MÜNASEBETLERi

advertisement
ASRIMIZDA
HIRİSTİYAN -MÜSLÜMAN
MÜNASEBETLERi
Tebliğci/er
Prof. Dr. Suat YILDIRIM
Doç. Dr. Abdurrahman KÜÇÜK
Doç Dr. Şaban KUZGUN
Prof. Dr. Mehmed AYDlN
Doç. Dr. Ömer Faruk HARMAN
Yrd. Doç:Dr. Süreyya ŞAHİN
Prof. Dr. Günay TÜMER
Müzakereci/er : Prof. Dr. Mustafa FAYDA
Doç. Dr. Ali ArslanAYDIN
·or. Ahmet EFE
.,._
· BU KITAP .
ISI\.'l
-
ISlAMi ILIMLER ARAŞTIRMA VAKFI
TARAFINDAN HAZIR_LANMIŞTIR
- ..,,.. .
r-----~-·~~!J-----,
nm:ı nesrıygt
iç VE DIŞ TİC.UIEU.Ş,.
.
Kllmilpaııa Sok. No: 7/1 Fatih/İST.·- .34260
Tel: 523 15 85- 523 54 57
Fax: 523 65 37
.. ....,.....L ...
lLMİNEŞRlYAT: 10
iSLAMi iLiMLER ARAŞTIRMA VAKFI
TartiŞma/ı ilmi Toplantılar Dizisi: 16
Istanbul -1993
Yayına Hazırlayan
ve Taslıih Eden :
İsmail KURT
Dizgi: ENSAR NEŞRIYAT
Baskı ve Cilt : Fatih Ofset: 601 28 23
IV
HZ. MUHAMMED (A.S.) DEVRİNDE
MÜSLÜMAN-HIRİSTİYAN MÜNASEBETLERİNE
BİRBAKlŞ
Prot: Dr. Mehmet AYDIN
Selçuk Üniversitesi
lıruıiyat Fakültesi
Öğretim Üyesi
Arap Yanmadası'na Nasıiiniyetin giri~ tarihini tam olarak tesbit mümkün
olmamakla birlikte, kilise ricali bu tarihi, Hıristiyanlığın ba~langıcına kadar
çıkarmı§lardır (1). Fakat yine de bu, ara§tınlmaya muhtaç bir konudur. Bununla
birlikte çok erken devirlerde Hıristiyanların Arap Yarımadası'na gelip
yerlqtikleri veya Hıristiyan daveıçilerinin Araplar arasında müntesipler temin
ettikleri konusunda bazı kaynaklarda bilgi verilmektedir (2). Buna rağmen
Araplar arasında Hıristiyanlık, geni§ halk kitlelerine intikal etmemi§tir. Bunun
sebepleri arasında, Arapların "Putperestliği Mill1 Bir Din" olarak
benimsemeleriyle, hürriyetlerine bağlı olu§larının tabii sonucu, yabancı din1ere
iltifat etmeyi§lerini gösterebiliriz (3).
1) Cevad Ali, T3.rihü'I-Arab, Bağdat, 1956, VI, s. 55.
2) a.g.e., Vl, 55, 56, Antcine Anwander, Les Religions deL, Humanite, Almancadan çev., Pierre
Jundt, Paris, 1955, s. 274
3) Muhammed Mebruk Nafi'i, Asr Ma Kable'l-İsl8m, Kabire, 1952, s. 65, 81.
82 1H!RlSTIY AN-MÜSLÜMAN MÜNASEBE1LER1
İslam'ın
zuhilrundan önce, Arap Yanmadısı'nda Hıristiyan topluluklarının
bulunduğu belli ba§h merkezler Tağlib, Gassan ve Kudaa, Eyle, DumeJı!lCendel, Ta yy kabilelerinin ya§adığı bölgelerdi. Ayrıca Yanmadaının güneyinde~
Necran, Hıristiyan merkezlerinin en güçlüsü ve en etkili olanı idi (4). Bilhassa,
Necran'da Hıristiyanlar, inanç itibariyle çok zor §artlar alıında da kalmı§
olmalarına rağmen varlıklarını İslamiyet'in ilk devirlerine kadar
sürdürebilıni§lerdir (5).
İslam'ın
zuhüru anında Arabistan'da bulunan Hıristiyan cemaatleri yalnız
bunlar değildir. Bu belli ve çok önemli merkezlerin yanında ayrıca Mekke'de
köle, tüccar veya misyoner olarak ya§ayan bir Hıristiyan cemaatinden, Mekke'ye
bilhassa dil yönünden tesiri olan Ehiibi§ kabilesinin arasında bulunan Hıristiyan
topluluğundan ve Hire Hıristiyanlanndan da bahsedilmi§tir (6).
Arap Yarımadası'nda bulunan Hıristiyanlar konusunda, dikkatimizi çeken
bir diğer konu da, itikad yönünden çok farklı gruplara ayrılmı§ olmalarıdır.
Daha IV. miliidi asırda sayısız fırkalara bölünmܧ olan Şark Hıristiyanlan, bu
tefrikalarını İslam fütühiitı altında bile sürdürmü§lerdir. İslam'ın zuhüru anında
bilhassa Bire'de ve Güney Arabistan'da yaygın olan Nesturi (7) fırkası ile
Gassan ve Şam havalisinde yaygın olan Yakubiye ve diğer bölgelerde nüffrzu
görülen Melkitler (Milkaniyye) dikkatimizi çekerler (8). Fakat bu fırkalar
arasında Arabistan'da en çok yayılma §ansını, Nesturiler bulmu§tur. Nesturi
Hıristiyanlığı Kuzey ve Güney Arabistan'a sel gibi nüfilz etmi§tir (9).
Arap
Hz. Muhammed (a.s.)'in risilletle vazifelendirildiği VII. asrın ba§ında
durumu, a§ağı yukarı bu merkezde idi.
