DO NGO LA betçilik ve kılavuzluk yapmaya başlamış­ (ö. 560/ ı ı 65 ) Dongoıa halkının siyah tenlardı r. li olduğunu , Nil suyundan içtiğini. deve etiyle beslendiğini , Dongola toprakların­ XIX. yüzyılın başla rında Dongola ' nın da arpa ve hurma yetiştiğini . çevresinkuzey bölgeleri Mısır'dan kaçan Memde zürafa , fil ve ceylan gibi hayvanların lükler'in akınına uğradı. Mehmed Ali Payaşadığını belirtmektedir. Zekeriyya eişa ' nın sürgüne gönderdiği bu toplulukKazvfnf de (ö 682/ ı 283) Dongola'da iklar Hulle ve Maraka'ya yerleşerek Şayı­ limin son derece sıcak olduğunu, buna kıyye hanedanına ait mülkleri tahrip etrağmen arpa , buğday. darı . hurma ve · tiler. 1820 yılında Mehmed Ali Paşa'nın üzüm gibi ür ünlerin yetiştiğini yazmakoğlu İsmail Kamil Paşa Sudan'a düzentadır. lediği sefer sırasında buraları ele ge~- yüzyılın sonlarında Sudan NCibeçirdi ve daha önce bölgeye gelip yerleş­ si'nde Func zencilerinin kurduğu küçük miş olan Memlükler'i yerlerinden çıkara­ bir krallık ortaya çıkarak nüfuzunu Donrak ordusunun konakladığı yerde, Türkgola'ya kadar genişietm işse de Mısı r 'ın çe "ordu" kelimesinden hareketle el-UrOsmanlı hakimiyetine girmesinden (ı 5 ı 7) di denilen yeni Dongola şehrini kurdu. sonra bu devletin bölgedeki egemenliİsmail Paşa Sudan'ı altı idari bölgeye ği son bulmuştur. Daha sonra D<?ngola'(müdiriyet) ayırd ı ve yeni Dongola bunya çeşitli Arap kabileleriyle bazı Bosnalardan birinin merkezi oldu. Sudan ' ın her lılar ' ın gelerek yerleştikleri bilinmektetürlü meselesiyle ilgilenen İsmail Paşa , dir. Buraya gelen müslümanlar yerli kaeğitim alanındaki faaliyetler çerçevesindınlarla evlenerek İslam dininin bölgeye de Dongola'da bazı okulları hizmete açyayılmasında önemli rol oynamışlar, datı. 1886 yılına kadar Mısır ' ın , bu tarihha önce İslamiyet'in tedricen ve çok yaten itibaren on yıl da bölgedeki Sudan vaş gi rdiği Dongola yöresinde yaşayan Mehdi Devleti'nin hakimiyetinde kalan halkın tamamının kısa sürede müslüDongola, 1896'da Lord Kitchner'in kuvman olmasın ı sağlamışlardır. Hıristiyan vetleri tarafından zaptedildi. Üç yıl sonra idaresinin son bulmasıyla Dongola bir İs­ 19 Ocak 1899 tarihinde imzalanan Kahilam şehri halini aldı ve kiliseler camiye re Antiaşması ile Sudan üzerinde İngiliz­ dönüştürülürken şehirde birçok da yeni Mısı r ortak idaresi kuruldu ve Sudan idaİ slami eser inşa edildi. ri bakımdan on beş müdiriyete bölündü. Dongola 1931 yılında kuzey eyaletiyBölgenin ~1 ve ~ll. yüzyılla rdaki tale birieşineeye kadar bu müdiriyetlerden rihi hakkında fazla bilgi bulunmamakbirinin merkeziydi. Sudan ' ın bağımsızlı­ tadır. Bilinen husus, ~ll. yüzyılda Donğa kavuşmasından sonra ise ( 1956) Vagola ' nın Kuzey Sudan'da kurulmuş olan diihalfa ve Berber şehirleriyle birlikte bir Sennar Sultanlığı ' na bir çeşit cizye ödeidari bölge oluşturarak kuzey eyaleti bündiği ve bu sultanlığın Dongola ' nın iç iş­ yesi içinde bu idari bölgenin merkezi dulerine müdahale etmediği , ondan askeri bir hizmet istemediği ve yöneticilerin rumuna geldi. iş başına getirilmesine karışmadığıdır. BİBLİYOGRAFYA : İdrisi, Şıfatü 'l·Magrib, s. 19·20 ; Kazvini, Aşa· Bu yüzyıl da güney - kuzey ticaret yolu rü 'l·bilad, Beyrut, ts. {Daru Sad ır), s. 39; Geog· üzerinde en önemli merkez olan Dongoraphie d'Aboul{eda, 11 / 1, s . 