A. KURTULUġ SAVAġI HAZIRLIK DÖNEMĠ I. Kuvay-i Milliye Hareketi’nin BaĢlaması ve Batı Cephesinin OluĢması Kuvva-i Milliye (Milis Kuvvetler) İşgaller karşısında İstanbul hükümeti önlem almayınca halk bulunduğu bölgeyi korumak için teşkilatlanmaya başladı. Halkın içinden çıkan bu direniş ruhuna Kuvva-i Milliye denilmiştir. Yıldırım Orduları Grubu Komutanı Mustafa Kemal, Adana‟nın ileri gelenlerini ve gençlerini, düşman işgaline karşı mücadeleye çağırmış aralarında bir teşkilat kurarak hazırlanmalarını teşvik ederek Türk milletini içine düştüğü bu durumdan kurtarmak yolundaki kararlılığını ilk olarak belirtmiştir. İşgallere karşı ilk direniş Güney cephesinde Hatay Dörtyol ilçesinde, Fransızlara karşı başlamıştır. Daha sonra Maraş, Antep, Urfa, Adana ve Hatay‟da devam etmiştir. İşgallere karşı ikinci direniş hareketi ise Ege Bölgesi‟nde Yunanlılara karşı olmuştur. İzmir‟i işgal eden Yunanlılar daha sonra Manisa ve Aydın yörelerini de işgal etmeye başladı. Ayvalık yöresine giren Yunanlılar, burada Ali (Çetinkaya) Bey‟in emrindeki Kuvva-i Milliye birliklerinin direnişi ile karşılaştılar. Ayvalık sahillerinden başlayarak Soma, Akhisar ve Nazilli kasabalarının batısından geçen hat üzerinde (Milne Hattı) milli bir cephe oluştu. Bu cepheye Batı cephesi adı verildi. Kuvva-i Milliye’nin Özellikleri; Belli bir otoriteye bağlı olmayan, askeri tekniğini bilmeyen, halkın içinden doğmuş efelerden oluşmuştur. Bölgesel direniş hareketidir, çete savaşı yapmıştır. Ahmet İzzet Paşa hükümeti tarafından İstanbul‟a çağrıldı. İstanbul‟a 13 Kasım 1918‟de gelen Mustafa Kemal İşgalcileri görünce rahatsız olmuş ve “Geldikleri gibi giderler.” demiştir. İşgalden uzak Anadolu‟ya geçmek isteyen Mustafa Kemal bunun yollarını ararken Pontusçu Rumlarla, Türkler arasında yoğun çatışmalar yaşanmaya başlamıştır. Bu arada İngiltere, Pontusçu Rumlara karşı direnişe geçen Karadenizlilerin biran önce bu faaliyetleri durdurmalarını aksi takdirde Doğu Karadeniz‟i işgal edeceklerini bir nota ile Osmanlı Devleti‟ne duyurmuşlardır. Karadeniz‟de çıkan Türk ayaklanmalarını bastırmak, bunlarla ilgili rapor hazırlamak ve Mondros Ateşkes Antlaşması‟nın hükümlerini uygulatmak için Mustafa Kemal‟i 9. Ordu Müfettişliği‟ne atadılar. 9. Ordu Müfettişi (daha sonra 3. Ordu Müfettişliği oldu) olarak olağanüstü yetkilerle idari ve askeri makamlara emir verme yetkisi olan Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919‟da Samsun‟a çıktı. Böylece Milli Mücadele hareketi başlamış oldu. Mustafa Kemal Samsun’a çıktığında vatanı kurtarmak isteyenler üçe ayrılmıştır. İngiliz mandasını isteyenler ABD mandasını isteyenler Bölgesel direniş hareketi devam etsin diyenler 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal görev ve yetkilerine dayanarak 22 Mayıs 1919‟da Osmanlı yönetimine bir rapor gönderir. (Samsun Raporu) Samsun Raporu Samsun‟daki Rumlar siyasi emellerinden vazgeçerlerse bölgedeki kargaşalık sona erer. Düşmanı oyalamıştır. Düzenli ordunun çekirdeğini oluşturmuştur. Türklerin yabancı tahammülü yoktur. TBMM‟ye karşı çıkan ayaklanmaları bastırmıştır. Yapılan kongrelerle desteklenmiştir. Kuvva-i Milliyeci Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe düzenli ordunun kurulmasına karşı çıkarak TBMM karşı ayaklanmışlardır. Ulusal bilincin uyandırılmasını sağlamışlardır. ll. Mustafa Kemal’in Samsun’a ÇıkıĢı (19 Mayıs 1919) Yıldırım Orduları Grup Komutanı olan Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti Mondros Ateşkes Antlaşması ile l. Dünya Savaşı‟ndan çekilince, kontrolüne İzmir‟in işgali haksızdır işgal bitirilmelidir. İstanbul - Ankara yolunu açık tutarak İstanbul‟da Anadolu‟ya insan, silah ve cephane naklini kolaylaştırmışlardır. İhtiyaçlarını halktan karşılamışlardır, bazı Kuvva-i Milliye grupları halkın elindeki bütün zenginlikleri almaya kalkışmışlardır. egemenliğine Millet, milli hâkimiyet esasını ve Türk milliyetçiliğini kabul etmiştir. Bunu mutlaka gerçekleştirmeye çalışacaktır. lll. Havza Genelgesi (28 Mayıs 1919) M. Kemal Anadolu‟da başlatmak amacıyla Anadolu‟nun iç kurtuluş mücadelesini Samsun‟dan bölgelerine geçmiş ayrılarak ve Havza‟ya gelmiştir. M. Kemal, Havza‟ya geldikten sonra burada Kurtuluş savaşının Genelgesini ilk genelgesi yayınlamıştır. Bu olan Havza genelgenin yayınlanmasındaki temel sebep; İşgal hareketlerini, işgallerde Türk halkına yapılan baskı ve katliamları, İstanbul Hükümetinin işgallere karşı sessiz kalmasını 2. halka anlatmak, Türk milletinin milli duyguların ortaya İstanbul Hükümeti üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok gibi göstermektedir. çıkarmak ve Türkleri işgal hareketlerine karşı harekete geçirmektir. M. Kemal bu genelgeyi hazırladıktan sonra ordu komutanlarına telgrafla bildirmiş, onlarında onayını UYARI: Bu iki madde ile Kurtuluş savaşının aldıktan sonra tüm yurtta yayınlamıştır. gerekçesi ortaya konulmuştur. Havza Genelgesi’nin Kararları; 3-Milletin bağımsızlığını yine milletin azmi ve İzmir‟‟in işgali ve diğer işgaller yurt genelinde heyecanlı mitinglerle protesto edilmelidir. İstanbul hükümetine ve büyük devletlerin temsilcilerine İzmir‟in işgalini kınayan telgraflar çekilmelidir. Mitingler esnasında Hıristiyan verilmemesine dikkat edilmedir. ahaliye zarar kararı kurtaracaktır. UYARI: Bu madde ile kurtuluş savaşının yöntemi, metodu açıklanmış ve ilk defa millet egemenliğinden burada bahsedilmiştir. Ayrıca bu madde Kurtuluş savaşının bir tek düşman işgalin Askeri birliklerin ve milli kuvvetlerin terhisi derhal durdurulmalıdır. Havza Genelgesi Kurtuluş Savaşı‟nda ilk milli bilinci uyandırma çağrısıdır. kaşı değil aynı zamanda saltanat rejimine yönelik olduğunun bir göstergesidir. Bu madde Amasya genelgesine bir ihtilal beyannamesi özelliği katmıştır. Anadolu‟nun her köşesinde işgalcileri NOT protesto eden mitingler düzenlendi. 4-Millet adına karar almak ve bu kararları 30 Mayıs 1919‟da Mustafa Kemal‟in uygulamak için her türlü etki ve denetimden uzak mili bir kurulun varlığı şarttır. de katıldığı Havza Mitingi yapıldı. 8 Haziran 1919‟da Harbiye Nezareti tarafından Mustafa Kemal, İstanbul‟a UYARI: Bu maddede bahsettiği kurul, Temsil çağrıldı. Kuruludur. Amasya Genelgesinde karara bağlanan Havza Genelgesi ile Mustafa Kemal Temsil Kurulu, ilk defa Erzurum Kongresinde ve İstanbul hükümeti arasındaki görüş oluşturulmuş, Sivas Kongresinde ise yetki ve ayrılığı artık açığa çıkmıştır. sorumluluğu tüm vatanı kapsar nitelikte genişletilmiştir. lV. Amasya Genelgesi (Tamimi) (22 Haziran 1919) Mustafa Kemal İstanbul hükümetinin geri dön çağrısına uymadı. Havza‟da güvenlikte olmadığını düşünerek 12 Haziran 1919‟da Havzalılarla son bir görüşme yaparak Amasya‟ya gitti. 5-Anadolu‟nun her yönden güvenli yeri olan 14 Haziran 1919‟da Mustafa Kemal‟in isteği üzerine Amasya‟da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. kazanmış üç delege seçilerek en kısa zamanda Görüşmeler 19 Haziran 1919‟da Ali Fuat Cebesoy, Rauf (Orbay), Rafet (Bele) ve Samsun valisi Hamit Bey‟in de çağrılmasıyla başladı. Amasya Genelgesi‟nin metnini Mustafa Kemal hazırlamış ve Yaveri Cevad Abbas Bey tarafından kaleme alınmıştır. Mustafa Kemal, Refet (Bele) Bey, Rauf (Orbay) Bey ve Ali Fuat (Cebesoy) Bey‟in imzaladığı genelge 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa‟nın ve Konya‟daki Yıldırım Müfettişi Mersinli Cemal Paşa‟nın da onayı alındıktan sonra 22 Haziran 1919 günü yayımlandı. Bu genelgeye göre; 1. Vatanın bütünlüğü tehlikededir. Sivas‟ta milli bir kongre derhal toplanacaktır. 