Yanmadası'ndaki Hıristiyanların
4) Cevat Aİi Tfirihü'l~Arab, VI, s. 185-210: Hasan Ihrahim Hasan, Tiirihü'l~İsl:im, Kahire,
1964; Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, Türkçe çev. M. Said Murlu, Isı. 1966, I,
s. 3.
5) Cari, Brockelmann, Cari, İslam Milletleri ve Devletleri Tarihi, çev., Neşet Çağatay, Ankara,
1964, s. 3.
6) Cevad Ali, Tfırilıü'I-Arab, VI, 199-203. Mekke Hıristiyanları için Bak, M. Watt. Mahomet a'
Medine, Paris, 1959, s. 384, cfg. Lammensy, "Les chretiens a la veile d(:) I, Hegire" Dans
L'Arabie occidentale a'laVeille de L'He'gire, Beyrut, 1928; s. 1-28, lbn Hi§am, es~Sire, Kahire,
1936, ı. s. 237.
7) Şark Hıristiyan Fırkalarının görOşleri, daha çok Hz. Isa'nın taşıdığı tabiat konusunda
toplanmaktadır. Bunların görü§leri ve tenkidleri için Bak, Prof. Dr. Mehmet Aydın,
Müslümaniann Hıristiyanlığa Karşı Yazdığı Reddiyeler ve Tartışma Konuları~ Konya,
1989, (Il<Thiyat Fakültesi yayını).
8) Hasan İbrahim Hasan, Tfrrihü'l-İslılm, I, s. 73.
9) Les Religions de- L'Humanite, s. 274; Cevad Ali, TUrihü'l-Arab, III, s. 180, VI, s. 79-80 . 186,
187, M. Watt, Mahomet a' We'dine, s. 154.
?
HZ. MUHAMMED DEVRINDE MÜSLÜMAN-H!RISTIY AN MÜNASEBETLERI /83
Hz. Muhammed (a.s.), isHim Peygamberi sıfatiyle tebliğe başladığı zaman, ilk
defa Mekke'de bazı Hıristiyanlarla karşılaşmıştı. Hatta Vahyin ilk günlerinde
Hz. Hatice'yi ve Hz. Muhammed'i teselli eden Varaka b. Nevfet de İncil'in el
yazmalarına sahip olan bir Bırisliyandı (10).
İslamiyet'in beşiği olan Mekke'de daha başlangıçtan itibaren Hz.
Peygamber'in, Hıristiyanlarla münasebeti, dostane hudutlar içinde başlamıştı.
Henüz ris§.letten üç yıl gibi kısa bir zaman sonra, Bizans'ın İran'a mağlubiyeti,
Mekke'de midümanları üzmüştü. Çünkü Ehl-i Kitap Bizans, Meclisi İran'a
mağlub olmamalıydı. Nitekim Allah da kitap ehli Rumların galip geleceği
tesellisini bildiren vahyini göndermişti (ll).
İbn İshak, Hz. Muhammed (a.s.), daha Mekke'de iken yirmi kişiye yakın
Babeşli Bırisliyanın Kılbe'de peygamberle karşılıklı konuşup, münakaşa ettikten
ve Kur'an-ı Kerlm'i dinledikten sonra, kendi kitaplarında geleceği tavsif edilen
peygamberin Hz. Muhammed olduğunu kabul ederek İsliimiyet'e girdiklerini ve
Ebu Celıil'in bunlarla münakaşa ettiğini nakletmektedir (12). Sonra da "Denilir
ki, bu Hıristiyanlar Nec ran ehlindendir." diyerek bunlar hakkında nazil olan
ayetleri sıralar (13).
İslam Peygamberi'nin Hicret'ten önce ilk sempati duyduğu ve
müslümanların hicret etmelerini arzu ettiği ilk Hıristiyan ülke, Habeşistan
olmuştur. Hz. Peygamber, Mekke müşriklerinin amansız işkenceleri ve
tazyikleri karşısında Mekke'li müslümanların Habeşistan'a hicretlerini arzu
etmiş ve bu hislerini şu ifadelerle belirtmiştir. "isterseniz ve elinizden gelirse,
Habeşistan'a iltica ediniz. Zira orada hüküm süren kralın topraklarmda
kimseye zulüm edilmez. Orası doğru ve en:ıin bir yerdir, Allah tisiin edinceye
kadar orada kalın" (14).
Hz. Peygamber'in bu
bir
isteğine,
hemen Allah Resfilü'nün sah§.belerinden
içinde Hz. Peygamber'in amcazadesi Cafer de
Burada Hz. Peygamber'in, Necaşi'ye hitaben bir tavsiye mektubu yazmış
kısmı uymuştu. Bunların
vardı.
10) İslıim Peygamberi, I, s. 411, İbn Hişam, es-Sire, I, s, 237.
ll) er-ROm, I-5.
12) İbn Hi şam, es-Sire (Kahire, 1955), I, s. 391~392, L. Caetani, isıarn Tarihi, II, s. 313~314.
13) İbn İshak'ın bu riv3yetinin, Habe§'li veya Necran'lı Hıristiyanlardan hangisine ait olduğu
kesin olarak anlaşlamamaktadır. Riv3.yetin Necran'lılara ait olduğunu söyleyenler de
olmu§tur. Bak. el~Askal3.ni, Fethü'l-B:iri bi-Şerhi Sahihi'l-Buh:iri, Mısır, 1319-1329, VIII,
s. 67.
14) İbn Hi§am, Hz. Muhammed'in Hayatı, Ankara, 1971, 1, s. 205, et-Taberi, Tarih Mısır,
t
1969, I, s. 330, ed-Diyarbekri, Tflrihü'l-Hılmis, Beyrut, (tarihsiz), I, 288, M. Watt, Mahomet
A'la Mecue, Paris, 1958, s. 144.
