ENERJİ-ÇEVRE ETKİLEŞİMİ VE ULUSLARARASI YÜKÜMLÜLÜKLER SELVA TÜZÜNER ELEKTRİK ÜRETİM A.Ş. (EÜAŞ) GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ENERJİ-ÇEVRE ETKİLEŞİMİ(1) Enerji, toplumların ekonomik ve sosyal kalkınmalarında, sanayileşmelerinde, refah düzeylerinin yükselmesinde en önemli girdilerden biridir. Ancak diğer taraftan enerji faaliyetleri çevresel sorunları da birlikte getirir. Enerji kaynakları (fosil yakıtlar, hidrolik enerji, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi v.b.) ve enerjiye yönelik faaliyetler (araştırılması, çıkarılması, taşınması, üretilmesi, iletilmesi, tüketilmesi v.b.) çevre üzerinde olumsuz etkiler yapabilmekte ve ekolojik dengeyi bozabilmektedir. 2 ENERJİ-ÇEVRE ETKİLEŞİMİ(2) Bu olumsuz etkiler; hava, toprak, su gibi alıcı ortamlar ve flora, fauna üzerinde oluşabilmektedir, yerel, bölgesel veya küresel nitelikte olabilmektedir, Uzun mesafelere taşınabilmektedir. Enerji faaliyetlerinin çevre üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirerek, ekolojik dengeyi bozmadan “sürdürülebilir kalkınma” çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir. 3 ENERJİ-ÇEVRE ETKİLEŞİMİ(3) “Sürdürülebilir kalkınma” nın amacı; kalkınma ve sanayileşme sürecinin devamı sağlanarak, kaynaklar tüketilmeden, çevre tahrip edilmeden, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak. “Sürdürülebilir kalkınma” nın üç önemli unsuru; Enerji, Ekonomi, Çevre 4 ENERJİ-ÇEVRE ETKİLEŞİMİ(4) Sürdürülebilir kalkınma kavramının bu üç unsurunun dengede tutulması önemli bir husustur. Enerji – çevre etkileşimi; politika ve stratejileri, ekonomiyi, teknolojileri, hatta liberalleşmenin önem kazandığı günümüzde, serbest piyasa koşullarını ve rekabeti içeren kompleks bir yapıya sahip olup, sistematik bir analiz ve yönetim gerektirmektedir. 5 ENERJİ-ÇEVRE ETKİLEŞİMİ(5) Çevrenin bir bütün olarak ele alınması gerekir; Çevresel etkiler uzak mesafelere taşınabilir; Bazı sorunlar küresel nitelikte olabilir; Çevresel sorunlar ülkelerin ortak sorunudur. Bu hususlar dikkate alındığında, çevresel sorunlara tüm ülkeler ile birlikte ortak çözüm aranması için, uluslararası boyutta çaba gösterilmesi ve işbirliği yapılması önem arz etmektedir. 6 ULUSLARARASI GELİŞMELER (1) Birleşmiş Milletler çalışmaları: 1972 - Stockholm Zirvesi, Çevreye yönelik olarak düzenlenen ilk zirve 1992 - Rio Zirvesi (Çevre ve Kalkınma Konferansı), “Sürdürülebilir kalkınma” kavramının ortaya atılması, insan ve çevrenin ön plana çıkması, uluslararası sözleşmelerin imzaya açılması 2002 - Johannesburg Zirvesi Rio Zirvesi sonrası prensiplerin ve uygulamaların gözden geçirilmesi, ana temanın “sürdürülebilirlik” olması 7 ULUSLARARASI GELİŞMELER (2) Bazı Önemli Uluslararası BM Çevre sözleşmeleri: Uzun menzilli Hava Kirliliğinin Sınır Ötesi Taşınımı Sözleşmesi ve ilgili protokolları Tehlikeli Atıkların Sınır Ötesi Taşınımının ve Bertarafının Kontrolu Sözleşmesi (Basel Sözleşmesi) Akdenizin Kirlenmeye Karşı Korunması (Barselona) Sözleşmesi Karadenizin Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi Sınıraşan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Sözleşmesi (ESPOO Sözleşmesi) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Kyoto Protokolu 8 ULUSLARARASI GELİŞMELER (3) AVRUPA BİRLİĞİ (TOPLULUĞU) ÇALIŞMALARI Çevre konuları 1970’li yıllarda, BM çalışmalarına paralel olarak önem kazanmıştır. AB’nin çevre politika ve stratejileri, Çevre Eylem programları ile oluşmuştur. 