ORTAÖĞRETİM 9. SINIF KİMYA 5. ÜNİTE: HAYATIMIZDAKİ KİMYA ÜNİTENİN KONU BAŞLIKLARI • • • • 1. TEMİZLİK MADDELERİ 2. YAYGIN MALZEMELER 3. BİYOLOJİK SİSTEMLERDE KİMYA 4. ÇEVRE KİMYASI 1. TEMİZLİK MADDELERİ ÇAMAŞIR SUYU • Çamaşır, bulaşık, fayans, ıslak zemin, tuvalet, banyo temizliğinde kullanılır. • Çamaşır ve bulaşıkta; 2 litre suya 1 yemek kaşığı çamaşır suyu katılır. • Diğer temizliklerde; saf olarak kullanılabilir. • Çamaşır suyunun formülü NaOCl’dir. Sodyum hipoklörür veya sodyum hipoklorit diye okunur. • Saf (% 100’lük) sıvıdır; çözelti değildir. TUZ RUHU ÜRETİMİ H2(g) + Cl2(g) → HCl(g) HCl(g) + su → HCl(suda) Temizlikte doğrudan kullanılan % 36’lık derişik HCl (hidroklorik asit), tuz ruhu adıyla bilinir. Doymuş HCl çözeltisidir. Fayans, taş vb. ıslak zemindeki ağır kirlerin temizlenmesinde kullanılır. Özellikle tuvalet temizliğinde yaygın olarak yararlanılır. Sağlığa zararlı olduğundan kullanılmamasında fayda vardır. ÇAMAŞIR SUYU VE TUZ RUHU BİRLEŞİNCE AÇIĞA ÇIKAN KLOR GAZI ÖLDÜRÜR NaOCl + 2HCl → NaCl + H2O + Cl2 Tuvalet temizliğinde aynı anda hem çamaşır suyu hem de tuz ruhu kullanılmamalıdır. Açığa çıkan Cl2 öldürücü dozdadır. ŞEHİR SULARININ TEMİZLENMESİ • Büyük belediyeler Cl2 (klor) gazı katarak şehir suyunu temizliyorlar. • Küçük belediyeler NaOCl (sodyum hipoklorit) sıvısı katarak şehir suyunu temizliyorlar. • Eczanelerde musluk suyunun dezenfekte edilmesi için satılan bileşik ise kireç kaymağı diye bilinen Ca(OCl)2 (kalsiyum hipoklorit) tabletleridir. • En zararlısı Cl2 gazıyla yapılan klorlamadır. • Cl2 gazı yeşil renklidir. • NaOCl (sodyum hipoklorit), renksiz ve saydam sıvısı • Ca(OCl)2 (kalsiyum hipoklorit) ise beyaz tozdur. KLOR YERİNE ÇAM ÇIRASI KULLANILABİLİR Mİ? • Çam çırasının sudaki dezenfektan etkisi, ispatlanmıştır. • Dezenfektan etki; mikrop üremesini engelleyen ve mikrobu öldüren etkidir. • Eskiden su depolarına çam çırası konurdu. • Çam ağacından imal edilmiş su testileri, geçmişte çok yaygındı. AMONYAK ÜRETİMİ N2 + 3H2 + yüksek sıcaklık ve basınç ↔ 2NH3 + 22 kcal Amonyak, çoğu temizlik malzemesinin bileşimine girer. % 25’lik olan derişik amonyak 5-10 misli seyreltildikten sonra doğrudan temizlik maddesi olarak koltuk, döşeme, halı temizliğinde ve kumaş lekelerinin çıkarılmasında kullanılır. Gümüş eşyalar da amonyakla temizlenir. SODA (ÇAMAŞIR SODASI) • Van gölü suyu, çamaşır sodası çözeltisidir. Ancak, içinde her çeşit deterjan da vardır. • Soda saf hâlde Beypazarı’nda bulunur. • Doğada beyazımsı renksiz, şeffaf ve taş şeklindedir. • Piyasadaki sodalar, sodanın toz edilmişidir. • Çamaşır sodasına, trona da denir. • Van gölündeki çamaşır sodası, dünyanın ihtiyacını karşılayacak kadar çokluktadır. • Formülü Na2CO3’tür. • İleride sabun ve deterjanın yerini alacak kıymette bir kaynağımızdır. • Soda denildiğinde çamaşır sodası anlaşılır, yemek sodası anlaşılmaz. 2. YAYGIN MALZEMELER HAYATIMIZDAKİ BAZI ELEMENTLERİN ELEMENTEL HÂLDE İKEN ÖNEMLİ KULLANIM ALANLARI • H2 (HİDROJEN): Sıvı hidrojen roket yakıtıdır. H2 gazı; margarin elde edilirken sıvı yağların doyurulması işleminde, uçan balonlarda, NH3 (amonyak), HCl (hidroklorik asit) ve CH3OH (metil alkol) bileşiklerinin sentezinde kullanılır. Havanın hacimce % 0,00005’i hidrojendir. • Pb (KURŞUN): Matbaacılıkta, çatıların kaplanmasında, boru, halat, akü ve boya yapımında kullanılır. Lehim; kurşun ve kalay karışımıdır. Saçma; kurşun ve arsenik karışımıdır. Matbaa harfi; kurşun, kalay ve antimon karışımıdır. • Zn (ÇİNKO): Pirinç alaşımında çinko ve bakır vardır. Çatı kaplamalarında, otomobil endüstrisinde, kaplamacılıkta ve boyar madde üretiminde kullanılır. • Ti (TİTANYUM): İlk olarak titan uydusunda keşfedildiğinden bu isim verilmiştir. Tıpta beyin tümörlerinin tedavisinde, güdümlü mermi ve uçak gövdesi imalinde, uydu alıcılarını saptırmada ve aşınmayan balata üretiminde kullanılır. Titanyum ile krom karışımından oluşan alaşımdan, elektrik israfının olmadığı elektrik kablosu yapımında faydalanılır. • W (VOLFRAM VEYA TUNGSTEN): Ampullerin içindeki teller volframdır. • I2 (İYOT): Tentürdiyot; I2 (iyot) ve KI (potasyum iyodür)’ün C2H5OH (etil alkol)’deki çözeltisidir. Radyoaktif izotopu, hipertiroidizimde kullanılır. • P (FOSFOR): Kırmızı fosfor, kibrit üretiminde kullanılır. • Ne (NEON) VE Ar (ARGON): Flüoresanlı lambalarda tüplerin içine bu gazlar doldurulur. Havanın hacimce % 0,0012’si neon, % 0,94’ü ise argondur. • Bi (BİZMUT), Po (POLONYUM), At (ASTATİN), Rn (RADON), Fr (FRANSİYUM), Ra (RADYUM), Ac (AKTİNYUM), Th (TORYUM), Pa (PROTAKTİNYUM), U (URANYUM): Radyoaktif elementlerdir. Enerji üretimi ve ışın elde edilmesinde kullanılır. • Sn (KALAY): Teneke, kalaylanmış sacdır. Sac, ince demir-çelik ürünüdür. Bronz (tunç) alaşımı; kalay ve bakırın karışımıdır. Lehim; kurşun ve kalay karışımıdır. Matbaa harfi; kurşun, kalay ve antimon karışımıdır. • Mn (MANGAN): Sert çelik imalinde kullanılır. Panzer paletleri, manganlı çeliktir. Madeni para alaşımında da, mangan metali de vardır. • Pt (PLATİN): Platin tel ve platin elektrot gibi laboratuvar araçlarında, takı yapımında, sanayide sıvı yağlardan hidrojenlendirmeyle margarin elde edilmesinde katalizör olarak, cerrahide ve diş protezlerinde kullanılır. • Cu (BAKIR): Elektrik kablosu, mutfak aracı, elektrot ve süs eşyası yapımında kullanılır. Bronz (tunç) alaşımı; kalay ve bakırın karışımıdır. Pirinç; bakırın çinkoyla olan alaşımıdır. Bakırın erime noktası düşüktür. Bu nedenle bakırın eritilmesi eskiden beri önem kazanmıştır. Bakır, doğada elementel hâlde bulunan beş metalden birisidir. Bakır, korozyona karşı dayanıklı bir metaldir. Bu sayılan özelliklerinden dolayı; eskiden beri, hatta günümüzde de bakırdan faydalanılmıştır. İnsanoğlunun geçmişten günümüze medeniyette ilerlemesi ve maddi güç yönüyle önemli bir kalkınma elde etmesi; bakırın eritilmesi ile tel ve levha hâline getirilmesi ile olmuştur. • Fe (DEMİR): İnsanlık, sosyal yaşamında demire çok muhtaçtır. İnşaat sektöründe, harp sanayisinde, otomotiv ve ulaşım alanında demir-çelik endüstrisinin önemi çok büyüktür. Mekanik, elektronik vb. her dalda kullanılan, her çeşit alet demirden yapılır. Demiri hamur gibi yumuşatmak, tel gibi inceltmek ve şekil vermek, endüstriyel kalkınmanın aslı, anası, esası ve kaynağıdır. Bu sebeple demirin önemine vurgu için; “Demir yerden çıkmıyor, gökten iniyor.” denmiştir. Yerkürenin merkezi; erimiş demir ve erimiş nikel karışımıdır. Semadan düşen taşlara, gök taşı denir. Düşen gök taşlarının tetkik edilen parçalarında; demir, çelik ve başka maddeler karışık olarak bulunmaktadır. • Si (SİLİSYUM): Kuvars, akik taşı ve çakmak taşı silisyum kristalidir. Kuvars kristali, enerji verir ve tansiyonu düzenler. Bütün akik taşları stres ve gama iyi gelir. Kırmızı akik taşı meni noksaniyetini tamamlar, kan dolaşımını düzenler. Mavi akik taşı, düşünce yeteneğini geliştirir ve güzel konuşmayı sağlar. Pembe akik taşı, kötü duygulara fırsat vermez ve sempati kazandırır. Mor akik taşı, ametist olarak bilinir. • Hg (CIVA): Termometre yapımında, bileşik elde edilmesinde, barometre üretiminde, cıva buharlı lamba imalinde kullanılır. Amalgam alaşımı, diş hekimliğindeki diş dolgu maddesidir; cıva ve gümüşten oluşur. • Ni (NİKEL): Paslanmaz çelik üretiminde, madeni para yapımında kullanılır. Magma; erimiş demir ve erimiş nikeldir. • S (KÜKÜRT): Tarımsal mücadelede ve akülerin sıvısı olan sülfürik asit üretiminde kullanılır. • Al (ALÜMİNYUM): Otomobil, gemi, vagon ve uçak yapımında; elektrik ve kimya endüstrisinde; mutfak araçgereçlerinin ve elektrikli ev aletlerinin imalinde kullanılır. Vagonlar, alüminyum metalinden olmalıdır. Çünkü; alüminyum metali hafiftir. Vagonlara demir taşıtmamalıdır. Manavgat suyu adı altında Toros dağlarında Al araştırıyoruz. • U (URANYUM): Nükleer reaktörlerde hâlen kullanılan yakıttır. Ağrı dağında, Soma’da ve Van gölünde uranyum yatakları vardır. • Os (OSMİYUM): Kaliteli tükenmez kalemlerin ucu osmiyumdur. • N2 (AZOT): Havanın hacimce % 78’i azottur. Azot; amonyak ve nitrik asit üretiminde kullanılır. • Th (TORYUM): Önümüzdeki yıllarda nükleer reaktörlerin yakıtı toryumdur. • Mg (MAGNEZYUM): Alaşımları uçak, füze ve ev eşyası yapımında, ayrıca fotoğrafçılıkta flaş olarak kullanılır. • Kr (KRİPTON) VE Xe (KSENON): Fotoğrafçılıkta, çok hızlı hareket eden cisimlerin görüntülenmesinde kullanılır. Havanın hacimce % 0,0001’i kripton ve % 0,94’ü ise ksenondur. • He (HELYUM): Uçan balonların şişirilmesinde kullanılır. Havanın hacimce % 0,000009’u helyumdur. • Rn (RADON): Kanser tedavisinde alfa ışını