saðlık býlgýsý - video.eba.gov.tr

advertisement
ORTAÖÐRETÝM
SAÐLIK BÝLGÝSÝ
9
DERS KİTABI
Şenay BOYRAZ TOPALOĞLU
Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 31.05.2013 tarih ve 30 sayılı
kararıyla 2013­2014 öğretim yılından itibaren 5 (Beş) yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edil­
miştir.
Her hakkı saklıdır ve Altındal Yayıncılık Ltd. Şirketine aittir.
Bu kitabın tümü ya da bir bölümü, Altındal Yayıncılık Ltd. Şirketinden önceden izin
alınmaksızın hiçbir biçimde çoğaltılamaz, basılıp yayımlanamaz.
ISBN:
Atakent Mah. Elvankent Banka Konutları Küme Evleri B Blok No: 343/52 Etimesgut ­ ANKARA
Tel: (0.312) 260 64 99
EDİTÖR: Sezer TOPALOĞLU
DİL UZMANI: Aylin ARICAN
GÖRSEL TASARIMCI: Serkan AVCI
PROGRAM GELİŞTİRME UZMANI: Doç. Dr. Ali Murat SÜNBÜL
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME UZMANI: Hasan PEKTAŞ
REHBERLİK VE GELİŞİM UZMANI: Hatice Beylan ÖZENÇ
BASKI:
22
‹ST‹KLÂL MARŞI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Ruhumun senden, ilâhi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli.
Bu ezanlar -ki şahadetleri dinin temeliEbedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerîhamdan, ilâhi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
Mehmet Âkif ERSOY
33
ATATÜRK’ÜN
GENÇL‹⁄E H‹TABES‹
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuri­
yetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel,
senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden,
mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir
gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazi­
feye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini
düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette
tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar,
bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabi­
lirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş,
bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleke­
tin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha
elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara
sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilir­
ler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi
emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve
bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi,
vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç oldu­
ğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
44
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
(1881 - 1938)
55
İÇİNDEKİLER
ORGANİZASYON ŞEMASI ............................................................................................................... 8
1. ÜNİTE: SAĞLIKLI YAŞAM
1. Sağlık, Hastalık ve Engellilik......................................................................................................10
A. Sağlık ve Hastalık Kavramları ..............................................................................................11
B. Engellilik Kavramı ve Toplumsal Duyarlılığın Önemi .........................................................12
C. Sağlık Hakkı ..........................................................................................................................14
2. Sağlığı Etkileyen Etmenler ........................................................................................................14
A. Bünyesel Etmenler ................................................................................................................15
B. Çevresel Etmenler .................................................................................................................15
C. Sosyoekonomik Etmenler ....................................................................................................17
Ç. Kültürel Etmenler .................................................................................................................18
3. Sağlık Hizmetlerinin Sınıflandırılması ve Bunlardan Yararlanma Yolları ...............................18
A. Koruyucu Sağlık Hizmetleri ..................................................................................................19
B. Tedavi Edici Sağlık Hizmetleri ...............................................................................................20
C. Rehabilite Edici Sağlık Hizmetleri........................................................................................20
4. Sağlık Hizmetlerinden Yararlanırken Sahip Olduğumuz Haklar ............................................21
5. Toplumların Sağlık Düzeylerinin Belirlenmesi ve Karşılaştırılması .........................................23
Ölçme ve Değerlendirme ................................................................................................................26
2. ÜNİTE: BÜYÜME VE GELİŞME
1. Büyüme ve Gelişme Dönemleri .................................................................................................28
A. Bebeklik Dönemi ...................................................................................................................30
B. Çocukluk Dönemi ..................................................................................................................30
C. Ergenlik Dönemi ....................................................................................................................31
Ç. Yetişkinlik Dönemi ................................................................................................................32
D. Yaşlılık Dönemi......................................................................................................................32
2. Büyüme ve Gelişmeyi Etkileyen Etmenler ................................................................................33
A. Genetik Etmenler ..................................................................................................................33
B. Hormonlar ..............................................................................................................................34
C. Beslenme ................................................................................................................................34
Ç. Fiziksel Çevre..........................................................................................................................34
Ölçme ve Değerlendirme ................................................................................................................35
3. ÜNİTE: SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunmasının Önemi .......................................................................36
Fiziksel Aktivite ve Dinlenmenin Sağlığın Geliştirilmesindeki Etkileri....................................38
Yeterli ve Dengeli Beslenmenin Gelişme Dönemlerine Göre Önemi .....................................40
Şişmanlığın Ortaya Çıkış Nedenleri ve Sağlık Üzerindeki Etkileri ...........................................42
Sağlıklı Yaşam İçin Kişisel Temizliğin Önemi............................................................................44
A. El, Tırnak Temizliği ve Bakımı ..............................................................................................46
B. Yüz, Boyun ve Koltuk Altı Temizliği ....................................................................................46
C. Saç Temizliği, Bakımı ve Tıraş Olma .....................................................................................47
Ç. Ayak Temizliği ve Bakımı ......................................................................................................47
D. Genital Bölge Temizliği ........................................................................................................47
E. Tuvalet Alışkanlığı ve Temizliği ............................................................................................48
F. Banyo Yapma ve Giyecek Temizliği .....................................................................................48
6. Vücut Sağlığının Korunması ve Sürdürülmesi İçin Giyecek Seçiminin Önemi............................48
7. Ağız, Diş Sağlığının Önemi ve Korunması ................................................................................49
A. Diş Çürümesi ..........................................................................................................................50
B. Diş Eti Hastalıkları .................................................................................................................50
C. Diş Çürükleri ve Diş Eti Hastalıklarının Vücut Sağlığı Üzerindeki Etkileri ..........................50
Ç. Dişlerin Gelişim Bozukluklar› ................................................................................................51
D. Ağız ve Diş Sağlığının Korunması ........................................................................................51
Ölçme ve Değerlendirme ................................................................................................................52
4. ÜNİTE: AKIL VE RUH SAĞLIĞI
1. Akıl, Ruh Sağlığının Tanımı ve Önemi ......................................................................................54
2. Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Etmenler .................................................................................56
A. Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Kişisel Etmenler .................................................................56
B. Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Çevresel Etmenler ..............................................................57
3. Akıl ve Ruh Sağlığını Korumak, Devamını Sağlamak İçin Alınması Gereken Önlemler ........58
4. Stres Kavramı ............................................................................................................................60
A. Stresin Nedenleri ve Etkileri .................................................................................................61
B. Stresle Başa Çıkmanın Yolları................................................................................................62
5. Etkili İletişim Kurma Yolları.......................................................................................................64
A. İletişim Engelleri ....................................................................................................................64
B. Dinlemenin ve Ben Dilinin Önemi ........................................................................................66
C. Etkili İletişimin Sosyalleşmedeki Önemi ...............................................................................66
1.
2.
3.
4.
5.
66
6. Şiddet ve İstismar .........................................................................................................................67
A. Şiddetin Çeşitleri ..................................................................................................................67
B. Şiddetin Nedenleri ................................................................................................................68
C. Şiddet ve İstismarın Etkileri ..................................................................................................69
Ç. Şiddet ve İstismarın Engellenmesi ........................................................................................69
Ölçme ve Değerlendirme .................................................................................................................70
5. ÜNİTE: SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
1. Bağımlılık Yapan Maddeler.......................................................................................................72
A. Bağımlılığın Nedenleri ........................................................................................................74
B. Bağımlılık Süreci Nasıl İşler? ................................................................................................75
C. Bağımlılık Yapan Maddelerin Kullanım Yaygınlığı .............................................................75
2. Tütün ve Tütün Ürünlerinin İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri ................................................77
A. Sigara ve Diğer Tütün Ürünlerinin Zararları.......................................................................77
B. Gebelikte Tütün Ürünlerinin Kullanımı ..............................................................................80
C. Pasif Etkilenme .....................................................................................................................80
Ç. Sigaranın Zararlı Etkilerinden Korunmak ...........................................................................81
3. Alkol Bağımlılığı.........................................................................................................................82
A. Alkolün İnsan Sağlığına ve Davranışlarına Etkileri ............................................................83
B. Alkol Bağımlılığının Bireyin Aile İçi ve Toplumsal Hayattaki İlişkilerine Etkileri..............84
4. Uyuşturucu Madde Bağımlılığı..................................................................................................85
5. Bağımlılıkla Mücadele ...............................................................................................................87
A. Sağlığa Zararlı ve Alışkanlık Yapan Maddelerden Uzak Durmak
Amacıyla Olumlu Tutum Geliştirme ....................................................................................88
B. Bağımlı Kişilerin Tedavisi İçin Yapılması Gerekenler .........................................................89
Ölçme ve Değerlendirme ................................................................................................................90
6. ÜNİTE: AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
1. Aile Hayatı ..................................................................................................................................92
A. Aile Kavramı ve Toplumdaki Yeri .......................................................................................92
B. Evlilik ve Aile Hayatı ............................................................................................................94
C. Ana­Baba Olmanın Toplumsal ve Yasal Koşulları ..............................................................96
Ç. Aile ve Nüfus Planlaması .....................................................................................................97
2. Ana ve Çocuk Sağlığı ...............................................................................................................102
A. Ana Sağlığı .........................................................................................................................102
B. Çocuk Sağlığı ......................................................................................................................107
Ölçme ve Değerlendirme ..............................................................................................................114
7. ÜNİTE: HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
1. Yaygın Hastalıklar ve Korunma Yolları ....................................................................................116
A. Kanser .................................................................................................................................116
B. Şeker Hastalığı....................................................................................................................122
C. Kalp ve Damar Hastalıkları ................................................................................................124
2. Kalıtsal Hastalıklar.....................................................................................................................130
A. Yaygın Kalıtsal Hastalıklar .................................................................................................131
B. Kalıtsal Hastalıkların Önlenmesi .......................................................................................133
3. Kronik Akciğer Hastalıkları .......................................................................................................134
A. Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) ....................................................................135
B. Astım ...................................................................................................................................135
4. Bulaşıcı Hastalıklar ....................................................................................................................136
A. Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıklar..................................................................................138
B. Solunum Yolu ile Bulaşan Hastalıklar ...............................................................................141
C. Temas Yolu ile Bulaşan Hastalıklar ...................................................................................144
Ç. Vektörle Bulaşan Hastalıklar .............................................................................................145
D. Hayvanlardan İnsanlara Bulaşan Hastalıklar ....................................................................148
E. Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar ........................................................................................150
5. Evde Hasta Bakımı .....................................................................................................................152
A. Akılcı İlaç Kullanımı .................................................................................................................152
B. Vücut Sıcaklığının ve Nabız Sayısının Ölçülmesi ...................................................................153
C. Hasta Odasının Özellikleri .................................................................................................155
Ç. Temizlik Kuralları ...............................................................................................................155
Ölçme ve Değerlendirme ..............................................................................................................156
FORMLAR ....................................................................................................................................158
ÜNİTE CEVAPLARI..........................................................................................................................161
DİZİN
....................................................................................................................................162
SÖZLÜK
....................................................................................................................................164
KAYNAKÇA ....................................................................................................................................167
77
ORGANİZASYON ŞEMASI
1. ÜNİTE
Ünite numarası belirtilmiştir.
SAĞLIKLI YAŞAM
Üniteye Hazırlanalım
• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
11. sayfada 1.1, 14. sayfada 1.2, 18. sayfada 1.3 ve 21. sayfada yer alan 1.4 numaralı etkinlikler okul dışında çalışmalar yapmanızı gerektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışmalarınızı
öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• Ünite boyunca çeşitli araştırma ödevleri yapacaksınız. Bu araştırmaların sonuçlarını ilgili ko­
nunun işlenişi sırasında sınıfta paylaşacaksınız. 10, 19 ve 24. sayfalardaki Araştıralım - Paylaşalım bölümlerinde yer alan araştırma çalışmalarını öğretmeninizin belirleyeceği süreye
göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
1. Sağlık, Hastalık ve Engellilik
Proje Çalışması
Bireylerin sağlık kurum ve kuruluşlarından yararlanırken hasta haklarına sahip olduğu bilin­
cinin, bu hakları kullanabilme becerilerinin önemi ve geliştirilmesi ile ilgili bir proje hazırlayınız.
Proje hazırlama sürecinde kitabınızın 160. sayfasındaki yönergeyi takip ediniz.
Konuya başlamadan önce aşağıdaki paragrafı okuyarak sağlığın önemi hakkındaki düşüncelerini­
zi sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Defne, sabah uyandığında kendini pek de
iyi hissetmiyordu. Karnı ağrıyor ve midesi bula­
nıyordu. Fotoğraf 1.1'de görüldüğü gibi bir
süre yataktan çıkmak istemedi. Vücut sıcaklı­
ğını ölçtü. Termometre 39 ºC'yi gösteriyordu.
Annesi ateşinin yüksek olduğunu söyledi. Bu
durumda okula gidemezdi. Kahvaltıdan sonra
aile hekimine giderek muayene olması gere­
kiyordu. Defne, kahvaltıda en sevdiği reçelden
tat alamadı. Canı hiçbir şey yapmak istemedi.
Üstelik o gün en sevdiği derslerden resim dersi
vardı ve kaçırmak istemiyordu. "Hasta olmaktan
hiç hoşlanmıyorum." diye düşündü...
Fotoğraf 1.1: Defne, sabah uyandığında kendini iyi
hissetmiyordu.
Günlük yaşamımızda çoğumuz yukarıdakine benzer durumlar yaşamışızdır. Genellikle sağlığımı­
zın değerini hastalandığımızda daha iyi anlarız. "Her işin başı sağlıktır.", "Sağlıktan büyük zenginlik
yoktur." gibi atasözlerimiz bu durumu çok güzel anlatır. Hasta bir kişi, her şeyden önce sağlığına
kavuşmayı düşünür. Zevk aldığı uğraşlardan hastayken zevk alamayabilir. Mutlu bir yaşamın temel
koşulu sağlıklı olmaktır. Sağlıklı olmayan bireyler, görev ve sorumluluklarını tam olarak yerine getire­
mezler. Bunun sonucu olarak da kendisine, ailesine ve topluma tam anlamıyla yararlı olamayabilirler.
Peki, sağlıklı olmak ne demektir? Sağlık denildiğinde sadece bedensel sağlık mı kastedilmektedir?
Hastalık ve engellilik gibi günlük yaşamınızda karşılaştığınız kavramlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Araştıralım - Paylaşalım
Çeşitli kaynaklardan Atatürk'ün sağlık ile ilgili özdeyişlerini araştırınız. Araştırma sonuçlarını­
zı bir poster hâlinde sınıf ya da okul panosunda sergileyerek arkadaşlarınızla paylaşınız.
10
Ünite adı gösterilmiştir.
Ünite boyunca yapacağınız etkinliklerin ve
araştırmaların ilgili ders saatinden önce hazırlıklarınızı tamamlamanız için yönlendirmeler
yapılmıştır.
İşlenişle ilgili konu başlıkları belirtilmiştir.
Belirli bir konuda inceleme, araştırma ve yorum
yapma; görüş geliştirme, yeni bilgilere ulaşma,
özgün düşünce üretme ve çıkarımlarda bulunma amacıyla öğretmeninizin rehberliğinde
yapacağınız çalışmalar bulunmaktadır.
Konu motivasyonu, öykü ve görselle desteklenerek sağlanmıştır.
Konu ile ilgili bilgilerinizi pekiştirmek amacıyla daha çok sınıfta sunuma yönelik olarak
hazırlayacağınız araştırma çalışmaları bulunmaktadır.
5. ÜNİTE
Konunun işlenişiyle ilgili metinler verilmiştir.
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Alkol, tıbbi ilaçların etkisini artırdığı için ilaç ve alkol
birlikte alındığında zehirlenmelere, komaya girme ve
ölüme neden olabilir.
Alkol kullanımı kadında âdet düzensizliklerine, erkek­
te spermlerin hareketliliğinin azalmasına yol açar.
Gebelikle alkol kullanımının, anne karnında bebek
ölümlerine, düşüğe ve ölü doğumlara neden olduğu
bilinmektedir. Gebelikte aşırı alkol kullanımı, bebeklerde
yüz ve kalpte anormalliklere, zekâ ve gelişme geriliğine
yol açar. Bu durum fotoğraf 5.8'deki gibi Fetal Alkol
Sendromu (FAS) olarak bilinmektedir.
Öğretmeninizin vereceği performans görevini
yerine getirmenizde sizi yönlendiren bölümü
göstermektedir.
Fotoğraf 5.8: FAS ile doğmuş bir çocuk
Performans Görevi
Alkol bağımlılığının, insan vücudundaki sistemler üzerine etkilerini araştırarak sınıfınızda sözlü
bir sunum yapınız. Araştırmanız için okulunuzdaki Yeşilay Kulübünden bilgi ve iş birliği isteyiniz.
B. Alkol Bağımlılığının Bireyin Aile İçi ve Toplumsal Hayattaki İlişkilerine
Etkileri
Alkol alma isteğini kontrol edemeyen, ortaya çıkan bedensel, ruhsal ve sosyal zararlarına rağ­
men alkol kullanmaya devam eden kişilerde alkol bağımlılığı oluşmuş demektir. Alkol kullanımı
önce azar azar başlar, daha sonra kişi farkında olmadan bağımlı hâle gelir. Alkole başlamanın
sebepleri kişilik, arkadaş ya da aile çevresi olabilir. Zayıf iradeli, alkol kullanan arkadaşlarının istek­
lerine hayır diyemeyen, ailesinde alkol bağımlısı bulunan kişiler alkol bağımlılığına daha yatkındır.
Bu kişiler, önceleri hafif alkollü içecekleri zararlı olmadığı düşüncesiyle kullanır, giderek sorunlarla
başetmek ya da keyif vermesi amacıyla daha fazla alkol tüketirler. Bağımlılık, alkol alımı arttıkça
daha da artar ve kişi giderek alkole daha çok gereksinim duyar. Bu kişiler genellikle bağımlı oldu­
ğunu inkâr ederler.
Konunun işlenişini destekleyen görseller
bulunmaktadır.
Alkol bağımlısı olan kişinin düşünme yeteneği geriler.
Alkol, yaşamındaki her şeyin önüne geçer. Sorumluluklarını
yerine getiremeyen kişinin iş hayatında sorunlar ortaya
çıkar. Aile içinde huzursuzluk, kavga, ailenin dağılması gibi
sorunlar kaçınılmaz hâle gelir. Kişinin sosyal yaşamdaki
konumu, arkadaş çevresi ile ilişkileri zarar görür. Alkolün
neden olduğu tüm bu olaylar kişide ruhsal çöküntüye
neden olur ve kişi çözümü yine fotoğraf 5.9'daki gibi alkol­
de arar. Böylece bu bir kısır döngü hâlini alır.
Fotoğraf 5.9: Alkol, kişinin yeni sorunlar
Alkolün verdiği geçici kendine güven duygusu, öfke ve
edinmesine yol açar.
saldırganlık alkol bağımlılarını suça itebilir. Araç kullanan
alkol bağımlısının duyuları ve refleksleri yavaşladığı, kas
koordinasyonu azaldığı için trafik kazalarına yol açabilir. Alkole bağlı işlenen suçlar ve trafik kazaları
hem toplumsal huzuru bozar hem de büyük ekonomik kayıplara neden olur.
Konuyla ilgili kısa, özlü, ilgi çekici bilgiler bu
başlık altında verilmiştir.
Biliyor musunuz?
Dünya Sağlık Örgütüne göre trafik kazalarının nedenleri arasında alkollü araç kullanımı
birinci sırada gelmektedir.
84
88
Öğrenmekte olduğunuz Konuların alt başkonu ile ilgili etkinlik çalış- lıklarını göstermaları yer almaktadır.
mektedir.
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
B. Şeker Hastalığı
2. ÜNİTE
BÜYÜME VE GELİŞME
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.
Fotoğraf 7.6'da gördüğünüz çocuk her gün sabah ve
akşam iğne olmaktadır. Aslında bu iğne ile kendi vücudun­
da üretilemeyen bir hormonu enjeksiyonla alır. Her gün
iğnesini yaparak ve şekerli besinlerden uzak durarak sağlıklı
insanlar gibi yaşamını sürdürebilir.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Yukarıda, şeker hastalığı olan bir çocuğun hastalığıyla
ilgili bazı bilgiler verilmiştir. Çevrenizde bu örnekte olduğu
gibi şeker hastası olan kişiler var mı? Bu kişilerin günlük
yaşamlarında nelere dikkat etmesi gerektiğini biliyor musu­
nuz? Bu soruların cevaplarıın bulabilmek için aşağıdaki
etkinliği yapalım.
Etkinlik 7.3
Her ünitenin sonunda ölçme ve değerlendirme başlığı altında açık uçlu, boşluk doldurmalı, çoktan seçmeli sorular verilmiştir.
Fotoğraf 7.6: İnsüline bağımlı şeker
hastaları her gün enjeksiyon yoluyla
hormon alırlar.
Şeker Hastalığı Nedir, Ne Değildir?
B.
Büyüme ve gelişme kavramlarını açıklayınız.
Büyüme ve gelişmenin takibi için hangi ölçümler düzenli olarak yapılmalıdır?
Büyüme ve gelişmeyi etkileyen etmenler nelerdir?
Büyüme ve gelişme dönemleri nelerdir ve bu dönemler hangi yaşları kapsar?
Ergenlik döneminde kızlarda ve erkeklerde görülen bedensel değişiklikler nelerdir?
67 yaşındaki Erdal Bey, emekli olduktan sonra evine kapanmış, huysuz ve inatçı bir insan
olmuştu. Erdal Bey'in toplum yaşamına katılması, daha sağlıklı ve mutlu bir yaşlılık dönemi
geçirmesi için ona neler önerirsiniz?
erken ergenlik
büyüme
bilişsel
öğrenme
olgunlaşma
Amaç
Şeker hastalığı ve bu hastalığa sahip kişilerin yaşantılarında nelere dikkat ettikleri konularında
bilgi toplamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda, çevresinde şeker hastası yakını bulunan arkadaşlarınızı belirleyiniz. Bu arkadaşlarınız
şeker hastası yakınına aşağıdaki soruları yönelterek cevapları deftere not etsin.
• Kaç yaşınızda şeker hastası teşhisi konuldu?
• Hastalığınızın tedavisi için hangi yöntemler kullanılıyor?
• Ailenizde başka şeker hastası var mı?
• Günlük yaşamınızda hastalığınızla ilgili hangi noktalara dikkat ediyorsunuz?
2. Sınıftaki diğer öğrenciler, İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kaynaklardan şeker hastalığının ne­
denleri, tipleri, tedavisi ve hastaların dikkat etmesi gereken noktalarla ilgili araştırma yapsın.
3. Topladığınız bilgileri sınıfınıza getiriniz ve sınıf arkaşlarınızla paylaşınız.
Sonuca Varalım
1. Şeker hastalığı nedir? Belirtileri nelerdir?
2. Şeker hastalığının ortaya çıkmasında risk faktörleri nelerdir?
3. Şeker hastası bir kişinin dikkat etmesi gereken noktalar nelerdir?
4. Şeker hastalarının yaşam kalitesini artırmaya yönelik alınabilecek önlemler nelerdir?
1.
2.
3.
4.
5.
Canlı vücudunun hacim ve kütlece artışı ...................................... olarak adlandırılır.
Bir insanın yaşamında, 12­15 yaşları arası dönem ...................................... olarak adlandırılır.
Bir konuda bilgi edinmeye, yetenek ve becerilerini ilerletmeye ...................................... denir.
3­6 yaşlar arasını kapsayan büyüme ve gelişme dönemine ...................................... dönemi denir.
Tanımayı ve öğrenmeyi içeren tüm zihinsel etkinliklerin artışı ...................................... gelişme
adını alır.
C. Çoktan seçmeli soruların doğru cevaplarını işaretleyiniz.
1. Ergenlik dönemi ile ilgili olarak;
I. Her insanda 12 yaşında ergenlik dönemi başlar.
II. Cinsiyet özellikleri bu dönemde belirginleşir.
III. Genellikle erkeklerde kızlardan daha önce başlar.
Yukarıdaki ifadelerden hangisi ya da hangileri doğrudur?
A. Yalnız II
B. I ve II
D. II ve III
E. I, II ve III
C. I ve III
4. Aşağıdaki yaş aralıklarından hangisi yetişkinlik dönemini kapsar?
A. 25­65
B. 30­50
C. 21­55
D. 30­65
E. 21­65
3.
Yaptığınız etkinlikte şeker hastalığı hakkında bilgi edindiniz. Bu hastalığın vücuttaki şeker
metabolizmasında bir bozukluktan kaynaklandığını fark etmiş olmalısınız. O hâlde öncelikle vücu­
dumuzdaki şeker metabolizmasını inceleyelim.
Vücudumuz öncelikle enerji kaynağı olarak karbonhidrat adı verilen, glikoz içeren besinleri
kullanır. Bu besinler sindirim sistemimizde sindirimleri tamamlandıktan sonra karaciğere geçer.
Karaciğer, vücudumuzun gereksinim duyduğu glikozu kana verir. Kan şekeri olarak bilinen glikoz
bütün hücrelerimize ulaşarak gereksinim duydukları enerjiyi sağlar. Sağlıklı bir insanda kan şeke­
rinin belirli değerde olması gerekir.
Kan şekeri düzeyinin normal sınırlar içinde kalmasında pankreastan salgılanan insülin hormonu
rol oynar. Gıdalarla vücuda alınan şeker insülin hormonu sayesinde hücre içine alınabilir ve bura­
da enerjiye çevrilebilir. Eğer pankreasın ürettiği insülin yetersiz veya etkisiz ise glikoz hücrelere
I. Anneme basit ev işlerinde yardım edebilirim. Annemden ayrılmam gerekirse ağlamam.
Bir başkası üzgün ya da mutlu olduğunda anlarım.
II. 1, 2, 3. sayılarını sırasıyla söyleyebilirim.
III. Arkadaşlarımla oyunlar oynar, grup içinde iş birliği yaparım. Kurallara uyabilirim.
Yukarıda 4 yaşında bir çocuğun gelişim özellikleri yer almaktadır. Bu gelişim özelliklerinin bilişsel mi, duygusal mı yoksa sosyal mı olduğu aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
I
II
III
A.
B.
C.
D.
E.
Sosyal
Duygusal
Bilişsel
Duygusal
Sosyal
Bilişsel
Bilişsel
Duygusal
Sosyal
Bilişsel
Duygusal
Sosyal
Sosyal
Bilişsel
Duygusal
35
122
Kitabınızın sonunda "Öğrenci Gözlem,
Öz Değerlendirme, Akran Değerlendirme
Formları" ve "Proje Çalışması" verilmiştir.
Her ünitenin sonunda yer alan açık uçlu,
boşluk doldurmalı ve çoktan seçmeli değerlendirme sorularının cevapları verilmiştir.
ÜNİTE CEVAPLARI
FORMLAR
Aşağıdaki dereceli puanlama anahtarı, ödevinizin hangi ölçütlere göre değerlendirileceği
konusunda sizlere bilgi vermek için hazırlanmıştır. Bu puanlama anahtarınız öğretmeniniz tara­
fından doldurulacağı için üzerinde herhangi bir işaretleme yapmayınız.
ÖĞRENCİ GÖZLEM FORMU
DERECELER
BECERİLER
I. Derse Hazırlık
1. Bilgi kaynaklarına nasıl ulaşacağını bilir.
2. Ulaştığı kaynaklardan etkin bir biçimde yararlanır.
3. Derse değişik yardımcı kaynaklarla gelir.
4. Derse hazırlıklı gelir.
Toplam
II. Etkinliklere Katılma
1. Görüşü sorulduğunda söyler.
Hiçbir
Zaman
Nadiren
Bazen
Sıklıkla
Her
Zaman
1
2
3
4
5
1. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
26. sayfa B soru grubu
1. biyoloji,
2. fiziksel ­ psikososyal, 3. hasta hakları,
5. ruhsal,
6. sağlık hakkı
27. sayfa C soru grubu
1. A
2. B
3. E
4. E
5. C
6. B
7. D
4. kişiye yönelik ­ çevreye yönelik,
2. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
35. sayfa B soru grubu
1. büyüme
2. erken ergenlik
5. bilişsel
35. sayfa C soru grubu
1. A
2. A
3. B
3. öğrenme
4. oyun
3. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
52. sayfa B soru grubu
1. deodorant 2. hastalıkların
5. tuvalet kâğıdı
52. sayfa C soru grubu
1. B
2. C
3. E
4. D
5. A
3. flor ­ kalsiyum 4. su ­ sabun
6. fiziksel aktivite
6. E
4. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
2. Yeni ve özgün sorular sorar.
3. Belirttiği görüşler ve verdiği örnekler özgündür.
4. Dersi iyi dinlediği izlenimi veren sorular sorar.
Toplam
70. sayfa B soru grubu
1. kişisel
2. ruhsal bozukluk
5. sınav kaygısı
71. sayfa C soru grubu
1. A
2. D
3. C
4. B
5. D
3. psikiyatrist
6. kaynak ­ alıcı
5. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
1. Bilgi toplamak için çeşitli kaynaklara başvurur.
90. sayfa B soru grubu
1. psikolojik ­ ruhsal
4. yoksunluk ­ tolerans
91. sayfa C soru grubu
1. D
2. C
3. E
4. B
2. Kendisine verilen kaynaklarla yetinmeyip başka
kaynaklar araştırır.
3. İnceleme ve araştırma ödevlerini özenerek yapar.
4. Gözlemlerini dikkatli bir şekilde yapar.
5. Gözlemleri sonucunda mantıksal çıkarımlarda
bulunur.
2. alışkanlık
5. A
4. duygusal
6. E
III. İnceleme – Araştırma – Gözlem
6. E
3. bağımlılık
7. B
6. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
IV. Bilimsel Yöntem
114. sayfa B soru grubu
1. hukuki
2. sosyal
3. onyedi
4. aile planlaması
5. nüfus planlaması 6. sağlık kontrolü 7. prematüre ­ postmatüre 8, aşılama
115. sayfa C soru grubu
1. B
2. A
3. D
4. C
5. E
6. C
7. E
1. Bilinenlerden bilinmeyeni kestirir.
7. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
2. Verileri çizelgelere ve grafiklere dönüştürür.
156. sayfa B
1. kene
6. besin ­ su
157. sayfa C
1. D
2. C
6. Araştırma ve inceleme sonucunda genellemeler
yapar.
Toplam
3. Araştırma ve inceleme sonuçlarından genellemelere
ulaşır.
Toplam
Genel Toplam
158
158
oyun
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da ke­
lime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
soru grubu
2. solunum
3. zoonoz
4. pandemit
7. hemofili ­ Akdeniz anemisi 8. yaş
soru grubu
3. A
4. B
5. D
6. E
7. A
8. B
5. Akciğer amfizemi ­ kronik bronşit
9. vektör
10. kan
161
161
99
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
Üniteye Hazırlanalım
• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
11. sayfada 1.1, 14. sayfada 1.2, 18. sayfada 1.3 ve 21. sayfada yer alan 1.4 numaralı etkinlikler okul dışında çalışmalar yapmanızı gerektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışmalarınızı
öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• Ünite boyunca çeşitli araştırma ödevleri yapacaksınız. Bu araştırmaların sonuçlarını ilgili ko­
nunun işlenişi sırasında sınıfta paylaşacaksınız. 10, 19 ve 24. sayfalardaki Araştıralım - Paylaşalım bölümlerinde yer alan araştırma çalışmalarını öğretmeninizin belirleyeceği süreye
göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
1. Sağlık, Hastalık ve Engellilik
Proje Çalışması
Bireylerin sağlık kurum ve kuruluşlarından yararlanırken hasta haklarına sahip olduğu bilin­
cinin, bu hakları kullanabilme becerilerinin önemi ve geliştirilmesi ile ilgili bir proje hazırlayınız.
Proje hazırlama sürecinde kitabınızın 160. sayfasındaki yönergeyi takip ediniz.
Konuya başlamadan önce aşağıdaki paragrafı okuyarak sağlığın önemi hakkındaki düşüncelerini­
zi sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Defne, sabah uyandığında kendini pek de
iyi hissetmiyordu. Karnı ağrıyor ve midesi bula­
nıyordu. Fotoğraf 1.1'de görüldüğü gibi bir
süre yataktan çıkmak istemedi. Vücut sıcaklı­
ğını ölçtü. Termometre 39 ºC'yi gösteriyordu.
Annesi ateşinin yüksek olduğunu söyledi. Bu
durumda okula gidemezdi. Kahvaltıdan sonra
aile hekimine giderek muayene olması gere­
kiyordu. Defne, kahvaltıda en sevdiği reçelden
tat alamadı. Canı hiçbir şey yapmak istemedi.
Üstelik o gün en sevdiği derslerden resim dersi
vardı ve kaçırmak istemiyordu. "Hasta olmaktan
hiç hoşlanmıyorum." diye düşündü...
Fotoğraf 1.1: Defne, sabah uyandığında kendini iyi
hissetmiyordu.
Günlük yaşamımızda çoğumuz yukarıdakine benzer durumlar yaşamışızdır. Genellikle sağlığımı­
zın değerini hastalandığımızda daha iyi anlarız. "Her işin başı sağlıktır.", "Sağlıktan büyük zenginlik
yoktur." gibi atasözlerimiz bu durumu çok güzel anlatır. Hasta bir kişi, her şeyden önce sağlığına
kavuşmayı düşünür. Zevk aldığı uğraşlardan hastayken zevk alamayabilir. Mutlu bir yaşamın temel
koşulu sağlıklı olmaktır. Sağlıklı olmayan bireyler, görev ve sorumluluklarını tam olarak yerine getire­
mezler. Bunun sonucu olarak da kendisine, ailesine ve topluma tam anlamıyla yararlı olamayabilirler.
Peki, sağlıklı olmak ne demektir? Sağlık denildiğinde sadece bedensel sağlık mı kastedilmektedir?
Hastalık ve engellilik gibi günlük yaşamınızda karşılaştığınız kavramlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Araştıralım - Paylaşalım
Çeşitli kaynaklardan Atatürk'ün sağlık ile ilgili özdeyişlerini araştırınız. Araştırma sonuçlarını­
zı bir poster hâlinde sınıf ya da okul panosunda sergileyerek arkadaşlarınızla paylaşınız.
10
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
Aşağıdaki etkinliği yaparak kendinizin, yakın çevrenizin sağlık, hastalık ve engellilik hakkındaki
düşüncelerini araştırınız.
Etkinlik 1.1
Anket Yapıyorum
Amaç
Sağlık, hastalık ve engellilik ile ilgili bir anket yaparak soruların cevaplarını değerlendirmek.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Defterinize aşağıdaki gibi bir çizelge oluşturarak çizelgedeki soruları not ediniz.
Anket Soruları
1. Kişi
2. Kişi
Kendi
Düşüncelerim
A. Sağlık, hastalık ve engellilik kavramlarının size ne ifade ettiğini
birer cümle ile açıklayınız.
B. Bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal sağlık kavramları size ne ifade ediyor?
C. Engellilerin günlük yaşamda karşılaştıkları zorluklar nelerdir?
Ç. Siz, bir engelli olsaydınız yaşadığınız zorluk ve sıkıntıların ortadan kaldırılması için ne gibi
çözüm yolları önerirdiniz?
(Örnek çizelgedir.)
2. Ailenizden ya da yakın çevrenizden iki kişiye anket sorularını yönelterek cevaplarını çizelge­
deki uygun yerlere not ediniz.
3. Çizelgenin son sütununda yer alan bölümlere sorularla ilgili kendi düşüncelerinizi not ediniz.
Sonuca Varalım
Anket sorularını cevaplandıran kişilerin sağlık, hastalık ve engellilik kavramları hakkındaki
düşünceleri arasında nasıl bir farklılık ya da benzerlik bulunmaktadır?
Yaptığınız etkinlikte sağlık, hastalık ve engellilik kavramları ile ilgili sizin, yakın çevrenizdeki
bireylerin görüşlerini ortaya koydunuz. Bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal sağlık kavramlarının
engelli bireyler ve sizin için ne ifade ettiğini irdelediniz. Ayrıca etkinliğinizde engelli bireylerle
empati kurarak toplumsal duyarlılığın gelişmesine katkı sağladınız. Şimdi sağlık, hastalık ve engel­
lilik kavramlarını daha ayrıntılı ele alarak öğrenelim.
A. Sağlık ve Hastalık Kavramları
Sağlık ve hastalık anlayışı, kişiden kişiye değişebilir. Örneğin bazı insanlar, baş veya mide ağrı­
sı şikâyetlerini açlık, yorgunluk gibi nedenlere bağlayarak ciddiye almaz ve sağlıklı olduklarını
düşünürler. Tüm çocuklar ishal oluyor diye düşünen bir anne, çocuğu ishal olduğunda bu durumu
hastalık olarak kabul etmeyebilir. Sağlık ve hastalık kavramlarının ne ifade ettiği, toplumların
kültürel özelliklerine göre de değişebilir. Bir bölgede toplumun çoğunda bağırsak paraziti varsa
bu durum hastalık olarak görülmeyebilir. Gerçekte bir sakatlık olan kalça eklem çıkıklığı, Kızılderili
kabilelerinden Navajo (Nevaco) yerlilerinde çok yaygın olduğundan hastalık olarak kabul edilmez.
Yukarıda verilen örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Sağlık ve hastalık anlayışındaki bu gibi fark­
lılıklar, sağlık sorunlarının tespit edilmesini, çözülmesini zorlaştırır. Bu kavramların, kişilere ve top­
lumlara göre değişmeyen, herkesin kabul edeceği evrensel tanımları olmalıdır. Bu konuda evrensel
tanımlamaya ihtiyaç duyulan diğer bir kavram da hastalık kavramıdır. Hekimler, hastalığı "Vücudu
11
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
oluşturan doku ve hücrelerde meydana gelen yapısal veya işlevsel değişikliklerin oluşturduğu
durum." olarak tanımlar. Bu amaçla Dünya Sağlık Örgütü [WHO: World Health Organization (Vörld
Helth Organizeyşın)] sağlığı şöyle tanımlamıştır: "Sağlık, sadece hasta veya sakat olmamak değil;
bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal yönlerden tam bir iyilik hâlinde bulunmaktır."
Şimdi bir kişinin sağlıklı kabul edilmesi için dikkate alınan zihinsel, ruhsal ve sosyal iyiliğin
ölçütlerini açıklayalım:
Bedensel iyilik hâli, bir insanın bedenen hasta veya sakat olmama durumudur. Örneğin hor­
monal bir hastalığın olmaması, vücutta mikroorganizmalardan kaynaklanan bir enfeksiyonun
bulunmaması; kalp, böbrek gibi organların görevini tam olarak yerine getirmesi vb. durumlar
bedensel iyilik hâlini anlatır.
Ruhsal iyilik hâli, karşılaşılan güçlüklerle mücadele edebilme, değişen koşullara uyum sağlaya­
bilme, başarılardan mutluluk duyma, başarısızlıkları ise kabullenebilme durumudur. Böyle insan­
lar, kendileriyle barışık ve çevresiyle uyum içindedirler. Bu tür insanlar, nedeni belli olmayan, uzun
süren korku, kaygı ve kuşkulardan uzaktırlar.
Zihinsel iyilik hâli, yaşına uygun olarak düşünebilme, problem çözme, öğrenme, mantık yürüt­
me, hafıza gibi zihinsel yeteneklerden birinde bir kısıtlılık olmamasıdır.
Sağlıklı olmak sadece kişisel değil, aynı zamanda sosyal bir durumdur. Çünkü çevresindeki kişi
ve olaylar insan sağlığını etkiler. Sosyal bir varlık olan insan, yaşamının her döneminde bir topluluk
içinde yaşamak ve çevresiyle iletişim kurmak zorunda­
dır. Sosyal iyilik hâli, insanın aile bireyleri, iş arkadaş­
ları, komşuları ve çevresindeki diğer kişilerle uyumlu,
dengeli, iyi ilişkiler içinde olmasıdır. Fotoğraf 1.2'de
görüldüğü gibi iyi arkadaş ilişkileri, kişilerin sosyal
iyilik hâlinin göstergelerindendir. İnsanlarla iyi ilişkiler
kuramayan, ekonomik durumu kötü, eğitim düzeyi
düşük, sağlıklı ve dengeli beslenemeyen, iş güvenliği
Fotoğraf 1.2: İyi arkadaş ilişkilerinin olması
olmayan insanların tam bir iyilik hâlinde bulunmasın­
sosyal iyilik hâlinin bir göstergesidir.
dan söz edilemez.
Araştıralım - Paylaşalım
Kanuni Sultan Süleyman'ın "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet
cihanda bir nefes sıhhat gibi." sözünün neler ifade ettiğini çeşitli kaynaklardan araştırınız. Araş­
tırma sonuçlarınızı sözlü bir sunum hâlinde sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
B. Engellilik Kavramı ve Toplumsal Duyarlılığın Önemi
Fotoğraf 1.3'teki simge ne anlama gelmektedir? Engelliler için
tasarlanmış ya da tahsis edilmiş asansör, otopark, lavabo gibi ortak
kullanım alanlarında bu simgenin kullanıldığını gördünüz mü? Sizce
bu gibi alanlar yeterli midir? Bu soruların cevaplarını irdelemeden
önce engellilik kavramını ve engelliliğin çeşitlerini açıklayalım.
Fiziksel ve zihinsel bir rahatsızlık nedeniyle bazı hareketlerin,
duyuların ya da işlevlerin kısıtlanması engellilik veya sakatlık olarak
adlandırılır. Birleşmiş Milletler Sakat Hakları Bildirgesi'nde "Kişisel
Fotoğraf 1.3: Engelliler için
ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri
uluslararası erişim simgesi
doğuştan ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapa­
mayanlar", engelli olarak tanımlanmaktadır. Engelliliğin evrensel bir tanımının bulunması, bu konu­
daki yasaların ve hizmetlerin kapsamını belirler, uygulamadaki sorunların ortadan kalkmasını sağlar.
Dünyada ve Türkiye'de yaygın olarak; zihinsel, görme, işitme, ortopedik engel türleri bilinmek­
tedir. Şimdi bu engel türlerini sırasıyla açıklayalım:
12
SAĞLIKLI YAŞAM
1. ÜNİTE
Zihinsel engel, zihinsel işlevlerde normalden önemli derecede gerilik ve uyumsal davranışlarda
da yetersizlik gösterme durumu olarak tanımlanabilir. Zihinsel işlevlere örnek olarak konuşma,
dikkat, bellek, düşünme; uyumsal davranışlara ise iletişim kurabilme, günlük yaşam aktivitelerini
yapabilme, bir iş bulup çalışabilme örnek olarak verilebilir.
Ortopedik engel, temel hareket fonksiyonlarını engelleyen iskelet, kas veya sinir sistemindeki
işlev kaybı ya da bozukluğudur. Kalça eklemi çıkıklığı, ayak çarpıklığı, el – kol ya da ayak – bacak
eksikliği, omurga sorunları ve felçler ortopedik engel türlerine örnektir.
Görme engeli, görme yetisinin kısmen veya tamamen yitirilmesi durumudur. Yasal olarak nor­
mal görme gücüne sahip bir kişinin 6,1 metre uzaktan gördüğü nesneyi 60 cm'den ve daha kısa
bir uzaklıktan görebilen ya da hiçbir uzaklıktan göremeyen kişi görme engelli olarak tanımlanır.
İşitme engeli, işitme yetisinin kısmen veya tamamen yitirilmesi durumudur. Kısmi işitme kaybı olan
kişiler, genellikle işitme cihazları yardımıyla duyabilir ve konuşarak iletişim kurabilirler. Tam işitme
kaybı olanlar ise işaret dili eğitimi almışlarsa dudak okuyarak ve işaret dili ile iletişim kurabilirler.
Engellilik, doğuştan gelen ya da sonradan geçirilen hastalık veya kazalar sonucu ortaya çıkan
bir durum olabilir. Doğuştan gelen nedenler arasında akraba evlilikleri, genetik bozukluklar ve
gebelikte annenin ilaç, alkol vb. maddeler kullanması ya da doğum sırasında yaşanan problemler
sayılabilir. Doğum sonrası oluşan engellilik nedenlerinin en yaygınları ise çocukluk dönemi has­
talıkları; ev, iş ve trafik kazalarıdır. Sayılan bu nedenlerden çoğu önlenebilir niteliktedir. Örneğin
akraba evlilikleri engellenerek, trafik kurallarına uyularak veya gebelikte zararlı alışkanlıklardan
uzak durularak engelliliğe neden olan etkenler önemli ölçüde azaltılabilir.
Toplumsal duyarlılığın eksik oluşu, yukarıda sayılan nedenlerden herhangi biri sonucu engelli
hâle gelmiş bir kişinin yaşamındaki engelleri daha da artırmakta­
dır. "Anket Yapıyorum" adlı etkinlikte sizin de empati yoluyla fark
ettiğiniz gibi engelliler günlük yaşamda çeşitli zorluklarla karşı­
laşabilirler. Bu zorlukların aşılması, toplumsal duyarlılık ve sosyal
dayanışma ile mümkündür. Eğitim, ulaşım, fiziksel çevre, konut,
iş bulma ve sosyal güvenlik konularında engelliler birçok zorlukla
karşı karşıya kalabilirler. Yolların, kaldırımların, okulların, konut­
ların ve ulaşım araçlarının engellilerin kullanımı gözetilmeden
planlanması veya yapılması bu zorlukların başlıcalarıdır. Böylece
hareket ya da duyusal yeteneği sınırlanmış insanların fiziksel çev­
reyi kullanırken, örneğin işe veya okula giderken yaşadıkları zor­
Fotoğraf 1.4: Fiziksel çevre,
luklar daha da pekişmektedir. Fotoğraf 1.4'te görüldüğü gibi orto­ engellilerin günlük yaşamını
zorlaştırabilir.
pedik engelli bir kişi için tekerlekli sandalyelerini kullanabileceği
rampalar olmadan yaşam çok zorlaşır. Bu gibi fiziksel çevredeki
eksiklikler, engellilerin topluma katılmasının önünde ciddi birer
engel oluşturmaktadır. Bunun anlamı, engelli bireyin toplumsal
yaşamdan dışlanmasıdır.
Engelliliğin insan yaşamına etkisi sosyoekonomik koşullara ve
kişiye sağlanan olanaklara göre değişmektedir. Örneğin gözleri
iyi görmeyen bir insanın gözlük kullanması, görme yetersizliğini
giderebilir ve günlük yaşamındaki bir engeli ortadan kaldırmış
olabilir. Ancak bu insan, sosyoekonomik koşulların yetersizliği
nedeniyle gözlük temin edemiyorsa görme yetersizliği yaşamın­
da ciddi bir engel hâlini alır. O hâlde engelli kişilerin yaşam­
da karşılaştığı bazı engelleri ortadan kaldırmak mümkündür.
Fotoğraf 1.5'te görüldüğü gibi fiziksel şartlar, engellilerin topluma
katılmasını kolaylaştıracak bir biçimde tasarlanabilir.
Fotoğraf 1.5: Görme engelliler,
kaldırımlarda bulunan kabartma
takip taşlarını kullanabilirler.
13
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
Biliyor musunuz?
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 2010 yılında yapılan "Özürlülerin Sorun ve Beklentileri
Araştırması"na göre; özürlü bireylerin % 56,8'inin özrü hastalık sonucu ortaya çıkmıştır. Özrün orta­
ya çıkma nedenleri arasında ikinci sırada (% 15,9) genetik bozukluklar, üçüncü sırada (% 9,6) kaza
ve dördüncü sırada (% 3) gebelikte ya da doğum sırasında yaşanan problemler yer almaktadır.
C. Sağlık Hakkı
Sağlık hakkı, toplumdaki her bireyin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ifade eder.
Buna göre her insan, sağlık hizmetlerinden eşit derecede faydalanma, bedensel, ruhsal ve sosyal
yönden sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Bu haklar insanın, insan olmaktan doğan en
doğal ve temel haklarıdır.
Sağlık hakkı hem uluslararası hukuk belgelerinde hem de birçok devletin anayasasında güvence
altına alınmıştır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 25. maddesinde "Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve
refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık,
dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik
hakkına sahiptir." ve "Anaların, çocukların özel bakım ve yardım görme hakları vardır. Bütün
çocuklar, evlilik içi veya evlilik dışı doğmuş olsunlar, aynı sosyal güvenceden yararlanırlar." denile­
rek en temel hak olan "yaşam hakkı" çerçevesinde "sağlık hakkı"na yer verilmiştir.
Anayasa'mızın 56. maddesinde de "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir." denilerek sağlık hakkına vurgu yapılmıştır.
2. Sağlığı Etkileyen Etmenler
Buraya kadar sağlık kavramını ve bu kavramla ilişkili olarak hastalık, engellilik ve sağlık hakkı
kavramlarını öğrendiniz. Peki, sağlığı etkileyen etmenler neler olabilir? Bu etmenleri bilmek sağlı­
ğın korunmasında ve hastalıkların önlenmesinde nasıl bir yarar sağlar? Aşağıdaki etkinliği yaparak
çevrenizde sağlığı etkileyen etmenlerin neler olduğunu gözlemleyeceksiniz.
Etkinlik 1.2
Sağlığımızı Etkileyen Etmenler
Amaç
Çevremizde bulunan ve sağlığımızı etkileyen etmenleri gözlemlemek.
Bu etmenlerin neden olduğu olumsuzlukları engellemek için çözüm yolları önermek.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Hazırlanalım
Evinizde, okulunuzda, yaşadığınız bölgede, toplu taşıma, park, bahçe gibi ortak kullanım alanla­
rında sağlığımızı etkileyen etmenlerin neler olduğunu gözlemleyiniz. Gözlemlerinizi defterinize
not ediniz.
Bunları Yapalım
1. Sağlığımızı etkileyen etmenler hakkındaki gözlemlerinizi sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
2. Gözlenen etmenlerin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini tartışınız.
3. Sağlığı etkileyen etmenleri öğretmeninizin rehberliğinde sınıflandırınız.
4. Sağlığımızı etkileyen etmenlerin neden olduğu olumsuzlukları engellemek için çözüm yolları
öneriniz. Sınıfınızda önerilen çözüm yollarını tahtaya yazarak günlük hayatta uygulanabilirli­
ğini tartışınız.
Sonuca Varalım
1. Sizin ve sınıf arkadaşlarınızın yaptığı gözlemler dışında çevremizde sağlığımızı etkileyen ne
gibi etmenler olabilir?
2. Çevrenizde sağlık üzerinde etkili olduğunu düşündüğünüz olumsuzlukların engellenmesi için
önerilen çözüm yollarından hangileri günlük hayatta uygulanabilir?
3. Sağlığı etkileyen etmenleri nasıl sınıflandırabilirsiniz?
14
SAĞLIKLI YAŞAM
1. ÜNİTE
"Sağlığımızı Etkileyen Etmenler" isimli etkinliğinizde çevrenizde sağlığımızı etkileyen olumsuz­
lukları gözlemlediniz, bunların giderilmesi için çözüm yolları önerdiniz ve bu etmenleri sınıflandır­
maya çalıştınız. İnsan sağlığının korunması için sağlığı etkileyen etmenlerin neler olduğunu bilmek
ve bu etmenlerin neden olduğu olumsuzlukları gidermek gerekir.
İnsan sağlığını etkileyen etmenler; bünyesel, çevresel, sosyoekonomik ve kültürel olmak üzere
dört gruba ayrır. Şimdi bu etmenleri sırasıyla inceleyelim.
A. Bünyesel Etmenler
Bünyesel etmenler, bireyin vücudu ile ilgili genetik, hor­
monal ve metabolik bozuklukları kapsar. Genetik bozukluk­
lar, kalıtım yoluyla anne ve babadan geçen hastalıklardır.
Bunlar, gen veya kromozomlarda meydana gelen değişik­
liklerden kaynaklanır. Örneğin balık pulluluk, Down (davn)
sendromu ve fotoğraf 1.6'da görülen yapışık parmaklılık
genetik bozukluklardandır.
Vücudumuzda hormon salgılayan dokuların normalden
az ya da fazla çalışması da hormonal bozukluklara yol açar.
Fotoğraf 1.6: Yapışık parmaklılık
Örneğin tiroit bezinin düzensiz çalışması sonucu guatr ve
genetik bir hastalıktır.
pankreasın düzensiz çalışmasına bağlı olarak şeker hastalığı
(diyabet) oluşur.
Böbrek taşlarının oluşması ve protein fazlalığından kaynaklanan gut hastalığı da metabolik
bozukluklara örnek verilebilir.
B. Çevresel Etmenler
İnsan dışındaki her şey çevre kapsamına girer. O hâlde çevresel etmenler için "Diğer canlılar
veya fiziksel çevre gibi insan sağlığı üzerindeki dış etkenlerin bütünüdür." diyebiliriz. İnsan, sağ­
lıklı bir yaşam sürdürmek için su, yiyecek, barınak vb. gereksinimleri nedeniyle çevreye bağımlıdır.
Örneğin temiz havanın astım, kronik bronşit gibi hastalıkları önlemede rolü vardır. Ayrıca bitki­
lerden elde edilen ilaçlar, mikroorganizmalardan elde edilen antibiyotikler de çevresel etmenle­
rin sağlık üzerindeki olumlu etkilerindendir. Diğer taraftan çevresel etmenler, bazı hastalıkların
ortaya çıkışına ya da var olan bir hastalığın artmasına da neden olabilir. İnsan sağlığını etkileyen
çevresel etmenler; fiziksel, biyolojik ve kimyasal olmak üzere üç gruba ayrılır. Şimdi bu çevresel
etmenleri sırasıyla inceleyelim.
1. Fiziksel Etmenler
Gürültü, radyasyon, ısı, ışık, su ve iklim şartları sağlığı
etkileyen fiziksel etmenlerin başlıcalarıdır.
Rahatsız edici ses ve sesler topluluğu olarak tanımla­
nabilen gürültünün en yaygın kaynaklarından biri
fotoğraf 1.7'de görüldüğü gibi trafikteki motorlu araçlardır.
Ayrıca yol, bina yapım çalışmaları, sanayi tesislerinde kul­
lanılan alet ve ekipmanlar, ev aletleri, eğlence yerleri, açık
havada yapılan reklam faaliyetleri gürültüye neden olan
faktörlerdendir. Gürültünün insan sağlığı üzerinde pek çok
Fotoğraf 1.7: Yoğun trafiğin neden
olumsuz etkisi belirlenmiştir. Sinir sistemi, işitme bozuklukları,
olduğu gürültü, sağlığı etkileyen
fiziksel etmenlerdendir.
stres, kulak çınlaması ve uyku bozuklukları bu olumsuz etkiler
arasında sayılabilir.
Cep telefonları, mikrodalga fırınları gibi elektronik aletler, elektromanyetik dalgalar şeklinde
radyasyon yayarlar. Radyasyon, hücrelerin genetik yapılarında bozulmalara yol açarak insan sağ­
lığını olumsuz etkileyebilir. Yaşamımızda büyük yer alan elektronik aletlerin yaydığı radyasyonun
olumsuz etkileri henüz tam olarak anlaşılamasa da kanser gibi ölümcül hastalıklara neden olduğu
bilinmektedir.
Yaşanılan çevrenin ısısı, ışık alıp almaması, kullanma sularının durumu ve iklim koşulları da
insan sağlığını etkiler. Örneğin içme sularının temiz kaynaklardan sağlanması ve temiz ortamlarda
15
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
saklanması insan sağlığı için olmazsa olmazlardandır. "Güneş girmeyen eve doktor girer." atasözü
fiziksel etmenlerden olan güneş ışığının önemini vurgulamaktadır.
2. Biyolojik Etmenler
İnsanın çevresinde bulunan bütün canlılar ve bu canlılara ait ürünler biyolojik etmenleri oluş­
turur. Mikroorganizmalar, vektörler, mantarlar, alerjenler, hayvansal ve bitkisel zehirler biyolojik
etmenlerdendir.
Mikroorganizma, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olup ancak mikroskop ile görülebilen
organizmaların genel adıdır. Bunların bir kısmı insan sağlığı için faydalıdır. Örneğin kalın bağırsakta
yaşayan bazı bakteriler, insan vücudu için gerekli olan B ve K vitaminlerini üretir. Bir kısım mikroorga­
nizmalar ise insan sağlığı için oldukça zararlıdır. Fotoğraf 1.8'de görülen çocuğun boğazının şişmesine
neden olan kabakulak, mikroorganizmalardan kaynaklanan hastalıklara örnek verilebilir. Zararlı mik­
roorganizmalara patojen adı verilir. Dizanteri, boğmaca, zatürre, verem, tifo gibi hastalıkların etkeni
olan bakteriler ise bu gruba girer.
Patojen mikroorganizmalar, insan vücuduna içme suları, iyi
yıkanmamış meyve ve sebzeler, solunan hava ya da vektör adı
verilen taşıyıcı canlılar yoluyla girebilir.
Vektörler, patojen mikroorganizmaları bünyesinde barındıran
ve bunların insan ya da hayvanlara taşınmasına aracılık eden
canlılardır. Kan emen sinekler, bitler, pireler, keneler ile fareler
ve sıçanlar insan sağlığını tehdit eden en yaygın vektörlerdendir.
Genellikle vektörlerin ısırması ya da kan emmesi ile hastalık etke­
ni, insan ya da hayvana geçer. Örneğin sıtma etkeni olan mik­
roorganizma bir tür sivrisinek ile Kırım Kongo kanamalı ateşine
neden olan virüs, fotoğraf 1.9'da örneği verilen bazı kene türleri
Fotoğraf 1.8: Kabakulak
ile taşınır.
hastalığı geçirmekte olan bir
Mantarlar, bir veya çok hücreli canlılardır. Küf mantarları, maya
çocuk.
mantarları gibi mikroskobik veya şapkalı mantarlar gibi makros­
kobik çeşitleri vardır. Birçok maya mantarı ekmek, peynir gibi
besinlerin mayalanmasında kullanılır. Bazı küf mantarı türleri anti­
biyotik üretiminde kullanılır ve insan sağlığı için faydalıdır. Birçok
küf mantarı ise açıkta bırakılan besinler üzerinde üreyerek zehirli
maddeler üretir ve gıda zehirlenmelerine neden olabilir.
İnsanlarda mantar hastalıklarına neden olan mikroskobik man­
tarlar da bulunmaktadır. Bunlar vücudun el, ayak, saçlı deri
kısımlarında üreyerek kaşıntı, kızarıklık, pul pul dökülme gibi
çeşitli belirtilere yol açar. Bu belirtilerin verdiği rahatsızlıkların yanı
sıra mantar hastalıkları bazen başka hastalıklara da yol açabilir.
Örneğin mantarların neden olduğu kaşınma sonrası deride yaralar
Fotoğraf 1.9: Kırım Kongo
açılması başka hastalık etkenlerinin vücuda girişine neden olabilir. kanamalı ateşi etkeni olan virüsü
taşıyabilen bir kene türü.
Mantar hastalıkları, terlik, saç fırçası, çorap, havlu gibi kişisel
eşyaların ortak kullanımı veya banyo, havuz, hamam vb. ortak
kullanım alanlarından bulaşabilir. Bu nedenle kişisel temizlik eşya­
larının ortak kullanılmaması, mantar bulaştığı düşünülen eşyaların
dezenfekte edilmesi gerekir. Ayrıca bu hastalıklardan korunmak
için vücudun, özellikle parmak araları, üreme organlarının temiz
ve kuru tutulması gerekir.
Şapkalı mantarlardan bazıları kültüre alınarak yetiştirilir ve
önemli bir besin maddesidir. Ancak şapkalı mantarların birçok
türü oldukça zehirlidir. Bunların doğadan toplanması ve yenilmesi
ölümcül zehirlenmelere yol açabilir. Fotoğraf 1.10'da ülkemizde
de yetişen zehirli bir mantar türü görülmektedir. Zehirli ve zehirsiz
mantarlar birbirine çok benzer. Bu nedenle besin olarak kültür
Fotoğraf 1.10: Zehirli bir
mantarları tercih edilmelidir.
mantar türü.
16
SAĞLIKLI YAŞAM
1. ÜNİTE
Bitkisel ve hayvansal zehirler, bitki ve hayvanların bünyesinde bulunan ve insan sağlığını
tehdit eden kimyasal maddelerdir. Aslında bitki ve hayvanların çoğu savunma amaçlı olarak
zehirli maddeler üretir. Bunların bir bölümünün insan sağlığına yararlı etkileri vardır. Örneğin
fotoğraf 1.11'de görülen ve zehirli bir bitki olan baldıran otu eczacılıkta, ağrı kesici ilaçların
yapımında kullanılır. Ancak bu bitki, yanlışlıkla yenilirse kısa sürede ölüme yol açabilir. Zakkum,
porsuk ağacı, haşhaş, hint keneviri gibi bitkiler de zehirli bitkilere örnektir. Başlıca zehirli hayvan­
lar ise akrepler ve bazı yılan, arı, örümcek türleridir. Zehirli hayvan türlerinin insanları ısırmaları,
ölümle sonuçlanan zehirlenmelere yol açabilir.
Alerjenler, insan vücuduna cilt teması, solunum ya da ağız
yoluyla girerek bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesine (aler­
ji) neden olan maddelerdir. Normalde birçoğu zararsız olan bu
maddeler, alerjiye yatkın kişilerde sonu ölüme kadar varabilen
alerjik tepkilere neden olur. Bitki polenleri, yumurta, bal gibi
bazı besinler, hayvan tüyü ya da kılı alerjen özellikteki madde­
lerden bazılarıdır.
3. Kimyasal Etmenler
Hava kirliliği, gıda katkı maddeleri ve kanserojen maddeler
insan sağlığını bozan kimyasal etmenlerdendir.
Hava kirliliği, havadaki karbonmonoksit, kükürtlü bileşikler gibi
kirleticilerin insan sağlığını tehdit eden miktar ve yoğunluğa ulaş­
masıdır. Fotoğraf 1.12'de görüldüğü gibi evlerin bacalarından çıkan
gazlar hava kirliliğinin başlıca nedenlerindendir. Kirli hava, insan­
larda özellikle akciğer kanseri, astım gibi hastalıkların en önemli
sebeplerindendir.
Fotoğraf 1.11: Baldıran otu
zehirli bir bitkidir.
Gıda katkı maddeleri, normal koşullarda tek başına tüketilme­
yen gıdanın üretilmesi, ambalajlanması, taşınması vb. aşamalarda
yapısının, tadının, kokusunun ve diğer niteliklerinin korunması
amacıyla kullanımına izin verilen maddelerdir.
Bu maddeler, günümüzde en çok tartışılan ve endişe yaratan
kimyasal etmenlerdendir. Bunlardan birçoğunun kanserojen
etkisi belirlenmiş ve kullanımı yasaklanmıştır. Yapılan bilimsel
araştırmalar sonucu kalp­damar hastalıkları, astım, migren ve
hiperaktiviteye neden olabilecekleri belirlenmiştir. Bu maddele­
rin yasaların belirlediği şekilde ve miktarda kullanılması, sağlık
üzerindeki olumsuz etkilerini en az seviyeye indirecektir.
Fotoğraf 1.12: Hava kirliliği,
insan sağlığını etkileyen
kimyasal etmenlerdendir.
Kanserojen maddeler, hücrenin genetik yapısında değişime yol açarak kansere neden olabilme
kapasitesindeki maddelerdir. Daha önce değindiğimiz gıda katkı maddelerinin yanı sıra, sigara
dumanı, böcek öldürücü ilaçlar, tarım ilaçları, cıva, kurşun gibi ağır metaller kanserojen etkisi
bilinen maddelerin başlıcalarıdır. Kanserojen maddelerin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri bün­
yesel faktörlere, kanserojen maddeye maruz kalma süresine ve vücuda alınan kanserojen madde
miktarına göre değişmektedir.
C. Sosyoekonomik Etmenler
Sosyoekonomik etmenler, bir insanın ya da ailenin meslek, eğitim seviyesi, yaşam koşulları,
konut sahipliği ve konutun fiziki şartları gibi faktörlerden kaynaklanan etmenlerdir.
Ekonomik gelir, sosyoekonomik göstergelerden biridir. Kişilerin gelir düzeyleri, sağlıklı yaşam
koşullarına, sağlıklı gıdaya ve sağlık hizmetlerine ulaşmada önemli bir araçtır. Bu nedenle gelir
düzeyi, sağlığı etkileyen önemli bir etmendir.
Diğer önemli bir sosyoekonomik etmen olan eğitim ise sağlık bilinci oluşturarak davranış deği­
şikliğine yol açar. Sağlıklı beslenme konusunda bilinçli ailelerde beslenme yetersizliği gibi neden­
lere bağlı hastalıkların görülme olasılığı azdır.
17
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
Ç. Kültürel Etmenler
Bireyin, ailenin ya da toplumun örf, âdet, gelenek ve görenekler, dil, din, ırk gibi özelliklerin­
den doğan davranışları sağlığa etki eden kültürel etmenlerdir. Örneğin geleneksel bir davranış
olan kundaklama, bebeklerde kalça eklemi çıkığına neden olmaktadır. Sağlık üzerinde çok etkili
olan beslenme alışkanlıkları da kültürle ilgilidir. Örneğin çiğ ya da az pişmiş et ile beslenme alış­
kanlığı olan toplumlarda, çiğ et ile bulaşan bağırsak parazitleri daha çok görülebilir.
3. Sağlık Hizmetlerinin Sınıflandırılması ve Bunlardan Yararlanma Yolları
Aile hekimlerinizin kim olduğunu, hangi durumlarda aile hekiminize gitmeniz gerektiğini bili­
yor musunuz? Sağlık hizmetlerinden nasıl yararlanıyorsunuz? Hasta kişilerin bir sağlık kuruluşuna
giderek muayene olması, eczaneden ilaç alıp tedavi olması sizce yeterli midir? Hastalık belirtileri
olmadan da muayene olmak gerekli midir?
İnsan sağlığına zarar veren biyolojik, kimyasal, fiziksel ve sosyoekonomik etmenlerin yok edil­
mesi, toplumun bu etmenlerin etkilerinden korunması ve hastalıkların tedavi edilmesi için yapılan
çalışmalar sağlık hizmeti olarak adlandırılır.
Sağlık hizmetlerinden yeterince, yerinde ve zamanında, gereksiz masraflardan kaçınarak yarar­
lanmamız önemlidir. Bu nedenle hangi durumlarda, hangi sağlık kuruluşuna başvuracağımızı iyi
bilmeliyiz.
Çevremizde hangi sağlık hizmetlerini veren kuruluşların bulunduğunu ve bunlardan nasıl yarar­
lanacağımızı araştırmak amacıyla aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 1.3
Çevremizdeki Sağlık Kuruluşlarını İnceleyelim
Amaç
Çevremizde farklı sağlık hizmetleri veren sağlık kuruluşlarının yürüttükleri çalışmalar hakkında
bilgi toplamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi, fotoğraf makinesi.
Hazırlanalım
1. Sınıfınızda öğretmeninizin rehberliğinde 3­ 4 ki­
şilik gruplar oluşturunuz.
2. Her grup, yakın çevrede bulunan muayenehane,
üniversite hastanesi, devlet hastanesi, özel hasta­
ne, toplum sağlığı merkezi gibi sağlık kuruluşla­
rından birini seçsin.
3. Seçtiğiniz kuruluşta fotoğraf 1.13'teki gibi bir
sağlık personeline verdiği sağlık hizmetleri hak­
Fotoğraf 1.13: Aile hekimi ile görüşme.
kında soracağınız soruları belirleyiniz.
4. Sağlık personeli ile görüşme, not tutma, fotoğraf çekme gibi görevleri belirleyiniz ve grup içinde iş
bölümü yapınız.
5. Grup içindeki görev ve sorumluluğunuzu yerine getirmeye özen gösteriniz.
Bunları Yapalım
1. Belirlediğiniz sağlık kuruluşuna giderek daha önceden hazırladığınız soruları bir sağlık persone­
line yöneltiniz, cevapları defterinize not ediniz, izin verilirse fotoğraf çekiniz.
2. Topladığınız bilgileri bir rapor hâlinde sınıf arkadaşlarınıza sununuz.
3. Tüm gruplar sunumlarını tamamladıktan sonra, öğretmeninizin rehberliğinde ziyaret ettiği­
niz sağlık kuruluşlarını verdikleri hizmetlere göre gruplandırınız.
Sonuca Varalım
1. Sınıfınızdaki grupların ziyaret ettiği sağlık kuruluşları hangi sağlık hizmetlerini vermektedir?
Bu kuruluşlardan yararlanma yolları nelerdir?
2. Sağlık kuruluşları, verdikleri sağlık hizmetine göre kaç çeşittir?
18
SAĞLIKLI YAŞAM
1. ÜNİTE
Yaptığınız etkinlikte çeşitli sağlık kuruluşlarını yerinde inceleyip bilgi toplayarak verdikleri hizmet­
leri öğrendiniz. Sağlık hizmetleri; koruyucu sağlık hizmetleri, tedavi hizmetleri ve rehabilitasyon
hizmetleri olmak üzere üç grupta incelenebilir. Hangi hastalık durumunda, hangi sağlık kuruluşuna
başvuracağınızı bilmek sizin ve yakınlarınızın yaşamını kolaylaştırır. Sağlık hizmetlerinin daha kolay
ve düzenli verilmesini sağlar. Şimdi sağlık hizmetlerinin çeşitlerini sırasıyla inceleyerek öğrenelim.
A. Koruyucu Sağlık Hizmetleri
Araştıralım - Paylaşalım
Aile hekimliği uygulamasının amaçlarını ve aile hekiminin görevlerini İnternet, ilgili kurum
ve kuruluşlar gibi çeşitli kaynaklardan araştırarak sınıfınızda sözlü bir sunum yapınız.
Hastalıkları ortaya çıkmadan önce önlemek tedavi etmekten daha kolay ve ekonomiktir. Bu amaç­
la verilen koruyucu sağlık hizmetleri tüm dünyada ve ülkemizde büyük önem taşımaktadır. Kişileri
hastalanmaktan, yaralanmaktan, sakat kalmaktan ve erken ölümden korumak amacıyla verilen sağ­
lık hizmetlerini koruyucu sağlık hizmetleri olarak tanımlayabiliriz. Bu hizmetler, bireyi ve toplumu
bilgilendirerek hastalıklardan korunmayı amaçlar. Aile sağlığı merkezleri, toplum sağlığı merkezleri,
semt poliklinikleri, muayenehaneler, koruyucu sağlık hizmetleri veren kuruluşların başlıcalarıdır.
Koruyucu sağlık hizmetleri kişiye ve çevreye yönelik olarak ikiye ayrılır:
1. Kişiye Yönelik Koruyucu Sağlık Hizmetleri
Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri; bağışıklama,
yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırma, erken
tanı, sağlık eğitimi ve aile planlaması gibi hizmetlerden mey­
dana gelir. Bağışıklamaya fotoğraf 1.14'teki aşılamayı örnek
olarak verebiliriz. Eğitimli sağlık personeli tarafından yürütü­
len kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri; birincil, ikincil ve
üçüncül koruma olmak üzere üç aşamalıdır:
Fotoğraf 1.14: Aşılama, hastalıklara
Birincil koruma, kişide hastalık başlamadan önce bazı karşı bağışıklığı sağlayan kişiye yönelik
önlemler alarak söz konusu hastalığın ortaya çıkmasını
bir koruyucu sağlık hizmetidir.
önlemektir. Bu önlemler arasında okullarda yapılan sağlık
taramaları ve eğitimleri, çevredeki sigara dumanı, kirlilik gibi olumsuz etmenlerin yok edilmesi,
aşılama, iyi beslenme eğitimi, kazaların önlenmesi için alınan önlemler, kişisel temizlik eğitimi,
ailelerin bakabileceği kadar çocuk yapması için aile planlaması eğitimi sayılabilir.
İkincil koruma, hastalıkların belirtisi olduğu ya da belirtilerin hafif olduğu dönemlerde teşhis
edilerek tedavi edilmesidir. İkincil korumaya erken tanı hizmetleri de denir. Özellikle kanser gibi
ilerledikçe tedavisi güçleşen hastalıkların, sağlık taramaları yapılarak erken teşhis edilmesi hayat
kurtarabilir.
Üçüncül koruma, hastalık ortaya çıktıktan sonra hastalığın en iyi şekilde tedavisi, sağlıklı organlara
vereceği zararın azaltılması ve sakatlığa neden olmasının önlenmesi gibi hizmetleri kapsar. Üçüncül
koruma, hastalıktan değil, hastalığın olumsuz sonuçlarından korumak demektir. Örneğin şeker has­
talarında kan şekeri seviyesinin kontrol altında tutulması ve sağlıklı organların etkilenmemesi için
verilen hizmetler üçüncül koruma kapsamında yer alır.
2. Çevreye Yönelik Koruyucu Sağlık Hizmetleri
Çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, çevrede sağlığı olumsuz yönde etkileyen etmenleri
yok ederek ya da zararsız hâle getirerek sağlıklı bir çevre oluşturmayı amaçlayan hizmetlerdir.
Örneğin gıda sağlığının sağlanması ve kontrolü, atıkların zararsız hâle getirilmesi, gürültünün ve
çevre kirliliğinin önlenmesi, temiz su sağlanması, vektörlerin kontrolü gibi hizmetler bu kapsamda
yer alır. Çevreye yönelik koruyucu hizmetler, hekim, biyolog, veteriner, gıda ve çevre mühendisleri
gibi meslekler ile yerel yönetimlerin iş birliği sayesinde gerçekleştirilir.
19
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
B. Tedavi Edici Sağlık Hizmetleri
Hastalıkların ve sakatlıkların iyileştirilmesine yönelik
yapılan tıbbi işlemlerin tümü tedavi olarak adlandırılır.
Tedavi edici sağlık hizmetleri üç aşamada gerçekleştirilir:
Birinci basamak tedavi hizmetleri, hastaların ilk başvur­
duğu sağlık kuruluşunda ayakta veya evde tedavi ve danış­
ma hizmeti şeklinde verilen sağlık hizmetlerini kapsar. Bu
hizmetler esas olarak yataksız sağlık kuruluşlarında ve koru­
yucu hizmetlerle bir arada, aile hekimi, sağlık memuru, hem­
şire, ebe gibi sağlık personeli tarafından verilir. Ülkemizde,
fotoğraf 1.15'te bir örneği görülen aile sağlığı merkezleri ile
toplum sağlığı merkezleri, hastanelerin poliklinikleri ve mua­
yenehanelerde bu hizmetler verilmektedir. Birinci basamak
tedavi hizmetleri kapsamına giren sağlık sorunları arasında
hafif yaralanmalar, alerji, tansiyon düzensizliği vb. sorunlar
sayılabilir.
İkinci basamak tedavi hizmetleri, hastaların yataklı bir
sağlık kuruluşunda (hastanelerde) tedavi edilmeleridir.
İkinci basamak tedavi hizmetleri uzman hekim ve uzman
sağlık personeli tarafından verilir.
Üçüncü basamak tedavi hizmetleri, özel bir yaş grubu­
na, cinsiyete ya da belli bir hastalığa yakalanan kişilere, o
konuda en geniş imkânlara sahip yataklı tedavi kuruluş­
larında verilen hizmetleri kapsar. Bu hizmetler genellikle
kanser, verem, sinir ve ruh hastalıkları gibi özel dal has­
tanelerinde ve fotoğraf 1.16'da örneği görülen üniversite
hastanelerinde verilir.
C. Rehabilite Edici Sağlık Hizmetleri
Fotoğraf 1.15: Aile sağlığı
merkezlerinde birinci basamak tedavi
hizmeti verilir.
Fotoğraf 1.16: Üniversite
hastanelerinde üçüncü basamak tedavi
hizmeti verilir.
Doğuştan veya sonradan, herhangi bir hastalık ya da kaza sonucu bazı kişilerde tam olarak
tedavi edilemeyen kalıcı bozukluklar meydana gelebilir. Bu gibi kişilerin özel bir tedaviye, kendine
yeterli ve bağımsız yaşayabilmek için desteğe ihtiyaçları vardır.
Kaza veya hastalıklara bağlı olarak gelişen kalıcı bozuk­
luklar veya sakatlıkların günlük yaşamı etkilemesini önlemek
ya da bu etkiyi en aza indirmek için düzenlenen sağlık hiz­
metleri rehabilitasyon veya rehabilite edici sağlık hizmetleri
adını alır. Rehabilitasyon hizmetlerinde temel amaç kişileri
hem başkalarına bağımlı olmaktan kurtarmak hem de işte,
okulda, evde, toplumda uyum içinde yaşamalarını sağla­
maktır. Rehabilitasyon hizmetleri, üçüncü basamak tedavi
hizmetlerinin yapıldığı hastanelerin bünyesinde yer alan
merkezlerde uzman hekim, fizyoterapist, hemşire, psikolog
gibi alanında eğitim görmüş kişilerce verilir. Bu hizmetler,
fiziksel ve psikososyal olmak üzere iki çeşittir:
Fiziksel rehabilitasyon hizmetleri, bedensel kalıcı
bozukluk ve sakatlıkların düzeltilmesi, yaşam kalitesinin
yükseltilmesi amacıyla verilen hizmetlerdir. Bu tedavi
şekli ile hasta, tam olarak eski sağlığına kavuşamasa bile
günlük gereksinimlerini karşılayabilecek hâle gelebilir.
Örneğin fotoğraf 1.17'deki gibi kaza sonucu bir bacağını
kaybetmiş ve protez bacak kullanan kişi, protez bacağını
kısmen sağlıklı bacağını kullandığı gibi kullanabilecek hâle
Fotoğraf 1.17: Fiziksel rehabilitasyon
getirilebilir.
hizmeti verilen bir hasta.
20
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
Psikososyal rehabilitasyon hizmetleri, ruhsal hastalıkları bulunan kişilere, kendilerinden bekle­
nen sosyal rollere uyum sağlamaları için gereken becerileri kazandırmak üzere yapılan hizmetler­
dir. Burada adı geçen sosyal roller arasında bağımsız yaşama, eğitimini sürdürme, meslek edinme,
aile bireyleri ve arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurma vb. roller sayılabilir.
Buraya kadar incelediğimiz sağlık hizmetlerinin her basamağı "temel sağlık hizmetleri" adı
verilen bir bütünün parçalarıdır. Sağlık hizmetleri bir bütün olarak topluma sunulursa etkili ola­
bilir. Örneğin çok önemli olmakla birlikte sadece koruyucu sağlık hizmetlerinin verilmesi toplum
sağlığını koruyamaz. Var olan hastalıkların tedavi edilmesi ve sakatlanmış kişilerin rehabilitas­
yon hizmetlerinden faydalanması da gereklidir. Bu nedenle temel sağlık hizmetleri; koruyucu,
tedavi edici ve rehabilite edici hizmetleri bir bütün olarak ele alır. Hasta olan bir kişinin di¤er
hastaların tedavilerini geciktirmemesi veya engellememesi için bu basamaklar› s›ras›yla izlemesi
gerekir. Örneğin birinci basamak tedavi hizmeti gerektiren bir durumda do¤rudan üniversite has­
tanelerine başvurulmas›, bu kuruluşlar›n çalışmalar›n› ve diğer hastalar›n buralardan yararlanma
olanaklar›n› önemli ölçüde azalt›r.
Toplum sağlığının korunması için temel sağlık hizmetlerinin her kesime ulaştırılması gerekir.
Toplumların kalkınması için gerekli olan insan gücü, bir toplumun en önemli zenginliğidir. Sağlıklı
bireylerden oluşan bir toplumda üretkenlik artar, sosyal ve ekonomik kalkınma gerçekleşebilir.
4. Sağlık Hizmetlerinden Yararlanırken Sahip Olduğumuz Haklar
Sağlık kuruluşunda olumsuz bir davranışla karşılaşırsanız
ne yapmanız gerektiğini biliyor musunuz? "Hasta hakları" diye
bir kavram duydunuz mu? Bu kavram size ne ifade ediyor?
Peki, bir sağlık kuruluşunda hasta ya da hasta yakını olarak
bulunduğunuzda uymanız gereken kuralların ve sorumluluk­
ların neler olduğunu biliyor musunuz?
Yukarıdaki soruların cevapları, sağlık personeli ve hasta
arasındaki ilişkiyle ilgilidir. Fotoğraf 1.18'de bir örneği görü­
len bu ilişki, sağlık hizmetlerinin kalitesini etkiler. Aşağıda
yer alan etkinliği yaparak sağlık kurum ve kuruluşlarına baş­
vurduğunuzda hasta haklarını ve sorumluluklarını bilmenin
önemini irdeleyeceksiniz.
