Göksu Deltasının Deniz Seviyesi Yükselmesine Olan Kırılganlığı

advertisement
6. Ulusal Kıyı Mühendisliği Sempozyumu
427
GÖKSU DELTASININ DENİZ SEVİYESİ YÜKSELMESİNE OLAN KIRILGANLIĞI
Gülizar ÖZYURT
Ayşen ERGİN
Atila URAS
Araş. Gör.
Prof. Dr.
İnş. Yük. Müh.
İnşaat Mühendisliği Fakültesi, Kıyı ve Liman Laboratuvarı, ODTÜ Ankara, Türkiye
gulizar@metu.edu.tr
ergin@metu.edu.tr
atila.uras@undp.org
ÖZET
İklim değişikliği ve buna bağlı olarak yükselen deniz seviyesinin yaratacağı artan kıyı
erozyonu, fırtına kabarma dalgalarına bağlı su baskınları, kıyıların daimi olarak su altında
kalması, tatlı su kaynaklarında tuzluluk artışı gibi etkilerden en çok zararı okyanuslardaki
küçük adalar ile deniz seviyesine yakın alçak rakımlı kıyı alanları görecektir.
Türkiye’de, 8333 kmlik kıyı şeridi ve bu şerit üzerinde bulunan büyük jeolojik, ekolojik ve
sosyoekonomik önemi olan kıyı alanları ile deniz seviyesi yükselmesi ve de iklim
değişikliğinin diğer etkilerine karşı, hem iklim değişikliğini önlemek hem de uyumluluğunu
sağlamak için çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar kıyılardaki kalkınmanın
sürdürülebilirliğini ve de deniz seviyesi yükselmesine karşı yapılacak uyumluluk
çalışmalarına kaynak aktarımının en uygun şekilde düzenlenebilmesi için Türkiye kıyılarının
deniz seviyesi yükselmesine karşı kırılganlık analizlerine temel olacaktır.
Bu çalışmada, deniz seviyesi yükselmesinin yaratacağı olumsuz etkilerin faktörleri
kullanılarak bir kıyı alanları kırılganlık modeli geliştirilmiştir. Bu model; farklı kıyı alanlarına
deniz seviyesi yükselmesine olan kırılganlıkları göz önüne alınarak öncelik verilmesini;
herhangi bir kıyı alanında yaşanacak etkilerin o bölge için önem sırasına dizilmesini ve de her
hangi bir etki için kritik olan parametrelerin anlaşılmasını sağlamaktadır.
Geliştirilen kıyı alanlarının deniz seviyesi yükselmesine karşı kırılganlık analiz modeli,
Mersin iline bağlı Özel Çevre Koruma Bölgesi alanı olan Göksu Deltasına uygulanmıştır.
Uygulama sonucunda Deltayı bekleyen en önemli sorunun kıyı erozyonu ve su basmalarına
bağlı toprak kaybı olacağı görülmüş olup, Göksu Deltası üzerindeki insan etkinliklerinin
bölgenin deniz seviyesi yükselmesine olan kırılganlığını önemli şekilde arttırdığı ortaya
konmuştur.
GİRİŞ
İklim değişikliği nedeniyle oluşacak etkiler (deniz seviyesinin yükselmesi, kuraklık artışı, vb.)
önümüzdeki dönemde insanlık için çok önemli birer sorun haline gelmiştir. İnsan
faaliyetlerine bağlı olarak atmosferde artan sera gazı konsantrasyonu sonucu tetiklendiği
yapılan bilimsel çalışmalarla kesinleşmiş olan iklim değişikliği süreci, yakın zamanda sera
gazı salınımları kontrol altına alınsa bile önümüzdeki yüzyılda bizi ve dünyamızı tehdit
etmeye devam edecektir. Bu nedenle ülkeler, bir yandan tetikleyici unsurları ortadan
kaldırmak için çaba gösterirken, bir yandan da karşılaşılacak etkilere uyum sağlama
(adaptasyon) çalışmalarını da yapmalıdırlar.