kaynağı olarak kullanılır. • C (KARBON): Kömür, elmas ve grafit olmak üzere üç allotropu vardır. Kömür yakacak, elmas ziynet eşyası, grafit ise elektrot ve kurşun kalem ucu olarak kullanılır. • O2 (OKSİJEN): Havanın hacimce % 21’i azottur; azot solunum maddesidir. Kaynakçılıkta ve çelik endüstrisinde kullanılır. Oksijenin allotropu O3 (ozon); havanın hacimce % 0,00006’sıdır. Ozon tabakası, güneş ışınlarının zararını filtre eder. • As (Arsenik): Ağır metaldir. Ağır metallerin hepsi, hem kendileri hem de bileşikleri zehirdir. Kaynak sularında bulunmazlar. Yer altından gelen ağır metal içeren sular Burdur gölü, Acı göl gibi göllerde, ağır olduklarından toplanırlar; yeryüzüne çıkamazlar. Diğer sularla bulunan arsenik, çevre kirlenmesi sebebiyledir. Halk arasında zırnık adıyla bilinen madde arseniktir. • Cr (KROM): Çelik üretiminde ve kaplamacılıkta kullanılır. B (BOR) • Dünya bor rezervinin % 76’sı Türkiye’dedir. Bor madeninin üretiminde ve ihracatında Türkiye dünyada birinci sıradadır. Ülkemizde bor Kütahya-Emet’te bulunmaktadır. Bolu tüneli havalisinde de bor bulunmuştur. Bolu tüneli yapımı 15 sene sürmüştür. Ülkemizdeki bor üretim merkezleri; Balıkesir-Bandırma, BalıkesirBigadiç, Eskişehir-Kırka, BursaKestelek’tedir. • Bor bileşikleri, hidrojen kaynağıdır. Bordan elde edilen hidrojen, yakıt olarak kullanılır. Bor bileğinin içerdiği hidrojen yakıtıyla çalışan arabalar vardır. Bunlara bor arabaları denir. Yine bor cevherindeki hidrojenin, hava oksijeniyle yanması suretiyle çalışan bor pili ve bor reaktörü de vardır. Borun yakıt olarak kullanılması, en önemli kullanım alanıdır. Bu alanda, gelecekte çok ileri gelişmelerin olacağı tahmin edilmektedir. • Önemli bir diğer kullanın alanı da bor alaşımlarıdır. Borun çelikle olan alaşımı elastikiyet kazanır. Bu özelliğinden dolayı 150 katlı binalarda kullanılır. • Uzay mekiği yapımında da bor kullanılmaktadır. • LCD televizyon ekranı yapımında da bor kullanılmaktadır. • Bor madeni 400 farklı alanda katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. • Bor; cam, deterjan, seramik, ısı izolasyonu, ilaç, elektronik, tarım, sağlık, tekstil, cam vb. pek çok sektörde yaygın olarak kullanılır. • Hızlı tren raylarında kullanımının ayrı bir önemi vardır. • Borun dünya fiyatını Türkiye belirlemektedir. • Bor madeni Türkiye için stratejik öneme sahiptir, ülkemizi ilerilere götürecek bir kaynaktır. • Bor, doğada genelde cevherleri hâlinde bulunur. • Nadiren elementel hâlde de bulunur. • Elementel haldeki kullanım alanları ve yakıt olarak kullanımı aslında çok daha önemlidir. • Çeşitli yöntemlerle, doğal bor bileşiğinden bor elementi elde edilir. Türkiye’de bu üretime henüz başlanmamıştır. BOR CEVHERLERİ (DOĞAL BOR BİLEŞİKLERİ) • Na2B4O7 x 10H2O (SODYUM TETRABORAT DEKAHİDRAT): Tabiattaki boraks bileşiğidir. Cam yapımında ve suların sertliğinin giderilmesinde kullanılır. • NaBO2H2O2 x 3H2O (KATI PETROL): Doğadaki bor filizinin en önemlisidir. Bu bileşikten elde edilen H2 ile, havadaki O2 yakılarak enerji elde edilir. • NaBO3 X 4H2O (SODYUM PERBORAT TETRAHİDRAT): Otomobil camı imalinde yaygın olarak kullanılır. • KALSİNE TİNKAL: % 33 B2O3 bileşiği içeren bor cevheridir. Bileşim; CaO de ihtiva eder. • KOLEMANİT: % 45 B2O3 bileşiği içeren bor cevheridir. Bileşim; SiO2 ve CaO de ihtiva eder. YAPAY BOR BİLEŞİĞİ: H3BO3 (BORİK ASİT) • Alerjik göz kaşıntılarında borik asit çözeltisi kullanılır. • Borik asit, beyaz toz hâlinde katı bir bileşiktir. • Kütahya Emet’te, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ait devletin borik asit fabrikası vardır. • Borik asit yapay bir bileşiktir. • Kütahya Emet’te borik asit fabrikasında; yine Emet’te çıkarılan bor cevherinden, borik asit elde edilmektedir. • Günümüzde bor Türkiye’de, en çok borik asit olarak ihraç edilmektedir. • Borik asit, pek çok sektörde yaygın olarak kullanılmaktadır. BOR NİÇİN ÖZELLEŞTİRİLMEDİ? (BOR POLİTİKAMIZ) • Yakın bir geçmişte Türkiye’deki bor rezervlerini uluslararası tröstler ele geçirmeye çalıştılar. • Özelleştirme günlerinde bora talipmiş gibi gözüken yerli firmalar, yabancıların taşeronuydu. • Bu ayak oyunlarından dolayı bor özelleştirme kapsamından çıkarıldı. • Bor, Eti Maden İşletmeleri tarafından çıkarılmaktadır ve işlenmektedir. Eti Maden İşletmeleri, bir devlet kuruluşudur. • Bor madeni Türkiye için stratejik öneme sahiptir, ülkemizi ilerilere götürecek bir kaynaktır. Au (ALTIN) • Altın, kadınlarda yüksek ahlakın temini içindir. • Altın, hem erkekte hem de kadında kadınlık hormonunu arttırır. • Erkek ile kadın arasındaki muhabbeti altın, şayet kadın takarsa arttırır. • Altının bakır ve gümüş alaşımları, altının yumuşaklığını gidermek için üretilir. ALTIN REZERVLERİMİZ NEREDEDİR? • Altın yatakları ülkemizde Hatay ve Konya’da bulunmaktadır. • Bakır madeninin bulunduğu her yerde altın da çıkarılır. Bakır ile altın, beraber bulunur. • Fırat nehri Murgul’dan geçmektedir. Murgul’da bakır madeni vardır. Henüz bulunmasa da Murgul’da altın rezervi araştırmaları sürdürülmektedir. ALTIN REZERVİNDE DÜNYA DOKUZUNCUSUYUZ, KAYNAKLARIMIZI İSPAT ETTİĞİMİZDE DÜNYA İKİNCİSİ OLACAĞIZ • Dünyada takı olarak kullanılan 650 000 ton altının 65 000 tonu Türkiye’dedir • Fırat’ın suyu çekilince altından altın çıkacağı söylenmektedir. TOPRAKTAKİ ALTINI SİYANÜR YÖNTEMİYLE ÇIKARTMAK ZARARLI MIDIR? • Bergama’da altının çıkartılmaması için, uzun zaman yürüyüş yapıldı. Necip Hablemitoğlu ölümünden az önce siyanür yürüyüşünün bahane olduğunu açıklamıştı. • Bergama’da altın çıkarılmaya başlandı. Senede 100 ton siyanür kullanılıyor, tamamı yok ediliyor. Bu sebeple çevreye zararı olmuyor. • Ülkemizde çevreye başka sebeplerle atılan zaten 265 000 ton siyanür vardır. SİYANÜR YÖNTEMİYLE ALTIN ELDE EDİLMESİNE AİT KİMYASAL REAKSİYON DENKLEMLERİ • 4Au + 8NaCN +2H2O + O2 → 4NaAu(CN)2 + 4NaOH • 2Na + 2Au(CN)2 + Zn → 2Au + Na2Zn(CN)4 ALTININ AYARININ BELİRLENMESİ (ALTIN SAHTECİLİĞİNİN ÖNLENMESİ) • Cabir bin Hayyan; HCl formülüyle gösterilen hidroklorik asidi (tuz ruhu), HNO3 formülüyle gösterilen nitrik asidi (kezzap) elde etmiştir. • Cabir bin Hayyan bu iki buluşundan başka bir de; 3 hacim derişik HCl ile 1 hacim derişik HNO3 karışımından oluşan, günümüzde de bütün dünyada kullanılan kral suyunu keşfetmiştir. • Altın, yalnız kral suyuyla kimyasal reaksiyona girer. Kral suyu, başka hiçbir elementle kimyasal reaksiyona girmez. • Bu özellikten, hem altının saf olup olmadığının anlaşılmasında hem de altın alaşımlarındaki altının yüzde bileşim miktarının bulunmasında (altının ayarının tayini) yararlanılır. • Altının saflığının belirlenmesi ve özellikle sahteciliğin önlenmesinde günümüzde de kullanılan dört işlem basamağı olan en yaygın ve önemli bir yöntemdir. • Birinci basamakta; altın yüzdesi tayin edilmek istenen metal karışımından oluşan bileşimden (ayarından veya sahteliğinden şüphe edilen altın) hassas tartım alınır. • İkinci basamakta; üzerine kral suyu ilave edilir. Kral suyuyla, yalnız altın kimyasal reaksiyona girdiğinden yalnız altının bileşikleri oluşur; gümüş, bakır, nikel, çinko gibi altınla beraber bulunması muhtemel olan metallerin bileşikleri oluşmaz. Altın yükseltgenmiş; diğer metaller ise kimyasal reaksiyona girmemiş • Üçüncü basamakta ise; ikinci basamakta oluşan altın bileşiğindeki altın katyonu, tekrar sıfır değerlikli altına indirgenir. Bu işlem şöyle yapılır: Altın bileşiğindeki altın katyonu, Fe+2 çözeltisi ile reaksiyona sokulur; böylece altın katyonu tekrar elementel altına indirgenir, Fe+2 ise Fe+3’e yükseltgenir. • Dördüncü (son) basamakta ise; ele geçen saf altın tartılır; baştaki tartımla oranlanarak altının yüzde safiyeti bulunmuş olur. ALTIN ALAŞIMLARI Renk Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri Sarı 22 Altın 91,67% Gümüş 5% Bakır 2% Çinko 1,33% Kırmızı 18 Altın 75% Bakır 25% Gül Altın 75% Bakır 22,25% Gümüş 2,75% 18 Renk Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri Pembe 18 Altın 75% Bakır 20% Gümüş 5% Beyaz 18 Altın 75% Palladyum veya Platin 25% Beyaz 18 Altın 75% Palladyum 10% Nikel 10% Çinko 5% GriBeyaz 18 Altın 75% Demir 17% Bakır 8% Yeşil 18 Altın 75% Gümüş 25% Renk Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri Açık Yeşil 18 Altın 75% Bakır 23% Kadmiyum 2% Yeşil 18 Altın 75% Gümüş 20% Bakır 5% Koyu Yeşil 18 Altın 75% Gümüş 15% Bakır 6% Kadmiyum 4% Beyaz-Mavi veya Mavi 18 Altın 75% Demir 25% Mor - Altın 80% Alüminyum 20% Renk Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri Sarı 22 Altın 91,6% Gümüş 5,5% Sarı 18 Altın 75% Yoğun Sarı 22 Altın 91,6% Gümüş 3,2% Bakır 