Actual Medicine Sağlık Sektöründen KISA KISA ... Haberler Farkındayım Korkmuyorum - Arkadaşıma Anlatıyorum nulan proje, daha nicelerine ulaşmak için okul okul dolaşmaya devam ediyor. “Farkındayım Korkmuyorum – Arkadaşıma Anlatıyorum” projesi ile bugüne kadar 4643 genç kıza ulaşan Türkiye Meme Vakfı (MEVA), meme sağlığı ve meme kanserinde erken teşhisin önemi konularında bilinçlendirme çalışmalarına devam ediyor. Akran eğitimi modelinin kullanıldığı program, bilgi paylaşımı yöntemiyle büyük tehditlere karşı basit önlemlerin öğrenilmesini temel alıyor. Şu ana kadar 7 okulda yürürlüğe ko- Pilot uygulaması Üsküdar ilçesinde ve projenin lider okulu olan Validebağ Anadolu Sağlık Meslek Lisesi son sınıf öğrencilerinden gönüllü 22 kişi ile başlatılan akran eğitimi, ilk olarak Nisan ayında iki okulda 1.059 genç kıza ulaştı. Sonrasında ise ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “Gençliği Güçlendirme Hibe Fonu” desteğiyle beş okulda uygulanan projenin bilgilendirdiği kişi sayısı 4.643’e çıktı. Validebağ Anadolu Sağlık Meslek Lisesi (312 kişi), Çamlıca Kız Meslek Lisesi (793 kişi), Cumhuriyet Kız Meslek Lisesi (560 kişi), Üsküdar İmam Hatip ve Anadolu İmam Hatip Lisesi (929 kişi) ve Mithat Paşa Anadolu Kız Meslek Lisesi’nde (990 kişi) uygulanan akran eğitimi, gerek öğrencilerden gerekse eğitimcilerden son derece olumlu tepkiler de aldı. MEVA, “Farkındayım Korkmuyorum” kampanyasının hedeflerine ulaşması için eğitim faaliyetlerine büyük önem veriyor. “Arkadaşıma Anlatıyorum” projesi kapsamında, Sağlık Meslek Liseleri kanalıyla, orta öğretimde okuyan 13-17 yaş arası 1.300.000 kıza erişerek, sağlık sistemi içinde önemli bir alan olan “toplum sağlığı” konusundaki çalışmalara ve sağlık personelinin eğitimine katkıda bulunmayı sürdürebilmek için MEVA’ nın kurumsal ve bireysel destek beklediği kaydedildi. Dünyada HIV/AIDS Virüsü Taşıyanların Sayısı 33 Milyona İndi Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği tarafından yapılan açıklamada sektörün HIV / AIDS için, tüm dünyada bir yandan yenilikçi ilaçları hizmete sunarak, bir yandan da bu alanda eğitimin artmasına ve erişimin güçlenmesine destek sağlayan sosyal sorumluluk kampanyalarını hayata geçirerek mücadeleye ciddi katkılarda bulunduğu belirtildi. poru’na göre geçen yıl HIV / AIDS salgınına karşı mücadelede de önemli ilerlemelerin elde edildiği, özellikle virüsten en fazla etkilenen az gelişmiş ülkelerde etkin ilaçlara erişimin güçlenmesinin önemli gelişmeler sağladığı bildirildi. Bu ülkelerde, daha önce etkin ilaçlara ulaşamayan ama bugün erişebilenlerin sayısının 3 milyonu geçtiği açıklandı. Hastalığın ilk çıkışından bu yana AIDS’in kontrol altına alınmasına ve yaşam süresi beklentilerinin uzamasına katkıda bulunan 23 etkin tedaviyi hastalara sunan araştırmacı ilaç sektörünün, bu konuda halen 80’in üzerinde yeni ilaç adayı geliştirmekte olduğu bildirildi. UNAIDS 2008 Ra- Rapora göre, dünyada HIV / AIDS virüsü taşıyanların sayısı 33 milyona indi. Daha önceki yıllarda bu sayının 40 milyona kadar çıktığı, 2006’da yılda 5 milyon yeni HIV enfeksiyonu görülürken, geçen yıl bu sayının 2,7 milyona indiği, çocuk enfeksiyonlarının da geçen yıl 410.000’den Ocak 2009 Medical Network 370.000’e indiği bildirildi. Ayrıca AIDS hastalığından yaşamlarını yitiren hastaların sayısının