TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI BİLGİ BELGE MERKEZİ(BBM) Döküman Bilgileri EMO BBM Yayın Kodu Makalenin Adı Makalenin Yayın Tarihi Yayın Dili Makalenin Konusu Makalenin Kaynağı Anahtar Kelimeler Yazar 1 : : : : : : : : 108 İslam: Bilimde Gerilemenin Nedenleri 23/02/2007 Türkçe Müslüman Ülkelerde Bilim ve Teknoloji Cumhuriyet Bilim ve Teknik, 23/02/2007, 1040 Bilim, Teknoloji, Müslüman Ülkeler Reyhan Oksay Açıklama Bu doküman Elektrik Mühendisleri Odası tarafından açık arşiv niteliğinde olarak bilginin paylaşımı ve aktarımı amacı ile eklenmiştir. Odamız üyeleri kendilerine ait her türlü çalışmayı EMOP/Üye alanında bulunan veri giriş formu aracılığı ile bilgi belge merkezinde yer almasını sağlayabileceklerdir. Ayrıca diğer kişiler çalışmalarını e-posta (bbm@emo.org.tr) yolu ile göndererek de bu işlemin gerçekleşmesini sağlayabileceklerdir. Herhangi bir dergide yayınlanmış akademik çalışmaların dergideki formatı ile aynen yer almaması koşulu ile telif hakları ihlali söz konusu değildir. Elektrik Mühendisleri Odası Bilgi Belge Merkezi’nde yer alan tüm bilgilerden kaynağı gösterilerek yararlanılabilir. Bilgi Belge Merkezi’nde bulunan çalışmalardan yararlanıldığında, kullanan kişinin kaynak göstermesi etik açısından gerekli ve zorunludur. Kaynak gösterilmesinde kullanılan çalışmanın adı ve yazarıyla birlikte belgenin URL adresi (http://bbm.emo.org.tr/genel/katalog_detay.php?katalog=2&kayit=108) verilmelidir. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Bilgi Belge Merkezi Yayınlanmış Makaleler Kataloğu Kayıt No: 108 İslam: Bilimde gerilemenin nedenleri Cumhuriyet Bilim ve Teknik, 23.02.2007 Derleyen : Reyhan Oksay Son 10 yıl içinde Tayvan ve Güney Kore, yalnızca bilim ve teknolojide değil, ekonomik açıdan da hızlı bir kalkınma hamlesini gerçekleştirmiş durumda. Acaba benzer bir hamle Müslüman dünyasında da gerçekleştirilebilir mi? Müslüman ülkelerin bilim ve teknolojide Batılı ülkelerin çok gerisinde kalmış olmasının nedenlerini araştıran bilim adamları, şimdi en kısa sürede bu aranın nasıl kapatılabileceğini tartışıyor. Nature dergisinin İslam ve Bilim özel sayısında görüş ve önerilerini dile getiren CERN'in eski başkanı ve SESAME Konseyi'nin bugünkü başkanı Herwig Schopper, İslam ülkelerinin çağdaş bilim düzeyini tutturamamaları durumunda, petrol gelirlerine karşın, pek çoğunun dünya ekonomisinde de söz sahibi olamayacaklarını ileri sürüyor. Aşağıda Schopper'in Müslüman ülkelerin bilimde geri kalmışlığının nedenleri ve çözümleri ile ilgili görüş ve önerileri yer alıyor: Müslüman ülkeler bilim ve teknolojide yalnızca Batılı gelişmiş ülkelerin değil, Doğu'daki Tayvan ve Güney Kore gibi büyük bir hızla kalkınan ülkelerin de gerisinde kalıyor. Son 10 yıl içinde Tayvan ve Güney Kore, yalnızca bilim ve teknolojide değil, ekonomik açıdan da hızlı bir kalkınma hamlesini gerçekleştirmiş durumda. Acaba benzer bir hamle Müslüman dünyasında da gerçekleştirilebilir mi? BİLİMDE GERİ KALMIŞLIĞIN NEDENLERİ 1) Kaynak azlığı Parasal destek azlığı bilim ve teknolojide geri kalmışlığın önündeki en önemli engellerden biri, fakat İslam ülkelerinin bütününde izlenen vahim tablonun tek nedeni değil. Doğal olarak daha yoksul ülkeler için kaynak azlığı sorun yaratabiliyor ve bu ülkeler bilimi erişemeyecekleri bir lüks olarak görebiliyorlar. Gerçekte hükümetlerin düşük yatırımları en önemli sorunmuş gibi sunmalarının nedeni, bilimi geliştirecek sağlam stratejilerden yoksun olmalarıdır. 