HÜSEYNILER HÜSEYNİLER Tunus'ta 1705-1735 ve 1756-1957 yılları arasında L Türk yönetirnde bulunan aile. asıllı _j Ailenin kurucusu Tunus Bey'i Hüseyin ile yeğeni Ali Paşa arasındaki rekabet yüzünden Tunus Arapları ve kabileleri iki gruba ayrıldı; Hüseyniyyedenilen Hüseyin Paşa taraftarları ile Bahşiyye denilen Ali Paşa taraftarları arasındaki siyasi bölünme sonraki devirlerde de sürdü . Cezayirliler'in yardımı ile Tunus'un yönetimini ele geçiren Ali Paşa (ı 73 5). onlara vergi vermeyi ve sınırlarında tahkimat yapmamayı taahhüt etti . 1741'de batı­ daki Cenevizliler'in mercan avladıkları Teberke'yi ve halkı Fransız olan Tambert'i zaptetti. 1752'de oğlu Yunus Bey'in ayaklanması üzerine ülkede büyük karışıklık­ lar baş gösterdi. Yunus Bey babası ile yaptığı savaşta yenilerek Cezayir' e kaçmak zorunda kaldı. Ali Paşa diğer oğlu Mehmed'i Tunus'a "vatan beyi" (Tunus sancak beyi) olarak tayin etti. Ancak Cezayir'de bulunan ve yeni Cezayir dayısı EbCıseb'a Ali Paşa'dan yardım gören Hüseyin Paşa'­ nın oğulları Mehmed ve Ali beyler 1756'da geri dönüp Tunus'u zaptettiler. Ali Paşa kaçmak isterken oğlu Mehmed ve torunlarıyla birlikte öldürüldü . 31 Ağustos 1756'da Hüseyin Paşa'nın oğlu Mehmed Bey Tunus dayılığına seçildi; Ali Bey de vatan beyi oldu. Böylece Tunus'un idaresi tekrar Hüseynller'e geçti. Osmanlı Devleti Eylül1758'de Mehmed Paşa'nın Tunus beylerbeyiliğini tasdik etti. Mehmed Paşa'nın 11 Şubat 1759'da ölümünden sonra beylerbeyilik ve dayılı k paşa unvanıyla birlikte Ali Bey' e verildi. İlk on yılı sükunet içinde geçen Ali Paşa'nın daha sonra Korsika adasına yönelik korsan hareketleri yüzünden Fransa ile arası açıldı. 1770'te Paşa Tunus ôeylerbeyi HammOde 26 Paşa bir Fransız donanınası Tunus'u bombaladı ve ülke kıyılarını üç ay süreyle abluka altına aldı. Osmanlı Devleti, Rus savaşı sebebiyle Tunus'tan donanma ve asker yardımı isteyince Fransa ile 2 Eylül 1770'te barış yapıldı. Ali Paşa. ağabeyi Mehmed Paşa'nın vasiyeti üzerine Mahmud ve ismail adındaki iki küçük oğlunu himayesine almıştı; çocuklar büyüyünce beylik onlara kalacaktı. Ancak Ali Paşa bu vasiyete uymadı ve kendi oğlu HammCıde'nin beyliğe geçmesine çalıştı. Önce çok iyi bir eğitim görmüş olan oğlunu devlet işlerine soktu ve ona vatan beyliğini verdi; resmi yazılar Ali Paşa adına yazılıyor. fakat Hammlide Bey tarafından imzalanıyordu. Daha sonra İstanbul'a oğlunun kendi yerine geçmesini önerdi. Önerisi kabul edilerek Tunus beylerbeyiliği fermanı ile hil'at gönderildi. Ali Paşa 26 Mayıs 1782'de ölünceye kadar yeğenierini korudu ve ölürken de aynı şekilde davranması için oğluna vasiyette bulundu. Hüseynl ailesinin en kudretli simaların­ dan biri olan HammCıde Paşa'nın ilkyılları genellikle sakin geçti. Yönetici sınıfından Mehmed ve Ali beylerin isyanı kısa zamanda bastırıldı. Venedik ile 1784-1792 yılları arasında devam eden savaşta Venedik donanınası SCıs, Sefakus ve Goletta'yı bombaladı. 