MISIR'DA YENİ AKTÖRLER : MÜSLÜMAN KARDEŞLER VE SELEFİLER Enes ENGİN YÜKSEK LİSANS TEZİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARALIK 2014 iv MISIR'DA YENĠ AKTÖRLER: MÜSLÜMAN KARDEġLER VE SELEFĠLER (Yüksek Lisans Tezi) Enes ENGĠN GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ Aralık 2014 ÖZET Mısır‟da etkisi hızlı biçimde yayılan Arap Baharı ani bir kırılmayla yeniden eski sistemin egemen unsurlarına yerini bırakmıĢtır. 25 Ocak 2011 tarihi demokrasiye ve halk iradesine geçiĢin tarihi gibi görünse de sadece sisteme hakim aktörlerin değiĢtiğini görmekteyiz. Müslüman KardeĢler kuruluĢundan bu yana tabana/halka iyi çalıĢılmıĢ ve en iyi organize edilmiĢ bir teĢkilata sahiptir. Buna rağmen gücünü sadece 25 Ocak devrimden sonra yapılan parlamento ve cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde gösterdi. Müslüman KardeĢlerin ivme kazanması, Ġslami hareketlere karĢı olan Batı ve Ġsrail'i rahatsız etmiĢ, buna bağlı olarak da demokrasi iç ve dıĢ aktörlerce sekte vurulmuĢtur. Diğer bir taraftan Selefi akımı 25 Ocak Devrimi'nde baĢta Müslüman KardeĢlerin yanında saf tutmasını sadece konjonktürel Ģartlara bağlı olarak değerlendirebiliriz. 3 Temmuz askeri darbesinde Selefi akım Müslüman KardeĢlere sırt çevirmiĢtir. "Fulul" olarak tanımlanan darbeci yapı eski düzeni daha radikal bir Ģekilde geri getirmektedir. Bilim Kodu Anahtar Kelimeler Sayfa Adedi Tez DanıĢmanı : 1141 : Arap Baharı, Müslüman KardeĢler, Selefiler, Mısır, : 200 : Doç. Dr. Mehmet ġAHĠN v NEW ACTORS IN EGYPT: MUSLĠM BROTHERHOOD AND THE SALAFĠS (M. Sc. Thesis) Enes ENGĠN GAZĠ UNIVERSITY SOCIAL SCĠENCE INSTITUTE December 2014 ABSTRACT Arab Spring whose influence spread rapidly in Egypt has left its place again to the dominant elements of the old system with a sudden break. Even if January 25, 2011 date seems as the date of transition to democracy and to will of the people, we see that only dominant actors in the system have changed. Since its establishment, Muslim Brotherhood has had an organization which is the best organized. Nevertheless, it showed its power only in the parliamentary and presidential elections hold after revolution. Acceleration of the Muslim Brotherhood disturbed the West and Israel that are against the Islamic movements. In this sense, democracy has been impeded by internal and external actors. On the other hand, that Salafis movement supported the Muslim Brotherhood at the January 25 Revolution can be assessed as cyclical depending on the circumstances. In the military coup of July 3, Salafis movement has turned its back on the Muslim Brotherhood. subversive structure defined as “Fulul” has brought the old order back more radically. Science Code Key Words Page Number Supervisor : 1141 : Arap Spring, Muslim Brotherhood, Selefi, Egypt : 200 : Assoc. Prof. Dr. Mehmet ġAHIN vi TEŞEKKÜR ÇalıĢmamda baĢtan beri yanımda desteği her daim saygı ve sevgi ile EĢim ve çocuklarıma en büyük Ģükranlarımı onlara, tez danıĢmanım Doç. Dr. Mehmet ġAHIN hocama daha ders dönemindeyken bana verdiği desteği, bana olan inancını ömürüm boyunca kalbimde taĢıyacağım. vii İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET .................................................................................................................................... iv ABSTRACT ........................................................................................................................... v TEġEKKÜR .......................................................................................................................... vi ĠÇĠNDEKĠLER .................................................................................................................... vii KISALTMALAR ................................................................................................................... x GĠRĠġ ..................................................................................................................................... 1 1. BÖLÜM MÜSLÜMAN KARDEŞLER VE HASAN EL BENNA DÖNEMİ 1.1. Hasan El Benna Dönemi ................................................................................................. 5 1.1.1. Müslüman kardeĢler‟ın KuruluĢundan Önce El Benna‟nın Faaliyetleri ............... 10 1.1.2. Müslüman kardeĢler‟ın KuruluĢu ve Ġlk Yıllar ..................................................... 11 1.1.3. Müslüman kardeĢler‟ın KurumsallaĢması ve Ġlk Faaliyetler ................................ 14 1.1.4. 1930‟lu Yıllar ve Müslüman KardeĢlerin Giderek Bir „ Hareket‟ Haline Gelmesi .................................................................................................................. 14 1.1.5. Müslüman kardeĢler‟ın Ġdeolojik Boyutu ve Örgütlenmenin GeniĢlemesi........... 18 1.1.6. Üniversiteler, Gençlik ve Müslüman KardeĢler .................................................... 28 1.1.7. Hasan El Benna ve Siyaset .................................................................................... 29 1.1.8. Müslüman KardeĢler‟in Kapatılması ve Hasan El Benna Süikasti ....................... 38 1.2. Hasan El Benna Sonrası ve Nasır Dönemi ................................................................... 39 1.2.1. Örgütün Ilımlı Kanadı ve Hasan El Hudeybi ........................................................ 40 2. BÖLÜM SEYYID KUTUP 2.1. Seyyıd Kutup ve Ekolü ................................................................................................. 43 viii Sayfa 2.1.1. Seyyid Kutup‟un Hapishane Eserleri .................................................................... 45 2.1.2. Seyyid Kutup‟a Müslüman kardeĢler‟dan EleĢtiriler ve Ġdamı ............................. 49 2.1.3. Nasır Sonrası Dönem ............................................................................................ 50 2.1.4. Hüsnü Mübarek ve Müslüman KardeĢler ............................................................. 53 2.1.5. Müslüman KardeĢler 2000 Sonrası ....................................................................... 55 2.2. 25 Ocaktan Günümüze Müslüman KardeĢler .............................................................. 68 2.2.1. Müslüman KardeĢler evrim aĢamaları .................................................................. 71 2.2.2. CumhurbaĢkanin seçimi ........................................................................................ 82 2.2.3. Mursi CumhurbaĢkanlığında Bir Yılını Bile Tamamlamadı ................................. 88 2.2.3.1. SüveyĢ Kanalı eksenli kalkınma projesini uygulanması hususundaki ısrar 102 2.2.3.2. Tarımsal alanda kendi kendine yeterlilik, Mursi‟nin programındaki umududur ..................................................................................................... 103 2.2.3.3. Suriyeli mültecilere dair tutumlar ................................................................ 103 2.2.3.4. Ekonomiyi geliĢtirip güçlendirmek ve yatırımları çekmek için gayret göstermek .................................................................................................... 104 2.3. Darbe Ayak Sesleri ..................................................................................................... 107 2.4. ABD Müslüman KardeĢler ......................................................................................... 118 2.4.1. Amerika‟nın Mısır Devrimindeki DuruĢu ........................................................... 118 3. BÖLÜM SELEFİLER 3.1. Selefilik Akımı ve Mısır‟da Selefiler .......................................................................... 127 3.2. Selefilik‟iın Önemli Ġsımleri: Ġbn-i Teymiyye ............................................................ 127 3.3. Muhammed Bin Abdu‟l –Vahhab ............................................................................... 128 3.4. Selefi Akımın Kavramları ve ĠnanıĢları ...................................................................... 129 3.5. 2000‟li Yıllarda Selefi Akımı ..................................................................................... 133 ix Sayfa 4. BÖLÜM MISIR’DA SELEFİLİK VE 25 OCAK DEVRİMİ SONRASI SELEFİLERİN YENİ DÜZEN ARAYIŞLARI 4.1. Mısır‟da Selefilik ve 25 Ocak Devrimi Sonrası Selefilerin Yeni Düzen ArayıĢları ... 135 4.1.1. Selefilik‟in Prensipleri, Tarihsel Boyutu ve Mısır‟a Yansımaları ...................... 135 4.1.2. Mısır‟da Selefi Gruplar ....................................................................................... 138 4.1.2.1. Cem‟iyyet‟uĢ- ġer‟iyye ............................................................................... 139 4.1.2.2. Ed- Davetü‟s-Selefiyye( Selefi Hareket- Davet Hareketi) .......................... 142 4.2. 25 Ocak Devriminden Sonra Selefilerin DuruĢu ve Selefi Partiler ............................ 143 4.2.1. Selefilerin SiyasallaĢması.................................................................................... 145 4.2.1.1. Hizbu‟n-Nur/ Nur Partisi ............................................................................. 146 4.2.1.2. Hizbu‟l- Bina ve t-Tenmiye (ĠnĢa ve Kalkınma Partisi) ............................. 148 4.2.1.3. El Fadıla Partisi (Fazilet Partisi).................................................................. 149 4.2.1.4. El Asala Partisi ............................................................................................ 150 4.2.1.5. El Vatan Partisi ............................................................................................ 151 4.3. 25 Ocak 2011 sonra Selefiler ...................................................................................... 152 4.3.1. Selefiler ve devrimin ilk kıvılcımları .................................................................. 152 4.3.2. Selefiler Siyasi Arenada ...................................................................................... 157 4.3.3. Meclis çalıĢmalarında Selefiler ........................................................................... 160 4.3.4. CumhurbaĢkanın seçimi ve Selefi tercihi ....................................................... 163 4.3.5. Seleviler Darbe Yanlısı ....................................................................................... 169 SONUÇ .............................................................................................................................. 181 KAYNAKÇA ..................................................................................................................... 187 ÖZGEÇMĠġ ....................................................................................................................... 200 x KISALTMALAR Bu çalıĢmada kullanılmıĢ kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aĢağıda sunulmuĢtur. Kısaltmalar Açıklamalar a.g.e. Adı geçen eser a.g.s. Adı geçen sempozyum S. Sayı s. Sayı 1 GİRİŞ Arap Baharı‟nın baĢlaması ile birlikte dikta rejimler domino etkisiyle düĢmeye baĢladı. 2010 yılında Tunus‟ta, pazarda, tezgahtar üniversiteli bir gencin tezgâhına polisler tarafından el konulması sonrasında, gencin kendini yakmasıyla baĢlayan olaylar kitlelerin tepkisine neden oldu. Tunus‟ta baĢlayan halk isyanları farklı ülkelere de sıçradı ve o ülkelerdeki rejimleri tehdit eder hale geldi. Mısır'da Arap Baharı‟nın etkisinde hemen kaldı. Bu geliĢmelerden etkilenen halk gösterilerinin adresi sokaklar ve meydanlar oldu. ġiddetin artması sonucunda 11 ġubat 2011 tarihinde, Hüsnü Mübarek‟in yetkilerini Yüksek Askeri Konsey‟e devrettiğini açıklamasıyla 30 yıllık „Mübarek Dönemi‟ sona erdi. Devrimin etkisindeki geliĢmeler tüm bölgeyi yakından ilgilendiriyordu. „Mübareksiz yeni düzen‟in nasıl olacağı bölgenin istikrarı için çok önemliydi. ÇalıĢmamızda konunun güncel olması nedeni ile ve yapılan araĢtırmaların yakından takibi için medyadan sık sık faydalanılmıĢtır. Hem yerel medya hem de uluslararası faaliyet gösteren medya ve internet olayları daha yakından inceleme fırsatı sağlamıĢtır. Bu çalıĢmanın oluĢturulmasında esas alınan kaynakların çoğu Arapçadır. Çünkü Mısır‟da yaĢanan geliĢmeleri, „Mübarek rejim‟inin önemli aktörlerini tanımak, dini grupların ve gençlik hareketlerinin olaylar karĢısındaki tepkilerini iyi anlamak ve yakın gelecek analizi yapmak için Arapça kaynakların kullanımına ihtiyaç duyulmuĢtur. ÇalıĢmamızın birinci bölümünde Müslüman KardeĢlerin doğuĢu ve geliĢimi; Hasan El Benna ve Seyyid Kutup‟un irĢat yöntemleri; Müslüman KardeĢler Hareketi‟nin amaçları, yaygınlaĢması ve davet usulleri ele alınmıĢtır. Ġkinci bölümünde Müslüman kardeĢlerin 25 Ocak 2011‟de Mısır'da yapılan devrime yaklaĢımı incelenmektedir. Ġlk demokratik parlamento seçimi, arkasından yapılan cumhurbaĢkanlığı seçimi ve bunların sonuçları anlatılmıĢtır. Üçüncü bölümünde Mısır‟ın önemli Ġslami hareketlerinden biri olan „Selefililik‟in tarihsel boyutu , Ibn Teymiye‟den gelen bu akımın dine bakıĢı ve Selefiler‟in rejime bakıĢı ele alınmıĢtır. 2 Dördüncü bölümde 25 Ocak Devrimi‟nin etkisi ve sonrasında Seleflilerin çok fikirliliğine yer verilmiĢtir. Sonuç bölümünde Mısır'ın durumunu, özellikle bu iki önemli siyasi aktör olarak kabul ettiğimiz „Müslüman KardeĢler‟ ve „Selefiler‟in iki ayrı safta olduğunu görmekteyiz. 3 1. BÖLÜM MÜSLÜMAN KARDEŞLER VE HASAN EL BENNA DÖNEMİ 1928 yılında Mısır'ın Ġsmailiyye kentinde Hasan El Benna ve arkadaĢları tarafından kurulan Müslüman KardeĢler örgütü 20. Asırda Ġslamcılık adına en önemli yapı taĢlarından birini oluĢturmaktadır. Kurulduğu yıldan beri birçok araĢtırmaya, tartıĢmaya ve akademik çalıĢmaya sebep olan bu örgüt hakkında oldukça farklı görüĢler mevcuttur. Batı‟daki araĢtırmalarda ekseriyetle – Oryantalizm‟in de etkisiyle – Müslüman KardeĢler „Batı karĢıtı‟, „gerici‟ ve „yabancı karĢıtlığından beslenen‟ bir örgüt olarak ele alınmıĢtır1. Mesela Richard Mitchell „The Society of Muslim Brothers‟ isimli çalıĢmasında Müslüman kardeĢler‟ı totaliter düĢüncelerden etkilenmiĢ, insanları kılıç yoluyla kontrol altına alabileceğine inanan, hoĢgörüsüzlüğe dayanan bir oluĢum olarak görmüĢtür2. Yerli tarihçiler ise Müslüman kardeĢler‟a biraz daha ılımlı ve objektif yaklaĢmayı tercih ediyorlardı. Mısırlı Tarık El BiĢri Mısır‟da Siyasi Hareketler (1945-1952) adlı kitabında cemiyetin baĢlıca gayesinin Mısır‟ı tarihi köklerinden ayıran ve fakir yığınları BatılılaĢmıĢ bir seçkinler sınıfından ayırmak suretiyle sınıf farklılıklarını vurgulayan sekülerleĢme ve BatılılaĢma sürecine karĢı mücadele olduğunu ileri sürmektedir. Ayrıca El BiĢri Müslüman kardeĢler hareketini Mısır‟da „popüler bir siyasi hareket‟ (tayyarun siyasiyyun Ģa‟biyyun) olarak düĢünmektedir3.‟ Arap Halkları Tarihi‟ yazarı Lübnanlı bir Hristiyan Arap olan Albert Hourani ise Müslüman KardeĢler hakkında Ģöyle demektedir: ''Müslüman Kardeşler, Müslüman toplumlarındaki hataların tahlilini temel alan ve kısmen türetildiği Selefiye‟nin görüşlerini andıran bireysel ve toplumsal bir ahlak reformu hareket olarak başladı. Müslüman Kardeşlerin inancına göre İslam, kör bir taklitçilik ruhunun hakim olması ve Sufiliğin aşırılıkları nedeniyle zayıflamıştı. Buna, toplumsal meziyetlerine rağmen yabancı değerleri, ahlaksızlığı, misyonerlik faaliyetini ve emperyal hâkimiyetini getiren Batı etkisi eklenmişti. Müslümanlar için tedavinin başlangıcı hakiki İslam‟a, sahih içtihadın yorumladığı Kur‟an gerçeğine dönmek ve Kur‟an‟ın öğretilerini hayatın her 1 Brynjar, L. (2013). Müslüman Kardeşlerin Doğuşu, Ekin Yayınları, 17. Mitchell, (1993). The Society of Muslim Brother Oxford University Pres 3 Brynjar, a.g.e., 26. Alıntı: El BiĢri, T. ( 1998). El Harekâtus-Siyâsiyye fi Mısır. Darulshoruk Yayınevi, 23. 2 4 alanında izlemeye çalışmak idi; Mısır reformdan geçirilmiş bir Şeriat‟ı temel alan bir İslam devleti haline gelmeliydi. Bunun neticeleri hayatın her alanında görülecekti. Kadınlar eğitim görmeliydi ve çalışmalarına izin verilmeliydi, ancak onlarla erkekler arasında bir toplumsal mesafe muhafaza edilmeliydi; eğitim dini temel almalıydı; ekonomi de Kuran‟dan çıkarılan ilkelerin ışığında reformdan geçirilmeliydi”4 Örgütün kurucusu ve Ġslamcı fikir adamı Hasan El Benna ise Müslüman kardeĢler‟ı Ģu Ģekilde tanımlar: Müslüman kardeĢler hareketi, Allah‟ın Kitabı ve Rasul‟un Sünnetinde yer alan saf haldeki Ġslam‟a dönüĢe çağırdığından Selefi bir davettir. ''Her konuda Sünnet-i Seniyye‟ye uygun hareket etmeyi zorunlu kabul ettiğinden, Sünni bir yoldur. Hayırlar üzerinde birleşme bağlılığı içinde Allah için sevmeyi gerektiğinde Allah için insanlardan yüz çevirmeyi esas kabul ettiği ve amel kalp ve kişi arınmasını önemli gördüğünden Sufi bir harekettir. İçte yönetimin islahını, dışta yabancı devletlerle İslami toplumun ilişkilerini İslami prensiplere göre düzenlemeyi; halkın izzet, şeref ve üstün meziyetlerle terbiyesini ve İslam milliyetçiliğine bağlılığını en üst düzeyde gerçekleştirmeyi amaçladığından, siyasi bir teşkilattır. Müslüman kardeşleri, Allah katında kuvvetli müminin zayıf müminden daha hayırlı olduğunu bilerek bedenlerine gerekli önemi veren, sportif ve dinamik bir Müslüman kardeşlertir. İslam‟ın her Müslüman erkek ve kadına ilim talep etmeyi farz kıldığını bilen, İlmi ve Kültürel ve aydın bir cemiyettir. İslam‟ın ticaret ve kazancı düzenleyen hükümlerini benimseyen Ekonomik bir şirkettir;Müslüman kardeşler fikriyatı, İslam toplumunun tedavisine önem veren ve bu yolda toplumun sosyal yapısının sıhhate kavuşturacak çözüm yollarıyla uğraşan İçtimai bir fikir sistemidir.''5 Müslüman KardeĢler hakkında çok farklı görüĢlerin olmasının sebepleri Müslüman kardeĢler‟ı yorumlayanların ideolojik davranması ve Müslüman kardeĢler‟ın hareketlerinin zaman ve mekân gerçeğinden bağımsız ederek yorumlanmasıdır. Müslüman kardeĢlerin basit Ģekliyle her vaziyeti, gerek siyasi gerek hayır iĢleri gerekse de eğitimi, kapsayan bir harekettir. Müslüman KardeĢler Kur‟an ve Sünnet‟i motivasyon kaynağı ve pusula haline getirerek mevcut konjonktür içindeki meydan okumalara en verimli ve Ġslam‟a en uygun Ģekilde cevap vermeye çalıĢan bir oluĢumdur. 4 5 Hourani, A. (2005). Arap Halkları Tarihi, ĠletiĢim Yay. 407. Hasan El Benna, 5. Kongre risalesi. 5 1.1. Hasan El Benna Dönemi Örgütün kurucusu ve fikir babası Hasan El Benna 1906 yılında en büyük erkek çocuğu olarak RaĢid mıntıkasındaki El-Mahmudiyye ilçesinde doğmuĢtur. Babası El Mahmudiye ilçesinde yerel bir imam ve cami hocası olan ġeyh Abudrrahman El Bennadır. ġeyh Abdurrahman El Benna Ġslami ilimler konusunda bilgili bir insandı, bölgede ve hatta Mısır‟da tanınan ve saygı gören biriydi. ġafii, Malik ve Ebu Hanife‟nin müsnedlerini okumuĢtur.6 Ġmam ġafii‟nin Müsned‟ini fikhi konularına göre tertip etmiĢ ve bu eserine Bedai‟u‟l-Münen fi Tertibi Müsnedi‟l-Ġmam eĢ ġafii ve Sünen adını vermiĢtir. Ġmam Ahmed‟in Müsned‟ini fıkhi konularına göre tertip etmiĢ, ayrıca Ġmam Ahmed‟in Musned‟ine Ģerh yazmıĢ ve hadislerinin tahricini yapmıĢtır7. El Benna‟nın babası, hadis alanında otorite olmasının yanında bir de geçimini sağladığı ve ustası olduğu bir mesleği vardı. O da saat tamirciliğiydi ve insanlar arasında „Saatçi‟ olarak bilindirdi8. Hasan El Benna‟nın ailesi Mısır‟da orta sınıfa dâhil bir aileydi; herhangi bir Aristokratik bağları bulunmuyordu sadece bir miktar toprağa sahiplerdi9. Her ne kadar El Benna‟nın ailesi Mısır standartlarına göre orta kesim içinde yer alsa da Benna ailesinin karĢılaĢtığı mali zorluklar bir hayli fazlaydı. Aile 1924 yılında Kahire‟ye göç etti, El Benna‟nın annesı 6 el-MÜSNED ()المسندMüsned türü hadis kitaplarının Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855) tarafından tasnif edilen ve günümüze kadar gelen en geniĢ örneği. Ahmed b. Hanbel‟in 200-228 (815-843) yıllarında 700.000 hadis arasından seçerek meydana getirdiği eser 904 kadar sahâbînin rivayetlerini ihtiva etmektedir. Bakī b. Mahled‟in zamanımıza ulaĢıp ulaĢmadığı bilinmeyen el-Müsned‟inin daha hacimli olduğu belirtiliyorsa da Ahmed b. Hanbel‟in eseri müsned türünün elde mevcut en geniĢ örneğidir (bu iki eserin mukayesesi için bk. BAKœ b. MAHLED). Eser, günümüze Ġbn Hanbel‟in oğlu Abdullah b. Ahmed ve onun talebesi Ebû Bekir Ahmed b. Ca„fer el-Katîî‟nin rivayetiyle gelmiĢtir. Keccî ve Ġbrâhim el-Harbî gibi âlimlerden ilim tahsil eden Katîî, Dârekutnî ve Hâkim en-Nîsâbûrî gibi muhaddislere hocalık yapan ve “Müsnidü‟l-Irâk” diye tanınan bir hadis âlimi olup Ahmed b. Hanbel‟in Kitâbü‟z-Zühd ve Kitâbü Feżâǿili‟ś-śaĥâbe adlı eserlerinin de râvisidir. el-Müsned denince akla ilk gelen eser Ahmed b. Hanbel‟in bu çalıĢmasıdır. Zira el-Müsned‟de Abdullah b. Ahmed‟in babasından okumadığı halde ondan “vicâde” yoluyla elde ederek esere ilâve ettiği, ayrıca Katîî‟nin eklediği rivayetler bulunmaktadır. Sıhhati tartıĢmalı olan bu hadislerin 10.000 kadar olduğu, el-Müsned‟de sahâbe sözleriyle birlikte 40.000‟e yakın rivayet bulunduğu eski kaynaklarda söylenmekteyse de hadisleri numaralanarak yapılan baskılarından el-Müsned‟de 27.647 (ġuayb el-Arnaût neĢri; Hamza Ahmed ez-Zeyn neĢrine göre 27.519, Abdullah Muhammed ed-DervîĢ neĢrine göre 27.718, Beytü‟l-efkâri‟d-düveliyye‟nin tek ciltlik neĢrine göre 28.199) hadisin yer aldığı görülmektedir. Kitapta Ġslâm‟a giriĢ tarihleri esas alınmak üzere önce aĢere-i mübeĢĢerenin, ardından Ehl-i beyt, HâĢimoğulları, Mekkeli, Medineli, Kûfeli, Basralı, Suriyeli sahâbîlerin, eserin sonunda da ümmehâtü‟l-mü‟minîn ile diğer kadın sahâbîlerin rivayetleri ayrı bölümler halinde sıralanmıĢtır. müelliflerden bazıları Ģunlardır: Ġmam Ebû Hanîfe (ö.80/150), Ġmam ġafiî (ö. 204/819), Ahmed ibn Hanbel (ö. 241/855), Tayalîsî (ö. 204/819), Humeydî (ö.219/834), Ebû Ya'la el-Mevsılî (ö. 307/919), Abd ibn Humeyd (ö. 249/863), Müsedded (ö. 228/842), Ġbn Ebî Amr (ö. 243/857), Ebûbekir ibn Ebî ġeybe (ö. 235/849), Harîs ibn Ebî Üsâme (ö. 282/895), Bezzâr (ö. 292/902). 7 El İhvanu‟l Müslimin ve‟l Cemaati‟l-İslamiyye fi‟l-Hayati‟s-Siyassiye el-Mısriyye,Zekeriya suleyman Beyomi 73; 1991. wahba yayın evi kahire. ġuhedau Filistin, Muhammed Abdulkadir, sh. 299-300. Darulforkan yayinevi. Amman 8 Hasan El Benna ve Müslüman KardeĢler, Uluslararası Sempozyum, Genç Birikim Dergisi, 140. 9 Brynjar, a.g.e., 42. 6 oğlunun yüksek öğrenimi için bilezik ve kolyelerini satmak zorunda kaldı. 1927 yılında El Benna öğrenimini tamamlayıp Ġsmailiyye‟de ilkokul öğretmeni olarak göreve baĢlayıp düzenli bir gelir sahibi olunca, ailenin maddi problemleri bir nebze azaldı. Bu yıllarda El Benna Kahire‟deki küçük kardeĢlerine de yardımcı olmaya çalıĢmıĢtır10. Norveçli yazar Brynjar Lia‟ya göre Hasan El Benna‟nın ailesinin durumu 1920ler ve 1930lar boyunca Mısır‟da değiĢen toplumsal ve ekonomik ortamı gösteren bir örnektir. Aile yalnızca toplumsal prestij ve saygıya sahip olduğu köy topluluğunu terk etme tecrübesini yaĢamakla kalmamıĢ, aynı zamanda dini öğrenim ve dindarlığın artık toplumsal mevkii garanti altına almadığı, hızla değiĢen baĢkentteki ekonomik zorluklar ve belirsizliklerle yüze gelmiĢtir11. El Benna‟nın hatıratlarına baktığımız zaman gençliğinde yaĢadığı maddi sıkıntıları pek görünmez, o daha çok manevi olaylar üzerine yoğunlaĢmıĢ ve bahsetmiĢtir. Gençliğinde El Benna‟ya tesir eden Ģahısların baĢında babasının yakın arkadaĢı olan ġeyh Muhammed Zahran görülür. Kendisi Ġslami ilimler bir hayli geniĢ bilgisi olan biriydi, Ġslami bir dergi olan el-Ġsad‟ı yayımlaması onun ilim sahibi olduğunun bir ispatıdır. Hatıratlarında El Benna‟nın ġeyh Zahran‟ın okuluna devam ettiği ve onun derslerinden büyük zevk aldığı ve istifade ettiği görülür12. Hem babasının hem de hocası ġeyh Zahran‟ın etkisiyle El Benna dindarlık oranı bir hayli yüksek bir ortamda büyümüĢ ve dünyası ĢekillenmiĢtir13. El Benna‟nın babası her ne kadar oğlunun dini bir müessese de eğitimine devam edip El Ezher mezunu bir alim olduğunu görmek istese de El Benna Din Enstitüsü yerine Damanhur‟daki BaĢöğretmenler YetiĢtirme Okulu‟na gitmiĢtir, eğitimini El Ezher ve diğer geleneksel kurumlara nazaran daha modern ve dıĢarıya dönük bir yer olan Darul-Ulum‟da tamamlamıĢtır14. El Benna‟nın eğitimini öğretmenlik üzerine alması ve Mısır‟daki diğer kurumlara nazaran daha az gelenekçi ve içe kapanık bir okulda bulunmasından mütevellit meselelere daha 10 Brynjar, a.g.e., 43. Brynjar, a.g.e., 44. 12 Ġnternet: http://www.ikhwanwiki.com/index.php?title adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 13 Ġnternet: http://www.ikhwanwiki.com/index.php?title adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 14 Brynjar, a.g.e., 46. 11 7 farklı boyutlardan bakıp konjonktüre göre durumu analiz edebilmesine katkıda bulunmuĢtur. Hasan El Benna‟nın fikirlerinin oluĢmasına en önemli katkıları Hasefiye tarikatından aldığı tasavvuf kültürü ve 1919 yılında El Benna 13 henüz yaĢındayken Ġngilizlere karĢı çıkan halk ayaklanmasına katılmıĢtır. El Benna‟nın Tasavvuf‟la tanıĢması bir hayli erken olmuĢtur. Anılarında daha 12 yaĢında bir çocukken Hasefiyye tarikatına duyduğu ilgiyi yazmaktadır15. El Benna, ġeyh Huseyn Es Hasafi‟den etkilenmiĢtir. ġeyh Huseyn El Hasafi, Ezher Ģeyhlerindendi ve Hasafi tarikatının ilk Ģeyhiydi. ġafii fıkhı alimiydi ve dini ilimler konusunda derin bir birikime sahipti. El Benna hakkında Ģöyle der : “Beni en çok etkileyen ve bende derin iz bırakan yönü iyiliği emredip kötülükten alıkoyma konusundaki sert, kararlı tutumuydu. Bu konuda kimsenin kınamasından çekinmez, kimin huzurunda olursa olsun kötülükten alıkoymaktan asla geri durmazdı.”16. Damanhur‟daki talebelik yıllarında El Benna‟nın Hasefiye tarikatıyla sıkı iliĢkiler içersinde olduğu görülmektedir17; hatta bu süre içersinde „kendisini tamamen tasavvufa ve mistisizme verdiği‟ söylenmektedir18.‟ Hasan El Benna‟nın bu derece Tasavvuf‟la iç içe olması doğal olarak Müslüman kardeĢler‟ın yapısına ve pratiğine de yansımıĢtır. El Benna‟nın Müslüman KardeĢler için seçtiği küçük virdler19, büyük virdler, sabah ile akĢam 15 Gilsenan, M. (1992). Recognizing İslam: Religion and Society in the Middle East (Londra, Ġ:B: Tauris,) 16. El Sıretu el-Cihadiyye lel-Ġmamu Benna, 21-22. 17 El Benna, C. Hitabatu Hasan El Bennaiş-Şabbi ila Ebihi, 97. 18 Uluslararası Sempozyum, 157. 19 EVRÂD أورادAllah‟a yaklaĢmak için belirli zamanda ve belli miktarda yapılan ibadet, dua ve zikri ifade eden tasavvuf terimi.Evrâd sözlükte “gelmek, çeĢmeye varmak, suya gelen topluluk, akan su ve dere” gibi mânalara gelen vird kelimesinin çoğuludur (Kāmus Tercümesi, II, 52). Kur‟ân-ı Kerîm‟de günün değiĢik zamanlarında Allah‟ı zikir ve tesbih emredilmekle beraber vird kelimesi bu anlamda kullanılmamıĢtır. Hz. Peygamber farklı zaman ve mekânlarda zikir ve dua ile meĢgul olmuĢ ve bunu müslümanlara tavsiye etmiĢtir. Bu da Ġslâm‟ın ilk asırlarında özellikle hadisçiler arasında “amelü‟l-yevm ve‟l-leyle” adı verilen bir kitap türünün meydana gelmesine sebep olmuĢtur. Hz. Peygamber‟in günlük dua ve zikirlerini ve bununla ilgili tavsiyelerini ihtiva eden bu eserler Hasan b. Ali el-Ma„merî ile (ö. 295/908) baĢlamıĢ, Nesâî, Ġbnü‟s-Sünnî, Ebû Ömer Talemenkî, Ebû Nuaym el-Ġsfahânî, Münzirî, Cemâleddin Ahmed b. Mûsâ b. Ca„fer ve Süyûtî ile devam etmiĢtir. BaĢta Buhârî ve Müslim olmak üzere belli baĢlı hadis kitapları da dua ve zikir konusuna birer bölüm ayırmıĢlardır. Sahâbîlerin okuduğu rivayet edilen dua ve tesbihler de ezkâr ve evrâd kitaplarının vazgeçilmez bölümlerini meydana getirmiĢtir. Tasavvufî kaynaklarda yer alan bilgilerden anlaĢıldığına göre ilk sûfîler vird kelimesiyle her gün okudukları belli âyetleri kastetmiĢlerdir. Ayrıca virdi nâfile namaz kılma, belli dualar okuma, tefekkür ve ağlama anlamında da kullanmıĢlardır (KuĢeyrî, 291, 298). KuĢeyrî‟nin verdiği bilgiye göre Nasrâbâzî tasavvufun vazgeçilmez esaslarını sıralarken “vird ve zikre devam etme” maddesini ilâve etmiĢ (a.g.e., 173), Azîz Nesefî de tasavvufî hayatın sekiz edebini sayarken belli vakitlere tahsis edilen evrâdı ihmal etmemeyi özellikle tavsiye etmiĢtir (Ġnsân-ı Kâmil, 181). Yolculuk gibi sıkıntılı zamanlarda, hatta ölüm yatağında dahi günlük evrâdı terketmemeye özen gösteren sûfîler feyzin gelmesini belli dualara bağlamıĢlar, “Virdi olmayanın vâridi olmaz” demiĢlerdir. Ġbn Atâullah el-Ġskenderî virdi “Allah‟ın kuldan istediği Ģey”, vâridi ise 16 8 duaları, rabıta virdleri gibi tarikat duaları ve virdleri Hasaffiyye ekolünden gelmektedir20. Müslüman KardeĢlerin kurulduğu ilk yıllarda hareketin içindeki yoğun tasavvufi tema da El Benna‟nın gençlik yıllarında etkilendiği tasavvufi ortamın bir neticesidir21. Ayrıca Müslüman KardeĢler içindeki biat mürĢide biat usulünün de Tasavvufi düsturlardan ve Ģeyh-mürid iliĢkisinden etkilendiği açıktı. Cemal El Benna‟nın mülakatına göre El Benna döneminde Müslüman kardeĢler‟ın haftalık toplantıları, tasavvufi ilahilerin (enaĢid) söylendiği bir tasavvufi toplantı (hadra) kimliğine bürünüyordu. ÇeĢitli vesilelerle üyelere, Ġslam inancını simgeleyen bandalar ve kurdeleler takılıyordu22. El Benna‟nın gençliğini etkileyen diğer bir önemli olay ise 1919‟daki Ġngilizlere karĢı olan ayaklanmalardır. 1919 yılında Mısırlı siyaset ve devlet adamı Said Zaglül öncülüğünü üstlendiği ayaklanmalar kısa sürede bütün ülkeye yayıldı ve bir „ bağımsızlık hareketi „ olarak görüldü. Ayaklanmalar neticesinde 1922 yılında Ġngiltere Mısır‟ın üzerinden himayesini kaldırdığını açıkladı ve bir deklarasyonla Mısır‟ın bağımsızlığını ilan etti.1919 Devrimi o zaman Mısır‟daki genç neslin büyük bir kısmını etkilemiĢ gençlerin siyasi duyarlılığını arttırmıĢ ve aktivist ruhu meydana getirmiĢtir. El Benna kendini rolünü, Damanhur‟da ateĢli Ģiirler derleyen ve hatta göstericileri dağıtmaya çalıĢan polisle görüĢen, göstericilere öncülük eden öğrenci eylemcilerinden biri olarak tasvir etmektedir23. El Benna yaĢanan bu olaylardan sonra ülkesinin bağımsızlığı için faal olarak çalıĢmaya baĢlamıĢtır, kendisinin belli baĢlı Ġslami kuruluĢlarlara karĢı olan duyarlılığı da bu yıllardan sonra artmıĢtır. Mesela Hasan El Benna ile kardeĢi Abdurrahman evde imal edilmiĢ bir makinayla broĢür basmıĢlardır ve bu broĢürleri cami ve kahvehanelerin duvarlarına “kulun Allah‟tan beklediği Ģey” olarak tarif etmiĢ ve bu tesbitin aksinin de doğru olduğunu söylemiĢtir. Ona göre vâridi olmayanın virdi de olmaz, yani Allah‟ın feyzi ve lutfu olmadan kul virdini gerçekleĢtiremez (Tasavuufî Hikmetler, 26, 29). Evrâdla ilgili düzenli bilgiler ihtiva eden en eski ve en geniĢ kaynak, Ebû Tâlib el-Mekkî‟nin (ö. 386/996) Ķūtü‟l-ķulûb adlı eseridir. Zikir, tesbih, tevbe ve istiğfarla ilgili âyetleri bir araya getiren Mekkî, “evrâdü‟lleyl ve‟n-nehâr” baĢlığıyla da gündüz ve gecenin muhtelif dilimlerinde okunacak olan evrâdı ve bunların sayısını ayrı ayrı yazmıĢtır. Bu konuda tarikatlar öncesi dönemde yazılmıĢ diğer önemli bir kitap Gazzâlî‟nin Ġĥyâǿü Ǿulûmi‟d-dîn adlı eseridir. “Virdlerin Tertibi ve Geceleri Ġhya Etmek” baĢlığı altında geniĢ bilgi veren Gazzâlî gündüz yedi, gece dört ayrı vakitte zikir, Kur‟an okuma ve tefekkür gibi virdlerle meĢgul olunması gerektiğini kaydetmiĢ, virdlerin dinî - tasavvufî faydaları üzerinde durmuĢtur (Ġĥyâǿ, I, 427-468). Özellikle bu iki eser, daha sonra yaygın bir tasavvufî gelenek halini alan evrâd kitaplarının temel kaynağı olmuĢtur. 20 Lia Bynjar, a.g.e., 65. 21 Brynjar, a.g.e., 67. 22 Yılmaz, T. Uluslararası Politikada Ortadoğu, BarıĢ Kitap Yay., 25. 23 Jankovski, P. (1975). Egypt‟s Young Rebels, Hoover Ġnstitution Press, 7. 9 asmıĢlardır24. 1919 Devrimi El Benna‟yı örgütlere dahil olmaya itmiĢti, El Benna‟nın arkadaĢlarıyla kurduğu ilk örgütün adı Hasefi Hayır Cemiyetini (CemiyyetulHasefiyyetuHayriyye) kurmuĢlardır. Örgütün gayesi ahlaki çöküntüyü engellemek ve bölgede misyonerlik faaliyetinde bulunan grupları denetlemek idi25. Hasan El Benna‟yı etkileyen diğer faktör ise „yoğun BatılılaĢma‟ olmuĢtur. BatılılaĢma Ġslam dünyasında 19. asırdan beri hissedilen kültürel bir meydan okuma olarak adından söz ettirmiĢtir. 1920‟lere gelindiğinde Mısır‟da Ġngiliz iĢgali ile birlikte Batı kültürü ve bunun getirdiği etki toplumun bütün tabanlarında hissedilmeye baĢlanmıĢtı. Hasan El Benna 1923-27 yılları arasında Darul Ulûm‟da tahsil gördüğü yıllarda Kahir‟de BatılılaĢma ve KolonileĢmenin etkisi ile bizzat karĢılaĢmıĢtır. Bu durum üzerine sıkça düĢünmüĢ ve bu çerçevede yorumladığı meseleler büyük ölçüde Müslüman kardeĢler‟ı etkilemiĢtir. Öğrencilik yıllarında Kahire‟de yaĢadıklarını el Benna Ģöyle yazıyordu: ''Akli özgürleşme adına tüm sıkı inançları zayıflatan bir çözülme dalgası Mısır‟ı içine alıyordu. Bu eğilim, kişi özgürlüğü bahanesi altında değerlere, hareket ve erdemlere saldırmaktaydı. Ülkemizi silip süpüren bu güçlü ve zalim inançsızlık ve serbesti dalgasının önünde hiçbir şey duramıyordu. Mustafa Kemal hilafetin ilga olduğunu ilan etti ve son zamanlara kadar Müminlerin Emiri‟nin (Emirul-Muminin) mevkii olan bir ülkede dini devletten ayırdı. Türk hükümeti, hayatın tüm alanlarında bu yönde şiddetle ve körce ilerledi (Kahire‟de) Mısır üniversitesinin, dine karşı ayaklanmadığı ve İslam‟dan kaynaklanan tüm toplumsal geleneklere karşı bir savaş yürütmediği sürece,asla laik bir üniversite olamayacağı düşünülüyordu.Materyalistçe düşünce ve kültürün Batı‟dan tümüyle alınmasından sonra üniversite baş aşağı battı. Ölü doğan ve o zaman çözülme ve ahlaksızlık anlamını taşıyan özgürlük ve demokrasi sözcüklerine çağırması dışında bir programı olmayan „Demokratik Parti‟nin temelleri atıldı.Sevgili Mısır halkının toplumsal yaşamının, on dört yüzyıldır miras aldığı,savunduğu ve yaşadığı aziz ve değerli İslam ile;para,zenginlik,prestij ,gösteriş,güç ve propagandası acımazsız Batı işgali arasında gelip gittiğini görüyordum''26. 24 Jankovski, a.g.e., 7. Brynjar, a.g.e., 49,50. 26 Brynjar, a.g.e., 51. 25 10 Görüldüğü üzere El Benna‟nın çevresindeki yoğun BatılılaĢma, Ġngiliz iĢgali ve Türkiye tecrübesi El Benna‟yı Batı‟ya ve Batı‟yla özdeĢeleĢen kavramlara negatif yönde bakmasına neden olmuĢtur. El Benna‟nın ve Müslüman kardeĢler‟ın Batı‟ya karĢı bakıĢı ilerleyen yıllarda daha „temkinli‟ ve „soğuk‟ kalmıĢtır. El Benna Darul Ulûm‟dan mezun olup Ġsmailiyye'ye gidince gördüğü sosyal eĢitsizlik ve sermayenin yabancılarda toplanmıĢ olması kendisine büyük etki etti. Brynjar Lia bu konu hakkında Ģöyle demektedir: “Geniş, yabancı kolonilerin varlığı kaınılmaz bir biçimde, kasabanın toplumsal ve kültürel yaşamına hakim olmaya başladı. İngiliz varlığının her yerde kendisi göstermesinden ayrı olarak, bir tarafta yabancı mukimler ile üst sınıftan Mısırlıları, diğer tarafta yoksul, yerli Mısrlıları ayıran büyük sınıf farklılıkları, Hasan El Benna‟nın Mısır toplumunda zaten var olan sosyo-ekonomik adaletsizliğin keskin bir şekilde farkına varmasına katkıda bulundu”27. 1.1.1. Müslüman kardeşler’ın Kuruluşundan Önce El Benna’nın Faaliyetleri Hasan El Benna‟nın din ve memleket meselelerine duyarlılığı Müslüman kardeĢler‟ı kurmadan önce de bir hayli yüksekti. Ülkenin baĢkenti Kahire‟de öğrenim gördükten ve mezun olup 1927 yılında Ġsmailliyye‟ye gittikten sonra da El Benna‟nın entelektüel kiĢiler ve ortamlarla temasları hızlı bir Ģekilde artmaya devam etti. Bu dönemde El Benna Ġslami cemiyetlerle iliĢkisini sürdürdü, bunlardan biri de Ġslam Ahlakının Asaleti Cemiyeti idi (Cemiyetu Mekarimil-Ahlakıl-Ġslamiyye).Daha sonraysa koyu Ġngiliz karĢıtlığı ile bilenen Genç Müslümanlar (CemiyyetuĢ-ġubbanil-Müslimin) ile sıkı temaslarda bulundu. GMB içinde önemli mevkileri temsil etti ve Mecelletu‟l- Feth‟te makalelerine geniĢ yer verildi. Entelektüel camiadaki birçok mühim isimle bu tarz platformlarda tanıĢtı28. Fakat Hasan El Benna‟nın GMB ile olan iliĢkisi ilerleyen yıllarda sona erdi. El Benna‟nın GMB‟den ayrılmasının temel sebebi örgütün Ġslami bir eğitim üzerine yoğunlaĢmaması ve „aĢırı BatılılaĢma‟ karĢısında pasif kalmasıdır29. Ayrıca GMB‟nin siyasetle yani Milliyetçi Parti 27 Brynjar, a.g.e., 55. Brynjar, a.g.e., 55. 29 Brynjar, a.g.e., 86. 28 11 ile olan bağlantısı El Benna‟nın hoĢuna gitmiyordu30. El Benna‟nın Particiliğe karĢı olan tavrı ileride daha detaylı olarak incelenecektir. 1.1.2. Müslüman kardeşler’ın Kuruluşu ve İlk Yıllar Hasan El Benna Müslüman kardeĢler‟ı kurmadan öncede cemiyet tecrübesine sahipti, bilhassa içinde bulunduğu Hasefi Hayır Cemiyeti ve Genç Müslümanlar Birliği ile cemiyet ve hareket kavramları üzerine tecrübesini arttırmıĢtı.1928 yılında gelindiğinde Hasan El Benna Ġsmailiyye‟de Müslüman kardeĢlerı kurdu. El Benna Müslüman KardeĢler Cemiyet‟nin kuruluĢunu Ģöyle anlatmaktadır : “ Hatırımda kaldığına göre, Zilkade 1327 (1928) tarihinde şu altı kardeşim evde benim ziyaretime geldi. Hafız Abdulhamid, Ahmed El Husari, Fuad İbrahim, Abdurrahman Hasebullah, İsmail İzz, Zeki El Marubi. Bunlar vermekte olduğum konferans ve derslerden etkilenen kimselerdi. Güçlü bir ses, parlayan gözler, yüzlerinde imanın ve azmin aydınlığı ile gelip oturdular ve benimle konuşmaya başladılar. Dedilerki : “ gerçekten biz, söylediklerini dinledik, anladık, etkilendik. Fakat İslam‟ın üstünlüğünü ve Müslümanların hayrını gerçekleştirmek için, hangi yolu izlememiz gerektiğini bilemiyoruz. Biz bu hayattan, bu zillet ve prangalı hayattan bıktık artık. Arapların ve Müslümanların bu memlekette ne bir değerlerinin, ne de bir şereflerinin bulunduğunu, bunların şu yabancıların ücretli çalışanları ve onlara uyanların durumundan öte bir şey olmadıklarını sen de görüyorsun. Biz, damarlarımızda izzet ve şerefle akmakta olan şu kanlarımızdan, nefislerimizle birlikte keramet ve iman ile akmakta olan şu ruhlarımızdan, çocuklarımızın nafakası olan şu birkaç kuruştan başkasına sahip bulunmuyoruz. Ancak, senin anladığın şekilde çalışma yollarını anlamak veya senin bildiğin şekilde din, ümmet ve vatan yolunda hizmet vermek imkânına sahip bulunmuyoruz. Şuanda bütün istediğimiz Allah‟ın huzurundaki sorumluluktan kurtulabilmek için, sahip bulunduğumuz her şeyi sana sunmak ve ne yapmamız gerektiğini konusunda Allah‟ın huzurunda sorumluluğumuzu yüklenmendir. Ve ayrıca biz, dini için yaşamak, onun yolunda ölmek, bununla ancak kendisini rızasını aramak için Allah‟a söz veren bir Müslüman kardeşlerın, sayısı az ve araçları zayıf olsa bile zafere kavuşmaya layık olacağına inanıyoruz. Bu ihlaslı sözler ruhumda son derece etkili oldu. Bana yükletilen bu yükten kurtulamadım. Çünkü bu benim kendisine davet ettiğim kendisi için çalıştığım ve insanları etrafımda toplamak istediğim şey. Derin etkilenmişlik içerisinde onara dedim ki : 30 Brynjar, a.g.e., 86. 12 „Allah ecrinizi versin, bu iyi niyeti mübarek kılsın, bizi kendisini razı edecek ve insanlara da yararlı olacak salih bir amele muvaffak kılsın. Çalışmak bizden başarı Allahtandır. O halde İslam davasının ordusu olmak üzere Allah‟a söz verelim, biatleşelim. Çünkü vatanın bekası ümmetin şeref ve üstünlüğü bu davadadır. Biat gerçekleşti. Bu biatımızı, İslam için kardeşler olarak çalışmak ve İslam yolunda, cihad etmek üzere ettiğimiz bir Yemindir. Aralarında birisi de şunları söyledi: ''kendimize ne ad vereceğiz biz bir cemiyet veya bir dernek bir tarikat ya da resmi bir şekil alıncaya kadar bu şekilde kalacak kimseler miyiz?'' :Ben „ hayır, ne bu, ne o. Şekilcilikten ve resmilikten vazgeçelim. Bu ilk toplantımızın temeli; düşünce, maneviyat ve çalışmak olsun. Biz, İslam‟a hizmet etmek yolunda kardeş olan kimseleriz buna göre biz; „Müslüman Kardeşleriz‟ dedim31. Norveçli yazar Lia‟ya göre Müslüman kardeĢler‟ın ilk yılları hakkında bilgiler çok net değildir, fakat El Benna‟nın cemiyeti kurduğunda bölgede saygın bir kiĢilik olduğun bilinen Ģeydi32. Bazı kaynaklara göre El Benna‟nın cemiyeti kurarken Hasefiye Hayır Cemiyetinin idarecilerinden ve sadık dostlarından Ahmet es Sukkeri‟den esinlendiğini iddia etmektedir33, her ne kadar Müslüman kardeĢler‟ın ilk yılları fazla bilinmese de El Benna‟nın tasavvufi bir cemiyet olan Hasefi Hayır Cemiyeti‟nden etkiendiği ortadaydı. Müslüman kardeĢler‟ın ilk yıllarına baktığımız zaman El Benna‟nın, öğretmen kiĢiliğinin de bir yansıması olarak, eğitime büyük derecede önem verdiği görülür. Hasan El Benna anılarında Cemiyet‟in toplantılarının yapıldığı mahalli bir Kur‟an okulunun mütevazı bir odasını nasıl kiraladıklarını anlatmaktadır. Bir Ġslami araĢtırmalar programı baĢlattıkları Ahlak Disiplini Okulu( Medresetut Tezhib) adlı kendi akĢam okullarını baĢlatmıĢlardır34. El Benna‟nın ilk hedefi bireyleri yetiĢtirmekti, bunun için eğitimin üzerinde çok fazla durdu, ilerleyen yıllarda sık sık eğitim reformunu, Cizvit modeline dayanan bağımsız bir Ġslami okul mantığını savundu35. Müslüman kardeĢler‟ın ilk yıllarında eğitime verdiği önem Müslüman KardeĢler Cemiyeti Genel Yasası‟nda da görülebilir. Genel Yasa‟da cemiyetin en büyük amacının „Ġslam‟ı 31 Uluslar arası Sempozyum, 300-301. Brynjar, a.g.e., 62,63. 33 Brynjar, a.g.e., 62,63. 34 Brynjar, a.g.e., 65. 35 El Benna, H.‟Encaul-Vesail fi Terbiyyetun-Neş‟-Terbiyyetun İslamiyyetun Haliseh‟, 227. 32 13 doğru anlayacak bir neslin yetiĢtirilmesine vurgu yapılmıĢtır36. Eğitim konusunda Hasan El Benna‟nın metodunun en baĢından beri klasik Ġslami hayır cemiyetlerinin metodlarından farklı olduğu çok açıktı37. El Benna‟ya göre öğrenimde bir „pratik eksikliği‟ yaĢanıyordu.El Benna‟nın eğitimde en çok üzerinde durduğu Ģey „güçlü bir pratik eğilim aĢılamaktı.‟Hasan El Benna bir ilkokul öğretmeniydi ve insanların dikkatlerini dini kuramsal yönlerinden çok,pratik yanlarına yöneltmenin sağlayacağı pedagolojik yararları iyice anlamıĢtı.Kendisinin ki de dahil olmak üzere Ġslami kuruluĢları,tasavvufun maneviliği ile El Ezher‟in bilgisi arasındaki boĢluğu dolduran Ġslam‟ın pratik ve aktif gücü olarak tanımlamaya baĢlıyordu: „ Eğer Allah dilerse ve El Ezher‟in bilimsel gücü Ģimdi( kuvvetün ilmiyye) ,tarikatların ruhi gücü ( kuvvetin ruhiyye) ve Ġslam toplumlarının pratik gücü (kuvvettin amelliye ) ile birleĢirse, o zaman, eĢsiz ve istisnai bir ümmet meydana gelecektir.Bu ümmet,kılavuzluk edilen değil,kılavuz;önderlik edilen değil,önder 38 olacaktı! ‟. Ġlk yıllarda Müslüman kardeĢler teĢkilatı Ġslami bir hayır cemaati olarak görülse de gerek tebliğ metodları gerekse de halka Ġslam‟ı anlattığı yerler klasik anlayıĢtan bir hayli farklıydı.El Benna‟nın 1930‟lu yıllarda kahvehanelerde verdiği vaazlar bir hayli meĢhurdu.1934 yılında cemiyetin faaliyetlerini içeren baĢka bir değerlendirme örgütün, „ kahvehaneler, klüpler, düğün ve cenaze törenleri gibi,vaaz yeri olarak görülmeyen toplanma yerlerinde vaaz ve davet komitelerine sahip Ģubelerinden bahsetmektedir. Ayrıca Klasik öğretinin aksine Müslüman KardeĢler camileri sadece namaz kılmak için değil, örgütün gayelerini açıklamak halka inandıklarını tebliğ etmek ve üyelerin toplanması için kullanıyordu.Bu Ģekilde camileri salt namaz kılınan bir yer olmaktan çıkartmaya çalıĢtılar.Brynjar Lia bu hususta Ģöyle demektedir : „1930‟larda camiler Müslüman KardeĢler için taraftar toplama yeri haline geldiler. Anılar, “Ġslam‟ın küçük örnekleri” , “ Müminlerin kardeĢ haline geldikleri yerler” ve „Halk Üniversiteleri” Ģeklinde tasvirlerle camilere övgüler içermektediler39. 36 1. Madde (Müslüman Kardeşler Cemiyeti Genel Yasası) Brynjar, a.g.e., 66-67. 38 Brynjar, a.g.e., 66-67. 39 Brynjar, a.g.e., 60. 37 14 1.1.3. Müslüman kardeşler’ın Kurumsallaşması ve İlk Faaliyetler Hasan El Benna ve cemiyeti 1930ların baĢında hızlı bir Ģekilde kurumsallaĢmaya girdi, Müslüman kardeĢler için en önemli noktalardan biri de 1931‟de Ġsmailliye‟de açılan Cami oldu. Ġsmailliyede‟ki cami 1930‟da yapılmaya baĢlanıp bir buçuk yılda tamamlanmıĢtır. Bir klube ilaveten 200 çocukluk bir okul, caminin üstüne inĢa olunmuĢtur. 1932 Eylülünde Cemiyetin Ġsmailliye‟deki kurumlarının son bir uzantısı olarak bir kızlar okulu kurulmuĢtur.Cami için baĢlangıçta beklenenden çok daha fazla bir kaynak gerekmiĢ;toplam olarak, zamanında çok büyük bir para miktarı oluĢturan 2.000 Sterlin‟e mal olmuĢtur40. Cami projesi Müslüman kardeĢler için hayati önem taĢıyordu, bu projenin baĢarılmıĢ olması Müslüman KardeĢlerin fiilen kurulmuĢ olduğu anlamına geliyordu41. Bu yıllarda kurumsallaĢmayla birlikte maddi sıkıntılar da boy göstermeye baĢlamıĢtı. Müslüman kardeĢler bu yıllarda maliyetleri nüfuzlu kiĢilerin ve kendi kitlesindeki orta kesimin bağıĢlarıyla kapatmaya çalıĢıyordu. Fakat örgütün maliyeti bölgedeki hayırseverler tarafından karĢılanıyordu ve bu da büyük ölçüde Müslüman KardeĢler‟i belli bir kitleye bağımlı kılıyordu. Bu meseleyi çözme ve cemiyetin mali bağımsızlığını koruma Hasan El Benna‟nın bu yıllarda baĢlıca sorunlarından biriydi42. 1930‟lu yılların baĢında meydana gelen diğer önemli bir olay ise Müslüman kardeĢler‟ın Kahire‟de Ģubesinin açılması olmuĢtu. Bu durum Kahire‟de örgütü Ġslami çevrelere daha yakın bir hale getirmiĢti43. 1.1.4. 1930’lu Yıllar ve Müslüman Kardeşlerin Giderek Bir ‘ Hareket’ Haline Gelmesi 1931 ve 32 Yıllarında Müslüman KardeĢler hızlı bir Ģekilde „tipik bir Ġslami hayır kurumundan siyasi ve toplumsal bir Ġslami hareket olmaya doğru değiĢim göstermiĢtir. Mısır‟da Ġslami hayır kurumları genellikle sınırlı bir kitleye hitap eder ve belli baĢlı mesleki ya da teknik grupları kapsardı. Çoğu Ġslami kuruluĢ, kaynaklarını, Camilerin Onarımı Cemiyeti, Alkollü Ġçkilerin Önlenmesi Cemiyeti ve Kur‟an‟ın Ezberlenmesi Cemiyeti gibi, bu kuruluĢların kuruluĢ sebepleri üzerine yoğunlaĢtırmaktadır44. Fakat Hasan El Benna‟nın vizyonu ve aklındaki Müslüman kardeĢler tasavvuru sadece bir 40 El Benna, a.g.e., 126. Brynjar, a.g.e., 69. 42 Brynjar, a.g.e., 73. 43 Brynjar, a.g.e., 74. 44 Brynjar, a.g.e., 81. 41 15 noktaya ve kesime hitap eden bir Müslüman kardeĢler‟ı kapsamıyordu.1931 ve 32 yılları arasında Müslüman KardeĢler içinde yaĢanan bunalım Müslüman kardeĢler‟ın Hayır Kurumu‟ndan Ġslami Hareket‟e geçiĢte mühim bir nokta olmuĢtur. Ġsmailliyye‟deki güçlü bir nüfuze sahip Yusuf Ali el Cedevi El Benna‟nın „çözüm, güçlü bir ahlaki bağıĢıklık, sıkı-üstün prensipler ile güçlü, sarsılmaz bir ideoloji oluĢturmak için toplumun nefislerinin eğitilmesidir. Bu, okullar, fabrikalar, müesseseler kuramın ötesine gider. Bu, nefislerin inĢasıdır.‟ fikrine katılmıyordu, ona göre Müslüman KardeĢler Ġsmailiyye‟de vasıflı öğretmenler yetiĢtiren bir cami vasıtasıyla ahlak eğitimi verilmesi gerektiğini düĢünüyordu.45 ÇatıĢmayı amaç farklılığı doğurduğu kadar cemiyetin hazinesinin kontrolü için bir mücadele ve bazı cemiyet üyelerinin El Benna‟yı „uzlaĢmaz‟ olarak görmeleriydi. Bu durum, uzlaĢma konusunu da zorlaĢtırmaktaydı.1931-32‟deki iç çatıĢma ve El Benna‟nın fikirlerinin sorgulanması cemiyetin 1931-36 arasında Müslüman kardeĢlerden harekete geçiĢini sağladığı söylenebilir46. 1931-32 yıllarında örgüt, Müslüman KardeĢlerin Anayasası ve Ġç Tüzüğü ile El Benna‟nın iki risalesini yayınlamıĢtır. 1928‟de haftalık siyasal dergileri En-Nezir,1933‟de ise dört yıl yaĢayacak olan haftalık gazeteleri çıkmaya baĢlamıĢtır.1933 tarihinde Müminlerin Anneleri Okulu‟nun avlusunda Müslüman KardeĢler‟in ilk kongresi yapılmıĢtır. Müslüman KızkardeĢler Kolu KurulmuĢ ve tüzüğü hazırlanmıĢtır47. 1931-32‟de Müslüman KardeĢler, anayasa ve iç yönetmelik hazırlayak örgütlenmelerini sürdürmüĢtür. Risale olarak yayımlanan grubun ilkeleri su Ģekildedir: 1. Ġtikadı hatalardan uzak olunması ve Kitap ile Sünnet‟e uygun olarak Allah‟a itaat için çaba harcamak 2. Sevdiğini Allah için sevmek ve Ġslam birliğine bağlanmak 3. Ġslam Edebiyle edeplenmek 4. Nefsini terbiye etmek, ahirete dünyadan daha fazla önem vermek 5. Prensiplere sıkı sıkıya bağlılık, en kutsal prensibin din olduğu gerçeğine iman ve ahde vefa 6. Ġslam‟ı yaymak için çabalama 45 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 305 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 305. 47 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 307. 46 16 7. Her Ģeyden çok hakkı ve hayrı sevmek48 Müslüman kardeĢler‟ın örgütlenmesi üyelik yemini ile devam ediyordu, artık Müslüman KardeĢler‟e üye olunurken Ģu Ģekilde yemin edilip sadakat belirtiliyordu: 1-Ġslam‟ın hem dünya hem de ahiret için kuĢatıcı bir düzen olduğuna inanıyorum. Her gün Kur‟anı Kerimden belirli bir miktar okuyacağıma, pak ve temiz Sünneti Seniye‟ye sımsıkı yapıĢacağıma, Peygamberin siretini ve sahabe-i kiramın hayat hikâyelerini iyice edüt edeceğime karar veriyor ve bunu taaahhüt ediyorum. 2-Dosdoğru olmayı, ibadetleri eda etmeyi, münkerlerden uzak kalmayı, faziletli olmayı, güzel ahlak ile ahlaklanmayı, çirkin huylardan uzak kalmayı, mahkeme ve hakim huzuruna çıkmaktansa sevgi ve muhabbeti tercih etmeyi, son derecce zorunlu olmadıkça mahkemeye baĢvurmamayı, taahhüt ederim 3-Geleceğim için iktisatlı hareket edeceğime, malımın zekâtını ödeyeceğimi, gelirimin bir kısmını iyi ve hayırlı iĢlere ayıracağıma, toprak ve dindaĢlarımın üretimini tercih edeceğime, hiçbir iĢimde faizli iliĢkilere girmeyeceğime söz veriyorum 4-Ġslamın öğretilerini ailemin bireyleri arasında yayacağıma, onların ahlak ve akidelerini korumayacak olan herhangi bir okula vermeyeceğim; Ġslam öğretilerine karĢı olan her türlü gazete yayın kitap kurum fırka ve meclis ile tüm iliĢkilerimi keseceğime söz veriyorum. 5-Müslüman halkları kalkındırmak, Ġslam TeĢriiği‟ni geri getirmek suretiyle Ġslam‟ı Ģan ve Ģerefini tekrar canlandırmanın Müslümanın görevi olduğuna inanıyor, hayatta kaldığım sürece bu mesajı ulaĢtırmak için cihad edeceğime ve bu uğurda sahip olduğum her Ģeyi feda etmeye hazır olduğuma söz veriyorum 6-Bütün Müslümanların Ġslam akidesiyle birbirine bağlanmıĢ tek ümmet olduklarına inanıyor, Müslüman ve grup fırkaları arasındaki görüĢ ayrıklarını, katılıkları gidermek için bütün gücümle çalıĢacağıma söz veriyorum 48 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 310. 17 7-Müslümanların geri kalmalarının nedenin akidelerinden uzaklaĢma olduğuna, ıslahın esas noktasının Ġslam öğretilerine ve hükümlerine tekrar dönmekle gerçekleĢeceğini, Müslüman KardeĢler düĢüncesinin bunu gerçekleĢtirebileceğine inanıyor, onun hizmetinde bir asker olarak çalıĢacağıma ve bu uğurda öleceğime söz veriyorum49. Müslüman KardeĢler 1930‟lu yıllarda sayısal olarak da büyük bir ilerleme göstermiĢtir. 1929‟da dört Ģubesi olan Müslüman KardeĢler, 1932‟de 15 ,1938‟de 300 Ģubeye ulaĢmıĢtır50. Örgütün bu derece hızlı bir Ģekilde büyümesi ve takipçilerinin artmasının temel sebepleri hitap ettiği kitle ve toplumun ruhunu iyi analiz etmesiydi. Müslüman KardeĢler, klasik manada olmasa da, bir hayır ve yardım kuruluĢu olarak ortaya çıktılar, halkın sorunlarına kendi doğruları çerçevesinde çözüm arayıĢları içine girdiler ve Mısır‟daki sadece elitlere hitap eden oligarĢik yapıyı ağır Ģekilde tenkit ettiler. Hasan El Benna toplumdaki adaletsizlik hakkında Ģöyle demektedir: „Konforlu, kıĢkırtıcı ve taĢkın, lüks, eğlence ve zevkle dolu Ģehir yaĢamıyla, insanların boylu boyunca sefalete battıkları kırsal kesimin yaĢamı arasındaki büyük uçurum kimsenin dikkatinden kaçmıĢ olamaz. Bu sanki, kendisini bu ülkeyi yönetenlere kabul ettiren Ģehir yaĢamının açığa vurması. Bu, insanlar, açlıktan ölen ve kendi biçareliklerine yenik düĢen yoksulların Mısır için maddi destek ve kendi zenginlik ve refahlarının temel direkleri olduğunu unumuĢlardır. Nazlı bakanlarımız ve yetklililerimizin gözleri nerede? Tatillerinin bir kısmını niçin, boĢ vakitlerini hafif meĢreb eğlence yerlerinde kullanmak yerine kırsal kesimde geçirmiyorlar? HoĢlandıkları Ģeyin yoksul köylülerin terleri olduğunu kendileri herkesten daha iyi biliyorlar. Ey bakanlar ve yetkililer! Sefalet içerisindeki bu köylüler Mısır‟ın çocuklarıdırlar… Yeryüzünün bu boyun eğdirilmiĢ ve yenilgiye uğratılmıĢ insanları için Allah sizi zor ve tam bir hesaba çağırıyor‟51 Hasan El Benna‟nın sosyal adalet üzerine bu vurgususu yüksek zümrenin dıĢında kalan muhafazakâr sosyal gruplar arasında saygınlığını arttırmıĢtır. Ayrıca 1930 ve 40‟larda Müslüman KardeĢler enerjilerinin büyük kısmını yoksul kesmi kalkındırmak için harcadılar, 1930‟larda 49 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 308-309. El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 304. 51 El Benna, H. (1935 baĢyazı). „Savtur-Rıf, CIM no.19, 50 18 cemiyetin faaliyetlerinin büyük kısmı toplumsal hizmetlere dönüktü.1933 yılında Müslüman KardeĢler Kahire‟de Rode El Ferec‟de kendi eczanesini kurdu52. Bu eczane toplumun her kesimine açıktı, ayrıca cemiyet bünyesine doktorlar da katmaya çalıĢmıĢtı. 816 hastanın tedavi edildiği Müslüman kardeĢlerin ilk kliniği Minuf kasabasında açılmıĢtı53. Müslüman kardeĢlerin hayır iĢleri üzerine bu derece yoğunlaĢması onların toplumda içindeki prestijini bir hayli arttırdı. Bu Ģekilde Müslüman KardeĢler alt ve orta kesimlerden bir çok kiĢiyi örgütüne dahil etti54. Ġleriki sayfalarda daha detaylı bir biçimde iĢlenecek olan Müslüman kardeĢler‟ın „halka hitap eden‟ ve „popüler‟ yanı toplum için o zamanlar çok cezbediciydi. El Benna‟nın dönemin sosyal Ģartlarına vurgu yapıp onların dilinden konuĢması Müslüman kardeĢler‟ın halk nezdindende cazibesini bir hayli arttırdı. 1.1.5. Müslüman kardeşler’ın İdeolojik Boyutu ve Örgütlenmenin Genişlemesi 1930'ların ortalarına geldiğimizde Müslüman KardeĢler‟in her yönüyle tipik bir Ġslami Hayır KuruluĢu‟ndan farklı olduğunu görebiliyorduk. Sadece spesifik bir konu üzerine yoğunlaĢma ve aktüel mevzulara değinmeme mantığı üzerine kurulu Ġslami Hayır Cemiyetlerinden farklı olarak Müslüman KardeĢler Ümmet‟in sorunlarıyla ilgilenmeye baĢlamıĢtı. Hasan El Benna bizzat yayımladığı gazeteler ve dergiler üzerinden Müslüman KardeĢler‟in yol haritasını belirliyor, örgütün dinamiklerini ortaya koyuyor ve örgütün neler üzerinde yoğunlaĢacağından bahsediyor. Bu yazılarda Müslümanların dünyaya bakıĢ açıları, dünyayı yorumlamarı, BatılılaĢma‟nın meydan okumasına karĢı tedbirleri, Müslümanların aile ve sosyal yapıları gibi daha önce Ġslami Müslüman kardeĢlerin değinmediği mevzulara değiniliyordu. El Benna‟nın bu tarz konulara değinmesi muhafazakar orta sınıfın bir hayli ilgisini çekmiĢti, Müslüman kardeĢler‟in bu yıllar içinde hızlı bir Ģekilde popüleritesini arttırdı55. Müslüman KardeĢler‟in kısmen o yıllarda „ farklı‟ ve „marjinal‟ olan fikirlerinin tutulmasının nedeni : Müslüman KardeĢler‟in mesajının Mısır‟ın modernleĢme ve ĢehirleĢme sürecine maruz kalan bir nesle tebliğ edilmesidir56. Toplumsal ve siyasi meseleleri ilgili Müslüman KardeĢler‟in daha önce de bahsedildiği 52 Brynjar, a.g.e.,160. Brynjar, a.g.e., 161. 54 Brynjar, a.g.e., 162. 55 Brynjar, a.g.e., 107. 56 Brynjar, a.g.e., 111. 53 19 gibi pratik üzerine yoğunlaĢması Hareket‟in kısa sürede „ideolojik‟ bir boyut kazanmasına neden oldu. O yıllarda Müslüman KardeĢler‟in eylemlerinin pratik kaygısı hakkında bir Müslüman KardeĢler mensubu Ģöyle demektedir : „Birilerinin yazıp diğerlerinin okuduğu makaleler yazmakla kurtuluĢ sağlanmaz. Dersler de verecek kurtuluĢ sağlanmaz…. Tek kurtuluĢ, baĢtan sona üretmek için çalıĢmak ve hızlı hareket etmektir.‟57 Müslüman KardeĢlerin ideolojik kodlarına baktığımız zaman sıkı bir pratik kaygısıyla birleĢmiĢ Ġslam‟ı modern meseleler üzerinde, aktif bir Ģekilde, operatif bir güce dönüĢtürme58 ve bu Ģekilde Ġslami bir Rönesans baĢlatarak kalkınma gayesi görürüz. El Benna bu konuyu Ģöyle açıklamaktadır: “Misyonumuz, her ne kadar genelde insanlar tarafından anlaĢılmıĢ dar tanımından daha geniĢ bir anlama sahipse de “Ġslami” terimiyle en kapsamlı olarak tasvir edilen misyondur; Biz Ġslam‟ın hayatın tüm yönlerini düzenleyen, ona ait tüm meseleleri hükme bağlayan, onun için katı ve sert bir düzen emreden, her Ģeyi kuĢatan bir kavram olduğuna inanıyoruz”59. El Benna‟nın ortaya koyduğu „Ġslam‟ı hayatın tüm yönlerine tatbik etme‟ gayesinin metodu tipik Ġslami gelenekten farklıydı. Hasan El Benna 20. asrın sorunlarına çözüm bulmak için Kur‟an‟ı geleneksel okuma ve tefsirin dıĢında bir bakıĢ açısıyla yaklaĢmıĢtır. Brynjar Lia, gelenekten farklı bu yorumlama için Ģöyle demektedir: “El Benna ortaçağdan gelen Ġslam düĢüncesi ve geleneklerinin büyük gövdesini katı bir Ģekilde izleme gereğini zımnen reddediyordu. Bunun yerine o Kur‟an-ı Kerim yorumlarının „bilimsel, toplumsal ve ahlaki yönlerden‟ modern yaĢamın veçheleriyle bağlantılandırılması gerektiğini vurguluyordu,‟Ġslami nasslar hakkındaki yeni Ģüpheciliğin meydan okumasına karĢı koymak için modern teoriler ve düĢünce tarzları kullanılmalıydı. O, her ne kadar misyonları „her Ģeyi kuĢatan bir kavram geliĢtirmek‟ olsa da bu misyonun özellikle onun kendisini onlara tanıtıp tavsiye etmeksizin diğer herhangi bir misyonun faydalı yönlerine sırt çevirmek anlamına gelmediğini belirtiyordu. Bu, El Benna‟yı ve yandaĢlarını modern ideolojilerden gelen bir dizi özelliği ve hem Doğu‟dan hem de 57 Brynjar, a.g.e., 108. Smith, C. (1977). İslam in the Modern History. princeton University Press, 156. 59 Wendell, Five Tracts of Hasan El Benna, 46. 58 20 Batı‟dan gelen düĢünceleri benimseye bilmelerini ve birleĢtirebilmelerini müMüslüman KardeĢlerin kılan temel bir ilke idi.”60 El Benna‟nın klasikleĢmiĢ Ġslam metodu dıĢına çıkıĢını ilahiyatçı Hayreddin Karaman Ģöyle açıklamaktadır: “Müslüman kardeşler‟a göre beşer eliyle yazılmış metinler, şerhler, haşiyeler ve itirazlar ile tartışmalar sabit bir din değildir. Bunların bir kısmı, hem medeniyetimizin parlak dönemleriyle olan bağlantımızı kesmiş, hem de çağdaş gelişmeler ile aramıza duvar örmüştür. Eskimiş ve maksada hizmet etmeyen din öğretimi usulü terk edilmelidir. Din bilgisi ve anlayışı insanlara ait diğer melekler gibi sınırlı ve göreceli olan akla(yalnızca akla), sadece nakle, yalnızca duyulara ve deneylere, tek başına ilham ve keşiflere dayanamaz, yalnızca bunların biri kaynak olamaz. Din bilgi ve anlayışıı Allah‟ın iki kitabına birden (hem Kur‟an‟a hem de evrene) dayanmalıdır. Allah‟ın insana bahşettiği bütün bilgi kaynakları ve kabiliyetleri kullanılmalı, ümmetin bütün tabakalarına hitap etmeli, cumhurun sıradan insanların seyileri de göz önüne alınmalıdır.” El Benna bu yönüyle rasyonaliteye de açıktı ve ġer‟i hükümlerle aklı birleĢtirmeyi amaçlıyordu. Hasan El Benna bir yanda nasların (dini metinlerin) yalnızca dıĢ(lafza bağlı) manalarına çakılıp kalan diğer yanda aklı tanrılaĢtıran, onu görecelikten mutlaklığa taĢıyan iki aĢırı okulu da isabetsiz bularak bir orta yol teklif etmiĢtir. Buna göre kesin bilinen konularda akli düĢünce ile Ģer‟i bile asla çeliĢmez. Ancak akla, dini naslara, duyu organlarına ve de deneylere, kalbe ve vicdana ait(özel) farklı alanlar vardır61. Gene Hasan El Benna rasyonallik‟le ve denge ilgili Ģöyle demektedir. “Ey Müslüman KardeĢler: aklınızı kullanarak duygularınıza hakim olunuz, akıl ıĢınlarını da duygu aleviyle aydınlatınız. Makul ve gerçekleĢebilecek Ģeyleri hayal ediniz. Hakikatleri de ıĢık saçan hayallerle keĢfediniz. Bunlardan sadece diğerine meylederek diğerini tümden terk etmeyiniz.” 62 60 Brynjar, a.g.e., 114. El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 276. 62 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g. ,. 587. 61 21 Müslüman KardeĢler‟ın Batı‟ya ve ilmine karĢı bakıĢı pragmatist idi, El Benna „aĢırı BatılılaĢma‟ya karĢı olsa da Batı‟nın geliĢtirdiği fikirlere, bilimlere ya da yabancı dil öğrenmeye karĢı değildi, onun Batı kavramlarına bakıĢ açısı: onlara Ġslami anlamlar yükleyerek oluĢturalacak Müslüman KardeĢler ideolojisine fayda sağlamak, konseptini geniĢlemek ve „yeniden uyanıĢ‟ hareketini hızlandırmaktı. Bu mantıkla hareket eden Müslüman KardeĢler Batı‟dan gelen „anayasa‟, „kanun‟, „ulusal egemenlık‟, „ vatan‟ gibi kavramları kullanarak Ġslami ideolojik bir sistem ortaya koymaya çalıĢmıĢtır. Mesela Vatan kavramına „ Ġslami Ulus‟ mantığıyla yaklaĢan El Benna Ģöyle demektedir: “Ġslam bayrağının yükseldiği her bir toprak parçası Müslümanların vatanıdır.. Ġslam bayrağının yeryüzünde dalganabilmesi ve ezanın dünyanın her köĢesinde yankılanabilmesi için herkesin Müslüman, tüm dünyayı Ġslami kılma hedefi doğrultusunda mücadele etmek her Müslüman‟a yüklenmiĢ bir görevdir : „Allah‟u Ekber!