6-Anadolu‟nun her şehrinden halkın güvenini yola çıkmalıdır. UYARI: Sivas Amasya Genelgesinin bu maddesinde Kongresine katılacak olan delegelerin Anadolu’nun her şehrinden ve halkın seçimine bağlı olarak belirlenen vekillerin gönderilmesi istenmiştir. Bundaki amaç Kurtuluş mücadelesini bölgesellikten çıkarıp milli bir karakter kazanması ve alınan kararların halk tarafından benimsenmesini sağlamaktır. 7-Delegeler Redd-i İlhak, Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri ile belediyeler tarafından seçilecektir. milletin bağımsızlığı NOT: Sivas Kongresine katılacak olan delegelerin sefer padişah tarafından görevden alındığı kendisine seçiminde bildirilmiştir. Redd-i İlhak, Müdafaa-i Hukuk ve Bunun üzerin M. Kemal, Harbiye Belediyeleri görevlendirilmesinin sebebi, bu gruplara Nezaretine ve İstanbul Hükümetine yazdığı telgrafla 9. dâhil olan insanların milli mücadeleye gönül vermiş Ordu Müfettişliğinden ve askerlik mesleğinden istifa olmaları ve bu doğrultuda çalışmış olmalarından ettiğini bildirmiştir. dolayıdır. Aynı zamanda Mustafa Kemal aynı duygulara sahip olan insanların bir araya gelmesinin, kurtuluş mücadelesinde daha etkili kararların alınabileceğine inanmıştır. NOT: M. Kemal Erzurum kongresinden önce askeri görevinden istifa etmiştir. M. Kemal bu olayla birlikte sivil bir vatandaş olarak kurtuluş mücadelesine devam etmiştir. 8-Delegeler güvenliklerini sağlamak açısından gizlice Sivas‟a gelmelidirler. M. Kemal istifa ettiği sırada XV. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir, ordum ve ben emrindeyim paşam diyerek, kendisini desteklediğini dile getirmiştir. 9-Doğu illeri adına 10 Temmuzda Erzurum‟da bir kongre düzenlenecektir. Kongre bitiminde Sivas‟a delege gönderilmelidir. UYARI: Amasya Genelgesinde geçen Erzurum Kongresi, Doğu illeri adına toplanan bölgesel bir kongredir. Bu kongrenin toplanmasını sağlayanlar ise Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyetidir. M. Kemal, Erzurum Kongresinin çalışmalarını tamamladıktan sonra Anadolu’nun bütünlüğünü sağlamak amacıyla milli kongre olan Sivas V. Erzurum Kongresi (23 Temmuz - 7 Ağustos 1919) 17 Haziran 1919‟da Ermenilerin saldırıya geçecekleri haberi üzerine Erzurum halkı Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti‟ni kurmuştu. Kongrenin daha geniş bir teşkilata kavuşması için illere bir genelge gönderilerek temsilciler istenmiştir. 10 Temmuz 1919‟da toplanması gereken kongre il delegelerinin çeşitli nedenlerle gelememesi üzerine 23 Temmuz‟a ertelendi. 10-Bu genelge mili bir sır olarak saklanmalıdır. Mustafa Kemal kongreye katılması için davet edilmiş, Kongre üyelerinden birinin istifa etmiş ve Mustafa Kemal onun yerine geçmiştir. 11-Hiçbir surette milli kuvvetler dağıtılmayacak, Erzurum Lisesi salonunda başlayan kongreye Mustafa Kemal başkan seçildi. Kongresine, delege göndermelerini istemiştir. komuta bırakılmayacak, komuta devredilmeyecek. UYARI: M. Kemal Amasya genelgesini hazırladıktan sonra Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde görev yapan komutanlara bir telgrafla bu genelgeyi göndermiş, onların onaylarını da alarak tüm yurt genelinde yayınlamıştır. M. Kemal, komutanların onayını almak istemesinin sebebi; genelgeye milli bir karakter kazandırmak istemesidir. Amasya Genelgesini yayınlayan M. Kemal, buradan ayrılarak, Erzurum‟da toplanacak olan bölgesel Kongreyi Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti topladı. Ayrıca 15. Kolordu komutanı Kazım Karabekir‟in çalışmaları etkili olmuştur. Erzurum, Trabzon, Sivas, Bitlis ve Van delegeleri katılmıştır. Kongrenin toplanma amacı Doğu Anadolu ve Karadeniz‟deki Ermeni - Rum faaliyetlerine engel olmaktır. Damat Ferit Paşa, basın - yayın organlarına verdiği demeçte: Kongreyi bir isyan olarak ilan etti ve Kazım Karabekir Paşa‟ya gizli bir şifre göndererek Mustafa Kemal‟in tutuklanmasını istedi. Kazım Karabekir bunu reddetti. (1 Ağustos 1919) kongreye katılmak amacıyla harekete geçmiştir. Havza Genelgesinden sonra İstanbul Hükümeti M. Kemal‟i İstanbul‟a geri çağırmıştı. Ancak M. Kemal bu 1- Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, emre uymamış Amasya‟ya gelmişti. Mustafa Kemal parçalanamaz. Erzurum‟a harekete geçtiğinde görevden aldığını bildirmiştir. Ancak M. Kemal kendisini bu göreve Padişah buyruğuyla atandığını, İstanbul Hükümetinin kendisini görevden asla Erzincan‟dayken İstanbul Hükümeti bir telgraf göndererek kendisini alma yetkisinin olmadığını bildirmiştir. Kongrenin Kararları; M. Kemal 8- 9 Temmuz gecesi Erzurum‟a varmıştır. Aynı gece İstanbul‟dan bir telgraf alan M. Kemal, bu UYARI: Alınan bu kararla birlikte ilk defa Türk devletinin milli sınırlarından bahsetmiştir. Aynı zamanda bu madde son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından kabul edilen Misak-ı Millide de aynen kabul edilmiştir. NOT: toplanmasına 5- Hristiyan azınlığa siyasi egemenliğimizi ve sosyal rağmen almış olduğu kararlar itibariyle ulusaldır. Alınan Erzurum Kongresi bölgesel dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez. Ancak bu bu kararla milli sınırlarımızı çizmiştir. ahalinin can, mal ve ırzları her türlü tehlikeye karşı korunacaktır. 2- Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığının korunmasında İstanbul hükümeti yetersiz kalırsa geçici UYARI: Bu madde ile birlikte, Osmanlı Devleti’nin bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet milli kongre Tanzimat ve tarafından seçilecektir. Milli kongre toplanmamış ise bu verdiği ayrıcalıklar işi Temsil Kurulu üstlenecektir. Hristiyanların UYARI: Kurtuluş mücadelesinde yapılacak olan sadece azınlıkların haklarını bahane eden Avrupalı çalışmalarda başarılı olmak ve etkili kararlar almak devletlerin iç işlerimize karışması engellenmeye amacıyla yeni bir hükümetin kurulmasına yönelik çalışılmıştır. Islahat hakları Fermanlarıyla azınlıklara kaldırılmıştır. güvence Ancak altına alınmış, karar alınmıştır. Bu hükümetin Sivas kongresi tarafından seçilmesine kongrenin toplanmaması kurulunun hükümet karar verilmişse riskine gibi karşı, çalışma de Temsil yapma izni verilmiştir. 6- Ulusal irade ve ulusal güçler padişahlık ve halifelik makamını kurtaracaktır. UYARI: Bu madde Ulusal egemenliğe ters düşen bir 3- Milli kuvvetleri etkili, milli iradeyi hâkim kılmak esastır. karardır. Bu kararın alınmasının sebebi ortamın daha böyle bir değişikliğe uygun olmamasıdır. UYARI: Milli kuvvetleri etkili, Milli iradeyi hâkim kılmak esastır. Maddesi ile halk egemenliğine dayalı yeni bir devletin kurulacağı açık bir şekilde ifade edilmiştir. Halk egemenliğine yönelik ilk karar Amasya Genelgesinde, Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Maddesi ile karara bağlanmıştır. Kongre‟nin sonunda Sivas Kongresi‟ne katılmak üzere 9 kişilik Temsil Heyeti (Heyet-i Temsiliye) seçildi. Başkanlığına Mustafa Kemal getirildi. Temsil Heyeti üyeleri: Mustafa Kemal, Rauf Bey (eski Bahriye nazırı), Raif Efendi (eski Erzurum milletvekili) İzzet Bey (eski Trabzon milletvekili), Servet Bey (eski Trabzon milletvekili), Şeyh Fevzi Efendi (Nakşî Şeyhi), Bekir Sami Bey (eski Beyrut valisi) Sadullah Efendi (Eski Bitlis milletvekili) Hacı Mustafa Bey (Mutki aşiret başkanı) 4- Manda ve himaye kabul edilemez. UYARI: Manda ve himaye ilk defa Erzurum Kongresi‟nde alınan kararlar Erzurum ABD Cumhurbaşkanı Wilson‟a da kongresinde reddedilmiştir. Aynı zamanda alınan bu karala İngiliz ve Amerikan gönderildi. mandaterliği reddedilmiş, tam bağımsızlık kabul edilmiştir. Mondros Ateşkes Antlaşmasından kararların ettiği prensipler hatırlatıldı. UYARI NOT: Wilson‟a yanında bir de muhtıra gönderildi. İlân sonra Mustafa Kemal “Herhangi bir devletin teknik, sanai, iktisadi yardımını başlayan işgaller karşısına