84 1HIR!ST1Y AN-MÜSLÜMAN MÜNASEBE1LERl
olmasını düşünmek mantıkf
olur. Bu mektupta Hz. Muhammed (a.s.), önce
lsUI.m'ın tevhid inancını, Allah telakkisini ortaya koymuş, sonra lsUI.m'ın Hz.
lsa'ya bakışını belirtmek üzere "Ve tasdik ederim Id, Meıyemoğlu İsa, Allah'ın
Ruhü'l-Kudüs'ü ve biikire, faziletli, kendisine dokımulmamış Meryem'e bıraktığı
kelimesidir. Allah, Adem'i (a.s.) kendi eliyle yarattığı gibi oııu da rtdıu ve
üflemesiyle yaratmıştzr." demiştir.Ayrıca Necaşi'ye hi ta ben yazılan mektupta,
Necaşi, lslam'a davet edilmiş, amcazadesi ve beraberindekilite misafırperverlik
yapılması istenmiştir (15).
Fakat, Mekke müşrikleri bu hicretten memnun olmamışlar ve derhal
Habeşistan'a bir murahhas heyet göndererek müslüman mültecilerin iadesi için
harekete geçmişler, bu işin tahakkuku için de Abdullah b. Ebi Rabia ile Amr
lbnü'l-As'ı seçmişlerdir (16). Habeşistan yöneticilerini kendi lehlerine çekmek,
mültecilerin iadesini sağlamak için bol miktarda hediyelerle Habeşistan'a gelen
Mekke müşrik elçileri, ilk anda kendilerinin destekleneceğine dair teminat
almışlar ve Necaşi'nin huzuruna çıkma imkanını elde etmişlerdi (1 7). Fakat,
yapılan konuşmalardan sonra, Neciişi bir defa da müslümanları dinlemek
istemişti (18). Necaşi'nin buzuruna gelen müslüman mültecilerden, Necaşi,
dinleri· hakkında bilgi istemişti. Necaşi'nin sorularına Hz.Peygamber'in
amcaziidesi Cafer cevap veriyordu (19). Necaşi, Islam hakkında Cafer'in verdiği
izahaltan sonra Hz. Peygamber'in Allah'tan getirdiğinden bir şeyler okumasını
da istemişti (20). Cafer de "Meryem Suresi"nin (21) baş kısmını okumuştu (22).
Verilen izahatlar ve okunan ayetler karşısında tatmin olan Neciiş1,
hislenmiş ve şöyle demiştir: "Bu nurun kaynağı Hz. lsa'nın tebliğininkinin
aynıdır. Sulh içinde gidiniz. Ben sizi, asla bu müşriklere teslim etmiyeceğim"
(23).
Durumdan son derece üzülen Mekke müşrik elçilerinden Amr lbnü'l-As,
bir taktikle Necll.şi'ye gelerek "Müslümanların Hz. lsa hakkındaki inançlarının"
Hıristiyanlar gib_i olmadığını ve onun kul olduğuna inandıklarını bildirdi.
Müslümanlan huzuruna çağırarak lsa hakkında kendilerine sormalarını istedi
15) Prof. Dr. Muhammed Hamidullah, el-Ves3ikü's-Siyasiye, Kahire, 1956, Nr. 27, s. 74.
16) İbn Hi.şam, es-Sire, (Mısır 1936), I, s. 357.
17) lbn Hi.şam, es-Sire, I, s. 358
18) lbn Hiı;am, es-Sire, I, s. 359.
19) lbn Hiı;am, es-S'ıre, I, s. 359.
20) İbn Hi§am, es-Sire, I, s. 360.
21) Meryem SUresi'nin ba§ kısmında Hz. Yahya ile Hz. lsa'nın doğumlan anlatılmaktadır.
22) lbn Hiı;am, es-Sire, I, s. 360.
23) a.g.e. I, s. 360; Watt, Mahomet Medine, s. 386.
HZ. MUHAMMED DEVRINDE MÜSLÜMAN-HlRISTIYAN MÜNASEBE1LER1/85
(24). Yeniden toplanan müslüman mültecilere
Neca~i ~öyle demi~ti:
"Söyleyin
bakalım, Meryemoğlu lsa hakkında ne dersiniz?" Tekrar söz alan EbU Taliboğlu
Cafer, "Biz, lsa hakkında peygamberimizin bize getirdiklerini söyleriz. lsa,
Allah'ın kulu, elçisi, ruhu ve O'nun biikire Meryem'e verdiği (ol) emri (kelimesi)
dir." Bunları duyan Necaşi yere eğilip bir çöp almı~ ve Tanrı'ya and olsun ki,
senin, Meryemoğlu lsa hakkında söylediklerin, ~u çöp kadar onun gerçeğinden
farklı değildir, demiştir (25).
·
Neca~i'nin bu sözlerinden ve Hz. Peygamber'e yazdığı mektuptan dolayı
Hz. Muhammed (a.s.), onun müslüman olduğu neticesine varını~, Neca~i'nin
vef~tında Medine'de gıyabi olarak cenaze namazını kıldırını~tır (26).
Müslümanların
Habe~istan'a yaptıkları bu hicret, çok sayıda
gelmesine vesile olmu~tur. Habe~ mültecilerinin kesin
sayısı bilinmemekle beraber; Hz. Peygamber'i ziyaret etmek üzere bindikleri
birçok geminin batmı~ olması, mühtedilerin çokluğuna gösterir. Sağ salim
hedefine ula~anların arasında Neca~i'nin bir oğlu da vardı.Hz. Ali ile manevi
karde~ olan bu prens, tahtın varisi olmak hakkından dahi vazgeçerek
Habeşistan'a dönmeyi reddetmiştir (27).