229·231 ; Kiim ü· la eğitilmiş at, tütün ve hurma ihraç etsü 'l· a'lam, ll , 2160; Muhammed Mihri, Sudan mekte ve bölgenin iktisadi hayatında .büSeyahatnamesi, istanbul 1326, s. 308; e l·~ii· m üsü 'l · islamf, ll, 393·394 ; Dırar Salih Dırar, yük rol oynamaktaydı. Fakat ticari alanTarfl)u 's · S üdani 'l-l:ıadfş, Beyrut 1968, tür. yer. ; da geniş ve köklü bir şöhrete sahip olmasına rağmen ~ll . yüzyılın sonla rına doğru Kuzey Sudan'da kurulan Şayıkıy­ ye Federasyonu'nun hücumları sonunda şehrin ticarı hayatı çöktü ve Mısırlılar'ın idareyi ele almasından önceki yıllarda halkın çoğu Sudan'ın iç bölgelerine göç ederek ülkenin her yerine, özellikle de batı ve güney kısımlarına yayıldı. Dongolalılar gittikleri yerlerde ticarı hayatın en aktif unsuru haline gelmişler, bilhassa köle ve fildişi ticaretinde önemli başarılar elde edip köle ticaretinin yasaklanmasından sonra da yol boylarında nö- 510 NeQm Şukeyr, Tarfl)u 's·Südan, Beyrut 1981 , s. 140, 196 ; P. M. Holt- M. W. Daly, A History of the Sudan from the Coming of Islam to the Present Day, London 1988, s. 9·11 , 15·20, 22· 24, 47·48, 104·105, 107, 110· 111; H. A. Mac Michael, "The Coming of the Arabs to the Sudan", JCAS, Xl/1, London 1924, s. 75·84 ; Mus· tafa M. Mus'ad, "Some New Lights on the Pen etration of Islam in the Eastern Sudan", Me· celletü Külliyyeti'f.Lugati'l- 'Arabiyye ve'l· 'ulu· mi'l·ictima' iyye, Riyad 1976, VI , 837·845; "Dongola" , EAm., IX, 257 ; C. H. Becker, "Bakt", iA, ll, 259 ; E. Graefe, "Dongola", a.e., lll , 643 ·644 ; P. M. Holt, "Dongola", E/ 2 {Fr.), ll, 630·631 ; "Dongola", EBr., VII , 584 ·585. liJ H AMDUNALLAH M u s TAFA H ASAN DOST MUHAMMED (ö. 1863) L Afganistan' da Barakzay hanedanının ilk emiri (1819 - 1863). _j Millf Afgan Devleti'nin kurucusu sayı­ lan Ahmed Şah Dürrani'nin oğlu Timur Şah devrinde Barakzay ailesinin başına geçen Payende Han'ın yirminci oğludur. Küçük yaşta babasını kaybedince Kızıl­ baş olan annesinin ve iktidardaki Sadozay hanedanından Mahmud Şah ' ın veziri olan ağabeyi Fetih Han'ın yanında büyüdü. Mahmud Şah· la kardeşi Şücaül­ mülk arasındaki iktidar mücadelesi sı­ rasında kendini gösterdi. Şücaülmülk'ün Nimle'de yenilip Hindistan'a kaçmasın­ dan sonra başlayan Mahmud Şah'ın ikinci saltanatı devrinde kardeşleriyle birlikte önemli mevkilere getirildi. 