Untitled - Gazi Üniversitesi Açık Arşiv

advertisement
MISIR'DA YENİ AKTÖRLER : MÜSLÜMAN KARDEŞLER VE
SELEFİLER
Enes ENGİN
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ARALIK 2014
iv
MISIR'DA YENĠ AKTÖRLER: MÜSLÜMAN KARDEġLER VE SELEFĠLER
(Yüksek Lisans Tezi)
Enes ENGĠN
GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
Aralık 2014
ÖZET
Mısır‟da etkisi hızlı biçimde yayılan Arap Baharı ani bir kırılmayla yeniden eski sistemin
egemen unsurlarına yerini bırakmıĢtır. 25 Ocak 2011 tarihi demokrasiye ve halk iradesine
geçiĢin tarihi gibi görünse de sadece sisteme hakim aktörlerin değiĢtiğini görmekteyiz.
Müslüman KardeĢler kuruluĢundan bu yana tabana/halka iyi çalıĢılmıĢ ve en iyi organize
edilmiĢ bir teĢkilata sahiptir. Buna rağmen gücünü sadece 25 Ocak devrimden sonra
yapılan parlamento ve cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde gösterdi. Müslüman KardeĢlerin
ivme kazanması, Ġslami hareketlere karĢı olan Batı ve Ġsrail'i rahatsız etmiĢ, buna bağlı
olarak da demokrasi iç ve dıĢ aktörlerce sekte vurulmuĢtur. Diğer bir taraftan Selefi akımı
25 Ocak Devrimi'nde baĢta Müslüman KardeĢlerin yanında saf tutmasını sadece
konjonktürel Ģartlara bağlı olarak değerlendirebiliriz. 3 Temmuz askeri darbesinde Selefi
akım Müslüman KardeĢlere sırt çevirmiĢtir. "Fulul" olarak tanımlanan darbeci yapı eski
düzeni daha radikal bir Ģekilde geri getirmektedir.
Bilim Kodu
Anahtar Kelimeler
Sayfa Adedi
Tez DanıĢmanı
: 1141
: Arap Baharı, Müslüman KardeĢler, Selefiler, Mısır,
: 200
: Doç. Dr. Mehmet ġAHĠN
v
NEW ACTORS IN EGYPT: MUSLĠM BROTHERHOOD AND THE SALAFĠS
(M. Sc. Thesis)
Enes ENGĠN
GAZĠ UNIVERSITY
SOCIAL SCĠENCE INSTITUTE
December 2014
ABSTRACT
Arab Spring whose influence spread rapidly in Egypt has left its place again to the
dominant elements of the old system with a sudden break. Even if January 25, 2011 date
seems as the date of transition to democracy and to will of the people, we see that only
dominant actors in the system have changed. Since its establishment, Muslim
Brotherhood has had an organization which is the best organized. Nevertheless, it
showed its power only in the parliamentary and presidential elections hold after
revolution. Acceleration of the Muslim Brotherhood disturbed the West and Israel that
are against the Islamic movements. In this sense, democracy has been impeded by
internal and external actors. On the other hand, that Salafis movement supported the
Muslim Brotherhood at the January 25 Revolution can be assessed as cyclical depending
on the circumstances. In the military coup of July 3, Salafis movement has turned its
back on the Muslim Brotherhood. subversive structure defined as “Fulul” has brought the
old order back more radically.
Science Code
Key Words
Page Number
Supervisor
: 1141
: Arap Spring, Muslim Brotherhood, Selefi, Egypt
: 200
: Assoc. Prof. Dr. Mehmet ġAHIN
vi
TEŞEKKÜR
ÇalıĢmamda baĢtan beri yanımda desteği her daim saygı ve sevgi ile EĢim ve çocuklarıma
en büyük Ģükranlarımı onlara, tez danıĢmanım Doç. Dr. Mehmet ġAHIN hocama daha
ders dönemindeyken bana verdiği desteği, bana olan inancını ömürüm boyunca kalbimde
taĢıyacağım.
vii
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET .................................................................................................................................... iv
ABSTRACT ........................................................................................................................... v
TEġEKKÜR .......................................................................................................................... vi
ĠÇĠNDEKĠLER .................................................................................................................... vii
KISALTMALAR ................................................................................................................... x
GĠRĠġ ..................................................................................................................................... 1
1. BÖLÜM
MÜSLÜMAN KARDEŞLER VE HASAN EL BENNA DÖNEMİ
1.1. Hasan El Benna Dönemi ................................................................................................. 5
1.1.1. Müslüman kardeĢler‟ın KuruluĢundan Önce El Benna‟nın Faaliyetleri ............... 10
1.1.2. Müslüman kardeĢler‟ın KuruluĢu ve Ġlk Yıllar ..................................................... 11
1.1.3. Müslüman kardeĢler‟ın KurumsallaĢması ve Ġlk Faaliyetler ................................ 14
1.1.4. 1930‟lu Yıllar ve Müslüman KardeĢlerin Giderek Bir „ Hareket‟ Haline
Gelmesi .................................................................................................................. 14
1.1.5. Müslüman kardeĢler‟ın Ġdeolojik Boyutu ve Örgütlenmenin GeniĢlemesi........... 18
1.1.6. Üniversiteler, Gençlik ve Müslüman KardeĢler .................................................... 28
1.1.7. Hasan El Benna ve Siyaset .................................................................................... 29
1.1.8. Müslüman KardeĢler‟in Kapatılması ve Hasan El Benna Süikasti ....................... 38
1.2. Hasan El Benna Sonrası ve Nasır Dönemi ................................................................... 39
1.2.1. Örgütün Ilımlı Kanadı ve Hasan El Hudeybi ........................................................ 40
2. BÖLÜM
SEYYID KUTUP
2.1. Seyyıd Kutup ve Ekolü ................................................................................................. 43
viii
Sayfa
2.1.1. Seyyid Kutup‟un Hapishane Eserleri .................................................................... 45
2.1.2. Seyyid Kutup‟a Müslüman kardeĢler‟dan EleĢtiriler ve Ġdamı ............................. 49
2.1.3. Nasır Sonrası Dönem ............................................................................................ 50
2.1.4. Hüsnü Mübarek ve Müslüman KardeĢler ............................................................. 53
2.1.5. Müslüman KardeĢler 2000 Sonrası ....................................................................... 55
2.2. 25 Ocaktan Günümüze Müslüman KardeĢler .............................................................. 68
2.2.1. Müslüman KardeĢler evrim aĢamaları .................................................................. 71
2.2.2. CumhurbaĢkanin seçimi ........................................................................................ 82
2.2.3. Mursi CumhurbaĢkanlığında Bir Yılını Bile Tamamlamadı ................................. 88
2.2.3.1. SüveyĢ Kanalı eksenli kalkınma projesini uygulanması hususundaki ısrar 102
2.2.3.2. Tarımsal alanda kendi kendine yeterlilik, Mursi‟nin programındaki
umududur ..................................................................................................... 103
2.2.3.3. Suriyeli mültecilere dair tutumlar ................................................................ 103
2.2.3.4. Ekonomiyi geliĢtirip güçlendirmek ve yatırımları çekmek için gayret
göstermek .................................................................................................... 104
2.3. Darbe Ayak Sesleri ..................................................................................................... 107
2.4. ABD Müslüman KardeĢler ......................................................................................... 118
2.4.1. Amerika‟nın Mısır Devrimindeki DuruĢu ........................................................... 118
3. BÖLÜM
SELEFİLER
3.1. Selefilik Akımı ve Mısır‟da Selefiler .......................................................................... 127
3.2. Selefilik‟iın Önemli Ġsımleri: Ġbn-i Teymiyye ............................................................ 127
3.3. Muhammed Bin Abdu‟l –Vahhab ............................................................................... 128
3.4. Selefi Akımın Kavramları ve ĠnanıĢları ...................................................................... 129
3.5. 2000‟li Yıllarda Selefi Akımı ..................................................................................... 133
ix
Sayfa
4. BÖLÜM
MISIR’DA SELEFİLİK VE 25 OCAK DEVRİMİ SONRASI SELEFİLERİN YENİ
DÜZEN ARAYIŞLARI
4.1. Mısır‟da Selefilik ve 25 Ocak Devrimi Sonrası Selefilerin Yeni Düzen ArayıĢları ... 135
4.1.1. Selefilik‟in Prensipleri, Tarihsel Boyutu ve Mısır‟a Yansımaları ...................... 135
4.1.2. Mısır‟da Selefi Gruplar ....................................................................................... 138
4.1.2.1. Cem‟iyyet‟uĢ- ġer‟iyye ............................................................................... 139
4.1.2.2. Ed- Davetü‟s-Selefiyye( Selefi Hareket- Davet Hareketi) .......................... 142
4.2. 25 Ocak Devriminden Sonra Selefilerin DuruĢu ve Selefi Partiler ............................ 143
4.2.1. Selefilerin SiyasallaĢması.................................................................................... 145
4.2.1.1. Hizbu‟n-Nur/ Nur Partisi ............................................................................. 146
4.2.1.2. Hizbu‟l- Bina ve t-Tenmiye (ĠnĢa ve Kalkınma Partisi) ............................. 148
4.2.1.3. El Fadıla Partisi (Fazilet Partisi).................................................................. 149
4.2.1.4. El Asala Partisi ............................................................................................ 150
4.2.1.5. El Vatan Partisi ............................................................................................ 151
4.3. 25 Ocak 2011 sonra Selefiler ...................................................................................... 152
4.3.1. Selefiler ve devrimin ilk kıvılcımları .................................................................. 152
4.3.2. Selefiler Siyasi Arenada ...................................................................................... 157
4.3.3. Meclis çalıĢmalarında Selefiler ........................................................................... 160
4.3.4. CumhurbaĢkanın seçimi ve Selefi tercihi ....................................................... 163
4.3.5. Seleviler Darbe Yanlısı ....................................................................................... 169
SONUÇ .............................................................................................................................. 181
KAYNAKÇA ..................................................................................................................... 187
ÖZGEÇMĠġ ....................................................................................................................... 200
x
KISALTMALAR
Bu çalıĢmada kullanılmıĢ kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aĢağıda sunulmuĢtur.
Kısaltmalar
Açıklamalar
a.g.e.
Adı geçen eser
a.g.s.
Adı geçen sempozyum
S.
Sayı
s.
Sayı
1
GİRİŞ
Arap Baharı‟nın baĢlaması ile birlikte dikta rejimler domino etkisiyle düĢmeye baĢladı.
2010 yılında Tunus‟ta, pazarda, tezgahtar üniversiteli bir gencin tezgâhına polisler
tarafından el konulması sonrasında, gencin kendini yakmasıyla baĢlayan olaylar kitlelerin
tepkisine neden oldu. Tunus‟ta baĢlayan halk isyanları farklı ülkelere de sıçradı ve o
ülkelerdeki rejimleri tehdit eder hale geldi. Mısır'da Arap Baharı‟nın etkisinde hemen
kaldı. Bu geliĢmelerden etkilenen halk gösterilerinin adresi sokaklar ve meydanlar oldu.
ġiddetin artması sonucunda 11 ġubat 2011 tarihinde, Hüsnü Mübarek‟in yetkilerini
Yüksek Askeri Konsey‟e devrettiğini açıklamasıyla 30 yıllık „Mübarek Dönemi‟ sona erdi.
Devrimin etkisindeki geliĢmeler tüm bölgeyi yakından ilgilendiriyordu. „Mübareksiz yeni
düzen‟in nasıl olacağı bölgenin istikrarı için çok önemliydi. ÇalıĢmamızda konunun güncel
olması nedeni ile ve yapılan araĢtırmaların yakından takibi için medyadan sık sık
faydalanılmıĢtır. Hem yerel medya hem de uluslararası faaliyet gösteren medya ve internet
olayları daha yakından inceleme fırsatı sağlamıĢtır. Bu çalıĢmanın oluĢturulmasında esas
alınan kaynakların çoğu Arapçadır. Çünkü Mısır‟da yaĢanan geliĢmeleri, „Mübarek
rejim‟inin önemli aktörlerini tanımak, dini grupların ve gençlik hareketlerinin olaylar
karĢısındaki tepkilerini iyi anlamak ve yakın gelecek analizi yapmak için Arapça
kaynakların kullanımına ihtiyaç duyulmuĢtur.
ÇalıĢmamızın birinci bölümünde Müslüman KardeĢlerin doğuĢu ve geliĢimi; Hasan El
Benna ve Seyyid Kutup‟un irĢat yöntemleri; Müslüman KardeĢler Hareketi‟nin amaçları,
yaygınlaĢması ve davet usulleri ele alınmıĢtır.
Ġkinci bölümünde
Müslüman kardeĢlerin 25 Ocak 2011‟de Mısır'da yapılan devrime
yaklaĢımı incelenmektedir. Ġlk demokratik parlamento seçimi, arkasından yapılan
cumhurbaĢkanlığı seçimi ve bunların sonuçları anlatılmıĢtır.
Üçüncü bölümünde Mısır‟ın önemli Ġslami hareketlerinden biri olan „Selefililik‟in tarihsel
boyutu , Ibn Teymiye‟den gelen bu akımın dine bakıĢı ve Selefiler‟in rejime bakıĢı ele
alınmıĢtır.
2
Dördüncü bölümde 25 Ocak Devrimi‟nin etkisi ve sonrasında Seleflilerin çok fikirliliğine
yer verilmiĢtir.
Sonuç bölümünde Mısır'ın durumunu, özellikle bu iki önemli siyasi aktör olarak kabul
ettiğimiz „Müslüman KardeĢler‟ ve „Selefiler‟in iki ayrı safta olduğunu görmekteyiz.
3
1. BÖLÜM
MÜSLÜMAN KARDEŞLER VE HASAN EL BENNA DÖNEMİ
1928 yılında Mısır'ın Ġsmailiyye kentinde Hasan El Benna ve arkadaĢları tarafından
kurulan Müslüman KardeĢler örgütü 20. Asırda Ġslamcılık adına en önemli
yapı
taĢlarından birini oluĢturmaktadır. Kurulduğu yıldan beri birçok araĢtırmaya, tartıĢmaya ve
akademik çalıĢmaya sebep olan bu örgüt hakkında oldukça farklı görüĢler mevcuttur.
Batı‟daki araĢtırmalarda ekseriyetle – Oryantalizm‟in de etkisiyle – Müslüman KardeĢler
„Batı karĢıtı‟, „gerici‟ ve „yabancı karĢıtlığından beslenen‟ bir örgüt olarak ele alınmıĢtır1.
Mesela Richard Mitchell „The Society of Muslim Brothers‟ isimli çalıĢmasında Müslüman
kardeĢler‟ı totaliter düĢüncelerden etkilenmiĢ, insanları kılıç yoluyla kontrol altına
alabileceğine inanan, hoĢgörüsüzlüğe dayanan bir oluĢum olarak görmüĢtür2. Yerli
tarihçiler ise Müslüman kardeĢler‟a biraz daha ılımlı ve objektif yaklaĢmayı tercih
ediyorlardı. Mısırlı Tarık El BiĢri Mısır‟da Siyasi Hareketler (1945-1952) adlı kitabında
cemiyetin baĢlıca gayesinin Mısır‟ı tarihi köklerinden ayıran ve fakir yığınları BatılılaĢmıĢ
bir seçkinler sınıfından ayırmak suretiyle sınıf farklılıklarını vurgulayan sekülerleĢme ve
BatılılaĢma sürecine karĢı mücadele olduğunu ileri sürmektedir.
Ayrıca El BiĢri Müslüman kardeĢler hareketini Mısır‟da „popüler bir siyasi hareket‟
(tayyarun siyasiyyun Ģa‟biyyun) olarak düĢünmektedir3.‟ Arap Halkları Tarihi‟ yazarı
Lübnanlı bir Hristiyan Arap olan Albert Hourani ise Müslüman KardeĢler hakkında Ģöyle
demektedir:
''Müslüman Kardeşler, Müslüman toplumlarındaki hataların tahlilini temel alan ve kısmen
türetildiği Selefiye‟nin görüşlerini andıran bireysel ve toplumsal bir ahlak reformu hareket
olarak başladı. Müslüman Kardeşlerin inancına göre İslam, kör bir taklitçilik ruhunun
hakim olması ve Sufiliğin aşırılıkları nedeniyle zayıflamıştı. Buna, toplumsal meziyetlerine
rağmen yabancı değerleri, ahlaksızlığı, misyonerlik faaliyetini ve emperyal hâkimiyetini
getiren Batı etkisi eklenmişti. Müslümanlar için tedavinin başlangıcı hakiki İslam‟a, sahih
içtihadın yorumladığı Kur‟an gerçeğine dönmek ve Kur‟an‟ın öğretilerini hayatın her
1
Brynjar, L. (2013). Müslüman Kardeşlerin Doğuşu, Ekin Yayınları, 17.
Mitchell, (1993). The Society of Muslim Brother Oxford University Pres
3
Brynjar, a.g.e., 26. Alıntı: El BiĢri, T. ( 1998). El Harekâtus-Siyâsiyye fi Mısır. Darulshoruk Yayınevi, 23.
2
4
alanında izlemeye çalışmak idi; Mısır reformdan geçirilmiş bir Şeriat‟ı temel alan bir
İslam devleti haline gelmeliydi. Bunun neticeleri hayatın her alanında görülecekti.
Kadınlar eğitim görmeliydi ve çalışmalarına izin verilmeliydi, ancak onlarla erkekler
arasında bir toplumsal mesafe muhafaza edilmeliydi; eğitim dini temel almalıydı; ekonomi
de Kuran‟dan çıkarılan ilkelerin ışığında reformdan geçirilmeliydi”4 Örgütün kurucusu ve
Ġslamcı fikir adamı Hasan El Benna ise Müslüman kardeĢler‟ı Ģu Ģekilde tanımlar:
Müslüman kardeĢler hareketi, Allah‟ın Kitabı ve Rasul‟un Sünnetinde yer alan saf haldeki
Ġslam‟a dönüĢe çağırdığından Selefi bir davettir.
''Her konuda Sünnet-i Seniyye‟ye uygun hareket etmeyi zorunlu kabul ettiğinden, Sünni bir
yoldur. Hayırlar üzerinde birleşme bağlılığı içinde Allah için sevmeyi gerektiğinde Allah
için insanlardan yüz çevirmeyi esas kabul ettiği ve amel kalp ve kişi arınmasını önemli
gördüğünden Sufi bir harekettir. İçte yönetimin islahını, dışta yabancı devletlerle İslami
toplumun ilişkilerini İslami prensiplere göre düzenlemeyi; halkın izzet, şeref ve üstün
meziyetlerle terbiyesini ve İslam milliyetçiliğine bağlılığını en üst düzeyde gerçekleştirmeyi
amaçladığından, siyasi bir teşkilattır. Müslüman kardeşleri,
Allah katında kuvvetli
müminin zayıf müminden daha hayırlı olduğunu bilerek bedenlerine gerekli önemi veren,
sportif ve dinamik bir Müslüman kardeşlertir. İslam‟ın her Müslüman erkek ve kadına ilim
talep etmeyi farz kıldığını bilen, İlmi ve Kültürel ve aydın bir cemiyettir. İslam‟ın ticaret ve
kazancı düzenleyen hükümlerini benimseyen Ekonomik bir şirkettir;Müslüman kardeşler
fikriyatı, İslam toplumunun tedavisine önem veren ve bu yolda toplumun sosyal yapısının
sıhhate kavuşturacak çözüm yollarıyla uğraşan İçtimai bir fikir sistemidir.''5
Müslüman KardeĢler hakkında çok farklı görüĢlerin olmasının sebepleri Müslüman
kardeĢler‟ı yorumlayanların ideolojik davranması ve Müslüman kardeĢler‟ın hareketlerinin
zaman ve mekân gerçeğinden bağımsız ederek yorumlanmasıdır. Müslüman kardeĢlerin
basit Ģekliyle her vaziyeti, gerek siyasi gerek hayır iĢleri gerekse de eğitimi, kapsayan bir
harekettir. Müslüman KardeĢler Kur‟an ve Sünnet‟i motivasyon kaynağı ve pusula haline
getirerek mevcut konjonktür içindeki meydan okumalara en verimli ve Ġslam‟a en uygun
Ģekilde cevap vermeye çalıĢan bir oluĢumdur.
4
5
Hourani, A. (2005). Arap Halkları Tarihi, ĠletiĢim Yay. 407.
Hasan El Benna, 5. Kongre risalesi.
5
1.1. Hasan El Benna Dönemi
Örgütün kurucusu ve fikir babası Hasan El Benna 1906 yılında en büyük erkek çocuğu
olarak RaĢid mıntıkasındaki El-Mahmudiyye ilçesinde doğmuĢtur. Babası El Mahmudiye
ilçesinde yerel bir imam ve cami hocası olan ġeyh Abudrrahman El Bennadır. ġeyh
Abdurrahman El Benna Ġslami ilimler konusunda bilgili bir insandı, bölgede ve hatta
Mısır‟da tanınan ve saygı gören biriydi. ġafii, Malik ve Ebu Hanife‟nin müsnedlerini
okumuĢtur.6 Ġmam ġafii‟nin Müsned‟ini fikhi konularına göre tertip etmiĢ ve bu eserine
Bedai‟u‟l-Münen fi Tertibi Müsnedi‟l-Ġmam eĢ ġafii ve Sünen adını vermiĢtir. Ġmam
Ahmed‟in Müsned‟ini fıkhi konularına göre tertip etmiĢ, ayrıca Ġmam Ahmed‟in
Musned‟ine Ģerh yazmıĢ ve hadislerinin tahricini yapmıĢtır7. El Benna‟nın babası, hadis
alanında otorite olmasının yanında bir de geçimini sağladığı ve ustası olduğu bir mesleği
vardı. O da saat tamirciliğiydi ve insanlar arasında „Saatçi‟ olarak bilindirdi8.
Hasan El Benna‟nın ailesi Mısır‟da orta sınıfa dâhil bir aileydi; herhangi bir Aristokratik
bağları bulunmuyordu sadece bir miktar toprağa sahiplerdi9. Her ne kadar El Benna‟nın
ailesi Mısır standartlarına göre orta kesim içinde yer alsa da Benna ailesinin karĢılaĢtığı
mali zorluklar bir hayli fazlaydı. Aile 1924 yılında Kahire‟ye göç etti, El Benna‟nın annesı
6
el-MÜSNED (‫)المسند‬Müsned türü hadis kitaplarının Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855) tarafından tasnif edilen
ve günümüze kadar gelen en geniĢ örneği. Ahmed b. Hanbel‟in 200-228 (815-843) yıllarında 700.000 hadis
arasından seçerek meydana getirdiği eser 904 kadar sahâbînin rivayetlerini ihtiva etmektedir. Bakī b.
Mahled‟in zamanımıza ulaĢıp ulaĢmadığı bilinmeyen el-Müsned‟inin daha hacimli olduğu belirtiliyorsa da
Ahmed b. Hanbel‟in eseri müsned türünün elde mevcut en geniĢ örneğidir (bu iki eserin mukayesesi için bk.
BAKœ b. MAHLED). Eser, günümüze Ġbn Hanbel‟in oğlu Abdullah b. Ahmed ve onun talebesi Ebû Bekir
Ahmed b. Ca„fer el-Katîî‟nin rivayetiyle gelmiĢtir. Keccî ve Ġbrâhim el-Harbî gibi âlimlerden ilim tahsil eden
Katîî, Dârekutnî ve Hâkim en-Nîsâbûrî gibi muhaddislere hocalık yapan ve “Müsnidü‟l-Irâk” diye tanınan bir
hadis âlimi olup Ahmed b. Hanbel‟in Kitâbü‟z-Zühd ve Kitâbü Feżâǿili‟ś-śaĥâbe adlı eserlerinin de râvisidir.
el-Müsned denince akla ilk gelen eser Ahmed b. Hanbel‟in bu çalıĢmasıdır. Zira el-Müsned‟de Abdullah b.
Ahmed‟in babasından okumadığı halde ondan “vicâde” yoluyla elde ederek esere ilâve ettiği, ayrıca Katîî‟nin
eklediği rivayetler bulunmaktadır. Sıhhati tartıĢmalı olan bu hadislerin 10.000 kadar olduğu, el-Müsned‟de
sahâbe sözleriyle birlikte 40.000‟e yakın rivayet bulunduğu eski kaynaklarda söylenmekteyse de hadisleri
numaralanarak yapılan baskılarından el-Müsned‟de 27.647 (ġuayb el-Arnaût neĢri; Hamza Ahmed ez-Zeyn
neĢrine göre 27.519, Abdullah Muhammed ed-DervîĢ neĢrine göre 27.718, Beytü‟l-efkâri‟d-düveliyye‟nin tek
ciltlik neĢrine göre 28.199) hadisin yer aldığı görülmektedir. Kitapta Ġslâm‟a giriĢ tarihleri esas alınmak üzere
önce aĢere-i mübeĢĢerenin, ardından Ehl-i beyt, HâĢimoğulları, Mekkeli, Medineli, Kûfeli, Basralı, Suriyeli
sahâbîlerin, eserin sonunda da ümmehâtü‟l-mü‟minîn ile diğer kadın sahâbîlerin rivayetleri ayrı bölümler
halinde sıralanmıĢtır. müelliflerden bazıları Ģunlardır: Ġmam Ebû Hanîfe (ö.80/150), Ġmam ġafiî (ö. 204/819),
Ahmed ibn Hanbel (ö. 241/855), Tayalîsî (ö. 204/819), Humeydî (ö.219/834), Ebû Ya'la el-Mevsılî (ö.
307/919), Abd ibn Humeyd (ö. 249/863), Müsedded (ö. 228/842), Ġbn Ebî Amr (ö. 243/857), Ebûbekir ibn
Ebî ġeybe (ö. 235/849), Harîs ibn Ebî Üsâme (ö. 282/895), Bezzâr (ö. 292/902).
7
El İhvanu‟l Müslimin ve‟l Cemaati‟l-İslamiyye fi‟l-Hayati‟s-Siyassiye el-Mısriyye,Zekeriya suleyman
Beyomi 73; 1991. wahba yayın evi kahire.
ġuhedau Filistin, Muhammed Abdulkadir, sh. 299-300. Darulforkan yayinevi. Amman
8
Hasan El Benna ve Müslüman KardeĢler, Uluslararası Sempozyum, Genç Birikim Dergisi, 140.
9
Brynjar, a.g.e., 42.
6
oğlunun yüksek öğrenimi için bilezik ve kolyelerini satmak zorunda kaldı. 1927 yılında El
Benna öğrenimini tamamlayıp Ġsmailiyye‟de ilkokul öğretmeni olarak göreve baĢlayıp
düzenli bir gelir sahibi olunca, ailenin maddi problemleri bir nebze azaldı. Bu yıllarda El
Benna Kahire‟deki küçük kardeĢlerine de yardımcı olmaya çalıĢmıĢtır10.
Norveçli yazar Brynjar Lia‟ya göre Hasan El Benna‟nın ailesinin durumu 1920ler ve
1930lar boyunca Mısır‟da değiĢen toplumsal ve ekonomik ortamı gösteren bir örnektir.
Aile yalnızca toplumsal prestij ve saygıya sahip olduğu köy topluluğunu terk etme
tecrübesini yaĢamakla kalmamıĢ, aynı zamanda dini öğrenim ve dindarlığın artık toplumsal
mevkii garanti altına almadığı, hızla değiĢen baĢkentteki ekonomik zorluklar ve
belirsizliklerle yüze gelmiĢtir11.
El Benna‟nın hatıratlarına baktığımız zaman gençliğinde yaĢadığı maddi sıkıntıları pek
görünmez, o daha çok manevi olaylar üzerine yoğunlaĢmıĢ ve bahsetmiĢtir. Gençliğinde El
Benna‟ya tesir eden Ģahısların baĢında babasının yakın arkadaĢı olan ġeyh Muhammed
Zahran görülür. Kendisi Ġslami ilimler bir hayli geniĢ bilgisi olan biriydi, Ġslami bir dergi
olan el-Ġsad‟ı yayımlaması onun ilim sahibi olduğunun bir ispatıdır. Hatıratlarında El
Benna‟nın ġeyh Zahran‟ın okuluna devam ettiği ve onun derslerinden büyük zevk aldığı ve
istifade ettiği görülür12.
Hem babasının hem de hocası ġeyh Zahran‟ın etkisiyle El Benna dindarlık oranı bir hayli
yüksek bir ortamda büyümüĢ ve dünyası ĢekillenmiĢtir13. El Benna‟nın babası her ne kadar
oğlunun dini bir müessese de eğitimine devam edip El Ezher mezunu bir alim olduğunu
görmek istese de
El Benna
Din Enstitüsü yerine Damanhur‟daki BaĢöğretmenler
YetiĢtirme Okulu‟na gitmiĢtir, eğitimini El Ezher ve diğer geleneksel kurumlara nazaran
daha modern ve dıĢarıya dönük bir yer olan Darul-Ulum‟da tamamlamıĢtır14.
El Benna‟nın eğitimini öğretmenlik üzerine alması ve Mısır‟daki diğer kurumlara nazaran
daha az gelenekçi ve içe kapanık bir okulda bulunmasından mütevellit meselelere daha
10
Brynjar, a.g.e., 43.
Brynjar, a.g.e., 44.
12
Ġnternet: http://www.ikhwanwiki.com/index.php?title adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
13
Ġnternet: http://www.ikhwanwiki.com/index.php?title adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
14
Brynjar, a.g.e., 46.
11
7
farklı boyutlardan bakıp konjonktüre göre durumu analiz edebilmesine katkıda
bulunmuĢtur.
Hasan El Benna‟nın fikirlerinin oluĢmasına en önemli katkıları Hasefiye tarikatından aldığı
tasavvuf kültürü ve 1919 yılında El Benna 13 henüz yaĢındayken Ġngilizlere karĢı çıkan
halk ayaklanmasına katılmıĢtır. El Benna‟nın Tasavvuf‟la tanıĢması bir hayli erken
olmuĢtur. Anılarında daha 12 yaĢında bir çocukken Hasefiyye tarikatına duyduğu ilgiyi
yazmaktadır15. El Benna, ġeyh Huseyn Es Hasafi‟den etkilenmiĢtir. ġeyh Huseyn El
Hasafi, Ezher Ģeyhlerindendi ve Hasafi tarikatının ilk Ģeyhiydi. ġafii fıkhı alimiydi ve dini
ilimler konusunda derin bir birikime sahipti. El Benna hakkında Ģöyle der : “Beni en çok
etkileyen ve bende derin iz bırakan yönü iyiliği emredip kötülükten alıkoyma konusundaki
sert, kararlı tutumuydu. Bu konuda kimsenin kınamasından çekinmez, kimin huzurunda
olursa olsun kötülükten alıkoymaktan asla geri durmazdı.”16.
Damanhur‟daki talebelik yıllarında El Benna‟nın Hasefiye tarikatıyla sıkı iliĢkiler içersinde
olduğu görülmektedir17; hatta bu süre içersinde
„kendisini tamamen tasavvufa ve
mistisizme verdiği‟ söylenmektedir18.‟ Hasan El Benna‟nın bu derece Tasavvuf‟la iç içe
olması doğal olarak Müslüman kardeĢler‟ın yapısına ve pratiğine de yansımıĢtır. El
Benna‟nın Müslüman KardeĢler için seçtiği küçük virdler19, büyük virdler, sabah ile akĢam
15
Gilsenan, M. (1992). Recognizing İslam: Religion and Society in the Middle East (Londra, Ġ:B: Tauris,) 16.
El Sıretu el-Cihadiyye lel-Ġmamu Benna, 21-22.
17
El Benna, C. Hitabatu Hasan El Bennaiş-Şabbi ila Ebihi, 97.
18
Uluslararası Sempozyum, 157.
19
EVRÂD ‫ أوراد‬Allah‟a yaklaĢmak için belirli zamanda ve belli miktarda yapılan ibadet, dua ve zikri ifade
eden tasavvuf terimi.Evrâd sözlükte “gelmek, çeĢmeye varmak, suya gelen topluluk, akan su ve dere” gibi
mânalara gelen vird kelimesinin çoğuludur (Kāmus Tercümesi, II, 52). Kur‟ân-ı Kerîm‟de günün değiĢik
zamanlarında Allah‟ı zikir ve tesbih emredilmekle beraber vird kelimesi bu anlamda kullanılmamıĢtır. Hz.
Peygamber farklı zaman ve mekânlarda zikir ve dua ile meĢgul olmuĢ ve bunu müslümanlara tavsiye etmiĢtir.
Bu da Ġslâm‟ın ilk asırlarında özellikle hadisçiler arasında “amelü‟l-yevm ve‟l-leyle” adı verilen bir kitap
türünün meydana gelmesine sebep olmuĢtur. Hz. Peygamber‟in günlük dua ve zikirlerini ve bununla ilgili
tavsiyelerini ihtiva eden bu eserler Hasan b. Ali el-Ma„merî ile (ö. 295/908) baĢlamıĢ, Nesâî, Ġbnü‟s-Sünnî,
Ebû Ömer Talemenkî, Ebû Nuaym el-Ġsfahânî, Münzirî, Cemâleddin Ahmed b. Mûsâ b. Ca„fer ve Süyûtî ile
devam etmiĢtir. BaĢta Buhârî ve Müslim olmak üzere belli baĢlı hadis kitapları da dua ve zikir konusuna birer
bölüm ayırmıĢlardır. Sahâbîlerin okuduğu rivayet edilen dua ve tesbihler de ezkâr ve evrâd kitaplarının
vazgeçilmez bölümlerini meydana getirmiĢtir.
Tasavvufî kaynaklarda yer alan bilgilerden anlaĢıldığına göre ilk sûfîler vird kelimesiyle her gün okudukları
belli âyetleri kastetmiĢlerdir. Ayrıca virdi nâfile namaz kılma, belli dualar okuma, tefekkür ve ağlama
anlamında da kullanmıĢlardır (KuĢeyrî, 291, 298). KuĢeyrî‟nin verdiği bilgiye göre Nasrâbâzî tasavvufun
vazgeçilmez esaslarını sıralarken “vird ve zikre devam etme” maddesini ilâve etmiĢ (a.g.e., 173), Azîz
Nesefî de tasavvufî hayatın sekiz edebini sayarken belli vakitlere tahsis edilen evrâdı ihmal etmemeyi
özellikle tavsiye etmiĢtir (Ġnsân-ı Kâmil, 181). Yolculuk gibi sıkıntılı zamanlarda, hatta ölüm yatağında dahi
günlük evrâdı terketmemeye özen gösteren sûfîler feyzin gelmesini belli dualara bağlamıĢlar, “Virdi
olmayanın vâridi olmaz” demiĢlerdir. Ġbn Atâullah el-Ġskenderî virdi “Allah‟ın kuldan istediği Ģey”, vâridi ise
16
8
duaları, rabıta virdleri gibi tarikat duaları ve virdleri Hasaffiyye ekolünden gelmektedir20.
Müslüman KardeĢlerin kurulduğu ilk yıllarda hareketin içindeki yoğun tasavvufi tema da
El Benna‟nın gençlik yıllarında etkilendiği tasavvufi ortamın bir neticesidir21. Ayrıca
Müslüman KardeĢler içindeki biat mürĢide biat usulünün de Tasavvufi düsturlardan ve
Ģeyh-mürid iliĢkisinden etkilendiği açıktı. Cemal El Benna‟nın mülakatına göre El Benna
döneminde Müslüman kardeĢler‟ın haftalık toplantıları, tasavvufi ilahilerin (enaĢid)
söylendiği bir tasavvufi toplantı (hadra) kimliğine bürünüyordu. ÇeĢitli vesilelerle üyelere,
Ġslam inancını simgeleyen bandalar ve kurdeleler takılıyordu22. El Benna‟nın gençliğini
etkileyen diğer bir önemli olay ise 1919‟daki Ġngilizlere karĢı olan ayaklanmalardır. 1919
yılında Mısırlı siyaset ve devlet adamı Said Zaglül öncülüğünü üstlendiği ayaklanmalar
kısa sürede bütün ülkeye yayıldı ve bir „ bağımsızlık hareketi „ olarak görüldü.
Ayaklanmalar neticesinde 1922 yılında Ġngiltere Mısır‟ın üzerinden himayesini kaldırdığını
açıkladı ve bir deklarasyonla Mısır‟ın bağımsızlığını ilan etti.1919 Devrimi o zaman
Mısır‟daki genç neslin büyük bir kısmını etkilemiĢ gençlerin siyasi duyarlılığını arttırmıĢ
ve aktivist ruhu meydana getirmiĢtir. El Benna kendini rolünü, Damanhur‟da ateĢli Ģiirler
derleyen ve hatta göstericileri dağıtmaya çalıĢan polisle görüĢen, göstericilere öncülük
eden öğrenci eylemcilerinden biri olarak tasvir etmektedir23.
El Benna yaĢanan bu olaylardan sonra ülkesinin bağımsızlığı için faal olarak çalıĢmaya
baĢlamıĢtır, kendisinin belli baĢlı Ġslami kuruluĢlarlara karĢı olan duyarlılığı da bu yıllardan
sonra artmıĢtır. Mesela Hasan El Benna ile kardeĢi Abdurrahman evde imal edilmiĢ bir
makinayla broĢür basmıĢlardır ve bu broĢürleri cami ve kahvehanelerin duvarlarına
“kulun Allah‟tan beklediği Ģey” olarak tarif etmiĢ ve bu tesbitin aksinin de doğru olduğunu söylemiĢtir. Ona
göre vâridi olmayanın virdi de olmaz, yani Allah‟ın feyzi ve lutfu olmadan kul virdini gerçekleĢtiremez
(Tasavuufî Hikmetler, 26, 29).
Evrâdla ilgili düzenli bilgiler ihtiva eden en eski ve en geniĢ kaynak, Ebû Tâlib el-Mekkî‟nin (ö. 386/996)
Ķūtü‟l-ķulûb adlı eseridir. Zikir, tesbih, tevbe ve istiğfarla ilgili âyetleri bir araya getiren Mekkî, “evrâdü‟lleyl ve‟n-nehâr” baĢlığıyla da gündüz ve gecenin muhtelif dilimlerinde okunacak olan evrâdı ve bunların
sayısını ayrı ayrı yazmıĢtır. Bu konuda tarikatlar öncesi dönemde yazılmıĢ diğer önemli bir kitap Gazzâlî‟nin
Ġĥyâǿü Ǿulûmi‟d-dîn adlı eseridir. “Virdlerin Tertibi ve Geceleri Ġhya Etmek” baĢlığı altında geniĢ bilgi
veren Gazzâlî gündüz yedi, gece dört ayrı vakitte zikir, Kur‟an okuma ve tefekkür gibi virdlerle meĢgul
olunması gerektiğini kaydetmiĢ, virdlerin dinî - tasavvufî faydaları üzerinde durmuĢtur (Ġĥyâǿ, I, 427-468).
Özellikle bu iki eser, daha sonra yaygın bir tasavvufî gelenek halini alan evrâd kitaplarının temel kaynağı
olmuĢtur.
20
Lia Bynjar, a.g.e., 65.
21
Brynjar, a.g.e., 67.
22
Yılmaz, T. Uluslararası Politikada Ortadoğu, BarıĢ Kitap Yay., 25.
23
Jankovski, P. (1975). Egypt‟s Young Rebels, Hoover Ġnstitution Press, 7.
9
asmıĢlardır24. 1919 Devrimi El Benna‟yı örgütlere dahil olmaya itmiĢti, El Benna‟nın
arkadaĢlarıyla kurduğu ilk örgütün adı Hasefi Hayır Cemiyetini (CemiyyetulHasefiyyetuHayriyye)
kurmuĢlardır. Örgütün gayesi ahlaki çöküntüyü engellemek ve
bölgede misyonerlik faaliyetinde bulunan grupları denetlemek idi25.
Hasan El Benna‟yı etkileyen diğer faktör ise „yoğun BatılılaĢma‟ olmuĢtur. BatılılaĢma
Ġslam dünyasında 19. asırdan beri hissedilen kültürel bir meydan okuma olarak adından söz
ettirmiĢtir. 1920‟lere gelindiğinde Mısır‟da Ġngiliz iĢgali ile birlikte Batı kültürü ve bunun
getirdiği etki toplumun bütün tabanlarında hissedilmeye baĢlanmıĢtı. Hasan El Benna
1923-27 yılları arasında Darul Ulûm‟da tahsil gördüğü yıllarda Kahir‟de BatılılaĢma ve
KolonileĢmenin etkisi ile bizzat karĢılaĢmıĢtır. Bu durum üzerine sıkça düĢünmüĢ ve bu
çerçevede yorumladığı meseleler büyük ölçüde Müslüman kardeĢler‟ı etkilemiĢtir.
Öğrencilik yıllarında Kahire‟de yaĢadıklarını el Benna Ģöyle yazıyordu:
''Akli özgürleşme adına tüm sıkı inançları zayıflatan bir çözülme dalgası Mısır‟ı içine
alıyordu. Bu eğilim, kişi özgürlüğü bahanesi altında değerlere, hareket ve erdemlere
saldırmaktaydı. Ülkemizi silip süpüren bu güçlü ve zalim inançsızlık ve serbesti dalgasının
önünde hiçbir şey duramıyordu. Mustafa Kemal hilafetin ilga olduğunu ilan etti ve son
zamanlara kadar Müminlerin Emiri‟nin (Emirul-Muminin) mevkii olan bir ülkede dini
devletten ayırdı. Türk hükümeti, hayatın tüm alanlarında bu yönde şiddetle ve körce
ilerledi (Kahire‟de) Mısır üniversitesinin, dine karşı ayaklanmadığı ve İslam‟dan
kaynaklanan tüm toplumsal geleneklere karşı bir savaş yürütmediği sürece,asla laik bir
üniversite olamayacağı düşünülüyordu.Materyalistçe düşünce ve kültürün Batı‟dan
tümüyle alınmasından sonra üniversite baş aşağı battı. Ölü doğan ve o zaman çözülme ve
ahlaksızlık anlamını taşıyan özgürlük ve demokrasi sözcüklerine çağırması dışında bir
programı olmayan „Demokratik Parti‟nin temelleri atıldı.Sevgili Mısır halkının toplumsal
yaşamının, on dört yüzyıldır miras aldığı,savunduğu ve yaşadığı aziz ve değerli İslam
ile;para,zenginlik,prestij ,gösteriş,güç ve propagandası acımazsız Batı işgali arasında
gelip gittiğini görüyordum''26.
24
Jankovski, a.g.e., 7.
Brynjar, a.g.e., 49,50.
26
Brynjar, a.g.e., 51.
25
10
Görüldüğü üzere El Benna‟nın çevresindeki yoğun BatılılaĢma, Ġngiliz iĢgali ve Türkiye
tecrübesi El Benna‟yı Batı‟ya ve Batı‟yla özdeĢeleĢen kavramlara negatif yönde bakmasına
neden olmuĢtur. El Benna‟nın ve Müslüman kardeĢler‟ın Batı‟ya karĢı bakıĢı ilerleyen
yıllarda daha „temkinli‟ ve „soğuk‟ kalmıĢtır.
El Benna Darul Ulûm‟dan mezun olup Ġsmailiyye'ye gidince gördüğü sosyal eĢitsizlik ve
sermayenin yabancılarda toplanmıĢ olması kendisine büyük etki etti. Brynjar Lia bu konu
hakkında Ģöyle demektedir:
“Geniş, yabancı kolonilerin varlığı kaınılmaz bir biçimde, kasabanın toplumsal ve kültürel
yaşamına hakim olmaya başladı. İngiliz varlığının her yerde kendisi göstermesinden ayrı
olarak, bir tarafta yabancı mukimler ile üst sınıftan Mısırlıları, diğer tarafta yoksul, yerli
Mısrlıları ayıran büyük sınıf farklılıkları, Hasan El Benna‟nın Mısır toplumunda zaten var
olan sosyo-ekonomik adaletsizliğin keskin bir şekilde farkına varmasına katkıda
bulundu”27.
1.1.1. Müslüman kardeşler’ın Kuruluşundan Önce El Benna’nın Faaliyetleri
Hasan El Benna‟nın din ve memleket meselelerine duyarlılığı Müslüman kardeĢler‟ı
kurmadan önce de bir hayli yüksekti. Ülkenin baĢkenti Kahire‟de öğrenim gördükten ve
mezun olup 1927 yılında Ġsmailliyye‟ye gittikten sonra da El Benna‟nın entelektüel kiĢiler
ve ortamlarla temasları hızlı bir Ģekilde artmaya devam etti. Bu dönemde El Benna Ġslami
cemiyetlerle iliĢkisini sürdürdü, bunlardan biri de Ġslam Ahlakının Asaleti Cemiyeti idi
(Cemiyetu Mekarimil-Ahlakıl-Ġslamiyye).Daha sonraysa koyu Ġngiliz karĢıtlığı ile bilenen
Genç Müslümanlar (CemiyyetuĢ-ġubbanil-Müslimin) ile sıkı temaslarda bulundu. GMB
içinde önemli mevkileri temsil etti ve Mecelletu‟l- Feth‟te makalelerine geniĢ yer verildi.
Entelektüel camiadaki birçok mühim isimle bu tarz platformlarda tanıĢtı28. Fakat Hasan El
Benna‟nın GMB ile olan iliĢkisi ilerleyen yıllarda sona erdi. El Benna‟nın GMB‟den
ayrılmasının temel sebebi örgütün Ġslami bir eğitim üzerine yoğunlaĢmaması ve „aĢırı
BatılılaĢma‟ karĢısında pasif kalmasıdır29. Ayrıca GMB‟nin siyasetle yani Milliyetçi Parti
27
Brynjar, a.g.e., 55.
Brynjar, a.g.e., 55.
29
Brynjar, a.g.e., 86.
28
11
ile olan bağlantısı El Benna‟nın hoĢuna gitmiyordu30. El Benna‟nın Particiliğe karĢı olan
tavrı ileride daha detaylı olarak incelenecektir.
1.1.2. Müslüman kardeşler’ın Kuruluşu ve İlk Yıllar
Hasan El Benna Müslüman kardeĢler‟ı kurmadan öncede cemiyet tecrübesine sahipti,
bilhassa içinde bulunduğu Hasefi Hayır Cemiyeti ve Genç Müslümanlar Birliği ile cemiyet
ve hareket kavramları üzerine tecrübesini arttırmıĢtı.1928 yılında gelindiğinde Hasan El
Benna Ġsmailiyye‟de Müslüman kardeĢlerı kurdu. El Benna Müslüman KardeĢler
Cemiyet‟nin kuruluĢunu Ģöyle anlatmaktadır : “ Hatırımda kaldığına göre, Zilkade 1327
(1928) tarihinde şu altı kardeşim evde benim ziyaretime geldi. Hafız Abdulhamid, Ahmed
El Husari, Fuad İbrahim, Abdurrahman Hasebullah, İsmail İzz, Zeki El Marubi. Bunlar
vermekte olduğum konferans ve derslerden etkilenen kimselerdi. Güçlü bir ses, parlayan
gözler, yüzlerinde imanın ve azmin aydınlığı ile gelip oturdular ve benimle konuşmaya
başladılar. Dedilerki : “ gerçekten biz, söylediklerini dinledik, anladık, etkilendik. Fakat
İslam‟ın üstünlüğünü ve Müslümanların hayrını gerçekleştirmek için, hangi yolu izlememiz
gerektiğini bilemiyoruz. Biz bu hayattan, bu zillet ve prangalı hayattan bıktık artık.
Arapların ve Müslümanların bu memlekette ne bir değerlerinin, ne de bir şereflerinin
bulunduğunu, bunların şu yabancıların ücretli çalışanları ve onlara uyanların
durumundan öte bir şey olmadıklarını sen de görüyorsun. Biz, damarlarımızda izzet ve
şerefle akmakta olan şu kanlarımızdan, nefislerimizle birlikte keramet ve iman ile akmakta
olan şu ruhlarımızdan, çocuklarımızın nafakası olan şu birkaç kuruştan başkasına sahip
bulunmuyoruz. Ancak, senin anladığın şekilde çalışma yollarını anlamak veya senin
bildiğin şekilde din, ümmet ve vatan yolunda hizmet vermek imkânına sahip bulunmuyoruz.
Şuanda bütün istediğimiz Allah‟ın huzurundaki sorumluluktan kurtulabilmek için, sahip
bulunduğumuz her şeyi sana sunmak ve ne yapmamız gerektiğini konusunda Allah‟ın
huzurunda sorumluluğumuzu yüklenmendir. Ve ayrıca biz, dini için yaşamak, onun
yolunda ölmek, bununla ancak kendisini rızasını aramak için Allah‟a söz veren bir
Müslüman kardeşlerın, sayısı az ve araçları zayıf olsa bile zafere kavuşmaya layık
olacağına inanıyoruz. Bu ihlaslı sözler ruhumda son derece etkili oldu. Bana yükletilen bu
yükten kurtulamadım. Çünkü bu benim kendisine davet ettiğim kendisi için çalıştığım ve
insanları etrafımda toplamak istediğim şey. Derin etkilenmişlik içerisinde onara dedim ki :
30
Brynjar, a.g.e., 86.
12
„Allah ecrinizi versin, bu iyi niyeti mübarek kılsın, bizi kendisini razı edecek ve insanlara
da yararlı olacak salih bir amele muvaffak kılsın. Çalışmak bizden başarı Allahtandır. O
halde İslam davasının ordusu olmak üzere Allah‟a söz verelim, biatleşelim. Çünkü vatanın
bekası ümmetin şeref ve üstünlüğü bu davadadır. Biat gerçekleşti. Bu biatımızı, İslam için
kardeşler olarak çalışmak ve İslam yolunda, cihad etmek üzere ettiğimiz bir Yemindir.
Aralarında birisi de şunları söyledi: ''kendimize ne ad vereceğiz biz bir cemiyet veya bir
dernek bir tarikat ya da resmi bir şekil alıncaya kadar bu şekilde kalacak kimseler miyiz?''
:Ben „ hayır, ne bu, ne o. Şekilcilikten ve resmilikten vazgeçelim. Bu ilk toplantımızın
temeli; düşünce, maneviyat ve çalışmak olsun. Biz, İslam‟a hizmet etmek yolunda kardeş
olan kimseleriz buna göre biz; „Müslüman Kardeşleriz‟ dedim31.
Norveçli yazar Lia‟ya göre Müslüman kardeĢler‟ın ilk yılları hakkında bilgiler çok net
değildir, fakat El Benna‟nın cemiyeti kurduğunda bölgede saygın bir kiĢilik olduğun
bilinen Ģeydi32. Bazı kaynaklara göre El Benna‟nın cemiyeti kurarken Hasefiye Hayır
Cemiyetinin idarecilerinden ve sadık dostlarından Ahmet es Sukkeri‟den esinlendiğini
iddia etmektedir33, her ne kadar Müslüman kardeĢler‟ın ilk yılları fazla bilinmese de El
Benna‟nın tasavvufi bir cemiyet olan Hasefi Hayır Cemiyeti‟nden etkiendiği ortadaydı.
Müslüman kardeĢler‟ın ilk yıllarına baktığımız zaman El Benna‟nın, öğretmen kiĢiliğinin
de bir yansıması olarak, eğitime büyük derecede önem verdiği görülür. Hasan El Benna
anılarında Cemiyet‟in toplantılarının yapıldığı mahalli bir Kur‟an okulunun mütevazı bir
odasını nasıl kiraladıklarını anlatmaktadır. Bir Ġslami araĢtırmalar programı baĢlattıkları
Ahlak Disiplini Okulu( Medresetut Tezhib) adlı kendi akĢam okullarını baĢlatmıĢlardır34.
El Benna‟nın ilk hedefi bireyleri yetiĢtirmekti, bunun için eğitimin üzerinde çok fazla
durdu, ilerleyen yıllarda sık sık eğitim reformunu, Cizvit modeline dayanan bağımsız bir
Ġslami okul mantığını savundu35.
Müslüman kardeĢler‟ın ilk yıllarında eğitime verdiği önem Müslüman KardeĢler Cemiyeti
Genel Yasası‟nda da görülebilir. Genel Yasa‟da cemiyetin en büyük amacının „Ġslam‟ı
31
Uluslar arası Sempozyum, 300-301.
Brynjar, a.g.e., 62,63.
33
Brynjar, a.g.e., 62,63.
34
Brynjar, a.g.e., 65.
35
El Benna, H.‟Encaul-Vesail fi Terbiyyetun-Neş‟-Terbiyyetun İslamiyyetun Haliseh‟, 227.
32
13
doğru anlayacak bir neslin yetiĢtirilmesine vurgu yapılmıĢtır36. Eğitim konusunda Hasan El
Benna‟nın metodunun en baĢından beri klasik Ġslami hayır cemiyetlerinin metodlarından
farklı olduğu çok açıktı37. El Benna‟ya göre
öğrenimde bir „pratik eksikliği‟
yaĢanıyordu.El Benna‟nın eğitimde en çok üzerinde durduğu Ģey „güçlü bir pratik eğilim
aĢılamaktı.‟Hasan El Benna bir ilkokul öğretmeniydi ve insanların dikkatlerini dini
kuramsal yönlerinden çok,pratik yanlarına yöneltmenin sağlayacağı pedagolojik yararları
iyice anlamıĢtı.Kendisinin ki de dahil olmak üzere Ġslami kuruluĢları,tasavvufun
maneviliği ile El Ezher‟in bilgisi arasındaki boĢluğu dolduran Ġslam‟ın pratik ve aktif gücü
olarak tanımlamaya baĢlıyordu: „ Eğer Allah dilerse ve El Ezher‟in bilimsel gücü Ģimdi(
kuvvetün ilmiyye) ,tarikatların ruhi gücü ( kuvvetin ruhiyye) ve Ġslam toplumlarının pratik
gücü (kuvvettin amelliye ) ile birleĢirse, o zaman, eĢsiz ve istisnai bir ümmet meydana
gelecektir.Bu
ümmet,kılavuzluk
edilen
değil,kılavuz;önderlik
edilen
değil,önder
38
olacaktı! ‟.
Ġlk yıllarda Müslüman kardeĢler teĢkilatı Ġslami bir hayır cemaati olarak görülse de gerek
tebliğ metodları gerekse de halka Ġslam‟ı anlattığı yerler klasik anlayıĢtan bir hayli
farklıydı.El Benna‟nın 1930‟lu yıllarda kahvehanelerde verdiği vaazlar bir hayli
meĢhurdu.1934 yılında cemiyetin faaliyetlerini içeren baĢka bir değerlendirme örgütün, „
kahvehaneler, klüpler, düğün ve cenaze törenleri gibi,vaaz yeri olarak görülmeyen
toplanma yerlerinde vaaz ve davet komitelerine sahip Ģubelerinden bahsetmektedir. Ayrıca
Klasik öğretinin aksine Müslüman KardeĢler camileri sadece namaz kılmak için değil,
örgütün gayelerini açıklamak halka inandıklarını tebliğ etmek ve üyelerin toplanması için
kullanıyordu.Bu Ģekilde camileri salt namaz kılınan bir yer olmaktan çıkartmaya
çalıĢtılar.Brynjar Lia bu hususta Ģöyle demektedir : „1930‟larda camiler Müslüman
KardeĢler için taraftar toplama yeri haline geldiler. Anılar, “Ġslam‟ın küçük örnekleri” , “
Müminlerin kardeĢ haline geldikleri yerler” ve „Halk Üniversiteleri” Ģeklinde tasvirlerle
camilere övgüler içermektediler39.
36
1. Madde (Müslüman Kardeşler Cemiyeti Genel Yasası)
Brynjar, a.g.e., 66-67.
38
Brynjar, a.g.e., 66-67.
39
Brynjar, a.g.e., 60.
37
14
1.1.3. Müslüman kardeşler’ın Kurumsallaşması ve İlk Faaliyetler
Hasan El Benna ve cemiyeti 1930ların baĢında hızlı bir Ģekilde kurumsallaĢmaya girdi,
Müslüman kardeĢler için en önemli noktalardan biri de 1931‟de Ġsmailliye‟de açılan Cami
oldu. Ġsmailliyede‟ki cami 1930‟da yapılmaya baĢlanıp bir buçuk yılda tamamlanmıĢtır.
Bir klube ilaveten 200 çocukluk bir okul, caminin üstüne inĢa olunmuĢtur. 1932 Eylülünde
Cemiyetin Ġsmailliye‟deki kurumlarının son bir uzantısı olarak bir kızlar okulu
kurulmuĢtur.Cami için baĢlangıçta beklenenden çok daha fazla bir kaynak gerekmiĢ;toplam
olarak, zamanında çok büyük bir para miktarı oluĢturan 2.000 Sterlin‟e mal olmuĢtur40.
Cami projesi Müslüman kardeĢler için hayati önem taĢıyordu, bu projenin baĢarılmıĢ
olması Müslüman KardeĢlerin fiilen kurulmuĢ olduğu anlamına geliyordu41. Bu yıllarda
kurumsallaĢmayla birlikte maddi sıkıntılar da boy göstermeye baĢlamıĢtı. Müslüman
kardeĢler bu yıllarda maliyetleri nüfuzlu kiĢilerin ve kendi kitlesindeki orta kesimin
bağıĢlarıyla kapatmaya çalıĢıyordu. Fakat örgütün maliyeti bölgedeki hayırseverler
tarafından karĢılanıyordu ve bu da büyük ölçüde Müslüman KardeĢler‟i belli bir kitleye
bağımlı kılıyordu. Bu meseleyi çözme ve cemiyetin mali bağımsızlığını koruma Hasan El
Benna‟nın bu yıllarda baĢlıca sorunlarından biriydi42. 1930‟lu yılların baĢında meydana
gelen diğer önemli bir olay ise Müslüman kardeĢler‟ın Kahire‟de Ģubesinin açılması
olmuĢtu. Bu durum Kahire‟de örgütü Ġslami çevrelere daha yakın bir hale getirmiĢti43.
1.1.4. 1930’lu Yıllar ve Müslüman Kardeşlerin Giderek Bir ‘ Hareket’ Haline
Gelmesi
1931 ve 32 Yıllarında Müslüman KardeĢler hızlı bir Ģekilde „tipik bir Ġslami hayır
kurumundan siyasi ve toplumsal bir Ġslami hareket olmaya doğru değiĢim göstermiĢtir.
Mısır‟da Ġslami hayır kurumları genellikle sınırlı bir kitleye hitap eder ve belli baĢlı
mesleki ya da teknik grupları kapsardı. Çoğu Ġslami kuruluĢ, kaynaklarını, Camilerin
Onarımı Cemiyeti, Alkollü Ġçkilerin Önlenmesi Cemiyeti ve Kur‟an‟ın Ezberlenmesi
Cemiyeti gibi, bu kuruluĢların kuruluĢ sebepleri üzerine yoğunlaĢtırmaktadır44. Fakat
Hasan El Benna‟nın vizyonu ve aklındaki Müslüman kardeĢler tasavvuru sadece bir
40
El Benna, a.g.e., 126.
Brynjar, a.g.e., 69.
42
Brynjar, a.g.e., 73.
43
Brynjar, a.g.e., 74.
44
Brynjar, a.g.e., 81.
41
15
noktaya ve kesime hitap eden bir Müslüman kardeĢler‟ı kapsamıyordu.1931 ve 32 yılları
arasında Müslüman KardeĢler içinde yaĢanan bunalım Müslüman kardeĢler‟ın Hayır
Kurumu‟ndan Ġslami Hareket‟e geçiĢte mühim bir nokta olmuĢtur. Ġsmailliyye‟deki güçlü
bir nüfuze sahip Yusuf Ali el Cedevi El Benna‟nın „çözüm, güçlü bir ahlaki bağıĢıklık,
sıkı-üstün prensipler ile güçlü, sarsılmaz bir ideoloji oluĢturmak için toplumun nefislerinin
eğitilmesidir. Bu, okullar, fabrikalar, müesseseler kuramın ötesine gider. Bu, nefislerin
inĢasıdır.‟ fikrine katılmıyordu, ona göre Müslüman KardeĢler Ġsmailiyye‟de vasıflı
öğretmenler yetiĢtiren bir cami vasıtasıyla ahlak eğitimi verilmesi gerektiğini
düĢünüyordu.45 ÇatıĢmayı amaç farklılığı doğurduğu kadar cemiyetin hazinesinin kontrolü
için bir mücadele ve bazı cemiyet üyelerinin El Benna‟yı „uzlaĢmaz‟ olarak görmeleriydi.
Bu durum, uzlaĢma konusunu da zorlaĢtırmaktaydı.1931-32‟deki iç çatıĢma ve El
Benna‟nın fikirlerinin sorgulanması cemiyetin 1931-36 arasında Müslüman kardeĢlerden
harekete geçiĢini sağladığı söylenebilir46.
1931-32 yıllarında örgüt, Müslüman KardeĢlerin Anayasası ve Ġç Tüzüğü ile El Benna‟nın
iki risalesini yayınlamıĢtır. 1928‟de haftalık siyasal dergileri En-Nezir,1933‟de ise dört yıl
yaĢayacak olan haftalık gazeteleri çıkmaya baĢlamıĢtır.1933 tarihinde Müminlerin
Anneleri Okulu‟nun avlusunda Müslüman KardeĢler‟in ilk kongresi yapılmıĢtır. Müslüman
KızkardeĢler Kolu KurulmuĢ ve tüzüğü hazırlanmıĢtır47.
1931-32‟de Müslüman KardeĢler, anayasa ve iç yönetmelik hazırlayak örgütlenmelerini
sürdürmüĢtür. Risale olarak yayımlanan grubun ilkeleri su Ģekildedir:
1. Ġtikadı hatalardan uzak olunması ve Kitap ile Sünnet‟e uygun olarak Allah‟a itaat için
çaba harcamak
2. Sevdiğini Allah için sevmek ve Ġslam birliğine bağlanmak
3. Ġslam Edebiyle edeplenmek
4. Nefsini terbiye etmek, ahirete dünyadan daha fazla önem vermek
5. Prensiplere sıkı sıkıya bağlılık, en kutsal prensibin din olduğu gerçeğine iman ve ahde
vefa
6. Ġslam‟ı yaymak için çabalama
45
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 305
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 305.
47
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 307.
46
16
7. Her Ģeyden çok hakkı ve hayrı sevmek48
Müslüman kardeĢler‟ın örgütlenmesi üyelik yemini ile devam ediyordu, artık Müslüman
KardeĢler‟e üye olunurken Ģu Ģekilde yemin edilip sadakat belirtiliyordu:
1-Ġslam‟ın hem dünya hem de ahiret için kuĢatıcı bir düzen olduğuna inanıyorum. Her gün
Kur‟anı Kerimden belirli bir miktar okuyacağıma, pak ve temiz Sünneti Seniye‟ye sımsıkı
yapıĢacağıma, Peygamberin siretini ve sahabe-i kiramın hayat hikâyelerini iyice edüt
edeceğime karar veriyor ve bunu taaahhüt ediyorum.
2-Dosdoğru olmayı, ibadetleri eda etmeyi, münkerlerden uzak kalmayı, faziletli olmayı,
güzel ahlak ile ahlaklanmayı, çirkin huylardan uzak kalmayı, mahkeme ve hakim huzuruna
çıkmaktansa sevgi ve muhabbeti tercih etmeyi, son derecce zorunlu olmadıkça mahkemeye
baĢvurmamayı, taahhüt ederim
3-Geleceğim için iktisatlı hareket edeceğime, malımın zekâtını ödeyeceğimi, gelirimin bir
kısmını iyi ve hayırlı iĢlere ayıracağıma, toprak ve dindaĢlarımın üretimini tercih
edeceğime, hiçbir iĢimde faizli iliĢkilere girmeyeceğime söz veriyorum
4-Ġslamın öğretilerini ailemin bireyleri arasında yayacağıma, onların ahlak ve akidelerini
korumayacak olan herhangi bir okula vermeyeceğim; Ġslam öğretilerine karĢı olan her türlü
gazete yayın kitap kurum fırka ve meclis ile tüm iliĢkilerimi keseceğime söz veriyorum.
5-Müslüman halkları kalkındırmak, Ġslam TeĢriiği‟ni geri getirmek suretiyle Ġslam‟ı Ģan ve
Ģerefini tekrar canlandırmanın Müslümanın görevi olduğuna inanıyor, hayatta kaldığım
sürece bu mesajı ulaĢtırmak için cihad edeceğime ve bu uğurda sahip olduğum her Ģeyi
feda etmeye hazır olduğuma söz veriyorum
6-Bütün Müslümanların Ġslam akidesiyle birbirine bağlanmıĢ tek ümmet olduklarına
inanıyor, Müslüman ve grup fırkaları arasındaki görüĢ ayrıklarını, katılıkları gidermek için
bütün gücümle çalıĢacağıma söz veriyorum
48
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 310.
17
7-Müslümanların geri kalmalarının nedenin akidelerinden uzaklaĢma olduğuna, ıslahın
esas noktasının Ġslam öğretilerine ve hükümlerine tekrar dönmekle gerçekleĢeceğini,
Müslüman KardeĢler düĢüncesinin bunu gerçekleĢtirebileceğine inanıyor, onun hizmetinde
bir asker olarak çalıĢacağıma ve bu uğurda öleceğime söz veriyorum49.
Müslüman KardeĢler 1930‟lu yıllarda sayısal olarak da büyük bir ilerleme göstermiĢtir.
1929‟da dört Ģubesi olan Müslüman KardeĢler, 1932‟de 15 ,1938‟de 300 Ģubeye
ulaĢmıĢtır50.
Örgütün bu derece hızlı bir Ģekilde büyümesi ve takipçilerinin artmasının temel sebepleri
hitap ettiği kitle ve toplumun ruhunu iyi analiz etmesiydi. Müslüman KardeĢler, klasik
manada olmasa da, bir hayır ve yardım kuruluĢu olarak ortaya çıktılar, halkın sorunlarına
kendi doğruları çerçevesinde çözüm arayıĢları içine girdiler ve Mısır‟daki sadece elitlere
hitap eden oligarĢik yapıyı ağır Ģekilde tenkit ettiler. Hasan El Benna toplumdaki
adaletsizlik hakkında Ģöyle demektedir:
„Konforlu, kıĢkırtıcı ve taĢkın, lüks, eğlence ve zevkle dolu Ģehir yaĢamıyla, insanların
boylu boyunca sefalete battıkları kırsal kesimin yaĢamı arasındaki büyük uçurum kimsenin
dikkatinden kaçmıĢ olamaz. Bu sanki, kendisini bu ülkeyi yönetenlere kabul ettiren Ģehir
yaĢamının açığa vurması. Bu, insanlar, açlıktan ölen ve kendi biçareliklerine yenik düĢen
yoksulların Mısır için maddi destek ve kendi zenginlik ve refahlarının temel direkleri
olduğunu unumuĢlardır. Nazlı bakanlarımız ve yetklililerimizin gözleri nerede? Tatillerinin
bir kısmını niçin, boĢ vakitlerini hafif meĢreb eğlence yerlerinde kullanmak yerine kırsal
kesimde geçirmiyorlar? HoĢlandıkları Ģeyin yoksul köylülerin terleri olduğunu kendileri
herkesten daha iyi biliyorlar. Ey bakanlar ve yetkililer! Sefalet içerisindeki bu köylüler
Mısır‟ın çocuklarıdırlar… Yeryüzünün bu boyun eğdirilmiĢ ve yenilgiye uğratılmıĢ
insanları için Allah sizi zor ve tam bir hesaba çağırıyor‟51 Hasan El Benna‟nın sosyal
adalet üzerine bu vurgususu yüksek zümrenin dıĢında kalan muhafazakâr sosyal gruplar
arasında saygınlığını arttırmıĢtır. Ayrıca 1930 ve 40‟larda Müslüman KardeĢler
enerjilerinin büyük kısmını yoksul kesmi kalkındırmak için harcadılar, 1930‟larda
49
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 308-309.
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 304.
51
El Benna, H. (1935 baĢyazı). „Savtur-Rıf, CIM no.19,
50
18
cemiyetin faaliyetlerinin büyük kısmı toplumsal hizmetlere dönüktü.1933 yılında
Müslüman KardeĢler Kahire‟de Rode El Ferec‟de kendi eczanesini kurdu52. Bu eczane
toplumun her kesimine açıktı, ayrıca cemiyet bünyesine doktorlar da katmaya çalıĢmıĢtı.
816 hastanın tedavi edildiği Müslüman kardeĢlerin ilk kliniği Minuf kasabasında
açılmıĢtı53. Müslüman kardeĢlerin hayır iĢleri üzerine bu derece yoğunlaĢması onların
toplumda içindeki prestijini bir hayli arttırdı. Bu Ģekilde Müslüman KardeĢler alt ve orta
kesimlerden bir çok kiĢiyi örgütüne dahil etti54.
Ġleriki sayfalarda daha detaylı bir biçimde iĢlenecek olan Müslüman kardeĢler‟ın „halka
hitap eden‟ ve „popüler‟ yanı toplum için o zamanlar çok cezbediciydi. El Benna‟nın
dönemin sosyal Ģartlarına vurgu yapıp onların dilinden konuĢması Müslüman kardeĢler‟ın
halk nezdindende cazibesini bir hayli arttırdı.
1.1.5. Müslüman kardeşler’ın İdeolojik Boyutu ve Örgütlenmenin Genişlemesi
1930'ların ortalarına geldiğimizde Müslüman KardeĢler‟in her yönüyle tipik bir Ġslami
Hayır KuruluĢu‟ndan farklı olduğunu görebiliyorduk. Sadece spesifik bir konu üzerine
yoğunlaĢma ve aktüel mevzulara değinmeme mantığı üzerine kurulu Ġslami Hayır
Cemiyetlerinden farklı olarak Müslüman KardeĢler Ümmet‟in sorunlarıyla ilgilenmeye
baĢlamıĢtı. Hasan El Benna bizzat yayımladığı gazeteler ve dergiler üzerinden Müslüman
KardeĢler‟in yol haritasını belirliyor, örgütün dinamiklerini ortaya koyuyor ve örgütün
neler üzerinde yoğunlaĢacağından bahsediyor. Bu yazılarda Müslümanların dünyaya bakıĢ
açıları, dünyayı yorumlamarı, BatılılaĢma‟nın meydan okumasına karĢı tedbirleri,
Müslümanların aile ve sosyal yapıları gibi daha önce Ġslami Müslüman kardeĢlerin
değinmediği mevzulara değiniliyordu. El Benna‟nın bu tarz konulara değinmesi
muhafazakar orta sınıfın bir hayli ilgisini çekmiĢti, Müslüman kardeĢler‟in bu yıllar içinde
hızlı bir Ģekilde popüleritesini arttırdı55. Müslüman KardeĢler‟in kısmen o yıllarda „ farklı‟
ve „marjinal‟ olan fikirlerinin tutulmasının nedeni : Müslüman KardeĢler‟in mesajının
Mısır‟ın modernleĢme ve ĢehirleĢme sürecine maruz kalan bir nesle tebliğ edilmesidir56.
Toplumsal ve siyasi meseleleri ilgili Müslüman KardeĢler‟in daha önce de bahsedildiği
52
Brynjar, a.g.e.,160.
Brynjar, a.g.e., 161.
54
Brynjar, a.g.e., 162.
55
Brynjar, a.g.e., 107.
56
Brynjar, a.g.e., 111.
53
19
gibi pratik üzerine yoğunlaĢması Hareket‟in kısa sürede „ideolojik‟ bir boyut kazanmasına
neden oldu. O yıllarda Müslüman KardeĢler‟in eylemlerinin pratik kaygısı hakkında bir
Müslüman KardeĢler mensubu Ģöyle demektedir : „Birilerinin yazıp diğerlerinin okuduğu
makaleler yazmakla kurtuluĢ sağlanmaz. Dersler de verecek kurtuluĢ sağlanmaz…. Tek
kurtuluĢ, baĢtan sona üretmek için çalıĢmak ve hızlı hareket etmektir.‟57
Müslüman KardeĢlerin ideolojik kodlarına baktığımız zaman sıkı bir pratik kaygısıyla
birleĢmiĢ Ġslam‟ı modern meseleler üzerinde, aktif bir Ģekilde, operatif bir güce
dönüĢtürme58 ve bu Ģekilde Ġslami bir Rönesans baĢlatarak kalkınma gayesi görürüz. El
Benna bu konuyu Ģöyle açıklamaktadır:
“Misyonumuz, her ne kadar genelde insanlar tarafından anlaĢılmıĢ dar tanımından daha
geniĢ bir anlama sahipse de “Ġslami” terimiyle en kapsamlı olarak tasvir edilen misyondur;
Biz Ġslam‟ın hayatın tüm yönlerini düzenleyen, ona ait tüm meseleleri hükme bağlayan,
onun için katı ve sert bir düzen emreden, her Ģeyi kuĢatan bir kavram olduğuna
inanıyoruz”59.
El Benna‟nın ortaya koyduğu „Ġslam‟ı hayatın tüm yönlerine tatbik etme‟ gayesinin
metodu tipik Ġslami gelenekten farklıydı. Hasan El Benna 20. asrın sorunlarına çözüm
bulmak için Kur‟an‟ı geleneksel okuma ve tefsirin dıĢında bir bakıĢ açısıyla yaklaĢmıĢtır.
Brynjar Lia, gelenekten farklı bu yorumlama için Ģöyle demektedir:
“El Benna ortaçağdan gelen Ġslam düĢüncesi ve geleneklerinin büyük gövdesini katı bir
Ģekilde izleme gereğini zımnen reddediyordu. Bunun yerine o Kur‟an-ı Kerim
yorumlarının „bilimsel, toplumsal ve ahlaki yönlerden‟ modern yaĢamın veçheleriyle
bağlantılandırılması gerektiğini vurguluyordu,‟Ġslami nasslar hakkındaki yeni Ģüpheciliğin
meydan okumasına karĢı koymak için modern teoriler ve düĢünce tarzları kullanılmalıydı.
O, her ne kadar misyonları „her Ģeyi kuĢatan bir kavram geliĢtirmek‟ olsa da bu misyonun
özellikle onun kendisini onlara tanıtıp tavsiye etmeksizin diğer herhangi bir misyonun
faydalı yönlerine sırt çevirmek anlamına gelmediğini belirtiyordu. Bu, El Benna‟yı ve
yandaĢlarını modern ideolojilerden gelen bir dizi özelliği ve hem Doğu‟dan hem de
57
Brynjar, a.g.e., 108.
Smith, C. (1977). İslam in the Modern History. princeton University Press, 156.
59
Wendell, Five Tracts of Hasan El Benna, 46.
58
20
Batı‟dan gelen düĢünceleri benimseye bilmelerini ve birleĢtirebilmelerini müMüslüman
KardeĢlerin kılan temel bir ilke idi.”60
El Benna‟nın klasikleĢmiĢ Ġslam metodu dıĢına çıkıĢını ilahiyatçı Hayreddin Karaman
Ģöyle açıklamaktadır:
“Müslüman kardeşler‟a göre beşer eliyle yazılmış metinler, şerhler, haşiyeler ve itirazlar
ile tartışmalar sabit bir din değildir. Bunların bir kısmı, hem medeniyetimizin parlak
dönemleriyle olan bağlantımızı kesmiş, hem de çağdaş gelişmeler ile aramıza duvar
örmüştür. Eskimiş ve maksada hizmet etmeyen din öğretimi usulü terk edilmelidir. Din
bilgisi ve anlayışı insanlara ait diğer melekler gibi sınırlı ve göreceli olan akla(yalnızca
akla), sadece nakle, yalnızca duyulara ve deneylere, tek başına ilham ve keşiflere
dayanamaz, yalnızca bunların biri kaynak olamaz. Din bilgi ve anlayışıı Allah‟ın iki
kitabına birden (hem Kur‟an‟a hem de evrene) dayanmalıdır. Allah‟ın insana bahşettiği
bütün bilgi kaynakları ve kabiliyetleri kullanılmalı, ümmetin bütün tabakalarına hitap
etmeli, cumhurun sıradan insanların seyileri de göz önüne alınmalıdır.”
El Benna bu yönüyle rasyonaliteye de açıktı ve ġer‟i hükümlerle aklı birleĢtirmeyi
amaçlıyordu. Hasan El Benna bir yanda nasların (dini metinlerin) yalnızca dıĢ(lafza bağlı)
manalarına çakılıp kalan diğer yanda aklı tanrılaĢtıran, onu görecelikten mutlaklığa taĢıyan
iki aĢırı okulu da isabetsiz bularak bir orta yol teklif etmiĢtir. Buna göre kesin bilinen
konularda akli düĢünce ile Ģer‟i bile asla çeliĢmez. Ancak akla, dini naslara, duyu
organlarına ve de deneylere, kalbe ve vicdana ait(özel) farklı alanlar vardır61.
Gene Hasan El Benna rasyonallik‟le ve denge ilgili Ģöyle demektedir.
“Ey Müslüman KardeĢler: aklınızı kullanarak duygularınıza hakim olunuz, akıl ıĢınlarını
da duygu aleviyle aydınlatınız. Makul ve gerçekleĢebilecek Ģeyleri hayal ediniz.
Hakikatleri de ıĢık saçan hayallerle keĢfediniz. Bunlardan sadece diğerine meylederek
diğerini tümden terk etmeyiniz.” 62
60
Brynjar, a.g.e., 114.
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 276.
62
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g. ,. 587.
61
21
Müslüman KardeĢler‟ın Batı‟ya ve ilmine karĢı bakıĢı pragmatist idi, El Benna „aĢırı
BatılılaĢma‟ya karĢı olsa da Batı‟nın geliĢtirdiği fikirlere, bilimlere ya da yabancı dil
öğrenmeye karĢı değildi, onun Batı kavramlarına bakıĢ açısı: onlara Ġslami anlamlar
yükleyerek oluĢturalacak Müslüman KardeĢler ideolojisine fayda sağlamak, konseptini
geniĢlemek ve „yeniden uyanıĢ‟ hareketini hızlandırmaktı.