Etkinlik 1.4
Fotoğraf 1.18: Hasta ve sağlık
personeli arasındaki olumlu ilişkiler
sağlık hizmetlerinin kalitesini artırır.
Hasta Haklarını Bilmek Nasıl Bir Yarar Sağlar?
Amaç
Hasta haklarını ve sorumluluklarını bilmenin yararlarını açıklamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Aile bireylerinizden birine aşağıdaki soruları yönelterek aldığınız cevapları defterinize not ediniz.
• Sağlık kuruluşlarında karşılaştığınız olumlu davranışlar nelerdir?
• Sağlık kuruluşlarında karşılaştığınız olumsuz davranışlar nelerdir?
• Olumsuz davranışlar karşısında hangi haklara sahip olduğunuzu biliyor musunuz? Cevabı­
nız evetse bu haklar nelerdir?
• Bir sağlık kuruluşundan yararlanırken uymanız gereken kuralların neler olduğunu biliyor
musunuz? Cevabınız evetse bu kurallar nelerdir?
2. Yönelttiğiniz soruların cevaplarını sınıfınızda arkadaşlarınızla paylaşınız.
Sonuca Varalım
Etkinliğinizde edindiğiniz bilgilere dayanarak bir sağlık kuruluşuna başvurduğunuzda hasta hak­
larını ve sorumluluklarını bilmenin nasıl bir yarar sağlayacağını düşünüyorsunuz?
21
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
Yaptığınız etkinlikte, hastaların hak ve sorumluluklarını bilmelerinin sağlık hizmetlerinden
yararlanmayı kolaylaştırdığını fark etmiş olmalısınız. Örneğin hastalığı hakkında bilgi edinme
konusunda sorun yaşayan bir hasta "bilgi alma hakkı" olduğunu bilerek hareket ederse sorunu
çözmesi kolaylaşır. Benzer şekilde hastalar, randevu kurallarına bağlı kalmak gibi bir sorumlulu­
ğun olduğunu bilirlerse sağlık hizmetlerinin verilmesi kolaylaşır.
Her insanın yaşamı boyunca sağlık hakkına sahip olduğuna daha önce değinmiştik. Hasta
hakları da sağlık hakkının bir gereğidir ve kişi hastalığının ortaya çıkmasıyla doğan haklarıdır.
Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan kişilerin, sırf insan olmaları sebebiyle sahip
bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuatlarla güven­
ce altına alınmış bulunan haklar, hasta hakları olarak adlandırılır. Temel hasta hakları şunlardır:
Bütün hastalar;
• Hastalıktan korunmak ve tedavi ihtiyaçlarını karşılamak
için sağlık hizmetlerinden yararlanma,
• Fotoğraf 1.19'da görüldüğü gibi kendi sağlık durumu
hakkında mevcut sağlık hizmetleri, bilimsel araştırma,
teknolojik yenilikler ve bunlardan nasıl yararlanabileceği
konusunda bilgi alma,
• Tedavi veya tıbbi müdahaleye onay vererek bu hizmeler­
Fotoğraf 1.19: Hastalar, sağlık
den faydalanma,
durumları hakkında bilgi isteme
• Tedaviyi reddetme veya durdurulmasını isteme,
hakkına sahiptirler.
• Uygun ortam ve orada bulunması gerekli olan kişiler gö­
zetiminde tıbbi tedavi görme,
• Farklı tedavi yöntemleri, tedaviyi verecek kişiler ve kuruluşlar arasında seçim yapma,
• Kişisel bilgileri, sağlık durumu, yapılan teşhis ve tedavi konularında bilgilerin gizli tutulmasını
talep etme,
• Hızlı ve önceden belirtilen süre içerisinde gerekli tedaviyi alma,
• İlgi ve özen gösterilerek, güler yüzlü, nazik, şefkatli ve hijyenik şartlar sağlanmış, gürültü veya
rahatsız edici etkenlerin bulunmadığı bir ortamda sağlık hizmeti alma,
• Kuruluşun imkânları ölçüsünde ve idarece alınan tedbirler çerçevesinde, dinî vecibelerini yerine
getirme,
• Kurum tarafından belirlenen usul ve esaslara uygun olarak ziyaretçi kabul etme, imkânlar ölçü­
sünde veya hekimin uygun görmesi durumunda refakatçi bulundurma,
• Yüksek kalitede sağlık hizmetinden yararlanma,
• Kötü işleyen sağlık hizmetlerinden, tıbbi yanlışlık ve hatalardan meydana gelen zararlardan
korunma veya yüksek güvenlik standartlarında sağlık hizmetlerinden yararlanma,
• Uluslararası standartlara göre yeniliklerden yararlanma,
• Hastalığının her evresinde, mümkün olduğu ölçüde acı ve sıkıntıdan korunma,
• Kendi kişisel ihtiyaçlarına göre teşhis ve tedavi programlarını yönlendirme,
• Sağlık tedavisi sırasında fiziksel, manevi veya psikolojik zarar gördüğünde şikâyet etme ve taz­
minat alma haklarına sahiptir.
Hasta hakları, insan sağlığının korunmasını ve sağlık hizmetlerinin yüksek kalitede verilmesini
amaçlar. Bu hakların kullanımında sorun yaşandığında ilgili sağlık kuruluşunun "hasta hakları
birimi"ne başvurulabilir. Hasta ve hasta yakınlarının sorumlulukları ise şunlardır:
Hasta ve hasta yakınları;
• Hastanın sağlık bilgilerini, tedavi ve bakımından sorumlu sağlık personeline tam ve doğru ola­
rak aktarmalı,
• Tanı ve tedaviyle ilgili açıklamaları anlamakta güçlük çektiklerinde, bu durumu hastanın bakı­
mından sorumlu sağlık personeline bildirmeli ve aklına gelen tüm soruları sormalı,
• Tedavi sürecinde alınacak kararlara aktif olarak katılmalı, yapılan tedaviye onay verip vermedik­
lerini bildirmeli,
22
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
• Ad, soyad, adres, telefon, gibi temel bilgilerde değişiklik olması durumunda kurumu bilgilen­
dirmeli,
• Randevu zamanına bağlı kalmalı,
• Aldıkları sağlık hizmetinin mali sorumluluğu ya da sağlık güvence sistemiyle ilgili konularda
sorumluluk almalı,
• Diğer hastaların ve sağlık çalışanlarının haklarını göz önünde bulundurmalıdırlar.
Sağlık hizmetlerinin aksamadan sürmesi ve herkesin bu hizmetlerden eşit yararlanması için
bizler de üzerimize düşen görev ve sorumlulukları bilmeliyiz. Yukarıda verilen sorumluluklarımızı
yerine getirerek hekimlerin ve diğer sağlık personelinin görevlerini en iyi şekilde yapmalarına
yardımcı olmalıyız.
5. Toplumların Sağlık Düzeylerinin Belirlenmesi ve Karşılaştırılması
Bir toplumun ya da bir ülkenin sağlık düzeyi sizce nasıl belirlenebilir? Sağlık düzeyinin belirlen­
mesi için hangi sayısal değerlere gereksinim vardır?
Sağlık düzeyinin belirlenmesinde kullanılan sayısal değerlerinden birisi de ülkedeki insanların
ortalama yaşam süresidir. Aşağıdaki etkinliği gerçekleştirerek beklenen yaşam süresiyle ilgili sayı­
sal değerlerin sağlık düzeyi ile ilişkisini irdeleyeceksiniz.
Etkinlik 1.5
Grafik Çizelim ve Yorumlayalım
Amaç
Ülkemizde yıllara göre beklenen yaşam sürelerini sütun grafik hâlinde göstermek. Beklenen yaşam
süresi ölçütünün ülkelerin sağlık ve gelişmişlik düzeyi ile ilişkisini yorumlamak.
Araç ve Gereçler
Milimetrik kâğıt, kalem, silgi.
Ön Bilgi
Beklenen yaşam süresi, bir ülkedeki bireylerin ortalama yaşam süresini ifade eder.
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki çizelgeyi dikkatle inceleyiniz. Ülkemizde beklenen yaşam sürelerinin yıllara göre
değişimini bir sütun grafik ile gösteriniz.
Yıllar
Beklenen Yaşam Süresi (Yıl)
2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
72,2
72,6
73
73,3
73,6
73,8
74,0
74,3
74,5
74,6
Ülkemizde çeşitli yıllarda beklenen yaşam süreleri (TÜİK, Nüfus Projeksiyonları ve Tahminleri, 2012)
2. 2003 ve 2013 yılları arasında beklenen ya­
şam süresindeki artış ile ülkemizin sağlık
düzeyi arasında nasıl bir ilişki olabileceğini
sınıfınızda tartışınız.
3. Yandaki çizelgeyi dikkatle inceleyiniz. Çi­
zelgede yer alan ülkelerin beklenen yaşam
sürelerini bir sütun grafik ile gösteriniz.
4. Ülkelerin sağlık ve gelişmişlik düzeyi ile bek­
lenen yaşam süreleri arasındaki ilişkiyi yo­
rumlayınız.
Ülke
Beklenen Yaşam Süresi (Yıl)
Japonya
82
İsveç
80
Nijerya
51
Orta Amerika
Cumhuriyeti
40
Ruanda
39
Bazı ülkelerde beklenen yaşam süreleri (Dünya
Sağlık Örgütü, Dünya Sağlık İstatistikleri, 2012)
Sonuca Varalım
Sağlık düzeyinin belirlenmesinde ve toplumların sağlık düzeylerinin karşılaştırılmasında başka
hangi ölçütlerin kullanılabileceğini tahmin ediniz.
23
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
Araştıralım - Paylaşalım
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sağlık düzeylerini gösteren sayısal değerleri çeşitli kay­
naklardan araştırarak bulduğunuz verileri karşılaştırınız. Araştırmalarınızın sonucunda elde et­
tiğiniz sonuçları bir rapor hâlinde sınıfınızda sununuz.
Yaptığınız etkinlikte ülkemizde beklenen yaşam sürelerinin iyileşen sağlık şartlarına göre yıllar
içinde arttığını, ayrıca beklenen yaşam süreleri bakımından gelişmiş ve gelişmemiş ülkeler arasın­
da farklılıklar bulunduğunu anlamış olmalısınız.
Sağlık hizmetlerinin değerlendirilmesi ve sağlık sorunlarının çözümüne yönelik planlar yapıla­
bilmesi için sağlık düzeyinin sayısal olarak ölçülmesi gerekir. Bu amaçla kullanılan sayısal değer­
lere sağlık ölçütleri ya da sağlık göstergeleri adı verilir. Sağlık göstergeleri; toplumlar, bölgeler,
ülkeler vb. arasında karşılaştırmalar yapmaya olanak sağlar. Sağlık göstergeleri düzenli tutulan
kayıtlarla elde edilir. "Grafik Çizelim ve Yorumlayalım" isimli etkinliğinizde sağlık göstergelerin­
den biri olan beklenen yaşam süreleri ile ülkelerin sağlık düzeyleri arasındaki ilişkiyi değerlendir­
diniz. Şimdi bir ülkedeki başlıca sağlık göstergelerini sırasıyla açıklayalım. Bu oranlar, ülke geneli
için olabileceği gibi bölge, il, ilçe vb. için de hesaplanabilir.
Kaba doğum hızı, bir ülkede, bir yıldaki toplam canlı doğum sayısının yıl ortasındaki nüfusa
bölümünün bin katıdır. Aile planlaması uygulamalarının düzenli yapıldığı gelişmiş ülkelerdeki
kaba doğum hızı, gelişmemiş toplumlara göre daha düşüktür.
Kaba ölüm hızı, bir ülkede, bir yılda meydana gelen ölüm sayısının, yıl ortasındaki nüfusa
bölümünün bin katıdır. Sağlık hizmetlerinden tam yararlanan insanların yaşadığı bir ülkede yaşam
süresi ile kaba ölüm hızı arasında ters orantı vardır.
Ana ölüm hızı, bir ülkede, bir yıl içinde gebelik, doğum ve lohusalık sebebiyle meydana gelen
15­49 yaş arası kadın ölümleri sayısının, aynı yıldaki canlı doğum sayısına bölümünün bin katıdır.
Bebek ölüm hızı, bir ülkede, her yıl içinde canlı doğup 365 gününü tamamlamadan ölen bebek
sayısının, o yıl içinde meydana gelen canlı doğum sayısına bölümünün bin katıdır. Az gelişmiş
ülkelerde bu oran gelişmiş ülkelere göre yüksektir.
Ana ve çocuk sağlığı hizmetleri birbiriyle yakından ilgi­
lidir. Ana ve bebek ölüm hızları, ülkelerin sağlık düzeyle­
rini karşılaştırmak için en sık kullanılan göstergelerdendir.
Sağlık hizmetleri, toplumun her kesimine ulaştıkça ve
aile planlaması yaygınlaştıkça bu oranlar giderek azalır.
Fotoğraf 1.20'de görüldüğü gibi bebeklere uygulanan
koruyucu tedavilerin yaygınlaşması bebek ölümlerini azal­
tacaktır.
Nüfus artış hızı, bir ülkede, bir yıl içinde meydana gelen
canlı doğumların sayısından, ölümlerin sayısının çıkarılması
ile bulunan sayının yıl ortasındaki nüfusa bölümünün bin
katıdır. Gelişmiş ülkelerde nüfus artış oranı oldukça düşüktür.
Beklenen yaşam süresi, bir ülkedeki insanların ortalama
yaşam süresi hesaplanarak bulunur. Genellikle yaşanan
coğrafyaya ve cinsiyete göre ayrı ayrı hesaplanır.
24
Fotoğraf 1.20: Koruyucu tedavi
kapsamında bebekler düzenli sağlık
kontrollerinden geçirilmelidir.
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
Aşağıda yer alan çizelge 1.1'deki ülkemize ait bazı sağlık göstergelerinin yıllara göre değişimini inceleyim.
Yıllar
Sağlık Göstergeleri
2003
2004
2005
2006
2007
2008 2009
2010
2011
2012
Kaba Doğum Hızı (binde)
19,2
18,8
18,5
18,3
18,0
17,9 17,8
17,5
17,3
17,0
Kaba Ölüm Hızı (binde)
6,4
6,4
6,4
6,3
6,4
6,3
6,3
6,3
6,3
Nüfus Artış Hızı (binde)
12,8
12,4
12,2
11,9
11,7
13,4 13,3
13,0
12,8
12,5
Bebek Ölüm Hızı (binde)
22,8
20,5
18,4
16,9
15,9
14,9 14,0
13,2
12,6
12,2
6,3
Çizelge 1.1: Ülkemizde sağlık göstergelerinden bazılarının yıllara göre değişimi
(Temel Demografik Göstergeler, 2012. www. kalkinma.gov.tr)
Sağlık göstergeleri, bir ülkenin değişik bölgelerinin ya da farklı ülkelerin birbirleriyle karşı­
laştırılmasına olanak sağlar. Aşağıda verilen çizelge 1.2'yi dikkatle inceleyelim. Gelişmiş ülkelerin
sağlık göstergelerindeki olumlu farklılıklar hangi faktörlerden kaynaklanıyor olabilir? Bu verilere
göre ülkemizin gelişmişlik düzeyi hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Sağlık Göstergeleri
Kaba Doğum
Hızı (binde)
Kaba Ölüm
Hızı (binde)
Yıllık Nüfus
Artışı (%)
Bebek Ölüm
Hızı (binde)
Libya
23,1
4,7
1,9
13,0
Hindistan
22,2
8,4
1,5
48,0
Bangladeş
20,3
7,7
1,4
38,0
Türkiye
17,9
4,9
1,3
12,0
Fransa
12,6
8,4
0,6
3,0
Çin
12,3
7,1
0,6
16,0
Almanya
8,5
10,1
0,0
3,0
Japonya
8,5
8,8
0,1
2,0
Ülke
Çizelge 1.2: Ülkelere göre bazı sağlık göstergeleri
(Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Sağlık İstatistikleri, 2012)
Bir ülkede nüfus, gelir düzeyi, sağlık hizmetlerine ayrılan ekonomik pay gibi sosyoekonomik
faktörler sağlık göstergelerini etkiler. Sağlık göstergelerinin iyileşmesi, ülkelerin sağlık düzeyi ve
gelişmişliği ile doğru orantılıdır.
Toplumsal gelişme ve kalkınmanın sağlanması için toplumsal sağlığın önemini daha o yıl­
larda bilen ve her fırsatta vurgulayan Atatürk, sağlık alanında pek çok çalışmalar yapmıştır.
Cumhuriyetin ilanından sonra, birçok toplumsal alanda olduğu gibi sağlık alanında da çok önemli
değişimler gerçekleştirilmiştir. Atatürk'ün sağlık ile ilgili hedeflerini şu sözleri ile vurgulayabiliriz.
"Ulusumuzu güvenlik içinde yaşatmak, temel amaçlarımızdan biri olduğu gibi onun sağlığına
özen göstermek ve olanaklarımız ölçüsünde toplumsal acılarımıza çözüm bulmak hükûmetimizin
genel görevlerinden biridir." Cumhuriyetin ilk yıllarında koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri
bir bütün olarak düşünülmüş, sağlık hizmetleri mümkün olduğu kadar hızlı ve kapsamlı şekilde
yürütülmüştür. Sağlık hizmetlerinin büyük bölümü, salgın hastalıkların önlenmesi ve yok edilmesi
amacıyla gerçekleştirilmiştir. Özellikle sıtma ile savaş bu konudaki en önemli ve başarılı örnektir.
Sağlık alanında Atatürk'ün önderliğinde yapılan çalışmalar, çağdaş Türkiye'ye giden yolda çok
önemli adımlardan olmuştur.
25
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.
1. Hasta olmamak, sağlıklı olmak için yeterli midir? Sağlıklı olmanın ölçütleri nelerdir?
2. Sağlığımızı etkileyen biyolojik etmenlere ve bunun etkilerine örnekler veriniz.
3. Engelli olmak ne anlama gelmektedir? Başlıca engel türleri nelerdir?
4. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yararları nelerdir?
5. Tedavi edici sağlık hizmetlerinin aşamalarını yazarak her bir basamak için başvurulabilecek
sağlık kuruluşlarına örnek veriniz.
6. Bir toplumun sağlık düzeyinin belirlenmesinde yararlanılan ölçütler nelerdir? Az gelişmiş
bir toplumda gelişmiş toplumlara göre bu ölçütlerin düşük mü yoksa yüksek mi olacağını
değerlendiriniz.
7. Bir sağlık kuruluşunda tedavisi devam eden Burcu Hanım, hastalığının durumu ve uygulana­
cak tedavi konusunda bilgi sahibi olmak istemekte, ayrıca tedavisini evine daha yakın olan
aynı nitelikte bir başka hastanede sürdürmek istemektedir. Burcu Hanım'ın bu durumda
faydalanabileceği hasta hakları nelerdir?
8. Bilinen ve süregelen bir hastalığı olmayan Eda Hanım'ın bir süredir baş dönmesi ve hâlsizlik
gibi şikâyetleri vardır. Geçirdiği trafik kazasında sağ bacağını kaybeden Emre Bey ise protez
bacak kullanmakta ancak bu durum onun sosyal yaşantısını olumsuz etkilemektedir. Karşı
karşıya oldukları sağlık sorunları için Eda Hanım ve Emre Bey'e kaçıncı basamak sağlık kuru­
luşlarına gitmeleri gerektiği konusunda öneride bulununuz.
B.
hasta hakları
ruhsal
psikososyal
kişiye yönelik
biyolojik
fiziksel
sağlık hakkı
çevreye yönelik
kimyasal
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da ke­
lime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1. Bitkisel ve hayvansal zehirler, sağlığı etkileyen
2. Rehabilite edici hizmetler
......................................
......................................
ve
etmenlerdendir.
......................................
3. Bir kişinin hastalığının ortaya çıkmasıyla sahip olduğu haklara
olmak üzere iki çeşittir.
......................................
denir.
4. Koruyucu sağlık hizmetleri ...................................... ve ......................................olmak üzere ikiye ayrılır.
5. Karşılaşılan güçlüklerle mücadele edebilme ve değişen koşullara uyum sağlayabilme
......................................
iyilik hâlinin birer göstergesidir.
6. Toplumdaki her bireyin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesi
adlandırılır.
26
......................................
olarak
1. ÜNİTE
SAĞLIKLI YAŞAM
C. Çoktan seçmeli soruların doğru cevaplarını işaretleyiniz.
1. Aşağıdakilerden hangisi sağlığa etki eden fiziksel etmenlerdendir?
A. Radyasyon
D. Vektörler
B. Hava kirliliği
E. Mikroorganizmalar
C. Gıda katkı maddeleri
2.
I. Kaba doğum hızı
II. Nüfus artış hızı
III. Kadın/erkek oranı
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri bir ülkenin sağlık düzeyini belirlemede ölçüt olarak alınabilir?
A. Yalnız I
D. II ve III
B. I ve II
E. I, II ve III
C. I ve III
3.
I. Çevre mühendisi
II. Biyolog
III. Veteriner
IV. Uzman hekim
Yukarıda verilen meslek gruplarından hangileri çevreye özgü koruyucu sağlık hizmetleri
alanında görev alabilir?
A. I ve II
D. I, II ve III
B. II ve III
E. I, II, III ve IV
C. III ve IV
4. Bir ülkede aile planlaması uygulamalarının artması ve yaygınlaşması;
I. Kaba doğum hızı
II. Bebek ölüm hızı
III. Nüfus artış hızı
gibi sağlık göstergelerinden hangisinin ya da hangilerinin azalmasına neden olur?
A. Yalnız I
D. I ve III
B. Yalnız II
E. I, II ve III
C. Yalnız III
5. Araştırmalar, eğitim ve gelir düzeyi düşük ailelerin çocuklarının bulaşıcı hastalıklara yakalan­
ma oranının yüksek olduğunu göstermektedir.
Yukarıda verilen durum, sağlığı etkileyen aşağıdaki etmenlerden hangisinin sonucudur?
A. Bünyesel etmenler
D. Kültürel etmenler
B. Biyolojik etmenler
E. Kimyasal etmenler
C. Sosyoekonomik etmenler
6. Aşağıdaki sağlık hizmetlerinden hangisi koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında yer almaz?
A. Aşılama
D. Kişisel temizlik eğitimi
B. Rehabilitasyon
E. Sağlık taraması
C. Aile planlaması eğitimi
7. Aşağıdakilerden hangisi bütünüyle hasta veya hasta yakınlarının sorumluluğu olan konulardandır?
A. Tanı ve tedavi yönteminin belirlenmesi
B. Yatarak tedavi sırasında hastanın öz bakımının sağlanması
C. Randevu zamanının belirlenmesi
D. Hastanın sağlık bilgilerinin sağlık personeline aktarılması
E. Tanı ve tedavi konusunda bilimsel araştırma ve teknolojik yeniliklerin bilinmesi
27
2. ÜNİTE
BÜYÜME VE GELİŞME
Üniteye Hazırlanalım
• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
29. sayfada 2.1 ve 33. sayfada yer alan 2.2 numaralı etkinlikler okul dışında çalışmalar yapmanı­
zı gerektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışmalarınızı öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre
ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• Ünite boyunca çeşitli kaynaklardan yapacağınız araştırmaların sonuçlarını ilgili ders saatinde
konunun işlenişi sırasında sınıfta sunacaksınız. 28 ve 31. sayfalarda Araştıralım - Paylaşalım
bölümleri yer almaktadır. Bu araştırma çalışmalarını, öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre
ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
1. Büyüme ve Gelişme Dönemleri
Araştıralım - Paylaşalım
Büyüme ve gelişme kavramlarının ne anlama geldiğini ve bu kavramlar arasındaki farklılığı
çeşitli kaynaklardan araştırınız. Büyüme ve gelişme olaylarına örnekler bulunuz. Araştırma so­
nuçlarınızı bir rapor hâlinde düzenleyerek sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Konuya başlamadan önce aşağıdaki paragrafı okuyarak sağlığın önemi hakkındaki düşüncelerini­
zi sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Fotoğraf 2.1'de Barış ve küçük kardeşini görüyorsu­
nuz. Barış, bu fotoğrafa bakarken bir buçuk yaşındaki
kardeşinin yeni doğduğu, yürüyemediği ve konuşa­
madığı zamanları hatırladı. Kısa sayılabilecek bir süre­
de kardeşinde ne büyük değişiklikler olmuştu. Artık
yemeğini kendisi yemeye çalışıyor, ağabeyine oyunlar
ve komiklikler yapıyordu. Barış, bu sürede kendisinin
de büyüdüğünü ve değiştiğini düşündü. Sadece boyu
uzamakla kalmamış, sevdiği ve yapmaktan hoşlandığı
şeyler de değişmişti. Bu durum Barış'ın aklına yeni soru­
lar getirdi: "Bu değişimleri sadece ben mi yaşıyorum?",
"Her insanın doğumdan yaşlılığa kadar geçirdiği belirli
özellikleri olan dönemleri olabilir mi?"
Yukarıda anlatılan durumda olduğu gibi yeni doğ­
Fotoğraf 2.1: Barış ve küçük kardeşi
muş bir bebeğin zamanla kendi başına oturmaya,
yürümeye başladığını; boyunun ve kilosunun arttığını
gözlemleyebiliriz. Sonraki yıllarda, bu değişiklikler hızlı olmasa da devam eder. İnsan, bebeklikten
yaşlılığa kadar birçok değişiklik yaşar. Tüm bu değişikliklerin nedeni büyüme ve gelişme olaylarıdır.
Bu kavramlar bazen yanlış algılanarak birbirinin yerine kullanılır. Oysa büyüme ve gelişme birbirin­
den farklı kavramlardır.
Büyüme, canlı vücudunun hacim ve kütlece artışıdır. Örneğin boy uzaması, kilo artışı, birer büyü­
me olayıdır. Gelişme ise hücre ve dokuların yapı ve bileşimlerindeki değişimler sonucu işlevlerinin
belirli bir olgunluğa erişmesi olarak tanımlanabilir. Örneğin konuşma, öğrenme gibi zihinsel etkin­
likler gösterebilme, insan ilişkileri kurabilme birer gelişme olayıdır. Buradaki olgunlaşma kavramı,
insanların zihinsel ve bedensel yeteneklerinin en üst düzeyde gelişmesini ifade eder. Öğrenme ise bir
konuda bilgi edinmek, yetenek ve becerilerini ilerletmek anlamına gelir.
Gelişme bilişsel, duygusal ve sosyal yönleri olan bir değişim sürecidir. Bilişsel gelişme, tanımayı
ve öğrenmeyi içeren tüm zihinsel etkinliklerdeki artıştır. Örneğin dil öğrenme, hatırlama, problem
çözme gibi zihinsel etkinlikler bilişsel gelişme olaylarıdır. Duygusal gelişme, insanın kendini ifade
edebilmesi, duygularını denetleyebilmesi, kendisiyle ve çevresiyle uyum içerisinde olabilmesidir.
Empati kurmak, başkalarına saygılı olmak birer duygusal gelişme göstergesidir. Sosyal gelişme ise
insanın çevresindekilerle sosyal ilişkiler kurması sonucu bulunduğu toplumun, evrensel kültürün ilke
ve değerlerine uyumlu davranışları kazanmasıdır.
28
2. ÜNİTE
BÜYÜME VE GELİŞME
Bu kavramları bir örnek üzerinden açıklamaya çalışa­
lım. Fotoğraf 2.2'de gördüğünüz gibi küplerle oynayan
çocukların bu becerisi, zihinsel gelişmelerinin bir parçasıdır.
Çocuklardan biri, arkadaşının elindeki oyuncağı alırken arka­
daşına da oynaması için bir başka oyuncak veriyorsa bu duy­
gusal gelişmeye işarettir. İki çocuğun birbirleriyle oyuncakla­
rını paylaşarak oynaması ise sosyal gelişmenin bir parçasıdır.
Büyüme ve gelişme, çeşitli ölçümlerle takip edilebilir. Bu
amaçla bebeklik ve çocukluk dönemlerinde boy uzunluğu,
vücut kütlesi, baş çevresi gibi ölçümler belirli aralıklarla yapı­ Fotoğraf 2.2: Oyun, çocukların zihinsel,
larak bu değerler bir grafik ile gösterilir. Büyüme ve gelişme fiziksel, sosyal yönden gelişimini sağlar.
grafikleri, yaşanılan toplumdaki standart grafiklerle karşılaş­
tırılarak büyüme ve gelişme geriliği belirlenebilir.
Buraya kadar açıkladığımız büyüme ve gelişme olayları, ana rahminde tek bir hücre (zigot)
oluşumuyla başlar. Sağlıklı bir insanda büyüme ve gelişme olayları her yaş dönemine özgü fiziksel
ve psikolojik özelliklerin ortaya çıkmasına neden olur. Buna göre büyüme ve gelişme dönemleri;
bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, yaşlılık olarak gruplandırılabilir. Bu dönemlerin özellikle­
rini araştırmak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 2.1
Büyüme ve Gelişme
Amaç
Büyüme ve gelişme dönemlerinin özelliklerini açıklamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Ailenizdeki ve yakın çevrenizdeki bireylerin yaş, boy, kilo gibi fiziki özelliklerini, eğitim, mes­
lek, evli, bekâr gibi sosyal durumlarını, yapmaktan zevk aldığı ya da onlara endişe, kaygı,
mutluluk veren durum ve olaylar gibi psikolojik özelliklerini öğrenerek defterinize not ediniz.
Bebek ve çocukların görünüm veya davranışlarını gözlemleyerek ya da ebeveynleriyle konuşa­
rak bu bilgileri edinebilirsiniz.
2. Elde ettiğiniz bu bilgileri bebeklik (0­1 yaş), çocukluk (1­12 yaş), ergenlik (12­21 yaş), yetişkin­
lik (21­65 yaş) ve yaşlılık (65 yaş üzeri) olmak üzere gruplandırınız.
3. Aşağıdaki gibi bir çizelgeyi defterinize çiziniz. Çizelgede verilen her yaş grubunu en iyi temsil
eden özellikleri ilgili bölümlere yazınız.
Büyüme ve Gelişme Dönemi
Fiziksel Özellikler
Psikolojik Özellikler
Bebeklik (0-1 yaş)
Çocukluk (1-12 yaş)
Ergenlik (12-21 yaş)
Yetişkinlik (21-65 yaş)
Yaşlılık (65 yaş ve üzeri)
Sonuca Varalım
(Örnek çizelgedir.)
Kendi yaş grubunuza ait büyüme ve gelişme döneminin özelliklerini diğer yaş grupları ile kar­
şılaştırınız.
Yaptığınız etkinlikte aile bireylerinizin fiziki ve psikolojik özelliklerini yaş gruplarına göre sınıf­
landırdınız. Her yaş grubunun kendine özgü birtakım özellikleri olduğunu fark etmiş olmalısınız.
Şimdi bu özellikleri ayrıntılı olarak ele almak üzere büyüme ve gelişme dönemlerini inceleyelim.
29
2. ÜNİTE
BÜYÜME VE GELİŞME
A. Bebeklik Dönemi
Doğumdan birinci yaşın sonuna kadarki dönem (0­12 ay)
bebeklik dönemi olarak adlandırılır. Fotoğraf 2.3'te 12 aylık
bir bebek görülmektedir. Bebek doğduktan sonra duygu­
sal, zihinsel ve sosyal becerileri gelişmeye başlar. Bu dönem,
doğum sonrasında büyüme ve gelişmenin en hızlı olduğu
dönemdir. Genellikle bir yaşın sonunda doğduğu kütlenin
üç katına, boyu ise bir buçuk katına ulaşır. Bebek önce başını
dik tutar, sonra oturmaya daha sonra da yürümeye başlar.
Bir yaşın sonunda anlamlı sesler çıkarabilir, elinden tutuldu­
ğunda yürüyebilir, çevresiyle iletişim kurabilecek davranışlar
edinir. Gereksinimleri karşılanan, beslenme ve bakımı düzenli
olarak yapılan bebekler daha mutlu, daha güvenli bir yaşam
sürer. Bu da ileride geliştireceği kişiliği olumlu yönde etkiler.
Fotoğraf 2.3: On iki aylık bir bebek
B. Çocukluk Dönemi
1­12 yaş arası dönem, çocukluk dönemi olarak adlandı­
rılır. Çocukluk dönemi, fiziksel ve psikolojik özelliklerine
göre üç grupta inceleyebiliriz.
Özerklik dönemi, çocuğun 1­3 yaşları arasındaki döne­
midir. Fotoğraf 2.4'te bu dönemde bulunan bir çocuk
görülmektedir. Özerklik döneminde çocuk, yürümeye,
konuşmaya ve araştırmaya başlar.
Özerklik dönemindeki çocuk, yasak ve kurallara uymak
istemez, bağımsız davranmak ister. Çocukların kendileri­
ni göstermek ve kabul ettirmek istedikleri bir dönemdir.
Grupla oynamayı bilmez. Kemik ve kas gelişimi güçlenir, tek
ayak üzerinde durabilir, zıplayabilir. Nesneleri eliyle tutar,
kelimeleri kullanarak kendi isteklerini dile getirebilir. Kendi
başına giysilerini çıkarabilir. Bu dönemde tuvalet eğitimine
başlamak için en uygun zaman 12­15. aylar arasıdır. Yine de
dışkılamanın kontrolü için çocuğa iki yaşına kadar zaman
tanınmalıdır. Kitaplara bakmayı sever ve komik şeylere güler.
Oyun dönemi, 3­6 yaşlar arasını kapsayan dönemdir.
Fotoğraf 2.5'te örneği verilen bu dönemdeki çocuk, kendi
yaşıtlarıyla oynamayı sever. Sürekli soru sorar ve öğrenme­
ye karşı isteklidir. Çevrenizde bu yaş grubunda bir çocuk
varsa "Bu nedir?", "Neden?" sorularını sıkça sorduklarını
gözlemleyebilirsiniz. Masallara, çizgi romanlara ve ger­
çeküstü kahramanlara inanır. Bu dönemdeki çocuğun en
belirgin özelliklerinden biri de cinsiyetinin farkına varma­
sıdır. Kızlar annelerini, erkekler ise babalarını örnek alır
ve taklit eder. Kelime dağarcığı, ifade ve anlatım yeteneği
artar. Ruhsal yönden gelişen çocuk, duygu ve davranışlarını
kontrol edebilmeye, toplumda kabul gören davranışlara
yönelmeye başlar.
Okul çağı dönemi, çocuğun toplumsal çevreye karıştığı
6­11 yaşlar arasındaki dönemdir. Fotoğraf 2.6'da örneği
verilen bu dönemde çocuğun büyüme hızı yavaşlar, el, kol
ve konuşma becerileri artar. Kişiliği gelişir. Okuldaki eğitim,
30
Fotoğraf 2.4: İki yaşında bir çocuk
Fotoğraf 2.5: Beş yaşında bir çocuk
Fotoğraf 2.6: Okul çağındaki çocuklar
BÜYÜME VE GELİŞME
2. ÜNİTE
çocuğun bakış açısını genişletir, iyiyi kötüden, yanlışı doğrudan ayırmasını sağlar. Somut düşünce­
lerin yanı sıra soyut düşüncelere geçiş başlar. Hayalle gerçeği ayırt edebilir.
Bu dönemde çocuğun cinsel kimliği belirginleşir. Oyunlar evden dışarıya taşınmıştır. Oyunlarında
hayali kahramanları yaratma ve gruplaşma yaygındır. Gruplara, karşı cinsten çocuklar dâhil edil­
mez. Liderlik isteği ve saldırgan davranışlar görülebilir.
C. Ergenlik Dönemi
Araştıralım - Paylaşalım
Ergenlik döneminde kişinin karşılaşabileceği sorunlar ve çözüm yolları ile ilgili olarak oku­
lunuzun rehberlik servisinden bilgi alınız. Bu konuda afiş, broşür vb. materyaller varsa temin
ediniz. Edindiğiniz bilgileri ve materyalleri sınıfınızda sözlü bir sunum yaparak paylaşınız.
12­21 yaşlar arasındaki dönem ergenlik dönemi adını alır. Bu dönemin en belirgin özelliği, hızlı
fiziksel büyümenin yanı sıra cinsel ve ruhsal gelişmenin de hızlı olmasıdır. Ergenlikte, özelliklerine
göre erken ergenlik, tam ergenlik ve geç ergenlik olmak üzere üç farklı dönem ayırt edilir.
Erken ergenlik, 12­15 yaşlar arası dönemdir. Bu dönemde bedensel değişim ve cinsiyete bağlı
özelliklerin gelişimi başlar.
Tam ergenlik, 15­18 yaşlar arası dönemdir. Cinsiyete bağlı gelişim sürer. Ruhsal yönden gencin
kendi kimliğini bulmaya ve bağımsızlık kazanmaya çalıştığı, duygusal karmaşaların yaşanabileceği
bir dönemdir.
Geç ergenlik, 18­21 yaşlar arası dönemdir. Cinsiyete bağlı gelişim tamamlanır. Duygusal karmaşa­
lar azalır.
Yukarıda özellikleri verilen dönemlerin başlangıç, bitiş tarihleri, cinsiyet, genetik, ırk, sosyo­
ekonomik şartlar ve iklim gibi faktörlerden etkilenir. Örneğin az güneş alan soğuk bölgelerde
ergenlik yaşı daha geçtir. Genellikle kızlar ergenlik dönemine erkeklerden iki yıl daha önce girer
ve gelişmelerini daha önce tamamlarlar.
Ergenlik döneminde kas, iskelet ve yağ dokusunun artışına bağlı olarak vücut kütlesi artar.
Erkeklerde kas, kızlarda ise yağ dokusunun artışı fazladır. Erkeklerde kaslar belirginleşirken, kız­
larda göğüsler ve kalça büyür. Bu dönemde eşey bezleri adı verilen ve eşeysel (cinsiyete bağlı)
olgunlaşmayı uyaran bezlerin çalışması başlar. Hem kız hem de erkeklerde koltuk altları ve cinsel
organların çevresinde kıllanma meydana gelir. Bedensel değişikliklere alışmaya çalışan gencin bu
dönemde endişe ve bunalım yaşaması mümkündür.
Bu dönemde kızlarda görülen en önemli değişikliklerden biri âdet (menstruasyon) kanamaları­
dır. Âdet kanamalarının başlaması bazen endişe ve gerilime neden olabilir. Ancak bu son derece
doğal ve sağlıklı bir olaydır. Erişkin bir kadında ortalama her 25 günde bir yumurtalıklarda bir
yumurta hücresi olgunlaşır. Olgunlaştıktan sonra yumurta kanalına iletilen bu hücre, döllenme
gerçekleşmediği takdirde bir miktar kan ile birlikte
vücuttan atılır. Halk arasında âdet kanaması olarak
bilinen bu olay menstruasyon olayıdır. Menstruasyon,
gebelik dönemleri hariç, menopoz adı verilen yumurta­
lamanın bittiği döneme (ortalama 45­50 yaş civarı) kadar
her ay devam eder.
Ergenlik dönemine giren erkeklerde sakal, bıyık oluşu­
mu, gırtlak yapısının ve ses tellerinin gelişmesi sonucu ses
kalınlaşması meydana gelir. Erkek üreme organlarından
olan testislerde spermler oluşmaya başlar. Buna bağlı ola­
rak meni meydana gelir.
Hem kız hem de erkeklerde ergenlik döneminde
Fotoğraf 2.7: Ergenlik döneminde
yağ ve ter bezlerinin daha çok çalışmasına bağlı olarak
sivilcelerin görülmesi, bedensel
fotoğraf 2.7'de görüldüğü gibi yüzde sivilcenmeler baş­
değişikliklerin bir parçasıdır.
layabilir.
31
2. ÜNİTE
BÜYÜME VE GELİŞME
Ergenlik döneminde bedensel değişikliklerle birlikte duygu
ve davranış değişiklikleri de ortaya çıkar. Sinirlilik, dış görünü­
şe önem verme, fotoğraf 2.8'de görüldüğü gibi yalnız olma ve
hayal kurma isteği, bu dönemde gözlenen davranışlardandır.
Hızlı beden büyümesinden kaynaklanan değişiklikler gencin
kendi kendini beğenmemesine ve mutsuzluğa neden olabilir.
Kişisel bağımsızlığını kazanmak isteyen ergenlik dönemin­
deki bir genç aileden uzaklaşabilir, arkadaşlarına daha çok
güvenir ve onlardan destek bekler. Bu durum bazen anne
Fotoğraf 2.8: Ergenlik döneminde
ruhsal sorunlar ve mutsuzluklar
ve babada endişe yaratır. Oysa bu bağımsız bir yetişkin olma
yaşanabilir.
sürecinde geçirilen doğal bir aşamadır.
Ergenlik dönemi, diğer büyüme ve gelişme dönemleri gibi sağlıklı her insanın geçirmesi gereken,
insan yaşamının sonraki dönemlerini etkileyen önemli bir dönemdir. Kişilik gelişiminin gerçekleştiği
bu dönemde eğitim alanı belirlenerek ileriki hayatta yapılacak mesleğin seçimi ile ilgili önemli karar­
lar alınır.
Gencin kendi yeteneklerini tanıması, yetenekli olduğu alanlara yönelmesi gelecekte başarılı ve
mutlu olması için önemlidir. Planlı ve programlı çalışmanın başarıyı olumlu yönde etkileyeceği bilin­
melidir. Bu dönemde spor yapmak, müzik aleti çalmak, edebiyat, tiyatro gibi sanat dallarıyla ilgilen­
mek gibi etkinlikler hem ruhen dinlenme sağlar hem de kişilik gelişimine katkıda bulunur.
Ç. Yetişkinlik Dönemi
21­65 yaşlar arası dönem, yetişkinlik dönemi olarak adlan­
dırılır. Fotoğraf 2.9'da yetişkin kişilere örnekler görüyorsu­
nuz. Bu dönemde genellikle kişiler eğitimlerini tamamlar,
geçimlerini sağlayacak bir iş edinir, aile kurar ve çocuk sahibi
olurlar. Bu önemli olaylarla ilgili kararların verildiği yetişkin­
liğin ilk dönemlerinde sağlık sorunları sık görülmez. İnsanın
bedenen ve zihnen en verimli dönemidir. Bu dönemde kendi­
Fotoğraf 2.9: Yetişkinlikte bir meslek
ni tanıyan, doğru kararlar alan ve olumlu sosyal ilişkiler kuran
ve iş sahibi olunur.
yetişkin, sonraki dönemlerde mutlu olur.
Erkeklerde 50­55 yaşlarında yaş dönümü (andropoz), kadınlarda 45­50 yaşlarında menopoz ola­
rak adlandırılan dönemler yaşanır. Mesleki ve ailevi sorunlar, artan sağlık sorunları vb. durumlar bu
dönemlerde yaşanabilir. Daha önce değindiğimiz gibi sağlıklı bir insan, bu sorunlarla karşılaştığında
üstesinden gelmeyi bilir. Bunu başaramayan insanlar, alkol, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklar edi­
nebilir, psikolojik bozukluklarla karşı karşıya kalabilirler.
Bu dönemde kişinin ilgi alanlarına uygun hobi ve benzeri etkinliklerle uğraşması, sağlıklı yaşam
alışkanlıklarının sürdürülmesi, daha sonra gelen yaşlılık döneminin rahat ve mutlu geçirilmesini
sağlar.
D. Yaşlılık Dönemi
65 yaş ve üzeri dönem yaşlılık dönemi olarak adlandırılır.
Fotoğraf 2.10'da yaşlılık döneminde bulunan kişiler görül­
mektedir. Bu dönemde bedensel ve zihinsel faaliyetlerde
yavaşlama görülür. Dolaşım, destek ve hareket gibi sistem­
lerde yetersizlikler ortaya çıkabilir. Bunlara bağlı olarak
romatizma, yüksek tansiyon, kalp yetmezliği gibi hastalıklar
yaşlılarda daha sık görülür. Görme ve duyma yetenekleri
azalabilir. Zihinsel faaliyetlerde yavaşlama, unutkanlık, yeni
bilgi edinme zorluğu gibi sorunlar da kendini gösterir.
32
Fotoğraf 2.10: 70 yaşın üzerinde yaşlı
bir çift
2. ÜNİTE
BÜYÜME VE GELİŞME
Yaşlılık dönemi genellikle fiilen çalışmanın bırakıldığı emeklilik dönemidir. Uzun yıllar çalışmış
olan yaşlı insanlar, bu dönemde kendilerini toplum yaşamının dışına itilmiş, faydasız ve yetersiz
hissedebilirler. Oysa bir toplumda yaşlıların bilgi ve deneyim­
leri çok önemli bir değerdir. Yaşlılar, bir toplumun dünü ile
Ben ne zaman onlar
bugünü arasında köprü kuran, kültürün yarınlara taşımasını
sağlayan kişilerdir. Yaşlıların bilgi ve deneyimlerinden fayda­ kadar uzun olacağım?
lanarak onlara ihtiyaç duyulduğu hissettirilmelidir.
2. Büyüme ve Gelişmeyi Etkileyen Etmenler
Fotoğraf 2.11'de görüldüğü gibi boyunu kardeşleri ile
kıyaslayan ve bir an önce uzamak isteyen bir çocuğa boyu­
nun uzaması için neler önerirsiniz? Hangi etmenlerin boy
uzunluğu, vücut kütlesi gibi bedensel büyüme ve gelişme
olayları üzerinde etkili olduğunu düşünüyorsunuz?
Duygusal ve sosyal gelişmemizde hangi etmenler etkilidir?
İnsanlar, büyüme ve gelişme dönemlerinde gözlenen
özellikler bu dönemlerin süreleri bakımından farklılıkla­
ra sahiptir. Bu farklılıkların nedeni genetik etmenlerin,
beslenme özelliklerinin, hormonların ve içinde bulunulan
fiziksel çevrenin insandan insana değişmesidir. Bu etmenle­
rin büyüme ve gelişme üzerindeki etkilerini araştırmak için
aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 2.2
Fotoğraf 2.11: Boy uzunluklarını ölçen
üç kardeş
Münazara Yapalım
Amaç
Büyüme ve gelişmeyi etkileyen etmenleri araştırmak ve tartışmak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Hazırlanalım
Büyüme ve gelişmeyi etkileyen genetik etmenler, hormonlar, beslenme, fiziksel çevrenin büyüme
ve gelişme üzerindeki etkilerini çeşitli kaynaklardan araştırarak bilgi edininiz.
Bunları Yapalım
1. Öğretmeninizin rehberliğinde sınıfınızda 4­5 kişilik iki grup oluşturunuz.
2. Gruplardan biri büyüme ve gelişmede genetik faktörler ve hormonların etkisini, diğeri ise
beslenme ve fiziksel çevrenin etkisini savunmak üzere 10 dakika hazırlansın. Daha önceden
yapılan araştırma sonucu elde ettiğiniz bilgileri grup içinde paylaşarak ve gözden geçirerek
savunmanızı hazırlayınız.
3. Her grup kendi konusunu 15 dakikalık süre içinde savunsun. Sınıfınızdaki diğer öğrenciler de
soracakları sorular veya yapacakları katkılarla bu grupları desteklesinler.
4. Her iki grup da savunmasını tamamladıktan sonra gruplar savundukları konuları birbirleriyle
değiştirsin. Gruplar, 10 dakika savunacakları konuya hazırlansın ve yeni konuları ile ilgili fikir­
lerini 15 dakikalık süre içinde savunsunlar.
Sonuca Varalım
Büyüme ve gelişme üzerindeki etmenlerden birinin diğerlerinden daha etkili olduğu söylenebilir
mi? Düşüncenizin nedenini açıklayınız.
Yaptığınız etkinlikle genetik etmenler, hormonlar, beslenme ve çevresel etmenlerin büyüme ve
gelişme üzerinde etkili olduğunu fark ettiniz. Şimdi bu etmenleri sırasıyla inceleyelim.
A. Genetik Etmenler
Anne ve babanın bazı özellikleri genler yoluyla yavrulara geçer. Tıpkı göz rengi, saç rengi, kan
grubu, boy uzunluğu, şişmanlık, ergenliğe başlama yaşı gibi özelliklerin de genlerle yavrulara
aktarıldığı bilinmektedir.
33
2. ÜNİTE
Büyüme ve gelişmenin sınırları genetik olarak belirlenir.
Örneğin bir çocuk genetik olarak yetişkinlikte 1.80 cm boy
uzunluğuna ulaşma kapasitesine sahip olabilir. Ancak bu
üst sınıra ulaşması için beslenme, fiziksel çevre gibi diğer
etmenlerin de uygun olması gerekir.
Büyüme ve gelişmeyi etkileyen bazı hastalıklar da anne
ve babadan çocuğa aktarılabilir. Kalıtsal hastalıklar olarak
isimlendirilen bu hastalıklara fotoğraf 2.12'de örneği veri­
len Down sendromu, kısa parmaklılık, albinizim (deride
renk pigmentlerinin eksikliği), hemofili (kanın pıhtılaşama­
ması) gibi örnekler verilebilir.
B. Hormonlar
BÜYÜME VE GELİŞME
Fotoğraf 2.12: Down sendromlu bir
birey
Vücudumuzda iç salgı bezleri (hipofiz, üreme organların­
daki bezler, tiroit vb.) tarafından üretilen, kanla vücudun
diğer bölgelerine taşınarak hücre ve dokuların çalışmasını
düzenleyen maddelere hormon adı verilir. Hormonlar büyü­
me ve gelişme olayları üzerinde doğrudan ya da dolaylı
etkilere sahiptir. Örneğin büyüme hormonu olan somatot­
ropin (STH) hipofiz bezinden salgılanarak kemik, kas gibi
dokularda hücre sayısının artışını düzenler. STH, büyüme
dönemlerinde fazla salgılanırsa fotoğraf 2.13'te görüldüğü
gibi devlik, az salgılanırsa cücelik ortaya çıkar.
Ergenlik döneminden itibaren üreme organlarından sal­
gılanan hormonlar büyümeyi ve cinsiyete bağlı gelişmeyi
etkiler. Kızlarda yumurtalıktan salgılanan östrojen, erkekler­
de ise testislerden salgılanan testosteron hormonları bunlara
örnektir. Tiroit bezinden salgılanan tiroksin hormonu da
büyüme ve gelişmeyi etkiler. Bebeklik döneminde bu hor­
monun az salgılanması büyüme ve zekâ geriliğine yol açar.
C. Beslenme
Anne ve babasından uzun boyluluk ile ilgili genleri alan
bir çocuğun boyunun uzaması için aynı zamanda iyi bes­
lenmesi de gerektiğine değinmiştik. Büyüme ve gelişmede Fotoğraf 2.13: Hormonal bozukluğu
etkili olan etmenlerden biri de beslenmedir. Sağlıklı bir
olan bir kişinin normal bir insanın
yanındaki görünümü.
şekilde büyümek, gelişmek için yeterli ve dengeli beslenme­
ye gereksinim vardır. Yeterli ve dengeli beslenme büyüme,
gelişme için gereken yapıcı, onarıcı, düzenleyici ve enerji verici besin maddelerinin her birinden
yeterli miktarda alınması demektir. Özellikle çocuklarda yetersiz, dengesiz beslenme büyüme ve
gelişmeyi olumsuz yönde etkiler. Bu durumda kilo alamama, zekâ geriliği, boy kısalığı gibi sorun­
lar ortaya çıkabilir. Zatürre, kızamık, ishal gibi hastalıklara karşı direnç azalır.
Ç. Fiziksel Çevre
İnsanın içinde yaşadığı çevrenin fiziki durumu, büyüme ve gelişmeyi etkiler. İklim koşullarının iyi
olması, içme sularının ve havanın temizliği gibi fiziksel çevre unsurları büyüme ve gelişmede olumlu
etkilere sahiptir. Diğer taraftan radyasyon, sigara dumanı, çevre kirliliği gibi etmenler sağlıklı büyüme
ve gelişmeyi engeller. Fiziksel çevrenin büyüme ve gelişmeye etkisi, bebek anne karnındayken başlar.
Gebelikte annenin ateşli hastalık geçirmesi, sigara ve alkol kullanması, radyasyona maruz kalması
gibi etmenler bebeğin büyüme ve gelişmesini olumsuz etkiler. Bebek, dünyaya geldikten sonra da
yaşanılan ortamın sağlık koşulları iyi olmalıdır. Örneğin kirli hava ve sigara dumanına maruz kalan
çocuklarda hücrelere ulaşan oksijen azalacağından büyüme ve gelişme olumsuz etkilenir.
34
2. ÜNİTE
BÜYÜME VE GELİŞME
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
B.
Büyüme ve gelişme kavramlarını açıklayınız.
Büyüme ve gelişmenin takibi için hangi ölçümler düzenli olarak yapılmalıdır?
Büyüme ve gelişmeyi etkileyen etmenler nelerdir?
Büyüme ve gelişme dönemleri nelerdir ve bu dönemler hangi yaşları kapsar?
Ergenlik döneminde kızlarda ve erkeklerde görülen bedensel değişiklikler nelerdir?
67 yaşındaki Erdal Bey, emekli olduktan sonra evine kapanmış, huysuz ve inatçı bir insan
olmuştu. Erdal Bey'in toplum yaşamına katılması, daha sağlıklı ve mutlu bir yaşlılık dönemi
geçirmesi için ona neler önerirsiniz?
erken ergenlik
büyüme
bilişsel
öğrenme
olgunlaşma
oyun
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da ke­
lime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1.
2.
3.
4.
5.
Canlı vücudunun hacim ve kütlece artışı ...................................... olarak adlandırılır.
Bir insanın yaşamında, 12­15 yaşları arası dönem ...................................... olarak adlandırılır.
Bir konuda bilgi edinmeye, yetenek ve becerilerini ilerletmeye ...................................... denir.
3­6 yaşlar arasını kapsayan büyüme ve gelişme dönemine ...................................... dönemi denir.
Tanımayı ve öğrenmeyi içeren tüm zihinsel etkinliklerin artışı ...................................... gelişme
adını alır.
C. Çoktan seçmeli soruların doğru cevaplarını işaretleyiniz.
1. Ergenlik dönemi ile ilgili olarak;
I. Her insanda 12 yaşında ergenlik dönemi başlar.
II. Cinsiyet özellikleri bu dönemde belirginleşir.
III. Genellikle erkeklerde kızlardan daha önce başlar.
Yukarıdaki ifadelerden hangisi ya da hangileri doğrudur?
A. Yalnız II
B. I ve II
D. II ve III
E. I, II ve III
C. I ve III
4. Aşağıdaki yaş aralıklarından hangisi yetişkinlik dönemini kapsar?
A. 25­65
B. 30­50
C. 21­55
D. 30­65
E. 21­65
3.
I. Anneme basit ev işlerinde yardım edebilirim. Annemden ayrılmam gerekirse ağlamam.
Bir başkası üzgün ya da mutlu olduğunda anlarım.
II. 1, 2, 3. sayılarını sırasıyla söyleyebilirim.
III. Arkadaşlarımla oyunlar oynar, grup içinde iş birliği yaparım. Kurallara uyabilirim.
Yukarıda 4 yaşında bir çocuğun gelişim özellikleri yer almaktadır. Bu gelişim özelliklerinin bilişsel mi, duygusal mı yoksa sosyal mı olduğu aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
I
II
III
A.
B.
C.
D.
E.
Sosyal
Duygusal
Bilişsel
Duygusal
Sosyal
Bilişsel
Bilişsel
Duygusal
Sosyal
Bilişsel
Duygusal
Sosyal
Sosyal
Bilişsel
Duygusal
35
3. ÜNİTE
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ
VE KORUNMASI
Üniteye Hazırlanalım
• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
36. sayfadaki 3.1 etkinlik okul dışında çalışmalar yapmanızı gerektirmektedir. Bu etkinlik için çalış­
malarınızı öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• 42. sayfada 3.4 ve 49. sayfada 3.6 numaralı etkinlikler için gereken araç ve gereçleri öğretme­
ninizin yardımıyla ilgili ders saatinden önce temin ediniz.
• Ünite boyunca çeşitli kaynaklardan yapacağınız araştırmaların sonuçlarını ilgili ders saatinde
konunun işlenişi sırasında sınıfta sunacaksınız. 42. sayfada Araştıralım - Paylaşalım bölümü
yer almaktadır. Bu araştırma çalışmalarını, öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders
saatinden önce tamamlayınız.
1. Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunmasının Önemi
Sağlık Bakanlığı ve sağlık alanında çalı­
şan sivil toplum kuruluşları, toplumun sağlık
konusunda bilinçlendirilmesi amacıyla projeler
hazırlar. Bu projelerde görev alan uzmanlar,
köy ve ilçelerdeki okullara ve evlere giderek
seminerler verir, sağlık konusunda kişileri bil­
gilendirir; soruları cevaplar. Sağlık eğitimi pro­
jelerinin konusu, ağırlıklı olarak kişisel temiz­
lik, anne ve çocuk sağlığı, çevre sağlığı, aile
planlaması, bulaşıcı hastalıklardan korunma ve
sağlığa zararlı alışkanlıklar ile ilgilidir. Fotoğraf
Fotoğraf 3.1: Anket çalışması yapılan çiftçiler.
3.1'de böyle bir proje kapsamında yapılan
anket çalışması görülmektedir.
Yukarıdaki metinde anlatılan sağlık eğitimi çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Böyle bir
projede görev alsaydınız nerelerde ve hangi konuda eğitim verilmesini isterdiniz? Sizce sağlık eğiti­
minin yararları neler olabilir?
Aşağıdaki etkinliği yaparak sağlığın önemi ile ilgili edindiğiniz bilgi ve deneyimlerinizi arkadaşla­
rınızla paylaşabilir, çevrenizde sağlık bilincinin oluşmasına katkı sağlayabilirsiniz.
Etkinlik 3.1
Poster Hazırlayalım
Amaç
Sağlığın korunması ve geliştirilmesine yönelik bilgiler içeren bir poster hazırlamak.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda öğretmeninizin rehberliğinde dört grup oluşturunuz.
2. Her grup aşağıdaki konulardan birini seçsin.
• Sağlığı korumanın birey ve toplum açısından önemi nedir?
• Kişilerin sağlıklarını korumak için dikkat etmesi gereken kurallar nelerdir?
• Sağlığı olumsuz etkileyen davranışlar nelerdir?
• Sağlığı geliştirici davranışlar kazanabilmek için yaşanılan çevrede neler ve hangi olanaklar
bulunmalıdır?
3. Grup içinde iş bölümü yapınız. Seçtiğiniz konuyla ilgili araştırma yaparak bilgi toplayınız. Konuyu
açıklamakta kullanabileceğiniz fotoğraflar, örnekler, atasözleri ve özdeyişler bulunuz.
36
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
3. ÜNİTE
4. Elde ettiğiniz bilgi ve dokümanları bir poster hâline getirerek sınıf ya da okul panonuzda
sergileyiniz.
5. Posterinizde dikkat çekmek istediğiniz noktaları ve seçtiğiniz konunun bir özetini sınıfınızda
sözlü olarak sununuz.
Sonuca Varalım
Sizin ve arkadaşlarınızın hazırladığı posterlerin çevrenizde sağlık bilinci oluşturulmasına nasıl bir
katkı sağlayacağını düşünüyorsunuz?
Yaptığınız etkinlikle çevrenizde sağlığın korunması ve geliştirilmesine yönelik katkı sağladınız.
Şimdi bu kavramı daha ayrıntılı olarak ele alalım.
Sağlığın geliştirilmesi ve korunması, sağlığı etkileyen kişisel ve çevresel olumsuz etmenle­
rin ortadan kaldırılarak sağlığın sürdürülmesi ve daha iyiye götürülmesi olarak tanımlanabilir.
Dünyada kronik hastalıkların artışı ve yeni enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkışı, sağlığın biyolo­
jik faktörlerin yanı sıra sosyal, ekonomik ve kültürel faktörlerle ilişkisi bu kavramın ortaya çıkma­
sına neden olmuştur. Sağlığın geliştirilmesi ve korunması, sağlık sorunlarının çözümünde günü­
müzde kabul edilen en etkili ve başarılı yaklaşımdır. Bu yaklaşım, sağlığı tehdit eden faktörler
üzerinde bireylerin kontrollerini artırmayı amaçlar. Hastalıklar, sakatlıklar ve sağlık harcamaları,
sağlığın korunması ve geliştirilmesiyle azalacaktır. Böylece toplumların sağlık düzeyinin yükseltil­
mesi, gelecekte daha sağlıklı, mutlu, üretken toplumların oluşturulması sağlanabilir.
Sağlığın geliştirilmesi ve korunması ancak kişilerin sağlık bilinci kazanmaları ile gerçek anlamda
sağlanabilir. Sağlık eğitimi, bağışıklama, aile planlaması, kişisel temizlik, beslenme eğitimi vb.leri
kişiye yönelik koruma hizmetlerindendir.
Sağlık eğitimi, bireylere ve topluma sağlıklı bir yaşam için alınması gereken önlemleri benim­
setip uygulatmak, sağlık hizmetlerini kullanmaya alıştırmak, sağlıklarını ve çevrelerini iyileştirmek
için ortak karara vardırtmak ve eyleme yöneltmek amacıyla gerçekleştirilen eğitim ve uygulama­
lardır. Sağlık eğitimi aynı zamanda kişilere kendi sağlıklarından sorumlu olduklarını da kavratmayı
amaçlar. Bir toplumdaki sağlık düzeyinin yükseltilmesi, o toplumdaki bireylerin bu iyileşmeyi ger­
çekten istemeleri, yani kendi sağlıklarının sorumluluğunu benimsemeleri ile sağlanabilir.
Yaşadığımız çevrede sağlığın geliştirilmesinde ve korunmasında katkıda bulunabilecek pek çok
kurum ve kuruluş vardır. Bunların başında, Sağlık Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlar gelmek­
tedir. Hastaneler, halk sağlığı müdürlükleri, aile sağlığı merkezleri, toplum sağlığı merkezleri, ağız
ve diş sağlığı merkezleri bunlar arasında sayılabilir. Ayrıca yerel yönetimlerin sağlık birimleri, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı gıda denetim birimleri, sivil toplum kuruluşları, basın ve
yayın kuruluşları da sağlığın geliştirilmesi ve korun­
masında büyük öneme sahiptir. Fotoğraf 3.2'de Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı gıda denetimi
yapan bir resmî araç görülmektedir. Birey ve toplum
sağlığının geliştirilmesi ve korunması, yukarıda sayı­
lan kurum ve kuruluşların iş birliği ve ortak çabaları
ile mümkündür.
Yaşadığımız çevrede bulunan park alanları, spor
salonları, belediyeye ait spor tesisleri gibi merkezler
de sağlığın geliştirilmesine ve korunmasına katkı
sağlar. Şu da unutulmamalıdır ki bu gibi merkezle­
rin kullanımı yaygınlaştıkça sağlığın geliştirilmesi ve
korunmasına katkısı daha da artacaktır.
Fotoğraf 3.2: Gıda Denetim ve Numune Nakil
Aracı, sağlığın geliştirilmesinde görev alır.
37
3. ÜNİTE
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
2. Fiziksel Aktivite ve Dinlenmenin Sağlığın Geliştirilmesindeki Etkileri
Masa başı bir işte çalışan, akşamları ve hafta sonları televizyon ya da bilgisayar karşısında oturan,
günlük alışverişini bile İnternet kullanarak sanal marketlerden yapan bir insan düşününüz. Sizce bu
insan, sağlıklı bir yaşam sürmekte midir? Bu soruya evet cevabını vermek biraz güçtür. Teknolojik
gelişmeler günlük aktivitelerimizin yoğunluğunu azaltarak yaşamımızı kolaylaştırırken bir yandan da
sağlığımızı olumsuz etkilemektedir. Günümüzde giderek hareketsiz bir yaşam tarzının benimsenme­
si, toplumda şişmanlık, yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları gibi sağlık sorunlarının görülme
sıklığını artıran nedenlerden biridir.
Etkinlik 3.2
Haraketli Yaşam, Sağlıklı Yaşam
Amaç
Fiziksel aktivitenin sağlık üzerindeki etkilerini açıklamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Bir hafta boyunca ne kadar süre fiziksel aktivite yaptığınızı hesaplayınız. Bunun için beden
eğitimi dersinizde geçen süreye ek olarak günlük yürüyüşlerinizi, bisiklete binme, koşma,
futbol ve varsa diğer spor dallarından birini yaparken geçirdiğiniz süreleri toplayınız.
2. Sınıfınızda fiziksel aktivite için harcanan zamanın yeterli olup olmadığı ve fiziksel aktivitele­
rin sağlık üzerindeki olumlu etkilerini tartışınız.
Sonuca Varalım
1. Fiziksel aktivite yaparak geçirdiğiniz sürelerde kendinizi nasıl hissedersiniz? Yoğun fiziksel
aktivite sonrasında kalp atışı, solunum, terleme vb. vücut fonksiyonları nasıl değişir?
2. Fiziksel aktivitelerin sağlığın geliştirilmesinde ne gibi olumlu etkileri olabilir?
3. Bir hafta boyunca fiziksel aktiviteye ayırdığınız zamanı yeterli buldunuz mu?
Yaptığınız etkinlikte, günlük yaşamdaki deneyimlerinizden yola çıkarak fiziksel aktivitenin sağlık
üzerindeki etkilerini irdelediniz.
Fiziksel aktivite, günlük yaşamda kas ve eklemlerimizi kullanarak enerji tüketimi ile gerçekleşen,
kalp ve solunum hızını artıran, farklı şiddetlerde yorgunlukla sonuçlanan olaylar olarak tanımlana­
bilir. Futbol, basketbol, koşu, yüzme gibi sporlar ile dans, oyun ve gün içerisinde yapılan merdiven
çıkma, yürüyüş gibi etkinlikler fiziksel aktivite olarak kabul edilir.
Fiziksel aktivitenin bedensel, ruhsal ve sosyal sağlığımız ile gelecekteki yaşamımız üzerinde olumlu
etkileri vardır.
• Bedensel Sağlığımız Üzerindeki Etkileri: Kas kuvvetinin korunmasını, kas ve eklemlerin esnekliği­
nin korunmasını ve kas dokusuna ulaşan oksijenin artırılmasını sağlar. Vücut duruşu ve düzgün­
lüğünü korur. Kalp ve dolaşım sisteminin düzenli çalışmasını, korunmasını sağlar. Metabolizmayı
hızlandırır ve kilo alımını önler. Kan basıncını ve kan şekerini düzenler.
• Ruhsal ve Sosyal Sağlığımız Üzerindeki Etkileri: Kişinin kendini iyi hissetmesini ve mutlu olmasını
sağlar. Depresyonla başa çıkma ve olumlu düşünebilme yeteneğini geliştirir. Kendiyle barışık, öz
güvenli bireyler yaratır. Bireyler arası iletişimi ve dayanışmayı artırır, ekip ruhunu güçlendirir.
• Gelecekteki Yaşamımız Üzerindeki Etkileri: Sağlıklı yaşlanmayı, kansere karşı korunmayı sağlar.
Erken ölüm riskini azaltır. Yaşlılık döneminde insanların bedensel ve ruhsal yönden sağlıklı olma­
ları, gençken yapılan fiziksel aktivite miktarı ile doğru orantılıdır.
Fiziksel aktivitenin yukarıda sayılan olumlu etkileri, sağlığın geliştirilmesindeki rolü ve önemini
ortaya koyar. Bu etkilerin açığa çıkabilmesi için fiziksel aktivitenin düzenli yapılması, devamlılığı,
günlük ayrılan süre gibi faktörler önemlidir. Çocukluk çağından itibaren düzenli spor yapmak, sporu
38
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
3. ÜNİTE
günlük yaşamımızın bir parçası hâline getirmek yeteri kadar ve düzenli fiziksel aktivite yapmanın
en kolay yoludur. Her birey, yaşamının her döneminde kendisine uygun bir spor dalı ile ilgilenebilir.
Örneğin atletizm, basketbol, kayak gibi sporlar çocukluk ve gençlik döneminde yapmak için uygun­
dur. Yürüyüş ve fotoğraf 3.3'te gördüğünüz yüzme gibi sporlar her yaşta tercih edilebilir. Tercih
edilen spora bireyin mevcut sağlık durumu ve kas­iskelet sisteminin uygunluğu değerlendirildikten
sonra başlanmalıdır. Her çeşit fiziksel aktivite, düzenli bir program hâline getirilmez ve sürdürülmez
ise sağlık üzerindeki olumlu etkileri hızla kaybolur. Bu nedenle aktif yaşam tarzı bir alışkanlık hâline
getirilmelidir.
Türklerde sporun geçmişi çok eskidir. Buna
rağmen spora çağdaş bir şekilde gereken önem
ve değerin verilmesi ancak cumhuriyetin ilanından
sonra olmuştur. Spora ve sporcuya verilen önemin
artmasında ulu önder Atatürk'ün çok önemli rolü
vardır.
Atatürk, Türk milletine, sporun her dalı ile uğra­
şılmasını ve başarılı olunmasını tavsiye etmiştir.
Sporun, sağlığın geliştirilmesi ve korunmasındaki
önemini iyi bilen Atatürk'ün kendisi de spor yap­
maktaydı. İstanbul'a her gelişinde Florya'da denize
girer; fotoğraf 3.4'te görüldüğü gibi sık sık sandalla
açılır, bol bol kürek çekerdi. Atatürk'ün en çok sev­
diği spor ise güreşti. Güreşi her yönüyle teşvik eder,
sık sık güreş müsabakalarını izler ve millî güreşçileri­
mizin başarılarından büyük mutluluk duyardı.
Fotoğraf 3.3: Yüzme her yaşta yapılabilen bir
spordur.
Atatürk, Türk sporcularında yalnız beden kuvveti
ve yetenek değil, aynı zamanda iyi ahlak ve zekânın
da bulunması gerektiğini "Ben sporcunun zeki, çevik
ve ahlaklısını severim!" sözleriyle belirtmiştir.
Uzun süren savaşlardan yeni çıkmış, çok ağır dış
borç yüklenmiş Türkiye Cumhuriyeti, o yokluklara
rağmen bütçesinden spora çok önemli bir pay ayır­
mıştır.
Fotoğraf 3.4: Atatürk sık sık kürek çekerek
denize açılırdı.
Atatürk'ün ölümü üzerine Fransa'da yayınlanan ünlü bir spor gazetesindeki makalede şu sözler
yer almaktaydı: "... Dünyada ilk defa beden eğitimini zorunlu kılan devlet adamıydı. Söylev ve kâğıt
üzerinde kalmayan icraatlarıyla stadyumlar ve spor tesisleri yaptırdı. Onun döneminde Türkiye'de
spor gittikçe artan önem ve değer kazandı."
Sağlığın korunması ve geliştirilmesinde etkili olan bir başka faktör de dinlenmedir. Hem fiziksel
aktivitelerimizin daha verimli olması hem de zihinsel faaliyetlerimizin sağlıklı bir şekilde sürmesi
için bedenimizin dinlenmeye de gereksinimi vardır.
Gün boyu çalışan bedenimizde yorgunluğa yol açan kimyasal maddeler meydana gelir. Yorgunluk
vücudun hastalık etmenlerine karşı direncini zayıflatır. Zihin ve ruh sağlığını da olumsuz etkiler.
Yorgun olduğumuzda yeni bilgiler öğrenmekte zorluk çeker, kendimizi hâlsiz ve mutsuz hissederiz.
Bu nedenle gerektiğinde gün içinde dinlenmeye zaman ayırmamız ve düzenli uyku uyumamız sağ­
lığımız için çok önemlidir. Örneğin bir öğrencinin uyku saatinin düzenli olması, dersine çalışırken bir
süre ara verip dinlenmesi zihin yorgunluğunu engeller ve çalışma verimini artırır.
39
3. ÜNİTE
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
Uyku, insan vücudunun dinlendiği, sinir ve bağışıklık
sisteminin kendini yenilediği bir zaman dilimidir. Uykuda
zihnimiz ve bedenimiz gelecek gün için güç depolar. Uyku ile
ilgili henüz bilinmeyen pek çok şey olmakla beraber, uykunun
belirli dönemlerinde yıpranan hücrelerin onarıldığı, çeşitli
madde ve hormonların sentezlendiği, hafızanın yapılandırıl­
dığı bilinmektedir.
Düzenli uyku, sağlıklı bir yaşam için şarttır. Düzenli uyku
az ya da çok uyumak değil, yeterince uyumak demektir.
Yeterli uyku süresi yaşa göre değişir. Fotoğraf 3.5'te görülen
yeni doğmuş bir bebek neredeyse günün tamamını uyuyarak
geçirir. Uyku sırasında büyüme hormonu yoğun salgılandığın­
dan, çocuklarda büyüme, gelişme için düzenli ve yeterli uyku
çok önemlidir.
Yetişkin bir insanda 7­8 saatlik uykunun yeterli olduğu
kabul edilir. Yaşlandıkça günlük uyku gereksinimi azalır. Yaşlı
insanlar genellikle gece 4­5 saat uyur ve fotoğraf 3.6'daki gibi
gündüz kısa uykularla bu süreyi telafi ederler.
İnsanlarda her gün yeterli süre uyumamak unutkanlık,
dikkat dağınıklığı, sinirlilik gibi sorunlara neden olabilir. Uzun
vadede uykusuzluk ise ruh sağlığının bozulması, bağışıklık
sisteminin zayıflaması gibi sorunlara yol açar.
Gereğinden fazla uyumak, geç saatlerde yatıp sabah erken
saatlerde uyanmamak da uyku düzensizliğidir. Kişinin gere­
ğinden fazla uyuması bir depresyon belirtisi olabilir. Fazla
uyumak metabolizmayı yavaşlatır, şişmanlığa neden olabilir,
kalp ve şeker hastalığına yakalanma riskini artırır.
Fotoğraf 3.5: Bebekler günün büyük
bölümünü uyuyarak geçirirler.
Fotoğraf 3.6: Yaşlı insanlar gün
içerisinde kısa süreli de olsa uyuma
ihtiyacı hissederler.
3. Yeterli ve Dengeli Beslenmenin Gelişme Dönemlerine Göre Önemi
Günlük yaşamımızda fotoğraf 3.7'de görüldü­
ğü gibi ev dışında beslenmek zorunda kalabilirsi­
niz. Evde ya da dışarıda ne tür yiyecekleri tercih
edersiniz?
Acaba büyüme ve gelişmeniz için gereken
besinleri ve bunlardan ne miktarda yemeniz
gerektiğini bilerek mi besleniyorsunuz? Yoksa
amacınız sadece sevdiğiniz besinleri yiyerek kar­
nınızı doyurmak mı? Her sevdiğiniz besin sizin
için yararlı mı? Beslenme alışkanlığınız sağlığınızı
nasıl etkiler?
Beslenme alışkanlıklarımızı belirlemek için
aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 3.3
Fotoğraf 3.7: Günlük yaşantımızda hazır gıdalarla
beslenmek sağlık için zararlı bir alışkanlıktır.
Yeterli ve Dengeli Beslenme
Amaç
Bir gün boyunca alınması gereken besin çeşitlerini belirlemek, yeterli ve dengeli beslenme kav­
ramlarını sorgulamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Bir gün boyunca alınması gereken besin çeşitlerini, kitap, dergi, İnternet gibi çeşitli kaynaklar­
dan araştırınz ve defterinize not ediniz.
40
3. ÜNİTE
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
2. Bir gün boyunca alınması gereken besin çeşitlerinden hangilerini tüketip hangilerini tüketme­
diğinizi değerlendiriniz.
Sonuca Varalım
1. Vücudunuzun sağlıklı bir şekilde çalışması için gereki enerjiyi karşılayacak "yeterli" miktarda
besin aldığınızı düşünüyor musunuz? Düşüncenizin nedenini açıklayınız.
2. Vücudunuzun enerji, yapım, onarım gibi işleri için tüm besin çeşitlerinden dengeli bir şekilde
aldığınızı düşünüyor musunuz? Düşüncenizin nedenini açıklayınız.
3. Yukarıdaki sorulara verdiğiniz cevaplar doğrultusunda "yeterli ve dengeli" bir şekilde beslen­
diğinizi söyleyebilir misiniz?
Yaptığınız etkinlikte, beslenme alışkanlıklarınızın yeterli ve dengeli beslenme ilkelerine uyup
uymadığını değerlendirdiniz. Etkinliğinizde de fark ettiğiniz gibi vücudunuzun enerji, yapım, ona­
rım gibi faaliyetleri için gereksinim duyduğu miktarda besin alınması "yeterli", bu faaliyetlerin her
biri için çeşitli besin gruplarından alınması "dengeli" beslenme olarak adlandırılır.
O hâlde vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan enerji ve besin ögelerinin
her birinin yeterli miktarda alınmasını yeterli ve dengeli beslenme olarak tanımlayabiliriz.
Bilimsel araştırmalar, sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi için yağlar, karbonhidratlar, proteinler,
mineraller, vitaminler ve su olmak üzere her
çeşit besin ögesine de belirli oranlarda gerek­
Süt Grubu
Et, Yumurta,
sinim oluğunu göstermektedir. Ayrıca sindirim
Kurubaklagil Grubu
sistemi faaliyetleri için günlük olarak belirli
oranda posalı besinler de vücuda alınmalıdır.
Her besin, içerdiği besin ögeleri bakımından
farklılık gösterir. Ülkemizde üretilen besinlerin
özellikleri ve kişilerin beslenme alışkanlıkları
dikkate alınarak, yukarıda sayılan tüm besin
ögelerini içeren dört temel besin grubu belir­
lenmiştir. Bunlar; süt grubu, et, yumurta, kuru­
baklagil grubu, ekmek, tahıl grubu ile sebze ve
meyve grubudur. Yeterli ve dengeli beslenme
için fotoğraf 3.8'deki bu dört temel besin gru­
bunda yer alan besinler her öğün, yeterli mik­
tarda tüketilmelidir.
Ekmek ve Tahıl Grubu
Sebze ve Meyve Grubu
Fotoğraf 3.8: Dört temel besin grubu
Yeterli ve dengeli beslenme için günlük alınması gereken besin çeşidi ve miktarı, kişinin gelişim
dönemlerine göre değişir. Büyüme ve gelişme dönemindeki çocukluklarda yeterli ve dengeli bes­
lenme ileri yaşlara göre çok daha önemlidir. Yalnız bedensel büyüme değil, zekâ gelişimi de beslen­
meden etkilenir. Özellikle 0­6 yaş döneminde zekâ gelişimi büyük ölçüde tamamlanır. Bu dönemde
yetersiz ve dengesiz beslenme, zekâ geriliği, dikkat eksikliği ve geç öğrenmeye neden olabilir.
Ergenlik dönemi de büyüme ve gelişmenin hızlı olduğu bir dönemdir. Bu dönemde beslenme
alışkanlıklarında da değişiklikler olmaktadır. Hayat boyu sürecek beslenme alışkanlıkları ergenlik
döneminde yerleşir. Her grup besini içeren sağlıklı bir beslenme ve düzenli fiziksel aktivite sağlıklı
büyüme ve gelişmeyi sağlar. Kemik kütlesinin % 45'i ergenlikte oluştuğu için bu dönemde yeterli
kalsiyum almak çok önemlidir. Bu dönemde günlük enerji, protein, vitamin ve mineral gereksinimi
yetişkinlere göre daha fazladır.
Yetişkinlikte ve yaşlılıkta günlük enerji gereksinimi giderek azalır. Özellikle fazla kilolu ya da
fiziksel aktivitesi az olan kişiler karbonhidrat ve yağ içeren besinleri daha az tüketmelidir.
41
3. ÜNİTE
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
Her gruptan günlük olarak tüketmemiz gereken toplam besin miktarını 3 ana, 2 ara öğüne dağı­
tırsak yeterli ve dengeli beslenmiş oluruz. Aşağıda çizelge 3.1'de kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri
için değişik örnekler verilmiştir. Ara öğünlerde 1 adet meyve, 1 kâse yoğurt, 10­12 adet ceviz ya da
fındık, 1 bardak sütten biri gibi besinler tüketebilirsiniz.
Dört temel besin grubu ile ilgili öğrendiğiniz bilgileri ve evdeki yiyecekleri kullanarak yeterli ve
dengeli menüler yapabilirsiniz. Böylece sağlıklı beslenmeyi alışkanlık hâline getirebilir ve bilgilerinizi
ailenizle paylaşabilirsiniz.
