tüm karsılıksız burs veren kurumların lıstesı 2015 gerı ödemes

advertisement
TÜM KARSILIKSIZ BURS VEREN KURUMLARIN LISTESI 2015 GERI ÖDEMES...
Portal
Adres
: http://www.beserhaber.com
İçeriği : Haber
Tarih : 03.12.2015
: http://www.beserhaber.com/egitim/tum-karsiliksiz-burs-veren-kurumlarin-listesi-2015-geri-odemesiz-alma-burs-v
SINAVSIZ GEÇIS NEDIR? KIMLER, HANGI ÖNLISANS BÖLÜMLERINE BASVU...
Portal
Adres
: www.haberahval.com
İçeriği : Gündem
Tarih : 03.12.2015
: http://www.haberahval.com/egitim-1235379-sinavsiz-gecis-nedir-kimler-hangi-onlisans-bolumlerine-basvurabilir-
ONKOLOGLARDAN KANSER HASTALARI IÇIN ILAÇ ÇAGRISI
Portal
Adres
: www.haberlerankara.com
İçeriği : Haber
Tarih : 02.12.2015
: http://www.haberlerankara.com/onkologlardan-kanser-hastalari-icin-ilac-cagrisi-280248h.htm
Onkologlardan Kanser Hastaları İçin İlaç Çağrısı
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun Sağlık Uygulama Tebliği'nde yaptığı değişiklik sonucu artık onkoloji hastalarına verilen ilaçlar hizmet
veren kurum tarafından... Sosyal Güvenlik Kurumu'nun Sağlık Uygulama Tebliği'nde yaptığı değişiklik sonucu artık onkoloji
hastalarına verilen ilaçlar hizmet veren kurum tarafından karşılanacak. Yatılı ve günübirlik onkoloji hastalarının ilaçları eczanelerden
almak istemesi halinde ise ilaç bedelini SGK karşılamayacak.
Kanser hastaları ilaçlarını 1 Temmuz'dan itibaren eczaneler yerine Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerine bağlı eczanelerden temin
ediyor. Bu durum pek çok sıkıntıyı beraberinde getirirken, yapılan son düzenlemeyle hastalar hem ilaç temini hem de SGK'nın ilaçları
karşılamaması nedeniyle mağduriyet yaşayacak.
Dün yürürlüğe giren uygulamaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Gazi Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı ve Anadolu
Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Benekli, uygulamanın ilk günden sıkıntılara neden olduğunu aktardı.
'ENJEKTABL İLAÇLAR ECZANELERDEN TEMİN EDİLEMEYECEK HALE GELDİ'
SGK'nın devlet hastanelerinden sonra üniversite hastanelerine de ayakta tedavi alacak hastalar için kemoterapi ilaçlarını eczanede
bulundurma ve kendi eczanesinden kullanma zorunluluğu getirdiğini belirten Benekli, 'Artık damardan kullanılan enjektabl kanser ilaçlar
eczanelerden temin edilemeyecek hale geldi. Çünkü ilaçlar reçete ile eczaneden alınırsa hastanenin hak edişinden kesinti uygulanacak,
pratik olarak eczaneye reçete çıkmayacak' dedi.
Uygulamanın ilk günü itibariyle pek çok sıkıntı yaşandığını söyleyen Benekli, 'Gerçekten bugün tedavi alması gereken bazı hastalar,
üniversite hastanelerinde ilaç bulundurulamama sıkıntısından dolayı ilaçlarını alamadılar. Bir kısmı için bireysel ilaç satın almaya çıkıldı
ki bu 3-4 günlük bir süreç. Sebebi de açılan büyük çaplı ilaç satın alma ihalelerine hastane mali durumundan dolayı ecza depolarının
girmemesi. İlaç satın almak istiyoruz çünkü bu bir kanuni zorunluluk haline getirildi ama ilaç depoları satmıyorlar' ifadelerini kullandı.
