T. C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ HALKLA ĠLĠġKĠLER VE TANITIM ANABĠLĠM DALI HALKLA ĠLĠġKĠLER BĠLĠM DALI SĠYASAL ĠLETĠġĠM VE DĠN: SEÇMEN DAVRANIġINDA DĠNÎ ĠNANÇLARIN ROLÜ ÜZERĠNE BĠR ARAġTIRMA DOKTORA TEZĠ DANIġMAN: PROF. DR. AHMET KALENDER HAZIRLAYAN: M. MERT ASLAN KONYA - 2015 ÖNSÖZ “Demokrasi” kavramının zaman içinde en fazla bütünleĢtiği ve çağrıĢtırdığı kavram “seçim”dir. Elbette, dünyanın çoğu ülkesinde seçimler yapılmaktadır. Son on yıl zarfında iktidarı değiĢtirmek veya test etmek amacıyla seçimlere gitmemiĢ olan ülkelerin sayısı on dörttür. Bununla birlikte, yapılan her seçimin teknik olarak demokrasinin genel geçer standartlarına uygun, serbest ve âdil seçimler olduklarını söylemek pek kolay değildir (Bishop ve Hoeffler, 2014: 3.. Siyasal partilerin halkla iliĢkiler politikaları bağlamında yürüttükleri siyasal iletiĢim faaliyetlerinin en önemli parametrelerinin baĢında din olgusunun geldiği bilinmektedir. Zira dinin bizzat kendi özgül ağırlığıyla kitlelerin siyasal tercihlerini biçimlendirme ve yönlendirme gücüne sahip olduğu bilinmektedir (Basten ve Betz, 2011: 26.. Bu konu üzerinde yapılmıĢ olan bütün araĢtırmalar, politikacıların dinî kutlama, etkinlik ve ayinlere katıldıkları seçim dönemlerinde önceki seçim dönemlerine göre daha fazla seçmenin oyunu aldıklarını göstermektedir. Medya içerikleri incelendiğinde, politikacıların seçmen kitleden daha fazla destek alabilmek için dinî değerleri bir araç olarak kullandıklarını gösteren haber ve analiz yazılarıyla sıkça karĢılaĢmak mümkündür. Dinî mekânlara yapılan ziyaret ve etkinliklere katılımlarlar her zaman siyasal propandaya malzeme yapılıyor olmaları bağlamında ele alınmasalar da, büyük bir bölümünün söz konusu politikacılarla ilgili olarak olumsuz ve eleĢtirel bir tonda servis edildiği muhakkaktır. Politikacılar bütün bunları yalnızca halkla iliĢkiler ya da sosyal sorumluluk faaliyetleri bağlamında tasarlayıp yürütüyor ve “dindar” veya “dine saygılı” imajlarını iktidar koltuklarına tahvil etmek gibi niyetler taĢımıyor olabilirler; ancak kitle iletiĢim araçlarında yapılacak basit bir taramada, politikacıların kutsal olanla yaptıkları temasların, tıpkı viral reklamlarda olduğu gibi hem doğal hem de son derece etkileyici birer siyasal propaganda unsuru olarak seçim dönemine hatırı sayılır bir iktidar avantajı getirdiğine iliĢkin çok sayıda negatif haber içeriğine rastlanabilmektedir (Iancu, 2009: 164.. Bu çalıĢma, dinî inançların seçmen davranıĢında ne ölçüde etkili olduğunu açığa çıkarmak amacıyla yapılmıĢtır. ÇalıĢmamın baĢlangıcından itibaren, engin akademik birikimi, bitmeyen enerjisi ve hayranlık duyduğum eĢsiz alçakgönüllüğü ile her adımda bana rehberlik ederek her türlü desteği i sağlamıĢ olan Profesör Dr. Ahmet Kalender hocama minnettar olduğumu öncelikle belirtmek isterim. Aynı Ģekilde, çalıĢmamın baĢarıyla sonuçlanması için değerli görüĢlerinden her fırsatta yararlanmama izin verme lütfunda bulunmuĢ olan Doçent Dr. Kadir Canöz ve Doçent Dr. ġükrü Balcı hocalarıma yürekten teĢekkürlerimi bildiririm. Bu vesileyle, anket çalıĢmama katılan herkese değerli katkılarından dolayı içtenlikle Ģükranlarımı sunarım. ii SĠYASAL ĠLETĠġĠM VE DĠN: Seçmen DavranıĢında Dinî Ġnançların Rolü Üzerine Bir AraĢtırma M. Mert ASLAN Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Halkla ĠliĢkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı, Halkla ĠliĢkiler Bilim Dalı Doktora Tezi, Eylül 2015 Tez DanıĢmanı: Prof. Dr. Ahmet KALENDER ÖZET Ġnsanın varoluĢsal istek ve acılarına hitap eden din, dünyanın en eski ve köklü kurumlarından biridir. Evrenin ve dünyanın yaratılıĢı ile birlikte orada kendi yaĢamının nedeni, anlamı, düzeni ve sonrası konusunda duyduğu aydınlanma arzusunun tanrısal bir yansımasıdır. Din bireylere sağladığı ontolojik bilgi referansından beslenen huzur ve güvenlik duygusunun yanı sıra, toplumu bir arada tutan gelenek, hukuk ve siyasetin Ģekillenmesine olan katkısı açısından da toplumun temel taĢı olmayı hak etmektedir. Bu nedenle, geleneksel, hukuksal, toplumsal ve siyasal yapılarla ilgili kiĢisel ve toplumsal yönelimlere iliĢkin bilimsel çözümlemelerde öncelikle dikkate alınması gereken yaĢamsal dinamiklerden biri olduğunda kuĢku yoktur. Bu çalıĢmanın hedefi, dinî inançların siyasal tutumlar ve seçmen davranıĢları üzerindeki etkisini ortaya çıkarmaktır. ÇalıĢmanın konusuna paralel olarak siyasal kimlik ve davranıĢların oluĢum ve hareketinde büyük bir rol oynayan din kurumuyla ilgili bireysel ve toplumsal algı ve bu algının siyasal yapı üzerindeki etkileri çerçevesinde siyasal halkla iliĢkilerin önemli bir enstrüman ve aktörü olarak dinin fonksiyonu zaman zaman akademik çevrelerin ilgisini çekmektedir. Burada öne çıkan ve yanıtı aranan, dinin bireylerin siyasal davranıĢını ve seçmen tercihini etkileyip etkilemediği ve ortaya çıkan yanıt olumluysa hangi ölçüde etkilediği sorularıdır. Söz konusu sorulara nesnel ve bilimsel yanıtlar bulunabilmesi için literatür taraması yoluyla yapılandırılacak kapsamlı bir iii kuramsal çalıĢmanın ardından Türkiye‟nin Ġç Anadolu Bölgesi‟nin dört büyük kentleri olan Ankara, EskiĢehir, Konya ve Kayseri‟de tesadüfî örneklem yoluyla seçilen 800 denek üzerinde yapılan anket çalıĢması neticesinde elde edilmiĢ olan veriler üzerinde öncelikle bir faktör analizi yapılmıĢtır. Ortaya çıkan faktörlerin mevcut değiĢkenlerle karĢılaĢtırılmasında “tek yönlü varyans analizi” (one-way anova); aynı değerler açısından cinsiyete göre değerlendirmeler yapabilmek amacıyla bağımsız örneklem “T testi” (Independent Samplest T test); siyasal tutum ölçeği, siyasal bilgi kaynağı ve dinî bilgi kaynağının maddelerinin önem düzeylerini belirlemek için Aritmetik Ortalama (A.O.) testi; ayrıca kategorik (nominal) düzeydeki değiĢkenlerin birbirleriyle olan iliĢkilerini çözümlemek için “Ki kare” testi kullanılmıĢtır. Böylelikle elde edilmiĢ olan sonuçlardan hareketle, araĢtırma hipotezlerinin test edilebilmesine yönelik olarak anlamlı ve genellenebilir sonuçlara ulaĢılmıĢ bulunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Siyaset, ĠletiĢim, Siyasal ĠletiĢim, Din, Siyasal Ġslam, Siyasal Tutum, Seçmen DavranıĢı, Oy Verme DavranıĢı, Sekülarizm. iv POLITICAL COMMUNICATION AND RELIGION: A Research Regarding the Effects of Religious Beliefs on Electoral Behaviour M. Mert ASLAN Selçuk University, Institute of Social Sciences, Department of Public Relations PhD Thesis, Eylül 2015 Thesis Supervisor: Prof. Dr. Ahmet KALENDER ABSTRACT Religion which has always called upon the human being‟s nature‟s unalterable laws and more specifically its existential desires and afflictions is no doubt one of the oldest, deep-rooted and most important traditional institutions on the face of the Earth. It is a divine reflection of mankind‟s craving and effort to interrogate and understand the reasons of creation of the universe, the meaning of life on Earth and the life after death. Religion, as the most outstanding basis of tradition, law and politics at the same time, obviously deserves to be the most vigorous founding body of the society, as well as the individuals‟ ontological resource of peace and security provided with its heavenly, celestial knowledge references. Hence, having an important influence on forming the individuals‟ wordview in general and correspondingly their political perception and identities, it is widely taken into consideration as an efficient factor before all else in the processes of academic studies and scientific researches on political issues such as political attitude, voting behaviour and electoral behaviour. The main target of this study is to yield up whether religiosity has a considerable amount of influence on the formation of political identity and political behaviors. If it has an enormous effect on them as an major instrument and actor, to what extent does it operate behind the individuals‟ political attitudes and political decision-making processes? After a noteworthy sum of theoretical part, application of a comprehensive survey is planned to carry out for finding out satisfying objective and scientific answers to those questions. v At the end of the application part of the study, first of all, a factor analysis was made on available data. Then a One-Way Anova was made in comparison of obtained factors with present variables and also an Independent Samplest T Test was made so as to be able to make evaluations in the same direction. In addition, the programme called Ki Square was used in order to resolve the relationships among variables at nominal level. In the meantime, Arithmetical Mean Test was used in order to find out the sequence of significance of articles of the scale of political attitude and also the resources of political and religious information. Thereafter, it was tried to be reached at the whole necessary explicit and definitive results which could also be generalized to similar events. The significant conclusion that religion is directly effective on forming political attitude and directing electoral behaviors was finally reached in the light of analysis of those available findings. Key words: Politics, Communication, Political communication, Religion, Political Islam, Political Attitude, Electoral Behaviour, Voting Behaviour, Secularism. vi ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa No ÖNSÖZ i ÖZET iii ABSTRACT v KISALTMALAR LĠSTESĠ ...................................................................................................................... xx TABLOLAR LĠSTESĠ ............................................................................................................................. xxi GĠRĠġ xxi BĠRĠNCĠ BÖLÜM ...................................................................................................................................... 4 DĠN KAVRAMINA ĠLĠġKĠN TANIM VE YAKLAġIMLAR ........................................................... 4 1.1.Din Kavramı ........................................................................................................................... 4 1.2.Dinin Kökeni .......................................................................................................................... 8 1.3.Dinin Bireysel ve Toplumsal YaĢam Üzerindeki Etkileri .................................................... 15 1.3.1.Değerler Üretme ............................................................................................................. 18 1.3.2. ToplumsallaĢtırma ve Toplumsal Denetim ................................................................... 19 1.3.3. Toplumsal BütünleĢticilik ve DayanıĢma ..................................................................... 21 1.3.4.MeĢrulaĢtırma ................................................................................................................ 22 1.3.5.Dünya GörüĢü ve Kimlik Kazandırma........................................................................... 23 1.3.6.VaroluĢsal Acı ve Ġsteklere KarĢılık Verme .................................................................. 24 1.4.Sekülarizmin Tarihsel GeliĢimi ............................................................................................ 25 1.5.Geleneksel SekülerleĢme Kuramları .................................................................................... 31 1.5.1.Rasyonel Weltanschauung yaklaĢımı............................................................................. 31 1.5.2.ĠĢlevsel Evrim-Amacın Kaybı ........................................................................................ 33 1.5.3.Dinsel Pazarlar Kuramı-Rekâbetin Sonu ....................................................................... 36 vii 1.6.Dindarlık Kavramı ve Ölçümüne ĠliĢkin YaklaĢımlar .......................................................... 40 1.7.Din-Medya ĠliĢkisi ................................................................................................................ 52 1.7.1.Medyada KiĢisel Dinî Bağlılıklar Açısından Dinin Ele Alınma Biçimi ........................ 58 1.7.2.Televizyonun Kültürel Rolü Bağlamında Din ............................................................... 60 ĠKĠNCĠ BÖLÜM....................................................................................................................................... 63 SEÇMEN DAVRANIġINDA DĠNÎ ĠNANÇLARIN ROLÜ ............................................................. 63 2.1.Seçmen DavranıĢı ................................................................................................................. 63 2.2.Karar Verme ......................................................................................................................... 65 2.2.1.Ġki AĢamalı Karar ........................................................................................................... 66 2.2.2.Katılıp katılmama........................................................................................................... 67 2.2.3.Parti tercihi ..................................................................................................................... 68 2.3.Seçmen DavranıĢını Etkileyen Faktörlere ĠliĢkin Kuramsal ve Deneysel YaklaĢımlar ....... 69 2.3.1.Kolombia Modeli/Sosyolojik Model ............................................................................. 72 2.3.2.Michigan Modeli/Psiko-Sosyal YaklaĢım ..................................................................... 74 2.3.3.Rasyonel Tercih Modeli/Ekonomik YaklaĢım ............................................................... 77 2.4.Dinî Ġnançlar ile Politik Tutumlar Arasındaki ĠliĢkilerde Genel Kuramsal Çerçeve............ 79 2.5.Amerika BirleĢik Devletleri‟nde Din ve Politik Tutumlar ................................................... 92 2.5.1. Amerika BirleĢik Devletleri‟nde Kamusal ve Sosyo-Kültürel YaĢamda Dinin Yeri ... 92 2.5.2.Amerikan Toplumunda BaĢlıca Etno-Dinsel Topluluklar ve Siyasal Eğilimleri ........... 