Habe~istanlının İsltm'a
Müslüman-Hıristiyan münasebetleri açısından Mekke devri çok fazla
hareketlilik göstermezken, Medine devrinde Hıristiyan münasebetlerinde bir
artış görülmektedir. Hz. Peygamber Medine'de İslam devletinin temellerini
attıktan ve Medine halkını bu devlet yapısı içinde teşkiHI.tlandırdıktan sonra;
komşu kabilelerle bir takım temaslar kurmayı hedef alını~tı. Kom~u kabilelerle
yaptığı anla~malar (28) ve savaşlar neticesinde İslam devletinin güvenliğini
iyice sağlamlaştırınca, giri~tiği temasları daha da ileri götürmüş ve bir takım
devlet ve kabile reisierini İslam'a davelle bulunmuştur. Hz. Peygamber'in,
kom§u hükümdarlara mektuplarla yaptığı bu İslam daveti, Bizans'ın Ninova'da
lranlılan mutlak bir hezimete uğratı§lanndan sonraya rastlamaktadır (29).
24) İbn Hişım, es-Sire, I, s. 361.
25) İbn Higam, es-Sire, I, s. 361.
26) Ebü Isa Muhammed b. lsa b. Sevre, Sünenü't-Tirmizi. Kahire, 1938, III, s. 348; İsldm
Peygamberi, I, s. 195; ez-Zebidi, Sahilı-i Buhıiri Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi,
f Türkçe çev, Kamil Miras, Ank, 1968, IV, s. 303; Hamidullah, el-Vesıiik nr: 23, s. 78.
27) Es-Suheyli, er-Ravzu'l-Unf, tahkik, Abdurrahman VekiL Kahire, 1967, III, s. 263; İsıarn
Peygamberi, I, s. 197.
28) İslBın Peygamberi, 1, s. 118-178.
29) a.g.e. I, s. 206-216.
86/ HIRisnY AN-MÜSLÜMAN MÜNASEBETLERI
Hz. Peygamber (a.s.) bu vesile ile Hıristiyan reisierinden Mısır
Hatip İbn Ebi Belta (30) ile bir mektup gönderıni§tir (31). Bu
Mukavkısı'na
mektupta Allah 1 ın elçisi, Mukavıs 1 ı ve tebeasını İslim'a çağırıyor ve Al-i İmran,
64. iyetin muhtevası içinde, Allah'tan ba§kasına tapmamaya, O'na hiçbir ortak
ko§mamaya, Allah'ın dışında birbirlerini Rabblar edinmemeye çağırmaktadır.
(32)
Allah resiliüne verdiği cevapta, beklenen peygamberin Araplar
i§aret ederek, elçiye ikramda bulunduğunu ve bazı
hediyeler gönderdiğini bildirmektcdir (33).
Mukavkıs,
arasından çıkmayacağına
Aynı §ekilde Hz. Peygamber Hicri VI. yılda (34) Gassini hükümdan elHiris İbn Eb! Şimir'e de bir mektup göndermi§tir (35). Allah'ın elçisi, el-Hiris'e
yazdığı mektubunda "İslim'a geldiği takdirde" mülkünün kendisine
bırakılacağını bildirıni§ti. Bir Hıristiyan olan el-Hiiris, böyle bir davet kar§ısında
hiddetlenmi§ ve Medine'ye hücum edeceğini bildirmi§tir (36). Hz. Peygamber'in
diğer bir elçisi, el-Haris İbn Umeyir ise Busra valisine bir mektup götürürken,
Şurahbil İbn Amr isminde bir diğer Gassini reisinin arazisinden geçerken §ehid
edilmi§ li. Hz. Peygamber bunun intikamını Müte'ye gönderdiği üç bin ki§ilik bir
müfreze ile almak istemi§ti (37). Gissanilerin diğer bir reisi olan Cebele İbn
Eyhem'e de aynı gaye ile yazılmı§ bir mektuptan bahsedilir (38). Fakat,
Gassinilere yazılmı§ olan mektuplar hiç bir ba§arı sağlayamamıştır (39).
Allah'ın Resülü, Gassanileri cezalandırmak üzere hicrl VIII. ve IX. yıllar1la
Müte ve Tebük seferlerini düzenlemi§ (40) ve İslim'ın kuvvetini Gassan
bölgesinde de ispatlamı§tı (41).
30) a.g.e. I, s.. 205
31) el~Vesfiik., no: 49, s. 106; lbn Sa'd, et.Tabalcltü'l-Kübriı, Beyrut, 1957~1960, I, s. 260.
32) el-Ves:lik, s. 106.
33) a.g.e. No: 50, s. 107.
34) İslfım Peygamberi, I, s. 216.
35) el-Vesıiik, no: 37, s. 97.
36) İslfun Peygamberi, I, s. 216.
37) İslfun Peygamberi, I, s. 217.
38) el- Vesıiik, no: 38-39, s. 98.
39) İslfım Peygamberi, I, s. 217:
40) a.g.e. I, s. 217.
41) A H. Berki, O. Keskioğlu, Hz. Muhammed ve Hayatı, Ank. 1960, s. 347, 394; İslfun
Peygamberi, I, s. 220.
HZ. MUHAMMED DEVRINDE MÜSLÜMAN-HIRISTlY AN MÜNASEBETLERI /87
İbn Sa'd'ın
(42) bildirdiğine göre, hi eri IX. yılda Gassani kabilesinden üç
bir heyet Medine'ye gelerek İsliim'ı kabul etmi~tir.
Yine
ki~ilik
Bizanslıların
Ninova zaferinden bir kaç ay sonra Hudeybiye
andia~masının hemen akabinde, Hz. Peygamber'in Hıristiyan reisierine
gönderdiği mektuplardan birisi de Heraklius'e hitaben yazılmı~ alanıdır. Hz.
Peygamber'in bu mektubunu Dihyetü'l-Kelbi götürmü~tür. Hz. Peygamber,
mektubunda "Rumların büyük reisi Heraklius"u lslam'a davet ediyor ve
Allah'tan ba§kasına tapmamalarını, Allah'a hiçbir ~eyi ortak ko~mamalarını
istiyordu.
Hz. Peygamber'in mektubunu alan Heraklius, yeni peygamberin
kavminden birisinin yanına çağınlmasını ister. O sırada Ebu Süfyan Şam'da
bulunmaktadır. Heraklius 'un huzuruna çıkarılan Ebu Süfyan'a ~u sorular sorulur:
- Onunla
akrabalık
derecen nedir?