428
6. Ulusal Kıyı Mühendisliği Sempozyumu
İklim değişikliğinin etkilerinden biri olan deniz seviyesinin yükselmesi, hem deniz suyu
sıcaklığının yükselmesine bağlı termal genleşme hem de buzulların erimesi nedeniyle artan
bir hızla kaydedilmektedir. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki 2100 yılında su seviyesi
1980 yılına göre 30-60 cm arasında artmış olacaktır (IPCC, 2007). Bu artış başta
okyanuslardaki ada devletleri olmak üzere, alçak rakımlı kıyı alanlarını özellikle de deltaları
ciddi şekilde tehdit etmektedir. Türkiye kıyılarında da hem sosyo-ekonomik, hem de ekolojik
açıdan önemi yüksek deltaların bulunması, bu konuda yapılması gereken çalışmaların
zorunluluk olduğunun en önemli göstergesidir. Her ne kadar denizlerdeki yükselmenin
okyanuslardaki kadar etkili olmayacağı öngörülse de, sadece su yükselmesinin yaratacağı
toprak kaybı değil, artacak kıyı erozyonu, yükselen fırtına kabarmaları ve yer altı su
kaynaklarında gözlenecek tuzluluk artışı gibi etkilerin bütün kıyı alanlarında ciddi sorunlara
yol açacağı göz önüne alınmalıdır. Kıyılardaki kalkınmanın sürdürülebilirliğini ve de deniz
seviyesi yükselmesine karşı yapılacak uyumluluk çalışmalarına kaynak aktarımının en uygun
şekilde düzenlenebilmesi için Türkiye kıyılarının deniz seviyesi yükselmesine karşı
kırılganlık analizinin yapılması gerekmektedir.
Genel tanım olarak kırılganlık (vulnerability) bir sistemin iklim değişikliğinin olumsuz
etkileriyle (iklim değişkenliği ve uçdeğerler dahil olmak üzere) başa çıkamadığı derece olarak
tanımlanmaktadır.(IPCC, 2007) Kesin tanım üzerinde tam bir anlaşma olmamakla birlikte,
kırılganlık kavramı 3 farklı görüş ışığında çalışılmaktadır. Birinci görüşe göre kırılganlık,
önceden var olan bir durumdur ve risk oluşturan duruma maruz kalma potansiyeli ile
tanımlanmaktadır. İkinci görüş sosyal açıdan kırılganlığı ele alır. Üçüncü görüş ilse ilk iki
görüşün birleşmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Hem biyolojik ve fiziksel risk parametrelerini
hem de sosyal tepki parametrelerini bütünler.
İklim değişikliği kırılganlık analizlerinin önceliği, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine
yoğun şekilde maruz kalacak bölge ve insan gruplarını tespit etmek ve uygun kaynak
aktarımını sağlamaktır. Bu analizlerin etkili olmasını sağlayan faktörlerin başında bölgenin
jeolojik, fiziksel ve sosyoekonomik veri tabanlarının bütünlüğü ve geçerliliği ile riskin
önceliği ve yerel karar mekanizmalarının tutumları gelmektedir. Bugüne kadar çeşitli
kırılganlık analizleri yapılmış olup, farklı kırılganlık modelleri de literatürde (IPCC, 2007)
bulunmaktadır. Ancak çoğunluğu gelişmiş ülkelerde yapılan bu analizler, ayrıntılı veri
gereksinimleri nedeniyle ülkemizde verimli olamamaktadır. Yukarıda sayılan nedenler göz
önüne alınarak hâlihazırda bulunan ya da basit yöntemler ile elde edilebilecek veriler temel
alınarak uygulanabilecek bir kıyı alanları kırılganlık modeli geliştirilmiştir. Bu modelde amaç,
kıyı alanının hem fiziksel hem de insan kullanımına bağlı özelliklerini kullanarak, alanın
fiziksel kırılganlığını ortaya koymak, yörenin deniz seviyesi yükselmesinin fiziksel etkilerine
olan kırılganlıklarını ayrı ayrı analiz edebilmek ve uyum sağlama çalışmalarında önemli
olabilecek fiziksel ve insan etkisi parametrelerini ortaya çıkarmaktır. Bu çalışmada sunulan
model fiziksel kırılganlık üzerine odaklanmıştır. Uygulama olarak da Göksu Deltası, Özel
Çevre Koruma Alanı seçilmiş ve önemli sonuçlara ulaşılmıştır.
