Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl:2008 Cilt:17-7 TÜRKİYE’DE ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ UYGULAMALARINDA *1 KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Problems Faced and Solution Recommendation in the Environmental Impact Assessment Aplications In Turkey Naran ESGİCİOĞLU Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı Dalı Muzaffer YÜCEL Peyzaj Mimarlığı Anabilim ÖZET Bu çalışma; Türkiye’de Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) uygulamalarında karşılaşılan sorunları belirlemek ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri geliştirmek amacıyla yapılmıştır. Söz konusu çalışmada, ÇED’in ortaya çıkışı, gelişimi, diğer ülkelerde uygulanışı ve ÇED ile ilgili en uygun yaklaşım ve görüşler araştırılarak, ÇED’in ülkemizde uygulanması sırasında ortaya çıkan sorunlar saptanmıştır. Çalışmanın özünü oluşturmak üzere; Türkiye’deki ÇED uygulamalarındaki sorunların belirlenmesi için farklı disiplinlerden uzman kişilerle anket yapılmış, sonuçlar değerlendirilmiş ve tartışılmıştır. Çalışmanın sonucunda ülkemizde ÇED raporlarının hazırlanması aşamasında kullanılan veri kaynaklarının yetersizlikleri veya güncel olmaması nedeniyle raporların güvenirliliğine gölge düşürdüğü görülmüştür. Anahtar Kelimeler: ÇED Yönetmeliği, ÇED Raporu ABSTRACT This study was performed for evaluating the problems faced during Enviromental Impact Assessment (EIA) applications and developing solution suggestions related with this subject. In this study, beginning and development of EIA, applications in other countries, best available approach and opinions and problems occured during the application of EIA in our country was defined. In order to establish the base of the study to determine the problems of EIA applications in Turkey, an inquiry was done with different experts from different groups and the results are evaluated and discussed. It is observed that, the insufficiency and being dated of the data sources used for preparing the EIA repots, compromise the reliability of the reports in our country. Keywords: Environmental Impact Assessment (EIA) Regulation, Environmental Impact Assessment (EIA) Report Giriş Sürdürülebilir kalkınmanın gereği olarak, faaliyetlerin çevre üzerinde yaratabileceği olumsuz etkilerin önceden belirlenmesi ve bu olumsuzlukların ortaya çıkmadan önce önlenmesi gerekmektedir. Söz konusu önlemlerin saptaması ve buna paralel olarak doğal ve kültürel varlıkların korunması, kalkınmanın * Yüksek Lisans Tezi-MSc.Thesis 77 Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl:2008 Cilt:17-7 sürdürülebilirliğinin sağlanması, son yıllarda doğal kaynak sıkıntısı çekilen dünyamız için önemlidir. Önceleri, sadece mevcut kirliliği önlemek amacıyla yapılan çalışmalarda, ortamdaki kirliliği önlemenin zorluğu ve ekonomik açıdan daha masraflı olması nedeniyle, kirlilik oluşmadan önlemenin daha doğru bir yöntem olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle doğal kaynakların kullanımı ile ilgili ve çevre faktörleri üzerinde olumsuz etkileri beklenen faaliyetler için bir “Çevresel Etki Değerlendirmesi” ( ÇED ) çalışması yapmak kaçınılmaz olmuştur (Peker, 1996). ÇED’in dünyada herkes tarafından kabul edilen tek bir tanımı yoktur. Bir çok tanımlamaların bir kısmını dikkate alan Yücel (1998) ÇED’i şu şekilde tanımlamaktadır: “ÇED, yapılması