Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı`nın Türkiye Tarım Sektörüne

advertisement
Uluslararası Tarım ve Ticaret
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın Türkiye Tarım Sektörüne Olası Etkileri
F. Eymen Toprak 1 , U. İlkdoğan, K. Taşdan
1
AB Uz. Yard.,AB ve Dış İlişkiler Gen.Müd.,GTHB Kampüsü Ek Bina, Eskişehir Yolu 9. Km,06060 Lodumlu/Ankara,
E-posta: toprakeymen@gmail.com
ÖZET
Serbest Ticaret Anlaşması (STA), taraf ülkelerin kendi aralarında gümrük vergisi ve kısıtlamalarını kaldırmaları, ancak üçüncü
ülkelere karşı ortak gümrük tarifeleri oluşturmamaları, anlaşma dışında kalan üçüncü ülkelere her üye ülkenin kendi milli
gümrük tarifesini uygulayabildiği bir ekonomik birleşmedir. STA’ların amacı; üye ülkelerin ticaret ve ekonomi alanındaki
ilişkilerini geliştirmek, hayat standartlarını yükseltmek, istihdamı artırmak, reel gelir ve talep hacminde istikrarlı bir artış
sağlamak, dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma hedeflerine uygun bir şekilde kullanımını sağlamak ve çevreyi
koruyacak ve ülkelerin ihtiyaç ve endişelerine cevap verecek şekilde mevcut kaynakları geliştirmektir. Türkiye, 22 Aralık 1995
tarih ve 1/95 sayılı “Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) Arasında Gümrük Birliği Kurulmasına İlişkin Ortaklık Konseyi Karar”ının
16. maddesi uyarınca, AB’nin Ortak Ticaret Politikasını üstlenme yükümlülüğünden hareketle üçüncü ülkelere yönelik olarak
AB’nin tercihli ticaret sistemini üstlenmektedir. Türkiye bu taahhüdün bir gereği olarak sadece Avrupa Birliği’nin STA
müzakereleri yürüttüğü ülkelerle STA imzalayabilmektedir. AB’nin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi ticaret hacmi
yüksek bir ekonomi ile STA müzakerelerine başlamış olması ve AB’nin STA imzalarken Türkiye ile de eş zamanlı bir STA
imzalanmasının üçüncü ülkeye bir koşul olarak sunmaması, Türkiye’de bazı endişeleri de beraberinde getirmektedir. Özellikle
ABD ürünlerinin AB üzerinden Türkiye’ye gümrüksüz girebilecek olması, buna karşın Türk ihraç ürünlerine karşı ABD’nin
tarife vb. uygulamalara devam edecek olması kaygının temelini oluşturan başlıca unsurdur. Bu bildiride AB-ABD arasında
olası bir STA imzalanması durumunda Türkiye tarım sektörüne olası etkileri bu konuda yapılmış literatürün ve istatistiklerin
incelenmesi ışığında değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, eğer Türkiye Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP)
sürecinin dışında kalırsa bunun olumsuz etkileri olacaktır. Bu nedenle, Türkiye ile ABD arasında bir STA imzalanmas ı
önemlidir.
Anahtar Kelimeler: STA, AB-ABD STA, Türkiye tarım sektörü
Possible Impacts of Transatlantic Trade and Investment Partnership on Turkey’s Agriculture
Sector
ABS TRACT
Free Trade Agreement (FTA) is an economic cooperation model where contracting parties lift restrictions and customs duties
among themselves while no common tariff is applied to third countries. Contracting parties are free to use national customs
tariff to those countries outside the agreement. The objective of t hese agreements is to improve trade and economic relations
between contracting parties, raising living standards, increasing employment opportunities and real income and maintaining a
sustainable increase in demand volume while ensuring use of world’s natural resources coherently with sustainable
development goals and improving available resources that address the needs and concerns of countries in an environmentally
conscious manner. According to Article 16 of the “Decision No. 1/95 of the EC-Turkey Association Council of 22 December
1995 on Implementing the Final Phase of the Customs Union” Turkey shall align itself progressively with the preferential
customs regime of the European Community in line with Common Commercial Policy against third countries. As a result of
this commitment Turkey will only be able to negotiate FTA’s with those countries that are undertaking such negotiations with
EU. Certain concerns have been raised in Turkey due to EU’s decision to commence FTA negotiations with a large scale
economy such as United States of America (USA) without laying down a condition towards USA to negotiate a concurrent
FTA with Turkey. Among the fundamental concerns is the fact that USA will continue to impose current duties and continue
ongoing practices towards Turkish export goods where on the other hand USA origin goods shall enjoy the liberty to move
freely from EU market to Turkey without being restricted or taxes levied. This paper has reviewed the literature and statistics
on the subject and examines the effect on Turkish agricultural sector in case the negotiated FTA is signed between EU and
USA. As a result, if Turkey remains outside the process of Transatlantic Trade and Investment Partnership (TTIP), it will have
negative impacts. Therefore, the signing of a FTA between Turkey and USA will be significant.
Keywords: FTA, EU-USA FTA, Agriculture sector of Turkey
1. GİRİŞ
Uluslararası ekonomik entegrasyon modellerinden biri olan Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA), iki veya daha
fazla ülkenin kendi aralarında gümrük vergisi ve kısıtlamalarını kaldırmaları, ancak üçüncü ülkelere karşı ortak
gümrük tarifeleri oluşturmamaları, anlaşma dışında kalan üçüncü ülkelere her üye ülkenin kendi milli gümrük
tarifesini uygulayabildiği bir ekonomik birleşmedir. STA’ların amacı; üye ülkelerin ticaret ve ekonomi alanındaki
ilişkilerini geliştirmek, hayat standartlarını yükseltmek, istihdamı artırmak, reel gelir ve talep hacminde istikrarlı
bir artış sağlamak, dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma hedeflerine uygun bir şekilde kullanımın ı
sağlamak ve çevreyi koruyacak ve ülkelerin ihtiyaç ve endişelerine cevap verecek şekilde mevcut kayna kları
geliştirmektir. Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında 6 Mart 1995 tarihinde imzalanan Gümrük Birliği (GB)
Anlaşması uyarınca Türkiye, AB’nin Ortak Ticaret Politikasını (OTP) üstlenme yükümlülüğü vardır. Başka bir
değişle, Türkiye AB’nin üçüncü ülkelere yönelik tercihli ticaret sistemini üstlenmektedir.
