T.B.M.M. B : 48 16 . 12 . 1989 0:2 Gerçekten de insanoğlu, yeryüzünde yaşamaya başlayalıberi doğal kaynakları, doğanın yenileyebilme gücünü aşan bir şekilde yanlış kullanmaya yöneldi. Bu yanlış kullanım sonucu doğal denge bozuldu, çevre sorunları dediğimiz olumsuzlukları yaşamaya başladı. Havadaki karbondioksit miktarı son yüzotuz yılda yüzde S civarında artmıştır. Şehirlerimizin havasındaki katı madde miktarı kırsal alanlara göre on kat daha fazlalaştı. Yine şehirlerdeki sıcaklık, kırsal alanlara nazaran 8-10 derecelik bir farklılık arz etmeye başladı. Büyümeyen bir dünyanın sınırlı kaynaklarını yüzyıllardır paylaşma uğraşı veren insanlık, günümüzde bu hoyratlığının bedelini ödemektedir. Dünya nüfusunun hızla artmaya devam etmesi, artan nüfusun çeşitli gereksinimlerini kar­ şılama yolundaki girişimleri ve sanayileşme karşısında gereken önlemlerin yeterince alınmamış olması, çevre sorunlarını gündeme getirdi. Son yıllarda dünya insanı, hangi siyasal ideolojiye sahip olursa olsun, çevre sorunlarını öncelikli sorun olarak görmeye başladı. Yaklaşık ikiyüz yıl önce "Akıllı ve basiretli devlet, vatandaşın birbirine ve çevreye zarar vermesini önler" diyen Amerika Birleşik Devletlerinin 3 üncü Cumhurbaşkanı Thomes Jefferson'ın bu sözleri günümüzde, "Bireylerin serbestliği ve hakları veya tabiata zarar verme paha­ sına, hiçbir ilerleme mümkün değildir" diyen Gorbaçov tarafından teyit edilmektedir. Görülüyor ki, artık, siyasal rejimleri, ekonomik ve sosyal yapıları ne olursa olsun, hemen her ülkenin, her ulusun, her insanın birleştiği tek nokta çevredir. Artan bu ilgi, ekoloji ve çevre bilimleri gibi uğraş alanlarının, değişen ve ağırlaşan çevre koşullarında daha da güncel hale gelmesine neden olmuştur. Gelişen çevre bilinci ile insan günümüzde, doğaya karşı hoyratlığından sıyrılarak, onunla kucaklaşma, bütünleşme sürecine girmiştir. Dünya insanının çevre sorunlarına bu denli acil ve içten yaklaşımı elbette bir fantazi değil­ dir. İnsanlar dünyanın hemen her yanında çevre sorunlarının getirdiği olumsuzlukları somut olarak yaşamışlar ve yaşamaktadırlar. Sadece 1984-1987 yılları arasında meydana gelen çevre sorunlarına şöyle bir göz attığımızda; Hindistan'ın Bhopal yöresindeki ziraî ilaç fabrikasında meydana gelen sızıntı sonucu 2 000 kişinin öldüğünü, 200 000 kişinin de görme yeteneğini kaybettiğini görüyoruz. Mexıco City'de sıvı gaz tankları patlamış, 1 000 kişi ölmüştür. Çernobil Nükleer Reaktöründeki patlama sonucu nükleer sızıntı tüm Avrupa'ya yayılmış, insan ve canlılar üzerindeki tahribatının ne olduğu hâlâ kesin olarak saptanamamıştır. İsviçre'deki bir antrepo yangını nedeni ile ziraî ilaç, solven maddeler ve civa Ren Nehrini kirletmiş, milyonlarca balığın ölmesine neden olmuştur. Yine bu süre içerisinde, yaklaşık 60 milyon insanın, olumsuz çevre koşulları sonucu öldü­ ğü bilinmektedir. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, asit yağmunları, diğer olumsuz çevre koşulları sonucu dünyada her yıl 6 milyon hektar alanın çöllere dönüştüğü, 11 milyon hektar ormanın yok ol­ duğu bilinmektedir. — 374 —.