 1.54 % of Turkey. For the same year, population density is 69 people per km2. 47.1 % of Denizli area consists of mountains 28% plains, 23.2% plateaus and 1.5 % high plateaus. Denizli province consists of 19 districts. GİRİŞ Denizli'de geniş alanlar kaplayan mesire yerlerinin çoğu ormanlık kesimlerde ve göl kıyılarında yoğunlaşmıştır. Bunların başlıcaları merkezde, İncilipınar, balık bulunan gölü ve serin havası ile ünlü olan Gökpınar, soğuk suları ile ünlü Cankurtaran, kır kahveleri ve kuyu kebabı yapan lokantalarıyla Hisar değirmenleri, doğal güzellikleri ve bol su kaynakları ile önemli dinlenme yeri olan Kadılar, soğuk suları çam ağaçları ile ünlü Değirmenönü , gece piknik olanağının olduğu Çamlık, kar suları ile beslenen ve içilebilir akarsuyuyla Karcıderesi, Acıpayam'da Evkara çamlığı, çam ormanları, meyve ağaçları, soğuk suları, temiz havası, yeşil manzarası ile önemli bir dinlenme yeri olan Alacahöyük ve Alacain Buldan da Kestane deresi, Turfanyüzü, Kamp kurmaya oldukça elverişli Süleymanlı Beyağaç'da Kartal gölü, su sporları potansiyelinin yüksek olduğu 135 i Eşen göleti Bozkurt'da Çambaşı, Çardak'da göl çevresi avlanmaya ve kamp kurmaya elverişli Beylerli, Çivril'de Kiraz Festivalinin yapıldığı Gümüşsü bulunmaktadır. Ayrıca Gümüşsü Kasabası'nın 10 km uzağında bulunan Düzbel Köyün'de 2. Haçlı seferi'nin savaş alanı olan Miryakefalon adındaki tarihi alanı vardır. Gümüşsu'da yaklaşık 30m. yükseklikte şut yapan bir şelale bulunmaktadır. Işıklı Gürpınar, iğdir çamlığı da önemli yerlerindendir. Güney'de çok eski yıllarda yapılmış yeraltı tünellerinin bulunduğu Güneysuyu, Bol soğuk suları ve Honaz'ın geleneksel Kiraz Bayramının yapıldığı Pınarbaşı, Kefe yaylası Tavas'da Turistik ve günübirlik amaçlı Çakıroluk bulunmaktadır. Bu doğal değerler denizli için önemli turistik değerlerdir. Denizli'de tesis türlerine göre konaklayan kişi sayısı tablo l'de Denizli ve ilçelerinde tesis türlerine göre belediye belgeli konaklama tesisi oda ve yatak sayıları tablo 2'de gösterilmiştir. 1997 yılı turizm istatistik verilerine göre Türkiye'ye 9712510 turist gelmiş bunların 9443198'i ülkenin çeşitli bölgelerinde konaklama yapmıştır. Aynı yıl Denizli için bu değer ise 241797'dir. Buradan ülkeye gelen turistlerin % 2.56'sının Denizli'de konakladığı anlaşılmaktadır. (Tablo 3,4,5) / j SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 1-Tarihi ve Doğal Mirasın Değerlendirilmesi Denizli ili'nde mevcut tarihi ve kültürel miras çeşitli nedenlerle yeterince değerlendirilememiştir. Bu kaynakların yok olmasını önlemek ve turizme kazandırmak açısından plan projeler üretip ivedilikle uygulanması gerekmektedir. Bu değerleri korumak, onlara fonksiyonlar kazandırılıp yaşanılır hale getirilmesini sağlamakla mümkündür. Denizli'de bulunan arkeolojik değerler yeterince ortaya çıkarılamamıştır. Bu değerlerin tespit ve değerlendirilmesi gerekmektedir. İl'de turizmin çeşitlendirilebilmesi için, arkeolojik alanlarda kazı ve restorasyon çalışmalarının yapımına, tarihi eserlerin tespit, tescil ve restorasyon çalışmaları ile işlev kazandırılarak kullanılabilir hale getirilebilmesine, doğal sit ve koruma alanlarında gerekli tesislerin kurulmasına önem verilmelidir. Turistik alanlar arasında ulaşım kolay ve hızlı hale getirilmeli, altyapı yetersizlikleri çözümlenmelidir. Hierapolis (Pamukkale) ören yeri dışında tescilli, ancak henüz kazı ve kurtarma çalışmaları yapılmayan birçok tarihi ve arkeolojik sit alanı korumasız ve kaderine terk edilmiş durumdadır. Bunların talebe konu olabilecek çekicilikleri bugün için mevcut değildir. İl' deki konaklama sürecinin uzatılabilmesi için bu tür gezip görülebilecek yerleri artırmak ve il içi tur olanakları yaratmak gerekmektedir. UNESCO'nun "Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi" uyarınca oluşturulan Dünya Miras Listesi'nde Türkiye'de 8 yer bulunmaktadır. Onlardan birisi olan Pamukkale termal su alanları, beyaz traverten alanları ve arkeolojik değerleri ile önem taşımaktadır. Bu özelliğinden dolayı Denizli'ye önemli bir turizm talebi olmaktadır. Ancak Pamukkale dışında talep yaratacak değerler oluşturulamamıştır, il'de turistik talebi etkileyen ana unsurlardan birisi çeşitli uygarlıklara ait tarihi değerler çok sayıda olmasına rağmen yörede yapılan bilimsel araştırmaların yetersiz kalması ve bilinen değerlerin tanıtımının yapılamamış olmasıdır. Ülke ölçeğinde önem taşıyan kaplıcalar, Honaz Dağı Milli Parkı, Kartal Gölü gibi doğal kaynaklar olmasına rağmen bunların da yeterli talep yarattığı söylenemez. Pamukkale dışındaki termal kaynaklar yılın belirli dönemlerinde kullanılabilmekte bunun dışında atıl vaziyette kalmaktadır. Tüm kaplıca ve termal tesislerin yılın her mevsiminde kullanılabilecek şekilde donanımları gerçekleştirildiğinde talebin artacağı kuşkusuzdur. t '; t ı ' i Honaz Dağı 1995 yılında Milli Park olarak tescil edilmiştir. Ancak henüz uygulama yapılmamıştır. Burada yapılacak düzenlemelerle kış sporları, havacılık sporları ( praflying- yelken kanat vb.) treking, dağcılık gibi turizm dallarının yaygınlaştırılması, gerekli altyapı ve tesislerin kurulması ile Denizli'de her mevsim konaklayan yerli yabancı turist görmek mümkün olacaktır. Denizli'de mevcut göller, dağlar, avcılık olanakları turizm açısından kaynak oluşturmakta ise de yine bu kaynakların doğru ve yeterli kullanıldığı söylenemez. Denizli'de çevresel sorunlar bugün için gündemin ilk sırasında ele alınmalıdır. Pamukkale'de travertenler kirlenmesi, bozulmaya başlaması UNESCO'nun da yardımı ile önlenmeye çalışılmaktadır. Bu nedenle hazırlanan "Pamukkale Koruma Amaçlı Uygulama Planı" uygulanmaya çalışılmakta ise de henüz yeni yapıların arkeolojik ve doğal sit alanı dışına çıkarılması 136 ı gerçekleştirilememiştir. Ayrıca hava kirliliği, göl ve akarsu kirliliği günlük yaşamı ve turizm sektörünü direkt etkileyen olumsuzluklardandır. Denizli'ye gelen yabancı turistler il'de çok kısa kalmaktadır. Turizm işletme belgeli tesislerde 1988'de 1.56, 1990da 1.41, 1995'de 1.21 olan ortalama geceleme süresi 1997'de 1.15'e düşmüştür. (Tablo7) Pamukkalenin yanısıra talep yaratacak çeşitli uygarlıklara ait tarihi değerler korumasız durumdadır bunların çekiciliklerinin artırılması talebin buralara doğru çekilmeye çalışılması gerekir. Ayrıca Denizli'de yer alan tüm kaplıcaların , termal tesislerin yılın her mevsiminde kullanılır duruma getirebilmek için yeterli tanıtım yapılmalıdır. Mevcut olan kaynaklarımızı iyi değerlendirdiğimiz zaman Denizli iline yerli-yabancı turistler sadece pamukkale için değil diğer tanıtımı yapılan yerleride görmek isteyeceklerdir. Bu da gelen turistlerin geceleme sayısını artıracaktır. Denizli'de Turizm İşletme Belgeli Tesislerde 1997 yılında en çok geceleyen ülke Almanya'dır Ortalama geceleme 1.15'dir. en az geceleyen ülke ise İran'dır. (Tablo 6) 2-Denizli'de Turizmi Etkileyen Çevre Sorunları Denizli ili coğrafi yapısı, yerüstü ve yeraltı suları yönünden büyük bir potansiyele sahiptir. Nüfus ve ekonomik büyümenin çok yüksek tempoda seyretmesi bu büyümeye paralel olarak altyapı hizmetlerinin oluşmaması, su kaynaklarının kirlenmesine neden oluşturmuştur. Özellikle gerek tekstil sanayii, gerekse de boyama atölyeleri ve deri sanayii işletmelerinin alt yapıdan yoksun olmaları, bilhassa küçük veya büyük debili akarsuların kirlenmesine başlıca neden oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra özellikle yerleşim ünitelerinin atıklarını toplayan kanalizasyon şebekelerinin bitim noktalarında arıtma sistemlerinin bulunmaması, bu atıkların direk akarsulara verilmesi, akarsuların başlıca kirlenme nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Söz konusu kirletici kaynakların zararlarının en alt seviyeye düşürülmesi için çevresine zararlı atıklarını veren tüm tesislerde modern kriterlere uygun arıtma tesisleri mutlaka yapılmalıdır. Denizli'de diğer çevresel problemler özellikle hava kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği, su kirliliği, çöplerin düzenli bertarafımn yapılmaması ve modern usullerde imha edilmemesinin oluşturduğu çevre kirliliği olarak saptanmıştır. Denizli ili'ne ait yapılan araştırma ve gözlemlere dayanılarak hazırlanan planlamaların temel unsurlarından olan gelişme alanları, turizm açısından potansiyel bölgeler olup, sektörel gelişmeyi sağlamak için bu alanlarda turizme ve teknik altyapıya ilişkin projelerin oluşturulup uygulanması gerekmektedir. 3-Kültürel ve Doğal Varlıkları Koruma Amaçlı Planlar Pamukkale Koruma Amaçlı İmar Planı Dünyanın olağandışı evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal varlıklarını içeren Dünya Miras Listesi'nde Pamukkale'de yer almaktadır. Denizli ili için en önemli turizm talebidir. Pamukkale'nin koruma ve kullanım sorunlarının, planlama ve uygulama bütünlüğü içinde ele alınıp çözülebilmesi amacıyla Kültür Bakanlığı ve Denizli Valiliğinin koordinatörlüğünde, "Pamukkale Koruma Amaçlı İmar Planı" 1991 yılında hazırlanmış ve onaylanarak uygulamaya geçilmiştir. Bu planın temel hedefleri şu şekilde özetlenebilir. - Sit alanı içindeki mevcut yapıların belli bir süreç içindeki arkeolojik alan dışına taşınması, - Antik yapıların onarılması, - Alan içinde bilimsel kazı çalışmalarının ve araştırmaların belli bir programa göre yapılması, - Termal suyun düzenli kullanımının sağlanmasıyla, traverten alanlarının çoğaltılması, - Mevcut travertenlerin bozulmasının önlenmesi, - Travertenleri gezmek ve su motifini kullanmak için özel alanlar oluşturulması, - Alan dışı ve alan içi yeni ulaşım ve gezi güzergahlarının belirlenmesi, 137 - Ören yerinin kuzeyinde ve güneyinde birer ziyaretçi karşılama merkezi oluşturulması ve gerekli hizmetlerin bu alanlarda verilmesi. /; Proje 1992 yılında uygulanmaya başlanmıştır. Bu kapsamda yapılan çalışmalar ise şunlardır. - Pamukkale Örenyeri 1/1500 ölçekli harita yapımı - Kuzey ve Güney girişleri ziyaretçi karşılama merkezleri yapımı ve çevre düzenlemesi projesi ve uygulaması - Pamukkale beyazlatma kanalları projesi ve uygulaması - Akülü araç yolu projesi - Kuzey ve Güney giriş kontrol noktaları projesi - Güney yolunun açılması - Güney yolu 2. köprü yapımı - Batı yolu açımı - Ziyaretçi karşılama merkezleri için elektrik ve su getirilmesi - Alan içi ulaşımı sağlamak amacıyla akülü araçlar alınması - Eski yolun travertenleştirilmesi - Anıtsal ve kültürel yapıların fotogrametrik belgelenmesi - Hamam-bazilika fotogrametrik rölöve projesi ile statik projesi - Hamam bazilika kazısı - Güney Roma kapısı kazısı - Güney Nekropol kazısı - Antik Tripolis yolu kazısı - Güney Bizans kapısı restorasyonu ve yol onarımı - Güney kapıda imalat alanında çıkan mezar anıtın çevre düzenlemesi kapsamında taşınarak restora edilmesi - Müşavirlik hizmetleri Hacettepe Üniversitesi Uluslararası Karst Su Kaynakları Araştırma Merkezi tarafından yürütülen travertenlerin korunması ve geliştirilmesi için proje ve kanal yapımı - Arkeolojik alanın boşaltılması ve termal kaynakların kirlenmesini önlemek amacıyla arkeolojik ve doğal sit içinde bulunan motel ve benzeri tesislerin Kültür Bakanlığı'nca sağlanan ödenekle Valilik ve il Kültür Müdürlüğü tarafından kamulaştırılması ve kaldırılması çalışmaları , j '/ , j ->J 4-Kartal Gölü-Karaçam Ormanı Tabiatı Koruma Alanı Gelişim Planı l Kartal Gölü- Karaçam Ormanı Tabiatı Koruma Alanı Gelişim Planı'na göre, göl ve çevresinin dağ turizmine açılması söz konusu değildir. Bu alanda sadece giriş kontrol ünitesi, tanıtma merkezi ve bekçi binası yapılacaktır. i ..; 5-Honaz Dağı Milli Parkı Master Planı Honaz Dağı Milli Parkı Gelişim Planı'na göre Milli Park yönetimi Müdürlük biçiminde düzenlenecek ve merkezi Honaz ilçesi olacaktır. Milli Park içerisinde koruma-kullanma dengesi de gözetilerek günübirlik kullanım alanları, kamp alanları düzenlenecek, Havuzpınarı (Pınarbaşı) termal merkez haline getirilecek ve Höyük Tepe'de tanıtma merkezi tesis edilecektir. j Kılıçtepe'nin güney-batısındaki yamaç uygun topografyası nedeni ile gerekli kar etüdleri ve yapıldıktan sonra uygun ölçekte bir kayak merkezi olarak düzenlenecektir. Böylece Ege Bölgesi'nin tek kış sporları merkezi Honaz Dağı olacaktır. Eğimi % 11-25 arasında ve uzunluğu 700 m. olan pistin baş ve son noktaları arasındaki kot farkı 150 m. dir. Bu veriler kayak sporu için oldukça uygundur. 6-Ayrıntılı Çalışmaya Yönelik öneriler • Turistik tesis yapımı için özel sektörün teşvik edilmesi ve kredi sağlanması, • Konaklama tesisleri ve lokanta, kafe gibi yardımcı turistik tesislerin turistik belgeli olarak kurulmasının teşvik edilmesi, l 138 • Turizm eğitim ve danışma merkezi gibi destek tesislerin oluşturulması, • Yöresel el sanatlarının canlandırılması, yaygınlaştırılması için kurslar açılması, teşvik edilmesi • Il'in doğal ve tarihi değerlerini, el sanatlarını, yemeklerini tanıtıcı film, video kaset, broşür vb. dokümanlar hazırlattırılması • Doğal ve kültürel değerlerin tanıtımını yapmak amacıyla düzenlenen festivallerin yaygınlaştırılması, • Tescil edilmemiş tüm eski eserlerin tespit ve tescilinin yapılması, kaçak kazılara engel olunması, • Bu eserlerin öncelik sırasına göre onarım ve restorasyonlarının yapılması, bu amaçla ilgili kurumlardan kredi olanaklarının sağlanması, • Mola noktalarında ve istasyonlarda seyahat esnasında turistlerin gereksinimlerini sağlayacak tesislerin oluşturulması, • Göl ve nehir kıyılarında çevre koruma önlemlerinin alınması, çevrelerinde oluşacak tesislerin arıtma önlemlerini almasının sağlanması, sulara atık boşaltılmasına engel olunması, • Turistik bölgelere giden yollar üzerinde yol gösterici, tarihi ve arkeolojik yapıtlara ise açıklayıcı levhalar konulması, • Treking sporu için uygun olan güzarğahların ve mola noktalarının saptanması, • II çapında av turizmine uygun bölgelerin haritalanması, gerekli yerlere avcı kulübeleri tesisi, dış bağlantılı av turları düzenlenmesi, • II düzeyinde öncelikle su kenarında turizmin gelişeceği alanlarda yol, kanalizasyon ve diğer alt yapı çalışmalarına hız verilmesi, • İl'deki mağaraların kapsamlı bir envanterinin çıkarılması tarihi, turistik, sportif ve sağlık yönlerinin değerlendirilmesi, • Yeni örgütlü günübirlik alanlar için plan kapsamında araştırmalar yapılarak akarsu, göl kenarları ve uygun ormanlık alanlarda günübirlik tesisler oluşturulması, bu alanlara otobüs seferlerinin düzenlenmesi, • Gençlik kampları kurulması için idarece gerekli araştırma ve etüdlerin yapılması, özellikle yaylalarda, göl ve nehir kenarlarında bu tür tesislerin kurulması, • Nehirlerin kanoculuk sporu açısından incelenip uygun alanlarda kanoculuk turları organize edilmesi, • Göl ve akarsu kenarlarında kamping alanlarının düzenlenmesi, • Kaplıca ve termal tesislerin yılın her mevsiminde kullanılabilecek şekilde donanımlarının sağlanması, • Doğal özellikleri nedeni ile koruma altına alınmış alanlarda peyzajın korunması, yapılacak tesislerin doğal yapıya uygun olması ve ulaşım sistemi oluşturulurken öncelikle doğayı korumaya özen gösterilmesi, • Tavas'ta Çakıroluk Mevkiinde günübirlik tesisler yapılması Sonuç olarak Denizli'ye olan turizm talebinde artış sağlanması, kaynakların doğru kullanımı ve tanıtımında tüm olanakların araştırılıp gerçekleştirilmesi ile mümkün olacaktır. KAYNAK 1- Denizli İli Turizm Envanteri ve Turizmi Geliştirme Planı, 1996 Denizli Valiliği, 2- Belediye Belgeli Konaklama İstatistikleri Bülteni, 1996-1997 Turizm Bakanlığı, 3-Konaklama İstatistikleri Bülteni, 1996-1997 Turizm Bakanlığı, 4- Belediye Belgeli Tesisler Envanteri, 1997 Turizm Bakanlığı 5- Otel ve Lokanta İstatistikleri, 1995-1996 DİE, 6- Türkiye İstatistik Yıllığı, 1998 DİE 7- Belediye Belgeli Tesisler Envanteri, 1997 Turizm Bakanlığı 139 Tablo:1 DENİZLİ'DE KONAKLAYAN KİŞİ, • GECELEME, ORTALAMA KALIŞ SURESİ VE DOLULUK ORANLARININ TESİS CİNS VE SINIFLARA GÖRE DAĞILIMI TESİS CİNS VE SINIFI OTEL 4O OTEL 3 f ) OTEL 2(*) OTEL1H TERMAL OTEL OTEL TOPLAM PANSİYON TATİL KÖYÜ GENEL TOPLAM YABANCI 85473 208363 16359 58227 368422 87 66857 435366 KONAKLAYAN KIŞI YERLİ TOPLAM 13176 98649 56292 264655 58668 75027 12141 12141 85218 26991 535690 167268 1756 1843 4905 71762j 173929 609295 GECELEME YABANCI YERLİ 86293 V 13258 229576 68441 16411 78347 15259 99105 62775 431385 238080 149 2219 4905 67105 498639 245204 ORTALAMA KALIŞ SURESİ YERLİ TOPLAM YABANCI YERLİ TOPLAM 1,01 11,01 1,01 1,01 99551 1,10 15,15 1.22 1,13 298017 1,26 1,00 1,34 35,12 94758 1,26 29,05 0,00 15259 1,26 1,90 34,28 161880 1,70 2,33 1,25 23,10 669464 1,17 1,42 1,28 21,72 2368 1,71 1,26 1,00 3,76 72010 1,00 1,00 1,22 20,52 743842 1,15 1,41 TOPLAM 82,69 65,98 42,48 29,05 88,40 64,95 23,18 55,14 62,25 Konaklayan yabancı turistler en çok 3 yıldızlı tesisleri, yerli turistlerin 2 yıldızlı tesisleri tercih ettikleri görülmektedir. 1 Yıldızlı otellerde konaklama olmamış pansiyonlarda az tercih edilmiştir. Tablo: 2 İL VE İLÇE BAZINDA TESİS TÜRLERİNE GÖRE BELEDİYE BELGELİ KONAKLAMA TESİSİ VE YATAK SAYILARI (1997) TOPLAM KAPLICA OTEL PANSİYON MOTEL TATİL KOYU KAMPİNG TESİS TESİS ODA ODA YATAK ODA YATAK YATAK TESİS YATAK TESİS TESİS ODA ODA YATAK TESİS YATAK YATAK ODA TESİS ODA İLÇELER SAYISI SAYİSİ SAYISI SAYISI SAYİSİ SAYİSİ SAYISI SAYISI SAYISI SAYISI SAYİSİ SAYISI SAYISI SAYİSİ SAYISI SAYISI SAYISI SAYISI SAYIŞ SAYIŞ SAYISI 885 25 408 204 445 13 12 204 440 MERKEZ 61 1 23 23 61 1 ACIPAYAM 20 1 10 10 20 1 BEKİLLİ 10 20 1 10 20 1 BOZKURT 61 115 3 115 61 3 EULDAN 10 20 1 20 1 10 ÇAL 140 58 5 58 140 5 ÇİVRİL 15 8 1 15 1 8 GÜNEY 10 1 5 10 5 1 HONAZ 25 1 11 25 11 1 KALE 66 1012 2047 4 96 70 1108 2266 219 KARAHAYIT 48 115 467 984 3 84 1703 3539 2 354 945 1956 176 245 PAMUKKALE 31 75 36 2 75 36 2 TAVAS 3 22 43 5 1 10 33 17 SARAYKÖY 2 3473 7234 199 2 1688 211 7 464 128 3451 2935 354 1398 176 62 TOPLAM I Tablo: 3 DENİZLİ'DE KONAKLA YAN KİŞİLERİN GECELEME BAZINDA TURİSTİK/BELEDİYE BELGE TÜRLERİNE GÖRE DAĞILIMI (1997) TURİZM İŞLETME BELGELİ YABANCI TOPLAM KONAKLAYAN SAYISI 241797 GECELEME SAYISI 354747 ORTALAMA GECELEME 1.47 YERLİ TOPLAM 360885 555850 1.54 GENEL TOPLAM 602682 910597 1.52 BELEDİYE BELGELİ (Nitelikli) TOPLAM KONAKLAYAN SAYISI GECELEME SAYISI ORTALAMA GECELEME KONAKLAYAN SAYISI GECELEME SAYISI ORTALAMA GECELEME 413727 255377 669104 445111 353741 798852 1.08 1.39 1.19 655524 616262 1271786 799858 909591 1709449 1.22 1.48 1.34 Tablo: 4 TÜRKİYE'DE KONAKLA YAN KİŞİLERİN GECELEME BAZINDA TURİSTİK/BELEDİYE BELGE TÜRLERİNE GÖRE DAĞILIMI (1997) TURİZM İŞLETME BELGELİ YABANCI TOPLAM YERLİ TOPLAM GENEL TOPLAM KONAKLAYAN SAYISI 9443198 7650086 17093285 GECELEME SAYISI 36167197 14941411 51108608 ORTALAMA GECELEME 3.83 1.95 2.99 BELEDİYE BELGELİ (Nitelikli) KONAKLAYAN SAYISI 3182629 12601158 15783787 GECELEME SAYISI 10606716 18598610 29205326 TOPLAM ORTALAMA GECELEME 3.33 1.48 1.85 KONAKLAYAN SAYISI 12625827 20251244 32877071 GECELEME SAYISI 46773913 33540021 80313934 ORTALAMA GECELEME 3.70 1.66 2.44 Tablo : 5 DENİZLİ'DE KONAKLA YAN KİŞİLERİN GECELEME TURİSTİK/BELEDİYE BELGE TÜRLERİNE GÖRE DAĞILIMI (1997) (%) (Denizli/Türkiye) TURİZM İŞLETME BELGELİ KONAKLAYAN YABANCI ORANI YERLİ ORANI TOPLAM ORANI 2.56 4.71 3.53 GECELEME 0.98 3.72 1.78 BELEDİYE BELGELİ (Nitelikli) KONAKLAYAN 12.99 2.03 4.24 GECELEME 4.20 1.90 2.73 | TOPLAM KONAKLAYAN 5.19 3.04 3.86 GECELEME 1.71 2.71 2.13 Tablo 6: DENİZLİ'DE TURİZM İŞLETME VE BELEDİYE BELGELİ TESİSLERDE KONAKLAYANLARIN VE GECELEMELERİN MİLLİYETLERE GÖRE DAĞIUMI (1997) TURİZM İŞLETME BELGELİ BELEDİYE BELGELİ (Nitelikli) TOPLAM ÜLKE ADI KONAKLAYAN GECELEME ORTALAMA ORT.KAL KONAKLAYAN GECELEME ORTALAMA KONAKLA GECELEME KİŞİ SAYISI SAYISI GECELEME KİŞİ SAYIŞ SAYISI SÜRESİ KİŞİ SAYISI SAYISI GECELEME Avusturya 2180 1 1,05 2594 36380 38044 38560 40638 1,2 Almanya 173431 1 1,10 200020 226488 238826 399919 438846 1,2 10696 1,10 12205 21323 22864 32019 35069 1 BenelüxÜlk.