1. KONU: BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE OSMANLI DEVLETİ RUSYA *Öteden beri Rusya’nın en büyük amacı, boğazları ele geçirerek sıcak denizlere inmek ve İstanbul merkezli büyük bir Slav devleti kurmaktı. *Bu amaçlarını gerçekleştirmek için akraba oldukları Osmanlı himayesindeki Slav halkı ve Ortodoksları Osmanlıya karşı kışkırtmışlardır. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI (1914 -1918) Üçlü İttifak (1882): Almanya, Avusturya - Macaristan, İtalya Üçlü İtilaf (1907): İngiltere, Fransa, Rusya 19. yüzyılın sonlarına doğru İtalya ve Almanya'nın siyasi birliklerini kurması mevcut dünya dengesini altüst etti. İngiliz ve Fransız çıkarları Almanya ile bağdaşmadığından bu iki devlet birbirine yakınlaşmaya başlamıştır. Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun ise Balkanlardaki çıkar çatışmaları nedeniyle Rusya ile arası açıktı. Bu nedenle Almanya'ya yakınlaştı. Böylece savaş öncesinde bloklar oluştu. Bloklar arası soğuk savaş başladı. Dünya Savaşı, Avrupa ve diğer kıtalarda bulunan yirminin üzerinde devletin katıldığı, o tarihe kadar dünyada eşi görülmemiş ilk büyük savaştır. AVUSTURYA-MACARİSTAN *Osmanlı Devleti’nin balkanlardan tamamen çıkarılmasını ve kendilerinin bu bölgeye hakim olmasını istiyorlardı. *Devletin çok uluslu olmasından dolayı Fransız İhtilali ile yayılan milliyetçilik akımı sonucunda imparatorluğun bütünlüğü tehlike altına girdi. * Rusların desteklediği Sırplarla mücadele edebilmek için Almanya gibi güçlü bir devletin desteğine ihtiyaç duydular. Mustafa Kemal, 1.Dünya savaşı çıktığı sırada Sofya'da askeri ateşe olarak bulunuyordu. FRANSA *Osmanlı devleti ile geçmişte her bakımdan ilişkileri mevcuttu.(Siyasi, ticari dini) *Fransız İhtilali ile yayılan özgürlük adalet ve milliyetçilik düşünceleri sonucu Osmanlı Devleti bu durumdan son derece olumsuz etkilenmiş ve zor duruma düşmüştür. *Sanayileşmesi ile birlikte yeni sömürgeler elde etmek isteyen Fransa Osmanlı Devleti’nin topraklarına göz dikmiştir. Ermeni ve başka milletleri kullanarak Osmanlıya baskı yapmışlardır. ALMANYA *1871 gibi geç bir dönemde siyasi birliklerini oluşturdular. Ana hedefleri İngiliz ve Fransızların ulaşamadığı zengin topraklara yayılmaktı. *Ayrıca Osmanlı Devleti’ni kullanarak Ortadoğu balkanlarda etkin olma istiyorlardı. *Osmanlı Devletinde okul demir yolu vb yatırımlar yaparak, Osmanlıya ihtiyacı olduğu askeri uzmanlar göndererek Osmanlı ile dostane ilişkiler kurdular. Amaçları Osmanlı Devletini kendi taraflarına çekip rakipleri İngiltere Fransa ve Rusya’yı zor durumda bırakmaktı Birinci Dünya Savaşı’na katılan devletler ve bu devletlerin Osmanlı Devleti ile ilgili planları İTALYA *Birliğini geç tamamladı(1871).Diğer devletlerle rekabet edebilmek için sömürge arayışı içine girdi. *Güçsüz Osmanlı devleti elinde olan ayrıca kendisine yakın olan Kuzey Afrika Trablusgarp‘a göz dikmiş, başarılı olamamasına karşın bu sırada Balkan Savaşları’nın çıkması üzerine yapılan Uşi Antlaşması ile Trablusgarp’ı ele geçirdi. Bu savaştaki tecrübeleri Osmanlı Devlet’inden hala toprak alabilmek için büyük devletlerin desteğine ihtiyaçları olduğunu gösterdi. ABD: * Bağımsızlığını geç bir zamanda (1783) kazanmış bir devlet olmasına karşın verimli tarım arazileri, ham madde bolluğu ve her türlü dış tehlikelerden uzak olmaları sonucu hızlı geliştiler. * Dünya siyasetinde söz sahibi olmak için Dünya’nın her tarafıyla ekonomik ilişki kurdular. Osmanlı Devleti’nde de kurdukları okul, hastane, matbaa gibi kurumlar aracılığı ile kısa sürede nüfuz sahibi oldular. İNGİLTERE *İlk buhar gücünü bulup sanayi inkılabını gerçekleştirmişler, gelişmiş gemiler yaparak okyanus ötesinde sömürgeler elde etmişlerdir. Dünya ticaretini ele geçirmişlerdir. *Uzun yıllar çıkarları gereği Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünden yanaydı ve Osmanlıyı korudu. Çünkü Osmanlı Devleti İngiltere’nin ham madde kaynağı ve ürettiği malları satabileceği bir pazar konumundaydı. *Osmanlı Devleti’nin himayesinde olan Orta doğu petrol yatakları İngiltere için çok önemli bir yer arz ediyordu. Daha sonra 19. yy’lın sonlarından itibaren çıkarları gereği bu politikalarından vazgeçtiler. Bağımsızlık hareketlerini destekleyerek Arapları Osmanlıya karşı ayaklandırdılar. 1 SAVAŞTA TARAFLAR A-İttifak (Bağlaşma) Devletleri 1. Almanya 2. Avusturya-Macaristan 3. Osmanlı Devleti 4. Bulgaristan 5. İtalya (Bu devlet savaş başladığında tarafsızlığını ilan etmişti. 1915 yılında İtilaf Devletleri yanında savaşa girdi.) B-İtilaf (Anlaşma) Devletleri 1. İngiltere 2. Fransa 3. Rusya 4. İtalya 5. Sırbistan 6. Belçika 7. Japonya 8. Romanya 9. Portekiz 10. ABD 11. Yunanistan 12. Brezilya a) Genel nedenler: 1. Fransız İhtilali’yle ortaya çıkan milliyetçilik düşüncesinin yayılması. 2. Bağımsızlık isyanlarının artması. 3. Sanayi inkılabı ile ortaya çıkan hammadde ve sömürge arayışı. 4. Silahlanma yarışının hızlanması. b) Özel Nedenler: 1. Fransa'nın 1871 Sedan Savaşı'nda kaybettiği Alsas-Loren bölgesini Almanya'dan geri almak istemesi 2. İngiltere ve Fransa'nın mevcut sömürgelerini koruma düşüncesi. 3. İngiltere ve Almanya arasındaki ekonomik rekabet. 4. Sırbistan'ın Avusturya topraklarında hak iddia etmesi. 5. İtalya'nın yeni sömürgeler elde etme gayreti. c) Görünürdeki Sebep: Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtının Saraybosna'yı ziyareti sırasında Sırplı bir genç tarafından öldürülmesi sonucu AvusturyaMacaristan İmparatorluğu Sırbistan'a savaş açtı. Rusya Sırbistan'ın yanında yer aldı. Almanya'nın Rusya'nın karşısında savaşa girmesiyle İngiltere ve Fransa, Rusya tarafında savaşa girdiler. Böylece tüm Avrupa'ya yayılan savaş kısa sürede diğer kıtalara da sıçramıştır. Almanya'nın Osmanlı Devleti'ni Savaşın İçine Çekmek İstemesinin Nedenleri 1. Avrupa’daki savaş yükünü hafifletmek. 