Layout 2 - İktisadi Kalkınma Vakfı

advertisement
a-05s-11_Layout 2 10.11.2012 17:23 Page 1
avrupahaber
11 Kasım 2012 PaZar
Düşündükçe
NSU davasının takipçisiyiz
Türk Dışişleri Bakanlığı, Almanya’da aşırı sağcı
örgüt NSU’nun işlediği cinayetlerle
ilgili yürütülen soruşturma ve dava
sürecini yakından
ve dikkatle izlediklerini açıkladı.
ürkiye’nin, Almanya’da Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) adlı aşırı sağcı
örgüt tarafından işlenen cinayetlere
ilişkin Alman yasama, yürütme ve
yargı organlarının yürüttüğü araştırma ve
soruşturma süreçlerini yakından izlemeye
devam ettiği bildirildi. Dışişleri Bakanlığı’ndan
yapılan açıklamada, Federal Almanya’da 20002007 yılları arasında 8’i Türk 10 kişinin katledilmesinden NSU adlı aşırı sağcı terör örgütü
mensuplarının sorumlu olduklarının ortaya
T
çıkmasının üzerinden bir yıl geçtiği belirtildi.
“Söz konusu cinayetlere ilişkin Federal Almanya Cumhuriyeti yasama, yürütme ve
yargı organları tarafından yürütülen araştırma
ve soruşturma süreçleri ülkemizce yakından
ve dikkatle izlenmeye devam olunmaktadır”
denilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Almanya’da Türk toplumunun içinde yaşadıkları devlete karşı güvenlerini sarsan,
ortak bir geleceğin inşası için gerekli zemine
zarar veren bahse konu ve diğer aşırı sağ ve
ırkçı olayların tümüyle aydınlat ılması ve sorumlularının cezalandırılması, başta Türk toplumu olmak üzere Almanya’daki tüm göçmenlerin Alman devlet kurumlarına karşı
güvenlerini tazeleyecek, geleceklerini Almanya’da görebilmelerine katkı sağlayacak ve
içinde yaşadıkları topluma katılım süreçlerini
teşvik edecektir. Bu vesileyle, söz konusu cinayetlerde hayatını kaybedenlere bir kez daha
Allah’tan rahmet ve yakınlarına başsağlığı
dileklerimizi sunarız.” ANKARA (AA)
Vize sadece hukuki
değil insani bir mesele
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), AvrupaTürkiye Ortaklık Hukuku ve serbest dolaşım konusunda İstanbul’daki Taksim
Green Park Oteli’nde 3 günlük bir eğitim
semineri düzenledi. “Avrupa Birliği’nde
Hizmetlerin Serbest Dolaşımı” konulu eğiCihat Masum
tim semineri Yunanistan Democritus ÜniYANIK
versitesi ve Bruges Avrupa Koleji öğretim
üyesi Prof. Dr. Vassilis Hatzopoulos tarafından verildi.
Oxford University Press tarafından bu yıl içinde yayımlanan
AB’de hizmetlerin serbest dolaşımı ile ilgili kitabın yazarı
olan Prof. Dr. Hatzopoluos, AB hukukunda hizmetlerin
tanımı, hizmetlerin serbest dolaşımını düzenleyen kurallar,
kurala getirilen istisnalar, Avrupa Birliği Adalet Divanı
kararları, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kapsamında GATS
(General Agreement on Trade in Services) Anlaşması’nın
hükümleri, AB hukuku ile karşılaştırılması, Türk vatandaşlarının AB ülkelerinde hizmetlerin serbest dolaşımı
ile ilgili durumları ve Ortaklık Anlaşması’ndan doğan
hakları gibi konuları açıkladı. Hollanda’nın Utrecht Üniversitesi’nde İdare Hukuku Öğretim Üyesi ve zaman
zaman Hollanda hükümetine yasa tasarıları konusunda
görüş bildiren göç hukuku uzmanı Prof. Dr. Aleidus Woltjer
de, Hollanda’da Türk vatandaşlarının hakları ve idari makamların uygulamaları konusunda katkıda bulunarak,
basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Seminerde, İKV Kıdemli Uzmanı Melih Özsöz, vakfın
yürütmüş olduğu, “Vize Şikayet Hattı” projesini anlattı
ve bu proje kapsamında vakfa gelen vize uygulaması ile
ilgili şikayetlerin genel bir
dökümünü ve analizini içeren bir sunum yaptı. Hukuki
boyutun yanında insani bir
sorun olarak vize konusu
da seminer kapsamında irdelendi. Seminerde, gerek
dünya ticaretindeki gelişmeler, gerekse AB iç pazarının ilerleyişi açısından hizProf. Dr. Aleidus Woltjer
metlerin liberalizasyonunun
büyük önem taşıdığı, ulaştırmadan, telekomünikasyona,
yayıncılıktan inşaat ve turizme kadar birçok farklı sektörün
bu konunun kapsamına girdiği ifade edildi.