'ECZANEYİ ARADAN ÇIKARDILAR'
Benekli, önceden ilaç satın alma zorunluluğu yokken hastaya reçete yazıldığını ve hastanın ilaçlarını gidip bir eczaneden alabildiğini
hatırlatarak, 'Hastane bu işe hiç karışmıyordu. Şimdi eczaneyi kanunla aradan çıkardılar. İlaçları hastane depodan satın alıyor, hastaya
kullanıyor ve bunu SGK'ya fatura ediyor. Acil durumlarda reçete yazarsanız da bundan eczane kar payı oranında kesinti uygulayıp
ödüyorlar. Yani eczanenin karını Gazi Hastanesi'ne yüklüyorlar. Ucuz ilaçlar için bu çok sorun olmazken, örneğin 5 bin TL fiyatı olan
ilaçta 750 TL hastane hak edişinden kesiliyor. Ciddi bir meblağ. Böyle pahalı ilaçlar çok' diye konuştu.
'SGK'NIN DAYATMACI ZİHNİYETİ'
İlaçların pahalı olduğunu ve uygulama ile hastanelere mali yük getirildiğini söyleyen Benekli, 'Devlet hastaneleri ve bazı üniversite
hastaneleri global bütçeye geçtiğinden onları etkilemiyor. Çünkü kesinti yok, anlaşma gereği ne olursa olsun devlet aylık 15-30 milyon
TL civarındaki fiks bir meblağı bu hastanelere zaten ödüyor. Gazi Üniversitesi, Çapa Tıp Fakültesi ve Ege Üniversitesi gibi global
bütçeye dahil olmayan hastaneler ise ne üretirlerse onu SGK'ya fatura ediyorlar. Böylece SGK kendince böyle kurallar koyarak
istemediği faturayı ödemeyebiliyor. Sıkıntı şu, SGK hem kural koyucu hem de tek geri ödeme kurumu. Oyunun kurallarını belirleyen bir
hakem gibi yani 'işinize gelirse' derken sıkıntıyı mağdur hastalar, hastalarla karşı karşıya gelen çaresiz doktorlar, ilaç almak istemesine
rağmen alamayan bir hastane yaşıyor. Dayatmacı SGK zihniyeti var' dedi.
ISTANBUL ÜNIVERSITESI AVRUPA'DA ZIRVEYI KORUMAK ISTIYOR
Portal
Adres
: www.netmedya.com
İçeriği : Gündem
: http://netmedya.com/?sayfa=haber&id=7930465
Tarih : 02.12.2015
İstanbul Üniversitesi Avrupa'da Zirveyi Korumak İstiyor
İstanbul Üniversitesi, FIBA Kadınlar Avrupa Kupası D Grubu 4. maçında yarın deplasmanda Bulgaristan takımı Dunav 8806 ile
karşılaşacak.
AA
5 dakika önce..
BOYUN AGRILARININ NEDENLERI VE TEDAVISI
Portal
Adres
: www.turkiyeningundemi.net
İçeriği : Haber
Tarih : 02.12.2015
: http://www.turkiyeningundemi.net/haber/23820/boyun-agrilarinin-nedenleri-ve-tedavisi.html
Boyun ağrılarının nedenleri ve tedavisi
Boyun bölgemiz önemli damarların, sinirlerin, kemik ve tiroid bezinin bulunduğu önemli bölgelerimizden biridir. Baş boyun arasında
devamlı ağrı, omuzlar, omuzbaşı ya da kollardan birinde ağrı şikayeti vardır.
El ve parmaklarda uyuşukluk ve bazen elektrik çarpması olabilmektedir. Kollarda ve veya ellerdr kuvvet kaybının olması, boyundaki
fıtığın ileri derecede ve ciddi bir sınırda olduğunun işaretidir.
Nedenleri
-Disk fıtıkları ve sinir sıkışması
-Zorlanma
-Yıpranma ve aşınma
-Romatizmal hastalıklar
-Travma (geçmişte yaşanmış araçiçi trafik kazası, düşme, çarpma gibi)
-Stress
-Fibromyalji
-Boyun ağrısı, klinikte; başağrısı, omuz, kol ağrısı ve ellerde, parmaklarda uyuşma ile beraber olabilir.
