Untitled - Gazi Üniversitesi Açık Arşiv

advertisement
BOŞNAKLARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YÖNTEM GELİŞTİRMESİ
Erna USCUPLİC
YÜKSEK LİSANS TEZİ
TÜRKÇE EĞİTİMİ ANABİLİM DALI
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
HAZİRAN, 2014
TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU
Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren
……. (……) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.
YAZARIN
Adı
: Erna
Soyadı
: USCUPLİC
Bölümü
: Türkçe Öğretmenliği Bilim Dalı
İmza
:
Teslim Tarihi
:
TEZİN
Türkçe Adı
: Boşnaklara Türkçe Öğretiminde Yöntem Geliştirmesi
İngilizce Adı
: Developing Methods in Teaching Turkish to Bosnians
i
ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI
Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları
kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki
tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.
Yazar Adı Soyadı : Erna USCUPLİC
İmza
ii
:
JÜRİ ONAY SAYFASI
iii
ÖN SÖZ
Türkçe öğretiminin amaçları öğrencilerin dinlediklerini, okuduklarını doğru anlamalarını
duygu ve düşüncelerini düzenli bir şekilde anlatmalarını sağlamak olarak özetlenebilir.
Anlama ve anlatma becerileri okul öncesi dönemde edinilmeye başlanır. Ancak bunları
sağlıklı bir şekilde gelişimi okullarda devam eder. Türkçe öğretimi; anlama, yorumlama,
iletişim kurma becerilerinin gelişmesine yönelik olan okuma, dinleme/izleme, konuşma,
yazma ve dil bilgisi öğrenme alanlarından oluşur.
Türkçe öğretiminde öğrencilerin kazanımlar ve etkinlikler yoluyla okuma, dinleme,
konuşma ve yazma becerilerini geliştirmeleri, dilin imkan ve zenginliklerinin farkına
vararak Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanmaları hedeflenmektedir.
Anadili Türkçe olmayanların Türkçe öğrenmek istemelerinin pek çok sebebi vardır. Bunlar
tarihi, politik veya ticari gibi genel sebepler olabildiği gibi, kişisel olarak Türkçeye
duyulan sempati ve merak, iş bulmak ve işinde başarılı olma gayreti, bilimsel araştırmalar
yapma, turizm alanında faydalanma gibi özel sebepler de önemli yer tutmaktadır.
Bu çalışmada anadili Türkçe olmayan Boşnak öğrenciler hedef alınmıştır. Türkçe öğrenen
Boşnak öğrencilerin öğrenme sürecindeki zorlukların tespiti ve örnekleme yoluyla çözüm
yolları gösterilmesi amaçlanmaktadır. Çünkü Boşnakça ile Türkçe arasındaki zengin
kelime alışverişine rağmen anadil ile hedef dil arasında cümle yapısında büyük farklılıklar
bulunmakta ve öğrenim/öğretim güçlüğü de temelde buna dayanmaktadır.
Bu çalışmada dilbilimi ve yabancı dil öğretimi hakkında genel bilgi verildikten sonra, iki
dilin arasında cümle türleri, cümle öğeleri ve tamlamalar bakımından karşılaştırma
yapılarak benzer ve farklı yönleri belirlenmiştir. Ayrıca öğretimi kolaylaştırmak amacıyla
örneklemelere ve program geliştirme şekillerine dikkat çekilmiştir.
Çalışmalarım sırasında maddî ve manevî desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen aileme,
teknik konularda yetersiz kaldığımda benden bilgilerini esirgemeyen, bu çalışmamda beni
yüreklendiren dostlarıma gönülden teşekkür ederim.
i
Tezimin hazırlanması sırasında bu alandaki engin bilgilerini benden esirgemeyen,
çalışmamın her aşamasında desteğini hissettiğim ve beni eleştirileri ile en iyiye, en
doğruya yönlendiren tez danışmanım Sayın Doç. Dr. Fahri TEMİZYÜREK’e gönülden
teşekkür ederim.
Erna USCUPLİC
ii
BOŞNAKLARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YÖNTEM GELİŞTİRMESİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Erna USCUPLİC
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Haziran 2014
ÖZ
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde, dört temel dil becerisini destekleyen en önemli
unsurun dil bilgisi öğretimi olduğuna inanmaktayız. Bu yüzden çalışmamızda dilimizi
yabancılara öğretmek amacıyla yazılan ders kitaplarında dil bilgisine verilen yeri, dil
bilgisi konularının sıralanışını, dil bilgisi öğretiminin nasıl yapıldığını tespit etmeye
çalıştık.
Seçtiğimiz ders kitaplarında kullanılan yöntemleri inceleyerek, işlevsel -kavramasal
yaklaşım ile hazırlanan, öğrencinin günlük hayatta doğru ve etkili iletişim kurmasını
kolaylaştırmayı ve çabuklaştırmayı hedefleyen seçmeci yöntem ile dil öğretimi yapan ders
kitaplarını tespit etmeye çalıştık. Amacımız, bu konuda yapılacak çalışmalara ışık
tutmaktır.
Bilim Kodu
:
Anahtar Kelimeler : Boşnaklara Türkçe Öğretimi, Yöntem Geliştirme, Türkçe Öğretimi,
Dilbilgisi
Sayfa Adedi
: 83
Danışman
: Doç. Dr. Fahri TEMİZYÜREK
iii
DEVELOPING METHODS IN TEACHING TURKISH TO BOSNIANS
(M.S Thesis)
Erna USCUPLİC
GAZI UNIVERSITY
GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES
June 2014
ABSTRACT
We believe that grammar is the most important component of teaching Turkish as a foreign
language because it enables students to develop equally the four primary language skills:
reading, writing, listening and speaking. For this reason, we analyzed the importance given
to teaching grammar in the textbooks under study, the order of grammar topics, and the
methods used to teach grammar.
In this process, we sought to determine which textbooks had an eclectic methodology and
functional-conceptual approach, which we believe makes it easier and quicker for students
to communicate correctly and effectively in their daily lives. Our aim in doing this was to
provide a guide for work being done in this area. Additionally, we sought to determine
whether the order of grammar topics was in accord with CEF basic language skills and
grammar proficiency levels.
Science Code
:
Key Words
: Teaching Turkish to Bosnian, Improving Method, Teaching Turkish,
Grammar
Page Number
: 83
Supervisor
: Doç. Dr. Fahri TEMİZYÜREK
iv
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ................................................................................................................................... i
ÖZ ......................................................................................................................................... iii
ABSTRACT ......................................................................................................................... iv
BÖLÜM I
GİRİŞ .................................................................................................................................... 1
1.1. Problem Durumu ........................................................................................................ 1
1.2. Araştırmanın Amacı ................................................................................................... 2
1.3. Araştırmanın Önemi ................................................................................................... 2
1.4. Sayıltılar ..................................................................................................................... 3
1.5. Sınırlılıklar ................................................................................................................. 3
1.6. Tanımlar ..................................................................................................................... 4
BÖLÜM II
KAVRAMSAL ÇERÇEVE ................................................................................................. 5
2.1. Ana Dil ....................................................................................................................... 5
2.2. Dil Nedir? ................................................................................................................... 5
2.3. Dilin Genel Özellikleri ............................................................................................... 6
2.4. Dil Bilgisi .................................................................................................................. 7
2.5. Sözlük Bilgisi ............................................................................................................. 7
2.6. Dil ve Kültür .............................................................................................................. 8
2.7. Dilbilim ve Yabancı Dil Öğretiminde Rolü ............................................................... 9
2.8. Bosna Hersek ve Boşnaklar ..................................................................................... 12
2.9. Ses Değişmeleri ........................................................................................................ 15
2.9.1. Türkçe’den Boşnakça’ya Giren Kelimelere Bazı Örnekler .......................... 16
v
BÖLÜM III
BOŞNAKÇADA TEMEL ÖĞELER ................................................................................ 23
3.1. Alfabe ....................................................................................................................... 23
3.1.1. İsimler............................................................................................................ 24
3.2. Belirtili İsim Tamlaması ........................................................................................... 26
3.3. Sıfatlar ...................................................................................................................... 26
3.4. İşaret Zamirleri ......................................................................................................... 27
3.5. İsmin Halleri ............................................................................................................ 27
3.6. Kelime Dizilişi ........................................................................................................ 29
3.7. Mastarlar .................................................................................................................. 29
3.8. Şimdiki / Geniş Zamanın Oluşturulması .................................................................. 30
3.9. Dönüşlü (Refleksif) Fiiller ........................................................................................ 31
3.10. Emir kipi................................................................................................................. 32
3.11. İsimlerin Çekimleri................................................................................................. 32
3.12. İsim Kökü ............................................................................................................. 33
3.13. Genetif (İyelik) Halin Kullanımı ........................................................................... 33
BÖLÜM IV
TÜRKÇEDE TEMEL ÖGELER...................................................................................... 35
4.1. Sözcük ...................................................................................................................... 35
4.2. Cümle ....................................................................................................................... 35
4.3. Özne ......................................................................................................................... 35
4.4. Nesne ........................................................................................................................ 36
4.5. Tümleç ...................................................................................................................... 36
4.6. Zamir ........................................................................................................................ 36
4.7. Fiil ............................................................................................................................ 37
4.8. Ek Fiil ....................................................................................................................... 37
4.9. İsim Tamlaması ....................................................................................................... 37
4.10. Sıfatlar .................................................................................................................... 38
4.11. Adıllar ..................................................................................................................... 38
4.12. Eylem Çekimi ve Kipler......................................................................................... 39
4.13. Şimdiki Zaman: -yor (-iyor, uyor,üyör) ................................................................. 39
4.14. Belirli Geçmiş Zaman: -dı (-di, -du, -dü), -tı (-ti, -tu, -tü) ..................................... 40
vi
4.15. Belirsiz Geçmiş Zaman: -mış (-miş, -muş, -müş) .................................................. 40
4.16. Gelecek Zaman : -acak ( -ecek ) ............................................................................ 40
4.17. Geniş Zaman: -r ( -ar,-er, -ır,-ir,-ur,-ür) .................................................................. 41
4.18. İsteme Kipleri ......................................................................................................... 41
4.18.1. İstek Kipi: -a ( -e) ...................................................................................... 41
4.18.2. Dilek- Koşul Kipi: -sa (-se) ....................................................................... 42
4.18.3. Gereklik Kipi: -malı meli ......................................................................... 42
4.18.4. Emir Kipi .................................................................................................. 42
BÖLÜM V
YÖNTEM GELİŞTİRMESİ ............................................................................................. 45
5.1. Alfabe ....................................................................................................................... 45
5.2. Telaffuz ..................................................................................................................... 45
5.3. Yabancı Dil Öğretiminde Temel İlkeler ................................................................... 46
5.3.1. Dört Temel Beceriyi Geliştirme .................................................................... 46
5.3.2. Basitten Karmaşığa Somuttan Soyuta Doğru Öğretme ................................. 46
5.3.3. Görsel ve İşitsel Araçları Kullanma ............................................................. 46
5.3.4. Anadili Gerekli Durumlarda Kullanma ......................................................... 47
5.3.5. Bir Seferde Bir Tek Yapıyı Sunma ............................................................... 47
5.3.6. Verilen Bilgilerin Günlük Yaşama Aktarılmasını Sağlama ........................... 47
5.3.7. Öğrencilerin Derse Daha Etkin Katılmalarını Sağlama ................................ 47
5.3.8. Öğrencileri Güdüleme ve Cesaretlendirme ................................................... 48
5.3.9. Dilbilgisi-Çeviri Yöntem ............................................................................... 48
5.3.10. Dolaysız Yöntem ......................................................................................... 49
5.3.11. Sözel Yaklaşım (Durumsal Dil Öğretimi) ................................................... 49
5.3.12. İşitsel-Dilsel Yöntem .................................................................................. 50
5.4. Yabancı Dil Öğretiminde Temel İlkeler ................................................................... 51
5.4.1. Dört Temel Beceriyi Geliştirme .................................................................... 51
5.4.2. Basitten Karmaşığa Somuttan Soyuta Doğru Öğretme ................................. 51
5.4.3. Görsel ve İşitsel Araçları Kullanma ............................................................. 51
5.6.4. Anadili Gerekli Durumlarda Kullanma ......................................................... 51
5.4.5. Bir Seferde Bir Tek Yapıyı Sunma ............................................................... 52
5.4.6. Verilen Bilgilerin Günlük Yaşama Aktarılmasını Sağlama ........................... 52
vii
5.4.7. Öğrencilerin Derse Daha Etkin Katılmalarını Sağlama ................................ 52
5.4.8. Öğrencileri Güdüleme ve Cesaretlendirme ................................................... 52
5.9. Soru-Cevap ............................................................................................................... 53
5.9.1. Düzvarım Yönteminin Kullanım Özellikleri ................................................. 53
5.10. Yabancı Dil Öğretiminde Araçlar ........................................................................... 53
5.11. Uygulamalar ........................................................................................................... 54
5.11.1. Öğrencilerin Derse Daha Etkin Sağlama ................................................... 54
5.11.2. Yabancılara Türkçe Öğretiminde Atasözleri Önemi .................................. 54
5.11.3. Yabancı Dil Öğretiminde Fıkralar Anlatımı .............................................. 55
5.11.4. Gülmece ..................................................................................................... 56
5.11.5. Rol Yapma – Diyalog ................................................................................. 56
5.11.6. Serbest yazma ........................................................................................... 58
5.11.7. Türkçeyi Nasıl Öğreniriz ........................................................................... 58
5.11.8. Tekerleme / Güzel Sözler Söyletme ........................................................... 59
5.11.9. Şiir Okutma ................................................................................................ 59
5.11.10. Bulmaca ................................................................................................... 60
5.11.11. Yazma ....................................................................................................... 63
5.11.12. Masal ........................................................................................................ 63
5.11.13. Gezi yazısı................................................................................................ 63
5.11.14. Dil Bilgisi Öğretiminde Yaklaşım, Yöntem ve Teknik ile İlgili
Öneriler ................................................................................................... 64
5.11.15. Dil Bilgisi Konularının Öğretimini Kolay ve Zevkli Hâle
Getirebilecek Etkinlikler ile İlgili Öneriler ............................................ 72
BÖLÜM VI
SONUÇ VE ÖNERİLER ................................................................................................... 75
6.1. Sonuç ........................................................................................................................ 75
6.2. Dil Öğreticisine Öneriler .......................................................................................... 75
KAYNAKLAR .................................................................................................................... 81
viii
BÖLÜM I
GİRİŞ
Bu çalışmada Boşnaklara Türkçe Öğretimi’nde Yöntem Geliştirilmesi konusu ele
alınacaktır. Bilindiği gibi, Yabancılara Türkçe Öğretimi konusunda pek çok teorik kitap ve
makale yazılmıştır. Ana dili Türkçe olmayan ve yapı bakımından da Türkçe’den bütünüyle
farklı bir dil kullanan Boşnaklara (Bosna-Hersek vatandaşlarına) Türkçenin öğretiminde
nasıl bir yol takip edilmelidir sorusu bu çalışmanın soru cümlesini oluşturmaktadır.
1.1. Problem Durumu
Boşnakça, Sırpça-Hırvatça dil grubuna dâhil olan Güney Slavcanın bir aksanını
oluşturmaktadır. Boşnak dilinde Müslümanlığın ve Osmanlı hâkimiyetinin etkisi ile çok
sayıda Türkçe ve Türkçe vasıtasıyla girmiş olan Arapça-Farsça kökenli kelimeler
bulunmaktadır.
1878 yılında Osmanlı hâkimiyetinden çıkmış olmasına rağmen Bosna-Hersek’te XX.
yüzyılın başlarına kadar en etkili dil Türkçedir. Vatan, Rehber gibi gazeteler başta olmak
üzere çok sayıda Türkçe gazete yayınlanmıştır. Ayrıca yine XX yüzyılın başlarına kadar
mahkemelerde kullanılan dil Türkçedir. Bu örnekler Türkçenin etki alanını göstermesi
bakımından önemlidir.
Boşnakların Türkçeyi öğrendiği iki önemli kanal İstanbul’da aldıkları eğitim ve BosnaHersek’teki medreselerdir. Ne var ki, Bosna-Hersek’in 1909 yılında Avusturya tarafından
ilhakından sonra bu iki kanal da kapanmış, Türkçe öğrenenlerin sayısı gittikçe azalmıştır.
Yugoslavya döneminde ise bütünüyle ortadan kalkmıştır.
1995’te Bosna-Hersek’in bağımsız olmasından sonra Türkiye ile ilişkilerin gelişmesine
paralel olarak Bosna-Hersek’in Zenica ve Tuzla şehirlerindeki üniversitelerde Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümleri açılmış, ayrıca lise düzeyinde Türkçe seçmeli dersler konulmuştur.
1
Türkiye ile bağları oldukça zayıflatılmış olan Bosna-Hersek’te Türkçenin önemli bir
iletişim aracı haline gelmesi, bu dili öğrenenlerin sayısının artmasına bağlı olacaktır.
1.2. Araştırmanın Amacı
Bosna-Hersek’te yaşayan ve ana dili Türkçe olmayan Boşnaklara Türkçe öğretimini
yaygınlaştırmak için bir takım yöntem ve tekniklerin geliştirilmesi gerekmektedir.
Boşnakçanın Slav dil grubunun bir parçası olması sebebiyle, gramer yapısı Türkçenin
gramerinden oldukça farklıdır. Örneğin Boşnakçada var olan “eril” ve “dişil” kelimeler,
Türkçede bulunmamaktadır. Aynı şekilde Türkçede çok sayıda geçmiş zaman kipi olduğu
halde Boşnakçada sadece bir tane bulunmaktadır. Bu durum Türkçe öğrenen bir Boşnak
için son derece karmaşık bir yapıyı ifade etmekte ve öğrenim güçlüğü çekmesine sebep
olmaktadır.
Bu çalışma ile Boşnak öğrencilerin en fazla zorluk çektikleri gramer kurallarının basit
şekilde ifade edilmesi ve anlaşılır hale getirilmesine gayret edilecektir. Ayrıca Boşnakların
öğrenme yetenekleri göz önüne alınarak gramer kurallarının öğretme sıralaması yapılması
planlanmaktadır.
1.3. Araştırmanın Önemi
Türkçe dünya genelinde en çok konuşulan beşinci dil durumundadır. Ancak bu yaygınlık
daha çok anadili Türkçe olanların sahip oldukları nüfus durumları ile ilgilidir. Çünkü
Türkler Türkiye’den Kazakistan’a kadar çok geniş bir coğrafyada yaşamaktadırlar.
Türklerin nüfus olarak kalabalık olmalarına rağmen dünyada Türkçe öğrenme talebinin az
olması, belirli bir dil öğretme politikalarının geliştirilmemesiyle ilgilidir. Gelişen dünyada
dil bir endüstri haline gelmiştir. Dil öğretim yöntemlerinde hızlı gelişim örneğin İngilizceyi
dünya dili haline getirmiştir. Bu yönüyle İngilizce sadece iletişim dili değil aynı zamanda
dil endüstrisinin de lokomotifi durumundadır. Modern ülkeler kendi dillerini öğretebilmek
amacıyla uluslararası alanda her türlü yol ve yöntemi denemekte, okullar, üniversiteler
açmak, dil kurslarını teşvik etmek, kendi dillerin öğretimi için burslar vermek gibi pek çok
alternatif projelere destek vermektedirler.
Türkiye’nin dil endüstrisinde yer alması yeni bir fikirdir. Yurt dışı temsilciliklerinde Türkçe
öğretim merkezlerinin kurulması, Türkiye’ye gelen yabancılara Türkçe öğretimi için
Türkçe öğretim merkezlerinin kurulmasının tarihi çok yenidir. Üstelik Türkçenin öğretimi
2
alanında yapılan faaliyetler ticari olmaktan çok ülke tanıtımına hizmet amacını gütmekte
veya kültürel birliği olan toplumlara yakınlaşmak gibi romantik nedenlere dayanmaktadır.
Gelişen dünyada dil endüstrisinin içinde yer almanın en önemli aracı yabancılara Türkçeyi
öğretmek için yeni yöntem ve tekniklerin geliştirilmesi olacaktır. Bu çalışmaların ana dili
Türkçe olmayan her ulusunun dil ve gramer yapısına göre özel olarak geliştirilmesi
gerekmektedir.
1.4. Sayıltılar
Bu çalışma tamamlandığında;
1.4.1. Türkçe ile Boşnakça arasındaki temel gramer farklılıkların belirlenmesi,
1.4.2. Boşnak öğrencilerinin Türkçe öğrenme zorluklarının tespiti,
1.4.3. Gramer farklılıklarının öğrenme üzerindeki olumsuz baskısının kaldırılması ve
öğrenme kolaylığına geçilmesi,
1.4.4. Boşnak öğrenciler için Türkçe öğrenme kılavuzunun hazırlanması,
1.4.5. Kelime öğretiminde Boşnakçada yer alan Türkçe kelimelere sıklıkla yer verilerek
dili tanıma aracı olarak kullanılması,
1.4.6. Günlük ihtiyaca yönelik dil becerilerinin kazandırılması,
1.4.7. Seçilmiş metinlerin kolay ve zora göre ayrımının yapılması ve örnek metinlerin
tespit edilmesi,
1.4.8. Boşnaklara Türkçenin en kolay öğretme yönteminin geliştirilmesi,
1.4.9. Amaç doğrultusunda ortaya konacak verilerin Türkçenin öğretimini kolaylaştırması
düşülmektedir.
1.5. Sınırlılıklar
Bu çalışma ana dili Türkçe olmayan ve daha çok Bosna-Hersek Federasyonu’nda yaşayan
Boşnaklara Türkçe öğretimi ile sınırlı tutulmuştur. Çalışma teorik düzeyde gramer öğretimi
ile sınırlandırılacaktır.
3
1.6. Tanımlar
Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendisine özgü yasaları olan ve
ancak bu yasalar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda
atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş toplumsal bir kurumdur (Ergin,
1999, s. 3).
Bir bildirişim aracı olan dil, basit değil, çok yönlü, çok güçlü bir sistemin aracıdır. Dil,
insanı yücelten, onurlandıran, ona saygınlık kazandıran sosyal bir kurumdur. İnsanoğlu
zekâsını, duygu ve düşüncelerini dil ile dışa vurur, dil ile paylaşır.
Dil, bir toplumu oluşturan bireylerin düşünce ve duygularının o toplumda ses ve anlam
bakımından geçerli ortak öğeler ve kurallardan yararlanılarak başkalarına aktarılmasını
sağlayan çok yönlü ve gelişmiş bir sistemdir (Korkmaz ve başkaları, 2001, s. 2)
Ana dil ise, başlangıçta anneden ve yakın aile çevresinden, daha sonra da ilişkili bulunulan
çevrelerden öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve bireylerin bir toplumla en güçlü
bağlarını oluşturan insanın duygu ve düşüncelerini başkalarına en güzel biçimde aktardığı
dildir (Hengirmen, 1998, s. 30).
Ana dil öğretiminin bireylere doğru, açık ve etkili bir iletişimi gerçekleştirebilecek dilsel
becerileri
kazandırma;
onların
düşünce
güçlerini
geliştirme,
yetkinleştirme
ve
toplumsallaşma süreçlerine katkıda bulunma gibi temel amaçları vardır. Başkalarının
düşünme güçlerini anlama yetisi, kişinin dilden yararlanma yeteneği ile sınırlıdır. Ana dili
öğretimi, kendi kuralları ve mantığı içinde yalnızca dil öğretimini ilgilendiren bir konu
değil, toplum hayatının bütün öğelerini yakından ilgilendiren yaşamsal kavramlar
bütünüdür (Yalçın 2002, s. 15).
Ana dili Türkçe olmayanlara Türkçe öğretimi konusunda ortaya konulan çalışmalar ise
Türkiye’de hızla ilerlemektedir. Bu çalışmaların teorik düzlemden çıkarılarak tatbikine
geçilmesi ise uygun dil öğretim yöntemlerinin Türkçe öğretim merkezlerinde olacaktır.
4
BÖLÜM II
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
2.1. Ana Dil
Ana dil kavramı, Türkçe Sözlükte, ’’Kendisinden başka diller veya lehçeler türetmiş olan
dil. ’’ (TDK,2005) şeklinde tanımlanmaktadır. Aksan, ’’ Dilin başlıca yasalarından biri de
sürekli bir değişme ve gelişme içinde bulunan bir varlık oluşudur. Bir dil, farklı siyasal ve
kültürel etkiler altında kaldığında kendi doğal gelişimine bu etkiler de katar ve mensup
olduğu dil ailesinin, dil hususiyetlerini korumakla beraber kendi bünyesine kattığı yeni
özellikler ile kendi dil ailesinden olan diğer dillerden ayrılır ifadesi ile bu tanıma
katıldığını belirtmektedir.