‟ Bu, ne dar fikirliliktir, ne de ırki bir küstahlık ya da toprak gaspıdır.” 63 Ulusçuluk, Arapçılık gibi Batı düĢüncesinin ürünü olan bu kavramları Ümmetçilik potasında yorumlayarak ortaya orijinal bir teori koymaya çalıĢmıĢtır. El Benna bu Ģekilde bu kavramların çatıĢmaya düĢmemesi ve etkileĢip birbirini güçlendirmesi için uğraĢmıĢtır, ayrıca bu dönemde Mısır‟da gerilemede olan Laik Arap milliyetçiliğini modelini safdıĢı bırakmak ve Ġslam Milliyetçiliğini konseptini yaymak için uğraĢmıĢtır.64 Bu bağlamda Hasan El Benna Milliyetçilik hakkında Ģu yorumda bulunmaktadır: “Eğer milliyetçilikle kastedilen diğer ırkları aşağılama, onlara saldırma ve bir milletin zaferi uğruna Almanya ve İtalya‟da olduğu gibi (2. Dünya savaşı sırasında) onları kurban etme ve varlıklarını sürdürmelerini tehlikeye sokma noktasına varan bir şekilde kendi ırkının üstünlüğünü savunmak ise bu yanlış bir düşüncedir. Bunun insanlık ile bir ilgisi yoktur ve insan ırkı kendini hiçbir temeli olmayan ve iyi bir gayeye hizmet etmeyen fantezi uğruna yok edecek demektir.Müslüman Kardeşler, ne bu tür düşünceleri içeren bir milliyetçiliğe inanmakta ne de Arapçılığı, Fenikeliliği ya da Suriyeliliği savunmaktadır. 63 64 El Benna, H. (1934 baĢyazı). „Savtur-Rıf, CIM no.19, Gershoni, The Emerge of Pan-Nationalism in Egypt, 59-94. 22 İnsanlığa düşman olan bu tür etiketlerin hiçbirisini benimsemez. Ancak Allah‟ın Elçisi kusursuz insan, insanlığa iyiliği öğreten en mükemmel öğretmen dediklerine inanır, Allah sizi paganlıktan ve atalarınızla övünmekten alıkoymuştur. İnsanoğlu Adem‟den üremiştir ve Adem de topraktan. Arabın, Arap olmayana, inancının haricinde, hiçbir üstünlüğü yoktur‟ .. Bazı milletlerin kendine özgü kaliteleri ve ahlaki özellikleri olduğunu inkâr etmiyoruz, çünkü biliyoruz ki her insanın kendisine ait bir kalitesi, mükemmelliği ve ahlaki dokusu vardır ve yine biliyoruz ki, bu çerçevede insanlar birbirinde farklıdır ve mükemmel olma konusunda birbirleriyle yarışırlar. Bu bağlamda inanıyoruz ki, Arabizm en büyük paya sahiptir ancak bu demek değildir ki insanlar bu özelliklerini saldırganlıkları için bir bahane olarak kullanacaklar. Aksine, onları her insanın sorumluluğu olan insanlığın yenilenmesi misyonunu gerçekleştirmek için kuşanmalıdırlar.”65 Sömürge karĢıtlığı ve sömürge mantığına karĢı alternatif arayıĢı Müslüman kardeĢler‟ın ana ideolojik konularından biri olmuĢtur, Müslüman kardeĢler‟ın kuruluĢ ve büyüme sürecini ve dönemin Ģartlarını ele aldığımız zaman Koloniciliğin bu süreçte çok mühim bir yer kapladığı görülür. Müslüman KardeĢler siyasete girip ülke meseleleri hakkında ortaya somut teoriler koymaya baĢladığından beri Koloni mantığına karĢı çıktığını ve buna da alternatif olarak; Hilafet‟i, Ġslam devlet modelini, Ġslami bir hürriyet sistemini sunduğunu görürüz. Hilafet mefhumu bu bağlamda Müslüman kardeĢler‟ın ideolojik sisteminin bel kemiğini oluĢturmaktadır. Müslüman KardeĢler‟e göre Ġngiliz emperyalizmine karĢı Ġslam birliğinin kurulması ve Hilafet‟in tekrar gelmesi gerekliydi. Halifelik konusunda Benna, Müslüman KardeĢler‟nın halifeliği Müslüman birliğinin sembolü ve bu birliğin hayata geçirilmesi olarak gördüğünü söylemiĢtir. Halifelik Ġslam‟ın bayrağıdır. Bu nedenle, Müslüman KardeĢler halifeliği yeniden tesisi projesine en büyük önceliği vermektedir. Ancak bunun için bütün Ġslam ülkeleri arasında dayanıĢma ile kültürel ekonomik bağlar olmalıdır. Sonra bir Ġslam ülkeleri birliği kurulabilir ve ancak bundan sonra bir imam(burada halife anlamında) seçilebilir.66 65 Çağlayan, (2010). Müslüman kardeşler‟den Yeni osmanlılar‟a İslamcılık, Ġstanbul, Ġmge Yayıncılık, 179180. 66 Çağlayan, a.g.e., 187-188. 23 Hasan El Benna görüĢünü net ve açık bir Ģekilde „ Müslüman KardeĢler ve hilafet‟ baĢlığı adı altında beyan ederek Ģöye diyor: „Bu araĢtırmanın tamamlanmıĢ sayılabilmesi için Müslüman KardeĢler‟in hilafet ve hilafetle alakalı diğer fasıllarını da ortaya koymakla mümkün olur.Müslüman KardeĢler, hilafetin, Ġslamiyet‟in birliği ve Ġslam milltetleri arasındaki bağın tezahürü olduğuna inanırlar. Ve o Ġslamiyet‟in Ģiarıdır..Müslümanlara vacip olan da onu düĢünmeleri ve sorunlarıyla ilgilenmeleridir.‟67 Görüldüğü üzere Hilafet‟in tekrar faal hâle gelmesi Hasan El Benna‟ya göre her Müslüman‟a farz olan bir eylemdir. El Benna Halifeliğin gelmesi için bazı ön adımlar atılması gerektiğine inanmaktaydı. Bu adımlar: 1- Müslüman ülkeler arasında kültürel ve ekonomik birliğin oluĢturulması 2- Askeri anlaĢmaların yapılması ve daha birçok sahada fikir birlikteliğinin sağlanması68 Netice olarak, Müslüman kardeĢler için hilafet hayati hedeflerden biridir hilafet sistemi hem kurulacak bir ümmet, Ġslam devletinin sembolü ve baĢı hem de bölgedeki emperyalizm‟e karĢı sert bir cevap olacaktır. Müslüman KardeĢler için her Müslüman‟a hilafet için mücadele etmek ve onu getirmeye çalıĢmak bir emirdir.69 1930‟ların sonlarına doğru Müslüman kardeĢler‟ın örgütlenmesinde önemli değiĢiklikler yaĢanmaya baĢlamıĢtır. Daha önce bahsedildiği üzere Müslüman kardeĢler 1930‟ların baĢında örgütlenme yolunda belli baĢlı adımlar atmıĢtır, örgüt içi yönetmeliğin yazılması, El Benna‟nın Risaleleri üzerinden örgütün yasalarının belirlenmesi gibi. 1933 yılında ise cemiyette daha hiyerarĢik bir sistem oturmaya baĢlamıĢtır, Ġsmailiyye‟de birinci kongrede cemiyetin karar alma bürosu olan Genel ĠrĢad Bürosu (Mektebul-ĠrĢadil-Amm) ortaya çıkmıĢtır. Ġlk Genel ĠrĢad bürosu; Kahire‟den Ezher mensubu iki seçkin öğretmen, ilgili üyeler‟ olarak yerel Ģubelerden dört önde gelen baĢkan ve Hasan El Benna‟nın kardeĢi de dahil, Kahire Ģubesinden önde gelen dört üyeden oluĢuyordu.1934‟te tadile uğrayan ve 1935‟teki üçüncü kongre‟de benimsene Genel Yasa Hasan El Benna‟nın en yüksek otorite 67 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 574. El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 318,319. 69 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 217. 68 24 olduğunu kabul etmiĢ ve ona Genel Rehber (MurĢidu‟l-Amm) unvanını vermiĢtir.70 Genel ĠrĢad Bürosu Müslüman KardeĢlerin genel icra organıdır,ĠrĢad Bürosu ise cemiyetin baĢı olan Genel Rehber‟den emirleri alırdı. Örgütün kurumsallaĢmasında 3. Kongrenin mühim bir yeri vardır. Bu kongrede örgütün kolları belirlenmiĢ ve görevleri dağıtılmıĢtır.Kongrede belirlenen Ġdari KuruluĢlar Ģunlardır: a-Genel MürĢid b-Genel ĠrĢad Bürosu c-Bölge temsilcilerinden oluĢan Genel DanıĢma (Ģura) Meclisi d-Bölge ve Kısım temsilcileri e-ġube temsilcileri f-Merkezi DanıĢma Temsilcileri g-Büro Kongreleri h-Büro Temsilcileri i – izcilik kolları j- KızkardeĢler Kolları71 Ġzci Gruplarının KuruluĢu ve Müslüman kardeĢler‟ın Milis Güçleri Hasan El Benna için KardeĢler‟in 5. „güç‟ kavramının ayrı bir önemi vardı.1938 yılında Müslüman Kongresinde güçlü olmanın Ġslam‟ın bir parçası olduğunu savunmuĢtur.‟Güç farklı tabakalara ayrılır: Ġman, birlik ve fiziki kuvvet. Herhangi bir grup, gücün bütün formlarına sahip olmadığı müddetçe güçlü olarak tanınması mümkün değildir‟72 mantığı ekseninde Hasan El Benna Müslüman KardeĢler‟i mühim gördüğü bütün iĢlere yönlendirmeye çalıĢmıĢtır. Ġzci Grupları adıyla oluĢturulan „milis güçler „ de bu Ģekilde ortaya çıkmıĢtır. Ġzciler (futuvvet, asil erkeklik, Ģovalyelik, cesaret, yüreklilik ve dayanıklılık) ruhunu yansıtıyordu ve üniformalar, bayraklar, sancaklar ve marĢlar; paramiliter geçitler ve yürüĢlerin yaptığı gibi gençler arasında büyüleyici bir tesir uyandırıyordu. Bu değerler ve teçhizatın çekiciliği, Avrupa‟daki eski sömürgeci güçler 70 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g. El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g. , 72 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 318-319 71 25 Büyük Britanya ve Fransa‟ya karĢı baĢarıyla meydan okuyan yeni askeri güçlerin nüfus kazanmalarıyla, büyük ölçüde arttı. Ek olarak bu yeni „askeri ruh‟ aynı zamanda eski neslin ataletinin tam tersine duran modern bir gençleĢtirici güç olarak görülüyordu.Hasan El Benna Avrupa‟daki yeni askeri eğilimlerden büyük ölçüde etkilendi ve bunların meziyetlerini kapsayıp, saldırganlıklarından uzak duracak bir militarizm‟in Ġslami versyonunu tanımlamaya giriĢti. Sonuçta 1936 yılı aralık ayı ile 1937 ocak ayı arasında El Benna ( Ġslam‟da Miitarizm) – El Cundiyye fil Ġslam- kavramını detaylarıyla ele aldığı ideolojik bir Risale yazdı: “Benzer Ģekilde, uyanan uluslar güce ihtiyaç duyarlar ve kendi evlatlarına askeri ruhu yerleĢtirme gereğini hissederler: Ġslam bu faktörleri görmezden gelmez; ancak bir gerçek olarak, onu zorlu bir görev haline getirir ve hiçbir Ģekilde onunla namaz kılma, oruç tutma arasında bir ayrımda bulunmaz. Tüm dünyada, Ġslam‟ın Kur‟an‟da ortaya koyduğu ölçüde bizzat bu faktörle ilgilenen hiçbir rejim yoktur. Modern uluslar buna –Militarizm- yakın ilgi duymuĢlardır. Onlar bu prensipler üzerinde kurulmuĢlardır: Biz Mussolli‟nin FaĢizmi‟ni, Hitler Nazizmi‟nin Stalin'in Komunizmi‟nin pür militarizm üzerine kurulmuĢ olduğunu görüyoruz, ancak tüm bunlarla Ġslam miitarizm arasında geniĢ bir ayrılık mevcuttur; çünkü Ġslam kutsallaĢtırmıĢ ama barıĢ tercih etmiĢtir.”73 Ġzci Birimleri 1930‟lu yılların ortasında kurulsa da resmiyete kavuĢma yılları 1939‟a dayanır, Ġzci Grupları bu yılda resmi olarak „ Mısır Ġzci Hareketi‟ne resmen kayıt oldu.74 Ġzci Tugaylarının baĢına emekli bir teğmen olan Mahmud Lebib geçmiĢtir, Ġzci Tugayları kurumsallaĢmalarını „Ġzci Yüksek Konseyi‟ kurararak sürdürmüĢlerdir75 Ġzci Tugayları Müslüman KardeĢ‟in „güç‟ eksenli yönünü gösteriyordu. Ġzciler‟in amacı tıpkı örgütün vaaz aracılığyla yaptığı gibi köyleri, ilçeleri gezip Müslüman KardeĢler‟i tanıtmak ve örgüte üye çekmekti. Bu metod halk tarafından bir hayli rağbet görmüĢtü, Ġzciler halkı tedricen Müslüman kardeĢler‟a ısındırıyor gösteriĢli üniformaları ile onları etkisi altına alıyordu. Ġzcililerin o yıllardaki görünüĢ ve eylemleri Ģöyle aktarılmaktadır: “El Kitaviyye‟den 20 Ġzci, üniformaları içinde 5 mil kadar uzaktaki Beni Eyyub köyüne yürüdü. Onlar elinde Müslüman KardeĢlerin bayrağıyla Kur‟an-ı Kerim taĢıyorlardı, 73 Brynjar, a.g.e., 225. Brynjar, a.g.e., 226. 75 Zeki ,El Ġhvan el müslimin vel Mectemeul-Misri 115-157. 74 26 bisikletleriyle kalabalık bir insan grubu onları takip ediyordu. KardeĢler‟in Ġslami sloganları tüm köyde yankılanıyordu ve marĢları her yerden duyuluyordu. Daha sonra Hacı Abdulaziz Nasrullah tarafından kabul edildiler ve camiye gittiler. Ġzciler davetlerini açıkladılar ve köyde bir Ġzci grubu oluĢturma çağrısında bulundular.”76 Ġzci tugayları Müslüman KardeĢlere takipçi çekmenin yanında ayrıca Kongreler ve yürüyüĢlerde güvenliği sağlıyor, Müslüman kardeĢler‟ın gücünü simgeliyordu. 1937 yılına gelindiğinde Müslüman KardeĢler Ġzciler (Cevvale) grubu dıĢında da yeni milis güç grupları oluĢturmaya baĢladı. Bunlardan bazıları; Allah‟ın Yardımcıları Taburu(Ketibetu Ensarillah), ġeref Taburu(Ketibetul-Mecd) idi. Fakat genellikle bu gruplar kısaca Taburlar(Ketibe) olarak anılıyordu77. Bu Taburların kurulmasının amacı Hasan El Benna‟nın çizdiği, kademelere dayanan, bir stratejiyi sürdürmekti. “Müslüman KardeĢler‟in yolu çizilmiĢ ve iyi tanımlanmıĢtır. Onun sahfaları ve gelecekte atılacak adımlar Ģartlara ya da sadece tesadüflere bırakılamaz. Bu yolun üç sahfası vardır: TanıĢma-OluĢum-Ġcra (Ta‟rif/Tekvin/Tenfiz)78 Taburlar‟ın kuruluĢu ve Müslüman kardeĢler‟ın milis gücü OluĢum (tekvin) safhasını yansıtıyordu. Taburlara seçilecek kiĢiler 18-40 yaĢ arasındaki insanlar seçiliyordu, Tabur‟a dahil olmak için Cemiyet‟te bir süre bulunmuĢ ve Cemiyet‟in arka planına haiz olmak gerekiyordu, ayrıca Tabur‟a girecek bir kiĢinin uyumluluk sağlanması maksadıyla diğer Tabur üyeleri tarafından tek tek onay alması gerekiyordu. Tabur‟un her mensubu tarafından onay alan kiĢi daha sonra Müslüman KardeĢler‟in giriĢ yemininden baĢka özel bir yemin ederek Tabur‟a dâhil olabiliyordu. Taburlara Genel ĠrĢad Bürosu‟nda seçilen bir baĢkan eĢlik ediyordu, oylama ve seçim gizli oluyordu. Taburlar onar kiĢiye bölünüyor ve bu dağılım „arkadaĢlık‟ (iĢreh) olarak anılıyordu. Tabur mensupları sert eğitimlerden geçiriliyordu yalnızca birkaç saat uyku ve mutlaka gece ibadeti, zikirler, dualar bu eğitim sisteminin içindeydi. 76 En-nezir, no.11 1939,s 25. El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 322. 78 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 323 77 27 1930‟ların sonuna gelindiğinde Müslüman KardeĢler‟in içinde yeni bir militer kökenli yapı kuruldu: Gizli Aygıt(Askeri Kanat). Norveçli yazar Brynjar Lia Gizli Aygıt hakkında Ģöyle demektedir: “Müslüman KardeĢler‟in askeri kanadının arka planı biraz karmaĢıktır ve ona dair bilgimiz hala çok basit düzeydedir. Bir askeri kanadın oluĢumu onun, Müslümanların Ġslam milletine karĢı saldırganlığı püskürtmek Ģeklindeki dini görevlerini vurgulayan, Cemiyet‟in 1930‟ların ortalarındaki ideolojisinini doğal bir sonucu kabul edilebilir. Kurulu siyasi partilerin ataletinin aksine, KardeĢler‟in propagandasında hareket ve aksiyon üzerindeki büyük vurgu, emperyalistlere karĢı yapılacak askeri eylem için ek bir saik temin etmiĢtir.Askeri Kanat‟ın( ya da özel Aygıt)Ġzci birimlerinden çıkıp büyüdüğü ifade edilmiĢtir.”79 Ayrıca Lia, sanılanın aksine Hasan El Benna‟nın böyle bir örgüt kurmak istemediğini, örgütün kurulmasındaki asıl payın Müslüman KardeĢler‟in içindeki tutucu ve radikal kanadın baskıları olduğunu söylemiĢtir.80 Özel Aygıt‟ın kurulması Müslüman KardeĢler‟in artık „Ġcra‟ boyutuna geçtiğinin bir göstergesiydi, Hasan El Benna‟nın böyle bir örgüt kurması için baskıya maruz kalmasının en büyük sebebi Filistin meselesinin giderek içinden çıkılmaz bir hal almasıydı, Filistin giderek karıĢır ve Müslüman Araplarla Yahudiler arasındaki çatıĢmalar artıyordu. Kraliyet DanıĢmanı Ali Mahir PaĢa‟nın Müslüman KardeĢler yanlısı tutumu ve emperyalizm karĢıtı politikaları Gizli Aygıt‟ın güçlenmesine katkıda bulunmuĢtur81 Gizli Aygıt hakkında çok fazla belirsizlik olsa da Huseyn Kemaluddin, Mahmud Lebib ve Abdülaziz Ahmed gibi, Ġzci TeĢkilatı Yüksek Konseyi‟nin önde gelen bir dizi üyesi Özel Aygıt‟ın kuruccu üyeleri arasındaydılar. Gizli Aygıt‟taki talim programlarının ilk kısmı yoğun „ideolojik eğitim‟den ibaretti.Ġslam‟ın düĢmanlarıyla kaçınılmaz çarpıĢma görevini ele alan Risaletul-Cihad adlı bir broĢür müfredatın özü olarak görülmüĢtü. Pratik talim programı, risaleleri gizlice dağıtma ve üçüncü kattan atlama gibi açma ameliyelerini 79 Brynjar, a.g.e., 241. Brynjar, a.g.e., 244. 81 Brynjar, a.g.e., 244. 80 28 uygulama türünden çeĢitli tahsisler kadar; namaz kılmayı, oruç tutmayı ve yoğun beden eğitimini kapsıyordu.82 1.1.6. Üniversiteler, Gençlik ve Müslüman Kardeşler Müslüman KardeĢlerin ilk yılları Ġslami hayır kuruluĢu modeli çerçevesi içerisinde ilerlediği için hitap ettiği kitle de sınırlıydı.Bunlar daha çok bölgede çalıĢan esnaflar,köylüler ve düĢük rütbeli memurlardı kısaca orta ve alt kesimi oluĢturan kitleydi.Müslüman KardeĢler‟in konsepti geniĢleyip popülerliği arttıkça, öğrenci kitleleri ve üniversiteler üzerinde de etkisi artmaya baĢlad.1933 yılında,Kahire‟de üniversiteli öğrenciler ilk talabeler olarak Müslüman kardeĢler‟a katılmıĢtı.El Benna bu katılıma büyük önem vermiĢti ve gezisini bile yarıda keserek Müslüman kardeĢler‟a dahil olan 6 öğrenciyi karĢılamak için Kahire‟ye gitmiĢtir.83 Hasan El Benna „Üniversitenin fakültelerinden birinden bir öğrenci, Ġslami misyona, tüm bir köyden daha faydalı olacaktır.‟ Diyerek gençliğe hususi bir önem veriyordu. Hasan El Benna „Gençliğe,Özellikle Öğrencilere‟ baĢlıklı bir risalesinde Ģöyle demektedir : „Ġslami davetin baĢarısı için zorunlu dört unsur sıkı inanç, samimiyet, heves ve eylemdir. Bu unsurlar, yalnızca gençlik arasında bulunabilir. (gençler) geliĢen ve yeniden uyanan bir milletin direkleridirler‟84 Hasan El Benna‟nın öğrencilere verdiği önem daha birçok Ģekilde görülebilirdi. Kendisi ile genç öğrenciler arasında baba sevgisi ve ilgisini ifade eden yakın bir iliĢki kurma çabalarına birçok Ģahid bulunmaktadır85. Onlardan biri hastalandığı zaman bizzat ziyaret etmiĢtir, bilhassa öğrenciler için özel düzenlemeler yapmıĢtır. Mesela bir öğrencinin ders notları düĢük geldiği zaman ona derslerine çalıĢması için izin verilmiĢtir86. Müslüman KardeĢler‟in bünyesinde bulunan öğrenci sayısı hızlı bir Ģekidle artmıĢtır.1933 yılında ilk olarak altı kiĢi katılmıĢtır. Aynı yıl Müslüman KardeĢler tarafından fakültelerde ve diğer eğitim enstitülerinde birkaç öğrenci grubu oluĢturulmuĢtur. 1936 yılında Müslüman 82 Brynjar, a.g.e., 246-247. Brynjar, a.g.e., 249. 84 Hasan El Benna, EĢ-ġebab ve ilet-talebeh 4. 85 Brynjar, a.g.e., 251. 86 Brynjar, a.g.e., 251. 83 29 kardeĢler tarafından kurulan Öğrenci Bölümü 100 kiĢiden oluĢuyordu 1937 yılında yıllık öğrenci partisinde 300‟den fazla öğrenci katılmıĢtı. 1940 yılına kadar öğrenci bölümü örgütün içindeki en güçlü bölümlerden birini oluĢturuyordu.87 1.1.7. Hasan El Benna ve Siyaset Hasan El Benna ihya projesinde „siyaset‟ en önemli yapı taĢlarından birini oluĢturmaktaydı, O baĢından beri Ġslam‟ın sadece spesifik bir alanla sınırlı kalmaması, Müslümanların ülke meseleleriyle ilgilenmesini bu konuda yorumda bulunup bunu pratiğe dökmelerini her zaman istiyordu. Müslüman KardeĢler‟in siyasal mevzularla ilgilenmeleri örgütün „Kapsam‟-ġümul- felsefesi ekseninde düĢünülebilir. El Benna‟ya göre Ġslam hayatın her alanını kapsıyordu ve bu hareketle Müslüman KardeĢler‟in „Ģümul‟ mantığını inĢaa etti, O bu konu için'de Ģöyle bir tarif yapar “Ġslam kapsama alanı itibariyle: Ġnanç ve ibadet Vatan ve milliyet HoĢgörü ve güç Ahlak ve madde Kültür ve kanundur” El Benna Müslüman KardeĢler‟in inancını Ġslam‟ın geniĢ ve kapsamlı anlayıĢıyla Ģöyle ifade eder: Allah gayemizdir Resul liderimizdir Kur‟an anayasamızdır Cihad metodumuzdur Allah yolunda ölmek en büyük emelimizdir88 87 88 Mitchell,The Society of Muslim Brothers 180. El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 414. 30 Hasan El Benna „Ġslam Ģümulu‟ mantığı ekseninde „Altıncı Konferans Risalesinde‟ Ģöyle demektedir: Müslüman KardeĢlerin esas gayesi, Müslüman KardeĢler‟in en yüce hedefleri, Müslüman kardeĢler‟in arzuladıkları ve hazırlandıkları reform; geniĢ, mükemmel, Müslümanların var gücüyle destekledikleri ve hep birlikte ona yöneldikleri, değiĢtirilmesi ve düzeltilmesi gereken her Ģeyi içeren bir reformdur.‟89 Bu bağlamda baktığımız zaman Hasan El Benna‟nın siyaset ve devlet iĢleriyle ilgilenmesi gayet doğaldı, Hasan El Benna Müslüman kardeĢler‟ı siyasete resmen 1938 yılında Müslüman KardeĢler kurulduktan on yıl sonra sokmuĢtur.Müslüman kardeĢlergibi „kapsayıcılık „ üzerinde çok fazla duran bir örgütün siyasete geç girmesinin baĢlıca sebebi Müslüman KardeĢler‟in bu süreç içinde kurumsallaĢması ve altyapıyı inĢaa etmeleridir. Müslüman kardeĢler‟ın „siyaset‟ anlayıĢı daha çok „devlet nasıl idare edilmeli? ,‟Sistem nasıl olmalı? „ , „Dinin bu idarede yeri nedir?‟ , „Emperyalizme karĢı nasıl tavır alınmalı?‟, „Sosyal Adalet nasıl sağlanmalı?‟ gibi meseleler üzerinden gidiyordu. Hasan El Benna siyasi arenaya atılmaya resmen 1938 yılında Cemiyetin öğrenci kongresinde karar vermiĢtir, El Benna‟nın konuĢması, Cemiyet‟in siyasallaĢması hususunda ilk ve en belirgin edici kaynağı ifade etmektedir. El Benna konuĢmasında siyasallaĢtırılmıĢ bir Ġslam‟ın gerekliliğinden bahsetmiĢ, Ġslam‟ın her alanda tatbik edilmesi gerektiğini müdafaa etmiĢtir, O Müslümanların siyasetten uzaklaĢtırılıp pasifize edilmesine itiraz ediyor ve “Bir Müslüman, siyasi değilse, hiçbir zaman gerçek bir Müslüman olamayacaktır‟ diyordu. El Benna‟ya göre geleneksel ve dar yorum, Ġslam‟ı “bir emperyalist, boyun eğen ve alçak bir Ġslama” indirgemiĢ ve bu yüzden Müslümanlar, Ġslam‟ın yorumunu da siyaseti de içine alacak Ģekilde geniĢleterek, kendilerini düĢmanlarının prangalarından kurtarma ihtiyacı içine girmiĢlerdir:90 “KardeĢler, söyleyin bana, Ġslam Ģayet siyaset, toplum, ekonomi, hukuk ve kültürden baĢka bir Ģeyse, ne o zaman? O yalnızca bitkin, çarpan bir kalpten yoksun hareketlerden ibaret olmaz mı? …. KardeĢler! Kur‟an insanlığa sırf bunun için tamamlanmıĢ, mükemmel ve ayrıntılı bir sistem açıklamamıĢ mıdır? … Ġslam‟a dair bu dar yorum ve Ġslam‟ı sınırlayan 89 90 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 414. Brynjar, a.g.e., 268. 31 kapalı sınırlar tam olarak Ġslam düĢmanlarının Müslümanları oldukları yerde tutup, onlarla alay etmek için arzuladığı bir Ģeydir.”91 Hasan El Benna‟nın anlayıĢına göre siyasetin belli baĢlı görevleri vardı 1- Hükümet ĠliĢkilerini Düzenlemek 2- Ġmtiyaz ve görevlerini açığa kavuĢturmak 3- Ġdarecileri kontrol ve teftiĢ etmek El Benna hükümetin denetlenebilmesine ve Ġslam kanunları dıĢına çıktığı zaman bizzat halk tarafından saf dıĢı bırakılmasına büyük önem atfediyordu. O bu konuda Ģöyle yazmaktadır: „Ġslam, iktidarın millete ait olduğu prensibini emretmiĢ, teyid etmiĢ ve tavsiye etmiĢtir. Müslümanlar öğüt ve destek vererek ve onları sorgulanabilir tutarak, hükümetlerinin davranıĢlarını denetlemelidirler‟ Ayrıca o „ ġayet yönetici saparsa, halk onu yasayla düzeltmek ve onu adaletin kaynağına döndürmekle yükümlüdür.‟ demiĢtir.92 Hasan El Benna „anayasal hükümet sistemi‟ni devletin ideal biçimi olarak görüyordu, o her ne kadar parlementoya karĢı olmasa da; demokrasiye ve çok particiliğe karĢıydı; Cemiyetin 1939 yılındaki BeĢinci Kongre‟sinde yer alan konuĢmasında Ģöyle diyordu: „ Anayasal hükümet sistemini kılavuzluk eden prensipler düĢünüldüğünde, bu tür prensiplerin yöneticileri hareketlerinden dolayı sorumlu kılmak ve sonuçta her bir yetkili organı imtiyazlarını sınırlamak için tüm Ģekilleri dâhilinde bireysel vatandaĢın özgürlüklerini korumaya amaçladığı görülür. Bu tür temel prensiplerin hükümet sistemiyle alakalı olarak Ġslam‟ın öğretilerine mükemmel uyduğu herkesin bildiği bir gerçektir. Bu 91 92 Kelimetu fadiletil-Mürşidil-Amm,KelimetüMütemeri Telebatil-İhvan-Müslimin, 21. Brynjar, a.g.e., 270. 32 sebeple, Müslüman KardeĢler var olan tüm hükümet sistemlerinden, anayasal sistemin Ġslam‟a ve Müslümanlar‟a en iyi uyan Ģekil olduğuna düĢünmektedirler.‟93 Akademisyen Prof Dr. Fetih Osman Müslüman kardeĢler‟ın anayasalcılık politikası ve bu politika eksenin de „tek bir parti kurma „ teĢebbüsünü Ģu Ģekilde anlatmaktadır: „El Benna anayasal ve temsili sistemin temelde çok partili bir sisteme zorunlu kılmadığı yolundaki görüĢünü vurguladı , ve bir yanda fikir ve fikir açıklama hürriyeti ve Ģura prensibi ile- ki bunların hepsi Ġslam‟ın öğretilerince zorunlu görülüyordu- öte yandan partizanlık, hizipçilik, birliği bozmaya yönelik gayretler ve hükümetin otoritesini düĢürmeyi hedefleyen aralıksız teĢebbüsler arasındaki ayrımın önemini belirtti. Müslüman KardeĢler 1937‟de Wafdçilerin iktidarda olduğu sırada çeĢitli partilerin liderlerine düĢmanlıklarını bir tarafa atıp tek bir parti oluĢturma çağrısında bulunmuĢ ve veliaht prens Muhammed Ali ve popüler prens Ömer Tuson‟dan liderler arasında aracılık yapma ve bu konuda onları ikna etme ricasında bulunmuĢtur. Dahası, Krala mevcut partileri feshetmesini söylemiĢlerdir, böylelikle Ġslam‟ın rehberliğine göre halka hizmet edecek bir halk teĢkilatında birleĢebilirlerdi.‟94 Hasan El Benna tek partili sistemi savunması ve demokrasiye karĢı olmasının sebepleri Ģunlardı El Benna döneminde partiler sadece belli bir kesmi, yani elitleri temsil ediyordu. El Benna böyle bir temsili sistemin halka yarar sağlamadığını düĢünüyordu Tamimi‟ye göre El Benna siyasi partileri reddetmiĢtir. Çünkü El Benna, zamanın siyasi parti yönetimlerinin yolsuzluk ve sahtekârlıkla anılmasından etkilenmiĢtir95 Müslüman KardeĢler‟e göre onların ideolojisi ve konsepti geleneksel Mısır partileriyle eĢit olmamalıydı, Müslüman KardeĢler Mısır‟ın diğer partilerinden kendilerini farklı görüyorlar ve onlarla aynı platforma rekabet etmek istemiyorlardı: El Benna Müslüman kardeĢler‟ın diğer parti ve organizasyonlardan farklılığını Ģu Ģekilde izah ediyordu: 93 El-Ġhvanul-Muslimun fi‟aĢĢer senevat , (1939). En-nezir no.35. 22. Prof. Dr. Fethi Osman ,Ġhvan-I Ġslam ve Demokrasi,Endülüs Yayınları 27 95 Dr. Muhammed Abdulkadir Ebu Faris, Ġslam‟da Siyasi Nizam 262,264. 94 33 “Siz ne yalnızca bir hayır cemiyeti, ne de siyasi partisiniz.Siz, bazı kesimlere çıkar temini için kurulmuĢ, dar ufuklu bir teĢkilat değilsiniz siz, bütün millete yeni bir ruh sunuyorsunuz…. Mesajınız nedir diye sorulduğunda, cevabınız Ģu olsun: Biz insanları peygamber Muhammed-ki onun öğretileri hükümeti hiçbir zaman göz ardı etmemiĢ ve hürriyeti dini vecibelerden biri olarak görmüĢtür- tarafından öğretildiği Ģekilde Ġslam‟ı takip etmeye davet ediyoruz. Bazıları diyebilir ki: Bunlar siyasettir o zaman Ģu cevabı vermelisiniz: “Bu Ġslamdır. Biz din ve hayat arasında bir ayrım kabul etmiyoruz, eğer birisi, bu devrimin savunucularısınız derse, gerçekte biz inanıp iftihar ettiğimiz doğruluk ve barıĢın savunucularıyız; eğer bize karĢı kuvvet kullanılır ve davamızı yaĢarken yolumuz kesilirse, bu tür mütecaviz ve haksızlara karĢı Allah kendimizi müdafaa etmemize müsaade vermiĢtir, deyin.”96 Müslüman KardeĢler‟in siyasetle ilgilenme boyutları seçime girmekten öte ülke meseleleriyle ilgilenmek, halkı devlet meselelerine karĢı bilinçlendirip Ġslam‟i bir sistemin tatbik edilmesini hızlandırmak ve devletin idare ve hukuk sistemleri hakkında yorumlarda bulunmaktı.‟Ġdeal devlet‟ ve „Ġdeal Hukuk‟ sistemleri Müslüman KardeĢler‟in siyasi ajandasını meĢgul eden baĢlıca konulardandı. Hasan El Benna devletin özelliklerini ve yapması gerekenleri Ģu Ģekilde sıralıyordu Hükümetin tebasının farkında olmak VatandaĢlara Ģefkat göstermek Ġnsanlar arasında adaletli olmak Kamu malının yememek ve onu iktisatlı kullanmak Ayrıyaten Hasan El Benna hükümetin „en mühim görevlerini de Ģöyle sıralamıĢtır Emniyeti tesis etmek Kanunu uygulamak Öğretimi yaymak Kuvvet hazırlamak Sıhhatı Korumak Kamu Menfaatini Gözetmek 96 Osman, a.g.e., 44 34 Kamunun servetini arttırmak Ahlakı Kuvvetlendirmek Ġslamı Yaymak97,98 Hasan El Benna kafasındaki ideal düzeni, ferdi ve devleti „Kur‟an Sancağı Altında Müslüman KardeĢler Risalesi‟ isimli risalesinde Ģöyle özetliyor: “…Bütün dünya Kur‟an‟ın öğretilerine inanıncaya ve bu İslam‟ın gölgesi bütün dünyanın üzerine salınana kadar bu savaş devam edecek. İşte o zaman Müslümanın dediği olacak, fitne olmayacak ve din de yalnızca Allah‟ın olacaktır. Görevimizi detaylı olarak anlatmaya ve ifade etmeye gelince: İşte bizim asıl görevimiz budur ey Müslüman Kardeşler ayrıntıda bunun en başta Mısır‟da olması gerekmektedir. Bunu da biz, bu görevi en başta İslam ülkelerinin ve Müslümanların yerine getirmesi gerektiğinden hareketle söylüyoruz. Sonra da diğer ülkeler de aynı şekilde. İslam ülkelerinden sonra diğer ülkeler de Allah‟ın dediğinin olduğu bir iç düzen hükümranlığı olmalıdır. Aralarında Allah‟ın indirdiğiyle hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah‟ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur‟an‟n bazı hükümlerinden) seni ĢaĢırtmalarından sakın(Maide,49) Uluslararası iliĢkilerde de Allah‟ın dediğinin olması için bir düzen gereklidir.” Böylece, sizler insanlara birer Ģahit(ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir Ģahit(ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık. Her ne kadar Allah‟ın doğru yolu gösterdiği kimselerden baĢkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak; Rasul‟e tabi olanlarla, gerisingeriye dönecekleri ayırt edelim diye kıble yaptık. Allah, insanlara çok Ģefkatli ve çok merhametlidir.(Bakara,143) Bir de yargı uygulamasını gerçekleĢtirecek olan düzen vardır. Bu da bir ayete dayanmaktadır:”Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan anlaĢmazlıklarda seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiĢ olmazlar.”(Nisa 65) 97 98 Hasan El Benna ve Müslüman kardeĢler, a.g.e, 211-212. Ebu Faris, a.g.e., 262,264. 35 Ek olarak genel seferbirliği gerçekleĢtirecek olan ordu ve savunma düzeni vardır: „Gerek hafif gerek ağırlıklı olarak hepiniz elbirliği ile savaĢa çıkın! Allah yolunda malarınızla, canlarınızla cihad edin‟(Tevbe,41) Allah‟ın kitabının ilk inen ayeti olan “oku” ayetinde vahyin celalini uygulayan, karanlığı ve cehaleti yok edecek olan bir eğitim- öğretim ve kültür sistemi vardır. Allah‟ın hükmünü gerçekleĢtirecek olan ve Müslüman adamı, Müslüman genç kızı ve Müslüman çocuğu üreten ev ve aile sistemi de olmalıdır.”Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taĢlar olan ateĢten koruyun”(Tahrim, 6) Bir de Allah‟ın Ģu ayetiyle maksadı ve felahı sağlayan ve özel yaĢamında kiĢiyi yönlendiren bir sistem vardır ''Nefsini tertemiz yapıp arındıran felah bulmuĢ, kurtulmuĢtur''(ġems 9 ) Kıvamını Allah‟ın Ģu sözünden alan ve yöneticisinden yönetilenine kadar ümmetteki her bir ferde hükmünü geçiren „genel bir ruh‟ olmalıdır. Biz Ģunu istiyoruz: Müslüman ferd, müslüman aile, müslüman toplum, müslüman yönetim, Ġslam devletine öncülük eden ve müslümanların birçok çeĢidini barındırdığı gibi Müslümanlara Ģeref ve itibarlarını iade eden bir devlet istiyoruz. Kaybettiği topraklarını, çalınmıĢ vatanlarını, zorla el konulmuĢ yurtlarını geri alan bir devlet istiyoruz. Sonra; cihad bilgisini ve Allah‟a davet sancağını taĢıyan ve böylelikle dünyayı Ġslam‟ın öğretileriyle yücelere çıkaran bir devlet istiyoruz”99 Sonuç olarak Hasan El Benna‟nın siyaset mantığı toplumu ve devleti ıslah eden bir sistemin tatbik edilmesi üzerine kurulmuĢtu. Ayrıca devlet ve siyaset fertten Ġslam birliğine giden kademeli sistemin ortasında bir araç olarak görülüyordu. El Benna‟nın tebliğ metoduna baktığımız zaman ilk önce ferdin islahı sonra Ġslam devletinin kurulması ve en sonunda da Ġslam birliğinin sağlanmasıdır. 99 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 259,260,261. 36 El Benna dönemi Müslüman KardeĢler‟in siyaset düĢüncesini özetlersek * Müslüman KardeĢler‟in gayesi Ġslam hukukunun devlete tatbik edilmesi ve ideal düzenin kurulmasıdır * Kurulacak devletin ferdi islah eden, Ġslam hukukunu uygulayan ve diğer Müslüman devletlere yardım eden bir devlet olması lazımdır * Devletin yapısı anayasal sisteme dayanmalı ve tek bir parti olmalı, hizipçilikten kaçınılmalıdır * Sosyal adalet sağlanmalı, alt ve orta kesim de devlete adapte edilmeli; elitlerin ayrıcalıkları son bulmalıdır * Devlet Emperyalizm‟e karĢı mücadale etmeli ve Filistin meselesine özel önem göstermelidir Filistin meselesi Müslüman KardeĢler için bir hayli önemli bir meseleydi, 1937 yılında Lord Peel‟in teklif ettiği Filistin için bir taksim planı, Filistin‟de Yahudi devleti kurulma ihtimalini ortaya çıkardı. Ayrıca Yahudilerin devamlı göçü, geniĢ ölçekli toprak alımları ve Siyonist YiĢuv Müslüman kardeĢlerinin güçlenmesini Arap-Ġslami duygulara sahip Mısır halkını rahatsız ediyordu.100 Mısır hükümetinin ve Vefd partisinin bu yaĢananlara sessiz kalması halkın Seküler-Arap zihniyetinden hızlı bir Ģekilde Arap-Ġslam düĢüncesine yani Müslüman KardeĢler‟e itmiĢtir. Müslüman KardeĢler‟in Filistin‟e karĢı duyarlılığı 1930‟lu yılların baĢı ve ortalarında kadar uzanıyordu. Müslüman KardeĢler Filistin meselesi için dilekçeler gönderiyor, yardım kampanyaları düzenliyor ve mitingler yapıyordu. Mısırlı solcu tarihçi GerĢon ise Müslüman kardeĢler‟ın Fiistin meselesine yaklaĢımını „pragmatist‟ ve „samimiyetsiz‟ buluyordu. O Filistin meselesiniMüslüman kardeĢleriçin „ öne çıkmak için kullandıkları bir sıçrama aracı olarak gördükleri‟ni söylüyordu.‟Cemiyet „özel Filistinli‟ organlarıyla „açıkça araçsal bir tarza kendi saflarını güçlendirmek ve faaliyetlerini geniĢletmek için Filistinlilere duyulan sempatiyi istismar etmeye çalıĢmıĢtır.‟ Ve Filistin kampanyası, 1935‟ten itibaren beĢ yıl içerisinde faal Ģube sayısını dörde 100 Brynjar, a.g.e., 311. 37 katlayarak „üye Ģubelerindeki dikkat çekici çoğalma için belli baĢlı bir katalizatör‟ olmuĢtur.101 Hasan El Benna Ġngiliz büyükelçisi ile Mısır hükümetine gönderdiği mektupta Mısırlı Müslümanların Filistin hissiyatını yansıtmaktadır. El Benna, Ġngiliz büyükelçisine gönderdiği mektupta: ''Müslüman KardeĢler, Filistin topraklarının Ġslami kalması için ve Allah‟ın Müslümanları buraya varis kılmasına kadar mallarını ve canlarını feda etmeye devam edecektir'' derken Mısır BaĢbakanı Muhammed Mahmud‟a gönderdiği mektupta ise ''Ġngilizlerle Siyonistler sadece bir dilden anlıyor. O da devrim, güç ve kandır'' tesbitinde bulunmuĢtur.102 Gershoni her ne kadar Müslüman KardeĢler‟i bu konuda samimiyetsiz bulsa da Müslüman KardeĢler‟in kuruluĢ reflekslerine baktığımız zaman Ümmetçilik, Hilafet ve Yeniden DiriliĢ gibi kavramların büyük yer edindiğini görürüz, Filistin meselesi ile direkt bağlantılı olan bu değerlerin Müslüman kardeĢler‟ı yönlendirmesi ve etkilemesi gayet doğaldır. Böyle bir etkilenme „ samimiyetsizlik‟ten öte „ belli baĢlı değerlerle motive olmuĢ „ demek daha isabetli olacaktır. Filistin meselesi Gershoni‟nin dediği gibi Müslüman kardeĢler‟ altın yıllarını yaĢatmıĢtır, o yıllarda Mısır otoritesi tarafından fazla ilgi çekmeyen bu meseleyi Müslüman kardeĢler‟ın idare etmeye baĢlamasıyla halkın Müslüman kardeĢler‟a karĢı ilgisi bir hayli artmıĢtır. Fakat bu ilgi Müslüman kardeĢler‟ı aynı zamanda daha da militarize etmeye zorlamıĢtır, örgütün içindeki heyecanlı kardeĢler Filistin‟e gitmek ve çarpıĢmak istiyorlardı ayrıca bu grup Müslüman kardeĢler‟ın siyasetten uzak durmasını ve herhangi bir hükümet yetkilisi ile masaya oturmasını istemiyorlardı. Filistin meselesinde taviz vermeye meyilli olan Mısır hükümetiyle masaya oturmak bu gruplar için kabul edilemez bir Ģeydi.1939 ve 40 yıllarında Müslüman KardeĢler‟e bağlı bir cemiyet olan Muhammed Gençliği, örgütünün Müslüman kardeĢler‟dan ayrılıĢ sebebi de El Benna‟nın Filistin krizi zamanında verdiği „tavizler‟ idi.103 Brynjar Lia Müslüman KardeĢler‟le Muhammed Gençliği arasındaki sorunlar hakkında Ģöyle yazmaktadır 101 Gershoni, „The Muslim Brothers and the Arap Revolt in palestine‟, 381,382,390. El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 33. 103 Brynjar, a.g.e., 333. 102 38 ''Bununla birlikte asıl farklılıklar, tatbikteki adımlar ve zorlama araçlarıyla sınırlı idi. Muhammed Gençliği prensipte, dönemin hükümetleriyle her hangi bir uzlaĢmayı reddediyordu. Onlar hayır projeleri için (Ali Mahir hükümeti tarafından 1939 yılında ihdas edilen)0 Sosyal Meseleler Bakanlığı‟ndan her hangi bir yardım kabul etmeyi reddediyorlardı. Pratikte Muhammed Gençliği‟nin mali zorluğu, yardım elde etmek görüĢüye, açıkça onları siyasilere yakınlaĢmaya zorladı. Grubun küçük taraftar desteğine sahip olmasından dolayı, onlar çoğunlukla görmezden geliniyorlar ya da baskı altında tutuluyorlardı; bu da muhtemelen radikalliklerinin devam etmesine sebep oluyordu. Mesela savaĢ sonrası dönemde Ġngilizlere karĢı toptan bir devrim için hazırlanmayı ve herkesin silah taĢımasına müsaade edilmesini savunmaya baĢladılar. Daha uzun vadeli bir bakıĢ açısından Müslüman KardeĢler-Muhammed gençliği bölünmesi, bugunkü Ilımlı ĠslamRadikal Ġslam arasındaki ayrılmanın tarihi öncülü olmuĢtur''104 1.1.8. Müslüman Kardeşler’in Kapatılması ve Hasan El Benna Süikasti Müslüman KardeĢler üzerindeki baskı 1940‟ların sonlarına doğru artmıĢtır. Ali Ulvi Kurucu Müslüman kardeĢler‟ın son yıllardaki hali hakkında Ģöyle yazmaktadır : “TeĢkilattan bazı heyecanlı gençler daha mücadaleci ve daha aktif olmayı tercih ederek ayrılıp bir parti kurmaya giriĢmiĢlerdir. Mustafa Sabri Efendi, onlar için „ bu kardeĢler heyecanla hareket edip, çok hızlı gidiyor ve zamanı tam olarak anlamadan karar veriyorlar. Bunlar siyaset ve dönen entrikalardan haberdar değiller.‟ DemiĢ idi. Ġki hadise teĢkilata tesir ederek sıkıntılara sebep oldu: 1944‟te Mısır baĢvekili Ahmed Mahir PaĢa ve 1946‟de Muhammed NakraĢi PaĢa vuruldu. Her iki hadise de Müslüman KardeĢler‟e yüklendi, Sonunda teĢkilatın kapatıldığı haberleri geliyordu.”105 1949 Ocak ayında Kral Faruk hükümeti Müslüman kardeĢler‟ı yasadıĢı ilan etmiĢ, bürolarını kapatmıĢ, malvarlıklarına el koymuĢ, fabrikalarını kamulaĢtırmıĢtır. Binlerce Müslüman kardeĢler mensubu tutuklanmıĢtır. Ayrıca Hasan El Benna‟nın yanından hiç ayrılmayan Hacı Abdullah Nebravi de tutuklandı. O Müslüman kardeĢler‟la hükümet 104 105 Brynjar, a.g.e., 335,336. El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 344-345. 39 arasında arabuculuk misyonu görüyordu, Müslüman Gençler cemiyeti yöneticilerinden Muhammed Nagi de tutuklanıp hapse atılmıĢtı.106 Hasan El Benna dıĢında neredeyse tüm kadrosu tutuklanmıĢtı, kendisi de 1949 yılında süikasta uğrayıp hayatını kaybetmiĢti. Hasan El Benna‟nın süikaste uğrayıĢına Ģahit olan eniĢtesi olayı Ģöyle anlatmıĢtır: “Merhum ile gittiğimiz cemiyet binasından çıktık. Arabamız olmadığından taksi beklemekteydik. Vakit de akĢamla yatsı arası idi. Bulunduğumuz cadde normal dıĢı karanlıktı. Nasıl olur da, Kahire‟nin en mühim caddesi sayılan „Melike Nazlı‟ karanlık olurdu? Tamirat bahanesiyle trafiğe kapatılan cadden araba geçmiyordu. Aniden bir cip önümüzde durdu, içinden inen kiĢiler üstada altı el ateĢ ettiler ve cipe binip hızla uzaklaĢtılar. El Benna can havli ile „burada, yakında bir poliklinik var‟ dedi. Ben çok telaĢlı idim. Alacakaranlıkta pantolonun paçasından akan kan damlalarını fark ediyordum. Bu hal ile polikliniğe vardık. Fakat ne gariptir ki orada da elektrikler kesikti.”Bu gece hastane çalıĢmayacak” dendiği için kimse gelmemiĢ. Oraya koĢtum buraya koĢtum, fakat nafile. El Benna‟yı sırtıma alarak oraya yakın Ģeir merkezindeki hastaneye götürdüm. Orada da serviste doktor yoktu… ĠĢ iĢten geçtikten ve doktorlar geldikten sonra elektrikler de yandı. Gelen doktorlar kendi aralarında Ģöyle konuĢuyorlardı: adamcağız kanamadan gitmiĢ.”107 1.2. Hasan El Benna Sonrası ve Nasır Dönemi 1949 yılında Hasan El Benna süikaste uğradıktan sonra Müslüman KardeĢler‟de belli baĢlı dağılmalar yaĢadı.Hem Hasan El Benna‟nın vefatı hem de Hür Subaylar darbesi neticesinde iktidara gelip Müslüman kardeĢler‟a karĢı çok sert bir tutum alan Nasr‟ın yönetimi ele geçirmesi Müslüman kardeĢler‟ı zor bir duruma soktu.Her ne kadar Genel MürĢidlik Hasan El Benna‟dan sonra gelen El Hudeybi vasıtasıyla sürdüyse de örgüt belli baĢlı bölünmelere ayrıldı ve radikal gruplar ortaya çıktı. „Hasan El Benna‟dan sonra cemaat hem pratik hem de teorik alanda önemli sıkıntılar atlatmıĢtır. Teorik sıkıntı, Seyyid Kutup‟un hapishane ortamında geliĢtirdiği nazariyattır. 106 107 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 344-345. El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 347-348. 40 Kutup, toplumdan çekilme esası üzerine püriten bir anlayıĢı seslendirmiĢtir. Bundan dolayı mevcut ortamda içtihat yapılmasını bile doğru bulmamıĢ ve içe kapanmayı esas alan bir yaklaĢım benimsemiĢtir. Yoldaki ĠĢaretler adlı kitabı yazmıĢtır. Bunu yanlıĢ bir mecra olarak değerlendiren Hasan Hudeybi ise Duatun la Kudat isimli kitabıyyla bu cereyene cevap vermiĢtir. Gizli Aygıt‟ın cemaate tahakküm etmek istemesi içeride istikrarsızlığa, dıĢarı da ise imajın kirlenmesine hizmet etmiĢtir. Kendisi bir yargıç olan ve daima yasallıktan yana olan Hasan El Hudeybi cemaati sivilleĢtirmeye çalıĢırken Gizli Aygıt cemaati militanlaĢtırmaya çalıĢmıĢtır.”108 1.2.1. Örgütün Ilımlı Kanadı ve Hasan El Hudeybi Hasan El Benna süikaste uğradıktan sonra Müslüman KardeĢler üç yıl boyunca lidersiz kalmıĢtır, bu yıllarda cemaati vekâleten Hasan Bakuri yönetmiĢtir. Hasan El Hudeybi 17 Ekim 1951 yılında Genel MürĢidliğe getirilmiĢtir. Genel olarak Hasan El Hudeybi sakin mizaçlı biriydi, hukuk tahsili görmüĢtü; 1942 yılında Müslüman kardeĢler‟a dâhil olmuĢ ve Hasan El Benna‟yla sıkı bir iliĢkileri olmuĢtur. Hasan El Benna‟nın kendisinden sonra MürĢidliğe Hudeybi‟nin geçmesini istediği ifade edilmektedir.109 Bu yıllarda, Hudeybi pek istekli olmasa da, Müslüman KardeĢler Hür Subaylar Darbesi‟ne destek vermiĢtir, aslında Müslüman kardeĢler‟ın amacı Kral Fuad‟ı saf dıĢı bırakarak sivil bir hükümet kurmaktı, ancak Abdulnasr bu planı engelledi ve müsaade etmedi aynı zamanda Müslüman kardeĢler‟ı kullandı. Hudeybi değiĢimn askeri darbe ile değil halk hareketiyle olmasını yeğlemiĢtir. Askeri darbenin diktatörlüğe yol açacağını görmüĢtür. Ancak darbe ile ilgili görüĢü sorulduğunda da Müslüman kardeĢler‟ın katılmasını engellemeyeceğini söylemiĢtir.110 1952‟de Hür Subaylar Darbe‟yle ülkeyi ele geçirdikleri zaman koltuk sorunları da baĢ göstermeye baĢlamıĢtı. Darbenin iki önemli aktörü olan Cemal Abdulnasr‟la General Necip arasındaki çatıĢma Müslüman kardeĢler‟a yansıdı. Nasr General Necip‟in Müslüman kardeĢlerla birlikte kendisini saf dıĢı bırakmak istediğini iddia etti ve 14 Kasım 1954‟te 108 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 375,376. El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 382 110 Çağlayan, a.g.e., 205-206. 109 41 iktidardan uzaklaĢtırdı ayrıca Latif isimli bir Müslüman KardeĢler mensubunun Nasr‟a karĢı süikast giriĢimi Nasr‟ın dikkatini iyice Müslüman KardeĢler‟e çekti.111 Hudeybi dönemi Müslüman KardeĢler‟in en çok çile çektiği dönem olarak görülür, Nasr Müslüman KardeĢler‟in üzerine çok sert bir biçimde gider, Seyyid Kutup‟un da dâhil olduğu binlerce üyesi feci iĢkenceler görecekleri hapishanelere gönderilirler. Müslüman KardeĢler yeraltına çekilir. Gilles Kepel bu „büyük çile‟nin Müslüman KardeĢler ile Arap dünyasının sosyaist rejimleri arasındaki radikal düĢmanlığı sonsuza tek baĢlatığını düĢünür.112 111 112 Çağlayan, a.g.e., 205,206. Çağlayan, a.g.e., 207. 42 43 2. BÖLÜM SEYYID KUTUP 2.1. Seyyıd Kutup ve Ekolü Hasan El Benna‟dan sonra Müslüman KardeĢler adıyla anılan en önemli ikinci isim Seyyid Kutuptur, Seyyid Kutup‟a eleĢtiriler daha çok Ġslamı radikalleĢtirdiği ve militarize ettiği yöndedir; Seyyid Kutup‟un fikirlerini ortaya attıktan sonra ortaya çıkmıĢ her Ġslami silahlı grup az ya da çok Kutup‟un fikirlerinden etkilenmiĢtir. Seyyid Kutup da El Benna ile aynı yılda doğdu, küçük bir köyde geleneksel Ġslami eğitim alarak büyüdü ve sonrasında Kahire‟de Dar el –Ulum kolejinde modern eğitim gördü. Kutup da tıpkı El Benna gibi 1919‟daki Milliyetçi ayaklanmadan etkilenmiĢti. Kutup bu Hasan El Benna gibi ön planda değildi, daha çok kendini yazmaya verdi ve Eğitim bakanlığında çalıĢtı.113 Seyyid Kutup‟un gençlik yıllarında fikirlerini büyük oranda Mahmud Akkad etkilemiĢtir, o bir Mısır milliyetçisidir ve Veft‟ten umudunu kesince Ġslam‟i bir düĢünce sistemine dönüĢ yapmıĢtır. Akkad Kutup‟un makalelerini dergide yayımlayan ilk kiĢidir. Akkad Kur‟an felsefesini bilinci yenileyecek biricik doktrini içerdiğini ve aklın ıĢığının önündeki bulutları dağatacak tek kaynak olduğunu savunmuĢtur.114 Kutup bu yıllarda Akkad‟ın yanında yer almıĢ ve fikirleri giderek ĠslamileĢmiĢtir. Abu Rabi bu konuda Ģöyle demektedir : “Kutup giderek Kur‟an‟ın Ġslami hayattaki öneminin daha çok farkına varmaya baĢlamıĢtır.”115 Seyyid Kutup 1950‟li yılların baĢında gittiği ABD‟den döner ve Kahire‟de Müslüman KardeĢler‟e katılır, Seyyid Kutup ilk olarak „Ġslamda Sosyal Adalet‟ isimli kitabıyla ön plana çıkar. Kutup‟un Ġslamcı fikirlerden ne zaman etkilenip bu kitabı yazmaya karar verdiği pek belirli değildir, Tarık Ramazan Kutup‟un ABD‟ye gittiği zaman Ġslamcı fikirlere doğru kaydığını iddia eder, Kutup Ġslam‟ı ABD‟de keĢfetmiĢtir. Hatta Kutup‟un dönüĢümü giderken gemide baĢlar Gilles Kepel‟e göre de Kutup Ġslam‟ı ABD‟ye giderken gemide yeniden keĢfetmiĢtir ve diğer Müslümanlarla birlikte 5 vakit namaza baĢlamıĢtır. Tam da bu sırada sarhoĢ bir kadın yolcu tarafından geceyi birlikte geçirme daveti 113 Çağlayan, a.g.e., 212. Çağlayan, a.g.e., 215. 115 Çağlayan, a.g.e., 216 114 44 (reddetmiĢtir) almasından baĢlayarak 2 yıl boyunca Amerikalıların cinsel konulardaki teklifsizliği ona rahatsızlık ve tiksinti verecektir. Dolara tapınan ve kendisinin değer verdiği hiçbir Ģeye değer vermeyen bu topluma duyduğu nefret, Benna‟nın öldürülmesinin yarattığı sevinci görmesi ile iflah olmaz bir noktaya ulaĢacaktır. DönüĢünde ABD‟yi o denli sert bir dille eleĢtirir ki, Eğitim Bakanlığından istifaya zorlanır116. Seyyid Kutup‟un ilk kitabı olan Ġslam‟da Sosyal Adalet, Ġslam‟da sosyal adaletin özelliğini ve sosyal adaletin esaslarını ayrı fasıllar halinde alır, Kutup sosyal adaletin esasları arasında vicdani özgürlüğü, insanlar arası eĢitliği ve sosyal dayanıĢmayı saymaktadır. o bu kitabında Ġslam‟ın gerçekleĢtirilmesi mümkün olmayan bir ideal olmayp, aksine beĢeriyet tarafından günümüze göre daha zor ve imkanlar bakımından dar Ģartlarda bile uygulanabildiği gibi, günümüzde ve gelecekte de uygulanabilecek müstüsna, kamil ve beĢeriyetin her türlü ihtiyacını karĢılayabilecek kadar eksiksiz bir nizam olduğuna inanmaktadır.117 Kitabın sonlarında ise Kutup, Ġslam dünyasının hal-i hazırdaki durumunu, bugunünü ve geleceğini ele almaktadır. Seyyid Kutup „biz Ġslami bir toplum içerisinde Ġslam Ģeriatının ve Ġslam düzeninin, Ġslami bir akidenin ve Ġslami tasavvurun egemenlığı altında Ġslami hayata yeniden dönmeye davet ediyoruz.‟118 Seyyid Kutup‟un kurduğu sistem salt devleti ele geçirme ve idare etmes projesine dayanmıyordu, o da tıpkı Selefilerin vurguladığı gibi önce akaidi mevzularla ilgileniyordu fakat Mısır‟daki ana akım selefilerin aksine o devlet ve hâkimiyet kavramları üzerine de somut Ģeyler üretme derdi içindeydi. Kutup akide ve yönetim hakkında kitabında Ģunları demektedir: „Ġslami hayata yeniden dönmek yalnızca Ġslam Ģeriatından kaynaklanan düzenlemeler yapmak ve yasalar koymakla gerçekleĢmez. Bu, hayatı kurmak için Ġslam‟ın üzerine dayandığı iki esastan birisidir ve bu, esasların ilki olmayıp, ikincisidir. Birinci rükün ise yalnızca Allah‟ın ulûhiyetini, dolasıyla yalnızca onun egemenliğini kabul eden ve egemenlik hakkını iddia etmek ve fiilen buna kalkıĢmak suretiyle Allah‟tan baĢkasına 116 Çağlayan, a.g.e., 219. Seyyid Qutub,Ġslam‟da Sosyal Adalet., alshourook yay. 1993. 118 Seyyid Qutub, a.g. 117 45 ulûhiyet hakkına sahip olduklarını ortaya koyanların iddialarını reddeden doğru bir akidedir Sosyal adalete gelince, bu da böyle bir Ġslami hayatın bir parçasıdır. Bu parça böyle bir hayat gerçekleĢmeden tam anlamıyla gerçekleĢmez. Onun sağlam esasları üzerine kurulmaksızın kalıcılığı garantilenemez.‟119 Seyyid Kutup‟un bu kitapta göze çarpan en büyük iddiası Ġslami devlet kaygısının akidenin bir cüzü olduğudur. Hasan El Benna da Müslümanların güncel meselelerle, siyasetle ilgilenmelerini Ġslam‟ın bir emri olarak görse de Seyyid Kutup kadar bunu akidenin içine sokmamıĢ ve bu konuda ısrarcı olmamıĢtır. Kutup bu konuda Ģöyle demektedir: „Bunlar Ġslam‟ın fiilen var olmasını hazırlamak için fikri çerçeve içinde yapılacak iĢlere özetle iĢaretlerdir fakat yeryüzünde müminler topluluğu bu dinin yalnızca Allah‟ı ilah kabul eden, dolasıyla yalnızca onda egemenlik hakları gören bir akideyi yansıtan bir düzende varlığını gösteren bir din olduğu kabul edilmedikçe bunun pek bir değeri olmaz. Aynı zamanda bu topluluk Ġslam‟ın varoluĢunda bir duraklamanın da olduğu ve onu bir düzen olarak yeniden ortaya koymak için öncelikle Ġslam‟ı akide olarak ortaya koymanın gerektiğini anlamatakdır ve inanmalıdır ki, geçici olan duraklamaya rağmen gelecek bu dinindir, yardım Allah‟tan diliyoruz.‟120 2.1.1. Seyyid Kutup’un Hapishane Eserleri Nasır‟ın Müslüman KardeĢler‟e karĢı operasyonu kapsamında Seyyid Kutup da hapse atılır. Bu yıllar Kutup için bir hayli zordur, Kutup vahim bir Ģekilde iĢkence görür, üzerine domuz yağı sürülerek köpeklere verilir ve köpekler Kutup‟un üstünü baĢını parçalar ayrıca Kutup 20 saat boyunca hapishanade Nasr‟ın kasetlerini dinlemeye maruz bırakılır. Seyyid Kutup en mühim eseri olan „Yoldaki ĠĢaretler‟i böyle bir atmosferde yazar, bu kitap Kutup‟un eserleri arasında en çok incelenen ve okunan kitap olarak bilinir.121 Seyyid Kutup „Yoldaki ĠĢaretler‟ kitabında Ġslam hâkimiyeti tezini yeniler, „devlet‟, „akide‟, „ tevhid‟ „ hâkimiyet „ kavramları üzerine yoğunlaĢır. Kutup El Benna‟nın Ġslam 119 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 442. El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 444. 121 Çağlayan, a.g.e., 225. 120 46 Devleti tezini yineler, fakat El Benna‟nın usulünden Kutup‟inki bir hayli farklıdır. Kutup‟un Ġslam Devleti tezi devrimle gelen ve üstten yapılandırmacı bir metoda dayanır, Kutup projesini „aktivizm‟ ve „devrim „ üzerine inĢaa eder.122 Kutup kitabında bu hususları Ģöyle iĢlemektedir: „Bu dinde kesin husus „La ilahe Ġllallah‟ yani hâkimiyetin sadece Allah‟a ait olduğuna insanlar Ģahitlik etmedikleri sürece, bu „dinin‟ Vicdan‟da bir „akide‟de veya hayat gerçeğinde bir „din olarak gerçekleĢmesinin imkânsız olduğudur… ĠĢte bütün bunlar; vicdanda bir akide için esaslı bir ilke olmakla birlikte, yaĢanan hayatın pratiğinde „din‟ olarak sistem Ģeklinde temsil edilmesiyle mümkündür. Böylece insanların özel hayatında ve toplumsal yaĢantısında tek hakimiyet Allah‟ın Ģeriatına ait olur.Bu ortamda idare eden ve edilen; hakimiyet hakkı iddia ederek, Allah‟ın izin vermediği kanun koyma cesaretini kendinde bularak(uluhiyet) iddiasına kalkıĢamaz.Yani insanlık genel prensipler çerçevesinde, bir nassın veya içtihadın bulunduğu durumlarda, Allah‟ın Ģeriatına dayanmayan bir takım kanun ve sistemler koyup, kendilerini bu sistemle idare etmeye kalkıĢamazlar.Eğer bir konuda nass yoksa Allah‟ın – herhangi bir hususta ihtilafa düĢtüğünüzde, Allah‟a ve ahiret gününe inanıyorsanız onu Allah ve Rasulü‟ne götürünüz- emrine uyularak …. (içtihad yapılabilir) Din ve Ġslam kavramlarına, bizim kendiliğimizden bu Ģekilde sınırlandırdığımız zannedilmemelidir. Herhangi birinin Allah‟ın dini kavramını yeryüzünde Ġslam‟ın varlığıyla ve milyonlarca insanın “Müslümanız” iddialarına bir daha göz atmaya insanı mevcur edecek bu mühim yargı konusunda, ayrıca insanın dünya ve ahiretini tehlikeye düĢürecek böyle bir fetvayı kendiliğinden vermesi caiz değildir. Din ve Ġslam kavramlarını bu Ģekilde belirleyen ve açıklayan, bu dinin sahibi olan Allah‟ın kendisidir. ĠĢte tevili mümkün olmayan ve üzerinde herhangi bir yorum yapılamayacak olan kesin nasslardan bazıları: „Hüküm ancak Allah‟a aittir, O kendisinden baĢkasına kullak etmemenizi emretti. ĠĢte dosdoğru din budur.‟ (Kur‟an 12/40) 122 Salih Elverdani, Mısır‟da İslami Akımlar, 68,69,70. 47 „Onların arasında Allah‟ın indirdiğiyle hükmet, onların heveslerine uyma. Allah‟ın sana indirdiğinin bir kısmından, seni vazgeçirmelerinden sakın!‟ (Kur‟an 5/49) „Allah‟ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir „(Kur‟an 5/45) „Ey iman edenler! Allah‟a, Rasulu‟ne ve sizden olan Ulul Emr‟e itaat ediniz.‟ (Kur‟an 4/59) ĠĢte bütün bu ayetler, hâkimiyetin yalnız Allah‟a ait olduğunu ikrar etmekte; ihtilaflar vukuunda da, meseleyĠ Allah‟a döndürmedikçe Ġslam ve imanın olamayacağı gerçeğini ifade etmektedir. O halde nassın bulunduğu bir konuda, hiçbir Ģahsi görüĢ çekiĢme olamaz; hüküm o konuda indirilendir bunun dıĢındaki görüĢler „ hüküm değildir.‟ Allah‟a teslim olduktan sonra, O‟nun hükmüne, hayatın bütün alanlarında içten bir arzuyla uyulması gerek…. ĠĢte dosdoğru din budur. Allah‟ın insanlardan istediği „Ġslam‟ da budur. Din ve Ġslam kavramlarıyla ilgili bu ilahi tespitin ıĢığında yeryüzü coğrafyasına baktığımızda, bu anlamda bu dinin varlığını göremiyoruz. BeĢer hayatında yalnız Allah‟ın hâkimiyetinin birçok Müslüman tarafından ihlal edildiği günden itibaren, bu dinin varlığı duraksamıĢtır. Bu durum, hayatla ilgili bütün alanlarda Allah‟ın Ģeriatıyla hükmetmenin terk edildiği günden beri böylece sürüp gitmektedir. Biz bu acı gerçeği kabullenmeli ve onu açık açık söylemeliyiz. Müslüman olmayı seven birçok kiĢinin kalplerinde ümitleri kırmaktan korkmamalıyız. Böyle Müslümanların, nasıl gerçek Müslüman olacaklarını bilmeleri hakları değil midir? „123 Genel olarak Kutup kitaplarında yoğun olarak Cahiliyye kelimesini kullanır. O Cahiliyye kelimesi ve ihtiva ettiği anlam hakkında Ģöyle demektedir: „Biz, bugün, Kur‟an‟ın indirildiği dönemdeki cahiliyye benzeri hatta ondan daha koyu bir cahiliyye içindeyiz. Etrafımızı kuĢatan her Ģey cahiliyyedir. Ġnsanların düĢünceleri, inançları, adetleri, gelenekleri, kültür kaynakları, edebiyat ve sanatları, kanun ve sistemleri, 123 Elverdani, a.g.e., 68,69,70. 48 hatta Ġslam kültürü olarak kabul ettiğimiz Ġslami kaynaklar, Ġslam felsefesi, Ġslami düĢünce gibi birçok Ģey, hepsi bu cahiliyenin üretimidir.‟124 Kutup Cahiliyye terimiyle Ġslam düzenine karĢıt her Ģeyi kast etmektedir. Kutup Cahiliyye yönetimi altında yaĢayan Müslümanların, düzen içine dâhil olmaması ve bunlardan geri durması gerektiğine inanmaktadır, o bu cahiliyye döneminden ayrılığı iki merhale ile ifade eder a- DüĢünce planında ayrılık b- Eylem planında uzaklaĢma Kutup düĢünce planındaki ayrılığı Ģöyle ifade eder: „Demek ki Müslümanın, cahiliye dönemindeki geçmiĢi ile Ġslam‟a girdikten sonraki hayatı arasında, Ģuur alanında gerçekleĢen kesin bir kopukluk vardı. Bundan, cahiliye cemiyetindeki iliĢkilerinden ve kendisini kuĢatan sosyal iliĢkilerde de beliren kesin bi uzlaĢma ortaya çıkıyordu. Çünkü o cahiliyye ortamından kesinlikle ayrılarak, yine aynı Ġslam ortamına katılmıĢtı. Bazı müĢrikler ile ticari alıĢveriĢi ve gündelik hayat boyunca bazı iliĢkileri olsa bile, Ģuur alanında gerçekleĢen kopukluk ve ayrılık baĢka, gündelik basit iliĢkiler baĢka bir Ģey idi.‟125 Kutup eylem planındaki uzaklaĢmayı Ģöyle açıklıyor: “ Eylem planındaki uzaklaĢma ise, Ġslami eylem ve davetle ilgili hareket, tutum ve çalıĢmalarda Müslüman‟ın kendisine hakim olan güç ve kuvvetlerden bağımsız olması demektir Bu nedenle, Müslüman‟ın seçimlere katılma, partilileĢme gibi siyasi çalıĢmalarda bulunması caiz olmadığı gibi, Ġslam‟la hükmetmeyen bir sistemin himayesi altında kalmayı kabul etmesi de caiz değildir. Yine Müslümanın böyle bir sisteme dalkavukluk etmesi veya onun safında yer alması da caiz değildir.‟126 Kutup‟un „Cahiliyye‟den uzak durma‟ ve „ inzivaya çekilme „ siyaseti kendisinden etkilenen Ġslami cemaatleri ilerleyen yıllarda bir hayli içe kapanık bir hale getirmiĢtir, bu 124 Sayyid Kutup, (1980). Yoldaki İşaretler, Hicret yay. 12. Sayyid Kutup, a.g.e., 11. 126 Elverdani, a.g.e., 76. 125 49 içe kapanıklık Kutup‟un diğer fikirleriyle de birleĢince Kutup ekolünden gelen hareketleri radikalleĢtirmiĢtir. Seyyid Kutup Ġbn Teymiyye‟nin „ Dar-Ül-Ġslam ve Dar-Ul harp‟ fikrinin ayrıca üzerinde durmuĢtur.127 O bu konuda Ģöyle demektedir : “Müslüman inancı yüzünden savaĢ açan, onu dininden alıkoyan ve Ġslami prensiplerden iĢlevini geçersiz her yer- istersen orada ailesi, akrabası, toplumu, malı bulunsun- Dar-Ul Harptir. Müslümanın kendi inancını yaĢadığı, dinin hâkim olduğu her yer ise Dar-Ul Ġslam‟dır; isterse orada ailesi, akrabası, toplumu ve ticareti bulunmasın. Vatan; inancının, Allah‟ın dininin hâkim olduğu yerdir. ĠĢte insana layık olan vatanın gerçek manası budur.‟128 2.1.2. Seyyid Kutup’a Müslüman kardeşler’dan Eleştiriler ve İdamı Seyyid Kutup her ne kadar Müslüman KardeĢler bünyesinde bulunsa da fikirleri hiçbir zaman tam manasıyla Müslüman kardeĢler‟la örtüĢmemiĢtir, hatta Müslüman KardeĢler içinden birçok tepkiye de maruz kalmıĢtır.1954 yılında Müslüman KardeĢler bünyesindeyken, o zamanlar Müslüman KardeĢler‟in yayınlar dairesi baĢkanıydı, Müslman KardeĢleri bölmekle suçlanmıĢtır. Seyyid Kutup‟un Müslüman KardeĢler arasında fitne çıkartmak ve Müslüman kardeĢler‟ı bölmek istediği düĢünülüyordu129. Seyyid Kutup 1960‟da tekrar suçlandı ve General Ed- Decevi‟nin baĢkanlığını yaptığı mahkemede idama mahkûm edildi. 22 Ağustos 1966‟da idam edildi. Kutup her ne kadar bir akım kurmamıĢ olsa da daha sonra onu takip eden kuĢak fikirlerini akımlaĢtırdı. Kutup‟un „sistemden ve Cahiliye‟den uzak durma „ metodu yüzünden Kutupçu grup çok fazla dıĢarı açılmamıĢ ve içe kapanık bir Ģekilde ülkenin sahil kesimlerinde varlığını sürdürmektedir. Ġslamcılar arasında günümüzde Kutupcu akımı temsil edecek ve onun diliyle konuĢacak belirgin bir Ģahsiyet bulunmamaktadır. Kutupcu akım bu eksikliği 70‟li yıllarda Seyyid Kutup‟un küçük kardeĢi Muhammed Kutup ile gidermeye çalıĢmıĢtır. Ancak cemaatleĢme konusundaki tecrübesizliği ve uzun bir süreden 127 Çağlayan, a.g.e., 233. Sayyid Kutup , a.g.e., 92-93. 129 Elverdani, a.g.e., 80-81. 128 50 beri Suudi Arabistan‟da ikamette bulunması nedeniyle Muhammed Kutup bu mühim iĢi yerine getirememiĢ ve zaman zaman da bırakmak mecburiyetinde kalmıĢtır130. Sonuç olarak Nasır dönemi Müslüman KardeĢler için en çalkantılı dönemlerden biriydi, örgütün tüm üst düzey üyeleri neredeyse hapse girmiĢti. Müslüman KardeĢler yeraltına çekilmiĢti. Müslüman KardeĢler‟in lideri El Hudeybi bile yıllarca hapiste yatmıĢ, vefatından iki sene önce ancak hapisten çıkabilmiĢtir. Hudeybi 1973 yılında vefat etmiĢtir. 2.1.3. Nasır Sonrası Dönem Cemal Abdulnasır 1967 „deki 6 Gün SavaĢları‟ndan sonra bir hayli güç kaybetmiĢti, 1970 yılında da kalp krizi neticesinde hayatını kaybetti. Nasır‟dan sonra yerine 15 Ekim 1970 yılında Enver Sedat geldi. Sedat‟ın politikası Nasır‟a nazaran bir hayli farklıydı, o Nasır gibi Sosyalist bir Arap Milliyetçiliğinden beslenmiyordu ve Amerika‟yla yakın iliĢkiler kurmaya çalıĢıyordu. Bu yıllarda Sedat, ülkesindeki Nasırcı Arap Sosyalistlerin saf dıĢı bırakmak için Ġslami cemaatlerle olan bağını arttırdı. O yılları El Kaide‟nin lideri ve ideologu Ayman el Zavahiri „Peygamberin Bayrağı Altında SavaĢçılar‟ isimli kitabında Ģöyle anlatmaktadır: „Sedat‟ın iktidara gelmesi Mısır‟da siyasi bir değiĢim baĢlattı. Rusya dönemi sonra eriyor ABD dönemi baĢlıyordu. Sedat eski rejimin yandaĢlarını tasfiye etmeye giriĢti, direnenlere karĢı en büyük silahı ezilenlere verdiği bir çeĢit özgürlüktü. Ġslami hareketin üzerinden baskı kalkar kalkmaz dev ĢiĢeden çıktı ve Ġslamcıların kitleler üzerindeki büyük etkisi tekrar gözler önüne serildi. Müslüman gençlik birkaç yıl içinde öğrenci derneklerinde çoğunluğu ele geçirdi. Ġslamcı hareket iĢçi sendikalarını kontrolü altına almaya baĢladı. Gençler arasında, yaĢlıların Ġslamcı hareketin hükümetleri ile çatıĢmaması gerektiği yolundaki eski model öğütlerine karĢın, dıĢ düĢman kadar iç düĢmanın da farkına vardıkları bir bilinçlenme yaĢadı.”131 Doğal olarak Müslüman KardeĢler de meĢruiyetini arttırmak ve tekrar legal bir hale gelmek için Sedat‟la karĢılıklı bir çıkar iliĢkisi içine girdiler. Bu çıkar iliĢkisini yürüten isimse örgütün Hudeybi‟den sonraki yeni mürĢidi Ömer Telmisani idi, Telmisani‟yle Sedat‟ın arasındaki iliĢki Camp David‟e kadar sürdü. Telmisani 1904 yılında doğmuĢ ve 130 131 Elverdani, a.g.e., 83. Dr. Ayman al zawahırı, Knights Under the prophet‟s Banner. 28,29. 