2. Osmanlı Devleti'nin jeopolitik konumundan yararlanmak. 3. Halifenin dini ve siyasi gücünü kullanabilmek. 4. İtilaf devletlerinin Rusya'ya ulaşmasını önlemek. Osmanlı Devleti'nin Savaşa Girme Nedenleri 1. Kaybettiği toprakları geri alma düşüncesi. 2. Yalnızlıktan kurtulma politikası. 3. Almanya'nın savaşı kazanacağına olan inanç. 4. Coğrafi konumu itibariyle savaş dışında kalmanın zorluğu 5. Osmanlı Devlet adamlarının Alman hayranlığı. 6. Türkçülük idealini gerçekleştirebilmek. 7. Kapitülasyonlardan kurtulmak. Osmanlı Devleti'nin İngiltere Yanında Savaşa Girmemesinin Nedenleri 1. Daha önce itilaf devletleri yanında savaşa girme isteğinin kabul edilmeyişi. 2. İtilaf Devletleri'nin Osmanlı sınırlarında yaşayan azınlıkları kışkırtmaları. 3. Rusya ve İngiltere'nin Osmanlı Devleti'ni parçalamaya yönelik planları 4. İngiltere'nin Osmanlı Devleti'ne ait parası ödenmiş iki savaş gemisine el koyması. Kafkas Cephesi (Aralık 1914) * Rusların egemenliğindeki Türklerle birleşmek için açıldı. * Enver Paşa’nın komutasındaki Türk Ordusu Sarıkamış’ta binlerce askerini açlıktan, hastalıktan ve soğuktan daha Ruslarla savaşamadan kaybetti. Ruslar Muş, Bingöl, Van, Erzurum, Erzincan çevresini ele geçirdi. * Çanakkale Cephesi’nden buraya gelen M. Kemal Muş, Bitlis gibi yerleri geri aldı. *Bu sırada Rusya içinde Bolşevik İhtilali olunca Rusya Brest Litowsk Antlaşmasını imzalayarak I. Dünya Savaşından çekildi (1917). Bu anlaşmayla Rusya daha önce aldığı Kars, Ardahan, Batum’u Osmanlı Devletine geri verdi. Osmanlı Devleti'nin Savaşa Girmesiyle; => Savaş geniş bir alana yayılmıştır. => Savaşın süresi uzamış, Almanya büyük ölçüde rahatlamıştır. Akdeniz'de İngilizlerin önünden kaçan iki Alman gemisi Osmanlılara sığındı. Osmanlı devleti bu iki gemiyi satın alarak Yavuz ve Midilli adını verdi. Karadeniz’e geçen bu gemilerin Rus limanlarını topa tutması Osmanlı Devleti'ni fiilen savaşa soktu. Osmanlı Devleti resmen 12 Kasım 1914'te savaşa dahil oldu. 2 Romanya-Galiçya-Makedonya Cepheleri Bu cepheler Osmanlı Devleti sınırları içerisinde olmamasına rağmen müttefik devletlere asker yardımı yapılmak suretiyle katılınmış cephelerdir. Zorunlu Göç *Ermeniler, 1876 tarihine kadar Osmanlı Devletine bağlılıklarını en uzun süre koruyan gayrimüslim toplum olma özelliğini taşıyordu. *19.yydan itibaren başta Rusya ve İngiltere’nin kışkırtmaları ile isyana teşvik edilen Ermeniler,1890’lı yıllardan itibaren örgütlenerek isyanlar çıkarmışlar, yaşadıkları bölgelerde Türk halkını katletmeye başlamışlar, I.Dünya Savaşında Kafkas Cephesinde Ruslarla birlikte Türk ordusuna karşı savaşmışlardır. * Tehcir Kanununun çıkarılması: Ermenilerin bölge halkına zarar verici bu faaliyetleri son olarak ta Van ‘da çıkan isyan üzerine 27 Mayıs 1915 te Sevk ve İskan Kanunu-Tehcir Kanunu çıkarıldı. *Bu kanun gereğince ordu ve bölge halkının güvenliği için bazı Ermeniler, ülkenin güvenli bölgeleri olan Suriye ve Irak’ın kuzey vilayetlerine geçici olarak göç ettirilmiştir. *Osmanlı Devleti tehcir sırasında Ermenilerin zarar görmemesi için Ermenilerin iaşe ve güvenliğinin sağlanması, yerleşmeleri için kredi verilmesi gibi çok büyük harcamaları içeren önemli tedbirler almışsa da bazı Ermeniler, salgın hastalılar ya da hırsızlık saldırıları sonucu hayatlarını kaybetmişlerdir. Ancak Osmanlı Devleti göç sırasında ihmali görülen yetkilileri cezalandırmayı ihmal etmemiştir. Çanakkale Cephesi (1915) Osmanlı Devleti I.Dünya Savaşına girince İtilaf Devletlerinin bütün dikkatleri boğazlar üzerine yöneldi. İngiltere ve Fransa müttefikleri olan Rusya’ya gerekli askeri yardımı sağlamak için boğazlara hakim olmak istiyordu.(Baltık Denizini Alman denizaltıları kapatmıştı. Rusya’ya yardım edilebilecek tek yol boğazlar kalmıştı) Aynı zamanda boğazların ele geçirilmesiyle İstanbul işgal edilecek, Osmanlı Devleti de savaş dışı kalacaktı. İtilaf Devletleri bu amaçlarla Çanakkale Cephesini açtılar. İngiliz ve Fransız gemileri Çanakkale Boğazına yığınak yaptılar. 18 Mart 1915’te teknik bakımdan üstün olan Müttefik Devletleri Boğazı geçmek amacıyla hareket ettiler. Fakat Türk Ordusunun olağanüstü savunmasıyla karşılaştılar ve pek çok kayıplar vererek geri çekildiler Bunun üzerine İtilaf Devletleri karadan İstanbul’a ulaşmak üzere Gelibolu’ya asker çıkardılar. İngiliz ve Fransız sömürgelerinden de birçok asker getirdiler. (Hindular, Anzaklar gibi) Tarihin en kanlı kara savaşları burada meydana geldi. Türk askeri Conkbayırı, Anafartalar, Arıburnu bölgelerinde Mustafa Kemal’in önderliğinde başarılı savunma savaşları yaparak tarihe “Çanakkale Geçilmez” diye yazdırdı. Savaşın Sona Ermesi 1917 yılında Rusya’nın savaştan çekilmesi üzerine İttifak Devletleri İtilaf Devletlerine karşı üstünlük kurmuşlardı. Ancak bu durum uzun sürmedi. Amerika Birleşik Devletleri İtilaf Devletlerinin yanında savaşa girdi. Amerikan birlikleri o zamana kadar hiç savaşa katılmamıştı. Almanya güçlü, dinamik olan Amerikan orduları karşısında tutunamadı. İngiliz, Fransız ve ABD birliklerinden oluşan güçlü müttefik kuvvetleri Batı Cephesinde Almanya’yı çökerttiler. Diğer cephelerde de başarısızlıklar artmaya başlamıştı. Böylece savaşın sonunda İttifak Devletleri savaşı kaybettiklerini belirterek (yenilerek) yenen devletlerle ateşkes anlaşmasını imzaladılar. Çanakkale Savaşının Sonuçları: Çanakkale Cephesinde yenilgiye uğrayan İtilaf Devletleri dünyada prestij kaybettiler. I.Dünya Savaşının uzamasına neden oldu. İtilaf Devletlerinin yardımı Rusya’ya ulaşmadığı için Rus ekonomisi iyice bozuldu. Rusya’da çarlık rejimi yıkılarak yerine Bolşevik rejim kuruldu ve Ruslar I.Dünya Savaşından çekildi. Bulgaristan Almanya’nın (İttifak) yanında savaşa katıldı. Çanakkale Zaferi milli mücadele ruhunun başlangıcı oldu. 250.000 bizden ve 250.000 onlardan olmak üzere yarım milyondan fazla insan öldü. Yeni kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde savaşta şehit olduğu için eğitimli insanın az olmasına ve devletin ilk önceliklerinden birisinin eğitim olmasına sebep oldu. Mustafa Kemal’in milli mücadelede önder olmasında Çanakkale Savaşlarının büyük rolü vardır. Birinci Dünya Savaşı’nın Sonuçları 1. Avrupa’daki mevcut dengeler değişti 2. Rakiplerini etkisiz hale getiren İngiltere ve Fransa en kazançlı devletler olurken; galipler safında yer alan İtalya ve Rusya hedefledikleri amaçlarına ulaşamamışlardır. 