1973 yılında ilk Çevre Eylem Programı hazırlanmış ve bunu takiben diğer Çevre Eylem Programları uygulamaya konulmuştur. İlk dört eylem programı döneminde kapsamlı bir çevre mevzuatı oluşmuştur. 9 ULUSLARARASI GELİŞMELER (4) 5. Çevre Eylem Programı -“Sürdürülebilir kalkınma kavramı” ve - çevresel faktörlerin sektör politikalarına entegrasyonu “Cardiff Process” – Cardiff Süreci -1998 Süreç sonunda enerji politikalarının üç ana hedefi - enerji arzı güvenirliği - çevrenin korunması -rekabetin sağlanması 6. Çevre Eylem Programı AB’nin 2010 yılına kadar olan politikaları, hedefleri 10 ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER VE TÜRKİYE (1) Uzun Menzilli Hava Kirliliğinin Sınır Ötesi Taşınımı Sözleşmesi ve ilgili protokolları Sözleşme 1979 yılında imzaya açılmıştır. Özellikle SO2 olmak üzere, emisyonların sınırlandırılması, izlenmesi, azaltılması için en iyi tekniklerin kullanılması, Ar-Ge çalışmalarına önem verilmesi öngörülmektedir. Sözleşmenin kapsamı peş peşe sekiz adet protokol ile genişletilmiştir. Türkiye, Sözleşmeye ve Sözleşmenin ilgili ilk Protokolu olan EMEP Protokuluna taraf olmuştur. 11 ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER VE TÜRKİYE (2) İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ-İDÇS 1992 yılında, Rio Zirvesi’nde imzaya açılmıştır. Küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine neden olan sera gazlarının (CO2, CH4, N2O vb.) azaltılması görülmektedir. Sözleşme gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkelere farklı yükümlülükler getirmektedir. Sözleşmenin Ek-I ve Ek-II listelerinde yer alan ülkeler gelişmiş ülkeler, Ek-I ve Ek-II dışı olanlar ise gelişmekte olan ülkelerdir. 12 ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER VE TÜRKİYE (3) İDÇS VE TÜRKİYE’NİN DURUMU Türkiye, gelişmekte olan bir ülke olmasına karşılık Ek-I ve Ek-II listelerinde yer alması nedeniyle Sözleşmeyi imzalamamış ve eklerden çıkma talebinde bulunmuştur. Bu talep kabul görmeyince, Türkiye, farklı bir yaklaşımla, Ek-II listesinden çıkarılmasını, ülkenin özel koşulları dikkate alınarak Ek-I ülkesi olarak kalmasını önermiştir. Bu konuda, Yedinci Taraflar Konferansında (COP-7) karar alınmış ve karar doğrultusunda, 24 Mayıs 2006 Tarihinde, Türkiye Sözleşmeye taraf olmuştur 13 ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER VE TÜRKİYE (4) İDÇS Çalışmaları Sözleşme gereği, İDÇS Sekreteryasına sunulacak olan ulusal bildirim ve emisyon envanteri hazırlanmaktadır. Bu çerçevede, Ulusal Bildirimde yer almak üzere, UNDP desteği ile ABD - Argonne Ulusal Laboratuvarı (ANL) danışmanlığında, ETKB koordinasyonunda, EÜAŞ ve TEİAŞ’ın katılımı ile “Sera Gazlarının Azaltılmasına Yönelik Senaryolar” adı altında bir proje yürütülmüştür. Söz konusu Projenin çıktıları, taslağı hazırlanmış olan “Ulusal Bildirim”de yer almaktadır. 14 ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER VE TÜRKİYE (5) Kyoto Protokolu İDÇS çerçevesinde 1997 yılında imzaya açılmış ve 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. İlk uygulama dönemi 20082012 arasıdır. Emisyonların 1990 yılı seviyelerine göre %5 azaltılması öngörülmektedir. Emisyon azaltımı için esneklik mekanizmaları: Emisyon Ticareti (ET) Temiz Kalkınma Mekanizmaları (CDM) Ortak Yürütme (JI) Türkiye Kyoto Protokoluna taraf değildir. 