TÜRK SİYASETİNDE İTTİHATÇI-İTİLAFÇI CEPHELEŞMESİ VE GÜNÜMÜZE ETKİLERİ Siyasi Cepheleşmenin Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti'ne uzanan süreçte Türkiye Cumhuriyeti'ni kuracak olan kadroların ortaya çıkışını sağlayan 1902 tarihli Osmanlı Liberalleri Kongresi ile ortaya çıktığını söylemek herhalde yanlış olmayacaktır. 1902'de gerçekleşen bu kongrede; Jöntürkler arasında fikir ayrılığı ortaya çıkmış ve Türkiye'de İttihat ve Terakki döneminde filizlenmeye başlayan bir siyasal parti geleneği başlamıştır. 1908 sonrasında iktidar mücadelesi; İttihat ve Terakki Partisi ile Hürriyet ve İtilaf Partisi partisi arasında yaşanmış ve bu oluşum Türk siyasal yaşamında sonraki yıllarda yaşanacak cepheleşmelere de kaynaklık etmiştir. Meşrutiyet, Mütareke ve Cumhuriyet dönemlerinin ilk yıllarını da kapsayan bir çatışmayı da başlatan bu cepheleşme hareketidir. Hürriyet ve İtilaf taraftarları, Milli Mücadele'yi İttihatçı bir hareket olarak gördükleri için desteklememişlerdir. Milli Mücadele yanlılarını; komitacı, ittihatçı, maceraperest, Alman yanlısı, bir bakıma ırkçı diye nitelendirmişlerdir. İttihatçılar ise; Hürriyet ve İtilafçıları İngiliz yanlısı, Osmanlıya ihanet eden, masonlarla işbirliği yapan, İslam karşıtı olarak suçlamışlardır. Sağcı, milliyetçi ve muhafazakâr kesimde, esas itibariyle ittihatçı algısı Abdülhamit merkezlidir. Liberal çevrelerdeki İttihatçılık algısı da, Kemalist ve Abdülhamit yanlısı çevrelerde görüldüğü gibi menfidir.