HABER İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ DR. MUSTAFA AYDIN’A İSLAM DÜNYASI YILIN EĞİTİMCİSİ ÖDÜLÜ İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, İslam dünyasında yükseköğretim alanındaki çalışmalarından dolayı İslam İşbirliği Teşkilatı (OIC) tarafından “İslam Dünyasının En İyileri” (Jewels of the Muslim World) ödülüne layık görüldü. H er yıl “The Muslim World Biz” fuarı ve konferansı ile eş zamanlı olarak İslam İşbirliği Teşkilatı (OIC), Cidde Ticaret Kalkınma İslam Merkezi (ICDT), Fas - Arap Üniversiteler Birliği (AARU) ve Malezya Hükümeti’nin organizasyonuyla verilen “İslam Dünyasının En İyileri 2016 Ödülü” ne bu yıl eğitim alanında İslam dünyasına katkılarından dolayı İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın layık görüldü. Dr. Aydın, Türkiye adına bu ödülü alan ilk isim oldu. “İSLAM DÜNYASININ EN İYİLERİ ÖDÜLÜNÜ SİZE TAKDİM ETMEKTEN GURUR DUYMAKTAYIZ” Malezya Putra WorLd Trade Center Kuala Lumpur’da gerçekleşen ödül töreni için İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın’a gelen davette şu ifadelere yer verildi: “Değerli Dr. Mustafa Aydın, İslam dünyasına değerli katkılarınızdan dolayı saygımızın bir gös- 90 | KASIM 2016 | WWW.EKOVİTRİN.COM tergesi olarak bu ödüle layık görüldünüz. Özellikle İslam dünyasında enerjiniz bir fark yaratmakta ve insanların hayatlarında pozitif bir etki oluşturmaktadır. Özellikle eğitim ve iş alanları başta olmak üzere tüm başarılarınızı kutlamak için sizlere ‘İslam Dünyasının En İyileri’ ödülünü takdim etmekten gurur duymaktayız. Ödülü size vermemiz, bu yılki katılımcılara enerji verecek ve kişisel ve iş alanındaki başarıya ulaşmalarını sağlayacaktır. İslam Dünyasının En İyileri” ödülü Müslüman ülkeler arasındaki ekonomik ve sosyal bağlarını güçlendirmedeki ve bu ülkeler ve dünyanın geri kalan kısmındaki yapıcı anlayışı arttırmaktaki çabalarından dolayı önde gelen sanayici ve topluluk liderlerini belirleyici ve tanımlayıcı olarak görülmektedir. Ödül ayrıca, alan kişileri kendileri ve ülkelerinin refahı için katkıda bulunan yetenekli iş adamları olarak sembolize etmektedir. Bu ödül ayrıca genç nesillere ilham kaynağı olması açısından önemli olmakla birlikte global ekonomide verimli ve yetenekli katılımcılar olarak yer almada imajınızı güçlendirmektedir.” “EĞİTİM DİPLOMASİSİ” KAVRAMINI GÜNDEMİN ÜST SIRALARINA TAŞIDI İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın eğitim alanında ulusal ve uluslararası anlamda yaptığı çalışmalarla da öne çıkıyor. Aynı zamanda Avrasya Üniversiteler Birliği (EURAS) ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Eğitim Ekonomisi İş Konseyi Başkanı görevlerinde bulunan Dr. Aydın, başta İslam dünyası olmak üzere katıldığı her çalışmada ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda huzur, barış ve istikrarın ancak eğitim ile mümkün olduğunu vurgulaması, “eğitim diplomasisi” kavramını gündemin üst sıralarına taşıyarak bölgesel ve küresel sorunlara çözüm önerileri getirilmesini sağlaması, düşük ekonomi düzeyine sahip toplumların ve özellikle mültecilerin eğitimi konusunda öncü çalışmalarıyla ödüle layık görüldü. BU BAŞARI ALKIŞLANIR Dr. Mustafa Aydın’a ödülü Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da