ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI AB KOORDİNASYON DAİRESİ BAŞKANLIĞI BÜLTENİ S A Y I 3 8 T E M M U Z 2 0 0 8 BU SAYIDA: Fransa haftada 35 saatlik çalışa uygulamasından vazgeçemeyi planlıyor 2 Almanya, İşgücü Piyasasını Doğu Avrupalılara 2011 Yılına Kadar Kapattı 4 Sosyal ortaklar, 300.000 gemi adamının çalışma koşullarının iyileştirilmesi yönünde anlaştı 6 İşyerinin Ötesinde Ayrımcılıktan Korunmaya Yönelik AB Önerisi 8 ATAD Aile Birleşim Hakkını Teminat Altına Aldı 10 İtalya Avrupa Parlamentosu’nun ırkçılık suçlamalarını reddetti 12 SAYF A 2 ÇALIŞM A VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI Fransa haftada 35 saatlik çalışa uygulamasından vazgeçemeyi planlıyor Euractiv 24 Temmuz 2008 Fransızca’dan çeviren: AB Uzman Yrd. M. Celil ÇELEBİ 23 Temmuz 2008 tarihinde Fransız senatosu; şirketlere, sendikalarla vardıkları sözleşmelerde, yasanın koyduğu haftada 35 saatlik çalışma sınırını aşma izni veren yasayı onadı. Böylelikle ülke ekonomisinin rekabetçiliğine destek sağlanması hedeflenmekte. 23 Temmuz 2008 tarihinde Fransız senatosu; şirketlere, sendikalarla Nicolas Sarkozy, 10 yıl önce Sosyalist Parti, politik önceliklerinden biri olarak bu yasayı çıkardığından beri, pek çok defa yasanın değiştirilmesi çağrısında bulunmuştu. Öte yandan Sarkozy, Fransız çalışanlar tarafından takdir edilen yasanın tümüyle kaldırılmasını önermekten özenle kaçınıyor. vardıkları sözleşmelerde, yasanın koyduğu haftada 35 saatlik çalışma sınırını aşma Aslında Fransızların pek çoğu 35 saatten fazla çalışıyor ama fazla saatleri sonradan izin veya fazladan ücret almak için biriktiriyor. Sanayi federasyonları bu uygulamaları, Fransızların zaten çok fazla ücretli izin yaptıklarını söyleyerek eleştiriyorlar. Gerçekten de Almanlar yılda yalnızca 27 gün ücretli izne ayrılabilirken Fransızlar 37 gün ücretli izin alabiliyorlar. izni veren yasayı onadı. Böylelikle ülke ekonomisinin rekabetçiliğine destek sağlanması hedeflenmekte. Bu ay Meclis tarafından onaylanan yasa senatoda tüm merkez sağın desteğini aldı, ama şaşırtıcı olmayan bir şekilde sosyalistler yasa tasarısına karşı çıktılar. Yeni tasarı aynı zamanda grev hakkı ve işsizlik yardımı gibi konularda çeşitli yeni önemli hükümler içeriyor. Yasanın Ağustos sonunda yürürlüğe girmesi bekleniyor. İktidar partisi UMP’nin şirtketlerden sorumlu ulusal sekreteri Daniela Gizi, bir tebliğ ile değişikliği memnuniyetle karşıladığını belirterek “Bugün şirketler artık yönetim politikalarını sabit bir yasal çerçeveye dayanarak oluşturabilecekler. Bu ekonomi açısından önemli bir ilerlemedir” diye konuştu. Bu değişim AB’nin 27 üye ülkedeki işgücü piyasalarını daha esnekleştirme çabalarını arttırdığı bir zamanda gerçekleşti. Amaç ise küreselleşmenin baskılarıyla yüzleşmek. Fransız işgücü piyasası AB’nin en katısı ve istihdam yaratmayı en az teşvik edeni olarak kabul ediliyor. Geçmişte işgücü piyasası reformu tasarıları genel grevlerle karşılandılar. Bugün de, sendikalar şirketlerin çalışanlarını şu anki azami işgünü sayısı olan 218 gün yerine 235 gün çalışmaya zorlayabileceklerini öne sürerek bu girişime tüm güçleriyle karşı çıkıyorlar. AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN