TARİH BÜLTENİ TED MALATYA KOLEJİ ÖZEL ANADOLU LİSESİ TARİH GRUBU ÖĞRETMENLERİ TARAFINDAN AYDA BİR HAZIRLANIR EKİM: 2013 YIL : 1 Millî kararlılık ve bilincin kıymetli eseri olan aziz Cumhuriyet’in, bugünkü ve yarınki neslin demir ellerinde her an yükselip sağlamlaşacağına itimadım tamdır. ATATÜRK TARİHİMİZDE BU AY 01 Ekim 1520 Yavuz Sultân Selîm’in Defni. 10 Ekim 1529 Kanuni Sultan Süleyman komutasındaki Türk Ordularını Viyana kapılarına dayanması. 06 Ekim 1605 Estergon’un fethi. 01 Ekim 1730 I. Mahmud’un tahta çıkışı 01 Ekim 1730 Sadrıazam Nevşehir'li Damad İbrahim Paşa'nın Patrona Halil ve adamları tarafından başlatılan isyanda öldürülüp cesedinin parçalanması. 14 Ekim 1808 Nizam-ı Cedid, Sekban-ı Cedid adıyla yeniden kuruldu. 04 Ekim 1853 Kırım ve Sivastopol savaşlarının başlaması. 04 Ekim 1904 Türkiye ile Almanya arasında bir telgraf anlaşması imzalandı. 05 Ekim 1908 Bulgaristan, Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsızlığı ilan etti. 15 Ekim 1912 Uşi Anlaşması imzalandı. Trablusgarp Savaşı sonunda, Osmanlı -1- Devleti ile İtalya arasında imzalanan anlaşma gereğince; Trablusgarp ve Bingazi, İtalyanlara bırakıldı. 30 Ekim 1918 Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Orduları Grup Komutanı oldu. 07 Ekim 1920 Osmanlı Devleti’nin resmi yayın organı olan Takvim-i Vekayı yerine, sonradan Resmi Gazete ismini alacak olan Ceride-i Resmiye’nin yayınlanmaya başlaması. 13 Ekim 1921 TBMM Hükümeti ile Kafkas Cumhuriyetleri (Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan) arasında Kars Antlaşması imzalandı. 26 Ekim 1922 Gazi Mustafa Kemal, kendisine 'fahri müderrislik' veren İstanbul Darülfünunu Edebiyat Medresesi'ne teşekkür etti. 29 Ekim 1922 TBMM Hükümeti’nin, İtilaf Devletleri’ne Lozan Konferansı’nı kabul ettiğini bildirmesi.. 13 Ekim 1923 Ankara’nın Başkent oluşu. 29 Ekim 1923 Cumhuriyet’in İlanı. 05 Ekim 1925 İlk 'Cumhuriyet altını' İstanbul Darphanesi'nde basıldı. 14 Ekim 1925 Türkiye’de ilk betonarme köprü, Menderes Nehri üzerinde yapıldı 4 Ekim 1931 15 Ekim 1937 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kuruldu Cumhuriyet'in Türkçe yazılı ilk banknotu tedavüle çıkarıldı. II. Emisyon, Birinci Tertipten çıkan ilk banknotun 5 lira değerinde olduğu açıklandı. İngiltere'de Thomas De La Rue firmasına bastırılan kağıt 5 liralığı, 10 ve 50 liralık banknotların izleyeceği bildirildi. 2 Ekim 1963 31 Ekim 1963 Kurtuluş Savaşı komutanlarından Refet Bele öldü 50. kez milli formayı giyen Lefter Küçükandonyadis'e şeref madalyası verildi. Lefter, bu madalyayı alan ilk Türk futbolcusu oldu. 1 Ekim 1972 Cemal Kamacı, 63,5 kiloda Avrupa Boks Şampiyonu oldu 5 Ekim 1976 Dünyanın en uzun petrol boru hattı olan Türkiye-Irak petrol boru hattınını yapımı tamamlandı. 16 Ekim 1984 Türkiye yeni bir vergiyle tanıştı: Katma Değer Vergisi (KDV). Uygulamasına 1 Ocak 1985'te başlanacağı açıklanan yeni verginin -2- oranı yüzde 10 olarak belirlendi. 12 Ekim 1987 Türkiye’nin 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk öldü. 06 Ekim 1989 Kültür ve sanat ağırlıklı programların yer aldığı TV - 2 yayına başladı. 31 Ekim 1989 Turgut Özal, TBMM’de, 263 oyla Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı seçildi. Başbakanlığa Yıldırım Akbulut getirildi. 