3. Osmanlı ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalanmış; Çarlık Rusya’sı yıkılmıştır. 4.Türkiye, Macaristan, Polonya, Çekoslovakya, Yugoslavya, Letonya, Litvanya ve Ukrayna gibi yeni devletler kurulmuştur. Kanal-Filistin-Suriye Cephesi Almanların isteği üzerine açılmıştır. Cephenin açılma amacı, İngilizlerin Uzakdoğu sömürgeleriyle bağlantısını kesmek ve Mısır’da Osmanlı hakimiyetini yeniden kurmaktır. Ancak istenilen gerçekleşmedi. İngilizlere karşı bazı başarılar elde edildi, bu kalıcı olmadı. İngilizler Sina Yarımadasını ele geçirip Suriye’ye kadar geldiler. Suriye’ye dayandılarsa da Türk kuvvetlerinin başarılı savunması ile durduruldu. Irak- İran Cephesi İngilizlerce Irak petrollerini ele geçirmek için açıldı. Osmanlı Devleti Kutülemare’de başarılı sonuçlar alsa da daha sonra geri çekilmek zorunda kaldı. Yugoslavya, Sırbistan, Karadağ, Bosna Hersek, Makedonya ve Slovenya’nın birleşmesi sonucunda kurulmuştur. 5. Cemiyet-i Akvam kurulmuştur.(1920). 6. Sömürgecilik yerini manda ve himayeye bırakmıştır. 7. Barış Antlaşmalarında milliyetçilik prensibine dikkat edilmemesi azınlık sorununun ortaya çıkmasına sebep olmuştur. 8. Barış Antlaşmaları devletlerin eşitliği ilkesine aykırı olduğu için sürekli bir barış ortamı sağlanamamış, bu yüzden İkinci Dünya Savaşı çıkmıştır. Hicaz ve Yemen Cephesi İngilizler Arap Yarımadasını işgal etmek için Yemen’e asker çıkardılar. Ayrıca Hicaz Emiri Şerif Hüseyin’e çok miktarda para yardımı yaptılar. Türk ordusu İngiliz ve Araplara karşı mücadele ettiyse de başarılı olamadı. İngilizler Yemen’i alarak Hicaz’a tamamen hakim oldular. 3 2. KONU: BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NIN SONU VE MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI -İstanbul’un İşgali (13 Kasım 1918) Ateşkesin ardından 13 Kasım 1918 tarihinde İtilaf devletleri asker çıkardı. Mustafa Kemal işgal karşısında yaverine dönerek “Geldikleri Gibi Giderler” demiştir. Mustafa Kemal İstanbul’da kaldığı süre içinde padişah ve politikacılarla görüşmüş fakat hiçbir sonuç alamamıştır. Mustafa Kemal siyasi açıdan yapacak bir şeyin olmadığını ülkenin İstanbul’dan kurtarılamayacağını Anadolu’ya geçip milli mücadeleyi başlatmaktan başka bir çarenin olmadığını anlamıştır. MONDROS ATEŞKES ANLAŞMASI Paris Konferansı (18 Ocak 1919) I. Dünya Savaşı sonunda yenik devletlerin durumunu görüşmek üzere 32 devlet Paris’te bir araya geldiler. Konferansa ABD, İngiltere, İtalya, Japonya hakimdi. İtilaf Devletleri Osmanlı Devletinin paylaşımını yeniden gözden geçirmek ve bazı değişiklikler yapmak amacıyla konferans tertiplediler. Bunların en önemlisi İngilizlerin isteğiyle Batı Anadolu, İzmir ve çevresi Yunanlılara verildi. Çünkü İngiltere Ege bölgesinde güçlü bir İtalya yerine zayıf bir Yunanistan istiyordu. Bu olay İtalya’nın İtilaf Devletleriyle arasını açtı. Almanya’nın I.Dünya Savaşı’nda yenilgiye uğramasıyla ittifak Devletleri savaşı kaybetti. Osmanlı Devletini temsilen Bahriye Nazırı Rauf Orbay ateşkes şartlarını görüşmek üzere Limni adasının Mondros Limanına gitti. İtilaf Devletleri daha önceden Osmanlı Devletinin topraklarını gizli anlaşmalarla paylaşmışlardı. Osmanlı Devleti heyeti bu plana itiraz etti ise de sonuçta bir şey değişmedi. Bunun sonucunda Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı.(30 Ekim 1918)Buna göre; İzmir’in İşgali(15 Mayıs 1919) İzmir ve çevresi 1.Dünya Savaşı sırasında İtalya’ya verilmişti. Fakat İngiltere Paris Barış Konferansı’nda sahte belgelere dayanarak Batı Anadolu nüfusunun çoğunluğunun Yunanlı olduğunu ve Türklerin Yunanlıları öldürmek üzere olduğunu ileri sürdü ve buranın Yunanistan’a verilmesini sağladı. Buna sinirlenen İtalya konferansı terk etti. 15 Mayıs 1919’da Megola İdea’yı (Büyük Fikir) gerçekleştirmek isteyen Yunanistan İzmir’i işgal ederek binlerce Türkü öldürdü. İzmir işgaline Hasan Tahsin (Osman Nevres-Hukuku Beşer Gazetesi) ilk kurşunu attı. *İzmir’in işgali Kurtuluş Savaşı’nın başlamasına ve Kuva-yı Milliye’nin kurulmasına sebep olmuştur. Çanakkale ve İstanbul Boğazı İtilaf Devletlerinin denetimine geçecek. Osmanlı ordusu terhis edilecek, donanmasına ve silahlarına el konacak. Toros tünelleri İtilaf Devletlerinin denetimine verilecek. Bütün haberleşme ve ulaşım araç ve gereçleri İtilaf Devletlerine bırakılacak. İtilaf Devletleri bütün Osmanlı liman ve tersaneleri ile demiryollarından yararlanacak. Doğuda yani vilayeti sitte’de (altı ilde) (Sivas, Erzurum, Van, Bitlis, Elazığ, Diyarbakır) karışıklık çıkarsa İtilaf Devletleri buraları işgal edecek(24.Madde) Amiral Bristol Raporu: Bristol raporunda İzmir’de Türklerin çoğunlukta olduğunu, katliamları Yunanlıların yaptığını belirtmiştir. Batı Anadolu’daki işgallerin haksızlığı ilk kez uluslararası bir raporda belirtmiştir. Bu maddeyle doğuda Vilayeti Sittede bir Ermeni Devleti kurulması düşünülmüştür. İtilaf Devletleri kendi güvenliklerini tehdit eden bir durum ortaya çıkarsa herhangi bir stratejik noktayı işgal edebilecekler. (7.madde) 3. KONU: MEMLEKETİN İÇ DURUMU VE CEMİYETLER Bu anlaşma ateşkes anlaşmasından ziyade Osmanlı Devletinin teslimini ve işgalini ortaya koymaktadır. Kuva-yı Milliye Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından sonra başlayan düşman işgaline karşı, İstanbul hükümetinin sessiz kalması üzerine, halkın vatanını korumak üzere işgalci güçlere başlattığı silahlı direniş hareketine verilen addır. Osmanlı Devleti’ne bağlı olmayan bu kuvvetler Türk milletine dayanan ve onun adına faaliyet gösteren bir direniş hareketidir. İtilaf Devletleri bu maddeye dayanarak Anadolu’yu işgal ettiler.