HARIRI HARİR (bk. İPEK). _j L HARiRi ı ( ı.Sy.._FI) Ebu Muhammed Kasım b. Ali b. Muhammed el-Haıiri (ö. 516/1122) Makamat yazarı ve dil alimi. L _j 446 (1 054) yılı civarında Basra yakının­ daki Meşan kasabasının Beni Haram mahallesinde doğdu . Bundan dolayı Basri nisbesi yanında Hararni nisbesiyle de anı­ lır. Reblatü'l-Feres kabilesindendiL Ailesi ve kendisi ipek ticaretiyle meşgul olduğu için ibnü'l-Harlrlveya daha çok Hariri nisbesiyle tanınmıştır (Yakut, xv ı , 26 ı; ibn Hallikan, IV. 67). ilk tahsilini Basra'da Ebu Temmam Muhammed b. Hasan e!-Mukrl, Ebü'l-Kasım Hüseyin b. Ahmed ei-Bakıllanl gibi alimlerden gören Harlrl, Bağdat'a giderek Ebü'I-Hasan Ali b. Faddal el-Mücaşil'den nahiv ve edebiyat, Ebu Nasr İbnü's-Sab­ bağ ile Ebu ishak İbrahim b. Ali eş-Şira­ zl'den fıkıh, Ebu Hakim Abdullah b. İbra­ him el-Habrl'den feraiz ve hesap okudu. Bazı kaynaklar, nahiv alimi Ebü'l-Kasım el-Kasabanl'yi onun ilk hocaları arasında sayıyorsa da (Yakut, XVI, 26 ı ; FlrOzabadl. S. ı 73 ; SüyOtl, ll, 257) adı geçen alim Hariri doğmadan iki yıl önce vefat etmiş­ tir. Bu yanılgı, Hariri'nin "Basra şeyhi" olarak tanınan Kasabani için "şeyhimiz" ve "eş-şeyh el-imam" şeklindeki ifadelerinden (Dürretü'l-gavvaş, s. ı8. 47, 58, 65) kaynaklanmış olmalıdır. islami ilimlerle sarf, nahiv. aruz- kafiye, ah bar ve ensabın yaygın olduğu Basra kültür muhitinde yetişip çeşitli alanlarda otorite sayılan hocalardan çok iyi bir öğrenim gören Hariri aynı zamanda güçlü bir zeka ve hafızaya sahipti. Okuduğu ilimiere vukufunu el-Ma]famat'ta ve özellikle bu eserin yirmi dördüncü makamesinde (el-Makametü'l-katiiyye) nahiv bilmecelerinin, otuz ikinci makamede (eiMakametü't-taybiyye) fıkhın ince meselelerinin ve on beşinci makamede (ei-Makametü'l-faraziyye) feraiz meselelerinin çözümünde görmek mümkündür. Fakat Harlrl en çok edebiyatla meşgul olmuştur. şiir, Hariri Basra'da istihbarat amiri (sahibü'l-haber) olarak görev yapmış, önce tahsil maksadıyla, daha sonra da çeşitli se- Hariri'nin ei-Malj:amtit'ından minyatürlü iki sayfa (Süleymaniye Ktp. , Esad Efendi, nr. 2916, vr. 71', 105") beplerle gidip geldiği Bağdat'taki birçok önemli kimseyle temas kurmuştur. Mert, faziletli. dürüst ve iffetli bir kişi­ sahip olan Hariri ipek ticareti yapması , geniş bir hurma bahçesine sahip olması (bazı kaynaklara göre ı 8.000 hurma ağac ı; ibnü ' l-Kıftl. lll. 25: ibn Hallikan. IV. 67), ayrıca bir resmi görevi bulunması sebebiyle müreffeh bir hayat yaşamış. yardım severliğiyle tanınmış . el-Ma]famdt'ında cimrilere şiddetle hücum etmiştir. Kısa boylu olması