DO KU Z 1!1 IL A. Ü N i V ER S iT E S i EY l Ü L IliM lll ll F UL 1 lll 1 ll!J 1 1 II ı ,. DOKUZ EYLül üNiVERSiTESi iLAHiV AT FAKülTESi TARAFINDAN YILDA BIR NESREDILiR ' ,. i·Z M iR - 19 8 S ., İSLAM HUKUKUNDA GAY"R-İ MEŞRU SAYILAN. GELİRlıERiN EKONOMİK YÖNDEN DEGERLEND1RlLMESİ Yrd. Doç. Dr. Osman ESKfotOOLU Haksız iktihas veya gayr-i meşru gelir; meşru olmayan, yani İsla­ mın tasvi:b etmediği bir yolla sağlanan kazanca denir. Kur'an-ı Kerim ve hadislerde hırsızlr~. gasb, 'kumar... ve rüşvet gibi ·yollardan •kazanç sağ­ lazpak gayr-i meşru kabul edilmiştir.· Ayet ve hadislerde malı batı! yolla yemek, faiz alıp vermek ve 'kumar oynamak gibi fiillerin yasaklanmasından maksad, adaleti gerçekleş­ tirmek ve zu1mü önlemektir1 • Kur'an-ı Kerim'de ~Şeytan, içkideve ku·kumarda ancak aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister» 2 , buyurularak, kumarın haram kılın­ ma illeti olarak, onun kin ve düşmanlığa sebep olduğu, Allah'ı zikretmekten ve namaz ·kılmaktan alıkoyduğu gıbi neticeler beyan edilniektedirll. Yol kesme, hırsızlık, gasb, faiz, ·kumar ve rüşvet gibi şeyler haram kılıridığına göre, bu ayet açısından bunların zararlı olduklan anlaşılır. İş­ .te 'biz, bu makalemizde yol kesme, hırsiZlık, gasb .... gibi gayr-:i meşru kazanç yollarını ekonomik yönden değerlendirip toplUil} hayatında İcra ettilderi fonksiyonları ~aştıqnaya çalışacağız. · .; ~ İbn Teymiyye Ahmed b. Abdü'l Halim b. Teymiyye, (v. 728(1327), es-Siyasetü'ş Şer'iyye Fi IsH.\hı'r Rai ve'r Raıyye, (Talik: Muhammed Abdullah), Bağdat-T.Y. s. 159 (2) el-Maide (5), 91 (3) el-Kurtubi Ebü Abdi'llah Muhammed b. Ahmed b. Ebi Bekr b. Farh '(v. 671/ 1272) el-Camiu Li-Ahkami'l Kur'an, 3. baskı, Mısır -1387 -1967), ill, 57; İbn Teymiyye, el-Kavaidü'n Nüianiyye el-Fıkhıyye, Kahire-1370-1951). s. 116, 131; el-Aıüsi, Şihii.bü'd Din Mahmüd, Rühu'l Me!l.ni Beyrut-T.Y., VII, 16; Muhammed Reşid Rıza, (v. 1354-1935) et-Tefsiru'l Kebir, Mısır­ T.Y., VII, 72; M.A. Maıinan; İslam Ekonomisi, (çev.: Bahri Zengin), .İstan- · bul-1973, s. 493, 494 -·· Cl) -.,.. 8l --'- 1 OSMAN ESKİCİOGLU 1- ÜRETİM YöN'üNDEN Kur'an-ı Kerim'de «İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz faiz, Allah katında artmaz. Allah'ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekat ise, işte bunu yapanlar kat kat artıra~ardır» 4 «Allah· faizin bereketini giderir, saıdakaJ,arı (verilen malları) ise artırır»ü buyurularak, faiz ile ze• ·katlli Zıd:.aYri. 'şeyle~ olduğuna; faizin üretime ters yönde etki' yaptığına işaret edilmiŞi:fr; · '·çtink.ü fıiiz;· malın· bereketini'giderir;· ·. 'tlretim. yapacak kaynaıklan bitirir, sonunda sermayelerin batınasına sebep olur s. ; • ' : 1 ; . •' .. • • - •• . • .• ··- •• •• _ • • ·-· •• • •••• ·-·· - •• • •• -· . • •• • • •• • ·- •• Bu ayetlerde Allah (c.c.), faizi sadakanın (zekatın) zıddı olarak tavsif btrY,:lfn!ıtişthr. FaizCi ekori.oll:ti.k hayatta · zekat verenin zıddına bir fonksiyon icra eder. Bu sebepten dolayı, Allah (c.c.) insanlar için zulüm olan ~faizi' haram. kıiaı;-·onıara iyilik ve ilisan ölafi zekat ·vermeyi emretti7. :S:ı.iiıui{iÇin zekı:Ltı:ri yani Şer'i vergilerin ekonomik hayatta önemli· bir yeri vardir: Mesela· ziT·aı ·vergiler, hasad zamailinda ·almacağı ·için,. mevsimler:.· .. le ilgilidir. Ticari vergiler ve diğerleri' ise, ay takvimine göre alınacağın-· ' ıd~n:ve.da;ğılacağından, _aylık ve mevsimlik krizler be~ ortadan kalkacaktu;..Artık bugünüp.. h~etleri, mali yıl. SOİ).'\ffia .doğru, çektikleri Sıkın-:. . tılar ve y~rgiler toplanıncaya kadar, ·. bütçedeki aç:ı:kları. kapatabilmek . ·için,.kısa vadeli krediler .alırı.~k üzere, geçici tedbiİ-lere başvurinayacaks_ve . yü}{sek fai~li :devlet tahvillerine lüzum ka1mayacaktır. · · de .. ' ... ' . Küçük müteşebbis ve .fakir aç.isındaı:;ı. faiZ, sermayenin azalıp ~ksil~ mesi; zekat ise artıp· çoğalriıasıdır. Çünkü faiz fa:kirin. sermayesinden alı­ mf; zekat· ise faıdre Her halde sermayeyi artırmak, azaltrria·ktan daha ha;Virlı bir iştit'. Mesela 100,000 Tl. ile i§e başlayan bir müteşebbise 10,000 Tl. verilse sermayesi·artar;.ona göre işyapar. Eğer kendisinden 10,000 Tİ. ıÜınırsa sermayesi azalır, bu defa ona göre iş yapar.. İşte bu · verilir. -. (4) er-RUm. (30), 39 . .. ~ . ·. . . .. ~- (5). el-Bakara (_2), 276 ·. -- .. . (6) Bkz. İbn Kesi.r, Ebü'l Fida İsmail b. ömer el-Kureşi