60-70 er basla.qxd

advertisement
Erken Baþlangýçlý Þizofreni
Elvan Özalp BALIM*
ÖZET
Þizofrenin, 12 yaþýn altýnda görülmesi oldukça nadirdir. Görülme
sýklýðý, geç ergenlik döneminde artar.
Çocuklarda adolesanlarda þizofreni tanýsý koymak oldukça
güçtür. Erken baþlangýçlý grupta, negatif semptomlar, sinsi
baþlangýç, erkek cinsiyet, premorbid þizotipal kiþilik özellikleri,
kötü prognoz ve çeþitli beyin disfonksiyonlarý daha yaygýndýr. Bu
yazý erken baþlangýçlý þizofreni kavramýný nörogeliþimsel kuram
ýþýðýnda açýklamaktadýr.
Anahtar Sözcükler: Erken baþlangýçlý þizofreni, negatif belirtiler,
sinsi baþlangýç, kötü prognoz, nörogeliþimsel kuram.
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2001;4:60-70
SUMMARY
Early Onset Schizophrenia
Schizophrenia before the age of 12 years is very rare. The rate
rises by late adolescence. Diagnosing of schizophrenia is more
difficult in children and adolescents.
Negative symptoms, insidious onset, male preponderance, premorbid schizotypic personality and severe brain dysfunction may
well be more common, in early onset group. This article explains
the early onset schizophrenia concept, in light of the neurodevelopmental theory.
Key Words: Early onset schizophrenia, negative symptoms, insidious onset, poor outcome, neurodevelopmental hyphothesis.
* Uz. Dr., Ankara Valiliði Çocuk Eðitim ve Tedavi Merkezi,
ANKARA
60
GÝRÝÞ
Þizofreninin geç ergenlik veya erken eriþkin hastalýðý
olarak bilinmesine karþýn çocuklarda da psikotik belirtilerin gözlenmesi araþtýrmacýlarý bu konu ile ilgili
tanýmlamalar yapmaya yönlendirmiþtir. 1930'lara
kadar tüm çocuklar için eriþkin hastalar ile ayný taný
ölçütlerinin kullanýldýðý ve bu olgularýn þizofrenili
demantia praecox taný baþlýðý altýnda toplandýðý
görülmektedir (Fish ve Ritvo 1979). Þizofreninin
çocukluk tipinin yetiþkin tipinden ayrý olup olmadýðý,
ayrýca sýnýflandýrýlýp sýnýflandýrýlmamasý gerektiði
uzun süre tartýþýlmýþ ve sonuçta tanýsal þemalar
çocukluk þizofrenisini ayrý bir kategori olmaktan
çýkarmýþtýr. DSM-III, DSM-III-R, DSM-IV ve ICD-10 ile
1930'lar öncesi uygulamaya geri dönülerek çocuklarda þizofreni tanýsýnda eriþkinler için kullanýlan
ölçütler kullanýlmaya baþlanmýþtýr. Yine de farklý
yaþam dönemleri boyunca ayný taný ölçütlerinin kullanýlmasýnýn geliþimsel farklýlýklarý maskeleyebileceði
ve bir grup olgunun atlanmasýna yol açabileceði
konusunda yoðun kaygýlar olmasý; bu yüzden bu bir
grup olgunun atlanmamasý amacýyla günümüzde 1718 yaþ öncesi baþlayan þizofreni için erken baþlangýçlý
þizofreni (EBÞ), 13 yaþ öncesi baþlayanlar için ise de
çok erken baþlangýçlý þizofreni (ÇEBÞ) tanýmlarý kullanýlmaktadýr (Asarnow ve Asarnow 1994, Werry
1992). Son yýllarda yapýlan çalýþmalar bu tanýmlamalarýn yapýlmasýnda ne kadar haklý olunduðunu
ortaya koymuþtur. Çünkü zamanla bu olgularla
yapýlan bir çok çalýþmada gerek etiyolojik yönden
gerek klinik görünümleri, hastalýðýn seyri ve gidiþi,
ERKEN BAÞLANGIÇLI ÞÝZOFRENÝ
gerekse tedaviye alýnan yanýtlar açýsýndan önemli
farklýlýklar ortaya konmuþtur.
Þizofreninin çocukluk ve ergen tipinin hastalýðýn
yetiþkin tipinden ayýrýmý konusundaki modern yaklaþýmlar; niteliksel farklýlýklardan ziyade geliþimsel
farklýlýklar ve psikopatolojinin daha þiddetli
seyretmesinin önemi üzerinde durmuþlardýr (Rutter
1972, Russell 1992). Burada da bu farklýlýklar
baðlamýnda erken baþlangýçlý þizofreni ve çok erken
baþlangýçlý þizofreni üzerinde durulacaktýr.
EPÝDEMÝYOLOJÝ
Erken baþlangýçlý þizofreni, görülme sýklýðý %0.5-1
olarak kabul edilen eriþkin tip þizofreniye göre 5 kat
daha az görülmektedir (Beitchman 1985, Karno ve
Norquist 1989).
Genel toplumda 10 bin çocuktan birinin þizofrenik
bozukluk geliþtirme olasýlýðý olduðu tahmin edilmektedir (Bleuler 1971).
Erken baþlangýçlý þizofreninin 12 yaþýndan önce
baþlamasý çok enderdir. Ergenlikte baþlangýç hýzý artar
ve yeni olgularýn oraný %0.1'e ulaþýr (Werry 1992).
Bildirilen en erken baþlama yaþý 3 (Russell ve ark.
1989) ve 5.7'dir. (Green ve Padron-Gayol 1986). Daha
erken bir yaþ sýnýrý belirlemek için veriler henüz yeterli deðildir. Hastalýðýn süreðen ve sinsi geliþimi kesin
bir baþlangýç noktasý belirlenmesini güçleþtirmektedir
(Asarnow ve Asarnow 1994).
Eriþkin tip þizofrenide cinsler arasýnda farklýlýk
olmadýðý bilinmesine karþý yapýlan çalýþmalarda erken
baþlangýçlý þizofreninin erkeklerde 2 kat daha fazla
görüldüðü bildirilmiþtir (Bettes ve Walker 1987, Green
ve ark. 1992, Green ve Padron-Gayol 1986, Remschmidt 1993). Erkeklerde seks kromozomlarý aracýlýðýyla
geçiþ gösteren ve nöronal geliþimde bazý aksaklýklara
neden olarak þizofreni geliþimine yatkýnlýk oluþturan
genetik bir duyarlýlýk bulunduðu için erkeklerde
kadýnlara göre yaþamýn daha erken dönemlerinde
ortaya çýktýðý bildirilmektedir (Hafner 1993). Yine seksüel hormonlardan 17 östradiolün antidopaminerjik
etki ile koruyucu bir görev üstlendiði düþünülmektedir
(Green ve ark. 1992).
Erken baþlangýçlý þizofreni ile sosyoekonomik düzey
arasýndaki iliþkiyi saptamak için yeterli sayýda epidemiyolojik çalýþma yapýlmamýþtýr. Erken baþlangýçlý
þizofrenlerle yapýlan birçok çalýþma bu kiþilerin düþük
sosyokültürel düzeyde olduklarýný göstermiþtir (Werry
1992, McClellan ve Werry 1994).
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2001;4:60-70
ETÝYOLOJÝ
Erken baþlangýçlý þizofreni etiyolojisinde üzerinde en
çok durulan konu nörogeliþimsel kuramdýr.
NÖROGELÝÞÝMSEL KURAM
Erken baþlangýçlý þizofreni hakkýndaki araþtýrmalar
günümüzde beyin geliþimi ve anormallikleri üzerine
odaklanmýþtýr (Murray 1992, Waddington 1993). Bu
kurama göre þizofreninin erken geliþen merkezi sinir
sistemi lezyonlarýnýn, normal olgunlaþma süreçlerini
etkilediði geliþimsel bir bozukluk olabileceði belirtilmektedir (Akbarian ve ark. 1993, Fish ve ark.1992).