Türk halkı içinde üç kurtuluş sevinçle çaresi görülmüştür. Bunlar; mandacılığın anlamı ve özü kesinlikle a- İngiliz mandası altına girerek varlığı devam ettirmek, değildir.” b- ABD mandası altına girmek, Kongresi‟nde açıklama yapmıştır. karşılarız ama diyerek bu Erzurum c- Bölgesel kurtuluşu sağlamaktır. Mustafa Kemal Amasya Genelgesinde, Sivas‟ta milli bir Erzurum Kongresi’nin Önemi kongre toplamaya karar vermekle, bölgesel mücadeleyi Doğu illeri için toplanan Erzurum Kongresi‟nde tasvip etmediğini dile getirmiş oldu. Erzurum Kongresinde ise manda ve himayenin reddedilmesiyle, tam bağımsızlık şuuru gelişmeye başlamış, halk tarafından da kısa zamanda benimsenmiştir. bütün yurdu ilgilendiren kararlar alınmıştır. Bütün yurdu ilgilendiren kararlar olduğu için milli bir program niteliğindedir. Sivas Kongresi kararları kararlarına dayalıdır. Erzurum Kongresi Cumhuriyet rejimi ilk burada “milli iradeyi hâkim Balıkesir kılmak” esasında yatar. Milli sınırlardan ilk kez burada bahsedilmiştir. Bu Kongreleri Ulusal egemenlik Alaşehir Kongreleri anlayışı içermez. Doğu illerindeki yararlı cemiyetler Doğu Anadolu Hukuk Alaşehir bildirmişlerdir. karar Misak-ı Milli’de yer almıştır. Müdafaa-i ve bölgeseldir ve padişaha bağlılıklarını Cemiyeti‟nin UYARI Balıkesir bünyesinde ve Yunanlılara toplanmıştır. karşı Batı cephesinin oluşmasında rol oynamıştır. TBMM‟nin açılmasına kadar görev yapacak küçük Nazilli, Edirne, Pozantı bölgelerinde hükümet Temsil Heyeti burada oluşturulmuştur. de bölgesel kongreler toplanmıştır. Manda ve himaye ilk kez reddedilmiştir. Erzurum Kongresi’nin Sonuçları Vll. Sivas Kongresi (4 - 11 Eylül 1919) Erzurum Kongresi kararları bütün yurtta sevinç yaratmış ve bağımsız yaşama azmini kuvvetlendirmiştir. Mustafa Erzurum Kongresi İstanbul hükümeti ve İtilaf Devletleri tarafından hoş karşılanmadı. Damat Ferit Paşa, kongrenin başlamasına bir gün kala bunun anayasaya aykırı olduğunu basın yolu ile duyururken işgalcilere mütarekenin tam olarak uygulanacağını ifade etmiştir. Amasya‟ya gelmiş ve burada Kurtuluş savaşı için çok Kemal‟in Anadolu‟ya geçme sebebi, Anadolu‟da kurtuluş mücadelesini başlatmaktı. M. Kemal Anadolu‟ya geçtikten kısa bir süre sonra önemli olan Amasya genelgesini yayınlamıştır. Amasya Genelgesi bilindiği üzere Kurtuluş Mücadelesinin planı yöntemi ve gerekçesini oluşturmuştur. Bu genelgede milletin bütününü Kurtuluş Savaşına dahil etmek için Sivas‟ta milli bir kongre toplanmasına karar alınmıştır. Erzurum Kongresi toplanıp kararlarını aldıktan sonra, milli bir kongre olan Sivas kongresine Doğu illerini UYARI Yabancı gazetelere basın toplantısı temsil etmesi açısından 9 kişilik bir Temsil Heyeti yapan Damat Ferit Paşa, Anadolu oluşturulmuş ve başkanlığına ise M. Kemal getirilmişti. Hareketi‟nin durdurulamaz boyutlara Mustafa Kemal bu dönemde Sivas Kongresine katılmak ulaştığını için yanındaki heyetle birlikte Sivas‟a harekete geçti. kabul ediyor ve basın mensuplarından ülkelerinde Anadolu Amasya Genelgesinden sora Sivas Kongresine katılım Hareketi için Anadolu‟nun her ilinde seçimler düzenlenmiş aleyhine kamuoyu oluşturmasını istiyor. belirlenen delegeler Sivas‟a hareket etmişlerdir. Ancak o dönemlerde İstanbul Hükümetinde bulunan Damat Vl. Balıkesir AlaĢehir Kongreleri (26 Temmuz - 25 Ağustos 1919) Yunanistan İzmir ve çevresinde işgal hareketlerine başlayınca Ege Bölgesi‟nde yurtseverler direniş örgütleri kurdu, daha düzenli savunma gücü oluşturmak amacıyla Balıkesir‟de bir kongre düzenledi. (26-31 Temmuz 1919) Ferit, Sivas Kongresinin toplanmasını önlemek amacıyla Elazığ valisi Ali Galip‟i harekete geçirmiş, Ali Galip Malatya‟ya kadar ilerlemiştir. Ancak Malatya‟daki XV. Alayın harekete geçmesi neticesinde, bu olay engellenmiştir. Bütün engelleme çalışmalarına bütün Sivas Padişah‟a bağlılık bildirildi. Kongresi, 4 Eylül‟de resmen toplantıya geçmiştir. Sivas Yunanlılarla savaşmak üzere asker toplanması kararı verildi. Kongresi bu dönemde toplam 38 delege ile toplantıya Bölgesel direniş amaçlandı. UYARI: Alaşehir Kongresi’nde, Yunanlılara alındı. karşı ölümüne ulaşması rağmen delegelerin 16-25 Ağustos 1919‟da Alaşehir Kongresi, Erzurum ve Balıkesir Kongrelerinin kararlarını değerlendirmek amacıyla toplanmıştır. Sivas‟a neticesinde Balıkesir Kongresi’nde, geçmiştir. Sivas Kongresi Anadolu’nun bütün illerinden delegelerin katılımı neticesinde toplanan milli bir kongre olmasına rağmen 38 gibi az sayıda delege ile toplantıya geçen bir kongredir. Bunun sebebi; savaşma Gerekirse Anlaşma Devletleri‟nden alınabileceği kararlaştırıldı. kararı 1- İstanbul Hükümetinin engellemesine bağlı olarak bazı illerin delege gönderememesi, yardım 2- İtilaf Devletlerinin engellemesi, 3- Doğu illeri adına bu kongreye 9 kişilik temsil kurulunun Sivas Kongresine katılmış olmasıdır. UYARI: Bu uygulama ile temsil heyeti ilk defa Kongre Öncesi YaĢanan Sorunlar yürütme yetkisini kullanmıştır. Başkanlık Sorunu: Rauf Bey ile Mustafa Kemal arasında yaşanmıştır. Mustafa Kemal‟in Kongre Başkanı seçilmesiyle sorun çözümlenmiştir. Manda Sorunu: Amerikan mandacılığı tartışıldı. Ancak reddedildi. 6- İrade-i Milliye gazetesinin çıkarılmasına karar verilmiştir. Sivas kongresinden sonra Temsil Kurulu başkanı M. Kemal, İstanbul Hükümetindeki Damat Ferit„i baskı Kongre başkanlığına Mustafa Kemal seçilince, kongreye İttihatçılıkla suçlandığını kongrenin hiçbir katılanların partiyle belirterek ilişkisinin olmadığının açıklanması için kongre üyelerince yemin edilmesini istedi. Böylece kongrenin milleti ve memleketi kurtarma amacına yönelik bir hareket olduğu açıkça belirtilmiş oldu. altına almak için bir genelge yayınlamış, Anadolu ile İstanbul arasındaki bütün ulaşım ve haberleşmeyi kesintiye uğratmıştır. „‟Artık İstanbul, Anadolu‟ya hakim değil, bağlı olmak zorundadır.‟‟ diyerek açıklama yapmıştır. Anadolu ile İstanbul arasındaki ulaşım ve haberleşmenin kesintiye uğraması, İtilaf devletlerinin tepkisini çekmiş ve İstanbul Hükümetine baskı yapmalarına neden olmuştur. Baskılara dayanamayan Damat Ferit istifa etmek zorunda kalmıştır. İstanbul Hükümetine ise Ali Rıza Paşa gelmiştir. Ali Rıza Paşa, Anadolu‟daki Temsil Heyeti ile uzlaşma yolları aramış ve sonuçta iki taraf arasında, Amasya‟da bir görüşme Sivas Kongresi Kararları yapmaya karar vermişlerdir. 1- Erzurum Kongre kararları aynen kabul edilmiştir. UYARI: Damat Ferit Hükümetinin Sivas Kongresinden sonra baskılara dayanamayıp istifa 2- Anadolu ve Rumeli‟de kurulmuş olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında tek cemiyet etmesi Kuvva-i Milliye hareketinin İstanbul Hükümetine karşı kazandığı ilk başarıdır. haline getirilmiştir. Başkanı da M. Kemal olmuştur. UYARI: Milli güçler birleştirilerek Kurtuluş savaşı tek elden yönetilmesi sağlanmıştır. Milli birlik ve beraberlik sağlanmıştır. 3- Manda ve Himaye kesin olarak reddedilmiştir. UYARI: Manda ve himaye bağımsızlık anlayışına ters düştüğü gerekçesi ile kesin olarak Sivas’ta reddedilmiş, tam bağımsızlık kabul görmüştür. Sivas Kongresi’nin Önemi Erzurum Kongresi kararları milli bir kongre tarafından onaylanarak bütün ulusa mal edilmiştir. Ulusal güçler birleştirilerek yönetimi tek elde toplanmıştır. Mustafa Kemal Milli Mücadele‟nin lideri olmuştur. Türk ulusunun temsilcileri işgalcilere karşı milletçe savunma ve direnme kararı almıştır. Amerikan mandası en çok tartışılan konudur. 