ed-Dımaşki (v. 774 h.Y Tefsiru'l Kur'anı'l Azim, Mısır-T.Y., I, 328; el-Beyzavi,: el-Kazi . Abdullah . · b. ·ömer; (v. 685/1286), · Envaru't .Tenzil ve Esraru't · Te'vil, Beyrut.,.T.Y., I, · · 268; Yazır Elm.alıh Muhammed Harndi (v. 1942), Hak Dini Kur'an Dili, İs­ ·tanblıl-1935, I; 969 · (7) İbnü'l Kamm· Muiıafumed b. EbU Bekr, h. 751/1350): İ'lamü'l Muvakkun ari. Rabbi'l Ah~min, KahÜ:~~1388-196Ş, II, 154, 155 : · . . (8) Muhammed Hamidüllah, TÜrk Yu~du Dergisi, 15. sı:ı.yı 27~; ı\~stos-1.959 82·. : .. EKONOMİK YÖNDEN DEGERLENDİRİLMESİ yüzden faizin, ekonomik sistemi durdurucu ve üretimi •kısıtlayıcı; zekatm ise çalıştıncı ·ve üretimi kamçılayıcı oLduğunu söyleyebiliriz. . Peygamberimiz .(s.a.v.), faizin daha ziyade servetin azalmasına se~ bep olan bir şey olduğunu ifade etmek üzere9 şöyle buyurur: «Malınm ek·serisi ribaya dayanan hiç bir kimse yoktur ki, onun işinin neticesi azlık ve fakirliğe müncer olmasm» 10 • «Faizcinin kazancı üzerinden kırk sene geçmez,.· muhaJkkak mahvolur»l!l'. Ekonomik =krizlerin doğup gelişmesi ile faizin yakından alakası bulunduğundan, merkantilizm döneminde iş hayatını ·cıi.n.ıı tutabilmek için, kanun yolu ile faiz hadlerinin düşürülmesi ileri sürülmüştürı2. . Diğer paylan kesin olmayıp duİ'U.m.a göre azaldığı veya çoğaldığı halde; sermayenin hakki olduğu iddia edilen faiz, kesindir. Faizin karşılanabilmesi için önce diğer paylardan azaltına yapılır. Eğer yetişmezse ana sermayeden karşılanır. Bu sebeple müteşebbis, sermayeyi, çok kar getiren sahalarda :kufianmaJk zorunda kalır. Bu da bazı mallarm üretilirken, diğer bazı mallarm üretilmemesi neticesini doğura­ bilir. üretim vasıtalarmm · Faiz, üretim için bizzat çalışmaya iştirak etmeyen bir insan topluluğuntın meydana gelmesine sebep olurıa. Faiz, insanlan gerçekten çalışıp ·kazanmaktan ve üretimle meşgul olmaktan alıkor'. Faizden geliri olan •kimseler, sıkıntılara •katlanarak çalışıp istihsal yapmazlar. Böylece üstün ·kabiliyetli, üretim sahasında büyük iş sahibi olabilecek hecerikli şahsi­ yetler faaliyetten uzaJk kalmış olurlar 14 ~ Bu sebeple faiz, üretimde maliyetierin · yükselmesine ve. do layisiyle enflasyona sebep olur. · Halbuki faiz yerine kar-zarar ortaklığı (İslam hukukundaki müda- . ,. (9) Kureşi Enver İkbıll, Faiz Nazariyesi ve_ İslam, (çev: Salih Tuğ), İstanbul1966, s. 57 (lO) İbn Mace Ebü Abdiilah Muhammed b. Yezid el-Kazvini (207/820- 275/888)·, es-Sünen, II, 765, No: 2279 (ll) ez-Zebidi' Zeynü'd Din Ahmed b. Abdü'l Latif (v. 893/1487) Tecrid-i Sarih TereUroesi (çev: Ahmed Naim, Kamil Miras), An.kara-1961-1972, VI, 386 (12) Sahahaddin Zaim, İktisadi Doktrinler (Ders Notları), ro. 21 '(13) Ebü Zehra, Muhammed, İslamdaSosyal Dayanışma, (çev: Ethem Ruhi Fığ­ lah, Osman Eskicioğlu), İstanbul-1969, s. 85 (li) Yazır, a.g~e., I, 966, 967'; Te~rid-i Sarih, VI, 390 -83 ~ OSMAN ESKICİo6LU raba Şirketi) uygulansa, zararı tamamen sermaye çekeceğinden1 ö, ·sermaye salıibi üretime, {m azından fikreıi de kablıp müteşebbise yardım edecek ve böylece üretimde aktif bir rol oynayaca:ktır. Ekonomik açıdan mülkiyet lırukkınm önemli bir yeri vardır: Kazanıp elde ~tme duygusu iiısanlan üretime sevkeder. Mülkiyet hakkının bir gereği diyebileceğimiz mirasın bile üretime tesiri vardır. Bu tabii hakkın ta' · nınmaması halinde fert, sadece kendi ilıtiyaçlannı temlıı etmekle yetinir, biriktirmeye önem vermez. Böylece sermaye teşekkül etmez. Bundan da milli ekonomi ve dolayisiyle cemiyet zarar görür1 G. · İşte yol kesme, hırsızlık ve gasb .gibi gayr-i meşru davranışlar da doğrudan doğruya ı:p.ülkiyet lırukkma tecaVüzdür. Ürettikleri mallannı bu yollarla ellerinden kaptıranlar, bir daha üretime başlamak ve iş salıaları açıp çalıştırmak istemezler. · Bundan başka kumar ve benzeri oyunlar, kolay kazanma yolları olduğundan, fertiere bedav;;ı;dan kazanma fikrini empoze ederek, toplumu ifsad eder. Önlan ürtimden alrkor ve tembelleşmelerine ·sebep olur. Bugün arsa spekülasyonu yaparak çal::)uk zengin olanlar, üretim yapmadan ·bedavadan 'kazanmaya bir misal teşkil edebilirler. Artık herkes, ben de kolayca zengin olabilirim der ve böylece cemiyetteki çalıŞma düzeni bozulur. İnSanlar çalışıp iş yapma balrn:tıından birbirinden farklıdırlarH. Bu sebeple iŞ bölümü ve ilıtisaslaşma esastır. Çünkü verimliliği artıran arnillerden birisi de, ilıtisaslaşmadır 18 • Kabiliyetlere göre tabii iş bölümü yapılmayıp rüşvet ve faizin rol oynadığı bir itretirnde verimmik düşer, maliyetler yükselir ve enflasyon kendisini göstermeye başlar. Rüşvetler tabii iş bölümünü aksatır; dolayisiyle üretimi kısıtlamış·olur. Marjinal fay(15) Bkz. el-Kudüri Muhammed b. Ahmed Ebu'l Hasan (362/972- 428/1037) el-· Kudüri, Y.Y., T.Y., s. 83; el-Kasani, Alaü'd Din Ebu Bekr b. Mes'üd,. (v. 587/ 1191), Bedaiu's -Sanai Fi Tertibi'ş Şerai, Beyrut-1974, VI, 79; el-Merğinani, Bürhanüddin Ali b. Ebü Bekr, Cv. 593/1179), el-Hidaye Şerh-u Bidayeti'l Mübtedi, Mısır-1937, III, 150; Molla Hüsrev, Mehmet b. Firamurz b. Ali, Düreru'l Hukkam Fi Şerh-i Gurari'l Ahkam, · İstanbul-1973, II, 316; İbn Abidin Muhammed b._ Emin b, ömer el-Aziz ·cv. 1252/1836), Redcİü'l Muhtar Ala Dürri'l Muhtar, Beyrut-T.Y., IV, 450; Mecelle, 1428. madde. (16) Koloğlu Mahmud, Ekonomi Derslerr: Aıikara-1954, I, 126, 129, 130; Halil Şakir Kahyaoğlu, Umumi İktisat, İZillir-1960, s. 179 (1 7) el-Kasani, a.g.e., IV, 208; Mecelle, 1345. ·madde. (18) Samuelson, Paul A., İktisat (çev: Demir Deriıirgil), İstanbul-1970, s. 55 84 EKONOMİK YÖNDEN ·DEGERLENDİRİLMESİ dayı düşürür; dolayisiyie üretimdeki maliyetierin yükselmesine sebep teş­ kil eder. İktisatçılar, gelirin ve istihdamın değişmesine sebep olan en önemli faktörün yatırım olduğunda hemfikirdirler: Bir toplumda enflasyonİst fiyat artışlarına veya işsizliğe maruz kahnmasına sebebiyet veren yatırım_ seviyesidirlO, Sermaye piyasasının dengesi, tasarruf-yatırım eşitliği ile gerçekleşir2o. Aşırı tasarruf. yani eksik istihlak ve eksik yatırım kriziere sebep olabi.J.i:r;2.ı. Tasarruf, gelecekte daha ılıüyük bir istihlak gücü temin edebilmek gayesiyle bu günkü istihlakinden vazgeçmek olduğuna göre22, yatırımcı­ lar istikbalden emin olmalıdırlar. !ş adaniları yatırım ve istihsal kararlarını verirken. gelecek üzerinde bazı tahminler yürütme durumundadır­ lar2s. Gasb, hirsızhk, yağma ve soygunculuk gibi olaylar istikbalden endişe edilmesine ·sebep olabilirler. Ekonomik kalkınma, yatırınlla olur. Yatırım da mutlaka tasarrufla olur. Kumar ise tasarruful:ı. tam zıddı, hatta onun zehridir. Kumar, tasarrufu kemirip onun yok olmasına sebep olan zehirli bir 1rurttur24 • Keynes, faizin yatırınılar üzerinde tesirli olup yatırınıları kıstığını, bundan kurtulmak için de faiz hadlerinin düşürülmesi gerektiğini savunmuştur. Eksik istihdam, fiili istihdam .hacminin tam istihdam seviyesine · erişememiş olmasıdır. Keynes, klasikleri tenkit ederek, ekonomının eksik . is tilıdamda da denge kurabileceğini söylemiştir. . İstilisal ve iş hacmini uyaran kuvvet, yatırımdır.. Yatırımı teşvik için, faiz haddini düşük tutmakta fayda vardır. Faiz yüzdeleri düşürülüp sermayenin verimliliği artınca istihsal maliarına tahsis artar, milli gelir yükselir ve fertler çalışma inıkaru eLde ederler. Yüksek faiz haddi daima faZla tasarruf yapmak imkanını hazırlamaz. Fa:kat yatıhml~. muhtemel ve mümkün kar nisbetlerini düşürerek, ·teşebbüs erbabrm ·yeni işlere girişrnekten alıkoyabilir2s. Şu (19) (20) (21) (22) (23) (24) (25) halde faiz, yatırınıları ·kısar, yatırınıların kısılması gizli işsizliği Samuelson, a.g.e., s. 251 Feridun Ergin, Ak İktisat Ansiklopedisi, I, 205 Samuelson, a.g.e., s. 10 Samuelson, a.ı;.e., s.· 34 Samuelson, a.g.e., s. 295 Namık Zeki Aral, İslam Mecmuası, VIII, Sayı, 6, Mart-1965 Koloğlu, a.g.e., I, 93; F~idun Ergin, İktisat, s. 143; Erdoğan Alkin, Ak İk­ tisat Ansiklopedisi, I, 262, 263; Krş, Feridun Ergin, İktisat, s. 713 -85- OSMAN ·ESKİCİoGLU gizil işsizlik de ekonomik kriziere sebep olabilir. İşte bu yüzden · faiz hadleri sıfıra indirildiği zaman, tasarruf ve yatırun arasında en iyi · dengenin kurulabileceğini söyleyebiliriz. Bu denge kurulunca da yatırım­ lar,· yeni iş sahalarının açılmasını sağlıyacağından işsizlik de haliyle ortadan 'kalkmış 'olur. . . a.oğurur, \ Önceden tayin edilmiş sabit faizler, iktisadi sarsıntı gösteren devre- . leııde çok ·korkunç tesir icra eder ve !krizlerin devam etmesine sebep olurlar. Faiz hadleri, yatırım ve teşebbüslere yatacak sermayelerdenelde edilecek kardan daha yüksek olduğu zaman, yaJtırımlara gitmeyip faize kayar ve· böylece işsizlik ·başgösterir. Zekat, falzin zıddı · olduğundan ondaki % 2,5 vergi, · sermaye sahiplerini · teşebbüs ve yatırımlara sevı~eder ve· böylece işsizlik ortadan kalkar ve ekonomide refah meydana gefu26. 