Tanı ve Tedavi
Hastanın ağrı hikayesi, muayene ve görüntüleme yöntemleri ile öntanı ya da tanıya gidilir. Amaç nedene yöneliktir. Özel ağrı kesici
ilaçlar ile başlanıp klinikteki rahatlama derecesine göre 'girişimsel yöntemler' uygulanabilir.
-Bu bölgedeki kasların içine yapılan enjeksiyonlar
-Sinirlerin özel blokları (boyundaki sinirlerin etrafındaki epidural alana yapılan ilaçlar)
-Omirilikten çıkan sinirlerin etrafına yapılan girişimler (radyofrekans ya da lokal anesteziklerle yapılan bloklar)
-Klinik duruma göre, fizik tedavi ve rehabilitasyon ya da beyin cerrahisi ile ilgili hekimlere yönlendirme yapılabilmektedir.
Prof Dr Emine Nur Tozan
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Algoloji ABD
TÜBA ÖDÜLLERINI ÇIFTÇI, BHUTTA VE GENÇ KAZANDI
Portal
Adres
: www.sondakika.com
İçeriği : Gündem
Tarih : 02.12.2015
: http://www.sondakika.com/haber/haber-tuba-odullerini-ciftci-bhutta-ve-genc-kazandi-7931453/
Tüba Ödüllerini Çiftçi, Bhutta ve Genç Kazandı
Türkiye Bilimler Akademisi´nin (TÜBA) bilim insanlarını teşvik ve takdir misyonu kapsamında uluslararası düzeyde ihdas edilen
TÜBA Akademi Ödülleri açıklandı.
Türkiye Bilimler Akademisi´nin (TÜBA) bilim insanlarını teşvik ve takdir misyonu kapsamında uluslararası düzeyde ihdas edilen
TÜBA Akademi Ödülleri açıklandı.
TÜBA merkezinden yapılan açıklamaya göre; madalyalar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, 14 Aralık tarihinde
Cumhurbaşkanlığı Sarayı´nda düzenlenecek törenle sahiplerine takdim edilecek.
Fen ve Mühendislik Bilimleri, Sağlık ve Yaşam Bilimleri ve Sosyal ve Beşeri Bilimler olmak üzere üç kategoride ve her kategoride bir
ödülden oluşan ve bütün bilim insanlarına açık olan TÜBA Akademi Ödülleri´ni almaya bu yıl; Fen ve Mühedislik Bilimleri
kategorisinde Linz Johannes Kepler Üniversitesi (Avusturya) Öğretim Üyesi Niyazi Serdar Sarıçiftçi, Sağlık ve Yaşam Bilimleri
kategorisinde Toronto Üniversitesi (Kanada) Öğretim Üyesi ve Ağa Han Üniversitesi (Pakistan) Kadın ve Çocuk Sağlığı Mükemmeliyet
Merkezi Direktörü Zulfiqar Ahmad Bhutta, Sosyal ve Beşeri Bilimler kategorisinde ise İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi
Mehmet Genç hak kazandı ve Akademi Madalyası´nın ve 30 bin doların sahibi oldu.
HER YIL ÜÇ KATEGORİDE VERİLİYOR
Her yıl Fen ve Mühendislik Bilimleri, Sağlık ve Yaşam Bilimleri ve Sosyal ve Beşeri Bilimler olmak üzere üç kategoride ve her
kategoride bir ödülden oluşan TÜBA Akademi Ödülleri bütün bilim insanlarına açık. Aday gösterme esasına dayanan ödüller ilgili
alanda özgün, öncü ve çığır açıcı çalışmaları olan bilim insanlarına tevcih edilen uluslararası nitelikteki Akademi Ödülleri´nin her yıl bir
tanesinin, üç kategori arasında dönüşümlü olarak, Türkiye´den veya Türkiye bağlantılı bilim insanlarına verilmesi kararı alındı. 2015 yılı
için Türkiye bağlantılı ödül Sosyal ve Beşeri Bilimler kategorisi olarak belirlendi.