98 2.5.3.Amerika BirleĢik Devletleri‟nde Dinî Ġnançların Seçmen DavranıĢı Üzerindeki Etkileri ve Ġlgili Akademik ÇalıĢmalar .............................................................................................. 104 2.6. Avrupa‟da Dinî Ġnançların Seçmen DavranıĢı Üzerindeki Etkileri ................................... 125 2.7.Türkiye‟de Seçmen Tercihlerinde Dinî Ġnançların Etkisi................................................... 130 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ................................................................................................................................ 137 SEÇMEN DAVRANIġINDA DĠNÎ ĠNANÇLARIN ROLÜ ARAġTIRMASI ............................. 137 viii 3.1. AraĢtırmanın Metodolojisi ................................................................................................. 137 3.2. BULGULAR VE YORUM ............................................................................................... 141 3.3. KATILIMCILARIN SOSYO-DEMOGRAFĠK ÖZELLĠKLERĠ ..................................... 141 3.3.1. Katılımcıların YaĢlarına Göre Dağılımı ...................................................................... 141 3.3.2. Katılımcıların Eğitim Düzeylerine Göre Dağılımı ..................................................... 142 3.3.3. Katılımcıların Meslekî Durumlarına Göre Dağılımı ................................................... 142 3.3.4. Katılımcıların Aylık Ortalama Gelirlerine Göre Dağılımı .......................................... 143 3.3.5. Katılımcıların Cinsiyet Durumlarına Göre Dağılımı .................................................. 143 3.3.6. Katılımcıların Medenî Durum ve YaĢadıkları Kentlere Göre Dağılımı ..................... 143 3.4. SEÇMENLERĠN OY VERME KRĠTERLERĠ VE OY VERĠLEN PARTĠ ..................... 144 3.4.1. Seçmenin Bir Partiyi Desteklemede Öncelikle Dikkate Aldığı Kriterler ................... 144 3.4.2. Seçmenin 2011 Genel Seçimlerinde Oy Verdiği Siyasal Parti ................................... 145 3.4.3. Seçmenin 2014 Yerel Seçimlerinde Oy Verilen Siyasal Parti .................................... 146 3.4.4. Yapılacak Olası Bir Genel Seçimde Oy Verilecek Parti............................................. 146 3.5. SEÇMENLERĠN TERCĠH ETTĠĞĠ SĠYASAL KĠMLĠKLER ......................................... 147 3.5.1. Seçmenlerin Kendilerini Siyasal Açıdan Tanımlamada Tercih Ettiği Siyasal Kimlikler ............................................................................................................................................... 147 3.6. SEÇMENLERĠN DĠNDARLIK DÜZEYLERĠ................................................................. 148 3.6.1. Seçmenlerin Dindarlık Düzeyleri................................................................................ 148 3.7. DĠNDARLIK BOYUTLARINA ĠLĠġKĠN FAKTÖR ANALĠZĠ ..................................... 148 3.7.1. Faktör Değerlendirmeleri ............................................................................................ 150 3.8. SEÇMENLERDE SĠYASAL TUTUM VE OY VERME DAVRANIġI .......................... 151 3.8.1. Seçmenlerin Siyasal Tutum ve Oy Verme Yargılarına Katılma Düzeyleri ................ 151 3.8.2. Seçmenlerin Siyasal Bilgilenmede BaĢvurdukları Kaynaklar .................................... 153 3.8.3. Cinsiyetle Siyasal Bilgi Kaynağı Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................... 154 ix 3.8.4. Medenî Durum Açısından Seçmenlerin Siyasal Bilgilenmede BaĢvurdukları Kaynaklar ............................................................................................................................................... 156 3.8.5. Seçmenlerin Dinî Bilgilere EriĢimde Kullandıkları Kaynaklar .................................. 157 3.8.6. Cinsiyete Göre Seçmenlerin Dinî Bilgilere EriĢimde Kullandıkları Kaynaklar ......... 158 3.8.7. Medenî Durumla Dinî Bilgi Kaynaklarını Kullanma Arasındaki ĠliĢki ...................... 159 3.9. SEÇMENLERĠN DĠNÎ BĠLGĠLENMEDE YARARLANDIKLARI KAYNAKLARA GÖRE DĠNDARLIK DÜZEYLERĠ ......................................................................................... 161 3.9.1. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Televizyonu Kullanma Arasındaki ĠliĢki ................................................................................................... 161 3.9.2. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Gazeteyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 162 3.9.3. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Radyoyu Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 163 3.9.4. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki ................................................................................................... 164 3.9.5. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 164 3.9.6. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 165 3.9.7. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Kitap Okuma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 166 3.9.8. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Cemaati Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 166 3.9.9. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Yakın ArkadaĢ Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki ................................................................................... 167 3.9.10. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Aileyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 168 x 3.9.11. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Cami Ġmamını Kullanma Arasındaki ĠliĢki ................................................................................................... 169 3.9.12. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı Kullanma Arasındaki ĠliĢki............................................................................. 170 3.10. DĠNDARLIK DÜZEYLERĠ VE ĠLGĠLĠ DEĞĠġKENLER ............................................ 171 3.10.1. Dindarlık ile Politik Tutum Toplam Puanlarının KarĢılaĢtırılması ........................... 171 3.10.2. Dindarlık Düzeyi ile “Siyasal Konular ve Sorularla Ġlgilenir, GeliĢmeleri Ġzlerim.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması .......................................................... 172 3.10.3. Dindarlık ile “Belirli Bir Siyasal Parti Tercihim Vardır.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması.................................................................................................. 172 3.10.4. Dindarlık ile “Benimsediğim Siyasal Parti ile Ġlgili Haberleri Ġzlerim.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması .......................................................................... 173 3.10.5. Dindarlık ile “Benimsediğim Siyasal Partinin Etkinliklerine Katılırım.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması .......................................................................... 174 3.10.6. Dindarlık ile “Dindar Kamu Görevlilerinin Sayısının Artmasından Yanayım.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması .......................................................... 174 3.10.7. Dindarlık ile “Kamu Kurumlarında Görev Yapan Memurlar Dinî Ġnançlarının Gereklerini Özgürce Yerine Getirebilmelidir.” Sorusuna Verilen Cevapların KarĢılaĢtırılması ............................................................................................................................................... 175 3.10.8. Dindarlık ile “Dinin Devlet ve Siyaset Kurumlarını Etkilemesi ve Yönlendirmesi Ġyidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ............................................. 176 3.10.9. Dindarlık ile “Dindar Olmak Dini Öne Çıkaran Partinin Desteklenmesini Gerekli Kılar.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması .............................................. 177 3.10.10. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dindar Biri Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması .......................................................... 178 3.10.11. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Allah Ġnancının Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna Verilen Cevapların KarĢılaĢtırılması................................................. 179 xi 3.10.12. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Kıyamet Gününe Ġnanması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna Verilen Cevapların KarĢılaĢtırılması................................................. 180 3.10.13. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Hz. Muhammed‟i Son Peygamber Olarak Kabul Etmesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ............................................................................................................................................... 181 3.10.14. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dinî Bir Cemaat ya da Gruba Bağlı Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ................ 182 3.10.15. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Vakit Namazlarını Düzenli Olarak Kılıyor Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması .... 183 3.10.16. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Ramazan Orucunu Tutması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ...................................... 184 3.10.17. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Zekâtını Veriyor Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ...................................... 185 3.10.18. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Hacca GitmiĢ Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ................................... 186 3.10.19. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Sakallı Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ....................................................... 187 3.10.20. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Alkollü Ġçki Ġçmemesi Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ...................................... 188 3.10.21. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Kadın Adayın BaĢörtülü Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ................................... 189 3.10.22. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dini Faaliyet ve Kurumlara Destek Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ................ 190 3.10.23. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dindar Bir Çevresinin Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ................................... 191 3.10.24. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Haram Yememeye Özen Göstermesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ............................ 192 xii 3.10.25. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dindar Kadroya Önem Vermesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ................................... 193 3.10.26. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Ġmam-Hatip Lisesi Mezunu Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması ............................ 194 3.10.27. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın KonuĢmalarında Dinî Sembol ve Söylemlere Yer Vermesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması .................................................................................................................... 195 3.11. ĠNANÇ FAKTÖRÜ ĠLE SĠYASAL KĠMLĠKLER ĠLĠġKĠSĠ ........................................ 196 3.11.1. Ġnanç Faktörü ile Seçmenin Kendisini Siyasal Açıdan Tanımlama ĠliĢkisi .............. 196 3.11.2. Ġnanç Faktörü ile Dindar Kamu görevlisi Sayısının Artması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 197 3.11.3. Ġnanç Faktörü ile Memurların Dini Ġnançlarının Gereklerini Özgürce Yerine Getirebilmesi Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki ................................................... 198 3.11.4. Ġnanç Faktörü ile Ġktidardaki Partinin Dinî Değerleri ve Dindarların Haklarını Savunmasına ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki........................................................................ 199 3.11.5. Ġnanç Faktörü ile Dinin Devlet ve Siyaset Kurumlarını Etkilemesi ve Yönlendirmesi Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki .......................................................................... 200 3.11.6. Ġnanç Faktörü ile Dindar Olmanın Dini Öne Çıkaran Partinin Desteklenmesini Gerekli kıldığına ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki .................................................................. 201 3.11.7. Ġnanç Faktörü ile Belirli Bir Siyasal Partiyi Desteklemede Dinî Ġnancının Etkisinin Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki ............................................................................. 202 3.11.8. Ġnanç Faktörü ile Adayın dindar biri olmasının TaĢıdığı Önem Arasındaki ĠliĢki ... 203 3.11.9. Ġnanç Faktörü ile Adayın Vakit Namazlarını Düzenli Olarak Kılıyor Olmasının Önemli Olduğu Yönündeki GörüĢ Arasındaki ĠliĢki ............................................................ 204 3.11.10. Ġnanç Faktörü ile Kadın Adayın BaĢörtülü Olmasının Önemli Olduğu Yönündeki GörüĢ Arasındaki ĠliĢki ......................................................................................................... 205 xiii 3.11.11. Ġnanç Faktörü ile Adayın Dindar Kesimlerin Haklarını Savunması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki .............................................................................................. 206 3.11.12. Ġnanç Faktörü ile Adayın Ġmam-Hatip Lisesi Mezunu Olmasının Önemli Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki .............................................................................................. 207 3.11.13. Ġnanç Faktörü ile Adayın KonuĢmalarında Dinî Sembol ve Söylemlere Yer Veriyor Olmasının Önemli Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki .............................................. 208 3.12. ĠNANÇ FAKTÖRÜ ĠLE OY VERĠLEN PARTĠ ĠLĠġKĠSĠ ............................................ 