(1) 1,1 İskandinav Ülk.(2; 3113 1,07 18582 18895 1997 2 20579 22008 1,0 Fransa 69310 1,0 58464 59491 1,02 71388 127774 130879 1 1,16 İngiltere 17009 29506 20572 12497 13600 34172 1,2 1 1,08 İspanya 1731 2220 6488 8068 8708 6337 1,3 1 İsviçre 799 828 810 1478 1638 1,0 679 1,11 1 İtalya 1,09 21912 24667 22535 23651 44447 48318 1 1,1 Yunanistan 2089 1 1,12 2247 410 542 2499 2789 1,1 A.B.D. 29001 38220 4668 5328 33669 43548 1,29 1 1,3 Avustralya 1,26 4733 5242 2384 6045 7626 1312 2 1,1 Japonya 51880 1,18 60970 1632 2 52952 62602 1072 1,2 1,14 Kanada 374 392 1,0 420 812 340 1 714 Bulgaristan 1,00 5 59 59 1 64 64 5 1,0 1 Macaristan 6 6 1786 1,02 1780 1807 1813 1,0 Polonya 516 1 1,22 767 2225 2588 2741 3355 1,5 Romanya 52 74 52 74 1,42 1,4 1,23 B.D.T. 5336 6585 1 7017 8631 1,2 1681 2046 Yugoslavya 47 51 47 51 1,09 1,1 Kuveyt 286 70 286 4,09 70 4 Lübnan 2 2 1,0 58 1 49 60 1,22 47 1,33 Mısır 5 5 52 69 64 1,0 47 1 295 Suriye A. Cum. 49 53 246 299 1,01 246 1 1,1 631 S.Arabistan 55 584 10,6 47 2 84 7,51 29 1,53 2 2 82 2 55 84 53 1,0 Iran 2,98 176 525 525 Pakistan 176 3 38378 50155 Diğer 25564 30045 20110 1,31 1,2 12814j 2 TOPLAM 435366 498639 849093 943750 1,11 445111 1 413727 1,1 1,40 1 598945 TÜRKİYE 173929 245204 353741 429306 1,4 255377 1542695 609295 743843 1,21 GENEL TOPLAM 669104 798852 1 1278399 1,2 (1) BENELUKS ÜLKELERİ: Belçika+Hollanda+Lüksemburg-Benelux Countries: Belgium+Netherland+Lüxembourg (2) İSKANDİNAV ÜLKELERİ Isveç+Norveç+Danimarka+Finlandiya-Scandinavia Countries: Norwey+Denmark+finland Tablo: 7 DENİZLfDE TURİZM İŞLETME BELGELİ KONAKLAMA TESİSLERİNDE KONAKLAYAN TURİST VE GECELEMELERİN YILLARA DAĞILIMI (1986-1997) YILLAR 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997. KONAKLAYAN GECELEME ORTALAMA KALIŞ YERLİ YABANCI YABANCI YERLİ TOPLAM YERLİ TOPLAfr YABANCI 99212 39354 59858 64162 53699 117861 1,07 90566 49319 139885 95378 1,05 159917 64539 46778 151579 163685 104801 63473 227158 1,56 43975 128338 90354 84363 58444 148798 1,07 53085 143330 90245 103310 74616 177926 1,41 71167 155023 91353 97199 83856 188552 1,09 165389 74871 240260 178130 103502 281632 1,08 204861 81881 279163 129050 333911 197282 1,04 97602 251877 161385 154275 139341 300726 1,05 144914 433107 349240 288193 216842 566082 1,21 181558 575882 394324 423950 271224 1,08 695174 498639 173929 609295 435366 245204 743843 1,15 SÜRESİ 1,36 1,31 1,36 1,33 1,41 1,37 1,38 1,58 1,43 1,50 1,49 1,41 TOPLAM 1,19 1,14 1,50 1,16 1,24 1,22 1,17 1,20 1,19 1.31 1,21 1,22 Tablo: 8 EGE BÖLGESİNDE İLLERE GÖRE TURİZM (BAKANLIĞI) BELGELİ İŞYERİ SAYISI, YATAK SAYISI,ODA SAYISI KATMADEGER (1995-1996) ILADI işyeri Sayısı 1996 1995 Yatak Sayısı 1995 1996 Oda Sayısı 1996 1995 Katma değer 1996 1995 AFYON 7 7 1504 1220 857 624 167933 1322269 AYDIN 101 146 18059 17544 8754 8915 1833986 8009539 DENÎZLÎ 20 34 3535 6547 1745 3228 246360 428007 ÎZMİR 103 91 18551 19174 9056 8536 2384976 4315795 KÜTAHYA 7 MANİSA 6 MUĞLA 234 UŞAK 4 TOPLAM 482 6H 373 27578 (1)1 570 280 27224 255 44166 44403 220 534 87220 20858 20611 123 88888 42046 4400529 7177751 13774 41914 9102360 21253361 Denizli 1995 yılına göre 1996 yılında işyeri sayısında, yatak sayısında , oda sayısında ve katmadeğerde artış görülmüştür. Ege bölgesi içerinde işyeri sayısı, yatak sayısı, oda sayısına göre 4. ilimizdir. 144 Tablo :9 EGE BÖLGESİNDE İLLERE GÖRE TURİZM (BAKANLIĞI) BELGELİ İŞYERİ SAYISI, MASA SAYISI, KATMA DEĞER (1995-1996) il Adı İşyeri Sayısı 1995 1996 Masa Sayısı 1995 1996 Katma değer 1995 1996 AFYON 3 (1)2 2424 176834 AYDIN (1)2 4 DENİZLİ 3 3 900 İZMİR 45 44 10348 KÜTAHYA (1)1 (1)1 MANİSA (1)2 (1)2 MUĞLA 11 10 TOPLAM 67 66 172 31976 3106 7400 2411 276862 339814 1094 245 30856 132933 14766 3008 487658 512123 180 (1) Bir yada iki işyerine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin atıfta bulunduğu 53 sayılı kanun gereği gizlilik ilkesine uymak amacıyla verilmemiştir. Gizlenmiş veriler, otel ve lokanta sektörüne ait iki, üç ve dört dijitlı sektör kodlarının toplamında ve genel toplamda gösterilmiştir. 145 İŞ ETÜDÜ UYGULAMALARININ KONAKLAMA İŞLETMELERİNİN VERİMLİLİĞİNE ETKİLERİ KONUSUNDA PAMUKKALE'DE YAPILAN BİR ÖRNEK ÇALIŞMA Orhan AKOVA, Karaelmas Üniversitesi, Safranbolu Meslek Yüksek Okulu, Şükran ÖKTEM Pamukkale Üniversitesi Denizli Meslek Yüksek Okulu 1.ÖZET Bu çalışmada iş etüdü kavramı açıklanarak, turizm sektöründe yer alan konaklama işletmelerinde iş etüdünün önemine değinilmiştir. Özellikle kat hizmetleri departmanında uygulanabilirliği olması nedeniyle bir otelde örnek bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, genel olarak ve kısaca, iş etüdü kavramı ve konaklama işletmeleri açısından önemine değinilmiştir. İkinci bölümde ise Pamukkale- Karahayıt'ta bulunan beş yıldızlı bir otelin kat hizmetleri bölümünde çalışan elemanlar gözlenerek elde edilen veriler değerlendirilmiştir. Sonuç kısmında örnek çalışmadan elde edilen veriler bu konuyla ilgili daha önce yapılan çalışmalar ışığında yorumlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Konaklama Endüstrisi, Kat Hizmetleri, Verimlilik, İş Etüdü. AVERAGE ACCOMMODATING PERIOD RELATIONSHIP BETVVEEN PRICE AND EMPLOYMENT PROBLEMS AND SOLUTION SUGGESTIONS İN DENİZLİ TOURISM SECTOR 1.ABSTRACT This paper deals with the concept of work study and its importance in hotels which take part in the hospitality industry. Especially a case study is applied because of its practicibility in the housekeeping department of a hotel. This paper consists of two chapters. in the first chapter generally and shortly the concept of work study and its importance in hotels is explained. in the second chapter the case study is evaluated according to observations in the housekeeping department of 5 stars Colossae Hotel which is located Karahayıt in Pamukkale. in conclusion the case study is evaluated according to prior studies about this concept. Key Words: Hospitality industry, Housekeepinp Productivity, Work Study. 2. GİRİŞ Ülkelerin yaşam standartlarının artması ve bu artışın süreklilik kazanması, verimlilik bilincinin ve uygulamalarının yaygınlığına bağlıdır. Verimliliği bir gerçeklik olarak ele almayan ve gerekli çalışmaları yapmayan ülke ekonomilerinin gerek makro, gerekse mikro düzeyde gittikçe küreselleşen dünya ekonomisine adapte olması ve rekabet edebilmesi uzun vadede ele alındığında mümkün gözükmemektedir. 147 İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ekonomik refahın artmaya başlaması, gelişen teknoloji, haberleşme ve ulaşım imkanlarının artması, iş hayatında çalışanlar lehine elde edilen sosyal haklar ve ortaya çıkan boş zamanı değerlendirme ihtiyacı daha fazla insanın seyahate çıkmasını mümkün kılmış ve turizmin bugünlerde dünya ekonomisinde gittikçe daha fazla yer almaya başlayan bir endüstri konumuna gelmesini sağlamıştır. Gelişmeyle birlikte ortaya çıkan arz ve talep arasındaki dengesizlik ve değişen müşteri beklentileri, konaklama işletmeleri arasındaki rekabeti arttırmaktadır. Bu açıdan bakıldığında ortaya çıkan yoğun rekabet ortamında hayatta kalmak ve ı bu rekabetle başarıyla mücadele edebilmek için verimlilik ve iş etüdü çalışmalarının yapılması kaçınılmaz gözükmektedir. , i •• Emek yoğun ve diğer endüstrilere nazaran daha çok hizmet üreten konaklama işletmelerinde ortaya çıkan bu rekabet koşullan göz önüne alındığında "iş etüdü" kavramının incelenmesi ve uygulama çalışmaları yapılarak hayata geçirilmesi gerekmektedir. Üniversitelerin öncü ve bilimsel çalışmaları ile yol gösterici olma özelliklerine dayanarak, Pamukkale -Karahayıt'ta bulunan konaklama işletmelerinin dikkatini bu konuya çekebilmek ve gerekirse bir öneri geldiği taktirde, bir proje kapsamında, üniversite-otel işbirliği çerçevesinde iş etüdü çalışmaları yapılarak otellerin verimliliğine katkıda bulunabilmek amacıyla böyle bir çalışmaya gerek duyulmuştur. Ancak bu tür çalışmaların uzun soluklu olması gerektiği için bizim şu andaki çalışmamızın amacı yalnızca konuya otel yöneticilerinin dikkatini çekmektir. 4. MATERYAL VE METOT * Literatür taraması yapılmıştır, • Pamukkale-Karahayit'ta bulunan 5 yıldızlı bir otel'in kat hizmetlerinde kronometre ile zaman ölçümü yapıldı, 5 kişinin 13 odayı temizleme prosesi incelenerek aritmetik ortalama, standart sapma ve değişim katsayısı hesaplanarak normal dağılım güven aralığı sınırlarında yorumlandı. 5. BİRİNCİ BÖLÜM V 5.1. Verimlilik ve İş Etüdü Kavramı Emek sermaye veya toprak gibi üretimde kullanılan bir birim girdi başına üretilen mal veya hizmet miktarına verimlilik denir. Uygulamada verimlilik üretim miktarının (output'un) verimliliği bulunmak istenen girdi miktarına bölünmesiyle elde edilir. Kullanılan faktör başına üretim miktarını arttıran her türlü gelişme verimliliği de arttırmış olur. Bu gelişmelerin başında daha etkin makine-donatım ve üretim yöntemleri kullanmak gibi teknolojik ilerleme yer alır. İşgücünün eğitim ve öğretimine yönelik programlar ve daha gelişmiş yönetim usullerinin kullanılması da bunlar arasında yer alır. En yaygın kullanılan verimlilik kavramı çalışma saatlerine bölünmesiyle elde edilen işgücü verimliliği tanımıdır. Ve bu çalışmalarda özellikle zaman gözönüne alınır. Ancak veriml'lik sadece işgücünün üretime katkısıyla oluşmamaktadır. Teknolojinin gelişmişlik seviyesi, ve sermaye yoğun veya emek yoğun yöntemlerle yapılan üretimlerde verimlilik ölçütleri değişebilmektedir. (Seyidoğlu, 1992:959) , f r. Üretim faktörlerinden mümkün olduğunca en yüksek düzeyde yararlanabilmek için üretim faktörlerinin aralarındaki ilişkilerin bilinmesi, düzenlenmesi ve ölçülmesi amacıyla yapılan sistematik araştırmaların tümüne "iş etütleri" denilmektedir. İş etüdü iki bölümden oluşur. Birincisi; yapılacak işlerin daha basit ve verimli yapılması için yapılan araştırmalar ve bununla ilgili yeni yöntemler geliştiren "metot geliştirme" ya da "iş basitleştirme" olarak adlandırılan faaliyetlerdir. İkincisi ise, üretimi oluşturan faktörlerin miktarlarını saptamaya yönelik, aynı zamanda nitelikli bir işçinin, belli bir işi, belli bir çalışma hızıyla yapması için gereken zamanı saptamak amacıyla yapılan"iş ölçümü" faaliyetidir (Oral ve Kurgun, 1997: 238). İş etüdü önceleri "zaman ve hareket etüdü" olarak adlandırılmış, ancak teknik gelişmeler ve geniş bir uygulama alanı bulması sonucunda eski başlığın yeterince tanımlayıcı olmadığı ve kapsamının dar olması nedeniyle "iş etüdü" kavramı yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır (MPM, 1991: 31). ( 148 Genel olarak bir iş etüdünde izlenmesi gereken sekiz temel aşama vardır; 1. Etüdü yapılacak işin ya da sürecin seçimi. 2. En uygun kayıt tekniğini kullanarak doğrudan gözlemle, oluşan her olayın kaydedilmesi. 3. Kaydedilen olayların eleştirilerek incelenmesi ve yapılan her şeyin sırası ile işin amacı, yapıldığı yer, yapılma sırası, yapan kişi, yapıldığı yol bakımından gözden geçirilmesi. 4. Bütün koşulları hesaba katarak en ekonomik yöntemin geliştirilmesi. 5. Seçilen yöntemin kapsadığı iş miktarının ölçülmesi ve bu işin yapılması için gerekli standart zamanın hesaplanması. 6. Yeni yöntemin ve buna bağlı zamanın tanımlanması, böylece yeni yöntemin her zaman için belirlenmesinin sağlanması. 7. Yeni yöntemin ayrılan süre ile birlikte onaylanarak standart uygulama olarak yerleştirilmesi. 8. Yeni standardın iyi bir denetimle sürdürülmesi (MPM, 1991: 38). Metot etüdünün kapsamı, kaydetme, inceleme, geliştirme, malzeme akımı ve manipülasyonu, işyerinde işçilerin hareketleri,işyerindeki yöntemler ve hareketler, tanımlamak, yerleştirmek ve sürdürmek olarak belirtilmektedir. İş ölçümü kapsamında kullanılan teknikler şunlardır; iş örneklemesi, zaman etüdü, önceden saptanmış hareket-zaman sistemleri, standart veri. 5.2 Konaklama İşletmelerinde İş Etüdü Genel olarak işletme, üretim faktörlerinin düzenli olarak bir araya getirilmesi ile ilgili faaliyetleri düzenler. İşletme sisteminin düzenli çalışabilmesi için de, işletmelerin üretim ve pazarlama faaliyetlerinin hem ekonomik olarak, hem de kârlı ve verimli bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle, işletmelerin ekonomik, kârlı ve verimli bir şekilde çalışabilmeleri için üretim faktörlerini ne oranda bir araya getirecekleri önem kazanmaktadır. Kuşkusuz bir işletmenin özellikleri ve o işletmenin üretim faktörlerinin özellikleri de bu konuda oldukça önemlidir. Aynı şekilde, turizm sektörü içinde yer alan konaklama işletmelerinin verimliliğinde, bu işletmelerin üretim ve pazarlama faaliyetlerinde rol oynayan üretim faktörlerinin de önemi büyüktür (Can vd. 1986: 4). Konaklama işletmelerinin üretimi diğer işletmelere göre farklıdır. Özellikle işgücü verimliliği işletmenin verimliliğinde büyük rol oynar. İşletmelerde verimliliği arttıran başlıca yöntem iş etüdüdür (Akşit, 1982:122). Bu yöntem her işletmede kullanılabileceği gibi konaklama işletmelerindeki verimlilik ölçümlerinde de kullanılabilmektedir. Konaklama işletmelerindeki verimlilik ölçümlerinde çıktının belirlenmesi kadar girdinin de belirlenmesi zordur ve tek bir girdinin belirlenmesi verimlilik için yeterli değildir. Ancak işgücü tüm çıktı yaratan faaliyetlerde görev aldığı için verimlilik ölçümlerinde önemli bir unsurdur. Bu nedenle konaklama işletmelerinde verimliliğin arttırılma çabalarında önceliğin işgücüne verilmesi gerekmektedir. İş etüdü uygulamalarında insan önemli bir unsurdur, daha açık bir ifadeyle iş etüdü uygulamasında başarılı olunabilmesi ve verimliliğin arttırılabilmesi için işletme yönetimi ile çalışan personel arasında iyi bir iletişim bulunmalıdır. Aksi taktirde, personel bilinmeyenlerden korkar, isteksiz yada yarı istekli çalışarak iş etüdü uygulamalarından beklenen başarıya ulaşılamaz. Genellikle de yönetimin tutumu bu konuda önemli rol oynar. İşgücü verimliliğinin arttırılmasında, işgörenin daha az yorulacağı bir düzenleme ile en kısa sürede en iyi şekilde işlerin yapılacağı koşullar hazırlandığı taktirde başarıya ulaşmak mümkündür. Isı, ışık, nem gibi çevresel koşullara dikkat edilmeli ya da müzik, resim gibi unsurlarla psikolojik açıdan işgörenin güzel bir ortamda çalışması sağlanmalıdır. Ya da kullandığı araç gerecin mümkün olduğunca en son teknikleri içermesi sağlanmalıdır. 149 Konaklama işletmelerinin verdikleri hizmetin bazı özellikleri sanayi işletmelerinin hizmetleri ile benzerlik gösterir. Örneğin günün yirmi dört saati vardiya usulü ile çalışılması en çarpıcı örnektir. Ancak bazı hizmetler, rutin olarak belirli periyodlarda yapılmasına karşın bazıları müşterilerin istekleri doğrultusunda ya da işletmenin öngördüğü değişiklikler doğrultusunda yerine getirilir. Bunun anlamı da yapılan iş günün saatlerine eşit olarak dağılmamakta, sonuçta da işgücü verimliliği olumsuz olarak etkilenmektedir. Brüt gelirin %30'unun işçi maliyeti olduğu düşünülecek olursa, işgücünün verim kaybı söz konusudur. Genellikle yöneticiler kısmi çalışan işgücü ile bu soruna çözüm bulmuşlardır (Özgen ve Taner, 1993:62). Konaklama işletmelerinde rutin olarak verilen hizmetlerde işgücü verimliliğini ölçmek oransal olarak diğer hizmetlere göre mümkün olabilmektedir. Yiyecek içecek üretimi ve servisi, kat hizmetleri (housekeeping) kapsamında odaların ve genel alanların temizliği bu hizmetlere örnek olarak verilebilir. Verimlilik ölçümü için konaklama işletmelerinde her şeyden önce bir iş ve işgücü planlaması yapılması ve bunun gerçekleşmesinde de iş basitleştirme, iş kontrolü, iş standardizasyonu, kadrolama ve çalışma planı gibi konulara yer vermek gerekmektedir (Tekay, 1998:101). Konaklama işletmelerinde iş basitleştirilmesi etütleri ilk kez Chicago'da (Amerika Birleşik Devletleri ) 1360 odalı Hotel Sherman'da yapılmıştır. Kat hizmetleri ve mutfak hizmetlerinde gerçekleştirilen uygulamada hareket ve zaman etütleriyle müşteri odalarının temizliğinde yapılan hareket sayısı azaltılarak kullanılan zaman yarı yarıya indirilmiştir (Oral ve Kurgun: 1997: 259). Bu alanda Amerika Birleşik Devletlerin'de yapılan çalışmalar öncü durumundadır. Genellikle diğer ülkelerde de benzeri çalışmalar yapılmaktadır. Otel işletmelerinde kat hizmetleri bölümü gerçekleştirdiği işlevler açısından önemli bir yere sahiptir. Bu bölüm odaların ve genel mahallerin temizliğinden ve organizasyonundan sorumludur. Diğer endüstrilerden farklı olarak otel işletmelerinde insan faktörü ön plandadır. Ayrıca insanlar arasındaki ilişkilerin iyi olması ve işin gereği olarak ekip çalışması çok önemlidir. Ekip çalışması her işletmede ve her bölümde önemli olmasına rağmen kat hizmetlerinde çok daha fazla önem taşımaktadır. Eksik yapılan bir iş, müşteriler üzerinde çok olumsuz bir etki bırakır. Dinlenmeye gelmiş bir müşterinin kattaki temizliğe ilişkin doğal bir sesten rahatsız olması ve bunu olay haline getirmesine çok sık rastlanabilir. Kat hizmetleri bölümünde işgücünün verimli kullanılması için iş ve görev envanteri ve tanımının yapılması gerekmektedir. İşlerin verimli bir şekilde yapılabilmesi için işin mutlaka tanımlanması gerekmektedir. İşin tanımıyla birlikte belli ölçülerde iş görenin de tanımı yapılmaktadır. (Tekay, 1998:99) Aşağıda tablo l'de kat hizmetleri bölümü için ILO(Uluslararası Çalışma Örgütü- International Labour Organisation) tarafından hazırlanan "iş ve görev tanımları" verilmektedir. Tabloda kat hizmetlerinde gerçekleştirilen asıl ve ortak görevler ana başlıklar halinde verilmektedir. Bu görevlerin 13'ü ortak olmak üzere toplam 34 tanedir. Taylor ve Gilbert tarfından gerçekleştirilen hareket ve zaman etüdünün kat hizmetlerinde uygulanması sonucu hem işgücü hem de maliyet açısından büyük kazanç sağlanacağı ortaya çıkmıştır. Hareket ve zaman etüdü Sherman Oteli'nde Purdeu Üniversitesinin laboratuarında üye araştırmacılar tarafından kronometre ile müşteri odalarının hazırlanması sırasında yapılan her iş görüntülenerek gerçekleştirilmiştir. Yapılan ölçümlerde hizmetlinin odayı 2238saniyede hazırladığı ve 465 feet yürüdüğü saptanmıştır. Oda temizleme sürecindeki her iş listelenmiş ve zamanlanmış, daha sonra film izlenerek analiz edilmiştir. Listelenen bazı işler birleştirilmiş veya gereksiz bulunarak çıkarılmıştır. Sonuçta hizmetli odayı 1216 saniyede hazırlamakta ve 148 feet yürümektedir. 150 Tablo 1: Kat Hizmetleri Bölümünde Yürütülen Ana Görevler Görevlerin Listesi 1-Temizlik* 2-Cilalama 3- Yatak Odalarını Hazırlama 4- Konukların Kirli Çamaşırlanyla İlgilenme 5- Konukların Özel talepleriyle İlgilenme 6- Kayıp ve bulunmuş eşya ile ilgilenme 7- Kişisel itina ve hijyen tekniklerini uygulama* 8- Telefonu kullanma* 9- Kamusal fonksiyonu olan odaları hazırlama 10- Haşeratla ilgilenme 11- Çarşaf toplama ve yeni çarşaf çıkarma 12- Şikayetlerle ilgilenme* 13- Konukların odalarını değiştirme 14- İlk yardım yapma* 15- Yangın ve güvenlik için önlem alma* 16- Yatak odalarına yiyecek-içecek servisi yapma* 17- Bakım ve onarım ile ilgilenme 18- Çiçek ve dekoratif düzenlemeler yapma 19- Kumaşları onarma 20- Kumaşları işaretleme 21- Lekeleri çıkarma 22- Acil durumlarda harekete geçme* 23- Mevsimi açma 24- Mevsimi Kapama 25- Önbüroyla eşgüdümlü çalışma 26- Departmanın çalışmasını planlama ve denetleme 27- Göreve uygun düzeyde yabancı dil konuşma* 28- Teftiş etme 29- Kayıt tutma 30- İş başında eğitim verme* 31- Envanter çıkarma* 32- Görev çizelgelerini hazırlama* 33- Nezaret etme* 34- İdareye bilgi ve haber verme *Ortak Görev Kaynak: ILO/TUGEV, İş ve Görev Tanımları, otelcilik Mesleklerine İlişkin Modüler Bir Sistemin Geliştirilmesi, İstanbul, 1988, s. 147. Oda temizliği sırasında elde edilen 17 dakikalık bir tasarruf elde edümiştir.