düşünülen herhangi bir faaliyet için uygulama kararı verilmeden önce (planlama safhasında) mevcut kullanımlara, bu projenin uygulama safhasından itibaren ileride olabilecek olumlu ve olumsuz bütün etkilerin, mümkün olduğu oranda bölge halkı, ilgili kurum ve kuruluşların da katkısı ve görüşlerinin alınması ile sistemli bir şekilde araştırılması, değerlendirilmesi olumsuz etkilerinin önlenmesi, azaltılması veya olumsuz etkileri denkleştirici önlemler alınması için uygulama kararını verecek olan idari mekanizmaya çevre ve doğa koruma amaçları doğrultusunda uygun kararlar almaları için ışık tutacak bir araçtır” (Yücel, 2001). Bu çalışma yatırımcı, rapor hazırlayan kurum ve kuruluşlar, karar verici makamlar, sivil toplum örgütleri ile kamu kurum ve kuruluşlar açısından karşılaşılan sorunların değerlendirilmesi ve çözüm önerilerinin ortaya konması amacıyla yapılmıştır. Materyal ve Metot Materyal Türkiye’de ÇED uygulamalarının incelendiği bu çalışmada, bugüne kadar ülkemizde yürürlüğe giren ÇED Yönetmelikleri, Yeterlilik Belgesi Tebliği, farklı sektörlerde hazırlanmış ÇED raporları ile AB’ye üye ülkeler arasından seçilen 4 ülkedeki (İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya) ÇED ile ilgili yasal düzenlemeler, başlıca materyaller olarak kullanılmıştır. Ayrıca; yatırımcılar, rapor hazırlayan kurum ve kuruluşlar, sivil toplum örgütleri ve kamu kurum ve kuruluşlarına ÇED uygulaması ile ilgili yapılmış anket çalışmasına ait formlar ve önceden hazırlanmış konuyla ilgili yayınlar, çalışmanın diğer materyallerini oluşturmaktadır. Metot Çalışmada izlenen metot dört aşamalı olarak gerçekleştirilmiştir ve akış şeması Şekil 1’de verilmiştir. Çalışmanın 1. aşaması ÇED’in kuramsal içeriği ve uygulanması ile ilgili mevcut durumun incelenmesini kapsamaktadır. Bu aşamada, öncelikle konuyla ilgili yayınlanmış çalışmalar araştırılarak ilgili kurum ve kuruluşlarla karşılıklı olarak görüşülmüş ve çeşitli kaynaklar taranmıştır. Çalışmanın bu aşamasında öncelikle Çevresel Etki Değerlendirmesinin temel ilkeleri belirlenmiştir. 78 Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl:2008 Cilt:17-7 1.AŞAMA Kaynak Tarama 2.AŞAMA Mevcut Durumun İncelenmesi Yönetmeliklerin İncelenmesi ve Karşılaştırılması Sonuçlanmış ÇED Raporlarının İncelenmesi ÇED Uygulanan Projeler 4.AŞAMA Seçme-Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler Anket Çalışması 3.AŞAMA Çevre ve Orman Bakanlığı Diğer Ülkelerdeki Uygulamalar Kamu Kurum ve Kuruluşlar Sivil Toplum Örgütleri Rapor Hazırlayan Kurum ve Kuruluşlar Araştırma Bulgularının Değerlendirilmesi Öneriler Sorunların Belirlenmesi Şekil 1. Çalışmanın Akış Şeması 79 Proje Sahipleri Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl:2008 Cilt:17-7 Ülkemizde uygulanmakta olan ÇED Yönetmeliği çıktığı günden bu yana hangi amaçlara ne ölçüde hizmet ettiğini anlamak için; 07.02.1993 tarih ve 21489 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliği, 23.06.1997 tarih ve 23028 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliği, 06.06.2002 tarih ve 24777 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliği, son olarak da 16.12.2003 tarih ve 25318 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliği ve bu yönetmeliklerin geçerliliğini koruduğu 4 dönem karşılaştırılmalı olarak analiz edilmiştir. Çalışmanın 2. aşamasında, yürürlükte olan ÇED Yönetmeliğinde EK I listesinde