209 3.12.1. Ġnanç Faktörü ile 2011 Genel Seçimlerinde Oy Verilen Parti ĠliĢkisi ...................... 209 3.12.2. Ġnanç Faktörü ile 2014 Yerel Seçimlerinde Oy Verilen Parti ĠliĢkisi ....................... 210 3.13. ĠNANÇ FAKTÖRÜ ĠLE SĠYASAL BĠLGĠLENMEDE KULLANILAN ARAÇ ĠLĠġKĠSĠ .................................................................................................................................................. 211 3.13.1. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki, ................................................................................................................... 211 3.13.2. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki . 212 3.13.3. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Kamuoyu AraĢtırmalarını Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 212 3.13.4. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Aile ve Yakın Çevreyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 213 3.14. DĠNÎ UYGULAMA VE AĠDĠYET FAKTÖRÜ AÇISINDAN SEÇMENLERĠN DĠNÎ BĠLGĠLENMEDE YARARLANDIKLARI KAYNAKLAR .................................................. 214 3.14.1. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Televizyonu Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 214 3.14.2. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Gazeteyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 215 3.14.3. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Radyoyu Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 216 xiv 3.14.4. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki ................................................................................................... 217 3.14.5. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 218 3.14.6. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 219 3.14.7. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Kitap Okuma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 219 3.14.8. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cemaati Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 220 3.14.9. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Yakın ArkadaĢ Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki ................................................................................... 221 3.14.10. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Aile Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki ................................................................................................... 222 3.14.11. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cami Ġmamını Kullanma Arasındaki ĠliĢki ................................................................................................... 223 3.14.12. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı Kullanma Arasındaki ĠliĢki............................................................................. 224 3.15. UYGULAMA VE AĠDĠYET FAKTÖRÜ ĠLE SĠYASAL BĠLGĠLENMEDE KULLANILAN ARAÇ ĠLĠġKĠSĠ ............................................................................................ 225 3.15.1. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki ................................................................................................... 225 3.15.2. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki .................................................................................................................... 226 3.15.3. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Aile ve Yakın Çevreyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki ..................................................................................... 227 SONUÇ 228 xv KAYNAKÇA .......................................................................................................................................... 234 EKLER 276 EK 1: Anket formu ................................................................................................................... 276 EK 2. Tablo: 3.12. Ġnanç Faktörü ve Siyasal Kimlikler ĠliĢkisi ............................................... 283 EK. 3. Tablo: 3.13. Ġnanç faktörü ile seçmenin kendisini siyasal açıdan tanımlama iliĢkisi 287 EK 4. Tablo: 3.15. Dindarlık boyutlarına iliĢkin faktör analizi tablosu ................................... 288 EK 5. Tablo: 3.17. Seçmenlerin Siyasal Bilgi Kaynakları Tablosu ......................................... 290 EK 7. Tablo: 3. 23. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Televizyonu .............................................................................................................................. 297 EK 8. Tablo: 3. 24. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Gazeteyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 299 EK 9. Tablo: 3. 25. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Radyoyu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 301 EK 10. Tablo: 3. 26. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu .......................................................................... 303 EK 11. Tablo: 3. 27. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 305 EK 12. Tablo: 3. 28. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 307 EK 13. Tablo: 3. 29. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Kitap Okuma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ............................................................................................. 309 EK 14. Tablo: 3. 30. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cemaati Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 311 EK 15. Tablo: 3. 31. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Yakın ArkadaĢ Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu .......................................................... 313 EK 16. Tablo: 3. 32. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Aileyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 315 xvi EK 17. Tablo: 3. 33. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cami Ġmamını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu .......................................................................... 317 EK 18. Tablo: 3. 34. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................... 319 EK 19. Tablo: 3.40. Dindarlık ile “Dindar Kamu Görevlilerinin Sayısının Artmasından Yanayım.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo................. 321 EK 20. Tablo: 3. 41. Ġnanç faktörü ile memurların dini inançlarının gereklerini özgürce yerine getirebilmesi iliĢkisi. ................................................................................................................. 323 EK 21. Tablo: 3.62. Ġnanç Faktörü ile Seçmenin Kendisini Siyasal Açıdan Tanımlama ĠliĢkisi Tablosu ..................................................................................................................................... 325 EK 22. Tablo: 3.63. Ġnanç Faktörü ile Dindar Kamu görevlisi Sayısının Artması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki iliĢki Tablosu .................................................................................... 329 EK 23. Tablo: 3.64. Ġnanç Faktörü ile Memurların Dini Ġnançlarının Gereklerini Özgürce Yerine Getirebilmesi Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ............................. 331 EK 24. Tablo: 3.65. Ġnanç Faktörü ile Ġktidardaki Partinin Dinî Değerleri ve Dindarların Haklarını Savunması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ............................. 333 EK 25. Tablo: 3.66. Ġnanç Faktörü ile Dinin devlet ve siyaset kurumlarını etkilemesi ve yönlendirmesi Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ........................................ 335 EK 26. Tablo: 3.67. Ġnanç Faktörü ile Dindar Olmanın Dini Öne Çıkaran Partinin Desteklenmesini Gerekli kıldığına ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ............................ 337 EK 27. Tablo: 3.68. Ġnanç Faktörü ile Ġnanç Faktörü ile Belirli Bir Siyasal Partiyi Desteklemede Dinî Ġnancının Etkisinin Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu.... 339 EK 28. Tablo: 3.69. Ġnanç Faktörü ile Adayın dindar biri olmasının TaĢıdığı Önem Arasındaki ĠliĢki Tablosu ............................................................................................................................ 341 EK 29. Tablo: 3.70. Ġnanç Faktörü ile Adayın Vakit Namazlarını Düzenli Olarak Kılıyor Olmasının Önemli Olduğu Yönündeki GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................ 343 xvii EK 30. Tablo: 3.71. Ġnanç Faktörü ile Kadın Adayın BaĢörtülü Olmasının Önemli Olduğu Yönündeki GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ............................................................................ 345 EK 31. Tablo: 3.72. Ġnanç Faktörü ile Adayın Dindar Kesimlerin Haklarını Savunması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki.............................................................................. 347 EK 32. Tablo: 3.73. Ġnanç Faktörü ile Adayın Ġmam-Hatip Lisesi Mezunu Olmasının Önemli Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................... 349 EK 33. Tablo: 3.74. Ġnanç Faktörü ile Adayın konuĢmalarında Dinî Sembol ve Söylemlere Yer Veriyor Olmasının Önemli Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ....................... 351 EK 34. Tablo: 3.75. Ġnanç Faktörü ile 2011 Genel Seçimlerinde Oy Verilen Parti liĢkisi Tablosu ..................................................................................................................................... 353 EK 35. Tablo: 3.76. Ġnanç Faktörü ile 2014 Yerel Seçimlerinde Oy Verilen Parti liĢkisi Tablosu .................................................................................................................................................. 356 EK 36. Tablo: 3.77. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu.......................................................................................................... 359 EK 37. Tablo: 3.78. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu.......................................................................................................... 361 EK 38. Tablo: 3.79. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Kamuoyu AraĢtırmalarını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 363 EK 39. Tablo: 3.80. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Aile ve Yakın Çevreyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 365 EK 40. Tablo: 3.81. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Televizyonu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 367 EK 41. Tablo: 3.82. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Gazeteyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 369 EK 42. Tablo: 3.83. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Radyoyu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 371 xviii EK 43. Tablo: 3.84. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu .......................................................................... 373 EK 44. Tablo: 3.85. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 375 EK 45. Tablo: 3.86. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 377 EK 46. Tablo: 3.87. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Kitap Okuma Arasındaki ĠliĢki Tablosu.......................................................................................................... 379 EK 47. Tablo: 3.88. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cemaati Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 381 EK 48. Tablo: 3.89. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Yakın ArkadaĢ Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu .......................................................... 383 EK 49. Tablo: 3.90. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Aile Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ........................................................................ 385 EK 50. Tablo: 3.91. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cami Ġmamını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu .......................................................................... 387 EK 51. Tablo: 3.92. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu .................................................................. 389 EK 52. Tablo: 3.93. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu .......................................................................... 391 EK 53. Tablo: 3.94. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................................................... 393 EK 54. Tablo: 3.95. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Aile ve Yakın Çevreyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................ 395 xix KISALTMALAR LĠSTESĠ AET: Avrupa Ekonomik Topluluğu AB: Avrupa Birliği ABD: Amerika BirleĢik Devletleri AKÇT: Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu AKP: Adalet ve Kalkınma Partisi ANAP: Anavatan Partisi BBP: Büyük Birlik Partisi CHP: Cumhuriyet Halk Partisi DP: Demokrat Parti DSP: Demokratik Sol Parti DTP: Demokratik Toplum Partisi DYP: Doğru Yol Partisi EURATOM: Avrupa Atom Enerjisi Kurumu HADEP: Halkların Demokratik Partisi HBG: Hirschl, Booth and Glenna HDP: Halkların Demokratik Partisi HÜDA-PAR: Hür Dava Partisi MHP: Milliyetçi Hareket Partisi 3B: Belief, Belonging and Behaviour xx TABLOLAR LĠSTESĠ Tablo: 3.1. Katılımcıların YaĢlarına Göre Dağılımı Tablosu .................................................................... 141 Tablo: 3.2. Katılımcıların Eğitim Düzeylerine Göre Dağılımı Tablosu .................................................... 142 Tablo: 3.3. Katılımcıların Meslekî Durumlarına Göre Dağılımı Tablosu ................................................. 142 Tablo: 3.4. Katılımcıların Aylık Ortalama Gelirlerine Göre Dağılımı Tablosu ........................................ 143 Tablo: 3.5. Katılımcıların Cinsiyet Durumlarına Göre Dağılımı Tablosu................................................. 