51 1986 yılında vefat etmiĢtir, Telmisani de Hudeybi gibi hukukçudur. Telmisani 1933 yılında bizzat Hasan El Benna‟ya intisap etmiĢtir, o da daha önceki MürĢid Hasan El Hudeybi gibi 17 yıl hapiste yatmıĢtır. Telmisani bilge adam olarak sevilmiĢ ve sıyrılmıĢtır132 Telmisani Sedat‟la olan iliĢkilerinden dolayı devlete ve yönetime bir hayli ılımlı yaklaĢmayı tercih etti. BaĢta kendi dergileri olan „Ed Da‟ve‟ dergisi olmak üzere konferanslarda, konuĢmalarda sık sık devlete karĢı bir devrim hazırlığı içinde olmadıklarını, meseleleri çözerken Ģiddetten uzak durmaya çalıĢtıklarını ve yönetime karıĢmadıklarını vurguladı. Telmisani‟nin kaleme aldığı bir yazı Ģöyledir: „Eylemden amaç gösteri yapmak ise, biz hiçbir zaman siret kitaplarında sahabelerin – YaĢasın filan- veya – kahrolsun falanlar- Ģeklinde slogan attığına rastlayamıyoruz. Dolayısıyla bizim rejimle uzlaĢtığımızı iddia edenler ne derlerse desinler, biz kendimizi, gerçek Ġslami terbiye ile yetiĢtirmek zorundayız. Yine eylemden amaç inkılâplara karĢı çıkmak ve bu yönde halkı örgütlemekse, bunu ancak yönetime hâkim olmak isteyenler yapar. Yönetimin baĢında bulunan kiĢinin Ģahsı bizi ilgilendirmemektedir. Bizi ilk planda ilgilendiren asıl husus; yönetimin Ģekli, anayasası ve nizamıdır. Bundan sonra kim idare ederse etsin. Eylem amaç kuvvet ve Ģiddet kullanarak yönetimle çatıĢmaksa, bu; ancak, halkın Ġslami akımlara güveninin yok olması ve gayretlerinin tükenmesi ile sonuçlanacak olan ve en çok ülke düĢmanlarının istifade edebileceği bir durumdur. Biz ise Ġslami davet yolunda faaliyet göstermekteyiz.Halkı, özellikle gençleri Ġslami ilkelere göre eğitmek, stratejimizdir.Her zaman doğruyu söyler ve halka bu doğrunun yanında yer almaları çağrısında bulunuruz.Umumi toplantılarda kitleyi biraraya getirir, onlara neleri yapmaları ve nelerden kaçınmaları gerektiğini anlatırız.Halkı din- dünya ayrımından sakındırırız.. Gençlerin Kitap ve Sünnete uygun eğitilmelerinden Allah‟a dayanırız Sonra biz zaman konusunda; ne aceleci davranırız, ne de ağırdan alırız.‟133 BaĢka bir makalesinde Ömer Tilmisani hükümete Ģöyle seslenmektedir: 132 133 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 383,384. Ed-dave Mart1978, 22. 52 “Ey Müslümanların yöneticileri! Müslüman KardeĢler olunuz, sizden herhangi bir yardım beklemeksiniz, sizleri Müslüman KardeĢler olmaya davet ediyoruz. Biz yöneticileri niyetlerinden dolayı itham etmiyoruz; zaten Allah da kullara böyle bir sorumluluk vermemiĢtir.Biz sadece uygulamaları tenkit ve taktir ederiz…. Allah‟ın hukukunun uygulanmasından baĢka bir Ģeye çağrıda bulunmayan ve kendisini, Allah‟ın hukuku ile halkını idare eden her yöneticiye, sadakatla bağlı bir asker kabul edip; Ģer duyguları beslemeyen herhangi bir kötülük düĢünmeyen bir Müslüman kardeĢe Müslüman yöneticinin baskı yapması hayret vericidir. Bizim dıĢımızdaki grup ve cemiyetler sizin yönetiminize karĢı çıkmakta ve sizi bulunduğunuz yerden uzaklaĢtırmak istemektedirler. Müslüman KardeĢler ise, gönülden güven dilekleriyle size yardımcı olmak istiyor. Sizi islaha çağırmakta, siz de bu çağrıya icabet etmektesiniz …”134 Müslüman kardeĢler‟ın Sedat dönemi politikalarına baktığımız zaman temel kaygıların Ģunlar olduğunu görürüz: 1- Müslüman KardeĢler‟in Nasr döneminde kaybettiği gücü tekrar kazanmak ve yapılanmayı yeniden baĢlatmak 2- Nasr döneminde kaybedilen meĢruiyeti tekrar sağlamak. Bu konuda Genel MürĢid Ömer Telmisani Ģöyle demektedir : „ Ġslami devletlerde baĢka akımlar için serbest olan cemaatleĢmeler, dernekleĢmeler hatta parti kurmalar niçin Müslüman KardeĢler için serbest olmasın? ÇeĢitli teĢkilat ve partilerin, hatta komünistlerin rahatça faaliyetlerini sürdükleri bir ortamda, Müslüman kardeĢler‟ın bu haklardan mahrum oluĢunun sebebini merak edenler; Müslüman kardeĢler‟ın üniversite düzeyinde Sedat rejimine karĢı çıkan akımlar karĢısında etkin bir rol oynadığını ve uzun süreli olmasa da, üniversite bünyesindeki aĢırı eğilimli öğrenci derneklerini yönettiğini bilmiyorlar mı ? Müslüman KardeĢler teĢkilatı Nasırcılığa ve Sosyalist akımlara karĢı mücadale bayrağı açmıĢtır. Mısır‟da Ġslami eylem sahasında ortaya çıkan aĢırı akımlara karĢı çıkan bildiriler 134 Elverdani, a.g.e., 59. 53 yayımlanmıĢ El Zaviyatül Hamra olaylarından sonra da rejimlere yardımlaĢmayı öngören; kardeĢlik ve milli birliğe dayanan beyanatlar yayınlanmıĢtır.‟135 1979 Camp David anlaĢmasından Sedat‟ın Ġslami cemaatler ile arası hızlı bir Ģekilde açılmıĢtır ve bu anlaĢma 1981‟de Sedat‟ın süikasta kurban gitmesiyle sonuçlanmıĢtır.1981‟den sonra Müslüman KardeĢler‟le yeni Devlet BaĢkanı Hüsnü Mübarek arasında bir iliĢki baĢlamıĢtır. 2.1.4. Hüsnü Mübarek ve Müslüman Kardeşler 1981 yılında Hüsnü Mübarek baĢa geldiğinde Ömer Telmisani Sedat‟a karĢı yürüttüğü yumuĢak politikayı sürdürmeye devam etti ve ısrarla Müslüman KardeĢler‟in Ģiddetten uzak bir oluĢum olduğunu ve yönetimle herhangi bir derdi olmadığını vurguladı. O Mübarek iktidara geldikten sonra Ģöyle yazmaktadır: „Müslüman KardeĢler cemaati Ģiddetten en uzak cemaattir. Selefi Salihi; fasık veya zalim de olsa ülkeyi yönetenlere karĢı silahla mücadele etmeyi uygun görmemektedir.Müslüman kardeĢler‟ın hiçbir saldırganlığına rastlanmamıĢtır. Ve biz hiç kimseyle kavga halinde değiliz.TeĢkilatın kurucusu Hasan el Benna ve halefi Hudeybi de Ģiddet olaylarını tasvib etmemekteydiler.Ben de bu iki baĢkan gibi Ģiddet hareketlerine karĢıyım.Bu ülkede veya herhangi bir Ġslam coğrafyasında yönetenler ile yönetilenler arasında meydana gelebilecek Ģiddet olaylarından hiç birini onaylamıyorum.‟136 Salih El Verdani Müslüman KardeĢler hakkında 1980‟li yıllarda ele aldığı Mısır‟da Ġslami Akımlar kitabında Müslüman KardeĢler‟in 1980‟li yıllardaki Mübarek politikası için „Genel olarak Müslüman kardeĢler‟ın tavrı değiĢmez. Mübarek‟e karĢı tavırları Sedat‟a olan tavırlarının aynısıdır, muhalefet edilmesi gereken yerde uysal bir muhalefet, anlaĢılması gereken yerde ise anlaĢma.‟137 Ömer El Tilmisani 1986 yılında vefat etti, onun yerine Müslüman KardeĢler‟in dördüncü mürĢidi olan Hamid Ebu‟n-Nasr geçti. Ebu Nas‟r 1913 yılında doğru 1996 yılında vefat etti, 1954-74 arası 20 yıl boyunca hapiste yattı. Hasan El Benna‟nın ifadesiyle birinci safı 135 Ed-dave Ağustos 1978, 27.. Elverdani, a.g.e., 61. 137 Elverdani, a.g.e., 217. 136 54 oluĢturan Müslüman KardeĢler mensuplarındandır.138 Müslüman KardeĢler bu dönemde döneminden daha legal konumdadır. Ġlk defa Vefd partisi ve ĠĢçi partisi‟yle iĢbirliği yaparak Müslüman KardeĢler meclise girme Ģansı bulmuĢtur. Müslüman KardeĢler ilk olarak bu dönemde hiçbir engel olmadan halk mitingleri düzenleyebildi, caddelerde „Anayasamız Kur‟an, önderimiz Peygamber‟ afiĢleri görülüyüordu, yine ilk defa olarak yollarda Hasan El Benna‟nın resmi, ĠĢçi Partisi listesinden adaylığını koyan oğlu Seyfülislam‟ın resmi ile yan yana görüldü.139 Müslüman KardeĢler‟in legalliklerini koruma kaygısı ve sistem dıĢına itilmeme hassasiyeti Ebu Nas‟r döneminde de devam etti. Salih El Verdani bu konuda Ģöyle demektedir „Müslüman kardeĢler‟ın yasallık kazanma sorunu, sopayı ortadan tutma, hükümetle sevgi ve saygı iliĢkisini muhafaza etme ve hükümeti kızdırmaktan uzak durma politikasını izlemeye varmıĢtır.Nitekim Halk Meclisi içerisindeki Müslüman KardeĢler mensuplarının hükümeti tahrik etmekten, Ġslam Ģeriatının tatbiki ve Mısır-Amerikan iliĢkileri gibi hükümet için huzur bozucu konularda hükümete baskı yapmaktan mümkün olduğu kadar uzak durduklarını görüyoruz.‟140 Tarık Abdulcelil‟e göre Mübarekin asıl staratejisi Müslüman KardeĢler‟le uzlaĢmak ya da onları direkt olarak sistemden men etmek değildi, Mübarek Müslüman KardeĢler‟e karĢı dengeli bir mücadele gütmüĢtür; Abdulcelil 1981-1992 arasındaki yılları Müslüman KardeĢler‟le Mübarek arasında bir „balayına‟ benzetmiĢtir.141 Bu yıllarda Müslüman KardeĢler‟le Mübarek arasında pek bir sıkıntı yoktu, Müslüman KardeĢler tıpkı Sedat‟a karĢı olduğu gibi Mübarek‟e de ılımlı yaklaĢıyorlar ve sık sık legal Mısır sistemine katılmak için giriĢimlerde bulunuyorlardı. Mübarek 1992 tarihinden itibaren tedricen Müslüman KardeĢler‟e karĢı onları siyasetten uzaklaĢtırma politikası uyguladı.1992‟de Müslüman KardeĢler aleyhine açılan ve ağır hükümlerle sonuçlanan(Selsebil Davası).Ġkinci tarih de 1995‟te Müslüman KardeĢler‟in liderlerinin karĢılaĢtığı ilk askeri yargılama.Daha sonra askeri yargılama dizisi baĢladı.Mısır rejiminin tutuklama felsefesi ve davaların hedefi,Müslüman KardeĢler 138 El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 384,385. Elverdani, a.g.e., 218. 140 Elverdani, a.g.e., 225 141 Tarik Abdulcelil-Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay. 235. 139 55 örgütünün, finans ve direncini kırmak ve siyasal hayatı sürdürme güçlerini ortadan kaldırmaktır.142 2005 meclis seçimleri herkes için sürpriz olmuĢtu.Müslüman KardeĢler değiĢimi savunan Kifaye hareketi ile iĢbirliği içerisinde girdiği parlemento seçimlerinde büyük baĢarı gösterdi.Seçime bağımsız olarak giren Müslüman KardeĢler adayları Milet Meclisi‟ndeki koltukların yüzde %20‟sini kazanarak ülkedeki en güçlü muhalefet hareketi haline geldi.143 2.1.5. Müslüman Kardeşler 2000 Sonrası Bilindiği üzeri 2000li yıllardan itibaren Mısır rejimi ile Müslüman KardeĢler arasında ciddi bir dönüm noktaları olmuĢtur, bunlardan en önemlilerinden 2001 Eylül iki ticaret kulesinin yıkılmasından sonra ABD dıĢ politikası değiĢtirme ihtiyacı duymuĢtur; Bush 2003te Mısır Ortadoğu da barıĢın katkı sağladığını bu yüzden Mısırın daha çok demokrasi namına büyük çapalar göstermesi gerektiğini ifade eder144. ABD Ortadoğu yıllardır uyguladığı güvenlik önlemleri zirveyi ulaĢtığı gibi, Mısır rejimi Ġslami hareketler üzerinde daraltma ve güvenlik soruĢturmaları artırmıĢtır, ters tepki gösteren Müslüman KardeĢler seçimlerde yükseliĢe geçtiği kaydetti; ivmeye kazanan Müslüman kardeĢlere karĢı Mısır rejimi Müslüman kardeĢlerin tehdit algısı ötesine taĢıdı, özellikle 2005‟te seçimlerden büyük bir zaferle çıkan Müslüman KardeĢler 2010 seçimlerinde yasaklanmıĢtır; ABD'nin Mısır rejimine telkininde bulunmaya baĢlaması ile otoriter ve polis devletten daha ilimli demokrasiye geçiĢ için açıklamalar ve uygulamalar görmemiz mümkündür, ilk 2005'te Condeliza Rice kahire ziyaretine Mübarek'e aldırmayıp basın toplantısı açıklamasında ''Biz elli yıl güvenlik ve baskıcı politikalarla güvenlik önlemleri almaya çalıĢtık artık elli yıl daha kayıp edecek değiliz;bundan sonra demokrasiye ve açık katılımlı politikalarla sürdüreceğiz.''145. öte yandan Barack Obama 2009'da seçimler kazandıktan sonra kahirde ilk ziyareti yaptığında Ģu açıklama yaptı '' Mısırın daha demokratik süreçler geçmesi gerekmektedir, 142 Tarik Abdulcelil-Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay. 235. Çağlayan, a.g.e., 248. 144 Gamal Essam el-din,''Testing the Ties'', al-ahram Weekly,Issue No716,11-17 kasım 2004. 145 Ġnternet: https://www.youtube.com/watch?v=mVMTAteEkjM. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 143 56 Müslümanlar her zaman katkıda bulunmuĢlar ve güzel örnekler vermiĢlerdir.''146. aslında rejim o günlerde Ġslami hareketler diğer ülkelerde ivme kazanması, rejimin kendi iç muhasebe yapamaması ve rejimin baĢtaki BaĢkan yaĢ ve halef selef mücadelesi hep rejime eksi puan olarak kaydedilmiĢtir. rejimin Mübarekten oğluna Cemal'a devir teslim Ģenliği arka mutfağında askeri Meclis, ulusal parti ve yargı hummalı bir hazırlık içerisindedirler; aynı zamanda Müslüman kardeĢlere yönelik tutuklamalar devam etmiĢtir. siyasi güçler Ġslami hareketler üzerindeki ağır söylemleri ve baskıları azaltmak ve o hareketleri daha çok demokratikleĢmeye doğru yön çizmelerini istendi; özelikle ılımlı Ġslam Müslüman KardeĢler iç yapısını etkilemiĢtir. Müslüman KardeĢler içinde reformlar kaçınmaz hale geldi, 2004-2006 yıllar arasında Müslüman KardeĢler bu kadar büyük bir kitle Mısırda ciddi bir çalıĢama sahası yer almıĢtır. tabii ki bu değiĢimler tüm Ġslami hareketler etkilemiĢtir, ve demokrasi karĢıtı cephesinden en güçlü demokrasi savunucusu olmuĢlardır.147 2000yılında yapılan meclis seçimi bir ilk gerçekleĢti, aynı zamanda bu seçimler 1976deki çoklu parti sistemine geçiĢinden bu güne en geliĢmiĢ seçim olarak değerlendiriliyor, ayni zamanda mısırdaki siyasi yaĢamın en Ģeffaf ve belirgin seçimeydi; ulusal partinin iktidarda olmasına rağmen seçimde gelirime kaydetti, bunun yanı sıra diğer muhalif partilerde oy azalması gözden kaçmadı; aksine Ġslam hareketler ve bağımsız adaylar ilerde fark attı.148 Mısırda partilerin sahada uygulamaları zayıf olmasından dolayı Müslüman KardeĢler seçimde daha aktif bir seçim kampanyası ve 75 adaydan 17 adayın kazanmasıyla sonuçlanmıĢtır. seçimin sonuçları iktidar partisi ulusal parti ülkenin her tarafına otoritesini yaymıĢ olmasına karĢın az oy alması Mübarek politikasını yeniden değerlendirmesine sebep 146 Ġnternet: https://www.youtube.com/watch?v=6BlqLwCKkeY. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Husam Tammam, Révisions douloureuses pour fréres musulmans d'egypte, in Ġnternet: http://www.islamismscope.net/lang/francais/294-revisions-douloureuses-pour-les-freres-musulmansdegypte.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 148 Hala Mustafa, editör millet meclisi seçimleri 2000. kahire Ahram siyasi stratijik araĢtırma merkezi,2001 307. 147 57 olmuĢtur149. Parlamento seçimleri, 2000 yılı öncesinden benzersiz bir Ģekilde kayda geçmiĢtir. Bu, 1976 yılında çok partili siyaset deneyiminden beri eĢi görülmemiĢ bir geliĢmedir.150 Mısırda siyasi hayat için net görüntü verdi. (Yönetimdeki) Ulusal Vatan Partisinin ve diğer partilerin gerilemesine, Ġslami hareketin ve onlarla birlikte olan bağımsızların ilerlemelerine Ģahit olundu.151 Mısır‟da partisel durumda siyasi kilitlenmeyi pekiĢtiren hususlardan birisi, Müslüman KardeĢlerı Müslimin‟in aday göstermedeki puanının yükselmesindendir. 75 adaydan 17 vekil kazandı. Bu, 1995 yılı ile karĢılaĢtırıldığında ve hakim partinin hegemonyasına rağmen bir yükseliĢtir. Fakat neticeler ve değiĢimler özellikle hakim parti ve muhalif partilerin üyeleri üzerinde değiĢim hakkında halkçı arzu izlenimini güçlendirmiĢtir.152 Müslüman KardeĢlerı seçimlere daha önce yaptıkları gibi, diğer partiler ile birleĢerek değil de bağımsızlar olarak girdiler. Seçim sistemi, seçimlere katılmak için bir yasadıĢı güce fırsat verir iken, Müslüman KardeĢler bu fırsatla birlikte sorumlulukla ve kaygıyla iĢlem yaptı. Bunu da otoriteye bu fırsatı çökertmesi için bir gerekçe vermemek için yapmıĢtır. “Çözüm Ġslam‟dır” gibi ideolojik eğilimdeki aĢırı sloganlar ile sokağa inmekten kaçındı. Adayların kampanyalarını örgüt yoluyla yürütmedi. Her adayı kampanyasında dairesinin önemine göre serbest bıraktı. Müslüman KardeĢler, örgütlenmedeki sağduyulu stratejiye rağmen, 2000 yılı seçimlerinde, seçmenlerin komisyonlara eriĢimini engellemek için Müslüman KardeĢlerin adaylarına karĢı güvenlik Ģiddetine Ģahit oldu. Müslüman KardeĢler güvenlik Ģiddetine rağmen parlamentoda 17 sandalye elde edebildi. En büyük muhalif parlamenter kitle olarak ilk sırada yer aldı. Ma‟mûn Hudaybi bunu, sadece 1987 yılındaki 36 sandalye kazandıkları seçimlere denk olan benzeri görülmemiĢ bir baĢarı olarak değerlendirdi. Müslüman KardeĢler‟a ait dahili kart yargı denetimi ile ilgili birtakım sebeplere, toplumsal 149 Hala G. Thabet,''Egyptian Parlimentery Elections: between Democratisation and Authoracy'',Africa Development,cilt31,sayı3,2006, 11-24. 150 8 Temmuz 2000 tarihinde Ana yasa mahkemesinin kararı doğrultusunda seçimlerin oy kullanımdan sonuçların ilanına kadar yargının gözetiminde olması; aynı zamanda tüm komisyonları kapsar. 151 Hala Mustafa, editör millet meclisi seçimleri 2000. kahire Ahram siyasi stratijik araĢtırma merkezi,2001 307. 152 Amr Elshoubeki, Bağımsızlar ve seçimler, 87-102. 58 faaliyette üyelerinin popülaritesine, Müslüman dayandırıldı. KardeĢlerin örgütsel performansına 153 Müslüman KardeĢler‟a ait vekillerin Parlamento içerisindeki faaliyet performansı, bazı vekiller siyasi deneyime gerek olmaksızın popülerlik temelinde aday gösterilmiĢ olmasına rağmen mevcut denetim araçlarını kullanmak ile vasıflandırılmıĢtır. Fakat örgüte ait siyasi büro, vekiller için meydana gelen meseleler ile alakalı siyasi döngüler belirliyordu. Onun aksine, onların parlamentoya girmesini sağlayabildi. 2000 yılı parlamentosu, parlamentoların en çok gensoru görenidir. 53 gensorudan 11 gensoru Müslüman KardeĢler‟a aittir. Gensoruların en önemlileri, Bankacılık sisteminde ve özel sektörde yolsuzluk, ABD‟nin Irak'ı iĢgali ve rejimin ABD ile iliĢkilerini dondurma etkinliğini kapsamıĢtır.154 2005 yılı seçimleri aynı yılda gerçekleĢtirilecek baĢkanlık seçimleri ortamının Ģekillendirdiği siyasi hareketin akıĢında gelmiĢtir. Bu akıĢ ise; Mübarek‟in kendisini aday koymasını protesto hareketlerinin yükselmesi, eĢ zamanlı olarak Amerika‟nın muhalefetle iliĢkilerde siyasi dürüstlüğü ve seçimlerin yapılmasındaki dürüstlüğü en üst seviyede gerçekleĢtirmek için baskısının olduğu ortamda ĢekillenmiĢtir. Seçimlerin birinci ve ikinci turunda Müslüman KardeĢler‟ın 88 sandalye kazanarak beklenmeyen yükseliĢi meydana geldi. 2000 yılında diğer muhalif gruplar 12 sandalye kazanmıĢlardı. Böylelikle Müslüman KardeĢler ile rejim arasında çatıĢma baĢladı. Mali ve siyasi liderliklerin askeri mahkemelere dönüĢtürüldüğü açıkça görüldü. 2007 yılındaki anayasa değiĢiklikleri gelecekte 2005 yılı seçimlerinde meydana gelen durumun bir daha meydana gelmesini önlemek için yapıldı. Bu seçimlerde hakim olan Vatan Partisi, reform çabalarına rağmen en iyi koĢullarını sürdüremedi. Vatan Partisi üzerinde olumsuz etki yapan bir takım sebepler vardır. Parti içerisinde eski muhafızlar ile gençlerden oluĢan bir grup arasında nüfuz elde etme mücadelesinin olması ve Mısırlılar değiĢim arzusu; Vatan Partisinin 2000 yılındaki 172 olan sandalye sayısının 2005 yılında 141‟e düĢmesine sebep olmuĢtur. Bu da Partinin performansının gerilemesine, örgütsel bünyesinde zayıflamaya, Parti ile devletin iç içe geçmesinden nefret etmeye yol açmıĢtır. Bu, sadece devletin sonra da yönetimdeki Vatan Partisinin iĢ, eğitim ve tedavi …. gibi insanların temel ihtiyaçlarını karĢılamakta 153 Ahmad Elminisi, Ģiddet ve seçim. 210-225. 2000 yılındaki Müslüman kardeĢlerin meclisteki faaliyetleri analist görüĢ. Ümmah AraĢtırma ve Kalkınma Merkezi,2005 207-226. 154 59 baĢarısız olması ile sınırlı kalmadı.155 Devletin seçim sürecinde halka karĢı Ģiddet uygulaması, halkın Vatan Partisine nefret halini derinleĢtirdi. Yönetimdeki Vatan Partisinin seçmenlere karĢı polisiye tedbirleri kullanarak engellemeye çalıĢması, bezginlik durumunu ve devletin vatandaĢlara karĢı Ģiddet uygulamasının tırmanmasını, devlet partisinin kendisine karĢı artan nefretin doğmasını artırmıĢtır. 2005 seçimlerinde üçüncü tur boyunca çeĢitli kısıtlamalar olmuĢtur. Bu uygulama sanki güvenlik güçleri ile Mısır‟ın sivil halkı arasında yarı-savaĢ hali almıĢtır. Rejimin travması sonucu olarak, Müslüman KardeĢlerı Müslimin beklenmeyen baĢarısı gerçekleĢmiĢtir. Zira, örgüt 161 aday ile seçime girmiĢtir. Bu, 2000 yılındaki sayının iki katıdır. Bunlardan 88 aday kazanmıĢtır. Devletle Müslüman KardeĢler arasındaki çatıĢma durumu daha da güçlenmiĢtir. Bölgelerin seçimleri üç aĢamada tamamlanmıĢtır. Müslüman KardeĢler birinci aĢamada 34 sandalye, onun yanında Vatan Partisi 40 sandalye, ikinci aĢamada ise 12 sandalye ve Vatan Partisi 37 sandalye elde etmiĢtir. Neticede Vatan Partisi gerilerken Müslüman KardeĢler baĢarılı olmuĢtur156. Diğer partilerin hepsi de, hatta Müslüman KardeĢler da ĢaĢkın konumdadırlar. Bu ĢaĢkınlık Müslüman KardeĢlerin Rehber Yardımcısı, Muhammed Habib‟in Ģu sözleri ile ifade edilmiĢtir: “Seçimlere halkın bu katılımını ve seçim sandıklarını korumakta hakimlerin korkusuzluğunu beklemiyorduk. Böylelikle Müslüman KardeĢler‟ın yasallığı fiilen sağlanmıĢ oldu. Onun yasallığını güçlendiren Ģu iki faktör vardır: Birincisi; Ekonomik ve sosyal performansının gerilemesi nedeniyle rejimin yasallığının aĢınması ve Müslüman KardeĢler‟ın alternatif hizmetler sunabilmesidir. Ġkincisi; Müslüman KardeĢlerin, etkin hizmet sunma hareketini sağlayan örgütsel gücüdür. Mısır'da Müslüman KardeĢler‟ın yasallık denkleminde en önemli sayı, düzenli bir çerçevede etkin hizmetlerdir. Müslüman KardeĢler‟ın Parlamentoda 88 vekil ile ani yükseliĢi; yerel, bölgesel ve uluslararası geliĢmeler ile eĢ zamanlı olarak meydana gelmiĢtir. Bu durum rejimi, Müslüman KardeĢlerı siyasi hayattan uzaklaĢtırmayı ((yasallaĢtırmaya )) sevk etmiĢtir. Bunu da BaĢkan Mübarek‟in önerip Parlamentonun 2007 Mart ayında onayladığı anayasa değiĢikliği yoluyla yapmıĢtır. Filistin Yasama Meclisi seçimlerinde Hamas'ın büyük çoğunluklu koltuk sayısı elde etme baĢarısı ve Filistin yönetimine gelmiĢ olması; Parlamentoda Müslüman KardeĢlerı Müslimin'in artan etkisi durumunda Mısır‟da buna benzer olayların meydana gelme olasılığından rejim korkmuĢtur. Amr Hamzawî‟ye göre; 155 Amr Hashim Rabiee, 2005 meclis seçimlerin sonuçları, Alahram Siyasi ve Stratejik AraĢtırmaları,2006 527-530. 156 hasan Abu talip, Seçimlerde ġiddet 60 Rejim, anayasa değiĢikliği ile Müslüman KardeĢler‟ın siyasal katılım alanını daraltmayı ve muhalefet için Ġslamcıları ve laikleri içeren bir birleĢik cephe oluĢumunu önlemeyi hedeflemiĢtir. Müslüman KardeĢler hareketi üzerinde siyasi baskıyı artıracak olan anayasa değiĢikliklerine rağmen, Müslüman KardeĢler Mısır toplumundaki gerçekçilik meĢruiyetini etkilemeyeceğine inanmaktadır. Müslüman KardeĢlerı siyasi oyundan uzaklaĢtırmak için rejimin giriĢimi karĢısında ve anayasa değiĢikliklerinin dayattığı ablukayı kırmak için Müslüman KardeĢlerin giriĢimi karĢısında Müslüman KardeĢlerin Rehberi Mehdi Akef, bir siyasi parti kurma niyetinde olduğunu ilan etti. Resmen Partiler Komisyonu'na teslim edilmen Ağustos 2007 „de medyada bunun ilk okuması sunuldu. Tabii ki, Müslüman KardeĢler‟ın bir siyasi parti kurma niyeti yeni değildir. Zira bu niyet, Merhum Rehber Ömer Tilmisani‟den esinlenerek (80‟li yıllara kadar geri gitmektedir. ġura Partisi projesi dıĢında eski parti projelerini kuĢatan Ģartlardan ve bağlamdan soyutlanmıĢ Müslüman KardeĢler için masaya getirilmiĢ siyasi partinin boyutlarını anlamak mümkün değildir. Zira diğer partiler doksanlı yıllarda gelmiĢtir. Bu ise, Hüsnü Mübarek rejimi ile bir çatıĢmanın ve Müslüman KardeĢler tarafından kontrol edilen mesleki sendikaları rejimin sıkıĢtırma giriĢiminin baĢlangıcıdır. Parti programı koymak; güvenlik kuĢatmasını kırmak ve yasal tanımayı almak için Müslüman KardeĢlerin gayreti bağlamında kesin olduğu apaçık olarak ortadadır. Müslüman KardeĢlerin 2007‟de siyasi partisini kurmayı ilan etmesi ve diğer partilerini ilan etmemesi kararını açıklayan bazı yorumlar Ģöyledir: Seksenli ve doksanlı yıllarda Müslüman KardeĢler‟ın parti projelerinin, Ģu iki bağlamda anlaĢılması gerekir: Birincisi; Toplum içinde geniĢlemesi ile ve toplumdan kendisinin barıĢçıl siyasi bir projesinin olduğunu bilmesini bekleyen bir örgüte ait olması ile uyum sağlamak isteyen bir sendika neslinin tepkisidir. Ġkincisi ise; Onun, siyasi dosyaya hakim olan bir liderlik vizyonunu dile getirmesidir. Dosya açıldığında, onun rejimin daha fazla sıkıĢtırmasına maruz kalacağını görürsün. Nitekim, Müslüman KardeĢlera ait eski parti projeleri, 1986 yılından beri Müslüman KardeĢlere ait siyasi dosyayı tekelinde bulunduran Merhum Ma‟mun Hudaybi liderliğinde ĢekillenmiĢtir. Hudaybi, Doksanların baĢından beri Mısır'da artan Ģiddet eylemleri ile oluĢan siyasi koĢulların, devlete Müslüman KardeĢler için bir siyasi parti kurmaya izin 61 verdirmeyeceğine inanıyordu. Fakat Müslüman KardeĢler içindeki yetmiĢli yılların nesli, toplumun kesiminin her gurubu ile temas halinde olmuĢtur. Bir takım baĢarılar gerçekleĢtirmiĢtir. Onların farklı vizyonları vardı. Onların bazısı, rejimin kamuflajının ve bağımsız görünen bir parti sunmanın hemen izin verilmesini sağlayabileceğine, sonra da Müslüman KardeĢlerın o partiye katılabileceğine inanıyorlardı. Onların bazısı da; Partiler Komisyonu'na Müslüman KardeĢler‟a ait bir parti sunmanın yararlılığı konusunda iyimser idiler. Onlar Müslüman KardeĢlerin bir siyasi partiyi ilan etmesinin, Müslüman KardeĢler üzerindeki güvenlik kordonunu kırabileceğine inanıyorlardı. Nasıl ki; Ma‟mun Hudaybi‟nin merhum olması ve 2004 yılında onun halefi olarak, Mehdi Akef‟in gelmesiyle Müslüman KardeĢler‟ın koĢulları değiĢmiĢtir. Mübarek'in yeniden aday gösterilmesinin oluĢturduğu halk hareketi, 2007 yılı anayasa değiĢiklikleri gibi yeni koĢullar oluĢmuĢtur. Akef, siyasi dosyaya has bazı hususları değiĢtirdi. Bunlardan bazısı; Müslüman KardeĢlerin bir resmi sözcüsünün olmamasıydı. Bütün Müslüman KardeĢler, Müslüman KardeĢler hakkında konuĢmakla ilgilidir. Sadece bir kiĢinin Müslüman KardeĢler hakkında konuĢması doğru değildir. Hudaybi, parti konusunu Mübarek rejiminin gitmesine kadar ertelemiĢtir. Akef ise; Müslüman KardeĢlerin nüfuzunun Mısır sokağında katmerli artıĢı ile birlikte geciktirme gerekçelerinin önemli sayılmadığı görülmekteydi. Hudaybi ve Akef arasında bir çok fark vardır. Bunlardan bir kısmı Ģunlardır: Akef zamanında Müslüman KardeĢlere cesaret veren Mısır‟ın ve bölgenin içinde bulunduğu siyasi koĢullar, Hudaybi‟nin iĢaret ettiği kırmızı çizgileri aĢmıĢtır. O zaman, Akef dedi ki; Bugün küresel atmosfer bize onlardan rejim kabul edilmesine izin vermemektedir. Seksenli ve doksanlı yıllarda bize yapılmakta olanın kabul edilmesine izin vermemektedir. O dönemde, uydular yoktu, Haj Mustafa MeĢhur günlerinin tahrik edici hususlarına tahammül ettik. Müslüman KardeĢler‟a ait parti kurma konusu, siyasi parti ile Müslüman KardeĢlerin örgütü arasında gelecekte olan iliĢkilerin doğal biçimsel sorgulamalarını harekete geçirmiĢtir. Müslüman KardeĢler içerisinde tartıĢmalar yapılmaktadır. Yapısal doğalarıyla bir birinden farklı iki örgüt arasında iletiĢim mekanizması muallaktadır. Bu iki örgütten birisi siyasi partidir, diğeri ise dini ve gizli bir Müslüman KardeĢlertir. Abu‟l Fetûh Ģöyle demiĢtir: “Mısır'daki Müslüman KardeĢlerı Müslimin örgütünün dönüĢümü; Müslüman KardeĢler rehberinin parti baĢkanı olması, ĠrĢat bürosunun bu partiye ait siyasi büro olması, Müslüman KardeĢler halkının da partinin üyesi olması demektir.” Assâm el-Ariyân ise; Parti ve Müslüman KardeĢler arasında, Ürdün'deki Müslüman KardeĢlerin deneyimine benzer bir eĢgüdüm üslubunun olduğu görüĢündedir. Onlardan 62 bazıları, her ikisinin de bağımsız olduğu görüĢündedirler. Müslüman KardeĢler, parti programını kültürlü kimseler arasında sınırlı bir dairede dağıtmıĢtır. Hareketin programını genel bir basın toplantısında ilan etmesini bekleyen bazıları eleĢtiride bulunmuĢlardır. Fehmi Huveydi Müslüman KardeĢlerin programı hakkında Ģöyle demiĢtir: “Müslüman KardeĢler içindeki liderlikte en az iki akım bulunmaktadır. Onlardan birisi; açık reformcudur. Diğeri ise; muhafazakar ve kapalıdır. Ġkinci kesimin karar merkezinde daha ağırlıklı olduğu görülmektedir.” 2000 yılından bugüne kadar meslek sendikaları saygı görmüyorlardı. Seksenlerin ortalarından doksanlı yıllara kadar bu saygınlık vardı. Müslüman KardeĢler, sendikaları kontrolü altında tutmayı sürdürmüĢtür. 1990 yılından beri Müslüman KardeĢler‟ın sendikacılıktaki faaliyetini dondurmak için seçimler iptal edilmiĢtir. Müslüman KardeĢler liderlerinden ve DiĢ Hekimliği Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Dr Muhammed Foda diyor ki; “O son kez 90 yılında seçilmiĢtir ve 17 yıl sürekli kalmıĢtır.” Sendikaların bir çoğuna durgunluk sızmıĢtır. Bu, siyasi harekette sendikaların rolünün gerilemesine yansımıĢtır. Sendikalarda hayati rol oynayan örgütün liderliklerinin faaliyetleri durduruluyor. Abu‟l Fetûh diyor ki; “Rejim, Müslüman KardeĢler‟ı sendikalardan dıĢarı çıkarmadı. Fakat seçimleri ilga ederek faaliyetlerini dondurdu. Onunla birlikte, Müslüman KardeĢler‟ın sağladığı hizmetler durmadı. Müslüman KardeĢler, Mısırlı sivil toplum alanlarından bir alanı kaybettiğine inanmaktadır. O, orta sınıftaki ve dünyadaki yasallığını kaybetmediğine inanmaktadır. Üniversite içinde Müslüman KardeĢler kapsamında diğer alanlarda hayati varlığı nedeniyle, onlar diğer alanlarda Müslüman KardeĢler için yeterli olmayan hareketten nispeten faydalanmaktadırlar. Müslüman KardeĢler ile rejim arasında çatıĢmanın tırmanmasına rağmen, Mısır vakıasında Müslüman KardeĢlerin yasallığı güçlenmedi. Hizmet faaliyetleri ile ilgili olarak Ġskenderiye ve Minya gibi üniversitelere uzak bölgelerde oturan öğrencilere sembolik ücretlerle özel otobüsler sağlayabilmiĢlerdir. Hizmet, güvenlik müdahaleleri nedeniyle durduruldu. Müslüman KardeĢler, anketler dağıtım yoluyla öğrencilerin ihtiyaçlarını araĢtırmayı sürdürdü. Müslüman KardeĢler, öğretim yılı süresince sunacağı hizmet iĢlerinin idaresini düzenlemek için (Öğrenci Hizmet Komitesi) olarak isimlendirdiğini Ģekillendirdi. Doksanlı yılların sonunda Mısır üniversitelerinde geleneksel evlilikler olgusu yayılmıĢtır. Müslüman KardeĢler, sorunun boyutunu bilmek için öğrencilere anket dağıtımı yağmıĢtır. Öğrencilerden birisi olan Abdu‟l Menam Mahmûd Ģöyle dedi: “ Biz öğrenciler arasında yaklaĢık 25 bin anket dağıttık. Birçok fakültede geleneksel evlilik olgularını bulup çıkardık. Biz bu olgunun bu 63 derece olmasını beklemiyorduk. Biz, öğrenciler arasında nikah iĢlerini yapan yetkilinin olduğunu fark ettik.” Hizmet Komitesi, üniversite dıĢından uzmanlardan yardım istedi. Dr Ömer Ebu Halil, Üniversiteler Genel Federasyonu önceki baĢkanı gibi. Öğrenci Komitesinin 2004 yılında gündeme getirdiği konulardan birisi de geleneksel evlilikler ile ilgili aĢk temasıdır. Müslüman KardeĢler‟ın belirgin hizmetlerinin en önemlilerinden birisi toplumsaldır, ideolojik ve vaaz etmek anlamında dini değildir. Onu, Kıpti öğrenciler arasına yaygın hale getirdi. Bir baĢka yönden, hizmetler öğrenci kesimin istediği karĢısında duyarlı olmaktaydı. Bu Müslüman KardeĢlerın gündeminde önem verdiği hususlardan olmayabilir. ġüphesiz sendika seçimlerinin ilgası bu kurumların içinde Müslüman KardeĢler‟ın etkinliğinin dondurulması hakkında iflas ile sonuçlanmıĢtır. Üniversitelerdeki öğrenci kesiminde budama yapmamıĢtır. Bu, bu kesim için çok önemlidir. Üniversiteler bünyesinde Müslüman KardeĢler‟ın artan etkisi, yeni geliĢme olarak kabul edilebilir. Sonraki aĢamada parlamentoda büyüyen etkisini incelemenin yanında önemli bir konu sayılabilir. 2006 yılında Ezher Üniversitesi öğrencilerinde meydana gelen olaylar, bir gösteri olmanın dıĢında Üniversite alanının önemini Müslüman KardeĢler ile devletin arasındaki çatıĢma arenası olarak çok artırmaktadır. Müslüman Sendika seçimlerinin ilgası, KardeĢler‟a ait sendika meclisi üyelerindeki giriĢimci ruhu ve canlılığı köreltme sonucunu doğurunca, emniyet Müslüman KardeĢlerı, Öğrenci Federasyonları seçimlerine katılmaktan uzaklaĢtırdı. Bunun, aksi bir neticesi oldu. Zira üniversite alanında seksenli yıllarda görülmemiĢ bir Ģekilde Müslüman KardeĢler öğrencilerinin hareketinde canlanma daha da arttı. Bunun bir açıklaması sendikalar ve üniversiteler arasındaki farktır. Zira sendika bir resmi kuruluĢtur, sonuçta devletten gelen gelirlerine dayanmaktadır. Üniversiteler ise, resmi kuruluĢlardır fakat, doğaları itibarıyla devlete yapıĢık değildir. Dolayısıyla üniversite alanı, daha büyük bir derecede özgürlük vermektedir. Üniversite topluluğu içerisinde kalıp ondan toplumun diğer alanlarına çıkmadığı sürece bu böyledir. 2000 yılının girmesi ile, Mısır'da üniversiteler bünyesinde adil seçimler yapılmadı. Ancak Ģekli olarak Öğrenci Federasyonu seçimleri benimsenmiĢtir. Bundan maksat ise; Ġktidardaki Vatan Partisine sadık öğrenci grubunun baĢarılı olmasıdır ve Müslüman KardeĢler öğrencilerinin önündeki fırsatları kapatmaktır. Yeni on yılın girmesiyle üniversite yönetimi; Müslüman KardeĢler‟ın öğrenci seçimlerine katılmasını engelleme araçlarını keĢfetmesi için kampüste sürekli bulunması hususunda emniyet ile iĢbirliğine baĢladı. Müslüman KardeĢler öğrencilerinin seçimlere katılma ısrarı karĢısında üniversite yönetiminin bütün yaptıkları boĢa çıkmıĢtır. Bunu üzerine üniversite yönetimi baĢka bir araca baĢ vurdu. O da, aday olma kapısının açıldığını ilan etmeyip seçimleri gizli bir 64 Ģekilde yapmaktır. Sonuçta rejime sadık öğrenci grubunun baĢarılı olması sağlanmıĢtır. Bunun neticesinde 2002 yılında Öğrenci Federasyonunda Müslüman KardeĢler‟ın var olduğu söylenemez. Sendikalarda meydana geldiği gibi, üniversitelerde de faaliyetlerinin dondurulmasından sonra Müslüman KardeĢler‟ın Öğrenci Federasyonlarından uzaklaĢtırdığına inanmıĢ görünmektedir. Fakat bunun aksi kanıtlanmıĢtır. Zira dıĢlama politikası ile karĢı karĢıya kalan Müslüman KardeĢler öğrencileri dondurma ve dıĢlama iĢlemine cevap vermek için iki uygulama geliĢtirmiĢtir. Birincisi: Öğrencilerin kampüste (Yasaklı) Müslüman KardeĢlerı Müslimin hareketine mensup olduklarını ilan etmeleridir. Daha önce olduğu gibi bu isim altında, Ġslami akım ismi altında değil. Ġkincisi ise: (Özgür Federasyon) ismini verdikleri seçimleri ilan etmektir. Böylelikle, gerçekten üniversite yönetiminin ve devletin emniyet güçlerinin hegemonyası altında olması bakımından özgür olmayan öğrenci birliğine alternatif olmaktadır. 2004 yılından beri Mısır, daha önce görülmemiĢ bir siyasi harekete Ģahit oldu. Bu hareket, Mübarek‟in baĢkanlığını dördüncü dönem için uzatmak arzusunu red eden bir halk tepkisi olarak baĢlamıĢtır. YükseliĢi 2005 seçimleri ile ve 2007 yılındaki anayasa değiĢiklikleri ile devam etti. Bu hareket, Kifaye hareketini oluĢmasıyla aydın elitlere yansıdı. 2005 yılında Müslüman KardeĢler öğrencileri öğrenci akımlarının katılımı ile (Reform için Birlikte) kampanyası baĢlattılar. Kahire Üniversitesinde Müslüman KardeĢler ismi ile bir hareket baĢladı. Buna diğer üniversitelerden Hareket öğrencileri katıldılar. Müslüman KardeĢler, üniversite alanı içinde hareketi, siyasi katılıma öğrencileri seferber etmek için “görece özgürlük” olarak vasıflandırdı. Bununla 2000 ve 2005 yıllarında parlamento seçimlerinde Müslüman KardeĢlerin desteklenmesi sağlanmıĢtır. Müslüman KardeĢler öğrencilerinin seferberlik çabaları surların dıĢına da ulaĢmıĢtır. Zira, onlar adaylarının programlarını üniversite Ģehirlerinde (öğrenci konutlarında) dağıtmıĢlardır. Öğrenci kampanyaları, 2007 yılında anayasa değiĢiklikleri karĢısında (redediyoruz) kampanyasını da kapsamıĢtır. Bunu da üniversite içerisinde yayınlar dağıtmak yoluyla yapmıĢlardır. Bunu Müslüman KardeĢler, üniversite surlarının dıĢında yapamıyor. 2000 yılından 2007 yılına kadar öğrenci hareketinin uygulamasının incelenmesi ile onların toplamından Ģu sonuçlar çıkartılabilir: 1- Öğrenci kesiminin canlılık ve hareketlilik ile vasıflı olması 65 2- Üniversite içerisinde Müslüman KardeĢler‟ın hitabının örgüt dıĢındaki kimseler ile birlikte iĢ yapmak yönünde değiĢmiĢ olması 3- Öğrenci faaliyetlerinin Ġslami akım Ģemsiyesinden Müslüman KardeĢlerı Müslimine geçiĢ yapmıĢ olması Aralık 2006'da rejim, bir tutuklamalar kampanyası baĢlattı. Bu tutuklamalar kara para aklama ithamı ile Müslüman KardeĢlerteki iĢ adamlarına kadar uzandı. Onları Nisan 2007‟de askeri mahkemelere sevk ettiler. Bu, Müslüman KardeĢler ile rejim arasındaki çatıĢmanın mali boyutu hakkında tartıĢmalara yol açtı ve çatıĢmada geliĢen bir aĢamayı temsil etmektedir. Ziya RaĢvân dedi ki: “Müslüman KardeĢlerın malının hedef alınması, (( Hareketin etkisini kısıtlama hakkında Güvenlik güçlerinin yeni bir araç denemesi )) kabilinden olduğuna inanılmaktadır. Önceki araçlarının boĢa çıkmasından sonra, Müslüman KardeĢlerin mali gelirlerinin, Mısır hükümetine bağlı yayınların gösterdiği büyüklükte olmadığını düĢünmektedir. Masrafları üyelerinden ferdi gayretler ile karĢılamıĢtır. Hareket liderleri Müslüman KardeĢler‟ın malının hedef alınmasını, 2005 yılı seçimlerindeki 88 sandalye ile baĢarısına, rejimin seçim kampanyalarının mali kaynaklarını kurutma giriĢimine bağlamaktadırlar. Mal ile Müslüman KardeĢler‟ın siyasi yükseliĢi arasındaki alakanın anlaĢılması için Müslüman KardeĢlerın Ģu ana mali kaynaklarına iĢaret edilmektedir: 1. Mısır'da iĢadamlarının rolü 2. Mısır dıĢındaki Müslüman KardeĢlerlı Mısırlıların rolü 3. Müslüman KardeĢler üyelerinin seçim kampanyalarını desteklemek için gönüllü katılımları El-Aryân Ģöyle düĢünmektedir: “Müslüman KardeĢlerın seçim kampanyalarına yaptığı harcama, barıĢçıl faaliyetleri finans ettikleri sürece güvenlik güçlerinin iĢ adamlarını tutuklamasını temize çıkartmaz.” Ebu‟l Fetûh Ģöyle değerlendirmektedir: “2005 yılı seçim kampanyalarına Müslüman KardeĢler‟ın yaptığı harcamalarının toplamı 10 milyar Cüneyh‟i aĢmaz.” 66 ĠĢadamlarının tutuklanmasının Müslüman KardeĢlerin gücü üzerine çağrıĢımlarını anlayabilmek için, onların tutuklanmaları çatıĢmayı rejimin lehine bitirecek ise, Müslüman KardeĢler‟ın mali yapısına ıĢık tutmak, kaçınılmazdır. Ve Mısır toplumunda örgüt yapısına ve hareket dinamiğine göre iĢadamların etkisinin boyutunu belirlemek kaçınılmazdır: 1. Örgüte ait bütçeden Müslüman KardeĢlerin sahip olduğu ile üyelerinin kendi sermayelerinden sahip oldukları arasında bir sınır çizgisi vardır. 2. 1954 yılında Müslüman KardeĢler‟ın kapatılmasından ve mülklerine el konulmasından beri, Müslüman KardeĢler kendisine ait mülk edinme projelerinin olmamasına özen göstermiĢtir. O, üyelerinin katkılarına dayanmaktadır. 3. Müslüman KardeĢler, seçim döneminde tanıtım kampanyaları dahil olmak üzere kamu faaliyetlerini iki tür harcama yoluyla yürütmektedir. Birincisi; Merkezi harcama ve ikinci; merkezi olmayan harcama 4. Örgütlenme hareketinde ademi merkeziyet, üyelerinin gönüllü katkılarına dayanmak ve tarafından kontrol edilen özel dernekleri görevlendirmek; iĢ adamlarının Müslüman KardeĢler dinamiği üzerindeki etkisini sınırlı kılmaktadır. Böylelikle, onların tutuklanmalarının rejim ile çatıĢma denkleminde etkisi sınırlıdır. Ayrıca Müslüman KardeĢlerlı iĢadamlarının servetinin yüzlerce Milyon olduğu tahmin edilmektedir. Doğru olup olmadığı açık olmasa da bu rakamlar ; arazi, binalar ve fabrikalarda vb. dondurulmuĢ sermayeyi yansıtmaktadır. Siyasi faaliyetlerini desteklemek için iĢadamlarından Müslüman KardeĢlere akan para hareketinin, rejime bağlı medyanın iĢaret ettiği büyüklükte olmadığı görülmektedir. Aynı zamanda, Müslüman KardeĢler‟ın mali yapısındaki ademi merkeziyet yapı, illerde ve bölgelerdeki hareket dinamiğini özerk ve iĢ adamlarının mallarından bağımsız kılmaktadır. Son yıllarda bilgi teknolojisinde çok büyük bir geliĢmeye Ģahit olmuĢtur. Onlar, Denetiminde otoriter rejimlerin halklarının görüp iĢittiklerini denetimdeki kabzasından daha zayıftırlar. Ancak vatandaĢlara izin verilen bloglar gibi internetin çoğalttığı yeni alanlarda ilk kez bilgileri göndermeyi ve fikirlerini açıklamayı paylaĢıyorlar. Ve onlar sadece alıcılar olmazlar. ĠĢte bu patlama ve bilgi bolluğu; Mısır ve birçok Arap ülkesinde sosyal siyasal canlılık ve hareket için diğer faktörleri garanti etme sonucu doğurmuĢtur. Bu büyük ve yaygın bir açılıma yol açmıĢtır. CumhurbaĢkanı kiĢi ile temsil olunan Mısır rejiminin yaĢlanma evresinden geçtiği ve yakın sonunu beklediği artık bir sır değildir. 67 Ġnsanlar rejimin geleceği hakkında endiĢe duygusunu reform isteği ile sokağa inmeye tahrik etmelerinde paylaĢmıĢlardır. Ancak, netlik kazanmıĢtır ki; diğer güç merkezleri vardır. Bunlar, silahlı kuvvetler de dahil olmak üzere iktidarı devralma hakkında boğuĢmaktadırlar. Mısır'da iktidara cumhurbaĢkanı kiĢinin egemenliği, kurumlar kültürünün zayıflığı, çakıĢan otoriteler ve iktidardaki Vatan Partisinin halktan kopukluğu nedeniyle; rejimin yasallığı güç veya zayıflık varlık veya yokluk bakımından baĢkanı kiĢiye bağlantılıdır. Bu demektir ki; yeni rejim, önceki rejimden bağımsız olarak kendisi için yeni bir yasallık oluĢturma meydan okuyuĢu ile karĢı karĢıya gelecektir. Aynı Ģekilde Mısır rejimi bir takım değiĢiklikler yapmayı sürdürmüĢtür. Müslüman KardeĢlerı Müslimin de geçen senelerde takım değiĢiklikler yapmayı sürdürmüĢlerdir. Hareket, siyasi ve sosyal yelpazenin saçağında bulunan izole edilmiĢ, rejim onu kolaylıkla ve sessizce uzaklaĢtırabildiği bir Müslüman KardeĢler sayılmaz. Zira hareket, Ömer Tilmisani liderliğinden beri, örgütü sağlam bir Ģekilde yeniden yapılandırmıĢtır. Bu yapılandırma, sadece üyeleri çekmek ve sayılarını artırmak seviyesinde değildir. Fakat bunu; niteliksel olarak, toplumun tüm kesimlerine hizmet verebilen yeni bürolar ve Müslüman KardeĢler içerisinde yeni uzmanlıklar oluĢturulması yoluyla yapmıĢtır. Müslüman KardeĢler, Hudaybi liderliğinde dikkatli ve ihtiyat bir politika izlerken, Akef‟in ve etrafındaki yetmiĢli neslin dairesinin varlığı, belirttiğimiz dıĢa açıklık atmosferi ile örtüĢerek, Mısır sokağındaki siyasi hareket; yasallığını oluĢturma ve güçlendirme denkleminde siyasi rejimin yaĢam döngüsünü bir baĢkan kiĢiye bağlı kılmıĢtır. Müslüman KardeĢler‟ın yaĢam döngüsü ise; önceki baĢarıları üzerine inĢa etmekteki örgüt yeteneğine dayanmaktadır, rehber kiĢiye ya da her hangi bir bireye dayalı değildir. 11 Eylül 2001 olayları, Ģiddetli bir sarsıntıya sebep olmuĢtur. Amerika BirleĢik Devletlerini Arap dünyasındaki bölgeye ve Mısır‟a yönelik siyasetini belirlemekte telaĢlandırmıĢtır. Amerika bir taraftan 2003 yılında Irak'a karĢı bir savaĢ baĢlattı. Bunu da demokratik bir Arap ülkenin kurulması amacıyla olduğunu söyleyerek temize çıkarmaya çalıĢtı. Amerika, bölgedeki demokratik değiĢim dalgasını yönlendirmede Mısır'a güvendi. Fakat o, ters taraftan da otoriter rejimler ile iĢbirliği anlaĢmaları yaptı. Dürüst seçimlerin sonucunda Ġslamcıların tüm Arap ülkelerinde kazanacağı açığa çıkınca, 2006 yılında Hamas'ın baĢarısı, Amerika BirleĢik Devletleri için bir dönüm noktası gibi görünmektedir. Bu onun, siyasi reform için baskı yapmak gündeminden teröre karĢı güvenlik tahsis etme 68 gündemine geçiĢ yapmasını sağlamıĢtır. Zıt gündemleri arasında bu Amerikan kayması 2005 yılında Mısır seçimlerinin atmosferine yansımıĢtır. Müslüman KardeĢler'ın sırasıyla 34 koltuk ve 42 koltuk kazanması zaferinden elde edilen Birinci ve ikinci evreleri göreceli Ģeffaflıkla iĢaretlendiğinde; üçüncü evre güvenlik müdahalesi ve Müslüman KardeĢlerın kazanmasını 21 sandalye azaltan sahtecilik ile iĢaretlendirilir. Amerikan kaymasının aynı Ģekilde 2007 yılı Ürdün seçimlerine de yansıdığı yorumu baskın olmuĢtur. Bu seçimlerde; Ürdün'deki Müslüman KardeĢlerı siyasi vitrini olan Ġslami Eylem Cephesi görevden uzaklaĢtırılmıĢtır. 2.2. 25 Ocaktan Günümüze Müslüman Kardeşler Müslüman KardeĢler 25 Ocak devrimin etkileri ve rolleri anlamak için bir önceki süresi biten Millet Meclisinin ve 2010 seçimlerin hazırlanıĢını gözden geçirmesi gerekir, zira iktidar partisi 2011baĢkanlık seçimlerinde ona ciddi sıkıntı yaratan Müslüman kardeĢlerin yok etme çapası tüm kuralları aĢtı. Ulusal parti (Vatan) verdiği bir dilekçe Müslüman kardeĢlerin anayasal düzeni bozmaya ve tehlike arz edeceğini yazmıĢtır.157 bununla birlikte iktidar partisi diğer muhalif partilere wafd partisi, Nasiri ve Tecemmu daha çok Müslüman KardeĢler üzerine gidilmesine talep etti, ancak wafd partisi sert eleĢtirilere iktidar partisine yöneltti. bu olaylar karĢısında Müslüman KardeĢler ve bağımsız siyası güçler Halk Parlamentosu oluĢturmuĢlar, bunun sebebi iktidar partisinin hileli seçimidir. Halk Parlamentosunu oluĢturan Müslüman KardeĢler ve bağımsız siyasi aktörler ilerdeki zaman 25 ocak devriminin ön ayak oluĢturacaklardır. rejim iktidar partisi Müslüman kardeĢlere yönelik yok etme planını uygulamak için fırsat kolluyordu. c 25 Ocak olayları fırsat bilen rejim kargaĢa, güvensizlik ve istikrarsızlık faturasını rejimin son anına kadar Müslüman kardeĢlere kesmeyi devam etmiĢtir; Müslüman KardeĢler yapılan ithamlar reddederek rejimin tüm tehditlerine karĢı olduğunu ve halkın yanında saf tuttuğunu açık bir Ģekilde 23ocak tarihinde Müslüman KardeĢler genel MürĢidi Dr. Mohammad Bedii tarafından bir beyanatla duyurmuĢtur.158 beyanatındaki açık bir Ģekilde rejimin tehditlerine boyun eğmeyeceklerini, Allah rızası için çalıĢtıklarını ve bu turdan zorba ve Ģiddet kullanmakla Müslüman KardeĢler saf değiĢtirmeyeceklerini ve her zaman demokrasi, özgürlükler ve refah için halkın yanında duracaklarını ifade etmiĢtir. 157 Ġnternet: Ġnternet: http://www.25yanayer.net///// 10-02-2014 usama mansour. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 158 Ġnternet: http://ikhwanwayonline.wordpres com/2011/01/23 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 69 25 ocak devriminde Müslüman KardeĢler yeni bir politika izlemeye yöneliĢi gösteriler açıdan çok önemli, rejimin gösterecekleri Ģiddet Müslüman KardeĢler üyelerine daha fazla olacağından ve gösteriler daha büyük anlam taĢıması adına Müslüman KardeĢler tabanı sokağa inmesini izin verilmiĢ, ancak gösterilerde herhangi bir siyasi imge yada eğilim belirten bir slogan atılmamasına dikkat eden Müslüman KardeĢler sahada en büyük kitle sahip olduğu görünüyordu, aynı zamanda göstericilerin arasında en iyi örgütlenmiĢ kitle olarak meydanlara dolduruyordu. Müslüman KardeĢler 25 ocaktan Gazap Cumasına kadar üç günlük bir değerlendirme ile tüm Müslüman KardeĢler yöneticileri, siyasi liderler ve baĢtaki MürĢidi sokakta resmi bir Ģekilde artık meydanlarda açık sloganlarla rejimin düĢmesi için halkla bütünleĢti. Resmi duruĢun bedeli hemen rejim tarafından tahsil edilmeye baĢladı, Müslüman KardeĢler üst düzey yöneticiler ve öne giden isimlerinden 50'dan fazla kiĢi tutuklandı. buna rağmen Müslüman KardeĢler devam ettiler. Gazap cuması olarak belirlenen tarihi ve günü açıdan çok anlam taĢımaktadır, birincisi cuma günü bir Ġslami ve dini anlam taĢıdığını ve böyle bir gün halkın teveccühü dengeleri değiĢtirecek. 28 ocak yüksek sayıda Ģehit düĢmesi ve Mısırın genelinde gösteriler olması olayı bir halk hareketi olarak algılanmıĢtır. Tahrir meydanındaki kanlı çarĢamba adlandıran gün Müslüman KardeĢler açısından büyük bir fedakarlığı yaptığı görülmekte Ģöyle ki liderlerden ve üyelerinden 400'a aĢkın kıĢı tutuklandığı gibi kimi asker eliyle kimi güvenlik farklı birimlerde çoğu iĢkence ve kotu muameleye maruz kalmıĢtır; buda yetmiyormuĢ gibi çoğu Müslüman KardeĢler üst düzey yönetici askeri mahkemelerce hapis cezası çarptırılmıĢtır. askeri mahkemelerde savunma makamı yoksun bir yargı sisteminden dolayı meĢru bir mahkeme olup olmadığı tartıĢma söz konusu. son olarak Mısır'ın genelinde Ģehit düĢen Müslüman kardeĢlerin üyeleri haberleri devam etmiĢtir. Buna rağmen Müslüman KardeĢler gösterilere herkese açık özellikle güvenlik güçlerine açık vermemek adına yapılmıĢ bir adımdır, nasıl olsa güvenlik güçleri bu tur gösteriler Müslüman KardeĢler yaptığı zaman devlet elden gidiyor Ġslamcılar Mısır'ın güvenliğini tahdit ediyor diye Ģiddet uyguluyorlardı, gösteriler baĢarı ulaĢması için tüm kulvarlar meydanlarda bulunuyorlardı. DireniĢlerin üçüncü gününde baĢarısını güvenen Müslüman KardeĢler Gazap Cuması tertip etme kararı aldı. Bu apaçık bir taraf tutma eğilimiydi. hem barıĢçıl gösteri yapanların katline protesto etmek için aynı zamanda artık söz milletin 70 demeye getirmiĢlerdir Müslüman kardeĢlerin tüm kadroları. Bu organize iĢlerde Müslüman KardeĢler hep halktan biri olduğunu diğer grupların yanına saf tuttuğunu değiĢim için herkesle el ele çalıĢtığını ve ayrımın olmadığını göstertmiĢtir. Bu süreçte Müslüman KardeĢler tüm muhalefet akımları arasında günlük beyanatı olan tek örgüttür, iç ve dıĢ mihraklara olumlu mesajlar vermekte ve güven toplamaktadır. Aynı zamanda gösterilerin baĢı yada sonunda değil tam ortada olduğunu hiçbir zaman ele geçirmeye düĢünmediğini vurgulamıĢtır. meydanı iyi okuyan nabız'ı tutan ve değiĢimin anayasal reformları ve olağanüstü hal kaldırmaya diğer muhalif gruplarla. Müslüman KardeĢler yapılacak olan seçimlerde sadece yüzde 35 olarak katılacaklardır, cumhurbaĢkanlık seçimindeyse katılmayacaklarını açık ifade etmiĢlerdir; ve Ġsrail'le olan münasebetler diploması bir dille zamana ve mekana uygun olarak davranmıĢlardır159. Sanal medya Müslüman KardeĢler için büyük bir avantaj çoğu genç nüfus göstericiler sanal alemde daha hızlı ve etkin kullanmaktalar. 25 ocak gösterileri facebook ve tweeter ve diğer internet ağlar üzerinden propaganda yayılması ve meydanlara dökülme talepleri karĢılıksız kalmadı. Müslüman KardeĢler gençleri internette sadece kendi propagandaları ele almamıĢlar tüm sanal ortamlarda Mısır'ın genel sıkıntıları ve halk'ın problemleri yaymıĢlardır. gençler kendileri daha çok organize edecek sayfalar düzenlemiĢler; devrimcilerin haberleri, yorumları ve tüm meydanlarda ve diğer Ģehirlerdeki gösterilerin yönetimi ve takibi bu sayfalardan oluĢmuĢtur. Özellikle facebook devrimin olmazsa olmaz araçlarından biri haline dönüĢtürmüĢtür. Bu çalıĢmalar Müslüman KardeĢler öne giden isimlerinden ve irĢat ofisinden olan Dr. Abdurahman Elbir ve sonrasında Muhammed Elbaltacı ve diğer yöneticiler açık bir Ģekilde bu furyanı katıldılar. internet sayfalarında yoğun katılımı ile birlikte gösteriler an ve an takip ediliyordu nerde yapılacak ve hangi saatte tabii ki bununla birlikte sayfalarda artık güvenlik güçlerle nasıl davranılması gerektiğini ve medeni bir Ģekilde davranılması için seminerler ve toplantılar düzenleniyordu. bunun yanı sıra tıbbi bilgilendirme ve müdahale eğitimi veriliyordu, biberli gaz ve diğer vakalar için. 159 Ġnternet: http://digital.ahram.org.eg/Policy.aspx?Serial=785088. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 71 2.2.1. Müslüman Kardeşler evrim aşamaları günlük beyanat veren Müslüman KardeĢler rejimin halktan izole edildiğini ve halka kulak asmadığını bunun ancak bir siyasi intihar ad olunur. rejimin ithamlarda bulunması ve dedikodu yayması, ABD'ye Müslüman kardeĢlerin bir terör örgütü lens etmesi siyasi çöküĢ alametidir. diğer muhalif güçlerle birlikte hareket ettiğini tek hedefleri halkın hakları iadesi, olağanüstü hal kaldırılması, özgürlükler yerini bulması, ve hileli parlamento feshi, ve yolsuzluklarla mücadele etmesi ve yolsuzluk yapanlara adalete teslim etmesidir. 25 ocak tutukluları serbest bırakılması ve göstericilere ölüme varacak kadar Ģiddetin izin verenlerden hesap sorma, rejimin halk taleplerini yerine getirme, parlamento feshi ve Ģeffaf ve temiz seçim yapılması, ve bu seçim yargının tam kontrolünde olacak. reformların bir an önce gerçekleĢmesi ve gösteriler yüzünden tutuklananlar serbest bırakılmasıdır. bunlar bakıldığında Müslüman KardeĢler gösterilerde baĢtan beri mevcudiyet sağlamaktadır, daha çok rejimden beklentisi devam etmekte ve ıslah reform yapılabilecek noktada bekliyordu; ancak bunu 28 ocak Gazap Cumasından sonra göremiyoruz, beyanatlar değiĢiklik arz etmekle birlikte söylem farklılığı gözden kaçmıyor beyanata rejimin bütün erkanını meĢruiyetini kayıp etiğini, cumhurbaĢkanın bir an önce çekilmesini, mevcut parlamento kaldırılmasını, olağanüstü hal kaldırılmasını, ülkeyi idaresi için geçici ulusal yürütme hükümeti teĢkili, halkın istediği ve yargının denetiminde özgür ve Ģeffaf parlamento seçimi, yeni kurulacak parlamento cumhurbaĢkanın seçimi için anayasal düzenlemeler ve reformlar ivdikle hazırlamalı. tüm milli güçler ve siyasi oluĢumlar ve partiler ve gençler temsil eden grup kapsayacak Ģekilde halkın arzu ettiği biçimde cumhurbaĢkanın yardımcısı ile bir diyalog kabul edilebilir. halkın taleplerinden vazgeçmemek, güç ayrılığı temin etmek, dernek ve parti kurma özgürlüğünü vermek, basın yayın özgürlüğünü temin etmek, barıĢçıl gösteri yapma hakkı tanımak, rejimin millet iradesine kastetmek ve ömrünü uzatmak için renk değiĢtirmek, Müslüman KardeĢler kesinlikle her hangi bir koltuk beĢinde değildir refah ve tedrici reformlar her alanda çalıĢmakta Ġslami değerler çerçevesinde inanarak genel bir ilke edinmiĢ yolsuzluğa ve kargaĢa izin vermeyecekleri o yüzden cumhurbaĢkanlığına aday göstermeyecektir160. rejimin basın kanat'ı basının özgülüğünü ve mesleki Ģeref ve vicdanlarını dinlesinler ve milletine olan bağlılığını koparmasınlar. bu geliĢmeler iyi okuyan Müslüman KardeĢler sokağın sesini kulak asmıĢlar o yüzden iyi bir iletiĢim kurmuĢlardır. Mübarek cumhurbaĢkanlığından çekildikten sonra Askeri Yüksek Konsey ülkenin idaresini aldı. Müslüman KardeĢler bu 160 Ġnternet: http://www.masrawy.com/news/egypt/politics/2011/march/15/ekhwan_ban.aspx?ref=rs 72 seferdeki beyanatlar daha ısrarcı bir talepkar, özgürlüğü kısıtlayan halkı korkutan olağanüstü halın kaldırması, parlamento feshi ve yeniden temiz bir seçim yargı nezaretinde, adaleti ve eĢitliği koruyan maddeler kalması diktatörlük ve Ģiddet savunan maddeler kaldırılması, anayasal reformlar ve düzenlemeler yapılması, ivdikle ülke idaresini bürokrat geçici hükümet kurulması, siyasi tutuklular serbest bırakılması, mesleki sendika seçimleri, gaz, ücretler konusundaki yargı hükümlerin yerine getirilmesi. basın özgürlüğü, yolsuzluk mücadelesinde adım atılması. Mübarek‟in 30 yıllık rejimi Müslüman KardeĢlerin sosyal anlamdaki varlığına herhangi bir zarar verememiĢ ancak grubun siyasi anlamda geliĢimini ve tecrübe kazanmasını engellemiĢtir.161 Müslüman KardeĢler‟e, büyük bir halk sempatisi bulunmakta ve bu sempati iki tür çabaya dayanmaktadır. Bunlardan birincisi, dini bir dava çabası, ikincisi ise Ġslami referansı kullanmada bir rakibi olmaksızın Mısır‟ın dokusuna sızan sosyal bir çabadır. Kemal Habib Ģöyle diyor: “Devletin, sol eğilimleri kuĢatmak için siyasi olarak Ġslami hareketleri görevlendirmesinin ve Ġslami Cihad ve Cemaat-i Ġslamiyye gibi güç kullanan hareketlere karĢı “Ģiddetin ortadan kaldırılması” stratejisini kullanmasının ardından, devlet tekrar Müslüman KardeĢler Cemaatine dönük sistematik çember altına alma, kuĢatma ve ceza verme stratejisine geri döndü. 162 Devrim öncesi Mısır rejiminin politikası, Müslüman KardeĢler ve selefi gruplar ile bu ikisinin arasında orta bir yol tutan Cemaat-i Ġslamiyye gibi yasal olmayan Ģiddet ya da Ģer‟î cihadî hareketlerin hariç tutulmasını temsil eden Ġslami Hareketle birlikte farklı politikalara dayalı olan Mübarek rejiminin gölgesinde devam etti. Ġslami hareketler, devletin stratejisinin değiĢtirilmesinin yanı sıra dâhili, uluslararası ve bölgesel bağlamda da değiĢtirilmesini teĢvik eden Mısır devletinin merkezine meydan okumayı temsil etmekteydi. Bu da bu Ġslami hareketlerin siyasi zeminle olan iliĢkilerine tamamen etki ettiği gibi çatıĢma da son derece tecrübeli olan rejimle ilgili politikalarını değiĢtirmesine etki etti. 163 161 Telci, Ġ. N. (2013). Devrim Sonrası Mısır‟da Güç Mücadelesi: “Ġslamcı Ġktidar v Seküler Muhalefet”, Ortadoğu analiz, 49, 81-88. 162 Ġnternet: http://aljazeera.net/home/print/7dcab3c3-3422-4c8b-b091-049383f5dada/f6ad5857-12fb-4da5932d-593dcd8d1a91 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 163 Arap Strateji Raporu (1993). El-Ehram Siyasi ve Stratejik Çalışmalar merkezi. 73 Ayrıca, siyasi güçlerle olan iliĢkilerinde tecrübesi bulunan Müslüman KardeĢler Cemaati ile iktidar güçleri arasındaki siyasi denkleme dair etki ve yansımalar da bu noktada dikkate alınmalıdır. Mısır Devriminin planlanması ve patlak vermesi esnasında herhangi bir katkıda bulunmamasına rağmen Müslüman KardeĢler Cemaati, diğer siyasi güçlere oranla daha büyük bir ağırlık teĢkil etmiĢtir. Müslüman KardeĢler‟in bu tür bir ağırlık teĢkil etmesinin nedenlerinden biri de, eski CumhurbaĢkanı Hüsnü Mübarek‟in, rejimi tekelinde bulundurması hasebiyle, kendi iktidarı boyunca Müslüman KardeĢler‟i bir korkuluk olarak addetmesidir. Müslüman KardeĢler, seksen yıllık geçmiĢiyle tarihi bir örgütsel yapıya sahiptir ve bununla birlikte uluslararası arenada da örgütlenmiĢ ve geniĢlemiĢtir. Bu bağlamda, Mısır‟ın dini bir devlete dönüĢmesi korkusu ile birlikte dıĢ unsurların Müslüman KardeĢler‟e odaklanması göz ardı edilemez. Bu da, Ortadoğu‟da jeopolitik dengelerin, özellikle de Ġran devletinin dini doğası ıĢığında, Batılıların çıkarlarının tehdit edilmesi ve Ġsrail‟e karĢı da tehditlerin artma ihtimalinin olması anlamına gelmektedir. Mısır devrimine katkı verenler, Müslüman KardeĢler Cemaatinin bu göreceli ağırlığı ile “Özgürlük ve Adalet Partisi” adı altında yeni bir siyasi parti oluĢturacağını ilan etmesinin sonuçlarının, devrimin meĢruiyetine pekiĢtirici etkisinin son derece önemli olduğunu da öngörmüĢlerdir. Mevcut durum, Mısır için her alanda ilerleme ve modernleĢme Ģartlarını gerçekleĢtirebilecek, Arap ve Afrika ülkelerinin güç dengeleri için bir ek değer olabilecek demokratik sivil bir devletin baĢlamasını izlemek açısından da önem arz etmektedir. Müslüman KardeĢler dikkatle takip edildiğinde, Mısır devriminin ilk günlerinde, son derece bilinçli ve olgun siyasi söylemlerinin olduğu inkâr edilemez. Zira genel söylemleri, kendilerinin devrimci halkın bileĢenlerinden oluĢtuğuna, ancak onun tek ifadesi olmadıklarına dayalıdır. Müslüman KardeĢler, mushafları kaldırmak ya da “Çözüm Ġslam‟dır” gibi sloganlar atarak bilindik yöntemler yerine, değiĢim, özgürlük ve sosyal adalete vurgu yapan slogan ve söylemlerle hareket ettiler. 74 Bu mesele, kitabında meĢruiyetin değiĢtiğine dikkat çeken Marcel Gaucher‟in dikkat çektiği hususların izahı sayılabilir. Zira ona göre meĢruiyet, gökten baĢımıza inmekte ve bizlere dayatılmaktadır. Ardından, modern siyasi devrimlerin gelmesiyle meĢruiyet, yeryüzüne ve insani seviyeye geri döndü. Böylelikle teolojik yönetim sona erdi, velayet-i fakih geçersiz oldu ve meĢruiyet, halk temelli hale geldi. Bu ise Ġngiliz, Amerikan ve Fransız devrimi gibi üç temel devrim sayesinde oldu. Bu Ģekilde teolojik meĢruiyet geri çekildi ve onun yerine insanlık meĢruiyeti, yani parlamentonun oyladığı ve her ihtiyaç duyulduğunda değiĢtirip düzenlediği beĢeri kanun geldi. 164 Müslüman KardeĢler‟in, meydanlarda tanık oldukları manzara iĢte budur. Bu nedenle de Ģeriattan uzak talepleri ve Mısır sokaklarındaki gençlerin tabi olduğu hususları ortaya koydular. Bu performans, “28 Ocak Öfke Cuması” hariç, açık siyasi bir akım olmaları itibariyle gösterilerde bulunmamalarıyla bağlantılıdır. Bu da muhtemelen örgütsel talimatlarla değil, kiĢisel istekler olarak gerçekleĢmiĢtir. Müslüman KardeĢler özellikle, gençlerin 25 Ocak tarihinde öfke bildirisi için baĢlattıkları çağrıya katılmayarak rejimin tehdidine maruz kaldılar. Ayrıca Müslüman KardeĢler, “Öfke Günü” gösterileri olarak adlandırılan 25 Ocak gösterilerine katılmadıkları halde, diğer siyasi güçlerin, cemaatin vurulmasına ya da ilkesinin ayıplanmasına dönük giriĢimlerinde kendilerine yöneltilen bir suçlamaya da maruz kaldılar. Bu ise Müslüman KardeĢler Cemaatinin, genellikle takip ettiği, “sopayı ortadan tutmak” ilkesinin, imkânsız bir takım hususları taĢıması nedeniyledir.165 Son zamanlarda Mısır toplumuna hâkim olan gergin durum, Müslüman KardeĢler‟i ĠçiĢleri Bakanlığının aĢırılıkları da dâhil siyasi, ekonomik ve sosyal durumların bozulmasını protesto etmek için polis bayramıyla çakıĢan 25 Ocak günü halkı güçlü bir gösteriye davet etmeye sevk etti. Nitekim cemaat, gösterilere katılan gençler için üç kural belirleyerek, ulusal bir yapı olmasından dolayı polise saygı duyulmasını vurguladı ve sabotajlar ve isyan eylemleri için de uyarıda bulundu. Ancak belirli bir yerde toplanma çağrısını reddetse de, gençlerin katılımını engellemeyeceğini de vurguladı. Nitekim çağrı, sosyal medyada facebook ve twitter aracılığıyla baĢladı. Bu gösterilere, “Hepimiz Halid Said‟iz Hareketi”, “6 Nisan Gençlik Hareketi”, “Adalet ve Özgürlük Ġçin Gençlik Hareketi”, (Kifâye) “DeğiĢim Ġçin Mısır Hareketi”, “Halkçı Demokrasi Hareketi” ile “Kalabalıkları DeğiĢtirmek Ġçin Ulusal Dernek” gibi partileĢmemiĢ birçok siyasi güç davet edildi. 164 Gauchet, M. (2007). L'Avénement de la Democratie. Gallimard. Ġnternet: http://mortada3.blogspot.com.tr/2011/06/25_14.html#sthash.wqxrNDBE.dpuf adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır. 165 75 Dolayısıyla davete, Mısır‟ın sivil toplum katmanlarından ezici bir çoğunluk icabet etti. 25 Ocak gösterilerine katılanları Müslüman KardeĢler Cemaati açıkladı. 