30 Ekim 1993 Dilbilimci ve milletvekili Ömer Asım Aksoy öldü. 01 Ekim 1995 Afyon’un Dinar ilçesinde 1Ekim 1995’de meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki deprem büyük hasara sebep oldu. 35,000 kişilik nüfusa sahip 100 kişi öldü, 260 kişi yaralandı. 25,000’den fazla kişi evsiz kaldı. Şehirdeki binaların %30’u ya yıkıldı ya da ağır hasara uğradı. 03 Ekim 2005 Türkiye ile AB arasında müzakerelere başlandı BU AYIN ÖNEMLİ OLAYLARI BİR ANEKDOT CUMHURİYETİN İLANI Osmanlı İmparatorluğu'nda, ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra Birinci Dünya Savaşı başladı. 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na dünyanın belli başlı devletleri katıldı. Dört yıl süren savaş sonunda bizimle birlikte olan devletler yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı. Ulusuna inanan, güvenen Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a geldi. Erzurum'da, Sıvas'ta kongreler düzenledi. Mustafa Kemal Paşa "Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır." diyordu. Yurdun dört bir tarafından gelen ulus temsilcileri -milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplandı. Meclis, Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Bir yandan efeler, dadaşlar, seymenler bulundukları yörede düşmana karşı koydular. Öte yandan düzenli ordular İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da savaştılar. Yurdumuz düşmanlardan kurtarıldı. Tahtını, rahatını düşünen padişah, yenilen düşmanla birlikte yurdumuzdan kaçtı. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni bir devlet doğdu. Bu doğan devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemişti. -3- İkinci dönem Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923'te ilk toplantısını yaptı. 13 Ekim 1923'te Ankara Başkent oldu. Atatürk; düşmanın ülkeden atılıp sınırlarımızın belirlenmesinden sonra, çoktan beri tasarladığı cumhuriyetin ilanı üzerinde hazırlıklar yapmaya başladı. 28 Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırdı. Onlara , "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz." Dedi. 29 Ekim 1923 günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan cumhuriyet önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verildi. Meclis önergeyi kabul etti. Böylece ülkemizde Cumhuriyet yönetimi kuruldu. Atatürk kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriyet'in ilanı yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı. Cumhuriyet; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz ulusundur. Cumhuriyet'i korumak, kollamak, yaşatmak her yurttaşın ödevidir. ANKARA’NIN BAŞKENT OLUŞU Mustafa Kemal Paşa, Erzurum, Sivas Kongrelerinden sonra 27 Aralık 1919 günü Temsilciler Kurulu üyeleriyle birlikte Ankara'ya geldi. O zamana kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul idi. Osmanlı Mebusan Meclisi son kez 12 Ocak 1919'da İstanbul'da toplandı. 