Bu tanımdan hareketle ana dil teriminin, dil bilgisi alanının temel kavramlarından biri
olduğu
söylenebilir.
Bunun,
Türkçe
öğretiminin
temel
kavramları
arasında
değerlendirilmesinin sebebi, ’’ana dil’’ ve’’ ana dili ’’kavramlarının birbirine
karıştırılmasını önlemektir (Özbay, 2006, s. 4).
“İnsanın çocukken ailesinden ve soyca bağlı olduğu topluluktan öğrendiği dil” (TDK,
2005).
2.2. Dil nedir?
“Dilin nasıl öğretileceği konusu yüzyıllardır dil eğitimcilerinin odağında yer almış ve dil
öğretimi alanın tartışma konusu olmuştur. Bu çerçeve içinde yeni yaklaşım ve yöntemler
öne sürülmüş ve genel anlamda alandaki değişim, eğitim ve eğitim psikolojisi alanındaki
kurumsal değişmelere paralel olarak yürümüştür. Yabancı dil öğretiminde yöntem sorunu
günümüze gelene kadar sayısız değişiklik, gelişme ve tartışmanın zeminini oluşturmuştur.
Dilbilimsel çalışmaların ilerlemesi, bu çalışmaların dil öğretimi alanına yansımasına ve
yeni yaklaşım, yöntem ve tekniklerin oluşmasına yol açmıştır. Aynı zamanda, dilbilim
çalışmalarının öğrenme ortamına aktarılması uygulamalı dilbilim diye yeni bir bilimsel
5
alanın doğmasına yardımcı olmuştur. Yabancı dil öğretim yaklaşımları ve yöntemlerinin iyi
bilinmesi, bundan sonra yeni yaklaşım ve yöntemlerin gelişmesi ve bu sürecin takibi
açısında oldukça önemlidir” (Demircan, 1990).
Dil ile ilgili pek çok tanım yapılmıştır. “İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını
bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma.’’(TDK,2005), ’’Düşünce,
duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan ögeler ve kurallardan
yararlanılarak başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü, çok gelişmiş bir dizge.’’
(Özbay, 2006, s.1); “Dil uzun bir zaman içerisinde ve çeşitli tarih, coğrafya ve kültür
şartları altında meydana gelmiş; içtimai yönü ağır basan tabii ( canlı ) bir varlık” (Demir,
Barın, 2010, s. 2) şeklinde yapılan tanımlar başlıca örneklerdendir. Bununla birlikte dilin
bir başka özelliği ise düşünce ile iç içe olmasıdır. İnsan dil ile düşünür, anlar, anlatır
(Özbay, 2006, s. 2).
İnsanlar, dil vasıtasıyla düşünceleri, duyguları ve ihtiyaçlarını ifade edebilirler. Öyleyse dil,
toplumda anlaşma nabzıdır, fikrin en büyük mucizesidir. Hatta toplumsal olguların en
önemlisi sayılır. Çünkü dilin gelişimi, toplumun sosyal hareketliliğe bağlıdır.
2.3. Dilin Genel Özellikleri
Barın ve Demir’e göre “Dil, bir göstergeler dizgesidir: Gösterge ’’bir dilin kelimeleri’’
olarak da tercüme edilebilir. Dilde yer alan her kelime, bir “gösteren” ile bir “gösterilen’’
den oluşur. Kelimenin bir görsel (yazılmış biçimi) bir de işitsel (sesletim biçimi) biçimi
vardır. Kelimenin bu yönüne ’’gösteren’’ denmektedir. Diğer yönüne yani görünce
(okuyunca) veya işitince zihnimizde oluşan kavrama (anlama) ise “gösterilen” denmektedir
(Demir, Barın, 2010, s. 4). Ayrıca “yazılı ve sözlü olarak bir anlama ve anlatma sistemi
olan dil, toplumdaki herkesin bildiği ve kullandığı ortak anlaşma aracıdır.” (Demir, Barın,
2010, s. 6).
Düşünce ve dil ise birbirine bağlı iki varlıktır. Çünkü insan zihninde beliren şeylerin ister
soyut ister somut olsun tarif edilmesi veya tanımlanması sadece dil vasıtasıyla
olabilmektedir. O halde dil düşüncenin sese ve yazıya bürünmüş şeklidir. Özbay bunu
“dilin bir başka özelliği ise düşünce ile iç içe olmasıdır. İnsan dil ile düşünür, anlar,
anlatır.” şeklinde tanımlamıştır (Özbay, 2006, s. 2).
6
2.4. Dil Bilgisi
Dil bilgisi, dilin yazılı metinlere yansıyan yönleriyle ilgilenir. Konuşma esnasında dil
bilgisi kuralları ihmal ediliyor veya göz önüne alınmıyor gibi görünse de aslında esasları
önceden belli ve bellek içinde yer almış olan kurallar çerçevesinin dışına çıkılmamaktadır.
Bununla birlikte konuşma dili dil bilgisi için önemli değildir. Buna karşılık dil bilim dilin
en doğal biçimi olan konuşma diline ağırlık verir.
Özellikle seslerin oluşumu ve
farklılıkları, dil bilimin ilgilendiği alanlardan biridir. Dil bilgisinde “a” sadece bir ses
olarak ele alınırken dil bilimde “a” sesini oluşumu farklı telaffuz şekilleri, diğer seslerle
ilişkileri ve bu olguların sebepleri ayrıntılı olarak ele alınır. Demir-Barın bu olguyu “Dil
bilimi de yazılı metinlerle ve dilin zaman içindeki gelişmeleriyle ilgilenmekle birlikte
sözlü dile, konuşma diline öncelik ve üstünlük tanır. Gözlemlenmeyen olgulara veya
doğrulanmayacak, dil içi gerçekliğin benimsenmesine imkân tanımayan kurallara yer
vermez. Tarafsız gözlemlere nesnel bakış açılarına dayanan tasvirici veya açıklayıcı bir
nitelik taşır.” şeklinde tarif etmişlerdir. (Demir, Barın, 2010, s. 22). Şu halde dil bilgisi
(gramer) kuralcı ve milli, dil bilim ise betimsel ve evrenseldir denilebilir.
2.5. Sözlük Bilgisi
Sözlük, toplum bireylerinin duygu ve düşüncelerini birbirlerine anlatmak için kullandıkları
kelimelerden meydana gelen eser (Durmuş, 2009, s. 398); “bir dilin söz varlığını belli bir
düzene göre bir araya getiren eser; bir dilin ya da bir dilin bir bölümünün genel olarak veya
belli bir zamanda kullanılan kelime ve deyimlerini umumiyetle alfabe sırasına, bazen de
kavram alanlarına göre ele alıp aynı dille tanımlarını yapan örnek vererek açıklayan veya
başka bir dildeki karşılıklarını yazan kitap” (Topaloğlu, Kaçalin, 2009, s. 403-414)
şeklinde tanımlar yapılmıştır. Sözlükler kullanım alanına, hazırlanış amacına kullanan
kesimin düzeyine ve mesleğine göre farklılık göstermektedir. Bu nedenle bir dilde birden
çok sözlük hazırlanabilir. Bir dildeki atasözlerinin, deyimlerin, farklı bilim ve sanat
dallarına göre terimlerin sözlükleri yapılabilir. Hatta tarihin şivelerin ve ağızların da
sözlükleri yapılabilir.
Eğitim öğretim kademlerine göre güncel sözlülerden üretilen okul sözlüklerinin hazırlanışı
da özel bir bilgi ve birikim gerektirdiği için okul sözlüklerinin hazırlanması da sözlük
bilimcilerin çalışma alanı içindedir. (Demir, Barın, 2010, s. 30).
7
2.6. Dil ve Kültür
Dil ile ilgili yukarıda verilen tanımların özü şudur: Dil insanlar arasında en önemli iletişim
aracıdır. Kültür ise bir milletin tarih boyunca oluşturduğu ve kuşaktan kuşağa aktararak
devam ettirdiği maddi ve manevi unsurlarıdır. Kültür bir toplumun hayatının özüdür.
Bundan dolayı aslında dil en önemli kültür taşıyıcısıdır. Dilde bir kelimenin doğması veya
ölmesi maddi somut ya da soyut bir kültür değerinin doğması veya ölmesi ile ilgilidir. O
halde dili zenginleştiren şey kültür; kültürü yaşatan ise dildir. Dilin başka bir özelliği de
kültür aktarımını sağlamasıdır. Dil öğretimi aynı zamanda kültürün öğretimidir. Dil
öğretiminin asıl amacı, bireylerin düşünce gücünü geliştirmek, diğer insanlarla iletişimini
sağlamak ve sahip olunan kültürü kuşaktan kuşağa aktarmaktır (Özbay, 2006, s. 3).
Dili bir sözlük olarak düşünmemek gerekir. Her dilde kelimeler vardır. Bir dilin
özelliklerini ortaya koyan en önemli belge, o dilin grameridir. Bu yapı o milletin dünya
görüşüne, kavramları adlandırma mantığına, hayata bakış tarzına ve değer yargılarına göre
biçimlenir. (Demir, Barın, 2010, s. 9).
Dil hem en büyük kolaylık hem de bütün kolaylıkların ve güzelliklerin temeli olan yalnız
insana özgü büyük bir avantajdır. Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Türk dili,
Türk milletinin kalbidir, zihnidir. Her millet, milli varlığını sürdürmek ve geleceğini
korumak için dilini korur, geliştirir ve kendi insanına en iyi şekilde öğretmeye çalışır.
(Demir, Barın, 2010, s. 13).
Türklerin Asya’dan Avrupa’ya kadar yayılmış olması, Türkçenin de geniş bir alanda
konuşulmasına sebep olmuştur. Bundan dolayı Türkçenin, tarih boyunca geçirdiği evreler,
zamana ve değişik ülkelere yayılmış bu dille oluşturulmuş ürünler ile bugünkü Türk lehçe
ve ağızları gözden geçirilirse zengin bir sözvarlığına sahip olduğu ortaya çıkmaktadır.
Kuşaktan kuşağa, kişiden kişiye aktarılan söz varlığı, aynı zamanda Türk kültürünün
aynasıdır. ( Özbay, 2006, s. 2).
Yabancı dil öğretiminde sadece kelime değil o kelimenin meydana çıktığı kültür evreni de
önemlidir. Bundan dolayı kelime sadece birkaç sesten meydana gelmiş bir yapı olarak
düşünülmemeli, taşıdığı kültür de öğrenciye yansıtılmalıdır. Bu açıdan Türkçe’nin öğretimi
aslında Türk kültürünün öğretimi ile eş anlamlıdır.
8
2.7. Dilbilim ve Yabancı Dil Öğretiminde Rolü
Yabancı dil öğretiminin alanı, dilbilimsel incelemeler ile sımsıkı bir bağlantıda
bulunmaktadır. Çünkü dil, öğretilmesi hedeflenen konudur. Öyleyse dil öğretmeninin dilin
gerçeği ve tabiatı hakkında genel bilgileri sahip olması gerekmektedir. Bunun
gerçekleştirilmesi, dilbilim vasıtasıyla olur. Dilbilimin eğitim amaçlı bir gayesi yoktur.
Fakat sunduğu dil betimlemesi ve dil kuramları, dil öğretim alanında kullanılmaktadır.
Toklu’ya göre yabancı dil öğretiminde, dili farklı yönleriyle ele alan dilbilim akımlarının
derin etkileri olmuştur. Dilbilimin görevi, çok yönlü karmaşık ve gizemli bir varlık olan
dili tüm boyutlarıyla incelemektir” (Toklu, 2003, s. 9).
Dilbilimci, dil denilen çok yönlü olgunun doğasını anlamaya, dilin fiziksel, ruhsal ve
toplumsal niteliklerini açıklamaya çalışır. Kuramlar ve modeller geliştirir. Bunu yaparken
de felsefe, insanbilim, dahası matematik gibi bilim sallarından yararlanır. Aslında bu ilişki
karşılıklıdır.
Dil
olgusuyla
yalnızca
dil
bilimciler
ilgilenmezler.
Felsefeciler,
insanbilimciler, ruhbilimciler, toplumbilimciler ve dil öğretimiyle uğraşanlarda dille
ilgilenmişlerdir (Tura, (http://turkoloji.cu.edu.tr/DILBILIM/tura.pdf).
Dilbilimin iki dayanağı, dilsel kuram ve dilsel betimlemedir. Dilsel kuram, dilin ve
tabiatının genel çerçevesini sunmaktadır. Dilsel betimleme ise dilin olgularının (sesbilgisisözdizimi-şekilbilgisi-anlam bilgisi) bilimsel betimlemesini arz etmektedir. Bilindiği gibi
dilbilimdeki gelişme, iki farklı yaklaşıma sebep olmuştur. Bu iki yaklaşım: Betimlemeli
dilbilim ve Dönüşümlü Üretimsel dilbilimdir (el-Rajhi, 2010, s. 7).
Buna ek olarak gitgide dilbilimin, gereksinim itibarıyla diğer bilimlerle iç içe bir hale
gelmesinden dolayı dilbilim çeşitli dallanmalara uğramıştır.
Yabancı dil öğretiminde dilbilimin rolüne ışık tutmak istersek otomatik olarak uygulamalı
dilbilim hakkında konuşur olmamız gerekir. Zira dil öğretimi uygulamalı dilbiliminin
temel alanlarından biridir.
Uygulamalı dilbilimin, birincil amacı her ne kadar dilbilimden yola çıkarak hayatın farklı
alanlarındaki problemlerini çözmek olsa da bu alandan payını en çok dil öğretileri ve ikinci
dil edinimi alanları almaktadır. Fakat yine de uygulamalı dilbilim, dilbilim, antropoloji,
psikoloji, sosyoloji ve eğitim gibi farklı disiplinlerle el ele kol kola çalışan bir bilim dalıdır.
20. yüzyıl başlarında, Sausser’in (Ö.1913) ölümünden sonra 1961 yılında yayılanan cours
in General Linguistics adlı kitabı bir yandan betimlemeli dilbilimin –tarihsel dilbilim
karşısına- temellerini atarken, diğer yandan karşılaştırmalı dilbilim çalışmalarına ışık
9
tutmuştur. Böylece dilbilim alanındaki çalışmalar betimlemeli alana kaymış, Amerikalı
dilbilimcilerden Boas, Sapir ve Bloomfield yazılı olmayan dilleri inceleme yöntemlerini
geliştirmişler, Avrupalı dilbilimcilerden Jespersen betimlemeli dilbilime kuramsal ve
felsefi açıdan katkı sağlamıştır. Öte yandan Prag dil okulu yapısalcılığı geliştirirken,
Kopenhag dil okulu ise dili matematiksel denklemlerle açıklama yoluna gitmiştir. İkinci
Dünya Savaşından sonra dilbilim alanındaki çalışmalar artarak devam etmiştir. Savaş
sonrası yabancı dil öğrenimi ve öğretime artan ilgi, dilbilim alanındaki çalışmalara yeni bir
boyut kazandırmış, böylece uygulamalı dilbilim araştırmaları başlamıştır. Bu bağlamda
anadil ile amaç dilin benzer ve farklı yönlerini inceleyen karşıtsal dilbilim ortaya çıkmıştır.
Dilbilim ilkelerini İngilizce öğretimine uygulayan ilk kişi olan Amerikan yapısalcılarından
Fries karşılaştırmalı çalışmaların önemini şöyle dile getirir: ”En etkili gereçler, dilin
bilimsel betimlemesi ve bu betimlemenin anadil ile özenli karşılaştırılması sonucu elde
edilen bilgiler ışığında hazırlanan gereçlerdir.”
Fries’in bu tespitini eserinde nakleden Lado, daha sonra yabancı dil öğretim kitabının nasıl
olması gerektiğini belirtir: “Ders kitabı; dilbilgisel yapı, telaffuz, söz varlığı ve kültürel
içerik bakımından aşamalı olmalıdır. Bu aşamalandırma bizim burada sunacağımız
karşılaştırmadan sonra daha iyi yapılabilir.” Lado bu görüşünü karşıtsal dilbilimin, başka
bir deyişle modern uygulamalı karşıtsal dilbilim çalışmalarının gerçek başlangıcı olan
Linguistics Across Cultures adlı kitabında dile getirir. Lado teorisinin öğretim açısından
önemini vurgularken ise şöyle der: “İnanıyoruz ki, yabancı dil öğrenmeye başlayan öğrenci
bu dilin bazı özelliklerinin kendisine kolay, kimi özelliklerinin ise zor geldiğini görecektir.
Öğrenciye anadiline benzeyen olgular kolay, farklı olan olgular ise güç gelecektir” (İşler,
2002, s. 124-126).
Diğer yandan yabancı dil öğretiminde büyük katkıda bulunan başka bir teori ortaya
çıkmıştır. Bu teorinin ortaya konmasının esas nedenini bu iki soruda açıkça ifade
edebiliriz: “Bir başka dil ile söz konusu olan dilin ortak yönü ne olabilir? Bunlar aslında
birbirinden çok farklı diller değil midir? bunun aksine insan zihninde tek bir dilbilgisi
vardır. Buna “Üretken dönüşümlü dilbilgisi” denir. Üretken-dönüşümlü dilbilgisi teorisinin
temellerini oturtturan ünlü Amerikalı dilbilimci Naom Chomsky’dir. Chomsky, teorisini
anlatarak şöyle der:
Üretken dilbilgisiyle, cümlelere açık ve iyi tanımlanmış yollarla betimlemeler getiren bir
kurallar dizgesini anlatmak istiyorum. Açık ki, bir dilin her konuşanı, diline ilişkin
kuralları taşıyan bir üretken dilbilgisi kazanmıştır. Bu, kişinin o kuralların farkında olduğu
10
anlamına gelmez. Hatta farkında olabileceği anlamına da gelmez. Üretken dilbilgisi,
kişinin dili hakkında söyleyebileceklerini değil, kişinin gerçekten bildiklerini belirlemeye
çalışır (Sezer,1988, s. 143-144).
Üretken-dönüşümlü dilbilgisinin dayandığı temel varsayımların dil öğretmenlerince
bilinmesinde büyük yarar vardır. Bu varsayımlar:
1. Kişinin zihninde, anadiline ilişkin çok sayıda ve ayrıntılı kurallar vardır. Bu kurallar bir
“bilinçaltı dilbilgisi‟ oluşturmaktadır. Kişi, bu kurallar yardımıyla şunları yapabilir:
a. Sonsuz sayıda cümle üretebilir ve üretilen cümleleri anlayabilir.
b. Bir cümlede görünmeden yer alan kelimelerin/öbeklerini değerlendirebilir.
c. Bir cümledeki ya da kelime öbeğindeki anlam bulanıklığını gösterebilir.
d. Kurallara uygun cümle ve öbeklerle, uygun olmayanları ayırt edebilir.
e. Aynı anlama gelen cümleleri ya da öbekleri tanıyabilir.
2. Bir dilbilgisi, kişinin zihninde var olduğunu düşündüğümüz bilinçaltı dilbilgisinin
kurallarını açıklamayı amaçlayan bir dil kuramıdır. Bir başka deyişle, bir dilbilgisi, kişinin
zihnindeki dilbilgisinin gözler önüne serilmiş şeklidir.
3. Kişinin zihnine girebilmek söz konusu olamayacağına göre bir dilbilimcinin, bilinçaltı
dilbilgisini açığa çıkarabilmesi için yapabileceği en iyi şey, bir dilbilgisi, yani bir dil
kuramı önermektir.
Bu dil kuramı bir dizi kurallar içerecektir. Dilbilimcinin varmak istediği nokta en az kuralla
en çok dil gerçeğini açıklayabilmek olmalıdır.
4. Bir dilbilgisi, sadece ait olduğu dile ait cümleleri üretmelidir. Ayrıca bir dildeki bütün
cümleleri üretebilmek kuralını içermelidir.
5. Kişinin “bilinçaltı dilbilgisi‟nde cümlelerin iki yapısı vardır: derin yapı ve yüzey
yapıdır. Derin yapı cümlenin anlamını taşıyan yapıdır. Yüzey yapı da cümlenin söylenilen
şeklidir.
6. Çocuklar, anadillerini öğrenirken duydukları çoğunlukla “yarım‟ cümlelerdir. Yani,
bağlamın anlaşılır kıldığı öğeler cümlede yer almadığından, çocuklar çoğunlukla öğeleri
eksik cümleler duymaktadır (Bkz. Sezer,1988:144-145-146). (Albiladi, 2012: 11)
11
2.8. Bosna Hersek ve Boşnaklar
Bosna-Hersek Avrupa kıtasının güneybatısında, Balkan yarımadasının ise Kuzeybatısında
yer almaktadır. Bosna kelimesinin Sava nehrine dökülen Bosna kelimesinden türetildiği
ileri sürülmüştür. Hersek kelimesi ise Ortaçağ sonlarında bugünkü Hersek bölgesinde
hüküm sürmüş olan Hercegovine dukalığından gelmektedir. Bugün Bosna Hersek,
Hırvatistan, Sırbistan ve Karadağ ile çevrelenmiştir.
Bosna-Hersek bölgesine ilk yerleşenlerin Hint-Avrupa kökenli İlliryalılar olduğu kabul
edilmektedir. Slavlar ise ilk olarak Bosna ırmağının çevresine yerleşmişlerdi. Önceleri
Roma İmparatorluğunun Pannonia eyaletinin bir parçası olan Bosna-Hersek daha sonra
Bizans imparatorluğunun egemenliğine geçmiştir. Bölgeye ilk Türk akınlarının başladığı
yıllarda (1386) Bosna, kral I.Tvrtko tarafından idare edilmekteydi. Kral I. Tvrtko Kosova
savaşında Sırplarla beraber Osmanlılara karşı savaştı.
Bosna’nın Osmanlı devletine vergi vermeye başlaması Kral II.Tvrtko (1420-1443)
zamanında başladı. Bu gelişme aynı zamanda Bosna üzerinde Türklerin baskısının da
artması anlamına geliyordu. XV. Yüzyılın ikinci yarısında bugünkü Saraybosna bölgesi
Türklerin önemli bir sınır noktası haline gelmiş ve Üsküp Beyi İsa Bey tarafından idare
edilmeye başlanmıştı.
1443-1461 yılları arasında Bosna Kralı olan Stjepan Tomaş’ın Papa’nın emriyle Bogomil
inancında olanları ezmeye başlaması Bosna tarihi için önemli bir dönüm noktası oldu.
Bogommilleri korumaya çalışan Osmanlıların Bosna’daki gücü arttı. Kral’ın oğlu
Tomaşeviç’in (1461-1463) Sırplarla birleşmeye çalışması ve Osmanlılara vergi ödemekten
kaçınması üzerine Fatih Sultan Mehmet Bosna’nın fethine başladı. 1463 yılında Bosna
Osmanlı egemenliğine girdi. Ancak bütün Bosna-Hersek’in fethi 1528 yılına kadar sürdü.
Böylece Bosna-Hersek’in önemli şehirlerinden Zvornik, Banjaluka, Yayçe (Jajce),
Srebrenik gibi şehirler Osmanlı hâkimiyeti altına alındı.
Bosna Hersek’in merkezi Saraybosna şehriydi. Bu şehir ünlü Boşnak beylerinden Gazi
Hüsrev Bey tarafından kuruldu. O aynı zamanda Osmanlı Sultanı II. Bayezid’in torunuydu.
Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1436’da Saraybosna’ya sancak beyi olarak tayin
edilmişti. Gazi Hüsrev Bey’in Saraybosna’ya yaptırdığı vakıflar sayesinde şehir hızla
gelişip Bosna’nın sancak merkezi durumuna geldi. Burada meydan gelen gelişmeler
Bosna’da İslamiyet’in yayılmasında da önemli rol oynadı.
12
Boşnaklar Türklerle karşılaştıkları sırada Bogomil mezhebindeydiler. Bu mezhep 8.
Yüzyılda Bulgaristan’da ortaya çıkmıştı. Kurucusu Bogomil adında bir papazdı. Bog=tanrı
mil=sevmek kelimeleri Slav dilinde “Tanrının Sevdiği” anlamına gelmektedir. Bogomil
mezhebinde olanlar Hristiyanlığı kabul etmekle beraber yaygın dini inançlara
katılmıyorlardı. Örneğin Teslis’e inanmıyorlar, Hz. İsa’nın Tanrı’nın ruhu olduğu inancı
yerine onun sadece Peygamber olduğunu kabul ediyorlar, Papalık, Haç gibi dini kurumları
ve sembolleri kabul etmiyorlardı. Bu yüzden Papalık tarafından şiddetle cezalandırılmaları
için emir verildiği Ortaçağ boyunca büyük sürgün ve cezalandırmalara maruz kalmışlardır.