2) Görüş farklılığı Müslüman ülkelerinin çözmek zorunda olduğu en önemli sorun bilimin bir mal gibi ele alınıp, düşünce sürecinden kopartılmasıdır. Petrol gelirleri ile Batı teknolojisini kolayca satın alacaklarını düşünen Arap ülkeleri, bilim ve teknoloji ürünlerini tüketmenin ötesine pek geçemediler. Kesin olan bilim ve teknolojinin gelişebilmek için kültürel bir temele ihtiyaç duymasıdır. Bu temel de ancak bilimsel eğitim ve araştırma programları ile kazanılır. Bunun için, her şeyin üzerinde, geçmişteki sponsorluk kurumunun yeniden işlerlik kazanması gerekiyor. Geçmişte bilime destek, Müslüman toplumların en üst kademelerinden geliyordu. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Bilgi Belge Merkezi Yayınlanmış Makaleler Kataloğu Kayıt No: 108 3) Uluslararası bilim dünyasına uzak düşmek Bir diğer faktör de uluslararası bilim toplumu ile Müslüman ülkeler arasında bir iletişimin kurulamamış olması. 2000 yılında UNESCO'nun gözetimi altında SESAME (Ortadoğu ve Akdeniz bölgeleri Sinkrotron Radyasyonu için Uluslararası Laboratuvar) kuruldu. Amacı, uluslararası işbirliğini geliştirmek ve ülkeleri barış içinde bir araya gelmelerini sağlamak olan bu laboratuvar, Ürdün'de, Amman'a yakın bir bölgede kuruldu. SESAM, kurulurken CERN (Cenevre yakınlarındaki Parçacık Fiziği için Avrupa Laboratuvarı) örnek alındı. CERN'de deneyim sahibi olduğum için SESAM Konseyi'nin de başkanlığını yürütmem istendi. İşte bu nedenle Ortadoğu'daki sorunları izleyerek öğrenme olanağına kavuştum. 4) Tarihi etmenler Müslüman dünyası bilimsel açıdan altın çağını 8. ve 13.Yüzyıl arasında yaşadı ve daha sonra inişe geçti. Müslüman biliminin inişe geçmesine, başta 13.Yüzyıl'daki Moğol istilaları olmak üzere dış etmenler yol açtı. Ancak dış dünyadan kopmalar, otoriter rejimlerin gelişmesi, keşiflerin desteklenmemesi ve ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar gibi iç etmenler de bu süreçte önemli rol oynadı. Genel olarak, 1100 yıllarından başlayarak akılcı ve hoşgörülü ortam, yerini daha tutucu düşünce şekillerine bıraktı. Bu düşünce şeklinde akılcılık ve felsefeye yer yoktu. Avrupa'nın eski gelişmiş ülkelerinin tarıma dayalı toplumdan sanayileşmiş bir topluma geçmeleri 150 yılda gerçekleşti. Ancak İslam ülkelerinin Avrupalılarının deneyimlerini birebir yaşamaları için yeterli zamanları yok. Eğer Müslüman toplumlar modernizasyona ulaşmak için aynı, yavaş yolu izlemeye kalkışırlarsa, küresel ekonomilerde esameleri bile okunmaz. Bu ülkelerin sanayileşmiş ülkelerin düzeyine çıkabilmeleri için çok büyük bir atılım yapmaları gerekiyor.Tayvan, Güney Kore ve en son Çin bunun mümkün olabileceğinin somut kanıtlarıdır. 