2015 yılında TÜBA üyeleri, Türkiye´deki üniversite rektörlükleri ve dünyadaki bilim akademileri aday göstermeye davet edildiler.
Ulusal ve uluslararası hakem görüşleri ve alan komitelerinin değerlendirmesi sonucunda TÜBA Akademi Konseyi´nce ödül tevcih edilen
bilim insanları Fen ve Mühendislik Bilimleri kategorisinde Linz Johannes Kepler Üniversitesi (Avusturya) Öğretim Üyesi Niyazi Serdar
Sarıçiftçi oldu. Avusturya Bilimler Akademisi tarafından aday gösterilen Sarıçiftçi, güneş enerjisinin elektrik enerjisine
dönüştürülmesinde en etkin yöntemlerden biri olan C60 molekülü ile iletken polimerleri etkileştirmek suretiyle geliştirdiği organik
fotovoltaik piller alanındaki çalışmaları nedeniyle TÜBA 2015 Akademi Ödülü´nü almaya hak kazandı.
Sağlık ve Yaşam Bilimleri kategorisinde Toronto Üniversitesi (Kanada) Öğretim Üyesi ve Ağa Han Üniversitesi (Pakistan) Kadın ve
Çocuk Sağlığı Mükemmeliyet Merkezi Direktörü Zulfiqar Ahmad Bhutta oldu. Pakistan Bilimler Akademisi tarafından aday gösterilen
Bhutta; aile sağlığı alanında, yeni-doğanlar dahil, anne-çocuk sağlığı konusunda yürüttüğü epidemiyolojik araştırmalar ve sağlık
politikalarının oluşturulmasına temel oluşturan çalışmaları nedeniyle ödüle layık görüldü.
Sosyal ve Beşeri Bilimler kategorisinde İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Mehmet Genç oldu. TÜBA Üyesi Mustafa Çiçekler
tarafından aday gösterilen Genç, geliştirdiği yöntem ve bakış açıları (iaşecilik, gelenekçilik ve fiskalizm üçlemesi) ve yaptığı keşif ve
izahlar (iltizam, malikane, esham, yed-i vahid) ile Osmanlı iktisat tarihinin ve sisteminin anlaşılmasına yaptığı katkılar nedeniyle ödüle
hak kazandı.
NİYAZİ SERDAR ÇİFTÇİ KİMDİR?
1961´de Konya´da doğdu. 1980 yılında İstanbul Avusturya Lisesi´nden mezun oldu. 1986 yılında Viyana Üniversitesi´nde Fizik alanında
yüksek lisans unvanını aldı. 1989 yılında yine aynı üniversitede Fizik alanında doktora derecesine ulaştı. Doktora sonrası çalışmalarını
ilk olarak 2 yıl Stuttgart Üniversitesi´nde, 1996 yılına kadar da Santa Barbara Kaliforniya Üniversitesi´nde (UCSB) iletken polimerler ve
güneş pilleri üzerinde sürdürdü. Ardından; Nobel Kimya Ödülü´nü (2000) alan Prof. Alan J. HEEGER ile başarılı çalışmalar
gerçekleştirdi. Sarıçiftçi doçent unvanını 1992 yılında Türkiye´de aldı. Avusturya Bilimler Akademisi Üyesi ve aynı zamanda
Avusturya´nın en prestijli Bilim Ödülü olan Wittgenstein Ödülü´nün de sahibi olan Sarıçiftçi, 1996 yılından beri Avusturya Linz
Johannes Kepler Üniversitesi´nde profesör olarak görev yapıyor.
ZULFIQAR AHMAD BHUTTA KİMDİR?