Türkiye bu taahhüdün bir gereği olarak sadece AB’nin STA müzakereleri yürüttüğü ülkelerle STA
imzalayabilmektedir. Bu süreç, Türkiye-AB GB kapsamındaki yükümlülüğün yerine getirilmesi açısından önem
1714
XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun
arz ettiği gibi, yüksek koruma oranları ile kendi pazarlarını koruyan ülkelere, ülkemizin düşük seviyelerde olan
Topluluk Ortak Gümrük Tarifesi uygulaması nedeniyle sağladığı tek yanlı avantajı, STA’lar kapsamında pazar
açılımı suretiyle karşılıklı hale getirmek açısından da son derece önemlidir (Erol, 2013). Bununla birlikt e,
gerçekleştirilen müzakerelerde ülkenin öncelikleri ve hassasiyetleri göz önüne alınmaktadır. Yani, Türkiye’nin
AB tarafından imzalanmış STA’ların içeriğini aynen kabul etme yükümlülüğ ü bulunmamaktadır. Dolayısıyla,
AB’nin STA imzaladığı ülkelerin, Türkiye ile ayrı bir anlaşma imzalaması her zaman çıkarlarına uygun
düşmemektedir. AB’nin, STA imzaladığı ülkelere Türkiye ile de STA imzalamaya yönelik davette bulunmasına
rağmen, söz konusu davetin hukuksal bağlayıcılığı yoktur (GTHB, 2014).
13 Şubat 2013 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) adına Başkan Barrack Obama ve AB adına
Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso ile AB Zirvesi’ne Başkanlık eden Herman Van Rompuy tarafından
yapılan ortak açıklamada; AB ve ABD arasında çok kapsamlı ticaret ve yatırım ortaklığı (Transatlantic Trade and
Investment Partnership-TTIP) kurulması için müzakerelere başlama kararı aldıklarını duyurmuşlardır (European
Commision, 2013a). Bu gelişme gerek iki taraf, gerekse -Türkiye de dâhil olmak üzere- üçüncü ülkeler ve dünya
ekonomisi üzerinde oluşturacağı etki, dikkatlerin bu yöne çevrilmesine yol açmıştır. Söz konusu ortaklık bu güne
kadar bir serbest ticaret alanı oluşturulması konusunda atılmış en iddialı girişimin başlangıcını oluşturmaktadır.
Çünkü AB ve ABD’nin dünya hâsılasının yaklaşık olarak yarısını (% 46,7) ve dünya ticaretinin yaklaşık olarak
üçte birini (% 30,4) teşkil etmesi ve karşılıklı yatırım değerlerinin toplam değerinin ise 3.7 trilyon Dolar oluşu
dünya ticaret ve yatırım ilişkileri etkileyecektir. Ayrıca, böyle bir anlaşma yoluyla tarafların daha önce uluslararası
platformda üzerinde mutabakata varılamamış ya da yeterli ilerlemenin kaydedilemediği pek çok alanda “ileri
düzenlemeler” yapmak suretiyle bir anlamda küresel kuralları belirleyecek kapasiteye ve güce ulaşmaları
sağlanacaktır (Akman, 2013).
AB ve ABD’nin gelecekteki ilişkilerine yönelik görüşmeleri yönlendiren AB-ABD Yüksek Seviyeli Çalış ma
Grubu’nun tavsiyeleri doğrultusunda hazırlanan anlaşmaya ilişkin müzakerelerin ilki Temmuz 2013’te, ikincis i
Kasım 2013’te düzenlenmiş, son oturum ise 2013 yılının Aralık ayında gerçekleştirilmiştir (Güneş ve ark., 2013)
2. TRANSATLANTİK TİCARET VE YATIRIM ORTAKLIĞI
AB ile ABD’nin birbirleriyle uzun zamandır yoğun ticari ilişkiler içinde bulunmasına karşın ticari engellerin
kaldırılması konusundaki çabalarının özellikle son yıllarda ivme kazanması, temel olarak rekabet güçlerinin
gelişmekte olan ülkeler karşısında zayıflamaya başlaması ile ilişkilendirilmektedir. Özellikle Uzak Doğu Asya
ülkeleri ve yükselen ekonomilerin ortaya çıkışı ile birlikte rekabet kaygılarının başlamasına neden olmuş, başta
Çin olmak üzere G. Kore, Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN), Brezilya gibi yeni rakiplerin art an rekabetçi
baskısı hem AB hem de ABD’yi üçüncü ülkelerle kendi menfaatleri doğrultusunda STA imzalamaya sevk etmiştir.
Bunun yanı sıra, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kapsamında yürütülen çok taraflı ticaret müzakerelerinin hala
sonuçlandırılmamış olması ve özellikle AB’de küresel krizle birlikte en önemli sorunlardan biri haline dönüşen
büyümeyi tetikleyecek yapısal reformlara duyulan ihtiyaç da tarafları anlaşmaya iten nedenler arasında yer
almaktadır. Söz konusu müzakerelerin tıkanması gerek tarım ve tarım-dışı ürünlerde gerek hizmet ticaretinde
serbestleşme ve pazara giriş konularda özellikle AB ve kısmen ABD’nin üzerinde hassasiyetle durdukları konular
üzerinde yeni kuralların geliştirilmesine de imkân vermemiştir. TTIP ile başta çevre ve çalışma standart ları olmak
üzere, fikri mülkiyet hakları, rekabet politikası, yatırımlar, insan, hayvan ve bitki sağlığı önlemleri, enerji vb.
alanlarında DTÖ düzenlemelerinin çok daha ötesinde ve ortak çıkarlarını gözeten yeni kurallarda uzlaşmaları için
de zemin oluşturmasını hedeflemektedir (Güneş ve ark., 2013).
Tüm bu faktörler önemli olmakla beraber her iki tarafın kendi ticaret stratejilerinde açıkça vurguladıkları
konuların iktisadi büyüme ve istihdam olması göze çarpmaktadır. Avrupa Komisyonu tarafından 2010 yılın da
hazırlanan ve temeli yıllar öncesine dayanan Ticaret, Büyüme ve Dünya İlişkileri (Trade, Growth and World
Affairs) belgesinde Avrupa ekonomi politikasının temel amacının hızlı büyüme olduğunu; ancak sürdürülebilir bir
büyüme ile yeni iş imkânlarının yaratılabileceğini ve refah devletinin korunabileceğini vurgulamaktadır. Bu
çerçevede Avrupa 2020 Stratejisi’nin dış boyutu olan ticaret ve yatırım stratejisinin bu amaca katkı sağlayacak
şekilde ele alınacağı vurgulanmıştır. ABD açısından da benzer bir hedefin ABD Başkanı’na bağlı Ticaret
Temsilciliği (USTR) tarafından hazırlanan 2013-2107 strateji belgesinde ihraç piyasalarına yönelmek yoluyla daha
iyi istihdam imkânlarının sağlanması şeklinde vurgulandığı görülmektedir (Akman, 2013).