1816'da Hilzistan valisi olan Dost Muhammed, Fetih Han'la birlikte o zaman Afganistan sınırları içinde bulunan Keşmir ve Herat'ta çıkan aya klanmaları bastırdı (1816) Herat valisi bulunan Mahmud Şah'ın kardeşi Ffrüziddin'in sarayına ve haremine saldırınca Mahmud Şah, Fetih Han ' ın ve Dost Muhammed'in aleyhine döndü. Bunun üzerine Dost Muhammed Keşm i r'e kaçmak zorunda ka l dı. Ağabeyi Fetih Han ise Mahmud Şah ' ın oğlu Kamran tarafından yakalanarak gözlerine mil çekildi ve öldürüldü. Fetih Han halk tarafından sevilen bir bu olay halkı Mahmud Şah ' ın aleyhine çevirdi. Dost Muhammed bundan faydalanara k Keşmi r' de topladığı ordu ile Kabil yakınlarında şahın ordusunu mağ l ilp etti ve Kabil'i ele geçirip hükümdarlığını ilan etti (1819) Mahmud Şah ve oğlu Kamran, Sadozayl ar ' ın kontrolündeki Herat'a kaçarak 1842'ye kadar burada hakimiyetlerini sürdürdüler. Dost Muhammed, Afganistan toprakla rı ile Dürranı ve Galzay kabileleri üzerinde hakimiyet kurdu. İngilizler'den destek gören Sihler'in sırasıyla Mültan, Keşmir, Dera Gazi Han ve Dera İsmail Han 'ı, 1834 'te de Peşaver' i işgallerine engel olamadı. Bu sırada Kandehar'ı kuşatan Şücaülmülk'ü yendikten sonra bu şehri kardeşi Kühendil'e bıraktı. Bu tarihe kadar idareyi göstermelik olarak Sadozay ailesi adına elinde tutan Dost Muhammed "emir" unvanını alarak ülkede Barakzay ailesi dönemini başlattı (1834) . HOzistan, Kunar ve Hazar kabileleri üzerindeki hakimiyetini pekiştirdi, topraklarını Celalabad, Gazne ve Kunkişi olduğundan DOSTLUK duz'a kadar genişlete rek Hindukuş dağ­ larının kuzeyine ulaştı. Bu sırada İngi­ lizler'in yardımına başvuran Şücaülmülk İngilizler ve Sihler'le, Kabil'de tahta çık­ mak üzere üçlü bir anlaşma yaptı ( 1838) Hindistan genel valisi Lord Auckland. Ruslar ' ın desteğindeki İranlılar ' ın Herat'a saidırmasını da bahane ederek Afganistan'a İngiliz ve Hint askerlerinden oluşan bir ordu gönderdi. Böylece Birinci Afgan- İngiliz Savaşı ( ı 838- ı 842) başladı. İngiliz-Hint ordusu 1839'da Kabil'i iş­ gal ederek Şücaülmülk'ü tahta çı kardı. İngilizler'e karşı dostluk duyguları bes- leyen Dost Muhammed onlarla çatışma­ ya girmek istemediğinden önce Buhara 'ya kaçtıysa da daha sonra teslim oldu ve KalkOta'ya gönderildi. Ancak Şü­ caülmülk yabancı bir ordu himayesinde başa geçtiğinden Afgan halkının tepkisiyle karşılaştı. Geri çekilme kararı alan İngiliz- Hint ordusu. Dost Muhammed 'in oğlu Ekber Şah'ın askerleri tarafından Kabil Bağazı ' nda tamamen imha edildi (ı 84 ı) . Bunun üzerine İngiliz hükümeti istifa etti. yeni hükümet Hindistan genel valiliğine Lord Ellenborough'u gönderdi. Yeni valinin ilk işi Afgan yenilgisinin intikamını almak oldu. General Pallock kumandasında Afganistan ' ı yeniden işgal eden İngiliz ordusu önüne çı kan köyleri ve halkını yok ederek Kabil' e girdi (1 842). Burada her şeyi yakıp yıktı. ahaliden 70.000 kişiyi öldürdü. Daha sonra Afganistan ' ı terketti. o sırada Kabil'de öldürOlünce İngilizler Afgan birliğini ancak Dost Muhammed'in sağlayabileceğini aniayarak onun Afganistan'a dönmesine izin