(Maviş, 1985:37-40) Ortaya çıkan 17 dakikalık tasarruf işgücünün maliyeti hesaba katıldığında yapılan iş analizi ve iş basitleştirmesi ile bir otel işletmesinde verimlilik artışı ve bunun maliyetlere olan olumlu yansıması net bir şekilde görülebilir. Kat hizmetlerinde işgücü verimliliğini çeşitli faktörlerden etkilenebilmektedir. Bunlar; hava koşullan, ışıklandırma, renk ve gürültüyü içine alan çevresel faktörler, çalışma süreleri, personel devir hızı, yönetim anlayışı, ve eğitimi içine alan sosyal faktörler ve motivasyon ve moral konularını içine alan psikolojik faktörlerdir.. İş etüdü ile elde edilen sonuçların yukarıda sayılan faktörlerde göz önüne alınarak değerlendirilmesi verimliliğin daha geniş kapsamda ele alınmasını ve daha sağlam sonuçlara ulaşılmasını sağlayacaktır. 151 TABL0.1. KAT HİZMETLERİ ZAMAN ETÜDÜ Ö İŞLEM 1 2 L 3 Ç 4 Ü 5 M L E R (Saniye/oda) 6 7 8 9 10 11 SINIR 12 SINIR SINIR 13 ort ss %Cv x+ss x-ss 8,9 SONUÇ x+2ss x-2ss 12,4 SONUÇ x+3ss x-3ss 13 SONUÇ 150 57 8 NDY 197 9 13 NDV 244 0 13 NDV 15 118 88 10 NDV 133 73 13 NDV 148 58 13 NDV 73 62 117 95 130 115 90 100 105 108 119 110 110 103 18 18 121 85 10 NDV 139 67 12 NDY 157 49 13 NDV 4 235 120 247 220 195 125 210 230 235 190 210 205 230 204 38 19 242 166 10 NDV 280 128 11 NDY 318 90 13 NDV 5 225 110 255 215 150 115 135 220 230 230 235 235 230 199 49 25 248 150 10 NDV 297 101 13 NDV 346 52 13 NDV ort 134 87 188 156 154 110 115 142 152 148 147 154 163 142 34 24 176 108 11 NDV 210 74 13 NDV 244 40 13 NDV 1 60 60 195 162 165 80 45 2 75 85 127 90 130 115 95 110 90 105 105 112 105 103 15 3 ss %Cv 50 100 105 65 110 140 103 47 46 79 24 58 56 24 16 55 71 59 28 31 36 14 48 50 43 36 16 66 53 65 54 56 44 35 34 103+103+103+204+199:713 saniye / 60:12 dakika Yukarıdaki tablo normal dağılımın ortalama değere; standart sapmanın, iki standart sapmanın ve üç standart sapmanın olduğu durumlar için alt ve üst sınır değerlerine göre incelenip yorumlanmıştır. Bu sınır değerleri için tablodaki veri sayısı aşağıdaki şekilde hesaplanmıştır. x+-ss: 13*0,6827:8,9 x+-2ss: 13*0,9545:12,4 x+-3ss: 13*0,9973:13 6. İKİNCİ BÖLÜM 6.1. Bulgular ve Yorum Araştırmanın yapıldığı Pamukkale-Karahayıtta bulunan 5 Yıldızlı otel'de 230 oda bulunmaktadır. Oda temizliği için 12 kişi, genel alanlar için (House Man) olarak adlandırılan 9 kişi görevlidir. Otelin planladığı bir odanın temizlenme süresi, 20 dakikadır. Araştırma yapılan otel'in kat hizmetleri bölümünde kronometre ile 5 temizlikçinin temizlediği 15 odada zaman ölçümü yapılarak aşağıdaki Tabloda bulgular ve yorumu verilmiştir. Ancak 15 odanın 2 tanesi süit oda olduğu için araştırma kapsamı dışında bırakılmıştır. Araştırma 13 oda'dan elde edilen verilerle yapılmıştır. 7. SONUÇ Tablo'da yapılan işler kapı ve cam açma, 1. Yatak düzeltme, 2. Yatak düzeltme, banyo temizliği, genel temizlik olarak beş kademe şeklinde verilmiştir. Veriler incelendiğinde standart sapma değeri çok aşırı farklılık gösteriyor, örneğin 2. İşlem %15, 1. İşlem %46 değişim katsayısı değerine sahiptir. Bu da her işlemin her odada standart yapılamadığının kanıtıdır. Beş işlemin ayrı ayrı standart zamanlarının değişim katsayısının, 6. Odada %14, 1. Odada %59 arasında olduğu görülmektedir. Yapılan işlerin herbirinin ortalama değerlerinin toplamı 712 sn, yaklaşık 12 dakikadır. Bu süre bir kişinin 1 oda için harcaması gereken standart zamandır. Ancak 12 dakikalık zaman araç gereç hazırlık süresini kapsamamaktadır, o nedenle dünya standartlarının altında bir değer olarak kabul edilmiştir. Hazırlık süresi ilave edilecek olursa kişi başına oda temizliği süresi daha da artacaktır. Sekiz saatlik çalışma süresi içerisinde dinlenme molaları da göz önüne alınacak olursa, 20 dakika olarak saptanan dünya standartlarının altında bulunduğu varsayılmaktadır. Ancak araştırma yapılan otel'den elde edilen bulguların, dünya standartları ile arasında çok büyük bir sapma olduğu söylenemez. Ayrıca işletmelerin verimliliğinin yalnızca zaman etüdü ölçümleriyle belirlenemeyeceği, diğer faktörler de göz önüne alınarak kapsamlı bir iş etüdü yapılması gerektiği düşünülmektedir. Bunun da ötesinde fiziksel ölçümlerin yanısıra işgücü verimliliğini önemli ölçüde etkileyen işgücünün başarılı bir şekilde yönetilmesidir. Bu sorumluluk yöneticilere düşmektedir. Verimlilikte bu noktaların dikkate alınmasında yarar vardır. TEŞEKKÜR Bu çalışmada yardımlarını esirgemeyen Sayın İhsan Türkuz'a ve Tekstil Yüksek Mühendisi Sayın Ercan Av'a teşekkür ederiz. KAYNAKLAR AGAOĞLU, O. K., 1992, İşgücünü Verimli Kullanma Tekniklerinin Turizm Sektörüne Uygulanması, 203 s, MPM Yayınları:457, Ankara. AKŞİT, B., 1982, "Prodüktivitenin Ölçülmesi ve Arttırılması" (İ.Ü.S.B.E. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul. CAN, H.JUNCER, D., AYHAN, D., Y., 1986. Genel İşletmecilik Bilgileri, 350 s. Aslımlar Ofset, Ankara. ILO/TUGEV, MAVİŞ, 1988, İş ve Görev Tanımları, otelcilik Mesleklerine İlişkin Modüler Bir Sistemin Geliştirilmesi, İstanbul. Fermani, 153 198 5, Otel Yönetimi ve Beş Yıldızlı Otel İşletmelerinde Likert Modeli Uygulaması, Anadolu öğretim Fakültesi Yayın No. 111/39, Eskişehir. Üniversitesi Açık MİLLİ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ, 1991, Genişletilmiş ve Düzeltilmiş İş Etüdü, MPM Yayınları:29, Çev: Zühal Akal, Ankara. ORAL, S..KURGUN, O. A., 1997, Otel İşletmeciliği ve Otel İşletmelerinde Verimlilik Analizleri, 308 s, Kanyılmaz Matbaası, İzmir. ÖZGEN, H., TANER, B.,1993, Konaklama Endüstrisinde Verimlilik Analizi, Verimlilik Dergisi, 59-76, 1993/1. SEYİDOĞLU, Halil, 1992, Ekonomik Terimler, Ansliklopedik Sözlük, Güzem yayınları No.4, Ankara. SEZGİN, O. M., 1994, Uygulamalı- Açıklamalı Konaklama İşletmelerinde Kat Hizmetleri Yönetimi, 152 s,Ankara. TEKAY, A., 1998, "Konaklama Tesislerinin Kat Hizmetlerinde İşgücü Verimliliği" (İ.Ü.S.B.E. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul. 154 DENİZLİ GIDA SANAYİİNİN DIŞ TİCARETİ VE GENEL SORUNLARI Oğuz GÜRSOY, Ramazan GÖKÇE Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü, 20020 Denizli ÖZET Denizli'deki sanayileşmenin daha çok tekstil dalında ortaya çıkması, insan hayatında önemli bir yere sahip olan gıda sanayiinin arka planda kalmasına neden olmuştur. Ancak, günümüzde gıda sanayii Denizli'de alternatif sanayii kolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu özelliği nedeniyle Denizli gıda sanayii gerek kendi içinde gerekse ülkemiz açısından büyük önem arz eden bir sektördür. 1997 yılı verilerine göre Denizli'den leblebi ve baharat başta olmak üzere 50'ye yakın gıda ürünü ihracatı gerçekleştirilmiştir. Aynı yıl Denizli Ticaret Odası verilerine göre Denizli'den yapılan toplam gıda maddesi ihracat tutarı 12 787 798 Amerikan dolarıdır ve bu rakam Denizli'den gerçekleştirilen tekstil dışı ihracatın yaklaşık %25'ini oluşturmaktadır. Denizli gıda sanayiinin genel sorunlarını; hammadde yetersizliği ve kalitesizliği başta olmak üzere eğitim yetersizliği, yan ürünlerin değerlendirilememesi, tanıtım ve pazarlama eksikliği, sermaye azlığı, gıda işletmelerinin bir çoğunda araştırma-geliştirme ve kalite kontrol ünitelerinin bulunmaması olarak saymak mümkündür. Anahtar kelimeler: Gıda sanayii, Gıda sanayii sorunları, Gıda ihracatı EXPORTATION AND GENERAL PROBLEMS OF DENİZLİ FOOD INDUSTRY ABSTRACT in Denizli the appearance of industrialisation is mostly in textile factory and this causes the food industry to sty in the back plan. But, nowadays food industry is faced as an alternative industry division in Denizli. Because of this property, Denizli food industry is considered as an important sector both for Denizli industry and for Turkey. According to 1997 datum of Denizli Chamber of Commerce, export of approximately 50 food product, especially roosted chickpeas and spices is made. And according to the same years datum of Denizli Chamber of Commerce total price of foodstuff exportation made in Denizli 12 787 798 The United States Dollar and this price is constituted approximately 25% of exportation out of textile products. it would not be true to progress an idea about exportation of food industrial products without systematically analysing the problems of food industry of Denizli. From this point of view, general problems of Denizli food industry are insuffıcient and unqualified raw material, lack of education, not evaluating the side products, lack of advertisement and marketing, lack of capital, absence research, development and guality control unit in most of food factories. Key words: Food industry, Food industry problems, Food exportation 1. GİRİŞ Sağlıklı, dengeli ve çeşitli ihtiyaçları karşılamaya yönelik beslenme, insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından biridir. Dolayısıyla tarih boyunca daha iyi bir beslenme seviyesine ulaşma çabası, insanlık için önemli bir uğraş alanı olagelmiştir. Aynı olgu ülkemiz ve Denizli halkı için de geçerlidir. Ancak, ilimizde gıda sanayii, diğer bir kısım sanayii kollarında olduğu gibi olması gereken gelişmeyi gösterememiştir. Uygun coğrafi ve fiziki şartları, gıda hammadde zenginliği ve insanların müteşebbis yapısı bu alanda istikrarlı bir gelişme sağlayamamıştır. 155 Denizli'de gıda sanayiinin genelindeki bu yetersiz görüntüye rağmen, bazı alanlarda başarılı çalışmalar da mevcuttur. Bunların başında başarısını çeşitli ülkelere yaptığı ihracatlarla kanıtlayan; leblebi başta olmak üzere kuruyemiş, baharat, meşrubat, konsantre meyve suyu, şarap, turşu, sofralık zeytin, pekmez, tahin helvası, un sanayii ve makarna gibi sanayii kollarını saymak mümkündür. 1997 yılı verilerine göre Denizli'den yaklaşık 50 farklı gıda ürününün ihracatı gerçekleştirilmiştir (Anon., 1998). Bunların yanında gıda sanayiinin bazı alanlarında başarılı yatırımlar da mevcuttur. Fakat bu başarı mevcut imkanlara göre oldukça yetersizdir. 2. TÜRK GIDA SANAYİİNİN YAPISI Gıda açısından dünyada kendi kendine yetebilen ender ülkelerden biri olan Türkiye bu özelliğine rağmen gıda sanayii yatırımları açısından yeterli değildir. Gıda sektöründeki işletmelerin büyü^ bir çoğunluğu çeşitli sebeplerle modern teknolojiyi uygulamaktan çekinen aile işletmeleri şeklindedir. Profesyonelce yönetilen gıda iletmeleri oldukça azdır ve ihracat potansiyeli olan işletmeler bunlardır. Bu işletmeler 1970'li yıllarda kurulmaya başlanmış ve 1980'li yıllarda kuruluş açısından bir durgunluk yaşanmıştır. Sözkonusu modern işletmelerde gıda hammaddeleri çeşitli işlemlerle katma değeri yüksek ve ihracat potansiyeli olan ürünlere dönüştürülebilme şansını yakalamıştır. Ekstruder tekniklerine dayalı üretim, dondurulmuş gıdalar, diyet gıda ürünleri, kaliteli peynir üretimleri, su ürünleri işlemeciliği bu dönemden sonra hız kazanmıştır. Konu ile ilgili olarak 1984-1994 yıları arasında gıda sanayimizin çeşitli sektörlerindeki firma sayısında meydana gelen artış Tablo l'de verilmiştir (Emiroğlu, 1998). Tablo 1. Türk Gıda Sanayii Firma Sayısının Yıllara Göre Sektörel Artışı (Emiroğlu, 1998) ÜRETİM ALANI YILLAR 1984 1988 1994 Et mamulleri 449 530 653 2392 Süt ve süt mamulleri 3274 4317 2850 3820 3952 Meyve sebze işleme Su ürünleri 14 27 29 8874 Un ve unlu mamuller 11888 13388 971 996 Bitkisel yağ mamulleri 1051 950 974 Şekerli mamuller 675 459 Tasnif dışı gıda 751 454 95 93 92 Alkollü içki 141 Meşrubat 130 161 16909 22277 25368 TOPLAM Dış ticaret açısından incelendiğinde 196O'lı yıllarda genel ihracatın %20'sini oluşturan sanayi ürünleri 20 yıl içerisinde tamamen oran değiştirmiş %80'lere ulaşmış, gıda sanayii de bu periyotta genel ihracatın ortalama %10'ları dolayında kalmıştır (En düşük %8, en yüksek %14). Ülkemiz halen doğrudan gıda ihracatçısı durumundadır. Her ne kadar son yıllarda ülkemizde yetişmeyen tropik ürünler, turizm açısından bazı lüks gıda maddeleri, temel tüketim maddeleri açısından ithalat ile ülke üretimi yönünden yetmezliği olan pirinç ve bitkisel yağ, et, tereyağı, süttozu ithalatında 3 milyon doları bulabilen rakamlara ulaşılmasına rağmen son 10 yılın ortalaması olarak salt 400 milyon dolar/yıl olmak üzere ülkemizin gıda ihracatı mevcuttur. Türkiye'nin 26 bini aşkın gıda üretim birimi incelendiğinde bunların 50 adedinin Ar-Ge üniteleri kurulmuş, yüksek düzey kalite kontrolü yapabilen, ISO 9000 serisi normlarına uygunlukta üretim ve yapıya sahip, gelişmiş ülkelerdeki işletmelere rakip düzeyde, kapasite açısından dünyadaki kuruluşlar arasında yer alabilecek gelişmişlikte olduğu görülmektedir. 500 adedinin modern teknolojiyi kullandığı, dünya normlarına uygun üretim yapabildiği ve ihracatta yeraldığı görülmektedir. 2500 dolayındaki işletme modern teknolojiye ve dünya normlarına uyabilme noktasına yaklaşmış durumdadır. Geri kalanları ise imalathane hüvviyetinde olup, daha ziyade iç pazara yönelik üretim yapmaya çalışan ve üretimdeki paylan %30'lar dolayındaki kuruluşlardır. Çok yakın bir zamana kadar gıda üretiminde kendi kendine yetebilen ender ülkelerden biri olan ülkemiz son yıllardaki bazı yanlış uygulamalar nedeniyle bu özelliğini kaybetmiş bulunmaktadır. Bu nedenle artık günümüzde bazı temel gıda maddeleri de dahil olmak üzere birçok gıdanın ithalatı bir mecburiyet halini almıştır. 156 Bu durum gıda sanayimizi de etkilemiş ve birçok işletme ülke hammaddelerini işlemek yerine daha ucuza ithal ettiği malları satmayı tercih eder hale gelmiştir. Bununla beraber ülkemiz aktif tüketici gücü ile uluslar arası sermeydi gıda şirketlerini cezbetmiş ve son yıllarda bu işletmeler ülkemizde daha fazla yatırım yapmaya başlamışlardır. Burada bir çelişkinin olduğu hemen dikkati çekmektedir. Yerli gıda sanayii üretimden çekilirken yabancı sermaye bu alanı tercih etmektedir. Bu çelişkinin en önemli sebebi ülkemizdeki gıda işletmelerinin çoğunun genelde profesyonelce yönetilmeyen aile işletmelerinden oluşuyor olmasıdır. Bu eksiklik ülkemiz gıda işletmelerinin hem iç piyasaya hemde ihracata yönelik ihracata yönelik olarak çalışmalarında büyük oranda sıkıntıya sokmaktadır. Bu işletmeler aynı zamanda çok küçük sermayelerle ayakta durmaya çalışmakta yeni teknolojileri de takip edememektedir. Ayrıca globalleşen dünyada usta şırak ilişkisi ile üretilen gıdaların otomatik kontrol ile el değmeden hazırlanan ürünler karşısında rekabet edemeyeceği de unutulmamalıdır. Bu açıdan gıda mevzuatında son dönemde uygulamaya konulan düzenlemeler de böylesine içe kapanık gıda işletmelerini açmaya yönelik sonuçlar doğuracak uygulamalar içermektedir. 3. DENİZLİ GIDA SANAYİİNİN GENEL DURUMU VE SORUNLARI 3.1. Denizli Gıda Sanayiinin Genel Durumu Denizli, Türkiye'nin son yıllarda hızla sanayileşen birkaç ilinden biridir. Özellikle son 15 yıl içerisinde tekstil alnında yaşanan gelişmeler, haklı olarak Denizli'nin "Anadolu Kaplanları içerisinde Türkiye'nin parlayan yıldızı" olarak isimlendirilmesine neden olmuştur. Tekstilin yanısıra mutfak malzemeleri, çeşitli makine, deri işleme, ayakkabıcılık, kablo, cam, oto camı, yem gibi sanayii dallarında da önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bir kısım sanayii dallarındaki bu gelişmelere rağmen gıda sanayiinde ciddi gelişmeler olmamıştır. Oysa imalat sektörü içerisinde gıda sektörü, istihdam hacmi de oldukça yüksek olan temel sanayii dallarından biridir. Özellikle Denizli gibi uygun fiziki ve coğrafi yapısı, hammadde zenginliği, yerli ve yabancı turist potansiyeli ve artan nüfusun bulunduğu yerlerde, gıda sanayiinin gelişmemiş olması önemli bir eksikliktir. Denizli gerek hayvansal ve gerekse bitkisel üretimin oldukça iyi seviyede yapıldığı zengin bir ilimizdir. Bütün ilçelerde hayvancılık, sebze, meyve ve tahıl üretimi oldukça yüksek miktarlarda yapılmaktadır. Denizli'de üretim ve ekim alanı bakımından önemli babul edilebilecek 26 çeşit tarla ürününün, 24 çeşit sebze ve 19 çeşit meyvenin tarımı yapılmaktadır (Anon., 1998). Bunların yanında üreticilerin ülke geneline kıyasla daha bilinçli olmaları da kaliteli hammadde üretimi açısından önemli bir avantajdır. Bütün bu olumlu faktörlere rağmen ilimizde üretilen gıda hammaddelerinin büyük bir çoğunluğu buradan taşınarak başka illerde mamul gıdaya çevrilmekte veya ilkel yöntemlerle işlenmektedir. Buna en çarpıcı örnek olarak; Denizli'de üretilen ve diğer illere sevk edilen süt verilebilir. Tablodan da görüleceği gibi üretilen sütün yarısından fazlası diğer illerde işlenmektedir (Tablo 2). Tablo 2. Denizli'den Diğer İllere Sevkedilen Günlük Süt Miktarı (Anon., 1997) İLLER SÜT MİKTARI (ton) Afyon 2 Aydın 3 22 Balıkesir İzmir 50.5 5 Manisa 82.5 Toplam 79.5 Denizli'deki işletmeler toplamı Bütün bunların yanında yüksek tüketici potansiyeli, turistik özelliği ve turizm bölgelerine yakınlığı nedeniyle Denizli gıda sanayiinin olması gereken noktanın çok çok altında olduğu da görülmektedir. Denizli gıda sanayiinin mevcut durumu ile ilgili olarak Gökçe ve Gökahp (1997), geleneksel gıda ürünleri teknolojileri geliştirilmesi, mevcut hammaddelerin değerlendirilebileceği tesislerin kurulması, ilimize özgü gıdaların daha uygun şartlarda üretilip turistik bölgelere pazarlanması, toplu yemek üretim tesislerinin kurulması ve yöresel doğal gıda maddelerinin değerlendirilmesi gibi bir takım önlemlerin alınmasıyla Denizli gıda sanayiinin beklenilen noktaya geleceğini belirtmektedirler. 157- 4 3.2. Denizli Gıda Sanayiinin Sorunları / Denizli gıda sanayii sistemli bir şekilde analiz edildiğinde aşağıda kısaca verilmeye çalışılan sorunlar karşımıza çıkacaktır. Hammadde; Denizli gıda sanayiinin başta gelen sorunları arasındadır. Kullanılan hammaddenin tarımsal kökenli olması nedeni ile tarımsal üretim aşamasında görülen bütün tarımsal yapı bozuklukları doğrudan veya dolaylı olarak gıda sanayiine yansımaktadır. Standard çeşit, hammadde olgunluğu, küflenme ve pestisit kalıntıları, hatalı fabrika yeri seçimi, devlet-sanayii-üniversite-üretici işbirliğinin eksikliği gıda sanayiinde hammadde sorununu oluşturmaktadır. Denizli gıda sektöründe ürün bolluğuna rağmen sanayide işleneb'lecek nitelikle hammadde yetersizliği bu açıdan oldukça önemlidir. ; Yerli sanayiinin yetersizliği nedeniyle ilimize ithal edilen yabancı teknolojilerin büyük bir kısmının Türkiye ve ilimiz koşullarına uymaması, yedek parça ve bakım onarımda aksamalar görülmesi en alt kademeden en üst kademeye kadar tüm gıda sanayii çalışanlarında eğitim yetersizliği, son yıllarda önemli ölçüde giderilmeye çalışılmakla beraber halen görülebilen enerji darboğazı, yan ürünlerin işlenmesinde ve değerlendirilmesinde görülen yetersizlikler ile tedarikçilerin yeterice denetlenememesi Denizli gıda sanayiini doğrudan etkileyen faktörler arasındadır. Bunların dışında Denizli gıda sanayii ürünlerinden bazılarına iç ve dış talep yetersizliği, başta işletme sermayesi azlığından kaynaklanan mali sorunlar, sağlıklı bir gıda sanayii eksikliği, gıda sanayii (esişlerimizin çok azında araştırma-geliştirme ve kalite kontrol ünitelerinin bulunması ve son günlerde üzerinde en çok tartışılan konulardan olan gıda sanayiinin denetlenmesindeki yetki karmaşası, mevzuat ve standartların uygulamasında görülen eksiklikler Denizli gıda sanayiini olumsuz yönde etkilemektedir. t. ' j .'