Halihazırda gerek DTÖ kapsamında, gerekse AB’de
hizmetlerin serbest dolaşımı ve hizmet ticareti önünde
engeller bulunduğu, ancak eğilimin zor ilerliyor olsa da
olsa, tedrici liberalizasyon yönünde olduğu belirtildi. Türkiye-AB ilişkileri açısından da, hem Ortaklık Anlaşması’nın
uygulanması açısından hem de üyelik müzakereleri kapsamında hizmetlerin serbest dolaşımının Gümrük Birliği’nden sonraki aşama olabileceği ve bu alanın dikkatle
takip edilmesi gerektiği vurgulandı. Seminere çeşitli bakanlıklardan görevliler, meslek örgütlerinin üyeleri ve
çalışanları, akademisyenler, sivil toplum örgütü temsilcileri,
öğrenciler ve gazeteciler katıldı.
İKV’nin Taksim’de düzenlediği “Avrupa Birliği’nde Hizmetlerin Serbest Dolaşımı” konulu
seminerde konuşan Avrupalı uzmanlar, Türklerin serbest dolaşımını sekteye uğratan vize
engelinin insani boyutlarına da değindiler
İSTANBUL
Trittin ile Eckardt basının karşısına birlikte çıktı.
Yeşiller, 2013 seçimleri için
Başbakan adaylarını seçti
Alman Yeşiller Partisi, 2013 yılında yapılacak
genel seçimleri için başbakan adaylarını seçti. Konuyla ilgili açıklamayı Yeşillerin gelecek yıl Eylül
ayında yapılacak genel seçimler için Yeşiller Partisi’nin başbakan adayları Federal Meclis Grubu
Eşbaşkanı Jürgen Trittin ile Federal Meclis Başkan
Yardımcısı Katrin Göring-Eckardt oldu. Yapılan
açıklamada, ilk kez parti üyeleri tarafından belirlenen
başbakan adayı seçiminde, Trittin oyların yüzde
71,9’unu, Göring-Eckardt da yüzde 47,3’ünü aldı.
Böylelikle Yeşiller Partisi, Trittin ve Göring-Eckardt
öncülüğünde seçim kampanyası yapacak.
Prof. Dr. Vassilis Hatzopoulos
5
Yavuz
Bülent BÂKİLER
yavuzbulent.bakiler@tg.com.tr
Yobaz! Yobazlarımız!
Y
obaz, bizim ruh kanserimizdir. Tedavisi çok zor
hastalığımızdır. Yobaz,
okumaz, bilmez, anlamaz.
Yobaz, bilmediğinin farkında değildir. Yobazın
elinde ve evinde kitap yoktur, okumaz.
O bakımdan “Diyorlar ki....” diyerek
söze başlar. Yumruklarını sıkarak ve
bağırarak konuşur. Her türlü dinî inanışın, her türlü siyasî kuruluşun, her
türlü edebî görüşün, her türlü spor dalının, her türlü ekonomik yapının yobazları vardır. Yani yobazlar çeşit çeşittir.