yer alan “Çevresel Etki Değerlendirmesi Uygulanacak Projeler Listesi” ve EK II listesinde yer alan “Seçme, Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesi”nde yer alan Petrol ve Madencilik, Tarım ve Gıda, Sanayi, Atık ve Kimyasallar, Enerji, Ulaşım ve Kıyı, Turizm ve Toplu Konut sektörlerine ait karar verilmiş ÇED raporları incelenmiştir. Çeşitli sektörlere ait ÇED Raporlarının incelenmesi- değerlendirilmesi sırasında ülkemizde yaygın olarak kullanılan yöntemler saptanmış, bu yöntemlerin, etkilerin belirlenmesi ve değerlendirilmesinde yeterli olup olmadığı tartışılmıştır. Çalışmanın 3. aşamasında ÇED Yönetmeliğinin uygulanmasıyla ilgili taraflara (yatırımcılar, rapor hazırlayan kurum ve kuruluşlar, sivil toplum örgütleri ve kamu kurum ve kuruluşlar) sürecin işleyişinde karşılaşılan sorunların saptanması için anket çalışması gerçekleştirilmiş ve sonuçlar değerlendirilmiştir. Son aşamada ise, daha önceki üç aşamada elde edilen bilgiler kullanılarak ülkemizde halen geçerli olan ÇED Yönetmeliği uygulamalarında karşılaşılan sorunlar belirlenmiş ve çözüm önerileri üretilmiştir. Araştırma Bulguları ve Tartışma Bu çalışmada Türkiye genelinde uygulanmakta olan ÇED Yönetmeliğinin uygulanmasında karşılaşılan sorunlar irdelenmiştir. Araştırma sonuçları dört bölüm halinde ele alınmıştır. Birinci bölümde Türkiye’deki ÇED sistemi ile ilgili olarak hukuksal ve kurumsal altyapı, ikinci bölümde sonuçlanan ÇED Raporları ve Proje Tanıtım Dosyalarının durumu değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde tez kapsamında Türkiye genelinde yapılan anket sonuçları göz önüne alınarak ÇED sistemimizin ne kadar etkin olduğu, dördüncü bölümde ise yapılan araştırma bulguları değerlendirilmiştir. Türkiye’de ÇED ile ilgili Hukuksal ve Kurumsal Altyapı Türkiye’de çevre ile ilgili tüm düzenlemelerde olduğu gibi ÇED konusundaki temel dayanak 18.10.1982 tarih ve 2709 sayılı “Anayasa”’nın 56. maddesidir. Bu madde “ Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” hükmünü getirmiştir. Ancak Türkiye’de çağdaş anlamda ÇED uygulamalarının temeli 1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. maddesiyle atılmıştır. Buna maddeye göre “ Gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler bir 80 Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl:2008 Cilt:17-7 “Çevresel Etki Değerlendirme Raporu” hazırlarlar. Bu raporda çevreye yapılabilecek tüm etkiler göz önüne bulundurularak çevre kirlenmesine neden olabilecek atık ve artıkların ne şekilde zararsız hale getirilebileceği ve bu hususta alınan önlemler belirtilir. ÇED Raporunun hangi tip projelerden isteneceği ve hangi makamca onaylanacağına dair esaslar yönetmelikle belirlenir”. ÇED Yönetmeliği, yasal süresinden yaklaşık 10 yıl sonra 07.02.1993 tarih ve 21489 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir ÇED’in ülkemizde yeni olması nedeniyle uygulamada ortaya çıkan sorunların giderilmesi, etkin ve verimli bir uygulamanın sağlanması amacıyla 1993-1997-2002 tarihli yönetmelikler revize edilmiş ve ülkemizde halen kullanılmakta olan ÇED Yönetmeliği, 16.12.2003 tarih ve 25318 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ancak, Çevre Kanununun yürürlüğe girmesinden bugüne kadar geçen yirmi yılı aşkın sürede, ülkemizde ve dünyada çevre konusunda yaşanan hızlı değişim ve gelişim karşısında, Çevre Kanununda bazı değişikliklerin yapılması