Karmaşık Trump Stratejisi Erdoğan`a Yeniden U – Dönüşü Yaptırdı

advertisement
Karmaşık Trump Stratejisi Erdoğan’a Yeniden U – Dönüşü Yaptırdı
Moon of Alabama, Global Research, 24 Şubat, 2017, Moon of Alabama 23 Şubat 2017
Çeviren: Ercan Caner, Ankara -Türkiye, 2 Mart 2017
Suriye cephesinde iki yeni gelişme var. İslami Devlet aniden taktik değiştirirken Türkiye
Cumhurbaşkanı Erdoğan da yeniden bir U-Dönüşü yaparak politikasını değiştirdi.
Son 24 saatte yapılan haber duyurularında, İslami Devlete (ISIS) karşı zafer açıklamaları
birbiri ardına gelmiştir:
•
•
•
ABD adına doğu Suriye’de vekâlet savaşını sürdüren Kürt kuvvetleri (SDF – Syrian
Democratic Forces), Raqqa ve Deir Ezzor arasındaki bölgede, Fırat nehrinin doğu
kıyısına ulaştıkları açıklamasını yapmıştır. Bu olay iki kent arasındaki ISIS bağlantı
yollarını kesmektedir.
Türk kuvvetleri ve destekledikleri Suriyeli isyancı paralı askerler, yaklaşık olarak dört
aydır Aleppo kentinin doğusunda yer alan Al Bab kasabasına saldırmaktaydılar.
Bugüne kadar çok az ilerleme kaydeden ve çok ağır kayıplar veren bu unsurlar, dün geç
saatlerde kasabaya girdikleri ve bugün de kontrolü ele geçirdikleri açıklamasını
yapmışlardır. Çeşitli kaynaklar, Türkiye ile ISIS arasında, terör örgütü üyelerinin
kasabayı zarar görmeden ve şahsi silahları ile birlikte boşaltmaları için bir anlaşma
yapıldığını iddia etmektedirler. Türkiye’nin bu anlaşma karşılığında ne ödediği henüz
bilinmemektedir.
Al Bab kasabasının güneyinde, Suriye Ordusu doğuya, Fırat nehrine doğru ilerlemeye
devam etmektedir ve ISIS kontrolünde olan birkaç köyü de ele geçirmiştir. Suriye
Ordusunun harekâtı büyük oranda, Al Bab kasabası çevresindeki Türk kuvvetleri ile
Raqqa kentinde bulunan İslami Devlet kuvvetleri arasındaki yolları kesmek maksadıyla
•
•
•
tasarlanmıştır. (Bu şimdi bir yarışa dönüşebilir).
Daha da güneyde, diğer bir Suriye Ordu grubu da doğuya, Palmyra’ya doğru ileri
harekâtına devam etmektedir.
Deir Ezzor kentinin doğusunda, Suriye ordusuna ait bir garnizon, halen İslami Devlet
kuvvetlerinin kuşatması altındadır. Birkaç hafta önce oradaki durum oldukça ümitsiz
görünmekte iken, şimdi, helikopterler ile gelen takviyeler ve ağır Rus hava saldırıları
sayesinde, garnizonu çevreleyen mevziler, Suriye ordu birlikleri tarafından oldukça iyi
savunulmaktadır. Geçtiğimiz günlerde garnizonu savunan Suriye ordusu birlikleri, geri
çekilmekte olan İslami Devlet savaşçılarından birkaç tepeyi geri almayı da
başarmışlardır.
Irak ordusu, emniyet güçleri ve çeşitli hükümet yanlısı milisler, Mosul kenti güneyine
doğru ilerlemesini sürdürmektedirler. Kentin güneyinde yer alan havaalanı, çok kısa
süren çatışmalar sonrasında ele geçirilmiştir. Diğer yerlerde olduğu gibi, ISIS direnmeyi
bırakmış ve geri çekilmiştir. Sadece geride kalan bazı artçılar hafif bir direnişle karşılık
vermişlerdir.
Her yerde baskı altında olan İslami Devlet savaşçılarının, bütün cephelerdeki ani geri
çekilişinde bir eşzamanlılık göze çarpmaktadır. Bu ani geri çekiliş, bütün ISIS unsurlarına,
Suriye’deki Raqqa ve Irak’taki Mosul kentlerinin takviye bölgelerine çekilmeleri yönünde bir
merkezi emir verildiğinin göstergesi olabilir.
