Филология илимдери УДК 82/821.0 KAZAK ŞAİRLERİNİN ŞİİRLERİNDE HAZRET-İ MUHAMMED (S.A.V) VE EHL-İ BEYT DÜŞÜNCESİ Muammer Taşçı Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim görevlisi Özet Bu makalede uzun yıllar Kazak edebiyatında önemli bir yeri olan halk şairlerinin şiirlerinde dile getirdikleri Hazret-i Muhammed düşüncesi ve bu düşüncelerini yazdıkları şiirlerle halka nasıl ifade ettikleri ele alınmıştır. Uzun yıllar Komünizm ile beraber gelen ateizm düşüncesine rağmen Kazak halkında“Адамзаттың асыл тәжі (Adamzattın Asıl Taji = İnsanlığın baş tacı) ” olarak sevilen ve sayılan Hazret-i Muhammed’e olan sevgi ve saygılarını şiirlerinde nasıl ele aldıkları üzerinde durulacaktır. Anahtar kelimeler: Hazret-i Muhammed, Divan-ı Hikmet,Jıravlar, Aytıslar, Termeler КАЗАК АКЫНДАРЫНЫН ЫРЛАРЫНДА АЗИРЕТИ МУХАММЕД (С.А.В) ЖАНА ҮЙ-БҮЛӨ ТҮШҮНҮГҮ Кыскача мазмуну Макалада казак адабиятында узак жылдар бою орчундуу орунду ээлеп келген эл акындарынын ырларында Азирети Мухаммед пайгамбар жөнүндө айтылган ой-пикир, түшүнүктөрү жана алар өздөрүнүн көз-караштарын элге кандайча жеткире алгандыктары тууралуу маселелер, ошондой эле, Азирети Мухаммед пайгамбарга болгон сүйүүсү менен ага берилгендиктерин ырларында кандайча көрсөткөндүктөрү тууралуу маселелер каралды. Ачкыч сөздөр: Азирети Мухаммед, айтыштар, казак адабияты, термелер. PHILOSOPHY OF PROPHET MUHAMMED PROPHET Abstract This paper deals with the analysis of works that represent Muhammed prophet’s philosophy in Kazakh literature. Key words: Prophet Muhammad, Divan-i Hikmet Jırav Aytis, Terme ФИЛОСОФИЯ ПРОРОКА МУХАММЕДА В КАЗАХСКОЙ ЛИТЕРАТУРЕ Аннотация Данная статья рассматривает репрезентацию философии пророка Мухаммеда в казахской литературе. Ключевые слова: пророк Мухаммад, казахская литература, импровизация. 108 ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4 Muammer Taşçı 18. yy.dan başlayarak uzun yıllar Rus egemenliği altında kalan ve daha sonra da 1921 yılından itibaren Komünizm ve ateizmin paletleri altında 70 yıl ezilerek siyasi, dini ve etnik olarak yok olmayla karşı karşıya kalmışlardır. 1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Kazakistan Cumhuriyeti, dünya kamuoyunun dikkatini sadece geniş toprakları ve zengin yer altı kaynaklarıyla değil, siyasi sistemi ve devlet teşkilatı, uluslararası barışı korumada gösterdiği çabalarla, dinlerarası diyalog çalışmaları’ özgürlük, eşitlik ve barış gibi evrensel kavramlar ile beraber zengin edebi kültürüyle de dikkatleri üzerine çekmektedir. Genel ifadesi ile “Orta Asya’nın parlayan yıldızı” olmuştur. Yaklaşık bir asra yakın uzun süreyi Rus sömürgesi altında geçirmiş olan Kazak halkı kendi tarihinden, edebiyatından, kültürel miraslarından, dini inançlarından uzaklaştırılarak, Sovyetler Birliği ve Komünizm ideolojisi çerçevesinde eğitim ve bilim almak zorunda kalmıştır. Mecburen Rusça konuşmak zorunda kalmışlar Kazakça konuşanlar çeşitli baskı ve hatta ölümlere varan zulümlere uğramışlardır. Din tamamen yasak edilmiş okullarda Ateizm ve Darwinizm dersleri en önemli dersler arasındadır. İnsanlar küçük yaşlardan başlayarak haya ve edep duygularını öldürme siyaseti ile ahlaki çöküntüye uğratılmışlardır. Hatta bu o kadar ileri gitmiştir ki kadınlı erkekli üryan olarak büyük havuzlarda hep beraber yüzmenin gayet doğal bir şey gibi kabullendirilmiştir. Bugün