Kahvaltı
• Bir bardak süt
• Bir kibrit kutusu kadar
beyaz peynir
• 5­6 adet zeytin
• 1 küçük boy domates
• 1­2 dilim ekmek
ya da
• 1 yumurta
• 5­6 adet zeytin
• 1 adet portakal
• 2­3 dilim ekmek
Öğle Yemeği
•
•
•
•
1 porsiyon etli kuru fasulye
1 porsiyon şehriyeli pilav
1 kâse cacık
Söğüş sebze
•
•
•
•
ya da
1 kâse ezogelin çorba
1 porsiyon ızgara köfte
5­6 adet yeşil erik
2 dilim ekmek
Akşam Yemeği
•
•
•
•
1 kâse çorba
1 porsiyon ızgara tavuk
Mevsim salatası
2 dilim ekmek
•
•
•
•
ya da
1 porsiyon etli sebze yemeği
1 kâse yoğurt
Mevsim salata
2 dilim ekmek
Çizelge 3.1: Ana öğünlerde günlük alınması gereken besinleri içeren menü örnekleri
4. Şişmanlığın Ortaya Çıkış Nedenleri ve Sağlık Üzerindeki Etkileri
Araştıralım - Paylaşalım
Şişmanlığın ortaya çıkış nedenlerini araştırarak sınıfınızda sunum yapınız.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde şişmanlığın önemli bir sağlık sorunu olduğunu biliyor
muydunuz? Şişmanlığın bir sağlık sorunu olarak değerlendirilmesinin nedenleri neler olabilir?
Vücudun yağ kütlesinin, kas kütlesine oranının aşırı artması ve boya göre kütlenin olması
gereken düzeyin üzerine çıkması şişmanlık olarak adlandırılır. Şişmanlığı ve şişmanlığın boyutunu
belirlemek için çeşitli yöntemler vardır. En çok bilinen ve kullanılan yöntem Beden Kütle İndeski
(BKİ)'ne göre değerlendirme yöntemidir. Kendi BKİ değerimizi belirlemek için aşağıdaki etkinliği
yapalım.
Etkinlik 3.4
Beden Kütle İndeksimizi Hesaplayalım
Amaç
Beden Kütle İndeksimizi (BKİ) hesaplayarak durumumuzu değerlendirmek.
Araç ve Gereçler
Banyo terazisi, şerit metre (mezura), kurşun kalem, tahta cetvel.
Bunları Yapalım
1. Banyo terazisini kullanarak vücut kütlenizi ölçünüz. Ölçtüğünüz değeri defterinize kaydediniz.
2. Düz bir duvar ya da kapı pervazının önünde dik bir şekilde durunuz. Bir arkadaşınız tahta
cetveli başınızın üzerine değecek şekilde yere paralel olarak tutsun ve duvarda karşılık geldiği
noktayı kalem yardımıyla işaretlesin.
3. Zeminden duvarda işaretlenen noktaya kadarki uzunluğu şerit metre ile ölçünüz ve ölçtüğü­
nüz değeri defterinize kaydediniz. Böylece boy uzunluğunuzu belirleyiniz.
42
3. ÜNİTE
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
4. Yandaki bağıntıyı kullanarak Beden Küt­
le İndeksi (BKİ) değerinizi belirleyiniz.
5. Elde ettiğiniz BKİ değerinin yandaki çi­
zelgede verilen aralıklardan hangisinde
yer aldığını belirleyerek durumunuzu
değerlendiriniz.
BKİ =
Vücut kütlesi (kg)
Boy uzunluğunun karesi (m2)
Beden Kütle İndeksi (kg/m2)
Durumu
18,5'ten küçük
Zayıf
18,5­24,9 arası
Sağlıklı kütle (normal)
Sonuca Varalım
25­30 arası
Fazla kilo
1. Elde ettiğiniz BKİ değerinize göre hangi
grupta yer alıyorsunuz?
30'dan büyük
Şişman
2. BKİ değerinize göre yeterli ve dengeli beslendiğinizi, fiziksel aktiviteye yeteri kadar zaman
ayırdığınızı düşünüyor musunuz? Neden?
Yaptığınız etkinlikte vücut kütlenizin çizelgede verilen BKİ değerine göre durumunu belirlediniz.
Sizin de fark ettiğiniz gibi BKİ vücut kütlesinin (kg), boy uzunluğunun karesine (m2) bölünmesiyle
elde edilen bir değerdir ve birimi kg / m2 dir. Örneğin 60 kg kütlesi olan 1.60 m boyundaki bir insanın
BKİ değeri; 60 kg / (1,60 m)2 = 23,4375 olarak hesaplanır. Bu kişinin BKİ'si 18,5 ­ 24,9 değerleri arasında
yer aldığından durumu sağlıklı kütle (normal) olarak değerlendirilir.
Beden kütle indeksi 30'un üzerinde olduğunda kişi şişman olarak değerlendirilir. Bu değer 30'un
üzerine çıktıkça şişmanlığın derecesi de artar.
Vücuda besinlerle alınan enerji, vücudun harcadığı enerji­
den fazla olursa şişmanlık ortaya çıkabilir. Enerji alımını artı­
ran etmenler; aşırı yeme, daha çok yağ ve şeker içeren besin­
leri tüketme, öğün atlama ve hızlı yeme gibi yanlış beslenme
alışkanlıklarıdır. Ayrıca fiziksel aktivitenin yetersiz oluşu ise
enerjinin az harcanmasına neden olur. Fotoğraf 3.9'da görü­
len televizyon karşısında atıştırmak gibi yanlış beslenme alış­
kanlıkları da şişmanlığa neden olur.
Yapılan çalışmalar, şişmanlık oluşumunda kalıtımın da rol
oynadığını göstermiştir. Şişman kişilerin çocuklarında şişman
Fotoğraf 3.9: Yanlış beslenme
olmayanlara göre şişmanlık görülme olasılığı daha fazladır.
Şişmanlığa neden olan etmenler arasında hormonal etmenler alışkanlıkları şişmanlığa neden olabilir.
de sayılabilir. Tiroit, hipofiz, böbrek üstü bezleri, pankreas ve
üreme organlarındaki bezlerin işlevlerindeki bozukluk sonucu bazı hormonlar normalden fazla ya
da az salgılanabilir. Örneğin tiroit bezinin az çalışması, metabolizmanın yavaşlamasına neden olarak
şişmanlığa yol açabilir.
Şişmanlık, yaşam kalitesini düşüren, birçok hastalığın ortaya çıkmasına zemin hazırlayan, sosyal
yaşamda çeşitli olumsuzluklara yol açan ciddi bir sağlık sorunudur. Şişman kişilerde ölüm nedenleri­
nin başında kalp ve damar hastalıkları gelmektedir. Şişman kişilerde yüksek tansiyon, şeker hastalığı,
kolesterol yüksekliği ve karaciğer yağlanması gibi sağlık sorunlarının görülme sıklığı artar. Şişmanlığın
çoğunlukla hormon düzensizliğini tetiklemesi nedeniyle kanser riskini artırdığı düşünülmektedir.
Şişman kişilerde eklemler üzerine fazla yük bindiği için dizlerde ve kalçada kireçlenme görülebilir.
Bunların dışında; fiziksel hareket zorlukları ve çeşitli kazalar, solunum ile ilgili sorunlar, dış görünümü
etkilediği için ruhsal ve sosyal sorunlar şişmanlık ile birlikte ortaya çıkmaktadır.
Sağlıklı zayıflama için yapılan beslenme programları kişinin yaşına, cinsiyetine, sağlık durumuna
ve yaşam tarzına bağlı olarak planlanmalıdır. Bu nedenle beslenme programları kişiye özgüdür ve
konunun uzmanı tarafından belirlenmesi gerekir. Zayıflamayı sağlayan sağlıklı beslenme programları
hiçbir zaman çok düşük enerji içermez. Düşük enerjili beslenme programları ile hızlı kilo kaybı olabi­
lir. Ancak hızlı kilo kaybı, vücuttaki yağ dokudan daha çok kas dokunun kaybına neden olmaktadır.
43
3. ÜNİTE
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
Bu da istenmeyen bir durumdur. Hızlı kilo kaybeden kişilerin, daha sonra hızlı bir şekilde bu kiloları
geri aldıkları bilimsel olarak gösterilmiştir. O hâlde sağlıklı zayıflama aç kalarak değil, bir uzman
tarafından hazırlanmış sağlıklı beslenme programları ile mümkün olabilir.
İnsanların zaman zaman kendilerini olduklarından şişman ya da zayıf olarak değerlendirdiğine
hiç tanık oldunuz mu? Bu durumu beden algısı adı verilen kavramla açıklayabiliriz. Bir kişinin kendi
bedeni hakkındaki düşünce, duygu ve değerlendirmelerinin bütününe beden algısı denir. Beden
algısı, birinci yaştan itibaren ortaya çıkar ve yaşam boyu sürekli gelişerek değişir.
Dış görünümle ilgili değerlendirmeler, içinde bulunulan zama­
na ve toplumun kültürüne göre değişmektedir. Örneğin eski
çağlarda bazı toplumlarda şişman kişiler daha çok beğeni top­
lamaktayken günümüzde zayıf ve ince bir beden yapısı özendi­
rilmektedir. İnternet, gazete ve televizyonlarda yer alan, sağlık
açısından doğru olmayan pek çok diyet ve zayıflama reçeteleri,
yeme bozukluklarının toplumda artmasına neden olmaktadır.
Kendilerine sunulan ideal ölçülere göre bedenleriyle ilgili duygu
ve düşünceleri değişen kişilerde beden algısı bozukluğu ortaya
çıkabilir. Böyle kişiler, sağlıklı olduğu kabul edilen standart değer­
leri dikkate almaksızın kendilerini şişman ya da zayıf olarak algı­
lamaktadırlar.
Özellikle genç kadınlarda görülebilen, yemek yememek,
çok az uyumak ve buna rağmen çok aktif olmak gibi belirti­
leri olan psikolojik bozukluğa anoreksiya nevroza adı verilir.
Fotoğraf 3.10'da bu hastalığa sahip iki kardeş görülmektedir. Bu
bozukluk genellikle ergenlik döneminde başlar. Bu kişiler kilo
almaktan ve vücut şekillerinin bozulmasından çok korkarlar.
Fotoğraf 3.10: Anoreksiya
Yetersiz beslenme fiziksel ve ruhsal sorunlara neden olabilir.
nevroza hastası olan iki kardeş
Bu nedenle anoreksiya kısa sürede tedavi edilmesi gereken bir
hastalıktır.
Kusma hastalığı olarak bilinen bir başka yeme bozukluğu da bulimia nevrozadır. Bu hastalık,
kontrol edilemeyen, kısa sürede aşırı miktarda yemek yeme, ardından da kusma şeklinde ortaya çıkar.
Bu kişiler genellikle dondurma, pasta gibi yiyecekleri gizlice atıştırırlar. Yeme sorununu gizlemeye
çalışırlar. Bu hastalarda kusmaya bağlı vücutta mineral ve sıvı eksikliği, yemek borusu, mide ve bağır­
sak sorunları görülür. Diş minesinin zarar görmesi ve diş çürümeleri meydana gelir.
Kişi, kendi bedeniyle ilgili değerlendirme yaparken başkalarının bakış açıları ve değerlendirmele­
rinden önce bilimsel standartları dikkate almalıdır. Sağlıklı beslenme kurallarına uyarak ve düzenli
fiziksel aktivite yaparak, sağlıklı beden kütlesi korunabilir. Beden algısı olumlu olan insanlar öz
güvenleri yüksek, başarılı ve mutlu bir yaşam sürebilirler. Kendilerinde birçok kusur bulunduğunu
düşünen insanlar ise huzursuz ve kendilerine güvensizdirler. Yaşamlarının belirli dönemlerinde ya da
sürekli mutsuzluk ve değersizlik hissederler.
Performans Görevi
Sürekli fast­food türü yiyeceklerle beslenmenin yeterli ve dengeli beslenmeye etkisini araştı­
rarak bir afiş hazırlayınız. Afişinizi sınıf panosunda sergileyiniz.
5. Sağlıklı Yaşam İçin Kişisel Temizliğin Önemi
Eve geldiğinizde yaptığınız ilk iş nedir? Yorucu bir günün sonunda ya da spor yaptıktan sonra
daha iyi hissetmezini sağlayan, sizi dinlendiren şey nedir? Saçlarınızın, tırnaklarınızın ve vücudunuzun
temizliği sırasında uymanız gereken kuralları biliyor musunuz?
Yukarıdaki soruların cevapları kişisel temizliğinizle ilgilidir. Kişisel temizlik, vücudu kirlerden ve
bunlara bağlı olarak bulaşabilecek hastalık etkeni mikroorganizmalardan arındırma işlemidir. Sağlıklı
44
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
3. ÜNİTE
bir yaşam için kişisel temizlik kuralarına uymalı ve bunları bir alışkanlık hâline getirmeliyiz. Kişisel
temizlik kuralları hakkında doğru ve yanlış bilgilerimizi belirlemek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 3.5
Kişisel Temizlik Kuralları
Amaç
Kişisel temizlik kuralları hakkında ön bilgilerinizi değerlendirmek.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Defterinize çizeceğiniz aşağıdaki gibi bir çizelgeye uyguladığınız kişisel temizlik çeşitlerini,
bunları uygularken kullandığınız araç veya tüketim malzemelerini ve nelere dikkat edilmesi
gerektiğini yazınız.
Kişisel Temizlik
Kişisel Temizlik Araçları ve
Tüketim Malzemeleri
Nelere Dikkat Edilmelidir?
(Örnek çizelgedir.)
2. Sınıfınızda öğretmeninizin rehberliğinde bir tartışma ortamı oluşturarak kişisel temizlik konu­
sunda doğru, yanlış ve eksik bilgilerinizi değerlendiriniz.
3. Konunun sonunda öğrendiğiniz bilgiler ve edindiğiniz deneyimlere göre aynı çizelgeyi defte­
rinize tekrar çizip doldurarak öğrendiklerinizi pekiştiriniz.
Sonuca Varalım
1. Sınıfınızda yaptığınız tartışma sonucunda kişisel temizlik konusunda doğru, yanlış ve eksik
bilgileriniz nelerdir?
2. Kişisel temizlik konusunda yanlışlık ve eksikliklerinizi gidermenin sağlığınız açısından ne gibi
yararları olacağını düşünüyorsunuz?
Kişisel temizlik kurallarına uyularak pek çok hastalığın engellenmesi mümkündür. Bu hastalık­
lar arasında grip, deride meydana gelen mantar, bazı alerjik hastalıklar ve bağırsak enfeksiyonları
sayılabilir. Vücudun uygun bir şekilde temizlenmesi ile birçok solunum ve deri hastalığı önlenebilir.
Kişisel temizliğinizde hangi malzemeleri kullanırsınız? Kişisel temizliğin iki önemli aracı su ve
sabundur. Genel vücut temizliğinde su ve sabun kullanmak
yeterlidir. Su ve sabun dışında kişisel temizlik malzemeleri
olarak banyo lifleri, banyo süngerleri, diş fırçaları, tırnak
makası, saç fırçası vb. malzemeler de kullanılır. Fotoğraf
3.11'de kişisel temizlik malzemelerinden bazıları görülmek­
tedir. Bu malzemeler kullanılırken belirli kurallara dikkat
edilmelidir. Diş fırçası, tarak, havlu, tırnak makası, banyo lifi
ve süngeri, iç çamaşırı, çorap, terlik vb. kişiye özel malzeme­
lerdir. Başkaları ile bu malzemeler paylaşılmamalıdır.
Vücuttaki her bölgenin temizliği ve bakımı tekniğine
uygun olarak yapılmalıdır. Şimdi genel vücut temizliklerinin
Fotoğraf 3.11: Bazı kişisel temizlik
neler olduğunu ve bunları yaparken uyulması gereken kural­
malzemeleri
ları daha ayrıntılı ele alalım.
45
3. ÜNİTE
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
A. El, Tırnak Temizliği ve Bakımı
Günlük yaşamda en çok kirlenen organların başında eller gelmektedir. Birçok bulaşıcı hastalık
el ve tırnak temizliğine dikkat edilmediğinden kolayca yayılır. Yemek yemeden veya yemek hazır­
lığından önce ve sonra el temizliğine dikkat edilmelidir. Dışarıdan eve her gelişte, tuvalete gir­
meden önce ve tuvaletten çıktıktan sonra eller su ve sabunla iyice yıkanmalıdır. Doğru el yıkama
tekniği fotoğraf 3.12'de gösterilmiştir.
Bir elinizin baş
parmağını avuç
içinize alarak ova­
layınız. Diğer eli­
nizle de aynı işlemi
tekrar ediniz.
Bir elinizin aya­
sıyla diğer elinizin
önce üst kısmını
sonra da ayasını ve
parmak aralarınızı
ovalayınız.
4
2
1
Elinizi ıslatıp
bir miktar sabun
aldıktan sonra
avuçlarınızı birbiri­
ne sürtünüz.
3
Ellerinizi birbi­
rine kenetleyerek
parmaklarınızın üst
kısımlarını ovalayınız.
6 Bu işlemler bitince ellerinizi durulayıp kurulayınız.
5
Parmak uçlarınızı
diğer elinizin ayası­
na şekildeki gibi sür­
tünüz. Diğer elinizle
de aynı işlemi tekrar
ediniz.
Fotoğraf 3.12: El yıkama tekniği
Ellerle birlikte tırnakların temizliği de önemlidir. Kirler ve mikroorganizmalar tırnakla deri ara­
sında birikir ve hastalıkların bulaşmasına neden olur. El tırnakları yarım ay biçiminde kesilip kısaltıl­
dıktan sonra mutlaka su ve sabunla yıkanmalıdır. Tırnak ve deri arasında kir birikebileceğinden bu
bölgeler tırnak fırçası yardımıyla temizlenmelidir. Tırnak kenarlarında oluşan sertleşmiş deri parçaları
koparılmamalı, tırnak makasıyla kesilmelidir.
El ve ayak tırnaklarının bakımı için güzellik merkezleri ve kuaförlerde manikür ve pedikür
yaptırılır. Bu gibi yerlerde manikür ve pedikür yapılan aletlerin ortak kullanımı, sağlık için uygun
değildir. Diş fırçası ne kadar kişiye özel bir bakım aracı ise manikür­pedikür setleri de kişiye özel
olmalıdır. Ayrıca manikür ve pedikürün steril ortamlarda ve bu konunun uzmanı olan kişilere
yaptırılması gerekir. Bu hastalık etkenlerini taşıyan kişilerin el ve ayaklarının bakımı için kullanılan
aletler, kesik ve sıyrıklardan mikroorganizmaların geçmesi, AIDS, Hepatit B­C, tırnak mantarı gibi
pek çok hastalığa neden olabilir.
B. Yüz, Boyun ve Koltuk Altı Temizliği
Yüz, boyun ve koltuk altı temizliğinde nelere dikkat etmeniz
gerektiğini biliyor musunuz? Genel vücut temizliğinde bu bölgele­
rin temizliği de önemli yer tutmaktadır.
Vücudumuzun yağlı bölgelerinden olan yüz ile boyun,
fotoğraf 3,13'te görüldüğü gibi su ve pH'si uygun sabunla yıkanma­
lı, daha sonra kişiye özel havlu ile kurulanmalıdır. Bu temizlik her
gün sabah ve akşam uygulanmalıdır. Özellikle ergenlik döneminde
bu bölgelerde yağın deri yüzeyine geçişini sağlayan kanallar tıkanır.
Bu bölgelerde akne (sivilce)ler oluşabilir. Bakteriler bu yağlı doku­
da çoğalarak enfeksiyona neden olabilir. Yüz temizliğinin düzenli
yapılması akne oluşumunu engelleyebilir. Akneli ciltlerde pH den­
gesi bozulduğu için mutlaka cilde en uygun olan pH 5,5 temizleyici­
lerin kullanılması gerekir. Akneler asla sıkılmamalıdır. Devam eden
ve kişiyi rahatsız eden akne sorunu için bir hekime danışılmalı ve
önerilen tedavi uygulanmalıdır.
Deride meydana gelebilecek bir başka sorun da kıl dönmesidir.
Deri üzerine doğru uzaması gereken kılların dönerek deri altı yağ
46
Fotoğraf 3.13: Yüzün günde
en az iki kez su ve sabunla
yıkanması akne oluşumunu
engelleyebilir.
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
3. ÜNİTE
dokusu içine girmesi ve kılın oluşturduğu kanallarda bakterilerin üremesi ile kıl dönmesi oluşur.
Derinin tıraş edildiği bölgelerde kıl dönmesi ihtimali daha fazladır. Kıl dönmesi oluştuğunda
hekim tarafından tedavi ve bazen cerrahi müdahale gerekir.
Yüz temizliğinin içinde göz, burun ve kulak temizliği de yer alır. Göz çevresi yüzün yıkanması
sırasında temizlenir. Gözyaşı gözün içerisini sürekli olarak temizlediğinden ayrı bir uygulamaya
gerek yoktur. Kiprik dipleri ve göz kapaklarının iç kesiminde kurumuş çapaklar varsa bunlar su ile
temizlenmeli, bu bölgeye sabun sürülmemelidir. Makyaj yapılıyorsa göz çevresi her akşam yatma­
dan önce uygun bir pamuk ve krem yardımıyla silinmeli, daha sonra yüz yıkanmalıdır. Göze bir şey
kaçtığında parmak ya da yabancı cisimlerle alınmaya çalışmak göze zarar verebilir ve enfeksiyon­
lara neden olur. Bu durumda bir sağlık kurumuna başvurmak en doğru davranıştır.
Burun temizliği, akan su veya kâğıt mendille gerekirse her ikisi birlikte kullanılarak yapılma­
lıdır. Burun kılları koparılmamalı, gerekirse steril bir makasla kesilmelidir. Kulak kepçesi, kulağın
arkası su ve sabunla temizlenip havluyla kurulanmalıdır. Kirleri geriye iteceğinden ve kulak zarına
zarar verebileceğinden dolayı kulak yoluna pamuklu çubuk ya da başka bir cisim sokulmamalıdır.
Koltuk altları, vücudun en çok terleyen bölgelerindendir ve temizliğine dikkat edilmesi gerekir.
Koltuk altı kıllarının düzenli olarak kesilmesi ve günde bir kez su ve sabunla yıkanıp kurulanması
gerekir. Ter kokusu için deodorant ve parfümler geçici birer çözümdür ve kesinlikle temizlik aracı
olarak kullanılamaz. Bu kozmetik ürünler, iyi temizlenmemiş deride ter kokusu ile birleşerek daha
kötü kokuların oluşumuna neden olur.
C. Saç Temizliği, Bakımı ve Tıraş Olma
Hava kirliliği, is, duman, jöle gibi etmenler özellikle saç deri­
sinden salgılanan yağlarla da birleşerek saçın kirlenmesine neden
olur. Saç kirliliği hem sağlık hem de görünüm açısından hoş bir
durum değildir. Bu nedenle saçlar haftada 2­3 kez sabun veya şam­
puanla yıkanmalı, fotoğraf 3.14'te görüldüğü gibi nazik bir şekilde
taranmalı ve kurulanmalıdır. Yağlı saçların daha sık mümkünse her
gün ya da gün aşırı yıkanması gerekmektedir. Saç temizliğinde saça
uygun sabun veya şampuan seçilmelidir. Niteliği bilinmeyen şampu­
anlar saç derisinde alerjiye neden olabilir.
Saç temizliğinde ve bakımında kullanılan havlu, fırça, tarak gibi
kişisel eşyalar sık aralıklarla sıcak su ve sabun ile yıkanmalıdır.
Düzgün bir dış görünüm ve sağlık için düzenli aralıklarla saçların
kesilmesi ve erkeklerin her gün sakal tıraşı olması gerekmektedir.
Tıraş bıçağı bir sonraki kullanım için temizlenerek bırakılmalı ve
körleşen bıçaklar kullanılmayıp yenisiyle değiştirilmelidir.
Ç. Ayak Temizliği ve Bakımı
Fotoğraf 3.14: Sağlıklı
saçlara sahip olabilmek için
saçlar düzenli yıkanmalı ve
taranmalıdır.
Ayaklar, tüm gün vücudun yükünü taşıyan, çorap ve ayakkabı içinde kapalı kalan organlardır.
Havasız kalan ve terleyen ayak derisinde bakteri ve mantarlar üreyebilir, hoş olmayan kokular
oluşabilir. Bu nedenle ayaklar her gün su ve sabunla yıkanmalı, kurulanmalıdır. Özellikle parmak
araları iyi kurulanarak mantar enfeksiyonları için ortam oluşması önlenmelidir. Ayaklar ve eller
için ayrı havlu kullanılmalıdır. Ayak tırnaklarının yarım ay şeklinde kesilmesi tırnak batmalarına
neden olabilir. Bu yüzden ayak tırnakları düz olarak kesilmelidir.
D. Genital Bölge Temizliği
Genital bölge olarak adlandırılan üreme organları ve çevresi, ter bezlerinin ve kıl köklerinin
yoğun olmasından dolayı bakterilerin üremesi için uygun bir ortam oluşturur. Bu bölgenin temiz­
liği için öncelikle sık banyo yapmaya özen gösterilmeli, banyo yapmanın dışında da bu bölge her
gün ılık su ile yıkanmalı ve kurulanmalıdır. Genital bölgede ergenlik döneminden itibaren oluşan
kıllar düzenli olarak kesilmelidir.
Kızlarda, âdet dönemlerinde, hijyenik petlerin 3­4 saat arayla değiştirilmesi gerekir. Eğer hijyenik
pet yerine pamuklu bezler kullanılıyorsa bunlar kesinlikle kaynatılarak yıkanmalı, sonra da ütülene­
rek temiz bir şekilde saklanmalıdır. Âdet döneminde banyo yapmak yerine ayakta duş alınmalıdır.
47
3. ÜNİTE
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
E. Tuvalet Alışkanlığı ve Temizliği
Sindirim atıkları her gün düzenli olarak vücuttan atılmalıdır. Her gün tuvalete çıkma ihtiyacı,
sindirim sisteminin düzenli çalıştığının bir göstergesidir. Tuvalet ihtiyacı giderildikten sonra anüs
çevresi tuvalet kâğıdı ile önden arkaya doğru temizlenmeli, sonra da yıkanarak kurulanmalıdır.
Böylece dışkıda bulunan mikroorganizmaların genital bölgeye ulaşması engellenmiş olur.
Tuvaletler, mikroorganizmaların üremesine ve hastalıkların yayılmasına uygun ortamlardır.
Kendimizin ve birlikte yaşadığımız insanların sağlığını korumak için tuvaletlerin temizliğine özen
gösterilmelidir. Çıkmadan önce tuvalate bol su dökülerek temiz bırakılmalıdır. Özellikle umumi
tuvaletlerin kullanımı sırasında musluk, sifon, kapı kolu vb. yerlere dokunmak gerekiyorsa doğ­
rudan temas yerine tuvalet kâğıdı kullanarak dokunulmalıdır. Tuvalet kullanımının öncesinde ve
sonrasında eller mutlaka su ve sabunla yıkanmalı, kurulanmalıdır.
F. Banyo Yapma ve Giyecek Temizliği
Deri, vücudun dış etkilerden korunmasını ve mikroorganizmaların vücuda girmesini engelle­
yen organdır. Derideki gözeneklerden metabolizma atıkları ve bir miktar su terleme yoluyla atılır.
Terleme aynı zamanda vücut sıcaklığının ayarlanmasını sağlar. Deri altındaki yağ bezlerinden salgı­
lanarak deri yüzeyine çıkan yağlar zamanla toz vb. maddelerle birleşerek bir kir tabakası oluşturur.
Deride bulunan gözeneklerin kir ve deri kalıntılarıyla tıkanması, derinin görevlerini tam olarak yapa­
mamasına neden olur. Ayrıca kirler, mikroorganizmaların üremesi için uygun ortam oluşturur. Terli
vücut bölgelerinde uygun ortam bularak çoğalan bakteriler, vücutta hoşa gitmeyen kokulara neden
olabilir. Özellikle ter bezleri ve kıl köklerinin yoğun olduğu bölgelerde daha fazla koku meydana
gelebilir. Banyo yapma ve giyecek temizliğine dikkat edilmesi, vücut kokularını da önlemektedir.
Deri sağlığının korunması ve vücuda mikroorganizmaların girişinin engellenmesi için deri temiz­
liği çok önemlidir. Deri mümkünse her gün, değilse haftada en az iki kez banyo yapılarak temizlen­
melidir. Banyo suyunun sıcaklığı ortalaması 33­38 °C olmalıdır. Sabunlanmış sünger veya lifle deri
ovularak yıkanmalı, durulanmalı ve kurulanmalıdır. Banyo sonucunda deri; kir, yağ, ter ve mikroor­
ganizmalardan arınmış olur. Tüm kişisel temizlik malzemelerinde olduğu gibi banyo malzemelerinin
kullanımı da kişiye özel olmalıdır.
Evde yıkanırken küveti suyla doldurup içine girmek yeri­
ne duş altında ya da su dökerek yıkanmak daha sağlıklıdır.
Banyolar ve kullanılan suyun temizliği de dikkat edilmesi
gereken noktalardandır.
Banyo yapılarak vücut temizlendiği gibi fotoğraf 3.15'teki­
ne benzer biçimde ruhsal açıdan da rahatlık, canlılık hissedilir
ve dinlenme sağlanır. Bunun nedeni, derideki gözeneklerin
açılması ve kan dolaşımının hızlanmasıdır.
Giysilerimizin temiz olması da kişisel temizliğimizin bir
parçasıdır. Temiz giysilerin vücut temizliği yapıldıktan sonra
giyilmesine dikkat edilmelidir. Benzer şekilde, aynı giysinin
temizlenmeden tekrar kullanılması da beden temizliği yapılsa
bile giysilere sinen ter kokusunun kalıcı olmasına neden olur.
Fotoğraf 3.15: Banyodan sonra insan
kendini daha iyi ve zinde hisseder.
6. Vücut Sağlığının Korunması ve Sürdürülmesi İçin Giyecek Seçiminin Önemi
Giyecek alırken öncelikle nelere dikkat edersiniz? Sıcak bir yaz gününde ya da soğuk ve karlı
günde giysi seçiminiz uygun olmazsa sağlığınız bu durumdan nasıl etkilenir?
Giyeceklerimiz bizi çevreden gelecek etkilerden korur ve vücut sıcaklığımızın korunmasına yar­
dımcı olur. Vücut sağlığının korunması ve sürdürülmesi için sağlıklı giyecek ve ayakkabı seçimi için dış
görünümden çok mevsimsel özellikler ve vücut yapısına uygunluk dikkate alınmalıdır.
48
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
3. ÜNİTE
Fotoğraf 3.16'da kış ve yaz mevsimlerinde seçilen
giysilere örnekler görülmektedir. Kışın kalın ve koyu
renk, yazın ince ve açık renk giyecekler tercih edil­
melidir. Pamuklu, yünlü, keten kumaşlardan yapılmış
giyecekler, naylon ve sentetik kumaşlardan yapılmış
olanlara göre daha sağlıklıdır. Çünkü naylon ve sentetik
kumaşlar, derinin hava almasını ve terin buharlaşmasını
engeller, vücudun terli kalmasına neden olur. Nemli ve
terli giyecekler mümkün olduğu kadar çabuk, kuru ve
Fotoğraf 3.16: Giyecekler mevsimlere göre
temiz olanları ile değiştirilmelidir. Aynı zamanda tercih
seçilmelidir.
edilen giyecekler, vücut yapısına uygun ve hareketleri
engellemeyecek kadar rahat olmalıdır. Dar giyecekler,
kan dolaşımının yavaşlamasına neden olur ve vücudun hareketini kısıtlar.
Banyo sonrasında temiz ve ütülenmiş iç çamaşırları giyilmelidir. İç çamaşırlarını sık sık değiştir­
mek, pamuklu kumaştan olanları tercih etmek, makinede yüksek sıcaklıkta yıkamak, sağlık açısından
önemlidir.
Ayakkabı ve çoraplar da sağlığımız için çok önemli giyecek malzemeleridir. Pamuklu çoraplar ter­
cih edilmeli ve her gün değiştirilmelidir. Ayakkabı alırken ayağın rahat etmesine ve ayakkabının ayağı
sıkmamasına dikkat edilmelidir. Ayak şekline uymayan ayakkabılar, ayak şeklinin ve kan dolaşımının
bozulmasına neden olabilir. Başparmakla ayakkabının burnu arasında 1­1,5 cm'lik boşluk bulunmalı­
dır. Çok yüksek topuklu, sivri burunlu ayakkabılar tercih edilmemelidir. Ucu sivri ve dar ayakkabılar,
ayak tırnaklarında batmalara, yüksek topuklu ayakkabılar ise ayak kemiğinin yapısında bozulmalara
ve duruş bozukluklarına neden olur. Başkalarına ait çorap ve ayakkabılar giyilmemelidir.
7. Ağız, Diş Sağlığının Önemi ve Korunması
Düzenli diş kontrolleri yaptırmayan Zeynep'in ara sıra dişi ağrımakta ama diş ağrısı geçtikten
sonra bu durumu umursamamaktadır. Zeynep, sınavdan bir önceki gece dişi ağrıdığı için uykusuz
kalır ve sınava uykusuz girer.
Diş sağlığımız yaşamımızı nasıl etkiler? Zeynep, diş sağlığını önemseseydi yukarıda anlatılan
durum önlenebilir miydi? İlk defa ne zaman diş hekimine gittiniz? Dişlerinizde ağrı, çürük vb.
sorunlar olmadan da diş hekimine gidilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz? Ağız ve diş sağlığı­
nın önemini kavramak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 3.6
Ağız ve Diş Sağlığının Önemi
Amaç
Ağız ve diş sağlığının önemi konusunda düşüncelerini ifade etmek, dişlerin temizliği ve bakımı­
nın nasıl yapılacağını belirlemek.
Araç ve Gereçler
Diş maketi, diş fırçası, diş ipi, ara yüz fırçası.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda öğretmeninizin rehberliğinde diş çürümesi, ağız
kokusu, diş eti hastalıkları gibi ağız ve diş sağlığı problemleri­
nin nelerden kaynaklanabileceğini, bunların yaşamımıza etki­
lerini tartışınız.
2. Dişlerinizi nasıl fırçaladığınızı diş maketi üzerinde gösteriniz.
3. Diş maketi üzerinde öğretmeniniz diş fırçalama, ara yüz fırçası
Fotoğraf 3.17: Diş ipi,
ve diş ipi kullanma tekniğini uygulamalı olarak göstersin.
diş maketi ve diş fırçası.
4. Diş temizliği hakkında eksik ve yanlış bilgilerinizi değerlendiriniz.
Sonuca Varalım
1. Ağız ve diş sağlığının bozulmasında hangi etmenler etkili olabilir?
2. Ağız ve diş sağlığını korumak için neler yapılabilir?
3. Diş fırçası, diş ipi ve ara yüz fırçası ne amaçla kullanılır?
49
3. ÜNİTE
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
Yaptığınız etkinlikte ağız sağlığının önemini ve diş fırçalama tekniği hakkında bilgilerinizi
değerlendirdiniz. Ağız, dişler, diş etleri, dil, dudak, damak, yanak ve çene kemiği gibi yapılardan
oluşur. Ağız ve diş sağlığı denildiğinde ağızdaki tüm yapıların sağlığı anlaşılmalıdır.
Dişler, ağız boşluğu içinde bir uçları üst ve alt çene kemiklerinin içine gömülü, diğer uçları ise
serbest olan sert dokulardır. Dişlerin dışında koruyucu bir tabaka olan mine tabakası bulunur.
Dişler, besinlerin parçalanarak öğütülmesinde, bazı seslerin çıkarılmasında ayrıca konuşma ve
gülme sırasında hoş bir görünüm oluşmasında etkilidir. Çene kemiğinin içine gömülü olan diş kök­
leri kan damarları ve sinirleri ile çevrilidir. Diş köklerini saran yumuşak doku ise diş eti adını alır.
A. Diş Çürümesi
Dişlerin arasında biriken besin artıklarının bakte­
riler tarafından parçalanmasıyla asit özellikte mad­
deler ortaya çıkar. Bu asitler, diş minesine ve altında
yer alan dokulara zarar verir. Diş minesi ve altında­
ki dokuların tahrip olması diş çürümesi adını alır.
Şekil 3.1'de dişin yapısı ve diş çürüğünün ilerlemesi
gösterilmektedir. Eğer çürüme diş özüne kadar inme­
mişse ağrı meydana gelmez. Çünkü ağrının meydana
gelmesine yol açan sinirler diş özünde bulunur. Diş
kökü ve çevresindeki dokularda iltihap oluşumu apse
olarak adlandırılır. Apse oluşumundan sonra diş kur­
tarılamayıp çekilmesi gerekebilir.
Diş minesi
Diş çürüğü
Diş özü
1
Diş
kökü
2
3
Şekil 3.1: Dişin yapısı ve diş çürüğünün
ilerlemesi
Dişlerin iyi temizlenememesi sonucu diş yüzeyindeki besin kalıntılarında bakteriler çoğalır.
Bakteriler tarafından besin kalıntılarının kullanılmasıyla oluşan madde diş plağı ya da tartar adını alır.
Diş plağında çoğalan bakteriler de diş çürümelerine ve diş eti hastalıklarına neden olur.
Diş çürüklerinin başlıca nedenleri arasında ağız ve diş temizliğine dikkat edilmemesi, karbonhid­
rat ağırlıklı beslenme, sık beslenme, şeker hastalığı gibi metabolizma bozuklukları, kalıtsal nedenler
ve flor eksikliği sayılabilir. Flor, diş minesini kuvvetlendiren, ağızda bakteri oluşumunu engelleyen,
kemik ve dişlerin gelişiminde rol oynayan bir elementtir. Bu özellikleri nedeniyle flordan diş çürükle­
rini engellemede faydalanılır.
B. Diş Eti Hastalıkları
Diş plağına kalsiyum karbonat gibi inorganik maddelerin eklenmesiyle diş taşı adı verilen sert
yapılar meydana gelir. Ağız temizliğine dikkat edilmemesi, diş plakları ve diş taşları oluşumuna yol
açar. Bunlar da diş eti hastalıklarının başlıca nedenleridir. Diş taşları, diş etlerinde çekilmelere neden
olur. Diş etlerinin çekilmesiyle diş ve diş eti arasındaki boşluklarda bakterilerin çoğalması kolaylaşır.
C. Diş Çürükleri ve Diş Eti Hastalıklarının Vücut Sağlığı Üzerindeki Etkileri
Diş ağrısının, diş çürüklerini haber veren ve tedbir almamızı sağlayan bir sinyal olduğunu biliyor
muydunuz? Diş çürüklerinin ağrı dışında olumsuz etkileri de olabilir mi?
Diş çürükleri ve diş eti hastal›klar› ağız kokusuna neden olur ve bu da kişileri rahats›z eder.
Bunların dışında, a¤›z kokusunun nedenleri aras›nda; sinüzit, bademcik iltihab›, şeker hastal›¤›, solu­
num ve sindirim sistemi hastal›klar› da gösterilebilir.
A¤›z kokusu, diş çürü¤ü, diş eti hastal›klar› ve dişlerin gelişim bozukluklar›, sosyal ilişkileri olum­
suz yönde etkilemektedir. Ayr›ca a¤›z ve diş hastal›klar› önemli oranda ekonomik kay›plara yol
açmaktad›r. Diş çürü¤ü ve diş eti hastal›klar› baz› organlarda bölgesel hastal›klara neden olabilece¤i
gibi kan yoluyla tüm vücuda da¤›larak çeşitli bedensel hastal›klara da neden olabilir. Bu hastalıklara
örnek olarak; eklem romatizmas›, böbrek iltihaplar›, alerjik hastal›klar, kalp hastal›klar›, kalp zar›,
beyin zar›, kemik, göz ve lenf bezi iltihaplar› sayılabilir. Ayr›ca diş eti hastal›klar› ateş ve hâlsizlik de
yapabilir. Diş eti hastalıkları ve çürük dişler tedavi ettirilmezse diş kaybı olabilir. Diş kayb› ise hem
estetik hem de fonksiyonel bozukluklara yol açar. A¤z›nda eksik dişi bulunan kişiler, besinleri iyi
çi¤neyip ö¤ütemezler. Bu da sindirim sistemi rahats›zl›klar›na neden olur.
50
3. ÜNİTE
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
Ç. Dişlerin Gelişim Bozukluklar›
Dişleriniz bebeklik ça¤›ndan itibaren belirli bir dönem gelişimini sürdürür. Bu gelişim dönemin­
de yaşanan olumsuzluklar dişlerde yap›sal ve diziliş bozukluklar›na neden olabilir. Kal›tsal özel­
likler, yetersiz ve dengesiz beslenme, t›rnak yeme, parmak emme gibi yanl›ş al›şkanl›klar dişlerde
gelişim bozukluklar›na yol açabilir. Dişlerde meydana gelen
gelişim bozukluklar› arasında dişlerin normalden büyük ya
da küçük olmas›, çene kemi¤i üzerine dizilişlerinin bozuk
olmas› şekillerinin bozuk olmas›, eksik veya fazla olmas›
sayılabilir.
T›rnak yeme, parmak emme gibi yanl›ş al›şkanl›klar,
kal›tsal özellikler, yetersiz ve dengesiz beslenme, dişlerde
gelişim bozukluklar›na neden olabilir. Dişlerdeki yapısal
bozukluklar fotoğraf 3.18'de görüldüğü gibi diş teli kulla­
nılması gibi yöntemlerle düzeltilebilir.
Fotoğraf 3.18: Diş teli
D. Ağız ve Diş Sağlığının Korunması
Diş çürüklerini engelemek için diş temizliğine özen gösterilmesi, beslenme alışkanlıklarının
düzenlenmesi ve flor takviyesi gereklidir. Flor, içme suyuna katılarak, hekim tarafından dişlere
sürülerek ya da hap biçiminde alınabilir. Ayrıca düzenli olarak diş hekimine gidilmeli, ağız ve diş
sağlığı kontrolleri yaptırılmalıdır.
Çocukluk dönemindeki beslenme ile diş sa¤lı¤ı arasında bir paralellik vard›r. Kalsiyum, fosfor,
flor gibi mineraller, A, C ve D vitaminleri dişlerin sağlıklı gelişimi ve diş çürüklerinin engellenmesi
için gereklidir. Ayrıca diş çürüklerine neden olabilecek şekerden; kola, gazoz gibi asitli içecekler­
den uzak durulmalıdır. Sert kabuklu yemişler (f›nd›k, ceviz vb.) dişlerle k›r›lmamal›d›r. Aksi hâlde
diş minesinde çatlamalar meydana gelebilir.
Ağız ve diş sağlığının korunması için en önemli alışkanlıklardan biri, dişlerin düzenli olarak
fırçalanmasıdır. Diş fırçasının ulaşamadığı diş araları ara yüz fırçası ve diş ipiyle temizlenmelidir.
Günlük ağız ve diş bakımı için dişlerin kahvaltı sonrası ve yatarken olmak üzere iki kez fırçalan­
ması ve bir kez de diş ipliğinin kullanılması önerilmektedir. Diş fırçası, yumuşak ya da orta sertlikte
ve ağza uygun boyutta olmalıdır. Diş fırçası 3­6 ayda bir değiştirilmelidir.
Dişler fırçalanırken diş fırçası, diş ile dişetinin birleştiği yerden dişe doğru kısa ve nazik hareketler
ile fırçalanır. Dişlerin iç, dış ve çiğneme yüzeyleri şekil 3.2'de görüldüğü gibi fırçalanır. Dişler, en az iki
dakika; dil de bakterilerin uzaklaştırılması için 30 saniye süresince fırçalanmalıdır. Fırçalama bittikten
sonra ağız bir iki kez su ile çalkalanır.
Diş ipliği, iki elin orta parmakları arasına yaklaşık 40 cm alınarak sarılır. Başparmak ve işaret
parmakları yardımı ile dişler arasına yerleştirilir. Dişler ve diş etinin birleştiği sınıra şekil 3.3'te
görüldüğü gibi "C" şeklinde tutulur ve dişlerin üzerinden aşağı veya yukarıya doğru kaydırılır.
Dış yüzey dairesel
hareketlerle fırçalanır.
İç yüzey dairesel hare­
ketlerle fırçalanır.
Çiğneme yüzeyleri
ileri, geri hareketlerle
fırçalanır.
Şekil 3.2: Diş fırçalama tekniği
Diş ipi "C" şeklinde tutularak
yukarı aşağı hareket ettirilir.
Şekil 3.3: Diş ipi kullanma tekniği
51
3. ÜNİTE
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
Ölçme ve Değerlendirme
A.
Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Sağlığın geliştirilmesi ve korunması kavramını açıklayınız.
Sağlığın geliştirilmesine katkıda bulunabilecek kurum ve kuruluşlar hangileridir?
Fiziksel aktivitenin bedensel, ruhsal ve sosyal sağlık üzerindeki etkileri nelerdir?
0­6 yaş grubu çocuklarda yeterli ve dengeli beslenmenin önemini açıklayınız.
Şişmanlığın ortaya çıkış nedenleri nelerdir?
Kişisel temizlik araçlarına ve tüketim malzemelerine örnekler veriniz. Bunların kullanımında
nelere dikkat edilmesi gerektiğini açıklayınız.
7. Vücut sağlığının korunması, sürdürülmesi için giyecek ve ayakkabı seçiminde nelere dikkat
edilmelidir?
8. El, ayak ve tırnak temizliğinde dikkat edilmesi gereken noktaları kısaca açıklayınız.
9. Yaşadığınız şehrin belediyesinde çevre sağlığının geliştirilmesi konusunda çalışan yetkili biri
olduğunuzu düşününüz. Sağlığı geliştirici bir ortam oluşturulması için çalıştığınız çevrede ne
gibi hizmetler verilmesini, hangi yapı ve tesislerin kurulmasını sağlardınız? Neden?
10.Diş hekimi olan Mehmet Bey, diş sağlığının korunmasının tedaviden çok daha ucuz ve kolay
bir yol olduğunu düşünmektedir. Hastalarına bu yönde önerilerde bulunmaktadır. Sizce
Mehmet Bey, bu düşüncesinde haklı mıdır? Neden?
B.
havlu
su
flor
kalsiyum
tuvalet kâğıdı
hastalık
sabun
fiziksel aktivite
deodorant
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da ke­
lime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1. Koltuk altında ...................................... kullanılması doğru bir temizleme yolu değildir.
2. Kişisel temizlik kurallarına uyulması, bireyin sağlığının korunmasını sağlar ve toplumda
...................................... yayılmasını engeller.
3. Diş çürüklerinin engellenmesinde ......................................, ...................................... gibi elementler
etkilidir.
4. Genel vücut temizliği için ................................ ve .............................. gerekli olan temizlik malzeme­
leridir.
5. Tuvalet sonrası temizlik yapılırken ...................................... kullanılmalı ve bu bölge yıkanarak kuru­
lanmalıdır.
6. Yeterli ve dengeli beslenme ile ...................................... şişmanlığın önlenmesinde etkili iki temel
unsurdur.
C. Aşağıdaki soruların doğru seçeneklerini işaretleyiniz.
1. Ağız ve diş sağlığının korunması ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A. Dişler, sabah ve akşam olmak üzere en az günde iki kez fırçalanmalıdır.
B. Dişlerin iyi temizlenmesi için bol miktarda diş macunu kullanılmalıdır.
C. Diş fırçasının giremediği diş aralarında ara yüz fırçası ve diş ipi kullanılmalıdır..
D. Diş fırçası, fırçanın kullanımındaki bozulmalara bağlı olarak 3­6 ayda bir değiştirilmelidir.
E. Diş fırçası orta sertlikte ve ağza uygun boyutta olmalıdır.
52
3. ÜNİTE
SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI
2. Giyeceklerle ilgili olarak aşağıdaki özelliklerden hangisi diğerlerinden sonra dikkate alınmalıdır?
A. Vücuda uygun olup hareketi sınırlamaması
B. Derinin hava almasına izin veren kumaşlardan yapılmış olması
C. Modaya uygun olması
D. Temiz ve ütülenmiş olması
E. Mevsime uygun kumaşlardan yapılmış olması
3. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinin oluşmasında şişmanlık doğrudan ya da dolaylı bir etken değildir?
A. Karaciğer yağlanması
B. Kireçlenme
D. Yüksek tansiyon
E. Down sendromu
C. Şeker hastalığı
4. • Bulimia nevroza
• Anoreksiya nevroza
Yukarıda verilen hastalıkların her ikisi için aşağıdaki ifadelerden hangisi söylenemez?
A. Beden algısı bozukluğu olan insanlarda görülür.
B. Bir çeşit yeme bozukluğudur.
C. Vücutta besin maddelerinin eksikliğine yol açar.
D. Kısa sürede, aşırı miktarda yeme ve sonra kusma şeklinde görülür.
E. Hem ruhsal hem de bedensel sağlığı etkileyen bozukluklardır.
5. Aşağıdaki besin çeşitlerinden günlük yeterli miktarda alan beş kişiden hangisinin o gün için
dengeli beslendiği söylenebilir?
Kahvaltı
Öğle yemeği
Akşam yemeği
A. Süt, peynir,
meyve
Etli sebze yemeği,
cacık, pilav
Mercimek çorbası,
ızgara et, salata, ekmek
B. Sütlü mısır gevreği
ızgara et, pilav
haşlanmış tavuk, pilav,
yoğurt
C. Yumurta, peynir,
zeytin
börek, ayran
makarna, yayla çorbası,
sütlü tatlı
D. Reçel, ekmek, meyve suyu
zeytinyağlı sebze
ızgara, sebze, pilav, salata
E. Fındık ezmesi,
ekmek, peynir
mercimek çorbası,
balık tava
kıymalı makarna,
patates tava, ekmek
6. Düzenli fiziksel aktivite,
I. Beden sağlığı
II. Ruh sağlığı
III. Sosyal sağlık
IV. Gelecekteki yaşantı
gibi durumlardan hangileri üzerinde olumlu etkiye sahiptir?
A. I ve II
B. II ve III
D. I, II ve III
E. I, II, III ve IV
C. III ve IV
53
4. ÜNİTE
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
Üniteye Hazırlanalım
• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
56. sayfada 4.2 ve 67. sayfada 4.5 numaralı etkinlikler okul dışında çalışmalar yapmanızı ge­
rektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışmalarınızı öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili
ders saatinden önce tamamlayınız.
• 54. sayfada 4.1 ve 49. sayfada 4.6 numaralı etkinlikler için gereken araç ve gereçleri öğretme­
ninizin yardımıyla ilgili ders saatinden önce temin ediniz.
• Ünite boyunca çeşitli kaynaklardan yapacağınız araştırmaların sonuçlarını ilgili ders saatinde
konunun işlenişi sırasında sınıfta sunacaksınız. 58, 60 ve 64. sayfalarda Araştıralım - Paylaşalım
bölümü yer almaktadır. Bu araştırma çalışmalarını, öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre
ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
1. Akıl, Ruh Sağlığının Tanımı ve Önemi
Günlük hayatımızda akıl sağlığı ve ruh sağlığı kavramlarını sıklıkla duyarız. Peki, bu kavramla­
rın ne anlama geldiğini biliyor musunuz?
Sağlığın bedensel ve sosyal açıdan olduğu kadar ruhsal açıdan da tam bir iyilik hâli olduğunu
hatırlayalım. Ruhsal iyilik hâlinin ne ifade ettiğini anımsayınız. Ruhsal açıdan sağlıklı bir bireyde
hangi özelliklerin bulunması gerekmektedir? Akıl ve ruh sağlığı denildiğinde ne anlıyorsunuz? Bu
soruların cevaplarını araştırmak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 4.1
Daireyi Tamamlayalım
Amaç
Akıl ve ruh sağlığının tanımını yapmak ve önemini açıklamak
Araç ve Gereçler
Beyaz fon kartonu, kalem, izole bant, makas.
UYARI: Kesici aletlerle çalışırken dikkatli olunuz!
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda altı grup oluşturunuz.
Akıl ve ruh
2. Beyaz fon kartonuna yandaki şekli çizip yazıları yazarak
A sağlığı iyi olan
kesikli çizgi ile belirtilen yerlerden kesiniz.
B
insan
3. Parçalara ayrıldıktan sonra kalan ortadaki küçük dai­
...........................
Akıl ve ruh
Akıl ve ruh
reyi tahtaya ya da düz bir duvara bantlayarak sabit­ sağlığı iyi olan ................. sağlığı iyi olan
insandır.
leyiniz.
insan
insan
...........................
4. Her grup A'dan E'ye
ye kadar işaretli kartonlardan ...........................
.................
.................
Akıl ve
birini alsın.
E insandır.
insandır.
Ruh Sağlığı
5. Grup elemanları kendi aralarında tartışarak
Akıl ve ruh
Akıl ve ruh C
Nedir?
10 dakika içinde kendilerine verilen kartondaki
sağlığı iyi olan
sağlığı iyi olan
insan
insan
cümleyi yazarak tamamlasın.
...........................
...........................
Akıl ve
6. Her grup ellerindeki kartonları tahtadaki "Akıl
Akıl ve ruh
.................
.................
ruh sağlığı nedir?" yazılı kartonun etrafına bantla­
sağlığı iyi olan insandır.
insandır.
insan
yarak daireyi tamamlasın.
...........................
D
7. Oluşan akıl ve ruh sağlığı tanımlarını sınıf arkadaşları­
................. Ç
nızla birlikte okuyarak değerlendiriniz.
insandır.
8. Ortaya çıkan tanımlardan yola çıkarak akıl ve ruh sağlığı­
nın sağlıklı yaşam için önemini tartışınız.
54
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
4. ÜNİTE
Sonuca Varalım
1. Akıl ve ruh sağlığı nedir? Akıl ve ruh sağlığı iyi olan bir insanda bulunması gereken özellikler
nelerdir?
2. Akıl ve ruh sağlığının sağlıklı yaşam için önemi nedir?
Yaptığınız etkinlikte akıl ve ruh sağlığı iyi olan bir insanın özelliklerinin neler olması gerektiğini
belirleyerek bu kavramın tanımını irdeleyip önemini tartıştınız. Bu kavramlar için değişik tanımlama­
lar yapılabileceğini fark etmiş olmasınız. Kısaca akıl ve ruh sağlığını "kişinin kendisi ve çevresi ile den­
geli ve uyumlu bir ilişki sürdürebilmesi" olarak tanımlayabiliriz. Bir insanın çevresiyle dengeli, uyumlu
olabilmesi ve bu durumu sürdürebilmesi için birtakım özelliklere sahip olması gerekir.
Buna göre akıl ve ruh sağlığı yerinde olan bir insan;
• Kendisiyle uyumlu olmalıdır. Nedeni belli olmayan ve
uzun süren kaygı, kuruntu ve kuşkulardan uzak olmalı­
dır. Günlük kaygılar, üzüntüler her sağlıklı insanda vardır
ve ruhsal uyumsuzluk belirtisi sayılmaz.
• Çevresindeki kişilerle arkadaşlıklar kurabilmeli ve bu iliş­
kileri devam ettirebilmelidir.
• İnsanlara karşı sevgi ve saygıyla davranabilmelidir.
• Kendine güvenmeli, yeteneklerini gerçekçi gözle değer­
lendirebilmelidir.
• Toplumda yeri ve görevi olduğu bilinciyle yeteneklerini
geliştirmeli, çalışmalarından, başarısından zevk almalıdır.
• Geleceğe yönelik hedefleri olmalıdır. Hedeflerine ulaş­
mak için fotoğraf 4.1'de verildiği gibi çalışmalıdır.
• Zorluklarla baş edebilecek güce sahip olmalıdır.
Başarısızlıktan yılmamalı, zorlukla karşılaşınca kendini
bırakmamalıdır. Geleceğe yönelik umudu ve mücadele
gücü ile karşılaştığı engelleri yenmeye çalışmalıdır.
• Kendi başına kararlar alabilmeli, bu kararları uygulamalı
ve sorumluluğunu taşıyabilmelidir.
• Yaşadığı toplumla ters düşmeyen değerleri ve inançları
olmalıdır. Bunun yanı sıra başkalarının inanç ve görüşle­
rine saygı duymalı, hoşgörülü olmalıdır.
• Çalışmak kadar fotoğraf 4.2'de görüldüğü gibi dinlenme­
yi de bilmeli; spor, sanat gibi uğraşları da olmalıdır.
Fotoğraf 4.1: Akıl ve ruh sağlığı
yerinde olan insan geleceğe yönelik
hedefleri için çalışır.
Fotoğraf 4.2: Akıl ve ruh sağlığı
yerinde olan insanlar, çalışmak kadar
dinlenmeyi de bilmelidir.
Sağlıklı yaşam için akıl ve ruh sağlınının önemi büyüktür. İnsanlar hayatları boyunca büyük küçük
pek çok sorunla ve engelle karşılaşır. Bu engelleri aşmak için kimi zaman çevresiyle kimi zaman da
kendi kendisiyle çatışmaya girer, bocalar. Yukarıda çeşitli özellikleri ile tanımlanan akıl ve ruh sağlığı
yerinde bir insan, zorlukları yendikçe güçlenir. Güçsüz ve yetersiz kaldığında başarabildiğiyle yetinir.
Akıl ve ruh sağlığı iyi olmayan ya da olaylardan etkilenip sağlığı bozulan kişi, gerçeği iyi değer­
lendiremez. Olaylara karşı tepkileri, duruma uygunluk göstermez. Örneğin abartılı tepkiler vere­
rek sorunları çözeyim derken daha çok büyütebilir.
Bunalımsız, sorunsuz ve kaygısız bir hayat düşünülemez. Ruh sağlığı iyi olan bir insanın da
her zaman mutlu olduğunu söylemek doğru olmaz. Üzüldüğü, kendisini kötü hissettiği olaylar
mutlaka olacaktır. Fakat dayanma gücü ve değişen koşullara uyum sağlayabilme yeteneği ile zor
dönemlerden en az zarar görerek çıkabilir.
Yukarıda sayılan özellikler ideal akıl ve ruh sağlığını tanımlar. Bu özelliklerin hepsini taşıma­
dığımızı düşünüp kendimiz hakkında ümitsizliğe kapılmamalıyız. Bununla birlikte ruhsal olarak
sağlıklı sayılmak için verilen özellikleri dikkate almalı ve kendimizi bu doğrultuda geliştirmeliyiz.
55
4. ÜNİTE
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
2. Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Etmenler
Esra ve Elif birbirleriyle çok iyi arkadaş olan zeki ve çalışkan öğrencilerdir. Birlikte ders çalış­
mayı severler ve sınavlara birlikte hazırlanırlar. Elif, kendine güvenir ve çalışmaları sonucu elde
ettiği bilgileri sınavlarına yansıtarak başarılı olur. Ders içinde cevabını bildiğini düşündüğü soru­
ları çekinmeden yanıtlar. Esra ise çok çalıştığı hâlde kendine güvenmez, sınav sırasında çok fazla
heyecanlanıp normalde yapabileceği soruları yapamaz. Öğretmen sınıfta soru sorduğunda, yanlış
cevap verme korkusuyla parmak bile kaldıramaz.
Yukarıda anlatılan durumda Esra'nın kendine güvensizlik duymasına neden olan etmenler
nelerdir? Esra'ya bu sorununu çözebilmesi için neler önerirsiniz?
Yukarıdaki metinde de ifade edildiği gibi bütün olaylar herkesi aynı şekilde etkilemez. Peki,
günlük yaşantınızda hangi olayların sizi daha fazla etkilediğini hiç düşündünüz mü?
Akıl ve ruh sağlığı yerinde olan bir kişi, yaşamdaki baskılar belirli bir sınırı aştığında bunalım,
kaygı, öz güven eksikliği gibi davranış bozuklukları gösterebilir. Tıpkı beden sağlığı gibi akıl ve
ruh sağlığı da iç (kişisel) ve dış (çevresel) etmenlere göre değişip bozulabilir. Akıl ve ruh sağlığını
etkileyen iç ve dış etmenleri aşağıdaki etkinliği yaparak belirlemeye çalışalım.
Etkinlik 4.2
Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Etmenler Nelerdir?
Amaç
Kişisel ve çevresel etmenlerin akıl ve ruh sağlığı üzerindeki etkilerini açıklamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Akıl ve ruh sağlığını etkileyen kişisel ve çevresel etmenlerin neler olduğunu ve etkilerini İnter­
net, kitap, dergi gibi çeşitli kaynaklardan araştırınız.
2. Araştırma sonuçlarınızı bir rapor hâlinde düzenleyerek sınıfınızda sununuz.
3. Hazırladığınız sunuyu diğer arkadaşlarınızın hazırladıklarıyla benzerlik ve farklılıkları yönün­
den karşılaştırarak tartışınız.
Sonuca Varalım
Akıl ve ruh sağlığını etkileyen kişisel, çevresel etmenler ve etkileri nelerdir?
Yaptığınız etkinlikte incelediğiniz kişisel, çevresel etmenlerin akıl ve ruh sağlığına etkileri için­
de bulunulan zamana ve topluma göre değişebilir. Şehirde yaşayan bir insanın karşılaştığı sorunlar
ile kırsal alanda yaşayan bir insanın karşılaştığı sorunlar tamamen aynı olmayabilir. Şimdi akıl ve
ruh sağlığını etkileyen kişisel ve çevresel etmenlerin başlıcalarını inceleyelim.
A. Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Kişisel Etmenler
Daha önce de değindiğimiz gibi her insanın dış etmenlere göstereceği tepkiler aynı değildir.
Bu durum kişisel etmenlerdeki farklılıklardan kaynaklanır. Kişisel etmenleri yaş, cinsiyet, kişisel
alışkanlılar, meslek, medenî durum ve beden sağlığı olarak sıralayabiliriz.
Yaş: Akıl ve ruh sağlığının yaşla doğrudan bir ilgisi olmamakla birlikte bazı ruhsal sorunlar,
belli yaş gruplarında daha fazla görülür. Örneğin ergenlikte, kadınlarda menopoz ve erkeklerde
andropoz dönemlerinde vücuttaki hormon miktarı değiştiğinde depresyon, takıntı, (obsesif kom­
pulsif) vb. ruhsal sorunların oluşma olasılığı artar.
Cinsiyet: Kadın ve erkeklerin sosyal hayatta yüklendikleri sorumluluklar ve cinsiyete bağlı ola­
rak salgıladıkları hormonlar akıl ve ruh sağlığının farklı etkilenmesine sebep olabilir. Örneğin orta
yaştaki kadınlarda depresyon, orta yaştaki erkeklerde ise alkolizm görülme olasılığı daha fazladır.
56
4. ÜNİTE
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
Kişisel Alışkanlıklar: Kişilerin spor, müzik, edebiyat
vb. alanlarda edindikleri hobiler, akıl ve ruh sağlığı açı­
sından faydalıdır. Fotoğraf 4.3'te müzik alanında elde
edilen hobilere örnek verilmiştir. Bu uğraşlar zihinsel
etkinliği artırma, ruhsal dinlenme ve tatmin duygusu,
öz güven kazandırma gibi olumlu etkilere sahiptir.
Diğer taraftan kumar, alkol, uyuşturucu gibi zararlı
alışkanlıklar akıl ve ruh sağlığı üzerinde olumsuz etki­
lere sahiptir. Örneğin alkol kullanan bir kişinin zihinsel
etkinlikleri azalır, görev ve sorumluluklarını yerine geti­
remez, suçluluk duygusu gibi ruhsal sorunları oluşur.
Fotoğraf 4.3: Müzik gibi hobiler akıl ve
ruh sağlığını olumlu etkiler.
Meslek: Yoğun çalışma temposu ve fazla sorumluluk gerektiren cerrahlık, yöneticilik gibi bazı
meslekler kişinin ruhsal dengesini olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca kısmen sevmediği bir işi
yapması veya işsizlik de ruhsal sorunlara sebep olabilir.
Medeni Durum: Kişinin evli ya da bekâr oluşu veya evlilik hayatında içinde bulunduğu koşullar
akıl ve ruh sağlığını etkiler. Örneğin mutlu ve uyumlu bir evlilik akıl ve ruh sağlığını olumlu etki­
lerken, mutsuz ve huzursuz evlilikler ruhsal bozukluklara yol açabilir.
Beden Sağlığı: Ruh ve beden sağlığı birbiriyle çok yakından ilişkilidir. Bedensel olarak hasta­
landığımızda korku, sıkılma, utanma gibi ruhsal değişiklikler yaşayabiliriz. Sakatlıklar, tedavisi zor
ve uzun süren hastalıklar gibi etmenler, ruhsal sorunlara yol açabilir. Bazen de beyin tümörü, sara
(epilepsi), bunama gibi hastalıklar akıl ve ruh hastalıklarına çok benzer belirtilere yol açabilir.
B. Akıl ve Ruh Sağlığını Etkileyen Çevresel Etmenler
Dış çevreden kaynaklanan etmenler de akıl ve ruh sağlığını etkiler. Bunlar aile, sosyal, kültürel ve
ekonomik etmenler, bazı zorlayıcı durumlar olarak gruplandırılabilir.
Aile: Fotoğraf 4.4'te birlikte zaman geçiren mutlu
bir aile örneği görülmektedir. Anlayış, hoşgörü ve
huzurun egemen olduğu mutlu bir aile ortamı, tüm
aile bireylerinin ruhsal durumunu olumlu yönde
etkiler. Bazı durumlarda ise aile ortamındaki olum­
suzluklar, ruhsal sorunlara yol açabilir. Baskıcı, aşırı
ilgili vb. davranış bozuklukları olan anne ve babaların
çocuklarında akıl ve ruh sağlığı olumsuz etkilenebilir.
Sosyal, Kültürel ve Ekonomik Etmenler: Kişinin ilk
sosyal çevresi ailedir. Büyüdükçe sosyal çevre genişler,
Fotoğraf 4.4: Mutlu bir aile yaşamı, aile
okul, iş yeri gibi alanlar da sosyal çevreyi oluşturur. Akıl
bireylerinin ruh sağlığını olumlu etkiler.
ve ruh sağlığı üzerinde ailenin etkilerini yukarıda açık­
lamıştık. Ailenin sahip olduğu sosyal, kültürel alışkanlıklar da kişilerin akıl ve ruh sağlığını etkiler. Her
aile, içinde bulunduğu topluma göre değer yargıları, tutumları geliştirmekte ve bunları uygulamakta­
dır. Aile bireylerinin akıl ve ruh sağlığı bu değer ve tutumlardan etkilenir. Örneğin çocuklar arasında
ayrım yapılması, kadına verilen değer farklılığı gibi olumsuz tutumlar, kişilerde çeşitli ruhsal sorunlara
yol açabilir. Ayrıca okul ve iş yerindeki sosyal ilişkiler de akıl ve ruh sağlığı üzerinde etkilidir. Örneğin
sık sık okul değiştiren ve uyum zorluğu çeken bir çocuğun ya da iş yerindeki arkadaşlarıyla iyi ilişkiler
geliştiremeyen bir yetişkinin ruhsal sorunlar yaşaması mümkündür.
Ailenin ekonomik koşulları da akıl ve ruh sağlığı üzerinde etkilidir. İşsizliğin yaygın olduğu bir
toplumda aile içi sorunlar ve suç işleme eğiliminin artması bunun bir göstergesidir.
57
4. ÜNİTE
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
Doğal Afetler ve Diğer Zorlayıcı Durumlar: Ülkemizin
büyük bölümü deprem kuşağında yer almakta, ayrıca heye­
lan, sel, yangın gibi doğal afetler de ülkemizde sık görülmek­
tedir. Bu nedenle doğal afetlerin akıl ve ruh sağlığına etkileri
ülkemiz açısından ayrı bir önem taşır.
Doğal afetler, kişilerin yaşam düzenlerini ve yaşama bakış
açılarını alt üst eden olaylardır. Fotoğraf 4.5'te deprem son­
rası yıkılan evler ve insanların durumu görülmektedir. Doğal
afetlerde yaşadığı evi, iş yerini ve belki de yakınlarını kay­
Fotoğraf 4.5: Depremde evi yıkılan
bir kadın
beden kişiler, bu durumların üstesinden gelmekte ve uyum
sağlamakta zorlanabilirler. Bu durumda yapılacak en doğal
şey rehberlik ve psikolojik danışma merkezlerinden, psikiyatristlerden ve psikologlardan yardım iste­
mektir.
Doğal afetlerin yaşandığı yerlerde insanlar panik, çaresizlik, üzüntü, şaşkınlık gibi duygular yaşar­
lar. Ayrıca bu gibi durumlarda pek çok asılsız söylenti de çıkmakta, bu söylentiler toplumsal karmaşa­
ya, saldırganlık, öfke, güvensizlik gibi duyguların yaşanmasına neden olmaktadır. Bu gibi durumlarda
kişiler başlarına gelen yeni duruma uyum sağlamaya çalışmalı, söylentilere inanmamalı ve doğru bilgi
kaynaklarına ulaşmalıdırlar. Yanlış bilgi ve haberlerin yayılmasını engellemek için toplumsal iş birliği
yapılmalı, medya kuruluşları toplumu doğru ve zamanında bilgilendirmelidir.
Doğal afetlerin yanı sıra savaşlar, göçler, terör olayları kişilerin akıl ve ruh sağlığını olumsuz etki­
leyen toplumsal zorlayıcı olaylardır. Boşanmalar, yakın akrabaların ölümü vb. durumlar ise akıl ve
ruh sağlığını etkileyen özel zorlayıcı durumlardır. Toplumsal ya da özel hayatta yaşanan zorlayıcı
durumlarla karşılaşan, kişi sorunlarla baş edecek gücü kendinde bulamadığında uyum sağlamakta
zorlanabilir, ruhsal sorunlar yaşayabilir. Zorlayıcı durumların üstesinden gelen kişiler ise ruhsal açıdan
güçlenir, gelebilecek daha zor olaylara karşı hazırlıklı olur.
3. Akıl ve Ruh Sağlığını Korumak, Devamını Sağlamak İçin Alınması
Gereken Önlemler
Araştıralım - Paylaşalım
Akıl ve ruh sağlığı konusunda profesyonel yardım alınabilecek uzmanların kimler olduğunu,
bunlardan nasıl yararlanılabileceğini araştırınız. Araştırma sonuçlarınızı bir rapor hâlinde arkadaş­
larınıza sununuz.
Yaşlı bir usta, çırağının hayatındaki her şeyden mutsuz olmasından ve sürekli şikâyet etme­
sinden bıkmıştır. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir. Çırak döndüğünde ustası ona bir avuç
tuzu bir bardak suya atıp içmesini söyler. Çırak, yaşlı adamın söylediğini yapar ama içer içmez de
ağzındakini tükürür. "Tadı nasıl?" diye soran yaşla adama öfkeyle "Acı!" diye cevap verir.
Bunun üzerine usta çırağı kolundan tutar ve dışarı çıkarır. Sessizce az ilerdeki gölün kıyısına götü­
rür. Bu kez bir avuç tuzu göle atıp gölden su içmesini söyler. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenar­
larından akan suyu silerken usta aynı soruyu sorar, "Tadı Nasıl?", "Ferahlatıcı." diye cevap verir genç
çırak. "Tuzun tadını aldın mı?" diye sorar ve "Hayır" cevabını alınca şöyle der: "Yaşamdaki sorunlar da
tuz gibidir. Ne azdır, ne de çok. Her sorunun yarattığı acı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Onun
için sen de artık bir bardak su olmayı bırak, göl olmaya çalış."
Yukarıda verilen hikâyeyi okuduktan sonra, günlük yaşamda karşılaşılan sorunların çözümünde
nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?
Tıpkı, beden sağlığımız gibi akıl ve ruh sağlığımızın da korunması için çaba sarf etmeliyiz.
Ruhsal açıdan sağlıklı bir kişi, yukarıdaki hikâyede de anlatıldığı gibi günlük yaşamdaki çoğu
58
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
4. ÜNİTE
sorunun, üstesinden gelinebilecek kadar küçük olduğunu bilir. Daha büyük sorunlarla karşılaştı­
ğında ise bunlarla başa çıkabilecek gücü kendisinde bulur, sorunları bir göldeki bir avuç tuz kadar
algılayabilir. Akıl ve ruh sağlımızı korumak ve devamını sağlamak için alınabilecek önlemlerden
bazıları aşağıda verilmiştir.
Akıl ve ruh sağlığını korumak için kişi;
• Kendini tanımalı, olumlu ve olumsuz yönleriyle kabul etmelidir. Olumlu davranışlarını geliştir­
meye, olumsuz davranışlarını ise azaltmaya çalışmaldır.
• Evinde, okulunda veya iş yerinde çalışmalı, kendisine ve topluma yararlı olmalıdır.
• Yeteneklerini bilmeli, verimli uğraşlar edinmelidir. Böylece hem yararlı işler yapılır hem de
ruhen dinlenme sağlanmış olur.
• Geleceğe yönelik hedefleri olmalıdır. Hedefine ulaşmak için çaba göstermelidir. Böylece yaşa­
mak için bir amacı olur.
• Toplumda bir yeri olduğunu bilmelidir.
• Olaylar karşısında toplumun gereklerine göre davranmalı, kendini toplumdan soyutlamamalıdır.
Aynı zamanda kendi kişilik özelliklerini de koruyabilmelidir.
• Başarısızlıktan yılmamalı, yeni durumlara gerçekçi değerlendirmeler yaparak uyum sağlamalı­
dır.
• Farklı görüşlere karşı anlayışlı ve hoşgörülü yaklaşmalı, farklı düşüncelere sahip kişilerle iş bir­
liği yapabilme yeteneğine sahip olmalıdır.
Ruhsal bozukluk, bireyin duygu, düşünce ve davranışla­
rında geçici veya sürekli bir tutarsızlık göstermesi durumu­
dur. Daha önce değindiğimiz gibi aile içindeki çatışmalar,
uzun süren hastalıklar, ölümler vb. durumlar ruhsal bozuk­
luklara neden olabilr. Bu ruhsal bozukluklara depresyon,
fotoğraf 4.6'da görüldüğü gibi takıntı vb. durumlar örnek
verilebilir. Ruhsal bozuklukların önemli bir bölümünün teda­
visi mümkündür.
Ruhsal problemlerle karşı karşıya kalındığında, yapılması
gereken bu problemi görmezden gelip yok saymak olmama­
Fotoğraf 4.6: Temizlik takıntısı,
lıdır. Bunun yerine kişi, problemin üzerine giderek çözüm
ruhsal bir bozukluktur.
yolları bulmaya çalışmalıdır. Kişi, çözüm yollarını kendisi
bulamıyorsa konunun uzmanlarından profesyonel yardım
almalıdır. Akıl ve ruh sağlığı konularında çalışan uzmanlık dalları, psikolojik danışma ve rehberlik
hizmetleri, psikoloji ve psikiyatridir.
Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri, kendini ve başkalarını anlama, yeteneklerini kul­
lanma, doğru tercihler yapma, insan ilişkilerinde karşılaştığı sorunlara çözüm bulma, yaşamını ve
geleceğini planlama becerilerini kişilere kazandıran faaliyetler olarak tanımlanabilir. Psikolojik
danışman ve rehber, bireyin kişisel gelişimlerini artırmak için rehberlik eder. Örneğin öğrencilere
başarı ya da başarısızlıkları, sınav kaygısı vb. sorunlarda yol gösterir.
Psikoloji (ruh bilimi), insan davranışlarını bilimsel yöntemlerle inceleyen bilim dalıdır. Psikoloji
eğitimini tamamlamış, ruh ve zihin faaliyetlerini ve bunların sonucunda ortaya çıkan davranışları
inceleyen bilim insanları psikolog adını alır.
Psikiyatri (ruh sağlığı ve hastalıkları), kişinin zihinsel ve duygusal yetilerinde, davranışlarında,
çevreye uyumunda görülen bozuklukların tanımlanması, tedavisi ile ilgilenen tıbbi uzmalık alanı­
dır. Psikiyatrist, tıp eğitimini tamamlamış ve uzmanlığını psikiyatri ana bilim dalında yapmış olan
tıp doktorudur. Ruh hastalıklarının tedavisinde ilaç yazma yetkisi yalnız psikiyatristlerdedir.
59
4. ÜNİTE
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
Koruyucu ruh sağlığı hizmetleri; birincil, ikincil ve üçüncül olmük üzere üçe ayrılır. Bunlardan
birincil koruyucu ruh sağlığı hizmetleri, ruh sağlığı bozulmadan önceki çalışmaları kapsar. Bu çalış­
malar, ruh sağlığını tehdit eden etmenleri bulmaya ve gidermeye çalışmak amacını taşır. Ayrıca
ruh sağlığının korunması konusunda eğitimler verilmesi de birincil korumayı oluşturur. Halk
eğitim merkezleri, psikolojik danışma ve rehberlik servisleri, okulların rehberlik servisleri birincil
koruma hizmeti verirler.
İkincil koruyucu ruh sağlığı hizmetleri, ruh sağlığı
bozulan kişilerin erken tanı ve tedavilerini kapsayan
sağlık hizmetleridir. Bu amaçla hastanelerin psikiyatri
bölümlerine veya birincil koruyucu ruh sağlığı hizmeti
veren kuruluşlara gidilir. Tedavi, ilaçla veya psikoterapi
ile yapılır. Psikoterapide hekim ile hasta fotoğraf 4.7'de
görüldüğü gibi karşılıklı görüşerek sorunların sebebini
anlamaya ve çözmeye çalışır.
Üçüncül koruyucu ruh sağlığı hizmetleri, ruh sağlığı
bozulan kişilerin topluma kazandırılması ve yeniden
hastalanmalarının önlenmesini içine alan rehabilitasyon
Fotoğraf 4.7: Psikoterapi, hekim ve
hizmetleridir. Bu hizmetler, üniversite hastanelerinin
hasta arasında karşılıklı konuşma
psikiyatri bölümleri, ruh ve sinir hastalıkları hastaneleri
şeklinde uygulanan bir tedavidir.
ve rehabilitasyon merkezlerinde yürütülür.
4. Stres Kavramı
Araştıralım - Paylaşalım
Sınav kaygısı ile başa çıkma yollarına yönelik çalışmalarla ilgili araştırma yapınız. Araştırma
sonuçlarınızı bir rapor hâlinde düzenleyerek sınıfınızda sununuz.
İş yerinde terfi eden Mesut Bey'in başka bir şehre taşınması gerekmektedir. Gireceği yeni çev­
reyi ve yeni işinin sorumluluklarını düşünen Mesut Bey'in kalp atışları hızlanmakta, yüzünü ateş
basmaktadır.
Kaan üniversite sınavına çok kısa bir süre kala sabahları uyanmakta güçlük çekmeye, daha az
yemek yemeye başlar. Ders çalışırken avuçları terlemekte ve karnına ağrılar girmektedir.
Yukarıda anlatılan örneklerin benzerlerini farklı durumlar karşısında da hepiniz yaşamışsınız­
dır. Bu gibi durumların vücudunuzda meydana getirdiği değişiklikleri "sınav stresi", "iş stresi" gibi
kavramlarla açıklamaya çalışırsınız. Stres kavramı size ne ifade eder? Strese neden olan etmenler
ve stresin sağlık üzerindeki etkileri nelerdir? Stresle nasıl başa çıkacağınızı biliyor musunuz?
Bu konuyu tamamladığınızda, yukarıdaki soruları da cevaplayabileceksiniz. Şimdi stres kavra­
mını, strese neden olan etmenleri, etkilerini ve stresle başa çıkma yollarını incelemek üzere aşağı­
daki etkinliği yapalım.
Etkinlik 4.3
Günlük Yaşamda Stres
Amaç
Strese neden olan etmenleri, stresin etkilerini ve stresle başa çıkma yollarını açıklamak.
Bunları Yapalım
1. Stres kavramı size ne ifade ediyor? Bu sorunun cevabını sınıfınızda sözlü olarak açıklayınız.
2. Sınıfınızda ortaya konan tanımları bir arkadaşınız tahtaya yazsın.
3. Öğretmeninizin rehberliğinde stresi en doğru açıklayan tanımı ya da tanımları belirleyiniz.
60
4. ÜNİTE
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
4. Günlük yaşamda strese neden olabilecek bir örnek veriniz. Bu durumun insanda ne gibi deği­
şiklikler oluşturduğunu ve bu durumla başa çıkmak için çözüm önerilerinizi aşağıdaki gibi bir
çizelgeyi defterinize çizerek yazınız.
Hangi olay/durum stres
nedenidir?
Bu olay/durumun insanda oluşturduğu değişiklikler nelerdir?
Bu olay/durumun neden olduğu stresle nasıl başa çıkabiliriz?
(Örnek çizelgedir.)