.' 4. DENİZLİ GIDA SANAYİİNİN DIŞ TİCARETİ Günümüz ekonomi literatüründe ekonomik kalkınma çabaları sanayileşme ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Gerçekten de sanayileşme sürecini tamamlamış başarılı ülkeler; ekonomik kaynaklan başta insan faktörü olmak üzere, en iyi biçimde bir araya getirerek üretim ve geliri arttırmış, böylece artan refahtan toplum kesimlerinin gereken payı almalarını sağlamış toplumlardır. Bu ve buna benzer birçok tanım ve genellemelerde ülkemizin diğer illeri için dezavantaj olarak görülen birçok husus ilimiz için avantaja dönüşmüştür. Bunu ihracata döflük sanayii yatırımlarında ve çalışmalarında görmek mümkündür. Halen Denizli'de faaliyet gösteren 250 dolayında sanayii kuruluşu bulunmaktadır. 1997 yılı verilerine Denizli'den yapılan dış ticaretin %40.08'i bornoz, %26.93'ü bluz-pantalon, %5.83'ü kumaş, %5.34'ü eşyaları, %4.75'i havlu, %3.67'si çarşaf-nevresim ihracaatı olarak gerçekleşmiş iken, gıda ve diğer sanayii kollarındaki ihracat toplam ihracatın %18.82'sine tekabül etmektedir (Anon., 1998). Bu ihracatlar başta Ege Serbest Bölgesi olmak üzere, A.B.D., İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda ve diğer ülkelere yapılmıştır. Denizli Ticaret Odası'nın 1997 yılı verilerine göre, ilimizden ihracatı gerçekleştirilen gıda maddeleri, Dolar ve Türk Lirası bazında ihracat tutarları ile toplam ihracattaki yüzdeleri Tablo 3 'te verilmektedir. Tablo 3'ten de görüleceği gibi leblebi başta olmak üzere kuruyemişler, anason, kekik, kimyon, ıhlamur, adaçayı gibi baharat ve bitkisel çay hammaddeleri, bisküvi, kabartma tozu, taze üzüm, bal ve nohut gibi diğer gıda maddeleri en faala ihracatı gerçekleştirilen gıda maddeleridir. Genel olarak ürün gruplarına bakıldığında kuruyemişler, baharat, tahıl ürünleri, meyve ve sebzeler ile diğer mamul gıdaların ihracatının yapıldığı görülmektedir. Bugün Denizli gıda sanayiinde ihracat değerleri çok az veya hiç olmamakla birlikte, makarna, helva, lokum ye diğer şekerleme ürünleri, kavun, karpuz ve üzüm gibi bazı sebze-meyve ürünlerinin ileride önemli duruma geçebilmeleri çağdaş anlamda modern ve büyük kapasiteli üretimlerine bağlı olduğundan bu konuda gerekli önlemlerin bir an önce alınması gerekmektedir. Denizli'den ihraç edilen diğer ürün grupları ile gıda sanayii karşılaştırıldığında gıda sanayiinin gelişmede olduğu gibi ihracatta da oldukça geri kaldığı görülmektedir. Denizli gıda sanayiinin ihracatının istenen seviyeye ulaşamamasında rol oynayan başlıca faktörler aşağıdaki gibi özetlenebilir. 158 ' i t '> Öncelikle gıda sanayiinde üretim aşamasında görülen tüm sorunlar ihracata da yansımaktadır. Burada hammadde standardizasyonunun olmaması, başarılı bir ihracatta sürekli yüksek Standard kalitede ürünün dış pazara arzını engellemektedir. İhracatta hedef pazarların belirlenmesi, bu pazarlarda sürekli temsilci bulundurulması gerekmektedir. Türk bankalarının yurtdışı şubelerinin nispeten azlığı nedeniyle akreditif işlemlerinin yabancı bankalar aracılığı ile yapılması, ihracat kredilerinde görülen aksamalar, ulaştırmada görülen nitel, nicel ve mali sorunlar da yine Denizli gıda sanayii ihracatını engelleyen faktörler arasındadır. Denizli'de gıda sanayimizin ve dış ticaretinin en büyük sorunlarından biri tanıtma ve pazarlama başarısızlığıdır. Esasen uluslar arası tanıtımı sağlamak pazarlamanın en zor ve en pahalı yoludur. Çok yüksek ticari bilgi, beceri ve harcamanın yanında son derece kaliteli eleman gerektirmektedir. Türk Eximbank'ın ihracatçılara sağladığı ihracat kredilerinde sektörel bazda bazı dengesizlikler mevcuttur. Örneğin, ihracat döviz kredisinden hazır giyim %32, makine ve elektrikli cihazlar %11.5, tekstil %11.5, demirçelik %8.4, plastik ve kauçuk %5.7, işlenmiş tarım ve hayvancılık ürünleri %5.3 pay alırken gıda ihracatçıları ise bu krediden %6.3 oranında faydalanmaktadırlar. Bu açıdan gıda ihracatçıları önemli bir istihdam oluşturmalarına rağmen sadece kazandırılan döviz üzerinden hesaplandığı için Eximbank kredilerinden yeterince yararlanamamaktadırlar (Anon., 1995). Denizli'de son yıllarda tarımda ciddi atılımlar yaşanmaktadır. Adıgüzel Barajından Baklan Ovası sulaması başlatılmış, Yapraklı Barajından Acıpayam Ovası, Yenidere Barajından da Tavas Ovası sulaması çalışmaları halen devam etmektedir. Bu çalışmaların tamamlanması halinde buralardaki tarımsal üretim en azından iki katma çıkacaktır. Ortaya çıkan bu üretim fazlalığının ihraç edilebilme özelliği olan veya en azından sanayide işlenebilme özelliği olan ürünler şeklinde değerlendirilmesi gereklidir. Bunun için şimdiden çalışmalar yapılmalı, üreticiler eğitilmelidir. Sulamaya açılacak bu ovalarda şimdi olduğu gibi plansız bir üretim yapılmamalıdır. Aynı şekilde artan turizm potansiyelinin gıda ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik fiziki ortam ve gıda çeşitliliği çalışmalarına da daha ciddi şekilde eğilinmelidir. 159 Tablo 3. Denizli Ticaret Odası Tescilinden Geçen Gıda Maddesi Çeşitlerine Göre İhracat (Anon., 1998) Gıda Maddesi Tutar($) Tutar(TL.) Yüzde (%) Leblebi 4.581.547 713.747.665.550 01.03 Anason 1.757.867 268.707.857.530 00.40 Kekik 1.242.069 191.214.181.380 00.28 Bisküvi, Kabartma tozu 1.146.966 206.839.963.830 00.26 Kimyon 907.090 140.257.480.900 00.20 Taze üzüm 599.135 105.360.098.830 00.14 Bal 589.574 89.060.676.080 00.13 Kuru yemişler 447.742 65.889.890.460 00.10 Nohut 250.553 38.091.610.350 00.06 Ihlamur 232.336 36.402.597.110 00.05 Kestane 106.610 20.792.587.960 00.02 Kiraz 95.529 13.350.132.630 00.02 91.557 11.468.944.460 Kuru maya 00.02 84.096 Kuzu göbeği mantarı 14.054.788.000 00.02 Asma yaprağı 73.510 11.949.785.600 00.02 62.666 Adaçayı 9.982.618.880 00.01 59.639 6.868.027.240 00.01 Havuç Fasulye 56.666 10.213.479.840 00.01 6.479.323.200 00.01 Margarin 50.245 Fındık 5.871.871.500 00.01 49.105 46.320 8.565.031.200 L 00.01 Zeytinyağı 6.776.883.460 41.077 00.01 Patates 6.042.981.100 00.01 Kuru mantar 39.337 35.724 5.241.694.920 00.01 Makarna, Pekmez, Tahin 5.525.488.000 00.01 32.800 Çörekotu 3.511.015.830 00.01 32.067 Ceviz 5.708.184.600 00.01 31.905 Çöven 00.01 4.771.716.120 31.078 Cin mısır 5.440.910.760 00.01 30.047 Soğan 4.424.598.940 00.01 29.902 Elma kurusu 00.01 4.599.605.920 Çemen 27.716 2.972.501.590 00.00 Meşrubat 21.750 3.286.217.630 00.00 18.919 Meyan kökü 1.500.472.760 00.00 Keçi boynuzu 13.108 1.227.244.000 00.00 Un 9.700 1.671.443.140 00.00 8.366 Mandalina 00.00 1.058.110.620 7.798 Mercimek 00.00 1.447.771.040 7.757 Biberiye 1.139.573.200 00.00 6.431 Helva 632.490.000 00.00 3.480 Ayva 345.870.250 00.00 1.903 Nar 172.844.250 00.00 951 Elma 119.046.250 00.00 655 Kırmızı biber 5. KAYNAKLAR 1. Anonymous, 1995. Eximbank Kredilerinin Sektörel Dağılımı. Üretim Dünyası 1(6): 42. 2. Anonymous, 1997. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Denizli İl Müdürlüğü Tarım İstatistikleri (Yayınlanmamış istatistik bigileri), Denizli. 3. Anonymous, 1998. Ekonomik Yönü İle Denizli 1998. 136s. Denizli Ticaret Odası Yayınları No: 25, Denizli. 4. Emiroğlu, M., 1986. Türk Gıda Sanayiinin İç-Dış Ticareti Ve Genel Sorunları. Gıda Sanayiinin Sorunları ve Serbest Bölgelerin Gıda Sanayiine Beklenen Etkileri Sempozyumu, 15-17 Ekim 1986. Adana, 18-25. 5. Emiroğlu, M., 1998. Türk Gıda Sanayii Ve Gıda Standardları. Standard Ekonomik ve Teknik Dergi, Eylül 1998,48-51. 6. Gökçe, R. ve Gökalp, H.Y., 1997. Denizli Gıda Sanayiinin Genel Durumu ve 21. Yüzyıl Beklentileri. 21. Yüzyıla Doğru Denizli Sanayii Sempozyumu. Denizli, 340-344. 160 DENİZLİ'DE TARIM SEKTÖRÜNÜN ÖNCELİKLİ SORUNLARI Gönül E. İNAL 2. M.O. Denizli Şube Başkanı 2O.yüzyılda Türkiye çok hızlı toplumsal, demografik ve ekonomik değişimler ve gelişmeler yaşamıştır. Tüm sanayileşme çabalarına karşın, toplumsal yapımız işgücü kullanımı ve diğer tüm göstergeler Ülkemizin tarım Ülkesi olma özelliğini büyük ölçüde koruduğunu göstermektedir. Ülkemizde tarım ulusal ekonomi ve toplum yaşamındaki çok büyük önemini bu güne dek korumuştur. Bugün Türkiye 27 milyon hektar tarımsal Üretim alanı ve 70 milyona yaklaşan nüfusuyla önemli bir tarım ülkesi ve önemli bir tarımsal ürün tüketicisidir Ancak tarım ülkesi olması Türkiye tarımının çok gelişrmiş olduğu anlamına gelmemelidir. Cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren tarıma çok büyük önem verilmiş, tarımsal eğitim ve tarımsal kurumlaşmada büyük atılımlar gerçek leştirilmiştir.Ulu önder ATATAÜRK ÜN " Milli Ekonominin temeli ZİRAATTIR " özdeyişiyle açıkladığı anlayışla tarımsal KiT'ler oluşturulmuştur. Bu kurumlar ülke tarımının gelişmesinde ve çiftçinin desteklenmesinde çok büyük görevler üstlenmişlerdir. 1980 'li yıllara kadar Türk tarımı hep nüfus artış hızının üzerinde bir gelişme göstermiş ve ülkemiz Dünya da kendi kendini besleyen yedi ülkeden biri olmuştur. 1980 li yıllarından itibaren küresel leşme adına kendinden istenen her şeyi yerine getiren Türkiye de tarım adeta kara sektör ilan edilmiştir. Serbest ticaret kavramı en büyük yıkımını Ülkemiz tarım sektöründe göstermiştir. Ülkemizin de bağlı olduğu GATT Uruguay anlaşması ve AB-Gümrük Birliği anlaşması Türk tarımının 21. yüzyılda nasıl bir gelişme izleyeceğini belirlemiştir. Tarımsal ilişkilerin, Uluslararası sermayenin çıkarlarına göre düzenlenmesi ve liberalleşme Ülkemize özelleştirmeyi dayatmıştır. E.B.K., S.E.K., YEM-SAN gibi tarımsal kitlerin özelleştirme adı altında haraç - mezat satılması, tarım ve hayvancılık ürünlerine uygulanan gümrük tarifelerinin indirilmesi tarım ve hayvancılığımızı çökme noktasına getirmiştir. Ekonomik kalkınmayı gerçekleştiremeyen Ülkemizde fert başına ulusal gelir 3000 dolar civarındadır. Tarım kesiminde ise kişi başına gelir bunun 1/3 ti kadar yani 1000 dolardır. Tarım Türkiye de tüm sorunların içine itildiği bir sektör haline gelmiştir. Ülkemizin çok büyük sorunu olan işsizlik tarıma yüklenmiştir. Tarım sürekli gerilerken her yıl bir milyon kişi kentlere göç etmektedir. Tarımdaki gerileme önceleri yalnız kırsal kesim insanını sıkıntıya sokarken, sonuçta etkilerini büyük kentlerde ve tüm ülkede göstermektedir. Çarpık kentleşme ve doğal kaynaklarımızın yağmalanması hep kırsal göçün sonuçlarıdır. Denizli'de tarım sektörü, olanakları ve sorunları ile ülkemiz tarımının bir aynasıdır. Denizli ili Anadolu yarım adasının Güney Batısı'nda Ege, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgeleri arasında kalması nedeniyle farklı iklim özellikleri göstermektedir. Denizli ilinin yüz ölçümü 11.86.800 hektardır. Bunun 376.738 hektarı yani %31.7 si tarım arazisidir. İl topraklarının 521.959 hektarı orman arazisi, 58.316 hektarı çayır-mera arazisi ve 229.787 hektar tarım dışı ve yerleşme alanıdır. İl topraklarının %40'ını oluşturan tarım ve çayır mera arazilerin de polikültür tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. İl nüfusunun %42'si tarımla uğraşmakta ve kent ekonomisine çok büyük katkı sağlamaktadır. İlimiz tarım sektörünün başlıca sorunlarına ilişkin görüşlerimiz şunlardır; 1-Tarım arazilerinin amaç dışı ve yanlış kullanımı ülkemiz genelinde olduğu gibi ilimizde de önemli boyutlardadır. Hızlı ve plansız sanayileşme kent çevresindeki tarım topraklarının büyük ölçüde elden çıkmasına neden olmuştur. Son on beş yılda 20.000 hektar verimli tarım arazisi, amaç dışı ve yanlış kullanımlarla yok edilmiştir. 1000 civarında atık bırakan işletmenin bulunduğu İlimizde arıtma tesisi çalışan işletme sayısı 15 civarındadır. Atık sular D.S.İ. kanallarına, derelere ve kanalizasyon şebekelerine bırakılmaktadır. 161 / İlimizde tarım toprakları kullanım sınırına gelmiştir, yeni tarım alanla üretilemeyeceğine göre amaç dışı kullanımlarla talan edilen topraklarımızı büyük bir duyarlılıkla korumamız gerekmektedir. ' İlimizin toprak varlığını korumak, üretkenliğini devam ettirmek ve her araziyi yeteneğine en uygun şekilde kullanmak zorundayız. Bu amaçla İlimizin son durumunu ayrıntılı olarak saptayan yeni bir toprak etüdü ve buna dayalı olarak yeni gelişme eğilimleri doğrultusunda ayrıntılı bir arazi kullanım planlaması yapılmalıdır tarım ekolojilerinden birine sahip olan İlimizde, I, II ve III sınıf tarım arazileri kesinlikle koruma altına alınmalıdır. Yerleşim ve sanayi gelişimi için; Denizli - İzmir ve Denizli - Ankara karayollarının üst şeritleri boyunca yeterli miktarda V, VI, ve VII. sınıf arazi vardır. Diğer taraftan İlimizde bazı yerlerde tarım yapılan VI ve VII. sınıf arazilerin çayır- mera ve orman alanlarına dönüştürülmesi erozyonu önlemek açısından çok yararlı olacaktir. ; Anayasamızın 45. maddesi ile Devlete verilen "Tarım Toprakları'nın amaç dışı kullanımını önleme" sorumluluğu kapsamında toprak ve su kaynaklarımızın korunması ve kullanılmasını düzenleyecek temel yasalar hemen çıkarılmalıdır. Ayrıca yerel yönetimlerin, politik çıkarlara dayalı keyfi imar planı uygulamaları önlenmelidir. / ' 2-İlimizde, ışıklı - Baklan Sulama Projesi ile 66.000 hektar tarım alanıl996 yılından beri kademeli olarak sulamaya açılmakta, Arazi Toplulaştırması yapılarak işletmeye hazır hale getirilmektedir. Yeni sulamaya açılan bölgelerde kuru tarımdan çok farklı teknik ve bilgi gerektiren sulu tarım konusunda yapılan yanlışlıklar toprakların çoraklaşarak elden çıkmasına neden olmaktadır. Baklan ovasında toprak etüd çalışmaları bitki deseninin belirlenmesi ve çiftçi eğitimi ilgili k u r u l u ş l a r l a eş güdüm içerisinde ivedilikle ele alınmalıdır. Bu bölge de organik tarımın yaygınlaştırılması ilimiz için çok yararlı olacaktır. 3-İlimizde, Pestisitler, bitki gelişim düzenleyicileri ve yaprak gübreleri gereğinden fazla ve bilinçsizce kullanılmaktadır. İlaç ruhsatlandırmasında, denemelerin firmalar tarafından yapılması piyasaya çok sık yeni ilaçların girmesine neden olmaktadır. Ülkemiz artık ilaç çöplüğü haline gelmiştir. Bilinçsizce kullanılan tarım ilaçlar, meyveden sebzeye, sütten yoğurda , sulardan balıklara kadar tüm ürünlerimizi tüketiciler için zehir kaynağına dönüştürmektedir. Hava, toprak ve yeraltı suları hiza kirlenmekte ve doğal denge bozulmaktadır. j f '/ İnsan sağlığı açısından, haşata yakın ilaçlamanın yapıldığı meyve ve sebzelerde ve sistemik ilaçların kullanıldığı diğer ürünlerde kalıntı tespiti için örnek alıp tahlil yapacak birimler kurulmalı ve denetimler etkin hale getirilmelidir. Üreticilerin bilinçlendirilmesi için yoğun eğitim çalışmaları yapılmalıdır. 4-Tarımsal üretim planlaması yapılmaması tüm yurtta olduğu gibi İlimizde de çiftçilerimiz çok mağdur etmektedir. Pamuk, şeker pancarı ve zeytinde yaşanan sorunlar çiftçilerimiz yeni seçenekler aramaya yöneltmiştir. Artık ülkemizde tarımsal üretim, toplumsal ve ekonomik amaçlarla birlikte dengelenerek yönlendirilmek zorundadır. Yönlendirmenin temel ölçeği; nüfusumuzun yeterli ve dengeli beslenmesi için "kendine yeterlilik" ile uluslararası piyasalarda yarışabilir ölçek ve kalitede karşılaştırmalı üstünlük niteliklerinin birlikte ele alınması olacaktır. i >; Türkiye bu gün geldiği noktada, meyve ve sebze gibi bazı ürün grupları dışında kendine yeterli ülke olmaktan çıkmıştır. Ülkemiz insanlarının % 35'i yeterli protein , % 17 si ise yeterli kalori alamamakta yani aç kalmaktadır. Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın % 20 sinde büyüme ve zeka geri-ligi dengesiz ve yetersiz beslenmeden kaynaklanmaktadır Bu nedenle üretim politikalarının birinci amacı; besin güvenliği açısından kendine yeterliliği sağlayacak üretim dallarının geliştirilmesi olmalıdır. Beslenme açısından zorunlu olan " kendine yeterlilik" ekonomik gerekçeler a9isindan da zorunludur. Çünkü ülke ekonomisi temel besin maddelerini dışarıdan alacak güçte değildir. Ayrıca toplam ihracatımızın yarıdan çoğunu oluşturan tarıma dayalı sanayi ürünlerinin ham madde gereksinimi için de yeterli üretim zorunludur. j /. ' 1980 sonrası üretim ve dış ticaret politikasıyla haksız rekabet karşısında bırakılan hayvancılık sektörümüz çökme noktasına gelmiştir. Oysa katma değeri en yüksek olan ve girdileri en ekonomik kılan üretim dalı hayvancılıktır. Yüksek verim ve düşük maliyetle üretim yapan AB ülkeleri 162 karşısında yıkıma uğramamak için hayvancılığımızı j çağdaş üretim yapısına kavuşturmak zorundayız. Beslenme ve ekonomi yönünden çok önemli olan hayvancılık sektörün öncelik verilerek geliştirilmesi, bitkisel üretim - hayvansal üretim dengesinin tekrar kurulması tarımsal üretim planlamasının birinci önceliği olmalıdır, Stratejik tarım ürünleri, toplumumuzun gelecek güvencesidir ve bunların başında buğday gelmektedir. İç tüketimimizin karşılanması ve ihracat olanaklarımızın arttırılması için buğday üretimini geliştirmek zorunludur. Yağlı tohumlar şeker pancarı, yem bitkileri ve pamuk geliştirilmesi gereken üretim dallarıdır. üretimi de stratejik ürünler kapsamında mutlaka Ekolojik olanaklarımız sayesinde karşılaştırmalı, üstünlüğümüz bulunan diğer üretimi alanları meyvecilik ve sebzeciliktir. Taze veya işlenmiş meyve ve sebze ürünleri ülkemiz için önemli ve sürekli bir ihracat potansiyeli oluşturmaktadır. 5- Çiftçilerimiz büyük çoğunluğu işletme sermayesinden yoksun olup işlerini kredi ile yürütmektedir. Tarımsal krediler yetersiz ve faizleri yüksektir. Özel bankalardan ve hatta tefecilerden yüksek faizlerle borçlanmak zorunda kalan üreticilerimiz yıkıma sürüklenmektedir. Ülkemizde bu güne kadar yapılan tarımsal destekler ekonomik ve toplumsal amaçlarına ulaşamamış, siyasal bir yarışma aracı olarak, oy getirme amacı taşıyan faydacı anlayışlar sergilenmiştir. Bunun sonucu olarak, ağır maliyet sorunları ve ülke ekonomisinin genel dengelerini, bozan üretim fazlalıkları ve stok maliyetleri ortaya çıkmıştır. Bir çok ürün de doğal ekolojisi dışına taşırılarak toprakların yanlış kullanılmasına ve tarımsal yapının bozulmasına yol açılmıştır. Fındık , çay ve tütün üreticilerine yapılan siyasal beklentili desteklerin ülke ekonomisi ve tarımına büyük zarar olmuştur. Oysa ülkemiz koşullarında üretimi bazen-dirilmesi gereken yağ ve yem bitkileri yeterince desteklenmediğinden üretimleri yeterli olmamaktadır. Artık Türk tarımını destekleme, üretkenliğe, verimliliğe ve rekabet kabiliyetine kavuşturmayı amaçlayan bir yapıya kavuştum 1 ma 1 ıdır. Öncelikli ürünlerden başlıyarak prim sistemine geçmek en iyi destekleme aracı olacaktır. Ayrıca ekonomicilerin değerlendirmelerine göre, türeticinin elinden çıktıktan sonraki evrede 3 katrilyon lirayı bulan vergi kaybı ve soygun önlenerek ekonomimize büyük katkı sağlanacaktır. 6-Tarım kesiminde yaşayan insanlarımız dağınık ve örgütsüzdür, 1969 yılında çıkarılan kooperatifler yasası ile kumlan çok amaçlı tarımsal kalkınma kooperatifleri daha sonra yurt dışına işçi gönderme aracı olarak kullanıldığından büyük ölçüde amaçlarından saptırılmıştır. 