METODOLOJİ
Kıyı alanlarının deniz seviyesi yükselmesine olan kırılganlığını belirlemek amacıyla öncelikle
yükselmenin tetikleyeceği etkiler incelenmiş ve sonuçta beş ana başlıkta toplanmıştır. Bu
fiziksel etkiler su basması(inundation), fırtına kabarması sonucu su basması(flooding due to
storm surge), kıyı erozyonu(coastal erosion), ırmaklarda tuzluluk artışı(salt intrusion to
river/estuary) ve yeraltı su kaynaklarında tuzlanma(salt intrusion to groundwater resources)
olarak tanımlanmıştır. İkinci olarak bu etkilerin oluşumundaki fiziksel parametreler
incelenmiş ve baskın parametrelerin genel olara bu etkileri tanımlayabileceği varsayımından
6. Ulusal Kıyı Mühendisliği Sempozyumu
429
yola çıkarak toplam 12 parametre ayrıntılı bir literatür taramasından sonra modele dahil
edilmiştir. Deniz seviyesine yükselmesine bağlı olarak gözlenen fiziksel etkilerin insan
etkinlikleri (baraj yapımı, arazi kullanımı gibi) ve ya insan baskısı sonucu daha da olumsuz
sonuçlar doğurabileceği, bu nedenle bu aktivitelerinde kırılganlık analizinde temsil edilmesi
gerektiği yapılan bölgedeki alan çalışmaları sonunda ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak modele
yöredeki insan baskısını tanımlayan 7 insan etkisi parametresi de eklenmiştir (Tablo 1).
Modelde kullanılan parametreler için beşli bir sınıflandırma (1-5) kullanılarak kırılganlık
sınıfları (çok düşük(1), düşük(2), orta(3), yüksek(4) ve çok yüksek(5) kırılganlık) belirlenmiş,
kıyı alanları kırılganlık matrisi oluşturularak fiziksel etki alt-endeksleri ve toplam kırılganlık
endeksi aşağıdaki formüller (1 ve 2) temel alınarak hesaplanmıştır.
Fiziksel etki alt indeksleri (CVIetki), her bir etki için tanımlanan parametrelerin, en düşük
kırılganlık durumu için hesaplanan indekse bölünmesi ile bulunur.
CVI etki
n
m
⎛
⎞ ⎛
⎞
⎜ 0.5 * ∑ PPn * Rn ⎟ + ⎜ 0.5 * ∑ HPm * Rm ⎟
1
1
⎠ ⎝
⎠
=⎝
CVI en dusuk kirilganlik
(1)
CVIetki: Fiziksel etki alt indeksi
PP: Fiziksel parametreler
HP: İnsan etkisi parametreleri
R: Parametreye ait kırılganlık sınıfı
CVIendusukkırılganlık: Belirli bir fiziksel etki için bulunan en düşük kırılganlık durumu
Fiziksel etki alt indeksleri (CVIetki), yukarıda tanımlanmış kırılganlık sınıflarına karşılık gelen
1-5 rakamları arasında çıkan sonuçlardır. Kıyı alanı kırılganlık indeksi (CVI(SLR)) yörede
gözlenebilecek olan etkiler doğrultusunda oluşturulan gruplamaya göre hesaplanmaktadır.
Parametrelerin kırılganlık sınıflarının toplamının o grupta gözlenebilecek en düşük kırılganlık
toplamına bölünmesi sonucu bulunur.
CVI ( SLR )n =
∑ Yoresel parametre kirilganli klari
∑ Grup icin hesaplanan en dusuk kirilganli k
(2)
Modeldeki en önemli varsayım parametre ağırlıklarının eşit olarak alınmasıdır. Bu varsayımın
nedeni deniz seviyesi yükselmesi göz önüne alınmadan bile model parametrelerinin fiziksel
etkiler üzerindeki ağırlıklarının belirlenmesi için yeterli sayıda veri ve çalışma olmamasıdır.
Aynı nedenle, fiziksel ve insan etkisi parametrelerinin toplam kırılganlığa olan etkisi de eşit
olarak kabul edilmiş ve ağırlıkları 0.5 olarak alınmıştır. Ancak modeli uygulayacak
çalışmacının kendi bulguları doğrultusunda ağırlıkları değiştirebilme esnekliği de
sağlanmıştır.