166 Müslüman KardeĢler baĢlangıçta, devrime yönelik herhangi bir açık davranıĢın gösterilmesinden çekiniyordu. Bu sırada, Müslüman KardeĢler‟in gençleri hareketli ve son derece aktif oldukları için Müslüman KardeĢler Cemaatinin de güçlü bir Ģekilde katılmasını istiyorlardı. Ancak sorumlular tepki verdi ve açıklamalarında, Müslüman KardeĢler üyelerinin bireysel katılımına yeĢil ıĢık yaktı ve Müslüman KardeĢler baĢlangıçta herhangi bir kolektif ya da birleĢik kitle eylemlerinde bulunmadı. Devrimin ilk üç gününün ardından, özellikle de göstericilerle ve protestocularla olan halkçı ve kitlesel kaynaĢmanın ardından, Müslüman KardeĢler‟in liderleri gösterilere yönelik tutumlarını değiĢtirerek tüm güçleriyle meydanlara indiler, onların bu azimleri de halka ve gösterilere aksetti. Gösterilere indikleri sırada cumhurbaĢkanından diyaloğa, farklılıkların yakınlaĢtırılmasına dönük çağrılar geldi. Ancak, giderilmesine ve görüĢlerin Müslüman KardeĢler‟in liderleri ve cumhurbaĢkanı arasındaki diyalog hiçbir fayda vermedi. Hatta Müslüman KardeĢler bu görüĢmelerden zarar gördü. Ve diktatör rejim ile devrim ve muhalif guruplar arasında polemik yapmakla suçlandılar. Bunun üzerine Müslüman KardeĢlerin eski lideri Habib‟in, Mübarek rejiminin Müslüman KardeĢler de dâhil tüm güçlerin siyasi uygulamalarına izin verdiği Ģeklinde bir söylemi oldu. Müslüman KardeĢler Cemaatinin eski lideri, Askeri Konseyin, 25 Ocak devriminden sonra Mısır sokağındaki en güçlü grup olmalarından dolayı Müslüman KardeĢler ile ittifak ettiğini açıkladı. Ayrıca Muhammed Mursi ile Saad Kettani‟nin, devrim esnasında Tahrir Meydanından çekilmek için Ömer Süleyman ile iki defa bir araya geldiğine de vurgu yaptı. Diğer taraftan Habib, Muhammed Bedii‟nin 25 Ocak devriminin baĢında kendisiyle bağlantı kurduğunu, Mursi ile Kettani‟yi Ömer Süleyman ile görüĢmek için göndereceğini söylediğini ifĢa etti. 167 Ayrıca Bedii‟den, Cemaatin tarihinde kara bir leke olmaması için bunu yapmamasını talep ettiğini belirtti. Müslüman KardeĢler ile rejim ya da Silahlı Kuvvetler Yüksek Askeri ġurası arasındaki gizli ittifak hakkındaki tüm muhtemel senaryo ve teorilere rağmen Müslüman KardeĢler, rejim ile Askeri Konseyin muhatabı olan en önemli unsurdur. Ancak Müslüman KardeĢler‟in bugüne getirdiği siyasi süreç ve devlet adamlığı, onları, muhalefetin talepleri 166 167 Ġnternet: http://25janaer.blogspot.com.tr/2011/05/25-2010.html. adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://almesryoon.com adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır. 76 karĢılanmadıkça görüĢmelerin olmayacağı Ģeklinde açıklama yapmaya sevk etti. Dolayısıyla Mısır devrik CumhurbaĢkanı diktatör Hüsnü Mübarek‟in çöküĢünün yaklaĢmasıyla birlikte, Müslüman KardeĢler için siyasi çalıĢmanın kapısı ardına kadar açılmıĢ oldu. Nitekim 28 Ocak tarihindeki Öfke Cumasında ve Müslüman KardeĢler‟in Mısır‟ın dört bir tarafında gösterilere katılacağını açıklamasının ardından, Müslüman KardeĢler Cemaatinin ĠrĢad Bürosu üyelerinden birçoğu tutuklandı. Bunun üzerine Müslüman KardeĢler‟in, gösterilerdeki rollerini kısıtlamak amacıyla devlet güvenliği tarafından yapılan tehditleri reddeden açıklaması yayınlandı. Bu olayların akabinde ise, yüzlerce kiĢinin ölümü ve yaralanması ve yüzlerce göstericinin tutuklanmasıyla sonuçlanan Ģiddetli çatıĢmalar oldu. Aynı günde de iktidardaki Ulusal Partinin bazı merkezleri yakıldı. Bunun üzerine devrik CumhurbaĢkanı Hüsnü Mübarek, hükumetin istifasını talep ederek, yeni bir hükumetin görevlendirileceğini açıkladı. CumhurbaĢkanlığın, hükumetin görevden alınması hakkındaki açıklamayı yayınlamasıyla birlikte ĠçiĢleri Bakanı, güvenlik birimlerini meydanlardan çekti. Bu da güvenlik, istikrar ve kaos olayları için bir boĢluk açtı. Bunun üzerine göstericiler, kamu ve özel mülkiyetleri korumak amacıyla komiteler oluĢturdular. Diğer taraftan göstericiler, Tahrir Meydanı‟nı kontrol altına almayı baĢarmıĢtı. Ayrıca Müslüman KardeĢler, siyasi hayata katılacak siyasi bir parti kurmak amacıyla derhal Müslüman KardeĢler‟in iç seçimlerini gerçekleĢtirdi ve bu oluĢum, devrik CumhurbaĢkanı Mübarek‟in istifasının hemen öncesinde oldu. Nitekim 25 Ocak devriminden 06 Haziran 2011 tarihinde “Özgürlük ve Adalet” Partisi doğdu. Dolayısıyla 25 Ocak devriminin ardından Müslüman KardeĢler‟in kurduğu Özgürlük ve Adalet Partisi, yönetimdeki kendi projelerinin siyasi bir kolu olması içindir denilebilir. Tüm geleneksel partilerden farklı bir Ģekilde kurulmasına gayret gösterilen parti, cemaatin içindeki en yüksek rütbeli kurucuları toplamaya çalıĢtı ki bu, muhafazakâr kesimin güvenini kazananlar ve üyelerin yükselmesinin yolunu kontrol edenler de dâhil, aktif üyelerin bir kesimini oluĢturmaktadır. 168 Cemaat, sayıları 70 bine ulaĢan aktif üyelerinin yüzde 10‟unu seçmek için aralarında Müslüman KardeĢlerlilarin aktif kesiminin de bulunduğu tüm bölgelerde iç seçimlerini gerçekleĢtirdi. Nitekim bu, 7.000 üyenin seçilmesiyle sonuçlandı ve bunlara 1821 baĢka üye daha eklendi. Ayrıca aralarında 978 kadının da bulunduğu 8821 168 Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/e321d0bd-b301-41af-a889-52c22923c734 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 77 kurucu üye sayısına ulaĢmak için oylama sürecini baypas etmeleri noktasında uyarıldılar. Yani kadınların oranı, tüm kurucuların yüzde onundan çok daha azdı. Bu da, Ġslami partiler içerisindeki kadının yerinin iyi olmadığını yansıtmaktadır. Bu aynı zamanda kurucuların arasında 93 Kıpti‟nin varlığını, Kıptilerin Ġslami parti altındaki konumunu ve çalıĢma kapsamının dıĢına çıkılmasından dolayı onların birçok bileĢeninin analiz edildiğini de yansıtmaktadır. 169 Devrik CumhurbaĢkanı Hüsnü Mübarek, ertesi gün Ġstihbarat ġefi Ömer Süleyman‟ı Devlet BaĢkanı yardımcısı olarak atadı. Aynı zamanda, Sivil Havacılık Bakanı Ahmed ġefik‟i, yeni hükumeti oluĢturmak için görevlendirdi. Tamamı baĢarısız olan bu giriĢimlere karĢın Mübarek, reformlarıyla ilgili Mısır halkını ikna edemedi, gösteriler ve oturma eylemleri devam etti ve halk Mübarek‟in cumhurbaĢkanlığından istifa etmesini talep etti. 30 Ocak tarihinde, rejimin düĢmesini talep eden on binlerce protestocu bir araya gelerek rejim gitmeden meydandan ayrılmayacaklarını beyan ettiler. Nitekim ġubat ayının ilk günü, devrik CumhurbaĢkanı Mübarek, cumhurbaĢkanlığı görevi için yeniden aday olmayacağını ve iktidarın barıĢçıl geçiĢ süreci için çalıĢacağını açıkladığı konuĢmasıyla ortaya çıktı. Mübarek‟in yapmıĢ olduğu konuĢma, protestocuların safları arasında büyük bir coĢkuya sebep oldu. Onların büyük bir kısmı, rejimin ve temsilcilerinin gitmesini talep ederken, diğer kısmı ise barıĢçıl geçiĢ süreci için otoriteye son bir fırsat verilmesini talep etmekteydi. Dolayısıyla bu, ülkedeki güvenliğin ve istikrarın ortadan kalkması nedeniyle bir alarm sayıldı. Ancak konuĢmanın sonunda geçen cümlelerle, protestoculardan çok azının umut ıĢığı kalmıĢtı. Ve protestocular deve ve atlara binen, Mübarek için sloganlar atan baltacıların saldırısının ardından dağılmak zorunda kaldılar. Kanun kaçağı olan Baltacıların saldırısı birçok gencin hayatına mal oldu. Oysa tüm taraflarıyla halkın yaptığı tek Ģey, devrik CumhurbaĢkanı Mübarek‟in istifa etmesini talep etmekti. Protestocuların milyonlara ulaĢması, Ahmed Ġz ile Ulusal Partinin liderlerinin istifa etmesine ve BaĢsavcı Habib Adli‟nin görevinden ayrılmasına neden oldu. Müslüman KardeĢler‟in “AyrılıĢ Cuması” sonrası yaptıkları konuĢmalar, bazı anayasa maddelerinin değiĢtirilmesiyle ilgili bireyin algılarını ifade ettiğini, özellikle onlardan bazılarının seksen yıldır Mısır‟da mücadele ettiği bilgisini kapsamaktadır. KonuĢmada 169 Ġnternet: http://www.acrseg.org/2481 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 78 ayrıca, devlet baĢkanlığı görevine aday olunmayacağının ve bir sonraki seçimlerde parlamentodaki sandalyelerin üçte biriyle yetinileceğinin taahhüt edildiğine de vurgu yapılmıĢtır. 170 10 ġubat 2011 tarihinde Hüsnü Mübarek, kıĢkırtıcı bir açıklamayla yardımcısı Ömer Süleyman‟ı görevini yerine getirmesi için yetkilendirse de bu hoĢ karĢılanmadı. Zira bunun akabinde protestolar yoğunlaĢtı ve milyonlar onun derhal gitmesi için sokaklara döküldü. Nitekim on sekiz gün devam eden duraklamanın ardından Hüsnü Mübarek istifa etti. Hüsnü Mübarek, 11 ġubat 2011 akĢamı, kendisinden nefret eden halkının varlığına dönük baskısı altında, yönetimi Mısır Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyine teslim etti. Bunun üzerine milyonlarca kiĢi onun gidiĢini kutlamak amacıyla Kahire sokaklarına akın etti. Daha sonra ordudan, ülkeyi normal hayata geri dönmesine davet ettiği, “ülkenin ve vatandaĢların güven ve istikrarına zarar verilmesi” konusunda uyarıda bulunduğu, olağanüstü halin sona erdiği, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin özgür bir Ģekilde yapılmasının garanti edildiğinin açıklandığı ikinci bir beyanat geldi. Ayrıca yolsuzluğu reddeden ve reformu talep eden dürüst göstericilere güvenlik takibatı yapılmayacağı taahhüt edildi. Ömer Süleyman, BaĢbakan Ahmed ġefik‟i akil adamlar yardımcılığına getirerek siyasi güçlerle diyalog iĢlerini üstlendi. Ardından Ömer Süleyman, Mübarek‟in istifa ettiğini, yönetimin Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyine teslim edildiğini açıkladı ve rolü gereği Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyinde üçüncü konuĢmasını yayınladı. KonuĢmasında, kendisinin halkın tatmin olduğu meĢru bir alternatif olmadığını, Mübarek‟in istifa etmesinin ardından takip edilecek olan adımların, uygulamaların ve önlemlerin belirleneceğini vurguladı. Böylece otuz yıl boyunca Mısır‟a hükmeden ve onun servetlerini ve zenginliklerini mubah kılan Mübarek rejiminin yıkılmasından dolayı Mısır‟ın dört bir tarafına büyük bir sevinç dalgası yayıldı. Bağımsızlıktan günümüze kadar, ordunun konumunu genel olarak mütalaa ettiğimizde, 1952 yılında Kral Faruk‟a karĢı darbe yapmaya kıĢkırtan, Cemal Abdülnasır‟ın liderlik ettiği, “ordu ve halk tek bir eldir” sloganı ile bilinen ve altmıĢ yıl boyunca halkın üzerinde gizli ve aleni tahakküm eden ordunun 170 Ġnternet: http://www.dohainstitute.org/Release/c114b33f-90bb-4a9c-811a-fbf164972a1e. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 79 aynı ordu olduğunu görmekteyiz. 171 ġimdi ise aynı ordu, otoritenin kendisine tevdi edilmesinin ardından meydanlardaki rolünü yerine getirmektedir. DanıĢman Tarık el-BeĢeri‟nin baĢkanlık ettiği ve Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyinin kurmuĢ olduğu kurucu komite ve dokuz anayasa maddesinin referanduma götürülmesi, Mısırlıların yaĢamıĢ olduğu yeni bir durumdur. Bu komite, üçü anayasa mahkemesi yargıçlarından ve diğer üçü de hukuk profesörlerinden olmak üzere altı üyeden oluĢmaktadır. Ayrıca Askeri Konsey, 13 ġubat tarihinde “71 Anayasası” olarak bilinen anayasayı iĢlevsiz kılan anayasayı açıkladı. Böylece son bildirgeye kadar tüm otoriteler ona taĢınmıĢ oldu. Yine bu referandum, siyasetin yoğun olduğu bir zamanda ve Mısır sokaklarının keskin bir Ģekilde bölünmüĢ olduğu bir durumda gerçekleĢti. Nitekim Müslüman KardeĢler ve Askeri Konsey, evet oyu vermeye çağırırlarken, 25 Ocak Devrim Gençleri, 6 Nisan Hareketi, Muhammed Baradey‟in baĢkanlık ettiği DeğiĢim Cephesi ile Tecammu, Nasırcı ve Vefd gibi diğer partiler bir koalisyon gerçekleĢtirdi. Zira onlar, referandumun devrimi sarmaladığını düĢünmekteydiler. Askeri Konseyin değiĢtirmeye çalıĢtığı en önemli maddelerden biri de cumhurbaĢkanlığı ve yetkileriyle bir ilgisi olmayan maddelerdir. Bu ise ileride seçilecek olan cumhurbaĢkanının, kurucu komitenin üzerine baskı uygulaması endiĢesiyle yapılmaktadır. Üstelik bu, referandumun ertelenmesini ve bildirgenin devrimin meĢruluğuna dayalı anayasanın temel ilkeleriyle değiĢtirilmesini talep eden siyasi akımların olmasına rağmen yapılmaktadır. Ancak referandumun boykot edilmesi talep edilmedi ve seçimde evet ya da hayır oy kullanma hakkının uygulanmasına dönük çağrılar oldu. Müslüman KardeĢler‟in referandum hususundaki tutumu göz önüne alındığında, onay için tüm güçlerinin kullanıldığı, siyasi çemberin kalıcılığı için çalıĢıldığı, anayasaya yönelik referandumdan, Müslüman KardeĢler‟in topluluklara ve kitlelere etki etme gücüne dönük bir iĢaret olacak olan parlamento seçimlerine intikal edildiği görülecektir. Müslüman KardeĢler için önemli olan, demokratik sivil hayata baĢlamak amacıyla siyasi çembere girme imkânının olmasıdır. Çünkü Müslüman KardeĢler‟in yapmıĢ olduğu hesaplamalar, özellikle de yasama organına hâkim olabilirlerse kendilerinin ilk kazanan olacaklarına iĢaret etmekteydi. Ayrıca Askeri Konsey, parlamento seçim sürecinin haziran ayında olacağına iĢaret etmiĢtir. Zaten Müslüman KardeĢler güçleri, galibiyet ve etkili olmak için değil de 171 Ġnternet: http://english.ahram.org.eg/NewsContent/1/114/32335/Egypt/-January-Revolutioncontinues/Egypt-Revolution-continues-OneChant-at-a-Time.aspx/ 24/4/2012. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 80 sadece katılımı amaçladıklarından dolayı sol akımlar yönünden rahattılar. Müslüman KardeĢler, 510 milletvekiline sahip parlamentodaki adaylıklarının, parlamentonun üçte birinden fazla olmayacağını taahhüt etmiĢtir. Ayrıca Müslüman KardeĢler, Dr. Essam elAryan‟in üzerinden, BirleĢik Ulusal listesine girmek için hazırlanıldığının ve devrim güçlerinden isteyen herkesin buraya katılabileceğinin altını çizmiĢtir. Nitekim parlamento seçim aĢaması, 28-29 Kasım 2011 tarihinde baĢladı ve seçimler, iki büyük Ģehir olan Kahire ve Ġskenderiye‟de dâhil Mısır‟ın dokuz ilinde gerçekleĢti. Ayrıca Yüksek Seçim Kurulu, ilk rakamların sekiz buçuk milyona ulaĢtığına iĢaret etti. Bu da toplam oy kullananların sayısının on yedi buçuk milyon seçmene ulaĢtığını göstermektedir. Dolayısıyla bu oy oranı, altmıĢ yıldan fazla bir zamandır kullanılan en yüksek oy oranıdır. Ayrıca parlamento koltukları, ilk kısmı koalisyon partisi, diğer kısım da bağımsız ya da bireysel olmak üzere iki kısma dağıtılmıĢtır. Dolayısıyla bağımsızlar için ayrılan koltuk, toplam parlamento koltuklarının üçte biri kadar olmuĢtur. Böylece 498 koltuk ise, parlamentonun üçte ikisini oluĢturan partilere ayrılmıĢtır. Parlamento seçimleri, adayların ve Yüksek Seçim Kurulunun maruz kaldığı bir takım kirliliklere bakılmaksızın Ģeffaflık ve dürüstlük açısından türünün ilk örneği sayılır. Nitekim Nur Partisi, kendi liderliğindeki selefi kitlenin ortaya çıkmasının ardından, beklenmedik bir baĢları sağladı. Çünkü selefilerin halk kitleleri üzerinde üstün bir gücü bulunmaktadır. Parlamenterler ve Müslüman KardeĢler, seçim kampanyalarında, selefileri görmezden geldiler ve ihmal ettiler. Bu seçimlerdeki diğer bir mesele ise partinin Mısır‟ın tarihî derinliklerine geri dönmesi olmuĢtur ki bu, Vefd Partisidir. Bu ise Vefd Partisinin popülaritesine geri dönmesi ve demokratik ittifaktan çıkması nedeniyledir. Ayrıca oy kullanmayı alıĢkanlığı bulunan Kıptiler, Mısır blokunun liderlik ettiği Mısır Liberal Partisine dönüĢmüĢlerdir. Ancak bununla birlikte bazı siyasi akımlar bariz bir Ģekilde ortaya çıkmıĢ ve diğer akımları yok etmiĢtir. Özgürlük ve Adalet Partisi ilk aĢamada bundan etkilenmemiĢtir. Çünkü o, organizasyonu, profesyonelliği ve adaylarının güvenilirliğiyle farklı bir seçim bloku olmuĢ ve Mısır halkının, ülkenin yönetiminde Ġslamcılara bir fırsat verme arzusu nedeniyle yeniden kazanmıĢtır. Böylece halkın desteğiyle Özgürlük ve Adalet Partisi, parlamentodaki koltukların yüzde 43.4‟nü almıĢtır. Mevcut durum altında, 25 Ocak devriminin ve Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyinin altı aylık belirlenen bir geçiĢ dönemi için ülkenin iĢlerini yönetmesinin ardından, Mısır 81 seçimlerinin Nisan 2012 tarihinde resmen baĢlaması için Eylül 2011 tarihinde yapılması gereken Mısır CumhurbaĢkanlığı seçimleri ertelendi. Bunun üzerine Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi, Mısır tarihinde fiilen ilk çok partili seçimlerin yapılmasına zemin hazırlamak amacıyla bazı anayasa maddelerini değiĢtirmeye baĢladı. Nitekim bu, 2005 yılında usulen gerçekleĢen daha önceki Mısır seçimlerinin yapılmasının ardından, devrik CumhurbaĢkanı Hüsnü Mübarek‟in ezici zaferiyle sonuçlandı ve 19 Mart 2011 tarihinde anayasa değiĢiklikleriyle ilgili bir referandum yapıldı. Kimlik kartı, (ulusal kimlik no) halkçı protestoların yükselmesinin ve Silahlı Kuvvetlerin bilgisi dâhilinde çözülen 2010 Halk Meclisi ve ġura Konseyi seçimlerinde gerçekleĢen sahtecilik ve dolandırıcılık operasyonlarının ardından, ilk kez büyük bir yaygaraya neden olan seçim kartlarının bir alternatifi oldu. Bu sırada ülke, Muhammed Mahmud bölgesi olayı, Masibro bölgesi olayı ve Bakanlar Konseyi bölgesi olayı gibi çeĢitli yerde onlarca masum canların kaybına neden olan ve Port Said Stadyumu katliamı ile son bulan sayısız üzücü ve can sıkıcı olaylara tanık oldu. Halk Meclisi ve ġura Konseyi seçimlerinin sona ermesinin ardından Mısır‟ın yeni anayasasını yazacak olan kurucu komite üyelerinin seçilmesi baĢladı. Bu dönemde siyasi ve genel sahneye gerçek hâkim olanın Askeri Konsey olduğunu görüyoruz. Zira geçici aĢama sırasında siyasi sürecin liderliğini Askeri Konsey üstlendi. Bu yetkiler, 13 ġubat 2011 tarihinde yayınlanan Anayasa Deklarasyonu uyarınca bu duyuru çerçevesinde gerçekleĢti. Dolayısıyla Askeri Konsey, yasama ve yürütme yetkilerini elinde bulunduran tek kurum olup bu yetkiler altı ay boyunca, Halk Meclisi ve ġura Konseyi ve cumhurbaĢkanlığı seçimlerine kadar devam etti. Burada Askeri Konseyin rolü gizemlidir, Askeri Konsey, görüntüsünün aksine açık bir karıĢıklık ve siyasi tercihlerini oluĢturma sürecine devam etmektedir, zira ketum yapısı ve gizli çalıĢmaları olan askeriyenin eğitimi temelde buna dayalıdır. Ayrıca reform ve değiĢiklik operasyonları için aldığı kararlarda, yarı otoriter bazı kanunların yayınlanmasında, olağanüstü hukukla amel etmesinde ve benzeri hususlarda da bu konsey tek baĢına hareket etmektedir. Mısır toplumunun geniĢ bir kesimi, 25 Ocak devriminin baĢlangıcından bu yana Mısır‟da yaĢanan siyasi tıkanıklık için bir çıkıĢ olarak yasama seçimlerini onaylamaktadır. Bu noktadan hareketle, Yüksek Seçim Kurulunun, Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyine yönelik tavsiyelerinden biri de, mümkün olduğunca seçim zamanını belirlemesi ve ardından ülkedeki kanunsuzluğun ve halkın korktuğu istikrarsızlığın önlenmesi amacıyla mümkün olan en kısa zamanda seçimlerin yapılmasıdır. Ancak öneri kurulda kabul 82 görmedi. Bunun üzerine Yüksek Askeri Konsey, 28 Kasım tarihinde ilk aĢama için içerisinde yasama seçimlerine de çağrıda bulunduğu özel bir kararname sundu. Bu seçimler, anayasayı ilk kez yeniden formüle edecek olan Yasama Konseyini getirecek olması nedeniyle çok büyük bir önem taĢımaktadır. Çünkü temel görevlerinden biri seçmek olan Yasama Konseyi, yüz kiĢilik üyeden oluĢan Kurucu Meclisi seçecektir. 21 Ocak 2012 tarihinde tam olarak seçim sonuçları ilan edildi ve toplam sandalyelerin yaklaĢık yüzde 47‟sini Müslüman KardeĢler elde etti. Selefi Nur Partisi sandalyelerin yüzde 24‟nü ve Vefd Partisi de 39 sandalye elde etti. Vasat Partisi 10 sandalye kazanırken, “Mısır Bloku” partilerinin toplamı da 35 koltuk kazanmıĢtır. Ayrıca devrimci guruplar ile “Devrim Devam Ediyor” listesi adıyla bilinen oluĢum altındaki partiler de 7 koltuk elde etmiĢtir. Nitekim Halk Meclisi oturumlarının ilki 23 Ocak 2012 tarihinde meclis baĢkanlığı çerçevesinde olmuĢ ve Dr. Muhammed Kettani meclis baĢkanı görevi için aday olup görevi kazanarak 399 oy almıĢtı. 2.2.2. Cumhurbaşkanin seçimi Parlamento seçimlerinin sona ermesinin ardından hemen cumhurbaĢkanlığı seçimleri için hazırlık yapıldı. Mısır‟daki Müslüman KardeĢler Cemaatinden çıkan Özgürlük ve Adalet Partisi Meclis Kurulu, Mısır‟daki CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde yarıĢması için Cemaatin MürĢid Yardımcısı Hayrat ġatır‟ın adaylığını açıkladı. Nitekim Cemaat, mevcut hükumetin çözümünün reddedilmesi, halk tarafından seçilmiĢ olan parlamentonun feshiyle tehdit edilmesi, cumhurbaĢkanı adayının daha önceki rejimin kalıntılarından olmasına karĢı çıkılması ve Mısır anayasasını yazacak olan Kurucu Meclisin seçilmesinin engellenmesi de dâhil olmak üzere Mısır devriminin karĢı karĢıya kaldığı zorluklar ve tehditlerle tekrar yüzleĢmek zorunda kaldı. Dolayısıyla Hayrat ġatır‟ın adaylığından vazgeçerek daha önceki kararından geri dönmeye karar verdi. Bunun üzerine ġatır, Genel MürĢid Muhammed Bedii‟ye yazmıĢ olduğu mektupta, MürĢid Yardımcılığı ve Cemaatin ĠrĢad Bürosu Üyesi üyeliği olan konumundan istifa etme talebini kabul 83 etmesini istedi. Ardından, Cemaatin ġura Konseyinde cumhurbaĢkanı seçimine aday göstermekle ilgili kararlar hakkında oturumlar düzenledi. 172 Cemaatin üyesi ve aynı zamanda kurucusunun oğlu olan Seyfülislam Hasan el-Benna, cumhurbaĢkanlığı için aday olmamayla ilgili taahhüdünden geri dönmesi halinde, Ġslami kesimin oylarının parçalanması ile ilgili uyarılardan dolayı Cemaatin safının ayrılmasından korktuğunu ifade etti. 173 Nitekim Cemaatin eski lideri Abdulmunim Ebu el-Fetuh, Cemaatin ġura Konseyinin kararına muhalefet ederek yarıĢa girmeye yönelik ısrarından dolayı Müslüman KardeĢler‟den ayrılarak Seçim Kuruluna adaylık kâğıtlarını sundu. 174 Ayrıca ġeyh Hazım Salah Ebu Ġsmail, cuma günü adaylık evraklarını sundu. Müslüman KardeĢler, Ġslami kesim üzerinde hesaplanan üçüncü aday Muhammed Selim El-Awa‟ya adaylığını koyma noktasında uyarıda bulunarak Ģunları belirtti: “Parlamentoda büyük bir bloğa sahip olan Cemaate yönelik atılan bu adım, otoriteyi tekeline almak istiyor. Dolayısıyla bu, dıĢarıda Mısır‟ın görüntüsüne zarar verebileceği gibi aynı zamanda bir takım bölünmeler ve Ġslamcı oyların parçalanması söz konusu olacaktır.” 175 ġatır‟ın adaylığına dönük adımların ardından Yüksek Seçim Kurulu, cumhurbaĢkanlığı için kendilerini aday gösterenlerden birçoğunu uzaklaĢtırdı. Kurulun, Mısır CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde adaylıktan uzaklaĢtırmıĢ olduğu en önemli isimlerin arasında, eski CumhurbaĢkanı Yardımcısı Ömer Süleyman, Müslüman KardeĢler Cemaatinin eski Genel MürĢidi Hayrat ġatır, Avukat Hazim Salah Ebu Ġsmail ve Yarın Devrim Partisi BaĢkanı Dr. Eymen Nur sayılabilir. 176 Kurul, yapmıĢ olduğu açıklamada Ģöyle dedi: “Bu karar, CumhurbaĢkanı makamı için adaylığını sunanların tüm dosyalarının incelenip gözden geçirilmesiyle ilgili çalıĢmanın tamamlanmasının ve aynı Ģekilde bazı adayların diğerlerine yönelik sunmuĢ oldukları itirazların araĢtırılmasının ardından geldi. Dolayısıyla 2011 yılının mart ayına kadar cezaevinde kalan ġatır, hukuk gereği herhangi bir mahkûmun itibarını tekrar elde 172 Ġnternet: http://www.aljazeera.net/home/print/f6451603-4dff-4ca1-9c10-122741d17432/c3a5ecaf-26344b9b-9b4b-41a4b42c7865 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 173 Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/09b9bffb-cbb9-4e96-81ed-ba67f9abca47 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 174 Ġnternet: http://www.aljazeera.net/home/print/f6451603-4dff-4ca1-9c10-122741d17432/8a9b18ac-313a46b9-9d42-ec3a4d52c8b7 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 175 Ġnternet: http://www.alqudsalarabi.info/index.asp?fname=today%5C30qpt389.htm&arc=data%5C 2012%5C03%5C03-30%5C30qpt389.htm . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 176 Ġnternet: http://www.yemeres com/sabanet/265913 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 84 edebilmesi ve siyasi haklarını yeniden kazanabilmesi için cezasının sona ermesinin üzerinden altı yıl geçmesi nedeniyle uzaklaĢtırıldı. Ebu Ġsmail ise annesinin Amerikan vatandaĢı olması nedeniyle cumhurbaĢkanlığı adaylığından uzaklaĢtırıldı. Zira hukuk, CumhurbaĢkanı adayının anne ve babasının Mısırlı olmasını, bunlardan herhangi birinin yabancı uyruklu olmamasını ve aynı Ģekilde eĢinin de Mısır uyruklu olmasını Ģart koĢmaktadır.” 177 Bu, onun hesaba katmadığı bir uzaklaĢtırma idi. Dolayısıyla bu, Müslüman KardeĢlerin ve aynı zamanda selefilerin adayı olmak için kendisine adaylık kapıları açılan ve kazanarak çıktığı önemli seçimlerin hemen öncesinde tüm devrim gençlerinin destek verdiği Dr. Muhammed Mursi‟ye Allah‟ın bir hediyesi mesabesinde oldu. 23-24 Mayıs günü, rekabetin yoğunlaĢtığı ilk tur baĢladı. Nitekim Müslüman KardeĢler‟in, selefilerin ve devrim güçlerinin adayı olan Muhammed Mursi ve devrik Mübarek rejiminin kalıntılarından olan aday seçimden kazanarak çıktı. Yüksek Seçim Kurulu ile Mısır CumhurbaĢkanlığı Seçim Komisyonu, 23-24 Mayıs tarihinde gerçekleĢen seçimlerin nihai sonucunu açıkladılar. Zira Kurul BaĢkanı MüsteĢar Faruk Sultan, adaylar Özgürlük ve Adalet Partisi BaĢkanı Muhammed Mursi ile (bağımsız) Ahmed ġefik‟in, gelecek Mayıs ayının 16-17‟sinde yeniden yapılması planlanan tura katılacaklarını açıkladı. 178 Yüksek Kurul, bazı siyasi akımlar ve seçim sonuçlarına itiraz eden adaylar tarafından sunulan tüm itirazları reddetti ve sonuçların doğru sonuçlar olduğunu, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin son turunun yapılacağını ve 16 Haziran günü Mısır cumhurbaĢkanının kim olduğunun ilan edileceğini beyan etti. Yüksek Seçim Kurulu, aynı zamanda Ahmed ġefik‟i CumhurbaĢkanlığı yarıĢından devre dıĢı bırakan siyasi izolasyon yasasını da reddetti. 179 Anayasa Mahkemesi, parlamentonun yayınladığı siyasi izolasyon yasasının kaldırmasının ardından, parlamento üyelerinin üçte birinin üyeliğinin iptal edilmesi gibi nevi-i Ģahsına münhasır bir karar verdi. Ve Yüksek Anayasa sona erdi. Çünkü hükmünün gerekçesinde, seçimin anayasaya aykırı olduğu sabit olan metinlere dayalı olarak gerçekleĢtiği, bunun Anayasa Mahkemesi Yargısını cereyan eden hususların gerekliliğine götürdüğü ve hükmün sadır olduğu tarihten itibaren varlığının kanun gücüyle yok olmaya geçiĢinin ardından 177 Ġnternet: http://www.bbc.co.uk/arabic/middleeast/2012/04/120414_egypt_presidential_exclusion.shtml adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 178 Ġnternet: http://www.aleqt.com/2012/05/28/article_661518.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 179 Ġnternet: http://www.alwatanalarabi.com/index.php U5WaYelZrmQ . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 85 parlamentonun geçersiz olması nedeniyle parlamento seçimlerinin anayasaya aykırı olduğu geçmektedir. Ancak bu, kesinlikle kurulun onaylamıĢ olduğu yasaların ve geçmiĢ dönemde benimsediği uygulamaların düĢmesine yol açmadı. Bilakis yasalar ve uygulamalar aslına uygun olarak geçerli ve uygulanabilir olarak kalmaya devam etti. Dolayısıyla anayasal yetkili makam tarafından bunun kaldırılmasına veya değiĢtirilmesine ya da Anayasa Mahkemesinin baĢka bir hüküm için anayasaya aykırı hüküm vermesine karar verilmedi. Dolayısıyla da kurul, tamamen çözülmüĢ olarak iĢlerini takip edemez hale geldi. Alınan karar cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin son turunun iki gün öncesine denk geldiği için bu durum, meydanlardaki protestocuların söylemlerinin sertleĢmesine neden oldu. 180 Müslüman KardeĢler‟in siyasi konularla ilgili tecrübesi ve devlet adamlığı sayesinde, kendisi ile sivil güçler arasındaki iliĢkilerin güçlendirilmesinin kaçınılmaz olduğu görüldü. Bu sayede Müslüman KardeĢler‟in ikinci turdaki tutumlarında ve açıklamalarında çeĢitli değiĢikliklerin gerçekleĢtiğini görüyoruz. Zira Müslüman KardeĢler‟in adayı Dr. Muhammed Mursi, Ahmed ġefik ve kalıntılara karĢı devrimin bir adayı olarak ortaya çıktı. CumhurbaĢkanlığı seçimlerinin sonuçları, yönetime muktedir olan tek alternatifin Ġslami güçler olduğunu teyit etmiĢtir ki biz de bunun Müslüman KardeĢler olduğunu söylüyoruz. Ayrıca cumhurbaĢkanlığı seçimleri, Mısır‟daki siyasi hareketler ya da akımlarda siyasi bir susamıĢlığın olduğunu da ortaya çıkarmıĢtır. Zira siyasi güçler çeĢitli meĢrepleriyle saflarını yeniden düzenleyebilmiĢler ve yeniden net ve açık bir Ģekilde siyasi alana dönebilmiĢlerdir. Ancak, devrim adaylarının farklı bir Ģekilde sınıflandırılması, yeterli olmamıĢtır. Zira Dr. Muhammed Mursi, dini akımın adayı olarak nitelendirilmektedir. Ahmed ġefik ise önceki rejimin ya da kalıntılarının adayı olarak görülmektedir. Ve onu çözülmüĢ olan Ulusal Partinin üyeleri desteklemektedir. Abdulmunim el-Fütuh ve Hamdin Sabbahî devrimin adayları olarak görülürken Amr Musa da eski rejimin kalıntılarının lekelediği bağımsız aday olarak görülmektedir. 180 Ġnternet: http://www.alkhaleej.ae/alkhaleej/page/45d23f19-d374-4220-8631-cdd2376d1ff8 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 86 Daha sonra sonuçlar ortaya çıkınca Ahmed ġefik ve Muhammed Mursi‟nin almıĢ olduğu oyların en yüksek oylar olduğunu görüyoruz. Zira elde edilen oyların oranı, Muhammed Mursi yüzde 51.73 ve Ahmed ġefik de yüzde 48.27 olarak değiĢmiĢtir. 181 Muhammed Mursi‟nin seçim propagandası sırasında, onun devrimin adayı olduğu vurgulanmıĢtır. Özellikle de 6 Nisan Hareketi devrimin adayı olarak öne çıkmıĢtır. Bunun aksine Dr. Usame el-Gazali Harb ve Dr. Saadeddin Ġbrahim gibi liberal akımın bazı sembollerinin açıklamalarında geçtiği üzere Ahmed ġefik sivil devletin adayıdır. CumhurbaĢkanlığı seçimlerinin birinci tur sonuçlarının akabinde, boykotun olabileceğini tahmin eden Muhammed Baradey ve Hamdin Sabbahî gibi bazı siyasi isimlerin tespitleri doğru çıkmıĢ ve gençlerin sosyal medyadaki boykot çağrılarının ardından, katılım oranı açısından beklenilenin tam tersi olarak Mursi ile ġefik seçimden galip çıkmıĢtır. Özellikle de cumhurbaĢkanlığı ve parlamenter kurumların karĢı karĢıya kaldığı ekonomik durumlar, sosyoekonomik krizler, devrimin akabinde meydana gelen karıĢıklıklar ve seçilmiĢ organların yüksek beklentilerine rağmen bu durum büyük bir memnuniyete yol açmıĢtır. Ayrıca hâlâ yasama ve mali güce sahip olan Askeri Konseyin konumu, devletin genel bütçesi için tek dağıtım aracı sayılan tamamlayıcı anayasayı ilan etmesi ve ona bağlı kalması nedeni iledir. Bu, özellikle yetkisiz cumhurbaĢkanlığı kurumunun netlik kazanması ve CumhurbaĢkanının boĢ olan koltuğa oturması aĢamasının ardından, cumhurbaĢkanı ile Askeri Konsey arasında iktidar mücadelesine yol açacaktır. Dolayısıyla bu husus, ileride CumhurbaĢkanlığı kurumunun ölümüne neden olacaktır. Genel olarak, seçimlerin ve sonuçlarının vakıa zemininde farklı mecrada olacağını, ancak seçilmiĢ bir otoritenin geleceğinin, ulusal inĢa sürecinde demokratik ilkeler ve normlar üzerine olacağını ve bunun seçim mantığı ile otorite rotasyonunu gerektirdiğini gözlemliyoruz. Dolayısıyla Ġslamcıların hedeflediği siyasi çalıĢmaya baktığımızda, onların Halk Meclisi ve ġura Konseyinde parlamento seçimlerinde çoğunluğu elde ettiklerini görüyoruz. Bu da güçlü bir paya ve yüksek bir katılıma sahip olması ve tüm sektörlere yayılması için baĢta Müslüman KardeĢler olmak üzere Ġslamcı akımların gücünün giderek 181 & Ġnternet: http://www.youm7.com/new asp?newsID=69052. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 87 artmasına yol açmıĢtır. Bu ise, özellikle anayasayı hazırlayan ve Askeri Konsey ile bireysel koordinasyon kuran kurula hâkim olmanın ardından Ġslamcı güçlerin medyadaki söylemlerinin keskinleĢmesine yol açmıĢtır. Bu da aktif sivil güçlerin geneli ile sivil ve Ġslamcı güçlerin temsilcilerinin karĢıtı olan taraflar arasındaki keskin kutuplaĢmayı tetiklemiĢtir. 16 Haziran 2012 tarihindeki son cumhurbaĢkanlığı seçimleri, bölünme ve cumhurbaĢkanlığını kazanacak olan kimsenin belirleneceği gündür. Yukarıda geçen ayrıntıları vermemizin ardından kitleler, özellikle Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Askeri Konsey olmak üzere tüm sahip olduklarıyla birlikte devletin kurumlarına öfkelenir bir hale gelmiĢtir. Nitekim rekabet, Muhammed Mursi ve Ahmed ġefik arasında olmuĢtur. Ama Mursi‟nin kampanyasından önce resmi olmayan bir bildirinin olması, CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin zaferini kısıtlamakta ve muhalefet güçlerinin çağrıda bulunduğu bu nedenler bağlamında, seçimlerin sonuçlarında bir sahtekârlığın olduğu görülmektedir. Zira 24 Haziran 2012 tarihinde, CumhurbaĢkanlığı Yüksek Seçim Kurulu BaĢkanı MüsteĢar Faruk Sultan, cumhurbaĢkanlığı görevini Dr. Muhammed Mursi‟nin kazandığını ve rakibi Ahmed ġefik‟in kaybettiğini açıklamıĢtır. Sultan açıklaması Ģu Ģekildedir: “Dr. Mursi 13.230.181 oy alırken, ġefik ekibi 12.3473.80 oy almıĢ ve toplam kayıtlı seçmenler ise 50.958.794 seçmene ulaĢmıĢtır. Ayrıca toplam oy kullananlar 26.420.763 seçmen olup toplam geçerli oylar 25.577.511 oy ve toplam geçersiz oylar da 843.252 oydur.” 182 Bu açıklama, Ocak Devriminden sonra ilk cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde ikinci tur sonuçlarını açıklamak için komitenin Devlet Ġstatistik Kurumunun merkezinde düzenlemiĢ olduğu uluslararası basın konferansında yapılmıĢtır. Dolayısıyla Sultan, Basın Konferansında Yüksek Kurula adaylardan 456 itirazın sunulduğunu, bunlardan 36 itirazın salı günü, gece yarısından beĢ dakika önce teslim edildiğini, kurulun itirazları gözden geçirdiğini, alt ve genel komitelerin bazı sonuçlarının değiĢtirilmesine terettüp eden itirazların kabul edilmesiyle sonuçlanırken bu itirazların genelini reddettiğini açıkladı. Ayrıca Sultan, kurulun iki itiraza önem verdiğini, çünkü bu ikisinin seçim sürecinin özü olarak adlandırıldığını söylemiĢtir. Sultan, bunun bütün seçimlerin geçersizliğine yol açtığını, itirazlardan birinin, kontrol edilen bazı oy pusulalarında adaylardan birinin lehine sahtecilik yapıldığını, bunun matbaalardan oylama sürecine iliĢkin defterlerin içerisinde 182 Ġnternet: http://www.rassd.com/7-88775_ B1 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 88 kapatılmıĢ bir Ģekilde sunulmasının ardından olduğunu ve bazılarının, bu pusulaların bir milyon pusuladan daha fazla olduğunu iddia ettiğini de açıklamıĢtır. Ġkinci itiraz kapsamında, özellikle el-Minya‟nın Deir Ebu Hans Köyündeki komiteleri olmak üzere Kıptilerin sandıklara ulaĢmaları engellenmiĢtir. Dolayısıyla eğer bu itirazlardan birinin doğru olduğu kanıtlansa seçimlerin tamamen yeniden yapılmasının garantisi olacaktı ama bu itirazların sağlıklı olmadığı kanıtlandı. Nitekim yüzde olarak sonuç, aday Dr. Muhammed Mursi yaklaĢık yüzde 51.7 ve Ahmed ġefik ise yüzde 48.3‟dür. 2.2.3. Mursi Cumhurbaşkanlığında Bir Yılını Bile Tamamlamadı Mısır tarihinde ilk kez, meĢru olarak seçilmiĢ olan cumhurbaĢkanı Dr. Muhammed Mursi‟dir. SeçilmiĢ Mısır CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi, cumhurbaĢkanlığı için resmen yemin edilme arifesinde, cuma akĢamı sembolik olarak yemin etmiĢtir. Anayasa yemini ise, Kahire‟deki Tahrir Meydanında askeri yönetimi kınayan sloganlar atan kalabalıklar önünde yaptı ve ordunun “otorite ile yasamanın kaynağı halktır” Ģeklindeki örtülü uyarısına da vurgu yaptı. Nitekim ilk seçilmiĢ CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin tarihi konuĢmasının akabinde meydan Ģu sloganlarla inledi: “Güç, azimet, iman” CumhurbaĢkanı meydanda yemin etti ve aynen Ģöyle dedi: “Yasama bu meydandadır.” Tahrir Meydanında bulunan vatandaĢlar konuĢmayı, gözyaĢı, ağlama, sevinç, bayraklar ve ona yönelik tezahüratlarla karĢıladılar ve bu konuĢmanın kalplerinde asla unutamayacakları bir yeri olduğunu söylediler. CumhurbaĢkanı konuĢmasının baĢında Ģöyle dedi: “Ey Mısırlılar! Ey Araplar! Ey Mısır halkı! KardeĢlerim, bacılarım, genç erkekler ve genç kızlar! Ey Mısır‟ın içinde ve dıĢında olan Mısırlılar, her nerede olursanız olun, iĢte bugün biz buradayız ve tüm dünyaya diyoruz ki; iĢte bu Mısırlılar, devrimciler ve Ģehitlerin ruhları Tahrir ve Mısır‟ın tüm meydanlarında Ģahlanıyor.” Mursi, Tahrir Meydanında devrimcilerin önünde yaptığı konuĢmada, cumhuriyet sistemini koruyacağına, anayasa ve hukuka saygı duyacağına, halkın maslahatlarını tam olarak gözeteceğine, vatanın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koruyacağına dair Allah‟a ve Mısır halkına söz verdi. Devamında da güçleri birleĢtirmek için her an devrimciler ve halk ile birlikte çalıĢılacağına, halkın otoritesini ya da milletvekilliğini kaldırmaya dönük her türlü giriĢimin reddedileceğine dair yine Allah‟a ve Mısır halkına söz verdi. 89 Ayrıca tüm Mısırlıların CumhurbaĢkanı olarak takdir edilen ve saygı duyulan hukuki uygulamaların ardından, bu hukuki uygulamaların engelleri aĢmada kesinlikle bir engel olmayacağını vurguladı. Kazanmasının hemen öncesinde Yüksek Askeri Konsey tarafından yayınlanan tamamlayıcı anayasa bildirisi yoluyla kendisinden alınan yetkilere temas edeceğini de vurgulayarak Ģöyle dedi: “Her türlü girişimi reddettiğimi vurguluyorum. Zira sizin vekâletiniz ve iradeniz sayesinde karar sahibi olarak ben sizinle birlikte yürüyorum. Halkın otoritesini ya da milletvekilliğini kaldırmaya yer yoktur. Dolayısıyla da cumhurbaşkanının yetkilerinden olan herhangi bir yetkiyi ihmal etmeyeceğim. İhmal etmeyeceğim ve aşırıya da kaçmayacağım. Zaten bunu yapmaya da muktedir değilim. Zira yetkilerde bireysel olma hakkım olmadığı gibi bana vekâlet verdiğiniz ve beni seçtiğiniz görev, benimle sizin aranızda buna yönelik bir sözleşmedir. Bu, hukuka saygı duymayacağımız ve anayasa ve yargıya değer vermeyeceğimiz anlamına gelmez. Zira bununla onun arasından bir çelişki yoktur. Ben devrimin tüm hedeflerine ulaşmak için çalışacağım. Dolayısıyla onun haklarından herhangi bir hakkı ya da şehitlerinin haklarını, şehitlerin, yaralıların ve sakatların kanlarını ihmal etmeyeceğim. Çünkü onların intikamını almak benim boynumun borcudur. Cumhurbaşkanlığı görevimde, güçlü ve uyumlu bir şekilde ulusal dokunun bekası için çalışacağım, başaracağım. Ayrıca ileride vatanın yüce çıkarlarını koruyacağım. Tüm bunların dışında, ilkeleri, adaleti, hakkı, özgürlüğü ve sosyal ilkeleri korumada ve yolsuzluğun, zulmün ve ayrımcılığın tüm şekillerini yok etmede kararlı olacağım. Zira zulüm, Kıyamet Günü karanlıklar olacak ve zalim bundan kaçamayacak. İşte bizler, Allah‟ın zalimleri yakaladığını görüyoruz. Dolayısıyla tüm devlet kurumlarının hedefi olan iyi bir hayat için Mısır ekonomisinin kalkınması ve milyonlarca Mısırlının omuzlarındaki acıların kaldırılması amacıyla sizinle birlikte çalışacağım. Sizlerle birlikte olacağım ve herkesle iletişime geçeceğim. Sizleri daima selamlayacağım gibi “özgür devrimcilerle yolculuğu tamamlamak” için sürekli iletişim halinde olacağız. Yolculuğu tamamlıyoruz. Modern, anayasal, ulusal ve sivil bir devlette, üretimleri ve trafiği aksatmayacağız, özel ve kamu mallarına saldırmayacağız, birbirimizi koruyacağız, çatışma ve güvensizlik için bir alan olmayacak, ülkenin doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyinde bulunan bütün kurumlarında, organlarında, kırsallarında, şehirlerinde ve köylerindeki tüm Mısır evlatları tek bir yumruk olacaktır. Ayrıca herkesle iletişim kuracağım ve siviller ile muhaliflerin arasını ayırmayacağım. İcat ediciliği, kültürü, medyası, eğitimi, araştırması, bilimi, sanayisi, üretimi ve tarımıyla Mısır‟ın tekrar lider konumuna dönmesi için her türlü işte ve tam bir ustalıkla sizlerle birlikte çalışacağım. Şayet sizden birisi iyi bir şekilde çalışırsa Allah onu sever. Dolayısıyla imanın güzelliğine ulaşmak için hep birlikte güzel bir şekilde çalışacağız. Bu çalışmaya ortak olmak için hepinizle birlikte çalışacağım. Ayrıca aramızdaki güveni genişletecek uyumluluğu ve koalisyonu en üst düzeye çıkaracağız. Mısır‟ın iradesinde ve dış ilişkilerinde özgürlüğüne geri dönmesi için sizinle birlikte çalışacağım. Mısır, topraklarında özgür, kararlarında özgür ve hareketlerinde özgür olsun diye herhangi bir güce bağımlı olmaya dönük her türlü manayı yok edeceğim. Bize onun barış mesajı geldiğinden hiç kimseye saldırmayacağız. Çünkü bizler, hangi cihetten olursa olsun bize yönelik her türlü saldırıya cevap vermeye, dahası bu saldırıları önlemeye hep birlikte 90 muktedir olabiliriz. O halde ey sevgili vatandaşlarım ve ey şerefli halkım, hep birlikte dış ilişkilerimiz için yeni bir anlayış sağlayacağız. “183 Bu konuĢmada, CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin politikalarının tüm ana hatları görülüyor. Bu ana hatların, gelecekte yapma niyetinde olduğu hususlar, hukuki aĢamaları tatbik etmek, devrimcilerin ve gençlerin taleplerini gözetmek, hiçbir ayırım yapmaksızın tüm halkla el ele çalıĢmak olduğunu, ayrıca Kıptileri hatırlamak ve kadınlara odaklanmak olduğunu da vurgulamıĢtır. Mursi‟nin iktidarda kaldığı yıl içerisinde, büyük küçük tüm iĢlerde en çok önem verdiği Ģey, Mısır‟a hizmet etmek olmuĢtur. Ama muhalifler, Ġslamcıların piramidin baĢında bulunması fikrini kabul etmediler. Bu da onları, peĢin hükümlülük aĢamasından peĢin hareketlilik aĢamasına intikal etmelerine ve Mursi‟nin cumhurbaĢkanlığına meydan okudukları için muhalefetin tek bir potada kalmamaları giriĢiminde bulunmalarına sevk etti. CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin ilk görevi, cumhurbaĢkanlığı ekibini seçmek oldu. 27 Ağustos 2012 tarihinde, CumhurbaĢkanlığı Sarayının tüm kadrolarında yarı radikal değiĢikliğe gidileceğini ve bunun aynı zamanda çok önemli ve riskli bir husus sayılabileceğini açıkladı. Zira askeri strateji uzmanı Tümgeneral Mahmud Zahir, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin hemen kazanılmasının milli güvenlik belgelerine ulaĢabilmek için olduğunu söyleyerek, CumhurbaĢkanlığı Sarayının varlığının, milli güvenlikle ilgili tüm belgelerin depolanmasına dayalı olduğunu söyledi. Bir nüshası sarayda saklanan stratejik belgelerin korunmasının mahkeme kanalıyla yapıldığını ve bu belgelerin korunmasının çok önemli olduğunu ve Ġstihbarat BaĢkanlığı da dâhil birçok kurumun denetlediğini açıkladı. Ayrıca Zahir, uydu kanallarından biriyle yapmıĢ olduğu röportajda; Mursi‟nin, özellikle de ülkenin cumhurbaĢkanı değil de cumhurbaĢkanlığının irĢad bürosunun temsilcisi olduğunun öğrenilmesinin ardından, cumhurbaĢkanlığı ekibini değiĢtirdiğinde egemen birimlerin bir tehlike hissettiğini açıkladı. Bununla birlikte, kaçak belgelerin, hemen ulaĢılıp fotokopi çekilmesinin ardından izole edilerek çıkarıldığını, müesses nizamın cumhurbaĢkanı ve ekibinin dıĢındakilerin belgelere ulaĢıp sonra tekrar depoya geri götürmelerini yasakladığını da vurguladı. 184 CumhurbaĢkanı, Ġstihbarat Ģefi Tümgeneral Murad Muvafi ve Kuzey Sina Valisi Abdulvahhab Mebruk‟a iletilmek üzere, silahlı kiĢilerin Sina‟nın Kuzeyindeki Mısır Sınır 183 184 Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=yxNgTrWSA4c adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.zajll.com adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 91 Muhafızlarının merkezine saldırmasının ve bunun sonucunda 16 asker ve subayın öldürülmesinin ardından Genel Ġstihbarat ġefi Tümgeneral Murad Muvafi ile Kuzey Sina Valisi Abdulvahhab Mebruk‟u emekliye ayırdığını bildirdi. 185 CumhurbaĢkanlığı sözcüsü Yaser Ali, cumhurbaĢkanından yeni bir anayasa bildirgesi aktararak Ģöyle bir ifadede bulundu: “13 ġubat 2011 tarihinde yayınlanan anayasa bildirgesine, 30 Mart 2011 tarihinde sadır olan anayasa bildirgesine ve 17 Haziran 2012 tarihinde yayınlanan anayasa bildirgesine muttali olmasının ardından CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi aĢağıdaki hususlara karar vermiĢtir: Birinci Madde: 17 Haziran 2012 tarihinde yayınlanan anayasa bildirgesi ilga edilmiĢtir. Ġkinci Madde: 30 Mart 2011 tarihinde yayınlanan anayasa bildirgesinin 25. maddesinin 2. fıkrasının metni aĢağıdaki metinle değiĢtirilmiĢtir; bu bildirgenin 56. maddesinde öngörülen tüm yetkiler onun hemen görevi üstlenmesini gerektirir. Üçüncü madde: Kurucu Meclis çalıĢmalarının tamamlamasın engellenmesi halinde CumhurbaĢkanı 15 gün içerisinde Mısır toplumunun her kesiminin temsil edildiği yeni bir Kurucu Meclis oluĢturur. Kurucu Meclisin oluĢturulma tarihinden itibaren 3 ay içerisinde yeni anayasa projesini hazırlamak amacıyla ulusal güçlerle istiĢare yapılır ve ardından anayasa projesinin hazırlanması tarihinden itibaren 30 gün içerisinde referandum için halka sunulur ve halkın yeni anayasayı onayladığını açıkladığı tarihten itibaren iki ay içerisinde yasama seçimlerinin uygulamaları baĢlar. Dördüncü Madde: Bu anayasa beyannamesi, resmi gazetede yayınlanır ve yayınlanma tarihinden bir gün sonra iĢlemeye baĢlar. Öte yandan CumhurbaĢkanlığı Sözcüsü Yaser Ali Ģöyle dedi; Yirmi BeĢ Ocak devriminin hedeflerinin ve devlet kurumlarının geliĢiminin tamamlanması çerçevesinde Sayın CumhurbaĢkanı, MüsteĢar Mahmud Muhammed Mekki‟yi CumhurbaĢkanı yardımcısı olarak atamaya karar verdi. Ayrıca Silahlı Kuvvetler BaĢkomutanı, Savunma ve Askeri Üretim Bakanı MareĢal Muhammed Hüseyin Tantavi‟yi emekli etmeye karar verdi, vatan 185 Ġnternet: http://www.masres com/medanbh/5125 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 92 için verdiği güzel hizmetleri takdir etmek amacıyla ona Nil Devlet Madalyası verdi ve onu CumhurbaĢkanı MüsteĢarı olarak tayin etti. Aynı Ģekilde Silahlı Kuvvetler Kurmay BaĢkanı Korgeneral Sami Hafız Ahmed Annan‟ı da emekliliğe ayırdı ve vatana verdiği hizmette verimliliğini ve özverisini takdir ettiği için ona Cumhuriyet Madalyası verdiği gibi Sayın CumhurbaĢkanı onu MüsteĢarı olarak atamaya karar verdi. Yine Sayın CumhurbaĢkanı, General Mehab Muhammed Hüseyin MeymuĢ‟u, General Abdülaziz Muhammed Seyfeddin‟i ve General Rıza Mahmud Hafız Abdülmecid‟i de emekliliğe ayırdı. Ayrıca Sayın CumhurbaĢkanı, Orgeneral Abdulfettah Hüseyin Halil Sisi‟yi Tümgeneral rütbesine yükseltmeye karar verdiği gibi onu Silahlı Kuvvetler BaĢkomutanı ve Savunma ve Askeri Üretim Bakanı olarak atamaya karar verdi. Ayrıca Sayın CumhurbaĢkanı, Orgeneral Sıdkı Subhi Seyyid Ahmed‟i general rütbesine yükseltmeye karar verdi ve onu Genel Kurmay BaĢkanı olarak atadı. Yine Mursi, Tümgeneral Muhammed Said el-Asar‟ı Savunma Bakanlı olarak atamaya ve Sayın Rıza Mahmud Hafız Abdülmecid‟i de Askeri Üretim Devlet Bakanı olarak atamaya karar verdi. Ayrıca CumhurbaĢkanı, Sayın Mehab Muhammed Hüseyin MeymuĢ‟u SüveyĢ Kanalı Kurumu Ġdaresinin Yönetim Kurulu BaĢkanı olarak atamaya karar verdiği gibi Sayın Abdülaziz Muhammed Seyfeddin‟i de Arap SanayileĢme Kurulu Ġdaresi Yönetim Kurulu BaĢkanı olarak atamaya karar verdi. Dr. Muhammed Mursi‟nin iktidarı kazanmasının ardından siyaset alanına baktığımızda, Halk Meclisi ve ġura Konseyinin, cumhurbaĢkanlığı kurumunun, oluĢacak olan hükumetin ve iktidarın tüm dizginlerinin Müslüman KardeĢler‟in elinde olduğunu görmekteyiz. Özellikle, Mursi‟nin yönetimin dizginlerini ele alıĢından bir hafta sonra anayasa mahkemesinin kararıyla çözülmüĢ olan parlamentonun yeniden iadesi kararını yayınlamasının ardından, Ġslami kesim ile diğer kesimler arasındaki gerginlik ve kutuplaĢma giderek arttı. Müslüman KardeĢler‟in adayının kazanacağına inandığı için Mursi‟nin yayınlamıĢ olduğu bu hukuk paketi, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinden hemen önce anayasa bildirgesi ve tamamlayıcı anayasa bildirgesi yoluyla kendisini koruyan askeri kurum için ani bir darbe sayıldığı gibi bu, Ģu an Mısır‟da dünyanın tanık olduğu sonun baĢlangıcı da sayılır. Ayrıca Mısır sokaklarındaki Ġslami güçlerin güçlü duygularından kaynaklanan kutuplaĢma, sivil siyasi etkenlerin dıĢlanmasına yol açmıĢtır. Bu da, sivil siyasi güçlerin muhalifi olan Müslüman KardeĢler‟in uygulamaya güç yetirdiği tüm kurumlardaki Müslüman 93 KardeĢler‟in yönetime getirilmesine yol açtı. Nitekim bu yoğun atmosferde, Askeri Konsey siyasi hareketleri gözlemlemiĢtir. Bu da, yeni otorite sahipleriyle iliĢkiye geçmek için bir gelecek haritası belirlemek amacıyladır. Dizginleri ele almasından bu yana CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin siyasi performansı, kendi varlığını yansıtmakta olup tamamen Mısır CumhurbaĢkanlığını temsil etmemektedir. Bilakis Özgürlük ve Adalet Partisi ile Müslüman KardeĢler‟in olduğu partinin çoğunluğunu temsil ettiğini gösteriyor. Dolayısıyla bu siyasi davranıĢ, Tahrir Meydanındaki ilk konuĢmasına rağmen CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin tüm karar ve davranıĢlarında tecelli etmiĢtir. Dolayısıyla da 22 Kasım 2011 tarihinde ilan edilen son anayasa bildirgesi ile hükumetin oluĢturulmasının ardından cumhurbaĢkanlığı ekibinin oluĢturulması baĢlatılıyor. Bu ise, siyasi güçlerin uzlaĢısına ve bunların yeni Mısır‟ın, özellikle de siyasi uygulamaların potasında eritilmesine ihtiyaç duyulan bu aĢamada, ülke liderliğinin dayatmıĢ olduğu hususların aksine olmuĢtur. Ancak cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin ikinci turundan önce, daha önceki rejimin kalıntılarından General Ahmed ġefik‟in adaylığının desteklenmesi mukabilinde anayasa ve hükumet meselesi ile devrimcilerin taleplerinin karĢılanması hususunda anlaĢmaya varıldı. Bu bağlamda, ekip, rol ve yetkilerine bakılmaksızın cumhurbaĢkanlığına iki yardımcı ve iki müsteĢarın atanması mukabilinde Müslüman KardeĢler, Selefiler ve diğer siyasi güçler arasında ittifak oldu. Ayrıca bu siyasi yelpazedeki yardımcıların ve müsteĢarların genelinin cumhurbaĢkanlığı ekibinden istifa ettiğini görüyoruz. Bu da, cumhurbaĢkanlığı ekibini temsil edenin Müslüman KardeĢler‟in olduğu tek bir akım olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla cumhurbaĢkanlığının, seçilmiĢ olanların çoğunluğuna bakılmaksızın tüm toplumu kuĢatması ve temsil etmesi gerekiyor. Nitekim yeni bir sistemin yapısının bu aĢamada gerçekleĢmesi için devrimci güçlerle de iĢbirliği yapılması gerekmektedir. Bu yüzden seçilmiĢ cumhurbaĢkanına karĢı sloganlar atan muhalefetin demokratik uygulamalarını görüyoruz. Bu uygulama, kaosa öncülük ettiği gibi demokrasiyi de reddediyor. Dolayısıyla seçimlerin, demokratik bir sistemde otoriteye ulaĢmak için olması kaçınılmazdır. Binaenaleyh geçiĢ sürecinin istismar edildiği ve tüm siyasi hareketlerin yelpazelerinin katıldığı ulusal bir görev olarak onun inĢası üzerinde bir uzlaĢma olduğu görülüyor. Bu geçiĢ dönemi, devrimci siyasi güçlerin genelinin uzlaĢması sayesinde devrim hedeflerinin gerçekleĢmesi dâhilindeki bir liderliğe muhtaçtır. Buradan hareketle, cumhurbaĢkanı çoğunluğun lideri olup demokratik dönüĢüm sürecini tamamlamak, yasama 94 kurumlarını inĢa etmek ve demokrasiyi korumak için Mısır‟daki ana siyasi ve sosyal güçlerle mutabakata varmak zorundadır. Siyasi bir örgüt olan Müslüman KardeĢler, yönetimde tek olduğunu kabul ediyor. Bu ise Ulusal KurtuluĢ Cephesi de dâhil tek bir çatı altında toplanan muhalif siyasi güçlerin açık programlarının olmaması nedeni iledir. Dolayısıyla CumhurbaĢkanı Mursi, sadece Müslüman KardeĢler‟i temsil etmiyor. Aksine Mısır dâhilindeki sosyal, siyasi ve askeri kurumlarla iliĢkiler kurmakla birlikte Mısır‟ın gerçeğini de okuduğu gibi, dıĢ siyasette Mısır‟ın nüfuzunu iade etmek yoluyla bölgesel ve uluslararası olarak Mısır‟ın rolünü etkinleĢtiriyor. Ayrıca Suriye ve Filistin gibi bölgesel dosyalar, CumhurbaĢkanı Mursi‟nin ilk dört aylık dönem içerisinde en çok önem vermiĢ olduğu dosyaların baĢında gelmiĢtir. CumhurbaĢkanı Mursi‟nin kararları, izlemiĢ olduğu aĢamalı ve barıĢçıl üslup, keskin, aĢamalı temizlik ve kuĢatma üslupları olan eski rejimin sonu olmuĢtur. CumhurbaĢkanı Mursi‟nin, baĢsavcı ve onun görevinden alınmasıyla ilgili olan iĢlerde, aynı zamanda Askeri Konsey ile Anayasa Mahkemesini saptırması ile ilgili üslubunun, geri dönüĢü olmayacak bir Ģekilde çok keskin olduğunu görüyoruz. Bu arada CumhurbaĢkanı Mursi, kurumun yapısını iade etmeksizin ya da eski rejimin valisini veya benzerlerini dıĢlamaksızın ĠçiĢleri Bakanlığı ve güvenlik birimlerini çevreleme sistemini de zayıflatmıĢtır. Aynı zamanda, ilk giriĢimlerinde baĢsavcıyı yurt dıĢına Büyükelçi olarak atayarak ondan kurtulmak için yavaĢ yavaĢ temizleme üslubunu takip ettiğini görüyoruz. Bu kriz sayesinde, despotizmin yok olduğunu ve önceki rejimin, sokağa çıkması ve görüĢlerini ifade etmesi için bütün siyasi güçlere büyük bir alan bıraktığını görüyoruz. Ayrıca bu demokratik dönüĢüm, Ġslamcılara ya da Ġslami güçlere mutlak bir güç vermek için olmadı. Bu sırada devrimin, çok partililiğin gücünü ve ideolojik açılımı artırdığı görülüyor. Mısır‟ın yaĢamıĢ olduğu kriz, son derece tehlikeli sayılabilir. Çünkü despotizmden ve askeri yönetimden kurtulmanın ardından, dönüĢüm durumunda krizin yeniden yaĢandığını ve bu aĢamanın en belirgin sonucu olarak da Mısır‟daki medyanın, özellikle de Mısır özel kanallarının gücünü görüyoruz. 95 Ayrıca bu kanallar, Mısırlıları ve tüm siyasi akımları, 27.11.2012 Salı günü Müslüman KardeĢler‟e karĢı yapılan gösterilerde bir araya gelmeye ve ne olursa olsun ulusal uzlaĢının olmamasına çağırmıĢtır. Muhalif güçler, devrimcilerin değerlerine ve onun genç guruplar ve sosyal hareketlerle olan iliĢkilerine dönük ön yargısıyla karakterize olmuĢtur. Dolayısıyla bu akımın, bağımsız ve özel medya ve gazetelerden büyük destek alan kimselerden oluĢtuğu kabul edilebilir. Zira muhalif kutuplar, siyasi farklılıklarındaki avantajlarından dolayı iç planda birleĢmiĢlerdir. Çünkü onlar, Müslüman KardeĢler‟in yönetimin dizginlerini elinde tutması noktasında bireyselleĢmesine karĢıdırlar. Hem de bireysellik, Müslüman KardeĢler için bir güç kaynağı olmasını gerektirmesine rağmen. Bu kriz sırasında, muhalif kutupların ve Muhammed El-Baradey, Hamdin Sabbahî, Amr Musa ve diğerleri gibi liderlerinin, muhaliflerin meylettiği yöne meylettiklerini görüyoruz. Ayrıca özel medya, CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟ye karĢı protestocuları desteklemek için nev-i Ģahsına münhasır bir rol oynamakta ve aynı Ģekilde yargıçlar, sendikalar, sermaye ve medya patronları gibi bütün kurumlar da bitme tehlikesinde olduklarını bıkmadan söyleyip durmaktadır. Ayrıca eski rejimden faydalanan neoliberal güçler, çıkarlarının kaybolmasından korkmakta ve yeni bir rejim anlayıĢı için çalıĢmaktadırlar. Dolayısıyla bu neoliberal güçler, solcu, liberal ve laik kesim ile eski rejimin kalıntılarından oluĢan eski müttefiklerin en önemli finansörlerinden oluĢmaktadır. 186 Aynı Ģekilde CumhurbaĢkanı Mursi‟ye muhalif olan güçlerdeki en önemli faktör yargı olmuĢtur. Zira yargı kurumu, CumhurbaĢkanı Mursi‟ye muhalefet etme konusunda çok büyük bir rol oynamıĢ, sonra da onun devrilmesine katkı sağlamıĢtır. Çünkü onların geneli, devrik lider Mübarek yanlısı olup kurulduğu üç on yıl boyunca Mübarek rejimine mensup olmuĢtur. Bu nedenle cumhurbaĢkanı, Ġslami partiler ve devrimciler tarafından yargıçların temizlenmesine dönük çağrılar ortaya çıktığında savcının sert çatıĢmasıyla karĢılaĢmıĢ ve yargı da Ahmed Zened‟in baĢkanlığı için çağrıda bulunmuĢtur. Ayrıca polis ve Askeri Konseyin lütfunun gölgesinde buna meydan okuduklarını açıkladılar. Bunun üzerine CumhurbaĢkanı Mursi de, bu bağlamda adımlar atmaya çalıĢtı. Sonra da, savcı Abdülmecid Mahmud‟un Vatikan‟daki Mısır Büyükelçiliğine atandığına ve onun yerine, devrik rejime düĢman olan, Ocak Devriminin hedeflerini gerçekleĢtirecek ve protestocuların öldürülmesi, Ģehitler ve Ģehit aileleriyle ilgili adil yargılamalarda bulunacak 186 ElBaradei, M. (2012). “Mursi has left egypt on the brink”, Financial Times, 3, Ġnternet: http://www.ft.com/intl/cms/s/0/247950f0-3b2f-11e2-b11100144feabdc0.html # axzz2EYUYO7YM adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 96 baĢka bir savcının atandığına dair bir karar yayınladı. Ancak siyasi muhalefet ve yargının adamları, otuz yıl boyunca elde etmiĢ oldukları kazanımların kendilerinden çekilip alınacağını, yargılanacaklarını ve devrik rejimin düĢmesinden önce kapatılan dosyalarının açılacağını anladılar. Bu yüzden bu kararı beklemeyi bıraktılar ve onun değiĢtirilmesini ve savcının geri gelmesini talep ettiler. Ardından, yetmiĢ yaĢındaki yargıçların hukuki yaĢının altmıĢ yaĢa indirilmesi kararını da gözetlemeyi durdurdular. Ve yönetim ve rejimin meĢruiyetini etkileyen uzun bir geçmiĢleri olmasından dolayı yargıçların güçlerinin yargıçlara geri verilmesini talep ettiler. Dolayısıyla 1952 yılında baĢlayan devrime geri dönüldü. Mısırlılar, özellikle de siyasi partiler, yargılandıkları Ġngiliz mahkemelerini bırakmaya çalıĢtıkları gibi Ġngiliz mahkemeleriyle ortak çalıĢtılar. Dolayısıyla baĢta devletin Meclis BaĢkanı olan Abdülrazzak el-Senhurî olmak üzere Mısırlılar, monarĢi ve ağırlık merkezi olmasının yanı sıra feodallerle iliĢki kuran Vefd Partisinden huzursuz oldular. Bunun üzerine özgür subaylarla iliĢki kuruldu ve özgür subaylar da meĢruiyete muhtaçtı. Bu nedenle o, Mısır‟daki yönetim tarzının değiĢmesi için meĢruiyetin ana merkezi oldu. Dolayısıyla Kral Faruk‟un istifa etmesi için bir mektup yazdı ve mektubu imzalaması için ona gönderdi. Nitekim özgür subaylar iktidarı teslim almalarının ardından, tahakküm etmek için yargıçların kendilerine tabi olmasını istediler. Bu da bağımsızlığa inanan ve bu bakıĢ açısı için çalıĢan Abdülrazzak‟ın öfkesini tetikledi. Nitekim Abdülnasır geldiğinde Abdülrazzak, birliğe katılmayı talep etti. O, bununla, yargıçların içerisinde gizli bir örgütlenmesinin olmasını istiyordu. Bu sosyalist öncünün görevlerinden biri de gerçekleri örtbas etmek ve yargıçlar üzerinde casusluk yapmak olmuĢtur. Bu ise ordunun ve Abdülnasır‟ın hesabına çalıĢan casuslar mesabesinde sosyalist bir öncü olan gizli örgüt yoluyla, yargıçlar kulübüne fiilen tahakküm etme arzusu nedeni iledir. Nitekim 1969 yılında Abdülnasır, yargıçlar kulübünün dıĢında kalan herkesin katliamına yönelik bir cumhuriyet kararnamesi yayınladı. Böylece bu, yargı tarihinde ve yargıçların tasfiye edilmesi noktasında bir dönüm noktası oldu. Abdülnasır‟ın halefi olarak cumhurbaĢkanlığına Enver Sedat geldiğinde, azledilen yargıçları geri getirdi ve baĢka bir yolla da yargıdaki ve yargı kulübündeki Nasırcıların yargıçlarını tasfiye etti. Ayrıca ihtiyaç duyulduğunda daha önce bahsetmiĢ olduğumuz tüm aĢamalardaki siyasi çalıĢmanın, doğrudan yargının meĢruiyetinin kaynağı olduğunu görüyoruz. 97 MeĢruiyet ve CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin yargıyı desteklemesi açısından, bilinen yargıya kendisinin yardımcısı olan Mahmud Mekki‟yi atarken aynı zamanda kardeĢi Ahmed Mekki‟yi de Adalet Bakanı olarak atadı. Gerçekten ortada paradoks vardır ki o da; Mahmud Mekki‟nin, Mısır‟daki yargıçlara isyan eden liderlerden biri olarak bilinmesinin yanı sıra yargının bağımsız olmasına ve yürütme erkenin ona müdahalede bulunmamasına inanan biri olarak bilinmesidir. 187 Ahmed Mekkî 2005 yılı BaĢkanlık seçimlerindeki sahtekârlığı açığa çıkaranlardan birisidir.188 Müslüman KardeĢler‟dan CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin bu çerçevede seçilmesi, eski rejime muhalif yargıçların önemini ortaya çıkartmaktadır. Abdülnasır‟ın, Abdülnasır‟dan sonra Sedat‟ın, daha sonra da Mübarek‟in geldiği zamanda olduğu gibi. CumhurbaĢkanı Mursi, iĢleri kesinleĢtirmek ve yönetime tam hâkim olabilmek için yargının önemini pekiĢtirmekle birlikte, içinde Yargıçlar Kulübünün de olduğu yargı erkini kontrolü altına almaya teĢebbüs etmiĢtir. Fakat muhalifler ve eski rejimin artıkları, aralarında Anayasa Mahkemesinin de olduğu yargı kurumlarına hâkim olabildiler. Bu kurumlar ile yargıçlar değil de siyasiler kontrol altında tutulmaktadır. 189 Yargıçlar Kulübünün, anayasayı iptal duyurusuna rağmen anayasa referandumunu denetlememe kararı verdiğinde, cumhuriyetin yargı kurumu ile sorununun bitmesi ve Ahmed el-Zend‟in baĢkanlığında Yargıçlar Kulübünün Anayasayı iptal duyurusuna muhalefetlerini ilan etmesi gibi muhalif tarafı tuttuğu tespit edilmiĢtir. 