ihtiyacı doğmuştur. Bu kapsamda 26 Nisan 2006 tarihinde kabul edilen 5491 Sayılı "Çevre Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" 13 Mayıs 2006 tarih ve 26167 Sayılı Resmi Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Çevre Bakanlığı 21 Ağustos 1991 tarih ve 20967 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 9 Ağustos 1991 tarih ve 443 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmuştur. Çevre Bakanlığı’nın Taşra Teşkilatı 1992 yılında 30 ilde örgütlenmiştir. Günümüzde her il’de taşra teşkilatları mevcuttur. 2003 yılında ise Çevre Bakanlığı Orman Bakanlığı ile birleştirilmiştir. Çevre ve Orman Bakanlığının ana hizmet birimleri içerisinde sekiz Genel Müdürlüğü bulunmaktadır. Bunlardan ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğünün görevleri; ÇED ile ilgili çalışmaları yapmak ve yaptırmak, ülkenin çevre önceliklerini tespit etmek, kırsal ve kentsel alanla ilgili Bakanlığın koordinasyonu ile arazi kullanım kararlarına uygun olarak tespit edilen alanlarda uygulanacak koruma ve kullanma esaslarını belirlemek, çevre düzeni planlarını yapmak veya yaptırmak ve bu planların uygulanmasını sağlamak, çevre envanterini ve çevre durum raporlarını hazırlatmak, Bakanlıkça verilecek diğer görevleri yapmaktır. Türkiye’deki ÇED ve Proje Tanıtım Raporlarının Durumu Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan elde edilen verilere göre Türkiye genelinde 7 Şubat 1993 tarihinden itibaren 31.12.2006 tarihine kadar 1193 adet ÇED raporu hazırlanmıştır. Bunlardan 1170 adet faaliyete “Çevresel Etkileri Olumlu” 23 adet faaliyete ise “Çevresel Etkileri Olumsuzdur” kararı verilmiştir. Ülke genelinde 07.12.1993-31.12.2006 tarihleri arasında hazırlanan ÇED Raporlarının sektörlere göre dağılımı incelenmesi sonucunda petrol ve madencilik faaliyetlerinin birinci sırada (%27), atık ve kimya tesisleri ikinci sırada (%17), sanayi yatırımlarının üçüncü sırada (%15) yer aldığı görülmektedir. Bu üç sektörü sırasıyla enerji yatırımları (%13), turizm ve konut tesisleri (%13), ulaşım ve kıyı yapıları (%9) ile tarım ve gıda (%6) faaliyetleri izlemektedir. İller bazında dağılım incelendiğinde ise en fazla ÇED raporu hazırlandığı iller arasında Antalya (87) ilk sırayı alırken bunu İzmir (77), İstanbul (71) ve Kocaeli (59) takip etmektedir. Ayrıca 1997- 81 Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl:2008 Cilt:17-7 31.12.2006 tarihleri itibarı ile Türkiye’de 15510 adet faaliyet için Proje Tanıtım Dosyası hazırlatılmış ve bunlar için “ ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir. Ülke genelinde hazırlanan proje tanıtım dosyaları incelendiğinde en fazla proje tanıtım dosyası hazırlanan iller arasında Antalya (947) ilk sırayı alırken bunu Muğla (800), İzmir (763) ve Konya (652) takip etmektedir. Çevre ve Orman Bakanlığının İzleme ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Mayıs 1997 tarihinde kurulmuş olup 1997-31.12.2006 tarihleri arasında 613 ÇED (%54,25) ve 1444 ÇED Ön Araştırma (%9,31) faaliyetin izleme-kontrolü yapılmıştır. Anket Sonuçları Türkiye’de ÇED yönetmeliğinin uygulamalarının etkinliğini belirlemek üzere bir anket çalışması yürütülmüştür. Bu anket Türkiye genelinde ÇED sürecinde görev alan toplam 105 uzman kişi arasında yapılmıştır. Türkiye’de ÇED sürecinin etkinliğinin belirlenebilmesi için katılımcıların teknik olarak yeterliliklerinin uygun olması ve