Bu mantıkla hareket eden Müslüman KardeĢler Batı‟dan gelen „anayasa‟, „kanun‟, „ulusal
egemenlık‟, „ vatan‟ gibi kavramları kullanarak Ġslami ideolojik bir sistem ortaya koymaya
çalıĢmıĢtır. Mesela Vatan kavramına „ Ġslami Ulus‟ mantığıyla yaklaĢan El Benna Ģöyle
demektedir:
“Ġslam bayrağının yükseldiği her bir toprak parçası Müslümanların vatanıdır.. Ġslam
bayrağının yeryüzünde dalganabilmesi ve ezanın dünyanın her köĢesinde yankılanabilmesi
için herkesin Müslüman, tüm dünyayı Ġslami kılma hedefi doğrultusunda mücadele etmek
her Müslüman‟a yüklenmiĢ bir görevdir : „Allah‟u Ekber!‟ Bu, ne dar fikirliliktir, ne de ırki
bir küstahlık ya da toprak gaspıdır.” 63
Ulusçuluk, Arapçılık gibi Batı düĢüncesinin ürünü olan bu kavramları Ümmetçilik
potasında yorumlayarak ortaya orijinal bir teori koymaya çalıĢmıĢtır. El Benna bu Ģekilde
bu kavramların çatıĢmaya düĢmemesi ve etkileĢip birbirini güçlendirmesi için uğraĢmıĢtır,
ayrıca bu dönemde Mısır‟da gerilemede olan Laik Arap milliyetçiliğini modelini safdıĢı
bırakmak ve Ġslam Milliyetçiliğini konseptini yaymak için uğraĢmıĢtır.64
Bu bağlamda Hasan El Benna Milliyetçilik hakkında Ģu yorumda bulunmaktadır:
“Eğer milliyetçilikle kastedilen diğer ırkları aşağılama, onlara saldırma ve bir milletin
zaferi uğruna Almanya ve İtalya‟da olduğu gibi (2. Dünya savaşı sırasında) onları kurban
etme ve varlıklarını sürdürmelerini tehlikeye sokma noktasına varan bir şekilde kendi
ırkının üstünlüğünü savunmak ise bu yanlış bir düşüncedir. Bunun insanlık ile bir ilgisi
yoktur ve insan ırkı kendini hiçbir temeli olmayan ve iyi bir gayeye hizmet etmeyen fantezi
uğruna yok edecek demektir.Müslüman Kardeşler, ne bu tür düşünceleri içeren bir
milliyetçiliğe inanmakta ne de Arapçılığı, Fenikeliliği ya da Suriyeliliği savunmaktadır.
63
64
El Benna, H. (1934 baĢyazı). „Savtur-Rıf, CIM no.19,
Gershoni, The Emerge of Pan-Nationalism in Egypt, 59-94.
22
İnsanlığa düşman olan bu tür etiketlerin hiçbirisini benimsemez. Ancak Allah‟ın Elçisi
kusursuz insan, insanlığa iyiliği öğreten en mükemmel öğretmen dediklerine inanır, Allah
sizi paganlıktan ve atalarınızla övünmekten alıkoymuştur. İnsanoğlu Adem‟den üremiştir
ve Adem de topraktan. Arabın, Arap olmayana, inancının haricinde, hiçbir üstünlüğü
yoktur‟ .. Bazı milletlerin kendine özgü kaliteleri ve ahlaki özellikleri olduğunu inkâr
etmiyoruz, çünkü biliyoruz ki her insanın kendisine ait bir kalitesi, mükemmelliği ve ahlaki
dokusu vardır ve yine biliyoruz ki, bu çerçevede insanlar birbirinde farklıdır ve mükemmel
olma konusunda birbirleriyle yarışırlar. Bu bağlamda inanıyoruz ki, Arabizm en büyük
paya sahiptir ancak bu demek değildir ki insanlar bu özelliklerini saldırganlıkları için bir
bahane olarak kullanacaklar. Aksine, onları her insanın sorumluluğu olan insanlığın
yenilenmesi misyonunu gerçekleştirmek için kuşanmalıdırlar.”65
Sömürge karĢıtlığı ve sömürge mantığına karĢı alternatif arayıĢı Müslüman kardeĢler‟ın
ana ideolojik konularından biri olmuĢtur, Müslüman kardeĢler‟ın kuruluĢ ve büyüme
sürecini ve dönemin Ģartlarını ele aldığımız zaman Koloniciliğin bu süreçte çok mühim bir
yer kapladığı görülür. Müslüman KardeĢler siyasete girip ülke meseleleri hakkında ortaya
somut teoriler koymaya baĢladığından beri Koloni mantığına karĢı çıktığını ve buna da
alternatif olarak; Hilafet‟i, Ġslam devlet modelini, Ġslami bir hürriyet sistemini sunduğunu
görürüz. Hilafet mefhumu bu bağlamda Müslüman kardeĢler‟ın ideolojik sisteminin bel
kemiğini oluĢturmaktadır. Müslüman KardeĢler‟e göre Ġngiliz emperyalizmine karĢı Ġslam
birliğinin kurulması ve Hilafet‟in tekrar gelmesi gerekliydi. Halifelik konusunda Benna,
Müslüman KardeĢler‟nın halifeliği Müslüman birliğinin sembolü ve bu birliğin hayata
geçirilmesi olarak gördüğünü söylemiĢtir. Halifelik Ġslam‟ın bayrağıdır. Bu nedenle,
Müslüman KardeĢler halifeliği yeniden tesisi projesine en büyük önceliği vermektedir.
Ancak bunun için bütün Ġslam ülkeleri arasında dayanıĢma ile kültürel ekonomik bağlar
olmalıdır. Sonra bir Ġslam ülkeleri birliği kurulabilir ve ancak bundan sonra bir
imam(burada halife anlamında) seçilebilir.66
65
Çağlayan, (2010). Müslüman kardeşler‟den Yeni osmanlılar‟a İslamcılık, Ġstanbul, Ġmge Yayıncılık, 179180.
66
Çağlayan, a.g.e., 187-188.
23
Hasan El Benna görüĢünü net ve açık bir Ģekilde „ Müslüman KardeĢler ve hilafet‟ baĢlığı
adı altında beyan ederek Ģöye diyor:
„Bu araĢtırmanın tamamlanmıĢ sayılabilmesi için Müslüman KardeĢler‟in hilafet ve
hilafetle alakalı diğer fasıllarını da ortaya koymakla mümkün olur.Müslüman KardeĢler,
hilafetin, Ġslamiyet‟in birliği ve Ġslam milltetleri arasındaki bağın tezahürü olduğuna
inanırlar. Ve o Ġslamiyet‟in Ģiarıdır..Müslümanlara vacip olan da onu düĢünmeleri ve
sorunlarıyla ilgilenmeleridir.‟67
Görüldüğü üzere Hilafet‟in tekrar faal hâle gelmesi Hasan El Benna‟ya göre her
Müslüman‟a farz olan bir eylemdir. El Benna Halifeliğin gelmesi için bazı ön adımlar
atılması gerektiğine inanmaktaydı. Bu adımlar:
1- Müslüman ülkeler arasında kültürel ve ekonomik birliğin oluĢturulması
2- Askeri anlaĢmaların yapılması ve daha birçok sahada fikir birlikteliğinin sağlanması68
Netice olarak, Müslüman kardeĢler için hilafet hayati hedeflerden biridir hilafet sistemi
hem kurulacak bir ümmet, Ġslam devletinin sembolü ve baĢı hem de bölgedeki
emperyalizm‟e karĢı sert bir cevap olacaktır. Müslüman KardeĢler için her Müslüman‟a
hilafet için mücadele etmek ve onu getirmeye çalıĢmak bir emirdir.69
1930‟ların sonlarına doğru Müslüman kardeĢler‟ın örgütlenmesinde önemli değiĢiklikler
yaĢanmaya baĢlamıĢtır. Daha önce bahsedildiği üzere Müslüman kardeĢler 1930‟ların
baĢında örgütlenme yolunda belli baĢlı adımlar atmıĢtır, örgüt içi yönetmeliğin yazılması,
El Benna‟nın Risaleleri üzerinden örgütün yasalarının belirlenmesi gibi. 1933 yılında ise
cemiyette daha hiyerarĢik bir sistem oturmaya baĢlamıĢtır, Ġsmailiyye‟de birinci kongrede
cemiyetin karar alma bürosu olan Genel ĠrĢad Bürosu (Mektebul-ĠrĢadil-Amm) ortaya
çıkmıĢtır. Ġlk Genel ĠrĢad bürosu; Kahire‟den Ezher mensubu iki seçkin öğretmen, ilgili
üyeler‟ olarak yerel Ģubelerden dört önde gelen baĢkan ve Hasan El Benna‟nın kardeĢi de
dahil, Kahire Ģubesinden önde gelen dört üyeden oluĢuyordu.1934‟te tadile uğrayan ve
1935‟teki üçüncü kongre‟de benimsene Genel Yasa Hasan El Benna‟nın en yüksek otorite
67
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 574.
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 318,319.
69
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 217.
68
24
olduğunu kabul etmiĢ ve ona Genel Rehber (MurĢidu‟l-Amm) unvanını vermiĢtir.70 Genel
ĠrĢad Bürosu Müslüman KardeĢlerin genel icra organıdır,ĠrĢad Bürosu ise cemiyetin baĢı
olan Genel Rehber‟den emirleri alırdı.
Örgütün kurumsallaĢmasında 3. Kongrenin mühim bir yeri vardır. Bu kongrede örgütün
kolları belirlenmiĢ ve görevleri dağıtılmıĢtır.Kongrede belirlenen Ġdari KuruluĢlar
Ģunlardır:
a-Genel MürĢid
b-Genel ĠrĢad Bürosu
c-Bölge temsilcilerinden oluĢan Genel DanıĢma (Ģura) Meclisi
d-Bölge ve Kısım temsilcileri
e-ġube temsilcileri
f-Merkezi DanıĢma Temsilcileri
g-Büro Kongreleri
h-Büro Temsilcileri
i – izcilik kolları
j- KızkardeĢler Kolları71
Ġzci Gruplarının KuruluĢu ve Müslüman kardeĢler‟ın Milis Güçleri
Hasan El Benna için
KardeĢler‟in
5.
„güç‟ kavramının ayrı bir önemi vardı.1938 yılında Müslüman
Kongresinde
güçlü
olmanın
Ġslam‟ın
bir
parçası
olduğunu
savunmuĢtur.‟Güç farklı tabakalara ayrılır: Ġman, birlik ve fiziki kuvvet. Herhangi bir grup,
gücün bütün formlarına sahip olmadığı müddetçe güçlü olarak tanınması mümkün
değildir‟72 mantığı ekseninde Hasan El Benna Müslüman KardeĢler‟i mühim gördüğü
bütün iĢlere yönlendirmeye çalıĢmıĢtır. Ġzci Grupları adıyla oluĢturulan „milis güçler „ de
bu Ģekilde ortaya çıkmıĢtır. Ġzciler (futuvvet, asil erkeklik, Ģovalyelik, cesaret, yüreklilik ve
dayanıklılık) ruhunu yansıtıyordu ve üniformalar, bayraklar, sancaklar ve marĢlar;
paramiliter geçitler ve yürüĢlerin yaptığı gibi gençler arasında büyüleyici bir tesir
uyandırıyordu. Bu değerler ve teçhizatın çekiciliği, Avrupa‟daki eski sömürgeci güçler
70
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g. ,
72
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 318-319
71
25
Büyük Britanya ve Fransa‟ya karĢı baĢarıyla meydan okuyan yeni askeri güçlerin nüfus
kazanmalarıyla, büyük ölçüde arttı. Ek olarak bu yeni „askeri ruh‟ aynı zamanda eski
neslin ataletinin tam tersine duran modern bir gençleĢtirici güç olarak görülüyordu.Hasan
El Benna Avrupa‟daki yeni askeri eğilimlerden büyük ölçüde etkilendi ve bunların
meziyetlerini kapsayıp, saldırganlıklarından
uzak duracak bir militarizm‟in Ġslami
versyonunu tanımlamaya giriĢti. Sonuçta 1936 yılı aralık ayı ile 1937 ocak ayı arasında El
Benna ( Ġslam‟da Miitarizm) – El Cundiyye fil Ġslam- kavramını detaylarıyla ele aldığı
ideolojik bir Risale yazdı:
“Benzer Ģekilde, uyanan uluslar güce ihtiyaç duyarlar ve kendi evlatlarına askeri ruhu
yerleĢtirme gereğini hissederler: Ġslam bu faktörleri görmezden gelmez; ancak bir gerçek
olarak, onu zorlu bir görev haline getirir ve hiçbir Ģekilde onunla namaz kılma, oruç tutma
arasında bir ayrımda bulunmaz. Tüm dünyada, Ġslam‟ın Kur‟an‟da ortaya koyduğu ölçüde
bizzat bu faktörle ilgilenen hiçbir rejim yoktur. Modern uluslar buna –Militarizm- yakın
ilgi duymuĢlardır. Onlar bu prensipler üzerinde kurulmuĢlardır: Biz Mussolli‟nin
FaĢizmi‟ni, Hitler Nazizmi‟nin Stalin'in Komunizmi‟nin pür militarizm üzerine kurulmuĢ
olduğunu görüyoruz, ancak tüm bunlarla Ġslam miitarizm arasında geniĢ bir ayrılık
mevcuttur; çünkü Ġslam kutsallaĢtırmıĢ ama barıĢ tercih etmiĢtir.”73
Ġzci Birimleri 1930‟lu yılların ortasında kurulsa da resmiyete kavuĢma yılları 1939‟a
dayanır, Ġzci Grupları bu yılda resmi olarak „ Mısır Ġzci Hareketi‟ne resmen kayıt oldu.74
Ġzci Tugaylarının baĢına emekli bir teğmen olan Mahmud Lebib geçmiĢtir, Ġzci Tugayları
kurumsallaĢmalarını „Ġzci Yüksek Konseyi‟ kurararak sürdürmüĢlerdir75 Ġzci Tugayları
Müslüman KardeĢ‟in „güç‟ eksenli yönünü gösteriyordu. Ġzciler‟in amacı tıpkı örgütün
vaaz aracılığyla yaptığı gibi köyleri, ilçeleri gezip Müslüman KardeĢler‟i tanıtmak ve
örgüte üye çekmekti. Bu metod halk tarafından bir hayli rağbet görmüĢtü, Ġzciler halkı
tedricen Müslüman kardeĢler‟a ısındırıyor gösteriĢli üniformaları ile onları etkisi altına
alıyordu. Ġzcililerin o yıllardaki görünüĢ ve eylemleri Ģöyle aktarılmaktadır:
“El Kitaviyye‟den 20 Ġzci, üniformaları içinde 5 mil kadar uzaktaki Beni Eyyub köyüne
yürüdü. Onlar elinde Müslüman KardeĢlerin bayrağıyla Kur‟an-ı Kerim taĢıyorlardı,
73
Brynjar, a.g.e., 225.
Brynjar, a.g.e., 226.
75
Zeki ,El Ġhvan el müslimin vel Mectemeul-Misri 115-157.
74
26
bisikletleriyle kalabalık bir insan grubu onları takip ediyordu. KardeĢler‟in Ġslami
sloganları tüm köyde yankılanıyordu ve marĢları her yerden duyuluyordu. Daha sonra Hacı
Abdulaziz Nasrullah tarafından kabul edildiler ve camiye gittiler. Ġzciler davetlerini
açıkladılar ve köyde bir Ġzci grubu oluĢturma çağrısında bulundular.”76
Ġzci tugayları Müslüman KardeĢlere takipçi çekmenin yanında ayrıca Kongreler ve
yürüyüĢlerde güvenliği sağlıyor, Müslüman kardeĢler‟ın gücünü simgeliyordu.
1937 yılına gelindiğinde Müslüman KardeĢler Ġzciler (Cevvale) grubu dıĢında da yeni milis
güç
grupları
oluĢturmaya
baĢladı.
Bunlardan
bazıları;
Allah‟ın
Yardımcıları
Taburu(Ketibetu Ensarillah), ġeref Taburu(Ketibetul-Mecd) idi. Fakat genellikle bu
gruplar kısaca Taburlar(Ketibe) olarak anılıyordu77. Bu Taburların kurulmasının amacı
Hasan El Benna‟nın çizdiği, kademelere dayanan, bir stratejiyi sürdürmekti.
“Müslüman KardeĢler‟in yolu çizilmiĢ ve iyi tanımlanmıĢtır. Onun sahfaları ve gelecekte
atılacak adımlar Ģartlara ya da sadece tesadüflere bırakılamaz. Bu yolun üç sahfası vardır:
TanıĢma-OluĢum-Ġcra (Ta‟rif/Tekvin/Tenfiz)78
Taburlar‟ın kuruluĢu ve Müslüman kardeĢler‟ın milis gücü OluĢum (tekvin) safhasını
yansıtıyordu. Taburlara seçilecek kiĢiler 18-40 yaĢ arasındaki insanlar seçiliyordu, Tabur‟a
dahil olmak için Cemiyet‟te bir süre bulunmuĢ ve Cemiyet‟in arka planına haiz olmak
gerekiyordu, ayrıca Tabur‟a girecek bir kiĢinin uyumluluk sağlanması maksadıyla diğer
Tabur üyeleri tarafından tek tek onay alması gerekiyordu. Tabur‟un her mensubu
tarafından onay alan kiĢi daha sonra Müslüman KardeĢler‟in giriĢ yemininden baĢka özel
bir yemin ederek Tabur‟a dâhil olabiliyordu. Taburlara Genel ĠrĢad Bürosu‟nda seçilen bir
baĢkan eĢlik ediyordu, oylama ve seçim gizli oluyordu. Taburlar onar kiĢiye bölünüyor ve
bu dağılım „arkadaĢlık‟ (iĢreh) olarak anılıyordu. Tabur mensupları sert eğitimlerden
geçiriliyordu yalnızca birkaç saat uyku ve mutlaka gece ibadeti, zikirler, dualar bu eğitim
sisteminin içindeydi.
76
En-nezir, no.11 1939,s 25.
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 322.
78
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 323
77
27
1930‟ların sonuna gelindiğinde Müslüman KardeĢler‟in içinde yeni bir militer kökenli yapı
kuruldu: Gizli Aygıt(Askeri Kanat). Norveçli yazar Brynjar Lia Gizli Aygıt hakkında Ģöyle
demektedir:
“Müslüman KardeĢler‟in askeri kanadının arka planı biraz karmaĢıktır ve ona dair bilgimiz
hala çok basit düzeydedir. Bir askeri kanadın oluĢumu onun, Müslümanların Ġslam
milletine karĢı saldırganlığı püskürtmek Ģeklindeki dini görevlerini vurgulayan, Cemiyet‟in
1930‟ların ortalarındaki ideolojisinini doğal bir sonucu kabul edilebilir. Kurulu siyasi
partilerin ataletinin aksine, KardeĢler‟in propagandasında hareket ve aksiyon üzerindeki
büyük vurgu, emperyalistlere karĢı yapılacak askeri eylem için ek bir saik temin
etmiĢtir.Askeri Kanat‟ın( ya da özel Aygıt)Ġzci birimlerinden çıkıp büyüdüğü ifade
edilmiĢtir.”79
Ayrıca Lia, sanılanın aksine Hasan El Benna‟nın böyle bir örgüt kurmak istemediğini,
örgütün kurulmasındaki asıl payın Müslüman KardeĢler‟in içindeki tutucu ve radikal
kanadın baskıları olduğunu söylemiĢtir.80 Özel Aygıt‟ın kurulması Müslüman KardeĢler‟in
artık „Ġcra‟ boyutuna geçtiğinin bir göstergesiydi, Hasan El Benna‟nın böyle bir örgüt
kurması için baskıya maruz kalmasının en büyük sebebi Filistin meselesinin giderek
içinden çıkılmaz bir
hal almasıydı, Filistin giderek karıĢır ve Müslüman Araplarla
Yahudiler arasındaki çatıĢmalar artıyordu.
Kraliyet DanıĢmanı Ali Mahir PaĢa‟nın
Müslüman KardeĢler yanlısı tutumu ve
emperyalizm karĢıtı politikaları Gizli Aygıt‟ın güçlenmesine katkıda bulunmuĢtur81 Gizli
Aygıt hakkında çok fazla belirsizlik olsa da Huseyn Kemaluddin, Mahmud Lebib ve
Abdülaziz Ahmed gibi, Ġzci TeĢkilatı Yüksek Konseyi‟nin önde gelen bir dizi üyesi Özel
Aygıt‟ın kuruccu üyeleri arasındaydılar. Gizli Aygıt‟taki talim programlarının ilk kısmı
yoğun „ideolojik eğitim‟den ibaretti.Ġslam‟ın düĢmanlarıyla kaçınılmaz çarpıĢma görevini
ele alan Risaletul-Cihad adlı bir broĢür müfredatın özü olarak görülmüĢtü. Pratik talim
programı, risaleleri gizlice dağıtma ve üçüncü kattan atlama gibi açma ameliyelerini
79
Brynjar, a.g.e., 241.
Brynjar, a.g.e., 244.
81
Brynjar, a.g.e., 244.
80
28
uygulama türünden çeĢitli tahsisler kadar; namaz kılmayı, oruç tutmayı ve yoğun beden
eğitimini kapsıyordu.82
1.1.6. Üniversiteler, Gençlik ve Müslüman Kardeşler
Müslüman KardeĢlerin ilk yılları Ġslami hayır kuruluĢu modeli çerçevesi içerisinde
ilerlediği için
hitap ettiği kitle de sınırlıydı.Bunlar daha çok bölgede çalıĢan
esnaflar,köylüler ve düĢük rütbeli memurlardı kısaca orta ve alt kesimi oluĢturan
kitleydi.Müslüman KardeĢler‟in konsepti geniĢleyip popülerliği arttıkça, öğrenci kitleleri
ve üniversiteler üzerinde de etkisi artmaya baĢlad.1933 yılında,Kahire‟de üniversiteli
öğrenciler
ilk talabeler olarak Müslüman kardeĢler‟a katılmıĢtı.El Benna bu katılıma
büyük önem vermiĢti ve gezisini bile yarıda keserek Müslüman kardeĢler‟a dahil olan 6
öğrenciyi karĢılamak için Kahire‟ye gitmiĢtir.83
Hasan El Benna „Üniversitenin fakültelerinden birinden bir öğrenci, Ġslami misyona, tüm
bir köyden daha faydalı olacaktır.‟ Diyerek gençliğe hususi bir önem veriyordu. Hasan El
Benna „Gençliğe,Özellikle Öğrencilere‟ baĢlıklı bir risalesinde Ģöyle demektedir :
„Ġslami davetin baĢarısı için zorunlu dört unsur sıkı inanç, samimiyet, heves ve eylemdir.
Bu unsurlar, yalnızca gençlik arasında bulunabilir. (gençler) geliĢen ve yeniden uyanan bir
milletin direkleridirler‟84
Hasan El Benna‟nın öğrencilere verdiği önem daha birçok Ģekilde görülebilirdi. Kendisi ile
genç öğrenciler arasında baba sevgisi ve ilgisini ifade eden yakın bir iliĢki kurma
çabalarına birçok Ģahid bulunmaktadır85. Onlardan biri hastalandığı zaman bizzat ziyaret
etmiĢtir, bilhassa öğrenciler için özel düzenlemeler yapmıĢtır. Mesela bir öğrencinin ders
notları düĢük geldiği zaman ona derslerine çalıĢması için izin verilmiĢtir86. Müslüman
KardeĢler‟in bünyesinde bulunan öğrenci sayısı hızlı bir Ģekidle artmıĢtır.1933 yılında ilk
olarak altı kiĢi katılmıĢtır. Aynı yıl Müslüman KardeĢler tarafından fakültelerde ve diğer
eğitim enstitülerinde birkaç öğrenci grubu oluĢturulmuĢtur. 1936 yılında Müslüman
82
Brynjar, a.g.e., 246-247.
Brynjar, a.g.e., 249.
84
Hasan El Benna, EĢ-ġebab ve ilet-talebeh 4.
85
Brynjar, a.g.e., 251.
86
Brynjar, a.g.e., 251.
83
29
kardeĢler tarafından kurulan Öğrenci Bölümü 100 kiĢiden oluĢuyordu 1937 yılında yıllık
öğrenci partisinde 300‟den fazla öğrenci katılmıĢtı. 1940 yılına kadar öğrenci bölümü
örgütün içindeki en güçlü bölümlerden birini oluĢturuyordu.87
1.1.7. Hasan El Benna ve Siyaset
Hasan El Benna ihya projesinde „siyaset‟ en önemli yapı taĢlarından birini
oluĢturmaktaydı, O baĢından beri Ġslam‟ın sadece spesifik bir alanla sınırlı kalmaması,
Müslümanların ülke meseleleriyle ilgilenmesini bu konuda yorumda bulunup bunu pratiğe
dökmelerini her zaman istiyordu. Müslüman KardeĢler‟in siyasal mevzularla ilgilenmeleri
örgütün „Kapsam‟-ġümul- felsefesi ekseninde düĢünülebilir. El Benna‟ya göre Ġslam
hayatın her alanını kapsıyordu ve bu hareketle Müslüman KardeĢler‟in „Ģümul‟ mantığını
inĢaa etti, O bu konu için'de Ģöyle bir tarif yapar
“Ġslam kapsama alanı itibariyle:
 Ġnanç ve ibadet
 Vatan ve milliyet
 HoĢgörü ve güç
 Ahlak ve madde
 Kültür ve kanundur”
El Benna Müslüman KardeĢler‟in inancını Ġslam‟ın geniĢ ve kapsamlı anlayıĢıyla Ģöyle
ifade eder:
 Allah gayemizdir
 Resul liderimizdir
 Kur‟an anayasamızdır
 Cihad metodumuzdur
 Allah yolunda ölmek en büyük emelimizdir88
87
88
Mitchell,The Society of Muslim Brothers 180.
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 414.
30
Hasan El Benna „Ġslam Ģümulu‟ mantığı ekseninde „Altıncı Konferans Risalesinde‟ Ģöyle
demektedir: Müslüman KardeĢlerin esas gayesi, Müslüman KardeĢler‟in en yüce hedefleri,
Müslüman kardeĢler‟in arzuladıkları ve hazırlandıkları reform; geniĢ, mükemmel,
Müslümanların var gücüyle destekledikleri ve hep birlikte ona yöneldikleri, değiĢtirilmesi
ve düzeltilmesi gereken her Ģeyi içeren bir reformdur.‟89
Bu bağlamda baktığımız zaman Hasan El Benna‟nın siyaset ve devlet iĢleriyle ilgilenmesi
gayet doğaldı, Hasan El Benna Müslüman kardeĢler‟ı siyasete resmen 1938 yılında
Müslüman KardeĢler kurulduktan on yıl sonra sokmuĢtur.Müslüman kardeĢlergibi
„kapsayıcılık „ üzerinde çok fazla duran bir örgütün siyasete geç girmesinin baĢlıca sebebi
Müslüman KardeĢler‟in bu süreç içinde kurumsallaĢması ve altyapıyı inĢaa etmeleridir.
Müslüman kardeĢler‟ın „siyaset‟ anlayıĢı daha çok „devlet nasıl idare edilmeli? ,‟Sistem
nasıl olmalı? „ , „Dinin bu idarede yeri nedir?‟ , „Emperyalizme karĢı nasıl tavır alınmalı?‟,
„Sosyal Adalet nasıl sağlanmalı?‟ gibi meseleler üzerinden gidiyordu.
Hasan El Benna siyasi arenaya atılmaya resmen 1938 yılında Cemiyetin öğrenci
kongresinde karar vermiĢtir, El Benna‟nın konuĢması, Cemiyet‟in siyasallaĢması
hususunda ilk ve en belirgin edici kaynağı ifade etmektedir. El Benna konuĢmasında
siyasallaĢtırılmıĢ bir Ġslam‟ın gerekliliğinden bahsetmiĢ, Ġslam‟ın her alanda tatbik edilmesi
gerektiğini müdafaa etmiĢtir, O Müslümanların siyasetten uzaklaĢtırılıp pasifize edilmesine
itiraz ediyor ve “Bir Müslüman, siyasi değilse, hiçbir zaman gerçek bir Müslüman
olamayacaktır‟ diyordu. El Benna‟ya göre geleneksel ve dar yorum, Ġslam‟ı “bir
emperyalist, boyun eğen ve alçak bir Ġslama” indirgemiĢ ve bu yüzden Müslümanlar,
Ġslam‟ın yorumunu da siyaseti de içine alacak Ģekilde geniĢleterek, kendilerini
düĢmanlarının prangalarından kurtarma ihtiyacı içine girmiĢlerdir:90
“KardeĢler, söyleyin bana, Ġslam Ģayet siyaset, toplum, ekonomi, hukuk ve kültürden baĢka
bir Ģeyse, ne o zaman? O yalnızca bitkin, çarpan bir kalpten yoksun hareketlerden ibaret
olmaz mı? …. KardeĢler! Kur‟an insanlığa sırf bunun için tamamlanmıĢ, mükemmel ve
ayrıntılı bir sistem açıklamamıĢ mıdır? … Ġslam‟a dair bu dar yorum ve Ġslam‟ı sınırlayan
89
90
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 414.
Brynjar, a.g.e., 268.
31
kapalı sınırlar tam olarak Ġslam düĢmanlarının Müslümanları oldukları yerde tutup, onlarla
alay etmek için arzuladığı bir Ģeydir.”91
Hasan El Benna‟nın anlayıĢına göre siyasetin belli baĢlı görevleri vardı
1- Hükümet ĠliĢkilerini Düzenlemek
2- Ġmtiyaz ve görevlerini açığa kavuĢturmak
3- Ġdarecileri kontrol ve teftiĢ etmek
El Benna hükümetin denetlenebilmesine ve Ġslam kanunları dıĢına çıktığı zaman bizzat
halk tarafından saf dıĢı bırakılmasına büyük önem atfediyordu. O bu konuda Ģöyle
yazmaktadır:
„Ġslam, iktidarın millete ait olduğu prensibini emretmiĢ, teyid etmiĢ ve tavsiye etmiĢtir.
Müslümanlar öğüt ve destek vererek ve onları sorgulanabilir tutarak, hükümetlerinin
davranıĢlarını denetlemelidirler‟
Ayrıca o „ ġayet yönetici saparsa, halk onu yasayla düzeltmek ve onu adaletin kaynağına
döndürmekle yükümlüdür.‟ demiĢtir.92
Hasan El Benna „anayasal hükümet sistemi‟ni devletin ideal biçimi olarak görüyordu, o her
ne kadar parlementoya karĢı olmasa da; demokrasiye ve çok particiliğe karĢıydı; Cemiyetin
1939 yılındaki BeĢinci Kongre‟sinde yer alan konuĢmasında Ģöyle diyordu:
„ Anayasal hükümet sistemini kılavuzluk eden prensipler düĢünüldüğünde, bu tür
prensiplerin yöneticileri hareketlerinden dolayı sorumlu kılmak ve sonuçta her bir yetkili
organı imtiyazlarını sınırlamak için tüm Ģekilleri dâhilinde bireysel vatandaĢın
özgürlüklerini korumaya amaçladığı görülür. Bu tür temel prensiplerin hükümet sistemiyle
alakalı olarak Ġslam‟ın öğretilerine mükemmel uyduğu herkesin bildiği bir gerçektir. Bu
91
92
Kelimetu fadiletil-Mürşidil-Amm,KelimetüMütemeri Telebatil-İhvan-Müslimin, 21.
Brynjar, a.g.e., 270.
32
sebeple, Müslüman KardeĢler var olan tüm hükümet sistemlerinden, anayasal sistemin
Ġslam‟a ve Müslümanlar‟a en iyi uyan Ģekil olduğuna düĢünmektedirler.‟93
Akademisyen Prof Dr. Fetih Osman Müslüman kardeĢler‟ın anayasalcılık politikası ve bu
politika eksenin de „tek bir parti kurma „ teĢebbüsünü Ģu Ģekilde anlatmaktadır:
„El Benna anayasal ve temsili sistemin temelde çok partili bir sisteme zorunlu kılmadığı
yolundaki görüĢünü vurguladı , ve bir yanda fikir ve fikir açıklama hürriyeti ve Ģura
prensibi ile- ki bunların hepsi Ġslam‟ın öğretilerince zorunlu görülüyordu- öte yandan
partizanlık, hizipçilik, birliği bozmaya yönelik gayretler ve hükümetin otoritesini
düĢürmeyi hedefleyen aralıksız teĢebbüsler arasındaki ayrımın önemini belirtti. Müslüman
KardeĢler 1937‟de Wafdçilerin iktidarda olduğu sırada çeĢitli partilerin liderlerine
düĢmanlıklarını bir tarafa atıp tek bir parti oluĢturma çağrısında bulunmuĢ ve veliaht prens
Muhammed Ali ve popüler prens Ömer Tuson‟dan liderler arasında aracılık yapma ve bu
konuda onları ikna etme ricasında bulunmuĢtur. Dahası, Krala mevcut partileri
feshetmesini söylemiĢlerdir, böylelikle Ġslam‟ın rehberliğine göre halka hizmet edecek bir
halk teĢkilatında birleĢebilirlerdi.‟94
Hasan El Benna tek partili sistemi savunması ve demokrasiye karĢı olmasının sebepleri
Ģunlardı
 El Benna döneminde partiler sadece belli bir kesmi, yani elitleri temsil ediyordu. El
Benna böyle bir temsili sistemin halka yarar sağlamadığını düĢünüyordu
 Tamimi‟ye göre El Benna siyasi partileri reddetmiĢtir. Çünkü El Benna, zamanın siyasi
parti yönetimlerinin yolsuzluk ve sahtekârlıkla anılmasından etkilenmiĢtir95
 Müslüman KardeĢler‟e göre onların ideolojisi ve konsepti geleneksel Mısır partileriyle
eĢit olmamalıydı, Müslüman KardeĢler Mısır‟ın diğer partilerinden kendilerini farklı
görüyorlar ve onlarla aynı platforma rekabet etmek istemiyorlardı:
El Benna Müslüman kardeĢler‟ın diğer parti ve organizasyonlardan farklılığını Ģu Ģekilde
izah ediyordu:
93
El-Ġhvanul-Muslimun fi‟aĢĢer senevat , (1939). En-nezir no.35. 22.
Prof. Dr. Fethi Osman ,Ġhvan-I Ġslam ve Demokrasi,Endülüs Yayınları 27
95
Dr. Muhammed Abdulkadir Ebu Faris, Ġslam‟da Siyasi Nizam 262,264.
94
33
“Siz ne yalnızca bir hayır cemiyeti, ne de siyasi partisiniz.Siz, bazı kesimlere çıkar temini
için kurulmuĢ, dar ufuklu bir teĢkilat değilsiniz siz, bütün millete yeni bir ruh
sunuyorsunuz…. Mesajınız nedir diye sorulduğunda, cevabınız Ģu olsun: Biz insanları
peygamber Muhammed-ki onun öğretileri hükümeti hiçbir zaman göz ardı etmemiĢ ve
hürriyeti dini vecibelerden biri olarak görmüĢtür- tarafından öğretildiği Ģekilde Ġslam‟ı
takip etmeye davet ediyoruz. Bazıları diyebilir ki: Bunlar siyasettir o zaman Ģu cevabı
vermelisiniz: “Bu Ġslamdır. Biz din ve hayat arasında bir ayrım kabul etmiyoruz, eğer
birisi, bu devrimin savunucularısınız derse, gerçekte biz inanıp iftihar ettiğimiz doğruluk
ve barıĢın savunucularıyız; eğer bize karĢı kuvvet kullanılır ve davamızı yaĢarken yolumuz
kesilirse, bu tür mütecaviz ve haksızlara karĢı Allah kendimizi müdafaa etmemize müsaade
vermiĢtir, deyin.”96
Müslüman KardeĢler‟in siyasetle ilgilenme boyutları seçime girmekten öte ülke
meseleleriyle ilgilenmek, halkı devlet meselelerine karĢı bilinçlendirip Ġslam‟i bir sistemin
tatbik edilmesini hızlandırmak ve devletin idare ve hukuk sistemleri hakkında yorumlarda
bulunmaktı.‟Ġdeal devlet‟ ve „Ġdeal Hukuk‟ sistemleri Müslüman KardeĢler‟in siyasi
ajandasını meĢgul eden baĢlıca konulardandı. Hasan El Benna devletin özelliklerini ve
yapması gerekenleri Ģu Ģekilde sıralıyordu
 Hükümetin tebasının farkında olmak
 VatandaĢlara Ģefkat göstermek
 Ġnsanlar arasında adaletli olmak
 Kamu malının yememek ve onu iktisatlı kullanmak
Ayrıyaten Hasan El Benna hükümetin „en mühim görevlerini de Ģöyle sıralamıĢtır
 Emniyeti tesis etmek
 Kanunu uygulamak
 Öğretimi yaymak
 Kuvvet hazırlamak
 Sıhhatı Korumak
 Kamu Menfaatini Gözetmek
96
Osman, a.g.e., 44
34
 Kamunun servetini arttırmak
 Ahlakı Kuvvetlendirmek
 Ġslamı Yaymak97,98
Hasan El Benna kafasındaki ideal düzeni, ferdi ve devleti
„Kur‟an Sancağı Altında
Müslüman KardeĢler Risalesi‟ isimli risalesinde Ģöyle özetliyor:
“…Bütün dünya Kur‟an‟ın öğretilerine inanıncaya ve bu İslam‟ın gölgesi bütün dünyanın
üzerine salınana kadar bu savaş devam edecek. İşte o zaman Müslümanın dediği olacak,
fitne olmayacak ve din de yalnızca Allah‟ın olacaktır. Görevimizi detaylı olarak anlatmaya
ve ifade etmeye gelince: İşte bizim asıl görevimiz budur ey Müslüman Kardeşler ayrıntıda
bunun en başta Mısır‟da olması gerekmektedir. Bunu da biz, bu görevi en başta İslam
ülkelerinin ve Müslümanların yerine getirmesi gerektiğinden hareketle söylüyoruz. Sonra
da diğer ülkeler de aynı şekilde. İslam ülkelerinden sonra diğer ülkeler de Allah‟ın
dediğinin olduğu bir iç düzen hükümranlığı olmalıdır. Aralarında Allah‟ın indirdiğiyle
hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah‟ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur‟an‟n
bazı hükümlerinden) seni ĢaĢırtmalarından sakın(Maide,49)
Uluslararası iliĢkilerde de Allah‟ın dediğinin olması için bir düzen gereklidir.” Böylece,
sizler insanlara birer Ģahit(ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir Ģahit(ve örnek)
olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık. Her ne kadar Allah‟ın doğru yolu gösterdiği
kimselerden baĢkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak; Rasul‟e tabi
olanlarla, gerisingeriye dönecekleri ayırt edelim diye kıble yaptık. Allah, insanlara çok
Ģefkatli ve çok merhametlidir.(Bakara,143)
Bir de yargı uygulamasını gerçekleĢtirecek olan düzen vardır. Bu da bir ayete
dayanmaktadır:”Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan anlaĢmazlıklarda seni
hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir
teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiĢ olmazlar.”(Nisa 65)
97
98
Hasan El Benna ve Müslüman kardeĢler, a.g.e, 211-212.
Ebu Faris, a.g.e., 262,264.
35
Ek olarak genel seferbirliği gerçekleĢtirecek olan ordu ve savunma düzeni vardır: „Gerek
hafif gerek ağırlıklı olarak hepiniz elbirliği ile savaĢa çıkın! Allah yolunda malarınızla,
canlarınızla cihad edin‟(Tevbe,41)
Allah‟ın kitabının ilk inen ayeti olan “oku” ayetinde vahyin celalini uygulayan, karanlığı
ve cehaleti yok edecek olan bir eğitim- öğretim ve kültür sistemi vardır. Allah‟ın hükmünü
gerçekleĢtirecek olan ve Müslüman adamı, Müslüman genç kızı ve Müslüman çocuğu
üreten ev ve aile sistemi de olmalıdır.”Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı
insanlar ve taĢlar olan ateĢten koruyun”(Tahrim, 6)
Bir de Allah‟ın Ģu ayetiyle maksadı ve felahı sağlayan ve özel yaĢamında kiĢiyi
yönlendiren bir sistem vardır ''Nefsini tertemiz yapıp arındıran felah bulmuĢ,
kurtulmuĢtur''(ġems 9 )
Kıvamını Allah‟ın Ģu sözünden alan ve yöneticisinden yönetilenine kadar ümmetteki her
bir ferde hükmünü geçiren „genel bir ruh‟ olmalıdır.
Biz Ģunu istiyoruz: Müslüman ferd, müslüman aile, müslüman toplum, müslüman yönetim,
Ġslam devletine öncülük eden ve müslümanların birçok çeĢidini barındırdığı gibi
Müslümanlara Ģeref ve itibarlarını iade eden bir devlet istiyoruz. Kaybettiği topraklarını,
çalınmıĢ vatanlarını, zorla el konulmuĢ yurtlarını geri alan bir devlet istiyoruz. Sonra; cihad
bilgisini ve Allah‟a davet sancağını taĢıyan ve böylelikle dünyayı Ġslam‟ın öğretileriyle
yücelere çıkaran bir devlet istiyoruz”99
Sonuç olarak Hasan El Benna‟nın siyaset mantığı toplumu ve devleti ıslah eden bir
sistemin tatbik edilmesi üzerine kurulmuĢtu. Ayrıca devlet ve siyaset fertten Ġslam birliğine
giden kademeli sistemin ortasında bir araç olarak görülüyordu. El Benna‟nın tebliğ
metoduna baktığımız zaman ilk önce ferdin islahı sonra Ġslam devletinin kurulması ve en
sonunda da Ġslam birliğinin sağlanmasıdır.
99
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 259,260,261.
36
El Benna dönemi Müslüman KardeĢler‟in siyaset düĢüncesini özetlersek
* Müslüman KardeĢler‟in gayesi Ġslam hukukunun devlete tatbik edilmesi ve ideal düzenin
kurulmasıdır
* Kurulacak devletin ferdi islah eden, Ġslam hukukunu uygulayan ve diğer Müslüman
devletlere yardım eden bir devlet olması lazımdır
* Devletin yapısı anayasal sisteme dayanmalı ve tek bir parti olmalı, hizipçilikten
kaçınılmalıdır
* Sosyal adalet sağlanmalı, alt ve orta kesim de devlete adapte edilmeli; elitlerin
ayrıcalıkları son bulmalıdır
* Devlet Emperyalizm‟e karĢı mücadale etmeli ve Filistin meselesine özel önem
göstermelidir
Filistin meselesi Müslüman KardeĢler için bir hayli önemli bir meseleydi, 1937 yılında
Lord Peel‟in teklif ettiği Filistin için bir taksim planı, Filistin‟de Yahudi devleti kurulma
ihtimalini ortaya çıkardı. Ayrıca Yahudilerin devamlı göçü, geniĢ ölçekli toprak alımları ve
Siyonist YiĢuv Müslüman kardeĢlerinin güçlenmesini Arap-Ġslami duygulara sahip Mısır
halkını rahatsız ediyordu.100 Mısır hükümetinin ve Vefd partisinin bu yaĢananlara sessiz
kalması halkın Seküler-Arap zihniyetinden hızlı bir Ģekilde Arap-Ġslam düĢüncesine yani
Müslüman KardeĢler‟e itmiĢtir. Müslüman KardeĢler‟in Filistin‟e karĢı duyarlılığı 1930‟lu
yılların baĢı ve ortalarında kadar uzanıyordu. Müslüman KardeĢler Filistin meselesi için
dilekçeler gönderiyor, yardım kampanyaları düzenliyor ve mitingler yapıyordu. Mısırlı
solcu tarihçi GerĢon ise Müslüman kardeĢler‟ın Fiistin meselesine yaklaĢımını „pragmatist‟
ve „samimiyetsiz‟ buluyordu. O Filistin meselesiniMüslüman kardeĢleriçin „ öne çıkmak
için kullandıkları bir sıçrama aracı olarak gördükleri‟ni söylüyordu.‟Cemiyet „özel
Filistinli‟ organlarıyla „açıkça araçsal bir tarza kendi saflarını güçlendirmek ve
faaliyetlerini geniĢletmek için Filistinlilere duyulan sempatiyi istismar etmeye çalıĢmıĢtır.‟
Ve Filistin kampanyası, 1935‟ten itibaren beĢ yıl içerisinde faal Ģube sayısını dörde
100
Brynjar, a.g.e., 311.
37
katlayarak „üye Ģubelerindeki dikkat çekici çoğalma için belli baĢlı bir katalizatör‟
olmuĢtur.101
Hasan El Benna Ġngiliz büyükelçisi ile Mısır hükümetine gönderdiği mektupta Mısırlı
Müslümanların Filistin hissiyatını yansıtmaktadır. El Benna, Ġngiliz büyükelçisine
gönderdiği mektupta: ''Müslüman KardeĢler, Filistin topraklarının Ġslami kalması için ve
Allah‟ın Müslümanları buraya varis kılmasına kadar mallarını ve canlarını feda etmeye
devam edecektir'' derken Mısır BaĢbakanı Muhammed Mahmud‟a gönderdiği mektupta ise
''Ġngilizlerle Siyonistler sadece bir dilden anlıyor. O da devrim, güç ve kandır'' tesbitinde
bulunmuĢtur.102
Gershoni her ne kadar Müslüman KardeĢler‟i bu konuda samimiyetsiz bulsa da Müslüman
KardeĢler‟in kuruluĢ reflekslerine baktığımız zaman Ümmetçilik, Hilafet ve Yeniden
DiriliĢ gibi kavramların büyük yer edindiğini görürüz, Filistin meselesi ile direkt bağlantılı
olan bu değerlerin Müslüman kardeĢler‟ı yönlendirmesi ve etkilemesi gayet doğaldır.
Böyle bir etkilenme „ samimiyetsizlik‟ten öte „ belli baĢlı değerlerle motive olmuĢ „ demek
daha isabetli olacaktır.
Filistin meselesi Gershoni‟nin dediği gibi Müslüman kardeĢler‟ altın yıllarını yaĢatmıĢtır, o
yıllarda Mısır otoritesi tarafından fazla ilgi çekmeyen bu meseleyi Müslüman kardeĢler‟ın
idare etmeye baĢlamasıyla halkın Müslüman kardeĢler‟a karĢı ilgisi bir hayli artmıĢtır.
Fakat bu ilgi Müslüman kardeĢler‟ı aynı zamanda daha da militarize etmeye zorlamıĢtır,
örgütün içindeki heyecanlı kardeĢler Filistin‟e gitmek ve çarpıĢmak istiyorlardı ayrıca bu
grup Müslüman kardeĢler‟ın siyasetten uzak durmasını ve herhangi bir hükümet yetkilisi
ile masaya oturmasını istemiyorlardı. Filistin meselesinde taviz vermeye meyilli olan Mısır
hükümetiyle masaya oturmak bu gruplar için kabul edilemez bir Ģeydi.1939 ve 40
yıllarında Müslüman KardeĢler‟e bağlı bir cemiyet olan Muhammed Gençliği, örgütünün
Müslüman kardeĢler‟dan ayrılıĢ sebebi de El Benna‟nın Filistin krizi zamanında verdiği
„tavizler‟ idi.103 Brynjar Lia Müslüman KardeĢler‟le
Muhammed Gençliği arasındaki
sorunlar hakkında Ģöyle yazmaktadır
101
Gershoni, „The Muslim Brothers and the Arap Revolt in palestine‟, 381,382,390.
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 33.
103
Brynjar, a.g.e., 333.
102
38
''Bununla birlikte asıl farklılıklar, tatbikteki adımlar ve zorlama araçlarıyla sınırlı idi.
Muhammed Gençliği prensipte, dönemin hükümetleriyle her hangi bir uzlaĢmayı
reddediyordu. Onlar hayır projeleri için (Ali Mahir hükümeti tarafından 1939 yılında ihdas
edilen)0 Sosyal Meseleler Bakanlığı‟ndan her hangi bir yardım kabul etmeyi
reddediyorlardı. Pratikte Muhammed Gençliği‟nin mali zorluğu, yardım elde etmek
görüĢüye, açıkça onları siyasilere yakınlaĢmaya zorladı. Grubun küçük taraftar desteğine
sahip olmasından dolayı, onlar çoğunlukla görmezden geliniyorlar ya da baskı altında
tutuluyorlardı; bu da muhtemelen radikalliklerinin devam etmesine sebep oluyordu. Mesela
savaĢ sonrası dönemde Ġngilizlere karĢı toptan bir devrim için hazırlanmayı ve herkesin
silah taĢımasına müsaade edilmesini savunmaya baĢladılar. Daha uzun vadeli bir bakıĢ
açısından Müslüman KardeĢler-Muhammed gençliği bölünmesi, bugunkü Ilımlı ĠslamRadikal Ġslam arasındaki ayrılmanın tarihi öncülü olmuĢtur''104
1.1.8. Müslüman Kardeşler’in Kapatılması ve Hasan El Benna Süikasti
Müslüman KardeĢler üzerindeki baskı 1940‟ların sonlarına doğru artmıĢtır. Ali Ulvi
Kurucu Müslüman kardeĢler‟ın son yıllardaki hali hakkında Ģöyle yazmaktadır :
“TeĢkilattan bazı heyecanlı gençler daha mücadaleci ve daha aktif olmayı tercih ederek
ayrılıp bir parti kurmaya giriĢmiĢlerdir. Mustafa Sabri Efendi, onlar için „ bu kardeĢler
heyecanla hareket edip, çok hızlı gidiyor ve zamanı tam olarak anlamadan karar veriyorlar.
Bunlar siyaset ve dönen entrikalardan haberdar değiller.‟ DemiĢ idi. Ġki hadise teĢkilata
tesir ederek sıkıntılara sebep oldu: 1944‟te Mısır baĢvekili Ahmed Mahir PaĢa ve 1946‟de
Muhammed NakraĢi PaĢa vuruldu. Her iki hadise de Müslüman KardeĢler‟e yüklendi,
Sonunda teĢkilatın kapatıldığı haberleri geliyordu.”105
1949 Ocak ayında Kral Faruk hükümeti Müslüman kardeĢler‟ı yasadıĢı ilan etmiĢ,
bürolarını kapatmıĢ, malvarlıklarına el koymuĢ, fabrikalarını kamulaĢtırmıĢtır. Binlerce
Müslüman kardeĢler mensubu tutuklanmıĢtır. Ayrıca Hasan El Benna‟nın yanından hiç
ayrılmayan Hacı Abdullah Nebravi de tutuklandı. O Müslüman kardeĢler‟la hükümet
104
105
Brynjar, a.g.e., 335,336.
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 344-345.
39
arasında arabuculuk misyonu görüyordu, Müslüman Gençler cemiyeti yöneticilerinden
Muhammed Nagi de tutuklanıp hapse atılmıĢtı.106
Hasan El Benna dıĢında neredeyse tüm kadrosu tutuklanmıĢtı, kendisi de 1949 yılında
süikasta uğrayıp hayatını kaybetmiĢti. Hasan El Benna‟nın süikaste uğrayıĢına Ģahit olan
eniĢtesi olayı Ģöyle anlatmıĢtır:
“Merhum ile gittiğimiz cemiyet binasından çıktık. Arabamız olmadığından taksi
beklemekteydik. Vakit de akĢamla yatsı arası idi. Bulunduğumuz cadde normal dıĢı
karanlıktı. Nasıl olur da, Kahire‟nin en mühim caddesi sayılan „Melike Nazlı‟ karanlık
olurdu? Tamirat bahanesiyle trafiğe kapatılan cadden araba geçmiyordu. Aniden bir cip
önümüzde durdu, içinden inen kiĢiler üstada altı el ateĢ ettiler ve cipe binip hızla
uzaklaĢtılar. El Benna can havli ile „burada, yakında bir poliklinik var‟ dedi. Ben çok
telaĢlı idim. Alacakaranlıkta pantolonun paçasından akan kan damlalarını fark ediyordum.
Bu hal ile polikliniğe vardık. Fakat ne gariptir ki orada da elektrikler kesikti.”Bu gece
hastane çalıĢmayacak” dendiği için kimse gelmemiĢ. Oraya koĢtum buraya koĢtum, fakat
nafile. El Benna‟yı sırtıma alarak oraya yakın Ģeir merkezindeki hastaneye götürdüm.
Orada da serviste doktor yoktu… ĠĢ iĢten geçtikten ve doktorlar geldikten sonra elektrikler
de yandı. Gelen doktorlar kendi aralarında Ģöyle konuĢuyorlardı: adamcağız kanamadan
gitmiĢ.”107
1.2. Hasan El Benna Sonrası ve Nasır Dönemi
1949 yılında Hasan El Benna süikaste uğradıktan sonra Müslüman KardeĢler‟de belli baĢlı
dağılmalar yaĢadı.Hem Hasan El Benna‟nın vefatı hem de
Hür Subaylar darbesi
neticesinde iktidara gelip Müslüman kardeĢler‟a karĢı çok sert bir tutum alan Nasr‟ın
yönetimi ele geçirmesi Müslüman kardeĢler‟ı zor bir duruma soktu.Her ne kadar Genel
MürĢidlik Hasan El Benna‟dan sonra gelen El Hudeybi vasıtasıyla sürdüyse de örgüt belli
baĢlı bölünmelere ayrıldı ve radikal gruplar ortaya çıktı.
„Hasan El Benna‟dan sonra cemaat hem pratik hem de teorik alanda önemli sıkıntılar
atlatmıĢtır. Teorik sıkıntı, Seyyid Kutup‟un hapishane ortamında geliĢtirdiği nazariyattır.
106
107
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 344-345.
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 347-348.
40
Kutup, toplumdan çekilme esası üzerine püriten bir anlayıĢı seslendirmiĢtir. Bundan dolayı
mevcut ortamda içtihat yapılmasını bile doğru bulmamıĢ ve içe kapanmayı esas alan bir
yaklaĢım benimsemiĢtir. Yoldaki ĠĢaretler adlı kitabı yazmıĢtır. Bunu yanlıĢ bir mecra
olarak değerlendiren Hasan Hudeybi ise Duatun la Kudat isimli kitabıyyla bu cereyene
cevap vermiĢtir. Gizli Aygıt‟ın cemaate tahakküm etmek istemesi içeride istikrarsızlığa,
dıĢarı da ise imajın kirlenmesine hizmet etmiĢtir. Kendisi bir yargıç olan ve daima
yasallıktan yana olan Hasan El Hudeybi cemaati sivilleĢtirmeye çalıĢırken Gizli Aygıt
cemaati militanlaĢtırmaya çalıĢmıĢtır.”108
1.2.1. Örgütün Ilımlı Kanadı ve Hasan El Hudeybi
Hasan El Benna süikaste uğradıktan sonra Müslüman KardeĢler üç yıl boyunca lidersiz
kalmıĢtır, bu yıllarda cemaati vekâleten Hasan Bakuri yönetmiĢtir. Hasan El Hudeybi 17
Ekim 1951 yılında Genel MürĢidliğe getirilmiĢtir. Genel olarak Hasan El Hudeybi sakin
mizaçlı biriydi, hukuk tahsili görmüĢtü; 1942 yılında Müslüman kardeĢler‟a dâhil olmuĢ ve
Hasan El Benna‟yla sıkı bir iliĢkileri olmuĢtur. Hasan El Benna‟nın kendisinden sonra
MürĢidliğe Hudeybi‟nin geçmesini istediği ifade edilmektedir.109
Bu yıllarda, Hudeybi pek istekli olmasa da, Müslüman KardeĢler Hür Subaylar Darbesi‟ne
destek vermiĢtir, aslında Müslüman kardeĢler‟ın amacı Kral Fuad‟ı saf dıĢı bırakarak sivil
bir hükümet kurmaktı, ancak Abdulnasr bu planı engelledi ve müsaade etmedi aynı
zamanda Müslüman kardeĢler‟ı kullandı. Hudeybi değiĢimn askeri darbe ile değil halk
hareketiyle olmasını yeğlemiĢtir. Askeri darbenin diktatörlüğe yol açacağını görmüĢtür.
Ancak darbe ile ilgili görüĢü sorulduğunda da Müslüman kardeĢler‟ın katılmasını
engellemeyeceğini söylemiĢtir.110
1952‟de Hür Subaylar Darbe‟yle ülkeyi ele geçirdikleri zaman koltuk sorunları da baĢ
göstermeye baĢlamıĢtı. Darbenin iki önemli aktörü olan Cemal Abdulnasr‟la General
Necip arasındaki çatıĢma Müslüman kardeĢler‟a yansıdı. Nasr General Necip‟in Müslüman
kardeĢlerla birlikte kendisini saf dıĢı bırakmak istediğini iddia etti ve 14 Kasım 1954‟te
108
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 375,376.
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 382
110
Çağlayan, a.g.e., 205-206.
109
41
iktidardan uzaklaĢtırdı ayrıca Latif isimli bir Müslüman KardeĢler mensubunun Nasr‟a
karĢı süikast giriĢimi Nasr‟ın dikkatini iyice Müslüman KardeĢler‟e çekti.111
Hudeybi dönemi Müslüman KardeĢler‟in en çok çile çektiği dönem olarak görülür, Nasr
Müslüman KardeĢler‟in üzerine çok sert bir biçimde gider, Seyyid Kutup‟un da dâhil
olduğu binlerce üyesi feci iĢkenceler görecekleri hapishanelere gönderilirler. Müslüman
KardeĢler yeraltına çekilir. Gilles Kepel bu „büyük çile‟nin Müslüman KardeĢler ile Arap
dünyasının sosyaist rejimleri arasındaki radikal düĢmanlığı sonsuza tek baĢlatığını
düĢünür.112
111
112
Çağlayan, a.g.e., 205,206.
Çağlayan, a.g.e., 207.
42
43
2. BÖLÜM
SEYYID KUTUP
2.1. Seyyıd Kutup ve Ekolü
Hasan El Benna‟dan sonra Müslüman KardeĢler adıyla anılan en önemli ikinci isim Seyyid
Kutuptur, Seyyid Kutup‟a eleĢtiriler daha çok Ġslamı radikalleĢtirdiği ve militarize ettiği
yöndedir; Seyyid Kutup‟un fikirlerini ortaya attıktan sonra ortaya çıkmıĢ her Ġslami silahlı
grup az ya da çok Kutup‟un fikirlerinden etkilenmiĢtir. Seyyid Kutup da El Benna ile aynı
yılda doğdu, küçük bir köyde geleneksel Ġslami eğitim alarak büyüdü ve sonrasında
Kahire‟de Dar el –Ulum kolejinde modern eğitim gördü. Kutup da tıpkı El Benna gibi
1919‟daki Milliyetçi ayaklanmadan etkilenmiĢti. Kutup bu Hasan El Benna gibi ön planda
değildi, daha çok kendini yazmaya verdi ve Eğitim bakanlığında çalıĢtı.113
Seyyid Kutup‟un gençlik yıllarında fikirlerini büyük oranda Mahmud Akkad etkilemiĢtir, o
bir Mısır milliyetçisidir ve Veft‟ten umudunu kesince Ġslam‟i bir düĢünce sistemine dönüĢ
yapmıĢtır. Akkad Kutup‟un makalelerini dergide yayımlayan ilk kiĢidir. Akkad Kur‟an
felsefesini bilinci yenileyecek biricik doktrini içerdiğini ve aklın ıĢığının önündeki
bulutları dağatacak tek kaynak olduğunu savunmuĢtur.114 Kutup bu yıllarda Akkad‟ın
yanında yer almıĢ ve fikirleri giderek ĠslamileĢmiĢtir. Abu Rabi bu konuda Ģöyle
demektedir : “Kutup giderek Kur‟an‟ın Ġslami hayattaki öneminin daha çok farkına
varmaya baĢlamıĢtır.”115
Seyyid Kutup 1950‟li yılların baĢında gittiği ABD‟den döner ve Kahire‟de Müslüman
KardeĢler‟e katılır, Seyyid Kutup ilk olarak „Ġslamda Sosyal Adalet‟ isimli kitabıyla ön
plana çıkar. Kutup‟un Ġslamcı fikirlerden ne zaman etkilenip bu kitabı yazmaya karar
verdiği pek belirli değildir, Tarık Ramazan Kutup‟un ABD‟ye gittiği zaman Ġslamcı
fikirlere doğru kaydığını iddia eder, Kutup Ġslam‟ı ABD‟de keĢfetmiĢtir. Hatta Kutup‟un
dönüĢümü giderken gemide baĢlar Gilles Kepel‟e göre de Kutup Ġslam‟ı ABD‟ye giderken
gemide yeniden keĢfetmiĢtir ve diğer Müslümanlarla birlikte 5 vakit namaza baĢlamıĢtır.
Tam da bu sırada sarhoĢ bir kadın yolcu tarafından geceyi birlikte geçirme daveti
113
Çağlayan, a.g.e., 212.
Çağlayan, a.g.e., 215.
115
Çağlayan, a.g.e., 216
114
44
(reddetmiĢtir) almasından baĢlayarak 2 yıl boyunca Amerikalıların cinsel konulardaki
teklifsizliği ona rahatsızlık ve tiksinti verecektir. Dolara tapınan ve kendisinin değer
verdiği hiçbir Ģeye değer vermeyen bu topluma duyduğu nefret, Benna‟nın öldürülmesinin
yarattığı sevinci görmesi ile iflah olmaz bir noktaya ulaĢacaktır. DönüĢünde ABD‟yi o
denli sert bir dille eleĢtirir ki, Eğitim Bakanlığından istifaya zorlanır116.
Seyyid Kutup‟un ilk kitabı olan Ġslam‟da Sosyal Adalet, Ġslam‟da sosyal adaletin özelliğini
ve sosyal adaletin esaslarını ayrı fasıllar halinde alır, Kutup sosyal adaletin esasları
arasında vicdani özgürlüğü, insanlar arası eĢitliği ve sosyal dayanıĢmayı saymaktadır. o bu
kitabında Ġslam‟ın gerçekleĢtirilmesi mümkün olmayan bir ideal olmayp, aksine beĢeriyet
tarafından günümüze göre daha zor ve imkanlar bakımından dar Ģartlarda bile
uygulanabildiği gibi, günümüzde ve gelecekte de uygulanabilecek müstüsna, kamil ve
beĢeriyetin her türlü ihtiyacını karĢılayabilecek kadar eksiksiz bir nizam olduğuna
inanmaktadır.117
Kitabın sonlarında ise Kutup, Ġslam dünyasının hal-i hazırdaki durumunu, bugunünü ve
geleceğini ele almaktadır. Seyyid Kutup „biz Ġslami bir toplum içerisinde Ġslam Ģeriatının
ve Ġslam düzeninin, Ġslami bir akidenin ve Ġslami tasavvurun egemenlığı altında Ġslami
hayata yeniden dönmeye davet ediyoruz.‟118
Seyyid Kutup‟un kurduğu sistem salt devleti ele geçirme ve idare etmes projesine
dayanmıyordu, o da tıpkı Selefilerin vurguladığı gibi önce akaidi mevzularla ilgileniyordu
fakat Mısır‟daki ana akım selefilerin aksine o devlet ve hâkimiyet kavramları üzerine de
somut Ģeyler üretme derdi içindeydi. Kutup akide ve yönetim hakkında kitabında Ģunları
demektedir:
„Ġslami hayata yeniden dönmek yalnızca Ġslam Ģeriatından kaynaklanan düzenlemeler
yapmak ve yasalar koymakla gerçekleĢmez. Bu, hayatı kurmak için Ġslam‟ın üzerine
dayandığı iki esastan birisidir ve bu, esasların ilki olmayıp, ikincisidir. Birinci rükün ise
yalnızca Allah‟ın ulûhiyetini, dolasıyla yalnızca onun egemenliğini kabul eden ve
egemenlik hakkını iddia etmek ve fiilen buna kalkıĢmak suretiyle Allah‟tan baĢkasına
116
Çağlayan, a.g.e., 219.
Seyyid Qutub,Ġslam‟da Sosyal Adalet., alshourook yay. 1993.
118
Seyyid Qutub, a.g.
117
45
ulûhiyet hakkına sahip olduklarını ortaya koyanların iddialarını reddeden doğru bir
akidedir
Sosyal adalete gelince, bu da böyle bir Ġslami hayatın bir parçasıdır. Bu parça böyle bir
hayat gerçekleĢmeden tam anlamıyla gerçekleĢmez. Onun sağlam esasları üzerine
kurulmaksızın kalıcılığı garantilenemez.‟119
Seyyid Kutup‟un bu kitapta göze çarpan en büyük iddiası Ġslami devlet kaygısının akidenin
bir cüzü olduğudur. Hasan El Benna da Müslümanların güncel meselelerle, siyasetle
ilgilenmelerini Ġslam‟ın bir emri olarak görse de Seyyid Kutup kadar bunu akidenin içine
sokmamıĢ ve bu konuda ısrarcı olmamıĢtır. Kutup bu konuda Ģöyle demektedir:
„Bunlar Ġslam‟ın fiilen var olmasını hazırlamak için fikri çerçeve içinde yapılacak iĢlere
özetle iĢaretlerdir fakat yeryüzünde müminler topluluğu bu dinin yalnızca Allah‟ı ilah
kabul eden, dolasıyla yalnızca onda egemenlik hakları gören bir akideyi yansıtan bir
düzende varlığını gösteren bir din olduğu kabul edilmedikçe bunun pek bir değeri olmaz.
Aynı zamanda bu topluluk Ġslam‟ın varoluĢunda bir duraklamanın da olduğu ve onu bir
düzen olarak yeniden ortaya koymak için öncelikle Ġslam‟ı akide olarak ortaya koymanın
gerektiğini anlamatakdır ve inanmalıdır ki, geçici olan duraklamaya rağmen gelecek bu
dinindir, yardım Allah‟tan diliyoruz.‟120
2.1.1. Seyyid Kutup’un Hapishane Eserleri
Nasır‟ın Müslüman KardeĢler‟e karĢı operasyonu kapsamında Seyyid Kutup da hapse
atılır. Bu yıllar Kutup için bir hayli zordur, Kutup vahim bir Ģekilde iĢkence görür, üzerine
domuz yağı sürülerek köpeklere verilir ve köpekler Kutup‟un üstünü baĢını parçalar ayrıca
Kutup 20 saat boyunca hapishanade Nasr‟ın kasetlerini dinlemeye maruz bırakılır. Seyyid
Kutup en mühim eseri olan „Yoldaki ĠĢaretler‟i böyle bir atmosferde yazar, bu kitap
Kutup‟un eserleri arasında en çok incelenen ve okunan kitap olarak bilinir.121
Seyyid Kutup „Yoldaki ĠĢaretler‟ kitabında Ġslam hâkimiyeti tezini yeniler, „devlet‟,
„akide‟, „ tevhid‟ „ hâkimiyet „ kavramları üzerine yoğunlaĢır. Kutup El Benna‟nın Ġslam
119
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 442.
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 444.
121
Çağlayan, a.g.e., 225.
120
46
Devleti tezini yineler, fakat El Benna‟nın usulünden Kutup‟inki bir hayli farklıdır.
Kutup‟un Ġslam Devleti tezi devrimle gelen ve üstten yapılandırmacı bir metoda dayanır,
Kutup projesini „aktivizm‟ ve „devrim „ üzerine inĢaa eder.122
Kutup kitabında bu hususları Ģöyle iĢlemektedir:
„Bu dinde kesin husus „La ilahe Ġllallah‟ yani hâkimiyetin sadece Allah‟a ait olduğuna
insanlar Ģahitlik etmedikleri sürece, bu „dinin‟ Vicdan‟da bir „akide‟de veya hayat
gerçeğinde bir „din olarak gerçekleĢmesinin imkânsız olduğudur…
ĠĢte bütün bunlar; vicdanda bir akide için esaslı bir ilke olmakla birlikte, yaĢanan hayatın
pratiğinde „din‟ olarak sistem Ģeklinde temsil edilmesiyle mümkündür.
Böylece insanların özel hayatında ve toplumsal yaĢantısında tek hakimiyet Allah‟ın
Ģeriatına ait olur.Bu ortamda idare eden ve edilen; hakimiyet hakkı iddia ederek, Allah‟ın
izin
vermediği
kanun
koyma
cesaretini
kendinde
bularak(uluhiyet)
iddiasına
kalkıĢamaz.Yani insanlık genel prensipler çerçevesinde, bir nassın veya içtihadın
bulunduğu durumlarda, Allah‟ın Ģeriatına dayanmayan bir takım kanun ve sistemler koyup,
kendilerini bu sistemle idare etmeye kalkıĢamazlar.Eğer bir konuda nass yoksa Allah‟ın –
herhangi bir hususta ihtilafa düĢtüğünüzde, Allah‟a ve ahiret gününe inanıyorsanız onu
Allah ve Rasulü‟ne götürünüz- emrine uyularak …. (içtihad yapılabilir)
Din ve Ġslam kavramlarına, bizim kendiliğimizden bu Ģekilde sınırlandırdığımız
zannedilmemelidir. Herhangi birinin Allah‟ın dini kavramını yeryüzünde Ġslam‟ın
varlığıyla ve milyonlarca insanın “Müslümanız” iddialarına bir daha göz atmaya insanı
mevcur edecek bu mühim yargı konusunda, ayrıca insanın dünya ve ahiretini tehlikeye
düĢürecek böyle bir fetvayı kendiliğinden vermesi caiz değildir. Din ve Ġslam kavramlarını
bu Ģekilde belirleyen ve açıklayan, bu dinin sahibi olan Allah‟ın kendisidir. ĠĢte tevili
mümkün olmayan ve üzerinde herhangi bir yorum yapılamayacak olan kesin nasslardan
bazıları:
„Hüküm ancak Allah‟a aittir, O kendisinden baĢkasına kullak etmemenizi emretti. ĠĢte
dosdoğru din budur.‟ (Kur‟an 12/40)
122
Salih Elverdani, Mısır‟da İslami Akımlar, 68,69,70.
47
„Onların arasında Allah‟ın indirdiğiyle hükmet, onların heveslerine uyma. Allah‟ın sana
indirdiğinin bir kısmından, seni vazgeçirmelerinden sakın!‟ (Kur‟an 5/49)
„Allah‟ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir „(Kur‟an 5/45)
„Ey iman edenler! Allah‟a, Rasulu‟ne ve sizden olan Ulul Emr‟e itaat ediniz.‟ (Kur‟an
4/59)
ĠĢte bütün bu ayetler, hâkimiyetin yalnız Allah‟a ait olduğunu ikrar etmekte; ihtilaflar
vukuunda da, meseleyĠ Allah‟a döndürmedikçe Ġslam ve imanın olamayacağı gerçeğini
ifade etmektedir. O halde nassın bulunduğu bir konuda, hiçbir Ģahsi görüĢ çekiĢme olamaz;
hüküm o konuda indirilendir bunun dıĢındaki görüĢler „ hüküm değildir.‟ Allah‟a teslim
olduktan sonra, O‟nun hükmüne, hayatın bütün alanlarında içten bir arzuyla uyulması
gerek…. ĠĢte dosdoğru din budur. Allah‟ın insanlardan istediği „Ġslam‟ da budur.
Din ve Ġslam kavramlarıyla ilgili bu ilahi tespitin ıĢığında yeryüzü coğrafyasına
baktığımızda, bu anlamda bu dinin varlığını göremiyoruz. BeĢer hayatında yalnız Allah‟ın
hâkimiyetinin birçok Müslüman tarafından ihlal edildiği günden itibaren, bu dinin varlığı
duraksamıĢtır. Bu durum, hayatla ilgili bütün alanlarda Allah‟ın Ģeriatıyla hükmetmenin
terk edildiği günden beri böylece sürüp gitmektedir. Biz bu acı gerçeği kabullenmeli ve
onu açık açık söylemeliyiz. Müslüman olmayı seven birçok kiĢinin kalplerinde ümitleri
kırmaktan korkmamalıyız. Böyle Müslümanların, nasıl gerçek Müslüman olacaklarını
bilmeleri hakları değil midir? „123
Genel olarak Kutup kitaplarında yoğun olarak Cahiliyye kelimesini kullanır. O Cahiliyye
kelimesi ve ihtiva ettiği anlam hakkında Ģöyle demektedir:
„Biz, bugün, Kur‟an‟ın indirildiği dönemdeki cahiliyye benzeri hatta ondan daha koyu bir
cahiliyye içindeyiz. Etrafımızı kuĢatan her Ģey cahiliyyedir. Ġnsanların düĢünceleri,
inançları, adetleri, gelenekleri, kültür kaynakları, edebiyat ve sanatları, kanun ve sistemleri,
123
Elverdani, a.g.e., 68,69,70.
48
hatta Ġslam kültürü olarak kabul ettiğimiz Ġslami kaynaklar, Ġslam felsefesi, Ġslami düĢünce
gibi birçok Ģey, hepsi bu cahiliyenin üretimidir.‟124
Kutup Cahiliyye terimiyle Ġslam düzenine karĢıt her Ģeyi kast etmektedir. Kutup Cahiliyye
yönetimi altında yaĢayan Müslümanların, düzen içine dâhil olmaması ve bunlardan geri
durması gerektiğine inanmaktadır, o bu cahiliyye döneminden ayrılığı iki merhale ile ifade
eder
a- DüĢünce planında ayrılık
b- Eylem planında uzaklaĢma
Kutup düĢünce planındaki ayrılığı Ģöyle ifade eder:
„Demek ki Müslümanın, cahiliye dönemindeki geçmiĢi ile Ġslam‟a girdikten sonraki hayatı
arasında, Ģuur alanında gerçekleĢen kesin bir kopukluk vardı. Bundan, cahiliye
cemiyetindeki iliĢkilerinden ve kendisini kuĢatan sosyal iliĢkilerde de beliren kesin bi
uzlaĢma ortaya çıkıyordu. Çünkü o cahiliyye ortamından kesinlikle ayrılarak, yine aynı
Ġslam ortamına katılmıĢtı. Bazı müĢrikler ile ticari alıĢveriĢi ve gündelik hayat boyunca
bazı iliĢkileri olsa bile, Ģuur alanında gerçekleĢen kopukluk ve ayrılık baĢka, gündelik basit
iliĢkiler baĢka bir Ģey idi.‟125
Kutup eylem planındaki uzaklaĢmayı Ģöyle açıklıyor:
“ Eylem planındaki uzaklaĢma ise, Ġslami eylem ve davetle ilgili hareket, tutum ve
çalıĢmalarda Müslüman‟ın kendisine hakim olan güç ve kuvvetlerden bağımsız olması
demektir Bu nedenle, Müslüman‟ın seçimlere katılma, partilileĢme gibi siyasi çalıĢmalarda
bulunması caiz olmadığı gibi, Ġslam‟la hükmetmeyen bir sistemin himayesi altında kalmayı
kabul etmesi de caiz değildir. Yine Müslümanın böyle bir sisteme dalkavukluk etmesi veya
onun safında yer alması da caiz değildir.‟126
Kutup‟un „Cahiliyye‟den uzak durma‟ ve „ inzivaya çekilme „
siyaseti kendisinden
etkilenen Ġslami cemaatleri ilerleyen yıllarda bir hayli içe kapanık bir hale getirmiĢtir, bu
124
Sayyid Kutup, (1980). Yoldaki İşaretler, Hicret yay. 12.
Sayyid Kutup, a.g.e., 11.
126
Elverdani, a.g.e., 76.
125
49
içe kapanıklık Kutup‟un diğer fikirleriyle de birleĢince Kutup ekolünden gelen hareketleri
radikalleĢtirmiĢtir.
Seyyid Kutup Ġbn Teymiyye‟nin „ Dar-Ül-Ġslam ve Dar-Ul harp‟ fikrinin ayrıca üzerinde
durmuĢtur.127 O bu konuda Ģöyle demektedir : “Müslüman inancı yüzünden savaĢ açan,
onu dininden alıkoyan ve Ġslami prensiplerden iĢlevini geçersiz her yer- istersen orada
ailesi, akrabası, toplumu, malı bulunsun- Dar-Ul Harptir. Müslümanın kendi inancını
yaĢadığı, dinin hâkim olduğu her yer ise Dar-Ul Ġslam‟dır; isterse orada ailesi, akrabası,
toplumu ve ticareti bulunmasın.
Vatan; inancının, Allah‟ın dininin hâkim olduğu yerdir. ĠĢte insana layık olan vatanın
gerçek manası budur.‟128
2.1.2. Seyyid Kutup’a Müslüman kardeşler’dan Eleştiriler ve İdamı
Seyyid Kutup her ne kadar Müslüman KardeĢler bünyesinde bulunsa da fikirleri hiçbir
zaman tam manasıyla Müslüman kardeĢler‟la örtüĢmemiĢtir, hatta Müslüman KardeĢler
içinden birçok tepkiye de maruz
kalmıĢtır.1954
yılında Müslüman KardeĢler
bünyesindeyken, o zamanlar Müslüman KardeĢler‟in yayınlar dairesi baĢkanıydı, Müslman
KardeĢleri bölmekle suçlanmıĢtır. Seyyid Kutup‟un Müslüman KardeĢler arasında fitne
çıkartmak ve Müslüman kardeĢler‟ı bölmek istediği düĢünülüyordu129.
Seyyid Kutup 1960‟da tekrar suçlandı ve General Ed- Decevi‟nin baĢkanlığını yaptığı
mahkemede idama mahkûm edildi. 22 Ağustos 1966‟da idam edildi.
Kutup her ne kadar bir akım kurmamıĢ olsa da daha sonra onu takip eden kuĢak fikirlerini
akımlaĢtırdı. Kutup‟un „sistemden ve Cahiliye‟den uzak durma „ metodu yüzünden
Kutupçu grup çok fazla dıĢarı açılmamıĢ ve içe kapanık bir Ģekilde ülkenin sahil
kesimlerinde varlığını sürdürmektedir. Ġslamcılar arasında günümüzde Kutupcu akımı
temsil edecek ve onun diliyle konuĢacak belirgin bir Ģahsiyet bulunmamaktadır. Kutupcu
akım bu eksikliği 70‟li yıllarda Seyyid Kutup‟un küçük kardeĢi Muhammed Kutup ile
gidermeye çalıĢmıĢtır. Ancak cemaatleĢme konusundaki tecrübesizliği ve uzun bir süreden
127
Çağlayan, a.g.e., 233.
Sayyid Kutup , a.g.e., 92-93.
129
Elverdani, a.g.e., 80-81.
128
50
beri Suudi Arabistan‟da ikamette bulunması nedeniyle Muhammed Kutup bu mühim iĢi
yerine getirememiĢ ve zaman zaman da bırakmak mecburiyetinde kalmıĢtır130.
Sonuç olarak Nasır dönemi Müslüman KardeĢler için en çalkantılı dönemlerden biriydi,
örgütün tüm üst düzey üyeleri neredeyse hapse girmiĢti. Müslüman KardeĢler yeraltına
çekilmiĢti. Müslüman KardeĢler‟in lideri El Hudeybi bile yıllarca hapiste yatmıĢ,
vefatından iki sene önce ancak hapisten çıkabilmiĢtir. Hudeybi 1973 yılında vefat etmiĢtir.