Şahsen ben, yobazın her türlüsünden,
her derecesinden iğreniyorum.
Bizde, yobaz denilince, dinî konularda, hiçbir şey bilmediği halde herkesi,
cehennemlikle, kâfirlikle suçlayan kimseler akla geliyor. İslâmiyetin yobazları
yok mu? Elbette var. Mesela benim,
çok yakınlarım arasında dehşetli yobazlar da bulunuyor. Bana nasihat
ederek diyorlar ki: “Bak sen bu işleri
bilmiyorsun. Bir Alevinin, Müslüman
olması için önce Ermeni olması, sonra
Müslümanlığı kabul etmesi lâzım. Çünkü
Ermeni’nin kitabı var, Alevinin kitabı
yok. Aksi takdirde, bir Alevi, bir tuğla
üzerinde abdest almaya başlasa, o
tuğla, toz haline gelinceye kadar, abdesti
kabul olunmaz!” Bu ve benzeri iddialarla
konuşanlar, İslâmiyeti, bir darı tanesi
kadar olsun bilmeyen, sözüm ona
Sünni yobazlardır...
Beri yanda bütün Sünni camiayı Yezitlikle suçlayan, Hz. Ebubekir’e, Hz.
Ömer’e, Hz. Osman’a buğz eden, Hz.
Ali efendimizi, sevgili peygamberimizden üstün tutan, hatta onda; “yaratacılık” kudreti vehmeden kimseler de
Alevi camiamızın yobazlarıdırlar...
Komünistlerimiz, bizim ekonomi dünyamızın anlı-şanlı yobazlarıdırlar. Çağımızın, en az yüz yıl gerisinde kalan
karanlık ve zalim kafalardır. İşte Haleb
orda ise arşın burda!
Lenin ve arkadaşları, 1917 yılından
itibaren, Rusya Çarlığında Komünist
sistemi yaşatmak ve yaymak için her
türlü çareye başvurmadılar mı? Milyonlarca insanı asıp-kesmediler mi?
Milyonlarca insanın yurtlarını-yuvalarını
terk ederek hür dünyaya kaçmalarına
yol açmadılar mı? Peki ne oldu sonra?
Rusya’da ve Avrupa’da herhangi bir
devletin müdahalesi olmadan, Komünist sistem, kendiliğinden gümbür,
gümbür, yıkılıp gitmedi mi? O komünist
rejimde, yüksek tahsilden geçen güzelim Rus kızları ve kadınları şimdi karınlarını doyurmak için, kendilerini Türkiyemizde de pazarlamıyorlar mı? Komünist sistem bütün kabalıkları ve zulümleriyle ve çıkmaz sokaklarıyla meydanda iken, bizim komünistlerimizin
kızıl bayraklarla meydanlara dökülmeleri, yobazlık değil de nedir?..
Siyaset dünyamızın, kendilerinden
başka hiçbir partiye iktidar imkânı tanımayan siyaset yobazlarını bir tarafa
bırakıyorum... Spor dünyamızın elleri
saldırmalı, kamalı yumrukları sıkılı, gözleri kanlı... yobazlarını görmezlikten
gelebilir miyiz?..
Bu yobazlar kalabalığı dışında, bizim
bir de Atatürkçülük düşüncesinin yobazları var. Bunlar, kılık-kıyafet bakımından din yobazlarından çok farklıdırlar. Bir kısmı melon şapkalı, papyon
kravatlıdır. Fakat diğer yobazlardan
çok daha tehlikeli ve yıkıcıdırlar. Atatürkçülük yobazları, Atatürk üzerine
yazılmış bir tek kitap bile okumamışlardır. Atatürkçülüğü yakalarına bir Atatürk rozeti takmaktan, ikide bir meydanlara dökülerek, “Atam izindeyiz!