1980 den sonra köy -Koop'un kapatılması ve sonraki iktidarların engelleyici politikaları nedeniyle çiftçilerin örgütlenmesi yaygınlaşmamıştır T.K.K T.S.K. PANKO BİRLİK ve sulama kooperatifleri dışında örgütlenme yok denecek kadar azdır. Kamu sorumluluklarının giderek azaldığı Ülkemizde günün pazar ekonomisi koşullarına uygun ve çiftçilerimizin ihtiyaçlarına cevap verebilecek ve onların sahipleneceği bir yapıda tarımsal örgütlenmeyi sağlamak zorunlu hale gelmiştir 7- Tarımda çalışan insanlarımız, sosyal güvenlikten yoksundur. Yaşamlarının her aşamasında pek çok risk altında bulunan çiftçilerimiz ülkemizde sosyal güvenlik kapsamına en geç alman kesimdir. Tarım işçileri SSK. yasası sigorta primlerinin sadece işçiler tarafından ödenmesini öngördüğünden tarım kesiminde sigortalılık yaygın 1 aşamamıştır. Kamu kesimi hariç, tarımda çalışma düzeni yöresel töreler ve alışkanlıklara göre devam etmektedir. Tarımda çalışanların çalışma koşulları ve ücretlerini belirleyecek yasal düzenlemeler ile tarıma 163 özgü sosyal 1 güvenlik sistemi yasaları bir an önce çıkarılmalıdır. 8- İlimiz bulunduğu konum ve ekolojik özellikleri sayesinde pek çok.meyve ve sebze türü yetiştirilmesine uygundur. Tarıma dayalı gıda sanayinin ilimiz için alternatif bir sanayi ve çok önemli bir yatırım alanı olduğu yıllardır öngörülmesjne karşın bu alanda bir gelişme olmamıştır. Süt üreticileri sütlerini özel şirketlere maliyetlerinin altında fiyatlarla satmak zorunda kalmaktadırlar. Ege bölgesinin ikinci büyük kenti olan Denizli de pastörize süt ve süt ürünleri üreten bir tesis olmaması ve hala kent merkezinde sokak sütçülerinin satış yapması utanç vericidir. Gerek iç tüketim isteklerini karşılamak ve gerekse dış pazar paylarımız arttırmak için gıda sanayii mutlaka özendirilmelidir. Öncelikle süt ve et işleyen işletmelere ham madde yönelmesi için prim. gibi özendirme araçları kullanılmalıdır. Dünyada her gün daha çok aranan bio-tarım ürünlerine ağırlık verilmelidir. Hormon, yapay gübre ve tarım ilaçlarının kullanılmadığı bio -tarım ürünleri için önceden ilaç ve gübre kullanılmamış topraklar tercih edilmektedir. Bu nedenle İlimizde yeni sulamaya açılan Baklan Ovası bio - tarım ürünleri yetiştiriciliği için çok uygundur. Baklan ovasının kontrol altına alınarak tarıma açılması çok yararlı olacaktır. 9-Tarımda atılımı esasını çağdaş teknoloji sağlayacaktır. Ülkemizin kendine özgü ve ekolojik koşullarına uygun tarım teknolojilerini yine kendi ulusal olanaklarımızla türetmek ve kullanmak zorundayız. Tarıma teknoloji ve bilgi aktarımında teknik eleman etkinliğinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Geçmişte çok önemli ve etkin görevler üstlenmiş olan tarım ve Köy işleri Bakanlığı son dönemlerde hükümetlerin tarımı dışlayan politikaları ile etkisiz ve işlevsiz hale getirilmiştir. Her İlçeye ve pek çok köye kadar uzanan örgütü ile bu Bakanlık yeniden etkin hale getirilmelidir. Üçüncü bin yılda Dünyada açlık sorunu büyüyecek, su ve buğday nükleer silahlardan daha etkin stratejik silahlar haline gelecektir. Gelişmiş ülkeler yıllardır kendi tarım sektörlerine öncelik tanıyarak her türlü desteği sağlamıştır ve belirledikleri hedeflere ulaşmışlardır. Şimdi de bizim gibi ülkeleri rakip görerek tarımsal desteklerin kesilmesini ve Tarımsal Kitlerin hızla özelleştirmesini dayatmaktadırlar. Tarım ve tarıma dayalı sanayi yirmi birinci yüzyılda en değerli ve öncelikle konular olacaktır. Artık ülkemizde tarım sektörü, kalkınmada öncelikli sektör sayılmalıdır. Üretimden pazarlamaya tüm evrelerde doğal kaynaklarımızın korunması verimli kılınması insan kaynaklarımızın etkinleştirilmesi ve yaşam güvencelerini sağlanması doğrultusunda sürdürülebilir, tarım tüm kalkınma çabalarıyla bütünlük içinde ek alınmalıdır. K A YN A K L A R Cumhuriyetin 75.Yılmda Türkiye Tarım Sempozyumu. T.C. Ziraat Bankası Z.M.O .Tübitak. Türkiye Ziraat Mühendisliği iv. Teknik Kongeresi. T.M.M.O.B. Ziraat Mühendisleri Odası. Türkiye İçin Tarım C H P Tarım Komisyonu Raporu. 164 /. TURİZM SEKTÖRÜNÜN DENİZLİ EKONOMİSİNDEKİ ÖNEMİ VE SORUNLARI Nuray ÖZDİPÇİNER , Şükran ÖKTEM PAÜ. DMYO Turizm Programı 1.ÖZET Günümüzde kitlesel bir olay haline gelen turizmin ülke ekonomileri üzerinde yarattığı etkiler giderek önem kazanmaktadır. Ülkelerin karşılaştığı ekonomik sorunların çözümünde ve dar boğazların aşılmasında turizm dinamik özellikleri ile adeta bir çıkış noktası oluşturmaktadır. Dünyada pek çok ülke bu sektör sayesinde önemli bir döviz girdisi elde etmekte, istihdam düzeyini arttırmakta, ekonomik kalkınmalarını hızlandırmaktadırlar. Denizli ekonomisinin genel yapısına bakıldığında sanayi ağırlıklı olduğu hemen görülmektedir. Hizmet sektöründeki gelişme ise sanayi sektörüne paralel gelişen bankacılık sektörü ile sınırlı kalmaktadır. Turizm sektörü ise çeşitli sorunlarla uğraşmaktan sanayi sektörü kadar gelişememiştir. Bu nedenle Denizli ilinin ekonomik kalkınmasında dengenin sağlanabilmesi ve ayrıca turizmden beklentilerin elde edilebilmesi için bu sektörün sorunlarına daha fazla eğilmek gerekmektedir. THE IMPÇRTANCE OF TOURISM SECTOR İN DENİZLİ ECONOMY AND IT'S PROBLEMS 1.ABSTRACT Novvadays, tourism that becomes heap's events, the affects it create on countries economies starts to gain importance. Tourism forms an exit goint with it's dynamic specialitiesto the solution of economic problems that countries meet and to overcome to the bootle-neck. Many countries in the vrorld obtains foreign exchange , increases employment level and speed up their economic development due to this sector. Looking at general structure of Denizli economy, it can easilly be seen that it's ındustry laden. The development in service sector is restricted with the banking sector that develops parallel to the ındustry sector. Because of struygling various problems, tourism sector couldn't developed as much as ındustry sector. Because of this, for supplying the equilibrium of Denizli's economic development, and for obtaining the expects in tourism, it's necessary to ine line on this sectors problems. 2. MATERYAL VE METOD Araştırmada literatür taramasının yanı sıra, saha araştırma yöntemlerinden görüşme tekniği kullanılmıştır. 3. GİRİŞ İnsanlar, tarihin her çağında değişik sebeplerle seyahat etmişlerdir. Ancak günümüzde sanayinin gelişmesi, kişi başına düşen gelirin artması, refah seviyesini yükselmesi, insanların serbestçe kullanabilecekleri boş zamanların çoğalması, turizme tarihte insanların ticari, dini ve askeri amaçlarla yaptıkları seyahatlerden çok farklı bir şekil vermiş, turizm 2O.yy'ın sosyal ve ekonomik olayı niteliğini kazanmıştır.(Olalı ve Timur, 1998,17) Bu durum turizm ekonomisi adı verilen ve ülkeler için büyük öneme haiz bir ekonomiyi oluşturmuştur. Turizm ekonomisi; turistik olayların nedenlerini, kapsamını, gelişme koşullarını, sonuçlarını, bu olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkilerini bilimsel yöntemlerle ekonomik açıdan araştırmak turizm olayının bağlı olduğu kanun ve ilkeleri ortaya koyan bir disiplindir.(Olalı ve Timur,1988,195) 165 Turizmde piyasaya sunulan mal ve hizmetler, diğer ekonomik sektörlerin mal ve hizmetlere benzemekle birlikte, turizm hizmetinin üretim ve tüketilmesindeki amaçlardan doğan bazı özellikleri ve farklılıkları vardır. (Turistik ürünün stok edilmemesi, kısa sürede arttırılamaması ve üretim anında satılması gibi) Alıcı için ise bu ürün temel ve vazgeçilmez bir ihtiyaç niteliğinde değildir. Bu durum katı (inelastik) bir arz ve duyarlı (elastik) bir talebin oluşmasına neden olmaktadır. Ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre dışa dönük sanayilerin ekonomilerde yarattığı etkiler turizm sektörü içerisinde de kendini gösterir.(İçöz ve Kozak, 1998,9) Turizmin ekonomik etkileri ise aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir ; A-Turizmin Parasal Ekonomik Etkileri 1-Turizm ve döviz gelirleri Bir ülkeye yönelik dış (incoming) turizm hareketleri, öncelikle bu ülkenin dış ticarette son derece önemli ihtiyacı olan döviz girdilerini ve ülkede döviz arzını arttırmaktadır. (İçöz, 1998,185) Gelişmekte olan ülkelerin turizmin parasal etkilerine olan ihtiyacı çok daha fazladır. Çünkü gelişmekte olan ülkelerin turizm arzı açısından bir çok sorunu vardır. Gerek bu sorunların giderilmesi gerekse dış ödemeler bilançosu açıklarının kapatılması için çok daha fazla dövize ihtiyaç bulunmaktadır. 2-Turizmin dış ödemeler dengesine etkisi Dış ödemeler bilançosu, bir ülkenin belirli bir dönemde (genellikle bir yıl), dış alemden sağladığı gelirle, dış aleme yaptığı ödemelerin yer aldığı bir tablodur. Daha öz bir deyişle bu bilanço, bir ülkenin belli bir dönemde, döviz gelirlerinin ve döviz harcamalarını hesabıdır. (Dinler, 1995,477) Uluslar arası turizmin neden olduğu döviz hareketleri, turist gönderen ülkenin döviz talebini, turist kabul eden ülkenin de döviz arzını artırıcı bir rol oynadığından, ülkelerin dış ödemeler dengesini etkilemektedir. Turizmin döviz arzını arıtıcı rolü bir ihracat şekli olmasından kaynaklanmaktadır. Turizm sektörünün bir ülkenin ödemeler dengesi yaptığı etkiler olumlu ve olumsuz olmak üzere iki grupta toplanabilir, incoming turizmdeki döviz arzını aksine, outgoing turizmde döviz talebi söz konusu olmaktadır. Ödemeler dengesi pasif artan veren ülkeler, seyahatlerin kısıtlanması, tahsis edilecek döviz miktarını sınırlandırılması veya çok özel durumda dış seyahatlerden yasaklanması gibi tedbirlere başvurarak döviz talebini azaltma yoluna gidebilmektedirler.(Olalı ve Timur, 1988,89) Tablo 1: Dış Turizm Bilançosu Pasif Dış Turizm Aktif Dış Turizm (Turizm Giderleri) (Turizm Gelirleri) Vatandaşların ülke dışındaki konaklama, Turistlerin ülkedeki konaklama,ulaştırma, ulaştırma, yeme-içme gibi giderleri yeme-içme, eğlence vb. ödemeleri Turistik tüketim mallan ve hediyelik eşya dış satımı Turizm amaçlı dış yatırımlar ve ülkeye kar transferleri Turistik tüketim malları ve hediyelik eşya dış alımı Turizm amaçlı yabancı sermaye yatırımları ve ülke dışına kar transferleri Yabancıların kiraladıkları turizm amaçlı tesislerin kira gelirleri Yabancı personelin eğitimi için yapılan ödemeler Yabancı ülkelerdeki turizm amaçlı kiralanan tesislere yapılan ödemeler Yabancı ülkelerdeki personel için yapılan eğitim giderleri Yabancı ülkelerde yapılan turizm amaçlı Yabancıların ülkedeki turizm amaçlı reklam reklam ve tanıtım giderleri ve tanıtım harcamaları Yabancı turizm işletmelerine ödenen Yabancı turizm işletmelerinden alman komisyonlar komisyonlar Yerli işletmelerin dış ülkelerdeki banka ve Yabancıların ülkedeki banka ve sigorta sigorta kuruluşlarına yaptığı ödemeler kuruluşlarına yaptığı ödemeler Diğer döviz çıktıları Diğer döviz girdileri Toplam Giderler Toplam Gelirler Kaynak: İçöz ve Kozak, 1998,Turizm Ekonomisi, Ankara,s:188 166 Turizm gelirleri ile giderleri bir ülkenin dış turizm bilançosunu oluşturmaktadır. Tablo l'den görüldüğü üzere dış turizm bilançosu, aktif ve pasif dış turizm olarak iki kolana sahiptir. Bu bilançoda yer alan fazlalık kuşkusuz ödemeler dengesine olumlu etkide bulunacaktır. 3-Turizmin gelir yaratıcı etkileri Ülkeye gelen turistlerin ve iç turizme katılan ülke vatandaşlarının yapmış oldukları turistik tüketim harcamaları ile artan turizm talebini karşılamak amacıyla yapılan turistik yatırımlar gerek turizm sektöründe, gerekse sektörü başlayan diğer sektörlerdeki üretim faktörlerinin gelirlerini oluşturur. Söz konusu direkt turistik tüketim harcamalarının yarattığı gelir etkisi yanında, bu harcamaları gelir olarak elde eden birimlerin çeşitli nedenlerle yaptıkları harcamalar, ekonomi içinde devir ederek yeni gelirlerin yaratılmasına neden olur. Bu mekanizmanın işlemesi ile ortaya çıkan nihai turizm geliri, iç ve dış turistlerin yapmış oldukları turistik harcamalardan oldukça yüksektir. (Olalı ve Timur, 1988, 106) Turizmden hemen hemen bütün ekonomik sektörler faydalandığından, turizm gelirlerinin çabuk ve etkili bir şekilde ekonomik dolaşımda yer alması, direkt, endirekt ve uyarılmış etkilere neden olmaktadır.(Olalı ve Timur,1988,107) Böylece tüm ekonomide dinamizm oluşmaktadır.(İçöz ve Kozak, 1998,199) 4-Turizmin iç fiyatlara etkisi Gelişen bir ekonomide uluslar arası ve ulusal turizmin canlanması hem ithal malları talebinde, hem de bölgesel ürün ve üretim faktörleri talebinde bir artış yaratır. Bu talep artışı, üretim faktörlerinin maliyetlerinin artmasına neden olduğu gibi, artan talebi karşılamak amacıyla alınan yatırım kararı ile yatırımın fiilen gerçekleşmesi arasında geçecek sürede artan talebin neden olduğu fiyat artışlarına da neden olur.(Olalı ve Timur, 1988,137) Turizmin bu enflasyonist karakteri hem yöre halkı hem de ekonomisi için önemli bir maliyet oluşturmaktadır. Özellikle turistik bölgelerin gelişmesi ve bu sayede artan enflasyon, toprak değerlerinin de artmasına neden olmaktadır.(Mathieson and Wall, 1982,86) A-Turizmin Reel (Gerçek) Ekonomik Etkileri 1- Turizmin istihdama etkisi Turizm sektörü, emek yoğun bir sektör olması nedeniyle, gerek turizm alanında yaratılan istihdam imkanları gerekse turizmle bağlantılı diğer ekonomilerde yaratılan istihdam dolayısıyla önemli bir istihdam gücüne sahiptir. Turizmin istihdam etkisini özetleyecek olursak, üç tip istihdam ortaya çıkmaktadır. (İçöz ve Olalı, 1998, 220) 1-Otel, motel, restoran gibi turizm sektöründe yer alan tesislerdeki turist harcamaları nedeni ile bu tesislerde yaratılan doğrudan istihdam. 2-Turizm sektörünün arz bölümünde yer alıp, turistik harcamalar sonucu oluşmayan, fakat turizmle ilgili, sektöre girdi veren diğer sektörlerde oluşan dolaylı istihdam. 3-Bölge halkının turizmden kazandığı geliri yeniden harcanması sayesinde ve bir bakıma turizme çarpanın etkileri sonucu ortaya çıkan ek istihdam, ya da uyarılmış istihdam. Bazı yazarlar ikinci ve üçüncü tip istihdamlarıbirleştirerek dolaylı istihdam adını vermektedirler.(Mathieson and Wall, 1982, 77) • 2- Turizmin diğer sektörler üzerinde etkisi Turizm sektörü, turistik ihtiyaçların karşılanmasında ekonominin bütün sektörlerinden yararlandığı gibi, bazı sanayi kollarını içine almakta, bazılarına kendi ihtiyacına göre şekil vermekte, bir kısmını da yeniden meydana getirmektedir. (Olalı ve Timur, 1988,154) Çoğunluk turizmin bir bölgede gelişmesi bölgenin ekonomik 167 yapısındaki değişmelerle birlikte endüstriyel üretimde de değişmeler olduğunu ortaya koymuştur. Endüstrileşme ile turizm aslında birbiriyle çelişir görünmekle birlikte; endüstrileşme, çağdaşlaşmanın gerekli bir unsuru olduğuna göre, turistik gelişme endüstrileşmeyi teşvik edecektir. Turizm, her zaman değişim ve gelişimin temel nedeni olmasa bile, çoğunlukla değişimlerin hızlanmasına katkıda bulunmaktadır. Özellikle tarımsal alanda bu etkileşim daha fazladır. Turizm ayrıca hizmetler sektörü üzerinde de önemli etkilerde bulunarak, bu sektörün yapısı üzerinde değişimler yaratabilir. Böylece turizm diğer sektörler üzerinde yarattığı endirekt etkiden kaynaklanan sürükleyici bir rol oynar.(Olah ve Timur, 1988, 155) Turizm sektörünü genel ekonomiye olan katkılarını kısaca özetledikten sonra Denizli ekonomisine genel bakış yapmak yerinde olacaktır. bir Sanayinin yapısına bakıldığında küçük, orta ve orta üstü işlemlerden oluştuğu görülmektedir. Ekonomik faaliyetler sonucu ilde yaratılan katman değerin %31'i sanayi sektöründen elde edilmektedir. (DTO,1998,10) Denizli sanayinin belki de en karakteristik diğer bir özelliği de istihdam yaratmayı amaç edinmiş ve dış satıma dönük üretim yapan yapıda olduğudur. İthalatı da yalnızca makineler başta olmak üzere yatırım araçları ve teknolojisidir.(DTO,1999, 8) Denizli'deki sanayi kuruluşlarının il imalat sanayi içindeki paylan incelendiğinde; Dokuma, giyim eşya ve deri sanayi %52, gıda, içki ve tütün sanayi % 1 1 , metal eşya makine teçhizat sanayi %17, orman ve mobilya sanayi %11, petro-kimya - kömür - kauçuk ve plastik sanayi ürünleri % 3 , metal sanayi % 3 , taşa ve toprağa dayalı sanayi % 1 , kağıt ürünleri ve basım sanayi % 1 , diğer imalat sanayi %1 'dir. Bunların içinde katma değer açısından %49,33'lük payla 1.sırayı dokuma-giyim eşyaları ve deri sanayi 3.sırayı %13,7'lik payla taşa toprağa dayalı sanayi almaktadır.(DTO,1998,10) Denizli'de Organize Sanayilerin dışında kent merkezide bir sanayi alanıdır. Daha çok küçük tesisler kent merkezinin hemen her yerinde gözlenmektedir. (Mutluer, 1995,123) Piar Gallup tarafından Denizli yöresindeki 191 firma üzerinde yapılan bir araştırmaya göre sanayi kuruluşlarının %53 ihracat yapmakta, ihracat yapan iş kollarının başında ise %71 oranla dokuma-giyim, %56 ile demir çelik madeni eşya gelmektedir. Son iki yılda gerçekleştirilen hedefler ve önümüzdeki yıllarda gerçekleştirilmesi planlanan hedefler Denizli ekonomisinin içine kapalı görüntüsünden kurtulmaya başlandığının ve dışa açılma hedefleri içinde olduğunun göstergesidir. Ayrıca gerçekleşen hedefler %53'lük ihracat oranı ve ihracat yapmayan kesimin yarısının önümüzdeki yıllarda dışa açılmayı planlaması globalleşme adına ilk adımların atıldığını ve bu yolda Denizli sanayisinin bir ivme kazandığını göstermektedir.(Milliyet,1994,16) Yıllara göre ihracat rakamlarının artışı da bunu doğrulamaktadir.(Ekol, 1998,7-12) Yıllar 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 Tablo 2 : Yıllara Göre Denizli'de Yapılan İhracat Miktarları ihracat Tutarı (USD) 120.112.570 140.039.004 154.994.020 174.816.382 262.284.429 332.800.426 341.099.936 443.449.301 Kaynak: Ekol Dergisi,1998, Denizli Sanayi Odası Yayını, s:12 1998 yılına kadar hızla gelişen ihracatta düşüş başlamıştır. Ocak ayındaki toplam ihracat rakamı 1 milyar 753 milyon dolar olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı ayındaki ihracat ise 2 milyar 53 milyon dolardı. Tekstil sektöründeki düşüş % 5.3'tür. (Akdiş,1998, 9-11) Tekstil sektöründeki bu genel düşüş, Denizli'de bir numarada yer alan tekstil sektörünü de etkilemiştir. Denizlideki tekstil sanayinde yaşanan en büyük sorun, krediyle yatırım yapmak olmuştur. Tekstil sanayinin en karlı dönemlerinde sanayicilerin kapılarını çaldığı bankalar, global kriz nedeniyle kredi politikalarını değiştirince, Denizli geri adım atmak zorunda kalmıştır. Bu günlerde bankalarla mücadele eden Denizli'de yeni yatırım yoktur. Devam eden bazı yatırımlarsa durma noktasındadır. Yabancı kaynakla yatırım yapmanın bedeli ödeyen sanayiciler, ihracatta sıkıntı yaşamadıklarını ortaya koymakta ve şirket içinde yaşanan sorunlar nedeniyle bu fırsatları değerlendiremediklerini belirtmektedirler. Bu aşamada yeni sektör arayışları gündeme gelmektedir. Yeni sektörlerin devreye girmesi, ili tek bir alana bağımlı olmaktan 168 / j V kurtaracaktır.(Gözlem, 1998,4-5) Denizli için bu yeni alanlardan biri turizm sektörü olabilir. Çünkü hizmet ve sanayi sektörleri arasındaki genel denge için bu sektör büyük önem arz etmektedir.