HABERLER ÇALIŞM A VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI Geçen hafta boyunca onbinlerce kişi tasarı karşıtı gösterilere katıldıysa da bu sayı sendikaların beklentilerine ulaşamadı. Bu değişiklik; Avrupa çalışma bakanlarının, haftalık azami çalışma saatini 48 saat olarak belirleyen direktifi kabul etmesinden birkaç hafta sonra gerçekleşti. Fransız Hükümeti de direktifi kuvvetle desteklemişti. Bu yazıya aşağıdaki linkten ulaşılabilir: http://www.euractiv.com/fr/europe-sociale/france-supprimer-semaine35-heures/article-174496 AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN HABERLER SAYF A 3 SAYF A 4 ÇALIŞM A VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI Almanya, İşgücü Piyasasını Doğu Avrupalılara 2011 Yılına Kadar Kapattı Euractiv 18 Temmuz 2008 Almanca’dan çeviren: AB Uzman Yrd. Murat SOĞANGÖZ Polonya’dan ve diğer ülkelerden gelmesi muhtemel ucuz işgücünün kendi işgücü piyasasına bir tehdit teşkil edeceği endişesiyle Almanya, düşük nitelikli Doğu Avrupalı işçilerin 2011 yılına kadar kendi işgücü piyasasına girişine izin vermeme kararı aldı. Karar 16 Temmuz 2008 tarihinde Çalışma Bakanlığı tarafından duyuruldu. Almanya dışında sadece Belçika, Danimarka ve Avusturya, Doğu Bu adım, 2004 yılında AB’ye giren sekiz eski komünist ülke olan Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Letonya, Litvanya ve Estonya’ya yönelik olarak işçilerin piyasaya giriş kısıtlamalarını kaldıran diğer birçok AB üyesi ülke ile çelişkili bir duruma yol açmıştır. AB’nin 15 eski üyesi, kısıtlamaların mümkün olan en kısa zamanda olmakla birlikte, en geç 2011 yılına kadar kaldırılması hususunda anlaşmışlardı. Avrupalı işçilere yönelik kısıtlamaları hafifleten adımlar atmamıştır. Birliğe 2007 yılında giren Bulgaristan ve Romanya için ise kısıtlamalar 2014 yılında kalkacaktır. Dönüşümlü AB Dönem Başkanlığının şu anki başkanı olan komşu Fransa, geri kalan kısıtlamaları bu yılın 1 Temmuz’unda, yani planlanandan bir yıl erken yürürlükten kaldırmıştır. Bu gelişme, Polonyalı tesisatçıların Fransız işyerlerini ele geçireceği ve ücretleri düşüreceği önyargısının tartışmalara hakim olduğu Fransa’da sürpriz olmuştur. Polonya ve Çek Cumhuriyeti ile sınır komşusu olan Almanya’da da bu gibi korkular belirgin bir şekilde mevcuttu. Yine de hükümet, yeni üye ülkelerden gelecek nitelikli işgücünün piyasaya girişini kolaylaştırmak için söz vermiş ve böylece mühendis ve bilgisayar programcısı gibi mesleklerde kronik bir nitelikli işgücü eksikliği bulunduğundan şikayetçi olan bazı işletmelerin taleplerine yanıt vermiştir. Almanya dışında sadece Belçika, Danimarka ve Avusturya, Doğu Avrupalı işçilere yönelik kısıtlamaları hafifleten adımlar atmamıştır. Bu arada Avusturya, doğu sınırındaki sınır kontrollerinin kaldırılmasına ilişkin korkularının haksız çıktığını itiraf etmiştir. Avusturya İçişleri Bakanı Maria Fekter, 15 Temmuz 2008 tarihinde yaptığı açıklamada, Schengen Alanı olarak da adlandırılan alanın doğuya doğru genişlemesinin, vizesiz seyahati mümkün kılmasına rağmen; beklendiği gibi yasadışı göçmen dalgalarına yol açmadığını, aksine ülkeyi daha güvenli hale getirdiğini belirtmiştir. AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN HABERLER ÇALIŞM A VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI Otoritelere göre, tutuklanan yasadışı göçmen sayısı 2006 yılında 7000 iken, 300’e düşmüştür. Fekter’e göre bundan da öte, geçtiğimiz Aralık ayında sınır kontrollerinin kaldırılmasından beri ülkedeki suç oranları % 6 oranında azalırken; bu dönemde sınır bölgesindeki suç oranlarında bile % 18 oranında azalma kaydedilmiştir. Euractiv Slovakya’ya göre, Avusturya – Slovakya sınırı boyunca 2007 yılının ilk yarısında 751 olan yasadışı göçmen sayısı, 2008 yılının ilk altı ayında 20’ye düşmüştür. Slovak İçişleri Bakanı Róbert Kaliňák, Avusturyalı meslektaşı ile JarovceKittsee sınır geçiş noktasında yaptığı ortak basın toplantısı sırasında, Slovakya’nın artık yasadışı göçmenler için cazip bir transit geçiş yeri olmaktan çıktığını belirtmiştir. Avusturyalılar, Schengen Alanının doğuya genişlemesine şüpheyle yaklaşanlar arasındaydı. Hatta Euractiv Slovakya’ya göre, Macaristan sınırındaki bir Avusturya köyü, yasadışı sınır geçişlerini engellemek amacıyla özel bir güvenlik şirketi ile anlaşmıştı. Bu yazıya aşağıdaki linkten ulaşılabilir: http://www.euractiv.com/de/soziales-europa/deutschland-haltarbeitsmarkt-osteuropaer-2011-geschlossen/article-174363 AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN HABERLER SAYF A 5 SAYF A 6 ÇALIŞM A VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI Sosyal ortaklar, 300.000 gemi adamının çalışma koşullarının iyileştirilmesi yönünde anlaştı Avrupa Komisyonu 15 Temmuz 2008 İngilizce’den Çeviren: AB Uzman Yrd. Özün KOCA Avrupa Komisyonu, AB içersinde sayıları 300.000’i bulduğu tahmin edilen deniz işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik bir teklif hazırladı. “Bu anlaşma, uluslararası düzeyde kabul görmüş standartların uluslarararası alanda, Avrupa’da ve yerelde güçlendirilmesini sağlayacak nitelikte Yeni mevzuat, sektörde faaliyet gösteren işveren ve işçi temsilcilerinin AB düzeyinde vardığı bir anlaşmaya dayanmakta ve uluslararası düzeyde kabul edilen standartları içermektedir. Sosyal ortaklar ile İstihdam ve Sosyal İşler Komisyoneri Špidla ve Başkan Yardımcısı Tajani anlaşmanın önemini vurgulamak üzere Brüksel limanında düzenlenen bir etkinlikte bir araya gelmişlerdir. Vladimír Špidla, konuya ilişkin şunları söylemiştir: “Bu anlaşma, uluslararası düzeyde kabul görmüş standartların uluslarararası alanda, Avrupa’da ve yerelde güçlendirilmesini sağlayacak nitelikte uyulması zorunlu standartlar oluşturacaktır. Anlaşma binlerce kişinin çalışma koşullarını iyileştirecek, sosyal dampingi azaltırken denizcilik sektöründe daha çok ve daha iyi işler yaratacaktır”. uyulması zorunlu standartlar oluşturacaktır.” 20 Mayıs 2008 tarihinde ilk kez kutlanan Avrupa Denizcilik Gününde, deniz nakliyeciliği sektöründe faaliyet gösteren işveren ve çalışan temsilcileri (Avrupa Nakliye İşçileri Federasyonu ve Avrupa Gemi Sahipleri Topluluğu Birliği) sektördeki çalışma koşullarına ilişkin ortak bir anlaşma imzalamışlardır. Bir buçuk yıl süren müzakerelerin ardından varılan anlaşma, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2006 tarihli Deniz İş Hukuku Sözleşmesi’nin bazı hükümlerinin Avrupa Birliği