verdiler (1 843 ). Yeniden emir olan Dost Muhammed bir süre oğlu Ekber Şah'la mücadele etti. Ekber Şah'ın ölümünden (1 849) sonra kuzeyde H i ndu ku ş dağla­ rının ötesindeki eyaletlerle Belh. Hulm ( ı 850). Şi be rg an (ı 854 ). Meymene. Endehuy (1 855) ve Kunduz (ı 859 ) gibi merkezleri. batıda Kandehar (1 855) ve Herat' ı (ı 863) geri aldı. 18SS'te İngilizler'le imzaladığı dostluk anlaşmasına bağlı kalarak Hindistan'daki büyük Sepoy (Sipahi) ayaklanmaları (ı 857) sırasında tarafsız kaldı ve böylece dalaylı olarak İngilizler'in isyanı bastırmasına ve yeniden burada hakimiyet kurmalarına yardımcı oldu. İçeride · ise kabHelere dayanan yönetimi değiştirdi, düzenli bir ordu kurarak bunu Dürranı monarşisinin dayanağı haline getirdi. Galzaylar'ın etkinliğine son vererek birçok ünlü kabile reisini öldürttü, bir kısmın ı da hapsettirdi veya sür- güne gönderdi. Daha önce büyük çatış­ malara giren Kızılbaş ve Sünni unsurları uzlaştırdı. Oğullarını çeşitli valiliklere getirerek ailenin hakimiyetini devam ettirdi. Halk arasında sevilen. adaleti ve cömertliğiyle tanınan Dost Muhammed Herat'ta öldüğünde Afgan birliğini büyük ölçüde gerçekleştirmiş ve bugünkü Afganistan'ın kurucusu unvanını kazanmış bulunuyordu. Dost Muhammed 'in ölümünden sonra oğulları Şir Ali. Muhammed Emin. Muhammed A'zam ve Muhammed Efdal arasında meydana gelen taht kavgaları beş yıl süren kanlı bir iç savaşa sebep oldu. Fakat sonunda Şir Ali ka rdeşlerini yenerek tahta çıkmayı başardı ( 1868) BİBLİYOGRAFYA : Bayur. H indistan Tarih i, lll, 243· 271 ; G. A. Henty. To Herat and Cabul, Lahare 1969, s. 88· 352; G. Macmunn. A{ghanistan·From Darius to A man u /lah, Quetta 1979, s. 103·163 ; Mehmet Saray. Dünden Bugüne A fganistan, İs tan· bul 1981 , s. 39-77 ; a.mlf.• "Afganist an", DiA, 1, 405·406; H. Beveridge. CH/n. , lll , 454·536 ; K. K. Datta. a. e., Xl, 393·409 ; A. Bhattacharjee. A Histo1y of Modern lndia (1707· 1974), New Delhi 1988, s. 94 ; lkbal Kaul, "Dost M uhamm ad Khan, the Fonnder of Bhopal State", J ournal o{lndian History, XXXIX (1 96 1). s. 13 · 28; TA, 1, 175-176; M. Longworth Dames. "Dost M uhammed", iA, lll, 645; a.mlf.. "Efganist an ", a. e., IV, 164·165; a.mlf.- H. A. R. Gibb, A fghiinistan", E/ 2 ( İn g.). ı , 231·233; L. F. R. Williams. "Afganistan", EBr., 1, 243· 244 ; M. D. Armstrong, "Dost M uhammed Khan", a.e., VII, 601·602; M. E. Va pp, "Diist MuJ:.ıamm ad", E/ 2 ( İn g.). ll, 637-638. r,;ı;:ı tıı!l K EM AL KA HRAMAN Şücaülmülk ı DOSTLUK L ı _j Farsça'da "seven, sevgili, yar" anlamın­ daki dôst kelimesinden gelen dostluk islami literatürde sadakat, uhuwet, meveddet, sohbet gibi deği ş ik kelimelerle ifade edilm i ş, ayrı ca veli ve refik kelimeleri ba şka an la m la rı ya nında "dost" manasında da kullanılmıştır. Kur'an-ı Kerim'de bu anlamda en çok geçen kelime velidir. Veli tekil ve çoğul olarak (evliya) yer aldığı seksen yedi ayetin