2.1.3. Nasır Sonrası Dönem
Cemal Abdulnasır 1967 „deki 6 Gün SavaĢları‟ndan sonra bir hayli güç kaybetmiĢti, 1970
yılında da kalp krizi neticesinde hayatını kaybetti. Nasır‟dan sonra yerine 15 Ekim 1970
yılında Enver Sedat geldi. Sedat‟ın politikası Nasır‟a nazaran bir hayli farklıydı, o Nasır
gibi Sosyalist bir Arap Milliyetçiliğinden beslenmiyordu ve Amerika‟yla yakın iliĢkiler
kurmaya çalıĢıyordu. Bu yıllarda Sedat, ülkesindeki Nasırcı Arap Sosyalistlerin saf dıĢı
bırakmak için Ġslami cemaatlerle olan bağını arttırdı. O yılları El Kaide‟nin lideri ve
ideologu Ayman el Zavahiri „Peygamberin Bayrağı Altında SavaĢçılar‟ isimli kitabında
Ģöyle anlatmaktadır:
„Sedat‟ın iktidara gelmesi Mısır‟da siyasi bir değiĢim baĢlattı. Rusya dönemi sonra eriyor
ABD dönemi baĢlıyordu. Sedat eski rejimin yandaĢlarını tasfiye etmeye giriĢti, direnenlere
karĢı en büyük silahı ezilenlere verdiği bir çeĢit özgürlüktü. Ġslami hareketin üzerinden
baskı kalkar kalkmaz dev ĢiĢeden çıktı ve Ġslamcıların kitleler üzerindeki büyük etkisi
tekrar gözler önüne serildi. Müslüman gençlik birkaç yıl içinde öğrenci derneklerinde
çoğunluğu ele geçirdi. Ġslamcı hareket iĢçi sendikalarını kontrolü altına almaya baĢladı.
Gençler arasında, yaĢlıların Ġslamcı hareketin hükümetleri ile çatıĢmaması gerektiği
yolundaki eski model öğütlerine karĢın, dıĢ düĢman kadar iç düĢmanın da farkına
vardıkları bir bilinçlenme yaĢadı.”131
Doğal olarak Müslüman KardeĢler de meĢruiyetini arttırmak ve tekrar legal bir hale
gelmek için Sedat‟la karĢılıklı bir çıkar iliĢkisi içine girdiler. Bu çıkar iliĢkisini yürüten
isimse örgütün Hudeybi‟den sonraki yeni mürĢidi Ömer Telmisani idi, Telmisani‟yle
Sedat‟ın arasındaki iliĢki Camp David‟e kadar sürdü. Telmisani 1904 yılında doğmuĢ ve
130
131
Elverdani, a.g.e., 83.
Dr. Ayman al zawahırı, Knights Under the prophet‟s Banner. 28,29.
51
1986 yılında vefat etmiĢtir, Telmisani de Hudeybi gibi hukukçudur. Telmisani 1933
yılında bizzat Hasan El Benna‟ya intisap etmiĢtir, o da daha önceki MürĢid Hasan El
Hudeybi
gibi 17 yıl hapiste yatmıĢtır. Telmisani bilge adam olarak sevilmiĢ ve
sıyrılmıĢtır132
Telmisani Sedat‟la olan iliĢkilerinden dolayı devlete ve yönetime bir hayli ılımlı
yaklaĢmayı tercih etti. BaĢta kendi dergileri olan „Ed Da‟ve‟ dergisi olmak üzere
konferanslarda, konuĢmalarda sık sık devlete karĢı bir devrim hazırlığı içinde
olmadıklarını, meseleleri çözerken Ģiddetten uzak durmaya çalıĢtıklarını ve yönetime
karıĢmadıklarını vurguladı. Telmisani‟nin kaleme aldığı bir yazı Ģöyledir:
„Eylemden amaç gösteri yapmak ise, biz hiçbir zaman siret kitaplarında sahabelerin –
YaĢasın filan- veya – kahrolsun falanlar- Ģeklinde slogan attığına rastlayamıyoruz.
Dolayısıyla bizim rejimle uzlaĢtığımızı iddia edenler ne derlerse desinler, biz kendimizi,
gerçek Ġslami terbiye ile yetiĢtirmek zorundayız.
Yine eylemden amaç inkılâplara karĢı çıkmak ve bu yönde halkı örgütlemekse, bunu ancak
yönetime hâkim olmak isteyenler yapar. Yönetimin baĢında bulunan kiĢinin Ģahsı bizi
ilgilendirmemektedir. Bizi ilk planda ilgilendiren asıl husus; yönetimin Ģekli, anayasası ve
nizamıdır. Bundan sonra kim idare ederse etsin.
Eylem amaç kuvvet ve Ģiddet kullanarak yönetimle çatıĢmaksa, bu; ancak, halkın Ġslami
akımlara güveninin yok olması ve gayretlerinin tükenmesi ile sonuçlanacak olan ve en çok
ülke düĢmanlarının istifade edebileceği bir durumdur.
Biz ise Ġslami davet yolunda faaliyet göstermekteyiz.Halkı, özellikle gençleri Ġslami
ilkelere göre eğitmek, stratejimizdir.Her zaman doğruyu söyler ve halka bu doğrunun
yanında yer almaları çağrısında bulunuruz.Umumi toplantılarda kitleyi biraraya getirir,
onlara neleri yapmaları ve nelerden kaçınmaları gerektiğini anlatırız.Halkı din- dünya
ayrımından sakındırırız.. Gençlerin Kitap ve Sünnete uygun eğitilmelerinden Allah‟a
dayanırız Sonra biz zaman konusunda; ne aceleci davranırız, ne de ağırdan alırız.‟133
BaĢka bir makalesinde Ömer Tilmisani hükümete Ģöyle seslenmektedir:
132
133
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 383,384.
Ed-dave Mart1978, 22.
52
“Ey Müslümanların yöneticileri! Müslüman KardeĢler olunuz, sizden herhangi bir yardım
beklemeksiniz, sizleri Müslüman KardeĢler olmaya davet ediyoruz.
Biz yöneticileri niyetlerinden dolayı itham etmiyoruz; zaten Allah da kullara böyle bir
sorumluluk vermemiĢtir.Biz sadece uygulamaları tenkit ve taktir ederiz….
Allah‟ın hukukunun uygulanmasından baĢka bir Ģeye çağrıda bulunmayan ve kendisini,
Allah‟ın hukuku ile halkını idare eden her yöneticiye, sadakatla bağlı bir asker kabul edip;
Ģer duyguları beslemeyen herhangi bir kötülük düĢünmeyen bir Müslüman kardeĢe
Müslüman yöneticinin baskı yapması hayret vericidir.
Bizim dıĢımızdaki grup ve cemiyetler sizin yönetiminize karĢı çıkmakta ve sizi
bulunduğunuz yerden uzaklaĢtırmak istemektedirler. Müslüman KardeĢler ise, gönülden
güven dilekleriyle size yardımcı olmak istiyor. Sizi islaha çağırmakta, siz de bu çağrıya
icabet etmektesiniz …”134
Müslüman kardeĢler‟ın Sedat dönemi politikalarına baktığımız zaman temel kaygıların
Ģunlar olduğunu görürüz:
1- Müslüman KardeĢler‟in Nasr döneminde kaybettiği gücü tekrar kazanmak ve
yapılanmayı yeniden baĢlatmak
2- Nasr döneminde kaybedilen meĢruiyeti tekrar sağlamak. Bu konuda Genel MürĢid
Ömer Telmisani Ģöyle demektedir : „ Ġslami devletlerde baĢka akımlar için serbest olan
cemaatleĢmeler,
dernekleĢmeler hatta parti kurmalar niçin Müslüman KardeĢler için
serbest olmasın? ÇeĢitli teĢkilat ve partilerin, hatta komünistlerin rahatça faaliyetlerini
sürdükleri bir ortamda, Müslüman kardeĢler‟ın bu haklardan mahrum oluĢunun sebebini
merak edenler; Müslüman kardeĢler‟ın üniversite düzeyinde Sedat rejimine karĢı çıkan
akımlar karĢısında etkin bir rol oynadığını ve uzun süreli olmasa da, üniversite
bünyesindeki aĢırı eğilimli öğrenci derneklerini yönettiğini bilmiyorlar mı ?
Müslüman KardeĢler teĢkilatı Nasırcılığa ve Sosyalist akımlara karĢı mücadale bayrağı
açmıĢtır. Mısır‟da Ġslami eylem sahasında ortaya çıkan aĢırı akımlara karĢı çıkan bildiriler
134
Elverdani, a.g.e., 59.
53
yayımlanmıĢ El Zaviyatül Hamra olaylarından sonra da rejimlere yardımlaĢmayı öngören;
kardeĢlik ve milli birliğe dayanan beyanatlar yayınlanmıĢtır.‟135
1979 Camp David anlaĢmasından Sedat‟ın Ġslami cemaatler ile arası hızlı bir Ģekilde
açılmıĢtır
ve
bu
anlaĢma
1981‟de
Sedat‟ın
süikasta
kurban
gitmesiyle
sonuçlanmıĢtır.1981‟den sonra Müslüman KardeĢler‟le yeni Devlet BaĢkanı Hüsnü
Mübarek arasında bir iliĢki baĢlamıĢtır.
2.1.4. Hüsnü Mübarek ve Müslüman Kardeşler
1981 yılında Hüsnü Mübarek baĢa geldiğinde Ömer Telmisani Sedat‟a karĢı yürüttüğü
yumuĢak politikayı sürdürmeye devam etti ve ısrarla Müslüman KardeĢler‟in Ģiddetten
uzak bir oluĢum olduğunu ve yönetimle herhangi bir derdi olmadığını vurguladı. O
Mübarek iktidara geldikten sonra Ģöyle yazmaktadır:
„Müslüman KardeĢler cemaati Ģiddetten en uzak cemaattir. Selefi Salihi; fasık veya zalim
de olsa ülkeyi yönetenlere karĢı silahla mücadele etmeyi uygun görmemektedir.Müslüman
kardeĢler‟ın hiçbir saldırganlığına rastlanmamıĢtır. Ve biz hiç kimseyle kavga halinde
değiliz.TeĢkilatın kurucusu Hasan el Benna ve halefi Hudeybi de Ģiddet olaylarını tasvib
etmemekteydiler.Ben de bu iki baĢkan gibi Ģiddet hareketlerine karĢıyım.Bu ülkede veya
herhangi bir Ġslam coğrafyasında yönetenler ile yönetilenler arasında meydana gelebilecek
Ģiddet olaylarından hiç birini onaylamıyorum.‟136
Salih El Verdani Müslüman KardeĢler hakkında 1980‟li yıllarda ele aldığı Mısır‟da Ġslami
Akımlar kitabında Müslüman KardeĢler‟in 1980‟li yıllardaki Mübarek politikası için
„Genel olarak Müslüman kardeĢler‟ın tavrı değiĢmez. Mübarek‟e karĢı tavırları Sedat‟a
olan tavırlarının aynısıdır, muhalefet edilmesi gereken yerde uysal bir muhalefet,
anlaĢılması gereken yerde ise anlaĢma.‟137
Ömer El Tilmisani 1986 yılında vefat etti, onun yerine Müslüman KardeĢler‟in dördüncü
mürĢidi olan Hamid Ebu‟n-Nasr geçti. Ebu Nas‟r 1913 yılında doğru 1996 yılında vefat
etti, 1954-74 arası 20 yıl boyunca hapiste yattı. Hasan El Benna‟nın ifadesiyle birinci safı
135
Ed-dave Ağustos 1978, 27..
Elverdani, a.g.e., 61.
137
Elverdani, a.g.e., 217.
136
54
oluĢturan Müslüman KardeĢler mensuplarındandır.138 Müslüman KardeĢler bu dönemde
döneminden daha legal konumdadır. Ġlk defa Vefd partisi ve ĠĢçi partisi‟yle iĢbirliği
yaparak Müslüman KardeĢler meclise girme Ģansı bulmuĢtur. Müslüman KardeĢler ilk
olarak bu dönemde hiçbir engel olmadan halk mitingleri düzenleyebildi, caddelerde
„Anayasamız Kur‟an, önderimiz Peygamber‟ afiĢleri görülüyüordu, yine ilk defa olarak
yollarda Hasan El Benna‟nın resmi, ĠĢçi Partisi listesinden adaylığını koyan oğlu
Seyfülislam‟ın resmi ile yan yana görüldü.139
Müslüman KardeĢler‟in legalliklerini koruma kaygısı ve sistem dıĢına itilmeme hassasiyeti
Ebu Nas‟r döneminde de devam etti. Salih El Verdani bu konuda Ģöyle demektedir
„Müslüman kardeĢler‟ın yasallık kazanma sorunu, sopayı ortadan tutma, hükümetle sevgi
ve saygı iliĢkisini muhafaza etme ve hükümeti kızdırmaktan uzak durma politikasını
izlemeye varmıĢtır.Nitekim Halk Meclisi içerisindeki Müslüman KardeĢler mensuplarının
hükümeti tahrik etmekten, Ġslam Ģeriatının tatbiki ve Mısır-Amerikan iliĢkileri gibi
hükümet için huzur bozucu konularda hükümete baskı yapmaktan mümkün olduğu kadar
uzak durduklarını görüyoruz.‟140
Tarık Abdulcelil‟e göre Mübarekin asıl staratejisi Müslüman KardeĢler‟le uzlaĢmak ya da
onları direkt olarak sistemden men etmek değildi, Mübarek Müslüman KardeĢler‟e karĢı
dengeli bir mücadele gütmüĢtür; Abdulcelil 1981-1992 arasındaki yılları Müslüman
KardeĢler‟le Mübarek arasında bir „balayına‟ benzetmiĢtir.141 Bu yıllarda Müslüman
KardeĢler‟le Mübarek arasında pek bir sıkıntı yoktu, Müslüman KardeĢler tıpkı Sedat‟a
karĢı olduğu gibi Mübarek‟e de ılımlı yaklaĢıyorlar ve sık sık legal Mısır sistemine
katılmak için giriĢimlerde bulunuyorlardı.
Mübarek 1992 tarihinden itibaren tedricen Müslüman KardeĢler‟e karĢı onları siyasetten
uzaklaĢtırma politikası uyguladı.1992‟de Müslüman KardeĢler aleyhine açılan ve ağır
hükümlerle sonuçlanan(Selsebil Davası).Ġkinci tarih de 1995‟te Müslüman KardeĢler‟in
liderlerinin karĢılaĢtığı ilk askeri yargılama.Daha sonra askeri yargılama dizisi
baĢladı.Mısır rejiminin tutuklama felsefesi ve davaların hedefi,Müslüman KardeĢler
138
El Benna ve Müslüman KardeĢler, a.g.e, 384,385.
Elverdani, a.g.e., 218.
140
Elverdani, a.g.e., 225
141
Tarik Abdulcelil-Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay. 235.
139
55
örgütünün, finans ve direncini kırmak ve siyasal hayatı sürdürme güçlerini ortadan
kaldırmaktır.142
2005 meclis seçimleri herkes için sürpriz olmuĢtu.Müslüman KardeĢler değiĢimi savunan
Kifaye hareketi ile iĢbirliği içerisinde
girdiği parlemento seçimlerinde büyük baĢarı
gösterdi.Seçime bağımsız olarak giren Müslüman KardeĢler adayları Milet Meclisi‟ndeki
koltukların yüzde %20‟sini kazanarak ülkedeki en güçlü muhalefet
hareketi haline
geldi.143
2.1.5. Müslüman Kardeşler 2000 Sonrası
Bilindiği üzeri 2000li yıllardan itibaren Mısır rejimi ile Müslüman KardeĢler arasında ciddi
bir dönüm noktaları olmuĢtur, bunlardan en önemlilerinden 2001 Eylül iki ticaret kulesinin
yıkılmasından sonra ABD dıĢ politikası değiĢtirme ihtiyacı duymuĢtur; Bush 2003te Mısır
Ortadoğu da barıĢın katkı sağladığını bu yüzden Mısırın daha çok demokrasi namına
büyük çapalar göstermesi gerektiğini ifade eder144. ABD Ortadoğu yıllardır uyguladığı
güvenlik önlemleri zirveyi ulaĢtığı gibi, Mısır rejimi Ġslami hareketler üzerinde daraltma ve
güvenlik soruĢturmaları artırmıĢtır, ters tepki gösteren Müslüman KardeĢler seçimlerde
yükseliĢe geçtiği kaydetti; ivmeye kazanan Müslüman kardeĢlere karĢı Mısır rejimi
Müslüman kardeĢlerin tehdit algısı ötesine taĢıdı, özellikle 2005‟te seçimlerden büyük bir
zaferle çıkan Müslüman KardeĢler 2010 seçimlerinde yasaklanmıĢtır; ABD'nin Mısır
rejimine telkininde bulunmaya baĢlaması ile otoriter ve polis devletten daha ilimli
demokrasiye geçiĢ için açıklamalar ve uygulamalar görmemiz mümkündür, ilk 2005'te
Condeliza Rice kahire ziyaretine Mübarek'e aldırmayıp basın toplantısı açıklamasında ''Biz
elli yıl güvenlik ve baskıcı politikalarla güvenlik önlemleri almaya çalıĢtık artık elli yıl
daha kayıp edecek değiliz;bundan sonra demokrasiye ve açık katılımlı politikalarla
sürdüreceğiz.''145.
öte yandan Barack Obama 2009'da seçimler kazandıktan sonra kahirde ilk ziyareti
yaptığında Ģu açıklama yaptı '' Mısırın daha demokratik süreçler geçmesi gerekmektedir,
142
Tarik Abdulcelil-Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay. 235.
Çağlayan, a.g.e., 248.
144
Gamal Essam el-din,''Testing the Ties'', al-ahram Weekly,Issue No716,11-17 kasım 2004.
145
Ġnternet: https://www.youtube.com/watch?v=mVMTAteEkjM. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
143
56
Müslümanlar her zaman katkıda bulunmuĢlar ve güzel örnekler vermiĢlerdir.''146.
aslında rejim o günlerde Ġslami hareketler diğer ülkelerde ivme kazanması, rejimin kendi iç
muhasebe yapamaması ve rejimin baĢtaki BaĢkan yaĢ ve halef selef mücadelesi hep rejime
eksi puan olarak kaydedilmiĢtir. rejimin Mübarekten oğluna Cemal'a devir teslim Ģenliği
arka mutfağında askeri Meclis, ulusal parti ve yargı hummalı bir hazırlık içerisindedirler;
aynı zamanda Müslüman kardeĢlere yönelik tutuklamalar devam etmiĢtir.
siyasi güçler Ġslami hareketler üzerindeki ağır söylemleri ve baskıları azaltmak ve o
hareketleri daha çok demokratikleĢmeye doğru yön çizmelerini istendi; özelikle ılımlı
Ġslam Müslüman KardeĢler iç yapısını etkilemiĢtir. Müslüman KardeĢler içinde reformlar
kaçınmaz hale geldi, 2004-2006 yıllar arasında Müslüman KardeĢler bu kadar büyük bir
kitle Mısırda ciddi bir çalıĢama sahası yer almıĢtır. tabii ki bu değiĢimler tüm Ġslami
hareketler etkilemiĢtir, ve demokrasi karĢıtı cephesinden en güçlü demokrasi savunucusu
olmuĢlardır.147
2000yılında yapılan meclis seçimi bir ilk gerçekleĢti, aynı zamanda bu seçimler 1976deki
çoklu parti sistemine geçiĢinden bu güne en geliĢmiĢ seçim olarak değerlendiriliyor, ayni
zamanda mısırdaki siyasi yaĢamın en Ģeffaf ve belirgin seçimeydi; ulusal partinin
iktidarda olmasına rağmen seçimde
gelirime kaydetti, bunun yanı sıra diğer muhalif
partilerde oy azalması gözden kaçmadı; aksine Ġslam hareketler ve bağımsız adaylar ilerde
fark attı.148
Mısırda partilerin sahada uygulamaları zayıf olmasından dolayı Müslüman KardeĢler
seçimde daha aktif bir seçim kampanyası
ve 75 adaydan 17 adayın kazanmasıyla
sonuçlanmıĢtır.
seçimin sonuçları iktidar partisi ulusal parti ülkenin her tarafına otoritesini yaymıĢ
olmasına karĢın az oy alması Mübarek politikasını yeniden değerlendirmesine sebep
146
Ġnternet: https://www.youtube.com/watch?v=6BlqLwCKkeY. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Husam Tammam, Révisions douloureuses pour fréres musulmans d'egypte, in
Ġnternet:
http://www.islamismscope.net/lang/francais/294-revisions-douloureuses-pour-les-freres-musulmansdegypte.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
148
Hala Mustafa, editör millet meclisi seçimleri 2000. kahire Ahram siyasi stratijik araĢtırma merkezi,2001
307.
147
57
olmuĢtur149.
Parlamento seçimleri, 2000 yılı öncesinden benzersiz bir Ģekilde kayda geçmiĢtir. Bu, 1976
yılında çok partili siyaset deneyiminden beri eĢi görülmemiĢ bir geliĢmedir.150
Mısırda siyasi hayat için net görüntü verdi. (Yönetimdeki) Ulusal Vatan Partisinin ve diğer
partilerin gerilemesine, Ġslami hareketin ve onlarla birlikte olan bağımsızların
ilerlemelerine Ģahit olundu.151
Mısır‟da partisel durumda siyasi kilitlenmeyi pekiĢtiren hususlardan birisi, Müslüman
KardeĢlerı Müslimin‟in aday göstermedeki puanının yükselmesindendir. 75 adaydan 17
vekil kazandı. Bu, 1995 yılı ile karĢılaĢtırıldığında ve hakim partinin hegemonyasına
rağmen bir yükseliĢtir. Fakat neticeler ve değiĢimler özellikle hakim parti ve muhalif
partilerin üyeleri üzerinde değiĢim hakkında halkçı arzu izlenimini güçlendirmiĢtir.152
Müslüman KardeĢlerı seçimlere daha önce yaptıkları gibi, diğer partiler ile birleĢerek değil
de bağımsızlar olarak girdiler. Seçim sistemi, seçimlere katılmak için bir yasadıĢı güce
fırsat verir iken, Müslüman KardeĢler bu fırsatla birlikte sorumlulukla ve kaygıyla iĢlem
yaptı. Bunu da otoriteye bu fırsatı çökertmesi için bir gerekçe vermemek için yapmıĢtır.
“Çözüm Ġslam‟dır” gibi ideolojik eğilimdeki aĢırı sloganlar ile sokağa inmekten kaçındı.
Adayların kampanyalarını örgüt yoluyla yürütmedi. Her adayı kampanyasında dairesinin
önemine göre serbest bıraktı.
Müslüman
KardeĢler, örgütlenmedeki sağduyulu stratejiye rağmen, 2000 yılı
seçimlerinde, seçmenlerin komisyonlara eriĢimini engellemek için Müslüman KardeĢlerin
adaylarına karĢı güvenlik Ģiddetine Ģahit oldu. Müslüman KardeĢler güvenlik Ģiddetine
rağmen parlamentoda 17 sandalye elde edebildi. En büyük muhalif parlamenter kitle
olarak ilk sırada yer aldı. Ma‟mûn Hudaybi bunu, sadece 1987 yılındaki 36 sandalye
kazandıkları seçimlere denk olan benzeri görülmemiĢ bir baĢarı olarak değerlendirdi.
Müslüman KardeĢler‟a ait dahili kart yargı denetimi ile ilgili birtakım sebeplere, toplumsal
149
Hala G. Thabet,''Egyptian Parlimentery Elections: between Democratisation and Authoracy'',Africa
Development,cilt31,sayı3,2006, 11-24.
150
8 Temmuz 2000 tarihinde Ana yasa mahkemesinin kararı doğrultusunda seçimlerin oy kullanımdan
sonuçların ilanına kadar yargının gözetiminde olması; aynı zamanda tüm komisyonları kapsar.
151
Hala Mustafa, editör millet meclisi seçimleri 2000. kahire Ahram siyasi stratijik araĢtırma merkezi,2001
307.
152
Amr Elshoubeki, Bağımsızlar ve seçimler, 87-102.
58
faaliyette üyelerinin popülaritesine, Müslüman
dayandırıldı.
KardeĢlerin örgütsel performansına
153
Müslüman KardeĢler‟a ait vekillerin Parlamento içerisindeki faaliyet performansı, bazı
vekiller siyasi deneyime gerek olmaksızın popülerlik temelinde aday gösterilmiĢ olmasına
rağmen mevcut denetim araçlarını kullanmak ile vasıflandırılmıĢtır. Fakat örgüte ait siyasi
büro, vekiller için meydana gelen meseleler ile alakalı siyasi döngüler belirliyordu. Onun
aksine,
onların
parlamentoya
girmesini
sağlayabildi.
2000
yılı
parlamentosu,
parlamentoların en çok gensoru görenidir. 53 gensorudan 11 gensoru Müslüman
KardeĢler‟a aittir. Gensoruların en önemlileri, Bankacılık sisteminde ve özel sektörde
yolsuzluk, ABD‟nin Irak'ı iĢgali ve rejimin ABD ile iliĢkilerini dondurma etkinliğini
kapsamıĢtır.154
2005 yılı seçimleri aynı yılda gerçekleĢtirilecek baĢkanlık seçimleri ortamının
Ģekillendirdiği siyasi hareketin akıĢında gelmiĢtir. Bu akıĢ ise; Mübarek‟in kendisini aday
koymasını protesto hareketlerinin yükselmesi, eĢ zamanlı olarak Amerika‟nın muhalefetle
iliĢkilerde siyasi dürüstlüğü ve seçimlerin yapılmasındaki dürüstlüğü en üst seviyede
gerçekleĢtirmek için baskısının olduğu ortamda ĢekillenmiĢtir. Seçimlerin birinci ve ikinci
turunda Müslüman KardeĢler‟ın 88 sandalye kazanarak beklenmeyen yükseliĢi meydana
geldi. 2000 yılında diğer muhalif gruplar 12 sandalye kazanmıĢlardı. Böylelikle Müslüman
KardeĢler ile rejim arasında çatıĢma baĢladı. Mali ve siyasi liderliklerin askeri
mahkemelere dönüĢtürüldüğü açıkça görüldü. 2007 yılındaki anayasa değiĢiklikleri
gelecekte 2005 yılı seçimlerinde meydana gelen durumun bir daha meydana gelmesini
önlemek için yapıldı. Bu seçimlerde hakim olan Vatan Partisi, reform çabalarına rağmen
en iyi koĢullarını sürdüremedi. Vatan Partisi üzerinde olumsuz etki yapan bir takım
sebepler vardır. Parti içerisinde eski muhafızlar ile gençlerden oluĢan bir grup arasında
nüfuz elde etme mücadelesinin olması ve Mısırlılar değiĢim arzusu; Vatan Partisinin 2000
yılındaki 172 olan sandalye sayısının 2005 yılında 141‟e düĢmesine sebep olmuĢtur. Bu da
Partinin performansının gerilemesine, örgütsel bünyesinde zayıflamaya, Parti ile devletin
iç içe geçmesinden nefret etmeye yol açmıĢtır. Bu, sadece devletin sonra da yönetimdeki
Vatan Partisinin iĢ, eğitim ve tedavi …. gibi insanların temel ihtiyaçlarını karĢılamakta
153
Ahmad Elminisi, Ģiddet ve seçim. 210-225.
2000 yılındaki Müslüman kardeĢlerin meclisteki faaliyetleri analist görüĢ. Ümmah AraĢtırma ve Kalkınma
Merkezi,2005 207-226.
154
59
baĢarısız olması ile sınırlı kalmadı.155 Devletin seçim sürecinde halka karĢı Ģiddet
uygulaması, halkın Vatan Partisine nefret halini derinleĢtirdi. Yönetimdeki Vatan
Partisinin seçmenlere karĢı polisiye tedbirleri kullanarak engellemeye çalıĢması, bezginlik
durumunu ve devletin vatandaĢlara karĢı Ģiddet uygulamasının tırmanmasını,
devlet
partisinin kendisine karĢı artan nefretin doğmasını artırmıĢtır. 2005 seçimlerinde üçüncü
tur boyunca çeĢitli kısıtlamalar olmuĢtur. Bu uygulama sanki güvenlik güçleri ile Mısır‟ın
sivil halkı arasında yarı-savaĢ hali almıĢtır. Rejimin travması sonucu olarak, Müslüman
KardeĢlerı Müslimin beklenmeyen baĢarısı gerçekleĢmiĢtir. Zira, örgüt 161 aday ile seçime
girmiĢtir. Bu, 2000 yılındaki sayının iki katıdır. Bunlardan 88 aday kazanmıĢtır. Devletle
Müslüman KardeĢler arasındaki çatıĢma durumu daha da güçlenmiĢtir. Bölgelerin
seçimleri üç aĢamada tamamlanmıĢtır. Müslüman KardeĢler birinci aĢamada 34 sandalye,
onun yanında Vatan Partisi 40 sandalye, ikinci aĢamada ise 12 sandalye ve Vatan Partisi 37
sandalye elde etmiĢtir. Neticede Vatan Partisi gerilerken Müslüman KardeĢler baĢarılı
olmuĢtur156. Diğer partilerin hepsi de, hatta Müslüman KardeĢler da ĢaĢkın konumdadırlar.
Bu ĢaĢkınlık Müslüman KardeĢlerin Rehber Yardımcısı, Muhammed Habib‟in Ģu sözleri
ile ifade edilmiĢtir: “Seçimlere halkın bu katılımını ve seçim sandıklarını korumakta
hakimlerin korkusuzluğunu beklemiyorduk. Böylelikle Müslüman KardeĢler‟ın yasallığı
fiilen sağlanmıĢ oldu. Onun yasallığını güçlendiren Ģu iki faktör vardır:
Birincisi; Ekonomik ve sosyal performansının gerilemesi nedeniyle rejimin yasallığının
aĢınması ve Müslüman
KardeĢler‟ın alternatif hizmetler sunabilmesidir. Ġkincisi;
Müslüman KardeĢlerin, etkin hizmet sunma hareketini sağlayan örgütsel gücüdür. Mısır'da
Müslüman KardeĢler‟ın yasallık denkleminde en önemli sayı, düzenli bir çerçevede etkin
hizmetlerdir. Müslüman KardeĢler‟ın Parlamentoda 88 vekil ile ani yükseliĢi; yerel,
bölgesel ve uluslararası geliĢmeler ile eĢ zamanlı olarak meydana gelmiĢtir. Bu durum
rejimi, Müslüman
KardeĢlerı siyasi hayattan uzaklaĢtırmayı ((yasallaĢtırmaya )) sevk
etmiĢtir. Bunu da BaĢkan Mübarek‟in önerip Parlamentonun 2007 Mart ayında onayladığı
anayasa değiĢikliği yoluyla yapmıĢtır. Filistin Yasama Meclisi seçimlerinde Hamas'ın
büyük çoğunluklu koltuk sayısı elde etme baĢarısı ve Filistin yönetimine gelmiĢ olması;
Parlamentoda Müslüman KardeĢlerı Müslimin'in artan etkisi durumunda Mısır‟da buna
benzer olayların meydana gelme olasılığından rejim korkmuĢtur. Amr Hamzawî‟ye göre;
155
Amr Hashim Rabiee, 2005 meclis seçimlerin sonuçları, Alahram Siyasi ve Stratejik AraĢtırmaları,2006
527-530.
156
hasan Abu talip, Seçimlerde ġiddet
60
Rejim, anayasa değiĢikliği ile Müslüman KardeĢler‟ın siyasal katılım alanını daraltmayı
ve muhalefet için Ġslamcıları ve laikleri içeren bir birleĢik cephe oluĢumunu önlemeyi
hedeflemiĢtir. Müslüman KardeĢler hareketi üzerinde siyasi baskıyı artıracak olan anayasa
değiĢikliklerine rağmen, Müslüman KardeĢler Mısır toplumundaki gerçekçilik meĢruiyetini
etkilemeyeceğine inanmaktadır. Müslüman KardeĢlerı siyasi oyundan uzaklaĢtırmak için
rejimin giriĢimi karĢısında ve anayasa değiĢikliklerinin dayattığı ablukayı kırmak için
Müslüman KardeĢlerin giriĢimi karĢısında Müslüman KardeĢlerin Rehberi Mehdi Akef,
bir siyasi parti kurma niyetinde olduğunu ilan etti. Resmen Partiler Komisyonu'na teslim
edilmen Ağustos 2007 „de medyada bunun ilk okuması sunuldu. Tabii ki, Müslüman
KardeĢler‟ın bir siyasi parti kurma niyeti yeni değildir. Zira bu niyet, Merhum Rehber
Ömer Tilmisani‟den esinlenerek (80‟li yıllara kadar geri gitmektedir. ġura Partisi projesi
dıĢında eski parti projelerini kuĢatan Ģartlardan ve bağlamdan soyutlanmıĢ Müslüman
KardeĢler için masaya getirilmiĢ siyasi partinin boyutlarını anlamak mümkün değildir. Zira
diğer partiler doksanlı yıllarda gelmiĢtir. Bu ise, Hüsnü Mübarek rejimi ile bir çatıĢmanın
ve Müslüman KardeĢler tarafından kontrol edilen mesleki sendikaları rejimin sıkıĢtırma
giriĢiminin baĢlangıcıdır. Parti programı koymak; güvenlik kuĢatmasını kırmak ve yasal
tanımayı almak için Müslüman KardeĢlerin gayreti bağlamında kesin olduğu apaçık olarak
ortadadır.
Müslüman KardeĢlerin 2007‟de siyasi partisini kurmayı ilan etmesi ve diğer partilerini
ilan etmemesi kararını açıklayan bazı yorumlar Ģöyledir:
Seksenli ve doksanlı yıllarda Müslüman KardeĢler‟ın parti projelerinin, Ģu iki bağlamda
anlaĢılması gerekir: Birincisi; Toplum içinde geniĢlemesi ile ve toplumdan kendisinin
barıĢçıl siyasi bir projesinin olduğunu bilmesini bekleyen bir örgüte ait olması ile uyum
sağlamak isteyen bir sendika neslinin tepkisidir.
Ġkincisi ise; Onun, siyasi dosyaya hakim olan bir liderlik vizyonunu dile getirmesidir.
Dosya açıldığında, onun rejimin daha fazla sıkıĢtırmasına maruz kalacağını görürsün.
Nitekim, Müslüman KardeĢlera ait eski parti projeleri, 1986 yılından beri Müslüman
KardeĢlere ait siyasi dosyayı tekelinde bulunduran Merhum Ma‟mun Hudaybi liderliğinde
ĢekillenmiĢtir. Hudaybi, Doksanların baĢından beri Mısır'da artan Ģiddet eylemleri ile
oluĢan siyasi koĢulların, devlete Müslüman KardeĢler için bir siyasi parti kurmaya izin
61
verdirmeyeceğine inanıyordu. Fakat Müslüman KardeĢler içindeki yetmiĢli yılların nesli,
toplumun kesiminin her gurubu ile temas halinde olmuĢtur. Bir takım baĢarılar
gerçekleĢtirmiĢtir. Onların farklı vizyonları vardı. Onların bazısı, rejimin kamuflajının ve
bağımsız görünen bir parti sunmanın hemen izin verilmesini sağlayabileceğine, sonra da
Müslüman KardeĢlerın o partiye katılabileceğine inanıyorlardı. Onların bazısı da; Partiler
Komisyonu'na Müslüman KardeĢler‟a ait bir parti sunmanın yararlılığı konusunda iyimser
idiler. Onlar Müslüman KardeĢlerin bir siyasi partiyi ilan etmesinin, Müslüman KardeĢler
üzerindeki güvenlik kordonunu kırabileceğine inanıyorlardı. Nasıl ki; Ma‟mun
Hudaybi‟nin merhum olması ve 2004 yılında onun halefi olarak, Mehdi Akef‟in
gelmesiyle Müslüman
KardeĢler‟ın koĢulları değiĢmiĢtir. Mübarek'in yeniden aday
gösterilmesinin oluĢturduğu halk hareketi,
2007 yılı anayasa değiĢiklikleri gibi yeni
koĢullar oluĢmuĢtur. Akef, siyasi dosyaya has bazı hususları değiĢtirdi. Bunlardan bazısı;
Müslüman KardeĢlerin bir resmi sözcüsünün olmamasıydı. Bütün Müslüman KardeĢler,
Müslüman KardeĢler hakkında konuĢmakla ilgilidir. Sadece bir kiĢinin Müslüman
KardeĢler hakkında konuĢması doğru değildir. Hudaybi, parti konusunu Mübarek rejiminin
gitmesine kadar ertelemiĢtir. Akef ise; Müslüman KardeĢlerin nüfuzunun Mısır sokağında
katmerli artıĢı ile birlikte geciktirme gerekçelerinin önemli sayılmadığı görülmekteydi.
Hudaybi ve Akef arasında bir çok fark vardır. Bunlardan bir kısmı Ģunlardır: Akef
zamanında Müslüman KardeĢlere cesaret veren Mısır‟ın ve bölgenin içinde bulunduğu
siyasi koĢullar, Hudaybi‟nin iĢaret ettiği kırmızı çizgileri aĢmıĢtır. O zaman, Akef dedi ki;
Bugün küresel atmosfer bize onlardan rejim kabul edilmesine izin vermemektedir. Seksenli
ve doksanlı yıllarda bize yapılmakta olanın kabul edilmesine izin vermemektedir. O
dönemde, uydular yoktu, Haj Mustafa MeĢhur günlerinin tahrik edici hususlarına
tahammül ettik. Müslüman KardeĢler‟a ait parti kurma konusu, siyasi parti ile Müslüman
KardeĢlerin örgütü arasında gelecekte olan iliĢkilerin doğal biçimsel sorgulamalarını
harekete geçirmiĢtir. Müslüman KardeĢler içerisinde tartıĢmalar yapılmaktadır. Yapısal
doğalarıyla bir birinden farklı iki örgüt arasında iletiĢim mekanizması muallaktadır. Bu iki
örgütten birisi siyasi partidir, diğeri ise dini ve gizli bir Müslüman KardeĢlertir. Abu‟l
Fetûh Ģöyle demiĢtir: “Mısır'daki Müslüman KardeĢlerı Müslimin örgütünün dönüĢümü;
Müslüman KardeĢler rehberinin parti baĢkanı olması, ĠrĢat bürosunun bu partiye ait siyasi
büro olması, Müslüman KardeĢler halkının da partinin üyesi olması demektir.”
Assâm el-Ariyân ise; Parti ve Müslüman KardeĢler arasında, Ürdün'deki Müslüman
KardeĢlerin deneyimine benzer bir eĢgüdüm üslubunun olduğu görüĢündedir. Onlardan
62
bazıları, her ikisinin de bağımsız olduğu görüĢündedirler. Müslüman KardeĢler, parti
programını kültürlü kimseler arasında sınırlı bir dairede dağıtmıĢtır. Hareketin programını
genel bir basın toplantısında ilan etmesini bekleyen bazıları eleĢtiride bulunmuĢlardır.
Fehmi Huveydi Müslüman KardeĢlerin programı hakkında Ģöyle demiĢtir: “Müslüman
KardeĢler içindeki liderlikte en az iki akım bulunmaktadır. Onlardan birisi; açık
reformcudur. Diğeri ise; muhafazakar ve kapalıdır. Ġkinci kesimin karar merkezinde daha
ağırlıklı olduğu görülmektedir.”
2000 yılından bugüne kadar meslek sendikaları saygı görmüyorlardı.
Seksenlerin
ortalarından doksanlı yıllara kadar bu saygınlık vardı. Müslüman KardeĢler, sendikaları
kontrolü altında tutmayı sürdürmüĢtür. 1990 yılından beri Müslüman
KardeĢler‟ın
sendikacılıktaki faaliyetini dondurmak için seçimler iptal edilmiĢtir. Müslüman KardeĢler
liderlerinden ve DiĢ Hekimliği Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Dr Muhammed Foda diyor
ki; “O son kez 90 yılında seçilmiĢtir ve 17 yıl sürekli kalmıĢtır.” Sendikaların bir çoğuna
durgunluk sızmıĢtır. Bu, siyasi harekette sendikaların rolünün gerilemesine yansımıĢtır.
Sendikalarda hayati rol oynayan örgütün liderliklerinin faaliyetleri durduruluyor. Abu‟l
Fetûh diyor ki; “Rejim, Müslüman KardeĢler‟ı sendikalardan dıĢarı çıkarmadı. Fakat
seçimleri ilga ederek faaliyetlerini dondurdu. Onunla birlikte, Müslüman KardeĢler‟ın
sağladığı hizmetler durmadı. Müslüman KardeĢler, Mısırlı sivil toplum alanlarından bir
alanı kaybettiğine inanmaktadır. O, orta sınıftaki ve dünyadaki yasallığını kaybetmediğine
inanmaktadır. Üniversite içinde Müslüman KardeĢler kapsamında diğer alanlarda hayati
varlığı nedeniyle, onlar diğer alanlarda Müslüman KardeĢler için yeterli olmayan
hareketten nispeten faydalanmaktadırlar. Müslüman KardeĢler ile rejim arasında
çatıĢmanın tırmanmasına rağmen, Mısır vakıasında Müslüman
KardeĢlerin yasallığı
güçlenmedi. Hizmet faaliyetleri ile ilgili olarak Ġskenderiye ve Minya gibi üniversitelere
uzak bölgelerde oturan öğrencilere sembolik ücretlerle özel otobüsler sağlayabilmiĢlerdir.
Hizmet, güvenlik müdahaleleri nedeniyle durduruldu. Müslüman
KardeĢler, anketler
dağıtım yoluyla öğrencilerin ihtiyaçlarını araĢtırmayı sürdürdü. Müslüman
KardeĢler,
öğretim yılı süresince sunacağı hizmet iĢlerinin idaresini düzenlemek için (Öğrenci Hizmet
Komitesi) olarak isimlendirdiğini Ģekillendirdi. Doksanlı yılların sonunda Mısır
üniversitelerinde geleneksel evlilikler olgusu yayılmıĢtır. Müslüman KardeĢler, sorunun
boyutunu bilmek için öğrencilere anket dağıtımı yağmıĢtır. Öğrencilerden birisi olan
Abdu‟l Menam Mahmûd Ģöyle dedi: “ Biz öğrenciler arasında yaklaĢık 25 bin anket
dağıttık. Birçok fakültede geleneksel evlilik olgularını bulup çıkardık. Biz bu olgunun bu
63
derece olmasını beklemiyorduk. Biz, öğrenciler arasında nikah iĢlerini yapan yetkilinin
olduğunu fark ettik.” Hizmet Komitesi, üniversite dıĢından uzmanlardan yardım istedi. Dr
Ömer Ebu Halil, Üniversiteler Genel Federasyonu önceki baĢkanı gibi. Öğrenci
Komitesinin 2004 yılında gündeme getirdiği konulardan birisi de geleneksel evlilikler ile
ilgili aĢk temasıdır. Müslüman KardeĢler‟ın belirgin hizmetlerinin en önemlilerinden birisi
toplumsaldır, ideolojik ve vaaz etmek anlamında dini değildir. Onu, Kıpti öğrenciler
arasına yaygın hale getirdi. Bir baĢka yönden, hizmetler öğrenci kesimin istediği karĢısında
duyarlı olmaktaydı. Bu Müslüman KardeĢlerın gündeminde önem verdiği hususlardan
olmayabilir. ġüphesiz sendika seçimlerinin ilgası bu kurumların içinde Müslüman
KardeĢler‟ın etkinliğinin dondurulması hakkında iflas ile sonuçlanmıĢtır. Üniversitelerdeki
öğrenci kesiminde budama yapmamıĢtır. Bu, bu kesim için çok önemlidir. Üniversiteler
bünyesinde Müslüman KardeĢler‟ın artan etkisi, yeni geliĢme olarak kabul edilebilir.
Sonraki aĢamada parlamentoda büyüyen etkisini incelemenin yanında önemli bir konu
sayılabilir. 2006 yılında Ezher Üniversitesi öğrencilerinde meydana gelen olaylar, bir
gösteri olmanın dıĢında Üniversite alanının önemini Müslüman KardeĢler ile devletin
arasındaki çatıĢma arenası olarak çok artırmaktadır.
Müslüman
Sendika seçimlerinin ilgası,
KardeĢler‟a ait sendika meclisi üyelerindeki giriĢimci ruhu ve canlılığı
köreltme sonucunu doğurunca, emniyet Müslüman KardeĢlerı, Öğrenci Federasyonları
seçimlerine katılmaktan uzaklaĢtırdı. Bunun, aksi bir neticesi oldu. Zira üniversite alanında
seksenli yıllarda görülmemiĢ bir Ģekilde Müslüman KardeĢler öğrencilerinin hareketinde
canlanma daha da arttı. Bunun bir açıklaması sendikalar ve üniversiteler arasındaki farktır.
Zira sendika bir resmi kuruluĢtur, sonuçta devletten gelen gelirlerine dayanmaktadır.
Üniversiteler ise, resmi kuruluĢlardır fakat, doğaları itibarıyla devlete yapıĢık değildir.
Dolayısıyla üniversite alanı, daha büyük bir derecede özgürlük vermektedir. Üniversite
topluluğu içerisinde kalıp ondan toplumun diğer alanlarına çıkmadığı sürece bu böyledir.
2000 yılının girmesi ile, Mısır'da üniversiteler bünyesinde adil seçimler yapılmadı. Ancak
Ģekli olarak Öğrenci Federasyonu seçimleri benimsenmiĢtir. Bundan maksat ise;
Ġktidardaki Vatan Partisine sadık öğrenci grubunun baĢarılı olmasıdır ve Müslüman
KardeĢler öğrencilerinin önündeki fırsatları kapatmaktır. Yeni on yılın girmesiyle
üniversite yönetimi; Müslüman KardeĢler‟ın öğrenci seçimlerine katılmasını engelleme
araçlarını keĢfetmesi için kampüste sürekli bulunması hususunda emniyet ile iĢbirliğine
baĢladı. Müslüman KardeĢler öğrencilerinin seçimlere katılma ısrarı karĢısında üniversite
yönetiminin bütün yaptıkları boĢa çıkmıĢtır. Bunu üzerine üniversite yönetimi baĢka bir
araca baĢ vurdu. O da, aday olma kapısının açıldığını ilan etmeyip seçimleri gizli bir
64
Ģekilde yapmaktır. Sonuçta rejime sadık öğrenci grubunun baĢarılı olması sağlanmıĢtır.
Bunun neticesinde 2002 yılında Öğrenci Federasyonunda Müslüman KardeĢler‟ın var
olduğu söylenemez. Sendikalarda meydana geldiği gibi, üniversitelerde de faaliyetlerinin
dondurulmasından
sonra
Müslüman
KardeĢler‟ın
Öğrenci
Federasyonlarından
uzaklaĢtırdığına inanmıĢ görünmektedir. Fakat bunun aksi kanıtlanmıĢtır. Zira dıĢlama
politikası ile karĢı karĢıya kalan Müslüman KardeĢler öğrencileri dondurma ve dıĢlama
iĢlemine cevap vermek için iki uygulama geliĢtirmiĢtir.
Birincisi: Öğrencilerin kampüste (Yasaklı) Müslüman KardeĢlerı Müslimin hareketine
mensup olduklarını ilan etmeleridir. Daha önce olduğu gibi bu isim altında, Ġslami akım
ismi altında değil. Ġkincisi ise:
(Özgür Federasyon) ismini verdikleri seçimleri ilan
etmektir. Böylelikle, gerçekten üniversite yönetiminin ve devletin emniyet güçlerinin
hegemonyası altında olması bakımından özgür olmayan öğrenci birliğine alternatif
olmaktadır.
2004 yılından beri Mısır, daha önce görülmemiĢ bir siyasi harekete Ģahit oldu. Bu hareket,
Mübarek‟in baĢkanlığını dördüncü dönem için uzatmak arzusunu red eden bir halk tepkisi
olarak baĢlamıĢtır. YükseliĢi 2005 seçimleri ile ve 2007 yılındaki anayasa değiĢiklikleri ile
devam etti. Bu hareket, Kifaye hareketini oluĢmasıyla aydın elitlere yansıdı. 2005 yılında
Müslüman KardeĢler öğrencileri öğrenci akımlarının katılımı ile (Reform için Birlikte)
kampanyası baĢlattılar. Kahire Üniversitesinde Müslüman KardeĢler ismi ile bir hareket
baĢladı. Buna diğer üniversitelerden Hareket öğrencileri katıldılar. Müslüman KardeĢler,
üniversite alanı içinde hareketi, siyasi katılıma öğrencileri seferber etmek için “görece
özgürlük” olarak vasıflandırdı. Bununla 2000 ve 2005 yıllarında parlamento seçimlerinde
Müslüman KardeĢlerin desteklenmesi sağlanmıĢtır. Müslüman KardeĢler öğrencilerinin
seferberlik çabaları surların dıĢına da ulaĢmıĢtır. Zira, onlar adaylarının programlarını
üniversite Ģehirlerinde (öğrenci konutlarında) dağıtmıĢlardır. Öğrenci kampanyaları, 2007
yılında anayasa değiĢiklikleri karĢısında (redediyoruz) kampanyasını da kapsamıĢtır. Bunu
da üniversite içerisinde yayınlar dağıtmak yoluyla yapmıĢlardır. Bunu Müslüman
KardeĢler, üniversite surlarının dıĢında yapamıyor. 2000 yılından 2007 yılına kadar
öğrenci hareketinin uygulamasının incelenmesi ile onların toplamından Ģu sonuçlar
çıkartılabilir:
1- Öğrenci kesiminin canlılık ve hareketlilik ile vasıflı olması
65
2- Üniversite içerisinde Müslüman KardeĢler‟ın hitabının örgüt dıĢındaki kimseler ile
birlikte iĢ yapmak yönünde değiĢmiĢ olması
3- Öğrenci faaliyetlerinin Ġslami akım Ģemsiyesinden Müslüman KardeĢlerı Müslimine
geçiĢ yapmıĢ olması
Aralık 2006'da rejim, bir tutuklamalar kampanyası baĢlattı. Bu tutuklamalar kara para
aklama ithamı ile Müslüman KardeĢlerteki iĢ adamlarına kadar uzandı. Onları Nisan
2007‟de askeri mahkemelere sevk ettiler. Bu, Müslüman KardeĢler ile rejim arasındaki
çatıĢmanın mali boyutu hakkında tartıĢmalara yol açtı ve çatıĢmada geliĢen bir aĢamayı
temsil etmektedir.
Ziya RaĢvân dedi ki: “Müslüman KardeĢlerın malının hedef alınması, (( Hareketin etkisini
kısıtlama hakkında Güvenlik güçlerinin yeni bir araç denemesi )) kabilinden olduğuna
inanılmaktadır. Önceki araçlarının boĢa çıkmasından sonra, Müslüman KardeĢlerin mali
gelirlerinin, Mısır hükümetine bağlı yayınların gösterdiği büyüklükte olmadığını
düĢünmektedir. Masrafları üyelerinden ferdi gayretler ile karĢılamıĢtır. Hareket liderleri
Müslüman KardeĢler‟ın malının hedef alınmasını, 2005 yılı seçimlerindeki 88 sandalye ile
baĢarısına, rejimin seçim kampanyalarının mali kaynaklarını kurutma giriĢimine
bağlamaktadırlar. Mal ile Müslüman KardeĢler‟ın siyasi yükseliĢi arasındaki alakanın
anlaĢılması için Müslüman KardeĢlerın Ģu ana mali kaynaklarına iĢaret edilmektedir:
1. Mısır'da iĢadamlarının rolü
2. Mısır dıĢındaki Müslüman KardeĢlerlı Mısırlıların rolü
3. Müslüman KardeĢler üyelerinin seçim kampanyalarını desteklemek için gönüllü
katılımları
El-Aryân Ģöyle düĢünmektedir: “Müslüman KardeĢlerın seçim kampanyalarına yaptığı
harcama, barıĢçıl faaliyetleri finans ettikleri sürece güvenlik güçlerinin iĢ adamlarını
tutuklamasını temize çıkartmaz.”
Ebu‟l Fetûh Ģöyle değerlendirmektedir: “2005 yılı seçim kampanyalarına Müslüman
KardeĢler‟ın yaptığı harcamalarının toplamı 10 milyar Cüneyh‟i aĢmaz.”
66
ĠĢadamlarının tutuklanmasının Müslüman
KardeĢlerin gücü üzerine çağrıĢımlarını
anlayabilmek için, onların tutuklanmaları çatıĢmayı rejimin lehine bitirecek ise, Müslüman
KardeĢler‟ın mali yapısına ıĢık tutmak, kaçınılmazdır. Ve Mısır toplumunda örgüt yapısına
ve hareket dinamiğine göre iĢadamların etkisinin boyutunu belirlemek kaçınılmazdır:
1. Örgüte ait bütçeden Müslüman
KardeĢlerin sahip olduğu ile üyelerinin kendi
sermayelerinden sahip oldukları arasında bir sınır çizgisi vardır.
2. 1954 yılında Müslüman KardeĢler‟ın kapatılmasından ve mülklerine el konulmasından
beri, Müslüman KardeĢler kendisine ait mülk edinme projelerinin olmamasına özen
göstermiĢtir. O, üyelerinin katkılarına dayanmaktadır.
3. Müslüman KardeĢler, seçim döneminde tanıtım kampanyaları dahil olmak üzere kamu
faaliyetlerini iki tür harcama yoluyla yürütmektedir. Birincisi; Merkezi harcama ve
ikinci; merkezi olmayan harcama
4. Örgütlenme hareketinde ademi merkeziyet, üyelerinin gönüllü katkılarına dayanmak ve
tarafından kontrol edilen özel dernekleri görevlendirmek; iĢ adamlarının Müslüman
KardeĢler dinamiği üzerindeki etkisini sınırlı kılmaktadır. Böylelikle, onların
tutuklanmalarının rejim ile çatıĢma denkleminde etkisi sınırlıdır. Ayrıca Müslüman
KardeĢlerlı iĢadamlarının servetinin yüzlerce Milyon olduğu tahmin edilmektedir.
Doğru olup olmadığı açık olmasa da bu rakamlar ; arazi, binalar ve fabrikalarda vb.
dondurulmuĢ sermayeyi yansıtmaktadır. Siyasi faaliyetlerini desteklemek için
iĢadamlarından Müslüman KardeĢlere akan para hareketinin, rejime bağlı medyanın
iĢaret
ettiği
büyüklükte
olmadığı
görülmektedir.
Aynı
zamanda,
Müslüman
KardeĢler‟ın mali yapısındaki ademi merkeziyet yapı, illerde ve bölgelerdeki hareket
dinamiğini özerk ve iĢ adamlarının mallarından bağımsız kılmaktadır.
Son yıllarda bilgi teknolojisinde çok büyük bir geliĢmeye Ģahit olmuĢtur. Onlar,
Denetiminde otoriter rejimlerin halklarının görüp iĢittiklerini denetimdeki kabzasından
daha zayıftırlar. Ancak vatandaĢlara izin verilen bloglar gibi internetin çoğalttığı yeni
alanlarda ilk kez bilgileri göndermeyi ve fikirlerini açıklamayı paylaĢıyorlar. Ve onlar
sadece alıcılar olmazlar. ĠĢte bu patlama ve bilgi bolluğu; Mısır ve birçok Arap ülkesinde
sosyal siyasal canlılık ve hareket için diğer faktörleri garanti etme sonucu doğurmuĢtur. Bu
büyük ve yaygın bir açılıma yol açmıĢtır. CumhurbaĢkanı kiĢi ile temsil olunan Mısır
rejiminin yaĢlanma evresinden geçtiği ve yakın sonunu beklediği artık bir sır değildir.
67
Ġnsanlar rejimin geleceği hakkında endiĢe duygusunu reform isteği ile sokağa inmeye
tahrik etmelerinde paylaĢmıĢlardır. Ancak, netlik kazanmıĢtır ki; diğer güç merkezleri
vardır. Bunlar, silahlı kuvvetler de dahil olmak üzere iktidarı devralma hakkında
boğuĢmaktadırlar. Mısır'da iktidara cumhurbaĢkanı kiĢinin egemenliği, kurumlar
kültürünün zayıflığı, çakıĢan otoriteler ve iktidardaki Vatan Partisinin halktan kopukluğu
nedeniyle; rejimin yasallığı güç veya zayıflık varlık veya yokluk bakımından baĢkanı
kiĢiye bağlantılıdır. Bu demektir ki; yeni rejim, önceki rejimden bağımsız olarak kendisi
için yeni bir yasallık oluĢturma meydan okuyuĢu ile karĢı karĢıya gelecektir.
Aynı Ģekilde Mısır rejimi bir takım değiĢiklikler yapmayı sürdürmüĢtür. Müslüman
KardeĢlerı Müslimin de geçen senelerde takım değiĢiklikler yapmayı sürdürmüĢlerdir.
Hareket, siyasi ve sosyal yelpazenin saçağında bulunan izole edilmiĢ, rejim onu kolaylıkla
ve sessizce uzaklaĢtırabildiği bir Müslüman KardeĢler sayılmaz. Zira hareket, Ömer
Tilmisani liderliğinden beri, örgütü sağlam bir Ģekilde yeniden yapılandırmıĢtır.
Bu
yapılandırma, sadece üyeleri çekmek ve sayılarını artırmak seviyesinde değildir. Fakat
bunu; niteliksel olarak, toplumun tüm kesimlerine hizmet verebilen yeni bürolar ve
Müslüman KardeĢler içerisinde yeni uzmanlıklar oluĢturulması yoluyla yapmıĢtır.
Müslüman KardeĢler, Hudaybi liderliğinde dikkatli ve ihtiyat bir politika izlerken, Akef‟in
ve etrafındaki yetmiĢli neslin dairesinin varlığı, belirttiğimiz dıĢa açıklık atmosferi ile
örtüĢerek, Mısır sokağındaki siyasi hareket;
yasallığını oluĢturma ve güçlendirme
denkleminde siyasi rejimin yaĢam döngüsünü bir baĢkan kiĢiye bağlı kılmıĢtır. Müslüman
KardeĢler‟ın yaĢam döngüsü ise; önceki baĢarıları üzerine inĢa etmekteki örgüt yeteneğine
dayanmaktadır, rehber kiĢiye ya da her hangi bir bireye dayalı değildir.
11 Eylül 2001 olayları, Ģiddetli bir sarsıntıya sebep olmuĢtur. Amerika BirleĢik
Devletlerini Arap dünyasındaki bölgeye ve Mısır‟a yönelik siyasetini belirlemekte
telaĢlandırmıĢtır. Amerika bir taraftan 2003 yılında Irak'a karĢı bir savaĢ baĢlattı. Bunu da
demokratik bir Arap ülkenin kurulması amacıyla olduğunu söyleyerek temize çıkarmaya
çalıĢtı. Amerika, bölgedeki demokratik değiĢim dalgasını yönlendirmede Mısır'a güvendi.
Fakat o, ters taraftan da otoriter rejimler ile iĢbirliği anlaĢmaları yaptı. Dürüst seçimlerin
sonucunda Ġslamcıların tüm Arap ülkelerinde kazanacağı açığa çıkınca, 2006 yılında
Hamas'ın baĢarısı, Amerika BirleĢik Devletleri için bir dönüm noktası gibi görünmektedir.
Bu onun, siyasi reform için baskı yapmak gündeminden teröre karĢı güvenlik tahsis etme
68
gündemine geçiĢ yapmasını sağlamıĢtır. Zıt gündemleri arasında bu Amerikan kayması
2005 yılında Mısır seçimlerinin atmosferine yansımıĢtır. Müslüman KardeĢler'ın sırasıyla
34 koltuk ve 42 koltuk kazanması zaferinden elde edilen Birinci ve ikinci evreleri göreceli
Ģeffaflıkla iĢaretlendiğinde; üçüncü evre güvenlik müdahalesi ve Müslüman KardeĢlerın
kazanmasını 21 sandalye azaltan sahtecilik ile iĢaretlendirilir. Amerikan kaymasının aynı
Ģekilde 2007 yılı Ürdün seçimlerine de yansıdığı yorumu baskın olmuĢtur. Bu seçimlerde;
Ürdün'deki Müslüman
KardeĢlerı siyasi vitrini olan Ġslami Eylem Cephesi görevden
uzaklaĢtırılmıĢtır.
2.2. 25 Ocaktan Günümüze Müslüman Kardeşler
Müslüman KardeĢler 25 Ocak devrimin etkileri ve rolleri anlamak için bir önceki süresi
biten Millet Meclisinin ve 2010 seçimlerin hazırlanıĢını gözden geçirmesi gerekir, zira
iktidar partisi 2011baĢkanlık seçimlerinde ona ciddi sıkıntı yaratan Müslüman kardeĢlerin
yok etme çapası tüm kuralları aĢtı. Ulusal parti (Vatan) verdiği bir dilekçe Müslüman
kardeĢlerin anayasal düzeni bozmaya ve tehlike arz edeceğini yazmıĢtır.157 bununla birlikte
iktidar partisi diğer muhalif partilere wafd partisi, Nasiri ve Tecemmu daha çok Müslüman
KardeĢler üzerine gidilmesine talep etti, ancak wafd partisi sert eleĢtirilere iktidar partisine
yöneltti. bu olaylar karĢısında Müslüman KardeĢler ve bağımsız siyası güçler Halk
Parlamentosu oluĢturmuĢlar, bunun sebebi iktidar partisinin hileli seçimidir.
Halk Parlamentosunu oluĢturan Müslüman KardeĢler ve bağımsız siyasi aktörler ilerdeki
zaman 25 ocak devriminin ön ayak oluĢturacaklardır. rejim iktidar partisi Müslüman
kardeĢlere yönelik yok etme planını uygulamak için fırsat kolluyordu. c 25 Ocak olayları
fırsat bilen rejim kargaĢa, güvensizlik ve istikrarsızlık faturasını rejimin son anına kadar
Müslüman kardeĢlere kesmeyi devam etmiĢtir; Müslüman KardeĢler yapılan ithamlar
reddederek rejimin tüm tehditlerine karĢı olduğunu ve halkın yanında saf tuttuğunu açık bir
Ģekilde 23ocak tarihinde Müslüman KardeĢler genel MürĢidi Dr. Mohammad Bedii
tarafından bir beyanatla duyurmuĢtur.158 beyanatındaki açık bir Ģekilde rejimin tehditlerine
boyun eğmeyeceklerini, Allah rızası için çalıĢtıklarını ve bu turdan zorba ve Ģiddet
kullanmakla Müslüman KardeĢler saf değiĢtirmeyeceklerini ve her zaman demokrasi,
özgürlükler ve refah için halkın yanında duracaklarını ifade etmiĢtir.
157
Ġnternet: Ġnternet: http://www.25yanayer.net///// 10-02-2014 usama mansour. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
158
Ġnternet: http://ikhwanwayonline.wordpres com/2011/01/23 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
69
25 ocak devriminde Müslüman KardeĢler yeni bir politika izlemeye yöneliĢi gösteriler
açıdan çok önemli, rejimin gösterecekleri Ģiddet Müslüman KardeĢler üyelerine daha fazla
olacağından ve gösteriler daha büyük anlam taĢıması adına Müslüman KardeĢler tabanı
sokağa inmesini izin verilmiĢ, ancak gösterilerde herhangi bir siyasi imge yada eğilim
belirten bir slogan atılmamasına dikkat eden Müslüman KardeĢler sahada en büyük kitle
sahip olduğu görünüyordu, aynı zamanda göstericilerin arasında en iyi örgütlenmiĢ kitle
olarak meydanlara dolduruyordu. Müslüman KardeĢler 25 ocaktan Gazap Cumasına kadar
üç günlük bir değerlendirme ile tüm Müslüman KardeĢler yöneticileri, siyasi liderler ve
baĢtaki MürĢidi sokakta resmi bir Ģekilde artık meydanlarda açık sloganlarla rejimin
düĢmesi için halkla bütünleĢti.
Resmi duruĢun bedeli hemen rejim tarafından tahsil edilmeye baĢladı, Müslüman
KardeĢler üst düzey yöneticiler ve öne giden isimlerinden 50'dan fazla kiĢi tutuklandı. buna
rağmen Müslüman KardeĢler devam ettiler. Gazap cuması olarak belirlenen tarihi ve günü
açıdan çok anlam taĢımaktadır, birincisi cuma günü bir Ġslami ve dini anlam taĢıdığını ve
böyle bir gün halkın teveccühü dengeleri değiĢtirecek. 28 ocak yüksek sayıda Ģehit
düĢmesi ve Mısırın genelinde gösteriler olması olayı bir halk hareketi olarak algılanmıĢtır.
Tahrir meydanındaki kanlı çarĢamba adlandıran gün Müslüman KardeĢler açısından büyük
bir fedakarlığı yaptığı görülmekte Ģöyle ki liderlerden ve üyelerinden 400'a aĢkın kıĢı
tutuklandığı gibi kimi asker eliyle kimi güvenlik farklı birimlerde çoğu iĢkence ve kotu
muameleye maruz kalmıĢtır; buda yetmiyormuĢ gibi çoğu Müslüman KardeĢler üst düzey
yönetici askeri mahkemelerce hapis cezası çarptırılmıĢtır. askeri mahkemelerde savunma
makamı yoksun bir yargı sisteminden dolayı meĢru bir mahkeme olup olmadığı tartıĢma
söz konusu. son olarak Mısır'ın genelinde Ģehit düĢen Müslüman kardeĢlerin üyeleri
haberleri devam etmiĢtir.
Buna rağmen Müslüman KardeĢler gösterilere herkese açık özellikle güvenlik güçlerine
açık vermemek adına yapılmıĢ bir adımdır, nasıl olsa güvenlik güçleri bu tur gösteriler
Müslüman KardeĢler yaptığı zaman devlet elden gidiyor Ġslamcılar Mısır'ın güvenliğini
tahdit ediyor diye Ģiddet uyguluyorlardı, gösteriler baĢarı ulaĢması için tüm kulvarlar
meydanlarda bulunuyorlardı. DireniĢlerin üçüncü gününde baĢarısını güvenen Müslüman
KardeĢler Gazap Cuması tertip etme kararı aldı. Bu apaçık bir taraf tutma eğilimiydi. hem
barıĢçıl gösteri yapanların katline protesto etmek için aynı zamanda artık söz milletin
70
demeye getirmiĢlerdir Müslüman kardeĢlerin tüm kadroları. Bu organize iĢlerde Müslüman
KardeĢler hep halktan biri olduğunu diğer grupların yanına saf tuttuğunu değiĢim için
herkesle el ele çalıĢtığını ve ayrımın olmadığını göstertmiĢtir. Bu süreçte Müslüman
KardeĢler tüm muhalefet akımları arasında günlük beyanatı olan tek örgüttür, iç ve dıĢ
mihraklara olumlu mesajlar vermekte ve güven toplamaktadır. Aynı zamanda gösterilerin
baĢı yada sonunda değil tam ortada olduğunu hiçbir zaman ele geçirmeye düĢünmediğini
vurgulamıĢtır. meydanı iyi okuyan nabız'ı tutan ve değiĢimin anayasal reformları ve
olağanüstü hal kaldırmaya diğer muhalif gruplarla. Müslüman KardeĢler yapılacak olan
seçimlerde sadece yüzde 35 olarak katılacaklardır, cumhurbaĢkanlık seçimindeyse
katılmayacaklarını açık ifade etmiĢlerdir; ve Ġsrail'le olan münasebetler diploması bir dille
zamana ve mekana uygun olarak davranmıĢlardır159.
Sanal medya Müslüman KardeĢler için büyük bir avantaj çoğu genç nüfus göstericiler
sanal alemde daha hızlı ve etkin kullanmaktalar. 25 ocak gösterileri facebook ve tweeter
ve diğer internet ağlar üzerinden propaganda yayılması ve meydanlara dökülme talepleri
karĢılıksız kalmadı. Müslüman KardeĢler gençleri internette sadece kendi propagandaları
ele almamıĢlar tüm sanal ortamlarda Mısır'ın genel sıkıntıları ve halk'ın problemleri
yaymıĢlardır. gençler kendileri daha çok organize edecek sayfalar düzenlemiĢler;
devrimcilerin haberleri, yorumları ve tüm meydanlarda ve diğer Ģehirlerdeki gösterilerin
yönetimi ve takibi bu sayfalardan oluĢmuĢtur. Özellikle facebook devrimin olmazsa olmaz
araçlarından biri haline dönüĢtürmüĢtür. Bu çalıĢmalar Müslüman KardeĢler öne giden
isimlerinden ve irĢat ofisinden olan Dr. Abdurahman Elbir ve sonrasında Muhammed
Elbaltacı ve diğer yöneticiler açık bir Ģekilde bu furyanı katıldılar. internet sayfalarında
yoğun katılımı ile birlikte gösteriler an ve an takip ediliyordu nerde yapılacak ve hangi
saatte tabii ki bununla birlikte sayfalarda artık güvenlik güçlerle nasıl davranılması
gerektiğini ve medeni bir Ģekilde davranılması için seminerler ve toplantılar
düzenleniyordu. bunun yanı sıra tıbbi bilgilendirme ve müdahale eğitimi veriliyordu,
biberli gaz ve diğer vakalar için.
159
Ġnternet: http://digital.ahram.org.eg/Policy.aspx?Serial=785088. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
71
2.2.1. Müslüman Kardeşler evrim aşamaları
günlük beyanat veren Müslüman KardeĢler rejimin halktan izole edildiğini ve halka kulak
asmadığını bunun ancak bir siyasi intihar ad olunur. rejimin ithamlarda bulunması ve
dedikodu yayması, ABD'ye Müslüman kardeĢlerin bir terör örgütü lens etmesi siyasi çöküĢ
alametidir. diğer muhalif güçlerle birlikte hareket ettiğini tek hedefleri halkın hakları
iadesi, olağanüstü hal kaldırılması, özgürlükler yerini bulması, ve hileli parlamento feshi,
ve yolsuzluklarla mücadele etmesi ve yolsuzluk yapanlara adalete teslim etmesidir. 25
ocak tutukluları serbest bırakılması ve göstericilere ölüme varacak kadar Ģiddetin izin
verenlerden hesap sorma, rejimin halk taleplerini yerine getirme, parlamento feshi ve Ģeffaf
ve temiz seçim yapılması, ve bu seçim yargının tam kontrolünde olacak. reformların bir an
önce gerçekleĢmesi ve gösteriler yüzünden tutuklananlar serbest bırakılmasıdır. bunlar
bakıldığında Müslüman KardeĢler gösterilerde baĢtan beri mevcudiyet sağlamaktadır, daha
çok rejimden beklentisi devam etmekte ve ıslah reform yapılabilecek noktada bekliyordu;
ancak bunu 28 ocak Gazap Cumasından sonra göremiyoruz, beyanatlar değiĢiklik arz
etmekle birlikte söylem farklılığı gözden kaçmıyor beyanata rejimin bütün erkanını
meĢruiyetini kayıp etiğini, cumhurbaĢkanın bir an önce çekilmesini, mevcut parlamento
kaldırılmasını, olağanüstü hal kaldırılmasını, ülkeyi idaresi için geçici ulusal yürütme
hükümeti teĢkili, halkın istediği ve yargının denetiminde özgür ve Ģeffaf parlamento
seçimi, yeni kurulacak parlamento cumhurbaĢkanın seçimi için anayasal düzenlemeler ve
reformlar ivdikle hazırlamalı. tüm milli güçler ve siyasi oluĢumlar ve partiler ve gençler
temsil eden grup kapsayacak Ģekilde halkın arzu ettiği biçimde cumhurbaĢkanın yardımcısı
ile bir diyalog kabul edilebilir. halkın taleplerinden vazgeçmemek, güç ayrılığı temin
etmek, dernek ve parti kurma özgürlüğünü vermek, basın yayın özgürlüğünü temin etmek,
barıĢçıl gösteri yapma hakkı tanımak, rejimin millet iradesine kastetmek ve ömrünü
uzatmak için renk değiĢtirmek, Müslüman KardeĢler kesinlikle her hangi bir koltuk
beĢinde değildir refah ve tedrici reformlar her alanda çalıĢmakta Ġslami değerler
çerçevesinde inanarak genel bir ilke edinmiĢ yolsuzluğa ve kargaĢa izin vermeyecekleri o
yüzden cumhurbaĢkanlığına aday göstermeyecektir160. rejimin basın kanat'ı basının
özgülüğünü ve mesleki Ģeref ve vicdanlarını dinlesinler ve milletine olan bağlılığını
koparmasınlar. bu geliĢmeler iyi okuyan Müslüman KardeĢler sokağın sesini kulak
asmıĢlar o yüzden iyi bir iletiĢim kurmuĢlardır. Mübarek cumhurbaĢkanlığından
çekildikten sonra Askeri Yüksek Konsey ülkenin idaresini aldı. Müslüman KardeĢler bu
160
Ġnternet: http://www.masrawy.com/news/egypt/politics/2011/march/15/ekhwan_ban.aspx?ref=rs
72
seferdeki beyanatlar daha ısrarcı bir talepkar, özgürlüğü kısıtlayan halkı korkutan
olağanüstü halın kaldırması, parlamento feshi ve yeniden temiz bir seçim yargı
nezaretinde, adaleti ve eĢitliği koruyan maddeler kalması diktatörlük ve Ģiddet savunan
maddeler kaldırılması, anayasal reformlar ve düzenlemeler yapılması, ivdikle ülke
idaresini bürokrat geçici hükümet kurulması, siyasi tutuklular serbest bırakılması, mesleki
sendika seçimleri, gaz, ücretler konusundaki yargı hükümlerin yerine getirilmesi. basın
özgürlüğü, yolsuzluk mücadelesinde adım atılması.
Mübarek‟in 30 yıllık rejimi Müslüman KardeĢlerin sosyal anlamdaki varlığına herhangi bir
zarar verememiĢ ancak grubun siyasi anlamda geliĢimini ve tecrübe kazanmasını
engellemiĢtir.161
Müslüman KardeĢler‟e, büyük bir halk sempatisi bulunmakta ve bu sempati iki tür çabaya
dayanmaktadır. Bunlardan birincisi, dini bir dava çabası, ikincisi ise Ġslami referansı
kullanmada bir rakibi olmaksızın Mısır‟ın dokusuna sızan sosyal bir çabadır. Kemal Habib
Ģöyle diyor: “Devletin, sol eğilimleri kuĢatmak için siyasi olarak Ġslami hareketleri
görevlendirmesinin ve Ġslami Cihad ve Cemaat-i Ġslamiyye gibi güç kullanan hareketlere
karĢı “Ģiddetin ortadan kaldırılması” stratejisini kullanmasının ardından, devlet tekrar
Müslüman KardeĢler Cemaatine dönük sistematik çember altına alma, kuĢatma ve ceza
verme stratejisine geri döndü.
162
Devrim öncesi Mısır rejiminin politikası, Müslüman
KardeĢler ve selefi gruplar ile bu ikisinin arasında orta bir yol tutan Cemaat-i Ġslamiyye
gibi yasal olmayan Ģiddet ya da Ģer‟î cihadî hareketlerin hariç tutulmasını temsil eden
Ġslami Hareketle birlikte farklı politikalara dayalı olan Mübarek rejiminin gölgesinde
devam etti. Ġslami hareketler, devletin stratejisinin değiĢtirilmesinin yanı sıra dâhili,
uluslararası ve bölgesel bağlamda da değiĢtirilmesini teĢvik eden Mısır devletinin
merkezine meydan okumayı temsil etmekteydi. Bu da bu Ġslami hareketlerin siyasi zeminle
olan iliĢkilerine tamamen etki ettiği gibi çatıĢma da son derece tecrübeli olan rejimle ilgili
politikalarını değiĢtirmesine etki etti. 163
161
Telci, Ġ. N. (2013). Devrim Sonrası Mısır‟da Güç Mücadelesi: “Ġslamcı Ġktidar v Seküler Muhalefet”,
Ortadoğu analiz, 49, 81-88.
162
Ġnternet: http://aljazeera.net/home/print/7dcab3c3-3422-4c8b-b091-049383f5dada/f6ad5857-12fb-4da5932d-593dcd8d1a91 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
163
Arap Strateji Raporu (1993). El-Ehram Siyasi ve Stratejik Çalışmalar merkezi.
73
Ayrıca, siyasi güçlerle olan iliĢkilerinde tecrübesi bulunan Müslüman KardeĢler Cemaati
ile iktidar güçleri arasındaki siyasi denkleme dair etki ve yansımalar da bu noktada dikkate
alınmalıdır.
Mısır Devriminin planlanması ve patlak vermesi esnasında herhangi bir katkıda
bulunmamasına rağmen Müslüman KardeĢler Cemaati, diğer siyasi güçlere oranla daha
büyük bir ağırlık teĢkil etmiĢtir.
Müslüman KardeĢler‟in bu tür bir ağırlık teĢkil etmesinin nedenlerinden biri de, eski
CumhurbaĢkanı Hüsnü Mübarek‟in, rejimi tekelinde bulundurması hasebiyle, kendi
iktidarı boyunca Müslüman KardeĢler‟i bir korkuluk olarak addetmesidir. Müslüman
KardeĢler, seksen yıllık geçmiĢiyle tarihi bir örgütsel yapıya sahiptir ve bununla birlikte
uluslararası arenada da örgütlenmiĢ ve geniĢlemiĢtir.
Bu bağlamda, Mısır‟ın dini bir devlete dönüĢmesi korkusu ile birlikte dıĢ unsurların
Müslüman KardeĢler‟e odaklanması göz ardı edilemez.
Bu da, Ortadoğu‟da jeopolitik dengelerin, özellikle de Ġran devletinin dini doğası ıĢığında,
Batılıların çıkarlarının tehdit edilmesi ve Ġsrail‟e karĢı da tehditlerin artma ihtimalinin
olması anlamına gelmektedir.
Mısır devrimine katkı verenler, Müslüman KardeĢler Cemaatinin bu göreceli ağırlığı ile
“Özgürlük ve Adalet Partisi” adı altında yeni bir siyasi parti oluĢturacağını ilan etmesinin
sonuçlarının, devrimin meĢruiyetine pekiĢtirici etkisinin son derece önemli olduğunu da
öngörmüĢlerdir. Mevcut durum, Mısır için her alanda ilerleme ve modernleĢme Ģartlarını
gerçekleĢtirebilecek, Arap ve Afrika ülkelerinin güç dengeleri için bir ek değer olabilecek
demokratik sivil bir devletin baĢlamasını izlemek açısından da önem arz etmektedir.
Müslüman KardeĢler dikkatle takip edildiğinde, Mısır devriminin ilk günlerinde, son
derece bilinçli ve olgun siyasi söylemlerinin olduğu inkâr edilemez. Zira genel söylemleri,
kendilerinin devrimci halkın bileĢenlerinden oluĢtuğuna, ancak onun tek ifadesi
olmadıklarına dayalıdır.
Müslüman KardeĢler, mushafları kaldırmak ya da “Çözüm
Ġslam‟dır” gibi sloganlar atarak bilindik yöntemler yerine, değiĢim, özgürlük ve sosyal
adalete vurgu yapan slogan ve söylemlerle hareket ettiler.