5. Hazırladığınız çizelgeyi sınıfınızdaki diğer arkadaşlarınızın hazırladıklarıyla benzerlik ve farkı­
lıkları yönünden karşılaştırarak tartışınız.
Sonuca Varalım
Stresin insanda oluşturduğu değişiklikleri fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak gruplandırınız.
Sizin de yaptığınız etkinlikte örnek verdiğiniz gibi günlük yaşamda hepimiz, değişimle ve uyum
sağlamamız gereken yeni bir durumla karşı karşıya kalabiliriz. Bunun için stresle baş etme yolları­
nı bilmemiz önemlidir. Stresle baş etme yolları geliştirip bunları uygulayabilmemiz için öncelikle
stresin ne olduğunu ve strese neden olan etmenleri açıklamamız gerekir.
A. Stresin Nedenleri ve Etkileri
Stres, vücudun uyum gerektiren içsel veya dışsal bir uyarana verdiği tepki olarak tanımlanabi­
lir. Vücut, değişimi tehdit olarak algılar ve bu tehditten kaçmak ya da onunla savaşmak için bir­
takım tepkiler verir. Dolayısıyla stres, değişimlere uyum sağlamak üzere ortaya çıkar. Bu nedenle
tüm canlılarda stres, yaşam için gereken bir durumdur.
Bir miktar stres insan yaşamında da vazgeçilmez ve gereklidir. Uyum sağlamamız gereken yeni
durumlar ve bu nedenle yaşadığımız stres olumlu olabilir. Olumlu stres kaynaklarına üniversiteyi
kazanmak, yeni bir işe girmek, evlenmek gibi örnekler verebiliriz. Bu olumlu durumların yarattığı
stresle başa çıktığımızda olgunlaşırız. Kendimize güvenimiz ve yeni durumlara uyum yeteneğimiz
artar. Bazı durumlarda ise insan, hoş olmayan durumlara uyum sağlamak zorunda kalabilir. Buna
örnek olarak bir yakının ölümü, problemli ilişkiler, boşanma, işten çıkarılma vb. durumlar verilebilir.
Stres yaratan olaylar, kişi üzerinde baskı, engellenmişlik duygusu ve bunların sonucu olarak
da stresi yaratır. Hissedilen baskı, stresin tanımında da değindiğimiz gibi içsel veya dışsal olabilir.
Örneğin büyük kentlerde gürültünün yarattığı stres dışsal, mükemmeliyetçi ve hırslı bir öğrencinin
sınavdan en yüksek notu alma çabası içsel kaynaklıdır.
Aynı olay karşısında kişilerin verdikleri tepki ve sonuç olarak da stres düzeyleri farklılık göstermek­
tedir. Örneğin sabırsız ve aceleci kişiler, sakin ve rahat davranış biçimi olan kişilere göre daha fazla
strese maruz kalırlar. Yoğun stres yaşayan kişilerin sadece ruhsal değil, bedensel sağlıkları da tehdit
altındadır. Stresin sağlık üzerindeki etkileri aşağıda verilmiştir.
STRESİN SAĞLIK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Fiziksel Etkiler
•
•
•
•
•
•
•
Çarpıntı
Başağrısı
Üşüme ya da terleme
Mide, bağırsak bozukluğu
Nefes darlığı
Ellerde terleme
Düzensiz uyku ya da
uykusuzluk
• Bitkinlik
Duygusal Etkiler
•
•
•
•
•
•
•
Huzursuzluk
Sıkıntı
Gerginlik
Kaygı
Neşesizlik
Sinirlilik
Saldırganlık
Zihinsel Etkiler
•
•
•
•
•
•
•
Unutkanlık
Kararsızlık
Konsantrasyonda azalma
Organize olamama
Zihin karışıklığı
İlgi azalması
Performans düşüklüğü
61
4. ÜNİTE
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
B. Stresle Başa Çıkmanın Yolları
1. Günlük Yaşamda Stresle Başa Çıkmak İçin Neler Yapılmalıdır?
Hepimiz yaşamımız boyunca belirli dönemlerde az ya da çok stres yaşadığımıza göre stresle
başa çıkma yollarını öğrenmeli ve bu yolları kendi hayatımızda uygulamalıyız. Stresle baş etmenin
yollarından bazılarını aşağıda bulacaksınız.
• İleriye dönük hedefler gerçekçi olmalıdır. Yakın vadede gerçekleşmesi çok zor olan hedefler
stresimizi artırır ve yeni hedefler koyma, çalışma isteğimizi köreltebilir.
• Her gün kendimize en azından yarım saat vakit ayırmak, bu süre içinde sevdiğimiz bir hobiyle
uğraşmak rahatlamamıza yardımcı olur. Stresle baş etme gücümüzü artırır.
• Düzenli beslenme ve düzenli uyku, strese karşı toleransımızı artırır. Bu sebeple her gün yeterli
miktarda uyumaya ve dengeli beslenmeye özen göstermeliyiz.
• Sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklar, stresimizi azaltmaz, aksine daha da artırır. Yaşamımızın
her evresinde bu gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmalıyız.
• Hayatta her zaman aksilikler olabileceğini unutmamalıyız. Bir aksilikle karşılaştığımızda esnek
olmaya çalışarak bunun yarattığı yeni duruma adaptasyon yeteneğimizi geliştirebiliriz.
• Yaşamda her şey kontrolümüz altında değildir. Gerektiğinde kontrolümüzün olmadığı olayla­
ra karşı kabullenici olmanın hayatımızı kolaylaştıracağını bilmeliyiz.
• Sosyal hayat, stresten uzak kalmamıza yardımcı olur. Yakın arkadaşlarımızla vakit geçirmek,
güvendiğimiz arkadaşlarımızla sorunlarımızı paylaşmak kendimizi daha iyi hissetmemizi sağla­
yacaktır.
• Düzenli günlük tutmak gibi duygu ve düşüncelerimizi yazmak olumsuz olayların yükünden bir
nebze de olsa kurtulmamızı sağlar.
• Stresle başa çıkamadığımızı düşündüğümüzde bir uzman desteği almak doğru bir davranıştır.
2. Sınav Kaygısı Nedir?
Fotoğraf 4.8'de gördüğünüz öğrenci, yoğun bir sınav stre­
si yaşamaktadır. Stresin etkilerinin bu şekilde yoğun olarak
yaşanması uyum sağlamaya yol açacağı yerde yaşamı zorlaş­
tırabilir. Sınav öncesi bir miktar stres hisseden öğrenci, ders
çalışmak için motive olabilir. Ancak bu stres, sınav başarısının
düşmesine neden oluyorsa bu duruma sınav kaygısı adı veri­
lir. Sınav kaygısı olan öğrencide, sınav öncesi terleme, kalp
çarpıntısı, titreme, baş ağrısı gibi fiziksel; bütün bildiklerini
unutma korkusu gibi duygusal belirtiler meydana gelebilir.
Bu etkilerle birlikte performans düşüklüğü ve konsantrasyon
kaybı gibi zihinsel belirtiler de yaşanır.
Bir sonraki başlık altında sınav kaygısı ile baş etmenin yol­
ları verilmiştir. Eğer sınav kaygısı yaşadığınızı düşünüyorsanız,
bu yollardan kendinize uygun olduğunu düşündüklerinizi
uygulayabilirsiniz. Elinizden gelen her şeyi yapmanıza rağ­
men hâlâ kaygınız devam ediyorsa okulunuzdaki psikolojik
danışma ve rehberlik servisinden yardım alabilirsiniz.
Fotoğraf 4.8: Yoğun sınav kaygısı
başarısızlığa neden olabilir.
3. Sınav Kaygısı ile Başa Çıkmak İçin Neler Yapılmalıdır?
Sınav kaygısı arttığı zaman bedende birtakım değişiklikler olur. Solunum hızlanır, kalp nor­
malden daha fazla artar, kaslar gerilir. Bedende meydana gelen bu değişiklikler insanın duygu­
sal durumunu etkiler. Soruyu okumakta ve anlamakta zorluk çekilir. Bu nedenlerden dolayı söz
konusu sınavdan önce bedeni kontrol etmeyi sağlayacak doğru nefes alma egzersizleri ve düzenli
62
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
4. ÜNİTE
fiziksel aktivite faydalı olacaktır. Ayrıca düşünce biçimini düzenlemek, sınav öncesinde ve sınav
sırasında yapılması gerekenlere dikkat etmek sınav kaygısı ile baş edebilmeyi sağlayacaktır. Şimdi
sınav kaygısı ile baş etmenin yollarını sırasıyla inceleyelim.
Doğru Nefes Alma Egzersizi
Nefes almadan önce fotoğraf 4.9'da görüldüğü gibi sol
elinizi karnınızın, sağ elinizi göğsünüzün üzerine koyarak
nefesinizi ciğerleriniz boşalıncaya kadar veriniz. Burnunuzdan
yavaş yavaş ve derin bir şekilde nefes alarak önce karnınızın,
sonra da göğsünüzün şiştiğini hissediniz. Nefesi aldıktan
sonra bırakmadan içinizden dörde kadar sayınız ve nefesinizi
bırakınız.
Günün farklı zamanlarında nefes egzersizini ne kadar çok
yaparsanız bedenininiz o kadar çabuk alışacak ve doğru nefes
almaya uyum sağlayacaktır. Nefes egzersizi sayesinde bedeni­
nizin gevşediğini hissedeceksiniz.
Düzenli Fiziksel Aktivite
Gerginlik, damarlarda daralmaya neden olduğu için hüc­
Fotoğraf 4.9: Doğru nefes almadan
önce akciğerlerdeki hava boşaltılır.
relere giden kan miktarında azalma olur. Bu da hücrelerin
yetersiz beslenmesi demektir. Bu durumda vücutta salgılanan
bazı maddeler öğrenmeyi zorlaştırır ve hücrelerin kapasitelerini tam manasıyla kullanamamasına
neden olur. Günde 10–20 dakika düzenli egzersiz yaparak bu etkileri azaltabilirsiniz. Düzenli fiziksel
aktivitenin sınavlara hazırlanan gence sağlayacağı yararlardan birincisi kaygıyı azaltması, ikincisi ise
etkin öğrenmenin artmasıdır.
Düşünce Biçimini Düzenlemek
Sınavdan önce zihninizde geçmişteki başarısızlıklarınızı değil başarılarınızı düşününüz ve ken­
dinize güveniniz. "Mahvolurum." "Biterim." gibi düşüncelerin problemi çözmeye yararı olmadığını
unutmayınız. Sınav bilgilerin ölçülmesidir, kişiliğinizin değil. "Yapamayacağım.", "Başaramayacağım."
şeklindeki düşünceler sınavı baştan kaybetmenize neden olur.
Daha önceki başarısızlık sebeplerini araştırarak onları telafi etmeye çalışınız. Başka bir deyişle aynı
sebeplerin yeni bir başarısızlığa yol açmasına izin vermeyiniz. Düzenli çalışma her zaman düşünce
biçimini olumlu etkiler.
Sınav Öncesinde Yapılması Gerekenler
Günü gününe ders çalışınız. Eğer bunu, bir sınav için yapamadıysanız paniklemeyip ümidinizi kay­
betmeyiniz. Sınava uykusuz girmeyiniz ve sınavdan en az 1 saat önce çalışmayı bırakınız.
Sınava yanınızda getirmeniz gerekenleri de öğrenip zamanında sınav yerine gidiniz. Sınavdan
hemen önce sınıf arkadaşlarınızla sınav hakkında konuşma­
yınız. Bu bütün grubu olumsuz etkileyip kaygınızı artırabilir.
Sınav Sırasında Yapılması Gerekenler
Sınav sorularına bir göz atıp kendinize bir plan yapınız.
Nereden başlayacağınızı, hangi soruya ne kadar zaman ayı­
racağınızı belirleyiniz. Eğer sınavda anlayamadığınız bir yer
varsa sınav görevlisinden açıklama isteyiniz. Eğer aklınıza,
yapmaya çalıştığınız soru ile ilgili hiçbir şey gelmiyorsa başka
bir soruya ya da bölüme geçiniz.
Başkalarına ya da kendinize dikkatinizi vermeyiniz.
Fotoğraf 4.10'da görüldüğü gibi dikkatinizi sadece sorulara
yöneltiniz. Zamanınızı, kaygılanarak, şüpheye düşerek, kendi­
nizi suçlayarak geçirmeyiniz. "Ne yapabilirdim?" diye değil, "Şu Fotoğraf 4.10: Sınav sırasında dikkati
sadece sorulara yöneltmek gerekir.
anda ne yapabilirim?" diye düşününüz.
63
4. ÜNİTE
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
5. Etkili İletişim Kurma Yolları
Araştıralım - Paylaşalım
Okul rehberlik servisi ile iş birliği yaparak etkili iletişim kurma yolları hakkında çeşitli kaynaklar­
dan bilgi toplayınız. Topladığınız bilgileri sınıf arkadaşlarınızla sunum hâlinde paylaşınız.
Bir sorununuz olduğunda ya da paylaşmak istediğiniz bir olay yaşadığınızda kiminle konuşma­
ya istek duyarsınız? Bu kişiyi iyi bir dinleyici yapan onun hangi özellikleridir?
Günlük yaşamda aileniz, arkadaşlarınız ya da öğretmeninizle ilişkilerinizde "Ben onu demek
istememiştim.", "Beni yanlış anladı." gibi düşüncelere kapıldığınız oldu mu? Bu durumun nedeni
ne olabilir?
Çevremizdeki kişilerle ilişkilerimizi etkileyen en önemli etmenlerden biri etkili iletişim kurmak­
tır. İnsanların duygu, düşünce ve bilgilerini beden hareketleri, konuşma, yazı gibi çeşitli yollarla
birbirlerine aktarmaları iletişim adını alır. Etkili iletişim kurma yollarını öğrenmek için önce günlük
yaşamda iletişimi engelleyen davranış ve ifadelerimizi gözden geçirelim.
A. İletişim Engelleri
İletişimde önemli olan aktarmak istediğimiz mesajı karşımızdakine amaçladığımız biçimde
aktarabilmek, isteneni elde etmek ve beklenen tepkiyi uyandırmaktır. Bazı durumlarda iletişim
çabamız başarısızlığa uğrayabilir, engellerle karşılaşabiliriz. İletişim engellerinin neler olduğunu
ve etkili iletişim yollarını belirlemek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 4.4
İletişim Engellerini Kaldıralım
Amaç
İletişim engellerini belirlemek ve etkili iletişim kurma yollarını açıklamak.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda ikişer kişilik beş grup oluşturunuz,
2. Birinci grup aşağıdaki senaryoyu rol yapma tekniğiyle canlandırsın. Canlandırma sırasında
A öğrencisinin ifadesi karşısında, B öğrencisi bu ifadenin kendisinde nasıl bir duygu yarattığını
açıklasın. Sınıftaki diğer öğrencilerle birlikte B öğrencisinin mesajı algılaması ve uygulaması
için doğru ifadenin nasıl olması gerektiğini tartışsınlar. Öneriler doğrultusunda canlandırma
tekrarlansın.
3. Diğer gruplar da aynı şekilde canlandırmalarını yapsın.
1. Grup: Emir verme, yönetme
A: Ödevlerini yap ve odanı da topla!
B: ................................................................................................................................................................................................................
2. Grup: Uyurma, tehdit etme
A: Bu sınavdan geçer not alamazsan dışarı çıkamazsın!
B: ................................................................................................................................................................................................................
3. Grup: Ön yargılı olma, eleştirme
A: Yine ödevini yapmadan geldin değil mi?
B: ................................................................................................................................................................................................................
4. Grup: Ad takma, etiketleme
A: Tembel teneke hiç çalışmıyorsun!
B: ................................................................................................................................................................................................................
5. Grup: Teselli etme
A: Arkadaşlar arasında olur böyle şeyler. Aldırma, zamanla kendini daha iyi hissedersin.
B: ................................................................................................................................................................................................................
Sonuca Varalım
Etkinliğinizde elde ettiğiniz bilgilere ve deneyimlere dayanarak ailenizdeki bireylerle, arkadaşla­
rınızla, öğretmenlerinizle ilişkilerinizde etkili iletişimin önemini tartışınız.
64
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
4. ÜNİTE
Yaptığınız etkinlikte günlük yaşamınızda duyduğunuz
bazı ifadelerin iletişimi engellediğini belirleyerek etkili ileti­
şim yollarının neler olabileceğini tartışarak belirlediniz. Bu
yolları daha ayrıntılı incelemeden önce iletişimi oluşturan
başlıca ögeleri ve iletişim türlerini görelim.
İletişimin gerçekleşebilmesi için şekil 4.1'de görülen mesaj,
kaynak, kanal ve alıcı ögelerine gereksinim vardır. Mesaj,
karşı tarafa iletilen her türlü duygu, düşünce ve bilgi olarak
Şekil 4.1: İletişimin ögeleri
tanımlanabilir. Kaynak, mesajı gönderen; alıcı gönderilen
mesajı alan kişidir. Kanal, mesajı gönderirken kullanılan araç veya yöntemdir. Eğer varsa mesaja alı­
cının verdiği her türlü yanıt da dönüt (geri bildirim) adını alır.
İletişim türleri sözlü, yazılı ve sözsüz iletişim olmak üzere üç çeşittir. Sözlü iletişim, karşılıklı konuş­
ma ve dinleme etkinliklerini kapsar. Yazılı iletişim; mektup, gazete, dergi ve kitaplardaki yazılar ve
İnternet yazışmaları gibi yazılar veya yazılı işaretler yoluyla yapılan iletişimdir. Sözsüz iletişim ise
kelimeler olmadan mesajların gönderilmesi ve karşı tarafça kabul edilmesi şeklindedir. Bu mesajların
iletim yolu el, kol hareketleri, jestler ve mimikler, yüz ifadeleri, dokunma vb. şekillerde olabileceği
gibi direkt nesnelerle iletişim (giyim, saç şekli, dekorasyon) de olabilir.
Bazı iletişim şekilleri gerçek anlamda iletişim kurabilmeyi engeller. Şimdi bu iletişim engellerini
sırasıyla açıklayalım.
• Emretme, Yönetme: "Yap!", "…yapacaksın.", "Yapmak
zorundasın." gibi ifadeler içeren iletişim şekli alıcıda söy­
lenenlerin tersini yapma isteğine, karşılık vermesine ya da
misillemeye yol açabilir.
• Uyarma, Tehdit Etme: Fotoğraf 4.11'de görüldüğü gibi "…
yaparsan sonuçlarına katlanırsın.", "Ya yaparsın, ya da..."
gibi ifadeler "Senden daha güçlüyüm ve sana istediğimi
yaptırırım." mesajları veren iletişim şeklidir. Korku, boyun
eğme, gücenmeye neden olabilir.
• Ahlak Dersi Verme: "…yapmalıydın.", "Doğru bir davranış
değil.", "…yapmak gerekir." ifadeleri kullanılarak kurulan
Fotoğraf 4.11: Karşıdaki kişiyi
uyararak konuşma iletişimi engeller.
iletişim zorunluluk ya da suçluluk duyguları yaratabilir.
• Öğüt Verme: "Ben olsam…", "Neden… yapmıyorsun?",
"Bence…" mesajları alıcı tarafından kendisine güvenilmediği şeklinde algılanır. Alıcının kendi
sorunlarını çözmekten âciz olduğunu ima edebilir.
• Ön Yargılı Olma: "Sen zaten hiçbir işi beceremezsin…" şeklindeki ifadeler olumsuz bir yargıya
hedef olma ya da azarlanma korkusuyla iletişimi engelleyebilir.
• Övme: "Çok güzel!..", "Bence harika bir iş yapıyorsun…" gibi ifadeler kişiden beklentinin çok yük­
sek olduğunu ima eder, içtenlikten yoksun bir tutum olarak algılanabilir;
• Ad Takma, Etiketleme: "Koca bebek…", "Tembel teneke…" gibi ad takarak etiketlemek karşı tara­
fın kendini değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına, yol açabilir.
• Tahlil Etme, Teşhis Koyma: "Senin derdin nedir biliyor musun?", "Aslında sen öyle demek istemi­
yorsun." şeklinde verilen mesajlar tedirgin edici olabilir ve başarısızlık duygusu uyandırabilir.
• Teselli Etme: "Aldırma… Boşver, Düzelir…", "Hadi biraz neşelen…", "Zamanla kendini daha iyi
hissedersin…" ifadeleri ile verilen mesaj karşı tarafta yeterince anlaşılmama hissine neden olabilir.
• İnceleme, Soruşturma: "Neden?.. Kim?.. Sen ne yaptın?.. Nasıl?.." gibi sorularla iletişim kurmaya
çalışmak sorgulanma hissi yaratarak iletişimi engelleyebilir.
• Konu Değiştirme, İşi Alaya Alma: "Daha güzel şeylerden konuşalım…" "Sen neden dünyayı yönet­
miyorsun?" gibi mesajlar karşı tarafa kendisinin önemli olmadığını düşündürebilir.
65
4. ÜNİTE
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
B. Dinlemenin ve Ben Dilinin Önemi
Sosyalleşmenin en önemli aracı etkili bir iletişim kurmaktır. İnsanların başarılarının çoğu, etkili
bir iletişim yeteneğine bağlıdır. Başkalarıyla etkili bir iletişim kurma ve onların nasıl düşündüklerini
anlama yeteneğimiz, aile içinde ya da okulda sorunlarımızı çözmemizi kolaylaştırır. Etkili bir iletişim
kurma daha rahat arkadaş edinmeye ve sosyal çevrenin geliştirilmesine yardımcı olur. Daha önce
değindiğimiz iletişim engellerini ortadan kaldırmak, etkili bir
iletişim kurabilmek için atılacak ilk adım olmalıdır.
Zzzz Zzz...
Beni dinliyor mu
İletişimi engelleyen tutumlardan biri de fotoğraf 4.12'de
acaba?
görüldüğü gibi karşımızdaki kişiyi gerçekten dinlemememizdir.
Etkili iletişim için dinleme en kolay yoldur. Karşımızdakine sade­
ce duygularını ifade etme özgürlüğü tanıyarak dinleme, pasif
dinlemedir. Elbette tüm iletişim boyunca pasif dinleme doğru
değildir. Bir konuşmanın anlamını tam olarak kavrayabilmek
için soru sormamız, geri bildirimde bulunmamız gerekmektedir.
Buna da aktif dinleme denir.
Fotoğraf 4.12: Karşımızdakini
Empati kurarak dinleme de bir diğer etkili iletişim yolu­
dinlemediğimizde etkili iletişim
dur. Empati, kişinin iletişim sırasında karşısındakinin duygu ve
kurmak da imkânsızlaşır.
düşüncelerini anlayabilmesini ve böylece duyarlı bir yaklaşım
içinde olmasını sağlar. Empati kurarak dinleyen kişi, iyi dinleyicidir. Aynı zamanda bu kişiler karşıdaki
kişinin dile getiremediği duygularını da sezebilirler.
İletişimde kullanılan iki dil vardır. Bunlar yargılayan "sen dili" ve yakınlaştıran "ben dili"dir. Günlük
yaşamda daha çok iletişimde "ben dili"nin kullanılması daha iyi sonuç verir, iletişimi kolaylaştırır.
"Kıs şu müziğin sesini!" demek yerine "Müzik bu kadar yüksek açılınca okuduğumu anlamıyorum."
demek, karşı tarafa kızgınlığın nedenini açıklar. Karşımızdaki kişinin davranışını kendi isteğiyle ve
bize verdiği değer yüzünden değiştirebilmesi için sorunumuzun ve kızgınlığımızın nedenini bilmesi
gerekir. Dolayısıyla "ben dili" başkaları hakkındaki değerlendirme ve yorumlarımızı değil, bizim olay
karşısındaki gerçek duygu ve yaşantımızı açıklar.
C. Etkili İletişimin Sosyalleşmedeki Önemi
Sosyalleşme, kişinin toplumdaki kuralları, gelenek ve görenekleri, toplumdaki alışkanlıkları ve
bulunduğu toplumun kültürünü öğrenmesi olarak tanımlanabilir. İnsanlar doğduğu andan itiba­
ren sosyalleşme süreci içine girerler. Bu sürecin sağlıklı devam etmesinde etkili iletişimin rolü çok
büyüktür. Diğer insanlarla sürekli bir iletişim hâlinde olan insan, bir şeyler öğrenmeye devam eder.
İletişimdeki sorunlar ve engeller aşıldıkça iletişim etkili bir hâle gelir. Sosyalleşme sürecinde ilişkileri­
miz de o kadar güçlü ve sağlıklı olur.
İnsanların sosyalleşmesinde ilk ve en etkili kurum ailedir. Aile, çocuğun ilk hayat derslerini aldığı
ve yeni tecrübeler kazandığı sosyal bir kurumdur. Aile bireyleri ile kurulan etkili iletişim, kişinin geliş­
mesini, kimlik kazanmasını ve topluma uyumunu kolaylaştırır.
Arkadaş grubu, aileden sonra çocuğun sosyalleşmesinde önemli etkilere sahiptir. Mücadele etme,
hakkını koruma, paylaşma, başarı, sevilme arkadaşlar arasındaki iletişimle öğrenilir. Kişinin akranları
ile iyi ilişkiler kurmasının yolu etkili iletişimden geçer.
Çocukların her bakımdan sosyalleşmelerini sağlayan önemli sosyal kurumlardan bir diğeri de okul­
dur. Okul; öğrenme, spor ve sanat gibi etkinlikler için iletişim ortamı yaratır. Okulda çocuklar kendi
yaşıtları içinde yaşamayı, çalışmayı ve paylaşmayı öğrenir.
Performans Görevi
"İnsanların çoğu aralarına duvar, çok azı da aralarına köprü kurarlar." sözünün anlamını açık­
layan bir yazı yazınız. Yazınızı sınfta okuyarak arkadaşlarınızla paylaşınız.
66
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
4. ÜNİTE
6. Şiddet ve İstismar
Günlük yaşamımızda şiddet ve istismar kavramlarını sıklıkla duyarız. Gazete ve televizyonlarda
da bu konularla ilgili haberler dikkat çekici bir yer tutar: "Sporda Şiddet!", "Sokakta Şiddet", "Aile
İçi Şiddet", "Çocuk İstismarı". Bu örnekleri daha da artırabiliriz. Şiddet ve istismar olayları toplumsal
ve bireysel olarak vicdanımızı yaralayan, istenmeyen olaylardır. Size göre şiddet ve istismar nasıl
tanımlanabilir? Acaba şiddet veya istismar, bireyin sosyal ve ruhsal gelişimini nasıl etkiler? Bu
konuyu araştırmak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 4.5
Şiddet ve İstismarın Etkileri
Amaç
Şiddet ve istismarın bireyin sosyal ve ruhsal gelişmesine etkileri.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi, gazete kupürleri, makas.
UYARI: Kesici aletlerle çalışırken dikkatli olunuz!
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki yollardan birini izleyerek şiddet ve istismarla ilgili bilgiler derleyiniz. Etkinliğiniz
sırasında okul rehberlik servisi ile iş birliği yapabilirsiniz.
• Yazılı basından kupür kesiniz.
• Görsel basında izlediğiniz olaylar varsa defterinize not alınız.
• Çevrenizde yaşanmış olaylar varsa defterinize not alınız.
2. Derlediğiniz bilgileri sınıfa getiriniz.
3. Öğretmeninizin rehberliğinde sınıfa getirilen dokümanlardan birkaç tanesini seçiniz.
4. Seçilen örneklerden her birini bir arkadaşınız sınıfta sözlü olarak sunsun.
5. Sunulan örnekteki olayı ya da durumu aşağıdaki soruları sorarak değerlendiriniz.
• Olayda yer alan yanlış davranışlar nelerdir?
• Bu olayın nedenleri neler olabilir?
• Olayı yaşayanlar bedensel, duygusal ve zihinsel olarak nasıl etkilenmiş olabilirler?
• Olayı yaşayanlar bu sorunu nasıl çözebilirlerdi?
• Olaydaki kişilerden biri siz olsaydınız neler yapardınız?
• Bireyler şiddet görmeyi hak eder mi?
Sonuca Varalım
1. Şiddet ve istismarın birey üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?
2. Şiddet ve istismarın nasıl önlenebileceğini düşünüyorsunuz?
Yaptığınız etkinlikte toplumsal birer sorun olan şiddet ve istismar ile ilgili yaşanmış olayları
değerlendirdiniz. Bir toplumda bu tip olayların yaygınlaşması o toplumdaki bireylerin akıl ve
ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açar. Şiddet ve istismar, aile bireyleri üzerinde yarattığı
olumsuz etkiler yoluyla çocukların gelişimini de olumsuz etkiler. Bu nedenle şiddet ve istismar
toplumun geleceğini de tehdit eder.
A. Şiddetin Çeşitleri
Güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan
bireysel ya da toplu hareketlerin tümü şiddet olarak adlandırılır. Şiddet, genel olarak bireysel ve
yapısal olmak üzere ikiye ayrılabilir:
1. Bireysel Şiddet
Bir kişi ya da kişilere uygulanan şiddet, bireysel şiddet olarak adlandırılır. Bireysel şiddeti uygu­
lama şekline göre fiziksel, duygusal ve ekonomik olarak inceleyebiliriz.
Fiziksel şiddet; itmek, tokat atmak, yumruklama, ateşli silahlar kullanmak, sopa vb. ile dövmek,
yaralamak, cinayet ve cinsel şiddet gibi bedensel zarar veren eylemleri kapsar. Duygusal şiddet;
reddetmek, aşağılamak, yoksun bırakmak, umursamamak, başkaları önünde küçük düşürmek,
fiziksel şiddet uygulamakla tehdit etmek gibi ruh sağlığını bozucu eylemlerin tümüdür. Ekonomik
şiddet ise kişinin çalışma ve gelir sağlama özgürlüklerinin elinden alınması, gelirlerine el konulma­
sı, gelir sağlamak üzere çalışmaya zorlanması gibi eylemlerdir.
67
4. ÜNİTE
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
Bireysel şiddet, uygulandığı kişi ya da kişilere göre aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet, çocuğa
yönelik şiddet ve yaşlılara yönelik şiddet olarak da gruplandırılabilir.
Aile içi şiddet, büyük oranda kadına ve çocuğa erkek tarafından uygulanan şiddet şeklinde görü­
lür. Aile dışında gerçekleşen şiddet için toplum sorumlu tutulurken aile içinde oluşan şiddet özel
hayat olarak kabul edilmekte ve gizli kalmaktadır. Hatta böyle bir şiddetin varlığına inanmayan ya
da onaylayan görüşler de olabilmektedir. Şiddetin, toplumun en küçük birimi olan ailede görülmesi,
toplum sağlığını derinden etkilemektedir. Aile içi şiddet, sadece yoksul ve eğitimsiz ailelerde değil,
eğitimli ve ekonomik geliri yüksek ailelerde de görülür.
Kadınlar daha çok aile bireyleri ya da eşleri tarafından şiddete uğrar. Şiddete uğrayan kadınlar,
bunu uygulayan kişiye genellikle duygusal ve ekonomik açıdan bağımlıdırlar. Dayak, tecavüz, haka­
ret, ekonomik açıdan yoksun bırakılmak ve eğitim hakkının kısıtlanması kadına yönelik şiddet türleri
arasındadır.
Fotoğraf 4.13'te görüldüğü gibi şiddet karşısında çocuk­
lar savunmasızdır ve ruhsal yönden büyük yara alabilirler.
Çocuğa yönelik şiddet için yaygın olarak istismar terimi kulla­
nılır. İstismar, çocuğun ruhsal ve bedensel bütünlüğünü bozu­
cu davranışların tümü olarak tanımlanabilir. Çocuk istismarı
fiziksel, duygusal ya da cinsel istismar şeklinde olabilir. Çocuk
istismarı, çocuk hastalıkları ve ölümlerinin nedenlerinden
olması ve gelecek nesilerin ruh sağlığını etkilemesi bakımın­
dan önemli bir sosyal sorundur. Genellikle kişilik bozukluğu
olan, anne­baba olmayı kabullenememiş, kendi çocuklukla­
rında benzer bir durumla karşılaşmış kişilerin çocuklarını istis­
Fotoğraf 4.13: İstismar, çocuğun ruh
mar ettikleri belirlenmiştir. Şiddetin kuşaktan kuşağa geçen
sağlığına zarar verir.
bir davranış olarak toplum tarafından benimsenmiş olması da
çocuk istismarının nedenleri arasındadır.
Aile içi şiddete maruz kalan bir diğer grup ise yaşlılardır. Özellikle hasta ve bakıma muhtaç yaş­
lıların daha çok şiddete maruz kaldıkları bilinmektedir. Yaşlıların ihmal edilmesi, paralarının ya da
mal varlıklarının ellerinden alınması (ekonomik şiddet), sözle küçük düşürülmesi (duygusal şiddet),
dövülmesi (fiziksel şiddet) gibi durumlar yaşlıların uğradığı şiddet çeşitleridir. Yaşlının aile bireylerine
bağımlı hâle gelmesi, ekonomik yetersizlik, aile bağlarının zayıf ya da kopuk oluşu, toplumsal deste­
ğin olmayışı yaşlılara karşı şiddeti artıran nedenlerdir.
2. Yapısal Şiddet
Yapısal şiddet, sosyal eşitsizlikleri, baskıları, sosyal adaletsizlikleri kapsar. Örneğin bir toplumda
belirli bir grubun hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılması yapısal şiddete örnektir.Yapısal şiddetin
bir türü de "genellikle yazılı ve görsel basın aracılığı ile kültürel alanda şiddetin empoze edilmesi"
olarak tanımlayabileceğimiz kültürel şiddettir. Genellikle yazılı ve görsel basın aracılığı ile kültürel
alanda şiddetin empoze edilmesidir. Örneğin sporda yazılı ve görsel basında bir savaş dili ve söy­
leminin yer alması topluma yanlış mesajlar veren bir kültürel şiddet çeşididir.
B. Şiddetin Nedenleri
Şiddetin nedenleri çok çeşitlidir ve birçok faktöre bağlıdır. Bununla birlikte tüm bu etkenler biyo­
lojik, psikolojik ve sosyal nedenler olmak üzere üç gruba ayrılabilir:
Biyolojik nedenler arasında şizofreni gibi bazı akıl hastalıkları, antisosyal kişilik bozukluğu gibi
bazı ruhsal bozukluklar sayılabilir.
Psikolojik nedenler arasında, duygusal baskı ve sorumluluklardan kurtulma isteği, yaşanan hayal
kırıklıkları için bir çıkış yolu bulma isteği vb. nedenler sayılabilir.
Sosyal nedenler, büyük oranda şiddetin öğrenilebilen bir davranış olmasından kaynaklanmakta­
dır. Şiddetin var olduğu bir ailede ve toplumda yetişme şiddet eğilimini artırmaktadır. Ayrıca şiddetin
toplumun genelinde kabul görmesi, hatalı namus ve ahlak anlayışı, yoksulluk gibi etmenler de şid­
detin sosyal nedenleri arasındadır.
68
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
4. ÜNİTE
C. Şiddet ve İstismarın Etkileri
Şiddet ve istismarın hem uygulayan hem de maruz kalan kişi üzerinde çeşitli olumsuz etkileri
vardır. Şiddetin ve istismarın uygulayan kişiler üzerindeki etkileri, daha çok ruhsal ve sosyal etki­
lerdir. Örneğin çocuğunu döven bir anne ya da babada utanma, suçluluk, pişmanlık gibi ruhsal
etkiler ve kendini cezalandırma gibi davranışlar ortaya çıkabilir. Elbette şiddet ve istismara maruz
kalan birey açısından etkiler çok daha yıkıcı ve önemlidir. Bu etkileri bedensel, ruhsal ve sosyal
etkiler olmak üzere üç grupta inceleyebiliriz.
Bedensel etkiler, vücudun çeşitli kesimlerinde oluşan yara, bere, morluk, kırık vb. hasarlar, iç
organ yaralanmaları, sakatlanmalar ve ölüm gibi etkileri içerir. Bütün bu etkiler, daha çok fiziksel
şiddetin ve fiziksel istismarın uygulanması durumlarında görülür. Çocuklarda görülen önemli bir
bedensel etki de büyüme ve gelişme geriliğidir.
Ruhsal etkiler, bedensel etkilere göre daha kalıcı ve zorlayıcı olabilir. Bedensel etkiler bir süre
sonra tedavi edilir ve ortadan kaldırılabilirler. Ruhsal etkilerin hem tedavisi zordur hem de ruhsal
etkiler uzun sürelidir. Çoğu durumda yaşam boyu devam eder. Özellikle çocuk istismarının ruhsal
etkileri ise yetişkinlerinkine göre daha kalıcı sonuçlar doğurabilir. Depresyon, korku, çeşitli kişilik
bozuklukları, madde bağımlılığına yönelme, kendini suçlu hissedip utanma, kendi kendine zarar
verme girişimlerinde bulunma ve intihar etme eğilimi, sosyal hayattan uzaklaşma, kendine karşı
duyduğu güveni ve saygıyı kaybetme gibi etkiler bunlar arasında sayılabilir.
Sosyal etkiler, çok daha uzun vadede ve yıkıcı olarak ortaya çıkar. Şiddet ve istismarın yaygın
olduğu bir toplumda, bireylerin akıl ve ruh sağlığı olumsuz etkilenir. Böyle bireylerden oluşan bir
toplumun sağlıklı olduğundan, bir geleceği olacağından söz edilemez. Namus uğruna aile içi şiddete
maruz kalmış olan kadınların veya cinsel istismara uğrayan çocukların toplum tarafından dışlanması
ve istenmemesi, bu kişilerin toplum içine kabul edilmeyerek yalnızlığa itilmeleri de şiddetin sosyal
etkilerindendir.
Ç. Şiddet ve İstismarın Engellenmesi
Dünyada ve ülkemizde aile içi şiddet ve istismar olayları
yeterince bilinmemektedir. Bunun nedenleri arasında toplumun
aile meselelerine karışmama şeklindeki değer yargıları, yasal
yaptırımların yetersiz oluşu, şiddete maruz kalanların utanma,
zorlama vb. nedenlerle bu durumu gizlemeleri ve inkar etmeleri
sayılabilir. Fotoğraf 4.14'te şiddet karşısında kadınların suskunlu­
ğunu ifade eden bir afiş görülmektedir. Aile içi şiddet ve istismarı
engellemek için konu hakkında bireyleri, aileleri ve toplumu
eğitim yoluyla bilinçlendirmek gerekir. Şiddete eğilimli kişilerin
belirlenmesi ve tedavi edilmeleri, kitle iletişim araçlarının şiddet
içeren yayınlarının önlenmesi, konu ile ilgili açık ve caydırıcı ceza­
ları öngören yasal düzenlemelerin yapılması da önleyici tedbirler Fotoğraf 4.14: Şiddet mağduru
arasındadır. Gerek aile içi, gerekse aile dışı şiddet ve istismarın
kişiler, baskı gibi nedenlerle
suskun kalmaktadırlar.
önlenmesinde okul, aile, öğrencinin iş birliği gerekmektedir. Bu
konuda şiddete maruz kalanların ya da tanık olanların utanma­
ması, susmaması, yardım ve destek alacağı kurumları bilmesi, başvurması önemlidir. Şiddete maruz
kalanlar aşağıda verilen kurum ve kuruluşlardan yardım ve destek alabilirler:
• İl Sosyal Hizmetler Müdürlükleri
• Alo 183, Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı
• Sağlık Kuruluşları
• Polis Merkezleri ve Jandarma Karakolları
• Cumhuriyet Savcılığı
• Belediyelerin ve Baroların Kadın Danışma Merkezleri
• Kadın Sivil Toplum Kuruluşları
69
4. ÜNİTE
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
Ölçme ve Değerlendirme
A.
Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.
1. Akıl ve ruh sağlığı ne anlama gelmektedir?
2. Akıl ve ruh sağlığı yerinde olan bir kişi günlük yaşamdaki zorluklar karşısında nasıl tavır
almalıdır?
3. Akıl ve ruh sağlığını etkileyen etmenler nelerdir?
4. Akıl ve ruh sağlığıyla ilgili profesyonel yardım alınabilecek uzmanlar kimlerdir?
5. Stres anında bir insanda meydana gelen fiziksel, duygusal ve zihinsel değişiklikler nelerdir?
6. İletişime engel olan tutum ve ifadelerden üçünü örnek vererek açıklayınız.
7. Etkili iletişim kurmada dinlemenin önemini açıklayınız,
8. Şidet ve istismarın bireyin ruhsal ve sosyal gelişimine etkileri nelerdir?
9. Sınav kaygısı yaşadığını düşünen ve sizinle bu sorununu paylaşan bir arkadaşınıza neler
önerirsiniz?
10.Özgür Bey'e arkadaşı işinde yaşadığı birtakım sorunları anlatırken başını bilgisayar ekranın­
dan kaldırır ve "Kesinlikle haklısın. Boşver şimdi bunları, gel bir kahve içelim." der. Özgür
Bey'in arkadaşıyla etkili bir iletişim kurduğunu düşünüyor musunuz? Neden?
11.Çocuğuna "Sen hatalısın! Çok yanlış davranıyorsun!" diyen bir annenin "sen dili" ile kurduğu
bu cümleyi "ben dili" ile ifade ederek yeniden kurunuz.
B.
sınav kaygısı
duygusal
ruhsal bozukluk
kaynak
kişisel
psikolog
alıcı
psikiyatrist
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da ke­
lime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1. Medeni durum, akıl ve ruh sağlığını etkileyen
......................................
etmenlerdendir.
2. Kişinin duygu, düşünce ve davranışlarında geçici veya sürekli bir tutarsızlık göstermesi duru­
mu ...................................... olarak adlandırılır.
3. Ruh hastalıklarının tedavisi
......................................
tarafından ilaç veya psikoterapi ile yapılır.
4. Kaygı, sıkıntı, gerginlik, neşesizlik vb. belirtiler stresin
......................................
belirtilerindendir.
5. Sınav öncesi öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir şekilde kullanılmasına engel olan
stres şekli ...................................... adını alır.
6. İletişimde, mesajı gönderene ..............................., gönderilen mesajı alana ise ............................... adı
verilir.
70
4. ÜNİTE
AKIL VE RUH SAĞLIĞI
C. Aşağıdaki soruların doğru seçeneklerini işaretleyiniz.
1.
I. Birincil koruyucu ruh sağlığı hizmetleri
II. İkincil koruyucu ruh sağlığı hizmetleri
III. Üçüncül koruyucu ruh sağlığı hizmetleri
Yukarıda verilen sağlık hizmetlerinden hangisi ya da hangileri okullardaki rehberlik servisleri
kapsamında değerlendirilir?
A. Yalnız I
D. I ve II
B. Yalnız II
E. I ve III
C. Yalnız III
2. Aşağıdakilerden hangisi stresin zihinsel etkilerinden biridir?
A.
B.
C.
D.
E.
Huzursuzluk
Neşesizlik
Kaygı
Performans düşüklüğü
Bitkinlik
3. Aşağıdakilerden hangisi bir öğrencinin başarısını düşüren sınav kaygısı belirtilerindendir?
A.
B.
C.
D.
E.
Sınavda başarılı olmak istemesi
Öğrendiği bilgileri tekrarlaması
Sınav öncesinde titreme, kalp çarpıntısı
Dikkatini sorulara yöneltmesi
Motivasyonun artması
4. Aşağıdaki ifadelerden hangisi etkili iletişim yollarındandır?
A.
B.
C.
D.
E.
Oyuncaklarını hemen topla!
Oyuncaklarını toplamadığın zaman ben çok üzülüyorum.
Ben senin yaşındayken odamı hiç dağıtmazdım.
Oyuncaklarını hemen toplamazsan televizyon seyredemezsin.
Seni pasaklı, bu odanın hâli ne?
5. Şiddet ve istismarın bireyin ruhsal ve sosyal gelişimine etkileri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
hangisi yanlıştır?
A. Çocuk istismarının ruhsal etkileri yetişkinlere göre daha kalıcı sonuçlar doğurabilir.
B. Şidet ve istismara uğrayan bireyin toplum dışına itilmesi, sosyal gelişiminin bozulmasına
yol açar.
C. İstismara uğramış çocuklarda madde bağımlılığı, korku, depresyon gibi ruhsal bozukluk­
lar meydana gelir.
D. Şiddet ve istismarın bedensel etkileri diğer etkilerine göre çok ağır ve uzun sürelidir.
E. Şiddet ve istismarın yaygın olduğu toplumların akıl ve ruh sağlığının iyiliğinden söz edilemez.
6.
I. Aile
II. Deprem gibi doğal afetler
III. Sosyal ilişkiler
Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri akıl ve ruh sağlığını etkileyen çevresel etmenlerdendir?
A. Yalnız I
B. I ve II
C. I ve III
D. II ve III
E. I, II ve III
71
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA
ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Üniteye Hazırlanalım!
• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
72. sayfada 5.1, 75. sayfada 5.2, 78. sayfada 5.3, 81. sayfada 5.4, 82. sayfada 5.5 ve 88. sayfada 5.7
numaralı etkinlikler okul dışında çalışmalar yapmanızı gerektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışma­
larınızı öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• 78. sayfada yer alan 5.3 numaralı etkinlik için gereken araç ve gereçleri öğretmeninizin yardı­
mıyla ilgili ders saatinden önce temin ediniz.
• Ünite boyunca çeşitli kaynaklardan yapacağınız araştırmaların sonuçlarını ilgili ders saatinde ko­
nunun işlenişi sırasında sınıfta sunacaksınız. 78, 83 ve 75. sayfalarda Araştıralım - Paylaşalım bölü­
mü yer almaktadır. Bu araştırma çalışmalarını, öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders
saatinden önce tamamlayınız.
1. Bağımlılık Yapan Maddeler
Proje Çalışması
"Öğrencilerin sağlığa zararlı ve alışkanlık yapan maddeleri kullanmasını önlemek için yapılması
gerekenler" konulu bir proje hazırlayınız. Proje hazırlama sürecinde kitabınızın 160. sayfasındaki
yönergeyi takip ediniz.
"Bağımlılık insanlığın en büyük düşmanıdır."
Yukarıdaki özlü söz size ne ifade ediyor?
"Bağımlılık yapan maddeler" denildiğinde aklınıza hangi maddeler gelir? Bu soruya pek çok
insan "sigara, alkol ve uyuşturucu maddeler" cevabını verecektir. Peki, bu maddelerin zararlı
oldukları bilinmesine rağmen kullanılmaya devam edilmesinin nedenleri nelerdir? İnsanlar hangi
nedenlerle bunları kullanmaya başlar?
Sağlığa zararlı maddelerin kullanımına bağlı olarak tanımlanmış bazı kavramlar vardır. Bu
kavramları öğrendiğimizde yukarıdaki soruların cevaplarını da daha kolay bulabiliriz. Bu amaçla
aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 5.1
Alışkanlık, Bağımlılık, Yoksunluk ve Tolerans
Amaç
Alışkanlık, bağımlılık, yoksunluk ve tolerans kavramlarını açıklamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Hazırlanalım
Alışkanlık, bağımlılık, yoksunluk ve tolerans kavramlarını İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kay­
naklardan araştırarak bilgi edininiz.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda dört grup oluşturunuz. Her grup alışkanlık, bağımlılık, yoksunluk ve tolerans kav­
ramlarından birini seçsin.
2. Gruplar kendi içlerinde seçtikleri kavramın anlamı ve örnekleri üzerine 10 dakika boyunca
beyin fırtınası yapsın.
3. Her grup kendi içinden bir grup sözcüsü seçsin.
4. Grup sözcüsü, seçilen kavramla ilgili grubun fikirlerini ve örneklerini sözlü olarak sınıfa sunsun.
Sonuca Varalım
Alışkanlık, bağımlılık, yoksunluk ve tolerans kavramlarını açıklayarak birer örnek veriniz.
72
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
5. ÜNİTE
Yaptığınız etkinlikte sağlığa zararlı alışkanlıklarla ilgili çeşitli kavramlar hakkında düşündünüz
ve bu kavramları örneklendirdiniz. Şimdi bu kavramları ayrıntılı olarak inceleyelim.
Alışkanlık, düzenli ve sürekli tekrarlanarak edinilmiş davranışlar olarak tanımlanabilir. Alışkanlıklar,
el yıkama alışkanlığı gibi yararlı; uzun süreli televizyon izleme gibi zararlı davranışlar olabilir. Bir alış­
kanlığın zararlı olduğunu ve sürekli tekrarladığımızı fark ettiğimizde bundan vazgeçebiliriz.
Bazı durumlarda alışkanlık olarak başlayan zararlı bir davranışı durdurmak zorlaşır. Kişi, zararlı
olduğunu bildiği hâlde bu davranıştan vazgeçmek için fizyolojik ya da psikolojik desteğe ihtiyaç
duyar. Bu durumda alışkanlık artık bir bağımlılığa dönüşmüştür.
Bağımlılık, kişinin bir maddeyi alma isteğinin zamanla iradesi dışına çıkması ve onsuz yaşamını
sürdürememesi olarak tanımlanabilir. Sigara, alkol ve uyuşturucu maddeler, bağımlılık yapan sağ­
lığa zararlı maddelerdir. Merkezî sinir sistemini uyararak geçici bir iyilik hâli yaratan bu maddelere
karşı sürekli alma isteği duyulmaktadır. Bir süre sonra bu maddeleri kullanan kişi, öz denetimini
yitirir ve bağımlılık hâli ortaya çıkar.
Keyif veren zararlı maddelerin, aynı duyguyu tekrar yaşamak için alınma isteğine psikolojik ya
da ruhsal bağımlılık adı verilir.
Bağımlı kişinin vücudu, sürekli kullanılan maddeye karşı bir uyum geliştirir. Bu madde alınma­
dığı zaman ise bazı belirtiler gözlenir. Çünkü vücut normal fonksiyonlarını yürütebilmek için bu
maddeye gereksinim duymaya başlamıştır. Bu duruma fizyolojik bağımlılık adı verilir.
Fizyolojik bağımlılık evresinde, bağımlılık yapan
maddenin kullanımının azaltılması ya da bırakılmasıyla
vücutta fizyolojik ve zihinsel birtakım belirtiler ortaya
çıkar. Bu duruma yoksunluk adı verilir. Yoksunluk belir­
tileri arasında davranış bozuklukları, çarpıntı, huzur­
suzluk, unutkanlık, terleme, ateş, burun akıntısı, göz
bebeklerinde büyüme, fotoğraf 5.1'deki gibi sara nöbet­
lerine benzer nöbetler, koma vb. durumlar sayılabi­
lir. Yoksunluk belirtileri; kullanılan maddeye, kullanım
süresine, dozuna ve kişinin fizyolojik özelliklerine göre
değişebilir. Bazı durumlarda yoksunluk, kişiyi ölüme
kadar götürebilir.
Fotoğraf 5.1:Yoksunluk durumunda
nöbet ve sinir krizi geçirilebilir.
Bağımlılık yapan maddenin genellikle küçük dozlar şeklinde başlayıp zamanla kullanımının artırıl­
dığı bilinir. Vücut, zamanla kulanılan doza direnç geliştirmeye başladığında aynı madde devamlı kul­
lanılsa bile etkisinde azalma görülür. Küçük dozların zamanla etkisinin azalmasına bağlı olarak kişinin
istenilen etkiyi ortaya çıkarmak için maddenin dozunu artırma gereksinimine tolerans adı verilir.
Tolerans, bağımlılık yapan maddelerin kullanımındaki en büyük tehlikelerden biridir; her defa­
sında vücuda alınan dozun, fizyolojik bağımlılık derecesinin ve vücuttaki harabiyetin artmasına
neden olur.
Sigara, alkol, uyuşturucu ya da uyarıcı maddelere bağımlı olan kişilerin en büyük ortak özellik­
leri başlangıçta şu cümleleri kurmalarıdır: "Ben irademe hâkimim.", "İstesem bırakırım.", "Bana bir
şey olmaz." Zararlı alışkanlık olarak başlayan madde kullanımı, kısa bir sürede psikolojik bağımlılı­
ğa dönüşür. Kişi, aynı etkiyi hissetmek için maddeyi bir kez daha kullanır. Zamanla tolerans gelişir,
alınan miktar artırılır. Artık madde kullanılmadığında vücutta yoksunluk belirtileri ortaya çıkmaya
başlar. Diğer bir deyişle fizyolojik bağımlılık oluşur.
Bağımlılık hem beyni hem de davranışları etkileyen bir hastalıktır. Birçok hastalık gibi tedavi­
si mümkündür. Erken tanı ile madde kullanımının yarattığı pek çok olumsuz sonuç önlenebilir.
Ancak en kolay olanı bağımlılığı tedavi etmek değil, bağımlılıktan korunmaktır. Bunun için bağım­
lılığa neden olan etmenleri bilmek, uzak durmak ve ortadan kaldırmak gerekir.
73
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
A. Bağımlılığın Nedenleri
Araştıralım - Paylaşalım
Bağımlılık yapan maddelere başlanmasına neden olan etkenleri araştırarak sınıfınızda sözlü
bir sunum yapınız.
Bağımlılık yapan madde kullanımına neden olan etmenler oldukça karmaşık ve çeşitlidir. Bu
etmenleri üç grup hâlinde inceleyebiliriz:
1. Maddenin Özellikleri
Bağımlılık yapan maddelerin geçici keyif veren, sıkıntı ve bunalımı gideren, gerçek yaşamda­
ki sorunlardan uzaklaştıran etkileri vardır. Bu etkileri nedeniyle kişide kullanma eğilimi oluşur.
Bunlar gerçekte sinir sistemi üzerindeki olumsuz etkilerin bir sonucu ve geçici bir durumdur.
Madde kullanımı, yaşamdaki sorunları azaltmaz, aksine daha da çoğaltır.
2. Kişilik Yapısı ve Özellikleri
Madde bağımlılığı gelişen kişilerin genellikle girişkenliği, kendine güveni ve kendini kontrol
yeteneği az, dışarıdan kolay etkilenen bir yapıda oldukları bilinir. Bu kişilerde duygusal dengesiz­
lik, çabuk parlama, saldırgan davranışlar, olgunlaşmamış çocuksu eğilimler, asi ve kötümser kişilik
yapıları gözlenir.
3. Çevresel Etmenler
Madde bağımlılığı her çağda ve her toplumda görülebilir.
Genel olarak toplumda stres, düzensizlik, kültürel yoksunluk
arttıkça madde bağımlılığı artar. Çevresel etmenler daha
çok kişinin ailesi, fotoğraf 5.2'deki gibi arkadaşları ve içinde
bulunduğu toplumun sosyoekonomik koşulları ile ilgilidir.
Arkadaş grubuna bağlı nedenlerin en önemlisi, kişinin
madde kullanan arkadaşlara sahip olmasıdır. İçinde bulun­
duğu arkadaş grubunun madde kullanımı ile ilgili tutumları
kişinin madde kullanmasında etkili olmaktadır. Gençler,
"merak ettikleri için" kendileri için yeni olan bir alışkanlığı
denemek isteyebilirler. Grup tarafından dışlanmamak için
arkadaş çevresinin değerlerini benimseyerek onların etki­
sinde kalıp onların zararlı davranışlarını taklit etmek de
bağımlılık yapan maddelerin kullanımına neden olabilir.
Fotoğraf 5.2: Arkadaş çevresi, madde
bağımlılığının nedenlerindendir.
Aile büyüklerinden biri madde kullanan kişi madde kullanmaya daha yatkındır. Anne veya
babanın madde kullanımına gösterdiği toleransın fazla olması da madde kullanımı olasılığını
artırmaktadır. Anne ve babanın birbiriyle tutarsız tutumları, aile içinde yakınlık ve bağlılığın
olmaması, aşırı zorlayıcı disiplin yöntemlerinin varlığı madde kullanımı olasılığını artıran etkenler
arasındadır.
Düşük sosyoekonomik düzey, nüfusun çok olması ve kötü fiziksel şartlar da madde kullanımı
için bir risk olabilir. Yüksek suç işleme oranı olan ortamlarda madde kullanım oranı da yüksektir.
Madde kullanımının yaygın ve ulaşmanın kolay olduğu ortamlarda bulunan gençlerin madde
kullanım riski artar.
Özellikle ergenlik döneminde rol model (örnek) alınan aile bireyi ve hayranlık duyulan popüler
kişilerin bağımlılık yapan madde kullanmaları bağımlılığa başlamayı kolaylaştıran bir nedendir. Bu
yönden hem yazılı ve görsel basına hem de ailelere önemli görevler düşmektedir. Gençler, yakın
ve uzak çevrelerinde kendilerine rol model alabilecekleri sağlıklı kişiler bulabilmelidir.
74
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
5. ÜNİTE
B. Bağımlılık Süreci Nasıl İşler?
Bağımlılık, kişide birdenbire gelişen bir durum değildir. Genellikle bağımlılık süreci, aşağıda
kısaca açıklanan belirli aşamalardan oluşur. Bu aşamalar kişiden kişiye ve kullanılan maddenin
türüne göre farklı zamanlarda tamamlanabilir. İnsanlar, genellikle bu sürecin hangi aşamasında
olduklarını kestiremezler.
Deneme: Maddeyle ilk temas deneme amaçlıdır. Kimse bağımlı olmak için madde kullanmaya baş­
lamaz. Bu aşamada özenti, merak, "hayır diyememek" ve "gruptan dışlanma korkusu" rol oynar. Kişi
sosyal ilişkilerini maddeye ulaşabilecek şekilde düzenler. Maddeyi arama davranışının yoğunluğu bu
süreçte giderek artar.
Sosyal Kullanım: Kişi, madde kullanımının kendi kontrolünde olduğunu ve istediği zaman bıra­
kabileceğini düşünmektedir. Bu dönemde sosyal ortamlarda ve akranlarla birlikte madde kullanma
sıklığı artar.
Kötüye Kullanım: Kişinin stresle başa çıkma, kaygı ve gerilimden kurtulma isteği maddeyi kullan­
ma yoğunluğunu artırır. Artık madde kullanımı çeşitli davranış bozukluklarına ve yasal sorunlara yol
açmaya başlar.
Bağımlılık: Bu aşamada kişi artık maddeye karşı tolerans geliştirmiştir. Yoksunluk belirtileri gö­
rünmeye başlanır. Hayat artık madde etrafında dönmeye başlar. Okul, aile ve diğer sosyal ilişkiler
bozulur. Zarar vermesine rağmen madde kullanımı devam eder.
C. Bağımlılık Yapan Maddelerin Kullanım Yaygınlığı
Ülkemizde bağımlılık yapan madde kullanımı ne kadar yaygındır? Tehlikenin boyutlarını aşa­
ğıdaki etkinliği yaparak anlamaya çalışalım.
Etkinlik 5.2
İstatistikler Ne Gösteriyor?
Amaç
Bağımlılık yapan maddelerin Türkiye'de kullanım yaygınlığını araştırarak sonuçları yorumlamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Türkiye'de bağımlılık yapan maddelerin kullanımı ile ilgili istatistiki verileri araştırınız. Bu
amaçla aşağıdaki İnternet sitelerini kullanabilirsiniz.
• www.saglik.gov.tr
• www.tubim.gov.tr
• www.amatem.gov.tr
• www.bagimlilik.info.tr
• www.batem.info.tr
2. Araştırma sonuçlarınızı bir rapor hâlinde düzenleyiniz. Raporunuzu hazırlarken;
• Araştırmanız sonucu elde ettiğiniz verileri bir tablo hâlinde raporunuza ekleyiniz.
• Raporunuza araştırma sonuçlarınızı değerlendirdiğiniz bir "yorum" bölümü ekleyiniz.
3. Hazırladığınız raporu sınıf arkadaşlarınızın hazırladığı raporlarla karşılaştırarak değerlendiriniz.
75
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Sonuca Varalım
1. Türkiye'de bağımlılık yapan madde kullanımı oranları yıllara göre nasıl bir değişim izlemekte­
dir? Bu değişimin nedenleri neler olabilir?
2. Türkiye'de bağımlılık yapan hangi maddeler, ne oranda kullanılmaktadır?
3. Türkiye'de bağımlılık yapan madde kullanımına hangi yaşlarda başlanmaktadır? Bu durumun
nedeninin ne olduğunu düşünüyorsunuz?
4. Sizce bu konuda daha ayrıntılı ve güncel çalışmalara gereksinim var mıdır? Neden?
Yaptığınız etkinlikte bağımlılık yapan maddelerin ülkemizde kullanım yaygınlığının azımsan­
mayacak boyutlarda olduğunu fark etmiş olmalısınız. Şimdi yapılan bilimsel araştırmalar doğrul­
tusunda dünyada ve Türkiye'de bağımlılık yapan maddelerin kullanım yaygınlığını ve bu konuda
yapılan araştırma sonuçlarını inceleyerek karşılaştıralım.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Programı (UNDCP)'nın tahminlerine göre
2010 yılı itibariyle dünyada 180 milyon uyuşturucu bağımlısı bulunmaktadır. Avrupa'da uyuştu­
rucunun en az kullanıldığı ülkelerden olmamıza rağmen, uyuşturucu kullanım oranı dünyada
olduğu gibi ülkemizde de artmaktadır.
Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi (AMATEM) tarafından 2004­2009 yıllarını
kapsayan madde bağımlılığı istatistikleri şu şekildedir:
• 2004 yılından 2009 yılının sonuna kadar tedavi amacıyla AMATEM'e başvuran hasta sayısı
yaklaşık 4 kat artmıştır.
• Madde kullanmaya başlama yaşı 10­63 arasında değişmektedir. Toplamda yatarak tedavi gören
hastaların % 10'unu 18 yaş altı gençler oluşturmaktadır.
• 6 yıllık süre içerisinde hastaların % 48'i alkol, % 28'i uyuşturucu madde, % 16'sı diğer maddeler
ve % 8'i tiner gibi uçucu madde kullanımının tedavisi için başvuruda bulunmuşlardır.
İstanbul Valiliğinin 2010 yılında yaptığı bir çalışma ülkemizde uyuşturucu ile tanışma ve başla­
ma yaşının 14'e kadar indiğini göstermiştir. Araştırma sonuçlarına göre sigara kullanmaya başla­
ma yaşı 13,5, alkol kullanmaya başlama yaşı 13, uyuşturucu madde kullanmaya başlama yaşı 14'e
kadar düşmüştür.
Çocuklarda ve gençlerde artan şiddet eğilimi ile okullarda meydana gelen olayların araştırıla­
rak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla TBMM Araştırma Komisyonu'nun yaptığı
araştırmaya ait bulgulardan bazıları çizelge 5.1'de verilmiştir. Bu araştırmada 2006 yılında Türkiye
İstatistik Kurumu tarafından seçilen 60 ildeki 261 okulda öğrenim gören 26.009 öğrenciye ulaşı­
larak bağımlılık durumları belirlenmiş ve sonuçlar Türkiye geneline oranlanarak tahmini kullanıcı
sayısı hesaplanmıştır.
Bayan (%)
Öğrenci
Erkek (%)
Öğrenci
Türkiye'deki
Tahminî
Kullanıcı
Oranı (%)
Türkiye'deki
Tahminî
Kullanıcı
Sayısı
Sigara kullanımına devam eden
7,5
2,8
15,6
472.382
Son bir ayda en az bir defa alkollü içki kullanan
10,6
31,5
16,5
499.635
Son üç ay içinde uyuşturucu/uyarıcı madde kullanan
1,0
4,3
2,9
87.814
Bağımlılık Durumları
Çizelge 5.1: Öğrencilerin Cinsiyete Göre Bağımlılık Durumlarının Türkiye Geneline Uyarlanması
("Uyuşturucu Başta Olmak Üzere Madde Bağımlılığı ve Kaçakçılığı Sorunlarının Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi" amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu, 2008)
76
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
SETA (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) tarafından hazırlanan "Türkiye’nin
Gençlik Profili, 2012" isimli raporda sunulan bazı istatistikler aşağıda verilmiştir:
• Erkeklerin % 49,6’sı, kadınların % 23,1’i sigara içmektedir.
• Türkiye, kişi başına sigara tüketiminde Avrupa ülkeleri arasında ilk sıralardadır.
• 15­19 yaş aralığındaki gençlerin %24,1’i, 20­24 yaş aralığındaki gençlerin %38,8’i ve 25­29 yaş
aralığındaki gençlerin %46,9’u sigara içmektedir.
• Uyuşturucu madde kullanım oranı % 6,6’dır.
• Alkol kullanım oranı % 21,7’dir.
Dünyada bağımlılık yapan madde kullanımı özellikle gençleri bekleyen en büyük tehlikelerden
biridir. Yukarıda verilen yıllar ve oranlar, bağımlılık yapan madde kullanımının ülkemizde de korku­
tucu boyutlara geldiğini göstermektedir.
Bağımlılık yapan maddelerin aile, okul, arkadaşlık ilişkilerini bozduğuna, bedensel ve ruhsal
zararlar verdiğine değinmiştik. Bağımlılığın bir başka zarar verdiği alan da aile ve ülke ekonomisidir.
Bağımlılık yapan sigara, alkol ve uyuşturucu maddeler aynı zamanda ciddi bir maddi harcama
gerektirir. Bağımlı, gelirinin önemli bir kısmını maddeye ulaşmak için harcar. Bu da genellikle diğer
harcamalarını kısmasına ve yaşam standartlarının düşmesine neden olur.
Aile ekonomisinin olumsuz etkilenmesi aynı zamanda aile bireyleri arasında sorunlara yol açar.
Örneğin alkol bağımlısı bir babanın ailesine yapacağı harcamayı alkole yatırması, ailesinin ihtiyaçla­
rını karşılayamamasına neden olur. Bu durumda aile içi huzursuzluklar artar.
Bağımlılık yapan maddelerin ülke ekonomisine de ciddi zararları vardır. Örneğin ithal içki ve
sigaralar, yasa dışı yollarla uyuşturucu madde temini ülke ekonomisinin döviz kaybına neden olur.
Ayrıca madde bağımlılarının sağlık sorunları hem sağlık harcamalarını artırır hem de işgücü kaybına
yol açarak ekonomiyi zarara uğratır. Özellikle alkol ve uyuşturucu madde kullanımına bağlı olarak
gerçekleşen iş kazaları da ciddi maddi zararlara yol açmaktadır.
2. Tütün ve Tütün Ürünlerinin İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri
Tütün ve tütün ürünlerinin kullanılmasının ne gibi zararlı etkileri olduğunu düşünüyorsunuz? Bu
zararlı etkilerden nasıl korunabiliriz? Tütün ve sigara gibi ürünlerin kullanımı günümüzde pek çok
hastalığa neden olduğu bilinen bağımlılık türlerindendir. Tütün ve tütün ürünlerinin zararlarını,
gebelikte kullanımının olası sonuçlarını, pasif içicilik kavramını ve sigaranın etkilerinden nasıl koru­
nabileceğimizi sırasıyla öğrenelim.
A. Sigara ve Diğer Tütün Ürünlerinin Zararları
Yandaki fotoğraf 5.3'ü dikkatle ince­
leyiniz. Bunlar, sigara kullanan ve kullan­
mayan iki farklı kişiye ait akciğer fotoğ­
raflarıdır. Bunlara bakarak sigaranın akci­
ğerlere nasıl bir zarar verdiğini görmek
hiç de zor değildir. Sizce sigara insan
vücuduna başka nasıl zararlar veriyor
olabilir? Sigaranın olumsuz etkilerinden
en çok hangi organlar etkilenir?
a
b
Fotoğraf 5.3: Sigara içen (a) ve içmeyen
(b) kişilerin akciğerleri
77
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Bir tütün ürünü olan sigaranın insan sağlığı üzerindeki etkilerini araştırmak için aşağıdaki
etkinliği yapalım.
Etkinlik 5.3
Röportaj Yapalım
Amaç
Sigara kullanımının insan sağlığı üzerindeki etkilerini belirlemek.
Araç ve Gereçler
Not defteri, kalem, silgi, varsa ses kayıt cihazı.
Bunları Yapalım
1. Çevrenizde önceden sigara kulanan ve daha sonra sigarayı bırakan bir kişi bulunuz.
2. Bu kişiye sigara kullanımı ile ilgili bir görüşme yapmak istediğinizi belirtip görüşme saatini ve
gününü belirleyiniz.
3. Görüşme sırasında soracağınız soruları hazırlayınız. Aşağıdaki sorular size örnek oluşturabilir.
Sigara kullanımı, nedenleri ve etkileri ile ilgili kendi merak ettiğiniz soruları da defterinize not
etmeyi unutmayınız.
• Sigara kullanmaya kaç yaşında başladınız?
• Sigara kullandığınız dönemde ne gibi sağlık sorunları ya­
şadınız?
• Sigaranın sosyal yaşantınıza, bütçenize ne gibi olumsuz et­
kileri oldu?
• Sigarayı neden bıraktınız?
• Sigarayı bıraktıktan sonra yaşamınızda meydana gelen
olumlu değişiklikler nelerdir?
4. Görüşmeye giderken yanınıza not defteri, kalem, silgi ve varsa
ses kayıt cihazı alınız.
Fotoğraf 5.4: Sorularınıza
aldığınız cevapları not alınız.
5. Görüşme sırasında aldığınız yanıtları defterinize not ediniz ya da ses kayıt cihazı ile kaydediniz.
6. Sorularınıza aldığınız yanıtları sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Sonuca Varalım
Sigara kullanmanın insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir? Sigaranın sosyal yaşam ve
ekonomi üzerindeki etkileri nelerdir?
Yaptığınız etkinlikte, yaygın kullanılan tütün ürünlerin­
den biri olan sigaranın insan sağlığı üzerindeki etkilerini
röportaj yaparak belirlemeye çalıştınız. Ayrıca sigaranın sos­
yal yaşamda ve ekonomik olarak bireye olumsuz etkilerini
incelediniz. Sigara, ülkemizde ve dünyada en yaygın olarak
kullanılan tütün ürünlerinden biridir.
Tütün, fotoğraf 5.5'te gördüğünüz tütün bitkisinden
elde edilir. Tütün bitkisi zehirli bir bitkidir. Tütünün sigara
vb. ürünler üretilirken işlenmesi de zehir özelliğini artırmak­
tadır. Tütünün çiğnenmesi de içilmesi kadar zararlıdır.
Araştıralım - Paylaşalım
Fotoğraf 5.5: Tütün bitkisi ekili bir
tarla.
Tütün ve tütün ürünlerinin, insan vücudundaki sistemler üzerinde olumsuz etkilerini araştı­
rarak sınıfınızda sözlü bir sunum yapınız.
78
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Tütün, içerdiği nikotin adlı madde nedeniyle keyif verici olarak kullanılmakta ve alışkanlık
yapmaktadır. Nikotin zehirli bir maddedir. Tütün nasıl tüketilirse tüketilsin nikotin hemen kana
karışır. Kan yoluyla beyni ve diğer sinir hücrelerini etkiler. Nikotin, sinir sisteminde uyarıcı etki
yapar. Yüksek dozlarda alındığında kan damarlarını daraltarak kan basıncını yükseltir, kanın pıhtı­
laşmasını yavaşlatır; çarpıntıya ve reflekslerde azalmaya neden olur. Sigara içilmediğinde kandaki
nikotin seviyesi düşer ve sinir sistemindeki etkinin azalmasına bağlı olarak tekrar sigara içme isteği
doğar. Bu da bağımlılığa neden olur.
Karbonmonoksit
Tütünden elde edilen sigaradaki tek zararlı
Bütan
Metan
madde nikotin değildir. Sigarada yaklaşık 4000
kimyasal madde bulunmaktadır. Şekil 5.1'de
görüldüğü gibi bu maddelerden bir kısmı kan­
serojen (kanser yapıcı) özelliktedir. Bunlardan Arsenik
en az 81 tanesinin doğrudan kansere neden
Metanol
olduğu ispatlanmıştır.
Asetik asit
Nikotin
Stearik asit
Kadmiyum
Amonyak Toluen Heksamin
Sigara içilirken kandaki oksijen miktarı aza­
Şekil 5.1: Sigaranın içerdiği çeşitli kimyasal maddeler
lır, karbon monoksit miktarı ise artar. Kalp atışı
ve solunum hızı arttığı hâlde dokulara yeterli
oksijen ulaşamaz. Çabuk yorulma ve kas hareketlerinin yavaşlaması gibi sorunlar ortaya çıkar.
Sigara içinde yer alan bir diğer madde katrandır. Katran, solunum yollarında bulunan ve dışarıdan
gelen yabancı maddeleri tutup süzen sillerin yapısını bozar. Bunun sonucunda yabancı maddelerin
solunum yoluna girişi tam olarak engellenemez ve hastalıklara yakalanma riski artar. Katran aynı
zamanda ağız, dil, gırtlak ve akciğer kanserlerine yol açabilen kanserojen bir maddedir.
Sigarada bulunan kadmiyum, krom, nikel gibi ağır metaller doku ve organlarda zehir etkisi
yapar, işlevlerini tam görememelerine neden olur. Bunlar kanserojen etkileri kanıtlanmış maddeler­
dir ve dokularda birikim yaptıklarından vücuttan uzaklaştırılmaları zordur.
Çizelge 5.2'de görüldüğü gibi sigara
Tütün Ürünlerinin Etkileri
ve diğer tütün ürünlerinin en çok zarar Yapı ve Organlar
verdiği organ ve sistemler ile bun­ Beyin
Felç, alzheimer
lar üzerindeki etkilerini aşağıdaki gibi Gözler
Katarakt
sıralayabiliriz:
Burun
Koku alma duyusunda azalma
Solunum Sistemi: Tütün ürünlerini
Ağız ve yutak
Kanser, tat alma eksikliği
kullananlarda, öksürük, balgam çıkar­
Kanser, ses tellerinin zayıflaması
ma ve nefes darlığı görülmektedir. Gırtlak
Sağlık Bakanlığı verilerine göre sigara Mide
Kanser, ülser, kanama
içenlerin % 40'ında kronik bronşit geli­ Testisler ve cinsel
İktidarsızlık, kalıtımsal bozukluklar
şir. Akciğer kanserine bağlı ölümlerin organ
% 90'ının nedeni sigaradır. Akciğer kan­ İdrar kesesi
Mesane kanseri
seri dışında gırtlak kanseri riski de sigara
Kemikler
Kemik erimesi
içenlerde 30 kat fazladır. Ayrıca nefes
Damar tıkanıklıkları
darlığı yapan amfizem hastalığının en Kılcal damarlar
Kısırlık, çocuk düşürme, kanser, erken
önde gelen nedeni sigara ve diğer tütün Rahim ve
yumurtalıklar
menopoz
ürünlerinin kullanımıdır.
Kalp ve Dolaşım Sistemi: Sigara, kalp
ve damar hastalıklarına ve kronik kalp
hastalıklarına bağlı ölümlere neden
olur. Sigara ve diğer tütün ürünlerinde
bulunan maddeler kandaki zararlı koles­
terolün artmasına, damar çeperlerinin
kalınlaşmasına ve damar tıkanıklığına yol
açar. Sigara içenlerde ayak damarlarının
Eller
Parmaklarda sararma, tırnaklarda zayıflama
Kalp
Kalp krizi
Akciğer
Kanser, bronşit, amfizem
Dişler
Diş eti hastalıkları
Cilt
Cilt bozukluğu, cildin erken yaşlanması
Çizelge 5.2: Tütün ürünlerinin vücuttaki yapı ve organlar
üzerine etkilerine örnekler
79
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
tıkanmasıyla Buerger (Burger) hastalığı denilen bir hastalık görülür. Bu hastalıkta tıkanan damarla­
rın bulunduğu bölgeye yeterince kan taşınamadığından kangren oluşur.
Sindirim Sistemi: Sigara dumanı mideden asit salgılanmasını artırır. Gastrite, mide ve onikipar­
mak bağırsağı ülserine yol açar. Ayrıca ağız, dudak, yemek borusu, mide, safra kesesi ve pankreas
kanserleri sigara içenlerde daha çok görülür.
Üreme ve Boşaltım Sistemi: Sigara kullanımı kadında ve erkekte kısırlığa, üreme fonksiyonla­
rında azalmaya, kadında erken menopoza yol açar. Ayrıca mesane, böbrek, kadında yumurtalık
ve rahim, erkekte ise prostat kanserinin nedenleri arasında sigara kullanımı ilk sıralarda yer alır.
İskelet ve Kas Sistemi: Sigara içen kişilerde dokuların yeterince oksijen alamamasına bağlı ola­
rak kemik erimesinin, sırt ve bel ağrılarının daha sık görüldüğü bilinmektedir.
Tüm bu etkilerinden başka sigara kötü bir ağız kokusuna, dişlerde ve parmaklarda sararmaya,
ciltte kırışıklıklara ve solgun görünüme neden olur.
B. Gebelikte Tütün Ürünlerinin Kullanımı
Gebelik boyunca sigara ve diğer tütün ürünlerini içmek veya içilen ortamlarda bulunmak önemli
bir sağlık sorunudur. Sigara içen gebe kadının kanına geçen zararlı maddeler bebeğe de geçmekte­
dir. Gebelik sırasında sigara içimi, düşük riskine, erken doğuma ve erken bebek ölümlerine neden
olmaktadır. Gebeliği sırasında sigara içen annelerin bebeklerinin içmeyen annelerin bebeklerine göre
daha düşük kütleli ve kısa boylu doğdukları bilinmektedir. Anne karnındayken sigaranın olumsuz
etkilerine maruz kalan çocuklarda astım, akciğer kanseri ve bronşit olma riski sigara içmeyen anne­
lerin çocuklarına göre daha yüksektir. Ayrıca gebelikte sigara kulanımı, bebeğin fiziksel ve zihinsel
gelişimini yavaşlatır, ileriki yaşamında öğrenme zorluğu ve davranış bozukluğu görülme riskini artırır.
Emzirme döneminde içilen sigaradaki nikotin anne sütüne geçer. Çocuk hem süt yoluyla hem
de aynı ortamda yaşaması nedeniyle sigaranın olumsuz etkilerine maruz kalır.
C. Pasif Etkilenme
Sigara dumanının bulunduğu kapalı bir ortamda uzun
süre bulunduğunuzda ne gibi rahatsızlıklar hissedersiniz?
Sigara kullanmayan fakat sigara içilen bir ortamda bulunan
kişiler de sigaranın neden olduğu hastalıklara yakalanır mı?
Fotoğraf 5.6'da görüldüğü gibi sigara içilen bir ortamda
sigara içmeyen kişiler bulunabilir. Ancak bu kişiler sigara içme­
se de ortamdaki dumanı soluduklarından içenler kadar zarar
görürler. Çünkü, sigaradan bir nefes çeken kişi bu sırada çev­
resine de katran, karbon monoksit ve diğer zararlı maddeleri
içeren bir duman vermektedir. Sigara içmese de sigara duma­
nını soluyarak zarar görmeye pasif etkilenme; böyle kişilere ise
pasif içici adı verilir. Pasif içicilik doğrudan sigara kullanmak
Fotoğraf 5.6: Çocuklar, sigara içilen
kadar tehlikeli bir durumdur. Sigara içilen evlerde yaşayan
ortamlardaki dumanı soluyarak
çocukların astım, alerji, bronşit gibi hastalıklara daha sık yaka­
zarar görürler.
landıkları bilinmektedir. Bu şekilde büyüyen çocukların ileriki
yaşamlarında sigaraya başlama olasılıkları da fazladır.
Pasif etkilenme önemli bir halk sağlığı sorunudur. Halkın sağlığını korumak amacıyla ülkemiz­
de 19 Temmuz 2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 4207 sayılı Kanun'un 2. maddesine göre
ikamete mahsus konutlar haricinde kamu ve özel tüm binaların kapalı alanlarında, toplu taşıma
araçlarında tütün ve tütün ürünleri içilemez. Ayrıca bu Kanun'un 3. madesi ile de tütün ve tütün
ürünlerinin her türlü reklamı, televizyon programlarında tütün ürünlerinin ve kullanımının göste­
rilmesi de yasaklanmıştır.
80
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
5. ÜNİTE
Ç. Sigaranın Zararlı Etkilerinden Korunmak
Kişisel olarak sigaranın zararlı etkilerinden korunmanın iki yolu vardır. Bunlardan ilki sigara
içmemek, ikincisi ise sigara içilen ortamlarda bulunmamaktır.
Sigara kolaylıkla vazgeçilebilecek bir bağımlılıktır. Bunun için tek şey karar vermek ve bu
kararlılığı sürdürmektir. Sigarayı bırakmaya çalışan kişinin zorlanması nikotin bağımlılığının doğal
sonucudur. Sigarayı bırakmanın yarattığı yoksunluk belirtileri son içilen sigaradan yaklaşık 3 hafta
sonra yavaş yavaş kaybolmaya başlar.