5,1% Sarı 14 Altın 58,5% Gümüş 30% Bakır 11,5% Koyu Sarı 9 Altın 37,5% Gümüş 31,25% Gümüş 16% Bakır 2,9% Bakır 9% Bakır 31,25% ALTIN ALAŞIMI FOTOĞRAFLARI Mor Beyaz Mavi – Yeşil - Pembe Gül Sarı (24 Ayar) Sarı (22 Ayar) HAYATIMIZDAKİ BAZI BİLEŞİKLER • HCl (HİDROKLORİK ASİT): Tuz ruhu adıyla bilinir, kütlece % 36’lık derişik HCl (hidroklorik asit) çözeltisidir. Mide asidi de HCl’dir. • NH3 (AMONYAK): Temizlik malzemesidir. Arı sokmasında kullanılır. Yapay gübre sentezinde temel maddedir. Kimya laboratuvarının temel çözeltisidir. • NaOCl (SODYUM HİPOKLORÜR): Çamaşır suyu adıyla bildiğimiz renksiz ve saydam saf sıvıdır. • Ca(OH)2 (KALSİYUM HİDROKSİT): Sönmüş kireç ismiyle satılan, suda çözünmeyen beyaz tozdur. Kireç denince, sönmüş kireç anlaşılır. Badana yapımında kireç süspansiyonu kullanılır. Kireç suyu; doymuş veya doymamış Ca(OH)2 çözeltisidir. Harç; Ca(OH)2’in kum, çimento ve suyla olan karışımıdır. • CaSO4 x 2H2O (KALSİYUM SÜLFAT DİHİDRAT): Cevher adı jipstir. Doğal bileşiktir. Piyasada alçı olarak satılır. • CaCl2 (KALSİYUM KLORÜR): Nem çekicidir. Gelişmiş ülkelerde, toz kalkmasını önlemek amacıyla yollara serpilir. Laboratuvardaki hassas elektronik cihazları nemden korumak için kullanılır. Örneğin; üstü camekanla kapalı hassas elektronik terazilerde, camekanın içinde, naylona sarılı CaCl2 bulunur. • H2O2 (HİDROJEN PEROKSİT): Derişik H2O2 % 30’luktur; perhidrol adıyla bilinir. Eczanelerde oksijenli su diye satılan çözelti, % 3’lük H2O2 çözeltisidir; tıpta yaraları temizlemek için yararlanılır. Saçları hafif sarartmak için de oksijenli su kullanılır. Boyamadan önce saçın doğal rengini gidermek için de 3-4 kez seyreltilmiş perhidrol kullanılır. Perhidrol açık renk saçlarda 3 kez sulandırılır, koyu renk saçlarda ise 4 kez sulandırılır. Saçı boyamadan önce, rengini açmak için kullanılan yaklaşık % 10’luk H2O2 ciddi bir ilaçtır. Bu nedenle sanatkar, işinin ehli bir kişilere saç boyatılmalıdır; insan, saçını kendisi boyamamalıdır. Dikkatli olmalıdır. Saçın derisine H2O2 değirilmemelidir. Çünkü sıcaklık, 50 °C- 60 °C’a çıkar. Temas durumunda; kafada şişmeler, yaralar, alerjik reaksiyonlar olur. Ayrıca H2O2 pamuklu kumaş endüstrisinde renk ağartıcı olarak kullanılır. • NH4Cl (AMONYUM KLORÜR): Nişadır olarak bilinir. Pil yapımında ve kalay kaplamacılığında kullanılır. • PbO2 : Kurşun(IV)oksit göze çekilen sürmedir. Erkekler gece, kadınlar her zaman kullanırlar. Gözü radyoaktiviteden korur. • Ca(OCl)2 (KALSİYUM HİPOKLORÜR): Kireç kaymağıdır. • KOH (KOTASYUM HİDROKSİT): Teknikteki adı potas kostiktir. Yapay gübre ve arap sabunu sentezinde kullanılır. Doğada bulunmaz, yapay elde edilir. • NaNO3 (SODYUM NİTRAT): Yapay gübre üretiminde kullanılır. Şili güherçilesi de denir. Doğada bulunmaz, yapay elde edilir. • Ba(OH)2 (BARYUM HİDROKSİT): Diğer adı barittir. Barit suyu, doymuş veya doymamış Ba(OH)2 çözeltisidir. • BaSO4 (BARYUM SÜLFAT): Ameliyat esnasında kullanılan sargı bezi, pamuk, makas vb. steril ameliyat malzemeleri baryum sülfat çözeltisine batırılmıştır. Ameliyat esnasında vücudun içinde unutulan ameliyat malzemelerini, röntgen çekiminde BaSO4 gösterir. Ayrıca BaSO4 ve hint yağı karışımı; XM solüsyonu adındaki ilaçtır. Röntgen filmi çekiminden az önce hastaya içirilir. İçirilen sıvının mideden bağırsağa kaç dakikada geçtiği BaSO4 ile anlaşılır; geçiş süresine göre hastalığa teşhis konur. • KMnO4 (POTASYUM PERMANGANAT): Antibiyotik, antibakteriyel ve antifungal (mantar hastalığına karşı) etkilidir. Toz hâlinde veya tablet şeklinde satılır. Hamamlara ve yüzme havuzlarına girerken; önce ayağımızı KMnO4 çözeltisinin içine daldırıp sonra gireriz. Mantar pomatları kullanılmadan, sürülecek yer önce bu çözeltiyle yıkanır. Kimyada manganometrik titrasyonlarda da kullanılmaktadır. Doğada bulunmaz, kimyasal yolla elde edilir. • CaC2 (KALSİYUM ASETİLENÜR): Karpit adıyla tanıdığımız kirli beyaz görünümlü taştır. Olgunlaşmamış muzlar, olgun gösterilmek için karpitlenir; sağlık açısından dalında olgunlaşmışı tercih edilmelidir. Ayrıca karpit üzerine basit bir düzenekle su dökülür, asetilen gazı açığa çıkar; açığa çıkan asetilen gazı ile de kaporta kaynağı yapılır. • H2CO3 (KARBONİK ASİT): Kola ve gazoz gibi içeceklerdeki gazın esas maddesidir. H2CO3, CO2 (karbon dioksit) çözeltisidir. • Al2O3 (ALÜMİNYUM OKSİT): Boksit cevheridir. Alüminyum oksit bileşiğinin elektroliziyle Seydişehir alüminyum tesislerinde alüminyum metali elde edilir. İlkel bir metot olsa da, Seydişehir alüminyum tesislerinde alüminyum metali, hâlâ bu yöntemle elde edilmektedir. Alüminyum kaplar, mutfakta kullanılmamalıdır; şayet kullanılırsa, alüminyum korozyonu sonucu kronik zehirlenme tehlikesi vardır. • PbS: Kurşun(II)sülfür galen filizidir. • CaCO3 (KALSİYUM KARBONAT): Kalsiyum karbonatın piyasa adı, kireç taşıdır. Mermer taşı, % 98 ile % 100’lük; kalker taşı ise % 90 ile % 98’lik kalsiyum karbonat bileşiğidir. CaCO3’tan; çimento, tuğla, fayans ve harç gibi çeşitli maddeler üretilir. Çimento; CaCO3’ın pişirme, soğutma ve öğütme işlemlerinden geçirilmesiyle elde edilir. • CaO (KALSİYUM OKSİT): Sönmemiş kireçtir. • CH3COOH (ASETİK ASİT): Sirke asidi de denir. Yapay sirke kütlece % 5’lik CH3COOH’tir. Sirke ruhu ise % 100’lük CH3COOH’tir. Sirke ruhunun kimyasal adı, anhidr asetik asit veya susuz asetik asittir. Doğal sirke de % 5’lik CH3COOH’tir; ayrıca içinde yüzlerce az veya eser miktarda çeşitli maddeler vardır. Bu maddelerin başlıcaları; mineral maddeler, vitaminler ve faydalı mikroorganizmalardır. • Fe3O4 (FeO + Fe2O3): Manyetit filizidir. • SiO2 (SİLİSYUM DİOKSİT): Kumun, toprağın asıl maddesidir. • (NH4)2SO4 (AMONYUM SÜLFAT): Fenni sülfat gübresidir. Yapay maddedir. • (NH4)3PO4 (AMONYUM FOSFAT): Fenni fosfat gübresidir. Yapay bir maddedir. • NH4NO3 (AMONYUM NİTRAT): Fenni nitrat gübresidir. Yapay bir maddedir. • H2SO4 (SÜLFİRİK ASİT): Akülerdeki asittir. Yapay bir maddedir. • Mg(OH)2 (MAGNEZYUM HİDROKSİT) ve Al(OH)3 (ALÜMİNYUMYUM HİDROKSİT): Talcid, Mucain vb. antiasit mide ilaçlarıdır. • NaHCO3 (SODYUM BİKARBONAT): Yemek sodası ve kabartma tozu olarak satılan maddedir. • FeO: Demir(II)oksit siyah zeytinleri çabuk olgunlaştırmak için hile amacıyla kullanılır. Zeytin boyası olarak bilinir. • Sb2S3 (ANTİMON SÜLFÜR): Kibrit çöplerinin baş kısmındaki madde karışımının bileşimine girer. • C6H12O6 (GLİKOZ): Kan şekeridir. En çok üzüm ve balda bulunur. Serum dekstroz, % 5’lik glikoz çözeltisidir. • NaCl (SODYUM KLORÜR): Yemek tuzudur. Serum fizyolojik, % 0,9’luk NaCl çözeltisidir. • Na2CO3 (SODYUM KARBONAT): Soda, çamaşır sodası, trona diğer isimleridir. Doğal bileşiktir. • C12H22O11 (SAKKAROZ): Çay şekeridir. • ZENCEFRE: HgS formülüyle gösterilen cıva(II)sülfür filizinin özel adıdır. • NaOH (SODYUM HİDROKSİT): Teknikteki adı kostiktir. Beyaz sabun imalinde kullanılır. Ayrıca yeşil zeytinlerin tamamı kostiklidir. Kostik; zeytini, normal süresinden çok daha kısa sürede, yaklaşık 5-6 günde sarartır. Kostikli zeytinlerin farklı bir kokusu olur. Kimya laboratuvarlarında, nitel ve nicel analizlerde çok kullanılır. Yapay bir maddedir. • HNO3 (NİTRİK ASİT): Yapay gübre üretiminde ve patlayıcı madde yapımında kullanılır. Kezzap; derişik nitrik asittir. Yapay maddedir. • CH4 (METAN): Doğal gaz adıyla bilinir. • C2H2 (ASETİLEN): Kaporta kaynakçılığında kullanılan gazdır. • C3H8 (PROPAN) VE C4H10 (BÜTAN) GAZLARI KARIŞIMI: LPG gazıdır. • C8H18 (OKTAN): Benzinin bileşiminde en fazla bulunan bileşiktir. • KROMİT FİLİZİ: Cr2O3 formülüyle gösterilen (krom oksit) ve FeO formülüyle gösterilen demir(II)oksit karışımından ibaret cevherdir. • CaF2 (KALSİYUM FLORÜR): Florit filizidir. • KAlSO4 (POTASYUM ALÜMİNYUM SÜLFAT): Şap adıyla bilinir. • C2H4 (ETİLEN): Erken toplanan turunçgillerin kabuğu yeşildir. Kabuğun doğal rengini alması için, hile amacıyla, C2H4 (etilen) gazı odalarında; turunçgiller bekletilir. Bu suretle; portakal, mandalina ve limonun erken toplandığı ve ekşi tatta olduğu saklanır. Sağlık açısından dalında olgunlaşmış portakal, mandalina ve limon tercih edilmelidir. Ayrıca kuru temizlemede etilenin türevi olan bir bileşik kullanılır. • CuSO4 x 5H2O (BAKIR SÜLFAT PENTAHİDRAT): Çiftçilerin göz taşı veya gök taşı dedikleri bileşiktir. Mavi kristallerden oluşan, suda çok çözünen bir maddedir. Elmanın kabuğu, çok faydalı olmasına rağmen yenmemelidir. Elma, kabuğu soyularak yenmelidir. Çünkü elma ağaçları CuSO4 çözeltisiyle ilaçlanır. Bol suyla yıkansa bile kabukta Cu+2 kalır. Cu+2 sapta en çoktur. Cu+2 düzeyinin kanda yükselmesi ile Wilson adı verilen ölümcül