(Özdipçiner,1997,17-18) 4. SONUÇ Ekonomiye bu kadar büyük katkıları bulunan bir sektörün biraz teşvikle son zamanlarda üzerinde dolaşan karabulutları üzerinden atabileceği inancı hakimdir. Denizli turizminin de yeni sektör arayışlarına alternatif olabileceği düşünülmektedir. Bu amaçla Denizli turizminin sorunlarına şöyle bir bakmak yerinde olacaktır. Ekteki tabloya göre (Denizli ilindeki turizm belgeli otellerin yıllar ve aylara göre dağılımı) ilimizdeki otellerin doluluk oranlarının 96 yılından itibaren hiçbir ayda %50'nin altına düşmediği, 95 yılından itibaren yıllık olarak %60 civarında seyrettiği görülmektedir. Bu değerlendirmede 1999 yılı Türsab Kuşadası Bölgesel Yürütme Kurulu ve Denizli Skal Kulüp Sezon başı durum değerlendirme raporundan yararlanılarak şu şekilde özetlenebilir ; Pamukkale turizminin 1999 yılı içinde sahip olduğu sorunlar, Türk turizminin içinde bulunduğu genel sorunlardan kaynaklanmaktadır. Türkiye turizmindeki son olumsuz gelişme ise 1999 sezonunun ilk yarısının kaybedilmesi ve bu kaybın yaklaşık 2 milyon turist ve 200 milyon dolar olmasıdır. Türkiye bu sektöre 39 milyar dolar yatırım yapmıştır. Bu sektörde yaklaşık 2.500.000 kişi çalışmaktadır. Bu sektör 32 alt sektörü beslemektedir. Bu nedenlerle kayıp olmasına rağmen Türkiye bu sektörden hiçbir zaman vazgeçemez. Ancak içinde bulunulan durumda Abdullah Öcalan'ın yakalanması ile başlayan, İstanbul başta olmak üzere meydana gelen bombalanma olayları ile devam eden Türk turizmini hedef alan mesajların dünya medyalarında yer alması Türk turizmini olumsuz etkilemiştir. Almanya başta, İngiltere, Avusturya, Fransa, İtalya, İspanya ve İskandinav ülkeleri olmak üzere Türkiye'nin turist çektiği ülkelerden ciddi iptaller yaşanmaktadır. Bu arada 62 milyonu bulan ve hızla gelişip büyüyen iç pazarın ihmali de ayrı bir sorundur. Bu olumsuzlukların ortadan kaldırılabilmesi için özelliklede dış pazara yönelik TÜRSAB ve TÜROB tarafından yürütülen ve çözüm ortaklığı adı verilen bir proje bulunmaktadır. Bu proje, yurt dışında Türkiye'nin tanıtımma rehberlik, lobi ve P.R. çalışmalarını içermektedir. Başta Almanya, İngiltere ve BDT ülkelerinde uzman kuruluşlarla birlikte lobi ve PR çalışmaları başlamıştır. Bu çalışmalar Fransa, İskandinav ülkeleri ve diğer ülkelere yayılacaktır. Bu çalışmalardan amaç, Türkiye'ye yönelik olumsuz propagandalar nedeni ile negatif olan havayı yumuşatmak ve başlatılacak tanıtım kampanyalarına zemin hazırlamaktır. Ayrıca bu projeye kamu yönetiminin desteği beklenmektedir. Bu değişimlerin ve yapılanmaların gerçekleştirilebilmesi için gerekli enstrümanların devreye sokulması gerekmektedir. Yerel bazdaki problemlere gelince; 1-Denizli havaalanının charter uçaklarına açıko İması 2-Pamukkale'nin tek gelir kaynağı gibi görünen kapı girişlerinde geçen yılın Nisan ayma göre meydana gelen %60'hk ve yine geçen yılın Mayıs ayına göre meydana gelen %80'lik kayıp. 3-Termal turizmden söz edilip, uzun süre konaklanmanın sağlanmaması 4-İlgili birimler arasında eşgüdümün sağlanamaması. 5-Yetkilerin tek elde toplanamaması 6-Uzun süreli konaklama için ürünün çeşitlendirilememesi Sonuç olarak Denizli Bölgesi turizmi, Denizli ekonomisi açısından, tüm ülke ekonomisinde olduğu- gibi önemli bir yere sahiptir. Turizmin içinde bulunduğu problemlerden Denizli turizmi de payını almaktadır. Bu problemlerin ortadan kaldırılabilmesi, daha çok genel problemlerin çözümü ile bağlantılıdır. Denizli yöresine ait problemlerin çözümünde ise biraz daha fazla çalışma, yasal düzenlemeler ve daha fazla tanıtım gerekmektedir. KAYNAKLAR Akdiş Muhammed (1998) "Türkiye ve Dünya Ekonomisindeki Gelişmeler, İleriye Yönelik Beklentiler" Denizli Ticaret Odası Dergisi. Yıl:2, Sayı: 18 Denizli Ticaret Odası, (1998) Ekonomik Yönü ile Denizli 1998. Denizli Ticaret Odası Yayınları:25, Denizli Denizli Ticaret Odası, (1999) Ekonomik Yönü ile Denizli 1998. Denizli Ticaret Odası Yayınları:26, Denizli Dinler Zeynel, (1995) İktisada Giriş. Ekin Kitabevi Yayınları, Bursa Ekol,(1998) " " , Ekol dergisi. Denizli ticaret odası yayınları İçöz, Orhan ve Metin Kozak (1998) Turizm Ekonomisi; Turhan Kitabevi, Ankara 169 Mathieson A. And G.Wall (1982), Tourism: Economic. Phvsical and Social Impacts. Burt Mili, Itarlovv, Essex, Longman Inc. Milüyet,(1994) Denizli Sektör Araştırması. Ekim- Kasım 1994 Piar-Gallup Araştırma Ltd. Şti. İstanbul Mutluer Mustafa (1995) Gelişimi. Yapısı ve Sorunlarıyla Denizli Sanayi. Ege Üniversitesi Basımevi, Denizli Sanayi Odası, İzmir Gözlem, (1998) "Denizli yol ayrımında; yeni sektör arayışları gündemde" Gözlem 23 Kasım 1998 Gözlem gazetesi özel Denizli eki. Olalı Hasan ve Alp Timur (1988) Turizm Ekonomisi: Ofis Ticaret Matbaacılıkjzmir Özdipçiner Nuray (1997) "Turizm ve Ekonomik Denge", Denizli Ticaret Odası Dergisi. EK : Denizli İlindeki Turizm Belgeli Otellerin Oda Doluluk Oranları ( % ) OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS HAZİRAN TEMMUZ AĞUSTOS EYLÜL EKİM KASIM ARALIK ORTALAMA 1992 44 43 45 63 64 58 60 73 67 68 50 45 57 1993 44 47 44 73 78 67 62 60 58 57 47 48 57 1994 49 44 43 44 41 43 51 58 57 53 28 46 46 1995 42 46 51 61 64 60 70 78 79 67 60 60 62 170 1996 44 61 61 64 71 66 73 78 82 75 65 58 67 1997 50 53 65 68 73 70 73 72 78 74 68 61 67 1998 55 52 55 62 77 70 79 76 77 78 57 50 66 TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ AÇISINDAN ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMLERİ Prof. Dr. Hüseyin ÖZGEN, Dr. Halil SAVAŞ Çukurova Üniversitesi İ.İ.B.F. İsletme Bölümü Pamukkale Üniversitesi İ.İ.B.F. İsletme Bölümü 1.ÖZET Günümüzün küresel dünyasında ve özellikle son yıllarda rekabetin hızla artması, teknolojinin gelişmesi ve sanayileşmeden dolayı, kalite ve çevre kavramlarına geçmişe göre daha fazla önem verilmektedir. Kalite ve çevre yönetim sisteminin kurulması ve etkinliğinin sağlanması için tüm çalışanlar ortak hedeflere doğru yönlendirilmelidir. Toplam kalite yönetimi; herkesin ortak hedeflere doğru yönlendirilmesini, iç ve dış müşterilerin gereksinimlerinin karşılanması ile tüm işletme süreçlerinin sürekli olarak iyileştirilmesini amaçlamaktadır. Bu çalışmada; ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemleri tanımı, kapsamı, yararlan ve gerekleri itibariyle toplam kalite yönetimi açısından ele alınmış ve bir işletmedeki çevre yönetim sistemi uygulaması incelenerek, başka işletmelere örnek olabilecek proje düzeyinde bir uygulamadan elde edilen sonuçlar ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeleri Toplam Kalite Yönetimi, Çevre Yönetim Sistemleri, ISO 14000 Standartları, Kalite ve Çevre Yönetimi. 2. GİRİŞ 21. yüzyıla girerken kalite, verimlilik, etkinlik ve çevre kaynaklarının korunması büyük bir önem taşımaktadır. İşletmelerin pazar paylarını artırabilmeleri ve şiddetli rekabetin hakim olduğu bir dünyada başarılı olabilmeleri için, bu kavramları ön plana çıkarmaları ve işletme içinde etkin uygulamaları gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Bu uygulamaları bünyesinde toplayan ve oldukça yaygın bir kavram olarak tartışma ve uygulama alanı bulan toplam kalite yönetiminin başarıyla uygulanması, işletmelerde kalite güvence ve çevre yönetim sistemlerinin kurulmasına ve bu sistemlerin etkin olarak işletilmesine bağlıdır. Bir sistem yaklaşımı çerçevesinde; sorunlar ortaya çıkmadan önlem alınması, çevreye bir kaynak kullanımı ve kaynak yönetimi olarak bakılması gerektiği, ekonomik ve sosyal gelişmenin çevreden ayrı düşünülemeyeceği ve işletmelerin politikalarını, toplumsal ve çevreye duyarlı bir biçimde yeniden belirlemeleri gereği anlayışı almıştır. Bu anlayış işletmeleri, hammadde ve enerjiyi etkin ve verimli kullanmaya zorlamaktadır. Kaynakların etkin kullanımı, atıkların azaltılması, insan sağlığının ve çevrenin korunması, çevre dostu teknolojilerin kullanımı ve çevre dostu ürünlerin üretimi gibi konularda başarılı çalışmalar yapan ve bunu belgelendiren firmalar, uluslararası düzeyde de bir rekabet üstünlüğü elde etmektedirler. 3. TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ Toplam kalite yönetimi (TKY), sadece üretilen ürün ve hizmetlerin değil, bir bütün olarak yönetimin kalitesini artırmayı amaçlamaktadır. Bu yönetim biçiminde tüm işlerin verimli ve bilimsel olmalarını sağlamak, müşterilerin mevcut ve gelecekteki beklentilerini belirlemek ve bunları tam istenen sürede, ekonomik ve istenen şekliyle karşılamak gibi bir iş anlayışı ve yönetim biçimi söz konusu edilmektedir (Tümer, 1995, s.44). Bu yönetim anlayışı için günümüzde, birbirine benzer çeşitli tanımlar yapılmaktadır. Bu tanımlar arasında en çarpıcı olanlarından birinde TKY, bir kuruluşta üretilen mal ve hizmetlerin, işletme süreçlerinin ve personelin sürekli iyileştirilmesi ve geliştirilmesi yolu ile optimum maliyet düzeyinde önceden belirlenmiş olan müşteri ihtiyaç ve beklentilerinin tüm çalışanların katılımı ve kendilerinden beklenen yükümlülükleri yerine getirmeleri yolu ile karşılanarak, işletmenin toplam performansının iyileştirilmesi stratejisi şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanım analitik bir bakışla incelendiğinde tüm süreçlerde sürekli iyileştirme ve geliştirme, optimum maliyet düzeyi, tüm çalışanların katılımı, önceden belirlenmiş müşteri ihtiyaç ve beklentilerinin tatmini ve toplam performansın 171 iyileştirilmesi gibi ifadelerin TKY'nin tanımında belirleyici bir rol oynadığı görülmektedir (Peşkircioğlu ve Diğerleri, 1995, s.52): TKY tanımından da görüleceği üzere, kalitenin kaliteli olarak yaratılmasını hedefleyen TKY, yönetici zihniyetinden ve örgüt kültüründen ileri derecede etkilenmektedir. Sistem yaklaşımı içinde insan unsuruna ağırlık veren, sosyal ve davranışsal bilimlerden yoğun destek alan TKY, katılımcı ve paylaşımcı lider yöneticiler gerektiren bir uygulamalı felsefedir (Üstel, 1995, s.3). Bu yönetim felsefesi, bir işletmeyi tüm yönleri ile sürekli olarak daha iyiye götürmek için oluşturulmuştur. Yöneticilerde uzun dönem bakış açısı hakim olup, işletmenin tüm süreçlerinin iyileştirilmesine birinci derecede önem verilmektedir. İyileştirme süreçlerinin ancak çalışanların bu süreçlere gönüllü katılımı ile sağlanabileceği de her zaman göz önünde bulundurulmaktadır. TKY'de göz önünde bulundurulması gereken noktalardan biri de, tüm bölümlerin iyileştirme çalışmalarına ek olarak birimler arası ilişkiler ve dengelerin analiz edilmesi ve TKY felsefesinin bu ilişkilere göre düzenlenmesi gereğidir (Aşıkoğlu, 1997, s. 10). ! t V Bu tanımlar çerçevesindeki bir TKY uygulamasının işletmelere sağlayacağı oldukça önemli yararlar vardır. Bu yararlar şöyle sıralanabilir (Sezer, 1996, ss.121-122; Akdoğan, 1995 s.l 17; Plenert, 1996, ss.67-77): (1) Pazar payı, verimlilik, rekabet gücü ve karlılık düzeyi artar. (2) Çalışma hayatının kalitesi, çalışanların moral ve motivasyonu yükselir. (3) Malzeme, zaman kaybı, tamir, yeniden işleme, stok, müşteri şikayetleri ve maliyetler azalır. (4) Müşteri tatmini sağlanarak, müşterilerin güveni kazanılır veya var olan güven sürdürülerek müşteri sürekliliği sağlanır. (5) Ekip çalışması anlayışı benimsenerek, iş gören katılımcılığı ve tatmini artırılabilir. (6) Yönetim ve iş gören arasındaki ilişkiler katılımcılık sayesinde iyileşir. (7) Kültürel değişim süreci ile şirkete özgü şirket kültürü oluşturulabilir. (8) Şirketin tamamında sürekli iyileştirme ve geliştirmenin benimsenmesi, çevresel kalite anlayışının da artmasına yardımcı olur. j \. 4. ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMLERİ Bu kısımda, ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemi (ÇYS) standartlarına dayalı olarak; ÇYS'nin tanımı, kuruluş ve ürün değerlendirmesi gibi iki alt gruba ayrılabilen çevre yönetim sisteminin elemanları, sistemin amaçlan ve bir işletme açısından çevre yönetim sistemine sahip olmanın yararları açıklanmaya çalışılmıştır. 4.1. Çevre Yönetim Sisteminin Tanımı ı J Çevre yönetim sistemi; kuruluşa ait çevre yönetiminin uygulanabilmesi için gerekli kuruluş yapısının, sorumluluk, usul ve işlemlerini uygulama için gerekli belgelerin ve kaynakların bütünü olarak tanımlanabilir. ÇYS standartları, ürünün, hammaddeden-mamul madde haline getirilip etiketlenmesi, pazara arzına kadar her kademede çevresel faktörlerin de göz önüne alındığı bir dizi standartlardır. Çevre yönetim sistemi; bir kuruluşun çevresel amaçlarına ulaşabilmesi için faaliyetlerini planlama, uygulama, gözden geçirme ve geliştirmenin sürekli dönüşümüdür. Bu tanımlama, işletme ve çevre amaçlarına sistematik ve stratejik bir yaklaşım getirmektedir. Planlama, uygulama ve gözden geçirme gibi hususlar, etkin bir ÇYS kurulması, uygulanması ve bu sistemin devam ettirilmesini sağlamaktadır. 4.2. Çevre Yönetim Sisteminin Kapsamı < Çevre yönetim sistemi, kuruluşların; politika ve amaçlarını tespit edebilmelerini mümkün kılmak amacıyla mevzuatla koşulan şartlarla, önemli çevre etkilerini dikkate alarak, bir ÇYS için gerekli şartları belirlemeleriyle ilgili hususları kapsamaktadır. Bu sistem kuruluşların kontrol altında tutabildikleri veya etkileyebildikleri çevre yönlerine uygulanmaktadır. ISO 14000 serisini kapsayan çevre yönetim sistemi, kuruluşlara çevre sorunlarını sistematik ve anlamlı bir biçimde ele almalarını sağlayacak bir dizi araç sunmaktadır. İlgili standartlar; atıklar üzerine kısıtlamalar ya da üst sınırlar getirmek yerine karar alma fonksiyonuna olumlu bir katılım sunmakta, her çevre sorununu ayrı ayrı ele almak yerine birçok alanlarda aynı anda değişim yaratacak kapsamlı bir yaklaşım getirmektedir. Planlama, örgütleme, eğitim, inceleme ve karar alma gibi yönetim alanına giren birçok fonksiyon üzerinde sistem yaklaşımı uygulanarak, personelin ve kuruluşun uyacağı kesin bir kurallar dizisi ile önemli ölçüde geliştirilebileceğini yönetim üzerinde vurgulamaktadır. '/ ' ı / 172 ISO 14000 standartları; sanayi kuruluşu, kamu hizmeti veren kurum, müşavirlik firması, halka ait kuruluş, ürün ve hizmet tedarik eden bir kuruluş olup olmadığına bakılmaksızın, ürün ve hizmet satan ve 10 veya daha çok kişinin çalıştığı her birime uygulanabilmektedir. Ancak, maden ocağı işletmeleri, petrol rafinerileri, kimyasal madde kullanan üretici kuruluşlar, enerji üreten kuruluşlar, inşaat şirketleri, elektronik eşya üreticileri gibi çevreye etkileri görülür biçimde fazla olan kuruluşlar ISO 14000 belgesi almaları konusunda üzerlerinde daha fazla baskı hissetmektedirler. Bu kapsam çerçevesinde ÇYS özellikle; (1) Bir çevre yönetim sistemi uygulayan, bu sistemi sürdüren ve geliştiren, (2) Kendi çevre politikasına riayeti taahhüt eden, (3) Bu riayeti başkalarına da gösterebilen, (4) Çevre yönetim sistemini, kendi bünyesinin dışındaki bir kuruluşa tescil ettirmek ve bu konuda belge almak isteyen, (5) Kendi isteği ile bu standarda uyma konusunda kararlı olan ve bu hususu açıkça beyan eden; boyut, tip ve gelişmişlik düzeylerine bakılmaksızın çevre yönetimini geliştirme ve uygulamaya veya mevcut çevre yönetim sistemlerini geliştirmeye niyet eden küçük ve orta büyüklükteki kuruluşlar dahil olmak üzere bütün kuruluşlara uygulanabilir. ISO 14000 ÇYS Standartları, kuruluş ve ürün değerlendirmesi olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Kuruluş yönelimli standartlar, bir ÇYS'nin oluşturulup çalıştırılması ve değerlendirilmesi için kapsamlı ilkeler saptamakta ve diğer kuruluş-çevre sistemleriyle ara yüz oluşturmaktadırlar. Bir ÇYS, yönetim fonksiyonlarını, yönetim plan ve kararlarının örgütün çevre ile ilgili stratejik amaçlarını desteklemesini temin edecek biçimde düzenlemektedir. Kuruluş değerlendirmesine yönelik standartlar; çevre yönetim sistemi, çevre denetimi ve çevre performans değerlendirmesi gibi standartlardan oluşmaktadır. ÇYS ile ilgili belgelendirme standardı ISO 14001 yanında ISO 14004 kılavuz standardı yer alırken, çevre denetimiyle ilgili birçok kılavuz standart bulunmaktadır. Performans değerlendirmesiyle ilgili ise, ISO 140031 standardı henüz gelişim aşamasındadır (Cascio ve Diğerleri, 1996, ss.31-34). Ürün yönelimli standartlar ise; ürünlerin ve hizmetlerin ekonomik ömürleri boyunca çevre üzerindeki etkilerini, çevre etiket ve bildirimlerini ne yönde etkilediklerini araştırmaya yönelik olup, örgütün planları ve kararlarını desteklemek için gereksinim duydukları bilgilerin sağlanmasını ve belirli çevre bilgilerinin tüketicilere ve öteki ilgililere aktarılmasını kolaylaştırmaktadır (Connell, 1996, s.121). Ürün değerlendirmesi ile ilgili standartlar; ürün standartlarında çevresel yönler kılavuzu (Guide 64 olarak değiştirilmiştir), çevre etiketlemesi standartları ve hayat boyu değerlendirme olarak, bu alandaki uzmanlar ve uygulamacılar tarafından kullanılabilecek önemli araçlardır (Atasoy, 1997, ss.65-66). 4.3. Çevre Yönetim Sisteminin Amaçları ve Yararları Çevre yönetim sistemi standardı, bütün kuruluşların çevre sistemini kurabilmesi amacıyla, bir yönetim sisteminin şartlarını belirlemekte; her çeşit ve büyüklükteki kuruluşlara, değişik coğrafi, kültürel ve sosyal şartlara uygulanabilmektedir. Sistemin başarısı değişik düzeylerde değişik görevleri ifa eden personelin, özellikle üst yönetimin bu konudaki taahhütlerine bağlıdır. Böyle bir sistem, kuruluşlara; çevre politika ve amaçlarım tespit edebilmeleri için bir usul geliştirme, bu usulün etkinliğini değerlendirme, bu politika ve amaçlara bağlılığı gerçekleştirebilme ve-bu bağlılığı başkalarına da gösterebilme imkanı vermektedir. Standardın genel amacı, sosyo-ekonomik ihtiyaçlarla dengeli bir şekilde, çevrenin korunması ve kirlenmenin önlenmesidir. Kuruluşlara sistematik bir çerçeve içinde kendi faaliyetlerinden kaynaklanan çevre etkilerini azaltmalarını, değerlendirmelerini ve yönetmelerini sağlayan çevre yönetim sistemi; çevre-ekonomi bütünleşmesinin sağlanmasında önemli bir rol oynayarak, herhangi bir faaliyetin planlama ve uygulama aşamasında, ekonomik gelişme ile çevreyi koruma gayretlerinin bütünleştirilmesini amaçlamaktadır (Gülsever, 1997, s.82). Çevre yönetim sisteminin amaçları kısaca şöyle ifade edilebilir: (a) Kuruluşlara sistematik bir çerçeve içinde kendi faaliyetlerinden kaynaklanan çevre etkilerini azaltmalarını, değerlendirmelerini ve yönetmelerini sağlayan çevre yönetim sistemi kurmalarını sağlar. (b) Çevre-ekonomi bütünleşmesinin sağlanmasında önemli bir rol oynayarak, herhangi bir faaliyetin planlama ve uygulama aşamasında, ekonomik gelişme ile çevreyi koruma gayretlerinin bütünleştirilmesini sağlar. (c) Kanuni gereklere uygunluğu sağlayan kuruluş amaçlarını destekler. (d) İşletme içi çevre kalite politikalarının oluşturulmasını sağlayarak, piyasa beklentilerine cevap vermeye çalışır. (e) Kuruluşların geleceğe yönelik rekabet güçleri için, etkin ve stratejik bir kalite ve çevre yönetim sistemi kurmasını sağlar. 173 Bir işletmenin ISO 14001 belgesi alması, müşterilere örgütün çevresel amaç ve hedeflerini gerçekleştirecek bir yönetim sistemine ve düzeltici yada önleyici faaliyetler ve eğitim aracılığıyla yönetim sistem, i geliştirecek bir yapıya sahip olduğunu garanti etmektedir. Bu yönetim sistemi ile şirketler faaliyetlerini kontrol etme yanında, yasa ve yönetmeliklere tam uyum sağlama imkanı bulabileceklerdir (Nemli, 1997, s.89). Etkin bir çevre yönetim sisteminin kuruluşlara sağlayabileceği başlıca yararlar şunlardır (Kumbur, 1996, s.102; Lostar, 1996, s.47; Atayeter ve Taslak, 1997, s.85; Goodman, 1999; Capaccio, 1999; Frederics ve McCallum, 1999;Wilson, 1999): (1) ÇYS belgesinin alınmasıyla, iyi bir halkla ilişkiler düzeninin sağlanması ve korunması imkanı doğabilecektir. Firmanın ürünlerinin paketlenmesindeki çevreci anlayış ve toplumda çevre korunmasına verilen önem, firmanın itibar ve pazar payının artırılmasını sağlayabilecektir. (2) Satıcıların belgelendirilmesinde koşulan şartlar kazanılabilecektir. Özellikle gelecek yıllarda, işletmelerin kalite ve çevre sistemine sahip olan işletmelerle birlikte çalışma isteği ve ihtiyaç duydukları maddeleri bu işletmelerden karşılamaya yönelmeleri ÇYS belgelendirmesini yararlı hale getirmektedir. (3) Atık yönetimi ile kirleticileri daha verimli yok edebilmek için atıkların atılma imkanının kazanılması ve arıtılması mümkün olabilecektir. (4) Maliyetlerin kontrolü ve azalması sağlanabilecektir. ISO 14001 Belgesi uzun dönemde işletmelerde maliyetlerin azalmasına yardımcı olacaktır. (5) Toplumda çevre bilincinin gelişimine paralel olarak, ÇYS geliştiren ve iyileştiren bir kuruluş toplumla ilişkilerini de bu çerçevede iyileştirmiş olacak, çevresel sorumluluk ve riskini azaltabilecektir. (6) Üretim sistemlerinin ve ürünlerin çevre üzerindeki etkilerini belirleme ve bunların giderilmesini güvence altına almak için, bir yönetim sistemi oluşturmak mümkün olabilecektir. Bu şekilde, hurda oranlarının, kaynak kullanımının, çevreye yönelik risk ve zararların, çevre kirlenmesinin en aza indirilmesi de sağlanabilecektir. . (7) Çevre yönetim sistemleriyle, kullanılan kimyasal madde ve atık miktarlarını azalttıkça, bu maddeler yüzünden zarar gören çalışan sayısı da azalacaktır. , j f. ' } / V 5. ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİNİN GEREKLERİ Bu bölümde; belgelendirmede esas alınan ISO 14001 ÇYS Standardına dayalı olarak, sistemin gerekleri açıklanmaya çalışılmıştır. Üst yönetimin taahhüdünün sağlanması ve başlangıç düzeyindeki incelemeden sonra, çevre politikası, planlama, uygulama ve işletme, kontrol ve düzeltici faaliyet ve yönetimin gözden geçirmesi gibi ana başlıklardan oluşan sistemin gerekleri, alt bölümleri de dikkate alınarak ve uygulamalı örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. j \ 5.1. Çevre Politikası Çevre yönetim sisteminin amaç ve hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için, çevre politikası bir temel oluşturmaktadır. Üst yönetim tarafından açık ve anlaşılabilir olarak tanımlanması gereken çevre politikası ISO 14001 standardının A.4.1 bölümüne göre, bir kuruluşun; çevre başarısını sürdürebilmesi ve bu başarıyı geliştirme imkan ve ihtimalini koruyabilmesi amacıyla ÇYS'nin uygulamaya konması ve geliştirilmesinde yönlendirici bir rol oynayan, üst yönetimin, kuruluşla ilgili kanunlara uyum, sürekli gelişim ilkesine bağlılık ve kirliliğin önlenmesi konularındaki taahhüdünü yansıtan, ayrıca kuruluşun üzerinde amaç ve hedeflerini geliştirebileceği bir temel oluşturan ÇYS'nin en önemli temel taşı olarak tanımlanabilir. Çevre politikası, kuruluşun, faaliyet, ürün ve hizmetlerinin nitelik, ölçek ve çevre etkilerine uygun olmalıdır. Bu çerçevede, ISO 14001 standardının değişik gereklerini karşılamak üzere çevre politikasıyla ilgili ifadeleri içeren bir örnek Tablo1 'de verilmiştir. , j >\ Çevre Politikası, kuruluşun faaliyetlerinin geçmişte, bugün ve gelecekte çevre üzerinde yarattığı olumlu ve olumsuz etkileri belirlemesini içermelidir. Kuruluş politikalarını tespit etmeden, amaç ve hedeflerini öncelik sırasına koymadan önce faaliyet, ürün ve hizmetlerinin çevreyle ilgili yönlerini ve önemli çevre etkilerini belirlemelidir. Bu çerçevede belirlenen çevre politikası; sürekli gelişme, kirliliğin önlenmesi ve mevcut kanun ve idari düzenlemelere uygunluk gibi üç temel sütun üzerine kurulmaktadır (Stapleton ve Diğerleri, 1998, s. 15; Simith, 1999). 5.2. Planlama ISO 14001'e göre, çevre politikası oluşturulduktan sonra kuruluş ÇYS ile ilgili planları hazırlamalıdır. Planlamada, kuruluşun faaliyetlerinin ve hizmetlerinin çevreye olan etkileri, teknolojik konumu ve mali durumu, 174 i / çevre yasaları ve yönetmelikleriyle uyumlu amaç ve hedefler belirlenmeli ve çevre yönetim programı oluşturulmalıdır. Çevre yönetim sisteminin planlanması, işletmenin kapsamlı planlarının bir parçası olmalı, çevre sisteminin zayıf ve güçlü yanlarını değerlendirmeli ve planlamadan etkilenecek herkesi içine almalıdır. Planlama yapılırken, geçmiş yılların planları, denetim ve kaza raporları göz önüne alınarak planlar hazırlanmalıdır (Lafontaine, 1999). ISO 14001 standardına göre planlama kapsamında yer alan çevre yönleri, kanuni ve diğer şartlar, çevre amaç ve hedefleri ve çevre yönetim programı alt başlıklar halinde aşağıda açıklanmaya çalışılmıştır. Tablo-1: Bir Sanayi İşletmesinin Çevre Politikası XA.Ş. ÇEVRE EL KİTABI TARİH: 01/06/1998 Revizyon No: 1 XA.Ş. ÇEVRE POLİTİKASI Sayfa No: 2 01.12.1997 X A.Ş. olarak aşağıdaki ana hedeflerimiz doğrultusunda; çevre performanslınızı önümüzdeki yıllar boyunca sürekli geliştirerek, çevre kirliliğini önlemeye kararlıyız. • Şirketimizle ilgili çevre kanun ve yönetmeliklerine uymayı taahhüt ederiz. • Muhtelif bakım sistemleri ve yatırım projelerini uygulayarak enerji kullanımını azaltacağız. • Su tüketimini azaltacağız. • Katı atıklarımızın mümkünse geri kazanımım, değilse çevreye zarar vermeden bertarafını sağlayacağız. • Ağaçlandırma projelerine destek olacak ve arazimizdeki ağaç sayısını artıracağız. Bu politikamız, tüm çalışanlarımıza aktarılarak; politikamız kapsamındaki faaliyetlerde katılım sağlanacaktır. Çevre yönetimi ile ilgili bilgiler halkın ve diğer kuruluşların da talepleri halinde kendilerine verilecektir. İCRA KURULU İBRAHİM AKIN ERDOĞAN ALSAN Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yönetim Kurulu Başkanı 5.2.1. Çevre Yönleri Çevre yönleri, kuruluşun, karşılıklı olarak, çevreyle etkileşen faaliyet, ürün ve hizmetlerinin çevre üzerinde meydana getirdiği ve olması muhtemel önemli çevre etkileri olarak tanımlanabilir. Tanımda yer alan çevre etkileri ise, kuruluşun faaliyet, ürün ve hizmetleri dolayısıyla çevrede kısmen veya tamamen ortaya çıkan zararlı veya yararlı, yani olumlu veya olumsuz her türlü değişikliktir. Kuruluş, çevre üzerinde önemli etkilere sahip çevre yönlerini belirleyebilmek amacıyla; faaliyet, ürün ve hizmetlerinin kendisi tarafından kontrol altında tutulabilen veya etkilenebilen çevre yönlerine ilişkin bir usul belirlemeli ve bunun devam ettirilmesini sağlamalıdır. Bazı çevre yönlerine ilişkin olarak atıkların geri kazanılması, atık suyun arıtılması, kimyasal madde, su ve enerji kullanım işlemleri ve ürünlerin elden çıkarılması örnek verilebilir. Çevre etkilerine ilişkin olarak ise; bitkiler, canlılar, tarımsal alanlar, orman, su ve yer altı kaynakları, hava,su ve atıkların geri kazanımı üzerindeki etkileri örnek gösterilebilir. Çevre yönlerine ilişkin tablonun küçük bir bölümü Tablo-2'de verilmiştir. Tablo-2: Katı Atıklar Yönünden Ofislerden Kaynaklanan Çevre Yönleri KAYNAKLANDIĞI ÖNEM YÖN. PROG. YERİ ATIK İSMİ DERECESİ YER 1 İve 2 Kağıt Esaslı A,D,E,F,J,K,L Ofislerden Çıkan Atık Kağıtlar Fotokopiden Çıkan Atık Kağıtlar E,F M Arşivden Çıkan Atık Kağıtlar J Etiket Nüshaları 175 5.2.2. Kanuni ve Diğer Şartlar Kanuni ve diğer şartlar, çevre politikasının uygunluk kapsamına giren konulardan biridir. ISO 14001 standardının 4.2.2 bölümüne göre bu gerek kuruluşun, faaliyet, ürün ve hizmetlerine doğrudan uygulanabilecek olan; kanundan doğan ve kendiliğinden gönüllü olarak uymayı kabullendiği, uluslararası, ulusal ve yerel düzeydeki şart ve gerekleri tespit ederek, bunları elde edebilmek amacıyla bir usul belirlemesini kapsamaktadır. Standardın bu maddesi, bir kuruluşun; faaliyet, ürün ve hizmetlerine uygulanabilir ve kuruluşla direkt ilgili kanuni ve diğer şartları belirlemesini, yorumlamasını ve katalog haline getirmesini istemektedir. Bu gereklilik, birden fazla ülkede iş yapan kuruluşların, bütün uygulanabilir ülkelerin çeve kanunlarını anlamalarını ve konuyla ilgili teknik bir çalışma yapmalarını gerektirmektedir (Stapleton ve Diğeıleri, 1998, s. 19). Kuruluşlar bu konuda; on-line olarak İnternet servisleri, bilgisayar disk veya disketleri yada yazılı olarak kanuni ve idari düzenlemeler konusunda bilgi sağlayan ticari kuruluşlar, ulusal ve yerel düzeydeki kamu kurum ve kuruluşları, iş kollarında kurulan birlik, grup ve meslek odalarıyla kamuya açık kütüphanelerden yararlanabilirler. , j / 5.2.3. Amaçlar ve Hedefler Çevre amaçları, kuruluşun; gerçekleştirmek amacıyla kendisi için tespit ettiği, mümkün olan hallerde sayılarla ifade edilebilen, durum, seviye ve değerler olarak tanımlanmaktadır. Çevre hedefleri ise, kuruluşun tamamına veya bir bölümüne verilebilen çevre amaçlarından kaynaklanan ve bu amaçların gerçekleştirilmesi için tespiti gerekli olan, mümkün olduğu ölçüde rakamlarla ifade edilebilen ve ulaşılması gereken ayrıntılı icraat kademeleridir. Çevre amaçları, kuruluşun amaçlarını genel olarak yansıtırken, hedefler ise, amaçlara yönelik rakamsal değerleri kapsar. Örnek olarak, kirletici emisyonların azaltılması bir çevre amacı iken, bu amaca yönelik CO2 emisyonunun % 15 azaltılacağının belirtilmesi, çevre hedefini oluşturur. Kuruluş, bünyesi içinde her görev için ve her düzeyde bunun gibi çevre amaç ve hedeflerini tespit edip bunları belgeye bağlamalı ve devamını sağlamalıdır. Çevreyle ilgili amaç ve hedefler belirlenirken; atıkların ve kaynak kullanımının azaltılması, çevreye verilen kirleticilerin azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılması, ürünlerin; üretim, kullanım ve atılma safhalarında çevre üzerindeki etkilerini en düşük seviyeye indirecek şekilde tasarlanması, ham maddelerin çevre etkilerinin kontrol altına alınması ve yeni gelişmelerin çevre etkilerinin en düşük seviyeye indirilmesi gibi hususlar dikkate alınmalıdır. i / V 5.2.4. Çevre Yönetim Programı Çevre yönetim programı; stratejik çevre planının sağladığı çerçeve içinde, özel faaliyetlerle ilgili olarak beyan edilen çevre hedeflerine ulaşabilmek için atılacak adımları, çizelgeleri, kaynak ve sorumlulukları belirleyen kısa vadeli bir harekat planıdır. Çevre yönetim programlan bir yıl için düzenlenmeli ve meseleler kuruluş için arz ettiği öncelik sırasına göre ele alınmalıdır. Bir kuruluşun politikaları, çevre yönleri ve kanunlar, çevre yönetim programının yapısını direkt olarak etkiler. Çevre yönetim programlarının uygulanmasının günlük yönetim görevleriyle bütünleştirilmesi ve bu görevleri yapan kişilerin sorumluluklarına bırakılması programların başarısı açısından önemlidir. Çevre yönetim programını uygulamak için gerekli araçlar; belgelendirilmiş süreçleri, uygulamaları, usulleri, işçilerin eğitimi ve bilgilendirilmesini ve acil hal planlamasını kapsamaktadır. j 'j 5.3. Uygulama ve İşletme Çevre yönetim sisteminin önemli bir gereği olarak uygulama ve işletme; ÇYS'nin uygulanması, çevre politikasıyla belirlenen amaç ve hedeflere ulaşılması ve tüm bunlarda etkinliğin sağlanması için gerekli görev, yetki ve sorumlulukların belirlenerek yeterli kaynak, teknoloji, finans ve insan gücü sağlanmasıdır. ISO 14001 ÇYS standardına göre, uygulama ve işletme yedi elemandan meydana gelmektedir. Bu elemanlar; yapı ve sorumluluk, eğitim, bilinçlendirme ve ehliyet, haberleşme, çevre yönetim sistemiyle ilgili belgeye bağlama işlemleri, belge kontrolü, işletme kontrolü ve acil hal hazırlığı ve bu hallerde yapılması gereken işler olarak aşağıda açıklanmıştır. j /. 5.3.1. Yapı ve Sorumluluk Yapı ve sorumluluk; çevre yönetim sisteminin etkinliğini sağlamak amacıyla görev, sorumluluk ve yetkilerin tanımlanmasını, belgeye bağlanmasını ve ilgililere duyurulmasını gerektirmektedir. Özellikle, ÇYS gereklerinin belirlenmesi, uygulanması, devam ettirilmesi ve çevre sisteminin performansının üst yönetime rapor edilmesinde sorumluluğa sahip bir yönetim temsilcisi atanmalıdır. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde, bu işlemler bir kişi tarafından yürütülebilir. Büyük ve karmaşık bir yapıya sahip kuruluşlarda ise, birden fazla 176 j f. yönetim temsilcisi atanabilir. Yönetim temsilcisinin gerekli çalışmaları etkin olarak yapabilmesi için, üst yönetim; gerekli kaynakları sağlama sorumluluğunu yerine getirmelidir. 5.3.2. Eğitim, Bilinçlendirme ve Ehliyet Bu madde, kuruluşların; çevre üzerinde önemli etkiler yapabilecek çalışmaları olan kişilere uygun bir eğitim sağlamalarını gerektirmektedir. Etkin bir ÇYS için; her bir işçinin çevre üzerinde gerçek veya potansiyel etkisi ve ÇYS çalışmalarının yürütülmesinde önemli fikirleri olduğu düşünülerek eğitim çalışmaları yapılmalıdır. Özellikle anahtar görevlerdeki personel için, çevre politikası, önemli çevre etkileriyle ilgili faaliyetler, prosedürler, diğer belgeleme işlemleri ve çevre yönetimi gereklerine uygunluğun önemi konusunda özel bir eğitim programı uygulanmalıdır. ISO 14004'ün 4.3.2.5 bölümüne göre, eğitim programlarının geliştirilmesinde aşağıdaki adımlar takip edilebilir (Stapleton ve Diğerleri, 1999, s.30): (a) Personelin eğitim ihtiyaçlarının ve gereklerinin belirlenmesi, (b) Eğitim amaçlarının tanımlanması, (c) Uygun eğitim program ve metotlarının seçilmesi, (d) İhtiyaçlara cevap verecek eğitim planının hazırlanması, (e) Eğitim programının uygulanması, (f) Eğitimin izlenmesi ve kayıtların yapılması, (g) Eğitimlerin etkinliğinin değerlendirilmesi, (h) İhtiyaç duyulursa yeni eğitim programları geliştirilmesi. 5.3.3. Haberleşme Haberleşme, bir kuruluşun çevre yönleri ve ÇYS yönünden; bünyesinde mevcut görevlerden sorumlu çeşitli düzeydeki birimler arasında ve kuruluş dışındaki ilgili taraflardan gelen, konuyla ilgili haber ve belgelerin kabulü, belgeye bağlanması ve cevaplandırılması için gerekli usul ve işlemleri gözden geçirmesini, gerekirse iç ve dış maksatlı raporlar hazırlamasını ve bu konudaki kararlarını kaydetmesini ister. Haberleşmeyle ilgili kurallar ilgili taraflarla bir iletişim kurulmasını, bunların endişe ve düşüncelerinin dikkate alınmasını da içine alabilir. Bazı durumlarda ilgili taraflara verilmesi gereken cevap, kuruluş işlem ve işletmeleriyle ilgili çevre etkilerine ait bilgileri kapsayabilir. Bu kurallar, acil haller planı ve ilgili diğer konularda kamu kuruluşlarıyla kurulması gereken haberleşme düzeniyle ilgili usulleri de düzene koymalıdır. Etkin ve güçlü bir çevre yönetiminin anahtar yönlerinden biri olarak işçilerle, ilgili kişi ve birimlerle, kamuoyundan ilgilenenlerle ve müşterilerle etkin bir iletişim kurulmalıdır. Bunun için haberleşme amacıyla; kamuoyuna ve ilgili taraflara yönelik çevre konularıyla ilgili yönetim ve işçiler tarafından düzenli bilgilendirmeler, yazılı iletişim, süreli mektup, bülten veya yıllık raporlar ve tüketiciler için 800'lü hatlar kullanılabilecek değişik ve yararlı başlıca araçlardır. Etkin bir iletişim için haberleşme konusunda bu araçlar bir fikir verebilir. Ancak her kuruluş, kendi amaç ve ihtiyaçları doğrultusunda değişik haberleşme araçlarına başvurabilir. Haberleşme araçları kullanılırken, mesajların basit, açık, anlaşılabilir ve kesin olmasına özen gösterilmelidir. Haberleşme sistemi, kuruluşun kültürüne ve stratejilerine uygun olmalıdır. 5.3.4. Çevre Yönetim Sistemiyle İlgili Belgeye Bağlama İşlemleri Kuruluş, yönetim sisteminin ana unsurlarının ve bunların etkileşimlerinin açıklanması ve ilgili belgelerin yönlendirilmesi için gerekli bilgileri sağlamalı, kağıt üzerinde veya elektronik biçimde saklanmaları için gerekli tedbirleri almalıdır. Belgeye bağlama işlemleriyle ilgili ayrıntının niteliği çevre yönetim sisteminin temel unsurlarının, bunlar arasındaki etkileşimin açıklanması için yeterli olmalı; çevre yönetim sisteminin özel bölümlerinin çalışmasıyla ilgili daha ayrıntılı bilgilerin nereden elde edilebileceği konusunda yol gösterici özelliğe sahip olmalıdır. Belgeye bağlama sistemi, kuruluş tarafından yürütülen diğer sistemlerle bütünleştirilebilir veya ortaklaşa kullanılabilir. Ancak bunun bir tek el kitabı şeklinde olması zorunlu değildir. ÇYS belgeleme düzeninin hazırlanması; kuruluşun çevreyle ilgili amaçlarının gerçekleştirilmesi için nelerin gerektiğinin anlaşılmasında personele yardımcı olmakta, sistemin ve çevreye yönelik icraatta, elde edilen başarının değerlendirilmesine imkan sağlamaktadır. Belgeye bağlama işlemleri, ÇYS açısından minimum gereklilik olarak düşünülmeli, müşterilerin ihtiyaç ve beklentileri göz önüne alınarak düzenli bir şekilde yeniden gözden geçirilmelidir. ÇYS kapsamında hazırlanacak belgeler genel olarak çevre el kitabı, prosedürler ve iş talimatlarını kapsamalıdır (Oliveira, 1999): 177 5.3.5. Belge Kontrolü Bir kuruluş, belge kontrolünün nasıl yapılacağını belirlemek ve çalışanların uygun ÇYS belgelerini kullanmalarını sağlamak amacıyla bir prosedür oluşturmalıdır. Belge kontrolünde; özellikle çevre politikası, çevre el kitabı, çevre amaç ve hedefleri, prosedürler, iş talimatları, formlar ve diğer çizimlerle ilgili belgelerin kontrolü yapılmalıdır. Belgeler ihtiyaç duyulan sayıda dağıtılırsa, kontrol işlemleri de kolay olarak yürütülebilir. Kontrol işlemlerinde; ÇYS belgeleri ve belge kontrolüyle ilgili kayıtlar dikkate alınmalıdır. Belge kontrolü ve kayıtlarla ilgili gereklerin, belge gereklerinde; ÇYS'yi oluşturan ana belgeler, belge kontrol gereklerinde; hazırlama, yayım, revizyon ve dağıtım durumları ele alınmaktadır. Kayıtlarla ilgili gerekler ise; belge ve veri kontrolünde tanımlama, geri çekme, saklama ve dağıtım konularıdır (Branson ve Davis,1998, s.81, Stapleton ve Diğerleri, 1998, ss.37-38). , i Yapılan bütün belgeleme işlemleri ister kağıt üzerinde isterse elektronik olarak yürütülsün, güncelleştirme yapılmalı, işlemler açık ve düzenli olarak tanımlanmalı ve sabit bir tablo üzerinde güncelleştirme ile gözden geçirilmelidir. Türkiye'de henüz yaygın olmamakla birlikte, Avrupa ülkeleriyle Amerika Birleşik Devletleri'nde ISO 9000 Kalite Güvence Sistemleri için olduğu gibi, ISO 14000 Çevre Yönetim Sisteminin kuruluşu, geliştirilmesi ve denetimi amacıyla bilgisayar yazılımları kullanılmaktadır. Bu şekilde elektronik ortamların kullanılması, belge kontrolünün ve dağıtımının etkin ve düzenli bir şekilde yapılmasını ve diğer işlemlerin de daha kolay yapılmasını sağlayabilecektir. 5.3.6. İşletme Kontrolü j Kuruluş; politika ve amaçlarına uygun olarak tespit edilmiş önemli çevre yönleriyle bağlantılı işlem ve faaliyetleri belirlemelidir. İşletme kontrolünün; çevre politikası, çevre amaç ve hedefleriyle ve tanımlanan önemli çevre etkileriyle ele alınması daha iyi sonuçlar verebilir (Smith, 1999). Kuruluş, hammaddenin girişinden, atıkların çıkışına kadar çevreyi etkileyen işlemlerin kontrolünü amaçlayan bir uygulama gerçekleştirmelidir. Bu uygulama, çevre icraatlarının kuruluşun politika, amaç ve hedeflerine uygunluğunu sağlamak amacıyla yapılması gereken işletme kontrollerinin tesis ve devamı suretiyle gerçekleştirilebilir. ' 5.3.7 Acil Hal Hazırlığı ve Bu Hallerde Yapılması Gereken İşler Kuruluş; kazalara, acil hallere maruz kalma ihtimalinin belirlenmesi ve bu hallerde ortaya çıkabilecek çevre etkilerinin önlenmesi veya hafifletilmesi için usuller oluşturmalı ve bunları devam ettirmelidir. Bu gibi durumlarda, kimin sorumlu olacağı, ne yapılacağı planlanmalı ve mümkün olduğunca uygulanmalıdır. Kuruluş özellikle kazaların ve acil hallerin ortaya çıkmasından sonra, acil hal hazırlığı ve bu hallerde yapılması gereken işlerle ilgili usullerini gözden geçirmeli ve gerektiğinde yeniden düzenlemelidir. Kuruluş, mümkün olduğunca, bu usulleri uygun aralıklarla denemeye almalıdır. Bir tehlike olduğunda düzenli ve güvenilir bir cevap vermek, insan sağlığına ve çevreye verilen zararın azaltılması, acil hal planları içinde yer alacaktır. Acil hal hazırlığı ve bu hallerde yapılacak işler için, TKY ilkelerinde olduğu gibi önleyici yaklaşımlar esas alınmalıdır. Bütün olası acil durumları dikkate alarak hazırlanan bir acil haller planı, işletmenin ileride karşılaşabileceği can ve mal kayıplarını ve diğer zararları en aza indirebilecektir. ISO 14004 kılavuz standardın 4.3.3.2 bölümüne göre, beklenmedik hallerin ortaya çıkması durumunda uygulanmak için gerekli tedbirleri kapsayan bir planın içeriği aşağıdaki gibi hazırlanabilir: (a) Acil haller için bir birim kurulması, görevlerin dağıtımı ve özellikle genel yetkinin kime verildiğinin belirtilmesi, (b) Yangın söndürme, sıçrayan ve dökülen malzemenin temizlenmesi gibi acil hal hizmetlerinin ayrıntılarının belirlenmesi, (c) İç ve dış haberleşme planının hazırlanması, (d) Değişik şekildeki acil durumların ortaya çıkması halinde takip edilecek yol ve yapılacak işlerin belirlenmesi, (e) Her malzemenin çevredeki muhtemel etkileri, kazaya bağlı olarak bazı malzemelerin saçılıp dökülmesi halinde alınacak tedbirleri de içine almak üzere tehlikeli maddelerle ilgili bilgiler, (f) Eğitim planları, bunların etkinliğinin denenmesi gibi hususlar. j \ V , j .