143 Tablo: 3.6. Katılımcıların Medenî Durumlarına Göre Dağılımı Tablosu .................................................. 143 Tablo: 3.7. Katılımcıların YaĢadıkları Kentlere Göre Dağılımı Tablosu .................................................. 144 Tablo: 3.8. Seçmenlerin Oy Verme DavranıĢında Önemli Olan Kriterler Tablosu .................................. 144 Tablo: 3.9. 2011 Genel Seçimlerinde Oy Verilen Parti Tablosu ............................................................... 145 Tablo: 3.10. 2014 Yerel Seçimlerinde Oy Verilen Parti Tablosu ............................................................. 146 Tablo: 3.11. Yapılacak Olası Bir Genel Seçimde Oy Verilecek Parti Tablosu ......................................... 146 Tablo: 3.12. Seçmenlerin Kendilerini Siyasal Açıdan Tanımlamada Tercih Ettiği Siyasal Kimlikler Tablosu ............................................................................................................................... 147 Tablo: 3.13. Seçmenlerin Dindarlık Düzeyleri Tablosu ............................................................................ 148 Tablo: 3.14. Dindarlık Boyutlarına ĠliĢkin Faktör Analizi Tablosu .......................................................... 148 Tablo: 3.15. Seçmenlerin Siyasal Tutum ve Oy Verme Yargılarına Katılma Düzeyleri Tablosu ............ 151 Tablo: 3.16. Seçmenlerin Siyasal Bilgi Kaynakları Tablosu..................................................................... 154 Tablo: 3.17. Cinsiyetle Siyasal Bilgi Kaynağı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................ 155 Tablo: 3.18. Medenî Durumla Siyasal Bilgi Kaynağı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ..................... 156 Tablo: 3.19. Seçmenlerin Dinî Bilgilere EriĢimde BaĢvurduğu Kaynaklar Tablosu ................................ 157 Tablo: 3.20. Cinsiyete Göre Seçmenlerin Dinî Bilgilere EriĢimde BaĢvurduğu Kaynaklar Tablosu Group Statistics ............................................................................................................................. 158 Tablo: 3.21. Medenî Durumla Dini Bilgi Kaynaklarını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Group Statistics ............................................................................................................................. 159 xxi Tablo: 3.22. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Televizyonu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 161 Tablo: 3.23. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Gazeteyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 162 Tablo: 3.24. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Radyoyu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 163 Tablo: 3.25. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 164 Tablo: 3.26. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 164 Tablo: 3.27. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ...................................................................................................................... 165 Tablo: 3.28. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Kitap Okuma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ...................................................................................................................... 166 Tablo: 3.29. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cemaati Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 166 Tablo: 3.30. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Yakın ArkadaĢ Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu................................................................................... 167 Tablo: 3.31. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Aileyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 168 Tablo: 3.32. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cami Ġmamını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 169 Tablo: 3.33. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu................................................................................... 170 Tablo: 3.34. Dindarlık ile Politik Tutum Toplam Puanlarının KarĢılaĢtırılmasını Gösteren Tablo .......... 171 Tablo: 3.35. Dindarlık Düzeyi ile “Siyasal Konular ve Sorularla Ġlgilenir, GeliĢmeleri Ġzlerim.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ............................................. 172 Tablo: 3.36. Dindarlık ile “Belirli Bir Siyasal Parti Tercihim Vardır.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ....................................................................................... 172 xxii Tablo: 3.37. Dindarlık ile “Benimsediğim Siyasal Parti ile Ġlgili Haberleri Ġzlerim.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo............................................................ 173 Tablo: 3.38. Dindarlık ile “Benimsediğim Siyasal Partinin Etkinliklerine Katılırım.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo............................................................ 174 Tablo: 3.39. Dindarlık ile “Dindar Kamu Görevlilerinin Sayısının Artmasından Yanayım.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ............................................. 174 Tablo: 3.40. Dindarlık ile “Kamu Kurumlarında Görev Yapan Memurlar Dinî Ġnançlarını Gereklerini Özgürce Yerine Getirebilmelidir.” Sorusuna Verilen Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo .................................................................................................................................. 175 Tablo: 3.41. Dindarlık ile “Dinin Devlet ve Siyaset Kurumlarını Etkilemesi ve Yönlendirmesi Ġyidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ............................. 176 Tablo: 3.42. Dindarlık ile “Dindar Olmak Dini Öne Çıkaran Partinin Desteklenmesini Gerekli Kılar.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ............................. 177 Tablo: 3.43. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dindar Biri Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ............................................. 178 Tablo: 3.44. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Allah Ġnancının Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna Verilen Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo........................................ 179 Tablo: 3.45. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Kıyamet Gününe Ġnanması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna Verilen Cevapların KarĢılaĢtırmasını gösteren Tablo ........................................ 180 Tablo: 3.46. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Hz. Muhammed‟i Son Peygamber Olarak Kabul Etmesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ................................................................................................................... 181 Tablo: 3.47. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dinî Bir Cemaat ya da Gruba Bağlı Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo 182 Tablo: 3.48. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Vakit Namazlarını Düzenli Olarak Kılıyor Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo .................................................................................................................................. 183 Tablo: 3.49. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Ramazan Orucunu Tutması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ............................. 184 xxiii Tablo: 3.50. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Zekâtını Veriyor Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ............................. 185 Tablo: 3.51. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Hacca GitmiĢ Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo .......................... 186 Tablo: 3.52. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Sakallı Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ............................................. 187 Tablo: 3.53. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Alkollü Ġçki Ġçmemesi Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ............................. 188 Tablo: 3.54. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Kadın Adayın BaĢörtülü Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo .......................... 189 Tablo: 3.55. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dini Faaliyet ve Kurumlara Destek Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo 190 Tablo: 3.56. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dindar Bir Çevresinin Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ...... 191 Tablo: 3.57. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Haram Yememeye Özen Göstermesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ...... 192 Tablo: 3.58. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dindar Kadroya Önem Vermesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ...... 193 Tablo: 3.59. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Ġmam-Hatip Lisesi Mezunu Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ...... 194 Tablo: 3.60. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın KonuĢmalarında Dinî Sembol ve Söylemlere Yer Vermesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo ................................................................................................................... 195 Tablo: 3.61. Ġnanç Faktörü ile Seçmenin Kendisini Siyasal Açıdan Tanımlama ĠliĢkisi Tablosu ............ 196 Tablo: 3.62. Ġnanç Faktörü ile Dindar Kamu görevlisi Sayısının Artması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki iliĢki Tablosu ................................................................................................... 197 Tablo: 3.63. Ġnanç Faktörü ile Memurların Dini Ġnançlarının Gereklerini Özgürce Yerine Getirebilmesi Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................... 198 xxiv Tablo: 3.64. Ġnanç Faktörü ile Ġktidardaki Partinin Dinî Değerleri ve Dindarların Haklarını Savunması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................... 199 Tablo: 3.65. Ġnanç Faktörü ile Dinin devlet ve siyaset kurumlarını etkilemesi ve yönlendirmesi Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................... 200 Tablo: 3.66. Ġnanç Faktörü ile Dindar Olmanın Dini Öne Çıkaran Partinin Desteklenmesini Gerekli kıldığına ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu .............................................................. 201 Tablo: 3.67. Ġnanç Faktörü ile Ġnanç Faktörü ile Belirli Bir Siyasal Partiyi Desteklemede Dinî Ġnancının Etkisinin Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ............................................. 202 Tablo: 3.68. Ġnanç Faktörü ile Adayın dindar biri olmasının TaĢıdığı Önem Arasındaki ĠliĢki Tablosu .. 203 Tablo: 3.69. Ġnanç Faktörü ile Adayın Vakit Namazlarını Düzenli Olarak Kılıyor Olmasının Önemli Olduğu Yönündeki GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ......................................................... 204 Tablo: 3.70. Ġnanç Faktörü ile Kadın Adayın BaĢörtülü Olmasının Önemli Olduğu Yönündeki GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 205 Tablo: 3.71. Ġnanç Faktörü ile Adayın Dindar Kesimlerin Haklarını Savunması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki ................................................................................................................. 206 Tablo: 3.72. Ġnanç Faktörü ile Adayın Ġmam-Hatip Lisesi Mezunu Olmasının Önemli Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ........................................................................................ 207 Tablo: 3.73. Ġnanç Faktörü ile Adayın konuĢmalarında Dinî Sembol ve Söylemlere Yer Veriyor Olmasının Önemli Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................ 208 Tablo: 3.74. Ġnanç Faktörü ile 2011 Genel Seçimlerinde Oy Verilen Parti liĢkisi Tablosu ...................... 209 Tablo: 3.75. Ġnanç Faktörü ile 2014 Yerel Seçimlerinde Oy Verilen Parti liĢkisi Tablosu ....................... 210 Tablo: 3.76. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ............................................................................................................................... 211 Tablo: 3.77. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu 212 Tablo: 3.78. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Kamuoyu AraĢtırmalarını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 212 Tablo: 3.79. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Aile ve Yakın Çevreyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ...................................................................................................................... 213 xxv Tablo: 3.80. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Televizyonu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 214 Tablo: 3.81. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Gazeteyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ...................................................................................................................... 215 Tablo: 3.82. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Radyoyu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ...................................................................................................................... 216 Tablo: 3.83. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 217 Tablo: 3.84. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ...................................................................................................................... 218 Tablo: 3.85. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ...................................................................................................................... 219 Tablo: 3.86. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Kitap Okuma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ............................................................................................................................... 219 Tablo: 3.87. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cemaati Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ...................................................................................................................... 220 Tablo: 3.88. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Yakın ArkadaĢ Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu................................................................................... 221 Tablo: 3.89. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Aile Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 222 Tablo: 3.90. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cami Ġmamını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 223 Tablo: 3.91. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu................................................................................... 224 Tablo: 3.92. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 225 Tablo: 3.93. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu ................................................................................................... 226 xxvi Tablo: 3.94. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Aile ve Yakın Çevreyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu................................................................................... 227 xxvii GĠRĠġ Politika bir yönüyle güç ve nüfuz arayıĢını ifade eden çok boyutlu bir fenomen, diğer yönüyle toplumsal varlıkların dağıtımını belirleyen, kanunlar, haklar ve yasaklar koyan bir karar oluĢturma sürecidir. Toplumsal yapı içinde iĢleyen poltika kavramını daha iyi anlamak için, çeĢitli Ģekilleriyle iletiĢim kavramını çözümleme zorunluluğu öncelik taĢımaktadır. ĠletiĢim kavramını dıĢarıda tutarak politikayı anlamaya çalıĢmak, bünyede damar olmaksızın kan dolaĢımınının gerçekleĢebileceğini düĢünmekle eĢdeğer bir durum olacaktır (Romerheim, 2005: 2.. Bu açıdan bakıldığında, politika ile iletiĢim kavramlarının çift gerektirmeli bir sarmal halinde iç içe geçmiĢ olduklarının altını önemle çizmek gerekmektedir. Demokratik ülkelerde siyaset kurumu temelde kimin neyi, ne zaman ve nasıl alacağı konuları odağında iĢleyen süreçlerden oluĢsa da, doğrudan ya da dolaylı Ģekilde en azından halk tarafından seçilmeleri nedeniyle belirli bir meĢruiyeti temsil eden yönetici erkin karar alma mekanizmaları kamuoyunun gözleri önündedir. Böylesi yönetimlerde halkın alınan hiçbir politik kararın sonuç ve etkilerinden uzak kalamadığı gerçeği, siyaset erkinin kararlarının içerik ve yönünü tayin etme konusunda toplumdaki bütün birey, örgüt ve kuruluĢlara doğal ve yasal bir neden sunmuĢ olmaktadır. Nitekim pratik görüntüleri toplum ve siyasetin tarihi kadar eski olan siyasal halkla iliĢkiler alanında (Martinelli, (2011: 33-53. siyasal erkin kanaatleri ile birlikte siyasal gündemi ve tüm karar alma süreçlerini etkileyen sayısız potansiyel aktörün varlığından söz etmek bir zorunluluk haline gelmektedir (Strömbäck ve Kiousis, 2013: 4.. Toplumsal düzeni belirleyen belli baĢlı aktörlerden biri olarak politik yapı farklı etki ve ikna yöntemlerinden yola çıkarak iktidara eriĢmeye çalıĢırken, dinin birey ve toplumun yaĢamı üzerinde sürdürdüğü olağanüstü nüfuzdan yararlanmayı hiçbir zaman gözardı etmemiĢtir. Dolayısıyla, politikanın dinle olan iliĢkisinde devamlı yenilenen, canlı ve besleyici bir bağın olduğu tartıĢmasız bir gerçektir (Price, 2007: 105.. Nitekim global ölçekte politik arenanın iletiĢim bilimi ve araçlarından yararlanarak güç toplama eğilimlerinin doğal bir sonucu ve ürünü olarak ortaya çıkmıĢ olan “siyasal iletiĢim” dalı ise, “çok katmanlı bir sosyal bilim dalı” olarak (Gurevitch ve Blumler, 1977: 271., tüm dünyada büyük bir saygınlık ve güvenilirlik kazanmıĢ bulunmaktadır. Öte yandan, semavî kaynaklı olması nedeniyle din bireysel ve toplumsal düzeylerde en önemli ve yönlendirici referans kaynağıdır. Buradan hareketle, dinin siyasal iktidara giden yolu 1 açma, mevcut bir siyasal düzeni meĢrulaĢtırıp sürdürme konusunda, ayrıca iç barıĢla birlikte kamu düzenini koruma noktasında “sivil toplumun önemli oyuncusu”, “sosyal dönüĢümün kaynağı” ve “devletler ve piyasalar tarafından çokça faydalanılan yaygın bir güç kaynağı” sıfatlarıyla (Woodhead, 2009: 36. devletle toplum arasında iyi iliĢkileri sağlamada en fazla iĢe yarayan arabulucu iĢlevini yürüttüğünde kuĢku yoktur. Demokratik devlet yapılarında hükümet otoritesi, baĢka bir deyiĢle iktidar koltuklarında oturan kiĢi ve kadrolar, yönetme ve yönetimde kalma haklarını, belirli aralıklarla yenilenen, gerçekçi, âdil ve hür seçimlere göre iĢleyen demokratik bir mekanizmadan alırlar (Goodwin-Gill, 2006: viii). Serbest seçimlere dayalı demokratik sistem çok daha eskiye dayanmakla birlikte, 1990‟lı yılların baĢlarında soğuk savaĢ döneminin sona ermesiyle birlikte baĢta Balkanlar ve Afrika olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde de ortaya çıkan güçlü bir demokratikleĢme dalgası, eskimiĢ, paslanmıĢ totliter rejimleri kökünden sarsmaya baĢlamıĢtı. Bölge halkları fazla zorluk çekmeden ve büyük bedeller ödemeden demokrasinin daha yüksek bir yaĢam kalitesi, daha fazla özgürlük, daha fazla insan hakları gibi nimetlerine kavuĢacaklarından emindi. Zira müreffeh ve deneyimli Avrupa ve Amerikan demokrasileri kendilerine düĢünsel ve finansal açılardan destek olabilirdi. Nitekim öyle de olmuĢtur. Batı‟nın yardımlarıyla bu bölgelerde yer alan birçok ülkede halk iradesi demokrasi yoluyla büyük zaferler kazanmıĢtır (Kühne, 2010: 2.. 1946 yılında ilk serbest genel seçim deneyimini yaĢamıĢ olan Türkiye halkının % 98 gibi bir çoğunluğunun Müslüman olduğu ve bu tezin teorik yapısına uygun olarak yürütülmüĢ olan alan araĢtırmasında da ortaya çıktığı üzere toplumun % 13.5‟inin kendini “dindar”, % 82.1‟inin ise “çok dindar” olarak tanımladığı dikkate alındığı vakit, yönetimi “gizli oylama-açık tasnif” ilkesine dayanan Ģeffaf seçimlerle tespit edilen halk iradesinin belirlediği demokratik parlamenter rejim geleneğinde din faktörünün ne denli önemli bir rol oynadığını anlamak hiç zor olmayacaktır. Bu çalıĢma, üç ana bölümden oluĢmaktadır. Literatür tarama yöntemiyle yazılmıĢ olan ilk bölümde genel olarak din kavramının tanımına dair yaklaĢımlar ile dindarlığın ölçümüne iliĢkin temel yöntem ve teknikler ele alınmıĢ olup, özelde din kavramı, dinin kökeni, dinin bireysel ve toplumsal yaĢam üzerindeki etki ve 2 iĢlevleri, sekülarizmin tarihsel geliĢimi, geleneksel sekülerleĢme kuramları, dindarlık kavramının ölçümüne iliĢkin yaklaĢımlar, din-medya iliĢkisi, medyada kiĢisel dinî bağlılıklar açısından dinin ele alınma biçimi ve televizyonun kültürel rolü bağlamında din olgusu gibi konu baĢlıkları altında araĢtırma ve incelemeler yapılarak elde edilmiĢ olan sonuçlar yazılmıĢtır. Ġkinci bölümde “Seçmen davranıĢında dinî inançların rolü” genel baĢlığı altında oy verme davranıĢı ve seçim, siyasal davranıĢ, seçmen davranıĢı, karar verme, iki aĢamalı karar, katılıp katılmama, parti tercihi, seçmen davranıĢını etkileyen faktörlere iliĢkin kuramsal ve deneysel yaklaĢımlar bağlamında Kolombia Modeli/Sosyolojik Model, Michigan Modeli/Psiko-sosyal yaklaĢım, Rasyonel Tercih Modeli/Ekonomik YaklaĢım gibi kuramlar, dinî inançlar ile politik tutumlar arasındaki iliĢkilerde genel kuramsal çerçeve, Amerika BirleĢik Devletleri‟nde din ve politik tutumlar, Amerika BirleĢik Devletleri‟nde kamusal ve sosyo-kültürel yaĢamda dinin yeri, Amerikan toplumunda baĢlıca etno-dinsel topluluklar ve siyasal eğilimleri, Amerika BirleĢik Devletleri‟nde dinî inançların seçmen davranıĢı üzerindeki etkileri ve ilgili akademik çalıĢmalar, Avrupa‟da dinî inançların seçmen davranıĢı üzerindeki etkileri ve Türkiye‟de seçmen davranıĢını etkileyen faktörler ele alınıp incelenmiĢtir. Üçüncü bölümde ise, seçmen davranıĢında dinî inançların rolünü saptamaya yönelik olarak Ankara, EskiĢehir, Konya ve Kayseri illeri baz alınarak Ġç Anadolu Bölgesi evreninde, 800 denek üzerinde uygulanan, ilki dinî tutum ölçeği, ikincisi siyasal tutum ölçeği olmak üzere iki ana ölçek ve diğer ilintili sorularla birlikte toplam 94 sorudan oluĢan bir anket çalıĢmasına dayanan saha araĢtırmasının sonuçları paylaĢılmıĢ bulunmaktadır. 3 BĠRĠNCĠ BÖLÜM DĠN KAVRAMINA ĠLĠġKĠN TANIM VE YAKLAġIMLAR 1.1.Din Kavramı Ġnsanlık tarihine bakıldığında, din olgusunun insanla birlikte doğmuĢ olduğu görülmektedir. Ġnsan topluluğun olduğu her yerde bir dinin varlığından söz etmek olasıdır (Doğan, 1979: 75.. Din kudretli bir sosyal güçtür. Tarih, dinin insan çabasını odaklayıp düzenleme, korku ve saygı uyandırma, savaĢ çıkarma, barıĢ sağlama, toplumsal grupları birleĢtirip bütünleĢtirme, onları birbirlerinin üzerine kıĢkırtma gibi konularda ne denli etkili roller oynadığına tanıktır. Din yalnızca dinamik bir toplumsal güç değil, aynı zamanda bireysel insan yaĢamlarını baĢtan sona etkileyip yönlendiren psikolojik br güçtür (McCullough ve Willoughby, 2009: 69.. Din olgusu, hem doğu hem de batı düĢünce dünyasında birçok düĢünür tarafından tanımlanmaya çalıĢılmıĢtır (Günay, 2002: 191.; ancak farklı dinleri benimseyen insanların tümünün üzerinde hemfikir olabilecekleri bir din tanımı yapmak pek kolay görünmemektedir. Din kelimesinin, örneğin bir Yahudi ya da Budist için aynı anlama gelebileceğini söylemek oldukça zordur. Temel özellikleri açısından önemli benzerlik içeren Hıristiyanlık ve Ġslam dinlerine mensup kiĢiler için dahi din kelimesinden ne anlaĢıldığı önemli derecede farklılık göstermektedir (Aydın, 1994: 5.. Charles Taliaferro tüm dünyada kabul gören evrensel ve kusursuz bir din tanımı yapmanın hayli zor olduğunu dile getirmiĢtir. Bu durumun en temel sebebi toplumların genelinde din olarak kabul edilen yerleĢik geleneksel düzenin birbirlerinden oldukça farklı olmalarıdır (Taliaferro, 2004: 21.. Charles Young Glock da, farklı bir noktadan hareket ederek aynı zorluğa iĢaret etmektedir. Y. Glock, dinin modern toplum yapısı içinde de, onunla benzer bir homojen yapı sergileyen ilkel kültürler içinde de tek bir anlam ifade etmediği noktasından hareketle, her dinin kendi içinde dahi geniĢ bir algı çeĢitlenmesine sahip olduğuna dikkat çekmektedir. Din söz konusu olunca her bireyin tek baĢına farklı hissettiği ve farklı davrandığı göz önüne alındığı zaman, dine ve dindarlığa iliĢkin bir tanımlama ve sınıflandırma yapmak oldukça zor bir çaba gibi görünmektedir (Glock, 2007: 250.. 4 ÇalıĢmanın ana konusu dinî inançların siyasal davranıĢ ve seçmen davranıĢı üzerindeki etkisi olması nedeniyle, burada din olgusunun genel geçer tanımlarının yanı sıra, “toplumsal bir gerçeklik” olarak günlük yaĢamda bireyler için ne anlama geldiğini ortaya koymaya yönelik bir irdeleme yapılmaya çalıĢılacaktır. Bugüne dek akademik merkezlerde din sözcüğünün kökenbilimsel açıdan incelenmesi, din kavramının tanımı ve tarihsel macerasına iliĢkin pek çok bilgi ve bulguya yer verilmiĢtir. Bütün bu tanım ve bilgiler birbirinden farklı gibi görünseler de, temelde yer yer aynı noktalara vurgu yapmaktadırlar. Öncelikle, din kavramının sözlük ve terminolojide belirlenmiĢ genel geçer anlamları konusunda Ġslam, diğer semavî dinler ve “dinler tarihi” araĢtırmacılarının görüĢlerine tek tek yer vermekte yarar vardır. Tümevarımsal bir mantıkla ilerleyerek, din kavramına öncelikle kökenbilimsel açıdan göz atmak daha doğru ve yararlı olacaktır. Arapça‟da din, “örf”, “adet”, “gelenek” anlamlarında kullanıldığı gibi, “üstün olmak”, “isteğini zor kullanarak gerçekleĢtirmek”, “yargılamak”, “hesap sormak” anlamlarına da gelir (Dönmezer, 1978: 43.. Pazarlı ve Günay‟a göre, Türkçe‟ye Arapça‟dan, Arapça‟ya ise Aramî ve Ġbranî dillerinden geçmiĢ olan din sözcüğü, bu üç dilde “hüküm”, “mülk”, “idare etmek”, “hükmetmek”, “ceza”, “yargı”, “muhasebe” ve “mükâfat” anlamlarına gelirken, Farsça‟da günümüzdeki “din” anlamında kullanılmaktadır. Ayrıca Farsçada “Deana” sözünden geldiği öne sürülen din kelimesi, “din ve mezhep edinmek”, “inanmak”, “adet edinmek” anlamında kullanılmıĢtır (Pazarlı, 1972: 26-27; Günay, 2002: 192.. Ġslam dininin ana metinlerine göre, kelime olarak din, “ceza”, “mükâfat”, “kanun”, “hüküm”, “hesap”, “itaat”, “boyun eğme”, “ibadet”, “adet”, “hal”, “mezhep”, “kanun”, “yol” ve “millet” gibi anlamlara gelmektedir. Diğer diller açısından bakılacak olursa, örneğin Farsça‟da din kelimesi “den” Ģeklinde ifade bulmuĢ olup, “ayin”, “tarz”, “yol”, “mezhep” gibi anlamlara gelmektedir. 