5) Liderlerin bilime bakışı Her şeyden önce siyasi liderlerinin bilimle ile ilgili zihniyetlerinin değişmesi gerekir. Pek çok İslam ülkesinin lideri, ülkelerinin kalkınmasında bilimin ne denli önemli olduğunu kavramaktan aciz. Ancak bu, bazı ülkelerin gerçekten çok yoksul, bazılarının da - Ürdün, Pakistan, İran ve Türkiye gibi- bilimin önemini kavramış oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Kısaca burada dile getirdiğim görüşler ve eleştiriler İslam Konferansı Örgütü'ne (İKÖ) bağlı 57 ülkenin tümünü hedef almıyor. Yine de tüm İslam ülkeleri bilim ve teknolojiyi destekleyerek çok daha fazlasını yapabilirler. Sosyo-ekonomik kalkınma yalnızca doğal kaynaklara bağlı değildir. Bugünlerde, dünya ekonomilerinde bilgi, temel itici güç haline gelmiştir. Pek çok Müslüman lider veya örgüt bilim ve teknolojinin ilerlemesi için çeşitli önerilerde bulundular. Ancak bunların pek çoğunun yararı olmadı. Dünya Bankası Kalkınma Göstergeleri'ne göre 1996 ile 2003 yılları arasında Müslüman toplumlar bilimsel araştırmalara GSMH'nın %0.4'ten azını harcarken, dünya ortalaması %2.36'larda seyrediyordu. Kaldı ki dünyanın diğer taraflarındaki sponsorlar, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Bilgi Belge Merkezi Yayınlanmış Makaleler Kataloğu Kayıt No: 108 Müslüman dünyasındaki çabalar artmadıkça bu ülkelere destek vermeğe sıcak bakmıyorlar. Bu bağlamda bazı girişimler iyi niyetli de olsa, sonuçlar her zaman olumlu olmayabiliyor. 2002 yılının mayıs ayında İKÖ'ye bağlı COMSTECH (Standing Committee on Scientific and Technological Cooperation) örgütü İslam Kalkınma Bankası adı altında bir bankanın kurulmasını önerdi. Bu bankanın vereceği yılda 1 milyon Amerikan doları ile seçilmiş araştırma enstitülerinin yenilenmesi öngörülüyordu. Ancak bu iyi niyetli girişimin somut yararlar sağladığı söylenemez. 6) Beyin göçü Bu arada Arap dünyası Batı'ya göç eden aydınlarını geri getirememenin sıkıntısını yaşıyor. Kahire'deki Körfez Stratejik Çalışmalar Merkezi'nin 2004 raporuna göre her yıl Arap ülkeleri yeni mezun doktorlarının %50'sini, mühendislerinin %23'ünü, bilim adamlarının %15'ini, başta İngiltere olmak üzere ABD ve Kanada'ya kaptırıyor. Ayrıca yabancı ülkelerde okuyan Arap öğrencilerinin %45'i mezun olduktan sonra ülkelerine geri dönmüyorlar. 7) Olgunlaşmamış yüksek öğrenim sistemi Akademik alanda bilimsel ilerlemenin önündeki en büyük engel üniversite sisteminin yeterince olgunlaşmamış olmasıdır. Bu kurumlarda terfiler yetenek ve beceriden çok güvenilirlik esasına göre belirlenir. Bazı ülkelerde akademisyenlerin aldığı ücretler o kadar düşüktür ki insanların ek bir iş daha bulma zorunluluğu ortaya çıkar. Ayrıca bürokratik sistemler inovasyonları engelleyecek kadar katıdır. BİLİMSEL İLERLEMEYE YÖNELİK ÖNERİLER Müslüman ülkelerdeki bilim ve teknolojinin durumu ile ilgili görüşlerim tümüyle kişisel deneyimlerine bağlı olmakla birlikte, burada dile getirdiğim önerilerin pek çoğu Müslüman bilim adamlarının da katıldığı görüşlerdir. 1) Sponsorluk sisteminin yeniden kurulması Kısa vadede bilimsel araştırmaların yapılabilmesi için siyasi düzeyde sponsorluk sistemine yeniden işlerlik kazandırmak yarar sağlar. Buna en iyi örnek Ürdün'de Kral 2. Abdullah 'ın ve Pakistan'da Başkan Pervez Müşerref 'in sağladığı desteklerdir. Siyasi liderlerin temel bilimsel araştırmalar için yeterli miktarda kaynak sağlaması ve bunların da masraf olarak değil, yatırım olarak değerlendirilmesi gerekir. İç yatırımlar bu bağlamda çok önemlidir, çünkü bu ülkelerde araştırma altyapıları çok yetersizdir ve inovasyon için yasal bir çerçeve hemen hemen hiç yoktur. En alttan başlayarak bilimsel bir altyapı kurmak, önceliklerin belirlenmesinde çok büyük yarar sağlar. Başta daha iyi elektronik haberleşme sistemleri olmak üzere TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Bilgi Belge Merkezi Yayınlanmış Makaleler Kataloğu Kayıt No: 108 sağlam bir ulusal araştırma ağı, bilim adamları arasındaki işbirliğini büyük ölçüde geliştirir. 