İZLEYİCİ GÖZÜNDEN Stj. Av. Başak AKGÜN Ankara’da yazdan kalma bir eylül akşamı… Yavaşça yanakları kızaran yaprakların rüzgârına heyecanlı bir müzik sesi karışıyor. İş çıkışları, gün yorgunlukları, uzun düşünceler, yerini siyah içindeki renklere bırakıyor bir anda. Cübbeler çıkartılıyor, sahne kararıyor. Sıhhiye’de, adliyenin ışıkları kapanıyor. Tüm dava dosyaları tozpembe oluyor o an, insan usulca dönüp kendini yargılıyor bu kez, “Davacıyım hâkim bey!” diyor içimizdeki ses birden bire… Kadın erkek ilişkileri, alışkanlıklarımız, alışamadıklarımız, yüksek sesle, bağır çağır yüzümüze vuruyor o akşam, “gereği düşünülüyor” ve insan en çok sevdiğini yargılıyor. Ankaralı tiyatro severler bilir; efendim tiyatro sezonu ekimde açılır. Peki ya şimdi neredeyiz? Bu heyecan dolu gencecik bakışlar, ışıklar, dekor, sahne, perdeler de nereden çıktı? demeyiniz lütfen. Hepimiz kendi hayatlarımızı yaşarken birilerinin bize bizi anlatması gerekir bazen; öyle ya, tiyatro çok kişilik yaşamak değil midir? İşte tam da bu yüzden, karşımızda tatlı bir telaş içerisinde, küçücük ve milyonlarca biz gibi duran Ankara Barosu Staj Kurulu Kültür Sanat Alt Kurulu, hayattan çalınmış bir parça mutluluğu gururla sunuyor… İnsan, en çok sevdiğini yargılıyor demiştik; sahi, biz niçin didişiyoruz? 2013/2 | Hukuk Gündemi 61