gerçekleştirilen törenle takdim edildi. Dr. Aydın, Türkiye adına bu ödülü alan ilk isim oldu. WWW.EKOVİTRİN.COM | KASIM 2016 | 91 SÖYLEŞİ DR. MUSTAFA AYDIN 2023 HEDEFLERİNE YETİŞMİŞ İNSAN GÜCÜYLE ULAŞABİLİRİZ Türkiye, 15 Temmuz’da tarihinin en zor günlerinden birini yaşadı. Türk halkının üstün bir kahramanlık örneği gösterdiği bu süreç ekonomiyi ve siyaseti derinden etkiledi. En fazla etkilenen sektörlerden biri de eğitim sektörü oldu. İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, 15 Temmuz sürecinin eğitim dünyasına etkileri ve üniversite olarak yaptıkları çalışmalar hakkında Ekovitrin Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Kamuran Abacıoğlu’na önemli açıklamalarda bulundu. “15 TEMMUZ, TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ BİR DÖNÜM NOKTASIYDI” Türkiye, 15 Temmuz’da çok önemli bir dönemeçten geçti. Eğitimci gözüyle bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Kısa bir değerlendirme alabilir miyiz sizden? Türkiye zor bir süreçten geçti. 15 Temmuz’un arkasından gelen hadiseler hiç istenmeyen bin manzara. Ülkemizin üzerinde karamsar bir tablo oluşturulmak isteniyor. Aziz milletimiz tarihin hiçbir döneminde rahat bir şekilde hayatını sürdürmedi. Hep bir kargaşa, hep bir savaş hep olumsuzluklar içerisinde yaşayarak bugünlere geldik. Bunların üstesinden gelmiş bir mille- Mustafa AYDIN İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için üniversitelere büyük görevler düştüğünü belirtiyor. Bilim ve teknoloji alanında dünya ile rekabet edebilecek bir stratejinin belirlenmesi gerektiğini ifade eden Dr. Aydın, Türkiye’nin eğitimli insan gücüyle büyük hedeflere ulaşacağını söylüyor. 92 | KASIM 2016 | WWW.EKOVİTRİN.COM tiz. Dolayısıyla bu sıkıntılı sürecin de üstesinden geleceğiz. Batı her zamanki gibi iki yüzlü bir tavır sergiledi. Diğer dünya ülkelerinin bize bakışı ortada. Bir yandan ekonomik sıkıntılarla diğer yandan politik sorunlarla mücadele ediliyor. Gençlerimizin kararlılığı ve üniversitelerimizin ortaya koyacağız dünya standartları üzerindeki eğitimle daha iyi bir gelecek kurarak bu sorunların üstesinden geleceğiz. 15 Temmuz, Türkiye için çok önemli bir dönüm noktası oldu. Demokrasi kazandı. Türkiye’nin ve Türk halkının bu anlamda önemli bir sınav verdiğini düşünüyorum. İstanbul Aydın Üniversitesi ve diğer üniversitelerle birlikte geleceğin insanlarını yetiştiriyoruz. Geleceğin cumhurbaşkanlarını, başbakanlarını, bürokratlarını, iş insanlarını yetiştiriyoruz. Gerek 15 Temmuz gerekse 15 Temmuz öncesi Güneydoğu’daki hâdiselerin yeniden yaşanmaması için bizlere önemli görevler düşüyor. Bu aynı zamanda üniversitelerimizin temel amaçları arasında olmalı. Gençlerimizi ülkemizin gerçek şartlarına uygun yetiştirmemiz lazım. Dünyanın ülkemizde alakalı ne düşündüğünü bilerek yetiştirmemiz lazım. Bilimi, teknolojiyi ve aklı hep ön planda tutmalıyız. 