16 Mart 1919 günü İngilizler İstanbul'a girdi. Önce meclisi bastılar. Bu olay üzerine birçok milletvekili Anadolu'ya geçti. Yakalananlardan çoğu tutuklandı. Artık Osmanlı Mebusan Meclisi'nin İstanbul'da toplanma olasılığı kalmamıştı. Milletvekillerinin toplanacağı ve ülkenin yönetileceği bir başkent gerekiyordu. Ankara, Anadolu'nun ortasında, savaş cephelerine eşit uzaklıkta bir kentti. Savaşın yönetimi ve haberleşme, Ankara'dan kolaylıkla yürütülürdü. Dağılan Osmanlı Mebusan Meclisi üyeleri ile Sivas ve Erzurum Kongreleri'nde seçilen temsilcilerin bir yerde toplanması gerekiyordu. Bu nedenle 19 Mart 1919 günü Mustafa Kemal Paşa kimi illere ve komutanlıklara bir genelge gönderdi. Bu genelgede özetle; "Osmanlı Devletinin yaşamı ve egemenliğinin sona erdiği" bildiriliyor, "Türk ulusu kendi yaşamını ve bağımsızlığını koruyacaktır." deniliyordu. Bu genelgeden sonra temsilcilerle Osmanlı Mebusan Meclisi'nden gelen üyeler Ankara'da toplanmaya başladılar. Ankaralılar onları coşkuyla, sevinçle, sevgiyle karşıladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 günü, Ankara'da açıldı. Meclis, ilk oturumunda Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa bundan sonra ülkeyi kurtarma çalışmalarını Anadolu'nun bu küçük kentinde sürdürdü. Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın planları bu yoksul kentte hazırlandı. Savaşın başarıya ulaşması için düzenli ordular kuruldu. Bu ordular İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da düşmanı bozguna uğrattı. 30 Ağustos 1922'de kazanılan Başkomutanlık Savaşı ile Kurtuluş Savaşı'mız tamamlandı. -4- Yurdumuz düşmanlardan kurtulduktan sonra 13 Ekim 1923 günü İsmet Paşa ve dört arkadaşı Ankara'nın başkent olması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yasa önerisi verdiler. Öneri mecliste oylandı, kabul edildi. Böylece Ankara yeni Türkiye Devleti'nin başkenti oldu. Başkent, ülkenin yönetim merkezidir. Büyük Millet Meclisi, devlet başkanı, başbakanlık, bakanlıklar, yüksek yargı organları, başkentte bulunur. Ankara başkent olduktan sonra gelişti. Modern yapılar, büyük apartmanlar yapıldı. Yüksekokullar, üniversiteler açıldı. Fabrikalar, yeni iş yerleri kuruldu. Kent kısa sürede büyüdü, genişledi. Ankara bugün nüfus yoğunluğu bakımından yurdumuzun ikinci büyük kentidir. Her yıl 13 Ekim günü Ankara'nın başkent oluşu, düzenlenen büyük törenlerle kutlanır. Ankara Kalesi'nde başlayan bu törene özel giysileri içinde seymenler, öğrenciler, çeşitli dernek temsilcileri katılırlar. Törende yapılan konuşmalarda Ankara'nın başkent oluşunun anlam ve önemi belirtilir. BİR ANEKDOT Değirmen Taşı Hasırcızade Mehmet ağa bir gün, Keçeci Zade Fuat Paşa'nın parmağındaki yüzüğe dikkatli dikkatli bakıyordu. Paşa sordu: - Taşıma mı bakıyorsun? - Evet, Paşam, ne taşı diye bakıyorum. - Elmas! - Affedersiniz ama bir şey soracağım: Sana kaç para getiriyor? - Hiç! Hasırcızade gülümseyerek: - Benim de dedi, dede yadigarı bir çift taşım var ama, her sene bana elli altın getirir! - Ne taşı bu? - Değirmen taşı, Paşam! -5- BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? AVRUPALILARIN KAHVE İLE TANIŞMASI 1683 yılında Viyana önlerine gelen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, şehri alacağından o kadar emindi ki, Viyana'yı aldıktan sonra şehirde yapacağı geçit törenini planlıyordu. Bu nedenle, bu büyük merasimde kullanılacak eşyaları Topkapı Sarayı'ndan çıkarttırmış ve yanına almıştı. Müttefik ordusunun başına Polonya Kralı Jean Sobiesky'nin geçmesiyle, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın bütün hayalleri yıkılmış