kı rk altısında Allah'ın insanlara dostluğu (mesela bk. en-Nisa 4/ 45, 75, ı 19, 123, 173), iki ayette insanların Allah'a dostlukları (YOn us 10/ 62 ; ei-Cum'a 62/ 6), on ayette insanlarla şeytan arasındaki dostluk (mesela bk. en-Nisa 4/ 76 ; ei-A'raf 71 27 , 30). diğerlerinde ise iyi veya kötüler arasındaki dostluklar (mesela bk. en-N isa 4/ ı 39, 144 ; ei-Enfa l 8/ 72) için kullanılmış­ tır. Bu ayetlerin çoğunda insanlara, müminlere ve Peygamber'e yardımcı ola- ca k, kaolan gerçek dostun Allah olduğu. insanların bu anlamda Allah'tan başka dostları bulunmadığı ifade edilmekte, böylece onların gerçek ve ebedi dost olarak Allah'ı bilmeleri, O'na dayanıp güvenmeleri öğüt­ lenmektedir. Ayrıca dini ve ahlaki zihniyetin beşeri ilişkiler üzerindeki etkileri dolayısıyla kafirlerin, zalimlerin, yahudi ve hıristiyanların sadece birbirlerinin ve şeytanın dostları olabilecekleri bildirilir ; "Sizin dostunuz Allah, O'nun elçisi (Hz. Muhammed) ve iman edenlerdir" denilir (ei-Maide 5/ 55 ) Başka bir ayette, "Ey inananları Eğer iman yerine küfr ü beğenip tercih etmişlerse babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost kabul etmeyiniz" (et-Tevbe 9/ 23 ) mealindeki ifadelerle dostlukların tesisinde kan bağı yerine inanç birliğinin esas alınması geonları koruyacak, bağışlayacak, ranlıklardan aydınlığa çıkaracak rektiği vurgulanmıştır. Allah 'ın inananların dostu olduğunu bildiren ayetlerin çoğunda veli kelimesinden sonra nasir, şefi' , vak, hami d, mürşid gibi sıfatiara veya benzer manalar ihtiva eden ifadelere yer verilerek dostun sevdiği için bir yardımcı , koruyucu, kurtarıcı, yüceltici, iyiliğe yöneitici olması. bu şe kilde dostluğun sevgiye dayanması ve pratik ahlaki sonuçlar doğur­ ması gerektiğine işaret edilm i ştir. Müminlerin kardeş olduğunu (ei-Hucu rat 49 1 ı 0), vaktiyle onlar birbirine düşman iken Allah· ın gönüllerini kaynaştırma­ sıyla dost ve kardeş olduklarını (Al-i imran 3/ ı 03) bildiren ayetler de geniş kapsamlı dostluğun önemini anlatmaktadır (bk. KARDEŞLiK). Kur'an-ı Kerim'de yine dostluk anlahulle kelimesi, sözlüklerde genellikle "kalbin derinliklerine nüfuz ederek kökleşen engin dostluk" şek­ linde açıkla nma kta dır (Usanü ' /- 'Arab, "I:]Jl" md.; Tacü 'l · 'arüs, "I:]Jl" md.). Allah 'ın H4. İbrahim 'i dost (halil) edindiğini (enNisa 4/ 125 ), ahirette zalimlerden birinin, "Keşke falanı dost (halil ) edinmeseydim " (ei-Furkan 25 / 28) şeklindeki piş­ manlığını anlatan ayetlere göre hulle kelimesi ilgili diğer terimlerden daha dar kapsamlı, fakat daha içten ve güçlü bir dostluğu ifade etmektedir. Gazzali, "Eğer kendime candan bir dost edinecek olsaydım EbO Bekir' i tercih ederdim ; fakat arkadaşınız (Muhammed) Allah'ın dostluğunu tercih etmiştir" (İ b n Mace, "Mukaddime", ll ; Tirmizi. "Mena.Jpb", 14) mealindeki hadise dayanarak haiTI kelimesinin. başka bütün dostları aşacak ölçüde mında kullanılan 511