74
Bu mesele, kitabında meĢruiyetin değiĢtiğine dikkat çeken Marcel Gaucher‟in dikkat
çektiği hususların izahı sayılabilir. Zira ona göre meĢruiyet, gökten baĢımıza inmekte ve
bizlere dayatılmaktadır. Ardından, modern siyasi devrimlerin gelmesiyle meĢruiyet,
yeryüzüne ve insani seviyeye geri döndü. Böylelikle teolojik yönetim sona erdi, velayet-i
fakih geçersiz oldu ve meĢruiyet, halk temelli hale geldi. Bu ise Ġngiliz, Amerikan ve
Fransız devrimi gibi üç temel devrim sayesinde oldu. Bu Ģekilde teolojik meĢruiyet geri
çekildi ve onun yerine insanlık meĢruiyeti, yani parlamentonun oyladığı ve her ihtiyaç
duyulduğunda değiĢtirip düzenlediği beĢeri kanun geldi.
164
Müslüman KardeĢler‟in,
meydanlarda tanık oldukları manzara iĢte budur. Bu nedenle de Ģeriattan uzak talepleri ve
Mısır sokaklarındaki gençlerin tabi olduğu hususları ortaya koydular.
Bu performans, “28 Ocak Öfke Cuması” hariç, açık siyasi bir akım olmaları itibariyle
gösterilerde bulunmamalarıyla bağlantılıdır. Bu da muhtemelen örgütsel talimatlarla değil,
kiĢisel istekler olarak gerçekleĢmiĢtir. Müslüman KardeĢler özellikle, gençlerin 25 Ocak
tarihinde öfke bildirisi için baĢlattıkları çağrıya katılmayarak rejimin tehdidine maruz
kaldılar. Ayrıca Müslüman KardeĢler, “Öfke Günü” gösterileri olarak adlandırılan 25 Ocak
gösterilerine katılmadıkları halde, diğer siyasi güçlerin, cemaatin vurulmasına ya da
ilkesinin ayıplanmasına dönük giriĢimlerinde kendilerine yöneltilen bir suçlamaya da
maruz kaldılar. Bu ise Müslüman KardeĢler Cemaatinin, genellikle takip ettiği, “sopayı
ortadan tutmak” ilkesinin, imkânsız bir takım hususları taĢıması nedeniyledir.165
Son zamanlarda Mısır toplumuna hâkim olan gergin durum, Müslüman KardeĢler‟i ĠçiĢleri
Bakanlığının aĢırılıkları da dâhil siyasi, ekonomik ve sosyal durumların bozulmasını
protesto etmek için polis bayramıyla çakıĢan 25 Ocak günü halkı güçlü bir gösteriye davet
etmeye sevk etti. Nitekim cemaat, gösterilere katılan gençler için üç kural belirleyerek,
ulusal bir yapı olmasından dolayı polise saygı duyulmasını vurguladı ve sabotajlar ve isyan
eylemleri için de uyarıda bulundu. Ancak belirli bir yerde toplanma çağrısını reddetse de,
gençlerin katılımını engellemeyeceğini de vurguladı. Nitekim çağrı, sosyal medyada
facebook ve twitter aracılığıyla baĢladı. Bu gösterilere, “Hepimiz Halid Said‟iz Hareketi”,
“6 Nisan Gençlik Hareketi”, “Adalet ve Özgürlük Ġçin Gençlik Hareketi”, (Kifâye)
“DeğiĢim Ġçin Mısır Hareketi”, “Halkçı Demokrasi Hareketi” ile “Kalabalıkları
DeğiĢtirmek Ġçin Ulusal Dernek” gibi partileĢmemiĢ birçok siyasi güç davet edildi.
164
Gauchet, M. (2007). L'Avénement de la Democratie. Gallimard.
Ġnternet: http://mortada3.blogspot.com.tr/2011/06/25_14.html#sthash.wqxrNDBE.dpuf adresinden 15
Haziran 2013‟te alınmıĢtır.
165
75
Dolayısıyla davete, Mısır‟ın sivil toplum katmanlarından ezici bir çoğunluk icabet etti. 25
Ocak gösterilerine katılanları Müslüman KardeĢler Cemaati açıkladı.
166
Müslüman
KardeĢler baĢlangıçta, devrime yönelik herhangi bir açık davranıĢın gösterilmesinden
çekiniyordu. Bu sırada, Müslüman KardeĢler‟in gençleri hareketli ve son derece aktif
oldukları için Müslüman KardeĢler Cemaatinin de güçlü bir Ģekilde katılmasını istiyorlardı.
Ancak sorumlular tepki verdi ve açıklamalarında, Müslüman KardeĢler üyelerinin bireysel
katılımına yeĢil ıĢık yaktı ve Müslüman KardeĢler baĢlangıçta herhangi bir kolektif ya da
birleĢik kitle eylemlerinde bulunmadı. Devrimin ilk üç gününün ardından, özellikle de
göstericilerle ve protestocularla olan halkçı ve kitlesel kaynaĢmanın ardından, Müslüman
KardeĢler‟in liderleri gösterilere yönelik tutumlarını değiĢtirerek tüm güçleriyle
meydanlara indiler, onların bu azimleri de halka ve gösterilere aksetti. Gösterilere indikleri
sırada
cumhurbaĢkanından
diyaloğa,
farklılıkların
yakınlaĢtırılmasına dönük çağrılar geldi. Ancak,
giderilmesine
ve
görüĢlerin
Müslüman KardeĢler‟in liderleri ve
cumhurbaĢkanı arasındaki diyalog hiçbir fayda vermedi. Hatta Müslüman KardeĢler bu
görüĢmelerden zarar gördü. Ve diktatör rejim ile devrim ve muhalif guruplar arasında
polemik yapmakla suçlandılar. Bunun üzerine Müslüman KardeĢlerin eski lideri Habib‟in,
Mübarek rejiminin Müslüman KardeĢler de dâhil tüm güçlerin siyasi uygulamalarına izin
verdiği Ģeklinde bir söylemi oldu.
Müslüman KardeĢler Cemaatinin eski lideri, Askeri Konseyin, 25 Ocak devriminden sonra
Mısır sokağındaki en güçlü grup olmalarından dolayı Müslüman KardeĢler ile ittifak
ettiğini açıkladı. Ayrıca Muhammed Mursi ile Saad Kettani‟nin, devrim esnasında Tahrir
Meydanından çekilmek için Ömer Süleyman ile iki defa bir araya geldiğine de vurgu yaptı.
Diğer taraftan Habib, Muhammed Bedii‟nin 25 Ocak devriminin baĢında kendisiyle
bağlantı kurduğunu, Mursi ile Kettani‟yi Ömer Süleyman ile görüĢmek için göndereceğini
söylediğini ifĢa etti. 167 Ayrıca Bedii‟den, Cemaatin tarihinde kara bir leke olmaması için
bunu yapmamasını talep ettiğini belirtti.
Müslüman KardeĢler ile rejim ya da Silahlı Kuvvetler Yüksek Askeri ġurası arasındaki
gizli ittifak hakkındaki tüm muhtemel senaryo ve teorilere rağmen Müslüman KardeĢler,
rejim ile Askeri Konseyin muhatabı olan en önemli unsurdur. Ancak Müslüman
KardeĢler‟in bugüne getirdiği siyasi süreç ve devlet adamlığı, onları, muhalefetin talepleri
166
167
Ġnternet: http://25janaer.blogspot.com.tr/2011/05/25-2010.html. adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://almesryoon.com adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır.
76
karĢılanmadıkça görüĢmelerin olmayacağı Ģeklinde açıklama yapmaya sevk etti.
Dolayısıyla Mısır devrik CumhurbaĢkanı diktatör Hüsnü Mübarek‟in çöküĢünün
yaklaĢmasıyla birlikte, Müslüman KardeĢler için siyasi çalıĢmanın kapısı ardına kadar
açılmıĢ oldu.
Nitekim 28 Ocak tarihindeki Öfke Cumasında ve Müslüman KardeĢler‟in Mısır‟ın dört bir
tarafında gösterilere katılacağını açıklamasının ardından, Müslüman KardeĢler Cemaatinin
ĠrĢad Bürosu üyelerinden birçoğu tutuklandı. Bunun üzerine Müslüman KardeĢler‟in,
gösterilerdeki rollerini kısıtlamak amacıyla devlet güvenliği tarafından yapılan tehditleri
reddeden açıklaması yayınlandı. Bu olayların akabinde ise, yüzlerce kiĢinin ölümü ve
yaralanması ve yüzlerce göstericinin tutuklanmasıyla sonuçlanan Ģiddetli çatıĢmalar oldu.
Aynı günde de iktidardaki Ulusal Partinin bazı merkezleri yakıldı. Bunun üzerine devrik
CumhurbaĢkanı Hüsnü Mübarek, hükumetin istifasını talep ederek, yeni bir hükumetin
görevlendirileceğini
açıkladı.
CumhurbaĢkanlığın,
hükumetin
görevden
alınması
hakkındaki açıklamayı yayınlamasıyla birlikte ĠçiĢleri Bakanı, güvenlik birimlerini
meydanlardan çekti. Bu da güvenlik, istikrar ve kaos olayları için bir boĢluk açtı. Bunun
üzerine göstericiler, kamu ve özel mülkiyetleri korumak amacıyla komiteler oluĢturdular.
Diğer taraftan göstericiler, Tahrir Meydanı‟nı kontrol altına almayı baĢarmıĢtı.
Ayrıca Müslüman KardeĢler, siyasi hayata katılacak siyasi bir parti kurmak amacıyla
derhal Müslüman KardeĢler‟in iç seçimlerini gerçekleĢtirdi ve bu oluĢum, devrik
CumhurbaĢkanı Mübarek‟in istifasının hemen öncesinde oldu. Nitekim 25 Ocak
devriminden 06 Haziran 2011 tarihinde “Özgürlük ve Adalet” Partisi doğdu. Dolayısıyla
25 Ocak devriminin ardından Müslüman KardeĢler‟in kurduğu Özgürlük ve Adalet Partisi,
yönetimdeki kendi projelerinin siyasi bir kolu olması içindir denilebilir. Tüm geleneksel
partilerden farklı bir Ģekilde kurulmasına gayret gösterilen parti, cemaatin içindeki en
yüksek rütbeli kurucuları toplamaya çalıĢtı ki bu, muhafazakâr kesimin güvenini
kazananlar ve üyelerin yükselmesinin yolunu kontrol edenler de dâhil, aktif üyelerin bir
kesimini oluĢturmaktadır. 168 Cemaat, sayıları 70 bine ulaĢan aktif üyelerinin yüzde 10‟unu
seçmek için aralarında Müslüman KardeĢlerlilarin aktif kesiminin de bulunduğu tüm
bölgelerde iç seçimlerini gerçekleĢtirdi. Nitekim bu, 7.000 üyenin seçilmesiyle sonuçlandı
ve bunlara 1821 baĢka üye daha eklendi. Ayrıca aralarında 978 kadının da bulunduğu 8821
168
Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/e321d0bd-b301-41af-a889-52c22923c734 . adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
77
kurucu üye sayısına ulaĢmak için oylama sürecini baypas etmeleri noktasında uyarıldılar.
Yani kadınların oranı, tüm kurucuların yüzde onundan çok daha azdı. Bu da, Ġslami partiler
içerisindeki kadının yerinin iyi olmadığını yansıtmaktadır. Bu aynı zamanda kurucuların
arasında 93 Kıpti‟nin varlığını, Kıptilerin Ġslami parti altındaki konumunu ve çalıĢma
kapsamının dıĢına çıkılmasından dolayı onların birçok bileĢeninin analiz edildiğini de
yansıtmaktadır. 169
Devrik CumhurbaĢkanı Hüsnü Mübarek, ertesi gün Ġstihbarat ġefi Ömer Süleyman‟ı
Devlet BaĢkanı yardımcısı olarak atadı. Aynı zamanda, Sivil Havacılık Bakanı Ahmed
ġefik‟i, yeni hükumeti oluĢturmak için görevlendirdi. Tamamı baĢarısız olan bu giriĢimlere
karĢın Mübarek, reformlarıyla ilgili Mısır halkını ikna edemedi, gösteriler ve oturma
eylemleri devam etti ve halk Mübarek‟in cumhurbaĢkanlığından istifa etmesini talep etti.
30 Ocak tarihinde, rejimin düĢmesini talep eden on binlerce protestocu bir araya gelerek
rejim gitmeden meydandan ayrılmayacaklarını beyan ettiler. Nitekim ġubat ayının ilk
günü, devrik CumhurbaĢkanı Mübarek, cumhurbaĢkanlığı görevi için yeniden aday
olmayacağını ve iktidarın barıĢçıl geçiĢ süreci için çalıĢacağını açıkladığı konuĢmasıyla
ortaya çıktı.
Mübarek‟in yapmıĢ olduğu konuĢma, protestocuların safları arasında büyük bir coĢkuya
sebep oldu. Onların büyük bir kısmı, rejimin ve temsilcilerinin gitmesini talep ederken,
diğer kısmı ise barıĢçıl geçiĢ süreci için otoriteye son bir fırsat verilmesini talep
etmekteydi. Dolayısıyla bu, ülkedeki güvenliğin ve istikrarın ortadan kalkması nedeniyle
bir alarm sayıldı. Ancak konuĢmanın sonunda geçen cümlelerle, protestoculardan çok
azının umut ıĢığı kalmıĢtı. Ve protestocular deve ve atlara binen, Mübarek için sloganlar
atan baltacıların saldırısının ardından dağılmak zorunda kaldılar.
Kanun kaçağı olan
Baltacıların saldırısı birçok gencin hayatına mal oldu. Oysa tüm taraflarıyla halkın yaptığı
tek Ģey, devrik CumhurbaĢkanı Mübarek‟in istifa etmesini talep etmekti. Protestocuların
milyonlara ulaĢması, Ahmed Ġz ile Ulusal Partinin liderlerinin istifa etmesine ve BaĢsavcı
Habib Adli‟nin görevinden ayrılmasına neden oldu.
Müslüman KardeĢler‟in “AyrılıĢ Cuması” sonrası yaptıkları konuĢmalar, bazı anayasa
maddelerinin değiĢtirilmesiyle ilgili bireyin algılarını ifade ettiğini, özellikle onlardan
bazılarının seksen yıldır Mısır‟da mücadele ettiği bilgisini kapsamaktadır. KonuĢmada
169
Ġnternet: http://www.acrseg.org/2481 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
78
ayrıca, devlet baĢkanlığı görevine aday olunmayacağının ve bir sonraki seçimlerde
parlamentodaki sandalyelerin üçte biriyle yetinileceğinin taahhüt edildiğine de vurgu
yapılmıĢtır. 170
10 ġubat 2011 tarihinde Hüsnü Mübarek, kıĢkırtıcı bir açıklamayla yardımcısı Ömer
Süleyman‟ı görevini yerine getirmesi için yetkilendirse de bu hoĢ karĢılanmadı. Zira bunun
akabinde protestolar yoğunlaĢtı ve milyonlar onun derhal gitmesi için sokaklara döküldü.
Nitekim on sekiz gün devam eden duraklamanın ardından Hüsnü Mübarek istifa etti.
Hüsnü Mübarek, 11 ġubat 2011 akĢamı, kendisinden nefret eden halkının varlığına dönük
baskısı altında, yönetimi Mısır Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyine teslim etti. Bunun
üzerine milyonlarca kiĢi onun gidiĢini kutlamak amacıyla Kahire sokaklarına akın etti.
Daha sonra ordudan, ülkeyi normal hayata geri dönmesine davet ettiği,
“ülkenin ve
vatandaĢların güven ve istikrarına zarar verilmesi” konusunda uyarıda bulunduğu,
olağanüstü halin sona erdiği, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin özgür bir Ģekilde yapılmasının
garanti edildiğinin açıklandığı ikinci bir beyanat geldi. Ayrıca yolsuzluğu reddeden ve
reformu talep eden dürüst göstericilere güvenlik takibatı yapılmayacağı taahhüt edildi.
Ömer Süleyman, BaĢbakan Ahmed ġefik‟i akil adamlar yardımcılığına getirerek siyasi
güçlerle diyalog iĢlerini üstlendi. Ardından Ömer Süleyman, Mübarek‟in istifa ettiğini,
yönetimin Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyine teslim edildiğini açıkladı ve rolü gereği
Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyinde üçüncü konuĢmasını yayınladı. KonuĢmasında,
kendisinin halkın tatmin olduğu meĢru bir alternatif olmadığını, Mübarek‟in istifa
etmesinin ardından takip edilecek olan adımların, uygulamaların ve önlemlerin
belirleneceğini vurguladı. Böylece otuz yıl boyunca Mısır‟a hükmeden ve onun servetlerini
ve zenginliklerini mubah kılan Mübarek rejiminin yıkılmasından dolayı Mısır‟ın dört bir
tarafına büyük bir sevinç dalgası yayıldı. Bağımsızlıktan günümüze kadar, ordunun
konumunu genel olarak mütalaa ettiğimizde, 1952 yılında Kral Faruk‟a karĢı darbe
yapmaya kıĢkırtan, Cemal Abdülnasır‟ın liderlik ettiği, “ordu ve halk tek bir eldir” sloganı
ile bilinen ve altmıĢ yıl boyunca halkın üzerinde gizli ve aleni tahakküm eden ordunun
170
Ġnternet: http://www.dohainstitute.org/Release/c114b33f-90bb-4a9c-811a-fbf164972a1e. adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
79
aynı ordu olduğunu görmekteyiz.
171
ġimdi ise aynı ordu, otoritenin kendisine tevdi
edilmesinin ardından meydanlardaki rolünü yerine getirmektedir.
DanıĢman Tarık el-BeĢeri‟nin baĢkanlık ettiği ve Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyinin
kurmuĢ olduğu kurucu komite ve dokuz anayasa maddesinin referanduma götürülmesi,
Mısırlıların yaĢamıĢ olduğu yeni bir durumdur. Bu komite, üçü anayasa mahkemesi
yargıçlarından ve diğer üçü de hukuk profesörlerinden olmak üzere altı üyeden
oluĢmaktadır. Ayrıca Askeri Konsey, 13 ġubat tarihinde “71 Anayasası” olarak bilinen
anayasayı iĢlevsiz kılan anayasayı açıkladı. Böylece son bildirgeye kadar tüm otoriteler
ona taĢınmıĢ oldu. Yine bu referandum, siyasetin yoğun olduğu bir zamanda ve Mısır
sokaklarının keskin bir Ģekilde bölünmüĢ olduğu bir durumda gerçekleĢti. Nitekim
Müslüman KardeĢler ve Askeri Konsey, evet oyu vermeye çağırırlarken, 25 Ocak Devrim
Gençleri, 6 Nisan Hareketi, Muhammed Baradey‟in baĢkanlık ettiği DeğiĢim Cephesi ile
Tecammu, Nasırcı ve Vefd gibi diğer partiler bir koalisyon gerçekleĢtirdi. Zira onlar,
referandumun devrimi sarmaladığını düĢünmekteydiler. Askeri Konseyin değiĢtirmeye
çalıĢtığı en önemli maddelerden biri de cumhurbaĢkanlığı ve yetkileriyle bir ilgisi olmayan
maddelerdir. Bu ise ileride seçilecek olan cumhurbaĢkanının, kurucu komitenin üzerine
baskı uygulaması endiĢesiyle yapılmaktadır.
Üstelik bu, referandumun ertelenmesini ve bildirgenin devrimin meĢruluğuna dayalı
anayasanın temel ilkeleriyle değiĢtirilmesini talep eden siyasi akımların olmasına rağmen
yapılmaktadır. Ancak referandumun boykot edilmesi talep edilmedi ve seçimde evet ya da
hayır oy kullanma hakkının uygulanmasına dönük çağrılar oldu. Müslüman KardeĢler‟in
referandum hususundaki tutumu göz önüne alındığında, onay için tüm güçlerinin
kullanıldığı, siyasi çemberin kalıcılığı için çalıĢıldığı, anayasaya yönelik referandumdan,
Müslüman KardeĢler‟in topluluklara ve kitlelere etki etme gücüne dönük bir iĢaret olacak
olan parlamento seçimlerine intikal edildiği görülecektir. Müslüman KardeĢler için önemli
olan, demokratik sivil hayata baĢlamak amacıyla siyasi çembere girme imkânının
olmasıdır. Çünkü Müslüman KardeĢler‟in yapmıĢ olduğu hesaplamalar, özellikle de
yasama organına hâkim olabilirlerse kendilerinin ilk kazanan olacaklarına iĢaret
etmekteydi. Ayrıca Askeri Konsey, parlamento seçim sürecinin haziran ayında olacağına
iĢaret etmiĢtir. Zaten Müslüman KardeĢler güçleri, galibiyet ve etkili olmak için değil de
171
Ġnternet:
http://english.ahram.org.eg/NewsContent/1/114/32335/Egypt/-January-Revolutioncontinues/Egypt-Revolution-continues-OneChant-at-a-Time.aspx/ 24/4/2012. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
80
sadece katılımı amaçladıklarından dolayı sol akımlar yönünden rahattılar. Müslüman
KardeĢler, 510 milletvekiline sahip parlamentodaki adaylıklarının, parlamentonun üçte
birinden fazla olmayacağını taahhüt etmiĢtir. Ayrıca Müslüman KardeĢler, Dr. Essam elAryan‟in üzerinden, BirleĢik Ulusal listesine girmek için hazırlanıldığının ve devrim
güçlerinden isteyen herkesin buraya katılabileceğinin altını çizmiĢtir.
Nitekim parlamento seçim aĢaması, 28-29 Kasım 2011 tarihinde baĢladı ve seçimler, iki
büyük Ģehir olan Kahire ve Ġskenderiye‟de dâhil Mısır‟ın dokuz ilinde gerçekleĢti. Ayrıca
Yüksek Seçim Kurulu, ilk rakamların sekiz buçuk milyona ulaĢtığına iĢaret etti. Bu da
toplam oy kullananların sayısının on yedi buçuk milyon seçmene ulaĢtığını göstermektedir.
Dolayısıyla bu oy oranı, altmıĢ yıldan fazla bir zamandır kullanılan en yüksek oy oranıdır.
Ayrıca parlamento koltukları, ilk kısmı koalisyon partisi, diğer kısım da bağımsız ya da
bireysel olmak üzere iki kısma dağıtılmıĢtır. Dolayısıyla bağımsızlar için ayrılan koltuk,
toplam parlamento koltuklarının üçte biri kadar olmuĢtur. Böylece 498 koltuk ise,
parlamentonun üçte ikisini oluĢturan partilere ayrılmıĢtır. Parlamento seçimleri, adayların
ve Yüksek Seçim Kurulunun maruz kaldığı bir takım kirliliklere bakılmaksızın Ģeffaflık ve
dürüstlük açısından türünün ilk örneği sayılır.
Nitekim Nur Partisi, kendi liderliğindeki selefi kitlenin ortaya çıkmasının ardından,
beklenmedik bir baĢları sağladı. Çünkü selefilerin halk kitleleri üzerinde üstün bir gücü
bulunmaktadır. Parlamenterler ve Müslüman KardeĢler, seçim kampanyalarında, selefileri
görmezden geldiler ve ihmal ettiler. Bu seçimlerdeki diğer bir mesele ise partinin Mısır‟ın
tarihî derinliklerine geri dönmesi olmuĢtur ki bu, Vefd Partisidir. Bu ise Vefd Partisinin
popülaritesine geri dönmesi ve demokratik ittifaktan çıkması nedeniyledir. Ayrıca oy
kullanmayı alıĢkanlığı bulunan Kıptiler, Mısır blokunun liderlik ettiği Mısır Liberal
Partisine dönüĢmüĢlerdir. Ancak bununla birlikte bazı siyasi akımlar bariz bir Ģekilde
ortaya çıkmıĢ ve diğer akımları yok etmiĢtir. Özgürlük ve Adalet Partisi ilk aĢamada
bundan etkilenmemiĢtir. Çünkü o, organizasyonu, profesyonelliği ve adaylarının
güvenilirliğiyle farklı bir seçim bloku olmuĢ ve Mısır halkının, ülkenin yönetiminde
Ġslamcılara bir fırsat verme arzusu nedeniyle yeniden kazanmıĢtır. Böylece halkın
desteğiyle Özgürlük ve Adalet Partisi, parlamentodaki koltukların yüzde 43.4‟nü almıĢtır.
Mevcut durum altında, 25 Ocak devriminin ve Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyinin altı
aylık belirlenen bir geçiĢ dönemi için ülkenin iĢlerini yönetmesinin ardından, Mısır
81
seçimlerinin Nisan 2012 tarihinde resmen baĢlaması için Eylül 2011 tarihinde yapılması
gereken Mısır CumhurbaĢkanlığı seçimleri ertelendi. Bunun üzerine Silahlı Kuvvetler
Yüksek Konseyi, Mısır tarihinde fiilen ilk çok partili seçimlerin yapılmasına zemin
hazırlamak amacıyla bazı anayasa maddelerini değiĢtirmeye baĢladı. Nitekim bu, 2005
yılında usulen gerçekleĢen daha önceki Mısır seçimlerinin yapılmasının ardından, devrik
CumhurbaĢkanı Hüsnü Mübarek‟in ezici zaferiyle sonuçlandı ve 19 Mart 2011 tarihinde
anayasa değiĢiklikleriyle ilgili bir referandum yapıldı. Kimlik kartı, (ulusal kimlik no)
halkçı protestoların yükselmesinin ve Silahlı Kuvvetlerin bilgisi dâhilinde çözülen 2010
Halk Meclisi ve ġura Konseyi seçimlerinde gerçekleĢen sahtecilik ve dolandırıcılık
operasyonlarının ardından, ilk kez büyük bir yaygaraya neden olan seçim kartlarının bir
alternatifi oldu. Bu sırada ülke, Muhammed Mahmud bölgesi olayı, Masibro bölgesi olayı
ve Bakanlar Konseyi bölgesi olayı gibi çeĢitli yerde onlarca masum canların kaybına neden
olan ve Port Said Stadyumu katliamı ile son bulan sayısız üzücü ve can sıkıcı olaylara
tanık oldu. Halk Meclisi ve ġura Konseyi seçimlerinin sona ermesinin ardından Mısır‟ın
yeni anayasasını yazacak olan kurucu komite üyelerinin seçilmesi baĢladı. Bu dönemde
siyasi ve genel sahneye gerçek hâkim olanın Askeri Konsey olduğunu görüyoruz. Zira
geçici aĢama sırasında siyasi sürecin liderliğini Askeri Konsey üstlendi.
Bu yetkiler, 13 ġubat 2011 tarihinde yayınlanan Anayasa Deklarasyonu uyarınca bu
duyuru çerçevesinde gerçekleĢti. Dolayısıyla Askeri Konsey, yasama ve yürütme
yetkilerini elinde bulunduran tek kurum olup bu yetkiler altı ay boyunca, Halk Meclisi ve
ġura Konseyi ve cumhurbaĢkanlığı seçimlerine kadar devam etti. Burada Askeri Konseyin
rolü gizemlidir,
Askeri Konsey, görüntüsünün aksine açık bir karıĢıklık ve siyasi
tercihlerini oluĢturma sürecine devam etmektedir, zira ketum yapısı ve gizli çalıĢmaları
olan askeriyenin eğitimi temelde buna dayalıdır. Ayrıca reform ve değiĢiklik operasyonları
için aldığı kararlarda, yarı otoriter bazı kanunların yayınlanmasında, olağanüstü hukukla
amel etmesinde ve benzeri hususlarda da bu konsey tek baĢına hareket etmektedir.
Mısır toplumunun geniĢ bir kesimi, 25 Ocak devriminin baĢlangıcından bu yana Mısır‟da
yaĢanan siyasi tıkanıklık için bir çıkıĢ olarak yasama seçimlerini onaylamaktadır. Bu
noktadan hareketle, Yüksek Seçim Kurulunun, Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyine
yönelik tavsiyelerinden biri de, mümkün olduğunca seçim zamanını belirlemesi ve
ardından ülkedeki kanunsuzluğun ve halkın korktuğu istikrarsızlığın önlenmesi amacıyla
mümkün olan en kısa zamanda seçimlerin yapılmasıdır. Ancak öneri kurulda kabul
82
görmedi. Bunun üzerine Yüksek Askeri Konsey, 28 Kasım tarihinde ilk aĢama için
içerisinde yasama seçimlerine de çağrıda bulunduğu özel bir kararname sundu.
Bu seçimler, anayasayı ilk kez yeniden formüle edecek olan Yasama Konseyini getirecek
olması nedeniyle çok büyük bir önem taĢımaktadır. Çünkü temel görevlerinden biri
seçmek olan Yasama Konseyi, yüz kiĢilik üyeden oluĢan Kurucu Meclisi seçecektir. 21
Ocak 2012 tarihinde tam olarak seçim sonuçları ilan edildi ve toplam sandalyelerin
yaklaĢık yüzde 47‟sini Müslüman KardeĢler elde etti. Selefi Nur Partisi sandalyelerin
yüzde 24‟nü ve Vefd Partisi de 39 sandalye elde etti. Vasat Partisi 10 sandalye kazanırken,
“Mısır Bloku” partilerinin toplamı da 35 koltuk kazanmıĢtır. Ayrıca devrimci guruplar ile
“Devrim Devam Ediyor” listesi adıyla bilinen oluĢum altındaki partiler de 7 koltuk elde
etmiĢtir. Nitekim Halk Meclisi oturumlarının ilki 23 Ocak 2012 tarihinde meclis baĢkanlığı
çerçevesinde olmuĢ ve Dr. Muhammed Kettani meclis baĢkanı görevi için aday olup görevi
kazanarak 399 oy almıĢtı.
2.2.2. Cumhurbaşkanin seçimi
Parlamento seçimlerinin sona ermesinin ardından hemen cumhurbaĢkanlığı seçimleri için
hazırlık yapıldı. Mısır‟daki Müslüman KardeĢler Cemaatinden çıkan Özgürlük ve Adalet
Partisi Meclis Kurulu, Mısır‟daki CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde yarıĢması için Cemaatin
MürĢid Yardımcısı Hayrat ġatır‟ın adaylığını açıkladı.
Nitekim Cemaat, mevcut hükumetin çözümünün reddedilmesi, halk tarafından seçilmiĢ
olan parlamentonun feshiyle tehdit edilmesi, cumhurbaĢkanı adayının daha önceki rejimin
kalıntılarından olmasına karĢı çıkılması ve Mısır anayasasını yazacak olan Kurucu
Meclisin seçilmesinin engellenmesi de dâhil olmak üzere Mısır devriminin karĢı karĢıya
kaldığı zorluklar ve tehditlerle tekrar yüzleĢmek zorunda kaldı. Dolayısıyla Hayrat ġatır‟ın
adaylığından vazgeçerek daha önceki kararından geri dönmeye karar verdi. Bunun üzerine
ġatır, Genel MürĢid Muhammed Bedii‟ye yazmıĢ olduğu mektupta, MürĢid Yardımcılığı
ve Cemaatin ĠrĢad Bürosu Üyesi üyeliği olan konumundan istifa etme talebini kabul
83
etmesini istedi.
Ardından, Cemaatin ġura Konseyinde cumhurbaĢkanı seçimine aday
göstermekle ilgili kararlar hakkında oturumlar düzenledi. 172
Cemaatin üyesi ve aynı zamanda kurucusunun oğlu olan Seyfülislam Hasan el-Benna,
cumhurbaĢkanlığı için aday olmamayla ilgili taahhüdünden geri dönmesi halinde, Ġslami
kesimin oylarının parçalanması ile ilgili uyarılardan dolayı Cemaatin safının ayrılmasından
korktuğunu ifade etti.
173
Nitekim Cemaatin eski lideri Abdulmunim Ebu el-Fetuh,
Cemaatin ġura Konseyinin kararına muhalefet ederek yarıĢa girmeye yönelik ısrarından
dolayı Müslüman KardeĢler‟den ayrılarak Seçim Kuruluna adaylık kâğıtlarını sundu. 174
Ayrıca ġeyh Hazım Salah Ebu Ġsmail, cuma günü adaylık evraklarını sundu. Müslüman
KardeĢler, Ġslami kesim üzerinde hesaplanan üçüncü aday Muhammed Selim El-Awa‟ya
adaylığını koyma noktasında uyarıda bulunarak Ģunları belirtti: “Parlamentoda büyük bir
bloğa sahip olan Cemaate yönelik atılan bu adım, otoriteyi tekeline almak istiyor.
Dolayısıyla bu, dıĢarıda Mısır‟ın görüntüsüne zarar verebileceği gibi aynı zamanda bir
takım bölünmeler ve Ġslamcı oyların parçalanması söz konusu olacaktır.” 175
ġatır‟ın adaylığına dönük adımların ardından Yüksek Seçim Kurulu, cumhurbaĢkanlığı için
kendilerini aday gösterenlerden birçoğunu uzaklaĢtırdı. Kurulun, Mısır CumhurbaĢkanlığı
seçimlerinde adaylıktan uzaklaĢtırmıĢ olduğu en önemli isimlerin arasında, eski
CumhurbaĢkanı Yardımcısı Ömer Süleyman, Müslüman KardeĢler Cemaatinin eski Genel
MürĢidi Hayrat ġatır, Avukat Hazim Salah Ebu Ġsmail ve Yarın Devrim Partisi BaĢkanı Dr.
Eymen Nur sayılabilir. 176
Kurul, yapmıĢ olduğu açıklamada Ģöyle dedi: “Bu karar, CumhurbaĢkanı makamı için
adaylığını sunanların tüm dosyalarının incelenip gözden geçirilmesiyle ilgili çalıĢmanın
tamamlanmasının ve aynı Ģekilde bazı adayların diğerlerine yönelik sunmuĢ oldukları
itirazların araĢtırılmasının ardından geldi. Dolayısıyla 2011 yılının mart ayına kadar
cezaevinde kalan ġatır, hukuk gereği herhangi bir mahkûmun itibarını tekrar elde
172
Ġnternet: http://www.aljazeera.net/home/print/f6451603-4dff-4ca1-9c10-122741d17432/c3a5ecaf-26344b9b-9b4b-41a4b42c7865 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
173
Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/09b9bffb-cbb9-4e96-81ed-ba67f9abca47 . adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
174
Ġnternet: http://www.aljazeera.net/home/print/f6451603-4dff-4ca1-9c10-122741d17432/8a9b18ac-313a46b9-9d42-ec3a4d52c8b7 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
175
Ġnternet:
http://www.alqudsalarabi.info/index.asp?fname=today%5C30qpt389.htm&arc=data%5C
2012%5C03%5C03-30%5C30qpt389.htm . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
176
Ġnternet: http://www.yemeres com/sabanet/265913 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
84
edebilmesi ve siyasi haklarını yeniden kazanabilmesi için cezasının sona ermesinin
üzerinden altı yıl geçmesi nedeniyle uzaklaĢtırıldı. Ebu Ġsmail ise annesinin Amerikan
vatandaĢı olması nedeniyle cumhurbaĢkanlığı adaylığından uzaklaĢtırıldı. Zira hukuk,
CumhurbaĢkanı adayının anne ve babasının Mısırlı olmasını, bunlardan herhangi birinin
yabancı uyruklu olmamasını ve aynı Ģekilde eĢinin de Mısır uyruklu olmasını Ģart
koĢmaktadır.” 177
Bu, onun hesaba katmadığı bir uzaklaĢtırma idi. Dolayısıyla bu, Müslüman KardeĢlerin ve
aynı zamanda selefilerin adayı olmak için kendisine adaylık kapıları açılan ve kazanarak
çıktığı önemli seçimlerin hemen öncesinde tüm devrim gençlerinin destek verdiği Dr.
Muhammed Mursi‟ye Allah‟ın bir hediyesi mesabesinde oldu. 23-24 Mayıs günü,
rekabetin yoğunlaĢtığı ilk tur baĢladı. Nitekim Müslüman KardeĢler‟in, selefilerin ve
devrim güçlerinin adayı olan Muhammed Mursi ve devrik Mübarek rejiminin
kalıntılarından olan aday seçimden kazanarak çıktı. Yüksek Seçim Kurulu ile Mısır
CumhurbaĢkanlığı Seçim Komisyonu, 23-24 Mayıs tarihinde gerçekleĢen seçimlerin nihai
sonucunu açıkladılar. Zira Kurul BaĢkanı MüsteĢar Faruk Sultan, adaylar Özgürlük ve
Adalet Partisi BaĢkanı Muhammed Mursi ile (bağımsız) Ahmed ġefik‟in, gelecek Mayıs
ayının 16-17‟sinde yeniden yapılması planlanan tura katılacaklarını açıkladı. 178
Yüksek Kurul, bazı siyasi akımlar ve seçim sonuçlarına itiraz eden adaylar tarafından
sunulan tüm itirazları reddetti ve sonuçların doğru sonuçlar olduğunu, cumhurbaĢkanlığı
seçimlerinin son turunun yapılacağını ve 16 Haziran günü Mısır cumhurbaĢkanının kim
olduğunun ilan edileceğini beyan etti. Yüksek Seçim Kurulu, aynı zamanda Ahmed ġefik‟i
CumhurbaĢkanlığı yarıĢından devre dıĢı bırakan siyasi izolasyon yasasını da reddetti.
179
Anayasa Mahkemesi, parlamentonun yayınladığı siyasi izolasyon yasasının kaldırmasının
ardından, parlamento üyelerinin üçte birinin üyeliğinin iptal edilmesi gibi nevi-i Ģahsına
münhasır bir karar verdi. Ve Yüksek Anayasa sona erdi. Çünkü hükmünün gerekçesinde,
seçimin anayasaya aykırı olduğu sabit olan metinlere dayalı olarak gerçekleĢtiği, bunun
Anayasa Mahkemesi Yargısını cereyan eden hususların gerekliliğine götürdüğü ve hükmün
sadır olduğu tarihten itibaren varlığının kanun gücüyle yok olmaya geçiĢinin ardından
177
Ġnternet: http://www.bbc.co.uk/arabic/middleeast/2012/04/120414_egypt_presidential_exclusion.shtml
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
178
Ġnternet: http://www.aleqt.com/2012/05/28/article_661518.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
179
Ġnternet: http://www.alwatanalarabi.com/index.php U5WaYelZrmQ . adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
85
parlamentonun geçersiz olması nedeniyle parlamento seçimlerinin anayasaya aykırı olduğu
geçmektedir. Ancak bu, kesinlikle kurulun onaylamıĢ olduğu yasaların ve geçmiĢ dönemde
benimsediği uygulamaların düĢmesine yol açmadı. Bilakis yasalar ve uygulamalar aslına
uygun olarak geçerli ve uygulanabilir olarak kalmaya devam etti. Dolayısıyla anayasal
yetkili makam tarafından bunun kaldırılmasına veya değiĢtirilmesine ya da Anayasa
Mahkemesinin baĢka bir hüküm için anayasaya aykırı hüküm vermesine karar verilmedi.
Dolayısıyla da kurul, tamamen çözülmüĢ olarak iĢlerini takip edemez hale geldi. Alınan
karar cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin son turunun iki gün öncesine denk geldiği için bu
durum, meydanlardaki protestocuların söylemlerinin sertleĢmesine neden oldu.
180
Müslüman KardeĢler‟in siyasi konularla ilgili tecrübesi ve devlet adamlığı sayesinde,
kendisi ile sivil güçler arasındaki iliĢkilerin güçlendirilmesinin kaçınılmaz olduğu görüldü.
Bu sayede Müslüman KardeĢler‟in ikinci turdaki tutumlarında ve açıklamalarında çeĢitli
değiĢikliklerin gerçekleĢtiğini görüyoruz. Zira Müslüman KardeĢler‟in adayı Dr.
Muhammed Mursi, Ahmed ġefik ve kalıntılara karĢı devrimin bir adayı olarak ortaya çıktı.
CumhurbaĢkanlığı seçimlerinin sonuçları, yönetime muktedir olan tek alternatifin Ġslami
güçler olduğunu teyit etmiĢtir ki biz de bunun Müslüman KardeĢler olduğunu söylüyoruz.
Ayrıca cumhurbaĢkanlığı seçimleri, Mısır‟daki siyasi hareketler ya da akımlarda siyasi bir
susamıĢlığın olduğunu da ortaya çıkarmıĢtır. Zira siyasi güçler çeĢitli meĢrepleriyle
saflarını yeniden düzenleyebilmiĢler ve yeniden net ve açık bir Ģekilde siyasi alana
dönebilmiĢlerdir.
Ancak, devrim adaylarının farklı bir Ģekilde sınıflandırılması, yeterli olmamıĢtır. Zira Dr.
Muhammed Mursi, dini akımın adayı olarak nitelendirilmektedir. Ahmed ġefik ise önceki
rejimin ya da kalıntılarının adayı olarak görülmektedir. Ve onu çözülmüĢ olan Ulusal
Partinin üyeleri desteklemektedir. Abdulmunim el-Fütuh ve Hamdin Sabbahî devrimin
adayları olarak görülürken Amr Musa da eski rejimin kalıntılarının lekelediği bağımsız
aday olarak görülmektedir.
180
Ġnternet: http://www.alkhaleej.ae/alkhaleej/page/45d23f19-d374-4220-8631-cdd2376d1ff8 . adresinden
15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
86
Daha sonra sonuçlar ortaya çıkınca Ahmed ġefik ve Muhammed Mursi‟nin almıĢ olduğu
oyların en yüksek oylar olduğunu görüyoruz. Zira elde edilen oyların oranı, Muhammed
Mursi yüzde 51.73 ve Ahmed ġefik de yüzde 48.27 olarak değiĢmiĢtir. 181
Muhammed Mursi‟nin seçim propagandası sırasında, onun devrimin adayı olduğu
vurgulanmıĢtır. Özellikle de 6 Nisan Hareketi devrimin adayı olarak öne çıkmıĢtır. Bunun
aksine Dr. Usame el-Gazali Harb ve Dr. Saadeddin Ġbrahim gibi liberal akımın bazı
sembollerinin açıklamalarında geçtiği üzere Ahmed ġefik sivil devletin adayıdır.
CumhurbaĢkanlığı seçimlerinin birinci tur sonuçlarının akabinde, boykotun olabileceğini
tahmin eden Muhammed Baradey ve Hamdin Sabbahî gibi bazı siyasi isimlerin tespitleri
doğru çıkmıĢ ve gençlerin sosyal medyadaki boykot çağrılarının ardından, katılım oranı
açısından beklenilenin tam tersi olarak Mursi ile ġefik seçimden galip çıkmıĢtır.
Özellikle de cumhurbaĢkanlığı ve parlamenter kurumların karĢı karĢıya kaldığı ekonomik
durumlar, sosyoekonomik krizler, devrimin akabinde meydana gelen karıĢıklıklar ve
seçilmiĢ organların yüksek beklentilerine rağmen bu durum büyük bir memnuniyete yol
açmıĢtır.
Ayrıca hâlâ yasama ve mali güce sahip olan Askeri Konseyin konumu, devletin genel
bütçesi için tek dağıtım aracı sayılan tamamlayıcı anayasayı ilan etmesi ve ona bağlı
kalması nedeni iledir. Bu, özellikle yetkisiz cumhurbaĢkanlığı kurumunun netlik
kazanması ve CumhurbaĢkanının boĢ olan koltuğa oturması aĢamasının ardından,
cumhurbaĢkanı ile Askeri Konsey arasında iktidar mücadelesine yol açacaktır. Dolayısıyla
bu husus, ileride CumhurbaĢkanlığı kurumunun ölümüne neden olacaktır.
Genel olarak, seçimlerin ve sonuçlarının vakıa zemininde farklı mecrada olacağını, ancak
seçilmiĢ bir otoritenin geleceğinin, ulusal inĢa sürecinde demokratik ilkeler ve normlar
üzerine olacağını ve bunun seçim mantığı ile otorite rotasyonunu gerektirdiğini
gözlemliyoruz. Dolayısıyla Ġslamcıların hedeflediği siyasi çalıĢmaya baktığımızda, onların
Halk Meclisi ve ġura Konseyinde parlamento seçimlerinde çoğunluğu elde ettiklerini
görüyoruz. Bu da güçlü bir paya ve yüksek bir katılıma sahip olması ve tüm sektörlere
yayılması için baĢta Müslüman KardeĢler olmak üzere Ġslamcı akımların gücünün giderek
181
& Ġnternet: http://www.youm7.com/new asp?newsID=69052. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
87
artmasına yol açmıĢtır. Bu ise, özellikle anayasayı hazırlayan ve Askeri Konsey ile bireysel
koordinasyon kuran kurula hâkim olmanın ardından Ġslamcı güçlerin medyadaki
söylemlerinin keskinleĢmesine yol açmıĢtır. Bu da aktif sivil güçlerin geneli ile sivil ve
Ġslamcı güçlerin temsilcilerinin karĢıtı olan taraflar arasındaki keskin kutuplaĢmayı
tetiklemiĢtir.
16
Haziran
2012
tarihindeki
son
cumhurbaĢkanlığı
seçimleri,
bölünme
ve
cumhurbaĢkanlığını kazanacak olan kimsenin belirleneceği gündür. Yukarıda geçen
ayrıntıları vermemizin ardından kitleler, özellikle Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Askeri
Konsey olmak üzere tüm sahip olduklarıyla birlikte devletin kurumlarına öfkelenir bir hale
gelmiĢtir. Nitekim rekabet, Muhammed Mursi ve Ahmed ġefik arasında olmuĢtur. Ama
Mursi‟nin kampanyasından önce resmi olmayan bir bildirinin olması, CumhurbaĢkanı
Muhammed Mursi‟nin zaferini kısıtlamakta ve muhalefet güçlerinin çağrıda bulunduğu bu
nedenler bağlamında, seçimlerin sonuçlarında bir sahtekârlığın olduğu görülmektedir.
Zira 24 Haziran 2012 tarihinde, CumhurbaĢkanlığı Yüksek Seçim Kurulu BaĢkanı
MüsteĢar Faruk Sultan, cumhurbaĢkanlığı görevini Dr. Muhammed Mursi‟nin kazandığını
ve rakibi Ahmed ġefik‟in kaybettiğini açıklamıĢtır. Sultan açıklaması Ģu Ģekildedir: “Dr.
Mursi 13.230.181 oy alırken, ġefik ekibi 12.3473.80 oy almıĢ ve toplam kayıtlı seçmenler
ise 50.958.794 seçmene ulaĢmıĢtır. Ayrıca toplam oy kullananlar 26.420.763 seçmen olup
toplam geçerli oylar 25.577.511 oy ve toplam geçersiz oylar da 843.252 oydur.” 182
Bu açıklama, Ocak Devriminden sonra ilk cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde ikinci tur
sonuçlarını açıklamak için komitenin Devlet Ġstatistik Kurumunun merkezinde düzenlemiĢ
olduğu
uluslararası
basın
konferansında
yapılmıĢtır.
Dolayısıyla
Sultan,
Basın
Konferansında Yüksek Kurula adaylardan 456 itirazın sunulduğunu, bunlardan 36 itirazın
salı günü, gece yarısından beĢ dakika önce teslim edildiğini, kurulun itirazları gözden
geçirdiğini, alt ve genel komitelerin bazı sonuçlarının değiĢtirilmesine terettüp eden
itirazların kabul edilmesiyle sonuçlanırken bu itirazların genelini reddettiğini açıkladı.
Ayrıca Sultan, kurulun iki itiraza önem verdiğini, çünkü bu ikisinin seçim sürecinin özü
olarak adlandırıldığını söylemiĢtir.
Sultan, bunun bütün seçimlerin geçersizliğine yol
açtığını, itirazlardan birinin, kontrol edilen bazı oy pusulalarında adaylardan birinin lehine
sahtecilik yapıldığını, bunun matbaalardan oylama sürecine iliĢkin defterlerin içerisinde
182
Ġnternet: http://www.rassd.com/7-88775_ B1 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
88
kapatılmıĢ bir Ģekilde sunulmasının ardından olduğunu ve bazılarının, bu pusulaların bir
milyon pusuladan daha fazla olduğunu iddia ettiğini de açıklamıĢtır. Ġkinci itiraz
kapsamında, özellikle el-Minya‟nın Deir Ebu Hans Köyündeki komiteleri olmak üzere
Kıptilerin sandıklara ulaĢmaları engellenmiĢtir. Dolayısıyla eğer bu itirazlardan birinin
doğru olduğu kanıtlansa seçimlerin tamamen yeniden yapılmasının garantisi olacaktı ama
bu itirazların sağlıklı olmadığı kanıtlandı.
Nitekim yüzde olarak sonuç, aday Dr.
Muhammed Mursi yaklaĢık yüzde 51.7 ve Ahmed ġefik ise yüzde 48.3‟dür.
2.2.3. Mursi Cumhurbaşkanlığında Bir Yılını Bile Tamamlamadı
Mısır tarihinde ilk kez, meĢru olarak seçilmiĢ olan cumhurbaĢkanı Dr. Muhammed
Mursi‟dir. SeçilmiĢ Mısır CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi, cumhurbaĢkanlığı için
resmen yemin edilme arifesinde, cuma akĢamı sembolik olarak yemin etmiĢtir. Anayasa
yemini ise, Kahire‟deki Tahrir Meydanında askeri yönetimi kınayan sloganlar atan
kalabalıklar önünde yaptı ve ordunun “otorite ile yasamanın kaynağı halktır” Ģeklindeki
örtülü uyarısına da vurgu yaptı. Nitekim ilk seçilmiĢ CumhurbaĢkanı Muhammed
Mursi‟nin tarihi konuĢmasının akabinde meydan Ģu sloganlarla inledi: “Güç, azimet, iman”
CumhurbaĢkanı meydanda yemin etti ve aynen Ģöyle dedi: “Yasama bu meydandadır.”
Tahrir Meydanında bulunan vatandaĢlar konuĢmayı, gözyaĢı, ağlama, sevinç, bayraklar ve
ona
yönelik
tezahüratlarla
karĢıladılar
ve
bu
konuĢmanın
kalplerinde
asla
unutamayacakları bir yeri olduğunu söylediler. CumhurbaĢkanı konuĢmasının baĢında
Ģöyle dedi:
“Ey Mısırlılar! Ey Araplar! Ey Mısır halkı! KardeĢlerim, bacılarım, genç erkekler ve genç
kızlar! Ey Mısır‟ın içinde ve dıĢında olan Mısırlılar, her nerede olursanız olun, iĢte bugün
biz buradayız ve tüm dünyaya diyoruz ki; iĢte bu Mısırlılar, devrimciler ve Ģehitlerin
ruhları Tahrir ve Mısır‟ın tüm meydanlarında Ģahlanıyor.”
Mursi, Tahrir Meydanında devrimcilerin önünde yaptığı konuĢmada, cumhuriyet sistemini
koruyacağına, anayasa ve hukuka saygı duyacağına, halkın maslahatlarını tam olarak
gözeteceğine, vatanın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koruyacağına dair Allah‟a ve
Mısır halkına söz verdi. Devamında da güçleri birleĢtirmek için her an devrimciler ve halk
ile birlikte çalıĢılacağına, halkın otoritesini ya da milletvekilliğini kaldırmaya dönük her
türlü giriĢimin reddedileceğine dair yine Allah‟a ve Mısır halkına söz verdi.
89
Ayrıca tüm Mısırlıların CumhurbaĢkanı olarak takdir edilen ve saygı duyulan hukuki
uygulamaların ardından, bu hukuki uygulamaların engelleri aĢmada kesinlikle bir engel
olmayacağını vurguladı. Kazanmasının hemen öncesinde Yüksek Askeri Konsey
tarafından yayınlanan tamamlayıcı anayasa bildirisi yoluyla kendisinden alınan yetkilere
temas edeceğini de vurgulayarak Ģöyle dedi:
“Her türlü girişimi reddettiğimi vurguluyorum. Zira sizin vekâletiniz ve iradeniz
sayesinde karar sahibi olarak ben sizinle birlikte yürüyorum. Halkın otoritesini ya da
milletvekilliğini kaldırmaya yer yoktur. Dolayısıyla da cumhurbaşkanının yetkilerinden
olan herhangi bir yetkiyi ihmal etmeyeceğim. İhmal etmeyeceğim ve aşırıya da
kaçmayacağım. Zaten bunu yapmaya da muktedir değilim. Zira yetkilerde bireysel olma
hakkım olmadığı gibi bana vekâlet verdiğiniz ve beni seçtiğiniz görev, benimle sizin
aranızda buna yönelik bir sözleşmedir. Bu, hukuka saygı duymayacağımız ve anayasa
ve yargıya değer vermeyeceğimiz anlamına gelmez. Zira bununla onun arasından bir
çelişki yoktur. Ben devrimin tüm hedeflerine ulaşmak için çalışacağım. Dolayısıyla
onun haklarından herhangi bir hakkı ya da şehitlerinin haklarını, şehitlerin, yaralıların
ve sakatların kanlarını ihmal etmeyeceğim. Çünkü onların intikamını almak benim
boynumun borcudur. Cumhurbaşkanlığı görevimde, güçlü ve uyumlu bir şekilde ulusal
dokunun bekası için çalışacağım, başaracağım. Ayrıca ileride vatanın yüce çıkarlarını
koruyacağım. Tüm bunların dışında, ilkeleri, adaleti, hakkı, özgürlüğü ve sosyal ilkeleri
korumada ve yolsuzluğun, zulmün ve ayrımcılığın tüm şekillerini yok etmede kararlı
olacağım. Zira zulüm, Kıyamet Günü karanlıklar olacak ve zalim bundan kaçamayacak.
İşte bizler, Allah‟ın zalimleri yakaladığını görüyoruz. Dolayısıyla tüm devlet
kurumlarının hedefi olan iyi bir hayat için Mısır ekonomisinin kalkınması ve
milyonlarca Mısırlının omuzlarındaki acıların kaldırılması amacıyla sizinle birlikte
çalışacağım. Sizlerle birlikte olacağım ve herkesle iletişime geçeceğim. Sizleri daima
selamlayacağım gibi “özgür devrimcilerle yolculuğu tamamlamak” için sürekli iletişim
halinde olacağız. Yolculuğu tamamlıyoruz. Modern, anayasal, ulusal ve sivil bir
devlette, üretimleri ve trafiği aksatmayacağız, özel ve kamu mallarına saldırmayacağız,
birbirimizi koruyacağız, çatışma ve güvensizlik için bir alan olmayacak, ülkenin
doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyinde bulunan bütün kurumlarında, organlarında,
kırsallarında, şehirlerinde ve köylerindeki tüm Mısır evlatları tek bir yumruk olacaktır.
Ayrıca herkesle iletişim kuracağım ve siviller ile muhaliflerin arasını ayırmayacağım.
İcat ediciliği, kültürü, medyası, eğitimi, araştırması, bilimi, sanayisi, üretimi ve
tarımıyla Mısır‟ın tekrar lider konumuna dönmesi için her türlü işte ve tam bir ustalıkla
sizlerle birlikte çalışacağım. Şayet sizden birisi iyi bir şekilde çalışırsa Allah onu sever.
Dolayısıyla imanın güzelliğine ulaşmak için hep birlikte güzel bir şekilde çalışacağız.
Bu çalışmaya ortak olmak için hepinizle birlikte çalışacağım. Ayrıca aramızdaki güveni
genişletecek uyumluluğu ve koalisyonu en üst düzeye çıkaracağız. Mısır‟ın iradesinde
ve dış ilişkilerinde özgürlüğüne geri dönmesi için sizinle birlikte çalışacağım. Mısır,
topraklarında özgür, kararlarında özgür ve hareketlerinde özgür olsun diye herhangi
bir güce bağımlı olmaya dönük her türlü manayı yok edeceğim. Bize onun barış mesajı
geldiğinden hiç kimseye saldırmayacağız. Çünkü bizler, hangi cihetten olursa olsun bize
yönelik her türlü saldırıya cevap vermeye, dahası bu saldırıları önlemeye hep birlikte
90
muktedir olabiliriz. O halde ey sevgili vatandaşlarım ve ey şerefli halkım, hep birlikte
dış ilişkilerimiz için yeni bir anlayış sağlayacağız. “183
Bu konuĢmada, CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin politikalarının tüm ana hatları
görülüyor. Bu ana hatların, gelecekte yapma niyetinde olduğu hususlar, hukuki aĢamaları
tatbik etmek, devrimcilerin ve gençlerin taleplerini gözetmek, hiçbir ayırım yapmaksızın
tüm halkla el ele çalıĢmak olduğunu, ayrıca Kıptileri hatırlamak ve kadınlara odaklanmak
olduğunu da vurgulamıĢtır. Mursi‟nin iktidarda kaldığı yıl içerisinde, büyük küçük tüm
iĢlerde en çok önem verdiği Ģey, Mısır‟a hizmet etmek olmuĢtur. Ama muhalifler,
Ġslamcıların piramidin baĢında bulunması fikrini kabul etmediler. Bu da onları, peĢin
hükümlülük aĢamasından peĢin hareketlilik aĢamasına intikal etmelerine ve Mursi‟nin
cumhurbaĢkanlığına meydan okudukları için muhalefetin tek bir potada kalmamaları
giriĢiminde bulunmalarına sevk etti.
CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin ilk görevi, cumhurbaĢkanlığı ekibini seçmek oldu.
27 Ağustos 2012 tarihinde, CumhurbaĢkanlığı Sarayının tüm kadrolarında yarı radikal
değiĢikliğe gidileceğini ve bunun aynı zamanda çok önemli ve riskli bir husus
sayılabileceğini açıkladı. Zira askeri strateji uzmanı Tümgeneral Mahmud Zahir,
cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin hemen kazanılmasının milli güvenlik belgelerine
ulaĢabilmek için olduğunu söyleyerek, CumhurbaĢkanlığı Sarayının varlığının, milli
güvenlikle ilgili tüm belgelerin depolanmasına dayalı olduğunu söyledi. Bir nüshası
sarayda saklanan stratejik belgelerin korunmasının mahkeme kanalıyla yapıldığını ve bu
belgelerin korunmasının çok önemli olduğunu ve Ġstihbarat BaĢkanlığı da dâhil birçok
kurumun denetlediğini açıkladı. Ayrıca Zahir, uydu kanallarından biriyle yapmıĢ olduğu
röportajda; Mursi‟nin, özellikle de ülkenin cumhurbaĢkanı değil de cumhurbaĢkanlığının
irĢad bürosunun temsilcisi olduğunun öğrenilmesinin ardından, cumhurbaĢkanlığı ekibini
değiĢtirdiğinde egemen birimlerin bir tehlike hissettiğini açıkladı. Bununla birlikte, kaçak
belgelerin, hemen ulaĢılıp fotokopi çekilmesinin ardından izole edilerek çıkarıldığını,
müesses nizamın cumhurbaĢkanı ve ekibinin dıĢındakilerin belgelere ulaĢıp sonra tekrar
depoya geri götürmelerini yasakladığını da vurguladı. 184
CumhurbaĢkanı, Ġstihbarat Ģefi Tümgeneral Murad Muvafi ve Kuzey Sina Valisi
Abdulvahhab Mebruk‟a iletilmek üzere, silahlı kiĢilerin Sina‟nın Kuzeyindeki Mısır Sınır
183
184
Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=yxNgTrWSA4c adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.zajll.com adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
91
Muhafızlarının merkezine saldırmasının ve bunun sonucunda 16 asker ve subayın
öldürülmesinin ardından Genel Ġstihbarat ġefi Tümgeneral Murad Muvafi ile Kuzey Sina
Valisi Abdulvahhab Mebruk‟u emekliye ayırdığını bildirdi. 185 CumhurbaĢkanlığı sözcüsü
Yaser Ali, cumhurbaĢkanından yeni bir anayasa bildirgesi aktararak Ģöyle bir ifadede
bulundu:
“13 ġubat 2011 tarihinde yayınlanan anayasa bildirgesine, 30 Mart 2011 tarihinde sadır
olan anayasa bildirgesine ve 17 Haziran 2012 tarihinde yayınlanan anayasa bildirgesine
muttali olmasının ardından CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi aĢağıdaki hususlara karar
vermiĢtir:
Birinci Madde: 17 Haziran 2012 tarihinde yayınlanan anayasa bildirgesi ilga edilmiĢtir.
Ġkinci Madde: 30 Mart 2011 tarihinde yayınlanan anayasa bildirgesinin 25. maddesinin 2.
fıkrasının metni aĢağıdaki metinle değiĢtirilmiĢtir; bu bildirgenin 56. maddesinde
öngörülen tüm yetkiler onun hemen görevi üstlenmesini gerektirir.
Üçüncü madde: Kurucu Meclis çalıĢmalarının tamamlamasın engellenmesi halinde
CumhurbaĢkanı 15 gün içerisinde Mısır toplumunun her kesiminin temsil edildiği yeni bir
Kurucu Meclis oluĢturur. Kurucu Meclisin oluĢturulma tarihinden itibaren 3 ay içerisinde
yeni anayasa projesini hazırlamak amacıyla ulusal güçlerle istiĢare yapılır ve ardından
anayasa projesinin hazırlanması tarihinden itibaren 30 gün içerisinde referandum için halka
sunulur ve halkın yeni anayasayı onayladığını açıkladığı tarihten itibaren iki ay içerisinde
yasama seçimlerinin uygulamaları baĢlar.
Dördüncü Madde: Bu anayasa beyannamesi, resmi gazetede yayınlanır ve yayınlanma
tarihinden bir gün sonra iĢlemeye baĢlar.
Öte yandan CumhurbaĢkanlığı Sözcüsü Yaser Ali Ģöyle dedi; Yirmi BeĢ Ocak devriminin
hedeflerinin ve devlet kurumlarının geliĢiminin tamamlanması çerçevesinde Sayın
CumhurbaĢkanı, MüsteĢar Mahmud Muhammed Mekki‟yi CumhurbaĢkanı yardımcısı
olarak atamaya karar verdi. Ayrıca Silahlı Kuvvetler BaĢkomutanı, Savunma ve Askeri
Üretim Bakanı MareĢal Muhammed Hüseyin Tantavi‟yi emekli etmeye karar verdi, vatan
185
Ġnternet: http://www.masres com/medanbh/5125 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
92
için verdiği güzel hizmetleri takdir etmek amacıyla ona Nil Devlet Madalyası verdi ve onu
CumhurbaĢkanı MüsteĢarı olarak tayin etti. Aynı Ģekilde Silahlı Kuvvetler Kurmay
BaĢkanı Korgeneral Sami Hafız Ahmed Annan‟ı da emekliliğe ayırdı ve vatana verdiği
hizmette verimliliğini ve özverisini takdir ettiği için ona Cumhuriyet Madalyası verdiği
gibi Sayın CumhurbaĢkanı onu MüsteĢarı olarak atamaya karar verdi. Yine Sayın
CumhurbaĢkanı, General Mehab Muhammed Hüseyin MeymuĢ‟u, General Abdülaziz
Muhammed Seyfeddin‟i ve General Rıza Mahmud Hafız Abdülmecid‟i de emekliliğe
ayırdı. Ayrıca Sayın CumhurbaĢkanı, Orgeneral Abdulfettah Hüseyin Halil Sisi‟yi
Tümgeneral rütbesine yükseltmeye karar verdiği gibi onu Silahlı Kuvvetler BaĢkomutanı
ve Savunma ve Askeri Üretim Bakanı olarak atamaya karar verdi. Ayrıca Sayın
CumhurbaĢkanı, Orgeneral Sıdkı Subhi Seyyid Ahmed‟i general rütbesine yükseltmeye
karar verdi ve onu Genel Kurmay BaĢkanı olarak atadı. Yine Mursi, Tümgeneral
Muhammed Said el-Asar‟ı Savunma Bakanlı olarak atamaya ve Sayın Rıza Mahmud Hafız
Abdülmecid‟i de Askeri Üretim Devlet Bakanı olarak atamaya karar verdi. Ayrıca
CumhurbaĢkanı, Sayın Mehab Muhammed Hüseyin MeymuĢ‟u SüveyĢ Kanalı Kurumu
Ġdaresinin Yönetim Kurulu BaĢkanı olarak atamaya karar verdiği gibi Sayın Abdülaziz
Muhammed Seyfeddin‟i de Arap SanayileĢme Kurulu Ġdaresi Yönetim Kurulu BaĢkanı
olarak atamaya karar verdi.
Dr. Muhammed Mursi‟nin iktidarı kazanmasının ardından siyaset alanına baktığımızda,
Halk Meclisi ve ġura Konseyinin, cumhurbaĢkanlığı kurumunun, oluĢacak olan hükumetin
ve iktidarın tüm dizginlerinin Müslüman KardeĢler‟in elinde olduğunu görmekteyiz.
Özellikle, Mursi‟nin yönetimin dizginlerini ele alıĢından bir hafta sonra anayasa
mahkemesinin
kararıyla
çözülmüĢ
olan
parlamentonun
yeniden
iadesi
kararını
yayınlamasının ardından, Ġslami kesim ile diğer kesimler arasındaki gerginlik ve
kutuplaĢma giderek arttı. Müslüman KardeĢler‟in adayının kazanacağına inandığı için
Mursi‟nin yayınlamıĢ olduğu bu hukuk paketi, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinden hemen
önce anayasa bildirgesi ve tamamlayıcı anayasa bildirgesi yoluyla kendisini koruyan askeri
kurum için ani bir darbe sayıldığı gibi bu, Ģu an Mısır‟da dünyanın tanık olduğu sonun
baĢlangıcı da sayılır.
Ayrıca Mısır sokaklarındaki Ġslami güçlerin güçlü duygularından kaynaklanan kutuplaĢma,
sivil siyasi etkenlerin dıĢlanmasına yol açmıĢtır. Bu da, sivil siyasi güçlerin muhalifi olan
Müslüman KardeĢler‟in uygulamaya güç yetirdiği tüm kurumlardaki Müslüman
93
KardeĢler‟in yönetime getirilmesine yol açtı. Nitekim bu yoğun atmosferde, Askeri
Konsey siyasi hareketleri gözlemlemiĢtir. Bu da, yeni otorite sahipleriyle iliĢkiye geçmek
için bir gelecek haritası belirlemek amacıyladır. Dizginleri ele almasından bu yana
CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin siyasi performansı, kendi varlığını yansıtmakta
olup tamamen Mısır CumhurbaĢkanlığını temsil etmemektedir. Bilakis Özgürlük ve Adalet
Partisi ile Müslüman KardeĢler‟in olduğu partinin çoğunluğunu temsil ettiğini gösteriyor.
Dolayısıyla bu siyasi davranıĢ, Tahrir Meydanındaki ilk konuĢmasına rağmen
CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin tüm karar ve davranıĢlarında tecelli etmiĢtir.
Dolayısıyla da 22 Kasım 2011 tarihinde ilan edilen son anayasa bildirgesi ile hükumetin
oluĢturulmasının ardından cumhurbaĢkanlığı ekibinin oluĢturulması baĢlatılıyor. Bu ise,
siyasi güçlerin uzlaĢısına ve bunların yeni Mısır‟ın, özellikle de siyasi uygulamaların
potasında eritilmesine ihtiyaç duyulan bu aĢamada, ülke liderliğinin dayatmıĢ olduğu
hususların aksine olmuĢtur. Ancak cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin ikinci turundan önce,
daha önceki rejimin kalıntılarından General Ahmed ġefik‟in adaylığının desteklenmesi
mukabilinde anayasa ve hükumet meselesi ile devrimcilerin taleplerinin karĢılanması
hususunda anlaĢmaya varıldı. Bu bağlamda, ekip, rol ve yetkilerine bakılmaksızın
cumhurbaĢkanlığına iki yardımcı ve iki müsteĢarın atanması mukabilinde Müslüman
KardeĢler, Selefiler ve diğer siyasi güçler arasında ittifak oldu. Ayrıca bu siyasi
yelpazedeki yardımcıların ve müsteĢarların genelinin cumhurbaĢkanlığı ekibinden istifa
ettiğini görüyoruz. Bu da, cumhurbaĢkanlığı ekibini temsil edenin Müslüman KardeĢler‟in
olduğu tek bir akım olduğunu gösteriyor.
Dolayısıyla cumhurbaĢkanlığının, seçilmiĢ olanların çoğunluğuna bakılmaksızın tüm
toplumu kuĢatması ve temsil etmesi gerekiyor. Nitekim yeni bir sistemin yapısının bu
aĢamada gerçekleĢmesi için devrimci güçlerle de iĢbirliği yapılması gerekmektedir. Bu
yüzden seçilmiĢ cumhurbaĢkanına karĢı sloganlar atan muhalefetin demokratik
uygulamalarını görüyoruz. Bu uygulama, kaosa öncülük ettiği gibi demokrasiyi de
reddediyor. Dolayısıyla seçimlerin, demokratik bir sistemde otoriteye ulaĢmak için olması
kaçınılmazdır. Binaenaleyh geçiĢ sürecinin istismar edildiği ve tüm siyasi hareketlerin
yelpazelerinin katıldığı ulusal bir görev olarak onun inĢası üzerinde bir uzlaĢma olduğu
görülüyor. Bu geçiĢ dönemi, devrimci siyasi güçlerin genelinin uzlaĢması sayesinde
devrim hedeflerinin gerçekleĢmesi dâhilindeki bir liderliğe muhtaçtır. Buradan hareketle,
cumhurbaĢkanı çoğunluğun lideri olup demokratik dönüĢüm sürecini tamamlamak, yasama
94
kurumlarını inĢa etmek ve demokrasiyi korumak için Mısır‟daki ana siyasi ve sosyal
güçlerle mutabakata varmak zorundadır.
Siyasi bir örgüt olan Müslüman KardeĢler, yönetimde tek olduğunu kabul ediyor. Bu ise
Ulusal KurtuluĢ Cephesi de dâhil tek bir çatı altında toplanan muhalif siyasi güçlerin açık
programlarının olmaması nedeni iledir. Dolayısıyla CumhurbaĢkanı Mursi, sadece
Müslüman KardeĢler‟i temsil etmiyor. Aksine Mısır dâhilindeki sosyal, siyasi ve askeri
kurumlarla iliĢkiler kurmakla birlikte Mısır‟ın gerçeğini de okuduğu gibi, dıĢ siyasette
Mısır‟ın nüfuzunu iade etmek yoluyla bölgesel ve uluslararası olarak Mısır‟ın rolünü
etkinleĢtiriyor. Ayrıca Suriye ve Filistin gibi bölgesel dosyalar, CumhurbaĢkanı Mursi‟nin
ilk dört aylık dönem içerisinde en çok önem vermiĢ olduğu dosyaların baĢında gelmiĢtir.
CumhurbaĢkanı Mursi‟nin kararları, izlemiĢ olduğu aĢamalı ve barıĢçıl üslup, keskin,
aĢamalı temizlik ve kuĢatma üslupları olan eski rejimin sonu olmuĢtur. CumhurbaĢkanı
Mursi‟nin, baĢsavcı ve onun görevinden alınmasıyla ilgili olan iĢlerde, aynı zamanda
Askeri Konsey ile Anayasa Mahkemesini saptırması ile ilgili üslubunun, geri dönüĢü
olmayacak bir Ģekilde çok keskin olduğunu görüyoruz. Bu arada CumhurbaĢkanı Mursi,
kurumun yapısını iade etmeksizin ya da eski rejimin valisini veya benzerlerini
dıĢlamaksızın ĠçiĢleri Bakanlığı ve güvenlik birimlerini çevreleme sistemini de
zayıflatmıĢtır.
Aynı zamanda, ilk giriĢimlerinde baĢsavcıyı yurt dıĢına Büyükelçi olarak atayarak ondan
kurtulmak için yavaĢ yavaĢ temizleme üslubunu takip ettiğini görüyoruz.
Bu kriz sayesinde, despotizmin yok olduğunu ve önceki rejimin, sokağa çıkması ve
görüĢlerini ifade etmesi için bütün siyasi güçlere büyük bir alan bıraktığını görüyoruz.
Ayrıca bu demokratik dönüĢüm, Ġslamcılara ya da Ġslami güçlere mutlak bir güç vermek
için olmadı. Bu sırada devrimin, çok partililiğin gücünü ve ideolojik açılımı artırdığı
görülüyor.
Mısır‟ın yaĢamıĢ olduğu kriz, son derece tehlikeli sayılabilir. Çünkü despotizmden ve
askeri yönetimden kurtulmanın ardından, dönüĢüm durumunda krizin yeniden yaĢandığını
ve bu aĢamanın en belirgin sonucu olarak da Mısır‟daki medyanın, özellikle de Mısır özel
kanallarının gücünü görüyoruz.
95
Ayrıca bu kanallar, Mısırlıları ve tüm siyasi akımları, 27.11.2012 Salı günü Müslüman
KardeĢler‟e karĢı yapılan gösterilerde bir araya gelmeye ve ne olursa olsun ulusal uzlaĢının
olmamasına çağırmıĢtır. Muhalif güçler, devrimcilerin değerlerine ve onun genç guruplar
ve sosyal hareketlerle olan iliĢkilerine dönük ön yargısıyla karakterize olmuĢtur.
Dolayısıyla bu akımın, bağımsız ve özel medya ve gazetelerden büyük destek alan
kimselerden oluĢtuğu kabul edilebilir. Zira muhalif kutuplar, siyasi farklılıklarındaki
avantajlarından dolayı iç planda birleĢmiĢlerdir. Çünkü onlar, Müslüman KardeĢler‟in
yönetimin dizginlerini elinde tutması noktasında bireyselleĢmesine karĢıdırlar. Hem de
bireysellik, Müslüman KardeĢler için bir güç kaynağı olmasını gerektirmesine rağmen. Bu
kriz sırasında, muhalif kutupların ve Muhammed El-Baradey, Hamdin Sabbahî, Amr Musa
ve diğerleri gibi liderlerinin, muhaliflerin meylettiği yöne meylettiklerini görüyoruz.
Ayrıca özel medya, CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟ye karĢı protestocuları desteklemek
için nev-i Ģahsına münhasır bir rol oynamakta ve aynı Ģekilde yargıçlar, sendikalar,
sermaye ve medya patronları gibi bütün kurumlar da bitme tehlikesinde olduklarını
bıkmadan söyleyip durmaktadır. Ayrıca eski rejimden faydalanan neoliberal güçler,
çıkarlarının kaybolmasından korkmakta ve yeni bir rejim anlayıĢı için çalıĢmaktadırlar.
Dolayısıyla bu neoliberal güçler, solcu, liberal ve laik kesim ile eski rejimin kalıntılarından
oluĢan eski müttefiklerin en önemli finansörlerinden oluĢmaktadır. 186
Aynı Ģekilde CumhurbaĢkanı Mursi‟ye muhalif olan güçlerdeki en önemli faktör yargı
olmuĢtur. Zira yargı kurumu, CumhurbaĢkanı Mursi‟ye muhalefet etme konusunda çok
büyük bir rol oynamıĢ, sonra da onun devrilmesine katkı sağlamıĢtır. Çünkü onların geneli,
devrik lider Mübarek yanlısı olup kurulduğu üç on yıl boyunca Mübarek rejimine mensup
olmuĢtur. Bu nedenle cumhurbaĢkanı, Ġslami partiler ve devrimciler tarafından yargıçların
temizlenmesine dönük çağrılar ortaya çıktığında savcının sert çatıĢmasıyla karĢılaĢmıĢ ve
yargı da Ahmed Zened‟in baĢkanlığı için çağrıda bulunmuĢtur. Ayrıca polis ve Askeri
Konseyin lütfunun gölgesinde buna meydan okuduklarını açıkladılar. Bunun üzerine
CumhurbaĢkanı Mursi de, bu bağlamda adımlar atmaya çalıĢtı. Sonra da, savcı
Abdülmecid Mahmud‟un Vatikan‟daki Mısır Büyükelçiliğine atandığına ve onun yerine,
devrik rejime düĢman olan, Ocak Devriminin hedeflerini gerçekleĢtirecek ve
protestocuların öldürülmesi, Ģehitler ve Ģehit aileleriyle ilgili adil yargılamalarda bulunacak
186
ElBaradei, M. (2012). “Mursi has left egypt on the brink”, Financial Times, 3,
Ġnternet: http://www.ft.com/intl/cms/s/0/247950f0-3b2f-11e2-b11100144feabdc0.html # axzz2EYUYO7YM
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
96
baĢka bir savcının atandığına dair bir karar yayınladı. Ancak siyasi muhalefet ve yargının
adamları, otuz yıl boyunca elde etmiĢ oldukları kazanımların kendilerinden çekilip
alınacağını, yargılanacaklarını ve devrik rejimin düĢmesinden önce kapatılan dosyalarının
açılacağını anladılar. Bu yüzden bu kararı beklemeyi bıraktılar ve onun değiĢtirilmesini ve
savcının geri gelmesini talep ettiler. Ardından, yetmiĢ yaĢındaki yargıçların hukuki yaĢının
altmıĢ yaĢa indirilmesi kararını da gözetlemeyi durdurdular. Ve yönetim ve rejimin
meĢruiyetini etkileyen uzun bir geçmiĢleri olmasından dolayı yargıçların güçlerinin
yargıçlara geri verilmesini talep ettiler.
Dolayısıyla 1952 yılında baĢlayan devrime geri dönüldü. Mısırlılar, özellikle de siyasi
partiler, yargılandıkları Ġngiliz mahkemelerini bırakmaya çalıĢtıkları gibi Ġngiliz
mahkemeleriyle ortak çalıĢtılar. Dolayısıyla baĢta devletin Meclis BaĢkanı olan
Abdülrazzak el-Senhurî olmak üzere Mısırlılar, monarĢi ve ağırlık merkezi olmasının yanı
sıra feodallerle iliĢki kuran Vefd Partisinden huzursuz oldular. Bunun üzerine özgür
subaylarla iliĢki kuruldu ve özgür subaylar da meĢruiyete muhtaçtı. Bu nedenle o,
Mısır‟daki yönetim tarzının değiĢmesi için meĢruiyetin ana merkezi oldu. Dolayısıyla Kral
Faruk‟un istifa etmesi için bir mektup yazdı ve mektubu imzalaması için ona gönderdi.
Nitekim özgür subaylar iktidarı teslim almalarının ardından, tahakküm etmek için
yargıçların kendilerine tabi olmasını istediler. Bu da bağımsızlığa inanan ve bu bakıĢ açısı
için çalıĢan Abdülrazzak‟ın öfkesini tetikledi. Nitekim Abdülnasır geldiğinde Abdülrazzak,
birliğe katılmayı talep etti. O, bununla, yargıçların içerisinde gizli bir örgütlenmesinin
olmasını istiyordu. Bu sosyalist öncünün görevlerinden biri de gerçekleri örtbas etmek ve
yargıçlar üzerinde casusluk yapmak olmuĢtur. Bu ise ordunun ve Abdülnasır‟ın hesabına
çalıĢan casuslar mesabesinde sosyalist bir öncü olan gizli örgüt yoluyla, yargıçlar kulübüne
fiilen tahakküm etme arzusu nedeni iledir. Nitekim 1969 yılında Abdülnasır, yargıçlar
kulübünün dıĢında kalan herkesin katliamına yönelik bir cumhuriyet kararnamesi
yayınladı. Böylece bu, yargı tarihinde ve yargıçların tasfiye edilmesi noktasında bir dönüm
noktası oldu. Abdülnasır‟ın halefi olarak cumhurbaĢkanlığına Enver Sedat geldiğinde,
azledilen yargıçları geri getirdi ve baĢka bir yolla da yargıdaki ve yargı kulübündeki
Nasırcıların yargıçlarını tasfiye etti. Ayrıca ihtiyaç duyulduğunda daha önce bahsetmiĢ
olduğumuz tüm aĢamalardaki siyasi çalıĢmanın, doğrudan yargının meĢruiyetinin kaynağı
olduğunu görüyoruz.