2--. TüKETiM YÖNÜNDEN Üretim ile tüketim, tasarruf ile yatırım, arz ile talep · arasında bir eşitlik. bwunduğu z'aman ~konominin istikrarlı olduğundan bahsedilir27. Ancak gayri meşru yollar, ekonominin bu dengesini bozarak, gelir, gelir · dağilimı ve milli gelir üzerinde tesirij. Qlurlar. Mesela kumar, gelir eşitSiz­ liğinin ve isti;krars12!lığmın artmasına yol açar. Kumar masasına eşit meblağlarİ ile oturanlar, çok farklı meblağlarla masadan kalk13:rlar. ·Kumarıbaz ve ailesi, bugün milyonerler arasına yükselebilir, fakat şansı ters döndüğü ·zaman aÇlıktan da sürünebilir2S. · Kumar, ferdin servetini ~riterek, kendini ve ailesini umUIDİ yerdıma muhtaç hale getirebilir._ Kumar, hırsı azanii dereceye çıkarır, ferde verebileceği kısa süreli zevk, ·sebep olacağı zararla karşılaştırılamaz. Kumar ve piyangoda .kazanılan para, karşılıksız olduğu için de her haJks;ı:z kazanç · gibi, kıskançlıkları davet eder., çalışma zev:kini fkaçırır2o. · . ·Kumar oynayan önce malını kaybeder, yine oyuna devam eder; çoluğunu çocuğunu ve hatta karısını bile kaybedinceye kadar devam eder. En sonıliıda h~r Şeyi elinden çıkıp ortada yalnız başına sırıtıp kalınca arkadaşına en azılı düşman kesilirso. (26) Kıneşi, a.g.e., s. 154, 161 • · (27) Bkz. \Feridun Ergin, İktisat, s. 137; Ak İktisat Aiıs. I, 205; Yüksel· -ÜJ.ken, Fiyat1 Teorisi, I, . 27 (28) Samuelson, a,g.e., s. 468 (29) Mustafa Reşid Belgesay, Kur'an Hükümleri ve Modern Hukuk, s. 86 · (30) el~A.ıüsi, a.g.e., VII, 16 -86 EE:ONO;MİK. YÖNDEN DEGERLENDİRİLMESİ . Kumar, zaman ve kaynak: israfına yol açar. KumarbaZlfi esas gayesi zaman öldürmek olur. İktisatçılar kumarın her ne kadar ancak eğlence sınırını aştrktan sonra, milli gelirde bir azalma meydana getireceğini ·iddia etseier de31, meydana getireceği iJ.dn, düşmanlık ve alıla.ık dışı alışkan­ lıklar, neticede yine milli gelire menfi yönden tesir eder. Milli gelirin azalması ·konusunda faiz de ayni şeyi yapar: Çünkü milli ·. gelirdeki artış, imara, · nüfus artışla!'J.Jia, refah ve yedek mal ·stoklarina ka ydırılacağı yerde. faize· a:ktarılır. Böylece adı geçen· yerlerdeki harcamalardan zorunlu olarak kısıtlama yapılır. Bu ise ekonomide aksaklık. ve milli gelirde azalma meydana getkir. Peygarn:beriri:ıizi:D: (s.a.v\; faizin, serveti azaltan bir amil olduğu hakkında:ki hadisi yukarıda geçmişti32 . ı . Ekonomik potansiyelin düştüğü devirlerde toplumların talilı oyun1a.rına daha çok rağbet ettikleri, sosyolojik araştırmalardait öğrenildiği ve . .ku.m~rın toplum için bir hastalık olduğu ileri sürülmektedJr33. Buna göre gayr-i meşru gelir yollarriıın birbirini doğurduğunu ve meydana gelen arı­ zalardan 'kendilerinin de zarar gördüğünü söyleyebiliriz. Mesela faiz hası­ latıyla ve diğer sa'Qit karakterli gelirlerle geçine~erden, .enflasyonların dilsiz kurbaiı.ları diye balısedilmektedirM. · \ · · Azalan marjiiıal-fayda kanununa göre, sabit bir gelir, keyfi bir şekilde talilıli 'kimseler.l.e talihsiz kimseler arasında dağılacağına, insanlar arasınida eşit bir şekilde 'bölündüğü takdirde iktisadi ba'kımdan daha avaıi­ tajll oli.ır35. ' Bütün ekonomik faaliyetler·,. üretim, tüketini 've mÜ.badelıHer, ihtiyaçfayda b·ağıntısını en adil bir şekilde gerçekleştirmek için yapilır. İnsanda­ 'ki İrıaddi ve manevi eksikliğe· ihtiyaç deriir 36 . Mal ve eşyanin insandaki · ıbulunan 'bu eksikliği giderme özelliğine de fayda adı verilir 37 ; Yeme, içme, giyme ve mesken ihtiyaçlarının giderilmesi için yapılan istihlak harcama'ları ile üretim için yapılan yatırım harcamaları tüketimi meydana getirir. (31) (32) (33) (34) · (35) (36) (37) Samuelson, a.g.e., s. 468 Bkz. İbn Mace, II, 765, No: 2279 İstanbul Defterdarı; Milliyet Gazetesi, 12/11/1964 Feridun Ergin, Ak İktisat· Ans. I, 280 Samuelson, a.g~e., s. 471, 472 İbrahim fadıl, İktisat, s. 59 .