hukukuna derc edilmesini hedeflemektedir. Yeni standartlar özellikle gemi adamlarının iş sözleşmesi, çalışma saatleri, kendi ülkesine iade edilme, kariyer ve beceri gelişimi, barınma ve dinlenme tesisleri, yiyecek-içecek hizmetleri, sağlık ve güvenliğin sağlanması, tıbbi bakım ve şikayet durumunda uygulanan prosedürler bağlamında çalışma koşullarını iyileştirecektir. AB, Deniz İş Hukuku Sözleşmesi’nin müzakere edilmesinde ve dünya çapındaki filoların % 28’ini elinde bulunduran 27 Üyeli Birlik içersinde anlaşmanın yürürlüğe girmesine yönelik çalışmaların hızlandırılmasında önemli bir rol oynamıştır. Anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için dünya tonajının en az % 33’ünü oluşturan 30 devletin anlaşmayı imzalaması öngörülmüştür. AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN HABERLER ÇALIŞM A VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI Sosyal ortaklar, anlaşma hükümlerinin AB hukukunda etkin bir biçimde uygulanmasını sağlamak üzere Komisyon tarafından bir Konsey Direktifi önerisinde bulunulmasını talep etmişlerdir. Bu yazıya aşağıdaki linkten ulaşılabilir: h t t p : / / e c . e u r o p a . e u / s o c i a l / m a i n . j s p ? langId=en&catId=89&newsId=381&furtherNews=yes AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN HABERLER SAYF A 7 SAYF A 8 ÇALIŞM A VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İşyerinin Ötesinde Ayrımcılıktan Korunmaya Yönelik AB Önerisi Avrupa Komisyonu 2 Temmuz 2008 Almanca’dan çeviren: AB Uzman Yrd. Murat SOĞANGÖZ “Eşit muamele temel bir haktır, ancak AB’de hala milyonlarca insan günlük hayatta ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Ayrıca Topluluk hukuku da bu konuda kusurludur, çünkü insanlar bugüne kadar sadece cinsiyet, ırk veya etnik köken nedeniyle yapılan ayrımcılıktan korunmuşlardır. “ Avrupa Komisyonu, 2 Temmuz 2008 tarihinde; yaş, özür, cinsel yönelim, din veya dünya görüşü nedeniyle işyeri dışında ayrımcılıktan koruma sağlayacak bir Direktif önerisini kabul etmiştir. Bu yeni rehber, sosyal koruma (sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri gibi), eğitime erişim, konut da dahil olmak üzere herkesin satın alabildiği mal ve hizmetlere erişim ve bu mal ve hizmetlerin sağlanması gibi alanlarda eşit muamele sağlamaktadır. Eurobarometre anketlerinde, Avrupalıların büyük bir çoğunluğu aşağıdaki konularda mevzuat çıkarılmasını desteklemektedir: % 77’lik bir oran eğitim alanında kişilerin ayrımcılıktan korunmasına yönelik destek önlemlerini ve % 68 mal ve hizmetlere erişime yönelik önlemleri desteklemektedir. AB İstihdam, Sosyal İşler ve Eşit Fırsatlar Komisyoneri Vladimír Špidla şöyle konuştu: “Eşit muamele temel bir haktır, ancak AB’de hala milyonlarca insan günlük hayatta ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Ayrıca Topluluk hukuku da bu konuda kusurludur, çünkü insanlar bugüne kadar sadece cinsiyet, ırk veya etnik köken nedeniyle yapılan ayrımcılıktan korunmuşlardır. Mevzuatımızda, tüm ayrımcılık nedenlerini eşit hale getirmek durumundayız.” Špidla sözlerini şöyle sürdürdü: “Tavsiye ettiğimiz önlemler orantılı ve mantıklıdır. Bu önlemler, işletmeler için ve de mal ve hizmetlerin kullanıcıları için