yanında son derece çirkin bir yüze sahipti. Kendisi de çirkinliğinin farkında olmalı ki bir gün mescidde görüşmek için yanına gelen bir kişi. bu kadar çirkin bir kimsenin Hariri olup olmadığında tereddüt ederek birkaç defa yaklaşıp uzaklaşmış: durumu anlayan Harlrl. "Muaydl'nin adını duyman onu görmenden daha hayırlıdır" anlamındaki Arap atasözünü hatırlatarak adamı yanı­ na çağırmıştır. "Ayın aldattığı ilk gece yolcusu sen olmadığın gibi mezbeledeki yeşilliğin aldatıp hayran bıraktığı ilk otlak arayıcısı da sen değilsin. Haydi git, benden başkasını ara. Zira ben Muaydl gibi bir adamım; adımı duy, fakat beni görme" anlamında bir kıta okumuş, bunun üzerine adam mahcup bir vaziyette oradan uzaklaşmıştır. liğe Harlri, 6 Receb S16 (1 O Eylül 1122) tarihinde Basra'da vefat etti. Basra kadılı­ ğı yapan Ziyaülislam Ubeydullah ile Necmeddin Abdullah adlarında iki oğlunun bulunduğu bilinmektedir. Eserleri. Hariri'nin günümüze ulaşan eserleri şunlardır : 1. el-Mal,liirnaf". Toplumdaki eksiklik ve çelişkilere dikkat çekmek amacıyla, Ebu Zeyd es-Seruci adlı hayali kahraman adına uydurulmuş maceraların ravi rolündeki Haris b. Hemmam'ın dilinden akıcı bir üslupla anlatıldığ ı nazım- nesir karışımı bir eserdir. Birçokyazma nüshası bulunan el-Ma]famat Paris (ı8ı9 . ı822), Londra (18971898), Bulak (ı266/ ı849), Kahire (ı267/ ı850). istanbul (ı288/ ı 87 ı) ve Beyrut'ta (ı290/ı873 . ı965) defalarca basılmış; Türkçe. Farsça, ingilizce. Fransızca, Almanca ve Latince'ye tercümeleri yapıl­ mıştır. z. Dürretü'l-gavvaş ii evhami'll]avaş. Edip ve yazarların konuşmaların­ da ve yazılarında yaptıkları 222 kadar dil yanlışını tashih maksadıyla yazdığı bir eserdir. Müellif bu yanlışları ayet. hadis, mesel ve şiirlerden şahidier getirerek düzeltmiştir. Eser A. 1. Silvestre de Sacy (Paris ı828-ı829; Kahire 1273). Thorbecke (Leipzig ı 871; Bulak I 292) ve Şehabed­ din el-Hafaci'nin yazdığı şerhle birlikte Ahmed Faris eş-Şidyak (İstanbul ı 299) tarafından yayımlanmış , ilmi neşrini ise Muhammed Ebü'l-Fazl İbrahim gerçekleştirmiştir (Kahire 1975). Dürretü'l-gavvaş üzerine yazılan şerhleri n en meşhur­ ları Şehabeddin el-Hafaci'nin ŞerJ:ıu Dürreti'l-gavvaş'ı ile (i sta nbul ı 299) Ebü'sSena Şehabeddin Mahmud el-Aıusl'nin Keşfü't-turre 'ani'l-gurre ii şerJ:ıi Dürreti'l - gavvaş'ıdır (Dı m aşk ı 30 ı). Ebu Mubaşlıca 191 HARIRI hammed İbn Berrl ve Muhammed b. Abdullah b. Zafer'in Dürretü '1- gavvfış' a yazdıkları hfışiyeler Ahmed TaM Hasaneyn Sultan tarafından b irl eştirilerek lfavfışi İbn Berri ve İbn ?.afer 'alfı Dürreti'l-gavvfış ii