Beyindeki herhangi bir lezyon beyin fizyolojisini
deðiþtirmektedir. Psikoz geliþiminde yaþa baðlý olarak
geliþen hormonal etkenler ve geliþimsel etkenler gibi
beyindeki fizyolojik deðiþikliklerin aracýlýk ettiði;
gonadal ve adrenal hormonlarýn potent nötrotrofik
maddeler olduklarý ve muhtemelen psikotik belirtilerin pubertal baþlangýcýný yönlendirdikleri
düþünülmektedir (Gorski 1985).
Þizofreni tanýsý alan bir bireyi çocukluk, ergenlik
döneminde duyarlý hale getiren beyin bölgesinin dorsolateral prefrontal korteks (DLPFC) olduðu
düþünülmektedir. Merkezi sinir sistemi kendi içinde
birbiriyle sayýsýz baðlantýsý olan bir çok bölgeden oluþmaktadýr. Bir lezyon baðlantýlý olduðu bölgelerde de
deðiþikliklere neden olur. Örneðin; þizofrenide özellikle frontal ve temporal lobda iþlev bozukluðu
bildirilmiþtir. Ancak hangisinin öncelikli olduðu ve
hangisinin ikincil olarak diðer tarafta da patoloji
yarattýðý bilinmemektedir. Tüm kortikal alanýn üçte
birini oluþturan DLPFC, neo korteks (temporal, parietal, oksipital) alanlarýyla olduðu kadar hipokampus,
singulat girus gibi limbik bölgelerle, anteriorventral ve
medial talamik çekirdeklerle de olan baðlantýsý sebebiyle, talamus ve ona ulaþan temporal lob ve beyin
sapýnýn çeþitli bölgeleriyle iliþkilidir (Fuster 1989).
DLPFC; bu baðlantýlar sebebiyle beynin duygusal ve
dikkat merkezlerinden gelen tüm duyusal uyaranlardan haberdar olmakta ve onlarý düzenlemektedir.
DLPFC'nin miyelizasyonu diðer beyin bölgelerine göre
geç baþlamakta ve eriþkin yaþlarda da devam etmektedir. DLPFC'nin miyelinizasyonu 10-30 yaþlarý arasýnda gerçekleþmektedir. DLPFC'nin ileri yaþlarda olgunlaþmasýný tamamlamasý nedeniyle bu bölgedeki bir
erozyon çocuklukta dramatik bir iþlev kaybýna neden
olmamaktadýr.
Nörogeliþimsel kurama göre þizofreni belirtilerinin
oluþumunda sorumlu tutulan bir diðer önemli beyin
61
BALIM EÖ.
bölgesi temporal lobdur. Özellikle de medial temporal
lob patolojisinin rolü olduðu üzerinde durulmaktadýr
(Weinberger 1995). Þizofrenlerde temporal lob
yapýlarýný oluþturan hipokampal formasyon, amigdala
ve parahipokampal girusta beyin hacminin azaldýðý
ileri sürülen çalýþmalarýn yanýsýra (Zipursky 1994,
Suddath ve ark. 1989), bu sonucu desteklemeyen
çalýþmalar mevcuttur (Flaum 1995, DeLisi 1992). Bir
manyetik rezonans görüntüleme (MRI) çalýþmasýnda
tedaviye dirençli ve erken baþlangýçlý þizofreni
vakalarý ile yetiþkin tip þizofreni vakalarý arasýnda
temporal lob morfolojisi araþtýrýlmýþ, fakat temporal
lob lezyonlarý açýsýndan farklýlýk bulunmamýþtýr
(Jacobsen 1996). Temporolimbik bölge dikkat, iþtah,
canlýlýk, nefret gibi bazý davranýþsal ve duygusal
iþlevlerle ilgilidir. Þizofrenide de bu iþlevlerle ilgili
bozukluklarýn görülmesi, araþtýrma sonuçlarý kesinlik
taþýmamasýna raðmen temporal bölgenin bu hastalýkla ilgili önemli bir anatomik yerleþim olabileceðini
düþündürmüþtür.
Girus singulatus, hipokampus, forniks, bazý talamik
çekirdeklerden oluþan limbik sistemin, hem prefrontal
korteks hem de temporal korteks ile önemli baðlantýlarý, bunun yanýsýra motor, duyusal, visseral iþlevlerle ilgili olarak beyin sapý ile baðlantýlý olduðu ortaya
çýkarýlmýþtýr. Bu sistemin en önemli yapýlarýndan olan
hipokampusun bilgi iþleme fizyolojisinde önemli bir
rol oynadýðý belirtilmektedir (Joseph 1993).
Hipokampusun tam olgunlaþmaya doðumdan sonra
ulaþtýðý ve ilk biliþsel þemalarýn oluþmasýnda etkili
olduðu, prefrontal korteksle olan iliþkisiyle bu ilk
þemalarýn karmaþýklaþtýðý, entegre hale geldiði belirtilmektedir (Joseph 1993). Hipokampusun yanýsýra
þizofrenide korpus kallozum, korpus striatum,
mediodorsal talamik çekirdek, akkumbens çekirdeðinde metobolizma düþüklüðü, hücre kaybý, gliozis
bildiren yayýnlar vardýr (Siegel ve ark. 1993).
Son yýllarda tüm bu beyin bölgelerinin birbirleriyle
olan etkileþimlerinin nörokimyasal düzeydeki
göstergeleri üzerinde durulmaktadýr: Beyindeki
dopamin yolaklarýndan biri; mezensefalonun ventral
tegmental alanýndan prefrontal kortekse, temporal
loba, limbik bölgeye uzanmaktadýr. Mezolimbik bölgenin dopaminerjik etkinliði, prefrontal korteksden
gelen dopaminerjik yollar aracýlýðý ile tonik bir
inhibisyon altýnda tutulmaktadýr. Prefrontal korteksdeki dopamin nöronlarýnýn bir þekilde tahribi bir yandan mezokortikal bölgede etkinliðin azalmasýna yol
açarken; bir yandan bu inhibisyonun ortadan kalk62
masýna neden olarak mezolimbik bölgede dopaminerjik etkinliðin artmasýna neden olur.
Prefrontal korteksin afferent baðlantýlarýný oluþturan
mezokortikal yol stresle baþ etmede önemlidir. Aðrý ve
þok gibi fiziksel streslerin mezokortikal dopaminerjik
yolda etkinlik artýþýna yol açtýðý bildirilmiþtir. Eðer
mezokortikal yol stres karþýsýnda yeterince etkinleþerek prefrontal kortekste dopaminerjik rezerv
saðlayamazsa strese uygun cevaplarý geliþtirmekte
yetersiz kalýnýr. Stres mezokortikal yolun etkinliðini
saðlayarak prefrontal kortekste dopamin miktarýný
arttýrýr ve prefrontal korteksin dopamin etkinliði stres
ortadan kalksa bile çözüme yönelik cevaplarýn bulunmasýný kolaylaþtýrmak amacýyla yüksek kalýr. Stresle
baþetmenin beklendiði ya da kiþinin strese maruz
kaldýðý yaþlarda da artýþý ile nörokimyasal bir destek
verilmiþ olmaktadýr. Ancak þizofrenlerde bu
nörokimyasal destek doðum öncesi ve sonrasý
dönemde gerçekleþen bir lezyon nedeniyle verilememektedir. DLPFC'de gerçekleþmiþ bu lezyonun suçlandýðý bu durumda kiþi stresle baþedememekte ve
sonuçta þizofreni tablosu meydana gelmektedir.
Nörogeliþimsel kuram asýl olarak baþlangýçta sabit
durumda olan bir lezyonun daha sonraki beyin olgunlaþmasýný etkileyip þu ya da bu yönde deðiþtirerek
yeni bir durumun çýkmasýný anlatmaktadýr. Yapýsal,
fizyolojik, anatomik bir bozukluk olarak geliþen tablonun klinik tablo oluþmadan ne kadar önce oluþtuðunu belirlemek güçtür. Ayrýca bu bozukluklarýn
herhangi bir tetiði çeken faktör etkisiyle mi hastalýðý
oluþturduðu bugün için hala yanýtlanmamýþ bir
konudur. Þizofreni fenomeni ortaya çýkmadan çok
önce belki doðum ya da doðum öncesi dönemde bir
takým deðiþiklikler geliþmektedir (Werry ve Taylor
1994). Bu deðiþikliklerin sebebi olarak bugüne dek
pek çok faktör sorumlu tutulmuþtur.