1977´de Peshawer/Pakistan Khyber Medical College´ı en iyi derece ile tamamladı. 1980´de Londra/İngiltere´de Royal College of
Physicians and Surgeons´da Çocuk Sağlığı Uzmanı oldu. 1981´de İngiltere´de M.R.C.P. Pediatri, 1987´de Pakistan College of
Physicians& Surgeons´da FCPS: Fellowship in Paediatrics, 1990´da Edinburg´da Fellowship of Royal College of Physicians (FRCP),
1996´da Stockholm Karolinska Enstitüsü´nde PhD, 1997´de İngiltere´de Fellowship of the Royal College of Paediatrics& Child Health
(FRCPCH), 2004´te Pakistan Academy of Sciences´da Fellow, 2009´da American Academy of Pediatrics´de Honorary Fellow, 2012´de
Londra Royal College of Physicians Honorary Fellow, 2013´te Fellow of International Union of Nutrition Scientists (IUNS) unvanlarını
aldı. Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Kanada´da da değişik üniversitelerde misafir öğretim üyesi olarak bulunan Bhutta; çocuk
sağlığı alanında özellikle yeni-doğan, enfeksiyon hastalıkları ve beslenme konularında, faklı ülkelerde hem hizmet sunumunda, hem
araştırmada, hem de Dünya Sağlık Örgütü gibi küresel politika belirleyici kuruluşlarda çalıştı. Halen Küresel Çocuk Sağlığı ve Politikası
Robert Harding Başkanlığı Eş Direktörü, Çocuk Hastalıkları Hastanesi Araştırma Enstitüsü Pediatri, Beslenme Bilimleri ve Halk Sağlığı
profesörü olarak çalışan Zulfiqar Ahmad Bhutta, Karaçi/Pakistan Aga-Khan Üniversitesi Kadın ve Çocuk Sağlığı Mükemmeliyet
Merkezi Kurucu Direktörlüğü görevini de sürdürüyor.
MEHMET GENÇ KİMDİR?
4 Mayıs 1934´te Arhavi´de doğdu. İstanbul Haydarpaşa Lisesi´ni takiben Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat
Bölümü´nde okudu. Bir ara Maiyet Memurluğu ve Kaymakam Vekilliği yaptıktan sonra 1965 İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Türk
İktisat Tarihi Enstitüsü´nde asistan olarak akademik dünyaya intisap etti. Uzun yıllar İstanbul Üniversitesi´nde çalıştı. 1990 yılında
Misafir Öğretim Üyesi olarak The Institute for the Study of Muslim Societies and Civilizations, Washington University, St.
Louis/Misouri´de bulundu. 1996´da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Genel Sosyoloji ve Metodoloji Dalı´nda Doktora Şeref
Diplomasını aldı. 1999 yılında emekli oldu. 1999-2006 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri
Bölümü´nde, 1999-2009 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü´nde Öğretim Üyeliği yaptı.
2006-2013 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü´nde yüksek lisans ve doktora dersleri verdi.
Mehmet Genç, İstanbul Şehir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi olarak akademik hayatını
sürdürüyor.
4. ULUSLARARASI BALKANLAR VE GÖÇ KONGRESI
Portal
Adres
: www.bugun.com.tr
İçeriği : Gündem
Tarih : 02.12.2015
: http://www.bugun.com.tr/son-dakika/4-uluslararasi-balkanlar-ve-goc-1947213.html
4. Uluslararası Balkanlar ve Göç Kongresi
Birinci Dünya Savaşı'nın 100. yılında 4. Uluslararası Balkanlar ve Göç Kongresi başladı.Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce,
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fen Fakültesi Ord. Prof. Dr. Cemil...
İSTANBUL (AA) - Birinci Dünya Savaşı'nın 100. yılında 4. Uluslararası Balkanlar ve Göç Kongresi başladı.
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fen Fakültesi Ord. Prof. Dr. Cemil Bilsel Kongre Salonu'nda
gerçekleştirilen kongrede, davetlilere hitap etti.
Başta Balkanlar olmak üzere Türklerin maruz kaldıkları göç ve sıkıntılara dikkati çeken Güllüce, Balkanları ziyaret ettiğinde yaşadığı
anekdotları anlattı.
Güllüce, Srebrenitsa'da yaşanan katliamı hatırlatarak, 'Balkan Savaşları bitmemiştir. 90'lı yıllarda Bosna'da yapılanları hepimiz biliyoruz.
