Avrupa ürküttü, Merkez durgunluğa karşı faiz-döviz

advertisement
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
1
HÜRRİYET GAZETESİ…………….....1
Piyasalar yeni kriz korkusuyla allak bullak
Merkez'den kritik döviz hamlesi
AB’den 27 ülke liderine ‘Bu Euro değil AB krizi savunma gerekiyor’ mektubu
Yılmaz: Türkiye ayrıştı, büyüme beklentisi değişmez
Hükümet memurla pazarlık için önce toplu sözleşme rotasını çizecek
‘Islah OSB’ler yeni yatırım çekecek
Fransa, Lagarde’ın kredi yolsuzluğundaki rolünü soruşturacak
Avrupalı liderler bir araya geliyor
Avrupa ürküttü, Merkez durgunluğa karşı faiz-döviz silahına davrandı
MİLLİYET GAZETESİ…………….......10
Olağanüstü Radikal!
Herkes ‘krize’ oynuyor
ABD yüzde 100 borçlu!
Japonya’dan yeni teklif var, rota değişebilir
Mark’ın kızkardeşi ‘yuvadan’ ayrılıyor
General Motors ikinci çeyrekte kârını katladı
Türkiye'nin yeni umudu 'kaya gazı' mı?
GÜNGÖR URAS… 3 gün önce öyleydi 3 gün sonra neden böyle oldu?
MERAL TAMER… TÜSİAD CEO anketi: 12 ay sonra nur mu yağacak?
SABAH GAZETESİ..................................20
Avrupa'nın zirvesinde kriz görüşmesi
Merkez'den 930 milyon dolarlık hamle
IMF: Dosyadan haberimiz vardı
Garanti Bank Romanya’ya ödül
Lobiye balyoz
EBRD 1 milyar euro getiriyor
Ramazanda fıstık gibi ihracat
Avrupa para basmaya başladı
Devrim muhafızı OPEC'in başına
SÜLEYMAN YAŞAR… Merkez Bankası kur savaşlarında yeni aşamayı gördü
TARIK YILMAZ…Sıcak para vergiye hazır
RADİKAL GAZETESİ............................29
Otomobil satışına kur darbesi
F1 ticari başarısızlık oldu
Merkez ayağını frenden çekti
UĞUR GÜRSES… Bir haftalık dönüş!
ERDAL SAĞLAM…Bir haftada U dönüşü
GÜVEN SAK…Türkiye'nin bütçe sorunu vardır
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
2
HÜRRİYET GAZETESİ
Piyasalar yeni kriz korkusuyla allak bullak
Avrupa'daki borç krizinin yayılmaya devam etmesi ve başta ABD'deki yavaşlama olmak üzere küresel
ekonominin yeniden durgunluğa gireceği endişesi piyasalara büyük satış getirdi. Neredeyse tüm varlık
piyasalarında sert düşüşler görülürken, en büyük darbeyi borsalar aldı. Merkez Bankası kurdaki olası
yükselişe önlem olarak yabancı para cinsinden karşılık oranlarını 0.5 puan aşağı çekti.
Hafta içinde küresel çapta olumsuz gelen imalat ve tüketim verileri sonrasında Merkez Bankalarının
açıkladığı likiditeyi artırıcı önlemlerin de çok etkili olmaması, son işlem günlerinde yaşanan satışını
hızlanmasına neden oldu.
ABD borsaları dün 2008 krizinin başlangıcı sayılan Lehman Brothers'ın battığı günün sonrasında
yaşadığı düşüşten daha sert gerileme yaşadı. S&P 500 Endeksi yüzde yüzde 4.8 düşerken, Dow Jones
yüzde 4.31 değer kaybıyla Aralık ayındaki seviyesine geldi. Nasdaq'da da yüzde 5.05 değer kaybı
yaşandı.
ABD borsalarındaki bu düşüş Asya'da devam etti. Japonya'da Nikkei 225 Endeksi yüzde 3.71 ile son
dört ayın en düşüğüne gelirken, Hong Kong Hang Seng Endeksi de yüzde 4.72 değer kaybetti.
Avustralya borsasında da yaşanan yüzde 3.8'lik azalış, bu piyasada hisse senetlerini son iki yılın en
düşük seviyesine çekti.
Asya piyasalarının ardından Avrupa'da yüzde 3'e yaklaşan satışlar görüldü.
İMKB'DE TÜM HİSSELER EKSİDE AÇILDI
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Ulusal 100 Endeksi de açılışla birlikte yüzde 3.5'in üzerinde
kayıpla son 13 ayın en düşük seviyesine geldi. İMKB 100'deki tüm hisseler güne ekside başladı.
PİYASA BAHANE ARIYORDU
ING Bank’ın gelişmekte olan ülkelerden sorumlu analisti Simon Quijano-Evans, küresel piyasalardaki
mevcut dalgalanma ve Türkiye Merkez Bankası'nın kararlarını değerlendirdiği notta, yatırımcıların
pozisyonlarını kapatmak için bir bahane aradığını, bunda da ABD’den gelen olumsuz veriler ve
işsizlik verisinin tetikleyici olduğunu söyledi.
Quijano-Evans, “Türkiye Merkez Bankası’ndan dün verilen mesaj oldukça netti. Yetkililer, Türk
lirasında güçlü iyileşme istemiyor. Ancak aynı zamanda döviz kuru oranlarına da ince bir ayar vermek
istiyor” dedi.
Barclays Bank'tan geçilen bir araştırma notunda gelişmelerle ilgili yapılan değerlendirme ise "Geçen
hafta piyasalarda ortaklaşa bir geri çekilme yaşandı. İkinci çeyrekteki hafif toparlanma üçüncü
çeyrekte beklenildiği gibi bir sıçrama yaşanacağına dair işaret vermiyor" denildi.
Yatırımcıların gözü bugün ABD'den gelecek tarım dışı işsizlik verisinde olacak. Uzmanlar işsizlik
rakamının, iyi gelmemesi durumunda satışların devam edeceğini tahmin ediyor.
Düşüşlerde en büyük etken ise yatırımcıların özellikle Avrupa'da borç sorunun İtalya ve İspanya'ya
sıçramaması için alınan önlemlerin yetersiz olduğuna inanması ve küresel ekonomide yavaşlama
işaretlerin gelmesi olarak gösteriliyor.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
3
MERKEZ BANKALARI YETMEDİ
Avrupa Merkez Bankası dün Mart'tan bu yana ilk kez tahvil alımı yaparken, Japonya Merkez Bankası
da döviz piyasalarına müdahale etti. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası da dün kritik bir kararla
faizleri tüm zamanların en düşük seviyesine indirdi. Ancak piyasalar Merkez Bankaları'ndan gelen
hamlelerin kısa vadeli çözümler getirdiği gerekçesiyle önlemleri yetersiz buluyor.
TCMB’DEN KRİTİK DÖVİZ HAMLESİ
Merkez Bankası hamlelerine son ilave bugün sabah saatlerinde yine Türkiye Merkez Bankası'nda
geldi. Banka piyasada yaşanan döviz sıkışıklığına önlem amacıyla yabancı para cinsinden zorunlu
karşılıkları tüm vadeler için yüzde 0.5 azalttı. 19 Ağustos'tan itibaren yürürlüğe girecek uygulamayla
piyasaya 930 milyon dolar likidite sağlanması bekleniyor.
DOLAR KAZANDI, EURO KAYBETTİ
Gelişmeler kur tarafında da etkili olurken. Euro/dolar paritesinde, euro lehine bir hareket görülüyor.
Parite düne göre yüzde 0.6'lık geri çekilmeyle 1.41'in hemen altında seyrediyor.
İçeride ise Merkez Bankası'nın yabancı para cinsinden munzam karşılıkları azaltması kurdaki yükselişi
frenledi. Euro/TL 0.5'lik gerilemeyle 2.4450, dolar/TL ise yüzde 0.3'lük artışla 1.7360'tan işlem
görüyor.
PETROL GERİLEDİ, ALTIN HIZ KESTİ
Küresel büyüme endişeleri emtia ve değerli metal piyasasında da etkili oluyor. Tüketimin azalacağı
beklentisiyle, ABD tipi ham petrolün varil fiyatı yüzde 3.5'i aşan kayıpla 83 dolar seviyesine geldi.
Brent tipi petrolün varil fiyatı da yüzde 5'i aşan kayıpla 106 doların altına inerek Şubat'tan beri
gördüğü en düşük düzeye geriledi.
Son günlerin gözde yatırım aracı güvenli liman altın da satışlardan olumsuz etkilendi. Dün 1,682
dolarla tarihi rekorunu gören altın daha sonra gelen satışlarla 1,650 doların altına kadar geldi. Normal
şartlarda böyle hareketli günlerde hızlı yükselen altındaki yükseliş bugün sınırlı kaldı. Altının onsu
1,659 dolarla düne göre yüzde 0.3 yukarda bulunuyor.
Ancak altın fiyatları içerde daha hareketli seyrediyor. Dolardaki yükselişin de etkisiyle Cumhuriyet
altınının Kapalıçarşı'da satış fiyatı 625 lirayı geçerek rekor kırmış durumda.
Merkez'den kritik döviz hamlesi
Merkez Bankası, piyasada yaşanan döviz sıkışıklığına önlem amacıyla yabancı para cinsinden
zorunlu karşılıkları tüm vadeler için yüzde 0.5 azalttı.
Bankanın bu hamlesiyle piyasaya 930 milyon dolar likidite sağlanması bekleniyor.
Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada, “4 Ağustos 2011 tarihinde yapılan Para Politikası Kurulu
toplantısında belirlenen strateji çerçevesinde yabancı para zorunlu karşılık oranları tüm vadeler için
0,5 puan azaltılmıştır. Söz konusu düzenleme 5 Ağustos 2011 tarihli yükümlülük cetvelinden itibaren
geçerli olacak ve yeni oranlar üzerinden hesaplanan zorunlu karşılıklar 19 Ağustos 2011 tarihi
itibarıyla tesis edilmeye başlanacaktır. Böylece mevcut verilere göre piyasaya yaklaşık 930 milyon
ABD doları likidite sağlanmış ve ağırlıklı ortalama zorunlu karşılık oranı yüzde 11’e gerilemiş
olacaktır” ifadesi kullanıldı.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
4
AB’den 27 ülke liderine ‘Bu Euro değil AB krizi savunma
gerekiyor’ mektubu
Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’in ardından İtalya ve İspanya’da piyasaların karışması, AB’yi
harekete geçirdi. Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, 27 AB liderine yazdığı
mektupta, “Kriz sadece Euro Bölgesi’nin değil, AB’nin krizi. Ekonomik savunma
mekanizmalarını genişletip esnetelim” dedi.
HAFTA başından bu yana İtalya ve İspanya’nın tahvil-hisse senedi piyasalarındaki dalgalanmayla
borçlanma maliyetlerinin yüzde 7’lere yaklaşmasının yarattığı endişe Avrupa Birliği (AB) kurumlarını
harekete geçirdi. Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, 27 AB üyesi ülkenin liderlerine
bir mektup yazarak, “Krizle mücadelenini ardındaki nedenler ne olursa olsun, yaşadığımız krizin artık
sadece Euro Bölgesi’ni kapsayan bir kriz olmadığı netleşti. AB’nin tüm ekonomik savunma
mekanizmalarını güçlendirilmesi gerekiyor” dedi.
Mekanizmalar çalışmalı
Barroso mektubunda, Finansal İstikrar Fonu (EFSF) ile Avrupa İstikrar Mekanizması’nın (ESM)
büyütülmesi ve esnekliğinin artırılması ile ilgili her türlü elementin yeniden gözden geçirilmesi
gerektiği çağrısında bulundu. Aynı çağrı Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Jean Claude
Trichet’den geldi. ECB piyasalara likidite verme kararı ile birlikte, sorunlu ülkelerin tahvillerini
almaya devam edeceğini açıkladı. Son iki gündür İspanya Başbakanı Rodrigez Zapetero ile telefonda,
İtalya Maliye Bakanı Giulio Tremonti ile de acil toplantıda görüşen Barroso, AB üyelerine yönelik
mektubunda, 400 milyar Euro’luk EFSF ile 750 milyar Euro büyüklüğündeki ESM’nin hacim ve
esneklik açısından yeniden ele alınması gerekliliğine dikkat çekti.
Tüm AB katılımcı olsun
Olağanüstü zirvelere hali hazırda Euro Bölgesi Başkanı ve Lüksemburg Başbakanı Jean Claude
Juncker başkanlık ediyor. Ancak sorunların çözümünde tüm AB üyelerininin katılımcı olması görüşü
birlik içinde giderek yaygınlaşıyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Jean Claude Trichet ise,
AB’nin ekonomik savunma mekanizmalarından EFSF’nin 21 Temmuz’daki Yunanistan zirvesinde
alınan kararlar gereği genişletilip esnetilmesi ile ilgili çalışmaların bir an önce başlatılması gerektiğini
söyledi. Trichet, “Euro Bölgesi üyelerine ilişkin geçen yıl başlattığımız tahvil alım programının hiç bir
zaman durdurulduğunu söylemedim. Bundan sonrası için de ne kadar süreceğini ve programın diğer
detaylarını anlatamam. Yaptığımız zaman görürsünüz” dedi.
Berlusconi: İtalya’da tarihi değişik yapacağız
İTALYA Başbakanı Silvio Berlusconi, piyasaları sakinleştirmek için önceki gün parlamentoda yaptığı
moral konuşmasının ardından dün de sendika temsilcileri ve özel sektörden büyük şirketlerle bir araya
geldi. Sendikalar ve özel sektör temsilcilerinin ekonomiyi canlandırmak ve kırılgan piyasalara güven
vermek için bir dizi talepte bulunduğu görüşmenin ardından Berlusconi, yeni ekonomik önlemlere
ilişkin ilk sinyalleri verdi. Berlusconi önlem paketinin eylül ayına yetişeceğini belirterek,
“Yapacağımız yapısal değişiklikler ile bütçe disiplinini sağlayacağız. Bu İtalya için tarihi nitelikte
olacak” dedi. Katılımcıların yaptığı ortak ortak açıklamada ise, “Durum vahim. Gerçekle maksimum
kararlılıkla yüzleşilmeli ve hiç bir bahane gösterilmeksizin gerekli önlemler alınmalı. Ülkenin bütçe
açığının azaltılması için Liberalleşme artırılmalı, özelleştirmeler hayata geçmeli, çalışma piyasalarında
reformlar yapılmalı” denildi.
Trichet: Enflasyon için ne gerekiyorsa yapacağız
AVRUPA Merkez Bankası Başkanı Jean Claude Trichet, orta vadeli enflasyon hedeflerinin yüzde
2’nin altına inmek olduğunu ifade ederek, son yedi aydır emtia ve enerji fiyatlarındaki artış nedeniyle
Euro Bölgesi’nde enflasyonun yüzde 2’nin üzerinde seyrettiğini kaydetti. Enflasyonu kontrol altına
almak ve fiyat istikrarını sağlamak için ne gerekiyorsa yapacaklarını vurgulayan Trichet, Euro
Bölgesi’nde ekonomik büyümenin yılın ikinci yarısında yavaşlayacağının altını çizdi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
5
Obama: Kriz 2.5 yılda gençliğimi aldı saçlarımı ağarttı
ABD Başkanlığı ile beraber global krizin bıraktığı sorunları da devralan Başkan Barack Obama, kriz
yorgunu. Dün 50’nci yaş gününü kutlayan Obama, kendisini destekleyen bir grup bağışçının
hazırladığı sürpriz doğum günü partisinde, borç krizi tartışmalarıyla yaşadığı strese gönderme yaparak,
krizin kendisini yaşlandırdığını söyledi. Obama, doğum günü dolayısıyla verdiği röportajda
“Başkanlığa geldiğim 2.5 yılda saçlarımdaki beyazlar arttı. Kriz göz altıma torbalar verdi. Gençlik
heyecanımı çaldı” dedi.
Yılmaz: Türkiye ayrıştı, büyüme beklentisi değişmez
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Merkez Bankası’nın aldığı kararların, büyüme tahminlerinde
çok fazla bir değişikliğe yol açmayacağını belirterek, “Daha makro gelişmelere bakıyoruz” dedi.
Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) Genel Başkanı Hasan Sert ve beraberindeki heyeti
kabulünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yılmaz, şunları söyledi:
Revize gündemde
Orta Vadeli Programı(OVP) bütçe sürecine paralel bir şekilde yayımlanacak. Orada hem 2014’e kadar
büyüme rakamlarımız, makro ekonomik rakamlarımız ortaya konulmuş olacak hem de 2011
büyümemiz revize edilecek. Tabi yeni gelişmelere göre.