Türkiye laiktir laik kalacak!” diye bağırmaktan ibaret sayıyorlar. Bunlar, bütün mukaddeslerimize öfkeyle yumruk
sıkmaktadırlar. Kemalizmi, yeni bir din
olarak görmektedirler. Bütün hükûmet
darbelerinin içinde,
önünde, arkasında bu
Atatürkçülük yobazları
vardır. Atatürk’ü Atatürkçülük yobazlarının elinden kurtarMakaleyi, yamak, medeniyet yazarın sesinden
dinlemek için
rışımızın en büyük
QR kodunu
okutun.
başarısı olacaktır.
İKV’nin seminerine çeşitli bakanlıklardan görevliler, meslek örgütlerinin üyeleri
ve çalışanları, akademisyenler, STK temsilcileri, öğrenciler ve gazeteciler katıldı.
BELçİKa’da KanUnİ BOşLUK Var
İthal gelinler sınır dışı
edilmekten korkuyorlar
Halil Uygun - BERİNGEN
elçika’da ithal gelinler sınır dışı edilmekten korktukları ortaya çıktı. Belçika’da
eşleri tarafından kötü muamele mağduru
göçmen kadınlar sınır dışı edilmekten
korkuyor. Yasalardaki boşluklar ve sığınma evlerine
erişimin yetersizliği kadınları kendilerine şiddet
uygulayanların kucağına geri yolluyor. Özellikle
Müslüman kökenli kadınların oranında sığınma
evlerine yönelik taleplerin arttığı görülüyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü dün yayınladığı bir
raporda, sınır dışı edilme riskinin, Belçika’da ev içi
şiddete maruz kalan birçok göçmen kadını ihtiyaç
duyduğu korumayı almaktan alıkoyduğunu bildirdi.
Rapor Belçika’da Kadınlar Günü olan 11 Kasım 2012
öncesinde yayınlandı. “Yasalar Benim Aleyhime,
Belçika’da Göçmen Kadınların Aile İçi Şiddetten Korunma Mekanizmalarına Erişimi” başlıklı 59 sayfalık
raporda, ülkede ev içi şiddet yaşayan göçmen kadınların korumaya erişimindeki üç önemli boşluğa
dikkat çekiliyor. Eşi veya partneriyle biraraya gelmek
B
için Belçika’ya göç eden kadınlar, hukuki statüleri
onaylanıncaya kadar geçen süre zarfında şiddet
gördüklerini bildirmeleri halinde, tıpkı belgesiz göçmen kadınlar gibi sınır dışı edilebiliyorlar.
Üstelik aile içi şiddet mağdurlarının, özellikle de
herhangi bir belgesi olmayan kadınların sığınma
evlerine erişim imkanı yetersiz. İnsan Hakları İzleme Örgütü kadın hakları direktörü Liesl Gerntholtz, “Görüştüğümüz kadınlar berbat bir seçim
yapmak durumunda: partnerinin elinde kötü
muameleye katlanmak veya şiddet gördüğünü
bildirip sınır dışı edilme riskiyle karşı karşıya kalmak” diyerek, “Belçika’nın, ev içi şiddet yaşayan
her kadına, göçmen statüsüne bakılmaksızın, ihtiyacı olan yardımı sağlaması gerektiğini” belirtti.
Belçika ev içi şiddeti önlemeye, soruşturmaya ve
kovuşturmaya yönelik yasalar çıkardı ve bir Ulusal
Eylem Planı da dahil olmak üzere çeşitli politikalar
benimsedi. Ancak İnsan Hakları İzleme Örgütü
göçmen kadınlarla ilgili boşlukların hala tamamen
giderilmediğini tespit etti.
düşmanca çağrı:
Yabancıları durdurmalıyız!