Fatih Sultan Mehmet, Bosna’nın fethinden sonra Boşnakları dini inançlarında serbest
bırakan bir ferman yayınladı. Ferman şöyleydi:
“Ben, Fatih Sultan Mehmet Han: Aşağı ve Yukarı tabakadan herkes bilsin ki: Bu fermanı
ellerinde bulunduran Bosna Ruhbanlarına büyük bir lütuf olarak buyurdum ki, Bunlara ve
kiliselerine kimse dokunmasın, kimse engel çıkarmasın, kimse rahatsız etmesin. Kaçıp
gelenler de güvende olsunlar, bizim ülkemizde korkusuzca otursunlar, yerleşsinler. Ben,
vezirlerimden, kullarımdan ve ahalimden kimse onların işine karışıp incitmesin.
Kiliselerine, kendilerine, canlarına veya mallarına bir adam gelir ise, Emrime uydukları
sürece büyük yemin ederim ki, Allah’ın, Kur’an’ın, Peygamberin, yüzyirmidörtbin
peygamberin, kuşandığım kılıcın hakkı için bu yazılanlara kimse karşı çıkmasın. Bunu
böyle biliniz.”
Bu ferman görünürde Bosna Bogomillerine dini özgürlük getirmekteydi. Fakat gerçekte
onların İslama geçişlerine de zemin hazırladı. Papalığın ve Macarların baskısı altında
sıkışmış olan Bogomiller için İslamlık eski inançlarıyla çelişmeyen yeni bir dünya
getirmekteydi. Ama daha da önemlisi Osmanlı devletinde Müslüman olmak onların
hayatlarını bütünüyle değiştirmekteydi. Çünkü Müslümanlığa geçen Boşnaklar öncelikle
Osmanlı idareci veya askeri sınıfına giriyorlardı. Sınır bölgelerine gönderilen Boşnaklar
buralarda yeni Müslüman savaşçılar olarak yer alıyorlardı. Onların idareci ve asker
sınıfında yer almaları askerlikle ilgili pek çok kelimenin Boşnakça’ya girmesine sebep
oldu.
Şehirlerde ve köylerde de durum aynıydı. Müslümanlığı benimseyen Boşnaklar, öncelikle
o köylerin idarecisi durumuna geliyorlardı. Bölgedeki bütün gelir kaynakları da böylece
Boşnakların eline geçmeye başladı. Böylece, sadece mezhep farkından dolayı sürekli
ezilen topluluk üstün idareciler haline geldiler. Bu durum Boşnaklar arasında İslamiyet’in
yayılmasını hızlandırdı. XVI. Yüzyılın ortalarına kadar Boşnaklar bütünüyle Müslüman
13
oldular. Yeni dinin etkisiyle din ve ibadet ile ilgili Türkçede kullanılan Arapça kökenli
kelimeler Boşnakçaya girmeye başladı.
Bugün de olduğu gibi Boşnaklar arasında akraba evliliği yasaktı. Bundan dolayı Boşnaklar
mecburen dış evlilik yapmak durumundaydılar.
Bir Boşnak kız, evleneceği erkeği kendisi seçebilir, ailesi onun erkek ile görüşmesine izin
verirdi. Bu görüşme her zaman ailenin bilgisi dâhilinde olurdu. Bazen evlenecek genç
aileye misafir olur ve kendini tanıtırdı. Fakat ister köylerde ister şehirlerde olsun, akraba
evliliğine izin verilmemesi yüzünden kızlar için evlenmek çok zor olabiliyordu. Bundan
dolayı, özellikle Anadolu’dan gelen bekâr askerler ve idareciler Boşnak kızların en kolay
evlenebileceği kişilerdi. Bu sayede Türkler ile Boşnaklar arasında evlilik bağları
kurulmaya başladı. Bu bağlar sayesinde Türkçe’den aile, akrabalık, tarım vb. konularda
kelimeler taşınmaya başladığı gibi, Türk folkloruna dair binlerce kelime de Boşnakça’da
kullanılmaya başlandı. Günümüzde bile pek çok Boşnak aile büyük dedelerinin Türk
olduğuna vurgu yaparlar. Aynı şekilde Boşnakça soyadlarında
“İbiş, Memiş, Korkut,
Tursun” gibi eski Türkçe isimler bulunmaktadır.
Boşnakça’ya kelimelerin girmesine yol açan bir başka alan ise eğitim idi. Bosna’nın ilk
fethinden itibaren buralarda kurulan medreseler Türkçe’nin yayılmasında büyük rol
oynamaktaydı. Medreselerde imparatorluk dilinin öğretilmesi Boşnaklara büyük avantaj
sağlamaktaydı. Onlar da gittikleri her yerde İmparatorluk dili olan Türkçeyi kullanıyorlar
veya Türkçe kelimelere daha fazla ağırlık veriyorlardı. Medrese mezunları aynı zamanda
Arapça ve Farsça kelimelerin Türklerin kullandığı ses yapısıyla Boşnakça’ya girmesinde
de etkili olmaktaydılar.
Mahkemeler de resmi kayıtlar Türkçe tutulmaktaydı. Tekkeler ve zaviyeler Türkçe’nin
yayılmasının önemli araçlarıydı. Türkçe’nin geniş bir alanda kullanılması sayesinde
Bosna-Hersek’te önemli bir Türkçe adası meydana geldiği söylenebilir. Örneğin 1908
yılında bile Bosna’da Türkçe gazeteler yayınlanmıştır.
Boşnakça ve Sırpça’daki kelimeler konusunda kapsamlı bir araştırma yapan Abdulah
Skaliç Türkçe’den 8742 kelimenin Boşnakça ve Sırpça’ya girdiğini tespit etmiştir. Bu
kelimelere Turcismi denilmektedir. Yine onun tespitlerine göre bu kelimeler 38 farklı
alanda yer almaktadır.
14
Burada şunu da belirtmekte yarar vardır. Türkçe’den Boşnakça’ya sadece kelime taşınması
olmamıştır. Bazı Türkçe yapım ekleri de Boşnakça’ya girmiştir. Türkçe kelimenin eki
olarak kalmayıp, Boşnakça bir kelimenin de eki haline gelmiştir.
Örneğin:
-lık eki Boşnakça’ya –luk şeklinde girmiştir.
Lopov=Hırsız
Lopovluk=Hırsızlık
Bezobrazan=Yaramaz, yüzsüz.
Bezobrazluk= Yaramazlık
-cı, ci ekleri
Govor=Konuşma
Govordcija=Konuşmacı
Bombomdcija=Şekeci
-lı, li, lu, lü ekleri
Mostarlija=Mostarlı
Sarajlija=Saraylı (Saraybosnalı)
2.9. Ses Değişmeleri
Boşnakça da en çok görülen ses değişmesi k>ç ve n>me, g>c değişmesidir.
Örnek:
k>ç değişmesi
Kör >Çor
Kömür>Çumur
Küp>Çup
Kâse>Çase
Kilim>Çilim
Kitap<Çitap
Keşke>Çeşke
Kebapçı>Çevapdjija
Kelle=Çele
Bereket>Beriçet
Bekir>Beçir
15
n>m değişmesi
Tamam>Taman
Aferin>Aferim
Bonbon>Bombom
g>c değişmesi
gerdan> djerdan
Güveç>Djüveç
Çift sesliler Boşnakçada olmadığı için tek sesli söylenir.
Örnek: Pulluk>Puluk
2.9.1. Türkçe’den Boşnakça’ya Giren Kelimelere Bazı Örnekler
Günlük kelimeler
Bujrum (buyrun)
Selamun aleykum
Sabah hayrola
Allah razi ola
Hade>haydi
Allaha emanet
Akşam hayrola
Bayram şerif mübarek olsun
Halal olsun
Allah rahmet ola
Avay (Eyvah)
Dini kelimeler
Pejgamber, Musliman, Dzamija, Sedzada, Dzenaza, Dzenet, Dzin, Dova, tespih, Abdest,
Bajram, Namaz, İmam, şehit, şeytan, Hamajlija, hadzija, hadziluk.
Yemekler
Musaka, Halva, Baklava, Aşure, Dolma, Sarma Yaprak, Biber, Çorba, Çevap, Yogurt, Çufte
(köfte), kadajıf, Kajsija (Kayısı, Şeçer (Şeker), Cüveç, Burek (Börek).
Sanat ve Zanaata Dair Kelimeler
16
Aşçija, Burekçija, Saatdzija (saatçı), dzamdzilik (camcılık), kalajdzija (kalaycı),
kunduradzija (kunduracı), kujundzija (kuyumcu)
Ev
İbrik, cezva (cezve), tepsija (tepsi), minder, postedija (posteki), pendzer (pencere), bakraç
(bakraç), bešika (beşik), Çaršaf (çarşaf), çekiç (çekiç), dušek (döşek), halija (halı), havlija
(avlija) (avlu), jastuk (yastık), jatak (yatak), jorgan (yorgan), kapija (kapı), kazan, kašika
(kaþık), leven (leğen), musafir (misafir), sofra (sofra), tendzera (tencere), tepsija (tepsi),
testija (testi).
Aile ve Akrabalık
Babo, Amidja, Nana, nena (Nine) dede (djed), Dajdja (Dayı), Badzanak, Efendija,
Tarım
Bahça, Bahçaluk, Dulum (Dönüm), Puluk (Pulluk), bamja,
Folklor
Sevdalinka (Halk Müziği), Sevda, Aşik, Beşika,
Diğer Örnekler
Abeceda (alfabe)
Bajat (bayat)
Baraka
Ada
Bajram (bayram)
Bazar (pazar)
Aždaja (ejderha)
Ramazanski Bajram
Beg (beğ, bey)
Alat (âlet)
Kurban Bajram
Berberin (berber)
Alka (halka)
Bakrač (bakraç)
Beton
Alva (helva)
Bakšiš (bahşiş)
Beşika (beşik)
Amanet (emanet)
Baksuz (bahtsız)
Biber
Ambar
Baksuzluk (bahtsızlık)
Boja (renk)
Astma (astım)
Bala (balya)
Bomba
Avlija (avlu)
Bala pamuka (pamuk
Boza
Babo (baba)
balyası)
Bostan
Badava (bedava)
Barut
Bubreg (böbrek)
Badem
Barjaktar (bayraktar)
Budala
Bakar (bakır)
Bašta (bahçe)
Bulbul
Bakalin (bakkal)
Baštovan (bahçıvan)
Bunar (pınar, kuyu)
17
Burek (kıymalı börek)
Dilber
Kaçket (kasket)
Burgiya (burgu)
Div (dev)
Kadifa (kadife)
Busola (pusula)
Divan (kanepe, divan)
Kadija (kadı)
But
Dorat (doru at)
Kafa
Şator (çadır)
Dugme (düğme)
Kajsija (kayısı)
Čay
Dud (dut)
Kajgana (kaygana)
Čardak
Duşek (döşek)
Kajmak (kaymak)
Čakija (çakı)
Duşmanin (düşman)
Kaiş (kayış)
Čarapa (çorap)
Duşmanski (düşmanca)
Kalaj (kalaj)
Čarşiya (çarşı)
Duvar
Kalajdžija (kalaycı)
Čarşav (çarşaf, nevresim)
Dželat (cellat)
Kalauz (kılavuz)
Čekiç
Džep (cep)
Kaldrma (kaldırım)
Črkrk (çıkrık)
Džezva (cezve)
Kalem
Čelik
Dubre (gübre)
Kalfa
Česma (çeşme)
Egzaktan (essahtan, sahiden) Kalup (kalıp)
Čeşagija (kaşağı)
Ekran
Kandilo (kandil)
Činija (çini)
Esnaf
Kantar
Čivija (çivi)
Fildžan (fincan)
Kapak
Čizma (çizme, bot)
Feredža (ferace)
Kapara (kaparo)
Čoban
Fenjer (fener)
Kapetan (kaptan)
Čobançe (genç çoban)
Haraç
Kapija (kapı)
Čoha (çuha)
Hajde (hayde!)
Karakter
Čorba
Hajduçki (haydut)
Karanfil
Čilim (kilim)
Hajduk (haydut)
Karat (kırat)
Čiviluk (duvar askısı)
Hangar
Karavan (kervan)
Čufte (köfte)
Haraç
Kasa
Čumur (kömür)
Hey!
Kasapin (kasap)
Čup (küp)
İnat
Kašika (kaşık)
Čorsokak (kör sokak, çıkmaz Jastuk (yastık)
Kaučuk (kauçuk)
sokak)
Jatak (yatak)
Kavez (kafes)
Ćumez (kümes)
Jiva (civa)
Kavga
Defile
Jorgan (yorgan)
Katran
Deda (dede)
Kaçamak (kaçamak)
Kazan
18
Kazandžija (kazancı)
Mermer
Sanduk (sandık)
Kesa (kese)
Muşema (muşamba)
Sat (saat)
Kirija (kira)
Miraz (miras)
Džepni sat : cep saati
Kiridžija (kiracı)
Müşterija (müşteri)
Sokaçiç (sokakçık)
Kofa (kova)
Müsliman (müslüman)
Sütlijaş (sütlaç)
Kokoş (tavuk)
Nana (nane)
Sultan
Koliba (kulübe)
Neimar (mimar)
Šakal (çakal)
Konak (konaklama,
Odaja (oda)
Šamar
geceleme)
Oklagija (oklava)
Šah
Komşija (komşu)
Oluk
Šal (atkı)
Kopça
Ortak
Šap
Korbač (kırbaç)
Para
Šapka
Kožuh (gocuk)
Pmuçan (pamuk)
Šeçer (şeker)
Kreč (kireç)
Para
Šira (şıra)
Kula (kule)
Pastrma (pastırma)
Šifra (şifre)
Kusur (kusur; bozuk para,
Paşa
Šema
küsür)
Patlidžan (patlıcan)
Šimşir
Kurşum (kurşun)
Pazar
Tava
Kutija (kutu)
Pendžer (pencere)
Tavan
Lampa (lamba)
Perçin (perçem)
Taze
Limun (limon)
Pijaca (piyasa)
Taban
Limunada (limonata)
Pilav
Tabla (tahta)
Maymun
Pileçi (piliç)
Tabak (tabaka)
Maja
Pirinaç (pirinç)
Tamburin (tambur)
Makaze (makas)
Prangija (pranga)
Temelj (temel)
Mamurluk (mahmurluk)
Raf
Ten
Manastir (manastır)
Raskopçati (düğmeleri
Tepsija (tepsi)
Mandat (manda)
çözmek)
Testera
Manija (mani)
Sahat (saat)
Top
Mat
Sapunski (sabun)
Torba
Megdan (meydan)
Sokak
Turpiya (törpü)
Melem (melhem)
Samar (semer)
Turşija (turşu)
Melez
Sandala (sandal)
Ular (yular)
19
Urma (hurma)
Vişnya (vişne)
Zanat
20
Türk ve Boşnak halkının yüzyıllardır aynı kültür dairesinde yaşamış olması doğal olarak
Boşnakça’ya çok sayıda kelimenin girmesini sağlamıştır. Şimdilik tespit edilebilen kelime
sayısı 8742 tanedir. Ancak kapsamlı bir çalışma yapıldığında bu sayının artacağından
şüphe yoktur.
21
22
BÖLÜM III
BOŞNAKÇADA TEMEL ÖĞELER
Boşnaklara Türkçe öğretimi yapacak olan öğretmenin öncelikle hedef kitlesinin dilinin
yapısını, benzerlik ve ayrışma noktalarını bilmesi gerekmektedir.
Boşnak kültürü ile Türk kültürü arasındaki derin benzerlikler kültürün taşıdığı kelimeleri
öğretmede büyük kolaylık sağlayacaktır. Bununla birlikte bilinmesi gereken en önemli
konu, Boşnakça’nın gramer ve dil yapısı bakımından Türkçe’den tamamen farklı bir dil
olduğudur. Bundan dolayı öğretmenin, Boşnakça hakkında hiç olmazsa bazı temel
konularda fikir sahibi olması ve dil öğretiminde karşılaşacağı problemleri önceden görmesi
öğretimi kolaylaştıracaktır. Bunun için bu bölümde Boşnakça’nın dil ve gramer yapısı
hakkında genel bilgiler verilecek, özellikle farklılık gösteren noktalara dikkat çekilecektir.
3.1. Alfabe
Alfabe ve telaffuz Boşnakça gibi Latin alfabesiyle yazılır. Boşnak alfabesi 30 harften
oluşur. Bunlardan 4’ü sesli harf, 26’sı ise sessiz harftir.Yeni Türk alfabesinde 29 harf
vardır. Bu harflerin 8’i ünlüleri, 21’i de ünsüzleri göstermektedir.
Ünlüler: a, e, ı, i, o, ö, u, ü
Ünsüzler: b,c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z
DÜZ
YUVARLAK
GENİŞ
DAR
GENİŞ
DAR
KALIN:
a
ı
o
u
İNCE:
e
i
ö
ü
Türkçe’deki Ö,Ü, I ve Ğ seslerinin Boşnak alfabesinde karşılığı yoktur. Buna karşılık
Boşnakça’daki Đ, Dž sesleri Türkçe’de sadece C ile; Ć, Č sesleri ise sadece Ç ile
23
karşılanmaktadır. Ayrıca Boşnakça’da yer alan “C” sesinin (dilin damak ile dişler arasına
değmesi ile çıkarılır) Türkçede tam karşılığı yoktur. Osmanlıca metinlerde “Ç” sesi ile
karşılanmıştır.
Günümüzde
ise
“tse”
olarak
açık
yazılmaktadır.
Örneğin
Srebrenica=Srebrenitsa. Aynı şekilde Boşnakça’da bulunan nj, lj seslerinin karşılığı yoktur.
Türk Alfabesi
Büyük
Küçük
A
a
B
b
C
c
Ç
ç
D
d
E
e
F
f
G
g
Ğ
ğ
H
h
I
ı
İ
i
J
j
K
k
L
l
M
m
N
n
O
o
Ö
ö
P
p
R
r
S
s
Ş
ş
T
t
U
u
Ü
ü
V
v
Y
y
Z
z
-
Boşnak Alfabesi
Büyük
Küçük
A
A
B
B
Đ, Dž
Đ, dž
Ć, Č
Ć, č
D
D
E
E
F
F
G
G
H
H
I
I
İ
İ
Ž
Ž
K
K
L
L
M
M
N
N
O
O
P
P
R
R
S
S
Š
Š
T
T
U
U
V
V
j
J
Z
Z
C
C
Lj
Lj
Nj
Nj
24
Okunuş şekli
Boşnakça
Türkçe
adet
adet
baba (babo)
baba
džep
cep
čekić
çekiç
djed
dede
esnafi
esnaf
fišek
fişek
gaf
gaf
hajvan
hayvan
İbrik
ibrik
žilet
jilet
kalup
kalıp
lampa
lamba
mušterija
müşteri
nar
nar
odžak
ocak
para
para
rahat
rahat
salata
salata
šal
şal
tepsija
tepsi
učkur
uçkur
višnja
vişne
jastuk
yastık
zanat
zanaat
Jajce
Yaytse
ljubazan
Lubazan
Njezin
Nezin
3.1.1. İsimler
Boşnakçada isimler üç cinse ayrılırlar. Bütün isimler erkek, dişi veya nötr (tarafsız) olan bu
üç cinsten birine aittirler. Çoğu ismin cinsi, tekil yalın hallerinin son harflerine bakılarak
sınıflandırılır:
Erkek Cins İsimler
Erkek cins isimlerin çoğu sessiz harfle biter:
student (öğrenci)
Bosanac ( Bosnalı erkek )
Mostar
Bazıları ise -o veya -c ile de bitebilir. Bu isimlerin çoğu erkeklerin isimleri veya yabancı
kökenli isimlerdir:
Hajro
radio (radyo)
auto (araba)
Dişi Cins İsimler
Dişi cins isimlerin çoğu -a ile biter:
Bosanka ( Bosnalı kadın )
Nermina
Emina
Nötr tarafsız) isimler
Nötr isimler: -o veya -e ile biterler:
pismo (mektup)
Sarajevo
ime (isim)
prezime (soyadı)
Nötr isimler insan, hayvan ve onların yavruları hariç genellikle cansız varlıkları belirtirler.
dijete (çocuk)
unuče (torun)
mace (kedi)
Boşnakçada aitlik genellikle iyelik sıfatları ve iyelik zamirleriyle ifade edilir.
İyelik sıfatları özel isimlerden (Selma, Emina) veya şahısları belirten kelimelerden oluşur.
Sonekler aitliği belirtir ve Türkçede iyelik sıfatlarının karşılığıdır. Bu sıfatlar ancak başka
bir isim veya sıfatla nitelenmemiş oldukları takdirde şahıs isimlerinden veya isim olan
kelimelerden oluşabilir.
25
Şahıs Zamiri ‘ JA ’
Şahısların isimleri yerine kullanılan kelimelere şahıs zamiri denir. Şahıs zamiri Türkçede
olduğu gibi sadece cümle başında kullanıldığı takdirde büyük harfle yazılır. Aksi takdirde
küçük harfle yazılır: ‘ja’
Ja sam Bosanac.
Ben Bosnalıyım.
sam ( -im), ste ( -isiniz) ve
je ( - dır/dir) jesam (olmak) fiilinin geniş ve şimdiki
zamanlarda daha kısa olarak kullanılan biçimlerdir. Ek-fiil olan bu kelimeler cümle içinde
vurgulanmazlar.
Jesam fiilinin mastar hali yoktur. Sadece geniş ve şimdiki zaman biçimi vardır. Bir
cümlede hem ana hem de yardımcı fiil olabilir. Jesamfiili Türkçede ( -im, -sin, -dir,-iz, iniz,
dirler) ek – fiile karşılık gelen bir fiilidir.
3.2. Belirtili İsim Tamlaması
Boşnakça dilinde belirli veya belirtisiz isim tamlaması yoktur. Örneğin ‘student’
kelimesinin manasının herhangi bir öğrenci mi yoksa belli bir öğrenci mi olduğu ancak
içeriğe bakılarak anlaşılabilir.
3.3. Sıfatlar
a. Boşnakçada sıfatlar niteledikleri isimlerin sayısına, cinsine ve hallerine göre çekime
girerler.
b. Pek çok belirtme sıfatlarının hem belirtili hem de belirtisiz biçimler vardır. Bazılarının
ise sadece belirtili veya belirtisiz halleri vardır. -ov, -ev ve -in (Hajrov,Selmin) li iyelik
sıfatlarının ise sadece belirtili biçimleri vardır.
Belirtili Sıfatlar
a. Belirtili ve belirtisiz olmak üzere iki çeşit sıfat vardır. Erkek belirtili sıfatlar -i son takısı
alırlar ve bu son sesli harf her zaman uzun okunur.
Belirtisiz sıfat:
Belirtili sıfat:
Mantil je crn.
(Palto siyahtır.)
Ovaj crni mantil je lijep. ( Bu siyah palto güzeldir .)
26
a. Bir ismi niteleyen sıfat hem belirtili hem de belirtisiz konumda olabilir, ancak iyelik
veya işaret sıfatlarından sonra belirtili sıfat kullanılır.
On je lijep čovjek.
( O yakışıklı bir adam.)
3.4. İşaret Zamirleri
ovaj,ova ve ovo ( bu ) belli bir kişiye veya konuşmacıya en yakın kimseyi veya bir şeyi
belirtmek için kullanılır.
taj, ta, to ( şu )konuşmacıdan fazla uzak olmayan ikinci bir kişiye ya da konuşulan kişiye
en yakın kimseyi veya bir şeyi belirtmek için kullanılır.
onaj, ona, ono ( o ) hem konuşmacıya hem de dinleyiciye belli bir uzaklıktaki kimseyi
veya bir şey belirtmek için kullanılır.
3.5. İsmin Halleri
İsimler cümledeki işlevlerinin gerektirdiği isim halleriyle kullanılırlar ve gerekli
değişimlere maruz kalırlar. Boşnakçada tekil ve çoğul isimlerle kullanılan 7 adet isim hali
vardır.
1. Nominativ
:Yalın hali
2. Genitif
: İyelik hali
3. Dativ
: -e hali/yönelme
4. Akuzatif
: -i hali
5. Vokatif
: sesleniş hali
6. İnstrumental : ile hali
7. Lokatif
: Bulunma hali
Lokatif (Bulunma Hali)
Bir aktivitenin (eylemin) oluştuğu yeri veya odak noktasını belirtir. Lokatif asla edatsız
kullanılmayan yegâne isim halidir. Bir başka ifadeyle; lokatif halde bulunan bir ismin
önünde mutlaka bir edat bulunmak zorundadır.