bile bunun kalıntılarını görebilmekteyiz. Kazak halkına İslam dini ve Hazret-i Muhammed’i (S.A.S.) tanıtma çalışmaları daha çok edebiyat yoluyla gerçekleştirilmiştir. O devirlerde bu tür çalışmalarından dolayı sürgünlere gönderilen ve hapislere atılsa bile gerçeği söylemekten vazgeçmeyen nice aslan yürekli şairler maalesef ya idam edilmiş yada Sibirya’ya sürgüne gönderilmiştir. XV-XIX yüzyıllardan günümüze kadar halka tanıtmak amacıyla Kazak jıravları (saz şairleri) veya Türkçe tabiriyle Halk ozanları şiirlerine Allah’ın adıyla başlayarak Hazreti Muhammed’i (S.A.S.) ve sahabeleri büyük bir sevgi ve saygıyla kaleme almışlardır. Kazak edebiyatında İslam dini ve Hazreti Muhammed’i (S.A.S.) tanıtmak ve Kazak halkını aydınlatmak amacıyla eserler veren Kazak şairlerinden Hoca Ahmet Yesevi’den başlayarak Abay Kunanbay, Şakarim Kudayberdi, Şalkiyiz Tilenşiulı, Akmolla Muhamedyarulı, Meşhur Jusup, Maylıkoja, Turmagambet’in eserleri çok büyük önem taşır. Hoca Ahmet Yesevi’nin Eserlerinde Hazret-i Muhammed ve Ehl-i Beyt: Özellikle Hoca Ahmet Yesevi’den gelen bir Orta Asya İslam geleneğine sahip olan Kazaklar, ayrıca Arap ve Fars edebiyatıyla yakından ilgilenmişlerdir.Medrese eğitimi alan Kazak şairleri İslam dini, Allah sevgisi ve Hazreti Muhammed’in (S.A.S.) hayatı ve kişiliğini eserlerine konu edinmişlerdi. “Pîr-i Türkistan” lakabıyla tanınan Hoca Ahmed Yesevî (ö.562/1166), Türk-İslâm kültür ve edebiyatının mümtaz şahsiyetlerinden birisidir. O, ortaya koyduğu fikir ve düşünceleriyle büyük kitleleri etkilemiştir. Çünkü Hoca Ahmed Yesevî’nın hayatı incelendiğinde onun ilme, irfana, ahlâka kısacası Hakk’a ve halka adamış biri olarak görülür. Bu itibarla onun düşünce sistemini şekillendiren pek çok unsur bulunmaktadır. Bunlar arasında Kur’an ayetleri yanında, Hz. Peygamber’in sünnetinin önemli yeri vardır. Hz. Peygamber›in (s.a) güzel ahlâkını kendisine örnek alan Hoca Ahmed Yesevî, eserlerinde insanlara bunu öğretme ve yaşatma gayreti içinde olmuştur. Onun eserleri arasında yer alan Divan-ı Hikmet’te, Hz. Peygamber’e (s.a.v) ve O’nun sünnetlerine bazen direk bazende telmih yoluyla yer verildiği görülür. Bütün peygamberlerin peygamberliğine inanan Hoca Ahmed Yesevî’nin son peygamber Hz. Muhammed’in (s.a) onun dünyasında ayrı bir aşkı, muhabbeti ve yeri vardır. Onun Divan-ı Hikmet adlı eserinde Hz. Muhammed (s.a) ile ilgili şu konuları görmek ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4 109 Филология илимдери mümkündür:Eserde Hoca Ahmet Yesevi nin kurucusu olduğu Yesevilik tarikatına ait bilgiler, dervişlik üzerine övgüler, Cennet-Cehennem tasvirleri, İslam Peygamberi’nin hayatı ve mucizeleri anlatılır. Eser Karahanlı Türkçesinin Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır. Hoca Ahmet Yesevi, gerçek bir Peygamber aşığıdır.Ona olan sevgisini içinden gelen bir coşku olarak mısralarına yansıdığını Divan-ı Hikmet kitabının 40.Hikmet bölümünde çok rahatlıkla şu mısralarında görebilmekteyiz: On sekiz bin âleme server olan Muhammed; Otuz üç bin ashâba rehber olan Muhammed. Çıplaklık ve açlığa kanaatlı Muhammed; Asi, câfi ümmete şefaatlı Muhammed. Geceleri yatıp uyumaz, tilâvetli Muhammed; Garip ile yetime mürüvvetli Muhammed. Yoldan azan günahkara hidayetli Muhammed; Muhtaç düşse herkese, kifayetli Muhammed. Ebu Cehl ve Ebu Leheb’e siyasetli Muhammed; Melâmetin