Seyahat | Travel Story Brüksel’in Brussels’ architectural bloom mimari baharı No need to be an expert to appreciate Brussels’ “Belle Epoque”, the prolific era that saw a number of architectural masterpieces rise from the ground and transform the Belgian Capital. When the first buildings were erected the result was so ground-breaking that the name of this new movement came naturally: “Art Nouveau”, the “new art” B Bir dizi mimari başyapıtın toprağın üzerinde yükselerek Belçika’nın başkenti Brüksel’i dönüştürdüğü o bereketli “Belle Epoque” dönemini beğenmek için bir uzman olmaya gerek yok. İlk binalar yükseldiğinde ortaya çıkan sonuç öyle etkileyiciydi ki, onlar bir çığır açtılar ve bu yeni akıma “yeni sanat” anlamına gelen “Art Nouveau” adı verildi YAZI - WORDS / FOTOĞRAFLAR - PHOTOS: XavIer ALLARD irçok kişi Brüksel’i “Art Nouveau’nun Başkenti” olarak kabul eder. Şehirdeki muhteşem yapılar da UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne alınmıştır. Victor Horta, Paul Hankar ve diğerlerinin parlak, yaratıcı işleri, her yıl bu gösterişli yapıların özel dünyasına adım atan binlerce ziyaretçiyi zevke sürükler. Bu yapılar, şehrin çevresine dağılmış cevherler gibidir; şehir merkezinin hemen dışında, çoğu birbirine yakın konumdadır. Bir yüzyıldan fazla yaşamış olmalarına rağmen zamanın imtihanını başarıyla atlatarak, dünyanın dört bir yanından onları görmek için gelen ziyaretçilerin beğenisi karşısında hâlâ dimdik ayaktadır. M any have called Brussels “the Capital of Art Nouveau” and the magnificent structures throughout the city are recognised as “World Heritage” by UNESCO. The brilliant creative works of Victor Horta, Paul Hankar and others bring pleasure to thousands of visitors who enter the private world of these opulent buildings every year. These buildings are like jewels scattered around the city; most of them very close to the centre. Although more than a century old, many have passed the test of time and are still standing, much to the delight of visitors who come from around the world to see them. 64 | Jetlife | Şubat-February 2013 Şubat-February 2013 | Jetlife | 65 Seyahat | Travel Story Horta Müzesi: Ustanın Evi Brüksel’in yıldız mimarı şüphesiz Victor Horta’dır. O, bu kentte çalışmış olan 1900’lerin mimarları arasında belki de en sofistike olanıdır. Horta, “Laeken Seraları”, “Maison du Peuple/Halk Evi” ya da “Palais des Beaux Arts/Güzel Sanatlar Sarayı” gibi büyük projeler üzerinde çalışmış olsa da, daha çok sivil mimari alanındaki tasarımlarıyla tanınır ve bu alandaki zarif çalışmalarına Brüksel’in birçok semtinde rastlamak mümkündür. Brüksel’e yapılacak bir Art Nouveau gezisi, mimarın evi ve atölyesi olarak kullandığı, yapımı 1901’de tamamlanmış olan “Horta Müzesi”yle başlar. Söz konusu müze, başka muhteşem yapıların da bulunduğu Saint Gilles semtindedir. Horta’nın tarzına bütünlüklü bir giriş yapacağınız ilk adres de, “Maison Horta”, yani “Horta Evi”dir. Burası, adeta bir büyüyle, her köşesi altın renkli gün ışığıyla yıkanıyor gibi görünen, vitray, zarif çiniler, mat tahta ve ferforjeden oluşan bir camekândır. Çelik ve cam gibi “endüstriyel” malzemenin görünür biçimde kullanımı ise, o zamanların prestijli özel yapı projeleri için bir yeniliktir. Binanın görkemli iç mekânında, Horta ve çağdaşları tarafından tasarlanmış olan sanat nesneleri, mobilyalar ve araç gerecin yanı sıra onun hayatına ve zamanına ilişkin belgeler de sergilenmektedir. Vakıf Turu ALPHONS MUCHA KISACA Art Nouveau Art Nouveau, en iyi örnekleri 1890 ile 1910 yılları arasında Batı Avrupa’da görülen, grafik, tasarım, heykel ve mimarlık alanlarındaki akımı anlatan geniş kapsamlı bir kavramdır. Bu farklı disiplinleri birbirine bağlayan şey, doğal çevreyle güçlü bir uyum duygusudur. Bu duygu, kıvrımın felsefesi, bir bitkinin sahip olduğu zarafetin bir sanat eserine, hatta bir yapıya tercümesidir. 