- Aıhcamın oğludur.
- Onun soyu nasıldır?
-O,
aramızda
en iyi soyludur.
-O'ndan önce peygamberlik sözünü eden var mı?
-Yok.
-Onun ataları içinden hiç bir hükümdar gelmi~ mi idi?
-Hayır.
- O'na halkın e§rafı mı yoksa fakirleri mi tilbi oluyor?
- Halkın zayıfları O'na tilbf oluyor.
- O'na tabi olanlar artıyor mu? Eksiliyor mu?
- Artıyorlar.
-O'nun dinine girdikten sonra beğenmeyerek dönenler var mı?
-Yoktur.
- O'nu hiç yalanla
suçladınız mı?
-Hayır.
- Alıdini bozduğu oldu mu?
•
-Hayır...
42) İbn Sa'd, Tabalcit, I, s. 338-339; İsliim Peygamberi, I, s. 217.
88/ HIRISTIYAN-MÜSLÜMAN MÜNASEBETI.ERl
Heraklius, Hz. Peygamber'in durumunu tahkik ettikten sonra "Bunlar,
peygamberlerde bulunan sıfatlardır. Zetan ben onun zuhar edeceğini
biliyordum. Faka~ Araplardan olacağını sanmıyordum. Onun hakkında bu
söyledik/erin dağru ise (43); O, şu ayaklarımın bastığı yere yakında hô.kim
olacaktır. Eğer, O'nun yanına varabi/eceğimi bilsem, kendisine kavuşmak için
her zaJımete katlanırun. Yanmda olaydun ayaklarım yıkardun." (44) deıni§tir.
Buna rağmen, Hz. Peygamber'in elçisine, bir sefire yapılacak bütün
hürmet gö.sterilmi§, fakat vazifesi az rağbet görmܧtür (45). Hz. Peygamber
(a.s.) Tebük'e vasıl olunca, Heraklius'e tekrar bir mektup yazarak, lsl§m'ı kabul
etmesini, hiç olmazsa Müslüman olan tebeasını cezalandırmamasını, onların
cizye vermelerine veya lsl§m'a girmelerine m§n! olmamasını istemi§ tir (46).
Görünܧe göre, imparator, Hz. Peygamber'in isteklerine tam olarak cevap
vermeyerek bir miktar altın hediye göndermi§ti. Fakat. Hz. Peygamber,
gönderilen altınları "Diplomatik bir hediye" olarak değil, harp ganimeti olarak
tel§kki etmi§ olup, bunları lst§m ordusuna dağıtrnı§ttr (47).
Hz. Peygamber zamanında Müslüman - Hıristiyan münasebeti yönüiye
dikkatimizi çeken önemli bir olay da Hz. Peygamber'in Zağatur piskoposuna
yazmı§ olduğu lst§m'a d§vet mektubudur (48). Bu mektubun da hedefi, lsl§m'ın
geçmi§ il§h! dinlerin Hakk olduğunu kabul ettiğini duyurmaktır (49).
Hz. Peygamber'in hayatında Müslüman-Hıristiyan münasebetleri
en çok dikkat çeken konu, Necran'lı Hıristiyanlarla giri§tiği bir takım
temaslardır. Bilindiği gibi, Arap Yarımadası'nda en çok Hıristiyan topluluğunun
bulunduğu bölge; Yemen'in Necran'ındaki Mezhiç kabilesinin halkından olan
Belharis kabilesinin ya§adığı bölge idi (50). Fakat buna rağmen, bütün Necran
v§disinin hatta Belharislerin \Jütün kollarının Hıristiyanlığı kabul etmi§ olduğu
dܧünülemez. Çünkü, Hz. Muhammed (a.s.)'in muhtelif Belharis reisierine
açısından
43) el-Musannef, V, s. 346; Ya'kubi, II, s. 62; Buh3ri (Mısır trz), IV, s. 56~57; İslam
Peygamberi, I, s. 2~0.
44) el-Buh3ri, (Mısır trz.) IV, s. 57; el-Musannef, V, s. 346; Ya'kubi, II, s. 62.
45) İslJim Peygamberi, I, s. 219.
46) ei-Ves3ik, no: 27, s. 82.
47) Ebıi Ubeyd Kasım lbn Sellam, ei-Emv3l, Kahire, 1353, Hadis no: 623-625; İsiilm
Peygamberi, I, s. 223.
48) ei-Vesaik, no: 29, s. 86.
49) ei-Ves8Jk, s. 80; M. Watt, Mahomet Medine, s. 388.
50) İslam Peygamberi, I, s. 411, M. Fayda, Hz. Muhammed'in Necran'lı Hıristiyanlarla
Görüşmesi ve Mubahale, İl3hiyat Fak. lslfun Ilimleri Dergisi, II, Ankara 1975.
... - -
1~----·--~·--·-
-·-- -------------- -------------·--· ------- ----------
HZ. MUHAMMED DEVRINDE MÜSLÜMAN-HIRISTIY AN MÜNASEBE1LERI /89
göndermi§ olduğu yazılarda onlardan, putperestlerle, yani henüz putperestliği
terketmemi§ olan ataları ile bağlarını koparmalarını istediğini; fakat Hıristiyan
olan ebeveynlere atıf yapılmadığını açık bir §ekilde görmekteyiz (51).
"O halde Hz. Muhammed, Güney Arabistan'da Islam Dini'ni yaymak
üzere faaliyete geçtiği zaman, Necran bölgesinde ya§ayan Mezhiç kabilesinin
bir kolu olan Belharis kabilesi dı§ında, çok sayıda Hıristiyana sahip diğer bir
kabile yoktur. Habq istilasından önce ba§layan Hıristiyan misyonerierin
faaliyetleri neticesinde, Güney Arabistan'!n muhtelif yerlerinde kiliseler in§a
edilmi§tir. Buradaki kiJiselerin en mqhuru, Belharis kabilesinin bir kolu olan
Beni Abdü'l-Meddan kabilesinin yaptığı ve Necran kfibesi diye bilinen
kilisedir" (52).