190 Özel medyanın CumhurbaĢkanı Mursi‟yi sıkıĢtırması, kuĢatması, itirazları ona yöneltmesini ve Mısır kamuoyunun aleyhine dönüĢmesini kolaylaĢtıran temel etken, muhaliflerin safındaki büyük çeĢitliliktir. Bunlar, “Devrimci Gençler”, “6 Nisan Hareketi” gibi Gençlik hareketleri, “Hepimiz Halid‟iz Hareketi”, Hamdin Sabahî, Ahmed ġefik gibi siyasi liderler ve hükümet ve hükümet dıĢı kurumlardan CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟ye saldıranlardan oluĢmaktadır. Mısır‟daki Müslüman KardeĢler‟in yapmıĢ olduğu yanlıĢlardan birisi; seçimlerin ve önceden belirlenen dönem için adil seçimler ile galip gelene verilen mutlak yasallığın imkânları hakkındaki varsayımıdır. Bununla birlikte, 187 Ferhawi, F. (2013). Ankara görüĢmeler. Ġnternet: http://www.almasryalyoum.com/news/details/180103 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 189 Ġnternet: http://tody.almasryalyoum.com/article2.aspx?articleID=361568 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 190 Ġnternet: http://www.facebook.com/photo.php?fbid=491815294201673&set=a.104265636289976.2684.10422499629 4040&type=1 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 188 98 seçim süreci, hayatı ve siyasi kuvveti kendisi ile amel edilen kurumsal değerlendirmeye tercüme edilen bir kurumsallığa ihtiyaç duymaktadır. 25 Ocak 2011 Devrimi kurumsal kesimi kapsamıyordu. Onun için dizginleri eline alan kimsenin önünde, genel olarak o kurumları yönetmek bir engel oluĢturacaktır. Aynı Ģekilde Arap devrimlerinin büyük çoğunluğu devletin kurumsal boyutundan yoksundurlar. Seçimlerin sona ermesine, köklü kurumsal demokrasiye ulaĢtıran açık bir yol haritası eĢlik etmediğinde, süreç siyasi düĢüĢle sona erecektir. Demokratik dönüĢüm deneyimleri siyasi çevrenin ortaklığının özel önemine iĢaret etmektedir. UzlaĢmaya ait bir kaideye binaen gerçek çoğulcu demokratik esas oluĢmaktadır. Müslüman KardeĢler‟in en göze batan hatası, seçim ortaklarına sundukları vaatlere bağlı kalmamalarıdır. ġunu belirtmek gerekir ki, CumhurbaĢkanı Mursi‟nin yönetimi, bütün siyasi nüfuz ve kuvvet bölgelerini Müslüman KardeĢler‟in elinde tutmak için aceleci bir gayretten içerisindedir. Bu, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinden az zaman önce tamamlayıcı anayasayı ilan eden Askeri Konseye tepki hareketidir. Demokratik serbestlikteki ikinci kesin karĢı çıkıĢ, birden patlama fırsatını ve iktisadi yapının değiĢimindeki kalıcılığa ait esası saklamaktadır. Ġktisadi yapı, değiĢim ve dayanağından faydalanmak için eĢit fırsatlar ve daha iyi hayat standardı elde etmeye çalıĢan insanlara umut vermektedir. Mısır‟daki eski rejime karĢı devrim, iki taraflı küçük düĢürme ve yasallık arasında sıkıĢmıĢtır. Siyasi ve toplumsal yoksunluk, iki yıl öncesinde olduğu gibi, bugün milyonlarca Mısırlıyı sokaklara sevk eden unsurdur. Müslüman KardeĢler‟i, yerleĢtirmek ve CumhurbaĢkanı Mursi‟nin kuvvet faktörlerini partisinin elinde toplamak için hummalı patlaması, ona ekonomik tarafı çözme yeteneğini kaybettirmiĢtir. Mısır ekonomisinin baskın özelliği olarak, çoğu Mısırlının hayat koĢullarının kötüye gitmesi devam etmiĢtir. Bu husus CumhurbaĢkanına ve Müslüman KardeĢler Hareketine ait toplumsal tabanın küçülmesine yol açmıĢtır. 191 CumhurbaĢkanı Mursi‟nin yanında duran Ġslami güçler ve Ġslami akımlara sempati duyan güçlere gelince, bunlar Müslüman KardeĢler‟in propagandasını sürdürmektedirler. Bunlar, aynı zamanda dini kanallar, barolar gibi meslek sendikaları sayesinde etkileme gücüne de sahiptirler. Yargı içindeki yandaĢlarının varlığı ile birlikte ki o, Mısır için yargıçlar kesimidir. CumhurbaĢkanı Mursi‟nin demokrasiye bağlılığı hakkında ihtilaflar vardır. Bunun nedeni ise; devlet iĢlerini yönetmek için beceri ve tecrübe eksikliği ile birlikte 191 Ġnternet: http://www.maannew net/arb/ViewDetail aspx?ID=615199 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 99 yapmıĢ olduğu konuĢmalarıdır. Aynı Ģekilde selefiler de bazı laik güçlerin sokağa iniĢleri ile birlikte eĢ zamanlı olarak “laik anayasa” söylemiyle yeni anayasaya muhalif olarak sokağa inmiĢlerdir. Bazı Ġslami akımlar da, yeni anayasada Ġslam ġeriatı için ona yakıĢır bir yer görmediklerini beyan etmiĢlerdir. Böylelikle Selefi Davet, cumhurbaĢkanlığı seçimlerini kaybeden aday Ahmed ġefik ile birlikte düzenlemeler yapmaya hazır olduklarını açıkladı. Zira onlar, kendilerinin hedef kitle olduklarını ve Müslüman KardeĢler‟in selefilere ait siyasi kabiliyeti kısıtlamaya çalıĢtığını fark etmektedirler. Muhalif Ġslamcı güçlerin, Müslüman KardeĢler kitlesi ve kalabalıklarını etkin bir Ģekilde istismar ettiklerini görmekteyiz. 27 Kasım Salı günü Nahda meydanında milyonları bulan bir kalabalık toplamıĢlardır. Bu, Tahrir Meydanı‟ndaki muhalefeti desteklemek için oturma eylemine cevap niteliğindedir. Güçlü Mısır Partisi lideri Dr. Abdülmenam Ebu‟l Fetuh, Müslüman KardeĢler‟e karĢıt görüĢlü olan Hizbu‟l Vasat, ayrıca Müslüman KardeĢler dıĢındaki Devrim Gençleri koalisyonuna katılan gençlerden oluĢan Mısırlı Akıma gelince; iĢte bunlar bütün taraflar ile uzlaĢma olmaksızın anayasanın ilanını ve onaylanmasını reddetmektedirler. Bununla birlikte, kendilerini sorumsuzca eleĢtiren muhalefetin performansını da reddetmektedirler. Aynı Ģekilde eski rejimin kalıntılarının varlığını da reddetmektedirler. Bunlar; siyasi giriĢimlerin ortaya çıkmasına inanmakta ve CumhurbaĢkanı Mursi‟nin yandaĢlarıyla karĢıtları arasında arabuluculuk yapmaya gayret etmektedirler. Bu güçlerinin görevi; sorumluluk üstlenmeleri, partisel çatıĢmayı ve sonu olmayan bir çatıĢmada toplumun ve devletin kutuplaĢmasını önlemeleridir. Ġster partiler, ister bağımsızlar yoluyla olsun siyasi arenada rekabet yapmanın temel bir hedefi olmalıdır. O hedef de, büyük ulusal ihtiyaçlardır. Bunların baĢında ise, demokratik hukuk devletinin kurulması, bunun esasları ve kuralları konusunda ittifakın sağlanması gelmektedir. Ġçerisinde partisel ve siyasal çoğulculuğun iptal edilmesinin bulunduğu her Ģeyden uzak durulmalıdır. Üzerinde uzlaĢılan bir siyasi ve hukuki sistem içinde toplumsal birlik var olmalıdır. CumhurbaĢkanı Mursi‟nin istenilen gayeleri gerçekleĢtirmemesi üzerine çekiĢmenin keskinliğinin Ģiddetlenmesi ile birlikte, özellikle ekonomik hedefleri gerçekleĢtirmekte CumhurbaĢkanı Mursi‟yi sayısız zorluk kuĢatmaktadır. Zira bütçe açığını kapatmak ve Merkez Bankası‟nın imkanlarını geliĢtirmek için, yabancı ve Mısırlı yatırımcılara güven veren istikrar ve güvenliği bozan kaygılar ile birlikte ülkenin ekonomik durumunu güçlendirmek için ödeme yapan Para Fonu ve aynı Ģekilde Addis 100 Ababa‟da Afrika Birliği Zirvesinin oturum aralarında Mursi ile görüĢmesi esnasında Kerry, Mursi‟yi IMF‟den 4.8 Milyar Dolarlık borç alabilmesi için ekonomik reformları hızlandırmaya davet etti. Alınan önlemlerin, Amerikan kongresinden daha fazla yardım almak için gerekli olduğu göz önüne alındığında bunun gerekli olduğu sonucu ortaya çıkar. Fransız Basın Ajansı, Amerika DıĢiĢleri Bakanlığındaki adı açıklanmayan üst düzey bir yetkiliden Ģunları aktardı: “…Mısırlılar bazı adımlar atacaklarına vurgu yaptılar. Ancak Kerry dedi ki; “Sizin gerekli reformları yapmıĢ olduğunuzu Kongre‟ye ispat etmemiz gerekmektedir.” Kerry Ģunu da ilave etti: “Ben Mısıra yardım yapılmasını güçlü bir Ģekilde savundum ve Mısır‟a yardım yapılmasını desteklemeye devam etmekteyim. Fakat biz, eski meslektaĢlarımı harekete geçmeye cesaretlendiren reformların uygulandığını görmek istiyoruz.” 192 Diğer yönden; IMF borç vermeyi uygun bulsa dahi, hükümet destekli bir sisteme ait hakiki ve kapsamlı bir reform uygulaması olmaksızın Mısır ile IMF arasındaki görüĢmeler sonucuna ulaĢmayacaktır. Fakat diğer yönden, IMF‟nin Ģart koĢtuğu reformlar, iĢsizlerin sayısının artırılması bakımından toplumsal maliyeti yükseltmektedir, Mısırlılar için hayati önem arz eden mallara devlet desteğini kaldırmaktadır. Bu da onların Ģikâyetlerini artırmaktadır ve Mısır CumhurbaĢkanı, bu ikilem için bir çözüme ulaĢıncaya kadar toplumsal barıĢ tehdit edilmektedir. Böylelikle Mısırlıların büyük çoğunluğunun, hükümetin, yakında durumlarını iyileĢtireceğine güvenmelerine karĢın omuzlarına yüklenilecek yükü kabul etmelerini sağlasın. 193 Ayrıca CumhurbaĢkanı Mursi‟nin karĢılaĢtığı zorluklar yalnızca ekonomik eksende sona ermemektedir. Bunlar iki Ģıkkıyla güvenlik boĢluklarını da kapsamaktadır. Birincisi, ülkenin iç güvenliği, güvenliğin sağlanması ve güvenlik kadrolarıdır. Ġkinci Ģık ise; sınırlar ve sınırların güvenliği, özellikle Sina bölgesidir. CumhurbaĢkanı Mursi‟nin yönetimi baĢlamasıyla birlikte Sina‟daki sınır bölgelerinde güvenlik boĢluklarının daha çok arttığını gözlemlemekteyiz. Aynı Ģekilde, Libya sınırında da sınır ihlalleri olmaktadır. En önemli eksen, baĢkanlığı kurban eden ve Müslüman KardeĢler‟i bitiren siyasi eksendir. Ezici bir muhalefet vardır. Bunlar CumhurbaĢkanı Mursi‟nin, siyasetini Müslüman KardeĢler‟in Genel MürĢidinin isteklerine göre belirlediğini iddia etmektedirler. Ayrıca tayin etmek, nakletmek ve dıĢarıdan gelen Müslüman KardeĢler unsurlarına alanlar açmak ile resmi 192 Ġnternet: http://www.maannew net/arb/ViewDetail aspx?ID=615199 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 193 Ġnternet: http://www.sharqforum.org/node/50 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 101 görevleri değiĢtirdiğini iddia etmektedirler. Ayrıca “devleti Müslüman KardeĢlerlaĢtırdı” iddiaları da vardır. Çünkü CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi ve Müslüman KardeĢler‟i temsil eden Hürriyet ve Adalet Partisi, tamamlayıcı anayasa ilanı krizi patlak verdiğinde, geçiĢ merhalesini ve devlet kurumlarının oluĢmasını tamamlamaya Kasım 2012‟den beri büyük ilgi gösterdiler. Ġdari Mahkemenin yasama seçimlerini durdurma kararı, muhalefetin zaferi, cumhurbaĢkanı ve destekçilerinin hezimeti olarak sayılmıĢtır. Salt biçimsel açısından bakıldığında kararın, halen ülkeyi kaplayan kurumsal belirsizlik merhalesinden çıkıĢı hızlandırma siyasetine karĢı olduğu görülmektedir. Gerçekçi bir siyasi açıdan bakıldığında bu karar, yolları düzeltmek için zamandan yararlandığında cumhurbaĢkanının ve onun kampının lehine olan faydaları gerçekleĢtirmektedir. Yeni parlamento seçimlerinin gelecek Mayıs – Haziran 2013 „de yapılacağı, Parlamentonun ilk oturumunu temmuz ayının baĢında yapması varsayılmaktaydı. Fakat Ġdari Mahkemenin kararını Mursi‟nin ve hükümetin onaylaması, ġura Meclisinin, yasaya yeni bir Ģekil verip Anayasa Mahkemesine görüĢ beyan etmek için göndermesine binaen, seçimlerin ekim ya da kasımdan sonra yapılmasını sağlamaktadır. Fakat lise ve üniversite öğrencilerinin sınav dönemi, sonra da Ramazan ayının baĢlaması, seçimlerin yaz aylarında yapılmasını imkânsız kılmaktadır. Bu, ġura Meclisinin yeni kanunu hızlı bir Ģekilde çıkartabilmesine ve anayasanın kendisine vermiĢ olduğu 45 günlük süre içerisinde Anayasa Mahkemesinin o kanunu onaylamasına bağlıdır. ĠĢte bu ara dönem, Mısır‟daki devrimsel siyasi vakıaya bakıĢın yenilenmesi için yeterlidir. Ġdari Mahkeme‟nin Mursi‟nin seçim sürecini durdurma kararı bu ara dönemi uzatmıĢtır. Anayasa‟nın ilk kez yönetimi CumhurbaĢkanı ile hükümet baĢkanı arasında paylaĢtırmasından ve son sözü parlamento çoğunluğuna vermesinden sonra, Mursi yeni parlamentoda ve çeĢitli cephelerde karĢılaĢılan mevcut zorluklar ıĢığında kendisini destekleyen çoğunluğa ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca bazıların tespit ettiği baĢka etkenler de bulunmaktadır. Bunlar etkenler, bölgesel ve devletlerarası güçlerin ve aynı zamanda bazı iç güçlerin öfkelenmesine sebep olmuĢlardır. CumhurbaĢkanı Mursi cumhurbaĢkanlığı dönemini tamamlarsa birçok bahis zarar görebilir. Bu temel etkenlerden birisi ise; Mursi‟nin Çin‟e Rusya‟ya, Brezilya‟ya, Pakistan‟a ve Güney Afrika‟ya ziyaret yapıp Sedat zamanından beri Mısır‟ın stratejik müttefiki Amerika‟yı ihmal etmesidir. Bu, ABD - Mısır iliĢkileri bakımından harflerin üzerine noktalar koymak için bir adım olarak gelmektedir. Bunu Afrika ve Orta ve Yakın 102 Doğu‟da Amerikan çıkarlarının denkleminde Mısır temsil etmektedir. Kasım 2012 „de Ġsrail‟in Gazze bölgesine “Hicaratü‟l Siccil” denilen saldırısı karĢısında Mısır‟ın takındığı tavır, bölgedeki çatıĢma dengesini değiĢtirmiĢtir. Zira Mısır, hemen Filistinlilerin yanında durmuĢ ve Mısır elçisi Tel Aviv‟den çekilmiĢtir. Mursi, dayanıĢma göstergesi olarak baĢbakanını Gazze bölgesine göndermiĢtir. Bütün bunlar, Ġsrail hükümetini Filistin direniĢinin isteklerine herhangi bir değiĢtirme olmaksızın tamamen uymasını sağlamıĢtır. Filistin direniĢinin istekleri, ateĢkes ve tek bir adımda geçiĢlerin açılmasıdır. Ġsrail bunların tamamını kabul etmiĢtir. Amerikan basınının tanımladığı gibi Mursi‟nin, Orta Doğu krizini idare edebilen bir Ġslami lider olarak Ģu hususlarda açığı göze çarpmıĢtır: 2.2.3.1. Süveyş Kanalı eksenli kalkınma projesini uygulanması hususundaki ısrar Bu proje 2022 yılının giriĢi ile birlikte senelik 100 Milyar Dolara ulaĢan bir gelir sağlayacaktır. Bu, Mısır‟ın ekonomik bakımdan geliĢmiĢ devletler safına geçmesini sağlayacaktır. Ekonomik büyüme oluĢturup doğal olarak onu Mısır‟ın siyasi karar almasında bağımsızlığı takip edecektir. Bu da bölgedeki Amerikan çıkarları için çok büyük bir tehlikeli oluĢturmaktadır. Ayrıca Sina Bölgesinin iĢgali hakkında Ġsrail‟in geleceğe yönelik planlarını boĢa çıkartacaktır. Çünkü plan, büyük devletlerin maslahatları ve yatırımlarını esas itibariyle eksene ve Sina‟ya bağlı kılmaktadır. Zira dünya, maslahatlarını Doğu Mısır cephesinin Ġsrail‟in tamahından korumaya bağlanması sayesinde eksenin devletleĢtirilmesidir. Buna ilaveten, Amerikan Columbia Üniversitesi‟nde bir seminerde Amerikalı düĢünür Noam Chomsky‟nin Mısır devrimi hakkında bahsettiği Ģu hususlar vardır: SüveyĢ Kanalı eksenli kalkınma projesi, BirleĢik Arap Emirlikleri ekonomisine, özellikle de üretim bakımından zayıf hizmet ekonomisine sahip, limanlara bağlı olan Dubai Emirliğinin ekonomisine büyük felaket olacaktır. Zira BAE‟de ( BirleĢik Arap Emirlikleri ) petrol sahaları Abu Dabi ve Dubai Emirliği‟nde yoğunlaĢmaktadır. Bunlar doğal kaynaklarda yedi emirliğin en yoksuldurlar. Dolayısıyla SüveyĢ Kanalı Kalkındırma Projesi Ģu andan itibaren 20 sene içerisinde bu emirlikleri ekonomik yönden yerle bir edecektir. Sina bölgesini canlandırmaya baĢlanması; orada yerleĢim yerlerinin yapılması, Mısır alanından yüzde 31‟lik bir alanı kaplayan Sina Bölgesinin yeniden yapılanmasına giriĢilmesidir. Zira Mursi 2013-2014 yılı bütçesinden yaklaĢık 4,4 Milyar Cüneyh tahsis etmiĢtir. Ve yeniden yapılanma projesinin baĢlaması için Silahlı Kuvvetlere 2,5 Milyar 103 Cüneyh değerinde bir destek emri çıkartmıĢtır. Sınai bölgesindeki nüfus yoğunluğunu artırmak için milyonluk Feyruz Ģehir kurulmasını emretmiĢtir. Ayrıca Güney‟de ve Kuzey‟de iki üniversitenin kurulmasını, öğrenci çekmek ve Sina Bölgesinin geliĢmesini sağlamak için göreceli avantajlar verilmesini de emretmiĢtir. Bunlar doğrudan Ġsrail‟in ulusal güvenliğini tehdit etmektedir ve Fırat Nehrinden Nil Nehrine kadar uzanan Siyonist emelleri tehdit etmektedir. 2.2.3.2. Tarımsal alanda kendi kendine yeterlilik, Mursi’nin programındaki umududur Kendi kendine yeterlilik iĢine buğdaydan baĢlamak gerekmektedir. Zira üç yıl içerisinde yani cumhurbaĢkanlığı dönemi bitmeden önce buğday ithal etmeye gerek kalmayacaktır. Çünkü Mısır‟a ihracat yapan devletlerin, buğdayı Mısır‟a karĢı bir Ģantaj vasıtası ve silah olarak kullanmalarına alıĢılmıĢtı. Bu devletlerden kurtulmak kaçınılmazdı. Çağa ve teknolojiye ayak uyduran aynı zamanda kültür mirasını ve dini inançlarını kaybetmeyen, adetlerini ve geleneklerini pekiĢtiren geliĢmiĢ bilimsel bir nesil oluĢturmak için gayret sarf edilmektedir. Ülke ihtiyaçları ve modern iĢgücü piyasasına uygun araĢtırma ve geliĢtirme merkezlerinde Amerikan modeline gerek duymamaktır. Bunlar, Mısır halkının doktrin ve davranıĢını değiĢtirebilir ve onu olumlu üretken bir halk haline getirebilir. 2.2.3.3. Suriyeli mültecilere dair tutumlar Bunlar, Mısır‟a giriĢ vize ücretlerinden Suriyelilerin muaf tutulmalarına ve Suriyeli öğrencilerin Mısırlılar gibi muamele görmelerine dair kararlarıdır. Suriye rejimi ile iliĢkileri kesip ġam‟daki Mısır elçiliği mürettebatını çekmek ve Kahire‟deki Suriye Büyükelçilik Merkezinin kapatılmasıdır. Bütün bunlara ek olarak, “Suriye Devrimini Desteklemek Ġçin Mısır Konferansı” isimli bir konferans organize etmesidir. Bu konferans, Ġslam dünyasının birçok yerinden gelen âlimler, vaizler, politikacılar ve kamuya mal olmuĢ isimlerden oluĢan bir topluluğun huzurunda efsanevi bir Ģekilde yapılmıĢtır. Konferans, meselenin ilgi odağı olmasını sağlamıĢ ve Arap ve Ġslam ümmetinin gökyüzündeki yeni bir yıldızının ortaya çıkıĢını haber vermiĢtir. Halkların kendi kaderini belirleme ve yöneticilerini seçme haklarını savunmuĢtur. 104 Ġslami G8 (Sekiz büyük Ġslam Ülkesinin) Projesi hakkında Necmeddin Erbakan‟a ait fikrin yeniden formüle edilmesi Bu proje; Türkiye ve diğer Müslüman ülkeler ile güçlü ekonomik ve siyasi iliĢkiler oluĢturmayı öngörmektedir. Bundan maksat Türkiye, Mısır, Pakistan, Malezya arasındaki tecrübe ve projelerin değiĢimi ve yatırım hacmini yükseltmektir. Sekiz büyük sanayileĢmiĢ ülkenin, benzeri devasa bir ekonomik birim oluĢturmaktır. Bu da; bölgede Ġsrail‟in ve süper güçlerinin çıkarları için küresel bir tehdit oluĢturmaktadır. 2.2.3.4. Ekonomiyi geliştirip güçlendirmek ve yatırımları çekmek için gayret göstermek Bu, Mısır‟ın siyasi ağırlığını ve yerini doldurması için sağlam dıĢ iliĢkiler oluĢturmaya gayret göstermektir. Ordu, polis ve medyada temsil olunan yargı ve güvenlik reformunu ertelemektir. Temkinli olmak fıkhını ve imkânları dikkate almaksızın henüz ve olgunlaĢmadan fikir açıklayarak Ġslami modelin temellerini sağlamlaĢtırmak için gayret sarf etmektir. Bu, uğruna çaba sarf ettiği, medya ve eski rejim kalıntılarının baĢlamadan önce baĢarısızlığını ilan ettikleri husustur. Yukarda bahsedilen maddelerin hepsi, Dr. Mursi‟nin yeni ortaya çıkan tecrübesine karĢı uluslararası bir koalisyonun oluĢturulmasına ve bunu baĢarısız kılmak için ona komplo kurulmasına neden olmuĢtur. Bunu da daha az öncelikli olanla meĢgul olmasının ıĢığında yapmaktadırlar. Sonunda olan olmuĢ ve uluslararası toplumun onayıyla Körfez ülkeleri, özellikle Suudi Arabistan, Kuveyt ve BirleĢik Arap Emirlikleri tarafından finanse edilen ABD ve Ġsrail‟in gözetiminde askeri darbe yapılmıĢtır. 194 Burada, darbeciler ya da “derin devlet” denilen organizasyonun müdahalesine yol açan temel faktörler de vardır. Bu faktörlerin en önemlisi, cumhurbaĢkanlığı kurumunun omuzundaki yükü kaldırabilen gerçek kadroların yoksunluğudur. Müslüman KardeĢler‟in tecrübesi parlamento ile sınırlıdır, içlerinde bürokrat ve teknokratlardan kimse yoktur. Mısır‟ın karĢılaĢtığı büyük ekonomik çöküĢten kaynaklanan zorluklara ek olarak, aynı zamanda halk birkaç gün içinde imkânsız olanı istemektedir. Özellikle CumhurbaĢkanı Mursi‟nin ekonomik reform planı hedefine ulaĢamamıĢtır. Müslüman KardeĢler ile ilgili 194 Ġnternet: http://almasdaronline.com/article/48579 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 105 bir baĢka husus, onun çıkarları olan kapalı bir cemaat olmasıdır. Bu çıkarlar ona ülkeyi ve devlet yöneticilerini örgütleme imkânı vermektedir. Müslüman KardeĢlerı Müslimin‟in( Müslüman KardeĢler) devleti Müslüman KardeĢlerlaĢtırma teĢebbüsüdür. Bu, devlet merkezlerine Müslüman KardeĢler‟dan çok büyük miktarda kiĢinin iĢe yerleĢtirilmesidir. Bu husus bürokratların öfkesini uyandırmıĢtır. Selefilerin uzaklaĢtırılması meselesi gibi, anayasal süreçlerde üyelerin çoğu elenmiĢtir. Müslüman KardeĢler‟in kendi içindeki farklılıkların ilk iĢaretleri, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin baĢlangıcından itibaren darbe zamanına kadar ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır. Zira Müslüman KardeĢlerin liderleri ana kuluçka makinesini terk edip siyasi arenaya girmek için yeni yollar benimsemiĢlerdir. Biz, özellikle Mısır‟ın bölgesel ve küresel rolünü geri almak için çalıĢmasında olduğu gibi bir yıllık yönetimi süresince de, CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin tüm iç ve dıĢ engellere rağmen, belalara dayanmaya çalıĢtığını görmekteyiz. Zira yönetime gelmesinin üzerinden bir ay geçmeden ziyaretlerine baĢlamıĢtır. Suudi Arabistan‟dan baĢlayıp daha sonra Çin, Türkiye ve diğer ülkeleri ziyaret etmiĢtir. Muhalifler CumhurbaĢkanı Mursi tarafından yapılan ziyaretlerin tümünün baĢarısız olduğunu, Mısır ekonomisine ve Mısır‟ın rolüne herhangi bir katkı sağlamadığını değerlendirmiĢlerdir. Bunun aksine, bu ziyaretlerin cumhurbaĢkanının kiĢiliğini, makamını ve devletini küçük düĢürdüğünü iddia etmiĢlerdir. Buna da protokol hatalarını, bu ülkelerin havaalanlarında muadilleri tarafından karĢılanmamasını delil olarak göstermiĢlerdir. 195 CumhurbaĢkanı Mursi‟nin, ülkenin refahı ve insanların mutluluğu için yoğun bir Ģekilde çalıĢmasına rağmen, iĢsizliği ve 42 milyar dolara ulaĢan dıĢ borçlanmayı azaltmayı baĢaramadığını görüyoruz. Hazinede döviz rezervi kalmamıĢtır. Kamu güvenliğinden sorumlu polis güçleri, içiĢleri bakanının görevden alınmasını isteyen gösteriler yapmıĢlardır. Müslüman KardeĢler‟in merkezlerini yakmak, her gün, ölümlerin ve yaralanmaların olduğu olaylar, Mursi hükümetinin durumunu daha da kötüleĢtirmiĢtir. Böyle olduğu halde Müslüman KardeĢler, örgüt ve etki bakımından en kuvvetli siyasi güç olmuĢtur. Bu da sosyal destek ağının yönetimi ve fakir ve muhtaçlara hizmet sunmak sayesinde olmaktadır. Zira milyonlarca Mısırlı, çıkarlarını temsil eden kimsenin olmadığını hissetmektedir. Temerrüd Hareketi eylemcilerinden bir grup, Mursi‟nin gitmesi talebiyle imza toplamak için mayıs ayının baĢında bir ayaklanma baĢlatmıĢ ve bu hareket bir ivme kazanmıĢtır. Hatta bu hareket, 22 milyondan fazla imza toplandığını iddia ederek, 195 Ġnternet: http://www.alwafd.org/AA/505095 adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır. 106 Mursi‟nin göreve baĢlamasının birinci yıldönümü münasebetiyle 30 Haziran‟da ülke çapında büyük gösteriler düzenlemesine davet etmiĢtir. Müslüman KardeĢler‟ın otoriteyi elde etme çabaları ve ekonomi yönetimindeki kötü performanslarına karĢı öfkeli protestocular “defol” sloganını seslendirerek sokağa çıkmıĢlardır. 196 Bu aĢamada muhalifler artarak, CumhurbaĢkanı Mursi‟nin görevden uzaklaĢtırılmasını istemeye baĢlamıĢlardır. CumhurbaĢkanı Mursi‟ye reform ve diğer siyasi akımlar ile iĢbirliği yapması talepleri sıralanmıĢtır. Aynı Ģekilde siyasi akımlar erken seçim yapılmasını istemiĢlerdir. Bunun nedeni, CumhurbaĢkanı Mursi‟nin Müslüman KardeĢler‟in referansı olmadan, tek baĢına cumhurbaĢkanlığı yönetimine muktedir olmadığını ileri sürmüĢlerdir. Bu eksikliği, Putin‟i ile Dovisti tatil beldesinde görüĢmek isteğinde açıkça görülmektedir. Ruslar, CumhurbaĢkanı Mursi‟yi tecrübe ve bilgelikten yoksun olarak tanımlanıĢlardır. Ordu, mevcut gerilimin artmasını, bütün siyasi ve devrimci akımlar ve hareketlerden Mısır‟da mevcut siyasal ve toplumsal tıkanıklığın çözülmesi talebini ilan etmek için fırsat bilmiĢtir. Müslüman KardeĢler, sırayla kendilerine sunulan tüm mutabakatları reddetmiĢtir. Bu, Müslüman KardeĢler‟in herhangi bir taviz vermeyi reddetmesinden sonra olmuĢtur. Rabia‟t-ül Adeviyye ve Nahda bölgelerindeki oturma eylemleri dağıtılmıĢ, taviz verilmemiĢ ve 2012 anayasasına geri dönülmüĢtür. Yani istenilen herhangi bir çözümün 2012 anayasasına dayanması gerekmektedir. Mursi, seçimin meĢruiyetine dayanarak kamu liderliğinde yönelik tehditleri reddetmiĢ ve 2012 Haziran ayında kazandığı görev süresine sık sık atıfta bulunmaya devam etmiĢtir. Görevlilerin birisine göre, hükümet, protestocuların güvenlik durumunun kötüleĢmesi, fiyatların yükselmesi, iĢsizlik, elektrik kesintileri ve trafik tıkanıklığı gibi Ģikâyetlerini ele almamıĢtır. Müslüman KardeĢler‟ın resmi sözcüsü olan Murad Ali, Mursi‟nin gitmesi gerektiğine ordunun karar verdiğini söylemiĢtir. Bunu Ģöyle açıklığa kavuĢturmuĢtur: “Biz masumuz. Ġhanetin bu boyuta ulaĢacağını hayal dahi etmedik. Mesele Ģöyledir, „Ya seni hapse atarız ya da istifa ettiğini açıkça ortaya koy.‟ Mursi, bunlardan hiçbirini yapmamıĢtır. Çünkü Mursi, ülkeyi bir daha orduya teslim etmek istemiyordu.” Bir yetkiliye göre de, Sisi‟nin talebine Mursi‟nin kesin ve sert tepkisi Ģöyle olmuĢtur; “Benim cesedimi çiğnemeniz lazım!” 196 Ġnternet: http://www.dp-new com/dpmasri/detail.aspx?id=2766 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 107 2.3. Darbe Ayak Sesleri Pazartesi Günü, Silahlı Kuvvetler, Mursi‟ye protestocuların taleplerini karĢılamak için 48 saat süre verdiğini aksi halde müdahale edeceğini açıklamıĢtır. Ancak, geri sayım gerçekte erken baĢlamıĢtır, o da 23 Haziran‟dır. Geri sayım, Sisi‟nin Mursi ve muhalefete ihtilaflarını atlatmaya çalıĢmaları için bir hafta süre verirken baĢlamıĢtır. Bu, onları ayıran derin boĢluğun ıĢığı altında ihtimal dıĢıdır. 197 Mısır Silahlı Kuvvetleri, Anayasa Mahkemesi BaĢkanın ülkenin idaresini üstlenmekle görevlendirildiğini, anayasanın yürürlükten kaldırıldığını ve erken parlamento seçimlerinin ve cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin yapılacağını yayınladığı bir bildiride duyurmuĢtur. Açıklama ayrıca yetkinlikler hükümetinin oluĢumunu, anayasal değiĢiklikleri yorumlayan bir komitenin oluĢumunu, bir basın denetleme misakının konulduğunu ve uzlaĢma için daha yüksek bir komitenin oluĢumunu da içermektedir. Bildiri, Mısır halkını barıĢçıl gösterilere bağlı kalma çağrısında bulunup yasayı ihlal eden herkese karĢı ihtiyatlı olma ve barıĢçıl olmaktan dıĢarı çıkmama ve Ģiddete baĢvurmama uyarısında bulunmuĢtur. Bildiri, ordunun CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟ye saat 05:00‟ de artık cumhuriyetin baĢı olmadığını bildirmesinden önce ilan edilmiĢtir. 198 Askeri darbeyi destekleyenlerden olan Nur Partisi kısa bir süre içinde cumhurbaĢkanına karĢı tavrını değiĢtirmiĢtir. 199 Ama zamanla parti, siyasi faaliyete Müslüman KardeĢler‟in pragmatizmini aĢmıĢ Ģekilde pragmatizme girmiĢ durumdadır. Kendisini laikleri memnun etmeye ve belki de Müslüman KardeĢler‟in yerine uygun bir alternatif olduğunu dair Amerikalıları daha çok inandırıcı olmaya sevk etmek istemiĢtir. 200 Bu, yeni pragmatizmdir, sakallı pragmatizm. Bu nedenle Ģunu söyleyebiliriz, Nur Partisi, bu aĢamada ve askeri darbe sonrasında, birçok destekçisini kaybetmiĢtir. Onlar bu partiyi, Ģeriatı tatbik etmeye çalıĢan bir Ġslami parti olarak görüp desteklemekteydiler. Sisi‟nin Müslüman KardeĢler yönetimini deviren darbe bildirisini okuması esnasında, Mühendis Celâl, El-Ezher ġeyhinin ve Kıpti Papazın arkasında oturmuĢtur. Bu, Nur Partisinin halk 197 198 199 200 Ġnternet: http://www.alqud com/news/article/view/id/448577 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.google.com.tr/url?sabv.68693194,d.bGE adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://webradar.me/75811447 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www1.youm7.com/default.asp adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 108 desteğini de düĢürmüĢtür. Sisi‟nin sahtekârca kendisi ile savaĢmak için insanlardan bir görev istediği terörizmin sembolü haline gelen Ġslami özelliklerinden dolayı, bu partinin bazı dayanakları ve destekleri Mısır sokaklarındaki birçok rahatsızlıkla karĢılaĢmıĢtır. Nur Partisi darbeye cömertçe desteğinden dolayı çok Ģey kaybetmiĢtir. 201 O artık sadece birçok ilde üzerinde isminin yazıldığı tabelaların asılı olduğu merkezlerden ibarettir. Fakat kendisinin doğal kuluçka makinesi olan ümmeti kaybetme riski taĢımaktadır. Zira onun takipçilerinin büyük kesimini darbecilerin safına koyamayız. Nitekim onlar da Rabia ve Nahda meydanlarındaki oturma eylemlerine katılmıĢlardı. Onlar da darbeye karĢılardır ve darbeyi desteklememektedirler. 26 Nisan 2013‟de Mısır siyaset merkezinde ortaya çıkan “Temerrüd” / Ġsyan hareketi kuruluĢunun ilk anından itibaren açık ve ilan edilmiĢ bir Ģekilde Kifâye Hareketinin, Kurtarma Cephesinin, DeğiĢim için Milli Birliğin ve & Nisan Hareketinin desteğini elde etmiĢtir. Aynı Ģekilde Barolar Birliği de vatandaĢlar tarafından imzalanan CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟ye olan güvenlerini çekmeyi talep eden formları almak için ülkenin her yerindeki merkezlerinin kapılarını bu harekete açmıĢtır. Bundan daha fazlası ise, bu hareket, görünmez bir Ģekilde ordu ve tüm devlet kurumları tarafından da desteklenmiĢtir. Ordu, Mursi‟nin ve Müslüman KardeĢleri cemaatinin yönetiminin düĢürülmesinde çaba sarf etmek için bu hareketin kurulmasını ve kullanılmasını istemiĢtir. Bu nedenle biz, bu hareketin kurucusunun, yeni darbe otoritesi tarafından hazırlanmıĢ olup 3 Temmuzda darbe bildirisinin okunduğu gün, kendilerine kısa konuĢma hakkı verilenler arasında olduğunu gördük. GörülmemiĢ önemsiz anayasa değiĢikliklerinin olacağı sinyalini veren bu komik sahnede Anayasa DeğiĢikliği Kurucu Komitesi‟ne, hareketten ikisinin katılmasına rağmen, hareketin kendisine ait sürekli bir halk desteği yoktur. Ġnsanları etrafında toplayacağı fikirleri de yoktur. Bu hareket, daha çok bir defa kullanılan ve sonra da yere atılan kâğıt mendil gibidir.202 Bu hareket üzerine yüklenen vazifeyi yerine getirmiĢtir. Bir sonraki aĢamada erimeye mahkûm olacaktır. Bir sonraki aĢamada Mısır‟ın siyasi merkezinde açık bir etkiye sahip olacağı söylenemez. 35 parti, hareket ve siyasi örgütlenmeden oluĢmasına rağmen Cephetü‟l Ġnkâz / Kurtarma Cephesi‟ne gelince; bunların çoğu ağırlığı olmayan küçük hareketler ve partilerden 201 Ġnternet: http://www.aljazeera.net/home/print/f6451603-4dff-4ca1-9c10-122741d17432/77aa0fd8-77944ef8-9e08-46804d1bab0b adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 202 Ġnternet: http://www.twsela.com/?p=1927 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 109 oluĢmaktadır. Bunların içerisinde sadece Vefd Partisinin siyasi faaliyette bir Ģöhreti ve kıdemi vardır, ancak buna rağmen o da istediği yönde sokağı harekete geçirebileceği bir halk desteğine sahip değildir. Ayrıca feshedilmiĢ parlamentoda sadece 39 sandalye elde edebilmiĢtir. Bu partinin Mısır siyasi hayatında köklü ve kıdemli olmasından bahsedilmesine rağmen bu sandalye sayısı basit bir sayıdır. Mesela Dr. El Baradey‟in baĢkanlığındaki Anayasa Partisini ele alalım; Dr. El Baradey‟i, darbeden sonra cumhurbaĢkanı yardımcısı olarak atanmıĢtır. Bundan sonra istifa etti ve o Rabia ve Nahda meydanlarındaki oturma eylemlerinin dağıtılmasına itiraz etmesinden sonra da Mısır‟ı terk etmiĢtir. Bu partinin de bir halk tabanı yoktur. Hamdin Sabbahi‟nin baĢkanlığındaki Halk Eğilimi ‟ne gelince; bunlar parlamentoda sadece 6 koltuk elde edebilmiĢtir. Kendisini “akım” olarak adlandırmıĢ olsa da, o güçlü bir akım değildir, hatta popüler de değildir. Bu partinin baĢkanının 2012 yılında cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde yaklaĢık beĢ milyon oy elde etmesi, sokağı hareket ettirebilen popülerliğe delil teĢkil etmez. Zira ona oy verenlerin çoğu, onun Müslüman KardeĢler‟ın adayı Muhammed Mursi‟den ve eski rejimin adayı Ahmed ġefik‟ten daha uygun bir alternatif olarak görmüĢlerdir. Sisi‟nin yanında durması, hatta Sisi‟nin cumhurbaĢkanlığı adaylığına daha önceden desteğini duyurması ve daha sonra ondan geri çekilmesi, kendisine halk desteğini kaybettiren siyasi çöküĢ olarak değerlendirilmiĢtir. Cephetü‟l Ġnkâz‟da toplanan diğer partilere gelince; bunlar siyasal hayatta hissedilir bir gerçeklik oluĢturmadan varlığı ilan edilmiĢ kâğıt partiler ve hareketler sayılmaktadırlar. Nesil Partisi, Geleceğin Mısır‟ı Partisi, BarıĢ Partisi ve diğerleri gibi. 6 Nisan Hareketi, eski rejimin yani Mübarek rejiminin muhaliflerinden biri sayılmaktadır. Bu hareket özellikle 25 Ocak olaylarında, Mısır halkını etkileyen önemli bir etkiye sahiptir. Fakat hareket, bölünmüĢ ve dağılma noktasına gelmiĢtir. Özellikle Askeri Konseyin kendisini; halkı orduya karĢı kıĢkırtmak ve dıĢarıdan para ve destek almak suçlamasında bulunmasından sonra Ahmed Mahir Cephesi ve Demokratik Cephe diye isimlendirilen guruplara ayrılmıĢtır. Hareket, talep etmiĢ olduğu sivil yönetime karĢı Savunma Bakanının yapmıĢ olduğu darbeye uzak durması ile ona darbe dememekte ve sivil yönetimi reddetmemekte ısrar etmesi ile faydalanmıĢ olduğu devrimci karakterini kaybetmiĢ olmaktadır. Bu durum, hareketin içindeki ayrıĢmayı ve kendisinden çıkıĢın hızını artıracaktır. Buna bağlı olarak hareket, darbecilerin içerisinde her temize çıkarmalardan razı olan bir popüler ivmeye ihtiyaç duydukları bir sonraki aĢamada daha çok itibarsızlaĢmaktadır. Hareket destekçilerini kuvvet kullanarak gelmiĢ olan askeri yönetimi savunmaya sürükleyemeyecektir. 110 Darbeyi destekleyen siyasi partiler, akımlar ve hareketlerden, 30 Haziranda olup biteni terennüm ile öven, darbeyi “25 Ocak Devriminin tamamlayıcısı bir devrim” ya da “devrimci hareket” olarak vasıflandıran genele ve Ģahıslara geçiĢ yaptığımızda; onların içerisinde düĢünürlerden ve kanaat önderlerinden tanınmıĢ kiĢileri görmemekteyiz. Aksine dünyadan az bir Ģeyin karĢılığında her Ģeyi satan dönek paralı basın askerlerinden oluĢan bir ordu görülmektedir. Onlar 25 Ocak Devriminden önceki pozisyonları bilinen süprüntülerden olan erkek ve kadın aktörler ve aktrisler, Ģarkıcılar ve dansçılar çetesidirler. Nitekim onlar, gücü yetenin gücü ile baĢarılarından sonra kadın ve erkek devrimcilere dönüĢmüĢlerdir. Yukarıda dediğimiz gibi; onlar süprüntülerdendir. Darbenin sağlamlaĢtırılmasında onlara itibar edilmez. Sisi‟nin ekibine açık destek veren birçok kiĢiyi görmemize rağmen, bize görünen odur ki, bu darbe desteği gerçek bir halk desteği sayılamaz. Aksine bu darbenin dayanağı kayda değer olmayan basın tarafından uydurulmuĢ yapay bir destektir, öncelikle Amerikan desteğidir. Zira bazıları aksini iddia etse de Amerika darbenin arkasında kuvvetli bir Ģekilde durmuĢtur. Mısır silahlı kuvvetlerinin farklı siyasi taraflara anlaĢmaya ulaĢmaları için belirlemiĢ olduğu sürenin sona ermesi ile birlikte Mısır‟da ortama belirsizlik ve gerilim hâkim olmuĢtur. Ordu hareketleri ile ilgili bilgilerin artarda sürekli aktığı, Ġslami liderlere seyahat yasağının geldiği ve Mısır CumhurbaĢkanı yardımcısının CumhurbaĢkanlığı Sarayı‟ndan ayrıldığı ve ordunun bir takım kıtalarını Kahire‟de konuĢlandırılmıĢ olduğu bir ortamda Mısır CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟ye ve Müslüman KardeĢlerin diğer liderlerine seyahat etmelerinin yasaklanması kararı verilmiĢtir. Havaalanlarındaki güvenlik makamlarına gönderilen liste, Hayrat El-ġatır ve Essam el-Erian isimlerini ve en az kırk diğer Ġslami liderlerin isimlerini içermektedir. 203 CumhurbaĢkanı‟nın DıĢ ĠliĢkilerden Sorumlu Yardımcısı Ġsam Haddad, Mısır‟da “askeri bir darbe” yaĢandığını söylüyor, Mursi yanlısı göstericilerin dağıtılması için ordu ve polisin Ģiddet göstermesinin beklendiğini ilave ediyordu. Haddad Ģöyle diyordu: “Günümüzde böylesi büyük bir halk gücü karĢısında, herhangi bir darbenin aĢırı kan akıtmadan baĢarılı olması mümkün değildir.” Ardından Mısır CumhurbaĢkanlığı resmi Facebook sayfasında yer alan açıklama yenilenerek, kapsamlı bir ulusal uzlaĢma önerisine yer verildi. Buna göre uzlaĢmaya dayalı bir koalisyon hükümeti kurulmalı, önümüzdeki parlamento seçimlerine kadar görevde kalmalı, anayasal değiĢiklikler için bağımsız bir 203 Ġnternet: http://www.alalam.ir/news/1490926 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 111 komisyon kurulmalı ve seçilecek parlamentoya bu değiĢiklikleri sunulmalıdır. Mısır CumhurbaĢkanlığı açıklamasında, Baltacılar karĢısında istikrar sağlamak, hukuksuzluğun önüne geçmek ve Mısır‟ı geriye götürme giriĢimlerini engellemek için meĢruiyetin yegâne garanti olduğu bir kez daha vurguladı. Mursi de dün gece yaptığı halka hitap konuĢmasında bu vurguyu yaptı. 204 Mısır ordusunun CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟yi azlettiğini açıklaması sonrasında Mısır sokakları bölündü. Mursi yanlıları öfkeyle dolarken, Mursi karĢıtları, cuntanın kararlarından duydukları memnuniyeti havaya ateĢ açarak kutlayıp sevinç ve mutluluk içindeydiler. Rabia Meydanına yayılan öfke hali, baĢka yerlere de sıçradı. Müslüman KardeĢler‟den doğan Adalet ve Hürriyet Partisi liderleri, cuntanın kararlarını sert bir dille eleĢtirmeye baĢladı. Bunun üzerine Mısır Silahlı Kuvvetleri, görevden alınan cumhurbaĢkanı yandaĢlarının toplandığı yerlerin yakınlarına mevzilendi. Ordu komutanlığı, amacının Mursi yanlılarını korumak olduğunu açıkladı. Oysa durumu tamamen farklıydı. Festival havası, Kahire‟nin ortasındaki Tahrir Meydanı, CumhurbaĢkanlığı sarayı çevresi ve diğer vilayetlerde Mursi karĢıtlarının gösteri yaptıkları çeĢitli meydanlara yayıldı. Mursi‟nin iktidardan uzaklaĢtırılmasından ötürü silahlı kuvvetler için sevgi gösterilerinde bulundular. “Ordu Millet El Ele” sloganları atıp ulusal marĢlar söylediler. Savunma Bakanı Orgeneral Abdulfettah es-Sisi‟nin posterlerini taĢıdılar. Mursi, 3 Temmuz akĢamı televizyonda yaptığı açıklamada, ülkedeki ulusal güçlerin, gelecek için bir yol haritası üzerinde anlaĢtıklarını, bunun birtakım adımlar içerdiğini açıklamıĢtı. Bu adımların ilki, Yüksek Anayasa Mahkemesi BaĢkanı‟nın geçiĢ dönemi boyunca CumhurbaĢkanlığı ve Parlamento seçimleri yapılıncaya kadar CumhurbaĢkanlığı görevini yürütecek olmasıydı. Mursi resmi Facebook sayfasında ise cuntanın kalkıĢtığı icraatların Mısır‟ı geriye götürecek kabul edilemez icraatlar olduğu söylüyor, “askeri darbe, devletin temellerine yönelik bir pusudur, Mısır‟ın sivil demokratik bir topluma dönüĢmesi için mücadele eden hür vatan evlatları tarafından kökünden reddedilir” diye ekliyordu. Açıklamada, Mursi‟nin 204 Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/99adcaa6-45c6-47e5-bb83-35b183cf1f90 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 112 CumhurbaĢkanı ve Silahlı Kuvvetler BaĢkomutanı sıfatıyla, asker, sivil, komutan olsun, er olsun, tüm vatandaĢlar anayasa ve hukuka bağlı kalmaya, Mısır‟ı geri götürecek darbe çağrılarına uymamaya, barıĢın korunmasına ve vatan evlatlarının kanının akıtılmasından kaçınmaya çağrılıyordu. Yine herkes, Allah karĢısında, halk karĢısında ve tarih karĢısında sorumluluk üstlenmeye davet ediliyordu. Açıklamadaki bu vurgular, Savunma Bakanı Abdulfettah Sisi‟nin televizyonda yaptığı açıklamanın içeriğinde geçen “anayasanın yürürlükten kaldırılması”, “önerilen anayasal değiĢiklikleri incelemek üzere bir komisyon kurulması”, “mevcut dönemin yönetimi için tüm yetkilere sahip olacak ve ulusal güçlerden oluĢacak bir teknokratlar hükümeti kurulması” gibi ifadelere bir cevap niteliğindeydi. Keza açıklama teknokratlar hükümeti ve anayasal değiĢiklik komisyonu, basın etik sözleĢmesi ve yüksek uzlaĢma komisyonu kurulmasını içeriyordu. Cuntanın bildirisi ise Mısır halkını barıĢçıl gösterilere bağlı kalmaya çağırıyor, güç kullanımından sakınılmasını ve hukuka aykırı davrananların ve barıĢçıl olmaktan çıkanların sert bir Ģekilde bastırılacağını vurguluyordu. AraĢtırmacı ve siyasi tarihçi Dr. Muhammed el-Cevadi, el-Cezire kanalında devrik CumhurbaĢkanı ile Orgeneral Sisi arasındaki görüĢmelerin ayrıntılarını açıklıyordu. Mursi, 3 Temmuz öncesindeki son gün, Sisi ile bir araya gelip ona Ģöyle soruyor: “Bana niçin böyle davranıyorsun?” Sisi de Ģöyle cevap veriyor: “Üzerinde baskılar var.” Cevadi, bu görüĢmede, HiĢam Kandil‟in de hazır bulunduğuna dikkat çekiyor. Cevadi devamla Ģöyle diyordu: “Ġlk kez duyulan bilgilerden söz ediyorum. Orgeneral Sisi, Mursi‟ye Temerrüd hareketine “sert muamele” telkininde bulunan kiĢidir. Mursi‟nin son açıklamasında da bu husus açıklanmıĢtır. Silahlı kuvvetler baĢkomutanı hakkında yanlıĢa düĢenler bir de tehdit ediyorlardı: “Silahlı kuvvetler kanunumuz, Silahlı kuvvetler baĢkomutanına hakaret edilmesine izin vermez.” Ayrıca bu husus, CumhurbaĢkanı Mursi‟nin, Orgeneral Sisi‟nin bir darbe giriĢimine öncülük etmeyeceğinden niçin bu kadar emin olduğunu da açıklamaktadır. Çünkü Sisi, kendisini en çok savunanlardan biriydi. 113 Cevadi, Sisi‟nin Mursi‟ye Ģöyle dediğine iĢaret ediyordu: “Erken genel seçimler için çalıĢanlara izin verilmesini tavsiye ediyorum. Biz boĢ iĢlerle uğraĢmayız. MeĢruiyet bir ihtiyaçtır, onları yok saymaktansa isteklerine yanıt vermek gerek.” Cevadi Ģöyle devam ediyordu: “Bu durum daha önce Anayasa Mahkemesi olaylarında da yaĢanmıĢtı. CumhurbaĢkanı Mursi, bu hususta emin değildi. Ancak Sisi kendisini buna ikna eden bir video sunumu yapmıĢtı.” 205 Orgeneral Sisi açısından ise; 30 Haziran darbesi, iktidarı yalnızca, erken bir dönemden beri Ģantaj, tehdit ve çarpıtma kampanyalarına maruz kalan Müslüman KardeĢler cemaatinin elinden almak için değildi. Amaç, Müslüman KardeĢler düĢmanlarının ifadesiyle, Mısır‟ın ulusal bütünlüğü üzerinde bir tehdit haline gelen Müslüman KardeĢler‟ın pençesinden kurtarmak değildi. Ama tüm bunlar ve Müslüman KardeĢler‟le mücadele aslında tam da Sisi‟nin açıklayamadığı amaçlarındandı. Bilindiği gibi Müslüman KardeĢler, ne iktidarda, ne siyaset sahnesinde tek baĢınaydı ve baĢkalarını göz ardı edip Mısır‟ı tek baĢına yönetiyor değildir. Ancak Müslüman KardeĢler döneminin baĢlamasından beri süregelen ve Müslüman KardeĢler‟ın en köklü ve en örgütlü yapı olduğuna iliĢkin propaganda ve yaygaralar, atılacak her demokratik adımın Müslüman KardeĢler lehine sonuçlanacağı yönündeydi ki bu onların doğal hakkıydı. Dolayısıyla rejimin kalıntıları (Fulûl) ve onlara bağlı güvenlik güçler, gerçek ve tam bir otorite sahibi olmasına engel oluyordu. Darbeciler, darbe bildirisinin ilk anından itibaren, bizatihi darbenin ötesine geçen boyutlarda icraatlara baĢlıyor, uzun vadeli bir siyasi statüko oluĢturmaya çalıĢıyorlardı. Darbe lideri, seçilmiĢ cumhurbaĢkanını ev hapsine alıp Müslüman KardeĢler liderlerini tutukluyor, onlara bağlı televizyon kanallarını kapatıyordu. 206 Sonra Cumhuriyet Muhafızları önünde, Nahda Meydanı ve diğer yerlerde darbeyi reddettiklerini ifade etmek üzere toplanan barıĢçıl gösterilere karĢı görülmemiĢ katliamlar baĢladı. Fakat darbecilerin Ģiddeti barıĢçıl göstericileri vazgeçiremedi, canları pahasına darbe karĢıtı protestolar devam etti. Darbeciler, Mursi yanlılarının darbe karĢıtlığında ısrarcı olduklarını ve CumhurbaĢkanının geri dönmesi için barıĢçıl gösterilere devam edeceklerini çok iyi anlayınca, darbe karĢıtlarına yönelik tutuklama operasyonlarına hız verdi. Sıra Müslüman KardeĢler liderlerine gelince tutuklama kampanyası durakladı, adeta 205 Ġnternet: http://almesryoon.com/259245 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.menara.ma/ar/2013/07/03/672822-8A.html adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 206 114 bir tür savaĢ molası gibi oldu. Ancak bu molanın fazla uzun sürmesi halinde, darbe sahnesinin perdelerinde ilerlemenin zorlaĢacağı anlaĢıldı. Belki de askerler, darbe karĢıtlığının bu denli kitlesel bir ivme kazanacağını beklemiyorlardı. Belki de karĢıtlarının nefret yeteneklerini zayıflatmak üzere iyi çalıĢılmıĢ darbe zamanlamasında hata etmiĢlerdi. Çünkü seçilen zamanlama, yaz sıcağına ve orucun baĢlangıcına denk geliyor, bu da kalabalıkların toplanma ihtimalini zayıflatıyordu. Buna ek olarak, askerler tehdit, yıldırma, moral bozma, Ģiddet ve kalabalık dağıtma araçlarını da çeĢitlendirmeye baĢladılar. BarıĢçıl oturma eylemleri yapanları dağıtmak üzere aĢırı güç kullanımına yönelerek, Mursi yanlıları arasında korku ve endiĢe yaymaya çalıĢıldı. Dağıtılan broĢürlerde, eylemlere son verilmesi için Rabia Meydanı‟nda oturma eylemlerine öncülük edenler, terör ithamıyla öne çıkarıldı ve çeĢitli bölgelerdeki vatandaĢlar arasında meydana gelen Ģiddet olayları, hiç alâkaları olmadığı halde onlar üzerine atılıp “terörizm” olarak yaftalandı. Oysa bu operasyonların ardında, bizzat ordu ve polis güçlerinin yer aldığı biliniyordu. Göstericilere, sürekli olarak eylemlerine son vermelerini isteyen ve ısrar etmeleri halinde sonuçlarına katlanacaklarını bildiren broĢürler dağıtıldı. Büyük halk kitlelerinin barıĢçıl gösterileri ve ısrarları, artan gösteriler karĢısında iyice köĢeye sıkıĢan askerlere karĢı sürekli ve büyük bir meydan okuma olarak algılandı. Bu sosyal patlama ve darbe karĢıtlarına yönelik açık mücadele ilanı karĢısında askerin durumu savunacak bir Ģeyi kalmadı. MeĢruiyet yanlısı oturma eylemlerini dağıtmada hayal kırıklığına uğrayan cuntanın konumu, giderek zayıflamaya baĢladı. Bunun üzerine engellere takılmaksızın darbe planlamasını tamamlamaya yöneldiler. Çünkü meĢruiyet yanlılarının barıĢçıl gösterileri asker önünde bir engeldi. Bunun üzerine kıĢkırtma, Ģiddet ve karĢı karĢıya gelen taraftarlarca çatıĢma fitili yeniden alevlendi. Sisi‟nin derdi, darbe karĢıtı eylemleri dağıtmak üzere Ģiddete ve aĢırı güç kullanımına mazeret üretmek amacıyla çatıĢmayı kıĢkırtmaktı. Dolayısıyla terörizmin iĢini bitirmek adı altında Müslüman KardeĢler hareketini ve kadrolarını hedef alarak, darbenin geri kalan aĢamaları tamamlanmak üzere meydanlar boĢaltılacaktı, Oysa meĢruiyete karĢı darbe yapan, demokratik kazanımları heder eden ve bunları hiç sayan, yerine kaos ve silah gücünü tercih edenler onlardı. ġimdi durum, asker açısından halk nazarındaki meĢruiyet ile ilgili olarak geçmiĢte olduğu gibi değil artık. 30 Haziran kalabalığı, çeĢitli demokratik kazanımlar için iktidar piramidinin tepesine Müslüman KardeĢler‟ı getiren demokrasi ve halk yönetimine karĢı darbenin çirkin yüzünü gizlemeye yarayan geçici bir maskeden baĢka bir Ģey değildi. 115 Bu bağlamda, rahatlıkla denilebilir ki Mısır‟da demokrasi diri diri gömülmüĢtür. Dün ona darbe yapanların yarın ona geri döneceklerini düĢünmek de zordur. Aksine onu dıĢlamak ve temellerini sarsmak için uğraĢacaklardır. Maskelerinin düĢmüĢ olması ve beraberinde on yıllar boyunca Mısır halkının kulaklarını ĢiĢirdikleri davalarının da düĢmüĢ olması yeter. Yerel, bölgesel ve uluslararası tüm düzeylerde darbe gerekçeleri ve öncesinde Mısır arenasında gözlemlenen iĢaretler, darbenin boyutları ve nihai maksatları hakkında pek çok soruyu gündeme getirmektedir. Nitekim bölgesel güçler, özellikle Ġsrail, Suudi Arabistan ve BAE, ayrıca baĢta demokrasi destekçisi gözüken ABD olmak üzere büyük güçlerin Müslüman KardeĢler endiĢesi, Müslüman KardeĢler‟a karĢı kıĢkırtmalar ve darbecilerin aldığı destekle açıkça ortaya çıkmıĢtır. Darbenin Mısır için barıĢçıl bir sonuç olarak yansıtıldığı bir zaman diliminde, kelimenin tam anlamıyla 25 Ocak devrimi öncesine dönüĢün bir simgesi olmuĢ, Arap Baharı devrimlerinin baĢarısında, siyasi varlıkları ve çıkarları için zarar ve tehdit gören bölgesel ve uluslararası güçlere hizmet etmiĢtir. Buna ek olarak, söz konusu bu güçler, çoğu kez Ġslami akıma, bir aĢırılık kaynağı ve çıkarlarına yönelik bir tehlike gözüyle bakmıĢlardır. Bu da Müslüman KardeĢler‟a karĢı Ģiddet, terörizm ve son dönemlerde teröristler gibi kendileri kıyımdan geçirmeye istekli kiĢiler Ģeklindeki tanımlamalarını yoğunlaĢtırmalarına neden olmuĢtur. Dolayısıyla bu durum, geçici de olsa mevcut havayı yakalamak amacıyla medya üzerinden çamur atma giriĢimlerinin bir parçası olarak, gelecekte Müslüman KardeĢler ile Cunta arasındaki iliĢkinin yapısına iliĢkin bir gösterge sayılmaktadır. Bu durum, Ģu ana kadar asla kanıtlanamamıĢ bir suçlama olmasına rağmen, Müslüman KardeĢler ile terörizmi eĢanlamlı yapmaya yönelik kasıtlı ısrarlardan anlaĢılmaktadır. Böylece, özellikle darbecilerin Müslüman KardeĢler cemaatini terörist bir örgüt olarak ilan etmesinden sonra, görülüyor ki darbenin temel amacı, -ġeyh Muhammed Gazali‟nin yazdığı gibi- aynen Abdülnasır‟ın Müslüman KardeĢler‟ın kökünü kurutmak istediği dönemde yaptıklarını hatırlatan bir görünüm arz etmektedir. 207 Aynı zamanda, Müslüman KardeĢler‟in uluslararası bir örgüt olması, terörizm suçlamasının uluslararası düzeyde olduğu anlamına gelmektedir. Nitekim görüyoruz ki Ġngiltere, bu kararı hızla reddetmiĢ, Ġngiltere‟deki Müslüman KardeĢler ofisleri ve yetkilileri hakkında soruĢturmalar yürütülerek konunun yeniden değerlendirilmesini talep etmiĢtir. Bununla birlikte Cameron 207 Ġnternet: http://www.forsanhaq.com/showthread.php?t=319390 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 116 hükümeti, Ġngiliz sivil toplum kuruluĢlarının bu soruĢturmaları durdurma yönündeki baskılarına maruz kalmaktadır. Oysa Suudi Arabistan, Kuveyt ve BAE böyle davranmamıĢtır. Askeri darbe ilanından sonra, Nahda ve Rabia meydanları ile baĢka yerlerde milyonluk gösteriler düzenleyerek Müslüman KardeĢler kontrolü elinde tutmaya çalıĢmıĢ, ancak bu gösterilerin sonucu ciddi olmuĢtur. Ön safta yer alan Müslüman KardeĢler liderlerinin tümü tutuklanmıĢ, çoğu üyesine de seyahat yasağı konulmuĢtur. Ġslami Selefi Hareket ve diğer bazı Selefi hareket üyeleri gibi siyasi ve Ġslami kesimlerin de iĢtirak edeceği meĢruiyet yanlısı gösteriler için yapılan izin talepleri reddedilmiĢtir. MeĢruiyetin dönüĢünü ve Mursi‟nin göreve iadesini talep eden milyonlar, ordu ve güvenlik güçlerince kuĢatılmıĢtır. Helikopterlerle göstericiler üzerine atılan broĢürlerde kan akmaması için dağılmaları ve evlerine dönmeleri istenmiĢtir. Müslüman KardeĢler‟ın baĢarı sağladığı en önemli hususlardan biri ise gösteri düzenleme yeteneği olmuĢtur. Çünkü bu tür gösteriler gıda, ilaç, giriĢ-çıkıĢ kontrolü ve gösterilerin düzenlendiği meydanları yakmaya çalıĢan Baltacılara, ordu ve güvenlik güçlerine karĢı güvenliğin korunması gibi hizmetler sağlayacak kadrolara muhtaçtır. Önemli hususlardan biri de Müslüman KardeĢler yanlısı iĢadamlarının desteğiyle Müslüman KardeĢler‟ın sağladığı maddi destektir. Göstericilere yönelik sert müdahaleler nedeniyle, ordu tarafından Rabia ve Nahda meydanlarının dağıtılması, büyük sayıda can kaybına neden olmuĢtur. Darbenin sert ve kanlı gerçekleĢmesiyle beraber, güvenlik güçleri 14 Ağustos 2013 tarihinde Nahda ve Rabia meydanlarına saldırdı. Müslüman KardeĢler liderlerinden Dr. Muhammed el-Baltacı, sabahın erken saatlerinde Rabia meydanında düĢen ilk can oldu. Güvenlik güçlerinin gösteriyi güç kullanarak dağıtması çok sayıda ölü ve yaralıya neden oldu. Ordu güçleri, Rabia meydanındaki göstericilerin çevresine onlarca zırhlı araç ve personel taĢıyıcı gönderdi. Ardından Nahda ve Rabia meydanlarındaki gösterileri dağıtma faaliyetleri kapsamında güvenlik güçleri, Rabia meydanındaki göstericiler üzerine Yusuf Abbas Caddesi tarafından çok sayıda plastik mermi ve göz yaĢartıcı bombalar attı. Ayrıca çok sayıda gösterici tutuklandı, bir kısmı da Fatih Camii ve Rabiatu‟l Adeviyye Camii‟nde kıstırıldı. 208 208 Ġnternet: http://www.youm7.com/New asp?NewsID=1202993 #. U5gTielZpy0 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 117 CumhurbaĢkanı Mursi‟nin gözaltına alınması ve görevinden alınması sonrasında, Yüksek Anayasa Mahkemesi BaĢkanı Adli Mansur, ülkenin yeni CumhurbaĢkanı olarak tayin edildi, 4 Temmuz günü yemin edip göreve baĢladı. Ardından Hazim Beblavi baĢbakan olarak atandı ve hükümeti kurmakla görevlendirilerek 9 Temmuz‟da yemin etti. Bu hükümet, istifa ettiği 24 ġubat 2014‟e kadar iĢbaĢında kaldı. Ardından Ġbrahim Mahleb baĢbakan tayin edildi, anayasal yeminden sonra 1 Mart 2014 günü görevine baĢladı. Hükümet seçimlere kadar sürdü. CumhurbaĢkanlığı seçimleri ise bir kez daha ertelendi. Bunun üzerine 9 Haziran‟da Ġbrahim Mahleb hükümeti istifasını sundu. Böylelikle hükümet, yeni darbe cumhurbaĢkanı dönemi için yeniden yapılandırıldı. Önceki Savunma ve Askeri Üretim Bakanı MareĢal Abdulfettah es-Sisi, cumhurbaĢkanlığının muhtemel adayıdır. ÇarĢamba akĢamı yaptığı halka hitapta Ģöyle diyordu: “Ey büyük Mısır halkı, askeri üniformamla son kez karĢınıza çıkıyorum. Hizmetimi silahlı kuvvetler baĢkomutanı ve savunma bakanı olarak son verme kararı aldım.” Böylelikle cumhurbaĢkanlığına adaylık arzusunda olduğunu ilan ediyordu. 209 EsSisi, 27 Mart günü baĢbakan Ġbrahim Mahleb‟e istifasını resmen sunduktan sonra seçim kampanyasını baĢlattı. 210 25 Ocak Devrimi sonrasında Müslüman KardeĢler adayının kazandığı ilk cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin aksine, ikinci cumhurbaĢkanlığı seçimlerine bu kez Müslüman KardeĢler katılmayacak. Çünkü geçen yıl askeri darbeye dayanan bu tiyatro gösterisini boykot kararı almıĢlardı. Müslüman KardeĢler, cumhurbaĢkanlığı seçimlerine katılmayı reddetmekte ve seçimleri basit bir oyun olarak nitelemektedir. Müslüman KardeĢler 10 Mayıs günü yayımladığı açıklamasında seçimleri boykot edeceğini açıkça ifade etmiĢ, Müslüman KardeĢler hareketi ve meĢruiyeti destekleyen ulusal koalisyonun tutumunu değerlendirmiĢ, darbeyi kesin bir dille reddetmiĢ, devrim Ģehitlerinin kanıyla ıslanmıĢ seçimleri tamamen boykot edeceğini açıklamıĢtır. Mecdi Karkar Ģöyle diyordu: “Görevden alınmadan birkaç gün önce Mursi‟yi desteklemek üzere kuruluĢuna Müslüman KardeĢler‟ın da iĢtirak ettiği koalisyonun liderleri, seçimlerin 209 210 Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=7HMoiWnHKbQ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.almasryalyoum.com/news/details/417968 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 118 düzenleneceği 26-27 Mayıs günlerinde, özellikle seçim komisyonu yakınlarında protesto gösterileri düzenlememe kararı almıĢtır.” 211 Müslüman KardeĢler‟ın seçimlere katılımdaki isteksizlik ve boykotuna, diğer akımların da seçimleri boykot çağrılarına rağmen, seçimler önceden planladığı gibi gerçekleĢti. CumhurbaĢkanlığının iki asıl adayı, Mübarek, Mursi ve günümüze kadar her dönemde kendisini cumhurbaĢkanlığı seçimlerine aday göstermekten vazgeçmeyen ve bazı Mısırlılara göre yarın da vazgeçmeyecek olan liberal aday Hamdin Sabbahî ve en Ģanslı ve seçimlerin beklenen galibi, MareĢal Abdulfettah es-Sisi. Darbe destekçisi akımların örgütlenmesi ve güçleri oranında Sisi‟nin adaylığını desteklemek için bir araya toplanmalarına rağmen, seçimler beklendiği gibi geçmedi ve katılım oranı nüfusun yüzde 13‟ünü aĢamadı. Seçim sandıklarına ilgi yok denecek kadar azdı. Bunun üzerine Yüksek Seçim Komisyonu, oylamayı bir gün daha uzatmak zorunda kaldı. Ancak iĢe yaramadı. Darbe karĢıtı akımlar, demokrasi ve ifade özgürlüğü için de büyük bir ders vermiĢ oldular. Seçimlerin boykot edilmesi, tüm dünya çapında alay konusu oldu. Tiyatronun son perdesi MareĢal Abdulfettah es-Sisi‟nin zaferiydi. Sisi destekçileri açısından seçimler, Mısır için bir utanç ama onlar için bir coĢku havasında geçti ve Mısır Arap Cumhuriyeti‟nin yedinci cumhurbaĢkanı seçildi. Sihirli değnek yoktu, Mısır‟da durum 180 derece tersine döndü. Ekonomik durum kötüleĢti, iĢsizlik arttı, güvenlik ve istikrar sağlanamadı, Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Bahreyn, Ürdün, ABD ve Ġsrail, darbecileri desteklemeye devam etti. CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin görevden alınmasından beri, benzin istasyonlarında bol miktarda yakıt bulunmaya baĢladı, önceden Mursi zamanında ancak belli miktarda bulunabiliyordu. Devrimin sembollerinden biri olan somun ekmek, kolay bulunur oldu vs. Bütün bunlar Sisi‟nin Müslüman KardeĢler‟ı mahvedince aldığı uluslararası desteğin bir sonucuydu. 2.4. ABD Müslüman Kardeşler 2.4.1. Amerika’nın Mısır Devrimindeki Duruşu Mısır devriminin baĢlamasıyla birlikte, ilgili devletlerin çeĢitli öngörüleriyle birlikte, dünya kamuoyundan da devrimin dıĢ mihraklı olarak ya da halkın özgür iradesiyle 211 Ġnternet: http://elshaab.org/thread.php?ID=111116 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 119 gerçekleĢtiğine dair farklı tepkiler ve çeliĢkili açıklamalar duyuldu. Devrimin büyük bir sürpriz olarak baĢlaması Amerika‟nın devrimle ilgili etkin tepkiler vermek konusunda sendeleyip yalpalaması yol açtı. Beyaz Saray‟dan yapılan açıklamalar, Amerika‟nın ĢaĢkınlığının bir göstergesiydi. Bu konuda 25 Ocak 2011 de gelen açıklamaya baktığımızda bunun, son derece ürkek ve çekincelerle dolu bir beyanat olduğunu görmekteyiz. Yapılan bu açıklamada, tüm taraflara, Ģiddetten uzak durma, Mısır yönetimine de göstericilere karĢı barıĢçıl davranma çağrısı yapılıyordu. ABD‟nin, evrensel hukuk ilkeleri gereğince halkın ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğünü desteklediği de aynı açıklamada yer alıyordu. Bununla birlikte Mısır‟daki hükümete de seslenerek, halkın beklentilerini cevaplamak, siyasi, ekonomik, sosyal reformları gerçekleĢtirmek için bu durumun bir fırsat olarak görülmesi salık veriliyordu. ABD‟nin devrim sürecindeki kendi konumuna dair ise yuvarlak ifadeler kullanılarak Ģöyle deniyordu: “BirleĢik Devletler, Mısır‟ın refahına katkıda bulunduğu gibi Mısır halkının bu hedeflere hızla ulaĢabilmesi için halkla uyumlu bir Ģekilde çalıĢmasına ve desteğine devam edecektir.” ABD DıĢ ĠĢleri Genel ĠĢlerden Sorumlu Bakan yardımcısının bu beyanı, beklenmedik devrim sürprizi karĢısındaki ĢaĢkınlıklarını gösterirken, Mısır‟da bundan sonra neler olacağını, ancak bekleyip göreceklerini açıklıyordu. Bu açıklamada, Mısır‟daki durumun ABD tarafından yakından takip edildiği, tarafların kendilerine hâkim olmalarının salık verildiği ve hükümet yetkililerinden de göstericilere karĢı barıĢçıl davranılması beklentisinden bahsedilerek, ABD‟nin Mısır‟da yapılacak siyasi, ekonomik ve toplumsal reformları desteklediğine iĢaret ediliyordu. Ayrıca bölgedeki diğer hükümetlerle de kendi halklarının beklentilerine cevap verebilme babından örnek olması için reform ve açılımların gerekliliği noktasında aynı fikirde olduklarının altı çiziliyordu. 3 ġubat 2011 günü ABD DıĢiĢleri Bakanlığı adına sözcünün yaptığı konuĢma, muhaliflerle hükümetin bir toplantı yapması ve ülkelerin ortak çıkarları doğrultusunda hareket etmelerini tavsiye etmesiyle Amerika‟nın Mısır devrimini takip sürecini yoğunlaĢtırdığının bir göstergesiydi ki bunun ardından Amerika adına yapılan açıklamalar birbirini takip etti. Aynı dönemde cumhuriyetçi senatör John Bacon ve Demokrat senatör John Kerry, ABD senatosunda, Mısır‟daki tüm gruplara çağrı yaparak demokratik düzene barıĢ içinde geçiĢin sağlanmasına yönelik bir uygulama hükümeti planı belirliyorlardı. Senatoda yapılan bu 120 plan beyanatının ardından, ABD DıĢ ĠĢleri Bakanı Hillary Clinton 4 ġubat 2011 tarihinde, Ortadoğu‟daki statüko‟nun sürdürülemez olduğunu, hükümete ve halka mutlak surette yardımcı olacakları açıklamasını yaptı. Clinton konuĢmasında, yapacakları bu yardımın insan haklarına saygı ve ABD‟nin beklentileri açısından bir zorunluluk olduğunu da vurguladı. 6 ġubat 2011 tarihinde ise ABD BaĢkanı Barack Obama‟nın, Mısır‟da halkı temsil eden bir hükümet istediğine dair demeci geldi. Obama demecinde Ģunları söylüyordu: “Mısırlılar özgürlük, özgür seçim ve halkı temsil eden bir hükümet istiyor, acilen geçiĢ aĢamasının baĢlaması gerektiğini belirtmiĢtik. Müslüman KardeĢler, Mısırlıların çoğu tarafından hoĢlanılmayan bir gruptur. Müslüman KardeĢler çok iyi örgütlenmiĢtir ve onların ideolojileri Amerika karĢıtlığı üzerine kuruludur. Ancak Mısır‟da büyük çapta laik bir toplulukta bulunmaktadır ve karĢımızda Müslüman KardeĢler ve bastırılmıĢ Mısır halkı Ģeklinde iki gruptan söz edemeyiz. Biz, Mısır‟da temsili demokrasiye dayalı bir hükümet istiyoruz ve ancak süreç doğru iĢlediği takdirde onlarla birlikte çalıĢmamız mümkün olacaktır.” BaĢkan Barack Obama‟nın yardımcısı John Baiden ise, 7 ġubat 2011 tarihli açıklamada, açıkça ifade ve toplanma özgürlüğüne izin verilip, olağanüstü hal kanunlarının kaldırılmasını ve ortak bir yol haritası oluĢturularak belirli bir takvim doğrultusunda siyasi iktidarın, intikama yer vermeyecek Ģekilde devri konusunda görüĢmeler yapmak üzere muhalefetin davet edilmesini istedi. Robert Satloff da, Amerikan Temsilciler Meclisi önünde vizyonunu netleĢtiren bir konuĢma yaptı ve “Tunus‟taki değiĢim rüzgârları, Kahire‟de bir kasırgaya dönüĢtü ve bu kasırga tüm bölgeyi etkisi altına alacaktır. Amerikan siyasetine düĢen barıĢçıl demokrasi yanlılarını desteklemektir” dedi.212 ABD DıĢ iĢleri Bakanı Hillary Clinton ise Amerikan yönetiminin Ġslami akımlarla ve özellikle Müslüman KardeĢler‟le iletiĢim kanallarını açacağını açıkça ilan ediyordu. 