· İbrahim Fadıl, İktisat"~ş. 65; Gaetan Pırou, Umumi İktisada Giriş :cçev: Turhan Feyzioğlu), İstanbul-1945, s. 95 -87- OSMAN ESKİCİOGLU Harcamalar, gelirlerin miktarına göre. yapılıras. · Gelirler umumiyetle masraflar da bir artış kaydederao. arttığı vakit Hırsızlık, gasb ve yağmacılık gibi gayr-i meşru kazanç yolları, lüzumsuz harcamalara sebebiyet verip emniyet ve asayişi sağlamak için po~ lisiye tedbirler alınması hususunıda birtakım tüketim harcamalarına yol açabilir. Mesela kumar da haddi zatında kötü bir şey olmakla birlikte Devletin kumar oyunlarını takip etmesinde sosyal bakımdan büyük zararlar bulunabilir. Gizli oynanan kumarın tahkikinin, araştırılınasının sebep olacağı zarar, oynayanlara çektirtlecek cezanın sağlıyabileceği menfaattan· çok daha fazla olur4o. ; Faizli niuameleye ancak ihtiyaç içersinde olanlar başvurur. Yoksa darlık ve srkıntı içinde olmayıp bolluk ve zenginlik içersinde bulunan bir kimse, şimdiki 1000 Tl.nı gelecekteki 1500 Tl. karşılığında niçin alsın. ·Bir malı, belli bir müddet için, misli ve ziyadesi ile, anca:k o mala futiyacı olan 'kimse alu·. İşte bu mislinin üzerin~ yapılan Ziyade, · ihtiyaç sahibi içfu bir_zulüm teşkil eder. Bu açıdan kumarın durumu ise ·başkadır. Çünkü. ·kumarda zulme uğrayan önceden belirlenmiş değildir. Kumarcının kumar sözleşmesini yapmaya, faiz alanın faiz almaya olan ihtiyacı -gibi bir sıkıntı içersinde değildir. Bu sebeple kumar, bazı durumlarda zulümden 11;zak kalabilir. Halbuki faiz, ihtiyaç içersinde olan bir kimse için muhakkak bir zulüm teşkil eder-1 1 • Faiz, insanın malını :karşı.1.:ıksız almaktır. İn­ sanın malı ise, ihtiyacı ile ilgili olduğundan büyük hürmeti haiz bulunmaktadır42. . Bir malın son ilave biriminin kattığı ek faydaya marjinal fayda adı verilir43. KullanıLdıkları zaman malların en çok faydalı olabilmeleri için · en çok ihtiyaç duyulan yerde harcanmaları gerekir. ihtiyacın şiddeti arttl.kça fayda da artar. Bir malın j.stihlak edilen miktarı arttığı zaman· ise, malın son biriminin getirdiği ek fayda azalma eğilimini gösteri.i-44. İşte bu azalan marjinal fayda kanunu, ::kumarın iktisadi bakımdan niçin zararlı olduğunu gösterir. İktisat kitaplarında bu hususta açıklamalar vardır. (33) (39) (40) (41) (42) (43) Bkz. Samuelson, a.g.e., s. 239 Feridun Ergin, İktisat, s. 137 Mustafa Reşid Belgesay, a.g.e., s. 86 İbn Teymiyye, el-Kavaıdü'n Nuraniyye, s. 117 Yazır, a.g.e., I, 965 Samuelson, a.g.e., s. 479; Hazım Atıf Kuyucak. İktisat Dersleri, istanbul1960; s. 180 (44) Samuelson, a.g.e., s. 479 -88- EKONOMİK YÖNDEN DEGERLENDİRİLMESİ Eşit ihtimallerle tutulan bir bahis, iktisadi 'b:i:r kayba yolaçar. Muhtemel ·kazancımız, muhtemel kaybıımza eşittir. Fakat memnuniyet ba:kımın­ dan muhtemel kazancımız muhtemel kaybımızdan daha azd.J.r-!:ı. ölçü biriminin manası muhtelif kimseler için başka başkadır.. Gerçekten herkesin, 1000. Tl.na verdiği önem aynı değildir. Çünkü elde sarfedilmek üzere mevcud bultinan para miktarı yani ferdi gelir arttıkça para biriminin marjinal faydası az.alır. . Bu basit keyfiyet, birçok önemli ekonomik meselelerin açıklanmasına ve çözümlenmesine yardım eder. İşte ik.umarm, toplum için zararlı bir şey olduğunu, 'buna dayanarak açıklamaktayız. Gerçekten bir kimsenin kaybettiği 1000 .TL, dolayisiyle mahrum kaldığı f a y d kazandığı 1000 Tl. ile sağlıyacağı faydadan daha fazlad.J.r-!o. Fiyatlarda kullandığımız a, Faizin de milli gelir yönünden yaptığı olumsuz tesirini, bu marjinal fayda ilkesine dayanarak aÇiklamak mümkündür. Serbest rekabet neticesinde milli gelirin dağılışı, ücret, kira ve kar, marjinal faydayıazamiya­ pacak şekilde dağılır. Bu dağılım hem fertler, hem de. üretim fa:ktörleri bakmilndan en. iyi bir şekilde gerçekleşir. Mesela tesisini en ucuza kiraya veren :lfimse, aldığı bedeli gayr-i menkule çevirir. Bu suretle toplumda en düşük kira piyasası doğmuş olur. Mübadelede en az karla sa~ yapan tüccar, sürümden kazanarak, en çok :kan sağlar. Böylece en çok ticari sermayeyi •kendi elinde toplamış olur. En çok iş yapan 'kimse, en fazla ücret alır.. Dolayisiyle işçilik, en düşük ücrete razı olan kimselerin elinde toplanmış olur. Faiz ise bir kabiliyete göre değil de, sadece dah·a evvel'ki sermaye 'birikimine göre verildiğinden, tesad.üfen birisinin elinde biriken sermaye, şahsın kendi kabiliyeti ve yarışması olmaksızıri artarken, diğer­ ' lerinlıı sermayesi azalır; Böylece faiz, yalnız kendi sahasında değil; diğer bütün ekonomik hayattaki azami marjinal fayda dengesini or~adan kaldırır. . 