sabunu, selâmetli Muhammed. Namaz, oruç kılıcı, ibadetli Muhammed; Dinmeyip tesbih söyleyici, riyazetli Muhammed Lanetli, lanetlenmiş şeytana siyasetli Muhammed; Şeriatın yoluna inayetli Muhammed. Tarikate yol gösterici, iradetli Muhammed; Hakikate mukteda, icazetli Muhammed. Duaları müstecap, icabetli Muhammed; Kötülüğe iyilik, kerametli Muhammed. Tevfik veren zâlime, celaletli Muhammed; Secde kılan eğilip, itaatlı Muhammed. Beş vakit namaz olduğunda imametli Muhammed; Mirâc aşıp vardığında şehadetli Muhammed. 110 Arş ve Kürsü pazarı, inayetli Muhammed; Sekiz cennet sahibi velayetli Muhammed. Yukarıda şirlerinden çok küçük bir alıntı yapılan Hoca Ahmed Yesevî, kendini Hz. Muhammed’e (s.a) ve sünnetine son derece bağlı kimse olarak görür. Çünkü onun hayatında Hz. Muhammed’in (s.a) ayrı bir yeri vardır. Eseri incelediğinde onun, kalbi yanık bir Allah âşığı olduğu kadar, Allah Rasûlünün aşığı olduğu hemen anlaşılmaktadır.. Hz. Muhammed’e olan bağlılığını, O’na olan sevgi, saygı, övgüsüyle ve sünnetlerine sımsıkı yapışmayla göstermeye çalışmıştır. Hoca Ahmet Yesevi gerçek bir Peygamber aşığı olarak, Hz. Muhammed’in vefât yaşı olan 63 yaşından sonra kendisine yerin üstünde yaşamayı haram sayarak toprağın altında yaşamayı seçmiştir.Bun olayı da Hikmet adlı kitabının2. Hikmet bölümünde şu beyitlere yer verir: Ey dostlar, kulak verin söylediğime, Ne sebepten altmış üçte girdim yere? Mirâc sırasında Hakk Mustafa ruhumu gördü, O sebepten altmış üçte girdim yere. Hakk Mustafa Cebrâil’den eyledi sual “Bu nasıl ruh, bedene girmeden buldu kemal?” Gözü yaşlı, halkın başçısı, bedeni hilal; O sebepten altmış üçte girdim yere. 8. Hikmet bölümünde ise 63 yaşında yerin altında yaşamayı tercih etme olayını şu beyitlerle ifade etmektedir: Sabah erken pazartesi günü yere girdim Mustafa ya matem tutup girdim ben işte Altmışüçte sünnet dedi işitip bildim Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte Yer üstünde dostlarım matem tuttu Bütün alem “Sultanım” deyip nara çekti Hakk’ı bulan gerçek sufiler kanlar yuttu Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte Elveda deyip yer altına adım koydum Aydın dünyayı haram kılıp Hakkı sevdim Zikrini söyleyip yalnız olup yalnız yandım ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4 Muammer Taşçı Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte “Taha” okuyup akşam ve geceler kaim oldum Gece namaz gündüzleri oruçlu oldum Bu hal ile yer altında daim oldum Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte Ahmed Yesevî, Dîvân-ı Hikmet’in bir çeşit siyer türünde olan 36. Hikmetbölümünde Hz. Muhammed’in (s.a) aile efradı ile alakalı bilgileri şöyle özetler: Muhammed’in bilin zatı Arabtır Tarikatın yolu bütün edeptir. Muhammed’i tarif eylesem kemine, Anasının adı bil Amine: Babasının adı Abdullah’tır Anadan doğmadan ölmüştür. Dedesi biliniz Abdulmuttalib; Gönülde saklayınız iyi bilip. Dedesinin babası idi Hâşim; İşitince akmakta gözde yaşım. Biliniz dördüncüsüdür Abdulmenaf; Onları bilse her kim, gönlüdür sâf. Rasûl’un bilse her kim dört ceddini, Kıyamette gezer sekiz cennetini Babası yedi yaşında ölmüştür; Rasül’u amcasına vermiştir…. Hoca Ahmet Yesevi, Hz. Muhammed’i (s.a) daima anmayı tavsiye eder ve kendisinin de bunu devamlı yaptığını belirtir. Hz. Muhammed’in söz konusu edildiği yerlerde onun üslûbunun, ayrı