ABD ve AB arasındaki mevcut ticari ilişkilere bakıldığında hâlihazırda özellikle sanayi mallarında gümrük
vergilerinin oldukça düşük seviyelerde olduğu ancak tarife dışı konular, yasal düzenlemeler ve koruma
politikalarında ciddi farklılıklara sahip olunduğu görülmektedir. Bu nedenle, girişimin gümrük tarifelerin in
ötesinde tarife dışı konulara yoğunlaşacak kapsamlı bir anlaşma olacağı ve uluslararası ticarette yeni kurallar
belirleyeceği ifade edilmektedir (European Commission, 2013b). Söz konusu anlaşma sayesinde özellikle küre sel
kriz ile birlikte AB ve ABD’nin yoğunlaştığı sorunların başında gelen büyüme ve istihdam alanlarında da pozitif
bir ivmelenmenin yaşanacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca, DTÖ gündeminde ele alınmayan rekabet politikası, iş
gücü ve çevre standartları, çocuk işçilik, insan hakları, vize ve göç konuları gibi DTÖ-x (ekstra) konularının da
anlaşma kapsamına dâhil edileceği düşünülmektedir (Akman, 2013).
1715
Uluslararası Tarım ve Ticaret
ABD ve AB’yi serbest ticaret anlaşmasına iten bu denli güçlü etkenlere karşın iki taraf arasında bazı
konulardaki anlaşmazlıklar bu anlaşmanın başarıyla sonuçlanmasının çok da kolay olmayacağın ı
düşünülmektedir.. Görüşmelerin ana konularının başında tarım ürünlerinin ticareti gelmektedir. AB ve ABD
arasındaki mevcut tarife sisteminde tarım dışı oranlar oldukça düşük olmasına rağmen tarım ürünleri ihracatında
zorluklar yaşanmaktadır (Öztrak ve Duvan, 2014). AB, ortak tarım politikasıyla oldukça geniş bir destek sistemi
uygulanması ve bu konuda vereceği tavizler, anlaşmanın geleceği için oldukça önem arz etmektedir. Bir başka
önemli konu ise AB’nin ABD’de üretilen genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) tarım ürünlerine uyguladığı
kısıtlamalar oluşturmaktadır.
2.1. TTIP’nin Düzenleme Getireceği Alanlar
AB-ABD Yüksek Seviyeli Çalışma Grubu raporunda öne çıkan ve tarafların öncelikle ele almaları beklenen
konular;
Gümrük tarifelerinin azaltılması/kaldırılması: Genel olarak iki taraf arasında gümrük tarifesi yoluyla koruma
oldukça düşük seviyelere inmiş olmakla beraber, AB’nin işlenmiş gıda, otomotiv ve orman ürünleri, ABD’nin ise
orman ürünleri, gıda ve tekstil vb. imalat sanayi ürünlerinde uyguladığı tarifeler ortalamanın çok üzerindedir.
Düzenleyici konular ve Tarife-Dışı Engeller (TDE): Tarife engellerinin kaldırılması olumlu olmakla beraber,
TDE’lerin devam etmesi halinde yüksek tarife oranlarına eşdeğer etki yaratacağı bilinmektedir. Bu nedenle
muhtemel bir anlaşmada teknik standartlar, sağlık ve bitki sağlığı (SPS) ve gıda güvenliği vb. iç düzenlemelerden
ve mevzuattan kaynaklanan farklılıkların ın yarattığı engellerin giderilmesi önerilmektedir.
Hizmet ticareti: İki taraf da, dünyanın en önde gelen hizmet ticareti ihracatçısı olarak özellikle birbirlerin in
pazarına giriş konusunda başta mali hizmetler (bankacılık ve sigortacılık), iletişim ve ulaştırma hizmet sektörleri,
inşaat hizmetleri ve ticaret hizmetleri alanlarındaki mevcut ve kısıtlayıcı TDE’lerin kaldırılması ve yeni
düzenlemelere gidilmesini amaçlamaktadır. AB ve ABD’de korumacılığın bulunduğu ve hizmet sunumuna ciddi
engellerin getirildiği sektörlerin milli gelire oranı % 20’yi bulmaktadır. Bu oran tarım ve imalat sanayisine göre
çok daha yüksektir.
Fikri mülkiyet kuralları: Üçüncü ülkelere karşı iki tarafın haklarını korumada ortak kurallar belirlemes i
hedeflenmektedir. Bu alanda mutlak bir harmonizasyona gitmek yerine farklılıkların belirlenmesine öncelik
verilmesi istenmektedir.
Yatırımlar: İki taraf yatırımların ileri seviyede serbestleştirilmesi ve en üst standartlar ile korunabilmes i
konusunda taahhütler önermektedir. Yatırımlar alanında, sebepsiz el koymaların önlenmesi; adil ve hakkaniyet
ölçüsünde davranma ve firmalara eşit şartların sağlanması konularının tartışılması beklenmektedir.
Kamu alımları: Tarafların kamu ihalelerinde kendi firmalarını kayıran ayırımcı uygulamalarının hafifletilmes i
ile her yıl ortalama 10.7 milyar Avro dolayında bir pazar imkânı yaratılabileceği hesaplanmaktadır. Kamu
ihalelerinde şeffaflığın artırılması ve yerli malı kullanım zorunluluğunun önlenmesi amaçlanmaktadır (Akman ,
2013).
2.2. Olası Bir Anlaşmanın AB ve ABD Üzerindeki Etkileri
Avrupa Komisyonu’nun TTIP’ye ilişkin müzakerelerin başlaması ve olası bir mutabakatın yaratacağı
faydaların tespitine ilişkin bir etki analizi çalışması yapmış olup, anlaşmanın ekonomik sonuçlarının hem ABD
hem de AB tarafında önemli kazanımlara neden olacağı ifade edilmektedir (European Commission, 2013b). Buna
göre çalışma, faklı senaryolar altında tarafların milli gelir, istihdam artışı, ticaret ilişkileri, üretim, ücret seviyesi
vb. alanlarda ne gibi faydalar sağlayabileceği üzerine kapsamlı analizleri içermektedir. Çalışmalar taraflar
arasında öncelikle hangi konuların ele alınması gerektiğine ilişkin alternatif yaklaşımları ortaya koyarak, daha
kısıtlı ve daha iddialı senaryoların etkilerini incelemiştir. Buna göre, 2018 yılına kadar taraflar arasındaki tarifedışı engellerin (TDE) yarısının (% 50) kaldırıldığı ve düzenleme farklılıklarından kaynaklanan engellerin
giderildiği “iddialı” bir Transatlantik Anlaşması’nın AB açısından milli gelire artışına etkisinin uzun vadede 121.5
milyar Avro, ABD açısından ise 40.8 milyar Avro dolayında olabileceği hesaplanmaktadır. Bu AB ve ABD’nin
milli gelirlerinde sırasıyla % 0,7 ve % 0,3 kadar yıllık bir artış anlamına gelmektedir. TDE’lerin sadece % 25
oranında kaldırılmasını içeren daha “mütevazı” bir senaryo altında dahi tarafların kazancının sırasıyla 53.6 ve 18.3
milyar Avro olabileceği iddia edilmektedir (Çizelge 2.1) (Berden ve ark., 2009; Akman, 2013).