ݧte
böylece, Hz. Peygamber Necran Hıristiyanları ile ilgilenmi§, lsliim'ı
etmek üzere Muğire b. Şu'be'yi göndermi§ti. Necran Hıristiyanlan ise,
Kur'an-ı Kerim'e kar§ı bazı itirazlar ileri sürmü§lerdi. Bu konuda Muğire b.
Şu 'be §öyle der, "Ben, Necran'a geldiğim zaman Hıristiyanlar §öyle snımu§lardı:
Sizler kitabınızda "Yil Uhte Harun" (Meryem: 28) diyorsunuz. Halbuki Musa,
Hz. lsa'dan §U kadar sene evvel, §U kadar fetretten öncedir. Harun da onun
karde§idir. Meryem, nasıl Harun'un kardqi olur?" dediler. Ben de Medine'ye
dönünce Resfilullah'a bu meseleyi sordum. Resulullah, "Hz. Meryem
zamanmdaki insanlar, kendilerinden önce geçen peygamberlerin ve iyi
kimselerin isimlerini çocuklarma isim yapıyorlardı. (Yani, •Hz. Meryem kendi
zamanındaki Hdran isimli bir şahsın laz kardeşidir. Masa (a.s.)'ınkardeşi olan
H aran'un değil)" buyurdu (53).
tebliğ
Neticede Hz. Peygamber, Necran ke§i§lerine hitaben bir mektup
Metni bize kadar intikal eden mektubun muhteviyatı §öyledir: "Tanrı
Elçisi Muhammed'den Necran kqi§lerine: İbrahim, İshak, Yakub'un Allah'ının
adıyla. Ben sizi yaratıklara tapma yerine Allah'a kulluk etmeye çağırırım. Ve
yine sizi yaratıklarla olan ittifalanız yerine Allah'la ittifak etmeye çağırıyorum.
Şayet onu kabul etmezseniz, insan ba§ına cizye vereceksiniz. Cizyeyi de
< reddederseniz sizinle sava§acağım, selamlarımla" (54).
yazrnı§tır.
51) isıarn Peygamberi, ı, s. 412.
52) İslıimiyet'in Güney Arabistan'a Yayılışı, s. 20.
53) Müslim, el-C8m.iu's-Sahih. TOrk, çev. Mehmet Sofuoğlu, Ist. 1965, VI, s. 396, Ahmed b.
Hanbel, el-Müsned, Beyrut, trz. IV, s. 252; Sünenu't-Tirmizi, V,. s. 315; Asr-ı Saadet, II,
s. 604.
54) el-Vesıiik, No: 93, s. 139-140; Ya'kubi, Il, s. 66, Ebü'I-Feda, İbn Kesir, el-Bidıiye Ve'nNih3ye, Beyrut, 1966, V, s. 53; İsl3m Peygamberi, I, s. 412; Asr-ı Saadet, II, s. 604.
90 i HIR!SUYAN-MÜSLÜMAN MÜNASEBElLERl
Öyle anla§ılıyor ki, Hz. Peygamber'in bu mektubu, Necran'!ıların
Medine'ye gelmesine sebep olmu§tur. Hz. Peygamber'in bu davetinden sonra,
Necran Hıristiyanları altını§ ki§ilik bir heyet gönderdiler. Heyetin ba§ında kendi
Midras'larının (Mektep veya Mahkeme) papazı ve reisi olan Ebu Harise b.
Alkame, onun akibi Abdu'l-Mesih ve kervana reislik eden el-Eyhenı vardır (55).
Öğleden sonra geç vakitte Medine'ye ula§an Necran heyeti, Mescid'de Hz.
Peygamber'in huzuruna çıkmı§lardı. Ibadet vakitleri huliil ettiği zaman
Mescid'de ibadet etmek istemi§ler, Ashiib buna itiraz etmekle beraber, Allah
Resulü onlara Mescid'i bırakml'jtı. Onlar da Şark'a dönerek ibadetlerini yaptılar
(56).
Yine İbn Hi§am'ın bildirdiğine göre (57) Necran heyetinin arasında itikad
farklan da vardı. Onların bir kısmı Melkit1, diğerleri de ba§ka mezheptendi (58).
Ertesi gün, Hz. Muhammed, Necran heyeti adına konu§an diniliderleri
Ebu Harise ile ba§kanları Abdu'l-Mesih'i lslamiyet'i kabule çağırdı. Onlar: "Biz
senden evvel müslüman olduk" diye cevap verdiler. Hz. Peygamber, "Yalan
söylüyorsunuz, sizi lslamiyet'i kabulden üç §ey alıkoymaktadır. Bunlar: Domuz
eti yemeniz, Haç'a tapmanız ve Allah'ın oğlunun bulunduğuna inanmanızdır."
Bu defa onlar, "Ya Muhammed! lsa'nın babası kimdir?" diye sordular. Hz.Muhamed'in bu soruya hemen cevap vermeyip sustuğu, Hz. lsa'nın §ahsiyeti ve
Hıristiyanlıkla ilgili bir çok meseleyi içine alan Aı-i İnıran Silresi'nin ba§tan
itibaren seksenden fazla ayetinin nazil olduğu bildirilmi§tir (59). Necran heyet4
ölüleri diri/tmesi, hastaları .tednvisi, gtıibden haber vermesi ve çamurdan kuş
yapması gibi mı1cizelerden dolayı isa'mn "Allah" olduğuna ktıil olmuşlardı.
Yine babasız olmasından dolayı da ona, "Allah'ın oğlu" diyorlardı, Ayrıca,
"yaptık, emrettik, yarattık, hükmettik" gibi Allah keltımlarından da Allah'ın
"Üçün Üçünciisii 11 yani, Allah-İsa-Me1yem üçlüsilnden biri olduğuna kanaat
getinnişlerdi (60).