3- MüBADELE YÖNÜNDEN Ekonomid~ mübadele, taraflardan birinin daha az ihtiyaç duyduğu ·şeyleri verip daha fazla arzu ettiği şeyleri almasİdır, diye tarif ediJ.ir4 7 • İslam hukukçuları ise müba:deleyi (el~bey' , alış verişi) iki tarafın, kı:ındi rızaları ile, talep edilen bir malı yine talep ediln bir mal ile değiştLrme(45) Samuelson, a.g.e., s. 468 (46) Kuyucak, a.g.e., s. 190 ' (47) Kuyucak, a.g.e., s. 335 - 89 OSMAN EskİCİOGLU leridir, şeklinde tarif ederler4s . . .. . Miibad~lede taraflar, ıkendi ihtiyaçları olan malı elde ettikleri için, . her iki taraf kazanmış olur-49. Alıcı için istifade, satıcıdan almış olduğu . :mal üzerinden doğar; satıcın,ın istifadesi ise, o mala harcadığı emek .ve · .. Önu elde ed,ip satıcıya arz,etmek için sarfettiği zeka ve zamandan doğ­ ... ma;ktadır. FaiZde. ise veren ve alan açısından böyle bir 'karşılıklı. fayÇla_ laıima yo'kturso. · · · .·. Alış-veriş yani mübadele', 'karşılıklı bedel ile yapılan, ıva;zlı bir muameledir. Hırsızlık, yağma, gasb, kumar ve riişvet gibi gayr-i meşru. yollardan elde edilen malların bedelleri ödenmemektedir. Bunlar, karşılıksız ·bir muameledir. Malı tahakkiim yolu ile sahibinin elinden zorlı:ı almak, 'fesada ·'Sebep olur·5 1 • «Halbuki Allah fesadı. s~vmez» 52, . . . . __ .. Milbadele; iş böliimü ·ve istilısalde, ihtisas ile elele yürür. · 1\{iibadele olmadan iş bölümü o~yacağı gibi iş bölümü mevcut. buluniliayan .bir cemiyette de mübadeleye lüzurn J:ralmaz53 • İnsan ihtiyaçlarının tatmini bakıınından 'kıtalar, istilısal sahaları ve meslekler ba:kımından iŞ bolümünün lüzum ve eheinmiyeti ve açık f~ydası ~abul edildikten sonra, fuübadelenin de taraflar için faydalı ve lüzumhı birşey olduğunu da ·kabul etmek zaruridir54, · · · · · · Serbest mübadele, · iç piyasadaki reka;beti artırmakta ve .fiyatların palıalılanmasını önlemektedir55• Diş piyasa açısriıdan ise yine tarafl}lr için fayda sağlar, bütün niemleketlerin potansiyel reel milli hasılasını geniş · çapta yükseltir ye bütün dünyada daha Yüksek hayat standartlarına yolaçar. Her meİnleket istilısal edemediği maUart te:rllin eder56 • Bizzat istilı- · sal edebileceği maddeleri de daha ucuza ithal eder. Artık bugün ekono-. mik olayların tabii hududunun beynelmilel bir ma;hiyet aldığını söyleyebi• ·lirizr.7, İşte yol kesme, soygun, gasb ve hırsızlık gi!bi ·durumlar,· birçok (48) el-Kasani, a.g.e., V1 133; Kureşi, a.g:e:, s. 95 (49) Kuyucak, a.g.e., s. 335; Kureşi, a.g.e., s. 95 (50) ·Kureşi; a.g.e.; s, 95 · · · · . (51) es-Serahsi, Şemsü'l. Eimmeh Ebu Bekr Muhalll+P-ed b .. Ebu Sehl ;Ahmed (V. -438/1090), el-Mebsüt, Beyrut-T.Y. XTI, 108 (52) Bkz: .el-Bakara .(2), 205 (53) Kuyucak,. a.g.e., s. 329 '(54) ~uyucak, a.g.e., s. 512 (55) Feridun Ergin, Ak İktisat Ans. IT, 670 ... (56) Samuelson, a.g.e., s. 760; Kuytıcak, a.g.e., s. 490 (57) Gaeton Pırou, a.g.e., s. 257; Samuelson, ag.e;,. s. 705; Ferid'.ln Ergin;" ;iktisat, s. 736 :~ .. _. 90 _. EKONOMİK YÖNDEN DEGERLENDİIÜLMESİ . faydaları· olan bu iç ve dış ticareti engelleyebilir ve döviz· krizlerine se.ıbep olabilir ve dış pazarlardaki ticari itrbarı düşürebilir. · ·. Bölgeler ve ilikeler arası ithalat ve iliracatın herhangi bir sebepten dolayı zararlı olduğu düşünülürse, yaşaklanabilir. Mesela İsİarn hukuk. Çüları; tüccarların ıdar-ı har'be, 'savaşa yardımcı olabilec~k her türlü silah ve malzeme satışını, fitneye sebebiyet verip müslümanlara,karşı düşmam güçlendireceği içhı,. tahrimen rnekruh. saymışlardır5s. . . . ' Ekonomik hayatta nakliyeciliğin de çok önemli bir yeri vardırsı1. Yol. -ların emniyeti, ulaşım lrolaylığını sağlar. Gasb, yol kesme ve hırsızlık gi. ··ibi olaylar, malların nakliyesini engeller ve dola~iyle ~konomik hayat ·bundan· etkilenelbilir. · Mübadele sahasında her türlü alış verişlerde ve ticari akidıerde faiz alıp vermek gayr-.i meşrudur. FaiZin meşriı sayıldığı bir· toplumda parası . olmayarilar, faizcilerin kendilerini sömürdüğünü gördükçe, sadece onlara düşİnaıi olmakla. kalmazlar; doğrudan doğrÜ.ya toplum düzenine. düşman · olurlar ve onu yıkmaya Çalışırlar. ·Faizin meşru sayıldığı bir yerde kimse kimseye faizsiz borç vermez, Faizli ve teminatlı borç verme ·zorluğu dolayİsiyle, topluında sermaye 3ikımı, tedavül hızı yavaşlar, bu yüzden de ݧ:sizlik ve tkrizler başgösterebilir. . . · 1krizler başgöstereıbilir. Fa~ ticaretteki kar g.ibi ~eşru kabul edenlerin kabirierinden ·şeytan çarpmış gibi kalkacaklarını bildiren ayette «Faiz yiyen kimseler, ikendile. rini şeytan çarpmış (birer meı:mun)dan başka 'bir haLde (kabirlerinden) lkalkmazlar. Böyle olması da onların: 'alış veriş de ancak faiz gibidir', de' m:elerindendir. . Halbuki Allah, alış verişi hela.I, faizi haram ·kıhmştır» 60 , .