38 delegeden 25‟i manda sistemini istemiştir. Ancak manda yönetimi bağımsızlığa aykırı olduğu için reddedilmiştir. Manda isteyen aydınların düşüncesi değişmiştir. kurulunun sayısı 15 „e çıkarılmış yetki ve sorumluluğu Misak-ı Milli‟nin esasları ortaya çıktı. Mebusan Meclisi‟nin toplanması için çalışmalara devam edilmesi kararı çıktı. tüm vatanı kapsar nitelikte genişletilmiş, başkanlığına Temsil Heyeti ilk kez yürütme gücünü kullandı. yine M. Kemal getirilmiştir. Sivas Kongresi Anadolu‟daki Milli Hareket‟le, İstanbul hükümeti arasında bir kuvvet dengesi sağlamıştır. 4- Erzurum kongresinde oluşturulan 9 kişilik temsil UYARI: Sivas’ta oluşturulan Temsil Heyeti bütün yurdu temsil etmiş TBMM açılıncaya kadar siyasi varlığını sürdürmüştür. 5- Batı Anadolu Kuvva-i Milliye komutanlığına Ali Fuat paşa getirilmiştir. Milli kuruluşlarla birlikte sivil ve askeri makamlar Sivas Kongresi‟nden sonra başvurabilecekleri bir makam bulabilmişlerdir. Sivas Kongresi’nin Sonuçları Mustafa Kemal 11 Eylül 1919‟dan itibaren yönetimi, fiilen ve hukuken ele almış Milli Hükümet‟in başkanı olmuştur. Mustafa Kemal‟in mücadelesi, Anadolu‟daki Milli hareket‟in etkisi ve Temsil Heyeti‟nin baskısı ile Damat Ferit istifa etmek zorunda kalmıştır. Padişah Vahdettin baskı ve şiddetle Mustafa Kemal‟i ve Anadolu Hareketi‟ni durduramayacağını görmüş ve Mustafa Kemal‟e yakınlaşma politikası gütmüştür. Azınlıklara, sosyal dengeyi ve siyasal egemenliği bozacak, ayrıcalıkların verilmemesi belirtildi. Mondros Ateşkes Antlaşması sınırların kabul edileceği belirtildi. Meclisin İstanbul‟da olmayacağı belirtildi. Temsil Heyeti‟nin seçimlere katılması kabul edildi. Ayrıca Ermeni Göçü sırasında suç işleyenlerin mebus seçimlerine katılmalarının önlenmesi ve siyasi partilerin Hıristiyan toplulukların seçime katılmalarının sağlanması için çaba gösterileceği belirtildi. 4. Protokol Malta‟ya sürülenlerin yargılanması, Zararlı cemiyetlerin faaliyetlerine son verilmesi, için yapacağım bunu” diyerek yeni Milli kuvvetlerin maddi yönden desteklenmesi, Türk devletini kurmak arzusunu ve Milli Mücadele yanlılarının görevden alınmaması, görevine son verilenlerin tekrar görevlerine döndürülmesini içeriyordu. sonra General Sivas‟a James gelen G. Harbord‟la yaptığı konuşmada; “Her şeye rağmen yurdumuzu kurtarmak özgür ve uygar bir Türk devleti kurmak, insan gibi yaşayabilmek amacını açıklamıştır. Vlll. Amasya GörüĢmesi (Protokolü) 20 - 22 Ekim 1919) Sivas Kongresi‟nde alınan karar doğrultusunda Temsil Heyeti, İstanbul hükümeti ile bütün haberleşme ve görüşmeleri kesti. Ancak Ali Rıza Paşa kabinesinde Kuvay-i Milliye‟ye sempati duyan üyelerinin olması Temsil Heyeti‟ni umutlandırdı. Mustafa Kemal Milli Teşkilata saygılı olması şartıyla Ali Rıza Paşa hükümetine yardımcı olacağını, ayrıca meclis toplanıncaya kadar milletin geleceği hakkında bir anlaşmaya girmemesini ve Barış Konferansı‟na gönderilecek delegelerin Temsil Heyeti‟nin güveneceği kimselerden oluşmasını istedi. Temsil Heyeti ile Ali Rıza Paşa hükümeti arasında yazışmalar bir süre devam ettikten sonra Ali Rıza Paşa hükümeti Anadolu‟ya bir temsilci göndermeye karar verdi. Amasya‟da yapılacak olan görüşmeye Bahriye Nazırı Salih Paşa gönderildi. Rauf Bey, Bekir Sami Bey ve Mustafa Kemal Sivas‟tan Amasya‟ya gittiler. Mustafa Kemal ve Salih Paşa arasında yapılan görüşmelerde; üçü açık ve imzalı, ikisi gizli ve imzasız beş protokol tespit edildi. 1. Protokol Ordunun siyasetle uğraşmaması, hükümeti küçük düşürecek müdahalede bulunulmaması, hükümet hakkında yazı yazılmaması istendi. Bunlar Salih Paşa‟nın isteklerini kapsıyordu. 2. Protokol uygun Bazı komutanların görevden alınmaları ve bazı subayların mahkemeye verilmesi hakkındaki emirlerin düzeltilmesi, hafta Amerikalı toplanmasının bir UYARI belirlenen 3. Protokol Padişah Vahdettin vatansever olarak bilinen Ali Rıza Paşa hükümetini kurdurmuştur. (2 Ekim 1919) Mustafa Kemal, kongrenin bitiminden ile İstanbul‟a getirilerek 5. Protokol Barış Konferansı‟na gönderilecek delegelerinin isimleri yer alıyordu. kurul a. Amasya GörüĢmesi’nin Önemi ve Sonuçları Mebusan Meclisi‟nin açılması hariç diğer kararlar uygulanmadı. Oysa Salih Paşa bu esasları İstanbul hükümetine kabul ettireceğini eğer başaramazsa istifa edeceğini belirtmiştir. Ancak istifa etmedi. Amasya Görüşmesi ile İstanbul hükümeti temsilcisi Salih Paşa, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin kararlarını tanımış oluyordu. Amasya Görüşmesi ile Temsil Heyeti‟nin varlığını İstanbul hükümeti hukuken tanımıştır. Böylece Anadolu NOT İhtilali hukuki bir zemine oturmuştur. Mebusan Meclisi‟nin İstanbul dışında bir yerde toplanmasını İstanbul hükümeti anayasaya aykırı bularak kabul etmemiştir. lX. Temsil Heyetinin Ankara’ya Gelmesi (27 Aralık 1919) M. Kemal, İstanbul‟un gayrı resmi işgal altında olmasından dolayı meclisin İstanbul‟da toplanmasını istememişti. Ancak o dönemde mevcut yürürlükte olan Kanun-i Esaside; Mebusan meclisi Osmanlı devletinin başkenti olan İstanbul‟da toplanır, kararı olduğundan ötürü bu mümkün olmamış, toplanması kararlaştırılmıştır. meclis İstanbul‟da b)Mebusan Meclisinde Anadolu‟daki Kurtuluş Mücadelesinin temsilini sağlamak için Mudafa-i Hukuk Meclisin açılması kararlaştırıldıktan sonra Anadolu‟nun grubunun kurulmasın istemiştir. bütün illerinde seçim yapılmış, belirlenen milletvekilleri Milletvekilleri bu istekleri kabul ederek İstanbul‟a İstanbul‟a hareket etmiştir. M. Kemal ise Mebusan hareket etmişlerdir. meclisine katılmak için Erzurum milletvekilliğine aday olmuş, seçimi kazanmasına rağmen, İstanbul Hükümetinin kendisi hakkında tutuklama kararı olması itibariyle İstanbul‟a gitmemiştir. NOT: Anadolu genelinde yapılan milletvekili seçimini çoğunlukla Anadolu ve Rumeli Mudafa-i Hukuk cemiyetine mensup insanlar kazanmıştır. Temsil Kurulu Mebusan Meclisinin UYARI: Mustafa Kemal, Amasya Görüşmesinde Salih Paşaya meclisin İstanbul dışında bir bölgede toplanmasını istemişti. Ancak bu isteği kabul edilmemiş, meclis işgal altında olan İstanbul’da toplanmasına karar verilmişti. Mustafa Kemal bu dönemde milletvekillerinden başkan seçilmesini istemesindeki sebep; olurda İtilaf Devletleri çalışmalarını herhangi bir sebepten meclisi dağıtacak olursa, yakından izleyebilmek için Ankara‟ya gelerek burayı Başkan sıfatını kullanarak bu meclisi güvenli bir kendine merkez yapmıştır. (27 Aralık 1919) yerde toplamaktır. Ankara’nın merkez yapılmasının sebepleri; Daha önceden M. Kemal‟le görüşme yapan Konumu bakımından güvenli bir yerde olması, milletvekilleri, M. Kemal‟in isteklerini yerine getirmemiş, Ankara‟da bir kolordunun bulunması, M. Kemal‟i başkan seçmedikleri gibi, Mudafa-i Hukuk Milli teşkilatların örgüt yapılarının çok kuvvetli olması, grubu yerine Felah-ı Vatan grubunu kurmuşlardır. Ulaşım ve haberleşme imkânlarının olması, geldiğinde, Erzurum ve Sivas Kongre kararlarını içeren Muharebe alanlarına yakın, işgalden uzak olması sebebiyle Milli Mücadele‟nin merkezi yapıldı. Misak-ı Milli kararları meclis tarafından kabul edilmiştir. X. Son Osmanlı Mebusan Meclisi ve Misak-ı Milli Ancak vatanla ilgili konuların görüşülmesine sıra a. Misak-ı Milli Kararları (Ulusal Yemin) (17 Şubat 1920) Osmanlı Mebusan Meclisi Padişah tarafından 21 Aralık 1918‟de kapatılmıştı. Vahdettin Misak-ı Milli‟de sınırlar, boğazlar, azınlıklar kapitülasyonlarla ilgili kararlar alınmıştır. Anadolu‟daki hareketin çalışmalarıyla Meclisi‟nin açılmasına karar verildi. Mebusan Sınırlar 7 Kasım 1919‟da yurt genelinde sağlıklı bir şekilde seçimler yapıldı. Seçimleri çoğunlukla Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti‟nin adayları kazandı. Mustafa Kemal, Erzurum milletvekili olarak meclis üyesi oldu. Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı gün işgal edilmemiş, çoğunluğu Türk olan topraklar bir bütündür bölünemez. Arapların yaşadığı toprakların oylamasıyla belirlenecektir. Halkoylarıyla anavatana katılan üç sancakta (Evliye-i Selase: Kars, Ardahan, Batum) gerekirse yeniden halkoyuna başvurulabilir. Batı Trakya‟nın hukuki durumunun tespiti de halkın tam bir serbestlikle vereceği oyla belirlenmelidir. İtilaf Devletleri seçimlerin yapılmasına karşı çıkmadı. Osmanlı Meclisi‟nden NOT savaş kararı çıkmayacağını, Türk milletinin barış istediği istihbaratını edinmişlerdi. Barış kararı işlerini kolaylaştırıyor diye düşünüyorlardı. M. Kemal Ankara‟ya geldikten sonra Anadolu ve Rumeli Mudafa-i Hukuk cemiyetine bağlı olan Milletvekillerine bir çağrıda bulunarak İstanbul‟a gitmeden Ankara‟ya gelmelerini ve kendisiyle bir görüşme yapmalarını istemiştir. Bu istek üzerine birçok vekil Ankara‟ya gelmiş ve M. Kemal‟le görüşmüşlerdir. M. Kemal yapılan görüşmede Osmanlı Mebusan Meclisine katılacak olan bu vekillerden bazı isteklerde bulunmuştur. Bu istekler şunlardır; a)Kendisinin katılamayacağı halde meclis başkanı seçmelerini, ve durumu halk Boğazlar İstanbul ve Marmara Denizi‟nin güvenliği sağlanırsa, boğazlar dünya ticaretine açılacaktır. Azınlıklar Azınlıklara çevre ülkelerde yaşayan Müslümanlara verilen haklar kadar hak verilecektir. Kapitülasyonlar Milli ve iktisadi gelişmelerimizi sağlamak amacıyla tam bir serbestlik sağlanması, siyasi adli ve mali gelişmelerimize engel olan sınırlamaların kaldırılması gerekir. Hissemize düşecek borçların ödenmesinde bu esasa aykırı olmayacaktır. b. Misak-ı Milli’nin Önemi ve Sonuçları Mustafa Kemal tarafından hazırlanan, Erzurum ve Sivas Kongresi‟nde alınan kararları benimseyen Misak-ı Milli kararlarıyla; Ulusal ve çizilmiştir. bölünmez Türk vatanının İşgal geçicidir. İtilaf Devletleri‟nin amacı, saltanatın makamını zayıflatmak değil, padişahın iradesinde kalacak memleketlerde padişahın gücünü kuvvetlendirmektir. Anadolu‟da isyan çıkarsa, İstanbul Türklerden alınacaktır. Herkesin saltanat makamı olan İstanbul‟dan verilecek emirlere uyması gereklidir. Görüşlerine yer verilmiştir. sınırları Kurtuluş Savaşı‟nın siyasi programı (politikası) belirlenmiştir. Kurtuluş Savaşı‟nın hukuki dayanağıdır. Siyasi, hukuki ve ekonomik açıdan tam bağımsızlığın benimsendiği açıkça ortaya konmuştur. İtilaf Devletleri, Mebusan Meclisi‟nin toplanması ile Anadolu‟da Milli Hareketin ortadan kalkacağını veya zayıflayacağını düşünüyordu. Misak-ı Milli kararlarının ilan edilmesiyle; İtilaf Devletleri İstanbul hükümetine baskı yapmaya başladılar. Hükümete kırk sekiz saatlik bir nota vererek, Milli Mücadele yanlısı Harbiye Nazırı (Savunma Bakanı) Cemal Paşa ile Genelkurmay Başkanı Cevat Şakir Paşa‟nın görevden alınmasını sağladılar. Bu bildiriden sonra İtilaf Devletleri Salih Paşa‟dan Anadolu‟daki Milli Mücadele‟yi reddetmesini istediler. Salih Paşa bunu kabul etmeyince 2 Nisan 1920‟de istifa etmek zorunda kaldı. 5 Nisan 1920‟de Damat Ferit Paşa tekrar sadrazamlığa getirildi. Damat Ferit Paşa Milli Mücadele‟ye katılanları asi ilan etti. Öldürülmelerinin bir görev olduğunu söyledi. Padişah Vahdettin, 18 Mart 1920‟de kapatılan meclisin hukuki varlığına 11 Nisan 1920‟de son verdi. Meclis Başkanı‟nı tutuklamaya çalıştılar, Müdafaa-i Hukukçu milletvekillerini tutuklayacaklarını duyurdular. İtilaf Devletleri korku yolu ile Anadolu halkının tepkisini önlemeye çalıştılar. Baskılara dayanamayan Ali Rıza Paşa hükümeti istifa etti. (3 Mart 1920) Salih Paşa hükümeti kuruldu. (8 Mart 1920) Anadolu‟da Mustafa Kemal Paşa‟nın UYARI Padişah Vahdettin, İtilaf Devletleri‟nin baskısı ile hükümet üyelerinin meclis dışından seçilmesini sağladı. İtilaf Devletleri bu hükümetin Milli Mücadele‟ye destek vereceğini düşünerek değiştirilmesini istedi. otoritesini zayıflatmak istediler. İşgalin tek Anadolu‟daki sorumlusu isyan kabul olarak ettikleri Kuvay-i Milliye‟yi göstermişlerdir. 9 Mart‟ta İtilaf Devletleri Türk Ocağı‟nı bastılar ve 15 Martta İstanbul birçok aydını tutukladılar. Ġstanbul’un iĢgaline Mustafa Kemal’in ve Türk Milletinin Tepkisi 16 Mart 1920‟de İstanbul resmen işgal edildi. İstanbul‟un işgal edileceğini Mim Mim Grubu‟ndan 11 Mart‟ta öğrenen Mustafa Kemal bütün Müdafaa-i XVl. Ġstanbul’un Resmen ĠĢgali (16 Mart 1920) Hukuk Gruplarını uyarmıştı. 16 Mart 1920‟de işgal Misak-ı Milli Kararları‟nın son Osmanlı Mebusan Meclisi‟nde kabulü İtilaf Devletleri‟ni rahatsız etti. İtilaflar bir süre yıldırma politikası uyguladıysa da 16 Mart 1920‟de İstanbul‟u resmen işgal etmişlerdir. haberini Manastırlı Hamdi Bey telgrafla Ankara‟ya İtilaf Devletleri donanma toplarını İstanbul‟a çevirip, stratejik bölgelere makineli tüfekler yerleştirdiler. Resmi daireleri işgal ettiler. Şehzadebaşı Karakolu‟nu basarak beş askeri şehit ettiler. Eski Harbiye Nazırı Cemal Paşa‟yı ve Harbiye Nazırı Fevzi (Çakmak) Paşa‟yı tutukladılar. Israrla toplanmaya devam eden Mebusan Meclisi son toplantısını 18 Mart‟ta yaptı. 20 Mart‟ta Mebusan Meclisi dağıtıldı. Milletvekilleri tutuklandı, daha önce tutuklanan aydınlarla Malta‟ya götürüldüler. İtilaf Devletleri işgallerine karşı oluşabilecek tepkileri en aza indirebilmek için bir bildiri yayınlamışlardır. Bu bildiride; duyurmuştur. İstanbul’un işgal edilmesi üzerine Temsil Heyeti şu tedbirlere başvurmuştur: İstanbul ile her türlü haberleşmenin kesilmesi, İstanbul‟daki tutuklamalara karşı Anadolu‟daki İtilaf Devletleri subaylarının tutuklanması, Geyve ve Ulukışla civarındaki demir yollarının tahrip edilmesi, Askeri ve sivil makamların birbirleriyle işbirliği yapması, Memleketin güvenliğini bozanlara, hangi din ve milliyete mensup olursa olsun, kanuni işlemin uygulanması, Anadolu‟daki resmi kuruluşların elinde bulunan her türlü eşya ve paranın tespit edilerek el konulması, İstanbul‟un resmen işgali Mustafa Kemal‟in ileri görüşlülüğünü ortaya koymuştur. Mebusan Meclisi‟nin kapatılması TBMM‟nin açılmasına zemin oluşturmuştur. TBMM yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır. Meclis içerisinden seçilecek ve vekil olarak görevlendirilecek bir kurul hükümet işlerine bakar. Meclis Başkanı bu kurulun da başkanıdır. Padişah ve halifenin durumu vatan kurtulunca meclisin düzenleyeceği esaslar içerisinde belli olacaktır. İşgalden sonra Mustafa Kemal, Milli Mücadele‟yi üstlendiğini padişah duyurdu. adına Amacı da geniş kitlelerin Milli Mücadele‟ye katılmasını sağlamaktı. UYARI NOT Mustafa Kemal işgali bütün ülkeye duyururken, Antalya‟daki Meclis Başkanı verdiği önerge Mustafa 1921 Kemal‟in Anayasası hazırlanana kadar anayasa hükümleri gibi uygulamıştır. İtalyan temsilciliği aracılığı ile işgali protesto etti. İngiliz, Fransız, İtalyan temsilcilerine, millet meclislerine, bütün tarafsız bakanlarına, devletlerin Amerika dışişleri siyasal temsilcilerine verilmek üzere telgraf gönderdi. Tutuklanan milletvekilleri arasında Rauf Orbay ve Ziya Gökalp‟de vardır. B. TBMM’NĠN AÇILMASI (23 NĠSAN 1920 - 11 AĞUSTOS 1923) 16 Mart 1920 İstanbul işgal edildi. 20 Mart 1920 Osmanlı Mebusan Meclisi dağıtıldı. Mustafa Kemal 19 Mart 1920‟de valilere ve kolordu komutanlarına bir genelge göndererek “Ankara‟da olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin” toplanabilmesi için seçimlerin yapılmasını bildirdi. Mebusan Meclisi‟ne seçilen işgal üzerine Ankara‟ya geçen milletvekillerinin haklarını saklı tutulacağını belirtti. Bütün yurtta acilen seçimler yapıldı. Mustafa Kemal Ankara‟dan milletvekili seçildi. 