Orada modern dünyanın gözü önünde 8 bin insan katledildi. Ne Batı entelijansiyası ne de Batılı devletlerin ağızları bile açılmamıştır.
Bosna'da ne büyük zalimliklerin yapıldığını herkes biliyor. Dünya bu konuda ses çıkarmamıştır' değerlendirmelerinde bulundu.
Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu Başkanı Ayhan Bölükbaşı ise Balkanlar'da çekilen eziyetleri ve dökülen gözyaşlarını asla
unutmadıklarını belirterek, Balkanlar'ın İstanbul'dan önce fethedildiğini hatırlattı. Bölükbaşı, Osmanlı'nın Balkanlar'daki varlığı boyunca
söz konusu coğrafyada huzur ve barışın hüküm sürdüğünü söyledi.
Bölükbaşı, mikro milliyetçilik akımlarıyla parçalanan Balkanlar'da huzurun kalmadığını anlatarak, 'Geçmişini bilmeyen geleceğine yön
veremez. Şayet Balkan Savaşları'nda neler yaşandığını çok iyi anlayabilseydik, bugünün gençliğine bunları anlatsaydık, inanıyorum ki
bugün Orta Doğu ve Kafkaslar'daki olumsuzluklar yaşanmazdı. Balkan Savaşları bizim geleceğimiz açısından çok ama çok önemliydi.
Maalesef bunu anlayamadık' değerlendirmelerinde bulundu.
Balkan Savaşları'ndan sonra göç edenlerin Anadolu'da da rahat bırakılmadığını aktaran Bölükbaşı, şöyle devam etti:
'Anadolu'da da bizi yok etmeye çalışan, o egemen güçlere karşı hemşehrimiz olan Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa
Kemal Atatürk ve kadim silah arkadaşları bu ülkeyi bize hediye ve emanet etti. Bu ülkenin emanetçileri bu ülkede yaşayan 78 milyon
insanımızdır. Balkanlar'dan göç etmiş biz, evlad-ı Fatihan torunları olarak bu ülkeye çok farklı bir sadakatle ve gayretle sahip çıkmak
zorundayız.'
İÜ Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Cezmi Eraslan, destek verdikleri kongreyi düzenlemekten mutluluk
duyduğunu belirterek, 1. Dünya Savaşı hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Savaşın tarafları dışında dünyanın geri kalanını da etkilediğini anlatan Eraslan, savaşın sosyal, kültürel ve insani yönüne kongrede
değineceklerini söyledi.
Eraslan, Osmanlı'nın Viyana'dan geri çekilmesinden sonra göç kavramıyla kesintisiz olarak tanıştığını dile getirerek, Balkanlar ve göç
kavramlarının ayrı düşünülemediğini kaydetti. Balkanlardaki Türk varlığının karşılaştığı kıyımları hatırlatan Eraslan, 'Savaşlar,
Balkanlar'daki Müslüman nüfusun göçü kader edinmesine vesile olacak ölçüde yıkıcı olmuştur. Osmanlı'nın başkenti İstanbul'un cami
avlularında yer kalmayacak şekilde göçmenlerle dolmuştu. Göçmenlerin iaşesini karşılamanın çok büyük bir devlet meselesi haline
geldiği bu dönemde Osmanlı'nın Marmara ve Batı Anadolu'daki gayrimüslim vatandaşlarının ordusuna gönüllü katılımları ve Osmanlı'ya
karşı savaşmaları Osmanlı'yı son devrinde her türlü unsurla bir arada yaşama çabalarını yok etti' diye konuştu.
- Kongre
Üç gün sürecek kongrede, 8 oturumda yerli ve yabancı birçok akademisyen sunum gerçekleştirecek.
Kongrede 'Balkan Savaşları ve Göç', '1. Dünya Savaşı ve Göç', '1. Dünya Savaşı'nın Sosyal Sonuçları', 'Göç ve Kültür', 'Göç ve Toplum
Hayatı', '1. Dünya Savaşı'nın Balkanlara Etkisi', 'Mübadele' gibi başlıklarda oturumlar yapılacak.