UYGULAMA
Yukarıda tanımlanmış olan ‘Kıyı Alanları Kırılganlık Modeli’, Türkiye için önemli
ekonomik, turistik ve ekolojik önemi olan aynı zamanda Özel Çevre Koruma Bölgesi
statüsündeki Göksu Deltası (Silifke, Mersin) için uygulanmıştır (Şekil 1). Kuzeyde Toroslar
ile çevrili deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 2 metre olan Delta, Göksu Nehri tarafından
ikiye bölünmüş olup başta Paradeniz lagünü ve Akgöl gölü olmak üzere, doğal sulak alanlar,
kumullar, kumsallar, işlenen tarım alanları ve yerleşim merkezleri ile çeşitli jeomorfolojik ve
430
6. Ulusal Kıyı Mühendisliği Sempozyumu
ekolojik bir yapıya sahiptir. Taşıdığı ekolojik önem hem gözlenen kuş ve bitki çeşitlerinin
fazlalığı ile kendini göstermektedir. 1968 yılında kullanıma açılan sulama kanallarıyla önemli
bir tarım bölgesi haline gelen Göksu Deltası, ekonomik olarak da ülkemizin önemli
deltalarından biridir.
Şekil 1 Göksu Deltası Haritası
Göksu Deltasının deniz seviyesi yükselmesine olan kırılganlığını ortaya koymak için yapılan
bu çalışmada öncelikle Haziran ve Kasım 2006 tarihlerinde yapılan bölge alan çalışmaları ile
yöreye ait veriler kullanılarak Kıyı Alanları Kırılganlık Modelinin Matrisi oluşturulmuştur
(Tablo 1).
Akdeniz de deniz seviyesi yükselmesi son dönemde yapılan ölçümler sonucu ortalama
2mm/yıl olarak gözlenmiş ve Tablo 1’de 2 yani düşük kırılganlık olarak gösterilmiştir. Aynı
şekilde yörenin delta olması ve eğimin oldukça düşük olması yörenin kırılganlığını arttıran
etkenlerdir ve 5 yani çok yüksek kırılganlık olarak gösterilmiştir. Belirgin dalga yüksekliğinin
5.5-6.0 m arasında olması da kırılganlığı arttıran parametrelerden biri olup 4 ile gösterilmiştir.
Kum bütçesi deltanın doğu kıyısında gözlenen aşırı erozyon yüzünden 4 ile tanımlanmış,
gelgit aralığı da yine yörede mikro-gelgit oluştuğundan yüksek kırılganlık (5) ile
gösterilmiştir. Tatlı su kaynakları ile ilgili parametrelerin verileri çok az olup, eldeki
bilgilerden yola çıkarak bu parametreler orta kırılganlık olarak tanımlanmıştır.
İnsan etkisi parametrelerine baktığımızda, yüksek kırılganlık faktörlerinin; doğal koruma
yapılarının bozulması, kıyı koruma yapılarının bulunmaması, arazi kullanımı ve yeraltı su
kaynaklarının bilinçsiz kullanılması olduğu görülmüştür. Kıyılarda kum hareketi kıyı boyu
hareket eden kum miktarına göre aşınma veya birikmeye neden olur. Göksu Deltası
kıyılarında temelde Göksu Nehri üzerindeki baraj yapımı, kıyı yapıları nedeniyle kıyılara
taşınan kum miktarını etkilemektedir. Bu nedenle kum taşınımının azalması, kıyı yapılarının
yoğun olmaması ve ırmak rejiminin şimdilik çok yoğun şekilde denetlenmemesi orta seviyede
kırılganlıkla gösterilmiştir.
BULGULAR
Uygulanan model sonucu Göksu Deltasının kırılganlığı 5 üzerinden 3,7 yani yüksek
kırılganlık olarak hesaplanmıştır (Tablo 1). Bu sonuç deltaların deniz seviyesi
yükselmesinden olumsuz etkileneceğini gösteren diğer çalışmalarla de uyuşmaktadır.