ise 2005’te 2,2 milyon iken, geçen yıl bu sayının 2 milyona indiği açıklamasında bulunuldu. Açıklamada ilaç ve biyoteknoloji firmalarının sadece HIV/AIDS konusunda değil, insan sağlığını tehdit eden pek çok farklı hastalığa karşı da mücadeleyi yoğun bir şekilde sürdürdükleri de belirtildi. Araştırmacı ilaç ve biyoteknoloji firmalarının dünya çapında 633 yeni ilaç adayı üzerinde çalıştıkları ve klinik fazlarda bulunan bu çalışmalarda nano teknolojiden, yapay protein 69 Actual Medicine Sağlık Sektöründen KISA KISA ... Haberler üretimine kadar farklı yöntemlerin de kullanıldığı belirtildi Araştırmacı ilaç sektörünün Ar-Ge çalışmalarında ağırlığın kanser ilaçlarında olduğu, halen üzerinde çalışılan yenilikçi ilaç adaylarının 254’ ünün farklı kanser türlerini, 162’sinin enfeksiyonları, 59’unun bağışıklık sistemi hastalıklarını, 25’inin kalp ve damar hastalıklarını, 19’unu ise diyabeti hedeflediği belirtiliyor. Wyeth 15. Bilimsel Araştırma Yarışması Sonuçlandı “Gözlemsel Araştırmalar” ve “Deneysel Araştırmalar” olmak üzere iki farklı kategoride değerlendirildi. Türkiye’de sağlık ve tıp alanında bilimsel araştırmaları özendirmek amacıyla Wyeth’ın, 1988 yılından bu yana düzenlediği “Wyeth Bilimsel Araştırma Yarışması”nın 15.sinin sonuçlandığı bildirildi. “Gözlemsel Araştırmalar” kategorisinde birincilik ödülüne, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Nurullah Okumuş’un “Yenidoğanlarda leptin ve ghrelinin beslenme durumu ve tipi ile ilişkisi” ve Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof.Dr. Hacer Ergin’in “Denizli ilinde Bebek Dostu Hastane eğitiminin 6–11 aylık bebeklerin emzirme durumuna etkisi” konulu çalışmaların değer görüldüğü açıklandı. Bu yıl, konusu “Yenidoğan ve Süt Çocuğu Beslenmesi” olarak belirlenen yarışmaya, Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden toplam 16 proje katıldı, yarışmaya katılan projeler, başkanlığını Prof.Dr. Alev Hasanoğlu’nun yaptığı ve 14 akademisyenden oluşan Wyeth Bilimsel Araştırma Yarışması Bilimsel Kurulu tarafından; “Deneysel Araştırmalar” kategorisinde birincilik ödülünü ise Şişli Etfal Eğitim Araştırma Hastanesi’nden Dr. Ali Bülbül’ün “Preterm bebeklerde iki farklı erken parenteral beslenme uygulamasının kısa süreli büyümeye etkisi ve metabolik sonuçlarının değerlendirilmesi” konulu çalışmasının aldığı bildirildi. İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü’nden Doç.Dr. Muazzez Garipağaoğlu’nun “9-12 aylık bebeklerin günlük beslenmeleriyle aldıkları enerji ve besin öğeleri miktarlarının belirlenmesi” ve Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç.Dr. Vildan Ertekin’in “Türkiye’nin doğusunda yaşayan 1-6 aylık sağlıklı çocuklarda beslenme şekli ve fekal kalprotektin düzeyleri arasında ilişki’’ konulu çalışmalarının ise Gözlemsel Araştırmalar kategorisinde teşvik ödülü almaya hak kazandığı açıklandı. Dereceye giren projelere ödülleri, 12-16 Kasım 2008’de Antalya’da gerçekleştirilen 52. Milli Pediatri Kongresi’nin açılış kokteylinde verildi. Wyeth ve Wyeth Araştırma Yarışması Bilimsel Kurulu, 2009 yılı yarışma konusunu ise “Aşı ile Korunulabilen Hastalıklar” olarak belirlediğini açıkladı. KV Risk Modeli Cep Telefonunda Taşınabilecek Kalp ve damar hastalıklarını önlemek ve bu nedenle ölümleri azaltmak 70 amacıyla, T.C. Sağlık Bakanlığı’nın