evhfımi'l-lj.avfış li'l-lfariri adıyla neşredilmiştir (Kahire 1411/ ı 990). Ayrıca Cevallki de eser üzerine bir zeyil yazmıştır. Dürretü'I-gavvfış, Abdülhafiz Pergaii Ali ei-Kar an! tarafından tahkik edilerek Şehabeddin ei-Hafacl'nin şerh i, İbn Berrl ve İbn Zafer'in haşiyeleri, Cevallki'nin zeyli ile beraber Dürretü '1gavvfış, şer]J.uhfı ve }J.avfışihfı ve tekmiletühfı adıyla yayım l anmıştır ( Beyrut 1417/1996; bk. DİA, Vİ I, 439). La'll Ahmed Efendi eseri Tuhfetü'l-havfıs ii tercemeti Dürreti'l-gavvfıs adıyla Türkçe'ye çevirmiştir (Osmanlı Müellifleri, II, 51 -52; diğer şerhleri için b k. Keşfü '?:-?unun, I, 741-742; Gülle, s. 199-200). 3 . Mül}J.atü'l-i'rfıb . Gramere dair manzum bir eserdir (nşr. L. Pinto. Paris 1885; Fransızca tercümesiyle, Paris I 904; Kah i re 1296/1878, 1340/I921, 1345/1926, 1353/ I 934; Beyrut I 31211894). Ali Hasan Ali Abdülhamld'in tahkikiyle yayımlanan eser (Amman 1988), müellifi tarafından Şer­ ]J.u Mül]J.ati'l-i'rfıb adıyla şerhedilmiş, birkaç defa bas ı lan bu şerhi (Bulak 1292-1293; Kahire 1302) Ahmed Muhammed Kasım tahkik ederek n eş retmiştir (Kahire 1982; Medine 1991) . Muhammed b. Muhammed b. Ömer Bahrak ei-Hadraml'n in şerhi ise Tu]J.fetü'l - a}J.bfıb ve turfetü'l-aş]J.fıb 'alfı Mül]J.ati'l-i'rfıb baş­ lığını taşımaktadır (Kahire 1296/1878, 1300/1882, 1306/ 1888, 1308/1890; diğer şerhleri için bk. Keş{ü'?-?Unün, II, 18171818; Gülle, s. 207-208). 4. ercRisfıletü's­ siniyye. S. er-Risfıletü'ş-şiniyye. İçinde sin ve şin harfleri bulunan kelimelerin seçilmesiyle oluşturu l an bu iki risale elMa]famfıt'ın Kah ire baskısının ( 13 26) sonuna eklenmiştir. 6 . el-Far]f beyne'Q.c;ifıd ve '?:-?:fı' (nşr. Thorbecke, Leipzig 1871) Hariri'nin kaynaklarda adları geçen dieserleri de şunlardır : Divan, Divfı­ nü'r-resfı'il, Şu d uru zamani'I-tütUr ve fütUru zamfıni'ş-şudur fi't-tfırilj. ve ğer Tevşi}J.u'l-beyfın. BİBLİYOGRAFYA : Hariri, Makamat (nşr. Yusuf Bikai), Beyrut, ts. (Darü'I-Kitabi'l-Lübnani). naşirin mukaddimesi, s. 5-12; a.e. (tre. Sabri Sevsevil). istanbul 1952, mütercimin önsözü, s. 3; a.mlf., Dürretü'l-gavviiş (nşr. Abdülhafiz Fergali- Ali el-Gareni). Beyrut 1417 /1996; Şerişi. Şerf:ıu MakamiW 'l-lfarfrf (nşr. M. Ebü'l-Fazl). Beyrut 1413/ 1992, naşirin mukaddimesi,l, 3-19; a.e. (nşr. M. Abdülmün'im Hafi\ci). Beyrut, ts. (ei-Mekte- 192 betü's-Sekafiyye). naşirin mukaddimesi, 1, 3-4; Sem'ani. el-Ensab, IV, 121; Kemaleddin el-Enbari, Nflzhetü'l-elibba' (nşr. M. Ebü'l-Fazl). Kahire 1386/1967, s. 379-381; Yakut, Mu'cemü'lüdeba', XVI, 261-293; ibnü'I-Kıfti, İnbahü 'r-ruvat, lll, 