M. (MedJisi IB : 9 Dördüncü Plan dönemi başında karşılaşılan en önemli sorunlardan biri de döviz darboğazıdır. Buna neden de, ara ve yatırım malları yerine, tüketime ve iç pazara yönelik sanayileşmedir. Böyle bir sınai ya­ pının olumsuz yanları, özellikle 1974'ten itibaren pet­ rol fiyatlarının hızla yükselmesiyle birlikte kendini daha çok gösterir duruma gelmiştir. Teknoloji ve girdiler yönünden dışa bağımlı ve ih­ raç mallarının büyük bir kısmı tarımsal ürünlerden oluşan Türle ekonomisi, ithal girdilerinde meydana gelen fiyat artışlarına karşılık, ihraç malları fiyatları­ nı artıramamış ve dış ticaret açıklan giderek artış göstermiştin Dışsatımın, dışalımı karşılama oranı 1972 yılında % 44,5 iken 1977 yılında % 32,1'e düşmüştür, 1976 fiyatlarıyla. Değerli milletvekilleri, ödemeler dengesinde kar­ şılaşılan darboğaz, diş dünyadaki fiyat artışlarıyla ağırlık kazanmakla birlikte, bu duruma gelinmesinde, Türic ekonomisinin yapısı temel neden olmaktadır. Ar­ tan dış ticaret açıkları karşısında başvurulan kısa va­ deli dış borçlanma ise, bu durumdan kurtulabilmek için köklü bir çözüm olmaktan çok uzaktır. Bu po­ litika sonucu, dış bağımlılık, yeni biçimler alarak da­ ha' da artmıştır. Bu olgu, gelişmenin ulusal kaynak­ larla finanse edilmesinin önemini açık olarak ortaya koymaktadır. Geçmiş dönemden kaynaklanan ve bu­ gün de hızını sürdüren enflasyon, ülkenin hem eko­ nomik ve hem de sosyal alanda karşı karşıya bulun­ duğu en önemli sorunlardan biridir. ' Enflasyon, bir yandan gelir dağılımını bozarken, diğer taraftan kaynak dağılımını olumsuz yönde et­ kilemektedir. Fiyat artışlarının süreklilik kazanması *' sonucu; toplumun tasarruf alışkanlıkları azalmakta; bireyler, fiyatların gittikçe artacağı bekleyişi içinde, para tutmaktan kaçarak, tüketime yönelmektedir. Enflasyonun diğer bir olumsuz etkisi de, yatırım­ cılar için iç pazarı çekici hale getirmesi ve bunun do­ laylı olarak sonucu da, ihracatın gelişmesini kösteklemesidir. Geçmiş dönemlerde izlenen para - maliye - kredi politikası, enflasyonu beslemiştir. Diğer taraftan, yan­ lış kaynak tahsislerine dayanan yüksek girdi esasına sahip ve iç pazara yönelik üretim yapısı, dünyadaki fiyat artışlarının ekonomiye yansımasına yol açmış ve kurulu kapasitelerden yararlanılamaması da, sunu yetersizliğini artırarak bu olguyu desteklemiştir. Diğer önemli bir sorun da enerji darboğazı ve altyapı yetersizliği olmaktadır. Bu soruna, «Barajlar Kralı» palavrası da çözüm getirememiştir; tam ter­ 23 . 11 . 1978 Ot 1 sine, Türkiye'nin bu konuda var olan potansiyelin­ den yararlanamadığı, doğal kaynaklarımıza dayalı santralların, kömüre dayalı santralların, suya dayalı santralların yapımı yıllar yılı savsaklandı, askıda bı­ rakıldı. Petrole dayalı, yani, dışa bağımlı enerji üre­ timinde ısrar edildi. Ulaştırma sektöründe, karayolları, giderek ağırlık kazanmış ve petrole dayalı bir ulaşım yapısı oluş­ muştur. Bu da, artan petrol fiyatlarıyla birlikte, dış ödemeler dengesini olumsuz yönde etkilemiştir. Gelir dağılımının adaletsizliği sonunda, Üçüncü Plan Dönemi sonlarına doğru sosyal bunalımlara yol açacak boyutlara ulaşmıştır. Özellikle son yıllarda çok yüksek bir hıza ula­ şan enflasyon, gelir dağılımını büsbütün bozarak, kalkınmanın yararlarının geniş kitlelere yayılmasını önlediği gibi, gelişmenin yükünü de halk kitlesinin sırtına yüklemiştir. Sanayileşmenin yeterli hızda ve biçimde gelişme­ miş olması, işsizlik probleminin giderek artmasına yol açmıştır. 1972'de toplam 2 milyon kişi olan iş­ gücü fazlası, 1977'de 2,2 milyon kişiye ulaşmıştır. Bütün bu gelişmeler sonucu, Türk ekonomisinin sorunları giderek ağırlaşmış, 1978 yılında bunalım­ lara yol açacak boyutlara ulaşmıştır. 1977 yılından itibaren büyüme hızı önemli ölçü­ de düşmüş, yatırımlar azalmış, dış ödemeler açığı gi­ derek artmış ve bunun sonucu olarak kısa vadeli dış borçlar da yükselmiştir. Enflasyon ve işsizlik olağanüstü boyutlara ulaşmıştır. Ekonominin bozukluğu, toplum yapısının diğer kesimlerini de olumsuz yönde etkilemiştir. 1978 Türkiye'sinde, ekonomik kalkınmayla, sos­ yal gelişmenin, yukarda saydığımız nedenlerle, bir­ birinden ayrılmaz parçalar olduğu anlaşılmıştır. Do­ layısıyla, 4 ncü Plan hedeflerini ve politikasını buna göre oluşturmak gerekmektedir. Dördüncü Planın temel ekonomik amacı, çağdaş bir sınai yapıya ulaşmaktır; hedef alınan büyüme hı­ zını, böyle bir sınai yapıya ulaşarak gerçekleştirmek­ tir. Dördüncü Plan döneminde gayri safi milli hâsıla, yılda % 8 artacaktır. Bunun sonucu olarak, kişi ba­ şına gelir, 1978'de 26 796 liradan, 1983'de 35 275 liraya çıkacak, yılda ortalama % 5,7 arasında arta­ caktır. — 360 —