Türkiye ayrıştı
Türkiye’nin birçok ülkeden gerek bankacılık sektörü açısından gerekse kamu maliyesi açısından
ayrışmış durumda. İtalya’ya, İspanya’ya, Yunanistan’a bakın, hatta Amerika’ya bakın. Kriz
döneminde aşırı kamu harcaması yapıldı. Şimdi onun faturasını topluma ödetmek durumundalar.
Bunun sancıları yaşanıyor birçok ülkede. Türkiye’de ise böyle bir şey söz konusu değil.
Kriz kelimesi yanlış
Türkiyedeki ekonomik yapıyı kriz kelimesiyle değerlendirmek hiç sağlıklı olmaz. Komşunuzda,
dünyada birtakım şeyler oluyorsa bunların sizlere etkileri olabilir. Bunları kriz kelimesiyle ifade etmek
son derece yanlış, doğru bir yaklaşım değil.
Etkileri olabilir
Dünyada olup bitenlerin birtakım etkileri olacaktır. Bunu olağanüstü bir durum gibi konuşmak yanlış.
Avrupa’da ciddi bir problem çıkarsa tabii ki buna dönük olarak Türkiye tedbirini alır, yoluna devam
eder. bizim karar almamıza gerek kalmadan serbest kur sisteminde piyasalar düzeltmeleri zaten
kendiliğinden yapıyor.
Makro bakıyoruz
OVP yayımlanana kadar çalışmalar devam edecek. Daha makro düzeydeki gelişmelere bakıyoruz.
Dünyayı ve Türkiye’yi takip etmeye devam ederiz. Ama bu son alınan kararın, öyle ciddi bir
değişiklikler doğuracağını zannetmiyorum.
Merkez Bankası görevini yapıyor
CEVDET Yılmaz, Merkez Bankası’na ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Merkez Bankamız
piyasalarda hem küresel kriz döneminde de gördük, gerçekten çok başarılı bir yönetim sergiledi.
Gerekli tedbirleri piyasanın, dünyanın, ülkenin gidişatına göre fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda attı.
Bugün de aynı şekilde bu adımları atıyor. Bunda şaşılacak bir durum yok, Merkez Bankamız görevini
yapıyor.”
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
6
Hükümet memurla pazarlık için önce toplu sözleşme rotasını
çizecek
Hükümet ile memur konfederasyonlarının, memur maaşlarına yapılacak zam konusunda
uzlaşmak için pazarlık masasına oturduğu toplu görüşmeler, toplusözleşme hakkı tanınmasının
ardından tarihe karışıyor.
Buna göre, 15 Ağustos’ta başlayan toplu görüşmeler bu yıl yapılmayacak. Önce toplusözleşme
hakkının nasıl kullanılacağını belirlemek için çalışmalar yapılacak. Ardından toplusözleşme süreciyle
ilgili düzenleme yasalaşacak. 15 Ağustos’ta toplu görüşme şeklinde bir toplantının yapılmayacağını,
memurlarla yapılacak toplusözleşmenin yasal çalışmanın ardından gerçekleştirileceğini açıklayan
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 1 Ekim’den itibaren yasalaşması sürecini
tamamlamış olacaklarını söyledi.
8 Ağustos’ta başlıyor
Toplusözleşme hakkının kullanımı konusunda memur konfederasyonlarının genel başkanlarıyla bir
araya gelen Çelik, konfederasyonların 15 Ağustos’ta yapılan toplu görüşmenin tarihe karıştığını ifade
ettiklerini belirterek, şunları söyledi: “15 Ağustos’ta toplu görüşme şeklinde bir toplantı
yapılmayacak. Toplusözleşme görüşmeleri ise yapılacak yasal çalışmaların ardından
gerçekleştirilecek. Yasal hazırlıklar için teknik heyetler 8 Ağustos’ta, üç memur konfederasyonunun
katılımıyla Bakanlık bünyesinde çalışmaya başlayacak.”
1 Ekim’den itibaren konunun TBMM komisyonlarında ve genel kurulda tartışılarak yasalaşması
sürecini tamamlamış olacaklarını ifade eden Çelik, “Umarım güzel başlayan süreci sağlıklı şekilde
bitiririz” dedi.
‘Islah OSB’ler yeni yatırım çekecek
Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) Uygulama Yönetmeliği’nde değişikliğe gidildi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının “Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, yaptıkları değişiklikle dağınık sanayi alanlarının “Islah
OSB” kimliği kazanacağını belirterek, “Bu alanların yeni yatırım çekmesi ve daha fazla istihdam
oluşturması da mümkün olabilecek” dedi. Ergün, organize sanayi bölgelerinin hem sanayi sektörünün
gelişimini sağladığını hem de planlı kentleşmeye katkıda bulunduğunu belirterek, dağınık OSB’lerin
sorunlarını şöyle sıraladı: “Bir ülkede OSB’lerin genel vaziyeti, o ülkedeki yatırım ortamı hakkında
önemli bir ipucudur. Bu nedenle son 8.5 yıl içinde, Bakanlık olarak en çok önem verdiğimiz
konulardan birisi de, OSB’leri nicelik ve nitelik olarak geliştirmektir. Organize sanayi bölgelerinin
içinde yer almayan, belediyeler ya da valilikler kontrolünde, yapılaşarak kendiliğinden oluşmuş sanayi
alanlarının da bulunuyor. Bu alanlarda yer alan tesisler, ortak altyapı tesisleri kurma ve işletme gibi
avantajlardan yoksun. Söz konusu tesisler, çevresel etkilerinin kontrolü, yönetim birlikteliği, sektörel
sorunların birlikte çözümü gibi konularda da dezavantajlı durumda. Bu nedenle, bu sanayi alanlarında
faaliyet gösteren işletmelerin rekabet gücünün, ancak sınırlı bir seviyeye ulaşabildiğini gördük.”
Daha fazla istihdam olur
Bakan Ergün, 12 Nisan 2011 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren, 4562 sayılı Organize Sanayi
Bölgeleri Kanununa eklenen geçici madde ile dağınık sanayi alanlarının Islah OSB kimliği
kazanmasının önemli olduğunu anlatarak, şunları söyledi: “Bütün bu sorunların çözümü için çok
önemli bir fırsat. Böylece bu alanların organize edilmesi, çevresel etkilerinin disiplin altına alınması,
çalışma ortamının daha sağlıklı bir hal kazanması sağlanacak. Böylece hem bu alanlarda üretim yapan
sanayicilerimiz, rekabet güçlerini artırabilecekler hem de bu alanların yeni yatırımlar çekmesi
mümkün olabilecek.”
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
7
Başvuru valiliğe yapılacak
Yapılan kanuni düzenlemeye göre, gerçek ve tüzel kişilerin 12 Nisan 2012 tarihine kadar başvurularını
valiliklere yapmaları gerektiğini hatırlatan Nihat Ergün, şöyle konuştu: “Şehirlerde kurulacak
komisyonlar, bu başvuruları değerlendirecek, talep edilen alan, altyapı ve yönetim beraberliği
sağlanabilecek bir bütünlüğe ulaşılması halinde, Islah OSB kimliği kazanılacak.”
Fransa, Lagarde’ın kredi yolsuzluğundaki rolünü
soruşturacak
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde’ın hakkında Fransa Maliye Bakanı
olduğu dönemde uygunsuz şekilde 400 milyon dolarlık bağış aldığı gerekçesi ile açılan davada
Fransız mahkemesi, Lagarde’ın rolünün anlaşılması için soruşturma yapılması kararı verdi.
Lagarde’ın rolünün anlaşılması için yüksek kamu görevlilerinin soruşturulması için kurulan özel bir
komisyon kurulmasına karar verildi. Geçen mayıs ayında bir savcı Lagarde’ın tatışmalı işadamı
Bernard Tapie’in Adidas’ın satışı ile ilgili kamu bankasından usulsüz kredi almasına göz yummuş
olabileceği suçlamaması ile dava açılmıştı. Karar ile ilgili açıklama yapan Lagarde’ın avukatı Yves
Repiquet, “Müvekkilem soruşturma ile ilgili endişeli değil. Hatta bundan memnun. Herşeyin
derinlemesine incelenmesi fırsatı olacak. Bu konuda artık bir şüphe kalmayacak” dedi. Skandal
Lagarde’ın IMF başkanlığı öncesinde gündeme gelmiş, ancak Avrupa ve Fransa Lagarde’ı yine de
IMF başkanı adayı olarak desteklemişti.
Avrupalı liderler bir araya geliyor
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, küresel
piyasalardaki önemli gelişmeler üzerine telefon görüşmesi yapacak.
Almanya Başbakanlık bürosundan adını açıklamayan bir yetkili, Merkel ve Sarkozy'nin, ABD
ekonomisindeki zayıf büyüme ve euro bölgesi borç krizinin yarattığı kaygıların uluslararası piyasaları
sarsması nedeniyle bir telefon görüşmesi yapacağını bildirdi.
Alman ARD televizyonu, görüşmeye İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero'nun
katılacağını duyurdu.
Bu arada Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Jean-Claude
Trichet ile euro bölgesinde yaşanan borç krizini görüştü.
Elysee Sarayı'ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Sarkozy, çarşamba ve perşembe günü
ECB Başkanı Trichet'i arayarak bölgedeki borç krizini ve uluslararası borsalardaki gelişmeleri
değerlendirdi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
8
Avrupa ürküttü, Merkez durgunluğa karşı faiz-döviz silahına
davrandı
MERKEZ Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) olağanüstü toplantısından sürpriz
kararlar çıktı.
Bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorununu ve küresel büyümeye ilişkin endişelerin
değerlendirilmesi amacıyla toplanan PPK, bu kez durgunluk riskine karşı faiz ve döviz silahını
kullandı. PPK, gösterge olan bir hafta vadeli repo faizini yüzde 6.25’ten yüzde 5.75’e düşürdü.
Bankanın son enflasyon raporunda yıl sonuna kadar faiz artışı öngörülmezken, Başkan Erdem Başçı
da, artış ihtimalinin azaldığını açıklamıştı.
PPK’nın olağanüstü toplantısında olağan bulunan tek karar faiz koridorunu daraltacak düzenleme
oldu. Bunun için borçlanma faiz oranı yüzde 1.5’tan yüzde 5’e yükseltildi. Buradaki 3.5 puanlık
artırım ise Merkez’in ‘Gecelik repo piyasasında ben de varım’ mesajı olarak yorumlandı. Kurul, faizin
yanı sıra bir karar da döviz piyasasına yönelik olarak aldı. Bugünden itibaren döviz satım ihalelerine
başlama kararı alan Merkez Bankası, bir alt ya da bir üst sınır açıklamadı. Bu durum da ‘Merkez,
piyasaya doğrudan müdahale sayılacak döviz satışları yapabilecek’ şeklinde yorumlandı.
Politika faizinde ‘ölçülü’ indirim
MERKEZ Bankası Para Politikası (PPK) toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, piyasanın ‘sürpriz’
olarak nitelendirdiği polotika faiz indirimini ‘ölçülü bir indirim’ olarak nitelendirdi. PPK, faizin yüzde
6.25’ten yüzde 5.75’e çekilmesindeki amacı şöyle ifade etti: “Bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu
sorununa ve küresel büyümeye ilişkin endişeler giderek güçlenmiş ve temmuz ayı kurul toplantısında
işaret edilen riskler belirginleşmiştir. Küresel ekonomiye dair giderek artan sorunların yurtiçi iktisadi
faaliyet üzerinde durgunluğa yol açma riskini azaltmak amacıyla yapıldı.”
Likidite sağlanacak
PPK’nın, önümüzdeki dönemde gelişmelerin yakından izlenmesi ve gerek duyulması halinde uygun
görülecek araç ve yöntemlerle piyasaya döviz likiditesi sağlanması konusunda mutabık kaldığı
belirtilirken, şu vurgu da yapıldı: “Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin, kurulun geleceğe
yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabilecek.”
En son 6 ay önce indi
Son 6 aydır yüzde 6.25 olarak uygulanan politika faiz oranında, en son indirim 20 Ocak 2011 tarihinde
yapılmıştı. O tarihte yüzde 6.50’dan faizde 0.25 puan düşürülmüştü.
Gecelik faiz yüzde 5’e çıktı koridor daraldı
KURUL yüzde 1.50 olan borçlanma faiz oranını 3.50 puan artışla yüzde 5’e yükseltirken, yüzde 9 olan
borç verme faiz oranını değiştirmedi. PPK’nın bu faiz düzenlemesiyle gecelik borç alma ve borç
verme oranları arasındaki makas 7.5 puandan 4’e geriledi. Merkez Bankası’nın dünkü hamleleri
arasında tek beklenen de buydu. PPK ayrıca, açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı
bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranı ise yüzde 8 düzeyinde
sabit tuttu.
Makastaki daralma kurulun açıklamasında, şöyle anlatıldı: “Bu çerçevede kısa vadeli faizlerde
oluşabilecek aşağı yönlü oynaklığı azaltmak amacıyla, gecelik borçlanma faizini önemli ölçüde
artırarak faiz koridorunu daraltmaya karar verildi.”
8 ay sonra artış geldi
Yüzde 5’e yükseltilen gecelik borçlanma faiz oranına, 8 aydır dokunulmuyordu. 2010 yılı boyunca
yüzde 6.50 olan gecelik borçlanma faizi Eylül 2010’da yüzde 6.25’e, Ekim 2010’da yüzde 5,75’e,
Kasım 2010’da ise 4 puanlık indirimle yüzde 1.75’e indirilmişti. Aralık 2010’da yüzde 1.50’ye
düşürülen faiz, o tarihten sonraki 7 PPK toplantısında da sabit tutulmuştu.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
9
Merkez Bankası 27 ay sonra döviz satışına başlıyor
POLİTİKA faiz oranında yapılan sürpriz indirime giden PPK, bunun kura baskısını azaltmak için de
döviz satış ihalesine yeniden başlama kararı aldı. Merkez Bankası en son 2 Nisan 2009 tarihinde döviz
satım ihalesi yapmış ve 3 Nisan 2009 tarihi itibarıyla ihaleleri durdurmuştu.
Tutar belirtilmedi
Yapılan PPK açıklamasında, “Belirlenen strateji kapsamında Merkez Bankası’nın bugünden itibaren
gerek gördüğü günlerde döviz satım ihaleleri yoluyla piyasaya döviz likiditesi sağlamasına karar
verildi” denilirken, tutardan söz edilmeyişi dikkat çekti. Açıklamada, Merkez Bankası’nın,
önümüzdeki dönemde küresel risk iştahına ilişkin göstergelerin yakından izlemeye devam edeceği,
döviz piyasası gelişmelerine bağlı olarak önceden duyurularak ihalelerde değişiklik yapacağı bilgileri
yer aldı. Banka, 10 Mart-2 Nisan 2009 arasında günlüğü 50 milyon dolardan toplam 18 ihalede 900
milyon dolar döviz satmıştı.
Alımı durmuştu
Öte yandan döviz arzının döviz talebine kıyasla arttığı dönemlerde döviz alım ihaleleri düzenleyen
Merkez Bankası, 25 Temmuz’da ise döviz alım ihalelerini durdurmuştu.
Repo için ‘teknik’ düzenleme yaptı
MERKEZ Bankası, açık piyasa repo işlemleri için repo ihalelerine ilişkin bir takım değişikliklere de
gitti. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun dün toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, bunun
teknik bir düzenleme olduğu belirtilirken, amacı şöyle anlatıldı:
Yüzde 20 sınırlaması
“Türk Lirası piyasalarındaki likidite yönetiminin etkinliğini artırmak ve Merkez Bankası’nca sağlanan
likiditenin sistem içinde daha dengeli dağılmasına katkıda bulunmak.
Toplantı sonrasında yapılan açıklamalara ek olarak bir duyuru daha yapılarak, yeni düzenlemeler
hakkında bilgi verildi. Açık piyasa işlemleri repo ihalelerinde yapılan değişikliklere göre, repo
ihalelerinde her kuruluşun vereceği teklif tutarı ilan edilen tutarın yüzde 20’si ile sınırlandırılacak.
Yani ihale tutarının 10 milyar lira olarak ilan edildiği bir günde her kuruluş en fazla 2 milyar lira teklif
edebilecek. Buna göre, ihaleye gelen toplam teklif tutarının 16 milyar lira olduğu varsayılırsa,
kuruluşun kazandığı tutar 1.25 milyar lira olacak.
