Biraz da Ekonomi Cumartesi, 08 Ağustos 2009 09:59 HASE KARDEŞ, KÖSE KARDEŞ HEPSİNDEN EYİSİ KESE KARDEŞ Yazan: Mehmet ARSLAN Beni tarihçi sanırsınız, ben aslında denetçiyim (Chartered Accountant). Aynen Fransız yazar J acques Seguela 'nın ''Anneme Reklamcı Olduğumu Söylemeyin O Beni Bir Genelevde Piyanist Sanıyor'' kitabı gibi. Tarih benim 3 yıldır uğraştığım hobim/uğraşım. Tarihle Ekonomi çok iç içedir. Tarihi bilirseniz ekonomiyi daha iyi okuyup algılarsınız. Bana göre Ekonomist erin ve Tarihçilerin yanılmalarının temelinde Tarihle Ekonomiyi birlikte okuyamayışları yatıyor. Devletler de aynen canlılar gibidirler. Doğarlar, büyürler, hükmederler ve sonra ölürler. Devlet kurma (Töresi) geleneği olan toplumlar, tekrar küllerinden çıkıp ben varım derler. Bizim Ortadoğu coğrafyamızda sadece Türkler ve Farslar (İran) bu geleneğe sahiptirler. Hatırlayalım. Tarih kitaplarının sayfalarında kalmış eski uygarlıkları. Şimdi hepsi tarih, müze. “AÇ AYI OYNAMAZ”, oynayamaz. Neredeyse tüm uygarlıkların batışındaki en büyük etken yokluktur. Roma’ da, Bizans da, Osmanlı da böyle yıkılmıştır. Para,para,para…. Para deyince aklımıza sadece para gelmesin, Para varlıkları temsil eden bir araçtır. Önemli olan VARLIK, 1/9 Biraz da Ekonomi Cumartesi, 08 Ağustos 2009 09:59 Varsıl olmaktır. Şekspir, Atinalı Timon adlı eserinde (1604-5); Altının bu kadarı karayı ak, Çirkini güzel, Yanlışı doğru, Soysuzu soylu, Yaşlıyı genç, Korkağı yiğit etmeye yeterde artar bile, Hadi git, Adı batası çamur, Seni bütün insanlığın ortak oros…su seni, Sen değil misin millet sürülerini birbirine düşüren.” 2/9 Biraz da Ekonomi Cumartesi, 08 Ağustos 2009 09:59 Diyerek ALTIN’ı yani PARAYI insanlığın ortak oros…su ilan etmiş. İYİ ANLADIK, DEĞİRMEN YEL DEĞİRMENİ AMA, SUYU NERDEN GELİR. “BORÇ Yiğidin kamçısıdır” ama gereksiz borç batırır ve düşman boyunduruğunda yatırır. Üretmeden tüketen ekonomiler gidicidirler. Toplumları yok oluş sürecindedir, dağılıcıdırlar. Üreten ve doğaya saygılı, dengeli tüketen ekonomiler kalıcı ve gelecekte hükmedicidirler. Osmanlı nasıl battı hatırlayalım. (1700-1912) 17. yy’da Osmanlı izlenen yanlış politikalar sonucu BİLİMSEL ve TEKNOLOJİK gelişmelerde geri kaldı MALİ ve ASKERİ açıdan geriledi. Bilimsel çalışmaları Şeyhülislamın iznine bağlı olan OSMANLI’ya karşı Batı, bilim ve teknoloji ye önem verdi yeni coğrafi yollar keşfetti. Doğu-Batı ticaret yolları Osmanlı ülkesi dışına kaydı. Osmanlı’nın gelirleri azaldı. 1535’de Kanuni döneminde Fransızlara verilen ticari imtiyazlar / Kapitülasyonlar 17. yy’da genişletildi ve Osmanlı ülkesi BATI’nın açık pazarı haline geldi. Sonucunda zaten yetersiz olan Osmanlı Sanayi’si çöktü, ÜRETMEDEN TÜKETEN, SANAYİSİ çöken TİCARETİ başkalarının elinde imparatorluk yaratıldı. 3/9 Biraz da Ekonomi Cumartesi, 08 Ağustos 2009 09:59 Batı işini yoluna koymuşken, Güneyden İranlılar, Kuzey den Ruslar da Akdeniz’e ticaret yollarına inmek için 18. yy’da Osmanlı-Rus Savaşı başladı. Her açıdan zayıf Osmanlı pusuda bekleyen İngiltere’den yardım istedi. 