desteği ile biraraya geldiği bildirilen Türk Kardiyoloji Derneği, Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği, Türk Nöroloji Derneği, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği ve Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin Pfizer’in koşulsuz katkıları ile geçen sene başlattığı ‘Kalbinizi koruyun. İçinde Sevdikleri- Medical Network niz Var’ adlı eğitim ve toplum bilinçlendirme kampanyası, hekimlerin kalp ve damar hastalıkları ile mücadelesini kolaylaştırmak üzere yenilikçi adımlarına devam ediyor. Hekimlerin kalp ve damar hastalıkları ve risk faktörlerine yaklaşımları konusunda eğitilmesi, değiştirilebilir risk faktörlerine müdahale edilmesi yönündeki yaklaşımın yaygınlaştırıl- Ocak 2009 Actual Medicine Sağlık Sektöründen KISA KISA ... Haberler ması ve toplumda kalp ve damar hastalıkları riskleri konusunda farkındalığın artırılmasını hedefleyen kampanya kapsamında, yeni bir sistem geliştirilerek, dileyen hekimler için Kardiyovasküler Risk Ölçüm Modeli’ni cep telefonuna indirilebilme olanağının sağlandığı açıklandı. Hekimler, cep telefonlarına indireceği bu ücretsiz uygulamayla bilgisayar ortamında erişebildikleri KV Risk modelinin tamamına ulaşabilecekler. Yeni uygulama sayesinde hekimler, her ortamda rahatlıkla uygulayabilecekleri ve hastalarıyla risk değerlendirme sonucunu paylaşabilecekleri bir araca sahip olacaklar. “Risk Ölçüm Modeli” 3 farklı operatörden cep telefonuna yüklenebiliyor. Bunun için “RİSK” yazıp 1599’e göndermek yeterli. Cep telefonuna ücretsiz gelen onay mesajını kabul eden hekimler, Kardiyovasküler Risk Değerlendirme uygulamasını hızlı bir şekilde cep telefonlarına indirebiliyorlar. Bu sistem sayesinde hekimler, sadece cep telefonlarının tuşlarını kullanarak, hastalarının 10 yıllık kalp ve damar hastalığı geçirme riskini her ortamda kolaylıkla öğrenebilecekler. Modelin indirilmesinin diğer bir yolu ise “www.kalbinizikoruyun.org” sitesindeki hekimlere özel bölümde yer alan banner’a cep numarasını girmek. Bu şekilde hekimlere wappush’lu SMS gönderiliyor, onay veren kişiler ücretsiz olarak uygulamayı indirilebiliyor. “Hepatit B” Tehlikesi Tartışıldı Hastalığın bulaşma yolları ve teste çağrı konusunda halkın bilinçlenmesine katkıda bulunması amacıyla 12 Aralık 2008 tarihinde İstanbul’da düzenlenen uluslararası kongrenin tanıtım toplantısına, İtalya’dan Padova Üniversitesi İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Bölümü Başkanı Prof. Alfredo Alberti, Almanya’dan Hannover Medical School Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Endokrinoloji Bölümü Başkanı Prof.Dr. Heiner Wedemeyer ile Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bölümü Başkanı Prof.Dr. Ulus Akarca katıldı. Uzmanlar, Hepatit B’nin çok eşlilik ve cinsel ilişki yoluyla, hamilelik sırasında anneden bebeğe bulaşmayla ve steril olmayan mikroplu malzemelerle ya- Ocak 2009 pılan diş tedavileri sonucu, berberlerde aynı jilet ve usturanın birden fazla kişiye kullanılması, kuaförlerde steril olmayan manikür-pedikür yapılması, steril olmayan malzemelerle yapılan dövme, piercing, kulak delme, toplu sünnet işlemleriyle, kan kardeşliği, alın veya ense kestirme işlemi ya da uyuşturucu bağımlılarında aynı enjektörün birden fazla kişiye kullanılmasıyla bulaşabildiğini belirttiler. Ayrıca, taşıyıcı