+ liCTKliiaiWW test İLBER ORTAYLI Fax: (0312) 427 20 64 1 K i l o ? Pazar 25 Şubat 2001 Orhan Asena ve tarihi tiyatro oyunları " 7. ve 19. yüzyıllar Avrupa kültür tarihinin en ilginç oluşumu; tarihi roman ve tarihi drama türünün gelişmesidir. Racine ve Comeille’in tiyatro eserlerinden sonra, aydınlanma dönemi edebiyatı Goethe ve Schiller gibi kitlelere tarih öğretmenliği yapan büyük yazarlara şahit olmuştur. Bunlar tiyatronun seyirciye bilgelik, dürüstlük, kahramanlığı öğretmenin ötesinde, bir dönemin siyasetini, bunun gerektirdiği tarih bilincini aşılıyorlardı. 19. asrın tarihçi dahilerinin onlarca ciltlik anıtsal eserlerini kaleme aldılar. Bu tarihçiler bazı görüşlerin aksine tarih bilgisi ve biliminde, yönteminde bir sıçrama yaptılar mı diye sorulsa; Thukydides’ten, L Polybius’tan, İbni Haldun’dan artık “ t T- cevap vermek gerekir. Bu nedenle 19. asrın geçen asırlara üstün tarafı tarih öğrenme ve tarih bilinci edinmenin geniş kitlelere yayılması ve bir gelişme yaratmasıdır. Bu gelişim, milletin fertlerinin, tarihçilerinin yazdığı onlarca ciltlik alimane eserleri hatmetmesiyle olmamıştı elbette. Tarih bilincinin yerleştirilmesi, okullarda güzel yazılan tarih ders kitapları (biz hala o aşamaya gelemedik) ve asıl önemlisi tarihi tiyatro eserleri ve romanları sayesinde olmuştur. Çok tekrarlanır; tarihçi ve edebiyat adamının konumu ve yapısı farklıdır, roman ve tiyatro yazarı tarihi gerçeğe bire bir sadık kalmak zorunda değildir diye... Ne var ki edebiyat adamı da tarihi, tarihçi kadar bilecek, bir; kendi dünya görüşünü aktarırken tutarlı ve sanatçı olacak, iki... Okunamayacak tatsızlıklar, dilde tarihi üslubu ve rengi veremeyecek yavanlık, fahiş tarihi hatalara; edibane yaratıcılık ve yazar 1 "■ 1 ! '■ Türk tiyatrosu, Orhan Asena'nın ölümüyle önemli bir tarihi oyun yazarını kaybetti. Bu dalda büyük bir gedik açıldı. Umarız genç dramaturglar bu boşluğu doldurabilir özgürlüğü diye mazeret olamaz. 1775 yılında Goethe “Egmont”u kaleme aldı; kendine göre özgürlükçü, kahraman, Ispanyollar’a direnen bir HollandalI asilzadenin şahsında ölümsüz bir edebi karakter yarattı. Oysa gerçek tarih, “Egmont”un Ispanyoilara karşı Hollanda’nın özgürlüğünü savunmak ne haddine, ödleğin biri olduğunu söylüyor. Ama bu sapmanın, eserin getirdiği söylem ve yarattığı karakter karşısında önemsiz kaldığı açıktır. Schiller ise “Wallerstein” adlı tiyatro eserinde Otuz Yıl Savaşları’nm ünlü komutanının trajik konumunu işledi. Ne var ki Schiller hâlâ kullanılan ve okunan “Otuz Yıl Savaşları Tarihi” adlı eserin yazarıdır aynı zamanda... Puşkin 16-17. yüzyıl Rusya tarihini çok iyi biliyordu. “Boris Godunov” bir tiyatro eseri olmanın ötesinde, muhteşem bir tarih ve devlet yorumudur. Türk tiyatrosunun tarihi oyunlar alanında başarılı parçalar çıkarabildiğini söylemek kolay değil. İkinci Meşrutiyet ve Cumhuriyet yıllarından beri tarihi tiyatro eserleri kaleme alınagelir. Bunlar arasmda tarihin, yaşam kültürünün havasını getirmek isteyen bir yazarımız Musahipzade Celal’in dışında kalıcı olanı yoktur. Doksan yaşını aşan bu yazarda tarihi bilgi yanında tarihi görgü ve tecrübe de vardı. Değişen Türkiye’yi gözledi ve eski Türkiye’yi yeni Türkiye’ye iddiasızca tanıtmak istedi, tanıttı da... Geçen hafta kaybettiğimiz Orhan Asena güncel olanı tarihle ifade etmek isterdi. Son eseri “Yıldız Mahkemesi” bunun aşırı bir örneği sayılmalıdır. Üstelik bu oyununda kullandığı dil de öbür oyunlarındaki gibi değildi. Orhan Asena bizim kuşakların kullandığı anahtar sözcüklerle “Osmanlıca”yı estetik olarak da tutturabilmişti. “ Hürrem Sultan”la bilmen bir “ harem entrikası” yorumunu yaptı. “Tohum ve Toprak”ta ele aldığı aslında 27 Mayısçılar’ın çıkmazıydı. “Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe” ise olgunlaşan bir tarihi oyun yazımının yansımasıydı. Bizce merhum Asena’nın kalıcı olan ve okunması, seyredilmesi gereken eseri buydu. Turan Oflazoğlu ile birlikte çağdaş tiyatromuzda tarihi oyun yazarı olarak dikkati çeken bir ikiliydi. Bu dalda bence önemli bir gedik açıldı. Genç dramaturgların doldurması beklenir. 1 Taha Toros Arşivi