23-27; İ bn Hallikan. Vefeyat, IV, 63-68; Flruzi\badi, el-Bülga {i teracimi e'immeti'n-naf:ıv ve'l-luga (nşr. Muhammed el-Mısri), Küveyt 1407/1987, s. 173; Abdürrahim b. Ahmed elAbbas!, Me'ahidü't-tenşfş (nşr. M. Muhyiddin Abdülhamid). Kahire 1367/1947, lll, 271-277; Ebü'I-Fida, el-Mutıtaşar; ll, 235-236; Abdülbaki b. Abdülmecid ei-Yemani, işaretü 't-ta'yfn {i teracimi'n-nüf:ıat ve'l-lugaviyyfn (nşr. Abdülmecid Diyab). Riyad 1406/1986, s. 263-265; Zehebi. A'lamü'n-nübela', XIX, 460-465; Ahmed b. Aybek ed-Dimyati, el-Müstefad min Zeyli Tarfi) i Bagdad (Hatlb. Tarfl]u Bagdad içinde). XIX, 379-382; ibnü'I-Verdi, Tetimmetü '1-Mutı­ taşar {i al]bari'l-beşer (nşr. Ahmed Rif' at el-Bedravi), Beyrut 1389/1970, ll, 47-49; İbn Fazlullah ei-Ömeri, Mesalik, XII, 27-36; Yafıi, Mir'atü'lcenan, lll, 213-221; Sübki, Tabakat (Tanahf). VII, 266-270; isnevi, Tabakatü'ş-Şafi'iyye, ı, 429-432; İbn Kesir, el-Bidaye, XII, 191-193; Süyuti, Bugyetü'l-vu'at, ll, 257-259; Taşköpri­ zade, Mi{taf:ıu's-sa'ade, 1, 223-225; Keşfü'?-?U­ nün, ı, 507,74 1-742; ll, 1787-1791, 1817-1818; Abdülkadir ei-Bağdadi, ljizanetü'l-edeb, VI, 462464; Osmanlı Müellifleri, 1, 246, 310; ll, 51-52, 299, 428; Serkis, Mu'cem, 1, 533, 748-750; Brockelmann. GAL, ı, 325-329; Suppl., ll, 486; Hediyyetü'l-'ari{in, ı, 827-828; C. Zeydan, Adab (Dayf), lll, 40-41 ; Butrus ei-Bustani. Üdeba'ü'l'Arab, Beyrut 1979, ll, 426-437; Şevki Dayf, Tarfl]u '1-edeb, V, 4 72-4 78; a.mlf., el-Fen ve me?iihibüh, Kahire, ts . (Darü'I-Maarif). s . 292-304; Ömer Ferruh, Tarfl]u '1-edeb, lll, 238-250; Yusuf Es' ad Dağır. Meşadirü 'd-dirasati'l-edebiyye. Beyrut 1983, 1, 243-245; M. Kürd Ali, Künüzü'lecdad, Dımaşk 1404/1984, s. 269-277; Reşid Yusuf Ataullah. Taril;u'l-adabi'l-'Arabiyye (nşr. Ali Necib Atvi). Beyrut 1985, s. 329-333; Hanna ei-Fahuri. el-Mücez fi'l-edebi'l-'Arabf ve tarfl]ih, Beyrut 1985, ll, 184-189, 205-217; Abdülhadi ei-Fazli, Fihristü '1-kütübi'n- naf:ıviyyeti' 1-maı­ bü'a,Zerka [Ürdün[ 1407/1986,s.54, 125, 199; M. Rıdvan ed-Daye, A'lamü '1-edebi'l-'Abbasf, Beyrut 1407/1987, s. 190-193; Abdülvehhiib Rebi' Mahmud Hasan. et-Türaşü'n-naf:ıvf li'l-lfarfrf, Kahire 1408/1988, tür.yer.; Cezzar. Medal]ilü'l-mü'elli{in, 1, 354; Salihiyye, el-Mu'cemü'ş­ şamil, 1, 148; ll, 177-181; S ıtkı Gülle, el-Harfrf: Hayatı, Arap Dil ve Edebiyatma Dair Çalış­ malan (doktora tezi, 1995). iü Sosyal Bilimler Enstitüsü; L. Delatre, "al-Hariri, sa vie et ses ecrits", Revue orientale et algerienne, IV ( 1853), s. 317-329, 400-453; a.mlf.. "al Hariri, sa vie et ses ecrits", Revue de /'orient, VI (ı 857). 