İki ekonominin de kriz sonrası büyüme ihtiyacı göz önüne alındığında mevcut tarife engellerin azaltılmasın a
yönelik yapılacak çalışmaların yaratacağı etkinin bile kayda değer olduğu görülmektedir. Sadece mal ticaretinde
tarifelerin kaldırılıp ticaretin kolaylaştırıldığı basit senaryolar altında dahi iki tarafın toplam kazancının en az 7,5
milyar Dolar olabileceği, bunun daha dinamik şartlar da dikkate alındığında ise her iki taraf için 60 ila 85 mily ar
Dolara ulaşabileceği vurgulanmaktadır (Erixon ve Bauer, 2010). Diğer taraftan, genel fiyat düzeyindeki düşüşün
her hane başına çalışma yaşamı süresince yaratacağı ek gelirin yine sırasıyla AB ve ABD için 12.300 ve 6.400
Avro olacağı tahmin edilmektedir. Daha önemli beklenti ise anlaşmanın yeni istihdam alanları yaratacağı ve
ücretler düzeyinde ortalama
% 0,6’lık bir artış sağlayacağıdır. Bu durum AB’nin büyüme stratejisi açısından
1716
XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun
bakıldığında “daha çok istihdam ve iyi ücret ödenen işlerin yaratılması” hedefi ile uyumlu görülmektedir (Akman ,
2013).
Çizelge 2.1. AB-ABD Anlaşmasının tahmini makroekonomik etkileri (TDE’lerin azaltılması ve düzenlemelerd e
yakınlaşma sağlanması durumunda)
İddialı senaryo (T am serbestleşme)
Uzun vade
Reel gelir (milyar Avro)
% 98 T arife indirimine ilave olarak, T DE’lerin hem mal
ABD
40,8
hem de hizmet ticaretinde yarattığı maliyetlerin % 25
AB
121,5
azaltıldığı, kamu ihalelerindeki T DE’lerin yarattığı
Reel gelirde artış
(%)
maliyetlerin
% 50 azaltıldığı varsayımı altında
ABD
0,28
AB
0,72
Reel ücret artışı (niteliksiz iş gücü)
ABD
0,35
AB
0,82
Reel ücret artışı (nitelikli iş gücü)
ABD
0,38
AB
0,78
İhracatta artış (%)
ABD
6,06
AB
2,07
Mütevazı senaryo (Kısmi serbestleşme) Uzun vade
T arifelerin % 98’inin kalktığı, TDE’lerin hem mal hem de
hizmet ticaretinde yarattığı maliyetin % 10 azaltıldığı, kamu
18,3
ihalelerindeki TDE’lerin yarattığı maliyetin % 25 azaltıldığı
53,6
varsayımı altında
0,13
0,32
0,16
0,36
0,17
0,34
2,68
0,91
Kaynak: Berden ve ark. (2009)
3. TÜRKİYE’NİN TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİ VE STA’LAR
Tarım sektörü STA’nda hem ürünler ile ilgili elde edilmeye çalışılan gümrük tarife oranı indirimi ve/veya kota
şeklindeki karşılıklı tavizler, hem de SPS ve ticarette teknik engeller gibi dış ticaret ile ilgili önlem ve uygulamalar
nedeniyle önemli müzakere konuları arasında yer almaktadır. Ülkeler karşılaştırmalı üstünlüğe sahip oldukları
tarım ürünlerinde taraf ülke/ülkelerin pazarına girmek veya pazarında daha fazla paya sahip olabilmek için kotasız
tarife indirimi ya da belli kotalar dâhilinde tarife indirimleri elde ederek ihracatlarını arttırmaya çalışırlar. Ülkemiz
sanayi ürünlerinde GB kapsamında AB ile ortak tarife oranlarını uyguladığı için, müzakerelerde taraf ülkeden
sanayi ve tarım tavizleri alıp, karşı tarafa sadece tarım ürünlerinde tavizler verebilmektedir. Tarım sektöründe taviz
verilirken bu tavizlerin yerli üreticiye etkisi, sektörde yaratacağı değişiklikler ve ülkemizin tarım sektörü ile ilgili
hassasiyetleri göz önünde bulundurulur. Bu çerçevede tarım ürünlerinde elde edilen tarife indirimleri ile
ihracatımız, taraf ülkeye sağlanan tarife indirimleri ile de ithalatımızda artış olmaktadır. Ayrıca, anlaşmaların
imzalanması sayesinde oluşan ortam, tavize konu olmasa bile sektördeki diğer ürünlerin ticaretine pozitif etki
yaratmakta ve ticaret verilerine olumlu yansımaktadır (Erol, 2013).
Türkiye, 17’si aktif olmak üzere 18 ülke veya ülke gurubu ile STA imzalamıştır (Çizelge 3.1). Suriye ile olan
anlaşma Aralık 2011'den bu yana taraflarca askıya alınmıştır. Hırvatistan’ın 1 Temmuz 2014’te AB’ye üye
olmasının ardından bu ülke olan STA ise AB-Türkiye GB dâhilinde devam etmektedir. Lübnan ve Kosova ile de
müzakere süreci tamamlanmış, ancak yürürlüğe girmesi için iç onay süreçlerinin tamamlanması beklenmekted ir
(Ekonomi Bakanlığı, 2014).
Türkiye’nin ayrıca, hâlihazırda 13 ülke/ülke grubu (Ukrayna, Kolombiya, Ekvator, Malezya, Moldova, Kongo
Demokratik Cumhuriyeti, Gana, Kamerun, Seyşeller, Körfez İşbirliği Konseyi, Libya, MERCOSUR ve Faroe
Adaları) ile STA müzakereleri devam etmekte olup, 12 ülke/ülke grubu (ABD, Kanada, Japonya, Hindistan,
Endonezya, Vietnam, Peru, Orta Amerika Topluluğu, diğer Afrika Karayip Pasifik Ülkeleri, Cezayir, Meksika ve
Güney Afrika Cumhuriyeti) nezdinde de STA müzakerelerine başlama girişiminde bulunulmuştur (Eko no mi
Bakanlığı, 2014).
Çizelge 3.1. Türkiye’nin Yürürlükte Bulunan Serbest Ticaret Anlaşmaları (2014 yılı itibariyle)
S TA
EFTA (İsviçre, Lihtenştayn, Norveç,
İsveç, Finlandiya, İzlanda, Avusturya)
İsrail
M akedonya
Hırvatistan
Bosna-Hersek
Filistin
Tunus
Fas
Suriye
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı (2014)
Tarih
1992
1997
2000
2003
2003
2005
2005
2006
2007
1717
S TA
M ısır
Arnavutluk
Gürcistan
Karadağ
Sırbistan
Şili
Ürdün
Güney Kore
M orityus
Tarih
2007
2008
2008
2010
2010
2011
2011
2013
2013
Uluslararası Tarım ve Ticaret
STA’larda mal ticareti kapsamında sanayi ürünleri ile tarım ürünleri tavizleri ayrı ayrı ele alınmakta olup;
anlaşmanın nihayetlendirilmesi amacıyla her iki sektörün toplam ticaret hacmi göz önüne alınarak, tarım-sanay i
dengesini belirli bir seviyede tutacak taviz değişimlerine gidilebilmektedir. Türkiye’nin imzaladığı STA’larda,
sınırlı sayıdaki tarımsal üründe miktar sınırlaması olmaksızın veya tarife kontenjanları çerçevesinde karşılıklı
pazara giriş kolaylıkları sağlanmaktadır. Bu kapsamda Çizelge 3.2’den de izleneceği üzere, Türkiye tarım ürünleri
ithalatında önemli paya sahip olan ve çok yüksek oranlı net dış ticaret açığı verdiği yağlı tohumlar ve kahve gibi
ürünler başta olmak üzere bazı ürünlerde taviz verirken, ihracatında önemli olan ve rekabet üs tünlüğü olan tahıl
ve meyve, sebze gibi ürünlerde tavizler almıştır (GTHB, 2014).
