8 Sayı:19 30 Ocak 2017 Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman Erbil Kanuni Sultan Süleyman babasının ölümü üzerine tek varis olduğu için, sorunsuz bir şekilde tahta çıkmıştır. Kanuni Sultan Süleyman kırk altı yıllık hükümdarlık yaparak Osmanlı tahtında en uzun süre kalan hükümdar olmuştur. Bu dönemde fetihler yapılırken bir yandan da kültür ve uygarlık alanında gelişmeler oldu. Osmanlı devleti hem doğuda hem de batıda ekonomik, siyasi ve askeri yönden güçlü bir duruma geldi. Bu nedenle Avrupalılar onu Muhteşem Süleyman, biz ise yaptığı kanunlardan dolayı Kanuni unvanıyla tanırız. Yavuz zamanında Anadolu, Kafkasya, İran, Suriye ve Mısır’a önem verilmişti. Memluk sorunu çözümlenmiş, Safevi ise önemli bir tehlike olmaktan çıkmıştı. Batı’da Venedik ve Ceneviz eski gücünü kaybetmiş, denizlerde İspanya ve Portekiz onların yerini almıştı. Kara Avrupa’sında ise Avrupa’nın önemli bir kısmını elinde tutan Kutsal Roma Germen İmparatorluğu ve Avusturya İmparatorluğu bulunmaktaydı. Doğu’da ve Batı’da uzun seferlere çıkıldı. Doğu’da İran, Batı’da Macaristan ve Avusturya, denizlerde ise Venedik, Papalık, Şarlken, Rodos Şövalyeleri, Malta, İspanya ve Portekiz’le savaşıldı. Fransa’ya ise yardım edildi. Osmanlı Avrupa’da önemli bir denge unsuru haline geldi. BATIDA GELİŞMELER: Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta çıktığı sırada Osmanlı Devleti’nin batıdaki en büyük rakibi Roma Germen İmparatorluğu idi. Roma Germen İmparaotu Şarlken Avusturya Kralı Ferdinand ile kardeşti. Şarklen’in kız kardeşi, Macar Kralı II.Layoş ile evli idi. II.Layoş’un kız kardeşide Avusturya Kralı Ferdinand ile evliydi. Böylece bu ülkeler arasında akrabalık ilişkileri kurulmuştu. Macar Kralı II.Layoş, Osmanlılara karşı düşmanca siyaset izlerken Şarlken ve Ferdinand’a güveniyordu. Belgrat’ın Alınması (1521) : Neden: Macar Kralı Osmanlıya ödemesi gereken vergilerini ödememiş, kendisine gönderilen Osmanlı elçisini öldürmüştü. Bu nedenle, Kanuni Batı’ya ilk seferini düzenledi. Sonuç: Balkanların en stratejik kentlerinden olan Belgrat karadan ve Tuna nehrinden gönderilen güçlerle fethedilmiştir. Batı seferlerinde bir üs haline getirildi. Batı’da Gelişmeler : Fransa ile Kutsal Roma Germen İmparatorluğunun arası açıktı. Şarlken akrabalık ilişkileri ile İspanya, Sardunya, Sicilya, Napoli, Hollanda ve Fransa’nın kuzeyindeki topraklara egemen olmuştu. Öte yanda Martin Luter Papaya isyan ederek Protestanlık mezhebini kurmuştu. İşte böyle bir ortamda Osmanlı Devleti Macar sorununa el atmıştı. Alman İmparatoru Şarlken ile Fransa Kralı I.Fransuva arasında Avrupa’nın üstünlüğü mücadelesi vardı. Fransa’yı tehdide başlayan Şarlken’in bir yandan Akdeniz’e, diğer yandan Orta Avrupa’ya egemen olmak istemesi Osmanlıyı rahatsız etmekteydi. I.Fransuva’nın 1525’te Şarlken’e esir düşmesi üzerine, Fransa Osmanlıdan yardım istedi. Avusturya’nın Macaristan üzerinde hak iddiasına karşı çıkan Osmanlı, Fransa’nın yardım isteğine olumlu cevap verdi. Çünkü, Almanya, Fransa’yı da alırsa Osmanlıya karşı büyük bir haçlı ittifakı kurulabilirdi. Bu nedenle Fransa’nın varlığını sürdürmesi gerekiyordu. • , serbest kaldı. Bu durum Osmanlı-Fransa ilişkilerinin geliş- Erbil nım getirilmemişti. Kışında yaklaşması üzerine kuşatma kaldırıldı. Macaristan’ın Osmanlılara Katılması (1541) : Macar Kralı Yanoş ölünce yerine küçük yaştaki oğlu Sigismund geçti. Ferdinand, Sigismund’un krallığını tanımayarak yapmış olduğu antlaşmayı bozdu ve Budin’i kuşattı. Bunun üzerine Kanuni tekrar Macaristan üzerine sefere çıktı. Budin’i aldı. Ferdinand’ın barış isteği kabul edilerek tekrar Osmanlı devleti hem doğuda hem de batıda ekonomik, siyasi ve askeri yönden güçlü bir duruma geldi. Bu nedenle Avrupalılar onu Muhteşem Süleyman, biz ise yaptığı kanunlardan dolayı Kanuni unvanıyla tanırız. mesine ortam hazırladı. I.Viyana Kuşatması (1529) : Macaristan’ın Osmanlı egemenliğine girmesi üzerine Şarlken’in kardeşi olan Avusturya Kralı Ferdinand, akrabalık nedeniyle Macar tahtının kendisine ait olduğunu ileri sürerek Yanoş’un krallığını tanımadı. Avusturya’nın Budin’e girmesi üzerine sefere çıkan Kanuni Budin’i işgalden kurtardı. Şarlken ve Ferdinand ortaya çıkmadıkları için, onları savaşa zorlamak amacıyla Viyana kuşatıldı(1529). Ancak amaç Viyana’yı almak olmadığı için gerekli dona- barış yapıldı. Macaristan üç bölgeye ayrıldı. Kuzey Macaristan Avusturya’ya, Orta Macaristan Erdel Beyliği adı altında Osmanlı himayesindeki Sigismund’a, Güney Macaristan ise Budin eyaleti olarak doğrudan Osmanlılara bağlandı. Avusturya ile antlaşma yapılmasına rağmen Osmanlı-Avusturya mücadelesi devam etti. Ferdinand 1551’de yeniden Erdel’in iç işlerine karıştı. Osmanlı-Avusturya savaşları ,1562’de yeniden barış sağlanıncaya kadar sürdü. Erbil Sayı:19 30 Ocak 2017 Erbil halkı, şehirlerinin tarihi hakkında bilgi sahibi değiller Erbil Tüm kesimleriyle Erbil halkının birçoğu kendi şehirlerinin tarihi hakkında fazla bilgi sahibi değil. Tarihçiler bölge halkının tarih bilincine sahip olmadığına dikkat çektiler. Erbil tarihini konu alan Kürtçe, Arapça ve Türkmence birçok eserin bulunmasına rağmen kent halkı kendi tarihlerinden habersidir. Tahsil durumu iyi olan Abdülkerim adlı vatandaş, Erbil tarihi hakkında bilgi sahibi olmamasını okumaya zaman bulmamasına bağladı. İnsanların kendi şehirleri hakkında bilgi sahibi olmalarının öneminin altını çizen vatandaş, iş hayatı ve günlük meşguliyet nedeniyle şehrinin tarihini okumadığını söyledi. Esnaf Kemal Sabır, Erbil tarihi hakkında bugüne kadar hiçbir eser okumadığını itiraf etti. Kitap okumaya zaman bulmadığını ifade eden vatandaş, yoğun işleri sebebiyle okumaya zaman bulmadığını söyledi. Her gün okuduğu gazete ve dergilerde Erbil tarihine ender temas edildiğini dile getiren esnaf Kemal Sabır, kendi kenti hakkında bilgi sahibi olması gerektiğini kaydetti. Dünyanın en eski şehirleri arasında yer alan Erbil tarihi hakkında bilgi sahibi olmayıp Erbil’e konuşan bazı vatandaşlar “kendi şehrimizin tarihi hakkında bilgi sahibi olmadığımız için utanıyoruz” dediler. Sirvan