A. MEVSÝMSELLÝK VE VÝRAL ENFEKSÝYONLAR
Þizofrenide doðum mevsiminin etkilerini araþtýran
pek çok çalýþmada þizofrenin daha çok kýþ sonu ve
bahar baþýnda doðanlar arasýnda görülmesinin
nedeni olarak mevsimsel özellikler taþýyan bazý viral
enfeksiyonlarýn, belki de doðum öncesi beyin geliþimi
üzerinde etkili olarak ileride þizofreniye yatkýnlýk
oluþturabileceði üzerinde durulmuþtur (Bradbury ve
Miller 1985, Pulver ve ark. 1990). Gebeliðin 2. trimesterinde geliþen enfeksiyonlarýn þizofreni geliþiminde
etkili olabileceðini bildiren çalýþmalar mevcuttur
(Eoton 1991). 1990'lý yýllarda ileri sürülen baþka bir
görüþ hatalý alfa interferon düzeninin þizofreni oluþuKLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2001;4:60-70
ERKEN BAÞLANGIÇLI ÞÝZOFRENÝ
mundaki olasý rolü ile ilgilidir. Bu varsayýma göre üretim düzeninde defekti olan kiþilerin merkezi sinir sisteminde hatalý alfa interferon üretimi ortaya çýkmakta bu da merkezi sinir sistemindeki virüslerin yeniden
etkinleþmesine ve þizofreni benzeri belirtilerin ortaya
çýkmasýna neden olmaktadýr (Waltrip ve ark. 1990).
B. DOÐUM KOMPLÝKASYONLARI
Bazý araþtýrmacýlar þizofrenik bireylerde normal populasyona göre daha fazla anormal doðum öyküsü
olduðunu belirtmiþlerdir. Doðum komplikasyonlarý
diðer psikiyatrik rahatsýzlýklarla karþýlaþtýrýldýðýnda
daha çok þizofreniye özgü bulunmuþtur (Lewis ve
Murray 1987). Þizofren hastalarla yapýlan korelasyon
çalýþmalarýnda doðum komplikasyonlarýnýn erken
baþlangýçlý þizofreni ile, hastalýðýn süregenlik kazanmasýyla, serebral ventrikül bozukluklarýyla ile iliþkili
olduðu bulunmuþtur (McNeil ve Kaji 1978, Owen ve
ark. 1988). Tüm bu çalýþmalar doðum komplikasyonlarýnýn tek baþýna ya da diðer faktörlerle etkileþimleri
sonucu nörogeliþimsel kuram içinde yer alabileceðini
göstermektedir (Werry ve Taylor 1994).
C. ERKEN BEYÝN HASARI
Beyindeki erken dönemde oluþan bir hasarýn þizofreni
riski oluþturabileceðini bildiren çalýþmalar mevcuttur.
Temporal lob epilepsisi ve ilaç intoksikasyonu,
þizofreniye benzer psikotik bir sendroma yol açmaktadýr (Werry ve Taylor 1994).
D. NÖROKÝMYASAL DEÐÝÞÝKLÝKLER
1. Dopaminerjik Sistem Deðiþiklikleri
Amfetamin gibi beyinde dopamini serbest hale getiren
bir madde verildiðinde þizofrenide görülen psikotik
belirtilerin alevlenmesi, yüksek doz L-dopanýn
þizofreni belirtilerini arttýrmasý, LSD, meskalin gibi
psikomimetik maddelerin dopaminerjik iþlev düzeneðine etkili olmalarý gibi farklý gözlemler sonucu
þizofrenide dopaminerjik aktivitenin artma yönünde
bozulduðu, özellikle pozitif psikotik belirtiler baþta
gelmek üzere hastalýðýn oluþumunda önemli rol oynayabileceði düþünülmektedir (Burrows ve ark. 1986).
Araþtýrmalar dopaminerjik reseptör yoðunluðunun
pozitif belirtilerle seyreden tip I þizofreni alt tipinde
arttýðýný, bu reseptörlerdeki artýþýn pozitif belirtilerle
paralellik gösterdiðini saptamýþtýr (Burrows ve ark.
1986). Tip II þizofrenlerde ise negatif belirtiler aðýrlýkta olup dopaminerjik reseptör yoðunluðunda azalma
saptanmýþtýr (Burrows ve ark. 1986, Losoncy ve ark.
1987).
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2001;4:60-70
2. Noradrenerjik Sistem Deðiþiklikleri
Çeþitli çalýþmalarda elde edilen bulgulara göre
noradrenalinin þizofrenide temel bir rol oynamaktan
çok dopamin gibi diðer nörotransmitter sistemlerindeki bozukluklarýn yansýmasý ile ilgili olduðu
düþünülmektedir. Þizofrenide noradrenalin sisteminin
aþýrý aktif ya da yetersiz olduðunu ileri süren çok
çeliþkili çalýþma sonuçlarý vardýr (Van Kammen ve
Gelenter 1987). Tomografi çalýþmalarýnda þizofrenide
görülen kortikal atrofinin beyin omurilik sývýsýndaki
(BOS) noradrenalin düzeylerindeki azalmayla ilgili
olduðu, yine kortikal atrofi olan hastalarda olmayanlara göre BOS 3-metoksi 4-hidroksi fenil glikol
(MHPG) düzeylerinin düþük olduðu, bu düþüþün atrofi
derecesiyle iliþkili olduðu söylenmektedir (Van
Kammen ve Gelenter 1987).
3. Serotonerjik Sistem Deðiþiklikleri
Þizofrenlerde post mortem tetkiklerde beynin bazý bölgelerinde serotoninin farklý yoðunlukta bulunmasý,
serotonerjik nöronlarýn birbirlerinden farklý yapý ve
etkilerinin olmasý, çeþitli reseptör alt tiplerinin ortaya
konmasý sonuçlarý karmaþýk bir hale getirmektedir.
Araþtýrmalarda en sýk tekrarlanan sonuç, özellikle
negatif belirtili þizofrenlerde post sinaptik serotonin
reseptörlerinde duyarlýlýk artýþýdýr (Mita ve ark. 1986).
5-HT2 reseptörüne yüksek afinitesi olan klozapin
negatif belirtili þizofrenlerde olumlu sonuç vermiþtir.
Bugünkü bilgilerimizle serotonin þizofreni iliþkisi en
çok 5-HT2 reseptörü ile ilgili görülmektedir. Negatif
belirtili þizofrenlerde post sinaptik reseptör aþýrý
duyarlýlýðýna baðlý serotonin etkinliðinde artýþ olduðu
gösterilmiþtir (Mita ve ark. 1986).
4. Glutamaterjik Sistem Deðiþiklikleri
Þizofrenideki son varsayýmlardan birisinin ana
konusu olan glutamat, reseptörleri aracýlýðý ile
nöronal büyümeyi saðlayan ve GABA'nýn ön maddesini oluþturan bir aminoasittir. Þizofrenide glutamat
etkinliðinin azaldýðýný ileri süren teoriye göre beynin
geliþim ve olgunlaþmasýnýn erken dönemlerinde glutamat yollarý ile ilgili bir bozukluk oluþmaktadýr (Van
Kammen DP ve ark. 1982). Merkezi sinir sisteminde
glutamaterjik nöronlarla dopaminerjik nöronlar
arasýnda talamus yolu ile ters bir etki oluþmaktadýr.
Buna göre striatumda sonlanan glutamaterjik nöronlarýn son uçlarýnda dopamin reseptörleri, dopaminerjik nöronlarýn son uçlarýnda da glutamat reseptörleri
vardýr. Glutamat reseptörleri uyarýldýðýnda dopamin
iletimi azalýr. Dopamin reseptörleri uyarýldýðýnda da
63
BALIM EÖ.
glutamat iletimi azalýr. Glutamat aktivitesinin
þizofreni oluþumundaki etkisi "talamik filtre hipotezi"
ile açýklanmaya çalýþýlmaktadýr. Bilindiði gibi talamus
korteksin aþýrý uyaran ve bilgi yükü altýnda kalmasýný
önleyen bir filtre iþlevi görür. Glutamaterjik nöronlar
talamik filtreyi kapar, dopaminerjik nöronlar ise filtreyi açar. Glutamaterjik sistemde bir bozukluk varsa
dopaminerjik nöronlarla açýlan filtre korteksi aþýrý
uyaran akýmýna maruz býrakýr ve korteks bilgi iþleme
yeteneðini kaybederek psikoz ortaya çýkar.