İsmin bu haliyle en çok kullanılan edatlara u ( içinde ) ve na ( üstünde )’dir.
Yalın hali:
Ovo je Selmin hotel.
Bu Selma’nın hotelidir.
Bulunma hali:
Selma je u hotelu.
Selma hoteldedir.
27
Yalın hali:
biblioteka (kütüphane)
knjiga (kitap)
Bulunma hali:
u biblioteci (kütüphanede)
na knjizi ( kitapta )
Genetif (İyelik Hali)
Pek çok edatla kullanılır. Bunardan bazıları iz,od (-dan/-den), do (-e, kadar) dır.
On je iz Sarajeva.
O Sarajbosna’dandır.
Od Sarajeva do Tuzle.
Saraybosna’dan Tuzlay’a kadar.
Tekil İsimlerin Akuzatif Hali / İ Hali
a. İsmin akuzatif hali esas olarak eylemin hedefini gösterir, örneğin geçişli bir fiilin direk
nesnesidir. Akuzatif hali aynı zamanda kroz (içinden) gibi belli edatlardan sonra da
kullanılır.
b. Akuzatif koga?(kimi) ve šta ?( neyi) soru cümlelerine cevap verir. Ayrıca kuda?(nereye)
sorusuna da cevap verir.
c. Bazı isimlerin akuzatif hali yalın hali ile aynıdır. Bunlar cansız erkek cins, bütün nötr
cins ve sesiz harfle biten dişi cins isimlerdir.
On čita roman.
O roman okuyor.
Ona gleda u Selmu.
O Selma’ya bakıyor.
Ona prevodi vas roman.
O sizin romanınızı tercüme ediyor.
-İca ile Biten Tekil Dişi Cins İsimlerin Vokatif (Sesleniş) Hali
-ica ile biten 3 ve daha çok heceli dişi cins tekil isimlerin vokatif (sesleniş) hali –e ile biter:
Yalın tekil:
komšinica (bayan komşu)
koleginica (bayan meslektaş)
Vokative tekil:
komšinice
koleginice
İsmin -ile Hali / İnstrumentalni Padež
a. İsmin -ile hali herhangi bir edat kullanılmadan bir eylemin ne ile yapıldığını göstermek
için kullanılır: Türkçede bu genellikle ile edatıyla verilir:
Jedem viljuškom.
Çatalla yemek yiyorum.
28
İdem autobusom.
Otobüsle gidiyorum.
Zaman veya yer ifadesi olarak:
Pazarları evdeyiz.
Nedeljom smo kod kuće.
Yalın tekil:
Selma
sin (oğul)
autobus (otobüs)
İle hali:
sa Selmom
sinom
autobusom
Tekil İsimlerin Datif (Yönelme) Hali
a.İsmin datif hali genellikle endirek (dolaylı) esne alan ve eylemi birine veya bir şeye
yönelten fiillerle kullanılır:
Pišeš li Selmi?
Selma’ya mı yazıyorsun.
İdite kući.
Eve gittin.
b. Datif aynı zamanda –e doğru, yönünde anlamına gelen k ( ka) ve prema edatlarından
sonra kullanılır. Bu edatlar hedefe yönelen eylemi tanımlarlar:
Oni idu prema (ka) mostu.
Onlar köprüye doğru gidiyorlar.
3.6. Kelime Dizilişi
Bilinen bir nesnenin cümledeki yeri şöyle ifade edilebilir.
Slika je na zidu.
(Resim duvardadır.)
Burada Türkçede olduğu gibi kelimelerin cümle içindeki dizilişi değişebilir. Fakat bir
nesnenin sırf varlığından söz ediliyorsa Türkçede ‘……..vardır.’ kullanılırken Boşnakçada
devrik cümle yapılarak ifade edilir.
Na zidu je slika.
(Duvarda bir resim vardır.)
3.7. Mastarlar
a. Boşnakçada fiillerin mastar halleri ya -ti veya -ci takılarıyla biterler. Çoğu fiillerin
mastar halleri -ti ile biter.
raditi (çalışmak, yapmak)
reçi (söylemek)
govoriti (konuşmak)
ići (gitmek)
29
b. Boşnakçada fiiller iki bölümden oluşur. Hiçbir şekilde değişmeyen kök kısmı ile
değişebilen ekler. Her fiilin iki kökü vardır. Mastar kökü ve şimdiki zaman kökü. Bütün fiil
biçimleri bu iki kökten türer.
3.8. Şimdiki / Geniş Zamanın Oluşturulması
a. Şimdiki / geniş zaman köküne şahıs ekleri takılarak yapılır.
Olumlu Düz Cümle
1. (ja) radim (çalışıyorum / çalışırım)
1. (mi) radimo (çalışıyoruz)
2. (ti) radiš
(çalışıyorsun)
2. (vi) radite (çalışıyorsunuz)
3. (on, ona) radi ( çalışıyor)
3. (oni, one) rade (çalışıyorlar)
b.Türkçede olduğu gibi, Boşnakçada da özne şahıs zamirleri sıkça kullanılmazlar. Bunun
sebebi ise fiillerin şahıs ve halta cinslerine göre çekimleri ve bu takıların failin kim
olduğunu kolayca anlamanızı sağlayacak ipuçlarını vermesidir
c. Boşnakçada geniş zaman ve şimdiki zamanın tek bir ifade şekli vardır. Diğer bir deyişle
Boşnakçada şimdiki zamanla geniş zaman arasında herhangi bir fark yoktur. Aralarındaki
fark zaman zarflarıyla verilir veya hangi zamanın kastedildiği konuşmanın içeriğinden
çıkarılır. Yani Radim hem Çalışıyorum hem de Çalışırım anlamına gelir.
ç. Bütün Slav dillerinde olduğu gibi Boşnakçada fiiller sadece eylemin içinde geçtiği
zaman değil, aynı zamanda eylemin karakterini veya durumunu da belirtir. Fiilleri, bir
eylemin tamamlanmış (perfektiv) veya tamamlanmamış fiiller olmak üzere iki gruba
ayıracağız. Aslında, bu filer, bir eylemi veya durumu ifade etmek için kullanılan aynı fiilin
farklı kullanımlarıdır. Fakat bazı fiillerin sadece tek bir kullanımı vardır: doručkovati
(kahvaltı etmek), stanovati (ikamet etmek), morati (mecbur olmak) vs.
d. Fiilin tamamlanmamış biçimi alışkanlık halinde yapılan veya süresi sınırlı olmayan bir
eylemi veya durumu bildirmek için kullanılır.
čitati (okumak)
jesti (yemek yemek)
piti (içmek)
e. Tamamlanmış fiiller sınırlı süredeki bir eylemi veya durumu; genellikle tek bir hareketi
bildirir ve bir eylemin veya durumun tamamlandığını gösterir:
pro čitati (okumak-okuyup bitirmek)
pojesti (yemek-yiyip bitirmek)
30
popiti (içmek-içip bitirmek)
3.9. Dönüşlü (Refleksif) Fiiller
a. Çok sayıda geçişli fiil, se (kendi kendine) dönüşlü zamirini nesne yaparak dönüşlü fiile
dönüşür. se dönüşlü zamirini alan fiil yeni bir anlam kazanır.
Geçişli fiil: igrati ( dans etmek )
oblaciti (giymek)
Dönüşlü fiil: igrati se ( oyun oynamak )
oblačiti se (giyinmek)
b. se tüm şahıslarla kullanılır; sayı, cinsiyet ve şahsa göre çekime tabi olmaz. Cümlede
özne varsa, se fiilden önce gelir. Eğer cümle içinde özne kullanılmamışsa, se fiilden sonra
gelir. Eğer cümle içinde fiile veya zamirlere ait başka bir kısaltma varsa, se bunların
sonunda yer alır.
Oni se igraju u parku.
Onlar parkta oynuyorlar.
šta radite? İgramo se.
Ne yapıyorsunuz? Oyun oynuyoruz.
c. Türkçede dönüşlü olmayan bazı filler Boşnakçada dönüşlü olabilir: igrati se (oyun
oynamak ) gibi.
Özne durumundaki şahıs zamiri genellikle atılır. Çünkü şahıs, cins ve sayı kısmen jesam
yardımcı fillinin formundan, kısmen de aktif geçmiş zaman fiil çekiminden
anlaşılmaktadır.
Bu durumda cümle içindeki öğelerin dizilişi şöyle olur: aktif geçmiş zaman fiili + jesam
fiilinin kısa formu: Radio sam. Radila si. Vs
Ana cümlecikte de aynı özne bulunduğunda veya gönderim yapılan kişi açık olarak
biliniyorsa, bağ fiil cümleciğinde şahıs zamiri ( özne)atılabilir:
Nisam ga vidio, ali sam ga (ja) Čuo.
Onu görmedim fakat (ben)onu duydum.
Selma se vratila s puta.
Selma seyahatten döndü.
Nisam znao da je (ona) bil ana putu.
(Onun) seyahatte olduğunu bilmiyordum.
Boşnakçada tamamlanmış bir eylemi ifade etmek için birkaç zamanı vardır, fakat günlük
konuşmalarda geçmişte tamamlanmış herhangi bir eylemi anlatmak için neredeyse sadece
aktif geçmiş zamanı kullanılır:
Vidio sam ga prije pola sata.
Onu yarım saat önce gördüm.
JuČe samČitao cijeli dan.
Dün bütün gün okudum.
Nisam ga vidio od petka.
Cuma’dan beri onu görmedim.
31
3.10. Emir Kipi
Boşnakçada Türkçede olduğu gibi emir kipi, istek kipi ve şart kipi ayrı olarak
değerlendirilmediği için biz burada emir kipinden bahsederken yukarıda adı geçen üç
kipten biri anlaşılmalıdır.
Eylemin yapılması gerektiğini emrederek anlatan ifadelere emir kipi denir.
a. Boşnakçada emir kipi 2.tekil ile 1. ve 2. Çoğullarla yapılır.
Emir kipi 3. çoğul şahsın şimdiki/geniş zamandaki çekiminin sonundaki sesli harfin
atılmasıyla geriye kalan kısma emir kipi oluşturma takılarını ekleyerek yapılır.
b. 1. Tekil şahsın şimdiki/geniş zaman çekimi –am, -jem ve -jim olan tüm fiiller veya 3.
Çoğul şahıs çekiminde önünde kısa okunan bir sesli olan ve -ju veya -je ile biten filer
1.tip emir takıları alır.
-j takısından önce sesli uzun olarak telaffuz edilir.
Emir kipinin vurgusu genellikle şimdiki/geniş zamandakinin aynısıdır.
c. 3.çoğul şahıs çekimleri –u ve –e olan diğer tüm fiiller 2.tip emir takısı alır. Bu fiillerin
emir kipindeki vurguları mastar hallerindeki vurgularının aynısıdır.
d. ici (gitmek) fiilinin emir kipi idi! idimo! idite!
e. Boşnakçada emir ve istek kipi fiillerin da+şimdiki/geniş zaman çekimi ile de yapılabilir.
Ancak bu yapı sadece 1. tekil ve 1. çoğul şahıslarla kullanır:
Da vidim! ( Göreyim!)
Da Čujem! (Duyayım!)
Da vidimo! (Görelim)
Da Čujemo! (Duyalım!)
3.11. İsimlerin Çekimleri
Aldıkları hal eklerine göre isimler üç gruba ayrılır:
I. Grup isimlerin çekimleri:
a. Bir sessiz, -o ve –e ile biten erkek isimler:
brat (erkek kardeş)
Ahmet
b. -o ve –e ile biten nötr isimler:
pismo (mektup)
pozorište (tiyatro)
Bazı durumlarda isim kökü uzatılan bazı isimler de bu gruba aittirler:
dijete ( çocuk )
ime ( isim )
vrijeme ( zaman, hava )
32
II. Grup isimlerin çekimleri:
a.-a ile biten dişi cins isimler:
knjiga ( kitap )
žena ( kadın )
Selma
b.-a ile biten erkek cins kelimeler:
djed ( dede )
baba ( babo )
Mustafa
III. Grup isimlerin çekimleri ise bir sessizle veya –o ile biten dişi cins kelimelerdir. Bu
tip isimlerin isim halleri genellikle –i ile biter.
stvar ( şey, eşya )
književnost ( edebiyat )
3.12. İsim Kökü
İsim kökü sabit, ismin hiç değişmeyen kısmıdır. İsmin sonundaki ekler ise değişir. Bir isim,
sonuna bir takı eklenerek çekime sokulur. Bir ismin kökü, genetif ( iyelik ) tekil son ekini
çıkardığımızda o isimden geriye kalan kısmıdır. Çoğu isimlerin genetif tekil halleri kitabın
sonundaki kelime listesinde verilmiştir. Ayrıca kapsamlı Boşnakça sözlüklerde de bunları
bulmak mümkündür.
Yalın tekil:žena
İsim kökü:ženSessizle biten çoğu dişi ve erkek cins isimlerin isim kökü onların yalın tekildeki hallerinin
aynısıdır:
brat (erkek kardeş)
drug (arkadaş)
književnost (edebiyat)
3.13. Genetif (İyelik) Halin Kullanımı
a. İsmin genetif hali Boşnakçada hem bir edatla hem de edatsız kullanılmaktadır. İsmin bu
hali bir mülkiyet ilişkisini, birine veya bir şeye ait olma durumunu veyahutta tanımlanmış
bir şeyi gösterir. Bu halin Türkçedeki karşılığı genellikle –in, -nın’dır.
student historije
tarih öğrencisi
zgrada univerziteta
üniversite’nin binası
slika Atatürka
Atatürk’ün resmi
33
b.Boşnakçada iyelik genellikle –ov , -ev veya –in takılarıyla biten iyelik sıfatları veya
zamirleri ile ifade edilir: Hasanovi studenti ( Hasan’ın öğrencileri ) fakat aitlik birden
fazla kelimeden oluşan bir kişi veya nesne ise o zaman genetif hal kullanılmalıdır.
porodica moja majke
benim annemin annesi
ulica Alije İzetbegovića
Aliya İzetbegovic’in sokağı
34
BÖLÜM IV
TÜRKÇEDE TEMEL ÖGELER
4.1. Sözcük
Duygu ve düşüncelerimiz anlatmaya yarayan işaretler sistemine dil denir. İnsanlar
birbirleri ile genellikle ses, konuşma ve yazı yoluyla anlaşır. Anlamlı ses ya da ses birliğine
sözcük denir.
insan, erkek, kadın, çocuk, okul… gibi.
4.2. Cümle
Duygu ve düşüncelerimizi anlatan ve içinde yargı bulunan sözcük dizisine cümle denir.
Cümlede özne, nesne, tümleç ve yüklem olmak üzere dört temel öğe vardır. Cümlede
genellikle özne başta, yüklem sonunda bulunur:
Ayşe
kitap
okuyor.
özne
nesne
yüklem
4.3. Özne
Cümlede işi yapan canlı ve cansız varlıklara özne denir. Türkçede özne genellikle
cümlenin başında bulunur.
Selma ders çalışıyor.
Araba hızlı gidiyor.
özne
özne
Bir cümlede iş, oluş ve yargı bildiren sözcüklere yüklem denir. Yüklem genellikle
cümlenin sonunda bulunur.
Selma Türkçe öğreniyor.
Bu ev büyüktür.
35
yüklem
üklem
4.4. Nesne
Öznenin yaptığı işten doğrudan etkilenen ve yüklemin anlamını tamamlayan sözcüklere
nesne denir.
Selma
suyu
içti.
özne
nesne
yüklem
4.5. Tümleç
Eylemin anlamını tamamlayan sözcüklere tümleç denir.
Ben
sinemaya
gidiyorum.
özne
tümleç
yüklem
4.6. Zamir
Zamirler, ismin yerinde kullanılan kelimelerdir.İnsan isimlerinin yerinde kullanılan
kelimelere şahıs/kişi zamirleri denir.
Şahıs
teklik
çokluk
1
ben
Biz/bizler
2
Sen
Siz/sizler
3
o
onlar
Zamirler de isimler gibi teklik-çokluk olur ve çeşitli isim hal eklerini alır.
Şahıs zamirlerinin hal ekleriyle çekimi şöyledir.
Bulunma hali
Bende
Sende
Onda
Bizde
Sizde
Onlarda
Yönelme hali
Bana
Sana
Ona
Bize
Size
Onlara
Yükleme hali
Beni
Seni
Onu
Bizi
Sizi
Onları
36
İlgi hali
Benim
Senin
Onun
Bizim
Sizin
Onların
4.7. Fiil
Fiil, hareketleri karşılar. Fiillerin, zaman ve şahıs ekleri olmadan –mak ,-mek ekleriyle
kullanılan şekline mastar denir. –mak,-mek ekinden önceki kısmı, fiilin kök veya
gövdesidir.
Fillin bütün ekleri atılınca, kalan kısım köktür. Kök, kelimelerin anlamlı en küçük parçası
olup iki gruptur.
a-İsim kökleri: bir varlığı karşılar.
su, süt, yol, kalem
b-Fiil kökleri:
bir işi veya hareketi karşılar.
gez-, yaz-,oku-, gel-, gör-
4.8. Ek Fiil
Ek fiilin birçok görevi vardır. İsimlerin sonuna gelir, onların fiil gibi kullanılmasını sağlar.
Böylece cümlede bir yargı bildirir. Anlam tam olarak ifade edilir:
Hava güzeldir. Sen güzelsin. Ben çalışkanım.
Ek fiil, değil kelimesiyle olumsuz yapılır:
Çocuk çalışkandır. Çocuk çalışkan değildir.
4.9. İsim Tamlaması
İki ya da daha çok addan kurulmuş tamlamaya ad tamlaması denir. Ad tamlaması üçe
ayrılır:
-Belirtili isim tamlaması
-Belirtisiz isim tamlaması
-Zincirleme isim tamlaması
Belirtili İsim Tamlaması: -ın ( -in, -un, -ün )
kız + çanta = kızın çantası
Türkçede iki ünlü yan yana gelmez. Bu nedenle ünlü ile biten sözcüklerden sonra isim
tamlama eki varsa araya n ünsüzü girer:
Ünsüzle biten sözcüklerden sonra: -ın ( -in, -un, -ün)
Ünlüyle biten sözcüklerden sonra: -ın ( -nin, -nun, -nün)
37
Belirtisiz isim tamlamasında –ın ( -in, -un, -ün) tamlayan eki kullanılmaz.
Belirtili isim tamlaması
Belirtisiz isim tamlaması
arabanın lastiği
araba lastiği
Zincirleme İsim Tamlaması
Ad tamlamasında tamlayanlar ve tamlananlar birden daha çok olursa bu tamamlara
zincirleme isim tamlaması denir.
İsim tamlaması
Zincirleme isim tamlaması
elbise dolabı
elbise dolabının kapısı
4.10. Sıfatlar
Varlıkların özeliklerini belirten ve adlardan önce gelen sözcüklerle sıfat denir.
büyük ev, küçük çocuk, yaşlı adam, yeşil bahçe, sarı çiçek, bu araba, üç kitap, masmavi
gökyüzü…
Sıfatlar iki ana bölüme ayrılı.
Niteleme sıfatlar
Belirtme sıfatlar sıfatları
Karşılaştırma sıfatları
İşaret sıfatları
Pekiştirme sıfatları
Soru sıfatları
Küçültme sıfatları
Belgesiz sıfatları
Unvan sıfatları
Sayı sıfatları
4.11. Adıllar
Adların, tümcelerin, söz öbeklerinin ve metinlerin yerini tutan sözcüklerle adıl denir.
Adılar ad olmadıkları halde, adların yerine kullanılır; kişi, özlük, işaret, soru ve belirsizlik
anlamı verirler. Adılar yedi bölüme ayrılır:
Kişi adılları
: ben, sen, o, biz, siz, onlar
İşaret adılları
: bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar
Soru adılları
: kim, kimler, ne, neler, kaç, hangi,
Dönüşlü
: kendim, kendin, kendisi, kendimiz, kendiniz, kendileri
Belgisi adıllar
: biri, kimi, herkes, bazısı, birçoğu, her biri
İlgili adılları
: Selma’nınki, benimki, onlarınki
İyelik eki (adılı)
: kitabım, evimiz, komşunuz, çocuklarım
38
4.12. Eylem Çekimi ve Kipler
Eylem kök ya da gövdesine çekim ekleri getirilerek eylemin çekime sokulmasına eylem
çekimi denir. Eylem kökünün kendine özgü bir anlamı vardır. Eylem köküne getirilen
çekim ekleri eyleme zaman, kişi, kip, sayı, soru, olumluluk ve olumsuzluk bildiren yeni
anlamlar katar.
Eylemde zaman, eylemin içinde oluştuğu zamanı bildirir. Türkçede beş zamanı vardır:
Şimdiki zaman
Belirli geçmiş zaman
Belirsiz geçmiş zaman
Gelecek zaman
Geniş zaman
Eylemde kip
Eylemin belirttiği işin nasıl, ne zaman ve ne biçimde yapıldığını bildiren anlatım biçimine
kip denir. Eylemin belirttiği ne zaman yapıldığı çok önemlidir. Bu nedenle Türkçedeki
bütün kiplerde zaman temel unsur olarak kabul edilir. Türkçede dokuz kip vardır. Bu dokuz
kip bildirme kipleri ve isteme kipleri olmak üzere iki ana bölüme ayrılır:
Bildirme Kipler
İsteme Kipleri
Şimdiki zaman
İstek kipi
Belirli geçmiş zaman
Dilek-koşul kipi
Belirsiz geçmiş zaman
Gereklik kipi
Gelecek zaman
Emir kipi
Geniş zaman
4.13. Şimdiki Zaman: -yor (-iyor, uyor,üyör)
Eylemin belirttiği iş ve oluşan içinde bulunduğumuz zamanda gerçekleştiğini bildirir.
Şimdiki zaman eki bazen bir işin sürekliliğini belirten geniş zaman ve gelecek zaman
değerini de aktarabilir:
Şimdiki zaman eki -yor ünlü uyumun etkisi ile –iyor, uyor, üyor biçimine dönüşür:
al-ıyor, gel-iyor, otur-uyor, gör-üyor… gibi
sev-mek
sev-me-mek
soru kipi
sev-iyor-um
sev-mi-yor-um
sev-mi-yor mu-y-um
39
4.14. Belirli Geçmiş Zaman: -dı (-di, -du, -dü), -tı (-ti, -tu, -tü)
Eylemin yaptığı işin geçmiş zamanda yapıldığını kesin olarak bildirir:
Belirli geçmiş zaman eki –dı ünlü uyumuna uyar:
Yaz-dı-m, bil-di-m, bul-du-m, gör-dü-m… gibi
Belirli geçmiş zaman eki –dı ünsüz benzeşmesine uyar:
bırak-tı-m, git-ti-m, tut-tu-m, görüş-tü-m…gibi
sev-mek
sev-me-mek
soru kipi
sev-di-m
sev-me-di-m
sev-di-m mi
4.15. Belirsiz Geçmiş Zaman: -mış (-miş, -muş, -müş)
Geçmişte yapılan bir işin başkalarından öğrenildiğini ya da belirsiz olduğunu belirtir:
Ör: Selma ne zaman geldi?
-Bilmiyorum, dün saat beşte gelmiş.
Oluşumu sırasında değil, sonradan fark edilen olaylarda kullanılır:
Ör: -Yemekler çok tuzlu olmuş.
-dır bildirme eki ile birlikte kullanıldığı zaman;
Tahmin bildirir
Çocukların uyku saati geçti. Çocuklar çoktan uyumuşlardır.
Kesinlik kazanan olaylar bildirir ( ilan, haber vermek gibi)
Ör: Sınav bitmiştir. Kalemlerinizi bırakın.
Belirsiz geçmiş zaman eki –mış ünlü uyumuna uyar:
bak-mış, gel-miş, oku-muş- gör-müş…gibi
sev-mek
sev-me-mek
soru kipi
sev-miş-im
sev-me-miş-im
sev-miş mi-y-im
4.16. Gelecek Zaman : -acak ( -ecek )
Eylemin belirttiği işin gelecek zaman içinde yapılacağını bildirir.
sev-mek
sev-me-mek
soru kipi
sev-eceğ-im
sev-me-y-eceğ-im
sev-ecek mi-iyim
Gelecek zaman eki –acak (-ecek) birinci tekil ve birinci çoğul kişilerde –acağ, -eceğ
biçimine girer. Çünkü iki ünlü arasında k sesi ğ olur:
okuyacağim, sevmeyeceğiz…gibi
Türkçede iki ünlü yan yana gelmediği için me olumsuzluk ekinden sonra araya y koruma
ünsüzü girer:
40
sevmeyeceğim, sevmeyecek gibi.
ye- de eyleminde e > i’ ye dönüşür: yiyeceğim, diyeceğim
4.17. Geniş Zaman: -r ( -ar,-er, -ır,-ir,-ur,-ür)
Eylemin belirttiği işin her zaman yapıldığını, yapılmakta olduğunu, gelecekte de
yapılacağını bildirir. Bu yönden bir bakıma geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanı da bir arada
kapsar:
Hiç değişmeyen durumları gösterir:
Ör: İnsanlar binlerce yıldan beri doğar, büyür ve ölürler.