213 Mısır ya da bir baĢka ülkede yapılan seçimlerde, Amerika‟nın Müslüman KardeĢler‟e 212 Ġnternet: http://arabic.washinggtoninstitute.org/templateC05.CID=3067&portal=ar adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 213 Bradley, M. and Entous, A. ''U. Reaches Out to Islamist Parties,'' The Wall Street Journal, 1/7/2011. 121 iliĢkin tutumu onları desteklemek Ģeklinde olmadı. Tam tersine Amerika BirleĢik Devletleri‟nin desteği laik ve sivil gruplardan yana oldu ve o akımlarla siyasi iliĢkilerde performans düzeyi artırıldı.214 Clinton, Ortadoğu‟daki istikrarsızlığın uzun vadede ABD lehine bir durum olduğunu görmüĢtü ve ona göre, refah düzeyinin artması ve demokrasiye geçiĢ için Ortadoğu‟da tam anlamıyla faaliyet gösteren değiĢim hareketleri gerekiyordu. Mısır‟da meĢruiyet ve halk desteği olmadığı sürece Mübarek‟i korumanın ve uzun dönemde ona yardımcı olmanın, ABD açısından çok zor olacağını ilan ediyordu ki bu noktada zaman da Clinton‟ı doğruluyordu215 Obama‟ya gelince, 2009 yılındaki ilk konuĢmasında ılımlı Ġslam‟dan, halkın kendi yöneticilerini özgürce seçmesinden bahsettiği süslü cümlelerle dolu konuĢmasından sonra tavrını değiĢtirerek konuyla bağlantılı farklı konuĢmalar yapmıĢtı. Obama, önceleri Mursi‟nin baĢarısından duyduğu memnuniyeti açıkça ve özellikle ifade ederken, Mursi de uluslararası anlaĢmalara kesinlikle uyacaklarına ve Ġsrail‟i ilgilendiren ittifaklara dair kesin taahhütlerde bulunuyordu. Obama‟nın Amerikan siyasetine etkide bulunan bazı danıĢmanları Müslüman KardeĢler‟le ABD arasındaki yakınlaĢmaya gayret gösteriyorlardı. Mesela, Obama‟nın danıĢmanı ve ABD eski DıĢ ĠĢleri Bakanı Hillary Clinton, yakın arkadaĢı Huma Abidin‟le birlikte bu gayrette öncü rol oynuyorlardı. Bununla birlikte CumhurbaĢkanı Mursi ve Obama arasında doğrudan dokuz kez görüĢme yapılmıĢtı. Bunlardan ilki, Obama‟nın Mursi‟yi 24 Ocak 2012 tarihinde baĢarısı nedeniyle kutlaması ve iliĢkilerinin karĢılıklı iĢ birliği ve saygı çerçevesinde devam edeceğini teyit etmesiyle gerçekleĢti.216 Obama ve Mursi arasındaki en önemli görüĢmelerden biri 14 Kasım 2012 tarihinde Gazze Ģeridinde devam eden olaylar üzerine gerçekleĢtirildi ve her iki baĢkan da Ġsrail ve Gazze arasındaki Ģiddetli çatıĢmaların kesilmesi konusunda uzlaĢarak, devlet bazında, bölgesel ya da Mısır içeresindeki olaylar konusunda sürekli iletiĢim içinde olma konusunda anlaĢtılar. Obama ve devrik CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi arasında ortaya çıkan iç ve dıĢ krizlerin hepsi Amerikan çıkarlarının güvenliğiyle ilgili konular üzerineydi. 214 Ġnternet: http://www.thenewamerican.com/wprld-news/africa/item/8380-egypt-s-relations-with-usstrained-as-military-islamists-reign. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 215 Ġnternet: http://www.satate.gov/secretary/20099013clinton/rm/2011/11/176750.htm. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 216 Ġnternet: http://iipdigital.usembassy.gov/st/arabic/texttrans/2012/11/20121115138740.htm1#ixzz2kTkvEDXN. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 122 Amerikan DıĢ ĠĢleri Bakanı John Kerry‟nin Mısır‟a gerçekleĢtirdiği ziyaretlerin sadece BirleĢik Devletlerin Ortadoğu‟daki demokrasi konusunda emin olması adına ve özellikle de Ġsrail‟in güvenliğiyle ilgili konularda olduğu yapılan mülahazalar arasındadır. John Kerry, bir ziyaretinde bunu açıkça doğrulamıĢ, ziyaretinin halkın iradesine kulak vermek dıĢında bir amaç taĢımadığını, ayrıca ortak geleceğe iliĢkin birlikte iĢ yapma umutlarının devam ettiğini belirtmiĢtir. Bu durum, bölgede geleceğe iliĢkin güvenlik ve barıĢın sağlaması ve geliĢmiĢlik düzeyinin yükseltilmesi adına ne denli istekli olduklarını göstermektedir. Obama‟nın konuĢmasında Mısır liderliğine büyük bir saldırıda bulunuyor ve “Mısır gibi devletlerde baskı tezlerini kabul etmemiz mümkün değildir, ancak tüm insanlar için insan haklarına saygı duyulması konusunda ısrarcı olabiliriz” diyordu. Bu konuĢmanın ardından, Amerika‟nın Kahire‟deki önceki Büyükelçisi Patrus, Ġskenderiye Rotary Kulübü üyeleri önünde açık bir Ģekilde iktidardaki Müslüman KardeĢler liderliğine saldırıda bulunarak, onları liderlik becerilerinden yoksun olmanın yan ısıra doğru kararlar alamamakla suçladı.217 Mursi yönetimine karĢı baĢ gösteren yaygın protestolarla birlikte BirleĢik Devletler, Mısır‟daki tüm siyasi güçlere karĢı aynı mesafede durduğunu her vesileyle ifade etti. Ardından Mısır Ordusu geçtiğimiz 3 Temmuz „da seçilmiĢ baĢkanı devirdikten sonra yönetime ABD‟yi oturttu. Korgeneral Abdul Fettah Sisi‟nin beyanı ardından Obama (Mübarek devrilirken yaptığının aksine) bir açıklamayla ortaya çıkarak Ģunları söyledi: “ġayet ordunun darbe yaptığını kabul edecek olursak Mısır‟a yaptığımız askeri yardımı kesmemiz gerekir. Hali hazırda bulunan Amerika‟ya endeksli teçhizatlar, Mısır ordusunun atacağı adımların boyutları ve bunların Amerikan yardımlarına yapacağı tesiri değerlendirmemizi gerektirecek.” 218 Obama, daha sonra Mısır Ordusuna “CumhurbaĢkan Mursi ve arkadaĢlarını keyfi olarak tutuklamaktan” kaçınma çağrısı yaparak ABD yönetiminin Ģiddet kullanmaktan uzak durma zorunluluğunu vurguladı. 219 aynı Ģekilde demokrasinin kesintiye uğramamsı adına Obama Ģöyle bir demeç vermiĢti: Mısır ordusunu kapsayıcı ve Ģeffaf bir süreçle mümkün olan en kısa zamanda tam yetkiyi demokratik yollardan seçilmesi bir sivil hükümete 217 218 219 Ġnternet: http://www.karamaty.com/2014/05/24/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.almadapaper.net/ar/news/447265/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.faceiraq.com/inew php?id=2102201. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 123 devretme yolunda hızlı ve sorumlu Ģekilde hareket etmeye ve Mursi ve destekçilerine yönelik kayfi tutuklamalarıdan kaçınmaya çağıryorum.220 Bu açıklamalar hiç biri Askeri darbnin varlığını değinmemiĢtir. Ancak yeni yönetim Mısır‟da bunların tamamıyla aksini yaptı. Rabiatu‟l Adeviyye ve Nahda meydanlarındaki oturma eylemlerini dağıtmak için Mursi‟nin yüzlerce arkadaĢının öldürülmesinin, ardından Amerikan BaĢkanı daha önceden Mısır topraklarında yapılması kararlaĢtırılan “Parlak Yıldız” tatbikatını iptal etti.221 Ve ABD bazı cezalandırıcı adımlar atarak, daha önceden verilmesi kararlaĢtırılmıĢ yirmi adet F-16 uçaklarını ve Mısır ordusunu güçlendirmeye yarayacak yeni 12 adet Apachee helikopterini (Itsh 64 D) teslim etmedi. Washington Mısır Ordusunun, Ġran gibi nükleer silah elde etme çabasını, terörle savaĢta Pakistan gibi belirsiz olmasını ve ordunun Ġslami bir inanç üzere olmasını hayal bile etmek istemiyordu.222 Sonrasında Amerika‟nın konumunda bir karıĢıklık olduğunu gözlemlemekteyiz. Amerika, siyasi süreçte etkin olmak için Müslüman KardeĢleri destekler gözükmek istememiĢ, bununla birlikte gücünü Mısırlıların çoğunluğu tarafından kabul edilen anayasayı ilga etmek ve seçilmiĢ devlet kurumlarını değiĢtirmek yönünde kullanmak istemiĢtir. Yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda da, Mısır‟ın ilk seçilmiĢ baĢkanına karĢı askeri inkılâba destek verildiği açıkça ifade edilmiĢtir. ABD DıĢ ĠĢleri Bakanı John Kerry, “Mısır Ordusu kesinlikle yönetimi ele geçirmeye tevessül etmemiĢtir, muhakkak ki bu demokrasinin yeniden kazanılmasıdır” demiĢtir. Obama ise, ülkesinin Mısır‟ın demokratik sürece dönmesi için uğraĢacağına iĢaret ederek “Mısır‟a yaptığımız yardımlar, daha önceden olduğu gibi geçici hükümete de devam edecektir, ancak inanıyorum ki Amerikalıların büyük çoğunluğunun sahip olduğu değer ve ilkelerle çeliĢmediği sürece bu destek devam edebilir. Bu nedenle Mısır - Amerikan iliĢkilerinin kapsamlı Ģekilde geriye dönüĢümünü değerlendirmekteyiz. Biz, Mısır halkını çok önemsiyoruz ve Mısır‟la iliĢkiler meselesi bizim için son derece büyük bir öneme haizdir ve bunun bir parçası da Ġsrail‟le kurulan barıĢ anlaĢması ve Sina‟ya iliĢkin konuların koordinasyonudur. Ancak iliĢkilerin olanlar nedeniyle düĢtüğü seviyeye geri dönülmemelidir.” 220 Nebahat Tanrıverdi,‟‟1,5 Milyarlik soru : Devrim mi Değil mi?‟‟, ORSAM 7 Temmüz 2013. Ġnternet: http://www.masres com/search?q= adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 222 Ġnternet: http://www.akhbarak.net/news/2013/02/08/2067746. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 221 124 Gerçekten de Washington‟un çıkarlarını gerçekleĢtirme yolundaki uğraĢları Mısır‟a hükmedenlerle güçlü iliĢkileri korumasını gerekli kılmaktadır. ABD, bu nedenle diktatör Mübarekle de, Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi BaĢkanıyla da, Müslüman KardeĢler lideri Muhammed Mursiyle de iliĢki kurmuĢtur. Bugün Washington, GeçiĢ Hükümeti ve General Sisi ile çalıĢmakta ve Müslüman KardeĢlere karĢı, bağlı olduğu ilkeleri, iki tarafın iliĢkilerinin olağanüstü hale geldiği bir anda geçersiz kılmaktadır. Amerikan yönetiminde, ilkeler ve çıkarlar arasındaki uzun çatıĢmanın bir bedeli vardır bu nedenle de ABD Mısır‟da olanlar karĢısında değiĢken bir tutum göstermektedir. Gerçekte BirleĢik Devletlerin Mısır‟da sürmekte olan durum karĢında aldığı pozisyondaki huzursuzluğun nedeni Amerika‟nın kendisine özgü siyasetiyle bağlantılıdır ki, bu da BirleĢik Devletler ve Ġsrail‟in ulusal güvenliğinin önceleme esasına dayanan anlayıĢı ve Amerika‟nın bölgesel çıkarlarının sağlanmasıdır. Bunun dıĢında kalanlar ise demokrasi üzerine anlatılabilecek hikâyelerdir. Görünen o ki; demokrasi, ABD çıkarlarına hizmet ettiği ölçüde değerlidir, ABD çıkarlarına hizmet etmediği sürece demokrasiye de gerek yoktur. Amerikan yönetiminin Mısır devriminin baĢlangıcından itibaren, Mısır‟da olanlar karĢısında takındığı tutumun baĢlıca sebebi budur ve iĢin en baĢında Mübarek‟i bitirmeden önce ondan reform taleplerinde bulunması da yalnızca bu çerçevededir. Ayrıca devrik CumhurbaĢkanı Mursi seçilmeden önce, Askeri Konseyin iĢlemiĢ olduğu tecavüzler karĢısındaki suskunluğunun nedeni de budur. ABD‟nin beklentisi, cumhurbaĢkanlığını kazandıktan sonra Mursi‟nin boyun eğeceği yönündeydi. Darbe yapanların meĢruiyetini sağlayacak iĢler yapmaları ve darbeye onay vermeleri, son seçimleri ve Sisi‟nin baĢarısını kabullenmeleri ve ayrıca Müslüman KardeĢlerin terör örgütleri arasına konulmasını kabul etmemelerinin nedeni de iĢte bu pragmatist siyaset tarzlarıdır. Tüm bu tutumlar, Müslüman KardeĢler kurulduğu günden bu yana elde ettikleriyle alâkalıdır. Müslüman KardeĢlerin Genel MürĢidi Tilmisani‟nin, Humeyni devrimi sırasında Amerikalı rehineler krizi konusunda Ġran‟la arabuluculuk yaptığı günlerden bu yana Amerika‟nın Müslüman KardeĢler‟ la iliĢkisi bu Ģekildedir ve Müslüman KardeĢleri Amerikan ulusunun milli güvenlik çıkarları ve Ortadoğu‟daki siyasetleri açısından faydalı kabul etmemektedirler. Obama yönetimi, devrik baĢkan Mursi döneminde, Camp David‟de Ġsrail‟le imzalanan barıĢ anlaĢmasına uyup uymadığını kontrol etti ve 2012 yılı sonunda Gazze ve Ġsrail 125 arasındaki çatıĢmayı çözmesi nedeniyle Müslüman KardeĢlere olumlu baktı. Bu, Müslüman KardeĢlerin tüm politikalarını doğrulamasına neden olan unsurdu. Obama yönetimi darbeden sonra da Müslüman KardeĢlerle iletiĢim kanallarının açık tutulmasını istedi, bunun nedeni Müslüman KardeĢlerin, siyasi operasyonun bir parçası olmasını istemeseydi ve Ģiddete kayması durumunda bu çok da gerekli olmayacaktı. Obama yönetimi muhakkak ki, ABD‟nin tüm akımlarla özellikle de Müslüman KardeĢlerle iletiĢim halinde olmasını istemektedir. Amerikan görüĢü ve Amerikan kanaatleri barıĢçıl bir Müslüman KardeĢler teorisine dayanır ve hangi durumda olursa olsun Ģiddet kullanımını onaylamaz. Bölgenin güvenliği için istikrar oldukça önemlidir. Ancak, Müslüman KardeĢler hedefe ulaĢmak için sadece Ģiddet yöntemini benimserse ABD ittifakını kaybeder. Çünkü onlar için en önemli Ģey bölgenin Ģımarık çocuğu Ġsrail‟in güvenlik ve barıĢının tehdit edilmesidir. Ġsrail‟in güvenliği, ABD ulusal güvenliğinden ve Amerika karĢıtı terör eylemlerinin artmasından da öte bir önem taĢımaktadır. Amerikan yönetimi, prensip olarak Müslüman KardeĢlerin yeni baĢtan siyaset rotasına girmesi için siyaset yollarını açması yolunda BaĢkan Sisi‟ye baskı yapmayacaktır. 126 127 3. BÖLÜM SELEFİLER 3.1. Selefilik Akımı ve Mısır’da Selefiler Selefilik akımı Ġslami bir yenilenmeyi ele alır, bu akımın gayesi Kur‟an ve Sünnet‟e sımsıkı sarılarak dini bid‟atlerden temizleme, Selef-i Salihin‟in akaidini geri getirme ve Ġslamiyet‟i tebliğ etmektir. ÇağdaĢ Selefi akım, Ahmet b. Hanbel‟in baĢlattığı, Ġbn-i Teymiyye ve öğrencisi Ġbni el-Kayyım‟ın sürdürdüğü Hanbelî ekolünün bir devamıdır. Bu akımın geçen yüzyıldaki tanınmıĢ lider bir ismi, Selefiliği yeniden gündeme getirmeye ve Arap Yardımadası‟nı bid‟at ve sapıklıklardan temizlemeye çalıĢan Muhammed b. Abdu‟l Vahhab‟dır.223 3.2. Selefilik’iın Önemli İsımleri: İbn-i Teymiyye Ġbn-i Teymiyye 1263‟te Harran‟da doğdu, o dönemlerde Ġslam dünyasının büyük kısmı Moğol istilası altındaydı. Teymiyye altı yaĢında Moğol istilası yüzünden ailesiyle birlikte ġam‟a göç etmek zorunda kaldı. ġam‟da hem Ġslami ilimleri içeren hem de felsefe, matematik, tarih, astronomi, mühendislik gibi konuları içeren eğitim aldı224 Ġbn-i Teymiyye‟yi farklı kılan „Selefiye‟ kavramını geliĢtirmiĢ225 olması ve bu kavram üzerine yaptığı yorumlardır. ibni Teymiyye‟nin „Selefiye‟ kelimesinden kastı dini „ dıĢardan „ girmiĢ Ģeylerden temizlemek ve saf Ġslam düĢüncesini yeniden getirmektedir.(Teymiyye‟ye göre Selefi Cihet (el-cihetü‟s- Selefiyye): dinin asıllarında aklın kullanımını esas alan yeni yöneliĢler ( el-cihetü‟l – bid‟iyye) karĢısında, kitap ve sünnete dönmektir. Nebevi ve Selefi yol( et tarikat‟ün nebeviyye es-selefiyye) Allah hakkında rey ile konuĢmamak, sahabe ve tabiinin yolunu takip etmektir. Mantıki kıyas veya Yunan mantığı, felsefe ve kelamı bırakıp „ilm‟e tabi olmaktır.226 223 Elverdani, a.g.e., 121-122. Selin, a.g.e., 69-70. 225 ĠĢcan, M. Z. Selefilik İslami Köktenciliğin Tarihi Temelleri. Kitap Yayınevi, 29-30. 226 ĠĢcan, a.g.e.,29,30. 224 128 Ġbn-i Teymiyye‟ye göre Allah kendini nasıl vasfetmiĢse, Rasulullah O‟nu nasıl anlatmıĢsa bunları öylece kabul etmek lazımdır.‟Es-sabikune‟l-evvelun‟ –sahabe- bu konuda Kur‟an ve hadisin dıĢına çıkmamıĢlardır.‟Mezhebu‟s-selef”, “tadil”(Allah‟ın sıfatlarını kabul etmeme) ile “temsil”( Allah‟ı yaratıklara benzetme) arasında orta bir yol tutulmuĢtur. ĠĢte Selefi yol( et tarikat‟us selefiyye) budur. Selefiye mezhebi örneğin “Allah semavat ve arzın nurudur” ayetindeki “nur”u tevil etmemektedir.”Allah dünya semasına iner” hadisindeki „inme‟nin mecaz olduğunu kabul etmemektedir.227 Ġbn-i Teymiyye‟nin siyasal fikirleri Moğol Ġstilası zamanında ortaya çıkmıĢtır, O Memluklular iktidarda iken „ bir gün sultansız kalmaktansa altmıĢ yıl zalim sultanın idaresinde yaĢamaya razım olurum‟ diyerek dönemin Ģartlarına uygun bir biçimde birlik yanlısı olmuĢ Ulu‟l Emr‟i tenkitten kaçınmıĢtır. Teymiyye, Moğol istilasında Arap iktidarının ve kültürünün çöküĢünü „Ģeriatın birliği‟ tezi ile durdurmaya çalıĢmıĢtır. Dini gevĢeklikler sultan tarafından ortadan kaldırılmalıdır görüĢüyle yönetimin dinselliğini dile getirmiĢtir. Bu yüzden Teymiyye Moğolların Ġslam dıĢında olduklarını, dolasıyla onlara karĢı ayaklanmanın vacip olduğunu söylemiĢtir228 Ġbn-i Teymiyye‟nin Ġslam devleti tezi ve devlete bakıĢ açısı daha 19 ve 20. Asırdaki siyasal Ġslamcıların fikirlerini yoğun olarak etkilemiĢtir. Selefi söylemin „ yabancı devletlere karĢı ayaklanmak vaciptir „ çıkarımı günümüz Selefilerini büyük oranda etkileyen bir yapı taĢı olarak görülmektedir. 3.3. Muhammed Bin Abdu’l –Vahhab Abdulvahhab miladi 1700 yılında doğmuĢ ve 1792 yılında vefat etmiĢtir. Tenha bir bedevi çevrede büyümĢtür. Daha sonra inancını Ġbn-i Suud‟la anlaĢarak Arap yardımadasının her bölgesinde kılıç kullanmak suretiyle yaymaya çalıĢmıĢtır.229 Abdulvahhab da Ġbni Teymiyye gibi tevhidi, ameli açıdan değerlendirmiĢtir. Ona göre de gerçek tevhit, Allah‟ın ve Peygamberin emirleri dıĢında emir ve yasak tanımayarak, Peygamber devrinde olmayan her Ģeyi bid‟at addedp, tevessülü terk ederek Allah‟ı birlemektir. Abdulvahhab‟a göre kesin delil ancak Kur‟an ve hadisin tevilden uzak zahiri hükümleridir. Kur‟an ve sünette 227 ĠĢcan, a.g.e.,29,30. ĠĢcan, a.g.e., s,33 229 Elverdani, a.g.e., 121-122. 228 129 bildirilen hususların zahirine sımsıkı yapıĢılır ve hiçbir mezhebe bağlanmadan her Ģey bunların zahirinden çıkarılır. BaĢkalarını taklit ederek hüküm vermek Ģirk gibidir230 Abdulvehhab‟ın tüm bu görüĢlerini „Tevhit, Allah ve Peygamber‟den baĢkasının hüküm ve emirlerine baĢvurmayarak sağlanır‟ Ģeklinde özetlemek mümkündür. Abdulvehhab‟ın bu anlamdaki „Allah‟ın birliği „ tezi, günümüz Ġslamcılığında, selefiliğinde, „Kanun yapma Allah‟ın hakkıdır; insanların burada herhangi bir dâhilinden bahsetmek mümkün değildir.‟ Formuna bürünmüĢtür.231 3.4. Selefi Akımın Kavramları ve İnanışları Selefi akım için en mühim kavram tıpkı Seyyid Kutup da olduğu gibi „akide „ kavramıdır, Selefiler önce akide üzerine yoğunlaĢmıĢ ve Ġbn Teymiyye‟yle Abdulvahhab‟ın tarif ettiği Ģirkler ve bid‟atlarla savaĢarak Selefi Akide‟yi yaymaya odaklanmıĢlardır. Selefiler‟de „Akide‟ kavramı akımın; düzene, olaylara ve diğer akımlara karĢı tutumunu belirlemekte dayandığı tek ölçüttür. Selefilerin akide mantığı büyük ölçüde „Akidetü‟t Tehaviyye‟ kitabında dayanmaktadır, bu kitabın akide ile ilgili anlayıĢı Ģu Ģekildedir 1. Tevhid üç Ģekilde ifade edilir: Birincisi, Allah‟ın sıfatlarında birliği ifade eden Tevhidu‟s Sıfatt, ikincisi her Ģeyin yaratıcısının Allah olduğunu bildiren Tevhidu‟r Rububiyyet; üçüncüsü de ibadete layık tek varlığın Allah olduğu ve O‟nun hiçbir ortağı bulunmadığını kabul etmek demek olan Tevhidu‟l- Ulûhiyet‟tir. 2. Kıble ehlinden hiç kimse, helal kabul etmediği müddetçe, iĢlediği günahlardan dolayı tekfir edilemez. Yani üzerinde ısrar ediyorsa bile, yaptığını helal kabul etmeyen bir Müslüman kâfir addedilemez. 3. Ġnsan amelinde hürdür, zorunlu değildir 4. Muhammed(s.a.v) ümmetinden, büyük günah iĢleyen kimseler, cehennemde edebiyyen kalmayacaktır. 5. 230 231 Salih veya facir(günahkâr), bir Müslümanın arkasında namaz kılmak caizdir ĠĢcan, a.g.e.,34. ĠĢcan, a.g.e.,35. 130 6. Kaderin hayır ve Ģerrine iman etmek gereklidir 7. Açıkça, bid‟at iĢleyen ve yalan söyleyen kiĢi, Müslümanlara imam olamaz. 8. Allah‟a isyanı görülmediği müddetçe, zalim de olsa ulul emre itaat Ģarttır 9. Ulul Emr‟in önderliğinde hac ve cihad, Müslümanlar için kıyamete kadar geçerlidir 10. Ġman ancak tasik ve amelle gerçekleĢir 11. Allah‟ın indirdiği hükümler yerine baĢkalarıyla hükmetmek insanı dinden çıkaran bir küfürdür232 Selefiler‟de Akide kavramından sonra gelen en mühim kavram ise davet‟tir. Selefiler‟in Davet‟ten anladığı Ġslam‟daki „Emril Bil Maruf‟tur yani iyiliği emretmek, Ġslam‟ın Ģartlarını tebliğ etmek gibi Ġslami kaide için çok önemli yer kaplayan kavram ve değerleri aktarmak. Selefi akıma göre Ģiddete baĢvurmadan güzel öğüt en güzel mücadale örneğidir. Selefi akım mevcut sisteme karĢı her çeĢit Ģiddet hareketine karĢı çıkmakta, Ġslami davet çalıĢmalarında yumuĢak davranmanın Ģer‟i bir yöntem olduğunu ileri sürmektedirBuna göre, sistem ve yöneticilere karĢı her türlü saldırıdan kaçınılması gerekmektedir233 „Hâkimiyet „ kavramı da Selefi akımın içinde büyük bir yer tutmaktadır. Selefi akımın âlimlerinden sayılan Abdu‟l- Aziz bin Baz hâkimiyet konusunda Ģöyle demektedir: „Allah ve Rasulu‟nun emrettiği hususlardan biri, Allah‟ın dinin otorite kabul edip, hüküm açısından ona baĢvurmaktır. Bu, Allah‟ın kulluğun ve Peygamber‟e Ģehadetin bir gereğidir. Bundan tamamen ya da kısmen yüz çevirmek ise Allah‟ın azabını gerektirir. Bu husus; devletin vatanĢına uyguladığı yaptırımlarda, Müslüman toplumun yaĢatısında, genel ve özel anlaĢmazlıklarda, Müslüman toplumun yaĢantısında, genel ve özel anlaĢmazlıklarda, Ġslam devleti ile diğer devletlerarasındaki iliĢkilerde, bir toplumun diğer toplumlarla iliĢkilerinde veya bir Müslüman diğer Müslüman arasındaki iliĢkilerde, daima geçerlidir. Bu otorite önünde herkes eĢittir. Yaratma ve emir Allah‟a aittir. O halde bütün Müslümanlar‟la, emir ve yöneticilere, ehl-i hal ve‟l akd makamında bulunanlara vacip olan, Allah‟tan korkup O‟nun dinini kendi ülkelerinde hâkim kılmak, böylece yönetimi altında bulunanları dünya ve ahiret azabından korumaktır. Ayrıca, 232 233 Elverdani, a.g.e., 124-125. Elverdani, a.g.e., s 130. 131 Allah‟ın dininden yüzçevirmek Batı‟yı taklit eden blokta yer alanların, içine düĢtükleri çeĢitli fitne ve ihtilaflardan, baĢlarına gelen belalardan ders ve ibret almalıdırlar. Bu toplumlar, Allah‟ın emirlerini dinlemedikleri için, birçok ilahi nimetten mahrum kalmıĢ, fitneler içine düĢerek birbirlerini öldürmeye baĢlamıĢlardır. Bu toplumlar Allah‟a dönüp, O‟nun doğru yoluna girmedikleri müddetçe düĢünce vie siyaset planında, düĢmanların otoritesi üzerlerinden kalkmayacak, durumları hiçbir zaman düzelmeyecektir.‟234 Mısır‟da Ġslami Akımlar kitabının yazarı Salih El Verdani ana akım Selefiler‟in Cihad kavramına ve devlet yapısına nasıl baktıkları hakkında Ģunları demektedir: „Ana selefi akımın hâkimiyet konusundaki bu görüĢleriyle bağlantılı olarak,-cihadkonusundaki görüĢ ve ilkelerine geçebiliriz. Bu konudaki ana ilke: idareci Müslüman olduğunu iddia ettiği müddetçe veya- aranızda namazı ikma ettiği müddetçe- sahih hadisinin hükmü gereğince, yöneticilerin tekfir edilmemesi ve karĢı çıkılmaması esasına dayanmaktadır. Dolaysıyla otoriteye, yani hâkim durumda olanlara karĢı cihad düĢüncesine, selefilerde rastlanmamaktadır. ĠĢte bu durum, baĢta- Cihad- akımı olmak üzere, diğer Ġslami akımlarla selefiler arasında, esaslı bir ihtilaf noktasıdır.‟235 Mısır‟daki Selefi akım bu inanç ve tavırlar çerçevesinde ortaya çıkmıĢtır 1950‟li yıllarda Mısır‟Da el-Cemiyyü‟Ģ ġer‟iyye teĢkilatından ayrılan Ansaru‟s Sünnetil Muhammediyye Müslüman KardeĢleri, Mısır‟daki Selefi ekolün temellerini atmıĢtırEl Verdani Ansaru‟s Sünne hakkında Ģunları demektedir : “.Ansaru‟s Sünne Müslüman KardeĢleri, benimsediği geleneksel strateji gereğince, Nasırcılık döneminde tasavvuf inanıĢları ve kabirlerde iĢlenen bid‟atlara karĢı mücadele vermiĢtir. Ancak Müslümanları; selefin ahlak, edep ve inançlarına sarılmaya davet etmekten baĢka, kayda değer bir etkinlikleri olmamıĢtır.Müslüman KardeĢlerin birçok mesele karĢısında donuk kalan bu; muhtevası sınırlı, kapsam dar çalıĢma metodu; güncel sorunlar ve hadiseler karĢısında daha aktif bir tutum takınma zorunluluğu hisseden yeni Müslüman gençliğin, 1970‟li yıllarda hareketten ayrılmasına sebep olmuĢtur.”236 234 Elverdani, a.g.e., 131 Elverdani, a.g.e., 125. 236 Elverdani, a.g.e., 133. 235 132 Selefi akımın temsilcileri kendilerini siyasetin dıĢında tutmaya özen göstermiĢlerdir, Mısır‟daki Selefilik mantığı daha çok akaid ve Ġslami ilmi çalıĢmalar ile sınırlı olan „Ġlmi Selefilik „ ismiyle anılıyordu. Mısır‟daki Selefi akımının önem verdiği hususlar Ģunlardır: 1- Hadis ilmi: Bilhassa zayıf hadislerin belirlenmesi ve sınırlandırılması. Bu konuda, çağın hadis alimlerinden biri olan Nasır‟ed Elbani, Mısır Selefilerini önemli ölçüde eğitmiĢtir.Bu alim Mısır‟da ve diğer ülkelerde, çağdaĢ Selefi akımın kutuplarından biri sayılmaktadır. 2- Ehli Sünnet anlayıĢının belirlediği sahih akidenin ortaya çıkarılması; bid‟at, delalet ve bu yoldaki çağdaĢ akımlara karĢı koyulması. 3- Fıkhi meseleler, ibadetlerle ilgili hükümler, Müslümanın günlük pratiklerinde karĢılaĢtığı helal ve haramlar, kadınların örtünmesi, namazievlilik ve boĢanma gibi meseleler.237 Ġslami kuralların uygulanması bakımından daha önce de üzerinde durulduğu gibi selefiler hükümete herhangi bir baskı yapmamakta ve hedeflerini gerçekleĢtirmek için herhangi bir organizasyon içine girmemektediler. Selefi akımın, düzenin ve hükümetlerin Müslüman olduğu yolundaki kabulleri ve toplumda oluĢturmak istedikleri değiĢikliklerde ıslah yolunu benimseleri, akımı; ġeriat‟ı tatbik konusunda daha yavaĢ olmaya yöneltmiĢtir. Çünkü Selefi akıma göre ġeriat‟ın tatbiki toplumun fesat ve hurafelerden temizlenmesi yolunda atılacak adımlarla mümkün olacaktır. Bu nedenle tüm çalıĢmalarını kültürel alan hasredip, akide ve bid‟atler dıĢında hiçbir Ģeyle ilgilenmediği için Selefi akım; siyasi çalıĢmalara girmemekte, rejim meselelri ve olayları ile ilgilenmemektedir. Bundan dolayı, Ģeriat‟ın tatbik edilmesini istiyor ve ona inanıyorsa da bu mesele karĢısında açık seçik bir tavırları yoktur. Mısır‟daki Selefi akımın Filistin‟e bakıĢ açısı diğer Ġslami Müslüman KardeĢlerler gibi olsa da köklü bir siyasal gelenekleri olmadıkları için bu mesele hakkında kapsamlı bir çalıĢma yürütmekten yoksun kalmıĢlardır.238 237 238 Elverdani, a.g.e., s164. Elverdani, a.g.e., 239. 133 Selefi akımın iki ana çizgiye ayrıldığı görülür: DüĢünce ve bağlılık olarak Suud‟ bağlı çizgi Bağımsızlar çizgisi239 Selefi akımdan Suud‟a bağlı çizgi daha çok Suud‟lu âlimleri kendilerine pusula edinmiĢlerdir, karĢılaĢtıkları sorunlar hakkında Suud‟lu âlimlere danıĢmaktadırlar. Sedat‟ın süikastinden sonra birçok Mısırlı Selefi âlim Suudi Arabistan „Fetva, Dava ve ĠrĢad Genel BaĢkanı‟ Ġbn-i Baz‟a mektuplar yazarak ne yapılması gerektiğini sordu. Suudcu Selefi çizgi kaynak olarak Suudi Arabistan‟dan beslenir ve güncel meselelerden olabildiğince uzak durmaya çalıĢır, okudukları kitapların çoğu Suudi Arabistan‟lı yazarlara aittir ve körfez bölgesinden gelir, ayrıca okudukları kitaplar Selefi çizgide ciddi bir düĢünce geliĢimi olduğunu göstermemektedir. Bağımsızlar çizgisi ise Suudi Arabistan‟a pek ılımlı bakmıyor, genellikle Bağımsızlar Çizgisi Dr. Ömer Abdurrahman‟la anılır olmuĢtur; Ġbn Baz‟la Dr. Abdurrahman arasındaki fark Ġbni Baz‟ın devlet ve siyaset iĢlerinden uzak durması Abdurrahman‟nın ise yöneticilere baĢkaldırılması gerektiği düĢüncesi ve onların tekfir edilmesi gerektiği fikridir. Abdurrahman‟nın fikirleri daha çok Müslüman KardeĢler‟ul Ġslamiyye içinde yaygındır, Abdurrahman‟ın bu konudaki en meĢhur kitabı ise „Ġslam‟da Devlet BaĢkanları ve Hükümleri‟ adlı el yazması kitaptır.240 3.5. 2000’li Yıllarda Selefi Akımı 1990‟lı yıllara bakıldığı zaman küçük tekfirci ve cihadçı grup liderlerinin çoğunu hapiste olduğu görülür. Mısır‟da iki ana akım vardır: Bunlardan biri Müslüman KardeĢler ikincisi ise Selefilerdir.1990‟larda Müslüman KardeĢler‟in güçlenmesi ve açık bir Ģekilde iktidar talebi içinde olmaları Mübarek rejiminin Selefileri Müslüman kardeĢler‟a karĢı desteklemesine sebep olmuĢtur.Selefilerin siyasetten uzak durması onlara bir çok avantaj sağladı.Müslüman KardeĢler‟in on yıllarca mahrum olduğu gazete, dergi ve özel kanallara Selefiler getirildi.Ġstedikleri kadar dergi ve gazeteye, dört tane özel kanala, ona ek olarak 239 240 Elverdani, a.g.e., 244. Abdulcelil, T. Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay. 123. 134 da camilerdeki hutbe ve vaazlardan sorumlu olan Evkaf Bakanlığı‟na , camilere Selefiler getirildi. 135 4. BÖLÜM MISIR’DA SELEFİLİK VE 25 OCAK DEVRİMİ SONRASI SELEFİLERİN YENİ DÜZEN ARAYIŞLARI 4.1. Mısır’da Selefilik ve 25 Ocak Devrimi Sonrası Selefilerin Yeni Düzen Arayışları Orta Doğu‟ya genel olarak bakıldığı zaman, Selefilik akımının bölgede çok önemli bir yer kapladığı rahatlıkla görülebilir, bilhassa 20. Yüzyıl Selefilik akımının gücünü gözle görülür bir Ģekilde arttırdığı bir asır olmuĢtur. Osmanlı devletinin I. Dünya SavaĢından mağlup olarak çıkıp bölgedeki hakimiyetini kaybetmesiyle Selefilik bölgede çok önemli bir dini ve sosyal hareket konumuna çıkmıĢtır. Mısır‟da yoğun olarak Selefi akımın görüldüğü yıllar 20. Yüzyıl baĢlarına rastlar, 1912 yılında Ezherli alim ġeyh Hattab Sübki tarafından kurulan „el- Cem‟iyyetu‟Ģ- ġer‟iyye liteavuni‟l Amiline bi‟l-Kitav ve‟s Sünne‟ (Kitap ve Sünnetle Amel Edenlerle YardımlaĢma Cemiyeti) ve 1926 yılında bir baĢka Ezherli alim olan Muhammed Hamid Faki tarafından kurulan „Müslüman KardeĢleru Ensari‟s-Sünneti‟l-Muhammediyye‟ (Muhammedi Sünnet Taraftarları Müslüman KardeĢleri) gibi cemiyetler241 Mısır‟da halk arasında Selefilik‟in yayılmasında çok mühim rol oynamıĢlardır. Bu cemiyetler ileride daha detaylı bir Ģekilde iĢlenecektir. Bu incelemenin amacı Selefilikin temel prensiplerini anlatmak daha sonra bu bağlamda Mısır‟daki Selefi akımlara ıĢık tutmak ve 25 Ocak Devrimi sonrası değiĢen dengelerde Selefi grupların konumunu belirlemektir. 4.1.1. Selefilik’in Prensipleri, Tarihsel Boyutu ve Mısır’a Yansımaları Ġslam tarihinde Selefilik görüĢü bir hayli eskiye dayanmaktadır, Selef, kelime olarak „‟geçmiş, gitmiş olanlar veya öncekiler‟‟ anlamına gelmektedir. Terim olarak ise „‟Ġslam‟ın ilk dönemlerinde yaĢayan, kendilerine göre metotları ve görüĢleri olan ilim adamları‟‟nı tanımlamak için kullanılmıĢtır. Spesifik olarak ise Selef tanımı Hz.Muhammed (s.a.v) ve ondan sonra gelen üç kuĢağı -sahabe, tabiin ve tebeu‟t tabiin- kapsamaktadır, bu nesil içindeki Müslümanlar „Selefi Salihin‟ olarak da anılmıĢlardır242. Ġslam tarihinin baĢlangıç dönemlerinde tezahür eden Selefilik için „İcmal Devri‟ olarak adlandırılabilir, bu 241 Ramazan, Y. “Cemaatten Partiye Dönüşen Selefilik”, SETAV, 9,10 Akgün B. ve BozbaĢ, G. “Arap Dünyasında Siyasi Selefizm ve Mısır Örneği”, Akademik Ortadoğu Dergisi, 14, 5 242 136 dönemdeki Selefilik detaylandırılmamıĢ ve bir derinliğe sahip değildi, diğer Ġslami ekollerle olan tartıĢmalar bid‟atlar üzerine yoğunlaĢmıĢ ve bid‟at olduğu iddia edilen Ģeylerin toptan reddine dayanıyordu. Bu dönemin önemli temsilcileri Ahmed b. Hanbel ve Ġbn Hazm idi. Ġlerleyen yıllarda Moğol istilası sürecinde, Selefilik daha sistemli bir kimlik kazanmaya baĢlamıĢtır, Ġbn Teymiyye ve Ġbn Kayyim bu dönemin öne çıkan isimleri arasındadır. Bu dönem ise „Tafsil Devri‟ olarak anılmaktadır.243 ÇağdaĢ Selefilik ise üçüncü dönemi oluĢturmaktadır, bu dönemin öne çıkan ismi Arap yardımadasında Selefi akideye ters düĢen görüĢlere karĢı mücadelesiyle tanınan Muhammed b. Abdu‟l-Vahhab olmuĢtur244. Ayrıca, bazen bu dönemde zamanın ünlü Ġslamcı isimlerinden olan Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh ve Muhammed ReĢid Rıza da „modern selefizm‟ ya da „Yeni Selefilik‟ olarak anılan görüĢün bir parçası olarak kabul edilmiĢlerdir.245 246 Ġslam tarihine bakıldığı zaman Selefiler‟in „Kur‟an ve Sünnet‟e dönüĢ‟ sloganıyla bölgede mühim bir aktör olarak görüldükleri tarihler her zaman bir kriz dönemine ya da Ġslam dünyasının harici veya dahili bir meydan okumayla karĢılaĢtığı zamanlara denk gelmiĢtir.247 Örneğin Selefilerin „Tafsil Devri‟ olarak adlandırdıkları dönemin Moğol istilasına tekabül etmesi, ya da ilk dönem Selefi düĢüncensin çıkıĢının diğer medeniyetlerle ve Yunan felsefesiyle etkileĢim neticesinde tezahür etmesi ve ÇağdaĢ Selefi görüĢün Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra büyük oranda yayılım göstermesi, kriz dönemleriyle Selefilik arasındaki iliĢkiyi açık bir Ģekilde göstermektedir. Selefi akımın en büyük önceliğini akide, inanç oluĢturmaktadır; doğru bir akide Selefi akımın en büyük gayesidir. Akide kavramı akımın; düzene, olaylara ve diğer akımlara karĢı tutumunu belirlemekte dayandığı tek ölçüttür.248 Bu yüzden Mısır‟daki Selefilerin büyük çoğunluğu „önce akaid‟ mantığı ile hareket ederek siyasetten uzak durmuĢlar ve daha çok fıkhi konulara yoğunlaĢmıĢlardır, Mısır Selefilerinin çoğunun eylem sahası akaid ve ahlak gibi konularla sınırlanmıĢtı249. Ayrıca diğer fırkalar (Tasavvuf ya da ġia) ile ilmi mücadele de Selefilerin eylem sahasında önemli bir yer oluĢturur. 243 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 15 El Verdani, “Mısır‟da İslami Akımlar”, Fecr Yayınları, 121 245 Tandoğan, A. “Arap Baharı Sürecinde Mısır”, Uluslararası ĠliĢkiler, Yüksek Lisans Tezi, 9 246 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 15,16 247 Acun, C. ve Akkaya, G. N. “Selefilik ve İhvan Ekseninde Körfez Ülkelerinin Mısır Politikası”, SETAV, 9. 248 El Verdani, a.g.e., 124 249 El Verdani, a.g.e., 132 244 137 Selefilerin siyaset mantığı „ idareciye itaat‟ üzerine kuruludur, Selefi yorumlamaya göre idareci belirlendikten sonra halkın yapması gereken tek Ģey itaat etmektir, idareci zalim bile olsa günahı emretmediği müddetçe koĢulsuz bir Ģekilde itaat etmek zorunludur. ġayet yönetici bir hatanın veya yanlıĢın içinde ise tasvip edilen Ģey yalnızca uyarı nitelikli tavsiyelerdir. Bu düĢüncenin temelleri, kendisi de despotik liderlerin emri altında yaĢayan ve hapiste ölen Ġbn Teymiyye‟ye dayandırılmaktadır.250 Selefiler‟deki „davet‟ kavramı da idareciye itaat bağlamında ele alınabilir. Selefiler için davet çok önemlidir ve tebliğin halka ulaĢtırılması için otoriteye karĢı sert bir tutum takınılmaması gerekmektedir, bu yüzden Selefiler devlete karĢı yumuĢak tutumlu olup Ģiddetten kaçınmayı Ģiar edinmiĢlerdir.251 Selefi akımların cihad yorumlamaları da diğer Ġslami akımlara nazaran farklılık göstermektedir; Selefilerde hakim durumda olana, yani devlete, karĢı cihad mantığı bulunmamaktadır. Salih El Verdani Mısır‟daki ana Selefi akımın cihad yorumunu Ģu Ģekilde açıklamaktadır: „‟Bu konudaki ana ilke; idareci Müslüman olduğunu iddia ettiği müddetçe veyaaranızda namazı ikame ettiği müddetçe- sahih hadislerin hükmü gereğince, yöneticilerin tekfir edilmemesi ve karşı çıkılmaması esasına dayanmaktadır. Dolaysıyla otoriteye yani hakim durumda olanlara karşı cihad düşüncesine, Selefilerde rastlanmamaktadır. İşte bu durum, başta Cihad akımı olmak üzere, diğer İslami akımlarla Selefiler arasında, esaslı bir ihtilaf noktasıdır.‟‟ Selefilerin bu apolitik tavırları bilhassa Mübarek döneminde yayılmaları ve fikirlerini ulaĢtırmada büyük bir Ģans sağlamıĢtır, bu Ģekilde Selefi kitleler Müslüman KardeĢler‟den sonra Mısır‟daki en büyük Ġslami grubu oluĢturmuĢlardır. Selefiler‟in Mübarek iktidarındaki yükseliĢini Tarık Abdulcelil açık bir Ģekilde özetlemiĢtir: „‟ Sedat‟tan sonra gelen Hüsnü Mübarek, halk arasındaki dini şuur ve isteklerin çok ve köklü olduğunu fark ederek, dindarlığı temsil eden grupları tasnif ettikten sonra aşırı ve tekfirci grupların tehlike açısından ilk sırada olduğu kanaatine ulaştı. O zamanda da aynı oyunu kullanarak Müslüman Kardeşler Cemaati ılımlı İslam‟ı temsil ettiğinden dolayı, onlara aşırı ve silahlı İslamcı gruplarla mücadele etmek için tüm çalışma sahalarını açtırdı. Onların bütün sahalarda ele aldığı kazançlara göz yumdu. 90‟lı yılların gelmesiyle beraber bütün aşırı ve tekfirci grupların lider ve mensupları, devlet hapishanelerinde yatar durumda idi. 80‟li yıllardan itibaren 90‟lı yılların 250 251 Birol Akgün, Gökhan BozbaĢ, 17 El Verdani, a.g.e., 126 138 ortasına kadar ise, Müslüman Kardeşler Cemaati altın çağını yaşadı. Ancak paralel bir tarihi çizgide başka bir İslamcı akım oluşup büyüyordu, bu akım Selefiler‟dir. Müslüman Kardeşler azim ile iktidar yoluna gelmeye başladığından dolayı, Mısır rejiminin tehlike listesinde ön plana çıktı. Bunun sonucunda ise sıra ona geldi. Devlet aynı oyunu kullanarak Müslüman Kardeşler‟e karşı olan Selefilerin yolunu açtı Ancak, bu defa hiç kuşkusu olmadan ve rahat İslamcılık akımını Selefilerin ellerine verdi. Çünkü bilindiği gibi Selefiler‟in hiçbir siyasi istekleri yoktu. Ayrıca, belki daha önemli olan nedeni, kendi ideolojik içeriğine göre Veliyu‟l- Emr‟e karşı çıkmak haramdır anlayışı.‟‟252 Mısır‟da 90‟lar ve 2000‟lerde Selefilerin etkisi her noktada hissedilmeye baĢlanmıĢtı, kendi televizyon kanallarını kurmuĢ yayın organlarını hayata geçirmiĢlerdi, Mısır‟ın en mühim camilerinde vaaz verme gücüne sahip olmuĢlardı. Siyaset arenası hariç her alanda güçlenmeye baĢlayan Selefiler doğal olarak arkalarına büyük bir kitle almayı sağlamıĢlardı, 25 Ocak 2011 Devriminden sonra yapılan parlamento seçimlerinde de ülkedeki en büyük ikinci Ġslami akım olduklarını %24 oranında oy alıp mecliste 124 sandalye sahibi olmaları bunu kanıtlamıĢtı.253 4.1.2. Mısır’da Selefi Gruplar Mısır‟da Selefi gruplar bir hayli etkindir ve ülkenin dört bir yanına dağılmıĢ durumdadırlar. 25 Ocak Devrimine kadar neredeyse bütün Selefi gruplar siyasetten uzak durmayı ve siyaset dıĢındaki sosyal alanlarda kendilerine yer edinmeye çalıĢıyorlardı. Selefiler‟in Cemaat yapısı da diğer Ġslami gruplardan biraz farklıdır, Selefiler‟in cemaatleĢmesinin sebebi herhangi bir dini grup kurmaktan öte, davet faaliyetleri, ilim için çalıĢmak; Ģirk‟e ve bidat‟e karĢı ilmi sahada mücadele etmek için kurulmuĢlardır. Selefiler‟de Müslüman KardĢler‟de olduğu gibi „biat‟ kuralı mevcut değildir, diğer cemaatlerin aksine Selefiler‟de Cemaat liderine karĢı istenen kati bir sadakat mevcut değildir. Selefiler Cemaat liderine sadakati „ el- velâ ve‟l- berrau‟ prensibinden bir ödün olarak görmekte ve bunun hizipleĢmeye sebep olacağını düĢünmektedirler. 254 Selefi gruplar her ne kadar ortak gaye ve anlayıĢa sahip olsalar da içlerinde bir çok ayrılık mevcuttur, 25 Ocak Devriminde ve 3 Temmuz darbesinde Selefiler içindeki zıt görüĢler net Ģekilde görülmüĢtür. 252 Abdulcelil, T. a.g.e., 89 Yıldırım, R. a.g.e., 16 254 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 16 253 139 Mısır‟da Selefi gruplar farklı kategorize edilmektedir, örneğin bazı inceleme yazılarında Selefiler „gelenekçi‟, „ilmi‟, „politik‟, „cihatçı‟ ve „devrimci‟ gruplara göre kategorize edilmektedir,255 bilhassa 25 Ocak Devriminden sonra Selefi gruplardaki çeĢit yelpazesi hızlı bir Ģekilde arttı. Diğer yandan Selefileri üç kategoride incelemek mümkündür, bunlardan birincisi yazınında baĢında zikredilen grupları kapsayan „İlmi Selefi Gruplar‟ , ikinci grupta ise daha aktivist olan el- Cemaatül- Ġslamiyye, Davetü‟s Selefiyye ve Aktivist Selefiler alınabilir. Üçüncü grubu ise „Cihadçı Selefiler‟ olarak anılan Cihadü‟s- Selefiyye ve es-Selefiyyetü‟l- medhaliyye‟ sayılabilir.256 4.1.2.1. Cem’iyyet’uş- Şer’iyye Türkçe kısaca ġer‟i Cemiyet olarak anılan bu grup 1912 yılında Ezherli alim Hattab el Sübki tarafından kurulmuĢtur, cemiyet Mısır‟ın ilk örgütlü derneği olma özelliği taĢımaktadır257. Cemiyet‟in kurulduğu ilk zamanlarında tam olarak Selefi kodları bünyesinde barındırmıyordu, Cemiyet‟in kurucusu Hattab Sübki „selef akaidinin‟ önemini sık sık belirtmiĢtir. Ona göre ġer‟i Cemiyet mensubu sahibi kimse bazı belli baĢlı özelliklere sahip olmalıdır, Sübki bunları Ģu Ģekilde izah eder: „‟Kişi Selefi akide üzerine olacak, mümin oldukları sürece halef hakkında fısk ve bidat ehli oldukları gibi bir yaklaşımda bulunmayacaktır. Herhangi bir fıkhi mezhep konusunda taassup sahibi olmayacak, bir mezhebin diğer bir mezhebe karşı üstünlüğünü savunmayacaktır. Tüm ehl-i sünnet mezhepleri nasları doğru anlama konusunda güvenilirdir.‟‟258 Cemaatin ortaya çıkıĢ nedeni sosyal kaygılara dayanmaktadır, Ġngiliz iĢgali, BatılılaĢma, eğitim sistemindeki değiĢiklikler gibi meseleler ilk yıllarda cemiyetin ana eleĢtirilerini oluĢturuyorlardı. Cemiyet‟in hayır çalıĢmalarında bir hayli aktif olduğu gözlenmektedir, bölgede baĢta Gazze olmak üzere birçok yardım faaliyetinde bulunmuĢtur. BM‟ye kayıtlı Mısır‟daki dört hayır kuruluĢundan birini oluĢturmaktadır, 2009 yılında hayır hizmetlerinden ötürü Uluslar arası Faysal ödülünü almıĢtır.259 Cemiyet halen fakir bölgelerde hayır hizmetlerine ve Kur‟an öğretimine devam etmektedir, Cemaatin en 255 Acun ve Akkaya, a.g.e., SETAV, 11 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 17 257 ġellata, A. Z. (2011). el- Haletu‟s- Selefiyyetu‟l-Muasıra fi Mısr,( Mektebetu Mebduli, Kahire:), 201. 258 Yıldırım, a.g.e., 9 259 Abdulcelil, T. ve Yıldırım, R. “Mısır‟da Siyasi Aktörler, Partiler, Dini Hareketler ve Medya”, SETAV, 67 256 140 mühim iki lideri de Ezher‟de görev yapmaktadırlar, bunlardan birisi Mahmud El Muhtar diğeri ise Muhammed el Mehdi‟dir.260 Cemiyet sabit bir yol haritası ve net bir vizyon sahibi olmaması hususunda eleĢtirilere maruz kalmaktadır. 25 Ocak Devrimi öncesinde siyasete bakıĢları negatif bir yöneydi, Cemiyet‟in kurucusu Subki açık bir Ģekilde siyasetle ilgilenmeyi hoĢ karĢılamıyordu, onun ana ilkesi „siyasetle ilgilenmek ama siyaset yapmamak‟ üzerine kuruluydu.261 Cemiyetin 25 Ocak Devriminden sonra siyasete duruĢu değiĢmiĢtir, ülke olayları hakkında daha çok yorum yapmaya baĢlamıĢlardır ve parti tartıĢmalarına katılmıĢlardır. Devrim sonrası siyaset hakkındaki düĢüncelerini Ģöyle beyan etmiĢlerdir: „‟Parti kurma yoluyla siyaset yapma, toplumun tüm kesimlerinin önünde iktidara ulaşma kapısının açıldığı şu süreçte İslamcılar için de farz-ı kifayedir. Böylelikle gayr-i İslami güçlerin iktidara ulaşmaları engellenmiş olacak ve adil bir İslami yönetim kuracak kimselerin önü açılmak suretiyle önemli bir fayda elde edilecektir.‟‟262 Hâlihazırda Cemiyet‟in güncel konulardan uzak „et-Tıbyan‟ isimli bir mecmuası bulunmaktadır. Cemiyet diğer Selefi gruplara nazaran daha orta yolda durmakta ve Mısır‟da merkezi bir rol üstlenmesine vesile olmuĢtur.263 Cemaatu Ensari‟s-Sünneti‟l-Muhammediyye (Muhammedi Sünnet Taraftarları Cemaati) 1926 yılında Ezher âlimi Muhammed Hamid Faki tarafından kurulmuĢtur. Cemiyetin oluĢumu bid‟atler ve tarikatlarla mücadeleye dayanmaktadır, Faki sorunların Hz.Peygamber‟in (s.a.v) sünnetine sarılmakla çözüleceğine inanıyordu. Daha önceleri Cemiyyetu‟Ģ ġer‟iyye içinde yer alan Hamid Faki cemiyet içinde girdiği teolojik tartıĢmalardan ötürü bu cemiyetle yollarını ayırmıĢtır.264 Ensarü‟s Sünne grubu Mısır‟ın ikinci büyük Ģehri olan Ġskenderiye ve deltası civarında etkili bir hareket olmuĢtur265,cemiyetin Mısır‟da 200 Ģubesi ve kendi denetiminde olan 1750 camisi bulunmaktadır. Cemiyet Faki‟nin kahvehanelerde, mescidlerde ve benzeri sosyal mekânlarda tebliğ faaliyetleri sayesinde hızlı bir Ģekilde büyümüĢtür. 260 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 19 Yıldırım, a.g.e.,9 262 Yıldırım veAbdulcelil, a.g.e., SETAV, 68 263 Yıldırım, a.g.e., 9 264 Yıldırım, a.g.e., 10 265 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 18 261 141 Cemiyet kuruluĢ yıllarında sosyal olaylardan olabildiğince uzak durmuĢtur, örneğin 1919 Mısır devrimi Faki tarafından hoĢ karĢılanmamıĢtır, çünkü nümayiĢ sırasında baĢı açık kadınlar da bulunmaktaydı. Ona Ġslam dünyasının kurtulması için bid‟atlardan yüz çevirmesi ve Kur‟an ve Sünnet‟e sarılması lazımdır.266 Ensarü‟s Sünne devletle çatıĢmaya karĢıdır, ona göre devletle silahlı bir çatıĢma haricilikten baĢka bir Ģey değildir, onlara göre din ve devlet ayrımı gibi bir Ģey söz konusu olamaz, Ġslam hem din hem de devlettir. Cemaat aynı zamanda demokratik bir düzene de karĢıdır, demokrasinin Ġslami değerler için bir anlam ifade etmediğini savunurlar. „‟Cemaat, demokratik düzenin kâfir bir düzen olduğuna inanır. Çünkü demokrasi, insanlara sadece Allah‟ın yetkisinde bulunan yasama yetkisi vermektedir. İslam nizamına kendine özgü hususiyetleri vardır ve çağdaş batı düzenleriyle hiçbir ilgisi yoktur. Buna rağmen cemaat, aday gösterme ve oy verme şeklinde yapılan seçimlerin caiz bir yöntem olduğuna inanır. Çünkü gerek genel seçimlerde olsun gerek diğer seçimlerde olsun demokratların şerini aza indirmek için onlarla yarışmak caizdir. Tabi bunu yaparken şeriatın ilkelerini gözetmek ve „mesalihin/iyiliğin‟ „mefaside/kötülüğüe‟ baskın gelmesine bakmak gerekir.‟‟267 Ensarü‟s Sünne ġer‟i Cemiyet‟e göre dıĢarıya daha kapalı bir cemaat olarak bilinmektedir, bilhassa ġia, Sufi ve zıt görüĢteki diğer muhafazakâr ve seküler cemiyetlere karĢı çok daha serttirler. Hamid Faki‟nin de ilk baĢlarda ġer‟i Cemiyet‟te bulunup daha sonra Ensarü‟s Sünne‟yi kurmasının sebebi ġer‟i Cemiyet‟in bidatlarla ve tevhide aykırı gruplarla- sufiler, ġiiler- gerektiği gibi mücadele edemediği ve onlara karĢı sert yaklaĢmamasıdır. „‟Cemiyyetu‟ş-Şer‟iyye isimli oluşum, tasavvufi yapıların tamamını reddetmemekte, bunların içinde sünnete bağlı kalanları olumlu görmektedir. Bundan dolayı da Müslüman Kardeşler cemaatinin mensuplarıyla daha yakın bir ilişki içinde olmuştur. Cemaatu Ensari‟s-Sünne isimli yapı ise tasavvuf ve tarikatların tamamıyla mücadele etmeyi prensip olarak benimsediği için daha çok selefi hareketlerle yakın işbirliği içinde olmuş ve bugünkü selefi hareketlerin büyük bir kısmı bu yapının içinden çıkmıştır.268‟‟ Ensarü‟s Sünne 25 Ocak Devriminden sonra da siyasete karĢı mesafeli olmuĢtur, baĢkanlık seçimlerinde ise Ebu Ġsmail‟i destekleyeceklerini açıklamıĢlar fakat Ebu Ġsmail ilk turda 266 Yıldırım, a.g.e., 10 Hasan, Haritatu‟tTeyyarati‟sSelefiyye fi Mısr, 20 Ġnternet: http:/www.onislam.net/arabic/islamyoon/salafists/113039-2010-03-09%2014-32-94.html adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 268 Cemaatten Partiye Selefiler, adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır. 267 142 kaybedince Muhammed Mursi‟yi desteklemiĢlerdir.269Günümüzde en meĢhur hocaları Türkiye‟de de adı duyulmaya baĢlanan Mansura‟lı Muhammed Hasan‟dır.270 4.1.2.2. Ed- Davetü’s-Selefiyye( Selefi Hareket- Davet Hareketi) Selefi Hareket( ya da Medresetu‟s-Selefiyye) Aktivist Selefiler arasındaki en büyük gruplardan birini oluĢturmaktadır. Bu grup 1970‟li yıllarda ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır, ilk liderleri Muhammed Abdulfettah‟tır baĢta Ġskenderiye Üniversitesinde olmak üzere birçok üniversitede ağırlıklarını hissettirmiĢlerdir, Müslüman kardeĢler‟ın üniversitelerdeki üstünlüklerini kırmıĢlar ve sık sık Müslüman kardeĢler‟la gerginlik yaĢamıĢlardır.271 Ġskenderiye Selefileri 1980‟li yıllarda hızlı bir Ģekilde yayılmıĢtır, bahsedildiği gibi Hüsnü Mübarek döneminde bu Selefi gruba büyük kolaylıklar sağlanmıĢtır.272 Selefi Davet hareketi Tevhid bahsine çok önem verir, Selefi Davet‟in bir parçası olan herkes bid‟atları çok iyi bilmeli, akaidi konulara hâkim olmalıdır. Selefi Davet hareketi sık sık Suudi Arabistan‟la olan bağlantısından ötürü eleĢtirilmekte ve „ithal Selefiler‟ olarak görülmektedirler.273 Hareketin eğitim alanında da oluĢumları dikkate değerdir, Furkan li Ġdadi‟d-Duat ( Furkan Davetçi YetiĢtirme Okulu) isimli okullarıyla eğitim alanında etkinliklerini sürdürmektedirler. 25 Ocak Devrimi öncesi Selefi Davet‟in demokrasiye bakıĢı bir hayli negatiftir, demokrasi Ġslam‟ın bazı ilkeleriyle ters düĢmektedir, örneğin rey çoğunluğuyla Ģeriatın onaylamadığı bir kiĢi ülkenin baĢına idareci olarak gelebilmektedir.274 Cemaat‟in amacı ise toplumu aĢamalı bir Ģekilde dönüĢtürmektir ve bir Ġslam toplumu meydana getirmektir. Ramazan Yıldırım bu dönüĢüm projesini Ģöyle açıklıyor: „‟İlk tasfiye(arındırma) aşamasıdır ki buna göre Müslümanların inançlarını şeriata aykırı olan her şeyden arındırmak, onları hayatlarından Selefi yöntemi uygulamaya ikna etmek, Müslüman âlimlerin dini kitapların tamamını zayıf ve uydurma rivayetlerden, İsrailiyyattan ve sahih hadislere aykırı olan fıkhi görüşlerden arındırmaları gerekir. İkinci aşamada terbiye( eğitim) gelir. Bu aşamada geçen fert sağlam bir Selefi olur. Her türlü hatadan arındırılmış dini kitaplarla eğitimini tamamlamış olan fertler Müslümanların çoğuna daveti götürür ve onları eğitir. Tüm fertleri bu aşamadan geçen toplumda seçim veya inkılâba ihtiyaç kalmadan İslam 269 Yıldırım, a.g.e., 11 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 18 271 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 19 272 Abdulâl, A. (2012). „ed-davetu‟s- selefiyye bi‟l- İskenderiyye‟‟, es-Selefiyyun fi Mısr( Müessestu‟lĠntiĢari‟l-Arabi, Beyrut:) 36 273 Yıldırım, a.g.e., 12 274 Yıldırım, a.g.e., 12 270 143 devleti kurulur. Mufasala( ayrışma ya da yolları ayrıma) aşamasında ise müminler Allah‟ın indirdikleriyle hükmetmeyen yöneticilerle bağlarını kopardığını ilan ederler. Bu yöneticilerin batıl üzere olduklarını bildirerek onları ve yardımcılarını batıldan dönme konusunda uyarırlar; aksi takdirde hak ehli tarafından İslami bir cihad ile karşı karşıya kalacaklarını belirtiler. Bütün Müslümanlara da tarafını belli edip hak ehliden mi yoksa iktidardan mı yana tavır aldıklarını belirlemeleri, iktidardan yana tavır alanların batıl ehliden olduklarına hükmedileceği bildirilmelidir. Dördüncü aşama cihad aşamasıdır. Bu aşamada yöneticiler İslam‟a bağlanmayı kabul etmedikleri ve bir önceki uyarıyı dikkate almadıkları zaman hak ehli onlara karşı cihad yapar. Artık bu durumda tüm saflar birbirinden ayrışmıştır. Halkın bir kısmı da haktan yana tavır alırken bir kısmı da batıldan yana olmuştur.‟‟275 Selefi Davet‟in siyasete ve demokrasiye bakıĢ açısı devrimden sonra değiĢmiĢtir, devrim sırasında her ne kadar protestoları eleĢtiren beyanatları bulunsa da276 daha sonra devrinim kazanımlarına karĢı olumlu bir bakıĢ açısı takınmıĢlardır. Hareket demokrasiyi hala reddetmesi ve temkinli yaklaĢmasına rağmen bunun bir „araç‟ olarak kullanılmasına onay vermiĢtir.277Günümüzde hareketin önemli kiĢileri arasında Muhammed Ġsmail elMukaddem, Ahmed Ferid, Muhammed Abdülfettah, Yasir Burhami, Ahmed Hatibe, Said Abdülazim, Abdülmü‟im el- ġehhat, Mahmud Abdulhamid ve ġeyh Abdulfettah Ebu Ġdris bulunmaktadır.278 Bu gruplar haricinde hareketçi Selefi Grup içine 2000‟li yıllarda silahlı mücadelenin yanlıĢ bir yol olduğunu savunan, Sedat‟a süikast düzenleyen Cemaatü‟l- Ġslamiyye dahil edilebilir, bu hareker 1970‟li yıllarda birçok kanlı olaya dahil olmuĢtur, radikal kararlarıyla adlarından sıkça söz ettirmiĢlerdir.279Cihadçı Selefiler içinde ise „‟el Camiyye‟‟ grubu göze çarpmaktadır. Bu grup fikri ve ismi köken olarak Suudi Arabistan‟dan bir hayli etklilenmiĢtir. Hareketin etkin önderleri arasında Mahmud Lütfi Amir, Usame el-Kussi, Talat Zehran ve Ebubekir Mahir b. Atiyye sayılabilir.280 4.2. 25 Ocak Devriminden Sonra Selefilerin Duruşu ve Selefi Partiler Mübarek‟in 2011‟de devrilmesinden sonra artık Selefiler de Mısır‟daki aktif sosyal hayatın bir parçası olmaya baĢlamıĢlardır, fakat hem Mısır hem de Selefiler için bu süreç gel-gitler ve sancılar ile dolu olmuĢtur, protestolar baĢladığı zaman Selefiler tam olarak hangi tarafta 275 Yıldırım, a.g.e., 12 Yıldırım ve Abdulcelil, a.g.e., 70 277 Yıldırım, a.g.e., 13 278 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 19 279 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 20 280 Akgün, a.g.e., 20 276 144 duracaklarını kestirememiĢlerdi, Selefiler‟in olayların baĢında sessiz kaldıkları görülür, ilk defa 29 Ocak 2011‟de Selefiler açıktan bir fetva yayınlarlar, bu fetvada ferdi ve kamusal malların karıĢıklık sırasında korunmasının önemi vurgulanır, kullanılan dil ise sonra derece itidallidir.281 Öbür yandan-Suudi Arabistan‟la yakınlığı bulunan- bazı Selefi Davet Ģeyhleri ise protestolara sert bir Ģekilde karĢı çıkmıĢ ve meydanlarda bulunmanın „haram‟ ve „bidat‟ olduğunu söylemiĢlerdir282 Selefi Davet ġeyhlerinin açıklamaları dıĢında genel olarak Selefi grupların olaylara karĢı tutumu tarafsız ve gri olmuĢtur,1 ġubat 2011‟de yayınladıkları fetvalar da ise „Müslümanların haklarının korunması‟ vurgusu yapılmıĢtır.283 YaĢananlar neticesinde Selefi gruplar kendi aralarında birleĢerek Ġskenderiye‟de bir Selefi kongresi baĢlatmıĢlardır, kongreden çıkan netice: Mısır‟ın Ġslami kimliğinin korunması, devletinin dinin Ġslam olduğu ve dilinin Arapça olduğunu belirten anayasanın ikinci maddesinin muhafaza edilmesi gerektiği mesajı çıkmıĢtır, bu kongre son yaĢanan olaylar neticesinde toplanmasına rağmen gösteriler hakkında hiçbir Ģey denmemiĢ ve Selefiler olaylara karĢı kayıtsız kalmayı sürdürmüĢtür.284 Mübarek‟in devrilmesinden sonra Selefiler içinde yeni yol haritası tartıĢmaları devam ederken ülkede Selefilere karĢı olan tepki de hızlı bir Ģekilde büyümektedir. Özellikle liberal ve seküler kesimler Selefi grupların olaylar karĢısında bazılarının Mübarek‟i destekleyen fetvalarından tarafsız kalanların da olaylara nötr yaklaĢmalarından dolayı ülkedeki kaosu arttırdığını ve Mübarek‟e yardım ettiklerini iddia etmeye baĢlamıĢlardır. Muhammed el Baradey, Selefileri Mübarek sonrası yaĢanan Ģiddet olaylarının sorumlusu olarak görüyordu ve Selefi Ģeyhlerinin ülkenin geleceği için tehlike arz ettiğine inanıyordu.285 Selefi gruplar ise tecrübe eksikliği ve sistemli hareket edememekten dolayı geçiĢ sürecinde muhalefetin iddialarına cevap vermekten bir hayli uzaktı, Selefiler gerek siyasi tecrübesizlikten gerek de sosyal hayata yeteri kadar bütünleĢmiĢ olmadıklarından dolayı hata yapma paylarının yüksek olduğunu kabul ediyorlardı, fakat yaĢanacak olayların 281 www.youtube/watch?v=SXud_8dcfsc; Abdullatif, es-Selefiyyun, adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 282 Yıldırım ve Abdulcelil, a.g.e., 71,72 283 Muhammed Ġsmail, el-Mukaddem, „‟Beyanü‟d-daveti‟s-Selefiyyeti‟s-sani havle mualeceti‟l mevkıfi‟rrahin‟‟, 02.02.2011, Ġnternet: http://anasalafy/play.php?catsmktba=23943, adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 284 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 22 285 Iason Athanasiadis, „‟Rise of Salafism in political sphere is muffled by media‟‟, 11.05.2011 Ġnternet: http://www.thenational.ae/thenationalconversation/comment/rise-of-salafism-in-political-sphere-is-muffledby-media, adresinden 06 Nisan 2012‟de alınmıĢtır. 145 „bireysel bazda‟ yorumlanmasını istiyorlar bireylerin yaptığı sorumsuzlukların gruplarına mâl edilmesini istemiyorlardı.286 Genel olarak geçiĢ döneminde Selefilere baktığımız zaman, ayrık hareket ettiklerini ve kesin bir yol haritası çizemediklerini görürüz, prensip olarak Ģiddet olaylarına karĢı olsalar da287 geçiĢ dönemi esnasında Ġskenderiye‟de bulunan 16 tarihi Sufi camisinin tahrip edilmesi gene aynı hafta içinde bölgedeki Sufi tekkelerinin saldırılar Selefilere karĢı olumsuz havayı güçlendirmiĢtir. GeliĢmelerin ardından Vafd Partisi Lideri Mustafa El Tavil ve Nasırcı Parti‟nin BaĢkan Yardımcısı Muhammed Abul Ela, Sufilere ve Kıptilere yapılan son saldırılarından ardından Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi‟ne Selefi gruplara müdahale etmesi yönünde çağrılarda bulunmuĢlardır.288 4.2.1. Selefilerin Siyasallaşması Selefi Ģeyhler ve liderler 2000‟lerin baĢından beri Cemiyettu‟Ģ-ġer‟iyye lideri Hattab el Sübki‟nin „ siyasetle ilgilenmek ama siyaset yapmamak‟ anlayıĢıyla hareket ederek siyaset hakkında fikir yürütmüĢlerdir, Selefiler aktif siyasette „tecrübesiz‟ olarak nitelenseler de, teorik olarak aktif siyasetin teolojik temellerini 2005‟te atmıĢlar ve bu temel üzerine bir yapı inĢa etmeye çalıĢmıĢlardı. Örneğin Selefi Davet Ģeyhlerinden Ġsmail-El Mukkaddem, 2005‟te oy verilip verilmemesi ve siyasete girilmesi hususunda fikirlerini açıklamıĢtır, El Mukkaddem‟e göre normal Ģartlar altında oy verilmekten kaçınılması lazımdır fakat bir Ġslamcı parti ya da aday Seküler bir aday ya da partiyle yarıĢıyor ise Ġslamcı adaya oy verilmesi gerektiğini söylemiĢ ve böyle Ġslamcı adayın kazanmasından duyacağı memnuniyeti belirtmiĢtir. 289 Selefi Davet grubunun diğer bir üyesi olan Yasir Burhami 2007 yılında din ve devletin ayrılmaz bir bütün olduğunu söylemiĢ ve Selefilerin aslında siyasi olaylara müdahil olmayıp kulaklarını tıkayarak ne kadar yanlıĢ bir eylem içinde olduklarını ifade etmiĢtir. Ayrıca Suudi alimlerinden Abdülaziz bin Baz‟dan iktibas 286 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 23 El Verdani, Mısır‟da İslami Akımlar. 288 Tanrıverdi, N. “Mısırda Yeni Dönemde Selefi Hareket”, http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=1752 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 289 Abdülal, A. “Bahis fi şüuni‟l hareketi‟l İslamiyye”, 14.03.2012, http://aliabdelal.maktoobblog.com/1236493 adresinden 26 Ağustos 2013‟de alınmıĢtır. 287 Ġnternet: Ġnternet: 146 yaparak siyasetle dini ayırmaya çalıĢanların kafir olduğunu belirterek Sekülerlerin iddialarını çürütmeye çalıĢmıĢtır.290 Selefi Davet‟in öncülerinden olan Abdülmün‟im eĢ-ġehhat ise demokrasi hakkında „‟Biz yalnızca demokrasi haramdır demiyoruz, aynı zamanda demokrasi küfürdür de diyoruz.‟‟291 Ve „‟Demokrasi dini, hayattan ayıran laikliğin bir şubesidir. İslamcılar demokrasiyi ister kullansınlar ister kullanmasınlar demokrasi şer‟an kabul edilemez.‟‟292 demesine karĢın uygun Ģartlar el oluĢtuğu zaman siyasete girebileceğini ve Selefi akidenin devlet idaresiyle aslında ayrılmaz birer parça olduklarını savunmuĢtur.293 Selefiler 25 Ocak Tahrir Devriminden sonra uygun ortam ve Ģartları bulduklarını düĢünerek siyasi parti kurmaya ve siyasete dâhil olmaya baĢlamıĢlardır, Selefi siyasallaĢmada göze çarpan ilk unsurlar Selefilerin tek bir parti çatısı altında bulunmadığı, dağınık oldukları ve birçok irili ufaklı Selefi partisinin kurulduğudur. Selefilerin arasından çıkan en büyük parti En-Nur Partisi olmuĢtur, ardından El Fadıla partisi, ĠnĢa ve ĠnkiĢaf Partisi ve El Asala gelmektedir. Bu partiler 2011 yılındaki meclis seçimlerinde ittifak yapsa da daha sonra yollarını ayırmıĢlardır. 4.2.1.1. Hizbu’n-Nur/ Nur Partisi Nur Partisi Mısır‟daki en büyük Selefi siyasi oluĢum olarak kabul görür, partinin kemik kadrosunun Selefi Davet Cemaati oluĢturmaktadır, partinin en büyük amacını,‟‟Ġslami değerler ıĢığında ülke idaresindeki mevcut büyük yozlaĢmıĢlık ile mücadele etmek‟‟ olarak açıklamıĢtır.294 Partide Selefi Davet cemaati dıĢında da birçok Selefi grup varlıklarını göstermektedirler, parti içindeki bu farklılık partinin kuruluĢundan beri tek seslilik eksikliğine sebep olmuĢtur. Özellikle demokrasi üzerine tartıĢmalar bir hayli hararetli yaĢanmıĢtır, Partinin kemik kadrosu olan Selefi Davet‟in önceleri demokrasiyi çok sert bir Ģekilde eleĢtirip onu bir bid‟at unsuru olarak görmesi ve daha sonra seçimlere girmeleri parti içindeki en önemli ihtilaflardan biridir. Bu durum partinin „ pragmatist ve tutarsız‟ 290 Yasir Burhami, “el-Müşareketü‟s-siyasiyye ve mevazinü‟l-kuva”, 22.03.2007, Ġnternet: http://www.salafivoice.com/article.php?a=664 , adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 291 Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=4kFirseQTQE&noredirect=1 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 292 Nevaf b. Abdurrahman el Kadimi, (2012). el-İslamiyyun ve rebiu‟s-Sevrat Merkezu‟l- Arabi li‟l-Ebhas ve dırasati‟s- siyasiye, Katar, 47. 293 Abdülmün‟im eĢ-ġahat, „‟es-Siyase… Mâ ne‟ti min-hâ ve mâ nezirrü‟‟, Ġnternet: http://www.salafivoice.com/article.php?a=2265, adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 294 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 26 147 politikaları olduğu eleĢtirilerine neden olmuĢ ve parti yöneticileri sürekli savunmacı bir konuma hapsetmiĢtir.295 Partinin baĢında Ġmad Abdulgaffur getirilmiĢtir, Abdulgaffur daha önceleri Mısır‟da herhangi bir siyasi rol üstlenmiĢ değildi, hatta aktif siyaseti ve particiliği „bidat‟ ve „ vakit kaybı‟ olarak değerlendirdiği zamanlar da olmuĢtur.296Abdulgaffur kendini „muhafazakar-Ġslamcı‟ olarak yorumluyor, Abdulgaffur‟un döneminde partinin üzerinde durduğu hususlar daha çok dini ve sosyal adaletle ilgili meselelerdi, 31 Aralık 2011 tarihinde Nur Partisinin düzenlemiĢ olduğu kongrede yaptığı konuĢmasında; Nur Partisi‟nin Mısır‟ın Ġslami kimliğini korumak, Ġslam Ģeriatını hayata geçirmek, Allah‟ın kitabıyla hükmetmek için kurulduğunu, istisnai mahkemeler döneminin sona erdiğini,, her bireyin kendi hakkını alacağını, hiç kimsenin sağlık, eğitim ve onurlu bir yaĢam hakkından mahrum bırakılmayacağını dile getirmiĢtir.297 Nur Partisi 2011 yılında yapılan meclis seçimlerine El-Fadıla ve ĠnĢa ve ĠnkiĢaf partisiyle birlikte girmiĢtir, toplamda 123 sandalye kazanmıĢlar ve %24 oranında oy almıĢlardır. El Nur partisi ise ittifak içinde 108 Milletvekili ile temsil edilmeye hak kazanmıĢtır. Parti içi tartıĢmalar seçim sürecinde de sonrasında da aynı Ģiddette devam etmiĢtir, örneğin partinin aday olarak gösterdiği 15 kadın vekil büyük tepki çekmiĢtir. Bunun üzerine parti yönetimi kadın adayların son sıradan yazıldığını söyleyip seçim afiĢlerinde de resimleri yerine gül simgesi kullanılmıĢtır.298 2012 yılının ortalarında ise görüĢ ayrılıkları daha da artmıĢtır, „IMF‟den para alınması haram mı değil mi?