DALTABAN MUSTAFA PAŞA DAMAD Osmanlılar'da padişah kız L soyundan alanlar için kullanılan bir sıfat. _j Aslı Farsça olan ve "ana babaya göre damad kelimesinin Osmanlı tarihi açısın­ dan terim değeri "hanedandan kız alan"dır. Daha çok İslam öncesi kültürlerini sürdüren Orta Asya Türk- M oğal devletlerinde ise bu anlamda küregen 1 gürkan kelimesi kullanılmıştır (geniş bilgi için bk. Doerfer. TfVIE/'1, s. 340) . kızlarının kocası" anlamını taşıyan Kuruluş devrinde Osmanlı padişahları genellikle Anadolu beyliklerinin şehzadelerine verirlerdi ve bu evlilikler daha çok siyasi amaçlarla yap ılırdı. Anadolu birliğinin kuru lma sından sonra ise hanedana mensup kızlar (sultanlar), vezirler, kaptanpaşalar ve öteki yüksek rütbeli devlet adamlarıyla evlendifilmeye başlandılar. Bunlarla ,evlenenlerin çoğu Enderun'dan yetişmiş devşirmelerdi. kızlarını 1 1 Daltaban Mustafa Paşa 'ya fitnesine sebep gönderi len iki hükm-i hümayun sü reli IBA. MD. nr. 108. s 87 : nr. ll 1. s. 5311 ve adının rüşvet saraydaki düşman­ larını harekete geçirdi. Sonunda Rami Mehmed Paşa ve Şeyhü lislam Feyzullah Efendi'n in kurduğu bir planla ll. Mustafa tarafından görevinden alındı ve 1O Ramazan 1114 (28 Ocak 1703) günü katledildL Ölümü ne "saadetü ' l-mahşer " sözüyle tarih düşürülmüştür. olması olay iarına karışmas ı Tebdil-i kıyafetle şehir içinde yaya gezmesi ve h ı zlı hareketinden dolayı "Da ltaban " lakabıyla anılan Mustafa Paşa (Kantemir. ll l. 467. Anonim Ta rih, vr. 205 • 1 kısa sadrazamlığı sırasında Divan-ı Hümayun toplantılarını bir esasa bağlamış , vezirlerin divana müceweze* yerine kallavi" ile gelmelerini sağ l amış, halkın ve kadınla rın kılık kıyafetlerini düzene sokmaya ça lışmış, ülke dışına ateşli silah malzemesi satılm asın ı yasaklamıştır. istanbul'un Koska semtinde bir çeşmesi vardır. Yine orada bir sokak bugün Daltaban Yokuş u adıyla an ıl maktadır. Konuşma hatalarından dolayı halefi Rami Mehmed Paşa'nın onun hakkında Istıld­ hdt-ı Daltabani yye adlı bir risale yazdığı nakledilirse de (S icili-i Osman[, IV. 434 4121 bu eserin hiçbir yerde nüshasına rastlanama mıştır. BİBLİYOGRAFYA: BA. MD, nr. ı 05, s. 28, 78 ; nr. ı 06, s. 295; nr. 108, s. 87, 121, 176, ı93, 213, 397, 402; nr. ll O, s. 79, 485 , 487; nr. lll , s. 23, ı 80, 24 1, 531 , 630; Tarilı-i Seferü'I·Basra, Sü leymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2063 / 3; icmal -i Sefer-i Nehr-i Ziyab, Beyazıt Devlet Ktp. , Veliyyüdd in Efendi, nr. 4935; Defterda r Sarı Mehmed Paşa. Zübde-i Velcayi'fit (Olay/ann Özü), 1656-7684 (haz . Abdülkad ir Özcan. doktora tezi. 1979 ). i ü Ed. Fak. , Tarih Sem in er Kitap l ığı , nr. 3276, s. 586, 784, 809-8 10, 827, 847-848, 944, 970 ; Silahdar. Nusretname, Manisa il Halk Ktp. , Çaşn i g ir , nr. 723, vr. 6ı' vd., 176' b, 207b, 21 o•·b, 2 ı 7b vd.; Nazm izade M urtaza Efendi. Gülşen-i H u/efa, istan bul ıı43 , vr. 11 7' vd. ; Ha dilcatü '/-uüzera, s. 126 ; Dimitri Kantemir, Os- manli imparatorluğu'nun Yükse/iş ue Çöküş Tarihi (tre . Özdemir Çobanoğlu i, Ankara 1980, ll l, 286, 340,467, 468 , 469-474 , 48 1-482; Anonim Tari/ı, Berlin Devlet Ktp. , Hs. 216, vr. 166 b167', 185', 197 b, 205'-207 '; R aş id, Tarih, ıı. 176. 