Geçerli olmayabilir
Ancak açıklamada, likidite öngörülemeyen nedenlerle sıkışıklık ortaya çıkması halinde açılabilecek
olan bir hafta vadeli gün için repo ihalelerinde, bu yüzde 20’lik sınırlama geçerli olmayacağı bilgisine
de yer verildi. Kuruluşların gönderebilecekleri teklif miktarı ise ilan edilen ihale miktarı ile sınırlı
olmaya devam edecek.
‘Zorunlu’da artış TL piyasasını daralttı
MERKEZ Bankası’nın repo ihalelerine ilişkin açıklamasında, zorunlu karşılık oranlarında yapılan
artışın TL piyasasında daralmaya neden olduğuna vurgu yapılarak, bu durum şöyle açıklandı:
“Zorunlu karşılık oranlarının artırılması 2011’de TL piyasasındaki likidite koşullarının belirgin bir
şekilde daralmasına neden oldu. Repo ihalelerinde, kuruluşların zaman zaman ihtiyaçlarının üzerinde
teklif vermeye başladıkları gözlendi. Örneğin miktar ihalesine geçilen 20 Mayıs 2010’dan itibaren yıl
sonuna kadar geçen dönemde toplam teklif miktarının ihalede verilen miktara oranı ortalama 3.3 iken,
2011 yılında bugüne kadar gerçekleşen işlemler için söz konusu oran 7.5 oldu. Buna karşın zorunlu
karşılık oranlarındaki artış nedeniyle piyasadaki likidite miktarının önemli ölçüde daraldığı 15 Nisan
2011’den bu yana yaşanan dönemde repo ihalelerinde herhangi bir kuruluşun borçlanma tutarı ihale
tutarının yüzde 17’sini geçmedi.”
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
10
MİLLİYET GAZETESİ
Olağanüstü Radikal!
Merkez Bankası’nın bazı Avrupa ülkelerindeki borç sorunu ve küresel büyümeye ilişkin endişelerle 5
yıl aradan sonra olağanüstü toplantısında aldığı radikal kararlar piyasaları sarstı. Dolar 1.74’ü gördü
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 5 yıl aradan sonra ilk kez dün gerçekleştirdiği olağanüstü
toplantıda sürpriz bir kararla politika faizi olan bir haftalık repo faizini yüzde 6.25’ten yüzde 5.75’e
çekti. Merkez Bankası, dış risklerin içeride durgunluk yaratmaması için faizi düşürdüğünü belirtti.
Merkez, gecelik borçlanma faizini beklentiler doğrultusunda yüzde 1.50’den yüzde 5’e yükselterek
faiz koridorunu daralttı. Merkez Bankası ayrıca, bugünden itibaren gerek gördüğü günlerde döviz
satım ihaleleri yapacak. Bu ihalelerde satış tutarı günlük belirlenecek. Repo ihalelerinde ise her bir
kuruluşun teklif tutarını, ihale tutarının en fazla yüzde 20’si ile sınırlayacak.
Piyasalardan sert tepki
Merkez’in açıklaması sonrasında dolar/TL’de sert bir dalgalanma yaşandı. 1.69 lirada bulunan
dolar/TL 1.74’e çıkarak 10 gün aradan sonra bir kez daha 28 ayın zirvesini gördü. Döviz sepeti ise
2.10 seviyesini aştı. TL’nin değer kaybının etkisiyle yatay bir seyir izleyen İMKB endeksinde yüzde
3’ü aşan oranda düşüş yaşandı. Gösterge faiz ise en son 11 Mayıs’ta gördüğü yüzde 8.43’e kadar
geriledi.
Bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorununa ve küresel büyümeye ilişkin endişelerin güçlendiği
ve temmuz ayı Kurul toplantısında işaret edilen risklerin belirginleştiğini belirtilen PPK
açıklamasında, “Kurul, kısa vadeli faizlerde oluşabilecek aşağı yönlü oynaklığı azaltmak amacıyla,
gecelik borçlanma faizini önemli ölçüde artırarak faiz koridorunu daraltmaya karar vermiştir. Ayrıca,
Türk lirası piyasalarındaki likidite yönetiminin etkinliğini artırmak ve Merkez Bankası’nca sağlanan
likiditenin sistem içinde daha dengeli dağılmasına katkıda bulunmak amacıyla teknik bir düzenleme
yapılmasını uygun görmüştür” denildi.
Başçı cuma günü ‘faiz sabit kalır’ demişti...
Merkez’in kararları önceki gün Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında toplanan Finansal
İstikrar Komitesi’nin ilk toplantısının ardından geldi. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, geçen
hafta yaptığı açıklamada, politika faizinin yılsonuna kadar sabit kaldığı bir çerçeveyi esas aldıklarını
söylemişti. Dünkü açıklamalarla Merkez Bankası’nın ana senaryosunda ciddi bir değişikliğe gittiği
belirtiliyor. Analistlere göre, Merkez Bankası faiz indirimiyle küresel resesyonun Türkiye’ye
etkilerine önceden önlem almak istedi.
POLİTİKA FAİZİNDE SÜRPRİZ İNDİRİM
Politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 6.25’ten yüzde 5.75’e çekti (Merkez
Bankası dış kaynaklı durgunluktan çekindiği için faizi 50 baz puan indirdi)
GECELİK BORÇLANMA FAİZİNİ % 5’E ÇEKTİ
Gecelik borçlanma faizini yüzde 1.50’den yüzde 5’e çıkardı (Merkez, TL’nin cazibesini artırmaya
çalışıyor)
DÖVİZ SATIM İHALELERİNE BAŞLIYOR
Döviz satım ihalelerine başlayacak (Merkez Bankası kuru stabilize etmeyi amaçlıyor)
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
11
REPO İHALESİNDE TEKLİF TUTARINI % 20 İLE SINIRLADI
Repo ihalelerinde her kuruluşun vereceği teklif tutarı ilan edilen tutarın yüzde 20’si ile sınırlanacak.
Likidite öngörülmeyen nedenlerle sıkışıklık ortaya çıkarsa 1 hafta vadeli gün içi repo ihalelerinde
yüzde 20’lik sınırlama geçerli olmayacak, teklif miktarı ilan edilen ihale miktarıyla sınırlı olacak.
ANALİSTLER NE DİYOR?
‘Faiz koridoru daraldı’
Veyis Fertekligil
T-Bank Başekonomisti
“MB dünyada ekonomilerde yaşanan yavaşlamanın Türkiye’yi de etkileyeceğini düşünerek bir adım
attı. Bu da doları olumsuz etkiledi. Döviz alım ihalelerine başlaması ve faiz koridorunu daraltması
doları önümüzdeki günlerde frenleyebilir. Ancak, dünya ekonomilerindeki gelişmeler doların seyrini
etkileyecektir.”
‘TL’de oynaklık azalır’
Tufan Cömert
Garanti Yatırım Stratejisti
“Politika faizini indirmesi TL açısından ilk aşamada negatif, ancak öte yandan borç alma faizini de
ciddi anlamda yukarı çekmiş olması bu etkiyi kısmen bertaraf edecek. Bu politika ilk aşamada yabancı
yatırımcılarda kafa karışıklığına neden olabilir. Ancak, önümüzdeki günlerde TL’deki oynaklığın da
azaldığını gördüğümüzde TL’de sınırlı değer kazancı göreceğiz.”
‘Bankaları olumlu etkiler’
Mete Yüksel
EFG İstanbul Araştırma Müdürü
“Bu kararın bankalar özelindeki direk etkisi olumludur. Çünkü bankalarda müthiş miktarda repo
fonlaması var. Birinci çeyrekten ikinci çeyreğe yüzde 66 repo fonlamasını artırdı bankalar. 50 baz
puan daha ucuza kendilerini veya zorunlu karşılıklarını fonlayacak olmalarının kârlarına olumlu etkisi
var.”
‘Kur kontrolsüz kalabilir’
Hakan Tezcan
Yatırım Finansman Araştırma
Bölüm Yöneticisi
“Merkez Bankası sürpriz yaptı. Beklentiler faiz indirimi yönünde olmakla birlikte çok düşüktü. Onun
dışında koridoru beklentiler dahilinde daralttı. Ama orta uzun vadede kurun bir şekilde yine kontrolsüz
kalabileceği beklentisi özellikle piyasalarda negatif yansıma bulmuş görünüyor. Bankalarda da bu
döviz kredisi açılan şirketlerin NPL’lerini artırma ihtimalini düşündürüyor. Bu durumda da
kârlılıklarının olumsuz etkilenme olasılığı olacağı için bankalara olumsuz yansıyor.”
WSJ: Türkiye şaşırttı, karar şok edici
Merkez Bankası’nın sürpriz toplantısında çıkan kararlar, dünya ekonomi çevrelerinde de yankı buldu.
ABD’li ekonomi gazetesi Wall Street Journal (WSJ), bazı ekonomistlerin faiz indirimini “şoke edici”
bulduğunu, yatırımcıların Merkez Bankası’nın güvenirliliğini sorgulayabileceğini yazdı.
İngiliz Financial Times (FT) gazetesi ise Merkez Bankası’nın dünkü girişimi sonrası, Türkiye için
büyüme beklentilerini kısa süre önce yukarı yönlü revize eden birçok analistin “şoka uğradığını”
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
12
belirtti. Royal Bank of Scotland ekonomisti Timothy Ash ise, yayımladığı notta şu yorumda bulundu:
“Şu anda yabancı yatırımcıların Türkiye ile ilgili ana endişesi, cari işlemler açığından da belli olan
aşırı ısınma korkusu. Merkez Bankası’nın tamamen sıradışı hareketi ise şu tehlikeyi yarattı:
Yatırımcılar Merkez Bankası’nın bir kurum olarak güvenilirliğini ciddi biçimde sorgulayacak.”
‘Ateşle oynuyorlar’
Bloomberg Haber Ajansı’na konuşan Danske Bank gelişmekte olan piyasalar analisti Antero Atilla da,
“Ateşle oynuyorlar. Faiz indirimi bizi şaşkına çevirdi. Lira için riskli bölgeyi 1.85 - 1.90 aralığı olarak
belirlemiştik. Şimdi bu noktaya düşündüğümüzden çok daha hızlı gidecek bir yol açılmış oldu”
yorumunda bulundu.
Londra’da Morgan Stanley Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Başekonomisti Tevfik Aksoy ise,
“Merkez Bankası küresel büyüme konusunda ve Avrupa’daki borç krizi nedeniyle çok endişeli. Ön
almaya yönelik bir girişimde bulundular. Faiz oranlarının, enflasyon ve cari açığı dizginleme
hedefleriyle orantılı olup olmadığı ise tartışılır” dedi.
‘Gelişmeler yakından izleniyor’
Merkez Bankası yaptığı açıklamada, “Küresel ekonomiye dair giderek artan sorunların yurtiçi iktisadi
faaliyet üzerinde durgunluğa yol açma riskini azaltmak amacıyla politika faizinde ölçülü bir indirime
gitmiştir” derken önümüzdeki dönemde gelişmelerin yakından izlenmesi ve gerek duyulması halinde
uygun görülecek araç ve yöntemlerle piyasaya döviz likiditesi sağlanması konusunda mutabık
kalmıştır” denildi.
PPK açıklamasının ardından gelen yeni açıklama ile Merkez Bankası 5 Ağustos’tan itibaren gerek
gördüğü günlerde döviz satım ihaleleri yoluyla piyasaya döviz likiditesi sağlayacağını bildirdi. TCMB
günlük piyasa gelişmeleri doğrultusunda döviz satışı yapma kararı aldığı günlerde, satımı yapılacak
tutarı saat 11.00’de ilan edecek.
Likidite etkinliğini artırmak
TCMB üçüncü açıklamasında ise repo ihalelerinde kuruluşların ihtiyaçları oranında teklif vermelerini
sağlamak suretiyle likidite yönetiminin etkinliğini artırmak ve sağlanan likiditenin sistem içinde daha
dengeli dağılmasına katkıda bulunmak amacıyla, bugünden itibaren her bir kuruluşun repo ihalelerine
verebileceği toplam teklif tutarını, ilan edilen ihale tutarının en fazla yüzde 20’si ile sınırlandırılmasına
karar verdi.
‘Kararlar olumlu’
Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, TCMB’nin aldığı kararlarla dış piyasalardan gelen etkilere karşı
sistemde bir rahatlama sağlamaya çalıştığını ve bunun olumlu bir adım olduğunu belirterek, bu
kararların bankacılık sektörü kârlarında çok da fazla bir etkisi olmasını beklemediğini söyledi.
Akkurt, “TCMB dış piyasalardan gelen etkilere karşı sistemde bir rahatlama sağlamaya çalışıyor”
dedi.
Herkes ‘krize’ oynuyor
Avrupa Merkez Bankası, krize karşı en güçlü iki silahını tekrar çekti: Tahvil alımları ve bankalara
likidite sağlanması. İsviçre’nin ardından Japonya da aşırı değerlenen parasına müdahale etti
ABD ekonomisinin durumu ve Avrupa’nın borç sorununa ilişkin kaygılar büyürken, birçok ülke olası
bir krize karşı önlemlerini devreye alıyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) dün krize karşı en güçlü iki
önlemini tekrar hayata geçirdi.
ECB Başkanı Jean-Claude Trichet, devlet tahvili alımlarının yeniden başlatılacağı sinyalini verirken,
bankalara 6 ay vadeli likidite sağlanmaya başlanacağını da açıkladı. Son günlerde Euro Bölgesi’nde
borç krizi hakkındaki endişeler güçlenmiş ve bankaların ECB’de tuttuğu rezervler sert artış
kaydetmişti. Gösterge faiz değişmese de Trichet’den yeni faiz artırımlarının işareti de geldi.
Temmuzda artan enflasyonla mücadele için gösterge faiz oranını 25 baz puan yükselterek yüzde
1.25’ten yüzde 1.50’ye çıkaran ECB dün gösterge faiz oranında değişikliğe gitmedi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
13
Trichet, ECB’nin faiz kararının ardından düzenlediği basın toplantısında, finansal zorluklarla karşı
karşıya bulunan Euro Bölgesi’ne üye ülkelerine yönelik geçen yıl başlatılan ancak 5 aydır ara verilen
tahvil alım programının sürdüğüne dikkati çekerek, “Hiçbir zaman tahvil alım programının
durdurulduğunu söylemedim” dedi.
‘Belirsizlik yüksek...’
Euro Bölgesi’nde borç krizinin yayılma riskinin artması nedeniyle piyasalara likidite sağlayacaklarını
ifade eden Trichet, 6 ay vadeli yeni bir krediyle piyasalara likidite sağlanacağını ve yıl sonuna kadar
genişlemeci para politikasını sürdüreceklerini vurguladı.
Ekonomik belirsizliğin oldukça yüksek olduğunu belirten Trichet, Euro Bölgesi’nde enflasyon riski
bulunduğunu dile getirdi. Trichet, orta vadeli enflasyon hedeflerinin yüzde 2’nin altına inmek
olduğunu ifade ederek, son yedi aydır emtia ve enerji fiyatlarındaki artış nedeniyle bunun mümkün
olmadığını kaydetti. Trichet, faiz kararı konusunda ECB’nin herhangi bir taahhüdü olmadığını da
söyledi.
Japonya yene müdahale etti
Japonya, 11 Mart’ta meydana gelen deprem ve tsunami felaketinden sonra ekonominin toparlanmasına
zarar verebileceği gerekçesiyle yene müdahale etti. ABD’nin kötüleşen ekonomik görünümünün
zayıflattığı doların pazartesi günü 76.29 yene kadar düşmesi dün Tokyo yönetiminin müdahalesini
getirdi. Japon yetkililerin dolar alması ve yen satmasıyla dolar önce 78 yene, daha sonra 79 yene
yükseldi. Müdahalenin büyüklüğünün 800-900 milyar yen (11.7 milyar dolar) olduğunu belirtildi.
Japon Maliye Bakanı Yoshihiko Noda, “Güçlü yen ekonomiye zarar verebileceği için müdahale
edildi” dedi.
İsviçre Merkez Bankası da dün İsviçre frankının aşırı değerli olduğu ve ekonomiye zarar verdiği
gerekçesiyle franka müdahale etmişti.
Barroso ‘krİz çevreye de yayılıyor’ uyarısı yaptı
Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Euro Bölgesi’nin borç krizinin bölgedeki çevre
ülkelerin dışındaki ülkelere de yayıldığı uyarısında bulundu. Barroso, Avrupa Birliği (AB) liderlerine
yazdığı mektupta, liderlere Euro Bölgesi’ne “tam destek” vermesi çağrısında bulundu.