5 Ġbranice‟de “dath” kelimesi ile ifade edilen din, “emir”, “kanun” ve “hüküm” anlamlarını taĢımaktadır. Eski Yunanca‟da din “thrioheya” kelimesi ile belirtilerek “korkuyla karıĢık bir saygı duyma” anlamında, Saskritçe‟de “dharma” sözcüğü ile karĢılanıp “Ģeriat”, “yasa”, “düzen” anlamlarında kullanılmıĢ, eski Türk kavimlerinde ise “din” sözcüğü yerine “darm” ve “nom” sözcükleri kullanılmıĢtır (Aydın, 2000a: 2.. Arapça‟daki “din” kelimesi ile Latince‟deki “religio” kelimesinden gelen “religion” sözcüğü, kavram olarak aynı içeriği taĢımamaktadır. Arapçadaki din kavramı genel anlamda bütün inanma ve bağlanma Ģekillerini, özelde ise Ġslam dinini ifade ederken, Batı kültüründe “religon” terimi genellikle daha dar anlamda kullanılarak salt Hıristiyanlığı içermektedir (OkumuĢ, 2003: 54.. Hans-Michael Haussig “Teoloji Ansiklopedisi” adlı ünlü yapıtında, konu hakkında bir uyarıda bulunmaktadır: “Tarihçesi nedeniyle „religion‟ sözcüğü doğal olarak Avrupalı olduğundan, Avrupa kültürleri dıĢında kalan çoğu dinlerde bu terimin gerek semantik gerekse içerik açısından tam olarak eĢ anlamlı sayılabilecek bir karĢılığı bulunmamaktadır. Bu yüzden, kültürler veya dinler arası bağlamda kullanılabilecek ortak bir din kavramı yoktur (Haussig, 1999: 10.. Ünlü Collins Cobuild sözlüğü, dinin tanımını “Tanrı‟nın veya Tanrıların varlığına inanmak ve bu inançla ilintili olarak bir kilisede veya tapınakta yapılan dua, ibadet, tören ve benzeri uygulamalardır.” Ģeklinde yapmaktadır (Szynalski, 2011: 1220.; ne var ki burada dinin tanımı salt ibadet olarak tapınağın içine hapsedilmekte, yaĢanılan gündelik yaĢama ve sonrasına iliĢkin herhangi bir söylemine değinilmemektedir. Antropolog Clifford Geertz, din olgusunu “güçlü, ikna edici ve uzun süreli bir ruhsal durumlar ve motivasyon oluĢturmak amacıyla eĢsiz Ģekilde gerçekçi olmak üzere varoluĢa dair genel bir kavramlar düzeni formüle eden ve bu kavramlara bir gerçeklik aurası giydiren bir simgeler dizgesi” (Geertz‟ten aktaran Mandaville, 2008: 98., ilahiyatçı George Lindbeck, gerçeklerin ve inançların formülasyonunu, içsel tutumların deneyimini ve duyguları tanımlayan bir tür kültürel ve linguistik çevçeve ve araç (Lindbeck‟ten aktaran Mandaville, 2008: 98., Marksist yazarlardan Louis Althusser, “bireylerin toplumsal güç merkezini tarihsel ve özdeksel 6 açıdan normal kabul etmesini sağlayan yanlıĢ bir bilinç formu olarak iĢlev yürüten bir yapı” olarak tanımlamaktadır (Althusser‟den aktaran Mandaville, 2008: 98.. Dinin tanımına iliĢkin olarak Ġslam bilginlerinin beyanlarına göz atıldığında, sade ve genel, fakat yaygın olarak dinin “insanlara Allah tarafından gönderilen bir sistem ve hayat tarzı” olarak tanımlandığı görülmektedir (ġenel, 2011: 20.. Öte yandan, büyük Ġslam bilginlerinden Seyyid ġerif Cürcanî dini, “akıl sahiplerini Peygamber‟in bildirdiği hükümleri kabule davet eden ilahî bir kanun”, Ġmam Gazalî ise “kul ile Allah arasında bir muamele” Ģeklinde tanımlamıĢtır (Gazalî‟den aktaran Aydın, 2000a: 1-4.. Ne var ki, Ġslam bilginlerinin üzerinde ittifak ettiği yaygın din tanımı ana hatlarıyla “Akıl sahibi insanları kendi irade ve arzuları ile bizzat onlar için faydalı olan Ģeylere sevk eden ilahî kanundur.” Ģeklinde oluĢmuĢ görünmektedir (Aydın, 2000a: 1-4.. Dinler tarihi uzman ve araĢtırmacılarının tanımlarında ise, biraz daha derinlik ve yoğunluk olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin Rudolph Otto‟nun tanımı, oransal olarak daha özetleyici ve etkileyicidir. Ona göre din, “kutsalın tecrübesi”dir (Otto‟dan aktaran Bianchi, 1975: 172.. Yine özetleyici ve vurucu bir baĢka yaklaĢıma göre, din “insanoğlunun yeryüzündeki kimliği ile birlikte varoluĢunun gerçek anlamı veya amacına verilmiĢ tanrısal bir yanıt”tır (Nigosian, 1975; 2.. Radcliffe ve Reginald‟a göre, din her yerde, Ģu ya da bu formda, ama her yerde insanoğunun ötesindeki bir güce dayanma duygusudur (Radcliffe ve Reginald, 1956: 157.. Fromm‟un görüĢ açısından bakıldığında, din bireye bir yönelim çerçevesi ve adanma nesnesi sunan bir grup tarafından baĢlatılmıĢ olan bir düĢünce ve eylem dizgesi olarak tanımlanabilir (From, 1950: 21.. Max Müller, din kavramını “insanın sonsuzu kavramasını sağlayan, akıl ve mantığa tabî olmayan zihinsel bir meleke ve yetenek”, Emile Durkheim “bir cemaatin meydana gelmesini sağlayan ayin ve inançlar sistemi”, Feuerbach “inanç, dua ve kurbanla kendini gösteren bir arzu” (Müller‟den aktaran Aydın, 2000a: 3., diğer taraftan August Comte “toplumun bir iĢlevi” olarak görmektedir (Aydın, 1994: 1.. Bu anlamda, din sadece bireysel bir tercihi yansıtmamakta, aynı zamanda toplumsal bir boyut içermektedir (Woodhead, 2009: 13.. Bireysel bir tercih olarak bir dini yaĢamak dünyada hem bireysel mutluluğa hem de toplumun güvenlik ve huzuruna yaptığı katkılar nedeniyle saygın bir tutum olarak karĢılanmakla birlikte, Tanrı‟dan geldiği için insanî öznellik ve görecelikle yer yer bulanıklaĢan iletilerin herkesçe doğru ve eksiksiz biçimde kavranması ve anlatımı pek de kolay değildir. Zira 7 insanoğlunun veya insanlık âleminin en eski kültüründen olan, tarihi insanlık tarihi kadar gerilere giden din, gözle görülebilen bir nesne değildir. Tapınakların, ibadet, ayin ve törenlerin, bir dinî sanatın, bir dinî musikinin, bir dinî edebiyatın bulunduğu doğrudur. Bunlar görülebilir, iĢitilebilir; ancak bu dıĢtaki akisler, insanların iç hayatlarında yaĢayan bütün bu soyut duygu ve düĢünceleri nasıl nitelendirileceği konusu hayli karmaĢık ve zor bir durumdur (Smart, 1977: 11.. “Toplumsal bir gerçeklik” niteliği ve içeriği ile sosyolojik bir açıdan bakıldığında gerçek Ģudur ki, bütün toplumlarda davranıĢ tarzı ve düĢünme Ģekli itibariyle dinsel olarak adlandırılabilecek örneklerin var olması nedeniyle din olgusunun insanın toplumsal yaĢamının evrensel bir bileĢeni olduğunda kuĢku bulunmamaktadır. Dinin sosyal yapının bir parçası olması, aynı zamanda bir bölümünün ayinsel bileĢenlerden oluĢması nedeniyledir. Zira dinin toplumsal yaĢama eklemlenmesi, insanların yaratılıĢlarını yorumladıkları belirli semboller, imajlar, inançlar ve değerler yoluyla gerçekleĢmektedir (Sanderson, 1991: 429.. 1.2.Dinin Kökeni Allan Menzies, din de dâhil olmak üzere, bütün kurumların tarihinin ilk ailenin kurulmasıyla birlikte baĢladığını ifade etmektedir (Menzies, 2009: 11.. Dinî öğretinin kaynağı konusunda ise, Ġslam dini ile diğer semavî dinler “vahiy” unsuru noktasında birleĢmektedir. Din kavramının kökenine iliĢkin bu farklılaĢma nedeniyle, zaman zaman dinin bir fefsefe olup olmadığı yönünde tartıĢmalar olmuĢtur. Kellett, bu tartıĢma noktasına ıĢık tutarak, “Dine bir düĢünceler dizgesi olarak bakıldığında özünde birer felsefe oldukları hükmüne varılabilir; fakat her felsefe din olarak tanımlanıp ele alınamaz.” Ģeklinde özlü ve doyurucu bir açıklama getirmiĢtir (Kellet, 1948: 12.. Günümüze dek, akademik mahfillerde dinin kökenlerini saptamaya yönelik olarak sayısız çalıĢmalar yapılmıĢ ve çok çeĢitli görüĢler öne sürülmüĢtür. Alman filozofu Karl Marks‟ın dinin orijinine iliĢkin görüĢü, üretici güçlerin, diğer bir ifadeyle ekonomik koĢulların tasarladığı tarih anlayıĢının doğal bir uzantısı olarak dinin de o koĢullarca üretilmiĢ üstyapının bir parçası olduğu yönündedir. Marsksist felsefenin “tarihin gerçek zemini”ne dair geliĢtirmiĢ olduğu “pratiğin, yani maddî koĢulların kendisi” yanıtını dikkate aldığımızda, aynı mecradan ilerlemeye devam edersek, dinin kökeniyle ilgili olarak da, “gerçek üretim sürecinin, yaĢamın dolaysız maddî üretiminden baĢlayarak açıklandığını, bu üretim tarzına bağlı ve onun tarafından yaratılmıĢ karĢılıklı iliĢki biçimlerinin, baĢka bir deyiĢle değiĢik aĢamalarındaki sivil toplumun bütün tarihin temeli olarak 8 kavranarak onun devlet halindeki eylemi içinde gösterildiğini, bilinç, din, kültür, müzik, felsefe, sanat, etik vb. bütün farklı teorik ürünlerin o altyapıya göre açıklandığını görürüz. Bu ekonomik temelli tarih perspektifi, idealist tarih anlayıĢı gibi, her dönemde bir kategori aramak zorunluluğunda değildir; ama daima tarihin gerçek zeminine basar, pratiği fikirlere göre açıklamak yerine fikirlerin oluĢumunu görünen pratiğe göre açıklamayı yeğler” (Marx ve Engels, 1992: 63-64.. Konu biraz daha geriden ele alınacak olursa, din dıĢı bir yaklaĢım olduğu kaydını düĢerek, öncelikle Marksist felsefenin “diyalektik materyalist” yaklaĢımının tarih bilimine uyarlanmıĢ versiyonu olan” tarihsel materyalizm”in Tanrı inancı ve din olgusunun kökenlerine iliĢkin yaklaĢımına kabaca göz atılması konuya dair bilinen yaklaĢımları daha iyi aydınlatacaktır. Diyalektik materyalist yaklaĢımın en önemli sacayakları, “değiĢim”, “karĢılıklı etki” ve “çeliĢki” yasalarıdır. Her Ģey durmaksızın değiĢir, hiçbir nesne ve olay bağımsız değil, bilakis diğerleri ile etkileĢim halindedir. Onlara bağlı olarak ortaya konulan “çeliĢki yasası”nın ise, biraz daha ayrıntılı bilinmesi zorunludur. Çünkü “diyalektik değiĢim”i oluĢturan güç olarak tanımlanabilecek olan “otodinamizm”in (ki buna “ileriye doğru kendiliğinden ya da zorunlu bir hareket ve ilerleme yasası” denebilir) anlaĢılmasına olanak sağlayacaktır (Politzer, 1997: 133.. Diyalektiğe göre, nesneler sürekli ve kesintisiz bir değiĢim ve evrim halindedirler. BaĢka bir deyiĢle, diyalektik bir hareket içindedirler. Demek oluyor ki, her Ģey birbirini izleyen süreçler zincirinin sonucudur ve diyalektik hareketi gerçekleĢtiren de budur. Bu süreçler zinciri anlık geriye dönüĢlere rağmen zaman içinde zorunlu olarak geliĢme gösteren bir evrim biçiminde yürümektedir. “Tarihsel geliĢme” veya “sarmal ilerleme” de diyebileceğimiz bu evrim, otodinamizm yoluyla kendi kendine yürümektedir. Her bir baĢlangıcı, erginliği, yaĢlılığı ve nihayet yok oluĢla, yani ölümle biten bir sonu vardır. Her varlık veya nesne, bu aĢamalardan geçmek zorundadır. Peki bu neden böyledir? Örnek olarak, öncelikle hayat ve ölümü ele alalım: Ölüm hayattan çıktığı gibi, hayat da ölümden çıkmaktadır. Çünkü ölmüĢ bedenin elementleri dönüĢüme uğrayıp toprağı daha verimli hale getirerek baĢka canlıların meydana gelmesini sağlamakta, böylece hayata zemin ve dayanak oluĢturmaktadır (Politzer, 1997: 136.. Eğer hayatın kendisi yüzde yüz hayat olsaydı ölüm olmazdı, hayat ölüme dönüĢemezdi; fakat hayatın içinde ölüm, ölümün içinde de hayat vardır ki, hayat ölüme, ölüm ise hayata 9 dönüĢebilmektedir. Canlı varlıkların hücreleri bir taraftan ölürken, diğer taraftan sürekli yenilenmektedir. Demek ki, canlı varlıklarda aynı anda hem hayat, hem de ölüm vardır. O halde, hayatın kendisi de nesnelerde ve fenomenlerde var olup sürekli olarak ortaya çıkan ve çözülen bir çeliĢkidir. ÇeliĢki yok olacak olsa, hayat da sona erer ve ölüm baĢ gösterir (Engels, 2003: 183.. Bütün nesneler sadece kendileri olmakla kalmaz, aynı zamanda kendilerinin karĢıtıdırlar. Çünkü her Ģey, kendi karĢıtını bağrında taĢır. Bu karĢıt güçler, yani “tez-antitez” ya da daha yalın bir söyleyiĢle “olumlama-yadsıma”, birbirleriyle sürekli çatıĢma halindedir. Dolayısıyla nesneler tek yöndeki güçler tarafından değil, karĢıt kutuplardaki iki farklı güç tarafından harekete zorlanmaktadır. Nesnelerin değiĢmesi kendi kendileriyle uyuĢmazlık halinde olmaları, içlerinde taĢıdıkları karĢıt güçlerin çatıĢması nedeniyledir. Böylece maddeler ve olaylar sürekli geliĢir, dönüĢür, ileri doğru atılır ve “otodinamik” biçimde gerçekleĢtiğinden dolayı bu değiĢim aynı zamanda doğal bir zorunluluktur. Ġnsan bedeni ve düĢünme yetisi de, aynı yasaya bağlı olarak geliĢmiĢtir. Bize düĢünceleri veren çevremizi kuĢatan nesneler, yani maddî koĢullardır ve onlar değiĢtikçe düĢüncelerimiz de değiĢmektedir (Engels, 2003: 139.. Buna göre, insanın maddî ve okonomik koĢulları değiĢtikçe düĢünme yetisiyle birlikte düĢünceleri de geliĢmiĢ, böylelikle ilkel düĢüncelerden uzaklaĢmaya baĢlamıĢtır. Yine bir sosyalist bir düĢünür olan Mihail Bakunin‟e göre, her geliĢmenin zorunlu olarak kendi karĢıtını, yani temelini ve hareket noktasını doğurduğu dikkate alındığında, “insanlık” gerçeği, eĢ zamanlı ve esas olarak, insan doğasındaki hayvansal öğenin ağır ağır ve aĢamalı olarak inkâr edilmesidir (Bakunin, 2000; 10.. Dolayısıyla, tanrıları, yarıtanrıları, elçileri, mesihleri ve azizleri ile birlikte tüm dinleri yaratan, henüz yeteri kadar geliĢmemiĢ, yetilerine tam olarak sahip olamamıĢ ilkel insan türünün saf hayal gücünün ürünlerinden ibarettir (Bakunin, 2000; 25-26.. F. Engels, diyalektik düĢünce perspektifinden dinin doğuĢu konusunda doğal olarak Ģu sonuca varmaktadır: “Din, ilk dönemlerde insanın sınırlı algı ve bilgisinden doğmuĢtur. Ġlk insanların bilgisizliği, iki boyutlu bir bilgisizliktir: Doğaya dair bilgisizlik ve kendilerine dair bilgisizlik. Ġlk insanların tarihini incelerken, bu iki yönlü bilgisizliği daima göz önünde tutmamız gerekmektedir. Ġlkel insanın doğaya ve kendine dair görüĢleri bilgisizlikle malüldü; ama bilgileri o düzeyde olmasına karĢın olayları ve nesneleri açıklamaya çalıĢıyorlardı. Onlara iliĢkin edindiğimiz tüm bilgiler, onları en çok da rüyaların uğraĢtırmıĢ olduğunu göstermektedir. Bu 10 durumda, bir süre sonra, rüyaları kanıt göstererek ruhun varlığını çıkarsamıĢlardır. Denebilir ki, ruh kavramını yaratmakla Tanrı düĢüncesini de yaratmıĢ oldular. BaĢka bir deyiĢle, Tanrı insanı değil, insan Tanrı düĢüncesini yaratmıĢ oldu. Her biri ayrı iĢlerle görevli olan birçok tanrı yarattıktan sonra, zaman içinde tek Tanrı düĢüncesine ulaĢtılar” (Politzer, 1997: 81-82.. Dinin doğuĢuna genel olarak Marksist felsefe açısından baktığı halde, R. Zelyut‟a göre durum biraz farklıdır. Ona göre, tarihsel materyalizmin tarih dönemlerine ait sınıflandırmasında ilk sırada yer alan ilkel komünal toplumda çok sınırlı sayıda olan insanlar avcılık ve toplayıcılıkla geçiniyordu ve ilkel araçlarla yapılan üretim ile tüketim miktarı birbirine eĢitti. Ġnsanoğlu üretim araç ve tekniklerini geliĢtirdikçe doğa güçlerine daha fazla egemen olmuĢ, böylelikle daha fazla ürün elde etmiĢtir. Örneğin hayvancılık/besicilik geliĢtirilerek, avcılıktan daha güvenli bir besin kaynağı elde edilmiĢtir. Daha sonra tahıl ekimi baĢlatılarak, beslenme daha düzenli ve güvenli hale getirilmiĢtir. Süreç içinde insanoğlu elde ettiği ürünün fazlasını saklamaya baĢlamıĢ, böylece eldeki artı ürünü kontrol altında tutan yönetici kesim ortaya çıkmıĢtır. Daha önce ortaklaĢa yapılan üretim faaliyetleri artık artı ürünü eline geçiren kiĢinin öncülüğünde yapılmaya baĢlayınca, o kiĢi (Ģef) diğer bireylerden farklılaĢarak olağanüstü bir önem ve değer kazanmıĢtır. BaĢka bir ifadeyle, önceki dönemlerde ortaklaĢacı topluluğun bir bireyi olarak diğerlerinden hiçbir farkı olmayan Ģef yiyecek fazlasını elinde tuttuğundan dolayı kazandığı büyük değerle birlikte diğer insanlarda bulunmayan olağanüstü özelliklerle anılmaya baĢlamıĢtır. Bu kimselerin zaman içinde git gide yüceltilerek kutsanması sonucu kutsallık kavramı ortaya çıkmıĢ, hatta tanrılaĢtırılmıĢlardır. Bu süreç, insanın doğa ile olan iliĢkisiyle paralel bir seyir izler. Ġnsanoğlu anlayamadığı doğa güçlerinde ve karnını doyuran hayvanlarda gizli güçler bulunduğu düĢüncesine vararak, zamanla o varlıklara Tanrı gözüyle bakmaya baĢlamıĢ gibi görünmektedir. BaĢlangıçtaki tanrılar ya hayvan formundadır ya da doğrudan doğruya doğa güçlerinin kendileridir. Doğanın güçleri olan güneĢ, ay, yıldırım, su ve deniz Tanrı kabul edildiği gibi; boğa, Ģahin, inek, kurt vb. hayvanlar da değiĢik bölge ve zamanlarda Tanrı sayılmıĢlardır (Zelyut, 1996: 17.. Ġnsanoğlunun yönetici figürü giderek kutsallaĢtırması ile Tanrı algısında doğa ile insanı birleĢtiren yeni bir döneme