55) lbn Hi§am . es-Sire, II, s. 222; İshlm Peygamberi, I, s. 413; et-Taberi Tefsir, (Mısır trz), VI.
s, 151-152, Ravı.u'l-Unf, Kahire, 1970, V, s, 28-38.
56) lbn Hişam, es-Sire, II, s. 224.
57) a.g.e. II, s. 224.
58) a.g.e. II, s. 224, İsiılın Peygamberi, I, s. 413.
59) lbn Hi§am, es-Sire, II, 225-233, Belazuri, Futôhü'l-Buldan, Türkçe çev. Z8.hir Kadir-i
Ugan, Istanbul1955, I, s. 107, Taberi, Tefsir, VI. s. 470.
60) lbn
Hişam,
es-Sire, II, s. 224.
HZ. MUHAMMED DEVRINDE MÜSLÜMAN-HIRISTIY AN MÜNASEBETLERI 191
Aı-i tınran Silresi'nin ilk seksen ayetini Necran'lıların bu kanaatleri içinde
elde ederiz.
değerlendirirsek, a§ağıdaki sonuçları
1- Süre, Allah'ın ezel1 ve ebed! hayatta bak! olduğuna, zat ve kemal
ile hef§eye hiikim bulunduğuna işaret ederek başlıyor. Şüphesiz
bununla, İsa'nın Allah olduğunu, fakat buna rağmen, Haçu üzerinde öldüğüne
inar.anların dü§tükleri tezada ima edilmektedir (61).
sıfatları
11
2- Sonraki ayet, Hz. Muhammed'e indirilen kitabın Tevrat ve lncil'i tasdik
tek ve kadir-i mutlak olduğunu bildirınektedir (62).
ettiğini, Allah'ın
3- Daha ileride şöyle buyuruluyor: "Onlara de ki: Eğer Allalı'ı
bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı örtsün ... Eğer yüz
seviyorsanız
çevirirlerse şüphesiz ki Allalı o ktifirieri sevmez. Gerçek Allah, Adem'i, Nuh'u,
İbrahim Jıanedanını ve imran hanedanını aleınierin uzerine mümtaz kıldı" (63),
4- Bundan sonra, Kur'an-ı Kerim, İmriin ailesinden Allah'a adanmış olan
Meryem'den, O'nun doğumundan sonra da Hz. lsa'nın mficizevl doğumundan
bahseder. Burada Hz.İsa'nın babasız olu§undan, O'nun ilahlığına bükmedeniere
kendi mantıkları ile Hz. Adem'in babasız ve anasız yaratılışından bahisle O'nun
ilahlığa daha layık olduğunu, halbuki ne Adem, ne de başkası bu harika
meydana geli§ten dolayı Adem'e ilah demediklerini ima eder (64).
5- Hz. lsa'dan sactır olan bir takım hiiriknliide hadiselerin O'nun ilahlığına
değil, ancak lsa 'nın Allah'ın peygamberi olduğuna delil teşkil edeceğine işaret
vardır. Çünkü, Hz. lsa'nın gösterdiği mucizeler sadece Allah'ın izni ile meydana
gelnıi§tir
(
(65).
Necran heyetine karşı Kur'an-ı Kerim'in bu kat'! emirlerini alan Hz.
Peygamber, nihayet davasında haklı olduğunu daha kesin göstermek için emr-i
ilahi gereğince, Necran'lıları Mubfthaleye (U.netleşmeye) davet etmişti. Çünkü
yapılan tartışmaların sonu gelmiyordu. Böylece davasında haksız olanın üzerine
Allah'ın laneti istenecekti. Aslında böyle bir lanetleşme olayına Allah Resillü'nü
davet eden bizzat Cenab-ı Hak'dı. Allah bu konuda şöyle buyuruyordu. "Artık
sana ilim geldikten sonra kim seninle onun hakkında çekişirse de ki: Gelin,
oğullarzmızı ve oğullarınızı,
kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve
61) İslam Peygamberi, I, s. 413.
62) a.g.e. I, s, 413.
63) Aı-i lmrftn, 31-33.
·64) Aı-i Iınran: 59.
65) Aı-i İmr3n: 49.
92/ HIR!STIYAN-MÜSLÜMAN MÜNASEBE1LERl
kendinizi
çağıra/zm.
Sonra Allah'a dua ve niyaz edelim de O'nun Itinetini
üstüne okuya/ım. Eğer, yine yüz çevirirlerse muhakkak Allah, o
fesatçıları hakkıyla bilendir... " (66).
Allah Resulü'nün bu Mubahale teklifi (67) kar§ısında Necran heyeti, özel
mü§avere için çekilıni§ler ve bu mü§averede akib Abdu'l-Mesih: "Ey Hıristiyan
Cemaati! Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki, Muhammed gönderilmi§ bir
peygamberdir. Ve yine biliyorsunuz ki, peygamberlerle H\net!eşen bir kavmin
zürriyeti kesilir. O'nunla lanet!eşmeyi kabul etmeyiniz ve kendisi ile bir
andiaşma yaparak dininizde kalınız." demiştir. Bu görti§e iştirak eden heyet
mensupları Hz. Peygamber'e gelerek "Ey Ebu'!- Kasım, seninle lanet!qmemeye
karar verdik. Seni kendi dininle başbaşa bırakacağız. Biz de kendi dinimize
döneceğiz. Bizim hakkımızda istediğin gibi hükmet. Biz sana istediğin şeyi
verelim ve seninle andla§ma yapalım. Yalnız bize ihtilaflarırnızı halletmesi için
bir müslüman bilkim gönder" (68).
Hz. Muhammed (a.s.), İslam'ın "Genel Dini Müsamahasının" bir gereği
olarak, Necran'lıların tekliflerini kabul etmiş, cizye karşılığında maddi ve
milnevi güvenliklerinin Isiilm devletine ait olduğunu bildirmi§ti (69). Ayrıca
ihtililf konularını halletmek üzere de Ebu Ubeyde'yi vazifelendirınişti (70).