E. ENZÝM DEÐÝÞÝKLÝKLERÝ
Monoamin Oksidaz (MAO)
Bu enzim dopamin, noradrenalin, serotoninin metabolizmasýnda rol oynar. Þizofrenlerde MAO etkinliðinin saðlýklý kiþilere göre azaldýðýný gösteren çalýþmalar vardýr (Iþýk 1994). Yine þizofrenlerin plazmalarýnda platelet MAO aktivitesine, serumlarýnda da
lenfosit MAO aktivitesine karþý inhibitör saptanmýþtýr
(Burrows ve ark. 1986).
Katekol-o-metiltransferaz (COMPT), dopamin beta
hidroksilaz, tirozin hidroksilaz.
Þizofrenlerde bu enzim deðiþiklýklerini bildiren çeliþkili araþtýrma sonuçlarý vardýr (Burrows ve ark. 1986).
F. NÖROENDOKRÝN DEÐÝÞÝKLÝKLER
Þizofrenide nöroendokrin deðiþikliklerin hastalýðýn
patofizyolojisinde ve etiyolojisinde mi rol oynadýklarý
yoksa sadece beyin iþlevlerindeki bozukluðu yansýtan
ikincil sonuçlar mý olduðu sorusu henüz yanýtlanabilmiþ deðildir. Ancak biyojenik amin nörotransmitterlerin nöroendokrin eksenlerin ana düzenleyicisi
olmalarý ve nöroendokrin deðiþikliklerin çoðunun
psikotik epizod geçtikten sonra normal bazal
seviyelerine dönmeleri, ikinci olasýlýðý kuvvetlendirmektedir.
Prolaktin
Prolaktin, salýnýmý dopaminerjik sistemlerce kontrol
edilen ve ön hipofizden salýnan bir hormondur.
Þizofren hastalarda bu hormonun ölçümü dopamin
etkinliði konusunda bilgi vermektedir. Þizofreninin
pozitif belirtileri ile prolaktin arasýnda negatif bir
iliþkiden söz eden çalýþmalar vardýr (Rubin1987).
Büyüme Hormonu (GH)
Þizofren hastalarda bu hormonun salgýlanmasý ile
ilgili olarak çeliþkili sonuçlar bildirilmektedir. Bazý
þizofrenlerde GH eksikliði saptanmýþ, bazýlarýnda
64
dopamin, GABA gibi mediatörlerin uyarýlarýna künt
GH yanýtlarý elde edilmiþtir (Lal 1987). Kronik hastalarda künt GH yanýtý saptanýrken akut alevlenme
gösteren kronik hastalarda artmýþ GH yanýtý saptanmýþtýr (Lal 1987). Bu bulgular akut hastalarda artmýþ
kronik hastalarda ise küntleþmiþ dopaminerjik reseptör duyarlýlýðý biçiminde yorumlanmýþtýr.
Ergenlerle yapýlan bir çalýþmada Tirotropin Releasing
Hormon (TRH) verildiðinde GH düzeyinde artýþ saptanmýþtýr (Stewart 1988). Bu durum eriþkinlerde çok
seyrektir. Bu sonuç bize þizofrenlerde hipotalamohipofizer iþlev bozukluklarýnýn geliþmesinde baþlangýç
yaþýnýn önemini vurgulamaktadýr.
Peptidler
Katekolaminlerden zengin beyin bölgelerinde endojen
nöropeptidlerin varlýðý, ruhsal hastalýklarda bunlarýn
da olasý rollerini düþündürmüþtür (Bracha ve
Kleinman 1988).
Postmortem çalýþmalarda, þizofrenik hastalarda
beynin belirli bölgelerinde kolesistokinin ve metenkefalin azlýðý, nörotensin ve somatostatin fazlalýðý, bazý
PET çalýþmalarýnda negatif belirtili þizofrenlerde kolesistokinin ve P maddesinin amigdalada azaldýðý, pozitif belirtili þizofrenlerde ise amigdalada vazoaktif
intestinal peptidin arttýðý bulunmuþtur (Frost 1991).
Þizofreni patogenezinde rolü olduðu düþünülen sistemlerden biri de endojen opiat sistemidir. Opiatlar
dopaminin sentezini, salýnmasýný, geri alýmýný ve
metabolizmasýný etkilemektedir. Bu konuda yapýlan
çalýþmalarýn bir kýsmýnda endorfinlerin azaldýðý, bir
kýsmýnda arttýðý, bir kýsmýnda da endorfinler arasýndaki dengenin bozulmasý yönünde veriler elde
edilmiþtir (Ceylan 1993).
G. NÖROANATOMÝK DEÐÝÞÝKLÝKLER
1. Ventrikül Geniþlemesi
Þizofren hastalarda oluþan ventrikül geniþlemesinin,
hastalýðýn baþýnda veya hastalýk baþlamadan çok
önce geliþtiði gösterilmiþtir (Nyback 1982). Ventrikül
geniþlemesinin erken baþlangýç, kötü bir hastalýk
öncesi uyum, negatif bulgularýn fazla oluþu, pozitif
bulgularýn azlýðý, ilaç tedavisine verilen kötü yanýt,
kötü prognoz ile iliþkili olduðunu bildiren çalýþmalar
da vardýr (Shenton 1992).
2. Kortikal atrofi
Þizofren hastalarýn çoðunda kortikal atrofinin varlýðý
da dikkat çekmektedir. Yapýlan çalýþmalarda þizofrenKLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2001;4:60-70
ERKEN BAÞLANGIÇLI ÞÝZOFRENÝ
lerde kortikal yüzey deðiþikliklerinin daha çok prefrontal ve temporal alanlarda odaklaþtýðý izlenmekte
fakat tomografide izlenen bu ventriküler ve kortikal
deðiþiklikler arasýnda bir iliþki olup olmadýðý henüz
bilinmemektedir (Lewis 1990). Þizofrenlerde kortikal
atrofinin yanýnda %15-50 oranýnda serebellar vermis
atrofisi saptanmýþtýr (Shenton 1992). Ancak bu
deðiþimlerin yaþla hastalýðýn süresiyle iliþkisi kesin
olarak kanýtlanmamýþtýr.
3. Hipofrontalite
Yapýlan Pozitron Emisyon Tomografisi (PET), Tek
Foton Emisyon Tomografisi (SPECT) çalýþmalarýnda
frontal lobda beyin bölgesel glukoz tutulumunun
azaldýðý saptanmýþtýr (Birsöz ve Eryýlmaz 1991).
Þizofrenik ergenlerle yapýlan PET çalýþmasýnda,
yetiþkin tip þizofrenlerle yapýlanlara benzer þekilde
dorsolateral prefrontal korteks (DLPFC) atrofisinin
varlýðý görülmüþtür (Goldberg ve Weinberger 1988).
4. Hemisferik Asimetri
Normal insan beyninde anatomik açýdan hemisferik
bir asimetri vardýr. Saðlýklý bireylerde oksipitopariyetal bölgeler solda geniþ, prefrontal ve temporal
bölgeler saðda geniþtir. Bu normal asimetri þizofren
bireylerde özellikle erken baþlangýçlý þizofrenlerde,
negatif belirtili þizofrenlerde bulunmamaktadýr.
Saðlýklý bireylerde asimetrinin geliþimi gebeliðin 16.
haftasýndan itibaren ortaya çýkmaktadýr. Erken
baþlangýçlý þizofrenlerde bu asimetrinin olmayýþý ya
da tersine dönüþü doðum öncesi geliþimsel anomali
varlýðýný desteklemekte ve bunun da gebeliðin 2.
trimesterinden önce geliþmiþ olabileceðini düþündürmektedir (Yeo ve Gangested 1993).
Santral sinir sistemindeki iþlev bozukluklarý beyin
görüntüleme çalýþmalarýnýn yanýsýra, nöropsikolojik
testlerle de anlaþýlabilir. Bu testler mevcut iþlev bozukluðunun davranýþlar üzerindeki etkilerini belirlemektedir.