97
MeĢruiyet ve CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin yargıyı desteklemesi açısından,
bilinen yargıya kendisinin yardımcısı olan Mahmud Mekki‟yi atarken aynı zamanda
kardeĢi Ahmed Mekki‟yi de Adalet Bakanı olarak atadı. Gerçekten ortada paradoks vardır
ki o da; Mahmud Mekki‟nin, Mısır‟daki yargıçlara isyan eden liderlerden biri olarak
bilinmesinin yanı sıra yargının bağımsız olmasına ve yürütme erkenin ona müdahalede
bulunmamasına inanan biri olarak bilinmesidir. 187
Ahmed Mekkî 2005 yılı BaĢkanlık seçimlerindeki sahtekârlığı açığa çıkaranlardan
birisidir.188 Müslüman KardeĢler‟dan CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin bu çerçevede
seçilmesi, eski rejime muhalif yargıçların önemini ortaya çıkartmaktadır. Abdülnasır‟ın,
Abdülnasır‟dan sonra Sedat‟ın, daha sonra da Mübarek‟in geldiği zamanda olduğu gibi.
CumhurbaĢkanı Mursi, iĢleri kesinleĢtirmek ve yönetime tam hâkim olabilmek için
yargının önemini pekiĢtirmekle birlikte, içinde Yargıçlar Kulübünün de olduğu yargı erkini
kontrolü altına almaya teĢebbüs etmiĢtir. Fakat muhalifler ve eski rejimin artıkları,
aralarında Anayasa Mahkemesinin de olduğu yargı kurumlarına hâkim olabildiler. Bu
kurumlar ile yargıçlar değil de siyasiler kontrol altında tutulmaktadır.
189
Yargıçlar
Kulübünün, anayasayı iptal duyurusuna rağmen anayasa referandumunu denetlememe
kararı verdiğinde, cumhuriyetin yargı kurumu ile sorununun bitmesi ve Ahmed el-Zend‟in
baĢkanlığında Yargıçlar Kulübünün Anayasayı iptal duyurusuna muhalefetlerini ilan
etmesi gibi muhalif tarafı tuttuğu tespit edilmiĢtir. 190
Özel
medyanın
CumhurbaĢkanı Mursi‟yi
sıkıĢtırması,
kuĢatması, itirazları
ona
yöneltmesini ve Mısır kamuoyunun aleyhine dönüĢmesini kolaylaĢtıran temel etken,
muhaliflerin safındaki büyük çeĢitliliktir. Bunlar, “Devrimci Gençler”, “6 Nisan Hareketi”
gibi Gençlik hareketleri, “Hepimiz Halid‟iz Hareketi”, Hamdin Sabahî, Ahmed ġefik gibi
siyasi liderler ve hükümet ve hükümet dıĢı kurumlardan CumhurbaĢkanı Muhammed
Mursi‟ye saldıranlardan oluĢmaktadır. Mısır‟daki Müslüman KardeĢler‟in yapmıĢ olduğu
yanlıĢlardan birisi; seçimlerin ve önceden belirlenen dönem için adil seçimler ile galip
gelene verilen mutlak yasallığın imkânları hakkındaki varsayımıdır. Bununla birlikte,
187
Ferhawi, F. (2013). Ankara görüĢmeler.
Ġnternet: http://www.almasryalyoum.com/news/details/180103 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
189
Ġnternet: http://tody.almasryalyoum.com/article2.aspx?articleID=361568 adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
190
Ġnternet:
http://www.facebook.com/photo.php?fbid=491815294201673&set=a.104265636289976.2684.10422499629
4040&type=1 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
188
98
seçim süreci, hayatı ve siyasi kuvveti kendisi ile amel edilen kurumsal değerlendirmeye
tercüme edilen bir kurumsallığa ihtiyaç duymaktadır. 25 Ocak 2011 Devrimi kurumsal
kesimi kapsamıyordu. Onun için dizginleri eline alan kimsenin önünde, genel olarak o
kurumları yönetmek bir engel oluĢturacaktır.
Aynı Ģekilde Arap devrimlerinin büyük çoğunluğu devletin kurumsal boyutundan
yoksundurlar. Seçimlerin sona ermesine, köklü kurumsal demokrasiye ulaĢtıran açık bir
yol haritası eĢlik etmediğinde, süreç siyasi düĢüĢle sona erecektir. Demokratik dönüĢüm
deneyimleri siyasi çevrenin ortaklığının özel önemine iĢaret etmektedir. UzlaĢmaya ait bir
kaideye binaen gerçek çoğulcu demokratik esas oluĢmaktadır. Müslüman KardeĢler‟in en
göze batan hatası, seçim ortaklarına sundukları vaatlere bağlı kalmamalarıdır. ġunu
belirtmek gerekir ki, CumhurbaĢkanı Mursi‟nin yönetimi, bütün siyasi nüfuz ve kuvvet
bölgelerini Müslüman KardeĢler‟in elinde tutmak için aceleci bir gayretten içerisindedir.
Bu, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinden az zaman önce tamamlayıcı anayasayı ilan eden
Askeri Konseye tepki hareketidir. Demokratik serbestlikteki ikinci kesin karĢı çıkıĢ, birden
patlama fırsatını ve iktisadi yapının değiĢimindeki kalıcılığa ait esası saklamaktadır.
Ġktisadi yapı, değiĢim ve dayanağından faydalanmak için eĢit fırsatlar ve daha iyi hayat
standardı elde etmeye çalıĢan insanlara umut vermektedir. Mısır‟daki eski rejime karĢı
devrim, iki taraflı küçük düĢürme ve yasallık arasında sıkıĢmıĢtır. Siyasi ve toplumsal
yoksunluk, iki yıl öncesinde olduğu gibi, bugün milyonlarca Mısırlıyı sokaklara sevk eden
unsurdur. Müslüman KardeĢler‟i, yerleĢtirmek ve CumhurbaĢkanı Mursi‟nin kuvvet
faktörlerini partisinin elinde toplamak için hummalı patlaması, ona ekonomik tarafı çözme
yeteneğini kaybettirmiĢtir. Mısır ekonomisinin baskın özelliği olarak, çoğu Mısırlının
hayat koĢullarının kötüye gitmesi devam etmiĢtir. Bu husus CumhurbaĢkanına ve
Müslüman KardeĢler Hareketine ait toplumsal tabanın küçülmesine yol açmıĢtır. 191
CumhurbaĢkanı Mursi‟nin yanında duran Ġslami güçler ve Ġslami akımlara sempati duyan
güçlere gelince, bunlar Müslüman KardeĢler‟in propagandasını sürdürmektedirler. Bunlar,
aynı zamanda dini kanallar, barolar gibi meslek sendikaları sayesinde etkileme gücüne de
sahiptirler. Yargı içindeki yandaĢlarının varlığı ile birlikte ki o, Mısır için yargıçlar
kesimidir. CumhurbaĢkanı Mursi‟nin demokrasiye bağlılığı hakkında ihtilaflar vardır.
Bunun nedeni ise; devlet iĢlerini yönetmek için beceri ve tecrübe eksikliği ile birlikte
191
Ġnternet: http://www.maannew net/arb/ViewDetail aspx?ID=615199 adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
99
yapmıĢ olduğu konuĢmalarıdır. Aynı Ģekilde selefiler de bazı laik güçlerin sokağa iniĢleri
ile birlikte eĢ zamanlı olarak “laik anayasa” söylemiyle yeni anayasaya muhalif olarak
sokağa inmiĢlerdir. Bazı Ġslami akımlar da, yeni anayasada Ġslam ġeriatı için ona yakıĢır
bir yer görmediklerini beyan etmiĢlerdir.
Böylelikle Selefi Davet, cumhurbaĢkanlığı seçimlerini kaybeden aday Ahmed ġefik ile
birlikte düzenlemeler yapmaya hazır olduklarını açıkladı. Zira onlar, kendilerinin hedef
kitle olduklarını ve Müslüman KardeĢler‟in selefilere ait siyasi kabiliyeti kısıtlamaya
çalıĢtığını fark etmektedirler. Muhalif Ġslamcı güçlerin, Müslüman KardeĢler kitlesi ve
kalabalıklarını etkin bir Ģekilde istismar ettiklerini görmekteyiz. 27 Kasım Salı günü Nahda
meydanında milyonları bulan bir kalabalık toplamıĢlardır. Bu, Tahrir Meydanı‟ndaki
muhalefeti desteklemek için oturma eylemine cevap niteliğindedir. Güçlü Mısır Partisi
lideri Dr. Abdülmenam Ebu‟l Fetuh, Müslüman KardeĢler‟e karĢıt görüĢlü olan Hizbu‟l
Vasat, ayrıca Müslüman KardeĢler dıĢındaki Devrim Gençleri koalisyonuna katılan
gençlerden oluĢan Mısırlı Akıma gelince; iĢte bunlar bütün taraflar ile uzlaĢma olmaksızın
anayasanın ilanını ve onaylanmasını reddetmektedirler. Bununla birlikte, kendilerini
sorumsuzca eleĢtiren muhalefetin performansını da reddetmektedirler. Aynı Ģekilde eski
rejimin kalıntılarının varlığını da reddetmektedirler. Bunlar; siyasi giriĢimlerin ortaya
çıkmasına inanmakta ve CumhurbaĢkanı Mursi‟nin yandaĢlarıyla karĢıtları arasında
arabuluculuk yapmaya gayret etmektedirler.
Bu güçlerinin görevi; sorumluluk üstlenmeleri, partisel çatıĢmayı ve sonu olmayan bir
çatıĢmada toplumun ve devletin kutuplaĢmasını önlemeleridir. Ġster partiler, ister
bağımsızlar yoluyla olsun siyasi arenada rekabet yapmanın temel bir hedefi olmalıdır. O
hedef de, büyük ulusal ihtiyaçlardır. Bunların baĢında ise, demokratik hukuk devletinin
kurulması, bunun esasları ve kuralları konusunda ittifakın sağlanması gelmektedir.
Ġçerisinde partisel ve siyasal çoğulculuğun iptal edilmesinin bulunduğu her Ģeyden uzak
durulmalıdır. Üzerinde uzlaĢılan bir siyasi ve hukuki sistem içinde toplumsal birlik var
olmalıdır. CumhurbaĢkanı Mursi‟nin istenilen gayeleri gerçekleĢtirmemesi üzerine
çekiĢmenin keskinliğinin Ģiddetlenmesi ile birlikte, özellikle ekonomik hedefleri
gerçekleĢtirmekte CumhurbaĢkanı Mursi‟yi sayısız zorluk kuĢatmaktadır. Zira bütçe
açığını kapatmak ve Merkez Bankası‟nın imkanlarını geliĢtirmek için, yabancı ve Mısırlı
yatırımcılara güven veren istikrar ve güvenliği bozan kaygılar ile birlikte ülkenin
ekonomik durumunu güçlendirmek için ödeme yapan Para Fonu ve aynı Ģekilde Addis
100
Ababa‟da Afrika Birliği Zirvesinin oturum aralarında Mursi ile görüĢmesi esnasında Kerry,
Mursi‟yi IMF‟den 4.8 Milyar Dolarlık borç alabilmesi için ekonomik reformları
hızlandırmaya davet etti. Alınan önlemlerin, Amerikan kongresinden daha fazla yardım
almak için gerekli olduğu göz önüne alındığında bunun gerekli olduğu sonucu ortaya çıkar.
Fransız Basın Ajansı, Amerika DıĢiĢleri Bakanlığındaki adı açıklanmayan üst düzey bir
yetkiliden Ģunları aktardı: “…Mısırlılar bazı adımlar atacaklarına vurgu yaptılar. Ancak
Kerry dedi ki; “Sizin gerekli reformları yapmıĢ olduğunuzu Kongre‟ye ispat etmemiz
gerekmektedir.” Kerry Ģunu da ilave etti: “Ben Mısıra yardım yapılmasını güçlü bir Ģekilde
savundum ve Mısır‟a yardım yapılmasını desteklemeye devam etmekteyim. Fakat biz, eski
meslektaĢlarımı harekete geçmeye cesaretlendiren reformların uygulandığını görmek
istiyoruz.” 192
Diğer yönden; IMF borç vermeyi uygun bulsa dahi, hükümet destekli bir sisteme ait hakiki
ve kapsamlı bir reform uygulaması olmaksızın Mısır ile IMF arasındaki görüĢmeler
sonucuna ulaĢmayacaktır. Fakat diğer yönden, IMF‟nin Ģart koĢtuğu reformlar, iĢsizlerin
sayısının artırılması bakımından toplumsal maliyeti yükseltmektedir, Mısırlılar için hayati
önem arz eden mallara devlet desteğini kaldırmaktadır. Bu da onların Ģikâyetlerini
artırmaktadır ve Mısır CumhurbaĢkanı, bu ikilem için bir çözüme ulaĢıncaya kadar
toplumsal barıĢ tehdit edilmektedir. Böylelikle Mısırlıların büyük çoğunluğunun,
hükümetin, yakında durumlarını iyileĢtireceğine güvenmelerine karĢın omuzlarına
yüklenilecek yükü kabul etmelerini sağlasın. 193
Ayrıca CumhurbaĢkanı Mursi‟nin karĢılaĢtığı zorluklar yalnızca ekonomik eksende sona
ermemektedir. Bunlar iki Ģıkkıyla güvenlik boĢluklarını da kapsamaktadır. Birincisi,
ülkenin iç güvenliği, güvenliğin sağlanması ve güvenlik kadrolarıdır. Ġkinci Ģık ise; sınırlar
ve sınırların güvenliği, özellikle Sina bölgesidir. CumhurbaĢkanı Mursi‟nin yönetimi
baĢlamasıyla birlikte Sina‟daki sınır bölgelerinde güvenlik boĢluklarının daha çok arttığını
gözlemlemekteyiz. Aynı Ģekilde, Libya sınırında da sınır ihlalleri olmaktadır. En önemli
eksen, baĢkanlığı kurban eden ve Müslüman KardeĢler‟i bitiren siyasi eksendir. Ezici bir
muhalefet vardır. Bunlar CumhurbaĢkanı Mursi‟nin, siyasetini Müslüman KardeĢler‟in
Genel MürĢidinin isteklerine göre belirlediğini iddia etmektedirler. Ayrıca tayin etmek,
nakletmek ve dıĢarıdan gelen Müslüman KardeĢler unsurlarına alanlar açmak ile resmi
192
Ġnternet: http://www.maannew net/arb/ViewDetail aspx?ID=615199 adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
193
Ġnternet: http://www.sharqforum.org/node/50 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
101
görevleri değiĢtirdiğini iddia etmektedirler. Ayrıca “devleti Müslüman KardeĢlerlaĢtırdı”
iddiaları da vardır. Çünkü CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi ve Müslüman KardeĢler‟i
temsil eden Hürriyet ve Adalet Partisi, tamamlayıcı anayasa ilanı krizi patlak verdiğinde,
geçiĢ merhalesini ve devlet kurumlarının oluĢmasını tamamlamaya Kasım 2012‟den beri
büyük ilgi gösterdiler. Ġdari Mahkemenin yasama seçimlerini durdurma kararı, muhalefetin
zaferi, cumhurbaĢkanı ve destekçilerinin hezimeti olarak sayılmıĢtır. Salt biçimsel
açısından bakıldığında kararın, halen ülkeyi kaplayan kurumsal belirsizlik merhalesinden
çıkıĢı hızlandırma siyasetine karĢı olduğu görülmektedir. Gerçekçi bir siyasi açıdan
bakıldığında bu karar, yolları düzeltmek için zamandan yararlandığında cumhurbaĢkanının
ve onun kampının lehine olan faydaları gerçekleĢtirmektedir.
Yeni parlamento seçimlerinin gelecek Mayıs – Haziran 2013 „de yapılacağı,
Parlamentonun ilk oturumunu temmuz ayının baĢında yapması varsayılmaktaydı. Fakat
Ġdari Mahkemenin kararını Mursi‟nin ve hükümetin onaylaması, ġura Meclisinin, yasaya
yeni bir Ģekil verip Anayasa Mahkemesine görüĢ beyan etmek için göndermesine binaen,
seçimlerin ekim ya da kasımdan sonra yapılmasını sağlamaktadır. Fakat lise ve üniversite
öğrencilerinin sınav dönemi, sonra da Ramazan ayının baĢlaması, seçimlerin yaz aylarında
yapılmasını imkânsız kılmaktadır. Bu, ġura Meclisinin yeni kanunu hızlı bir Ģekilde
çıkartabilmesine ve anayasanın kendisine vermiĢ olduğu 45 günlük süre içerisinde
Anayasa Mahkemesinin o kanunu onaylamasına bağlıdır. ĠĢte bu ara dönem, Mısır‟daki
devrimsel siyasi vakıaya bakıĢın yenilenmesi için yeterlidir. Ġdari Mahkeme‟nin Mursi‟nin
seçim sürecini durdurma kararı bu ara dönemi uzatmıĢtır. Anayasa‟nın ilk kez yönetimi
CumhurbaĢkanı ile hükümet baĢkanı arasında paylaĢtırmasından ve son sözü parlamento
çoğunluğuna vermesinden sonra, Mursi yeni parlamentoda ve çeĢitli cephelerde
karĢılaĢılan
mevcut
zorluklar
ıĢığında
kendisini
destekleyen
çoğunluğa
ihtiyaç
duymaktadır.
Ayrıca bazıların tespit ettiği baĢka etkenler de bulunmaktadır. Bunlar etkenler, bölgesel ve
devletlerarası güçlerin ve aynı zamanda bazı iç güçlerin öfkelenmesine sebep olmuĢlardır.
CumhurbaĢkanı Mursi cumhurbaĢkanlığı dönemini tamamlarsa birçok bahis zarar
görebilir. Bu temel etkenlerden birisi ise; Mursi‟nin Çin‟e Rusya‟ya, Brezilya‟ya,
Pakistan‟a ve Güney Afrika‟ya ziyaret yapıp Sedat zamanından beri Mısır‟ın stratejik
müttefiki Amerika‟yı ihmal etmesidir. Bu, ABD - Mısır iliĢkileri bakımından harflerin
üzerine noktalar koymak için bir adım olarak gelmektedir. Bunu Afrika ve Orta ve Yakın
102
Doğu‟da Amerikan çıkarlarının denkleminde Mısır temsil etmektedir. Kasım 2012 „de
Ġsrail‟in Gazze bölgesine “Hicaratü‟l Siccil” denilen saldırısı karĢısında Mısır‟ın takındığı
tavır, bölgedeki çatıĢma dengesini değiĢtirmiĢtir. Zira Mısır, hemen Filistinlilerin yanında
durmuĢ ve Mısır elçisi Tel Aviv‟den çekilmiĢtir. Mursi, dayanıĢma göstergesi olarak
baĢbakanını Gazze bölgesine göndermiĢtir. Bütün bunlar, Ġsrail hükümetini Filistin
direniĢinin isteklerine herhangi bir değiĢtirme olmaksızın tamamen uymasını sağlamıĢtır.
Filistin direniĢinin istekleri, ateĢkes ve tek bir adımda geçiĢlerin açılmasıdır. Ġsrail bunların
tamamını kabul etmiĢtir. Amerikan basınının tanımladığı gibi Mursi‟nin, Orta Doğu krizini
idare edebilen bir Ġslami lider olarak Ģu hususlarda açığı göze çarpmıĢtır:
2.2.3.1. Süveyş Kanalı eksenli kalkınma projesini uygulanması hususundaki ısrar
Bu proje 2022 yılının giriĢi ile birlikte senelik 100 Milyar Dolara ulaĢan bir gelir
sağlayacaktır. Bu, Mısır‟ın ekonomik bakımdan geliĢmiĢ devletler safına geçmesini
sağlayacaktır. Ekonomik büyüme oluĢturup doğal olarak onu Mısır‟ın siyasi karar
almasında bağımsızlığı takip edecektir. Bu da bölgedeki Amerikan çıkarları için çok büyük
bir tehlikeli oluĢturmaktadır. Ayrıca Sina Bölgesinin iĢgali hakkında Ġsrail‟in geleceğe
yönelik planlarını boĢa çıkartacaktır. Çünkü plan, büyük devletlerin maslahatları ve
yatırımlarını esas itibariyle eksene ve Sina‟ya bağlı kılmaktadır. Zira dünya, maslahatlarını
Doğu Mısır cephesinin Ġsrail‟in tamahından korumaya bağlanması sayesinde eksenin
devletleĢtirilmesidir. Buna ilaveten, Amerikan Columbia Üniversitesi‟nde bir seminerde
Amerikalı düĢünür Noam Chomsky‟nin Mısır devrimi hakkında bahsettiği Ģu hususlar
vardır: SüveyĢ Kanalı eksenli kalkınma projesi, BirleĢik Arap Emirlikleri ekonomisine,
özellikle de üretim bakımından zayıf hizmet ekonomisine sahip, limanlara bağlı olan
Dubai Emirliğinin ekonomisine büyük felaket olacaktır. Zira BAE‟de ( BirleĢik Arap
Emirlikleri ) petrol sahaları Abu Dabi ve Dubai Emirliği‟nde yoğunlaĢmaktadır. Bunlar
doğal kaynaklarda yedi emirliğin en yoksuldurlar. Dolayısıyla SüveyĢ Kanalı Kalkındırma
Projesi Ģu andan itibaren 20 sene içerisinde bu emirlikleri ekonomik yönden yerle bir
edecektir.
Sina bölgesini canlandırmaya baĢlanması; orada yerleĢim yerlerinin yapılması, Mısır
alanından yüzde 31‟lik bir alanı kaplayan Sina Bölgesinin yeniden yapılanmasına
giriĢilmesidir. Zira Mursi 2013-2014 yılı bütçesinden yaklaĢık 4,4 Milyar Cüneyh tahsis
etmiĢtir. Ve yeniden yapılanma projesinin baĢlaması için Silahlı Kuvvetlere 2,5 Milyar
103
Cüneyh değerinde bir destek emri çıkartmıĢtır. Sınai bölgesindeki nüfus yoğunluğunu
artırmak için milyonluk Feyruz Ģehir kurulmasını emretmiĢtir. Ayrıca Güney‟de ve
Kuzey‟de iki üniversitenin kurulmasını, öğrenci çekmek ve Sina Bölgesinin geliĢmesini
sağlamak için göreceli avantajlar verilmesini de emretmiĢtir. Bunlar doğrudan Ġsrail‟in
ulusal güvenliğini tehdit etmektedir ve Fırat Nehrinden Nil Nehrine kadar uzanan Siyonist
emelleri tehdit etmektedir.
2.2.3.2. Tarımsal alanda kendi kendine yeterlilik, Mursi’nin programındaki
umududur
Kendi kendine yeterlilik iĢine buğdaydan baĢlamak gerekmektedir. Zira üç yıl içerisinde
yani cumhurbaĢkanlığı dönemi bitmeden önce buğday ithal etmeye gerek kalmayacaktır.
Çünkü Mısır‟a ihracat yapan devletlerin, buğdayı Mısır‟a karĢı bir Ģantaj vasıtası ve silah
olarak kullanmalarına alıĢılmıĢtı. Bu devletlerden kurtulmak kaçınılmazdı. Çağa ve
teknolojiye ayak uyduran aynı zamanda kültür mirasını ve dini inançlarını kaybetmeyen,
adetlerini ve geleneklerini pekiĢtiren geliĢmiĢ bilimsel bir nesil oluĢturmak için gayret sarf
edilmektedir. Ülke ihtiyaçları ve modern iĢgücü piyasasına uygun araĢtırma ve geliĢtirme
merkezlerinde Amerikan modeline gerek duymamaktır. Bunlar, Mısır halkının doktrin ve
davranıĢını değiĢtirebilir ve onu olumlu üretken bir halk haline getirebilir.
2.2.3.3. Suriyeli mültecilere dair tutumlar
Bunlar, Mısır‟a giriĢ vize ücretlerinden Suriyelilerin muaf tutulmalarına ve Suriyeli
öğrencilerin Mısırlılar gibi muamele görmelerine dair kararlarıdır. Suriye rejimi ile
iliĢkileri kesip ġam‟daki Mısır elçiliği mürettebatını çekmek ve Kahire‟deki Suriye
Büyükelçilik Merkezinin kapatılmasıdır. Bütün bunlara ek olarak, “Suriye Devrimini
Desteklemek Ġçin Mısır Konferansı” isimli bir konferans organize etmesidir. Bu konferans,
Ġslam dünyasının birçok yerinden gelen âlimler, vaizler, politikacılar ve kamuya mal olmuĢ
isimlerden oluĢan bir topluluğun huzurunda efsanevi bir Ģekilde yapılmıĢtır. Konferans,
meselenin ilgi odağı olmasını sağlamıĢ ve Arap ve Ġslam ümmetinin gökyüzündeki yeni bir
yıldızının ortaya çıkıĢını haber vermiĢtir. Halkların kendi kaderini belirleme ve
yöneticilerini seçme haklarını savunmuĢtur.
104
Ġslami G8 (Sekiz büyük Ġslam Ülkesinin) Projesi hakkında Necmeddin Erbakan‟a ait fikrin
yeniden formüle edilmesi
Bu proje; Türkiye ve diğer Müslüman ülkeler ile güçlü ekonomik ve siyasi iliĢkiler
oluĢturmayı öngörmektedir. Bundan maksat Türkiye, Mısır, Pakistan, Malezya arasındaki
tecrübe ve projelerin değiĢimi ve yatırım hacmini yükseltmektir. Sekiz büyük sanayileĢmiĢ
ülkenin, benzeri devasa bir ekonomik birim oluĢturmaktır. Bu da; bölgede Ġsrail‟in ve
süper güçlerinin çıkarları için küresel bir tehdit oluĢturmaktadır.
2.2.3.4. Ekonomiyi geliştirip güçlendirmek ve yatırımları çekmek için gayret
göstermek
Bu, Mısır‟ın siyasi ağırlığını ve yerini doldurması için sağlam dıĢ iliĢkiler oluĢturmaya
gayret göstermektir. Ordu, polis ve medyada temsil olunan yargı ve güvenlik reformunu
ertelemektir. Temkinli olmak fıkhını ve imkânları dikkate almaksızın henüz ve
olgunlaĢmadan fikir açıklayarak Ġslami modelin temellerini sağlamlaĢtırmak için gayret
sarf etmektir. Bu, uğruna çaba sarf ettiği, medya ve eski rejim kalıntılarının baĢlamadan
önce baĢarısızlığını ilan ettikleri husustur.
Yukarda bahsedilen maddelerin hepsi, Dr. Mursi‟nin yeni ortaya çıkan tecrübesine karĢı
uluslararası bir koalisyonun oluĢturulmasına ve bunu baĢarısız kılmak için ona komplo
kurulmasına neden olmuĢtur. Bunu da daha az öncelikli olanla meĢgul olmasının ıĢığında
yapmaktadırlar. Sonunda olan olmuĢ ve uluslararası toplumun onayıyla Körfez ülkeleri,
özellikle Suudi Arabistan, Kuveyt ve BirleĢik Arap Emirlikleri tarafından finanse edilen
ABD ve Ġsrail‟in gözetiminde askeri darbe yapılmıĢtır. 194
Burada, darbeciler ya da “derin devlet” denilen organizasyonun müdahalesine yol açan
temel faktörler de vardır. Bu faktörlerin en önemlisi, cumhurbaĢkanlığı kurumunun
omuzundaki yükü kaldırabilen gerçek kadroların yoksunluğudur. Müslüman KardeĢler‟in
tecrübesi parlamento ile sınırlıdır, içlerinde bürokrat ve teknokratlardan kimse yoktur.
Mısır‟ın karĢılaĢtığı büyük ekonomik çöküĢten kaynaklanan zorluklara ek olarak, aynı
zamanda halk birkaç gün içinde imkânsız olanı istemektedir. Özellikle CumhurbaĢkanı
Mursi‟nin ekonomik reform planı hedefine ulaĢamamıĢtır. Müslüman KardeĢler ile ilgili
194
Ġnternet: http://almasdaronline.com/article/48579 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
105
bir baĢka husus, onun çıkarları olan kapalı bir cemaat olmasıdır. Bu çıkarlar ona ülkeyi ve
devlet yöneticilerini örgütleme imkânı vermektedir. Müslüman KardeĢlerı Müslimin‟in(
Müslüman KardeĢler) devleti Müslüman KardeĢlerlaĢtırma teĢebbüsüdür. Bu, devlet
merkezlerine Müslüman KardeĢler‟dan çok büyük miktarda kiĢinin iĢe yerleĢtirilmesidir.
Bu husus bürokratların öfkesini uyandırmıĢtır. Selefilerin uzaklaĢtırılması meselesi gibi,
anayasal süreçlerde üyelerin çoğu elenmiĢtir. Müslüman KardeĢler‟in kendi içindeki
farklılıkların ilk iĢaretleri, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin baĢlangıcından itibaren darbe
zamanına kadar ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır. Zira Müslüman KardeĢlerin liderleri ana
kuluçka makinesini terk edip siyasi arenaya girmek için yeni yollar benimsemiĢlerdir.
Biz, özellikle Mısır‟ın bölgesel ve küresel rolünü geri almak için çalıĢmasında olduğu gibi
bir yıllık yönetimi süresince de, CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟nin tüm iç ve dıĢ
engellere rağmen, belalara dayanmaya çalıĢtığını görmekteyiz. Zira yönetime gelmesinin
üzerinden bir ay geçmeden ziyaretlerine baĢlamıĢtır. Suudi Arabistan‟dan baĢlayıp daha
sonra Çin, Türkiye ve diğer ülkeleri ziyaret etmiĢtir. Muhalifler CumhurbaĢkanı Mursi
tarafından yapılan ziyaretlerin tümünün baĢarısız olduğunu, Mısır ekonomisine ve Mısır‟ın
rolüne herhangi bir katkı sağlamadığını değerlendirmiĢlerdir. Bunun aksine, bu ziyaretlerin
cumhurbaĢkanının kiĢiliğini, makamını ve devletini küçük düĢürdüğünü iddia etmiĢlerdir.
Buna da protokol hatalarını, bu ülkelerin havaalanlarında muadilleri tarafından
karĢılanmamasını delil olarak göstermiĢlerdir. 195
CumhurbaĢkanı Mursi‟nin, ülkenin refahı ve insanların mutluluğu için yoğun bir Ģekilde
çalıĢmasına rağmen, iĢsizliği ve 42 milyar dolara ulaĢan dıĢ borçlanmayı azaltmayı
baĢaramadığını görüyoruz. Hazinede döviz rezervi kalmamıĢtır.
Kamu güvenliğinden
sorumlu polis güçleri, içiĢleri bakanının görevden alınmasını isteyen gösteriler
yapmıĢlardır. Müslüman KardeĢler‟in merkezlerini yakmak, her gün, ölümlerin ve
yaralanmaların olduğu olaylar, Mursi hükümetinin durumunu daha da kötüleĢtirmiĢtir.
Böyle olduğu halde Müslüman KardeĢler, örgüt ve etki bakımından en kuvvetli siyasi güç
olmuĢtur. Bu da sosyal destek ağının yönetimi ve fakir ve muhtaçlara hizmet sunmak
sayesinde olmaktadır. Zira milyonlarca Mısırlı, çıkarlarını temsil eden kimsenin olmadığını
hissetmektedir. Temerrüd Hareketi eylemcilerinden bir grup, Mursi‟nin gitmesi talebiyle
imza toplamak için mayıs ayının baĢında bir ayaklanma baĢlatmıĢ ve bu hareket bir ivme
kazanmıĢtır. Hatta bu hareket, 22 milyondan fazla imza toplandığını iddia ederek,
195
Ġnternet: http://www.alwafd.org/AA/505095 adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır.
106
Mursi‟nin göreve baĢlamasının birinci yıldönümü münasebetiyle 30 Haziran‟da ülke
çapında büyük gösteriler düzenlemesine davet etmiĢtir. Müslüman KardeĢler‟ın otoriteyi
elde etme çabaları ve ekonomi yönetimindeki kötü performanslarına karĢı öfkeli
protestocular “defol” sloganını seslendirerek sokağa çıkmıĢlardır. 196
Bu aĢamada muhalifler artarak, CumhurbaĢkanı Mursi‟nin görevden uzaklaĢtırılmasını
istemeye baĢlamıĢlardır. CumhurbaĢkanı Mursi‟ye reform ve diğer siyasi akımlar ile
iĢbirliği yapması talepleri sıralanmıĢtır. Aynı Ģekilde siyasi akımlar erken seçim
yapılmasını
istemiĢlerdir.
Bunun
nedeni,
CumhurbaĢkanı
Mursi‟nin
Müslüman
KardeĢler‟in referansı olmadan, tek baĢına cumhurbaĢkanlığı yönetimine muktedir
olmadığını ileri sürmüĢlerdir. Bu eksikliği, Putin‟i ile Dovisti tatil beldesinde görüĢmek
isteğinde açıkça görülmektedir. Ruslar, CumhurbaĢkanı Mursi‟yi tecrübe ve bilgelikten
yoksun olarak tanımlanıĢlardır.
Ordu, mevcut gerilimin artmasını, bütün siyasi ve
devrimci akımlar ve hareketlerden Mısır‟da mevcut siyasal ve toplumsal tıkanıklığın
çözülmesi talebini ilan etmek için fırsat bilmiĢtir. Müslüman KardeĢler, sırayla kendilerine
sunulan tüm mutabakatları reddetmiĢtir. Bu, Müslüman KardeĢler‟in herhangi bir taviz
vermeyi reddetmesinden sonra olmuĢtur. Rabia‟t-ül Adeviyye ve Nahda bölgelerindeki
oturma eylemleri dağıtılmıĢ, taviz verilmemiĢ ve 2012 anayasasına geri dönülmüĢtür. Yani
istenilen herhangi bir çözümün 2012 anayasasına dayanması gerekmektedir. Mursi,
seçimin meĢruiyetine dayanarak kamu liderliğinde yönelik tehditleri reddetmiĢ ve 2012
Haziran ayında kazandığı görev süresine sık sık atıfta bulunmaya devam etmiĢtir.
Görevlilerin birisine göre, hükümet, protestocuların güvenlik durumunun kötüleĢmesi,
fiyatların yükselmesi, iĢsizlik, elektrik kesintileri ve trafik tıkanıklığı gibi Ģikâyetlerini ele
almamıĢtır.
Müslüman KardeĢler‟ın resmi sözcüsü olan Murad Ali, Mursi‟nin gitmesi gerektiğine
ordunun karar verdiğini söylemiĢtir. Bunu Ģöyle açıklığa kavuĢturmuĢtur: “Biz masumuz.
Ġhanetin bu boyuta ulaĢacağını hayal dahi etmedik. Mesele Ģöyledir, „Ya seni hapse atarız
ya da istifa ettiğini açıkça ortaya koy.‟ Mursi, bunlardan hiçbirini yapmamıĢtır. Çünkü
Mursi, ülkeyi bir daha orduya teslim etmek istemiyordu.” Bir yetkiliye göre de, Sisi‟nin
talebine Mursi‟nin kesin ve sert tepkisi Ģöyle olmuĢtur; “Benim cesedimi çiğnemeniz
lazım!”
196
Ġnternet: http://www.dp-new com/dpmasri/detail.aspx?id=2766 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
107
2.3. Darbe Ayak Sesleri
Pazartesi Günü, Silahlı Kuvvetler, Mursi‟ye protestocuların taleplerini karĢılamak için 48
saat süre verdiğini aksi halde müdahale edeceğini açıklamıĢtır. Ancak, geri sayım gerçekte
erken baĢlamıĢtır, o da 23 Haziran‟dır. Geri sayım, Sisi‟nin Mursi ve muhalefete
ihtilaflarını atlatmaya çalıĢmaları için bir hafta süre verirken baĢlamıĢtır. Bu, onları ayıran
derin boĢluğun ıĢığı altında ihtimal dıĢıdır. 197
Mısır Silahlı Kuvvetleri, Anayasa Mahkemesi BaĢkanın ülkenin idaresini üstlenmekle
görevlendirildiğini, anayasanın yürürlükten kaldırıldığını ve erken parlamento seçimlerinin
ve cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin yapılacağını yayınladığı bir bildiride duyurmuĢtur.
Açıklama ayrıca yetkinlikler hükümetinin oluĢumunu, anayasal değiĢiklikleri yorumlayan
bir komitenin oluĢumunu, bir basın denetleme misakının konulduğunu ve uzlaĢma için
daha yüksek bir komitenin oluĢumunu da içermektedir.
Bildiri, Mısır halkını barıĢçıl gösterilere bağlı kalma çağrısında bulunup yasayı ihlal eden
herkese karĢı ihtiyatlı olma ve barıĢçıl olmaktan dıĢarı çıkmama ve Ģiddete baĢvurmama
uyarısında bulunmuĢtur.
Bildiri, ordunun CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟ye saat
05:00‟ de artık cumhuriyetin baĢı olmadığını bildirmesinden önce ilan edilmiĢtir. 198
Askeri darbeyi destekleyenlerden olan Nur Partisi kısa bir süre içinde cumhurbaĢkanına
karĢı tavrını değiĢtirmiĢtir. 199 Ama zamanla parti, siyasi faaliyete Müslüman KardeĢler‟in
pragmatizmini aĢmıĢ Ģekilde pragmatizme girmiĢ durumdadır. Kendisini laikleri memnun
etmeye ve belki de Müslüman KardeĢler‟in yerine uygun bir alternatif olduğunu dair
Amerikalıları daha çok inandırıcı olmaya sevk etmek istemiĢtir.
200
Bu, yeni
pragmatizmdir, sakallı pragmatizm. Bu nedenle Ģunu söyleyebiliriz, Nur Partisi, bu
aĢamada ve askeri darbe sonrasında, birçok destekçisini kaybetmiĢtir. Onlar bu partiyi,
Ģeriatı tatbik etmeye çalıĢan bir Ġslami parti olarak görüp desteklemekteydiler. Sisi‟nin
Müslüman KardeĢler yönetimini deviren darbe bildirisini okuması esnasında, Mühendis
Celâl, El-Ezher ġeyhinin ve Kıpti Papazın arkasında oturmuĢtur. Bu, Nur Partisinin halk
197
198
199
200
Ġnternet: http://www.alqud com/news/article/view/id/448577 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.google.com.tr/url?sabv.68693194,d.bGE adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://webradar.me/75811447 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www1.youm7.com/default.asp adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
108
desteğini de düĢürmüĢtür. Sisi‟nin sahtekârca kendisi ile savaĢmak için insanlardan bir
görev istediği terörizmin sembolü haline gelen Ġslami özelliklerinden dolayı, bu partinin
bazı dayanakları ve destekleri Mısır sokaklarındaki birçok rahatsızlıkla karĢılaĢmıĢtır. Nur
Partisi darbeye cömertçe desteğinden dolayı çok Ģey kaybetmiĢtir. 201
O artık sadece birçok ilde üzerinde isminin yazıldığı tabelaların asılı olduğu merkezlerden
ibarettir. Fakat kendisinin doğal kuluçka makinesi olan ümmeti kaybetme riski
taĢımaktadır. Zira onun takipçilerinin büyük kesimini darbecilerin safına koyamayız.
Nitekim onlar da Rabia ve Nahda meydanlarındaki oturma eylemlerine katılmıĢlardı. Onlar
da darbeye karĢılardır ve darbeyi desteklememektedirler.
26 Nisan 2013‟de Mısır siyaset merkezinde ortaya çıkan “Temerrüd” / Ġsyan hareketi
kuruluĢunun ilk anından itibaren açık ve ilan edilmiĢ bir Ģekilde Kifâye Hareketinin,
Kurtarma Cephesinin, DeğiĢim için Milli Birliğin ve & Nisan Hareketinin desteğini elde
etmiĢtir. Aynı Ģekilde Barolar Birliği de vatandaĢlar tarafından imzalanan CumhurbaĢkanı
Muhammed Mursi‟ye olan güvenlerini çekmeyi talep eden formları almak için ülkenin her
yerindeki merkezlerinin kapılarını bu harekete açmıĢtır. Bundan daha fazlası ise, bu
hareket, görünmez bir Ģekilde ordu ve tüm devlet kurumları tarafından da desteklenmiĢtir.
Ordu, Mursi‟nin ve Müslüman KardeĢleri cemaatinin yönetiminin düĢürülmesinde çaba
sarf etmek için bu hareketin kurulmasını ve kullanılmasını istemiĢtir. Bu nedenle biz, bu
hareketin kurucusunun, yeni darbe otoritesi tarafından hazırlanmıĢ olup 3 Temmuzda darbe
bildirisinin okunduğu gün, kendilerine kısa konuĢma hakkı verilenler arasında olduğunu
gördük. GörülmemiĢ önemsiz anayasa değiĢikliklerinin olacağı sinyalini veren bu komik
sahnede Anayasa DeğiĢikliği Kurucu Komitesi‟ne, hareketten ikisinin katılmasına rağmen,
hareketin kendisine ait sürekli bir halk desteği yoktur. Ġnsanları etrafında toplayacağı
fikirleri de yoktur. Bu hareket, daha çok bir defa kullanılan ve sonra da yere atılan kâğıt
mendil gibidir.202 Bu hareket üzerine yüklenen vazifeyi yerine getirmiĢtir. Bir sonraki
aĢamada erimeye mahkûm olacaktır. Bir sonraki aĢamada Mısır‟ın siyasi merkezinde açık
bir etkiye sahip olacağı söylenemez.
35 parti, hareket ve siyasi örgütlenmeden oluĢmasına rağmen Cephetü‟l Ġnkâz / Kurtarma
Cephesi‟ne gelince; bunların çoğu ağırlığı olmayan küçük hareketler ve partilerden
201
Ġnternet: http://www.aljazeera.net/home/print/f6451603-4dff-4ca1-9c10-122741d17432/77aa0fd8-77944ef8-9e08-46804d1bab0b adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
202
Ġnternet: http://www.twsela.com/?p=1927 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
109
oluĢmaktadır. Bunların içerisinde sadece Vefd Partisinin siyasi faaliyette bir Ģöhreti ve
kıdemi vardır, ancak buna rağmen o da istediği yönde sokağı harekete geçirebileceği bir
halk desteğine sahip değildir. Ayrıca feshedilmiĢ parlamentoda sadece 39 sandalye elde
edebilmiĢtir. Bu partinin Mısır siyasi hayatında köklü ve kıdemli olmasından
bahsedilmesine rağmen bu sandalye sayısı basit bir sayıdır. Mesela Dr. El Baradey‟in
baĢkanlığındaki Anayasa Partisini ele alalım; Dr. El Baradey‟i, darbeden sonra
cumhurbaĢkanı yardımcısı olarak atanmıĢtır. Bundan sonra istifa etti ve o Rabia ve Nahda
meydanlarındaki oturma eylemlerinin dağıtılmasına itiraz etmesinden sonra da Mısır‟ı terk
etmiĢtir. Bu partinin de bir halk tabanı yoktur. Hamdin Sabbahi‟nin baĢkanlığındaki Halk
Eğilimi ‟ne gelince; bunlar parlamentoda sadece 6 koltuk elde edebilmiĢtir. Kendisini
“akım” olarak adlandırmıĢ olsa da, o güçlü bir akım değildir, hatta popüler de değildir. Bu
partinin baĢkanının 2012 yılında cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde yaklaĢık beĢ milyon oy
elde etmesi, sokağı hareket ettirebilen popülerliğe delil teĢkil etmez. Zira ona oy verenlerin
çoğu, onun Müslüman KardeĢler‟ın adayı Muhammed Mursi‟den ve eski rejimin adayı
Ahmed ġefik‟ten daha uygun bir alternatif olarak görmüĢlerdir. Sisi‟nin yanında durması,
hatta Sisi‟nin cumhurbaĢkanlığı adaylığına daha önceden desteğini duyurması ve daha
sonra ondan geri çekilmesi, kendisine halk desteğini kaybettiren siyasi çöküĢ olarak
değerlendirilmiĢtir. Cephetü‟l Ġnkâz‟da toplanan diğer partilere gelince; bunlar siyasal
hayatta hissedilir bir gerçeklik oluĢturmadan varlığı ilan edilmiĢ kâğıt partiler ve hareketler
sayılmaktadırlar. Nesil Partisi, Geleceğin Mısır‟ı Partisi, BarıĢ Partisi ve diğerleri gibi.
6 Nisan Hareketi, eski rejimin yani Mübarek rejiminin muhaliflerinden biri sayılmaktadır.
Bu hareket özellikle 25 Ocak olaylarında, Mısır halkını etkileyen önemli bir etkiye
sahiptir. Fakat hareket, bölünmüĢ ve dağılma noktasına gelmiĢtir. Özellikle Askeri
Konseyin kendisini; halkı orduya karĢı kıĢkırtmak ve dıĢarıdan para ve destek almak
suçlamasında bulunmasından sonra Ahmed Mahir Cephesi ve Demokratik Cephe diye
isimlendirilen guruplara ayrılmıĢtır. Hareket, talep etmiĢ olduğu sivil yönetime karĢı
Savunma Bakanının yapmıĢ olduğu darbeye uzak durması ile ona darbe dememekte ve
sivil yönetimi reddetmemekte ısrar etmesi ile faydalanmıĢ olduğu devrimci karakterini
kaybetmiĢ olmaktadır. Bu durum, hareketin içindeki ayrıĢmayı ve kendisinden çıkıĢın
hızını artıracaktır. Buna bağlı olarak hareket, darbecilerin içerisinde her temize
çıkarmalardan razı olan bir popüler ivmeye ihtiyaç duydukları bir sonraki aĢamada daha
çok itibarsızlaĢmaktadır. Hareket destekçilerini kuvvet kullanarak gelmiĢ olan askeri
yönetimi savunmaya sürükleyemeyecektir.
110
Darbeyi destekleyen siyasi partiler, akımlar ve hareketlerden, 30 Haziranda olup biteni
terennüm ile öven, darbeyi “25 Ocak Devriminin tamamlayıcısı bir devrim” ya da
“devrimci hareket” olarak vasıflandıran genele ve Ģahıslara geçiĢ yaptığımızda; onların
içerisinde düĢünürlerden ve kanaat önderlerinden tanınmıĢ kiĢileri görmemekteyiz. Aksine
dünyadan az bir Ģeyin karĢılığında her Ģeyi satan dönek paralı basın askerlerinden oluĢan
bir ordu görülmektedir. Onlar 25 Ocak Devriminden önceki pozisyonları bilinen
süprüntülerden olan erkek ve kadın aktörler ve aktrisler, Ģarkıcılar ve dansçılar çetesidirler.
Nitekim onlar, gücü yetenin gücü ile baĢarılarından sonra kadın ve erkek devrimcilere
dönüĢmüĢlerdir.
Yukarıda
dediğimiz
gibi;
onlar
süprüntülerdendir.
Darbenin
sağlamlaĢtırılmasında onlara itibar edilmez. Sisi‟nin ekibine açık destek veren birçok kiĢiyi
görmemize rağmen, bize görünen odur ki, bu darbe desteği gerçek bir halk desteği
sayılamaz. Aksine bu darbenin dayanağı kayda değer olmayan basın tarafından
uydurulmuĢ yapay bir destektir, öncelikle Amerikan desteğidir. Zira bazıları aksini iddia
etse de Amerika darbenin arkasında kuvvetli bir Ģekilde durmuĢtur.
Mısır silahlı kuvvetlerinin farklı siyasi taraflara anlaĢmaya ulaĢmaları için belirlemiĢ
olduğu sürenin sona ermesi ile birlikte Mısır‟da ortama belirsizlik ve gerilim hâkim
olmuĢtur. Ordu hareketleri ile ilgili bilgilerin artarda sürekli aktığı, Ġslami liderlere seyahat
yasağının geldiği ve Mısır CumhurbaĢkanı yardımcısının CumhurbaĢkanlığı Sarayı‟ndan
ayrıldığı ve ordunun bir takım kıtalarını Kahire‟de konuĢlandırılmıĢ olduğu bir ortamda
Mısır CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟ye ve Müslüman KardeĢlerin diğer liderlerine
seyahat
etmelerinin
yasaklanması
kararı
verilmiĢtir.
Havaalanlarındaki
güvenlik
makamlarına gönderilen liste, Hayrat El-ġatır ve Essam el-Erian isimlerini ve en az kırk
diğer Ġslami liderlerin isimlerini içermektedir. 203
CumhurbaĢkanı‟nın DıĢ ĠliĢkilerden Sorumlu Yardımcısı Ġsam Haddad, Mısır‟da “askeri
bir darbe” yaĢandığını söylüyor, Mursi yanlısı göstericilerin dağıtılması için ordu ve
polisin Ģiddet göstermesinin beklendiğini ilave ediyordu. Haddad Ģöyle diyordu:
“Günümüzde böylesi büyük bir halk gücü karĢısında, herhangi bir darbenin aĢırı kan
akıtmadan baĢarılı olması mümkün değildir.” Ardından Mısır CumhurbaĢkanlığı resmi
Facebook sayfasında yer alan açıklama yenilenerek, kapsamlı bir ulusal uzlaĢma önerisine
yer verildi. Buna göre uzlaĢmaya dayalı bir koalisyon hükümeti kurulmalı, önümüzdeki
parlamento seçimlerine kadar görevde kalmalı, anayasal değiĢiklikler için bağımsız bir
203
Ġnternet: http://www.alalam.ir/news/1490926 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
111
komisyon kurulmalı ve seçilecek parlamentoya bu değiĢiklikleri sunulmalıdır. Mısır
CumhurbaĢkanlığı açıklamasında, Baltacılar karĢısında istikrar sağlamak, hukuksuzluğun
önüne geçmek ve Mısır‟ı geriye götürme giriĢimlerini engellemek için meĢruiyetin yegâne
garanti olduğu bir kez daha vurguladı. Mursi de dün gece yaptığı halka hitap
konuĢmasında bu vurguyu yaptı. 204
Mısır ordusunun CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟yi azlettiğini açıklaması sonrasında
Mısır sokakları bölündü. Mursi yanlıları öfkeyle dolarken, Mursi karĢıtları, cuntanın
kararlarından duydukları memnuniyeti havaya ateĢ açarak kutlayıp sevinç ve mutluluk
içindeydiler. Rabia Meydanına yayılan öfke hali, baĢka yerlere de sıçradı. Müslüman
KardeĢler‟den doğan Adalet ve Hürriyet Partisi liderleri, cuntanın kararlarını sert bir dille
eleĢtirmeye baĢladı. Bunun üzerine Mısır Silahlı Kuvvetleri, görevden alınan
cumhurbaĢkanı
yandaĢlarının
toplandığı
yerlerin
yakınlarına
mevzilendi.
Ordu
komutanlığı, amacının Mursi yanlılarını korumak olduğunu açıkladı.
Oysa durumu tamamen farklıydı. Festival havası, Kahire‟nin ortasındaki Tahrir Meydanı,
CumhurbaĢkanlığı sarayı çevresi ve diğer vilayetlerde Mursi karĢıtlarının gösteri yaptıkları
çeĢitli meydanlara yayıldı. Mursi‟nin iktidardan uzaklaĢtırılmasından ötürü silahlı
kuvvetler için sevgi gösterilerinde bulundular. “Ordu Millet El Ele” sloganları atıp ulusal
marĢlar söylediler. Savunma Bakanı Orgeneral Abdulfettah es-Sisi‟nin posterlerini
taĢıdılar.
Mursi, 3 Temmuz akĢamı televizyonda yaptığı açıklamada, ülkedeki ulusal güçlerin,
gelecek için bir yol haritası üzerinde anlaĢtıklarını, bunun birtakım adımlar içerdiğini
açıklamıĢtı. Bu adımların ilki, Yüksek Anayasa Mahkemesi BaĢkanı‟nın geçiĢ dönemi
boyunca CumhurbaĢkanlığı ve Parlamento seçimleri yapılıncaya kadar CumhurbaĢkanlığı
görevini yürütecek olmasıydı.
Mursi resmi Facebook sayfasında ise cuntanın kalkıĢtığı icraatların Mısır‟ı geriye
götürecek kabul edilemez icraatlar olduğu söylüyor, “askeri darbe, devletin temellerine
yönelik bir pusudur, Mısır‟ın sivil demokratik bir topluma dönüĢmesi için mücadele eden
hür vatan evlatları tarafından kökünden reddedilir” diye ekliyordu. Açıklamada, Mursi‟nin
204
Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/99adcaa6-45c6-47e5-bb83-35b183cf1f90 adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
112
CumhurbaĢkanı ve Silahlı Kuvvetler BaĢkomutanı sıfatıyla, asker, sivil, komutan olsun, er
olsun, tüm vatandaĢlar anayasa ve hukuka bağlı kalmaya, Mısır‟ı geri götürecek darbe
çağrılarına uymamaya, barıĢın korunmasına ve vatan evlatlarının kanının akıtılmasından
kaçınmaya çağrılıyordu. Yine herkes, Allah karĢısında, halk karĢısında ve tarih karĢısında
sorumluluk üstlenmeye davet ediliyordu.
Açıklamadaki bu vurgular, Savunma Bakanı Abdulfettah Sisi‟nin televizyonda yaptığı
açıklamanın içeriğinde geçen “anayasanın yürürlükten kaldırılması”, “önerilen anayasal
değiĢiklikleri incelemek üzere bir komisyon kurulması”, “mevcut dönemin yönetimi için
tüm yetkilere sahip olacak ve ulusal güçlerden oluĢacak bir teknokratlar hükümeti
kurulması” gibi ifadelere bir cevap niteliğindeydi.
Keza açıklama teknokratlar hükümeti ve anayasal değiĢiklik komisyonu, basın etik
sözleĢmesi ve yüksek uzlaĢma komisyonu kurulmasını içeriyordu.
Cuntanın bildirisi ise Mısır halkını barıĢçıl gösterilere bağlı kalmaya çağırıyor, güç
kullanımından sakınılmasını ve hukuka aykırı davrananların ve barıĢçıl olmaktan
çıkanların sert bir Ģekilde bastırılacağını vurguluyordu.
AraĢtırmacı ve siyasi tarihçi Dr. Muhammed el-Cevadi, el-Cezire kanalında devrik
CumhurbaĢkanı ile Orgeneral Sisi arasındaki görüĢmelerin ayrıntılarını açıklıyordu.
Mursi, 3 Temmuz öncesindeki son gün, Sisi ile bir araya gelip ona Ģöyle soruyor: “Bana
niçin böyle davranıyorsun?” Sisi de Ģöyle cevap veriyor: “Üzerinde baskılar var.” Cevadi,
bu görüĢmede, HiĢam Kandil‟in de hazır bulunduğuna dikkat çekiyor.
Cevadi devamla Ģöyle diyordu: “Ġlk kez duyulan bilgilerden söz ediyorum. Orgeneral Sisi,
Mursi‟ye Temerrüd hareketine “sert muamele” telkininde bulunan kiĢidir. Mursi‟nin son
açıklamasında da bu husus açıklanmıĢtır. Silahlı kuvvetler baĢkomutanı hakkında yanlıĢa
düĢenler bir de tehdit ediyorlardı: “Silahlı kuvvetler kanunumuz, Silahlı kuvvetler
baĢkomutanına hakaret edilmesine izin vermez.”
Ayrıca bu husus, CumhurbaĢkanı Mursi‟nin, Orgeneral Sisi‟nin bir darbe giriĢimine
öncülük etmeyeceğinden niçin bu kadar emin olduğunu da açıklamaktadır. Çünkü Sisi,
kendisini en çok savunanlardan biriydi.
113
Cevadi, Sisi‟nin Mursi‟ye Ģöyle dediğine iĢaret ediyordu: “Erken genel seçimler için
çalıĢanlara izin verilmesini tavsiye ediyorum. Biz boĢ iĢlerle uğraĢmayız. MeĢruiyet bir
ihtiyaçtır, onları yok saymaktansa isteklerine yanıt vermek gerek.”
Cevadi Ģöyle devam ediyordu: “Bu durum daha önce Anayasa Mahkemesi olaylarında da
yaĢanmıĢtı. CumhurbaĢkanı Mursi, bu hususta emin değildi. Ancak Sisi kendisini buna
ikna eden bir video sunumu yapmıĢtı.” 205
Orgeneral Sisi açısından ise; 30 Haziran darbesi, iktidarı yalnızca, erken bir dönemden beri
Ģantaj, tehdit ve çarpıtma kampanyalarına maruz kalan Müslüman KardeĢler cemaatinin
elinden almak için değildi. Amaç, Müslüman KardeĢler düĢmanlarının ifadesiyle, Mısır‟ın
ulusal bütünlüğü üzerinde bir tehdit haline gelen Müslüman KardeĢler‟ın pençesinden
kurtarmak değildi. Ama tüm bunlar ve Müslüman KardeĢler‟le mücadele aslında tam da
Sisi‟nin açıklayamadığı amaçlarındandı. Bilindiği gibi Müslüman KardeĢler, ne iktidarda,
ne siyaset sahnesinde tek baĢınaydı ve baĢkalarını göz ardı edip Mısır‟ı tek baĢına
yönetiyor değildir. Ancak Müslüman KardeĢler döneminin baĢlamasından beri süregelen
ve Müslüman KardeĢler‟ın en köklü ve en örgütlü yapı olduğuna iliĢkin propaganda ve
yaygaralar, atılacak her demokratik adımın Müslüman KardeĢler lehine sonuçlanacağı
yönündeydi ki bu onların doğal hakkıydı. Dolayısıyla rejimin kalıntıları (Fulûl) ve onlara
bağlı güvenlik güçler, gerçek ve tam bir otorite sahibi olmasına engel oluyordu. Darbeciler,
darbe bildirisinin ilk anından itibaren, bizatihi darbenin ötesine geçen boyutlarda icraatlara
baĢlıyor, uzun vadeli bir siyasi statüko oluĢturmaya çalıĢıyorlardı. Darbe lideri, seçilmiĢ
cumhurbaĢkanını ev hapsine alıp Müslüman KardeĢler liderlerini tutukluyor, onlara bağlı
televizyon kanallarını kapatıyordu. 206
Sonra Cumhuriyet Muhafızları önünde, Nahda Meydanı ve diğer yerlerde darbeyi
reddettiklerini ifade etmek üzere toplanan barıĢçıl gösterilere karĢı görülmemiĢ katliamlar
baĢladı. Fakat darbecilerin Ģiddeti barıĢçıl göstericileri vazgeçiremedi, canları pahasına
darbe karĢıtı protestolar devam etti. Darbeciler, Mursi yanlılarının darbe karĢıtlığında
ısrarcı olduklarını ve CumhurbaĢkanının geri dönmesi için barıĢçıl gösterilere devam
edeceklerini çok iyi anlayınca, darbe karĢıtlarına yönelik tutuklama operasyonlarına hız
verdi. Sıra Müslüman KardeĢler liderlerine gelince tutuklama kampanyası durakladı, adeta
205
Ġnternet: http://almesryoon.com/259245 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.menara.ma/ar/2013/07/03/672822-8A.html adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
206
114
bir tür savaĢ molası gibi oldu. Ancak bu molanın fazla uzun sürmesi halinde, darbe
sahnesinin perdelerinde ilerlemenin zorlaĢacağı anlaĢıldı.
Belki de askerler, darbe karĢıtlığının bu denli kitlesel bir ivme kazanacağını
beklemiyorlardı. Belki de karĢıtlarının nefret yeteneklerini zayıflatmak üzere iyi çalıĢılmıĢ
darbe zamanlamasında hata etmiĢlerdi. Çünkü seçilen zamanlama, yaz sıcağına ve orucun
baĢlangıcına denk geliyor, bu da kalabalıkların toplanma ihtimalini zayıflatıyordu. Buna ek
olarak, askerler tehdit, yıldırma, moral bozma, Ģiddet ve kalabalık dağıtma araçlarını da
çeĢitlendirmeye baĢladılar. BarıĢçıl oturma eylemleri yapanları dağıtmak üzere aĢırı güç
kullanımına yönelerek, Mursi yanlıları arasında korku ve endiĢe yaymaya çalıĢıldı.
Dağıtılan broĢürlerde, eylemlere son verilmesi için Rabia Meydanı‟nda oturma eylemlerine
öncülük edenler, terör ithamıyla öne çıkarıldı ve çeĢitli bölgelerdeki vatandaĢlar arasında
meydana gelen Ģiddet olayları, hiç alâkaları olmadığı halde onlar üzerine atılıp “terörizm”
olarak yaftalandı. Oysa bu operasyonların ardında, bizzat ordu ve polis güçlerinin yer
aldığı biliniyordu. Göstericilere, sürekli olarak eylemlerine son vermelerini isteyen ve ısrar
etmeleri halinde sonuçlarına katlanacaklarını bildiren broĢürler dağıtıldı.
Büyük halk kitlelerinin barıĢçıl gösterileri ve ısrarları, artan gösteriler karĢısında iyice
köĢeye sıkıĢan askerlere karĢı sürekli ve büyük bir meydan okuma olarak algılandı. Bu
sosyal patlama ve darbe karĢıtlarına yönelik açık mücadele ilanı karĢısında askerin durumu
savunacak bir Ģeyi kalmadı. MeĢruiyet yanlısı oturma eylemlerini dağıtmada hayal
kırıklığına uğrayan cuntanın konumu, giderek zayıflamaya baĢladı. Bunun üzerine
engellere takılmaksızın darbe planlamasını tamamlamaya yöneldiler. Çünkü meĢruiyet
yanlılarının barıĢçıl gösterileri asker önünde bir engeldi. Bunun üzerine kıĢkırtma, Ģiddet
ve karĢı karĢıya gelen taraftarlarca çatıĢma fitili yeniden alevlendi. Sisi‟nin derdi, darbe
karĢıtı eylemleri dağıtmak üzere Ģiddete ve aĢırı güç kullanımına mazeret üretmek
amacıyla çatıĢmayı kıĢkırtmaktı. Dolayısıyla terörizmin iĢini bitirmek adı altında
Müslüman KardeĢler hareketini ve kadrolarını hedef alarak, darbenin geri kalan aĢamaları
tamamlanmak üzere meydanlar boĢaltılacaktı, Oysa meĢruiyete karĢı darbe yapan,
demokratik kazanımları heder eden ve bunları hiç sayan, yerine kaos ve silah gücünü tercih
edenler onlardı. ġimdi durum, asker açısından halk nazarındaki meĢruiyet ile ilgili olarak
geçmiĢte olduğu gibi değil artık. 30 Haziran kalabalığı, çeĢitli demokratik kazanımlar için
iktidar piramidinin tepesine Müslüman KardeĢler‟ı getiren demokrasi ve halk yönetimine
karĢı darbenin çirkin yüzünü gizlemeye yarayan geçici bir maskeden baĢka bir Ģey değildi.
115
Bu bağlamda, rahatlıkla denilebilir ki Mısır‟da demokrasi diri diri gömülmüĢtür. Dün ona
darbe yapanların yarın ona geri döneceklerini düĢünmek de zordur. Aksine onu dıĢlamak
ve temellerini sarsmak için uğraĢacaklardır. Maskelerinin düĢmüĢ olması ve beraberinde
on yıllar boyunca Mısır halkının kulaklarını ĢiĢirdikleri davalarının da düĢmüĢ olması
yeter.
Yerel, bölgesel ve uluslararası tüm düzeylerde darbe gerekçeleri ve öncesinde Mısır
arenasında gözlemlenen iĢaretler, darbenin boyutları ve nihai maksatları hakkında pek çok
soruyu gündeme getirmektedir. Nitekim bölgesel güçler, özellikle Ġsrail, Suudi Arabistan
ve BAE, ayrıca baĢta demokrasi destekçisi gözüken ABD olmak üzere büyük güçlerin
Müslüman KardeĢler endiĢesi, Müslüman KardeĢler‟a karĢı kıĢkırtmalar ve darbecilerin
aldığı destekle açıkça ortaya çıkmıĢtır. Darbenin Mısır için barıĢçıl bir sonuç olarak
yansıtıldığı bir zaman diliminde, kelimenin tam anlamıyla 25 Ocak devrimi öncesine
dönüĢün bir simgesi olmuĢ, Arap Baharı devrimlerinin baĢarısında, siyasi varlıkları ve
çıkarları için zarar ve tehdit gören bölgesel ve uluslararası güçlere hizmet etmiĢtir. Buna ek
olarak, söz konusu bu güçler, çoğu kez Ġslami akıma, bir aĢırılık kaynağı ve çıkarlarına
yönelik bir tehlike gözüyle bakmıĢlardır. Bu da Müslüman KardeĢler‟a karĢı Ģiddet,
terörizm ve son dönemlerde teröristler gibi kendileri kıyımdan geçirmeye istekli kiĢiler
Ģeklindeki tanımlamalarını yoğunlaĢtırmalarına neden olmuĢtur. Dolayısıyla bu durum,
geçici de olsa mevcut havayı yakalamak amacıyla medya üzerinden çamur atma
giriĢimlerinin bir parçası olarak, gelecekte Müslüman KardeĢler ile Cunta arasındaki
iliĢkinin yapısına iliĢkin bir gösterge sayılmaktadır. Bu durum, Ģu ana kadar asla
kanıtlanamamıĢ bir suçlama olmasına rağmen, Müslüman KardeĢler ile terörizmi eĢanlamlı
yapmaya yönelik kasıtlı ısrarlardan anlaĢılmaktadır.
Böylece, özellikle darbecilerin Müslüman KardeĢler cemaatini terörist bir örgüt olarak ilan
etmesinden sonra, görülüyor ki darbenin temel amacı, -ġeyh Muhammed Gazali‟nin
yazdığı gibi- aynen Abdülnasır‟ın Müslüman KardeĢler‟ın kökünü kurutmak istediği
dönemde yaptıklarını hatırlatan bir görünüm arz etmektedir. 207 Aynı zamanda, Müslüman
KardeĢler‟in uluslararası bir örgüt olması, terörizm suçlamasının uluslararası düzeyde
olduğu anlamına gelmektedir. Nitekim görüyoruz ki Ġngiltere, bu kararı hızla reddetmiĢ,
Ġngiltere‟deki Müslüman KardeĢler ofisleri ve yetkilileri hakkında soruĢturmalar
yürütülerek konunun yeniden değerlendirilmesini talep etmiĢtir. Bununla birlikte Cameron
207
Ġnternet: http://www.forsanhaq.com/showthread.php?t=319390 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
116
hükümeti, Ġngiliz sivil toplum kuruluĢlarının bu soruĢturmaları durdurma yönündeki
baskılarına maruz kalmaktadır. Oysa Suudi Arabistan, Kuveyt ve BAE böyle
davranmamıĢtır.
Askeri darbe ilanından sonra, Nahda ve Rabia meydanları ile baĢka yerlerde milyonluk
gösteriler düzenleyerek Müslüman KardeĢler kontrolü elinde tutmaya çalıĢmıĢ, ancak bu
gösterilerin sonucu ciddi olmuĢtur. Ön safta yer alan Müslüman KardeĢler liderlerinin
tümü tutuklanmıĢ, çoğu üyesine de seyahat yasağı konulmuĢtur. Ġslami Selefi Hareket ve
diğer bazı Selefi hareket üyeleri gibi siyasi ve Ġslami kesimlerin de iĢtirak edeceği
meĢruiyet yanlısı gösteriler için yapılan izin talepleri reddedilmiĢtir. MeĢruiyetin dönüĢünü
ve Mursi‟nin göreve iadesini talep eden milyonlar, ordu ve güvenlik güçlerince
kuĢatılmıĢtır. Helikopterlerle göstericiler üzerine atılan broĢürlerde kan akmaması için
dağılmaları ve evlerine dönmeleri istenmiĢtir. Müslüman KardeĢler‟ın baĢarı sağladığı en
önemli hususlardan biri ise gösteri düzenleme yeteneği olmuĢtur. Çünkü bu tür gösteriler
gıda, ilaç, giriĢ-çıkıĢ kontrolü ve gösterilerin düzenlendiği meydanları yakmaya çalıĢan
Baltacılara, ordu ve güvenlik güçlerine karĢı güvenliğin korunması gibi hizmetler
sağlayacak kadrolara muhtaçtır. Önemli hususlardan biri de Müslüman KardeĢler yanlısı
iĢadamlarının desteğiyle Müslüman KardeĢler‟ın sağladığı maddi destektir. Göstericilere
yönelik sert müdahaleler nedeniyle, ordu tarafından Rabia ve Nahda meydanlarının
dağıtılması, büyük sayıda can kaybına neden olmuĢtur.
Darbenin sert ve kanlı gerçekleĢmesiyle beraber, güvenlik güçleri 14 Ağustos 2013
tarihinde Nahda ve Rabia meydanlarına saldırdı. Müslüman KardeĢler liderlerinden Dr.
Muhammed el-Baltacı, sabahın erken saatlerinde Rabia meydanında düĢen ilk can oldu.
Güvenlik güçlerinin gösteriyi güç kullanarak dağıtması çok sayıda ölü ve yaralıya neden
oldu. Ordu güçleri, Rabia meydanındaki göstericilerin çevresine onlarca zırhlı araç ve
personel taĢıyıcı gönderdi. Ardından Nahda ve Rabia meydanlarındaki gösterileri dağıtma
faaliyetleri kapsamında güvenlik güçleri, Rabia meydanındaki göstericiler üzerine Yusuf
Abbas Caddesi tarafından çok sayıda plastik mermi ve göz yaĢartıcı bombalar attı. Ayrıca
çok sayıda gösterici tutuklandı, bir kısmı da Fatih Camii ve Rabiatu‟l Adeviyye Camii‟nde
kıstırıldı. 208
208
Ġnternet: http://www.youm7.com/New asp?NewsID=1202993 #. U5gTielZpy0 adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
117
CumhurbaĢkanı Mursi‟nin gözaltına alınması ve görevinden alınması sonrasında, Yüksek
Anayasa Mahkemesi BaĢkanı Adli Mansur, ülkenin yeni CumhurbaĢkanı olarak tayin
edildi, 4 Temmuz günü yemin edip göreve baĢladı. Ardından Hazim Beblavi baĢbakan
olarak atandı ve hükümeti kurmakla görevlendirilerek 9 Temmuz‟da yemin etti. Bu
hükümet, istifa ettiği 24 ġubat 2014‟e kadar iĢbaĢında kaldı. Ardından Ġbrahim Mahleb
baĢbakan tayin edildi, anayasal yeminden sonra 1 Mart 2014 günü görevine baĢladı.
Hükümet seçimlere kadar sürdü. CumhurbaĢkanlığı seçimleri ise bir kez daha ertelendi.
Bunun üzerine 9 Haziran‟da Ġbrahim Mahleb hükümeti istifasını sundu. Böylelikle
hükümet, yeni darbe cumhurbaĢkanı dönemi için yeniden yapılandırıldı.
Önceki
Savunma
ve
Askeri
Üretim
Bakanı
MareĢal
Abdulfettah
es-Sisi,
cumhurbaĢkanlığının muhtemel adayıdır. ÇarĢamba akĢamı yaptığı halka hitapta Ģöyle
diyordu: “Ey büyük Mısır halkı, askeri üniformamla son kez karĢınıza çıkıyorum.
Hizmetimi silahlı kuvvetler baĢkomutanı ve savunma bakanı olarak son verme kararı
aldım.” Böylelikle cumhurbaĢkanlığına adaylık arzusunda olduğunu ilan ediyordu. 209 EsSisi, 27 Mart günü baĢbakan Ġbrahim Mahleb‟e istifasını resmen sunduktan sonra seçim
kampanyasını baĢlattı. 210
25
Ocak
Devrimi
sonrasında
Müslüman
KardeĢler
adayının
kazandığı
ilk
cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin aksine, ikinci cumhurbaĢkanlığı seçimlerine bu kez
Müslüman KardeĢler katılmayacak. Çünkü geçen yıl askeri darbeye dayanan bu tiyatro
gösterisini boykot kararı almıĢlardı.
Müslüman KardeĢler, cumhurbaĢkanlığı seçimlerine katılmayı reddetmekte ve seçimleri
basit bir oyun olarak nitelemektedir. Müslüman KardeĢler 10 Mayıs günü yayımladığı
açıklamasında seçimleri boykot edeceğini açıkça ifade etmiĢ, Müslüman KardeĢler
hareketi ve meĢruiyeti destekleyen ulusal koalisyonun tutumunu değerlendirmiĢ, darbeyi
kesin bir dille reddetmiĢ, devrim Ģehitlerinin kanıyla ıslanmıĢ seçimleri tamamen boykot
edeceğini açıklamıĢtır.
Mecdi Karkar Ģöyle diyordu: “Görevden alınmadan birkaç gün önce Mursi‟yi desteklemek
üzere kuruluĢuna Müslüman KardeĢler‟ın da iĢtirak ettiği koalisyonun liderleri, seçimlerin
209
210
Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=7HMoiWnHKbQ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.almasryalyoum.com/news/details/417968 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
118
düzenleneceği 26-27 Mayıs günlerinde, özellikle seçim komisyonu yakınlarında protesto
gösterileri düzenlememe kararı almıĢtır.” 211
Müslüman KardeĢler‟ın seçimlere katılımdaki isteksizlik ve boykotuna, diğer akımların da
seçimleri boykot çağrılarına rağmen, seçimler önceden planladığı gibi gerçekleĢti.
CumhurbaĢkanlığının iki asıl adayı, Mübarek, Mursi ve günümüze kadar her dönemde
kendisini cumhurbaĢkanlığı seçimlerine aday göstermekten vazgeçmeyen ve bazı
Mısırlılara göre yarın da vazgeçmeyecek olan liberal aday Hamdin Sabbahî ve en Ģanslı ve
seçimlerin beklenen galibi, MareĢal Abdulfettah es-Sisi.
Darbe destekçisi akımların örgütlenmesi ve güçleri oranında Sisi‟nin adaylığını
desteklemek için bir araya toplanmalarına rağmen, seçimler beklendiği gibi geçmedi ve
katılım oranı nüfusun yüzde 13‟ünü aĢamadı. Seçim sandıklarına ilgi yok denecek kadar
azdı. Bunun üzerine Yüksek Seçim Komisyonu, oylamayı bir gün daha uzatmak zorunda
kaldı. Ancak iĢe yaramadı. Darbe karĢıtı akımlar, demokrasi ve ifade özgürlüğü için de
büyük bir ders vermiĢ oldular. Seçimlerin boykot edilmesi, tüm dünya çapında alay konusu
oldu. Tiyatronun son perdesi MareĢal Abdulfettah es-Sisi‟nin zaferiydi. Sisi destekçileri
açısından seçimler, Mısır için bir utanç ama onlar için bir coĢku havasında geçti ve Mısır
Arap Cumhuriyeti‟nin yedinci cumhurbaĢkanı seçildi. Sihirli değnek yoktu, Mısır‟da
durum 180 derece tersine döndü. Ekonomik durum kötüleĢti, iĢsizlik arttı, güvenlik ve
istikrar sağlanamadı, Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Bahreyn, Ürdün,
ABD ve Ġsrail, darbecileri desteklemeye devam etti. CumhurbaĢkanı Muhammed
Mursi‟nin görevden alınmasından beri, benzin istasyonlarında bol miktarda yakıt
bulunmaya baĢladı, önceden Mursi zamanında ancak belli miktarda bulunabiliyordu.
Devrimin sembollerinden biri olan somun ekmek, kolay bulunur oldu vs. Bütün bunlar
Sisi‟nin Müslüman KardeĢler‟ı mahvedince aldığı uluslararası desteğin bir sonucuydu.
2.4. ABD Müslüman Kardeşler
2.4.1. Amerika’nın Mısır Devrimindeki Duruşu
Mısır devriminin baĢlamasıyla birlikte, ilgili devletlerin çeĢitli öngörüleriyle birlikte,
dünya kamuoyundan da devrimin dıĢ mihraklı olarak ya da halkın özgür iradesiyle
211
Ġnternet: http://elshaab.org/thread.php?ID=111116 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
119
gerçekleĢtiğine dair farklı tepkiler ve çeliĢkili açıklamalar duyuldu. Devrimin büyük bir
sürpriz olarak baĢlaması Amerika‟nın devrimle ilgili etkin tepkiler vermek konusunda
sendeleyip yalpalaması yol açtı. Beyaz Saray‟dan yapılan açıklamalar, Amerika‟nın
ĢaĢkınlığının bir göstergesiydi. Bu konuda 25 Ocak 2011 de gelen açıklamaya
baktığımızda bunun, son derece ürkek ve çekincelerle dolu bir beyanat olduğunu
görmekteyiz.
Yapılan bu açıklamada, tüm taraflara, Ģiddetten uzak durma, Mısır yönetimine de
göstericilere karĢı barıĢçıl davranma çağrısı yapılıyordu. ABD‟nin, evrensel hukuk ilkeleri
gereğince halkın ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğünü desteklediği de aynı
açıklamada yer alıyordu. Bununla birlikte Mısır‟daki hükümete de seslenerek, halkın
beklentilerini cevaplamak, siyasi, ekonomik, sosyal reformları gerçekleĢtirmek için bu
durumun bir fırsat olarak görülmesi salık veriliyordu. ABD‟nin devrim sürecindeki kendi
konumuna dair ise yuvarlak ifadeler kullanılarak Ģöyle deniyordu: “BirleĢik Devletler,
Mısır‟ın refahına katkıda bulunduğu gibi Mısır halkının bu hedeflere hızla ulaĢabilmesi
için halkla uyumlu bir Ģekilde çalıĢmasına ve desteğine devam edecektir.”
ABD DıĢ ĠĢleri Genel ĠĢlerden Sorumlu Bakan yardımcısının bu beyanı, beklenmedik
devrim sürprizi karĢısındaki ĢaĢkınlıklarını gösterirken, Mısır‟da bundan sonra neler
olacağını, ancak bekleyip göreceklerini açıklıyordu. Bu açıklamada, Mısır‟daki durumun
ABD tarafından yakından takip edildiği, tarafların kendilerine hâkim olmalarının salık
verildiği ve hükümet yetkililerinden de göstericilere karĢı barıĢçıl davranılması
beklentisinden bahsedilerek, ABD‟nin Mısır‟da yapılacak siyasi, ekonomik ve toplumsal
reformları desteklediğine iĢaret ediliyordu. Ayrıca bölgedeki diğer hükümetlerle de kendi
halklarının beklentilerine cevap verebilme babından örnek olması için reform ve
açılımların gerekliliği noktasında aynı fikirde olduklarının altı çiziliyordu.