· ibuyurularak; faiz ile karın farklı şeyler olduğu beyan ~ilmektedir. .. . . . . • t' . . . Faiz, kar ve kiraya benzemez. Ticaretteki \kar, riziko. ve zararı karşılamak için, kiralardaki ücret de mal açısından malın amortismanını . !karşılamak :için Verilir. Faizde ise ne riziko ve ne de yıpranma vardırsı . .Riziko taşimadan elde edilen karlar, eğer l;>ir emek karşılığı ıda değilse, ·faiz olur. Hele sadece zaman fa;ktörü yüzünden kazanılan ka!"lar, tama.<58) Bkz. el-kasani, a.g.e., VII, (59) Koloğlu, 102'; el-Kudürı:, s. 188; el-Merğmani, a g.e,; Iİ, 103 a.g.e., II, 89, 94 '(60) el-Baka~ (2), 275, _(61). Ebu'l Ala. el-Mevdüdl, er..:Riba., Dımaşk~t~y. s. 14; Muhariı!ned Hamidullah, . . . Modern İktisat ve. İslam, s. 26 -~ - 91 OS11AN ESKİCİOGLU men faizdirtı!.!, Faizae kazanıp kar etmek mub.akkaktır. Ticarette kazanıp kar etmek ise rnevhum ve zayıf ihtimallidir. Faiz sabit, kar ise. değişken­ dir; faizci ne kadar faiz alacağını bilir ve bundan emindir. Tüccar ise, ne kadar kar edeceğini bilemez ve bundan emin değildJr63. Alış-veriş (el-bey'), mülkün veya menfaatın tam temlikidir. Bu muamelede kar ve zarar etme ilitimali vardır. . Karz (misli olan bir malı ödünç verme), muvakkat bir zaman iç.in mülkün temlik edilmesidir. Bunda da, kar ve zarar etme ihtimali vardır. Eğer !kar ortak, zarar ise sadece millk.ü temlik edene ait olursa, bu bir şirket,, mudaribe şirketi olur. Eğer ;kar ve zarar mülkü temellük edene ait .ofursa, bu da karz-ı hasen adını alır.. Her ikisi de meşrudur. Eğer kar kısmen de olsa yalnızca bir tarafın, zarar da diğer tarafın olursa, bu mutlak faiz olup gayr-i meşrudur. Ticari muameleler, üretici, tüketici ve tüccar· arasında cereyan eden bir hadisediro 4 • Faiz ise, y8.1nız iki 'lı:i§i arasında geçen bir olaydır. Birincisinde tüccar, üretici ile tüketiciyi buluşturma .gibi bir hizmet yapar. İkincisinde -ise böyle bir olay söz konusu değildir. Kira akdinde zaman faktörü, zaman, art:!§ sebebini teşkil eder. menfaatı ölçme va.sıtasıdır. Ticarette malın değeri artar, faizde ise zimmet borç paranın :rr;ıiktarı) 'artar. Faizde ise (ödenmesi gereken Faiz ile kar arasındaki farkı iyi görebilmek için gelir dağılımı üzerinıde durmak 'icap eder. Avrupalı ikiliıatçılara göre elde edilen gelir fı;ız­ l~ı. dört üretim vasıtası arasında bölüştürülür. Emek ücret, toprak kira, sermaye faiz, müteşebbis de kar alır. Bu tasnifin yanında tltinci bir tasnif yaparak, tüccara 'kar, tesisiere 'kira, emek sahibine ücret, para sahibine de fai-z verildiğini düşünelim. Herkesin kendi mesleğinde kalmaya mecbur olduğunu ·kabul edelim. Yan~ tüccar, tesis sahibi, işçi ve sermaye sahibinden herbiri.kendi işinde kalsın ve kendisine düşen payı yine kendi i§i için harcasın, başka 'bir sahaya akta.rmasın. Mesela ·işçi faizciliğe, sermaye sahibi tesis kurmaya başlama.sın. Ş~mdi neticenin ne olacağı hakkında fikir yürütelim. (62) el-Mevdüdi, a.g.e., s. 14 (63) Bkz. Yazır, a.g.e. I, 959, 968; Mahmud Ahmed, a.g.e., s. 40 (64) Mahmüd Ebu's Suüd, Hutütun Reisiyyetün Fi'l İktisadi'! İslami, s. 25 -92- EKONOMİK YÖNDEN DEGERLENDİRİL11ESİ ,Ücretle çalışan işçiler, aklıkiarı fazla ücreti refahları için harcasın­ lar. Refahları artınca nüfusları da artar. Nüfusları artınca fazla iş gücü bulunur. Fazla iş gücü bulununca, emek ucuzlar. Böylece ücret, denge durumuna gelir ve emeğin gerçek payı olur. Tüccar, sağladığı kar s~yesinde sermayesini artıracak ve artırdığı sermaye kadar malı depo edecektir. (Tüccar, para depo edemiyor kabul ediyoruz)._ Fazla mal bulunması, fiyatların düşmesine sebep olacak, fiyatların düşmesi ise tüccarm karını azaltacaktır. Buna göre tüccarın sermayesi, bir noktada denge durumuna gelecek ve alınacak kar haddi, ancak masrafları karşılayacak kaıdar olacaktır. Böylece tüccarın payı olan ·kar kendiliğinden tesbit edilmiş olacaktır. · . . Tesis sahipleri, aldıkları kira ile, amortiSmanİarını 'karşıladıktan sonra, tasarrufta buluiıurlar. Başka sahalara kayamıyacaklatından dolayı yeni yatırımlara girişilecek ve böylece tesisler çoğalacaktır. Tesislerin çoğalması, kira hadlerini düşürecek, kira hadleri düşünce; sahiplerinin geliri de azalacaktır. Bir noktada denge sağlanacak ve bu nokta tesis sahiplerinin payım tesbit edecektir. Biz burada üç faktör arasında birinden diğerine