Yayın no: 157 BİLİMİN İLK KAŞİFLERİ - 1 Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş YALMAN Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 86 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu’nun bir kuruluşudur. Mahmutbey mh. Deve Kald›r›mı cd. Gelincik sk. no:6 Ba€c›lar / ‹stanbul, Türkiye Tel: (0 212) 446 21 00 Fax: (0 212) 446 01 39 www.zafer.com - zafer@zafer.com - twitter.com/zaferyayinlari copyright © 2011 1. Baskı: Ekim, 2013 Bas­kı-cilt: Altınoluk Matbaacılık, 0 212 671 07 07 İÇİNDEKİLER Önsöz................................................................................ 7 Meraklı Meral Kaşiflerle................................................... 11 Tıp Alanındaki Çalışmalar İlk Hastaneler................................................................... 15 Nureddin Hastanesi......................................................... 23 Mansuri Hastanesi........................................................... 24 Osmanlı Hastaneleri........................................................ 25 Müslüman Tıp Âlİmlerİ Bilimin Büyük Dâhisi ve İlk Cerrah: Zehravî................... 31 Bilimsel Çalışmalarıyla Yüzyıllarca Bilim İnsanlarına İlham veren Büyük Dâhi: İbn Sina............................................. 35 Dolaşım Sisteminin İlk Temellerini Atan Kaşif: İbn Nefis 39 İlk Kanser Ameliyatını Yapan Kaşif: Ali bin Abbas............... 43 İlk Katarakt Ameliyatı Yapan: Ammar bin Ali el-Musulî 49 Diğer Müslüman Alimlerin Çalışmaları............................ 53 Optik Biliminin Kaşifi Bir Dâhi Adam: İbnü’l-Heysem 57 Büyük Bir Filozof ve Bilim Adamı: Fârâbî.......................... 67 Dünyanın En Bilge Seyyahı: Evliya Çelebi......................... 75 İlk Robotun ve Daha Birçok Buluşun Kaşifi: Cezerî���������� 85 Var mı Temizlik Gibisi...................................................... 95 Eski Devirlerde Temizlik Anlayışı...................................... 96 1000 Yıl Yıkanmayan Batı................................................. 99 Tuvaletsiz Saraylar mı?..................................................... 102 Osmanlı Halkının Temizlik Anlayışı................................ 106 Çeşmenin Başında Kırdım Testiyi.................................... 111 Sınır Dışı Edilen Elçi...................................................... 116 Parfümün İlk Kaşifi: Kindî.............................................. 119 Osmanlıda Güzel Koku................................................... 120 Abdest Alma Makinesi.................................................... 123 İlk Kozmetik Kitabı........................................................ 125 Önsöz Sevgili okuyucularım, yepyeni bir seriyle karşınızdayız. Bu serimizde gizli kalmış İslam Medeniyetinin güzelliklerini gözler önüne sereceğiz. Yüzlerce yıl öncesine gidecek, uzak uzak ülkelere, farklı medeniyetlere uzanacağız. Birlikte harika bir macera yaşayacağız. İslam Medeniyetine ait hiç bilmediğiniz ilginç konuları öğrenecek, eski devirlerdeki hayat tarzları hakkında bilgi sahibi olacaksınız. İslam Medeniyetinin pırıl pırıl sokakları olan şehirlerinde, sabun kokulu tertemiz evlerinde, hastalarına müzik dinletilen, güzel kokular dağıtılan konforlu hastanelerinde, harıl harıl araştırmalar yapılan eğitim kurumlarında dolaşacaksınız. Bu arada Müslüman bilim adamlarıyla tanışacak, onlarla dost olacaksınız. Batılı bilim adamları tarafından keşfedildiğini zannettiğiniz bir çok buluşun Müslüman âlimler tarafından, hem de yüzlerce yıl önce icat edildiğini şaşırarak öğreneceksiniz. Müslüman âlimlerin, tıpta, matematikte, fizikte, astronomide, astrolojide, kimyada, mühendislik alanında, mimaride ve daha birçok ilim dalında yaptıkları olağanüstü keşifleri öğreneceksiniz. 