15 Temmuz sonrasında üniversitelerle ilgili önemli kararlar alındı. Fethullahçı Terör Örgütü FETÖ ile bağlantılı üniversiteler kapatıldı. Akademik kadroları tasfiye edildi. Öğrenciler devlet üniversitelerine veya başka üniversitelere yerleştirildi. Bu konuda neler söyleyeceksiniz? Takdir edersiniz ki öğrenciler A şehrindeki B üniversitesine giBütün hayatını ona göre “FETÖ, diyordu. idame ettirmişti. Ona göre ev EĞİTİMİ DE tutmuş, ona göre sosyo ekonoETKİLEDİ” mik yapısını oluşturmuştu. Fakat zorunlu olarak bir şehir değişikliği meydana geldi. Bunun getirdiği birtakım eksiklikler oldu. Bunu telafi etmek için de özel öğrenci statüsü diye bir karar alındı. Yani öğrenci Gaziantep’te okuyor İstanbul’daki bir üniversiteye yerleşiyor fakat İstanbul’a gelmesi mümkün olamıyor. O dersleri Gaziantep’teki bir başka üniversitede alma imkanı sağlandı. Yani öğrencinin kayıt olduğu üniversite ile dersleri aldığı üniversite arasında bu öğrencilerimiz için bir farkındalık oluşturularak böyle bir imkan sağlandı. Dolayısıyla bu öğrencilerimizin mağduriyetini gidermiş oldu. Elbette ki yaşananlar istenen bir olay değildi. Hiç kimse kendi okuduğu üniversitenin dışında başka bir üniversiteye gitmek istemeyebilir. Fakat 15 Temmuz sonrasında ülkemizin içerisinde bulunduğu şartlar darbe girişimi ve darbe girişimine destek veren üniversiteler gerek akademik kadro dünyanın her yerinde olduğu gibi muhakkak bir yaptırımla karşı karşıya gelmesi gerekiyordu. FETÖ, Batı kaynaklı ya da iç mihrakların bir araya gelmesiyle bir darbe teşebbüsü gerçekleştirildi diyebiliriz. Ama her halükarda bu darbe kalkışmasında destek veren, ona zemin hazırlayan ister akade- WWW.EKOVİTRİN.COM | KASIM 2016 | 93 SÖYLEŞİ DR. MUSTAFA AYDIN misyen, ister üniversite, ister bir iş adamı Bütün sektörlerin gündeminde olması ya da bir kamu görevlisi olsun muhakkak gereken bir konu bu. Biliyorsunuz 2023 yılı bir yaptırımla karşı karşıya kalacak. Bu için 500 milyar dolar ihranedenle bu gibi konulardan kaynaklanan cat hedefi konuldu. Fakat bir öğrenci mağduriyeti var. Yoksa öğtakdir edersiniz ki sadece “BÜYÜK belirli sektörlerin çalışrencilerimize böyle olaylara ilişkilendirmiyorum. Öğrenci o üniversiteye gider- HEDEFLERE masıyla bu hedeflerin yaEĞİTİMLİ kalanması mümkün değil. ken, orayı bir devlet tarafından açılmış İNSAN Çünkü bu ülkemizin ihracat üniversite olarak gördüğü için tercih etti. Onun için asla hiç bir üniversite ne devlet KAYNAĞI İLE hedefidir. Dolayısıyla burane de özel üniversitelerde okuyan hiçbir ULAŞABİLİRİZ” da eğitim sektörüne önemli öğrencimize önyargıyla bakmıyoruz. Bügörevler düşüyor. Şu anda tün üniversitelerimiz bu öğrencilerimize dünyada yaklaşık 5 milyon kapılarını sonuna kadar açtılar. Özellikle dolaşan öğrenci var. 2020 yılında bu rakam 7 milyona ulaYÖK Başkanımız bu öğrencilerimizin üniversitelere yerleştirilmesi konusunda her şacak. Her öğrenci bulunduğu ülkede ortürlü kolaylığın sağlanması konusunda ıs- talama 40 bin dolar bırakıyor. Bugün dünrarla üniversitelere tavsiyelerde bulundu. yada 200 milyar dolarlık bir bütçe var. Peki Bu öğrencilerimizin tamamı üniversitele- Türkiye 500 milyar dolarlık hedefi yakare yerleştirildi, şu anda eğitim öğretimleri lanması için bu 200 milyar dolardan ne kadevam ediyor. dar alıp buraya dahil edecek ya da etmeli? 2011 yılında Eğitim Ekonomisi İş Konseyi’ni Geçmiş yıllarda İstanbul Aydın Üni- kurduğumuz zaman Türkiye’de uluslararaversitesi’nin vakıf üniversiteleri arasın- sı öğrenci sayısı 30 bin civarındaydı. Buda tercih edilme oranlarında her zaman gün 110 bine ulaştı. 