Ö. Senatosu B : 25 kat artmalar var 20 yıllık dönem içinde. Dış ticaret hacını ise 488 milyon dolardan, 1 milyar 280 milyon dolara kadar çıkmıştır. 2,6 katı art­ mış. Bu dikkati çekici bir rakamdır. Yirmi yılda 2,6 milyon dolar. İste tarımın yetersizliği sadece tarıma bağlı kalmanın kifayetsizliği bunu gösteriyor. Dış ticaret açığı 1948 de 22 milyon dolar iken, şimdi 260 milyon dolar şu sırada 280 milyon dolar olma ihtimali var. Oysa 12 katı büyümüş. Buraya kadar görüyoruz ki para bakımından ekonomiye bünyeyi çok asan bir ge­ nişlik getirilmiş. Hattâ büyümeyi aşan bir ge­ nişlik, getirilmiş. Fiyatlar kontrol edilememiş, paranın değeri düşmüş ve bir ara enflâsyonun içine girilmiştir. Buna karşılık dış ticaret hac­ mi bakımından 2,5 ufak bir büyüme kazanlımış fakat bu oran 2,8 olan ekonominin büyüme de­ recesine dahi yetişernemiştir. Ekonominin bü­ yüme hızım, dış ticaret hacmimiz takibedememmiştir. Bu sıhhatsizlik alâmetidir elbet. Veya sıhhatsizlikten bir miktar bir şeyler ifade eden rakamdır. Buna mukabil dış ticaret açığımız 12 kat artmış. Şimdi de bu malî durumun hem sebebi, hem de sonucu olan borçlar durumuna geçiyorum. 1948 de Devlet borçları 304 milyon dolar ci­ varında. 1968 de 2 milyar 664 milyon dolar dış borç var döviz için. Buna ana ve faiz dâ­ hil, kullanılmıyan kredi dâhil. Bütçenin ge­ rekçesi ödemeler kısmında tümünü aldığı için, ben de tüm rakamı alarak söyliyeyim. Dokuz katı artmıştır borçlanma, Türk lirası ile ödene­ cek kısım 5 milyar 431 milyon liradır. Türk li­ rası ile ifade etsek bu borçların yekûnunu 1948 de 851 milyon lira iken, 1968 de 29,5 mil­ yar liraya çıkmış. 33 katı artmış, ilk borçlar 1948 de 1,5 milyar liradan şimdi, 21,5 milyar?, çıkarak 13 katı artmıştır. Toplam borçları Türk lirası ile ifade edersek, 1948 de 2,5 milyar­ dan şimdi 51 milyara çıkmıştır, 25 katı art­ mıştır. Kişi başına düşen dış borcu ifade etmek mümkünse 1948 de 42,5 liradan şimdi yaşıyan nüfusa taksim ettiğiniz vakit 880 lira civa­ rındadır. Her kişiye düşen borç. Borç servis oranını dikkate aldığımız vakit % 20 yi bulmak• 7 :. Yani bütün ödemeler dengesindeki ge­ lir kalemlerimizi ödemeye mecbur olduğu­ muz borçlara böldüğünüz vakit % 20 oranında bir borç yükü altındayız. Borç yükümüzü ih­ racatla oranladığımız vakit % 29 lira ihraca- 28 . 1 . 1969 O :3 timizin (3/1) nisbetinde borç ödeme durumu­ na geliyiruz. Hazine durumu ise 161 milyon­ dur 1948 de, 4 milyar liradır şimdi. 20 yıllık dönemde gayrisâfi millî hâsıladan her yıla düşen kalkınma payı ortalama 2,5 milyar li­ ra iken yine her yıla düşen borçlanma mik­ tarı. 1,5 milyar liradır. Bu ağır maliyeti olan biı 20 yıllık gelişmedir. Bu 1,5 milyarın, borç­ lanmanın içerisinde dövizle ödenecekleri var, Türk parası ile ödenecekleri var. Sabit fiyat ba­ kımından düşünürsek dövizle ödenecek, hemen hemen sabit fiyatın bu 1,5 milyar, nihayet bir miktar aşağıya iner, 1 milyar civarında ka­ bul etseniz, 20 yıl boyunca her yıl, millî hâ­ sıladan seneye 2,5 milyar artırıyorsunuz, 1 -1,5 milyar borçlanıyorsunuz. Bu şu demektir; bu 20 yılın her yılı, her yüzde 1 kalkınma için 300 milyona yakın borca girmiş oluyorsunuz. Yüzde 5 kalkınma hızı yaptı iseniz 1,5 milyar borca giriyorsunuz. Yukarıdan beri tetkik etti­ ğimiz 20 yılın kesesi ve borçları durumu bu. Demekki 20 yılda gayrisâfi millî hâsılamız saMt fiyatlarla 2,5 milyar lira artarken diğer taraftan her yılda 1 milyarın üzerinde bir borca girmiş oluyoruz. O halde şimdi biran \nm bu borçların tümünü birden ödediğimizi kabul etsek, şu anda, 20 yıllık gelir artışından elimizde kalacak olan (3/5) tir. 5 adım ileri bitmişiz, 2 adım gerilemişizdir. Hepsini birden ödiyemiyeceğimize göre şimdilik 2014 yılına ka­ dar yayılmışız. Başta açıkladığımız şekilde eğer döviz kaynaklarını ayarlıyamazsak, kur­ tulma 21 nci yüzyılın ortasına kadar da sü­ rebilir. Borç yükü o derece ağır bir duruma ^ermiştir ki, yıllık bütün döviz kazancımızın 1/5 ini, yıllık bütün ihracatımızın 1/3 üne ya­ kın miktarını borç ödemek için kullanmak du­ rumundayız. Meselâ, bu yıl alacağımız, aldığı­ mız 260 milyon liralık kredi borcuna kar­ gılık 125 milyon dolar ödeme mecburiyetin­ deyim. Yani, yüzde 50 sini. Aldığımız kredinin vüzde 50 sini borç olarak ödiyoruz. 20 yıllık muhasebede bu kadar ağır bir külfet altına girmişiz. Örnek olarak diğer ülkelerle bir kıyaslama yaptığımızda bir yabancı kaynağa ^öre; bizden ilerde 1948 de, yabancı kaynağın verdiği rakamlar, bizim de borç ödeme duru­ mu daha beterdi o zaman, pek fark etmiyecek. Venezüella, Ekvator, Şili, Kolombia, iran ve Irak bizden ilerde idi, borç yükü bakmımdan. 76 —