‟ tartıĢmaları partiyi daha da kutuplaĢtırdı; Yasir Burhami‟nin fikri IMF‟den alınacak paranın haram olmayacağı ve %1,1‟lik faiz oranının da dosya masrafları kadar küçük ve cüz‟i bir oran olduğu bu yüzden dini açıdan sorun çıkarmayacağı yönündeydi. Öte yandan partinin yönetici kadrosundan Yunus Mahyun, böyle bir Ģeyin kabul edilemez olduğunu savunuyordu.299 Parti içinde anayasa konusu da tartıĢma ve ayrılıklara sebep oluyordu, parti lideri Ġmad Abdulgaffur „sivil devlet‟ kavramının asla „din devleti‟ yerine kullanılmaması gerektiğini savunuyordu, bu ona göre Mısır‟a Seküler bir 295 Yıldırım, a.g.e., 15 Yıldırım ve Abdulcelil, a.g.e., 49 297 Ġnternet: http://www.alnourparty.org/nodes/view/type:partyactivities/slug:TheidentityofIslamıcEgypt adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 298 Yıldırım, a.g.e., 16 299 Salafi Dawah vice president says IMF loan permissible in Islam, 27/08/2012, Ġnternet: http://www.egyptindependent.com/news/salafi-dawah-vice-president-says-imf-permissible-islam, adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 296 148 ruhun dayatmasından baĢka bir Ģey değildi. Yusri Hamad ise „sivil devlet‟ kavramının din karĢısında olmadığını „militarizm‟e karĢı bir kavram olarak kullanıldığını düĢünüyordu.300 Tüm bu yaĢanan iç çekiĢmeler akabinde parti baĢkanı Ġmad Abdulgaffur partiden ayrılma kararı almıĢtır ve partiden ayrılanlarla „Hizbu‟l Vatan‟ partisini kurmuĢtur. Nur partisinin baĢına ise gelenekçi kanadı temsil eden Yunus Mahyun getirilmiĢtir. Selefi Davet ise yeni kurulan partinin kendisini temsil etmediğini Nur Partisi dıĢında hiçbir partiyle bağlantılarının olmadıklarını söylemiĢtir. DeğiĢiklik sonrası da Nur partisini en önemli parti programı „kimlik ve din‟ olarak devam etmiĢtir, partinin misyonu gelenek ve çağdaĢlığı bir arada tutma becerisi göstermektir, ayrıca bu misyon Kıpti ve diğer gayr-i Müslim azınlıkların haklarını da güvence altına almaktadır.301 Nur partisi, baĢkanlık seçimlerinde Ebu Ġsmail‟i destekleyeceklerini söylemiĢlerdir fakat bu adayın seçim konseyinden veto edilmesi sonucunda Ebu‟l Futuh‟u desteklemiĢler, ikinci tura kalamayan Futuh‟un yerine de Mursi‟ye oy vermiĢlerdir. Partinin ABD ve Ġsrail‟e bakıĢı son derece olumsuzdur, Batı‟yı faydasından çok zararı olan bir unsur olarak görmektedirler ama bu konuda da parti için kemikleĢmiĢ bir yol haritası mevcut değildir. Örneğin Ġmad Abdulgaffur Nur partisi baĢkanıyken El Cezire‟ye vermiĢ olduğu röportajda ABD, Ġsrail ve Camp David hakkında olabildiğince ortada ve kaçamak cevaplar vererek ortaya net bir yol haritası koymamıĢ ve Mısır menfaatleri için en iyisini yapmaya gayret gösterdiklerini söyleyerek soruları cevaplamıĢtır.302 3 Temmuz 2013‟de ülkenin seçilmiĢ cumhurbaĢkanı Mursi‟ye karĢı yapılan darbede Nur partisi askerin yanında yer almayı tercih etti, darbe yönetimini tanıyıp destekleyerek tartıĢmalı bir karar veren Nur Partisi bu Ģekilde meĢruiyetini iyice sorgulatır hale geldi ve parti içindeki tartıĢmalar da arttı. 4.2.1.2. Hizbu’l- Bina ve t-Tenmiye (İnşa ve Kalkınma Partisi) ĠnĢa ve ĠnkiĢaf partisi Mısır siyasetine Cemaatu‟l Ġslamiyye‟nin bir kolu olarak girmiĢtir, Cemaatu‟l Ġslamiyye hareketi bilhassa 70‟li ve 80‟li yıllarda birçok kanlı eyleme imza atmıĢ, Enver Sedat‟a suikast düzenlemiĢlerdir. Cemaatu‟l Ġslamiyye 90‟lı yıllarda bir 300 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 28 Yıldırım, a.g.e., 17 302 Yıldırım ve Abdulcelil, a.g.e., 15 301 149 yenilenme ve özeleĢtiri sürecine girmiĢ ve 2000‟li yılların baĢında Ģiddete dayanan bütün eylemlere son verdiklerini açıklamıĢlardır. Cemaat üyeleri 25 Ocak Devrimine tam destek vermiĢ „halk rejimin düĢmesini istiyor.‟ Sloganını Mısır halkının duasının kabulü olarak görmüĢlerdir.303 ĠnĢa ve ĠnkiĢaf partisi Cemaatu‟l Ġslamiyye‟nin önde gelen isimleri olan Tarık Zumur, Saffet Abdulğani, Abbud Zumur ve EĢref Tevfik tarafından kurulmuĢtur. Partinin kuruluĢ bildirgesinde partinin amacının „‟Parti kurucuları, önce Allah‟ın rızasını elde etmek, sonra da ülkenin ve vatandaşların dünya ve ahret saadetini sağlayacak olan menfaatlerini gerçekleştirmek ve Mısır‟ın gelişmiş toplumların öncüsü olan konumuna hazırlamak‟‟olduğunu açıklamıĢlardır. Ayrıca; batılılaĢmaya karĢı durmak, Mısır‟ın Arap ve Ġslam kimliğini muhafaza etmek, ahlaki erozyona mani olmak ve hiçbir grubu dıĢlamayacak adaleti sağlayacak bir hukuk tesis etmek de partinin temel amaçlarını oluĢturmaktadır.304 Filistin meselesi parti için en temel meselelerden birini teĢkil etmektedir, Filistin‟i kastederek iĢgal altındaki halklara ne olursa olsun destek vereceklerini söylemiĢlerdir.305 Parlamento seçimlerinde, ĠnĢaa ve ĠnkiĢaf partisi diğer Selefi partiler olan Nur ve Asala ile „ Ġslami blok‟ adı altında bir ittifak oluĢturarak seçime girmiĢtir. CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde önce Ebul Futuh‟u desteklemiĢler fakat ikinci tura kalamayınca „fulul‟ olarak adlandırılan eski rejim destekçilerinden Ahmet ġefik‟e değil Müslüman KardeĢler‟den Muhammed Mursi‟ye oy vermiĢlerdir. ĠnĢaa ve ĠnkiĢaf Partisi 3 Temmuz darbesinden sonra seçilmiĢ cumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟ye destek vereceğini açıklamiĢ ve günlerce süren darbe karĢıtı protestolarda bulunmuĢtur. 4.2.1.3. El Fadıla Partisi (Fazilet Partisi) El Fadıla Mısır‟da Selefi kimliği ile öne çıkan ilk parti olmuĢtur, partinin kemik kadrosu ise Aktivist Selefilere dayanmaktadır306 Partinin önde gelen isimleri Mahmud Muhammed Bedr, Muhammed Abduh Ġmam, Halid Said ve Selefi hareket içindeki önemli öncülerden biri olan ġeyh Ferhat Ramazandır. Fazilet partisinin öne çıkan en önemli özelliklerinden biri diğer Selefi partiler gibi demokrasiye soğuk yaklaĢmamalarıdır. El Fadıla, parti programında demokrasinin Ġslam‟daki ġura sistemin benzediğini ve Mısır halkı için yararlı 303 Yıldırım, a.g.e., 17 Yıldırım, a.g.e., 17 305 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e.,31 306 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 29 304 150 olabileceğini belirtmiĢtir307 Ayrıca bireylerin özgürlükleri ve adalet parti için ayrı bir önem teĢkil etmektedir. Kısaca El Fadıla partisi için önemli noktalar ve amaçlar Ģu Ģekilde sıralanabilir: 1- Yeni yapılacak Ġslami anayasa hükümleri uyarınca toplumun temel öğeleri ve sivil kurumlarının restorasyonun desteklenmesi 2- Mısır‟ın Arap-Ġslam dünyasında geçmiĢte sahip olduğu öncü rolün tekrar kazanılması, 3- Mısır toplumunda adaletin ve bireyler arasındaki refahın eĢit dağılımının sağlanması, 4- TeĢvik politikaları ile toplum içerisinde sosyal dayanıĢmanın kurumsallaĢtırılması, 5- Manevi değerlerin korunması koĢulu ile medya özgürlüğünün sağlanması, 6- Filistin davasında Mısır‟ın tüm gücü ile Filistin halkını desteklemesi ve baĢkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasının sağlanması308 3 Temmuz 2013‟teki askeri darbe sonrası El Fadıla partisi de ĠnĢa Partisi gibi darbeye karĢı çıkarak gösterilere katılmıĢ ve Nur partisini darbe yanlısı tutum sergilemesinden dolayı eleĢtirmiĢtir. 4.2.1.4. El Asala Partisi El Asala partisi El Fadıl‟da yaĢanan parti içi çekiĢmeler ve liderlik tartıĢması neticesinde kurulmuĢtur, parti Nur partisinden sonra resmi olarak ikinci Selefi parti olma özelliği taĢımaktadır.309 Partinin baĢkanı zamanında içiĢlerinde üst düzey görev yapmıĢ asker kökenli bir kiĢi olan Adli Maksud‟dur, Maksud daha önce de El Fadıla partisinin baĢkanlığını yürütmüĢ, parti için yaĢanan olaylar neticesinde El Fadıla‟dan ayrılarak El Asala Partisi‟ni kurmuĢtur.310 Adli Maksud El Fadıla hakkında ‟meĢruiyet içinde kalan, hukukun üstünlüğüne saygılı, ılımlı selefi Ġslam yönetimini benimseyen bir konumdan uzaklaĢarak hem Ġslami faaliyetlere hem de genel menfaatlere zarar verecek aĢırı sert 307 Ramazan Yıldırım, a.g.e 18 Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 29 309 Egypt Elections: Al-Asala Party, Ġnternet: http://www.aucegypt.edu/GAPP/CairoReview/Pages/articleDetail aspx?aid=111 , adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 310 Yıldırım, a.g.e., 18 308 151 fikirlere meyleden bir komplonun içinde olduklarını‟311 belirterek El Fadıla‟yı sert bir Ģekilde eleĢtirmiĢtir. Partinin genel bakıĢı diğer Selefi partilere nazaran son derece ılımlıdır, partinin temel ilkesi „Köklü geleneğin prensipleriyle çağdaĢ bir bakıĢ açısı‟‟ ortaya koymaktır. Parti bildirgesinde devletin anayasasının Ģeriat olduğu vurgusu, gayr-i Müslimlerin anayasal hakları, kiĢisel haklar, adaletin temini, ehil kadroların iĢbaĢına gelmesi gibi hususların üzerinde durulmaktadır.312 Ayrıca El Asala partisinin seçim ve demokrasi konusunda diğer Selefi partilere kıyasla daha hassas olduğu görülmektedir, iktidarın seçimle gelip seçimle gitmesi gerektiği, cumhurbaĢkanlığı koltuğuna gelen kiĢinin seçilmiĢ olmadı gerektiği vurguları313 El Asala‟nın demokrasiye verdiği önemi göstermektedir. CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde El Asala partisi öncelikle emekli bir büyükelçi olan Abdullah AĢal‟ı göstermiĢtir, fakat oyların bölüneceği ve Sekülerlerin bu Ģekilde seçimi kazanacağı endiĢesi Asala partisinin Muhammed Mursi‟ye oy vermesini sağlamıĢtır. Asala Partisi diğer Selefi partilerden farklı olarak her iki seçimde de Muhammed Mursi‟ye oy vermiĢtir. 3 Temmuz askeri darbeye El Asala‟nın tepkisi çok sert olmuĢtu, darbe yönetimini kesinlikle tanımayacaklarını ve %65 oy oranıyla kabul edilen bir anayasanın askıya alınamayacağını belirten El Asala partisi protestolar sürecinde darbe karĢıtı koalisyona büyük destek vermiĢtir, darbe koalisyonunu ise hırsızlıkla suçlamıĢtır.314 Bu süreçte El Asala‟nın parti baĢkanı olan Adil Abdulmaksud‟un Selefiler üzerinde etkili olan kardeĢi Muhammed Abdulmaksud da darbe karĢıtı gösterilerin sembol merkezi olan Rabia‟da göstericilere seslenmiĢ ve onları eleĢtirmiĢtir. Asalet Partisi darbeye karĢı kurulan „Darbeye KarĢı Milli Ġttifak‟ içinde de yer almıĢtır.315 4.2.1.5. El Vatan Partisi En Nur‟daki gelenekçi- reformist çatıĢması partiden birçok önemli ismin ayrılmasına ve siyasete baĢka partilerden devam etmesine sebep olmuĢtur. El Vatan partisi de bu ayrıĢmanın ürünlerinden biridir, parti En Nur‟dan ayrılan ıslahatçı kanat tarafından kurulmuĢtur, partinin baĢına ise Imad Abdulgaffur geçmiĢtir. Abdulgaffur‟un Vatan partisi 311 Ġnternet: http://www.youm7.com/New asp?NewsID=452334#uM5PFel5nmQ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 312 Ġnternet: http://www.alsalah.org/files/alasalah%20party.pdf adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 313 Yıldırım, a.g.e., 18 314 Ġnternet: http://www.alsalah.org/show-266.html adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 315 Yıldırım, a.g.e., 19 152 lideri olarak vaat ettiği en önemli Ģeylerden biri partinin cemaatleĢme mantığından kurtulması ve bütün Ġslami kanada eĢit mesafede yaklaĢma kabiliyeti göstermesi olmuĢtur. Parti; belli bir Selefi cemaate bağlı parti modelinden öte, orta yolda duran, Mursi iktidarı döneminde cumhurbaĢkanı Mursi‟ye yakın durmaya ve muhafazakâr camia içinde her gruba eĢit yaklaĢmaya çalıĢan bir parti görünümüne sahip olmuĢtur. 316 Abdulgaffur‟un bir süre de Mursi‟nin danıĢmanlığını yapması da bunda önemli bir faktör olarak sayılabilir. 3 Temmuz askeri darbeden sonra El Vatan partisine olan ilgi daha da artmıĢ görünmektedir. En Nur partisinin Kıptiler, Sekülerler ve El Baradei‟in de içinde olduğu askeri koalisyona dahil olup darbeyi onaylaması El Vatan partisini Selefiler arasında bir alternatif olarak çıkartmıĢtır. El Vatan, darbe karĢıtı koalisyonun ön mühim parçalarından birini oluĢturmaktadır, parti mensupları günlerce Rabia meydanına kalmıĢ ve darbeyi protesto etmiĢlerdir.317 4.3. 25 Ocak 2011 sonra Selefiler 4.3.1. Selefiler ve devrimin ilk kıvılcımları Mısır'daki Selefi Hareket kendi bünyesinde siyasal alana dahil olma konusunda farklı eğilim ve görüĢler taĢımaktadır. Esasında bu hareketi, Müslüman KardeĢler‟den ayıran en bariz nokta da buradan kaynaklanır. Selefi hareket, bilindiği üzere, Arap baharı öncesinde de, mevcut dikta rejimlerine karĢı çıkması ile öne çıkmaktaydı. Bu hareket, El Kaide‟nin cihadist ekolünün takipçisi ve izdeĢi olarak tanınmaktaydı. Selefi Hareketin Kolları arasında önemli bir yer tutan (Ed Daviye ve El Ġlmiye) Dava ve Ġlim ekolü, siyasal entegrasyona karĢı çıkarken, dini referanslara ağırlık vermek suretiyle Ġslam akaidinin temsilcisi olma yolunda merkezi bir rol üstlenme çabası içerisindeydi. Öyle ki, farklı mezhep ve cereyanlara karĢı, Ġslam savunusu ile de dikkatleri çekmekteydi, bu ekol ulu‟l emre itaat etmek, Ġslami ve laik partilerden olan siyasi muhalefetleri reddetmek ve her türlü karĢıtlıklara karĢı hükumetlerin yanında yer almak olmuĢtur. Selefi ekollerden biriside siyaset ve kinetik eylem için çalıĢan, tedriciliğe, reforma ve barıĢçıl geçiĢ 316 317 Yıldırım, a.g.e., 19 Ġnternet: https://www.facebook.com/watanpartyeg adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 153 hareketine inanan, düĢünceler ile akidelerin arasını birleĢtiren, siyasi arenada ve mevcut konumu yönetmede silah kullanılmasını reddeden merkeziyetçilik olmuĢtur. 318 Bu eğilimlerde, kimi zaman radikal bir takım değiĢiklikler görüyoruz. Dolayısıyla gösteriler, grevler ve oturma eylemleri yapmanın yanı sıra, ulu‟l emrin emrinden çıkmak bazı selefiler nazarında hiçbir faydası olmayan araçlar sayılırken, bazılarının nazarında ise bütün bu eylemlerin Ġslam Devleti kurmak için doğru bir yol olmadığı var sayılmaktadır. Ayrıca demokratik ve laik rejimler, Ġslam Ģeriatına karĢı çıkmaktadır. Zira partiler, siyasi çoğulculuk ve muhalefet açısından bu rejimlerin programlarında bulunan bütün hususları reddetmekte ve sadece Ġslami Ģablonu ve kanunlarını sınırlandırmaktadır. Ayrıca bizler, Selefilerin ileri gelenlerinin görüĢlerinin bölündüğünü görüyoruz. Zira onların arasında, siyasi süreci tamamen boykot edenler olduğu gibi, birtakım siyasi mülahazaların dıĢında kalarak reformu olumlu görenler de bulunmaktadır. 25 Ocak devrimiyle birlikte selefiler üzerindeki siyasi manzara değiĢmiĢtir. Nitekim selefilerin muazzam derecede sosyal iletiĢim araçları, medya organları, kitapları, yayınları, hutbeleri ve vaazları ile görüĢlerini halka ulaĢtırma ve yayma imkânları olmasına rağmen, selefiler kendi aralarında parçalanmıĢlardır. Ancak burada, selefilerin, özellikle son zamanlarda otoritenin Müslüman KardeĢler‟e yapmıĢ olduğu baskı ve kısıtlamalardan oldukça faydalandıklarını söyleyebiliriz.319 Bu minvalde, selefilerin devrimden önce, Kitap ve sünnet ile amel edenlerle iĢbirliği yapmak için “Ensar El-Sünne” ve “ġer'î Dernek” gibi büyük derneklerle birlikte ortaya çıktığını görüyoruz. Adı anılan dernekler, daha önceleri siyasi alanda faaliyet göstermemiĢ, bilakis davetle, eğitimle ve hayır çalıĢmalarıyla ilgilenmiĢtir. Kahire'de Seyyid Kutub'un fikirleriyle siyasallaĢtırılmıĢ ve beslenmiĢ selefi hareketin ortaya çıkmasıyla birlikte, silahtan ve Ģiddet eylemlerinden uzak barıĢçıl bir karaktere bürünmüĢtür. 320 Ayrıca ortada, Arap ve Mısır Selefi uydu kanalları yoluyla geniĢ popülerlik yakalayan Muhammed Hasan ve Ebu Ġshak Huvaynî gibi bağımsız Ģeyhler ve davetçiler vardır. 318 Bu eğilimler hakkında Ģuraya bakın: Es-Selefiyye El-Cemiyye: Akide ve Farklı Ġcat Edicilik (Dubai Misbar ÇalıĢmalar ve AraĢtırmalar Merkezi 2012). 319 Abdulâl, A. (Mısır'da Selefiler), Ġnternet: http://www.abdelal.maktoobblog.com. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 320 Abdulmunim; Delilul Hareket El-Ġslemiyye El-Mısriyye (Kahire Mektebetü Medbuli 2010) 131-133 154 25 Haziran devrim kavĢağında, Mısır‟da selefi tutumlar ve eğilimler farklılaĢmıĢtır. Selefi eylemciler, devrimin patlak vermesinden beri devrimcilerle birlikte olmuĢtur. Ancak selefiler, devrimin karĢısında durarak ulu‟l emrin emrinin dıĢına çıkılmamasını talep etmiĢlerdir. Ġskenderiye'deki en büyük selefi akımın tutumu ise devrimin güvenilirliğinden Ģüphe ve devrimin baĢarılı olma ihtimali arasında değiĢkenlik göstermiĢtir. Daha sonraları selefilerin bağımsızlık hususundaki açıklamaları, devrim ve talepleri yönünde değiĢmiĢtir. ġeyh Muhammed Hasan gibi bağımsız davetçiler açısından ise Tahrir Meydanı ve baĢlangıçtaki gençlerin oturma eylemi anlayıĢı baĢarısız olmuĢsa da bu, son günlerde devrim tarafına yönelim olmuĢtur. 321 Selefiler, Mısır CumhurbaĢkanının barıĢçıl siyasi bir Ģekilde devrilmesi noktasında halkın gücünü gördükten sonra, taleplerine ulaĢma imkânı yakalamıĢ ve kendilerini, hazin iki yol ayırımında bulmuĢlardır. Bu yol ayrımında ya bekleyecekler, ya da siyasi arenaya girmeme ve gayri meĢru rejimleri reddetmede ısrarcı olacaklardır. Bu, tarihin önemli dönemlerinde çeĢitli alanlardaki rolleri ile paradoks oluĢturmaktadır. Dolayısıyla demokrasiyi kabul etmek ve bir sonraki aĢama için Ģartlara ve ideolojilere adapte olmak için tutumlarını, düĢüncelerini ve eğilimlerini yeniden gözden geçirmelidirler. Ġskenderiye'deki “Selefi Dava Hareketi” ile Kahire'deki “Selefi Hareketi” gibi en büyük hareketler baĢta olmak üzere selefilerin tüm eğilimleriyle birlikte kabul ettiği seçenek iĢte budur. Ayrıca davetçilerin ve bağımsız selefi Ģeyhlerinin geneli buna destek vermiĢtir. 322 Aynı tutumla selefiler, sahaya dönmelerinin gerçek bir dönüĢ olduğunu savunmaktadırlar. Zira önceki rejimin altında baskıya ve dıĢlanmıĢlığa maruz kalmıĢlardır. Özellikle bazı selefi liderler, kendilerinin baĢından beri devrime ortak olduklarını ve ondan kopmadıklarını, dahası devrimi korumak ve onu savunmak amacıyla Tahrir Meydanı'nın içinde ve dıĢında bulunduklarını savunmaktadırlar. 323 25 Ocak devrimine dönük selefi görüĢü, Ġskenderiye'deki selefi hareketinin yaptığı ilk üç açıklamada kendini göstermiĢtir. Bu açıklamaların ilki 29 Ocak 2011 tarihinde “Olayla Ġlgili Selefi Çağrısı” baĢlığı altında olmuĢtur. Nitekim ilk açıklamalarında, kaosu durdurmak amacıyla Müslümanları özel ve kamu mallarını korumak için yardımlaĢmaya ve tahripten, yağmadan, talandan, hırsızlıktan 321 25 Ocak Mısır Selefi Tutumun Gerçeğinde Selefilerin Devrim Hakkındaki Tutumunun Haritası. Ġnsani ÇalıĢmalar Arap Merkezi. Kahire. Ġnternet: http://www.arab-center.org/index.php?option=com_content&veiw=article&id=167:25janrevolution&catid=41:analysis-article&Itemid=79> . adresinden 14 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 322 Ahmed Amr: Selefi Akımların Siyasi Tercihleri (Kahire: Ġnsani ÇalıĢmalar Arap Merkezi. 2011) 38-44. 323 Selefi guruplar, suç mu iĢlemiĢler yoksa mağdur mu olmuĢlardır? Mısır el-Yevm 1 Mayıs 2011. 155 ve insanlara saldırmaktan sakınmaya teĢvik etmiĢlerdir. Ayrıca ordu güçleriyle yardımlaĢma ve ortak çalıĢma da bu açıklanmada vurgulanmıĢtır. Ġkinci açıklama ise 31 Ocak 2011 tarihinde yapılmıĢ olup, göstericilerde ve gençlerde Allah'ın haram kılmıĢ olduğu, halkın kanını, ırzını ve malını koruma ve aynı Ģekilde gayrimüslimlerin de kanını, malını ve ırzını koruma bilinci oluĢturma içeriğine sahiptir. Ayrıca onlardan, kendilerini vatandaĢlar arasında korku ve terör tohumları ekmeye, güvenlikte istikrarsızlık oluĢturmaya, hastaneler, fabrikalar ve bankalar gibi kamu mallarını ya da binalar ve iĢ yerleri gibi özel mülkiyeti tahrip etmeye ve devre dıĢı bırakmaya adayan suç çetelerini önlemek için hafif silahlanmayı talep etmiĢtir. Nitekim 1 ġubat tarihinde, selefilerin söyleminin değiĢtiği, siyasi arenaya ve siyasi mücadelenin odağına girmemeye yönelik katılığı terk ettiği üçüncü bir açıklama gelmiĢtir. Açıklama, protestoların ve gösterilerin devam etmesi halinde vahim sonuçların olacağına, özellikle gösterilerin liderliğinin yok olmasıyla birlikte çatıĢmalara yol açacağına iĢaret etmiĢ ve Ģöyle söylenmiĢtir: “SavaĢmak, kan dökülmesi ve mukaddesatların çiğnenmesi bir değiĢimin sonucu olacak ve olaylara yönelik önceki durumun değiĢmesi bir zorunluluk haline gelecektir. Dolayısıyla ülkeyi uçurumun eĢiğine sürüklemeye devam etmek imkânsızdır.” Açıklamada ayrıca, iktidara halkın seçmiĢ olduğu birinin gelmesi için halkın oylarını yansıtan dürüst seçimlere zemin hazırlamak amacıyla geçiĢ süreci düĢüncesine vurgu yapılmıĢtır. “Selefi Hareketi” bu açıklamasında, olağanüstü yasanın ilga edilmesini, yargılama olmaksızın tutuklamaların, iĢkencenin, baskının, zorbalığın ve hapsin önlenmesini, eğitim ve medyada reform yapılmasını ve Ġslamcıların, eğitim, öğretim, medya ve diğer alanlarda karĢı karĢıya kaldıkları güvenlik zulmünün kaldırılmasını talep etmiĢtir. 324 Bazılarının, “selefiler baĢından beri 25 Ocak devrimine katılmamıĢlardır” Ģeklindeki iddialarının aksine “Selefi Hareketi” reform için (Hafs) iĢlerinin dizginlerini ele almıĢ, 21 Ocak 2011 tarihinde yapmıĢ olduğu açıklamasında halkı 25 Ocak gösterisine katılmaya davet etmiĢ ve iktidardaki rejimin davranıĢlarını ve Mısır halkına karĢı iĢlemiĢ olduğu cürümlerin kınanmasını vurgulamıĢtır. Zira meĢru bir yönetim olmamıĢ, insan hakları hafife alınmıĢ ve kamu malları yağmalanmıĢtır. 325 Sonra 27 Ocak tarihinde üçüncü 324 Selefi Davetin mevcut durumların çözümü hakkındaki açıklaması, Selefi sitesi 1 ġubat 2011 Ġnternet: http://www.anasalafy.com/catplay.php?catsmktba=2707. adresinden 10 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 325 Hafs Hareketi 25 Ocak gününe katılmaya çağırıyor. 21-01-2011. Ġnternet: http://alharakahalsalafiah.blogspot.com.tr/2011_01_01_archive.html. adresinden 18 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 156 bir açıklama yaparak, iktidardaki zalim ve despot Hüsnü Mübarek'e karĢı öfke Cumasına ve camiler devrime katılmaya davet etmiĢ, katılımın geciktirilmesinin caiz olmayan Ģer'î bir zaruret olduğu vurgulanmıĢ ve bütün âlimleri ve davetçileri, gençlerin zulme karĢı olan devrimlerine katılmaya ve meydanlarda onlarla birlikte olmaya çağırmıĢtır. 326 25 Ocak 2011 tarihinde, Ġskenderiye'de düzenlenen ve bizleri Ġskenderiye'deki Selefi Davet‟in ilk etapta Mısır Ġslam kimliğini onaylamak için gösterilere katılmayı onaylamadığını algılamaya sevk eden selefi konferansından çıkan önerilerdeki gerekçeler ve yorumlar gelmiĢtir. Tüm bunların aksine bu, asılsızdır ve reddedilmektedir. Ayrıca konferans, anayasanın ikinci maddesinin etkinleĢtirilmesini, Ġslam Ģeriatına muhalif olan tüm kanun ve yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesini ve Ġslam Ģeriatına uygun bir Ģekilde yeniden formüle edilmesini talep etmiĢtir. Konferansta ayrıca, olağanüstü kanunların ve ülkedeki idari, mali ve güvenlik yolsuzluğunun kaldırılması kaydedilmiĢtir. Ayrıca vesayetin kaldırılması ve Ulusal Partinin medya ve medya kuruluĢları üzerindeki hegemonyasının kaldırılması da kaydedilmiĢtir. Bu ise, aynı tarihte meydana gelen olaylara yönelik her hangi bir tavsiye ya da yorumun yapılmadığı bir vakitte olmuĢtur. Ayrıca daha sonra ġeyh Yasir Burhânî'nin, hatalarını anlamıĢ olan selefilerin tutumu hakkındaki konuĢması gündeme gelmiĢtir. ġeyh Muhammed Ġsmail'in devrimi yapan gençleri öven konuĢması, Selefi Davet‟in tutumunun gösterilere katılmak Ģeklinde değiĢtiği anlamına gelmemektedir. ġeyh Muhammed Ġsmail, hiç kimsenin gösterileri katılmasını istememiĢ ve gösterilerde internet kanalıyla hareket eden gençler için imza atmamızın imkânsız olduğu hususunda bizleri uyarmıĢtır. Çünkü onların, parçası oldukları ümmetin geleceği hakkında karar verme hakları yoktur. 327 Aynı zamanda selefi davetçisi Abdulmunim ġahat, "Selefiler ve Kriz Hesabının KeĢfi" baĢlığı altında yazmıĢ olduğu makalesinde selefilerin olaylar ve devrim hakkındaki tutumunda bulunan karıĢıklıkları Ģöyle açıklamıĢtır. “Her grubun kendisi için çizdiği bir yol vardır. Tecrübeler bize, tartıĢmalarla Ġslamcıların enerjisini tüketmenin anlaĢmazlığı çözmediğini, bilakis anlaĢmazlığı artırdığını öğretti. Çünkü davet, davet ve evlatları arasında Ģer'î hususlardaki delilin meĢru olmasına ve gerçeğin, özellikle de çatıĢmacı güçlerin takdirleri hususunda 326 Ġnternet: http://alharakahalsalafiah.blogspot.com.tr/2011_01_01_archive.html adresinden 12 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 327 “Ene Selefi” sitesi: www.anasalafy.com 157 Ģeyhlerin güvenilirliğine dayalı olarak sürüp giden konuĢmaların tekrarlanıp durmasından bıkmıĢtır.” 328 4.3.2. Selefiler Siyasi Arenada Selefilerin konumunu, tutumlarında bir değiĢim olup olmadığı hususunda tahlil ettiğimizde, onların önemli ölçüde değiĢtiğini görüyoruz. Zira siyasete katılım ilkesi ve parti çalıĢmalarının neticesinde bir takım kazanımların gerçekleĢmesi mümkün olsa da nezaketsizlik ve inanç eksikliği mahalli olmuĢtur. Ayrıca bunun zaman ve çaba kaybı olduğu da ifade edilmektedir. Ancak bugün onların, parti kurmak, kitleleri seferber etmek, fiilen tüm yönleriyle siyasi sürece, toplantılara, özel ve genel kanallarda medya tartıĢmalarına katılmak için ilk saflarda yer aldıklarını görüyoruz. 329 Selefilere uzun vadeli bakıldığında, onların siyasi çalıĢmayı davanın ve eğitimin önüne aldıklarını, özellikle Ġskenderiye Selefi eğiliminin Mısır ve Suudi Arabistan'da kendi referansının dıĢına çıkmasının ardından Ġskenderiye'de yeni bir rota düzenleyen “Selefi Davet Yönetim Kurulu” oluĢturulduğunu ve bu paradigmanın özellikle selefi vizyonunda netleĢtiğini görüyoruz. Dolayısıyla Ġskenderiye'deki selefi Ģeyhleri, parlamento seçimlerinde, selefilerin uğradığı saldırıların ardından kendilerini destekledikleri ve bazı kavramlara daha yakın oldukları için Müslüman kardeĢleri destekleyeceklerini ilan etmiĢlerdir. 330 Selefilerin liberal ve laik karĢıtları, selefileri, devrimden sonra meydana gelen mezhep çatıĢmalarını körüklemek ve kendi ajandalarını gerçekleĢtirmek için devletin yokluğunu istismar etmekle suçladılar. 331 Selefiler, baĢlangıçta kendi kitlelerini seferber etti ve Mart 2011 referandumunda anayasa taslağını desteklemek için laik ve liberaller karĢısında Müslüman KardeĢler‟le birleĢerek onlara destek verdi. Ayrıca Yasir Burhânî, 19 Mayıs 2011 tarihinde yapılması planlanan, çeĢitli hareketleri ve Ġslami eğilimleri birleĢtirmeye daha yakın olan anayasa değiĢikliklerinin oylanmasını onayladı. Zira anayasanın ilan edilmesinden önce mevcut 328 Abdulmunim ġahat, "Selefiler ve Kriz Hesabının KeĢfi: www.anasalafy.com/paly.php?catsmktba=24133 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 329 www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=25230> adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ene Selefi sitesi 02-04-2012 Yasir Burhânî "Selefilerin Tutumu Niçin DeğiĢti.” adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 330 El-Ehram Gazetesi 02-04-2011. 331 www.almasryalyoum.com/news/details/206747. Karime Kemal Selefilerin Algısı 28-04-2011. adresinden 18 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 158 anayasayı koruyanlar olmasına rağmen bu değiĢiklikler istikrar yolunda bir adım olacaktı. Ġslam Ģeriatının, yasamanın temel kaynağı olduğu Ģeklinde metnin geçtiği ikinci maddedeki ana maddeye gelince; bunların tamamı yasalara aykırı olup “Halk ve ġura Konseyi” onaylamıĢ olsa da geçersizdir. 332 Bundan dolayı siyasi çalıĢma, Ģeriat ile uyumlu olmalıdır. Ancak 12-14 Kasım 2012 tarihinde Ġstanbul'da düzenlenen ve 17 ülkeden yaklaĢık 140 selefi temsilcinin katıldığı konferans bundan hariç tutulmuĢtur. Orada, siyasi çalıĢma hakkındaki tutumu yeniden gözden geçirmek için Mısır asıllı Kuveytli selefi liderlerin en önemlilerinden olan Abdurrahman Abdulhalık bir konuĢması yapmıĢtır. Ayrıca o, siyasete karĢı selefi gerçeğinin değiĢmesinin gerçekleĢmesine katkıda bulunmuĢ ve bugün demokrasinin kabul edilmesinin, diktatör rejimden daha iyi olan Ġslam nizamının alternatifi olmayan bir geçiĢ süreci olduğunu açıklamıĢtır. Çünkü demokrasi, otoriter bir rejimde bulunması imkânsız olan bir hareket, fırsat ve imkânlar vermektedir. Geriye RaĢidî Ġslam Devleti'ni kurma amacı kalmaktadır. 333 Böylece Selefi hareketleri, elektronik dünyayı kullanmak yoluyla söylemini geliĢtirmiĢ, gençler ve halk için selefi düĢüncesini ortaya atmıĢtır. Aynı zamanda facebook üzerinden yürüttüğü kampanya yoluyla Mısır Ġslami kimliğini tespit etmeye çalıĢmıĢtır. Aynı Ģekilde ortada bağımsız selefi Ģeyhlerinin, selefilerin güncel sorunları ve gelecekteki olaylar hakkındaki görüĢünü açıkladığı uydu kanalları da bulunmaktadır. Nitekim selefi Ģeyhlerinden birisi olan ġeyh Muhammed Hasan, Selefileri sokağa çıkmaya teĢvik ederek Ģöyle demiĢtir: "Pasif olmamamız gerekiyor. Dolayısıyla Ģeyhlerimizin ve gençlerimizin son günlerde yaĢamıĢ oldukları fitneden çıkmaları için onlardan bir araya gelmelerini talep ediyor ve soruyorum; gençlerimizi yönlendirmek için olay yerinde bulunmayacaksak peki ne zaman ortaya çıkacağız?" 334 “ġüphesiz devrimden önce mesele, önemli ölçüde farklılık arz ediyordu. Zira mevcut baskıcı rejim, hiç kimsenin koltuğunu doldurmasına izin vermediği gibi selefilerin de bu alanı meĢgul etmelerine ve etkili olmalarına fırsat vermemiĢtir. Ancak onlar, siyasetle uzaktan ilgileniyorlardı. Dolayısıyla orayı iĢgal ettiler ama orada çalıĢamadılar. Ama artık özgürlük atmosferine sahiptirler. Bu yüzden katılım mümkündür. Zira Mısır halkı, Müslüman bir halk olup, kendisini Ġslami referansla örtüĢen sahih bir yöne yönlendirecek 332 Yasir Burhânî, bir önceki kaynak. www.youtube.com/watch?v=i5yjHdYZFiw&feature=related adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Abdurrahman Abdulhalık'ın kapanıĢ oturumundaki konuĢması. 334 ġeyh Muhammed Hasan, Mansura Ġli Konferansı. 18 ġubat 2011. 333 159 insanlara ihtiyaç duymaktadır. Dolayısıyla bu isyanı, Ġslami akım dıĢında sahih bir Ģekilde Ġslami referansa ulaĢtırabilecek hiç kimse yoktur. Dolayısıyla da siyasette çalıĢmak bizim üzerime Ģart olmuĢtur.” 335 Bu açıklamalar sonrası diğer partiler, selefileri Mısır'da cereyan eden olaylar, 25 Ocak devrimi ve onu takip eden hususlar hakkında tartıĢmanın merkezi yapmıĢtır. Ayrıca selefiler, Ģer'î hükümlerin tatbik edilmesi için çalıĢmaktadır. Nitekim selefiler, Batı'nın anladığı Ģekildeki demokrasiyi reddettiklerini, Ģer'î hükümlere muhalefet etmeyecek olan yasama konseyini garanti altına almadıkları sürece siyasi akıma dâhil olmayacaklarını da vurgulamıĢlardır. Yine selefiler, Ġslam Ģeriatının, görüĢleri alınmak üzere bireylere sunulması da reddetmektedir. Zira hüküm sadece Allah'a aittir. Dolayısıyla yasama konseylerinin ya da Ģahısların olması doğru değildir. Aynı zamanda selefiler, özellikle Nur Partisi gibi parti kurma izni almak için çalıĢan kimseler dâhil olmak üzere selefi akımlarda bu ihtilaf varken çok partili sistemi de kabul etmemektedirler. Ayrıca baĢka bir Ģeyh, selefi Ģeyhlerini, davet iĢleri ve siyasi sorunlarla meĢgul olunması, davet iĢlerinin terk edilmesi ve dinden uzaklaĢılması hususunda uyarmıĢtır. Ayrıca selefi imamları ile davetçilerinin gerçek rolünün, dine davet etmek ve dini ibadetler ve muamelatlara dönük sahih din anlayıĢını yaymakla ilgili olduğuna vurgu yapmıĢtır. 336 8-12 Haziran 2011 tarihinde Selefi Nur Partisinin oluĢturulmasıyla birlikte selefi demokratik bakıĢ açısına dönük ideoloji değiĢmiĢtir. Zira Nur Partisi, parti ve seçim programlarıyla demokratik fikre iman etmektedir. Selefi Reform Hareketi‟ne gelince; o, davet ve ilmi çalıĢmaya vurgu yapmakta ve Ģer'î sabitelerin gözetilmesiyle birlikte hareketin amaçlarının gerçekleĢmesi için zemin hazırlayan her türlü siyasi ya da askeri hareketi desteklemektedir.337 Ayrıca ortada, Reform ve Kalkınma Partisi, Asalet Partisi, ĠnĢa ve Kalkınma Partisi ve Reform Partisi gibi birçok parti vardır. Nitekim Selefiler, özellikle ilk turunda rakip olarak siyasete girmekle birlikte anayasa değiĢikliği referandumu hakkındaki siyasi tutumu açık bir Ģekilde benimsemiĢ oldular. Dolayısıyla halkın referandumu desteklemesiyle gelen o büyük pozitif sonuçla birlikte Asalet Partisi ile 335 Ġnternet: http://www.masres com/almesryoon/57735. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://albayan.co.uk/page.aspx?id=84>. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 337 Umeyma Abdullatif. Mısır'daki Selefiler ve Siyaset. Arap Siyasi AraĢtırma ve ÇalıĢma Merkezi. Doha Enstitüsü. Aralık 2011. 336 160 ĠnĢa ve Kalkınma Partisi de dâhil ivedi bir Ģekilde büyük partileri kurma sınırına varacak kadar selefilerin özgüvenleri artmıĢ oldu. 338 4.3.3. Meclis çalışmalarında Selefiler Anayasa referandumu hakkındaki ilk siyasi mücadelelerinin ardından ikinci turda, Müslüman KardeĢler‟ in elde ettiği aslan payından sonra selefilerin parlamento koltuklarının yüzde 25'ini elde ettiği en büyük pay olan parlamento seçimleri yapıldı. Dolayısıyla selefi güçlerin, siyasi uygulamalarındaki ideolojik ilkede değiĢim ve geliĢim yönündeki gücü sabit oldu ve kendisi ile Mısır arenasında bulunan diğer siyasi akımlar arasındaki boĢluğu azaltmak için siyasi söylemi kabul ettiler. Selefilerin bu yeni görüĢü sayesinde, Müslüman KardeĢler‟e karĢı eski birçok görüĢün değiĢtiğini ve yeni politikaların netleĢtiğini görmekteyiz. Dolayısıyla mevcut sorunlarda Müslüman KardeĢler ile ortak olan benzer çalıĢmalardan biri de Askeri Konsey, liberal ve laik partiler ile diğer dünyevi hususlar hakkında tasarrufta bulunmasıdır. Zira seçimlerde büyük bir baĢarı elde etmek için selefilerde bulunan yüksek özgüven ve selefilere özel, geniĢ uydu kanalları yoluyla semeresini aldıkları çalıĢma sayesinde, selefiler ile Müslüman KardeĢler arasında, hatta her iki tarafın kitleleri düzeyinde büyük bir kaynaĢmanın olduğunu görmekteyiz. Hatta bizler, selefiler ile Müslüman KardeĢler arasında ihtilafın, parlamento seçimlerinde de uzak olduğunu görmekteyiz. Zira bir televizyon kanalında Dr. Safvet Hıcâzî'nin moderatörlüğünü yaptığı programda, ġeyh Muhammed Hasan ile ġeyh Said Abdulazim'i bir araya getiren bir röportaj yapılmıĢtır. Hasan, bu programda Ġslami partilerin destekçilerinin tartıĢmadan uzak durmalarını ve Mısır için çaba göstermeye devam etmelerini talep etmiĢtir. Aynı Ģekilde Nur Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisinin destekçilerinin de Allah'ın Ģeriatına yardım etmek için kardeĢ olmalarını talep etmiĢtir. 339 Parlamento seçimleri ve seçim propagandaları ile birlikte, ġeyh Ahmed Ferid gibi Ġskenderiye'deki selefi hareketine mensup bazı Ģeyhlerin Müslüman KardeĢler‟ in niyetleri ve hedefleri ile Halk Konseyi içerisinde Mısır'daki Ġslam Ģeriatı sorunu hakkındaki tutumla ilgili niyetleri hakkında yaptıkları iğneleyici eleĢtiriler ve açıklamalar yapmaları nedeniyle bazı ihtilaflar ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca, bu Ģeyhlerin yeni anayasa konusuyla ilgili, Ġslam hukukuna yönelik açıklama yapmaları, Hanif dinin hükümlerinin tatbik edilmesini talep 338 Ġnternet: http://www.salafvoice.com/article.php?a=5199, Selefi Davetin Referandumla Ġlgili Açıklaması. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 339 Ġnternet: http://democracy.ahram.org.eg/News/432. 27,02,2013. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 161 etmeleri ve aynı Ģekilde Essam el-Erian'ın Mısır'ın açık kimlikli sivil ve demokratik bir devlet olduğu metni üzerinde ittifak edilmesi Ģeklinde yaptığı açıklama hakkında yorumda bulunmaları nedeniyle de bazı ihtilaflar ortaya çıkmıĢtır. Bunun üzerine "Selefi Davet" yönetim konseyi üyesi ona Ģu soruyu yöneltmiĢtir: “Essam el-Erian selefiler ile ittifak mı etti yoksa onlara karĢı kapalı durup görüĢlerini ihmal mi etti? Ya da ittifak, laikler ve liberallerle mi oldu?” Ayrıca o, sivil devletin kimliğinin, sabitelerinin ve dininin olmadığına da dikkat çekti. Bu nedenle sivil devletin, liberalizm, laiklik ve kapitalizm olmak üzere üç unsurdan oluĢtuğu ve bunlardan her birinin bir felaket olduğu görülmektedir. Ayrıca daha önce parlamento seçimlerinden önce Müslüman KardeĢler ile Vefd Partisi arasında sivil devlet üzerinde bir ittifaka yakınlaĢıldığına dikkat çekmiĢtir. Ancak Nur partisi ile Selefi Davet, Ġslam Ģeriatının tatbik edilmesinin zaruretini çağırdığı zaman, Müslüman KardeĢler "sivil" kelimesinden feragat etmiĢ ve Ģeriatın tatbik edilmesini istediklerini söylemiĢlerdir. Dolayısıyla bu, Essam el-Erian eleĢtirisine ve sivil devletin Dr. Ahmed Ferid'i eleĢtirdiği gibi Müslüman KardeĢler kitlesi ile meclisteki çoğunluğunun, "Ġslam Ģeriatının ilkeleri, yasamanın temel kaynağı" olacaktır maddesinin, yeni anayasaya ekleneceği metni üzerinde ısrarcı olduğu Ģeklindeki açıklamasına geri dönüldüğü sırada oldu. Nitekim Ģeriatın hükümleri ile Ġslam Ģeriatı temel kaynak olmadığı gibi ilkelerinin eĢitlik, adalet ve tüm mesajların üzerinde ittifak ettiği Ģeyler anlamına geldiğine, ancak açık Ġslami hükümler anlamına gelmediğine dikkat çekilmiĢtir. Zira ġeyh Ferid, Müslüman KardeĢler‟e Ģu sözleriyle hitap etmiĢtir: "Eğer siz bunu isterseniz, Ģeriata yardım edemezseniz. Bilakis sizler bu Ģekilde emanete ihanet ettiniz ve Allahu Teâlâ‟nın dinine yardım etmediniz. Ayrıca bu Ģekilde sizler, Ģeriat, sizleri seçen ümmet ve insanlar üzere değilsiniz. ġimdi de sizler, ümmet ile Ģeriatın arasını açmak istiyorsunuz.” Sonra Ģöyle devam etti: “Bizler, Müslüman KardeĢler ile selefilerin parlamentoda çoğunlukta olacaklarını, Ģeriata yardım edeceklerini ve onu tatbik edeceklerini söylüyorduk. Ancak gerçekte bu Ģekilde olmadı. ġöyle ki; Müslüman KardeĢler laikler ve liberallerle birlikte olarak Halk Meclisinde çoğunluğu elde ettiler ama Ģimdi onlar hâlâ, Ģeriata ve anayasada ona yönelik geçen metne karĢıdırlar. Ayrıca Müslüman KardeĢler lideri Ahmed Ferid, selefilerin temsilcileri hakkındaki tutumu nedeniyle Halk Meclisi BaĢkanı Saad el-Kettani'ye saldırarak Ģöyle dedi: „Halk Meclisindeki kardeĢlerimiz, (Selefi temsilcileri kastediyor) Ģikâyet üzerine Ģikâyet 162 ediyorlar. KardeĢlerden birisi Ģöyle diyor: "Ben, bana izin verilmediği için sandalyenin üzerinden sıçrıyorum ama Dr. Kettani bana izin vermiyor.‟ Bazıları da Halk Konseyinde zulüm gördüklerini söylüyorlar.” ġeyh Ģöyle bir açıklamada bulundu: “Onlar, laikler ve liberallerle birlikte olan Müslüman KardeĢler kitlesine oranla gerçekten azınlıkta oldular.” Ve Ģöyle bir eklemede bulundu: “Ben Kettani'ye Allahu Teâlâ‟yı hatırlatıyorum.” Ayrıca daha önce parlamentoda ezan okunması nedeniyle milletvekili Memduh Ġsmail ile yaĢadığı sorunun akabinde Kettani'ye yaptığı nasihati hatırlatarak Ģöyle dedi: “Ona, sen özgürlük ve adaleti takip ettiğini unuttun, Ģimdi Halk Meclisi BaĢkanı oldun. Tüm halkı temsil ediyorsun, Müslüman kardeĢler‟ in milletvekillerine istedikleri zaman konuĢma hakkı vermen, selefi Milletvekillerini engellemen, Memduh Ġsmail ve kardeĢimiz Muhammed Kurdî'ye cevap verdiğin gibi ona kötü bir Ģekilde cevap vermen de doğru değil” dedim. 340. Ferid Ģöyle devam etti: “Müslüman KardeĢler, „hedefimiz Allah, örneğimiz Peygamber Efendimiz, (sallallahu aleyhi ve sellem) dinimiz Ġslam ve en büyük umudumuz Allah yolunda ölmek‟ Ģeklindeki sloganlardan dolayı kulaklarımızı tıkadılar.” Ve Ģöyle dedi: “Biz onların iktidara ulaĢtıklarında bu sözü unutmalarını istemiyoruz. Sanki ulaĢmak, bir amaçmıĢ gibi. Oysa iktidara ulaĢmak, amaç değildir. Zira Allahu Teâlâ Ģöyle buyurmuĢtur: "Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler." (Hacc suresi 41. Ayet meali) Sonra Ģöyle sordu: “Namaz kılmak nerede?” O (Kettani), ona (ezan okuyan Memduh Ġsmail'i kastediyor) itiraz etti ve ezanı tamamlamasını bile istemedi. Örneğimiz olan Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) nerede hani? Sakal bırakmalarını ve sünnete bağlı kalmalarını engellediğin subayların ĠçiĢleri Bakanlığındaki konumları nasıl olacak?” Ayrıca milletvekili Muhammed Baltaci'nin tutumuna ve sakalın "feri meseleler" Ģeklindeki nitelemesine dikkat çekerek konuĢmasının sonunda Ferid, konuĢmasında Müslüman kardeĢleri yaralamayı kastetmediğini ve hiç kimsenin onlara yüklenmesini istemediğini, onların tarihlerini ve Allah'a davetteki varlıklarını dikkate aldığını vurgulamaya gayret gösterdi. 341 Ayrıca Selefi Davet‟in en önemli sembollerinden birisi olan ġeyh Muhammed el-Makdem, Selefiler ile Müslüman KardeĢler arasında ortaya çıkan ihtilafları çözmek için 340 Ġnternet: http://www.alwatanvoice.com/arabic/content/print/257997.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 341 Ġnternet: http://albadee.net/news/2541. adresinden 15 Mayıs 2014‟te alınmıĢtır. 163 tahkim komisyonunun kurulmasını, hükmün her iki taraf için bağlayıcı olmasını, münferit çalıĢmadan kaçınılmasını ve Ġslamcılar arasında çatıĢmanın olmamasını önerdi.342 4.3.4. Cumhurbaşkanın seçimi ve Selefi tercihi CumhurbaĢkanlığı seçim kampanyaları düzeyinde selefilerin tutumu, adayı Hayrat ġatır'ın tutumundan farklıdır. 343 Zira adayını çıkarmak için birçok tur, tartıĢma ve toplantılar olmuĢtur. Ayrıca Müslüman KardeĢler Cemaati, rejimin kalıntılarına karĢı Ġslami aday olarak onu onaylamıĢtır. Hatta genel baĢkan yardımcısı Hayrat ġatır'ı resmi bir Ģekilde açıklamıĢtır. Diğer taraftan Müslüman KardeĢler Seçim Komisyonu kendi adayının adını sunmuĢ, ancak Genel Seçim Komisyonu, Hayrat ġatır'ı seçim adaylarının listesinden çıkarmıĢtır. Nitekim listeden çıkarılan sadece Hayrat ġatır olmadı. Zira yirmi üç kiĢiden oluĢan listeden Ömer Süleyman da dâhil on kiĢi çıkarılmıĢtır. 344 Bununla birlikte selefiler ile Müslüman KardeĢler „in üzerinde ittifak ettikleri Hayrat ġatır'ın adaylığı engellenmiĢ ve cumhurbaĢkanlığı yarıĢından uzaklaĢtırılmıĢtır. Bunun üzerine Selefi Davet Abdulmunim Ebu el-Fetuh'un adaylığını destekleme üzerine yoğunlaĢmıĢtır. Zira Selefi Davet Yönetim Kurulunun açıklamasında, Selefi Davet Genel ġura Konseyinin kararının cumhurbaĢkanı adayı olarak Dr. Abdulmunim Ebu el-Fetuh'u onaylamak olduğu açıklanmıĢtır. 345 Bu ise haftalarca çeĢitli eksenlerde değerlendirmeler içeren ve uzun saatler süren, birçok cumhurbaĢkanlığı adayı ile sayısız toplantının yapılmasının ardından bilimsel bir çalıĢmanın akabinde gerçekleĢmiĢtir. Nitekim bu toplantıları ve yönetim kurulunun değerlendirmelerini, Ġslamcı adayların ya da temsilcilerinin katılımıyla toplantının düzenlendiği Genel ġura Konseyine aktarılması takip etmiĢtir. Onların programları ve tartıĢmaları, oylamadan önce üyeler tarafından sunulmuĢ, sonra Selefi Davet‟in cumhurbaĢkanı olarak desteklediği adayın seçilmesi için hızlı bir Ģekilde gizli bir oylama yapılmıĢtır. Oylamanın sonucu, yüzde sekseni aĢan oranla Dr. Abdulmunim Ebu Fetuh'un desteklenmesi lehine olmuĢ, aynı adımlar Nur Partisinin meclis toplantısında tamamlanmıĢ, aynı gün parti yüksek kurulu toplantılardan ayrılmıĢ ve sonuç, aynı Ģekilde Dr. Abdulmunim Ebu Fetuh'un desteklenmesi olmuĢtur. 342 Ġnternet: http://democracy.ahram.org.eg/News/432. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=33278. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 344 Ġnternet: http://www.majalla.com/arb/2012/04/article55234306. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 345 Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=34144. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 343 164 Böylece Müslüman kardeĢler‟ in cumhurbaĢkanı adayı Dr. Muhammed Mursi'nin adaylığı reddedilmiĢ ve Müslüman KardeĢler ile olan anlaĢmazlığının ana noktaları belirlenmiĢtir. Nitekim Selefilerin adayı Dr. Abdulmunim'in, Ġslamcılara ve liberallere aykırı herhangi bir açıklaması olmadığı gibi o, hukuk devletine ve özgürlüklere saygı duymak için genel görüĢe uymuĢtur. Ayrıca baĢta Dr. Muhammed el-Baradey grubunun büyük bir kanadı olmak üzere, birçok sivil gücün takdirini kazanmıĢ; genel çalıĢma, sendika çalıĢması, yardım komiteleri ve Ġslamcı siyasi aktivist olarak kendisinin formüle ettiği kırmızıçizgiler düzeyinde olağanüstü bir iĢbirliğine tanık olmuĢtur. Sonra selefi akım, Dr. Ebu Fetuh'u seçmiĢtir. Dolayısıyla sivil devletin standartlarıyla çalıĢan bu Ġslamcı mücadele örneği, selefiler tarafından saygıyla karĢılanmıĢtır. Zira selefi akım, adayın ritüellerin performansında aĢırı olmasını ya da vakıa zemininde tartıĢılan elbise, sakal ve elbiselerin açılması gibi dıĢ görünüĢte biçimsel bağlılığı Ģart koĢmamaktadır. Burada selefi akımın mesajının uzlaĢmacı ve orta çözümü gerektirdiği görülmektedir. Elbette, Dr. Abdulmunim‟in siyasi köklerinin Müslüman KardeĢler‟e dayandığı da doğrudur. Bu da onun düĢüncelerinin selefi akıma yakın olduğu anlamına gelmektedir. Ancak yine Ebu Fetuh'un, siyasi projesinde sivil, hukuk ve ulusal müfredatları kullandığı da doğrudur. Belki de bu, birçok selefi Ģeyhi tarafından hoĢ karĢılanmamaktadır. Ancak buradaki dönüĢümde, liberal sivil düĢünce ile Ġslami düĢünce arasında ortak bir noktaya ulaĢmak üzere olduğumuza dikkat çekilmiĢtir. Dolayısıyla bu seçim, bu yakınsama türü için önemli bir adrestir. Zira herhangi biri yerine Ebu Fetuh'un takdir edilmesi, iki akım arasında adalet ve güvenlik köprülerini kurma imkânı vermiĢtir. Böylece Ġslami sabiteler inkâr edilmediği gibi kesinlikle modern liberal sivil bir toplumun tesis edilmesi de inkâr edilmemiĢ olacaktır. 346 Aynı zamanda “Selefi Hareketi”, partinin dizginlerini elinde tutmak istemediğini de vurgulamıĢtır. 23 ve 24 Mayıs 2012 tarihlerinde cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin ilk turundaki kararlılığın ardından, Selefi Davet‟in adayı Dr. Abdulmunim Fetuh ilk turda kaybetmiĢtir. Ancak, Ebu Fetuh'un ilk tur seçimlerinin sonuçları hakkında birtakım Ģüpheleri vardır. 347 CumhurbaĢkanlığı seçimlerinin ilk turunda selefi aday Dr. Abdulmunim el-Fetuh ile liberal aday Hamdin Sabahî ve Amr Musa eli boĢ olarak çıkmıĢtır. Dolayısıyla bu sonuç, selefileri 346 Ġnternet: http://www1.youm7.com/New asp?NewsID=665808#.U425jelZocA. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 347 Ġnternet: http://www.alwasatnew com/3558/news/read/668097/1.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 165 ikinci turda bir önceki rejimin kalıntılarından olan Ahmed ġefik'e karĢı Müslüman KardeĢler „in adayı Muhammed Mursi'yi desteklemek zorunda bırakmıĢtır. Zira Selefi Davet‟in Mursi'yi destekleme noktasındaki açıklaması gayet açıktır. Açıklamada, Genel ġura Konseyinin kararına ve feragate tahammül etmeyen Ġslami referansa sahip ve Ġslami projeyi destekleyen Davet‟in ilkelerine dayanan adaylardan birinin seçilmesiyle tamamlanan oylamaya dikkat çekilmiĢti. Nitekim -Ģu ana kadar- cumhurbaĢkanlığı seçimlerine dönük ilk sonuçlara dayalı olarak, Dr. Muhammed Mursi ile Ahmed ġefik arasında yeniden seçim olmuĢ, Selefi Davet Yönetim Kurulu cumhurbaĢkanlığı için Dr. Muhammed Mursi'yi desteklemeye karar vermiĢ ve ülkenin istikrarı ve kaosun önlenmesi için seçim sürecinin bütünlüğünü korumanın zaruretine vurgu yapmıĢtır. 348 Ġkinci turun tamamlanmasının ve Müslüman KardeĢler‟ in adayı Muhammed Mursi'nin kazanmasının ardından selefi sitesi, seçilen CumhurbaĢkanı Mursi için bir kutlama mesajı yayınlamıĢtır. Mesajda, Allahu Teâlâ‟dan onu vatan ve millete hayırlı kılmasını, ülkenin hayrı için ona yardım etmesini, bu ağır sorumlulukta ona yardım etmesi dilenmiĢtir. Selefi Davet baĢka bir mesajda, "Ġslamcı akımın ve devrimin adayı" Dr. Muhammed Mursi'nin kazanması için Mısır halkı ve Muhammed Mursi‟yle birlikte olmasından dolayı Allahu Teâlâ‟ya hamd etmiĢtir. Allah'a hamd etmesinin ardından da fikre ve hareket olan bağlılıklarını yücelten ve "devrimin adayının" kazanması için birleĢen Mısır halkının bütün çevrelerine teĢekkür etmiĢtir. Ayrıca baĢka bir açıklamada ise Selefi Davet, Dr. Muhammed Mursi'yi samimi bir Ģekilde tebrik ederek övmüĢ, baĢına gelebilecek musibetlerde ona yardım etmesi için Allah'a dua etmiĢ, Mursi‟ye, "Özgürlük ve Adalet" Partisine ve "Müslüman KardeĢler" Cemaatine ilk sözlerine hızla vefa gösterdikleri için teĢekkür etmiĢtir. Nitekim o, baĢta rakip adayı seçenler olmak üzere tüm Mısırlıların baĢkanı olmak için parti ve cemaatten istifa etmiĢtir. “Dr. Muhammed Mursi'yi, ulusal uzlaĢının tamamlanması, güvenlik, yakıt ve gıda dosyalarında somut bir ilerlemenin baĢarılmasına davet ediyoruz. Sonuç olarak; her zaman onunla birlikte olacağımızı, doğru olduğunda destekleyip savunacağımızı, hata olduğunda nasihat edip yol göstereceğimizi vurgularız. Allah‟ım, Dr. Muhammed Mursi'yi, 348 Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=34302. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 166 sevdiğimiz ve razı olduğumuz Ģeylere muvaffak eyle, iĢlerimizde bizim ve onun için doğruluk nasip et.” 349 Muhammed Mursi'nin sivil devletin korunacağını taahhüt etmesi ve bir kadın ya da bir Kıpti'nin kendisine yardımcı olmasını kabul etmesiyle birlikte CumhurbaĢkanlığı ve Selefiler arasında anlaĢmazlıklar baĢladı. Bu, Selefiler ile Müslüman KardeĢler arasındaki ilk anlaĢmazlık noktası değildir. Zira Selefi Davet, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin ilk turunda baĢka bir adayı desteklediği gibi, Ahmed ġefik'e karĢı tüm gücüyle Müslüman KardeĢler „in adayı Muhammed Mursi'yi desteklemek üzere ittifak ve anlaĢma yapmıĢtır. Muhammed Mursi, seçimler öncesinde Selefilere Allah'ın Ģeriatını tatbik edeceğine dair vaat ve taahhütlerde bulunmuĢtur. Ayrıca Selefiler, cumhurbaĢkanlığı otoritesine katılmıĢ ve kendilerini onun milletvekili olarak belirtmiĢlerdir. Nitekim CumhurbaĢkanlığını üstlendikten sonra, üç yöneticinin konuĢmalarında, Ġslam Ģeriatını talep edenler pahasına, devletin sivil olması çağrısında bulunanları rahatlamaya dayalı konuĢmalarını değiĢtirdiklerini görüyoruz. Bu konuĢmalar, sivil devlet ve Ġslam Ģeriatını tatbik etmekten kaçınması konusunda Mursi'nin eleĢtirilmesine yol açmıĢtır. Ayrıca Selefi Davet Cemaatinin BaĢkan Yardımcısı Yasir Burhânî, bir kadının ya da Kıpti'nin baĢkan yardımcısı olarak atanmasının caiz olmadığını açıklayan bir fetva yayınlamıĢ ve Yasir Burhânî, baĢkan yardımcılığı görevinin, özellikle yetkilerin varlığıyla birlikte güçlü bir yetki olduğunu aktarmıĢtır. Dolayısıyla devlet baĢkanının herhangi bir nedenden dolayı yokluğu durumunda bu görevi bir gayrimüslimin ya da kadının üstlenmesi caiz olmamakla birlikte onların danıĢmanlar olarak atanmaları mümkündür. 350 Nitekim Yasir Burhânî, 21 Ağustos günü Mısır Gazetesi ile yaptığı bir röportajda, Selefiler ile Müslüman KardeĢler arasında günden güne artan çeliĢkili bazı noktaları değerlendirdi ve ortada anayasa maddelerinin değiĢikliğine yönelik Müslüman KardeĢler‟ in liderleriyle eski bir anlaĢmanın olduğunu vurguladı. Ayrıca Müslüman KardeĢler Cemaatinin siyasi kolu "Özgürlük ve Adalet" Partisinin, istisnasız ilkeler kelimesini içeren ikinci madde hakkında ortaya koyduğu tüm önerilerden dolayı ĢaĢırmıĢ bulunduk. Dolayısıyla 349 Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=34718. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 350 Ġnternet: http://www.masres com/search?q=. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 167 Müslüman KardeĢler liderleriyle bunun nedeni hakkında konuĢtuk ama hiçbir Ģey söylemediler. Bu durumda halk, anayasayı reddetmeye davet edilebilir. Bu sırada bizler, açıklanması Ģartıyla "ilkeler" kelimesinin kalmaya devam etmesi üzerinde ittifak etmiĢken, Selefilerin "kuruculuğa" devam etmesi ya da ondan çekilmesine karar vereceğiz. Bir Kıpti ya da kadının cumhurbaĢkanı yardımcılığı görevine tayin edilmesi sorunu hakkındaki fikri karıĢıklığın açıklanması, Avrupa ülkelerinin genelinin, anayasalarında devlet baĢkanının dinine ve mezhebine dair metnin geçtiğine atıfta bulunmak içindir. O halde bizden Kıpti bir yardımcının tayin edilmesi nasıl istenebilir? O zaman ben de diyorum ki; hadi Amerikan Devlet BaĢkanı Müslüman bir yardımcı tayin etsin ya da Ġsrail, Müslüman ya da Hristiyan bir yardımcı tayin etsin. Böylesi bir durumda konunun tartıĢılması gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca ortada Müslümanların Ģahsi durumlarını kabul etmeyen Avrupa ülkeleri de vardır. Mesela Fransa da, bir Müslüman erkek birden fazla kadınla evlenecek olduğunda ona hapis cezası verilirken, bir Müslüman Ģer'î olarak vasiyetini yazmıĢ olduğunda bu uygulanmaz. Kadının baĢkan yardımcısı olması meselesinde ise onun devlet baĢkanı yardımcısı olarak tayin edilmesini reddediyoruz. Çünkü kadın, devlet baĢkanının yokluğunda yönetimin zirvesinde olacaktır. Dolayısıyla bu, Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) “Yöneticisi kadın olan bir topluluk iflâh olmaz!" kavliyle çeliĢmektedir. Ayrıca halk, BaĢkan yardımcısının bir kadın olmasını reddedecektir. Selefi Davet Yönetim Kurulu Üyesi ve Davet‟in üst düzey sorumlusu ġeyh Adil Nasr, CumhurbaĢkanı Dr. Muhammed Mursi'nin Ġran ile iliĢkileri kesmesini ve bölgede ehl-i sünnete karĢı suç planlarına karĢı koymasını talep etmiĢtir. Nasr açıklamalarında, Mısırlıların Safevi- Rafızi Ġran'ın Suriye topraklarındaki savaĢın gölgesinde Ġslam'a ve Müslümanlara yönelik projesinin tehlikesine vurgu yapmalarının gerekli olduğuna dikkat çekmiĢtir. Ayrıca Selefi Davet Yönetim Kurulu Üyesi, Devlet BaĢkanı Mursi'nin Suriye devrimine tam destek kapısını açmasını ve Suriye topraklarından çıkması için Lübnan Hizbullah‟ına baskı yapmasını talep etmiĢtir. 351 351 Ġnternet: http://akheralanbaa.com/ar/news/44280/. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 168 ġüphesiz Selefi akımının liderlerinin açıklamaları, rekabet için ona oy veren seçmenlerin yarısının, devletin "ĠslamlaĢtırılması" hakkındaki güçlü korkularıyla birlikte ertesi gün resmen görevini devralmaya talip olan Mursi için bir sınavı temsil etmektedir. "Ġslami" projesini desteklemek için değil de onun rekabetini reddetmek için oy kullanan kesimler de cabası. Dolayısıyla selefi akımın sembollerinin, Mursi'ye yakın olan kimselerin hükumetin ve cumhurbaĢkanlığı ekibinin oluĢturulması için "Ulusal Cephe" çerçevesinde siyasi güçlerle yapmıĢ olduğu müzakerelerden ayrılması açığa kavuĢmuĢtur. Nitekim Cephe üyesi Hasan Nafi Ģöyle demiĢtir: "Ona yönelik değerlendirmelerimizin aktarılması için Mursi'nin yardımcılarıyla yaĢadığımız tartıĢmalar oluyor." 352 Zira Selefilerin, devlet baĢkanlığı mutfağına gerekli düzeyde herhangi bir fiili katılımı olmamıĢtır. Nitekim Selefiler ile Müslüman KardeĢler arasındaki kriz, 17 ġubat 2013 tarihinde zirveye ulaĢmıĢtır. Zira Selefiler ile Müslüman KardeĢler arasındaki çatıĢmanın boyutunu artırmak için Çevre ĠĢlerinden Sorumlu Devlet BaĢkanı DanıĢmanı Dr. Halid Ilmuddin'in görevinden azledilmesi gerçekleĢti. Ayrıca bu davranıĢ selefilerin, Müslüman KardeĢler‟ in devleti Müslüman KardeĢlerlaĢtırmaya, otoriteyi tekeline almaya ve selefileri siyasi sahneden azletmeye çalıĢtıkları hissine kapılmalarına neden oldu. Bu dönemde, Müslüman KardeĢler Hareketine, Devlet BaĢkanı Mursi'nin yönetim üslubuna, diğer siyasi akımları kendinden uzaklaĢtıran, anayasa kanunun en önemli faktörlerinin sonucuna, ekonomik krizin devam etmesine, muhalefetin söylemiyle birlikte kanunsuzluğun artmasına ve kurtuluĢ cephesinin adlandırdığı birleĢik cephenin oluĢturulmasına karĢı protestolar artmaya baĢladı. Bu da Müslüman KardeĢler Cemaatinin, Müslüman KardeĢler „in ve Devlet BaĢkanı Mursi'nin hoĢnutsuzluklarıyla birlikte diğer siyasi akımlara katılan selefi akım da dâhil siyasi akımları izole eder hale geldiklerine iĢaret etmektedir. Ayrıca ortada selefilerin, Müslüman KardeĢler „in anlaĢmazlıkları ve algılamaları hakkında saydığı birçok noktalar vardır. Bunları aĢağıdaki Ģekilde sıralayabiliriz: Kazanılabilecek daha geniĢ çevrelerden ona karĢı bir tıkanıklığın meydana gelmemesi ve kendisine bir mezhebin devlet baĢkanı denilmemesi için selefilerin ve Müslüman KardeĢler‟ in davetine değil de düzenli bir varlığa mensup olan devlet baĢkanının aday olmamasına ikna olmak. Bu, Cemaati, Devlet BaĢkanlığı adaylığını sunmasını reddetmeye 352 Ġnternet: http://daharchive alhayat.com/issue_archive/Hayat%20INT/2012/7/4 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 169 sevk eden nedenlerindendir. Ayrıca selefilerin varlığının otoritenin baĢına geçmesine yol açabilecek korkusu, ordunun tutumunu değiĢtirmesi için bir neden olduğu gibi Mısır'daki siyasi hayatın katledilmesinde de doğrudan bir neden olmuĢtur. Zira Askeri kurum, onların devlet baĢkanlığı için selefilerden birinin aday olmamasından mutlu olduklarını söylemiĢtir. Bunun yanı sıra ortada, yönetime ulaĢmak için kamuyla özel maslahatın sunulmasında, yani Cemaatin maslahatının sunulması hususunda selefilerin büyük bir korkusu vardır. 353 Müslüman KardeĢler'in Cemaat-i ġura Meclisinin ilk oylamasında, Cemaatten birinin aday olmaması kararı olmuĢ, nitekim ikinci oylamadan da aynı sonuç çıkmıĢtır. Üçüncü oylamadan önce ise ġura Meclisi onun dıĢında, ek olarak on üye sundu ve sonuç Ģöyle oldu: 56 üye. Dolayısıyla bu Ģekilde kaçınılmaz bir kararla, Müslüman KardeĢler Cemaati yüzde 51 oranla oraya girmiĢtir. 354 Ġkinci turda, devlet idaresinin uyumlu olması için ĠrĢad Bürosu ile Selefi Davet Yönetim Kurulu arasında anlaĢma yapıldı. Dolayısıyla ulusal güçlerin olası en büyük sayıdaki katılımı, sembolik değil gerçek yönetim içindir. Ayrıca her ayın ilk salı günü ĠrĢad Bürosu ile Davet Yönetim Kurulu arasında konuları tartıĢmak için toplantı yapılmıĢ ve Selefi Davet onlara nasihat etmekten geri durmamıĢtır. Yeniden yapılan cumhurbaĢkanlığı turunda, komitelerin izlenmesiyle ilgilenmeleri için ve selefilerin sokaklara inmesi, selefilerin beyanı olarak kabul edileceğinden dolayı, kitlelere konuĢulmaması üzerine Müslüman KardeĢler‟le anlaĢma yapılmıĢtır. Peki, Selefiler, 30 Haziran öncesi Mursi'nin propagandasını yapabildiler mi? Ġnsanlar onun hakkındaki konuĢmayı kabul ettiler mi? Hayrat ġatır'ın 29 Nisan 2011 tarihinde el-ġuruk Gazetesi ile yapmıĢ olduğu röportaj nasıl anlamalı? 4.3.5. Seleviler Darbe Yanlısı 28 Ocak 2013 tarihinde Nur Partisi, “BeĢ Aylık Olaylara Dönük GeçmiĢ Vizyon” baĢlığı altına bir giriĢimde bulundu ve bunun “KurtuluĢ Cephesinin YaĢam Kıblesi” olduğunu söylediler. Bununla birlikte Dr. Mursi, 2 Temmuz günü azledilmeden önce aynı onun maddelerini ortaya koydu. Ayrıca 24 Haziran günü, Sisi'nin televizyon konuĢması yayınlandı. KonuĢmada Ģunlar geçmekteydi: "Silahlı kuvvetler, son dönemde ülkenin 353 Hayrat ġatır'ın 29 Nisan 2011 tarihinde el-ġuruk Gazetesi ile yapmıĢ olduğu röportaj. Nur Partisi ve Müslüman KardeĢlerin Hikayesi. Ġnternet: http://islamion.com/news/9527/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 354 170 iĢlerine müdahalede bulunmayı terk etti. Hatta 29 Haziran günü mevcut olaylara ulaĢtığımızda Dr. Mursi, Ġslamcı partilerin liderlerini istiĢare yapmaya çağırdı, krizi çözmek amacıyla ordu hakkında onlara bir giriĢ belgesi sundu, belgenin içerisinde erken seçimler ya da referandum yoktu, sadece hükümetin değiĢtirilmesine ve genel milletvekilliğine dönük kolay talepler vardı.” Dolayısıyla bu, aĢağıdaki tepkileri içeriyordu: Kettani: “Dikkate almayınız. Ġsyana imza atanların sayısı 150 bindir.” Hesaplamalarımıza göre onlardan sokağa çıkanların oranı yüzde 10'dur, yani 30 Haziran günü sokağa dökülenler sadece 15 Bindir. Ebu Âlâ Mâdî: “Ordunun siyasi hayata müdahalede bulunmasını reddediyoruz. Onları serbest bırak ey komutan!” 