Bu dönemden sonra, sigara içilen ortamlarda bulunmamak, sigara alışkanlığının yerine yemek­
ten sonra meyve yemek, yürüyüş yapmak gibi yararlı alışkanlıklar edinmek psikolojik bağımlılığın
azalmasına yardımcı olabilir.
Sigara bağımlılığından kurtulmak için profesyonel yardım
alınabilecek kuruluşlar da vardır. Bunların başında, hastane­
lerin sigara bırakma merkezleri ve AMATEM'ler gelir. Ayrıca
afiş 5.1'de afişini gördüğünüz Sağlık Bakanlığının "171 Sigara
Bırakma Hattı" ücretsiz hizmet vermektedir.
Sigara bırakma merkezleri, sigara içen ve bağımlılıktan kur­
tulmak isteyen kişilere profesyonel düzeyde yardım etmek için
kurulmuş birimlerdir. Bağımlı, bu kuruluşlara ilk başvurduğun­
da genellikle bir sağlık kontrolü yapılır. Daha sonra doktor ya
da psikolog tarafından uygulanacak tedavi programı belirlenir.
Sigara bırakma programlarında en sık kullanılan yöntem­ Afiş 5.1: Sigara Bırakma Hattı'nın
ler nikotini yerine koyma tedavileri (nikotin sakızları, nikotin
reklam afişi
bantları), psikoterapi ve ilaçla tedavidir. Nikotin sakızları ve
cilde yapıştırılan bantlar, sigara kullanan kişilerin sigarayı
bıraktıklarında yaşadıkları yoksunluk belirtilerini yatıştırmaya yöneliktir.
Sigara kullanımının zararları ile ilgili öğrendiğiniz bilgileri ve yaratıcılığınızı kullananarak bir
poster hazırlamak için aşağıdaki etkinliği yapınız.
Etkinlik 5.4
Sigarayı At, Hayatı Tat
Amaç
Sigara kullanımının zararları ile ilgili bir poster hazırlamak.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda 4­5 kişilik gruplar oluşturunuz.
2. Grup arkadaşlarınızla birlikte sigaranın zararlarını vurgulayan bir poster hazırlayınız. Bu amaçla;
• Grup içinde iş bölümü yaparak görev ve sorumluluklarınızı belirleyiniz.
• Sigaranın zararları ile ilgili olarak İnternet, gazete, dergi, kitap gibi kaynaklardan bilgi topla­
yınız. Sigara kullanımına bağlı olarak gelişen hastalıklarla ilgili haber ve fotoğraflar toplayınız.
Posterinizde kullanmak üzere okulunuzdaki Rehberlik Servisi ve Yeşilay Kulübünden konu ile
ilgili doküman, broşür vb. materyaller temin etmek için yardım ve iş birliği isteyiniz.
• Posterinizde kullanmak üzere, sigaranın zararları ve sigarayı bırakmanın gerekliliği ile ilgili
ilgi çekici bir slogan geliştiriniz.
• Grup içindeki sorumluluğunuzu yerine getirmeye ve posterinizi öğretmeninizle birlikte be­
lirleyeceğiniz tarihte tamamlayınız.
3. Hazırladığınız posteri okul idaresine danışarak okul panosunda sergileyiniz.
81
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Sonuca Varalım
Hazırladığınız posterin okuldaki arkadaşlarınızın sağlıklı yaşamına nasıl bir katkı sağlayacağını
düşünüyorsunuz?
Yaptığınız etkinlikle sigara kullanımının zararları ile ilgili toplumsal bir bilinç sağlanmasına kat­
kıda bulundunuz. Bağımlılık yapan maddelerin kullanımına bireysel olarak karşı çıkmanız ve çev­
renizdekilere bu konuda örnek olmanız sağlıklı bir toplumda yaşayabilmeniz için çok önemlidir.
3. Alkol Bağımlılığı
Fotoğraf 5.7'de bir sürücünün alkol testine tabi
tutulduğunu görüyorsunuz. Bu test neden yapılıyor
olabilir? Alkollü araç kullanmanın sonuçları neler
olabilir?
Yazılı ve görsel basında alkolün neden olduğu sağ­
lık sorunları, trafik kazaları, aile içi sorunlar gibi olum­
suz haberlere rastladınız mı? Bu konuda bir araştırma
yapmak ve alkolün etkilerini incelemek için aşağıdaki
etkinliği yapalım.
Fotoğraf 5.7: Alkol testi
Etkinlik 5.5
Alkol Bağımlılığının Etkileri
Amaç
Alkol bağımlılığının insan sağlığına, davranışlarına, aile içi ve toplumsal hayata etkilerini araştır­
mak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda iki grup oluşturunuz.
2. Birinci grup, İnternet, gazete ve dergilerden alkol bağımlılığının neden olduğu kazalar, aile içi
ve toplumsal sorunlar ya da şiddet olayları ile ilgili haberleri derlesin.
3. İkinci grup, aşağıdaki İnternet sitelerinden yararlanarak alkol bağımlılığının insan sağlığına ve
davranışlarına etkileri ile ilgili bilgileri derlesin.
• www.madde.gov.tr
• www.bagimlilik.gov.tr
• www.yesilay.org.tr
• www.amatem.gov.tr
4. Elde ettiğiniz dokümanları sınıfa getiriniz. Öğretmeninizin rehberliğinde bu dokümanlardan
önemli bulduklarınızla bir sınıf gazetesi oluşturunuz.
5. Oluşturduğunuz gazeteyi sınıf panosunda sergileyiniz.
Sonuca Varalım
1. Alkol bağımlılığının insan sağlığına ve davranışlarına etkileri nelerdir?
2. Alkol bağımlılığının aile içi ve toplumsal hayata olumsuz etkileri nelerdir?
82
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Yaptığınız etkinlikte alkol bağımlılığının olumsuz etkilerini incelediniz. Alkol, bağımlılık etkisi
yüksek olan, üretimi ve satışı yasal olduğu için yaygın olarak kullanılan bir maddedir. Kişilerin
sorunlarını unutmak veya keyif verici özelliği nedeniyle devamlı alkol alma istekleri sonucu bağım­
lılık ortaya çıkar. Oysa alkol çözüm değil, sorunun ta kendisidir.
Biliyor musunuz?
Dünya Sağlık Örgütü 2011 verilerinde, dünyada her yıl 2.5 milyon insanın alkole bağlı hasta­
lıklar nedeniyle yaşamını kaybettiğini bildirmektedir.
Şimdi alkolün kişi ve çevresi için etkilerini sırasıyla inceleyelim.
A. Alkolün İnsan Sağlığına ve Davranışlarına Etkileri
Alkol, birçok alanda kullanılan bir grup kimyasal maddeyi içeren genel bir terimdir. Örneğin tıpta
dezenfektan, otomobillerde antifriz olarak alkol kullanılmaktadır. Ayrıca parfüm, kolonya gibi mal­
zemelerde de bir miktar alkol bulunmaktadır. Alkolün bu gibi maddelerde yaygın kullanımı ulaşımını
kolaylaştıran bir etkendir.
Alındıktan kısa bir süre sonra kana karışaran alkol organ ve sistemler üzerinde tahribat meydana
getirir. Alkolün en fazla tahribatta bulunduğu organlardan biri beyindir. Alkol, beyin hücrelerini
etkileyerek mantıklı düşünme, karar verme, denge, hareket etme yeteneklerini azaltır. Alkol kulla­
nımının süresine bağlı olarak giderek artan unutkanlık, uyku bozuklukları ve hafıza kaybı görülür.
Alkolün sinir sistemi üzerindeki olumsuz etkisi sonucu, alkol kullanan kişide birtakım davranış
bozuklukları görülür. Örneğin çabuk sinirlenme, kavgaya eğilim, toplum ahlakıyla bağdaşmayan
konuşma ve davranışlar, saldırganlık bu bozukluklardan bazılarıdır. Alkolün oluşturduğu ruhsal
yıkım, bazı akıl hastalıklarının görülmesine neden olur. Alkol, göze gelen sinirleri tahrip ederek kör­
lüğe kadar gidebilecek hasarlara yol açar.
Vücutta alkolü etkisiz hâle geti­
ren organ karaciğerdir. Alkol bağım­
lılarında şekil 5.2'deki gibi karaci­
ğer tahrip olur ve görevini yerine
getiremez. Ayrıca alkol, vücuttaki
yağ oranını yükselterek karaciğerin
yağlanmasına neden olur. Karaciğer
üzerinde alkolün bu olumsuz etkile­
ri, yaşamsal önemi olan bu organın
bir süre sonra işlevini kaybetmesine
ve siroz hastalığına yol açar.
a
b
Şekil 5.2: Alkol kullanan (a) ve kullanmayan
(b) insanların karaciğerleri
Alkolün sindirim sistemi üzerindeki olumsuz etkileri de çok fazladır. Alkol, midenin asit salgısını
artırır ve midenin iç yüzeyini koruyan mukoza tabakasını bozar. Bu etkiler, ülser ve gastrit gibi mide
hastalıklarına zemin hazırlar.
Alınan alkol, kan damarlarını genişleterek deride kızarıklıklara neden olur ve vücut sıcaklığının
artmasına yol açar. Bu sıcaklık artışı, aldatıcı ve soğuk havalarda aşırı alkol alan kişinin üşüdüğünü
hissetmemesine ve donarak ölmesine yol açabilir. Ayrıca kanın pıhtılaşmasını önlediği için yaralan­
malarda ciddi kan kaybına yol açarak yaşamı tehdit eder.
Kanser riskini çok büyük oranda artıran alkol, yemek borusu, gırtlak, mide, pankreas ve kara­
ciğer kanserlerinin en önemli nedenlerinden biridir. Ayrıca az miktarda alkol alanlarda bile kalp­
damar hastalıklarına yakalanma riskinin arttığı bilinmektedir.
83
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Alkol, tıbbi ilaçların etkisini artırdığı için ilaç ve alkol
birlikte alındığında zehirlenmelere, komaya girme ve
ölüme neden olabilir.
Alkol kullanımı kadında âdet düzensizliklerine, erkek­
te spermlerin hareketliliğinin azalmasına yol açar.
Gebelikle alkol kullanımının, anne karnında bebek
ölümlerine, düşüğe ve ölü doğumlara neden olduğu
bilinmektedir. Gebelikte aşırı alkol kullanımı, bebeklerde
yüz ve kalpte anormalliklere, zekâ ve gelişme geriliğine
yol açar. Bu durum fotoğraf 5.8'deki gibi Fetal Alkol
Sendromu (FAS) olarak bilinmektedir.
Fotoğraf 5.8: FAS ile doğmuş bir çocuk
Performans Görevi
Alkol bağımlılığının, insan vücudundaki sistemler üzerine etkilerini araştırarak sınıfınızda sözlü
bir sunum yapınız. Araştırmanız için okulunuzdaki Yeşilay Kulübünden bilgi ve iş birliği isteyiniz.
B. Alkol Bağımlılığının Bireyin Aile İçi ve Toplumsal Hayattaki İlişkilerine
Etkileri
Alkol alma isteğini kontrol edemeyen, ortaya çıkan bedensel, ruhsal ve sosyal zararlarına rağ­
men alkol kullanmaya devam eden kişilerde alkol bağımlılığı oluşmuş demektir. Alkol kullanımı
önce azar azar başlar, daha sonra kişi farkında olmadan bağımlı hâle gelir. Alkole başlamanın
sebepleri kişilik, arkadaş ya da aile çevresi olabilir. Zayıf iradeli, alkol kullanan arkadaşlarının istek­
lerine hayır diyemeyen, ailesinde alkol bağımlısı bulunan kişiler alkol bağımlılığına daha yatkındır.
Bu kişiler, önceleri hafif alkollü içecekleri zararlı olmadığı düşüncesiyle kullanır, giderek sorunlarla
başetmek ya da keyif vermesi amacıyla daha fazla alkol tüketirler. Bağımlılık, alkol alımı arttıkça
daha da artar ve kişi giderek alkole daha çok gereksinim duyar. Bu kişiler genellikle bağımlı oldu­
ğunu inkâr ederler.
Alkol bağımlısı olan kişinin düşünme yeteneği geriler.
Alkol, yaşamındaki her şeyin önüne geçer. Sorumluluklarını
yerine getiremeyen kişinin iş hayatında sorunlar ortaya
çıkar. Aile içinde huzursuzluk, kavga, ailenin dağılması gibi
sorunlar kaçınılmaz hâle gelir. Kişinin sosyal yaşamdaki
konumu, arkadaş çevresi ile ilişkileri zarar görür. Alkolün
neden olduğu tüm bu olaylar kişide ruhsal çöküntüye
neden olur ve kişi çözümü yine fotoğraf 5.9'daki gibi alkol­
de arar. Böylece bu bir kısır döngü hâlini alır.
Fotoğraf 5.9: Alkol, kişinin yeni sorunlar
Alkolün verdiği geçici kendine güven duygusu, öfke ve
edinmesine yol açar.
saldırganlık alkol bağımlılarını suça itebilir. Araç kullanan
alkol bağımlısının duyuları ve refleksleri yavaşladığı, kas
koordinasyonu azaldığı için trafik kazalarına yol açabilir. Alkole bağlı işlenen suçlar ve trafik kazaları
hem toplumsal huzuru bozar hem de büyük ekonomik kayıplara neden olur.
Biliyor musunuz?
Dünya Sağlık Örgütüne göre trafik kazalarının nedenleri arasında alkollü araç kullanımı
birinci sırada gelmektedir.
84
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
4. Uyuşturucu Madde Bağımlılığı
Araştıralım - Paylaşalım
Uyuşturucu madde kullanımının sinir sistemi üzerindeki yıkıcı etkilerinin neler olduğunu
araştırarak sınıfınızda sözlü bir sunum yapınız.
Uyuşturucu madde bağımlılarının pek çoğu, bu maddeleri kullanmaya başladıklarında şu cüm­
leleri kurarlar: "Bir kereden bir şey olmaz.", "Ben bağımlı olmam, istesem bırakabilirim." Zamanla
bunların yerini şu cümleler alır: "Artık bırakacağım.", "Bu son, bir daha kullanmam." Fakat uyuş­
turucu maddelerin bağımlılığa dönüşmesi kolayken bunları bırakmak o kadar da kolay değildir.
Bazı insanlar neden uyuşturucu madde kullanmaya başlarlar? Uyuşturucu madde kullanımı ile
ilgili doğru sanılan yanlışlar nelerdir?
İnsanlarda sakinleştirici, keyif verici etkileri olan, giderek daha fazla alma isteği doğuran, bıra­
kıldığında yoksunluk belirtileri ortaya çıkaran kimyasal maddelere uyuşturucu maddeler denir.
Uyuşturucu maddelerin bir kısmı tedavi amacıyla kullanılır. Tedavi amacıyla kullanılan maddeler
doktor kontrolünde verilmektedir. Bu maddeler sakinleştirici ve keyif verici etkileri nedeniyle dok­
tor kontrolü dışında da kullanılmakta ve bağımlılığa yol açmaktadır.
Daha önce de değindiğimiz gibi hiçbir bağımlı "bağımlı" olmak için madde kullanmaya başla­
maz. Madde kullanımını denetleyemediği için kişi bir süre sonra bağımlı hâle gelir. Söz konusu
olan uyuşturucu maddeler ise bu süreç çok daha hızlı gelişir. Sonunda kişi maddenin esiri hâline
gelir. Uyuşturucu madde bağımlılığı, bağımlı olunan maddeye ulaşabilmek için bireyin tüm değer­
lerini feda edebileceği tehlikeli bir bağımlılık türüdür. Aşağıdaki şema 5.1'de uyuşturucu madde­
lere bağımlılık sürecini görüyorsunuz. Aslında bu süreç alkol ve sigara gibi diğer bağımlılıklarda
da benzer şekilde işlemektedir.
Bağımlılık Süreci
"Belki kullanabilirim."
"Korku ve merak."
"Bir kereden bir şey olmaz."
"Bıraktım bir daha başlamam."
"Bir daha asla!"
"Artık bırakacağım."
"Ben bağımlı olmam."
"Bırakmak zorundayım."
"İstesem bırakırım."
"Bu meret bırakılmaz ki!"
Şema 5.1: Bağımlılık süreci şeması
85
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Uyuşturucu madde kullanımının insan sağılığına ve davranışlarına olumsuz etkilerini incelemek
için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 5.6
Uyuşturucu Madde Kullanımının Etkileri
Amaç
Uyuşturucu madde kullanımının insan sağlığına ve davranışlarına olumsuz etkilerini incelemek.
Bunları Yapalım
1. Aşağıda uyuşturucu madde bağımlısı gençlerin deneyimlerine dair senaryolar verilmiştir. Bu
senaryoların her birini sınıfınızda bir arkadaşınız yüksek sesle okusun.
1. Senaryo
"Kendime engel olamıyorum. Anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki... Söylemek iste­
yip de söyleyemediğim, yapmak isteyip de yapamadığım... Hatalarımı, yanlışlarımı biliyorum
ama bir türlü düzeltemiyorum onları... Her defasında bir bakmışım yine yapmışım, yine piş­
manlık, yine hüzün... Ben neden böyleyim? Neden kendime engel olamıyorum? Maddenin
oyuncağı olmuşum resmen, o yönetiyor beni. Biri yardım etse bana. Kurtulmak istiyorum.
Arkadaşlarımı, ailemi, eski hayatımı istiyorum yeniden..."
2. Senaryo
"Kapı çalınıyor ve odama bir kadın giriyor. Bu kadın da kim? Hiç tanımıyorum. Çok çirkin
ve korkunç bir suratı var. Ondan korkuyorum. Kendisine annemi sordum. Ben senin anne­
nim dedi... İlk kez gördüğüm bu yaşlı kadın benim nasıl annem olabilir?"
3. Senaryo
"Bir kitapta okumuştum, bir kereden çok şey olur diye... Ne kadar da doğru bir sözmüş.
Basit bir merakla başladım ve geldiğim şu noktaya bak. Her defasında aldığım bir önceki
doz yetmez oldu. Artık para bulmakta zorlanıyorum. Arkadaşlarımla, ailemle ilişkilerim
bozuldu. En çok da aileme bunları yaşattığım için üzülüyorum. Ders çalışmakta hatta bazen
yolda yürümekte bile zorlanıyorum. Sağlığım giderek bozuluyor. Hayatımın ellerimin ara­
sından kayıp gittiğini görüyorum. Madde kullanmadan hiçbir şeyden zevk alamıyorum, zih­
nimi toplayamıyorum. Ama onun etkisindeyken de iyi hissetmiyorum ki kendimi. Korkunç
düşler görüyor, karanlıkta kayboluyorum sanki."
2. Sınıfınızda okuduğunuz senaryolar ile ilgili bir tartışma ortamı oluşturunuz. Gençlerin uyuş­
turucu madde kullanmaya başlama sebeplerini; bağımlılığın gencin sağlığına, davranışlarına,
aile içi ve sosyal yaşamına etkilerini tartışınız.
Sonuca Varalım
1. Uyuşturucu madde kullanımı insan sağlığını ve davranışlarını nasıl etkiler?
2. Uyuşturucu maddeleri bırakmak mı yoksa hiç başlamamak mı daha kolaydır? Neden?
Yaptığınız etkinlikte uyuşturucu madde kullanan kişilerin mantıklı düşünme yetisini kaybettiği­
ni, ruhsal sağlığını ve sosyal ilişkilerinin bozulduğunu anlatan senaryolar okudunuz. Bu senaryolar,
yaşanmış binlerce gencin yaşam öyküsünden sadece birer kesittir. Uyuşturucu madde bağımlısı kişi­
ler, madde etkisindeyken sonu intihara ya da suç işlemeye kadar gidebilen bir ruh hâline girerler.
86
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
5. ÜNİTE
Uyuşturucu maddelerin tümü merkezî sinir sistemine etki ederek duyarlılığı azaltır ya da yok eder.
Uyuşturucu maddelerin devamlı kullanımı sinir hücrelerinin tahribine ve ölümüne yol açarak akıl
ve ruh sağlığını bozar.
Uyuşturucu maddelere bağımlılık başlangıçta psiko­
lojiktir. Kişi, verdiği gevşeme, rahatlık, keyif gibi hisler
nedeniyle maddeyi kullanmak ister. Kısa bir süreden
sonra, hatta bazı uyuşturucu maddelerde bir denemeden
sonra bile sinir hücrelerindeki etkilerinden dolayı fizyo­
lojik bağımlılık gelişir. Sinir hücreleri normal görevini
yerine getirebilmek için kullanılan uyuşturucu maddeye
gereksinim duyar. Fizyolojik bağımlılıkta yoksunluk belir­
tileri görülür. Uyuşturucu madde alınmadığında titreme,
çarpıntı, kusma, uykusuzluk, bilinç bulanıklılığı, nedensiz
korkular ve fotoğraf 5.10'daki gibi ruhsal çöküntü ortaya
çıkar. Yoksunluk belirtilerini gidermek için gittikçe artan
dozlarda uyuşturucu madde kullanımı sonucu zehirlenme
belirtileri görülebilir. Aşırı dozda uyuşturucu madde alın­
ması sonucu ölüm gerçekleşebilir.
Fotoğraf 5.10: Uyuşturucu madde
bağımlısı kişi toplumdan uzaklaşır,
ruhsal bir çöküntü içine girer.
Sürekli uyuşturucu madde kullanan kişilerin bağışıklık
sistemleri zayıflar, iştahları azalır ve kişi kilo kaybeder.
Ayrıca fiziksel güç azalır. Sinir sistemi üzerindeki etkileri
sonucu fotoğraf 5.11'deki gibi halüsinasyonlar görülür,
zaman ve mekân algısı bozulur.
Sinir sistemi üzerindeki etkilerinden dolayı uyuşturu­
cu maddeler kişinin davranışlarını da etkiler. Kişinin aile
ilişkileri azalır, içe kapanma, suç işleme eğilimi, iş veya
okul hayatında başarısızlık ortaya çıkar. Kişi, bazen neşeli
ve sakin, bazen öfkeli ve saldırgan özellikler gösteren
değişiklikleri yaşar.
Uyuşturucu maddelerin zararları bilinmesine rağmen
tüm dünyada ve ülkemizde kullanımı giderek artmak­
Fotoğraf 5.11: Uyuşturucu madde
bağımlıları halisünasyonlar görür.
tadır. Uyuşturucu madde kullanımından maddi çıkar
elde eden çevreler öncelikle gençleri hedef almaktadır.
Gençlerin tanımadıkları kişilere güvenmemesi ve güvenirliğinden endişe edilen yerlere gitmemesi
gerekir. Uyuşturucu madde bağımlılığını engelleyen ilk adımı "Hayır." demeyi bilmektir.
Uyuşturucu maddelerin tıpta tedavi amaçla kullanılmaları, özel reçete ve doktor kontrolünde
olmalıdır. Hiçbir ilaç, keyfi olarak alınmamalıdır.
5. Bağımlılıkla Mücadele
Tütün ürünleri, alkol ve uyuşturucu maddelerin insan yaşamına olumsuz etkilerini düşündüğü­
müzde, bu olumsuzlukları yaşamamak için en kolay yolun zararlı alışkanlıklardan uzak durmak
olduğunu söyleyebilir miyiz? Peki, bu zararlı alışkanlıklardan uzak durmanın yolları neler olabilir?
Bu maddelere karşı bağımlılık geliştirmiş bir kişinin tedavisi için neler yapılması gerekir? Bu
soruların cevabını 88. sayfadaki "Bağımlı değil, Bağımsız Olalım" isimli etkinliği yaparak araştıralım.
87
5. ÜNİTE
Etkinlik 5.7
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Bağımlı Değil, Bağımsız Olalım
Amaç
Sağlığa zararlı, bağımlılık yapan maddelerden uzak durmak için yapılması gerekenleri ve bağımlı
kişilerin tedavi yöntemlerini açıklamak.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda 4­5 kişilik gruplar oluşturunuz. Grup içinde iş bölümü yaparak sorumluluklarınızı
yerine getirmeye özen gösteriniz.
2. Sağlığa zararlı bağımlılık yapan maddelerden uzak durulması amacıyla bireysel olarak neler ya­
pılmalıdır? Okul ve ailenin ne gibi önlemler alması gerektiğini grup içinde tartışınız. Ortaya
çıkan görüşleri defterinize not ediniz.
3. Bağımlı kişilerin tedavisinde nasıl bir yol izlendiği hakkında www.amatem.gov.tr ve www.ama­
tem.org.tr İnternet adreslerinden bilgi edininiz.
4. Edindiğiniz bilgileri poster ya da afiş hâlinde düzenleyerek sınıf panosunda sergileyiniz.
Sonuca Varalım
1. Bağımlılık yapan maddelere başlanmaması için kişilerin, okulun ve ailenin ne gibi önlemler
alması gerektiğini düşünüyorsunuz?
2. Bağımlı kişilerin tedavi yöntemleri nelerdir?
Buraya kadar olumsuz birçok etkisine değindiğimiz tütün ürünleri, alkol ve uyuşturucu madde­
lerden sağlığınız için uzak durmanız gerektiğini biliyorsunuz. Bu bağımlılıklardan korunma, onları
bırakma çabalarından çok daha kolaydır. Ancak kişi bir şekilde madde bağımlısı hâline gelmişse
tedavisi de mümkündür. Şimdi bağımlılıkla ilgili korunma ve tedavi yollarını sırasıyla inceleyelim.
A. Sağlığa Zararlı ve Alışkanlık Yapan Maddelerden Uzak Durmak Amacıyla
Olumlu Tutum Geliştirme
Sağlığa zararlı ve alışkanlık yapan maddelerin güvenli bir kullanım şekli yoktur. Bu maddeleri
sadece deneme amaçlı kullanıp da bağımlı olmamak mümkün değildir. Bağımlı olma riski kullanan
herkes için eşittir. Hücre insan vücuduna giren her maddeyi tanır ve hafızasına alır. Herkes için
geçerli olan bu duruma "hücresel öğrenme süreci" adı verilir. Bağımlılığı engellemek ancak hiç
başlamayarak olur.
Kişinin sağlığa zararlı bu maddelerle tanışmaması
için bilmediği ortamlardan uzak durması, sigara içilen
alkol alınan vb. ortamlarda bulunmaması gerekir.
Yanlış kişilerle arkadaşlık etmemek, ilgi ve yetenek­
leri doğrultusunda boş zamanlarını değerlendirecek
uğraşlar edinmek, fotoğraf 5.12'deki gibi spor yap­
mayı alışkanlık hâline getirmek bu konuda edinilecek
olumlu tutum ve davranışlardandır.
Sağlığa zararlı alışkanlıklardan korunmak için kişi­
ye düşen görevlerin yanı sıra aile ve okula da görevler
düşmektedir. Ailede kişiler birbirine destek olmalı ve
ruhsal sorunların çözümünde gerekli ilgi ve yardım
sağlanmalıdır. Anne ve babalar, çocukların ve genç­
lerin sağlıklı gelişimi için güvenli, huzurlu ve sevgi
dolu bir aile ortamı hazırlamalıdır. Özellikle ergenlik
Fotoğraf 5.12: Spor her türlü zararlı
dönemindeki gence, gereksinim duyduğu ilgi, sevgi
alışkanlığı engellemenin eğlenceli yoludur.
ve anlayış gösterilmelidir.
88
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Okullarda zararlı alışkanlıkların olumsuz etkileri konusunda gençlerin bilinçlendirilmesi için
gereken çalışmalar yapılmalıdır. Öğrencilerin ruhsal sorunlarının erkenden fark edilmesi, müm­
künse çözümlenmesi için rehberlik servisleri daha dikkati ve ilgili çalışmalıdır.
B. Bağımlı Kişilerin Tedavisi İçin Yapılması Gerekenler
Sağlığa zararlı madde kullanan kişilerde fizyolojik
bağımlılık gelişmeden önce tedaviye başlanması, kişi­
nin uğrayacağı ruhsal ve bedensel tahribatı azaltır. Bu
nedenle her türlü hastalıkta olduğu gibi bağımlılıkta da
erken teşhis ve tedavi çok önemlidir.
Madde bağımlılığının tedavisi sırasında kişinin istekli
ve sabırlı olması gerekmektedir. Tedavi genellikle iki
aşamalıdır. Kişiler önce fiziksel olarak tedavi edilir.
Daha sonra fotoğraf 5.13'teki gibi topluma kazandırıl­
maları için fiziki, sosyal ve ruhsal yönden güçlendiril­
dikleri rehabilitasyon aşaması gelir. Fiziksel tedaviden
sonra günlük yaşamda herhangi bir sorunla karşılaşan
kişiler, kullandıkları bağımlılık yapan maddeye tekrar
başlama eğiliminde olabilirler. Kişilerin yaşamdaki zor­
luklarla karşılaştıklarında mücadele edebilecek gücü
bulmaları rehabilitasyonla sağlanır.
Fotoğraf 5.13: Rehabilitasyonun bir parçası
olarak alkol bağımlılığından kurtulanların
katıldığı toplantıdan bir görünüm
Ülkemizde birçok kurum, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri, madde ve madde kullanı­
mının önlenmesi ile tedavisi kapsamında çok çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Türkiye'de uyuşturucu
kullanımına karşı mücadelede koordinasyon görevini üstlenen kurum, Emniyet Genel Müdürlüğü
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığına bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM)dir.
Alkol ve uyuşturucu madde bağımlısı olan
ve tedavi olmaya karar veren kişiler AMATEM'e,
hastanelerin psikiyatri bölümlerine ya da bu
konuda hizmet veren gönüllü kuruluşlara baş­
vurmalıdır.
AMATEM, ülkemizin alkol ve madde bağım­
lılığı tedavisi ve araştırmaları konusunda hizmet
veren psikiyatri birimlerinin genel adıdır. İlk
olarak Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları
Eğitim ve Araştırma Hastanesinin içinde kurulan
AMATEM'e sadece alkol ve uyuşturucu madde
sorunları olanlar kabul edilmektedir. Birçok ken­
timizdeki üniversite ve devlet hastanelerine bağlı
AMATEM'ler bulunmaktadır. Bağımlılar veya
aileleri bu hizmetlere kendileri başvurabilecekle­
ri gibi sosyal hizmetler tarafından yönlendirilebil­
mektedir. Tedavi masrafları, sağlık sigortası kap­
samında karşılanmaktadır. Bağımlılığı önleme
amacıyla ergenlere TUBİM, Millî Eğitim Bakanlığı
ve Sağlık Bakanlığı tarafından çeşitli programlar
aracılığıyla gerekli bilgiler verilmektedir. Afiş
5.2'de Sağlık Bakanlığı ve AMATEM tarafından
bu konuda yapılan bir bilgilendirme çalışmasına
ait afiş ve slogan görülmektedir.
Afiş 5.2: Sağlık Bakanlığı ve AMATEM tarafından
hazırlanan madde bağımlılığı ile ilgili afiş ve
slogan
89
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Ölçme ve Değerlendirme
A.
Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.
1. Bağımlılık, yoksunluk ve tolerans kavramları arasındaki farklılıklar nelerdir?
2. Bağımlılık yapan maddelere başlanmasına neden olan etkenler nelerdir?
3. Bağımlılık yapan madde kullanımının aile ve ülke ekonomisine etkileri nelerdir?
4. Sigara ve diğer tütün ürünlerinin dolaşım sistemi üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?
5. Pasif içicilik nedir? Pasif içiciliğin yarattığı tehlikeden korunmak nasıl mümkün olabilir?
6. Alkol kullanan kişinin ruh sağlığında ve davranışlarında ne gibi değişiklikler gözlenebilir?
7. AMATEM'e başvuran uyuşturucu madde bağımlısı bir kişinin tedavisi için neler yapılmakta,
nasıl bir yol izlenmektedir?
8. "Sağlığa zararlı alışkanlıklardan korunmak, onları bırakmaktan çok daha kolaydır." ifadesi­
nin ne anlama geldiğini açıklayınız.
9. Deniz'in okuldaki arkadaş çevresinde sigara kullananlar çoğunluktadır. Deniz, arkadaşla­
rıyla her buluşmasında kendisine sigara ikram edilmekte, zaman zaman sigara içmemesiyle
ilgili kötü şakalara ve alaya maruz kalmaktadır. Deniz'e bu sorunu hakkında ne önerirsiniz?
Deniz ve onun gibilerin, okul veya ailesinin nasıl bir tutum geliştirmesi, gençlerin zararlı
alışkanlıklara başlamasını engeleyebilir?
B.
ruhsal
psikolojik
yoksunluk
fizyolojik
bağımlılık
alışkanlık
tolerans
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da ke­
lime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1. Keyif veren zararlı maddelerin, aynı duyguyu tekrar yaşamak için alınma isteğine
...................................... ya da ...................................... bağımlılık denir.
2. Düzenli ve sürekli olarak tekrarlanan, öğrenilerek edinilmiş, zararlı ya da yararlı davranışla­
ra ...................................... adı verilir.
3. Zarar vermesine rağmen kulanımına devam edilen maddelere
maddeler denir.
......................................
yapan
4. Bağımlılık yapan maddenin kulanımının azaltılmasıyla ...................................... belirtileri ortaya
çıkar. Bu maddenin küçük dozlarda kullanımına bağlı olarak istenilen etkiyi ortaya çıkarmak
için maddenin dozunu artırma gereksinimine ise ...................................... denir.
C. Aşağıdaki soruların doğru seçeneklerini işaretleyiniz.
1. Sigara, alkol ve uyuşturucu gibi sağlığa zararlı madde bağımlılıklarından kurtulmak isteyen
bir kişinin atması gereken ilk ve en doğru adım aşağıdakilerden hangisidir?
A.
B.
C.
D.
E.
90
Günlük olarak kullandığı madde dozunu artırarak yoksunluk gelişmesini engellemek
Bağımlılık yapan maddeyi daha az kullanmak
Bağımlılık yapan maddeyi değiştirmek
Bağımlılıktan kurtulmaya karar vererek bir sağlık kuruluşuna başvurmak
Sağlıklı beslenme ve spor ile vücudun temizlenmesini sağlamak
5. ÜNİTE
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
2.
I. Damar çeperlerinin kalınlaşması ve damar tıkanıklığı
II. Kandaki oksijen oranının azalması
III. Dokulardan ağır metallerin uzaklaştırılması
IV. Midenin asit salgısında artış
Sigara bağımlısı kişilerde yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri görülür?
A. Yalnız II
B. I ve III
D. II, III ve IV
E. I, II, III ve IV
C. I, II ve IV
3. Vücutta alkolü etkisiz hâle getiren ve aşırı alkol tüketimine bağlı olarak fonksiyonu bozulabilen organ aşağıdakilerden hangisidir?
A. Akciğer
B. Beyin
D. Mide
E. Karaciğer
C. Böbrek
4. Aşağıdakilerden hangisi bağımlılık yapan maddelerle ilgili doğru bir ifadedir?
A. Küçük dozlarda alındığında sürekli bir iyilik hâli yaratır.
B. Hem ruh hem de beden sağlığını olumsuz etkiler.
C. Dünyada kullanımları giderek azalmaktadır.
D. Kullanılmaya başlandıktan ve bağımlılık geliştikten sonra bile tedavisi kolaydır.
E. Güvenli bir şekilde kullanıldığında bağımlılık yapmaz.
5.
I. Sosyal kullanım
II. Deneme
III. Kötüye kullanım
IV. Bağımlılık
Bağımlılığın gelişmesi sırasında yukarıdaki olayların gerçekleşme sırası aşağıdakilerden
hangisinde doğru verilmiştir?
A. II, I, III, IV
B. I, II, III, IV
D. II, III, IV, I
E. III, I, II, IV
C. III, IV, II, I
6. Aşağıdaki özelliklere sahip gençlerden hangilerinin, bağımlılık yapıcı maddeleri kullanmaya
başlama olasılığı diğerlerine göre daha azdır?
A. Kendine güveni ve kendini kontrol yeteneği az olan
B. Zararlı alışkanlıkları ailesi tarafından hoşgörüyle karşılanan
C. Arkadaşlarının isteklerini reddedemeyen
D. Zararlı alışkanlıklara sahip kişileri rol model alan
E. Bağımlılık yapan maddelerin zararları hakkında bilgi sahibi olan
7. Sigaranın içinde yer alan aşağıdaki maddelerden hangisi solunum yollarındaki silli yapıyı
bozarak dışarıdan solunan havadaki yabancı maddelerin tutulup süzülmesini engeller?
A. Karbon monoksit
B. Katran
D. Nikotin
E. Aseton
C. Ağır metaller
91
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE
ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
Üniteye Hazırlanalım!
• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksınız.
92. sayfada 6.1, 94. sayfada 6.2, 96. sayfada 6.3, 98. sayfada 6.4, 99. sayfada 6.5, 100. sayfada
6.6, 102. sayfada 6.7 ve 111. sayfada 6.9 numaralı etkinlikler okul dışında çalışmalar yapmanızı
gerektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışmalarınızı öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre
ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• Ünite boyunca çeşitli kaynaklardan yapacağınız araştırmaların sonuçlarını ilgili ders saatinde
konunun işlenişi sırasında sınıfta sunacaksınız. 106. sayfada Araştıralım - Paylaşalım bölümü
yer almaktadır. Bu araştırma çalışmasını, öğretmeninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders
saatinden önce tamamlayınız.
1. Aile Hayatı
Aile hayatının önemi, evlilik ve ana­baba olmak insan yaşamındaki önemli kavramlardır. Bu
bölümde aile hayatı ile ilgili pek çok kavramı öğreneceksiniz.
A. Aile Kavramı ve Toplumdaki Yeri
Aile kavramı sizin için ne ifade ediyor? Aile hayatının sağlıklı bireyler ve sağlıklı bir toplumun
oluşmasında rolü nedir?
Bütün insanların çok küçük yaşlardan itibaren tanıştığı en önemli kavramlardan birisi aile kav­
ramıdır. İçinde doğup büyüdüğümüz, sevgisi ve ilgisine her yaşta farklı biçimde de olsa gereksinim
duyduğumuz ailemiz olmasa yaşamımızda neler değişirdi, hüç düşündünüz mü? Dünyaya geldik­
ten sonra gereksinimlerimizi karşıladığımız ilk ve en doğal ortam ailemizdir. Şüphesiz aile hayatı,
aile bireylerinin ruhsal ve sosyal gelişimi en önemli unsurlardan birisidir. "Akıl ve ruh Sağlığı" üni­
tesinde de değindiğimiz gibi mutlu bir aile ortamı tüm aile bireylerinin ruhsal durumunu olumlu
yönde etkiler. Aile, kendisini oluşturan bireyler kadar, toplum için de önemli bir kavramdır.
Ailenin toplumdaki önemini araştırmak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 6.1
Toplumun Temel Birimi: Aile
Amaç
Ailenin toplum için önemini açıklamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Sağlıklı aile ve sağlıklı toplum arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bir rapor hazırlayınız. Bu amaçla;
• İnternet, gazete, dergi, kitap vb. kaynaklardan aile hayatının toplum yapısına olumlu ve olum­
suz etkilerine örnek oluşturabilecek olay, makale, inceleme yazısı gibi örnekler bulunuz.
• Doğru ve yanlış kararlar alınarak yapılmış evliliklere örnekler veriniz. Bu evliliklerin eşler, ço­
cuklar ve aile çevresi üzerinde ne gibi olumlu/olumsuz etkileri olabileceğini değerlendiriniz.
2. Hazırladığınız raporu sınıfınızda sununuz.
Sonuca Varalım
Yaptığınız etkinlikte edindiğiniz bilgilerden faydalanarak ailenin toplum için önemini açıklayınız.
92
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
6. ÜNİTE
Aile; evlilik, kan ya da evlat edinme bağlarıyla birbirine bağlı; karı­koca, ana­baba ve çocuklar
ya da kardeşler gibi birbirlerini karşılıklı etkileyen, ortak bir kültür yaratan, paylaşan ve sürdüren
bireyler grubudur. Toplum içindeki en küçük birlik aile olarak kabul edilir. Aile, bireylerin duygu­
sal gereksinimlerinin karşılandığı bir birlik olmanın yanı sıra aynı zamanda sosyal bir kurumdur.
Aile, toplumu ayakta tutan temel ögelerdendir. Ailenin toplumda pek çok görevi vardır. Toplumu
oluşturan bireylerin ilk sosyalleştiği, kültür birikimini edindiği ve eğitim aldıkları kurum ailedir.
Çocukların ve gençlerin hayata hazırlanmasında, özürlü, bağımlı ve yaşlı nüfusun bakımında,
yaşam düzeyinin yükseltilmesinde, toplumsal değerlerin benimsetilmesinde ailenin çok önemli
işlevleri vardır. Bundan dolayı aile, sosyal ve kültürel yönden içinde bulunduğu toplumu etkiler.
Aynı zamanda aile, bir ülkenin iş gücüne ve üretim sürecine katılarak ekonomik yönden de top­
lum üzerinde etkilidir.
Aile, yüzyıllardır varlığını sürdüren bir kurumdur.
Elbette, toplumların zaman içinde geçirdiği değişim­
lere paralel olarak aile yapısı da değişime uğramıştır.
Günümüz toplumlarında başlıca iki aile tipinden söz
edilebilir:
Fotoğraf 6.1'de görülen anne, baba ile onların
anne ­ babaları, kardeşleri, çocuklar ve bazen de
kardeş çocuklarından oluşan aileye geniş aile denir.
Özellikle kırsal kesimde geleneklerin ağır bastığı ve
erkeğin egemen olduğu geniş aile yapısı hâkimdir.
Geniş ailede yetki erkekte, sorumluluk ise kadındadır.
Fotoğraf 6.1: Geniş aile
Hızlı kentleşme ve endüstri alanındaki gelişmeler
sonucu kadın ve erkek ekonomiye katkı sağlar hâle
gelmiştir. Bu durum sorumlulukların tüm aile bireyle­
ri arasında paylaşılıldığı çekirdek aile yapısını ortaya
çıkarmıştır. Fotoğraf 6.2'de görülen anne, baba ve
evlenmemiş çocuklardan oluşan aileye çekirdek aile
denir. Günümüz toplumlarında çekirdek aile yaygın
Fotoğraf 6.2: Çekirdek aile
olarak görülmektedir.
Sağlıklı aileler, sağlıklı bir toplum oluşturur. Sağlıklı ailelerde aile bireyleri arasında iyi bir iletişim,
sevgi ve bağlılık olmalıdır. Sağlıklı aileler de sağlıksız aileler kadar zorluklar ve problemlerle karşı­
laşabilir. Buradaki en önemli fark, sağlıklı ailelerin problemlerini daha kolay çözümleyebilmeleri ve
zorluklarla başa çıkabilmeleridir.
Ailenin temelleri evlilik kurumu ile atılır. Aile, sosyal
bir topluluk iken evlilik karşı cinsten iki kişinin birlikte
yaşamak, yaşantılarını paylaşmak, çocuk yapmak ve
yetiştirmek gibi amaçlarla yaptıkları bir sözleşme ola­
rak tanımlanabilir. Evlilikte kadın ve erkeğin sevmek,
sevilmek gibi psikolojik ve toplumda bir yer edinme,
birlikte güven içinde olma, korunma gibi sosyal gerek­
sinimlerinin karşılanması gerekir. Evlilik psikolojik ve
sosyal olduğu kadar aynı zamanda hukuki bir olgudur.
Fotoğraf 6.3'te görüldüğü gibi nikâh, evliliğin hukuki
başlangıcıdır. Buna göre evlilik, doğacak çocuklara
belirli bir statü sağlayan, üzerinde devletin kontrol, hak
ve yetki iddiası bulunan yasal bir ilişkidir.
Fotoğraf 6.3: Nikâh, hukuki bir işlemdir.
93
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
B. Evlilik ve Aile Hayatı
Evlilik, iki kişinin ortak bir yaşamı paylaşması ve bir aile kurmasıdır. Yıllar boyu sürecek huzurlu
ve mutlu bir aile hayatının kurulması için bireylerin evliliğe karar verirken bazı faktörleri dikkate
alması gerekir. Bu konuda uzun zamandır evli kişilerin deneyimlerinden yararlanmak amacıyla
aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 6.2
Soralım, Araştıralım, Öğrenelim
Amaç
Evlilik ve aile hayatına etki eden etmenleri belirlemek.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Uzun zamandır evli ve mutlu bir beraberliği olan tanıdı­
ğınız bir çiftle görüşme yapınız ve aşağıdaki soruları her
iki eşe yöneltiniz. Her iki eşten de aldığınız cevapları def­
terinize not ediniz ve sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
• Evlenmeden önce eşinizi ne kadar tanıma şansınız
oldu?
.............................................................................................................
Fotoğraf 6.4: Uzun süredir evli olan
mutlu bir çift.
.............................................................................................................
• Eşinizin sahip olduğu hangi özellikler sizin için önemlidir?
............................................................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................................................
• Sizce evlilik kararı verilirken ve eş seçerken neleri göz önünde bulundurmak gerekir?
............................................................................................................................................................................................
• Deneyimlerinize dayanarak evliliğinizi ve aile hayatınızı en çok etkileyen faktörlerin neler
olduğunu söyleyebilir misiniz?
............................................................................................................................................................................................
2. Edindiğiniz bilgileri sınıf arkadaşlarınızla paylaşarak evlilik ve aile hayatına etki eden etmen­
lerin neler olduğunu tartışınız.
Sonuca Varalım
1. Evliliğe karar vermede etkili olan faktörler nelerdir?
2. Aile hayatına etki eden etmenler nelerdir?
İki farklı insanın bir araya gelerek ortak bir yaşam sürdürmeleri kolay değildir. Ancak karşılıklı
rol ve sorumluluklarını bilen, birbirine destek olan uyumlu çiftler yıllar boyu sürecek huzurlu ve
mutlu bir aile hayatına sahip olabilirler. Bunun için atılacak ilk adım olan evlilik kararının doğru
verilmiş olması çok önemlidir.
Evliliğe Karar Vermede Etkili Olan Etmenler
Evliliğe hazır oluşta yaşın, ruhsal ve fiziksel (bedensel) olgunluğun önemli bir etkisi vardır.
Evlenecek çiftlerin ergenlik dönemini tamamlamış olmaları gerekir. Çünkü ergenlik dönemini
tamamlamamış kişinin hayattan beklentileri, kişilik özellikleri, duygu ve düşünceleri değişime çok
açıktır. Ergenlik dönemini tamamlayan kişiler ruhsal ve fiziksel olgunluğa erişirler. Ergenlik döne­
94
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
6. ÜNİTE
mini tamamlamamış kişilerin evlenmesi son derece sakınca­
lıdır. Bu kişilerin evliliğin ve çocuk sahibi olmanın sorumlu­
luğunu yüklenmesi ve yerine getirmesi çok zor olabilir.
Evliliğe karar verirken ekonomik ve sosyal yönden de
olgunluğa erişmiş olmak gerekir. Ekonomik özgürlüğe sahip
olmayan kişilerin evlenmeleri ve bu evliliği sürdürmeleri
zordur. Özellikle evliliğin ilk yıllarında maddi sıkıntılar çekil­
mesi, aile hayatını olumsuz etkiler. Evlilik kararı vermeden
önce kişilerin fotoğraf 6.5'teki gibi öğrenimlerini tamamla­
mış, bir meslek edinmiş ve erkeklerin askerlik görevini yap­
mış olmaları gerekir. Askerlik süresince eş ve çocuklardan
ayrı kalmak, yaşanabilecek maddi sıkıntılar evlilik üzerinde
olumsuz etkiler yapabilir.
Fotoğraf 6.5: Kişilerin evlilikten önce
eğitim hayatlarını bitirmeleri gerekir.
Evlilik kararı alınırken yakın akraba evliliklerinin olumsuz etkilerinin olduğu da unutulmamalı­
dır. Bazı hastalıklar, anne ve babadan çocuğa geçen genlerle aktarılır. Böyle kalıtsal hastalıkların
birçoğu anne ve babada etkisini göstermeyerek genlerle çocuğa aktarılabilir. Akraba evliliklerinde
eşlerin genetik yapıları birbirine benzediğinden bu hastalıkların taşınması ve doğacak çocuğun
hem anne hem de babadan hastalık genini alma olasılığı daha yüksektir. Yarık damak ­ dudak gibi
yapısal anormallikler, hemofili, kan hastalıkları bu kalıtsal hastalıklardan bazılarıdır. Sağlıklı bir
aile hayatı ve sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için yakın akraba evliliklerinden kaçınmak gereklidir.
Aile Hayatını Etkileyen Etmenler
Aile hayatının sağlıklı ve mutlu sürmesi için evlilik son­
rasında da bazı etmenlerin göz önüne alınması gereklidir.
Bunların başında sosyal, ekonomik ve kültürel etmenler ile
aile bireylerine ait etmenler gelmektedir.
Sosyal Etmenler: Ailenin içinde bulunduğu sosyal çevre,
aile hayatını etkileyen önemli bir etmendir. Ailenin yaşam
biçimi, eşlerin çalışıp çalışmaması, akraba ve arkadaşlar­
la kurulan ilişkiler bu sosyal çevrenin etkisiyle şekillenir.
Fotoğraf 6.6'da görüldüğü gibi bayramların ya da düğünle­
rin birlikte kutlanması aile bireyleri arasındaki bağları kuv­
vetlendirir. Aynı zamanda üzüntü verici olaylarda birlik ve
dayanışma içinde olunması da insanların ortak gereksinim­
lerindendir. Bu ilişkilerin güçlü olması bireylerin, dolayısıyla
aile hayatının mutluluğunda rol oynar.
Fotoğraf 6.6: Bayramlar aile
bireylerinin birarada olduğu özel
günlerdendir.
Ekonomik Etmenler: Aile içinde huzurun ve güvenin sağlanması, beslenme, eğitim, sağlık ve
eğlence gereksinimlerinin karşılanması ekonomik olanaklara bağlıdır. Ailenin ekonomik gücünün
sağlanması sadece anne ve babanın sorumluluğu değildir. Tüm aile bireyleri ailenin gelirine uygun
harcama yaparak aile bütçesine katkıda bulunabilir.
Kültürel Etmenler: Din, dil, inanış, örf ve âdetler, aile hayatını etkileyen önemli kültürel etmen­
lerdendir. Aile bireyleri ve aile ile diğer sosyal kurumlar arasında kültürel etmenlerin uyumlu
olmaması ve çatışmalar yaşanması ailenin huzur ve mutluluğunu olumsuz etkiler.
Aile Bireylerine Ait Etmenler: Aile bireyleri arasında iyi bir iletişim olması, sevgi, saygı ve hoş­
görüye dayalı bir aile hayatı, ailenin mutluluğunu oluşturan en önemli etmenlerdendir. Bu etkile­
şimler aile bireylerinin zorluklarla başa çıkmasına, aile içinde yaşanılan sorunların ve tartışmaların
aile hayatına zarar vermeden çözümlenmesine olanak sağlar. Yukarıda sayılan etmenlerin olumlu
95
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
etkilediği, mutlu ve huzurlu bir aile ortamında yetişen
çocuklar sağlıklı bir şekilde büyür. Anne ve baba arasında
iyi ilişkilerin bulunduğu, çocuğun duygusal ve bedensel
gereksiniminin karşılandığı bir ailede yetişen çocuk ruh
sağlığı için çok önemli olan temel güven duygusunu kaza­
nır. Fotoğraf 6.7'dekine benzer mutsuz, huzursuz, tartışma
ve kavgaların hâkim olduğu aile ortamlarında büyüyen
çocuklar güvensizlik hisseder, ruhsal ve zihinsel gelişimini
tamamlayamaz. Bu çocuklarda zararlı alışkanlıklara yönel­
me, bedensel ve ruhsal hastalıkların ortaya çıkmasına kadar
giden sorunlar görülebilir.
Fotoğraf 6.7: Eşlerin kavgaları
çocuğun ruh sağlığını olumsuz etkiler.
C. Ana-Baba Olmanın Toplumsal ve Yasal Koşulları
Yanda verilen çizelge 6.1'i dikkatle ince­
leyiniz. Ülkemizde aile yapısı ile ilgili yapılan
bu araştırma sonuçlarını sınıf arkadaşlarınızla
birlikte yorumlayınız.
Uluslararası belgeler ve kanunlara göre 18
yaşın altında yapılan evliliklere "çocuk evliliği",
evlenen kıza da "çocuk gelin" ifadesi kullanıl­
maktadır. Sizce ülkemizde çocuk gelinlerin
oranının yüksek oluşu ne gibi sonuçlar doğur­
maktadır? Hangi yaşta ana­baba olmanın
birey, aile ve toplum açısından sağlıklı oldu­
ğunu düşünüyorsunuz? Çocuk denecek yaşta
evlenmenin ve ana­baba olmanın sonuçlarını
bir etkinlikle araştıralım.
Etkinlik 6.3
Yüzde Oran
Cinsiyete Göre
Erkek
Kadın
8,8
30,5
18-24
53,7
57,7
25-29
29,6
8,9
30-34
6,2
2,0
35'in üzerinde
1,8
0,8
İlk Evlenme Yaşı
18'in altında
Çizelge 6.1: Türkiye'de erkek ve kadınlarda ilk
evlenme yaşlarının oranı (Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı, Aile Yapısı Araştırması, 2006-2011)
Ana-Baba Olmanın Koşulları
Amaç
Ana­baba olmak için en uygun yaşları belirlemek.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda iki grup oluşturunuz. Gruplar aşağıda verilen konuları araştırarak araştırma sonuçları­
nı birer rapor hâlinde düzenlesin.
• Birinci Grup: 18 yaşın altındaki gebeliklerde anne ve bebek sağlığı açısından hangi risklerin
görüldüğünü araştırınız.
• İkinci Grup: Ruhsal olgunluğa ulaşmamış bireylerin ana­baba olmalarının aile hayatına ve
çocukların gelişimine ne gibi olumsuz etkileri olduğunu araştırınız.
2. Gruplar, araştırma raporlarını sınıfta sunsun. Sunumlar tamamlandıktan sonra hangi yaşta
ana­baba olmanın sağlıklı olduğunu sınıfınızda tartışınız.
Sonuca Varalım
Ana­baba olmak için en uygun yaşlar hangileridir? Neden?
Yaptığınız etkinlikte erken yaşta gebeliklerin anne ve bebek sağlığını tehdit ettiğini, ayrıca ana­
baba olmak için ruhsal olgunluğa ulaşmış olmanın da bir gereklilik olduğunu fark etmiş olmalısınız.
Evlilik kararını etkileyen etmenler arasında değindiğimiz, gerekli fiziksel ve ruhsal olgunluğa eriş­
memiş kişilerin evlilik ve ana­baba olmanın sorumluluğunu yerine getirmesi mümkün olmayabilir.
96
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
6. ÜNİTE
18 yaşından önce toplumsal rollere uyum sağlamakta güçlükler
yaşanabileceği, anatomik ve fizyolojik olarak cinsel olgunlaşma­
nın veya ruhsal gelişmenin tamamlanmadığı bilinmektedir. Erken
yaşta evlilikler önce bireyi, daha sonra da tüm toplumu etkileye­
cek yıkıcı sonuçlar doğurmaktadır. Anne ve çocuk ölümleri, kadı­
nın üreme sağlığında bozulmalar, eğitim eksikliği, kadına yönelik
şiddet ve istismar bu sonuçlardan birkaçıdır. Afiş 6.1'de 18 yaşın­
dan önce yapılan evliliklerin, olumsuz sonuçlar doğurabileceğini
anlatan bir afiş görülmektedir.
Ana­baba olacak kişilerin anatomik, fizyolojik ve ruhsal olgun­
luğa erişmiş olması, toplumun sosyal kurallarına uyum sağlaması,
evlilik için daha önce değindiğimiz gerekliliklere sahip olması
önemlidir.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde (1949) bireylere özgür
ve tam iradeyle evlenme hakkı verilmiş ancak taraflardan birinin
tam olarak olgun olmaması hâlinde iradenin tam ve özgür olama­
yacağı kabul edilmiştir. Türkiye'nin taraf olduğu Kadınlara Karşı Afiş 6.1: Bir sivil toplum kuruluşu
Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi'nde tarafından çocuk yaştaki evliliklerin
"Çocuğun erken yaşta nişanlanması veya evlenmesi hiçbir şekilde olumsuz sonuçlarına dikkat çekmek
için hazırlanmış afiş.
yasal sayılmayacak ve asgari yaşının belirlenmesi ve evlenmelerin
resmî sicile kaydının mecburi olması için yasama dâhil gerekli tüm
önlemler alınacaktır." denilmektedir. Türk Medeni Kanunu'na göre kadın ve erkeğin evlenebilmesi
için 17 yaşını doldurmuş ve 18 yaşından gün almış olması gerekir.
Ana­baba olmak kanunlar çerçevesinde evlat edinme ya da koruyucu aile olma ile de sağlana­
bilir. Evlat edinme; durumu evlat edindirilmeye uygun bir çocukla, durumu evlat edinmeye uygun
kişi/eşler arasında hukuki bağlar sağlanarak çocuk ebeveyn ilişkisinin kurulmasıdır.
Koruyucu aile hizmeti; çeşitli nedenlerle öz ailesi yanında bakılamayan çocukların, kısa veya uzun
süreli olarak bakımlarını üstlenen aile ya da kişilerin yanında, devlet denetiminde yetiştirilmeleri ola­
rak tanımlanmakta ve bu hizmeti veren aile ya da kişilere koruyucu aile adı verilmektedir.
Çocukların sağlıklı gelişebilmeleri için kendilerini koruyacak, sevecek, destekleyecek, güven sağ­
layacak, sosyal ve maddi gereksinimlerini karşılayabilecek sıcak
bir aile ortamına ihtiyaçları vardır. Koruyucu aile ve evlat hiz­
metlerinde amaç, bu ortamı onlara sağlayarak normal hayatla­
rına devam etmelerini sağlamaktır.
Ç. Aile ve Nüfus Planlaması
Fotoğraf 6.8'de bir kampanya için hazırlanan ve daha az
çocuk sahibi olmayı teşvik eden bir afiş yer almaktadır. Bu
afişte anlatılmak istenen nedir? Böyle bir kampanya neden
başlatılmış olabilir? Bu kampanyanın aile hayatı ve topluma
faydaları neler olabilir?
Ailelerin gebelikten korunma yöntemlerini yeterince bil­
memeleri ve çeşitli nedenlerle uygulayamamaları doğurganlık
oranını artırmaktadır. Annenin yaşının 18'in altında veya 35'in
üstünde ve gebelik sayısının dört ya da dördün üzerinde olması
anne ve çocuk ölümlerine neden olan etkenleri oluşturmakta­
dır. Bu sorunların çözümü için gereken iki kavram aile ve nüfus
planlamasıdır. Sayfa 98'deki etkinliği yaparak bu kavramların
ne anlama geldiğini ve önemini keşfedeceksiniz.
Aile Planlaması, anne ve bebek
ölümlerini, kadın ve çocuk sağlığı
açısından pek çok sağlık sorununu önlemede basit, kolay, ucuz
ve koruyucu bir sağlık hizmetidir.
Fotoğraf 6.8: Aile planlamasının
önemini açıklayan bir afiş
97
6. ÜNİTE
Etkinlik 6.4
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
Aile Planlaması ve Nüfus Planlaması
Amaç
Aile ve Nüfus Planlaması kavramlarını açıklamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki soruların cevaplarını çeşitli kaynaklardan araştırarak defterinize yazınız.
• Aile ve nüfus planlaması kavramları arasındaki fark nedir?
• Fransa, Japonya, Endonezya, Çin, İsviçre ve İsveç'te uygulanan aile ve nüfus planlaması hiz­
metleri nelerdir? Araştırınız. Bu ülkelerin nüfus politikaları ile sağlık ve ekonomik açıdan
gelişmişliklerini karşılaştırınız.
2. Araştırma sonuçlarınızı bir rapor hâlinde sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Sonuca Varalım
Bazı ülkelerde nüfus artış hızını artırmak, bazı ülkelerde ise azaltmak için çeşitli çalışmalar yapıl­
maktadır. Bu durumun sebebini tartışınız.
Yaptığınız etkinlikte aile ve nüfus planlaması kavramları ile ilgili araştırma yaptınız. Şimdi bu
kavramları ayrıntılı olarak ele alalım.
Aile planlaması; ailelerin istedikleri kadar ve bakabilecekleri sayıda çocuk sahibi olabilmeleri için
yürütülen çalışmalardır. Aile planlaması hizmetleri aşağıdaki çalışmaları kapsar:
•
•
•
•
•
•
•
Gebelikten korunma yöntemlerini ailelere öğretmek,
İki gebelik arasındaki süreyi uzatmak,
Doğum yapma yaşını ayarlamak, çok erken veya çok geç yaşta gebelikleri önlemek,
İstenmeyen gebelikleri önlemek,
Çocuk sahibi olamayan ailelere, tıbbi yardım sağlamak,
Çocukların daha iyi koşullarda yaşamalarını sağlamak,
Anne ve çocuk sağlığını korumaktır.
Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin "Değerler ve Aile" ünitesinde öğrendiğiniz bilgileri anım­
sayınız. İnsani değerlerin temeli öncelikle aile ortamında atılır. Bir toplumda değerlerin devamını
sağlamak, ailenin topluma erdemli insanlar kazandırmasına bağlıdır. Çocukların en iyi şekilde yetişti­
rilmesi için anne ve babalar, bakabilecekleri ve sorumluluklarını yerine getirebilecekleri kadar çocuk
sahibi olmayı istemelidirler. Fizyolojik olarak anne ve çocuk sağlığı açısından uygun olan belirli yaş ve
doğum aralıkları çocuk sahibi olmak için uygundur. Çocuk sahibi olmayı isteyen çiftler, annenin 18­35
yaş arasında ve en az 2 yıl arayla doğum yapabileceğini bilmelidirler.
Aile planlaması hizmetleri; toplum ve aile sağlığı merkezlerinde, hastanelerin kadın hastalıkları ve
doğum kliniklerinde veya doğum evlerinde verilmektedir.
Aile planlaması kavramı bazen nüfus planlaması kavramı ile karıştırılır. Oysa bunlar farklı anlam­
lara gelen kavramlardır. Aile planlaması, ihtiyacı olan çiftlerin gönüllü katılımı ile gerçekleşir. Nüfus
planlaması ise bir devletin nüfus politikasını ifade eder. Nüfus planlaması ile hızlı nüfus artışı gösteren
ülkelerde çeşitli önlemler alınarak aşırı doğurganlık önlenir ya da nüfus artış hızı düşük ülkelerde
doğum oranını artırmaya yönelik teşvik edici önlemler alınır.
Ülkemizde cumhuriyetin ilk yıllarında doğurganlığın artırılması yönünde bir nüfus planlama
politikası izlenmiştir. Bu durumun başlıca sebepleri, uzun süren savaşlardaki ağır insan kayıpları ile
nüfusun azalmış olması ve tarımda insan gücüne doğrudan bağımlı olunmasıdır. O yıllarda, bir dizi
yasa ile nüfus artışı doğrudan ya da dolaylı olarak devlet tarafından teşvik edilmiştir. Çocuk sayısına
bağlı olarak arazi dağıtımında öncelik, vergi indirimi, para ödülleri bu teşviklerden bazılarıdır. Ayrıca
sağlık nedenleri dışında gebeliği önleyici yöntemlerin reklamı ve satışı yasaklanmıştır.
98
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
6. ÜNİTE
Ülkemizde 1960'lı yıllardan sonra yasal olmayan yolla yapılan kürtajların, sık ve çok doğuma
bağlı düşüklerin sonucu olarak pek çok annenin hayatını kaybettiği saptanmıştır. Nüfusun hızla
artmasına bağlı olarak kentlerde işsizlik sorunu ortaya çıkmıştır. Bu nedenlerle nüfus artışının
kontrol edilmesi, gebeliği önleyici yöntemlerin yaygınlaştırılması yönünde bir nüfus politikası
benimsenmiştir.
Aile Planlaması Yöntemleri
İnsanlar, yüzyıllar boyunca istenmeyen gebelikleri ya da doğumları önlemek için çeşitli yön­
temlere başvurmuşlardır. Bunlardan bazıları zaman zaman annenin yaşamına mal olmuştur.
Günümüzde hem kadınlar hem de erkekler için geliştirilmiş son derece güvenilir ve etkili aile
planlaması yöntemleri vardır. Bu yöntemlerle ilgili bilgi edinmek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 6.5
Aile Planlaması Yöntemlerini Öğrenelim
Amaç
Aile planlaması yöntemleri hakkında bilgi toplamak.
Bunları Yapalım
1. Öğretmeninizin rehberliğinde sınıfınızda 3 ya da 4 kişilik gruplar oluşturunuz.
2. Çevrenizde bulunan aile ve toplum sağlığı merkezleri gibi sağlık kuruluşlarına giderek, resmî
kurum ve kuruluşların web sitelerini kullanarak etkili aile planlaması yöntemlerini tanıtan broşür
ve afişler temin ediniz.
3. Broşür ve afişleri sınıfa getirerek sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Sonuca Varalım
Öğretmeninizin rehberliğinde, sınıfınızda etkili aile planlaması yöntemleri ve bu yöntemlerin
ana­çocuk ve toplum sağlığı açısından önemini tartışınız.
Yaptığınız etkinlikte aile planlaması yöntemleri hakkında bilgi edindiniz. Modern ve güvenilir aile
planlaması yöntemleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
• Kadın tarafından her gün düzenli alınması gereken haplar,
• Kadında aylık ya da üç aylık periyotlarla
Yumurta kanalının bağlanması
enjeksiyonla yapılan iğneler,
Yumurta kanalı
• Kadının kolunun iç kısmına yerleştirilen ve
kibrit çöpü büyüklüğünde deri altı kapsülleri,
• Rahim içine yerleştirilen, plastik rahim içi
araçları,
• Kadın tarafından kullanılan spermin döl yata­
ğına ulaşmasını engelleyen, ince plastikten
Yumurtalık
Rahim
yapılmış kondom ya da diyafram,
• Kadının üreme organına uygulanan sperm
Vajina
yok edici tablet ya da jeller,
Rahim ağzı
• Şekil 6.1'de görüldüğü gibi kadının yumurta­
Şekil 6.1: Kadın üreme organında yumurta
lık kanallarının ameliyatla bağlanması,
kanallarının bağlanması
• Erkek tarafından kullanılan, ince plastikten
yapılmış kondom,
• Erkeğin sperm kanallarının ameliyatla bağlanması belli başlı yöntemlerdir.
Bunların dışında daha az güvenli geleneksel yöntemler de vardır. Kadının yumurtlama döne­
minde cinsel ilişkide bulunulmaması, cinsel ilişki sırasında spermin dışarı boşaltılarak döl yatağına
ulaşmasının engellenmesi bunlar arasında sayılabilir.
Aile planlaması yöntemlerinin sağlığa zarar vermemesi, güvenilir, uygulamasının kolay, maliye­
tinin düşük olması ve çiftler tarafından benimsenmesi önemlidir.
99
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
Aile planlaması yöntemlerinin sağlık personelinin tavsiyesine uygun olarak kullanılması anne,
çocuk ve toplum sağlığı açısından oldukça önemlidir. Aile planlamasının önemi ile ilgili aşağıdaki
etkinliği yaparak bilgi sahibi olalım.
Etkinlik 6.6
Aile Planlamasının Önemi
Amaç
Çok ve kısa aralıklarla yapılan doğumların anne, çocuk ve toplum sağlığı üzerindeki etkilerini
açıklamak, aile planlamasının önemini kavramak.
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki bilgi toplama formunu bir dosya kãğıdına çiziniz ve fotokopi ile çoğaltınız.
Annenin
Yaşı
:
Eğitim Durumu
:
İlk Gebelik Yaşı
:
Gebelik Sayısı
:
Çocuk Sayısı
:
Sırasıyla Gebelikler Arasındaki Süre :
• Gebeliklerinizden herhangi birinde
yandaki sağlık sorunlarından yaşa­
dıklarınız varsa işaretleyiniz.
Düşük
• Çocuklarınızdan herhangi birinde
yandaki sağlık sorunlarından göz­
lenen varsa işaretleyiniz.
Doğumsal
Anormallik
Düşük doğum
Kütlesi
Beslenme
Yetersizliği
• Gebelik ve doğumlara bağlı olarak
yandaki sağlık sorunlarından yaşa­
dıklarınız varsa işaretleyiniz.
Kansızlık
Beslenme
Yetersizliği
Üreme Sistemi
Hastalığı
• Çocuklarınızın her birine ayırdığı­
nız zaman yeterli mi?
• İki doğum arasında en az kaç yıl ol­
ması gerekir?
Düşük Tehlikesi Erken Doğum
Hayır Yeterli Değil
1
Evet Yeterli
2
3 veya daha fazla
2. Çevrenizde bulunan çocuk sahibi bayanlardan çok ve kısa aralıklarla doğum yapmanın sonuç­
ları üzerine yaptığınız araştırma için bilgi almak üzere izin isteyiniz.
3. Bilgi toplama formunu kullanarak en az üç anne ile görüşme yapınız ve her biri için ayrı bir
form doldurunuz.
4. Topladığınız bilgileri sınıfa getirerek paylaşınız. Sınıfa getirilen tüm formlardaki bilgiler ışığın­
da aşağıdaki soruların cevaplarını tartışınız.
• Çok ve kısa aralıklarla gebelik yaşayan anneler hangi sağlık sorunları ile karşılaşmışlardır?
• Çok ve kısa aralıklarla gebelik yaşayan annelerin çocuklarında hangi sağlık sorunları görül­
mektedir?
• Annenin ilk gebelik yaşı, gebelik sayısı, iki gebelik arasındaki süre ve eğitim durumu arasın­
da nasıl bir ilişki vardır?
• Annelerin doğum aralıkları ve sağlıklı gebelik yaşı hakkındaki bilgileri yeterli mi?
100
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
6. ÜNİTE
Sonuca Varalım
1. Etkinliğinizde elde ettiğiniz bilgiler ışığında çok ve kısa aralıklarla doğum yapmanın anne,
çocuk ve toplum sağlığı üzerindeki etkilerini sıralayınız.
2. Aile planlamasının anne, çocuk ve toplum sağlığı açısından önemini yorumlayınız.
Yaptığınız etkinlikte de farkına vardığınız gibi çok ve kısa aralıklarla yapılan doğumların hem anne
hem de çocuk sağlığı açısından olumsuz sonuçları vardır. Bu olumsuzluklar aile planlaması ile aşılabilir.
Çok ve Kısa Aralıklarla Çocuk Yapmanın Sonuçları
İki yıldan kısa aralıklarda ve çok sayıda doğum yapan kadınlarda; gebelik, düşük ve doğuma
bağlı anne ölümleri artar. Üreme sistemi hastalıkları görülebilir. Çocuk sayısının ailenin bakabi­
leceğinden fazla olması nedeniyle istenmeyen gebelikleri sonlandırmaya yönelik olarak düşük
ve kürtaj sayısı artar. Gebelik, annenin vücudunda birtakım değişikliklerin olduğu ve bazı besin
maddelerinin tüketildiği bir dönemdir. Çok ve kısa aralıklarla doğum yapan kadınlarda kansızlık
ve beslenme bozuklukları ortaya çıkar. Sadece beden sağlığı etkilenmez. Gebe kalma korkusu,
sorumluluklarla baş etme zorluğu gibi nedenlerle annenin ruh sağlığı bozulabilir. Bu durum aile
hayatını da olumsuz etkiler.
İki yıldan kısa aralıklarda ve çok sayıda doğum yapmanın çocuk sağlığına etkileri arasında;
bebek ölümlerinin, düşük doğum kütleli bebek doğma olasılığının ve doğumsal anormalliklerin
artması sayılabilir. Ayrıca çocuklarda beslenme bozuklukları ortaya çıkar. Çok sayıda çocuk sahibi
olan anne ve babanın yeterli sevgi ve ilgi gösterememesi sonucu çocukların ruh sağlığı olumsuz
etkilenir. Çocukların zihinsel, bedensel ve ruhsal gelişimi bozulur. Çocuk sayısı artan ailede, çocuk
başına düşen beslenme, giyecek, eğitim vb. harcamalar azalır.
Çok ve kısa aralıklarla yapılan doğumların anne ve çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri toplu­
mun geneline de yansır. Toplumda hasta anne ve çocuk sayısı artar. Hızlı nüfus artışı, işsizliğe ve
beslenme, konut, eğitim gibi alanlarda yetersizliğe yol açar.
Yukarıda sayılan olumsuzlukların giderilmesi için aile planlaması hizmetlerinin yeterli düzeyde
verilmesi gerekmektedir. Ayrıca toplumun bilinç ve eğitim düzeyinin yükseltilmesi zorunludur.
Eğitimli aileler, kendileri için en uygun aile planlaması yöntemlerinden birini uygulayarak sağlıklı
anneler, sağlıklı çocuklar ve sağlıklı bir toplumun oluşumuna katkıda bulunurlar.
Aile Planlamasının Ana-Çocuk ve Toplum Sağlığına Olumlu Etkileri
Aile planlamasının uygulanması ile her aile bakabileceği kadar çocuk sahibi olur. Gebelik,
düşük ve lohusalığa bağlı anne ölümleri azalır. Çok ve kısa aralıklarla yapılan doğum sonucu anne­
de oluşan kansızlık, vitamin eksikliği gibi hasta­
lıklar ile üreme organları hastalıkları engelenir.
Gebe kalma korkusu ile oluşan ruhsal sorunlar
önlenir. Sağlıklı anne sayısı artar.
Aile planlaması çocuk sağlığını da olumlu
etkiler. Erken doğum ve düşük doğum kütleli
bebeklerin doğma ihtimali azalır. Bebek ölümleri
ve doğumsal anormallikler azalır. Sağlıklı çocuk
sayısı artar. Bakılabilecek kadar çocuk yapılma­
sıyla çocukların hastalıklara yakalanma ihtimali
azalır. Ailelerin fotoğraf 6.9'daki gibi çocukları­
na yeterli sevgi ve ilgi göstermesi ile çocukların
Fotoğraf 6.9: Çocuğun sağlıklı gelişimi için yeterli
zihinsel, bedensel veya ruhsal gelişmeleri olumlu
ilgiye gereksinimi vardır.
yönde etkilenir.
"Sağlıklı Yaşam" ünitesinde gelişmiş ülkelerin sağlık göstergeleri ile ilgili öğrendiğiniz bilgileri
anımsayınız. Sizce aile planlaması toplum sağlığını nasıl etkiler? Aile planlaması hizmetlerinin
yaygınlaştığı toplumlarda sağlıklı anne ve çocuk sayısı artar. Hızlı nüfus artışının olumsuz etkileri
azalır. Aile planlaması, toplumun sağlık düzeyi ve ekonomik düzeyinin gelişmesini sağlar.
101
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
2. Ana ve Çocuk Sağlığı
Ana ve çocuk sağlığının önemi ve bu konuda dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında neler
biliyorsunuz?
Bilgisizlik yüzünden ana ve çocuk sağlığını tehlikeye atacak davranışlar bazen çocuğun bazen
de annesinin hayatına mâl olmaktadır. Bunu engellemenin en önemli koşulu eğitimdir. Ana ve
çocuk sağlığı konularını sırasıyla ele alarak bu konuda gerekli bilgileri öğrenelim ve çevremizdeki
insanlarla da bu bilgileri paylaşalım.
A. Ana Sağlığı
Sağlık hizmetleri açısından evli olsun ya da olmasın, çocuğu bulunsun veya bulunmasın, doğur­
ganlık dönemindeki her kadın ana olarak adlandırılır. Doğurganlık dönemi genel olarak 15­49
yaşları arasını kapsamaktadır. Ana sağlığı toplum sağlığını ilgilendiren önemli konulardandır.
Gebelik, doğum ve lohusalık ana sağlığını önemli ölçüde etkileyen biyolojik olaylardır.
Gebelik
Erkek üreme hücresi olan spermin, kadın üreme hücresi olan yumurta ile birleşmesinden (döl­
lenme) doğuma kadar geçen süre gebelik adını alır. Gebelik ortalama 40 hafta devam eden bir
süreçtir. Doğumdan sonraki 6 haftalık döneme ise lohusalık adı verilir. Gebelik ve lohusalık döne­
mi, ana sağlığını etkileyen en önemli faktörlerdendir. Gebelik ve lohusalık dönemlerinin sağlıklı
geçirilebilmesi için neler yapılması gerektiğini biliyor musunuz? Bu konuda bilgi sahibi olmak için
aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 6.7
Sağlıklı Gebelik ve Lohusalık
Amaç
Gebelik ve lohusalık dönemlerinin sağlıklı geçirilebilmesi için yapılması gerekenleri açıklamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi, broşür ve doküman.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda 3­4 kişilik gruplar oluşturunuz.
2. Çevrenizde bulunan bir sağlık kuruluşuna giderek gebelik ve lohusalık döneminde anne adayının
muayeneleri ve onlara sağlık personeli tarafından yapılan tavsiyeler ile ilgili bilgi toplayınız.
3. Gittiğiniz sağlık kuruluşunda konu ile ilgili broşür ve doküman varsa isteyiniz.
4. Topladığınız bilgi ve broşürleri sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Sonuca Varalım
1. Gebelikte nelere dikkat edilmelidir?
2. Lohusalıkta nelere dikkat edilmelidir?
3. Gebelik ve lohusalıkta sağlık kontrolleri neden önemlidir?
Yaptığınız etkinlikte gebelik ve lohusalık döneminin sağlıklı geçirilebilmesi için yapılması gere­
kenlerle ilgili bilgi topladınız. Şimdi bu dönemlerde kadın vücudunda meydana gelen değişiklikle­
ri öğrenerek sağlıklı gebelik ve lohusalık dönemlerinin geçirilmesi için yapılması gerekenleri daha
ayrıntılı inceleyelim.
Kadından kadına değişmekle birlikte, ortalama 15­49 yaşlar arasındaki dönemin doğurganlık
dönemi olduğuna değinmiştik. Bu dönemde kadınlarda genellikle 28 günde bir yumurta hücre­
si olgunlaşır ve yumurta kanalına atılır. Eğer bu yumurta hücresi döllenmezse ortalama 14 gün
sonra rahim içi dokusu ile birlikte kanama şeklinde atılır. Halk arasında âdet kanaması adı verilen
102
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
yaklaşık 3­7 gün süren bu dönemden yaklaşık 14 gün sonra yumurtalıklardan birinden yeni bir
olgunlaşmış yumurta hücresi daha atılır.
Bu olaylar menstruasyon (âdet) döngüsü adını alır ve kadının yumurtlama döneminin sonuna
(menopoz) kadar her ay devam eder.
Yumurtanın yumurta kanalına atıldığı ve canlılığını koruduğu günlerde sperm tarafından döl­
lenmesiyle gebelik başlar.
Plasenta
Döllenmeyle oluşan ve zigot adı verilen tek hücre Göbek
kordonu
hızla bölünerek embriyoyu oluşturur. Döllenmeden yak­
laşık 5­7 gün sonra embriyo rahim iç duvarına tutunur.
Tutunmayla birlikte anne ile bebek arasında, anneden
bebeğe besin maddelerinin geçişini sağlayan plasenta
oluşur. Fotoğraf 6.10'da görüldüğü gibi embriyo, pla­
Embriyo
sentaya göbek kordonu ile bağlanır ve amniyon sıvısı
adı verilen sıvı içinde korunur. 8. haftadan sonra anne
Fotoğraf 6.10: Anne karnındaki
embriyo ve embriyoyla ilgili yapılar
karnındaki bebeğe fetüs adı verilir.
}
Gebelik Belirtileri
Gebeliğin oluşması ile birlikte kadında bedensel ve ruhsal birtakım değişiklikler ortaya çıkar.
Gebelik belirtileri olarak kabul edilen bu değişiklikler;
• Beklenen âdetin gecikmesi,
• Özellikle sabahları fotoğraf 6.11'deki gibi bulantı ve
kusma,
• Göğüslerdeki dolgunluk ve duyarlılık,
• Deri renginin koyulaşması,
• Sık idrara çıkma,
• Hâlsizlik ve yorgunluk,
• Üçüncü aydan sonra karında büyüme,
• Dördüncü aydan sonra bebeğin hareketlerinin hisse­
dilmesi olarak sıralanabilir.
Fotoğraf 6.11: Gebeliğin ilk dönemlerinde
mide bulantıları görülebilir.