15 AB ÜYELİĞİ VE TÜRKİYE(1) 17 Aralık 2004 tarihli Zirvede alınan karar doğrultusunda, 03 Ekim 2005 tarihinde yapılan Katılım Konferansı ile Türkiye AB’ye Katılım Müzakerelerine başlamıştır. Müzakere sürecinin tamamlanabilmesi ve AB üyesi olunabimesi için, AB Politika ve stratejilerinin, genel esaslar açısından, benimsenmesi ve uygulanması, Ulusal hukukun, AB’nin taraf olduğu tüm uluslararası sözleşmelere vb. düzenlemelere taraf olunması da dahil olmak üzere, tüm Topluluk Müktesebatına (Acquis Communautire) uyumlaştırılması; gerekmektedir. 16 AB ÜYELİĞİ VE TÜRKİYE(2) Müzakere sürecinin ilk adımı tarama sürecidir. “Çevre Faslı” tarama süreci çalışmaları Çevre ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda, ilgili kurum ve kuruluşların katılımı ile, yoğun bir şekilde yürütülmüştür. Enerji sektörü temsilcileri de bu çalışmalarda aktif bir şekilde yer almıştır. “Çevre Faslı” Tarama sürecinde, Tanıtıcı Tarama Toplantısı 03-11 Nisan 2006 tarihlerinde; Ayrıntılı Tarama Toplantısı 29 Mayıs-02 Haziran 2006 tarihlerinde; Brükselde gerçekleştirilmiştir. 17 AB ÜYELİĞİ VE TÜRKİYE(3) Çevre Mevzuatının uyumlaştırılması Amacı, ilgili idari sistem de dahil olmak üzere, ulusal mevzuatın AB mevzuatı ile tam uyumlu olmasının sağlanması ve bu uyumun uygulamada da olmasıdır. Müzakere sürecinde, “Çevre Faslı” en sorunlu ve zorlu alanlardan biri olacaktır. AB Çevre Mevzuatının kapsamı çok geniştir; Uygulanması için yüksek maliyetli çevre yatırımları gerektirir. 18 AB ÜYELİĞİ VE TÜRKİYE(4) Enerji Sektörünü ilgilendiren başlıca direktifler: Büyük Yakma Tesisleri (LCP) Direktifi, Kirliliğin Entegre Olarak Önlenmesi ve Kontrolu (IPPC) Direktifi, Hava Kalitesi Çerçeve Direktifi ve tamamlayıcı direktifler, Su Çerçeve Direktifi, Kamu ve Özel Sektör Projelerinin Çevre Üzerindeki Etkilerinin Değerlendirilmesi (ÇED) Direktifi Sıvı Yakıtlarda Kükürt Oranlarının Azaltılması Direktifi Atık Çerçeve Direktifi Atıkların Arazide Depolanması Direktifi 19 AB ÜYELİĞİ VE TÜRKİYE(5) Büyük Yakma Tesisleri (LCP) Direktifi Elektrik enerjisi üretimi açısından en önemli direktiftir Isıl değeri 50 MW ve üstü yakma tesislerini kapsar; Tesislerin ısıl güçlerine, kullanılan yakıt türlerine ve karakteristiklerine, lisans alma tarihlerine (mevcut veya yeni tesis ayırımına yönelik), kalan işletme ömürlerine göre, SO2, NOX ve toz emisyonları için farklı sınır değerler belirlenmiştir. Mevcut tesislerde uyum maliyeti çok yüksektir. “Yüksek Maliyetli Çevre Yatırımlarının Planlanması” adı altında sürdürülen AB Projesinde bu maliyet yaklaşık 1530–1884 Milyon Euro olarak belirlenmiştir 20 AB ÜYELİĞİ VE TÜRKİYE(6) IPPC Direktifi Çevrenin bir bütün olarak korunması için, kirliliğin entegre bir şekilde önlenmesini / kontrolunu ve kirliliğin kaynağında giderilmesini amaçlar. Enerji sektörü de dahil olmak üzere, bir çok sektör direktifin kapsamı içindedir. Çevresel izinler için bir çerçeve oluşturur ve izin prosedürlerini düzenler. İşletme izni için tesisin mevcut en iyi tekniklere (Best Avaliable Techniques-BAT) dayalı olması gerekir. Mevcut en iyi tekniklere uyulması gerekliliği hem yeni hem de eski tesislere ağır maliyet getirecektir. 21 AB ÜYELİĞİ VE TÜRKİYE(7) AB üyeliği çerçevesinde, direktiflerin uyumlaştırılmasının Yanı sıra, AB politikalarına da uyum gerekmektedir. Bu çerçevede, çevresel unsurların enerji politikalarına entegrasyonu önemli bir husustur. Aynı zamanda, günümüz enerji piyasasının oluşturulması çalışmalarında, “çevrenin korunması” hedefinin “enerji arzı güvenirliği” ve “rekabetin sağlanması” hedefleri ile bir denge içinde olması dikkate alınması gereken bir husustur. 