GÖÇMEN işçiLERiN iNSAN HAKLARI Prof. Dr. Faruk EREM* 1) Giriş: İnsan Haklarını yeniden tesbit edecek, şimdiye kadar bilinenleri daha etkili hale getirecek, Uluslararası bir met­ ne ihtiyaç vardır. İnsan haklarına yenilerinin eklenmesi, eski-ye­ ni hakların bir sistem, genel bir görüş içinde tertibi gerekli ha~e gelmiştir. a) İnsanlık öyle bir aoneme girmi.·ştir ki 1789 "İnsan ve Vatandaş Hakları Beyannamesi"nden, 1948 "İnsan Hakları Ev­ rensel BeyannamesPnden "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"n­ den bugüne kadar ilan edilen metinler, klasik metinler haline yetersiz oldukları anlaşılmıştır. Vaktiyle ancak o kadar ya pılabilmiştİ. gelm~§, Oysa günümüz, insan haklarının sınırlarını daha genişlet­ meyi önleyen engelleri kaldırmış veya azaltmıştır. Halen ,daha geniş bir görüşle bu hakların düzenlenmesi olanakları artmış gö­ zükmektedir. İnsan hakları demeçlerinin yayınlandığı tarihlerde "yaban­ (göçmen ) işçi" sorunu yoktu. "Y aba n c ı" ile "V ata n d a ş" arasındaki fark genişledikçe, bundan "insan hakları" zarar gö­ rür. Gittikleri ülkenin ekonomisine büyük katkıda bulunan "göç­ men işçi" sorunu bu konuyu daha gerçekçi bir açıdan inceleme­ yi zorunlu kılmıştır. (bk. Calame, P. Les travaillenss etrangers, Paris 1972 ,s. 13). cı * Prof .Dr. Faruk Erem, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi üyesi ve Türkiye Barolar öğretim. Birliği Başkanı'dır. II İnsan hakları açısından göçmen işçilerin milletlerarası sta­ tüsünün tesbit edilmesi ve insan hakları ilkesini benimsemiş ül­ kelerin bu statüyü kabule davet olunmaları zamanı gelıniştir. Göçmen i§çiler sorununu "bırakınız, gitsinler bıralnnız gelsinher" formülüne bağlayan, bunda gönderen ülke açısından da açığı ka­ pama olanağı gören akım, elemeği piyasasında "serbestlil{" an­ layışını yansıt'.!'. Fakat bu "liberaliznı" gün geçtikçe gsçerliliği­ ni yltirmaktedir. b) Bir toplumda bazı grup insanları bazı haklardan yok­ sun kılmanın "insan haklarılına aykınlığı kabul edilmelidir. "Y aba n c ıla r ı n i n s a n h akl arı" ile "g ö ç m e n i ş­ çi" sorununu birbirinden ayırmak mümkün değildir. İnsan hakla­ rının evr€ııselliği ile yaoancı işçilerin her ülkedeki hukuki sta­ tüsünün farklı oluşu izahsız kalmaktadır. Göçm€n işçileri kabul eden ülkede hor görülmeleri sebeple­ ri çe§itlidir. Hatta bu, göçmen işçinin davranışlarından da ileri gelebilir. Fakat en ağır basan Eebep ırkçılık anlayışının kalıntı­ ]grından gelmektedir. sad2:ce ücretinin ödenmesi yeterli sayılamaz. SO~~.0cElturels gslişmesInin gerektirdiği masraflarda yabancı 1:)­ çinin n13JiyeUne eklenmelidir. Geçmen işçiye Yf-:,bancı işçinin sendikalaşması sağlanmamaktadır. Sendika­ lar ülkelerinde ya hancı işçilerden oluşan "yedek el emeği"ni, iş­ .;i s,orunlarını yönetmek tekelciliğinden gelen güçlerini azaItıcı etkenlerden sayınaktadırlar (C8Jame, s. 84). muhtaç yabancı ülkelerin "işçi politikası" sade­ ölçüsüne dayannıamalıdır. Konu insanlararası "iş­ birliğ'i"dir. Böylet;e ölçü çok değişik olacak; "İnsan Haklarında yeni anlayışa" daha uygun sonuçlar verecektir. El ce emeğin e çıkareılık Bir insanın yabancı bir ülkede, örneğin, turist oıarak bu2un­ ile "göçmen işçi" olarak bulunması aynı değildir. Çoğunluk­ la ülkeler yabancı işçiyi, "tecrit" etmek isterler. Bunun i~in de alınan her tedbir insan haklarında kısıntı doğurur. Bazı ülkeler, 'tersine yabancı işçiyi toplumda eritmek, kendilerine maletmek isterler. Bu ülkeler artık pek azalmıştır. ıuası rı" 12 Bir başka ülkeye, çalışmağa giden bir işçinin "İnsan hakla­ diye kabul ve ilan edilen haklardan yoksun kalmasını, sırf çalışınak için ülke değiştirmiş olmakla izah etmek nıümkün mü­ dür? Sosyal güvenlik açısından yerli işçi ile yabancı işçi arasında·· ki farklar bazı ülkelerde pek büyük, bazı ülkelerde ise önemsen­ meyecek kadar hafiftir. Bu konuda eşitlik ilkesini sağlamak gere­ kir. Yabancı