İŞTE YURTTAN KAR MANZARALARIASANSÖRE NEDEN AYNA KONULUR?İŞTE KANSERİN YENİ
İLACIGÖKYÜZÜNDE IŞIKLARIN DANSI25 KİŞİ YARALANDI
Adapazarı'nda korkunç kazaİŞTE BÖYLE KIVIRDILAR
Erdoğan'ın restine Rusya'dan cevap geldiKanseri 2 günde yok ediyor
Dünya bunu konuşuyor!ELEŞTİRİRSEN YOK EDERLER
Son röportajında flaş PKK açıklaması
TÜM KARSILIKSIZ BURS VEREN KURUMLARIN LISTESI 2015 GERI ÖDEMES...
Portal
Adres
: http://www.beserhaber.com
İçeriği : Haber
Tarih : 02.12.2015
: http://www.beserhaber.com/egitim/tum-karsiliksiz-burs-veren-kurumlarin-listesi-2015-geri-odemesiz-alma-burs-v
PROF. DR. MUSTAFA KARATAS, ´SÜNNETIN DOGRU ANLASILMASI VE HAYA...
Portal
Adres
: www.merhabahaber.com
İçeriği : Gündem
Tarih : 02.12.2015
: http://www.merhabahaber.com/prof.-dr.-mustafa-karatas,-sunnetin-dogru-anlasilmasi-ve-hayata-yansimasini-anl
Prof. Dr. Mustafa Karataş, ´sünnetin Doğru Anlaşılması Ve Hayata Yansıması´nı Anlattı
Ünlü ilahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Karataş, Namık Kemal Üniversitesi´nde (NKÜ) ´Sünnetin Doğru Anlaşılması ve Hayata Yansıması´
konulu konferans verdi.NKÜ İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen konfe...Ünlü ilahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Karataş, Namık Kemal
Üniversitesi´nde (NKÜ) ´Sünnetin Doğru Anlaşılması ve Hayata Yansıması´ konulu konferans verdi.
NKÜ İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen konferansa üniversitenin akademik ve idari personeli, kamu kurum ve kuruluşlarının
müdürleri ve temsilcileri, vatandaşlar ve öğrenciler katıldı.
Rektörlük Konferans Salonu´nda gerçekleştirilen konferans, NKÜ İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Yakup
Bıyıkoğlu´nun konuşmasının ardından, İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yakup Yüksel´in Kur´an-ı Kerim tilaveti ile
başladı.
NKÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Keskin´in katılımcılara teşekkür etmesinden sonra kürsüye davet edilen İstanbul
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Karataş, yaklaşık 40 yıldır hadis üzerinde
çalışmalar yaptığını kaydederek, hadisler üzerinde örneklerle bilgi verdi.
'Dinimizi zayıf malzeme üzerine değil, sağlam malzeme üzerine inşa etmeliyiz' diyen Prof. Dr. Mustafa Karataş, 'İslam kültürü ve
medeniyeti hadisler sayesinde oluşmuştur. Bu nedenle hadisleri doğru anlamak gereklidir' şeklinde konuştu.
Konferansın bitiminde Prof. Dr. Mustafa Karataş, katılımcıların sorularını cevaplandırırken, NKÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Hasan Keskin tarafından Prof. Dr. Mustafa Karataş´a üniversite tabağı hediye edildi.
Kaynak:
PROF. DR. ATASOY, 'MASUMIYET PROJESI'NI ANLATTI
Portal
Adres
: www.haber3.com
İçeriği : Gündem
Tarih : 02.12.2015
: http://www.haber3.com/prof-dr-atasoy-masumiyet-projesini-anlatti-3704874h.htm
PROF. DR. ATASOY, 'MASUMİYET PROJESİ'Nİ ANLATTI
KIRIKKALE Üniversitesi İnsan Hakları ve Araştırma Topluluğu'nun daveti üzerine gelen Adli Tıp Enstitüsü eski Başkanı Üsküdar
Üniversitesi Rektör...