bir saygı, incelik dolu olduğunu görürüz. O, yaşantısıyla olduğu gibi diliyle de Hz. Peygamber’e dâima hürmet ve muhabbet dolu olmuştur.Bunu Divan-ı Hikmetin 2. Hikmet bölümünde geçen şu beyitte açıkça görmekteyiz: Pir-i kamil Hakk Mustafa, şüphesiz bilin; Nereye varsan, vasfını söyleyip saygı gösterin Salât-selâm deyip Mustafa’ ya ümmet olun; O sebepten altmış üçte girdim yere. Hoca Ahmed Yesevî, Hz. Muhammed’in sünnetine sımsıkı bağlanmaya çok önem veren, buna teşvik eden ve bunu günlük hayatına yansıtan birisidir. O, Hz. Muhammed’in sözlerine göre yaşamayı, O’na ümmet olmanın gereği sayar ve bu konuda bize gerekli ciddi uyarılarda bulunur.Mesela 38. Hikmet bölümünde geçen şu beyit buna güzel bir örnektir: Ümmet olup Rasul değerini bildiniz mi? Ten-can ile sünnetlerini yaptınız mı? Rasul için ağlayıp inleyerek geçtiniz mi? Kimler için geldi Rasul bildiniz mi? Kul Hoca Ahmed tecrid-tefrid ümid eyle Mustafa’nın sözlerine amel eyle Tevbe diyerek geceleri görüp ağlayıp inle Ağlayıp inlemeden cemalini görse olmaz YineDivan-ı Hikmet’in 36. Hikmet bölümünde Hoca Ahmet Yesevi,Hz.Ali’nin kahramanlığı ve İslam dinine yaptığı hizmetleri şu beyitlerde güzel bir şekilde ifade eder: Tarif eylesem, Ali Allah’ın arslanıdır Ki kılıç ile kâfiri kırmaktadır. Kâfirleri eyler imana dâvet; Vermektedir her zaman İslâm’â kuvvet. Ki mümin olanını alıp gelmektedir; Kabul kılmayanını kırıp gelmektedir. Ki kılıç ele alıp binse Düldül’e Düşmektedir kâfirler kavmine velvele Elindeki silahı Zülfikar’ı, Savaşanda uzar kırk arşın. Ali’nin var idi on sekiz oğlu; Onun her hangisidir büyük tuğlu, Ali İslam için kanlar yutmaktadır; İslam›ın tuğunu sıkı tutmaktadır. Hoca Ahmed bil garibliğe düşmüştür Rasul evladına sözler katmıştır Divan-ı Hikmetin 45. Hikmet bölümünde Hz. Ali’yi Dört Halifenin dördüncüsü olarak müthiş bir şekilde anlatır: Dördüncüsü dost olan Hakk arslanı Ali’dir, Hem Mirac’da yar olan Hakk arslanı Ali’dir. Dediği sözü rahmani, görsen yüzü nurani, Kâfırlerin kıranı Hakk arslanı Ali’dir. Himmet kuşağı belinde, Mevlâ’m yâdı dilinde, Zülfikar’ı elinde Hakk arslanı Ali’dir. ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4 111 Филология илимдери Binip çıksa Düldül’e, yere düşer zelzele, Kafirlere velvele, Hakk arslanı Ali’dir. Düşmanlara mukabil, oldu kâfire katil, Kılan bâtılı zâil Hakk arslanı Ali’dir. Rahmet eyleye Bir ve Var, her ne kılsa gücü var, Hoca Ahmed’e mededkâr Hakk arslanı Ali’dir. (Hikmet 45). Ayrıca Hz.Hasan’ın şehit edilmesini 64. Hikmet bölümünde hüzünlü bir şekilde şu mısralarla dile getirir: “Garip canımı Hak yoluna adasam; Şah Hasan gibi Kerbela’dasusayıp ölsem; Hak şarabını içme hevesiyle gitsem; Varsam orada susuzluğum kanar mı ki? Sahabe gibi din için savaşıp başımı versem; Şehr-ibanu imamlar gibi ağlayıp yürüsem; Allah için kâfirlere esir olsam; Rahman Rabbim sana makbul olur mu ki?” (Hikmet 64). Yukarıda anlatılan Hoca Ahmet Yesevi örneğindeki gibi diğer Kazak şairleri de Hz. Peygamber’i Kazak halkına has bir anlayış çerçevesinde kaleme almışlardır. Şairler, eserlerinde Hazret-i Muhammed’in (S.A.S.) örnek hayatını, mucizelerini ve O’nun güzel ahlakını göçebe Kazak halkına ait milli duygularla işlemişlerdir. Bu alanda daha çok destan, kıssa, hikaye ve tolgav gibi manzum şekiller kullanılmıştır. Bunların arasında “Tolgav” türü daha çok kullanılmıştır. “Tolgav; belirli