Fakat artık İslami devlet savaşçılarının gidebileceği bir yer kalmamıştır. Mosul tamamen
kuşatılmış ve Raqqa ile irtibat kesilmiştir. Her yerde yaptıkları katliamlar nedeniyle, vahşi ve
gaddar ISIS savaşçılarının merhamet beklemeleri söz konusu değildir. Her yerde kendilerine
düşman edinmiş durumdadırlar ve birkaç Suudi köktendinci imam hariç, onlara yardım
edecek hiç bir dost da kalmamıştır. Bu nedenle, son geri çekilmeler yenilgi ve teslim olma
anlamına gelmemektedir. ISIS savaşçıları tamamen yok olana kadar savaşmaya devam
edeceklerdir. Fakat ISIS liderleri bu aşamada, elde mevcut kuvvetlerini koruma ve muhafaza
etmeye karar vermişlerdir. İnsan onların son görkemli gösterilerinin ne olacağını merak
etmekten kendisini alamıyor. Belki de halen işgal ettikleri kentlerdeki sivil halka karşı kitlesel
bir vahşet planlamakta olabilirler.
2016 yılının sonlarına doru desteklediği Suriyeli isyancıların, Aleppo kentinin doğusunda
yenilmesi sonrasında, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Suriye’deki radikal unsurları
desteklemeyi bırakarak, Suriye ve müttefikleri olan Rusya ve İran’a karşı çok daha yumuşak
bir tavır takınması öngörülebilir bir hamleydi. Erdoğan’ın daha fazla ABD desteği alma
yönündeki birkaç girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması sonrasında bu hamle, Rusya’nın
zaman zaman teşvikleriyle ay boyunca sürmüştür. Aralık ayı sonlarında ise Suriye, Rusya,
Türkiye ve İran arasında, ABD ve Avrupa Birliğinin dışlandığı barış görüşmeleri başlamıştır.
Fakat Trump yönetiminin işbaşına gelmesi sonrasında Türkiye’nin pozisyonu tekrar
değişmiştir. Erdoğan şimdi yine, Suriye’de Türk kontrolü altında İslami bir devlet kurmayı
yönündeki orijinal planlarını destekleyecek olan, ABD’nin Suriye’ye daha güçlü müdahalesi
üzerine oynamaktadır:
Ankara günümüzde Trump’ın İran’a karşı agresif olduğunu ve İran’a karşı Suudi Arabistan’ın
yanında yer aldığını anlamış durumdadır. Bu nedenle, Erdoğan yeni bir pozisyon almaktadır:
Suudi Arabistan’ın arkasına saklanarak, ABD’nin İran’a olan düşmanlığını taklit etmekte ve
sonuç olarak kendisinin bir kez daha Suriye Devlet Başkanı Bashar Assad’a karşı olduğunu
ilan etmektedir.
Türkiye’nin yeni pozisyonu, Senatör John McCain’in Kobani’ye gerçekleştirdiği Kürt YPG ve
ABD Özel Kuvvetleri ziyareti esnasında da doğrulanmıştır. McCain, Kobani’ye Türkiye
üzerinden gelmiştir. ABD özel temsilcisi Brett Mcgurk’un, daha önce YPK Kürt Savaşçıları
Tugayına yaptığı ziyaret Ankara tarafından kınanmıştır. McCain’in Türkiye üzerinden
Kobani’ye gitmesi daha büyük bir anlaşmanın olduğunun kanıtıdır.
ABD, Suriye’de, Türkiye’deki, Türk hükümetinin onlarca yıldır savaştığı PKK Kürt terör
örgütünün kan kardeşi olan YPK Kürt Savaşçıları Tugayı ile ittifak yapmıştır. YPG savaşçıları
iyi ve güvenilir piyade savaşçılarıdır. ABD özel kuvvetleriyle birlikte çalışmaktadırlar ve
onlara iyi gözle bakılmaktadır.
Türkiye, Suudi Arabistan kuvvetleriyle birlikte kendi kara birliklerini, Raqqa kentini İslami
Devletin elinden kurtarmak için göndermek istemektedir. Suudi Arabistan ordusunun
Yemen’deki uzmanlığının, Türk ordusunun Suriye’deki Fırat Kalkanı operasyonundaki
kahramanlığı ile birleşmesi, ABD ordusu tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanacaktır.
Fakat tehlikede olan çok daha büyük stratejik meseleler bulunmaktadır:
Türkiye’nin pozisyonundaki ani dönüşüm, ABD Başkanı Donald Trump ile yapılan uzun
görüşme ve CIA Başkanı Mike Pompeo’nun Türkiye ziyareti sonrasında meydana gelmiştir.