Gebeliğin kesin tanısı için gebelik testi ve ultrason muayenesi yapılması gerekir. Döllenmiş
yumurtanın ürettiği özel bir hormon belirli bir seviyeyi aşınca kanda ve idrarda miktarı artar.
Gebelik testi, kan veya idrarda bu hormonun tespitine dayanır. Son âdet tarihinden 5­6 hafta
sonra embriyo karından ultrasonla izlenebilir.
Gebelik Öncesinde ve Gebelikte Sağlık Kontrolleri
Çocuk yapmayı planlayan ailelerin gebelik öncesinde bir sağlık kuruluşuna başvurmaları öneri­
lir. Bunun amacı gebelik öncesi sağlık kontrollerinin yapılmasıdır. Annede şeker hastalığı, yüksek
tansiyon, anemi vb. hastalıklarının olup olmadığı; anne ile çocuk arasında kan uyuşmazlığı ihtimali
değerlendirilir. Gebelik döneminde risk oluşturabilecek hastalıklar kontrol altına alınır.
Gebeliği hekim tarafından kesin tespit edilenler belirli aralıklarla sağlık kontrollerine alınırlar.
Genellikle ilk 7 ay boyunca ayda bir, daha sonra 15 günde bir ve son ayda haftada bir sağlık kont­
rolü yapılması önerilir. İlk sağlık kontrolünde anne ve baba adaylarına gebelik hakkında bilgi veri­
lir. Kan uyuşmazlığı olup olmadığı, anneye ait hastalıklar olup olmadığı, annenin geçirmiş olduğu
hastalıklar değerlendirilir. Tansiyon ve kan şekeri düzeyi ölçülür, tam idrar ve kan testleri yapılır.
Bu değerlendirmeler sonucu yüksek riskli olduğu tespit edilen gebelikler daha yakın takibe alınır.
103
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
Fotoğraf 6.12'deki gibi gebelik süresince tansiyon ölçü­
mü yapılır. Gebelikte kilo takibi de çok önemlidir. Gebelik
boyunca 10­12 kilo alımı normaldir. Ayrıca her kontrolde
bebeğin kalp atışları dinlenir. Ultrason cihazı yardımıyla
bebeğin anne karnındaki pozisyonu ve gelişimi izlenir.
Bebeğin anne karnındaki pozisyonunun bilinmesi, son
aylarda doğum şeklinin belirlenmesine yardımcı olur.
Down sendromu gibi kromozom anormalliklerinin tes­
piti için 16­20. haftaları arasında tarama testleri yapılır. Bu
testlerde yapılan ultrason ölçümleri ve kan değerlerinin
belirlenmesi ile riskli bulunan gebeliklerde amniyon sıvısın­
dan örnek alınarak genetik incelemeler yapılır.
Fotoğraf 6.12: Gebelikte tansiyon
takibi çok önemlidir.
Annede gebeliğe bağlı olarak ortaya çıkabilecek problemlerin önlenmesi ve bebeğin sağlıklı bir
şekilde dünyaya gelmesi için düzenli olarak sağlık kontrolleri yapılmalıdır. Bununla birlikte, gebe­
likte annenin uyması gereken bazı kurallar vardır. Bunlardan başlıcalarını şu şekilde sıralayabiliriz:
• Gebelik sırasında beslenme çok önemlidir. Yeterli ve dengeli beslenme kurallarına uyulması;
protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral içeren besinlerden uygun ve gereken oranlarda
alınması gerekir. Beslenme yetersiz olursa bebeğin gelişimi aksayabilir. Özellikle protein, demir
ve kalsiyum gereksinimi artar. Rutin bir uygulama olarak hekim tarafından gebelik öncesinden
başlamak üzere ek folik asit desteği önerilir. Ayrıca gebelikte bol sıvı alımı da önemlidir.
• Hekim önerisi dışında gebelik süresince ilaç alınmamalıdır. Çoğu ilaç plasentadan bebeğe geçe­
rek bebekte istenmeyen sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olur.
• Gebeliğin ilk üç ayında röntgen ışınlarından sakınmak gereklidir. Bu ışınlar gebelikte gelişim
bozukluklarına ve kalıcı sakatlıklara yol açabilir.
• Gebelikte toksoplazmozis ve kızamıkçık hastalıklarının geçirilmesi son derece sakıncalıdır.
Toksoplazmozis, bir tür parazitin yol açtığı hastalıktır. Bu parazit, hastalıklı hayvanların etleri­
nin yenilmesi, kedi gibi hayvanların dışkıları ile insana bulaşabilir. Anne karnındaki bebeklerde
ölüm, zekâ geriliği ve görme bozukluklarına neden olur. Gebelikte annenin çiğ ya da az pişmiş
et tüketmemesi ve aşılanmamış kedilere temas etmemesi gerekir. Kızamıkçık ise viral bir hasta­
lıktır. Gebeliğin ilk üç ayında kızamıkçık geçirilmesi fetüste gelişim bozukluklarına yol açabilir.
Bu nedenle gebelik öncesi kızamıkçık aşısının yaptırılması gerekir.
• Yorucu ve şiddetli olmadıkça gebelik boyunca fiziksel aktivite gereklidir. Hafif tempolu yürü­
yüşler, yüzme faydalıdır.
• Gebelikte vücudu sıkmayan rahat giysiler,
yüksek topuklu olmayan yürüyüşe uygun
rahat ayakkabılar tercih edilmelidir.
• Gebelik süresince iyi vakit geçirmeye, ruh
sağlığının korunmasına ve fotoğraf 6.13'teki
gibi dinlenmeye dikkat edilmelidir. Gebelikte
hormonal değişikliklere bağlı olarak çeşitli
bedensel ve ruhsal değişiklikler olmakta­
dır. Annenin bu sürece uyum sağlamasında
yakınları özellikle de eşi anlayışlı ve hoşgö­
rülü olmalıdır.
104
Fotoğraf 6.13: Gebelikte dinlenmeye önem
verilmelidir.
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
6. ÜNİTE
• Gebelikte sigara, alkol ve uyuşturucu maddelerin kullanılması hem annenin hem de bebeğin
sağlığını olumsuz etkiler. "Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar" ünitesinde öğrendiğiniz bu maddelerin
gebelik dönemindeki olumsuz etkilerini anımsayalım. Sigara, erken doğuma, düşüklere, bebek­
te düşük doğum kütlesine ve astım gibi hastalıklara neden olabilir.
Doğum
Normal bir gebelik süresi yaklaşık 40 hafta olarak belirtilir. Ancak 38­42 haftalar arasında
doğan bebekler de zamanında doğmuş kabul edilir. Normal doğumda, hormonların etkisiyle
rahimde düzenli kasılmalar olur, rahim ağzı açılır, bebeğin içinde bulunduğu amniyon kesesi
patlar. Rahim ve karın kaslarının birlikte kasılmasıyla bebek doğum kanalında ilerler ve vajinadan
dışarı çıkar. Bebeğin doğumunun ardından plasenta ve amniyon kesesi de dışarı atılır.
Erken doğum, doğum kanalının dar olması, bebeğin pozisyonunun uygun olmaması gibi bazı
tıbbî müdahale gerektiren durumlarda annenin karnı ve rahmi kesilerek bebek ameliyatla alınır.
Bu ameliyata sezaryen denir.
Normal gebelik süresinin sonunda vücut kütlesi ortalama 3000­3500 gram olan bebek doğar.
Eğer bebek 2500 gramın altında kütleye sahip ise "düşük doğum kütlesi" olduğu kabul edilir.
Gebeliğin 20. haftası tamamlanmadan ya da bebek 500 gramlık kütleye erişmeden önce her­
hangi bir nedenle gebeliğin bitmesine düşük adı verilir.
Düşükler, bazı hastalıklar (hormonal bozukluklar, toksop­
lazmozis vb.) veya istenmeyen gebeliklerin sonlandırılması
sonucu meydana gelebilir.
28­37 haftalar arasında yani zamanından önce gerçek­
leşen doğumlara erken doğum, gelişimini tamamlamadan
erken doğan bebeklere ise prematüre adı verilir. Bu bebekler
fotoğraf 6.14'te görüldüğü gibi özel bir bakım ile yaşatılabilir.
Gebeliğin 42. haftasında hâlâ doğum gerçekleşmemişse
tıbbi müdahale (suni doğum sancısı başlatılarak ya da sezar­
yen) ile doğum gerçekleştirilir. Böyle doğan bebeklere postmatüre adı verilir.
Fotoğraf 6.14: Prematüre bebekler
yoğun bakımda tutulur.
Lohusalık Dönemi
Doğumdan sonraki 6 haftanın lohusalık dönemi olarak
adlandırıldığına değinmiştik. Fotoğraf 6.15'te lohusalık
döneminde bir anne ve bebeği görülmektedir. Bu dönem­
de rahim her gün biraz daha küçülürek eski hâline döner.
Her organ ve sistemin gebelik öncesi hâline dönmesi farklı
zaman alır. Bu dönemde ayrıca hormonal değişiklikler,
bebeğin bakımı ile ilgili sorumluluklar gibi nedenlerle anne
Fotoğraf 6.15: Lohusa bir anne ve
ruhsal açıdan hassastır. Lohusalıkta bedensel ve ruhsal sağ­
bebeği
lık sorunları görülebilir. Hatta hayatı tehdit edecek boyutta
hastalıklar ortaya çıkabilir. Tüm bu nedenlerle lohusalık döneminde düzenli sağlık kontrollerinin
yapılması en az gebelik dönemindeki kadar önemlidir.
Doğumdan hemen sonra hipofiz bezinden salgılanan prolaktin hormonu sayesinde süt bezle­
rinden süt salgılanmaya başlar. Bebek doğar doğmaz emzirmeye başlanmalıdır. Annenin bebeği
kendi sütüyle beslediği zaman dilimine emziklilik dönemi denir.
Lohusalık ve emziklilik döneminde annenin yeterli ve dengeli beslenmesi, bol sıvı alması gerek­
lidir. Hekim önerisi olmadan meme başlarına merhem sürülmemeli, emzirmeden önce kaynatılıp
soğutulmuş suyla meme başı temizlenmelidir.
105
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
Doğum sırasında ya da sonrasında temizliğe dikkat edilmemesi doğum kanalından başlaya­
rak rahmin iltihaplanmasına neden olabilir. İltihap, karın bölgesine ve tüm vücuda yayılabilir.
Lohusalık döneminde yüksek ateş, nabız hızlanması, kusma, karın ağrısı ve bulantı gibi belirtilerle
ortaya çıkan bu mikrobik hastalık lohusa humması (al basması) olarak bilinir. Lohusa humması,
sonu ölüme kadar varabilen ciddi bir hastalıktır. Belirtiler görüldüğünde acilen hekime başvurmak
gerekir. Halk arasında uygulanan şerbet içirme, kırmızı kurdele gibi davranışlar çözüm değildir.
Lohusalık ve emziklilik döneminde anne ağır işlerden ve stresten uzak durmalı, ailesi ve yakın­
ları tarafından destek ve anlayış görmelidir.
Kan Uyuşmazlığı
Araştıralım - Paylaşalım
Kan uyuşmazlığı durumunda neler yapılması gerektiğini çeşitli kaynaklardan araştırarak sını­
fınızda bir sunum yapınız.
Halk arasında bilinenin aksine, kan uyuşmazlığı karı­koca arasında değil, gebelik döneminde
anne ile karnındaki bebeğin arasında meydana gelen bir durumdur. Kan uyuşmazlığının nasıl
ortaya çıktığını anlamak için kan grupları ile ilgili olarak 8. sınıf fen ve teknoloji dersinde öğren­
diginiz bilgileri anımsamanız gerekir.
Kanımızda oksijen taşımakla görevli kırmızı kan hücrelerinde bulunan proteinlere göre A, B ve
0 sisteminin yanı sıra bir de Rh sistemi tanımlanır. Bir kişinin kırmızı kan hücreleri "D" proteinine
sahipse kan grubu Rh + (pozitif), değilse kan grubu Rh ­ (negatif) olarak ifade edilir.
Rh ­ kişilerin vücudunda D proteini bulunmaz ve bu protein bağışıklık sistemi için yabancı bir
maddedir. Normalde gebe kadın ile bebeğinin kanları birbirine karışmadan plasenta aracılığıyla
besin, oksijen ve karbondioksit alış verişi gerçekleştirilir. Fakat Rh + bir anne, ilk gebeliğinde kar­
nında Rh ­ bebek taşıyorsa bebek doğarken zedelenen damarlardan bir miktar bebek kanı Rh ­
annenin kanına karışabilir. Böylece annenin bağışıklık sistemi "D" proteini ile karşılaşır ve ona karşı
antikor adı verilen savunma proteinini üretir. İkinci gebelikte çocuk eğer yine Rh + kana sahipse
annenin kanında hazır bulunan antikorlar plasentadan bebeğin kanına karışırlar. Bu antikorlar
bebeğin kırmızı kan hücrelerini yok etmeye başlar. Bebeğin vücudu eksilen kan hücrelerinin yeri­
ne yenilerini üretmeye çalışır. Eğer bebek vücudu eksilen kan hücrelerini yerine koyacak kadar
kan hücresi üretemezse bebekte kansızlık meydana gelir. Böyle bebekler hafif kansızlıkla doğabi­
lecekleri gibi ağır kansızlık ve hatta ölümle sonuçlanan durumlar ortaya çıkabilir. Bu aşırı kırmızı
kan hücresi yıkımı ve yapımı sürecinde bilirubin adı verilen ve fazlası zehir etkisi yapan sarı renkli
bir madde açığa çıkar. Bebeğin henüz tam gelişmemiş karaciğeri tarafından tamamen etkisiz hâle
getirilemeyen bilirubin, deride ve göz akında birikerek sarı renk verir. Bu duruma yenidoğan sarılığı adı verilir.
Yenidoğan sarılığı görülen bebeklerin
vücutlarından bilirubini daha kolay uzaklaş­
tırmak için belli bir dalga boyundaki ultravi­
yole (UV) ışınları kullanılmaktadır. Bebeklerin
fotoğraf 6.16'da görüldüğü gibi UV ışığıyla
uygun sıcaklık ortamı sağlayan küvöz ya da
yataklarda tedavisine "fototerapi" denir. Bu
yöntemler ile tedavi edilemez ise bebeğin
göbek kordonuna bağlanan özel bir sistem ile
kanı uygun bir Rh ­ kanla değiştirilerek yaşam­
sal tehlikesi atlatılır.
106
Fotoğraf 6.16: Fototerapi alan yeni doğmuş bir
bebek
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
6. ÜNİTE
Kan uyuşmazlığının sonuçları ağır olabildiğinden Rh ­ anneler için koruyucu bazı önlemler alın­
ması gereklidir. Bir anne adayı eğer Rh ­ kana sahipse ilk doğum, kürtaj ya da düşüğünden hemen
sonra, kendisine özel olarak hazırlanmış bir serum verilir. Bu serum annenin kanına bebekten
geçmiş olabilecek Rh + bebek kan hücrelerine karşı bağışıklık sisteminde tepki oluşmasını engeller.
Bu serum, anne kanına bebekten geçmiş olan Rh + kan hücrelerini yok eder. Annenin bağışık­
lık sistemi böylece antikor üretmez.
Rh ­ anne ile Rh + babanın çocukları Rh ­ ya da Rh + olabilir. Eğer anne ve baba her ikisi de
Rh ­ iseler genetik kurallara göre Rh + bebekleri olamaz. Bu durumda anne ile bebek arasında kan
uyuşmazlığı görülme ihtimali yoktur.
B. Çocuk Sağlığı
Çocuk sağlığının korunması tüm toplumu yakın­
dan ilgilendiren bir konudur. Yetişkinlerde görülen
bazı sağlık sorunları çocukluk döneminden kaynak­
lanmaktadır. Çocukluk döneminde fotoğraf 6.17'de
görüldüğü gibi düzenli sağlık kontrolleri yapılması,
sağlık sorunlarının erken teşhis edilmesini sağlar.
Çocukların sağlık düzeyini yükseltmek toplumun
sağlık düzeyinin yükselmesine çok büyük katkı sağlar.
Gelişmemiş ülkelerde çocuklar ishal, zatürre, kızamık
gibi önlenebilen ya da tedavisi mümkün olan hastalık­
lar nedeniyle ölmektedirler.
Anne ve babaların çocuk sağlığı konusunda eği­
tilmeleri, çocukların birçok hastalıktan korunmasını
sağlar. Bu dönemde çocuk sağlığı açısından dikkat
edilmesi gereken en önemli iki nokta çocuk beslen­
mesi ve aşılamadır.
Fotoğraf 6.17: Çocukluk döneminde
düzenli sağlık kontrolleri yaptırılmalıdır.
Çocuk Beslenmesi
"Büyüme ve Gelişme" ünitesinde de değindiğimiz gibi yeterli ve dengeli beslenme birçok has­
talıktan korunmayı, sağlıklı büyüme veya gelişmeyi sağlar. Yeterli ve dengeli beslenme çocukluk
döneminde iyi bir eğitimle kazanılır.
Sağlık hizmetleri açısından 0­6 yaş dönemi ana­çocuk sağlığı hizmetleri kapsamına girer.
Yaşamın ilk yılının bebeklik dönemi olarak adlandırıldığını anımsayınız. Bebeklik döneminde
büyüme ve gelişmenin çok hızlı olduğunu biliyorsunuz. Fotoğraf 6.18'de de bir örneği görülen bu
dönemde bebek beslenmesine önem verilmesi, çocu­
ğun gelecekteki tüm yaşantısına ve sağlık durumuna
etki edecektir. 0­1 yaş arasında anne sütünün önemi
büyüktür. Bu dönemde bebek ek besinlerle de tanışır.
1­5 yaş arasındaki çocuklar ise aile üyeleri ile birlikte
3 öğün yemek yemeli, öğün aralarında meyve ya da
süt gibi besleyici gıdalar almalıdır. Öğün aralarında
şeker, çikolata vb. gıdaların verilmesi çocukların işta­
hının azalmasına, aşırı kilo alımına ve diş çürüklerine
sebep olur.
Şimdi bebeklik döneminde beslenme açısından
dikkat edilmesi gereken önemli noktaları 108. sayfa­
daki etkinliği yaparak araştıralım.
Fotoğraf 6.18: Bebeklik dönemindeki
beslenme, büyüme ve gelişmeyi etkileyen
en önemli etmenlerdendir.
107
6. ÜNİTE
Etkinlik 6.8
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
Anne Sütü ve D Vitamininin Bebeğin Beslenmesindeki Önemi
Amaç
Bebeğin beslenmesinde anne sütünün ve D vitaminin önemi konularında ön bilgilerin değerlen­
dirilmesi, konunun işlenişinden sonra ön bilgilerde var olan eksiklik ve yanlışlıkların giderilmesi.
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki çizelgenin 1. sütununda yer alan sorulara beyin fırtınası yöntemi ile cevap arayınız.
2. Sınıfınızda ortaya çıkan cevaplar doğrultusunda defterinize çizeceğiniz aşağıdaki gibi bir çizelge­
nin 2. sütununu doldurunuz.
Bebek Beslenmesiyle İlgili
Sorular
Neler Biliyorum?
Neler Öğrendim?
Bir bebek anne sütüne ne
zaman başlar?
Bebek en az ne kadar süre
emzirilmelidir?
Anne sütünün bebeğin beslenmesindeki önemi nedir?
Bebeklik döneminde hangi
ek gıdalar anne sütünün
yerini alabilir?
D vitamininin büyüme ve
gelişmedeki rolü nedir?
Bir bebeğin D vitamini
gereksinimi hangi yollarla
karşılanabilir?
(Örnek çizelgedir.)
3. Konunun işlenişi tamamlandıktan sonra çizelgenin 3. sütununu doldurunuz ve "Sonuca Vara­
lım" kısmındaki soruyu cevaplayınız.
Sonuca Varalım
Anne sütü ve D vitamininin bebeğin beslenmesindeki önemi ile ilgili ön bilgilerinizde hangi ek­
siklik ve yanlışlıkları belirlediniz?
Yaptığınız etkinlikte ailenizden, yakın çevrenizden, basında yer alan bilgilendirici programlar­
dan edindiğiniz bilgileri kullanarak bebek beslenmesi konusunda beyin fırtınası yaptınız ve bazı
soruları yanıtladınız. Ayrıca, D vitamininin büyüme ve gelişmedeki önemi ile ilgili olarak 9. sınıf
biyoloji dersi "Hücre, Organizma ve Metabolizma" ünitesinde öğrendiğiniz bilgileri anımsamış
olmalısınız. Şimdi bu konuları ayrıntılı olarak ele alalım ve eksiklik ya da yanlışlarımızı görelim.
108
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
Bebekler için en iyi besin anne sütüdür. Hiçbir ek besin anne sütünün yerini alamaz. Anne sütü­
nün sindirimi bebek için kolaydır. Bebeğin büyüme ve gelişmesi için gereken tüm besin maddeleri
anne sütünde uygun oranda bulunur. Anne sütündeki protein miktarı ve kalitesi bebeklerin gelişimi
için ideal düzeydedir. İçerdiği demir, kalsiyum, fosfor gibi mineraller inek sütüne göre daha az olsa
da anne sütündeki bu mineraller bebek bağırsağı tarafından inek sütündekilere göre daha fazla
emilir. Ayrıca anne sütü afiş 6.2'deki afişte de belirtildiği gibi bebeğin enfeksiyon ve alerjilere karşı
korunmasını sağlayan antikorları içerir.
Afiş 6.2: Sağlık Bakanlığı, Rize İl Sağlık Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve anne
sütünün faydalarını anlatan bir afiş
Bebek doğar doğmaz fotoğraf 6.19'da görüldüğü gbi emzi­
rilmeye başlanmalıdır. Anne ile bebek arasında kurulan bağ
emzirme döneminde kuvvetlenir. Özellikle doğumdan sonra ilk 5
günde ilk salgılanan ve kolostrum adı verilen sarımtırak renkteki
süt bebek için çok faydalıdır. Kolostrumda bulunan bazı madde­
ler, bebeği ilk birkaç gün içerisinde enfeksiyonlardan korumak­
tadır. Kolostrum, bebeğin bağırsaklarının iç yüzeyini kaplayarak
hastalık etkeni mikroorganizmaların etkisini engeller.
Her canlının sütünün kendisine ve bebeğine özel olması anne
sütünü bebekler için benzersiz bir besin maddesi yapar. İnek sütü
ile beslenen bebeklerde demir eksikliğine bağlı kansızlık, alerji, aşırı
kilo alma ve diğer beslenme bozuklukları görülebilir. Bu nedenle
1 yaşından önce bebeklere inek sütü verilmemesi önerilmektedir.
Fotoğraf 6.19: Anne sütü her
insan için ilk ve en iyi besindir.
Bebek her istediğinde emzirilmeli, emzirmeden önce bebeğe hiçbir içecek verilmemelidir. İlk 6
ayda bebeklere sadece anne sütü verilmelidir. 6 aydan sonra tamamlayıcı ek besinlere geçilebilir.
Her emzirmede bebek her iki memede en az 7­10 dk tutulmalı ve emzirmeye her defasında farklı
memelerle başlanmalıdır.
Emzirme, en az 1 yıl devam etmelidir. Annenin yeterli sütü varsa 2 yaşına kadar bebek emziril­
meye devam edilebilir. Yeterli anne sütü alan bebeğin kilo artışı ve idrar miktarı normaldir. Bebeğin
yeterli beslenmesi için doğru emzirme tekniğinin bilinmesi gerekir. Emzirme sırasında anne oturur
durumda olmalı, bebeği de yarı oturur durumda tutmalıdır. Meme başı 2 ve 3. parmaklar arasında
tutularak ve bebeğin burnunu kapatmayacak şekilde bebeğin ağzına verilir. Doğru emzirme tekni­
109
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
ğinin kullanılması ve bebeğin başlangıçta her ağladığında, daha sonra 3­4 saatte bir emzirilmesi süt
salgısının azalmasını engeller.
Büyüme ve gelişmesinin normal olması, çocuğun yeterli ve dengeli beslendiğinin bir kanıtıdır. Böyle
çocukların daha fazla beslenmeye zorlanması, yeme bozuklukları gibi ruhsal sorunlara yol açabilir.
D Vitamininin Önemi
Bebek beslenmesindeki önemli noktalardan biri de bebeğin D vitamini gereksiniminin karşılan­
masıdır. 9. sınıf biyoloji dersi "Hücre, Organizma ve Metabolizma" ünitesinde öğrendiğiniz bilgileri
anımsayınız. D vitamininin kalsiyum ve fosforun kandan kemiklere geçmesini sağlayarak kemik ve
diş gelişiminde etkili olduğunu anımsayınız.
Anne sütü, bebeğin gereksinim duydu­
ğu D vitaminini karşılayamaz. Bu nedenle
doğumdan itibaren bebeklere anne sütü
dışında günlük D vitamini desteği sağlan­
malıdır. D vitamini desteği en az 2 yaşına,
tercihen 5 yaşına kadar sürdürülmelidir.
Ek besinlere geçildiğinde D vitaminince
zengin besinler bebeğe verilmelidir. Ayrıca
D vitamini güneş ışınlarının etkisiyle deri
altında sentezlenebilmektedir. Bu neden­
le bebek ve çocukların başlarını güneşten
koruyarak, fotoğraf 6.20'de görüldüğü gibi
kol ve bacakları açık giysilerle açık havada
güneşten faydalanması yani güneş banyosu
yaptırılması gerekir.
Fotoğraf 6.20: Bebeklerin kol ve bacakları açıkta
bırakılarak güneş banyosu yaptırılmaları faydalıdır.
Güneş banyolarına 5 dakika ile başlanmalı ve süresi yavaş yavaş uzatılmalıdır. Günlük 10­15
dakika güneş banyosu yeterli olur. Güneş altında kaldıktan sonra kuruyan derinin çocuklar için
üretilen uygun kremlerle nemlendirilmesi ve bol su içirilmesi gerekir.
D vitamini takviyesi olmadan anne sütü ile beslenen ve yeterli güneş ışığı almayan bebeklerde
D vitamini eksikliği görülür. D vitamini eksikliğinde vücudun kalsiyum ve fosfor dengesi bozulaca­
ğından, kafatasında yumuşama, geciken bıngıldak kapanması, kalça kemiği eğrilikleri ve raşitizm
görülebilir. Beslenmeye bağlı raşitizm, gelişmekte olan ülkelerde ve Türkiye'de yaygın görülen bir
kemik hastalığıdır. Bu hastalıkta kemiklerde yeter­
li mineral birikimi gerçekleşmediğinden kemiklerin
yumuşaması ve eğrilmesi meydana gelir.
Aşılama
Okulunuzda ya da bir sağlık kuruluşunda aşı oldu­
nuz mu? Aşının ne amaçla uygulandığını ve sağlığınız
üzerindeki etkilerini biliyor musunuz? Peki, bebeklik
döneminde yapılan aşılardan hangilerini biliyorsunuz?
Çocuk sağlığının korunmasında fotoğraf 6.21'de
görüldüğü gibi en önemli noktalardan biri de aşı
olmaktır. Ülkemizde hangi aşıların uygulandığını ve
bu aşıların hangi hastalıklardan korunmayı sağladı­
ğını öğrenmek için 111. sayfadaki etkinliği yapalım.
110
Fotoğraf 6.21: Sağlığın korunmasında en
önemli ilkelerden biri aşılamadır.
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
Etkinlik
6.9
Aşı Takvimi
Amaç
Birinci basamak sağlık kuruluşlarında güncel olarak uygulanan aşı takvimini, bu aşıların uygula­
ma zamanlarını ve önledikleri hastalıkları belirlemek.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda 3 ya da 4 kişilik gruplar oluşturunuz.
2. Grup içinde iş bölümü yapınız. Görev ve sorumluluğunuzu yerine getirmeye özen gösteriniz.
3. Öğretmeninizin rehberliğinde her grubun mümkünse yakın çevrede gidebileceği farklı birinci
basamak sağlık kuruluşlarını belirleyiniz.
4. Grubunuz için belirlenen sağlık kuruluşunu ziyaret ederek yetkili bir sağlık personelinden görüş­
me için izin isteyiniz.
5. Görüşmeniz sırasında güncel aşı takviminde yer alan aşılar, bunların uygulama zamanları ve ön­
lediği hastalıklar hakkında bilgi toplayınız.
6. Topladığınız bilgileri defterinize çizeceğiniz aşağıdaki gibi bir çizelgeye not ediniz.
AŞI TAKVİMİ
Aşı
Uygulama Zamanı
Koruduğu Hastalık / Hastalıklar
(Örnek çizelgedir.)
7. Hazırladığınız çizelgeyi sınıfınızdaki diğer grupların hazırladıkları ile karşılaştırınız.
Sonuca Varalım
1. Farklı sağlık kuruluşlarından alınan bilgilerle hazırlanan aşı takvimleri arasında bir farklılık var
mı? Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
2. Etkinliğinizde elde ettiğiniz bilgiler doğrultusunda, çocukluk dönemi hastalıklarını önlemede
aşı yaptırmanın önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yaptığınız etkinlikte, farklı sağlık kuruluşlarından alınan bilgiler doğrultusunda, tüm ülkede
aynı aşı takviminin uygulandığını fark ettiniz mi? Aşı takvimleri ülkelerin sağlık politikalarına göre
belirli aralıklarla güncellenir. Ülkemizde çocukluk dönemi aşıları, Sağlık Bakanlığı tarafından gün­
cel aşı takvimine göre birinci basamak sağlık kuruluşlarında ücretsiz olarak yapılmaktadır.
Aşılama, bağışıklık sağlayarak birçok çocukluk dönemi hastalığını engellemede etkin yollardan
biridir.
111
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
Aşılar, toplum sağlığının korunmasını sağlayan ucuz, etkili ve uygulanması kolay bir yöntem
olması bakımından çok önemlidir. Aşılama; hastalanma, sakatlanma ve ölümlerin engellenmesin­
den çok daha az maliyetlidir. Aşılar sayesinde dünyada çiçek hastalığının kökü kazınmıştır. Çocuk
felci hastalığının da çiçek hastalığı gibi dünyada tarihe gömülmesi an meselesidir.
Şimdi bağışıklık, aşı ve hastalıklardan korunma yollarını ayrıntılı olarak ele alalım.
Vücudun herhangi bir hastalık etkenine (virüs ve bakteri) karşı direnç kazanmasına bağışıklık
adı verilir. Vücut iki yolla bağışıklık kazanabilir:
1- Doğal Bağışıklık: Canlının doğuştan getirdiği ve onu hastalık etkenlerine karşı koruyan
bağışıklıktır. Doğal bağışıklık, kalıtsal, anatomik, hormonal yolla veya doku ve salgılardaki özel
koruyucu maddelerle sağlanabilir. Örneğin midenin asit salgısı birçok mikrobun mide asidinde
ölmesini sağlar.
2- Sonradan Kazanılan Bağışıklık: Canlının yaşamının herhangi bir döneminde hastalık etkeni
mikroorganizma ile karşılaşması sonucu oluşur. Vücuda giren mikroorganizmalara karşı bağışıklık
hücreleri tarafından antikor adı verilen savunma proteinleri üretilir. Böylece vücudun aynı hasta­
lık etkeni ile karşılaşması durumunda antikor üretimi daha hızlı olur ve hastalık ortaya çıkmadan
etkeni olan mikroorganizmalar yok edilmiş olur.
Sonradan kazanılan bağışıklık pasif ve aktif olmak üzere iki çeşittir:
A- Pasif Bağışıklık: Hastalık etkeni ile karşılaşmış canlının vücudunda gelişen antikorları korun­
mak istenen canlıya aktararak oluşturulan bağışıklıktır. Etkisi kısa sürer. Pasif bağışıklık, serumla
veya anne sütü ile kazanılır. Serum genellikle at gibi bir canlıya hastalık etkeni verilerek onun
kanında antikor üretilmesi ile elde edilir. Bu canlının ürettiği antikorları içeren kan sıvısı hasta kişi­
ye verilerek koruma sağlanır. Anne sütü içinde bulunan antikorlar da bebeği annenin bağışıklığı
olan hastalıklardan korur.
B- Aktif Bağışıklık: Hastalık etkeni ile karşılaşan canlının kendi vücudunda antikor üreterek
kazandığı bağışıklıktır. Pasif bağışıklığa göre etkisi uzun sürer. Aktif bağışıklık, hastalık etkeninin
vücuda girmesiyle, hastalığı geçirerek veya aşılanma ile kazanılır.
Yukarıda verilen bilgilerden de anlaşıldığı gibi aşı, kişiye aktif bağışıklık kazandırma yoludur.
Aşı, hastalığa yakalanmadan vücudun hastalık etkenini tanımasını ve önceden antikor üretilmesini
sağlar.
Aşı, zayıflatılmış ya da öldürülmüş hastalık etkenini ya da bu etkenin zehirli ürünlerini içeren
karışımlardır. Bulaşıcı hastalıklara karşı üretilen aşılar, hastalık geçirmemiş kişilere uygulanır.
Aşılanmış kişiler ya hastalığı hiç geçirmezler ya da hafif geçirirler.
Ülkemizde 2012 yılı aşı takvimine göre düzenli olarak uygulanan aşılar şunlardır:
Hepatit B Aşısı: Hepatit B aşısı bebek doğar doğmaz yapılmalıdır. Aşının 2. dozu 1 ay sonra 3.
dozu 6 ay sonra yapılır.
BCG (verem) Aşısı: 2. Ayda uygulanır, tek doz yapılır.
DaBT-İPA-Hib (Difteri, Boğmaca, Tetanoz, İnaktif Polio, Hemofilus influenza tip b Aşısı): Beşli
karma aşı adı verilen aşıdır. İlk dozu 2. ayda BCG aşısı ile beraber uygulanır. 1­2 ay aralıklarla 3 kez
yapılır. 18. ayda tekrarlanır.
Pnömokok Aşısı: Zatürre aşısı olarak da bilinir. 1­2
ay ara ile 3 defa yapılır 1 yıl sonra hatırlatma dozu
tekrarlanır.
Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak Aşısı: Üçlü karma
denilen aşıdır. 1 yaşında ilk dozu uygulanır. 5 yaşta
hatırlatma dozu yapılır.
Çocuk Felci Aşıları: İnaktif çocuk felci aşısı (İPA) ve
oral çocuk felci aşısı (OPA) olmak üzere iki tipi vardır.
OPA fotoğraf 6.22'deki gibi ağızdan damla şeklin­
de uygulanmaktadır. İPA ise bacaktan veya koldan
112
Fotoğraf 6.22: Oral çocuk felci aşısı
ağızdan damla şeklinde uygulanır.
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
enjeksiyon şeklinde uygulanmaktadır. Çocuk felci aşısı ülkemizde 1998 yılından bu yana görülme­
mekle birlikte dünya üzerinde hâlâ bazı ülkelerde görülmekte hatta salgınlara neden olabilmek­
tedir. Çocuk felci aşısı kullanımı ancak polio virüsü tüm dünyadan tamamen yok edildikten sonra
durdurulabilir.
Erişkin Tipi Difteri-Tetanoz Aşısı: Erişkin yaşta hem difteri, hem de tetanoza karşı korunabil­
mek amacıyla ilköğretim 8. sınıf öğrencilerine uygulanmaktadır.
Su Çiçeği Aşısı: Tek doz olarak cilt altına uygulanır. 12 aydan sonra yapılır.
Hepatit A Aşısı: Ülkemizde 18 ve 24. aylarda birer doz olarak uygulanır.
Bunların dışında, kuduz aşısı gerektiğinde yapılan bir aşıdır. Rota virüs ve kızamıkçık gibi has­
talıklara ait aşılarsa isteğe göre yapılabilen aşılardır.
Aşağıdaki çizelge 6.2'de Sağlık Bakanlığı Aşı Takviminde 2012 yılında yer alan aşılar ve uygu­
lama zamanları verilmiştir. Çizelgenin altında ise aşı takviminde bulunan kısaltmalar yer almıştır.
Hepatit B
I
DaBT­İPA­Hib
I
II
III
PA
I
II
III
T
T
I
KKK
T
T
DBT­İPA
I
II
T
Td
I
Hepatit A
Suçiçeği
İlköğretim 8. sınıf
III
BCG
OPA
İlköğretim 1. sınıf
24. ayın sonu
18. ayın sonu
12. ayın sonu
6. ayın sonu
II
4. ayın sonu
I
2. ayın sonu
1. ayın sonu
Aşı Çeşitleri
Doğumda
Uygulama Zamanı
II
I
Çizelge 6.2: Sağlık Bakanlığı 2012 yılı aşı takvimi
Aşı Takviminde Yer Alan Kısaltmalar
BCG
: Bacille Calmette­Guerin Aşısı
DaBT­İPA­Hib : Difteri, aselüler Boğmaca, Tetanoz, İnaktif Polio, Hemofilus influenza tip b
Aşısı (Beşli Karma Aşı)
PA
: Pnömokok Aşısı
KKK
: Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak Aşısı
DBT­İPA
: Difteri, Boğmaca, Tetanoz, İnaktif Polio Aşısı (Dörtlü Karma Aşı)
OPA
: Oral Polio Aşısı
Td
: Erişkin Tipi Difteri­Tetanoz Aşısı
T
: Tekrar (pekiştirici) doz
113
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
Ölçme ve Değerlendirme
A.
Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.
1. Aile kavramını ve ailenin toplum için önemini açıklayınız.
2. Çekirdek ve geniş aile arasındaki farklar nelerdir?
3. Aile hayatını etkileyen sosyal etmenler nelerdir?
4. Evlilik kararı alınırken göz önünde bulundurulması gereken noktalar nelerdir?
5. Ana­baba olmanın toplumsal koşulları nelerdir?
6. Aile planlaması ve nüfus planlaması arasındaki fark nedir?
7. Koruyucu aile olma ve evlat edinmenin yasal koşulları nelerdir?
8. Güvenilir aile planlaması yöntemlerinin doğru bir şekilde kullanılması, anne ve çocuk sağ­
lığını nasıl etkiler?
9. Gebelikte nelere dikkat edilmelidir?
10. Anne sütünün bebek beslenmesindeki önemi nedir?
11. Anne sütü ile beslenen bir bebeğin D vitamini gereksinimi nasıl karşılanabilir?
12. D vitamininin büyüme ve gelişmedeki rolü nedir?
13. Bağışıklık nedir? Aşı yapılması hangi tip bağışıklık kazanılmasını sağlar?
14. Aşılamanın çocuk sağlığı açısından önemini açıklayınız.
15. Zeki Bey ve Esra Hanım iki çocuk sahibi evli bir çifttir. Aile planlaması hizmetlerinden fay­
dalanmak isteyen Zeki Bey ve Esra Hanım, hangi sağlık kuruluşlarına başvurabilirler?
B.
prematüre
on yedi
postmatüre
aşılama
sağlık kontrolü
nüfus planlaması
hukuki
sosyal
aile planlaması
on beş
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da ke­
lime gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1. Evliliğin başlangıcı olan nikâh, evliliğin
......................................
bir işlem olmasını sağlar.
2. Ailenin yaşam biçimi ve içinde bulunduğu çevre, aile hayatını etkileyen
etmenlerdendir.
3. Ülkemizde evlenmek için yasal olarak
......................................
......................................
yaşını doldurmuş olmak gerekir.
4. Ailelerin istedikleri zaman ve bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmaları amacıyla yürütü­
len çalışmalara ...................................... ...................................... adı verilir.
5. Bir devletin nüfus politikası
...................................... ......................................
6. Gebelik ve lohusalığın sağlıklı geçebilmesi için düzenli
yaptırılması çok önemlidir.
7. 28­37 haftalar arası doğan bebeklere
lere ise ...................................... denir.
olarak adlandırılır.
...................................... ......................................
......................................,
42. haftadan sonra doğan bebek­
8. Çocukluk dönemindeki kızamık, kabakulak, suçiçeği gibi hastalıklardan korunmanın en iyi
yolu ......................................dır.
114
6. ÜNİTE
AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI
C. Çoktan seçmeli soruların doğru cevaplarını işaretleyiniz.
1. Aşağıdakilerden hangisi anne ve çocuk sağlığı için tehdit oluşturan faktörlerden biridir?
A.
B.
C.
D.
E.
Anne yaşının 18'den büyük, 30'dan küçük olması
Annenin sigara ve alkol kullanması
Çocuğun 2 yaşına kadar emzirilmesi
Annenin iki yıldan uzun aralıklarla gebe kalması
Anne ve babanın Rh ­ kan grubuna sahip olması
2. Aşağıdakilerden hangisi, ülkemizde 0-1 yaş grubundaki bebeklerin rutin aşılama ile korunduğu hastalıklardan biridir?
A. Hepatit A
D. Dizanteri
B. Kuduz
E. Kızamıkçık
C. Hepatit C
3. Aşağıdakilerden hangisi, annenin doğumdan sonraki ilk 6 hafta geçirdiği dönemi ifade eder?
A. Nekahat
D. Lohusalık
B. Menopoz
E. Gebelik
C. Emziklilik
4. Anne sütü ile ilgili olarak;
I. Sindirimi kolaydır.
II. Bebeğin gelişimi için ideal miktar ve kalitede protein içerir.
III. Doğumdan sonra ilk salgılanan kısmı bebeğe verilmemelidir.
ifadelerinden hangisi ya da hangileri doğrudur?
A. Yalnız I
D. II ve III
B. Yalnız III
E. I, II ve III
C. I ve II
5. Evliliğe karar veren kişilerin sahip olması gereken özellikler için aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A.
B.
C.
D.
E.
Ergenlik dönemini tamamlamış olmalıdırlar.
Aileyi geçindirecek yeterli ekonomik güce sahip olmalıdırlar.
Fiziksel olgunluğa erişmiş olmalıdırlar.
Ruhsal olgunluğa erişmiş olmalıdırlar.
Yasalara göre erkekler 15 yaşını tamamlamış olmalıdırlar.
6. Gebelik süresince yapılan sağlık kontrollerinden;
I. Bebeğin kalp atışlarının dinlenmesi
II. Bebeğin ultrason ile izlenmesi
III. Tarama testleri
IV. Annenin kan basıncının ölçülmesi
yukarıdakilerden hangileri her kontrolde yapılır?
A. I ve II
D. I, III ve IV
B. III ve IV
E. I, II, III ve IV
C. I, II ve IV
7.
I. İnsanda deri altında güneş ışınlarının etkisi ile sentezlenmesi
II. Doğal besinlerle dışarıdan alınması
III. Ek vitamin takviyesi olarak alınması
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri çocukluk döneminde vücuttaki D vitamininin yeterli
miktarda olmasını sağlayan yollardandır?
A. Yalnız II
D. I ve III
B. I ve II
E. I, II ve III
C. II ve III
115
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL
KAVRAM VE İLKELER
Üniteye Hazırlanalım
• Ünite boyunca etkinliklerinizde hem sınıf / okul içi hem de okul dışı çalışmalar yapacaksı­
nız. 117. sayfada 7.1, 122. sayfada 7.3, 124. sayfada 7.4, 130. sayfada 7.6, 134. sayfada 7.7,
138. sayfada 7.9, 144. sayfada 7.11, 146. sayfada 7.12 ve 148. sayfada 7.13 numaralı etkinlikler
okul dışında çalışmalar yapmanızı gerektirmektedir. Bu etkinlikler için çalışmalarınızı öğretme­
ninizin belirleyeceği süreye göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
• 117. sayfada 7.1, 146. sayfada 7.12 ve 153. sayfada yer alan 7.15 numaralı etkinlikler için gere­
ken araç ve gereçleri öğretmeninizin yardımıyla ilgili ders saatinden önce temin ediniz.
• Ünite boyunca çeşitli kaynaklardan yapacağınız araştırmaların sonuçlarını ilgili ders saatinde
konunun işlenişi sırasında sınıfta sunacaksınız. 133, 150 ve 155. sayfalarda Araştıralım - Paylaşalım bölümleri yer almaktadır. Bu araştırma çalışmasını, öğretmeninizin belirleyeceği süreye
göre ilgili ders saatinden önce tamamlayınız.
1. Yaygın Hastalıklar ve Korunma Yolları
"Sağlıklı Yaşam" ünitesinde, vücudu oluşturan doku ve hücrelerde meydana gelen yapısal ve
işlevsel değişikliklerin oluşturduğu durumun "hastalık" olarak tanımlandığını anımsayınız. Buna
göre çevrenizdeki insanlarda hangi hastalıkların görüldüğünü söyleyebilir misiniz? Sizin ve çevre­
nizdekilerin bu hastalıkların nedenleri ve korunma yolları hakkında yeterince bilgi sahibi olduğu­
nuzu düşünüyor musunuz?
Birçok hastalık için hastalıktan korunma yollarının bilinmesi ve uygulanması en kolay önleme
yoludur. Hastalıklardan korunma yollarını bilmemiz için önce hastalıkların nedenlerini bilmemiz
gerekir. Böylece hastalık etmenini ortadan kaldırarak korunmuş oluruz. Özellikle mikroorganiz­
malardan kaynaklanan hastalıklar gibi çevresel nedenlerle ortaya çıkan hastalıkların toplumda
görülme sıklığının azaltılması ve hatta ortadan kaldırılması mümkündür. Aşılama ile çiçek has­
talığının artık dünyada görülmemesi bunun en güzel örneğidir. Şeker hastalığı gibi bünyesel
nedenlerle ortaya çıkan hastalıklarda ise risk faktörlerinin en aza indirilmesi hastalığın erken yaşta
ortaya çıkmamasını ve kişinin yaşam kalitesini düşürmeden seyretmesini sağlayabilir.
Hastalıklar ve hastalıklardan korunma yolları hakkında yeterli bilgi sahibi olmamız ve çevremiz­
deki insanları bu konuda bilgilendirmemiz sağlıklı nesillerin yetişmesine katkı sağlar. Şimdi yaygın
görülen hastalıklar ve korunma yollarını inceleyelim.
A. Kanser
Yandaki fotoğraf 7.1'de "Kanserde Erken
Tanı İçin Yol Açık" sloganıyla yapılan bir bisik­
let turunu görüyorsunuz. Bu gibi çalışmaların
toplumun bilinçlendirilmesindeki rolü sizce
nedir? Kanserde erken teşhisin önemi hakkın­
da ne düşünüyorsunuz?
Kanser hakkında neler biliyorsunuz? Kanserin
nedenleri nelerdir? Bazı insanların kanser hasta­
sı olma olasılığı daha fazla olabilir mi?
Kanser denildiğinde çoğu insanın zihninde
oluşan "önlenemez ve tedavi edilemez bir has­
talık" düşüncesine katılıyor musunuz?
116
Fotoğraf 7.1: "Kanserde Erken Tanı İçin Yol Açık"
sloganıyla yapılan bisiklet turundan görünüm
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
7. ÜNİTE
"Sağlıklı Yaşam" ünitesinde, hastalıkların erken teşhisinin önemine değinmiştik. Kanser, ilerle­
dikçe tedavisi güçleşen bir hastalıktır. Bu nedenle kanserde erken teşhis ve tedavinin önemi çok
fazladır. Bu konuda bilgi sahibi olmak ve okulunuzdaki arkadaşlarınızın bilinçlenmesine katkı
sağlamak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 7.1
Kanserden Korkma, Geç Kalmaktan Kork!
Amaç
Kanser, kanserde erken teşhis ve tedavi, kanserden korunma yolları konularında bilgi toplamak
ve bir pano hazırlamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi, kanserle ilgili toplanacak dokümanlar, karton, renkli kalemler ve kâğıtlar, yapış­
tırıcı, makas, raptiye.
UYARI: Kesici aletlerle çalışırken dikkatli olunuz!
Bunları Yapalım
1. Kanser hastalığında erken tanı ve başvurunun önemi ile korunma yolları hakkında bilgi topla­
yınız. Bu amaçla sınıfınızda aşağıdaki görevlerden her birini yerine getirmek üzere dört grup
oluşturunuz.
• Kanserin tanımı, nedenleri ve risk faktörlerini İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kaynaklar­
dan araştırarak bilgi toplayınız.
• Kanserle savaş derneklerinden biri ile İnternet kanalıyla irtibat kurarak kanser hakkında
broşür, poster, afiş vb. temin ediniz.
• www.kanser.gov.tr ve www.thsk.gov.tr İnternet adreslerinden kanserde erken teşhis ve
tedavinin önemi ve korunma konularında makaleler temin ediniz.
• İnternet, gazete ve dergi gibi çeşitli kaynaklardan kansere yakalanmış ve hastalığı yenmiş
bir kişinin hastalık öyküsü ve kanseri nasıl yendiği hakkında bilgi toplayınız.
2. Tüm gruplar topladıkları dokümanları sınıfa getirsin.
3. Sınıfa getirilen dokümanlardan arkadaşlarınızla birlikte öğretmeninizin rehberliğinde bir
pano oluşturunuz.
4. Oluşturduğunuz panoyu okulunuzda, okul idaresinin uygun göreceği bir yerde sergileyiniz.
Sonuca Varalım
1. Kanser nedir?
2. Kanserin nedenleri ve risk faktörleri nelerdir?
3. Kanserde erken teşhis ve tedavinin önemi nedir?
4. Kanserden korunma yolları nelerdir?
Yaptığınız etkinlikte, kanser hastalığı ve bu hastalıktan korunmak, tedavide başarı elde etmek
için yapılması gerekenlerle ilgili bilgi topladınız ve paylaştınız. Kanser, dünyada ve ülkemizde
yaygın görülen ağır seyreden hastalıklardan biridir. Dünya genelindeki ölüm nedenlerine bakıldı­
ğında kanser, kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alır. Dünya Sağlık Örgütü ve
Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı'nın verilerine göre 2008 yılında dünya genelinde 12 milyon
kişiye kanser teşhisi konulmuştur. Bu rakamın 2030 yılında 26 milyonu aşacağı ve bu artışın önemli
bir bölümünün gelişmekte olan ülkelerde görüleceği bildirilmektedir.
Kanser Nasıl Oluşur?
Peki, kanser nedir ve kanserli hücreler nasıl oluşur? Bu sorunun cevabı, tıp dünyasında en çok
araştırılan konuların başında gelmektedir.
Vücudumuzdaki sağlıklı hücrelerin bölünerek çoğalması ile dokuların büyümesi ve onarımı ger­
çekleşir. Bir hücrenin ne zaman bölüneceğini ise hücre çekirdeğindeki genler belirler. Yeterli sayı­
da hücre oluştuğunda hücre bölünmesi durdurulur. Eğer hücre bölünmesini kontrol eden genler­
117
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
de kontrolü kaybetmelerine yol açan bir değişiklik (mutas­
yon) meydana gelirse hücreler denetimsiz ve sınırsız olarak
bölünmeyi sürdürür. Bölünme kontrolünü kaybetmiş olan
hücrelere kanser hücreleri adı verilir. Kanser, kontrolsüz
hücre çoğalmasının neden olduğu bir grup hastalığın genel
adıdır. Kanser hücreleri sürekli çoğalıp fotoğraf 7.2'deki gibi
büyüyerek tümör (ur) adı verilen hücre kitlelerini oluşturur.
Tümörler şekil 7.1'deki gibi sağlıklı dokuları sıkıştırabilir,
beslenmelerini, gelişmelerini engelleyebilir ve tahrip edebi­
lir. Tümörler iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere iki çeşittir:
İyi huylu tümörler kanser değildir. Başka bölgelere yayıl­
mazlar. Genellikle vücuttan tamamen çıkarıldıkları zaman
tekrarlamazlar.
Kötü huylu tümörler bulunduğu yerden vücudun başka
yerlerine yayılma ve işgal etme özelliği gösteren, kontrolsüz
olarak bölünen, kanser oluşturan tümörlerdir.
Eğer kanser hücreleri oluştukları tümörden ayrılırsa kan
ya da lenf dolaşımıyla vücudun diğer bölgelerine gidebilir­
ler. Bunlar gittikleri dokularda yerleşerek büyümeye devam
ederler. Kanserin bu şekilde vücudun diğer bölgelerine
yayılması olayına metastaz adı verilir.
Fotoğraf 7.2: Kontrolsüz olarak
çoğalan kanser hücreleri
Tümör
oluşumu
Kanser
hücreleri
Normal
hücre
Kanserin, oluşmaya başladığı doku veya organa göre
Şekil 7.1: Normal hücreler arasında
deri, akciğer, meme, prostat, kan, lenf, kemik, mide kanseri kontrolsüz çoğalarak tümör oluşturan
kanser hücreleri
gibi tipleri vardır. Farklı tipteki kanserler, farklı hızda büyür­
ler, farklı yayılma biçimleri gösterirler ve farklı tedavilere
cevap verirler. Bu nedenle, kanser hastalarının tedavisinde var olan kanser türüne göre tedaviler
uygulanır.
Gelişmiş ülkelerde kanser hastalarının % 55­60'ının erken teşhis ile tam olarak iyileşmesi sağ­
lanmaktadır. O hâlde yeni tıbbi teknolojiler ve uygulamaların yanı sıra, erken teşhisin yaygınlaş­
masıyla kanser, günümüzdeki kadar korkutucu ve ölümcül bir hastalık olmaktan çıkabilir.
Kanser hem toplum hem de hasta için tedavisi pahalı bir hastalıktır. Erken teşhis ve tedavi, aynı
zamanda ailelere ve devlet bütçesine zarar veren pahalı tedavilerin de önüne geçecektir.
Kanser taramaları, erken teşhis amacıyla sağlıklı bireylerin muayene edilmesi ve çeşitli labora­
tuvar incelemelerinden oluşur. Kanser yıllar içinde bir süreçte gelişir. Kanser taramaları sayesinde
kanser öncesi, kansere dönüşebilecek olgular saptanabilir. En yaygın yapılan kanser taramaları;
meme, kalın bağırsak, rahim ağzı ve prostat kanserleri için yapılan taramalardır. Taramanın
kimlere yapılacağını, hangi hastalık için tarama yapılıyorsa o hastalık için risk taşıyan yaş ve
cinsiyete göre karar verilir. Örneğin kadınlarda meme kanserinin erken teşhisi için 30 yaşından
sonra düzenli sağlık kontrolleri ve 40 yaşından sonra her yıl meme filmi (mamografi) çektirilmesi
önerilir. 50 yaşın üzerindeki erkeklerde de her yıl prostat kanserinin erken teşhisini sağlayan kan
testleri yaptırılmalıdır.
Bulunduğu bölgede kanser kontrolünde etkin rol almak amacıyla, Sağlık Bakanlığına bağlı ola­
rak Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) kurulmuştur. KETEM'lerin başlıca
işlevi toplumun kanser ve kanserde erken teşhisin önemi hakkındaki farkındalığını eğitim yoluyla
artırararak erken teşhis ve tarama faaliyetlerini yürütmektir. 2011 yılında 81 olan KETEM'lerin
sayısının, 2015 yılında her 250.000 nüfus için bir tane olmak üzere toplam 280 adet olması plan­
lanmaktadır.
118
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
7. ÜNİTE
Kanserde erken teşhis için ailede kanser görülmesi, siga­
ra ve alkol kullanımı gibi risk faktörlerini göz ardı etmemek
önemlidir. Kanser oluşumunun önceden tespit edilmesini
sağlayan fotoğraf 7.3'te gördüğünüz tomografi gibi gerekli
kontrollerin yaptırılması gerekir. Unutulmamalıdır ki erken
teşhis kanser tedavisinin başarı şansını belirgin şekilde artı­
rır.
Kanserin temel belirtileri şunlardır:
• Bağırsak hareketleri veya idrara çıkma alışkanlıklarında
değişiklikler,
• Vücudun herhangi bir bölgesinde olağan dışı kanama ya
da akıntı,
Fotoğraf 7.3: Bilgisayarlı tomografi
cihazları kanser teşhisinde sıklıkla
kullanılır.
• Memede veya başka bir yerde kalınlaşma ya da şişme,
• Sindirim bozukluğu ya da yutkunma güçlüğü,
• Sürekli karın ağrısı veya karın bölgesinde büyük yumrular,
• İnatçı ses kısıklığı ya da kalınlaşması,
• Bir siğil ya da et beninde gözle görülür değişiklik,
• Aşırı yorgunluk, bitkinlik veya keyifsizlik,
• Beklenmedik kilo kaybı veya iştahsızlıktır.
Kansere Neden Olan Etmenler
Kanserin tek bir sebebinden bahsetmek mümkün değildir. Kanser, genellikle uzun bir zaman
sürecinde çeşitli etmenlerin etkisiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu etmenleri önlenebilir ve önle­
nemeyen etmenler olarak iki gruba ayırabiliriz:
Önlenebilir Etmenler
Sigara Kullanımı: "Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar" ünitesinde de değindiğimiz gibi tütün ve tütün
ürünleri kansere neden olarak insan yaşamını tehdit eder. Kanserin yol açtığı tüm ölümlerin
% 30'u sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımından kaynaklanmaktadır. Günde 1­10 adet siga­
ra içenlerin hiç içmeyenlere göre akciğer kanseri riski %20 artarken iki paket içenlerde bu rakam
% 80'e ulaşmaktadır. Sigara ve her türlü tütün ürünlerinin kullanımı başta akciğer, gırtlak, ağız ve
yemek borusu olmak üzere, pankreas ile mesane kanserlerinin başlıca nedenidir.
Sigara içilmese bile sigara içilen ortamda bulunulması da akciğer kanseri riskini yaklaşık 1,5 kat
artırmaktadır.
Beslenme Alışkanlıkları: Toplumların beslenme alışkanlıkları ve belirli kanser tiplerinin görülme
sıklığı dikkate alınarak yapılan çalışmalar yanlış beslenme alışkanlıkları ile kanser oluşumu arasın­
da ilişki olduğunu göstermektedir. Yüksek yağ,
protein, düşük lif içeren gıdalar yenmesinin kalın
bağırsak, meme, rahim, pankreas, prostat kanserleri
riskini artırdığı düşünülmektedir. Kanserden korun­
mak için fotoğraf 7.4'te görülen lifli gıdalara ağırlık
verilmeli, işlenmiş gıdalardan olabildiğince uzak
durulmalıdır. Özellikle taze sebze, meyveler ve son
yıllarda ülkemizde de tüketimi giderek yaygınlaşan
tam buğday unu gibi işlenmemiş tahıl ürünleri tercih
edilmelidir. Vücudun kanserle mücadele etmesinde
bağışıklık sisteminin rolü büyüktür. Doğru beslenme
Fotoğraf 7.4: Sebze ve meyveler yüksek lif,
alışkanlıkları aynı zamanda bağışıklık sisteminin de vitamin ve mineral içeriklerinden dolayı kansere
karşı koruyucudur.
güçlenmesinde rol oynar.
119
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Kanserojen etki gösteren iste pişirilmiş gıdalardan kaçınılmalıdır. Uzak Doğu ülkelerinde isli
balık yeme geleneğinin bir sonucu olarak mide kanserine yakalanma oranının daha fazla olduğu
kabul edilmektedir. Etleri pişirmede yeterince iyi yanmamış mangal ateşi kullanılması da aynı
şekilde kanser yapıcı kimyasal maddelerin oluşmasına neden olmaktadır.
Virüsler ve Bakteriler: Bazı virüs ve bakterilerin bulundukları organda meydana getirdiği tah­
ribat kanser hastalığına zemin hazırlamaktadır. Örneğin insanda genital bölgede siğillere neden
olan bir tür virüsün rahim ağzı kanserine; mide ülserine neden olan bir tür bakterinin ise mide
kanserine yol açtığı bilinmektedir.
Radyasyon: X­ışınları, ultraviyole (UV) ışınlar, görülebi­
len ışınlar, kızıl ötesi ışınlar, mikro dalgalar, radyo dalga­
ları ve manyetik alanlar, farklı dalga boylarında radyasyon
çeşitleridir. Özellikle alfa, beta, gama, X­ışınları kimyasal
bağları kırabilecek enerjiye sahiptir. Bu bağların kırılması
sonucu iyonlaşma olur. İyonlaştırıcı radyasyon, hücrenin
genetik materyali olan DNA'yı parçalayabilecek kadar enerji
taşımaktadır. DNA'da çok az bir zedelenme, kansere yol aça­
bilecek kalıcı değişikliklere sebep olur. Örneğin güneşten
gelen UV ışınlarının başta deri kanseri olmak üzere pek çok
kanser türüne neden olduğu bilinmektedir. Bu bakımdan Fotoğraf 7.5: Doğrudan ve korunmasız güneş ışınlarına maruz kalan bir
fotoğraf 7.5'teki gibi güneş altında korunmasız bir biçimde
çocuk.
kalınmamalıdır.
Düzenli Fiziksel Aktivite Yapmamak: Fiziksel aktivite eksikliği, başta kolon kanseri olmak üzere
birçok kanser türüne yakalanma olasılığını ciddi şekilde artırmaktadır.
Alkol Kullanımı: Aşırı alkol tüketimi; ağız, gırtlak, böbrek, yemek borusu, mesane, rektum ve
meme kanserlerine neden olabilmektedir.
Kimyasal Maddeler: "Sağlıklı Yaşam" ünitesinde değindiğimiz böcek öldürücü ilaçlar, tarım
ilaçları, cıva, kurşun gibi ağır metaller; ayrıca asbest, arsenik, benzen gibi maddeler, hazır besin­
lerde bulunan koruyucu katkı maddeleri ve mantarların ürediği besinlerde bulunan aflatoksin
kanserojen maddelerdendir.
Çevre Kirliliği: Çevre kirliliğinden kaynaklanan su, hava ve toprak kirliliği de, kansere neden
olan etmenler arasındadır.
Obezite: "Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması" ünitesinde de değindimiz gibi şişmanlık kansere
neden olan etmenlerdendir. Şişmanlığın neden olduğu kanser türlerinin başında karaciğer, mesa­
ne, rahim, kolon ve meme kanseri gelmektedir.
Ruhsal Durum: Ruhsal sıkıntılar ve üzüntülerin kanser oluşumuna bir ortam sağladığı düşünül­
mektedir. Kanser, kırsal alanlarda endişesiz, basit hayat sürenlere oranla kentlerde yaşayan ve iş
hayatlarında stresle yıpranan kişilerde daha çok görülmektedir. Buna sebep olarak da sürekli sinir­
lilik hâli, üzüntü ve sıkıntıların bağışıklık sisteminin zayıflamasına, bazı hormonal bozukluklara yol
açması gösterilmektedir.
Önlenemeyen Etmenler
Yaş: Kansere yakalanma riski yaşla birlikte artar. Kadınlarda meme ve üreme organlarına ait
kanserler, erkeklerde prostat, akciğer kanserleri ileri yaşlarda daha çok görülmektedir.
Etnik Köken veya Irk: Bazı kanser türleri, belirli ülkeler veya coğrafi bölgelerde daha az veya
daha çok görülebilir. Bunda en önemli etken genetik özelliklerdir. Ayrıca aynı bölgede yaşayan
insanların beslenme alışkanlıkları ve yaşam şartlarının benzer oluşu da büyük rol oynar.
Cinsiyet: Prostat veya rahim gibi bazı kanser türleri sadece bir cinsiyette görülür. Meme kanseri
hem kadın hem de erkeklerde görülse de kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır.
120
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Kalıtım: Kanserli hastaların, kan bağıyla yakınlığı bulunan akrabalarında aynı türden bir kan­
serin ortaya çıkma riski daha yüksektir. Kalıtımın etkisi özellikle bronş, mide ve meme kanserlerin­
de belirgindir. Genel kanıya göre ebeveynlerden gelen genler anlatımlarda verilen diğer kanser
etmenleri mevcut olduğunda bunların etkisini artıracak yöndedir.
Kanserden Korunma Yolları
Bir hastalığa yakalanma olasılığını artıran faktörlere risk faktörleri, bu olasılığı azaltan fak­
törlere ise koruyucu faktörler adı verilir. Bilim insanları kanser teşhisi konulan insanların genel
özelliklerini inceleyerek risk faktörlerini belrlemişlerdir. Bu risk faktörlerinden sigara kullanımı
gibi bazılarından uzak durulabilirken ebeveynlerimizden aldığımız genler gibi bazı risk faktörle­
rini değiştiremeyiz.
Yaşantımızda bazı basit kurallara uyarak kansere neden olan birçok risk faktörünü ortadan
kaldırmamız çok zor olmaz. Öğrendiğiniz bilgilerden yola çıkarak kanserden korunma yollarını
belirlemek için aşağıdaki etkinliği yapınız.
Etkinlik 7.2
Kanserden Korunalım
Amaç
Kanserden korunma yollarını sıralamak.
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki çizelgeyi defterinize çiziniz.
Kanserde Risk Faktörleri
Korunma Yolu
Sigara kullanmak
Sigarayı bırakmak veya hiç başlamamak
(Örnek çizelgedir.)
2. Çizelgeyi yukarıda verilen örnekte olduğu gibi soldaki sütuna kanserde risk faktörlerini, sağ­
daki sütuna ise bu risk faktörünün nasıl ortadan kaldırılacağını yazarak tamamlayınız.
3. Hazırladığınız çizelgeyi sınıf arkadaşlarınızın hazırladıkları ile karşılaştırınız.
Sonuca Varalım
Kanserden korunma yolları nelerdir?
Yaptığınız etkinlikte kanserde risk faktörlerini ve bunları azaltarak korunma yollarını sırala­
dınız. Kanserden korunma, önlenebilir risk faktörlerinden kaçınarak ve kanser olma olasılığını
azaltan koruyucu faktörleri artırarak sağlanabilir. Ayrıca daha önce de değindiğimiz gibi kanserde
erken başvuru ve teşhis en önemli koruyucu yöntemdir.
"Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması" ünitesinde öğrendiğiniz sağlığın korunması için gereken
davranışları anımsayınız. Yeterli ve dengeli beslenmek, düzenli fiziksel aktivite yapmak, bağışıklık
sistemini güçlendirecek besinler almak, radyasyondan, sağlığa zararlı alışkanlıklardan, kanserojen
maddelerden, stresten uzak durmak, doğrudan gelen güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmamak
kanser olma olasılığını azaltan davranışlardır.
121
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
B. Şeker Hastalığı
Fotoğraf 7.6'da gördüğünüz çocuk her gün sabah ve
akşam iğne olmaktadır. Aslında bu iğne ile kendi vücudun­
da üretilemeyen bir hormonu enjeksiyonla alır. Her gün
iğnesini yaparak ve şekerli besinlerden uzak durarak sağlıklı
insanlar gibi yaşamını sürdürebilir.
Yukarıda, şeker hastalığı olan bir çocuğun hastalığıyla
ilgili bazı bilgiler verilmiştir. Çevrenizde bu örnekte olduğu
gibi şeker hastası olan kişiler var mı? Bu kişilerin günlük
yaşamlarında nelere dikkat etmesi gerektiğini biliyor musu­
nuz? Bu soruların cevaplarıın bulabilmek için aşağıdaki
etkinliği yapalım.
Etkinlik 7.3
Fotoğraf 7.6: İnsüline bağımlı şeker
hastaları her gün enjeksiyon yoluyla
hormon alırlar.
Şeker Hastalığı Nedir, Ne Değildir?
Amaç
Şeker hastalığı ve bu hastalığa sahip kişilerin yaşantılarında nelere dikkat ettikleri konularında
bilgi toplamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda, çevresinde şeker hastası yakını bulunan arkadaşlarınızı belirleyiniz. Bu arkadaşlarınız
şeker hastası yakınına aşağıdaki soruları yönelterek cevapları deftere not etsin.
• Kaç yaşınızda şeker hastası teşhisi konuldu?
• Hastalığınızın tedavisi için hangi yöntemler kullanılıyor?
• Ailenizde başka şeker hastası var mı?
• Günlük yaşamınızda hastalığınızla ilgili hangi noktalara dikkat ediyorsunuz?
2. Sınıftaki diğer öğrenciler, İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kaynaklardan şeker hastalığının ne­
denleri, tipleri, tedavisi ve hastaların dikkat etmesi gereken noktalarla ilgili araştırma yapsın.
3. Topladığınız bilgileri sınıfınıza getiriniz ve sınıf arkaşlarınızla paylaşınız.
Sonuca Varalım
1. Şeker hastalığı nedir? Belirtileri nelerdir?
2. Şeker hastalığının ortaya çıkmasında risk faktörleri nelerdir?
3. Şeker hastası bir kişinin dikkat etmesi gereken noktalar nelerdir?
4. Şeker hastalarının yaşam kalitesini artırmaya yönelik alınabilecek önlemler nelerdir?
Yaptığınız etkinlikte şeker hastalığı hakkında bilgi edindiniz. Bu hastalığın vücuttaki şeker
metabolizmasında bir bozukluktan kaynaklandığını fark etmiş olmalısınız. O hâlde öncelikle vücu­
dumuzdaki şeker metabolizmasını inceleyelim.
Vücudumuz öncelikle enerji kaynağı olarak karbonhidrat adı verilen, glikoz içeren besinleri
kullanır. Bu besinler sindirim sistemimizde sindirimleri tamamlandıktan sonra karaciğere geçer.
Karaciğer, vücudumuzun gereksinim duyduğu glikozu kana verir. Kan şekeri olarak bilinen glikoz
bütün hücrelerimize ulaşarak gereksinim duydukları enerjiyi sağlar. Sağlıklı bir insanda kan şeke­
rinin belirli değerde olması gerekir.
Kan şekeri düzeyinin normal sınırlar içinde kalmasında pankreastan salgılanan insülin hormonu
rol oynar. Gıdalarla vücuda alınan şeker insülin hormonu sayesinde hücre içine alınabilir ve bura­
da enerjiye çevrilebilir. Eğer pankreasın ürettiği insülin yetersiz veya etkisiz ise glikoz hücrelere
122
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
7. ÜNİTE
giremez ve kandaki miktarı yükselir. Bu durumda şeker hastalığı ya da diğer adıyla diyabet ortaya
çıkar.
Kan şekeri düzeyi miligram/desilitre (mg/dL) cinsinden ifade edilir. Sabah açlık anında 100 mg/
dL'nin, tokluk anında ise 140 mg/dL'nin altında olması normaldir. Glikoz hücrelere giremediğin­
de, bir yandan hücreler şeker eksikliği çekerken, diğer yandan kan şekeri yükselir. Kandaki şeker
düzeyi 180 mg/dL'den fazla olduğunda idrara da şeker geçmeye başlar. Bu durum idrarla şeker
kaybedilmesine ve çok sık idrara çıkmaya neden olur. İdrarla kaybedilen suyun yerine konulması
için çok su içme ihtiyacı ve ağız kuruluğu ortaya çıkar. Hücrelere glikoz giremediği için yeterli
enerji elde edilemez ve bu enerji ihtiyacından dolayı iştah artar.
Yukarıda sayılan çok idrar yapma, çok su içme ve iştah artışı şeker hastalarında en sık görü­
len klasik belirtilerdir. Ayrıca hâlsizlik, bulanık görme, beklenmedik kilo kaybı, nefeste asetona
benzer koku oluşması, yaraların geç iyileşmesi ve sık idrar yolu enfeksiyonu diğer şeker hastalığı
belirtilerindendir.
Şeker hastalığının iki farklı tipi vardır. Glikozun hücrelere girememesi, pankreasın yeterli insü­
lin hormonu üretememesine bağlı olursa çocuklarda ve gençlerde daha çok görülen tip 1 diyabet
olarak adlandırılan şeker hastalığı ortaya çıkar. Yeterli insülin üretildiği hâlde bu insülin etkisiz
kalıyor ve hücrelere glikoz girişini sağlayamıyorsa daha çok şişman erişkinlerde görülen tip 2 diyabet meydana gelir.
Şeker hastalığı hem kalıtsal hem de çevresel etmenlerin rol aldığı, yaygın görülen ve tehlikeli
sonuçlara yol açabilen bir hastalıktır. Özellikle tip 2 diyabetin oluşumunda kalıtsal faktörler kadar
dengesiz beslenme alışkanlıklarının sebep olduğu bilinmektedir. Tip 1 diyabet, pankreasta insülin
üreten hücrelerin çoğunlukla vücudun kendi savunma sistemi tarafından tahrip edilmesi ile ortaya
çıkar. Tip 1 diyabetin tek bir nedeni yoktur. Bu tür çocukların ailelerinin % 90'ında şeker hastalığı
olmadığı bilinmekte, dolayısıyla kalıtsal faktörlerin sınırlı bir rolü olduğu düşünülmektedir.
Şeker hatalığının tıbbi tedavisi kan şekerinin kontrol altında tutulması için ilaç kullanılması
veya dışarıdan enjeksiyonla insülin hormonu verilmesi şeklindedir. Şeker hastalığında tedavinin
amacı kan şekerini normal sınırlar arasında tutarak yüksek kan şekerine bağlı gelişebilecek sağ­
lık sorunlarını engellemek, yaşam süresini ve kalitesini yükseltmektir. "Sağlığın Geliştirilmesi ve
Korunması" ünitesinde öğrendiğiniz sağlığın geliştirilmesine katkısı olan etmenleri anımsayınız.
Tıbbi tedavinin yanı sıra yeterli ve dengeli beslenme, fiziksel aktivite gibi etmenler şeker hasta­
larının kaliteli bir yaşam sürmesi için de
çok önemlidir. Şeker hastalarının yaşam
kalitesini artıran etmenleri şekil 7.2'deki
gibi gösterebiliriz.
Şeker hastalarının beslenme program­
ları; yaşa, boya, kiloya, fiziksel aktivite
durumuna, sosyoekonomik duruma ve
beslenme alışkanlıklarına göre diyetisyen
tarafından oluşturulur. Beslenme prog­
ramı kişiye özeldir ve ortak bir program
oluşturulamaz. Şeker hastalarının yeter­
li ve dengeli beslenebilmeleri için tüm
besin ögelerinden önerilen miktarlarda,
enerji gereksinimine göre alması gere­
kir. Uzun aralıklarla ve düzensiz yemek
yenmesi sakıncalıdır. 3 ana, 2­3 ara öğün
Şekil 7.2: Şeker hastalarının yaşam kalitesini artıran üç
uygundur.
önemli etken vardır.
123
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Düzenli fiziksel aktivite insülin salgılanmasının kontrolünü sağlayarak kan şekerinin düzen­
lenmesine yardımcı olur. Bu sayede şeker hastalarının yaşam kalitesi artmakta ve yaşam süreleri
uzamaktadır.
Şeker hastalarının hastalıkları ile ilgili eğitim almaları, kan şekerlerini kontrol etmeleri ve
beslenme programlarına uymaları hayati önem taşır. Şeker hastaları gerektiği hâlde düzenli ilaç
ve insülin kullanmaz, beslenmelerine dikkat etmez ve kan
şekerleri sürekli sınırlar dışına çıkarsa bu durum çok önemli
sağlık sorunlarına yol açar. Bu sağlık sorunlarından bazıları,
kalp ve damar hastalıkları, inme/felç (serebrovasküler has­
talık), cilt hastalıkları, kangren, böbrek yetmezliği ve görme
kayıpları sayılabilir.
Şeker hastalığında bir başka önemli sağlık sorunu da ani
şeker düşüşleridir. Şeker seviyesinin aşırı düşmesi sonucu
terleme, baş dönmesi, bulanık görme, titreme, huzursuzluk
ve baygınlık hissi oluşur. Bu belirtiler görüldüğünde fotoğraf
7.7'dekine benzer cihazlarla hastanın şeker seviyesinin ölçül­
Fotoğraf 7.7: Kan şekeri düzeyinin
mesi gerekir.
ölçülmesinde kullanılan bir cihaz.
Biliyor musunuz?
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2010 yılında 285 milyon kişi, yani dünyadaki erişkin
nüfusun % 6.4'ü şeker hastasıdır.
Performans Görevi
Şeker hastası bir kişinin sağlığı ile ilgili dikkat etmesi gereken kuralları göz önünde bulundura­
rak bir günlük yaşamını anlatan bir afiş hazırlayınız. Hazırladığınız afişi sınıf panosunda sergileyi­
niz. Kitabınızın 159. sayfasındaki öz değerlendirme formunu kullanarak kendinizi değerlendiriniz.
C. Kalp ve Damar Hastalıkları
Fen ve teknoloji derslerinizde, kalp ve damarların vücudunuzdaki görevleri hakkında öğrendi­
ğiniz bilgileri anımsayınız. Bu bilgilerin ışığında, bu organlarda meydana gelebilecek hastalıkların
önemi hakkında düşününüz.
Kalp ve damar sağlığınızın bozulması yaşamınızı nasıl etkiler? Kalp ve damar hastalıklarının
nedenleri neler olabilir? Bu hastalıklardan korunmak için neler yapılabilir? Bu konuyu bir etkin­
likle inceleyelim.
Etkinlik 7.4
Kalp ve Damar Hastalıkları Hakkında Bilgi Edinelim
Amaç
Kalp ve damar hastalıkları hakkında bilgi toplamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Kalp ve damar hastalıklarında risk faktörlerinin neler olduğu hakkında İnternet, dergi, kitap gibi
çeşitli kaynaklardan bir araştırma yapınız.
124
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
2. Aşağıda maddeler hâlinde hastalıklar verilmiştir. Yakın çevrenizde verilen durumlara uygun,
kişi ya da kişiler bulunup bulunmadığını araştırınız. Eğer varsa bu kişilerden, hastalıklarıyla ilgili
mevcut durumlarını ve günlük yaşamda karşılaştıkları güçlükleri öğreniniz.
• Yüksek kan basıncı şikâyeti olma
• Kalp krizi geçirmiş olma
• Kalp veya damarlarla ilgili tıbbi bir tedavi görmüş olma
3. Topladığınız bilgileri sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Sonuca Varalım
1. Kalp ve damar hastalıklarının nedenleri nelerdir?
2. Kalp ve damar sağlığının korunmasının önemi nedir?
Yaptığınız etkinlikte kalp ve damar hastalık­
ları hakkında bilgi topladınız. Şimdi şekil 7.3'te
genel görünümü verilen kalp ve damarlarımız­
da meydana gelen hastalıkları daha ayrıntılı
inceleyelim.
Vücudumuzdaki her hücre canlılığını koru­
mak ve görevini gerçekleştirmek için besin mad­
delerine ve oksijene gereksinim duyar. Bu mad­
deler, hücrelerimize damarlarımız içindeki kanla
ulaştırılır. Kanın damarlar içine pompalanması
güçlü kaslardan oluşan kalbimizin görevidir.
Kalp, her gün yaklaşık 7200­9000 litre kanı
vücudumuza pompalar. Eğer kalbin pompalama
gücünde ya da damarlarda kanın ilerleyişinde
herhangi bir sorun olursa bütün vücut hücreleri
bu durumdan olumsuz etkilenir.
Üst ana
toplardamar
Aort
Kalbi
besleyen
damarlar
Alt ana
toplardamar
Şekil 7.3: Kalp ve kalbin yapısı.
Kalp ve damar hastalıkları, dünyada ve Türkiye'de ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer
almaktadır. Modernleşme ile birlikte şehirleşme, buna bağlı artan çevre kirliliği, stres, aşırı, yağlı
beslenme, fiziksel aktivitenin azalması, sigara gibi sağlığa zararlı alışkanlıklar kalp ve damar
hastalıklarına yakalanma riskini artırmaktadır. Günümüzde beklenen yaşam süresinin artması ile
65 yaş üstü kişilerin sayısı artmaktadır. Buna bağlı olarak kalp ve damar hastalıkları toplumda
daha çok görülür hâle gelmektedir.
Yüksek Kan Basıncı (Hipertansiyon)
Kan basıncı (tansiyon), kalbin kanı pompalarken kan damarlarının iç çeperine oluşturduğu
basınçtır ve milimetre cıva (mmHg) olarak ifade edilir. Kan basıncı, halk arasında büyük tansiyon
olarak bilinen sistolik ve küçük tansiyon olarak bilinen diastolik olmak üzere iki farklı değerle
belirlenir. Sistolik kan basıncı, kalbin kan pompalarken, diastolik kan basıncı ise kalbin kan pom­
palamaya ara verdiği andaki kan basıncıdır. Yaygın olarak kabul edilen görüşe göre sistolik kan
basıncı 140 mmHg üzeri, diastolik kan basıncı 90 mmHg üzeri olduğunda yüksek kan basıncı
(hipertansiyon) hastalığı olarak kabul edilir.
Yüksek tansiyon % 90 oranında genetik nedenlere bağlıdır. Bunun dışında şişmanlık, yaşla bir­
likte damarlardaki esnekliğin kaybolması, kontrol edilmeyen diyabet, aşırı ve tuzlu beslenme bu
hastalığa ortam hazırlayıcı etkenlerdir. Ayrıca yüksek tansiyon, böbrek hastalığına veya hormonal
bir bozukluğa bağlı da gelişebilir.
