TT- 5¿>r 3*53 tarihten S a ufalar Kandillide üifton’larmyalısı Kandilli m . Murad’m yaptır­ dığı setli bahçelerde meşhurdu. Evliya Çelebi, (Murat Han hava sini sevdiğinden, ekseriya bura­ da zevk ederdi. Akıntı burnun­ da bir kaya üzerinde mütead­ dit kasırlarla müzeyyen bir bağı cenandır. Ensesi kayalı dağlar olmakla bağlan vardır. Bir bah­ çe üstadı yüz bahçıvan neferata, mevcuttur demektedir. Zamanla bu ahşap kasırlar harap olmuş ve IV. Murat Re­ van seferine çıkarken yeni bir saray inşasını emretmişti. Ta­ rihlerimiz, Revan seferinden donen hükümdarın, doğruca Kandilli sarayına indiğini ve burada şehzade Mehmeö’in dünyaya geldiğini nakletmek­ tedirler. Bir rivayete göre bu doğum mfmasebetile yedi gün, yedi ge­ ce donanma şenliği yapılması köye Kandilli denilmesine sebep olmuştu. Diğer bir rivayete na­ zaran da Çubuklu bahçesinde, Göksu kasrında tenezzülle çı­ kan Padişahlar geç vakit kayık­ la Topkapı sarayına dönerler­ ken bu köyün sırtlarında oturan bir papaz (belki İltifatı şahane­ ye mazhar olurum) diye bahçe­ sini kandillerle donatınmış, ya­ kılan bu kandiller dolayısile köye Kandilli ismi verilmiştir denilmektedir. Kandilliye rağbet eden hü­ kümdarlardan birisi de IV. Mehmetti. Kiraz mevsimini İs­ tavroz bahçelerinde geçiren Padişah yazın sıcak günlerinde Kandilli sarayına göç ederdi. 18. asırda ve I. Mahmut dev­ rinde de Kandilli yeni ve büyük bir imar hareketi görmüştü. Saray esaslı tamir edilmiş, sa­ hil boyunda ve dağ tarafların­ daki arsalar da taliplerine sa­ tılmış, köyün çarşısında yeni dükkânlar, hamam ve çeşmeler inşa olunmuştu. 19. asrın ikinci yarısında yaz mevsimlerini Kandillide geçiren gayri müslimler arasında İngilizler de vardı. İngilizler, sert ve temiz havasiyle Kandilli sayiiyesinden hoşlanıyorlar, bil­ hassa dağ taraflarındaki köşk­ lerde oturuyorlardı. İngiliz büyük elçilerinden Canning de bir kaç yazını Kan­ dillide bir kira evinde geçir­ mişti Kendisi Kandilliden şöy­ le bahsetmektedir; (... yarın Allah m inayetile bir kaç gün­ lüğüne sayfiyeye gitmeyi umu­ yorum. Bunun İçin kıt a değiş­ tirmem lâzım. Çünkü sayfiye­ deki evim, doğrusunu söyliyeyim sadece bir kutudur. Ve Bo­ ğazın Asya sahilinde dik bir te­ penin üstündedir. Karşı sahile üç çifte kayıkla, kırk dakikada varıyorum. İske­ le, şirin bir hamamı ve az öte­ de bir camisi gözüken bir mey­ danın sahilindedir. Ben buıadan toparlak, ağır başlı, iyi huylu merkebime bi­ nerim. Gece İse ve hava açıksa gökyüzünün ışıklarile yoluma devam ederim. Gündüz ise Boğaziçinin zengin ve asil m an­ zarasını seyrederek evime varı­ rım. .) Kırım harbi sırasında İstantoula gelmiş İngiJizlerin bir kıs­ mı da Kandilliye yerleşmişti. Bunlar arasında köyde uzun se- Yazan Halûk Y. Şehsttvaroğlu neler sakin olan ve artık Kan­ dillinin yerlileri arasında sayı­ lan Hansonlar vardı. Vaniköyünden sonra ve Kan­ dilli sahilsaraymı takiben baş­ layan Kandilli yalıları burnu dönünce iskeleye kadar devam eder ve iskeleden de Göksuya doğru uzanırdı. Kandilli sahil sarayından son­ ra ve burnu dönmeden evvel mevcut yalılardan birisi de Cliftonlarm yahşiydi. Kırım harbinde iş aramak üzere îstanbula gelen ve burada yerleşen Hansonlar İstanbulun hayran!anndandı. Kınm harbi sırasında Florence Nightingale’e Üsküdar hastanesindeki çalış­ maları sırasında yardım etmiş­ ler, eski Tarabya sefaretinin yeniden kurulmasında da hiz­ metlerde bulunmuşlardı. İstanbul âşığı Hansonlar İngil te redeki dostlan Cliftornan da buraya çağırmışlar ve mes­ leği avukatlık olan Mr. Clifton’a İngiltere konsoloshanesi mah­ kemesinde bir vazife bulmuş­ lardı. Cliftonlar da Hansonlar gibi Kandillide ikameti tercih et­ mişlerdi. Bu yeni aile Kandilli­ nin Vaniköy tarafındaki ve bu­ rundan evvel gelen kârgir ya­ lıyı satın almışlardı. Bu yalı daha evvel bir İngiliz .üleşi için bir İngiliz mimarı tarafından yapılmıştı. Kârgir ve üç katlı olan binanın ayrıca bir de çatı katı vardı. Yalı, ki­ remidi renkli ve pancurlan ye­ şildi. Deniz cephesinde bir taraşa çıkılır ve buradaki cümle kapı­ sından dar bir sofaya girilirdi. Sofanın bahçe tarafında da ay­ rı bir sokak kapısı mevcuttu. Dar sofa üzerinde sırasiyle oc'alar bulunuyordu. Binanın arkasında ve setin hemen eteğinde küçük, güneş görmez ve kasvetli bir bahçe pek itinalı bir şekilde tanzim edilmişti Bu bahçeden sokağa tırmanan uzun merdivenin et­ rafı da saksılar ve çiçeklerle süslenmişti. Binanın içi Viktorya üslûbun­ da eşyalarla ve fazla cicili, bi­ cili bir. şekilde döşeliydi. İzdivacından sonra Doria L. HEAV.Z ismini alan Cliftonlarm kızı seneler sonra Boğaziçine ve bu yalıya ait hâtıralarım bir kitap halinde neşretmiş«. Aile, birinci dünya harbinde­ ki büyük Kandilli yangınına kadar bu yalıda yirmi altı sene oturmuş ve yalınm yanması üzerine Kandilliden ayrılmıştı. Cliftonlarm kızı yalının güzel taraşından seyrettiği fırtınalı havaları, 93 harbinde Karadenize çıkan Türk gemilerine mendil sallayışlarını ve harbin sonunda Ayastafanostakl Rus karargâhına evrak getiren Rus posta gemisinden nasıl kork­ tuklarım uzun uzun hikâye et­ mektedir. Cilftonlann yalısı 19. asrın ikinci yarısında Boğaziçi kıyı-1 lannda görülen yabancı üslûp­ taki binalardan birisidir. Bu devirde Fransız ve İtalyan mi­ marlarının büyük, ahşap sahilhane plânlarına mukabil Clif­ tonlarm yalısı tamamen İngiliz zevklerine ve ölçüsüne göre İn­ şa edilmiş bir binadır. Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi 15 0 13 5 9 0