0. Senatosu B : 90 ayrı unsuru teşhis etmek gereklidir. Bunlardan ilki, ortaklık ilişkilerimizin ilk gelişme safhasını Bağlıyacak geçiş dönemi şartlarına müteveccih­ tir. Üzerinde ziyadesiyle durulan ve daha çok teknik mevzuları ilgilendiren bu cins tenkidler üzermdie durmıyacağım. Bunîllar çeşitli çevreler­ de ve nihayet Yüce Meclislerde yapılmış ve yetkili Hükümet temsilcileri tarafından icabetitıiğ] şekilde eevaplanjdınlmıştır. işaret ettiğim ikinci unsuru, ortaklığımızın mahiyet, şümuil ve değeri üzerinde yapılan tenkid ve münakaşalar teşkil etmektedir. Bunlar­ dan tamamen dofctriner bir mesnetten hareket edenleri münakaşa mevzuu yapmak bizi bir ne­ ticeye ulaştıramaz. Hür, demokratik rejime ve Türkiye'nin bu vasat içinde ekonomik ve sosyal kalkınmasını gerçekleştirmesi zaruretine itibar etmiyen inanış sahipleriyle mevzu üzerinde fay­ dalı ve verimli bir diyalog kurmak mümkün değildir. Bunun dışında bu lâzimeye kanaat getirmiş olmakla beraber, ortaklığımızın ve onun geliş­ mesinin, gerek mahiyet, gerek derpiş olunan şartlar bakımından Türkiye'ye zarar getireceği­ ne •samimiyetle inananlar kaömaktadır Bu çeşit tenkidlerin sahipleri ya aşırı bir itiyalkârlık ve kötümserlik, ya Avrupalı ortakla­ rımızla mevcut ekonomik gelişme farkının ilham ettiği bir şüphecilik, ya da izahsız bir kompleks içinde itirazlarını ileri sürmektedirler. Bu itirazlara en veciz cevabı, Türkiye'nin içinde bulunduğu politik ve ekonomik şartların değerlendirilmesiyle, Türk Milletinin gerekliğin­ de tahmin ve hesapları her zaman aşabilen ha­ yatiyeti vermektedir. Millî 'bünyeler ve büyük hizmetler, ne çok fazla iyimser ve ne de az da olsa kötümser insanlîarın elinde mesut neticelere varamamakta­ dırlar. Muhterem arkadaşlarım, İkinci Cihan Har­ binden sonra mensubolduğumuz Avrupa, hızlı ve geniş bir ekonomik ve sosyal kalkınma ham­ lesine girmiştir. Bu hamle kısa denecek bir sü­ rede başarıya ulaşmıştır. Bugün artık harbin sa­ rar ve çöküntüleri tamamen kaybolmuş, iktisadi gü-jlenme gerçekleşmiş, Avrupalılar daha ileri Lir yarının hazırlıklarına koyulmuşlardır. 20 . "7 . 1971 O : i Türkiye bu mesut gelişmeden kendine düşen payı almayı elbette arzu etmektedir. Bu mak­ satla Avrupa'da doğan ve büyüyen her türlü politik ve ekonomik harekete katılmayı zaruri addetmiştir. Ortak Pazarla politik mesnetten hareket eden, fakat ekonomik zaruretleri hedef tutan ilişkilerimizin kökünü bu tutumda bulmak ge­ rekir. Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ortaklığı­ mızı bir partinin, bir Hükümetin politik görü­ şünün neticesi değil, millî ve partiierüstü bir politikanın başarılı eseri olarak değerlendirme­ miz şarttır. Bu hususta mutabık olmayı bizi hâ­ diselerin cereyan tarzı da mecbur etmektedir. Ortak Pazarla ilişki kurmak üzere ilk mü­ racaatı Temmuz 1959 da Demokrat Parti Hükü­ meti yapmıştır. Bunu takibeden; Millî Birlik Hükümeti ortaklık müzakerelerini yeniden ve önemle ele alarak yürütmüş ve muayyen bir safhaya getirmiştir. 1961 sonu ile 1985 arasında C.H.P. sinin koa­ lisyon hükümetleri mevzua lâyık olduğu hassa­ siyet ve itinayı göstermişler ve ortaklığımızı gerçekleştiren Ankara Anlaşmasının akdini sağ­ lamışlardır. Bu anılaşmanın hazırltık döneminin tahkikatı ve geçiş dönemi müzakerelerinin neticelendirilmesi A.P. si hükümetlerinin iktidarı sırasında olmuştur, Halen görev başında bulunan Hükümet de işe başından beri hâkim olan görüş ve anlayışa katılmış, Ortak Pazarla ilişkilerimizi sürdürmek ve geliştirmek hedefini benimsediğini progra­ mında ilân etmiştir. Bugün, de huzurunuzda bu gelişmeyi tahakkuk ettirecek belgelerin uygun bulunmasını bizlerden istemektedir. Demek oluyor ki, Ortak Pazarla ilişkilerimiz Türkiye çapında, sadece aşırı uçların katılma­ dığı, millî bir dâva mahiyetini çoktan iktisabetmiştir. Bu mesele etrafında ortaya sık sık atı­ lan ehemmiyeti küçümsenmiyecek bir iddia mev­ cuttur : «Türkiye munhas:ran politik gayeler ve zaruretler göz önünde tutularak Ortak Pazarla ilişki kurmaya sürüklenmiştir.» Bu iddia varit ise, tabiatiyls işin sorumlıü::ğıı baştan beri bu mevzuda karar almış ve ic­ raata .g:bişmiş bütün hükümetlere racidir An-