Euro Bölgesi’nin borç krizine karşılık verebilme konusunda piyasaları ikna etmek için şu anda ve
gelecekteki kurtarma fonlarının miktarı dahil tüm unsurlarını yeniden değerlendirmesini talep eden
Barroso, “Avrupa Finansal İstikrar Olanağı (EFSF) ve beraberinde Avrupa İstikrar Mekanizması’nın
(ESM) krizin yayılma riskiyle uğraşmak için gerekli araçlarla donatıldığını garanti etmek için EFSF ve
ESM ile ilgili tüm unsurların hızla yeniden değerlendirilmesi çağrısı yapıyorum” dedi.
İtalya ve İspanya faizleri
Euro Bölgesi’nin 21 Temmuz’da Yunanistan için ikinci paketi kabul etmesine rağmen İspanya ve
İtalya tahvillerinde faiz oranları artıyor. İspanya 2014 ve 2015 vadeli tahvil ihracıyla 3.31 milyar euro
borçlandı.
İspanya’nın 2014 vadeli tahvil ihracında ortalama getiri 2 Haziran’daki ihalede oluşan yüzde 4.037
düzeyinden yüzde 4.813’e yükseldi.
İtalya’nın 10 yıl vadeli devlet tahvillerinin faizi, Avrupa Merkez Bankası’nın kararı ve Japonya’nın
yene müdahalesinin ardından tekrar tahvil alımına geçebileceğine dair beklentilerle yüzde 6’nın altına
geriledi.
İtalya’nın 10 yıllık tahvillerinin faizi 13 baz puan gerileyerek yüzde 5.97 düzeyindeydi.
EFSF’nin mevcut 440 milyar euro’luk kapasitesinin Euro Bölgesi’nin üçüncü büyük ülkesi İtalya ve
dördüncü büyük ülkesi İspanya’ya fon sağlamak için çok küçük olduğu kaydediliyor. Ekonomistler,
EFSF’nin kapasitesinin mevcut büyüklüğünün iki katına çıkarılması gerektiğini düşünüyor.
Euro Bölgesi ülkelerinden Yunanistan, İrlanda ve Portekiz halihazırda Euro Bölgesi ve Uluslararası
Para Fonu’nun (IMF) kurtarma paketlerinden yararlanıyor.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
14
‘İspanya’nın şansı var, İtalya’nın ise işi zor’
İngiliz düşünce kuruluşu ‘Ekonomi ve İş Dünyası Araştırmaları Merkezi’ (CEBR), “İtalya’nın
muhtemelen temerrüte düşebileceğini, İspanya’nın ise güçlükle bu durumdan kurtulabileceği”
yorumunda bulundu.
CEBR CEO’su Doug McWilliams, İtalya ve İspanya’daki durumun farklı dinamiklere sahip olduğunu,
İtalya’nın, ekonomik büyümesinde mümkün görünmeyen büyük bir sıçrama olmazsa temerrüte
düşmekten kaçınamayacağını, İspanya’nın ise temerrütten kurtulabilme şansı bulunduğunu kaydetti.
McWilliams, İspanya’da borcun GSYH’ye oranının düşük olması nedeniyle koşulların daha iyi
olduğunu belirtti.
Yeni IMF Başkanı da mahkemelik oluyor
Fransa’da yargı, IMF Başkanı Christine Lagarde hakkında, Fransa maliye bakanı olduğu dönemde
Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’e yakınlığıyla tanınan bir işadamına yapılan yüklü miktardaki
ödemeyle ilgili soruşturma açılması emrini verdi. Özel mahkemenin bakanları yargılamak için yetkisi
bulunuyor. Lagarde daha önce, Bernard Tapie’ye yapılan 285 milyon euro’luk ödemenin
onaylanmasıyla ilgili yanlış bir uygulaması bulunmadığını belirtmişti.
İngiltere 29 aydır faizi değiştirmiyor
İngiltere Merkez Bankası, gösterge faiz oranını yüzde 0.5’te bıraktı. İngiltere Merkez Bankası Para
Politikası Kurulu, artan enflasyon kaygılarına rağmen piyasaların beklentileri doğrultusunda yüzde 0.5
olan gösterge faiz oranında değişikliğe gitmedi. Ayrıca banka, 200 milyar sterlinlik varlık satın alma
programının büyüklüğünü de sabit tuttu.
Merkez Bankası, ekonomik kriz sırasında ekonomiyi resesyondan çıkarmayı desteklemek amacıyla
Mart 2009’da yüzde 0.5’e indirdiği gösterge faizi 29 aydır değiştirmiyor. Öte yandan dün Rusya
Merkez Bankası da politika faizini art arda ikinci ayda da değiştirmeyip yüzde 8.25’te tuttu.
Dünya borsaları çakıldı
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun attığı adımların öngörülebilirliği azaltarak, piyasayı
tedirgin etmesi ve kurdaki yükselişin algıyı olumsuza çevirmesinin yanı sıra yurtdışı borsalardaki
kayıpların eklenmesiyle İMKB 100 endeksi dün yüzde 3.24 düşüşle 59.325 puandan kapandı.
Bankacılık endeksinin kaybı ise yüzde 4.24’ü buldu.
İş Yatırım Analisti Bülent Şengönül, bankacılık hisselerindeki satışların sektör veya bankalarla ilgili
performans endişesinden kaynaklanmadığını belirterek, “Merkez Bankası’nın aldığı kararların doğru
olup olmadığına yönelik artan endişeler etkili. Piyasaya verilen mesajlar karışık hale geldi. ‘Aşırı
ısınma’ söylemleri vardı, neredeyse ‘sert iniş’ söylemleri ortaya çıktı. Merkez Bankası’nın verdiği
kararların doğru olup olmadığı sorgulanıyor. Bununla ilgili bir risk primi artışı var” dedi.
Altın zirve yaptı petrol inişe geçti
ABD’de borsalar dün büyük düşüşlere sahne oldu. New York Borsası’nda Dow Jones endeksi yüzde
4.31 düşüşle 11383.68 puandan kapandı. Dow böylece 2011’deki tüm getirisini sıfırlamış oldu.
Avrupa’da ise İngiliz FTSE 100 endeksi yüzde 3.43, Alman DAX endeksi yüzde 3.40 ve Fransız CAC
40 endeksi yüzde 3.90 düşüşle kapandı. Spot altının onsu 1.676,29 dolarla rekor kırarken petrol 4
haftanın en düşüğüne geriledi. ABD ham petrolünün varil fiyatı 90.41 dolara indi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
15
ABD yüzde 100 borçlu!
ABD’nin kamu borcunun gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı yüzde 100’ü geçti
ABD Hazine Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, geçen salı günü ABD Kongresi tarafından federal
hükümetin borçlanma limitinin yükseltilmesinin ardından borcu bir günde 238 milyar dolar artarak 14
trilyon 580.7 milyar dolara ulaştı ve geçen yılın sonunda 14 trilyon 526.5 milyar dolar olan ülkenin
toplam GSYH’sini de geçmiş oldu. Hükümetin son tahminlerine göre dünyanın en büyük
ekonomisinin büyüklüğü bu yılın ikinci çeyreğinde 15 trilyon 3.8 milyar dolara ulaştı.
ABD’nin en son 1947 yılında kamu borcu gayri safi yurtiçi hasılasının üzerine çıkmış, 1981 yılına
kadar bu oran GSYH’nin yüzde 32.5’i seviyesine kadar gerilemişti. Küresel ekonomik krizden önce
2007 yılında ise ülkenin kamu borcunun GSYH’ye oranı yüzde 64.4 seviyesinde bulunuyordu.
İşsizlik tesellisi...
Öte yandan, ABD’de işsizlik maaş başvuruları 30 Temmuz’da sona eren haftada 400 bin ile
beklentilerin altında açıklandı. Analistler, işsizlik maaş başvurularının 405 bin civarında açıklanmasını
bekliyorlardı. Önceki hafta için 398 bin olarak açıklanan veri ise daha sonra 401 bine revize edildi.
Verinin açıklanmasının ardından ABD borsa endeksi vadeli işlemleri kayıplarını hafif azalttı.
Japonya’dan yeni teklif var, rota değişebilir
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Japonya’nın, Sinop’a yapılması planlanan ikinci
nükleer santralle ilgili yeni bir öneride bulunduğunu belirtti.
Yıldız, Japonya’nın süreçten tamamıyla çekilmesi durumunda, Kanada, Fransa gibi üretici ülkelerin bu
konuyu değerlendireceğini söyledi.
Bakan Yıldız, Sinop’ta ikinci nükleer santralin yapımından Japon firması TEPCO’nun çekilmesiyle
ilgili olarak, “Japonya bu süreçten tamamen çekilmedi ve bize bir kısım alternatif teklifler sundu. Mart
ayındaki teklif tarzında ama alternatif bir teklif sundu” dedi. Yıldız, Japon tarafının modeli
etkileyebilecek bir önerisi olduğunu söyledi.
Japon hükümeti istiyor
Bakan Yıldız, şöyle konuştu: “TEPCO bu işe devam edemeyeceğini söyledi. Şimdi işletmecisi
olmayan bir yapı, yani 3 ayağından bir tanesi sarsılan bir yapı takviye edilmeye çalışılıyor. Bu takviye
edilebilir mi, edilemez mi, verilen teklif bunu ne denli karşılar? Bunu önümüzdeki süreçte
değerlendirmelerle ortaya çıkartacağız. Japonya hükümeti bu işe devam etmek istediğini, ama
işletmenin bu süreçte olamayacağını belirtti, farklı bir durum. O yüzden bu işe işletmeci olarak bir
başka ülke mi, bir başka firma mı monte edilecek yoksa Japonya bunu bütün taraflarıyla beraber
kendisi mi götürecek, bu, yapılacak müzakere ile ortaya çıkabilecek bir konudur.”
Kanada, Fransa alternatifi
“Japonya ile görüşmelerin neticelenmemesi durumunda santrali yapacak alternatif ülke var mı” sorusu
üzerine Yıldız, iki elin parmaklarından daha az olan üreticilere bakıldığı zaman bu ülkelerin
kendiliğinden ortaya çıkacağını dile getirdi.
Yıldız, “Tabii ki bu manada Kanada gibi, Fransa gibi üretici ülkeler bu konuyu değerlendireceklerdir”
dedi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
16
Mark’ın kızkardeşi ‘yuvadan’ ayrılıyor
Yeni ekonominin son yıllarda en çok değer kazanan girişimi olan sosyal paylaşım ağı
Facebook’un 750 milyon kullacı sayısına ulaşmasında büyük rolü olan Randi Zuckerberg
şirketteki görevlerinden ayrılacağını açıkladı
Facebook’un kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg’in kızkardeşi olan Randi Zuzkerberg, bundan
böyle kendi girişimiyle uğraşacağını açıkladı.
Facebook’da pazarlama biriminin başındaki isim olan Randi Zuckerberg, sosyal tabanlı online
platform üzerinde iş yapan bir şirketin kuracağını bu yüzden ayrılık kararı aldığını ifade etti.
Facebook’dan yapılan açıklamada, ‘Randi’nin bugüne kadar vermiş olduğu olağanüstü hizmetlerden
dolayı kendisine teşekkür ediyoruz’ ifadelerine yer verildi.
İnternet dünyasında çıkan haberlerde Randi Zuckerberg’in şirketlere sosyal medya tabanlı projelerde
danışmanlık ve yeni nesil çözümler sunacağı belirtiliyor.
General Motors ikinci çeyrekte kârını katladı
ABD’nin en büyük otomobil üreticisi General Motors (GM), ikinci çeyrekte kârını neredeyse
ikiye katladı.
Detroit merkezli şirketten yapılan açıklamada, geçen yıl ikinci çeyrekte 1.33 milyar dolar (hisse başına
85 sent) olan şirketin karının bu yıl söz konusu çeyrekte 2.52 milyar dolara (hisse başına 1.54 dolar)
çıktığı belirtildi. İkinci çeyrekte şirketin gelirleri de yüzde 19 artarak 39.4 milyar dolara ulaştı.
İflastan kurtulmuştu
Kârın artmasında, şirketin ikinci çeyrekte ABD’deki satışlarını yüzde 11 artırarak 669 bin 65 araca
çıkarması etkili oldu. Şirket, yılın ikinci yarısında, ilk yarısına göre daha “ılımlı” kâr beklentisi
olduğunu da belirtti. GM, 52 milyar dolarlık kurtarmanın ardından 2009 yılından iflastan çıkmıştı.
ABD hazinesi, halen şirketin yüzde 32’sine sahip konumda bulunuyor.
Türkiye'nin yeni umudu 'kaya gazı' mı?
Ülkemizin petrollü şeyl (kaya gazı) rezervinin de yaklaşık 9,64 milyar tona ulaştığını belirten
uzmanlar, kaya gazının petrol krizini çözebileceği belirtiyorlar.Ancak, Avrupa'nın ve
Amerika'nın bazı bölümlerinde, güvenlik korkuları nedeniyle kaya gazının çıkarılması
yasaklandı ve İngiltere'deki küçük depremlerin suçlusu olarak da yine kaya gazı görülüyor.
İngiltere'nin kuzeybatısındaki Blackpool'dan birkaç kilometre içeride Weeton çevrelerindeki kırsal
alanda yerin yaklaşık 3 bin metre altında büyük bir kaya şeridi uzanıyor. Ve bu kayaların içinde çok
büyük miktarda doğal gaz bulunuyor. Şimdi küçük bir enerji şirketi bu potansiyeli keşfetmek için
kayaları deliyor. Zaten bu kaya gazının 10 yıl içinde ülkenin gaz ihtiyacının yüzde 10'unu
karşılayacağı hakkında da bir söylenti var. Amerikan Enerji Bilgi İdaresi tarafından sunulan rapora
göre, kaya gazı 2035 yılına kadar ülkenin gaz üretiminin yarısını karşılayacak. Ayrıca dünya
çevresinde kaya gazı çıkarılması küresel gaz kaynaklarını yüzde 40 artıracak.
Ancak iklim değişikliği uzmanları kaya gazının halen fosil yakıt ve karbondioksit kaynağı olduğu
konusunda uyarıda bulunuyor. Çevreciler de gazın çıkarılmasının etkileri konusunda endişeliler. Bu
korkular nedeniyle Fransız hükümeti geçici olarak bu gazın çıkarılmasını yasakladı. Bu sırada gazın
çıkarılma testleri sırasında Mayıs ayının sonunda İngiltere'de Weeton'daki bir bölgede olan küçük
depremlerin sorumlusu olarak da kaya gazı gösteriliyor.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
17
Kaya gazı nasıl çıkarılır?
1. Teknik olarak hidrolik kırılma olarak bilinen "Fracking" işlemi gaz taşıyan kaya katmanlarının
içinde kırılmalar üretip yer yüzüne çıkarmak için su basıncını kullanıyor.
2. Bu noktada su öncelikle toprakla ve süreci hızlandırmak için kullanılan katkı maddeleriyle
karıştırılıyor. Bunlar, akiferle (yeraltı suyunu tutan ve ileten kayaç ortamı) temas etmemesi için bir
yere betonla sabitlenmiş çelik boruların içinden kilometrelerce aşağıya doğru gaz içeren katmanın
içine enjekte ediliyor.
3. Amerika'da tartışmalar bu kırılma sürecinde kullanılan katkı maddelerinin kapsıyor. İngiltere'de
Caudrilla isimli şirket herhangi bir sağlık problemine yol açmayan katkı maddelerinin ne olduğunu
ortaya çıkardı. Weeton bölgesinde su-kum karışımının yüzde 99,75'i oldukça seyreltilmiş hidrolik asit,
biyosid ve poliakrilamid (birçok kozmetikte kullanılan kimyasal) ile birlikte kullanıldı.
4. Yaklaşık 90 gün sonra, kırılma süreci duruyor ve gaz küçük yüzey toplayıcılarının ve dağıtım
ünitelerinin içine akmaya başlıyor. Böylece bu süreç bu şekilde onlarca yıl devam ediyor.
Ülkemizdeki kaya gazı rezervleri
Maden Tetkik Arama (MTA) Genel Müdürlüğü tarafından yapılan sondaj çalışmalara göre, KonyaEreğli ve Niğde-Bor havzasında, 8 milyar ton petrollü şeyl (petrol türetebilen kaya) potansiyel kaynak
rezervi belirlendi.