Sık sık yaptığımız veya alışkanlık gösteren durumlarda kullanılır:
Ör: Selma sabahları bir saat yürüyüş yapar.
sev-mek
sev-me-mek
soru kipi
sev-er-im
sev-mez-sin
sev-er mi-yim
Ünlü ile biten eylem köklerinden sonra geniş zaman eki –r gelir:
yaşa-r, uyu-r, büyü-r, oku-r, söyle-r… gibi
İki veya daha çok seslemli ünsüzle biten eylem köklerinden sonra –ir gelir:
çalış-ır, getir-ir, unut-ur, görüş-ür
Tek seslemli ünsüzle biten eylem köklerinden sonra –ar gelir:
yaz-ar, sat-ar, bak-ar, sil-er… gibi
4.18. İsteme Kipleri
Eylemin belirttiği iş yaparken, istek, dilek-koşul, gereklik ve emir kavramlarını veren
kiplere isteme kipleri denir. İsteme kipleri dörde ayrılır:
4.18.1. İstek Kipi: -a ( e)
İstek kipi istek anlamını verir.
sev-mek
sev-me-mek
soru kipi
sev-e-y-im
sev-me-y-e-y-im
sev-e-y-im mi
İstek kipinde ben ve biz kişisi çok kullanılır. Diğer kişilerden günlük kullanımda emir kipi
istek kipinin yerini alır. Bu durumda istek kipinin soru biçiminde yalnız birinci tekil ve
birinci çoğul kişi çekimi yapılır.
İstek kipi –a ( -e) ünlü uyumuna uyar:
alayım, vereyim, geleyim,seveyim, bileyim…
41
ye- de- eyleminde e > i’ye dönüşür.
Yiyeyim, diyelim
Ör: Doğayı sevelim, ormanları koruyalım.
4.18.2. Dilek- Koşul Kipi: -sa (-se)
Eyleme dilek ve koşul anlamlarını yükler.
Dilek anlamında keşke sözcüğü kullanılarak anlam pekişir.
sev-mek
sev-me-mek
soru kipi
sev-se-m
sev-me-se-m
sev-se-m mi
Dilek-Koşul kipi –sa (-se) ünlü uyumuna uyar:
okusam, gelsem, dokunsam, baksam, bilsem, bilsem, görsem… gibi
4.18.3. Gereklik Kipi: -malı meli
Eylemin belirttiği işin yapılması gerektiğini bildirir.
sev-mek
sev-me-mek
soru kipi
sev-meli-y-im
sev-me-meli-y-im
sev-meli mi-y-im
Gereklik kipi –malı –meli ünlü uyumuna uyar:
okumalı, yazmalı, bilmeli, vermeli… gibi
Gereklik kipi bir işin yapılması gerektiğini bildiren lazım, gerek ve icap etmek
sözcüklerinin anlamını verir.
Ör:
Kitap okumalısın.
Kitap okuman gerek.
Borcunu ödemelisin.
Borcunu ödemen icap ediyor.
Sınavı başarmalısın.
Sınav başarman lazım.
2.18.4. Emir Kipi
Bir işin yapılmasını emrederken kullanılan kiptir. Emir kipinin birinci tekil ve birinci çoğul
kişiler için kullanımı yoktu
sevmek
sevmemek
Sen
sev
sev-me
O
sev-sin
sev-me-sin
Siz
sev-in
sev-me-y-in
42
sev-in-iz
sev-me-y-iniz
Onlar sev-sin-ler
sev-me-sin-ler
Emir kipinde ekler ünlü uyumuna uyar:
gel-sin, otur-sun, bak-sın, gör-sün…gibi
43
44
BÖLÜM V
YÖNTEM GELİŞTİRMESİ
5.1. Alfabe
Bir Boşnak öğrenci için en önemli problem ğ, ö, ü, ı, seslerinin telaffuzudur.
Boşnakça’dağ, ö, ü, ı, sesleri bulunmamaktadır. Boşnak öğrencilerin ğ, ö, ü, ı sesleri
öğrenmeleri zaman almaktır. Aslında bu durum, başlangıçta yeni bir dil öğrenen
öğrencilerin karşılaştığı temel sorundur. Ö ve Ü sesleri zaman içinde öğrenilebilmektedir.
Ancak “ğ” sesinin çıkarılması Türk olmayan biri için son derece zordur. Bundan dolayı
Öğretmenin bu seslerin bulunduğu kelimelere ağırlık vermesi önerilir. Aşağıda kelimeleri
sıklıkla telaffuz ediniz.
Örnek
Dağ
Örnek
Ülke
ılık
Bağ
öküz
Üzüm
sıcak
Sağ
gök
Üzüntü
ıslak
Çağ
böyle
Ürkek
ıhlamur
Değil
şöyle
Üç
ırmak
Çağla
örümcek
Üçgen
kırmızı
Sağol
öbek
Üye
ışık
5.2. Telaffuz
Boşnakça’da iki heceli kelimelerde, birinci hecede; ikiden fazla heceli kelimelerde ise
diğer hece yerlerinde belirgin bir vurgu bulunmaktadır. Örneğin Salko isminde vurgu
birinci
hecededir
ve
uzun
okunur. Ancak Türkçe
kelimelerde
hece
vurgusu
bulunmamaktadır. Bundan dolayı Türkçe öğrenmeye başlayan Boşnak öğrencilerin kendi
dillerine uyumlu olarak Türkçe kelimeleri vurgulu söyleme alışkanlığı vardır. Bunu
önlemek için kelimelerin söylenişleri üzerinde bir müddet durmak gerekir. Önce tek
45
hecelilerden başlayarak vurgu yapmaksızın telaffuz etmeleri için alıştırmalar yapmak
gerekir.
Ayrıca Türkçe’de yer alan çift sesli kelimeler (şedde) Boşnakça’da bulunmamaktadır.
Örneğin Anne, Pulluk gibi. Bu tür kelimelerin telaffuzunda hata yapılması doğal
karşılanmalıdır. Bununla birlikte özellikle en kolay öğrenilen “Anne” kelimesi üzerinde
durularak çift sessizlerin telaffuzu öğretilmelidir.
5.3. Yabancı Dil Öğretiminde Temel İlkeler
5.3.1. Dört Temel Beceriyi Geliştirme
Dil, dört temel beceri olarak kabul edilen dinleme, konuşma, okuma ve yazma
becerilerinin işlevsel bütünlüğünden oluşmaktadır. Dili bir iletişim aracı olarak kullanmayı
öğretirken bu dört temel becerinin birlikte öğretilmesi gerekmektedir.
5.3.2. Basitten Karmaşığa Somuttan Soyuta Doğru Öğretme
Yabancı dil öğretiminde, önce basit cümle kalıplarından başlayarak bileşik ve karmaşık
cümle kalıplarının öğretimine çalışılmalıdır. Aynı şekilde, gösterilmesi ve açıklanması
kolay olan sözcüklerden ve somut kavramlardan, sınıf içindeki ve yakın çevredeki
nesnelerden başlayıp soyut kavram ve düşüncelere daha sonra geçilmelidir. Bilinen bir
cümle kalıbı ile bilinmeyen sözcükleri, bilinen sözcüklerle de bilinmeyen bir cümle
kalıbını öğretmek esas olmalıdır.
5.3.3. Görsel ve İşitsel Araçları Kullanma
Yabancı dil öğretiminde görsel ve işitsel araçlar, öğretimin daha etkili olmasını sağlamakta,
öğrenci ilgisini derse çekmekte, verbalizmi azaltmakta ve sınıf içinde doğal ortamın
oluşmasına yardımcı olmaktadır. Görsel araçlar, öğretilen sözcüklerin, kavramların ve
cümle yapılarının daha kolay anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. “Bir resim bin sözcük
değerinde ’’ olduğu gerçeği özellikle yabancı dil öğretim uygulamalarında daha çok
görülmektedir. İşitsel araçlarda doğru dil alışkanlıklarının kazanılmasında ve tekrar
alıştırmalarının yapılmasında etkili olmaktadır.
46
5.3.4. Anadili Gerekli Durumlarda Kullanma
Yabancı dil derslerinde öğrencilerin öğrenilen dili daha çok duymaları ve kullanmaları esas
olmalıdır. Bu nedenle öğretmenden çok, öğrencinin daha çok konuşmasına olanak
verilmelidir. En iyi yabancı dil öğretmeninin, öğrencilerini en çok konuşturan öğretmen
olduğu unutulmamalıdır. Konuşma alıştırmalarına öğrencinin gereksinmesi daha çoktur.
Öğrenilen dil öğrenciler tarafından ne kadar çok kullanılırsa ve ne kadar çok pratik
yapılırsa o kadar iyi öğrenilir. Başlangıçta öğrencilerin anadili kullanmalarına izin
verilmeli,
ancak
öğrenilen
dildeki
basit
cümlelerle
iletişim
kurmalarına
özen
gösterilmelidir. Gerçek duyulmadıkça anadili kullanmaya çok zaman ayrılmamalıdır.
Anadille yapılan açıklamalar kısa ve öz olmalıdır. Diğer bir deyişle, sınıf içinde anadille
iletişim kurmak bir tabu olmamalı ancak gerektiğinde kullanmak temel olmalıdır.
5.3.5. Bir Seferde Bir Tek Yapıyı Sunma
Sınıf içi uygulamalarda, her seferinde bir tek sözcüğü, sorunu ya da cümle yapısını
öğretmek temel ilke olmalıdır. Aynı anda birden çok sözcük ya da cümle kalıbı öğretmek
hem etkili olamaz, hem de karışıklığa neden olabilir. Diğer bir deyişle tam öğrenme
sağlanamaz. Bunun yanı sıra öğretmen de bildiklerinin hepsini aynı anda öğrencilere
öğretmeye çalışmamalıdır. Özellikle başlangıç düzeyinde temel bilgiler ve kavramlar
ayrıntılara girilmeden verilmelidir.
5.3.6. Verilen Bilgilerin Günlük Yaşama Aktarılmasını Sağlama
Sınıf içinde öğretilen bilgilerin günlük iletişimde nasıl kullanılacağının öğrencilere
gösterilmesi gerekir. Sınıf-içi öğrenmelerin kalıcı olması için örneklerin günlük yaşamda
verilmesi ve öğrencilere öğrendiklerini kullanma olanağının verilmesi uygun olur.
5.3.7. Öğrencilerin Derse Daha Etkin Katılmalarını Sağlama
Tüm öğrencilerin sınıf-içi etkinliklere katılımları sağlanmalıdır. Tekrar alıştırmaları, sorucevap, rol yapma, grup tartışması, ikili ve üçlü çalışmalar, benzetim gibi tekniklerle
öğrencilerin derse daha etkin katılmaları sağlanmalıdır. Tekrar alıştırmalarında önce sınıfa,
sonra gruba ve daha sonra da yeter sayıda öğrenciye tekrar yaptırılmalı, bu tekrarlarda
47
yanlış yapıldığında, doğrusu tekrarlatılarak hemen düzeltmelidir. Ancak iki-üç dakikalık
kesintisiz konuşmalarda yanlışlar anında değil, konuşma bittikten sonra düzeltilmelidir.
5.3.8. Öğrencileri Güdüleme ve Cesaretlendirme
Güdüleme, başarıyı olumlu yönde etkilemektedir. Her derse başlamadan önce, öğrencileri
öğrenmeye karşı güdülemek öğretmenin en önemli görevlerinden birisidir. Güdüleme, bir
bakıma öğrenci ile öğrenilecek konu arasında psikolojik bir bağ kurmadır. Bu bağ
kurulmadan öğretime başlanırsa yapılan etkinliklerin yararlı olmadığı gözlenmektedir.
Buna karşın iyi bir sınıf ortamında işlenen konuları daha iyi anlaşılacağı, öğrencilerin derse
daha katılgan olduğu görülmektedir. Sınıf içinde iyi bir ortamın hazırlanması öğretmenin
öğrencilerini cesaretlendirmesine bağlıdır. Bunun için de öğretmenin ipuçlarını,
pekiştireçleri, dönüt ve düzeltmeleri çok iyi kullanması gerekir.
5.3.9. Dilbilgisi-Çeviri Yöntem
Geçmişte dil eğitimi tartışmaları dilin analizi ile dilin kullanımı uçları arasında gidip gelen
görüşler çevresinde şekillenmiştir. Dilin analizi, yani dilbilgisi kurallarının dil öğretiminde
ana eksen olarak alınması dendiğinde akla gelen ilk yöntem Dilbilgisi-Çeviri Yöntemidir.
Dilbilgisi Çeviri Yöntemi’nin temel özellikleri şunlardır:
1. Bir dili çalışmanın amacı o dilin dilbilgisi kurallarını çalışmak ve bu yolla o dilin
edebiyatını izleyebilmektir. Böylece öğrenmenin getireceği zihin disiplini ve entelektüel
gelişme ve sürecin en değerli ürünleri olacaktır. Bu yöntemde dilbilgisi kurallarını ayrıntılı
analizi sayesinde metinlerini çevirisi yapılabilecektir. Yani, Dilbilgisi-Çeviri Yöntemi
özellikle dünya klasiklerinin çevirmesiyle doğrudan ilişkili bir yöntem olmuştur.
2. Okuma ve yazma temel becerilerdir. Sözcük öğrenimi ise metinle sınırlıdır. Sözcükler
listeler halinde yazılarak öğrenilir. Metin çevirisinden önce gerekli olacak dilbilgisi
kuralları ve gerekli sözcükler öğrencilere sunulur.
3. Metinde en önemli yapı tümce yapısıdır. Çünkü tümceler halinde yapılacak çevirilerle
metnin çevirisi bir bütün olarak tamamlanabilir.
48
4. Akıcılıktan ziyade doğruluk önemlidir. Dilbilgisi kuralları önceden sunulur ve çeviri
alıştırmaları yoluyla pekiştirilir. Yani, bu yöntem tümdengelimci bir yol izler.
5.3.10. Dolaysız Yöntem
Dolaysız yöntemde becerilerin önem sıralaması dinleme, konuşma, yazma ve okumadır.
Genel olarak bakıldığında, bu yöntem günümüz dil öğretimi anlayışına yaklaşmış olmakla
birlikte günün koşulları uygulanabilirliğini zorlaştırmıştır. Ancak, yine de dilin sadece
dilbilgisinden oluşmadığı ve kullanılan dilin çok önemli olduğu düşüncesini yerleştirdiği
için önemli bir devrim olarak algılanmalıdır.
Bu yöntemin orta koyduğu ana ilkeler şunlardır:
1. Sınıfa öğretim hedef dilde yapılmalıdır.
2. Sadece güncel sözcük ve tümceler öğretilmelidir.
3. Küçük sınıflarda sözel becerinin geliştirilmesi öğretmenle öğrenci arasında ve aynı
zamanda öğrenciyle öğrenci arasındaki etkileşim yoluyla yapılmalıdır.
4. Dilbilgisi tümevarımcı bir yolla öğretilmelidir.
5. Yani konular sözel olarak sunmalıdır.
6. Somut sözcükler; gösterme, nesneler ve resimler yoluyla, soyut sözcükler ise
düşüncelerin ilişkilendirilmesi yoluyla öğretilmelidir.
7. Konuşma ve dinleme öncelikle öğretilirken doğru sesletim ve dilbilgisi de
vurgulanmalıdır.
5.3.11. Sözel Yaklaşım (Durumsal Dil Öğretimi)
Sözel Yaklaşım yapısalcı bir izlence ve sözcükler listesini benimsemiştir. Yapılar tümceler
içinde öğretilir ve sözcükler bu yapılara uyacak sözcüklerdir. Öğrencilerden dinleyip
öğretmenin söyledikleri tekrar etmesi ve öğretmenin soru ve emirlerine yanıt vermesi
beklenir.
Sözel Yaklaşımın en önemli özellikleri şöyle özetlenebilir:
1. Dil öğretimi konuşmayla başlar ve daha sonra yazılı dile geçilir.
2. Sınıfta hedef dil kullanılır.
3. Yeni dil konuları durumlar içinde sunulur ve çalışılır.
4. Gerekli olduğuna inanılan sözcükler çalışılır.
49
5. Dilbilgisi kuralları kolaydan zora doğru derecelendirilerek öğretilir.
6. Yeterli dilbilgisi ve sözcük bilgisi yerleştikten sonra okuma ve yazma becerilerine
geçilir.
5.3.12. İşitsel-Dilsel Yöntem
İşitsel-Dilsel Yöntemin dayandığı öğrenme kuramı ise o günlerin etkin kuramı
davranışçılıktır. Davranışçılık, insan davranışları üzerine kurulmuş bir kuramdır.
Davranışçı psikolojinin etkisinde dilin bir alışkanlıklar düzeni olduğu ileri sürülmüş ve dil
öğrenimine de bir koşullanma zinciri olarak bakılmıştır. Uyarıcı-pekiştireç-yanıt ilişkisi
dilin
öğrenilmesini
tekrarlanması
açıklamaya
yeter
görülmüştür.
yoluyla doğru davranışların elde
Ödüllendirilen
davranışının
edilmesi mantığını benimseyen
davranışçılık, etkilediği dil yaklaşımında da tekrarcılığı ve dolaysıyla ezberciliği öne
çıkarmıştır. İşitsel-Dilsel Yöntemin öne çıkan ilkeleri şöyle sıralanabilir:
1. Dil, öncelikle konuşmadır. Okuma ve yazma çalışmalarına geçebilmek için dinleme ve
konuşma alanında önemli bir yol alınması gerekmektedir. Yani, dil öğreniminin ilk
dönemleri okuma ve yazma olmadan geçilmelidir.
2. Dil öğrenimi alışkanlık geliştirme olduğu için, iyi alışkanlıklar hata yapmak yerine
doğru yanıtlar verecek gerçekleştirilebilir. Diyaloglar ezberlemek ve örnek örgü
alıştırmalarını tekrarlamak kişinin hata yapma olasılığını azaltacağı için çok yararlıdır.
3. Her dilin kendine özgü özellikleri vardır. Anadile benzeyen özellikler daha kolay
öğrenilir. Bu yüzden, benzetme geneleme ve ayrım yapmaya yardımcı olur. Çok fazla
yapılan mekanik örgü alıştırmaları kişilerin doğru benzetmeler oluşturmalarına yardımcı
olacaktır.
4. Yapılar tümevarım yoluyla öğretilir. Önce örnekler verilir, daha sonra alıştırmaları
yapılır. Sözcükler dilbilimsel ve kültürel bir bağlamda öğretilir. Alıştırmaların amacı dili
konuşanlar kadar çabuk yanıt vermeyi sağlamaktır (Yaylı, 2011).
50
5.4. Yabancı Dil Öğretiminde Temel İlkeler
5.4.1. Dört Temel Beceriyi Geliştirme
Dil, dört temel beceri olarak kabul edilen dinleme, konuşma, okuma ve yazma
becerilerinin işlevsel bütünlüğünden oluşmaktadır. Dili bir iletişim aracı olarak kullanmayı
öğretirken bu dört temel becerinin birlikte öğretilmesi gerekmektedir.
5.4.2. Basitten Karmaşığa Somuttan Soyuta Doğru Öğretme
Yabancı dil öğretiminde, önce basit cümle kalıplarından başlayarak bileşik ve karmaşık
cümle kalıplarının öğretimine çalışılmalıdır. Aynı şekilde, gösterilmesi ve açıklanması
kolay olan sözcüklerden ve somut kavramlardan, sınıf içindeki ve yakın çevredeki
nesnelerden başlayıp soyut kavram ve düşüncelere daha sonra geçilmelidir. Bilinen bir
cümle kalıbı ile bilinmeyen sözcükleri, bilinen sözcüklerle de bilinmeyen bir cümle
kalıbını öğretmek esas olmalıdır.
5.4.3. Görsel ve İşitsel Araçları Kullanma
Yabancı dil öğretiminde görsel ve işitsel araçlar, öğretimin daha etkili olmasını sağlamakta,
öğrenci ilgisini derse çekmekte, verbalizmi azaltmakta ve sınıf içinde doğal ortamın
oluşmasına yardımcı olmaktadır. Görsel araçlar, öğretilen sözcüklerin kavramların ve
cümle yapılarının daha kolay anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. “Bir resim bin sözcük
değerinde’’ olduğu gerçeği özellikle yabancı dil öğretim uygulamalarında daha çok
görülmektedir. İşitsel araçlarda doğru dil alışkanlıklarının kazanılmasında ve tekrar
alıştırmalarının yapılmasında etkili olmaktadır.
5.6.4. Anadili Gerekli Durumlarda Kullanma
Yabancı dil derslerinde öğrencilerin öğrenilen dili daha çok duymaları ve kullanmaları esas
olmalıdır. Bu nedenle öğretmenden çok, öğrencinin daha çok konuşmasına olanak
verilmelidir. En iyi yabancı dil öğretmeninin, öğrencilerini en çok konuşturan öğretmen
olduğu unutulmamalıdır. Konuşma alıştırmalarına öğrencinin gereksinmesi daha çoktur.
Öğrenilen dil öğrenciler tarafından ne kadar çok kullanılırsa ve ne kadar çok pratik
yapılırsa o kadar iyi öğrenilir. Başlangıçta öğrencilerin anadili kullanmalarına izin
verilmeli,
ancak
öğrenilen
dildeki
basit
cümlelerle
iletişim
kurmalarına
özen
gösterilmelidir. Gerçek duyulmadıkça anadili kullanmaya çok zaman ayrılmamalıdır.
51
Anadille yapılan açıklamalar kısa ve öz olmalıdır. Diğer bir deyişle, sınıf içinde anadille
iletişim kurmak bir tabu olmamalı ancak gerektiğinde kullanmak temel olmalıdır.
5.4.5. Bir Seferde Bir Tek Yapıyı Sunma
Sınıf içi uygulamalarda, her seferinde bir tek sözcüğü, sorunu ya da cümle yapısını
öğretmek temel ilke olmalıdır. Aynı anda birden çok sözcük ya da cümle kalıbı öğretmek
hem etkili olamaz, hem de karışıklığa neden olabilir. Diğer bir deyişle tam öğrenme
sağlanamaz. Bunun yanı sıra öğretmen de bildiklerinin hepsini aynı anda öğrencilere
öğretmeye çalışmamalıdır. Özellikle başlangıç düzeyinde temel bilgiler ve kavramlar
ayrıntılara girilmeden verilmelidir.
5.4.6. Verilen Bilgilerin Günlük Yaşama Aktarılmasını Sağlama
Sınıf içinde öğretilen bilgilerin günlük iletişimde nasıl kullanılacağının öğrencilere
gösterilmesi gerekir. Sınıf-içi öğrenmelerin kalıcı olması için örneklerin günlük yaşamda
verilmesi ve öğrencilere öğrendiklerini kullanma olanağının verilmesi uygun olur.
5.4.7. Öğrencilerin Derse Daha Etkin Katılmalarını Sağlama
Tüm öğrencilerin sınıf-içi etkinliklere katılımları sağlanmalıdır. Tekrar alıştırmaları, sorucevap, rol yapma, grup tartışması, ikili ve üçlü çalışmalar, benzetim gibi tekniklerle
öğrencilerin derse daha etkin katılmaları sağlanmalıdır. Tekrar alıştırmalarında önce sınıfa,
sonra gruba ve daha sonra da yeter sayıda öğrenciye tekrar yaptırılmalı, bu tekrarlarda
yanlış yapıldığında, doğrusu tekrarlatılarak hemen düzeltmelidir. Ancak iki-üç dakikalık
kesintisiz konuşmalarda yanlışlar anında değil, konuşma bittikten sonra düzeltilmelidir.
5.4.8. Öğrencileri Güdüleme ve Cesaretlendirme
Güdüleme, başarıyı olumlu yönde etkilemektedir. Her derse başlamadan önce, öğrencileri
öğrenmeye karşı güdülemek öğretmenin en önemli görevlerinden birisidir. Güdüleme, bir
bakıma öğrenci ile öğrenilecek konu arasında psikolojik bir bağ kurmadır. Bu bağ
kurulmadan öğretime başlanırsa yapılan etkinliklerin yararlı olmadığı gözlenmektedir.