1787-1792 Osmanlı- Rusya 1 Avusturya savaşları sırasında Tunus gemileri Akdeniz'de korsanlık faaliyetinde bulundular. lll. Selim, HammCıde Paşa'nın hizmetini takdir eden bir ferman gönderdi. 1798'de Fransa'nın Mısır'ı istilası üzerine diğer Garp ocakları gibi Tunus da Fransa'ya savaş ilan etti ve Mısır'a giden Fransız gemilerinin vurulmasına yardım­ cı oldu. HammCıde Paşa idaresindeki Tunus'un ziraata dayalı gelirleri arttı, dış ticareti gelişti ve halkın refah seviyesi yükseldi. HammCıde Paşa; Tunus'ta otoritesini sınırlayan Cezayirliler'le ve yeniçeri grupları ile uğraştı. 1806'da kendisine yapılan bir suikast girişimini bahane ederek şüpheli bazı Cezayirliler'i öldürttü. yeniçerilerin de sayılarını azaltmaya çalıştı. Bu sırada sayıları 3-4000 civarında olan yeniçeriler, yönetimin bir ailede kalmasını kendi menfaatlerine uygun görmeyerek HammCıde Paşa'yı öldürüp aralarından birini bey seçmek amacıyla 30 Eylül1811 'de isyan ettiler ve Hüseynller'i tanımadıklarını, doğrudan Osmanlı hükümetine tabi olduklarını bildirdiler. Sonunda bir kısmı katliama uğradı ve ocakları­ na büyük bir darbe vuruldu. HammCıde Paşa'nın 6 Eylül 1814'te vefatı üzerine yerine kardeşi Osman Bey getirildi. Ancak daha Babıali tarafından tasdik edilmeden öldürüldüğü için (9 Aralık 1814) elli yıldan beri sırasını bekleyen Mehmed Paşa'nın oğlu Mahmud Bey, 22 Aralık 1814'te paşalık unvanı verilerek Tunus'a vali tayin edildi. Mahmud Paşa Cezayir'den çekindiği için donanınaya önem verdi ve gemi sayısını arttırdı. Gemiler Akdeniz'de hıristiyan sahillerini vurdular. 1815'te bir Tunus filosu Sicilya kıyılarını yağmaladı. Viyana ( 1815) ve Aix -la- Chapelle ( 181 9) kongreleri sonucunda Avrupalılar dikkatlerini Cezayir, Tunus ve Trablusgarp'ın korsanlık faaliyetlerine çevirdiler. Lord Exmouth kumandasında bir İngiliz filosu 1816 ve 1819'da Tunus şehirlerini bombaladı ve onları korsanlık konusundaki şartları kabule zorladı. Yunanlılar'ın 1821 'de ayaklanması üzerine Osmanlı Devleti Garp ocaklarından asker ve donanma isteyince Mahmud Paşa 20 Eylül1821 'de Moralı Ahmed Reis kumandasında bir donanma gönderdi. Mahmud Paşa ' nın 29 Mart 1824'te vefatından sonra yerine oğlu Hüseyin Paşa geçti. Hüseyin Paşa'nın Yunan isyanı dolayısıyla Mora'ya gönderdiği donanma Navarin'de Osmanlı donanınası ile birlikte yakıldı ( 1827) Bu dönemde Fransa Cezayir'e saldırdı ( 1830). Tunus. aralarında süregelen anlaşmazlık sebebiyle Cezayir'e yardımda bulunmadığı gibi Kaptanıderyil Çengeloğlu Tahir Paşa'nın Tunus üzerinden oraya gitmesine de engel oldu. Ayrı­ ca durumunu kuwetlendirmek için Fransa ile bir antlaşma imzalayıp korsanlık ve köleliği kaldırmayı taahhüt etti ( 17 Ağus­ tos 18 30) . Genelde bu yıldan sonra Fransa'nın tesir ve teşvikiyle Tunus paşaları­ nın Babıali'ye karşı daha