2023’e kadar bu rakamı birinci olduğunu biliyoruz. Bu yılki du- 250 binin üzerine çıkaracağız. 250 binin üzerine çıkarttığımız zaman bu 500 milyar rum nedir? Bu rakamlar YÖK tara- dolarlık hedefe uluslararası öğrencilerden fından aralık ayında veri- ciddi bir katma değer gelecek. Aynı şekilde liyor. Ama bizim aldığımız sağlık turizmi. Bugün Türkiye’deki belirli “İAÜ, verilere göre İstanbul Aydın hastanelerin hasta sayılarının yüzde 20’si EN ÇOK Üniversitesi 2016 akademik uluslararası hastalardan oluşuyor. Oradan TERCİH yılına başlarken yine en çok çok ciddi bir katma değer sağlanması laEDİLEN tercih edilen vakıf üniversi- zım. Örneğin bilişim ve eğlence sektörü… sinemalar çok yoğun şekilde çaVAKIF tesi oldu. En çok öğrenci- Filmler, lışıyor. Bildiğim kadarıyla Türk dizilerini nin yerleştirildiği vakıf üniÜNİVERSİTESİ” versitesi şampiyonluğunu dışarıya ihraç ediyoruz. Biz buna hizmet ihracatı diyoruz. Elle tutulan gözle görükorumaya devam ediyor. len ürünlerin yanı sıra hizmet ihracatı dediğimiz konsept ihracatı, akıl ihracatı, bilgi 2023 yılına kısa bir süre kaldı. Gerek iç ihracatı da Türkiye’nin 500 milyar dolarlık gerekse dış etkenler Türkiye’nin büyüme ihracat hedefine katkı sağlamakta önemli hedeflerini etkiliyor. Bir patinaj durumu söz bir yer teşkil ediyor. Dolayısıyla baktığımız konusu. Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerine zaman karşımıza önemli bir konu çıkıyor: ulaşabilmesi için neler yapılması gerekiyor? O da şu hangi sektörde olursanız olun 94 | KASIM 2016 | WWW.EKOVİTRİN.COM eğer eğitilmiş insan kaynağını yetiştirip o sektörde istihdam edemiyorsanız hedefinize ulaşmanız mümkün değil. Biz birçok sektörde o sektörün hamallığını yapıyoruz. Yetişmiş insan kaynağımız olmadığı için merdiven altlarında üretmiş olduğumuz ürünleri başka ülkelerin markasıyla dünya pazarlarına sunuyoruz. Oysaki biz o sektörlerde; tekstilde, takı tasarımında, deride, imalat sanayinde, otomotivde, bilişimde kendi markalarımızla dünya pazarlarına çıkmış olmamız halinde; siz de çok iyi biliyorsunuz ki gömlek Türkiye’de üretiliyor. Üzerinde Türk Malı yazıyor. Fakat A markasıyla satılıyor. O şekilde satıldığı zaman Türkiye’de üretilen gömlek için verdikleri para; örnek veriyorum 10 lira dışarıda o gömlek bin TL’ye satılıyor. Hiçbir şey yok aslında. Sadece markayla satılıyor. Bu da tamamen gelişmiş insan kaynağından kaynaklanıyor. Dolayısıyla gelişmiş insan kaynağı kullanmamız lazım. Yani burada geldiğimiz nokta yine eğitim. Özet olarak bütün sektörler istihdam ettikleri insan kaynağını o alanda yetişmiş insanlardan müteşekkil olması halinde ancak biz o hedeflere ulaşabiliriz. Türkiye tarafından tanınmayan Tayvan örneğini vermek istiyorum. Halen daha Türkiye tarafından tanınmamış. Şu anda 450 milyar dolarlık ihracatı var. Ülke stratejilerini bunun üzerine kurmuşlar. Ne üretirseniz satacaksınız. Satamayacağınız hiçbir şeyi üretmeyeceksiniz. Temel felsefeleri bul. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak gerek hizmet sektöründe gerek üretim sektöründe ya da imalat sektöründe böyle bir felsefeyi ön plana çıkarmamız lazım. Türkiye’nin yeraltı kaynakları, yer üstü zenginlikleri, insan kaynakları imkanlar ekonomisi buna çok müsait. Bütün mesele önümüze bu hedefleri koyup eğitim stratejilerimizi, ekonomik stratejilerimizi, ihracat stratejilerimizi bu doğrultuda oluşturabilmek. İ.A.Ü. Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın yeni eğitim öğretim dönemi ve üniversitelerinin yaptığı çalışmalar hakkında Ekovitrin Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Kamuran Abacıoğlu’na açıklamalarda bulundu. Üniversitelerin aslı vazifesi bilimsel çalışmalardır. Dünyanın en ileri ülkelerinde o ülkeleri gerek ekonomide ve diğer alanlarda sıçrama yapmalarını sağlayan buluşlar üniversitelerde yapılıyor. Bu sıçrama daha sonra reel ekonomiye aktarılıyor. Bu ülkeler daha sonra diğer ülkelerle arayı açıyor. Bunun örnekleri var. İstanbul Aydın Üniversitesi’nin akademik hedefleri nelerdir, bu konuda neler yapılıyor? 2002 yılında önümüze bir hedef koyduk. Üniversi“EN BÜYÜK temizin daha temelleri atıHEDEFİMİZ lırken bundan yaklaşık 15 yıl 2023’TE önce bir hedef koyduk önüİLK 500’DE müze. Dedi ki cumhuriyetiOLMAK” mizin 100’üncü yılında dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına girmek zorundayız. Bütün üniversitemiz yapılanmasını bu doğrultuda yapıyor ve koşar adımlarla bu hedefe doğru ilerliyoruz. Çalışmalarınızın tamamı bu yönde. 2023 yılında dünyanın ilk 500 Üniversitesi arasında bir Türk üniversitesi olmak için çalışıyoruz. Tabii bütün üniversitelerin bir hedefi, bir stratejisi olması gerekiyor. Bugün çağdaş ülkeler veya ekonomik bakımdan diğer ülkelerle arasını açmış olan ülkelerin temeline indiğiniz zaman patent konusu öne çıkıyor. Birçok ürünün patenti var. Teknolojiyi yaptıkları katkıları çok önemli. Üniversiteler aslında bir tarla niteliğinde. Tabii burada şunun altını çizmek istiyorum, hakkını teslim etmek lazım: Özellikle son beş yıl içerisinde hükümetimiz, ilgili bakanlıklarımız bu tür çalışmalara üniversitelerimizde çok ciddi destekler veriyorlar. Üniversiteler daha önce kendi imkânlarıyla bu araştırmaları yapmak durumunda kalıyorlardı. Şimdi ise yüzde 70, yüzde 80’ine kadarını devlet destekliyor. Dolayısıyla Türkiye son yıllarda büyük bir atılım içerisinde girdi. Bundan 10 yıl önce 1 milyar dolar civarında Avrupa Birliği projeleri havuzuna para aktarıyorduk. Ve o aktarılan paranın yüzde 10’unu kullana- mıyorduk. Yani oraya verdiğimiz paranın yüzde 10’unu geri alamıyorduk. Parayı kim kullanıyordu: Proje yapan ülkeler. Biz de hatayı Batı’da buluyorduk. Biz yapıyoruz, ama bize vermiyorlar diyorduk. Oysaki hiç hatayı kendinizde aramıyorduk. Son 10 yıl içerisinde gerek üniversiteler, gerek kamu kuruluşları, gerek özel kuruluşların proje yapma kültürü gelişti. Mesela biz İstanbul Aydın Üniversitesi olarak 70 civarında proje geliştiriyor. Türkiye bu konuda önemli bir yol kat etti. İstanbul Aydın Üniversitesi bu yarış içerisinde, bu teknoloji havuzu içerisinde bu bilimsel çalışmalar içerisinde çok iyi bir yere sahip. Dünyada 500’ün üzerinde üniversite ile işbirliği yapıyor, ortak projeler yürütüyor. TÜBİTAK başta olmak üzere kalkınma ajansları, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, belediyeler, sağlık kuruluşları, sivil toplum kuruluşlarımızla yıllık ortalama 50’nin üzerinde proje yapıyoruz. 