ankette sorulan sorulara bilinçli yaklaşmalarının temini için ÇED çalışmalarına katılmış olmaları ve birebir bu konuyla ilgilenmeleri gerekmektedir. Ankete katılanların ÇED sürecindeki konumuna bakıldığında büyük bir kısmında (%45,7) Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü ve Bakanlığın Taşra Teşkilatları yer almaktadır. Bunu %36,2’lik kısmı ile rapor hazırlayan kurum/kuruluşlar, %8’lik kısmını da proje sahipleri oluşturmaktadır. %17,1’lik kısmı ise İnceleme-Değerlendirme komisyon üyeleri, sivil toplum örgütleri, halkın katılımına eşlik eden yöre insanları, üniversitelerde ÇED konusunda eğitim veren öğretim elemanlarından oluştuğu görülmektedir. Çevre yönetimi sistemlerinin önemli bir parçası olan Çevresel Etki Değerlendirmesi ile ilgili ülkemizde hazırlanan ÇED Raporları Formatlarında yer alan konuların yeterliliğinin değerlendirildiği ankete verilen cevaplara bakıldığında; mevcut arazi değerlendirilmesinin “iyi” (%34,51) hatta “mükemmel”e (%25,66) yakın, modelleme (%34,07) ve CBS (Coğrafi Bilgi Sistemi) (%39,56) konularının “yetersiz”, gürültü değerlendirmesi (%43,96), toz değerlendirmesi (%43,96) ve emisyon değerlendirmesi (%47,25) konularının ise büyük bir oranla “yeterli” olduğu görülmüştür. ÇED Raporu hazırlanırken mevcut verilerin kullanılmasının yanı sıra elde edilen verileri desteklemek için destekleyici araştırmalar, analizler, laboratuar çalışmaları da yapılmalıdır. Bunun için ise teknik donanıma ihtiyaç vardır. Ancak alınan cevaplar sonucunda teknik donanım için “bazen” (%36,26) hatta “sıkça” (%32,97) sorunlarla karşılaşıldığı belirlenmiştir. ÇED sürecinde İnceleme-Değerlendirme Komisyonunun oluşturulmasında faaliyetin türüne göre diğer bakanlıklardan da teknik elemanlar görev almaktadırlar. Bu elemanların ÇED Raporları ile ilgili bilgi ve becerileri ile olaya bakış açıları birbirinden farklı olmaktadır. ÇED Raporlarının çevre yönetim sistemleri içerisinde hak ettiği başarıya ulaşması için farklı disiplinlerden gelen teknik elemanların ÇED sistemine karşı duyarlı olmaları gerekmektedir. Anket’te, ÇED sürecine katılan diğer kurum ve kuruluşlardaki uzmanların ÇED’e karşı duyarlılıkları konusunda; katılımcıların %34,44’lük kısmı “duyarlı”, %53,33 gibi yüksek oranda “kısmen 82 Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl:2008 Cilt:17-7 duyarlı”, %8,89’luk kısmı “duyarsız” şeklinde fikir beyan etmiştir. %3,33’lük kısmı ise fikir beyan etmemiştir. ÇED Raporları hazırlanırken kullanılan veri kaynaklarının yetersizlikleri veya kullanılamaması konusunda katılımcıların %60,44’lük kısmı çalışmayı “çok” sınırladığını ya da engellediğini belirtmiştir. Ülkemizde veri ve bilgi kaynaklarının yetersizliği ÇED raporlarının amacına uygun olarak iyi hazırlanamamasına neden olmaktadır. ÇED Raporu formatı, sunulan proje tanıtım dosyasında yer alan bilgilere göre, proje için oluşturulan İnceleme-Değerlendirme Komisyonu tarafından hazırlanmaktadır. Ankete katılanlar, oluşturan formatın bölümlerinden, projenin tanımı ve amacını “iyi” (%43,96), proje için seçilen yerin konumuna “iyi” (%39,56) ve “yeterli” (%30,77), proje yeri ve etki alanının mevcut çevresel özelliklerini “iyi” (%35,16), projenin önemli çevresel etkileri ve alınacak önlemleri “yetersiz” (%35,16) ve halkın katılımı aşamasını da “yetersiz” (%35,16) olarak değerlendirmişlerdir. Bununla birlikte halkın katılımı aşamasının “yeterli” (%31,87) olduğunu söyleyen katılımcıların da sayısı az değildir. Sonuçlar Ülkemizde, yaklaşık 14 yıldan beri uygulanmakta olan ÇED sisteminin bir özenti olmaktan kurtarılması ve yatırım izin sürecinin gereksiz ve yararsız bir başka bürokratik halka olarak görülmekten uzaklaştırılması ve çevresel kalite değerlerinin korunması ve geliştirilmesi yolunda kendisinden beklenen yararları tam olarak sağlayabilmesi için sistemin işleyişine ilişkin olarak ortaya çıkan sorunların kaldırılması gerekmektedir (Yıldız, 2000). Ülke genelinde çevre düzeni planları tamamlanamadığından yer seçiminde sıkıntılar yaşanmaktadır. ÇED’in ana unsurlarından olan yer seçiminin sağlıklı yapılabilmesi için öncelikle çevre düzeni planlarının tamamlanması gerekmektedir. Böylelikle gerek çevre envanteri, gerekse coğrafik bilgi sistemleri ve uzaktan algılama yöntemlerinden yararlanılarak gerçekleştirilen çevre düzeni planları ile yatırımcının önündeki engeller kaldırılacak, hızlı ve güvenilir planlar elde edilecek, izleme-denetleme aşamasında faaliyetin kontrolünde yardımcı araç olacaktır. Ülkede sanayinin gelişebilmesi ve çevrenin yeterince korunabilmesi için çevresel etkileri incelenmiş organize sanayi bölgeleri kurulmasına ağırlık verilmelidir. Çevresel etkileri önceden incelenmiş bu tür alanlarda kurulacak tesisler için ayrıntılı rapor hazırlamak yerine daha küçük çapta ve yerel ölçekte raporlar hazırlatmak mümkün olacaktır. Proje ile projenin içinde yer alacağı mekan arasında uyumsuzluklar saptandığı takdirde ya proje için daha uygun yer aranmakta yada seçilen yerleşim mekanı için uygun olabilecek başka tür projeler geliştirilmektedir. Türkiye’de yapılan ÇED çalışmalarında proje alternatifleri üzerinde yeterince durulmadığı ve ÇED tekniğinin bu yönünün ihmal edildiği görülmektedir. ÇED raporu içeriğinde önerilen proje ile ilgili alternatif çözüm önerilerine yeterli ölçüde yer verilmesi ve irdelenmesi güvence altına alınmalıdır. 83 Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl:2008 Cilt:17-7 Yapılan anket çalışmasından da anlaşılacağı üzere, ÇED sürecine katılan diğer kurum ve kuruluşlardaki uzmanların ÇED’e karşı %53,33 gibi yüksek oranda “kısmen duyarlı” oldukları anlaşılmıştır. Çevre ve Orman Bakanlığı dışında kalan bakanlık ve kamu kuruluşlarının ÇED konusunda ilgisizliği ve duyarsızlıklarını önlemek için tüm kamu kuruluşlarının kendi bünyeleri içinde “Çevre” veya “ÇED” birimi oluşturmaları sağlanmalıdır Yapılacak yasal düzenlemelerle ÇED’in nihai ve tek belge olması sağlanmalıdır. ÇED inceleme-değerlendirme komisyon üyelerinin nihai görüşleri, izinleri tamamlar mahiyette olmalı. “ÇED Olumlu” belgesi alındıktan sonra sadece bir inşaat veya tesis izni alınarak faaliyete başlanabilmelidir. Halihazırda, ÇED Yönetmeliğinin 8. maddesi gereğince komisyona belli konulardaki uzmanları çağırma yetkisini kendisinde tutmaktadır. Ancak, komisyonların kimlerden oluşacağı net olarak belirtilmediği, sadece dosyadaki bilgiler dikkate alınarak ilgili kurum kuruluş temsilcilerinden oluşturulacağı belirtilmektedir. Uygulamada birliktelik sağlamak amacıyla komisyonlarda sektörel bazda kimlerin olacağı “Uygulama Talimatları” ile netleştirilmesi sağlıklı olacaktır. Ayrıca komisyona çağırılacak kişilerin sahip olmaları gereken bilgi donanımının detayları ÇED Yönetmeliğinde netleştirilmelidir. ÇED İnceleme-değerlendirme komisyonun oluşum biçimi