Göksu Deltası için, fiziksel etki alt-endeksleri kırılganlık derecelerine göre su basması
(inundation), fırtına kabarması sonucu su basması(flooding due to storm surge), kıyı erozyonu
6. Ulusal Kıyı Mühendisliği Sempozyumu
431
(coastal erosion), ırmaklarda tuzluluk artışı ve yeraltı su kaynaklarında tuzlanma şeklinde
sıralanmıştır. Bu sıralama da hem yöreye yapılan teknik geziler sırasında elde edilen bilgilerle
hem de diğer araştırmalarla uyum göstermektedir. Şöyle ki, deltalarda toprak kaybının kıyı
erozyonundan çok su basması nedeniyle olacağı çeşitli araştırmalar ile kanıtlanmış (Sorensen,
1984), fırtına kabarmaları sonucu su basmalarının son yıllarda daha sık yaşandığı yöre halkı
tarafından belirtilmiş (DEFRA proje teknik gezi raporu, 2006), aynı şekilde yörede yaşanan
kıyı erozyonunun insan kaynaklı olduğu çeşitli çalışmalarla kanıtlanmış (Keçer, 2001) ve de
yeraltı sularında kayda değer bir değişmenin olmadığı ancak kıyıya yakın olan kaynaklarda
tuzluluk oranında artışlar görüldüğü fakat bu konuda en belirgin sorunun ırmak kenarında
bulunan limon ağaçlarında ortaya çıktığı öğrenilmiştir. Kıyı alanları kırılganlık modeli bu
bilgiler ile de desteklenmiştir.
Kullanılan modelin bir başka çıktısı da fiziksel ve insan etkisi parametrelerinin fiziksel etkiler
üzerindeki ağırlıklarının bulunmasıdır. Aşağıdaki grafikte (Şekil 2) de görüldüğü üzere
fiziksel parametreler kırılganlığı orta seviyede tutsa bile insan etkisi parametreleri deltanın
kırılganlığını oldukça artırmaktadır. Bu sorun daha çok su kaynaklarının kullanımında kendini
göstermektedir. Hem arazi kullanımının belirgin şekilde tarıma dayalı olması hem de Göksu
Nehri üzerinde yapılan düzenlemeler deniz seviyesi yükselmesiyle birleştiğinde su kaynakları
açısından delta önemli sorunlar yaşayacaktır. Yaşanabilecek kuraklıklar ise bu sorunu daha da
büyütecektir.
Tablo 1 Göksu Deltası Kıyı Alanları Kırılganlık Matrisi
Yer
Göksu Delta
Fiziksel Parametreler
Etki
Parametre
İnsan Etkisi Parametreleri
1 2 3 4 5
P1.1 Deniz Seviyesi Yükselme Hızı
1
Toplam
Parametre
1 2 3 4 5
Toplam
2
H1.1 Kum Taşımının Azalması
1
3
P1.2 Jeomorfoloji
1
5
H1.2 Irmak Rejimi Düzenlemesi
1
3
P1.3 Kıyı Eğimi
1
5
H1.3 Kıyı Yapıları Yoğunluğu
1
Etki Toplamı
CVI Etki
21.5
3.909090909
14
4
11
4.4
10.5
3
11.5
3.285714286
68.5
3.702702703
2
1. Kıyı Erozyonu
P1.4 H1/3
1
4
H1.4 Doğal Koruma Yapıları Bozulması
1
5
P1.5 Kum Bütçesi
1
4
H1.5 Kıyı Koruma Yapıları
1
5
0 1 2 0 2
18
P1.6 Gelgit Aralığı
TOPLAM
1
5
0 1 0 2 3
25
TOPLAM
2
H2.1 Kıyı Yapıları Yoğunluğu
5
H2.2 Doğal Koruma Yapıları Bozulması
1
5
4
H2.3 Kıyı Koruma Yapıları
1
5
0 1 0 0 2
12
P2.1 Deniz Seviyesi Yükselme Hızı
1
2. Fırtına kabarması sonucu P2.2 Kıyı Eğimi
su basması 1
1
P2.3 H1/3
P2.4 Gelgit Aralığı
TOPLAM
1
5
0 1 0 1 2
16
P3.1 Deniz Seviyesi Yükselme Hızı
3. Su basması
1
P3.2 Kıyı Eğimi
1
P3.3 Gelgit Aralığı
TOPLAM
kaynaklarında tuzlanma
P4.4 Hidrolik Kondüktivite
H3.1 Doğal Koruma Yapıları Bozulması
0 0 0 0 1
5
H3.2 Kıyı Koruma Yapıları
0 0 0 0 1
5
0 0 0 0 2
10
5
12
TOPLAM
2
H4.1 Yer altı Su Kaynakları Kullanımı
4
H4.2 Arazi Kullanımı
1
1
P4.3 Akifer Tipi