(7.madde) Kuva-i Milliye’nin Özellikleri -Bölgesel amaçlıdır. Kendi bölgelerini korumak amacıyla kurulmuştur. -Disiplinli ve düzenli birlikler değillerdir. -İşgallere karşı vatanı korumak amacıyla kurulan birliklerdir. Milliyetçilik duygusu hâkimdir. -Askerlik bilgi ve teknik bakımından eksik birliklerdir. -Belli bir merkeze bağlı değildirler. -Düzenli ordunun temelini oluşturmuşlardır. -Düzenli ordu kuruluncaya kadar düşmanı oyalamışlar, TBMM'ye karşı çıkan ayaklanmaları başarıyla bastırmışlardır. Fransızlar; Mersin. Adana çevresi, İtalyanlar; Muğla, Antalya ve Konya çevresi. Yunanlılar;(Paris Barış Konferansındaki değişiklikle) İzmir ve çevresi. İngilizler; Musul, boğazların kontrolü, Samsun, Merzifon. Batum’a asker çıkardılar. Kuva-i Milliye'de İlk Silahlı Direniş Olayı Kuvayı Milliye’nin işgallere karşı ilk direnişi 19 Aralık 1918 tarihinde Hatay-Dörtyol'da Fransızlara karşı olmuştur. İkinci direniş ise İzmir'in işgalinden sonra Batı Anadolu'da Yunanlılara karşı olmuştur. Düzenli ordunun kurulmasıyla birlikte Kuvayi milliye kaldırılmıştır. Kuva-i Milliye’nin kaldırılma nedenleri -Belli bir otoriteye bağlı olmayışları -Askeri teknik ve bilgi bakımından eksik oluşları -İhtiyaçlarını karşılamak için halka baskı yapmaları -Düzenli orduya sahip olan Yunanlılara karşı tam olarak başarı sağlayamamaları. 4 Kuva-i Milliye'nin sağladığı faydalar ve özellikleri *Milli Mücadele’nin ilk silahlı direniş gücü olmuşlardır. *Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra Anadolu’nun işgali üzerine başlayan bölgesel hareketlerdir. *Kuva-ı Milliye birlikleri arasında ilişki az olup, kendi bölgelerini kurtarmaya çalışmışlardır. Tek bir merkeze bağlı değillerdir. *Mondros Ateşkes Antlaşması ile terhis edilen askerler de bu harekete katılmışlardır. *Düşmanın ilerlemesi yavaşlatmıştır. Yunan ordularının Anadolu’da rahatça ilerlemelerini engellemişlerdir. Türk köylerini Rum ve Ermeni çetelerinin saldırılarına karşı korumuşlardır. *Halka moral vermiş ve ulusal bilincin gelişmesine katkı sağlamıştır. *Düzenli ordu kuruluncaya kadar halkı korumuştur. *TBMM'ye karşı başlayan iç ayaklanmaların bastırılmasında çok önemli fayda sağlamıştır. *Kurtuluş Savaşı'nın örgütlenmesi için zaman kazandırmıştır. *Kuva-ı Milliye, düzenli ordular kuruluncaya kadar TBMM'ye zaman kazandırmış ve ülkede TBMM'nin hâkim ve tek güç haline gelmesine ortam hazırlamıştır. *Kuva-ı Milliye daha sonra kaldırılarak Düzenli Ordu kurulmuştur (8 YARARLI CEMİYETLER Anadolu Kadınları Müdafa-i Vatan Cemiyeti 1919 yılında Sivas’ta kurulan bu cemiyet memeleketin bağımsızlık ve bütünlüğünü savunmak ve Anadolu’nun birliği için çalışmak gayesiyle mitingler düzenledi. Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: 1918 yılında Mondros Ateşkesi’nden sonra kurulan ilk cemiyetlerdendir. Trakya’nın Yunanistan’a verilmesi tehlikesi karşısında kurulmuştur. İzmir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: 1918 yılında kurulmuş olan bu cemiyet, İzmir’in düşman işgaline girmesini engellemeyi amaçlamıştır. Kuva-yı Milliye hareketinin oluşmasında etkili olmuştur. Kuva-yı Milliye birliklerine silah ve cephane sağlamıştır. İzmir’in işgali üzerine Reddi İlhak adını almış ancak etkinliğini kaybetmiştir Vilayet-i Şarkiye Müdafa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Aralık 1918 de İstanbul’da kuruldu. Çıkardıkları Fransızca La Pays(Vatan) ve Türkçe Hadisat gazeteleri ile doğu illerimizin Türk yurdunun ayrılmaz bir parçası olduğunu savunmuştur. Ekim 1920). Trabzon Muhafaza-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti: Şubat 1919 ‘da Trabzon ve çevresini Rum ve Ermenilere karşı korumak için Trabzon’da kurulmuştur. Erzurum Kongresi’nin toplanmasına katkıda bulunmuştur. Kilikyalılar Cemiyeti: Aralık1918’de Fransız ve Ermenilerin Adana ve çevresine yönelik emellerine tepki olarak, o emelleri engellemek için İstanbul’da kurulmuştur. Daha sonra merkezini Adana’ya nakletti. ZARARLI CEMİYETLER A. Azınlıklar Tarafından Kurulan Zararlı Cemiyetler Milli Kongre Cemiyeti: Kasım 1918’de İstanbul’da 70 kadar cemiyetten ikişer temsilcinin katılması ile cemiyetler üstü bir teşkilat olarak kuruldu. Amacı dünyada Türkler hakkında yapılan haksız ve yalan propagandalara yayın yoluyla cevap vermekti. Mavri Mira Cemiyeti: İstanbul Fener Rum Patrikhanesine bağlı olarak kurulmuştur. Amacı, Bizans İmparatorluğunu yeniden canlandırmaktır ( Megali İdea ).Çeteler kurarak Yunan hükümeti lehine Propaganda faaliyetlerinde bulunmuştur. Pontus Rum Cemiyeti: Fener Rum Patrikhanesine bağlı olarak çalışmıştır. Batum’dan Sinop’a kadar olan Karadeniz kıyılarında bir Rum devleti kurmayı amaçlamıştır. Milli Cemiyetlerin Özellikleri *Milli cemiyetler faaliyet gösterdikleri bölgeleri kurtarma amacında idiler. *İşgalcileri yurttan tamamen temizlemek için yeterli değildi. *Bulundukları bölgelerin düşman işgaline uğramasını engellemişlerdir. *Tüm bu cemiyetler Sivas Kongresi’nde ulusal bütünlüğün sağlanması amacıyla birleştirilmiş, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını almıştır. Hınçak- Taşnak Cemiyeti: Doğu Anadolu’da bağımsız bir Ermeni Devleti kurmayı amaçlamıştır. Faaliyet gösterdiği bölgede silahlı çeteler kurarak yurdun güvenliğini bozmaya çalışmıştır. Etnik-i Eterya Cemiyeti: Rumların kurduğu cemiyettir. Yunanistan’ın bağımsızlığına kavuşmasını sağlamıştır. Türkleri en çok uğraştıran cemiyettir. 