karaciğer hastalığı baş gösterebilir. Yapay bir maddedir. • C2H5OH (ETİL ALKOL): Etanol diğer adıdır. Yüzlerce alkol vardır. Alkol denince de, etil alkol anlaşılır. İçkilerdeki alkol, etil alkoldür. Kolonya, hacimce % 80’lik etil alkol çözeltisidir. • AlPO4 x nH2O (HİDRATLI ALÜMİNYUM FOSFAT): Kıymetli taşlardan turkuazdır. Firuze taşı da denir. Yeteneği arttırır. Tansiyonu ayarlar. Kalp ve damar hastalıklarına karşı iyi gelir. Küpe ve yüzük taşı olarak kullanılır. Yeşilimsi mavi renktedir. Saydam değildir. • Al2(SiO)3 (ALÜMİNYUM SİLİKAT) VE BeSiO3 (BERİLYUM SİLİKAT) : Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam ve zümrüt adıyla bilinen süs taşıdır. • ZEBERCET: FeSiO3 ve MgSiO3 formülüyle gösterilen demir(II)silikat ve magnezyum silikat taşıdır. Sarı renkte ve cam parlaklığındadır. Kalp çarpıntısı ve korkuya iyi gelir. Krizalit adıyla da bilinir. • TiO2 (TİTANYUM DİOKSİT): Pomza veya diğer adıyla ponza taşıdır. • STRONSİYUM BİLEŞİKLERİ: Strese karşı iyi gelir. Suda çözünmeyen herhangi bir stronsiyum bileşiği, içme suyunun içine konur veya odanın bir köşesinde bulundurulur. • % 99 Al2O3 (ALÜMİNYUM OKSİT) VE % 1 Cr2O3 (KROM OKSİT): Yakut taşıdır. Koyu kırmızı, kırmızı-turuncu ve hafif morumsu renklerdedir. Yakutun pembe olanı safir adını alır. • MALAHİT: CuCO3 ve Cu(OH)22 formülüyle gösterilen bakır(II)karbonat ve bakır(II)hidroksit filizi veya değerli taşıdır. Sol elde bulundurulursa, vücuttaki elektriğin fazlasını alır. • FeS2 (FeS + S): Demir(II)sülfür ve S (kükürt) elementini beraber bulunduran pirit cevheri veya taşıdır. Altın sarısı renktedir. İrade gücünü arttırır. • HEMATİT: Fe2O3 formülüyle gösterilen demir(III)oksit filizi veya değerli taşıdır. Diğer adı kırmızı demir taşıdır. Kan dolaşımını düzenler. Mafsal romatizmasına iyi gelir. Dalağın sıhhatli çalışmasını sağlar. Fe2O3’ün C (kömür) ile ısıtılmasından Fe (demir), elde edilir. • FELDSPAT: Kil endüstrisinin ana ham maddesidir. Volkanik kayaların yapısında üç tip feldspat bulunur. • Potas feldspat: K2O . Al2O3 . 6SiO2 (potasyum oksit) (alüminyum oksit) (silisyum dioksit) • Soda feldspat: Na2O . Al2O3 . 6SiO2 (sodyum oksit) (alüminyum oksit) (silisyum dioksit) • Kireç feldspat: CaO . Al2O3 . 6SiO2 (kalsiyum oksit) (alüminyum oksit) (silisyum dioksit) • KİL: Hidratlı alüminyum silikattır. Kil adıyla bilinen birçok mineral vardır. Bunlardan en saf olanı Al2O3 . 2SiO2 . 2H2O formülüyle gösterilen kaolindir. Kaolin; feldspatın, su ve karbon dioksit ile ayrışması sonucu oluşur. K2O . Al2O3 . 6SiO2 + CO2 + 2H2O → K2CO3 + Al2O3 . 2SiO2 . 2H2O + 4SiO2 Yapısında demir oksitleri içeren kaolin, adi kil adı ile bilinir. Seramik, fayans, porselen, emaye ve tuğla yapımında kil kullanılır. • OPAL: Silisyumlu bileşiklerin tamamını içeren, çok kıymetli bir taştır. Opalde, bütün değerli taşların hasiyeti vardır. Özellikle eklem iltihabına iyi gelir. • KEHRİBAR, MERCAN, İNCİ, SEDEF: Organik kaynaklıdırlar ve formülleri komplekstir. • KEHRİBAR: Fosilleşmiş reçinedir. Guatr, astım, bronşit ve alerjiye iyi gelir. Açık sarıdan kızıla kadar türlü renklerde olan, yarı saydam, kolay kırılan, süs eşyası yapımında kullanılan bir taştır. • SEDEF: Midye vb. deniz hayvanlarının kabuklarının iç kısmını astarlamış olarak bulunur. Kalker taşı (% 90 ile % 98’lik kalsiyum karbonat bileşiği) ile organik madde karışımından ibarettir. Gök kuşağı gibi görünen, parlak yüzeyli olan bir taştır. • MERCAN: Mercan iskeletinden elde edilir. Solunum açıcıdır. Kırmızı renkli bir taştır. Süs eşyası yapımında kullanılır. • İNCİ: İstiridye vb. deniz hayvanlarının içinde oluşan sedef renginde süs tanesidir. • FULVİK ASİT: Bütün elementleri içeren organik molekül dür. • HUMİK ASİT: Fulvik asit zamaanla humik aside dönüşür. • SÜLFATO: Sülfonamit grubundan, fulvik asit türevi olan bir maddedir. Gelecekte birçok ilacın yerine geçeceği tahmin edilmektedir. TAŞLAR • • • • • TAŞLARIN GÖREVLERİ Taşların değeri, en az kıymetli taşlar kadardır. Taşların çoğunluğu toprağın altındadır. Yerkürenin temel taşı, taş tabakasıdır. Taş tabakasının üç önemli görevi vardır: Birinci görevi; toprağın, bitkilere analık edip yetiştirdiği gibi, taş da toprağa dayelik edip yetiştiriyor. • İkinci görevi; yeryüzü bedeninde kan damarları hükmünde olan suların düzenli olarak dolanmalarına hizmetidir. • Üçüncü görevi; ırmakların, nehirlerin, çayların muntazam bir ölçü ile çıkmalarına ve devamlarına kaynaklık etmektir. • Taşların aslı suydu. Suyun katılaşması sonucu taş oluşmuştur. • Dağlar, yekpare taştır. • Geçmişte dağların bir kısmı ufalanıp toprağa dönüşmüş, bitkilerin oluşumuna vesile olmuştur. Diğer bir kısmı taş kalarak, yuvarlanıp derelere, ovalara dağılıp zemin yüzündekilere hizmetkarlık etmişlerdir. TAŞLARIN KİMYASI • Taşların bileşiminde 2000-3000 kadar bileşik belirlenmiştir. • Tek bir taş cinsinde bile onlarca bileşik vardır. • Taşların bileşiminde bazı elementler de bulunur. TAŞLARIN BİLEŞİMİNDEKİ ELEMENTLER • Au • Ag • Pt • Hg • Sn • S • C • Taşların bileşimindeki bileşikler; hidroksit, karbonat, oksit, sülfat, silikat, sülfür bileşikleridir. TAŞLARDAKİ HİDROKSİT BİLEŞİKLERİ • Ca(OH)2 (KALSİYUM HİDROKSİT) • Mg(OH)2 (MAGNEZYUM HİDROKSİT) • Al(OH)3 (ALÜMİNYUMYUM HİDROKSİT) TAŞLARDAKİ KARBONAT BİLEŞİĞİ • CaCO3 (KALSİYUM KARBONAT) • • • • • • • • • TAŞLARDAKİ OKSİT BİLEŞİKLERİ K2O (POTASYUM OKSİT) Al2O3 (ALÜMİNYUM OKSİT) MgO (MAGNEZYUM OKSİT) TiO2 (TİTANYUM DİOKSİT) SiO2 (SİLİSYUM DİOKSİT) SnO2 (KALAY DİOKSİT) MnO2 (MANGAN DİOKSİT) Na2O (SODYUM OKSİT) Fe3O4 (FeO + Fe2O3) (DEMİR OKSİTLER) • • • • • • TAŞLARDAKİ SİLİKAT BİLEŞİKLERİ Al2(SiO)3 (ALÜMİNYUM SİLİKAT) MnSiO3 (MANGAN SİLİKAT) MgSiO4 TAŞLARDAKİ SÜLFAT BİLEŞİKLERİ CaSO4 (KALSİYUM SÜLFAT) BaSO4 (BARYUM SÜLFAT) TAŞLARDAKİ FLORÜR BİLEŞİĞİ CaF2 (KALSİYUM FLORÜR) TAŞLARDAKİ KLORÜR BİLEŞİKLERİ • NaCl (SODYUM KLORÜR) • KCl (POTASYUM KLORÜR) TAŞLARDAKİ SÜLFÜR BİLEŞİKLERİ • HgS CIVA(II)SÜLFÜR • PbS KURŞUN(II)SÜLFÜR • ZnS ÇİNKO SÜLFÜR • FeS2 (FeS + S) DEMİR(II)SÜLFÜR ve S (KÜKÜRT) ELEMENTİ KARIŞIMI POLİSLİKLE İLGİLİ BAZI KİMYA BİLGİLERİ POLİSLİKLE İLGİLİ BİLEŞİKLER • BİBER GAZI: Toplantıyı belli etmeden dağıtır. Toplantıya katılacaklarda aksırık ve öksürük başlar. • AMYANT: Bugün insanoğlu amyant maddesini keşfederek, ateşte yanmamanın bir kısmını gerçekleştirmiş sayılır. • SİHİR OTU VE TATULA BİTKİSİ: Her iki bitki de mazi ile irtibatı keser. • VX GAZI: Odaya sıkılır veya uçakla belli bir bölgeye havadan verilir. Mankafa yapar. Buna karşı ardıç yağı veya titanyum kullanmalıdır. • SİNİR GAZI • HARDAL GAZI • SİYANÜR • ARSENİK (ZIRNIK) AFYONUN EN ÇOK BULUNDUĞU ÜLKELER • TÜRKİYE • AFGANİSTAN • İRAN AFGANİSTAN VE SOMALİ • Ruslar, geçmişte Afganistan dağlarındaki madenleri boşalttılar. • ABD de Somali dağlarındaki madenleri boşalttı. SPEKTRAL ANALİZ (ALEV RENGİNDEN MADDE TAYİNİ) • Her bir maddenin alevdeki rengi farklıdır. Bu esasa dayanarak yapılan analize spektral analiz denir. Spektral analiz; spektroskopi veya kolorimetri cihazlarıyla nicel olarak yapılır. Platin tel vasıtasıyla da nitel olarak yapılır. • Tayini istenen maddenin hazırlanan çözeltisine, temiz platin tel önce daldırılır; daha sonra aleve tutulur. Alev rengine göre maddenin cinsine karar verilir. • Stronsiyum bileşikleri, alevin rengini koyu kırmızıya değiştirir. • Bakır bileşikleri, alevin rengini yeşile değiştirir. • Sodyum bileşikleri, alevin rengini sarıya değiştirir. • Baryum bileşikleri, alevin rengini parlak yeşile değiştirir. • Lityum bileşikleri, alevin rengini kırmızıya değiştirir. • Potasyum bileşikleri, alevin rengini soluk viyola rengine değiştirir. • Kalsiyum bileşikleri, alevin rengini tuğla kırmızısına değiştirir. HAVAİ FİŞEKLERE HANGİ ELEMENTLER IŞIĞINI VERİR? • Havai fişekleri yerden kendine has sesiyle çizgi hâlinde yükselir. • Belirli bir yükseklikte patlar. • Patlama ile gökyüzünde, elementlerin farklı alev renkleri ortaya çıkar. • Stronsiyum koyu kırmızı, bakır yeşil, sodyum sarı, baryum parlak yeşil, lityum kırmızı, potasyum soluk viyola, kalsiyum tuğla kırmızısı, magnezyum ise parlak beyaz ışık vererek yanar. KÜTLE SPEKTROMETRESİ ALETİ • Elementlerin izotoplarının tabiattaki bulunma yüzdeleri ve dolayısıyla da küsurlu ve net olarak atom kütleleri, kütle spektrometresi aleti ile belirlenir. İZOTOP • Belirlenen ve tayin edilen yüzdede her elementin doğal izotopu vardır. Örneğin; 12 C, 13C karbonun doğal izotoplarıdır. • İzotopu olmayan element yoktur. • Sentetik izotoplar da vardır. • Yan etkisi olanlar, sentetik izotoplardır. SENTETİK İZOTOPLARIN KULLANILMASI • Sentetik izotoplar, radyoaktiftir. • Belirli bir dozajı geçerse, kansere sebep olur. • 60Co sentetik izotopu, ambalajlı gıdaların ışınlanmasında kullanılır. Işınlamadaki radyoaktif madde belirli bir limiti geçerse, alet otomatik olarak durur. Bu amaçla eskiden 60Cs de kullanılırdı, kanser riski fazla olduğundan artık kullanılmamaktadır. • C sentetik izotopu, ağaçların yaşının tayininde kullanılırdı, bulunan sonuçların yanlış olduğu belirlendiğinden günümüzde terk edilmiştir. • 99Tc, 201Tl, 67Ga, 111In, 123I sentetik izotopları, sintigrafi çekimlerinde kullanılır. • 131I ve 60Co sentetik izotopu, kanser tedavisinde kullanılır. • “Sentetik izotoplar bilimde hiçbir şekilde ve hiçbir alanda kullanılmamalıdır.” diyen ilim adamları çoktur. 