Zahir adlı vatandaş, tahsilini tamamladıktan sonra Erbil tarihini okumaya başlayacağını söyledi. Gazetemize konuşan bir gazete satıcısı halkın tarih kitapları almadığına dikkat çekti. Halkın dergi ve gazeteyi kitaba tercih ettiğini ifade eden gazete satıcısı Nejad Saman, Erbil halkının milli ruhunun düşük olduğuna dikkat çekti. Saman, yazar Mevlüt Behali’nin “Erbil’i böyle gördüm” adlı eserinin iyi satış yaptığını söyledi. Bölgedeki tarihçiler, halkın tarih bilincinin düşük olduğuna inanıyorlar. Çağdaş tarihte mastır diplomasına sahip Şuan Muhammet Emin, bu durumun sadece Erbil halkı için geçerli olmadığını söyledi. Selahaddin Üniversitesi öğretmenleri olarak Kürdistan Tarih Bilinci Cemiyeti adında bir organizasyona sahip olduklarını ifade eden Emin, hedeflerinin halkta tarih bilinci yaratmak olduğunu savundu. Erbil’in eski ve uzun bir tarihe sahip bir kent olduğunu belirten Emin, kentin İslam döneminde de adının geçtiğini söyledi. Tarih kitaplarının İmtiyaz Sahibi:Mahmut Çelebi Dizayn: Roman Yusuf pazarda satıldığını dile getiren öğretmen Emin, halkın tarihe önem vermediğini kaydetti. Erbil tarihinin yoğun bir şekilde işlenmediğini belirten diğer bir öğretmen ise halkın tarih kitaplarını okumadığına dikkat 7 medyanın da duyarısız olduğunu söyledi. Televizyonlarda tarih içerikli programların az olduğuna dikkat çeken Şerif “Televizyonlarda sunulan bu programlar akademik değil”. Belgesellere önem verilmesi- Gazetemize konuşan bir gazete satıcısı halkın tarih kitapları almadığına dikkat çekti. Halkın dergi ve gazeteyi kitaba tercih ettiğini ifade eden gazete satıcısı Nejad Saman, Erbil halkının milli ruhunun düşük olduğuna dikkat çekti. Saman, yazar Mevlüt Behali’nin “Erbil’i böyle gördüm” adlı eserinin iyi satış yaptığını söyledi çekti. Çağdaş tarihte mastır diplomasına sahip Hoşank Muhammet Şerif, Erbil tarihinin, son dönemlerde bir takım mastır ve doktora tezine konu olduğunu belirtti. Bu durumun sevindirici olduğunu ifade eden Şerif, tarihi konulara Kürtçe Bölüm Müdürü: İsa Abdülkahhar ni talep eden öğretim üyesi, gazete ve dergilerin sayfalarında tarihi konulara yer vermelerinin öneminin altını çizdi. Şerif bunun halkın tarih bilincinin artmasında önemli olduğunu savundu. Arapça Bölüm Müdürü: Nazım Saiğ Adres: Erbil Zanyari Mahallesi, Ahmet Çelebi Caddesi Türkçe Bölüm Müdürü: Dilşat Terzi Tiraj:2000 6 Erbil Sayı:19 30 Ocak 2017 Bursaspor Tunahan Akdoğan’a emanet Erbil Bursaspor, Süper Lig’in 19. haftasında yarın deplasmanda Başakşehir ile karşılaşacak. Hamzaoğlu’nun gönderilmesinin ardından henüz teknik direktör bulamayan yeşil-beyazlıların başında yarınki mücadelede U21 Teknik Sorumlusu Tunahan Akdoğan olacak. Spor Toto Süper Lig’de son 3 maçtır rakiplerinden puan alamayan yeşil-beyazlılarda, 18. hafta mücadelesinde Timsah Arena’da oynanan Adanaspor mücadelesinde alınan 1-0’lık mağlubiyetin ardından Teknik Direktör Hamza Hamzaoğlu ile yollar ayrılmıştı. Deneyimli çalıştırıcı ile yolların ayrılmasının üzerinden 1 hafta geçmesine rağmen Bursaspor yönetimi, temas kurduğu Prosinecki ve Tayfun Korkut gibi isimlerden sonuç çıkaramazken, bu süreçte takımı da U21 Teknik Sorumlusu Tunahan Akdoğan çalıştırdı. TAKIMIN BAŞINDA TUNAHAN AKDOĞAN ÇIKACAK Kupada oynanan Ümraniyespor mücadelesinde takımın başında yer alan Akdoğan, yarınki Başakşehir karşılaşmasında da bu görevi üstlenecek. Yarın saat 15.00’de Başakşehir Fatih Terim Stadyumu’nda oynanacak karşılaşma için bugün İstanbul’a gidecek olan Timsah, 42 gün sonra sahadan galibiyetle ayrılmanın hesaplarını yapıyor. SÜPER LİG’DE 20. RANDEVU İki takım yarın oynayacakları karşılaşma ile birlikte Süper Lig’de 20. kez karşı karşıya gelecek. Daha önce oynanan 19 müsabakada yeşil-beyazlılar, 7 kez sahadan galibiyetle ayrılırken, 6 mücadele ise Başakşehir’in üstünlüğü ile sonuçlandı. BAŞAKŞEHİR 14 MAÇTIR YENİLMİYOR Ev sahibi ekip, Süper Lig’de sahasında oynadığı son 14 maçta rakiplerine boyun eğmezken, bu maçlarda 10 galibiyet, 4 beraberlik elde etti. 14 maçlık periyotta rakip filelere 34 gol gönderen turuncu-lacivertli ekip, kalesinde ise 12 gol gördü. JOHN FORMA GİYEMEYECEK Bursaspor’da sezonu kapatan Bilal Kısa, Furkan Özçal, Serdar Kurtuluş ve Emre Taşdemir’in dışında sakatlığı süren Josua John yarınki mücadelede yer almayacak. DÜDÜK HALİS ÖZKAHYA’DA Yarın saat 15.00’de Başakşehir Fatih Terim Stadyumu’nda başlayacak olan müsabakayı Halis Özkahya yönetecek. Özkahya’nın yardımcılıklarını Mustafa Emre Eyisoy ve Serkan Olguncan yapacak. Müsabakanın dördüncü hakemi ise Bahattin Şimşek. Fenerbahçe’de sarı alarm! Erbil Fenerbahçe’de Kayserispor maçı öncesi 3 futbolcu sarı kart ceza sınırında bulunuyor. Fenerbahçe, Spor Toto Süper Lig’in 19. haftasında yarın deplasmanda Kayserispor’la karşı karşıya gelecek. Ligde geçen hafta Medipol Başakşehir’e ilk yenilgisini tattırarak zirve iddiasını sürdüren sarı-lacivertliler, Kayseri deplasmanında puan kaybı yaşamak istemiyor. Geride kalan 19 hafta sonunda 35 puanla 4. sırada bulunan Fenerbahçe, lider Beşiktaş’ın 6 puan gerisinde yer alıyor. Son 4 haftadır kaybetmeyen sarı-lacivertliler, bu sezon deplasmanda ise 8 maçta 5 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 yenilgi aldı. Ev sahibi Kayserispor ise teknik direktör Sergen Yalçın yönetiminde ilk galibiyetini Fenerbahçe karşısında arayacak. Yalçın yönetimindeki Kayserispor sahaya çıktığı iki lig maçında da gol atamazken, deplasmanda Medipol Başakşehir’e 5-0 yenildi, Akhisar Belediyespor’la 0-0 berabere kaldı. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kadir Has Stadı’nda saat 19.00’da başlayacak maçı hakem Mete Kalkavan yönetecek. ÜÇ EKSİK Fenerbahçe, 3 futbolcusundan yoksun bir şekilde Kayserispor karşısına çıkacak. Sarı-lacivertlilerde sakatlıkları bulunan Volkan Şen ve Ozan Tufan’ın Kayseri deplasmanına götürülmesi beklenmiyor. Afrika Uluslar Kupası’nda Senegal Milli Takımı’nda yer alan Moussa Sow da Kayserispor maçında forma giyemeyecek. Geçen hafta sakatlığı nedeniyle Medipol Başakşehir karşılaşmasında oynayamayan Mehmet Topal ile Aatıf Chahechouhe ise iyileşerek takıma döndü. Öte yandan Fenerbahçe’de kadro dışı bırakılan Emmanuel Emenike ve Gregory van der Wiel de Kayserispor maçında yer almayacak. KART CEZA SINIRINDAKİ FUTBOLCULAR Fenerbahçe’de Kayserispor maçı öncesi 3 futbolcu sarı kart ceza sınırında bulunuyor. Sarı-lacivertlilerde Hasan Ali Kaldırım, Jeremain Lens ve sakatlığı bulunan Ozan Tufan, Süper Lig’de geride kalan haftalarda üçer sarı kart gördü. Kayserispor karşısında oynaması beklenen Hasan Ali ve Lens, sarı kart görmeleri durumunda ligin 20. haftasında Bursaspor deplasmanında forma giyemeyecek. Thunder, Westbrook’la kazandı Erbil Oklahoma City Thunder, yıldız oyuncusu Russell Westbrook’un skorer oyununun yardımıyla Dallas Mavericks’i 11 sayı farkla mağlup etti. Paul George’un 32 sayıyla oynadığı maçta Indiana Pacers, deplasmanda Minesota Timberwolves’u 109-103 yendi. Amerikan Basketbol Ligi’nde (NBA) Russell Westbrook’un 45 sayıyla yıldızlaştığı maçta Oklahoma City Thunder, konuk ettiği Dallas Mavericks’i 109-98 mağlup etti. NBA’e 4 maçla devam edildi. Batı Konferansı temsilcilerinin mücadelesinde Oklahoma City Thunder, Chesapeake Energy Arena’da ağırladığı Dallas Mavericks’i 10998’le geçerek üst üste 3. galibiyetini aldı. Thunder’a sezonun 28. galibiyetini getiren oyuncuların başında, 45 sayı, 8 ribaunt ve 3 asist üreten Russell Westbrook geldi. Victor Oladipo 17 sayı, Steven Adams ise 15 sayı ve 7 ribauntla skora destek verdi. Bu sezon 30. mağlubiyetini alan Mavericks’te Harrison Barnes 31, Justin Anderson 17, Dorian Finney-Smith ve Seth Curry ise 11’er sayıyla oynadı. NUGGETS EVİNDE KAZANDI Günün çekişmeli mücadelesinde Denver Nuggets, Pepsi Center’da konuk ettiği Phoenix Suns’ı 127120 yenerek sezonun 20. galibiyetini elde etti. Nuggets’ta Nikola Jokic 29 sayı, 14 ribaunt ve 8 asist, Danilo Gallinari 25 sayı ve 7 ribaunt, Will Barton 16 sayı, Jame- er Nelson ise 13 sayı ve 9 asistle takımına galibiyeti getirdi. Sezonun 31. mağlubiyetini alan Suns’ta Eric Bledsoe 28 sayı, 4 ribaunt ve 5 asist, Devin Booker 24 sayı ve 6 asist, TJ Warren 21 sayı ve 8 ribaunt, Brandon Knight ise 17 sayıyla mücadele etti. PACERS’A GALİBİYETİ GEORGE GETİRDİ Target Center’da oynanan karşılaşmada, Indiana Pacers, konuğu olduğu Minesota Timberwolves’u 109-103’lük skorla geçti.Pacers’ta Paul George 32 sayı, 4 ribaunt ve 5 asist, Myles Turner 23 sayı ve 6 ribaunt, Jeff Teague 20 sayı, 13 asist ve 8 ribauntla galibiyette pay sahibi oldu. Sezonun 29. mağlubiyetini alan Timberwolves’ta Karl Anthony Towns 33 sayı ve 10 ribaunt, Zach LaVine 23 sayı, Andrew Wiggins 21 sayı ve 5 ribaunt üretti. JAZZ’DAN 30’UNCU GALİBİYET Sezonun formda ekiplerinden Utah Jazz, Vivint Smart Home Arena’da ağırladığı Los Angeles Lakers’ı 96 88 mağlup ederek sezonun 30. galibiyetini aldı. Jazz’ın all-star oyuncusu Gordon Hayward 24 sayıyla maçın en skoreri oldu. George Hill 12, Alec Burks 11 sayı, Rudy Gobert ise 9 sayı, 13 ribaunt ve 6 blokla galibiyette pay sahibi oldu. Batı Konferansı’nda son sıraya demir atan Lakers’ta oyuna sonradan giren oyunculardan Lou Williams 20 sayı, Ivica Zubac ve Jordan Clarkson ise 16’şar sayı kaydetti.NBA’e 10 maçla devam edilecek. Erbil Türkmen Medyasının Gerilemesinin Sebepleri ve Çözüm Yolları Ahmet Seyit Yakup Görsel, işitsel ve yazınsal türleriyle medya, günümüzde çok etkili bir rol oynuyor. Bu rolün gelecekte de devam edeceğinden hiç şüphe yoktur. Şöyle ki; yargı, yürütme ve yasama kuvvetlerinden sonra dördüncü kuvvet konumuna gelip birçok kararın alınmasında etkili oluyor. Bölgemize baktığımızda öncü medyalar arasında sayılan Türkmen medyasının, diğer medya gruplarına nazaran her geçen gün daha da gerilediğini görüyoruz. Acaba bunun sebepleri nedir? Bunun arkasında kim var; hükümet mi, toplum mu, siyasetçiler mi, zenginler mi? Hükümet dersek, yanlış yapmış oluruz. Çünkü hükümet hiçbir zaman Türkmen medyasına karşı tavır almadı ve engel olmadı. Hiçbir gün hükümetin bir Türkmen medya kuruluşunu kapattığını duymadık... Toplum ise; her zaman Türkmen medyasına destek olmuştur. Birçok gazeteci, yazar ve medyacının bu kutsal görevde gönüllü olarak çalıştığını görüyoruz. O zaman burada tek kusurlu taraf siyasetçi ve zenginlerdir. Örneğin; Türkmen partileri el ele verip yerli bir televizyon kurup gazete ve dergi çıkaracaklarsa medyamız bu şekilde gerilemez. Bugün partilerin maddi durumları malum… Bir kriz söz konusu… Fakat zenginler ve işadamlarının hâli iyi… Bunlar Türkmen medyasına destek vererek, yerli televizyon, gazete ve dergi çıkarma noktasında yardımcı olabilirler. Burada en büyük görev zenginlere ve siyasetçilere düşüyor. Bunlar el ele vererek, Türkmen medyasının mesafe almasında katkı sağlamalıdırlar. Ayrıca medya mensupları için kurslar da açabilirler. Sayı:19 30 Ocak 2017 Erbil Türkmen Radyosu Müdürü Songül Kasapoğlu: 5 İleride Tam Kapasiteli Modern Bir Stüdyo Kurmak İstiyoruz Erbil Erbil Türkmen Radyosu Müdürü Songül Kasapoğlu, radyolarının Erbil’de yaşayan tüm milletler tarafından dinlendiğini söyledi. Gazetemize konuşan Kasapoğlu, radyo yoluyla Türkmen kültürüne hizmet etmek ve ileride tam kapasiteli bir stüdyo kurmak istediklerini kaydetti. Erbil Radyosu, 23 Aralık 2013 yılında kuruldu. Siyasi, kültür, müzik, Türkmen tarihi, sağlık, spor ve yarışma içerikli programları bulunan radyo, dini konular hakkında ve kadınlara yönelik programlar da yapıyor. Haber programları ise üç dilden sunuluyor. Radyo müdürü Songül Kasapoğlu, Erbil ve Türkmeneli Bölgesi’nde Türkmen kültürünün gelişmesi konusunda radyonun üstlendiği önemli role dikkat çekti. Kasapoğlu’na göre; Erbil Türkmen Radyosu tüm partilerle aynı mesafede kalarak hepsinin haber ve faaliyetlerini veriyor. Kasapoğlu, “Erbil Radyosu olarak kapımız herkese açıktır. Çünkü tüm Türkmenleri temsil eden bir radyoyuz” dedi. Radyonun yeni projeleri hakkında bilgi veren Kasapoğlu, her zaman farklılıktan ve yenilikten yana olduklarını söyledi. Yeni programları değişik formatlarla verdiklerini ifade eden radyo müdürü, ilerideki en önemli projelerinin tam kapasiteli bir stüdyo kurmak olduğunu belirtti. Radyo müdürü