Buna karşın iyi bir sınıf ortamında işlenen konuları daha iyi anlaşılacağı, öğrencilerin derse
daha katılgan olduğu görülmektedir. Sınıf içinde iyi bir ortamın hazırlanması öğretmenin
öğrencilerini cesaretlendirmesine bağlıdır. Bunun için de öğretmenin ipuçlarını,
pekiştireçleri, dönüt ve düzeltmeleri çok iyi kullanması gerekir.
52
5.9. Soru-Cevap
Sınıf içi uygulamalarda en yaygın bir şekilde kullanılan tekniktir. Bu teknik, öğrencilere
düşünme ve konuşma alışkanlıklarını kazandırma bakımından oldukça önemlidir ve her
dersin öğretiminde kullanılır.
Yabancı dil öğretiminde duyduğunu ve okuduğunu anlam becerilerini geliştirimde,
karşılıklı konuşma ve iletişime dönük alıştırmaların yapımında sık sık kullanılan bir
tekniktir (Demirel, 1990).
5.9.1. Düzvarım Yönteminin Kullanım Özellikleri
a. Dersler bir diyalogla ya da kısa bir fıkra anlatımıyla başlar.
b. Önce sözlü öğretim yapılır. Bu nedenle gramer ve yeni sözcükler sözel olarak öğretilir.
c. Sözcüklerin öğretimi, görsel araçlarla, tanımlamalarla ya da pantomimle yapılır.
d. Dilbilgisi kuralları tümevarım yoluyla öğretilir. Ayrıca gramerin görsel yolla, göze hitap
ederek anlatılması belli bir ortam da verilmesi istenir.
e. Amaç dilin yoğun bir şekilde kullanılmasına yer verilir.
f. İlk birkaç hafta telaffuz öğretimine ağırlık verilir. Yeni dilbilgisi yapılarlı öğretilirken
sürekli dinleme ve tekrara yer verilir.
g. Sınıf içinde anadile ve çeviriye yer verilmez.
h. Öğretmenin amaç dili çok iyi bilmesi ve konuşması istenir.
i. Okuma parçaları amaç dili konuşan ülkenin kültür ve yaşamıyla ilgilidir. Okuma
öğretimi, gramer bilgilerini pekiştirmekten çok zevk için yapılır.
j. Öğretim merkezli öğretim yapılmasına karşın öğrencilerin derse aktif katılımı istenir
(Demirel, 1990).
5.10. Yabancı Dil Öğretiminde Araçlar
“Bir resim bin sözcük değerinde”
Türkçe dersinde bir şeyin nasıl yapılacağının öğretmen tarafında uygulamalı olarak
gösterildiği ya da herhangi bir şey açıklamak için resim, grafik, slayt, film gibi araç
gereçlerin kullanıldığı
hemen her etkinlikte gösteri
yönteminden belli ölçüde
yararlanılmaktadır. Dil becerilerinin geliştirilmesinde görme duyusunun önemli bir yer
vardır. Bu sebeple, Türkçe öğretmeni gerek ders, gerekse ders dışı faaliyetlerine
öğrencilerin görme duyularına hitap eden materyalleri de kullanmalıdır. Daha çok göze
hitap eden, fakat diğer yazılı ve basılı eğitim-öğretim gereçlerinden yapı özellikleri ve
53
görünüm bakımından farklılık taşıyan bu araçlar da Türkçe öğretiminde faydalı sonuçlar
vardır (Özbay, 2011).
5.11. Uygulamalar
5.11.1. Öğrencilerin Derse Daha Etkin Sağlama
Öğretmenin görevi, öğrenciye bilgiyi kuru kuruya aktarmak değil, öğrenmeyi öğretmek
durumun farkına vardırmaktır. Öğrenciye bir konuyu öğretirken dikkat etmemiz gereken
önemli hususlardan bir de, onun daha fazla duyusuna hitap ederek öğretimi kalıcı hale
getirmek olmalıdır. Bilgilerin ezberlenmeden akılda daha kalıcı olması için en iyi yol,
dramatizasyon yani oyunlaştırarak canlandırma tekniğine başvurmaktır. “Örgün öğretim
kurumlarında yaptırılan küçük dramatizasyon çalışmaları çocuklarla doğru ve düzgün
konuşma, anlatmak istediklerini en kısa yoldan ve en açık biçimde anlatma beceri ve
alışkanlıklarını kazandırır (Temizyürek, 2002).
Eğitim öğretim çalışmalarının amacına ulaşması için öğrencinin, konuya ilgisini çekmek,
merakını uyandırmak, çeşitli uygulamalarla dersi eğlenceli ve zevkli hale getirmek gibi
yollarla öğrenci öğrenmeye güdülenmelidir. Öğrenme duygusu uyarılan öğrenci, bilgi
edinmeye ve bilgisini geliştirmeye çalışır, yaptığından zevk alır. Öğrenci zevk aldığı
bilgileri öğrenmek için özel bir çaba harcar.
Dil milli bir bağdır: Yıllar önce varlıklara ve kavramlara isim verirken bizim gibi
düşünülmüş olması hoşumuza gider. İçinde bulunduğumuz durumu anlatmak veya
düşüncemiz dile getirmek için en uygun sözün ( kelime, deyim veya atasözünün ) önceden
söylenmiş olması, bize güven verir (Demir, 2010).
Halkın düşünce ve tecrübelerinden doğmuş, geniş anlamlı, insan iyiye ve güzele yönelten,
düşündüren, halkın dil zevkini bir iki cümle ile ifade eden sözlerdir. Deyimler gibi
atasözlerinin de kaynağı halktır, bunların söyleyeni belli değildir. Genel bir hüküm
bildirirler (Kavas, 2004).
5.11.2. Yabancılara Türkçe Öğretiminde Atasözleri Önemi
- Kısa-öz, anlamlı sözleri olduğu için öğrencinin aklında/kafasında daha kalıcı olacaktır.
- Atasözlerinde kullanılan kelimeler genellikle basit ve herkes tarafında anlaşılır.
54
- Büyük bir kısmın tarafından bilindikleri için günlük hayata işitilme olanağı daha yüksek
olacaktır.
- Atasözleri aynı zamanda o dil halkını bir nevi olsun kültürünü oluşturmaktadır.
- Atasözleri bazen lirik, didaktik, eğlenceli, konular içerdiği için daha çekici olur.
Öncelikle verilmesi gereken hem Boşnakça hem de Türkçede olan atasözlerin örnekler:
Türkçe
Boşnakça
- Dost kara günde beli olur.
Prijatelj se u teşkim danima prepozna.
- Acele işe şeytan karışır.
U zurbi je şeytan.
- Aç ne yemez, tok ne demez.
Sit gladnog ne razumije.
- Bugünün işini yarına bırakma.
Ono sto mozes danas ne ostavljaj zasutra.
- Önce düşün sonra söyle.
Prvo ispeci pa reci.
Deyimle, asıl anlamlarından uzaklaşıp yeni kavramlar kazanan kalıplaşmış sözlerdir.
Deyimlerin kaynağı halk, onların zengin hayat tecrübeleridir. Deyimler yazıya kuvvet
verir, konuşmayı güzelleştirir, dillin ifade gücünü artırır. En, az iki kelimeden oluşan
deyimler, genel bir hüküm bildirmezler. Bir kavramı yansıtırlar (Kavas, 2004).
Hem Boşnakça hem de Türkçede olan deyimler örnekler:
Türkçe
Boşnakça
İkiyüzlü
Dvolican
Göze gelmek: göz değmesi
Pogled : urok
5.11.3. Yabancı Dil Öğretiminde Fıkralar Anlatımı
- Fıkralar lirik, eğlenceli metinler içerdikleri için öğrencinin her zaman ilgisini çekecek
derse odaklanmasını olmasını sağlayacak,
- Sınıf ortamı yumuşatır dersleri sıkıcılıktan kurtarır,
- Kolayca ezberlenir,
Nasreddin Hoca Boşnakçada Nasrudin Hoca ismiyle geçiyor.
Komşunun kazanı:
Günlerden bir gün Nasreddin Hoca komşusundan bir kazan ödünç alır. Birkaç gün sonra
kazanı geri götürür ve kazanla birlikte komşuya iki de tencere verir. Komşu çok şaşır ve
sorar:
- Bana neden bu tencereleri veriyorsun, Hoca Efendi?
55
- Hoca cevap verir: ’’Senin kazağın doğurdu, komşu. Bu tencereler kazanın çocukları.’’
- Komşu tabii çok sevinir ve kazanla birlikte tencereleri de alır. Bir süre sonra hoca yine
komşusundan kazanç ödünç alır ve geri götürmez. Birkaç gün sonra komşu hocaya gelir ve
kazanı ister. Hoca ona “senin kazan öldü’’der. Komşu şaşırır ve bağırır: ’’ Kazan nasıl ölür,
Hoca Efendi?’’ Hoca güler ve şöyle der:’’ Kazan doğurdu, buna inandın. Şimdi kazan öldü,
buna neden inanmıyorsun?’’
Lütfen cevap veriniz!
1. Nasreddin Hoca kimden bir kazan ödünç alır?
2. Hoca kazanla birlikte ne verir?
3. Komşu niçin sevinir?
4. Sizce hoca nasıl bir insan?
Doğrulara (D), yanlışlara (Y) işareti koyunuz!
5. Hoca kazanla beraber küçük bir kazan verir. ( )
6. Komşu iki defa kazanları ödünç verir. ( )
7. Hoca kazanı birkaç gün sonra geri götürür. ( )
5.11.4. Gülmece
Zeki Çocuk
Öğretmen Zeki’ye sormuş:
-Alfabeyi öğrendin mi Zeki?
-Öğrendim öğretmenim.
-Peki, A’dan sonra ne gelir?
-Öteki harfler gelir öğretmenim. 
5.11.5. Rol Yapma – Diyalog
Yabancı dil eğitiminde bu teknik daha çok diyalog öğretiminde ve konuşma becerisini
geliştirmede kullanılır. Bir diyalog işledikten sonra aynı diyalog ya da ona benzer bir
diyalog öğrenciler tarafından temsil edilir. Bu tekniği uygulamadan önce o diyalogla
öğretilmesi amaçlanan cümle yapıları çok iyi öğrenilmeli ve uygulanmalıdır. Cümle
yapıları iyice öğrenildikten sonra, yeni bir duruma uygulanması aşamasında bu teknikten
yararlanılmalıdır.
56
Roller ve oynayacak kişiler belirledikten sonra sahne düzeni ya da durum öğrencilere
açıklanır. Rol yaparken öğrencilerden öğrendikleri diyalogda ya da bir konuşma metinde
geçen aynı cümleleri kullanma yerine o durumda söylenmesi gereken ve öğrendikleri
cümle kalıbına uygun düşen kendi cümlelerini kullanmaları istenir (DEMİREL, 1900).
Çiçek ile Böcek
(Aralarında baharın gelişini konuşurlar.)
ÇİÇEK – Bugün hava ne güzel!
BÖCEK – Bahar geliyor.
ÇİÇEK – Bol bol uçacaksın yine.
BÖCEK – Ama bugün rüzgâr kuvvetli esiyor. Uçmamı istemiyor galiba!
ÇİÇEK – Bilmem, onu rüzgâra sor.
BÖCEK – Siz de renk renk elbiseleriniz giyecek, parfümleriniz süreceksiniz.
ÇİÇEK – Sana ne! Sen kendi işine bak.
BÖCEK – Kızma, kızma! Şaka yaptım.
ÇİÇEK – Ağaçlar da gelin gibi.
BÖCEK – Tam bana göre.
ÇİÇEK – Terbiyesiz.
BÖCEK – Ama ben faydalı bir böceğim. Sizden alıp insanlara vereceğim.
ÇİÇEK – Peki senin dediğin olsun.
BÖCEK – Baharın gelmesi ne güzel değil mi?
ÇİÇEK – Evet, güzel. Her taraf yemyeşil. Kışın uyumaktan bıktık.
BÖCEK – Haklısın.
ÇİÇEK – Bak, güller, karanfiller, papatyalar ne güzel açmış.
BÖCEK – Kokuları buraya geliyor.
ÇİÇEK – Ne de güzel kokuyorlar.
BÖCEK – Kara topraktan fışkıran mis gibi koku ve renkler ne güzel.
ÇİÇEK – İnsanlar da bizim gibi olsa.
BÖCEK – Keşke!
57
5.11.6. Serbest yazma
Serbest yazma çalışmalarıyla öğrencilerden duygu ve düşüncelerini kendi üsluplarına göre
ve yazım kurallarına dikkat ederek yazmaları istenir. Genellikle iki ya da daha çok konuda
verilen başlıklardan biri seçilip bir kompozisyon yazılması istenir. Çoğu kez de bu yazılar
250-300 sözcükle sınırlı tutulmaktadır.
5.11.7. Türkçeyi Nasıl Öğreniriz
Türkçeyi öğrenmek çok kolay. Türkçe kursuna gidiniz. Kendi kendinize çok çalışınız.
Kursta öğretmeni iyi dinleyiniz. Verilen ödevleri zamanında yapınız. Her gün on tane
Türkçe kelime öğreniniz. Bu kelimelerle cümleler yapmaya çalışınız. Bir ayda en az 300
yeni kelime öğrenir, 300 yeni cümle yaparsınız.
Öğrendiklerinizi çarşıda, pazarda ve her yerde kulanınız. Sık sık tekrar ediniz.
Arkadaşlarınızla Türkçe konuşunuz. Başka bir dil kullanmayınız.
Türkçe kelimelerin söylenişine dikkat ediniz. Çıkaramadığınız sesleri sürekli tekrarlayınız.
Bilmediklerinizi öğretmeninize sorunuz. Mutlaka not alınız. Söz unutulur, ama yazı
unutulmaz.
Türkçe öğrenirken okuma anlama, sözlü anlatım, dikte ve dilbilgisi derslerine devam
ediniz. Devamsızlık yapmayın. Laboratuar derslerini kaçırmayınız. İnsanlarla sık sık
diyalog kurumuz. Her şeyi öğrenmek için merak ediniz.
Göreceksiniz ki en fazla üç ay içinde Türkçe konuşacak, yazacak, düşünecek ve
anlayacaksınız.
Sorular
1. Türkçe öğrenmek için ne yapmalıyız?
2. Öğrendiklerimizi nasıl ve nerede kullanmalıyız?
3. Türkçe öğrenirken hangi dersleri görüyorsunuz?
4. Günde en az kaç kelime öğrenmeli, kaç cümle yapmalıyız?
5. Niçin Türkçe öğreniyorsunuz?
58
5.11.8. Tekerleme / Güzel Sözler Söyletme
Vurgu ve tona dikkat ederek kelimelerin doğru söylenmesi için öğrencilere tekerleme
örnekleri okutulmalıdır. Ayrıca, öğrencilerden çevrelerinden duydukları tekerlemeleri
söylemeleri istenebilir.
- Şu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak sarımsaklamasak da mı saklasak? .
- Dört deryanın deresini dört dergâhın derbendine devrederlerse dört deryadan dört dert,
dört dergâhtan dört dev çıkar.
- Elalem bir ala dana aldı ala danalandı da biz bir ala dana alıp ala danalanamadık.
Güzel sözlerken de yaralanmak gerekir.
- Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar
- Üç kişiye acı: Cahiller arasındaki âlime, zenginken fakir düşene, hatırlıyken itibarını
kaybedene. ( Şeyh Edebalı’nın Osman Bey’e nasihatinden ) vb.
5.11.9. Şiir Okutma
Kelimede ve cümlede vurguyu vermenin en iyi yolu, öğrencilere Türkçeyi sevdirecek
güzel şiirler okutmaktır. Bunun için öğretmen önce kendi ezberindeki güzel şiirlerden
örnekler sunmalıdır.
Bosna Savaşında Emine Secerovic Kaşlı’nın Aliya İzetbegovic’in karşısında okuduğu şiir:
Sayın Cumhurbaşkanım,
Biz en küçükler,
Gördüğünüz gibi
Sıraya giriyoruz
Ve söz veriyoruz;
Ülkemiz,
Bosna-Hersek Cumhuriyeti,
Özgür ve haklı olanların ülkesi,
Çocuk oyunlarının ve
Özgürlüğün ülkesi olduğunu
Öğreteceğimize ve
Öğreteceğimize söz veriyoruz.
59
Söz veriyoruz ki
Yarın büyüdüğümüzde,
Sizin bugün olduğunuz gibi olabilelim.
Emine Secerovic Kaşlı
Kitabım
Kitap en iyi arkadaş
Bana neyi sorsam söyler.
Ne anlatsa en sonunda
Çalış, iyi, doğru ol der.
Geceleri uyumaz o,
Beni kaldırır erkenden.
Okulum kadar güzeldir,
Kitabı çok severim ben.
Fazıl Hüsnü Dağlarca
5.11.10. Bulmaca
Görmeye dayalı unsurlar hem algılamada hem de pratik çözümler bulmada çok etkilidir.
Bu yüzden, öğrencilerin bir oyun gibi algılayıp zevkle yapabilecekleri bulmacalar
oluşturabilir.
ÖR:
Aşağıdaki tablodan akraba isimleri bulunuz.
K
T
İ
H
U
T
B
R
N
M
Z
B
A
B
A
E
L
E
D
S
İ
T
K
O
N
İ
N
E
O
L
A
T
E
Y
Z
E
D
T
S
U
Y
C
İ
F
Z
E
K
E
N
İ
Ş
T
E
D
60
a. Mektup Yazma
En çok karşılaştığımız ve kullandığımız iletişim türlerinden biridir. Mektup uzakta
bulunan biriyle ilişki kurma aracıdır. Bir haberi, bir isteği, bir ilgiyi, bir duyguyu yazılı
olarak uzakta bulunan bir başkasına iletmek için mektup türünü kullanırız.
Mektup, haber vermek ya da almak, bir konuyu tartışmak, bir konuda yardımcı olmak veya
yardım istemek, bir işi sonuçlandırmak amacı ile yazılır. O halde mektupta öncelikle amaç
vurgulanmalı, amaç dışı şeylere fazla önem verilmemelidir.
Mektubun giriş bölümünde amaç açıkça ortaya konur. Mektup niçin yazılıyorsa, mektubun
başında bu durum belirtilir.
Gelişme bölümü mektubun temel bölümüdür. Söylemek istenilenlerin bütünü orada enine
boyuna anlatılır. İsteklerimizin, sevinçlerimizin, düşüncelerimizin, üzüntülerimizin
gerekçeleri açıkça sıralanır.
Mektubun sonuç kısmı, giriş bölümü gibi kısadır. Bu bölümde, hal hatır sormaya, saygı ve
sevgiye yer verilir. Ancak bu duygular, mektup gönderilen şahsın, kişiliğine uygun olarak
ifadelendirilmelidir.
Verilen bir plana uygun olarak kişisel mektuplar ve iş mektuplar yazdırılır. Bu arada
dilekçe, rapor, telgraf, telex ve başvuru formları gibi günlük hayatta yapılması gerekli
yazma çalışmalarından örnekler verilebilir.
ÖR:
KİTAP SEVGİSİ
15.07.2013
Sevgili Çocuğum,
Okudukların sana, benim kadar yakın olabiliyorsa, onları oku. O zaman o kitaplar sana bir
anne gibi gelecektir. Senin ruhunu doyuran kitapları, ömür boyu hatırlayacaksın. Bir
kitaptan zevk alabiliyorsan, o kitap iyi bir kitaptır.
Bu kitabı umutla açabiliyor ve kazançla kapatabiliyorsan sana ne mutlu. Bir de şunu
aklından hiç çıkarma yavrucuğum: ’’En büyük iyilik ile en büyük kötülük, kitaplardan
gelir. İyi kitaplar iyiliği, kötü kitaplar kötülüğü temsil eder.
Kitap, bir arkadaştır, yavrucuğum. İçi dışı bir arkadaş. Ama her kitap, iyi bir arkadaş
değildir. Her arkadaşın nasıl aynı değilse öyle. Arkadaşlarını iyilerden seçtiğine göre,
kitaplarını da iyilerden seçmelisin.
61
Seni hayalime getiriyor, okuduklarını göz bebeklerinden okur gibi oluyorum. Gözlerinden
öpüyorum yavrucum.
Annen
(İmza)
b. Edebi Yazılar Yazma
İleri düzeydeki öğrencilerden kısa öykü, makale ve şiir gibi edebiyatla ilgili özgün eserler
yazmaları istenebilir. Bu çalışmalara daha çok yabancı dille eğitim yapan kuruluşlarda yer
verilmelidir. (Demirel, 1990)
Hikâye (Öykü)
Hikâye gerçek ya da gerçeğe yakın olayları yer, zaman ve kişi göstererek anlatan yazı
türüdür.
Hikâyeler hayatı tanımak ve yorumlamak için birer vasıtadırlar. Herhangi bir hikâyede
geçen olay bizim başımızdan da geçmiş ya da geçecek olabilir. Belki de hikâye
kahramanlarının biri bize çok benziyordu. Bizim yapmak istediklerimizi gerçekleştirebilir
ya da gerçekleştirmez. Hikâyelerde tüm insanların alın yazısı hakkında bir şeyler vardır.
Hikâyede
olay,
bir
konunun
dayandığı
oluşlar
zincirlidir.
Bu,
serim
(giriş),
düğüm(gelişme), çözüm(sonuç), bölümlerinden oluşur.
Klasik hikâyelerde çevre (mekân) olayın geçtiği yerdir ve oldukça dardır. Hikâyenin
zamanı deyince hikâyede sözü edilen olayın meydana geldiği zaman anlaşılır. Bu da
genellikle hayatın kısa bir parçasıdır.
Hikâyenin kişileri de hikâyede anlatılan olayı yaşayan kişilerdir. Ancak bütün bunlar
uyulması şart olan kurallar değildir. Zaten günümüzde bu öğelerin hiç birisine bağlı
kalınmadan yazılmış güzel hikâyeler de çoktur.
Bir hikâyede diğer edebiyat türlerinde olduğu gibi en önemli öğe üsluptur. Üslupsuz veya
üslup arayışında bir yazı hikâye sayılamaz. Önemli olan iletilmek istenen duygu ve
düşünceleri anlatma biçimdir.
İyi bir hikâyeci olayların düşünmeye değer taraflarını ele alır. Bunu yaparken yönelişleri
taklit etmez. Kendine has bir tarzı vardır. Yine iyi bir hikâyeci insanların arasındayken
onları gözlemeli, hayata ilişkin intibalarını zihninde biriktirmelidir. Bu, onun yazdıklarına
kendi birikimi ve yorumundan doğan canlılık verir. Monotonluktan uzak kalmalı,
tasvirlerine özen göstermeli, kendine orijinal ve samimi dil bulmalıdır.
62
5.11.11. Yazma
1. Okuduğunuz, ’’Kırmızı başlıklı kız’’ Boşnakçada ’’Crvenkapica’’ veya dinlediğiniz
hikâyesi gibi giriş, gelişme ve sonuç kısımları olan bir hikâye yazınız. Hikâyenizde,
başınızdan geçen ya da şahit olduğunuz ilginç bir olayı anlatabilirsiniz. Hikâyenizin bir ya
da birkaç kahraman olmalı; olay, duygu ve düşünceler, hikâyede yer almayan birisi
(anlatıcı) tarafından anlatılmalıdır. Hikâyenizde, olayın geçtiği yer ya da yerlerin (mekân)
ve kişilerin dış görünüşleri dış gözlem yoluyla; yine kişilerin duygu ve düşüncelerini de iç
gözlem yoluyla tasvir ediniz.
2. Yazdığınız hikayeden sonra aşağıdaki soruları cevaplayınız.
-Kahraman nasıl bir kişiliğe sahiptir?
-Olay hangi mevsimde geçmektedir?
-Hikâyede ağırlıklı olarak işlenen hangi duygudur?
-Olayın asıl sebebi nedir?
-Siz kahramanın yerinde olsaydınız ne yapardınız?
5.11.12. Masal
Masal, daha çok çocuklara anlatılan, olağanüstü serüvenlere dolu hikâyelerdir. Masalların
başlıca özelliği, içinde insan ve tabiatüstü yaratıkların, olayların bulunmasıdır. Devler,
cinler, periler masalların başlıca kişilerinden olduğu gibi, tokadı yiyen şehzadenin
süpürgeye çevrilmesi, kuş olup uçması gibi olaylar da masallarda sık sık rastlanan
olaylardır. Masalların ikinci özelliği, onu uyduranın belli olmayışıdır. Bunlar anababalardan çocuklara anlatıla anlatıla bugüne kadar gelmiştir.
Dilimizde de, yüzyıllardan beri, yüzlerce masal söylene gelmiştir.