14 EN ÖNEMLİ KAYNAKLARIMIZ • • • • • Madenlerimizi, değerli taşlarımızı ve cevherlerimizi bulmak, zamanı gelince çıkarmak ve işlemek; endüstriyel kalkınmamızın aslı, esası ve kaynağıdır. TORYUM (TOR) BOR TİTANYUM URANYUM ALTIN • • • • • • • • HİDROJEN ALÜMİNYUM BAKIR PERLİT TUZ SODA (TRONA) PETROL DOĞAL GAZ DOĞAL KAYNAKLARIMIZDAN BAZILARININ BULUNDUĞU YERLER • Petrol, Şırnak’ta bulunur. • Alüminyum, Hakkari’de, Seydişehir’de ve Toros dağlarında bulunur. • Ülkemizdeki toryum madeni kaynakları Eskişehir-Sivrihisar- Beylikahır-Kızılcaören köyünde ve Malatya’da HekimhanKulancak’tadır. • • • • • Titanyum Isparta’da bulunur. Tuz, Kırşehir’de bulunur. Altın, Hatay ve Konya’da bulunur. Bakır, Ergani ve Murgul’da bulunur. Bor; Kütahya-Emet, Balıkesir-Bandırma, Balıkesir-Bigadiç, Eskişehir-Kırka ve Bursa-Kestelek’te bulunmaktadır. • Uranyum; Ağrı dağında, Soma’da ve Van gölünde vardır. HANGİ ÖNEMLİ CEVHER REZERVİNDE DÜNYADA BİRİNCİYİZ? • Dünyadaki bor cevherinin % 76’sı Türkiye’dedir. • Dünyadaki toryum cevherinin % 80’i Türkiye’dedir. • Dünyadaki titanyum cevherinin % 100’ü Türkiye’dedir. ÇEŞİTLİ KAYNAKLARDA ÜLKELERİN MADEN YÜZDELERİ NİÇİN FARKLIDIR? • Bir element, farklı cevherlerden elde edilebilir. Şayet herhangi bir elementin; cevherdeki yüzde içeriği azsa ve günümüz tekniğine göre henüz o cevherden elde edilmesi ucuz yolla gerçekleştirilemediyse, o kaynak yok sayılıyor. • Ülkemizde çok bulunan titanyumun bir görevi de, uydu haritalarında maden kaynaklarımızı tam göstermemesidir. • Hazinelerin üstünü örtme konusu, kaynaklarımızın üstüne üşüşülmesini önlemesi açısından günümüzde önem taşımaktadır. PERLİT • Cam gibidir. İnci taşı da denir. Doğaldır. • Volkanik kayadır. Feldspat cinsindendir. • Pudra hâline getirilerek yem maddelerinin preslenmesinde kullanılır. • Bileşiminde aşağıdaki bileşikler vardır: Na2O K 2O CaO Al2O3 SiO2 HİDROJEN KAYNAKLARIMIZ • Karadeniz’in derinliklerindeki H2S (hidrojen sülfür)’den elde edilebilecek olan H2 • Bor bileşiğinden elde edilebilecek olan H2 • Güneşte gaz hâlindeki H2 • Güneş enerjisi yardımı ile H2O’yu ayrıştırarak elde edilen gaz hâlindeki H2 EVRENİN %90’ı ELEMENTEL HİDROJEN • Yıldızlarda ve gezegenlerin birçoğunda elementel hidrojen bulunur. Evrenin %90’ı elementel hidrojendir. Elementel hidrojen, sıfır değerliklidir. Elementel hidrojene serbest hidrojen de denir. • Dünyada elementel hidrojen çok azdır. Dünyamızdaki hidrojen kaynağımız sudaki hidrojendir. Sudaki hidrojen +1 değerliklidir. HİDROJEN ENERJİSİ (SU İLE ÇALIŞAN ARAÇLAR) • Bir yönüyle “Aracın benzin deposuna su koyacağız, araç gidecek.” diyebiliriz. • Sudaki hidrojen elektrolizle elementel hidrojene ayrıştırılır. • Ayrıştırma işlemi için uygun olanı güneş enerjisidir. • Elde edilen elementel hidrojen, havadaki oksijenle birleşerek enerji verir. Su veya su buharı da açığa çıkar. • Açığa çıkan su veya su buharından tekrar hidrojen üretilir. • Bu şekilde çalışan sisteme hidrojen pili denir. GELİŞMİŞ ÜLKELERDE HİDROJEN ENERJİSİYLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR • Çalışmalar henüz deneme amaçlıdır. Çünkü güneş enerjisini belirli bir noktada odaklayarak elektrolizin gerçekleştirilmesi zor bir işlemdir. Yaygın olarak yapılamamaktadır. • Buna rağmen gelişmiş ülkelerde hidrojenle çalışan piller ticari olmuştur. • Hidrojenle çalışan otomobil, otobüs ve uçak yapılmıştır. • İnsanların merak konusu olduğundan dolayı gelişmiş ülkelerde su ile çalışan araç kiralamak mümkündür. HİDROJEN ENERJİSİ VE TÜRKİYE • “Uluslar Arası Hidrojen Enerjisi Birliği” başkanı Nejat Veziroğlu’dur. • Nejat Veziroğlu, Miami Üniversitesi profesörlerindendir. Bu üniversitenin Temiz Enerji Araştırma Enstitüsü’nde görev yapmaktadır. • Nejat Veziroğlu, 2000 yılında Nobel’e aday gösterilmiştir. • Nejat Veziroğlu, aynı zamanda İstanbul’da kurulan UNIDO-ICHET müdürlüğünü de yürütmektedir. • UNIDO (United Nations Industrial Development Organization), “Birleşmiş Milletler Endüstriyel Gelişim Organizasyonu”dur. • UNIDO’nun alt kuruluşu olan ICHET (International Centre for Hydrogen Energy Techologies) ise “Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi”dir. • Karadeniz bölgesinde, özellikle Samsun’da mavi akım projesi adı altında hidrojen araştırması yapıyoruz. DEĞİŞKEN DEĞERLİKLİ CEVHERLERİN TEKNİKTE ÖZEL İSİMLERİ • • • • • • Hg (I) bileşikleri: Merküro Hg (II) bileşikleri: Merküri Cu (I) bileşikleri: Kupro Cu (I) bileşikleri: Kupri Fe (I) bileşikleri: Ferro Fe (I) bileşikleri: Ferri adıyla bilinir. ASİTLERİN ELDE EDİLMESİ • SO3 + H2O ↔ H2SO4 • P2O5 + 3H2O ↔ 2H3PO4 • N2O5 + H2O ↔ 2HNO3 • H2 + Cl2 ↔ 2HCl METALLERİN ELDE EDİLMESİ 2Al2O3 → 4Al + 3O2 (elektroliz) HgS +O2 + yüksek sıcaklık → Hg + SO2 NiO +H2 + yüksek sıcaklık → Ni + H2O Fe2O3 + 3C + yüksek sıcaklık → 2Fe + 3CO PbO + C + yüksek sıcaklık → Pb + CO ZnO + C + yüksek sıcaklık → Zn + CO Sb2O3 + 3Al + yüksek sıcaklık → 2Sb + 3CO Cr2O3 + 2Al + yüksek sıcaklık → 2Cr + Al2O3 YAŞAMIMIZDAKİ YAPAY KARBOKSİLLİ ASİTLER ORGANİK ASİDİN KULLANILDIĞI ADI BAŞLICA YER Asetik asit Yapay sirkede Salisilik asit Nasır ilacı Askorbik asit C vitamini Asetil salisilik Aspirin asit Sitrik asit (Limon Koruyucu katkı tuzu) maddesi HAYATIMIZDAKİ DOĞAL İNORGANİK ASİTLER • HCl (Hidroklorik asit): Mide asididir. • H2CO3 (Karbonik asit ): Doğal maden sodalarında en çok oranda bulunan maddedir. HAYATIMIZDAKİ YAPAY İNORGANİK ASİTLER • HCl (Hidroklorik asit): Tuz ruhu adıyla bilinen ve temizlikte doğrudan kullanılan madde, % 36’lık derişik HCl (hidroklorik asit)’tir. Sıvı olup yoğunluğu 1,16 g/mL’dir. Fayans, taş vb. ıslak zeminde, ağır kirleri temizlemek için kullanılır. Tuvaletlerde de kullanılmaktadır; fakat sağlığa zararlıdır. • H3PO4 (Fosforik asit): Kolalarda bulunur. • H2CO3 (Karbonik asit): Meşrubatlarda bulunur. • H2SO4 (Sülfürik asit): Aküde kullanılan sıvıdır. • HNO3 (Nitrik asit): Kezzap da denir. Nitrat gübresinin elde edilmesinde kullanılır. TNT (trinitro toluen) ve nitro gliserin (dinamitin esas maddesi) patlayıcılarının imalinde nitrik asit gereklidir. • H3BO3 (Borik asit ): Alerjik göz kaşıntılarında borik asit çözeltisi kullanılır. Borik asit, beyaz toz hâlinde katı bir bileşiktir. Borik asit yapay bir bileşiktir. Kütahya Emet’te bulunan Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ait devletin borik asit fabrikasında, yine Emet’te çıkarılan bor cevherinden borik asit elde edilmektedir. Bor, en çok borik asit olarak ihraç edilmektedir. Borik asit, pek çok sektörde yaygın olarak kullanılmaktadır. • Borik asit yapay olduğundan ve toksik etki gösterdiğinden ilaç olarak kullanılan çözeltisi; hassas kişilerde yan etki olarak gözde ağrı, yanma, kızarıklık yapar. Ayrıca baş ağrısı ve görmede geçici bozukluk da görülür. HAYATIMIZDAKİ BAZLAR • Ca(OH)2(k): Sönmüş kireçtir. Yalnız kireç denince de sönmüş kireç anlaşılır. • Ca(OH)2(suda): Kireç suyu, kalsiyum hidroksitin doymamış veya doymuş çözeltisidir. CO2 gazının ayıracıdır. • Ca(OH)2(süspansiyon): Badana yapımında kullanılan kireç bulamacıdır. • KOH: Potas kostik ismiyle bilinin maddedir. Gübre ve arap sabunu yapımında kullanılır. • NaOH: Kostik adıyla bilinir. Sabun imalinde ve yeşil zeytinleri 5-6 günde sarartıp piyasaya sürmek için katkı maddesi olarak kullanılır. • Mg(OH)2(k) ve Al(OH)3(k): Antiasit mide pastilleridir. Yapay olduklarından kabızlık yaparlar ve uzun süreli kullanımlarda fosfat yetersizliği görülür. • NH3 (Amonyak): Gübre yapımında kullanılır. Amonyak, çoğu temizlik malzemesinin bileşimine girer. % 25’lik olan derişik amonyak 5-10 misli seyreltildikten sonra doğrudan temizlik maddesi olarak koltuk, döşeme, halı temizliğinde ve kumaş lekelerinin çıkarılmasında kullanılır. Gümüş eşyalar da amonyakla temizlenir. Amonyak, yüksek sıcaklık ve basınçta üretilir. N2 + 3H2 ↔ 2NH3 + 22 kcal MEYVE SULARINDA