2000-2012 döneminde, 32 milyar Dolar ’a ulaşan tarım ürünleri dış ticaret hacminden STA imzalanan ülkeler
1,5 milyar Dolar’lık pay (yaklaşık %5) almaktadır. Bu hacim içerisinde ihracat değerinin 1,13 milyar Dolar olduğu
dikkate alındığında STA’ların tarım ürünleri dış ticaretine ihracat yönlü önemli katkı yaptığı söylenebilir. Tarım
ürünleri ticaretinde ülke bazlı değerlendirme yapıldığında 2012 yılında STA kapsamında 222,4 milyon Dolar’lık
ihracatla İsrail birinci sıradayken, bunu 149,6 milyon Dolar ile EFTA ve 149,4 milyon Dolar ile Mısır izlemekted ir.
İthalatta ise 181 milyon Dolar EFTA ülkeleri ilk sırada yer almakta, bunu 39,9 milyon Dolar ile Şili ve 36,5 milyo n
Dolar ile Mısır izlemektedir (GTHB, 2014).
Çizelge 3.2. Türkiye’nin STA’lar kapsamında taviz verdiği ve taviz aldığı ürünler
Taviz verilen ürünler
Taze ve kurutulmuş meyve ve sebzeler
Baklagil ürünleri
Yağlı tohumlar
Baharat bitkileri
Sebze ve meyve suları
Kahve, kahve kabuk ve kapçıkları
Kesme çiçek türleri
Çikolata ve diğer kakao içeren gıda müstahzarları
Ekmek, pasta, kek, bisküvi ve diğer ekmekçi mamulleri
M antar türleri
Kaynak: GTHB (2014)
Taviz aldığı ürünler
Taze ve kurutulmuş diğer meyve ve sebzeler
Baklagil ürünleri(kabuklu veya kabuksuz)
Kabuklu meyveler (fındık, antep fıstığı gibi)
M eyve ve sebze püreleri
Sebze ve meyve suları
Reçel, jöle, marmelatlar
Kesme çiçek türleri
Hububat, çikolata ve diğer kakao içeren gıda müstahzarları
Ekmek, pasta, kek, bisküvi ve diğer ekmekçi mamulleri
4. TTIP’NİN TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Günümüzde AB’nin ABD gibi ticaret hacmi yüksek bir ekonomi ile STA müzakerelerine başlamış olması ve
AB’nin STA imzalarken Türkiye ile de eş zamanlı bir STA imzalanmasının üçüncü ülkeye bir koşul olarak
sunmaması, Türkiye’de bazı endişeleri de beraberinde getirmektedir. AB ve ABD arasındaki müzakerelerin nihai
amaçlarından birisi “gümrük tarifelerinin tamamen sıfırlanmasıdır”. Bunun gerçekleşmesi durumunda ABD’den
gelecek ürünler AB üzerinden Türkiye’ye sıfır gümrükle girerken; Türkiye’den ABD’ye ihraç edilecek ürünlere
karşı ABD mevcut gümrük tarifelerini korumaya devam edecektir. Bu durumun, ABD pazarında Avrupalı
rakiplere ciddi bir rekabet avantajı kazandırmasının yanı sıra ABD’li üreticilerin de Türkiye’ye sıfır gümrük ile
ürün satabilme imkânını tanıması nedeniyle Türkiye ekonomisi üzerinde olumsuz etkiler yaratması
beklenmektedir. Dolayısıyla, hâlihazırda ABD lehine gelişen ticaret dengesinin Türkiye aleyhine daha da
bozulması ve rekabet gücü açısından olumsuz bir tablonun ortaya çıkma riski artacaktır (Öztrak ve Duvan, 2014).
Türkiye’nin ABD’ye yaptığı ihracat içerisinde önemli yer tutan kalemlere ABD tarafından uygulanan tarifeler
hâlihazırda düşüktür. Bu çerçevede, DTÖ’nün 2011 verilerine göre ABD’nin tarım dışı ürünlerde uyguladığı
ortalama gümrük tarifesi oranı % 3,3’dir (Aynı oran Türkiye için % 4,8’dir). Tarife oranları bu şekilde düşük olsa
da Türk ihracatçılarının rekabet gücünün kapsamlı bir TTIP imzalanması durumunda Avrupalı rakipleri karşısında
azalması öngörülmektedir. Özellikle Türk ihracatçıları tarife dışı engellere takılırken, AB içerisinde faaliyet
gösteren firmalar söz konusu engellere maruz kalmayacaktır. Dolayısıyla söz konusu anlaşmanın olumsuz “ticaret
saptırıcı etkilerinin” olması kaçınılmaz görünmektedir (Öztrak ve Duvan, 2014).
Söz konusu anlaşmanın Türkiye açısından “ticaret yaratıcı” ve “refah artırıcı” gibi olası dolaylı olumlu etkileri
de söz konusudur. Atlantik Okyanusunun iki yakasında imzalanacak serbest ticaret anlaşmasının AB ve ABD
ekonomilerinin GSYH’sını, ailelerin harcanabilir gelirini ve ücretleri artırıcı yönde katkı yapacağı ve söz konusu
gelir artışlarının, ikincil bir etki olarak, dünyanın geri kalanında üretilen mal ve hizmetlere AB ve ABD talebinin
artıracağı düşünülmektedir. Artacak bu dış talepten dolayı Türkiye’nin ihracatının da artacağı beklenmektedir.
Ayrıca, her ne kadar TTIP ile AB-ABD ekonomileri arasında tarife dışı engellerin kaldırılması, Türk ihracatçısı
için dezavantajlı bir durum olsa da; bu iki ekonomi arasındaki ortak mevzuat ve standartların oluşturulması
açısından olumlu etkileri de olabilir. Özellikle AB ve ABD’ye yapılan ihracat için ayrı ayrı standart ve mevzuat
koşullarını sağlamak zorunda olan Türk ihracatçısı bu anlaşmadan sonra tek bir standart ve mevzuat koşulunu
dikkate almak durumunda kalabilir. Böyle bir durumda, işlem maliyetleri azalmak suretiyle ticaretimiz olumlu
etkilenebilir. Yine dış ticaret dengemiz açısından olumsuz olsa da ABD’den ithal edilecek ürünlerde ürün
1718
XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun
çeşitliliğinin artması ve bu ürünlerin fiyatlarının düşmesi Türk tüketiciler açısından refah artırıcı etki yaratabilecek
diğer bir kanaldır (Öztrak ve Duvan, 2014).