P4.5 Yer altı suyunun
2
1
P4.2 Kıyıya Yakınlık
1
2
5
0 1 0 0 2
P4.1 Deniz Seviyesi Yükselme Hızı
4. Yer altı su TOPLAM
1
1
4
1
5
0 0 0 1 1
9
1
3
3
1
1
1
2
Derinliği (deniz seviyesinden)
TOPLAM
P5.1 Deniz Seviyesi Yükselme Hızı
1 2 1 1 0
1
P5.2 Gelgit Aralığı
5. Irmaklarda P5.3 Nehir Ağzındaki
tuzluluk artışı
Su Derinliği
P5.4 Akım
TOPLAM
1
1
1
0 2 0 1 1
12
TOPLAM
2
H5.1 Irmak Rejimi Düzenlemesi
5
H5.2 Kıyı Yapıları Yoğunluğu
2
H5.3 Arazi Kullanımı
1
2
1
5
0 1 1 0 1
10
4
13
TOPLAM
CVI(SLR)‐1
CVI(SLR)‐2
CVI(SLR)‐3
432
6. Ulusal Kıyı Mühendisliği Sempozyumu
SONUÇ
Bu çalışmada kıyı alanlarının deniz seviyesi yükselmesine olan kırılganlığını ölçen bir model
geliştirilmiştir. Kıyı alanının hem fiziksel hem de insan kullanımına bağlı özelliklerini
kullanarak, alanın fiziksel kırılganlığını ortaya koyan model, yörenin deniz seviyesi
yükselmesinin fiziksel etkilerine olan kırılganlıklarını ayrı ayrı analiz etmeyi sağlamakta ve
uyum sağlama çalışmalarında önemli olabilecek fiziksel ve insan etkisi parametrelerini ortaya
çıkarmaktır. Bu sayede eldeki kaynakların en verimli biçimde yönlendirilmesi
sağlanabilmektedir. Göksu Deltası için uygulanmış olan model, deltanın çok yakın bir
gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacağını göstermiş ve sağladığı bilgiler ışığında, Göksu
Deltası için şimdiden harekete geçmek ve özellikle su kullanımı düzenlemesi ile kıyı doğal
koruma yapılarının özellikle sulak alanların ve kumulların güçlendirilmesi için daha ayrıntılı
çalışmalara başlanması gerektiğinin altını çizmiştir.
Şekil 2 Fiziksel ve insan etkisi parametrelerinin deniz seviyesi yükselmesi etkilerine olan
katkısı
TEŞEKKÜR
Bu çalışma İngiliz Hükümeti’ne bağlı DEFRA (Department of Food, Environment and Agricultre – Gıda, Çevre
ve Tarım Bakanlığı) projeleri kapsamındaki “Göksu Deltası İklim Değişikliğine Karşı Uyum Stratejileri
Geliştirme Projesi” çerçevesinde yapılmıştır. Deskteklerinden dolayı DEFRA’ya teşekkür ederiz.
KAYNAKLAR
DEFRA Projesi Teknik Gezi Raporu (2006) ODTÜ Deniz Mühendisliği Araştırma Merkezi, Ankara
IPCC (2007) “Climate Change 2007: The Scientific Basis – Summary for Policymakers” Working Group I to the
Fourth Assessment Report of the Intergovernmental Panel on Climate Change, Paris, France
Keçer M (2001) Göksu Deltasının Jeomorfolojik Evrimi ve Güncel Akarsu-Deniz-Rüzgar Süreçlerinin Kıyı
Çizgisinde Yaptığı Değişiklikler, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Daire Başkanlığı,
Ankara
Özyurt, G (2007) “Vulnerability of Coastal Areas to Sea Level Rise: A Case Study on Göksu Delta” Yüksek
Lisans Tezi, ODTÜ İnşaat Mühendisliği, Ankara
Özel Çevre Koruma Kurumu (1999) Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesinin Yönetim Planı, T.C. Çevre
ve Orman Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu, Ankara
Sorensen, R. M., R. N. Weisman, and G. P. Lennon (1984) Control of erosion, inundation, and salinity intrusion
caused by sea level rise. In Greenhouse Effect and Sea Level Rise: A Challenge for This Generation, M. C.
Barth and J. G. Titus, eds. New York: Van Nostrand Reinhold.
Download