Masallar, bazen milli, mahalli kaynaklardan doğmadır. Bazı masallar, bilinen ünlü
hikâyelerin halk arasına inerek az çok biçim değiştirmesinden doğmuştur.
5.11.13. Gezi yazısı
Yazarların yurt içinde ya da yurt dışında yaptıkları gezilerde, gördüklerini anlattıkları edebi
eserlerin ortak adıdır. Bu eserlerde yazarlar, gezip gördükleri yerlerdeki insanların bütünün
ya da belli bir kesiminin yaşayışını, gelenek ve göreneklerini, dikkatlerini çeken ve
okuyucuların da ilgi duyacaklarına inandıklarını özelliklerini anlatmaya çalışırlar.
Gezi yazılarında ilginç bir anlatım vardır. Yazılarda anlatım, yeri gelir hikâyeye dayanır,
yeri gelir bir portre çizilir, tasvir yapılır. Konuşmalar da bulanabilir. Yani anlatım yer yer
değişiklikler gösterir.
63
Gezi, hayale değil, yazarın gözlemine ve doğru olarak duyduklarına dayandığı için tarih,
coğrafya, hukuk, toplum bilim gibi bilim dallarına kaynaklık eder. Gezi, gazete ve
dergilerde yayımlanacak ölçüde yazılabileceği gibi, kitap halinde de yazılabilir.
Gezi yazısı yazarken şu özelliklere dikkat etmek gerekir:
- Gezilen yerlerin, hiçbir yere benzemeyen özeliklerini dile getirmek.
- Gezilen yerlerden yaşayan insanların kültürel özelliklerini ( ırk, dil, hayat tarzı, folklorik
özellikleri)
- Gezilen yerlerin tarihi, mimarı ve uygarlık özelliklerini belirtmek.
- Gezilen yerlerin teknolojik ve ekonomik alandaki gelişmelerini belirtmek.
c. Kompozisyon Yazma
Kompozisyon yazmaya cümle düzeyinden başlayan paragraf ve metin yazmaya doğru bir
sıra izlenmesi uygun olur. Kompozisyon yazmada en önemli husus belli bir mesajının
verilmesidir. Diğer önemli hususta giriş-gelişme ve sonuç bölümlerinin yer alması,
noktalama işaretleri ve yazım kurallarına uygunluktur.
Sınıf içi uygulamalarda kompozisyon yazdırırken:
I. Betimleme
: İnsan ve objelerin tasvir yapma,
II. Hikâye etme : Bir olayın yazılması,
III. Tartışma
: Olayların neden-sonuç ilişkiler içinde sunma.
IV. Görüş Bildirme: Verilen bir konuyla ilgili düşünce ve görüşleri yazma türünde
çalışmalara öğrencilerin amaç dildeki düzeylerine göre yer verilebilir.
5.11.14. Dil Bilgisi Öğretiminde Yaklaşım, Yöntem ve Teknik ile İlgili Öneriler
* Dil bilgisi öğretiminde amacımız; öğrencinin öğrendiği dilde sadece dil bilgisel açıdan
doğru cümleler kurmasını sağlamak değil, o cümleleri doğru ortamlarda kullanabilmesini
ve etkili iletişim kurmasını sağlamak olmalıdır.
* Öğrenciye sunulacak yapının anlamlı, anlaşılabilir ve öğrencinin ilgisini çekecek
özelliklerde olması da öğrencinin anlama odaklanmasını kolaylaştırarak dil bilgisi öğretim
ve öğrenimini kolay ve zevkli hâle getirebilir.
* Dil öğretiminde amaç öğrencinin en kısa zamanda günlük hayatta iletişim kurması
olmalıdır. ADP’de de belirtildiği gibi sınırlı da olsa konu üzerinde hâkimiyet kurabilecek
64
bir öğrenci düzeyi hedeflenmelidir. Öğrenci en temel ihtiyaçlarını dile getirebilecek düzeye
getirilmeli, ilk aşamada bireyin temel cümleler kurabileceği düzeyde dil bilgisi öğretimine
yer verilmelidir. Günlük hayatta sık kullanılan basit kalıpların öğretimine önem ve öncelik
verilmelidir. Kim olduğu, ne iş yaptığı, tanıştığı insanlara ne iş yaptıklarına, ne yaptıklarına
ve yapacaklarına dair sorular; bu sorulara aldığı cevaplar ya da vereceği cevaplar,
öğrencinin yaşayan dilin içerisine kısa sürede girmesini sağlayacaktır. Bu yüzden sınıf
içerisinde hedef dil kullanılmalı, çeşitli canlandırma teknikleriyle günlük yaşam alanları
oluşturularak öğrenciye öğrendiği dil bilgisi yapılarını ve kurallarını hangi ortamda, nasıl
kullanacağı gösterilmelidir. Konuyla ilgili ilgi çekici geçişlerle de öğrencinin dikkati
çekilmelidir. Dil bilgisi öğretiminin günlük hayattaki ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik
olduğunu ve dil bilgisi yapı ve kurallarını öğrenmesi gerektiğini hisseden öğrenci, hedef
dildeki yapıların işleyiş mantığını daha kolay sezecek ve hedef dili öğrenme konusunda
daha istekli olacaktır.
* Yapısal olarak öğretim kolaylığı bulunan anlamsal ve işlevsel olarak da daha güncel olan
kalıplar tercih edilmelidir.
Örnek: “Nerelisin?” Yerine “Nereden geliyorsun?”
* Öğrenci dilini öğrenmeye geldiği ülkedeki dil kullanımı belli bir seviyeye geldikten
sonra iş bulup çalışma, bütçesine katkıda bulunma ihtiyacı duyabilir. Günlük hayatta
sık kullanılan ve her yerde görsel olarak desteklenmiş medya haberleri, ilânlar
bulunmaktadır. Ayrıca, hedef kitlemizin dış dünya ile ilgili, okumayı öğrenmeyi ilke
edinmiş yetişkin bireyler olduğu, dilini öğrendiği ülkenin en az günlük gündemini takip
edecek düzeyde anlama ve anlatım becerilerine sahip olmak isteyeceği de unutulmamalıdır.
Bu yüzden medyada kullanılan yapıların, ilân ve broşürlerde yer alan ifadelerin öğretimine
yer verilmelidir.
* Hedef dilin dil bilgisi yapıları öğretilirken, günlük hayatta sık kullanılan sözcükler
seçilmelidir.
* Her düzeydeki bağlamların o düzeye uygun sözcüklerle oluşturulması, dil bilgisi
yapılarının oluşumunun ve işleyişinin daha kolay algılanmasını sağlayacaktır. Bu
sözcüklerin anlam özelliklerinin kavranması dil bilgisi öğretimini daha kolay ve zevkli
hâle getirecektir. Günlük hayatta sık kullanılan sözcükler, kalıplaşmış kullanımlar
düzeylere göre belirlenerek, düzeylere uygun kelime dağarcıkları oluşturulmalıdır.
65
*Sık ve anlamlı tekrarlar ile öğretilenlerin kalıcı hâle gelip gelmediği kontrol edilmelidir.
Çünkü kullanılmayan dil becerileri gerileyecektir.
* “Batı Avrupa’da son yıllarda, özellikle, pratik amaçlı Türkçe öğrenmek isteyenlerin
sayısının artması, canlı bir varlık olan dilin sürekli gelişim göstermesi ve değişim
geçirmesi…v.b.” sebeplerle, dil
öğretimi
soyut
teoriden
çok somut
örneklere
dayandırılmalıdır. Türk dilini yabancılara en kolay şekilde öğretmenin yolları araştırılmalı
ve bu alanda yöntemler geliştirilmelidir.
* Dil bilgisi öğretimi yapılırken, öğrenci teorik bilgiler içinde boğulmamalıdır. Zengin
örnekler ve değişik kullanımlar ile öğrenci karşı karşıya bırakılmalıdır. Örnekler yoluyla
kuralı sezdirmek hedeflenmeli, öğretilenler çeşitli etkinlikler ve
uygulamalarla
pekiştirilmelidir. Amacımız “arabanın parçalarını değil; arabayı sürmeyi öğretmek”
olmalıdır.
*Dil bilgisi etkinlikleri dört temel beceriyi destekleyici nitelikte olmalıdır. Dil öğretiminde
dil bilgisi öğretimi amaç değil, araç olarak değerlendirilmelidir.
* Dil bilgisi öğretiminde, uygulanan yöntemlerden biri tümevarım olmalıdır. Bir yapının
kullanımları yeterli örnek ile verildikten sonra bu yapıyla ilgili bilgiye yer verilmelidir.
Çünkü dil bilgisi bir kurallar bütünüdür. Hedef kitlemiz olan yetişkin öğrenciler, hedef
dilin kurallarını anadilleri ile karşılaştırma eğiliminde olacaklardır. Bu yüzden gözleme
dayalı tümevarım yöntemi bilişsel yöntem ile desteklenmelidir. Öğretilen yapının tekrar ve
kontrolünde tümdengelim tekniği kullanılabilir. Yapının günlük hayatta kullanımına
yönelik aktarım oluşturma süreci, sınıf içinde yapılacak canlandırmalar ve teknolojik
unsurlarla desteklenen işitsel–görsel yöntem, iletişimsel yöntem…v.b. birçok yöntemin bir
arada kullanımıyla gerçekleştirilebilir.
* Dil bilgisi öğretimi ezbercilikten uzak ve anlayarak kavramaya yönelik olmalıdır. Dil
bilgisi kurallarını ezberletmeye dayalı bir yöntemle öğrenci pasif duruma getirilmemelidir.
*Bireyin yazarak çalıştığı konular akılda daha kalıcı hâle geldiğinden öğretilen dil bilgisi
yapıları yazma çalışmaları ile pekiştirilmelidir. Noktalama ve imlâ da en kolay kontrollü
yazma ile öğretilebilir.
* Öğrencinin karşılaştığı sorun ve hatalar; sözlü iletişim sırasında, okuma dersinde işlenen
metinlerde, yazılı ödevler vasıtasıyla tespit edilebilir. Bunların sınıf içinde düzeltilmesine
dayanan bir yaklaşımla, kalıcı hatalar oluşması engellenebilir. Bu şekilde dil bilgisi
öğretiminde başarılı sonuçlar alınabilir. Derslerin ayrı ayrı olması (Dil bilgisi, Okuma,
66
Dinleme, Yazma… gibi) öğrencinin eksiklerinin bilinip tespit edilmesini zorlaştırabilir. Dil
eğitimi bir bütündür ve dersler dört temel becerinin birlikte ele alındığı bir bütünlük içinde
işlenmelidir.
*Öğretimi gerçekleştirilen dil bilgisi yapısı, kuralıyla ilgili öğrencinin ilgisini çekecek,
dikkatini uzun süre öğretimi yapılan konuya vermesini sağlayacak çeşitli oyunlaştırma
tekniklerinden, görsel–işitsel unsurlardan yararlanılmalıdır. Bu şekilde öğrencinin daha
kolay motive olması sağlanabilir.
*Yabancılara Türkçe öğretimi, Türklere Türkçe öğretim yöntemleriyle yapılmamalıdır.
Hedef kitlemizin anadilinin gramerini en az orta düzeyde bilen yabancılar olduğu
düşünülerek her dilde aynı olan terimlerin ve kuralların öğretimiyle vakit kaybedilmemeli
ve öğrenci gereksiz teorik bilgiler yığını içine sokulmamalıdır.
*Dil öğretimini başarıya ulaştıracak en önemli unsurlardan biri hangi dil bilgisi yapısının,
kuralının…öncelikli olarak verileceğinin doğru bir şekilde belirlenmesidir. Diğer önemli
noktalar ise; öğretimi yapılacak yapının, kuralın özelliklerinin ve öğrencinin anadiliyle
ortak ve farklı noktalarının tespit edilmesidir. Bunlara bağlı olarak seçilecek doğru yöntem
ya da yöntemlerin uygun tekniklerle birleştirilerek uygulanması, dil öğretimini başarıya
ulaştıracaktır.
*Aynı anlamı karşılayan ya da yakın anlamlı yapı ve sözcükler, birlikte kullanımlarla
sezdirilmelidir. Önceliğin öğretimi kolay ve günlük hayatta sık kullanılan yapıya verilmesi
gerekir. Örneğin, “ve” nin öğretiminden sonra “ile” nin öğretimi yapılabilir. Öğrenci her iki
yapıyı da öğrendikten sonra, karşılaştırmalı kullanımlarla, aralarındaki işlevsel benzerlik
sezdirilebilir.
* Aynı yapının farklı işlevleri de sunulmalıdır. Bu şekilde öğrenci, dildeki her anlamın tek
bir yapıyla ifade edilmediğini ya da her yapının tek bir anlamı karşılamadığını
anlayacaktır. Örnek: zaman ekleriyle ortak olan sıfat fiil ekleri.
* Yabancılara Türkçe öğretiminde dil bilgisi terimlerinin öğretiminden çok dil bilgisi
yapılarının günlük hayattaki işleyişini sezdirmek önemlidir. Hedef kitle kendi dilinin
gramerini, en az orta düzeyde, bildiği için kullanımlardaki terimleri sezecektir.
Örneğin, “kalem” sözcüğü her dilde isimdir.
* Ses hâdiseleri de yeri geldikçe verilmeli, teorik bilgilerden çok kullanımlar ile
sezdirilmeye çalışılmalıdır.
67
* Dilimizde yazılış ve söylenişin birbirine çok yakın olduğu, sözcük köklerinin çekim ve
türetim sırasında aynı kaldığı, dilimizdeki istisnaların azlığı, bazı dillerde adlara gelen
cinsiyet belirlemeye yönelik biçim ve biçim ekinin Türkçede olmadığı… gibi özellikler
öğrenciye sezdirilerek, öğretim ve öğrenim kolaylığı sağlanabilir.
* Dilimizde aynı yapının eklendiği sözcüğe farklı anlamlar verdiğini daha önce de
belirtmiştik. Böyle birçok yapının bulunması bu konunun anlamsal bakış açısıyla
öğretiminin daha kolay olacağını göstermektedir.
* Türkçedeki mefhumlar iyi verilmelidir; çünkü “mefhum kargaşası yabancıyı güç
durumda bırakır. Örneğin; “Türkçede ‘içmek’ fiilini birçok yerde kullanırız: Çay içmek,
sigara içmek, çorba içmek, ant içmek, dersi su gibi içmek… v.b.” (Barın, 1992 s. 73).
* Aynı yapının birçok anlamsal özelliği birlikte öğretilmeye alışılmamalıdır. Günlük
hayatta kullanım sıklığı, yapısal ve anlamsal öğretim ve öğrenim kolaylığı dikkate
alınarak, aşama aşama, öğretilmelidir. Her öğretilen yapının öğrencinin daha önceden
öğrendiği yapılarla birlikte kullanımına yer verilmeli, anlam değişmeleri üzerinde
durularak pekiştirilmelidir.
Örnekler: 1. -ken zarfının birden çok kullanımının olduğu ve çok değişik anlamları
yansıttığı dikkate alınarak bu zarfın öğretimi karşılaştırmalı örneklerle yapılabilir:
“Müzik dinleyerek ders çalışıyorum.”
Ders çalışırken müzik dinliyorum.”
2. Fiillere dönüşlü anlamı kazandıran “–l ve –n” ekleri ile ortak olan ve fiillere edilgenlik
(meçhullük) anlamı kazandıran eklerin kullanımları karşılaştırmalı örneklerle verilebilir:
“Kaleci topa atıldı.” (Dönüşlü)
“Kaleci oyundan atıldı.” (Edilgen)
(Birinci cümlede kaleci kendini topa atmıştır. İkinci cümlede ise kaleci kendini oyundan
atmamıştır. Onu atan başkasıdır.)
* Günlük dilde sık kullanılan kalıplaşmış yapıların öğretimi, yeri geldikçe, dil bilgisi
yapılarının öğretiminde kaynak oluşturmalıdır.
Örnek: “Baka baka / yana yana gitmek…” gibi ikilemelerin kullanımlarıyla “– a…- a”
zarfının öğretimi kolaylaştırılabilir.
68
* Özel isimlerin büyük harfle başlaması, sonuna kesme işareti konması, özel isimlere gelen
yapım eklerinden sonra kesme işareti konmaması “-ki” ekinin ve “ki” bağlacının
yazılışları, “–de” ekinin ve “de” bağlacının yazımı…v.b. birçok imlâ kuralı ve noktalama
işaretinin öğretimi, yazma çalışmalarının yanı sıra, derslerin bitiminde teknolojik
materyaller kullanılarak gerçekleştirilebilir.
* Soru-cevap tekniğiyle öğrencinin ilgisi çekilerek, dil bilgisi öğretim ve öğrenimini
kolaylaştırabilir.
Örnek:- Nereye gidiyorsunuz? - Eve gidiyorum.
- Nerede? - Evde
- Nereden? - Evden
(Yukarıdaki örneklerde soru kalıbındaki eklerle cevaptaki ekler örtüşmektedir. Bu ve
bunun gibi sorularında ve cevaplarında yapısal benzerlik bulunan kullanımlar, görsel
unsurlarla desteklenerek dil bilgisi öğretim ve öğrenimi kolay ve zevkli bir hâle
getirilebilir.)
* Öğretilen dil bilgisi yapısının yerleşmesi, doğru ve etkin kullanımı, genelde, bir iki düzey
sonra gerçekleşmektedir. Bu yüzden bir-iki düzey sonraya ait yapı ve kurallar, sarmal
bağlamlarda yavaş yavaş sezdirilebilir.
* Öğrencinin bir şekilde duya duya ya da okuduğu metinlerden yanlış kullanımlarını
öğrenme ihtimalînin yüksek olduğu dil bilgisi yapılarının öğretimine öncelik verilmelidir.
Bu kalıcı yanlışların oluşması engellenerek, dil bilgisi öğretim ve öğrenimini kolay ve
zevkli hâle getirebilir.
* Dilimizdeki isim hâl eklerinin fonksiyonunu sağlayan ekler, hemen hemen tüm dillerde
mevcuttur; fakat farklı şekillerle farklı bakış açılarıyla kullanılmaktadırlar. İkinci bir dil
öğrenilirken anadilin ses, yapı, söz dizimi ve anlam özelliklerinin öğrenilen dil üzerinde
etkilerinin ve izlerinin görülmesi…v.b. çeşitli yanlışlar yapılmasına yol açmaktadır. Bu
yüzden öğrenciler isim hâl eklerinin kullanımı konusunda yanlışlar yapabilirler. Günlük
hayatta birçok sözcüğe eklenerek çeşitli anlam ve işlevlerde sık sık kullanılan hâl eklerinin
öğretimi, ilk düzeylerde titizlikle yapılmalıdır. Bu eklerin günlük hayattaki pratik
kullanımları da, mutlaka, verilmelidir. (Örnek: Eczane nerede? Sağda, solda, ilerde…v.b.)
Öğrenci yanlışları tespit edilerek en aza indirilmeye çalışılmalıdır. Üst düzeylerde bu ekler
daha zor ve karışık yapılara ekleneceği için hataların düzeltilmesi de zorlaşabilir.
69
* Belirtme hâl eki öğrencinin sık hata yaptığı eklerden olduğu için öğretim ve öğrenimini
kolaylaştırmak amacıyla çeşitli öğretim teknikleri kullanılabilir. Dil bilgisi kurallarının,
malzemelerinin, yapılarının… öğretimi, tek başına değil bütünlük içinde ele alınmalıdır.
Bu yaklaşımla isim hâl ekleri de fiillerle olan münasebetlerinden hareketle öğretilebilir:
İsimlere,
“1. Beş duyuyla yapılan fiillerden önce belirtme durum eki getirilir:
‘Bugün Kağan’ı gördüm. ’
‘Beni duyuyor musunuz? ’
2. Beyinde gerçekleşen fiillerden önce belirtme durum eki getirilir: ‘Sizi çok iyi
anlıyorum.’
3. Yönetme–yönlendirme anlatan fiillerden önce belirtme durum eki getirilir:
‘Elindeki taşı attı.’
4.Denetimimizde olan ve yönlendirebildiğimiz her canlı ile yaptığımız hareketleri anlatan
fiillerden önce belirtme durum eki getirilir:
‘Az sonra çocuğu uyutacağım.’ (Barın ve Demir, 2008: 104–105)
Yukarıdakine benzer teknikler çeşitli görsel unsurlar ile birleştirilerek diğer hâl eklerinin
öğretim ve öğrenimini de daha kolay ve zevkli hâle getirilebilir.
* Türkçede isimler, sıfatlar, sözcük grupları tıpkı eylemler gibi çekimlenebilmekte; hiç
değişmeyen köklere gelen birden fazla ek sözcüklere çeşitli anlamlar vermekte ve işlevler
yüklemektedir. Ayrıca, günlük hayatta, edat ve zarflar ile birlikte sık kullanılan - neredeyse
– birleşerek kalıplaşmış olan eklerimiz bulunmaktadır. Bu yüzden Türkçe öğretiminde ek
öğretimi çok önemlidir. İlk düzeylerden itibaren eklerin öğretimi, görsel unsurlarla
desteklenerek, titizlikle yapılmalıdır. Bu şekilde dil bilgisi öğretim ve öğrenimini kolay ve
zevkli hâle getirilebilir.
Örnek: “-den beri”, “–dik + iyelik + den beri”, “–mek / -me iyelik lazım gerek…”
* Türkçe fiil hâkimiyetine dayalı bir dildir. Bu yüzden fiillerin öğretimine gereken önem
verilmelidir. Örneğin, kiplerin kişilere göre çekimlerinin yapıldığı tablolarda her kişi farklı
bir fiil ile çekimlenerek aynı konu içerisinde birden çok fiilin öğretimi yapılabilir.
70
* Öğretimi yapılacak kipin anlamsal açıdan öğretim ve öğrenimini kolaylaştıracak
sözcüklerle birlikte verilmesi dil bilgisi öğretim ve öğrenimini kolaylaştırabilir. Örneğin,
dilek kipinin öğretiminde “keşke” sözcüğünden yararlanılabilir.
Örnek:“Keşke insanlar da kuşlar gibi uçabilseydi.”
* İşi yapanın belli olduğu etken yapılar ile bir işin yapıldığını gösteren edilgen yapıların
karşılaştırmalı örneklendirilmesi; aralarındaki yapısal, anlamsal ve işlevsel farkların
sezilmesini kolaylaştırabilir.
Örnek: “İnsanlar çocuklara iyi örnek olmalı.” -“Çocuklara iyi örnek olunmalı.”
* Ettirgen ve oldurgan yapıların öğretimi hem anlamsal açıdan hem de basit yapılar olduğu
için bir sorun oluşturmayabilir. Fakat bunların diğer yapılarla birleşerek oluşturduğu
katmerli
yapıların
öğretim
ve
öğrenim
zorluğu
bulunmaktadır.
Bu
yüzden
formülleştirilerek öğretilmesi, eklerin ayrı ayrı gösterildiği tablolara yer verilmesi ve bolca
karşılaştırmalı örnekle verilmesi…v.b. dil bilgisi öğretim ve öğrenimini kolay ve zevkli
hâle getirilebilir.
* Türkçe sözcük türleri arasındaki esneklik, bu sözcüklerin farklı görevlerde kullanımları
bir arada verilerek sezdirilebilir.
Örnek: “Güzel kız” (sıfat) , “Güzeller” (isim), “O çok güzeldir.” (yüklem)
* Dil bilgisi konuları, günlük hayattaki kullanım sıklığı dikkate alınarak kolaydan – zora,
basitten– karmaşığa doğru sıralanarak öğretilmelidir. Öğretimi gerçekleştirilen yapılar
öğretilecek yapılara temel oluşturacak şekilde verilerek, hem yapısal hem anlamsal öğretim
ve öğrenim kolaylığı sağlanabilir.
* Öğretilen dille ilgili inceliklere, ilgili konularda, yer verilmelidir.
Örnek: Türkçede türetme ve çekim sırasında köklerde genellikle bir değişiklik olmaz;
fakat birkaç istisnaî durum söz konusudur:
“Ben-bana, sen-sana, demek-diyor, yemek-yiyor”
Bu kullanımlar örneklerle sezdirilmelidir.
* Sözcük köklerinde türetme ve çekim sırasında bir değişiklik olmaması dilimizin
öğrenimini kolaylaştırıcı bir özellik olarak değerlendirilebilir; fakat aynı kökün birden
fazla ek alması ve eklerdeki biçimsel değişim anadilleri Türkçeden farklı olan öğrencilerin
71
Türkçe öğrenmelerini zorlaştırabilir. Bu yüzden dil bilgisi öğretiminde görsel unsurlardan
yararlanmak dil bilgisi öğretim ve öğrenimini daha kolay ve zevkli hâle getirebilir.