geçilmiĢtir. Bu dönemden kalan mitolojik verilere bakıldığında, Tanrıların yarı insan, yarı hayvan Ģeklinde betimlenmiĢ oldukları görülmektedir. GörünüĢe göre, liderin artı ürünü kontrol altına alarak topluluk içindeki otoritesini iyice sağlamlaĢtırmasının 11 sonunda, tanrılaĢtırılması süreci baĢlamıĢ olmaktadır. Bu olgunun en somut örneği, Nil Vadisi‟nin tahılını elinde tutan Firavunların tanrılaĢtırılmalarında görülmektedir. Dinin kökeni konusunda çalıĢmalar yapmıĢ olan diğer bir filozof olan August Comte, dinin” Ģehrin ürünü” olduğu görüĢündedir (Zelyut, 1996: 18.. Sosyolojik ve psikolojik açıklama biçimleri arasındaki söz konusu görüĢ ayrılığı, kimi ilk dönem din anlayıĢlarında da yaygın bir durumdu. Emile Durkheim en önemli çalıĢmalarının ikisinde dinin temelde sosyal bir giriĢim olduğunu ve toplumsal yapı içinde bireyi en çok etkileyen olgu olduğunu iddia etmektedir. Örneğin “Ġntihar” adlı eserinde Katolik ve Protestanlar arasında meydana gelen intihar eğilimlerini çözümlemek amacıyla sorgu yargıçlarının raporlarından veriler toplamıĢ ve Protestanların Katolik dindaĢlarına göre daha yüksek bir oranda intihara yöneldiklerini göstermiĢtir. Ona göre aradaki fark, iki Hıristiyan topluluğun sosyal yapılarındaki farklılıklardan kaynaklanmaktaydı. Katolikler yaygın olduğu üzere sıkı bir iliĢkiler dokusuna sahip olup çeĢitli sosyal etkinlikler vesilesiyle sık sık bir araya gelirken, Protestan toplulukları genellikle parça bölük ve diğerlerinden soyutlanmıĢ halde yaĢam sürmekteydi (Durkheim, 1979: 73.. Mevcut iddia, Durkhaim‟ın dinin daha sosyolojik bir açıklamasına ulaĢılabilmesi için yapmıĢ olduğu “büyük bir iĢ” olarak kabul edilmiĢtir. Böylelikle, “Dinsel YaĢamın Ġlkel Formları” adlı çalıĢma ortaya çıkmıĢtır. Durkheim, dinin gücünün komünal yaĢamın dinsel yapıları vasıtasıyla duygusal güvenlik sağlama yeteneğinden kaynaklandığını ve dinin tümüyle sosyal bir fenomen olduğunu iddia etmektedir. Böylece kategoriler dinsel bir kökenden geliyorlarsa, bütün dinsel olaylara genellenebilecek olan ortak bir doğaya katılmalıdırlar. Diğer bir ifadeyle, dinsel olguların hepsi sosyal olaylar ve kolektif düĢüncenin ürünleri olarak kabul edilmelidirler (Durkheim, 1995: 125.. Daha dar bir Ģekilde, yine Hegel‟in belirttiği gibi insan, dünyaya sadece “ahlakî bir perspektiften” de bakabilir (Hegel, 2001: 615.. Dahası, insan metafizik fikirlere sahip olup olmamakta ve tabiatüstü bir duyguyu yaĢayıp yaĢamamakta serbest değildir (Taylan, 1979: 28.. Dolayısıyla, insanoğlu, bir Ģekilde anlam dünyasını, değerler alanını ve eylemlerini kuĢatan, kısacası gerçeklik alanının tamamını kapsayan yekpare bir felsefe veya dünya görüĢüne sahip olma eğilimi göstermiĢtir (Funk, 2006: 18.. Diğer bir deyiĢle, Ģu veya bu Ģekilde her insanın bir 12 dünya görüĢü vardır. Hegel‟in ifadesiyle, “Her insan eĢyayı kendine özgü bir yolla algılayabilir”. Aynı Ģekilde her insan kendine özgü bir dine de sahip olabilir (Hegel, 2001: 102.. Dinlerin kökenine dair 19. yüzyıl filozofları arasında çarpıcı görüĢlerden birini de Ludwig Feuerbach ortaya atmıĢtır. O da Tanrı‟nın yine insan tarafından uydurulmuĢ olduğunu, ama biçim olarak Comte‟un düĢündüğünden farklı olarak ve bir ihtiyaç olarak yaratıldığını düĢünmüĢtür. Ona göre yeryüzünde yetenekleri ve güçleri bakımından doğa karĢısında oldukça zayıf kalan insan, kendi zaaflarının ve eksikliklerinin tamamlanmıĢ olduğu kendi varlığının mükemmel bir suretini Tanrı olarak yaratmıĢtır. BaĢka bir deyiĢle, tanrı mükemmel bir insan olarak insan tarafından bir yansıtma aracı olarak ortaya çıkmıĢtır. Feuerbach‟ın tanrı düĢüncesine (teolojiye) getirdiği antropolojik yaklaĢım, teoloji tarihinde hayli önemsenmiĢtir. Teolojiyi insanı anlamanın bir yolu olarak ele alan yaklaĢımı içinde, bir dönemin düĢüncesine yansıyan tanrıyı öğrenince aslında sadece o dönemin insanını öğrenmiĢ oluruz. Dinin kökenine dair bu cesur açıklamasına karĢılık Feuerbach, dinin toplumsal iĢlevlerini önemsemekte ve bu iĢlevler üzerinde durmaktadır. Ona göre, insan etrafını kuĢatan doğayla baĢ etmek zorundadır. Fiziksel çevre, düĢmanca davranabilir. Bu yüzden, insanın bir sığınağa ihtiyacı vardır. Duygusal yapısı ve yaĢamı, kaotik bir hal alabilir. Bu yüzden, düzen ve dinginlik arama eğilimindedir. Anlam arayıĢı, kimi zaman cesaret kırıcı olabilir ve insan olarak ümit etmek zorundadır. Bu bağlamda, yanıtını aradığı bütün bu soruların yanıtlarını Tanrı düĢüncesi ve inancında bulmaktadır (Jones, 2006: 4-8.. Çünkü dinî inanç ve tutumlar hayata yüce bir anlam ve amaç yüklemek için kiĢiye olumlu katkı sunmaktadır (Ahmadi vd., 2013: 924.. Öte yandan, R. R. Marett köken olarak din olgusunu, duygusal gerilimlerin psiĢik (zihinsel) planda “cathartique”, yani insanı yaralayan, üzen, inciten olayların bilinçaltından anımsanmak suretiyle dıĢa vurulmasına dayanan psikoterapik bir etki icra eden, onların yerine geçen simgesel eylemlere dönüĢmesi Ģeklinde değerlendirirken (Marett‟ten aktaran Waardenburg, 2004: 284., Avusturya‟da Sigmund Freud dinî temsillerin libidonun içe itilmesiyle tabu haline getirilmiĢ törensel davranıĢlara dayandığını iddia eden psikanalitik kuramını geliĢtirmiĢtir (Freud‟tan aktaran Waardenburg, 2004: 284.. “Ġnanç” boyutuna sahip olması ve cevabını aradığı soruların aynı olması nedeniyle, her dünya görüĢü dinî bir unsur içerir. Çünkü dünya görüĢü belirsizliklerin söz konusu olduğu durumda ortaya çıkar. Bu durumda belirsizlikleri giderecek bir inanma söz konusudur. 13 “Anlayabilmek için iman ediyorum.” diyen St. Augustinus‟a göre iman anlamadan öncedir ve anlamayı Ģartlandıran bir etkendir. Bu açıdan bakıldığında bütün dünya görüĢleri, cevabını bulamadığımız ve anlam veremediğimiz sorulara cevap vermesi bakımından bir inanmayı gerektirmektedir (Naugle, 1998: 15.. Din, Tanrı'nın ve ruhların varlığı, insan hayatına etkileri ile geleneksel olarak doğaüstü güçlerden alınan moral ve bilinçle dua ve kutsal törenler gibi etkinliklere katılımda iyi bir düzey ve kalite dâhil olmak üzere insan yaĢamında rolü olduğuna inanılan doğaüstü varlıklarla iletiĢim veya onlarla karĢılıklı etkileĢimden kaynaklanan duygu ve düĢünceler bütünü olarak tanımlanabilir (McCullough ve Willoughby, 2009: 71.. Dindar biri için “doğanın kutsallığı”, diğer bir deyiĢle “kozmik din algısı” önemlidir. Ona göre, doğa hiçbir zaman salt “doğal” bir yer değildir. Tersine, her zaman kutsal dinî anlamlarla yüklüdür ve bunu anlamak zor değildir. Zira evren Tanrı tarafından tasarlanıp yaratılmıĢ, deyim yerindeyse, Tanrı‟nın ellerinden çıkmıĢ bir baĢyapıttır. Dolayısıyla, evrende ve doğada yer alan her varlık bir ölçüde “kutsal” kabul edilip yüceltilme gizilgücüne sahip olmaktadır. Nitekim zaman içinde dünya bu gerçeğin doğal ve yapay sayısız örnekleri ile dolmuĢtur. Yabancı toplumların hiyerofanileri (kutsal olanın somutlaĢtığı yapılar), bir batılının gözlerine çoğunlukla tuhaf ya da anlamsız görünebilir. Özgün ve egzotik dinlerin, özellikle Doğu dinlerinin bazı özelliklerini sempatiyle karĢılasa bile, örneğin taĢların kutsallığını ya da mistik cinselliği anlamakta güçlük çekecektir. Bu zorluk bir simgeyi kutsallığın ifadesi olarak kabul etmek ya da mevsimlerin, ritimlerin ya da Ģekillerin (hangi formda olursa olsun) hiyerofaniler olabileceğini kavramak söz konusu olduğunda daha da ciddî boyutlara ulaĢır. Eğitsel önyargılarımızdan kurtulduğumuz ve bu tür davranıĢların kimi zaman panteizm, fetiĢizm ya da çocuksuluk olarak görüldüğünü unuttuğumuz vakit, eski kültürlerde kutsalın geçmiĢteki ya da güncel anlamını kavramayı baĢarabileceğiz veya kutsallığın tüm biçimlerini anlama Ģansımız birdenbire artmıĢ olacaktır (Eliade, 1987: 3-4.. Bir insanın düzenlediği, hissettiği, karĢılaĢtığı ya da sevdiği her Ģeyin bir hiyerofani olabileceği kesindir. Örneğin jestler, danslar, çocuk oyunları, oyuncaklar ve benzerlerinin kökeninde dinsel bir neden yattığını bugün biliyoruz: Bunlar bir zamanlar belli bir tapımın jestleri ya da nesneleriydiler. Hatta müzik aletlerinin, mimarlık araç gereçlerinin, ulaĢım araçlarının (hayvanlar, arabalar, sandallar) baĢlangıçta kutsal nesneler ya da etkinlikler olduklarını biliyoruz. 14 Tarihte bir biçimde kutsallık kazanmamıĢ önemli hiçbir hayvanın ya da bitki türünün olmadığını da düĢünebiliriz. Tüm mesleklerin, sanatların, endüstrilerin, tekniklerin dinsel bir kökeni olduğunu ya da zamanla tapımla ilgili değerler kazandıklarını biliyoruz. Bu listeyi günlük alıĢkanlıklarla (kalkmak, yürümek, koĢmak) çeĢitli iĢlerle (avcılık, balık tutmak, tarım), tüm fiziksel etkinliklerle (beslenmek, cinsel yaĢam vs.) ve dilin, belli baĢlı sözcükleriyle vs. uzatabiliriz. Herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda, her insan grubu belli sayıda nesneyi, hayvanı, bitkiyi, hareketi vb. hiyerofaniye dönüĢtürmüĢtür ve kuĢkusuz, dinsel yaĢamın bu binlerce yıl süren dönüĢümünden hiçbir Ģey kaçamamıĢtır (Eliade, 2003: 3-4.. Allen Douglas‟ın Eliade‟dan aktarımına göre dine sırtını dönmeye baĢlamıĢ olan modernite, insan ve yaĢama iliĢkin kutsal boyutlarla birlikte “anlam”ı da törpülemiĢtir. Modern insanın anlayıĢı ve bilinci açısından bakıldığında zaman tekdüzedir, mekân homojen ve olağan, nesneler ise değer açısından nötrdürler. Dünya üzerinde yer alan bütün mekânlar, konumlar çağdaĢ insan için ancak doğal özellikleri jeolojik, coğrafi, iklimsel olarak farklılıklar gösteren doğal varlıklardır. ÇağdaĢ insanın mekân deneyimi hiçbir anlam ve değerle yüklü değildir. Zaman dediğimiz Ģey de tarihsel ana indirgenmiĢtir. Tarih modern insan için bir kez var olup biten, bir daha tekrarlanmayan, geri dönüĢü olmayan bir Ģekilde doğrusal bir yönde ilerlemektedir. Fakat dindar insan için bütün bu sayılanlar bir Ģekilde bir anlam ve değerle yüklüdür, asla tekdüze ve aynı değere sahip değildir. ÇağdaĢ insan dindar insanın hiyerofani olarak algıladığı Ģeylerde yalnızca doğal nesneler görmeye meyillidir (Allen, 2001: 75.. Modern insanın bakıĢ açısından bakıldığında normal organik süreçler olarak görülen doğal olaylar, en basitinden fizyolojik eylemler bile dindar insan için hiçbir zaman sadece fizyolojik olgular olmayıp ya kutsaldır ya da kutsallaĢtırılabilir bir niteliğe sahiptir (Douglass‟tan aktaran Yılmaztürk, 2003: 53.. 1.3.Dinin Bireysel ve Toplumsal YaĢam Üzerindeki Etkileri Avrupa‟da 18. Yüzyıldan itibaren görüĢlerini daha özgür ve düzenli bir biçimde ortaya koyan bazı filozoflar dinin modern insana hitap etmeye güç yetiremediği kanısına varmıĢ ve onun yerini dolduracak baĢka argümanlar geliĢtirmeye koyulmuĢlardır. August Comte, onlardan biridir. Ona göre, filozoflar ortalama insanlar için günlük yaĢamlarını en ince ayrıntılarına varıncaya kadar düzenleyecek derli toplu bir düĢünce ve 15 uygulama Ģeması kurmak zorundadır. Bu yeni dinin genel amacı, evrensel kardeĢlik ruhunu ustaca iĢleyerek insana karĢı sevgiyi geliĢtirip yaygınlaĢtırmaktır. Ġnsanlar özel mülkiyet hakları açısından düĢünmekten ziyade, evrensel sevginin ruhu içinde diğer bütün kardeĢleri için ortak çıkarları izlemeyi öğreneceklerdir. Söz konusu sevginin iĢlenmesinde, hayal gücünün yaĢamsal bir değeri vardır. Bu anlamda, her bir bireyin kaderinin diğer herkeste görülebilmesi, onun zihinde ortak kaderin bir parçası olarak en canlı haliyle resmedilmesi, bütün insanlık tarihinin ve onun olası geleceğinin insan baĢarısının ideal yapıtlarına yoğun odaklanma yoluyla kiĢisel bir küre olarak algılanması gerekmektedir (Nussbaum, 2011: 149.. Bununla birlikte, filozofların dine bakıĢtaki genel eğilimi farklıdır. Din, bir insan eylemidir. Bu anlayıĢın bir diğer parçası, insanoğlunun dinin merkezinde yaĢadığı gerçeğidir ve iki temel anlam taĢır: a. Ġnsan, bizzat kendi geliĢme ve iyileĢmesi için dindardır. b. Ġnsan diğer sosyal varlıklarla birlikte varlık dünyasına adımını attığı günden itibaren dinî inançlarıyla çevresindeki diğer bireyleri doğrudan ya da dolaylı biçimde etkileye geldiği için, dinî aktivitelerinde tümüyle yalnız değildir. Bu çerçevede, din, ahlak ve insanlık kavramları arasında sıkı bağlar bulunmaktadır. Ġnsan, doğada tek baĢına değildir. Dinini yaĢama noktasında dikey olarak Tanrı ile, yatay olarak diğer insanlarla iletiĢim ve iliĢki içindedir. Bu durum, onun toplumsal, ama aynı zamanda moral (etik) bir varlık olmasından ötürüdür. BaĢka bir deyiĢle, insanın ahlakî değerlerinin varlığı sosyal realitesini (toplumsal yaĢamını) de zorunlu kılmaktadır. Dinin gereklerinin diğer sosyal varlıkların içinde yerine getirileceği dikkate alınırsa, inancının toplumsal ve etik bir boyut içerdiğini söylemesi anlamsız olmayacaktır. Aslında burada insanın toplumsal iliĢkileri nasıl kuracağı ve ahlakın toplum içinde nasıl bir rol oynayacağı konuĢulmaktadır. KiĢinin inandığı dinin emir ve yasakları salt bireysel varlığı ile sınırlı değil, aynı zamanda diğerleri ile de ilgili olduğundan, ahlak (ethics/morality) uyması gereken bir dizi standartlar koyar ve kiĢinin bunları uygulaması esnasında çevresindeki diğer bireyler üzerinde dolaylı veya dolaysız birtakım etkiler uyandırması kaçınılmazdır. Görüldüğü üzere, ahlak, din ve insan topluluğu arasındaki kavramsal ve fiilî bir iliĢkinin varlığı inkâr edilemez bir biçimde ortadadır (Obioha, 2010: 27-34.. 