geçiş yapılmadığını kabul ettik. Esasen bu faktörler arasında, birmden diğerine geçiş yapıl­ dığı zaman, ıdurumda hiçbir değişiklik meydana gelmez. Çünkü her üçü de denge haline geldiğinde, geçiş kendiliğinden durmuş olur.. Bu üç faktörün faaliyetlerini böylece gördükten sonra, para (serına­ ye) · sahibine verilen faizi ele alalım. Verilen faiz, para sahibinin kapasitesini artırır. Tedavülde bulunan para malıdut olduğu için sermaye sahibinin parasının artması demek, başkalarımn parasının azalması demektir. ·Böylece eskiden faiz haddi yüzde beş iken, yükselip mesela· yü2ıde ona çıkar. Çünkü parayı kullanaıılar, daha çok paraya ihtiyaçları,olduğu halde, daha az bir paraya sahiptirler. Faiz haddi ne olursa olsun, kredi almaya mecbur kalırlar. Sermaye sahibi için ise böyle bir durum yoktur. Zira paranın depo edilmesi, istif edilmesi bir külfet olmadığı gibi, daha fazla f;:ı.ize vermek için bekletmek im:kam da vardır. İşte ra:iz ile diğerleri arasındaki fark buradadır. Kar, kira ve ücret. . ler yükseldiği zaman, piyasa ıbunları düşürmeye çalıştığı halde,. faiz için böyle bir ayarlama yoktur. Faiz, d~mgenin bozulmasına sebep olur. Faizli muamele devam ettikçe ekonoınik denge de artan bir hızla bozulmaya devam eder. Soniında bütüıl ekonomik düzen bozulur. Sosyal huzusuzluk~ lar başgösterir. İŞte bundan dolayı faiz, ticaretin ve mübadelenin benzeri . -93- OSMAN EsKİCİoGLU değildir, diyeıbiliriz. Faizli ·düzende ik.tisaıdi dengenin kurulması çok zordur. Ücret, fiyat ve kiralar durmadan artar. Borçlar da artmaya devam eder. Böylece ka_. rarsız bir denge ortaya çrkar. İşte bu suretle bey'in (mübadele ve ticaretin) hiç'bir zaman faize berizemediği görülür.G5 · Netice olarak: ·İslam hukulrunda haram kılınan yol kesme, hırsızlık, gasb, faiz, ku~ mar ve rüşvet gibi haksız iktisabı, üretim tüketim ve mübadele yönünden · ekonomik olarak incelemeye tabi tuttuğumriz zaman bunların, İslam hu1.'"Uku sistematiği içersinde düşünüldüğünde, ekonominin fayda ilkesine ters düştilkieri görülmektedjr. Faizle zeıkat üretim açısından zıd şeyler olup ekonomik hayatta b~i müsbet rol aynarken diğeri olumsuz tesir icra eder. Zekat ve diğer vergiler, toplanıp 've daguroa zamanı .ve yeri !bakımından farklılık arzetmeleri sebeıbiyle, aylık ve· mevsimlik .krizlerin muhtemelen ortadan kalkmasına yardirncı olabilirler. Faiz ekonomik siste_mi durdurucu ve üretimi kısıtlayıcı; zekat ·ise'çalıştırıcı ve kamçılayıcı birer amil olarak gözükmektedirler. Faiz üretimde . maliyet fiyatlarmlli yükselmesine, dolayısiyle enflasyona sebep olurken, mudarabe şirketine dayanan herhangi bir üretim birimi daha ras~•9nel çalışabilir. Yol kesme, hırsızlık ve gasb gibi gayr-'i meşru davranışlar, mülkiyet hukukuna tecavüz olmaları. dolayişiyle üreticinin şeVkiİli 'kırarlar. Kumar ve benzeri oyunlar, .'kolay 'kazanma yolları olduğundan, fert·lerin çalışarak mal elde etme duygularını tköreltir, bedavadan kazanma fikrini geliştirir ve böylece toplumu ifsad eder. Rüşvetler ta:bü iş bölümünü aksatır, dolayısiyle üretimin kısıtlanmasma sebep teşkil ederler. Ekonominin istikrarlı olması, üretim ile tüketim, tasarruf ile yatı­ rım, arz ile talep eşitliğine bağlıdır. Kumar gelir eşitsizliğine sebep olduğu gibi, ekonomik istikrarın bozulmasına da yardım eder. Kumar ve diğer gayr-i meşru kazançlar, haksız iktisalı · oldukları için, fertler arasmda !kıskançlıkları körükler ve iş sahiplerinin çalışma zev:kini 'kaçırır. Hırsız­ lık, gasb ve yağmacılık, lüks ve gösteriş istihla·:ırula imkan verir ve böylece tkaynak israfına yolaçar. · Halksız iktisabm mübadele yani alış-veriş, karşılıklı bedel ile yapılan '(65) el-Mevdudi, er-Ribil., s. 82 -94- İSLAM HUKUKUNDA GAYR-İ MEŞRU SAYILAN GELİRLERİN ıvazlı b4' muameledir. Hırsızlık, gasb, kumar ve rüşvet gibi gayr-i 'meşru · yollardan elde edilen malların bedelleri ise ödenmemektedir. Bunlar karşılıksız muamele olup tahakküm yolu ile sahibiniri elinden zorla veya oyunla alma:k demektir ki, tpplumu fesada götürür. Yol kesme, soygun, gasb ve hırsızlık gibi durumlar, birçok faydaları olan iç ve dış ticareti de engelleyebilir, döviz krizlerine sebep olabilir ve dış pazarlardaki ticari itibarı düşürebilir. Böylece haksız iktisalı adı verilen İslam huku!kun:daki Gayr-i meşru gelirlerin ekonomik yönden de birçok zararıara yolaçtığı görülmektedir. 1' -95-