125
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Yüksek tansiyon çoğu zaman belirti vermez. Bazı durum­
larda ense kökünde baş ağrısı, burun kanaması, kulakta
çınlama, bulanık görme, sık idrara çıkma, nefes darlığı, çar­
pıntı, baş dönmesi gibi belirtiler gözlenebilir. Ailede yüksek
tansiyon hastası olanlar, 40 yaşından büyükler, şeker hasta­
ları, sigara ve alkol kullananlar, gebelik gibi riskli grupların
fotoğraf 7.8'deki gibi tansiyon ölçümlerini düzenli yaptırma­
ları önemlidir. Yüksek tansiyon hastalığı, genel muayene ve
tansiyon ölçümü ile teşhis edilebilir.
Yüksek tansiyon hastalarının tansiyonu düzenleyen ilaçları
yaşam boyu düzenli almaları gerekir. Günümüzde tansiyon
düşürücü ilaçlar son derece etkilidir ve yan etkileri oldukça
azdır.
Fotoğraf 7.8: Tansiyon ölçümü
Yüksek tansiyon eğer bir hastalığa bağlı olarak ortaya çıkmışsa ve bu hastalık tespit edilebiliyorsa
öncelikle bu hastalık iyileştirilmeye çalışılır.
Yüksek tansiyondan korunmak için alınabilecek birtakım önlemler vardır. Bu önlemler hem sağlık­
lı bireylerin yüksek tansiyon hastası olmamalarına hem de hastaların iyileşmelerine katkı sağlar. Varsa
fazla kiloları vermek, sigarayı bırakmak ya da hiç başlamamak, az tuzlu yemek, katı yağla yapılan
yiyeceklerden kaçınmak, alkol kullanmamak, düzenli fiziksel aktivite yapmak ve stresle başa çıkmak
bu önlemlerden bazılarıdır.
Yüksek tansiyon, beyin kanaması, felç, görme kaybı, kalp krizi, damarlarda daralmalara neden
olabilir. Erken teşhis ve tedavi, yüksek tansiyonun vücutta yaratacağı harabiyeti ve birçok ciddi has­
talığı önler.
Kalp Yetmezliği
Kalp yetmezliği, kalbin pompa görevini tam olarak yerine getirememesidir. Kalp çalışmaya devam
eder ama yeterli miktarda kanı dokulara ulaştıramaz. Bu durumda beyne yeterli kan gitmediğinden
yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu, akciğerlerde nefes darlığı ve bacaklarda şişme olabilir.
Kalp yetmezliği çeşitli sorunlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Kalbin kapakçıklarında veya kalbi
besleyen damarlarda bozukluklar olması, damar sertliği, kalp kasının iltihaplanması, kansızlık, hor­
monal bozukluklar kalp yetmezliğinin başlıca nedenleridir.
Tansiyon yüksekliği de kalp yetmezliğine neden olabilir. Kalp, hep yüksek basınç altında çalıştığın­
dan sonunda kasılma yeteneğini yitirebilir. Bu nedenle yüksek tansiyonun kontrol altında tutulması
çok önemlidir.
Damar sertliği sonucunda damarın esnekliği kaybolur. Sertleşmiş bir damara kan pompalamak güç
olduğundan kalp yetersiz çalışır. Ayrıca kalbi besleyen damar­
larda sertleşme, kalbin yeterince beslenememesine yol açar.
Her organ gibi kalbin de beslenmesi gerekir. Kalbi besle­
yen damarlara koroner damarlar adı verilir. Koroner damar­
larda başta kolesterol olmak üzere kalsiyum gibi birta­ Normal
kım maddeler biriktiğinde ya da kan pıhtısıyla buralarda kan
şekil 7.4'teki gibi daralmalar ve tıkanıklıklar oluşur. Buna akışı
koroner damar hastalığı denir. Kalp yeterince beslenemez,
gerektiği gibi çalışamaz ve kalp krizi meydana gelir.
Kan akışını
engelleyen
plak
oluşumu
Kalp krizi, koroner damarlardaki tıkanıklığa bağlı olarak o
damarın beslediği kalp kasının beslenememesi ve ölmesidir. Normal damar Tıkalı damar
Kalp krizi geçirmiş kimselerde ölen dokunun yerine yenisi
Şekil 7.4: Normal ve daralmış kan
gelmez, işlevsiz bir doku kalır.
damarları
126
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Kalp krizinin belirtileri şunlardır:
•
•
•
•
•
Fotoğraf 7.9'dakine benzer göğüste sıkışma hissi veren ağrı olur.
Ağrı, sol kola ve çeneye yayılabilir.
Ağrı, hareket etmekle artar, dinlenmekle azalır ancak geçmez.
Soğuk terleme ve mide bulantısı görülür.
Nefes darlığı olur.
Yukarıdaki belirtileri hisseden ve kalp krizi geçirdiğini düşünen bir kişi;
• Ağrı başladığı anda telefonla 112 acil sağlık komuta kontrol merke­
zini ve yakınlarını arayarak durumu haber vermelidir.
• Yardıma gelenlerin işini kolaylaştırmak için bulunduğu yerin kapısı­
nı aralık bırakmalıdır.
• Evde aspirin varsa bir bardak su ile almalı, bunun dışında kesinlikle
bir şey yiyip içmemelidir.
• Odaya oksijen girmesini sağlamak üzere pencereyi açmalıdır.
• Düşerek başını çarpma gibi olası bir kazayı önlemek için yardım
gelmesini yatarak ya da oturarak beklemelidir.
• Soğuk ya da sıcak suyun altına kesinlikle girmemelidir.
Fotoğraf 7.9: Göğüste
sıkışma ve ağrı kalp krizi
belirtisi olabilir.
Bir kişi yanınızda kalp krizi geçiriyorsa yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:
• Sağlık deneyiminiz yoksa kalp krizi geçiren birine müdahale etmeyiniz ve başka hastalara ait
kalp ilaçlarını vermeyiniz.
• Hemen 112 numaralı acil sağlık komuta kontrol merkezini arayarak yardımı isteyiniz ve hastayı
en yakın tam donanımlı bir hastaneye ulaştırınız.
• Ambulans gelene kadar kalp krizi geçiren kişiyi yatırınız. Ayaklarını kalp seviyesinin üzerine
kaldırarak kalbe daha çok kan akışının olmasını sağlamaya çalışınız.
• Üzerindeki sıkı olan kıyafetleri gevşetiniz, varsa kravatını çözünüz.
Kalp ve damar hastalıklarının tedavisi için özel ilaçlar vardır. Damar tıkanıklığı durumunda kan
sulandırıcı ilaçlar kullanılır. Bunun dışındaki tedaviler cerrahi işlem gerektirir. Damar tıkanıklıkla­
rında, anjiyo adı verilen cerrahi işlem ile damarlar genişletilir ve kanın rahat bir şekilde akması
sağlanır. İlaç tedavisi ve anjiyonun yeterli olmadığı durumlarda bypass (baypas) ameliyatı yapılır.
Bu ameliyatta hastanın genellikle bacağından alınan bir damar, daralan bölgenin öncesine ve
sonrasına bir köprü oluşturacak şekilde yerleştirilir. Böylece kanın akış yolu değiştirilerek kanın,
tıkalı bölgenin ilerisine geçmesi sağlanabilir.
Kalp ve Damar Hastalıklarına Neden Olan Etmenler
Kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkmasına ve çabuk ilerlemesine yol açabilen birçok etmen
vardır. Bu etmenleri iki grupta inceleyebiliriz:
1. Önlenebilir Etmenler
Sigara, Alkol ve Uyuşturucu Madde Kullanımı: "Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar" ünitesinde de değin­
diğimiz gibi sigara, alkol, uyuşturucu maddeler kalp ve damar hastalıklarının gelişmesine zemin
hazırlar. Hastalığın hızlı ilerlemesine ve verdiği hasarın büyük olmasına sebep olur. Sigara, kanın pıh­
tılaşmasına ve kandaki oksijenin azalmasına yol açarak kalbe büyük zarar verir. Sigara içen kişilerde
damar yapısı bozulur ve zamanla damar sertliği meydana gelir. Günde içilen sigara sayısı ne kadar
fazla ise risk o kadar fazla olur.
Uzun süreli ve fazla miktarda alkol tüketimi hem yüksek tansiyona neden olarak hem de kalp kası
üzerinde zehir etkisi yaparak kalp ve damar hastalıklarına sebep olur.
Uyuşturucu maddelerin kullanımı, özellikle genç yaşta ve ani kalp krizinin nedenleri arasındadır.
Birçok uyuşturucu madde, kalp atış hızı ve kan basıncını artırarak ya da kanın oksijen taşıma kapasi­
tesini azaltarak kalp krizini tetikleyici özelliktedir.
127
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Yüksek Tansiyon: Daha önce de değindiğimiz gibi yüksek tansiyon, kalp kasının zorlanarak çalı­
şamaz hâle gelmesine neden olabilir. Yüksek tansiyon etkisiyle kalp kası fazla çalışarak kalınlaşır. Bu
durum kalp kasında hasara, kalp yetmezliklerine ve ritm bozukluklarına neden olur.
Kolesterol: Kolesterol, hayvansal hücrelerin zarlarında bulunan bir çeşit lipittir ve hormon, D
vitamini sindirim salgıları gibi maddelerin sentezinde rol oynar. Kanda bulunan düşük seviyedeki
kolesterol ile bu işlevler gerçekleştirilebilir. Fakat kandaki kolesterol çok yükselirse damar sertliğine
ve damar tıkanıklıklarına sebep olur.
Aslında kanda iki tip kolesterol vardır. İyi kolesterol olarak bilinen HDL (yüksek yoğunluklu
kolesterol), fazla kolesterolün karaciğere taşınmasında ve vücuttan uzaklaştırılmasında rol oynar.
Bu nedenle vücutta miktarının yüksek olması sağlık açısından iyidir. Kötü kolesterol olarak bilinen
LDL (düşük yoğunluklu kolesterol) ise karaciğerden kolesterolü vücudun çeşitli bölgelerine taşır. Bu
sırada kolesterolün damar içinde birikimine, yani damar
sertliği ve daralmasına sebep olur. Kandaki LDL seviyesinin
yüksek olması kalp ve damar hastalıklarının başlıca sebep­
lerindendir.
Beslenme şekli ile kolesterol seviyesi yakından ilişkilidir.
LDL, fotoğraf 7.10'daki yağlı ve soslu besinlerle beslenildi­
ğinde artarken daha fazla lifli besinlerle beslenildiğinde
azalır.
Fiziksel Aktivite Eksikliği: Hareketsiz kişilerde kaslar
zayıflar, kanın oksijen taşıma kapasitesi düşer, yüksek kan
basıncı ve kötü kolesterolün artışı gözlenir. Bu nedenlerle
fotoğraf 7.11'deki gibi fiziksel aktivitenin yapılması, kalp
ve damar hastalıklarında riski azaltır.
Fotoğraf 7.10: Patates ve hamburger kötü
kolesterolü artıran besinlerdendir.
Şeker Hastalığı: Şeker hastalığı, kalp ve damar hasta­
lıklarının önemli nedenlerinden biridir. Şeker hastalarında
tansiyonun yükselmeye eğilimli olması, kolesterol yük­
sekliğinin fazla görülmesi, kan şekerinin ayarlanamaması
sonucu ortaya çıkan pıhtılaşma bozuklukları en önemli risk
faktörleridir.
Şişmanlık: "Sağlığımızı Geliştirelim ve Koruyalım" ünite­
sinde şişmanlığın kalp ve damar hastalıklarında önemli risk
faktörlerinden biri olduğuna değinmiştik.
Biliyor musunuz?
Fotoğraf 7.11: Her yaşta fiziksel
aktivitenin sürdürülmesi gerekir.
Beden kütle indeksinin 25'in üzerinde olmasının ve bel çevresinin erkeklerde 102 cm, kadın­
larda ise 88 cm'nin üzerinde olmasının kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini artırdığı
kabul edilmektedir.
Şişman kişilerde kötü kolesterolün yüksek oluşu, tansiyon yüksekliği ve şeker hastalığının daha
sık görülmesi kalp ve damar hastalığı riskini artırır.
Stres: Yoğun stresin, kalp krizini tetikleyen faktörlerden biri olduğu bilinmektedir. Özellikle,
stres anında salgılanan ve kan damarlarını daraltan, pıhtılaşmayı, kalp atışını ve tansiyonu artıran
hormonların bunda etkisi olduğu düşünülmektedir.
2. Önlenemeyen Etmenler
Yaş: Kalp ve damar hastalıklarının görülme olasılığı yaşla birlikte belirgin şekilde artar.
Erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaşın üzerinde olmak ve erken menopoz, kalp hastalıkları açısından
risk faktörü olarak kabul edilmektedir.
128
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Cinsiyet: Kalp ve damar hastalıkları, erkeklerde kadınlara göre biraz daha fazla görülür.
Kalıtım: Birinci derecede yakın erkek akrabalarda 55 yaşından, birinci derecede yakın kadın
akrabalarda ise 65 yaşından önce kalp ve damar hastalığı, kalp krizi veya kalp krizine bağlı ölüm
görülmesi, kişinin kalp ve damar hastalığına yakalanma riskini artırır.
Kalp ve damar hastalıklarından korunmak için önlenebilir risk faktörlerini ortadan kaldırmak
gerekir. Kalp ve damar hastalıklarından korunma yollarını belirlemek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 7.5
Kalp ve Damar Hastalıklarından Korunalım
Amaç
Kalp ve damar hastalıklarından korunma yollarını sıralamak.
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki çizelgeyi defterinize çiziniz.
Kalp ve Damar Hastalıklarında Risk Faktörleri
Korunma Yolu
Sigara kullanmak
Sigarayı bırakmak veya hiç başlamamak
(Örnek çizelgedir.)
2. Çizelgeyi yukarıda verilen örnekteki gibi soldaki sütuna kalp ve damar hastalıklarındaki risk
faktörlerini, sağdaki sütuna ise bu risk faktörünün nasıl ortadan kaldırılabileceğini yazarak
tamamlayınız.
3. Hazırladığınız çizelgeyi sınıf arkadaşlarınızın hazırladıkları ile karşılaştırınız.
Sonuca Varalım
Kalp ve damar hastalıklarından korunma yolları nelerdir?
Yaptığınız etkinlikte, kalp ve damar hastalıklarında risk faktörlerini azaltarak korunma yollarını
sıraladınız. Kalp ve damar hastalıklarından korunma önlenebilir risk faktörlerinden kaçınarak kalp
ve damar hastalıklarının ortaya çıkma olasılığını azaltan koruyucu faktörleri artırarak sağlanabilir.
Aşağıda bu amaçla günlük yaşamda dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktaları bulacaksınız.
Kalp ve damar hastalıklarından korunmak için;
• Sigara kullanılıyorsa bırakılmalı, sigara dumanı bulunan ortamlardan kaçınılmalıdır.
• Alkol ve uyuşturucu maddeler kullanılmamalıdır.
• Besinlerle alınan tuz miktarı azaltılmalıdır.
129
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
• Yüksek tansiyonu bulunan kişiler, ilaçlarını düzenli kullanmalı ve tansiyonlarını kontrol altında
tutmalıdırlar.
• Kötü kolesterolün düşürülmesi, iyi kolesterolün yükseltilmesi için hayvansal yağların tüketimi
azaltılmalı, yeterli ve dengeli beslenme kurallarına uyulmalıdır.
• Fazla kilo almaktan kaçınılmalı, eğer fazla kilo şikâyeti varsa uzun vadeli ve dengeli bir diyetle
kilo verilmesi sağlanmalıdır.
• Düzenli fiziksel aktivite yapılmalıdır.
• Şeker hastalığına zemin hazırlayacak bir yaşam tarzından kaçınılmalı, şeker hastalığı ortaya çık­
mışsa tıbbi tedavi, beslenme programı ve fiziksel aktivite ile kan şekeri düzeyi kontrol altında
tutulmalıdır.
• Stres oluşturan olay, kişi ve ortamlardan uzak durulmalıdır. Stresi yaşamdan tamamen çıkar­
mak mümkün olmadığından "Akıl ve Ruh Sağlığı" ünitesinde belirtilen stresle başa çıkma yolları
uygulanmalıdır.
2. Kalıtsal Hastalıklar
"Aile Hayatı ve Ana, Çocuk Sağlığı" isimli ünitede evlilik kararı alınırken akraba evliliklerinden
kaçınılması gerektiğine değinmiştik. Kalıtsal hastalıklardan birçoğunun akraba anne ve baba­
ların çocuklarında, akraba olmayan anne ve babaların çocuklarına göre daha yüksek oranda
ortaya çıktığını anımsayınız. Peki, akraba evlilikleri sonucu toplumda görülme olasılığı artan
kalıtsal hastalıklar hangileridir? Bu hastalıkların toplumda görülme sıklığını azaltmak için neler
yapabiliriz? Bu soruların cevaplarını bulabilmek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 7.6
Kalıtsal Hastalıklar Önlenebilir mi?
Amaç
Bazı kalıtsal hastalıklar hakkında bilgi toplamak ve bunların akraba evliliği ile ilişkisini araştırmak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda üç gruba ayrılınız. Her grup aşağıdaki kalıtsal hastalıklardan birini seçsin. Bu etkinlikte
her gruptaki öğrenciler araştırmalarını bireysel olarak yapacaktır.
• Akdeniz anemisi (Talasemia)
• Akdeniz ateşi
• Hemofili
2. Grubunuzun seçtiği hastalığın nedenleri ve belirtileri hakkında bilgi toplayınız. Bu hastalığın or­
taya çıkmasında akraba evliliklerinin rolünü araştırınız.
3. Öğretmeniniz ve grup arkadaşlarınızın kararıyla her gruptan bir öğrenci araştırma sonuçlarını
sınıfa sunsun. Gruplardaki diğer öğrenciler sunum sonunda merak ettikleri soruları sunum yapan
arkadaşlarına sorsun.
Sonuca Varalım
1. Akdeniz anemisinin nedenleri ve belirtileri nelerdir?
2. Akdeniz ateşinin nedenleri ve belirtileri nelerdir?
3. Hemofilinin nedenleri ve belirtileri nelerdir?
4. Kalıtsal hastalıkların bir toplumda daha az görülmesi için alınacak önlemler nelerdir? Tartışınız.
130
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
7. ÜNİTE
Yaptığınız etkinlikte bazı kalıtsal hastalıkların nedenlerini ve belirtilerini öğrendiniz. Bu hasta­
lıkların nasıl daha az görülebileceği ile ilgili fikirlerinizi paylaştınız. Çeşitli kalıtsal hastalıkları daha
ayrıntılı incelemeden önce "kalıtsal hastalık" kavramını ele alalım.
8. sınıf fen ve teknoloji dersindeki, "Hücre Bölünmesi ve Kalıtım" ünitesini anımsayınız.
Canlıların kalıtsal özelliklerinin anne ve babadan alınan genlerle ortaya çıktığını öğrenmiştiniz.
Anne ve babadan gelen genler, baskın veya çekinik özellik gösterebilirler. Büyük harfle ifade
edilen baskın genler tek olsa bile bir özelliğin ortaya çıkmasına neden olur. Küçük harfle ifade
edilen çekinik genler ise hem anne hem de babadan alındıklarında yani bu özellikle ilgili baskın
gen yoksa etki gösterirler.
Saç, göz rengi gibi kalıtsal özelliklerimizin
yanı sıra bazı hastalıklarda anne ve babadan
genlerle yavruya aktarılır. Bunlara kalıtsal
hastalıklar denir.
Bazı kalıtsal hastalıklar baskın genlerle
aktarılır. Eğer baskın gen anne ya da baba­
dan en az birinden yavruya aktarılmışsa,
bu hastalık yavruda kesinlikle ortaya çıkar.
Baskın genle aktarılan kalıtsal hastalıklara
örnek olarak gece körlüğü verilebilir.
Birçok kalıtsal hastalık ise çekinik gen­
lerle aktarılır. Yakın akraba olan bireylerde
aynı genlerin bulunma olasılığı yüksektir.
Dolayısıyla akraba evliliklerinde çekinik gen­
lerin hem anne hem de babada bulunma
olasılığı yüksektir. Birbiriyle akraba olan anne
ve baba çekinik geni sadece taşıyor ve hasta­
lık belirtilerini göstermiyor bile olsa doğacak
çocuklarında şekil 7.5'te gösterildiği gibi iki
çekinik gen biraraya geldiğinde hastalık orta­
ya çıkabilir.
Kalıtsal hastalıkların çoğu akraba evlilikle­
rinin yaygın olduğu toplumlarda sık görülür.
Şimdi bu kalıtsal hastalıklardan ülkemizde de
sık görülen Akdeniz anemisi, Akdeniz ateşi ve
hemofiliyi daha ayrıntılı inceleyelim.
Şekil 7.5: Akraba evliliklerinde anne ve babanın
her ikisinde de hastalık genlerinin bulunma
olasılığı yükselir. Bu durumda doğacak çocuklar 1/4
olasılıkla hastalık genini bulundururlar.
A. Yaygın Kalıtsal Hastalıklar
Akdeniz Anemisi (Talasemia)
Akdeniz anemisi, Akdeniz Bölgesi'ndeki ırklarda görülen bir çeşit kansızlık hastalığıdır. Tıpta
Talasemia (talasemi) olarak adlandırılır. Bu hastalıkta, anemi (kansızlık) oluşmasına neden olan
etmen, kandaki alyuvarların yapısında bulunan hemoglobin proteinin yapısındaki bozukluktur.
Hemoglobin, kanda oksijen ve karbon dioksidi bağlayarak taşıyan moleküldür. Akdeniz anemisi
hastalarında hemoglobin yapısındaki bozukluk, alyuvarların üretildikten sonra parçalanmasına
neden olur. Kemik iliği çok çalışarak daha fazla alyuvar üretir ancak bu hücreler de erkenden
parçalanır. Bunun sonucu olarak kansızlık ortaya çıkar.
131
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Akdeniz anemisinin Akdeniz anemisi taşıyıcılığı ve Akdeniz anemisi hastalığı olmak üzere iki
tipi vardır.
Taşıyıcı kişiler bu hastalığın bir çekinik genini taşırlar. Bunlar hafif kansızlık dışında belirti gös­
termezler ve sağlıklı yaşamlarına devam ederler. Akdeniz
anemisi taşıyıcılığı ancak kan testiyle anlaşılabilir. Anne ve
babadan her ikisi de taşıyıcı ise çocuklarının Akdeniz anemi­
si olma olasılığı % 25'tir.
Akdeniz anemisi hastalığı bebek doğduktan sonra ilk
bir yıl içinde kendini gösterir. Çoğunlukla bebek 6 aylık­
ken ağır kansızlık gelişir. Kansızlık, demir eksikliğine bağlı
olmadığından demir tedavisi uygulanmaz. Düzenli olarak
kan nakli yapılır. Hâlsizlik, iştahsızlık, sık sık ateşlenme ve
fotoğraf 7.12'deki gibi dalak büyümesi sonucu karın şişliği
hastalığın belirtileri arasındadır. Ayrıca yüz ve kafa kemik­
lerinden başlayarak iskelet yapısında değişiklikler meydana
gelir. Alın ve elmacık kemikleri çıkık tipik yüz görünümü
ortaya çıkar. Bu hastalar hayatları boyunca düzenli tedavi
görmek zorundadırlar.
Fotoğraf 7.12: Dalağı büyümüş ve
ameliyatla alınacak olan Akdeniz
Anemisi hastası çocuk
Akraba evlilikleri toplumda Akdeniz anemisi görülme sıklığını artırır. Türkiye'de yakın akraba
evliliklerinin yüksek olması, bu hastalığın ve taşıyıcılığın özellikle Akdeniz Bölgesi'nde doğanlarda
daha sık görülmesine yol açar.
Akdeniz anemisinde doğum öncesi tanı yöntemlerinin geliştirilmesi, taşıyıcıların taramalarla
ortaya çıkartılması koruyucu tedavi bakımından çok etkili olmuştur. Gelişmiş ülkelerde Akdeniz
anemisi ve bu hastalığa bağlı ölümler büyük oranda azalmıştır.
Akdeniz Ateşi
Akdeniz ateşi, Akdeniz anemisi gibi Akdeniz Bölgesi'ndeki ırklarda daha sık görülen bir has­
talıktır. Bu hastalık, genellikle 24­48 saat süren ateş nöbetlerine neden olur. Nöbetlere genellikle
karın ağrısı, eklem ağrısı veya göğüs ağrısı eşlik eder. Hastalarda nöbetler dışında hiçbir belirti
görülmez. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, ishal, bilinç
kaybı, felç gibi sorunlar ortaya çıkabilir.
Akdeniz ateşi, çekinik genle taşınan kalıtsal bir hastalıktır. Akraba evliliklerinden doğan çocuk­
larda ortaya çıkma olasılığı artar.
Hemofili
Hemofili, kanın pıhtılaşmasını sağlayan proteinlerin eksikliği nedeniyle ortaya çıkan kalıtsal bir
hastalıktır. Hemofili hastası bir kişi, fotoğraf 7.13'teki gibi
kanı pıhtılaşmadığı ya da çok geç pıhtılaştığı için basit yara­
lanmalarda bile kan kaybından yaşamını yitirebilir.
Hemofilinin ilk belirtileri genellikle çocukluk döneminde
ortaya çıkan deride morluklar, eklemlerde ağrılı şişkinliler­
dir. Basit travmalarda bile ciddi kanamalar olabilir.
Erkeklerde hastalık etkeni olan çekinik gen var ise kesin­
likle ortaya çıkar. Bu nedenle hemofili, erkeklerde kadınlara
göre daha sık görülür. Erkekler taşıyıcı olamaz. Kadınlar taşı­
yıcı olabilir. Taşıyıcı bir annenin erkek çocuğuna bu hastalığı
geçirme olasılığı % 50'dir.
132
Fotoğraf 7.13:Hemofili hastasında
kanamaların durması zordur.
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Açıklanan diğer kalıtsal hastalıklarda olduğu gibi hemofili de akraba evliliklerinde daha sık
görülür.
Hemofili hastalığının tedavisi, pıhtılaşmayı sağlayan proteinin dışarıdan verilmesiyle ile sağ­
lanır.
B. Kalıtsal Hastalıkların Önlenmesi
Araştıralım - Paylaşalım
Akraba evliliklerinden kaynaklanan kalıtsal hastalıklarla ilgili İnternet, dergi, kitap gibi kay­
naklardan bilgi ve görsel doküman toplayınız. Topladığınız bilgi ve dokümanları kullanarak bir
broşür hazırlayınız. Hazırladığınız broşürü sınıf ya da okul panonuzda sergileyiniz.
Kalıtsal bozukluk ve hastalıkların bazıları tama­
men düzeltilebilir ya da tedavi edilebilir. Örneğin şekil
7.6'daki gibi dudak ya da damak yarıkları cerrahi yön­
temlerle düzeltilebilir. Hemofili hastalığında olduğu gibi
bazı kalıtsal hastalıklarda eksikliği görülen maddenin
dışarıdan verilmesi ile tedavi sağlanır.
Kalıtsal hastalıkların büyük kısmı ağır seyreder, teda­
vileri yaşam kalitesini artırmaya yetmez ya da ölüm­
le sonuçlanabilir. Akraba evliliklerinin bu hastalıkların
ortaya çıkma oranını artırdığını düşünürsek kalıtsal
hastalıkların ortaya çıkmadan engellenmesinin mümkün
olduğunu söyleyebiliriz. Bir toplumda akraba evlilikle­
rinin azaltılması kalıtsal hastalıkların görülme oranını
düşürür ve toplumun sağlık düzeyini yükseltir.
Sağlıklı olarak dünyaya gelmek ve yaşamını sağlıklı
olarak sürdürebilmek her insanın en doğal haklarından
biridir. Gebelik ve erken çocukluk döneminde periyodik
sağlık kontrollerinin yaptırılması, alınabilecek en iyi
önlemdir. Böyle doğacak bebeklerin bir kalıtsal hasta­
lığı varsa bu önlenebilir ya da tedaviye uygun zaman­
da başlanarak sağlıklı bir yaşam sürmesi sağlanabilir.
Günümüzde fotoğraf 7.14'teki gibi ultrason ve bazı kan
testleri ile birçok kalıtsal hastalık bebek daha anne kar­
nındayken teşhis edilebilir.
a
b
Şekil 7.6: Damak (a) ve dudak-damak (b)
yarıkları kalıtsal anormalliklerdir.
Fotoğraf 7.14: Gebelikte ultrason
muayeneleri, kalıtsal hastalıkların
Kalıtsal bir hastalığa sahip olma ya da taşıyıcı olma,
belirlenmesi için yapılan tarama
akraba evliliği, ileri yaş gebelikleri, daha önceden kalıt­
testlerinin bir parçasıdır.
sal hastalığa sahip bir çocuğa sahip olma, art arda
düşüklerin görülmesi, doğacak çocukta kalıtsal hastalık­
ların ortaya çıkmasında risk faktörleridir. Bu durumlardan bir ya da birkaçına sahip aileler çocuk
sahibi olmadan önce genetik danışmanlık alabilirler. Genetik danışmanlık, doğacak çocuklarda
kalıtsal hastalık görülme riski, bu hastalığın önlenmesi, tedavisi ve sonuçları konularında aileyi
bilgilendirmeyi amaçlar.
133
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
3. Kronik Akciğer Hastalıkları
Televizyon, radyo, gazete ve dergilerde yer alan sigarayı bıraktırma kampanyalarında akciğer
hastalarının kendi ağızlarından hikâyelerine rastladınız mı? Çevrenizde akciğer hastası olan kişiler
var mı? Akciğer hastalıklarında, hastanın ne gibi şikâyetleri vardır? Bu hastalık yaşam kalitesini
nasıl etkiler?
Kronik, uzun süreli devam eden ve kimi zaman hayat boyu düzelmeyen hastalıklar için kul­
lanılan bir terimdir. Kronik akciğer hastalıkları, dünyada ve ülkemizde çok sayıda insanın yaşam
kalitesini düşüren, ölümlere sebep olan bir grup hastalığın genel adıdır. Bu hastalıklarla ilgili bilgi
sahibi olmak için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 7.7
Kronik Akciğer Hastalıkları Önlenebilir mi?
Amaç
Kronik akciğer hastalıklarının nedenlerini ve korunma yollarını açıklamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi ve çeşitli dokümanlar.
Bunları Yapalım
1. Kronik akciğer hastalıklarının nedenleri ve korunma yolları ile ilgili İnternet, gazete, dergi ve
kitaplardan bilgi toplayınız. Bu hastalıklarla ilgili bulacağınız fotoğraf, afiş, poster, video gibi
görsel materyalleri sınıfınıza getiriniz.
2. Aşağıdaki çizelgeyi defterinize çiziniz.
Soru
: Kronik akciğer hastalıkları hangileridir?
Cevap : ........................................................................................................................................................................
Soru
: Kronik akciğer hastalıkları en çok kimlerde görülür?
Cevap : ........................................................................................................................................................................
Soru
: Kronik akciğer hastası olan bir kişinin yaşam kalitesi bu hastalıktan nasıl etkilenir?
Cevap : ........................................................................................................................................................................
Soru
: Kronik akciğer hastası olan kişinin ve çevresindekilerin nelere dikkat etmesi gerekir?
Cevap : ........................................................................................................................................................................
Soru
: Kronik akciğer hastalıklarından korunmak için neler yapılmalıdır?
Cevap : ........................................................................................................................................................................
3. Topladığınız bilgi ve materyalleri sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız. Öğretmeninizin rehberliğin­
de, bu hastalıkların nedenleri ve korunma yolları ile ilgili bir tartışma ortamı oluşturunuz.
4. Tartışmanız tamamlandıktan sonra defterinize çizdiğiniz çizelgede yer alan soruların cevapla­
rını verilen noktalı yerlere yazınız.
5. Defterinize çizerek tamamladığınız çizelgeyi sınıf arkadaşlarınızınki ile karşılaştırınız. Öğret­
meninizin rehberliğinde eksiklik ve yanlışlıkları gideriniz.
Sonuca Varalım
1. Kronik akciğer hastalıklarının nedenleri nelerdir?
2. Kronik akciğer hastalıklarından korunma yolları nelerdir?
Yaptığınız etkinlikte kronik akciğer hastalıkları ile ilgili bilgi topladınız. Bu hastalıklar, genel­
likle uzun bir zaman sürecinde, sigara kullanma, hava kirliliğine ve mesleki olarak zehirli gazlara
vb. maruz kalma nedenleriyle ortaya çıkan hastalıklardır. Tedavileri uzun sürelidir ya da bir ömür
boyu sürer. Ülkemizde de yaygın olarak görülen kronik akciğer hastalıklarından başlıcaları KOAH
(kronik obstrüktif akciğer hastalığı) ve astımdır.
134
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
A. Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH)
KOAH, "Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı" kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir hastalık
ismidir. Daha önce değindiğimiz gibi kronik terimi uzun süreli devam eden anlamındadır. Obstrüktif
ise tıkayıcı anlamındadır ve bu hastalık bronşların tıkandığını ifade etmek için kullanılır. KOAH, akci­
ğer amfizemi ve kronik bronşiti kapsayan bir hastalık grubudur.
Akciğer amfizeminin en tipik belirtisi nefes
darlığıdır. Bu hastalıkta akciğerlerdeki hava ke­
secikleri (alveol) gerilip genişler, yırtılır, buna
bağlı olarak da akciğerler esnekliğini kaybeder.
Nefes alırken genişleyen akciğerler esnekliğini
yitirdiği için nefes verirken sönmez ve içlerinde
hava kalır. Hastalar nefes alabilir ama vermekte
zorlanır.
Kronik bronşit, akciğerlere giden solunum
yollarının bronşların şekil 7.7'deki gibi uzun sü­
reli bir biçimde iltihaplanmasıdır. İltihaplanma
yoğun öksürüğe ve balgam çıkarmaya yol açar.
Normal
bronş
Daralmış
bronş
Şekil 7.7: Normal ve daralmış bronşlar
KOAH'ın ortaya çıkmasında en büyük etmen sigaradır. Ayrıca mesleki olarak solunum yollarını
tahriş edici duman, is, tiner vb. maddelere maruz kalmak, kalıtsal yatkınlık, hava kirliliği ve sık
geçirilen solunum yolu enfeksiyonları da hastalığın nedenleri arasındadır.
KOAH'ın belirtileri arasında, nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma, göğüste tıkanma, hırıltılı
soluk alıp verme sayılabilir. Bu belirtiler çok uzun sürer ve giderek artar. Önceleri fiziksel aktivi­
te sırasında ortaya çıkan nefes darlağı zamanla uykudan uyandıran, günlük işleri kendi başına
yapmayı engelleyen bir hâl alır. Nefes darlığına hırıltılı solunum eşlik eder. Özellikle kış aylarında
öksürük ve balgam miktarında artma görülür. Kirli havada bulunan zehirli bileşikler, solunum yol­
larının daralmasına ve salgı miktarının artmasına neden olarak şikâyetleri daha da artırır.
Günümüzde KOAH'ı tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yoktur. Ancak sigaradan ve hava
kirliliğinden uzak durmak bu hastalığı çok büyük ölçüde önler. Nefes açıcı ilaçlar ve hastalığı iler­
lemiş kişilere oksijen verilmesi en yaygın tedavi yöntemlerindendir.
KOAH'lı hastanın yaşam kalitesini yükseltmek için çevresindeki bireylerin dikkat etmesi gereken
bazı noktalar vardır. Hastanın bulunduğu ortamda kesinlikle sigara içilmemesi bunların başında
gelmektedir. Ayrıca kalıtsal olarak hastalığa yatkın olabilecekleri için hasta yakınlarının sağlıkları­
na daha fazla dikkat etmeleri, hastaya moral vermeleri, özellikle depresyon gelişme riskine karşı
hastaya daha duyarlı davranmaları gerekmektedir.
B. Astım
Astım, solunum yollarında süregelen bir ihtihaplanma sonucu zaman zaman tekrarlayan, atak­
larla kendini gösteren bir hastalıktır. Ataklar genellikle gece veya sabaha karşı, hırıltılı solunum,
nefes darlığı, göğüste sıkıntı hissi ve öksürük belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olur. Astımda,
solunum yollarının duyarlılığı aşırı artar. Kalıtsal yatkınlık, ev tozu akarı gibi alerjiye neden olan
etmenlere, sigara dumanına, mesleki bazı toz ve kimyasal maddelere, hava kirliliğine maruz kal­
mak astım için risk faktörleridir.
Astım, hastalık çok ilerleyip geri dönüşsüz safhaya girmediği sürece kolaylıkla kontrol altına alı­
nabilen bir hastalıktır. Bu nedenle astımda erken başvurunun önemi çok fazladır. Çocukluk çağında
135
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
ortaya çıkan astım genellikle tedavi edilebilir. Astım tedavisin­
de genellikle fotoğraf 7.15'te görüldüğü gibi solunum yoluyla
alınan ilaçlar kullanılır. Astım hastası olan kişi kesinlikle sigara
içmemeli, hava kirliliği olan ortamlarda bulunmamalı ve
alerjisi olduğunu bildiği maddelerden uzak durmalıdır. Astım
hastasının evinde ve çevresinde alınması gereken birtakım
önlemler vardır. Astımlı kişinin odasında toz tutacak halı ve
kilimler kaldırılmalı, tüylü koltuk, yastık vb. eşyalar kullanıl­
mamalıdır. Ev sıklıkla havalandırılmalıdır. Parfümlü sabun,
losyon ve şampuanlardan, tütsülerden uzak durulmalıdır.
Fotoğraf 7.15: Astım hastaları nefes
açıcı spreyler kullanırlar.
4. Bulaşıcı Hastalıklar
Fotoğrafta 7.16'da gördüğünüz insanlar neden maske
takıyor olabilirler?
Grip olmuş bir arkadaşınızla karşılıklı sohbet ettiğinizi
düşününüz. Arkadaşınız birden ağzını kapatmadan, öksü­
rüyor ve konuşmaya devam ediyor. Bu sizi rahatsız eder mi?
Neden?
"Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması" ünitesinde öğren­
diğiniz bilgileri anımsayınız. Sağlığımızı korumak için el ve
vücut temizliğimize dikkat etmemiz gerektiğini biliyorsunuz.
Peki, bu tür kişisel temizliklerimize dikkat etmezsek hastalık­
Fotoğraf 7.16: Koruyucu maske
lara yakalanmamız neden kolaylaşır?
kullanan insanlar
Evlerimizde ya da çevremizde yaşayan evcil hayvanların
sağlıklı olması ve aşılarının yaptırılması neden önemlidir?
Yukarıdaki soruların cevaplarını sınıfınızda tartışınız. Bu soruların cevapları bulaşıcı hastalıklarla
ilgilidir. Konuyu tamamladığınızda bu soruların cevaplarını da öğrenmiş olacaksınız. Önce bulaşıcı
hastalıklarla ilgili temel kavramları öğrenmek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 7.8
Bulaşıcı Hastalıklarla İlgil Temel Kavramlar
Amaç
Bulaşıcı hastalıklarla ilgili temel kavramları açıklamak.
Bunları Yapalım
1. Aşağıda sıtma hastalığı ile ilgili verilen paragrafı dikkatle okuyunuz.
Sıtma bulaşıcı hastalıklardan biridir. Sıtma etkeni olan mikroor­
ganizmaların vücuda girmesi ve çoğalması ile enfeksiyon meydana
gelir. Sıtma etkeni olan mikroorganizmaları vücudunda bulundu­
ran ve insana bulaşmasına neden olan vektör, fotoğraf 7.17'de ör­
neği verilen Anopheles (Anofel) cinsi sivrisineğin dişileridir. Burada
sivrisinek sıtma hastalığı için kaynaktır. Sivrisinekten insana sıtma­
nın bulaşma yolu ise hastalık etkeni taşıyan sivrisineğin insanı ısır­
ması ve kan emmesidir. Birbirine bağlı bu üç ögeye yani sivrisinek
­ kan emme ve insan ilişkisine enfeksiyon zinciri denir.
Fotoğraf 7.17: Anopheles
(Anofel) cinsi sivrisinek
2. Yukarıdaki paragrafta koyu renkle yazılan kavramların ne anlama geldiğini tartışınız.
Sonuca Varalım
Aşağıdaki kavramların ne anlama geldiğini birer cümle ile açıklayınız.
• enfeksiyon • bulaşıcı hastalık • kaynak • vektör • bulaşma yolu • enfeksiyon zinciri
136
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Yaptığınız etkinlikte sıtma hastalığı ile ilgili verilen paragraftaki kavramların kullanıldığı yere
göre ne anlama geldiğini ifadelerinizle açıkladınız. Şimdi bu kavramları ayrıntılı olarak inceleyelim.
"Sağlıklı Yaşam" ünitesinde öğrendiğiniz biyolojik etmenlerden virüsler, bazı bakteri, mantar
ve protistler ile parazit hayvanlar birer hastalık etkenidir. Hastalık etkeni olan canlının vücuda
girerek üremesi durumuna enfeksiyon denir. Ancak her enfeksiyon hastalık değildir. Meydana
gelen enfeksiyonun hastalık olarak adlandırılabilmesi için bulunduğu organ ya da dokuda çoğa­
larak bunların çalışmasını bozması gerekir.
Hastalık etkeni olan canlı vücuda girer girmez, bağışıklık sistemine ait hücreler bunlarla savaş­
maya başlar. Eğer hastalık etkenlerinin tamamı yok edilemezse kalanlar çoğalarak hastalığa
neden olurlar.
Hastalık etkeninin herhangi bir yolla insana geçmesiyle oluşan hastalıklara enfeksiyon hastalıkları ya da bulaşıcı hastalıklar denir. Hastalık etkeni vücuda girdikten sonra ilk belirtilerin görül­
mesine kadar geçen süreye ise kuluçka dönemi adı verilir.
Enfeksiyon Kaynağı: Hastalık etkeni olan virüs, bakteri, mantar gibi canlıların yaşamını sürdü­
rebilmek için bağımlı olduğu ve aynı zamanda çoğaldığı hayvan vücudu, insan vücudu, toprak,
su vb. ortamlardır. Her hastalık etkeninin kaynağı farklıdır. Örneğin grip ve kızamıkta enfeksiyon
kaynağı insanken şarbonda enfeksiyon kaynağı hayvan, tetanozda ise topraktır.
Bir enfeksiyon etkeninin büyüme ve çoğalması için uygun yer sağlayan insan ya da hayvanlara
konak adı verilir.
Hastalıklar çok çeşitli etkenlere bağlı olarak ortaya çıkar. Örneğin kanserin insan vücudundaki
hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile oluştuğunu anımsayınız. Dolayısıyla kanser, insandan insana
bulaşabilen bir hastalık değildir. Oysa gribe neden olan virüsler, insandan insana bulaşarak hasta­
lık meydana getirebilir. Hastalık etkeninin çeşitli yollarla sağlam kişilere geçmesine bulaşma yolu
denir. Bulaşma yolu, doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki çeşittir:
1. Doğrudan bulaşma yolu; hastalık etkeninin hiçbir ara bulaşma yolu olmadan kaynaktan kay­
nağa geçmesidir. Bu geçiş, solunum yoluyla, temas yoluyla ya da cinsel yolla olabilir.
2. Dolaylı bulaşma yolu; hastalık etkeninin bir aracı ile konağa taşınmasıdır. Su ve besinlerle,
vektörlerle veya hayvanlarla bulaşma, dolaylı bulaşma yoludur.
Sağlam kişi, henüz hastalık etkeni ile karşılaşmamış kişidir. Bu kişi, hastalık etkeni ile karşılaş­
tıktan sonra hastalanırsa kaynak durumuna geçer.
Bulaşıcı hastalıklarda; hastalığın kaynağı,
bulaşma yolu ve sağlam kişi arasında sürekli bir
etkileşim vardır. Yandaki şema 7.1'de görüldüğü
gibi bulaşıcı hastalık etkeninin kaynaktan çeşitli
bulaşma yolları ile sağlam kişiye varıncaya kadar
izlediği yola enfeksiyon zinciri denir. Bulaşıcı has­
talıkların yayılması için zincirdeki üç halkanın da
eksiksiz olması gerekir.
Enfeksiyon etkeni ve kaynağı
(toprak, insan, hayvan vb.)
Bulaşma yolu (hava, su vb.)
Sağlam kişi
Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek için
enfeksiyon zincirinin bilinmesi gerekir. Enfeksiyon
Şema 7.1: Enfeksiyon zinciri
zincirindeki bir halkanın diğeriyle bağlantısı kesil­
diğinde, o enfeksiyonun yayılması mümkün değil­
dir. Örneğin sıtma hastalığının görüldüğü bölge­
lerde enfeksiyon etkeni ile değil, etkeni taşıyan sivrisineklerle mücadele edilir. Böylelikle bulaşma
yolu engellenmeye çalışılır.
137
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Bulaşıcı hastalıklar, tarih boyunca insanlığın en büyük kor­
kularından birisi olmuştur. Örneğin Birinci Dünya Savaşı sırasın­
da kolera, tifüs, dizanteri gibi hastalıklar nedeniyle milyonlarca
kişi yaşamını yitirmiştir. Bir toplumda veya bir bölgede içinde
bulunulan mevsim ya da ayda beklenen sayıdan daha fazla
kişide görülen hastalığa salgın hastalık denir. Salgın hastalıklar
genellikle aniden ortaya çıkar, kısa sürede çok sayıda insana
bulaşır ve sonra giderek azalır. Salgına karar verebilmek için
geçmiş yıllarda aynı bölgede ve yılın aynı döneminde olan
hasta sayısını bilmek gerekir. Bu durumlarda, o bölgede belirli
bir hastalık uzun süredir görülmemişse (çiçek gibi) bir tek vaka­
Fotoğraf 7.18: Salgın görüldüğünde
nın bile görülmesi salgın olarak kabul edilir. Salgın görüldü­ aşılama çalışmaları yaygınlaştırılır.
ğünde fotoğraf 7.18'deki gibi aşılamaya benzer gibi koruyucu
önlemler artırılır.
Salgın hastalıklar yayılım alanlarına göre endemik, epidemik ve pandemik olmak üzere üç türdür.
Endemik; belirli bir toplumda, bir hastalığın yüksek yayılım göstermesi, ancak zamanla hastalığa
yakalanan kişi sayısının sabit kalmasıdır. Örneğin Afrika'da sıtma hastalığı endemiktir.
Epidemik; bir toplumda hiç görülmeyen ya da çok düşük endemik düzeyde seyreden bir hastalığın
aniden artması, kısa sürede çok sayıda insana bulaşmasıdır.
Pandemik; enfeksiyon hastalığının kıtalar arası yayılmasıdır. Örneğin domuz gribi ölüm oranı
düşük bir hastalık olsa da kıtalararası yayılarak pandemik bir salgın olarak kabul edilmiştir.
Yukarıda verilen salgın türleri birbirinden kesin sınırlarla ayrılamaz. Çünkü endemik olan bir salgın
hastalık çeşitli çevresel koşulların etkisiyle (kirlilik, ekonomik faktörler vb.) kısa sürede epidemik veya
kıtalararası yayılarak pandemik hâle gelebilir.
Bulaşıcı hastalıklar su ve besinlerle, solunum yoluyla, temas yoluyla, vektörlerle, hayvanlarla ve
cinsel yolla bulaşabilir. Şimdi çeşitli yollarla bulaşan enfeksiyon hastalıklarının genel özelliklerini ve
bulaşmalarını öğrenelim.
A. Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıklar
Ailenizde ve çevrenizde besinlerin temizliği ile ilgili yapılan
hangi uygulamaları gözlemlediniz? Bu uygulamaların amacı ne
olabilir?
Özellikle sıcak yaz aylarında mide­bağırsak enfeksiyonu, ishal
gibi hastalıkların çok arttığına tanık oldunuz mu?
Fotoğraf 7.19'daki kişinin karın ağrısı veya kusma gibi belirtiler
hangi hastalıkların habercisi olabilir? Sizce bu hastalıkların insana
bulaşma yolları neler olabilir?
Aşağıdaki etkinliği yaparak su ve besinlerle bulaşan hastalıklar
hakkında bilgi toplayalım.
Etkinlik 7.9
Fotoğraf 7.19: Karın ağrısı
bulaşıcı bir hastalığın belirtisi
olabilir.
Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıklar
Amaç
Su ve besinlerle bulaşan hastalıkların genel özelliklerini ve bunlardan korunma yollarını açıklamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
138
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki çizelgeyi defterinize çiziniz.
2. Çizelgede yer alan hastalıklarla ilgili İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kaynaklardan araştırma
yapınız.
3. Araştırmalarınız sonucu elde ettiğiniz bilgiler doğrultusunda çizelgedeki soruları cevaplayınız.
4. Çizelgenizdeki cevapları sınıf arkadaşlarınızın cevapları ile karşılaştırarak öğretmeninizin reh­
berliğinde eksiklik ve yanlışlıklarınızı gideriniz.
Hastalığın Adı
Hastalık Etkeni
Nedir?
Bulaşma Yolları
Nelerdir?
Nasıl Korunurum?
Tifo
Kolera
Hepatit A
Bağırsak paraziti
Bruselloz
Besin zehirlenmesi
Sonuca Varalım
(Örnek çizelgedir.)
Etkinliğinizde incelediğiniz hastalıkların ortak bulaşma yolları ve bu hastalıklardan korunmak
için alınabilecek ortak önlemler nelerdir?
Yaptığınız etkinlikte incelediğiniz hastalıkların hepsi vücuda su ve besinlerle bulaşabilen hasta­
lıklardır. Şimdi bu hastalıkların genel özelliklerini incleyelim.
Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıkların Genel Özellikleri
• Hasta kişilerin dışkı ve idrarları ile su ve besinlere hastalık etkenleri bulaşabilir.
• Hastalık etkenleri çoğunlukla ağız yoluyla vücuda alınır, sindirim yoluna yerleşerek enfeksiyona
neden olur.
• Enfeksiyon etkeni su ve besinlerde hızla çoğalır ve aynı anda o besini yiyen veya suyu içen çok
sayıda kişiyi enfekte eder. Özellikle su kirlenmişse epidemilere ve pandemilere neden olabilir.
Besinler kirlenmişse yayılma daha yavaştır.
• Hava sıcaklığının mikroorganizmaların üremesine uygun olduğu sıcak mevsimlerde, temiz su
bulunmayan yerleşim yerlerinde, sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanılmayan alanlarda su
ve besinlerle bulaşan hastalıklar yaygın görülür.
• Toplumların eğitim ve gelişmişlik düzeyleri yükseldikçe bu hastalıkların görülme sıklıkları da
azalır.
Su ve besinlerle bulaşan hastalıklara örnek olarak tifo, kolera, bağırsak parazitleri, bruselloz,
hepatit A ve besin zehirlenmeleri verilebilir.
Tifo: Tifo basili adı verilen bakterinin neden olduğu bir hastalıktır. Tifolu hastaların dışkıların­
da, idrarlarında kan ve tükürük gibi vücut sıvılarında bulunan bakteriler içme suyu ve besinlere
bulaşabilir. Bakterilerin besin maddelerine bulaşmasında lağım suları ve karasinekler önemli rol
oynar. Ağız yoluyla alınan bakteriler, sindirim yollarında ürerler. Buradan da kana karışarak
karaciğer ve dalakta da çoğalabilirler. Hastalığın başlıca belirtileri; baş ağrısı, hâlsizlik, iştahsızlık,
ateş, titreme, karın ağrısı, deride pembe kızarıklıklar, ishal, karaciğer ve dalak büyümesidir. Tifo
hastalığının tedavisi antibiyotik kullanılarak yapılır.
139
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Kolera: Kolera hastalığının etkeni bir tür bakteridir.
Kolera, tarihin belirli dönemlerinde çok büyük salgın­
lara ve binlerce insanın ölümüne neden olmuş tehlikeli
bir hastalıktır. Günümüzde fotoğraf 7.20'deki gibi hâlâ
kolera tehlikesi görülen bölgeler vardır. Hastalık etke­
ni alındıktan birkaç gün sonra ishalle aşırı derecede su
kaybı başlar. Karın ağrıları, karında şişlik ve kusma en
tipik belirtilerindendir. Tedavide vücudun kaybettiği su ve
mineraller yerine konulur. Antibiyotik tedavisi uygulanır.
Kolera salgınının olduğu bölgede karantina uygulanır.
Hastalık şüphesi olanlar, koleranın ortaya çıkış süresi olan
1 hafta boyunca karantinada tutularak sağlıklı kişilerle
temasları engelenir.
Fotoğraf 7.20: Su kirliliğinin olduğu
bölgelerde kolera hastalığı görülmeye
devam etmektedir.
Bağırsak Parazitleri: Bağırsak parazitleri tenya (şerit),
kıl kurdu, bağırsak solucanı parazit beslenen canlılardır.
Bu canlılar, kist adı verilen dayanıklı yapılar oluştururlar.
Kistler, paraziti taşıyan kişinin dışkısıyla çevreye yayılır.
Kistlerin bulaştığı besinlerin tüketilmesi ile sindirim yoluna
geçen parazitler genellikle ince bağırsaklara yerleşir. İnsanın
besinine ortak olarak insanda zayıflamaya, hâlsizliğe ve
kansızlığa yol açarlar. Özellikle çocuklarda hem beden hem
de zihin gelişimini yavaşlatırlar.
Bazı tenya türleri gibi parazitler, hayvanların dokuların­
da kist oluşturduklarından fotoğraf 7.21'deki gibi iyi pişme­
miş veya çiğ olarak tüketilen etlerden insana geçebilirler.
Hijyen kurallarına ve tuvalet temizliğine dikkat edilmedi­
ğinde parazit başkalarına da bulaşabilir.
Fotoğraf 7.21: Çiğ et kullanılarak
hazırlanan yiyecekler bağırsak
parazitlerinin bulaşmasına yol açar.
Bruselloz: Besinlerle bulaşan yaygın hastalıklardan biri de halk arasında "Malta humması"
olarak bilinen Brucella (brusella) cinsi bakterilerin neden olduğu hastalıktır. Bu bakteriler pek
çok hayvanda ve insanda enfeksiyona neden olur. Özellikle
koyun, keçi, sığır ve manda gibi evcil hayvanlarda hastalık
varsa bunların idrar, süt ve diğer salgılarında da hastalık
etkeni bakteriler bulunur. Bu hayvanların vücut salgılama­
larına doğrudan temas edilmesi ya da peynir başta olmak
üzere çiğ süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi hastalığın insana
bulaşmasına neden olur. Ateş, terleme, yorgunluk, iştah­
sızlık, baş ağrısı, sırt ağrısı ve eklem ağrıları brusellozun
belirtilerindendir. Tedavisinde çeşitli antibiyotikler kullanı­ Fotoğraf 7.22: Süt ve süt ürünleri paslır. Brusellozdan korunmanın en iyi yolu fotoğraf 7.22'de torize edilmediğinde Bruselloz bulaştırabilir.
örnekleri verilen süt ve süt ürünlerinin pastorize edilmiş
olanlarının tüketilmesidir.
Hepatit A: Ülkemizde çok yaygın olan bir virüs hastalığıdır. Halk arasında hastalığın genel adı
sarılık olarak bilinir. Hepatit A'ya neden olan virüs, hasta kişilere temasla bulaşabileceği gibi ağız
yoluyla, virüsün bulaştığı su ve bunun temas ettiği yiyeceklerle, çiğ ya da az pişmiş yiyeceklerle
de bulaşır. Hepatit A hastası kişilerde ateş, titreme, hâlsizlik, iştahsızlık, kusma, karın ağrısı gibi
belirtiler görülebilir. Bununla birlikte Hepatit A hiçbir belirti vermeden de ortaya çıkabilir. Virüsün
yerleştiği karaciğerde işlev bozuklukları yaşamı tehdit edecek düzeyde olabilir.
140
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
7. ÜNİTE
Hepatit A'dan korunmak için tuvalet ve el temizliğine dikkat edilmeli, içme sularının temiz
olmasına özen gösterilmelidir. İyi yıkanmamış meyve, sebze ve çiğ deniz ürünleri tüketilmemelidir.
Hepatit A'nın tedavisi yoktur. Hastalara yatak istirahati, ateş düşürücüler, sıvı takviyesi verilir.
Hepatit A hastalığından korunmada aşılamanın önemi büyüktür. Oldukça etkin ve yan etkisi az
olan Hepatit A aşısı, daha önce değindiğimiz gibi Sağlık
Bakanlığının aşı takviminde yer almaktadır.
Besin Zehirlenmeleri: Özellikle sıcak havalarda açıkta
bırakılan, son tüketim tarihi geçmiş, ambalajında hasar olan
ya da üretimi sırasında hijyen koşullarına dikkat edilmemiş
hazır besinler, zehirlenmelere neden olabilir. Bunun nedeni,
bu besinlerde üreyen bakteriler veya fotoğraf 7.23'te ekmek
dilimi üzerinde gördüğünüz gibi mantarlardır. Bu canlıların
ürettiği toksin (zehir)ler besin içeriğine karışır. Bu besinleri
Fotoğraf 7.23: Küf mantarı, besin
zehirlenmelerine neden olur.
tüketen insanlarda bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishalle
kendini gösteren besin zehirlenmeleri meydana gelir. Besin
zehirlenmelerinden korunmada en önemli nokta güvenli besin tüketiminin sağlanmasıdır. Bunun
anlamı besinin üretiminden tüketimine kadar her aşamada hijyen kurallarına uyulmasıdır.
Bağırsak enfeksiyonlarının çoğu uygun tedaviyle veya bazen kendiliğinden geçer. Hastalığın
seyri sırasındaki en büyük tehlike, kusma, ishal ile vücuttan su ve elektrolit kaybı olmasıdır.
Elektrolitler, vücutta asit­baz dengesinin sağlanması, iskelet, kas, hormon ve boşaltım sistemleri­
nin çalışması için gereken yüklü moleküllerdir (Ca++, Na+, K+ vb.). Bu nedenle bağırsak enfeksiyon­
larında kaybedilen sıvının karşılanması için bol su, tuz ve şeker karışımı olan çözeltiler, tuzlu ayran,
maden suyu gibi içecekler tüketilmesi önerilir. Kusmanın çok olması gibi ağızdan beslenmenin
mümkün olmadığı durumlarda damardan su ve mineral içeren serum verilebilir.
Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıklardan Korunma Yolları
Sağlık eğitimi, su ve besinlerle bulaşan hastalıklardan korunmanın ilk basamağıdır. Kişilere
hastalıkların bulaşma yolları anlatılıp korunmada en başta gelen yöntem olan kişisel temizlik
kurallarının önemi öğretilmelidir.
Eller, gıdalara el sürmeden önce ve sonra, çiğ et, balık ya da tavuk ile temas ettikten sonra iyice
yıkanmalıdır. Sebze ve meyveler iyice yıkanarak tüketilmelidir. Toz, toprak ve ilaç kalıntılarından
temizlenmeleri için sebze ve meyvelerin sirke eklenmiş su dolu bir kapta 5­10 dakika bekletildik­
ten sonra bol su ile birkaç kere durulanması gerekir.
Enfeksiyon zincirinin kırılmasında en etkili olan, bulaşma yollarının ortadan kaldırılması, yani
kötü çevre koşullarının düzeltilmesidir. Su kaynaklarının kirletilmemesi ve besinlerin üretiminden
tüketimine kadar tüm aşamalarda hijyen kurallarına uyulması gerekir. Sokakta ya da açıkta satı­
lan ve kaynağı bilinmeyen yiyecekler tüketilmemelidir. Gıdaların üstünü kapalı tutarak sinek ve
böceklerden korumalıdır. Gıdaları satın alırken son kullanma tarihine ve içeriğine dikkat edilmeli­
dir. Çöp torbalarının ağızları kapatılmalı ve çöpler kapaklı çöp kovalarında muhafaza edilmelidir.
B. Solunum Yolu ile Bulaşan Hastalıklar
Bir hastalığın belirtileri arasında burun akıntısı, öksürük ve hapşırma gözleniyorsa bu hastalığın
bulaşmasını engellemek için yapılması gerekenler nelerdir? Bunlar hangi hastalıkların belirtileridir?
Solunum yolu ile bulaşan hastalıklar toplumda oldukça yaygın görülür. Bu hastalıklarla ilgili
142. sayfada yer alan etkinliği yapalım.
141
7. ÜNİTE
Etkinlik 7.10
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Solunum Yolu Enfeksiyonları ve Korunma Yolları
Amaç
Belirtileri verilen hastalıkların neler olduğunu, bulaşma ve bunlardan
korunma yollarını açıklamak.
Bunları Yapalım
1. Fotoğraf 7.24'ü dikkatle inceleyiniz.
2. Bu fotoğraflardaki hastalık belirtilerinin neler olduğunu sınıfı­
nızda tartışınız.
3. Fotoğraflardaki belirtilerin hangi hastalıklarda gözlenebileceği­
ni tartışınız.
4. Böyle bir hastalık geçirdiyseniz tedavinizde neler yapıldığını sı­
nıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
5. Bu çeşit hastalıklardan korunmak için neler yapılması gerektiği­
ni yorumlayınız.
Sonuca Varalım
1. Etkinliğinizde incelediğiniz hastalıkların bulaşma yolları nelerdir?
2. Etkinliğinizde incelediğiniz hastalıklardan korunma yolları nelerdir?
Fotoğraf 7.24: Çeşitli
hastalık belirtileri
Yaptığınız etkinlikte solunum yolları enfeksiyonlarının belirtilerini incelediniz. Bu hastalıkların
bulaşma yollarını ve bunlardan nasıl korunabileceğinizi yorumladınız. Şimdi bu hastalıkların genel
özelliklerini inceleyelim.
Solunum Yollarıyla Bulaşan Hastalıkların Genel Özellikleri
• Doğrudan solunum ile veya havadaki tozlara asılı kalarak daha sonra bu tozların solunması ile
konağa bulaşırlar.
• Solunum yollarında üreyen bakteriler veya virüsler tarafından meydana getirilirler.
• Özellikle kış ve bahar aylarında sık görülürler.
• Hava yolu ile oldukça uzak mesafedeki konaklara ulaşabilmeleri nedeniyle toplumda sık görülen
hastalıklardır.
• İnsanların toplu olarak bir arada bulunduğu kışla, yatılı okul, sinema, tiyatro vb. yerlerde görül­
me sıklığı fazladır.
• Grip virüslerinde olduğu gibi epidemi ve pandemi oluşturabilirler.
• Kızamık, kızamıkçık, boğmaca, gibi birçoğu çocukluk dönemi hastalığı olmakla birlikte zatürre
gibi her yaş grubunda görülenleri de vardır.
• Aşılama ile iyi korunma sağlanabilen hastalıklardır.
Solunum yoluyla bulaşan hastalıklara örnek olarak üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları ile
çocukluk dönemi enfeksiyonları verilebilir.
Üst ve Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları: Ağız, burun, boğaz ve bademcik hastalıkları üst solunum
yolu enfeksiyonlarıdır. Nezle, grip, faranjit, sinüzit, larenjit gibi iltihaplanmaların hepsi bu gruba
girer. Üst solunum yolu enfeksiyonlarına % 90 oranında virüsler (viral enfeksiyon), % 10 oranında
bakteriler (bakteriyel enfeksiyon) neden olur. Çocuklarda bakteri enfeksiyonları yetişkinlere göre
daha fazladır. Viral enfeksiyonlarda burun akıntısı, ateş, öksürük, hapşırma, geniz akıntısı, boğazda
yanma ve ağrı, eklem ağrıları, hâlsizlik görülür. Bu hastalıkların tedavisinde bol sıvı alınması, yeterli,
142
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
7. ÜNİTE
dengeli beslenme, istirahat ve burun açıcı ilaçlar kullanılması önerilir. Bademcik iltihaplarında etken
genellikle bakterilerdir. Doktor tavsiyesi olmadan antibiyotik kullanılmamalıdır.
Solunum yolu enfeksiyonları akut ya da kronik olabilir. Aniden ortaya çıkan ve kısa süreli enfek­
siyonlar akut olarak adlandırılır. Akut solunum yolu enfeksiyonları; sadece öksürük şikâyeti varsa
hafif, öksürüğe hızlı solunum eşlik ediyorsa orta, öksürükle birlikte hızlı solunum ve göğüs çekilmesi
varsa ağır dereceli olarak adlandırılır. Ağır dereceli akut solunum yolu enfeksiyonlarında vakit kay­
betmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak gereklidir. Akut solunum yolu hastalıkları tedavi edile­
mez ve uzun sürerse daha önce değindiğimiz kronik akciğer hastalıklarına zemin hazırlar.
Bronşların iltihaplanması (bronşit) ve akciğerlerin iltihaplanması (zatürre) alt solunum yolu
enfeksiyonlarıdır. Bronşitte bakteri veya virüsler akciğere giden solunum yollarının iltihaplanma­
sına neden olur. Bunun yanında vücut direncinin düşmesi, toz, sigara dumanı ve hava kirliliği gibi
etmenler bronşite zemin hazırlar. Önce öksürük, hâlsizlik ve ateş görülür. Daha sonra balgam oluşur.
Aniden ortaya çıkan ve kısa süreli bronşit, akut bronşit adını alır.
Halk arasında ince hastalık olarak bilinen verem (tüberküloz), bakteriyel ve bulaşıcı bir alt solu­
num yolu hastalığıdır. Aslında akciğerlere yerleşen verem etkeni bakteriler, kan ve lenf yoluyla tüm
vücuda yayılabilir. Hastalık şekil 7.8'deki gibi solunum yoluy­
la insandan insana kolayca bulaşabilir. Bu nedenle verem
hastası kişinin aile bireyleri ya da iş arkadaşları gibi onunla
aynı ortamı paylaşan kişilerin de sağlık taramasına alınması
gerekir.
Veremde, birkaç haftada giderek kötüleşen öksürük, kilo
kaybı, ateş, gece terlemesi, hâlsizlik, yorgunluk ve öksürükle
birlikte kan gelmesi yaygın belirtilerdir. Daha önce değindi­
Şekil 7.8: Verem etkeni bakteriler,
ğimiz BCG aşısının çocukluk döneminde yaptırılması, vereme aktif verem hastalığı olan bir kişinin
karşı koruyucudur. Günümüzde verem tedavi edilebilir bir öksürmesi, hapşırması ya da konuşması
ile bulaşır.
hastalıktır. Ancak tedavi uzun sürelidir ve en çok ilaçla yapılır.
Biliyor musunuz?
Ülkemizde ocak ayının ilk haftası "Verem Savaş Haftası" olarak kutlanır. Bu haftada, çeşitli
etkinliklerle verem hastalığına dikkat çekilir.
Çocukluk Dönemi Enfeksiyonları: Çocukluk çağında yay­
gın olarak görülen hastalıklardan kızamık, kızamıkçık,
suçiçeği, kızıl ve boğmaca da solunum yoluyla bulaşan has­
talıklardandır.
Kızamık, suçiçeği, kızamıkçık ve kızıl çocukluk dönemin­
de sık görülen, solunum yolu ile bulaşan, deride döküntüler­
le beliren hastalıklardır. Döküntüler hastalığa özgü belirgin
bir renge ve dağılıma sahiptir. Örneğin kızamıkçıkta fotoğ­
Fotoğraf 7.25: Kızamıkçık hastalığında
raf 7.25'teki gibi pembemsi – kırmızı renktedir. Suçiçeğinde
deri döküntüleri
en fazla gövdede olmak üzere tüm vücutta kabartılar olu­
şur. Bunlar birkaç gün sonra içi sıvı dolu kesecikler hâline
gelir. Bu hastalıklar bir defa geçirildiğinde ya da aşılama yapıldığında tam bağışıklık sağlanır.
Boğmaca da solunum yoluyla bulaşan çocukluk dönemi hastalıklarından biridir. Hafif ateş ve
öksürükle kendini gösterir. Giderek öksürük nöbetleri şiddetlenir. Boğmaca merkezî sinir sistemini
etkilediğinden büyük hasarlara yol açabilir.
143
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Solunum Yolları ile Bulaşan Hastalıklardan Korunma Yolları
Solunum yolu ile bulaşan hastalıklar genellikle hapşırma, öksürme ile etrafa saçılan damlacık­
ların içindeki mikroorganizmaların havada kalması ve sağlıklı kişilerin soluması ile bulaşır.
Solunum yolu ile bulaşan hastalıklardan korunmak için hastanın kendisi, hasta yakınları ya da
hasta ile yakın temas edecek görevlilerin ağız ve burunlarını cerrahi maske, tülbent, mendil vb. ile
kapatmaları gerekir. Bu tür maskeler kullanıldıktan sonra boyun etrafında bırakılmamalı, giyildik­
ten sonra dokunulmamalıdır. Maskeyi çıkarttıktan sonra eller yıkanmalıdır.
Çocukluk dönemi hastalıklarından aşı ile korunabilen hastalıklarda mutlaka aşı yaptırılmalıdır.
Bu hastalıklar, hasta bireylerin ellerini ağız ya da burunlarına sürmeleri ve ardından çeşitli
yüzeylere temas ederek mikroorganizmaları bulaştırmaları ile de sağlıklı bireylere geçebilir. Bu
yolla hastalık bulaşmasını engellemenin en kolay yolu ellerin sık sık yıkanmasıdır.
C. Temas Yolu ile Bulaşan Hastalıklar
Temas ettiğiniz yüzeylerden bazı hastalıkların deri yoluyla bulaşabileceğini biliyor musunuz?
Peki, derinizde sıyrıklar ve açık yaralar varsa hastalıkların bulaşma olasığı artar mı?
Hangi hastalıkların temas yoluyla bulaştığını, bunlardan nasıl korunabileceğimizi hiç düşündünüz
mü? Temas yoluyla bulaşan hastalıklar hakkında bilgi edinmek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 7.11
Bazı Hastalıklar Temas Yoluyla Bulaşır
Amaç
Temas yolu ile bulaşan hastalıkların neler olduğunu, genel özelliklerini ve bunlardan korunma
yollarını açıklamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi, çeşitli dokümanlar.
Bunları Yapalım
1. Temas yolu ile bulaşan hastalıkların neler olduğunu, genel özelliklerini, bunlardan korunmak
için alınabilecek önemleri çeşitli kaynaklardan araştırınız. Bu amaçla İnternet, dergi, kitap gibi
kaynakları kullanabilir, çevrenizde bulunan bir sağlık kuruluşuna giderek sağlık personelin­
den bilgi alabilirsiniz.
2. Araştırmalarınız sırasında, konu ile ilgili afiş, broşür, CD gibi görsel materyaller toplayarak sı­
nıfa getiriniz. Görsel materyallerin temini ve sınıfta paylaşılması konularında öğretmeninizin
yardımını alınız.
3. Sınıfa getirdiğiniz materyalleri inceledikten sonra, temas yoluyla bulaşan hastalıklardan ko­
runmanın önemini tartışınız.
Sonuca Varalım
1. Temas yolu ile bulaşan hastalıklar nelerdir?
2. Temas yolu ile bulaşan hastalıklardan korunma yolları nelerdir?
Yaptığınız etkinlikte araştırdığınız temas yoluyla bulaşan uyuz, mantar hastalıkları ve tetanoz
gibi hastalıkların genel özelliklerini inceleyelim.
Temas Yolu ile Bulaşan Hastalıkların Genel Özellikleri
• Bulaşma genellikle insandan insana olur. Bazısında havlu, çarşaf gibi kişisel eşyalar bulaşmada
aracı olabilir.
144
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
• Hem sağlam deri hem de derideki yaralar aracılığıyla bulaşma olabilir. Örneğin uyuz ve mantar
hastalıkları sağlam deriden bulaşırken tetanoz gibi kan yoluyla bulaşan hastalıklar açık yaralar­
dan bulaşabilir.
• Kişisel temizlik kurallarına dikkat edilmesi bu hastalıkların görülme riskini en aza indirir.
• Savaş, göç, yoksulluk gibi temizlik kurallarının uygulanamadığı durumlarda salgınlar görülebilir.
• Solunum yolu ile bulaşan grip, verem, nezle gibi hastalıklar ve çocukluk çağı döküntülü has­
talıkları temas yoluyla da bulaşabilir. Enfeksiyon etkenleri vücuda ağız, burun, göz, derideki
sıyrıklar ya da yaralardan girebilir.
Uyuz: Şekil 7.9'da gördüğünüz uyuz böceği insanın deri­
sinin içine girerek tüneller hâlinde (2 mm­3 cm uzunlukta)
yerleşip üreyen, kabarcıklar, delikler ve yaralar meydana
getiren bir parazittir. Özellikle geceleri artan şiddetli allerjik
kaşıntılar olur. Buna uyuz hastalığı denir. Uyuz, insandan
insana el sıkma, kullanılan eşyalar ve bir arada yaşama ile
bulaşır. Özellikle okul, yurt, kışla gibi toplu yaşam yerleri en
kolay bulaşma ortamıdır.
Uyuz böceği
Mantar Hastalıkları: Mantar hastalıkları, mantarların kıl­
sız deri, deri kıvrımları, el ve ayaklar ve saçlı deride yol açtığı
hastalıkların genel adıdır.
Tetanoz: Merkezî sinir sistemini etkileyen, önce çiğneme
kaslarında, daha sonra kol, bacak ve gövde kaslarında ağrılı
kasılmalara yol açan bir hastalıktır. Tetanoz bakterisi doğa­
da son derece yaygındır. Toprakta, suda ve hatta havada
bol miktarda bulunan tetanoz bakterisinin temas yoluyla
deri sıyrıklarından girmesi sonucunda hastalık bulaşır.
Şekil 7.9: Uyuz böceği ve deride
meydana getirdiği yaralar
Temas Yolu ile Bulaşan Hastalıklardan Korunma Yolları
Bu gruba giren hastalıkların önemli bir bölümü, kişisel hijyenle doğrudan bağlantılı olduğu için
korunmada kişisel hijyene önem verilmelidir. Evlerde ve genel kullanıma açık yerlerde temizlik
kurallarına uyulmalı, su ve sabun kullanma alışkanlığı artırılmalıdır.
Başkalarına ait tırnak makası, saç fırçası, çorap, havlu gibi kişisel eşyalar kullanılmamalıdır. Diş
muayeneleri, berberde tıraş olma, manikür ve pedikür yaptırma gibi uygulamalar sırasında kulla­
nılan araç ve gereçlerin temizliğine dikkat edilmelidir.
Sosyal yaşamın gereklerinden olan tokalaşma, yanak yanağa öpüşme, kucaklaşma gibi davra­
nışlar sağlık yönünden sakıncalı davranışlardır. Temas sırasında tükürük gibi salgılar ya da derideki
mikroorganizmalar insandan insana kolayca bulaşabileceğinden bu davranışlardan kaçınılmalıdır.
Ç. Vektörle Bulaşan Hastalıklar
Sivrisinek, bit, kene, karasinek, pire gibi canlıların bazı hastalıkların insana bulaşmasında rol
aldığını biliyor muydunuz? Bu canlılar hastalık etkenlerini insana nasıl bulaştırıyor olabilir?
Zararlı mikroorganizmaları bünyesinde barındıran, taşıyan ve bunları insan vücuduna bulaş­
tıran canlılara vektör adı verilir. Vektörlerle taşınan bazı hastalıklar dünyada çok sayıda insanın
ölümüne neden olur. Bu hastalıklarla ilgili bilgi edinmek için 146. sayfadaki etkinliği yapalım.
145
7. ÜNİTE
Etkinlik
7.12
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Vektörle Bulaşan Hastalıklar
Amaç
Vektörle bulaşan yaygın hastalıklar hakkında bilgi edinmek.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi, araştırma konusu ile ilgili toplanacak dokümanlar, karton, renkli kalemler ve
kâğıtlar, yapıştırıcı, makas, raptiye.
UYARI: Kesici aletlerle çalışırken dikkatli olunuz!
Bunları Yapalım
1. Sınıfınızda yedi grup oluşturunuz.
2. Her grup aşağıdaki hastalıklardan birini araştırma konusu olarak seçsin.
•
Sıtma
• Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA)
• Tifüs
•
Veba
• Kuduz
• Trahom
•
Şark çıbanı
3. Grup içinde iş bölümü yapınız.
4. Grup olarak seçtiğiniz hastalıklarla ilgili İnternet, dergi, kitap gibi çeşitli kaynaklardan bilgi
toplayınız. Araştırmanız sırasında hastalığın genel özellikleri, hangi vektörle bulaştığı ve bu
hastalıktan korunma yollarını öğreniniz. Konu ile ilgili fotoğraf, resim, broşür gibi görsel ma­
teryaller toplayınız.
5. Topladığınız bilgi ve materyalleri bir poster hâlinde düzenleyiniz. Posterinizi sınıf veya okul
panosunda sergileyiniz.
Sonuca Varalım
1. Hangi vektörler, hangi hastalıkların bulaşmasında rol alır?
2. Genel olarak vektörle bulaşan hastalıklardan korunma yolları nelerdir?
Yaptığınız etkinlikte çeşitli vektörler tarafından taşınan bazı hastalıklarla ilgili bilgi edindiniz.
Şimdi bu hastalıkların genel özelliklerini inceleyelim.
Vektörle Bulaşan Hastalıkların Genel Özellikleri
• Bu hastalıklar insana ya da hayvana bulaşmak için vektör adı verilen bir ara canlıya gereksinim
duyarlar. Bazıları ara canlının vücudunda gelişmelerinin bir evresini (üreme ya da kist oluşturma
gibi) tamamlar.
• Her vektör belirli iklim ve coğrafya özelliklerinde yaşayabildiğinden bu hastalıklar sıklıkla endemik
olarak bulunurlar.
• Bu hastalıklarla mücadelede bulaşma aracı olan vektörlerin ortadan kaldırılması ile başarı sağla­
nabilir. Bunun yanı sıra kişisel temizlik alışkanlıklarının yerleşmesi ve çevre sağlığının iyileştirilmesi
de bu hastalıkların görülme sıklığını azaltır.
• Vektörlerin taşıdıkları hastalık etkeni virüs, bakteri, parazit bir hücreli ya da parazit solucunların
yumurta ve kistleri olabilir.
• Her vektör bir ya da birkaç hastalık etkenini taşıyabilir ve bunları kan emme, ısırma, temas gibi
yollarla sağlıklı insanlara bulaştırabilir.
Bazı vektörler ve bulaştırdıkları hastalıkları şöyle sıralayabiliriz:
Tifüs, bitler aracılığıyla bulaşabilen çok tehlikeli bir bulaşıcı hastalıktır. Hâlsizlik, baş ve bel
ağrısı, ateş, sayıklama gibi belirtilerle ortaya çıkar. Hastalık ilerledikçe ışıktan korkma, uyuyama­
ma, bilinç kaybı, konuşamama ve organlarda doku ölümleri meydana gelir. Günümüzde yaygın
olmayan bu hastalık tarih boyunca büyük salgınlarla çok sayıda insanın ölümüne yol açmıştır. Tifüs
tedavisinde antibiyotikler kullanılır.
146
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
7. ÜNİTE
Pire, veba ve tifüs hastalıklarının etkenlerini
taşır. Veba, özellikle farelerin kanını emen pirelerin
fotoğraf 7.26'daki gibi insana geçmesiyle hayvandan
insana taşınan, bakteriyel bir hastalıktır. Orta Çağ
Avrupa'sında milyonlarca insanın ölümüne yol açan
büyük bir veba salgını yaşanmıştır. Hastalık bu neden­
le "kara ölüm" ya da "kara veba" olarak anılır. Hastalık
Fotoğraf 7.26: İnsan derisinde kan emerek
sırasında lenf ve kan damarlarında iltihaplar, doku­
beslenen bir pire
larda kanamalar meydana gelir. Günümüzde kemir­
genlerle mücadele, pire gibi vücut dışı parazitlere etkili ilaçların bulunması ve hijyen koşullarının
iyileştirilmesi ile hastalığın önüne geçilebilmiştir. Ancak hâlâ belirli bölgelerde veba vakalarına
rastlanmaktadır.
"Bulaşıcı Hastalıklarla İlgili Temel Kavramlar" isimli etkinliğinizde sıtma etkeni olan mikroor­
ganizmaların Anopheles sivrisineklerin dişileri ile insana bulaştıklarını öğrenmiştiniz. Sivrisineğin
kan emişi sırasında insan kanına geçen parazitler, nöbetler hâlinde ateş ve titremeye neden olur.