ve bu kurullarda yer alan üyelerin genel ÇED bilgisi ve çevresel etkilerle teknik bilgi düzeyleri genelde yetersizdir. Aynı ÇED Raporu için komisyona katılan üyelerin her toplantıda değişmesi, toplantılarda değişik istek ve görüşlerin oluşmasına neden olmaktadır. Toplantılara katılacak kurum üyeleri için asil ve yedek üye olarak seçilmeleri bu sorunu çözecektir. ÇED konusunun ülkemizde amacına uygun uygulanabilmesi için, ÇED raporu hazırlayacak firmalardaki uzmanların, İnceleme-Değerlendirme Komisyonunda görev alacak kurum, kuruluş teknik personelinin, Çevre ve Orman Bakanlığı ve taşra teşkilatları personelinin ÇED konusunda bilgilendirilmesine ve eğitimine ağırlık verilmeli ve bu personelin deneyimleri arttırılmalıdır. Bunun için Bakanlıkta kurum içi eğitim, meslek odalarında meslek içi eğitim verilmelidir. Ayrıca ÇED uygulamalarında; rapor hazırlama, inceleme-değerlendirme ve karar verme aşamalarında standartlara ulaşmak için sektör rehberi ve değerlendirme kılavuzlarının hazırlanması gerekmektedir. Çevre ve Orman Bakanlığının öncelikli olarak çevre politikasını oluşturması ve uygulamaya alması gerekmektedir. Bakanlık, yetkilerini daha fazla oranda taşra birimlerine devretmeli ve merkez olarak büyük ölçekli ve çok önemli stratejik planlar ve programlar üzerinde durmalıdır. Proje ile ilgili olarak ÇED süreci başlamadan önce, proje sahibinin resmi kurum ve kuruluşlardan projenin yeri ile ilgili görüş alması ve sonrasında ÇED sürecine başlaması, proje sahibi açısından hem zaman kaybını önleyecek, hem de komisyon üyelerine karar verme aşamasında yarar sağlayacaktır. ÇED çalışmalarının etkinliğinde önemli rol oynayan halkın katılımı ülkemizde etkin bir biçimde uygulanamamaktadır. Dolayısıyla, ÇED sürecinde hem halkın etkin katılımını sağlamak, hem de yatırımcıları bilgilendirmek üzere, ÇED 84 Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl:2008 Cilt:17-7 sürecini tanıtıcı toplantılar/paneller düzenlenmeli ve basın bu amaç doğrultusunda etkin biçimde kullanılmalıdır. Hatta, bu konuda gönüllü kuruluşlardan yararlanılmalıdır. Ayrıca ÇED sürecinde halka yapılan duyuru, toplantı tarihinden en az 3 gün önceye kadar yapılabilmektedir. Bu çok kısa bir süreyi kapsamaktadır Yeterli bir duyuru için ek araçlara ihtiyaç var ki, bu konu yönetmelikte “ ÇED sürecinden önce proje sahibi tarafından, halkı bilgilendirmek amacıyla anket, seminer vb. çalışmalar yapılabilir” cümlesi ile ifade edilmektedir. Yani medyanın etkin kullanılması tamamen isteğe bırakılmıştır. Faaliyetin duyurulması yerel halkın çoğunluğunun konudan haberdar olması garanti altına alınmalıdır. ÇED Olumlu/ ÇED Gerekli Değildir kararı alan yatırımların uygulanması ve işletilmesi aşamalarında ortaya çıkan ve önemli boyutlara ulaşan denetim eksiklikleri mutlaka giderilmelidir. Bu kapsamda ÇED İnceleme Değerlendirme Komisyonunda bulunan kamu kurum ve kuruluşlarında ÇED birimleri oluşturulmalıdır. ÇED Raporu hazırlamak durumunda olan kurum/kuruluşlar, devlet kuruluşlarından, yatırım alanına ait bilgi toplamakta güçlük çekmektedir. Bazı bilgiler ilgili kamu kuruluşu tarafından resmi olarak tanımlanmakta ve dışarıya verilmemekte, bazı bilgiler ise çok değişik yerlerde ve dağınık olarak bulunmakta, sağlıklı bir veri tabanı elde etmek çok güç, bazı hallerde hiç mümkün olmamaktadır. Bu bağlamda bir Ulusal Çevre Bilgi Merkezi kuruluşu acilen gündeme