TTIP’nin Türkiye ekonomisi üzerinde yaratacağı olası etkilerin araştırıldığı çalışma sayısı oldukça azdır. Bu
konuda, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM); Ekonomi Bakanlığı, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği
(TÜSİAD) ve Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED)’in katkılarıyla ABD’de faaliyet gösteren AT Kaerney
Şirketi’ne bir etki değerlendirme analizini yaptırdığını açıklamıştır (Öztrak ve Duvan, 2014). Bunun dışında
Almanya Ekonomi ve Teknoloji Bakanlığının, Almanya’nın en büyük ekonomik araştırma kuruluşlarından birisi
olan “IFO Enstitüsüne” yaptırdığı bir çalışmada, 17 farklı senaryo altında ABD ve AB arasında imzalanacak bir
TTIP’nın çeşitli ülkelerde yaratacağı gelir kazanç/kayıplarını ortaya koymaya çalışmıştır (IFO Institut, 2013).
Çalışmada incelenen ülkeler arasında Türkiye’de bulunmaktadır. Söz konusu çalışma, tarife dışı engellerde
azalmayı içeren kapsamlı bir ticari serbestleşmenin olması halinde; TTIP’nin küresel refahta (reel gelirde)
ortalama % 3,3’lük artışa neden olacağını tespit etmiştir. Bununla birlikte çalışmanın bulgularından kapsamlı bir
ticaret anlaşmasının ana kaybedenlerinin ABD veya AB ile hâlihazırda serbest ticaret anlaşma sı bulunan
ekonomiler olacağı, AB ile gümrük birliğine sahip Türkiye’nin de tarife dışı engellerde indirim içeren kapsamlı
bir anlaşmanın imzalanması halinde uzun dönemde % 2,5’lik refah (reel gelir) kaybına uğrayacağı
anlaşılmaktadır.
Merkez Bankası tarafından 2013’de yapılan “AB-ABD Serbest Ticaret Anlaşması ve Türkiye Üzerine Etkileri”
başlıklı çalışma ise kullanılan modele bağlı olarak yapılan tahminlere göre şu sonuçlara ulaşmıştır (Çizelge 4.1);
1. Türkiye’nin de anlaşmaya taraf olarak veya ABD ile geniş kapsamlı bir STA imzalayarak sürece dâhil
olduğu durumda; hem GSYH’sında hem de ihracatında artışlar olacaktır. Örneğin, tarifelerin kaldırılmas ı
ve tarife dışı engellerin de azaltılması durumunda bu etki en yüksek düzeyde oluşacak ve GSYH %4 ihracat
ise %7’ye yakın artacaktır. Sadece tarifelerin kaldırılması durumunda ise aynı oranlar sırasıyla %0,5 ve
%1,3 olacaktır.
2. Türkiye’nin de anlaşmaya taraf olarak veya ABD ile geniş kapsamlı bir STA imzalaya rak sürece dâhil
olmadığı durumda; dâhil olduğu durumun tersine kayıplar oluşacaktır. Örneğin, tarifelerin kaldırılması ve
tarife dışı engellerin de azaltılması durumunda GSYH’sı %0,6’ya yakın, ihracatı ise %5’e yakın azalacaktır.
Bu seçenekte etkinin en az olacağı seçenek sadece tarifelerin kaldırılması iken, pozitif etkilenmenin
olabileceği tek seçenek tarifelerin kaldırılması, tarife dışı engellerin azaltılması ve doğrudan yayılma etkisi
durumunda ve yalnız ihracat lehine olacaktır.
Bu sonuçlar, Türkiye’nin TTIP sürecinin dışında kalmasının hemen her koşulda olumsuz etkiye yol açacağını
net biçimde ortaya koymaktadır. Dolayısıyla Türkiye’nin TTIP’ye doğrudan veya ABD ile yapabileceği bir STA
ile sürece dâhil olması oldukça önemlidir.
Çizelge 4.1. Türkiye’nin sürece dâhil olmasının ve olmamasının GSYİH’sına ve ihracatına etkileri (%)
Uygulanan şok
Tarifelerin kaldırılması
Tarifelerin kaldırılması ve tarife dışı engellerin kısıtlı
azaltılması
Tarifelerin kaldırılması ve tarife dışı engellerin azaltılması
Tarifelerin kaldırılması, tarife dışı engellerin azaltılması
ve doğrudan yayılma etkisi
Kaynak: Güneş ve ark. (2013)
Türkiye’nin dâhil
olması durumu
GSYH
İhracat
0,460
1,303
Türkiye’nin dâhil
olmaması durumu
GSYH
İhracat
-0,132
-0,114
2,046
3,809
-0,359
-0,268
4,001
6,974
-0,561
-0,450
3,793
6,846
-0,191
0,129
4.1. TTIP’in Türkiye Tarımı Üzerine Olası Etkileri
Olası bir anlaşma ile ABD menşeli malların, AB ile ortak gümrük alanı üzerinden vergisiz olarak ülkemize
girmesinin ve ülkemiz aleyhine ticaret sapması riskine yol açmasının yanında Türk ihracatçıların AB pazarında
elde etmiş olduğu kazanımların aşınması beklenmektedir. Türkiye’nin bu çekincelerinin karşısında ABD’nin
Türkiye ile ticari ilişkilerinde üzerinde durduğu bazı hususları gündeme getirmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Nitekim
ABD’nin, Türkiye’nin uyguladığı yüksek gümrük tarifeleri konusundaki çekincelerini ısrarla dile getirmesi, ilerid e
GB kapsamında yer almayan, ancak ticaret ilişkilerinde önemli yer tutan tarım ürünleri ticaretinde serbestleşmeye
gidilmesi konusunun gündeme gelmesine neden olabilecektir. Örneğin; taze meyve, sebze ve meyve sularında
%130-140 oranlarına ulaşan tarifeler hassasiyet yaratabilmektedir. Alkollü ürünlerde uygulanan ve %200’leri
bulan tüketim vergileri ve et ithalatındaki engeller de diğer öne çıkan konulardır. Gıda ürünleri bağlamında bir
diğer ciddi müzakere konusu da SPS önlemlerine yönelik düzenlemeler alanında olacaktır. Bu düzenlemeler
kapsamında özellikle ABD’nin tarım ihracatı açısından önemli olan soya, mısır gibi ürünleri ilgilendiren Bio güvenlik yasası ve son zamanlarda çok sık tartışılan genetiği değiştirilmiş ürünler (GDO) de gündemde önemli yer
alabilecektir (Akman, 2013).