ETİL ALKOL YOKTUR • % 100 doğal meyve sularında etil alkol yoktur. Meyve suyu nadiren de olsa bozunabilir. Meyve suyu bozununca, 1 mol maltozun (meyve şekeri veya malt şekeri) hidrolizi sonucu 2 mol galaktoz oluşur. C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6 Meyve şekeri (Malt şekeri) Galaktoz Galaktoz • Galaktozun fermantasyonuyla da etil alkol meydana gelir ve CO2 gazı açığa çıkar. C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2 • Bozunan kağıt ambalajlı meyve sularında açığa çıkan CO2 gazından dolayı kağıt ambalajın şişmesi, etil alkolün oluştuğunun göstergesidir. • Doğala özdeş meyve aroması içeren meyve sularında etil alkol vardır. Bu etil alkol çözücü amaçlı ilave edilen etil alkoldür. Bu tür meyve sularının tadı ve kokusu doğal değildir. Hoş olmayan kokusu vardır. Boğazı yakar, genizde gıcık yapar. MEŞRUBATLAR VE ETİL ALKOL • Meşrubatlardaki alkol; doğala özdeş meyve aromasından kaynaklanmaktadır. • Gazozlarda tat ve koku verici esanslar kullanılmaktadır. Bu esanslar suda çözünmez, etil alkolde çözünür. • Etil alkolden başka çözücüler de kullanılabilir, ancak maliyet artar. • Meşrubatlarda genelde bu nedenle alkol vardır. • Gazozlardaki alkol oranı % 0,05 ile % 0,15 arasındadır. Sarı içeceklerde ve kolalarda ise en fazla % 0,01 alkol vardır. • Meşrubatlardaki etil alkol, ilave edilmiş etil alkoldür. • Boza, kefir, kımız ve koruk ekşisi gibi içeceklerdeki etil alkol ise fermantasyon sonucu ortamda oluşan etil alkoldür. BAZI MEYVELERDE ETİL ALKOL VAR MIDIR? • Yediğimiz doğal hiçbir besin maddesinde etil alkol yoktur. Bu konu; halk arasında yanlış bilinen bir mevzudur. • Alkoller, bir konu başlığıdır. Başka bir ifadeyle, alkol denince yüzlerce alkol anlaşılır. • İçkilerde bulunan alkol, etil alkol (etanol) adıyla bilinen alkoldür. • Etil alkol ise yüzlerce alkolden sadece birisidir. • İnsanları şaşırtan husus; meyvelerde etil alkolden başka bazı faydalı alkollerin bulunmasıdır. • Örneğin; karbonhidratlar, polihidroksi alkoldür. • Bazı alkoller de faydalı olmamalarının yanı sıra çok zararlıdırlar. Örneğin; metil alkol, sarhoşluk vermez ama gözleri kör eder, insanı öldürür. ŞARAP ELDE EDİLMESİ Üzümün posası ayrıldıktan sonra kalan suyuna şıra denir. Şıra fıçılara aktarılır. Fıçının tıpası O2 gazının girmemesi gerektiğinden kapalı olmalıdır. O2 gazı girerse sirke olur. Karbon dioksit gazının çıkması için tıpa sıkı kapatılmamalıdır. 3-5 ay sonra şarap elde edilir. C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2 FERMENTASYON (MAYALANMAK) (EKŞİMEK) (TAHAMMÜR ETMEK) • Glikozdan etil alkolün oluşması fermantasyon reaksiyonudur. C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2 EKMEKTE ETİL ALKOL YOKTUR • • • • Hazır mayalarda % 1,5 etil alkol vardır. Ekmek pişerken etil alkol uçar. Ekşi mayalarda etil alkol yoktur. Ekşi mayayla yapılan ekmekler daha lezzetlidir. Hazır mayayla yapılan ekmeğin tadı yarı yarıya azalır. • 1 gün beklemiş hamur ekşi mayadır ve doğaldır. • Hazır maya yaş ve kuru olmak üzere ikiye ayrılır. Kuru maya bira mayasıdır, yaş maya ise pak maya adıyla yaygın olan mayadır. • Hazır mayayla yapılan ekmekte etil alkol yoktur. Etil alkol, ekmek pişerken buharlaşır. Etil alkolün kaynama noktası 76 °C’tır; bu nedenle 76 °C’tan sonraki sıcaklıklarda, etil alkolün zerresi kalmaz. FERMANTASYONA UĞRAMAYAN TEK ŞEKER: LAKTOZ • Süt şekeri (laktoz) özel şartlarda ve çok zor fermente olur. Bu bize sütün önemini gösterir. • Örneğin; sütten yapılan ve etil alkol içeren kefirin yapımı ile ilgili şu bilgiler bize bu zorluğu gösterir. KEFİR • Kefir kuru iken kirli beyaz renkli, kıkırdak görünüşündedir. Taze hâldeyken ise parlak beyaz renkli, nohut büyüklüğünde küremsi tanelerdir. • Kefir yumrusu içinde birçok mikroorganizma bulunur. • Sütün fermente olması için kefir yumrusuna ihtiyaç vardır. Laktoz dışındaki fermente olan şekerlerde hiçbir dış etkene gerek olmaksızın doğal olarak maya oluşur. DİSAKKARİTLERDEN KEFİR VE KIMIZ İMALİ Kefir ve kımız imalinde; sütte bulunan süt şekeri adı verilen laktoz fermente olarak etil alkole dönüşür. C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6 Laktoz (Süt şekeri) Glikoz C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2 Galaktoz DİSAKKARİTLERDEN MUTLAK ETİL ALKOL ELDE EDİLMESİNE AİT REAKSİYON DENKLEMLERİ Şeker pancarından mutlak etanol elde edilir. C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6 Sukroz veya sakkaroz Glikoz (Çay şekeri) C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2 Fruktoz ÜZÜMDEN ETİL ALKOL ELDE EDİLMESİNE AİT REAKSİYON DENKLEMİ C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2 Glikoz POLİSAKKARİTLERDEN MUTLAK ETİL ALKOL ELDE EDİLMESİNE AİT REAKSİYON DENKLEMLERİ (C6H10O5)n + nH2O → nC6H12O6 Nişasta Glikoz C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2 ARPADAN BİRA ELDE EDİLMESİNE AİT REAKSİYON DENKLEMLERİ (C6H10O5)n + nH2O → nC6H12O6 Arpa nişastası Glikoz C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2 İÇKİLERDEKİ ETANOL YÜZDELERİ Bira %6 Şarap % 16 Rakı % 40 - % 50 Votka % 65 - % 70 Viski % 65 - % 70 ETANOL YÜZDESİ YÜKSEK OLAN İÇECEKLER Kımız: Dişi at (Kısrak) sütünün fermantasyonu ile elde edilir. %2 Boza: Mısırın (darı) fermantasyonu ile elde edilir. % 0,3 (Mevzuat limiti en çok % 2’dir.) Kefir: İnek, koyun veya keçi % 0,5 sütünün fermantasyonu ile elde edilir. DÜNYA SAĞLIK TEŞKİLATININ ARAŞTIRMASI • • • • • Cinayetlerin % 85’inin Şiddet olaylarının % 50’sinin Trafik kazalarının % 60’ının Eşlerin maruz kaldığı şiddetin % 70’inin Akıl hastalıklarının % 40’ının sebebinin etil alkol olduğu bu araştırma ile gösterilmiştir. ETİL ALKOLÜN TEDAVİDE KULLANILMASI • Dezenfekte edici olarak kullanılır. • İlaçlardaki etken maddeyi çözmek için kullanılır. • Yüzlerce ilaçta yardımcı madde olarak bulunur. • İlaçlarda adı; etanol, ethanol, etil alkol veya alkol olarak geçer. Sadece “alkol” dendiğinde etil alkol kastedilmiştir. • İlaçlarda bulunan izopropil alkol, dikloro benzil alkol, setil alkol gibi çözücüler sarhoşluk veren alkol değildir. Etil alkol dışındaki alkoller için yalnızca “alkol” ismi kullanılmaz. • Alkol en çok; şurup, ağız gargarası, sprey, buğu, enjektabl preparat, losyon ve damlalarda bulunur. ETİL ALKOL KOMASINDAN ÖLÜM • Alkol koması, alkol yüzdesi % 40 - % 50 olan içkileri bir kerede fazla miktarda içenlerde görülür. • Etil alkol doğal olarak en fazla % 16’lık olur. Bundan fazla yüzdelerde maya bile ölür, fermantasyon sona erer. • % 16’dan daha fazla etil alkol içeren içkiler, dıştan doğal veya sentetik etil alkol ilave edilerek üretilmişlerdir. Etil alkol oranı % 16’dan fazla olan içkileri içenler alkolik olmasalar dahi, alkol koması sonucu ani ölüm riski ile karşı karşıyadırlar. MUTLAK ETİL ALKOL • Etil alkol su çekici olduğundan % 100’lük elde edilemez. Ancak % 95,5 saflıkta olabilir. Buna mutlak etil alkol denir. • Etil alkolde, havadan nem kaparak kendini seyreltme eğilimi vardır. • Mutlak etil alkol, doğal yolla elde edileni ve yapay yolla elde edileni olmak üzere iki çeşittir. DOĞAL MUTLAK ETİL ALKOLÜN ELDE EDİLMESİ • Doğal mutlak etil alkol elde edilmesinde; etil alkol % 16’lık olunca maya öldüğünden dolayı bu yüzdeye gelmeden önce etil alkol ortamdan destilasyonla çekilir. Kalan kısımda fermantasyon devam eder. Bu işlem sürekli tekrar edilir. Böylece % 95,5 etil alkol içeren mutlak etil alkol elde edilmiş olur. • Doğal mutlak etil alkol şeker pancarı, üzüm ve polisakkaritlerden elde edilir. ETİL ALKOL ORANI YÜKSEK İÇKİLERDEKİ DOĞAL ETİL ALKOL NASIL ELDE EDİLİR? (SUMA FABRİKASI) • Etil alkol oranı % 16’nın üzerinde olan içkiler rakı, votka, viski, cin, kanyak ve likördür. • Bu içkilerde bulunan belirli yüzdelerdeki doğal etil alkol, sumadır. • Rakı imalatında genelde doğal etil alkol kullanılır. Etil alkol oranı yüksek diğer içkilerde sentetik etil alkol olabilir. Bu nedenle suma kelimesi rakıyla özdeşleşmiştir. • Rakı üretiminde içine anason konulmamış ve damıtılarak elde edilen % 40 ila % 50’lik etil alkole suma adı verilir. • Suma da mutlak etil alkolün elde edilmesinde olduğu gibi damıtmayla elde edilir. Suma, ilk damıtılandır ve etil alkol yüzdesi daha düşüktür. • Suma kelimesi “gizli riyakarlık” anlamını da taşır. Bu belki de, düşünülmesi gereken bir denk geliştir. • İçkilerdeki etil alkol genelde üzümden elde edilir. Bildiğimiz etil alkol, bu fabrikalarda, fermantasyon ve damıtma yoluyla üretildiği hâlde adına, etil alkol fabrikası denilmemiştir. Özellikle Anadolu’da suma fabrikası denilmiştir!.. • Suma fabrikası, rakının esas maddesini elde etmek için açılır. • Tıpta kullanılan doğal etil alkolün elde edildiği fabrikaya etil alkol fabrikası denir, suma fabrikası denilmez. • Zaten 2005 Baskı TDK Türkçe Sözlük’te de, suma kelimesinin karşılığında “İlk damıtılan ve içinde anason bulunmayan rakı.” denilmektedir. Dolayısıyla “Rakı fabrikası açıyoruz.” demelidir. Halk işin doğrusunu bilmektedir. 