işçi de bütün sigorta kollarından eşitçe faydalan­ malıdır. Özellikle "işsizlik sigortası" açısından durum düzeltil­ melidir. Bazı "sosyal yardıın"lardan (örneğin sağhk yardımın­ dan) faydalanmak için belli bir süre o ülkede bulunmuş olmak koşulu isabetli değildir. Güvence: Gittikleri ülkenin "milli ekonomisi"ne büyüİ{ katkıda bulunanların, kendilerine daha az yabancı gözü ile ba­ kılmasını istemek hakları kabul edilmelidir. Kuşkusuz genel-siya­ sal seçimlerde "oy hakkı" tanımaya ülkeler hazır değildir. Fakat bazı hakların tanınmasında sakınca görülemeyecek bir anlayı­ şın belirli hale geldiğini söyleyebiliriz. Özellikle "B e i e d i Y e s e çi m i e r i"nde yabancı işçinin oy sahibi olması n1ümkündür. Bazı ülkelerin bunu kabul etmiş olması insanlık adına, "onurlu davranışlar"dan sayılacaktır. İnsanları bir topluluğa kabul edip, yine de uzak tutmak anlamsızdır. Ayrıca, "insan vakarı" ile de 2) bağdaşamaz. Eğer yabancı üretime katılanlar sadec~ bir araç, bir "eşya" sayılırlarsa, bundan insan haklarının zarar görmediği öne sürüIemez. İnsanlık anlayışının, "örtülü kölelik' örneğine dönüşecek bir "göçmen işçi" sorununu çözümleyemeye­ ceğini düşünemiyoruz. Göçmen işçilerin bilincine vardıkları so­ run şudur: Sadece iş gücü sayılmamak isteği. bir ülkede çalışıp Öte yandan "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 23. maddesinde öngörülen "elverişli çalışma koşulları", "eşit ücret hakkı", "çalışanın kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uy­ gun yaşayış sağlann1ası"nı isteınek hakkını "göçmen işçiler" ko­ nusunda açıklığa kavuşturacak uluslararası kurallara ihtiyaç vardır. "Göçmen işçilerin insan hakları" bütün çalışmaların önüne alınmalıdır . Daima, belki de haklı olmayan sebeplerle hudut harici edil­ me tehlikesi karşısında kalmak insan için zaruri olan emniyet duygusunu yok etmektedir. Göçmen işçilerin çalışmağa gittiği ül­ 13 evvelden, pek açık şekilde tesbit edil­ ülkeden çıkarılması bir adli güvenceye bağlanmalıdır. Suçluların geri verilmesinde dahi -ge­ nellikle- kabul edilmiş olan Adli Güvence göçmen işçilerden esir­ genmemelidir. keden çıkarılması şartları miş olmalıdır. Göçmen işçinin çalıştığı Bazı ülkelerde sınır dışı edilmeye karşı ilgiliye bir komisyona vurma hakkı tanınmıştır. Fakat bu komisyon idaridir. Kaldı ki "acele hallerde İçişleri Bakanı gecikmeden hudut haricine çı­ karma emrini verebilir (bk. Granotier, s. 155). baş Yönetime katılma: İnsan haklarını saptayan metinlere "çalışanın yönetime katılması hakkı" eklenmelidir. 3) Bulunduğumuz çağ, "insan emeği"nin ekoonomik ve hukuk analizini yapmış, bütün ayrıntıları ile değerini açıklamıştır. Sade­ ce ücret ödenmesi ile emeğin karşılandığını iddiaya imkan yok­ tur. Bazı ülkelerin çalışanın yönetime katılmasını sağlayan ka­ nun hükümleri kabul etmiş olmalarını insan haklarına saygı ör­ neği saymaktayız. Yönetime katılmanın farklı modelleri olabi­ lir. Fakat bunun insan hakları arasına alınması her ülkede in­ sanlık idealine doğru ilerlemeyi çabuklaştıracaktır. Göçmen işçilerin durumunu ıslah için L'OİT'in ve BİT (Bureau International du Travail) in çalışmalarını ve özellik]~ 25-27 Ocak 1974 de Paris'te toplanan göçmen işçilerin hukuki ve sosyal durumları konulu milletlerarası konferansın çalışma­ larını takdirle karşılamaktayız. Fakat bu çalışmaların insan hak­ ları doktrini açısından hukuki temellerinin açıklanmasında. da­ ha bağlayıcı hale getirilmesinde zaruret ve fayda vardır. 