yasal güvence sağlamakta, aynı zamanda farklı sektörlerin özel ihtiyaçları ve ulusal gelenekler de dikkate alınmaktadır.” Direktif, doğrudan ve dolaylı ayrımcılığın ve de taciz ile mağduriyetin yasaklanmasını öngörmektedir. Özürlü kişiler için ayrımcılık yasağı, genel erişilebilirliği ve yürürlükteki AB hukukunda zaten mevcut olan ‘makul önlemler’ ilkesini kapsamaktadır. Yine de hizmet sağlayıcılara orantısız bir yük getirilmesinden kaçınılması için müessesenin büyüklüğünün, kaynaklarının ve türünün, malın ve hizmetin ömrünün ve de iyilişterilmiş erişimin özürlü kişler için getireceği muhtemel avantajlar dikkate alınmaktadır. Direktif, ticari veya işle ilgili faaliyetler söz konusu ise sadece özel kişileri kapsayacaktır. Direktifin, yaşlılar için indirimler (otobüs kartları veya müze giriş kartları gibi) veya halk sağlığı kapsamında belli mallara erişim için yaş sınırlaması gibi genel olarak kabul görmüş uygulamalar üzerinde herhangi etkisi olmayacaktır. Önerilen tedbirlerin etki doğurabilmesi için; ulusal eşitlik kurumları, ayrımcılık mağdurlarına danışma desteği sağlayacaklardır. Diğer yandan, AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN HABERLER ÇALIŞM A VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI sivil toplum kuruluşları adli ve idari işlemlerde mağdurlara yardım etme imkanına sahip olacaklardır. Hükümete bağlı uzmanlar grubu ve bireysel hakların korunması için yenilenmiş taahhüt “Ayrım yapmama ve eşit fırsatlar: Yenilenmiş Taahhüt” başlıklı rapor; bireysel hakların korunmasının, aktif olarak ayrım yapmama ve eşit fırsatlar talepleriyle eş zamanlı bir şekilde gerçekleşmesi gerektiğini belirtmektedir. Rapor, çoklu ayrımcılıkla mücadele, bilinç artırma, ayrım yapmama konusunu ana politika alanlarına entegre etme, pozitif tedbirler ve bilgi toplama alanlarında AB düzeyinde ve ulusal düzeyede yaşanan ilerlemelere dikkat çekmektedir. Raporda, ayrım yapmama stratejileri üzerindeki görüşmeler ile üye ülkeler arasındaki diyaloğu güçlendirmesi beklenen yeni bir Hükümet uzmanları grubundan da bahsedilmektedir. Rapor son olarak, kişisel ve kurumsal düzeylerde sürekli ayrımcılığa ve büyük bir dışlanmaya maruz kalan Roma kökenli kişilerin problemli durumuna dikkat çekmektedir. Arkaplan Yeni yayımlanan bir AB anketine göre, Avrupalılar ayrımclığın hala çok yaygın olduğunu düşünmektedir. Böyle düşünenlerin oranı, özellikle cinsel yönelim söz konusu olduğu zaman % 51’e, bir özür söz konusu olduğunda % 45’e, yaş veya din konusunda ise % 42’ye ulaşmaktadır. Avrupalıların üçte biri, geçtiğimiz yıl ayrımcılığa veya tacize tanık olduklarını, % 48’lik bir kısmı da bunu önlemek için yapılanların yeterli olmadığını belirtmiştir. Şubat 2008’de yapılmış olan daha önceki bir ankete göre; AB vatandaşlarının büyük bir çoğunluğu (%68’den % 77’ye varan), kişilerin, işyerinin ötesinde ayrımcılıktan korunması amacıyla bir mevzuata ihtiyaç duyulduğunu düşünmekteydi. Bu arada, istihdam alanında eşit muamele ile ilgili AB mevzuatı konusundaki bir Komisyon raporu; çoğu AB üyesi ülkenin ilgili AB mevzuatını iç hukukuna başarıyla aktardığı sonucuna varmıştır. Bu yazıya aşağıdaki linkten ulaşılabilir: h t t p : / / e c . e u r o p