4. KONU: MİLLİ BİLİNCİN UYANDIRILMASI Atatürk’ün Samsun’a Çıkışı (19 Mayıs 1919) İzmir’in işgalinden bir gün sonra Mustafa Kemal müfettişlik göreviyle Samsun’a gönderildi. İngilizlerin gelişiyle Samsun ve çevresindeki Rumlar bölgedeki taşkınlıklarını arttırmış Türkleri buradan göçe zorlamışlardı. Bu saldırılar karşısında Türklerin direnişi itilaf devletlerince güvenliği bozma olarak algılanmıştı. Mustafa Kemal ’den beklenen bölgedeki durumu incelemesi ve gerekli tedbirleri alması idi. Mustafa Kemal Paşa düşündüğü plan çerçevesinde önce Samsun’da güvenliği sağladı. Daha sonra Erzurum’da bulunan Kazım Karabekir ve Ankara’da bulunan Ali Fuat Paşa ile temasa geçti. B. Bazı Türk ve Müslümanların Kurdukları Zararlı Cemiyetler Kürt Teali Cemiyeti: 1919’da İstanbul’da kurulan bu cemiyetin amacı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da sınırları tam olarak saptanmamış İngiliz mandası altında ayrı bir devlet kurmaktı. Hürriyet ve İtilaf Cemiyeti: 1911 yılında İttihat ve Terakki Cemiyetine karşı kuruldu. Anadolu halkını Milli Mücadele’ye karşı kışkırtan bir cemiyettir İngiliz Muhipler Cemiyeti: İstanbul’da 1919 yılında halifenin etrafında bütünleşerek bir İngiliz mandası sağlamak amacıyla kurulmuşlardır. İslam Teali Cemiyeti: İstanbul medreselerinin bazı müderrisleri tarafından kuruldu. İngilizlerin desteğini alan bu cemiyet Saltanat ve Hilafeti koruyucu bir yol izledi. Anadolu’da başlayacak milli harekete cephe aldı. Halkın dini duygularını kullanarak amacına ulaşmaya çalıştı Sulh ve Selameti Osmaniye Cemiyeti: Vatanın kurtuluşunun padişah ve halifenin emirlerine bağlı kalmakla mümkün olabileceğini savunmuştur. 5 Havza Genelgesi’nin Yayınlanması (28 Mayıs 1919) Samsun İngiliz işgali altında olduğu için Havza’ya gelen Mustafa Kemal Paşa burada askeri ve sivil makamlara yayınlandığı genelgede; * Anadolu’nun her köşesinde işgalleri kınayan (özellikle İzmir’in işgalini) protesto mitingleri yapılmalı, hükümete ve İtilaf Devletleri temsilcilerine protesto telgrafları çekilmelidir. (Milli bilinci uyandırmak Erzurum Kongresi (23 Temmuz - 7 Ağustos 1919) Toplanma Sebebi: Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin ve Trabzon Muhafaza-i hukuk-u Milliye Cemiyetinin girişimleriyle Doğu Anadolu’daki Ermeni ve Karadeniz Bölgesindeki Rum tehlikesine karşı alınacak tedbirleri görüşmek için toplanmıştır. 23 Temmuz’da toplanan Erzurum Kongresine 56 kadar temsilci katılmış ve Mustafa Kemal kongre başkanlığına seçilmiştir. ( Kongreye Erzurum, Trabzon, Sivas, Bitlis ve Van illeri katılmış) amaçlanmıştır) * Gösteriler sırasında, azınlıklara ve İtilaf subaylarına zarar verilmemelidir. ( Mustafa Kemal Paşa bu madde ile itilaf Devletleri’ne işgal bahanesi yaratılmamasını istemiştir.) * Milli Cemiyetlerin kurulmasına hız verilmelidir. * Mondros hükümlerine uyulmamalı ve askerlerin terhis önlenmelidir. maddelerine yer vermiştir. Türk halkı bu genelgeden hemen sonra başta İstanbul olmak üzere birçok yerde protesto mitingleri yapmıştır. Alınan Kararlar: 1. Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür; parçalanamaz. 2. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet topyekün kendisini savunacak ve direnecektir. 3. Vatanı korumayı ve istiklali elde etmeyi İstanbul Hükümeti sağlayamadığı takdirde, bu gayeyi gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet üyeleri milli kongrece seçilecektir. Kongre toplanmamışsa, bu seçimi Temsil Heyeti yapacaktır. 4. Kuva-yı Milliyeyi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak temel esastır. 5. Hıristiyan azınlıklara siyasi hakimiyet ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez. 6. Manda ve himaye kabul edilemez. 7. Milli Meclisin derhal toplanmasını ve hükümet işlerinin Meclis tarafından kontrol edilmesini sağlamak için çalışılacaktır. Havza Genelgesi Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktıktan sonra işgallere karşı ilk resmi tepkisidir. Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919) Amasya Genelgesi, Mustafa Kemal tarafından hazırlanmıştır. Mustafa Kemal, genelgenin halkın gözündeki önemin artırmak ve İstanbul basınının kendisi aleyhindeki propagandasını kırmak için halkın güvenini kazanmış olan Rauf Orbay, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir gibi kişilere genelgeyi imzalattırmıştır. Genelgenin amacı; İşgallere karşı Anadolu’da başlayan direniş hareketini tek merkezden yönetmek, bunu sağlamak için de ulusal bir kongrenin toplanmasını sağlamaktır. Önemi ve Özellikleri: * Manda ve himaye reddedilerek ilk kez ulusal egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine karar verilmiştir. * İlk kez milli sınırlardan bahsedilmiş ve Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalandığı anda Türk vatanı olan topraklarının parçalanamayacağı açıklanmıştır. *Toplanış şekli bakımından bölgesel olmasına karşın aldığı kararlar bakımından milli bir kongredir. * İlk defa geçici bir hükümetin kurulacağından bahsedilmiştir. * Erzurum Kongresi Sivas kongresine bir ön hazırlık çalışması niteliğindedir. * İlk kez başkanlığını Mustafa Kemal’in yaptığı dokuz kişilik bir Temsil Heyeti oluşturuldu. Bu Temsil Heyeti bir hükümet gibi görev yapacaktır. ( Temsil Heyeti’nin görevi TBMM’nin açılmasına kadar devam edecektir) * Erzurum Kongresinin bir önemi de Batı Anadolu’da Yunan kuvvetlerine karşı mücadele