NÖROPSÝKOLOJÝK DEÐERLENDÝRME
Erken baþlangýçlý þizofreni tanýsý almýþ vakalarda dil,
algý, biliþsel ve iþlevlerdeki bozulmalar nöropsikolojik
testler aracýlýðýyla anlaþýlabilmektedir.
Algý Ýþlevleri
Görsel Bellek Testi (Visual Retention Test, Benton
1974) ve görsel þekil ayýrdetme testi (Visual Form
Discrimination Test- Benton ve ark. 1977): Bu testler
þekil ayýrt etme becerilerini ölçmektedir. Bu testlere
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2001;4:60-70
bellek boyutu eklendiðinde, þizofrenili çocuklarýn
anlamlý ölçüde baþarýsýz olduklarý saptanmýþtýr.
Biliþsel Ýþlevler
Wechsler çocuklar için zeka ölçeði'ne (WÇZÖ-R) göre
geliþtirilen deneysel takiplerle desen testleri þizofrenili, otistik ve normal çocuklara uygulanmýþtýr.
Þizofreni tanýlý çocuklarýn yalnýzca karmaþýk analiz
testinde diðer çocuklara göre daha fazla yanlýþ yaptýklarý saptanmýþtýr.
Dil Ýþlevleri
Çokdilli Afazi Sýnamasýndan Token Testi (Token Test
from the Multilingual Aphasia Examination- Benton
ve Hamsher 1989):
Bu testte karmaþýklýðý giderek artan sözel yönergeler
çocuklara verilmektedir. Þizofrenili çocuklarýn normal
kontrollere göre anlamlý düzeyde fazla hata yaptýklarý
saptanmýþtýr.
Seashore Ritim Testi (Seashero Rythm Test- Seashero
ve ark. 1960): Sert bir zemine vurularak verilen ritimlerin çocuk tarafýndan tekrarlanmasý yolu ile sözel
olmayan iþitsel uyarýlarýn iþlenmesi ölçülmektedir.
Þizofreni tanýlý çocuklar anlamlý düzeyde baþarýsýz
bulunmuþlardýr.
Yürütme Ýþlevleri
Wisconsin Kart Dizme Testi'nde (Wisconsin Card
Sorting Test- Grant ve Berg 1981): Þizofreni tanýlý
çocuklar yanlýþ sonuca götüren yolu yinelemektedirler. Bu test labirent sisteminde hedefe götüren yolu
belirlemeleri esasýna dayanmaktadýr.
Tüm bu çalýþmalar þizofreni tanýlý bireylerin bilgi
iþlem ve tepkiden önce bilgiyi saklamasý, yönlendirmesi ve dönüþtürmesi olarak nitelendirilen iþlev bellek yetilerinde kýsýtlýlýk olduðunu düþündürmektedir.
Erken baþlangýçlý þizofreni vakalarýnda nörolojik silik
iþaretler olarak tanýmlanan; minör, belirsiz, fokal
olmayan belirtilerin varlýðý ilk kez Bender ve Grugett
(1956) tarafýndan araþtýrýlmýþtýr. Bender, þizofren
çocuklarýn normal çocuklara göre daha fazla nörolojik
silik iþaretler gösterdiklerini bulmuþtur. Bu ilk çalýþmadan bugüne yapýlan sýnýrlý çalýþmalarýn (Heinrich
ve Buchanon1988, Kolakowska ve ark. 1985)
sonuçlarý psikiyatrik hastalýðý olmayan normal kontrol gruplarýna göre þizofren hastalarda daha çok
nörolojik bozukluk bulunduðunu göstermiþtir. Baþka
çalýþma sonuçlarýnda þizofrenisi olan kiþilerin diðer
psikiyatrik bozukluklara ve duygudurum bozukluk65
BALIM EÖ.
larýna göre daha fazla oranda nörolojik bozukluk gösterdikleri (Heinrich ve Buchanon 1988) ve þizofreni
tanýsý alan kiþilerde yaklaþýk %40 ile %58 oranýnda
nörolojik silik iþaretler olduðu belirtilmiþtir
(Kolakowska ve ark. 1985).
Günümüzde silik iþaretler konusunda iki farklý görüþ
vardýr. Birincisi; silik iþaretler nöropatoloji konusunda
kesin bir kanýt bulunmasa da bozukluklar için nörolojik bir temel olduðunu göstermektedir. Yani silik
iþaretlerin nörolojik anlamlýlýðý vardýr. Ýkincisi;
davranýþ ve öðrenme bozukluðu gösteren çocuklar
konusunda silik iþaretler, klinik bir yargýya varmada
yol gösterici olabilir. Yani silik iþaretlerin psikolojik bir
anlamlýlýðý vardýr (Tupper 1987). Bu iþaretlerin bir
kýsmý geliþmenin gecikmesi ile ilgilidir ve zamanla
kaybolurlar, bir kýsmý merkezi sinir sisteminde patolojik derecede bir bozukluðun deðil fakat minör bazý
bozukluklarýn göstergesidir. Genel olarak silik
iþaretler motor, duyu, biliþ, dikkat, dil, bellek bozukluklarýný kapsayan bir çeþitliliðe sahiptir.
Hastalýðýn baþlangýç yaþý ve hastalýk öncesi iþlevsellik
ile nörolojik silik iþaretler arasýndaki iliþkiyi saptayan
ve karþýt sonuç bulan araþtýrmalar vardýr (Kennard
1960, Yousef 1988). Düþük doðum aðýrlýðý, perinatal
enfeksiyon geçirilmesi, hipoksi öyküsü ve intrauterin
hasarý olanlarda nörolojik silik iþaretlerin daha sýk
görüldüðü bildirilmiþtir (Pollin 1966).
Bizim çalýþmamýzda da bu iþaretleri ölçmekte kullanýlan PANESS'in alt grup puanlarýndan motor
hareketler, grafestezi, steregnozi, denge, tekrarlayýcý
hareket puanlarýndan erken baþlangýçlý þizofren
hastalarýn yetiþkin tip þizofren hastalara göre anlamlý ölçüde yüksek puan aldýklarý saptanmýþtýr (Balým
1997). Bu sonuç þizofren hastalarda geliþimsel bozukluklarla silik iþaretler arasýnda bir ilgi olduðunu ve bu
nörolojik iþlev kaybýnýn erken çocukluk dönemlerinden itibaren bulunduðunu bildiren çalýþma
sonuçlarýna benzemektedir (Kolakowska ve ark.
1985).
KLÝNÝK
Hastalýk Öncesi Uyum
Erken baþlangýçlý þizofreni hastalarýnda hastalýk belirtilerinin baþlamasýndan çok önce, çoðu kez bebeklik
döneminden baþlayan ve giderek artan sosyal, biliþsel, duyusal, motor geliþmeyi etkileyen çeþitli belirtiler bulunmuþtur (Waddington 1993). Erken
baþlangýçlý þizofrenide, özellikle de çok erken
66
baþlangýçlý þizofrenide %54-90 oranýnda ortak
hastalýk öncesi özellikler bulunmuþtur (Asarnow ve
Ben Meir 1988, Green ve Padron-Gayol 1986). Bu
çocuklar eriþkin tipte geçen þizotipal ya da þizoid kiþilik bozukluðuna uyan tuhaf, çekinik, anksiyeteli, yalnýz çocuklardýr (Werry 1992). Þizofren eriþkinlerin
çocukluk dönemlerine göre, erken baþlangýçlý
þizofrenide premorbid dönem çok daha aðýr seyretmekte ve sosyal iþlevlerde bozulma daha fazla
görülmektedir (Werry 1992, McClellan ve Werry 1994,
Asarnow ve Asarnow 1994). Yine baþka bir çalýþmada
%40 oranýnda hastalýk öncesi hiperaktivite, dikkat
daðýnýklýðý, %26 oranýnda yaygýn geliþimsel bozukluk
belirtileri (ekolali, dokunmaya aþýrý duyarlýlýk, kanat
çýrpma), %17 oranýnda davranýþ bozukluðu (saldýrganlýk, evden kaçma, yangýn çýkarma) saptanmýþtýr
(Russell ve ark. 1989, Russell 1994).