23 Nisan 1920‟de TBMM en yaşlı üye Sinop Milletvekili Şerif Bey başkanlığında açıldı. TBMM İstanbul‟dan gelen Mebusan Meclisi üyeleri ile yeniden milletvekili seçilen 390 üyeden oluşuyordu. (İlk meclis 115 milletvekili ile toplanabildi.) Meclis Başkanlığı‟na seçilen Mustafa Meclise bir önerge verdi (24 Nisan 1920). Kemal Bu önergeye göre: Hükümet kurmak gereklidir. Geçici olmak kaydıyla bir hükümet başkanı veya padişah vekil atamak doğru değildir. TBMM‟nin üstünde bir güç yoktur. Milli irade vatanın geleceğine ilişkin en önemli güç olarak görmek temel ilkedir. l. TBMM’nin Yaptığı Ġlk ÇalıĢmalar ve Meclis Hükümetinin Kurulması 27 Nisan‟da Genelkurmay Başkanlığı kurularak yürütme organına katılması kabul edildi. Mustafa Kemal Paşa 30 Nisan 1920‟de Avrupa Devletleri Dışişleri Bakanlarına TBMM‟nin açıldığını, Türk milleti hakkında karar verecek olan tek yetkili makamın TBMM olduğunu bildirdi. 25 Nisan 1920‟de TBMM‟de geçici bir hükümet kuruldu. Aynı gün Layiha Encümeni oluşturularak yeni kurulacak hükümetin sistemini saptayacak yasanın hazırlanmasına karar verildi. Layiha Encümeni 5 maddelik bir yasa taslağı hazırlayarak 2 Mayıs 1920‟de milletvekillerinin onayına sunmuştur. Bu yasa taslağına göre; Kurulacak hükümete İcra Vekilleri (Bakanlar Kurulu) adı verilecek ve 11 kişiden oluşacaktır. Her vekil (bakan) seçilecektir. İcra vekilleri arasında TBMM‟ce çözülecektir. Yasa ilk kez Meclis Hükümeti sistemini getiriyor, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ile İktisat Bakanlığı‟nın kurulmasını öngörüyor. Erkan-ı Harbiye-i Umumiye‟nin (Genelkurmay Başkanlığı) hükümette yer almasına izin veriyordu. meclisten salt çıkacak çoğunlukla anlaşmazlık 2 Mayıs 1920‟de TBMM İcra Vekilleri (Bakanlar Kurulu) seçimine dair kanun kabul edildi. İcra vekilleri başkanlığına Mustafa Kemal seçildi. 3 Mayıs 1920‟de hükümet resmen kuruldu. Bu hükümetin adı Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti oldu. 4 Mayıs 1920‟de bütün birliklere meşru ve Milli Hükümet görevleri duyuruldu. TBMM’nin On bir bakandan oluşan İcra Vekilleri üyeleri şunlardır; Mustafa Kemal - Meclis başkanı ve İcra vekilleri başkanı Cami (Baykut) Bey - İçişleri Bakanı (Dâhiliye Vekili) Bekir Sami (Kunduh) Bey - Dış İşleri Bakanı (Hariciye Vekili) Yeni Türk devletinin hukuk düzenini oluşturan ilk temel kanunlardır. Fevzi (Çakmak) Bey - Milli Savunma Bakanı (Müdafaa-i Milliye Vekili) 1921 Anayasası’nın Önemli Maddeleri; Hakkı Behiç (Bayıç) Bey - Maliye Bakanı (Maliye Vekili) Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yasama ve yürütme gücü TBMM‟ye aittir. Celalettin Arif Bey - Adalet Bakanı (Adliye Vekili) Mustafa Fehmi (Gerçeker) Bey - Din İşleri ve Vakıflar Bakanı (Şeriye ve Evkaf Vekilliği) Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisince yönetilir, TBMM Hükümeti adını alır. Şer-i hükümlerin yerine getirilmesi TBMM‟ye aittir. Kanun-i Esasi‟nin Teşkilat-ı Esasi‟ye ile çelişmeyen hükümleri geçerlidir. Milletvekilleri seçimleri iki yılda bir yapılıdır. Eski meclisin görevi, yeni meclis toplanıncaya kadar devam eder. Savaş, barış kararlarının verilmesi, seçimlerin yenilenmesi gibi yetkiler TBMM‟ye aittir. Dr. Adnan (Adıvar) Bey - Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı İsmail Fazıl Paşa - Bayındırlık Bakanı (Nafıa Vekili) Dr. Rıza (Nur) Bey - Maarif Bakanı Albay İsmet (İnönü) Bey - Genelkurmay Bakanı (Erkan-ı Harbiye Umumiye Vekili) l. TBMM’nin Özellikleri TBMM olağanüstü bir meclistir. dönemde oluşmuş bir TBMM 5 Eylül 1920‟de kabul edilen Nisab-ı Müzakere Kanunu (Görüşme Azınlık unsurları seçime katılmadığı için Milli Meclis‟tir. Çoğunluğu Kanunu) ile çalışmalarını Toplumun tüm kesimlerinden seçimle milletvekili seçildiği için demokrat bir meclistir. Osmanlıcı, İslâmcı ve inkılâpçı düşünceyi benimseyenler bu mecliste yer almıştır. edilen Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile TBMM üyeleri partileşme eğilimine girmemişlerdir. Çünkü asıl sorun vatanın kurtarılmasıdır. Ancak mecliste gruplaşmalar olmuştur. sürdürürken, 20 Ocak 1921‟de kabul anayasal bir çizgiye çekilmiştir. NOT l. İnönü Zaferi sırasında 1921 Anayasası kabul edilmiştir. Olağanüstü şartlarda hazırlanan 1921 Anayasası 24 maddelik kısa ve öz bir anayasadır. Vatan kurtulunca bu anayasa işlemedi ve 24 Anayasası TBMM’de Gruplar l. Grup ll. Grup Mustafa Kemal‟in başkanlığında Müdafaa-i Hukuk Grubu (Mayıs 1921‟de kuruldu.) l. Grubun karşısında olanlar Halk Zümresi, İstiklâl, Islahat, Yeşil Ordu ve Tesanüt gruplarıdır. l. TBMM kurucu bir meclistir. Yeni bir anayasa hazırlayıp (Teşkilat-ı Esasi) yürürlüğe koymuştur. Yüzyıllardır süren saltanatı kaldırdığı için inkılâpçı ve ihtilalci bir meclistir. Güçler birliği ilkesi benimsenmiş yasama, yürütme ve yargı yetkileri TBMM elinde toplanmıştır. TBMM‟nin çalışmalarından biri ile Ağnam vergisini dört katına çıkarmak olmuştur. Meclis hükümeti sistemi uygulanmıştır. Hükümet üyeleri meclisin salt çoğunluğu ile belirlenir. Meclisin başkanı hükümetin de başkanıdır. Meclis istediği hükümet üyesini düşürebilirdi. TeĢkilat-ı Esasi’nin (1921 Anayasasının Kabulü 20 Ocak 1921) Misak-ı Milli sınırları içerisinde yeni bir Türk devletinin kuruluş belgelendi. hazırlandı. Cumhuriyetin ilanı ile kabine sistemine geçildi. l. TBMM HÜKÜMETĠNE KARġI ĠSTANBUL HÜKÜMETĠNĠN TUTUMU İstanbul hükümeti Anadolu‟da başlayan Milli Mücadele‟yi ve önderlerini karalayıp, halkı Milli Mücadele‟ye karşı ayaklandırmak, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını ortadan kaldırarak, Milli Mücadele‟yi başsız bırakmak istediler. Mustafa Kemal ve arkadaşlarını idama mahkûm ettiler. Damat Ferit, İngilizlerin baskısı ile Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi‟den fetva aldı. Bu fetva ile Mustafa Kemal ve arkadaşlarının dinsiz ve vatan haini olduğu belirtildi. Bu fetvalar İngiliz uçaklarıyla ülkenin her tarafına dağıtıldı. Damat Ferit, Anadolu‟da uyanan Milli Mücadele‟nin tüm ülkenin işgaline yol açacağını, bu işgale neden olanların idam edileceğini belirtti. Damat Ferit Paşa‟nın bir diğer önleme çalışması da İtilaf Devletleri ile bir an önce barış antlaşması imzalamaktı. Böylece İtilaf Devletleri ile Milli Mücadele‟ye son verecekti. l. TBMM’ye KarĢı Çıkan Ayaklanmalar Çıkan ayaklanmalar şu şekilde bölümlere ayrılır. Doğrudan İstanbul Hükümeti Tarafından Çıkartılan Ayaklanmalar İstanbul Hükümeti ve İtilaf Devletlerince Çıkartılan Ayaklanmalar Kuvay-i İnzibatiye (Halifelik Ordusu) Aznavur Ayaklanması Bolu, Düzce, Hendek, Adapazarı Ayaklanmaları Yozgat Ayaklanması Afyon Ayaklanması Milli Aşireti Ayaklanması Azınlıkların Çıkardıkları Ayaklanmalar Kuvay-i Milliye Yanlısı Olup Sonradan Ayaklananlar Pontus Rum Ayaklanması Yozgat Ayaklanması Yozgat‟ın güçlü ailelerinden Çapanoğulları ve Zile‟de Aynacıoğulları padişah ve halifeye bağlılık iddiaları ile ayaklandılar. Otoritelerinin yok olacağını düşünen bu aileler, Milli Mücadele ve TBMM‟nin açılmasına tepki gösterdiler. Batı cephesinden çağrılan Çerkez Ethem birlikleri bu ayaklanmaları bastırdı. Çerkez Ethem birlikleri Batı cephesine geri dönünce tekrar ayaklandılarsa da Binbaşı İbrahim Bey‟in birlikleri ayaklanmaları tamamen bastırdı. Ermeni Ayaklanması Çerkez Ayaklanması Demirci Mehmet Ayaklanması Ethem Efe Doğrudan Ġstanbul Hükümeti Tarafından çıkarılan Ayaklanmalar Halifelik Ordusu (Kuvay-i Ġnzibatiye) İstanbul ve Anadolu arasında önemli bir geçit olan Geyve Boğazı‟nın İzmit ve Adapazarı‟nın Milli Kuvvetlerin eline geçmesini önlemek için çıkarılmıştır. Halifelik Ordusu‟nun kurulması için İngilizler silah ve para yardımı yapmışlardır. Bu ayaklanma Kuvay-i Milliye Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa komutasındaki Kuvay-i Milliye kuvvetleri tarafından bastırıldı. Kuvay-i İnzibatiye erlerinin bir bölümü Kuvayi Milliye‟ye katılmıştır. Afyon Ayaklanması Yunanlıların kışkırtması üzerine Afyon‟da Çopur Musa adlı bir kişi ayaklanmayı başlattı. Halkın dini duygularını istismar ederek Milli Mücadele‟ye katılmamaya teşvik etti. Çivril‟e saldırdı. Üzerine gönderilen Milli Kuvvetler karşısında tutunamayarak Yunanlılara sığındı. Konya Ayaklanması Konya‟da İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyeleri, halkı Milli Mücadele‟ye karşı kışkırtıyorlardı. Cemiyetin ortaya çıkarılması ve üyelerinin tutuklanması üzerine cemiyet üyeleri ayaklandı. Bu ayaklanma Kuvay-i Milliye tarafından bastırıldı. Bir süre sonra Delibaş Mehmet adlı bir asi Çumra‟da 500 kadar asker kaçağı ile ayaklandı. Konya‟yı işgal etti. Ayaklanma Beyşehir, Akşehir ve Akseki‟ye kadar yayıldı. Refet Paşa komutasındaki birlikler Konya‟ya girerek ayaklanma bastırıldı. Delibaş Mehmet kendi adamları tarafından öldürüldü. Milli AĢiret Ayaklanması Anzavur Ayaklanması Alaylı jandarma subayı iken paşalık verilen Ahmet Aznavur, İstanbul hükümeti ve boğazlardaki işgallerinin devamını amaçlayan İngilizlerden aldığı emirler ve desteklerle Kuvay-i Muhammediye adlı birlikleri kurdu. 