Bölgede kartların yeniden dağıtılması, Ankara’nın Suriye politikasında yeni bir dönüşüme
gitmesine neden olmuştur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eski müttefiki ABD arasında atılan köprüleri tekrar birleştiren,
ABD – Türkiye arasındaki mutabakatlar; İran’a karşı düşmanlığın artması ve Türkiye
cumhurbaşkanı tarafından liderlik edilen bir ‘‘Sünni ekseninin’’ kurulması esaslarına
dayanmakta ve bir tampon bölge kurulması ile Suriye’nin parçalanmasını kapsamaktadır.
Bu durum aslında, Obama yönetiminin 2011 ve 2012 yıllarındaki pozisyonundan geri adım
atmak anlamına gelmektedir. Öğrenilen derslerin yeniden öğrenilmesi gerekecektir. ABD
ordusundan gelen sinyaller, destekledikleri ‘‘vekâlet savaşçılarını’’ takviye etmek
maksadıyla, bölgeye ilave kara unsurlarının gönderilmesini ve Suriye’nin doğusunda, ABD
tarafından korunacak bir güvenli bölge oluşturulmasını önermektedir. Bölgede ABD
tarafından kullanılabilecek tek güvenilir vekâlet savaşçısı unsur YPK’dir ve YPK’nin Raqqa
harekâtı için daha ağır silahlara ihtiyacı bulunmaktadır. Fakat ABD kara birliklerinin Orta
Doğuya müdahalesi, bölgeye hiçbir zaman çözüm getirmemiştir. ABD kara birliklerinin
bölgeye gönderilmesinin savaşın uzamasına neden olacağı ve sonunda başarısızlığı
getireceği muhakkaktır.
Stratejik görüş çelişkilerle doludur. ABD, Suudi Arabistan tarafından büyütülüp şımartılan
Sünni köktendinci kuvvetlerle savaşmak istemektedir. ISIS yavaş yavaş yok olmaya başlamış
olsa da, Irak’ta ISIS benzeri radikal kuvvetler şimdiden gelişmeye başlamışlardır. Suudiler ile
köktendinciliğe karşı işbirliği ve birlikte hareket etmeye dayanan herhangi bir stratejinin
başarısızlığa uğraması kaçınılmazdır.
McCain’in ziyareti hiçbir anlam ifade etmemektedir ve Türkiye ile YPK/PKK unsurlarını aynı
saflarda savaştırmak imkânsızdır. ABD, Raqqa’nın İslami Devlet terör örgütünün elinden geri
alınması için yapılacak savaşta bunu Erdoğan’a dayatması durumunda ise, Suriye’deki tek
güvenilir ‘‘vekâlet savaşçısını’’ kaybedebilir. Kürtlere karşı, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye ve
ABD kontrolünde oluşturulacak bir ‘‘güvenli bölge’’ ise bölgedeki bütün tarafların
tepkilerine neden olacaktır. Suriye’deki herhangi bir ABD üssü, çeşitli düzenli ve düzensiz
kuvvet ve grupların hedefi haline gelecektir. Uzun vadede yeni planlar başarısızlığa
mahkûmdur ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son U-Dönüşünün ödüllendirilmesi de
olasılık dâhilinde değildir.
Fakat o gün gelene kadar, Eliah Magnier’in ifade ettiği gibi; Suriye’de çok daha şiddetli
çatışmaların olacağı ve kan döküleceğini bekleyebiliriz:
ABD’nin güçlü müttefiklerinin olmadığı bir Suriye politikası çılgınca ve abartılı görülmektedir
ve sadece Kürt vekâlet savaşçılarının kullanılması ile kentlerin İslami Devlet terör
örgütünden geri alınması mümkün değildir. Ve Washington ve Riyadh arasındaki balayı,
Suriye’deki savaş üzerinde kesinlikle önemli oranda olumsuz etkilere neden olacaktır. ABD ile
Suudi Arabistan arasındaki balayı, Rusya ile İran’ın birbirine yakınlıklarını artıracak, fakat
ABD ile Rusya arasındaki gerilimin de artması kaçınılmaz olacaktır. Bir tarafta ABD
Suriye’nin parçalanmasını isterken diğer tarafta ise Rusya, al-Qaida ve ISIS terör örgütünün
olmadığı, Suriye’nin kuzeyini işgal eden Türkiyesiz ve Bilad al-Sham’da Suudi Arabistan’ı
görmek istemediği birleşmiş bir Suriye istemektedir. Bu safhada, birbirleriyle bağdaşmayan
hedef uyuşmazlıklarının, Suriye’deki olası sonuçları hakkında tahminde bulunmak oldukça
zordur.
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir ve Moon of Alabama’nın
görüşlerini yansıtmaktadır. Yazının çevrilmesi çevirenin yazıda ifade edilen görüşleri
paylaştığı anlamına gelmemektedir.