bir olay ya da kişiye ithafen dombıra eşliğinde makamla okunan şiir” (K.Koç, A.Bayniyazov, V.Başkapan, 2003:508) şeklinde açıklanır ve halk tarafından daha çok sevilerek dinlenen edebi türdür. Abay Kunanbay’ın Eserlerinde Hazret-i Muhammed ve Ehl-i Beyt: Kazaklar’ın çok sevdiği şairi ve düşünürü Abay, eserlerinde Allah (c.c.) ve Peygamber sevgisini, İslam’ı anlatarak halkı aydınlatmaya emek sarfetmiştir. Abay Kunanbay’ın şu şiiri Hazret-i Muhammed (S.A.V) aşkını çok güzel anlatır: 112 OkunuşuTürkçe Tercümesi Allah minsiz avelden, Peygambar hak,“Allah kusursuz, Evvelden Peygamber hak, Mumin bolsan, uyrenip sen de uksap bak,Mümin isen, öğren, sen de benzemeye bak. Kur’an ras, Allahtın sozıdur ol,Kur’an gerçek, Allah’ın sözüdür o, Tavilin bilerlik ğılımnın şakTercümesini anlayacak kadar bilgi sahibi ol. Allahtın, Payğambardın jolındamız…. Allah’ın Peygamber’in yolundayız..” (On Gasır Jırlaydı, 2006: 273s.) Bir taraftan Abay bu mısraları ile Kazak halkını ilme davet etmektedir. Kazaklar genel olarak şair ruhlu insanlardır. En küçük bir olayı dahi şiirlere dökebilmekte oldukça kabiliyetlidirler. Düğünleri dernekleri doğum günü kutlamaları bile mutlaka şiirli ve şarkılı olur.Hz.Mevlana’nın “Dilini terbiye etmeden yüreğini terbiye etmeli insan; Çünkü yürekte ne varsa dilden de o çıkar.... “sözünü Kazak halkı çok iyi bilir ve söyledikleri sözlerin yürekten çıkmasına çok dikkat ederler.Meşhur Kazak şairi Abay Kunanbayev; “Şiir sözün padişahı, söz sarrafı” eserinde sözün kalbe hitap edilmesi gerektiğini, önemini şöyle dile getirmiştir: OkunuşuTürkçe tercümesi Aveli ayat, Hadis sözdin bası,Evvel ayet, hadis sözün başı, Kosarlı beyitmısal keldi arası.Destekli beyit gibi olur söz arası Kusınımen kızıktı bolmasa söz,Anlamlı ve ilginç olmazsa söz, Nege aytsın Payğambarmen onı AllahıNiye söylesin Peygamber ve Allah onu... (On Gasır Jırlaydı, 2006: 252 s.) diyerek Abay, evvela Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim ve Efendimizin sözleri olan Hadis-i Şerif’in insan yaşamının temeli olduğunu belirtmiştir. Meşhur Jusup’un Eserlerinde Hazret-i Muhammed ve Ehl-i Beyt: Kazak edebiyatında Hoca Ahmet Yesevi ve Hakim Suleyman Ata gibi Orta Asya’da- ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4 Muammer Taşçı ki büyük tasavvuf şairlerinin başlattığı geleneği sonradan devam ettiren Kazak halkının düşünürü ve ünlü şairlerinden biri Meşhur Jusıp (Yusuf) Köpeyoğlu (1868-1931) Kazak milli edebiyatına zengin bir edebi miras bırakmıştır. Şairin “Peygamberin Nuru”, “Peygamber’in vedası”, “Resul’ün Vefatı”, “Muhammed Peygamber Hakkında”, “Mirac”, “Peygamber’in Kafirlerle Savaşı”, “Peygamber’e İnanmayanların Hikayesi” gibi şiirlerinde Hz. Peygamber’i halkına tanıtmaya ve sevdirmeye çalıştığını görebiliriz. “Peygamber’in Nuru” şiirinde alemin yaradılışının temelinin Hz. Peygamber’in nuru olduğunu şu mısralarda vermiştir: OkunuşuTürkçe tercümesi Ğalamnın onsekiz min avel burınOn sekiz bin alemden evvel önce, Jarattı Payğambardın asıl nurın.Yarattı Peygamberin parlak nurunu. Aveli maklukatta Nurım“Mahlukattaki evvel nurum” -dedi, Hakında dalel boldu hadıs munınHakkında delil oldu hadis bunun, (M.Jusıp, 2004: 292 s.). diyerek Hz. Adem’den başlayarak Allah’ın Rasülü’nün bütün sülalesi hakkında bilgi vermiştir. Her mısrada Hz.Peygamber’in nuruyla ışıldayanları