AB-ABD STA sonucunda etkilenebilecek ürün gruplarının belirlenmesi konusunda detaylı çalışmalar henüz
bulunmamakla birlikte mevcut durumda AB ile ticaretimizde kapsamında olumsuz etkilenecek tarımsal ürünlerin;
1719
Uluslararası Tarım ve Ticaret
taze ve kurutulmuş meyve ve sebzeler, balıklar, kabuklu hayvanlar, yumuşakçalar, yenilen sebzeler ve bazı kök
ve yumrular, tütün ve tütün yerine geçen işlenmiş maddeler ve yenilen çeşitli gıda müstahzarları (çay hülasaları,
mayalar, soslar, diyet mamaları, vb.) olması beklenmektedir (GTHB, 2014).
Dünya Bankası tarafından yayınlanan “Evaluation of the EU-Turkey Customs Union” başlıklı raporda, AB ve
ABD arasında bir STA imzalanması ve bunun karşılığında Türkiye’nin ABD ile bir STA oluşturması veya
oluşturmaması durumlarının tarım ürünleri ihracatı açısından sadece balıkçılıkta negatif etki yaratacağı ifade
edilmektedir (Çizelge 4.2). Buna karşın, daha önce de belirtildiği gibi bu iki durumda GSYH ve toplam ihracatta
önemli değişimler olmaktadır. Bu da TTIP’nin tarım sektörüne ihracat yönlü olası etkilerinin daha sınırlı
kalacağını göstermektedir.
Yine aynı çalışmaya göre Türkiye’nin AB olmaksızın ABD ile bir STA imzalaması durumunda ise söz konusu
tarımsal ürünler, ihracat açısından negatif yönlü etkilenmektedir. Örneğin; tarifenin başka yerinde
sınıflandırılmamış gıda ürünlerinde 12,4 milyon Dolar’lık kayıp oluşurken, bu tutar sebzeler, meyveler ve kabuklu
yemişlerde 10,5 milyon Dolar, tarifenin başka yerlerinde belirtilmeyen bitkisel ürünlerde de 4 milyon Dolar
olmaktadır (Çizelge 4.2). Bu da sadece ABD ile yapılacak bir STA’nın genel ekonomik dengeler açısınd an olumlu
olmakla birlikte tarım ürünleri açısından olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabileceğini göstermektedir.
Çizelge 4.2. Türkiye’nin TTIP’ye taraf olma durumuna göre belli başlı tarım ürünleri ihracatındaki değişimlerin simülasyonu
AB-ABD STA
AB-ABD STA
AB-ABD-Türkiye
(TTIP imzalanırsa (TTIP imzalanırsa ve
STA
ve TR ABD ile STA
TR ABD ile STA
imzalamaz ise)
imzalar ise)
milyon Dolar
%
milyon Dolar
%
milyon Dolar
%
Çeltik
0,00
0,32
0,00
0,40
0,00
-1,15
Buğday
0,13
0,54
0,14
0,59
-0,19
-0,80
Taneli tahıl (başka yerde sınıflandırılmamış)
0,03
0,06
0,04
0,08
-0,10
-0,21
Sebzeler, meyveler, kabuklu yemişler
3,27
0,10
3,49
0,11
-10,46
-0,33
Yağlı tohumlar
0,13
0,12
0,15
0,14
-0,44
-0,42
Şeker kamışı, şeker pancarı
0,00
0,18
0,00
0,23
0,00
-0,62
Bitkisel lifler
0,57
0,25
0,78
0,34
-0,55
-0,24
Bitkisel ürünler(başka yerde sınıflandırılmamış)
1,93
0,31
2,03
0,32
-4,05
-0,64
Sığır, koyun, keçi, at
0,02
0,18
0,02
0,19
-0,04
-0,47
Hayvansal ürünler (başka yerde sınıflandırılmamış)
0,00
0,00
0,00
0,00
-0,37
-0,30
İşlenmemiş süt
0,04
0,28
0,04
0,30
-0,14
-1,03
Yün, ipek böceği kozaları
0,05
0,69
0,05
0,76
-0,12
-1,86
Ormancılık
0,05
0,18
0,05
0,18
-0,10
-0,38
Balıkçılık
-0,53
-0,34
-0,50
-0,33
-0,78
-0,50
Sığır eti ürünleri
0,04
0,44
0,04
0,49
-0,08
-0,95
Et ürünleri (başka yerde sınıflandırılmamış)
0,28
0,62
0,30
0,68
-0,45
-1,01
Sebze yağları
0,91
0,23
1,22
0,31
-2,69
-0,67
Süt ürünleri
0,72
0,43
0,79
0,47
-1,48
-0,87
İşlenmiş pirinç
0,00
0,20
0,00
0,22
-0,01
-0,59
Şeker
0,08
0,20
0,08
0,21
-0,26
-0,67
Gıda ürünleri (başka yerde sınıflandırılmamış)
6,87
0,20
7,58
0,22
-12,42
-0,35
İçecekler ve tütün ürünleri
0,19
0,05
0,21
0,05
-0,85
-0,21
Kaynak: World Bank (2014)
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
20. yüzyılın sonlarından itibaren serbest piyasa ekonomisi anlayışının ve rekabetçilik fikrinin ağırlık kazanmas ı
ile birlikte dünya ticaretinin serbestleştirilmesi hedefine yönelik yapılan çalışmalar ülkelerin ekonomik açıdan
bütünleşmeye yönelmesine yol açmıştır. DTÖ kapsamında yürütülen çok taraflı ticaret görüşmelerinin uluslararası
ticaretin serbestleştirilmesi konusundaki hedefine ulaşamaması ile birlikte dünya ekonomisi üzerinde söz sahibi
olan AB ile ABD arasında ticaret ve yatırım ortaklığına yönelik müzakerelerin başlamasına neden olmuştur. Söz
konusu girişimin, iki öncü ekonomi arasında gerçekleşmesi ve birçok ülkenin önemli ticaret ortakları arasında yer
almaları gibi faktörler göz önünde bulundurulduğunda, AB-ABD STA’sının dünya genelinde etkileri olacağı ve
Türkiye gibi gelişmekte olan ülke ekonomileri üzerinde önemli etkiler yaratacağı tahmin edilmektedir.