bağımsız hareket ettikleri görüldü. ll. Mahmud'un ve Mısır'da Mehmed Ali Paşa'nın başlattık­ ları askeri reformlar Tunus'ta ilgiyle karşılandı. Hüseyin Paşa, padişaha başvura­ rak subay ve askerlerinin yetiştirilmesi için askeri kanun, talimat, muzıka, üniforma örnekleri istedi ve 1832'de bir bölük Tunuslu asker İstanbul'da eğitim gördü. Sonuçta Hüseyin Paşa'nın Osmanlı tarzında nizarni ordu kurma teşebbüsü başarılı oldu ve erat sayısı az zamanda SOOO'i buldu. Hüseyin Paşa'nın 21 Mayıs 1835'te ölümü üzerine kardeşi Mustafa Bey, yeni teşkilata göre asakir-i mansCıre ferikliği rütbesiyle vali tayin edilerek kendisine 24 Kasım 1835'te nişan. kılıç, hil'at ve tevcih fermanı gönderildi. Ancak Babıali'nin her yıl belli bir vergi ödenmesi isteği Tunus HÜSEYNTLER tarafından kabul edilmedi. Osmanlı Devleti'nin 1835'te Trablusgarp'ta Karamanlı ailesinin hakimiyetine son vermesi sıra­ sında Mustafa Paşa. Kaptanıderyil Tahir Paşa 'ya yardım etmekle birlikte kendilerinin de aynı akıbete uğramasından çekinerek Fransa'ya yaklaştı. ti. Ancak yaptığı aşırı harcamalar Tunus hazinesini sıkıntıya soktu. Bunlara rağ­ men kendisine ibka fermanı ve Mayıs 1852'de iftihar nişanı yaiiandı; Ahmed Paşa da Kırım Savaşı'nda Osmanlı Devleti 'ne 14.000 kişilik yardımcı bir kuwet gönderdi ( 1854) Mustafa Paşa'nın 11 Ekim 1837'de ölümünden sonra yerine oğlu Ahmed Bey geçti. Osmanlı Devleti. bağlılık alameti olarak Ahmed Paşa'dan yıllık verginin ödenmesini istedi. Fakat Ahmed Paşa. verginin affı için devrin alimlerinden Şeyh İbrahim er-Riyahl'yi istanbul'a gönderdi. Bunun üzerine Tunus'un Trablusgarp gibi merkeze bağlanması düşünüldüyse de Fransa'nın karşı çıkması ve tehditkar davranması üzerine bundan vazgeçilip ( 1838 ) idarecilerini daha fazla Fransa'ya itmeme ve merkeze olan bağlılıklarını güçlendirme siyaseti güdüldü . Ahmed Paşa'nın ricası üzerine 9 Ağustos 1840'ta kendisine müşirlik ve vezirlik rütbeleri verildi ve bu durum Hüseynl ailesinde ilk defa olduğu için sonraları ondan " müşlr-i ewel" diye bahsedildL Bu arada Ahmed Paşa 'ya 1839 Tanzimat Fermanı esaslarını uygulaması için emir gönderildiyse de paşa Tunus'ta şartların farklı olduğu gerekçesiyle bunu geciktirdi. Ancakyine de Batılılaşma faaliyetlerini başlatan ilk Hüseynl beyi odur. Bu faaliyetler arasında ordu ve donanmanın güçlendirilmesi, bürokrasinin ıslahı. eğitim kurum ve sistemlerinin yenilenmesi, maliyenin tanzimi. gelir kaynaklarının arttırılması ve gayri müslimlere müsamaha gösterilmesi önde gelir. Ayrıca Porta Farina'da bir tersane ve Barda'da bir harp okulu kurdurdu ve Fransa'dan hocalar getirtti. Ahmed Paşa. daha sonra merkezle yazışma­ larında Türkçe yerine Arapça kullandı ve bağımsız bir hükümdar gibi davranmaya başladı. Bir de "Hüseynl nişanı" ihdas et- Ahmed Paşa'nın 1855'te ölümü üzerine amcasının oğlu Mehmed Paşa valiliğe getirildi ve "müşlr-i