Baþlangýç
Eriþkin tip þizofreni için belli bir baþlangýç biçimi
olmamakla birlikte erken baþlangýçlý þizofreni genellikle sinsi baþlangýçlýdýr (Asarnow ve Ben-Meir 1988,
Green ve Padron-Gayol 1986). Erken ergenlikte hem
akut (1 yýldan kýsa) hem de sinsi baþlangýçlý olgular
görülmektedir (McClellan 1993, Werry 1991). Bir çalýþma grubunda olgularýn yalnýzca %14'ü akut
baþlangýçlýdýr. Bu durum ergenlik ve eriþkinlikteki
baþlangýç biçiminden farklýdýr. Ayný çalýþmada
psikotik olmayan belirtilerin baþlama yaþýnýn ortalama 4.6, psikotik belirtilerin baþlama yaþýnýn ise ortalama 6.9, tüm taný ölçütlerinin kullanýlarak tanýnýn
konduðu yaþýn ortalama 9.5 olduðu belirtilmiþtir
(Russell 1994).
Prodrom ve Klinik Belirtiler
Okul baþarýsýnda düþme, sosyal içe çekilme, dezorganize davranýþ, kiþisel hijyende azalma en sýk görülen
prodromal belirtilerdir.
Erken baþlangýçlý þizofrenide eriþkin taný ölçütleri kullanýldýðý halde, bazý tanýsal güçlüklerle karþýlaþýlmaktadýr. Çocuklarda gerçek psikotik fenomenleri, geliþim
gecikmeleri, travmatik olaylar, zengin bir hayal gücü
nedeniyle ortaya çýkan, psikotik olmayan düþünce ve
algýlardan ayýrt edebilmek zor olabilir (Russell 1994).
Þizofreni ölçütlerinden olan sanrý, varsaný, çaðrýþým
bozukluðu çocuk ve ergenlerde þizofreni dýþýnda;
davraným bozukluðu, kiþilik bozukluðu, disosiyatif
bozukluk, affektif bozukluk, yaygýn geliþimsel bozukluk, dil bozukluðu ve dikkat eksikliði hiperaktivite
bozukluðunda da görülebilmektedir (Del Beccaro
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2001;4:60-70
ERKEN BAÞLANGIÇLI ÞÝZOFRENÝ
1988). Altý ay süre ölçütü pek çok olgunun bu süre
dolmadan doktora baþvurmasý nedeni ile bazý karýþýklýklara neden olmaktadýr. Bu takdirde izleme ile
doðrulanabilecek geçici bir taný koymak gerekmektedir. Ayrýca þizofrenideki iþlev bozukluðu ölçütü yerine
erken baþlangýçlý þizofrenide uygun iþlev düzeyine
gelinmemesi ölçüt olarak kabul edilmektedir.
Erken baþlangýçlý þizofrenide en sýk görülen belirti iþitsel varsanýlardýr ve %80 oranýnda görülmektedir.
Bunlar çocuklukta normal olarak görülen hayali
arkadaþlar ve hipnogojik yaþantýlardan dikkatle
ayýrdedilmiþ ve duygulanýmdan baðýmsýz olduklarýna
karar verilmiþtir (Edgell ve Kolvin 1972, Uslu ve
Demirergi 1995). Ýþitme varsanýlarý büyük çoðunlukla
emir varsanýlarý þeklinde, genellikle olumsuz bazen
olumlu içeriklidir ve yorum yapan, kendi aralarýnda
konuþan seslere ise daha az sýklýkta rastlanmaktadýr.
Varsanýlar basit yapýlýdýr, genellikle bir hafta sürer, bir
yýldan dört yýla kadar süren olgular bildirilmiþtir
(Spencer ve Campbell 1994).
olduðu öne sürülmektedir (Mc Glashan ve Fenton
1991). Erken baþlangýçlý þizofrenide ise paranoid ve
ayrýþmamýþ alt tipler en sýk görülmektedir (Mc Clellan
1993, Werry 1991).
Hastalýðýn ilk on yýlý içinde eriþkinlerde özkýyým riski
%15’dir (Cohen 1990). Eriþkinlerde olduðu gibi erken
baþlangýçlý þizofrenide de özkýyým düþüncelerinin
varolduðu ve bu riskin %5-15 arasýnda oluþtuðu
bildirilmiþtir (Werry 1991).
Erken baþlangýçlý þizofrenide klinik tabloya diðer
psikopatolojilerin de eklendiði saptanmýþtýr. Sýrasýyla
%29 oranýnda davraným bozukluðu, %26 oranýnda
atipik depresyon, %14 oranýnda distimi, %11 oranýnda
enüresis/enkopresis görüldüðü bildirilmiþtir (Russell
ve ark. 1989).
Çocuklarda psikotik belirtiler çoðunlukla benliðe
yabancý deðildirler. Özellikle varsanýlar korkutucu
olmakla birlikte geliþimin erken dönemlerinde ortaya
çýktýklarýndan çocuklar tarafýndan normal yaþantýlarýndan ayýrt edilememektedir. Dil ve biliþteki
geliþimsel farklýlýklar belirtilerin çeþidi ve niteliðini
etkilemektedir (Kaplan ve Sadock 1989, Werry 1992).
Þimdiye kadar çocuklarla yapýlan çalýþmalarda genel
olarak belirtilerin tipi ve içeriðinde geliþim düzeyine
göre deðiþiklikler olmakla birlikte her yaþ grubu için
negatif belirtilerin görülme sýklýðý pozitif belirtilerden
daha fazla bulunmuþtur (Bettes ve Walker 1987).
Uygunsuz ya da küntleþmiþ affekt, enkoherans gibi
negatif belirti sýklýðýnýn erken yaþlarda daha sýk
oluþu, hastalýðýn kognitif, sosyal- duygusal geliþmeyi
geciktirmesi sebebiyle olmaktadýr (Fields ve ark.
1994). Negatif belirtiler hastalýðýn süregenliði, premorbid uyum bozukluðu, biliþsel iþlev bozukluðu,
beyin zedelenmesi ile iliþkilendirilirken pozitif belirtiler ise daha iyi premorbid uyum, daha yüksek genel
iþlev düzeyi, serebral atrofi ve duyu bozukluðunun
olmamasý ile iliþkili bulunmuþtur (Andreasen 1982,
Bettes ve Walker 1987, Pogue- Geile ve Harrow 1985).
Baþka bir araþtýrmada þizofrenik çocuklarda pozitif
belirtilerin yaþla arttýðý ve normal zeka bölümü ile
iliþkili olduðu, negatif belirtilerin ise daha çok erken
çocukluk ve geç ergenlik döneminde sýk görüldüðü ve
beyin zedelenmesi ile iliþkili olduðu bulunmuþtur
(Bettes ve Walker 1987, Remschmidt 1993). Negatif
belirtilerin þizofreninin erken baþlangýçlý tipinde
yetiþkin tipine oranla daha sýklýkla bulunduðunu
belirten araþtýrmacýlar bu sonucu hastalýðýn erken
baþlayan formunun etiyopatogenezinde geliþimsel
defektlerin varlýðýna baðlamaktadýrlar (Mc Cllelan ve
Werry 1994, Remschmidt 1993, Lewis 1990). Ancak
negatif belirtileri hastalýðýn geç dönemlerindeki yýkýmla iliþkilendiren çalýþmalar da mevcuttur (Kaplan ve
Sadock 1989).
Eriþkinlerde alt tip sýklýðýnýn baþlangýçtan itibaren
hebefrenik, ayrýþmamýþ tip, paranoid tip þeklinde
Bugüne kadar yapýlan bir çok çalýþma erken
baþlangýçlý ve yetiþkin tip þizofreninin klinik belirtiler
Görsel varsanýlar %63 oranýnda saptanmýþtýr. Dokunsal, somatik, koku varsanýlarý daha az sýklýkla görülmektedir. Ýþitme varsanýlarý genellikle diðer
varsanýlara eþlik etmektedir (Spencer ve Campbell
1994).
Sanrýlarýn %63 oranýnda görüldüðü bildirilmiþtir.