19. Yüzyıl’ın sonunda, Brüksel rakipsiz bir coşku dönemi yaşıyordu. Orta sınıflar, tüccarlar ve sanatçılar, evlerinin moda olan tarzda inşa edilmesini istiyordu; modern mimari ve tasarımın başlangıcına işaret eden Art Nouveau tarzında. Avusturyalı mimar Josef Hoffmann ve ressam Gustav Klimt, Çek ressam Alphons Mucha, Fransız mimar Hector Guimard, Belçikalı mimarlar Victor Horta ve Paul Hankar, bu liberal rüzgârların estiği dönemde ilhamlarını serbest bırakıp yaratıcılıklarını ifade ettiler. Brüksel’deki bazı Art Nouveau binalar, 1960’lı ve 1970’li yıllarda politikacıların desteğini alan mülk sahipleri tarafından yıktırıldı. Horta’nın başyapıtları arasında sayılan “Maison du Peuple/Halk Evi” gibi bazı kayıtlı binalar da yıkılıp kayboldu. Bu dönemde, buldozerler yürütmeyi durdurma kararlarına engel olmak için kimi zaman gece harekete geçerdi. Bu şekilde yaratılan yeni binalardan birindeki dairelerin reklamı yapılırken, ayakta kalabilmiş “19. Yüzyıl evlerinin muhteşem manzarası”na sahip olduğunun söylenmesi de oldukça ironikti. 66 | Jetlife | Şubat-February 2013 Gustav KlImt Art Nouveau ın brıef Art Nouveau is a broad term that refers to the movement in graphics, design, sculpture or architecture whose best examples were produced in Western Europe between 1890 and 1910. What linked these different disciplines was a strong sense of harmony with the natural environment. It is a philosophy of the curve, the translation of a plant’s grace into a work of art, even into a building. At the turn of the 19th Century, Brussels went through a period of unrivalled effervescence. The middle classes, merchants and artists wanted to have their houses built in the style in vogue: Art Nouveau, marking the beginning of modern architecture and design. The Austrian architect Josef Hoffmann and painter Gustav Klimt, Czech painter Alphons Mucha, and French architect Hector Guimard all joined Belgian architects Victor Horta and Paul Hankar to free their inspiration and express their creativity in these liberal winds. In the 1960s and 70s some art nouveau buildings were demolished by property developers, with backing from politicians. Listed buildings such as Horta’s “Maison du Peuple” - one of his masterpieces - were demolished and lost. Many more were destroyed, the bulldozers sometimes moving in at night to avoid injunctions. Ironically, apartments in one of the new buildings created in the development were advertised as “having a magnificent view of the 19th Century buildings” that remained. “Arau Vakfı” , 2013 yılı boyunca İngilizce rehberlik sunan birçok tur düzenliyor. Bilgi ve rezervasyon için www.arau. org ve www. voiretdirebruxelles. be adreslerine göz atabilirsiniz. NGO Tour The “Arau Foundation” organises several guided tours in English for 2013. See www.arau. org and www. voiretdirebruxelles. be for info and reservation. Horta Museum: The Master’s Home The star architect of Brussels is without doubt Victor Horta, perhaps the most sophisticated of the architects who worked in Brussels in the 1900s. Although he worked on large projects such as the “Greenhouses of Laeken”, the “Maison du Peuple” or the “Palais des Beaux Arts”, Horta became best known for his designs in the field of civil architecture, and his exquisite work can be seen in several districts of Brussels. A visit of Art Nouveau in Brussels begins with the “Horta Museum” or “Maison Horta”, home and workshop of the architect, completed in 1901. It is located in the district of Saint Gilles, where many other splendid buildings are to be found. At the “Maison Horta” you