sani"' olarak anıldı. Mehmed Paşa. istanbul'a sadakat ve bağ­ lılığını bildirdiği gibi Avrupa devletlerine karşı da temkinli bir siyaset takip etti. Geçmiş devrin aşırı harcama ve israfları­ na son vererek mail durumu ıslah etmek ve halkı idarecilerin suistimalierinden kurtarmak için bazı tedbirler aldı. Tunus şehrinde bir belediye meclisi kurdu. Fransız konsolosu Leon Roches ve İngiliz konsolosu Richard Wood'un baskıları üzerine Tanzimat ve Isiahat fermanlarının esaslarını içeren "Ahdü ' l-eman"ı yayımiadı ( ı O Eyi ü 1 185 7) Bu n un la Tunus halkına kanun. vergi, ticaret ve çalışma eşitliği. vicdan hürriyeti. yabancılara da mülk edinme ve mesleğini uygulama hakkı . dini serbestlik vaad ediliyordu . Mehmed Paşa Tunus paralarma Osmanlı sultanının adı yanında kendi adını da koydurdu. Tunus Valisi Ahmed Paş a Mehmed Paşa Eylül 1859'da ölünce Mehmed Sadık Bey vali seçildi. Hüseynl ailesinin üçüncü müşiri Sadık Paşa daha önce başlanmış olan yenilik hareketlerini devam ettirdi. Eylül 1860'ta lll. Napolyon'un Cezayir seyahati dolayısıyla yanına gidip görüştü ve ondan reformlar için teşvik gördü. 29 Ocak 1861'de ilk Tunus anayasası "Kanünü'd-devle" adıyla ilan edildi ve Meclis-i Ekber açıldı. Anayasaya göre icra kuweti Tunus beylerbeyine aitti. Teşril kuwet. paşa tarafın­ dan seçilen nazırlarla altmış üyelik Meclis-i Ekber arasında bölünüyordu . Kaza! kuwet ise bağımsızdı ve mahkemeler şe­ riatla ceza hukukuna uymak zorundaydı­ lar. Ayrıca valinin emrinde istişarl mahiyette yüksek görevliler. ulema ve şeyhler­ den oluşan bir meclis-i has vardı. EyaJet idaresi "kaidat" denen bölgelere ayrıımış­ tı ve buralarda kaidler görev yapıyordu. Bu dönemde israf ve lüks yeniden başla­ dı. iç borçlanma fayda sağlamadığından 1863'te Paris'teki Banker Er langer şirke­ tinden borç para alındı. Aşırı vergilerin Tunus halkı için tahammül edilmez bir noktaya gelmesi halkın İbn Gızahum'un liderliğinde ayaklanmasına sebep oldu ( 1864) ve isyan bütün Tunus'a yayıldı. Meclis-i Ekber'in çalışmaları durduruldu, 1857'den beri yapılan bir kısım yenilikler kardeşi kaldırıldı. isyan sırasında padişahın itiba- ve bir kısım şehirler Osmanlı bayçekti . Babıali. Ali Haydar adlı bir üst düzey bürokratını fevkalade komiser olarak Tunus'a gönderdi. Ali Haydar Efendi , ihtiyatkar bir siyasetle yetkilileri ve konsolosları ikna ederek süküneti sağladı. Mehmed Sadık Paşa isyan sona erince padişaha teşekkürlerini sunmak. Osmanlı­ Tunus ilişkilerini yeniden gözden geçirmek ve valiliğin eviadına intikalini sağla­ mak için en güvenilir adamlarından Hayreddin Paşa'yı istanbul'a yolladı. Sadrazam Fuad Paşa ile yürütülen görüşmeler sonunda bir emr-i sami hazırlanarak devletin Tunus üzerindeki hükümranlık hakları ve valinin görevleri belirlendi; buna göre veraset Hüseynl ailesinde kalacak ve daha önce yayımianmış olan Ahdü'leman'ın