veya hastalıklı bir kişiyle aynı evi paylaşanların risk grubunda olduğunu dile getiren uzmanlar, yapılacak aşıyla Hepatit B’den korunabilineceğini ve hastalığın mevcut ilaç ve yöntemlerle tedavisinin de mümkün olduğunu vurguladılar. Hepatit B virüsü taşınıp taşınmadığını anlamak için doktora başvurarak basit bir test yaptırılabileceğine işaret eden uzmanlar, özellikle tüm gebelerin gebelikleri sırasında mutlaka B tipi sarılık açısından test edilmesi gerektiğini ve eğer Hepatit B taşıyıcısı çıkarlarsa, bebeklere doğumdan hemen sonra yapılacak Hepatit B aşısı Medical Network ve özel koruyucu serumla bebeğin Hepatit hastası olmasının engellenebileceğini belirtti. Hepatit B virüsü taşıyıcısı ve hastalarının, aile bireylerinin Hepatit B aşılarının Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık ocaklarında ve aile sağlığı merkezlerinde ücretsiz olarak yapıldığının altını çizen uzmanlar, hastalık riski taşıyan ya da bu hastalıkları geçirip geçirmediklerini öğrenmek isteyen kişilere sağlık kuruluşlarına başvurarak test olmaları konusunda çağrıda bulundu. Bu arada Türkiye’de Hepatit B ile ilgili halkı bilinçlendirme toplantıları düzenleyen Viral Hepatitle Savaşım Derneği’nin 6 Kasım 2008 tarihinde İstanbul’dan startını verdiği ve bugüne kadar İstanbul Ümraniye, Sultanbeyli, Kartal-Pendik, Gaziosmanpaşa, Bağcılar; Bursa merkez, Gemlik, Ankara Mamak, Sincan, Keçiören, Edirne, Zonguldak ve İzmir’de gerçekleştirilen Hepatit B ile mücadele kampanyasının Diyarbakır, Adıya- 71 Actual Medicine Sağlık Sektöründen KISA KISA ... Haberler man ve Erzurum’da yapılması planlanan toplantılarından sonra sona ere- ceği ve kampanyanın ikinci ayağı nın çok sayıda halkı bilinçlendirme top- lantısıyla 2009’da devam edeceği bildirildi. Pensa İlaç, Türkiye’de Üretime Başladı Eşdeğer ilaç pazarında önemli bir kurum olmayı hedefleyen Pensa İlaç’ ın, güncel tedavilere yönelik yeni ilaçların pazara verilmesi, dolayısıyla ilaca kolay erişime katkıda bulunmayı amaçladığı bildirildi. Tüm dünyada hızla gelişen “eşdeğer ilaç” kavramı- nın, Türkiye’de de bilinirliğini ve kullanımını arttırmayı öncelikli görevlerinden sayan Pensa İlaç’ın, sadece eşdeğer ürün üretimini değil, bu ürünlerin Türkiye’de mevcut ve teknolojik kapasitesi yeterli tesislerde üretilmesini de hedeflediği için çok yönlü işbirliği olanakları üzerinde durduğu belirtildi. Dinçsa İlaç firması ile Pensa İlaç hem üretimde hem de Dinçsa’nın ürettiği ilaçların dağıtım, satış ve pazarlamasında işbirliğine başladıklarını duyurdular. Pensa İlaç Ülke Başkanı Dr. Emin Burçak Paçacı, Dinçsa ile kurulan iş- birliğini şu sözlerle değerlendirdi: “2007’den itibaren önümüze koyduğumuz hedeflere bir bir ulaşmanın mutluluğu içerisindeyiz. Şimdiye kadar pazarlama kadromuzu oluşturduk ve ülke çapında yapılandık. İkinci hedefimiz Türkiye’de üretimdi. Bunu sağlamak için yaptığımız yoğun çalışmaların ardından Türkiye’ nin önemli ilaç şirketlerinden Dinçsa İlaç ile yaratıcı ve çok yönlü bir anlaşmaya vardık. Yaptığımız anlaşma sadece Pensa ilaçlarının üretimini kapsamıyor. Aynı zamanda Dinçsa’ nın ürünlerinin pazarlama ve satışını Pensa olarak üstleniyoruz.” DiyabetTır Türkiye’de DiyabetTır’ın İstanbul’daki aktivitelerini Türkiye Diyabet Vakfı önderliğinde ve Novo Nordisk’in koşulsuz katkılarıyla gerçekleştirirken, İstanbul’ daki ilk gününde ise bini aşkın ziyaretçiyi ağırladı. DiyabetTır’ın diyabetle ilgili toplumsal duyarlılık ve farkındalığı arttırmak amacı ile yola çıktığı 2006 yılından itibaren 5 kıtada, 65 şehirde, yüzbinlerce kişi tarafından ziyaret edildiği bildirildi. 