3 ġubat 2011 günü ABD DıĢiĢleri Bakanlığı adına sözcünün yaptığı konuĢma, muhaliflerle
hükümetin bir toplantı yapması ve ülkelerin ortak çıkarları doğrultusunda hareket
etmelerini tavsiye etmesiyle Amerika‟nın Mısır devrimini takip sürecini yoğunlaĢtırdığının
bir göstergesiydi ki bunun ardından Amerika adına yapılan açıklamalar birbirini takip etti.
Aynı dönemde cumhuriyetçi senatör John Bacon ve Demokrat senatör John Kerry, ABD
senatosunda, Mısır‟daki tüm gruplara çağrı yaparak demokratik düzene barıĢ içinde geçiĢin
sağlanmasına yönelik bir uygulama hükümeti planı belirliyorlardı. Senatoda yapılan bu
120
plan beyanatının ardından, ABD DıĢ ĠĢleri Bakanı Hillary Clinton 4 ġubat 2011 tarihinde,
Ortadoğu‟daki statüko‟nun sürdürülemez olduğunu, hükümete ve halka mutlak surette
yardımcı olacakları açıklamasını yaptı. Clinton konuĢmasında, yapacakları bu yardımın
insan haklarına saygı ve ABD‟nin beklentileri açısından bir zorunluluk olduğunu da
vurguladı.
6 ġubat 2011 tarihinde ise ABD BaĢkanı Barack Obama‟nın, Mısır‟da halkı temsil eden bir
hükümet istediğine dair demeci geldi. Obama demecinde Ģunları söylüyordu:
“Mısırlılar özgürlük, özgür seçim ve halkı temsil eden bir hükümet istiyor, acilen geçiĢ
aĢamasının baĢlaması gerektiğini belirtmiĢtik.
Müslüman KardeĢler, Mısırlıların çoğu
tarafından hoĢlanılmayan bir gruptur. Müslüman KardeĢler çok iyi örgütlenmiĢtir ve
onların ideolojileri Amerika karĢıtlığı üzerine kuruludur. Ancak Mısır‟da büyük çapta laik
bir toplulukta bulunmaktadır ve karĢımızda Müslüman KardeĢler ve bastırılmıĢ Mısır halkı
Ģeklinde iki gruptan söz edemeyiz. Biz, Mısır‟da temsili demokrasiye dayalı bir hükümet
istiyoruz ve ancak süreç doğru iĢlediği takdirde onlarla birlikte çalıĢmamız mümkün
olacaktır.”
BaĢkan Barack Obama‟nın yardımcısı John Baiden ise, 7 ġubat 2011 tarihli açıklamada,
açıkça ifade ve toplanma özgürlüğüne izin verilip, olağanüstü hal kanunlarının
kaldırılmasını ve ortak bir yol haritası oluĢturularak belirli bir takvim doğrultusunda siyasi
iktidarın, intikama yer vermeyecek Ģekilde devri konusunda görüĢmeler yapmak üzere
muhalefetin davet edilmesini istedi.
Robert Satloff da, Amerikan Temsilciler Meclisi önünde vizyonunu netleĢtiren bir
konuĢma yaptı ve “Tunus‟taki değiĢim rüzgârları, Kahire‟de bir kasırgaya dönüĢtü ve bu
kasırga tüm bölgeyi etkisi altına alacaktır. Amerikan siyasetine düĢen barıĢçıl demokrasi
yanlılarını desteklemektir” dedi.212
ABD DıĢ iĢleri Bakanı Hillary Clinton ise Amerikan yönetiminin Ġslami akımlarla ve
özellikle Müslüman KardeĢler‟le iletiĢim kanallarını açacağını açıkça ilan ediyordu. 213
Mısır ya da bir baĢka ülkede yapılan seçimlerde, Amerika‟nın Müslüman KardeĢler‟e
212
Ġnternet: http://arabic.washinggtoninstitute.org/templateC05.CID=3067&portal=ar adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
213
Bradley, M. and Entous, A. ''U. Reaches Out to Islamist Parties,'' The Wall Street Journal, 1/7/2011.
121
iliĢkin tutumu onları desteklemek Ģeklinde olmadı. Tam tersine Amerika BirleĢik
Devletleri‟nin desteği laik ve sivil gruplardan yana oldu ve o akımlarla siyasi iliĢkilerde
performans düzeyi artırıldı.214
Clinton, Ortadoğu‟daki istikrarsızlığın uzun vadede ABD lehine bir durum olduğunu
görmüĢtü ve ona göre, refah düzeyinin artması ve demokrasiye geçiĢ için Ortadoğu‟da tam
anlamıyla faaliyet gösteren değiĢim hareketleri gerekiyordu. Mısır‟da meĢruiyet ve halk
desteği olmadığı sürece Mübarek‟i korumanın ve uzun dönemde ona yardımcı olmanın,
ABD açısından çok zor olacağını ilan ediyordu ki bu noktada zaman da Clinton‟ı
doğruluyordu215
Obama‟ya gelince, 2009 yılındaki ilk konuĢmasında ılımlı Ġslam‟dan, halkın kendi
yöneticilerini özgürce seçmesinden bahsettiği süslü cümlelerle dolu konuĢmasından sonra
tavrını değiĢtirerek konuyla bağlantılı farklı konuĢmalar yapmıĢtı. Obama, önceleri
Mursi‟nin baĢarısından duyduğu memnuniyeti açıkça ve özellikle ifade ederken, Mursi de
uluslararası anlaĢmalara kesinlikle uyacaklarına ve Ġsrail‟i ilgilendiren ittifaklara dair kesin
taahhütlerde bulunuyordu. Obama‟nın Amerikan siyasetine etkide bulunan bazı
danıĢmanları Müslüman KardeĢler‟le ABD arasındaki yakınlaĢmaya gayret gösteriyorlardı.
Mesela, Obama‟nın danıĢmanı ve ABD eski DıĢ ĠĢleri Bakanı Hillary Clinton, yakın
arkadaĢı Huma Abidin‟le birlikte bu gayrette öncü rol oynuyorlardı. Bununla birlikte
CumhurbaĢkanı Mursi ve Obama arasında doğrudan dokuz kez görüĢme yapılmıĢtı.
Bunlardan ilki, Obama‟nın Mursi‟yi 24 Ocak 2012 tarihinde baĢarısı nedeniyle kutlaması
ve iliĢkilerinin karĢılıklı iĢ birliği ve saygı çerçevesinde devam edeceğini teyit etmesiyle
gerçekleĢti.216 Obama ve Mursi arasındaki en önemli görüĢmelerden biri 14 Kasım 2012
tarihinde Gazze Ģeridinde devam eden olaylar üzerine gerçekleĢtirildi ve her iki baĢkan da
Ġsrail ve Gazze arasındaki Ģiddetli çatıĢmaların kesilmesi konusunda uzlaĢarak, devlet
bazında, bölgesel ya da Mısır içeresindeki olaylar konusunda sürekli iletiĢim içinde olma
konusunda anlaĢtılar. Obama ve devrik CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi arasında ortaya
çıkan iç ve dıĢ krizlerin hepsi Amerikan çıkarlarının güvenliğiyle ilgili konular üzerineydi.
214
Ġnternet: http://www.thenewamerican.com/wprld-news/africa/item/8380-egypt-s-relations-with-usstrained-as-military-islamists-reign. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
215
Ġnternet: http://www.satate.gov/secretary/20099013clinton/rm/2011/11/176750.htm. adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
216
Ġnternet:
http://iipdigital.usembassy.gov/st/arabic/texttrans/2012/11/20121115138740.htm1#ixzz2kTkvEDXN.
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
122
Amerikan DıĢ ĠĢleri Bakanı John Kerry‟nin Mısır‟a gerçekleĢtirdiği ziyaretlerin sadece
BirleĢik Devletlerin Ortadoğu‟daki demokrasi konusunda emin olması adına ve özellikle
de Ġsrail‟in güvenliğiyle ilgili konularda olduğu yapılan mülahazalar arasındadır. John
Kerry, bir ziyaretinde bunu açıkça doğrulamıĢ, ziyaretinin halkın iradesine kulak vermek
dıĢında bir amaç taĢımadığını, ayrıca ortak geleceğe iliĢkin birlikte iĢ yapma umutlarının
devam ettiğini belirtmiĢtir. Bu durum, bölgede geleceğe iliĢkin güvenlik ve barıĢın
sağlaması ve geliĢmiĢlik düzeyinin yükseltilmesi adına ne denli istekli olduklarını
göstermektedir.
Obama‟nın konuĢmasında Mısır liderliğine büyük bir saldırıda bulunuyor ve “Mısır gibi
devletlerde baskı tezlerini kabul etmemiz mümkün değildir, ancak tüm insanlar için insan
haklarına saygı duyulması konusunda ısrarcı olabiliriz” diyordu. Bu konuĢmanın ardından,
Amerika‟nın Kahire‟deki önceki Büyükelçisi Patrus, Ġskenderiye Rotary Kulübü üyeleri
önünde açık bir Ģekilde iktidardaki Müslüman KardeĢler liderliğine saldırıda bulunarak,
onları liderlik becerilerinden yoksun olmanın yan ısıra doğru kararlar alamamakla
suçladı.217
Mursi yönetimine karĢı baĢ gösteren yaygın protestolarla birlikte BirleĢik Devletler,
Mısır‟daki tüm siyasi güçlere karĢı aynı mesafede durduğunu her vesileyle ifade etti.
Ardından Mısır Ordusu geçtiğimiz 3 Temmuz „da seçilmiĢ baĢkanı devirdikten sonra
yönetime ABD‟yi oturttu.
Korgeneral Abdul Fettah Sisi‟nin beyanı ardından Obama (Mübarek devrilirken yaptığının
aksine) bir açıklamayla ortaya çıkarak Ģunları söyledi: “ġayet ordunun darbe yaptığını
kabul edecek olursak Mısır‟a yaptığımız askeri yardımı kesmemiz gerekir. Hali hazırda
bulunan Amerika‟ya endeksli teçhizatlar, Mısır ordusunun atacağı adımların boyutları ve
bunların Amerikan yardımlarına yapacağı tesiri değerlendirmemizi gerektirecek.”
218
Obama, daha sonra Mısır Ordusuna “CumhurbaĢkan Mursi ve arkadaĢlarını keyfi olarak
tutuklamaktan” kaçınma çağrısı yaparak ABD yönetiminin Ģiddet kullanmaktan uzak
durma zorunluluğunu vurguladı.
219
aynı Ģekilde demokrasinin kesintiye uğramamsı adına
Obama Ģöyle bir demeç vermiĢti: Mısır ordusunu kapsayıcı ve Ģeffaf bir süreçle mümkün
olan en kısa zamanda tam yetkiyi demokratik yollardan seçilmesi bir sivil hükümete
217
218
219
Ġnternet: http://www.karamaty.com/2014/05/24/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.almadapaper.net/ar/news/447265/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.faceiraq.com/inew php?id=2102201. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
123
devretme yolunda hızlı ve sorumlu Ģekilde hareket etmeye ve Mursi ve destekçilerine
yönelik kayfi tutuklamalarıdan kaçınmaya çağıryorum.220 Bu açıklamalar hiç biri Askeri
darbnin varlığını değinmemiĢtir.
Ancak yeni yönetim Mısır‟da bunların tamamıyla aksini yaptı. Rabiatu‟l Adeviyye ve
Nahda meydanlarındaki oturma eylemlerini dağıtmak için Mursi‟nin yüzlerce arkadaĢının
öldürülmesinin, ardından Amerikan BaĢkanı daha önceden Mısır topraklarında yapılması
kararlaĢtırılan “Parlak Yıldız” tatbikatını iptal etti.221 Ve ABD bazı cezalandırıcı adımlar
atarak,
daha önceden verilmesi kararlaĢtırılmıĢ yirmi adet F-16 uçaklarını ve Mısır
ordusunu güçlendirmeye yarayacak yeni 12 adet Apachee helikopterini (Itsh 64 D) teslim
etmedi. Washington Mısır Ordusunun, Ġran gibi nükleer silah elde etme çabasını, terörle
savaĢta Pakistan gibi belirsiz olmasını ve ordunun Ġslami bir inanç üzere olmasını hayal
bile etmek istemiyordu.222 Sonrasında Amerika‟nın konumunda bir karıĢıklık olduğunu
gözlemlemekteyiz. Amerika, siyasi süreçte etkin olmak için Müslüman KardeĢleri
destekler gözükmek istememiĢ, bununla birlikte gücünü Mısırlıların çoğunluğu tarafından
kabul edilen anayasayı ilga etmek ve seçilmiĢ devlet kurumlarını değiĢtirmek yönünde
kullanmak istemiĢtir.
Yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda da, Mısır‟ın ilk seçilmiĢ baĢkanına karĢı askeri
inkılâba destek verildiği açıkça ifade edilmiĢtir. ABD DıĢ ĠĢleri Bakanı John Kerry, “Mısır
Ordusu kesinlikle yönetimi ele geçirmeye tevessül etmemiĢtir, muhakkak ki bu
demokrasinin yeniden kazanılmasıdır” demiĢtir.
Obama ise, ülkesinin Mısır‟ın demokratik sürece dönmesi için uğraĢacağına iĢaret ederek
“Mısır‟a yaptığımız yardımlar, daha önceden olduğu gibi geçici hükümete de devam
edecektir, ancak inanıyorum ki Amerikalıların büyük çoğunluğunun sahip olduğu değer ve
ilkelerle çeliĢmediği sürece bu destek devam edebilir. Bu nedenle Mısır - Amerikan
iliĢkilerinin kapsamlı Ģekilde geriye dönüĢümünü değerlendirmekteyiz. Biz, Mısır halkını
çok önemsiyoruz ve Mısır‟la iliĢkiler meselesi bizim için son derece büyük bir öneme
haizdir ve bunun bir parçası da Ġsrail‟le kurulan barıĢ anlaĢması ve Sina‟ya iliĢkin
konuların koordinasyonudur. Ancak iliĢkilerin olanlar nedeniyle düĢtüğü seviyeye geri
dönülmemelidir.”
220
Nebahat Tanrıverdi,‟‟1,5 Milyarlik soru : Devrim mi Değil mi?‟‟, ORSAM 7 Temmüz 2013.
Ġnternet: http://www.masres com/search?q= adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
222
Ġnternet: http://www.akhbarak.net/news/2013/02/08/2067746. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
221
124
Gerçekten de Washington‟un çıkarlarını gerçekleĢtirme yolundaki uğraĢları Mısır‟a
hükmedenlerle güçlü iliĢkileri korumasını gerekli kılmaktadır. ABD, bu nedenle diktatör
Mübarekle de, Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi BaĢkanıyla da, Müslüman KardeĢler
lideri Muhammed Mursiyle de iliĢki kurmuĢtur. Bugün Washington, GeçiĢ Hükümeti ve
General Sisi ile çalıĢmakta ve Müslüman KardeĢlere karĢı, bağlı olduğu ilkeleri, iki tarafın
iliĢkilerinin olağanüstü hale geldiği bir anda geçersiz kılmaktadır. Amerikan yönetiminde,
ilkeler ve çıkarlar arasındaki uzun çatıĢmanın bir bedeli vardır bu nedenle de ABD
Mısır‟da olanlar karĢısında değiĢken bir tutum göstermektedir.
Gerçekte BirleĢik Devletlerin Mısır‟da sürmekte olan durum karĢında aldığı pozisyondaki
huzursuzluğun nedeni Amerika‟nın kendisine özgü siyasetiyle bağlantılıdır ki,
bu da
BirleĢik Devletler ve Ġsrail‟in ulusal güvenliğinin önceleme esasına dayanan anlayıĢı ve
Amerika‟nın bölgesel çıkarlarının sağlanmasıdır. Bunun dıĢında kalanlar ise demokrasi
üzerine anlatılabilecek hikâyelerdir. Görünen o ki; demokrasi, ABD çıkarlarına hizmet
ettiği ölçüde değerlidir, ABD çıkarlarına hizmet etmediği sürece demokrasiye de gerek
yoktur. Amerikan yönetiminin Mısır devriminin baĢlangıcından itibaren, Mısır‟da olanlar
karĢısında takındığı tutumun baĢlıca sebebi budur ve iĢin en baĢında Mübarek‟i bitirmeden
önce ondan reform taleplerinde bulunması da yalnızca bu çerçevededir. Ayrıca devrik
CumhurbaĢkanı Mursi seçilmeden önce, Askeri Konseyin iĢlemiĢ olduğu tecavüzler
karĢısındaki suskunluğunun nedeni de budur.
ABD‟nin beklentisi, cumhurbaĢkanlığını kazandıktan sonra Mursi‟nin boyun eğeceği
yönündeydi. Darbe yapanların meĢruiyetini sağlayacak iĢler yapmaları ve darbeye onay
vermeleri, son seçimleri ve Sisi‟nin baĢarısını kabullenmeleri ve ayrıca Müslüman
KardeĢlerin terör örgütleri arasına konulmasını kabul etmemelerinin nedeni de iĢte bu
pragmatist siyaset tarzlarıdır. Tüm bu tutumlar, Müslüman KardeĢler kurulduğu günden bu
yana elde ettikleriyle alâkalıdır. Müslüman KardeĢlerin Genel MürĢidi Tilmisani‟nin,
Humeyni devrimi sırasında Amerikalı rehineler krizi konusunda Ġran‟la arabuluculuk
yaptığı günlerden bu yana Amerika‟nın Müslüman KardeĢler‟ la iliĢkisi bu Ģekildedir ve
Müslüman KardeĢleri Amerikan ulusunun milli güvenlik çıkarları ve Ortadoğu‟daki
siyasetleri açısından faydalı kabul etmemektedirler.
Obama yönetimi, devrik baĢkan Mursi döneminde, Camp David‟de Ġsrail‟le imzalanan
barıĢ anlaĢmasına uyup uymadığını kontrol etti ve 2012 yılı sonunda Gazze ve Ġsrail
125
arasındaki çatıĢmayı çözmesi nedeniyle Müslüman KardeĢlere olumlu baktı. Bu,
Müslüman KardeĢlerin tüm politikalarını doğrulamasına neden olan unsurdu. Obama
yönetimi darbeden sonra da Müslüman KardeĢlerle iletiĢim kanallarının açık tutulmasını
istedi, bunun nedeni Müslüman KardeĢlerin, siyasi operasyonun bir parçası olmasını
istemeseydi ve Ģiddete kayması durumunda bu çok da gerekli olmayacaktı. Obama
yönetimi muhakkak ki, ABD‟nin tüm akımlarla özellikle de Müslüman KardeĢlerle iletiĢim
halinde olmasını istemektedir. Amerikan görüĢü ve Amerikan kanaatleri barıĢçıl bir
Müslüman KardeĢler teorisine dayanır ve hangi durumda olursa olsun Ģiddet kullanımını
onaylamaz.
Bölgenin güvenliği için istikrar oldukça önemlidir. Ancak, Müslüman KardeĢler hedefe
ulaĢmak için sadece Ģiddet yöntemini benimserse ABD ittifakını kaybeder. Çünkü onlar
için en önemli Ģey bölgenin Ģımarık çocuğu Ġsrail‟in güvenlik ve barıĢının tehdit
edilmesidir.
Ġsrail‟in güvenliği, ABD ulusal güvenliğinden ve Amerika karĢıtı terör eylemlerinin
artmasından da öte bir önem taĢımaktadır. Amerikan yönetimi, prensip olarak Müslüman
KardeĢlerin yeni baĢtan siyaset rotasına girmesi için siyaset yollarını açması yolunda
BaĢkan Sisi‟ye baskı yapmayacaktır.
126
127
3. BÖLÜM
SELEFİLER
3.1. Selefilik Akımı ve Mısır’da Selefiler
Selefilik akımı Ġslami bir yenilenmeyi ele alır, bu akımın gayesi Kur‟an ve Sünnet‟e
sımsıkı sarılarak dini bid‟atlerden temizleme, Selef-i Salihin‟in akaidini geri getirme ve
Ġslamiyet‟i tebliğ etmektir. ÇağdaĢ Selefi akım, Ahmet b. Hanbel‟in baĢlattığı, Ġbn-i
Teymiyye ve öğrencisi Ġbni el-Kayyım‟ın sürdürdüğü Hanbelî ekolünün bir devamıdır. Bu
akımın geçen yüzyıldaki tanınmıĢ lider bir ismi, Selefiliği yeniden gündeme getirmeye ve
Arap Yardımadası‟nı bid‟at ve sapıklıklardan temizlemeye çalıĢan Muhammed b. Abdu‟l
Vahhab‟dır.223
3.2. Selefilik’iın Önemli İsımleri: İbn-i Teymiyye
Ġbn-i Teymiyye 1263‟te Harran‟da doğdu, o dönemlerde Ġslam dünyasının büyük kısmı
Moğol istilası altındaydı. Teymiyye altı yaĢında Moğol istilası yüzünden ailesiyle birlikte
ġam‟a göç etmek zorunda kaldı. ġam‟da hem Ġslami ilimleri içeren hem de felsefe,
matematik, tarih, astronomi, mühendislik gibi konuları içeren eğitim aldı224
Ġbn-i Teymiyye‟yi farklı kılan „Selefiye‟ kavramını geliĢtirmiĢ225 olması ve bu kavram
üzerine yaptığı yorumlardır. ibni Teymiyye‟nin „Selefiye‟ kelimesinden kastı dini „
dıĢardan
„
girmiĢ
Ģeylerden
temizlemek
ve
saf
Ġslam
düĢüncesini
yeniden
getirmektedir.(Teymiyye‟ye göre Selefi Cihet (el-cihetü‟s- Selefiyye): dinin asıllarında
aklın kullanımını esas alan yeni yöneliĢler ( el-cihetü‟l – bid‟iyye) karĢısında, kitap ve
sünnete dönmektir. Nebevi ve Selefi yol( et tarikat‟ün nebeviyye es-selefiyye) Allah
hakkında rey ile konuĢmamak, sahabe ve tabiinin yolunu takip etmektir. Mantıki kıyas
veya Yunan mantığı, felsefe ve kelamı bırakıp „ilm‟e tabi olmaktır.226
223
Elverdani, a.g.e., 121-122.
Selin, a.g.e., 69-70.
225
ĠĢcan, M. Z. Selefilik İslami Köktenciliğin Tarihi Temelleri. Kitap Yayınevi, 29-30.
226
ĠĢcan, a.g.e.,29,30.
224
128
Ġbn-i Teymiyye‟ye göre Allah kendini nasıl vasfetmiĢse, Rasulullah O‟nu nasıl anlatmıĢsa
bunları öylece kabul etmek lazımdır.‟Es-sabikune‟l-evvelun‟ –sahabe- bu konuda Kur‟an
ve hadisin dıĢına çıkmamıĢlardır.‟Mezhebu‟s-selef”, “tadil”(Allah‟ın sıfatlarını kabul
etmeme) ile “temsil”( Allah‟ı yaratıklara benzetme) arasında orta bir yol tutulmuĢtur. ĠĢte
Selefi yol( et tarikat‟us selefiyye) budur. Selefiye mezhebi örneğin “Allah semavat ve arzın
nurudur” ayetindeki “nur”u tevil etmemektedir.”Allah dünya semasına iner” hadisindeki
„inme‟nin mecaz olduğunu kabul etmemektedir.227
Ġbn-i Teymiyye‟nin siyasal fikirleri Moğol Ġstilası zamanında ortaya çıkmıĢtır, O
Memluklular iktidarda iken „ bir gün sultansız kalmaktansa altmıĢ yıl zalim sultanın
idaresinde yaĢamaya razım olurum‟ diyerek dönemin Ģartlarına uygun bir biçimde birlik
yanlısı olmuĢ Ulu‟l Emr‟i tenkitten kaçınmıĢtır. Teymiyye, Moğol istilasında Arap
iktidarının ve kültürünün çöküĢünü „Ģeriatın birliği‟ tezi ile durdurmaya çalıĢmıĢtır. Dini
gevĢeklikler sultan tarafından ortadan kaldırılmalıdır görüĢüyle yönetimin dinselliğini dile
getirmiĢtir. Bu yüzden Teymiyye Moğolların Ġslam dıĢında olduklarını, dolasıyla onlara
karĢı ayaklanmanın vacip olduğunu söylemiĢtir228
Ġbn-i Teymiyye‟nin Ġslam devleti tezi ve devlete bakıĢ açısı daha 19 ve 20. Asırdaki siyasal
Ġslamcıların fikirlerini yoğun olarak etkilemiĢtir. Selefi söylemin „ yabancı devletlere karĢı
ayaklanmak vaciptir „ çıkarımı günümüz Selefilerini büyük oranda etkileyen bir yapı taĢı
olarak görülmektedir.
3.3. Muhammed Bin Abdu’l –Vahhab
Abdulvahhab miladi 1700 yılında doğmuĢ ve 1792 yılında vefat etmiĢtir. Tenha bir bedevi
çevrede büyümĢtür. Daha sonra inancını Ġbn-i Suud‟la anlaĢarak Arap yardımadasının her
bölgesinde kılıç kullanmak suretiyle yaymaya çalıĢmıĢtır.229 Abdulvahhab da Ġbni
Teymiyye gibi tevhidi, ameli açıdan değerlendirmiĢtir. Ona göre de gerçek tevhit, Allah‟ın
ve Peygamberin emirleri dıĢında emir ve yasak tanımayarak, Peygamber devrinde olmayan
her Ģeyi bid‟at addedp, tevessülü terk ederek Allah‟ı birlemektir. Abdulvahhab‟a göre
kesin delil ancak Kur‟an ve hadisin tevilden uzak zahiri hükümleridir. Kur‟an ve sünette
227
ĠĢcan, a.g.e.,29,30.
ĠĢcan, a.g.e., s,33
229
Elverdani, a.g.e., 121-122.
228
129
bildirilen hususların zahirine sımsıkı yapıĢılır ve hiçbir mezhebe bağlanmadan her Ģey
bunların zahirinden çıkarılır. BaĢkalarını taklit ederek hüküm vermek Ģirk gibidir230
Abdulvehhab‟ın tüm bu görüĢlerini „Tevhit, Allah ve Peygamber‟den baĢkasının hüküm ve
emirlerine baĢvurmayarak sağlanır‟ Ģeklinde özetlemek mümkündür. Abdulvehhab‟ın bu
anlamdaki „Allah‟ın birliği „ tezi, günümüz Ġslamcılığında, selefiliğinde, „Kanun yapma
Allah‟ın hakkıdır; insanların burada herhangi bir dâhilinden bahsetmek mümkün değildir.‟
Formuna bürünmüĢtür.231
3.4. Selefi Akımın Kavramları ve İnanışları
Selefi akım için en mühim kavram tıpkı Seyyid Kutup da olduğu gibi „akide „ kavramıdır,
Selefiler önce akide üzerine yoğunlaĢmıĢ ve Ġbn Teymiyye‟yle Abdulvahhab‟ın tarif ettiği
Ģirkler ve bid‟atlarla savaĢarak Selefi Akide‟yi yaymaya odaklanmıĢlardır. Selefiler‟de
„Akide‟ kavramı akımın; düzene, olaylara ve diğer akımlara karĢı tutumunu belirlemekte
dayandığı tek ölçüttür.
Selefilerin akide mantığı büyük ölçüde „Akidetü‟t Tehaviyye‟ kitabında dayanmaktadır, bu
kitabın akide ile ilgili anlayıĢı Ģu Ģekildedir
1.
Tevhid üç Ģekilde ifade edilir: Birincisi, Allah‟ın sıfatlarında birliği ifade eden
Tevhidu‟s Sıfatt, ikincisi her Ģeyin yaratıcısının Allah olduğunu bildiren Tevhidu‟r
Rububiyyet; üçüncüsü de ibadete layık tek varlığın Allah olduğu ve O‟nun hiçbir
ortağı bulunmadığını kabul etmek demek olan Tevhidu‟l- Ulûhiyet‟tir.
2.
Kıble ehlinden hiç kimse, helal kabul etmediği müddetçe, iĢlediği günahlardan dolayı
tekfir edilemez. Yani üzerinde ısrar ediyorsa bile, yaptığını helal kabul etmeyen bir
Müslüman kâfir addedilemez.
3.
Ġnsan amelinde hürdür, zorunlu değildir
4.
Muhammed(s.a.v) ümmetinden, büyük günah iĢleyen kimseler, cehennemde
edebiyyen kalmayacaktır.
5.
230
231
Salih veya facir(günahkâr), bir Müslümanın arkasında namaz kılmak caizdir
ĠĢcan, a.g.e.,34.
ĠĢcan, a.g.e.,35.
130
6.
Kaderin hayır ve Ģerrine iman etmek gereklidir
7.
Açıkça, bid‟at iĢleyen ve yalan söyleyen kiĢi, Müslümanlara imam olamaz.
8.
Allah‟a isyanı görülmediği müddetçe, zalim de olsa ulul emre itaat Ģarttır
9.
Ulul Emr‟in önderliğinde hac ve cihad, Müslümanlar için kıyamete kadar geçerlidir
10. Ġman ancak tasik ve amelle gerçekleĢir
11. Allah‟ın indirdiği hükümler yerine baĢkalarıyla hükmetmek insanı dinden çıkaran bir
küfürdür232
Selefiler‟de Akide kavramından sonra gelen en mühim kavram ise davet‟tir. Selefiler‟in
Davet‟ten anladığı Ġslam‟daki „Emril Bil Maruf‟tur yani iyiliği emretmek, Ġslam‟ın
Ģartlarını tebliğ etmek gibi Ġslami kaide için çok önemli yer kaplayan kavram ve değerleri
aktarmak. Selefi akıma göre Ģiddete baĢvurmadan güzel öğüt en güzel mücadale örneğidir.
Selefi akım mevcut sisteme karĢı her çeĢit Ģiddet hareketine karĢı çıkmakta, Ġslami davet
çalıĢmalarında yumuĢak davranmanın Ģer‟i bir yöntem olduğunu ileri sürmektedirBuna
göre, sistem ve yöneticilere karĢı her türlü saldırıdan kaçınılması gerekmektedir233
„Hâkimiyet „ kavramı da Selefi akımın içinde büyük bir yer tutmaktadır. Selefi akımın
âlimlerinden sayılan Abdu‟l- Aziz bin Baz hâkimiyet konusunda Ģöyle demektedir:
„Allah ve Rasulu‟nun emrettiği hususlardan biri, Allah‟ın dinin otorite kabul edip, hüküm
açısından ona baĢvurmaktır. Bu, Allah‟ın kulluğun ve Peygamber‟e Ģehadetin bir gereğidir.
Bundan tamamen ya da kısmen yüz çevirmek ise Allah‟ın azabını gerektirir. Bu husus;
devletin vatanĢına uyguladığı yaptırımlarda, Müslüman toplumun yaĢatısında, genel ve
özel anlaĢmazlıklarda, Müslüman toplumun yaĢantısında, genel ve özel anlaĢmazlıklarda,
Ġslam devleti ile diğer devletlerarasındaki iliĢkilerde, bir toplumun diğer toplumlarla
iliĢkilerinde veya bir Müslüman diğer Müslüman arasındaki iliĢkilerde, daima geçerlidir.
Bu otorite önünde herkes eĢittir. Yaratma ve emir Allah‟a aittir.
O halde bütün Müslümanlar‟la, emir ve yöneticilere, ehl-i hal ve‟l akd makamında
bulunanlara vacip olan, Allah‟tan korkup O‟nun dinini kendi ülkelerinde hâkim kılmak,
böylece yönetimi altında bulunanları dünya ve ahiret azabından korumaktır. Ayrıca,
232
233
Elverdani, a.g.e., 124-125.
Elverdani, a.g.e., s 130.
131
Allah‟ın dininden yüzçevirmek Batı‟yı taklit eden blokta yer alanların, içine düĢtükleri
çeĢitli fitne ve ihtilaflardan, baĢlarına gelen belalardan ders ve ibret almalıdırlar. Bu
toplumlar, Allah‟ın emirlerini dinlemedikleri için, birçok ilahi nimetten mahrum kalmıĢ,
fitneler içine düĢerek birbirlerini öldürmeye baĢlamıĢlardır. Bu toplumlar Allah‟a dönüp,
O‟nun doğru yoluna girmedikleri müddetçe düĢünce vie siyaset planında, düĢmanların
otoritesi üzerlerinden kalkmayacak, durumları hiçbir zaman düzelmeyecektir.‟234
Mısır‟da Ġslami Akımlar kitabının yazarı Salih El Verdani ana akım Selefiler‟in Cihad
kavramına ve devlet yapısına nasıl baktıkları hakkında Ģunları demektedir:
„Ana selefi akımın hâkimiyet konusundaki bu görüĢleriyle bağlantılı olarak,-cihadkonusundaki görüĢ ve ilkelerine geçebiliriz. Bu konudaki ana ilke: idareci Müslüman
olduğunu iddia ettiği müddetçe veya- aranızda namazı ikma ettiği müddetçe- sahih
hadisinin hükmü gereğince, yöneticilerin tekfir edilmemesi ve karĢı çıkılmaması esasına
dayanmaktadır. Dolaysıyla otoriteye, yani hâkim durumda olanlara karĢı cihad
düĢüncesine, selefilerde rastlanmamaktadır. ĠĢte bu durum, baĢta- Cihad- akımı olmak
üzere, diğer Ġslami akımlarla selefiler arasında, esaslı bir ihtilaf noktasıdır.‟235
Mısır‟daki Selefi akım bu inanç ve tavırlar çerçevesinde ortaya çıkmıĢtır 1950‟li yıllarda
Mısır‟Da el-Cemiyyü‟Ģ ġer‟iyye teĢkilatından ayrılan Ansaru‟s Sünnetil Muhammediyye
Müslüman KardeĢleri, Mısır‟daki Selefi ekolün temellerini atmıĢtırEl Verdani Ansaru‟s
Sünne hakkında Ģunları demektedir : “.Ansaru‟s Sünne Müslüman KardeĢleri, benimsediği
geleneksel strateji gereğince, Nasırcılık döneminde tasavvuf inanıĢları ve kabirlerde
iĢlenen bid‟atlara karĢı mücadele vermiĢtir. Ancak Müslümanları; selefin ahlak, edep ve
inançlarına
sarılmaya
davet
etmekten
baĢka,
kayda
değer
bir
etkinlikleri
olmamıĢtır.Müslüman KardeĢlerin birçok mesele karĢısında donuk kalan bu; muhtevası
sınırlı, kapsam dar çalıĢma metodu; güncel sorunlar ve hadiseler karĢısında daha aktif bir
tutum takınma zorunluluğu hisseden yeni Müslüman gençliğin, 1970‟li yıllarda hareketten
ayrılmasına sebep olmuĢtur.”236
234
Elverdani, a.g.e., 131
Elverdani, a.g.e., 125.
236
Elverdani, a.g.e., 133.
235
132
Selefi akımın temsilcileri kendilerini siyasetin dıĢında tutmaya özen göstermiĢlerdir,
Mısır‟daki Selefilik mantığı daha çok akaid ve Ġslami ilmi çalıĢmalar ile sınırlı olan „Ġlmi
Selefilik „ ismiyle anılıyordu. Mısır‟daki Selefi akımının önem verdiği hususlar Ģunlardır:
1- Hadis ilmi: Bilhassa zayıf hadislerin belirlenmesi ve sınırlandırılması. Bu konuda,
çağın hadis alimlerinden biri olan Nasır‟ed Elbani, Mısır Selefilerini önemli ölçüde
eğitmiĢtir.Bu alim Mısır‟da ve diğer ülkelerde, çağdaĢ Selefi akımın kutuplarından biri
sayılmaktadır.
2- Ehli Sünnet anlayıĢının belirlediği sahih akidenin ortaya çıkarılması; bid‟at, delalet ve
bu yoldaki çağdaĢ akımlara karĢı koyulması.
3- Fıkhi meseleler, ibadetlerle ilgili hükümler, Müslümanın günlük pratiklerinde
karĢılaĢtığı helal ve haramlar, kadınların örtünmesi, namazievlilik ve boĢanma gibi
meseleler.237
Ġslami kuralların uygulanması bakımından daha önce de üzerinde durulduğu gibi selefiler
hükümete herhangi bir baskı yapmamakta ve hedeflerini gerçekleĢtirmek için herhangi bir
organizasyon içine girmemektediler.
Selefi akımın, düzenin ve hükümetlerin Müslüman olduğu yolundaki kabulleri ve
toplumda oluĢturmak istedikleri değiĢikliklerde ıslah yolunu benimseleri, akımı; ġeriat‟ı
tatbik konusunda daha yavaĢ olmaya yöneltmiĢtir. Çünkü Selefi akıma göre ġeriat‟ın
tatbiki toplumun fesat ve hurafelerden temizlenmesi yolunda atılacak adımlarla mümkün
olacaktır. Bu nedenle tüm çalıĢmalarını kültürel alan hasredip, akide ve bid‟atler dıĢında
hiçbir Ģeyle ilgilenmediği için Selefi akım; siyasi çalıĢmalara girmemekte, rejim meselelri
ve olayları ile ilgilenmemektedir. Bundan dolayı, Ģeriat‟ın tatbik edilmesini istiyor ve ona
inanıyorsa da bu mesele karĢısında açık seçik bir tavırları yoktur.
Mısır‟daki Selefi akımın Filistin‟e bakıĢ açısı diğer Ġslami Müslüman KardeĢlerler gibi
olsa da köklü bir siyasal gelenekleri olmadıkları için bu mesele hakkında kapsamlı bir
çalıĢma yürütmekten yoksun kalmıĢlardır.238
237
238
Elverdani, a.g.e., s164.
Elverdani, a.g.e., 239.
133
Selefi akımın iki ana çizgiye ayrıldığı görülür:

DüĢünce ve bağlılık olarak Suud‟ bağlı çizgi

Bağımsızlar çizgisi239
Selefi akımdan Suud‟a bağlı çizgi daha çok Suud‟lu âlimleri kendilerine pusula
edinmiĢlerdir, karĢılaĢtıkları sorunlar hakkında Suud‟lu âlimlere danıĢmaktadırlar. Sedat‟ın
süikastinden sonra birçok Mısırlı Selefi âlim Suudi Arabistan „Fetva, Dava ve ĠrĢad Genel
BaĢkanı‟ Ġbn-i Baz‟a mektuplar yazarak ne yapılması gerektiğini sordu.
Suudcu Selefi çizgi kaynak olarak Suudi Arabistan‟dan beslenir ve güncel meselelerden
olabildiğince uzak durmaya çalıĢır, okudukları kitapların çoğu Suudi Arabistan‟lı yazarlara
aittir ve körfez bölgesinden gelir, ayrıca okudukları kitaplar Selefi çizgide ciddi bir
düĢünce geliĢimi olduğunu göstermemektedir.
Bağımsızlar çizgisi ise Suudi Arabistan‟a pek ılımlı bakmıyor, genellikle Bağımsızlar
Çizgisi Dr. Ömer Abdurrahman‟la anılır olmuĢtur; Ġbn Baz‟la Dr. Abdurrahman arasındaki
fark Ġbni Baz‟ın devlet ve siyaset iĢlerinden uzak durması Abdurrahman‟nın ise
yöneticilere baĢkaldırılması gerektiği düĢüncesi ve
onların tekfir edilmesi gerektiği
fikridir. Abdurrahman‟nın fikirleri daha çok Müslüman KardeĢler‟ul Ġslamiyye içinde
yaygındır, Abdurrahman‟ın bu konudaki en meĢhur kitabı ise „Ġslam‟da Devlet BaĢkanları
ve Hükümleri‟ adlı el yazması kitaptır.240
3.5. 2000’li Yıllarda Selefi Akımı
1990‟lı yıllara bakıldığı zaman küçük tekfirci ve cihadçı grup liderlerinin çoğunu hapiste
olduğu görülür. Mısır‟da iki ana akım vardır: Bunlardan biri Müslüman KardeĢler ikincisi
ise Selefilerdir.1990‟larda Müslüman KardeĢler‟in güçlenmesi ve açık bir Ģekilde iktidar
talebi içinde olmaları Mübarek rejiminin Selefileri Müslüman kardeĢler‟a karĢı
desteklemesine sebep olmuĢtur.Selefilerin siyasetten uzak durması onlara bir çok avantaj
sağladı.Müslüman KardeĢler‟in on yıllarca mahrum olduğu gazete, dergi ve özel kanallara
Selefiler getirildi.Ġstedikleri kadar dergi ve gazeteye, dört tane özel kanala, ona ek olarak
239
240
Elverdani, a.g.e., 244.
Abdulcelil, T. Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay. 123.
134
da camilerdeki hutbe ve vaazlardan sorumlu olan Evkaf Bakanlığı‟na , camilere Selefiler
getirildi.
135
4. BÖLÜM
MISIR’DA SELEFİLİK VE 25 OCAK DEVRİMİ SONRASI
SELEFİLERİN YENİ DÜZEN ARAYIŞLARI
4.1. Mısır’da Selefilik ve 25 Ocak Devrimi Sonrası Selefilerin Yeni Düzen Arayışları
Orta Doğu‟ya genel olarak bakıldığı zaman, Selefilik akımının bölgede çok önemli bir yer
kapladığı rahatlıkla görülebilir, bilhassa 20. Yüzyıl Selefilik akımının gücünü gözle
görülür bir Ģekilde arttırdığı bir asır olmuĢtur. Osmanlı devletinin I. Dünya SavaĢından
mağlup olarak çıkıp bölgedeki hakimiyetini kaybetmesiyle Selefilik bölgede çok önemli
bir dini ve sosyal hareket konumuna çıkmıĢtır. Mısır‟da yoğun olarak Selefi akımın
görüldüğü yıllar 20. Yüzyıl baĢlarına rastlar, 1912 yılında Ezherli alim ġeyh Hattab Sübki
tarafından kurulan „el- Cem‟iyyetu‟Ģ- ġer‟iyye liteavuni‟l Amiline bi‟l-Kitav ve‟s Sünne‟
(Kitap ve Sünnetle Amel Edenlerle YardımlaĢma Cemiyeti) ve 1926 yılında bir baĢka
Ezherli alim olan Muhammed Hamid Faki tarafından kurulan „Müslüman KardeĢleru
Ensari‟s-Sünneti‟l-Muhammediyye‟
(Muhammedi
Sünnet
Taraftarları
Müslüman
KardeĢleri) gibi cemiyetler241 Mısır‟da halk arasında Selefilik‟in yayılmasında çok mühim
rol oynamıĢlardır. Bu cemiyetler ileride daha detaylı bir Ģekilde iĢlenecektir. Bu
incelemenin amacı Selefilikin temel prensiplerini anlatmak daha sonra bu bağlamda
Mısır‟daki Selefi akımlara ıĢık tutmak ve 25 Ocak Devrimi sonrası değiĢen dengelerde
Selefi grupların konumunu belirlemektir.
4.1.1. Selefilik’in Prensipleri, Tarihsel Boyutu ve Mısır’a Yansımaları
Ġslam tarihinde Selefilik görüĢü bir hayli eskiye dayanmaktadır, Selef, kelime olarak
„‟geçmiş, gitmiş olanlar veya öncekiler‟‟ anlamına gelmektedir. Terim olarak ise „‟Ġslam‟ın
ilk dönemlerinde yaĢayan, kendilerine göre metotları ve görüĢleri olan ilim adamları‟‟nı
tanımlamak için kullanılmıĢtır. Spesifik olarak ise Selef tanımı Hz.Muhammed (s.a.v) ve
ondan sonra gelen üç kuĢağı -sahabe, tabiin ve tebeu‟t tabiin- kapsamaktadır, bu nesil
içindeki Müslümanlar „Selefi Salihin‟ olarak da anılmıĢlardır242. Ġslam tarihinin baĢlangıç
dönemlerinde tezahür eden Selefilik için „İcmal Devri‟ olarak adlandırılabilir, bu
241
Ramazan, Y. “Cemaatten Partiye Dönüşen Selefilik”, SETAV, 9,10
Akgün B. ve BozbaĢ, G. “Arap Dünyasında Siyasi Selefizm ve Mısır Örneği”, Akademik Ortadoğu
Dergisi, 14, 5
242
136
dönemdeki Selefilik detaylandırılmamıĢ ve bir derinliğe sahip değildi, diğer Ġslami
ekollerle olan tartıĢmalar bid‟atlar üzerine yoğunlaĢmıĢ ve bid‟at olduğu iddia edilen
Ģeylerin toptan reddine dayanıyordu. Bu dönemin önemli temsilcileri Ahmed b. Hanbel ve
Ġbn Hazm idi. Ġlerleyen yıllarda Moğol istilası sürecinde, Selefilik daha sistemli bir kimlik
kazanmaya baĢlamıĢtır, Ġbn Teymiyye ve Ġbn Kayyim bu dönemin öne çıkan isimleri
arasındadır. Bu dönem ise „Tafsil Devri‟ olarak anılmaktadır.243 ÇağdaĢ Selefilik ise
üçüncü dönemi oluĢturmaktadır, bu dönemin öne çıkan ismi Arap yardımadasında Selefi
akideye ters düĢen görüĢlere karĢı mücadelesiyle tanınan Muhammed b. Abdu‟l-Vahhab
olmuĢtur244. Ayrıca, bazen bu dönemde zamanın ünlü Ġslamcı isimlerinden olan
Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh ve Muhammed ReĢid Rıza da „modern selefizm‟
ya da „Yeni Selefilik‟ olarak anılan görüĢün bir parçası olarak kabul edilmiĢlerdir.245 246
Ġslam tarihine bakıldığı zaman Selefiler‟in „Kur‟an ve Sünnet‟e dönüĢ‟ sloganıyla bölgede
mühim bir aktör olarak görüldükleri tarihler her zaman bir kriz dönemine ya da Ġslam
dünyasının harici veya dahili bir meydan okumayla karĢılaĢtığı zamanlara denk
gelmiĢtir.247 Örneğin Selefilerin „Tafsil Devri‟ olarak adlandırdıkları dönemin Moğol
istilasına tekabül etmesi, ya da ilk dönem Selefi düĢüncensin çıkıĢının diğer medeniyetlerle
ve Yunan felsefesiyle etkileĢim neticesinde tezahür etmesi ve ÇağdaĢ Selefi görüĢün
Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra büyük oranda yayılım göstermesi, kriz dönemleriyle
Selefilik arasındaki iliĢkiyi açık bir Ģekilde göstermektedir.
Selefi akımın en büyük önceliğini akide, inanç oluĢturmaktadır; doğru bir akide Selefi
akımın en büyük gayesidir. Akide kavramı akımın; düzene, olaylara ve diğer akımlara
karĢı tutumunu belirlemekte dayandığı tek ölçüttür.248 Bu yüzden Mısır‟daki Selefilerin
büyük çoğunluğu „önce akaid‟ mantığı ile hareket ederek siyasetten uzak durmuĢlar ve
daha çok fıkhi konulara yoğunlaĢmıĢlardır, Mısır Selefilerinin çoğunun eylem sahası akaid
ve ahlak gibi konularla sınırlanmıĢtı249. Ayrıca diğer fırkalar (Tasavvuf ya da ġia) ile ilmi
mücadele de Selefilerin eylem sahasında önemli bir yer oluĢturur.
243
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 15
El Verdani, “Mısır‟da İslami Akımlar”, Fecr Yayınları, 121
245
Tandoğan, A. “Arap Baharı Sürecinde Mısır”, Uluslararası ĠliĢkiler, Yüksek Lisans Tezi, 9
246
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 15,16
247
Acun, C. ve Akkaya, G. N. “Selefilik ve İhvan Ekseninde Körfez Ülkelerinin Mısır Politikası”, SETAV,
9.
248
El Verdani, a.g.e., 124
249
El Verdani, a.g.e., 132
244
137
Selefilerin siyaset mantığı „ idareciye itaat‟ üzerine kuruludur, Selefi yorumlamaya göre
idareci belirlendikten sonra halkın yapması gereken tek Ģey itaat etmektir, idareci zalim
bile olsa günahı emretmediği müddetçe koĢulsuz bir Ģekilde itaat etmek zorunludur. ġayet
yönetici bir hatanın veya yanlıĢın içinde ise tasvip edilen Ģey yalnızca uyarı nitelikli
tavsiyelerdir. Bu düĢüncenin temelleri, kendisi de despotik liderlerin emri altında yaĢayan
ve hapiste ölen Ġbn Teymiyye‟ye dayandırılmaktadır.250 Selefiler‟deki „davet‟ kavramı da
idareciye itaat bağlamında ele alınabilir. Selefiler için davet çok önemlidir ve tebliğin
halka ulaĢtırılması için otoriteye karĢı sert bir tutum takınılmaması gerekmektedir, bu
yüzden Selefiler devlete karĢı yumuĢak tutumlu olup Ģiddetten kaçınmayı Ģiar
edinmiĢlerdir.251
Selefi akımların cihad yorumlamaları da diğer Ġslami akımlara nazaran farklılık
göstermektedir; Selefilerde hakim durumda olana, yani devlete, karĢı cihad mantığı
bulunmamaktadır. Salih El Verdani Mısır‟daki ana Selefi akımın cihad yorumunu Ģu
Ģekilde açıklamaktadır:
„‟Bu konudaki ana ilke; idareci Müslüman olduğunu iddia ettiği müddetçe veyaaranızda namazı ikame ettiği müddetçe- sahih hadislerin hükmü gereğince,
yöneticilerin tekfir edilmemesi ve karşı çıkılmaması esasına dayanmaktadır. Dolaysıyla
otoriteye yani hakim durumda olanlara karşı cihad düşüncesine, Selefilerde
rastlanmamaktadır. İşte bu durum, başta Cihad akımı olmak üzere, diğer İslami
akımlarla Selefiler arasında, esaslı bir ihtilaf noktasıdır.‟‟
Selefilerin bu apolitik tavırları bilhassa Mübarek döneminde yayılmaları ve fikirlerini
ulaĢtırmada büyük bir Ģans sağlamıĢtır, bu Ģekilde Selefi kitleler Müslüman KardeĢler‟den
sonra Mısır‟daki en büyük Ġslami grubu oluĢturmuĢlardır. Selefiler‟in Mübarek
iktidarındaki yükseliĢini Tarık Abdulcelil açık bir Ģekilde özetlemiĢtir:
„‟ Sedat‟tan sonra gelen Hüsnü Mübarek, halk arasındaki dini şuur ve isteklerin çok ve
köklü olduğunu fark ederek, dindarlığı temsil eden grupları tasnif ettikten sonra aşırı ve
tekfirci grupların tehlike açısından ilk sırada olduğu kanaatine ulaştı. O zamanda da
aynı oyunu kullanarak Müslüman Kardeşler Cemaati ılımlı İslam‟ı temsil ettiğinden
dolayı, onlara aşırı ve silahlı İslamcı gruplarla mücadele etmek için tüm çalışma
sahalarını açtırdı. Onların bütün sahalarda ele aldığı kazançlara göz yumdu.
90‟lı yılların gelmesiyle beraber bütün aşırı ve tekfirci grupların lider ve mensupları,
devlet hapishanelerinde yatar durumda idi. 80‟li yıllardan itibaren 90‟lı yılların
250
251
Birol Akgün, Gökhan BozbaĢ, 17
El Verdani, a.g.e., 126
138
ortasına kadar ise, Müslüman Kardeşler Cemaati altın çağını yaşadı. Ancak paralel bir
tarihi çizgide başka bir İslamcı akım oluşup büyüyordu, bu akım Selefiler‟dir.
Müslüman Kardeşler azim ile iktidar yoluna gelmeye başladığından dolayı, Mısır
rejiminin tehlike listesinde ön plana çıktı. Bunun sonucunda ise sıra ona geldi.
Devlet aynı oyunu kullanarak Müslüman Kardeşler‟e karşı olan Selefilerin yolunu açtı
Ancak, bu defa hiç kuşkusu olmadan ve rahat İslamcılık akımını Selefilerin ellerine
verdi. Çünkü bilindiği gibi Selefiler‟in hiçbir siyasi istekleri yoktu. Ayrıca, belki daha
önemli olan nedeni, kendi ideolojik içeriğine göre Veliyu‟l- Emr‟e karşı çıkmak
haramdır anlayışı.‟‟252
Mısır‟da 90‟lar ve 2000‟lerde Selefilerin etkisi her noktada hissedilmeye baĢlanmıĢtı,
kendi televizyon kanallarını kurmuĢ yayın organlarını hayata geçirmiĢlerdi, Mısır‟ın en
mühim camilerinde vaaz verme gücüne sahip olmuĢlardı. Siyaset arenası hariç her alanda
güçlenmeye baĢlayan Selefiler doğal olarak arkalarına büyük bir kitle almayı
sağlamıĢlardı, 25 Ocak 2011 Devriminden sonra yapılan parlamento seçimlerinde de
ülkedeki en büyük ikinci Ġslami akım olduklarını %24 oranında oy alıp mecliste 124
sandalye sahibi olmaları bunu kanıtlamıĢtı.253
4.1.2. Mısır’da Selefi Gruplar
Mısır‟da Selefi gruplar bir hayli etkindir ve ülkenin dört bir yanına dağılmıĢ
durumdadırlar. 25 Ocak Devrimine kadar neredeyse bütün Selefi gruplar siyasetten uzak
durmayı ve siyaset dıĢındaki sosyal alanlarda kendilerine yer edinmeye çalıĢıyorlardı.
Selefiler‟in Cemaat yapısı da diğer Ġslami gruplardan biraz farklıdır, Selefiler‟in
cemaatleĢmesinin sebebi herhangi bir dini grup kurmaktan öte, davet faaliyetleri, ilim için
çalıĢmak; Ģirk‟e ve bidat‟e karĢı ilmi sahada mücadele etmek için kurulmuĢlardır.
Selefiler‟de Müslüman KardĢler‟de olduğu gibi „biat‟ kuralı mevcut değildir, diğer
cemaatlerin aksine Selefiler‟de Cemaat liderine karĢı istenen kati bir sadakat mevcut
değildir. Selefiler Cemaat liderine sadakati „ el- velâ ve‟l- berrau‟ prensibinden bir ödün
olarak görmekte ve bunun hizipleĢmeye sebep olacağını düĢünmektedirler. 254 Selefi
gruplar her ne kadar ortak gaye ve anlayıĢa sahip olsalar da içlerinde bir çok ayrılık
mevcuttur, 25 Ocak Devriminde ve 3 Temmuz darbesinde Selefiler içindeki zıt görüĢler
net Ģekilde görülmüĢtür.
252
Abdulcelil, T. a.g.e., 89
Yıldırım, R. a.g.e., 16
254
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 16
253
139
Mısır‟da Selefi gruplar farklı kategorize edilmektedir, örneğin bazı inceleme yazılarında
Selefiler „gelenekçi‟, „ilmi‟, „politik‟, „cihatçı‟ ve „devrimci‟ gruplara göre kategorize
edilmektedir,255 bilhassa 25 Ocak Devriminden sonra Selefi gruplardaki çeĢit yelpazesi
hızlı bir Ģekilde arttı. Diğer yandan Selefileri üç kategoride incelemek mümkündür,
bunlardan birincisi yazınında baĢında zikredilen grupları kapsayan „İlmi Selefi Gruplar‟ ,
ikinci grupta ise daha aktivist olan el- Cemaatül- Ġslamiyye, Davetü‟s Selefiyye ve Aktivist
Selefiler alınabilir. Üçüncü grubu ise „Cihadçı Selefiler‟ olarak anılan Cihadü‟s- Selefiyye
ve es-Selefiyyetü‟l- medhaliyye‟ sayılabilir.256
4.1.2.1. Cem’iyyet’uş- Şer’iyye
Türkçe kısaca ġer‟i Cemiyet olarak anılan bu grup 1912 yılında Ezherli alim Hattab el
Sübki tarafından kurulmuĢtur, cemiyet Mısır‟ın ilk örgütlü derneği olma özelliği
taĢımaktadır257. Cemiyet‟in kurulduğu ilk zamanlarında tam olarak Selefi kodları
bünyesinde barındırmıyordu, Cemiyet‟in kurucusu Hattab Sübki „selef akaidinin‟ önemini
sık sık belirtmiĢtir. Ona göre ġer‟i Cemiyet mensubu sahibi kimse bazı belli baĢlı
özelliklere sahip olmalıdır, Sübki bunları Ģu Ģekilde izah eder:
„‟Kişi Selefi akide üzerine olacak, mümin oldukları sürece halef hakkında fısk ve bidat
ehli oldukları gibi bir yaklaşımda bulunmayacaktır. Herhangi bir fıkhi mezhep
konusunda taassup sahibi olmayacak, bir mezhebin diğer bir mezhebe karşı
üstünlüğünü savunmayacaktır. Tüm ehl-i sünnet mezhepleri nasları doğru anlama
konusunda güvenilirdir.‟‟258
Cemaatin ortaya çıkıĢ nedeni sosyal kaygılara dayanmaktadır, Ġngiliz iĢgali, BatılılaĢma,
eğitim sistemindeki değiĢiklikler gibi meseleler ilk yıllarda cemiyetin ana eleĢtirilerini
oluĢturuyorlardı. Cemiyet‟in hayır çalıĢmalarında bir hayli aktif olduğu gözlenmektedir,
bölgede baĢta Gazze olmak üzere birçok yardım faaliyetinde bulunmuĢtur. BM‟ye kayıtlı
Mısır‟daki dört hayır kuruluĢundan birini oluĢturmaktadır, 2009 yılında hayır
hizmetlerinden ötürü Uluslar arası Faysal ödülünü almıĢtır.259 Cemiyet halen fakir
bölgelerde hayır hizmetlerine ve Kur‟an öğretimine devam etmektedir, Cemaatin en
255
Acun ve Akkaya, a.g.e., SETAV, 11
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 17
257
ġellata, A. Z. (2011). el- Haletu‟s- Selefiyyetu‟l-Muasıra fi Mısr,( Mektebetu Mebduli, Kahire:), 201.
258
Yıldırım, a.g.e., 9
259
Abdulcelil, T. ve Yıldırım, R. “Mısır‟da Siyasi Aktörler, Partiler, Dini Hareketler ve Medya”, SETAV,
67
256
140
mühim iki lideri de Ezher‟de görev yapmaktadırlar, bunlardan birisi Mahmud El Muhtar
diğeri ise Muhammed el Mehdi‟dir.260
Cemiyet sabit bir yol haritası ve net bir vizyon sahibi olmaması hususunda eleĢtirilere
maruz kalmaktadır. 25 Ocak Devrimi öncesinde siyasete bakıĢları negatif bir yöneydi,
Cemiyet‟in kurucusu Subki açık bir Ģekilde siyasetle ilgilenmeyi hoĢ karĢılamıyordu, onun
ana ilkesi „siyasetle ilgilenmek ama siyaset yapmamak‟ üzerine kuruluydu.261 Cemiyetin
25 Ocak Devriminden sonra siyasete duruĢu değiĢmiĢtir, ülke olayları hakkında daha çok
yorum yapmaya baĢlamıĢlardır ve parti tartıĢmalarına katılmıĢlardır. Devrim sonrası
siyaset hakkındaki düĢüncelerini Ģöyle beyan etmiĢlerdir:
„‟Parti kurma yoluyla siyaset yapma, toplumun tüm kesimlerinin önünde iktidara
ulaşma kapısının açıldığı şu süreçte İslamcılar için de farz-ı kifayedir. Böylelikle gayr-i
İslami güçlerin iktidara ulaşmaları engellenmiş olacak ve adil bir İslami yönetim
kuracak kimselerin önü açılmak suretiyle önemli bir fayda elde edilecektir.‟‟262
Hâlihazırda Cemiyet‟in güncel konulardan uzak „et-Tıbyan‟ isimli bir mecmuası
bulunmaktadır. Cemiyet diğer Selefi gruplara nazaran daha orta yolda durmakta ve
Mısır‟da merkezi bir rol üstlenmesine vesile olmuĢtur.263
Cemaatu Ensari‟s-Sünneti‟l-Muhammediyye (Muhammedi Sünnet Taraftarları Cemaati)
1926 yılında Ezher âlimi Muhammed Hamid Faki tarafından kurulmuĢtur. Cemiyetin
oluĢumu
bid‟atler
ve
tarikatlarla
mücadeleye
dayanmaktadır,
Faki
sorunların
Hz.Peygamber‟in (s.a.v) sünnetine sarılmakla çözüleceğine inanıyordu. Daha önceleri
Cemiyyetu‟Ģ ġer‟iyye içinde yer alan Hamid Faki cemiyet içinde girdiği teolojik
tartıĢmalardan ötürü bu cemiyetle yollarını ayırmıĢtır.264 Ensarü‟s Sünne grubu Mısır‟ın
ikinci
büyük
Ģehri
olan
Ġskenderiye
ve
deltası
civarında
etkili
bir
hareket
olmuĢtur265,cemiyetin Mısır‟da 200 Ģubesi ve kendi denetiminde olan 1750 camisi
bulunmaktadır. Cemiyet Faki‟nin kahvehanelerde, mescidlerde ve benzeri sosyal
mekânlarda tebliğ faaliyetleri sayesinde hızlı bir Ģekilde büyümüĢtür.
260
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 19
Yıldırım, a.g.e.,9
262
Yıldırım veAbdulcelil, a.g.e., SETAV, 68
263
Yıldırım, a.g.e., 9
264
Yıldırım, a.g.e., 10
265
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 18
261
141
Cemiyet kuruluĢ yıllarında sosyal olaylardan olabildiğince uzak durmuĢtur, örneğin 1919
Mısır devrimi Faki tarafından hoĢ karĢılanmamıĢtır, çünkü nümayiĢ sırasında baĢı açık
kadınlar da bulunmaktaydı. Ona Ġslam dünyasının kurtulması için bid‟atlardan yüz
çevirmesi ve Kur‟an ve Sünnet‟e sarılması lazımdır.266
Ensarü‟s Sünne devletle çatıĢmaya karĢıdır, ona göre devletle silahlı bir çatıĢma
haricilikten baĢka bir Ģey değildir, onlara göre din ve devlet ayrımı gibi bir Ģey söz konusu
olamaz, Ġslam hem din hem de devlettir. Cemaat aynı zamanda demokratik bir düzene de
karĢıdır, demokrasinin Ġslami değerler için bir anlam ifade etmediğini savunurlar.
„‟Cemaat, demokratik düzenin kâfir bir düzen olduğuna inanır. Çünkü demokrasi,
insanlara sadece Allah‟ın yetkisinde bulunan yasama yetkisi vermektedir. İslam
nizamına kendine özgü hususiyetleri vardır ve çağdaş batı düzenleriyle hiçbir ilgisi
yoktur. Buna rağmen cemaat, aday gösterme ve oy verme şeklinde yapılan seçimlerin
caiz bir yöntem olduğuna inanır. Çünkü gerek genel seçimlerde olsun gerek diğer
seçimlerde olsun demokratların şerini aza indirmek için onlarla yarışmak caizdir. Tabi
bunu yaparken şeriatın ilkelerini gözetmek ve „mesalihin/iyiliğin‟ „mefaside/kötülüğüe‟
baskın gelmesine bakmak gerekir.‟‟267
Ensarü‟s Sünne ġer‟i Cemiyet‟e göre dıĢarıya daha kapalı bir cemaat olarak bilinmektedir,
bilhassa ġia, Sufi ve zıt görüĢteki diğer muhafazakâr ve seküler cemiyetlere karĢı çok daha
serttirler. Hamid Faki‟nin de ilk baĢlarda ġer‟i Cemiyet‟te bulunup daha sonra Ensarü‟s
Sünne‟yi kurmasının sebebi ġer‟i Cemiyet‟in bidatlarla ve tevhide aykırı gruplarla- sufiler,
ġiiler- gerektiği gibi mücadele edemediği ve onlara karĢı sert yaklaĢmamasıdır.
„‟Cemiyyetu‟ş-Şer‟iyye isimli oluşum, tasavvufi yapıların tamamını reddetmemekte,
bunların içinde sünnete bağlı kalanları olumlu görmektedir. Bundan dolayı da
Müslüman Kardeşler cemaatinin mensuplarıyla daha yakın bir ilişki içinde olmuştur.
Cemaatu Ensari‟s-Sünne isimli yapı ise tasavvuf ve tarikatların tamamıyla mücadele
etmeyi prensip olarak benimsediği için daha çok selefi hareketlerle yakın işbirliği içinde
olmuş ve bugünkü selefi hareketlerin büyük bir kısmı bu yapının içinden çıkmıştır.268‟‟
Ensarü‟s Sünne 25 Ocak Devriminden sonra da siyasete karĢı mesafeli olmuĢtur, baĢkanlık
seçimlerinde ise Ebu Ġsmail‟i destekleyeceklerini açıklamıĢlar fakat Ebu Ġsmail ilk turda
266
Yıldırım, a.g.e., 10
Hasan,
Haritatu‟tTeyyarati‟sSelefiyye
fi
Mısr,
20
Ġnternet:
http:/www.onislam.net/arabic/islamyoon/salafists/113039-2010-03-09%2014-32-94.html adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
268
Cemaatten Partiye Selefiler, adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır.
267
142
kaybedince Muhammed Mursi‟yi desteklemiĢlerdir.269Günümüzde en meĢhur hocaları
Türkiye‟de de adı duyulmaya baĢlanan Mansura‟lı Muhammed Hasan‟dır.270
4.1.2.2. Ed- Davetü’s-Selefiyye( Selefi Hareket- Davet Hareketi)
Selefi Hareket( ya da Medresetu‟s-Selefiyye) Aktivist Selefiler arasındaki en büyük
gruplardan birini oluĢturmaktadır. Bu grup 1970‟li yıllarda ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır, ilk
liderleri Muhammed Abdulfettah‟tır baĢta Ġskenderiye Üniversitesinde olmak üzere birçok
üniversitede ağırlıklarını hissettirmiĢlerdir, Müslüman kardeĢler‟ın üniversitelerdeki
üstünlüklerini kırmıĢlar ve sık sık Müslüman kardeĢler‟la gerginlik yaĢamıĢlardır.271
Ġskenderiye Selefileri 1980‟li yıllarda hızlı bir Ģekilde yayılmıĢtır, bahsedildiği gibi Hüsnü
Mübarek döneminde bu Selefi gruba büyük kolaylıklar sağlanmıĢtır.272 Selefi Davet
hareketi Tevhid bahsine çok önem verir, Selefi Davet‟in bir parçası olan herkes bid‟atları
çok iyi bilmeli, akaidi konulara hâkim olmalıdır. Selefi Davet hareketi sık sık Suudi
Arabistan‟la olan bağlantısından ötürü eleĢtirilmekte ve „ithal Selefiler‟ olarak
görülmektedirler.273 Hareketin eğitim alanında da oluĢumları dikkate değerdir, Furkan li
Ġdadi‟d-Duat ( Furkan Davetçi YetiĢtirme Okulu) isimli okullarıyla eğitim alanında
etkinliklerini sürdürmektedirler. 25 Ocak Devrimi öncesi Selefi Davet‟in demokrasiye
bakıĢı bir hayli negatiftir, demokrasi Ġslam‟ın bazı ilkeleriyle ters düĢmektedir, örneğin rey
çoğunluğuyla
Ģeriatın
onaylamadığı
bir
kiĢi
ülkenin
baĢına
idareci
olarak
gelebilmektedir.274 Cemaat‟in amacı ise toplumu aĢamalı bir Ģekilde dönüĢtürmektir ve bir
Ġslam toplumu meydana getirmektir. Ramazan Yıldırım bu dönüĢüm projesini Ģöyle
açıklıyor:
„‟İlk tasfiye(arındırma) aşamasıdır ki buna göre Müslümanların inançlarını şeriata
aykırı olan her şeyden arındırmak, onları hayatlarından Selefi yöntemi uygulamaya
ikna etmek, Müslüman âlimlerin dini kitapların tamamını zayıf ve uydurma
rivayetlerden, İsrailiyyattan ve sahih hadislere aykırı olan fıkhi görüşlerden
arındırmaları gerekir. İkinci aşamada terbiye( eğitim) gelir. Bu aşamada geçen fert
sağlam bir Selefi olur. Her türlü hatadan arındırılmış dini kitaplarla eğitimini
tamamlamış olan fertler Müslümanların çoğuna daveti götürür ve onları eğitir. Tüm
fertleri bu aşamadan geçen toplumda seçim veya inkılâba ihtiyaç kalmadan İslam
269
Yıldırım, a.g.e., 11
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 18
271
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 19
272
Abdulâl, A. (2012). „ed-davetu‟s- selefiyye bi‟l- İskenderiyye‟‟, es-Selefiyyun fi Mısr( Müessestu‟lĠntiĢari‟l-Arabi, Beyrut:) 36
273
Yıldırım, a.g.e., 12
274
Yıldırım, a.g.e., 12
270
143
devleti kurulur. Mufasala( ayrışma ya da yolları ayrıma) aşamasında ise müminler
Allah‟ın indirdikleriyle hükmetmeyen yöneticilerle bağlarını kopardığını ilan ederler.
Bu yöneticilerin batıl üzere olduklarını bildirerek onları ve yardımcılarını batıldan
dönme konusunda uyarırlar; aksi takdirde hak ehli tarafından İslami bir cihad ile karşı
karşıya kalacaklarını belirtiler. Bütün Müslümanlara da tarafını belli edip hak ehliden
mi yoksa iktidardan mı yana tavır aldıklarını belirlemeleri, iktidardan yana tavır
alanların batıl ehliden olduklarına hükmedileceği bildirilmelidir. Dördüncü aşama
cihad aşamasıdır. Bu aşamada yöneticiler İslam‟a bağlanmayı kabul etmedikleri ve bir
önceki uyarıyı dikkate almadıkları zaman hak ehli onlara karşı cihad yapar. Artık bu
durumda tüm saflar birbirinden ayrışmıştır. Halkın bir kısmı da haktan yana tavır
alırken bir kısmı da batıldan yana olmuştur.‟‟275
Selefi Davet‟in siyasete ve demokrasiye bakıĢ açısı devrimden sonra değiĢmiĢtir, devrim
sırasında her ne kadar protestoları eleĢtiren beyanatları bulunsa da276 daha sonra devrinim
kazanımlarına karĢı olumlu bir bakıĢ açısı takınmıĢlardır. Hareket demokrasiyi hala
reddetmesi ve temkinli yaklaĢmasına rağmen bunun bir „araç‟ olarak kullanılmasına onay
vermiĢtir.277Günümüzde hareketin önemli kiĢileri arasında Muhammed Ġsmail elMukaddem, Ahmed Ferid, Muhammed Abdülfettah, Yasir Burhami, Ahmed Hatibe, Said
Abdülazim, Abdülmü‟im el- ġehhat, Mahmud Abdulhamid ve ġeyh Abdulfettah Ebu Ġdris
bulunmaktadır.278
Bu gruplar haricinde hareketçi Selefi Grup içine 2000‟li yıllarda silahlı mücadelenin yanlıĢ
bir yol olduğunu savunan, Sedat‟a süikast düzenleyen Cemaatü‟l- Ġslamiyye dahil
edilebilir, bu hareker 1970‟li yıllarda birçok kanlı olaya dahil olmuĢtur, radikal kararlarıyla
adlarından sıkça söz ettirmiĢlerdir.279Cihadçı Selefiler içinde ise „‟el Camiyye‟‟ grubu göze
çarpmaktadır. Bu grup fikri ve ismi köken olarak Suudi Arabistan‟dan bir hayli
etklilenmiĢtir. Hareketin etkin önderleri arasında Mahmud Lütfi Amir, Usame el-Kussi,
Talat Zehran ve Ebubekir Mahir b. Atiyye sayılabilir.280
4.2. 25 Ocak Devriminden Sonra Selefilerin Duruşu ve Selefi Partiler
Mübarek‟in 2011‟de devrilmesinden sonra artık Selefiler de Mısır‟daki aktif sosyal hayatın
bir parçası olmaya baĢlamıĢlardır, fakat hem Mısır hem de Selefiler için bu süreç gel-gitler
ve sancılar ile dolu olmuĢtur, protestolar baĢladığı zaman Selefiler tam olarak hangi tarafta
275
Yıldırım, a.g.e., 12
Yıldırım ve Abdulcelil, a.g.e., 70
277
Yıldırım, a.g.e., 13
278
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 19
279
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 20
280
Akgün, a.g.e., 20
276
144
duracaklarını kestirememiĢlerdi, Selefiler‟in olayların baĢında sessiz kaldıkları görülür, ilk
defa 29 Ocak 2011‟de Selefiler açıktan bir fetva yayınlarlar, bu fetvada ferdi ve kamusal
malların karıĢıklık sırasında korunmasının önemi vurgulanır, kullanılan dil ise sonra derece
itidallidir.281 Öbür yandan-Suudi Arabistan‟la yakınlığı bulunan- bazı Selefi Davet Ģeyhleri
ise protestolara sert bir Ģekilde karĢı çıkmıĢ ve meydanlarda bulunmanın „haram‟ ve „bidat‟
olduğunu söylemiĢlerdir282 Selefi Davet ġeyhlerinin açıklamaları dıĢında genel olarak
Selefi grupların olaylara karĢı tutumu tarafsız ve gri olmuĢtur,1 ġubat 2011‟de
yayınladıkları fetvalar da ise „Müslümanların haklarının korunması‟ vurgusu yapılmıĢtır.283
YaĢananlar neticesinde Selefi gruplar kendi aralarında birleĢerek Ġskenderiye‟de bir Selefi
kongresi baĢlatmıĢlardır, kongreden çıkan netice: Mısır‟ın Ġslami kimliğinin korunması,
devletinin dinin Ġslam olduğu ve dilinin Arapça olduğunu belirten anayasanın ikinci
maddesinin muhafaza edilmesi gerektiği mesajı çıkmıĢtır, bu kongre son yaĢanan olaylar
neticesinde toplanmasına rağmen gösteriler hakkında hiçbir Ģey denmemiĢ ve Selefiler
olaylara karĢı kayıtsız kalmayı sürdürmüĢtür.284
Mübarek‟in devrilmesinden sonra Selefiler içinde yeni yol haritası tartıĢmaları devam
ederken ülkede Selefilere karĢı olan tepki de hızlı bir Ģekilde büyümektedir. Özellikle
liberal ve seküler kesimler Selefi grupların olaylar karĢısında bazılarının Mübarek‟i
destekleyen fetvalarından tarafsız kalanların da olaylara nötr yaklaĢmalarından dolayı
ülkedeki kaosu arttırdığını ve Mübarek‟e yardım ettiklerini iddia etmeye baĢlamıĢlardır.
Muhammed el Baradey, Selefileri Mübarek sonrası yaĢanan Ģiddet olaylarının sorumlusu
olarak görüyordu ve Selefi Ģeyhlerinin ülkenin geleceği için tehlike arz ettiğine
inanıyordu.285
Selefi gruplar ise tecrübe eksikliği ve sistemli hareket edememekten dolayı geçiĢ sürecinde
muhalefetin iddialarına cevap vermekten bir hayli uzaktı, Selefiler gerek siyasi
tecrübesizlikten gerek de sosyal hayata yeteri kadar bütünleĢmiĢ olmadıklarından dolayı
hata yapma paylarının yüksek olduğunu kabul ediyorlardı, fakat yaĢanacak olayların
281
www.youtube/watch?v=SXud_8dcfsc; Abdullatif, es-Selefiyyun, adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
282
Yıldırım ve Abdulcelil, a.g.e., 71,72
283
Muhammed Ġsmail, el-Mukaddem, „‟Beyanü‟d-daveti‟s-Selefiyyeti‟s-sani havle mualeceti‟l mevkıfi‟rrahin‟‟, 02.02.2011, Ġnternet: http://anasalafy/play.php?catsmktba=23943, adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
284
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 22
285
Iason Athanasiadis, „‟Rise of Salafism in political sphere is muffled by media‟‟, 11.05.2011 Ġnternet:
http://www.thenational.ae/thenationalconversation/comment/rise-of-salafism-in-political-sphere-is-muffledby-media, adresinden 06 Nisan 2012‟de alınmıĢtır.
145
„bireysel bazda‟ yorumlanmasını istiyorlar bireylerin yaptığı sorumsuzlukların gruplarına
mâl edilmesini istemiyorlardı.286
Genel olarak geçiĢ döneminde Selefilere baktığımız zaman, ayrık hareket ettiklerini ve
kesin bir yol haritası çizemediklerini görürüz, prensip olarak Ģiddet olaylarına karĢı olsalar
da287 geçiĢ dönemi esnasında Ġskenderiye‟de bulunan 16 tarihi Sufi camisinin tahrip
edilmesi gene aynı hafta içinde bölgedeki Sufi tekkelerinin saldırılar Selefilere karĢı
olumsuz havayı güçlendirmiĢtir. GeliĢmelerin ardından Vafd Partisi Lideri Mustafa El
Tavil ve Nasırcı Parti‟nin BaĢkan Yardımcısı Muhammed Abul Ela, Sufilere ve Kıptilere
yapılan son saldırılarından ardından Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi‟ne Selefi gruplara
müdahale etmesi yönünde çağrılarda bulunmuĢlardır.288
4.2.1. Selefilerin Siyasallaşması
Selefi Ģeyhler ve liderler 2000‟lerin baĢından beri Cemiyettu‟Ģ-ġer‟iyye lideri Hattab el
Sübki‟nin „ siyasetle ilgilenmek ama siyaset yapmamak‟ anlayıĢıyla hareket ederek siyaset
hakkında fikir yürütmüĢlerdir, Selefiler aktif siyasette „tecrübesiz‟ olarak nitelenseler de,
teorik olarak aktif siyasetin teolojik temellerini 2005‟te atmıĢlar ve bu temel üzerine bir
yapı inĢa etmeye çalıĢmıĢlardı. Örneğin Selefi Davet Ģeyhlerinden Ġsmail-El Mukkaddem,
2005‟te oy verilip verilmemesi ve siyasete girilmesi hususunda fikirlerini açıklamıĢtır, El
Mukkaddem‟e göre normal Ģartlar altında oy verilmekten kaçınılması lazımdır fakat bir
Ġslamcı parti ya da aday Seküler bir aday ya da partiyle yarıĢıyor ise Ġslamcı adaya oy
verilmesi gerektiğini söylemiĢ ve böyle Ġslamcı adayın kazanmasından duyacağı
memnuniyeti belirtmiĢtir.