will receive a full introduction to Horta’s style. The “Maison Horta” is a showcase of stained glass and delicate tiles, pale wood and wrought iron whose every corner seems magically bathed in golden sunlight. The visible use of “industrial” materials such as steel and glass was a novelty for prestigious private construction projects at the time. In the splendid interior of the building is a permanent display of furniture, utensils and art objects designed by Horta and his contemporaries, as well as documents related to his life and times. Şubat-February 2013 | Jetlife | 67 Seyahat | Travel Story Belçikalı bilim insanı Prof. Edmond Tassel için inşa edilmiş olan ev, Brüksel’deki ilk Art Nouveau binası sayılır Built for the Belgian scientist Professor Edmond Tassel, thıs private home is considered to be the first Art Nouveau building in Brussels Hôtel Tassel’in gizli güzellikleri Art Nouveau mimariyle ilgili herhangi bir kitabı açtığınızda, güzel mozaiklerle kaplı bir zeminin yanında sıcak tonlarda arabesk tarzda boyanmış bir duvarın önündeki zarif bir merdiven resmiyle karşılaşırsınız. Art Nouveau mimarinin ikonu olan bu imge, Victor Horta’nın tasarımıdır. Korkuluğunun inanılmaz metal işçiliği, merdivene, bitmeyen bir hareketle yukarıya, ışığa doğru itiliyormuş hissi verir. Horta bu yapıda, her ayrıntıyı tek tek tasarlayarak, bir iç mimar olarak da yeteneğinin doruğuna çıkmıştır. Belçikalı bilim insanı Prof. Edmond Tassel için inşa edilmiş olan bu ev, Brüksel’deki ilk Art Nouveau binası sayılır. Horta’nın bu tarzı kullandığı ilk olgunluk eseridir. Horta için, zamanın konut mimarisi için çok modern malzemeler sayılan metal ve taşın ilk kullanılışıdır. Bu ev, Horta’nın sivil mimaride imzası haline gelecek olan unsurları taşıyan özelliklere de sahiptir; bütüncül mimari yaklaşım, açık zemin planı, geniş birçok pencereden içeri giren doğal ışığın kullanımı ile kapı tokmakları, ahşap kısımlar, vitray pencere ve panolar, mozaik zemin ve mobilyalara kadar uzanan iç dekorasyon. Bireysel ziyaretlere kapalı olduğu için Hôtel Tassel’in iç mekânını keşfetmek kolay değildir ama insanlar bu yapının dikkat çekici cephesini fotoğraflayabilmek için uzaklardan buraya gelmekten hiç vazgeçmez. 68 | Jetlife | Şubat-February 2013 Kalİfİye rehberlİk “Le Bus Bavard”, Mart ayının sonunda, hem bireyler hem de gruplar için, Brüksel Art Nouveau’sunun kalifiye rehberler eşliğinde anlatıldığı İngilizce turlarını yeniden başlatıyor. Qualified guides At the end of March “Le Bus Bavard” will resume its tours, both for individuals and groups. A great way to approach the Art Nouveau of Brussels with qualified guides. www.busbavard.be The hidden beauties of the Hôtel Tassel Pick up any book on Art Nouveau architecture and you will surely stumble across a picture of a graceful stairway in front of a wall painted with curved flowing lines in warm tones, and with beautiful mosaics covering the floor. This iconic image of Art Nouveau architecture is also the design of Victor Horta. The incredible metalwork of the balustrade makes it feel as though it pushes towards the light above in a never-ending movement. Horta makes the most of his skills as an interior designer on every single detail of this building. Built for the Belgian scientist Professor Edmond Tassel, this private home is considered to be the first Art Nouveau building in Brussels and is Horta’s first mature work using this style. For Horta, it was his first use of stone and metal, considered at the time very modern building materials for civil architecture. This townhouse has features that would become signature elements of Horta’s architecture; unifying architecture, an open floor plan, use of natural light let in by the