Bunlar en çok persekütuar ve somatik niteliklidir.
Daha küçük çocuklarda basit, canavar, hayvan gibi
çocukluk temalarýný iþlemektedir. Sanrýlarýn süresi bir
hafta ile bir yýl arasýnda deðiþmektedir (Russell 1994).
%40 olguda enkoherans, belirgin çaðrýþým gevþekliði,
belirgin mantýksýz düþünceler, konuþma içeriðinde
fakirlik saptanmýþtýr (Kaplan ve Sadock 1989, Russell
1992).
%74 çocukta sýð, künt ya da uygunsuz duygulaným,
%40 çocukta ise dezorganize davranýþlar görülürken,
katatoni belirtilerine rastlanmamýþtýr (Russell 1994).
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2001;4:60-70
67
BALIM EÖ.
yönünden birbirine olan benzerliðini, aralarýnda
devamlýlýk olduðunu belirtmiþtir (Bettes ve Walker
1987, Russell ve ark. 1989). Çocukluk çaðý þizofrenisi
tanýsý alan çocuklarýn daha ilerde yetiþkin tip þizofreni
taný ölçütlerini karþýladýðýný saptayan çalýþmalar mevcuttur (Fields ve ark. 1994). Ancak erken ve yetiþkin
tipte klinik belirtilerin niteliksel olarak birbirine benzemesine karþýn, niceliksel olarak aralarýnda önemli
farklýlýklar olduðu, hastalýðýn erken baþlangýçlý tipte
çok daha aðýr belirtilerle seyrettiði ve bilinen saðaltým
uygulamalarýna daha dirençli olduðu, daha olumsuz
yanýt verdiði bildirilmiþtir. Bizim çalýþmamýzda da
erken baþlangýçlý þizofreni grubunda yetiþkin tip
þizofreni grubuna göre klinik belirtilerin daha þiddetli
seyrettiði saptanmýþtýr (Balým 1997). Neticede tüm bu
çalýþmalar erken baþlangýçlý þizofreninin ayrý bir
baþlýkta incelenmesini haklý çýkarmakta ve etiyolojisinde nörogeliþimsel kuramýn oynadýðý rolün önemini ortaya koymaktadýr.
KAYNAKLAR
Akbarian S, Bunney JWE, Potkin SG ve ark. (1993) Altered distrubition of nicotinamide- adenine dinucleotide phosphate
diaphorase cells in frontal lobe of schizophrenics implies disturbances of cortical development. Arch Gen Psychiatry, 50:
169-177.
Andreasen NC (1982) Negative symptoms in schizophrenia
definition and reliabilty, Negative and positive schizophrenia
definition and validiation. Arch Gen Psychiatry, 39:784-794.
Asarnow JR, Ben -Meir S (1988) Children with schizophrenia
spectrum and depressive disorders: a comparative study of
premorbid adjustment, onset pattern, and severity of impairment. J Child Pschol Psychiatry, 29: 477-488.
Asarnow RF, Asarnow JR (1994) Childhood onset schizophrenia: editor introduction. Schizophr Bull, 4: 591-597.
Balým ÖE (1997) Klinik belirtiler ve Nörolojik silik iþaretler
açýsýndan erken baþlangýçlý þizofreni ile yetiþkin tip
þizofreninin karþýlaþtýrýlmasý. Yayýnlanmamýþ uzmanlýk tezi,
Ankara.
Beitchman JH (1985) Childhood schizophrenia: A review and
comparison with adult- onset schizophrenia. Psychiatry Clin
North Am, 8: 793-814.
Bender L, Grugett AE (1956) A study of certain epidemiological factors in a group of children with childhood schizophrenia. Am J Orthopsychiatry, 26: 131-145.
Benton AL (1974) Revised Visual Retention Test. The
Psychological Corporation, 4. Baský, New York, NY.
Benton AL, Hamsher K, Stone B ve ark. (1977) Visual
Retention Test: Visual Form Discrimination. Benton
Laboratory of Neuropsychology, Division of Behavioral
Neurology, Department of Neurology, lowa City, IA, University
Hospitals.
Benton AL, Hamsher K (1989) Multilingual Aphasia
Examination.
2.
Baský,
Benton
Laboratory
of
Neuropsychology, Division of Behavioral Neurology,
Department of Neurology, lowa City, IA, University Hospitals.
Bettes B, Walker E (1987) Positive and negative sympytoms in
psychotic and other psychiatrically disturbed children. J Child
Psychol Psyhiatry, 28: 555-567.
Birsöz S, Eryýlmaz M (1991) Hipofrontalite ve þizofreni. 27.
Ulusal Psikiyatri Kongresi Özet Kitabý, Antalya, s.57.
Bleuler E (1971) Dementia Praecox or the group of schizophrenia. New York, International Universities Press.
68
Bracha HS, Kleinman JE (1986) Postmortem neurochemistry in
shizophrenia. Psychiatr Clin North Am, 9: 133-141.
Bradbury TN, Miler GA (1985) Season of birth in schizophrenia: A review of evidence, methodology and etiology. Psychol
Bull, 98: 569-594.
Burrows GD, Norman TD, Rubinstein G ve ark. (1986)
Handbook of studies on schizophrenia. Elsevier Science
Publisher.
Ceylan ME (1993) Araþtýrma ve Klinik uygulamada Biyolojik
Psikiyatri. 1. Baský, Ýstanbul.
Cohen LJ (1990) Suicide and schizophrenia: Data from a
prospect of community treatment study. Am J Psychiatry, 147:
602-607.
Del Beccaro MA (1988) Hallucinations in children. J Am Acad
Child Adolesc Psychiatry, 27: 462-465.
DeLisi LE (1992) The timing of brain morphological changes in
schizophrenia and relationship to clinical outcome. Biol
Psychiatry, 31:241-254.
Edgell HG, Kolvin I (1972) Chilhood hallucinations, J Child
Psychol Psychiatr Allied Disc, 13: 279-287.
Eoton WW (1991) Update on the epidemiology of schizophrenia. Epidemiol Rev, 13: 302 328.
Fields JH, Grochowski S, Lindenmayer JP ve ark. (1994)
Assessing positive and negative symptoms in children and
adolescent. Am J Psychiatry, 151: 249-253.
Fish B, Marcus J, Hans SL ve ark. (1992) Infant at risk for
schizophrenia: sequelae of a genetic neurointegrative defect.
Arch Gen Psychiatry, 49: 221-235.
Fish B, Ritvo ER (1979) Psychoses of childhood. Basic
Hanbook of Child Psychiatry: Disturbances in Development
Vol. 2. JD Noshpitz (Ed), New York, NY, Basic Books, s.294304.
Flaum M (1995) Effects of diagnosis, laterality, and gender on
brain morphology in schizophrenia. Am J Psychiatry, 152:704714.
Frost JJ (1991) Localization and quantification of m-opiate
receptors by" C-carfentanil and PET. Advances in neuropsychiatry and psychopharmacology. Schizophrenia Research, 1.
Cilt, CA Tamminga, SC Schulz (Ed), New York, Raven Press,
s.91-98.
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2001;4:60-70
ERKEN BAÞLANGIÇLI ÞÝZOFRENÝ
Fuster JM (1989) The prefrontal cortex: anatomy, phsiology
and neuropsychology of the frontal lobe, 2. Baský, New York,
Raven.
Goldberg TE, Weinberger DR (1988) Probing prefrontal function in schizophrenia with neuropsychological paradigms.
Schizophr Bull, 14:179-183.
Mc Clellan J (1993) A follow up study of early onset psychosis.
J Autism Dev Disord, 23: 243-262.
McClellan J, Werry JS (1994) Pratice parameters for the assessment and treatment of children and adolescents with schizophrenia. J Am Acad Child Adolescent Psychiatry, 5:616-635.
Grant DA, Berg EA (1981) Wisconsin Card Sorting Test,
Psychological Assessment Resources, Odessa, FL.
Mc Glashan TH, Fenton WS (1991) Classical subtypes for shizophrenia: literature review for DSM-IV. Shizophr Bull, 4: 609623.
Gorski RA (1985) Gonadal hormones as putative neurotrophic
substances. Synaptic Plasticity, C Cotman (Ed), New York,
Guilford Press.