şöyle anlatmıştır: “Hz.Adem’in alnında Resul nuru ışıldadı”, “Hz. İdiris’in beline Muhammed Mustafa’nın nuru ulaştı”, “Abdullah pek güzeldi, yüzü parlak, Var idi alnında Resul nuru” (M.Jusıp, 2004: 294s.). Maşhur Jusıp’in“Rasül’ün Vefatı” şiirinde şair Hz. Peygamber ile Hz. Cebrail arasındaki bir konuşmayı ve ümmetine olan sevgisini ise şöyle dile getirir. Azrail’in (A.S.) Peygamberimiz’e: “Getirdim Haktan haber size, Cenneti Sizin için hazırlamış, Kapatmış cehennemin kapısını” (M.Jusıp, 2004: 319s.) hitabına karşı Peygamberimiz’in ümmetinden günah işleyenlerin ahvalinin ne olacağı ile alakalı şu soru sorduğunu anlatır: “Mekanı iyi kulun cennet ise, Günah yapan ümmetimin, Ahvali (Durumu) nasıl olacak?” (M.Jusıp, 2004: 320s.). Hz. Peygamber ve Azrail (a.s.) arasında geçen irtibatı diyalog şeklinde verir. Peygamberimiz’in şu sözleri insanı çok duygulandırır: Peygamber Azrail’e dedi yine, Kuvvetsiz ümmetimin hepsi ama, Bu günü her ne olsa ben göreyim Ümmetimin acısını ben alayım.... (M. Jusıp, 2004: 325s.) diye son nefesine kadar “Ümmetim” diye endişelenen Peygamberimizin karşılıksız sevgisini şair büyük bir coşkuyla anlatmıştır. MaylıkojaTurmagambet’in Eserlerinde Hazret-i Muhammed ve Ehl-i Beyt: Yine tanınmış Kazak şairlerinden olup aynı zamanda Ehl-i Beyt soyundan olan şair Maylıkoja,Arapça’yı ve İslam tarihini iyi bilen tahsilli şairlerdendir. Şairin dini konuda yazdığı eserleri yaşadığı devirde yasaklanmış ve yok edilmiştir. Ünlü edebiyatçı Doktor Asılhan Ospanoğlu’nun araştırmaları sonucu şair Maylıkoja’nın din konusunda iki eseri bulunmuş. Zamanında şairin kendisi Arap harfleriyle yazıldığı el nüshasını Şimkent bölgesinin Ordabası kabasında akrabaları tarafından sandığın dibine gizleyerek günümüze kadar saklı kalmıştır. “Zarkum” (94 sayfa) ve “Hazreti Hamza” (96 sayfa) adlı destan şeklinde yazılmış olan eserleri Kazak halkı için güzel bir hediye ve yol gösteren rehber niteliğinde olmuştur. Bulunan eserler kril alfabesine çevrilerek 1996 yılında bölge gazetesinde yayınlanmıştı. Şairin bütün eserleri ise 2005 yılında Asılhan Ospanoğlu tarafından kitap olarak yayınlanmıştır. Eserin takdimi kısmında Asılhan Ospanoğlu şunları yazmıştır: “Derin düşünce, güzel nakışlarla insanın ilgisini çeken eseleri arasında “Zarkum” ve “Hazreti Hamza” gibi kapsamlı çalışmaları az değildi. Fakat, dini, şeriatı ve bilhassa Hz. ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4 113 Филология илимдери Muhammed (s.a.s.) Efendimizin İslam’ı tanıtma, yaşatma ve koruma yolunda sarfettiği emekleri ve kafirlerle savaşları beyan edildiğinden dolayı bu eserler toplumdan uzaklaştırılmaya çalışılmıştır” (Maylıkoja, 2005:378 s.). Hz. Peygamber’in hayatında savaşlar, kaçınılmaz olarak zaman zaman ortaya çıkıp hayatının sonuna kadar devam etmişti. Bu sebeple tertiplenen seferler göstermiştir ki, Hz.Peygamber iyi bir komutan ve eşsiz bir askeri kabiliyete sahip idi. Savaş taktikleri konusunda da mükemmel bilgileri vardı. Fakat kan dökmekten asla hoşlanmazdı. Savaşın çıkmaması için üzerine düşen tüm çabayı sarfediyor, barış yollarını deneyerek bu hususta düşman tarafa mutlaka bir teklifte bulunurdu. Yukarıda bahsettiğimiz eserler Hz.Peygamber ve müşrikler arasında geçen savaşları konu almıştır. “Zarkum” eserinde Hz. Peygamber ile Irak hükümdarı Zarkum arasında geçen savaşı anlatır: Okunuşu Türkçe