many large windows, and interior decoration including door-handles, woodwork, panels and windows in stained glass, mosaic flooring and furnishing. Hôtel Tassel’s interior isn’t easy to explore since it is closed to individual visitors, but the building has gained fame and people come from far and wide just to be able to photograph its remarkable façade. Paul Hankar’ın geometrisi Horta Müzesi’ne 15 dakikalık yürüyüş mesafesindeki, Defacqz Sokağı Numara 48’i kaçırmak zordur. Bu inanılmaz cepheyi, ressam Albert Ciamberlani süslemiş, bu evi de kendisi için yaptırmıştır. Bu iş için Paul Hankar’ı seçmiş ve mimarın tasarladığı o güzel cephe, Ciamberlani’nin tasarladığı simgesel freskin çerçevesi olmuştur. Ressam ikinci katın iki geniş yuvarlak penceresi çevresine hayatın üç dönemini tasvir etmiştir; çocukluk, gençlik ve düşüş. Tıpkı Horta gibi Paul Hankar da şehirlerin süslenmesinde yeni bir dilden, güzelliği yansıtacak yeni bir yoldan ilham almak gerektiğini düşünmüştür. Ama bir mimar olarak Hankar, anıtsal bir etki yaratmanın veya Horta gibi modellemenin peşine pek düşmemiştir. Boyayla süslemeyi, dolu şekillerden çok boş olanları ve birden fazla malzeme kullanmayı tercih ederken aşırı gösterişten de kaçınmıştır. 1897’de yapılmış olan bu bina, 2006’da yenilenen ön cephesinden de görülebilen birçok farklı malzeme içerir; döküm demir, tuğla, doğal taş ve Uzak Doğu görünümlü ahşap çerçeveler. Bina, grup ziyaretlerine rezervasyonla açık bulunmaktadır. Paul Hankar’s geometry It’s hard to miss No 48 Defacqz Street, a 15 minute walk from the Horta Museum. This incredible façade was decorated by painter Albert Ciamberlani, the man who ordered the construction of this house for himself. He chose Paul Hankar for this work, and the beautiful façade that the architect designed became the frame for Albert Ciamberlani’s design of a symbolic fresco. Around the two large round windows of the second floor the paintings represent the three ages of life: childhood, youth and decay. Like Horta, Paul Hankar thought that the decoration of cities had to be inspired by a new language, a new way to reflect beauty. But as an architect, Hankar wasn’t looking for monumental effects or modelling the way that Horta was. He preferred painted decoration, opposing empty shapes to full ones and the use of multiple materials, all the while avoiding over-abundance. This 1897 building includes many different materials, visible from its façade that was renovated in 2006: ironwork, bricks, natural stone and wooden window frames reminiscent of the Far East. The building is open to group visits upon reservation. DAHA az elİtİst! “La Fonderie”, Art Nouveau’nun daha az elitist olan tarafını keşfetmek üzere, Brüksel’in orta sınıf merkezine yürüyüşler düzenliyor. Rehberlik Fransızca veriliyor. Less elitist! “La Fonderie” offers walks to discover the less elitist side of Art Nouveau, through middle class central Brussels. Comments are given in French by the guide. www.lafonderie.be Şubat-February 2013 | Jetlife | 69 Seyahat | Travel Story “Zamanın ilerisinde”: Hôtel Hanon Yine Horta Müzesi’nden birkaç sokak ötede, 1900’lerin başında Solvay şirketinde çalışan Hanon’un adını almış olan baş döndürücü “Hanon Evi” bulunur. Hanon, mimar Jules Brunfaut’tan kendisine “zamanın ilerisinde” ve “en iyi sanatçılar” tarafından dekore edilmiş bir ev yaratmasını ister. Sonuçta ortaya çıkan ve Brugmann Caddesi’nin köşesinde yer alan bu zarif konak, şimdilerde bir fotoğraf galerisi olmuş ve ufak bir ücret karşılığında görülebilmektedir. Binanın içine girdiğinizde gözünüze ilk çarpacak olan şey, mozaiklerle kaplı zemine doğru inen büyük yuvarlak merdiven ve arka duvarda bulunan Albert Baudouin imzalı geniş romantik