3. BİYOLOJİK SİSTEMLERDE KİMYA BİYOLOJİK SİSTEMLER İLE HAYAT, CANLILIK, KİMYASAL MADDE İLİŞKİSİ • Biyoloji, ”hayat bilimi” manasına gelir. Biyolojik sistem, hayatlı sistemlerdir. • İlköğretim, ortaöğretim, üniversite ve lisansüstü seviyesinde biyoloji kitapları incelendiğinde, hayatı açıklamadığı görülecektir. • Kısacası biyoloji, canlılık ve ruhun devreye girdiği hayatı açıklamakta aciz kalır. • Günümüzde “Canlılık ve hayat nedir?” sorusuna verilen cevapların, canlılık ve hayatı açıklamaktan daha çok canlılık ve hayata görünüşte sebep olan perdeleri tarif etmeye yönelik olduğu görülür. • Havayı teneffüs etmemiz, su içmemiz veyahut beslenmemiz aldığımız gıdalardaki atom, molekül ve iyonların sebep olmasıyla cereyan eder. Böyle olması, canlılığın ve ruhla irtibatlı biyolojik hayatın, perdelere bağlı olarak devam etmesi içindir. • Sözgelimi, bir bakteri veya virüsün maddi yapısını oluşturan yapı taşları en ileri laboratuvarda bir araya getirilse bile, bu bir araya getirilen maddelerin canlı ve hayat sahibi olabilmesi; sebeplerin, hatta en büyük sebep olan insanın başarabileceği bir husus değildir. Bu durumda ölü bakteri veya ölü virüs elde etmiş olacağız. • Koparılan bir çiçeğin, koparmakla hiçbir maddesi eksilmediği hâlde, çiçek ölmüş, canlılık ve hayatı kalmamıştır.Canlılık ve hayatta, maddi hiçbir sebep yoktur. • Aslında canlılık ve hayatta var gibi görünen sebepler, perde olması için zahirde sebeptir. Biraz düşünülse bunların sebep olmadığı anlaşılacaktır. • Hayat denilen sırlı durum, bir anda belirtileriyle ortaya çıkmaktadır. Bu hâl, hayatın hakikatinin açıklamasını, fenlerin ve felsefenin dışında aramağa, bizi mecbur bırakmaktadır. • Evrenin en yüksek hakikati hayattır. Kainatın ruhu, mayası, esası, neticesi, özü hayattır. İNSAN VÜCUDUNDAKİ ATOMLARIN ÖMRÜ • Bazı atomların birkaç saniyelik ömürleri vardır. • Her senede iki defa, derece derece ve yavaş yavaş; insan vücudunun atomları tazelenmektedir. • Her bir ruh kaç yıl yaşamış ise; o kadar sene, insan bedenindeki atomlar komple yenilenmektedir. 5-6 senede insanın bütün atomları değişmektedir. ATOMLAR CANLI MIDIR? • Bitki, hayvan ve insan olmak üzere üç grup canlı varlık vardır. • Canlılıkla, atomun canlılığı arasında doğrudan bir ilişki yoktur. • Dünyadaki canlıların bünyesindeki atomlar canlı değildir. Canlılardaki atomlara cansız olarak kabul edilebilir. Canlılığın maddeyle ilişkisi doğrudan değildir. • Her bir cansız atom; canlı olan insan, hayvan, hatta bitki cismine girince, orada adeta canlılık kazanır. Bu canlı bünyeler, cansız atomlar için bir nevi misafirhane, kışla ve okul gibidir. Burada bir talim ve terbiye yarışındadırlar. Bu yarış; bütün atomların hayat sahibi olduğu bir yerde bulunabilmek içindir. BİLİNEN TEK CANLI MOLEKÜL: FULVİC ASİT (FULVİK ASİT) • Fulvik asit; bütün elementleri ihtiva eden ve molekül kütlesi 500 ile 2000 arasında olan bir organik moleküldür. • Fulvik asit; Türkiye’de Isparta’nın kazası Keçiborlu’da, dünyada ise Himalaya dağlarında ve ABD’nin Utah (Yuta) eyaletinde vb. bazı yerlerde yer altından çıkar. • Fulvik asit; magma tabakasından gelerek yeryüzüne ulaşan suların içinde bulunan kompleks bir bileşiktir. • Fulvik asidi 2005 yılı kasım ayında U.S. FDA [United States Food & Drug Administration] (Yunaytıd Steyts Fuud end Drog Edministreyşın) (ABD Gıda & İlaç İşletimi) ilaç olarak kabul etmiştir. • Fulvik asit, genetik bozukluğu birinci jenerasyonda kalıcı olarak düzeltir. • Fulvik asit organizmaya girdiğinde, acilen vücutta ihtiyaç olan maddeler sentezlenir. • Fulvik asit; lağım suyu, ağır metal iyonu, kimyasal kalıntı, kimyasal atık madde, kimyasal artık madde ve çeşitli zehirlerin karıştığı kirlenmiş suları 2 ay içerisinde berrak hâle getirir. • Fulvik asit zamanla humik aside dönüşür. Humik asit, siyah renktedir ve molekül kütlesi 1 000 000’dur. • Sülfato adıyla bilinen sülfonamitler, fulvik asit türevidir. Gelecekte birçok ilacın yerine geçeceği tahmin edilmektedir. • Fulvik asit, ölümcül olan en ağır gıda zehirlenmelerini, birkaç dakikada ortadan kaldırabilir. • Fulvik asit; bilinen sanki canlı gibi organik bir molekül olarak literatüre geçen tek organik maddedir. • Fulvik asidin bulunduğu sıvıda, 5 grup faydalı mikroorganizmaların tamamı bulunur. • 5 grup faydalı mikroorganizma; fotosentez bakterileri, laktik asit bakterileri, mayalar, küf mantarları ve aktinomiset adıyla bilinen toprak mikroorganizmalarıdır. • Bu faydalı mikroorganizmalar, yeryüzüne çıktığında ısı, ışık ve oksijenle aktif hâle gelerek eşeysiz ve eşeyli üreme ile probiyotikleri üretirler. • Probiyotikler; doğal amino asit, vitamin, nükleeik asit, enzim, hormon, esansiyel yağ asidi, antioksidan, antibiyotik, antifungal, nano gıda zerresi, keton, sterol, tanen, flavon, flavonoit vb. biyoaktif maddelerdir. • Fulvik asidin bulunduğu sıvıda bu bileşiklerin tamamı doğaldır. ATOMLARIN HAREKETİ • Cesedimiz, atomlardan oluşur. • Cesedimiz, ruhumuzun evidir; elbisesi değildir. • İnsan vücudundaki atomların belli bir ömrü vardır. • Organizmadaki atomlar, sürekli değişmektedir. • Vücudun değiştirilmesi ve devamı için; yıkılan, atılan atomların yerini dolduracak, onlar gibi çalışacak yeni atomlar lazımdır. • Yeni atomların insan vücuduna gelmesi için çeşitli bileşiklere ihtiyaç vardır. Bu bileşikler, alınan gıdalarla sağlanır. • Gıdalarla alınan bileşiklerdeki atomlar, giden atomların yerine dağıtılır. • Örneğin; kalsiyum kemiklere, demir kana, flor dişe, kükürt saça, fosfor beyne gider. • Beyinde ölen bir fosfor atomunun yerine gelen fosfor atomu; topraktan bitkiye, bitkiden hayvana, hayvandan insana, yenilen gıdalar ile geçmiş ve sonunda da beyne sevk olunmuştur. • Fosfor atomu bu yolculuğunda hangi şeye girmiş ise; görüyormuşçasına, duyuyormuşçasına, biliyormuşçasına muntazam hareket edip ve sonuçta gerekli olduğu yerine ve hedefine giderek, örneğin; beyne girmiş, oturmuş ve çalışmasına başlamıştır. • Bu bize, başlangıçta, o fosfor elementinin; hangi kişinin beyni içinse, o kişi için planlı olduğunu gösterir. “Her adamın alnında rızkı yazılıdır.” bilimsel bir gerçektir. • Atomların hareketi boşu boşuna değildir. Kendilerine uygun bir yükselme içindedirler: Elementteki atomlar maden derecesine, madendeki atomlar bitki hayat tabakasına, bitkideki atomlar hayvanın otlanması sonucu hayvan mertebesine, hayvandaki atomlar insanın beslenmesiyle insan hayatı makamına, insanın vücudundaki atomlar da süzüle süzüle saflaşarak beynin ve kalbin en ince ve kritik yerine çıkarlar. • Canlıların çekirdek ve tohumlarındaki atomlar, ağaca bir ruh hükmüne geçer. Ağacın bütün atomları içinde bir kısım atomların bu düzeye çıkmaları, o ağacın hayata sahip olması ve hayata hizmet etmesi gibi önemli görevleri yerine getirmesiyle anlaşılır. • Evrendeki atomların her birisi, her tür özelliğinde, her şey olabilme ihtimalinde iken, o atom sonsuz yollar içinde yalnız tek bir yola yönlenir, sınırsız durumlara girebilme alternatifinde sıyrılarak bir vaziyete girer, sayısız sıfatlardan bir sıfatla sıfatlanır. Doğru bir kanun üzerine programdaki hedefe doğru harekete başlar ve görev aldığı herhangi bir gerekliliği derhal yerine getirir. O faydalı hâllerin ortaya çıkması ancak o atomun o çeşit hareketiyle olabilir. SOLUNUM C + O2 → CO2 + 94 kcal FOTOSENTEZ 6CO2 + 6H2O + güneş enerjisi + klorofil → C6H12O6 + 6O2 ŞEKER PANCARININ ESAS MADDESİ OLAN SAKKAROZUN BİTKİDE OLUŞUMUNA AİT REAKSİYON DENKLEMİ 6CO2 + 6H2O + güneş enerjisi + klorofil → C6H12O6 + 6O2 C6H12O6 + C6H12O6 → C12H22O11 + H2O Glikoz Fruktoz Sakkaroz DİSAKKARİTLERİN SİNDİRİMİNİN REAKSİYON DENKLEMLERİ C12H22O11+ H2O + Sakkaraz → C6H12O6 + C6H12O6 Sakkaroz Glikoz Fruktoz C12H22O11 + H2O + Maltaz → C6H12O6 + C6H12O6 Maltoz Glikoz Glikoz C12H22O11 + H2O + Laktaz → C6H12O6 + C6H12O6 Laktoz Glikoz Galaktoz POLİSAKKARİTLERİN (NİŞASTA, SELÜLOZ VE GLİKOJEN) OLUŞUMUNA AİT REAKSİYON DENKLEMİ 6CO2 + 6H2O + güneş enerjisi + klorofil → C6H12O6 + 6O2 nC6H12O6 → (C6H10O5)n H2O + (n-1)H2O Polisakkarit MİDE EKŞİMESİNDE KULLANILAN MİDE PASTİLLERİNİN GÖREVİNİN REAKSİYON DENKLEMİYLE GÖSTERİLMESİ Mg(OH)2 + 2HCl → MgCl2 + 2H2O Al(OH)3 + 3HCl → AlCl3 + 3H2O MİDE EKŞİMESİNDE KULLANILAN KARBONATIN GÖREVİNİN REAKSİYON DENKLEMİYLE GÖSTERİLMESİ NaHCO3 + HCl → NaCl + H2O + CO2 MİDE EKŞİMESİNDE İÇİLEN MADEN SODASININ GÖREVİNİN REAKSİYON DENKLEMİYLE GÖSTERİLMESİ + (HCO3) + H → H2O + CO2 YAŞAMIMIZDAKİ DOĞAL KARBOKSİLİK ASİTLER • Bütirik asit (Tereyağı asidi): Tereyağında bulunur. • Katı yağ asitleri (Palmitik asit, stearik asit): Katı yağlarda bulunur. • Sıvı yağ asitleri (Oleik asit, linoleik asit, linolenik asit): Sıvı yağlarda bulunur. • Sitrik asit (Limon asidi): Limonda bulunur. • Malik asit (Elma asidi): Elmada bulunur. • Asetik asit (Sirke asidi): Sirkede bulunur. • Okzalik asit: Kuzu kulağı bitkisinde bulunur. • Laktik asit (Süt asidi): Yoğurtta, ekşimiş sütte ve yorulunca kaslarda bulunur. • Formik asit (Karınca asidi): Karınca salgısında ve ısırgan otunda bulunur. • Askorbik asit (C vitamini): Kuşburnu, limon, portakal vb. meyvelerde bulunur. • 21 aminoasit: Proteinlerin yapı taşıdır. 