oldu. Bunun üzerine herşeyini Viyana surlarının önünde bırakan Kara Mustafa Paşa, askerleriyle beraber Belgrad'a doğru çekildi. Geride kalan ne varsa Viyana'yı kurtaran Polonya Kralı Sobiesky'nin oldu. (bugün Topkapı'da bile bulunmayan bazı parçalar Polonya müzelerinde sergilenmektedir.) Bu sırada ilginç bir olay yaşandı: Hazinelerin yanında çuvallar dolusu çekilmemiş kahve bulunmaktaydı. Kahve çekirdeklerini gören Avusturyalılar, gördükleri çekirdekleri başka bir şey zannederek, "Türkler meğerse keçi pisliği yerlermiş" dediler ve kahve çekirdeklerini imha etmeye çalıştırlar. Daha önce Osmanlı topraklarında yaşamış bir Viyanalı'nın kahve çekirdeklerini farketmesi ve Avusturyalılara tanelerin ne işe yaradığını anlatması sonucunda Avrupalılar kahveyle tanışmış oldular. -6- BUNLARI OKUDUNUZ MU? Kitabın Adı Talat Paşa'nın Anıları Kitabın Yazarı Alpay Kabacalı Yayınevi ve Adresi Basım Yılı İş Bankası Yayınları Şubat 2000 Talat Paşa, küçük bir posta memuruyken İttihat ve Terakki örgütü içinde yükseldi, örgütün sivil kanadının lideri oldu. Türkiye tarihinin en çalkantılı ve bunalımlı dönemini onun iktidarda bulunduğu yıllarda yaşadı. Ve O, Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanan bir dizi siyasal gelişmenin merkezinde yer aldı... Talat Paşa'nın son yıllarda Berlin'de kaleme aldığı, günümüz Türkçesiyle sunulan anıları yakın tarihin -serpintileri bugüne kadar uzanan- en önemli olaylarına ışık tutuyor. Kitapta ayrıca,Talat Paşa'yla ölümünden kısa bir süre önce üç gün boyunca görüşen İngiltere Gİzli Haberalma Servisi elemanlarından Aubrey Herbert'in bu görüşmeyle ilgili anı ve notları yer alıyor. Kitabın Adı Şu Çılgın Türkler Kitabın Yazarı Turgut Özakman Yayınevi ve Adresi Bilgi Yayınevi Basım Yılı 2005 Dünyadaki en meşru, en ahlaklı, en haklı, en kutsal savaşlardan birinin, emperyalizme karşı verilmiş ve kazanılmış ilk Kurtuluş Savaşının, bir millileşme ihtilalinin romanı, şaşırtıcı bir yakın zaman destanı... *Turgut Özakman'ın elli küsur yıldır süregelen çabasının ürünü. *Milli Mücadelemizin, bir serüven romanı gibi rahat okunan ve şimdiye kadar yazılmamış ayrıntılı, çok yönlü öyküsü. *Gurur ve ibret verici gerçeklerin, gerçek belgelere dayalı olgu ve olayların, insanı içine çeken, şaşırtan, heyecanlandıran, ağlatan, gönendiren anlatısı. Tüm yeni nesillere eşi olmayan bir armağan. Kitabın Adı Kılıç'tan Kılıç'a Kitabın Yazarı Altemur Kılıç Yayınevi ve Adresi Remzi Kitabevi Basım Yılı 2004 Bir Dönemin Tanıklığı Cumhuriyet çoskusuyla yetişen ilk kuşağın temsilcilerinden gazeteci Altemur Kılıç, yakın tarihimizin önemli dönemeçlerinden Tek Parti Dönemi, Demokrat Parti iktidarı, 27 MayısYassıada olayları ve Kore Savaşı'nın ilk elden tanıklığını yapıyor; Atatürk'ün yakın çevresinden başlayıp 1960'ların Ankara ve ıstanbulu'na renkli izlenimleri ilgi çekici anekdotlarla yansıtıyor: *Atatürk'ten tokat yemesi... *Babası Kılıç Ali'nin idama gönderdiği Cavit Bey'in oğlu şiar Yalçın'la sıra arkadaşlığı... *Füreya'nın üvey anneliği... *Kardeşi Gündüz Kılıç'ın fırtınalı yaşamı... *Bülent Ecevit, Abdi ıpekçi, Sinan Korle, Özcan Ergüder ile dostlukları... *Kraliçe Elizabeth, Marlon Brando, Dustin Hoffman, Peter Ustinov ve Dany Kaye ile ilginç karşılaşmaları... -7-