* Yabancı dil öğretiminde öğrenciye harita okuma, çizelgeye bakma, bilmece çözme…v.b.
görevler verilerek öğrencinin ilgisi anlam üzerinde yoğunlaştırılırsa yapılar daha iyi
öğrenilebilir (Özel, 2010, s. 158-165).
5.11.15. Dil Bilgisi Konularının Öğretimini Kolay ve Zevkli Hâle Getirebilecek
Etkinlikler ile İlgili Öneriler
* Dil bilgisi öğretiminin tek başına yapılması doğru değildir, alıştırmalar, oyunlar,
bulmacalar… gibi çeşitli etkinliklerle desteklenip ilgi çekici hâle getirilmesi gerekir.
Bu tür etkinliklere öğrencinin katılımı sağlanarak öğrenci aktif duruma getirilmelidir.
Ayrıca sınıf içi etkinlikler öğrencinin dil bilgisi yapılarını günlük hayatta nasıl ve hangi
ortamlarda kullanılacağını sezmesini sağlayarak, öğrendiği yapıları günlük hayatta doğru
bir şekilde aktarmasını sağlayacaktır.
* Dil bilgisi konusuna uygun resimler, sınıf içinde kullanılabilir. Bu resimlere yönelik
sorularla öğrencinin merak duygusu tetiklenebilir.
* Benzer ve farklı biçimdeki, anlamdaki, işlevdeki dil bilgisi yapıları bir tablo içinde
verilerek öğrencilerden eşleştirme çalışmaları yapmaları istenebilir.
* Öğretilen dil bilgisi konuları paralelinde oluşturulan sarmal bağlamlar içerisinde,
- Belli ses hâdiselerinin gerçekleştiği sözcüklerin buldurulmasına,
- Aynı yapıdaki, aynı türdeki, aynı kiple çekimlenmiş fiillerin buldurulmasına, yönelik
uygulamalara yer verilebilir.
* Çevredeki nesnelerden hareketle sözcük bulma, cümle kurma çalışmaları yaptırılabilir.
* Sözcükleri cümle içinde veya paragrafta eksik bırakarak öğrencinin tamamlanması
istenebilir.(Özellikle ses olayları, ekler… gibi konuların ezberden uzak bilinçli bir şekilde
öğretilmesinde bu tarz uygulamalar faydalı olabilir.
Örnek: “Aşağıdaki kelimelere uygun ekler getiriniz.
a. Ağaç………düşen kedi hızla uzaklaş… ”
72
* Görmeye dayalı unsurlar, hem algılamada hem de pratik çözümler bulmada etkilidir.
Öğrencilerin
öğretilen
dil
bilgisi
yapılarını
kullanabilecekleri,
kurallarını
uygulayabilecekleri bulmacalar oluşturulabilir.
Örnek: “İyelik ekleri konulu bulmaca,
Ülke, ağız, amaç…
Sorular 1) “Ağız” kelimesine ikinci tekil şahıs iyelik eki getiriniz. (soldan sağa) …v.b. ”
* Alıştırmalarda, çoktan seçmeli sorulara yer verilmelidir. Bu şekilde öğrencinin yanlış
kullanımlarla doğru kullanımları birlikte görmesi ve yanlışları elemesi sağlanabilir.
* Öğrencinin hem öğretilen zamanları hem de kişi eklerini pekiştirmesi amacıyla, şahıs
zamirlerini değiştirme, aynı cümleyi farklı şahıs ve zamana göre çekimleme…v.b. türdeki
alıştırmalara yer verilebilir.
* - Etken cümleleri edilgen çatılı fiillerle kurdurmaya,
- Edilgen çatılı fiillerle kurulan cümleleri etken cümleye dönüştürmeye,
- Edilgen çatılı fiillerle kurulu cümleleri dönüşlü çatılı fillerle kurulan cümlelere
dönüştürmeye… yönelik alıştırmalara yer verilebilir.
* Eklerin karıştırılmasının önüne geçmek için çeşitli alıştırmalara yer verilebilir.
Örnek: “Kalem… verdim
Kalemin… verdim….” gibi uygulamalara yer verilebilir.
* Dil bilgisi malzemelerinin ve kurallarının benimsetilmesinde görsel ve işitsel
materyallerin önemi unutulmamalıdır. Gerçekleştirilen dil öğretiminin başarıya ulaşması
için öğrencinin ilgisini çekecek, öğretimi kolaylaştıracak çeşitli materyallerle, öğretim
eğlenceli ve zevkli hâle getirilmelidir. Öğrenme duygusu uyarılan öğrenci, bilgi edinmeye
ve bilgisini geliştirmeye çalışır. En önemlisi hedef dili öğrenmekten zevk alır.
* Günümüzde dil öğretimi yaparken teknolojiden destek almak kaçınılmaz hâle gelmiştir.
CD’ler, internet, televizyon…v.b. teknolojik unsurlarla desteklenen bir dil öğretimiyle
öğrencinin daha çok duyu organına hitap edileceği için başarının daha yüksek olması
kaçınılmazdır. Hacıömeroğlu (2007)’nun “Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenenler İçin
Kiplik Öğretimi Üzerine Materyal Geliştirme” adlı tezi Türkçenin yabancı dil olarak
öğretiminde teknolojik materyal kullanımının önemini gösteren güzel bir çalışmadır. Bu ve
73
bunun gibi çalışmalar sınıf içinde kullanıldığı takdirde dil bilgisi öğretim ve öğrenimi daha
kolay ve zevkli hâle gelecektir (Özel, 2010, s. 174-176).
74
BÖLÜM VI
SONUÇ VE ÖNERİLER
6.1. Sonuç
Bu çalışmada tespit edilmiş hatalar genel olarak dilbilgisinin farklı yönlerinden
kaynaklanmaktadır. Boşnaklara Türkçe öğretimi esnasında birçok yönden farklı sorunların
olduğu görülmüştür. Türkçe öğrenen Boşnaklar günlük konuşmalarında ve yazdıkları
metinlerde değişik hatalar yaptıkları ortaya çıkmıştır.
Günün koşullarına uygun dil öğretimi gerçekleştirmenin unsurlarından biri de öğretim
materyalleridir. Bir dili yabancı dil olarak öğretebilmek, o dilin öğretimini kolaylaştırıcı
bilgiler içeren öğretim araç gereçlerinin varlığıyla yakından ilgilidir. Ayrıca bazı Avrupa
dillerinin öğretiminde olduğu gibi Türkçe öğretimine yönelik olarak ortak program
doğrultusunda hazırlanmış CD’ler ve internet siteleri bulunmamaktadır. Öğrencilerin dili
öğrenme amaçlarına uygun olarak haftalık ders saatlerinin ve öğretimde ulaşılacak
sonuçların belirlenmemiş olmasını da yabancılara Türkçe öğretiminin sorunlarındandır.
Günümüz modern dil öğretiminde öğrenci merkezli eğitim esastır. Bu sistemde teorik bilgi
ve ezbercilikten çok öğrenciyi aktif hâle getirmek amaçlanmaktadır. Öğrenci, hedef dili
kullanan, sınıf içi çalışmalarda bildiklerini sergileyen, karşılaştırma fırsatı bulan ders kitabı
ve öğretici rehberliğinde dil öğrenimini gerçekleştirendir.
6.2. Dil Öğreticisine Öneriler
* Türkçeye bir yabancının gözüyle bakabilmeli ve bu bakış açısıyla Türkçeyi çözümlemeyi
öğretmelidir.
*Öğrettiği dilin kurallarına hâkim, yetenekli, konu ile ilgili alanda iyi yetiştirilmiş bir
öğretici başarılı bir rehber olacaktır.
75
* Öğretici, derste işlediği konulara uygun etkinlikler bulma, geliştirme, materyallere
ulaşabilme ve bunları kullanabilme - hatta kendisi de - materyal geliştirme konusunda
yeterli ve yetenekli olmalıdır.
* Fiziksel araç gereçleri yeri geldikçe kullanabilmeli, jest ve mimiklerden doğru bir şekilde
yararlanabilmeli, öğrencilerin beş duyu organına hitap edebilmelidir.
* Alanıyla ilgili yenilikleri takip etmelidir.
* Öğrencinin istek ve ihtiyaçlarını dikkate alarak ders programı ve ders plânları
hazırlamalıdır. (Ayrıca öğrencinin ihtiyaçları ve amaçları doğrultusunda haftada kaç saat
ders yapacağını belirlemelidir.) (Özel, 2010, s. 176).
Bazı özel tavsiyeler
1. Konuya giriş
Öğretmenin öğrencilere bildiklerini ve tecrübelerini sormaları tavsiye edilmektedir.
Öğrenciler, öğretmenlerinin kendileriyle ilgilendiğini ve derse katılımlarının değerli
olduğunu hissetmelidirler. Bu, öğrencilerin Türkçeye karşı ilgilerini güçlendirir, katılım ve
isteği artırır. Eğer öğretmen ders kitabındaki materyallerin öğrencilerin kendi tecrübeleri ve
günlük hayatları ile ilgili olduğunu gösterebiliyorsa öğrencilerin konuya olan ilgilerini
uyandırmış olur.
2. Hata düzeltme
Hata düzeltme öğrencilerin kişilikleri ile yakından ilişkilidir. Öğrenme olumlu imajla
kolaylaşır. Eğer hata düzeltme kaba ve cezalandırıcı bir şekilde yapılırsa öğrencide dil
öğrenmeye karşı olumsuz bir tavır oluşabilir. Öğrencinin derse ve öğretmene karşı saygısı
azalır ve sonuç olarak öğrenme işlemi zarar görür.
Hata düzeltme teşvik edilir. ( Mesela; öğrenci hata yaptığında doğru kelimeyi veya yapıyı
yumuşak bir şekilde anlatmak). Tekrarlanmış bir hatayı düzeltme öğrencinin doğru yapıyı
veya doğru kelimeyi anlamasını kolaylaştırır. Bu işlem direk ve cezalandırıcı hata
düzelmeden daha az zarar vericidir.
Öğrencilerin hata yaptıklarında heyecan duymayacakları bir ortam oluşturun. Hata
yapmanın normal bir şey olduğunu hissettirin. Onların ne dedikleri ile ilgilendiğinizi
gösterin.
76
Öğrencilerde bir konuyu sunarken bir takım problemler görebilirsiniz. Bu problemleri
sunum esnasında değil de daha sonra ayrı bir derste tekrar gözden geçirmeniz tavsiye
edilir. Öğrenciler sınıfın karşısında bir konuyu sunarken onlara pozitif enerji vermek (
moral vermek ), bir grubun karşısında konuşurken ortaya çıkan heyecanı azaltmak ve
öğrencilere kendilerine güvenini sağlamak için hata yakaladığınız zaman düzeltmeyi
yumuşak bir şekilde yapmanız tavsiye olunur. Her yapılan hatada öğrencileri durdurmayın
ve onların cesaretlerini kırmayın.
Grup halinde okuma ve sunumlardaki telaffuz ve vurgu hatalarını düzeltebilirsiniz. İkişerli
diyaloglarda pasif düzeltme yapın.
Grup halinde okuma ve sunumlardaki telaffuz ve vurgu hatalarını düzeltebilirsiniz. İkişerli
diyaloglarda pasif düzeltme yapın.
Öğrencilerin sınıfta kendine güvenini ve özgürlüğünü geliştirmek için uygunsa bakışlarla
düzeltme tavsiye edilir. Öğrenci yanlış cevap verdiğinde öğretmen yanlışı bakışı ile iman
eder. Öğrenciler, doğru cevabın öğretmen veya kitaptan değil de kendilerinden geleceğini
hissetmelidirler.
Öğrenci katılımı
Öğrenci
katılımını
destelemek,
öğretmenin
otoritesinin
kaybolacağı
anlamına
gelmemelidir. Öğrencilerin, öğretmenlerine karşı olumlu duygu beslemeleri ve saygıya
dayalı öğretim öğrenmeyi hızlandırır. Bir öğretmen, hem öğrenci katılımını hem de sınıfta
kendi varlığını hissettirmeyi dengeleyebilmelidir. Öğrenme ortamında esas olan
öğretmenin sevilen ve sayılan biri olmasıdır. Ceza vermek ve öğrenciyi korkutmak
öğrenmeyi olumsuz etkileyecektir.
Ödüllendirme
Öğrencileri yapabildikleri şeyler için ödüllendirin. Öğrencileri sınıf içinde arkadaşlarına
karşı rencide etmeyin. En güzel yapılan çalışmaya ödül verin. Tekrar çalışmalarında pahalı
olmayan ödüller dağıtın.
Öğrencilere onların
sınıfında olduğunuzdan mutluluk
duyduğunuzu ve orda olmanın sizin için bir kıvanç olduğunu hissettirin.
Sesli okuma
Sesli okumaları önce siz yapın veya kasetten dinletin. Daha sonra da öğrencilere yaptırın.
Sesli okuma öğrencilerin telaffuz problemlerini ve sınıf karşısında dili kullanma
becerilerini geliştirecektir. Sesli okumaları hep aynı öğrencilere yaptırmayın. Bütün
77
öğrencilere imkân verin. Sınıfta söz hakkı vermediğiniz öğrenciler, öğretmen tarafında
sevilmediklerini zannedeceklerdir. Sınıfta bütün öğrencilere eşit davranın. Demokratik bir
sınıf ortamı oluşturun.
Müzik
Öğrenciler, bir konuyu yazarken veya sessizce okurken öğretmenin arka planda hafif bir
müzik dinletmesi tavsiye edilir. Çünkü müziğin motiveyi artırdığı ispatlanmıştır. Ayrıca
müzik sınıfta hoş bir atmosfer oluşturacaktır. Müziğin klasik olması tavsiye edilir. Klasik
müzik pozitif ve rahatlatıcı özelliğe sahiptir.
Sanat uygulamaları:
Sanatsal uygulamalar tavsiye edilmektedir. Dil öğrenmek; sadece dil ve mantık değil aynı
zamanda sanat, müzik, hareket ve diğer insanlarla iletişim ve tecrübelerin yansıtılmasıdır.
Tavsiye edilen oyunlar
Öğretmen kitabı içerisinde derslerde yeri geldikçe verilen fakat öğretmenin isteğine göre
her derse uyarlanarak oynanabilecek oyunlar şunlardır:
Kelime oyunu:
Bu oyun takımlarla ya da gruplarla oynanabilir. Bir konu başlığı söyleyin. Öğrencilere bir
dakika verin ve bu konuyla ilgili yazabildiklerince kelime yazmalarını isteyin.
Kelime oyunu:
Bu takımlarla ya da gruplarla oynanabilir. Bir harf söyleyin. Öğrencilere bir dakika verin
ve bu harfe başlayan yazabildiklerince kelime yazmalarını söyleyin. Bazı harflerle daha
fazla kelime üretilebilir.
Kelime oyunu:
Bu oyun, yeni öğrenilen kelimeler için iyi bir tekrar olabilir. Bir gönüllü sınıfın dışına
çıkar. O dışarıda iken sınıf bir kelime seçer. Gönüllü geri gelir ve sorular sorarak kelimeyi
tahmin etmeye çalışır.
Mesela
: Sınıf bir meslek seçer:
Gönüllü
: İşte bilgisayar kullanır mı?
Bir öğrenci : Evet
78
Gönüllü
: Gece mi yoksa gündüz mü çalışır?
Bir öğrenci : Genellikle gündüzleri çalışır?
Gönüllü
: Ofiste mi dışarıda mı çalışır?
Bir öğrenci : Bir binada çalışır.
Gönüllü
: Öğretmen mi?
Bir öğrenci : Hayır.
Gönüllü
: Sekreter mi?
Sınıf
: Evet.
Oyun sırasınca diğer oyunlarda olduğu gibi pasif düzeltme yapın. Böylece öğrenciler
oyunda eğlenirler ve dili kullanırken kendilerini rahat hissederler.
Cümle zinciri:
Öğretmen ya da bir öğrenci başlatır. Mesela; ’’Gelecek hafta İstanbul’a gideceğim.’’ der.
Diğer öğrenci bir kelimeyi ya da fikri değiştirecek başka bir cümle söyler. Bu şekilde bir
süre oynanabilir.
Hafiza zinciri:
Her öğrenci bir önceki öğrencinin söylediğine bir şey ekleyerek cümleler kurar.
Bingo:
Öğrencilere ’’bingo’’ diyen ilk üç öğrencinin oyunu kazanacağını söyleyin. Öğrenciler
bingo kartları çizerler ve boş kutular 1’den 20’ye kadar sayılarla doldurur. Siz numaraları
okuduğunuzda numarayı işaretler. İlk bitiren bingo, der. Okuduğunuz sayılar sırayla bir
kâğıda yazarak bingo diyen öğrencilerinin kâğıdını kontrol edin. 3 öğrenci ’’bingo’’
dedikten sonra oyunu bitirin.
Bu oyun renkler, giysiler, meyve ve sebzeler, eşyalar v.b gibi derste geçen kelimeler
bingodaki sayıların yerine kullanılarak oynanabilir.
79
80
KAYNAKLAR
Albiladi, M., (2012). Arapça ile Türkçe arasındaki sözdizimsel farklılıkların Araplara
Türkçe öğretiminde etkisi. Ankara.
Altınok, İ., Yeniçerioğlu, H. (2010). Yabancı dil olarak Türkçe öğretim ve öğretmenliği
çalıştay kitabı. 6-8 Nisan 2010 Marmaris. Ankara.
Bayhan, Ş. (2006). Boşnakça sözlük. Ankara.
Cemiloğlu, M. (2003). Türk Dili ve Edebiyatı Öğretimi. İstanbul.
Çausevic, E. (1996). GramatikaSavremenogTurskogJezika. Zagreb.
Çotuksöken, Y. (2010). Uygulamalı Türkçe yazılı ve sözlü anlatım. İstanbul.
Demircan, Ö. (1990). Yabancı dil öğretim yöntemleri. İstanbul.
Demircan, Ö. (1990). Yabancı dil öğretiminde ilkeler, yöntemler, teknikler. Ankara.
Demircan, Ö. (1996).Türkçe programı ve öğretimi. Ankara.
Demirel, Ö. (2002). Türkçe ve sınıf öğretmenleri için Türkçe öğretimi. Ankara.
Dindic S., Teodsijeviç M., Tanoskoviç, D. (1997). Türkçe-Sırpça sözlük. Ankara.
Ergin, M. (2009). Türk dili, bayrak basım/ yayım/ tanıtım. İstanbul.
Erol, B. (2010). Türk dil bilgisi, öncü kitap. Ankara.
Geçer, G. O., Türkçenin çekilmeye direndiği bir vatan: Bosna-Hersek.
Giray, Ü. (2007). Türkçeyi güzel ve okuma kılavuzu. Ankara.
Gökdemir, A. E. (1999). Dört temel dil becerisi üzerine. Ankara.
Gür, H. (1995). Dil öğretim yöntemleri: dil bilgisi tercüme yöntemi, doğal yöntem,
doğrudan yöntem. Ankara Üniversitesi TÖMER Dil Dergisi, Ankara.
Gür, H. (1995). Dil öğretim yöntemleri: okuma yöntemi, işitsel dilsel yöntem. Ankara
Üniversitesi TÖMER Dil Dergisi, Ankara.
Gür, H. (1995). Yabancı dil öğretiminde yöntem sorunu. Ankara Üniversitesi TÖMER Dil
Dergisi, Ankara.
Gür, H. (1996). Dil öğretim yöntemleri: sessiz yöntem. Ankara Üniversitesi TÖMER DİL
Dergisi, Ankara.
Gür, H. (1996). Dil öğretim yöntemleri: sözel yaklaşım ve durumsal dil öğretimi. Ankara
Üniversitesi TÖMER Dil Dergisi, Ankara.
Gür, H. (1996). Dil öğretim yöntemleri: toplulukta dil öğrenme. Ankara Üniversitesi
TÖMER Dil Dergisi, Ankara.
Gür, H. (1995). Dil öğretim yöntemleri: doğal yaklaşım. Ankara Üniversitesi TÖMER DİL
Dergisi, Ankara.
81
Gür, H. (2005).
Dil öğretim yöntemleri: iletişimsel dil öğretim yöntemi. Ankara
Üniversitesi Tömer Dil Dergisi, Ankara.
Hengirmen, M. (1998). Türkçe temel dil bilgisi. Ankara.
Hengirmen, M. (1999). Yabancılar için dil bilgisi. Ankara.
Hengirmen, M. (2000). Türkçe öğrenelim I. Ankara.
İpekboyayan, S. (1994). Yabancı dil öğretimi ile ilgili temel tavsiyeler. Ankara Üniversitesi
Tömer Dil Dergisi, Ankara.
Kavaş, Y. (2004). Türkçe konuşmak istiyorum. İstanbul.
Kaya, Z. (1994). İkinci dil olarak Türkçe öğretim programlarının değerlendirilmesi.
Ankara.
Kırbaç, S., Kırbaç, A. D. (Tarihsiz) Türk dilinin balkan dillerine etkisi, şar dağlarının
tepesindeki kaya. Gora Abidesi, İstanbul.
Koç, N. (1994). Yabancılar için dil bilgisi. İstanbul.
Komisyon. (2001). Yabancılar için Türkçe I. Ankara: G.Ü. TÖMER yayını.
Komisyon. (2001). Yabancılar için Türkçe II. Ankara: G.Ü. TÖMER yayını.
Komisyon. (2002). Yabancılar için Türkçe dilbilgisi. Ankara: G.Ü. TÖMER yayını.
Kudat, C. (1996). Yabancı dil öğretiminde yazınsal metin kullanımı. Ankara Üniversitesi
Tömer Dil Dergisi, Ankara.
Nas, R. (2003). Türkçe öğretimi. Ankara.
Öz, M. F. (2001). Uygulamalı Türkçe öğretimi. Ankara.
Özbay, M. (2012). Türkçe özel öğretim yöntemleri I. Öncü Kitap, Ankara.
Özbay, M. (2013). Türkçe özel öğretim yöntemleri I. Öncü Kitap, Ankara.
Özbay, M. (2013). Anlama teknikleri. Öncü Kitap, Ankara.
Özel, S. (2010). Yabancılara Türkçe resmi kurumlarda dilbilgisi öğretimi. Gazi
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Özkırımlı, A. (1994). Dil ev Anlatım. Ankara.
Özkırımlı, A. (2001). Türk dili, dil ve anlatım, yaşayan Türkçe üzerine bir deneme.
İstanbul.
Peçenek, D. (1998). Yabancı dil öğretiminde benzetim tekniği. Ankara.
Prodromou, L. (1995). İyi bir dil öğretmeni. (Çev. Cihan Gültekin) Ankara Üniversitesi
Tömer Dil Dergisi, Ankara.
Sayılı, A. (1994). Bilim kültür ve öğretim dili olarak Türkçe. Ankara: TDK Yayını.
Sever, S. (2000). Türkçe öğretimi ve tam öğrenme. Ankara.
82
Sönmez, S. (1991). Yabancı dil öğretiminde diyalog. Ankara Üniversitesi TÖMER Dil
Dergisi, Ankara.
Süer, E. (2006). Bosna’da etno-linguistik yapı ve Türk dili ve kültürü. Milli Folklor
Dergisi, (72), 71-84.
Tekalan, T. H. (2010). Konuşan Türkçe, Türkçe konuşma kılavuzu. Basıldığı yer
belirtilmemiş.
Temizyürek, F. (2005). Türkçe öğreniyoruz. TİKA, Ankara.
Temizyürek, F., Zeki, G. (2007). Öncü kitabı “Çocuk Edebiyatı”. Ankara.
Tuncay, H. (1996). Yabancı dil öğretiminde rol yaparak öğrenme. Ankara Üniversitesi
Tömer Dil Dergisi, Ankara.
Türk Dili’nin öğretimi toplantısı. (1988). Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi,
1-3 Ekim 1986, Ankara.
Türkçe sözlük. (1983). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayını.
Ulaş, A. H. (2003). Cümle ve metin bilgisi. Ankara.
Ünalan, Şükrü (2001), Türkçe öğretimi. Ankara.
Yakıcı, A., Yücel, M., Doğan, M. (2005). Türkçe I, yazılı anlatım. Ankara.
Yakıcı, A., Yücel, M., Doğan, M. (2005). Türkçe II, sözlü anlatım. Ankara.
Yaylı, D. (2000). Yabancılara Türkçe öğretimi politika yöntem ve becerileri. Ankara.
Yüksel, F. (1994). Türkçe öğretiminde dikte becerisinin kazandırılması. Ankara
Üniversitesi TÖMER Dil Dergisi, Ankara.
Zeyrek, Y. (2000). Yabancılar için Türkçe dil bilgisi I. Ankara.
83
84
GAZİ GELECEKTİR...
85
Download