gelmelidir. Çeşitli noktalarda mevcut bulunan ve halen toplanmakta olan bilgilerin bir araya getirilmesi, güncelleştirilmesi ve bunların ÇED çalışmalarına esas teşkil edecek sağlıklı bir veri tabanı olarak, bu konu ile uğraşan kuruluşların yararlanmasına açık olması, büyük bir eksikliği giderecektir. Çevresel etkilerin değerlendirilmesinde en önemli unsurlardan birisi matematiksel modellerdir. Planlanan proje ve faaliyetlerin karmaşık çevresel sistemler üzerinde yapacağı etkilerin matematiksel modeller olmaksızın belirlenmesi mümkün değildir. Ancak çalışma içerinde yer alan anket çalışmasında ÇED raporlarında modelleme ve coğrafik bilgi sistemi (CBS) konularında yetersiz olduğu belirlenmiştir. Matematiksel modeller ve CBS, ÇED çalışmalarında önemli ölçüde zaman ve para tasarrufu sağlarlar. Dolayısıyla ÇED raporlarının hazırlanması ve incelenmesi aşamasında bu iki konuya daha ayrıntılı yer verilmesinin sağlanması gerekmektedir. Çalışmada karşılaşılan bir başka altyapı sorunu da izleme denetleme sistemlerinin yetersizliğidir. ÇED faaliyetlerinin her aşamasının izlenmesi ve denetlenmesi personel, teknik donanım ve ödenek yetersizliği nedeni ile mümkün olmamaktadır. Mevcut durumda izleme-denetleme faaliyetleri için kriterler/parametreler net bir şekilde kesinleştirilmediğinden süreç standart bir şekilde uygulanmamaktadır. ÇED kapsamında İzleme –kontrol sürecinin etkinliğinin arttırılması, sürece standardizasyon getirilmesi, izleme kriterlerinin belirlenmesi, izleme plan ve programlarının uygulanması, personel ve teknik donanım yetersizliklerinin giderilmesi, bu konuda tüm sorunları çözecektir. Ayrıca, İzleme ve kontrol çalışmalarında üniversiteler, TMMOB, Mühendisler ve Mimarlar Odaları ve Dernekleri, Çevre ve Orman İl Müdürlükleri ile bu konuda uzmanlaşmış 85 Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl:2008 Cilt:17-7 mühendislik-müşavirlik firmalarından yararlanılması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. İzleme ve denetlemeden sorumlu olanların görev alanları net bir şekilde belirtilmelidir. Tahrip olmuş bir ortamın onarım maliyetinin, bu ortamı kirletmeden önce alınacak önlemlerle korumanın getirdiği maliyetten aşırı derecede yüksek olduğu anlaşıldığından bu yana, yapılacak bir faaliyetin çevreyi tahrip etmeden ve kirletmeden yerine getirilmesinin daha akılıca bir yaklaşım tarzı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç itibarıyla “Çevresel Etki Değerlendirmesi” gelecek nesillere yaşanmaya değer sağlıklı bir çevre devretmekte etkin bir araç olarak kullanılabilir. Kaynaklar ÇEVRE ve ORMAN BAKANLIĞI, 2006b. ÇED Olumlu ve ÇED Gerekli Değildir Kararı verilen Faaliyetlerin İzleme Kontrol Sonuçları (Yayınlanmamış Liste). ÇEVRE ve ORMAN BAKANLIĞI, 2007. Çevresel Etki Değerlendirmesi Projeleri, http://www.cedgm.gov.tr/cedsonuc.htm PEKER, N., 1996. Bazı Faaliyet Tipleri İçin ÇED Raporlarında Kullanılabilecek Kontrol Listesi ve Değerlendirme Matrislerinin Oluşturulması. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Adana. YILDIZ, Ş., 2000. Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporları Mevzuat, Ulusal ve Yerel Ölçekte Sorunlar, Çevresel Parametrelerin Oluşturulmasında Geliştirilen Öneriler. Kocaeli Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi), Kocaeli. YÜCEL, M., 2001. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), Baki Kitapevi Yayını, Adana. 86