sözlerine şöyle devam etti, “Çünkü gerçekten Türkmence şarkı ve en önemlisi Türkmence ilahilerde sıkıntımız var. Türkmen sanatına destek olarak bu stüdyonun kurulması şart. Biliyorsunuz, kısa bir süre önce Kerkük›te ve Hanekin’de yayına geçtik. Allah›ın izniyle Türkmeneli’nin diğer bölgelerine de sesimizi duyurmak istiyoruz”. Türkmen dinleyicilerinin beğendiği programlar hakkında bilgi veren Songül Kasapoğlu, Türkmen halkının dinine, diline ve geleneğine bağlı olduğu için daha çok kültür ve dini programları takip ettiğini söyledi. Siyasi bir program olan ‘Kızıl Elma’ programının da yüksek bir dinleyici kapasitesine sahip olduğunu dile getiren radyo müdürü, “Bir söyleşi programı olan ‘Ayna’ programında sanatçıları, şairleri, doktorları ve aktif insanları misafir ediyoruz. O da çok beğeniliyor. Bunların yanında ‘Tarihten Bir Yaprak’ ve ‘Kadın ve Toplum’ adlı programlarımız da en çok dinlenen programlar arasında yer alıyor. Ayrıca şunu söyleyebilirim ki bir yarışma programı olan ‘Rengârenk’ programı en çok sevilen programlar arasında” dedi. Radyoyu Türkmenlerden başka dinleyenler olup olmadığı yönündeki sorumuzu yanıtlayan Erbil Türkmen Radyosu Müdürü Songül Kasapoğlu, radyoyu en çok dinleyenlerin Türkiye’den gelen soydaşları ve Kürtler olduğunu söyledi. Kasapoğlu, “Türk soydaşlarımız ve Kürt kardeşlerimiz bizi daha fazla dinliyor, programlarda onlar tarafından daha çok katılanlar oluyor. Tabi programlara katılanlar sadece Erbil şehrinden değil Kerkük’ten, Altunköprü’den, Hanekin’den, Duhok’tan, Berderaş’tan, Şihan kasabasından ve başka birçok yerden katılanlar oluyor. Bu katılanlar arasında Türk, Kürt, Arap ve bazen de İranlı Azeri dinleyiciler de yer alıyor” diye konuştu. Erbil’de hâlihazırda sadece bir Türkmen radyosu var. Bir radyonun Erbil gibi büyük bir kent için yeterli olup olmadığı ve ikinci bir radyonun açılması durumunda bunun dinleyici kapasitesini düşürüp düşürmeyeceği yönündeki sorumuzu yanıtlayan Kasapoğlu, “ Erbil’de tek Türkmen radyosu olmaktan dolayı büyük bir yük ve sorumluluk altındayız. Keşke başka radyolar da açılsa, Türkmen sesi ve radyoları daha da çoğalsa… Radyomuz iyi bir dinleyici kapasitesine sahip, bundan çok memnunuz ama neden daha fazla radyo olmasın, bu bizim en doğal hakkımızdır”. Büyük Türkmen şairi Adnan Kasapoğlu`nun kızı olan Songül Kasapoğlu, 1980 yılında Erbil’de dünyaya geldi. Salahattin Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arapça Dil ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan Kasapoğlu evli, İbrahim ve Ömer adlarında iki erkek çocuğu var. Küçük yaşlarında Türkçe şiir ve hikâye okuma meraklısıydı. 1997’de Erbil Türkmeneli Radyosu’nda program hazırlayıp sunmaya başladı. 1998’de Erbil Türkmen Gençler Birliği Başkan yardımcısı oldu. 2004 yılında Erbil kliniğinde işe başladı. Daha sonra 2008’de İhsan Doğramacı Erbil Vakfı’nda İdare Müdürü oldu. 2009 yılında Ticaret ve Sanayi Bakanı Sinan Çelebi›nin Özel Office Müdürü olarak atandı. 2013 yılında Parlamento seçimlerinde Erbil Türkmen Listesi’nden Milletvekili adayı oldu. 2013 yılının Aralık ayında Erbil Türkmen Sesi Radyosu’nda müdür olarak işe başladı. Buna ilaveten Oğuzhan Türkmen Lisesi’nde Arapça öğretmeni olarak çalışıyor. Çocukluğundan beri radyoculuk hayalleri kuran Songül Kasapoğlu, Mahmut Çelebi’nin teklifi üzerine radyo müdürü olmayı kabul etmiş. Çok sevdiği bu mesleğin bayanlara uygun bir meslek olduğunu düşünüyor ve bu görevi radyonun tarafsız duruşu için kabul etmiş. Radyoda deneyimli bir ekiple birlikte işe başlayan Kasapoğlu, gece gündüz demeden çalışmaya devam ediyor. Dediğine göre Kasapoğlu’nun hayatındaki en büyük destekçisi babası... Babası, gerek iş hayatında olsun gerekse eğitim hayatında olsun ona her zaman güvenmiş ve destek olmuş. Kasapoğlu, “Babam bir dağ gibi hep arkamda oldu, buradan kendilerine teşekkür ediyorum” dedi. Bir bayan olarak kadınlara seslenen Erbil Türkmen Radyosu Müdürü Songül Kasapoğlu, “Hanımlar toplumun yarısıdır. O zaman toplumsal hayata katılıp kendilerini göstermeleri lazım. Ben bir şey yapamam deme, yapabilirsin, yeter ki iste, başarabilirsin, erkeklerle hiçbir farkın yok, evde oturmakla hiçbir hak elde edilmez, gelin meydana, gösterin kendinizi, el ele verelim davamız uğruna çalışalım, siyasete girelim işte o zaman hakkımızı elde edebilir ve güzel günler görebiliriz” dedi. 4 Erbil Sayı:19 30 Ocak 2017 2003 Yılı Öncesi Türkmen Milli Mücadelesi Ümit Köprülü- Finlandiya Malumdur darbeyle yönetimi ele geçiren Sosyalist Arap Baas Partisi, 17 Temmuz 1968’de Irak’ta Ahmet Hasan El- Bekir’i Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtmuştu. 16 Temmuz 1979’da ise diktatör Saddam Hüseyin, El-Bekir’in görevine son vererek kendi dönemini başlatmıştı. 9 Nisan 2003’te dikta rejiminden kurtarmak amacıyla Irak’ı işgal eden ABD, Bağdat’ta Saddam rejimi devrine son vererek, yurdu Baas karşıtı dış güçlerin seçkin Iraklı elemanlarına bıraktı. Irak’ta büyük siyasi parti ve teşkilatlara dış güçlerin desteği arttıkça arttı. Bazılarının iddia ettiği gibi acaba Türkmenler 2003 yılından sonra mı örgütlenmeye başladı? Türkmenler, Irak Devleti’nin kurulduğu günden bugüne kadar her türlü haksızlıklara, tecrit politikasına ve asimilasyona maruz kaldılar. Bölgelerinin demografisi, yönetimi ele geçiren güçlerce değiştirildi. Kanayan Türkmen yarası bir gün olsun dinmedi. Peki, Irak’ta Türkmenlerin siyasi örgütlenmesi hangi tarihe dayanır? 2003’ten önce Türkmen mücadelecileri nasıl ve nerelerde bir araya gelip buluşurlardı? 