20 milyon liranın üzerinde proje bütçesi var. B:unun da büyük bir kısmını dışardan alıyor Dolayısıyla İstanbul Aydın Üniversitesi bu alanda da güzel çalışmalar yapıyor. WWW.EKOVİTRİN.COM | KASIM 2016 | 95 SÖYLEŞİ DR. MUSTAFA AYDIN HABER UĞUR KOLEJİ ERGENLİK DÖNEMİNDE ÖĞRETMEN VE AİLE İLİŞKİSİ KUVVETLİ OLMALI Ergenlik döneminde yaşanan bedensel ve ruhsal farklılıklar öğrenciler üzerinde büyük değişimlere yol açıyor. Bu süreçte öğrenciye yüklenen aşırı sorumluluk okul başarısında düşüşe neden oluyor. Geçtiğimiz yıl Türk bilim adamı Aziz Sancar Nobel ödülü aldı. Kendisi Türk ama Amerika’daki üniversitede yaptığı çalışmalarla Nobel ödülüne layık görüldü. Türkiye’de yaptığı çalışmayla Nobel ödülü kazanmadı. Dolayısıyla bu ödül bir Türk’e ait olmasıyla birlikte aslında Amerika’ya ait işin doğrusu. Orhan Pamuk, Nobel’e Edebiyat Ödülü’nü almıştı. 2023 yılına kadar Türk üniversitelerinde yapılmış bir çalışmayla Nobel kazanma ümidimiz var mı? O her zaman var. Şunu kabul etmek lazım; üniver“TÜRK sitelerimiz yıllarca farklı neHALKINI denlerden dolayı, toplumu NOBEL’E ve toprağıyla bütünleşmekADAY ten uzak bir anlayış içerisinGÖSTERDİK” de olduklarından dolayı böyle bir eksiklik olmuş olabilir. Akademik özgürlükler adı altında ülkenin ihtiyaçları dikkate alınmadı. Türkiye’deki üniversitelerin geçmişi 1200’lü tarihlere kadar uzanıyor. Bu konuda bir strateji belirlenmediği için böyle bir eksiklikten söz edebiliriz. Son 10 yıl içerisindeki önemli teşvikler oldu. Aslında geniş bir yelpazede bakmak lazım bu olaya. Devletin, üniversitelerin, toplumun bir bütün içinde bu ola- 96 | KASIM 2016 | WWW.EKOVİTRİN.COM ya yaklaşması ve desteklemesi gerekiyor. Bu anlayış sağlanırsa neden Türkiye’deki bir bilim adamı ya da üniversite Nobel ödülü almasın. 2023 yılına kadar kendi çalışmaları sayesinde üniversitelerimizden iyi bir haber geleceğine inanıyorum. 15 Temmuz darbe girişimi karşısında Türk halkının ortaya koyduğu demokratik duruşu ve iradeden dolayı İstanbul Aydın Üniversitesi olarak Türk halkını Nobel Barış Ödülü’ne aday olarak gösterdik. Bu konuda çalışmalarımızı tamamladık. Geçtiğimiz ekim ayında müracaatımızı tamamladık. Dışişleri Bakanımız da bu konuya destek veriyor. Bu çok önemli bir konu. Girişimlerimizden dolayı sizi tebrik ediyorum. Aslında Türkiye bunu bile yurt dışına anlatamadı. Yani Türk halkı silahlı bir güce karşı elinde Silah olmadan bayrağıyla bir darbeyi durdurdu Yani bu dünya çapında bir olay. İstanbul Aydın Üniver“BATI, sitesi’nde yaptığımız orgaDARBE nizasyonların birisinde İsGİRİŞİMİNİ panyol bir gazeteciyi konuk GÖRMEZDEN ettik. Orada yabancı bir gaGELDİ” zeteci gözüyle darbe giri şimini anlattırdık. Tabi sizin de söylediğiniz gibi bizlerin de anlatamama gibi bir eksikliği oldu. O gazeteci de bunu dile getirdi. Yani yaşadıklarımızı Batı’ya daha etkili bir biçimde anlatabiliyor olmanız gerekirdi diye söyledi. Ama şu da bir gerçek: Siz istediğiniz kadar bağırın, istediğiniz kadar argümanları ortaya koydun, eğer karşınızdaki kulaklarını kapatmışsa ve kalbini de kapatmışsa içeriye nüfuz edemiyorsunuz. Yani neredeyse darbe başarısız oldu diye üzülen bir toplum var. Bu durum karşısında üzülen bir Batı ile karşı karşıyayız. Bir Avrupa parlamenteri, parlamentoda kalkıyor ve diyor ki, “Keşke bu darbe başarılı olsaydı.” Bunu söyleyebiliyor. Uzun bir süre uzun bir süre Batı’dan ses çıkmadı biliyorsunuz. Çok çok sonra tepkiler geldi. “Hadi kalkıp Türkiye’ye gidelim, Meclis’i ziyaret edelim” dediler. Aradan uzun zaman geçtikten sonra bunlar oldu. Oysa Batı’nın darbe girişiminin ertesi günü bunları yapması gerekmez miydi? Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum bizim anlatamamak gibi bir eksikliğimiz oldu ama karşı tarafın da kulaklarını tıkadığını, kalplerini kapattığını göz ardı edemeyiz. Ö ğrencinin ergenlik dönemine girmesiyle beraber evde ve okulda zorlu bir süreç başlıyor. Bu dönemde fiziksel ve ruhsal açıdan yaşanan değişimler okul performansı ile doğrudan ilişki içerisinde oluyor. Öğrencinin yaşadığı fiziksel ve ruhsal değişim, okulda yaşanan uyumsuzluklar, arkadaş ilişkileri ve öğrenciye yüklenen aşırı sorumluluklar, okul başarısını düşürüyor. Öğrencilerin bu sürecinde ailelere ve eğitimcilerine büyük görevler düşüyor. Ergenlik dönemine giren öğrencilere karşı ailelerin ve öğretmenlerin ergenlik psikolojisi ve gelişimi hakkında bilgi sahibi olması gerektiğini belirten Uğur Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Servisi Koordinatörü Ayşegül Gürcü, “Ailelerin ve öğretmenlerin, bu zorlu süreçte öğrencilere karşı anlayış ve sabır göstermesi gerekiyor. Gençle fazla çatışma yaşamadan sorunların üstesinden gelmeye çalışmalılar. Genç için zor ama geçici olan bu dönemin bir süreç olduğu unutulmamalı. Biz Uğur Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Servisi olarak bu süreci yaşayan öğrencilerimizin aileleri ve öğretmenleriyle sürekli iletişim halindeyiz. Bunun geçici bir dönem olduğunu ve ona destek olduğumuzu hissettirmeye çalışıyoruz” dedi. Ergenlik döneminde başarı düzeyi düşüyor Ergenlik döneminde öğrencinin artık ebeveyne bağımlılıktan kurtulup kendi kimliği- ni bulmak istediğini vurgulayan Ayşegül Gürcü, “Ergenlik dönemi ile başlayan farklılaşmaları, aileler ve öğretmenler soğukkanlı ve kabul edilebilir karşılamaları gerekiyor. Bu dönemde onların birer birey olduğunu unutarak yıkıcı eleştirilerde ve öğrencinin kendine olan güven ve inancını zedeleyici yorumlarda bulunmamalılar. Genelde bu dönemde öğrencilerin başarı düzeyinde bir düşüş gözlemliyoruz. Fakat eğitimcilerimizden öğrencileri değerlendirirken bu dönemi göz önünde bulundurmaları gerektiğini belirtiyoruz. Bu dönemde aileler ile eğitimciler arasındaki iletişim kuvvetli olmalı ve doğru bir iletişim kurulmalı ” diye konuştu. Birlikte ideal ve hedefler belirleyin Ergenlik döneminde gencin bütün sorumluluklarının üstlenmesinin sağlanması gerektiğini aksi takdirde kişilik gelişiminin ve özgüveninin olumsuz yönde etkileneceğini söyleyen Gürcü sözlerine şöyle devam etti; “Öğrencilerin bu dönemde mutlaka bir hedefi olmalı. Ailelerde bu dönemde gencin olumlu yönlerini destekleyerek “Hiç ders çalışmıyorsun!” cümlesi yerine “Geçen hafta matematik sınavına ne güzel çalıştın, sonucu da güzeldi” şeklinde cümleler kurarak dersler ve okul konusunda takdir etmelidir.” WWW.EKOVİTRİN.COM | KASIM 2016 | 97