4) Ekonomik sorunlar : Göçmen işçi akımının yakın gele­ cekte duraklayacağı yolundaki kuşkular -hiç olmazsa şimdilik­ yersizdir. Çünkü artık-değerden faydalanma bu işçileri kabul eden ülkelerde milli ekonominin önemli unsurlarından biri hali­ ne gelmiştir. a) Artık-değer kavramı yabancı işçi açısından daha açık biçimde kendini gösterir. Yabancı işçi kullanma isteğinin köke­ ninde artık-değerden işverenin daha fazla istifade edebildiği ger­ çeği yatar (bk. Granotier, s. 252). İşverenin sağlık, işgüvenliği ve benzeri yükümlülüklerinde tasarrufa gittiği, hiçbir siyasal 14 hakkı, işten çıkarılmada arama özgürlüğü"nün açısından güvencesi olmayan yabancı işçinin bulunmadığı düşünülürse, konunun önemi daha iyi insan "hak hakları anlaşılır. b) Göçmen işçi, çalıştıkları ülkede işsizliği artırmaktamı­ dır? Konuyu inceleıneyenler bu soruyu olumlu yanıtlarlar. Gerçek şudur: Yabancı işçi kabul eden ülkede bazı ağır veya itibarsız iş­ leri o memleketin kendi işçileri yapmak istememektedirler ve da­ ha ziyade mesleki yetiş im isteyen hizmetlerde "vasıflı işçi' 'olarak çalışmak istemektedirler. Fakat bir kesim insanların üst düzeyde kalabilmeleri için bir kesim insanın kullanılmasının insan hakla­ rı açısından izahı nasıl yapılacaktır? c) Az veya çok vasıflı işçi kullanan işyerlerini kapsayan ül­ keler, işçinin bu vasfı kazanması masrafları na katılmadan onlar­ dan istifade edebilmektedir. ç) Çalışanın ailesine sosyal güvenlik yardımları açısından göçmen işçi, vatandaş işçiden daha aza malolmaktadır. Zira göç­ men işçinin beraberinde getirdiği aile efradı vatandaş işçiye kı­ yasla daha az kalabalıktır. d) Göçmen işçinin, üretimin önemli bir miktarını memleke­ tine gönderdiği, pek az tükettiği düşünülürse çalıştığı ülkede enf­ lasyonu yavaşlatan bir etkenliği olduğu da kabul edilebilir. Göçmen işçi bulunduğu ülkenin genel masraflarına ka­ fakat bu katılmanın karşılığından aynı payı alamamak­ tadır, bu suretle dolaylı yoldan, örneğin milli işsizlik sigortasının kaynağını çalışarak beslemektedir. e) tılmakta, 5) Sosyal sorunlar : Zengin bir toplumda göçmen işçilerin oluşturduğu "fakir kesim". Bu sayısız sosyo-psikolojik sorunlar üreten bir durumdur. ülkede ayrı bir sosyal sı­ bunlara "proletarya altı" (= sous praleteriat= Lumpen - proleteriat) denildiği bilinmektedir (Granotier, B. Les Travailleurs immigres en France, Paris, 1976, s .29; Delevski, An­ tagonismes sociaux et proıeteriens). a) Göçmen işçilerin, çalıştıkları nıf oluşturdukları, b) "Göçmen işçilerin sosyal patalojisi" ayrıca incelenmeli­ dir: Göçmen işçilerde en çok rastlanan, başta tüberküloz olmaK üzere soluk alma organları hastalıklarıdır. Bu hastalıklar, genel­ 15 l~.kle göçten bir yıl sonra patlak vermektedir. Bundan sonra sin­ dirim organları (başta ülser), bunlardan sonra da akıl (sinir) hastalıkları gelmektedir. Göçmen işçilerin suçlul uğuna gelince bu da ayrı bir sorundur (Chan1pion, Y. Migration et Malandi€: mental, 1965). c) "İşçi ailesinin bölünmüş bir aile düzeni içinde yaşamak zorunda bırakılması. iki ülke toplumu için de son derece ciddi sosyal sorunlara yol açabilecek niteliktedir. Bu durum Avrupa Sosyal Haklar Temel Yasasının (ailenin sosyal, hukuki ve iktisadi hakkı) ile ilgili 16. maddesine de aykırıdır (Türk-İş raporu). ç) Göçmen işçi, işçi sınıfının, sakıncasız artmasını sağlar. Çünkü göçmen işçinin siyasal hakkı yoktur. Bu açıdan göçmen işçi uygulamasının sınıflar arası dengeyi sağladığı da ileri sürül­ mektedir (Granotier, s. 250). d) Göçmen işçi sorununun siyasal yönü yok değildir. Bölmek ve hükmetmek taktiği kullanılmamış da değildir. Amerika'da 1913 (Chicago), 1943 (Detroit )kanlı olaylarında işverenlerin zenci iş­ çileri fazlaca alıp onları grev kıncı olarak kullanmaları ve bunu ırk ayırımı çatışması gibi gösterdikleri unutulmamıştır. Göçmen işçilerin de aynı biçimde kullanılmak istendiğini gösteren olayla­ ra rastlanmaktadır. Göçmen-vatandaş işçiler arasında zaman za­ man rastlanan olayları düzeysel nedenlerle izah etmek yanlıştır. 6) Sonuç: Şüphe yoktur ki endüstrileşmiş veya elemeğin:! muhtaç memleketlere kitle halinde işçi göçleri çağımızın büyük problemlerinden biridir. İnsan haklarını ilan eden metinlerin bu açıdan g-özden geçirilmesinde, yeni önlemlerin alınmasında zorun­ luk vardır. 16