355 Bu Ģekilde artan gösterilerle birlikte ordu, temmuzun ilk gününde halkı istismar ederek Ģu açıklamayı yaptı: "Silahlı kuvvetler, halkın taleplerini karĢılamak için çağrısını yinelemekte ve ülkenin içinden geçtiği tarihi koĢulların yüklerini üstlenmek amacıyla son bir fırsat olarak herkese 48 saat mühlet vermektedir. Dolayısıyla sorumluluklarını üstlenmeyi ihmal eden hiçbir güce müsamaha gösterilmeyecek ve affedilmeyecektir. Bu yüzden silahlı kuvvetler, belirlenen süre içerisinde halkın taleplerini gerçekleĢtirmeyen herkese çağrıda bulunmaktadır. Zira ileride, ulusal ve tarihi sorumluluğuna dayanmak ve azim Mısır halkının taleplerine saygı duymak zorunda kalacaktır. Ayrıca bir gelecek haritasının yanı sıra hâlâ Ģanlı devrim için gösterilerde bulunan gençler de dâhil tüm ihlaslı çevrelerin ve eğilimlerin katılımıyla onun uygulanmasını denetleyen prosedürleri ilan eder... Dolayısıyla bu, hiçbir kimse dıĢlanmaksızın ya da bertaraf edilmeksizin olacaktır.” 356 Nitekim ordunun açıklamasının ertesi günü CumhurbaĢkanı Mursi, içerisinde meĢruiyetine, Mısır'ı ve devrimin kazanımlarını korumak için gece gündüz çalıĢacağına, meĢruiyeti sarmalamak isteyenlere tolerans gösterilmeyeceğine, diyaloğu ve herkesle masaya oturmayı kabul etmekle birlikte meĢruiyetin bir alternatifinin olmadığına dair vurgular bulunan bir konuĢma yaptı. 355 356 357 357 Mısır televizyonunda yayınlanan konuĢmanın Ġnternet: http://www.masres com/elwady/146183. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alwafd.org/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=O0Uqap-cX8Y adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 171 sona ermesinin ardından ordu, Mursi'yi gözaltına aldı ve ardından da resmen azledildiğini ve geçici cumhurbaĢkanı olarak el-Canzuri'nin tayin edildiğini açıkladı. Selefi Davet, Ġslamcıların büyük bir kesiminin sokaktaki öfkesinin derinliğini, Ģiddet ve tekfir konuĢmasının ve bu konuĢmanın Ģer'î olarak davet kabul edilmesinin ve bu son konuĢmanın herhangi bir çözüm getirmeyeceğinin farkına vardı. Aynı zamanda selefiler, Ġslamcıların görüntüsünün iyileĢmesi için tüm güçlerini kullandılar. Bununla birlikte ordunun yaptığı kırk sekiz saatlik mühlet açıklamasına rağmen Selefi Davet, CumhurbaĢkanı Mursi'yi cumhurbaĢkanlığı erken seçimlerini kabul etmeye çağırdı ama ret önerisi kabul edildi. Nitekim iĢlerin dizginleri cumhurbaĢkanının ve hükümetin elinden çıktı. Ardından, CumhurbaĢkanı Selefi Davet‟in beĢ ay öncesinde ortaya attığı çözümlere cevap verdiği son konuĢmasını yaptı. Ancak konuĢma, ordu güçlerinin devlet organlarını eline alması ve Mursi'nin azledilmesiyle son buldu. Nitekim Selefi Davet‟in önünde, ya devlet kesimleriyle çatıĢma ya da onunla ortak olma gibi iki seçenek vardır. ÇatıĢmaya gelince, Selefi Davet‟in, silahlı çatıĢma seçeneğini kesin olarak reddettiği bilinmektedir. Dolayısıyla hâlâ Ģu an Davet‟i tehdit eden en büyük tehlike, Ġslamcı hareketin silahlı çatıĢma seçeneğine karıĢma ve Cezayir modeline dâhil olmanın yanı sıra silahlı çatıĢmanın kötülüklerinin istikrar bulması ihtimalidir. Dolayısıyla buradaki tehlike, birçok hususu artıracaktır ki onlar da Ģöyledir: 1-Ġsrail'e karĢı koyan tek ordu olan bir orduyla Ģimdi silahlı çatıĢmak. Orduyla çatıĢmayı ve bunun ordu içerisinde bölünme olaylarına dayandığını düĢündüğümüzde, bunun sadece gelecekti tutumu değil yüksek maslahatlara olan etkisini de incelememiz gerekmektedir. 2-Oturma eylemleri ve gösteriler yoluyla barıĢçıl çatıĢmaya gelince; bu da bazı hususları içermektedir ki bunlardan bazılarını aĢağıdaki Ģekilde sıralayabiliriz: 1- ġiddetin hazırlanmasının ilan edilmesinin gölgesinde, barıĢın korunmasının garanti edilmemesi. Zira bu, Ģiddetin ya da en azından olayların oldukça yaklaĢmasına neden olan bir durumdur. 2- Dr. Mursi'nin yönetimine, ileride Ġslamcıların yönetime istekli oldukları görüntüsünü ortaya çıkaracak olan -ki bizzat oldu da- oturma eylemlerine ve gösterilere karĢı halkın öfke durumunun devam etmesi. Nitekim yönetime katılımın, yönetime ulaĢmanın asıl 172 olduğunu söyleyenlere mukabil reform yöntemine yardımcı olmak için bir araç olarak değerlendirilmesi, farklı bir değerlendirme olmuĢtur. Her ne kadar yönetimin çok önemli bir Ģey olduğu görüĢünde olanlar olsa da, muhalefetin bu basamağı ile Mursi'nin yeniden cumhurbaĢkanlığına gelmesi için barıĢçıl çatıĢmayı tercih eden halk ile kurumlardan büyük çevrelerin engellenmesinin gölgesinde yönetimin devam etmesi gerçekten zor, hatta imkânsız olabilir. Artık devran döndü. Peki, onunla ordu, polis, istihbarat, yargı ve geniĢ halk kesimi arasındaki ciddi anlaĢmazlığın gölgesinde devleti nasıl idare edecek? Ayrıca benzin, dizel ve benzeri kartlarla birlikte "baskıcı devlet" geri döndüğünde ne yapacak? Dolayısıyla istihbarat ve iç yardımlaĢma olmadan hükümetin bu dosyaları düzenlemesi zordur. Bu da sırf Dr. Mursi'nin geri dönmesinin, var olan Ģiddet krizlerini de geri getireceği anlamına gelmektedir. O vakit halk bizimle ne yapacak? Çekilmenin tercih edilmesine gelince; Ġslamcı Hareket, kaybolmanın ve insanları muhalif ideoloji sahiplerine teslim etmenin, Müslüman KardeĢler ile müttefiklerinin direniĢ lehine sahneden çekilmesinin bedelini ödüyor. Ortaklığın tercih edilmesine gelince: Koruyabileceğimiz her Ģeyi korumak amacıyla, partinin tutumunun karĢılaĢtığı bazı itirazları tartıĢmamız gerekiyor. Dr. Mursi'yi desteklemek için partinin 21-6-2013 tarihindeki gösterilere katılmamasına gelince, herhangi birinin içtihadıyla Selefi Davet‟e bağlanması imkânsızdır. Zira Selefi Davetin -hâlâ devam eden- içtihadı, sokağın Ġslamcılar ve Ġslamcı olmayanlar diye bölünmesinin derinleĢmesini istememesi olmuĢtur. Dolayısıyla bizler, kamunun haklı olarak sahip olduğu öfkenin boĢalmasına muhtacız. Ayrıca selefiler, tekfir ve Ģiddet konuĢmasının durması için bu etkinliklerin organize edilmesini talep etmekteler ve bu konuĢmanın durmasının peĢinden giden sembollerin talebinin zorlaĢtırılmasından dolayı özür dilemiĢlerdir! Bu, 21-6-2013 tarihindeki milyonların tutumunun yeniden etüt edilmesi ihtimalini ortadan kaldırmıĢtır. Zira ordunun Dr. Mursi'den vazgeçmesinin imkânsız olduğu Ģeklindeki görüĢlerine binaen 28-6-2013 tarihinde sokağa inilmemesi üzerinde ĠrĢad Bürosuyla anlaĢmaya varılmıĢtır. Ama Selefi Davet, onun sarayı terk etmesinin imkânsız olduğu ve sayıları belirli bir sınıra ulaĢıp artması halinde göstericilerin yanında yer alabileceği görüĢündedir. Dolayısıyla dördüncü Mutasım'ın 3 Temmuz açıklamasına kadar herhangi bir rolü olmamıĢtır. Selefilerin bunu yapmaktaki amacı ise, ona karĢı çıkmamalarıdır. Ancak ona karĢı çıkan kimselere meydan 173 okumak, anayasaya aykırı bir durumdur. Zira o, seçimler yoluyla cumhurbaĢkanlığına ulaĢabilirse bu, galip gelmek için Ģer'î olarak çıkarılması mümkün olan bir araç olur. Sonra da galip gelmiĢ bir imam olarak itibar edilebilir. Bu tanımlamaya dayalı olarak onun galip gelmesiyle, en yüksek baĢkanları olması sıfatıyla ordunun ve polisin kendine itaat etmesi hâsıl olacaktır. Ardından ordu ve polis ona itaat etmekten çıktığında galibiyet vasfı yok olacak ve bu husus, -her ne kadar baĢta inkâr etmiĢ olsa da- ordu ve polisin ona itaat etmekten ayrılmasına neden olacaktır. Ancak bunun olması ve devam etmesi durumunda o zaman galibiyet hükmü onların payı olacaktır. Dolayısıyla sonuç Ģöyle olacak: Biz ona karĢı çıkmıyoruz, ona karĢı çıkanlara yardım etmiyoruz ve ondan sonra gelen otorite ile iliĢkiye girmiyoruz. Ancak galibiyetin ardından kamu maslahatı için Ģu an anayasadaki Ġslami kimliğin değiĢtirilmesi için laikler tarafından yapılan Ģiddetli ve çeĢitli baskılar vardır. Bu baskıların karĢısında baskı yapan tarafı temsil eden kimdir diye sorulursa o, sadece Nur Partisidir! Maalesef bazı Ġslamcılar bunu fark ediyorlar ama buna rağmen Ģu an tek baĢına kimlik savaĢına giren Nur Partisinin zayıflaması için çalıĢıyorlar! Nitekim Ģu an laikler, “onlar sırf baskıcı partilerdir” Ģeklinde açıklamalarda bulunuyor. Sadece otorite değil aynı zamanda otoriteyi elinde tutan ordu da Ģimdi arasını dengelemek için çeĢitli baskıların hesabını yapıyor... Ne yazık ki Ģu an Nur Partisine saldıran kimse, bilerek ya da bilmeyerek laiklerin çıkarına hizmet ediyor. Yüzde yüz bu kazanımları korumayı garanti eden hususların bir garantisi olmuyor! 358 Nitekim devletin güvenliği takip edilebilir ve kimlik maddeleriyle de tahrif edilebilir. Dolayısıyla ne müzakereler garanti ediliyor ne de aynı Ģekilde kalabalıklar garanti ediliyor. O vakit kanın akmasının önüne geçecek bir yol tercih edilmelidir. En büyük nedense, Allah'ın izniyle mümkün oldukça bu kazanımları korumaktır. Dolayısıyla müzakerecilerin ve müzakereci tarafların gözleri önünde iç bölünmüĢlüklerinin ve anlaĢmazlıklarının ortaya çıkması kesinlikle uygun değildir. Cumhuriyet Muhafızları katliamından sonra, planımızın iĢe yaramamasından dolayı değil tarafların bu plana bağlı kalmamalarından dolayı yol haritasına katılmaktan çekildik. Bu inat, çözüme razı olmadı, Mursi'nin geri dönüĢüyle duracak olan Sina operasyonlarındaki 358 Ġnternet: http://www1.youm7.com/New asp?NewsID=1169543#.U48iWulZrmQ. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 174 çalkalanma devam etti ve Ġkinci Ordu bölündü. Bu ise meselenin tüm hızı ve Ģiddetiyle sona ermesi isteğini yoğunlaĢtırdı. 359 Biz uzlaĢmaya aracılık etmesi için el-Ezher ġeyhi'ne ulaĢmaya çalıĢtık ama o bizi hainlikle suçladı, Mursi geri dönmeden önce her türlü uzlaĢıyı reddetti ve akim kalmayı talep etti! Ordu, Müslüman KardeĢlere Ģunu söylemeyi düĢündü: Mursi'yi biz hazırladık. Ama onların meydanlardan çıkmalarının ardından, onu ikinci defa felce uğrattık. (Bu, gerçekçi olmayan bir taleptir.) Dolayısıyla bu liderlik, fırsatları kullanmayarak ve "Kerbela" sahnesine eğilim göstererek baĢarısız oldu. Zira yakarıĢlar, hesabı kapatıyor ve felaket yönetimi gözden geçiriliyor. 26 Temmuz Cumasında Baltacî Ģöyle dedi: “Ordunun yaptığı, liderliklerin çıkması, malların müsadere edilmemesi ve benzerleridir. Mursi dönmedikçe müzakereyi reddedeceğiz!” Bizim ihtilafımız, davranıĢları bu baĢarısızlığa yol açan Müslüman KardeĢler‟ in liderliğiyledir. Müslüman KardeĢler „in bazı bireylerine gelince; onlardan bir kısmının iyi kimseler olduğunu düĢünüyoruz. Allah onlara kâfidir. Ya da susmakla yetiniyorum. Ancak Ģayet Allah'tan korkmasam, neden kanları savunayım ki? Parti ve Davet‟in resmi açıklamaları; “Akan kanın sorumluluğunu ĠçiĢleri Bakanlığı taĢıyor.” 360 Celal Murra- Parti Genel Sekreteri: “Zulüm, uzamayacak ve halk buna uzun süre sabretmeyecek. Dolayısıyla tüm liderliklerin, kendilerinden öncekilere bakmaları kaçınılmazdır. Zira ceza ve ikab, fazla gecikmeyecek.” 359 360 Ġnternet: http://www.forsanhaq.com/showthread.php?t=370274. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.forsanhaq.com/showthread.php?t=370274. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 175 Nur Partisinin Açıklaması: “Parti, popüler kalabalıklar yoluyla bu konuda özel bir yetki talep etmeyi tamamen reddettiğini beyan eder ve hukuk devletinin kurumlarının ihlallerinin devletin sonunu tehdit ettiğini vurgular. “ Selefi Davet‟in açıklaması: “Selefi Davet, masumların kanının dökülmesini baĢlatan, neden olan, emreden, kıĢkırtan, razı olan ve onaylayan herkesten beri olduğunu Allah'a beyan eder.” Yüksek Konsey Üyesi Ahmed Halil Hayrullah: “Mısır'da akıtılan her bir damla kanın sorunluluğunu, Sisi'ye, Adlî Mansur Beylavi'ye, söz ve fille onlara yardım edip destek verenlere yüklüyorum.” Dr. Yunus Mahbun: “Her bir damla kanın sorumluluğunu, ülkeyi yönetenlere yüklüyorum...” 361 Eğer ben hain olsam, neden bunu yapayım ki? Neden türbeleri ve şirk manzaralarını yıkmak için gitmiyorsun, bu bir hak değil mi? Neden bunları tek ediyorsun? Maslahat ve mefsedet için mi? Ayrıca neden eşit olmayan bir çatışmaya girdiğinde maslahat ve mefsedeti dikkate almıyorsun. Hâlâ halkın seninle birlikte olduğunu mu düşünüyorsun? Çok yazık... Senin için en büyük oturma eylemi, basit bir zaman geçirmektir... Bunun dışındakiler ise ondan daha basit olup aynı şekilde gözden kaçırsak da halkın bereketiyle ortadan kalkacaktır! Zaten tüm tutumlar vizyonumuzun doğruluğunu kanıtlamış ve ne yazık ki uyardığımız şeyler gerçekleşmiştir... Bununla birlikte bazıları, anlamadığı kimselerin arkasında devam etmekte ısrarcı olmaktadır! 362 Müslümanların kanlarının dökülmemesinin tek yolu, barıĢçıl çözümdür. Nedeni ise, değiĢim yöntemi meselesinde Selefi Davet ile Müslüman KardeĢler arasındaki farklılıklara dikkat çekilmemesidir. DeğiĢim stratejisinin amacı ise Ģudur: "Toplum." Bu arada "devlet", baĢörtüsünün ya da devasa bir gövdenin üzerindeki Ģapkanın dıĢında ülkemizde hiçbir Ģeyi temsil etmemektedir. 25 Ocak devrimine bir baksanıza! Nasıl da 18 gün boyunca polissiz bir Ģekilde kalmaya devam ettik. Bu nedenle Allah bizlere, ülkenin dayanağı olan 361 Ġnternet: http://akheralanbaa.com/ar/news/23593/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://shobohat-about-alnour.blogspot.com.tr/2013/08/blog-post_27.html adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 362 176 toplumun tuğlaları arasındaki birleĢtirici unsurları lütfetti. Oysa Batı'da, yarım saatlik bir elektrik kesintisi meydana geldiğinde, yağmalama ve hırsızlık hiç zor değildir. Dolayısıyla istenilen değiĢime ulaĢmanın yolu, toplumsal aklın değiĢmesidir. Bu da, mütekâmil bir Müslüman Ģahsiyet inĢa ederek, (mümkün olduğunca farzı- kifayeleri yapmak için yardımlaĢan sâlih bireylerden oluĢan bir mezhep gibi) istenilen toplumun minyatür bir suretini oluĢturarak ve ardından da tüm toplumun buna inanmasıyla birlikte Ġslami karakter alması yoluyla olur. ĠĢte o zaman, “eğer ortada tercih edilen bir maslahat varsa, onun yolunda herhangi bir engel yoktur ve siyasi hayata katılabilirim” dedikleri gibi, devlet meselesi kaçınılmaz bir sonuç olur. Ancak bu durum, kayıpların azalması, kazanımların büyümesi, davetin kanun yoluyla yapılan baskıdan korunması ve ona çalıĢma ufuklarının açılması oranında olur. Fakat Müslüman KardeĢler bunun aksini düĢünüyorlar. Yani öncelikle devlete ulaĢmak, ardından da bu sayede toplumu değiĢtirmeyi düĢünüyorlar. Bunun yanlıĢ olduğu birçok tecrübeyle kanıtlanmıĢtır. Zira öncelikle topluma ulaĢmak, onlara toplumun öfkesinden bir Ģey eksiltmeyecektir. Bu sırada diğer selefi akımların, CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi'nin azledilmesi hakkında çeĢitle görüĢleri vardır. Bu tutumlardan biri de Selefi Cephesi Sözcüsü HiĢam Kemal'in görüĢüdür. HiĢam Kemal, Kalkınma Meydanında yaptığı bir televizyon röportajında Ģuna vurgu yapmıĢtır: “Görevden alınan CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi için meĢru olan, onun ne geçici hükümet ile ne de Abdulfettah Sisi'nin atamıĢ olduğu yeni cumhurbaĢkanı ile diyalog kurmamasıdır. “Ayrıca HiĢam Kemal, onların Ģeriatın ve halkın seçtiği cumhurbaĢkanının geri dönmesi için bütün Mısır meydanlarında kalmaya devam ettiklerini vurgulamıĢtır. Bunun yanı sıra onlara yönelik baskı ve dayatmalar ile ordu ve güvenliğin iĢlemiĢ olduğu cürümlere rağmen, görevden alınan CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟yi destekleme yönündeki tutumlarını hiç değiĢtirmediklerini vurgulamıĢtır. 363 Selefi lider Abdurrahman Abdulhalık, elli kiĢilik darbe komisyonunun anayasası nedeniyle Nur Partisi ile Selefi Davet‟in BaĢkan Yardımcısı Dr. Yasir Burhani'ye savaĢ açmıĢtır. Hatta onu "sapık Ģeyh" ve ümmet içerisinde dinini inkâr edip dinden dönen Belam B. Baura'dan daha çok ifsat çıkaran bir kiĢi olarak nitelendirmiĢtir. Ayrıca Nur Partisinin 363 Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=9BJBchxLH2Q. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 177 meĢru olarak seçilen CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi'ye yönelik darbeye ortak olduğuna, onun hükmüne kesinlikle karĢı çıktığına, parti ve muteber sünnet mezheplerine göre Ģer'î ilkelerin yorumlandığı 219. maddeden feragat etmeyecektir Ģeklindeki 2012 anayasasına bağlı kaldığına dikkat çekmiĢtir. Selefi lider Abdurrahman Abdulhalık ayrıca, mevcut anayasa kitabına ortak olduğuna, el-Ezher'in (Ģer'î ilkelerin yorumlamaktan uzaklaĢtırmasına ve meseleyi anayasa mahkemesine sevk etmesine rağmen) söz konusu maddenin silinmesini onayladığına da dikkat çekmiĢtir. Kayda değerdir ki, Selefi Davet‟in dıĢındaki diğer cepheler ve gruplar da dâhil Mısır'daki selefi akımların tamamı, anayasayı reddetmekte ve Nur Partisinin tutumunu Ģiddetle eleĢtirmektedirler. Nitekim Mısır'daki selefi akımın sembollerinden olan ġeyh Ebu Ġshak Huveynî, ġeyh Mustafa el-Adavî, ġeyh Ahmed Nakîb ve diğerleri, darbe otoritelerinin hazırlamıĢ olduğu anayasasının boykot edilmesi ve ona ortak olunmaması gerektiğine dair bir fetva yayınlamıĢlardır. 364 Ayrıca Cemat-i Ġslami lideri Asım Abdülmecid, ġeyh Muhammed Hasan, Muhammed Hüseyin Yakub ve Ebu Ġshak el-Huveynî, askeri darbe hakkındaki tutumlarına dair bir açıklamada bulunmuĢlar ve Ģöyle demiĢlerdir: "Sizlerin darbenin nimetini reddettiğinizi öğrendik. Ancak bu yeterli değildir." Yine Cemaat-i Ġslamiyye Lideri ve Ġskenderiye'deki Selefi Davet‟in Yardımcısı ġeyh Yasir Burhânî ve Ezher ġeyhi Dr. Ahmed Tayyib, hak kelimenin konuĢulmasını, CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi'nin meĢruiyetinin tanınmasını ve ona yönelik darbenin reddedilmesini talep etmiĢlerdir. 365 Selefi Davet‟in Sözcüsü Yasir Burhan'a gelince; kendilerinin Mursi'nin görevden alınmasını desteklediklerini, bu Ģekilde emanete ihanet etmediklerini ve Selefi Davet‟in çalıĢmasının suçlamalarını reddettiğini vurgulamıĢtır. Dahası onların, daima bakıĢ açılarının arasını yakınlaĢtıran kimseler olduklarına da vurgulamıĢtır. Ayrıca tüm halk çevrelerinin Mısır'ın evlatları olduklarına vurgu yaparak Selefi Davet‟in, devletin kurumları ve vatandaĢlarıyla düĢman olmak istemediğini vurguladı. Nitekim darbe söylemlerine katılmalarının sadece Selefi Davet‟e ve ona katılanlara olan hırs nedeniyle gerçekleĢtiğini, darbenin kaçınılmaz olduğunu, Davet‟in evlatlarının üzerine düĢenin 364 365 Ġnternet: http://www.alkhabarnow.net/news/91655/2013/12/22/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.roayahnew com/4/07-5701.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 178 Sisi'nin açıklamasının onaylanmasından dolayı karĢılaĢtıkları zararlardan korunmak olduğuna vurgu yapmıĢtır. Yine 1 Hazirandan 3 Temmuza kadar, Selefilerin çok açık bir Ģekilde yaĢamıĢ oldukları sorunların olduğuna, destekçilerinden Ģikâyetler geldiğine ve selefilerin son anda Mursi‟ye karĢı Selefi tutumunu değiĢtirdiğine vurgu yapmıĢtır. Ayrıca, Sisi'nin uyarısının, selefilerin mücadelenin arkasından kaymaktan ve toplumun diğer evlatlarıyla birlikte alanlarda sorunlardan korumak için olduğuna da vurgu yapmıĢtır. Aynı Ģekilde Mısır toplumunun, Mısır halkının yaĢamıĢ olduğu tüm acılar nedeniyle tek bir kitle oldukları Ģeklinde Ġslamcılara yönelik genel bakıĢ açısına dikkat çekilmiĢtir. Dolayısıyla bu neden, Selefi Davet‟in Sisi'nin açıklamasıyla ortaya çıkan manzarayı gösterdiği en önemli nedenlerden biridir. Ayrıca Selefi Davet, görevden alınan CumhurbaĢkanı Mursi'nin azli hususunda Sisi'nin dikkatini dağıtmak için tüm baskıları uygulamıĢtır. Nitekim Selefi Temsilcisi ġeyh Celal'in niteliklerinden biri de Mursi heyetini erken seçimi ilan etmeye sevk etmek olmuĢtur. Ancak Sisi ve çevresindekiler, açıklamanın okunması ve CumhurbaĢkanı Mursi'nin azledilmesi noktasında ısrarcı olmuĢlardır. Nitekim Selefi Davet‟in hâlâ en önem verdiği Ģey, davet ve mesajın ulaĢmasıdır. Zira onlar, Nur Partisi ve Selefi Davet‟in dıĢında Ġslamcıların nefret ettiği büyük bir kitle olduğunu fark etmiĢlerdir. Dolayısıyla onlar, halkın büyük bir parçasını ve Selefilerin amacının da halkın bu parçasına ulaĢmak olduğunu kabul eder hale gelmiĢlerdir. Dolayısıyla selefilerin siyasete girmekteki amacı sadece Selefi Davet‟i korumaktır. Ayrıca Selefi Davet, kesinlikle CumhurbaĢkanı Mursi'den vazgeçmemiĢtir. Ancak bununla birlikte görevden alınan CumhurbaĢkanı Mursi'nin, Selefi Davet‟in sunduğu ve reddedilen bütün öneriler hakkındaki tepkisi değiĢmiĢtir. Nitekim CumhurbaĢkanı Mursi'nin konumu ile 30 Hazirana kadar selefilerin kırmızıçizgisi, tartıĢma ve müzakere unsuruna dönüĢmüĢtür. Yine selefiler bu kararlarıyla, kan dökülmesini durdurabileceklerini vurgulamıĢlardır. 366 Nitekim CumhurbaĢkanının ortağı olan Nur Partisi, 3 Temmuzda askeri darbe sahnesinde görülmüĢ ve Ġslam kimliği maddelerini koruma gerekçesiyle anayasa değiĢikliği için yol haritasına ve elli kiĢilik komisyona katılmıĢ ve ülkenin "daha büyük bir kaostan" kurtulması için anayasa değiĢikliklerine yönelik referanduma evet oyu vereceğini açıklamıĢtır. Ayrıca parti, bu projenin yeterliliği gerçekleĢtireceğine ve bu zor koĢulların altında Mısır halkının arzularını karĢılayacağına inandığı için seçmenleri evet 366 Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=Qs-sePV0Vvg. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 179 oyu kullanmaya çağırmıĢtır. 367 Ancak o, daha önce asgari olarak en az bir kısmının bile kabul edilmesinin imkânsız olduğu Ģeklinde nitelendirdiği 2012 anayasasında bulunan yoruma dokunulmaması gerekliliğiyle ilgi daha önceki tutumuna geri dönmüĢtür. Yani 2012 anayasası tartıĢması sırasında Yüksek Anayasa Mahkemesinin Ģer'î ilkeleri yorumlamasının kabul edilmesine en Ģiddetli karĢı çıkan Nur Partisi olmuĢtur. Buna rağmen "Nur'un ġeyhleri", Ġslami kimlik maddelerinin düĢürülmesinin ardından darbe anayasasının kabul edilmesini analiz etmiĢlerdir. 368 Nitekim askeri darbenin akabinde cumhurbaĢkanlığı seçimleri için bir tarihin belirlenmesinin ardından Nur Partisi, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde darbe lideri MareĢal Abdulfettah Sisi'nin adaylığını desteklemeye karar vermiĢtir. Zira Nur Partisi Yüksek Konseyi, partinin cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde destekleyeceği bir aday seçmek için Dr. Yunus Mahyun baĢkanlığında bir toplantı düzenlemiĢ ve oylama, büyük çoğunluğun MareĢal Sisi'yi seçilmesiyle sonuçlanmıĢtır. 369 Bu dönemde, Nur Partisi ile Selefi Davet‟in destekçileri, Sisi'nin seçilmesi için toplanmıĢlardır. Yine bu dönemde, parti ile Selefi Davet içerisinde birtakım tepkiler olmuĢtur. Aynen darbenin destelenmesinin onaylanması ve cumhurbaĢkanı adayı Abdulfettah Sisi'nin desteklenmesi nedeniyle Müslüman KardeĢler ile sağcılar tarafından bir medya savaĢının olması gibi. Bunun üzerine Nur Partisinin saflarında birçok istifalar olduğu gibi Selefi Davet safları ile destekçileri arasında, liderlikler ve tabanlar düzeyinde birçok bölünmeler olmuĢtur. ġüphesiz bu bölünmeler, parti ile Selefi Davet‟in gelecek parlamento seçimlerindeki performanslarını etkileyecek ve partinin gerçek boyutu bu seçimlerde ortaya çıkacaktır. 367 Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/ac641092-b8d8-4844-a593-5b18f6923759 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 368 Ġnternet: http://rassd.com/7sthash.XhAHiwBG.dpuf adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 369 Ġnternet: http://www.almasryalyoum.com/news/details/439690. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 180 181 SONUÇ Ġslamcılık akımında çok önemli bir yeri olan Müslüman KardeĢlerin tarihine ve felsefesine bakıldığı zaman, Mısır‟ın toplumsal hayatında en etkili cemaat olduğu rahatlıkla söylenebilir. Müslüman KardeĢler bazen tükenme noktasına gelse de (Nasr döneminde olduğu gibi)Ģiddetten olabildiğince kaçınmaya çalıĢmıĢ ve Seyyid Kutup gibi Ġslam‟ı Ģiddet yoluyla anlatmaya çalıĢan figürlerden olabildiğince uzak durmaya çalıĢmıĢtır. Her ne kadar Seyyid Kutup‟un Müslüman KardeĢler bünyesinde bir süre bulunduğu bilinse de Cemiyet içinde baĢta gelen MürĢid Hudeybi olmak üzere birçok kiĢiden tepki görmüĢ ve felsefesi cemiyette kök salamamıĢtır. Müslüman KardeĢlerin çıkıĢ noktası „Hilafeti geri getirmek‟ olmakla birlikte, Filistin topraklarını Ġsrail iĢgalinden kurtarmaktı; ancak Mısır, Ġngiliz sömürgesi altında olduğu için Müslüman KardeĢler Ġngilizlere karĢı mücadeleye devam etti. Sonrasında Kral Faruk ile iliĢkilerinde yeni yollar oluĢtu. Müslüman KardeĢler toplumunun inĢasına; değer, ahlak, terbiye ve talim iĢlerine yoğunlaĢtılar. Nasır döneminde de her ne kadar Nasır Müslüman KardeĢlerin bir üyesi olsa da çok rahat bir alan bırakmamıĢtır onlara. Sedat döneminde ise daha çok siyasi bir rol üstlenen Müslüman KardeĢler, siyaset meydanına rahatlıkla girdiler; ancak Sedat'ın son döneminde tutuklamalar ve daraltma politikasına gidildi; ardından Khalid Ġstanbulli ve diğer iki asker, birlikte Sedat‟a suikast düzenleyerek öldürmüĢtü. Bu suikast neticesinde Mübarek baĢa geldi ve Müslüman KardeĢler için daha sıkı bir takip ve yasaklamalar uygulandı. Mübarek daha çok iktidar ve kurumlarla ilgileniyordu, o yüzden Müslüman KardeĢlerin içtimai ve ticari giriĢimlerine fazla müdahale etmiyordu. Ġpleri tam anlamıyla elinde tutan Mübarek muhalefete ihtiyaç duyduğu kadar yer vermektedir. Açık bırakılan siyasi alan Müslüman KardeĢler tarafından iyi kullanıyordu. Güçlü oldukları halde oyunun kurallarını hiçbir zaman belirlemediler; Mübarek'in istediği Ģekil ve zaman dilimine göre oyuna dahil olabilirlerdi. 25 Ocak 2011 tarihindeki devrimde Müslüman KardeĢler demokrasinin iĢleyeceğine inanmıĢlardı; hem parlamento hem de cumhurbaĢkanlığı seçiminin kazanılması bir ümit ıĢığı oldu Müslüman KardeĢlere; ancak bu demokrasi hayali 3 Temmuz‟da Askeri darbe ile son bulmuĢtur. 182 Müslüman KardeĢler‟in evrim geçirdiği kanaatteyim. Bu evrim sonucunda Mısır'da Müslüman KardeĢlere karĢı yapılan daraltma ve yok etme çabası, yeni bir diriliĢ, yeniden doğuĢ ve dönüm noktası olacaktır. Müslüman KardeĢler legal sahada durup siyaset yapmaya çalıĢmalarına rağmen Arap Baharı süreci Müslüman KardeĢlerin hala siyasi ve toplumsal arenada tecrübe eksikliği olduğunu göstermiĢtir. Ayrıca 2000‟li yılların baĢında yeni kuĢak eski kuĢak çatıĢması da Müslüman KardeĢlere büyük zarar vermiĢtir. Müslüman KardeĢlerin izlemesi gereken yol, tarih Ģuurunun farkına vararak daha temkinli adımlarla ve sebat ile legal sahada kalmaya çalıĢmasıdır. Müslüman KardeĢlerin sistem dıĢına çıkması ve yeraltına girmesi tıpkı 1950‟lerde ortaya çıkan Kutupizm minvalinde fikirleri tekrar hortlatabilir ve Müslüman KardeĢlerin Ģu an ki meĢru taleplerini zedeleyebilir. Müslüman KardeĢler her türlü yerel ve uluslararası demokrasi iĢleyiĢ mekanizmalarını denemiĢ oldu. Artık bu saatten sonra Müslüman KardeĢlerin farklı oluĢumlar Ģeklinde sahaya dönüĢ planının var olduğunu, bunun nerden baksan bir on yıl süreceği tahmin edilmektedir. Müslüman KardeĢler geri döndüğünde Ġslami bir hareket değil siyasi bir akım olarak dönecektir. Daha güçlü Liberal geniĢ tabana sahip bir oluĢum haline gelecektir. Her ne kadar dini bir alt yapıdan gelse de dini propaganda yapmayacaktır; bunun en belirgin Ģekli de 25 Ocak 2011 deviniminde radikal Ġslam propagandasından uzak olmasıdır. Mısır‟daki krizler ve sancılar, bugünlerde yaĢanan sosyoekonomik problemler Mısır‟ı iki haneye ayırdı. Birincisi 'Fulul'un, eski rejiminin kalıntıları, yargı askerle sol akım siyaset yapanlar ve yeni oluĢan kısmı sıyası selefi akımı. Diğer hanede Müslüman KardeĢler ve yanında duran bazı Ġslami hareketler. 25Ocak 2011 deviniminden sonra Mısırlılar dikte rejimin geri gelmeyeceği ümidiyle canlarını feda ettiler. Demokrasi ve özgürlük getirecek diye her Ģeylerini feda ettiler. Kimsenin hesaba katmadığı gençlerin etkisiyle, nerdeyse üç gün içinde, ülke alevlendi ve Mısırdaki diktatörü devirmeye yetti. Bu genç kitleler özelikle Müslüman kardeĢlerin üzerinde ciddi bir baskı unsuru olmuĢtu. Bu nedenle Müslüman KardeĢler ve aynı zamanda diğer Ġslami hareketler, Selefiler olayların baĢlangıcından birkaç gün sonra resmi olarak duruma dâhil olmuĢlardır. 183 Arap Baharı‟ndan önceki Seleflilere bakıldığı zaman, siyasetten, gündemden uzak durma kaygısı ve daha çok dini konular üzerinde durmaları Mübarek‟in Selefiler‟e ılımlı bakmasına ve onların Mısır‟da rahatça yayılmasına sebep olmuĢtur. Selefiler‟in bilhassa Mübarek döneminde hızlı büyümeleri ve Müslüman KardeĢlerden sonra Mısır‟daki en büyük ikinci cemaat olmaları onları doğal olarak Arap Baharı sonrası oluĢan Mübareksiz siyaset arenasında Nur Partisi aracılığıyla etkili bir aktör yapmıĢtır. Selefilik‟e genel olarak baktığımız zaman gördüğümüz Ģey öncelikle itikadın düzeltilmesidir. Selefi teolojik mantığının dayandığı ilk husus her zaman ilk baĢta itikat olmuĢtur. Selefiler ( belli baĢlı cihatçı gruplar hariç) olabildiğince Ġslam ilimleri ekseninde kalmaya çalıĢmıĢlardır. Bu bağlamda Selefilerin ilgilendikleri konular daha çok Ģunlar olmuĢtur: sahih akide anlayıĢı, doğru akideyle tevhidin yorumlanması, dinin bid‟atlardan arındırılması, Sufiler ve ġiiler ile mücadele. Örnek aldıkları baĢlıca âlimler arasında Ahmed b. Hanbel, Ġbn Teymiyye, Muhammed b. Abdulvehhab sayılabilir. Selefilerin öne çıktığı ve adlarından bahsedildiği dönemler daha çok Ġslam dünyasının önemli kırılmalar yaĢadığı ve meydan okumalarla karĢılaĢtığı dönemler olmuĢtur. Bu dönemlerde Selefiler yaĢanan meselelere farklı kodlarla ve bakıĢ açılarıyla yaklaĢmıĢlar, yaĢanan meydan okumalarına sert ve reflektif karĢılıklar vermeye çalıĢmıĢlardır. Bu dönemlerde ortaya çıkan yorumlamalar ve alimler daha sonraki Selefiler için yol gösterici olmuĢ ve herhangi bir durumla karĢılaĢtıkları zaman baĢlıca kaynakları bu alimlerin fetvaları olmuĢtur. Örneğin Moğol iĢgali sırasında öne çıkan Ġbn Teymiye, devlete bakıĢ ve otoriteye itaat konusunda Seleflilere büyük etkilerde bulunmuĢtur, birçok Selefi devleti ve otoriteyi yorumlarken hala Ġbn Teymiye‟den iktibas yapmaktadırlar. Selefiler 1990‟ların baĢlarından itibaren Mısır‟da gruplaĢmaya baĢlamıĢlardır, Mısır‟daki Selefi grupların ilk örnekleri El Sübki tarafından kurulan Cem‟iyyetu‟Ģ-ġerriye ve Muhammed Hamid Faki tarafından kurulan Ensarü‟s Sünne‟dir. Bu iki cemiyet Mısır‟daki Selefi grupların temellerini atmıĢlardır, Selefilik‟in tarihsel birikimi Mısır Selefileri üzerinde de çok etkili olmuĢtur, „otoriteye itaat‟ bu bağlamda Mısır Selefilerinin en temel Ģiarıydı. 25 Ocak Devrimi‟ne kadar Selefilerin apolitik bir sahada durup idareye karĢı herhangi bir negatif faaliyette bulunmamaları yönetimler için Selefileri çok stratejik bir konuma yükseltmiĢtir. Nasr dönemi dıĢında Selefiler yükseliĢte olmuĢ ve otorite tarafından desteklenmiĢlerdir, bilhassa Mübarek döneminde Müslüman KardeĢler‟e bir alternatif 184 olarak ortaya sürülmüĢler ve devlet tarafından büyük imkanlarla desteklenmiĢlerdir. Bunu Mısır iktidarı selefilere rejimin merkezi camilerinde ve diğer sosyal dernek ve vakıflar yolu ile selefi fikrini aktarabilme ve çok sayıda özel televizyon kanalı açabilme imkânlarını verdikten sonra varlıklarını ve ağırlıklarını iyice gösterebildiler. 25 Ocak Devrimi Mısır‟daki her grup için bir dönüm noktası olduğu gibi Selefiler için de bir dönüm noktası oldu, fakat belki de bu geçiĢ sürecini en sancılı Ģekilde yaĢayan Selefi gruplar olmuĢtur. Selefiler hem teorik hem de pratik açıdan büyük çeliĢkiler düĢmüĢler ve dıĢarı tarafından büyük eleĢtirilere maruz kalmıĢlardır. Bazı Selefiler 25 Ocak Devrimini bid‟at ve haram sayarken bir kısmın sessiz kalması baĢka bir kısmın da meydanlara çıkması Selefiler içindeki ayrılıkların en büyük kanıtıdır, teorik olarak demokrasiyi tağuti bir düzen olarak görüp daha sonra da siyasallaĢıp seçimlere girmeleri ise pratik ve teori arasındaki çeliĢkiyi ortaya koymaktadır. Selefi akımın ilk defa politik hayatta boy göstermesi neticesinde acemiliğine ortaya koydu. Çok sayıda parti kuran Selefiler, farklı seslerin ve görüĢlerin çoğalması ile birlikte hiçbir Ģekilde bütünlüğü sağlayamadı. DeğiĢimin bir türlü hazmetmeyen Selefiler bölünmeye ve ileri demokrasi anlayıĢında sancılar yaĢamaktadır. Gerçekten de Selefiler siyasallaĢıp parti kurmaya baĢladıktan sonra tartıĢmaların Ģiddeti giderek artmıĢtır, Selefiler hâlâ çoğu eylemlerine meĢru bir yapı kazandıramamıĢlardır. Örneğin IMF‟den para borç alınıp alınmaması konusu, kadınların statüsü, demokrasiye bakıĢ gibi birçok konu Selefi politikacılar ve cemaat önderleri arasında tartıĢma konusu olmuĢtur. 3 Temmuz 2013‟teki askeri darbe ise Mısır‟daki Selefiler arasında en önemli kırılmalardan biridir. Suudi Arabistan‟a bağlı Selefi Davet cemiyetinin partisi olan En Nur‟un darbeyi desteklemesi, Selefiler arasında siyasi bir çıkmaz daha oluĢturdu. Selefi Davet‟in klasik „yöneticiye itaat‟ mantığı ve yeni anayasada ikinci maddenin güçlendirilmesi mantığıyla darbeyi desteklemesi diğer Selefi gruplar için pek meĢrulaĢtırıcı ve tatmin edici bir savunma olmadı. Darbedeki duruĢuyla tepkileri çeken En-Nur‟un daha da destek kaybetmesi görülmeyecek bir olgu değildir. Bu süreç içinde cemaat mantığından biraz daha sıyrılıp ve dıĢa açık durmayı baĢaran Selefi partilerin yükseliĢe geçmesi muhtemel sonuçlar arasındadır. Özellikle Abdulgaffur‟un kurduğu Vatan partisi Selefiler arasında çekici bir alternatif olarak görülebilir. 185 Sonuç olarak, Selefiler‟in yaĢadıkları bu sancılı süreçten çıkması için uygulanabilir bir teori bulmalıdırlar. Bu sistem hem pratik siyasete uygulanabilir olmalıdır hem de Selefi cemaat ve alimlerin tepkisel yaklaĢımlarına maruz kalacak Ģeyler ihtiva etmemelidir. Bu Ģekilde Selefiler‟in içindeki ihtilaflar azaltılıp siyasette ayakları basan bir politika üretebilirler. Mübarek sıkı bir doku ile rejimin tüm taĢlarını iyi yerleĢtirmiĢti. Bu olaylar çıktığı andan itibaren mevcut durum Mübarek‟e sağlıklı bir Ģekilde aktarılmadığı için, Mübarek iĢin ciddiyetini sonradan algıladı. Yetkilerini, en güvendiği kuruma Askeri Meclise hemen devretti ve ġarmaĢeykh‟e çekildi. Yüksek Askeri Konsey iĢ baĢına baĢladığı günden itibaren halktan yana tavır aldı. Bu tavrın küçümsenmemesi gerektiğini baĢtan iyi anlamak gerekirdi. Zira Yüksek Askeri Konsey‟in sadece halkın güvenliği ve iradesine değil bilakis kendi ekonomik ve iktisadi imparatorluğuna sahip çıkma zorunluluğu vardı. Halkın iradesinin tecellisi, eski rejimin geri gelmemesi ve demokrasinin tam anlamıyla iĢler hale gelmesi gerekirdi. Ancak bu istekler görünüĢ itibari ile elde edilmiĢ gibi görünse de maalesef bu parlamento seçimleri ve arkasından gelen ana yasa komisyonları zaman kazanmak içindir. Bunu anlamak için sadece Yüksek Askeri Konsey görüĢmelerinde yapılan karar alma mekanizmasının ne kadar yavaĢ olduğunu görebiliriz. Yargının Yüksek Askeri Konsey‟den eksik bir yanı yoktur. Yaptığı itirazlar ve anayasa çalıĢmaları esas ve Ģekil bakımından uzlaĢıya engel olmasa da yavaĢlatıcı bir özne haline gelmiĢtir. Aynı zamanda Parlamentonun feshine karar vermiĢtir. Bu kadar kargaĢanın içinde bir cumhurbaĢkanlığı seçimi yapılmakta ve sonuç olarak Müslüman KardeĢlerin adayı Dr. Muhammed Mursi CumhurbaĢkanlığı koltuğuna oturmaktadır. Müslüman KardeĢlerin bu zaferi sadece Mısır‟ın iç politikasını sarsmadı, uluslararası arenada bir deprem Ģiddeti etkisi gösterdi. Müslüman KardeĢlerin cumhurbaĢkanlığı seçimindeki baĢarısı özellikle Ġsrail‟in güvenliğini tehdit altına aldı ve büyük bir korku etkisi yarattı. Bu nedenle ABD Mısır‟la iliĢkilerini dengeli sürdüremedi, Beyaz Saray‟dan temkinli açıklamalar ve vaatler çıktı. Burada asıl olan Mursi'nin seçildikten sonra demokrasiye çok fazla inanmasıdır. Mursi cumhurbaĢkanlığı yetkilerini tam olarak kullanamamaktadır. Çünkü cumhurbaĢkanlığının üst düzey yetkilileri Mursi‟nin isteklerini engellemektedir. CumhurbaĢkanlığı yetkilerini 186 tam olarak kullanmasına müsaade edilmeyen Mursi, köklü değiĢiklere gitti, anayasa mahkemesinin baĢkanını değiĢtirdi. Genelkurmay baĢkanı ve savunma bakanını değiĢtirdi. Bu değiĢikliklerden sonra Mursi‟ye karĢı açık bir Ģekilde kampanyalar yürütülmeye baĢlandı. Özelikle halkın iĢsizliği ve temel ihtiyaçları olan ekmek ve benzin kıtlığı Mursi‟ye karĢı çıkıĢın önemli bir baĢlangıç noktası oldu. Mısır'a vaat edilen para yardımı ve yatırım sözü özelikle körfez ülkelerinden nerdeyse hiç gelmemiĢ. Ayrıca ABD‟den Mısır'a verilen yardımlar Amerikan senatosundan zor onaylanmaya baĢlandı. Bunun neticesinde müdahale talebinde bulunan asker, 3 Temmuz 2013 tarihinde yapılan askeri darbe ile Mısır‟ın demokrasiye geçiĢine son verilmiĢtir. Askeri darbeden sonra Müslüman kardeĢler tutuklanarak Askeri hâkimiyet tam olarak kurulmaya çalıĢılmıĢtır. Böylece Müslüman KardeĢlerin tamamen ortadan kaldırılacağını düĢünmüĢler. Fakat böyle bir müdahale 1952‟de de denenmiĢ ve sonuç alınamamıĢtır. Bundan sonra Müslüman KardeĢler iç mekanizmalarına bağlı evirilmeyi tamamlamak üzere kabuğuna çekilecektir. Ancak geri siyasî arenaya çıktığında, yelpazesi daha geniĢ bir tabana sahip bir hareket veya parti olarak dönecektir. 187 KAYNAKÇA 1. Madde (Müslüman Kardeşler Cemiyeti Genel Yasası) 1. Madde (Müslüman Kardeşler Cemiyeti Genel Yasası) Süriye Müslüman KardeĢler ĠrĢad Ofisindeki nüshasidir. 2000 yılındaki Müslüman kardeĢlerin meclisteki faaliyetleri analist görüĢ. Ümmah AraĢtırma ve Kalkınma Merkezi,2005 207-226. 25 Ocak Mısır Selefi Tutumun Gerçeğinde Selefilerin Devrim Hakkındaki Tutumunun Haritası. Ġnsani ÇalıĢmalar Arap Merkezi. Kahire. 8 Temmuz 2000 tarihinde Ana yasa mahkemesinin kararı doğrultusunda seçimlerin oy kullanımdan sonuçların ilanına kadar yargının gözetiminde olması; aynı zamanda tüm komisyonları kapsar. Abdulâl, A. (2012). „ed-davetu‟s- selefiyye bi‟l- İskenderiyye‟‟, es-Selefiyyun fi Mısr( Müessestu‟l- ĠntiĢari‟l-Arabi, Beyrut:) 36 Abdulâl, A. (Mısır'da Selefiler), Ġnternet: http://www.abdelal.maktoobblog.com. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Abdülal, A. “Bahis fi şüuni‟l hareketi‟l İslamiyye”, http://aliabdelal.maktoobblog.com/1236493 adresinden alınmıĢtır. 14.03.2012, Ġnternet: 26 Ağustos 2013‟de Abdulcelil, T. (2012). Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay. Abdulcelil, T. Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay. 123. Abdulcelil, T. ve Yıldırım, R. “Mısır‟da Siyasi Aktörler, Partiler, Dini Hareketler ve Medya”, SETAV, 67 Abdulkadir, M. Şuhedau Filistin, 299-300. Darulforkan yayinevi. Amman. Abdülmün‟im eĢ-ġahat, „‟es-Siyase… Mâ ne‟ti min-hâ ve mâ nezirrü‟‟, Ġnternet: http://www.salafivoice.com/article.php?a=2265, adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Abdulmunim ġahat, "Selefiler ve Kriz Hesabının KeĢfi: www.anasalafy.com/paly.php?catsmktba=24133 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Abdulmunim; Delilul Hareket El-Ġslemiyye El-Mısriyye (Kahire Mektebetü Medbuli 2010) 131-133 Acun, C. ve Akkaya, G. N. “Selefilik ve İhvan Ekseninde Körfez Ülkelerinin Mısır Politikası”, SETAV, 9. Ahmad Elminisi, Ģiddet ve seçim. 210-225. 188 Ahmed Amr: Selefi Akımların Siyasi Tercihleri (Kahire: Ġnsani ÇalıĢmalar Arap Merkezi. 2011) 38-44. Akgün B. ve BozbaĢ, G. “Arap Dünyasında Siyasi Selefizm ve Mısır Örneği”, Akademik Ortadoğu Dergisi, 14, 5 Al Zawahiri, A. (2010). Knights Under the prophet‟s Banner. Sahap Yayınevi. Amr Elshoubeki, Bağımsızlar ve seçimler, 87-102. Amr Hashim Rabiee, 2005 meclis seçimlerin sonuçları, Alahram Siyasi ve Stratejik AraĢtırmaları,2006 527-530. Arap Strateji Raporu (1993). El-Ehram Siyasi ve Stratejik Çalışmalar merkezi. Birol Akgün, Gökhan BozbaĢ, 17 Bradley, M. and Entous, A. ''U. Reaches Out to Islamist Parties,'' The Wall Street Journal, 1/7/2011. Brynjar, L. (2013). Müslüman Kardeşlerin Doğuşu, Ekin Yayınları. Bu eğilimler hakkında Ģuraya bakın: Es-Selefiyye El-Cemiyye: Akide ve Farklı Ġcat Edicilik (Dubai Misbar ÇalıĢmalar ve AraĢtırmalar Merkezi 2012). Çağlayan, (2010). Müslüman kardeşler‟den Yeni osmanlılar‟a İslamcılık, Ġstanbul, Ġmge Yayıncılık, 179-180. Çağlayan, S. (2010). Müslüman kardeşler‟den Yeni osmanlılar‟a İslamcılık, Ġstanbul, Ġmge Yayıncılık. Cemaatten Partiye Selefiler, adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır. Dr. Ayman al zawahırı, Knights Under the prophet‟s Banner. 28,29. Dr. Muhammed Abdulkadir Ebu Faris, Ġslam‟da Siyasi Nizam 262,264. Ebu Faris, M. A. (1991). İslam‟da Siyasi Nizam, Amman, Darulfurkan Yayınevi. Ed-dave Ağustos 1978, 27.. Ed-dave Mart1978, 22. Ed-Dave. (Ağustos 1978). 27. Ed-Dave. (Mart 1978). 22. Egypt Elections: Al-Asala Party, http://www.aucegypt.edu/GAPP/CairoReview/Pages/articleDetail adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: aspx?aid=111 , El Benna, C. (2011). Hitabatu Hasan El Benna iş-Şabbı ila Ebihi. Daru'lfikir elislami, 189 El Benna, C. Hitabatu Hasan El Bennaiş-Şabbi ila Ebihi, 97. El Benna, H. (1934 baĢyazı). „Savtur-Rıf, CIM no.19, El Benna, H. (1934 baĢyazı). „Savtur-Rıf, CIM no.19. El Benna, H. (1935 baĢyazı). „Savtur-Rıf, CIM no.19, El Benna, H. (1935 baĢyazı). „Savtur-Rıf, CIM no.19. El Benna, H. (2013). Müslüman Kardeşler. Uluslararası Sempozyum, Genç Birikim Dergisi. El Benna, H. ‟Encaul-Vesail fi Terbiyyetun-Neş‟-Terbiyyetun İslamiyyetun Haliseh‟ El Benna, H. 5. Kongre risalesi. El Benna, H.‟Encaul-Vesail fi Terbiyyetun-Neş‟-Terbiyyetun İslamiyyetun Haliseh‟, 227. El BiĢri, T. ( 1998). El Harekâtus-Siyâsiyye fi Mısır. Darulshoruk Yayınevi. El İhvanu‟l Müslimin ve‟l Cemaati‟l-İslamiyye fi‟l-Hayati‟s-Siyassiye el-Mısriyye,Zekeriya suleyman Beyomi 73; 1991. wahba yayın evi kahire. El Sıretu el-Cihadiyye lel-Ġmamu Benna, 21-22. El Verdani, “Mısır‟da İslami Akımlar”, Fecr Yayınları, 121 El Verdani, Mısır‟da İslami Akımlar. Elbanna, H. Eş-Şebab ve ilet-talebeh, Daru'ldeva Süriye irĢad ofisi ElBaradei, M. (2012). “Mursi has left egypt on the brink”, Financial Times, 3, El-Ehram Gazetesi 02-04-2011. El-hvanil, (1939). Muslimun fi‟aşşer senevat, En-nezir no. 35. El-Ġhvanul-Muslimun fi‟aĢĢer senevat , (1939). En-nezir no.35. 22. El-Müslüman KardeĢlerul. (1939). Muslimun fi‟aşşer senevat, En-nezir no.35. Elverdani, S. (2012). Mısır‟da İslami Akımlar, Fecr Yay. 68,69,70. Ene Selefi. sitesi: www.anasalafy.com adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. En-nezir, (1939). no.11. En-nezir, no.11 1939,s 25. Ferhawi, F. (2013). Ankara görüĢmeler. Gamal Essam el-din,''Testing the Ties'', al-ahram Weekly,Issue No716,11-17 kasım 2004. 190 Gauchet, M. (2007). L'Avénement de la Democratie. Gallimard. Gershoni, (1981). İsrael The Emerge of Pan-Nationalism in Egypt. Telaviv University, Gershoni, „The Muslim Brothers and the Arap Revolt in palestine‟ Gershoni, „The Muslim Brothers and the Arap Revolt in palestine‟, 381,382,390. Gershoni, The Emerge of Pan-Nationalism in Egypt, 59-94. Gilsenan, M. (1992). Recognizing İslam: Religion and Society in the Middle East (Londra, Ġ:B: Tauris). Hafs Hareketi 25 Ocak gününe katılmaya çağırıyor. 21-01-2011. Hala G. (2001). Thabet,''Egyptian Parlimentery Elections: between Democratisation and Authoracy'',Africa Development,cilt31,sayı3,2006, 11-24. hasan Abu talip, Seçimlerde ġiddet Hasan El Benna ve Müslüman KardeĢler, Uluslararası Sempozyum, Genç Birikim Dergisi, 140. Hasan El Benna, EĢ-ġebab ve ilet-talebeh 4. Hasan, Haritatu‟t- Teyyarati‟s- Selefiyye fi Mısr, 20 Ġnternet: http:/www.onislam.net/arabic/islamyoon/salafists/113039-2010-03-09%2014-3294.html adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Hayrat ġatır'ın 29 Nisan 2011 tarihinde el-ġuruk Gazetesi ile yapmıĢ olduğu röportaj. Hourani, A. (2005). Arap Halkları Tarihi, ĠletiĢim Yay. Husam Tammam, Révisions douloureuses pour fréres musulmans d'egypte, in Ġnternet: http://www.islamismscope.net/lang/francais/294-revisions-douloureuses-pour-lesfreres-musulmans-degypte.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Iason Athanasiadis, „‟Rise of Salafism in political sphere is muffled by media‟‟, 11.05.2011 Ġnternet: http://www.thenational.ae/thenationalconversation/comment/rise-of-salafism-inpolitical-sphere-is-muffled-by-media, adresinden 06 Nisan 2012‟de alınmıĢtır. Ġnternet: Ġnternet: http://www.25yanayer.net///// 10-02-2014 usama mansour. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://25janaer.blogspot.com.tr/2011/05/25-2010.html. adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://akheralanbaa.com/ar/news/23593/ alınmıĢtır. adresinden 15 Haziran 2014‟te Ġnternet: http://akheralanbaa.com/ar/news/44280/. alınmıĢtır. adresinden 15 Haziran 2014‟te 191 Ġnternet: http://albadee.net/news/2541. adresinden 15 Mayıs 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://albayan.co.uk/page.aspx?id=84>. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://alharakahalsalafiah.blogspot.com.tr/2011_01_01_archive.html. adresinden 18 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://alharakahalsalafiah.blogspot.com.tr/2011_01_01_archive.html adresinden 12 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://aljazeera.net/home/print/7dcab3c3-3422-4c8b-b091049383f5dada/f6ad5857-12fb-4da5-932d-593dcd8d1a91 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://almasdaronline.com/article/48579 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://almesryoon.com adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://almesryoon.com/259245 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://arabic.washinggtoninstitute.org/templateC05.CID=3067&portal=ar adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://daharchive alhayat.com/issue_archive/Hayat%20INT/2012/7/4 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://democracy.ahram.org.eg/News/432. 27,02,2013. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://democracy.ahram.org.eg/News/432. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://digital.ahram.org.eg/Policy.aspx?Serial=785088. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://elshaab.org/thread.php?ID=111116 alınmıĢtır. adresinden 15 Haziran 2014‟te Ġnternet: http://english.ahram.org.eg/NewsContent/1/114/32335/Egypt/-JanuaryRevolution-continues/Egypt-Revolution-continues-OneChant-at-a-Time.aspx/ 24/4/2012. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://iipdigital.usembassy.gov/st/arabic/texttrans/2012/11/20121115138740.htm1#ix zz2kTkvEDXN. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://ikhwanwayonline.wordpres com/2011/01/23 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://mortada3.blogspot.com.tr/2011/06/25_14.html#sthash.wqxrNDBE.dpuf adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır. 192 Ġnternet: http://rassd.com/7sthash.XhAHiwBG.dpuf adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://shobohat-about-alnour.blogspot.com.tr/2013/08/blog-post_27.html adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://tody.almasryalyoum.com/article2.aspx?articleID=361568 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://webradar.me/75811447 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.acrseg.org/2481 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.akhbarak.net/news/2013/02/08/2067746. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alalam.ir/news/1490926 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.aleqt.com/2012/05/28/article_661518.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.aljazeera.net/home/print/f6451603-4dff-4ca1-9c10122741d17432/c3a5ecaf-2634-4b9b-9b4b-41a4b42c7865 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.aljazeera.net/home/print/f6451603-4dff-4ca1-9c10122741d17432/8a9b18ac-313a-46b9-9d42-ec3a4d52c8b7 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.aljazeera.net/home/print/f6451603-4dff-4ca1-9c10122741d17432/77aa0fd8-7794-4ef8-9e08-46804d1bab0b adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/09b9bffb-cbb9-4e96-81ed-ba67f9abca47 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/99adcaa6-45c6-47e5-bb83-35b183cf1f90 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/ac641092-b8d8-4844-a593-5b18f6923759 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/e321d0bd-b301-41af-a889-52c22923c734 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alkhabarnow.net/news/91655/2013/12/22/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alkhaleej.ae/alkhaleej/page/45d23f19-d374-4220-8631-cdd2376d1ff8 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 193 Ġnternet: http://www.almadapaper.net/ar/news/447265/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.almasryalyoum.com/news/details/180103 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.almasryalyoum.com/news/details/417968 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.almasryalyoum.com/news/details/439690. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alnourparty.org/nodes/view/type:partyactivities/slug:TheidentityofIslamı cEgypt adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alqud com/news/article/view/id/448577 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alqudsalarabi.info/index.asp?fname=today%5C30qpt389.htm&arc=data %5C 2012%5C03%5C03-30%5C30qpt389.htm . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alsalah.org/files/alasalah%20party.pdf adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alsalah.org/show-266.html adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alwafd.org/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alwafd.org/AA/505095 adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alwasatnew com/3558/news/read/668097/1.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alwatanalarabi.com/index.php U5WaYelZrmQ . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.alwatanvoice.com/arabic/content/print/257997.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.anasalafy.com/catplay.php?catsmktba=2707. adresinden 10 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=33278. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=34144. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 194 Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=34302. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=34718. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.arabcenter.org/index.php?option=com_content&veiw=article&id=167:25janrevolution&catid=41:analysis-article&Itemid=79> . adresinden 14 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.bbc.co.uk/arabic/middleeast/2012/04/120414_egypt_presidential_exclusi on.shtml adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.dohainstitute.org/Release/c114b33f-90bb-4a9c-811a-fbf164972a1e. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.dp-new com/dpmasri/detail.aspx?id=2766 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.facebook.com/photo.php?fbid=491815294201673&set=a.104265636289 976.2684.104224996294040&type=1 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.faceiraq.com/inew php?id=2102201. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.fizan.net/ adresinden 15 Ocak 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.forsanhaq.com/showthread.php?t=319390 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.forsanhaq.com/showthread.php?t=370274. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.forsanhaq.com/showthread.php?t=370274. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.ft.com/intl/cms/s/0/247950f0-3b2f-11e2-b11100144feabdc0.html # axzz2EYUYO7YM adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.google.com.tr/url?sabv.68693194,d.bGE adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.ikhwanwiki.com/index.php?title adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.ikhwanwiki.com/index.php?title adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.karamaty.com/2014/05/24/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 195 Ġnternet: http://www.maannew net/arb/ViewDetail aspx?ID=615199 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.maannew net/arb/ViewDetail aspx?ID=615199 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.majalla.com/arb/2012/04/article55234306. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.masrawy.com/news/egypt/politics/2011/march/15/ekhwan_ban.aspx?ref =rs Ġnternet: http://www.masres com/almesryoon/57735. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.masres com/elwady/146183. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.masres com/medanbh/5125 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.masres com/search?q= adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.masres com/search?q=. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.menara.ma/ar/2013/07/03/672822-8A.html adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.rassd.com/7-88775_ B1 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.roayahnew com/4/07-5701.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.salafvoice.com/article.php?a=5199, Selefi Davetin Referandumla Ġlgili Açıklaması. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.satate.gov/secretary/20099013clinton/rm/2011/11/176750.htm. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.sharqforum.org/node/50 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.thenewamerican.com/wprld-news/africa/item/8380-egypt-s-relationswith-us-strained-as-military-islamists-reign. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.twsela.com/?p=1927 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.yemeres com/sabanet/265913 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.youm7.com/New asp?NewsID=1202993 #. U5gTielZpy0 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 196 Ġnternet: http://www.youm7.com/New asp?NewsID=452334#uM5PFel5nmQ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.youm7.com/new asp?newsID=69052. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=4kFirseQTQE&noredirect=1 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=7HMoiWnHKbQ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=9BJBchxLH2Q. 2014‟te alınmıĢtır. adresinden 15 Haziran Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=O0Uqap-cX8Y adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=Qs-sePV0Vvg. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=yxNgTrWSA4c 2014‟te alınmıĢtır. adresinden 15 Haziran Ġnternet: http://www.zajll.com adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www1.youm7.com/default.asp adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: http://www1.youm7.com/New adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. asp?NewsID=1169543#.U48iWulZrmQ. Ġnternet: http://www1.youm7.com/New asp?NewsID=665808#.U425jelZocA. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: https://www.facebook.com/watanpartyeg alınmıĢtır. adresinden 15 Haziran 2014‟te Ġnternet: https://www.youtube.com/watch?v=6BlqLwCKkeY. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: https://www.youtube.com/watch?v=mVMTAteEkjM. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=25230> adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ene Selefi sitesi 02-04-2012 Yasir Burhânî "Selefilerin Tutumu Niçin DeğiĢti.” adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ġnternet: www.youtube.com/watch?v=i5yjHdYZFiw&feature=related Haziran 2014‟te alınmıĢtır. adresinden 15 Ġnternet: www.youtube/watch?v=SXud_8dcfsc; Abdullatif, es-Selefiyyun, adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. 197 ĠĢcan, M. Z. (2006). Selefilik İslami Köktenciliğin Tarihi Temelleri. Kitap Yayınevi. ĠĢcan, M. Z. Selefilik İslami Köktenciliğin Tarihi Temelleri. Kitap Yayınevi, 29-30. Jankovski, P. (1975). Egypt‟s Young Rebels, Hoover Ġnstitution Press, 7. Jankovski, P. (1975). Egypt‟s Young Rebels, Hoover Ġnstitution Press, 7. Kelimetu fadiletil-Mürşidil-Amm,KelimetüMütemeri Telebatil-İhvan-Müslimin, 21. Kelımetu, F. ve MürĢıdıl, A. KelimetüMütemeri Telebatil-Müslüman Kardeşler-Müslimin, 21. Kutup, S. (2010). Yoldaki işaretler, Muslümanın Milliyeti Akidesidir bölümünden.Fecr Yay. Mitchell, (1993). The Society of Muslim Brothers. Oxford University Press. Mitchell,The Society of Muslim Brothers 180. Muhammed Ġsmail, el-Mukaddem, „‟Beyanü‟d-daveti‟s-Selefiyyeti‟s-sani havle mualeceti‟l mevkıfi‟r-rahin‟‟, 02.02.2011, Ġnternet: http://anasalafy/play.php?catsmktba=23943, adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Mustafa, H. editör millet meclisi seçimleri 2000. kahire Ahram siyasi stratijik araĢtırma merkezi, 307. Nebahat Tanrıverdi,‟‟1,5 Milyarlik soru : Devrim mi Değil mi?‟‟, ORSAM 7 Temmüz 2013. Nevaf b. Abdurrahman el Kadimi, (2012). el-İslamiyyun ve rebiu‟s-Sevrat Merkezu‟lArabi li‟l-Ebhas ve dırasati‟s- siyasiye, Katar, 47. Nur Partisi ve Müslüman KardeĢlerin Hikayesi. Ġnternet: http://islamion.com/news/9527/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Osman, F. (1991). İhvan-İslam ve Demokrasi, Endülüs Yayınları. Osman, F. Müslüman Kardeşler-I İslam ve Demokrasi, Endülüs Yayınları. Prof. Dr. Fethi Osman ,Ġhvan-I Ġslam ve Demokrasi,Endülüs Yayınları 27 Ramazan, Y. “Cemaatten Partiye Dönüşen Selefilik”, SETAV, 9,10 Salafi Dawah vice president says IMF loan permissible in Islam, 27/08/2012, Ġnternet: http://www.egyptindependent.com/news/salafi-dawah-vice-president-says-imfpermissible-islam, adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Salih Elverdani, Mısır‟da İslami Akımlar, 68,69,70. Sayyid Kutup, (1980). Yoldaki İşaretler, Hicret yay. 12. 198 Selefi Davetin mevcut durumların çözümü hakkındaki açıklaması, Selefi sitesi 1 ġubat 2011 Selefi guruplar, suç mu iĢlemiĢler yoksa mağdur mu olmuĢlardır? Mısır el-Yevm 1 Mayıs 2011. ġellata, A. Z. (2011). el- Haletu‟s- Selefiyyetu‟l-Muasıra fi Mısr,( Mektebetu Mebduli, Kahire:), 201. ġeyh Muhammed Hasan, Mansura Ġli Konferansı. 18 ġubat 2011. Seyyid Qutub,Ġslam‟da Sosyal Adalet., alshourook yay. 1993. Sıretu, el-Cihadiyye, lil İmamu‟l-Benna, ( 2000). darul Elbeşir lisakafe ve elulum. Smith, C. (1977). İslam in the Modern History. princeton University Press. Smith, C. (1977). İslam in the Modern History. princeton University Press, 156. Tandoğan, A. “Arap Baharı Sürecinde Mısır”, Uluslararası ĠliĢkiler, Yüksek Lisans Tezi, 9 Tanrıverdi, N. “Mısırda Yeni Dönemde Selefi Hareket”, Ġnternet: http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=1752 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Tarik Abdulcelil-Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay. 235. Tarik Abdulcelil-Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay. 235. Telci, Ġ. N. (2013). Devrim Sonrası Mısır‟da Güç Mücadelesi: “Ġslamcı Ġktidar v Seküler Muhalefet”, Ortadoğu analiz, 49, 81-88. Uluslararası Sempozyum, 157. Umeyma Abdullatif. Mısır'daki Selefiler ve Siyaset. Arap Siyasi AraĢtırma ve ÇalıĢma Merkezi. Doha Enstitüsü. Aralık 2011. Wendell, Five Tracts of Hasan El Benna Wendell, Five Tracts of Hasan El Benna, 46. www.almasryalyoum.com/news/details/206747. Karime Kemal Selefilerin Algısı 28-042011. adresinden 18 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Yasir Burhami, “el-Müşareketü‟s-siyasiyye ve mevazinü‟l-kuva”, 22.03.2007, Ġnternet: http://www.salafivoice.com/article.php?a=664 , adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Yılmaz, T. Uluslararası Politikada Ortadoğu, BarıĢ Kitap Yay. Yılmaz, T. Uluslararası Politikada Ortadoğu, BarıĢ Kitap Yay., 25. 199 Zeki ,El Ġhvan el müslimin vel Mectemeul-Misri 115-157. Zeki, El ihvan el müslimin vel Mectemeul-Misri. 200 ÖZGEÇMİŞ Kişisel Bilgiler Soyadı, adı : Enes ENGĠN Uyruğu : T.C. Doğum tarihi ve yeri : 10-01-1980 Alrakka/Suriye Medeni hali : Evli Telefon : 05052470907 Faks : ………………… e-mail : enesengin92@gmail.com Eğitim Derece Eğitim Birimi Mezuniyet tarihi Yüksek lisans Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazi Ün. 2014 Lisans SBF Uluslararası iliĢkiler Ġstanbul Ün. 2009 Lise TBZ litlecure 1998 İş Deneyimi Yıl 2009 - Yer TRT Arapça Görev Sonucu ve Muhabir Yabancı Dil Arapça, Ġngilizce, Fransızca, Japonca Hobiler Eski tarih kitapları ve ana kaynakları okumak. spor(karate),at biniciliği, seyahat etmek. GAZİ GELECEKTİR...