prensiplerine uyulacaktı. isteği­ nin sadrazam imzasıyla yerine getirilmesinden pek memnun kalmayan Sadık Paşa. 1870'te Fransa'nın Prusya'ya yenilmesini fırsat bilerek Hayreddin Paşa 'yı tekrar istanbul'a gönderdi. Bunun üzerine 9 Şaban 1288 (24 Ekim 1871) tarihli fermanla Tunus'un Osmanlı Devleti'ne bağ­ lılığı ve valiliğin veraseten Mehmed Sadık Paşa ailesine verildiği teyit edildi. Hutbede padişahın adı okunacak. para onun namına basılacak ve yönetim iç işlerinde serbest olacak. fakat yabancı devletlerle siyasi antlaşmalar yapamayacaktı. Tunus halkı tarafından iyi karşılanan bu fermandan sonra Sadık Paşa Hayreddin Paşa'yı 21 Ekim 1873'te "müdlran" reisliğine(ve­ zlr-i ekber) getirdi. 1877'ye kadar bu görevde kalan Hayreddin Paşa 1864'te yavaşlayan reform çalışmalarına yeniden hız verdi ; sosyal güvenliği sağladığı gibi idare. eğitim. evkaf. esnaf teşekkülleri . mahkemeler ve ticaret alanlarında reformlar yaptı. Zeytüne Medresesi'nde eğitimi modernleştirdi ve Sadıki Koleji'ni açtı . Osmanlı Devleti ile bağl a rı kuwetlendiren bir siyaset güttü. Hayreddin Paşa'­ dan sonra reis-i müdlran olan (Eylül1 878) Genç Mustafa Paşa ise İtalyan politikası­ na meyletti. Fakat Tunus üzerinde çeşitli emeller besleyen Fransa. Nisan 1881'de 30.000 kişilik bir kuwetle ülkeyi istilaya başladı. Mehmed Sadık Paşa Osmanlı Devleti'ne başvurduysa da yeterli yardım gönderilemedi. Fransız kuwetlerinin ilerlemesi üzerine Mehmed Sadık Paşa eyaletin askeri. harici ve mail idaresini fiilen Fransa'ya bırakan 12 Mayıs 1881 tarihli Kassar Said (Barda) Antiaşması'nı imzalamak zorunda kaldı. Osmanlı hükümeti Tunus'un işgalini ve imzalanan antlaşmarı arttı rağı 27 HÜSEYNTLER yı tanımadı ve bölgeye donanınayla asker bulundu; ancak o sırada İngiltere'nin Mısır'a yerleşme hazırlıklarına başlaması sebebiyle bunu bagönderme girişiminde şaramadı. İşgal üzerine bazı Tunuslu vatan severler İstanbul'a giderek ll. Abdülhamid 'in siyasetini etkilerneye çalıştılar. Osmanlı Devleti Tunus'ta Fransız işgalini ve idaresini hiçbir zaman kabul etmedi. Fransız işgal idaresi Hüseynl ailesine dokunmadı ; fakat asıl idare genel valinin elindeydi. 1882'de Mehmed Sadık Paşa'nın ölümü üzerine kardeşi Seydi Ali Bey'i Tunus beyi tayin eden Fransa, onunla imzaladı­ ğı 8 Haziran 1883 tarihli Mersa Mukavelesi ile bazı haklar daha kazandı. Bey nazarf olarak emaretin hükümdan sayılıyor­ du; vekiller heyetinin başkanı ise Fransız'­ dı. Seydi Ali Bey'den sonra sırasıyla Muhammed el-Hadi ( 1902-1906). Muhammed en-Nasır ( 1906-1922), Muhammed ei-Hablb ( 1922-1929), Ahmed ( 1929-1942). Munsıf ( 1942-1943) ve Larnin ( 1943-1957) Tunus beyi oldular. 