Araştırmacılar, ısıtıldığında petrol ve doğal gaz üretilebilen kayalardan 2,6 milyar varil ile 8,3 milyar
varil arasında petrol çıkarılabileceğini hesapladı. Bunun parasal değeri ise 218 milyar 121 milyon 419
bin dolar ile 687 milyar 191 milyon 374 bin dolar arasında değişiyor.
Söz konusu kayaların ne kadar verimli olduğu ile ilgili çalışmalar başlatıldı. Ayrıca, Ereğli-Bor
havzasının seyl gaz konusunda liderliği elinde bulunduran ABD-Wyoming havzasına çok benzer
özellikler taşıdığı belirlendi. Tüm dünya rezervinin 3'te 2'sine sahip ABD'de, 1 ton petrollü şeyl
kayasından 60 litre petrol elde edilebileceğini belirten uzmanlar, Ereğli-Bor havzasındaki bu yeni
bulguların netleştirilmesinin ülke için acil araştırılması gereken bir konu olduğunu bildirdi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
18
GÜNGÖR URAS… 3 gün önce öyleydi 3 gün sonra neden böyle oldu?
Merkez Bankası, ekonomide bozulan dengeleri düzeltmek arayışında tedbirler alıyor. (1) Merkez
Bankası’nın uyguladığı ve ekonomiye yön veren faiz oranlarında önemli değişiklikler yaptı. (2) Döviz
tanzim satışlarını yeniden başlatma kararı aldı. Sakın ha, bu kararların “sadece finansal piyasaları”
ilgilendiren karar olduğu, Ayşe Hanım Teyzemi ve Ali Rıza Bey Amcamı ilgilendirmediği yanılgısına
kapılmayınız.
Ayşe Hanım Teyzem, Ali Rıza Bey Amcam, çoluk çocuk işsiz kalmasın ister, insanca yaşama imkân
verecek ölçüde gelirleri olsun ister, pahalılık olmasın ister, üç kuruş tasarrufları çarçur olmasın,
mevduatı enflasyonun üzerinde bir getiri sağlasın ister. Doğrudur ammmaaa.
Geliniz görünüz ki, bütçenin denkliği, ithalat-ihracat arasındaki uçurum, cari açık, döviz kuru, sıcak
para, Merkez Bankası’nın faiz oranları, Hazine’nin borçlanma faizi konularındaki yanlışlar sonunda
bunlar döner dolaşır, Ayşe Hanım Teyzem ile Ali Rıza Bey Amcamın hayatını altüst eder. Bu
alanlardaki kötülükler, işsizlik, fakirlik, pahalılık olarak ülkeye yayılır.
Dün alınan kararlar, ekonominin ve dolayısıyla Ayşe Hanım Teyzem ile Ali Rıza Bey Amcamın
önümüzdeki günlerdeki yaşamını etkileyecek önemli kararlardır.
Ekonomiyi etkileyecek kararlar
Bu kararlar neden önemlidir?
(1) Merkez Bankası ve Hükümet bugüne kadarki söylemlerden ve tedbirlerden geri dönüş yapıyor.
-Bize söylenen ne idi? Cari açık sorunu önemlidir. Ekonomi ısındı. Enflasyon tehlikesi var. İç
piyasada talep çok canlı, insanlar çılgınca para harcıyor. Bankalar ekonomiye gereğinden fazla para
veriyor.
-Yani politika ne? Ekonomide durgunluk tehlikesi var, büyümeden vazgeçemeyiz. Enflasyon tehlikesi
yok. Faizleri indirelim piyasa canlansın. Bankaların kredi genişlemesinde de sakınca yok.
(2) Merkez Bankası döviz fiyatındaki artışı sınırlamak istiyor.
-MB cari açığın büyümesini frenlemek için dövizin fiyatının artışına izin verdi. Fakat görüldü ki,
döviz fiyatı tırmanmaya başlayınca bir yerde durdurmak zor oluyor. Bu defa panik başladı. Dolar
fiyatını 1.70 TL’lerde tutmak mümkün olamayacak.
Bundan sonra MB gene ‘döviz satışı’ yaparak piyasaya döviz akıtacak ve böylece fiyat artışını
sınırlamaya çalışacak. Bütün bunlar iyi de, ekonomide “gizem” olmaz. “Gözlerime bakınız, ne
dediğimi anlayınız” politikası ile ekonomiye yön verilemez.
Cevap bekleyen çok soru var
Merkez Bankası ne demek istiyor?
- Üç gün önce ekonomi çok hızlı büyüyor, iç talep çok canlı deniliyordu. Üç günde ne değişti de
ekonomide durgunluk tehlikesi başladı, iç talep daraldı?
- Ekonomiyi fazla ısıttığı için banka kredilerindeki artış yüzde 25 ile sınırlandırılacak idi? Şimdi bu
sınırlama kaldırılıyor mu?
- Cari açık sorunu önemli idi. Artık önemli değil mi? Büyüdüğü kadar büyüyebilir mi?
- Sıcak parayı istemiyorduk. Bundan sonra gelsin mi, gelmesin mi?
-Döviz fiyatı nereye kadar yükselecek? Yükseldiği yere kadar yükselecek mi? Bir yerde “reel döviz
kuru” oluşmasına Merkez Bankası destek verecek mi?
Bunlar çok önemli sorular. Bunların cevabını MB ve Hükümet verecek. İçerideki ve dışarıdaki
oyuncular bunlara bakarak ekonomiyi ilgilendiren kararlarını alacak. Bir ekonomide istikrar ve güven
her şeyin temelidir. İstikrar ve güven olmadan üretim olmaz. Üretim olmadan ülke büyümez.
İnsanların iş ve aş özlemi cevaplanamaz.
(Teknik bir açıklama: Cari açığı artıran, sıcak para girişini sağlayan yüksek faizdir. Cari açığı
küçültmek için faizin aşağıya çekilmesi gerekir. Faiz aşağıya çekilince sıcak para girişi yavaşlar.
Döviz fiyatı artar. Cari açığı küçültmeye karar verenlerin faiz aşağıya çekilince döviz fiyatının
artacağını bilmeleri, buna hazır olmaları gerekir.)
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
19
MERAL TAMER… TÜSİAD CEO anketi: 12 ay sonra nur mu yağacak?
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği TÜSİAD üyesi olan 100 CEO’nun, 3 ay ve 12 ay sonrasıyla
ilgili beklentilerini yansıtan TÜSİAD CEO anketinin sonuçlarına dikkatle bakan birinin, hayretlere
düşmemesi imkânsız.
Türkiye’nin en büyük şirketlerini çatısı altında bulunduran TÜSİAD’ın bir numaralı profesyonellerinin
3 ay sonrası için ortaya koydukları tablo, kısa dönemli beklentilerdeki bozulmayı yansıtıyor ve bu
nedenle gerçekçi. Ancak 12 ay sonrası için toz pembe bir tablo ortaya koyan CEO’lar, açıklanması
kolay olmayan bir iyimserlik rüzgârına kapılmış görünüyor.
İyimserliğin dozu!
CEO’ların 3 ay ve 12 ay sonrası için beklentileri arasındaki fark gerçekten çarpıcı.
- 3 ay sonrası için Türkiye ekonomisine ilişkin beklentileri olumlu olanların oranı % 11’ken, 12 ay
sonrası için olumlu beklentide olanların oranı % 42’ye sıçrayıvermiş.
- 3 ay sonrası için küresel ekonomiye ilişkin beklentileri olumlu olan tek bir CEO bile yokken, 12 ay
sonrası için olumlu beklentide olanların oranı % 32.
- Yeni yatırım yapma eğilimi 3 ay sonrası için % 26’yken, 12 ay sonrası için % 42’ye yükseliyor.
- Yeni istihdam yaratma eğilimi 3 ay sonrası için % 21 iken, 12 ay sonrası için % 56’ya fırlıyor.
Her 10 CEO’dan 4’ü
Dünya ekonomisinde gelecek yılın bu yıldan daha iyi geçeceğine dair hiçbir işaret yokken, Türkiye
ekonomisinde ise % 10’lara kadar tırmanan çok hızlı büyümenin ardından 2012’de ciddi boyutlarda
bir yavaşlamanın yaşanacağı konusunda neredeyse görüş birliği varken, CEO’lar 12 ay sonrası için
nasıl bu kadar iyimser olabilirler?
CEO’lar bu beklentileri dile getirirken herhalde, Türkiye ekonomisindeki yavaşlamanın, IMF gibi
kuruluşların öngördüğü kadar sert olmayacağını varsayıyorlar. Zaten aksi halde 3 ay sonrası için her
10 CEO’dan 1’inin beklentisi olumsuzken, 1 yıl sonrası için her 10 CEO’dan 4’ünün olumlu beklenti
içinde olmasını nasıl açıklayabiliriz?
Gerçi IMF’nin 2012 yılında Türkiye için % 2.5’luk büyüme tahmini, pek çok kesimde gerçekçi
bulunmadı; ancak büyüme gibi kimi ekonomik göstergelerde Türkiye’nin bir yıldan diğerine büyük
zigzaglar çizdiği, bir yıl doruklarda dolaşırken ikinci yıl diplere indiği de hepimizin malumu.
Gedikli ve Babacan mı?
Bir ihtimal daha var tabii: TÜSİAD üyesi şirketlerin CEO’larının, anketin 3 ay sonrasıyla ilgili
bölümünü AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın
uyarıları, 12 ay sonrası içinse Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Sanayi Bakanı Nihat Ergün’ün
iyimser açıklamaları doğrultusunda yanıtlamış olmaları:)))
Ne demişlerdi, kısaca hatırlayalım:
Gedikli: “Kötü haberi veriyorum. Muhtemelen dünya daha büyük krizlerle karşı karşıya kalacak.
Türkiye’ye olumsuz etkileri olacak. O yüzden tedbirli olun. Ne varsa onu tutun. Fazla harcamayın.”
Babacan: “Dünya ve Avrupa ekonomisi, oldukça sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Risk göstergelerine
baktığımızda ciddi riskler hemen kapımızda bekliyor. Olumsuz senaryolara da hazırlıklı olmalıyız.”
Çağlayan ve Ergün mü?
Ergün: “Türkiye dünyada muhtemel krize karşı en hazırlıklı ekonomilerden biri. Eğer bir fırtına
çıkarsa elbette ki dalgalanmalar olacaktır. Ancak bizim gemimiz sağlamdır ve yoluna hasar almadan
devam edecektir.”
Çağlayan: “Fitch yine Fitch’liğini yapmış. Cari açık Türkiye için risk oluşturmuyor. IMF’nin 2012
için % 2.5’luk büyüme tahminine de, yüksek cari açık vereceğimiz tahminine de katılmıyoruz.”
Aslında TÜSİAD CEO anketi, Başbakan Erdoğan’ın “Biz yere çok sağlam basıyoruz. Bu defa kriz
bizi teğet bile geçmeyecek” sözlerinden sonra yapılsaydı, pek muhtemeldir ki 3 ay sonrası için de toz
pembe bir tablo ortaya çıkardı.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
20
SABAH GAZETESİ
Avrupa'nın zirvesinde kriz görüşmesi
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, küresel
piyasalardaki önemli gelişmeler üzerine telefon görüşmesi yapacak.
Almanya Başbakanlık bürosundan adını açıklamayan bir yetkili, Merkel ve Sarkozy'nin, ABD
ekonomisindeki zayıf büyüme ve Avro Bölgesi'nin borç krizinin yarattığı kaygıların uluslararası
piyasaları sarsması nedeniyle bir telefon görüşmesi yapacağını bildirdi.
Alman ARD televizyonu, görüşmeye İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero'nun
katılacağını duyurdu.
Bu arada Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Jean-Claude
Trichet ile Avro Bölgesi'nde yaşanan borç krizini görüştü.
Elysee Sarayı'ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Sarkozy, çarşamba ve perşembe günü
ECB Başkanı Trichet'i arayarak bölgedeki borç krizini ve uluslararası borsalardaki gelişmeleri
değerlendirdi.
Merkez'den 930 milyon dolarlık hamle
TC Merkez Bankası zorunlu karşılıkları 0,5 puan azaltarak yeni bir hamle yaptı.
Merkez Bankası, ateşi yükselmeye devam eden dolara karşı karşı yeni bir hamle yaptı. Yabancı para
zorunlu karşılık oranlarını bütün vadeler için 0,5 puan düşürdü. Böylece mevcut verilere göre piyasaya
yaklaşık 930 milyon ABD doları likidite sağlanmış olacak. Ayrıca ağırlıklı ortalama zorunlu karşılık
oranı yüzde 11'e gerileyecek.
Merkez Bankası'ndan 'Zorunlu karşılıklara' ilişkin yapılan basın açıklaması şöyle:
"4 Ağustos 2011 tarihinde yapılan Para Politikası Kurulu toplantısında belirlenen strateji çerçevesinde
yabancı para zorunlu karşılık oranları tüm vadeler için 0,5 puan azaltılmıştır.
Söz konusu düzenleme 5 Ağustos 2011 tarihli yükümlülük cetvelinden itibaren geçerli olacak ve yeni
oranlar üzerinden hesaplanan zorunlu karşılıklar 19 Ağustos 2011 tarihi itibarıyla tesis edilmeye
başlanacaktır. Böylece mevcut verilere göre piyasaya yaklaşık 930 milyon ABD doları likidite
sağlanmış ve ağırlıklı ortalama zorunlu karşılık oranı yüzde 11'e gerilemiş olacaktır."
IMF: Dosyadan haberimiz vardı
IMF İcra Direktörleri Kurulu Christine Lagarde hakkında Fransa'da başlatılan inceleme
konusunda, "Başkan'ın görevlerini etkin biçimde yerine getireceğinden eminiz" açıklaması
yaptı.
IMF İcra Direktörleri Kurulu, hakkında Fransa'da inceleme başlatılan yeni başkan Christine Lagarde
hakkındaki dosyanın Kurul gündemine daha önce geldiğini bildirdi.
IMF İcra Direktörleri Kurulu, Christine Lagarde hakkında Fransa'da savcıların başlattıkları incelemeye
ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada, "İcra Direktörleri Kurulu yeni Başkan'ı seçmeden önce
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
21
Fransa'daki davayı tartıştı. Kurul'un şu anda Fransız yargısının önünde olan dava üzerine bir
değerlendirmede bulunması uygun olmaz. Ancak, Kurul kendisinin IMF Başkanı olarak görevlerini
etkin biçimde yerine getirebileceğinden emin bulunuyor" denildi.
Fransa'da savcılar, Lagarde'ın 1990'lardaki maliye bakanlığı döneminde uluslararası bir satın alma
işleminde, Fransız bir işadamının bankalarla olan yasadışı ilişkisini görmezden geldiği iddiaları
üzerine inceleme başlatmıştı.
Garanti Bank Romanya’ya ödül
Garanti Bank Romanya’nın internet bankacılığı servisi Garanti Online, finans dergisi Global
Finance tarafından ödüllendirildi.
Garanti Bank Romanya'nın internet bankacılığı servisi Garanti Online, dünyanın önde gelen finans
dergilerinden Global Finance tarafından, Orta ve Doğu Avrupa bolgesindeki bankalarin bireysel
internet subeleri arasinda "En İyi Fatura Ödeme Sistemi" ödülüne layık görüldü.". Ödül, internette
müşteri çekmek ve hizmet vermek için kullanılan "etkili stratejiler", "kullanım kolaylığı" ve
"işlevsellik" kriterlerine dayanarak, dergi editörlerinin yaptığı kapsamlı analizlerin sonucunda verildi.
Konuyla ilgili konuşan Garanti Bank Romanya Genel Müdürü Murat Atay; "Global Finance, art arda 3
yıldır internet bankacılığı servisimizi ödüllendiriyor. Bu, internet bankacılığı alanında müşterilerimiz
için yeni ürün ve servisler geliştirmek üzere sürekli gösterdiğimiz çabanın takdir edildiğinin bir
göstergesi. İnternet bankacılığında kullanıcılarımızın değişen ihtiyaçlarına cevap veren, yeni ve
çeşitlendirilmiş ürün ve hizmetleri, yüksek güvenlik koşullarıyla sunmaya devam edeceğiz. Garanti'nin
teknoloji alanındaki tartışılmaz üstünlüğünü Romanya'da da sürdürüyoruz." dedi.
Global Finance, 2009 ve 2010 yıllarında Garanti Bank Romanya'ya "Romanya'nın En İyi Bireysel
İnternet Bankası" ödülünü vermişti.
