Despotik Yargıda Merak Esası

advertisement
Mine G. Kırıkkanat
Despotik Yargıda Merak Esası
sözlerle uyardı :
«Ülkemizde, hiç bir yasa Nasyonal Sosyalizm ilkelerinden
bağımsız değildir. Siz yargıçlar, varacağınız her kararı, ‘Bu karar
Alman halkının nasyonal sosyalist vicdanına uygun mudur ?’
diye sorgulamalısınız. Bu sağlam dayanağı, Adolf Hitler’in
ifadelerinden çıkaracağınız iradeyle bütünleştirince, alacağınız
karar işte o zaman ilelebet payidar kalacak Üçüncü Reich’ın
yaptırımı olacaktır. »
©Ali Arif Ersen
Almanya’da 1 Aralık 1933’tan öteye yürürlüğe giren « Nazi Parti
ve Devlet Bütünlüğü Yasası »na göre, yargı sistemi suç işleyen
parti üyelerini, saldırı timlerini ve SS denilen güvenlik güçlerini
kovuşturamıyordu. Bu suçlular, salt Özel Yetkili Nazi
mahkemelerinde yargılanabiliyordu.
Nazi iktidar, 1934 yılında Berlin’de salt Nazizm eleştiri ve rejime
muhalefet suçu davalarına bakan Halk Mahkemesi’ni kurdu. İki
yargıç ve beş adet parti üyesi, SS ve ordu mensubundan oluşan
mahkeme, « harp divanı » usulüne uygun olarak, gizli
sorgulamalara yetkiliydi. Savunma avukatı Nazi Parti üyesi kartı
taşımak zorundaydı. Halk Mahkemesi’ndeki davalar genellikle
ölüm cezasıyla bitiyordu. Örneğin Nazi iktidarına isyanla
suçlanan Münih Üniversitesi öğrencileri 25 yaşındaki Hans ve 22
yaşındaki Sophie Scholl, bu mahkemenin verdiği kararla idam
edildiler.
Ama Nazi’lerin gözüne hiç bir yargı düzenlemesi yeterli
görünmüyordu. 1935 yılından öteye, « hükümete alçakça saldırı
ve darbe planları » yapıldığı gerekçesiyle her vilayette bir ÖYM
kuruldu ve yetkileri arttırıldı. Yeni ÖYM’ler, Nazi Partisi’nin «
sağlam » üyesi olduğu kanıtlanmış, üç yargıçtan oluşuyor ve
yargıçlar, hukukçu olmayabiliyordu. Artık her türlü davaya
bakan bu mahkemelerde de sanıkların savunma ve temyiz
hakları kısıtlandı.
Almanya’da yargı sistemi, tümüyle Nazi iktidarın irade ve
hükmüne bağlanmış, zaten yüksek sesle öksüren bile alınıp
götürülüyor ; ama hükümetin despot iştahı yedikçe açılıyordu,
nedense.
***
Hitler’in hukuk danışmanı ve zaten Nazi adalet ( !) sisteminin
koordinatörü Hans Frank, 1936 yılında Alman yargıçları şu
http://www.mgkmedya.com
Alman Nazi Parlamentosu’nun 26 Nisan 1942’deki son
oturumunda, Adolf Hitler de yargıçlara son ayarı vererek ;
günün gereklerine uymayan herhangi bir mahkeme kararının,
altında imzası bulunan yargıç ve yargıçların görevden
alınmasıyla cezalandırılacağını açıkladı. Bu toplantıda Hitler,
resmen “var olan hiç yasa tarafından kısıtlanamayacak” Yüce
Yargıç ilan edildi ve uygun görmediği tüm memurları görevden
almak yetkisiyle donatıldı. Bir süre sonra da Nazi Partisi, tüm
mahkemelerde yargı heyetinin uyması gereken bir “Genel
Talimat” yayınladı.
***
Koyun ömürboyu hapse gönderen ÖYM’leri, idama gönderen
ÖYM’lerin yerine... Gaz odalarına sıkılan ölümcül Zyklon B gazını,
değiştirin evlerin içine kadar sıkılan ve ancak bazı durumlarda
öldürüp, genellikle süründüren Oleoresin Capsicum gazıyla...
Anlattıklarım kuşkusuz bir şeyler çağrıştırıyor, sizlere. Ama
merak etmeyin, Türkiye ne dünkü Nazi, ne bugünkü demokrat
Almanya olur.
Çünkü her ileri demokraside olduğu gibi, bizim yaşadığımız
despotlukta, emir değil, “merak” esastır.
Yüce Yargıç, niye yapılmıyor diye merak ettiği yapılır, niye
yıkılmıyor diye merak ettiği yıkılır.
Yüce Yargıç, bir köşe yazarının nasıl yazdığını merak edince
gazete yazarı kapının önüne koyulur, sorun çözülür.
Yüce Yargıç, bir otelin kapısını gazlanmış coplanmış gençlere
niçin açtığını merak edince, ait olduğu grubun bir şirketine mali
baskın yapılır, cezası kesilir.
Yüce Yargıç, birileri niye soruşturulmuyor diye merak edince,
sorguçlar hemen harekete, yargıçlar hazırola geçer, merak
konusu tutuklanır, olay biter.
Yüce Yargıç niye yenilip içiliyor diye merak ettiği için yasaklanan
yaşam keyiflerini saymaya, herhalde gerek yok...
Demem o ki, 28 Şubat kararlarına destek veren medya patronu
Pazar, Eylül 15, 2013 - Sayfa 1 / 2
Mine G. Kırıkkanat
Despotik Yargıda Merak Esası
ve sahibinin sesi CEO’larıyla, yankı vadisi yazarlarının titremesi
gereken gün, bugündür.
Aslan ile öküze aynı yasayı uygulamak, zulümdür.
William Blake
«G» NOKTASI
Bazen, merak sürecine dahil edilemeyen, çünkü hiç bir yamuğu
bulunamayan muhalefet sanıkları vardır. Onları, Büyük
Ankara’nın “başganı”, Melih Gökçek merak eder. Hele muhalif
kadınsa, merakı had safhadadır. Twitter’de @06melihgokcek
adresinden start verir: “Mine senin cibilliyeti merak ediyorum.”
MİNE SENİN CİBİLLİYETİNİ MERAK EDİYORUM... @mkirikkanat
@selimorsan— İbrahim Melih Gökçek (@06melihgokcek)
September 8, 2013
Sosyal Medya’da İslamiyet’in ender kadın azizelerinden, iman ve
ahlak simgesi Rabia’nın kutsal elinin logosu altında, binlerce
Yecüc Mecüc, bildikleri tek dil, apış arasından sarkan organlarını
konuşturur, cibilliyet sorgusuna alınanı sanal tecavüzle infaz
ederler.
Oysa ben bunların cibilliyetini hiç merak etmiyorum. Tek bir
kadın yazara hücum için kurulan genital organ ordusu, pek de
kahraman olmasa gerek. Ezici çoğunluğunun bir yumurta ya da
Rabia işaretinin arkasına saklandığına bakılırsa, cesur
olduklarını da söylemek zor.
@06melihgokcek ise cibilliyet düzeyini adresine yazmış. Sıfır altı
Melih Gökçek!
http://www.mgkmedya.com
Pazar, Eylül 15, 2013 - Sayfa 2 / 2
Download