19S6'da, 1900'lerde başlayıp 1920'lerde hızlanan milliyetçilik hareketleri ve Destur Partisi'nin faaliyetleri sonucu Fransız işgaline, ertesi yıl cumhuriyet idaresi kurulunca da Hüseynl ailesinin hükümranlığına son verildi. Hüseynller dönemi Tunus'un sosyal habüyük değişikliklere yol açmış, özellikle eğitim ve mimariyi etkileyerek önemli şahsiyetlerin yetişmesine ve bayındırlık eserlerinin yapılmasına imkan yatında sağlamıştır. B İ BLİYOGRAFYA : BA. MD, nr. 119 , 120 , 129, 130, 132, 133, 135, 140 , 145, 147, 153, 155, 157, 159, 180, 186, 188, 189, 190, 196, 198,200,207,226, 227, 238 , 259 ; BA, HH, nr. 18688 A, B, C, 22430,22479,22558, 22749,27144 , 48761; BA. Cevdet- Dahiliye , nr. 7803 , 1 0744 ; BA, DU iT, nr. 77 / 3 ; BA, Mesail-i Mühimme iradeleri, sene: 1258-1264, nr. 2108 -2143; BA, Ayniyat Defteri, nr. 966-968; Sahaflar Şeyhizade Esad Efendi, Hulasa-i Ahual-i Tunus-i Garb, iü Ktp., TV, nr. 6145; Hüseyin Hoca, Zeylü Beşa' iri ehU'lfman, Tunus 1908; Muhammed es-Senüsi, Müsameratü '?-?arff bi-f:ıusni't-ta'rff, Tunus 1296; Muhammed Sagir b. Yusuf. al-Maşra al-Malakf: Chronique tunisienne (1705-1 771) (tre. V. Se rres - M. Lasram), Tunis 1900; Muhammed Bayram ei-Hamis et-Tünisi, Safuetü'l-i'tibar bimüstevda'i'l-emşarve'l-af!:tar, Kahire 1302, l-V; İbn Ebü'd-Diyaf, İt/:ıafü ehli'z-zaman bi-al].bari mülaki Tanis ue 'ahdi'l-eman, Tunus 196366; lll-Vlll; François, Tunis et laregence sous Mohammed el-Sadok Bey, Paris 1867 ; H. Hu gon , Les emblemes des Bey de Tunis, Tunis 1913; P. Grandchamp , Documents relatifs ala revolution de 1864 en Tunisie, Tunis 1935, l-ll; Aziz Samih [i lt er], Şimali Afrika 'da Türkler, istanbul 1936 , ll, 150-184; J . Pignon. La Tunisie 28 turque et husseinite, fnitiation a la Tunisie, Paris 1950; Ch.- A. Julien, Histoire de l'Afrique du nord, Paris 1952, ll; J. Ganiage, Les origines du protectorat français en Tunisie: 1861-1881 , Paris 1959 ; R. Mantran. lnuentaire des documents d 'a rchiues turcs du Dar el-Bey, Paris 1961; a .mlf.. "L'evolution des relations entre la Tunisie et l'empire attaman du XVI' au XIX' siecle", Cahiers de Tunisie, sy. 26-27, Tunis 1959, s. 319-333; a.mlf .. "l:lusaynids" , EJ2 (Fr.). lll, 657-658; AbdeUelil Temimi. Recherches et documents d 'histoire maghrebina, la Tunisie l 'Algerie et la Tripolitaine de 1816 a 1871 , Tunis 1971; L. Cari Brown. The Tunisia of AhmadBey, 1837-1855,Princeton 1974; Muhammed Raşid el-imam, Siyasetü l;fammüde Başa {f Tanis, 1782-1814, Tunus 1980; M. H. Cherif. Pouuoir et societe dans la Tunisie de Husayn BenAli (1705-1740), Tunis 1984-1986, l-ll; K. J. Perkins. Tunisia : Crossroads of the /slamic and European Worlds, Boulder 1986, s. 61-115; Atilla Çetin, Tunuslu Hayreddin Paşa, Ankara 1988 ; i. H. Uzunçarşılı , "Tunus ' un 1881'de Fransa Tarafından işgaline Kadar Burada Valilik Eden Hüseynl Ailesi" , TTK Be lle ten, XVIII/ 72 (ı 954) . s. 545-580; Abdurrahman Çaycı. "İtalya ' nın Tunus'da Üstünlük Teşebbüsü Cedeyda Meselesi ve Osmanlı Devleti'nin Müdahalesi ", TD, Xlll/17 -18 ( 1962-1963). s. 219-240; a.mlf .. "İtalya'nın Tunus Konsolosluklan Meselesi ve 1863 Osmanlı-İtalyan Anlaşması", TTK Be Ileten, XXX/120 ( 1966). s . 