Tedavi edilmediği takdirde ciddi problemlere yol açar ve öldürücüdür. Ülkemizde hastalığı taşıyan
sivrisineklerin bulunduğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde görülmektedir.
Son yıllarda sıkça duyduğumuz Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, kene aracılığıyla bulaşan viral
bir hastalıktır. Hastalığın belirtileri ateş, hâlsizlik, baş ağrısı, vücutta morluk ve kanamalardır.
Karaciğer, böbrek ve akciğer yetmezliklerine neden olarak ölümle sonuçlanabilir. Bu hastalığın
doğrudan bir tedavisi ve etkin bir ilacı olmayıp daha çok destek tedaviler uygulanmaktadır. Erken
dönemde destek tedaviye başlanırsa başarılı sonuçlar alınır. Genellikle kenenin vücuttan çıkarken
salgısını bırakması sonucu virüs bulaşır.
Tatarcık humması ve Şark çıbanı gibi hastalıklar tatarcık sineği ile insandan insana taşınarak
bulaşır.
Tatarcık humması, bulantı, kusma, ateş, baş ağrısı ve ishale neden olan viral bir hastalıktır.
Tatarcık sineğinin ısırdığı yerde kabarma ve kaşıntı olur. Hastalık belirtileri 5 gün boyunca devam
eder. Tedavi sırasında dinlenme, ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlar kullanılması, bol sıvı alınması
önerilir.
Şark çıbanı, genellikle vücudun giysi ile örtülmeyen açık bölgelerinde, tatarcık sineğinin kan
emdiği deri bölgesinde 4­8 ay sonra ortaya çıkan bir deri kabartısı şeklinde başlar. Zamanla büyü­
yerek ortası açık bir yaraya dönüşür ve kabuk bağlar. Tedavi uygulanmazsa 1­1.5 yıl içinde iz
bırakarak iyileşir. Bir defa şark çıbanı geçiren bir hastada ömür boyu bağışıklık oluşur ve hastalık
tekrarlanmaz.
Karasinek, kan emen bir vektör değildir. Ancak her türlü hayvan dışkısı, çöp, kanalizasyon suyu,
açıkta kalan besinler üzerinde bulunabildikleri için trahom, verem, kolera, çocuk felci, hepatit gibi
çeşitli hastalık etkenlerinin bulaşmasında rol oynar.
Vektörle Bulaşan Hastalıklardan Korunma Yolları
Vektörle bulaşan hastalıklardan korunmak için vektörle mücadele edilerek enfeksiyon zinciri
kırılabilir. Özellikle vektörlerin önemli sağlık sorunlarına yol açtığı kırsal kesimde sağlık eğitimi
çalışmaları ile vektörlerin hastalıkları bulaştırmadaki rolü anlatılmalıdır. Bölge halkına vektörlerle
savaş yöntemleri öğretilmelidir. Hastalığın sık görüldüğü bölgelerde sık sık sağlık taramaları yapı­
lıp kan örnekleri alınarak incelenmelidir. Bu bölgelerde bireylere camlara tel takılması, yatarken
cibinlik kullanılması gibi yöntemlerle de vektörle temastan korunmaları önerilir.
Yerleşim yerlerine yakın gübrelik ve çöplük alanlar temizlenmeli, vektörlerin üreme ortamları
çevreye ve diğer canlılara zarar vermeyecek şekilde ilaçlanmalıdır.
147
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Kene ile temastan kaçınılmalı, hayvanların üzerinde ya da kendi vücudumuzda bulunan kene­
ler temizlenmemeli ve ezilmemelidir. Kenelerin yaşama alanlarına gidenler, açık renkli giysileri
giymeli, pantolon paçalarını çorap içine almalı, dönüşte vücut mutlaka kene yönünden kontrol
edilmelidir. Hayvanlarda kene mücadelesi yapılmalı, hayvanların ve insanların kanlarına, vücut
sıvılarına korunmasız temas edilmemelidir. Kenelerin yaşam alanlarına gidildiğinde vücudun açık­
ta kalan kısımlarına böcek kovucu losyon sürülmelidir. Eğer vücutta kene tespit edilmişse kene
üzerine alkol, kolonya vb. herhangi bir kimyasal madde kesinlikle dökülmemeli ve kişi keneyi
kendisi çıkarmaya çalışmamalıdır. Çünkü bu durumda keneler kusarak hastalık etkenini vücuda
verebilmektedir. Kene ısırığı vakalarında müdahalenin yalnızca sağlık kuruluşlarında yapılması
gerektiği unutulmamalıdır.
D. Hayvanlardan İnsanlara Bulaşan Hastalıklar
Evcil hayvanlar et, süt gibi ürünlerinden faydalandığımız, kimi zaman evlerde beslediğimiz
dostluğunu ve sevgisini insanla paylaşan yararlı canlılardır. Peki, bazı durumlarda evcil hayvanlar
hastalık etkenlerinin yayılmasında rol oynayabilir mi? Hayvanlardan insanlara bulaşan hangi has­
talıkları biliyorsunuz? Bu yararlı canlıların insan sağlığını tehdit ederek zararlı hâle gelmemesi için
ne gibi önlemler alınabilir? Aşağıdaki etkinliği yaparak bu konuyu araştıralım.
Etkinlik 7.13
Hayvan Dostlarımızı da İnsan Sağlığını da Koruyalım
Amaç
Evcil hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar ve bunlardan korunma yolları hakkında bilgi
toplamak.
Araç ve Gereçler
Defter, kalem, silgi.
Bunları Yapalım
1. Çevresinde ya da evinde hayvan besleyen kişiler bulunan arkadaşlarınızı belirleyiniz. Bu arka­
daşlarınız, evinde hayvan besleyen kişilerle görüşerek evcil hayvanlarına yaptıkları bakımlarla
ilgili bilgi toplasın.
2. Sınıftaki diğer öğrenciler, çevrelerinde bulunan veteriner kliniklerinde görevli bir veteriner
hekimle görüşerek evcil hayvanların bakımı, hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar ve
aşılamanın önemi ile ilgili bilgi toplasın.
3. Topladığınız bilgileri sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Sonuca Varalım
1. Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar nelerdir?
2. Evcil hayvanların bakımında, insan ve hayvan sağlığı yönünden uyulması gereken kuralları ve
aşılamanın önemini açıklayınız.
Omurgalı hayvanlardan insanlara, insanlardan da omurgalı hayvanlara geçebilen hastalıkla­
rın tümü zoonoz hastalıklar olarak adlandırılır. Dünyada insan ve hayvan sağlığını ilgilendiren
200'den fazla zoonoz hastalığın olduğu bilinmektedir. Siz de yaptığınız etkinlikte bu hastalıklar­
dan bazıları hakında bilgi edinmiş, hayvan bakımında dikkat edilmesi gereken noktaları fark etmiş
olmalısınız. Şimdi bu hastalıkların genel özelliklerini inceleyelim.
Hayvanlardan İnsanlara Bulaşan Hastalıkların Genel Özellikleri
• Zoonoz hastalıklar, hayvandan insana, insandan hayvana, insandan insana bulaşabilirler.
• Bu hastalıklar, yayılma alanlarının genişliği, insan ve evcil hayvanların bir arada yaşamalarının
engellenmeyişi bakımından ciddi sağlık sorunları oluştururlar.
• Zoonoz hastalıklar ayrıca hayvanların ölümüne ve verim düşüklüğüne de neden olarak ülke eko­
nomisine de zarar vermektedir.
• Zoonoz hastalıkların, temas, et, süt vb. besinler gibi çeşitli bulaşma yolları vardır. Bu hastalıklarla
mücadelede bulaşma özelliklerinin bilinmesi gerekir.
148
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Ülkemizde de sıkça rastlanan zoonoz hastalıklardan kuduz, şarbon, kuş gribi ve kist hidatik hasta­
lıklarının genel özelliklerini kısaca açıklayalım.
Kuduz: Kuduz; köpek, kurt, tilki, yarasa gibi hayvanlarda görülen ve insanlara bulaşabilen viral
bir hastalıktır. Hastalık etkeni olan virüs, kuduza yakalanmış hayvanların özellikle de köpeklerin
ısırmasıyla veya açık yaralara salyaların bulaşmasıyla diğer hayvanlara ve insanlara geçer. Özellikle
duyu sinirleri, merkezî sinir sistemi ve beyindeki sinir hücrelerinde çoğalmaya başlayan virüsler beyin
iltihaplanmasına yol açar. İlk belirti olarak ısırık bölgesinde ağrı ve duyu kaybı görülür. Daha sonra
huzursuzluk, aşırı korku hâli, saldırganlık, uykusuzluk, psikiyatrik bozukluklar ve depresyon, boğaz
ağrısı, titreme, karın ağrısı, bulantı, kusma görülebilir. Bu belirtiler başladıktan sonra hastanın kur­
tulma şansı yoktur. İnsanlar, kuduz şüphesi olan hayvanlar tarafından ısırılırsa ısırık yeri bol su ve
sabunla yıkanarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Ayrıca belediye ekiplerine de haber veri­
lerek ısıran köpeğin gözlem altına alınması sağlanmalıdır. Hastalığın kuluçka döneminde uygulanan
koruyucu tedavi oldukça başarılı sonuçlar verir.
Şarbon: Şarbon, ot ile beslenen hayvanlarda özellikle sığır, koyun ve atlarda ani olarak ortaya
çıkan, insanlara da geçebilen, bakteriyel ve bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık etkeni bakteri insanlara
deriden girerse kara çıban denilen karakteristik bölgesel bir çıban oluşur. Ayrıca kan dolaşımına karış­
ması ile kan zehirlenmesi, iç organ yaraları meydana gelir.
Kuş Gribi: H5N1 adı verilen virüsün neden olduğu kuş gribi, yabani kuşların dışkısı, kümes hayvan­
larının eti ve yumurtasının yenilmesi ile insanlarda enfeksiyona neden olabilir. Ateş, öksürük, boğaz
ağrısı, kas ağrıları gibi belirtiler görülür. Zatürre, solunum sıkıntısı ve ölüme yol açabilir.
Kist Hidatik: Köpeklerin bağırsaklarında yaşayan bir tür solucanın (tenya) sebep olduğu hastalık,
daha çok ot yiyen hayvanlarda, bazen de insanda görülür. Paraziti taşıyan köpeklere temas edilmesi
ve parazit yumurtalarının bulaştığı ellerin ağza götürülmesi ya da köpek dışkısı bulaşan besinlerin
tüketilmesi ile insana bulaşma gerçekleşir. Başta karaciğer olmak üzere bütün organlara yerleşebilen
kist, yıllar içerisinde büyümeye devam edip çevredeki dokulara baskı yapmakta, doku ölümlerine ve
yerleştiği organda fonksiyon kaybına sebep olmaktadır. Kist hidatiğin kesin tedavisi, cerrahi metotla
kistin çıkarılmasıdır.
Hayvanlardan Bulaşan Hastalıklardan Korunma Yolları
Hayvanlardan besinler yoluyla bulaşan hastalıklardan ko­
runmak için pastörize edilmiş süt ve süt ürünleri tüketilmeli,
et ve yumurtalar iyi pişirilmelidir. Hastalık şüphesi bulunan et
ve deriye çıplak elle dokunmaktan, çiğ köfte ve her türlü çiğ
ya da az pişmiş et tüketiminden kaçınılmalıdır. Sağlıklı hayvan
yetiştirilmeli, fotoğraf 7.27'deki gibi hayvanların sağlık kont­
rolleri yaptırılmalıdır.
Kedi, köpek gibi evcil hayvanlara kuduz aşısı yaptırılmalı,
şüpheli ısırıklarda yara su ve sabunla iyice yıkanmalı ve aşı yap­
tırılmalıdır. Kuduz şüphesi olan hayvan, resmî makamlara bil­
dirilmeli, onların önerileri doğrultusunda hareket edilmelidir.
Fotoğraf 7.27: Evcil hayvanların
sağlık kontrolleri ve aşıları düzenli
yaptırılmalıdır.
Kuş gribinden korunmak için hasta kanatlı hayvanlarla temas edilmemeli, etleri ve yumurtaları
tüketilmemelidir.
Hayvanlardan bulaşan parazitleri önlemek için öncelikle hayvanların parazitten korunması gere­
kir. Evcil hayvanlar, parazitlere karşı aşılanmalıdır. Kesilen ve parazit taşıdığı belirlenen koyun ve
sığırların kistli organları etrafa atılmamalı ve köpeklere yedirilmemelidir. Ayrıca köpeklere çiğ et
yedirilmemelidir.
149
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
E. Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar
Araştıralım - Paylaşalım
Cinsel yolla bulaşan hastalıkların genel özelliklerini ve korunma yollarını İnternet, dergi, ki­
tap gibi çeşitli kaynaklardan araştırarak bir rapor hazırlayınız. Hazırladığınız raporu sınıfınızda
sununuz.
Bulaşıcı hastalıkların bir bölümünü de cinsel yolla bulaşan hastalıklar oluşturmaktadır. Bu has­
talıklar bugün dünyanın pek çok bölgesinde çok ciddi boyutlara ulaşan bir sağlık sorununu oluş­
turmaktadır. Bunlara AIDS, Gonore, frengi ve mantar hastalıkları örnek olarak verilebilir. Şimdi bu
hastalıkların genel özelliklerini inceleyelim.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıkların Genel Özellikleri
• Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, cinsel hastalığı olan birisiyle girilen cinsel ilişki sırasında bula­
şabilir.
• AIDS, frengi ve Hepatit B hastalıklarının etkenleri kanda bulunduğu için bunlar kan yoluyla
da bulaşabilir.
• Bu hastalıklar, gebelik süresince veya doğumda anneden bebeğe bulaşabilir.
• Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, sağlık sorunu olmanın yanı sıra önemli sosyal sorunlara da
neden olurlar.
Cinsel yolla bulaşan yaygın hastalıklardan başlıcaları şunlardır:
AIDS: "Acquired Immuno Deficiency Syndrome (Ekuayrıd
imyun defişınsi sindrom)" kelimelerinin kısaltması olarak
ortaya çıkmış ve "Edinilmiş Yetersiz Bağışıklık Sendromu"
olarak Türkçeye çevrilmiştir. Hastalık etkeni şekil 7.10'daki
HIV [(Human Immunodeficiency Virus (Hümın imyunodefi­
şınsi vayrıs)] adı verilen bir virüstür.
AIDS, bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Bu virüs, vücu­
dun bağışıklık sistemini zayıflatır ve direncinin düşmesine
neden olur. Bu durum vücudun kendini diğer hastalıklara
Şekil 7.10: Kan hücreleri arasındaki
HIV virüsü
karşı savunamamasına neden olur. Tüm dünyayı ilgilendiren
yeni ve yaygın bir sağlık sorunu olan AIDS'in henüz aşısı ve
tedavisi bulunamamıştır. AIDS virüsü (HIV), bir insana bulaştıktan sonra hastalık belirtileri hemen
ortaya çıkmaz. Bu dönemde kişi, virüsü taşır ve bulaştırır.
Şüpheli durumlarda ELISA testi adı verilen özel bir test yaptırılarak hasta olunup olunmadığı
belirlenir. Hastalığın bulaşması, kan yoluyla, cinsel temasla ve anneden bebeğe (gebelik, doğum
ya da emzirme sırasında) olmak üzere üç şekilde olur.
AIDS bulaşma riskinin en fazla olduğu gruplar; çok eşli yaşam sürdürenler, eş cinsel ilişkide
bulunanlar, uyuşturucu kullananlar, AIDS virüsü yönünden test edilmeden alınan kanların veril­
diği kişiler, başka kişilerde kullanılan enjektörle enjeksiyon yapılanlardır. Ayrıca hasta kişilerle sık
temas hâlinde bulunan sağlık personeli de ciddi risk altındaki gruplardandır. AIDS'e karşı yapılan
savaşta eğitim ve korunma çok önemlidir. Herkesin AIDS konusunda bilgi sahibi olması ve yakın­
larını uyarması gerekir. AIDS virüsü dayanıksızdır. Dış ortamda kısa sürede ölür. Yukarıda sayılan
bulaşma yolları dışında günlük yaşamda bulaşma tehlikesi yoktur. Bu nedenle AIDS hastalarını
dışlamamalıyız.
150
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
7. ÜNİTE
Frengi: Cinsellikle ilgili hastalıklardan en eski olan frengi veya günümüzdeki adı ile sifiliz, bak­
teriyel bir hastalıktır. Bakteri vücuda girdikten bir süre sonra dış üreme organlarında yara ortaya
çıkar. Bu yara tedavi edilmezse el ve ayak tabanı dâhil tüm vücutta deri döküntüleri meydana
gelir. Döküntülerin yanı sıra baş, boğaz ve kas ağrıları, kilo kaybı, saç dökülmesi, lenf bezlerin­
de büyüme, üreme organlarında siğiller ortaya çıkar. Vücutta kan yoluyla dağıldığından hayati
organlara örneğin sinir sistemine, karaciğere ve böbreklere büyük zararlar verebilir. Birçok has­
talıkta olduğu gibi erken teşhis çok önemlidir. Tedavisi penisilin grubu antibiyotikler kullanılarak
yapılır. Frengi hastası olan gebe bir kadından doğmamış bebeğe geçen frengi etkeni, bebeğin ölü
doğmasına ya da erken doğmasına neden olabilir.
Gonore: Halk arasında bilinen ismiyle bel soğukluğu sadece insanda hastalık oluşturan ve cin­
sel temasla geçen bakteriyel bir hastalıktır. Cinsel temastan sonra 2­10 gün arasında enfeksiyon
belirtileri ortaya çıkar. Hastalık etkeni bakteri vücuda girdiğinde
döl yatağında, anüste, idrar yollarında ve boğazda iltihaba neden
olur.
Hastalık şüphesi olduğunda hemen doktora başvurmak gere­
kir. Gonore, antibiyotikle tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavi
edilmediğinde erkeklerde kısırlığa, kadınlarda kısırlığa ve dış
gebeliğe sebep olabilir. Gonore taşıyan gebe kadınlarda, doğum
sırasında bebeğe bakteri bulaşabilmektedir. Bu durum bebekte
fotoğraf 7.28'deki gibi körlüğe, eklem veya kan enfeksiyonuna
neden olabilmektedir.
HPV Enfeksiyonları: İngilizce adı "Human Papilloma Virus
(Hümın Papilloma vayrıs)" olan İnsan Papilloma Virüsü, genital böl­
gede enfeksiyona neden olur. HPV enfeksiyonları kadın ve erkekte
çok sık olarak görülür. Virüs, cinsel ilişki yoluyla kişiden kişiye
bulaşır. Genital bölgede veya anüs etrafında sayıları ve büyük­
lükleri değişken siğil adı verilen kitlelerin oluşmasıyla belirti verir.
Bu siğiller fotoğraf 7.29'daki gibi vücudun diğer bölümlerinde de
görülebilir. HPV'nin bazı tiplerinin rahim ağzı gibi genital bölge
kanserlerine yol açtığından şüphelenilmektedir. PAP ya da Smear
(Smir) Testi adı verilen yöntemle rahim ağzından alınan örnekte
kanserin öncü hücreleri tespit edilebilir. Böylece erken teşhis ile
tedavinin başarılı olma olasılığı büyük oranda artar.
Fotoğraf 7.28: Gonore hastası
bir annenin bebeği
Fotoğraf 7.29: HPV nedeniyle
ayakta oluşan siğiller
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklardan Korunma Yolları
Cinsel temasla bulaşan hastalıklardan korunmanın en iyi yolu güvenli bir cinsel yaşam sürdür­
mekle olur. Tek eşli olmalı, eş cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır. Her türlü kuşkulu cinsel ilişkide koru­
yucu kılıf (kondom­prezervatif) kullanılmalıdır.
Kan yoluyla bulaşmayı önlemek için kontrol edilmemiş kan ve kan ürünleri kesinlikle kulla­
nılmamalıdır. Enjektörler tek kullanımlık olmalıdır. Manikür ve pedikür aletleri, cerrahi aletler,
jilet, dövme aletleri, akupunktur iğneleri gibi malzemeler sterilize edilerek kullanılmalı; kimse ile
paylaşılmamalıdır.
Cinsel temasla bulaşan bu hastalıklar tedavi edilmezlerse organizmada başka hastalıklara da yol
açabilir. Örneğin merkezî sinir sisteminde enfeksiyona neden olur. Cinsel temasla bulaşan hastalıklar,
baş ağrısı, beyin iltihabı vb. yapabilir. Hatta ölümlere bile yol açar. Bunların önüne geçmek için bu
hastalıkların mutlaka doktor kontrolünde tedavi edilmesi gerekir. Ayrıca tedavi, aynı anda her iki eşe
de uygulanmalıdır. Cinsel temasla bulaşan hastalıkların tedavileri gizli tutulmaktadır.
151
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
5. Evde Hasta Bakımı
Araştıralım - Paylaşalım
Evde hasta bakım hizmetleri, hasta odasının özellikleri ve hastanın bakımında dikkat edilme­
si gereken temizlik kurallarını çeşitli kaynaklardan araştırarak bir rapor hazırlayınız. Hazırladı­
ğınız raporu sınıfınızda sununuz.
Evinizde hasta bir kişi var mı? Varsa hasta ile kim ilgileniyor? Hasta bakımında nelere dikkat edil­
mesi gerektiğini biliyor musunuz?
Bir hastalığın belirtileri hissedildiğinde hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulması ve hekimin
uygun gördüğü tedavinin uygulanması gerektiğini biliyorsunuz. Bazı hastalıklar sağlık kuruluşunda
uzman sağlık personelinin müdahalesini gerektirebilir. Hafif ve orta şiddetli hastalıklarda ise has­
talar genellikle evde tedavi edilir. Tedavi süresince hastanın evde bakımı ve ilaç kullanımı oldukça
önemlidir. Hastanın ve evde ona bakacak kişi ya da kişilerin, hasta bakımında dikkat edilmesi gere­
ken noktaları bilmeleri gerekir.
A. Akılcı İlaç Kullanımı
Başınız ya da dişiniz ağrıdığında, midenizde yanma hissettiğinizde bir hekime danışmadan
hemen ilaç alır mısınız?
İlaç kullanmanız gerektiğinde nelere dikkat edersiniz? Bu konuda sınıfınızdaki arkadaşlarınızın
ve sizin ön bilgilerini ortaya çıkarmak, doğru ve yanlış bilgileri belirlemek, eksiklik veya yanlışlıkları
gidermek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 7.14
İlaç Kullanımı
Amaç
Evde ilaç kullanımı sırasında dikkat edilmesi gereken noktaları belirlemek.
Bunları Yapalım
1. Aşağıdaki çizelgeyi bir arkadaşınız tahtaya çizsin.
İlaç Kullanırken Nelere Dikkat Edersiniz?
Her
zaman
Bazen
Hiçbir
zaman
Doktor tavsiyesi dışında ilaç kullanır mısınız?
İlaç kullanırken hekimin önerdiği kullanma zamanlarına dikkat eder misiniz?
İlaç kutularında bulunan kullanma talimatlarını okur musunuz?
İlaçların son kullanma tarihlerine dikkat eder misiniz?
İlaçların saklanma koşullarına (buzdolabı ya da oda sıcaklığı gibi) dikkat eder
misiniz?
(Örnek çizelgedir.)
2. Öğretmeninizin rehberliğinde çizelgedeki her soruyu ve cevap seçeneklerini bir arkadaşınız sesli
olarak okusun.
3. Her cevap seçeneğinde cevabın kendisine uygun olduğunu düşünen öğrenciler parmak kaldır­
sın. Her cevabı veren kişi sayısını ilgili kutucuğa yazınız.
4. Çizelgedeki tüm soruları cevaplandırdıktan sonra verilen cevaplar üzerine bir tartışma başlatınız.
Sonuca Varalım
İlaç kullanırken nelere dikkat edilmelidir?
Yaptığınız etkinlikte ilaç kullanırken dikkat edilmesi gereken davranışlara ne kadar uyduğunuzu
değerlendirdiniz. Şimdi ilaç kullanımı konusunda dikkat edilmesi gerekenleri sıralayarak hatalı veya
doğru davranışlarımızı gözden geçirelim.
152
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
İlaçlar, hastalıkların tedavisinde kullanılarak yaşam kurtaran, yaşam kalitesini artıran kimyasal
maddelerdir. İlaçların insan vücuduna iyileştirici etkilerinin yanında birtakım yan etkileri de vardır. Bu
nedenle bilinçsiz ilaç tüketimi hastalıkların kendisinden daha büyük sorunlara yol açabilir.
Hastalık hâlinde mutlaka doktorun tavsiye ettiği ilaçlar, önerilen miktar ve zamanlarda kulla­
nılmalıdır. Daha çabuk iyileşmek amacıyla daha fazla ya da daha sık ilaç alınmamalıdır. Toplumda
sık karşılaşılan yanlış davranışlardan biri de aynı rahatsızlıkları yaşayan insanların birbirine ilaç
tavsiye etmesidir. Bir başkasının aynı rahatsızlığına iyi geldiğine inanılan ilaçlar, keyfî olarak alınıp
kullanılmamalıdır.
İlaç kullanımı doktora danışılmadan bırakılmamalıdır. İyileşme görülse bile doktorun önerdiği
sürede ilaç kullanımına devam edilmelidir.
İlaçların amaç dışı kullanımı engellenmelidir. İlaçlar yüksek ve kapalı, çocukların ulaşamayacağı bir
yerde, nemsiz, serin ortamlarda saklanmalıdır. Bazı ilaçların ise açıldıktan sonra buzdolabında tutul­
ması gerekir. Bu konuda ilaç kutusunda yazan saklama koşullarına uymak gerekir.
Eğer hasta, ilacını kendisi almıyorsa hastaya ilaç veren kişi, hastanın ilaç içip içmediğini kontrol
ederek düzenli kullanmasını sağlamalıdır.
İlaç alırken öncelikle kullanılacak ilacın son kullanma tarihine
KULLANMA TALİMATI
bakılmalıdır. Son kullanma tarihi geçmiş, rengi bozulmuş, tortu­
laşmış ilaçlar kullanılmamalıdır. İlaç kutularında, ilacın nasıl kul­
lanılacağı ya da yan etkileri gibi çok önemli bilgilerin yer aldığı
fotoğraf 7.30'daki gibi kullanma talimatı (prospektüs) adı verilen
kâğıtlar yer alır. İlaçların kullanma talimatını okuyabilirsiniz.
Ancak kullanma talimatlarının içinde sizlere yabancı gelebilecek
çok fazla kelime ile karşılaşabilirsiniz. Böyle durumlarda büyük­
lerinizden ve eczacınızdan yardım isteyebilirsiniz. Kullanma tali­
matları veya ilaç kutularının üzerindeki bilgiler size ve ailenize
ilaçları güvenli ve doğru bir şekilde kullanmanız için yardımcı
olur. Bir ilacın kullanma talimatındaki uyarılara dikkat ederseniz
istenmeyen yan etkileriyle karşılaşma riskinizi azaltabilirsiniz.
Yukarıda verilen noktalara dikkat ettiğimizde hastalıkla­
rımızın ilaçla tedavisinin başarıya ulaşma şansı artar, iyileşme
sürecimiz hızlanır. Aksi hâlde tedavi başarısız olabilir ve hatta
daha büyük sağlık sorunları ortaya çıkar. Akılcı ilaç kullanımı
konusunda hem kendimizi hem de çevremizi bilgilendirmeliyiz.
B. Vücut Sıcaklığının ve Nabız Sayısının Ölçülmesi
Fotoğraf 7.30: Kullanma talimatları
ilaçların kullanım bilgilerini içerir.
Evde hasta bakımı sırasında hastanın genel durumunun ve seyrinin izlenmesi gerekir. Böylece
hastalığın iyiye doğru mu yoksa kötüye doğru mu gittiği hakkında bir fikre varılır.
Evde bakılan hastanın genel olarak vücut sıcaklığı ve nabzı takip edilir. Hastaya bakan kişinin
vücut sıcaklığını ve nabzı takip edebilmesi için bu ölçümlerin nasıl yapıldığını bilmesi gerekir. Şimdi
vücut sıcaklığını doğru ölçmek ve ölçüm sonuçlarını yorumlayabilmek için aşağıdaki etkinliği yapalım.
Etkinlik 7.15
Vücut Sıcaklığımızı Ölçelim
Amaç
Vücut sıcaklığını doğru yöntemle ölçmek ve ölçüm sonuçlarını yorumlamak.
Araç ve Gereçler
Vücut termometresi, alkol, pamuk.
Bunları Yapalım
1. Öğretmeninizi, sınıfa getirilen vücut termometresini kullanarak bir arkadaşınızın vücut sıcaklı­
ğını ölçerken izleyiniz. Vücut sıcaklığının ölçülmesi sırasında nelere dikkat edildiğine ve termo­
metrelerin nasıl kullanıldığına dikkat ediniz.
153
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
2. Sınıfınızda iki kişilik gruplar oluşturunuz.
3. Öğretmeninizin ölçtüğü gibi siz de arkadaşınızın vücut sıcaklığını ölçünüz. Sonra da arkadaşınız
sizin vücut sıcaklığınızı ölçsün. Her kullanım öncesinde termometreyi öğretmeninizin gösterece­
ği gibi alkol ve pamukla temizlemeyi unutmayınız.
4. Ölçüm sonuçlarınızı diğer grupların ölçüm sonuçlarıyla karşılaştırarak değerlendiriniz.
Sonuca Varalım
1. Sınıfınızda ölçülen vücut sıcaklık değerleri hangi aralıkta çıktı?
2. Vücut sıcaklığı yükseldiğinde neler yapılması gerektiğini öğretmeninizin rehberliğinde tartışınız.
Yaptığınız etkinlikte vücut sıcaklığının nasıl ölçüldüğünü öğrendiniz. Sınıfınızdaki arkadaşları­
nızın ve kendinizin vücut sıcaklıklarınızı karşılaştırdınız. Hastanın ateşini ölçmek için vücut termo­
metresi kullanılır.
Termometre, vücut s›cakl›¤›n› ölçmek için kullanılmadan önce su, sabun ya da alkolle silinerek
temizlenmelidir. Hastanın koltuk alt› silinip kuruland›ktan sonra ateşi ölçülmelidir.
Koltuk altından vücut sıcaklığını ölçmek için termo­
metre koltuk alt›na yerleştirilmeli ve kol, gö¤üs üstüne
getirilerek 5 dakika beklenmelidir. Daha sonra termomet­
renin gösterdiği sayısal değer okunmal›d›r. Vücut sıcaklığı
fotoğraf 7.31'deki gibi ağızdan da ölçülebilir. Bu amaç­
la termometre ağız içinde dil altına yerleştirildikten ve
hastan›n a¤z› kapat›l›p 2­3 dakika beklendikten sonra
termometre okunmal›d›r. Vücut sıcaklığı makattan ölçü­
lecekse sıvı haznesi makattan 1­2 cm içeri sokulmal› ve
2­3 dakika bekledikten sonra termometre okunmal›d›r.
Termometre, kullan›ld›ktan sonra temizlenip yerine
Fotoğraf 7.31: Ağızdan ateş ölçümü
konmal›d›r.
C›val› termometreler darbe, düşme ve çarpmalara karş› dayan›kl› de¤ildir. Bunlar›n k›r›lmas›
hâlinde a盤a ç›kan c›va oda s›cakl›¤›nda buharlaş›r. C›va buhar›n›n solunmas› veya besinlere
bulaşmas› zehirlenmelere ve ölüme yol açabilir. Bu nedenlerle Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık
Genel Müdürlüğünün 22 Ekim 2009 tarihli genelgesi uyarınca cıvalı termometreler kullanımdan
kaldırılmıştır. Kısaca ülkemizde artık cıvalı termometrelerin kullanımı söz konusu değildir. Bunun
yerine dijital göstergeli termometreler kullanılmaktadır.
Dijital göstergeli termometre ile vücut s›cakl›¤› tes­
pit edilince sinyal sesi duyulur. Sinyal sesinden sonra
fotoğraf 7.32'deki gibi dijital göstergeli termometredeki
de¤er görülür ve okunur.
Genelllikle yetişkinlerde koltuk alt› ve dil alt›ndan, bebek­
lerde ise makattan ölçüm al›n›r. Vücut sıcaklığı ölçümlerin­
de, ölçümün yapıldığı yere göre farklı değerler elde edilir.
Makattan yapılan ölçümlerde 38 °C üzeri, ağızdan 37,5 °C,
Fotoğraf 7.32: Dijital
koltuk altından 37,2 °C, kulaktan 38 °C'un üstündeki değerler
göstergeli vücut termometresi
yüksek olarak kabul edilmelidir. Vücut sıcaklığının normalin
üzerine çıkması halk arasında "yüksek ateş" olarak tanımlanır. Vücut sıcaklığı yükseldiğinde evde alı­
nabilecek basit ve temel önlemler önemlidir. Hastanın bulunduğu ortamın sıcaklığı 16­18 ºC arasında
tutulmalıdır. Oda sıcaklığının ayarlanması için havalandırmalar ve vantilatörler kullanılabilir, ancak
hastanın direkt olarak hava akımının karşısında olmamasına dikkat etmek gerekir.
Hastanın üzerindeki fazla giysiler çıkartılarak az ve gevşek giysilerle vücut sıcaklığının düşürülme­
sine yardımcı olunmalıdır. Vücut sıcaklığını düşürebilmek için ılık su (29­32 °C) ile ıslatılmış bir bezle
vücut silinir. Banyoya girebilecek konumdaki hastalar ılık su ile ve keseler tarzda silinerek duş yap­
tırılabilir. Duş sırasında saçların çok ıslatılmamasına dikkat edilir. Yüksek ateşte vücudun daha fazla
sıvıya ihtiyaç duyması nedeniyle hastanın bol miktarda sıvı almasını sağlamalıdır. Doktorun tavsiye
154
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
7. ÜNİTE
ettiği bir ateş düşürücü ilaç kullanılabilir. Ateş düşürücüler hastanın yaşına ve kilosuna bağlı olarak
farklı dozlarda kullanılırlar; bu nedenle bir hekime danışarak kullanılmalıdır.
Zamanında düşürülmeyen yüksek ateş, çocuklarda havaleye yol açabildiği için oldukça tehlikelidir.
3 ay ile 5 yaş arasında, yüksek ateşle birlikte görülen nöbetler havale olarak adlandırılır. Havale
geçiren çocuk aniden bilincini kaybeder, vücudu, kol ve bacakları hareket etmez. Ardından kasıl­
malar başlar, gözleri kayabilir. Genelde bir dakika içinde kendiliğinden geçer. Kasılmaların ardın­
dan çocuk derin bir uykuya dalar. Ateşli havale mutlaka doktor tarafından değerlendirilmeli, ateşe
neden olan etken belirlenerek buna uygun tedaviye başlanmalıdır.
C. Hasta Odasının Özellikleri
Evde hastaya bakılırken özellikle bulaşıcı bir hastalık
söz konusuysa hastanın odası ayrılmalıdır. Hastalık bulaşıcı
değilse bile hastanın rahatı için ayrı bir odada yatırılması
daha uygun olur.
Hasta odasının sıcaklığı mevsime göre ayarlanmalı, fazla
sıcak ya da fazla soğuk olmamalıdır. Odanın fotoğraf 7.33'teki
gibi temiz ve aydınlık olması önemlidir. Zaman zaman has­
tanın odası havalandırılmalıdır. Hastanın rahat uyuması ve
rahat nefes alması açısından odanın ılık ve biraz nemli olması
gerekir. Odanın normal sıcaklığı 16­18 ºC dolayında bulunma­
lıdır. Odanın güneş alması gerekir, ancak özellikle yaz ayların­
da hasta yatağının doğrudan güneş alması önlenmelidir.
Fotoğraf 7.33: Hasta odasının temiz
ve aydınlık olması gerekir.
Hastanın yattığı yatağın sağ ve sol yanları serbest olmalıdır. Eğer hasta solunum güçlüğü çeki­
yorsa baş tarafı yüksekte tutulmalıdır. Hasta, baygın ya da ameliyattan yeni çıkmış ise düz olarak
yatırılmalıdır. Yastığın çok yumuşak ve çukur olmaması ve sık sık düzeltilmesi gerekir. Yorgan ise
hastanın bunalmasını önleyecek biçimde hafif, yatak çarşafı gergin olmalıdır.
Hasta ziyaretleri hastanın moral düzeyini yükselterek iyileşme sürecine olumlu etki yapar.
Ancak doktorunun izin vermediği durumlarda hastanın yanına ziyaretçi kabul edilmemelidir.
Hasta ziyaretinde dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Ziyaret süresi kısa (tercihen en
fazla 10 dakika) olmalıdır. Hasta odasında ikiden fazla ziyaretçi olmamalı ve yüksek sesle konuş­
mamaya ve bir şey yiyip içmemeye özen gösterilmelidir. Hasta yatağına oturulmamalı, ziyaret
öncesi ve sonrası eller yıkanmalıdır.
Ç. Temizlik Kuralları
"Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması" ünitesinde öğrendiğiniz gibi temizlik kurallarına uyulması
hastalıkların başlamadan önlenmesini sağlar. Evde hasta bakımında temizlik kurallarına özen gös­
terilmesi iyileşme sürecini hızlandırır, oluşabilecek başka enfeksiyonları ve hastalığın sağlam kişilere
bulaşmasını önler.
Hastanın beslenmesi, tuvalet ihtiyacının giderilmesi ve yatak odasında hijyen kurallarına uyulması
gerekmektedir. Bulaşıcı hastalıklar söz konusuysa hastaya bakan kişi odada maske ve eldiven kullan­
malı, odadan çıktıktan sonra ellerini su ve sabunla yıkamalıdır.
Hastaya ait kirlenen çamaşırlar, yatak örtüleri ve havlular, evdeki diğer kişilerin çamaşırlarına
karıştırılmadan ayrı yıkanmalıdır. Hastanın çamaşırları kaynatılarak yıkanmalı veya dezenfektan
madde içinde belirli süre bekletilerek mikroorganizmalardan arındırılmalıdır. Ayrıca hastanın çarşaf­
ları ve çamaşırı sık sık güneşlendirilmeli ve havalandırılmalıdır.
Özellikle solunum yoluyla bulaşan hastalıklarda hastanın balgam, kusmuk, idrar ve dışkıları özel
kaplarda dezenfektan maddelerde bir süre bekletildikten sonra atılmalıdır. Hastanın yemek için
kullandığı çatal, bıçak ve tabakları diğer kaplardan ayrı kaynatılarak yıkanmalıdır. Hastanın bakımı
sırasında uygulanan temizlik ve dezenfeksiyon, hastalığın sağlam kişilere bulaşmasını önler.
155
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
Ölçme ve Değerlendirme
A.
Aşağıdaki soruların cevaplarını kısaca açıklayarak defterinize not ediniz.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
B.
Kanser hücrelerinin vücuttaki sağlıklı hücrelerden farkı nedir?
Kanserde erken başvuruyu gerektiren belirtiler nelerdir?
Kanserden korunmak için alınabilecek önlemler nelerdir?
Şeker hastası olan bir kişinin, yaşam kalitesini artırmak için uyması gereken kurallar nelerdir?
Kalp ve damar hastalıklarına neden olan, önlenebilir etmenler nelerdir?
Akdeniz anemisi, Akdeniz ateşi ve hemofili gibi kalıtsal hastalıkların akraba evliliklerinden
doğan çocuklarda daha sık görülmesinin nedeni nedir?
KOAH'lı bir kişinin yaşam kalitesini yükseltmek için dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?
Bir enfeksiyon zincirinde hangi etmenler bulunur? Enfeksiyon zincirinni bilinmesi, bulaşıcı
hastalıklardan korunmada nasıl bir yarar sağlar?
Hastalıkları bulaşma yollarına göre sınıflandırınız.
Gıdaları satın alırken ve tüketirken gıda hijyeni açısından nelere dikkat etmeliyiz?
Solunum yoluyla bulaşan hastalıkların genel özellikleri nelerdir?
Temas yoluyla bulaşan hastalıkların genel özellikleri nelerdir?
Vektör nedir? Hangi vektörlerin, hangi hastalıklara neden olduğuna örnekler veriniz.
Bir komşunuz evinde köpek beslemektedir. Ancak hem köpek hem de insan sağlığı için
önemli koruyucu önlemler hakkında bilgi sahibi değildir. Komşunuza hayvanlardan bulaşan
hastalıklardan korunmak için köpeğinin bakımında nelere dikkat etmesini önerirsiniz?
AIDS ve Hepatit B hastası olan bireylerin sosyal yaşamda karşılaştıkları güçlükler nelerdir?
Hastalıkların iyileşebilmesi için doktorun önerdiği ilaçları evde kullanırken nelere dikkat
etmeliyiz?
Bulaşıcı hastalığı olan kişi evde bakılırken hangi temizlik kuralları göz önünde bulundurulma­
lıdır?
pandemik
besin
Akciğer amfizemi
yaş
endemik
solunum
kronik bronşit
hemofili
vektör
kene
kan
Akdeniz anemisi
zoonoz
su
Aşağıda verilen cümlelerdeki noktalı yerleri, kutucuklardan seçeceğiniz kelime ya da keli­
me gruplarından uygun olanları ile doldurunuz.
1. Kırım­Kongo Kanamalı ateşi, ...................................... aracılığıyla bulaşan viral bir hastalıktır.
2. Bronşit, zatürre, kızamık ve kızamıkçık ...................................... yolu ile bulaşabilen hastalıklar­
dandır.
3. Omurgalı hayvanlardan insanlara geçebilen hastalıklara ...................................... hastalıklar denir.
4. Bir enfeksiyon hastalığının kıtalararası yayılması ...................................... olarak adlandırılır.
5. KOAH, ...................................... ...................................... ve ...................................... ...................................... kapsa­
yan bir hastalık grubudur.
6. Hepatit A, bruselloz, tifo ve kolera, ...................................... ve ...................................... ile bulaşabilir.
7. Akraba evliliklerinde ortaya çıkma ihtimali artan kalıtsal hastalıklara örnek olarak
...................................... ve ...................................... ...................................... verilebilir.
8. Kalp ve damar hastalıklarına neden olan etmenlerden ...................................... cinsiyet ve kalıtım
önlenemeyen etmenlerdir.
9. Sıtma, şark çıbanı, veba gibi hastalıklardan korunmada en etkili yol, ...................................... ile
mücadele etmektir.
10. AIDS, frengi ve Hepatit B gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar, ...................................... yolu ile de
bulaşabilir.
156
7. ÜNİTE
HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER
C. Aşağıdaki soruların doğru seçeneklerini işaretleyiniz.
1. Aşağıdakilerden hangisi solunum yoluyla bulaşabilen bir hastalıktır?
A. Gonore
D. Boğmaca
B. Tetanoz
E. Hepatit B
C. AİDS
2. Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklarla ilgili olarak;
I. Süt gibi hayvansal besinler aracılığıyla bulaşabilirler.
II. Temas yoluyla bulaşabilirler.
III. İnsandan insana bulaşamazlar.
İfadelerinden hangisi ya da hangileri doğrudur?
A. Yalnız I
D. II ve III
B. Yalnız II
E. I, II ve III
C. I ve II
3. Aşağıda verilen vektör-hastalık eşleştirmelerinden hangisi doğrudur?
A. Karasinek­Trahom
D. Bit­Şark çıbanı
B. Tatarcık sineği­Sıtma
C. Sivrisinek­Veba
E. Pire­Kırım Kongo Kanamalı Ateşi
4. Bir toplumda hiç görülmeyen ya da çok düşük düzeyde görülen bir hastalığın aniden artması aşağıdaki terimlerden hangisi ile açıklanır?
A. Endemik
D. Pandemik
B. Epidemik
E. Kronik hastalık
C. Enfeksiyon zinciri
5. Verem teşhisi konulan bireyin ailesinin de sağlık taramasına alınması gerekir. Bunun nedeni
aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
A.
B.
C.
D.
E.
Kalıtsal bir hastalık olması
Ailenin yediği besinler ve içtiği sudan bulaşması
Hastaya moral desteği sağlanması
Solunum yolu ile bulaşması
Verem etkeni bakterinin genelikle aynı kan grubundan kişileri seçmesi
6. Gonore ve AIDS hastalıkları ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi söylenebilir?
A.
B.
C.
D.
E.
Tokalaşma, kucaklaşma gibi temas yollarıyla bulaşabilir.
Aşı ile korunma mümkündür.
Besinlerle bulaşabilir.
Cinsel yolla bulaşmaz.
Doğum sırasında anneden bebeğe bulaşabilir.
7. Bulaşıcı hastalığı olan bir kişi evde bakılırken dikkat edilmesi gereken noktalarla ilgili olarak;
I. Hasta, bakımıyla ilgilenen kişilerle aynı odada yatırılmalıdır.
II. Hastaya ait kişisel eşyalar ayrı yıkanmalı ve dezenfekte edilmelidir.
III. Evde kullanılan ilaçlar doktor tavsiyesi dışında kullanılmamalıdır.
İfadelerinden hangisi ya da hangileri doğru değildir?
A. Yalnız I
D. I ve III
B. Yalnız II
E. I, II ve III
C. I ve II
8. Aşağıdakilerden hangisi kalp ve damar hastalıklarına neden olan önlenebilir risk faktörüdür?
A.
B.
C.
D.
E.
Kandaki HDL seviyesinin yüksek oluşu
Sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı
Kandaki LDL seviyesinin düşük oluşu
Cinsiyet
Erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaşın üzerinde olmak
157
FORMLAR
Aşağıdaki dereceli puanlama anahtarı, ödevinizin hangi ölçütlere göre değerlendirileceği
konusunda sizlere bilgi vermek için hazırlanmıştır. Bu puanlama anahtarınız öğretmeniniz tara­
fından doldurulacağı için üzerinde herhangi bir işaretleme yapmayınız.
ÖĞRENCİ GÖZLEM FORMU
DERECELER
BECERİLER
I. Derse Hazırlık
1. Bilgi kaynaklarına nasıl ulaşacağını bilir.
2. Ulaştığı kaynaklardan etkin bir biçimde yararlanır.
3. Derse değişik yardımcı kaynaklarla gelir.
4. Derse hazırlıklı gelir.
Toplam
II. Etkinliklere Katılma
1. Görüşü sorulduğunda söyler.
2. Yeni ve özgün sorular sorar.
3. Belirttiği görüşler ve verdiği örnekler özgündür.
4. Dersi iyi dinlediği izlenimi veren sorular sorar.
Toplam
III. İnceleme – Araştırma – Gözlem
1. Bilgi toplamak için çeşitli kaynaklara başvurur.
2. Kendisine verilen kaynaklarla yetinmeyip başka
kaynaklar araştırır.
3. İnceleme ve araştırma ödevlerini özenerek yapar.
4. Gözlemlerini dikkatli bir şekilde yapar.
5. Gözlemleri sonucunda mantıksal çıkarımlarda
bulunur.
6. Araştırma ve inceleme sonucunda genellemeler
yapar.
Toplam
IV. Bilimsel Yöntem
1. Bilinenlerden bilinmeyeni kestirir.
2. Verileri çizelgelere ve grafiklere dönüştürür.
3. Araştırma ve inceleme sonuçlarından genellemelere
ulaşır.
Toplam
Genel Toplam
158
158
Hiçbir
Zaman
Nadiren
Bazen
Sıklıkla
Her
Zaman
1
2
3
4
5
AKRAN DEĞERLENDİRME FORMU
Adı ve soyadı :
Numarası
:
Sınıfı
:
AÇIKLAMA: Bu form, yukarıda ad ve soyadını belirteceğiniz arkadaşınızı yaptığı çalışmalarda
değerlendirmek içindir. Aşağıdaki tabloda arkadaşınızın çalışmalarını en iyi şekilde ifade eden
seçeneğin altına "X" işareti koyunuz.
DEĞERLENDİRİLECEK TUTUM VE
DAVRANIŞLAR
DERECELER
Her
Zaman
Bazen
Hiçbir
Zaman
Etkinliğe katılımda gönüllüdür.
Görevini zamanında yerine getirir.
Farklı kaynaklardan bilgi toplayıp sunar.
Arkadaşlarının görüşlerine saygılıdır.
Arkadaşlarını uyarırken olumlu bir dil kullanır.
Sonuçları tartışırken anlaşılır konuşur, konuşulanları anlar.
ÖZ DEĞERLENDİRME FORMU
Adı ve soyadı :
Numarası
:
Sınıfı
:
AÇIKLAMA: Aşağıdaki tabloda çalışmalarınızı en iyi şekilde ifade eden seçeneğin altına "X"
işareti koyunuz.
DEĞERLENDİRİLECEK TUTUM VE
DAVRANIŞLAR
DERECELER
Her
Zaman
Bazen
Hiçbir
Zaman
1. Planlı çalışmaya özen gösterdim.
2. Çalışmalarım sırasında planıma uygun hareket ettim.
3. Araştırmada çeşitli kaynaklardan yararlandım.
4. Öğretmenimin önerilerini dinledim.
5. Çalışmalarım sırasında zamanı akıllıca kullandım.
6. Çalışmalarım sırasında değişik materyallerden faydalandım.
7. Sorumluluklarımı tam anlamıyla yerine getirdim.
8. Çalışmalarımı sunarken görsel materyalleri kullanmaya çalıştım.
Bu etkinlik sırasında en iyi yaptığım şeyler ve diğer yorumlarım: ………………………….……
……………………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………….......……………
159
159
PROJE ÇALIŞMASI
Süre: İki ay
Çalışma İçeriğinde Yer Alması Gereken Konu Başlıkları
1. Projenin adı (1–15 sözcük arası olmalıdır.)
2. Projenin konusu (Konu açık ve net bir biçimde ifade edilmiş olmalıdır.)
3. Proje çalışması içinde belirlenen durumun ya da sorunun ayrıntılı biçimde tanımlanması (Bu
kısımda projenin amacı belirtilmekle birlikte, durum ya da sorun net biçimde açıklanmalı ve
açıklama iki­üç sayfayı geçmemelidir.)
4. Geliştirme sürecinin açıklanması (Bu aşamada toplanan bilgilerden yola çıkarak bir ürün
ortaya koymaya yönelik ya da öneriler geliştirmeye dönük yapılanlar iki­üç sayfayı geçme­
yecek şekilde anlatılmalıdır.)
5. Sonuç ve öneriler
6. Kaynakça
Proje Hazırlanırken İzlenecek Basamaklar
1. Bu aşamada, hangi kaynaklardan araştırma yapacağınıza, konuyla ilgili kaynaklara ne dü­
zeyde ulaşacağınıza ilişkin inceleme yaparak konu seçimine hazırlık yapınız.
Öğretmeniniz ile araştırmayı düşündüğünüz konuyu paylaşarak konu belirlemede ondan
yardım alınız.
2. Yaptığınız incelemeler sonucunda belirlediğiniz "konunun önemini, neden bu konuyu seç­
tiğinizi, hazırlayacağınız proje sonucunda neye ulaşmak istediğinizi" belirleyiniz.
3. Seçtiğiniz konu ile ilgili yeterli bilgiye ulaşmak amacıyla gerekli kaynaklara ulaşınız. Bu
kaynaklar; kütüphane, İnternet, TV, radyo ve konuyla ilgili kaynak kişiler olabilir.
4. Ulaştığınız tüm kaynaklardan elde ettiğiniz bilgilerden faydalanarak oluşturduğunuz bilgi­
leri metne dönüştürünüz (Oluşturacağınız metin iki­üç sayfayı geçmeyecek biçimde olmalı­
dır.).
5. Ulaştığınız kaynaklardan elde ettiğiniz bilgileri değerlendirerek çözüm önerileri üretiniz.
Bu çözüm önerilerini belirleme nedenlerinizi ortaya koyunuz.
6. Çalışmalarınızı rapor hâline dönüştürünüz.
7. Raporu resim, gazete haberi, tablo, grafik, istatistik ve çizimlerinizle destekleyerek poster
hâline dönüştürünüz.
8. Çalışmalarınızın sunumunu yapınız.
9. Proje geliştirme aşamalarını inceleyerek, daha önceden belirlenen ölçütlere göre değerlen­
dirme yapınız.
160
160
ÜNİTE CEVAPLARI
1. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
26. sayfa B soru grubu
1. biyoloji,
2. fiziksel ­ psikososyal, 3. hasta hakları,
5. ruhsal,
6. sağlık hakkı
27. sayfa C soru grubu
1. A
2. B
3. E
4. E
5. C
6. B
7. D
4. kişiye yönelik ­ çevreye yönelik,
2. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
35. sayfa B soru grubu
1. büyüme
2. erken ergenlik
5. bilişsel
35. sayfa C soru grubu
1. A
2. A
3. B
3. öğrenme
4. oyun
3. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
52. sayfa B soru grubu
1. deodorant 2. hastalıkların
5. tuvalet kâğıdı
52. sayfa C soru grubu
1. B
2. C
3. E
4. D
5. A
3. flor ­ kalsiyum 4. su ­ sabun
6. fiziksel aktivite
6. E
4. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
70. sayfa B soru grubu
1. kişisel
2. ruhsal bozukluk
5. sınav kaygısı
71. sayfa C soru grubu
1. A
2. D
3. C
4. B
5. D
3. psikiyatrist
6. kaynak ­ alıcı
4. duygusal
6. E
5. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
90. sayfa B soru grubu
1. psikolojik ­ ruhsal
4. yoksunluk ­ tolerans
91. sayfa C soru grubu
1. D
2. C
3. E
4. B
2. alışkanlık
5. A
6. E
3. bağımlılık
7. B
6. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
114. sayfa B soru grubu
1. hukuki
2. sosyal
3. onyedi
4. aile planlaması
5. nüfus planlaması 6. sağlık kontrolü 7. prematüre ­ postmatüre 8, aşılama
115. sayfa C soru grubu
1. B
2. A
3. D
4. C
5. E
6. C
7. E
7. Ünite Ölçme ve Değerlendirme
156. sayfa B
1. kene
6. besin ­ su
157. sayfa C
1. D
2. C
soru grubu
2. solunum
3. zoonoz
4. pandemit
7. hemofili ­ Akdeniz anemisi 8. yaş
soru grubu
3. A
4. B
5. D
6. E
7. A
8. B
5. Akciğer amfizemi ­ kronik bronşit
9. vektör
10. kan
161
161
DİZİN
A
AIDS 46, 150, 156, 157
Aile kavramı 92
Aile planlaması 19, 24, 27, 36, 37, 99, 101,
114, 161
Akciğer amfizemi 135
Akdeniz anemisi 130, 131, 132, 156, 161
Akdeniz ateşi 130, 131, 132, 156
Akıl ve ruh sağlığı 54, 55, 56, 57, 67, 69
Aktif bağışıklık 112
Akut bronşit 143
Akut solunum yolu enfeksiyonları 143
Alkol 76, 77, 82, 83, 84, 89, 90, 120, 127, 129
Alt solunum yolu enfeksiyonları 142
Ana ölüm hızı 24
Anoreksiya nevroza 44
Astım 135, 136
Aşılama 19, 27, 110, 111, 112, 116, 142
Aşı takvimi 113
Ayak Temizliği 47
B
Bağımlılık 72, 73, 74, 75, 76, 77, 83, 85, 87,
88, 89, 90, 91, 161
Bağımlılık süreci 75, 85
Bağışıklık 114, 150
Bakteri 151
Bebeklik Dönemi 30
Bebek ölüm hızı 24, 25, 27
Beden algısı 44, 53
Bedensel iyilik 12
Beden termometresi 153, 154
Beklenen yaşam süresi 23, 24
Ben dili 66, 70
Besin Zehirlenmeleri 141
Birincil koruma 19
Bit 157
Boğmaca 16, 112, 113, 142, 143, 157
Bronşit 79, 80, 135, 143, 156, 161
Bulaşıcı hastalık 46, 136, 137
Bulaşma yolu 136, 137
Büyük tansiyon 125
Büyüme 28, 29, 30, 32, 33, 34, 35, 40, 41, 69,
73, 103, 107, 108, 109, 114, 137, 151,
161
Ç
Çekirdek 27, 52, 53
Çekirdek aile 93
Çocuk beslenmesi 107
Çocuk felci 112, 113
Çocukluk dönemi 30, 143
D
Difteri 113
Dinleme 65, 66
Diş çürükleri 50
Diş eti hastalıkları 49
Diş plağı 50
Diş sağlığı 37
162
162
Diyabet 15, 123, 125
Doğal bağışıklık 112
Doğum 13, 14, 24, 25, 27, 30, 98, 100, 101,
102, 104, 105, 106, 107, 132, 150, 151
Down sendromu 34, 53, 104
Duygusal şiddet 68
D vitamini 108, 110, 114, 128, 166
E
Ekonomik şiddet 67
Endemik 138, 146, 156
Enfeksiyon 37, 109, 136, 137, 138, 142, 147,
151, 156, 165
Enfeksiyon kaynağı 137
Enfeksiyon zinciri 136, 137, 147
Engellilik 10, 11, 12, 13, 14
Epidemik 138
Ergenlik dönemi 32, 35, 41
Etkili iletişim 64, 66, 70
Evlilik 93, 94, 95, 96, 114
F
Fiziksel rehabilitasyon 20
Fiziksel şiddet 67
Fizyolojik bağımlılık 73, 87, 89
Frengi 151
G
Gebelik 24, 31, 97, 98, 100, 101, 102, 103,
104, 105, 106, 126, 150
Gebelik belirtileri 103
Gelişme 25, 28, 29, 32, 33, 34, 35, 40, 41, 69,
84, 135
Geniş aile 93, 114
Genital bölge temizliği 47
Gıda katkı maddeleri 17
Gonore 150, 151, 157
Görme engeli 13
H
Hasta bakım hizmetleri 152
Hasta bakımı 152
Hasta hakları 21, 22
Hava kirliliği 135, 136
Hemofili 34, 95, 132, 133, 156, 161
Hemofilus influenza 112, 113
Hemoglobin 131, 164
Hepatit A 113, 115, 139, 140, 141, 156
Hepatit B 46, 113, 150, 156, 157
HIV 150
Hipertansiyon 125
HPV 151
İ
İkincil koruma 19
İlaç kullanımı 152, 153
İletişim engelleri 64
İnce hastalık 143
İnsülin 122, 123, 124
İstismar 67, 68, 69, 97
İşitme engeli 13
K
Kaba doğum hızı 24, 25, 27
Kabakulak 16, 114
Kaba ölüm hızı 24, 25
Kalp krizi 79, 125, 126
Kalp yetmezliği 32, 132
Kanser 15, 19, 20, 43, 79, 116, 117, 118, 119,
120, 121, 137
Kanserojen maddeler 17
Kan uyuşmazlığı 103, 106, 107
Karasinek 147, 157
Kırım­Kongo kanamalı ateşi 156
Kızamık 34, 107, 114, 143, 156
Kızamıkçık 104, 113, 142, 143, 156, 165
Kızıl 120, 143
Kist hidatik 149
Kişisel temizlik 27, 44, 45, 52, 145
KOAH 134, 135, 156
Koroner damarlar 126
Kronik akciğer hastalıkları 134
Kronik bronşit 79, 156, 161
Kuduz 113, 149
Kulak temizliği 47
Kuluçka dönemi 137
Kuş gribi 149
Küçük tansiyon 125
L
Lohusalık 24, 102, 105
M
Mantar hastalıkları 144, 145, 150
Metastaz 118
N
Nikotin 79, 80, 81, 166
Nüfus artış hızı 24, 25, 27
Nüfus planlaması 98, 114, 161
O
Ortopedik engel 13
P
Pandemik 138, 157
parazit 104, 137, 140, 146, 149, 166
Pasif içicilik 80, 90
Patojen 16
Pire 147, 157
Psikiyatri 59, 60, 89
Psikiyatrist 70, 161
Psikolog 20, 70, 81
Psikoloji 59
Psikososyal rehabilitasyon 21
R
Rehabilitasyon 20, 27
Ribozom 27, 52, 71, 90, 91
Ruhsal bağımlılık 73
Ruhsal iyilik 12, 54
S
Sağlığın geliştirilmesi 37, 52
Sağlığın korunması 36, 39
Sağlık eğitimi 19, 36, 147
Sağlık göstergeleri 24, 25, 101
Sağlık hakkı 14
Sağlık hizmetleri 18, 19, 20, 21, 22, 25, 26, 27
Sağlık ölçütleri 24
Sakatlık 11, 12, 14
Salgın hastalık 138
Sınav kaygısı 62
Sigara 17, 62, 73, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 90,
91, 105, 119, 121, 127, 129, 157
Siroz 83, 166
Sivrisinek 145, 157
Sonradan kazanılan bağışıklık 112
Sosyal iyilik 12
Stres 15, 60, 61, 62, 70, 74, 125, 128
Su çiçeği 113
Ş
Şarbon 149
Şark çıbanı 146, 147, 157
Şeker hastalığı 15, 43, 50, 103, 122, 123, 130
Şiddet 67, 68, 69, 71
Şişmanlık 33, 38, 42, 43, 53, 120, 125
T
Tartar 50
Tatarcık humması 147
Tatarcık sineği 157
Tetanoz 113
Tifo 16, 139, 156
Tifüs 138, 147
Tip 1 diyabet 123
Tip 2 diyabet 123
Toksoplazmozis 104, 105, 166
Tolerans 72, 73, 90, 161
Tümör 118
Tütün 77, 78, 79, 80, 87
U
Ur 118, 166
Uyuşturucu 76, 77, 85, 86, 87, 89, 127
Uyuz 145
Uyuz böceği 145
Ü
Üçüncül koruma 19
V
Veba 147, 156
Vektör 16, 136, 145, 146, 147, 156, 157, 161
Verem 16, 20, 112, 143, 145, 147
Virüs 151
Y
Yapısal şiddet 68
Yaşlılık dönemi 32, 35
Yeterli ve dengeli beslenme 19, 40, 41, 107,
123
Yetişkinlik dönemi 32
Yoksunluk 72, 73, 74, 81, 85, 87, 90, 161
Yüksek kan basıncı 125
Z
Zatürre 16, 107, 142, 143, 156
Zihinsel engel 13
Zihinsel iyilik 12
Zoonoz 148, 149, 156, 161
163
163
SÖZLÜK
ağır metal
alkolizm
andropoz
antisosyal kişilik
bozukluğu
: İnsan vücudunda fazla miktarda biriktiklerinde zehir etkisi gösteren, yoğun­
luğu 5 g/cm3 ten daha yüksek olan metalik özellikteki elementlerin genel
adı.
: Kişinin alkol tüketimini kontrol edememesiyle kendisini gösteren kronik
bir hastalık.
: Erkeklerde 50­55 yaşlarında testesteron hormonunun azalmasına bağlı ola­
rak ortaya çıkan yaş dönümü.
: Çocukluk döneminden başlayarak yetişkinlikte devam eden, başkalarının
haklarına sürekli olarak saygısızlık etme, saldırıda bulunma, toplumsal yasa­
lara ters düşme, suç sayılan davranışlar gösterme ile beliren kişilik bozuklu­
ğu.
anemi
: Kandaki alyuvar sayısı veya hemoglobin miktarının normal değerlerin altı­
na düşmesiyle beliren bir sendrom, kansızlık.
anket
: Bir konu ile ilgili bilgilerin özgün yazılı sorular yoluyla ve bir mülakatçı
aracılığıyla kişilerden elde edilmesi esasına dayalı veri toplama biçimi.
antibiyotik
: Mikroorganizmaların üremesini engelleyen veya tahrip eden, genellikle
mikroorganizmalar ya da bitkiler tarafından meydana getirilen penisilin
gibi kimyasal maddelerin genel adı.
antikor
: Vücuda giren herhangi bir yabancı maddeye karşı vücudun meydana getir­
diği protein yapıdaki savunma maddesi.
amniyon sıvısı
: Anne karnında embriyoyu koruyan ve besleyen sıvı.
baskın gen
: Bir karakterin oluşumunda etkisini her zaman gösteren gen.
bakteri
: Zarla çevrili gerçek ve belirgin çekirdeği ve organelleri olmayan, toprakta,
suda, canlılarda bulunan, çürüme, mayalanma veya hastalıklara yol açabi­
len mikroskobik bir hücreli organizma.
bakteriyel
: Bakteriye ait, bakteriyle ilgili veya bakterinin neden olduğu.
beyin fırtınası
: Kişilerin bir araya gelip herhangi bir konuyla ilgili düşüncelerini tartışmak­
sızın açıklayarak birbirleriyle fikir alışverişinde bulunmalarını, kısa sürede
çok sayıda fikrin ortaya çıkmasını sağlayan, bireyin yaratıcı düşünme gücü­
nü geliştiren bir öğretim tekniği.
balık pulluluk
: Deride balık pulu şeklinde dökülmelere neden olan ve sadece erkeklerde
görülen kalıtsal bir hastalık.
bıngıldak
: Kafatası tamamıyla kemikleşmeden önce kemiklerin birleşme yerlerinde
bulunan kıkırdak bölümü.
bilişsel
: Bilişle ilgili, zekânın işleyişiyle ilgili.
böbrek taşı
: Böbreklerin içerisinde kalsiyum ve fosfat tuzları gibi çeşitli maddelerin
birikmesi ile oluşan madde.
çekinik gen
: Baskın genin varlığında etkisini gösteremeyen gen.
çok parmaklılık
: Beşten çok el ve ayak parmağına sahip olma durumu.
depresyon
: Kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz olarak etkileyerek yaşa­
mını etkileyen, fiziksel sağlığını bozan duygusal çöküntü hâli.
dezenfeksiyon
: Cansız yüzeylerdeki hastalık yapma özelliği olan bakteri ve virüs gibi
etkenlerin kimyasal maddeler kullanılarak yok edilmesi işlemi.
düşük
: Gebeliğin 20. haftası tamamlanmadan önce herhangi bir nedenle gebeli­
ğin bitmesi.
ebeveyn
: Anne ve baba.
eklem
: Vücut kemiklerinin birleştiği bağlantı bölgesi.
elektromanyetik alan : Elektrikle çalışan her cihazın çalışır durumda iken etrafa yaydığı dalgalarla
oluşturduğu alan.
elisa testi
: Belirli bir hastalık etkenini veya buna karşı üretilen bir antikoru belirleme
amacıyla uygulanan, çok duyarlı bir laboratuvar yöntemi.
ev tozu akarı
: Halı, koltuk, yatak gibi ortamlarda bulunabilen insandaki deri döküntüleri
ile beslenebilen eklem bacaklı türü.
farenjit
: Boğazda, küçük dil arkasında, bademciklerin olduğu bölgenin (farinks)
iltihaplanması.
gece körlüğü
: Karanlıkta görme yeteneğinin kaybedilmesi ve aydınlık bir ortamdan
karanlığa geçildiğinde gözün geç uyum sağlaması.
164
164
gen
: Canlıların her türlü özelliklerini belirleyen ve hücre çekirdeğindeki kromo­
zomlarda bulunan en küçük kalıtım birimi.
genetik
: Kalıtım birimi olan genlerin yapısını, görevini ve bir dölden diğerine nasıl
aktarıldığını inceleyen bilim dalı, kalıtım bilimi.
genital bölge
: Üreme organlarının bulunduğu bölge.
gut hastalığı
: Organizmadaki ürik asidin atılmayarak vücudun bazı yerlerinde, özellikle ayak
başparmağında, topuk ve eklem yerlerinde birikmesinden ileri gelen, ağrı ve
şişlerle ortaya çıkan bir hastalık.
halüsinasyon
: Bir duyu organını uyaran hiçbir uyarıcı olmaksızın o duygunun varlığına inan­
ma durumu; sanrı.
hijyen
: Sağlığa zarar verecek ortamlardan korunmak için yapılacak uygulamalar ve
alınan temizlik önlemlerinin tümü.
hormon
: İç salgı bezleri tarafından salgılanıp kana verilerek vücudun başka bölgelerin­
deki hücre veya hücre gruplarının çalışmasını düzenleyen kimyasal madde.
influenza
: Influenza adı verilen bir virüs tarafından oluşturulan, ani olarak 39°C üzerinde
ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, hâlsizlik, bitkinlik, titreme, baş ağrısı ve
kuru öksürük gibi belirtilerle başlayan bir enfeksiyon hastalığı, grip.
iletişim
: Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına
aktarılması.
inme
: Beyni besleyen damarların tıkanması sonucu ortaya çıkan geçici ya da kalıcı
felç durumu.
kalıtsal
: Ana ve babadan yavrulara geçebilen özellik.
kan pıhtılaşması : Yaralanma, ezilme, kesik gibi nedenlerle başlayan kanama durumlarında kan
kaybını önlemek için kanın pelte gibi katılaşıp pıhtı hâline gelmesini sağlayan
olayların tamamı.
karantina
: Bulaşıcı bir hastalığa maruz kalmış veya hastalığın kuluçka süreci içinde has­
talığa yakalanmış olma potansiyeli olan insan veya hayvanların, bu hastalığı
yaymalarının önüne geçmek için hareketlerinin kısıtlanması; hastalığın görül­
düğü bölgeden dışarı çıkmalarının engellenmesi.
karbonhidrat
: Hem canlının yapısına katılan hem de enerji sağlayan karbon, hidrojen ve
oksijen elementlerinden oluşan organik bileşiklerin genel adı.
katran
: Organik maddelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında,
kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir madde.
kemik iliği
: Uzun kemiklerin ortalarında, süngerimsi kemiklerin boşluklarını dolduran,
kan hücrelerinin üretiminde görev alan doku.
kızamıkçık
: Bir virüsten kaynaklanan çoçukluk dönemi hastalığı.
kireçlenme
: Eklemin normal yapı ve çalışmasını bozan, kalsiyum tuzlarının birikmesi sonu­
cu oluşan sertleşme.
kist
: Bir hücrelilerin ya da çok hücreli küçük hayvanların uygun olmayan şartlar
altında ya da çoğalma sırasında çevrelerine saldıkları dayanıklı kapsül ile oluş­
turdukları yapı.
kondom
: Cinsel ilişkilerle geçebilecek hastalıklardan korunmak veya kadının gebe kalma­
sını önlemek için erkeklerin kullandığı ince, saydam bir çeşit kılıf, prezervatif.
kolşisin
: Çiğdem bitkisinin soğan ve tohumundan elde edilen ve çeşitli hastalıkların
tedavisinde kullanılan zehirli bir madde.
kromozom
: Hücrelerin çekirdeğinde bulunan, sayısı ve şekli her canlı için sabit olan, üze­
rinde genleri bulunduran yapıların her biri.
larenjit
: Boğaz ağrısı ve öksürükle kendini gösteren, gırtlak (ses borusu) iltihaplanması.
lifli gıda
: Lif içeriği zengin çiğ meyve, sebze, kepekli yulaf, buğday gibi besinler.
lipit
: Başlıca karbon ve hidrojen atomlarından oluşan, suda çözünmeyen ancak eter,
kloroform ve aseton gibi organik çözücülerde çözünebilen organik madde.
mantar
: Bir ya da çok hücreli türleri bulunan, fotosentez yapamayan, başka canlıların
atıkları üzerinde beslenen ya da hastalık yapan organizmaların genel adı.
menopoz
: Kadınlarda yumurtlama, gebe kalma ve doğurma yeteneğinin sona ermesi,
âdetten kesilme.
mikroorganizma : Çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olup ancak mikroskop ile görülebi­
len organizmaların genel adı.
mineral
: Belirli bir kimyasal bileşimi olan, canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürmek
için dışarıdan almaya gereksinim duydukları inorganik madde.
165
165
mutasyon
nezle
: Genlerde veya kromozomlarda meydana gelen kalıtsal ve ani değişiklik.
: Burnun iç kısmını döşeyen dokunun iltihaplanmasından ileri gelen; burun
akması, aksırma ile beliren hastalık.
nikotin
: Sinir hücrelerinin arasındaki iletişimi sağlayan maddelerden asetilkolinin faali­
yetini engellediği için zehirli olan ve tütünden elde edilen kimyasal bir madde.
nöbet
: Herhangi bir hastalıkla ilişkili olarak birdenbire baş gösteren; bilinç yitimi,
çırpınma, ateş yükselmesi gibi belirtilerden biri ya da birkaçı.
nüfus
: Yeryüzünde, sınırları belli bir bölgede yaşayan insanların toplam sayısı.
özdeyiş
: Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi kısa ve kesin bir biçimde anlatan özlü söz.
pankreas
: Karın bölgesinde, midenin arkasında yer alan, sindirim salgıları ve hormon
üreten salgı bezi.
parazit
: Canlı bir organizmanın üzerinde veya içerisinde, beslenmesini bu organizma­
dan sağlayarak yaşayan ve organizmaya zarar veren canlı.
plasenta
: Ana rahminde gelişmekte olan canlı ile ana arasında besin ve oksijen alış veri­
şini sağlayan, damarlı, süngerimsi bir yapı.
psikososyal
: Birbirini sürekli etkileyen psikolojik ve sosyal etkilerin bütünü.
protein
: Canlıda yapı elemanı, hormon, enzim, elektron ya da madde taşıyıcısı, destek­
lik gibi görevleri yapan, amino asitlerin birleşmesiyle oluşan organik bileşikle­
rin genel adı.
radyasyon
: Bir kaynaktan elektromanyetik dalga ya da parçacıkların yayılması, ışınım.
rahim
: Memelilerin dişilerinde, içinde yavrunun geliştiği, yumurta kanalının genişle­
miş bölgesi, döl yatağı.
raşitizm
: Özellikle süt çocuklarında D vitamini eksikliği ile kalsiyum, fosfor eksikliğinden
veya dengesizliğinden ileri gelen, biçim bozukluğuna sebep olan kemik hastalığı.
sara
: Zaman zaman kendini kaybederek olduğu yere düşme, vücutta şiddetli çırpın­
malar ve ağız köpürmesi ile ortaya çıkan bir sinir hastalığı, epilepsi.
siğil
: Deride, özellikle ellerde oluşan zararsız, küçük ur.
sinüzit
: Burun boşluğuna yakın olarak bulunan kemik içindeki boşluklardan bir veya
daha fazlasının iltihaplanması.
siroz
: Karaciğerin büyümesi veya işlevlerinin körelmesi ile ortaya çıkan bir hastalık.
sperm
: Erkek üreme hücresi.
sosyal
: Toplum ya da topluluklarla ilgili, onlara ilişkin.
sosyoekonomik : Aynı anda hem toplumsal alanı hem ekonomik alanı veya bunların aralarında­
ki ilişkileri ilgilendiren.
şizofreni
: Duygu, düşünce ve davranışlarda bozuklukların görüldüğü, hastanın kişiler
arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendi dünyasında yaşadığı,
genellikle gençlik çağında başlayan bir sinir sistemi hastalığı.
tanı
: Belirtilere ve bulgulara göre bir hastalığın belirlenmesi, teşhis.
tedavi
: İlaç vb. yöntemlerle bir hastalığı ya da hastayı iyileştirme.
termometre
: Sıcaklık ve sıcaklık değişimlerini ölçen araç.
toksoplazmozis : Ölü ya da sakat doğumlara, düşüklere neden olabilen bir tür parazitten kay­
naklanan hastalık.
tomografi
: Bir organ veya organizma kesitinin X­ışınları kullanılarak görüntülendiği tıbbi
teşhis yöntemi.
ultrason
: İnsan kulağının işitemeyeceği yüksek frekanslı ses dalgalarından faydalanarak
görüntüleme sağlayabilen bir tıbbi teşhis yöntemi.
viral
: Virüsün oluşturduğu, neden olduğu, virüsten kaynaklanan.
virüs
: Çoğalmak için bir başka hücreye girmeye gereksinim duyan, birçok hastalığa
yol açan, ancak elektron mikroskobunda belirlenebilecek kadar küçük yapılı
zorunlu hücre içi parazit.
vitamin
: Vücuttaki yaşamsal olaylar için gerekli olup hayvansal ve bitkisel besinlerle
organizmaya giren, bir bölümü yağda bir bölümü suda eriyen, eksikliğinde
çeşitli hastalıkların geliştiği organik bileşiklerin genel adı.
yağ
: Canlıların yapısına katılan ve yüksek oranda enerji veren, suda çözünmeyen,
yağ asitlerinin alkollerle birleşmesi sonucu oluşan, karbon, hidrojen, oksijen ve
bazen de azot ve fosfor elementlerini içeren organik bileşiklerin genel adı.
yumurta
: Dişi üreme hücresi.
yumurta kanalı : Memelilerde yumurtalıktan atılan yumurtaları rahme taşıyan ve döllenmenin
gerçekleştiği bir çift kanaldan her biri.
zigot
: Erkek ve dişi üreme hücresinin birleşmesiyle oluşan döllenmiş hücre.
166
166
KAYNAKÇA
AKTÜMSEK, Abdurrahman, İnsan ve Sağlık, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2010.
AYDIN, E., Türkiye Cumhuriyeti'nin Kuruluş Yıllarında Sağlık Hizmetleri, Ankara Ecz. Fak. dergisi
31 (3) 183­192, 2002.
DAVID L. Rabin, M.D., M.P.H.; Clifford R. Barnett, Ph.D.; William D. Arnold, M.D.; Robert H., A
Sduyd of the Epidemiology, Natural History, and Social Aspects of the Disease in a Navajo
Population, 1965.
KARA, Ateş, Dünya Literatüründen Özetler, Çocuk Enfeksiyon dergisi 4: 125­6, 2010.
KOCA, C., Engelsiz Şehir Planlaması Bilgilendirme Raporu, Dünya Engelliler Vakfı, İstanbul, 2010.
MEB, Ortaöğretim 9. Sınıf Sağlık Bilgisi Dersi Öğretim Programı, Ankara, 2010.
NARTGÜN, Z., DURMUŞ, S., BIÇAK, B., BAHAR, M., Ölçme ve Değerlendirme Öğretmen El Kitabı,
Pegem A Yayıncılık, Ankara, 2007.
GÜLTEKİN, Fatih, Gıda Katkı Maddeleri ve Hastalıklar, Gıda Katkı Maddeleri: Sorunlar ve Çözüm
Önerileri, 1. Ulusal Helal ve Sağlıklı Gıda Kongresi, Ankara, 2011.
GÜR S. B., DALMIŞ İ., KIRMIZIDAĞ N., ÇELİK Z., BOZ N., Türkiye’nin Gençlik Profili, SETA Siyaset,
Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, Ankara, 2012.
SÖZEN, C., Sağlık Eğitimi, Palme Yayıncılık, Ankara, 2008.
TANIR, G., Döküntülü Hastalıklara Yaklaşım, Çocuk Enf. dergisi 3 (Özel Sayı 1) 48­53, 2009.
TDK Yazım Kılavuzu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2005.
TDK Türkçe Sözlük Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2005.
TDK Biyoloji Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2007.
TURAN, H., CÖMERT, S., Anne Çocuk Sağlığı, Kök Yayıncılık, İstanbul, 2005.
TÜİK, İstatistiklerle Kadın, Türkiye İstatistik Kurumu Matbaası, Ankara, 2011.
TÜYLÜOĞLU, Ş., TEKİN, M., Gelir Düzeyi ve Sağlık Harcamalarının Beklenen Yaşam Süresi ve Bebek
Ölüm Oranı Üzerindeki Etkileri, Çukurova Üniversitesi İİBF dergisi, 13 (1) 1­31, 2009.
ULUSOY GÖKKOCA, Z., Sağlık Eğitimi Açısından Temel İlkeler, Sürekli Tıp Eğitimi dergisi, 10 (10)
371, 2001.
UZBAY, İ. Tayfun, Beyin Nasıl Bağımlı Oluyor? Meslek İçi Sürekli Eğitim dergisi, Sayı: 21­22, Aralık
2009.
WHO (World Health Organization), World Health Statistics, WHO Press, France, 2012.
İNTERNET KAYNAKLARI
http://www.aile.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)
http://ekutuphane.tusak.gov.tr/kitaplar/genetik_hastaliklar_saglik_personeli_icin_el_kitabi.pdf
(Erişim tarihi: Kasım 2012)
http://www.bagimlilik.info.tr/ (Erişim tarihi: Haziran 2013)
http://www.batem.info.tr/ (Erişim tarihi: Haziran 2013)
http://tdkterim.gov.tr/bts (Erişim tarihi: Kasım 2012)
http://oges.meb.gov.tr/doc2012/org_sinav_kaygisi.pdf (Erişim tarihi: Haziran 2013)
http://www.amatem.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)
http://www.tubim.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)
http://www.thsk.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)
http://www.tuik.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)
http://www.kalkinma.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)
http://www.asm.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)
http://www.tkd.org.tr (Erişim tarihi: Haziran 2013)
www.saglik.gov.tr (Erişim tarihi: Kasım 2012)
167
167
Download