AB’nin 3. ülkelerle STA müzakerelerine Türkiye’den önce başlatarak sonuçlandırması nedeniyle ülkemizin
üçüncü ülkelerle STA’ları gerek başlatmakta gerekse sonuçlandırmakta zorluk çektiği ve bundan dolayı GB içinde
Türk ve AB üretici ve ihracatçılarının eşit şartlarda rekabet etmesini engellemesi nedeniyle GB’nin işleyişine zarar
verdiği bilinmektedir. Bu kapsamda AB’nin üçüncü ülkelerle imzalanacak STA’larda Türkiye ile de eş zaman lı
STA imzalanma şartı koymaması ülkemiz açısından sıkıntı yaratmaktadır. Özellikle ABD gibi dünya ticaretinde
önde gelen bir ülkeyle yapılacak böylesi büyük ve kapsamlı ortaklık anlaşmasının ülkemize önemli etkileri olacağı
açıktır. TTIP yoluyla, ABD ürünlerine AB üzerinden Türk pazarına serbest bir giriş imkânı sağlanırken
1720
XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun
Türkiye’nin ABD’ye ihracatı gümrük vergisi gibi uygulamalara tabi olmaya devam edecektir. Bu durum, hem
ABD ile mevcut ticaret dengesini olumsuz etkileyecek, hem de Türk ürünlerinin AB ürünleri karşısında ABD
pazarındaki rekabet imkânını azaltacaktır. TTIP’nin Türkiye ekonomisine GSYH ve ihracat yönünden etkilerin i
gösteren sınırlı sayıda çalışma mevcut iken ithalat ve tarımsal yapı gibi konulardaki etkileri değerlendirme amaçlı
daha detaylı çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Bununla birlikte, TTIP’nin gerçekleşmesi durumunda Türkiye’nin
GB nedeniyle ithalata daha da açık bir hale geleceği ve ABD menşeli malların ithalatının artacağı öne
sürülmektedir. Her ne kadar tarımsal ürünler GB kapsamında olmasa da tarıma dayalı sanayi ürünleri açısından bu
tür riskler söz konusu olabilir.
TTIP’nin yeni kurallar ve standartlar yoluyla küresel piyasalarda oluşturacağı etkinin yurtiçi piyasalarda da
etkili olması beklentisi de tarım sektörünü ilgilendirmektedir. Önemli bir tarım ürünleri ihracatçısı olan
Türkiye’nin tarımsal yapısının bu yeni durumdan etkilenmemesi mümkün değildir. Bu açıdan bakıldığınd a
etkilenmenin yönünü ve şiddetini belirleyecek faktörlerin önceden tahminlenmesi ve gerekli çalışmaların
yapılmaya başlanması oldukça önemlidir.
Türkiye, ABD ve AB arasında yürütülen bu müzakerelere paralel bir müzakere yürütmek istediğini
muhataplarına iletmiş durumdadır. Bununla birlikte AB ve ABD arasında yürü tülen müzakerelerin iki yıllık iddialı
bir zaman dilimi içerisinde tamamlanması hedefi Türkiye’nin paralel müzakerelere katılımı önündeki en büyük
engellerden biri olarak görülmektedir. Türkiye’nin TTIP’den olumlu şekilde etkilenmesi için öncelikli durum, bu
anlaşmaya ABD ile yapacağı STA ile dolaylı olarak veya mevcut durumda müzakerelere dâhil olarak doğrudan
katılmasıdır. Her ne kadar bu durumda tarım sektörünün olumsuz etkilenebileceğine dair yorumlar olsa da genel
ekonomik büyümenin tarım sektöründeki gelişimi olumlu yönde etkileyebileceği de gözden kaçırılmamalıd ı r.
Türkiye’nin TTIP’ye bir şekilde dâhil olamaması durumunda ise mevcut Gümrük Birliği Anlaşmasını, yeni oluşan
koşulları dikkate alarak ve rekabet avantajına sahip olduğu tarımsal ürünleri dâ hil ederek yeniden müzakerey e
açması da bu yeni duruma entegre olmasında diğer bir yol olabilir.
6.KAYNAKLAR
Akman, M. S. 2013. AB-ABD Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ve Türkiye. TEPAV R:20130 5.
http://www.tepav.org.tr/upload/files/13718283415.AB___ABD_Transatlantik_Ticaret_ve_Yatirim_Ortakligi__TTIP__ve_Turkiy e.pdf [Ulaşım: 8 Mart 2014].
Berden, K.G., Francois, J., Thelle, M., Wymenga, P. Tamminen, S. 2009. Non-Tariff Measures in EU-US Trade
and
Investment,
An
Economic
Analysis,
ECORYS.
http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2009/december/tradoc_145613.pdf [Ulaşım: 14 Nisan 2014].
Ekonomi Bakanlığı. 2014. Serbest Ticaret Anlaşmaları. http://www.ekonomi.gov.tr/sta. [Ulaşım: 1 Mart 2014].
Erixon, F. ve Bauer M. 2010. A Transatlantic Zero Agreement: Estimating the Gains from Transatlantic Free Trade
in Goods. ECIPE Occasional Paper, No.4/2010. http://www.ceoe.org/resources/image/estudio_ecipe.pdf
[Ulaşım: 15 Nisan 2014].
Erol, E. 2013. Gümrük Birliği Kapsamında İmzalanan Serbest Ticaret Anlaşmalarının Türk Tarımsal Dış
Ticaretine Etkisi (1989-2012). 52. Dönem AB Temel Eğitim Tezi. Ankara Üniversitesi, Avrupa Toplulukları
Araştırma ve Uygulama Merkezi, Ankara.
European Commission. 2013a. Memo: Statement from United States President Barack Obama, European Council
President Herman Van Rompuy and European Commission President José Manuel Barroso.
http://europa.eu/rapid/press -release_MEMO-13-94_en.htm [Ulaşım: 12 Nisan 2014].
European Commission. 2013b. Impact Assessment Report on the future of EU-US trade relations, Commissio n
Staff
Working
Document,
12
March
2013,
SWD(2013)
68
Final.
http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2013/march/tradoc_150759.pdf [Ulaşım: 12 Nisan 2014].
GTHB. 2014. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Ekonomik
Ve
Teknik
İlişkiler
Daire
Başkanlığı,
Serbest
Ticaret
Anlaşmaları
Bilgi
Notu.
http://www.tarim.gov.tr/ABDGM/Sayfalar/AnasayfaDetay.aspx?rid=16 [Ulaşım: 10 Mart 2014].
Güneş, D., Mavuş, M., Oduncu, A. 2013. AB-ABD Serbest Ticaret Anlaşması ve Türkiye Üzerine Etkileri. T.C.
Merkez
Bankası
Ekonomi
Notları.
2013/ 30.
http://www.tcmb.gov.tr/research/ekonominotlari/2013/tr/ EN1330.pdf [Ulaşım: 8 Mart 2014].
IFO Institut. 2013. Dimensions and Effects of a Transatlantic Free Trade Agreement Between the EU an d US.
http://www.bmwi.de/English/Redaktion/Pdf/dimensions -and-effects-of-a-transatlantic-free-trade-agreementbetween-the-eu-and-usa [Ulaşım: 8 Mart 2014].
Öztrak, F. ve Duvan, O.B. 2014. AB-ABD Arasında Gerçekleştirilecek Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığ ı
Anlaşması: Türkiye Ekonomisi Üzerine Olası Etkileri. http://www.toplumcudusunceenstitusu.org/makale detay/45/ab-abd-arasinda-gerceklestirilecek-transatlantik-ticaret-ve-yatirim-ortakligi-anlasmasi- [Ulaşım: 18
Mart 2014].
World
Bank,
2014.
Evaluation
of
the
EU-Turkey
Customs
Union,
http://www.worldbank.org/content/dam/Worldbank/document/eca/turkey/tr-eu-customs-union-eng.pdf
1721
Download