McNeil TF, Kaji L (1978) Obstetric factors in the development
of schizophrenia. The Nature of Schizophrenia. LC Wynne
(Ed), New York, John Wiley, s.40-409.
Green WH, Padron-GayolM (1986) Schizophrenic disorder in
chilhood: its relationship to DSM-III criteria. Biological
Psychiatry, C Shagass (Ed), Amsterdam, Elsevier Science
Publishing, s.1484-1486.
Mita T, Hanada S, Nishin N ve ark. (1986) Biol Psychiatry, 21:
1407-1414.
Murray R (1992) A neurodevelopmental approach to the classification of schizophrenia. Schizophr Bull, 18:319-332.
Green WH, Padron Gayol M, Hardesty AS ve ark. (1992)
Schizophrenia with childhood onset: A phenomenological
study of 38 cases. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 35:
968-976.
Nyback H (1982) Computed tomography of the brain in
patients with acut psyhcosis. Acta Psychiatr Scand, 65: 403414.
Hafner H (1993) The influence of age and sex on the onset and
early course of schizophrenia. Br J Psychiatry, 162: 80-86.
Owen MJ, Lewis SW, Murray RM ve ark. (1988) Obstetric complications and schizophrenia: acomputed tomographic study.
Psychol Med, 18: 331-339.
Heinrich DW, Buchanon RW (1988) Significance and meaning
of neurological schizophrenia. Am J Psychiatry, 145: 11-18.
Iþýk E (1997) Þizofreni Etyolojisi. Þizofreni, 2. Baský, Kent
matbaacýlýk.
Jacobsen LK (1996) Temporal lobe morphology in childhood
onset schizophrenia. Am J Pscyhiatry, 153: 355-361.
Joseph R (1993) The limbic system: emotion, laterality and
unconscious mind. Psychoanalytic Review, 79(3): 54-76.
Kaplan HI, Sadock BJ (1989) Schizophrenia. Comprehensive
Textbook of Psychiatry, 5. Baský, Willams and Wilkins, s.699858.
Pogue- Geile MF, Harrow M (1985) Negative symptoms in
schizophrenia: their longitudinal course and prognostic
importance. Schizophr Bull, 11:427-439.
Pollin W (1966) Life history differences in identical twins discordant for schizophrenia. Am J Orthophsychiatry, 36:845853.
Pulver AE, Brown CH, Wolniec PS ve ark. (1990)
Schizophrenia: age at onset, gender and familial risk. Acta
Psychiatr Scand, 82: 344-351.
Remschimidt H (1993) Chilhood and schizophrenia. Current
Opinion in Psychiatry, 6:470-479.
Karno M, Norquist GS (1989) Schizophrenia: epidemiology
Comprehensive Textbook of Psychiatry. 5. Baský, 1. Cilt, HI
Kaplan, BJ Sadock (Ed), Baltiomore, Williams and Wilkins
Company, s.699-704.
Rubin
RT
(1987)
Prolactin
and
schizophrenia.
Psychopharmacology the Third Generation of Progress, HY
Meltzer (Ed), Raven Press.
Kennard MA (1960) Value of equivocal signs in neurological
diagnosis. Neurology, 10: 763-764.
Russell AT, Bott L, Sammons C ve ark. (1989) The phenomenology of schizophrenia occurring in childhood. J Am Acad
Child Adolesc Psychiatry, 3: 399-407.
Kolakowska T, Williams AO, Jumbor K ve ark. (1985)
Schizophrenia with good and poor outcome III. Neurological
soft signs, cognitive impairment and their clinical significance. Br J Psychiatry, 146: 348-357.
Russell AT (1992) Schizophrenia. Assessment and Diagnosis
of Child and Adolescent Psychiatric Disorders: Current Issues
and Procedures, SR Hooper ve ark. (Ed), Hillsdale, NJ,
Lawrence Ehrbaum, s.23-63.
Lal S (1987) Growth hormone and schizophrenia. Psychopharmacology the Third Generation of Progress, Y Herbert
(Ed), Raven Press.
Russell AT (1994) The clinical presentation of childhood onset
schizophrenia. Schizophr Bull, 4: 631-646.
Lewis SW, Murray RW (1987) Obstetric complications neurodevelopmental deviance and risk of schizophrenia. J
Psychiatr Res, 21: 413-421.
Lewis SW (1990) Computerized tomography in schizophrenia
15 years on. Br J Psychiatry, 157(Suppl): 16-24.
Losoncy MF, Davidson M, Davis KL ve ark. (1987) The
dopamin hypothesis of schizophrenia: A current Perspective.
Psychopharmacology the Third Generation of Progress, HY
Meltzer (Ed), Raven Press.
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2001;4:60-70
Rutter M (1972) Childhood schizophrenia reconsidered J
Autism Child Schizophr, 2: 315-337.
Seashore CE, Lewis D, Sactveit JG ve ark. (1960) Seashore
Measures of Musical Talents. New York, NY, The Psychological
Corporation.
Shenton ME (1992) Abnormalities of the left temporal lobe
and thougt disorder in schizophrenia. N Engl J Med, 327: 604612.
Siegel BV, Walso M, Mizner G ve ark. (1993) Corticalstriatal-
69
BALIM EÖ.
thalamic circuits and brain glukose metobolic activity in 70
unmedicated male schizophrenic patients. Am J Psychiatry,
150: 1325-1336.
Spencer KE, Campbell M (1994) Children with schizophrenia:
diagnosis, phenomenology, and pharmacotherapy, Schizophr
Bull, 20:713-726.
Stewart DE (1988) Thyroid function in psychosis following
childbirth. Am J Psychiatry, 145: 1579-1581.
Suddath RL, Casanoca MF, Goldberg TE ve ark. (1989)
Temporal lob pathology in schizophrenia: a quantitative magnetic resonance imaging study. Am J Psychiatry, 146: 464-472.
Waltrip RW, Carrigan DR, Carpenter WT Jr ve ark. (1990) J Nerv
Ment Dis, 12: 729-738.
Watkins (1988) Symptom devolepment in childhood onset
schizophrenia. J Child Psychol Psychiatry, 29:865-878.
Weinberger DR (1995) Schizophrenia as a neurodevolepmental
disorder: A rewiev of the concept, in schizophrenia. London,
Blackwood Press, s.292-323.
Werry JS (1991) Early onset schizophrenia, bipolar and affective disorders: a clinical follow up study. J Am Acad Child
Adolesc Psychiatry, 30: 457-465.
Tupper DE (1987) The issues with soft signs Soft Neurological
Signs. DE Tupper (Ed), Orlando, Grune Stratton Inc., s.1-19.
Werry JS (1992) Child and adolescent (early onset) schizophrenia: A review in light of DSM III-R. J Autism Dev Disord,
22: 601-624.
Uslu R, Demirergi N (1995) Çocukluk baþlangýçlý þizofreni:
epidemiyoloji, klinik belirtiler ve taný sorunu. Çocuk ve Gençlik
Ruh saðlýðý Dergisi, 2: 164-173.
Werry JS, Taylor E (1994) Shizophrenic and allied disorders.
Child and Adolescent Psychiatry, 3. Baský, M Rutter, E Taylor
(Ed), Hersov, s.594-615.
Van Kammen DP, Sternberg ED, Hare TA ve ark. (1982) Arch
Gen Psychiatry, 39: 91-97.
Van Kammen DP, Gelenter J (1987) Biochemical instability in
shizophrenia: The norepinephrine system. Psychoparmacology
The Third Generation of Progress, (Ed) HY Meltzer, Raven
Press, s.519-522.
Waddington JL (1993) Neurodynamics of abnormalities in
cerebral metobolism and structure in schizophrenia. Schizophr
Bull, 19: 55-69.
70
Yeo RA, Gangestad SW (1993) Developmental origins of variation in hand preference. Genetica, 89:281-296.
Yousef HA (1988) Primitive reflexes and diffuse cerebral dysfunction in schizophrenia and affective disorder. Biol
Psychiatry, 23:791-796.
Zipursky RB (1994) Volumetric MRI assessment of temporal
lobe structures in schizophrenia. Biol Psychiatry, 35:501-516.
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2001;4:60-70
Download