376. 423. 435. 558-559. 564-565, 571574 ; Ayvansarayf. Ve[eyat-1 Selatfn, s. 72; Hammer. HEO, XIII, ll , 13, 76, 92, 8 1-82 ; Sicill-i Osman i, IV, 412 ; Abdülkadir Özcan. "Dal taban Mustafa Paşa", TED, sy. 13 1198 7), s. 299-334; Erdem Yü cel. "Daltaban Çeşmesi", ist.A, VIII , 42 46 - - !;iJ ABDÜLKADiR ÖzcAN Padişah kızını veya kız kardeşini evlendirmek isteyince sadrazama bir hatt-ı hümayun yaza r. damad olacak kişinin nişan ta kı mlarını göndermesini emrederdi. Bazan da sadrazamdan uygun bir damad için tavsiyede bulunmasını ister, sadrazarnın göste rdiği adaylardan birini damadlığa kabul ederdi. Damad adayı fermanı a lı r almaz evliyse karısını başar ve hemen hazırlıklara başlardı. Damadın ağ ırlık ve hediyeleri sağlayabilme­ si için gerekirse hazineden para yardı­ mı yapılır. çeyizler de hazineden karşı ­ lanırdı. Damad geline ,gönderdiği hediyelerden başka haremdekilere de armağanlar yollardı. Bu evlilikte genellikle sultanların rızası alınmazdı. Nikahı şeyhülis­ Gözde sultanların nikahı DiHümayun'da. diğerlerininki ise darüssaade ağasının odasında veya misafir od as ında kıyılırdı. Gelinin vekili darüssaade ağas ı olur. büyük bir debdebe ve ihtişamla yapılan düğün törenini de o idare ederdi (bk. DÜGÜN)_ Damadların yaşı genellikle sultan ların kinden çok ileride olduğundan birçok sultanın genç yaş­ ta dul kaldığ ı görülmüştür. ll. Mahmud devrinden itibaren ise evlenme konusunda sultaniara da söz hakkı verilerek kendi t ercih ettikleri kimselerle evlenebilmelerine imkan sağlanmıştır. lam kıyardı. van-ı Padişah kızlarıyl a evlenenlere damad. evlenenlere ise enişte denirdi. Fakat ikinci sıfatın kullanımı pek yaygın değildir. Damad sıfatı . padişah kız kardeşleriyle DAMAD. Muhammed Bakır kızıyla evli olmayan hanedan kadınları­ da içine alırdı. Damad olan kişiye İstanbul'un çeşitli yerlerinde arazi ve köşkler verilir. rütbesi de yükseltilerek vezirlik, müşriklik gibi görevlere getirilirlerdi. Padişahlar yalnızca kızları­ nın değil ailenin başı olarak kız kardeş­ lerinin de vasileriydi ve evlenme çağına gelen kız kardeşlerini de evlendirrnek zorundaydı lar. DAMAD, Muhammed nın kocalarını Bir sultanla evlenen damad başka ka dınla evlenemez ve karısının sözünden pek d ışarı çıkamazdı. Sultan kocasını beğenmez veya onunla geçinemezse padişahın izniyle ondan ayrılabilirdi. Nitekim Kanünf'nin kız kardeşi olan karısını dövmeye kalkan Lutfi Paşa hem karısından ayrılmış hem de vezlriazamlıktan azledilmişti. Osmanlı sarayının ünlü damadları araKanünf'nin kızı Mihrimah Sultan'la evlenen Rüstem Paşa, Il. Selim'in kızı ismihan Sultan'la evlenen Sokullu Mehmed Paşa ve lll. Ahmed'in kızı Fatma Sultan'la evlenen Nevşehirli İbrahim Paşa sayılabilir. Bu sonuncusu ile lll. Murad 'ın damadı İbrahim Paşa ve Sultan Abdülmecid 'in damadı Ferid Paşa gibi bu unvanla anılan vezlriazamlar da varsında dır. BİBLİYOGRAFYA: Doerfer, TME/'1, s. 340; TSMA, E 1603; D 247, 277, 