fresktir. Binanın iç tasarımı, Art Nouveau tarzının bir başka önemli ismi olan Fransız sanatçı Emile Gallé’le teslim edilmiştir. Bu türden bir bina, temelde mimarın tasarısına dayansa da, iç dekorasyonu için ressamlardan ahşap oymacılarına kadar farklı meslek mensuplarına da ihtiyaç duyulmuştur. Mesele, bu zengin ve talepkâr yatırımcılar için sıfırdan bir müze-ev yapmak ve onun içini doldurmaktır. “Ahead of its time”: the Hôtel Hanon Again, only a few blocks from the Horta Museum stands the astonishing “Hanon House”, named after Mr. Hanon, a wealthy engineer working for the Solvay Company in the early 1900’s. He asked the architect Jules Brunfaut to create a house that would be “ahead of its time” and decorated by the “best artists”. The result is this graceful corner mansion on Brugmann Avenue, which has been transformed into a photography gallery and is open to visitors for a small fee. What strikes you upon entering the building is the large circular staircase with mosaics at its foot and a large romantic fresco painted by Albert Baudouin on the back wall. The interior design was entrusted to French artist Emile Gallé, another major figure of the Art Nouveau movement. Indeed, this building may have been based on the design of an architect but the interior decoration had to be such that many other professions, from painters to wood carvers, were required. The idea was to create a museumhose, including its contents, from scratch for these wealthy and demanding investors. Art Nouveau Bİenalİ Ekim 2013’te, “5. Art Nouveau Bienali” gerçekleştirilecek. Bienal kapsamında, turistlerin şehri keşfedebilecekleri güzergâhlar sunulacak ve kamu binalarının yanı sıra, özel kullanımdaki Art Nouveau yapıların içleri de bir paso ile görülebilecek. BiennIAl Art Nouveau In October 2013 the “5th Biennial Art Nouveau” will take place. During the biennial, tourist routes will be proposed to explore the city and pass holders will be able to visit the interiors of private Art Nouveau houses as well as public buildings. www.voiretdirebruxelles.be 70 | Jetlife | Şubat-February 2013 Şubat-February 2013 | Jetlife | 71 Seyahat | Travel Story Back in the 19th Century East of central Brussels is the European Parliament, with the nearby “Cinquantenaire”, a neoclassic monumental arch, similar to Berlin’s “Brandenburg Gate”. This district also features several of the finest examples of Art Nouveau buildings in Brussels. To see these, take a walk towards Ambiorix Square. This elegant 19th Century city park is a large rectangle, around which several remarkable buildings have been built. The first of these that you may notice is the thin but most extravagant “Saint-Cyr House”, an exuberant work by the architect Gustave Strauven. Take some time to appreciate the complex network of dancing curves making up the wrought-iron green-painted balconies, the entrance gate, and the complicated metal frame that sits atop the building like a crown, extending it even higher. Here, the decorative dimension of the Art Nouveau style is demonstrated at its full. In 2012 this building was for sale and was not open for visits. But even so, the building’s façade alone makes a visit to this location worthwhile. 19. Yüzyıl’a dönüş Brüksel merkezinin doğusunda Avrupa Parlamentosu ve onun yakınında Berlin’in “Brandenburg Kapısı”nın bir benzeri olan neo-klasik anıtsal bir kemer olan “Cinquantenaire” bulunur. Bu semtte aynı zamanda Brüksel’in en güzel Art Nouveau örneklerine de rastlarsınız. Bu yapıları görmek için Ambiorix Meydanı’na kadar bir yürüyüş yapmanız gerekir. 