<; 5.4. Kontrol ve Düzeltici Faaliyet Çevre yönetimine göre kuruluş, gerekli düzeltici ve önleyici faaliyetler yapmalıdır. İşletme performansı sürekli iyileştirilmeli ve yönetimce belirtilmiş olan hedeflere ulaşılmalıdır. ÇYS devamlı kontrol altında tutulmalı, olası aksaklıklar için düzeltici ve önleyici faaliyetler başlatılmalıdır. Ayrıca kuruluş kendi içinde 178 * /. sistemi ISO 14001'e göre denetimden geçirmeli ve sonuçları üst yönetime sunmalıdır (Gülsever, 1997, s.84). Kontrol ve düzeltici faaliyet kapsamında izleme ve ölçme, riayetsizlik, düzeltici ve önleyici faaliyet, kayıtlar ve ÇYS denetimi aşağıda alt başlıklar halinde açıklanmıştır. 5.4.1. İzleme ve Ölçme Kontrol ve düzeltici faaliyet kuruluşun, çevre üzerinde önemli etkileri olabilen işlem ve faaliyetlerinin önemli özelliklerini düzgün bir şekilde izlemek ve ölçmek için, belgeye bağlı bir usul oluşturmasını ve bunun devamını sağlamasını gerektirmektedir. Bu usul, icraattaki başarı derecesini takip etmek için bilgilerin kaydedilmesini; ilgili işletme kontrollerini, bunların kuruluşun amaç ve hedeflerine uygunluğunu da kapsamalıdır. Kuruluş, çevre amaç ve hedeflerine ulaşmada, gelişmesini ancak izleme ve ölçme yoluyla değerlendirebilir. Bir izleme ve ölçme programı, devamlı veri toplama ve belirli parametrelerin izlenmesini içeren sürekli bir süreç özelliği taşımaktadır. Bir izleme ve ölçme programının elemanlarına ilişkin örneklerin gösterildiği Şekil-1'e göre; izleme ve ölçme işleminin yapıldığı alanlar genellikle işletmenin çevre yönlerinden oluşmaktadır. (Cascio ve Diğerleri, 1996, ss.130-138): Şekil-1: İzleme ve Ölçme Programının Eleman Örnekleri Toplam kalite bağlamında etkin, bir yönetim için, ölçme ve izleme faaliyetleri, uygun çevre icraat ve başarı göstergelerinin tespitinde sürekli olarak başvurulacak bir kaynak olarak ele alınmalıdır. Bu faaliyetler; tarafsız, doğrulanabilir ve uygun; kuruluşun faaliyetleriyle ilgili, çevre politikasıyla uyumlu, uygulanması kolay, yapılan harcamaların karşılığının etkin olarak geri alınmasına elverişli ve teknik yönden gerçekleştirilmesi mümkün olmalıdır. Çevre icraat ve başarısı için izleme ve ölçme işlemleri yönetim sisteminde, işletme ve üretim faaliyetleri olarak; kaynak kullanımı, enerji tüketimi, oluşan atıklar ve bunların atılması, çevre etkileriyle ilgili; enerji tüketimi, hava, su, toprak ve eko-sistem gibi alanlarda yapılmalıdır. 5.4.2. Riayetsizlik, Düzeltici ve Önleyici Faaliyet Kuruluş, ortaya çıkabilecek olumsuz etkilerin hafifletilmesini, düzeltici ve önleyici faaliyetlerin başlatılması ve sonuçlandırılmasını göz önünde tutarak, riayetsizliklerin incelenmesiyle ve bunlara karşı yapılacak işlemlerle ilgili bir usul oluşturmalı ve devamını sağlamalıdır. ISO 14001 standardının 4.4.2 bölümünde bu gerek çerçevesinde, çevre yönetim sistemlerinin gözden geçirilmesi ve denetimi sonucu ortaya çıkan bulgular, sonuçlar ve tavsiyeler belgeye bağlanmalı ve gerekli düzeltici ve önleyici faaliyetler tayin ve tespit edilmelidir. Yönetim bu düzeltici ve önleyici faaliyetlerin gerçekleştirilmesini ve daha sonraki çalışmalarla bunların etkinliğinin kontrolünü sağlamalıdır. Fiili veya potansiyel riayetsizliklerin sebeplerinin ortadan kaldırılması için girişilen faaliyetler, problemlerin büyüklüğüne ve ortaya çıkan çevre etkisine uygun olmalıdır. Standardın bu maddesinde yer alan riayetsizlik ÇYS'den ve ISO 14001'in gereklerinden sapma ile ilgili olup, uygunsuzlukla karıştırılmamalıdır. Kavram olarak uygunsuzluk ise, ülke kanunlarından ve düzenlemelerden sapma için kullanılır (Cascio ve Diğerleri, 1996, ss. 138-139). Düzeltici faaliyet, bir riayetsizliğin ortaya çıkmasından sonra, bunu gidermek için yapılacak faaliyetleri kapsar. Önleyici faaliyet ise, bu riayetsizliklerin bir daha ortaya çıkmaması için alınacak tedbirler olarak 179 tanımlanabilir. Riayetsizliklere neden olan problemler; zayıf iletişim, hatalı ve eksik prosedürler, teçhizat kalibrasyonlarının zamanında yapılmaması, eğitim eksikliği, eksik ve yanlış anlama gibi hususlardan kaynaklanmaktadır (Stapleton ve Diğerleri, 1998, s.48). 5.4.3. Kayıtlar ÇYS için kayıtlar, bir kuruluşun tasarlanarak geliştirilmiş bir ÇYS'ye sahip olduğunu gösterir. Kuruluş; çevreyle ilgili kayıtların belirlenmesi, devamının sağlanması ve yönetimi için gerekli usulü kurmalı ve bunları devam ettirmelidir. Bu kayıtlar sicil, eğitim kayıtları, denetim ve gözden geçirme işlemlerinin sonuçlarını da kapsamalıdır. Çevreyle ilgili kayıtlar okunaklı ve belirlenebilir olmalı, ilgili faaliyet, ürün ve hizmetin izlenmesine elverişli olmalıdır. Bu kayıtlar, kolaylıkla ulaşılabilecek, tahribata ve bozulmaya karşı korunacak, kaybolmalarını önleyecek şekilde saklanmalıdır. Bunların ne kadar süreyle saklanacakları tespit edilmeli ve kayıtlara geçirilmelidir. İş hayatıyla ilgili gizli bilgilere ise, ayrı bir özen gösterilmelidir. Çevre yönetim sistemlerinin etkin olarak uygulanabilmesinde, bu kayıtların etkin bir şekilde yönetimi büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle kayıt sisteminde; ilgili kayıt belgelerinin neler olacağı, kim tarafından, nerede, nasıl ve ne kadar süreyle saklanacağı, kimlerin bunlara ulaşabileceği ve nasıl dağıtılacağı gibi hususlar açık bir şekilde belirtilmelidir. , j .<. 5.4.4. Çevre Yönetim Sistemi Denetimi ÇYS denetimi, bir kuruluşun ÇYS'sinin; kuruluş tarafından tespit edilen ÇYS denetim kıstaslarına uyup uymadığını tayin etmek ve bu tayin işleminin sonuçlarını yönetime bildirmek için gerekli delillerin tarafsız bir şekilde elde edilmesi ve değerlendirilmesinden ibaret olan sistematik bir doğrulama ve belgeye bağlama işlemi olarak tanımlanmaktadır. Denetim; önceki denetimlerin sonuçlan ve bir kuruluşun faaliyetlerinin çevresel önemine bağlı olarak periyodik bir süreç gerektirir. Denetim programı, varsa ilgili çizelge, söz konusu faaliyetin çevre yönünden arz ettiği öneme ve bir evvelki denetimin sonuçlarına dayanmalıdır. Denetimin yürütülmesini ve sonuçların bir rapora bağlanmasını da içine almalıdır. Çevre denetimi; eğitimli, tarafsız, ince düşünebilen ve ayrıntıları gözden kaçırmayacak işletme içi veya işletme dışı kişiler tarafından yapılabilir. İşletme içinden yapılırsa, tarafsızlığı sağlamak üzere bir mekanizma kurulmalıdır. i f ' 5.5. Yönetimce Yürütülen Gözden Geçirme Kuruluşun üst yönetimi uygunluk, yeterlilik ve etkinliğinin devam ettiğini güvence altına almak için kendisinin belirlediği aralıklarla ÇYS'yi gözden geçirmelidir. Yönetimce yürütülen gözden geçirme işlemi, yönetimin iyi bir değerlendirme yapabilmesi için gerekli bilgilerin toplanmasını sağlamalı ve bu gözden geçirme işlemi belgeye bağlanmalıdır. Gözden geçirme işlemi ÇYS denetim sonuçlarının değişen şartlarını ve sürekli gelişim taahhüdünün ışığı altında yapılması gereken değişiklikleri ele almalıdır. Kuruluşun; bütün faaliyet, ürün ve hizmetlerinin çevre boyutlarıyla ilgilenebilmesi amacıyla ÇYS'nin gözden geçirilmesinin olabildiğince geniş ve kapsamlı olması tavsiye edilmekteyse de, ÇYS'nin bütün unsurlarının bir defada gözden geçirilmesi zarureti olmayıp belirli bir süre içinde gerçekleştirilmesi mümkündür. j / V 6. SONUÇ Günümüzde TKY çerçevesinde; müşteri beklentilerini her şeyin üzerinde tutan ve müşteri tarafından tanımlanan kaliteyi, tüm faaliyetlerin yürütülmesi sırasında ürün ve hizmet çerçevesinde gerçekleştirerek, mükemmel bir yönetim anlayışının işletmenin tamamında hakim kılınmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaların birinci adımını ISO 9000 kalite güvence sistemleri oluştururken, ikinci adımını ise, ISO 14000 çevre yönetim sistemiyle ilgili çalışmalar oluşturmaktadır. TKY açısından ele alınan çevre yönetim sistemleriyle ilgili bu çalışmadan ve uygulamadan elde edilen sonuçlar şöyle özetlenebilir: j \ V (1) Gerek ISO 9000 kalite güvence sistemi ve gerekse ISO 14000 çevre yönetim sistemi; üst yönetimin katkısı, toplam katılımcılık ve insan unsuruna değer verme gibi TKY ilkelerine dayalı olarak kurulduğu için çalışanlarla yöneticiler arasında büyük bir kaynaşma ve işbirliği sağlamaktadır. Böylece çalışanlar sadece işgücü olarak değil, beyin gücü olarak da çalışmalara katılmaktadırlar. (2) Çevre yönetim sistemi, TKY açısından değerlendirildiğinde, bu sistemin de müşteri odaklı olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Sağlanan tasarruflar mamulün maliyetini azaltırken, çevre dostu ürünlerin üretimine yönelik çabalardan dolayı da ürünün çevreye verdiği zararlı etkiler minimum düzeye indirilmektedir. Müşterilerin çevre dostu ürünlere olan ilgisi, işletmelerin satışlarının önemli oranda artmasına neden olmaktadır. 180 ı / •'/ (3) TKY'de ve ÇYS'de bilgiye ve ölçmeye dayalı sistematik çalışmalar yapılmaktadır. Sistematik çalışmalar, işletmelerin kendilerini daha iyi tanımalarını, her şeyi ölçerek daha kaliteli çalışmalar yapmalarını sağlamaktadır. Olaylar ve bilgiler iyi bir analiz işlemine tabi tutularak, işletmenin tamamında analitik düşünme yeteneği geliştirilebilmektedir. Yöneticiler kafalarına göre gelişigüzel karar vermekten ziyade, sağlıklı verilerin istatistiksel teknik ve araçlarla analiz edilerek kararların istişareye dayalı olarak alınması sağlanmaktadır. (4) TKY anlayışıyla çevre yönetim sisteminin kurulması; işletmenin pazar payının ve rekabet gücüyle karlılık düzeyinin artmasına, çalışma şartlarının kalitesinin yükselmesine, çalışanların moral ve motivasyonunun yükselmesine, müşteri şikayetlerinin azalmasına ve şirkete özgü şirket kültürünün oluşturulmasına büyük ölçüde katkı sağlayabilmektedir. (5) TKY ve ÇYS ile ilgili çalışmalar her şeyden önce bir değişimi ifade eder. Bu değişim; şirketin yeniden yapılanması, şirketin mevcut durumuna göre kurum kültürünün yeniden tasarlanması, yeni öğretilerin ve becerilerin kazanılması sonucunu ortaya çıkarır. Bir şirketin kalite kültürü örgütün dış ortamda varlığını sürdürme ve kendi iç işlerini yönetme kapasitesini geliştirdiği sırada, toplu olarak, kaliteye ilişkin değerlerin öğrenilmesi çabalarının tümünü ifade eder. (6) Çevre yönetim sistem belgesi alma hususunda erken davranan işletmeler, oldukça sağlam bir şirket imajı oluşturabilmektedirler. Bu belge alındıktan sonra müşterilerden çevre konusunda gelen soru ve taleplere daha az zaman ve para harcanmaktadır. Maliyetlerin azalmasına ve tasarruflara yol açan bir diğer faktör de işin ilk defada doğru olarak yapılmasıdır. (7) Çevre yönetim sistemleri çerçevesinde, kullanılan kimyasal madde ve atık miktarlarının azaltılmasıyla, bu maddeler yüzünden zarar gören çalışan sayısı da önemli oranda azalmaktadır. Çevre yönetimiyle çalışanların sağlık ve güvenliği yakından ilgili olduğundan, çevreye verilen zararın azaltılmasına yönelik sistemler, çalışanlar üzerindeki olumsuz etkileri de azaltmaktadır. (8) Sanayi işletmelerinde kurulacak çevre yönetim sistemleri kapsamında; sanayide temiz teknolojilerin kullanılması, çevre dostu üretime ve ürünlere yönelinmesi gerekmektedir. Bu teknolojilerin kullanımının gerçekleştirilebilmesi için, teknolojik gelişmeler çok sıkı takip edilmeli, AR-GE çalışmalarına ağırlık verilmeli, çevresel değerlere sahip çıkma anlayışıyla üretim sürdürülmeli; verimli ve kaliteli üretim gerçekleştirilerek, üretilen ürünler birer dünya markası haline getirilmelidir. Bu sistemlerin yaygınlaştırılması kapsamında, çevrenin korunması için sanayi odalarına kayıtlı olan üyelerin desteklenmesi ve teşvik edilmesi, bu amaçla teşvik ödülleri ve özendirici ödüller verilmesi de oldukça anlamlı olabilecektir. (9) Çevre dostu ürün ve üretim süreçlerinde belgelendirme ve akreditasyon sistemlerinin kurulması için gerekli çalışmaların yapılması ve ilgili ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğine gidilmesi büyük önem taşımaktadır. Sanayi işletmelerinde oluşan atıkların, sürecin başında azaltılması, geri kazanımı, yeniden kullanımı ve çevreye en az zararla yok edilmesi için yapılan çalışmaların desteklenmesi, ülke ölçeğinde bir Atık Borsası kurulması için gerekli çalışmaların yapılması önemli yararlar sağlayabilecektir. Bir işletmenin atıklarının başka bir işletmenin hammadde girdileri olabileceği asla unutulmamalıdır. (10) Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ülkeleri ve Türkiye'de verilen Toplam Kalite Ödülü uygulamalarında, kullanılan model daha çok kalite ve kalite yönetimiyle ilgili faktörleri içermektedir. Bu değerlendirmelerde, çevre yönetimi konusu dikkate alınmamaktadır. Bu nedenle, uygulamalarda TKY açısından çevre yönetim sisteminin de değerlendirmeye alınabilmesi için, toplam kalite yönetim modelinin yeniden gözden geçirilmesi, çevreyle ilgili faktörlerin de bu modele eklenmesi veya ayrı bir ÇYS modeli geliştirilmesi gerekmektedir. Ayrı bir model geliştirmesine gidilirse, ÇYS standartlarına dayalı olarak işletmelerin uygulamalarının verimliliğini ve etkinliğini ölçmeye yönelik bir model geliştirilmelidir. (11) Türkiye dışındaki uygulamalarda yaygın olarak kullanılan ÇYS bilgisayar yazılımlarının, Türkiye'de de uygulanması yönünde gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye'nin şartlarına uygun, sanayi işletmelerinin durumunu dikkate alan ÇYS yazılımları geliştirilmelidir. Bu yazılımlar, hem sistemin tüm unsurlarının etkin olarak uygulanmasını ve unutulmamasını, hem de sistemin denetlenerek değerlendirilmesine imkan sağlamalıdır. Geliştirilecek bu bilgisayar yazılımları sayesinde, ISO 14001 ÇYS belgelerinin kontrolü, dağıtımı ve tekrar geri alınması işlemleri de daha kolay olarak ve daha düşük maliyetle yapılabilecektir. Türkiye de, dünyanın küresel rekabeti içinde başarıyı yakalayabilmek için elbette sanayileşmesini hızlandıracak, ekonomisini geliştirecek ve bilgi çağını yakalayacaktır. Ama bunu ne pahasına olursa olsun 181 yapmaya çalışmak, doğru bir bakış açısı değildir. Henüz kritik noktaların uzağında sayılabilecek çevre değerlerimize, toplumun tüm kesimlerinde çevre bilincini geliştirerek, eğiterek, yüksek düzeyde katılımı ve kurumsal çabalan yoğunlaştırarak sahip çıkabileceğimiz bir gerçektir. Türk sanayi bugün çevreye uyumlu üretim ve sürdürülebilir kalkınmaya daha fazla katkı yönünde hızlı adımlar atmaktadır. Ancak çevreye karşı sorumluluk herkesindir ve bu bilinç tüm toplum kesimlerinde artarak geliştirilmelidir. KAYNAKLAR / AKDOĞAN, A. Asuman (1995), "Toplam Kalite Yönetimi: Kayseri'deki İşletmelerde Kavramın Algılanışı ve Mevcut Uygulamalar ile İlgili Bir Araştırma", Beşinci Ergonomi Kongresi: Ergonomi ve Toplam Kalite Yönetimi, MPM Yayınları No: 570, ss. 134-126. AŞIKOĞLU, Meral (1997), "Japon İşletmecilik Kültüründe Toplam Kalite Yönetiminin Etkileri", Anahtar Dergisi, Yıl:9, Sayı: 106, MPM Yayınları, Ekim, s. 10. ATASOY, Basri (1997), "Çevre Yönetimi ve ISO 14000 Çevre Yönetimi Standardları", Standard, Yıl:36, Sayı:424, TSE Yayınları, Nisan, ss.63-66. ATA YETER, Coşkun, Soner Taslak (1997), "Çevre Kalite Yönetimine Sistem Yaklaşımı", Standard, Yıl:36, Sayı:426, TSE Yayınları, Haziran, ss.82-87. BRANSON, Christine A., S. Petie Davis (1999), Environmental Management Systems: A Guide for Metal Finishers, NSF, http://www.nsf-isr.org/Publications/ems-cbo-partl-98.pdf, (22.04.1999). CAPACCIO (1999), "ISO 14000: Is it time for your company http://www.isol4000.com/isol4 cee overview.htm, (22.04.1999). CASCIO, Joseph, G. Woodside, P. Mitchell (1996), ISO 14000 Guide: Environmental Management Standards, New York: McGraw Hill Inc. to become i ' certified?", The New International CONNELL, George (1996), "ISO 14000: Çevre Yönetim Standardları", Standard, Yıl:35, Sayı:412, TSE Yayınları, Nisan, ss.l 18-130. FREDERICS, Isis, David McGallum (1999), "International Standards For Environmental Management Systems: ISO 14000", Canadian Environmental Protection, August 1995, http://www.mgmtl4k.com/ ems.htm, (30.04.1999). j "V GOODMAN, Sally L. (1999), "Is ISO 14001 an Important Element in BUSINESS SURVIVAL?", The Quality Magazine of Australia, June 1998: Det Norske Veritas, ISO 14000 InfoCentre, http://www.isol4000.com (26.04.1999). GÜLSEVER, H. Zafer (1997) "Üretici Ve Tüketici Açısından Çevre Yönetim Sistemi", Standard, Yıl:36, Sayı:425, Mayıs, ss.72-84. ISHIKAWA, Kaoru (1990), Introduction to Quality Control (Trans: J.H. Loftus), Tokyo: 3A Co. LAFONTAINE, Gaston (1999), "Plan Ahead!", September, com/free/fnewslet.htrnl#anchor435389 fnewslet. (22.04.1999). / http://www.greenbridge. NEMLİ, Esra (1997), "Toplam Kalite ve Çevre Yönetimi", Verimlilik Dergisi, 1997/3, MPM Yayınları, ss.8592. OLIVEIRA, Marcos (1999), "Documentation For Environmental Management Systems", International Conference on Quality - Yokohama, Japan 24 Oct 1996, http://www.isol4000.com/documentation.html, (20.04.1999). PEŞKİRCİOĞLU, Nurettin, Gülten İncir, Rıdvan Bozkurt (1955), "TKY Geçiş Sürecinde Katılımcılığın Güçlenmesini Etkileyen Faktörlerin Analizi", Beşinci Ergonomi Kongresi: Ergonomi ve Toplam Kalite Yönetimi, MPM Yayınları No: 570, İstanbul. Ss.49-64. 182 f .< •' PLENERT, Gerhard (1996), "Total Quality Management (TQM)-Putting Structure Behind the Philosophy", International Business Revievv, Vol:5, No:l, Elsevier Science Ltd., ss. 61-11. SEZER, Erdem (1996), "Toplam Kalite Yönetimi, Kalite, ISO 9000 ve Yedinci beş Yıllık Kalkınma Planı", Çerçeve Dergisi, Ocak-Nisan, ss. 121-123. SMITH, Marc T. (1999), "Is This Your Company's Documentation Pyramid?", Cayman Systems International, http://www.qs9000.com/isol4000.html, (24.04.1999). STAPLETON, Philip J., Anita M. Cooney, William M. Hix (1999), Environmental Management Systems: An Implementation Guide for Small and Medium-Sized Organizations, NSFInternational Strategic Registrations Ltd., http://www.nsf-isr.org/Publications/ems-smo-96.pdf, (24.04.1999). TS ISO 14001 (1996), Çevre Yönetim Sistemleri-Özellikler ve Kullanım Kılavuzu, Nisan. TS ISO 14004 (1995), Çevre Yönetim-Çevre Yönetim Sistemleri-Çevre Yönetim Prensipleri KılavuzuSistemler ve Destekleyici Teknikler, Eylül. TS ISO 14010 (1995), Çevre Yönetimi-Çevre Denetim Kılavuzu-Çevre İle İlgili Denetimin Genel Prensipleri, Eylül. TS ISO 14011 (1995), Çevre Yönetimi-Çevre Denetim Kılavuzu Denetim UsulU-Kısım 1-Çevre Yönetim Sistemlerinin Denetimi, Eylül. TS ISO 14012 (1995), Çevre Yönetimi-Çevre Denetçilerinin Haiz Olması Gereken Özellikler, Eylül. TS ISO 14020 (1995), Çevre Yönetimi-Çevre İle İlgili Etiketlemenin Temel Prensipleri, Eylül. TS ISO 14021 (1996), Çevre Yönetimi-Çevreyle İlgili Etiketleme-Çevreyle İlgili İddiaların ÖzbeyanıTerimler ve Tarifler, Ocak. TS ISO14040 (1995), Çevre Yönetimi-Hayat Boyu Değerlendirme-Genel Prenispler ve Uygulamalar, Eylül. TS ISO 14060 (1995), Çevre Yönetimi-Mamullerin Çevre Veçhelerinin Mamul Standardlarına Dahil Edilmesi İle İlgili Kılavuz, Eylül. TÜMER, Sumru (1995), "Toplam Kalite Yönetiminde Kuruluş Organizasyon Yapısı", Verimlilik Dergisi, Özel Sayı: Toplam Kalite Yönetimi, MPM Yayınları, ss.41-66. ÜSTEL, İsmail (1995), "Toplam Kalite Yönetimi Işığında Sağlık Hizmetleri", Tüketici Bülteni, TSE Yayınları, Nisan. 183