Lobiye balyoz
Haftalardır Merkez Bankası'na 'faiz artır' diye baskı yapan lobi sürpriz kararla yıkıldı. Dün
olağanüstü toplanan Para Politikası Kurulu, haftalık faizi yarım puan düşürüp yüzde 5.75'e
çekti. Banka, kurdaki spekülasyona karşı bugünden itibaren müdahalelere başlayacağını
duyurdu
Türkiye sıfır faize doğru bir adım daha attı. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı başkanlığında
toplanan olağanüstü Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini 50 puan düşürerek yüzde 6.25'ten
5.75'e indirdi. Böylece Türkiye'nin reel faizi gerilerken gelişmiş ülkelerle faiz farkı daraldı. Banka
gecelik borçlanma faizini de kısa vadeli faizlerde oluşabilecek aşağı yönlü oynaklığı azaltmak için
yüzde 1.50'den yüzde 5'e yükseltti.
KÜRESEL RESESYON ETKİSİ
Banka Avrupa ülkelerindeki kamu borç sorunu ve küresel büyümeye ilişkin endişelerin güçlendiği ve
temmuz ayı Kurul toplantısında işaret edilen risklerin belirginleştiği belirtilen PPK açıklamasında,
"Kurul, kısa vadeli faizlerde oluşabilecek aşağı yönlü oynaklığı azaltmak amacıyla, gecelik borçlanma
faizini önemli ölçüde artırarak faiz koridorunu daraltmaya karar vermiştir. Küresel ekonomiye dair
giderek artan sorunların yurtiçi iktisadi faaliyet üzerinde durgunluğa yol açma riskini azaltmak
amacıyla politika faizinde ölçülü bir indirime gitmiştir" denildi. Banka, politika faizi olan bir haftalık
repo faizini Mayıs 2010'da yüzde 7 olarak belirlemiş; Aralık 2010'da yüzde 6.50'ye çekmiş, Ocak
2011'de ise yüzde 6.25'e indirmişti.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
22
DOLARA DA MÜDAHALE
Merkez, PPK kararının ardından önce 1.71'e daha sonra 1.73 TL'ye çıkan dolara da müdahale
edeceğini açıkladı. Banka gerek gördüğü günlerde miktarının aynı gün belirleneceği ve tutarında bir
sınırlama bulunmayan döviz satım ihalelerine bugünden itibaren başlayacak. Satılacak tutar piyasa
gelişmelerine göre belirlenecek. Önümüzdeki dönemde küresel risk iştahına ilişkin göstergelerin
yakından izlenmeye devam edileceğini de belirten Merkez Bankası, "Döviz piyasası gelişmelerine
bağlı olarak önceden duyurularak ihalelerde değişiklik yapılabilecektir" dedi. Banka repo ihalelerinde
kuruluşların ihtiyaçları oranında teklif vermelerini sağlamak suretiyle likidite yönetiminin etkinliğini
artırmak ve Merkez Bankası'nca sağlanan likiditenin sistem içinde daha dengeli dağılmasına katkıda
bulunmak amacıyla, bugünden itibaren her bir kuruluşun repo ihalelerine verebileceği toplam teklif
tutarını, ilan edilen ihale tutarının en fazla yüzde 20'si ile sınırlandırılmasına da karar verdi.
Bono faizi 8.41'e indi
MERKEZ'İN kararlarından sonra gösterge tahvilin bileşik faizi en son mayıs başında gördüğü yüzde
8.41'e kadar geriledi. Gösterge faiz PPK kararları öncesi yüzde 8.62 seviyesindeydi.
Piyasa dalgalandı
Dolar kuru dün en son Mart 2009'da gördüğü 1.73'e kadar yükselirken, döviz sepeti 2.10 seviyesini
aştı. Döviz kurundaki yükselişte Merkez Bankası'nın aldığı kararlar kadar Avrupa'da yaşanan
gelişmeler ve paritenin de etkili oldu. İMKB de Merkez kararlarının tedirginliği ve Avrupa
borsalarındaki düşüşle birleşince endeks yüzde 3.24 gerileyerek 59 bin 325 puanla günü kapattı.
Avrupa'da birçok borsa da yüzde 4'e yakın düştü. İngiltere FTSE 100 Endeksi yüzde 3.43 oranında
değer yetirirken, Fransız CAC 40 Endeksi yüzde 3.74 değer yitirdi. Nasdaq yüzde 2.83 düşüş ile güne
başlarken Brezilya'da BOVESPA yüzde 4.34 düşüşle açıldı.
Akbank'tan Merkez'e tam destek
Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, Merkez Bankası'nın faiz indirim kararıyla dış piyasalardan gelen
etkilere karşı sistemde bir rahatlama sağlamaya çalıştığını ve bunun olumlu bir adım olduğunu belirtti.
MB'nin politikalarının desteklenmesi gerektiğini söyleyen Akkurt, kararların zaman zaman
eleştirildiğini, ancak eleştirenlerin bu kararları daha dikkatli yorumlaması gerektiğine dikkat çekti.
Akkurt,"MB'nin geçmişte aldığı kararların bugün ne kadar isabetli olduğunu görüyoruz" dedi.
Karar ağır geldi
Merkez'in kararı yabancılarda şok etkisi yarattı. RBS ekonomisti Tim Ash, faiz indirim kararını
"İnanılmaz... büyümeyi hedefliyor gibiler ama enflasyonu umursamıyor da gibiler" diye
değerlendirirken bankadan yapılan açıklamada da "Merkez faiz indirimi yaparak piyasayı şoke etti"
denildi. Nordea, politika faizinin düşürülmesinin sürpriz olduğunu bildirdi. Aşırı ısınma endişelerinin
bulunduğu ortamda faizin düşürülmesini "Merkez'in kafası karışık, karar kredibilitesini sorgular hale
getirdi" yorumunda bulundu.
Faiz indiriminin kodları
PPK'nın faiz kararının perde arkasında bir dizi endişe yer alıyor. Merkez'in Avrupa'dan ilk şokun
likidite tarafından olabileceği bu nedenle de proaktif davranılması gerektiğini düşünerek karar aldığı
belirtiliyor. Öte yandan, "Euro Bölgesi'ndeki borç sorunları büyük bir krize dönüşmeden çözülse dahi
gelişmiş ülkelerin iktisadi faaliyetleri zayıflayacak. Bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda, fiyat
istikrarı ve finansal istikrara dair riskleri sınırlamak için düşük politika faizi ve zorunlu karşılıklar
uygulaması uzun süre devam edebilir" denildi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
23
EBRD 1 milyar euro getiriyor
Türkiye'de iki yıldır bulunmasına rağmen finansman sağladığı proje sayısını hızla yükselten
EBRD hedef büyüttü. 750 milyon euro olan 2011 hedefinin 1 milyar euroyu geçmesi bekleniyor
İkinci yılı olmasına rağmen Türkiye'de hızlı bir şekilde büyüyen Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası
(EBRD) proje sayısını 35'e, verdiği kredi miktarını da 1 milyar euroya kadar çıkarıyor. Türkiye'nin
büyüme tahminlerini sürekli yukarı yönlü olarak revize eden bankanın 750 milyonluk euro 2011
hedefinin 1 milyarı geçeceğini söyleyen EBRD Türkiye Direktörü Michael Davey, "Türkiye'nin çok
hızlı bir şekilde gelişen piyasası var. Ana olarak özel sektör projelerini yüzde 98 olarak kullanıyoruz.
Geri kalan kısmı yerel yönetimlerle olan projeler. Gelecekte bu alanda çok daha fazla gelişim
olacağını düşünüyoruz. Su, atık su yönetimi, enerji verimliliği programları gibi. Çok büyük bir yatırım
potansiyeli var bu alanda" dedi.
2011'DE 35 PROJE
KOBİ'lerle de direkt olarak ilk kredilerini verdiklerini de belirten Davey, miktar olarak küçük olsa da
bu alanda potansiyel olduğunu söyledi ve ekledi: "Bundan sonra daha da artacak. 30-35 projeye kredi
vereceğiz bu yıl sonuna kadar. Hâlâ çok küçük bu alanda verilen krediler. KOBİ'lerde 3- 4 tane olacak
bu yıl" dedi. Temiz enerji ve yenilenebilir enerji alanında kredi verdiklerini de söyleyen Davey, "Altı
banka ile anlaşma yaptık yenilenebilir enerjiye kredi vermek üzere. Enerji verimliliği konusunda
bankalar üzerinden ve direkt olarak kredi veriyoruz. Kimya, demir çelik alanında daha çok işler
oluyor" şeklinde konuştu. Türkiye'de 2009 yılında ofis kurduklarını anımsatan Davey, "Türkiye bu yıl
EBRD'nin en büyük hacimli iş yaptığı ülke olacağını belirtti. 29 ülkede faaliyet gösteren bankanın
Arap baharının yaşandığı sorunlu bölgelere de odaklanacağını söyleyen Davey, bu nedenle
önümüzdeki yıllarda da Türkiye'deki iş miktarının 2011'e benzer bir yapıda gelişeceğini açıkladı.
Ramazanda fıstık gibi ihracat
Ramazan siparişlerini artıran Ortadoğu ülkeleri kuru meyve ve mamulleri ihracatını patlattı.
En fazla satış Antep fıstığında yaşanırken ihracatta ise Lübnan yüzde 343, Suriye yüzde 217 ile
artış rekoru kırdı
Ramazan ayı dolayısıyla özellikle oruç tutan Müslüman ülkelerin kuru meyve ve mamulleri talebinde
ciddi bir artış olunca bu, ihracat rakamlarına yansıdı. Ege Kuru Meyve ve Mamul İhracatçıları
Birliği'nin verilerine göre temmuz ayının ilk 3 haftası içinde yapılan satışlar geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 100'ün üzerinde artış gösterdi. Özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin Ramazan
ayı dolayısıyla yaklaşık 3 ay öncesinden sipariş vermeye başladıklarını dile getiren yetkililer, en büyük
satışı Antep fıstığında yaptıklarını belirttiler. Verilen bilgiye göre geçen yılın temmuz ayına göre bu
yıl Antep fıstığında yüzde 100'lük artış gerçekleşirken, kuru incirde yüzde 34, badem ve cevizde yüzde
50'lik artış yaşandı.
LÜBNAN VE SURİYE İHYA ETTİ
Ramazan dolayısıyla en yüksek ihracat Suriye ve Lübnan'a yapıldı. Lübnan'a yapılan ihracat yüzde
343 artarken, Suriye'ye yapılan ihracat artışı ise yüzde 217'leri gördü. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Tahsin Elmas, "Ortadoğu ve Afrika ülkelerine yapılan kuru
meyve ve mamulleri ihracatının yüzde 80'i ramazanda gönderiliyor. Artan ihracatta ilişkilerin
sıcaklaşmasının da etkisi büyük" dedi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
24
IRAK DA TALEBİ ARTIRDI
Bu arada geçen yılın temmuz ayına göre fıstık, kuru incir ve üzüm kategorilerinde ihracatta ABD'ye
yüzde 35, Irak'a yüzde 41, İran'a yüzde 43, İsviçre'ye ise yüzde 65 oranında artış yaşandı. 2010 ocaktemmuz döneminde bu yılın aynı dönemine göre siparişini artıran ülkelerden biri Irak. Türkiye'den
canlı hayvan alımını yüzde 32.5 artıran Irak, hububat, bakliyat talebini de yüzde 30.12 oranında artırdı.
Avrupa para basmaya başladı
Yunanistan'ın ardından İtalya ve İspanya'daki karışıklık Avrupa'yı harekete geçirdi. ECB
kurtarma önlemi olarak İtalyan tahvillerini almaya başladı
Avrupa Merkez Bankası (ECB) yüzde 1.50 olan gösterge faizinde değişikliğe gitmezken, beklenen
adımı atarak tahvil alımına başladı. ECB Başkanı Jean-Claude Trichet, faiz kararının ardından yaptığı
basın toplantısında bankalarla tahvil alımı konusunda görüştüklerini söyledi. Trichet'nin
açıklamalarından yaklaşık 1.5 saat sonra ECB, İtalyan tahvillerini satın almaya başladığını duyurdu.
Bu da ECB'nin para basması anlamına geliyor. Son verilerin ekonomik büyümede yavaşlamaya işaret
ettiğini ve belirsizliğin yüksek olduğunu kaydeden Trichet, para politikasında gevşemenin sürdüğünü
ve piyasa operasyonlarına devam edileceğini açıkladı. Trichet, operasyonlar ile piyasalara likidite
sağlanacağını ECB'nin 6 ay vadeli likidite operasyonları düzenleyeceğini söyledi. Enflasyon
risklerinin yukarı yönlü olduğunu belirten Trichet, ülkelerin mali hedeflere bağlı kalması gerektiğinin
altını çizdi. Öte yandan, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, AB liderlerine, Euro
Bölgesi'nin kurtarma fonu EFSF ve 2013'ten itibaren EFSF'nin yerini alacak Avrupa İstikrar
Mekanizması'nın (ESM) etkinliğinin artırılması çağrısında bulundu. İngiltere merkezli düşünce
kuruluşu CEBR ise İtalya'nın temerrüde düşebileceğini, İspanya'nın da güç bela bu durumdan
kurtulabileceğini bildirdi.
Devrim muhafızı OPEC'in başına
İran Devrim Muhafızları'nın üst düzey bir generali olan Rüstem Gasemi, Petrol İhraç Eden Ülkeler
Örgütü'nün (OPEC) başkanı oldu. Böylece ilk kez bir general örgütün başkanlığına getirilmiş oldu.
Petrol Bakanı olarak Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın kabinesinde yer alan Gasemi, İran'ın
OPEC'in dönem başkanı olması nedeniyle, doğrudan bu göreve gelmiş oldu. İran Cumhurbaşkanı
Mahmud Ahmedinecad, geçtiğimiz günlerde aralarında Gasemi'nin de bulunduğu dört kişiyi yeni
OPEC başkanı olarak önermişti. İran, örgütün başkanlığını geçen yıl ekim ayında devralmıştı.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
25
SÜLEYMAN YAŞAR… Merkez Bankası kur savaşlarında yeni aşamayı gördü
Dün Merkez Bankası politika faizlerini düşürünce, bazı piyasa oyuncuları, böyle bir indirimi hiç
beklemediklerini söylediler. Oysa Merkez doğru olanı ve gerekeni yaptı.
Çünkü dünya, dün kur savaşlarında yeni bir aşamaya geçti. Japonya parasının değerini düşürmek için,
güne, piyasalara yen satarak başladı ve böylece rekabetçi devalüasyona girişti. Japonya'dan yaklaşık
on saat önce de İsviçre, aşırı değerlenen parası nedeniyle ihracatı tehlikeye girdiği için faizleri
düşürmüştü. Hemen hatırlatalım, Financial Times gazetesinin 1 Ağustos 2011 nüshasında, Amerikan
Ekonomik Araştırmalar Bürosu Başkanı Harvard'lı profesör Martin Feldstein, "düşük dolar
politikasının Amerikan ekonomisinin hızla toparlanmasına yardım edeceğini" belirtmişti.
Anlayacağınız, ülkeler mallarını satabilmek için yeni bir rekabetçi kur savaşına giriyorlar. Hatta dün
bazı küresel iktisatçılar, İsviçre ve Japonya'nın ardından Türkiye'nin de ekonomik büyüme için
rekabetçi kur savaşına katıldığı yorumunu yaptı.
Peki bu ortamda Merkez Bankası niye politika faizlerini düşürdü? Düşürdü, çünkü küresel ekonomiye
ilişkin giderek artan sorunların, yurtiçi iktisadi faaliyet üzerinde durgunluğa yol açma riski var. Böyle
bir ortamda faizlerin indirilmesi şart.
Hemen belirtmekte fayda var, 2007'nin son çeyreğinde, ABD ekonomisinin durgunluğa girdiği ilan
edilmesine rağmen, bizim Merkez Bankası politika faizlerini artırmaya devam etmişti ve 2008'in eylül
ayında Lehman Brothers yatırım bankasının batışıyla dünya ekonomik krizi derinleştiğinde, bizim
Merkez'in politika faizi hâlâ yüzde 16.75 gibi dünyanın en yüksek seviyesindeydi. İşte bu nedenle
2008'de Türkiye ekonomisi büyümedi. 2009'da da kriz lobisinin AK Parti Hükümeti'ni düşürmek
amacıyla ekonomik beklentileri olumsuza çevirmesi sonucunda iç talep daraldığı için ekonomi
küçüldü.