KIRIKKALE Üniversitesi İnsan Hakları ve Araştırma Topluluğu'nun daveti üzerine gelen Adli Tıp Enstitüsü eski Başkanı Üsküdar
Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy, DNA analizlerinden yola çıkan 'Masumiyet Projesi' sayesinde birçok kişinin
masumiyetinin ispat edildiğini söyledi.
Adli Tıp Enstitüsü Başkanlığı görevinde bulunan ve CNN Türk'te Suç ve Delil isimli kriminal programı yapan Üsküdar Üniversitesi
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy, Kırıkkale Üniversitesi İnsan Hakları ve Araştırma Topluluğu'nun daveti üzerine konferans
verdi. Mavi Salon'da kitabının da ismi olan 'Kusursuz cinayet yoktur' başlığı altında konferans veren Atasoy, Masumiyet Projesi'nden
bahsetti. Masumiyet Projesi'nin ana unsurunun DNA analizleri olduğunu ifade eden Atasoy, 'Masumiyet projesinden bahsetmek
istiyorum. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Kurumu'nda başlatmış olduğumuz 1996 yılından bu yana üzerinde çalıştığımız ve daha hala
dosyasına göre değişen ekiplerle yıllardır uğraştığımız bir alan. Tabii ki çıkış noktası DNA analizleriydi. DNA analizinin çok eski bir
tarihi yok ama ülkemizde ancak 1990'lı yıllarda başladığımız bir analiz tekniği. Bütün yargılama sürecini aslında değiştirmiştir. Bir
sihirli değnek gibi düşünün. Daha önce hayal bile edemediğimiz bir takım verilere DNA analizleri sayesinde ulaşabiliyor olduk' dedi.
Türkiye'nin henüz bir DNA veri tabanına sahip olmadığını ifade eden Atasoy, 'Birkaç örnek vermek gerekirse; çöp tenekesine atılmış bir
kağıt üzerinden DNA elde edebiliyoruz ve bunu kimin buruşturup attığını bulabiliyoruz. Bir otomobil direksiyonunu 30 saniyeden daha
uzun tutan birisinin kimliğini bulabiliyoruz. Tabii elinizde bir DNA veri tabanı ya da karşılaştırabilceğiniz şüpheliler varsa. Bunlar
elinizde yoksa DNA'nın bir anlamı yok. Türkiye'nin hala bir DNA veri tabanı yoktur. Bunun da en kısa zamanda telafi edilmesi şarttır.
Bu noktada çok geri bir kalmış bir durumdayız' diye konuştu.
DNA analizleri sayesinde birçok masum insanın cezaevinden çıkarıldığını belirten Atasoy, 'DNA analizleri yapılabildiği andan itibaren
dünyanın değişik ülkelerinde 'Ben masumum' diyen bir çok hükümlü bu sayede, eğer biyolojik bir delil hala muhafaza edilmiş ise; yani
bir sperm, idrar ya da saç teli örneği gibi bir veri varsa DNA analizleri öncesinde bunlarda teknik incelemeler yapılamamış ise bir kere
de DNA analizi ile incelenmesi imkanı tanındı. Ve böylelikle bazı insanların aslında haksız yere mahkum oldukları ortaya çıktı' dedi.
Atasoy konuşmasının devamında, 'Newyork Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuyan iki öğrencinin başlattığı Masumiyet Projesi
kapsamında 6 binden fazla dosyaya baktılar. Biyolojik verileri bulmaya çalıştılar. Bunun sayesinde aralarında idama mahkum edilmiş ve
30 yıldır cezaevinde yatan insanların da olduğu 300'ün üzerinde insanı cezaevinden çıkardılar. Şimdi önemli olan onlar artık haksız
mahkumiyetlerin sebeplerini biliyor. Bizlerde artık yavaş yavaş biliyor olduk' dedi. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği konferans
sonrasında Atasoy'a plaket verildi.
FOTOĞRAFLI
DHA
Download