4. ÇEVRE KİMYASI ASİT YAĞMURU SO2 + ½O2 → SO3 SO3 + H2O ↔ H2SO4 Filtresi olmayan fabrika bacalarından çıkan SO2 gazı; havadaki O2 ile birleşir, SO3 gazı oluşur. SO3 gazı; yağmur yağdığında H2O ile birleşir. Asit yağmuru adıyla bilinen H2SO4 meydana gelir. SULARIN ACILAŞMAMASI N2 + 3H2 ↔ 2NH3 + 22 kcal NH3 + H2O ↔ NH4OH Havada N2 ve H2 bulunduğu ve tepkime ekzotermik olduğu hâlde NH3 oluşmaz. Oluşsaydı sular acılaşacaktı. NH3 , suları acılaştıran bir maddedir. Asit Yağmurunun Çinko Olukları Aşındırması Zn + H2SO4 → ZnSO4 + H2 KÜRESEL ISINMAYA BAĞLI KURAKLIKTAN SÖZ ETMEK HATTA BUNA DAİR SOMUT VERİ BULMAYA ÇALIŞMAK BİLİMSEL SKANDALDIR • Türkiye son senelerde kuraklık yaşıyor. • Dünyada yağışlar azalmadı. • Yağışlar yer değiştirdi. • Dünyanın bazı bölgeleri çok yağış alırken bazı bölgelerinin daha az yağış aldığını görüyoruz. • Örneğin; Türkiye’de yağışlar azaldı, Amerika’da yağışlar arttı. • Sorun da buradan çıkıyor. SİYANÜR YÖNTEMİYLE ALTIN ÇIKARTMAK • Bergama’da altının çıkartılmaması için, uzun zaman yürüyüş yapıldı. Necip Hablemitoğlu ölümünden az önce siyanür yürüyüşünün bahane olduğunu açıklamıştı. • Bergama’da altın çıkarılmaya başlandı. Senede 100 ton siyanür kullanılıyor, tamamı yok ediliyor. Bu sebeple çevreye zararı olmuyor. • Ülkemizde çevreye atılan 265 000 ton siyanür vardır. NÜKLEER SANTRAL ATIKLARI • Yanmış yakıt, 10 sene yüksek sıcaklık ve basınca dayanıklı havuzda muhafaza edilir. Bu suretle radyoaktivitenin % 99’u ölmüş olur. • Kalan % 1’i plütonyumdur. Plütonyumun yarı ömrü 24 000 yıldır. Yenilse bile zararı olmaz. Plütonyum çeşitli şekillerde değerlendirilebilir veya depolanabilir. • Plütonyum atığı, tekrar yakıt olarak kullanılabiliyor; yapay elementtir. NÜKLEER SANTRALİN ZARARI YOKTUR • Evde veya iş yerinde otururken bile bir nükleer santralin çevreye yaydığı radyasyondan 460-470 misli daha fazla radyasyona maruz kalınır. Reaktörün yanı başına oturulsa dahi bu kadar radyasyon olmaz. • Dünyanın her tarafında uranyum vardır. • Uranyum zamanla bozunup radona dönüşür veya başka bir element uranyuma dönüşür. Radon gazı her yerden geçer. Sürekli etki hâlindeyiz. Bunlar doğal ve faydalı olaylardır. • Ayrıca doğal kozmik ışınlarla gelen radyasyon bile, bir nükleer reaktörden gelen radyasyondan 120 kat daha fazladır. • Nükleer santraller, kaza durumunda ısınınca kendi kendini kapatıp zincirleme reaksiyonu kapatacak şekilde tasarlanmıştır. • Nükleer kaza riski ve çevreye zarar konusu ve iddiaları, kasıtlı ve cahilliğe bağlı abartılardır. • Soğutma suyu nedeniyle kaybolan enerji ihmal edilebilir boyuttadır. SAĞLIĞIMIZA ZARARLI BAZI MADDELER SİYAH ZEYTİNLERİN ÇOĞUNDA ZEYTİN BOYASI VARDIR • Siyah zeytinleri çabuk olgunlaştırmak için hile amacıyla FeO formülü ile yazılan demir(II)oksit kullanılır. Zeytin boyası olarak bilinir. NARENİYE ETİLEN GAZI ODALARINDA BEKLETİLİR • Erken toplanan turunçgillerin kabuğu yeşildir. Kabuğun doğal rengini alması için hile amacıyla turunçgiller, C2H4 (etilen) gazı odalarında bekletilir. Bu suretle; portakal, mandalina ve limonun erken toplandığı ve ekşi tatta olduğu anlaşılmamış olur. YEŞİL ZEYTİNLERİN HEPSİ KOSTİKLİDİR • NaOH (sodyum hidroksit)’in teknikteki adı kostiktir. Yeşil zeytinlerin tamamı kostiklidir. Kostik; yeşil zeytini, normal süresinden çok daha kısa sürede, yaklaşık 5-6 günde sarartır. Kostikli zeytinlerin farklı istenmeyen bir kokusu olur. • Kostik, siyah zeytinlerin rengini koyulaştırmak için de az da olsa kullanılır. ELMAYI SOY DA YE..! • Elmanın kabuğu, çok faydalı olmasına rağmen yenmemelidir. Elma, kabuğu soyularak yenmelidir. Çünkü elma ağaçları, göz taşı veya gök taşı denilen CuSO4 çözeltisiyle ilaçlanır. Bol suyla yıkansa bile, kabukta Cu+2 kalır. Zehirli Cu+2 kalıntısı, en çok elma sapında bulunur. Karaciğer, Cu+2 ’nin yıkılması ve kanda yükselmemesi için çok çalışır, sonunda iflas eder. Cu+2 düzeyinin kanda yükselmesi neticesinde Wilson adı verilen ölümcül karaciğer hastalığı baş gösterebilir. KLORSUZ DOĞAL KAYNAK SUYUNUN ÖNEMİ VE SU KRİSTALLERİ • Dr. Masaru Emoto, Japon bilim adamıdır. 1943 yılında Japonya’da doğmuştur. Alternatif tıp doktorudur. Yaptığı deneylerden elde ettiği su kristalleri fotoğraflarını ‘’Suyun Verdiği Mesajlar’’ isimli kitabında yayınlamıştır. • Dr. Masaru Emoto “Su cansız bir madde değildir. Canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır. Çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir.” demektedir. • Suyun Verdiği Mesajlar adlı kitabında suyu çeşitli yönlerden ele alan Dr. Masaru Emoto, çalışmalarının bilimsel temelini oluştururken din gerçeğini de göz ardı etmemiştir. • Dr. Masaru Emoto şöyle demektedir: "21. asırda en önemli olayın ilimle dinin yeniden buluşması olacağını düşünüyorum. Eğer din olmasaydı insan aptallaşacak, modern ilim de hiçbir zaman ortaya çıkmayacaktı." • Kar tanelerinden hiçbirisinin birbirine benzemediği bilinmektedir. Bunun gibi su kristalleri de birbirinden farklıdır. Zaten karın sudan meydana geldiği de malumdur. • Dr. Masaru Emoto yaptığı deneylerde; temiz kaynaklardan alınan su örneklerinin ve kendilerine sevgi dolu sözcükler söylenen su örneklerinin aynen kar tanesi kristallerine benzeyen çok parlak, yoğun motifli, simetrik, estetik, çok ince dizayn edilmiş, çok renkli ve altıgen kristallerden oluştuklarını göstermiştir. • Demek ki iyi söylenen bir söz ve doğallık su üzerinde olumlu tesir yapıyor. • Dr. Masaru Emoto klorlu çeşme sularıyla, çevre kirliliğinin çok olduğu bölgelerden aldığı su örnekleriyle ve negatif düşüncelere maruz bırakılan su örnekleriyle yaptığı deney sonucunda ise kristal yapının bozulduğunu gözlemlemiştir. Küfür sözlerinin aksettiği suyun kristal yapısı tamamen parçalanıp dağılmıştır. • Demek ki kötü söylenen söz ve yapaylık da su üzerinde olumsuz etki yapıyor. • Dr. Masaru Emoto, bu çalışmalarıyla görünmeyen bir ruh âleminin varlığına da işaret etmektedir. • Dr. Masaru Emoto, dünyanın her tarafına konferanslar vermek üzere davet edilmektedir. Japonya, Avrupa ve Amerika’da yaptığı canlı deneylerle düşünce, davranış ve duygularımızın çevre üzerinde ne derece derin etkileri olduğunu göstermiştir. • Bu konu ile ilgili olarak Amerikan Holistik Tıp Derneği (American Holistic Medical Association) Başkanı Dr. Norman Shealy şu yorumu yapmıştır: ‘’Dünyanın yarısı sularla kaplıdır ve bizim vücudumuzun dörtte üçü de sudur. Su, bizim içinde yaşadığımız dördüncü boyutla ruhumuzun beşinci boyutu arasındaki bağlantıyı temsil eder. Suyun infrared (kızıl ötesi) IR ışınlarını emmesi gibi su ile ilgili pek çok çalışma, suyun gözle görünmeyen etkilerini meydana çıkartmıştır. • Ancak, bu çalışmaların hiçbirisi Dr. Masaru Emoto’nun zarif çalışması ile boy ölçüşemez. Düşünce ve güzelliğin etkisi bundan evvel bu kadar iyi bir şekilde bilim adamlarınca hiç anlatılmamıştı.’’ • Holistik düşünde; hayatın fiziksel, mental ve ruhsal yönlerine bağlantılı, bütüncül ve dengeli bakıştır. Başka bir ifadeyle bilim ve ruhun birleşmesiyle dünyayı algılamaktır. • Naturally Well mecmuasının editörü olan Dr. Marcus Laux ise şöyle bir yorum yapmıştır: • ‘’Galileo, Newton, Einstein gibi Dr. Masaru Emoto’nun net vizyonu da bize hem kendimizi hem de evreni farklı bir şekilde algılamayı göstermiştir. Burada bilim ve ruh birleşerek bizim dünyayı algılayışımızla ilgili inkar edilemeyecek bir kuantum sıçraması yapmış, sağlığımızı kazanarak nasıl huzur duyabileceğimizi göstermiştir.’’ SOSYAL ALANDA KULLANILAN KİMYA KELİME VE DEYİMLERİ • Kaynağa cıva akıtmak: Kaynağı kurutmak demektir. • Zırnık: Arsenik. • Zırnık bile koklatmamak: En ufak bir şey bile vermemek demektir. • Cıva gibi: Yerinde duramayan.