2003’ten önce diğer milletler gibi Türkmenlerin de izinli siyasi parti ve teşkilatları yoktu. Ancak bunlar her dönemde çeşitli yollarla bir araya gelip örgütlenmişlerdir. -1960 yılında Genel Merkezi Bağdat’ta açılmış olan Türkmen Kardeşlik Ocağı o dönemde Türkmenlerin en önemli siyasi örgütü idi. 1980 yılında dikta rejimin idam ettiği Ocak Başkanı Emekli Albay Abdullah Abdurrahman ve dava yoldaşlarının yönettiği Ocak, bir siyasi partiden daha büyük işler başarmaktaydı. Bu yüzden rejim, bu liderlerimizi tutukladı, idam etti ve Kardeşlik Ocağı’nı da rejim yanlısı kişilere teslim etti. -Türkmen Kardeşlik Ocağı’nın Erbil ve Musul kolları, Türkmen Milli Takımı, Kara Altın Takımı ve Savra Spor Kulübü de aynı milli görevi görmekteydi. -Şehir, kasaba ve köylerde bulunan birçok çay ocağı ve gazinolar da Türkmen mücadelecilerinin toplandığı yerler arasındaydı. Bu yüzden 1959 yılında Türkmenlere yapılan Kerkük Katliamının ilk hedefi olarak çay ocağı ve gazinolarımız seçilmişti. Erbil’de Kömürhanı, Kerkük’te ise Türkmen mücadelecilerinin buluştuğu en ünlü çay ocağı ve gazinolar arasında başta Aslan Yuvası, Musalla, Cirit Meydanı, Mecidiye, Ahmet Ağa ile Dayı Cuma çay ocağı ve gazinolar gelmekteydi. -Mücadeleci şairler Mustafa Gökkaya ve Mehmet İzzet Hattat gibi birçok dava liderlerinin de işyerleri buluşma ve toplantı mekânlarındandı. -Gençler ve öğrenciler ise liderlerinden gelen bilgi ve talimatları almak için belirli evlerde toplanırlardı. -1970’li yıllarda Kerkük’te açılan Türk Kültür Merkezi de Türkmen mücadeleci gençlerin buluştuğu bir diğer adresti. -Yetmişli yılların sonlarında kurulmuş olan Türkmen Gizli Kurtuluş Ordusu, bir zamanlar Baas rejimi ve güvenlik elamanlarının kâbusu olmuştu. -Tabii bunların yanında Türkmen liderlerinin Türkiye, İran ve Suriye’de bulunan siyasi parti ve örgütleri de yok değildi. Ancak onların Türkmeneli’ndeki unsurlarının faaliyetleri çok kısıtlı idi. Son olarak kimsenin “Türkmenlerin siyasi geçmişleri yoktur” demeye hakkının olmadığını söylemek isterim çünkü Türkmenlerin yaşadığı bölge dümdüzdür, rejimlerin güvenlik elemanlarından kurtulmak isteklerinde ne Kürtler gibi sığınacakları dağları, dereleri vardır ne de Araplar gibi sığınacakları göl ve bataklıkları… Tuzhurmatu’ya Barış Geldi… Erbil Tuzhurmatu’da durumun normalleşmesinin ardından bölgede yaşayan halk derin bir nefes aldı. Peşmerge güçleri ve Haşdi Şabi arasında geçtiğimiz aylarda yaşanan çatışmayı sona erdirmek için imzalanan anlaşma yürürlüğe konuldu. İstikrar ve huzurun döndüğü Tuzhurmatu’da geçen yıl Nisan ayında meydana gelen çatışmada, iki taraftan onlarca kişi hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştır. Selahaddin iline bağlı Tuzhurmatu ilçesinde Sünni ve Şii Türkmenler, Kürtler ve Sünni Araplar yaşıyor. Elli yıldan beri barış ve huzur içinde yaşayan Tuzhurmatu’da halk siyasetçilere çok kızgın. İlçe sakinlerinden Farıs Haydar, çatışmalara siyasetçilerin sebep olduğunu düşünüyor. Haydar ilçe sakinlerinin birbirleriyle kardeşçe yaşadığına dikkat çekti. Bilindiği gibi ilçede 2016 yılı Nisan ayında Peşmerge güçleri ile Haşdi Türkmani arasında yaşanan çatışmalarda her iki taraftan, aralarında sivillerin de bulunduğu onlarca kişi hayatını kaybetmiş, Türkmen ve Kürtlere ait birçok ev ve işyeri yağmalanarak ateşe verilmişti. Haşdi Şabi’den bir yetkili gazetemize yaptığı açıklamada, Peşmerge ile imzalanan anlaşmanın amacının sorunları çözmek olduğunu söyledi. Haşdi Şabi’nin Tuzhurmatu ofis sözcüsü Ali Hüseyni, ilçede hayatın normale döndüğünü kaydetti. Peşmerge ile anlaşma içinde olduklarını ifade eden Hüseyni, herhangi bir çatışma halinde ilçenin olumsuz yönde etkileyeceği uyarısında bulundu. Nisan’daki çatışmalar pazarı da vurdu. Büyük çarşıdaki Türkmen ve Kürt tüccarlar, işyerlerini güvenli bölgelere taşımak zorunda kaldılar. Kürt tüccarlar, büyük çarşıdaki işyerlerini Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Cumhuriyet mahallesine aktarırken, Türkmenler yerlerinde kaldılar. Kürtler, ilçenin batısında bulunan sanayi bölgesini de kontrolleri altında tutuyor. Liderliğini Celal Talabani’nin yaptığı Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB)’nin Tuzhurmatu bölge sorumlusu Hasan Bahram, Türkmenlerin Kürtlerin çarşısından, Kürtlerin ise az da olsa Büyük Çarşıdan alışveriş yapmaya başladığına dikkat çekti. İlçede kısmi bir istikrarın olduğunu ifade eden Bahram, Türkmen ve Kürtlerin birbirlerinin mahallelerini ziyaret etmeye başladığını, ancak tehlikenin henüz tamamen bitmediğini söyledi. İlçeyi Kürtler ve Türkmenler koordineli olarak yönetiyor. Şöyle ki Kürtlerin elinde kaymakamlık ve bazı hizmet amaçlı daireler bulunurken, ilçe polis idaresi Türkmenlerin elinde. Tuzhurmatu’da Kürdistan Bölgesi’ne bağlı asayiş birimleri de bulunuyor. Haşdi Şabi, Hayaskeri, Aksu ve Tin gibi ilçenin doğusunda bulunan Türkmen mahallelerinde konuşlandırılırken peşmerge güçleri, Cumhuriyet gibi ilçenin batısında bulunan Kürt mahalleleri ve Tuzhurmatu çevresinde konuşlandırılıyor. Kürt yetkili Bahram’a göre, ilçede belli aralıklarla güvenlikte ihlaller yaşanıyor. Buna rağmen ateşkes sayesinde durum sakin... Peşmerge ve Haşdi Şabi arasında imzalanan ateşkes anlaşması gereği ortak bir güç oluşturuldu. Kürt ve Türkmenlerden oluşan ortak güç, ateşkesi denetleyerek olası ihlalleri tespit ediyor. Güvenliği ihlal eden taraflar tutuklanıyor. Bölgede huzur ortamı sağlansa da, adam kaçırma ve suikast olayları bitmiş değil. Ancak bu eylemler, Kürt ve Türkmenler arasında eskiden yaşanan sorunların dışında tutuluyor. Kaymakamlık basın sözcüsü Muhammed Faik, bu eylemlerde bulunan grupların, vatandaşlardan fidye almaya çalışan mafyalar olduğunu kaydetti. Tuzhurmatu’nun Türkmen yerlilerinden Ahmet Haşim’e göre; ilçenin emniyeti henüz tamamen sağlanmış değil. Erbil’e konuşan Ahmet Haşim, “Kürtler ve Haşdi Şabi arasında çatışma olmasa da, adam kaçırma ve suikast olayları hâlâ devam ediyor” dedi. Ahmet Haşim’e göre; ilçe yönetimi ve güvenlik birimleri buna göz yumuyor. Bölgedeki Türkmen ve Kürtlerin tekrar huzur içinde yaşamaya başlamasını gazetemize değerlendiren Ahmet Haşim, “12.11.2015 ve 24.04.2016 tarihlerinde yaşanan kanlı çatışmalardan sonra oluşan durumda bir değişiklik olmadı. Şöyle ki; mülkiyeti Türkmenlere ait ancak işyerleri Kürtlere kiralanan Büyük Çarşı artık Kürtlerden boşalmış durumda. Bazı gruplar, Kürt satıcılarını çarşıya sokmuyorlar. Ne yazık ki iki çatışan grup KYB ve Haşdi Şabi, durumun normalleşmesi için pek fazla çaba göstermiyorlar” diye konuştu. Erbil 3 Sayı:19 30 Ocak 2017 Balta Sapı Geniş Katılımlı Toplantı İçin Türkmen Tarafları Nasıl Düşünüyor? Mahmut