289
Selefi Davet grubunun diğer bir üyesi olan Yasir Burhami
2007 yılında din ve devletin ayrılmaz bir bütün olduğunu söylemiĢ ve Selefilerin aslında
siyasi olaylara müdahil olmayıp kulaklarını tıkayarak ne kadar yanlıĢ bir eylem içinde
olduklarını ifade etmiĢtir. Ayrıca Suudi alimlerinden Abdülaziz bin Baz‟dan iktibas
286
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 23
El Verdani, Mısır‟da İslami Akımlar.
288
Tanrıverdi,
N.
“Mısırda
Yeni
Dönemde
Selefi
Hareket”,
http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=1752 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
289
Abdülal,
A.
“Bahis
fi
şüuni‟l
hareketi‟l
İslamiyye”,
14.03.2012,
http://aliabdelal.maktoobblog.com/1236493 adresinden 26 Ağustos 2013‟de alınmıĢtır.
287
Ġnternet:
Ġnternet:
146
yaparak siyasetle dini ayırmaya çalıĢanların kafir olduğunu belirterek Sekülerlerin
iddialarını çürütmeye çalıĢmıĢtır.290
Selefi Davet‟in öncülerinden olan Abdülmün‟im eĢ-ġehhat ise demokrasi hakkında „‟Biz
yalnızca demokrasi haramdır demiyoruz, aynı zamanda demokrasi küfürdür de
diyoruz.‟‟291 Ve „‟Demokrasi dini, hayattan ayıran laikliğin bir şubesidir. İslamcılar
demokrasiyi ister kullansınlar ister kullanmasınlar demokrasi şer‟an kabul edilemez.‟‟292
demesine karĢın uygun Ģartlar el oluĢtuğu zaman siyasete girebileceğini ve Selefi akidenin
devlet idaresiyle aslında ayrılmaz birer parça olduklarını savunmuĢtur.293
Selefiler 25 Ocak Tahrir Devriminden sonra uygun ortam ve Ģartları bulduklarını
düĢünerek siyasi parti kurmaya ve siyasete dâhil olmaya baĢlamıĢlardır, Selefi
siyasallaĢmada göze çarpan ilk unsurlar Selefilerin tek bir parti çatısı altında bulunmadığı,
dağınık oldukları ve birçok irili ufaklı Selefi partisinin kurulduğudur. Selefilerin arasından
çıkan en büyük parti En-Nur Partisi olmuĢtur, ardından El Fadıla partisi, ĠnĢa ve ĠnkiĢaf
Partisi ve El Asala gelmektedir. Bu partiler 2011 yılındaki meclis seçimlerinde ittifak
yapsa da daha sonra yollarını ayırmıĢlardır.
4.2.1.1. Hizbu’n-Nur/ Nur Partisi
Nur Partisi Mısır‟daki en büyük Selefi siyasi oluĢum olarak kabul görür, partinin kemik
kadrosunun Selefi Davet Cemaati oluĢturmaktadır, partinin en büyük amacını,‟‟Ġslami
değerler ıĢığında ülke idaresindeki mevcut büyük yozlaĢmıĢlık ile mücadele etmek‟‟ olarak
açıklamıĢtır.294 Partide Selefi Davet cemaati dıĢında da birçok Selefi grup varlıklarını
göstermektedirler, parti içindeki bu farklılık partinin kuruluĢundan beri tek seslilik
eksikliğine sebep olmuĢtur. Özellikle demokrasi üzerine tartıĢmalar bir hayli hararetli
yaĢanmıĢtır, Partinin kemik kadrosu olan Selefi Davet‟in önceleri demokrasiyi çok sert bir
Ģekilde eleĢtirip onu bir bid‟at unsuru olarak görmesi ve daha sonra seçimlere girmeleri
parti içindeki en önemli ihtilaflardan biridir. Bu durum partinin „ pragmatist ve tutarsız‟
290
Yasir Burhami, “el-Müşareketü‟s-siyasiyye ve mevazinü‟l-kuva”, 22.03.2007,
Ġnternet:
http://www.salafivoice.com/article.php?a=664 , adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
291
Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=4kFirseQTQE&noredirect=1 adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
292
Nevaf b. Abdurrahman el Kadimi, (2012). el-İslamiyyun ve rebiu‟s-Sevrat Merkezu‟l- Arabi li‟l-Ebhas ve
dırasati‟s- siyasiye, Katar, 47.
293
Abdülmün‟im eĢ-ġahat, „‟es-Siyase… Mâ ne‟ti min-hâ ve mâ nezirrü‟‟,
Ġnternet:
http://www.salafivoice.com/article.php?a=2265, adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
294
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 26
147
politikaları olduğu eleĢtirilerine neden olmuĢ ve parti yöneticileri sürekli savunmacı bir
konuma hapsetmiĢtir.295 Partinin baĢında Ġmad Abdulgaffur getirilmiĢtir, Abdulgaffur daha
önceleri Mısır‟da herhangi bir siyasi rol üstlenmiĢ değildi, hatta aktif siyaseti ve particiliği
„bidat‟ ve „ vakit kaybı‟ olarak değerlendirdiği zamanlar da olmuĢtur.296Abdulgaffur
kendini „muhafazakar-Ġslamcı‟ olarak yorumluyor, Abdulgaffur‟un döneminde partinin
üzerinde durduğu hususlar daha çok dini ve sosyal adaletle ilgili meselelerdi, 31 Aralık
2011 tarihinde Nur Partisinin düzenlemiĢ olduğu kongrede yaptığı konuĢmasında; Nur
Partisi‟nin Mısır‟ın Ġslami kimliğini korumak, Ġslam Ģeriatını hayata geçirmek, Allah‟ın
kitabıyla hükmetmek için kurulduğunu, istisnai mahkemeler döneminin sona erdiğini,, her
bireyin kendi hakkını alacağını, hiç kimsenin sağlık, eğitim ve onurlu bir yaĢam hakkından
mahrum bırakılmayacağını dile getirmiĢtir.297
Nur Partisi 2011 yılında yapılan meclis seçimlerine El-Fadıla ve ĠnĢa ve ĠnkiĢaf partisiyle
birlikte girmiĢtir, toplamda 123 sandalye kazanmıĢlar ve %24 oranında oy almıĢlardır. El
Nur partisi ise ittifak içinde 108 Milletvekili ile temsil edilmeye hak kazanmıĢtır. Parti içi
tartıĢmalar seçim sürecinde de sonrasında da aynı Ģiddette devam etmiĢtir, örneğin partinin
aday olarak gösterdiği 15 kadın vekil büyük tepki çekmiĢtir. Bunun üzerine parti yönetimi
kadın adayların son sıradan yazıldığını söyleyip seçim afiĢlerinde de resimleri yerine gül
simgesi kullanılmıĢtır.298
2012 yılının ortalarında ise görüĢ ayrılıkları daha da artmıĢtır, „IMF‟den para alınması
haram mı değil mi?‟ tartıĢmaları partiyi daha da kutuplaĢtırdı; Yasir Burhami‟nin fikri
IMF‟den alınacak paranın haram olmayacağı ve %1,1‟lik faiz oranının da dosya masrafları
kadar küçük ve cüz‟i bir oran olduğu bu yüzden dini açıdan sorun çıkarmayacağı
yönündeydi. Öte yandan partinin yönetici kadrosundan Yunus Mahyun, böyle bir Ģeyin
kabul edilemez olduğunu savunuyordu.299 Parti içinde anayasa konusu da tartıĢma ve
ayrılıklara sebep oluyordu, parti lideri Ġmad Abdulgaffur „sivil devlet‟ kavramının asla „din
devleti‟ yerine kullanılmaması gerektiğini savunuyordu, bu ona göre Mısır‟a Seküler bir
295
Yıldırım, a.g.e., 15
Yıldırım ve Abdulcelil, a.g.e., 49
297
Ġnternet: http://www.alnourparty.org/nodes/view/type:partyactivities/slug:TheidentityofIslamıcEgypt
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
298
Yıldırım, a.g.e., 16
299
Salafi Dawah vice president says IMF loan permissible in Islam, 27/08/2012,
Ġnternet:
http://www.egyptindependent.com/news/salafi-dawah-vice-president-says-imf-permissible-islam, adresinden
15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
296
148
ruhun dayatmasından baĢka bir Ģey değildi. Yusri Hamad ise „sivil devlet‟ kavramının din
karĢısında olmadığını „militarizm‟e karĢı bir kavram olarak kullanıldığını düĢünüyordu.300
Tüm bu yaĢanan iç çekiĢmeler akabinde parti baĢkanı Ġmad Abdulgaffur partiden ayrılma
kararı almıĢtır ve partiden ayrılanlarla „Hizbu‟l Vatan‟ partisini kurmuĢtur. Nur partisinin
baĢına ise gelenekçi kanadı temsil eden Yunus Mahyun getirilmiĢtir. Selefi Davet ise yeni
kurulan partinin kendisini temsil etmediğini Nur Partisi dıĢında hiçbir partiyle
bağlantılarının olmadıklarını söylemiĢtir. DeğiĢiklik sonrası da Nur partisini en önemli
parti programı „kimlik ve din‟ olarak devam etmiĢtir, partinin misyonu gelenek ve
çağdaĢlığı bir arada tutma becerisi göstermektir, ayrıca bu misyon Kıpti ve diğer gayr-i
Müslim azınlıkların haklarını da güvence altına almaktadır.301
Nur partisi, baĢkanlık seçimlerinde Ebu Ġsmail‟i destekleyeceklerini söylemiĢlerdir fakat
bu adayın seçim konseyinden veto edilmesi sonucunda Ebu‟l Futuh‟u desteklemiĢler,
ikinci tura kalamayan Futuh‟un yerine de Mursi‟ye oy vermiĢlerdir. Partinin ABD ve
Ġsrail‟e bakıĢı son derece olumsuzdur, Batı‟yı faydasından çok zararı olan bir unsur olarak
görmektedirler ama bu konuda da parti için kemikleĢmiĢ bir yol haritası mevcut değildir.
Örneğin Ġmad Abdulgaffur Nur partisi baĢkanıyken El Cezire‟ye vermiĢ olduğu röportajda
ABD, Ġsrail ve Camp David hakkında olabildiğince ortada ve kaçamak cevaplar vererek
ortaya net bir yol haritası koymamıĢ ve Mısır menfaatleri için en iyisini yapmaya gayret
gösterdiklerini söyleyerek soruları cevaplamıĢtır.302
3 Temmuz 2013‟de ülkenin seçilmiĢ cumhurbaĢkanı Mursi‟ye karĢı yapılan darbede Nur
partisi askerin yanında yer almayı tercih etti, darbe yönetimini tanıyıp destekleyerek
tartıĢmalı bir karar veren Nur Partisi bu Ģekilde meĢruiyetini iyice sorgulatır hale geldi ve
parti içindeki tartıĢmalar da arttı.
4.2.1.2. Hizbu’l- Bina ve t-Tenmiye (İnşa ve Kalkınma Partisi)
ĠnĢa ve ĠnkiĢaf partisi Mısır siyasetine Cemaatu‟l Ġslamiyye‟nin bir kolu olarak girmiĢtir,
Cemaatu‟l Ġslamiyye hareketi bilhassa 70‟li ve 80‟li yıllarda birçok kanlı eyleme imza
atmıĢ, Enver Sedat‟a suikast düzenlemiĢlerdir. Cemaatu‟l Ġslamiyye 90‟lı yıllarda bir
300
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 28
Yıldırım, a.g.e., 17
302
Yıldırım ve Abdulcelil, a.g.e., 15
301
149
yenilenme ve özeleĢtiri sürecine girmiĢ ve 2000‟li yılların baĢında Ģiddete dayanan bütün
eylemlere son verdiklerini açıklamıĢlardır. Cemaat üyeleri 25 Ocak Devrimine tam destek
vermiĢ „halk rejimin düĢmesini istiyor.‟ Sloganını Mısır halkının duasının kabulü olarak
görmüĢlerdir.303 ĠnĢa ve ĠnkiĢaf partisi Cemaatu‟l Ġslamiyye‟nin önde gelen isimleri olan
Tarık Zumur, Saffet Abdulğani, Abbud Zumur ve EĢref Tevfik tarafından kurulmuĢtur.
Partinin kuruluĢ bildirgesinde partinin amacının „‟Parti kurucuları, önce Allah‟ın rızasını
elde etmek, sonra da ülkenin ve vatandaşların dünya ve ahret saadetini sağlayacak olan
menfaatlerini gerçekleştirmek ve Mısır‟ın gelişmiş toplumların öncüsü olan konumuna
hazırlamak‟‟olduğunu açıklamıĢlardır. Ayrıca; batılılaĢmaya karĢı durmak, Mısır‟ın Arap
ve Ġslam kimliğini muhafaza etmek, ahlaki erozyona mani olmak ve hiçbir grubu
dıĢlamayacak adaleti sağlayacak bir hukuk tesis etmek de partinin temel amaçlarını
oluĢturmaktadır.304 Filistin meselesi parti için en temel meselelerden birini teĢkil
etmektedir, Filistin‟i kastederek iĢgal altındaki halklara ne olursa olsun destek
vereceklerini söylemiĢlerdir.305
Parlamento seçimlerinde, ĠnĢaa ve ĠnkiĢaf partisi diğer Selefi partiler olan Nur ve Asala ile
„ Ġslami blok‟ adı altında bir ittifak oluĢturarak seçime girmiĢtir. CumhurbaĢkanlığı
seçimlerinde önce Ebul Futuh‟u desteklemiĢler fakat ikinci tura kalamayınca „fulul‟ olarak
adlandırılan eski rejim destekçilerinden Ahmet ġefik‟e değil Müslüman KardeĢler‟den
Muhammed Mursi‟ye oy vermiĢlerdir. ĠnĢaa ve ĠnkiĢaf Partisi 3 Temmuz darbesinden
sonra seçilmiĢ cumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟ye destek vereceğini açıklamiĢ ve
günlerce süren darbe karĢıtı protestolarda bulunmuĢtur.
4.2.1.3. El Fadıla Partisi (Fazilet Partisi)
El Fadıla Mısır‟da Selefi kimliği ile öne çıkan ilk parti olmuĢtur, partinin kemik kadrosu
ise Aktivist Selefilere dayanmaktadır306 Partinin önde gelen isimleri Mahmud Muhammed
Bedr, Muhammed Abduh Ġmam, Halid Said ve Selefi hareket içindeki önemli öncülerden
biri olan ġeyh Ferhat Ramazandır. Fazilet partisinin öne çıkan en önemli özelliklerinden
biri diğer Selefi partiler gibi demokrasiye soğuk yaklaĢmamalarıdır. El Fadıla, parti
programında demokrasinin Ġslam‟daki ġura sistemin benzediğini ve Mısır halkı için yararlı
303
Yıldırım, a.g.e., 17
Yıldırım, a.g.e., 17
305
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e.,31
306
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 29
304
150
olabileceğini belirtmiĢtir307 Ayrıca bireylerin özgürlükleri ve adalet parti için ayrı bir önem
teĢkil etmektedir.
Kısaca El Fadıla partisi için önemli noktalar ve amaçlar Ģu Ģekilde sıralanabilir:
1- Yeni yapılacak Ġslami anayasa hükümleri uyarınca toplumun temel öğeleri ve sivil
kurumlarının restorasyonun desteklenmesi
2-
Mısır‟ın Arap-Ġslam dünyasında geçmiĢte sahip olduğu öncü rolün tekrar kazanılması,
3- Mısır toplumunda adaletin ve bireyler arasındaki refahın eĢit dağılımının sağlanması,
4-
TeĢvik politikaları ile toplum içerisinde sosyal dayanıĢmanın kurumsallaĢtırılması,
5- Manevi değerlerin korunması koĢulu ile medya özgürlüğünün sağlanması,
6-
Filistin davasında Mısır‟ın tüm gücü ile Filistin halkını desteklemesi ve baĢkenti
Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasının sağlanması308
3 Temmuz 2013‟teki askeri darbe sonrası El Fadıla partisi de ĠnĢa Partisi gibi darbeye karĢı
çıkarak gösterilere katılmıĢ ve Nur partisini darbe yanlısı tutum sergilemesinden dolayı
eleĢtirmiĢtir.
4.2.1.4. El Asala Partisi
El Asala partisi El Fadıl‟da yaĢanan parti içi çekiĢmeler ve liderlik tartıĢması neticesinde
kurulmuĢtur, parti Nur partisinden sonra resmi olarak ikinci Selefi parti olma özelliği
taĢımaktadır.309 Partinin baĢkanı zamanında içiĢlerinde üst düzey görev yapmıĢ asker
kökenli bir kiĢi olan Adli Maksud‟dur, Maksud daha önce de El Fadıla partisinin
baĢkanlığını yürütmüĢ, parti için yaĢanan olaylar neticesinde El Fadıla‟dan ayrılarak El
Asala Partisi‟ni kurmuĢtur.310 Adli Maksud El Fadıla hakkında ‟meĢruiyet içinde kalan,
hukukun üstünlüğüne saygılı, ılımlı selefi Ġslam yönetimini benimseyen bir konumdan
uzaklaĢarak hem Ġslami faaliyetlere hem de genel menfaatlere zarar verecek aĢırı sert
307
Ramazan Yıldırım, a.g.e 18
Akgün ve BozbaĢ, a.g.e., 29
309
Egypt Elections: Al-Asala Party, Ġnternet:
http://www.aucegypt.edu/GAPP/CairoReview/Pages/articleDetail aspx?aid=111 , adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
310
Yıldırım, a.g.e., 18
308
151
fikirlere meyleden bir komplonun içinde olduklarını‟311 belirterek El Fadıla‟yı sert bir
Ģekilde eleĢtirmiĢtir. Partinin genel bakıĢı diğer Selefi partilere nazaran son derece
ılımlıdır, partinin temel ilkesi „Köklü geleneğin prensipleriyle çağdaĢ bir bakıĢ açısı‟‟
ortaya koymaktır. Parti bildirgesinde devletin anayasasının Ģeriat olduğu vurgusu, gayr-i
Müslimlerin anayasal hakları, kiĢisel haklar, adaletin temini, ehil kadroların iĢbaĢına
gelmesi gibi hususların üzerinde durulmaktadır.312 Ayrıca El Asala partisinin seçim ve
demokrasi konusunda diğer Selefi partilere kıyasla daha hassas olduğu görülmektedir,
iktidarın seçimle gelip seçimle gitmesi gerektiği, cumhurbaĢkanlığı koltuğuna gelen kiĢinin
seçilmiĢ olmadı gerektiği vurguları313 El Asala‟nın demokrasiye verdiği önemi
göstermektedir.
CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde El Asala partisi öncelikle emekli bir büyükelçi olan
Abdullah AĢal‟ı göstermiĢtir, fakat oyların bölüneceği ve Sekülerlerin bu Ģekilde seçimi
kazanacağı endiĢesi Asala partisinin Muhammed Mursi‟ye oy vermesini sağlamıĢtır. Asala
Partisi diğer Selefi partilerden farklı olarak her iki seçimde de Muhammed Mursi‟ye oy
vermiĢtir. 3 Temmuz askeri darbeye El Asala‟nın tepkisi çok sert olmuĢtu, darbe
yönetimini kesinlikle tanımayacaklarını ve %65 oy oranıyla kabul edilen bir anayasanın
askıya alınamayacağını belirten El Asala partisi protestolar sürecinde darbe karĢıtı
koalisyona büyük destek vermiĢtir, darbe koalisyonunu ise hırsızlıkla suçlamıĢtır.314 Bu
süreçte El Asala‟nın parti baĢkanı olan Adil Abdulmaksud‟un Selefiler üzerinde etkili olan
kardeĢi Muhammed Abdulmaksud da darbe karĢıtı gösterilerin sembol merkezi olan
Rabia‟da göstericilere seslenmiĢ ve onları eleĢtirmiĢtir. Asalet Partisi darbeye karĢı kurulan
„Darbeye KarĢı Milli Ġttifak‟ içinde de yer almıĢtır.315
4.2.1.5. El Vatan Partisi
En Nur‟daki gelenekçi- reformist çatıĢması partiden birçok önemli ismin ayrılmasına ve
siyasete baĢka partilerden devam etmesine sebep olmuĢtur. El Vatan partisi de bu
ayrıĢmanın ürünlerinden biridir, parti En Nur‟dan ayrılan ıslahatçı kanat tarafından
kurulmuĢtur, partinin baĢına ise Imad Abdulgaffur geçmiĢtir. Abdulgaffur‟un Vatan partisi
311
Ġnternet: http://www.youm7.com/New asp?NewsID=452334#uM5PFel5nmQ adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
312
Ġnternet: http://www.alsalah.org/files/alasalah%20party.pdf adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
313
Yıldırım, a.g.e., 18
314
Ġnternet: http://www.alsalah.org/show-266.html adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
315
Yıldırım, a.g.e., 19
152
lideri olarak vaat ettiği en önemli Ģeylerden biri partinin cemaatleĢme mantığından
kurtulması ve bütün Ġslami kanada eĢit mesafede yaklaĢma kabiliyeti göstermesi olmuĢtur.
Parti; belli bir Selefi cemaate bağlı parti modelinden öte, orta yolda duran, Mursi iktidarı
döneminde cumhurbaĢkanı Mursi‟ye yakın durmaya ve muhafazakâr camia içinde her
gruba eĢit yaklaĢmaya çalıĢan bir parti görünümüne sahip olmuĢtur. 316 Abdulgaffur‟un bir
süre de Mursi‟nin danıĢmanlığını yapması da bunda önemli bir faktör olarak sayılabilir.
3 Temmuz askeri darbeden sonra El Vatan partisine olan ilgi daha da artmıĢ
görünmektedir. En Nur partisinin Kıptiler, Sekülerler ve El Baradei‟in de içinde olduğu
askeri koalisyona dahil olup darbeyi onaylaması El Vatan partisini Selefiler arasında bir
alternatif olarak çıkartmıĢtır. El Vatan, darbe karĢıtı koalisyonun ön mühim parçalarından
birini oluĢturmaktadır, parti mensupları günlerce Rabia meydanına kalmıĢ ve darbeyi
protesto etmiĢlerdir.317
4.3. 25 Ocak 2011 sonra Selefiler
4.3.1. Selefiler ve devrimin ilk kıvılcımları
Mısır'daki Selefi Hareket kendi bünyesinde siyasal alana dahil olma konusunda farklı
eğilim ve görüĢler taĢımaktadır. Esasında bu hareketi, Müslüman KardeĢler‟den ayıran en
bariz nokta da buradan kaynaklanır. Selefi hareket, bilindiği üzere, Arap baharı öncesinde
de, mevcut dikta rejimlerine karĢı çıkması ile öne çıkmaktaydı. Bu hareket, El Kaide‟nin
cihadist ekolünün takipçisi ve izdeĢi olarak tanınmaktaydı. Selefi Hareketin Kolları
arasında önemli bir yer tutan (Ed Daviye ve El Ġlmiye) Dava ve Ġlim ekolü, siyasal
entegrasyona karĢı çıkarken, dini referanslara ağırlık vermek suretiyle Ġslam akaidinin
temsilcisi olma yolunda merkezi bir rol üstlenme çabası içerisindeydi. Öyle ki, farklı
mezhep ve cereyanlara karĢı, Ġslam savunusu ile de dikkatleri çekmekteydi, bu ekol ulu‟l
emre itaat etmek, Ġslami ve laik partilerden olan siyasi muhalefetleri reddetmek ve her
türlü karĢıtlıklara karĢı hükumetlerin yanında yer almak olmuĢtur. Selefi ekollerden
biriside siyaset ve kinetik eylem için çalıĢan, tedriciliğe, reforma ve barıĢçıl geçiĢ
316
317
Yıldırım, a.g.e., 19
Ġnternet: https://www.facebook.com/watanpartyeg adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
153
hareketine inanan, düĢünceler ile akidelerin arasını birleĢtiren, siyasi arenada ve mevcut
konumu yönetmede silah kullanılmasını reddeden merkeziyetçilik olmuĢtur. 318
Bu eğilimlerde, kimi zaman radikal bir takım değiĢiklikler görüyoruz. Dolayısıyla
gösteriler, grevler ve oturma eylemleri yapmanın yanı sıra, ulu‟l emrin emrinden çıkmak
bazı selefiler nazarında hiçbir faydası olmayan araçlar sayılırken, bazılarının nazarında ise
bütün bu eylemlerin Ġslam Devleti kurmak için doğru bir yol olmadığı var sayılmaktadır.
Ayrıca demokratik ve laik rejimler, Ġslam Ģeriatına karĢı çıkmaktadır. Zira partiler, siyasi
çoğulculuk ve muhalefet açısından bu rejimlerin programlarında bulunan bütün hususları
reddetmekte ve sadece Ġslami Ģablonu ve kanunlarını sınırlandırmaktadır. Ayrıca bizler,
Selefilerin ileri gelenlerinin görüĢlerinin bölündüğünü görüyoruz. Zira onların arasında,
siyasi süreci tamamen boykot edenler olduğu gibi, birtakım siyasi mülahazaların dıĢında
kalarak reformu olumlu görenler de bulunmaktadır.
25 Ocak devrimiyle birlikte selefiler üzerindeki siyasi manzara değiĢmiĢtir. Nitekim
selefilerin muazzam derecede sosyal iletiĢim araçları, medya organları, kitapları, yayınları,
hutbeleri ve vaazları ile görüĢlerini halka ulaĢtırma ve yayma imkânları olmasına rağmen,
selefiler kendi aralarında parçalanmıĢlardır.
Ancak burada, selefilerin, özellikle son
zamanlarda otoritenin Müslüman KardeĢler‟e yapmıĢ olduğu baskı ve kısıtlamalardan
oldukça faydalandıklarını söyleyebiliriz.319
Bu minvalde, selefilerin devrimden önce, Kitap ve sünnet ile amel edenlerle iĢbirliği
yapmak için “Ensar El-Sünne” ve “ġer'î Dernek” gibi büyük derneklerle birlikte ortaya
çıktığını görüyoruz. Adı anılan dernekler, daha önceleri siyasi alanda faaliyet göstermemiĢ,
bilakis davetle, eğitimle ve hayır çalıĢmalarıyla ilgilenmiĢtir. Kahire'de Seyyid Kutub'un
fikirleriyle siyasallaĢtırılmıĢ ve beslenmiĢ selefi hareketin ortaya çıkmasıyla birlikte,
silahtan ve Ģiddet eylemlerinden uzak barıĢçıl bir karaktere bürünmüĢtür. 320 Ayrıca ortada,
Arap ve Mısır Selefi uydu kanalları yoluyla geniĢ popülerlik yakalayan Muhammed Hasan
ve Ebu Ġshak Huvaynî gibi bağımsız Ģeyhler ve davetçiler vardır.
318
Bu eğilimler hakkında Ģuraya bakın: Es-Selefiyye El-Cemiyye: Akide ve Farklı Ġcat Edicilik (Dubai
Misbar ÇalıĢmalar ve AraĢtırmalar Merkezi 2012).
319
Abdulâl, A. (Mısır'da Selefiler), Ġnternet: http://www.abdelal.maktoobblog.com. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
320
Abdulmunim; Delilul Hareket El-Ġslemiyye El-Mısriyye (Kahire Mektebetü Medbuli 2010) 131-133
154
25 Haziran devrim kavĢağında, Mısır‟da selefi tutumlar ve eğilimler farklılaĢmıĢtır. Selefi
eylemciler, devrimin patlak vermesinden beri devrimcilerle birlikte olmuĢtur. Ancak
selefiler, devrimin karĢısında durarak ulu‟l emrin emrinin dıĢına çıkılmamasını talep
etmiĢlerdir. Ġskenderiye'deki en büyük selefi akımın tutumu ise devrimin güvenilirliğinden
Ģüphe ve devrimin baĢarılı olma ihtimali arasında değiĢkenlik göstermiĢtir.
Daha sonraları selefilerin bağımsızlık hususundaki açıklamaları, devrim ve talepleri
yönünde değiĢmiĢtir. ġeyh Muhammed Hasan gibi bağımsız davetçiler açısından ise Tahrir
Meydanı ve baĢlangıçtaki gençlerin oturma eylemi anlayıĢı baĢarısız olmuĢsa da bu, son
günlerde devrim tarafına yönelim olmuĢtur. 321 Selefiler, Mısır CumhurbaĢkanının barıĢçıl
siyasi bir Ģekilde devrilmesi noktasında halkın gücünü gördükten sonra, taleplerine ulaĢma
imkânı yakalamıĢ ve kendilerini, hazin iki yol ayırımında bulmuĢlardır. Bu yol ayrımında
ya bekleyecekler, ya da siyasi arenaya girmeme ve gayri meĢru rejimleri reddetmede
ısrarcı olacaklardır. Bu, tarihin önemli dönemlerinde çeĢitli alanlardaki rolleri ile paradoks
oluĢturmaktadır. Dolayısıyla demokrasiyi kabul etmek ve bir sonraki aĢama için Ģartlara ve
ideolojilere adapte olmak için tutumlarını, düĢüncelerini ve eğilimlerini yeniden gözden
geçirmelidirler. Ġskenderiye'deki “Selefi Dava Hareketi” ile Kahire'deki “Selefi Hareketi”
gibi en büyük hareketler baĢta olmak üzere selefilerin tüm eğilimleriyle birlikte kabul ettiği
seçenek iĢte budur. Ayrıca davetçilerin ve bağımsız selefi Ģeyhlerinin geneli buna destek
vermiĢtir. 322
Aynı tutumla selefiler, sahaya dönmelerinin gerçek bir dönüĢ olduğunu savunmaktadırlar.
Zira önceki rejimin altında baskıya ve dıĢlanmıĢlığa maruz kalmıĢlardır. Özellikle bazı
selefi liderler, kendilerinin baĢından beri devrime ortak olduklarını ve ondan
kopmadıklarını, dahası devrimi korumak ve onu savunmak amacıyla Tahrir Meydanı'nın
içinde ve dıĢında bulunduklarını savunmaktadırlar.
323
25 Ocak devrimine dönük selefi
görüĢü, Ġskenderiye'deki selefi hareketinin yaptığı ilk üç açıklamada kendini göstermiĢtir.
Bu açıklamaların ilki 29 Ocak 2011 tarihinde “Olayla Ġlgili Selefi Çağrısı” baĢlığı altında
olmuĢtur. Nitekim ilk açıklamalarında, kaosu durdurmak amacıyla Müslümanları özel ve
kamu mallarını korumak için yardımlaĢmaya ve tahripten, yağmadan, talandan, hırsızlıktan
321
25 Ocak Mısır Selefi Tutumun Gerçeğinde Selefilerin Devrim Hakkındaki Tutumunun Haritası. Ġnsani
ÇalıĢmalar Arap Merkezi. Kahire.
Ġnternet:
http://www.arab-center.org/index.php?option=com_content&veiw=article&id=167:25janrevolution&catid=41:analysis-article&Itemid=79> . adresinden 14 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
322
Ahmed Amr: Selefi Akımların Siyasi Tercihleri (Kahire: Ġnsani ÇalıĢmalar Arap Merkezi. 2011) 38-44.
323
Selefi guruplar, suç mu iĢlemiĢler yoksa mağdur mu olmuĢlardır? Mısır el-Yevm 1 Mayıs 2011.
155
ve insanlara saldırmaktan sakınmaya teĢvik etmiĢlerdir. Ayrıca ordu güçleriyle
yardımlaĢma ve ortak çalıĢma da bu açıklanmada vurgulanmıĢtır.
Ġkinci açıklama ise 31 Ocak 2011 tarihinde yapılmıĢ olup, göstericilerde ve gençlerde
Allah'ın haram kılmıĢ olduğu, halkın kanını, ırzını ve malını koruma ve aynı Ģekilde
gayrimüslimlerin de kanını, malını ve ırzını koruma bilinci oluĢturma içeriğine sahiptir.
Ayrıca onlardan, kendilerini vatandaĢlar arasında korku ve terör tohumları ekmeye,
güvenlikte istikrarsızlık oluĢturmaya, hastaneler, fabrikalar ve bankalar gibi kamu
mallarını ya da binalar ve iĢ yerleri gibi özel mülkiyeti tahrip etmeye ve devre dıĢı
bırakmaya adayan suç çetelerini önlemek için hafif silahlanmayı talep etmiĢtir. Nitekim 1
ġubat tarihinde, selefilerin söyleminin değiĢtiği, siyasi arenaya ve siyasi mücadelenin
odağına girmemeye yönelik katılığı terk ettiği üçüncü bir açıklama gelmiĢtir. Açıklama,
protestoların ve gösterilerin devam etmesi halinde vahim sonuçların olacağına, özellikle
gösterilerin liderliğinin yok olmasıyla birlikte çatıĢmalara yol açacağına iĢaret etmiĢ ve
Ģöyle söylenmiĢtir: “SavaĢmak, kan dökülmesi ve mukaddesatların çiğnenmesi bir
değiĢimin sonucu olacak ve olaylara yönelik önceki durumun değiĢmesi bir zorunluluk
haline gelecektir. Dolayısıyla ülkeyi uçurumun eĢiğine sürüklemeye devam etmek
imkânsızdır.” Açıklamada ayrıca, iktidara halkın seçmiĢ olduğu birinin gelmesi için halkın
oylarını yansıtan dürüst seçimlere zemin hazırlamak amacıyla geçiĢ süreci düĢüncesine
vurgu yapılmıĢtır. “Selefi Hareketi” bu açıklamasında, olağanüstü yasanın ilga edilmesini,
yargılama olmaksızın tutuklamaların, iĢkencenin, baskının, zorbalığın ve hapsin
önlenmesini, eğitim ve medyada reform yapılmasını ve Ġslamcıların, eğitim, öğretim,
medya ve diğer alanlarda karĢı karĢıya kaldıkları güvenlik zulmünün kaldırılmasını talep
etmiĢtir.
324
Bazılarının, “selefiler baĢından beri 25 Ocak devrimine katılmamıĢlardır”
Ģeklindeki iddialarının aksine “Selefi Hareketi” reform için (Hafs) iĢlerinin dizginlerini ele
almıĢ, 21 Ocak 2011 tarihinde yapmıĢ olduğu açıklamasında halkı 25 Ocak gösterisine
katılmaya davet etmiĢ ve iktidardaki rejimin davranıĢlarını ve Mısır halkına karĢı iĢlemiĢ
olduğu cürümlerin kınanmasını vurgulamıĢtır. Zira meĢru bir yönetim olmamıĢ, insan
hakları hafife alınmıĢ ve kamu malları yağmalanmıĢtır. 325 Sonra 27 Ocak tarihinde üçüncü
324
Selefi Davetin mevcut durumların çözümü hakkındaki açıklaması, Selefi sitesi 1 ġubat 2011
Ġnternet: http://www.anasalafy.com/catplay.php?catsmktba=2707. adresinden 10 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
325
Hafs Hareketi 25 Ocak gününe katılmaya çağırıyor. 21-01-2011.
Ġnternet: http://alharakahalsalafiah.blogspot.com.tr/2011_01_01_archive.html. adresinden 18 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
156
bir açıklama yaparak, iktidardaki zalim ve despot Hüsnü Mübarek'e karĢı öfke Cumasına
ve camiler devrime katılmaya davet etmiĢ, katılımın geciktirilmesinin caiz olmayan Ģer'î
bir zaruret olduğu vurgulanmıĢ ve bütün âlimleri ve davetçileri, gençlerin zulme karĢı olan
devrimlerine katılmaya ve meydanlarda onlarla birlikte olmaya çağırmıĢtır. 326
25 Ocak 2011 tarihinde, Ġskenderiye'de düzenlenen ve bizleri Ġskenderiye'deki Selefi
Davet‟in ilk etapta Mısır Ġslam kimliğini onaylamak için gösterilere katılmayı
onaylamadığını algılamaya sevk eden selefi konferansından çıkan önerilerdeki gerekçeler
ve yorumlar gelmiĢtir. Tüm bunların aksine bu, asılsızdır ve reddedilmektedir. Ayrıca
konferans, anayasanın ikinci maddesinin etkinleĢtirilmesini, Ġslam Ģeriatına muhalif olan
tüm kanun ve yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesini ve Ġslam Ģeriatına uygun bir
Ģekilde yeniden formüle edilmesini talep etmiĢtir. Konferansta ayrıca, olağanüstü
kanunların ve ülkedeki idari, mali ve güvenlik yolsuzluğunun kaldırılması kaydedilmiĢtir.
Ayrıca vesayetin kaldırılması ve Ulusal Partinin medya ve medya kuruluĢları üzerindeki
hegemonyasının kaldırılması da kaydedilmiĢtir. Bu ise, aynı tarihte meydana gelen
olaylara yönelik her hangi bir tavsiye ya da yorumun yapılmadığı bir vakitte olmuĢtur.
Ayrıca daha sonra ġeyh Yasir Burhânî'nin, hatalarını anlamıĢ olan selefilerin tutumu
hakkındaki konuĢması gündeme gelmiĢtir. ġeyh Muhammed Ġsmail'in devrimi yapan
gençleri öven konuĢması, Selefi Davet‟in tutumunun gösterilere katılmak Ģeklinde
değiĢtiği anlamına gelmemektedir. ġeyh Muhammed Ġsmail, hiç kimsenin gösterileri
katılmasını istememiĢ ve gösterilerde internet kanalıyla hareket eden gençler için imza
atmamızın imkânsız olduğu hususunda bizleri uyarmıĢtır. Çünkü onların, parçası oldukları
ümmetin geleceği hakkında karar verme hakları yoktur. 327 Aynı zamanda selefi davetçisi
Abdulmunim ġahat, "Selefiler ve Kriz Hesabının KeĢfi" baĢlığı altında yazmıĢ olduğu
makalesinde selefilerin olaylar ve devrim hakkındaki tutumunda bulunan karıĢıklıkları
Ģöyle açıklamıĢtır. “Her grubun kendisi için çizdiği bir yol vardır. Tecrübeler bize,
tartıĢmalarla Ġslamcıların enerjisini tüketmenin anlaĢmazlığı çözmediğini, bilakis
anlaĢmazlığı artırdığını öğretti. Çünkü davet, davet ve evlatları arasında Ģer'î hususlardaki
delilin meĢru olmasına ve gerçeğin, özellikle de çatıĢmacı güçlerin takdirleri hususunda
326
Ġnternet: http://alharakahalsalafiah.blogspot.com.tr/2011_01_01_archive.html adresinden 12 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
327
“Ene Selefi” sitesi: www.anasalafy.com
157
Ģeyhlerin güvenilirliğine dayalı olarak sürüp giden konuĢmaların tekrarlanıp durmasından
bıkmıĢtır.” 328
4.3.2. Selefiler Siyasi Arenada
Selefilerin konumunu,
tutumlarında bir değiĢim olup olmadığı hususunda tahlil
ettiğimizde, onların önemli ölçüde değiĢtiğini görüyoruz. Zira siyasete katılım ilkesi ve
parti çalıĢmalarının neticesinde bir takım kazanımların gerçekleĢmesi mümkün olsa da
nezaketsizlik ve inanç eksikliği mahalli olmuĢtur. Ayrıca bunun zaman ve çaba kaybı
olduğu da ifade edilmektedir. Ancak bugün onların, parti kurmak, kitleleri seferber etmek,
fiilen tüm yönleriyle siyasi sürece, toplantılara, özel ve genel kanallarda medya
tartıĢmalarına katılmak için ilk saflarda yer aldıklarını görüyoruz.
329
Selefilere uzun
vadeli bakıldığında, onların siyasi çalıĢmayı davanın ve eğitimin önüne aldıklarını,
özellikle Ġskenderiye Selefi eğiliminin Mısır ve Suudi Arabistan'da kendi referansının
dıĢına çıkmasının ardından Ġskenderiye'de yeni bir rota düzenleyen “Selefi Davet Yönetim
Kurulu” oluĢturulduğunu ve bu paradigmanın özellikle selefi vizyonunda netleĢtiğini
görüyoruz. Dolayısıyla Ġskenderiye'deki selefi Ģeyhleri, parlamento seçimlerinde,
selefilerin uğradığı saldırıların ardından kendilerini destekledikleri ve bazı kavramlara
daha yakın oldukları için Müslüman kardeĢleri destekleyeceklerini ilan etmiĢlerdir. 330
Selefilerin liberal ve laik karĢıtları, selefileri, devrimden sonra meydana gelen mezhep
çatıĢmalarını körüklemek ve kendi ajandalarını gerçekleĢtirmek için devletin yokluğunu
istismar etmekle suçladılar. 331
Selefiler, baĢlangıçta kendi kitlelerini seferber etti ve Mart 2011 referandumunda anayasa
taslağını desteklemek için laik ve liberaller karĢısında Müslüman KardeĢler‟le birleĢerek
onlara destek verdi. Ayrıca Yasir Burhânî, 19 Mayıs 2011 tarihinde yapılması planlanan,
çeĢitli hareketleri ve Ġslami eğilimleri birleĢtirmeye daha yakın olan anayasa
değiĢikliklerinin oylanmasını onayladı. Zira anayasanın ilan edilmesinden önce mevcut
328
Abdulmunim ġahat, "Selefiler ve Kriz Hesabının KeĢfi: www.anasalafy.com/paly.php?catsmktba=24133
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
329
www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=25230> adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır. Ene Selefi
sitesi 02-04-2012 Yasir Burhânî "Selefilerin Tutumu Niçin DeğiĢti.” adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
330
El-Ehram Gazetesi 02-04-2011.
331
www.almasryalyoum.com/news/details/206747. Karime Kemal Selefilerin Algısı 28-04-2011. adresinden
18 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
158
anayasayı koruyanlar olmasına rağmen bu değiĢiklikler istikrar yolunda bir adım olacaktı.
Ġslam Ģeriatının, yasamanın temel kaynağı olduğu Ģeklinde metnin geçtiği ikinci
maddedeki ana maddeye gelince; bunların tamamı yasalara aykırı olup “Halk ve ġura
Konseyi” onaylamıĢ olsa da geçersizdir.
332
Bundan dolayı siyasi çalıĢma, Ģeriat ile
uyumlu olmalıdır. Ancak 12-14 Kasım 2012 tarihinde Ġstanbul'da düzenlenen ve 17
ülkeden yaklaĢık 140 selefi temsilcinin katıldığı konferans bundan hariç tutulmuĢtur.
Orada, siyasi çalıĢma hakkındaki tutumu yeniden gözden geçirmek için Mısır asıllı
Kuveytli selefi liderlerin en önemlilerinden olan Abdurrahman Abdulhalık bir konuĢması
yapmıĢtır. Ayrıca o, siyasete karĢı selefi gerçeğinin değiĢmesinin gerçekleĢmesine katkıda
bulunmuĢ ve bugün demokrasinin kabul edilmesinin, diktatör rejimden daha iyi olan Ġslam
nizamının alternatifi olmayan bir geçiĢ süreci olduğunu açıklamıĢtır. Çünkü demokrasi,
otoriter bir rejimde bulunması imkânsız olan bir hareket, fırsat ve imkânlar vermektedir.
Geriye RaĢidî Ġslam Devleti'ni kurma amacı kalmaktadır. 333
Böylece Selefi hareketleri, elektronik dünyayı kullanmak yoluyla söylemini geliĢtirmiĢ,
gençler ve halk için selefi düĢüncesini ortaya atmıĢtır. Aynı zamanda facebook üzerinden
yürüttüğü kampanya yoluyla Mısır Ġslami kimliğini tespit etmeye çalıĢmıĢtır. Aynı Ģekilde
ortada bağımsız selefi Ģeyhlerinin, selefilerin güncel sorunları ve gelecekteki olaylar
hakkındaki görüĢünü açıkladığı uydu kanalları da bulunmaktadır. Nitekim selefi
Ģeyhlerinden birisi olan ġeyh Muhammed Hasan, Selefileri sokağa çıkmaya teĢvik ederek
Ģöyle demiĢtir: "Pasif olmamamız gerekiyor. Dolayısıyla Ģeyhlerimizin ve gençlerimizin
son günlerde yaĢamıĢ oldukları fitneden çıkmaları için onlardan bir araya gelmelerini talep
ediyor ve soruyorum; gençlerimizi yönlendirmek için olay yerinde bulunmayacaksak peki
ne zaman ortaya çıkacağız?" 334
“ġüphesiz devrimden önce mesele, önemli ölçüde farklılık arz ediyordu. Zira mevcut
baskıcı rejim, hiç kimsenin koltuğunu doldurmasına izin vermediği gibi selefilerin de bu
alanı meĢgul etmelerine ve etkili olmalarına fırsat vermemiĢtir. Ancak onlar, siyasetle
uzaktan ilgileniyorlardı. Dolayısıyla orayı iĢgal ettiler ama orada çalıĢamadılar. Ama artık
özgürlük atmosferine sahiptirler. Bu yüzden katılım mümkündür. Zira Mısır halkı,
Müslüman bir halk olup, kendisini Ġslami referansla örtüĢen sahih bir yöne yönlendirecek
332
Yasir Burhânî, bir önceki kaynak.
www.youtube.com/watch?v=i5yjHdYZFiw&feature=related adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Abdurrahman Abdulhalık'ın kapanıĢ oturumundaki konuĢması.
334
ġeyh Muhammed Hasan, Mansura Ġli Konferansı. 18 ġubat 2011.
333
159
insanlara ihtiyaç duymaktadır. Dolayısıyla bu isyanı, Ġslami akım dıĢında sahih bir Ģekilde
Ġslami referansa ulaĢtırabilecek hiç kimse yoktur. Dolayısıyla da siyasette çalıĢmak bizim
üzerime Ģart olmuĢtur.” 335
Bu açıklamalar sonrası diğer partiler, selefileri Mısır'da cereyan eden olaylar, 25 Ocak
devrimi ve onu takip eden hususlar hakkında tartıĢmanın merkezi yapmıĢtır. Ayrıca
selefiler, Ģer'î hükümlerin tatbik edilmesi için çalıĢmaktadır. Nitekim selefiler, Batı'nın
anladığı Ģekildeki demokrasiyi reddettiklerini, Ģer'î hükümlere muhalefet etmeyecek olan
yasama konseyini garanti altına almadıkları sürece siyasi akıma dâhil olmayacaklarını da
vurgulamıĢlardır. Yine selefiler, Ġslam Ģeriatının, görüĢleri alınmak üzere bireylere
sunulması da reddetmektedir. Zira hüküm sadece Allah'a aittir. Dolayısıyla yasama
konseylerinin ya da Ģahısların olması doğru değildir. Aynı zamanda selefiler, özellikle Nur
Partisi gibi parti kurma izni almak için çalıĢan kimseler dâhil olmak üzere selefi akımlarda
bu ihtilaf varken çok partili sistemi de kabul etmemektedirler. Ayrıca baĢka bir Ģeyh, selefi
Ģeyhlerini, davet iĢleri ve siyasi sorunlarla meĢgul olunması, davet iĢlerinin terk edilmesi
ve dinden uzaklaĢılması hususunda uyarmıĢtır. Ayrıca selefi imamları ile davetçilerinin
gerçek rolünün, dine davet etmek ve dini ibadetler ve muamelatlara dönük sahih din
anlayıĢını yaymakla ilgili olduğuna vurgu yapmıĢtır. 336
8-12 Haziran 2011 tarihinde Selefi Nur Partisinin oluĢturulmasıyla birlikte selefi
demokratik bakıĢ açısına dönük ideoloji değiĢmiĢtir. Zira Nur Partisi, parti ve seçim
programlarıyla demokratik fikre iman etmektedir. Selefi Reform Hareketi‟ne gelince; o,
davet ve ilmi çalıĢmaya vurgu yapmakta ve Ģer'î sabitelerin gözetilmesiyle birlikte
hareketin amaçlarının gerçekleĢmesi için zemin hazırlayan her türlü siyasi ya da askeri
hareketi desteklemektedir.337 Ayrıca ortada, Reform ve Kalkınma Partisi, Asalet Partisi,
ĠnĢa ve Kalkınma Partisi ve Reform Partisi gibi birçok parti vardır. Nitekim Selefiler,
özellikle ilk turunda rakip olarak siyasete girmekle birlikte anayasa değiĢikliği
referandumu hakkındaki siyasi tutumu açık bir Ģekilde benimsemiĢ oldular. Dolayısıyla
halkın referandumu desteklemesiyle gelen o büyük pozitif sonuçla birlikte Asalet Partisi ile
335
Ġnternet: http://www.masres com/almesryoon/57735. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://albayan.co.uk/page.aspx?id=84>. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
337
Umeyma Abdullatif. Mısır'daki Selefiler ve Siyaset. Arap Siyasi AraĢtırma ve ÇalıĢma Merkezi. Doha
Enstitüsü. Aralık 2011.
336
160
ĠnĢa ve Kalkınma Partisi de dâhil ivedi bir Ģekilde büyük partileri kurma sınırına varacak
kadar selefilerin özgüvenleri artmıĢ oldu. 338
4.3.3. Meclis çalışmalarında Selefiler
Anayasa referandumu hakkındaki ilk siyasi mücadelelerinin ardından ikinci turda,
Müslüman KardeĢler‟ in elde ettiği aslan payından sonra selefilerin parlamento
koltuklarının yüzde 25'ini elde ettiği en büyük pay olan parlamento seçimleri yapıldı.
Dolayısıyla selefi güçlerin, siyasi uygulamalarındaki ideolojik ilkede değiĢim ve geliĢim
yönündeki gücü sabit oldu ve kendisi ile Mısır arenasında bulunan diğer siyasi akımlar
arasındaki boĢluğu azaltmak için siyasi söylemi kabul ettiler. Selefilerin bu yeni görüĢü
sayesinde, Müslüman KardeĢler‟e karĢı eski birçok görüĢün değiĢtiğini ve yeni
politikaların netleĢtiğini görmekteyiz. Dolayısıyla mevcut sorunlarda Müslüman KardeĢler
ile ortak olan benzer çalıĢmalardan biri de Askeri Konsey, liberal ve laik partiler ile diğer
dünyevi hususlar hakkında tasarrufta bulunmasıdır. Zira seçimlerde büyük bir baĢarı elde
etmek için selefilerde bulunan yüksek özgüven ve selefilere özel, geniĢ uydu kanalları
yoluyla semeresini aldıkları çalıĢma sayesinde, selefiler ile Müslüman KardeĢler arasında,
hatta her iki tarafın kitleleri düzeyinde büyük bir kaynaĢmanın olduğunu görmekteyiz.
Hatta bizler, selefiler ile Müslüman KardeĢler arasında ihtilafın, parlamento seçimlerinde
de uzak olduğunu görmekteyiz. Zira bir televizyon kanalında Dr. Safvet Hıcâzî'nin
moderatörlüğünü yaptığı programda, ġeyh Muhammed Hasan ile ġeyh Said Abdulazim'i
bir araya getiren bir röportaj yapılmıĢtır. Hasan, bu programda Ġslami partilerin
destekçilerinin tartıĢmadan uzak durmalarını ve Mısır için çaba göstermeye devam
etmelerini talep etmiĢtir. Aynı Ģekilde Nur Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisinin
destekçilerinin de Allah'ın Ģeriatına yardım etmek için kardeĢ olmalarını talep etmiĢtir. 339
Parlamento seçimleri ve seçim propagandaları ile birlikte, ġeyh Ahmed Ferid gibi
Ġskenderiye'deki selefi hareketine mensup bazı Ģeyhlerin Müslüman KardeĢler‟ in niyetleri
ve hedefleri ile Halk Konseyi içerisinde Mısır'daki Ġslam Ģeriatı sorunu hakkındaki tutumla
ilgili niyetleri hakkında yaptıkları iğneleyici eleĢtiriler ve açıklamalar yapmaları nedeniyle
bazı ihtilaflar ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca, bu Ģeyhlerin yeni anayasa konusuyla ilgili, Ġslam
hukukuna yönelik açıklama yapmaları, Hanif dinin hükümlerinin tatbik edilmesini talep
338
Ġnternet: http://www.salafvoice.com/article.php?a=5199, Selefi Davetin Referandumla Ġlgili Açıklaması.
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
339
Ġnternet: http://democracy.ahram.org.eg/News/432. 27,02,2013. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
161
etmeleri ve aynı Ģekilde Essam el-Erian'ın Mısır'ın açık kimlikli sivil ve demokratik bir
devlet olduğu metni üzerinde ittifak edilmesi Ģeklinde yaptığı açıklama hakkında yorumda
bulunmaları nedeniyle de bazı ihtilaflar ortaya çıkmıĢtır. Bunun üzerine "Selefi Davet"
yönetim konseyi üyesi ona Ģu soruyu yöneltmiĢtir: “Essam el-Erian selefiler ile ittifak mı
etti yoksa onlara karĢı kapalı durup görüĢlerini ihmal mi etti? Ya da ittifak, laikler ve
liberallerle mi oldu?” Ayrıca o, sivil devletin kimliğinin, sabitelerinin ve dininin
olmadığına da dikkat çekti. Bu nedenle sivil devletin, liberalizm, laiklik ve kapitalizm
olmak üzere üç unsurdan oluĢtuğu ve bunlardan her birinin bir felaket olduğu
görülmektedir. Ayrıca daha önce parlamento seçimlerinden önce Müslüman KardeĢler ile
Vefd Partisi arasında sivil devlet üzerinde bir ittifaka yakınlaĢıldığına dikkat çekmiĢtir.
Ancak Nur partisi ile Selefi Davet, Ġslam Ģeriatının tatbik edilmesinin zaruretini çağırdığı
zaman, Müslüman KardeĢler "sivil" kelimesinden feragat etmiĢ ve Ģeriatın tatbik
edilmesini istediklerini söylemiĢlerdir. Dolayısıyla bu, Essam el-Erian eleĢtirisine ve sivil
devletin Dr. Ahmed Ferid'i eleĢtirdiği gibi Müslüman KardeĢler kitlesi ile meclisteki
çoğunluğunun, "Ġslam Ģeriatının ilkeleri, yasamanın temel kaynağı" olacaktır maddesinin,
yeni anayasaya ekleneceği metni üzerinde ısrarcı olduğu Ģeklindeki açıklamasına geri
dönüldüğü sırada oldu.
Nitekim Ģeriatın hükümleri ile Ġslam Ģeriatı temel kaynak olmadığı gibi ilkelerinin eĢitlik,
adalet ve tüm mesajların üzerinde ittifak ettiği Ģeyler anlamına geldiğine, ancak açık Ġslami
hükümler anlamına gelmediğine dikkat çekilmiĢtir. Zira ġeyh Ferid, Müslüman
KardeĢler‟e Ģu sözleriyle hitap etmiĢtir:
"Eğer siz bunu isterseniz, Ģeriata yardım edemezseniz. Bilakis sizler bu Ģekilde emanete
ihanet ettiniz ve Allahu Teâlâ‟nın dinine yardım etmediniz. Ayrıca bu Ģekilde sizler, Ģeriat,
sizleri seçen ümmet ve insanlar üzere değilsiniz. ġimdi de sizler, ümmet ile Ģeriatın arasını
açmak istiyorsunuz.” Sonra Ģöyle devam etti: “Bizler, Müslüman KardeĢler ile selefilerin
parlamentoda çoğunlukta olacaklarını, Ģeriata yardım edeceklerini ve onu tatbik
edeceklerini söylüyorduk. Ancak gerçekte bu Ģekilde olmadı. ġöyle ki; Müslüman
KardeĢler laikler ve liberallerle birlikte olarak Halk Meclisinde çoğunluğu elde ettiler ama
Ģimdi onlar hâlâ, Ģeriata ve anayasada ona yönelik geçen metne karĢıdırlar. Ayrıca
Müslüman KardeĢler lideri Ahmed Ferid, selefilerin temsilcileri hakkındaki tutumu
nedeniyle Halk Meclisi BaĢkanı Saad el-Kettani'ye saldırarak Ģöyle dedi: „Halk
Meclisindeki kardeĢlerimiz, (Selefi temsilcileri kastediyor) Ģikâyet üzerine Ģikâyet
162
ediyorlar. KardeĢlerden birisi Ģöyle diyor: "Ben, bana izin verilmediği için sandalyenin
üzerinden sıçrıyorum ama Dr. Kettani bana izin vermiyor.‟ Bazıları da Halk Konseyinde
zulüm gördüklerini söylüyorlar.” ġeyh Ģöyle bir açıklamada bulundu: “Onlar, laikler ve
liberallerle birlikte olan Müslüman KardeĢler kitlesine oranla gerçekten azınlıkta oldular.”
Ve Ģöyle bir eklemede bulundu: “Ben Kettani'ye Allahu Teâlâ‟yı hatırlatıyorum.” Ayrıca
daha önce parlamentoda ezan okunması nedeniyle milletvekili Memduh Ġsmail ile yaĢadığı
sorunun akabinde Kettani'ye yaptığı nasihati hatırlatarak Ģöyle dedi: “Ona, sen özgürlük ve
adaleti takip ettiğini unuttun, Ģimdi Halk Meclisi BaĢkanı oldun. Tüm halkı temsil
ediyorsun, Müslüman kardeĢler‟ in milletvekillerine istedikleri zaman konuĢma hakkı
vermen, selefi Milletvekillerini engellemen, Memduh Ġsmail ve kardeĢimiz Muhammed
Kurdî'ye cevap verdiğin gibi ona kötü bir Ģekilde cevap vermen de doğru değil” dedim. 340.
Ferid Ģöyle devam etti: “Müslüman KardeĢler, „hedefimiz Allah, örneğimiz Peygamber
Efendimiz, (sallallahu aleyhi ve sellem) dinimiz Ġslam ve en büyük umudumuz Allah
yolunda ölmek‟ Ģeklindeki sloganlardan dolayı kulaklarımızı tıkadılar.” Ve Ģöyle dedi:
“Biz onların iktidara ulaĢtıklarında bu sözü unutmalarını istemiyoruz. Sanki ulaĢmak, bir
amaçmıĢ gibi. Oysa iktidara ulaĢmak, amaç değildir. Zira Allahu Teâlâ Ģöyle buyurmuĢtur:
"Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı
verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler." (Hacc suresi 41. Ayet meali)
Sonra Ģöyle sordu: “Namaz kılmak nerede?” O (Kettani), ona (ezan okuyan Memduh
Ġsmail'i kastediyor) itiraz etti ve ezanı tamamlamasını bile istemedi. Örneğimiz olan
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) nerede hani? Sakal bırakmalarını ve sünnete bağlı
kalmalarını engellediğin subayların ĠçiĢleri Bakanlığındaki konumları nasıl olacak?”
Ayrıca milletvekili Muhammed Baltaci'nin tutumuna ve sakalın "feri meseleler" Ģeklindeki
nitelemesine dikkat çekerek konuĢmasının sonunda Ferid, konuĢmasında Müslüman
kardeĢleri yaralamayı kastetmediğini ve hiç kimsenin onlara yüklenmesini istemediğini,
onların tarihlerini ve Allah'a davetteki varlıklarını dikkate aldığını vurgulamaya gayret
gösterdi. 341 Ayrıca Selefi Davet‟in en önemli sembollerinden birisi olan ġeyh Muhammed
el-Makdem, Selefiler ile Müslüman KardeĢler arasında ortaya çıkan ihtilafları çözmek için
340
Ġnternet: http://www.alwatanvoice.com/arabic/content/print/257997.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
341
Ġnternet: http://albadee.net/news/2541. adresinden 15 Mayıs 2014‟te alınmıĢtır.
163
tahkim komisyonunun kurulmasını, hükmün her iki taraf için bağlayıcı olmasını, münferit
çalıĢmadan kaçınılmasını ve Ġslamcılar arasında çatıĢmanın olmamasını önerdi.342
4.3.4. Cumhurbaşkanın seçimi ve Selefi tercihi
CumhurbaĢkanlığı seçim kampanyaları düzeyinde selefilerin tutumu, adayı Hayrat ġatır'ın
tutumundan farklıdır.
343
Zira adayını çıkarmak için birçok tur, tartıĢma ve toplantılar
olmuĢtur. Ayrıca Müslüman KardeĢler Cemaati, rejimin kalıntılarına karĢı Ġslami aday
olarak onu onaylamıĢtır. Hatta genel baĢkan yardımcısı Hayrat ġatır'ı resmi bir Ģekilde
açıklamıĢtır. Diğer taraftan Müslüman KardeĢler Seçim Komisyonu kendi adayının adını
sunmuĢ, ancak Genel Seçim Komisyonu, Hayrat ġatır'ı seçim adaylarının listesinden
çıkarmıĢtır. Nitekim listeden çıkarılan sadece Hayrat ġatır olmadı. Zira yirmi üç kiĢiden
oluĢan listeden Ömer Süleyman da dâhil on kiĢi çıkarılmıĢtır. 344 Bununla birlikte selefiler
ile Müslüman KardeĢler „in üzerinde ittifak ettikleri Hayrat ġatır'ın adaylığı engellenmiĢ ve
cumhurbaĢkanlığı yarıĢından uzaklaĢtırılmıĢtır. Bunun üzerine Selefi Davet Abdulmunim
Ebu el-Fetuh'un adaylığını destekleme üzerine yoğunlaĢmıĢtır. Zira Selefi Davet Yönetim
Kurulunun açıklamasında, Selefi Davet Genel ġura Konseyinin kararının cumhurbaĢkanı
adayı olarak Dr. Abdulmunim Ebu el-Fetuh'u onaylamak olduğu açıklanmıĢtır. 345
Bu ise haftalarca çeĢitli eksenlerde değerlendirmeler içeren ve uzun saatler süren, birçok
cumhurbaĢkanlığı adayı ile sayısız toplantının yapılmasının ardından bilimsel bir
çalıĢmanın akabinde gerçekleĢmiĢtir. Nitekim bu toplantıları ve yönetim kurulunun
değerlendirmelerini, Ġslamcı adayların ya da temsilcilerinin katılımıyla toplantının
düzenlendiği Genel ġura Konseyine aktarılması takip etmiĢtir. Onların programları ve
tartıĢmaları, oylamadan önce üyeler tarafından sunulmuĢ, sonra Selefi Davet‟in
cumhurbaĢkanı olarak desteklediği adayın seçilmesi için hızlı bir Ģekilde gizli bir oylama
yapılmıĢtır. Oylamanın sonucu, yüzde sekseni aĢan oranla Dr. Abdulmunim Ebu Fetuh'un
desteklenmesi lehine olmuĢ, aynı adımlar Nur Partisinin meclis toplantısında
tamamlanmıĢ, aynı gün parti yüksek kurulu toplantılardan ayrılmıĢ ve sonuç, aynı Ģekilde
Dr. Abdulmunim Ebu Fetuh'un desteklenmesi olmuĢtur.
342
Ġnternet: http://democracy.ahram.org.eg/News/432. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=33278. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
344
Ġnternet: http://www.majalla.com/arb/2012/04/article55234306. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
345
Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=34144. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
343
164
Böylece Müslüman kardeĢler‟ in cumhurbaĢkanı adayı Dr. Muhammed Mursi'nin adaylığı
reddedilmiĢ ve Müslüman KardeĢler ile olan anlaĢmazlığının ana noktaları belirlenmiĢtir.
Nitekim Selefilerin adayı Dr. Abdulmunim'in, Ġslamcılara ve liberallere aykırı herhangi bir
açıklaması olmadığı gibi o, hukuk devletine ve özgürlüklere saygı duymak için genel
görüĢe uymuĢtur. Ayrıca baĢta Dr. Muhammed el-Baradey grubunun büyük bir kanadı
olmak üzere, birçok sivil gücün takdirini kazanmıĢ; genel çalıĢma, sendika çalıĢması,
yardım komiteleri ve Ġslamcı siyasi aktivist olarak kendisinin formüle ettiği kırmızıçizgiler
düzeyinde olağanüstü bir iĢbirliğine tanık olmuĢtur. Sonra selefi akım, Dr. Ebu Fetuh'u
seçmiĢtir. Dolayısıyla sivil devletin standartlarıyla çalıĢan bu Ġslamcı mücadele örneği,
selefiler tarafından saygıyla karĢılanmıĢtır. Zira selefi akım, adayın ritüellerin
performansında aĢırı olmasını ya da vakıa zemininde tartıĢılan elbise, sakal ve elbiselerin
açılması gibi dıĢ görünüĢte biçimsel bağlılığı Ģart koĢmamaktadır. Burada selefi akımın
mesajının
uzlaĢmacı
ve
orta
çözümü
gerektirdiği
görülmektedir.
Elbette,
Dr.
Abdulmunim‟in siyasi köklerinin Müslüman KardeĢler‟e dayandığı da doğrudur. Bu da
onun düĢüncelerinin selefi akıma yakın olduğu anlamına gelmektedir. Ancak yine Ebu
Fetuh'un, siyasi projesinde sivil, hukuk ve ulusal müfredatları kullandığı da doğrudur.
Belki de bu, birçok selefi Ģeyhi tarafından hoĢ karĢılanmamaktadır. Ancak buradaki
dönüĢümde, liberal sivil düĢünce ile Ġslami düĢünce arasında ortak bir noktaya ulaĢmak
üzere olduğumuza dikkat çekilmiĢtir. Dolayısıyla bu seçim, bu yakınsama türü için önemli
bir adrestir. Zira herhangi biri yerine Ebu Fetuh'un takdir edilmesi, iki akım arasında adalet
ve güvenlik köprülerini kurma imkânı vermiĢtir. Böylece Ġslami sabiteler inkâr edilmediği
gibi kesinlikle modern liberal sivil bir toplumun tesis edilmesi de inkâr edilmemiĢ
olacaktır.
346
Aynı zamanda “Selefi Hareketi”, partinin dizginlerini elinde tutmak
istemediğini de vurgulamıĢtır.
23 ve 24 Mayıs 2012 tarihlerinde cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin ilk turundaki kararlılığın
ardından, Selefi Davet‟in adayı Dr. Abdulmunim Fetuh ilk turda kaybetmiĢtir. Ancak, Ebu
Fetuh'un ilk tur seçimlerinin sonuçları hakkında birtakım Ģüpheleri vardır. 347
CumhurbaĢkanlığı seçimlerinin ilk turunda selefi aday Dr. Abdulmunim el-Fetuh ile liberal
aday Hamdin Sabahî ve Amr Musa eli boĢ olarak çıkmıĢtır. Dolayısıyla bu sonuç, selefileri
346
Ġnternet: http://www1.youm7.com/New asp?NewsID=665808#.U425jelZocA. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
347
Ġnternet: http://www.alwasatnew com/3558/news/read/668097/1.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
165
ikinci turda bir önceki rejimin kalıntılarından olan Ahmed ġefik'e karĢı Müslüman
KardeĢler „in adayı Muhammed Mursi'yi desteklemek zorunda bırakmıĢtır. Zira Selefi
Davet‟in Mursi'yi destekleme noktasındaki açıklaması gayet açıktır. Açıklamada, Genel
ġura Konseyinin kararına ve feragate tahammül etmeyen Ġslami referansa sahip ve Ġslami
projeyi destekleyen Davet‟in ilkelerine dayanan adaylardan birinin seçilmesiyle
tamamlanan oylamaya dikkat çekilmiĢti. Nitekim -Ģu ana kadar- cumhurbaĢkanlığı
seçimlerine dönük ilk sonuçlara dayalı olarak, Dr. Muhammed Mursi ile Ahmed ġefik
arasında yeniden seçim olmuĢ, Selefi Davet Yönetim Kurulu cumhurbaĢkanlığı için Dr.
Muhammed Mursi'yi desteklemeye karar vermiĢ ve ülkenin istikrarı ve kaosun önlenmesi
için seçim sürecinin bütünlüğünü korumanın zaruretine vurgu yapmıĢtır. 348
Ġkinci turun tamamlanmasının ve Müslüman KardeĢler‟ in adayı Muhammed Mursi'nin
kazanmasının ardından selefi sitesi, seçilen CumhurbaĢkanı Mursi için bir kutlama mesajı
yayınlamıĢtır. Mesajda, Allahu Teâlâ‟dan onu vatan ve millete hayırlı kılmasını, ülkenin
hayrı için ona yardım etmesini, bu ağır sorumlulukta ona yardım etmesi dilenmiĢtir. Selefi
Davet baĢka bir mesajda, "Ġslamcı akımın ve devrimin adayı" Dr. Muhammed Mursi'nin
kazanması için Mısır halkı ve Muhammed Mursi‟yle birlikte olmasından dolayı Allahu
Teâlâ‟ya hamd etmiĢtir. Allah'a hamd etmesinin ardından da fikre ve hareket olan
bağlılıklarını yücelten ve "devrimin adayının" kazanması için birleĢen Mısır halkının bütün
çevrelerine teĢekkür etmiĢtir. Ayrıca baĢka bir açıklamada ise Selefi Davet, Dr.
Muhammed Mursi'yi samimi bir Ģekilde tebrik ederek övmüĢ, baĢına gelebilecek
musibetlerde ona yardım etmesi için Allah'a dua etmiĢ, Mursi‟ye, "Özgürlük ve Adalet"
Partisine ve "Müslüman KardeĢler" Cemaatine ilk sözlerine hızla vefa gösterdikleri için
teĢekkür etmiĢtir. Nitekim o, baĢta rakip adayı seçenler olmak üzere tüm Mısırlıların
baĢkanı olmak için parti ve cemaatten istifa etmiĢtir.
“Dr. Muhammed Mursi'yi, ulusal uzlaĢının tamamlanması, güvenlik, yakıt ve gıda
dosyalarında somut bir ilerlemenin baĢarılmasına davet ediyoruz. Sonuç olarak; her zaman
onunla birlikte olacağımızı, doğru olduğunda destekleyip savunacağımızı, hata olduğunda
nasihat edip yol göstereceğimizi vurgularız. Allah‟ım, Dr. Muhammed Mursi'yi,
348
Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=34302. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
166
sevdiğimiz ve razı olduğumuz Ģeylere muvaffak eyle, iĢlerimizde bizim ve onun için
doğruluk nasip et.” 349
Muhammed Mursi'nin sivil devletin korunacağını taahhüt etmesi ve bir kadın ya da bir
Kıpti'nin kendisine yardımcı olmasını kabul etmesiyle birlikte CumhurbaĢkanlığı ve
Selefiler arasında anlaĢmazlıklar baĢladı. Bu, Selefiler ile Müslüman KardeĢler arasındaki
ilk anlaĢmazlık noktası değildir. Zira Selefi Davet, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinin ilk
turunda baĢka bir adayı desteklediği gibi, Ahmed ġefik'e karĢı tüm gücüyle Müslüman
KardeĢler „in adayı Muhammed Mursi'yi desteklemek üzere ittifak ve anlaĢma yapmıĢtır.
Muhammed Mursi, seçimler öncesinde Selefilere Allah'ın Ģeriatını tatbik edeceğine dair
vaat ve taahhütlerde bulunmuĢtur. Ayrıca Selefiler, cumhurbaĢkanlığı otoritesine katılmıĢ
ve kendilerini onun milletvekili olarak belirtmiĢlerdir. Nitekim CumhurbaĢkanlığını
üstlendikten sonra, üç yöneticinin konuĢmalarında, Ġslam Ģeriatını talep edenler pahasına,
devletin
sivil
olması
çağrısında
bulunanları
rahatlamaya
dayalı
konuĢmalarını
değiĢtirdiklerini görüyoruz.
Bu konuĢmalar, sivil devlet ve Ġslam Ģeriatını tatbik etmekten kaçınması konusunda
Mursi'nin eleĢtirilmesine yol açmıĢtır. Ayrıca Selefi Davet Cemaatinin BaĢkan Yardımcısı
Yasir Burhânî, bir kadının ya da Kıpti'nin baĢkan yardımcısı olarak atanmasının caiz
olmadığını açıklayan bir fetva yayınlamıĢ ve Yasir Burhânî, baĢkan yardımcılığı görevinin,
özellikle yetkilerin varlığıyla birlikte güçlü bir yetki olduğunu aktarmıĢtır. Dolayısıyla
devlet baĢkanının herhangi bir nedenden dolayı yokluğu durumunda bu görevi bir
gayrimüslimin ya da kadının üstlenmesi caiz olmamakla birlikte onların danıĢmanlar
olarak atanmaları mümkündür. 350
Nitekim Yasir Burhânî, 21 Ağustos günü Mısır Gazetesi ile yaptığı bir röportajda, Selefiler
ile Müslüman KardeĢler arasında günden güne artan çeliĢkili bazı noktaları değerlendirdi
ve ortada anayasa maddelerinin değiĢikliğine yönelik Müslüman KardeĢler‟ in liderleriyle
eski bir anlaĢmanın olduğunu vurguladı. Ayrıca Müslüman KardeĢler Cemaatinin siyasi
kolu "Özgürlük ve Adalet" Partisinin, istisnasız ilkeler kelimesini içeren ikinci madde
hakkında ortaya koyduğu tüm önerilerden dolayı ĢaĢırmıĢ bulunduk. Dolayısıyla
349
Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=34718. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
350
Ġnternet: http://www.masres com/search?q=. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
167
Müslüman KardeĢler liderleriyle bunun nedeni hakkında konuĢtuk ama hiçbir Ģey
söylemediler.
Bu durumda halk, anayasayı reddetmeye davet edilebilir. Bu sırada bizler, açıklanması
Ģartıyla "ilkeler" kelimesinin kalmaya devam etmesi üzerinde ittifak etmiĢken, Selefilerin
"kuruculuğa" devam etmesi ya da ondan çekilmesine karar vereceğiz.
Bir Kıpti ya da kadının cumhurbaĢkanı yardımcılığı görevine tayin edilmesi sorunu
hakkındaki fikri karıĢıklığın açıklanması, Avrupa ülkelerinin genelinin, anayasalarında
devlet baĢkanının dinine ve mezhebine dair metnin geçtiğine atıfta bulunmak içindir. O
halde bizden Kıpti bir yardımcının tayin edilmesi nasıl istenebilir? O zaman ben de
diyorum ki; hadi Amerikan Devlet BaĢkanı Müslüman bir yardımcı tayin etsin ya da Ġsrail,
Müslüman ya da Hristiyan bir yardımcı tayin etsin. Böylesi bir durumda konunun
tartıĢılması gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca ortada Müslümanların Ģahsi durumlarını kabul
etmeyen Avrupa ülkeleri de vardır. Mesela Fransa da, bir Müslüman erkek birden fazla
kadınla evlenecek olduğunda ona hapis cezası verilirken, bir Müslüman Ģer'î olarak
vasiyetini yazmıĢ olduğunda bu uygulanmaz. Kadının baĢkan yardımcısı olması
meselesinde ise onun devlet baĢkanı yardımcısı olarak tayin edilmesini reddediyoruz.
Çünkü kadın, devlet baĢkanının yokluğunda yönetimin zirvesinde olacaktır. Dolayısıyla
bu, Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) “Yöneticisi kadın olan bir
topluluk iflâh olmaz!" kavliyle çeliĢmektedir. Ayrıca halk, BaĢkan yardımcısının bir kadın
olmasını reddedecektir.
Selefi Davet Yönetim Kurulu Üyesi ve Davet‟in üst düzey sorumlusu ġeyh Adil Nasr,
CumhurbaĢkanı Dr. Muhammed Mursi'nin Ġran ile iliĢkileri kesmesini ve bölgede ehl-i
sünnete karĢı suç planlarına karĢı koymasını talep etmiĢtir. Nasr açıklamalarında,
Mısırlıların Safevi- Rafızi Ġran'ın Suriye topraklarındaki savaĢın gölgesinde Ġslam'a ve
Müslümanlara yönelik projesinin tehlikesine vurgu yapmalarının gerekli olduğuna dikkat
çekmiĢtir. Ayrıca Selefi Davet Yönetim Kurulu Üyesi, Devlet BaĢkanı Mursi'nin Suriye
devrimine tam destek kapısını açmasını ve Suriye topraklarından çıkması için Lübnan
Hizbullah‟ına baskı yapmasını talep etmiĢtir. 351
351
Ġnternet: http://akheralanbaa.com/ar/news/44280/. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
168
ġüphesiz Selefi akımının liderlerinin açıklamaları, rekabet için ona oy veren seçmenlerin
yarısının, devletin "ĠslamlaĢtırılması" hakkındaki güçlü korkularıyla birlikte ertesi gün
resmen görevini devralmaya talip olan Mursi için bir sınavı temsil etmektedir. "Ġslami"
projesini desteklemek için değil de onun rekabetini reddetmek için oy kullanan kesimler de
cabası. Dolayısıyla selefi akımın sembollerinin, Mursi'ye yakın olan kimselerin hükumetin
ve cumhurbaĢkanlığı ekibinin oluĢturulması için "Ulusal Cephe" çerçevesinde siyasi
güçlerle yapmıĢ olduğu müzakerelerden ayrılması açığa kavuĢmuĢtur. Nitekim Cephe
üyesi Hasan Nafi Ģöyle demiĢtir: "Ona yönelik değerlendirmelerimizin aktarılması için
Mursi'nin yardımcılarıyla yaĢadığımız tartıĢmalar oluyor."
352
Zira Selefilerin, devlet
baĢkanlığı mutfağına gerekli düzeyde herhangi bir fiili katılımı olmamıĢtır. Nitekim
Selefiler ile Müslüman KardeĢler arasındaki kriz, 17 ġubat 2013 tarihinde zirveye
ulaĢmıĢtır. Zira Selefiler ile Müslüman KardeĢler arasındaki çatıĢmanın boyutunu artırmak
için Çevre ĠĢlerinden Sorumlu Devlet BaĢkanı DanıĢmanı Dr. Halid Ilmuddin'in
görevinden azledilmesi gerçekleĢti. Ayrıca bu davranıĢ selefilerin, Müslüman KardeĢler‟ in
devleti Müslüman KardeĢlerlaĢtırmaya, otoriteyi tekeline almaya ve selefileri siyasi
sahneden azletmeye çalıĢtıkları hissine kapılmalarına neden oldu.