2) Uluslararası düzeyde işbirliği Müslüman ulusların, ulusal ve ikili işbirliği projelerinin yanı sıra, uluslararası bağlantılarını güçlendirmesi gerekir. Bilimsel araştırmalarda mükemmellik ancak uluslararası düzeydeki rekabetçi ortamda elde edilir. Bölgesel ve uluslar arası örgütlerin desteklediği mükemmeliyet merkezlerine katılım bu tür bütünleşmeleri geliştirir. Ancak bunun tek şartı işbirliği içindeki ülkelerin katılımın önemine inanmış olmalarıdır. 3) Bilim adamlarına sosyal güvence Bilim adamları, ücretleri ve emeklilik aylıkları açısından güvence altında olmalıdır. Yurtdışında çalışan bilim adamlarıyla ilişki kurulup, onları ülkelerine dönmeye ikna etmek de önemlidir. SESAME eğitim programlarının hedeflerinden biri de budur. 4) Barış ve güvenlik için bilim Bilim uluslararası güvenliği ve barışı sağlama açısından mükemmel bir araçtır. Bu özellikle büyük ve pahalı projeler ve tesisler için geçerlidir, çünkü bu tür işbirlikleri yalnızca bilim adamlarının değil, siyasilerin ve yöneticilerin de katılımını gerektirir. Buna en iyi örnek CERN'dir. 2.Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa devletlerini bir araya getiren bu proje, eski düşmanlıkların unutulmasına, yeni dostlukların kurulmasına zemin hazırladı. Bu tür uluslararası projelerde bilim adamları yalnızca belge alışverişinde bulunmaz; gece ve gündüzlerini birlikte geçirir. SESAME örneğinde olduğu gibi İsrailliler, Filistinliler, Türkler ve Kıbrıs Rum Yönetimi aynı masa etrafında diğer ülkelerdeki bilim adamlarıyla bir araya gelerek ortak sorunlarını barışçıl bir ortamda tartışabiliyor. Müslüman ülkelerde bilgiye dayalı toplum yaratmak Cumhuriyet Bilim ve Teknik, 23.02.2007 Bugünün Arap dünyasında bilgi toplumları yaratmak için önce siyasi engelleri kaldırmak gerekiyor. Mısır'daki Almishkat Araştırma Merkezi Başkanı Nadir Fergani, Arap rönesansı için gerekli olan reformların hangi alanlarda yapılması gerektiğini şöyle açıklıyor: Arap Müslüman uygarlığının 8.Yüzyıl'dan 13.Yüzyıl'a kadar süren yükseliş döneminde Arap dünyası bir bilgi kültürü yaratmayı başarmıştı. Bu dönemde bilim dili çoğunlukla Arapçaydı. Ancak bugünün Arap coğrafyasında bilgi toplumlarının varlığından bahsedemeyiz. Bilime ve eğitime diğer ülkelere daha az yatırım yapan bu ülkelerde, bilim adamı ve mühendis sayısı da dolayısıyla çok yetersiz. Ne var ki TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Bilgi Belge Merkezi Yayınlanmış Makaleler Kataloğu Kayıt No: 108 bilim ve eğitim yatırımlarının azlığı bilimsel kalkınmanın önündeki en önemli engel değil. 2002-2005 dönemini kapsayan Arap İnsan Gelişimi Raporu'na (AHDR) göre en önemli engel siyasi unsurlardan kaynaklanıyor. 2002'de basılan ilk AHDR raporuna göre Arap coğrafyasında insan gelişimini engelleyen üç ana engel bulunuyor: Bunlar ° Bilgi üretimi ve kazanımındaki yetersizlik ° Kadınların sosyal yaşamda geri plana itilmesi ° Özgürlüklere getirilen kısıtlamalar Bu engeller bireysel, bölgesel ve ulusal haklar olmak üzere iç içe geçmiş ç düzeyde kendini gösteriyor. 