Çelebi İster inançlı ol, ister inançsız, İster güç yanlısı ol, ister mazlumun yanında yerini al , ister sağcı ol ister marksist ; idolojik olarak, nerede durursan dur. Bir şartla dur ; neyi, neden ve niçin desteklidiğini bil. Ezbere, anadan –babadan yada ondan bundan duyduklarınla yetinme; aklının , fikrinin emeğinin kelimeleri ile konuş. Düşünce çilesini çekmemiş insanlardan fayda bekleme, sırf kendi menfaatı için, etrafındaki daul çalanların seslerine iananma. Bu tip insanlar bir yüksak makama veya mevkiye ulaşmişlarsada, Bukalamun gibi oldukları için ulaşmışlardır , bu tip insanlar menfaatları için her ortama uyum sağlarlar ve iki günde bir reng değiştirebilirler , tereddüt etmeden içtikleri pınarı bile taşlarlar. Milletimiz eğer bugün zaaf içindeyse mutlaka bu tip insanların büyük rolü olmuştur lakin bu zaaf Milletimizin kaderi değildir. Bu bir yaz yağmuru gibidir, bir güneş tutulması gibidir gelip geçecektir. Ey Erbilli, biraz düşün ve kendine gel; içinden kabul etmediğin hiç bir şeyi hatır için kabul etme, edersen şahsiyetinden ödünç vermiş olursun buda ne sana , ne insanlığa, ne dinine nede Milletine yakışmaz. Doğru ve hakikata kulak ver ve kendinden sor ?? neydik ne olduk ??...kimseyi suçlama! Kimseden da suç arama; kendinden sor..? niye ve neden ve niçin... Cevabı hepsi senin içindedir, Küçük bir kıprdama, küçük bir öz eleştiri, ve güçlü bir UYANIŞ... Herşeyin düzelmesine kefildir. sakat fikirleri çok iyi bilmelisin ki içinde yer aldığın ve destek verdiğin siyasal görüşünün seslerini, aileni ve milletini nereye götürebileceğini ön görebilesin Akla Kara arasındaki uçurumu tahmin etmelisin. Her söyleyene inanma, Ballı sözlere uyma’’,, senden bunu isterler uyarsan haşa benliğini, insanlığını kayp edersin maneviyatın sarsılır buda ne sana ne ailene ne miletine nede dinine layik değildir ve uymaz. ... sözümü kısa bir hikaye ile tamamlamak isterim. Hikayede, şöyledir... Bir gün, bir ormancı elinde baltası ile ormana gider yaşlı bir ağacı gözüne kestirir ve baltasını hazırlar, kesmeye başlamak üzereyken ağaçtan bir inleme sesini duyar .. Ormacı eli havada kalır döner ağaca ve sorar.. ‘’Niye inliyorsun ? eğer ben seni kesmezsem ailemi doyuramam’’ Ağaç cevap verir.. ‘’ Ben çok yaşlı bir ağacım, çokta ormancı gördüm ve hepte ağladım,, nedeni ise bütün ormancıların elindeki baltaların sapı benin dalımdamndı işte bundan dolayı inliyorum. İşte illet , işte hastalık ikiside bu hikayenin özüdür.. Baltanın sapı olanlar, kendilerini dev aynasında görürler.. Bilmiyorlardır ki ne boyları uzar ne de dengesizlikleri düzelir, o sap kırılıncada mezbeleye atılır zira artık işe yaramaz başka sap onun yerini alır, nede olsa dünyada sap çoktur. Ölüm büyük bir musibedir, üzücüdür, hüsrandır , ancak büyük hüsran odur ki insan yaşarken içindeki insanlığının ölmesidir, izzeti nefsinin ezilmesidir, şahsiyetinin yok olmasıdr, işte bu felakettir tavizi mümkündeğildir Allah kimseyi sap olmakla islah etmesin.. .( AMİN ). Erbil Türkmen parti ve tarafları, bölgedeki siyasi sorunlara çözüm aramak için düzenlenecek olan toplantıya katılacak. Toplantıya çalışma izni olan tüm partiler katılabilecek. Türkmen Liberaller Cemiyeti Başkanı Sami Şebek, KDP ve KYB’nin aralarındaki anlaşmayı güncelleştirmeleri halinde, bölgenin karşılaştığı sorunların çözümünün mümkün olacağını söyledi. Bilindiği gibi Kürdistan Bölge Başkanı bu ayın başında yayınladığı mesajda, artık 5 partili toplantının bittiğini, hem Bağdat hem de bölgede düzenlenecek önemli toplantılara tüm etnik grup temsilcileri ve partilerin katılması gerektiğini söylemişti. Erbil’e konuşan Türkmen Liberaller Cemiyeti Başkanı Sami Şebek, bölgenin akıbetini ilgilendiren toplantılara parti başkanlarının katılması gereğini savundu. Şebek, “Sayın başkan, bizimle yapmış olduğu son toplantıda artık 5 partili toplantıya gerek kalmadığını söylemişti. Aksine söz konusu toplantılara artık tüm partiler, özellikle çalışma izni olan partilerin, katılarak görüş bildirmelerini istemişti” dedi. Yaklaşık bir yıldan daha uzun süredir partiler arasında sorun yaşanıyor. Bu durum Kürdistan Bölgesi’nde siyasi krize yol açarak parlamentoyu devre dışı bıraktı. KDP ve KYB’nin aralarındaki anlaşmayı güncelleştirmeleri halinde bölgenin karşılaştığı sorunların çözümünün mümkün olacağını savunan Türkmen Liberaller Cemiyeti Başkanı Sami Şebek, “KDP ve KYB anlaşırsa başka partilerin de toplantılara katılmasına yol açarlar. KDP-KYB anlaşmasını kabul etmeyen partiler muhalefette kalabilir. Bu demokrasilerde görünen bir şeydir” diye konuştu. Türkmen Demokratik Partisi Başkanı Dilşat Çavuşlu da Başkan Barzani’nin mesajına karşı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Erbil’e konuşan Çavuşlu, söz konusu toplantılara Türkmen partilerinin katılmasının da uygun olacağını söyledi. Türkmen partileri olarak söz konusu toplantılara tek bir heyetle katılma mekanizması üzerinde çalıştıklarını ifade eden parti başkanı, ancak böyle bir mekanizma konusunda Erbil’e bilgi veren Çavuşlu, “Bazı kaynaklardan duyduğumuza göre; KDP ve KYB bölgede yaşanan mali krizi çözmek için aralarında anlaşmak istiyorlar. Bu da haliyle bölgede yaşayan tüm toplumların yararına olur” diye devam etti. Bu arada Irak Türkmen Cephesi (ITC) Siyasi Büro Üyesi Aydın Maruf Erbil’e yaptığı konuşmada, “Bölgedeki sorunların muhatabı sadece 5 taraf; KDP, KYB, İslam Birliği, Değişim Hareketi ve İslami Cemaati olmadığına göre, artık 5 partili toplantıya gerek yoktur. Çünkü bölgedeki sorunlar tüm tarafları ilgilendiriyor” dedi. ITC Siyasi Büro Üyesi: “ Toplantılara kendi iradesiyle siyaset yapan taraflar katılsın. Kendi iradelerine sahip olmayan tarafların toplantılara katılmasına gerek yoktur” oluşturmalarının zor olduğunu kaydetti. Toplantılarda tüm partilerin temsilci göndermesi konusunda bir görüşün hâkim olduğunu belirten Türkmen parti yetkilisi, “Çünkü tüm partiler temsil ettikleri bir taban ve kitleleri olduğu için söz konusu toplantılara müstakil olarak katılmak istiyorlar” dedi. Barzani’nin mesajına karşı duyduğu memnuniyeti dile getiren Çavuşlu, “Türkmenlerin bir daha devre dışı bırakılmaması, toplantılara katılıp meşru haklarına kavuşması için artık bir iradenin olduğunu izlemliyoruz” diye konuştu. Bölgede yaşanan siyasi ve ekonomik sorunların çözümü Barzani’nin mesajını değerlendiren Türkmen yetkili, Barzani’nin hükümet ve parlamentoda temsil edilen tarafları kastettiğini söyledi. Söz konusu toplantılara kendi iradesiyle siyaset yapan tarafların katılmasını talep eden ITC’li Maruf, “Kendi iradelerine sahip olmayan tarafların toplantılara katılmasına gerek yoktur” dedi. Seçimlere az bir süre kalmışken siyasi krize çözüm bulunmasını talep eden Maruf, “Şu aşamada taraflar güven inşa etmelidir. Bu, bölgenin ihtiyaç duyduğu çok önemli bir meseledir. Çünkü kriz, vatandaşlara birçok sorun yaratmıştır” diye konuştu. 