2 Kasım 1919‟da Manyas, Susurluk, Gönen ve Ulubat dolaylarında ayaklanma başlattı. Kuvay-i Milliye birlikleri tarafından bastırıldı. Fakat Ahmet Aznavur yeniden ayaklanma başlattı. Çerkez Ethem kuvvetlerince (Kuvay-i Seyyare) bu ayaklanma tamamen bastırıldı. Urfa‟nın Fransızlardan kurtarılması sırasında Milli Mücadele‟ye destek vermişlerdir. Ancak Fransızlarla anlaşarak TBMM‟ye karşı Urfa ve Siverek‟te ayaklanmalar çıkarttılar. Milli Kuvvetlerle takviye edilen 5. Tümen‟in çalışmalarıyla Fransızlara sığındılar. Daha sonra sözde TBMM‟ye itaat edeceklerini söyleyerek Viranşehir ve dolaylarını işgal ettiler. Askeri birliklere yenildiler ve güneye kaçtılar. İstanbul Zara, Kemah NOT İngilizlerin desteklediği beş bin silahlı asi tarafından çıkartılan bir ayaklanmadır. Boğazlar çevresine Milli Kuvvetlerin yaklaşmasını önlemeye çalışan İngilizler dini duyguları istismar ederek halkı isyana zorlamıştır. Asiller önce Düzce Hapishanesi‟ni boşalttılar. Devlet dairelerindeki memur ve subayları tutukladılar. Geyve‟deki Kuvay-i Milliye birliklerini pusuya düşürdüler. Ali Fuat Paşa ve Refet Paşa tarafından bu ayaklanmalar bastırıldı. ve İtilaf Devletleri‟nin desteği ile Koçhisar, Ġstanbul Hükümeti ve Ġtilaf Devletleri’nce Çıkartılan Ayaklanmalar Bolu - Düzce - Hendek - Adapazarı Ayaklanmaları hükümeti Suşehri, ve Koçkiri merkezde Erzincan, Refahiye Ayaklanması Şeyh Ovacık, bölgelerinde Eşref Bayburt Olayı (Peygamberlik iddiasında bulundu.) Mardin, Midyat, Nusaybin‟de Ali Batı Ayaklanması, Batman ve çevresinde Cemil Çeto Ayaklanması çıkmıştır. Azınlık Ayaklanmaları Pontus Rum Ayaklanması Samsun, Çarşamba, Bafra ve Erbaa çevresindeki Rumlar silahlanarak Türk köylerine baskınlar yaptılar. İngiliz desteği ile ayaklanan Rumlar Yunan işgaline destek vermek ve bölgede bağımsız Rum Devleti kurmak istemişlerdir. En uzun süren ayaklanmadır. Milli Mücadele‟nin kazanılmasından sonra tamamen sona ermiştir. b. Ġstiklâl Mahkemeleri (18 Eylül 1920) TBMM‟nin otoritesini arttırmak sağlamak amacıyla kurulmuştur. Çıkartılan Hıyanet-i Vataniye Kanunu ve Firariler Kanunu‟na yaptırım için kurulmuştur. Kurtuluş Savaşı‟nda yargı işini üstlenmiştir. İstiklâl Mahkemeleri seçilmiştir. Hıyanet-i Vataniye, Firariler Kanunu, Tekâlif-i Milliye Emirleri, Takrir-i Sükûn Kanunu gibi kanunların uygulatılmasını sağlamıştır. Ermeni Ayaklanmaları Adana‟ya Fransızlarla birlikte giren (10 Ağustos 1920) Ermeni İntikam Alayı ve Doğu Anadolu‟daki Ermeniler bulundukları bölgelerdeki Türkleri katlettiler. Ayrıca Batum‟da Rum ve Ermeniler de silahlanarak ayaklandılar. Bu ayaklanmalarda Kuvay-i Milliye şeflerinden Topal Osman‟dan yardım alındı. üyeleri iç de güvenliği TBMM‟den Kuvva-i Milliye Yanlısı Olup Sonradan Ayaklananlar Düzenli ordunun kurulmasına karşı çıkan, düzenli orduya katılmak istemeyen Kuvay-i Milliye komutanları ayaklandılar. Bunlar; Çerkez Ethem Ayaklanması: Çerkez Ethem Kuvva-i Seyyare adlı birlikleri ile TBMM‟ye karşı ayaklanmıştır. Kütahya, Gediz ve Demirci dolaylarında çıkan bu ayaklanmalar, Yunanlıların saldırıya geçmesinde etkili olmuştur. l. İnönü Savaşı sonrasında İsmet Paşa tarafından ayaklanma bastırılmıştır. Demirci Mehmet Efe Ayaklanması: Kuvva-i Milliyeci Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe ile Denizli, Burdur, Dinar çevresinde ayaklandılar. Bu ayaklanmalar Refet Paşa tarafından bastırıldı. C. SEVR BARIġ ANTLAġMASI (10 AĞUSTOS 1920) İtilaf Devletleri l. Dünya Savaşı‟ndan sonra 18 Ocak 1919‟da Paris Konferansı düzenleyerek, İttifak Devletleri‟yle birer barış antlaşması imzaladılar. Osmanlı Devleti ile yapılacak barış antlaşmasını uzun süre hazırlamadılar. Bu durum, galip devletlerin kendi aralarında Osmanlı topraklarını paylaşmakta anlaşmazlıklar yaşamalarından ve Türk milletinin işgallere karşı başlattığı direnişten kaynaklanmaktaydı. Türk milletini önemsemeyen ve işi ağırdan alan İtilaf Devletleri Misak-ı l. TBMM’nin Ayaklanmalara KarĢı Aldığı Önlemler Milli‟nin İstanbul hükümeti ile her türlü bağlantı kesildi. 29 Nisan 1920‟de Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkartıldı. NOT yayınlanması TBMM‟nin açılması yanıldıklarını anladılar. Devleti‟ne kabul ardından üzerine Osmanlı ettirecekleri antlaşmanın, Milli Mücadele‟yi sona 19 Eylül 1920 İstiklal Mahkemeleri kuruldu. erdireceğini sandılar. Aceleyle Sevr Ankara müftüsü Rıfat Börekçi ve din adamları Milli Mücadele‟yi öven fetvalar verdiler ve bunları camilerde okutarak halka duyurdular. (5 Mayıs 1920) taslağını görüşmek üzere 18-26 Nisan Mustafa Kemal‟in emriyle 6 Nisan 1920‟de Anadolu Ajansı kuruldu. Milli Mücadele‟nin amacı halka böylece doğru olarak duyurulabildi. a. Hıyanet-i Vataniye Kanunu (29 Nisan 1920) TBMM iç güvenliği sağlamak ve etkinliğini sürdürebilmek için Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarttı. Bu kanun TBMM‟nin ilk ceza kanunudur. Bu kanunla; TBMM‟nin yasallığına karşı ayaklanmaya yönelik sözle, yazıyla ya da doğrudan doğruya bilerek karşı çıkan, yayında bulunan kişiler vatan haini sayılacaklardı. 19 Mayıs 1920‟de Damat Ferit Paşa vatan haini ilan edildi. 1920‟de San - Remo‟da toplandılar. İtalya‟nın San-Remo kentinde toplanan konferansa İngiltere, Fransa ve İtalya katıldı. Eski büyükelçilerden Galip Kemali (Söylemezoğlu) Bey kendi başına konferansa bir muhtıra sunarak adil ve insanca karar vermelerini beklediğini bildirdi. Ayrıca İzmir, Trabzon, Adana, Bitlis, Erzurum ve Trakya‟nın çoğunluğunun Türklerden oluştuğunu da belirtti. San-Remo taslağını inceleyen Tevfik Paşa başkanlığındaki heyet bağımsızlığın yok olacağını ve Osmanlı Devleti‟nin yok sayıldığını, mektupla Damat Ferit ve padişaha bildirdi. İtilaf Devletleri‟ne padişahın da onayından geçerek San-Remo kararlarının kabul edilemeyeceği duyuruldu. İtilaf Devletleri hazırladıkları taslağı Osmanlı Devleti‟ne kabul ettirebilmek için Yunanlıları devreye soktular. Yunan birlikleri 22 Haziran 1920‟de saldırıya geçti. Balıkesir ve Bursa‟yı işgal ederek Salihli’ye doğru ilerlemeye devam eden Yunanlılar Trakya‟da da saldırıya geçti. l. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar (Eğilmez) Paşa esir düştü. Başsız kalan Türk askerleri dağıldı. Trakya Bölgesi Yunanlıların eline geçince padişah başkanlığında Saltanat Şurası toplandı. Padişah adına Rıza Tevfik Paşa, Bağdatlı Hadi Paşa ve Bern Elçisi Reşat Halis‟ten oluşan heyet Paris‟e gönderildi. 