1838 Balta Limanı anlaşması İngilizlerin Osmanlı ülkesindeki ticari imtiyazlarını genişletti ve sonun başlangıcı oldu. PARANIN GÜCÜ 1851’e gelindiğinde Osmanlı bütçesi 1.100.000 Osmanlı Lirası açık verdi. Her türlü iç mali tedbire (Vergi artırma, salma - maaş azaltma - iç tahvil - Galata Bankerlerinden borç-kağıt para basımı-gümüş paradaki gümüş miktarının azaltılması - Bağış kampanyası v.b.) karşın sorunu çözemedi. Ocak 1854'te Kırım Savaşı patladı. Ağustos 1854'te Osmanlı, Paris ve Londra Borsalarından 3.000.000 OL borç aldı. Borçlanma 1875 yılında moratoryum ilan edilinceye kadar sürdü. Borç sarmalına giren Osmanlı, aldığı borçlarla ordunun ihtiyacını, sarayın görkemli yaşamını karşıladı, hanlar, hamamlar, saraylar yaptırdı. ”AYAĞINI YORGANINA GÖRE UZAT”madı. Avrupa’nın EKONOMİK ve SİYASI BOYUNDUĞU altına girdi. BÖL VE YÖNET 1880’lere gelindiğinde Batılılar borç vermeyi kestiler, artık imparatorluğu çökertmişlerdi. Sıra Osmanlı Topraklarına gelmişti. İlk önce bir kısım borçlara karşılık Süveyş kanalındaki haklar Fransız’lara devredildi. II. Abdülhamit (1876-1909) döneminde Batılılar İmparatorluktan alacaklarının ödenmesini istediler. Padişah Osmanlının İFLAS’ını ilan etti. Bunun üzerine 1881’de (Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi / Muharrem Kararnamesi), / BORÇ YÖNETİMİ ile de Osmanlının gelirlerine Batı resmen el koydu. Batılılar bununla da yetinmedi, Balkanlar’dan başlamak üzere Osmanlı ülkesindeki azınlıkları kışkırtarak baş kaldırttı. Sonucunda, 1829 yılında Yunanistan’ın bağımsızlığı ile başlayan ve 1913 yılında Arnavutluk’un bağımsızlığı ile sona eren Osmanlı’nın fiilen hükmettiği 11.437.706 M2 topraklardan geriye 45 Devlet kalarak tarih sahnesinden çekildi. Türkiye Cumhuriyeti hariç, bu devletlerin tümü batılıların ya işbirlikçisi, ya da sömürgesi oldu. 4/9 Biraz da Ekonomi Cumartesi, 08 Ağustos 2009 09:59 SONUÇ Osmanlı son 150 yılda ürettiğinden çok tüketen, ithalat yapan, borçla beslenen, bilim ve teknolojiye önem vermeyen bir devlet olmuştu. Bu halleri sonucunda Osmanlıdan bize %7,12 (814.100 M2) toprak ile Lozan’da başlayıp 1933 Paris Antlaşmasıyla netleşen ve 17 Bağımsız Devlet arasında paylaştırılan toplam 163,3 Milyon TL Osmanlı borcundan 84,6 Milyon TL % 52 borç kalmıştı. Genç Türkiye Cumhuriyeti en son borç taksidini ilk borçlanmadan tam 100 yıl sonra 25 Mayıs 1954 de ödemişti. Amerika Gidicidir. Petrol üreten ülkeler hazır yiyicidir. Bakmayın siz Dünyamıza efelendiğine. Amerika kağıttan bir kaplandır. Gezegenimizde irili ufaklı 200 ülke var. Yapılan hesaplamalar göre 2009 yılında 145 ülke cari açık 37 ülke fazla verecek. Açık ta Amerika, fazla da Çin zirvedeler. Geçen yıl 41,4 milyar dolar cari açık veren Türkiye'nin, bu yıl 6,6 milyar dolar açık vermesi bekleniyor. Bu gün dünyayı en çok sömüren, üretmeden tüketen ödemeler dengesinde en yüksek dış açığı olan ülke Amerika. Amerika ve İngiltere’de hizmet sektörünün ekonomi içindeki payı %80. Yani, düşünce/ soyut üretiyorlar, Dünyamızın ürettiği 100 birim katma değerden %80 pay alıyorlar. Bakalım. 1946’da Amerika para basımının altına (stokuna) endekslenerek para birimlerinin dolara 5/9 Biraz da Ekonomi Cumartesi, 08 Ağustos 2009 09:59 endekslenmesini ülkelere kabul ettirdi. 1971’de Amerika kimseye sormadan doları altına endekslemeden basmaya başladı. Kuralı kendi koydu, kendi bozdu. 