2 Erbil Sayı:19 30 Ocak 2017 Erbil Türkmenlerin Çanakkale Savaşındaki Rolü Acı Gerçek Partiler Halktan Kopuk…. Abdulselam Abdulmecit Şakir Öğretim üyesi, araştırmacı ve yazar Vefatından ve ölümünden önce , her Cuma günleri babamı evden alıp onu Erbil’in simgesi haline gelen bir kaç divanhaneye götürürdüm . Divanhanelere varmadan önce arabada babamla eski zaman defterini açardım , soru sorarak babamı konuştururdum . Bazen divanhanelerde Çanakkale’de şehit düşen Erbil Türkmenlerin konusu geçerdi . Çanakkale savaşına katılmak üzere Erbil’den 1500 Türkmenin gönüllü olarak gittiğini ve bunlardan sadece 17’sinin geri döndüğünü söylerler . kimisi babasının amcası kimisinin babasının küzeni kimisinin de dayısı gitmiş . Ama ne yazık ki bunu ispat edecek elde bir kaynak bulunmamaktadır . Dönüş yolunda bir kaç kez babama sormuşum , baba nedir bu çanakkale’de şehit düşen atalarımızın konusu , babam derdi ki oğlumbirinci dünya savaşında Osmanlı Hilafeti zamanında ingilizlere karşı savaşmak üzere Erbil’den Çanakkale’ye çok sayıda insanımız gitti . O zamanlar dünyanın bir çok yeri Osmanlı Devletinin topraklarıydı . Erbil’deki insanlar hem İslam Hilafetini hemde vatan toprağını düşmanlardan korumak için bu savaşa gittiler . Bu konuyla ilgili bu kadar çok şey duymamıza rağmen ne yazık ki şuana kadar hiç bir araştırmacımızın Çanakkale şehitliğini ziyaret ettiğini duymadım . bu konu yüzyılı aşkın bir süredir nesilden nesile , dilden dile aktarılmaktadır . Diğer milletler tarihlerini en ince detayına kadar incelerken ve bu konuda devletleri seferberlik ilan ederken maalesef biz Türkmenler olarak tarihmize sahip çıkmıyoruz . Tarihte unutulmaz bir iz bırakan Çanakkale Savaşı , Birinci Dünya Savaşı içinde tarihin en kanlı savaşları olarak bilinir . 250 bini aşkın şehidimizin ve yüz binlerce gazimizin bir destan yazdığı Çanakkale Savaşı , Türk tarihinde de unutulmaz bir iz bırakmıştır . Türk ordusunun Birinci Dünya Savaşında kazandığı tek cephe Çanakkale cephesi olmuştur . İtilaf devletlerinden İngiltere ve Fransa , aynı blokta yer alan Rusya’ya yardım götürmek , İstanbul’u ele geçirip Osmanlı Devletini savaş dışı bırakmak için Çanakkale boğazına saldırdı . Düşman askerlerinin boğazı geçme girişimleri Türklerin direnişiyle karşılaştı . Denizden ve karadan yapılan savaşlar 18 Mart 1915’te başladı . Türk ordusu büyük bir zafer kazandı . Bugün bölgemize bakıldığında ayı yüz yıl öncesi gibi parçalama stratejisi devam etmektedir . Bu konuyla ilgili Gandi’nin de dediği gibi : birbirleriyle dövüşen iki balık görsen bil ki bunun arkasında Britanya vardır . Bugünde görevi Britanya yerine kan kardeşi amerika üstlenmiş . Irak’ın 100 yıl sonra yeniden işgali de bunun bir ispatıdır . Osmanlı Devletinin temsil ettiği İslam kardeşliği duruşundan Çanakkale savaşı kazanılmıştır . Bugünde bölgemizi ancak Türkler önderliğinde İslam kardeşliği kurtarabilir . Umarım bu sene 18 Mart’ta Çanakkale etkinliklerine katılma. Erbil şehitlerinin isimlerini kaydetmeşansımız olur ,Çanakkale’de omuz omuza düşmana karşı savaşan şehit mertebesine eren çok sayıda şehitlerimiz ve tüm şehitlerin mezarlığını ziyaret edip ruhlarına fatiha okuma fırsatımız olur . Yapmamız gereken her yıl martın 18’inde bölgeyi ziyaret edip , tarihi araştırıp biraz da okuyup öğrendiğimiz doğruları yazıp çizerek çocuklarımıza bırakmaktır . Eminim ki Çanakkale’de yan yana , kucak kucağa yatan bu şehitler , dün olduğu gibi Erbil’de toprak için şehadet derecesine açık göğüsle yola düşmeye hazırda olan binlerce gençlerimiz vardır . Dilşat Terzi Irak siyasi sahasına bakarsak farklı görüşlü çok sayıda parti göreceğiz. Komünistinden İslamcısına, liberalinden milliyetçisine, sağcısından solcusuna her görüşten partiler bulmak mümkündür... Bunlar arasında Türkmen partileri de var. Bu partiler genellikle Erbil ve Kerkük’te aktif oluyor. Ancak partilerle halk arasında büyük bir kopukluk var. Büyük bir mali krizle karşı karşıya kalan bu partilerin tabanı her geçen gün eriyor. Konuyla ilgili olarak gazetemize konuşan bir takım aydın ve siyasetçi, siyasi sahadaki durgunluğun sadece Türkmenleri değil tüm Irak’ı kapsadığını düşünüyor. Partiler liderlerinin şahsi menfaatlerine hizmet ediyor Kerkük’te faaliyet gösteren İleri İnceleme Merkezi Başkanı Ammar Kahya, toplum ile partiler arasında yaşanan kopukluğun Türkmen sahasıyla sınırlı olmadığını söyledi. Bu durumun tüm Irak için geçerli olduğunu ifade eden Kahya, “Türkmen toplumu beklentilerine cevap vermeyen, talep ve haklarını koruyamayan veya geri alamayan partiler ile arasına mesafe koydu. Kimi partilerimiz, bazı siyasi liderlerin şahsi menfaatlerini sağlama yerine dönüştü. Bu liderler, özellikle bir mevki ve makama geldikleri zaman kendi çıkarları peşine düşüyorlar. Aynı zamanda partilerimiz açık ve şeffaf bir programa sahip olmayıp liderleri kendilerini bölgecilik yapmaktan kurtaramıyorlar ki bu da ister istemez siyasi süreci olumsuz etkiliyor” dedi. Siyasi liderlerin derdi siyaset değil... Türkmen Hak Partisi Kerkük Kol Sorumlusu Selam Debbağ, vatandaşla siyasetçi arasında bulunan güven bunalımı ve Türkmen toplumunun haklarını elde etme noktasında uğradığı hayal kırıklığının, toplum ile partiler arasında kopukluğa yol açtığını düşünüyor. Debbağ şöyle devam etti, “Türkmen toplumu, yaşadığımız