Kısacası, Merkez Bankası dün aynı hatayı yapmadı. Küresel ekonomide olası durgunluğa karşı
büyüme hızını daha fazla düşürmemek için politika faizlerini geriletti. Bir de gecelik faizleri
çoğaltarak, bankaların ellerindeki paralara imkân sağladı. Ayrıca Merkez, dövizde spekülasyon
yapmak isteyenler olursa, onlara karşı da döviz satışı yapacağını duyurarak, kolay para kazanma
yoluna karşı önlem aldı. Peki Merkez Bankası'nın, bu kararları alırken güçlü dayanakları var mı? Var.
Çünkü kamu maliyesi sağlam. Devletin kısa vadeli dış borcu yok. Enflasyon şimdilik hedefe uygun
gelişiyor.
Cari açık riskine gelince... Durum kriz lobisinin söylediği gibi değil. Cari açık özel sektör tarafından
yaratılıyor ve özel sektörün ödeme gücü var. "Nasıl var?" sorusu akla gelebilir. Şöyle var. M
erkez Bankası'nın verilerine göre, finans kesimi hariç özel sektörün kısa vadeli dış kredi borcu 22.2
milyar dolar. Kullanılan dış krediye karşılık, özel sektörün yurtdışındaki banka mevduatı 21.2 milyar
dolar tutuyor. Anlayacağınız aldığı kredi mevduatına denk düşüyor. Daha doğrusu bu kredilerin büyük
bir ihtimalle bir cepten diğer cebe yapılan kredi işlemi olduğu ileri sürülebilir.
Merkez Bankası'na dönersek... Altın dahil 98 milyar dolarlık rezervi bulunduğundan Merkez'in döviz
sıkıntısı da yok. Finans kesimi ise dış borçlarının pozisyon açığını sigortaladığı için onların da kısa
vadede bir ödeme sorunu bulunmuyor. Ayrıca sermayeleri de yeterli.
Dolayısıyla Merkez, kararlarını alırken güçlü dayanaklara sahip. Merkez Bankası dün küresel
gelişmelere bakarak doğru kararlar aldı. Artık amaç ekonomide sağlıklı büyümeyi sağlamak. Siz
bakmayın bazılarının sızlanmalarına... Faiz lobisine teslim olan bir yapıdan nihayet kurtuluyoruz!
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
26
TARIK YILMAZ…Sıcak para vergiye hazır
Maliye, forward döviz ve swap işlemlerine vergi koymak için tebliğ hazırladı. Bankaların şirketlerle
yaptığı döviz-faiz değiş tokuşunda (swap) oluşan getiriye % 5, bankaların TL satıp dövize dönerken
elde ettiği sıcak para kazancına % 1 BSMV isteniyor.
Maliye Bakanlığı,bankaların kendi aralarında ve özellikle şirketlerle yaptığı vadeli döviz alımsatımları, döviz ve faiz swaplarından (değiş-tokuş) elde edilen getiriye Banka ve Sigorta Muameleleri
Vergisi (BSMV) koymak için bir tebliğ taslağı hazırladı. Aldığım bilgi, Bankalar Birliği'nin konuyla
ilgili hazırlıklarını sürdürdüğü, diğer kurumların da görüşlerini birer ikişer Maliye'ye ve Gelir
İdaresi'ne ilettiği yönünde. Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin konuyla ilgili bir çalışma
grubu oluşturduklarını belirterek yakın zamanda görüşlerini ileteceklerini söyledi. Taslağa gelince; 7
sayfalık metinde; döviz ve faiz swapları, forward döviz işlemleri, opsiyon, altın satışı gibi konulara
vergi planlanıyor. Her bir işlemin gelirinden yüzde 5 BSMV isteniyor. BSMV'nin yüzde 1 olduğu tek
işlem TL ile döviz arasında yapılan para swapları. Swap; tarafların önceden anlaştığı faiz ve koşullarda
belirli miktardaki para birimlerini değiştirilmesine deniyor. Burada vergi konulması istenen işlemleri
bankabanka ve banka-şirket olarak ayırmak gerekiyor.
TL'DEN DÖVİZE GEÇENE % 1 BSMV
Maliye, banka-şirket arasındaki para değiş tokuşunda "Bu bir borç verme işlemidir" diyor ve getiriden
yüzde 5 BSMV istiyor. Oysa şirketlerin forward işleminde vergiden bahsedilmiyor. Görünen o ki
Maliye, şirketlerin riskten korunma (hedge) değil de spekülatif kazanç amacıyla yaptıkları işlemlere
vergi koyarak caydırmak istiyor. Asıl konu sıcak paraya vergi. Taslakta bankaların birbiri arasında
yaptıkları döviz/TL swaplarında Maliye oluşan gelire yüzde 1 BSMV koymak istiyor. Örnek şöyle: X
bankası Y bankasıyla 1 ay vadeli dolar/TL (1 dolar= 1.5 TL) swap sözleşmesi yapıyor. X bankası 4
milyon dolar alıp Y'ye 6 milyon TL veriyor. Vade sonu dolar 1.5051 TL olunca X bankası 6 milyon 20
bin 560 TL alıp Y bankasına 4 milyon dolar ödüyor. Sonuçta X bankası 20 bin 560 lira gelir elde
ediyor. Maliye de bu gelirin yüzde 1'ini BSMV olarak istiyor. Özetle; Maliye "Eğer dolar bozdurup
TL yaratırsan vergi almam" derken dolarını alıp çıkmak isteyene "Yüzde 1 vergi koyarım" diyor. Bu
'sıcak para'nın çıkışta vergilendirilmesi demek...
VADELİ ALIM-SATIMA VERGİ
Taslakta, iki banka arasındaki vadeli döviz alımsatımlarında yüzde 5 BSMV getirilmesi öneriliyor.
Örneğin A bankası B bankasından kur 1 TL =1.56 dolar iken 1 Temmuz'da 1 milyon dolar alıyor. A
bankası karşılığında B bankasına 1 milyon 560 bin TL satma taahhüdü veriyor. Dolar 1 Temmuz'da
1.60 TL olursa A bankası'nın elindeki 1 milyon dolar 1.6 milyon TL olacak. Bu da A bankası için 40
bin lira (1.6 milyon TL ile 1 milyon 560 bin TL arasındaki fark) kar demek. Maliye bu işlemde elde
edilen 40 bin liralık gelir için yüzde 5 BSMV alınmasını istiyor. Taslakta Bakanlar Kurulu kararıyla
döviz satımlarında BSMV'nin sıfır uygulandığı hatırlatılarak B bankasının döviz satarken bir vergi
ödemeyeceğine dikkat çekiliyor.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
27
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
28
ŞEREF OĞUZ…Durmak yok büyüme devam!
Merkez Bankası'nın olağanüstü ve cesur kararı, Türkiye'nin yakın gelecek tercihine dair daha net bir tablo
sunuyor; durmak yok; büyüme devam!..
Peki ya ekonomiyi soğutma yönündeki adımlar? Görünen o ki tüketime dair tedbir ve uyarılar sürecek,
ancak yatırıma dair niyetler desteklenecek.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun faiz indirimi, Başbakan'ın geçen hafta yaptığı "teğet"
açıklamasıyla da örtüşüyor. Başbakan; "teğet bile değil" diyerek "israf ve verim ekonomilerinin"
ayırtına işaret etmişti.
Merkez Bankası'nın dün açıkladığı metinde, "gerekçe" mahiyetinde bir detay var; "Kurul, küresel
ekonomiye dair giderek artan sorunların yurt içi iktisadi faaliyet üzerinde durgunluğa yol açma riskini
azaltmak amacıyla" politika faizinde "ölçülü" bir indirime gitti.
Bir bakıma Başbakan'ın; küresel krizde muhtemel ikinci dalganın "teğet geçeceği" açıklamasına;
"durgunluk da teğet geçsin" gerekçeleri oluşturuldu.
Faiz indirim kararıyla piyasaların dengeye gelmek adına bir dizi iniş-çıkış göstereceği hatta kurda ve
Borsa'da bazı "düzeltmelerin" yaşanacağı muhakkak.
Neticede uzun bir süredir ihracatçının feryadını da kullanarak kur ve faiz üzerinde yürütülen iç-dış
kaynaklı blöfler görüldü ve hatta faiz ile çekilen "rest", "büyümeye devam" yönündeki kararlılığı
gösterdi.
Son 2 haftada dikkate değer bir gelişme, yalnızca bizdeki "krizsever" odaklar değil, aynı zamanda
yabancılar da Türkiye'ye karşı ağız değiştirmiş olmasıdır.
Patronlar Kulübü TÜSİAD bile "üstüne vazife olmasa da beyaz yakalılara dair" bir CEO raporunu
alelacele sunuyor ve "vallahi billahi kriz yok" deme ihtiyacı hissediyordu.
Piyasaların bu olağanüstü ve cesur kararı içselleştirme süreci ardından oluşacak yeni iklimde,
"büyümeye devam" sürecine uygun adımların atılacağı beklenebilir. Belki bu süreçte geçen yıl
yoğunlaşan KOBİ'lere yönelik yatırım kredi ve teşvikler olmasa dahi, özellikle ihracata odaklı
sektörlere dair ek tedbirler devreye girebilecek.
Her tercih bir maliyettir ve büyümeyi tercih ettiysek, vazgeçiş; ne olacaktır? Krizsever kadroların
iddiası, bunun enflasyon olacağıdır ve hatta Merkez'in faiz kararı arından ilk bunu dillendirdiler.
Hızlı büyümenin ısınma yaratacağı söylenebilir. Ancak Batı ekonomileri, civar coğrafyalar ve iç
dinamikler hesaba katıldığında bu "enflasyon tırmanır" uyarısını, tedbiri elden bırakmamak kaydıyla,
fazla da abartmamak gerekiyor.
Görünen o ki faiz, kur ve enflasyon dengesinde Türkiye optimalini "büyüme" üzerinden sağlayan
ekonomi bürokrasisi, piyasalara "ikili" avantaj sağlamış:
İhracatçı "1.70 makul" dediği kura sahip olurken ekonomiyi soğutma yönündeki tedbirleri israf ve
tüketimle sınırlayıp, yatırımcıya "devam" cesareti sunmak.
Sorun şu ki büyümeyi ivmeleyecek adımların, "katma değeri yüksek" alanlarda yoğunlaşmasını
sağlayamaz isek, durgunluk ve kriz bizi teğet geçse dahi yeniden büyüme trendine girecek küresel
ekonomide, kalıcı rekabet avantajı sağlayamayız.
Durmak yok büyümeye devam ama bu defa "daha nitelikli" adımlarla...
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
29
RADİKAL GAZETESİ
Otomobil satışına kur darbesi
Otomotiv satışları temmuzda sadece yüzde 2,5 arttı. Satışlardaki ciddi hız kesmenin ikinci
yarıda sürmesi bekleniyor.
Kurdaki ve faizdeki yükseliş temmuzda araç satışlarındaki artışı frenledi. 2011’e yüzde 112,9’luk
artışla başlayan otomobil satışları şubatta yüzde 87,97, martta yüzde 51,15, nisanda yüzde 41,14,
mayısta yüzde 35,52, haziranda ise yüzde 33,66 büyüdü. Ancak temmuzda artış sadece yüzde 2,55.
Ciddi olarak hız kesen satışlar yılın ikinci yarısında ekonomideki soğumanın da habercisi oldu.
Temmuzda 43.5 bin otomobil ve 19.3 bin hafif ticari olmak üzere 62.9 bin araç satıldı. Otomotiv
Distribütörleri Derneği’nden yapılan açıklamaya göre ocak-temmuzda toplam pazar 483.950 adet
olurken geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 36,6 büyüdü. 2011’in ilk çeyreğinde yüzde 82,87
büyüyen pazar, yılın ikinci çeyreğinde de yüzde 40,09 büyürken temmuz ayında bu oran da yüzde
5,12’ye geriledi. ODD Genel Koordinatörü Hayri Erce, Merkez Bankası’nın kredi büyümesini yüzde
25’lerde tutmak için aldığı kararların etkisinin, 2011 Mart’ından itibaren hissedildiğini ve büyüme
hızında yavaşlamaya neden olduğunun görüldüğünü söyledi.
F1 ticari başarısızlık oldu
(İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş 'Özel sektörün bu işin altından kalkamayacağı net bir şekilde
görüldü.' Dedi.
Formula İstanbul Yatırım Anonim Şirketi (FİYAŞ) ve İstanbul Ticaret Odası ( İTO) Başkanı Murat
Yalçıntaş, Türkiye’nin Formula 1’den çıkarılması ile ilgili olarak, “Özel sektörün bu işin altından
kalkamayacağı net bir şekilde görüldü. Yeryüzünde Formula 1 yarışını düzenlemeyi en iyi bilen FUA,
pistin işletmesinden beklediği finansal getiriyi sağlayamadı” dedi.
Radikal’e konuşan Yalçıntaş, pistin FİYAŞ tarafından işletildiği ilk 2 yılda dağıtılan promosyon
biletlerin ve kampanyaların o dönem F1’in patronu Bernie Ecclestone tarafından eleştirildiğini dile
getirdi. Yalçıntaş, “Kendisi bize ‘Promosyona ağırlık vermeyin, Formula ruhuna uygun değil’ dedi.
Ama Formula 1’i ülkemize tanıtmak için, insanların ayağını alıştırmak için promosyon kampanyaları
yapmaktan başka çare yoktu. Bu sayede bizim zamanımızda pist doldu taştı” diye konuştu. Pistin
işletmesinin FUA’ya devredilmesinden sonra bilet fiyatlarının Avrupa düzeyine çekildiğini,
promosyonlara da son verildiğini hatırlatan Yalçıntaş, “Yarışların belli bir seyircisi vardı ama
Türkiye’deki alım gücüne göre pisti doldurmak mümkün olmadı. Formula 1 yeniden Türkiye’ye gelse
bile biz kesinlikle işletmeyiz” diye konuştu.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
30
Merkez ayağını frenden çekti
Piyasaların aksine ekonomide küresel endişelerle soğuma riski gören Merkez Bankası, sürpriz
bir biçimde politika faizini indirdi.
2006’dan bu yana ilk defa olağanüstü toplanan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu ( PPK), aldığı
radikal kararla piyasaları adeta ters köşeye yatırdı. Piyasanın beklentileri doğrultusunda gecelik
borçlanma faizini arttırarak faiz koridorunu daraltan ve döviz satım ihalelerine başlama kararı alan
PPK’nın politika faizini indirmesi ise ‘şok’ etkisi yarattı. Politika faizini indiren Merkez Bankası’nın
ekonomide ciddi bir soğuma beklediğini belirten analistler, bu soğumanın önlenmesi ve cari açığın
finansmanı için faiz indirerek sıcak paraya da davetiye çıkardığını ileri sürdü. Merkez ile piyasaların
ekonomideki soğuma noktasında ayrıştığının altı çizilirken, “Piyasa henüz soğuma görmüyor ama
Merkez farklı düşünüp şimdiden önlem alıyor” değerlendirmesi yapıldı.
PPK, küresel ekonomiye dair giderek artan sorunların Türkiye ekonomisinde durgunluğa yol açma
riskini azaltmak amacıyla politika faizinde ölçülü bir indirime gittiğini açıklarken, analistler bu
durumu ‘ani duruş’ olarak yorumladı.
Dün toplanan PPK’da en son 20 Ocak 2011 tarihinde yüzde 6,50’den yüzde 6,25’e düşürülen bir hafta
vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 5,75’e indirildi. Merkez Bankası gecelik borçlanma faiz oranı yüzde
1,50’den yüzde 5’e yükseltildi.
Toplantıda borç verme faiz oranı yüzde 9, açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara
repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkânı faiz oranı yüzde 8 düzeyinde sabit tutuldu.
Küresel endişeler artıyor
Toplantıya ilişkin yapılan açıklamada, bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorununa ve küresel
büyümeye ilişkin endişelerin giderek güçlendiği ve temmuz ayı kurul toplantısında işaret edilen
risklerin belirginleştiği kaydedildi. Kurul, temmuz ayında gelişmiş ülke ekonomilerindeki sorunların
daha da derinleşmesi ve yurtiçi iktisadi faaliyetin durgunluk sürecine girmesi halinde bütün politika
araçlarının genişletici yönde kullanılmasının söz konusu olabileceğini dile getirmişti.