10 Ağustos 1920‟de Sevr Barış Antlaşması imzalandı. İngiltere, İtalya, Fransa, Japonya, Ermenistan, Belçika, Yunanistan, Hicaz, Polonya, Sırp, Hırvat, Sloven, Yugoslavya ve Çekoslovakya tarafından imzalanan antlaşma 433 maddeden oluşuyordu. Adli ve mali kapitülasyonlar en ağır şekilde devam edecekti. Türkiye‟de yaşayan her topluluk dil, din, mezhep özgürlüğünü kullanabilecek ve herkes eşit olacaktı. Azınlıklar her türlü haktan faydalanabilecek, vergi vermeyecek ve askerlik yapmayacaklardı. İngiltere, Fransa, İtalya ve Osmanlı Devleti‟nden oluşan bir komisyon Türkiye‟nin mali durumunu düzeltmek için gerekli tedbirleri alacak, Osmanlı Devleti bu komisyonun uygun görmediği hiçbir mali tedbiri alamayacaktı. Bütçe üzerindeki son sözü komisyon söyleyecekti. Gümrükler, bu komisyonun tayin edip görevden alabileceği bir genel müdür tarafından idare edilecekti. Türkiye‟nin kaynakları savaş tazminatı Sevr BarıĢ AntlaĢması’nın Önemli Hükümleri; Osmanlı Devleti‟nin sınırları İstanbul dolayları ve Anadolu‟nun küçük bir bölümü ile sınırlandırılıyordu. Ancak Osmanlı Devleti barış şartlarına uymazsa başkent İstanbul Türklerin elinden alınacaktı. Boğazlar savaş ve barış zamanında tüm devletlerin gemilerine açık tutulacak ve Boğazların yönetimi Boğazlar Komisyonu adı verilen bir kurulca denetlenecekti. Bu kurulun ayrı bir bayrağı, ayrı bir bütçesi olacaktı. Türkiye, Ermenistan‟ı bağımsız bir devlet olarak tanıyacak, Trabzon, Erzurum, Van, Bitlis illerini kapsayacak Ermenistan sınırlarını Wilson çizecekti. Doğu Anadolu‟da iki devlet kurulacaktı. (Bunlar Ermenistan ve Kürdistan) Ege Bölgesi‟nin büyük bir bölümü ile Midye - Büyük Çekmece çizgisinin batısında kalan Trakya ile İmroz ve Bozcaada da Yunanistan‟a verilecekti. Urfa, Mardin, Gaziantep, Suriye, Fransa‟ya bırakılacak: Adana, Kayseri, Malatya ve Sivas‟a kadar uzanan bölge Fransız denetimi altına girecekti. Aydın ve Çine Çayı‟ndan itibaren Batı Anadolu ve Konya yöresi İtalya‟ya verilecekti. Arabistan ve Irak (Musul dâhil) İngiliz ve Fransızlar arasında paylaştırılıp manda altına alınacaktı. Osmanlı ordusu jandarma gücü de dahil olmak üzere 50.700 kişiden oluşacaktı. Osmanlı kara kuvveti, gönüllü askere yazılanlardan meydana gelecekti. Askere alınanlarda dil, din, mezhep ayrıcalıkları göz önüne alınmayacaktı. Ordunun subay ihtiyacını karşılamak için açılacak subay okulları konusunda izin alınacaktı. Bu ordunun tank, ağır makineli tüfek, top ve uçağı olmayacaktı. Deniz kuvvetleri 13 savaş gemisini geçmeyecek denizaltı bulunmayacaktı. NOT ödemeye yeterli kaynakları korumak, gerekli önlemleri olmadığı artırmak için ve almak için Mali Komisyon oluşturulmuştur. Sevr BarıĢ AntlaĢması’nın Önemi ve Sonuçları Ülkenin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü koruyacak olan ordu güçsüz duruma düşürülmüştür. Mali güç İtilaf Devletleri‟nin denetimine bırakılmıştır. Sevr Barış Antlaşması, tutsaklık belgesi niteliği taşımaktadır. Osmanlı Devleti başka devletlerin güdümü ve yönetimine bırakılmıştır. Türklere hayat hakkı tanımadığı gibi, azınlıklar çok geniş haklara sahip olmuştur. Antlaşma Ankara‟da ve İstanbul‟da tepkiyle karşılandı. Damat Ferit Paşa hükümeti istifa etmek zorunda kaldı. Yeni kurulan Tevfik Paşa hükümeti anlaşmayı hiçbir zaman onaylamadı. TBMM 19 Ağustos 1920‟de toplanarak antlaşmayı onaylayanları ve imzalayanları vatan haini ilan etti. Padişah ve hükümet tarafından resmen onaylanmadı. Parlamento tarafından onaylanmadığından hukuken geçerli değildir. Ölü doğmuş bir antlaşmadır. Türk milleti yaptığı Kurtuluş Savaşı‟yla Sevr‟in geçerliliğini önlemiş ve Sevr‟in yerine Lozan Barış Antlaşması yapılmıştır. D. BASINDA MĠLLĠ MÜCADELE I. Anadolu Basınında Milli Mücadele Yanlısı Yayın Organları Ġrade-i Milliye Gazetesi 14 Eylül 1919‟da Sivas‟ta Temsil Heyeti‟nin görüş ve düşüncelerini halka duyurmak için çıkartılmıştır. Milli Mücadele‟nin sözcülüğünü yapan ilk gazetedir. Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi 10 Ocak 1920‟de Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına çıkartıldı. TBMM hükümetinin de yayın organı olmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra Ulus Gazetesi adını almıştır. Başlangıçta yazıların çoğu Mustafa Kemal Paşa‟nın denetiminden geçmiştir. Öğüt Gazetesi 1917‟de Afyon‟da çıkartılmaya başladı. Yunanlıların İzmir‟i işgali ile Konya‟ya taşındı. İtalyanların baskısı ile Ankara‟ya taşınarak, Milli Mücadele‟nin amaçları doğrultusunda çalıştı. Anadolu Ajansı’nın Kurulması Milli Mücadele‟yi halka ve dünyaya tanıtabilmek için gazete çıkarmak yeterli değildi. Gazetelerin ihtiyacı olan araç, gereç ve haberlerin sağlanması gerekiyordu. Halide Edip (Adıvar) ve gazeteci Yunus Nadi (Abalıoğlu) bu durumu Mustafa Kemal Paşa‟ya ilettiler. Mustafa Kemal Paşa bu öneriyi benimsedi ve 6 Nisan 1920‟de Anadolu Ajansı kuruldu. Anadolu Ajansı TBMM‟nin kararlarını halka ulaştırarak Milli Mücadele doğrultusunda bir kamuoyu oluşturmaya özen göstermiştir. Haberler, Açıksöz Gazetesi NOT 15 Haziran 1919‟da Kastamonu‟da çıkartıldı. Kuzey Batı Anadolu‟nun en etkili yayın organıdır. Ankara haberlerini düzenli olarak alma ve okuyucuya ulaştırma imkânına sahipti. Albayrak Gazetesi 1913‟de İttihat ve Terakki Partisi‟nin yayın olarak Erzurum‟da çıkarıldı. Doğu Anadolu‟nun Ermenilere verileceği haberi yayılınca “Vilayet-i Şarkiye Ermenistan olamaz.” sloganıyla çıkmaya başlamıştır. Daha sonra Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti‟nin Erzurum‟da kurulmasından sonra bu cemiyetin yayın organı oldu. Bunların dışında Balıkesir‟de - İzmir‟e Doğru, Adana‟da - Yeni Adana Trabzon‟da - İstikbal, Amasya‟da Emel, Edirne‟de Ahali gibi gazeteler NOT Milli Mücadele‟yi desteklemiştir. Küçük Mecmua ve Sebil‟ür Reşat Dergileri de (Mehmet Akif Ersoy) Milli Mücadele‟ye destek vermiştir. Milli Mücadele‟ye karşı olan Anadolu gazeteleri Ferda, İrşad ve Zafer‟dir. Ġstanbul’da Milli Mücadele Yanlısı Olan Gazeteler Bu gazeteler İstanbul‟da çıkarıldığı için İstanbul hükümeti ve İtilaf Devletleri‟nin kontrolü altındaydı. Milli Mücadele‟yi açıkça destekleyen yazılar yazamamışlardır. Bu gazeteler; Tasvir-i Efkâr, Vakit, İleri, Yeni Gün, Akşam, Tercüman-ı Hakikat gazeteleridir. Ġstanbul’da Milli Mücadele’ye KarĢı Olan Gazeteler Milli Mücadele‟ye karşı çıktılar, İtilaf Devletleri‟yle işbirliği yaparak halkı isyana teşvik etmişlerdir. Bu gazeteler; Alemdar, Peyam-ı Sabah, Türkçe İstanbul, Tanin, İrşad gazeteleri ve Aydede, Ümit dergileridir. postanesi olan telgrafla ulaştırılmış, olmayan yerlerde yerlerde postanesi ise camiler vasıtasıyla halka duyurulmuştur. Matbuat ve Ġstihbarat Müdüriyeti Umumiyesi’nin Kurulması 27 Nisan‟da meclise propaganda komisyonu kurulmasını içeren bir önerge verildi. Meclisi önergeyi kabul etti. Başkanlığına Yunus Nadi‟nin getirildiği Propaganda Komisyonu kuruldu. Komisyon üyeleri tatillerde, hatta meclis çalışmaları sürerken yurt içine dağılarak milli amaçlar doğrultusunda halkı uyarmış ve cephedeki askere moral gücü sağlamıştır. Kuvay-i Milliye‟nin çalışmalarını halka anlatmak halkın Milli Mücadele yanında yer almasını sağlamak, propagandaya ağırlık vermek için 7 Haziran 1920‟de meclis başkanlığına bağlı Matbuat ve İstihbarat Müdüriyeti Umumiyesi kuruldu. Anadolu Ajansı da bu müdürlüğe bağlandı. Bu kuruluş sayesinde Anadolu‟nun Kurtuluş Mücadelesi dış dünyaya daha doğru bir şekilde tanıtılmıştır. Ayrıca Milli Mücadele‟nin halka mal edilmesine çaba gösterilmiştir. Ceride-i Resmiye (Resmi Gazete) (7 Ekim 1920) TBMM hükümetinin yaptığı atamaları genelgeleri ve yasaları yayınlamak, devletin yaptığı işleri göstermek için 7 Ekim 1920‟de resmi gazete çıkartılmasına karar verildi. 7 Şubat 1921‟de ilk sayı yayımlandı. Cumhuriyetin ilanından sonra (44. sayıdan itibaren) “TC Resmi Gazetesidir.” kaydıyla çıkmıştır.