sahte demokrasi döneminde haklarını elde etme noktasında hayal kırıklığına uğramıştır. Vatandaşla siyasetçi arasında derin bir güven bunalımı yaşanıyor. Siyasi liderler siyaset değil de başka şeylerle uğraşıyor. Türkmen vatandaşları, özellikle gençlerimiz, en basit haklarına bile kavuşamamış. Devlette iş bulamıyorlar ve müreffeh bir yaşamdan çok uzaklar. Siyasi süreç üzerinden 13 yıl geçse de partilerimiz, toplumun en basit haklarını elde etmekte aciz kalmaktadır. Bırakın hak elde etmeyi, eldeki idari görevlerin zayi olmasına da sebep oldular. Kısacası partiler deve kuşu gibi kafalarını kuma gömdüler.” Irak partileri hüsran yaşıyor Irak Temsilciler Meclisi’nin eski milletvekillerinden Fevzi Terzioğlu, Iraklı partilerin özellikle de Türkmen partilerinin hüsran yaşadığını söyledi. Bu partilerde çöküşün ve teslimiyetçi ruhun yaygın olduğunu ileri süren Terzioğlu, “Bunun sebebi yaşadığımız kötü emniyet, siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunlardır. Ayrıca yapılan müdahaleler arzuladığımız hedeflere varmamızı engelliyor. Partilerin seçmenlere verdiği vaatler yerine getirilmiyor. İşte tüm bu sebepler halkın partilerle arasına mesafe koymasına yol açıyor.” Partiler karın doyurdu… Türkmen Bağımsızlar Hareketi Başkan Yardımcısı Cemal Kemal Latif, çok partili hayatın sağlıklı bir durum olduğunu söyledi. Demokratik hayatın en belirgin özelliği çok partili olmasıdır diyen Latif, “Irak’ta çok partili hayatla yeni yeni tanışıyoruz. Bu hem partililer hem de kitle tabanı için geçerlidir. Aslında bu bize diğer toplumlardan geçti. Yani bizde başlayan bir durum değil. Dolayısıyla burada başarısız olmak normaldir. Sebep de ya parti olur ya kitle ya da her ikisi birden. Bana göre; partilerin toplumdan kopuk olmasında hem partilerin kendileri hem de toplum sorumludur. Şöyle ki partiler halkı bilinçlendirmek yerine gıda maddeleri dağıtmak ve maddi yardım yapmak suretiyle halkın karnını doyurma derdi peşine düştüler. Böylece partileri halka bağlayan unsur maddi çıkar oldu. Bu bağ da partiler maddi olarak zayıf düştüğünde tamamen koptu” dedi. Türkmen partili şöyle devam etti, “Gerçeği konuşmak gerekirse, çoğu parti halka verdiği sözleri tutmadı. Tabanında değişiklik gerçekleştiremedi. Aralarındaki çekişmeler ve önemsiz meselelerle meşgul olarak halkı kendinden uzaklaştırdılar. Halk ise korkusuna yenik düşerek uğradığı zulme karşı sessiz kalmayı tercih etti ve Irak’ta olup bitenlerin kendilerini ilgilendirmediğini düşünüp bu duruma seyirci kaldı. Ancak küçük de olsa bir kıpırdamanın büyük bir değişikliğe yol açacağını aklından geçirmedi”. Toparlayıcı bir merci yok Siyasi gözlemci Zahit Bayati, kitlelerin partilerden uzaklaşmasının nedenlerinin başında, Türkmen toplumunun minimum beklentilerinin yerine getirilmemiş olmasıdır. Bu partiler tek bir vizyon üzerinde anlaşamadığı gibi tek bir söylem de geliştiremedi. Bayati’ya göre sebepler sadece bunlarla sınırlı değil. Üzerinde durulması gereken en önemli noktanın, seçim zamanında Türkmen siyasetçilerle kitle arasındaki uçurumun daralması, seçim sonrasındaysa büyümesidir. İşini bilen profesyonel bir basının, farklı eğilim ve görüşteki grupları toparlayabilen seçilmiş bir Türkmen meclisinin olmayışı, profesyonel, sorun ve çözüm yollarını belirleyebilen ve siyasetçilere fikir verebilen bir araştırma merkezinden yoksun olmak da sebepler arasında geliyor. Hedef ve vizyon eksikliği Son olarak Türkmeneli Gazetesi köşe yazarı Serdar Köprülü’ye göre, toplumun partilerle arasına mesafe koymasının en önemli nedeni, 2003 yılı başında başlayan siyasi süreç esnasında parti liderlerinin siyasi yolsuzluğa karışmasıdır. Buna ilaveten partilerin değil de halkın beklentilerini gerçekleştirebilecek açık bir vizyon ve bir hedefin olmamasıdır. Şöyle ki; herkes kendini düşünerek karşıdakini devredışı bırakmaya çalıştı. Partiler, şartların gerektirdiği şekilde hareket etmeyerek toplum ve tabanlarından uzaklaştılar. Erbil Onbeş günde bir çıkan siyasi, kültürel ve tarafsız gazete Balta Sapı 3 İleride Tam Kapasiteli Modern Bir Stüdyo Kurmak İstiyoruz Türkmenler evlerine dönüyor... 5 Sayı:19 Erbil halkı, şehirlerinin tarihi hakkında bilgi sahibi değiller 7 30 Ocak 2017 Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman 8 Musul’un Doğusundaki Türkmen Yerleşim Yerleri Geri Alındı Erbil- Özel Musul’un doğusundaki Türkmen yerleşim yerleri birer birer DAİŞ’ten geri alındı. Bu bölgelere yapılan operasyonda Türkmen askerleri büyük katkı sağladı. Geri alınan yerleşim yerlerine ilk giren Türkmen askerleri oldu. Konuyla ilgili Erbil’e konuşan aktivist ve medyacı Casim Muharrem, operasyonlara 30. Orduda ve Seyidül şuheda ordularında görev yapan Türkmen birliklerinin büyük katkı sağladığını söyledi. Musul’un doğusundaki Türkmen yerleşim bölgelerinin geri alınması için 25 Ocak’ta düzenlenen operasyonda birlikler, Reşidiye Bölgesi’ni üç koldan kuşattı. Ardından DAİŞ’in mevzilerini bombardıman altına alan askeri birlikler, örgütün savuma mevzilerini yok ettikten bir gün sonra ilçeye girmeyi bir bölgeyi geri aldı. Ancak köyde kalan sivil halkın güvenliğini ve çok sayıda bombalı aracı göz önünde bulunduran birlikler ilerleyişini yavaşlattı. Birliklerin, sivil halkın çıkışını sağlamak için Şerihan’ın ana yolu üzerinde koridorlar açtığını gören DAİŞ, halkın kaçış yollarını havan bombardımanına tuttu. Ancak Musul’un batısındaki Telafer, İyaziye ve Muhallebiye bölgeleri hâlâ kurtulmayı bekliyor. İki yılı aşkın bir süredir Burada meydana gelen başardı. çatışmada DAİŞ unsurları örgütün elinde bulunan İlçeyi tamamen kontrol altına alan askeri birlikler, etkisiz hale getirildi. Askeri bu bölgelerden on binlerce Türkmen, mülteci birliklerin son durağı Yukarı Şerihan’a yöneldi. kamplarına ve kuzey ile Karakoyun köyü oldu. Bölgeye birkaç saatte orta kesimlerdeki şehirlere direnişsiz girmeyi başaran Köyü üç koldan kuşatan birlikler, DAİŞ’in savunma sığınmak zorunda askeri birliklerin, bu defa adresi Aşağı Şerihan oldu. mevzilerini geçerek geniş kalmıştı. Erbil Radyosu Türkmenler›in gerçek sesi Erbil Kerkük 98.1 92.5