19. Yüzyıl’da şehir içine kurulmuş olan bu zarif park, çevresinde bir dizi dikkat çekici evin inşa edilmiş olduğu geniş bir dikdörtgendir. İlk gözünüze çarpan mimar Gustave Strauven’ın gösterişli işi; ince ama fazlasıyla abartılı “Saint-Cyr Evi” olacaktır. Yeşile boyanmış ferforje balkonları raks ederek dolaşan kavislerin karmaşık ağını, giriş kapısını ve bir taç gibi binayı daha da yükseğe taşıyan tepesindeki karmaşık metal çerçeveyi incelemeye zaman ayırın. Çünkü Art Nouveau tarzının dekoratif boyutu, burada zirveye ulaşır. Bina, 2012’de satılığa çıkmış ve ziyarete kapanmıştır ama bu evin ön cephesini görmek için bile buraya kadar gitmeye değer. 72 | Jetlife | Şubat-February 2013 Şubat-February 2013 | Jetlife | 73 Seyahat | Travel Story Köşede bir inci: Hôtel van Eetvelde Buradan biraz aşağıya yürüdüğünüzde, etrafında ağaçlar ve içi kuğularla dolu küçük bir gölün bulunduğu tipik bir 19. Yüzyıl burjuva muhitine ulaşırsınız. Köşede UNESCO tarafından seçilmiş dört Horta evinden biri olan Hôtel van Eetvelde vardır. Burası belki Saint-Cyr Evi’nden daha renksizdir ama katlar arasına resmedilmiş güzel, soyut tasarımlar ve pencerelerin önündeki zarif balkon korkuluklarıyla mükemmel biçimde dengeli ve uyumlu bir cepheye sahiptir. Yan yana iki binaymış gibi görünse de aslında sokağın köşesini oluşturan komşu ev de bu mülkün parçasıdır. Bazı pencereleri yumuşak bir uyumla duvarlardan dışarı taşar, bazılarıysa duvarlardaki arabesk tarzda kesimlerle çerçevelenmiştir. Binanın içi, Horta’nın klasik tercihini yansıtır; geniş bir giriş ve binanın ortasında yukarıdan ışığın girmesine imkân veren cam bir tavan; onun deyimiyle “ışık kuyusu”. Bu bina da, ancak rezervasyonla grup ziyaretlerine açık bulunmaktadır. VanderschrIck Sokağı 19. Yüzyıl’a ait, iyi korunmuş bir muhitten Brüksel’in bir başka kısmına, “Porte de Hal”e gidelim şimdi de. Burası bir zamanlar pahalı bir banliyöyken, şimdilerde Brüksel’in çok kozmopolit ve popüler bir muhiti haline gelmiştir. Metrodan dışarı çıktığınızda parktaki devasa neo-gotik kuleyi mutlaka A pearl on the corner: Hôtel van Eetvelde Walk a little further and you will find a small lake with trees and swans, in the middle of a typical setting for a 19th Century bourgeois neighbourhood. On one corner stands the Hôtel van Eetvelde, another of the four Horta houses listed by UNESCO. It is perhaps less colourful than the Saint-Cyr House, but still has a perfectly balanced and harmonious façade, with beautiful abstract designs painted between floors, and elegant balcony guardrails in front of the windows. Although it looks as though there are two different buildings next to each other, the “neighbouring” house following the angle of the street is also part of the same property. Some of its windows softly extend out from the walls while others are framed by arabesque-like carvings. Inside the building is the usual decoration favoured by Horta: a large opening topped with a glass roof in the centre of the building to let light enter from above, the “well of light” as he called it. This house is also open for group visits only, upon reservation. Vanderschrick Street From a well-preserved 19th Century setting, let’s move to another part of Brussels, to “Porte de Hal”, a neighbourhood that was once an expensive suburb and that has today 74 | Jetlife | Şubat-February 2013 Şubat-February 2013 | Jetlife | 75 Seyahat | Travel Story görürsünüz. Buradan güneye doğru yürüdüğünüzde Vanderschrick Sokağı’na çıkarsınız. Burası küçük, pek dikkat çekmeyen ama önemli bir sokaktır çünkü bir cephesi tamamen Art Nouveau konutlardan oluşur. Bunlardan bazıları ustaca yenilenmiştir, diğerleri de yenilenmeyi beklemektedir ve hepsinin içinde yaşanmaktadır. Brüksel’de çok az sayıda Art Nouveau konut bireysel ziyaretlere açıktır, ancak en ilginç olanlardan bazıları grup olarak rezervasyonla ziyaret