367, 972, 3100, 7004, 7029, 7859; BA, Cevdet-Saray, nr. 1304, 6312; Keşff, Sur· name, Nationalbibliothek, Viyana, nr. H. O. 95 (1101 ). vr. 2b·4'; Çelebizade Asım Efendi. Ta· rih·i Rtişid Zeyli, İstanbul 1282, s. 97-109; Osman Nuri, Abdülhamfd·i Sanf ve Devr-i Salta· natı, İstanbul 1327, 1, 103 ; W. Sahm. Beschrei· bung der Retsen des Reinhold Lubanau, Kö· nisberg 1914, s. 76·82 ; N. M. Penzer, The Ha· rem, London 1936, s. 258-260; Halit Ziya Uşak­ lıgil, Saray ve Ötesi, İstanbul 1940-41, !, 187194 ; ll, 93-94; H. Zübeyr Koşay, Türkiye Türk Düğünleri Üzerine Mukayeseli Malzeme, An· kara 1944, s. 143·145, 249-253; Uzunçarşılı, Saray Teşkilatı, s. 159-166; Ayşe Osmanoğlu. Babam Sultan Abdülhamid, İstanbul 1960, s. 160; Helmut von Moltke, Türkiye Melctupları (tre. Hayrullah Örs), Ankara 1969, s. 46·47; M. Çağatay Uluçay, Harem, Ankara 1971 , ll, 89 vd. ; a.mlf.. Padişahların Kadınları, tür. yer.; a.m lf., "Fatma ve Sabiha Sultanların Düğünleri", İs · tanbul Enstitüsü Mecmuası, IV, İsta n bul 1958, s. 135·148; Özdemir Nutku. IV. Mehmed'in Edirne Şenliği 1675, Ankara 1972, s. 62-63; Sedat Veyis Örnek. Türk Hallcbilimi, Ankara 1977, s. 190-194; Ali Rıza Balaman. Gelenek· ler, Töreve Tören/er, İz mir 1983, s. 141-142 ; Nahit Sırrı Örik, "Son Damatlar", Resimli Tarih Mecmuası, lll, İstanbul 1952, s. 28·32; J. H. M ordtma n n. "Damad", İA, lll, 465; a.mlf., "Damad", E/ 2 (Fr.). ll, 105· 106. ~ ÖzDEMİR NuTKu ( .)l:! ......... ~l. ı~ yazdığı Bakır ) Darnacl Mir Muhammed Bakır el-Hüseyni el-Esterabadi (ö. 1041 / 1631) L İran' da yetişen çok yönlü imamiyye alimi. elliden fazla eserin çoğu neşre­ Eserlerinden bazıları şun­ lardır: Tefsir. 1. Emanet-i İlahi. Ahzab süresinin 72. ayetinin Farsça tefsiri olup er -Resa,ilü'ş-şeman içinde neşredil­ miştir (Tahran I 315; b k. Kays Al -i Kays, lll. 434, 437) 2. Tefsirü'l-Kur,an. 3. Te,vilü mu~atta cal ii eva ,ili's-süver. 4. Tefsiru sureti'l- İl]laş. 5. Sidretü '1- münteha. Hadis. 1. er-Revaşihu's-semaviy­ ye ii şerfıi'l- efıadişi'l- İmamiyye (Tahran 1311). 2. Ijaşiyetü 's- şal}ifeti 's- seccadiyye. imam Zeynelabidln'in me'sür duası üzerine yazılmış bir haşiyedir (Tahran 131 7) 3. Ijaşiyetü Kitabi'l- Kafi li'lKüleyni. 4. Haşiye caJQ Kitabi'l-İstib­ sar. Fıkıh. 1. Zavabitu'r-radac. Kelimatü '1- muhak~ıkin içinde yayımlanmıştır (Tahran 1315; bk. Kays Al-i Kays, l ll, 434, 437) . 2. cUyunü'l-mesa,il. 3. Şaricu·n­ necat. Keli'im. 1. Risaletü halkı a cmaJi'l 'ibad. er-Resa ,ilü'ş-şe;;an. içinde neş­ redilmiş (Tahran 13 ı 5). aynı yıl K elimatü '1- mul}a~~ıkfn içinde litografik baskısı yapılmıştır. 2. Kitabü'l-lkiizat ii l]alki'l- a cmQJ. Heft Risale içinde yayım­ lanmıştır (Tahran 13 I 5; b k. Kays Al-i Kays, ııı . 434, 437) 3. el-lmaiat ve't-teşri~iit. el - ~abesat'la birlikte basılmıştır (Tahran I 315) 4. Takvimü '1- iman. 5. Takdimetü Takvimi'l - iman. 6. Nibrasü'i-iiya, ii ta~~flp ma cne'l- beda ,_ Felsefe. 