2006 yılında Danimarka’ dan hareket eden DiyabetTır; Almanya, Hollanda, Fransa, İtalya, ABD, Japonya, Yunanistan gibi AmerikaAvrupa-Asya-Güney Afrika’da bulunan 22 ülkeyi ziyaret ettiği, 15 Aralık 2008 tarihinde Bulgaristan’dan “Kapıkule’ den” ülkemize giriş yaptı. 72 Kampanyanın amacı, diyabetle ilgili BM çözümünün benimsenmesi çağrısına, tüm dünyadaki hükümetlerin desteğini sağlamak ve hastalığa ilişkin bilinç düzeyinin yükseltilmesiyle, tüm dünyadaki diyabet yayılımını önlemek için alınacak önlemlerin teşvik edilmesi olarak açıklandı. Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz konuyla ilgili; ‘‘Diyabet, ülkemizde 6 milyondan fazla insanın ciddi sağlık sorunudur. Hayatın her döneminde ortaya çıkması ve yaşam boyu sürmesi nedeniyle top- Medical Network lumun her kesiminden geniş kitlelerin sağlığını ve yaşam kalitesini doğrudan etkilemektedir. XXI. yüzyılda yeni teknoloji ve çalışma koşullarının toplumun gündeme getirdiği yeni sağlıksız yaşam modelinden kaynaklanan diyabet bir salgın olarak tüm istatistiki tahminleri alt üst edecek derecede tüm ülkelerde hızlı bir artış ve yayılma göstermektedir. Bu nedenle dünyadaki tüm ülkeler diyabetle mücadele konusunda yeni stratejiler geliştirmektedir’’ dedi. “DiyabetTır’ın bir diğer önemli işlevi de; ziyaretçilerine ücretsiz kan şekeri ölçümü yapılmasıdır. Bu ölçümler sayesinde onbinlerce kişi kan şekeri ölçümünü tanıyacak, özellikle risk grupları bu ölçümü rutin yaptırmaları gerektiği konusunda bilgilendirilecek’’ diyen Prof.Dr. Yılmaz;‘‘Birçok Ocak 2009 Actual Medicine Sağlık Sektöründen KISA KISA ... Haberler kişide de var olan diyabet hastalığıkomplikasyonları henüz ortaya çıkmamışken- teşhis edilecek ve uygun tedaviye yönlendirilecektir. Bugüne kadar global olarak yapılan en büyük ve kapsamlı bilinçlendirme ve ölçüm projesi ile DiyabetTır’ın ülkemizi ziyaret etmesinden büyük mutluluk duymaktayız. Türkiye diyabetli popülasyonu yüksek bir ülkedir. Dolayısı ile DiyabetTır gibi organizasyonlar diyabetin ülkemizde farkındalık düzeyinin artırılmasında ve halkımızı düzenli kontroller, tedavi ve alınması gereken tedbirler konusunda harekete geçirmekte önemli bir rol üstlenmektedir’’ şeklinde konuştu. Novo Nordisk Türkiye Genel Müdürü Mads Bo Larsen ise sözlerine; ‘‘Yayılma hızı nedeniyle birleşmiş Milletler’ in AIDS’le birlikte global sorun olarak değerlendirdiği iki hastalıktan biri olan diyabetin etkileri, hem birey hem de toplum için potansiyel olarak yıkıcı olmaya devam ediyor. Pek çok kişi durumunun farkında olmadığı için yüksek kan şekeri seviyesiyle dolaşıyor. Novo Nordisk farkındalık yaratıp erken tedaviye ulaşmayı hedefliyor’’ dedi. Hedef 6.5 Kampanyası Başladı kara Diyabet Derneği ve Türk Obezite Vakfı’nın destek verdiği bildirildi. Türkiye’deki 50. yılını kutlayan Glaxo SmithKline, “Diyabet”e dikkat çekmek üzere, bir ilki gerçekleştirip 8 dernekle bir araya gelerek bir kampanya başlattığını duyurdu. Bir salgın gibi dünyayı tehdit eden “Diyabet”le yaşamı kolaylaştırmak için hastaların 3 ayda bir HbA1c (hemoglobin A1c) düzeylerini ölçtürmelerinin önemine dikkat çekilen ve Glaxo SmithKline’ın katkıları Sağlık Bakanlığı’nın izniyle gerçekleşen kampanyaya Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, Türk Diabet ve Obezite Vakfı, Türk Diabet Cemiyeti, Türk Diyabet Vakfı, Diyabet Obezite ve Beslenme Derneği, Türkiye Obezite ve Araştırma Derneği, An- Konu ile ilgili yapılan açıklamada; diyabet hastalarının %90’ınının tip 2 diyabet olduğu ve Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun verilerine göre, tüm dünyadaki diyabet hastası sayısının şu anda 246 milyonken bu sayının 2025'te yaklaşık 380 milyona ulaşacağının öngörüldüğü, hastalık ölüm sebepleri arasında 4. sırada yer aldığı ve her yıl diyabete bağlı olarak 3.8 milyon kişi hayatını kaybederken, Türkiye’de de tip 2 diyabetin görülme sıklığının %7.2, hasta sayısının ise 2.600.000 olduğu bildirildi. Bu önemli hastalığın tedavisindeki hedefin ise "normal" kan şekeri düzeyinin elde edilerek sürdürülmesi olduğu açıklandı. Uzmanlar diyabetin kısa ve uzun süreli komplikasyonlarından kaçınmak için kan şekeri düzeylerinin sürekli normal aralıkta tutulmasının önemine dikkat çekerken, normal kan şekeri düzeyinin sürdürülebilmesi için diyet, egzersiz, kilo kontrolü gibi konulardaki doktor tavsiyelerine uymak ve reçete edilen ilaçları kullanmanın büyük önem taşıdığı da kaydedildi. Diyabetin, iyi tedavi edilmediği takdirde böbrek rahatsızlıkları, görme bozuklukları, koroner kalp hastalığı, sinir sistemi rahatsızlıkları gibi ağır sonuçlara neden olan ve yaşam süresini kısaltan bir hastalık olduğu hatırlatılarak, diyabet tedavisi takibindeki en önemli testlerden birinin HbA1c testi olduğu, hemoglobin A1c (HbA1c) değerinin, son üç aydaki kan şekeri ortalamasını yansıttığı belirtilerek; diyabetli bireyler için büyük önem taşıyan HbA1c hedefinin %6.0-7.0 olması gerektiğinin önemi vurgulandı. HbA1c düzeyinin her %1 düşürülmesiyle komplikasyon riskinin azaldığı, iyi glisemik kontrolün, mikrovasküler (nöropati, nefropati, retinopati) ve makrovasküler (MI, inme) komplikasyonların azaltılması üzerinde önemli bir etki yaptığı açıklandı. “Diyabeti Yaşıyoruz” 2. Yılında Diyabetten etkilenen kişileri bir araya getirmek ve diyabet hakkında farkın- Ocak 2009 dalık yaratmak amacıyla Dünya çapında, Lilly İlaç, Uluslararası Diyabet Medical Network Federasyonu ve Uluslararası Pediatrik ve Adolesan Derneği tarafından 73 Actual Medicine Sağlık Sektöründen KISA KISA ... Haberler düzenlenen “Diyabet’i Yaşıyoruz” ödüllü yaratıcı anlatım yarışması Türkiye’de, Türkiye Diyabet Vakfı, Çocuk ve Adelosan Diyabetikler Derneği ve Diyabetle Yaşam Derneği işbirliği ile bu yıl yeniden düzenleniyor. 31 Mart’a kadar devam edecek olan yarışmanın atölye çalışmalarının, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Samsun, Muğla, Maraş ve Edirne olmak üzere sekiz ayrı ilde düzenlenmesinin hedeflendiği bildirildi. Bu yıl ikincisi gerçekleştirilecek ve jüri üyeleri arasında Yaşar Kemal, Ara Güler ve Mehmet Güleryüz’ün yer aldığı yarışmanın basın toplantısında proje ortaklarından Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof.Dr. Temel Yılmaz, Çocuk ve Adolesan Diyabetikler Derneği Başkanı Prof.Dr. Hülya Günöz, Diyabetle Yaşam Derneği ve Uluslararası Diyabet Federasyonu Avrupa Yönetim Kurulu Üyesi