tercümesi Payğambar kuda-ZarkumnunAllahın Peygamberi ile Zarkum Din talasıp neşe kun Savaştı din uğuruna nice gün Şaykısıp kılğan urısın Cansiperane yaptıkları savaşın Sıylanızdar tirlikteSaygıyla karşılayın siz bunu Payğambardı jasınanPeygamberin yaşından Jetim kılıp ösirdiYetim olarak büyüttü Payğambar uşin jaratıpPeygamber için yaratıp Onsekiz mın alammdı…..On sekiz bin alemi... (Maylıkoja, 2005:381 s.) Peygamber’in doğumundan başlayarak bütün ailesini, sahabeleri, Hz. Hamza, Hz. Ebu Bekir, Hz.Ömer, Hz.Osman gibi din büyükleri ve Ebu Cehil, Ebu Süfyan gibi o devirdeki din düşmanlarını anlatırken halkın göz yaşlarına boğulması kaçınılmaz olmuştur. XIX. yüzyılın sonu ve XX. Yüzyılın ilk yarısında Kazak bozkırlarındaki siyasi ve 114 sosyal olaylar milletin huzurunu kaçırmıştı ve manevi hayatını epeyce sarsmıştı. Kazak halkının başına kara bulut gibi çöken bu durum karşısında gözü açık ve tahsilli kişiler halkı aydınlatma çalışmalarını devam ettirdiler. Bu dönem şairleri halk arasında yaygınlaşmaya başlayan “ateizm” gibi dinsizlik politikasının Kazak milletini doğru yoldan uzaklaştıracağı endişesi içindeydiler. Kazak şairleriözellikle halkın bu baskı ve zulümden kurtulmasının tek yolu İslam’ı ve hakikatı tanıtma olduğunun farkında idiler.” Allah bir ve Peygamber hak” sözlerinden dolayı şiirleri yasaklanmış ve sürgüne uğramış nice Kazak şairleri vardır. Turmagambet İztileuov’un Eserlerinde Hazret-i Muhammed ve Ehl-i Beyt:Kazakistan’ın Sır Derya bölgesinde yaşayan şairleri için “Sır Suleyleri” terimi kullanılır. Sır Suleyleri Kazak Sözlü Edebiyat geleneğinin ve Klasik Edebiyattan etkilenerek yazdıkları eserleriyle meşhurdurlar. Bu şairler arasında Turmagambet İztileuov hayatı boyunca Allah’ı ve Hz.Peygamber’i halka tanıtmayı amaç etmiştir. Bu görüşleri ve eserlerinden dolayı nice hapisler ve sürgünleri geçirmişse de niyetinden vazgeçmemiştir. Şair Turmagambet, eserlerinde Allah sevgisini, iman temizliğini ve Hz. Peygamberimizin hayatını anlatmıştır. Şairin “Muhammed Hakkında” adlı eseri kalbe seslenen en güzel tolgaveseridir. Bu eserde Peygamber’in çocukluğundan, anne ve babasız büyümesi; Peygamberlik döneminde ise düşmanlarının ona gösterdikleri eziyetleri ve ızdırapları dile getirilir: “KafirlerHz. Peygamber’i takip ederler ve bir mağaraya gelirler. Onlar Hz.Muhammed’i öldürmek istiyorlardı. Mağaranın etrafını sararlar...” diyerek şiirine şöyle devam eder: Okunuşu Türkçe tercümesi Osı ungirdin avzunaBu mağaranın ağzına, Bir örmekşi tor tokıpBir örümcek ağ yapmış, Şatastırıp jamağan Karıştırmış yamamış. Bir kögerşin bul jergeBir güvercin buraya, ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4 Muammer Taşçı Uya salıp jane de Yuva yapmış üstelik, Yeki uş kun Jumırtalağan İki üç gün yumurtlamış. Muhammed kirse osığanMuhammed girse buraya, Buzılmaspa edi bular depBozulmaz mıydı bunlar diye, Senbedi bular anağan….İnanamadı bu kişiye... (T.