edilebilmektedir. “Müzik Enstrümanları Müzesi” Son olarak, keşfedilecek bir başka güzel yapı da 1899’da, Paul Saintenoy tarafından, çelik çerçeve ve cam kullanılarak inşa edilmiş olan “Old England” mağazasıdır. Bu büyük bina, özellikle müzikle ilgiliyseniz, Brüksel’de görmeniz gereken yerler arasında bulunan “Müzik Enstrümanları Müzesi”ni barındırıyor şimdilerde. Kadim müzik aletlerinden oluşan geniş koleksiyonun yanı sıra Horta’nınkinden epey farklı ama zengin mimarisi karşısında büyüleneceksiniz. ÇİZGİ ROMAN Çizgi romana meraklıysanız, Victor Horta tasarımı Art Nouveau bir binada yer alan “Belçika Çizgi Roman Merkezi”ni ziyaret edebilirsiniz. comıc strıp If you enjoy reading comics, consider visiting the “Belgian Comic Strip Centre” housed in an Art Nouveau building designed by Victor Horta. become a very cosmopolitan and popular district of the city. Exiting the subway, it is impossible to miss the massive neo-gothic tower in the park. Walking south from here you will come to Vanderschrick Street, a small, barely noticeable street, but remarkable for the fact that one side of the street is lined entirely with Art Nouveau houses. Some are well renovated, others waiting to be, but all are inhabited. Very few Art Nouveau houses in Brussels are open to individual visitors, but some of the most interesting ones can be visited upon reservation as a group. Museum of Musical Instruments Finally, another fine building that can be visited and explored is the “Old England” department store, built in 1899 by Paul Saintenoy from girded steel and glass. This large building now houses the Museum of Musical Instruments, a must-see in Brussels, especially for musicians. Besides the vast collection of ancient instruments, you will be mesmerised by the architecture, quite different from that of Horta, yet still incredibly rich. Yemek / Food Comme Chez Soi La Porteuse d’Eau La Kartchma Osteria Delle Stelle Located in a beautifully renovated Art Nouveau house in the centre of Brussels, this restaurant not only has a fantastic setting but also fine European cuisine. If you are around the Horta Museum try La Porteuse d’Eau, a very pretty brasserie-restaurant, where you will eat well and choose from a wide selection of Belgian beverages. 23, Place Rouppe www.commechezsoi.be 48A, Avenue Jean Volders www.laporteusedeau.be Located in central Brussels, La Kartchma is another astounding display of Art Nouveau. Both the restaurant and the menu are small, but this is the favourite of many and is often full. If you are done with the others why not try an Italian meal? Osteria Delle Stelle is an excellent Italian restaurant in Shaerbeek, close to “Maison Autrique”; another Art Nouveau gem that can be visited. 17, Place du Sablon Tel: 32.2 512 4310 63, Avenue Louis Bertrand www.osteriadellestelle.be Brüksel merkezindeki çok güzel bir şekilde yenilenmiş Art Nouveau bir binada yer alıyor. Bu restoran yalnızca harika bir arka plana sahip değil; Avrupa mutfağından seçkin örnekler de sunuyor. 76 | Jetlife | Şubat-February 2013 Eğer yolunuz Horta Müzesi civarına düşerse, çok güzel bir “brasserierestaurant” olan La Porteuse d’Eau‘yu deneyin, lezzetli yemeklerin yanı sıra, çok sayıda çeşidi bulunan Belçika içeceklerinin de tadına bakabilirsiniz. Mekân, Brüksel’in merkezinde, bir başka çarpıcı Art Nouveau çevrede bulunuyor. Hem mekânın kendisi küçük, hem de mönüsü, ama La Kartchma çok sayıda insanın gözdesi ve neredeyse her daim dolu. Eğer diğerlerinden bıktıysanız İtalyan mutfağına ne dersiniz? Osteria Delle Stelle, görülmeye değer bir başka Art Nouveau cevheri olan “Maison Autrique”in yakınında, Shaerbeek’te bulunan mükemmel bir İtalyan lokantası. Şubat-February 2013 | Jetlife | 77