a . e u / s o c i a l / m a i n . j s p ? langId=de&catId=89&newsId=373&furtherNews=yes AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN HABERLER SAYF A 9 SAYF A 10 ÇALIŞM A VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI ATAD Aile Birleşim Hakkını Teminat Altına Aldı Euractiv 31 Temmuz 2008 İngilizce’den çeviren: AB Uzman Yrd. Özün KOCA Mahkeme; Direktifin, Birlik vatandaşlarının Avrupa Toplulukları Adalet Divanı (ATAD), İrlanda’nın, İrlanda vatandaşları ile evli olan dört Afrikalıya oturma izni vermemesinden kaynaklanan davada, İrlanda aleyhine karar vermiş ve AB vatandaşları tarafından kullanılan serbest dolaşım ve oturma haklarının, uyruğuna bakılmaksızın eşlerine ve ailelerine de tanınması gerektiğine hükmetmiştir. üye ülkelerin sınırları içinde serbest dolaşım ve oturma haklarını savunurken; aynı zamanda serbest dolaşım hakkının, uyruğuna bakılmaksızın, İrlanda Yüksek Mahkemesi’nde görülen dört davaya dayanan karar, 25 Temmuz’da yayınlanmıştır. Kararın, birçok ülkenin göç mevzuatı ile ilgili ciddi sonuçlar doğurması beklenmektedir. Mahkeme, sadece başka bir AB ülkesinde yasal olarak ikamet etmiş olan üçüncü ülke vatandaşlarına oturma izni hakkı tanıyan İrlanda hukukunun, 2004/38 sayılı Birlik Vatandaşlarının ve Aile Üyelerinin Üye Ülkelerde Dolaşım ve Oturma Hakları AB Direktifine aykırı olduğunu tespit etmiştir. Birlik vatandaşlarının eşlerine ve ailelerine de tanınmasını da içerdiğini belirtmiştir. Mahkeme; Direktifin, Birlik vatandaşlarının üye ülkelerin sınırları içinde serbest dolaşım ve oturma haklarını savunurken; aynı zamanda serbest dolaşım hakkının, uyruğuna bakılmaksızın, Birlik vatandaşlarının eşlerine ve ailelerine de tanınmasını da içerdiğini belirtmiştir. Kararda şöyle denmektedir: “Birlik vatandaşı bir kişinin ailesinin üyesi olan ve üye ülkeler dışında bir uyruğa sahip olan bireyin Birlik vatandaşı olan kişiye katılması, başka bir üye ülkede önceden yasal olarak ikamet etmiş olma şartına bağlanamaz”. İlgili Direktifin üye mevzuatlarına aktarılmasında geç kalınması ve bu aktarımın tam olarak yapılmamış olması, hali hazırda bazı AB üyesi ülkelerde bu alandaki prosedürün ihlaline sebep olmuştur. Ancak Avrupa Topluluğu Adalet Divanı, ulusal makamlardan mevzuatlarını AB Direktifi ile uyumlu hale getirmesini talep ettiğinden, ilgili kanun üye devletlerde daha kapsamlı etkiler yaratabilecektir. Mahkeme, Birlik vatandaşlarının serbest dolaşım hakkının, göç konusundaki ulusal tedbirlerden öncelikli olduğunu da vurgulamaktadır. Mahkeme kararının da teşvikiyle birçok çift, 28 Temmuz günü Kopenhag’da düzenledikleri gösteride, ülkeye yerleşme başvurularını AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN HABERLER ÇALIŞM A VE SOSYAL GÜVENLİK reddeden Danimarka Entegrasyon geçirmeye davet etmişlerdir. SAYF A 11 BAKANLIĞI Bakanlığını, kararını gözden ATAD kararı, Danimarka’da birçok kişi tarafından içişlere müdahale olarak algılansa da, ülkenin tüm göç sisteminin gözden geçirileceği açıklanmıştır. Bu yazıya aşağıdaki linkten ulaşılabilir: http://www.euractiv.com/en/mobility/eu-court-secures-right-familyreunification/article-174659 AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN HABERLER