Oynaklığa karşı önlem
Kurul açıklamasında kısa vadeli faizlerde oluşabilecek aşağı yönlü oynaklığı azaltmak amacıyla
gecelik borçlanma faizinin önemli ölçüde arttırılarak faiz koridorunun daraltılmasına karar verildiği
bildirildi. Kurul ayrıca, Türk Lirası piyasalarındaki likidite yönetiminin etkinliğini arttırmak ve
Merkez Bankası’nca sağlanan likiditenin sistem içinde daha dengeli dağılmasına katkıda bulunmak
amacıyla teknik bir düzenleme yapılmasını uygun gördüğünü açıkladı. Bunun yanı sıra kurulun,
küresel ekonomiye dair giderek artan sorunların yurtiçi iktisadi faaliyet üzerinde durgunluğa yol açma
riskini azaltmak amacıyla politika faizinde ölçülü bir indirime gittiği kaydedildi.
Hangi kararlar alındı?
1- Politika faizi yüzde 6,25’ten 5,75’e çekildi
Küresel ekonomideki sorunların yurtiçi iktisadi faaliyette durgunluğa yol açma riskini azaltmak için
politika faizi indirildi.
2- Borçlanma faizi yüzde 1,5’ten 5’e çıkarıldı
Kısa vadeli faizlerde oluşabilecek aşağı yönlü oynaklığı azaltmak için gecelik borçlanma faizi arttırılıp
faiz koridoru
daraltıldı.
3- Döviz satım ihalelerine başlanma kararı alındı
Döviz likiditesi sağlanması için gerek görülmesi durumunda 5 Ağustos’tan itibaren döviz satım
ihaleleri yapılacak.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
31
4- Repo ihalelerine teknik düzenleme
Likiditenin daha dengeli dağılması için repo ihalelerinde her bir kuruluşun teklif tutarı, ilan edilen
ihale tutarının en fazla yüzde 20’si ile sınırlandırıldı.
MERKEZ, YABANCI PARA ZORUNLU KARŞILIK ORANLARINI TÜM VADELER İÇİN
AZALTTI
Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada dün yapılan Para Politikası Kurulu toplantısında belirlenen
strateji çerçevesinde yabancı para zorunlu karşılık oranlarının tüm vadeler için 0.5 puan azaltıldı.
Açıklamaya gore söz konusu düzenleme 5 Ağustos 2011 tarihli yükümlülük cetvelinden itibaren
geçerli olacak ve yeni oranlar üzerinden hesaplanan zorunlu karşılıklar 19 Ağustos tarihi itibarıyla
tesis edilmeye başlanacak. Böylece mevcut verilere göre piyasaya yaklaşık 930 milyon dolar likidite
sağlanmış ve ağırlıklı ortalama zorunlu karşılık oranı yüzde 11’e gerilemiş olacak.
Merkez Bankası’nın dünkü Para Politikası Kurulu toplantısında belirlenen strateji çerçevesinde aldığı
diğer bir karar ise repo faiz oranlarındaki dalgalanmaların azaltılmasına katkı yapmak amacıyla
Zorunlu Karşılık Tebliğinde değişiklik yapılması oldu. Buna göre, repo işlemlerinden sağlanan
zorunlu karşılığa tabi fonlar, 14 günde bir cuma günleri yerine iki yükümlülük dönemi arasındaki tüm
günlerin ortalaması alınmak suretiyle hesaplanarak zorunlu karşılığa tabi yükümlülüklere dahil
edilecek. Söz konusu düzenleme 5 Ağustos 2011 tarihli zorunlu karşılık yükümlülük döneminden
itibaren geçerli olacak
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
32
UĞUR GÜRSES… Bir haftalık dönüş!
Erdem Başçı, geçen perşembe yaptığı sunum konuşmasında 'Politika faizinin yıl sonuna kadar sabit
tutulduğu varsayımını yaptık' demişti.
Merkez Bankası’nın dün apar topar ara toplantı yaparak aldığı kararlar dalgalanmaya yol açtı. Kimi
“Merkez Bankası anlaşılamıyor” dese de, daha bir hafta önce, enflasyon raporunu açıklayan Başkan
Erdem Başçı, sunum konuşmasında “Politika faizinin yıl sonuna kadar sabit tutulduğu varsayımını
yaptık” demişti. Peki, 7 günde ne oldu da Merkez Bankası faizleri 50 baz puan indirme kararı aldı?
Tamam; çoktandır gerek ABD gerekse AB’deki gelişmeler ekonomik yavaşlamaya işaret ediyordu.
Son birkaç günde olan şu: ABD’de borç tavanı arttırıldı ama ekonomik yavaşlama yönünde tahminler
arttı, AB’de ise İtalya ve İspanya’ya ait tahviller görece sert değer kaybetti. Bu gelişmeler ülkemizde
döviz likidite önlemleri alınması için ilave yeni bir neden olabilir ama acilen faiz indirimine
‘koşmamızı’ da gerektiren bir durum yoktu.
Gelelim kararlara:
1- Banka sadece faizi indirmedi, bir dizi karar da aldı. Aldığı kararların sonuçları ne getirecek?
Politika faizi yüzde 6.25’ten 5.75’e indirildi. Merkez Bankası’nın piyasaya vereceği para ucuzladı. Bu
indirim, aşağıda açıkladığım nedenlerle para piyasasında daha da etkili olacak. Diğer vadelerde de faiz
inecek.
2- Bugüne dek bankanın uyguladığı faizle para piyasası faizi arasında bir makas ortaya çıkmıştı.
Bankanın politika faizi yüzde 6.25 iken para piyasasında aynı vadedeki faiz yüzde 7.50’nin
üzerindeydi. Banka dün aldığı kararla, piyasaya para vermek için düzenlediği repo ihalelerine
bankaların verebileceği teklifleri, repo ihalesinde verilecek toplam para miktarının yüzde 20’si ile
sınırladı. Bunun amacının, piyasaya verilecek para miktarının bankalara daha eşit dağılımını
sağlamaya dönük olduğu anlaşılıyor. Böylece repo ihalelerinden para alanlarla alamayanlar arasındaki
uçurum azaltılacak, ikincil para piyasasında yüzde 7.50’lerin üzerine çıkan faizler aşağı çekilecek.
Böylece para piyasasındaki kısa vadeli faiz oranları politika faizine yaklaşacak. Daha da özeti, bu faiz
indirimiyle piyasada kısa vadelerde daha fazla bir faiz indirimi sağlanacak.
3- Deneysel politikanın ana unsuru olan gecelik vadedeki faiz koridoru daraltıldı. Yani şimdiye dek
yüzde 1.5’le alıcı olan Merkez Bankası, dünkü kararla yüzde 5’le alıcı olacak. Bu, daha önce
istemediğimiz gecelik sıcak parayla bankanın barışması demek! Bu kararın döviz piyasasıyla ilgisi
var. Döviz akışının devamı için bu kararın aldığı açık.
4- Banka, döviz likiditesini arttırmak için döviz satım ihalelerine başlama kararı da aldı. En son
yapacağını ilk başta yapmış görünüyor. Çünkü madem piyasanın döviz likiditesine ihtiyacı var; banka
DTH zorunlu karşılıklarını düşürebilir, döviz depoları verebilir, TL karşılığı döviz swaplarına
başlayabilirdi. Bu denli panik görüntüsüne gerek var mıydı?
5- 23 Ağustos tarihindeki Para Politikası Kurulu toplantısı beklenmeden, ‘faizlerin sabit tutulduğu’ bir
görünümden 7 günde U dönüşü yapıp aniden toplanarak faiz indirim kararının alınması, ileride
fıkralara konu olabilir! Likidite ile ilgili kararlar için olsaydı tamamdı. Ama politika faizi için acil
toplantı yapıp ‘19 günlük bir kayıp hesabı’ nasıl bir mühendislik içeriyor bilinmiyor? Verdiği telaş
görüntüsünü hiç tartışmadan hem de!
Politika çöpe atıldı
Bu olanlara yorumum şu; banka bundan dokuz ay önce faiz indirmek için ‘sıcak parayı’ bahane
etmişti. Kredileri de yavaşlatacağını iddia ederek uyguladığı politika bileşimi, nisan ayına kadar
gevşetici yönde idi. Amaç zaten ‘üzüm yemek’ değildi. Zımni olarak enflasyon hedeflemesi zaten
askıya alınmıştı. Dünkü kararlarla deneysel politika da resmen ‘çöpe’ atılmış oldu. Şimdi yeni bir
gevşetme fırsatı bulundu. Banka yavaşlamanın ‘Y’sini duyunca indirime gitti. Siyasete de egemen
olan ‘faiz takıntısıyla’ yeni fırsatlar bulmamız hiç de zor olmayacak.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
33
ERDAL SAĞLAM…Bir haftada U dönüşü
Bir hafta öncesine kadar görmediği durgunluk riskine dün işaret eden Merkez Bankası, piyasaları ters
köşeye yatırdı.
Merkez Bankası yine sürpriz yaptı ve birkaç birbiriyle çelişen kararı bir arada aldı. Bu kararların
içinde ‘en büyük sürpriz’ ise politika faiz oranlarının yarım puan düşürülmesiydi. Merkez Bankası
olağanüstü Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini yüzde 6.25’ten 5.75’e indirme
kararı alırken, gecelik borçlanma faizini yüzde 1.5’ten 5’e çıkararak, beklendiği gibi faiz koridorunu
daralttı. Bununla da yetinmedi, bugünden itibaren döviz borçlanma ihaleleri açma kararı açıkladı ve
repo ihalelerinde yöntem değişikliği yaptı.
Çelişkili kararlar
Bunlar birbiriyle çelişen kararlar olduğu için piyasalar tarafından, amaç bir türlü anlaşılamadı ve
piyasalar kararlara tepkisini açıkça gösterdi. Repo ihalelerinde yöntem değişikliği yapılarak her bir
kuruluşun ihalelere verebileceği toplam teklif tutarını ilan edilen ihale tutarının en fazla yüzde 20’si ile
sınırladı. Yine bugün başlanacak döviz satış ihaleleri için de benzer bir sınır getirildi. Bu kararın
ekonomi yönetiminin kredi artışını sınırlamak için getirdiği yüzde 25 sınırına büyük bankaların
uyması için getirilen bir sınır olduğu zannediliyor. Buna karşılık Merkez Bankası faiz koridorunu
daraltarak sıcak paraya yeniden ‘gel çağrısı’ yaptı, politika faiz oranlarını yarım puan indirerek de
ekonomiyi canlandırma ihtiyacı olduğunu ortaya koydu. Özetle bir yandan piyasayı canlandırma
yönünde karar alırken öte yandan piyasaları canlandıracak kredi sınırlamasına uymak istediğini
belirtiyor.
Piyasa kararı anlamadı
Piyasaların ‘en uç alınabilecek karar’ olarak gördüğü politika faiz oranlarının indirimi ise tam bir
sürpriz idi. Daha yeni cari açık problemi, ekonominin aşırı ısındığı tartışılırken, Merkez Bankası’nın
Avrupa ve ABD’deki gelişmeler ışığında Türkiye’de durgunluk tehlikesi görerek bu radikal kararı
vermesi anlaşılır gibi değildi. Piyasa analistleri daha geçen hafta Merkez Bankası Başkanı Erdem
Başçı’nın sunumunu dinlediklerini, enflasyon raporunu izlediklerini ama bugün yapılan durgunluk
tespitinin hiçbir şekilde bir hafta önce yapılmadığını söylediler. Bir hafta içinde tümüyle değişen
Merkez Bankası analizinin anlaşılır gibi olmadığını da kaydettiler.
Bu arada Merkez Bankası’nın geçen yıl başladığı para politikası araçları da iflas etmiş oldu. Özetle;
Merkez Bankası’nın bu kararı alabilmesi için, bir hafta önce görmediği büyük durgunluk tehlikesini,
nereden bakarak gördüğünü tüm piyasalar merak ediyor.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.08.11
34
GÜVEN SAK…Türkiye'nin bütçe sorunu vardır
Ülkelerin bazıları bütçelerini yönetebildikleri için akıntıya karşı durabilirler, bazıları ise bütçelerini
yönetemedikleri için akıntıda sürüklenirler.
Hastalığı teşhis edemeyen tedaviye başlayamaz. Türkiye’de kamu maliyesinde bir problem vardır.
Türkiye’nin bütçe sorunu vardır. Dünün göstergeleri ile baktığınızda yokmuş gibi görünmesi, ortada
bir sorun olmadığı anlamına gelmez. Yeni bir gözle ve daha dikkatli bakmak gerekir. Türkiye’nin
2001 krizi sonrasında önemli kazanımları oldu. Şimdi o kazanımların kaybedilmesi ihtimali her geçen
gün artıyor. En azından bana öyle geliyor. Gelin bakın neden öyle geliyor?
Dünyada ülkeler maliye politikası açısından ikiye ayrılırlar. Ülkelerin bazıları bütçelerini
yönetebildikleri için akıntıya karşı durabilirler, bazıları ise bütçelerini yönetemedikleri için akıntıda
sürüklenirler. Akıntıya karşı durabilenler, piyasalar daralmaya/genişlemeye başladığında
genişletici/daraltıcı maliye politikası uygulayarak, konjonktüre artan kamu harcamaları/tasarrufları ile
cevap verebilenlerdir. Akıntıda sürüklenenler ise, gelirleri azaldığı/arttığı için harcamalarını
artıramayan/azaltamayan’lardır. İlk bölümdekiler aktivisttir, bütçeyle yönetirler, ikinciler
hareketsizdir, yönetmeyi beceremezler. Türkiye giderek beceriksizler kategorisine girme
eğilimindedir. İçinde bulunduğumuz çağ gelişmekte olan ülkelerin miki fare devletleri olmaktan çıkıp,
gelişmiş ülkeler gibi akıntıya karşı bütçe politikaları uygulamaya başlayabildikleri bir çağdır. Şili’den
Brezilya’ya pek çok Latin Amerika ülkesi son dönemlerde modern maliye tekniklerini uygulamaya
başlamışlardır. Türkiye de, 2001 krizinden sonra, çağdaşlaşmaya başlamıştı. Şimdi görünen, eski
hastalıkların tekrar hortlamaya başladığı gerçeğidir. Bu iyi değil, kötüdür.
Bütçede böyle bir problem olduğuna dair ilk emare faiz dışı bütçe giderlerinin milli gelir içindeki
seyridir. Aşağıdaki grafik onu gösteriyor. 2008 yılının sonundan 2009 yılının sonuna bütçede faiz
harcamaları dışındaki bütçe giderlerinin milli gelir (GSYİH) içindeki payı yaklaşık yüzde 35 artmıştır.
Türkiye önce küresel kriz nasıl olsa bizi teğet geçiyor diye hiçbir bütçe tedbiri almamıştır. Geç
kalmıştır. Hata yapmıştır. 2008 yılı sonunda geç kalarak da olsa, faiz dışı bütçe harcamaları ciddi
biçimde yükseltilmiştir. Krize karşı genişletici maliye politikası devreye sokulmuştur. Ancak tedbirler
geç devreye girdiği için 2008 ve 2009 yıllarında Türkiye ekonomisi derin bir küçülme yaşamıştır.
Genişletici politikaların da desteği ile 2010 yılında ekonomi hızla toparlanmaya başlamıştır. Öyle ki,
hızlı toparlanma süreci cari işlemler açığını tarihi bir rekora taşımıştır. Konjonktür değişmiştir. Ancak
kamu harcamaları, yükseldiği yerden aşağıya inmemektedir. İşte grafikten benim anladığım
budur.
Boşluğa işaret ediyor
Geleyim ikinci delile. İkinci delil, Merkez Bankası’nın yayımladığı “Türkiye’de Yapısal Bütçe
Dengesi ve Mali Duruş” başlıklı çalışmadadır. Cem Çebi ve Ümit Özlale, maliye politikası duruşunun
2009 yılında ters yönlü yani akıntıya karşı, ancak 2007 yılında aynı yönlü yani akıntıda sürüklenen,
2008 ve 2010 yıllarında ise nötr yani hareketsiz olduğunu göstermektedirler. Ben bunun bütçenin
makro çerçeve dikkate alınarak yönetilmediğine karine olarak alınması gerektiğini düşünüyorum.
Grafikte değişen konjonktüre rağmen değişen harcama düzeyi tam da o’dur
Türkiye’nin konjonktürü dikkate alan bir bütçe ve maliye politikası yoktur.
Dünkü merkez bankası kararı, o alanda, büyümeye başlayan boşluğa işaret etmektedir.
“Saldım çayıra, Mevlam kayıra” yaklaşımı genelleşmektedir.
Rahmetli Karl Amca hep şöyle derdi: “Söyledim ve ahiretimi kurtardım.”
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
Download