7 Bu eğlenceli yolculuğunuzda Meraklı Meral, adında çok sempatik ve canayakın bir arkadaşınız olacak. Üstelik Meraklı Meral’in en az onun kadar ilginç arkadaşları da zaman zaman aramıza katılacak. Bu enteresan grubu çok seveceksiniz. Şimdiden söyleyeyim Meraklı Meral’in durmadan araştırma, okuma ve öğrenme hevesi var. Doktorlar hastalığının bulaşıcı olduğunu söylüyorlar. Dediklerine göre Bilimin İlk Kaşifleri Serisi’ni bitiren herkes öğrenme aşkıyla yanıp tutuşuyor, durmadan Müslüman âlimlerimizin hayatlarını araştırıp İslam Medeniyetinin sırlarla dolu dünyasını keşfe çıkıyormuş. Benden söylemesi sayfalarımızın arasında gezintiye çıkarken önleminizi almayı unutmayın. — Zehra Aydüz 8 Meraklı Meral Kaşiflerle Meraklı Meral; Kat kat kabarık, en kalitelisinden jölelerin bile yerinde tutmayı beceremeyeceği yün yapağısı gibi kıvır kıvır saçlar, sürekli fıldır fıldır dönüp etrafı keşfe çıkan meraklı küçük gözler, sivri zekasını ele veren hafif çıkıntılı bir burun, kim, nerede, ne zaman, nasıl, niçin gibi sonu gelmez sorularını sormak 11 B İ L İ M İ N İ L K K A Ş İ F L E R İ B İ L İ M İ N İ L K K A Ş İ F L E R İ için sürekli açık duran bir ağız... On üç yaşını doldurup ondördünden gün alan, merak kumkuması bu kızcağız, her nesneye, kendisini ilgilendiren, ilgilendirmeyen, ucundan kıyısından bulaştığı her bir olaya, tarihe yön veren şahsiyetlerden tutun da, köşe başındaki bakkal dükkânının yeni yetme çırağına kadar uzaktan, yakından tanıdığı herkese karşı duyduğu olağanüstü öğrenme hevesinden “Meraklı Meral” diye çağrılır olmuş. Aklına takılanları çözmek amacıyla kitap sayfalarından, internet başından ayrılmıyor, bütün araştırmalarına rağmen gene de işin içinden çıkamazsa soluğu öğretmeninin yanında alıyor. Ah o eli öpülesi öğretmen! İnsan bu kadar mı öğretme aşkıyla yanıp tutuşur? Meraklı Meral’in merakından ona da bulaşıyor, harıl harıl araştırıyor araştırıyorlar. Meraklı’nın öğretmenine ulaşamadığı zamanlarda ve mekânlarda dayısı imdadına yetişiyor. Üniversitede bilim tarihi alanında araştırma görevlisi olan dayısı, tarihi bilgilerini önüne gelen herkesle paylaşmaktan hoşlanır. Bitmek tüken- mek bilmeyen araştırmalarının sonucunda elde ettiği nadide bilgileri inanılmaz bir cömertlikle ortaya saçmaya bayılır, heyecandan devrilen gözlerle anlatır da anlatır. Dinleme, araştırma, öğrenme sevdasıyla dibi tutmuş helva gibi kavrulan Meraklı’yla, anlatacağım yeni öğrendiğim bu akademik bilgileri herkese ulaştıracağım diye çırpınan dayısı müthiş bir ikili oluştururlar. O da yetmezse Meraklı, kütüphanelere kapanır. Çok sevdiği yeme içme fasıllarını ve dahi köftelerini, pilavlarını, sandviçlerini, ekmek aralarını, cipslerini, kolalarını, sakızlarını, çikolatalarını bile düşünmeden, düşünemeden okur da okur. Duyduğuma göre o böyle okurken, okur da kendinden geçerken uyuya kalırmış. Ancak rüyalarında da beyin hücreleri sakin durmaz, oraya buraya koşturmaya, sağı solu kurcalamaya devam edermiş. Derken kızcağızın bu halinden üzülen tarihi şahsiyetler rüyalarına misafir olur, ellerinden tutar, araştırdığı mekânlara, zamanlara taşır, hiç kimseye demedikleri sırları ona fısıldayıverirlermiş. 12 13 Tıp Alanındaki Çalışmalar İlk Hastaneler Meral acılar içinde kıvranıyordu. Apartmanlarının merdivenlerine çarşamba pazarındaki sergiler gibi yayılmış bir türlü toparlanamıyor, ne yapsa ayak bileğinin üzerine basamıyordu. Yine o aceleci tavırlarıyla merdivenlerden inerken ne olduysa olmuştu. Son üç dört basamağı uçarak geçmişti sanki. Paldır küldür kocaman kızın merdivenlerden yuvarlanma sesi bütün apartman sakinlerini telaşa düşürmüştü. Meral’in annesi dördüncü kattan nefes nefe15 B İ L İ M İ N İ L K K A Ş İ F L E R İ se, telaş içinde inebildiğinde apartmanın neredeyse yarısı oradaydı. Kuyruğuna basılmış kedi yavrusu gibi ciyak ciyak bağıran Meral’i kaldırmaya çalışıyorlardı, kızcağız da avaz avaz bağırıyordu. Merdivenlerde toplanan yedi mahalle, cümbür cemaat baktılar ki bu böyle olmayacak hemen olaya el koyup en yakın hastaneye götürme kararı aldılar. Birkaç saatlik uğraşının, çekilen röntgenlerin sonucunda mesele anlaşıldı. Meral’in