Görülüyor ki Hz. Peygamber devrinde Müslüman-Hıristiyan
münasebetlerinde bilkim olan ruh, yine Isiilm'ın genel din politikası içindeki
musamaha ruhudur. Hz. Peygamber'in yazdığı mektuplarda veya Necran'lılarla
bizzat kar§ıla§mada Hz. Peygamber'in Hıristiyanlığa kaqı tavrı, onların yanlış
ilikadlarını bizzat kendilerine duyurmak ve Hakk olan inancın tebliğini
yapmaktır. Hz. Muhammed'in mubahale ile hedefi, doğru olduğunu iddia
ettikleri yanlış inançları sarsmak ve onları Isiilm'ın açık ve seçik itikad
esaslarına çağırmaktır. Ama herşeye rağmen zorlama yoktur. Hz.
Muhammed'in, Necran'lıları, Mescid-i Nebevl'ye alması, onlara ibadete izin
vermesi, kendi dinlerinde kalmak üzere andiaşma isteklerini kabul etmesi,
yalancılarm
66) Aı~i lmrfın: 61.
67) İbn Hişam, es-Sire, U, s. 232; İshim Peygamberiı I, s. 414; İslSıniyet'in Gfıney Arabistan'a
YayılışJ s. 34; Ibnu'l-Esfr, el-Kamil fi't-Tıirih, Beyrut, 1965, H, s. 293; L. Massignon, La
Mubahala, (Annuaire, 1943-1944) Paris, 1943, s. 5-66.
58) İbn Hi.şam, es-Sire, Il, s. 233, Ya'kubi, Il, s, 66; İsl3m Peygamberi, I, s. 414; İsl8miyet'in
Güney Arabistan'a Yayılışı, s. 147.
J9) Antlaşma Metni için Bak. el-Ves3ik, No: 94; İsl3m Peygamberi, I, s, 414; Futilhü'IBU.ldan, I, s, 107.
'0) İslam Peygamberi, I, s, 414.
HZ. MUHAMMED DEVRINDE MÜSLÜMAN-HIRIS11YAN MÜNASEBETLERI 193
sadece İsiilm'ın genel din
edilebilir.
Batı kato/ikliğinin
politikası
içindeki musamaha ruhu (71) ile izah
özellikle II. Valikan
Konsili'lıden
sonra
başlatnğı
dinlerarası diyalog teşebbüsiinü XV asır önce İsltim'uı başlatmış olması
düşündürücüdür. Asırlar boyunca İsitim'ın bayraktarlzğuıı yapmiŞ tüm İsitim
devletleri ve özellikle Türk-İsitim devletleri, hep İsliim'uı temeldeki bu dint
toleransuı4 politikalaruızn hareket noktası yapmışlardır. Batıda tarih boyunca
halklar, kralın dininde görülmek istenirken, Türk-İsitim dünyasında daima
çokluk içinde birlikte yaşamak prensibi kabul edilmiştir. Bu dint politikanın
temelleri ise Kur'an-ı Kerim ve Allah ResO/ii'nün yüce beyanları ile atılmıştır.
71) Vincent Monteil, İslam, Les Religions,. Paris, 1972, s. 266.
94/ HIRISTIY AN-MÜSLÜMAN MÜNASEBETLERI
BİBLİYOGRAFYA
1- Kur'an-ı Kerim
2- Cevad Ali, Tfirihü'l-Arab,
Bağdat,
1956.
3- Antoine Anwander, Res Religions de l'humanite, Almancadan çev. Pierre
Jundt, Paris, 1955.
4- Muhammed Mebruk Niifii, Asr ma Kable'l-İslam, Kahire, 1952.
5- Hasan İbrahim Hasan, T3nlıü '1-İsl<im, Kahire, 1964.
6- Muhammed Hamidullah, İslam Peygam~erL Türk. Çev. M. Sait Mutlu, İst.
1966.
7- C. Brockelmann, İslfim Milletleri ve Devletleri Tarihi, çev. Ne§et Çağatay,
Ankara, 1964.
8- M. Watt, Mahomet A Medine, Paris, 1959.
9- Cf. Lamınens, Les Chretiens ala Mecque ala Veille deL. Hegire, Dans L.
Arabie Occidentale ala Veille de l'hegire, Beyrut, 1928.
10- Mehmet
Aydın, Müslümanların Hıristiyanlığa Kar§ı Yazdığı
Reddiyeler
ve Tartl§ma Konuları, Konya 1989.
ll- İbn Hi§aın, es-Sire, Kahire 1955.
12- el-Askalanl, Fethü'l-Biiri bi-Şerhi
Sahihi'l-Bubiır~ Mısır,
1319-1329
13- Muhammed Harrıidullah, el-Vesiiiku's-Siyasiyye, Kahire, 1956.
14- Ebfı İsfi Muhammed b. İsfr b. Sevre, Sünenü't-Tinnizi, Kahire, 1938.
15- es-Süheyli,
er~Ravzu'l~Un(
tahki.k, Abdurrahman Vekil, Kahire, 1967.
16- İbn Sa' d, Eb il Abdullah Muhammed, et-Tabakiltü'l-Kübrii, Beyrut, 1960.
17- İbn Sellfim, Ebu Ubeyd Kftsım, el~Emv31, Kahire, 1353.
18- Mustafa Fayda, Hz. Muhammed'in Necran'lı Hıristiyanlarla
ve l\ılubahale, İlfihiyat Fakültesi, isıarn ilimleri Dergisi, II, Ank. 1975.
Görüşmesi
19- Müslim, el~C3miu's~Sahih, Türçe çev. Mehmet Sofuoğlu, İstanbul, 1965.
20- İbn Kesir, el·Bidaye ve'n-Nihaye, Beyrut, 1966.
21-Be!azuri, Futiıhü'l-Buldan- Türkçe çev. Zithir Kadir-i Ugan, İst. 1955.
22- Vincent Monteil, İsl3m, Les Religions, Paris, 1972.
Download