2003 yılında "Bir Bilgi Toplumu Oluşturmak" adı altında yayımlanan rapor, yalnızca doğa bilimlerinin değil, sosyal bilimlerin, sanatsal eğitimin ve yaratıcılığın geliştirilmesinin de bu bağlamda önemli olduğunu bildiriyor ve bu gelişmenin önündeki siyasi engellerin kaldırılması gerekliliğine vurgu yapılıyor. 2005'teki Dünya Bankası yönetişim verilerine göre İKÖ'ye bağlı ulusların pek çoğunun konuşma özgürlüğü/sorumluluk (siyasi, sivil ve insan hakları derecesi) ve yetkin bir yönetişim (bürokraside yeterlik ve kamu hizmetlerinde kalite derecesi) göstergeleri çok düşük düzeylerde seyrediyor. İYİ YÖNETİŞİM Siyasi otorite ve zenginlik olarak güç, az sayıda insanın elinde toplanmış olduğu için halkların çoğu yoksulluğun en dibinde veya sınırında yaşıyor. Bölgesel düzeyde bir Arap birliğinden ve işbirliğinden de söz etmek mümkün değil. Oysa ortak bir dil, kültür ve tarihe sahip olan bu ülkeler, daha yakın bir işbirliğinden çok büyük yararlar sağlayabilir; tek başlarına baş edemeyecekleri küresel sorunları işbirliği sayesinde çözümleyebilirler. Küresel olarak bilgi, tarihte kamu yararını hedef alırken, bugün çokuluslu şirketlerin kârlarına kâr katmaya yönelik özel amaçlarına hizmet veriyor. Tarihte ArapMüslüman biliminin meyveleri hiçbir bedel talep edilmeden Batı'nın kullanımına sunulmuş ve sonuçta Avrupa Rönesansı doğmuştu. Bunun ışığı altında, az gelişmiş ülkelerin bilgiye ulaşımı, uluslararası fikri mülkiyet hakkı gibi kısıtlamalarla engellenmeye kakışılırsa, insanoğlunun en onurlu geleneklerinden biri olan bilginin bedelsiz paylaşımına çomak sokulmuş olur. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Bilgi Belge Merkezi Yayınlanmış Makaleler Kataloğu Kayıt No: 108 KÜLTÜREL RÖNESANS Arap ülkelerinin gelişme ve kalkınma sorunu o kadar derin, karmaşık ve çok yönlüdür ki, bilgi rönesansı tek başına inşa edilemez; daha geniş reformlar olmadan -kültürel, sosyal, ekonomik ve en önemlisi siyasi sistemlerde- başarılı olmaz. Başka bir deyişle kısmi reform artık yeterli değildir. Gelişmiş ülkeler bilgi-yoğun toplumlar oluşturarak ilerlerken, Arap ülkeleri reformlarını kısa süre içinde gerçekleştiremezlerse, küresel bilgi üretimindeki asimetri giderek büyüyecek ve Arap ülkeleri sonsuza dek marjinal kalkmaya mahkum olacaklardır. Arap dünyasının dışından empoze edilen reformlar, kabul edilebilir toplumsal bir değişime yol açamaz, çünkü büyük bir olasılıkla bu reformlar dış güçlerin çıkarları doğrultusunda yönlendirileceklerdir. Bu da sonuçta dirençle karşılaşacaktır. BARIŞCIL REFORM Bu durumda tek seçenek Arap ülkelerinin kendi reformlarını kendilerinin yapması. Bu da barışcıl siyası bir mücadeleye zemin hazırlayan sivil bir toplumun işlerlik kazanmasına bağlı. Fakat bu noktada kısıtlı bireysel özgürlükler ve yozlaşmış siyası ortam nedeniyle Arap toplumunun açmazda olduğunu görüyoruz. Bu toplumlarda reformlar ancak ifade özgürlüğünün saygınlık kazanması ile gerçekleşebilir. Bu da gerekli değişime yol açabilecek güçlü bir sivil toplumun yaratılmasına bağlıdır. DÜNYA BANKASI YÖNETİŞİM GÖSTERGELERİ (2005) İKÖ ÜLKELERİNDE İFADE VE BİREYSEL ÖZGÜRLÜKLER İfade özgürlüğü: İnsan hakları, siyasi haklar ve sivil özgürlükleri değerlendirir. 2005'te en yüksek derece +1.51 ile Danimarka'dır. En düşük ülke ise -2.6 ile Myanmar'dır. Dünya ortalaması 0'dır Kaynak: Nature, Düzenleyen: Reyhan Oksay