SAYF A 12 ÇALIŞM A VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İtalya Avrupa Parlamentosu’nun ırkçılık suçlamalarını reddetti EU Observer 11 Temmuz 2008 İngilizce’den Çeviren: AB Uzman Yrd. Ahmet KILINÇ İtalya, Avrupa Parlementosu’nun çocuklar dahil Romanlardan parmak izi alınması uygulamasına yönelik eleştirilerini reddetti. Avrupa Parlementosu Sosyalist Grup Başkanı Martin Schultz, Romanların parmak izinin Avrupa Parlementosu, 10 Temmuz 2008 tarihinde, uygulamanın ayrımcılık içerdiğini ve AB kurallarına aykırı olduğuna dair bir kararı kabul etmişti. Buna karşılık İtalya, bu uygulamanın Roman çocukları istismara karşı korumak için bir mekanizma olduğu iddiasıyla kendini savundu. Diğer yandan birçok Avrupa Parlamentosu üyesi, altı aylık bir süre için AB Dönem Başkanlığını yürüten Fransa Başbaşkanı Nicolas Sarkozy ile yaptıkları bir tartışma sırasında, Sarkozy’den, İtalya’nın sağ kanat liderlerine tartışmalı tedbirleri rafa kaldırmaları konusunda baskı yapmasını istedi. alınmasının “Avrupa’nın temel haklarının ciddi bir şekilde ihlal edilmesi” olduğunu belirtti. Avrupa Parlementosu Sosyalist Grup Başkanı Martin Schultz, Romanların parmak izinin alınmasının “Avrupa’nın temel haklarının ciddi bir şekilde ihlal edilmesi” olduğunu belirtti. Schultz, ayrıca Sarkozy’den “Silvio Berlusconi hükümetine engel olmasını ve kendisine bu yapılanın kanunlara aykırı olduğunu hatırlatması” talebinde bulunmuştur. Fakat Fransız lider, Silvio Berlusconi’nin iktidara gelmesi için oy verenin kendisi olmadığını söyleyerek İtalyan meslektaşına karşı böyle bir söylemde bulunmayı reddetti. Avrupa Parlementosu Üyeleri, aldıkları kararda, Romanların bazı Avrupa ülkelerinde ırkçılığın ve ayrımcılığın ana hedeflerinden biri olduğunu rapor eden son Eurobarometre araştırmasına atıfta bulunmaktadır. Ayrıca İtalya ve Macaristan’da Romanlara yapılan saldırı olaylarının altını çizmektedir. Bunun yanında Avrupa Parlamentosu Üyeleri, İtalya’da Roman kamplarının bulunmasının 12 aylık bir olağanüstü hale gerekçe oluşturabileceği yönündeki endişelerini dile getirmişler ve AB yönetiminden İtalya’nın aldığı tedbirlerin Birlik hukuku ile uyumlu olup olmadığının incelenmesini istemiştir. Fakat İtalya İçişleri Bakanı Roberto Maroni, İtalya’nın diğer ülkelerden çalınan çocukları kurtarmaya çalıştığı ve parmak izi alınmasının ise sadece belgesi olmayan kişiler için Roma, Milano ve Napoli’deki yasadışı AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN HABERLER ÇALIŞM A VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI kamplarda uygulandığını belirterek bu türden suçlamalara karşı çıkmıştır. Avrupa Konseyi, İtalya’daki Roman halkın 90.000 ile 110.000 arasında olduğunu tahmin etmektedir. Bu yazıya aşağıdaki linkten ulaşılabilir. http://euobserver.com/851/26477 AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN HABERLER SAYF A 13 SAYF A 14 ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI AVRUPA BİRLİĞİ KOORDİNASYON DAİRESİ BAŞKANLIĞI Adres: İnönü Bulvarı No: 42 06100 Emek/ANKARA Telefon: 0 (312) 212 56 12 Faks: 0 (312) 212 11 48 E-posta: calisab@csgb.gov.tr Hazırlayan: AB Uzmanı Çağatay HALAT AB Uzman Yrd. Murat SOĞANGÖZ ab.calisma.gov.tr