1973’de ABD, Suudi Arabistan Kralına destek vermesi karşılığında Suudi petrolünün dolarla satılmasında anlaştı. Irak’a demokrasi getirecek kral destekçisi, vay canına. 1973’den itibaren petrol sadece dolarla satılmaya başlanıyor, Dünyada ABD egemenliği güçleniyor. Çünkü petrol almak için dolar herkese lazım. Böylelikle petrol alan her ülke ABD’ye dolaylı vergi / Avanta ödüyor. Yıl 2000, Saddam petrolü EUR ile satacağını açıklar. Saddam ikna edilemeyince,2003 de ABD Irak’ı işgal eder ve Irak petrolleri dolarla satılmaya başlar. 2004 yılında İran “Büyük Şeytan”a baş kaldırdı, dolardan bağımsız “Petrol Borsası” kuracağını açıkladı. Amerika hala posta koyuyor, İran birde nükleer çalışmalar yapıp yerinde duruyor. Derken EUR güçlendi ve konvertibl / geçerli para birimi oldu. 2007 itibariyle Euro /Dolar paritesi 1,50 bugün ise 1,40. Euro kıymetli para, birinci. Amerika’nın yabancıların elinde olan parası/yani borcu sadece Çin’in kasasında 2008 itibariyle iki Trilyon dolar. 6/9 Biraz da Ekonomi Cumartesi, 08 Ağustos 2009 09:59 Ekonomistlere göre borç biriktirme 1990'lardan itibaren ABD ekonomisinin alameti farikası haline gelmiş. Sonu benzesin, Osmanlı gibilermiş. “Center for Economic Policy Research 'ün (İktisat Politikaları Araştırma Merkezi) yaptığı projeksiyonlar, 2003 sonu itibarıyla 2.4 trilyon dolar olan borçlanmanın 2009 yılına varıldığında 7 trilyon dolar seviyesine, kişi başına ise 24.000 dolara varacağını ortaya koymaktadır. Yine 2003 sonu itibarıyla gayri safi hasılaya oranı yüzde 22 dolaylarında olan dış borçlanma, 2009'da şu ana kadar hiçbir gelişmiş kapitalist ekonominin yaşamadığı yüzde 48 seviyesine erişecektir. “ Gelişmekte olan ülkeler söz konusu olduğunda tepesine binen IMF sus pustur. Günümüzde uluslararası kuruluş denilen yapılanmaların tümü egemenlerin baskı araçlarıdırlar. Bunlara da bakacağız bir gün, neyin nesi, kimin fesi. 2100 yılında Dünya enerji ihtiyacının %60’ı Güneş enerjisinden karşılanacak. Bölgemizde İspanya ve Türkiye güneş enerjisinde ilk iki sıradalar. Günümüz Dünya enerjisi ise PETROL. 2006 Yılı Dünya Petrol Üretiminin; %31,2 si Orta Doğuda, %21,6 sı Avrupa ve Avrasya ülkelerinde, %16,5 i Kuzey Amerika ülkelerinde, 7/9 Biraz da Ekonomi Cumartesi, 08 Ağustos 2009 09:59 %12.1 i Afrika da, %9,7 si Asya ve Uzak Doğuda, %8,3 ü Orta ve Güney Amerika da gerçekleştirilmiş. Bunun %24,1’ini tek başına ABD tüketmiş. Düşünsenize, her saniye değişen bilim ve teknoloji çağında PETROL’ün yerini alacak enerji kaynağının bulunması ile Petrol üreten ve tüketen ülkelerin ekonomilerini. Vay anam vay. SU VE TOPRAK 20. Yüzyılda, 19. yüzyıla göre insan nüfusu 3 kat artmasına karşın SU tüketimi 6 kat artmış. Dünyada en zor elde edilen varlık TOPRAK ve SU. Bunlar doğa kanunlarıyla var olurlar. Toprağa, suya sahip çıkalım, Su ve Toprak berekettir, Tarım ve Hayvancılık Geçmiş ve gelecektir. 8/9 Biraz da Ekonomi Cumartesi, 08 Ağustos 2009 09:59 Mehmet ARSLAN 01.08.2009 Cari AÇIK/FAZLA : Dış dünya ile ekonomik ilişkiler ödemeler dengesi terazisi. Terazinin bir kefesinde dış dünyadan kazanılan döviz gelirleri, diğer kefesinde dünyada yaptığı döviz giderleri yer alır. Gelirleri fazlaysa FAZLA verir, az ise AÇIK verir. · Moratoryum: vadesi gelmiş borcun tek taraflı ertelenmesi · OL : Osmanlı Lirası 9/9