ayak kemiği kırılmıştı. Meral, yaklaşık iki ay sağ ayağının üzerine basamayacak, geçici bir süre yürümesinde kolaylık sağlamak için koltuk değnek kullanacaktı. Eve döndüklerinde yatağına uzanıp biraz dinlenmekten başka bir düşüncesi yoktu. Sıcacık, yumuşacık pelüş battaniyenin altında mışıl mışıl uyudu ancak bir kaç saat sonra eve gelen ziyaretçilerin sesini duyduğunda gözlerini açabildi. Sınıf arkadaşları Şişko Tosun, Şüpheli Şaziye, Sivrizeka Sümeyra, Pasaklı Ercüment, Kirpi Necmi kendisini ziyarete gelmişlerdi. Hem de ellerinde çeşit çeşit kitaplar ve CD’lerle. Meral hasta olduğuna pek bir keyiflendi. Herkesin ilgisini çekmek hoşuna gitmişti.Kapı zili tekrar çaldığında ise sevinci bir kat daha arttı. Gelen sevgili dayısıydı. İşte şimdi kadro tamam olmuştu. Anlatma sevdalısı dayısı ile kendisi gibi meraklı arkadaşları bir araya gelmişti. Canının acısını falan unuttu, misafirlerin yanına çıkmak için acele etti. Böyle bir eğlence kaçırılamazdı. Vücudunun ağırlığını dengelemeye çalışarak, bir ayağının üzerinde seke seke salona kadar geldi. Kapıda görünmesiyle bir anda bütün bakışlar üzerine çevrildi. Sabahtan beri onlarca kez anlatılan düşme hikâyesi tekrar 16 17 B İ L İ M İ N İ L K K A Ş İ F L E R İ anlatıldı. Meral, her zamankinin aksine suskun gözüküyor, arada bir kafa sallamakla yetiniyordu. Sonra gözleri parladı. Aklına yine bir soru takılmıştı: -Dayıcım dedi. İyi ki hastaneler varmış. Yoksa acılar içinde kıvranıp duracaktım. Belki de ayağım sakat kalırdı. Evet diye onayladı herkes. Allah eksikliğini göstermesin diye dualar edildi. -Dayıcım sen doktora tezini ilk Türk İslam Devletleri üzerine yapmıştın. Çok merak ettim. Bu devletlerde de hastaneler var mıymış? İnsanlar 1000 yıl önce hastalandıklarında ne yapıyorlarmış? Dayısı güldü: -Hasta halinde bile meraklanacak bir şeyler buluyorsun. Bu özel maharetinden dolayı seni tebrik ederim. Dayısı bu konuda geniş bir birikime sahipti. Bilgilerini çevresiyle yeniden paylaşacağı için gözleri parladı. Güzel bir sohbet konusu açıldığı için pek keyiflenmişti. Gazetecilerin önünde demeç veren başbakan edasıyla konuşmalarına başladı: -Mısır’da tam teşekküllü ilk hastane Tolunoğlu Ahmet tarafından kurulmuştur. Tolunoğlu Ahmet, Mısır’da kurulan, ilk Türk devletinin kurucusudur. İnşa ettirdiği hastanenin zengin bir kütüphanesi ve akıl hastaları için özel bölümü bulunuyordu. Bütün hastaların tedavileri, yiyecekleri, ilaçları ücretsiz karşılanırdı. Yatılı tedavi görecek hastalar kıymetli eşyalarını, kıyafetlerini görevliye teslim ederler, özel diktirilen kıyafetleri giyerlerdi. Ayrıca çok temiz bir hastane olduğundan ba- 18 19 B İ L İ M İ N yanlar için ayrı, erkekler için ayrı, iki tane hamamı vardı. Şüpheli Şaziye bu hastaneyi pek sevdi. Ne olur ne olmaz insan hasta da olsa her gün üç defa hamama girip yıkanmalıydı. Yoksa kıymetli bedenimize mikroplar misafir olur, kira vermeden aylarca otururdu. Sivrizeka Sümeyra ise hastanelerde kütüphane olmasına hayran kaldı. “Acaba hastanelerde internet ağı da var mıdır?” diye meraka kapıldı. -Acaba bu sistem içerisinde internet bağlantısı, ücretsiz cep hattı, hastalara ipad dağıtılması 20 İ L K K A Ş İ F L E R İ gibi hizmetler de veriliyor muydu? diye sordu. Sivrizeka Sümeyra iyi hoştu da arada bir böyle uçuyordu. Meraklı Meral, arkadaşının uçan aklını yere indirmeyi en kutsal vazife sayarak hemen atıldı: -Sümeyra tavsiye ederim. Eğer benim gibi merdivenlerden tıngır mıngır yuvarlanırsan aklın başına gelir. Tecrübeyle sabittir. Unuttun galiba bin yüz yıl öncesinden bahsediyoruz. Dayı hafiften atışmaya başlayan kızların arasına girmek zorunda kaldı: -Tabi ki internet ağı yoktu. Ama keşfedilmiş olsaydı mutlaka düşünceli hükümdar onu da hastanesine getirtirdi. Çünkü hastaların rahat etmesi için bizzat gayret gösteriyordu. Cuma günleri hastaneyi ziyaret eder, hastaları teselli eder, doktorlarla görüşür, ilaç depolarını kontrol ederdi. 21