1. Risruetü fıud(ışi'l- calem. Alemin yaratılmışlığı konusunda Eflatun ·a karşı Aristo'yu tuttuğu bu risalede iki görüşü telif ettiği için Farabi'yi tenkit etmektedir. Eser Heft Risale içinde neşredilmiş­ tir (Tahran 1315) 2. Risaletü meİhUmi'l­ vücud. Varlık kavramını ele aldığı bu risalesi Kelimatü '1- mufıakkıkin içinde yayımlanmıştır (Tahran ı 3 15) 3. el- Kabesat fi'l- fıikme. Tahran'da litografik baskısı yapılan ( 1315) eserin ilmi neşri , Kitabü '1- Kabesat adıyla Mehdi Muhakkık tarafından gerçekleşti rilmiştir (Tahran ı 977). 4. Halsetü'l-melekut (Tahran ı 3 ı 5) 5. es-S~b Vş-şidad ii fünun mine '1- c ulUın. 6. el- Ufu~u '1- mübin (es· Slratü ' l·müstakfrn). Son iki eser, müellifin Şii olmasına rağmen Hindistan ve Pakistan'daki Sünni müslümanlar arasın­ da çok okunmuştur. 7. el -rdaıat (Tahran 1317, 1322). Çeşitli konularda sorulan yirmi sorunun cevaplarıdır. Edebiyat. 1. Divan. Arapça ve Farsça şiirlerini ihtiva eder. Seyyid Muhammed İ'timad-i Kaşanf'nin rubaileriyle birlikte yayımlanmış­ tır (Tahran 1315) . 2. Meşnevi-yi Meşri­ ~u 'l- en var. Nizarnl-i Geneevi'nin Mal]zen-i Esrar'ı tarzında yazılmıştır (Tahran 1350 ; eserleri hakkı n da gen i ş bilgi için bk . dilmemiştir. _j Esterabad'da doğdu. iranlılar arasın­ da Aristo ve Farabi'den sonra "Muallim-i Salis" unvanıyla şöhret buldu. Babası Şemseddin Muhammed, "Muhakkık - ı Sanf" unvanıyla anılan Ali b. Hüseyin elKerekı~nin kızı ile evlendiği için "Damad" lakabıyla tanınmıştı. Babasından sonra oğlu Muhammed Bakır da Damad. Damadi, Mlr Damad veya İbn Damad diye meşhur oldu. Meşhed'de dayısı Abdülall b. Ali ve izzeddin Hüseyin b. Abdüssamed el-Amilf gibi hocaların nezaretinde iyi bir tahsil gördü. Akli ve nakli ilimleri öğrenmek için büyük gayret sarfetti. Daha öğren­ cilik yıllarında İbn Sina 'nın eş-Şifa, ve el-İşarat'ı gibi birçok felsefi eseri okuyup öğrendi. Bundan sonra bir müddet Kazvin ve Kaşan'da kalan Damact İsfa­ han'a yerleşerek ilmi faaliyetlerini burada sürdürdü. Şah I. Abbas ve halefi Şah ı. Safi ile iyi münasebetler kurdu. Çağdaşı olan müelliflerden İskender Bey Münşf, 1025 (1616) yılında yazdığı <Alem Ara-yı cAbbasi adlı eserinde onun felsefe, dil, matematik. tıp. fıkıh. tefsir ve hadis gibi birçok ilirnde başarılı olduğu­ nu kaydederek telif ettiği eseriere yer verir. Mecmacu'l-fuşaM,, Riyaiü'l- carifin ve Ateşkede gibi eserlerde Damad'ın İşrak mah lasıyla yazdığı Arapça ve Farsça şiirlerine yer verilmiştir (bk. bi bl.) En büyük hayranlarından biri, Mafımud u A yaz adlı mesnevinin yazarı olan çağda­ şı Zülalf- i Hansarf' dir. Damad Muhammed Bakır çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Bunlar arasında en tanınmışları Kutbüddin el-Eşkürf. Feyz -i Kaşanl ve Molla Sad ra diye tanınan Sadreddin -i Şlrazf'dir. Özellikle Şlrazl hocasının şahsiyetinden çok etkilenmiş ve ondan her zaman hürmetle bahsetmiştir. 1041 ( 1631) yılında Irak'ta Şla'nın kutsal saydığı yerleri ziyaret için çıktığı yolculuk sırasında Necef ile Kerbela arasın­ da vefat edip Necefte defnedilen Damad Muhammed Bakır'ın ölüm tarihi ba z ı kaynaklarda 1040 ( 1630) olarak da geçmektedir. Eserleri. Damact'ın başta akli ve felsefi ilimler olmak üzere çeşitli konularda 435