elçika’da yapılan son yerel seçimlerde
büyük ölçüde oy oranında azalma kaydeden aşırı sağ eğilimli İslam karşıtı
ırkçı Vlaams Belang partisi, “Flaman
şehirleri gittikçe yabancılaşıyor. Artık buna son
vermenin zamanı gelmiştir ve geçmektedir” diyerek göçmenlere ve özellikle Müslümanlara
yönelik düşmanlık yapmaya devam ediyor. Aynı
partinin milletvekili Gerolf Annemans “Yapılan
son yerel seçimlerde belediye meclisini çok
sayıda Türk kökenli adayların girdiğini görmekteyiz. Partiler yabancı kökenli seçmenlerin oylarına alabilmek için ellerinden geldikçe çok
B
sayıda yabancı kökenli aday göstermeye geleneksel hale getirdiler. Bazı bölgelere baktığımız
zaman yabancı kökenli adayların aldıkları tercihli
oylar ise gerçekten korkutucu ve ürkütücü olmakta. Belçika vatandaşı olmayanlara seçme
hakkı iptal edilmelidir. Aynı zamanda Flaman
şehirlerimiz, belediyelerimiz giderek yabancılaşıyorlar. Bunların başında elbette Müslümanlar
ilk sırada yer alıyor. Bunlara artık dur demenin
zamanı gelmiştir ve geçmektedir” dedi. Iırkçı
vekil Filip Dewinter ise “Müslümanlar ya asimilasyon olur, ya da ülkeye terk eder” diyerek de
tehdit etmeye ihmal etmedi
Berlin Türkevi’ndeki törene, Büyükelçi Hüseyin Avni Karslıoğlu ve Türk vatandaşları katıldı.
Berlin’de 10 Kasım töreni
BERLİN (AA)
ustafa Kemal Atatürk, vefatının 74. yıl
dönümünde, Almanya’nın başkenti
Berlin’de düzenlenen törenle anıldı.
Saatler 09.05’i gösterdiğinde Atatürk için saygı duruşunda bulunuldu, ardından İstiklal Marşı okundu. Törende konuşma yapan Büyükelçi Karslıoğlu, Atatürk’ün kendisi için ayrı bir anlam ifade ettiğini
çünkü Mustafa Kemal’in Yozgat’a
geldiğinde kendi akrabalarının konağında ikamet ettiğini ifade etti.
Atatürk’ün vizyon adamı olduğunu
M
vurgulayan Karslıoğlu, Mustafa
Kemal’in tek bir zümreye ait olmadığını belirterek, “Atatürk dar
bir kalıp değil eylemdir, aksiyondur.
Atatürk Cumhuriyet’tir, Cumhuriyeti de cumhur oluşturur. Atatürk
hiç bir grubun, kimsenin tekelinde
değildir. Kendine ait olduğunu sanan insanların ya da grubun elinde
değildir. Atatürk hepimizindir. Atatürk hepimizin olursa güçlü oluruz”
diye konuştu. Törende daha sonra
ilkokul öğrencileri Atatürk şiirleri
okudu ve mini anma konseri verdi.
Törende ayrıca, kısa bir sinevizyon
sunumu yapıldı.
Merkel, Portekiz ve Moskova yolcusu
BERLİN (AA)
aşbakanı Angela Merkel’in
Portekiz ve Rusya’ya ziyarette bulunacağı bildirildi.
Hükümet sözcüsü Steffen
Seibert bugün yaptığı yazılı açıklamada, Merkel’in 12 Kasım’da Portekiz’in başkenti Lizbon’a ve 14 Kasım’da da Rusya’nın başkenti Moskova’ya gideceğini belirtti. Seibert,
Merkel’in Lizbon’da Cumhurbaşkanı
Anibal Antonio Cavaco ve Başbakan
B
Pedro Passos Coelho ile görüşeceğini
ve daha sonra iki ülke ticaret ve sanayi odalarının organize ettiği etkinlikte konuşma yapacağını ifade
etti. Seibert, Merkel’in Moskova ziyaretinde özellikle Rusya’nın gelecek
yılki G-20 başkanlığı ve iç politika
konularındaki gelişmelerin ele alınacağını belirti. Merkel ve Rusya
Devlet Başkanı Vladimir Putin’in
birlikte basın toplantısı düzenleyecekleri de ifade edildi.
Download