Bu dönemde, Müslüman KardeĢler Hareketine, Devlet BaĢkanı Mursi'nin yönetim
üslubuna, diğer siyasi akımları kendinden uzaklaĢtıran, anayasa kanunun en önemli
faktörlerinin sonucuna, ekonomik krizin devam etmesine, muhalefetin söylemiyle birlikte
kanunsuzluğun artmasına ve kurtuluĢ cephesinin adlandırdığı birleĢik cephenin
oluĢturulmasına karĢı protestolar artmaya baĢladı. Bu da Müslüman KardeĢler Cemaatinin,
Müslüman KardeĢler „in ve Devlet BaĢkanı Mursi'nin hoĢnutsuzluklarıyla birlikte diğer
siyasi akımlara katılan selefi akım da dâhil siyasi akımları izole eder hale geldiklerine
iĢaret etmektedir. Ayrıca ortada selefilerin, Müslüman KardeĢler „in anlaĢmazlıkları ve
algılamaları hakkında saydığı birçok noktalar vardır. Bunları aĢağıdaki Ģekilde
sıralayabiliriz:
Kazanılabilecek daha geniĢ çevrelerden ona karĢı bir tıkanıklığın meydana gelmemesi ve
kendisine bir mezhebin devlet baĢkanı denilmemesi için selefilerin ve Müslüman
KardeĢler‟ in davetine değil de düzenli bir varlığa mensup olan devlet baĢkanının aday
olmamasına ikna olmak. Bu, Cemaati, Devlet BaĢkanlığı adaylığını sunmasını reddetmeye
352
Ġnternet: http://daharchive alhayat.com/issue_archive/Hayat%20INT/2012/7/4 adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
169
sevk eden nedenlerindendir. Ayrıca selefilerin varlığının otoritenin baĢına geçmesine yol
açabilecek korkusu, ordunun tutumunu değiĢtirmesi için bir neden olduğu gibi Mısır'daki
siyasi hayatın katledilmesinde de doğrudan bir neden olmuĢtur. Zira Askeri kurum, onların
devlet baĢkanlığı için selefilerden birinin aday olmamasından mutlu olduklarını
söylemiĢtir. Bunun yanı sıra ortada, yönetime ulaĢmak için kamuyla özel maslahatın
sunulmasında, yani Cemaatin maslahatının sunulması hususunda selefilerin büyük bir
korkusu vardır. 353
Müslüman KardeĢler'in Cemaat-i ġura Meclisinin ilk oylamasında, Cemaatten birinin aday
olmaması kararı olmuĢ, nitekim ikinci oylamadan da aynı sonuç çıkmıĢtır. Üçüncü
oylamadan önce ise ġura Meclisi onun dıĢında, ek olarak on üye sundu ve sonuç Ģöyle
oldu: 56 üye. Dolayısıyla bu Ģekilde kaçınılmaz bir kararla, Müslüman KardeĢler Cemaati
yüzde 51 oranla oraya girmiĢtir. 354 Ġkinci turda, devlet idaresinin uyumlu olması için ĠrĢad
Bürosu ile Selefi Davet Yönetim Kurulu arasında anlaĢma yapıldı. Dolayısıyla ulusal
güçlerin olası en büyük sayıdaki katılımı, sembolik değil gerçek yönetim içindir. Ayrıca
her ayın ilk salı günü ĠrĢad Bürosu ile Davet Yönetim Kurulu arasında konuları tartıĢmak
için toplantı yapılmıĢ ve Selefi Davet onlara nasihat etmekten geri durmamıĢtır.
Yeniden yapılan cumhurbaĢkanlığı turunda, komitelerin izlenmesiyle ilgilenmeleri için ve
selefilerin sokaklara inmesi, selefilerin beyanı olarak kabul edileceğinden dolayı, kitlelere
konuĢulmaması üzerine Müslüman KardeĢler‟le anlaĢma yapılmıĢtır. Peki, Selefiler, 30
Haziran öncesi Mursi'nin propagandasını yapabildiler mi? Ġnsanlar onun hakkındaki
konuĢmayı kabul ettiler mi? Hayrat ġatır'ın 29 Nisan 2011 tarihinde el-ġuruk Gazetesi ile
yapmıĢ olduğu röportaj nasıl anlamalı?
4.3.5. Seleviler Darbe Yanlısı
28 Ocak 2013 tarihinde Nur Partisi, “BeĢ Aylık Olaylara Dönük GeçmiĢ Vizyon” baĢlığı
altına bir giriĢimde bulundu ve bunun “KurtuluĢ Cephesinin YaĢam Kıblesi” olduğunu
söylediler. Bununla birlikte Dr. Mursi, 2 Temmuz günü azledilmeden önce aynı onun
maddelerini ortaya koydu. Ayrıca 24 Haziran günü, Sisi'nin televizyon konuĢması
yayınlandı. KonuĢmada Ģunlar geçmekteydi: "Silahlı kuvvetler, son dönemde ülkenin
353
Hayrat ġatır'ın 29 Nisan 2011 tarihinde el-ġuruk Gazetesi ile yapmıĢ olduğu röportaj.
Nur Partisi ve Müslüman KardeĢlerin Hikayesi. Ġnternet: http://islamion.com/news/9527/ adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
354
170
iĢlerine müdahalede bulunmayı terk etti. Hatta 29 Haziran günü mevcut olaylara
ulaĢtığımızda Dr. Mursi, Ġslamcı partilerin liderlerini istiĢare yapmaya çağırdı, krizi
çözmek amacıyla ordu hakkında onlara bir giriĢ belgesi sundu, belgenin içerisinde erken
seçimler ya da referandum yoktu, sadece hükümetin değiĢtirilmesine ve genel
milletvekilliğine dönük kolay talepler vardı.”
Dolayısıyla bu, aĢağıdaki tepkileri
içeriyordu:
Kettani: “Dikkate almayınız. Ġsyana imza atanların sayısı 150 bindir.” Hesaplamalarımıza
göre onlardan sokağa çıkanların oranı yüzde 10'dur, yani 30 Haziran günü sokağa
dökülenler sadece 15 Bindir. Ebu Âlâ Mâdî: “Ordunun siyasi hayata müdahalede
bulunmasını reddediyoruz. Onları serbest bırak ey komutan!” 355
Bu Ģekilde artan gösterilerle birlikte ordu, temmuzun ilk gününde halkı istismar ederek Ģu
açıklamayı yaptı:
"Silahlı kuvvetler, halkın taleplerini karĢılamak için çağrısını yinelemekte ve ülkenin
içinden geçtiği tarihi koĢulların yüklerini üstlenmek amacıyla son bir fırsat olarak herkese
48 saat mühlet vermektedir. Dolayısıyla sorumluluklarını üstlenmeyi ihmal eden hiçbir
güce müsamaha gösterilmeyecek ve affedilmeyecektir. Bu yüzden silahlı kuvvetler,
belirlenen
süre
içerisinde
halkın
taleplerini
gerçekleĢtirmeyen
herkese
çağrıda
bulunmaktadır. Zira ileride, ulusal ve tarihi sorumluluğuna dayanmak ve azim Mısır
halkının taleplerine saygı duymak zorunda kalacaktır. Ayrıca bir gelecek haritasının yanı
sıra hâlâ Ģanlı devrim için gösterilerde bulunan gençler de dâhil tüm ihlaslı çevrelerin ve
eğilimlerin katılımıyla onun uygulanmasını denetleyen prosedürleri ilan eder... Dolayısıyla
bu, hiçbir kimse dıĢlanmaksızın ya da bertaraf edilmeksizin olacaktır.” 356
Nitekim
ordunun
açıklamasının
ertesi
günü
CumhurbaĢkanı
Mursi,
içerisinde
meĢruiyetine, Mısır'ı ve devrimin kazanımlarını korumak için gece gündüz çalıĢacağına,
meĢruiyeti sarmalamak isteyenlere tolerans gösterilmeyeceğine, diyaloğu ve herkesle
masaya oturmayı kabul etmekle birlikte meĢruiyetin bir alternatifinin olmadığına dair
vurgular bulunan bir konuĢma yaptı.
355
356
357
357
Mısır televizyonunda yayınlanan konuĢmanın
Ġnternet: http://www.masres com/elwady/146183. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.alwafd.org/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=O0Uqap-cX8Y adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
171
sona ermesinin ardından ordu, Mursi'yi gözaltına aldı ve ardından da resmen azledildiğini
ve geçici cumhurbaĢkanı olarak el-Canzuri'nin tayin edildiğini açıkladı.
Selefi Davet, Ġslamcıların büyük bir kesiminin sokaktaki öfkesinin derinliğini, Ģiddet ve
tekfir konuĢmasının ve bu konuĢmanın Ģer'î olarak davet kabul edilmesinin ve bu son
konuĢmanın herhangi bir çözüm getirmeyeceğinin farkına vardı. Aynı zamanda selefiler,
Ġslamcıların görüntüsünün iyileĢmesi için tüm güçlerini kullandılar. Bununla birlikte
ordunun yaptığı kırk sekiz saatlik mühlet açıklamasına rağmen Selefi Davet,
CumhurbaĢkanı Mursi'yi cumhurbaĢkanlığı erken seçimlerini kabul etmeye çağırdı ama ret
önerisi kabul edildi. Nitekim iĢlerin dizginleri cumhurbaĢkanının ve hükümetin elinden
çıktı. Ardından, CumhurbaĢkanı Selefi Davet‟in beĢ ay öncesinde ortaya attığı çözümlere
cevap verdiği son konuĢmasını yaptı. Ancak konuĢma, ordu güçlerinin devlet organlarını
eline alması ve Mursi'nin azledilmesiyle son buldu. Nitekim Selefi Davet‟in önünde, ya
devlet kesimleriyle çatıĢma ya da onunla ortak olma gibi iki seçenek vardır. ÇatıĢmaya
gelince, Selefi Davet‟in, silahlı çatıĢma seçeneğini kesin olarak reddettiği bilinmektedir.
Dolayısıyla hâlâ Ģu an Davet‟i tehdit eden en büyük tehlike, Ġslamcı hareketin silahlı
çatıĢma seçeneğine karıĢma ve Cezayir modeline dâhil olmanın yanı sıra silahlı çatıĢmanın
kötülüklerinin istikrar bulması ihtimalidir. Dolayısıyla buradaki tehlike, birçok hususu
artıracaktır ki onlar da Ģöyledir:
1-Ġsrail'e karĢı koyan tek ordu olan bir orduyla Ģimdi silahlı çatıĢmak. Orduyla çatıĢmayı
ve bunun ordu içerisinde bölünme olaylarına dayandığını düĢündüğümüzde, bunun sadece
gelecekti tutumu değil yüksek maslahatlara olan etkisini de incelememiz gerekmektedir.
2-Oturma eylemleri ve gösteriler yoluyla barıĢçıl çatıĢmaya gelince; bu da bazı hususları
içermektedir ki bunlardan bazılarını aĢağıdaki Ģekilde sıralayabiliriz:
1- ġiddetin hazırlanmasının ilan edilmesinin gölgesinde, barıĢın korunmasının garanti
edilmemesi. Zira bu, Ģiddetin ya da en azından olayların oldukça yaklaĢmasına neden olan
bir durumdur.
2- Dr. Mursi'nin yönetimine, ileride Ġslamcıların yönetime istekli oldukları görüntüsünü
ortaya çıkaracak olan -ki bizzat oldu da- oturma eylemlerine ve gösterilere karĢı halkın
öfke durumunun devam etmesi. Nitekim yönetime katılımın, yönetime ulaĢmanın asıl
172
olduğunu söyleyenlere mukabil reform yöntemine yardımcı olmak için bir araç olarak
değerlendirilmesi, farklı bir değerlendirme olmuĢtur. Her ne kadar yönetimin çok önemli
bir Ģey olduğu görüĢünde olanlar olsa da, muhalefetin bu basamağı ile Mursi'nin yeniden
cumhurbaĢkanlığına gelmesi için barıĢçıl çatıĢmayı tercih eden halk ile kurumlardan büyük
çevrelerin engellenmesinin gölgesinde yönetimin devam etmesi gerçekten zor, hatta
imkânsız olabilir. Artık devran döndü. Peki, onunla ordu, polis, istihbarat, yargı ve geniĢ
halk kesimi arasındaki ciddi anlaĢmazlığın gölgesinde devleti nasıl idare edecek? Ayrıca
benzin, dizel ve benzeri kartlarla birlikte "baskıcı devlet" geri döndüğünde ne yapacak?
Dolayısıyla istihbarat ve iç yardımlaĢma olmadan hükümetin bu dosyaları düzenlemesi
zordur. Bu da sırf Dr. Mursi'nin geri dönmesinin, var olan Ģiddet krizlerini de geri
getireceği anlamına gelmektedir. O vakit halk bizimle ne yapacak?
Çekilmenin tercih edilmesine gelince; Ġslamcı Hareket, kaybolmanın ve insanları muhalif
ideoloji sahiplerine teslim etmenin, Müslüman KardeĢler ile müttefiklerinin direniĢ lehine
sahneden çekilmesinin bedelini ödüyor.
Ortaklığın tercih edilmesine gelince:
Koruyabileceğimiz her Ģeyi korumak amacıyla, partinin tutumunun karĢılaĢtığı bazı
itirazları tartıĢmamız gerekiyor. Dr. Mursi'yi desteklemek için partinin 21-6-2013
tarihindeki gösterilere katılmamasına gelince, herhangi birinin içtihadıyla Selefi Davet‟e
bağlanması imkânsızdır. Zira Selefi Davetin -hâlâ devam eden- içtihadı, sokağın Ġslamcılar
ve Ġslamcı olmayanlar diye bölünmesinin derinleĢmesini istememesi olmuĢtur. Dolayısıyla
bizler, kamunun haklı olarak sahip olduğu öfkenin boĢalmasına muhtacız. Ayrıca selefiler,
tekfir ve Ģiddet konuĢmasının durması için bu etkinliklerin organize edilmesini talep
etmekteler ve bu konuĢmanın durmasının peĢinden giden sembollerin talebinin
zorlaĢtırılmasından dolayı özür dilemiĢlerdir! Bu, 21-6-2013 tarihindeki milyonların
tutumunun yeniden etüt edilmesi ihtimalini ortadan kaldırmıĢtır. Zira ordunun Dr.
Mursi'den vazgeçmesinin imkânsız olduğu Ģeklindeki görüĢlerine binaen 28-6-2013
tarihinde sokağa inilmemesi üzerinde ĠrĢad Bürosuyla anlaĢmaya varılmıĢtır. Ama Selefi
Davet, onun sarayı terk etmesinin imkânsız olduğu ve sayıları belirli bir sınıra ulaĢıp
artması halinde göstericilerin yanında yer alabileceği görüĢündedir. Dolayısıyla dördüncü
Mutasım'ın 3 Temmuz açıklamasına kadar herhangi bir rolü olmamıĢtır. Selefilerin bunu
yapmaktaki amacı ise, ona karĢı çıkmamalarıdır. Ancak ona karĢı çıkan kimselere meydan
173
okumak, anayasaya aykırı bir durumdur. Zira o, seçimler yoluyla cumhurbaĢkanlığına
ulaĢabilirse bu, galip gelmek için Ģer'î olarak çıkarılması mümkün olan bir araç olur. Sonra
da galip gelmiĢ bir imam olarak itibar edilebilir. Bu tanımlamaya dayalı olarak onun galip
gelmesiyle, en yüksek baĢkanları olması sıfatıyla ordunun ve polisin kendine itaat etmesi
hâsıl olacaktır. Ardından ordu ve polis ona itaat etmekten çıktığında galibiyet vasfı yok
olacak ve bu husus, -her ne kadar baĢta inkâr etmiĢ olsa da- ordu ve polisin ona itaat
etmekten ayrılmasına neden olacaktır. Ancak bunun olması ve devam etmesi durumunda o
zaman galibiyet hükmü onların payı olacaktır. Dolayısıyla sonuç Ģöyle olacak: Biz ona
karĢı çıkmıyoruz, ona karĢı çıkanlara yardım etmiyoruz ve ondan sonra gelen otorite ile
iliĢkiye girmiyoruz. Ancak galibiyetin ardından kamu maslahatı için Ģu an anayasadaki
Ġslami kimliğin değiĢtirilmesi için laikler tarafından yapılan Ģiddetli ve çeĢitli baskılar
vardır. Bu baskıların karĢısında baskı yapan tarafı temsil eden kimdir diye sorulursa o,
sadece Nur Partisidir! Maalesef bazı Ġslamcılar bunu fark ediyorlar ama buna rağmen Ģu an
tek baĢına kimlik savaĢına giren Nur Partisinin zayıflaması için çalıĢıyorlar! Nitekim Ģu an
laikler, “onlar sırf baskıcı partilerdir” Ģeklinde açıklamalarda bulunuyor. Sadece otorite
değil aynı zamanda otoriteyi elinde tutan ordu da Ģimdi arasını dengelemek için çeĢitli
baskıların hesabını yapıyor... Ne yazık ki Ģu an Nur Partisine saldıran kimse, bilerek ya da
bilmeyerek laiklerin çıkarına hizmet ediyor.
Yüzde yüz bu kazanımları korumayı garanti eden hususların bir garantisi olmuyor!
358
Nitekim devletin güvenliği takip edilebilir ve kimlik maddeleriyle de tahrif edilebilir.
Dolayısıyla ne müzakereler garanti ediliyor ne de aynı Ģekilde kalabalıklar garanti ediliyor.
O vakit kanın akmasının önüne geçecek bir yol tercih edilmelidir. En büyük nedense,
Allah'ın izniyle mümkün oldukça bu kazanımları korumaktır. Dolayısıyla müzakerecilerin
ve müzakereci tarafların gözleri önünde iç bölünmüĢlüklerinin ve anlaĢmazlıklarının ortaya
çıkması kesinlikle uygun değildir.
Cumhuriyet Muhafızları katliamından sonra, planımızın iĢe yaramamasından dolayı değil
tarafların bu plana bağlı kalmamalarından dolayı yol haritasına katılmaktan çekildik. Bu
inat, çözüme razı olmadı, Mursi'nin geri dönüĢüyle duracak olan Sina operasyonlarındaki
358
Ġnternet: http://www1.youm7.com/New asp?NewsID=1169543#.U48iWulZrmQ. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
174
çalkalanma devam etti ve Ġkinci Ordu bölündü. Bu ise meselenin tüm hızı ve Ģiddetiyle
sona ermesi isteğini yoğunlaĢtırdı. 359
Biz uzlaĢmaya aracılık etmesi için el-Ezher ġeyhi'ne ulaĢmaya çalıĢtık ama o bizi hainlikle
suçladı, Mursi geri dönmeden önce her türlü uzlaĢıyı reddetti ve akim kalmayı talep etti!
Ordu, Müslüman KardeĢlere Ģunu söylemeyi düĢündü:
Mursi'yi biz hazırladık. Ama onların meydanlardan çıkmalarının ardından, onu ikinci defa
felce uğrattık. (Bu, gerçekçi olmayan bir taleptir.) Dolayısıyla bu liderlik, fırsatları
kullanmayarak ve "Kerbela" sahnesine eğilim göstererek baĢarısız oldu. Zira yakarıĢlar,
hesabı kapatıyor ve felaket yönetimi gözden geçiriliyor.
26 Temmuz Cumasında Baltacî Ģöyle dedi: “Ordunun yaptığı, liderliklerin çıkması,
malların müsadere edilmemesi ve benzerleridir. Mursi dönmedikçe müzakereyi
reddedeceğiz!”
Bizim ihtilafımız, davranıĢları bu baĢarısızlığa yol açan Müslüman KardeĢler‟ in
liderliğiyledir. Müslüman KardeĢler „in bazı bireylerine gelince; onlardan bir kısmının iyi
kimseler olduğunu düĢünüyoruz. Allah onlara kâfidir. Ya da susmakla yetiniyorum. Ancak
Ģayet Allah'tan korkmasam, neden kanları savunayım ki?
Parti ve Davet‟in resmi açıklamaları;
“Akan kanın sorumluluğunu ĠçiĢleri Bakanlığı taĢıyor.” 360
Celal Murra- Parti Genel Sekreteri:
“Zulüm, uzamayacak ve halk buna uzun süre sabretmeyecek. Dolayısıyla tüm liderliklerin,
kendilerinden öncekilere bakmaları kaçınılmazdır. Zira ceza ve ikab, fazla gecikmeyecek.”
359
360
Ġnternet: http://www.forsanhaq.com/showthread.php?t=370274. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.forsanhaq.com/showthread.php?t=370274. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
175
Nur Partisinin Açıklaması:
“Parti, popüler kalabalıklar yoluyla bu konuda özel bir yetki talep etmeyi tamamen
reddettiğini beyan eder ve hukuk devletinin kurumlarının ihlallerinin devletin sonunu
tehdit ettiğini vurgular. “
Selefi Davet‟in açıklaması:
“Selefi Davet, masumların kanının dökülmesini baĢlatan, neden olan, emreden, kıĢkırtan,
razı olan ve onaylayan herkesten beri olduğunu Allah'a beyan eder.”
Yüksek Konsey Üyesi Ahmed Halil Hayrullah:
“Mısır'da akıtılan her bir damla kanın sorunluluğunu, Sisi'ye, Adlî Mansur Beylavi'ye, söz
ve fille onlara yardım edip destek verenlere yüklüyorum.”
Dr. Yunus Mahbun:
“Her bir damla kanın sorumluluğunu, ülkeyi yönetenlere yüklüyorum...” 361
Eğer ben hain olsam, neden bunu yapayım ki? Neden türbeleri ve şirk manzaralarını
yıkmak için gitmiyorsun, bu bir hak değil mi? Neden bunları tek ediyorsun? Maslahat
ve mefsedet için mi? Ayrıca neden eşit olmayan bir çatışmaya girdiğinde maslahat ve
mefsedeti dikkate almıyorsun. Hâlâ halkın seninle birlikte olduğunu mu düşünüyorsun?
Çok yazık... Senin için en büyük oturma eylemi, basit bir zaman geçirmektir... Bunun
dışındakiler ise ondan daha basit olup aynı şekilde gözden kaçırsak da halkın
bereketiyle ortadan kalkacaktır! Zaten tüm tutumlar vizyonumuzun doğruluğunu
kanıtlamış ve ne yazık ki uyardığımız şeyler gerçekleşmiştir... Bununla birlikte bazıları,
anlamadığı kimselerin arkasında devam etmekte ısrarcı olmaktadır! 362
Müslümanların kanlarının dökülmemesinin tek yolu, barıĢçıl çözümdür. Nedeni ise,
değiĢim yöntemi meselesinde Selefi Davet ile Müslüman KardeĢler arasındaki farklılıklara
dikkat çekilmemesidir. DeğiĢim stratejisinin amacı ise Ģudur: "Toplum." Bu arada "devlet",
baĢörtüsünün ya da devasa bir gövdenin üzerindeki Ģapkanın dıĢında ülkemizde hiçbir Ģeyi
temsil etmemektedir. 25 Ocak devrimine bir baksanıza! Nasıl da 18 gün boyunca polissiz
bir Ģekilde kalmaya devam ettik. Bu nedenle Allah bizlere, ülkenin dayanağı olan
361
Ġnternet: http://akheralanbaa.com/ar/news/23593/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://shobohat-about-alnour.blogspot.com.tr/2013/08/blog-post_27.html adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
362
176
toplumun tuğlaları arasındaki birleĢtirici unsurları lütfetti. Oysa Batı'da, yarım saatlik bir
elektrik kesintisi meydana geldiğinde, yağmalama ve hırsızlık hiç zor değildir. Dolayısıyla
istenilen değiĢime ulaĢmanın yolu, toplumsal aklın değiĢmesidir. Bu da, mütekâmil bir
Müslüman Ģahsiyet inĢa ederek, (mümkün olduğunca farzı- kifayeleri yapmak için
yardımlaĢan sâlih bireylerden oluĢan bir mezhep gibi) istenilen toplumun minyatür bir
suretini oluĢturarak ve ardından da tüm toplumun buna inanmasıyla birlikte Ġslami karakter
alması yoluyla olur.
ĠĢte o zaman, “eğer ortada tercih edilen bir maslahat varsa, onun yolunda herhangi bir
engel yoktur ve siyasi hayata katılabilirim” dedikleri gibi, devlet meselesi kaçınılmaz bir
sonuç olur.
Ancak bu durum, kayıpların azalması, kazanımların büyümesi, davetin kanun yoluyla
yapılan baskıdan korunması ve ona çalıĢma ufuklarının açılması oranında olur. Fakat
Müslüman KardeĢler bunun aksini düĢünüyorlar. Yani öncelikle devlete ulaĢmak, ardından
da bu sayede toplumu değiĢtirmeyi düĢünüyorlar. Bunun yanlıĢ olduğu birçok tecrübeyle
kanıtlanmıĢtır. Zira öncelikle topluma ulaĢmak, onlara toplumun öfkesinden bir Ģey
eksiltmeyecektir. Bu sırada diğer selefi akımların, CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi'nin
azledilmesi hakkında çeĢitle görüĢleri vardır. Bu tutumlardan biri de Selefi Cephesi
Sözcüsü HiĢam Kemal'in görüĢüdür. HiĢam Kemal, Kalkınma Meydanında yaptığı bir
televizyon röportajında Ģuna vurgu yapmıĢtır: “Görevden alınan CumhurbaĢkanı
Muhammed Mursi için meĢru olan, onun ne geçici hükümet ile ne de Abdulfettah Sisi'nin
atamıĢ olduğu yeni cumhurbaĢkanı ile diyalog kurmamasıdır. “Ayrıca HiĢam Kemal,
onların Ģeriatın ve halkın seçtiği cumhurbaĢkanının geri dönmesi için bütün Mısır
meydanlarında kalmaya devam ettiklerini vurgulamıĢtır. Bunun yanı sıra onlara yönelik
baskı ve dayatmalar ile ordu ve güvenliğin iĢlemiĢ olduğu cürümlere rağmen, görevden
alınan CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi‟yi destekleme yönündeki tutumlarını hiç
değiĢtirmediklerini vurgulamıĢtır. 363
Selefi lider Abdurrahman Abdulhalık, elli kiĢilik darbe komisyonunun anayasası nedeniyle
Nur Partisi ile Selefi Davet‟in BaĢkan Yardımcısı Dr. Yasir Burhani'ye savaĢ açmıĢtır.
Hatta onu "sapık Ģeyh" ve ümmet içerisinde dinini inkâr edip dinden dönen Belam B.
Baura'dan daha çok ifsat çıkaran bir kiĢi olarak nitelendirmiĢtir. Ayrıca Nur Partisinin
363
Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=9BJBchxLH2Q. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
177
meĢru olarak seçilen CumhurbaĢkanı Muhammed Mursi'ye yönelik darbeye ortak
olduğuna, onun hükmüne kesinlikle karĢı çıktığına, parti ve muteber sünnet mezheplerine
göre Ģer'î ilkelerin yorumlandığı 219. maddeden feragat etmeyecektir Ģeklindeki 2012
anayasasına bağlı kaldığına dikkat çekmiĢtir. Selefi lider Abdurrahman Abdulhalık ayrıca,
mevcut anayasa kitabına ortak olduğuna, el-Ezher'in (Ģer'î ilkelerin yorumlamaktan
uzaklaĢtırmasına ve meseleyi anayasa mahkemesine sevk etmesine rağmen) söz konusu
maddenin silinmesini onayladığına da dikkat çekmiĢtir. Kayda değerdir ki, Selefi Davet‟in
dıĢındaki diğer cepheler ve gruplar da dâhil Mısır'daki selefi akımların tamamı, anayasayı
reddetmekte ve Nur Partisinin tutumunu Ģiddetle eleĢtirmektedirler. Nitekim Mısır'daki
selefi akımın sembollerinden olan ġeyh Ebu Ġshak Huveynî, ġeyh Mustafa el-Adavî, ġeyh
Ahmed Nakîb ve diğerleri, darbe otoritelerinin hazırlamıĢ olduğu anayasasının boykot
edilmesi ve ona ortak olunmaması gerektiğine dair bir fetva yayınlamıĢlardır. 364
Ayrıca Cemat-i Ġslami lideri Asım Abdülmecid, ġeyh Muhammed Hasan, Muhammed
Hüseyin Yakub ve Ebu Ġshak el-Huveynî, askeri darbe hakkındaki tutumlarına dair bir
açıklamada bulunmuĢlar ve Ģöyle demiĢlerdir:
"Sizlerin darbenin nimetini reddettiğinizi öğrendik. Ancak bu yeterli değildir." Yine
Cemaat-i Ġslamiyye Lideri ve Ġskenderiye'deki Selefi Davet‟in Yardımcısı ġeyh Yasir
Burhânî ve Ezher ġeyhi Dr. Ahmed Tayyib, hak kelimenin konuĢulmasını, CumhurbaĢkanı
Muhammed Mursi'nin meĢruiyetinin tanınmasını ve ona yönelik darbenin reddedilmesini
talep etmiĢlerdir. 365
Selefi Davet‟in Sözcüsü Yasir Burhan'a gelince; kendilerinin Mursi'nin görevden
alınmasını desteklediklerini, bu Ģekilde emanete ihanet etmediklerini ve Selefi Davet‟in
çalıĢmasının suçlamalarını reddettiğini vurgulamıĢtır. Dahası onların, daima bakıĢ
açılarının arasını yakınlaĢtıran kimseler olduklarına da vurgulamıĢtır. Ayrıca tüm halk
çevrelerinin Mısır'ın evlatları olduklarına vurgu yaparak Selefi Davet‟in, devletin
kurumları ve vatandaĢlarıyla düĢman olmak istemediğini vurguladı. Nitekim darbe
söylemlerine katılmalarının sadece Selefi Davet‟e ve ona katılanlara olan hırs nedeniyle
gerçekleĢtiğini, darbenin kaçınılmaz olduğunu, Davet‟in evlatlarının üzerine düĢenin
364
365
Ġnternet: http://www.alkhabarnow.net/news/91655/2013/12/22/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.roayahnew com/4/07-5701.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
178
Sisi'nin açıklamasının onaylanmasından dolayı karĢılaĢtıkları zararlardan korunmak
olduğuna vurgu yapmıĢtır.
Yine 1 Hazirandan 3 Temmuza kadar, Selefilerin çok açık bir Ģekilde yaĢamıĢ oldukları
sorunların olduğuna, destekçilerinden Ģikâyetler geldiğine ve selefilerin son anda Mursi‟ye
karĢı Selefi tutumunu değiĢtirdiğine vurgu yapmıĢtır. Ayrıca, Sisi'nin uyarısının, selefilerin
mücadelenin arkasından kaymaktan ve toplumun diğer evlatlarıyla birlikte alanlarda
sorunlardan korumak için olduğuna da vurgu yapmıĢtır. Aynı Ģekilde Mısır toplumunun,
Mısır halkının yaĢamıĢ olduğu tüm acılar nedeniyle tek bir kitle oldukları Ģeklinde
Ġslamcılara yönelik genel bakıĢ açısına dikkat çekilmiĢtir. Dolayısıyla bu neden, Selefi
Davet‟in Sisi'nin açıklamasıyla ortaya çıkan manzarayı gösterdiği en önemli nedenlerden
biridir. Ayrıca Selefi Davet, görevden alınan CumhurbaĢkanı Mursi'nin azli hususunda
Sisi'nin dikkatini dağıtmak için tüm baskıları uygulamıĢtır. Nitekim Selefi Temsilcisi ġeyh
Celal'in niteliklerinden biri de Mursi heyetini erken seçimi ilan etmeye sevk etmek
olmuĢtur. Ancak Sisi ve çevresindekiler, açıklamanın okunması ve CumhurbaĢkanı
Mursi'nin azledilmesi noktasında ısrarcı olmuĢlardır. Nitekim Selefi Davet‟in hâlâ en önem
verdiği Ģey, davet ve mesajın ulaĢmasıdır. Zira onlar, Nur Partisi ve Selefi Davet‟in dıĢında
Ġslamcıların nefret ettiği büyük bir kitle olduğunu fark etmiĢlerdir. Dolayısıyla onlar,
halkın büyük bir parçasını ve Selefilerin amacının da halkın bu parçasına ulaĢmak
olduğunu kabul eder hale gelmiĢlerdir. Dolayısıyla selefilerin siyasete girmekteki amacı
sadece Selefi Davet‟i korumaktır.
Ayrıca Selefi Davet, kesinlikle CumhurbaĢkanı Mursi'den vazgeçmemiĢtir. Ancak bununla
birlikte görevden alınan CumhurbaĢkanı Mursi'nin, Selefi Davet‟in sunduğu ve reddedilen
bütün öneriler hakkındaki tepkisi değiĢmiĢtir. Nitekim CumhurbaĢkanı Mursi'nin konumu
ile 30 Hazirana kadar selefilerin kırmızıçizgisi, tartıĢma ve müzakere unsuruna
dönüĢmüĢtür.
Yine selefiler bu kararlarıyla, kan dökülmesini durdurabileceklerini
vurgulamıĢlardır.
366
Nitekim CumhurbaĢkanının ortağı olan Nur Partisi, 3 Temmuzda
askeri darbe sahnesinde görülmüĢ ve Ġslam kimliği maddelerini koruma gerekçesiyle
anayasa değiĢikliği için yol haritasına ve elli kiĢilik komisyona katılmıĢ ve ülkenin "daha
büyük bir kaostan" kurtulması için anayasa değiĢikliklerine yönelik referanduma evet oyu
vereceğini açıklamıĢtır. Ayrıca parti, bu projenin yeterliliği gerçekleĢtireceğine ve bu zor
koĢulların altında Mısır halkının arzularını karĢılayacağına inandığı için seçmenleri evet
366
Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=Qs-sePV0Vvg. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
179
oyu kullanmaya çağırmıĢtır. 367 Ancak o, daha önce asgari olarak en az bir kısmının bile
kabul edilmesinin imkânsız olduğu Ģeklinde nitelendirdiği 2012 anayasasında bulunan
yoruma dokunulmaması gerekliliğiyle ilgi daha önceki tutumuna geri dönmüĢtür. Yani
2012 anayasası tartıĢması sırasında Yüksek Anayasa Mahkemesinin Ģer'î ilkeleri
yorumlamasının kabul edilmesine en Ģiddetli karĢı çıkan Nur Partisi olmuĢtur. Buna
rağmen "Nur'un ġeyhleri", Ġslami kimlik maddelerinin düĢürülmesinin ardından darbe
anayasasının kabul edilmesini analiz etmiĢlerdir. 368
Nitekim askeri darbenin akabinde cumhurbaĢkanlığı seçimleri için bir tarihin
belirlenmesinin ardından Nur Partisi, cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde darbe lideri MareĢal
Abdulfettah Sisi'nin adaylığını desteklemeye karar vermiĢtir. Zira Nur Partisi Yüksek
Konseyi, partinin cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde destekleyeceği bir aday seçmek için Dr.
Yunus Mahyun baĢkanlığında bir toplantı düzenlemiĢ ve oylama, büyük çoğunluğun
MareĢal Sisi'yi seçilmesiyle sonuçlanmıĢtır. 369
Bu dönemde, Nur Partisi ile Selefi Davet‟in destekçileri, Sisi'nin seçilmesi için
toplanmıĢlardır. Yine bu dönemde, parti ile Selefi Davet içerisinde birtakım tepkiler
olmuĢtur. Aynen darbenin destelenmesinin onaylanması ve cumhurbaĢkanı adayı
Abdulfettah Sisi'nin desteklenmesi nedeniyle Müslüman KardeĢler ile sağcılar tarafından
bir medya savaĢının olması gibi. Bunun üzerine Nur Partisinin saflarında birçok istifalar
olduğu gibi Selefi Davet safları ile destekçileri arasında, liderlikler ve tabanlar düzeyinde
birçok bölünmeler olmuĢtur.
ġüphesiz bu bölünmeler, parti ile Selefi Davet‟in gelecek parlamento seçimlerindeki
performanslarını etkileyecek ve partinin gerçek boyutu bu seçimlerde ortaya çıkacaktır.
367
Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/ac641092-b8d8-4844-a593-5b18f6923759 adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
368
Ġnternet: http://rassd.com/7sthash.XhAHiwBG.dpuf adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
369
Ġnternet: http://www.almasryalyoum.com/news/details/439690. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
180
181
SONUÇ
Ġslamcılık akımında çok önemli bir yeri olan Müslüman KardeĢlerin tarihine ve felsefesine
bakıldığı zaman,
Mısır‟ın toplumsal hayatında en etkili cemaat olduğu rahatlıkla
söylenebilir. Müslüman KardeĢler bazen tükenme noktasına gelse de (Nasr döneminde
olduğu gibi)Ģiddetten olabildiğince kaçınmaya çalıĢmıĢ ve Seyyid Kutup gibi Ġslam‟ı
Ģiddet yoluyla anlatmaya çalıĢan figürlerden olabildiğince uzak durmaya çalıĢmıĢtır. Her
ne kadar Seyyid Kutup‟un Müslüman KardeĢler bünyesinde bir süre bulunduğu bilinse de
Cemiyet içinde baĢta gelen MürĢid Hudeybi olmak üzere birçok kiĢiden tepki görmüĢ ve
felsefesi cemiyette kök salamamıĢtır.
Müslüman KardeĢlerin çıkıĢ noktası „Hilafeti geri getirmek‟ olmakla birlikte, Filistin
topraklarını Ġsrail iĢgalinden kurtarmaktı; ancak Mısır, Ġngiliz sömürgesi altında olduğu
için Müslüman KardeĢler Ġngilizlere karĢı mücadeleye devam etti. Sonrasında Kral Faruk
ile iliĢkilerinde yeni yollar oluĢtu. Müslüman KardeĢler toplumunun inĢasına; değer, ahlak,
terbiye ve talim iĢlerine yoğunlaĢtılar. Nasır döneminde de her ne kadar Nasır Müslüman
KardeĢlerin bir üyesi olsa da çok rahat bir alan bırakmamıĢtır onlara. Sedat döneminde ise
daha çok siyasi bir rol üstlenen Müslüman KardeĢler, siyaset meydanına rahatlıkla girdiler;
ancak Sedat'ın son döneminde tutuklamalar ve daraltma politikasına gidildi; ardından
Khalid Ġstanbulli ve diğer iki asker, birlikte Sedat‟a suikast düzenleyerek öldürmüĢtü. Bu
suikast neticesinde Mübarek baĢa geldi ve Müslüman KardeĢler için daha sıkı bir takip ve
yasaklamalar uygulandı.
Mübarek daha çok iktidar ve kurumlarla ilgileniyordu, o yüzden Müslüman KardeĢlerin
içtimai ve ticari giriĢimlerine fazla müdahale etmiyordu. Ġpleri tam anlamıyla elinde tutan
Mübarek muhalefete ihtiyaç duyduğu kadar yer vermektedir. Açık bırakılan siyasi alan
Müslüman KardeĢler tarafından iyi kullanıyordu. Güçlü oldukları halde
oyunun
kurallarını hiçbir zaman belirlemediler; Mübarek'in istediği Ģekil ve zaman dilimine göre
oyuna dahil olabilirlerdi.
25 Ocak 2011 tarihindeki devrimde Müslüman KardeĢler demokrasinin iĢleyeceğine
inanmıĢlardı; hem parlamento hem de cumhurbaĢkanlığı seçiminin kazanılması bir ümit
ıĢığı oldu Müslüman KardeĢlere; ancak bu demokrasi hayali 3 Temmuz‟da Askeri darbe ile
son bulmuĢtur.
182
Müslüman KardeĢler‟in evrim geçirdiği kanaatteyim. Bu evrim sonucunda Mısır'da
Müslüman KardeĢlere karĢı yapılan daraltma ve yok etme çabası, yeni bir diriliĢ, yeniden
doğuĢ ve dönüm noktası olacaktır.
Müslüman KardeĢler legal sahada durup siyaset yapmaya çalıĢmalarına rağmen Arap
Baharı süreci Müslüman KardeĢlerin hala siyasi ve toplumsal arenada tecrübe eksikliği
olduğunu göstermiĢtir. Ayrıca 2000‟li yılların baĢında yeni kuĢak eski kuĢak çatıĢması da
Müslüman KardeĢlere büyük zarar vermiĢtir. Müslüman KardeĢlerin izlemesi gereken yol,
tarih Ģuurunun farkına vararak daha temkinli adımlarla ve sebat ile legal sahada kalmaya
çalıĢmasıdır. Müslüman KardeĢlerin sistem dıĢına çıkması ve yeraltına girmesi tıpkı
1950‟lerde ortaya çıkan Kutupizm minvalinde fikirleri tekrar hortlatabilir ve Müslüman
KardeĢlerin Ģu an ki meĢru taleplerini zedeleyebilir.
Müslüman KardeĢler her türlü yerel ve uluslararası demokrasi iĢleyiĢ mekanizmalarını
denemiĢ oldu. Artık bu saatten sonra Müslüman KardeĢlerin farklı oluĢumlar Ģeklinde
sahaya dönüĢ planının var olduğunu, bunun nerden baksan bir on yıl süreceği tahmin
edilmektedir.
Müslüman KardeĢler geri döndüğünde Ġslami bir hareket değil siyasi bir akım olarak
dönecektir. Daha güçlü Liberal geniĢ tabana sahip bir oluĢum haline gelecektir. Her ne
kadar dini bir alt yapıdan gelse de dini propaganda yapmayacaktır; bunun en belirgin Ģekli
de 25 Ocak 2011 deviniminde radikal Ġslam propagandasından uzak olmasıdır.
Mısır‟daki krizler ve sancılar, bugünlerde yaĢanan sosyoekonomik problemler Mısır‟ı iki
haneye ayırdı. Birincisi 'Fulul'un, eski rejiminin kalıntıları, yargı askerle sol akım siyaset
yapanlar ve yeni oluĢan kısmı sıyası selefi akımı. Diğer hanede Müslüman KardeĢler ve
yanında duran bazı Ġslami hareketler. 25Ocak 2011 deviniminden sonra Mısırlılar dikte
rejimin geri gelmeyeceği ümidiyle canlarını feda ettiler. Demokrasi ve özgürlük getirecek
diye her Ģeylerini feda ettiler. Kimsenin hesaba katmadığı gençlerin etkisiyle, nerdeyse üç
gün içinde, ülke alevlendi ve Mısırdaki diktatörü devirmeye yetti. Bu genç kitleler özelikle
Müslüman kardeĢlerin üzerinde ciddi bir baskı unsuru olmuĢtu. Bu nedenle Müslüman
KardeĢler ve aynı zamanda diğer Ġslami hareketler, Selefiler olayların baĢlangıcından
birkaç gün sonra resmi olarak duruma dâhil olmuĢlardır.
183
Arap Baharı‟ndan önceki Seleflilere bakıldığı zaman, siyasetten, gündemden uzak durma
kaygısı ve daha çok dini konular üzerinde durmaları Mübarek‟in Selefiler‟e ılımlı
bakmasına ve onların Mısır‟da rahatça yayılmasına sebep olmuĢtur. Selefiler‟in bilhassa
Mübarek döneminde hızlı büyümeleri ve Müslüman KardeĢlerden sonra Mısır‟daki en
büyük ikinci cemaat olmaları onları doğal olarak Arap Baharı sonrası oluĢan Mübareksiz
siyaset arenasında Nur Partisi aracılığıyla etkili bir aktör yapmıĢtır.
Selefilik‟e genel olarak baktığımız zaman gördüğümüz Ģey öncelikle itikadın
düzeltilmesidir. Selefi teolojik mantığının dayandığı ilk husus her zaman ilk baĢta itikat
olmuĢtur. Selefiler ( belli baĢlı cihatçı gruplar hariç) olabildiğince Ġslam ilimleri ekseninde
kalmaya çalıĢmıĢlardır. Bu bağlamda Selefilerin ilgilendikleri konular daha çok Ģunlar
olmuĢtur: sahih akide anlayıĢı, doğru akideyle tevhidin yorumlanması, dinin bid‟atlardan
arındırılması, Sufiler ve ġiiler ile mücadele. Örnek aldıkları baĢlıca âlimler arasında
Ahmed b. Hanbel, Ġbn Teymiyye, Muhammed b. Abdulvehhab sayılabilir.
Selefilerin öne çıktığı ve adlarından bahsedildiği dönemler daha çok Ġslam dünyasının
önemli kırılmalar yaĢadığı ve meydan okumalarla karĢılaĢtığı dönemler olmuĢtur. Bu
dönemlerde Selefiler yaĢanan meselelere farklı kodlarla ve bakıĢ açılarıyla yaklaĢmıĢlar,
yaĢanan meydan okumalarına sert ve reflektif karĢılıklar vermeye çalıĢmıĢlardır. Bu
dönemlerde ortaya çıkan yorumlamalar ve alimler daha sonraki Selefiler için yol gösterici
olmuĢ ve herhangi bir durumla karĢılaĢtıkları zaman baĢlıca kaynakları bu alimlerin
fetvaları olmuĢtur. Örneğin Moğol iĢgali sırasında öne çıkan Ġbn Teymiye, devlete bakıĢ ve
otoriteye itaat konusunda Seleflilere büyük etkilerde bulunmuĢtur, birçok Selefi devleti ve
otoriteyi yorumlarken hala Ġbn Teymiye‟den iktibas yapmaktadırlar.
Selefiler 1990‟ların baĢlarından itibaren Mısır‟da gruplaĢmaya baĢlamıĢlardır, Mısır‟daki
Selefi grupların ilk örnekleri El Sübki tarafından kurulan Cem‟iyyetu‟Ģ-ġerriye ve
Muhammed Hamid Faki tarafından kurulan Ensarü‟s Sünne‟dir. Bu iki cemiyet Mısır‟daki
Selefi grupların temellerini atmıĢlardır, Selefilik‟in tarihsel birikimi Mısır Selefileri
üzerinde de çok etkili olmuĢtur, „otoriteye itaat‟ bu bağlamda Mısır Selefilerinin en temel
Ģiarıydı. 25 Ocak Devrimi‟ne kadar Selefilerin apolitik bir sahada durup idareye karĢı
herhangi bir negatif faaliyette bulunmamaları yönetimler için Selefileri çok stratejik bir
konuma yükseltmiĢtir. Nasr dönemi dıĢında Selefiler yükseliĢte olmuĢ ve otorite tarafından
desteklenmiĢlerdir, bilhassa Mübarek döneminde Müslüman KardeĢler‟e bir alternatif
184
olarak ortaya sürülmüĢler ve devlet tarafından büyük imkanlarla desteklenmiĢlerdir. Bunu
Mısır iktidarı selefilere rejimin merkezi camilerinde ve diğer sosyal dernek ve vakıflar
yolu ile selefi fikrini aktarabilme ve çok sayıda özel televizyon kanalı açabilme
imkânlarını verdikten sonra varlıklarını ve ağırlıklarını iyice gösterebildiler.
25 Ocak Devrimi Mısır‟daki her grup için bir dönüm noktası olduğu gibi Selefiler için de
bir dönüm noktası oldu, fakat belki de bu geçiĢ sürecini en sancılı Ģekilde yaĢayan Selefi
gruplar olmuĢtur. Selefiler hem teorik hem de pratik açıdan büyük çeliĢkiler düĢmüĢler ve
dıĢarı tarafından büyük eleĢtirilere maruz kalmıĢlardır. Bazı Selefiler 25 Ocak Devrimini
bid‟at ve haram sayarken bir kısmın sessiz kalması baĢka bir kısmın da meydanlara
çıkması Selefiler içindeki ayrılıkların en büyük kanıtıdır, teorik olarak demokrasiyi tağuti
bir düzen olarak görüp daha sonra da siyasallaĢıp seçimlere girmeleri ise pratik ve teori
arasındaki çeliĢkiyi ortaya koymaktadır.
Selefi akımın ilk defa politik hayatta boy göstermesi neticesinde acemiliğine ortaya
koydu. Çok sayıda parti kuran Selefiler, farklı seslerin ve görüĢlerin çoğalması ile birlikte
hiçbir Ģekilde bütünlüğü sağlayamadı. DeğiĢimin bir türlü hazmetmeyen Selefiler
bölünmeye ve ileri demokrasi anlayıĢında sancılar yaĢamaktadır. Gerçekten de Selefiler
siyasallaĢıp parti kurmaya baĢladıktan sonra tartıĢmaların Ģiddeti giderek artmıĢtır,
Selefiler hâlâ çoğu eylemlerine meĢru bir yapı kazandıramamıĢlardır. Örneğin IMF‟den
para borç alınıp alınmaması konusu, kadınların statüsü, demokrasiye bakıĢ gibi birçok
konu Selefi politikacılar ve cemaat önderleri arasında tartıĢma konusu olmuĢtur.
3 Temmuz 2013‟teki askeri darbe ise Mısır‟daki Selefiler arasında en önemli kırılmalardan
biridir. Suudi Arabistan‟a bağlı Selefi Davet cemiyetinin partisi olan En Nur‟un darbeyi
desteklemesi, Selefiler arasında siyasi bir çıkmaz daha oluĢturdu. Selefi Davet‟in klasik
„yöneticiye itaat‟ mantığı ve yeni anayasada ikinci maddenin güçlendirilmesi mantığıyla
darbeyi desteklemesi diğer Selefi gruplar için pek meĢrulaĢtırıcı ve tatmin edici bir
savunma olmadı. Darbedeki duruĢuyla tepkileri çeken En-Nur‟un daha da destek
kaybetmesi görülmeyecek bir olgu değildir. Bu süreç içinde cemaat mantığından biraz
daha sıyrılıp ve dıĢa açık durmayı baĢaran Selefi partilerin yükseliĢe geçmesi muhtemel
sonuçlar arasındadır. Özellikle Abdulgaffur‟un kurduğu Vatan partisi Selefiler arasında
çekici bir alternatif olarak görülebilir.
185
Sonuç olarak, Selefiler‟in yaĢadıkları bu sancılı süreçten çıkması için uygulanabilir bir
teori bulmalıdırlar. Bu sistem hem pratik siyasete uygulanabilir olmalıdır hem de Selefi
cemaat ve alimlerin tepkisel yaklaĢımlarına maruz kalacak Ģeyler ihtiva etmemelidir. Bu
Ģekilde Selefiler‟in içindeki ihtilaflar azaltılıp siyasette ayakları basan bir politika
üretebilirler.
Mübarek sıkı bir doku ile rejimin tüm taĢlarını iyi yerleĢtirmiĢti. Bu olaylar çıktığı andan
itibaren mevcut durum Mübarek‟e sağlıklı bir Ģekilde aktarılmadığı için, Mübarek iĢin
ciddiyetini sonradan algıladı. Yetkilerini, en güvendiği kuruma Askeri Meclise hemen
devretti ve ġarmaĢeykh‟e çekildi. Yüksek Askeri Konsey iĢ baĢına baĢladığı günden
itibaren halktan yana tavır aldı. Bu tavrın küçümsenmemesi gerektiğini baĢtan iyi anlamak
gerekirdi. Zira Yüksek Askeri Konsey‟in sadece halkın güvenliği ve iradesine değil bilakis
kendi ekonomik ve iktisadi imparatorluğuna sahip çıkma zorunluluğu vardı.
Halkın iradesinin tecellisi, eski rejimin geri gelmemesi ve demokrasinin tam anlamıyla
iĢler hale gelmesi gerekirdi. Ancak bu istekler görünüĢ itibari ile elde edilmiĢ gibi görünse
de maalesef bu parlamento seçimleri ve arkasından gelen ana yasa komisyonları zaman
kazanmak içindir. Bunu anlamak için sadece Yüksek Askeri Konsey görüĢmelerinde
yapılan karar alma mekanizmasının ne kadar yavaĢ olduğunu görebiliriz. Yargının Yüksek
Askeri Konsey‟den eksik bir yanı yoktur. Yaptığı itirazlar ve anayasa çalıĢmaları esas ve
Ģekil bakımından uzlaĢıya engel olmasa da yavaĢlatıcı bir özne haline gelmiĢtir. Aynı
zamanda Parlamentonun feshine karar vermiĢtir.
Bu kadar kargaĢanın içinde bir cumhurbaĢkanlığı seçimi yapılmakta ve sonuç olarak
Müslüman KardeĢlerin adayı Dr. Muhammed Mursi CumhurbaĢkanlığı koltuğuna
oturmaktadır. Müslüman KardeĢlerin bu zaferi sadece Mısır‟ın iç politikasını sarsmadı,
uluslararası arenada bir deprem Ģiddeti etkisi gösterdi.
Müslüman KardeĢlerin
cumhurbaĢkanlığı seçimindeki baĢarısı özellikle Ġsrail‟in güvenliğini tehdit altına aldı ve
büyük bir korku etkisi yarattı. Bu nedenle ABD Mısır‟la iliĢkilerini dengeli sürdüremedi,
Beyaz Saray‟dan temkinli açıklamalar ve vaatler çıktı.
Burada asıl olan Mursi'nin seçildikten sonra demokrasiye çok fazla inanmasıdır. Mursi
cumhurbaĢkanlığı yetkilerini tam olarak kullanamamaktadır. Çünkü cumhurbaĢkanlığının
üst düzey yetkilileri Mursi‟nin isteklerini engellemektedir. CumhurbaĢkanlığı yetkilerini
186
tam olarak kullanmasına müsaade edilmeyen Mursi,
köklü değiĢiklere gitti, anayasa
mahkemesinin baĢkanını değiĢtirdi. Genelkurmay baĢkanı ve savunma bakanını değiĢtirdi.
Bu değiĢikliklerden sonra Mursi‟ye karĢı açık bir Ģekilde kampanyalar yürütülmeye
baĢlandı. Özelikle halkın iĢsizliği ve temel ihtiyaçları olan ekmek ve benzin kıtlığı
Mursi‟ye karĢı çıkıĢın önemli bir baĢlangıç noktası oldu.
Mısır'a vaat edilen para yardımı ve yatırım sözü özelikle körfez ülkelerinden nerdeyse hiç
gelmemiĢ. Ayrıca ABD‟den Mısır'a verilen yardımlar Amerikan senatosundan zor
onaylanmaya baĢlandı. Bunun neticesinde müdahale talebinde bulunan asker, 3 Temmuz
2013 tarihinde yapılan askeri darbe ile Mısır‟ın demokrasiye geçiĢine son verilmiĢtir.
Askeri darbeden sonra Müslüman kardeĢler tutuklanarak Askeri hâkimiyet tam olarak
kurulmaya çalıĢılmıĢtır. Böylece Müslüman KardeĢlerin tamamen ortadan kaldırılacağını
düĢünmüĢler. Fakat böyle bir müdahale 1952‟de de denenmiĢ ve sonuç alınamamıĢtır.
Bundan sonra Müslüman KardeĢler iç mekanizmalarına bağlı evirilmeyi tamamlamak
üzere kabuğuna çekilecektir. Ancak geri siyasî arenaya çıktığında, yelpazesi daha geniĢ bir
tabana sahip bir hareket veya parti olarak dönecektir.
187
KAYNAKÇA
1. Madde (Müslüman Kardeşler Cemiyeti Genel Yasası)
1. Madde (Müslüman Kardeşler Cemiyeti Genel Yasası) Süriye Müslüman KardeĢler ĠrĢad
Ofisindeki nüshasidir.
2000 yılındaki Müslüman kardeĢlerin meclisteki faaliyetleri analist görüĢ. Ümmah
AraĢtırma ve Kalkınma Merkezi,2005 207-226.
25 Ocak Mısır Selefi Tutumun Gerçeğinde Selefilerin Devrim Hakkındaki Tutumunun
Haritası. Ġnsani ÇalıĢmalar Arap Merkezi. Kahire.
8 Temmuz 2000 tarihinde Ana yasa mahkemesinin kararı doğrultusunda seçimlerin oy
kullanımdan sonuçların ilanına kadar yargının gözetiminde olması; aynı zamanda
tüm komisyonları kapsar.
Abdulâl, A. (2012). „ed-davetu‟s- selefiyye bi‟l- İskenderiyye‟‟, es-Selefiyyun fi Mısr(
Müessestu‟l- ĠntiĢari‟l-Arabi, Beyrut:) 36
Abdulâl, A. (Mısır'da Selefiler),
Ġnternet: http://www.abdelal.maktoobblog.com.
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Abdülal, A. “Bahis fi şüuni‟l hareketi‟l İslamiyye”,
http://aliabdelal.maktoobblog.com/1236493 adresinden
alınmıĢtır.
14.03.2012,
Ġnternet:
26 Ağustos 2013‟de
Abdulcelil, T. (2012). Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay.
Abdulcelil, T. Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay. 123.
Abdulcelil, T. ve Yıldırım, R. “Mısır‟da Siyasi Aktörler, Partiler, Dini Hareketler ve
Medya”, SETAV, 67
Abdulkadir, M. Şuhedau Filistin, 299-300. Darulforkan yayinevi. Amman.
Abdülmün‟im eĢ-ġahat, „‟es-Siyase… Mâ ne‟ti min-hâ ve mâ nezirrü‟‟, Ġnternet:
http://www.salafivoice.com/article.php?a=2265, adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Abdulmunim
ġahat,
"Selefiler
ve
Kriz
Hesabının
KeĢfi:
www.anasalafy.com/paly.php?catsmktba=24133 adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Abdulmunim; Delilul Hareket El-Ġslemiyye El-Mısriyye (Kahire Mektebetü Medbuli
2010) 131-133
Acun, C. ve Akkaya, G. N. “Selefilik ve İhvan Ekseninde Körfez Ülkelerinin Mısır
Politikası”, SETAV, 9.
Ahmad Elminisi, Ģiddet ve seçim. 210-225.
188
Ahmed Amr: Selefi Akımların Siyasi Tercihleri (Kahire: Ġnsani ÇalıĢmalar Arap Merkezi.
2011) 38-44.
Akgün B. ve BozbaĢ, G. “Arap Dünyasında Siyasi Selefizm ve Mısır Örneği”, Akademik
Ortadoğu Dergisi, 14, 5
Al Zawahiri, A. (2010). Knights Under the prophet‟s Banner. Sahap Yayınevi.
Amr Elshoubeki, Bağımsızlar ve seçimler, 87-102.
Amr Hashim Rabiee, 2005 meclis seçimlerin sonuçları, Alahram Siyasi ve Stratejik
AraĢtırmaları,2006 527-530.
Arap Strateji Raporu (1993). El-Ehram Siyasi ve Stratejik Çalışmalar merkezi.
Birol Akgün, Gökhan BozbaĢ, 17
Bradley, M. and Entous, A. ''U. Reaches Out to Islamist Parties,'' The Wall Street Journal,
1/7/2011.
Brynjar, L. (2013). Müslüman Kardeşlerin Doğuşu, Ekin Yayınları.
Bu eğilimler hakkında Ģuraya bakın: Es-Selefiyye El-Cemiyye: Akide ve Farklı Ġcat
Edicilik (Dubai Misbar ÇalıĢmalar ve AraĢtırmalar Merkezi 2012).
Çağlayan, (2010). Müslüman kardeşler‟den Yeni osmanlılar‟a İslamcılık, Ġstanbul, Ġmge
Yayıncılık, 179-180.
Çağlayan, S. (2010). Müslüman kardeşler‟den Yeni osmanlılar‟a İslamcılık, Ġstanbul, Ġmge
Yayıncılık.
Cemaatten Partiye Selefiler, adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır.
Dr. Ayman al zawahırı, Knights Under the prophet‟s Banner. 28,29.
Dr. Muhammed Abdulkadir Ebu Faris, Ġslam‟da Siyasi Nizam 262,264.
Ebu Faris, M. A. (1991). İslam‟da Siyasi Nizam, Amman, Darulfurkan Yayınevi.
Ed-dave Ağustos 1978, 27..
Ed-dave Mart1978, 22.
Ed-Dave. (Ağustos 1978). 27.
Ed-Dave. (Mart 1978). 22.
Egypt
Elections:
Al-Asala
Party,
http://www.aucegypt.edu/GAPP/CairoReview/Pages/articleDetail
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
aspx?aid=111 ,
El Benna, C. (2011). Hitabatu Hasan El Benna iş-Şabbı ila Ebihi. Daru'lfikir elislami,
189
El Benna, C. Hitabatu Hasan El Bennaiş-Şabbi ila Ebihi, 97.
El Benna, H. (1934 baĢyazı). „Savtur-Rıf, CIM no.19,
El Benna, H. (1934 baĢyazı). „Savtur-Rıf, CIM no.19.
El Benna, H. (1935 baĢyazı). „Savtur-Rıf, CIM no.19,
El Benna, H. (1935 baĢyazı). „Savtur-Rıf, CIM no.19.
El Benna, H. (2013). Müslüman Kardeşler. Uluslararası Sempozyum, Genç Birikim
Dergisi.
El Benna, H. ‟Encaul-Vesail fi Terbiyyetun-Neş‟-Terbiyyetun İslamiyyetun Haliseh‟
El Benna, H. 5. Kongre risalesi.
El Benna, H.‟Encaul-Vesail fi Terbiyyetun-Neş‟-Terbiyyetun İslamiyyetun Haliseh‟, 227.
El BiĢri, T. ( 1998). El Harekâtus-Siyâsiyye fi Mısır. Darulshoruk Yayınevi.
El İhvanu‟l Müslimin ve‟l Cemaati‟l-İslamiyye fi‟l-Hayati‟s-Siyassiye el-Mısriyye,Zekeriya
suleyman Beyomi 73; 1991. wahba yayın evi kahire.
El Sıretu el-Cihadiyye lel-Ġmamu Benna, 21-22.
El Verdani, “Mısır‟da İslami Akımlar”, Fecr Yayınları, 121
El Verdani, Mısır‟da İslami Akımlar.
Elbanna, H. Eş-Şebab ve ilet-talebeh, Daru'ldeva Süriye irĢad ofisi
ElBaradei, M. (2012). “Mursi has left egypt on the brink”, Financial Times, 3,
El-Ehram Gazetesi 02-04-2011.
El-hvanil, (1939). Muslimun fi‟aşşer senevat, En-nezir no. 35.
El-Ġhvanul-Muslimun fi‟aĢĢer senevat , (1939). En-nezir no.35. 22.
El-Müslüman KardeĢlerul. (1939). Muslimun fi‟aşşer senevat, En-nezir no.35.
Elverdani, S. (2012). Mısır‟da İslami Akımlar, Fecr Yay. 68,69,70.
Ene Selefi. sitesi: www.anasalafy.com adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
En-nezir, (1939). no.11.
En-nezir, no.11 1939,s 25.
Ferhawi, F. (2013). Ankara görüĢmeler.
Gamal Essam el-din,''Testing the Ties'', al-ahram Weekly,Issue No716,11-17 kasım 2004.
190
Gauchet, M. (2007). L'Avénement de la Democratie. Gallimard.
Gershoni, (1981). İsrael The Emerge of Pan-Nationalism in Egypt. Telaviv University,
Gershoni, „The Muslim Brothers and the Arap Revolt in palestine‟
Gershoni, „The Muslim Brothers and the Arap Revolt in palestine‟, 381,382,390.
Gershoni, The Emerge of Pan-Nationalism in Egypt, 59-94.
Gilsenan, M. (1992). Recognizing İslam: Religion and Society in the Middle East (Londra,
Ġ:B: Tauris).
Hafs Hareketi 25 Ocak gününe katılmaya çağırıyor. 21-01-2011.
Hala G. (2001). Thabet,''Egyptian Parlimentery Elections: between Democratisation and
Authoracy'',Africa Development,cilt31,sayı3,2006, 11-24.
hasan Abu talip, Seçimlerde ġiddet
Hasan El Benna ve Müslüman KardeĢler, Uluslararası Sempozyum, Genç Birikim Dergisi,
140.
Hasan El Benna, EĢ-ġebab ve ilet-talebeh 4.
Hasan,
Haritatu‟t- Teyyarati‟s- Selefiyye fi Mısr, 20
Ġnternet:
http:/www.onislam.net/arabic/islamyoon/salafists/113039-2010-03-09%2014-3294.html adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Hayrat ġatır'ın 29 Nisan 2011 tarihinde el-ġuruk Gazetesi ile yapmıĢ olduğu röportaj.
Hourani, A. (2005). Arap Halkları Tarihi, ĠletiĢim Yay.
Husam Tammam, Révisions douloureuses pour fréres musulmans d'egypte, in Ġnternet:
http://www.islamismscope.net/lang/francais/294-revisions-douloureuses-pour-lesfreres-musulmans-degypte.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Iason Athanasiadis, „‟Rise of Salafism in political sphere is muffled by media‟‟,
11.05.2011
Ġnternet:
http://www.thenational.ae/thenationalconversation/comment/rise-of-salafism-inpolitical-sphere-is-muffled-by-media, adresinden 06 Nisan 2012‟de alınmıĢtır.
Ġnternet: Ġnternet: http://www.25yanayer.net///// 10-02-2014 usama mansour. adresinden
15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://25janaer.blogspot.com.tr/2011/05/25-2010.html. adresinden 15 Haziran
2013‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://akheralanbaa.com/ar/news/23593/
alınmıĢtır.
adresinden
15
Haziran
2014‟te
Ġnternet: http://akheralanbaa.com/ar/news/44280/.
alınmıĢtır.
adresinden
15
Haziran
2014‟te
191
Ġnternet: http://albadee.net/news/2541. adresinden 15 Mayıs 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://albayan.co.uk/page.aspx?id=84>. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://alharakahalsalafiah.blogspot.com.tr/2011_01_01_archive.html. adresinden
18 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://alharakahalsalafiah.blogspot.com.tr/2011_01_01_archive.html adresinden
12 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://aljazeera.net/home/print/7dcab3c3-3422-4c8b-b091049383f5dada/f6ad5857-12fb-4da5-932d-593dcd8d1a91 . adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://almasdaronline.com/article/48579 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://almesryoon.com adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://almesryoon.com/259245 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://arabic.washinggtoninstitute.org/templateC05.CID=3067&portal=ar
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://daharchive alhayat.com/issue_archive/Hayat%20INT/2012/7/4 adresinden
15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://democracy.ahram.org.eg/News/432. 27,02,2013. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://democracy.ahram.org.eg/News/432. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://digital.ahram.org.eg/Policy.aspx?Serial=785088. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://elshaab.org/thread.php?ID=111116
alınmıĢtır.
adresinden
15
Haziran
2014‟te
Ġnternet:
http://english.ahram.org.eg/NewsContent/1/114/32335/Egypt/-JanuaryRevolution-continues/Egypt-Revolution-continues-OneChant-at-a-Time.aspx/
24/4/2012. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://iipdigital.usembassy.gov/st/arabic/texttrans/2012/11/20121115138740.htm1#ix
zz2kTkvEDXN. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://ikhwanwayonline.wordpres com/2011/01/23 adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://mortada3.blogspot.com.tr/2011/06/25_14.html#sthash.wqxrNDBE.dpuf
adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır.
192
Ġnternet: http://rassd.com/7sthash.XhAHiwBG.dpuf adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://shobohat-about-alnour.blogspot.com.tr/2013/08/blog-post_27.html
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://tody.almasryalyoum.com/article2.aspx?articleID=361568 adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://webradar.me/75811447 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.acrseg.org/2481 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.akhbarak.net/news/2013/02/08/2067746. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.alalam.ir/news/1490926 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.aleqt.com/2012/05/28/article_661518.html. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://www.aljazeera.net/home/print/f6451603-4dff-4ca1-9c10122741d17432/c3a5ecaf-2634-4b9b-9b4b-41a4b42c7865 . adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://www.aljazeera.net/home/print/f6451603-4dff-4ca1-9c10122741d17432/8a9b18ac-313a-46b9-9d42-ec3a4d52c8b7 . adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://www.aljazeera.net/home/print/f6451603-4dff-4ca1-9c10122741d17432/77aa0fd8-7794-4ef8-9e08-46804d1bab0b adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/09b9bffb-cbb9-4e96-81ed-ba67f9abca47 .
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://www.aljazeera.net/news/pages/99adcaa6-45c6-47e5-bb83-35b183cf1f90
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/ac641092-b8d8-4844-a593-5b18f6923759
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.aljazeera.net/news/pages/e321d0bd-b301-41af-a889-52c22923c734 .
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.alkhabarnow.net/news/91655/2013/12/22/ adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.alkhaleej.ae/alkhaleej/page/45d23f19-d374-4220-8631-cdd2376d1ff8
. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
193
Ġnternet: http://www.almadapaper.net/ar/news/447265/ adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.almasryalyoum.com/news/details/180103 adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.almasryalyoum.com/news/details/417968 adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.almasryalyoum.com/news/details/439690. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://www.alnourparty.org/nodes/view/type:partyactivities/slug:TheidentityofIslamı
cEgypt adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.alqud com/news/article/view/id/448577 adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://www.alqudsalarabi.info/index.asp?fname=today%5C30qpt389.htm&arc=data
%5C 2012%5C03%5C03-30%5C30qpt389.htm . adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.alsalah.org/files/alasalah%20party.pdf adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.alsalah.org/show-266.html adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.alwafd.org/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.alwafd.org/AA/505095 adresinden 15 Haziran 2013‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.alwasatnew com/3558/news/read/668097/1.html. adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.alwatanalarabi.com/index.php U5WaYelZrmQ . adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.alwatanvoice.com/arabic/content/print/257997.html. adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.anasalafy.com/catplay.php?catsmktba=2707. adresinden 10 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=33278. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=34144. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
194
Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=34302. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=34718. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://www.arabcenter.org/index.php?option=com_content&veiw=article&id=167:25janrevolution&catid=41:analysis-article&Itemid=79> . adresinden 14 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://www.bbc.co.uk/arabic/middleeast/2012/04/120414_egypt_presidential_exclusi
on.shtml adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.dohainstitute.org/Release/c114b33f-90bb-4a9c-811a-fbf164972a1e.
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.dp-new com/dpmasri/detail.aspx?id=2766 adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://www.facebook.com/photo.php?fbid=491815294201673&set=a.104265636289
976.2684.104224996294040&type=1 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.faceiraq.com/inew php?id=2102201. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.fizan.net/ adresinden 15 Ocak 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.forsanhaq.com/showthread.php?t=319390 adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.forsanhaq.com/showthread.php?t=370274. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.forsanhaq.com/showthread.php?t=370274. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.ft.com/intl/cms/s/0/247950f0-3b2f-11e2-b11100144feabdc0.html #
axzz2EYUYO7YM adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.google.com.tr/url?sabv.68693194,d.bGE adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.ikhwanwiki.com/index.php?title adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.ikhwanwiki.com/index.php?title adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.karamaty.com/2014/05/24/ adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
195
Ġnternet: http://www.maannew net/arb/ViewDetail aspx?ID=615199 adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.maannew net/arb/ViewDetail aspx?ID=615199 adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.majalla.com/arb/2012/04/article55234306. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://www.masrawy.com/news/egypt/politics/2011/march/15/ekhwan_ban.aspx?ref
=rs
Ġnternet: http://www.masres com/almesryoon/57735. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.masres com/elwady/146183. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.masres com/medanbh/5125 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.masres com/search?q= adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.masres com/search?q=. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.menara.ma/ar/2013/07/03/672822-8A.html adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.rassd.com/7-88775_ B1 . adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.roayahnew com/4/07-5701.html. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.salafvoice.com/article.php?a=5199, Selefi Davetin Referandumla
Ġlgili Açıklaması. adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://www.satate.gov/secretary/20099013clinton/rm/2011/11/176750.htm.
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.sharqforum.org/node/50 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.thenewamerican.com/wprld-news/africa/item/8380-egypt-s-relationswith-us-strained-as-military-islamists-reign. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.twsela.com/?p=1927 adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.yemeres com/sabanet/265913 . adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.youm7.com/New asp?NewsID=1202993 #. U5gTielZpy0 adresinden
15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
196
Ġnternet: http://www.youm7.com/New asp?NewsID=452334#uM5PFel5nmQ adresinden
15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.youm7.com/new asp?newsID=69052. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=4kFirseQTQE&noredirect=1 adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=7HMoiWnHKbQ adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=9BJBchxLH2Q.
2014‟te alınmıĢtır.
adresinden
15
Haziran
Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=O0Uqap-cX8Y adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=Qs-sePV0Vvg. adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www.youtube.com/watch?v=yxNgTrWSA4c
2014‟te alınmıĢtır.
adresinden
15
Haziran
Ġnternet: http://www.zajll.com adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: http://www1.youm7.com/default.asp adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet:
http://www1.youm7.com/New
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
asp?NewsID=1169543#.U48iWulZrmQ.
Ġnternet: http://www1.youm7.com/New asp?NewsID=665808#.U425jelZocA. adresinden
15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: https://www.facebook.com/watanpartyeg
alınmıĢtır.
adresinden
15
Haziran
2014‟te
Ġnternet: https://www.youtube.com/watch?v=6BlqLwCKkeY. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: https://www.youtube.com/watch?v=mVMTAteEkjM. adresinden 15 Haziran
2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: www.anasalafy.com/play.php?catsmktba=25230> adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır. Ene Selefi sitesi 02-04-2012 Yasir Burhânî "Selefilerin Tutumu Niçin
DeğiĢti.” adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Ġnternet: www.youtube.com/watch?v=i5yjHdYZFiw&feature=related
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
adresinden
15
Ġnternet: www.youtube/watch?v=SXud_8dcfsc; Abdullatif, es-Selefiyyun, adresinden 15
Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
197
ĠĢcan, M. Z. (2006). Selefilik İslami Köktenciliğin Tarihi Temelleri. Kitap Yayınevi.
ĠĢcan, M. Z. Selefilik İslami Köktenciliğin Tarihi Temelleri. Kitap Yayınevi, 29-30.
Jankovski, P. (1975). Egypt‟s Young Rebels, Hoover Ġnstitution Press, 7.
Jankovski, P. (1975). Egypt‟s Young Rebels, Hoover Ġnstitution Press, 7.
Kelimetu fadiletil-Mürşidil-Amm,KelimetüMütemeri Telebatil-İhvan-Müslimin, 21.
Kelımetu, F. ve MürĢıdıl, A. KelimetüMütemeri Telebatil-Müslüman Kardeşler-Müslimin,
21.
Kutup, S. (2010). Yoldaki işaretler, Muslümanın Milliyeti Akidesidir bölümünden.Fecr
Yay.
Mitchell, (1993). The Society of Muslim Brothers. Oxford University Press.
Mitchell,The Society of Muslim Brothers 180.
Muhammed Ġsmail, el-Mukaddem, „‟Beyanü‟d-daveti‟s-Selefiyyeti‟s-sani havle
mualeceti‟l
mevkıfi‟r-rahin‟‟,
02.02.2011,
Ġnternet:
http://anasalafy/play.php?catsmktba=23943, adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Mustafa, H. editör millet meclisi seçimleri 2000. kahire Ahram siyasi stratijik araĢtırma
merkezi, 307.
Nebahat Tanrıverdi,‟‟1,5 Milyarlik soru : Devrim mi Değil mi?‟‟, ORSAM 7 Temmüz
2013.
Nevaf b. Abdurrahman el Kadimi, (2012). el-İslamiyyun ve rebiu‟s-Sevrat Merkezu‟lArabi li‟l-Ebhas ve dırasati‟s- siyasiye, Katar, 47.
Nur Partisi ve Müslüman KardeĢlerin Hikayesi. Ġnternet: http://islamion.com/news/9527/
adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Osman, F. (1991). İhvan-İslam ve Demokrasi, Endülüs Yayınları.
Osman, F. Müslüman Kardeşler-I İslam ve Demokrasi, Endülüs Yayınları.
Prof. Dr. Fethi Osman ,Ġhvan-I Ġslam ve Demokrasi,Endülüs Yayınları 27
Ramazan, Y. “Cemaatten Partiye Dönüşen Selefilik”, SETAV, 9,10
Salafi Dawah vice president says IMF loan permissible in Islam, 27/08/2012, Ġnternet:
http://www.egyptindependent.com/news/salafi-dawah-vice-president-says-imfpermissible-islam, adresinden 15 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Salih Elverdani, Mısır‟da İslami Akımlar, 68,69,70.
Sayyid Kutup, (1980). Yoldaki İşaretler, Hicret yay. 12.
198
Selefi Davetin mevcut durumların çözümü hakkındaki açıklaması, Selefi sitesi 1 ġubat
2011
Selefi guruplar, suç mu iĢlemiĢler yoksa mağdur mu olmuĢlardır? Mısır el-Yevm 1 Mayıs
2011.
ġellata, A. Z. (2011). el- Haletu‟s- Selefiyyetu‟l-Muasıra fi Mısr,( Mektebetu Mebduli,
Kahire:), 201.
ġeyh Muhammed Hasan, Mansura Ġli Konferansı. 18 ġubat 2011.
Seyyid Qutub,Ġslam‟da Sosyal Adalet., alshourook yay. 1993.
Sıretu, el-Cihadiyye, lil İmamu‟l-Benna, ( 2000). darul Elbeşir lisakafe ve elulum.
Smith, C. (1977). İslam in the Modern History. princeton University Press.
Smith, C. (1977). İslam in the Modern History. princeton University Press, 156.
Tandoğan, A. “Arap Baharı Sürecinde Mısır”, Uluslararası ĠliĢkiler, Yüksek Lisans Tezi,
9
Tanrıverdi,
N.
“Mısırda
Yeni
Dönemde
Selefi
Hareket”,
Ġnternet:
http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=1752 adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Tarik Abdulcelil-Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay. 235.
Tarik Abdulcelil-Mısır Devrimin Ayak sesleri, Yarın yay. 235.
Telci, Ġ. N. (2013). Devrim Sonrası Mısır‟da Güç Mücadelesi: “Ġslamcı Ġktidar v Seküler
Muhalefet”, Ortadoğu analiz, 49, 81-88.
Uluslararası Sempozyum, 157.
Umeyma Abdullatif. Mısır'daki Selefiler ve Siyaset. Arap Siyasi AraĢtırma ve ÇalıĢma
Merkezi. Doha Enstitüsü. Aralık 2011.
Wendell, Five Tracts of Hasan El Benna
Wendell, Five Tracts of Hasan El Benna, 46.
www.almasryalyoum.com/news/details/206747. Karime Kemal Selefilerin Algısı 28-042011. adresinden 18 Haziran 2014‟te alınmıĢtır.
Yasir Burhami, “el-Müşareketü‟s-siyasiyye ve mevazinü‟l-kuva”, 22.03.2007, Ġnternet:
http://www.salafivoice.com/article.php?a=664 , adresinden 15 Haziran 2014‟te
alınmıĢtır.
Yılmaz, T. Uluslararası Politikada Ortadoğu, BarıĢ Kitap Yay.
Yılmaz, T. Uluslararası Politikada Ortadoğu, BarıĢ Kitap Yay., 25.
199
Zeki ,El Ġhvan el müslimin vel Mectemeul-Misri 115-157.
Zeki, El ihvan el müslimin vel Mectemeul-Misri.
200
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Soyadı, adı
: Enes ENGĠN
Uyruğu
: T.C.
Doğum tarihi ve yeri
: 10-01-1980 Alrakka/Suriye
Medeni hali
: Evli
Telefon
: 05052470907
Faks
: …………………
e-mail
: enesengin92@gmail.com
Eğitim
Derece
Eğitim Birimi
Mezuniyet tarihi
Yüksek lisans
Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazi Ün.
2014
Lisans
SBF Uluslararası iliĢkiler Ġstanbul Ün.
2009
Lise
TBZ litlecure
1998
İş Deneyimi
Yıl
2009 -
Yer
TRT Arapça
Görev
Sonucu ve Muhabir
Yabancı Dil
Arapça, Ġngilizce, Fransızca, Japonca
Hobiler
Eski tarih kitapları ve ana kaynakları okumak. spor(karate),at biniciliği, seyahat etmek.
GAZİ GELECEKTİR...
Download