Yazıda dikkati çeken önemli bir nokta; Moon of Alabama tarafından ileri sürülen, Türkiye ile
ISIS arasında, terör örgütü üyelerinin Al Bab kasabasını zarar görmeden ve şahsi silahları ile
birlikte boşaltmaları yönünde bir anlaşma yapıldığı iddiasıdır. Aynı iddialar IRAQI NEWS
yazarı Mohamed Mostafa tarafından 23 Şubat 2017 tarihli Iraqinews.com sitesinde
yayımlanan yazıda da ileri sürülmektedir.
IraqiNews.com sitesinde, 23 Şubat 2017 tarihinde, saat 16.05’de yayımlanan Mohamed
Mostafa imzalı yazıda; İslami Devlet militanları ile Türkiye’nin desteklediği milisler arasında,
IŞİD terör örgütü unsurlarının zarar görmeden Al Bab kasabasını terk etmeleri yönünde
varılan bir anlaşmanın saatler içerisinde yürürlüğe gireceği iddia edilmektedir.
Yazıda haberin kaynağı olarak, Barzani’ye yakınlığı ile bilinen ve Erbil merkezli yayın yapan
Bas News haber ajansı gösterilmiştir. Bas News, Suriye muhalif grupları içindeki askeri
kaynaklara dayandırdığı haberinde, IŞİD terör örgütü mensuplarının Al Bab kasabasını terk
etmeye başladıklarını iddia etmektedir.
Rusya Hava Kuvvetleri tarafından vurulan ISIS terör örgütüne ait yakıt tankerleri
ARANEWS tarafından ileri sürülen aynı yöndeki iddialarına göre, Al Bab kasabasının %
50’sinin, Türkiye tarafından desteklenen Özgür Suriye Ordusu milislerinin eline geçmesi
sonrasında, İslami Devlet ile teröristlerin zarar görmeden Deir Hafer kasabasına çekilmeleri
yönünde bir anlaşmaya varılmıştır.
Son nefeslerine kadar savaşacaklarını ifade eden, Muntasır Billah tugayının Türkmen
komutanı Firas Paşa, ISIS teröristlerini yendiklerini ve sıranın şimdi diğer teröristlere geldiğini
söyleyerek, Türkiye’nin Manbij’e yöneleceğini ve Kürtlerin kontrolündeki Suriye Demokratik
Kuvvetlerini hedef alacağını iddia etmektedir.
Al Bab kasabasının, İslami Devlet terör örgütünün elinden geri alınması için yürütülen
savaşta, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi kaynaklarına göre 444 sivil hayatlarını kaybetmiştir.
Bunlardan 96’sı yaşları 18’in altında olan çocuklar ve 59’u kadındır.
7 Ocak 2017 tarihinde yaptığı açıklamada Türk silahlı kuvvetleri, Al Bab kasabası savaşı
esnasında sivillerin zarar gördüklerini yalanlamış, operasyonların sivillere zarar vermemek
için yavaşladığını belirtmiştir. Türk silahlı kuvvetleri, Fırat Kalkanı Harekâtında, Al Bab
kasabasının kontrol altına alınmasıyla birlikte planlanan hedeflere ulaşıldığı açıklamasını
yapmıştır. Doğan Haber ajansına göre, 24 Ağustos 2016 tarihinde başlayan Fırat Kalkanı
harekâtında, toplam 71 Türk askeri hayatını kaybetmiştir. 20 Temmuz 1974 tarihinde,
Türkiye kıyılarının 65 kilometre uzağında, Akdeniz geçilerek icra edilen Kıbrıs Barış
Harekâtında hayatını kaybeden Türk askeri sayısı ise 498’dir.
Türk silahlı kuvvetlerinden yapılan açıklamaya göre, Al Bab kasabası, 24 Şubat 2017 tarihi
itibariyle kontrol altına alınmıştır. Yapılan açıklamaya göre Fırat kalkanı harekâtı
kapsamında toplam 230 meskûn mahal ve 1925 kilometre kare alanda kontrol sağlanmıştır
Bu makalenin orijinalinin kaynağı sitesindedir. Moon of Alabama
Karmaşık Trump Stratejisi Erdoğan’a Yeniden U – Dönüşü Yaptırdı yazısı ilk önce üzerinde
ortaya çıktı.
[status draft]
[nogallery]
[geotag on]
[publicize off|twitter|facebook]
[category istihbarat]
[tags GÜNDEM ANALİZİ, DONALD Trump, Strateji, TAYYİP Erdoğan]
Download