eden Kuva-yi Milliye üzerinde büyük moral etkisi yaptı. * Erzurum Kongresi Mustafa Kemal’in sivil olarak görev aldığı ilk yerdir NOT: İtilaf Devletleri ve İstanbul Hükümeti kongrenin toplanmasını engellemek için çeşitli girişimlerde bulunmuşlar fakat başarılı olamamışlardır Maddeleri: Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. (Gerekçe) İstanbul Hükümeti, üzerine düşen görev ve sorumluluğunu yerine getirememektedir. Bu durum milletimiz yok olmuş gibi göstermektedir. (Gerekçe) Milletin geleceğini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. (Amaç ve yöntem) Her türlü etki ve denetimden uzak bir kurul oluşturulmalıdır. (Temsil Kurulu) Anadolu’nun en güvenilir yeri olan Sivas’ta milli bir kongre düzenlenmeli, bunun için de her bölgeden üç delege Sivas’ta olacak şekilde yola çıkmalıdır. Delegelerin seçimlerini Redd-i İlhak, Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri ve belediyeler yapacaktır. Doğu illeri için 10 Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. Mevcut askeri ve milli örgütler kesinlikle dağıtılmayacak, komuta bırakılmayacak ve başkalarına teslim edilmeyecektir. Bu genelge sır olarak tutulmalı ve delegeler kimliklerini gizli tutarak seyahat etmelidirler. Amasya Genelgesi’nin Önemi Milletin bağımsızlığını kurtarmak ifadesi ile Kurtuluş Savaşı’nın ‘Amacı”; Milletin bağımsızlığını yine Millet kurtaracaktır, ifadesi ile de Kurtuluş Savaşı’nın “Yöntemi” açıklanmıştır İlk kez milli egemenliğe dayalı bir yönetimden bahsedilmiştir. (3.madde) İstanbul Hükümeti ilk kez yok sayılmıştır. (3.madde) Türk milleti hem İstanbul Hükümeti’ne hem de işgalci güçlere karşı mücadeleye çağrılmıştır. Kurtarıcı olarak görülen Padişah, Hilafet, manda ve himaye düşüncesinin yerini millet ve milliyetçilik düşünceleri almıştır. Üstü kapalı olarak Temsil Kurulu oluşturulmasından bahsedilmiştir. (4.madde) NOT: Amasya Genelgesi’ni yayınlamakla Mustafa Kemal Paşa görev ve yetkilerini aştığından, İtilaf Devletleri Mustafa Kemal’in gerçek niyetini anlamış, İstanbul Hükümetine baskı yaparak Mustafa Kemal’i İstanbul’a geri çağırmışlardır. Mustafa Kemal’in geri dönmemesi üzerine İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal’in görevine son vermiştir (7–8 Temmuz 1919). Bunun üzerine Mustafa Kemal İstanbul’a gönderdiği telgrafta askerlikten istifa ettiğini bildirmiştir (8 Temmuz 1919). Mustafa Kemal bu tarihten sonra Milli Mücadele’ye sivil olarak devam etmiştir. Balıkesir-Alaşehir Kongreleri (Temmuz-Ağustos 1919) Alaşehir Kongresi, Kurtuluş Savaşı sırasında, 16 Ağustos 1919 -25 Ağustos 1919 tarihleri arasında Alaşehir’de toplanan mahalli kongredir. Balıkesir Kongresi, 28 Haziran - 12 Temmuz 1919 tarihleri arasında toplandı. Kongrede direniş merkezi oluşturulması görüşülüp, oylandı. Toplantıda Yunan işgaline karşı silahlı direniş örgütlenmesi gibi kararlar alındı. Bu Kongrelerden çıkan en önemli sonuç, Kuva-yi Milliye birliklerinin birleştirilip, Batı Cephesi’nin oluşturulmasına karar verilmesidir. 6 Sivas Kongresi (4-11 Eylül) Amasya Görüşmeleri (20 -22 Ekim 1919) Temsil Heyeti adına Mustafa Kemal ile İstanbul hükümeti adına Salih Paşa arasında yapılan bu görüşmelerde aşağıdaki kararlar alınmıştır * İstanbul Hükümeti Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde alınan kararları aynen kabul edecek. * Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, hukuki bir kuruluş olarak İstanbul Hükümeti’nce tanınacaktır. * Meclis-i Mebussan derhal toplanmalıdır * Temsil Heyeti’nin görüşü alınmadan İstanbul Hükümeti hiçbir uluslararası barış antlaşmasını imzalamayacaktır. * Meclis-i Mebusan’ın güvenli olmayan İstanbul da toplanması uygun değildir İstanbul Hükümeti bu görüşmeler ile Temsil Heyetini resmen tanımış oldu. Amasya Görüşmeleri sonucunda İstanbul hükümeti Meclisi Mebusan’ın toplanması kararını aldı. Ülke genelinde seçimler yapıldı.M.Kemal’in Erzurum milletvekili seçildiği bu seçimlerde, Müdafa-i Hukuk Cemiyeti üyelerinin çoğu seçimleri kazandı.Ancak Mebusan Meclisi’nin nerede toplanacağı konusunda Temsil Heyeti ile İstanbul Hükümeti arasında görüş birliğine varılamadı. Mustafa Kemal Paşa İtilaf Devletleri’nin tehdidi altında olan İstanbul’da toplanacak mecliste ulusal iradenin hür olarak ortaya konulamayacağı ve milli kararların alınamayacağı inancındaydı. Mustafa Kemal Paşa’nın haklılığı İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından resmen işgal edilmesiyle ortaya çıkacaktır. -16 Mart 1920 deNot: Mustafa Kemal, tüm karşı çıkışlarına rağmen meclisin İstanbul’da toplanmasının kesinleşmesi üzerine İstanbul’a gitmeme kararı alacaktır. Erzurum Kongresinden sonra Sivas Kongresinin toplanması ile ilgili çalışmalara devam edildi. Bununla beraber İstanbul Hükümeti ve işgal kuvvetleri de kongreyi engellemek için faaliyetlerine devam etmekteydi. İstanbul Hükümeti Elazığ Valisi Ali Galip’i kongreyi engellemekte görevlendirmiş ancak başarılı olamamıştır. Sivas Kongresi 4 Eylül tarihinde başladı. Mustafa Kemal başkanlığa seçildi. Kongreye 38 kişi katıldı. 11 Eylül 1919 günü sona eren Sivas Kongresi’nde, Erzurum Kongresi’nin kararları tamamen kabul edilmekle beraber bazı değişiklikler yapıldı. Alınan Kararlar * “Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” tüzüğü, ülkeyi ve milleti kapsayacak şekilde değiştirilerek kabul edildi. * Yurdun çeşitli yerlerinde kurulmuş olan bütün Milli Cemiyetler, Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirildi. * “Temsil Heyeti, Doğu İllerinin tamamını temsil eder.” ifadesi, “Tüm yurdu temsil eder.” şeklinde değiştirildi. * Erzurum Kongresi’nde yalnız Ermeni ve Rum örgütlerinin işgaline karşı müdafaa kararı düşünülmüştü. Sivas Kongresi’nde ise her türlü işgal ve müdahaleye karşı koyma kararı alındı. * Kongre başkanlığına Mustafa Kemal Paşa getirildi. Erzurum Kongresi’nde seçilen Temsil Heyeti’nin üye sayısı on beşe çıkarıldı. * Ayrıca, Ankara’da bulunan Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Batı Anadolu Milli Kuvvetler Genel Komutanlığı’na atandı. * 13 Eylül 1919’da Milli Mücadelenin yayın organı olmak üzere İrade-i Milliye adlı gazete Sivas’ta çıkarıldı. Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelişi ( 27 Aralık 1919 ) Önemi ve Özellikleri: 1-Sivas kongresi hem toplanış şekli hem de aldığı kararlar bakımından milli bir kongredir. 2- Milli Mücadele Sivas Kongresi ile bir lidere kavuştu. (Mustafa Kemal ) 3- Türk Milleti adına söz söyleyecek bir temsil Heyeti Oluşturuldu. (Temsil heyeti Yurdun bütününü temsil eder) 4- Bütün milli cemiyetler “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirilerek ulusal örgütlenme tüm vatana yayılarak ulusal güçler tek elde toplanmıştır. 5- Anadolu’da gücünü halktan alan yeni bir siyasi otorite ortaya çıkmıştır. ( Temsil Heyeti) 6- İlk kez yürütme yetkisi kullanılmıştır. ( Ali Fuat Paşa batı Cephesi Kuva-yi Milliye komutanlığına atanmıştır) 7- Manda ve Himaye kesinlikle reddedilmiştir. ( Tam bağımsızlık anlayışına ters düşer) Sivas Kongresi’nden sonra Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti başlı başına bir güç olarak ortaya çıktı.Onun yürütme organı gibi çalışan Temsil Heyeti Anadolu’da denetimi sağladı. İstanbul’da ise Damat Ferit Paşa görevden çekildi, yerine Ali Rıza Paşa geçti. M.Kemal Paşa ile Ali Rıza Paşa arasında görüşmeler başladı. Meclisin İstanbul’da toplanması kesinleşince Temsil Heyeti meclis çalışmalarını yakından izleyebilmek için Ankara’yı kendine merkez seçti çünkü Ankara’nın şu avantajları vardı. 1. Ulaşım ve haberleşme olanakları elverişli olması. 2. Batı Anadolu cephesine yakın olması 3. Anadolu’nun ortasında yer alması Anakara’ya yerleşen Mustafa Kemal Müdafa-i Hukukçu milletvekillerini Ankara’ya çağırarak Meclisi Mebusan’ da yapılacak çalışmalar için şu direktifleri verdi. a. Kendisinin meclis başkanlığına seçilmesi b. Mecliste bir müdafaa hukuk grubunun oluşturulması ve bu grubun meclisteki tüm çalışmalar ağırlığını koyması c. Tüm kişi ve kurumları bağlayacak kararların alınması d. Misak-ı milli kararlarının meclise kabul ettirilmesi. Son Osmanlı Mebusan Meclisinin Toplanması ve Misak-ı Milli Kararlarının Alınması (12-28 Ocak 1920) Meclis-i Mebusan 12 Ocak 1920 de İstanbul’da toplandı. Ancak Mustafa Kemal meclis başkanı seçilmediği gibi müdafa-i hukuk grubu da kurulamadı. Bu grubun yerine Felah-ı Vatan(Vatanın Kurtuluşu) grubu kuruldu. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Meclis-i Mebusan 28 Ocak 1920 de Misak-ı Milli(Milli Ant) kararlarını aldı. 7 Bu kararlar: * 20 Ekim 1918 günü yani Mondros ateşkesinin imzalandığı gün işgal edilmiş topraklar milli sınırlarımızdır. * Bir zamanlar Osmanlı egemenliğinde olan ancak şu anda işgal altında bulunan Müslüman Arapların yaşadığı toprakların geleceği, orada yaşanların kararları ile belirlenmelidir. * Batı Trakya ile Kars, Ardahan ve Batum için gerekirse halk oyuna gidilebilir. * Azınlıklara, çevre ülkelerde Müslüman azınlıklara tanınan haklar kadar haklar tanınacaktır. * İstanbul’un ve Marmara denizinin güvenliği sağlandığında, boğazlar dünya ticaretine açılacaktır. * Kapitülasyonlar ve Duyun-ı umumiye kaldırılmalıdır. Hükümetin seçilmesi TBMM’nin başkanlığına seçilen Mustafa Kemal vatanı işgallerden kurtarmak için, gereken önlemlerin artık meclis tarafından alınacağını bildirmiş ve vakit geçirmeden bir hükümetin meclis tarafından oluşturulmasını meclise önermiştir. Mustafa Kemal’in meclise verdiği önergede şu hususlar yer alıyordu. - Bir hükümet kurulmalıdır. - Geçici olarak bir hükümet başkanı ya da padişah vekili ortaya çıkarmak uygun değildir. - TBMM yasama ve yürütme yetkilerine (Güçler birliği ilkesi) sahiptir. - Mecliste seçilecek ve vekil olarak görevlendirilecek bir kurul, hükümet işlerine bakacaktır. Meclis başkanı bu kurulunda başkanı olacaktır. - Padişah ve halifenin bulunduğu baskıdan kurtulduğu zaman, meclisin belirleyeceği esaslar içinde durumu belli olacaktır. Misak-ı Milli Kararlarının Önemi 1. Milli kurtuluş savaşının hedefleri belirtilmiştir. 2. Vatanın sınırları çizilerek vatanın bütünlüğü ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık kavramları vurgulanmıştır. 3. Bu belge kurtuluş savaşının diplomatik dayanağı olmuştur. 4. Misak-ı Milli kararları ile Mustafa Kemal’in bağımsızlıkla ilgili görüşleri Osmanlı parlamentosu tarafından yasallaştırılmıştır. Misak-ı Milli Sınırları Bunları biliyor musunuz? Günümüzde Sınırlarımız 23 Nisan 1. yılında 23 Nisan Bayramı olarak başladığını ve 1935 yılından itibaren 23 Nisan Çocuk bayramı olarak kutlandığını; İstanbul’un Resmen İşgali ( 16 Mart 1920 ) Misak-ı Milli kararlarının alınmasından sonra, İtilaf devletlerinin İstanbul hükümeti ve Meclisi Mebusan üzerindeki baskısı artmıştır. Bu baskı üzerine Ali Rıza Paşa sadrazamlıktan istifa ederek yerine Salih paşa yeni hükümeti kurmuştur. İtilaf devletleri, Misak-ı Milli kararlarını geri aldıramayınca da 16 Mart 1920 de İstanbul’u işgal ettiler. Meclisi Mebusan’ı bastılar. Kendileri için tehlikeli gördükleri önemli şahsiyetleri Malta adasına sürgün ettiler. İşgalin ardından Salih Paşa istifa ederek sadrazamlığa yeniden Damat Ferit Paşa getirildi. Ardından da 11 Nisan 1920 de padişah Osmanlı Meclisi Mebusanı kapattı. UNESCO'nun 1979'u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'ni başlatarak, bayramı uluslararası düzeye taşıdığını; 5. KONU: BÜYÜK MİLLET MECLİSİNE KARŞI AYAKLANMALAR Sebepleri 1. İst. Hük. ile İtilâf Devletleri’nin kışkırtmaları. 