Doç.Dr. Şehnaz Karadeniz ile Lilly İlaç Genel Müdürü Rob Smith hazır bulundular. Uluslararası alanda düzenlenen Diyabet’i Yaşıyoruz yarışmasında geçen yıl Türkiye’den şiir dalında ikincilik kazanan Gökhan Erdoğan ve fotoğraf dalında üçüncülük kazanan Pınar Esmer’e de toplantıda ödülleri takdim edildi. Son katılım tarihi 31 Mart 2009 olan yarışmaya katılan eserlerin, yazar Yaşar Kemal, fotoğraf sanatçısı Ara Güler ve ressam Mehmet Güleryüz tarafından değerlendirilerek uluslararası yarışmaya gönderileceği bildirildi. Yarışmaya katılan tüm eserler ve hikayeler dünyadaki benzerleri ile birlikte, oluşturulacak bir web sayfasında yer alarak diyabet hastaları için ilham kaynağı olarak paylaşıma sunulacağı da belirtildi. Yarışmaya katılan kişiler, diyabetin küresel sembolü olan “mavi halkalı” diyabet iğnesini alacaklar. Dağıtılan her iğne setinden bir dolar alınarak toplanacak kısım, Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun 18 gelişmekte olan ülkedeki 1100’den fazla çocuk için yaşam kurtaran diyabet ilaç ve malzemesi sağlayan Bir Çocuğa Ha- yat Programı’na bağışlanacağı bildirildi. Lilly, ayrıca “Diyabet’i Yaşıyoruz” yarışmasının katılımcıları adına, Bir Çocuğa Hayat Programı’nı desteklemek üzere ayrı bir bağışta da bulunacağını açıkladı. Diyabeti Yaşıyoruz yarışmasının katılımcı kategorileri şöyle: Çocuklar (eserin verildiği tarihte 18 yaşından küçük olan), yetişkin (18 yaş ve üstü) olan kişilerin başvuruların “format” kategorileri olarak: Kompozisyon veya şiir - 500 kelime veya daha az, fotoğraf(lar) - üç baskıya kadar, orijinal resim veya tablo - en fazla 43 cm. x 66 cm. büyüklüğünde olduğu bildirildi. “Diyabet’i Yaşıyoruz” Yaratıcı Anlatım Yarışması’na katılım hakkında ayrıntılı bilgi almak için www. turkdiab.org, www.diyabetiyasiyoruz.org ve www.lilly.com.tr sitelerinden bilgi alınılabilir. Renin Akademisi Türkiye Kuruldu Alanında bir ilk olan Renin Akademisi Türkiye, lider yerli ve yabancı hekimlerin buluştuğu bir lansman toplantısı ile faaliyetlerine başladı. Prof. Dr. Mustafa Arıcı, Prof.Dr. Tevfik Ecder, Prof.Dr. Serap Erdine, Prof.Dr. Zeki Öngen ve Prof.Dr. Yağız Üresin’in yürütme kurulunu oluşturduğu Renin Akademisi Türkiye'nin kuruluş 74 Medical Network amacı, kan basıncının yükselmesinde önemli bir yere sahip olan Renin Sistemi’nin ülkemizde daha iyi anlaşılması ve araştırılması olduğu bildirildi. Akademinin; eğitim, araştırma ve geliştirme alanlarında ülkemizde Renin Sistemi ile ilgili projeler üretmeyi ve bu konuda bilgi ve tecrübe paylaşımının sağlanacağı bir plat- Ocak 2009 Actual Medicine Sağlık Sektöründen KISA KISA ... Haberler form yaratmayı hedeflediği açıklandı. Ülkemizin en önde gelen hekimlerinin bölgesel ve ulusal fikir liderlerinin katılımının yanı sıra uluslararası alanda ün yapmış ve konularında lider olan Prof.Dr. Jan Danser ve Prof.Dr. Luft’un da toplantıya konuşmacı olarak katıldıkları belirtildi. Renin Akademisi Türkiye’nin, bundan sonra yapılacak ulusal kongre ve toplantılarda aktif bir rol alarak bilimsel oturumlarda yer almayı planladıkları bildirildi. Toplantıda katılımcı hekimlere Renin Akademisi Türkiye tarafından çıkarılmaya başlanan 'Renin Dünyası' isim- li bülten, renin alanındaki klinik çalışmaların yürütme kurulundaki hekimlerin yorumlarıyla hazırlanan 'Renin 2008' kitabı ve 