22 AB ÜYELİĞİ VE TÜRKİYE(5) Çoğu gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de enerji arzı güvenirliği öncelikli bir husustur. Ancak, rekabete dayalı gerçek anlamda bir enerji piyasasının oluşturulması çevre faktörünün dahil edilmesine bağlıdır. Çevre unsuru ayrıca, bölgesel enerji pazarı oluşumunda da önemlidir. Buna en iyi örnek Güneydoğu Avrupa’da Pazar oluşturulması ve ilgili Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu Anlaşması verilebilir. Türkiye bu sürecin içinde yer almış olmakla birlikte, bazı çekinceli konular ile birlikte, ülkenin bazı erken çevresel yükümlülükler altına girecek olması nedeniyle Anlaşmayı imzalamamıştır. 23 SONUÇ VE ÖNERİLER(1) Çevre konusunda Türkiye 1970’li yıllarda, BM ve AT ile birlikte adım atmış, ancak zaman içinde aynı hızı ve eşzamanlılığı koruyamamıştır. Küreselleşme ve AB üyeliğinin gündemde olması nedeniyle, şimdi hızlı, büyük ve önemli adımların atılması gereklidir. AB çevre mevzuatına uyum açısından, mevzuat değişikliğinin yanı sıra, uygulamaların da önemli olduğu dikkate alınarak, enerji politikalarında köklü değişikliklerin yapılması enerji sektöründe önemli ve maliyeti yüksek çevre yatırımlarının gerçekleştirilmesi zorunlu hale gelecek ve önemli yükümlülükler altına girilecektir. 24 SONUÇ VE ÖNERİLER(2) AB’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler çevre müktesebatının bir parçası olup, mevzuatda tam bir uyum sağlanabilmesi için, Türkiye, taraf olmadığı sözleşmelere v.b. hukuki düzenlemelere (Örneğin Uzun Menzilli Hava Kirliliğinin Sınır Ötesi Taşınımı Sözleşmesinin Protokolları, ESPOO Sözleşmesi, Kyoto Protokolu) de taraf olmak durumunda kalacak ve dolayısıyla, uluslararası sözleşmelerden doğan mevcut yükümlülükler daha fazla artacaktır. Bu nedenle, bu konuda çalışmaların yapılması ve hazırlıklı olunması önem arz etmektedir. 25 SONUÇ VE ÖNERİLER(3) “Sürdürülebilir kalkınma” kavramı ve AB politikaları çerçevesinde, çevresel faktörlerin enerji sektörüne ve enerji politikalarına tam olarak entegrasyonu sağlanmalıdır. Özellikle, enerji sektöründe gündemde olan rekabete dayalı gerçek bir enerji piyasasının oluşturulmasında çevre faktörü büyük bir öneme sahip olup, “enerji arzı güvenirliği”, “çevrenin korunması” ve “reakabet” arasında bir denge oluşturulmalıdır. Bu hususun ülkemizin bölgesel enerji piyasalarında yer alması açısından da önemli olduğu göz önünde tutulmalıdır. 26 SONUÇ VE ÖNERİLER(4) Çevre politikalarının oluşturulmasında, bütünsel bir yaklaşımla, çevresel sorunlara en etkin ve ortak çözüm getirecek maliyet-etkin yöntemlerin kullanılması amaçlanmalıdır. AB ile müzakere sürecinde, uygulanması yüksek maliyetli çevre yatırımları gerektiren direktifler başta olmak üzere, direktiflerin uygulanmasına yönelik geçiş süreci vb. istisnaların tanınmasının müzakere edilebilmesine hazırlıklı olmak amacıyla, enerji tesislerinde, teknik ve mali analizlerin, gerekli çalışmaların yapılması, önceliklerin belirlenmesi ve AB tarafından da kabul görebilecek bir uygulama takviminin hazırlanması önem arz etmektedir. 27 SONUÇ VE ÖNERİLER(5) Enerji - çevre etkileşimi açısından, teknik ve mali analizlerin yapılması, uygun plan ve programların oluşturulması, önceliklerin belirlenmesi önemli olacaktır. Enerji kaynaklarında, mümkün olduğu kadar daha temiz kaynakların payının artırılmasına ve enerji faaliyetlerinin her aşamasında enerji verimliliğinin sağlanmasına özen gösterilmelidir. Yeni tesislerin planlanmasında, çevresel önlemlerin proses aşamasında alınabilmesine olanak sağlayan, ülke koşullarına ve kaynaklarına uygun, maliyet-etkin teknolojilerin kullanılması önem arz etmektedir. 28 29