İztileuov, 2007: 265s.) Aytıs’larda (Halk Ozanı Atışmaları) Hazret-i Muhammed ve Ehl-i Beyt: Ayrıca, Kazaklarda halk şairlerinin çokça kullandıkları Aytıs (Atışma) yolu ile halk şairleri televizyonlarda ve toplum önünde karşılıklı olarak Peygamber Efendimiz, Sahabe efendilerimiz ve dini konularda şiir yoluyla birbirlerine sorular sorarak hem eğlenceli vakit geçirirler hem de halkı bilgilendirirler.Kazak Halk ozanları arasındaki atışmalarda Peygamber Efendimiz ile alakalı kullanılan cümleler özenerek seçilir ve saygı ifadelerine çok dikkat edilir. Okunuşu Türkçe tercümesi Jarılğasın Koja: Jarılgasın Koja: Jarqınım, salem bersen, salemet bol! Nur yüzlüm, selam verdiysen, selamette ol! Jetedi muratına ölmegen kul. Ulaşır muradına ölmeyen kul, Siz bersen salemindi, alik aldık, Sen verince selamını, aleyküm deyip aldık, Sunneti payğambardın qazuwlı jol. Peygamberin sünneti köklü bir yol. “Kol bersen koriseyik” degen sözin- “El uzat, görüşlelim” dediğin sözün, diye Hz.Peygamber’in Mekke’den Medine’ye seferi sırasında geçirdiği olayları dombıra eşliğinde kalpleri ürperterek anlatmıştır. Kazak şairleri Terme (Mevlit) adı verilen şiirlerle Peygamber Efendimizi anlatma yolunu da kullanmışlardır. Özellikle dini kutlamalarda bu termeler okunarak Peygamber Efendimizin örnek hayatı anlatılır. Sonuç olarak; Görüldüğü gibi İnsanlığın İftihar Tablosunun gönüllerde makes bulması adına Kazak halk şairleri kelle kol- tukta şiirlerini yazmışlar ve O’nu Kazak halkına anlatmaya çalışmışlardır.Bu anlayışın sözlü kültürle aktarılması ilk Türk mutasavvıfı Ahmet Yesevî’den berisüregelen bir yoldur.Türk İslam dünyasını asırlar boyu manevi yönden besleyen ve etkileyenbirçok ilim adamı yetismistir. Bunlardan bazılarının etkisi, yasadıgı devirle ve yasadıgı cografyayla sınırlı kalmamıs, etkisi asırlarca sürmüs ve tüm Türk İslam dünyasını etkileyebilme gücüne sahip olmustur. İşte bu ilim ve düsünce adamlarının basında Ahmet Yesevî gelir. Daha sonra gelen hem Kazak, hem de Türk şairleri bu yoldan ilerleyerek Peygamber Efendimiz’i ve Sahabe efendilerimizi anlatma yoluna gitmişlerdir.Tabii bunların bu hizmetlerinin semereleri uzun yıllar boyunca genç nesillerde kendisini göstermiştir.Kazak halkının Komünizm ve Ateizminpaletleri altında ezilerek milli ve manevi değerlerini kaybetmelerine ve belkide tarih sahnesinden silinmelerine engel olmuşlardır. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. KAYNAKÇA: Бес ғасыр жырлайды: 2 томдық. /Құрастырғандар: М.Мағауин, М.Байділдаев/. Алматы: Жазушы, 1989. Т.1.384 б. К. Коч, А. Байниязов, В. Башкапан, Қазақша-Түрікше Сөздік. Тұран баспасы, Түркістан, 2003. М.Ж. Көпейұлы. Шығармалары. 4-том. Павлодар: “ЭКО” ҒӨФ, 2004. Майлықожа. Шығармалар. / Құрастырған: Әсілхан Оспанұлы. Алматы, 2005. Н.Ә. НАЗАРБАЕВ “Мәдени мұра” бағдарламасы мемлекеттік бағдарлама болуы тиіс // Егемен Қазақстан, 2003, 29 қараша, № 311-312. Ө.КҮМІСБАЕВ, Пайғамбар /с.ғ.с./ және қазақ поэзиясы. Президент және халық, №45 (427), Алматы, 30.10.2013. Т. IЗТİЛЕУОВ, Шығармалары, Алматы, 2007. Kemal ERASLAN: Yesevî’nin Fakrnâmesi, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4 115 Филология илимдери 9. Fuat Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, DİB. Yay, 7. Baskı, Ankara 1991 10. Hoca Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, (Haz. Hayati Bice,), TDV. Yay, Ankara 2009 11. Kazım Yoldaş, Ahmed Yesevî’nin Divan-I Hikmet’inde Hz. Muhammed Sev- 116 gisi, ‘Uluslararası Kültür Coğrafyamızda Hz. Muhammed Sempozyumu’, 07-08 Mart 2009, Sakarya (Basılmamış tebliğ) 12. Doç..Dr. Ahmet Yıldırım “Hoca Ahmed Yesevî’de Hz. Peygamber (sav) ve Sünnet Telakkisi” adlı makalesi 13. http://www.divanihikmet.net/ (Erişim: 20.02.2016). ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2016. № 4