2. Kuvay-ı Milliye’nin disiplinsiz davranışları ve baskıları. 3. Siyasal ve dinsel tutuculuk. 4. Bölgesel bağımsızlık istekleri. Not: Damat Ferit Hükümeti 4 Mayıs 19120’de M. Kemal ve arkadaşlarının idam edilmesi kararını aldı. Büyük Millet Meclisi’nin Açılışı ( 23 Nisan 1920 ) İstanbul’un itilaf devletleri tarafından işgal edilmesi ve Meclisi Mebusan’ın kapatılması üzerine Mustafa Kemal Temsil Heyeti adına bir genelge yayımladı. 19 Mart 1920 tarihli bu genelge ile, yeni meclisin Ankara’da toplanacağını her sancaktan 5 kişinin seçilmesini istedi. Ayrıca Osmanlı mebusan meclisi üyelerinden İstanbul’dan kaçıp Ankara’ya gelebilenlerinde TBMM’ye kabul edilecekleri bildirildi. Böylece milli iradeye saygılı olunduğu, milli birlikten yana olunduğu ve Ankara’nın otoritesinin güçlendirilmek istendiği anlaşılmıştır. • TBMM 23 Nisan 1921 de Ankara’da, coşkulu bir törenle açıldı.TBMM ilk toplantısında 120 üye bulunuyordu. ( sonradan 380’e çıktı. ) • TBMM açıldığı gün Mustafa Kemal’i meclis başkanlığına seçti. a) İstanbul Hükümeti Tarafından Çıkarılan Ayaklanmalar 1. Anzavur Ayaklanması: Susurluk, Biga, Gönen, Ulubat bölgesinde başlayan isyanı Çerkez Ethem birlikleri bastırdı. Tekrar isyan eden Ahmet Anzavur’u ikinci kez Ali Fuat Paşa bastırmıştır. 2. Kuvay-ı İnzibatiye Ayaklanması: Halifelik ordusu da denilen bu birlikler Geyve bölgesinde ayaklandı. Ancak başarılı olamadı. Bu ayaklanmaların boğazlara yakın yerlerde çıkarılmasının nedeni Kuvay-ı Milliye’nin bu bölgelerde teşkilatlanmasını engellemektir. 8 b) İşgalci Devletlerin Ve İstanbul Hükümeti’nin Kışkırtmaları İle Çıkan Ayaklanmalar 6. KONU: TÜRK MİLLETİNİ İMHA PLANI: SEVR ANTLAŞMASI Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920) Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletleri ile imzaladığı barış antlaşmasıdır. İtilaf Devletleri Osmanlı topraklarını kendi aralarında paylaşmada anlaşmazlığa düştükleri için imzalanması gecikmiştir. Bu anlaşma Osmanlı Devletini yok etmeyi amaçlamaktadır. Şartları: 1- Boğazlar bütün devletlerin gemilerine açık olacak. Yönetimi Türklerin olmadığı Uluslar arası komisyona verilecektir. 2- İstanbul Osmanlı Devleti’nin başkenti olacak, Osmanlı Devleti anlaşma şartlarına uymazsa işgal edilecek. 3- Ege bölgesi ile Midye-Enez Çizgisine kadar olan Trakya toprakları Yunanistan’a verilecek. 4- Doğu Anadolu’da iki bağımsız devlet kurulacak. 5- Antalya, Konya, Muğla ve çevresi İtalyanlara verilecek. 6- Adana, Sivas, Malatya, Mersin, Hatay Fransızlara verilecek. 7- Osmanlı Devletine ait Arap toprakları İngilizler ve Fransızlar tarafından bölüşülecek. 8- Askerlikte zorunlu hizmet olmayacak ve askeri kuvvet olarak 15 bini jandarma olmak şartıyla 50 bin kişilik bir ordu bulundurulacaktır. Bu orduda da tank, ağır makineli tüfek, top ve uçak bulundurulmayacaktır. 9- Gayrimüslimlere çok geniş haklar verilirken Hükümet, bu konuda sürekli olarak denetlenecektir. 10- Kapitülasyonlardan müttefik devletler yararlanacak ve Osmanlı Devleti savaştan zarar görenlere tazminat ödeyecektir. 1. Bolu, Düzce, Hendek Ayaklanmaları: İngilizlerin kışkırtmaları ile çıkarılmıştır. 2. Çapanoğlu Ayaklanması: Yozgat’ta başlamış ve Çerkez Ethem tarafından bastırılmıştır. 3. Çopur Musa Ayaklanması: Afyon’da Yunan ajanlarının kışkırtmalarıyla çıkmıştır. 4. Bozkır-Delibaş Mehmet Ayaklanması: Konya’da başlamış ve Kuvay-ı Milliye birlikleri tarafından bastırıldı. 5. Milli Aşireti Ayaklanması: Urfa’da Fransızların kışkırtması ile çıktı. 6. Ali Batı Ayaklanması: Mardin ve Nusaybin’de İngilizlerin kışkırtması ile çıkmıştır. 7.Aynacığluoğlu Ayaklanması. Tokat, Amasya, Akdağmadeni, Sivas yöresinde çıkmış ve Çerkez Ethem kuvvetleri tarafından bastırılmıştır. 8. Koçgiri Ayaklanması: Suşehri, Refahiye yöresinde çıkmış ve Milli kuvvetler tarafından bastırılmıştır. 9.Şeyh Eşref Ayaklanması: Bayburt yöresinde din kullanılarak çıkartılmış ve Milli kuvvetler tarafından bastırılmıştır. c) Azınlıkların Çıkardığı Ayaklanmalar Sevr Antlaşmasına Tepkiler TBMM antlaşmayı tanımadığını ilan etmiş, 19 Ağustos 1920 tarihinde yapılan toplantıda,antlaşmayı imzalayanları vatan haini ilan etmiştir. Mustafa Kemal’in haklılığı bir kez daha ortaya çıkmış ve milli mücadeleye katılım artmıştır. 1. Doğu Anadolu’daki Ermeni Ayaklanmaları: Kazım Karabekir tarafından bastırıldı. 2. Güney Bölgesindeki Ermeni Ayaklanmaları: Adana, Antep, Maraş, Urfa bölgelerinde Fransızların da desteğiyle çıkan ayaklanmalardır. Antlaşmanın Niteliği Sevr Barış Antlaşması İstanbul Hükümeti tarafından imzalanmıştır. Ancak Osmanlı Anayasasına göre (Kanun-i Esasi) Mebuslar Meclisinin de onaylaması gerekmektedir. Ancak Mebuslar Meclisi daha önce dağıtılmıştır. Bu nedenle antlaşma hukuken de geçersizdir. 3. Doğu Karadeniz’de Rum Ayaklanmaları: TBMM’yi en çok uğraştıran ayaklanma olmuştur. 4. Batı Anadolu’da Rum Ayaklanması: Düzenli birlikler tarafından bastırıldı. d) Kuvay-ı Milliye Birliklerinin Ayaklanmaları 1. Demirci Mehmet Efe Ayaklanması: Düzenli orduya katılmak istememiştir. 2. Çerkez Ethem Ayaklanması: Düzenli orduya katılmak istememiştir. Ayaklanmalara Karşı Alınan Önlemler 1. Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarıldı. 29 Nisan 1920 2. İstiklal Mahkemeleri kuruldu. 3. Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi’den fetva alındı. 4. İstanbul Hükümeti ile resmi haberleşme kesildi. 5. Düzenli birlikler kuruldu. Sonuçları: 1. Milli Mücadele’nin uzamasına neden olmuştur. 2. İşgallerin genişlemesine neden olmuştur. 3. Milli kuvvetlerin birbirine karşı kullanılmasına ve kaynakların boş yere akıtılmasına neden olmuştur. 4. Düzenli ordunun kurulmasını hızlandırmıştır. 5. TBMM’nin otoritesini güçlendirmiştir. 9