'Renin Peynir Kitabı (Renin Cheese Book)' dağıtılarak, Renin Akademisi Türkiye tarafından oluşturulan web sitesinin tanıtımı yapıldı. Gribin İş Yaşamı İçin Maliyeti Yüksek Son 13 yılın bilimsel makale taramaları gribin maliyetinin Almanya ve Fransa’da yılda 10-15 milyar dolara kadar yükseldiğini gösteriyor. Dünyanın önde gelen bağımsız sağlık araştırma şirketlerinden biri olan İngiltere merkezli The Cochrane Collaboration’da 1995 yılından bu yana yer alan çalışmaların gribin iş dünyasındaki önemini vurguladığı bildirildi. http://www.cochrane.org/ docs/descrip.htm tarafından sistematik olarak gerçekleştirilen grip çalışmaları taramaları yetişkin bireylerin grip nedeniyle kaybettikleri iş günlerini tespit etmeye ve buna ilişkin diğer parametreleri değerlendirmeye çalıştığı vurgulandı. The Cochrane Collaboration makaleleri ile MEDLINE, EMBASE ve BIOSIS kayıtları üzerinde yapılan son araştırmada ulaşılan toplam 289 belgenin 28 adedinin (yüzde 9.7) bu de- Ocak 2009 ğerlendirmeye dahil edilecek nitelikte bulunduğu, Kuzey Amerika, Batı Avrupa, Asya ve Avusturalya’daki işyerlerinde yapılmış olan çalışmaların üç ana kategoriye ayrıldığı bildirildi. Bunlar; grip tanısının laboratuvar testleri ile desteklendiği çalışmalar (örneğin işgünü kaybına esas olan nedenin açıkça grip olarak belirtildiği haller), gribin herhangi bir laboratuvar testi olmadan doktor tarafından klinik bulgulara dayanılarak teşhis edildiği haller ve gribin katılımcıların kendi beyanlarında ifade edildiği çalışmalar olarak belirlendi. Söz konusu bu çalışmalar arasında herhangi bir meta-analizini mümkün kılmayacak şekilde değişkenlikler bulunduğundan sonuçların kalitatif raporlama ile elde edildiği bildirildi. Grip teşhisinin laboratuvar sonuçları ile desteklendiği durumlarda her bir vaka için kayıp iş günü sayısının ortalamasının 1.5 ile 4.9 arasında değiştiği gözlendiği, bu araştırmaların ayrıntılı değerleri gösterenlerinde, doktorun koyduğu grip teşhisini takip eden günlerde iş günü kayıplarının 3.7 ile 5.9 gün arasında değiştiğinin ortaya konulduğu açıklandı. Hastanın teşhisini kendisinin koyduğu grip vakalarında ise iş günü kaybı ortala- Medical Network masının vaka başına 1 gün ile 4.3 gün arasında değişiklikler gösterdiği de kaydedildi. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın 2. Grip Referans Merkezi olarak kabul ettiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Viroloji ve İmmünoloji Bilim Dalı öğretim üyelerinden Prof.Dr. Selim Badur, araştırma sonuçlarını değerlendirirken grip salgınlarının toplum üzerinde çok önemli bir yük oluşturduğuna dikkat çekti. Hem iş günü kaybı hem de hastalık sonrası işe dönen kişilerin düşük kapasite ile çalışmaya devam etmelerinden doğan üretim kayıplarının toplum açısından büyük maliyetler yarattığını hatırlatan Prof.Dr. Selim Badur, “gripten korunmanın ve aynı zamanda grip tedavisinin birçok etkili yöntemi vardır, gribin toplum üzerindeki ekonomik yükünü azaltmak için bu yöntemlerden faydalanılmalıdır. Özellikle toplu grip salgını ihtimalinin bulunduğu iş yerlerinde gerekli önlemleri almak iş yeri sahibinin sorumluluğu olmalıdır. Bu bilinçle hareket etmek iş yerlerindeki bu kayıpları da minimuma indirebilecek diğer yandan da toplum sağlığı anlamında olumlu bir adım atılabilecektir” açıklamasında bulundu. 75