124; M. Ebü'I-Fazl. "e1-I:Iarlri ve Ma~matüh", Mecelletü '1-Baf:ışi'l-'ilmi ve't-türaşi'l-İslamf, 1, Mekke 1398, s. 115-124; Nevzat Aşık. "e1Hemezani ve Makiimatı", DÜİFD, sy. 1 (ı 983 ı. s. 67 -96; a.mlf.. "Hicri IV. Asırdan Sonra Makamat Yazan1ar", a.e., sy. 2 (1985), s. 57-62; Bedrettin Aytaç, "Abbas! Devrinde N esir ve e1Hariri", DTCFD, XXXV/1 ( 1991 ). s. 1-14; D. S. Margoliouth, "Harlri ", İA. V/1, s. 237-238; a.mlf.- [Ch . Pellat]. "al-I:Iariri", EJ2 (ing.). lll, 221-222; Mahmud Fehmi Hicazi, "Makamatü'1-I:Iariri", Tİ, VII, 87-101.r:;:ı ~ HuLt)si Kıuç .HARiRiYYE (a.i.i-.rJf) Rifaiyye tarikatının Ebü'1-Hasan Ali el-Hariri'ye (ö. 645/124 7) nisbet edilen kolu (bk_ RİFAİYYE) . L _j HARIRizADE (1850- 1882) L Tibyfinü vesfi"ili'l-f:ıalpi'ilj adlı eseriyle tanınan sufi müellif. _j İstanbul'da doğdu. Asıl adı Mehmed Kemaleddin olup Rifal şeyhlerinden Seyyid Abdurrahman ei-Harlrl'nin oğludur. Soyu, Rifaiyye tarikatının plri Ahmed erRifal'nin torunlarından ve tarikatın Harlriyye kolunun kurucusu Ebü'I-Hasan Ali ei-Harlrl'ye (ö. 645/1248) ulaş ır. Hayatı hakkında bilinenler, tasawuf ve tarikatlar tarihine dair şimdiye kadar yazılmış en geniş eser olma niteliğini taşıyan Tibyfınü vesfı'ili'l-}J.a]fa'ik adlı eserinde verdiğ i bilgilere dayanmaktadır. İlk öğreniminden sonra rüşdiyeye devam eden Haririzade özel olarak Arapça, mantık ve belagat dersleri aldı. On yedi yaşında iken babası vefat edince bir süre ticaretle meşgul oldu. Ancak daha sonra tekrar ilme yönelerek Allame Şakir Efendi'nin Şa]J.i}J.-i Bul]fıri derslerine devam etti. 1869 yılında akrabalarını ziyaret için gittiği Halep'te dört ay kaldı ktan sonra Şeyh Abdüllatif Buhar! ile birlikte İstan­ bul'a döndü ve onu evinde misafir ederek kendisinden Hanefi fıkhına dair bazı metinleri okudu , hadis dersleri aldı: ayrı­ ca Şeyh Kasım ei -Mağribl'nin hadis derslerine devam etti. Har!rlzade, 1872 yılında İstanbul'a gelen son dönem Melamlliğinin plri Muhammed NQrü'I-Arabl'yi Boyacıköyü'n­ deki evinde misafir ederek kendisine int isap etti. Ondan Muhyiddin İbnü'I-Ara­ bl'nin Fuşuşü'l-}J.ikem ve er-Risfıletü'l­ a]J.adiyye'sini. İbnü'I-Parız'ın et-Tfı'iy­ yetü'l-kübrfı'sını okudu ve hilafetname aldı. 1873'te mürşi dini ziyaret etmek için gittiği Üsküp'ten dönerken Selanik'e uğ­ rayarak Şeyh Ali Rıza Efendi ve Şeyh Edi b Lutfi efendilerle görüştü. Ali Rıza Efendi'den Ramazaniyye, Edib Lutfi Efendi'den de Sinaniyye hilafetnamesi aldı. Ertesi yıl Mısır'a giderek bir süre orada kaldı. 1875 yılında Edirne'ye gidip döndükten sonra bir daha İstanbul'dan ayrılma-