603-619; Mesut Koman . "Tarih Boyunca Türkiye-Tunus ilişkileri" , istanbul, sy. 36, istanbul 1966, s. 24-25 ; sy. 37 ( ı966), s. 24-25; sy. 40 ( ı967). s. 18-19, 31; Mehmet Maksudaği u, "Tunusta Hakimiye tin Dayılardan Beylere Geçişi", AÜiFD, XV ( 1967). s . 173-186; a.mlf .. "Tunus'un Osmanlı Devletinden Ayrılması", MÜiFD, IV (1986). s. 137-169;Andre Demeerseman, "Categories sociales en Tunisie au XIX' siecle d'apres la chronique deA. ıbn Abi'd-Diyaf". IBLA, sy. 117 (ı967). s. 1-12; sy. 123 (1969). s. 17-36; sy. 124 (1969), s . 241-272; sy. 125 ( 1970). s. 69-102; R. Brunschvig, "Tunus" , iA, Xll/2, s. 77-79 . li] ı L ı ATiLLA ÇETiN HÜSEYNİYYE (bk. NECCARİYYE). HÜSEYNİYYE ı _j ı (~1) Hariciler'den Ebü'l-Hüseyin adlı kişinin görüşlerini benimseyenlere verilen ad L ı (bk. HAR.İclLER). HÜSEYNİYYE _j HÜSEYNİYYE ( ~ 1) İmametin Muhammed el-Bakı r' dan Ebu Mansur el-İcli'ye, ondan da oğlu Hüseyin' e intikal ettiğini ileri süren aşırı Şii Mansuriyye fırkasının bir kısmına verilen ad (bk. iMAMiYYE; KEYSANİYYE) . L _j ı HÜSEYNİYYE ı (~1) Hz. Peygamber neslinden olup torunu Hüseyin gibi Allah'a çağıranlara itaat etmenin gerekli olduğunu benimseyen Zeydiyye'den bir gr uba verilen ad (bk. ZEYDİYYE). L _j ı HÜSEYNİYYE ı (~) Şia' nın muharrem ayında toplu matem merasimlerini icra ettiği yerlerin genel adı. L _j Başlangıçta taziye merasimlerinin yaköy ve şehirlerdeki dört yol kavşak­ larında bulunan büyük meydanlar bu isimle anılmıştır. Irak ve Lübnan'da hüseyniyye, İran'da hüseyniyye veya tekiye, Uman ve Bahreyn'de me'tem adıyla anılan bu yapılar Hindistan'da imambar a, azahane ve aşü rhane diye bilinir. Bazı kaynaklarda, IV. (X.) yüzyılda Bağdat'ta kaba kumaşlardan çadırların kurulduğu büyük meydanlarda muharrem merasimlerinin icra edildiği, katılanlar için de muhafazalı yerler hazırlandığı şeklindeki beyanlar dikkate alındığında ilk hüseyniyyelerin açık meydanlar olduğu anlaşılır. Bir kısım kervansaraylar. ileri gelen kimselerin evlerinin avluları ve camiler de geçici bir zaman için hüseyniyye görevi ifa etmiştir. Bunların kalıcı olanları XVIII. yüzyıl başla­ rında Hindistan'da inşa edilmiştir (Peterson . s. 65). Daha sonra özellikle İran ' da ravza oku n ması ve taziye merasimlerinin icra edilmesi için özel bir plana göre yapılmış binalar da bu isimle anılmaya baş ­ pıldığı ı lanmıştır. _j İran şehirlerinde hemen her semtte mevcut olan hüseyniyyelerin bir kısmı zengin kimseler tarafından inşa edilmiş, bir kısmı da merasirnin icra edileceği yerdeki mahalle sakinleri ve esnafın yardım­ ları ile yapılmıştır. Ayrıca çeşitli adaklara bağlı olarak kurulmuş çok sayıda hüsey- (~1) Sahibü Fah diye tanınan Hüseyin b . Ali'ye (ö. 169/ 786) mensup olanlara verilen ad (bk. HÜSEYİN b. ALİ , Sah ibü Fah). L ı