16 Toplum denilen birlikteliğin dıĢarıdan dayatılan ya da sonradan kabul edilen bir sözleĢmeden doğmadığı, bilakis insanın doğal yapısı ile sıkıca ilintili olduğu bir gerçektir. Toplum, geri planda daima tanrısal bir kaynağa sahiptir. Bu reel durum bireylerin iradesinden değil, Tanrı‟nın yarattığı insan doğasından kaynaklanır. Toplum Rousseau‟nun olmasını istediği gibi, üyeleri arasındaki bir bağıt veya sözleĢme üzerine kurulu değildir. Ġnsan tek baĢına değildir, doğası gereği toplumsal bir varlıktır. Gerçekte insan var olur olmaz az veya çok örgütlenmiĢ bir toplum içinde yaĢar ve insan soyu için toplumu önceleyen bir dönem söz konusu değildir. Bu tezin kanıtları felsefî tartıĢmalarda değil, yaĢanmıĢ olan tarihin bizzat içindedir. VahĢî olana gelince, o doğal halden yoksun olmakla birlikte o da topluluk içinde yaĢar. Tarih bize sürekli olarak farklı hükümranlık biçimleriyle idare olunan, az ya da çok kalabalık topluluklar halinde bir araya gelmiĢ insanları gösterir. Doğruyu açıkça söylemek gerekirse, toplum öncesi bir insanlık tarihinden söz edemeyiz. Çünkü siyasal toplum ve düzenlerin oluĢumundan önce insan, hiçbir surette tam anlamıyla insan değildir. Neticede, toplum asla insanın eseri değil, insanın her zaman ve her yerde ne ise o olmasını dileyen Yaratıcı‟nın iradesinin doğrudan bir sonucudur (Barbier, 1999: 86.. Bütün bunlara karĢın, dinî olan ile olmayan arasında kavramsal açıdan yapılan ayrımlar günümüzde giderek belirsizleĢmektedir. Bu durum araĢtırmacıların kendi sübjektif din algılarının çalıĢmalar üzerinde belirleyiciliğini arttırmakta, akademik çalıĢmalar sonucunda elde edilen bilgilerin görece değiĢiklik arz etmesine neden olmaktadır (Hülür ve Kalender, 2003: 157.. Din ile dünyevî bakıĢ açılarının en belirgin biçimde iç içe geçtiği yaklaĢımlardan biri, Alman sosyolog Max Weber‟in görüĢlerinde somutlaĢmaktadır. Max Weber, dinin bireyin davranıĢları üzerindeki etkileriyle ilgili olarak daha inanç odaklı bir yaklaĢım geliĢtirmiĢtir. Ona göre, aynı zamanda “tanrısal takdir”, “nasip” ve “kısmet” olarak da ifade edilen Kalvinizm‟e olan inanç, Protestan teolojisinin önemli bir bileĢeniydi. Bu açıdan, tarih boyunca meydana gelen bütün olay ve geliĢmeler Tanrı‟nın yazgısından ibaretti ve insanoğlu alınyazısını değiĢtirme gücünden yoksundu. Bu inancın bir mantıksal uzantısı olarak, kiĢinin ölüm sonrasında cennete veya cehenneme gitmesinin de önceden kararlaĢtırılmıĢ olduğuna inanılmaktaydı; ancak kiĢi son ve ebedî durağının neresi olduğunu nasıl bilecekti? Calvinizm, kiĢinin cennet için seçilmiĢ olduğunu anlamasının en açık yollarından birinin Tanrı‟nın lütuflarına ermesi olduğunu, bunların en önemli göstergesinin ise finansal baĢarı olduğunu iddia ediyordu. Protestan Hıristiyanları, 17 Kalvinist teolojinin bu anlayıĢı sayesinde Kapitalizmin ruhunu kucaklamaya baĢlamıĢtır. Çünkü Tanrı‟nın seçkin kulları arasında girebilmek için servet briktirme özgürlüğüne kavuĢmalarına olanak sağlamıĢtır (Klein, 2013: 23.. Weber‟e göre, meĢhur “öte dünyalılığı”, diğer bir ifadeyle en yüksek idealini ortaya koyan “asketik” (büyük bir erdem olarak dünya zevklerinden uzaklaĢmayı önceleyen) tavrıyla taraftarlarına dünyanın nimetlerinden uzak durmayı ya da onlara karĢı umursamazlık içinde olmayı öğretmiĢ olan Katoliklik, bu konuda çok kötü bir sınav vermiĢtir (Weber, 1985: 31.. Aynı zamanda sosyal bir olgu olarak dinin ve onun somut görüntüsü olan dindarlığın bireysel ve toplumsal yaĢam üzerindeki etki ve iĢlevleri, ana hatlarıyla “vicdanî denetim yoluyla toplumsal kontrol”, “toplumsallaĢtırma”, “değerler üretme”, “meĢrulaĢtırma”, “dünya görüĢü ve kimlik kazandırma”, “varoluĢsal acı ve isteklere karĢılık verme” gibi baĢlıklar altında toplanabilir. 1.3.1.Değerler Üretme Öğrenme süreçlerinin biliĢsel denetimi biçimlendirmede ve olasılıkla kiĢisel denetim profilleri oluĢturmada oynadığı rol, herkese açık bir olanak sunmaktadır. Örneğin bireysel ve kolektivist kültürlerin dikkati küresel değerler sahnesinin tersine yerel olanlara odaklayarak kazandırdığı görsel temelli belirli eğilim ve yargılarla kiĢiyi yönlendirdiğini gösteren kanıtlar gittikçe artmaktadır; ancak bu kültür odaklı öğrenmenin biliĢsel denetim mekanizması üzerinde bıraktığı sistematik bir etkiyi ifade ediyor olsa bile, “kültür” çok genel bir kavramdır ve pratik açıdan düĢünülürse verilen kültürün bir üyesi sayılmak için hangi davranıĢ kurallarının edinileceğini belirlemek olanaksız görünmektedir. Bu durum ise, hangi denetim parametrelerinin etkilenebileceğini ve etkinin hangi dereceye varabileceğini alabildiğine zorlaĢtırmaktadır. Dinler, bu amaçların gerçekleĢmesinde çok uygun hizmet araçlarıdır. Bütün kurallar kutsal ve herkesin ulaĢabileceği yazılı metinler halinde ortaya konmuĢ, inanan kitlelere o kuralları öğreten prosedür ve ayinleri uygulamakla da görevli olan haham ve papazlar gibi yetkili uzman ve aracılar tarafından günlük yaĢamın gerek ve gereksinimlerine göre sade bir Ģekilde yorumlanmıĢ durumdadır (Bernhard vd., 2011: 1-2.. Değerlerin çatıĢmasının önlenmesi için değerler arasında bir düzen kurulması gerekmektedir. Bunun için toplum içinde değerler üzerine bir uzlaĢma oluĢması gerekmektedir 18 (OkumuĢ, 2003: 79.. Aile, bireyin sosyalleĢmesinde baĢat aktördür. Özellikle dini sosyalleĢme sürecinde ailenin yadsınamaz bir rolü vardır. Değerler arasında din kurumu tarafından kurulan hiyerarĢinin bireye ilk aktarımı aile kurumu içinde baĢlamaktadır (Güçlü, 2005: 260-261.. 1.3.2. ToplumsallaĢtırma ve Toplumsal Denetim ToplumsallaĢma sürecinde öğrenilen din, bireyin toplumu anlayarak ona eklemlenmesi açısından yaĢamsal bir değerdedir. Bireylerin çevresindekilerle arasındaki etkileĢimi ifade eden “toplumsallaĢma”, “toplumun kültürünü öğrenme ve içselleĢtirme süreci” olarak da tanımlanmaktadır (Bozkurt, 2005: 110.. Ġnsanı aĢan ve aynı zamanda onu içine alan bir sisteme inanmayı ifade eden din (Berger, 1999: 80., toplumsal boyutta diğer sosyal yapılarla daima etkileĢim halindedir. Ġnsan, dinî davranıĢ kalıplarını toplumdan öğrenir. Buradan hareketle dinî davranıĢların içgüdüsel olarak değil, toplumsallaĢma sürecinde öğrenildiklerinin altını çizmek gerekir (Günay, 1981: 278.. Modern din psikolojisi de, çocuğun dinî kabulleri edinmesinde toplumsal faktörlerin belirleyici olduğuna vurgu yapmaktadır (Holm, 2004: 85.. Din sunduğu geniĢ çaplı ve ortak anlam ve deneyim çerçevesiyle toplumu bütünleĢtirir. Gençler sıradan toplumsallaĢma süreçleri içinde kutsal olanın simgeleriyle özdeĢleĢmiĢ bir dizi ortak inanç ve değerler edinirler. Toplumun üyeleri aynı ritüellere katılarak yüksek düĢünceler düzeyinde bütünleĢirler (Smith, 1970: 5-6.. Din birçok sosyal fonksiyonu ifa etmesi, birçok organizasyonu ve onların rol ve statülerini kendi içinde barındırması, özel norm ve değerler içermesi nedeni ile baĢat bir kurumdur. Bir kurum olarak din, bireylerin ruh ve kadere iliĢkin fikirlerini ifade etmelerine yardımcı olur. Din bir toplumun ahlak, iyilik ve kötülük gibi ussal yaĢamına yön vermesi nedeni ile sosyolojik ve kültürel bir kurum olarak da görülmüĢtür. Böylece din toplumun norm ve değerlerine meĢruiyet kazandırma, dolayısıyla bireyi toplumsallaĢtırma iĢlevi görmektedir (Kornblum, 2008: 410; OkumuĢ, 2003: 73.. Açıktır ki, dinin amacı insanların iç dünyaları ve davranıĢları üzerinde olumlu etkiler uyandırarak, oluĢturduğu değerlerle insanların erdemli davranıĢlar sergilemelerini, bunun sonuncunda da her iki âlemde de mutluluğa ulaĢmalarını sağlamaktır. Din, insanın ahlâkîleĢmesi, bir baĢka deyiĢle insanîleĢmesi içindir. Bu yüzden, dinî ve ahlâkî değerler fert ve toplum için 19 gerekli ve vazgeçilmez görünmektedir. Din, hem dıĢ hem iç denetim yoluyla bireylerin toplumsal kurallara ve ahlakî ilkelere uymasını sağlar. DıĢ denetim Weber‟in “güç kullanımının yasallaĢtırılması” diye tanımladığı olaydır ve bu çerçevede toplumsal veya siyasal düzene bir çeĢit kutsallık atfedilerek ona itaat edilmesinin gerekliliği vurgulanır. Devlet büyüklerine itaat, evlilik, mülk edinme gibi pek çok konuların bir tür kutsallık halesi içinde görülüp değerlendirilmesi ile sağlanır. Öte yandan iç denetim bireyleri düzene uymaya doğrudan zorlamaz, tersine dinin içselleĢtirilmesi ve insan bilincini biçimlendirmesi ile gerçekleĢtirilir. Bugün dinsel denetim kırsal kesimlerde, kimi dinî topluluklarda ve ailede kısmen sürüyor olsa da, çağdaĢ dünyanın hayli değiĢmiĢ olan kent yaĢamı içinde dinin içsel ve dıĢsal denetim aygıtı da değiĢerek yer yer zayıflamıĢ ve parçalanmıĢ halde etkisini devam ettirmektedir (Berger, 2009: 131-133.. Bireyleri dönüĢtürme anlamında, dinin “c” ile baĢlayan olası üç sözcüğü vardır: Convenience (elveriĢlilik), coercion (baskı/zorlama) ve conviction (ikna)… Pek çok kiĢi, elveriĢlilik nedeniyle dindardır. Anne babaları tarafından belirli bir dinî gelenek içinde yetiĢtirilmiĢlerdir ve bu yüzden o geleneği aynı Ģekilde korurlar. Bu, uygun ve kabul edilebilir bir davranıĢtır. Diğer taraftan politika baskı ve zorlamayı sever; ancak din ikna yolunu yapılandırıp takviye eder. Bir hükümet sizi Ģekillendirebilir; ancak din sizde istek duygusu uyandırıp talep etmenizi sağlar. Birey içten içe değiĢtiği için, devraldığı bütün değerlerin yaĢamı boyunca onunla birlikte kalacağını tahmin etmek zor değildir. Yine aynı sebepten dolayıdır ki, insanlar dine kolaylıkla ve aĢk derecesinde bağlanabilir, onun yaĢamlarını zenginleĢtirdiğini hissedebilirler. Buna karĢın, hiç kimse politikaya âĢık olmaz. Belki arada bir sadece politikacılara âĢık olabilirler. Ġnsan doğasının yaĢamını Ģekillendirmek için dıĢtan gelen zorlamalara karĢı heyecan duymadığı gerçeği ile ilgili bir durumdan söz edilmektedir; ne var ki içinden geçilen Ģu dönemde insanların kimin önemini kavrayıp takdir edecekleri konusunda ĢaĢkınlık içinde kıvrandığı da görülmelidir. Politika ve hükümet, daima dıĢsal ve zorlayıcı güçler olarak kalacaktır; ama din eğilerek insanın yüreğinin içine seslenir, bütün gücünü buradan alır ve politikanın tam tersine uzlaĢma aramaz. Nitekim insanların dinî liderlerinden beklediği de tam olarak budur. Ġnsanlar toplum yaĢamında yüce ve soylu standartların hala var olduğunu ve korunduğunu bilmek istiyorlar. Toplumsal veya popüler heyecanlara kurban edilmeyecek kadar değerli ve sabit ilkelerin yaĢadığını duymak istiyorlar (Boteach, 1997: 16.. Dolayısıyla, din hem kurumsal hem de bireysel açıdan bir kontrol unsuru olmayı sürdürmektedir. Diğer bir yönüyle ele alınırsa, dinî inançlara ve değerlere 20 bağlılıkların azalması ve zayıflaması ile birlikte suç oranlarında bir artıĢın gerçekleĢmesi de olası bir durum olarak görülmektedir. Özellikle de toplumsal değiĢme sürecinde din gibi önemli bireysel ve toplumsal bir kontrol unsurunun, birey üzerindeki denetim gücünün zayıflaması, bireyin toplumsal normlara aykırı davranıĢlarda bulunması olasılığını artırabilmektedir. Toplumda insanî değerlere dayalı bir hayat düzeni ancak din, ahlâk ve hukuk tarafından konulan değerlerle sağlanabilir. Bu değerlerin en etkini olan din, ilke ve öğretileriyle, insan ve toplum üzerinde etkisi olan bir kurumdur. Ġnsan davranıĢlarına yön veren faktörlerden birini oluĢturmaktadır. Dinî inanç ve tutumlar kiĢinin diğer fertlerle iliĢkisini Ģekillendirmede de belirleyicidir. Zira din bizatihi insanın duygu, düĢünce, irade, vicdan ve davranıĢ gibi özellik ve eğilimlerine hitap etmektedir. Din, ahlâk ve hukuk tarafından konulmuĢ olan “günah”, “ayıp” ve “yasak” gibi değerler, adeta insanın özgürlüğünü belirleyen sınır taĢları konumundadır. Bu bakımdan insanların huzur ve güven içinde yaĢamaları ahlâk, din ve hukukun ortaya koyduğu düzenlemelerle mümkün olabilir (Kılıç‟tan aktaran Bayraktutar, 2011: 9-10.. Sonuç olarak, dinin sosyal kontrol iĢlevi bireylerin toplumun norm ve değer yargılarına uymalarını sağlamaktadır (OkumuĢ, 2003: 74.. 1.3.3. Toplumsal BütünleĢticilik ve DayanıĢma Toplumu bütünleĢtirici bir güç olarak dinin önemini vurgulayan çalıĢmalara öncülük eden kiĢi Durkhaim olmuĢtur. Ona göre din toplumsal yaĢamı, bireyleri de kapsayan, fakat onları aĢan anlam ve değerler temelinde düzenlemektedir; ancak eski toplumlarda sadece ayinler sırasında ortaya çıkan simgesel bütünleĢtiricilik iĢlevi, çağdaĢ toplumlarda kökten değiĢmiĢ görünmektedir. Kurumsal farklılaĢma kendine özgü simgeler geliĢtirmiĢ, dinsel simgeler ortaya çıkan farklıĢmayı kucaklayamaz hale gelmiĢtir. Buna rağmen, dinin bütünleĢtirici güç ve iĢlevini tümüyle yitirdiğini söylemek mümkün değildir. Söylenebilecek olan Ģey, dinin tüm toplumu birleĢtirici olma düzeyinden belirli grupların bütünleĢtiricisi olma noktasına düĢmüĢ olduğudur. Dinin bazı siyasal hareketler için bütünleĢtirici olması, bu açıdan iyi bir örnek teĢkil etmektedir (Berger, 1973: 129.. Dinin toplumsal iĢlevi, toplum üzerinde yürüttüğü etkiler çerçevesinde belirmektedir; ne var ki dinin iĢlevi toplumsal olanla sınırlı değildir. Bazı iĢlevleri de birey ve bireysel yaĢamla ilgilidir. ToplumsallaĢma sayesinde kiĢi, içinde yaĢadığı küçük ve büyük grupların değer, sembol, inanç ve davranıĢ biçimlerini model alarak kendisine mal eder ve hem kiĢiliğini oluĢturur hem de 21 çevresine uyum sağlar. ToplumsallaĢmanın baĢarısı, toplumun nesnel dünyası ile bireyin öznel dünyası arasında bir simetri kurmasına bağlıdır. Berger‟e göre, bu bağlamda dinin en önemli iĢlevi toplumsal bütünleĢtiriciliktir (Berger, 1993: 43.. Toplumun üyeleri, örneğin aynı dinî ritüellere katılmak suretiyle muazzam bir düzeyde kaynaĢtırılmaktadır (Smith, 1970: 5-6.. Bu noktadan hareketle, dinin “toplumsal yapılandırma” diye tanımlanabilecek olan daha dar, ama bağlantılı diğer bir iĢlevinden söz etmek gerekir. Bilindiği gibi, din özellikle geleneksel toplumlarda neredeyse bütün insanî olayların temellerini ve yapılarını belirleyen bir güç ve etkiye sahiptir. Toplum tarafından Ģekillenen değil, toplumu Ģekillendiren bir otoritedir. Geleneksel Hint kast sisteminde olduğu gibi, din bazen kutsal kaynaklı olmayan yapıların oluĢum ve iĢleyiĢ ilkelerini de belirleyebilir. Günümüzün çağdaĢ topumlarında ise dinin birleĢtiricilik ve denetim iĢlevlerindeki dönüĢümlere koĢut olarak din “bağımlı değiĢken” haline gelmiĢ, yapılandırma iĢlevi önemli oranda sınırlandırılmıĢtır (Berger, 1973:135.. Yine bu çerçevenin bir uzantısı olarak, dinin toplumsal bütünleĢtiricilikle ilintili olarak toplumda düĢmanlık duygularını minimize ederek insan iliĢkilerini ve buna bağlı olarak insanlar ve topluluklar arasında iĢbirliği ve dayanıĢma duygularını geliĢtirmek; bazı sosyal organizasyonlar ve hayır faaliyetleri vasıtasıyla toplumun refah ve mutluluğuna kitlesel katkılarda bulunmak, Tanrı‟nın güzelliği üzerinden onun yarattıklarının güzellik, asalet ve kutsallığını vurgulayıp insan sevgisini öğreterek toplum ve dünya barıĢına katkıda bulunmak gibi daha pek çok önemli iĢlev yürüttüğü söylenebilir (Collins, 2007: 2-6.. Ayrıca eklemek gerekir ki, özellikle semavî dinlerde insanlar arasında küslüklerin yasaklanmıĢ olması dinin toplumsal bütünleĢtiriciliğine verilebilecek en çarpıcı örneklerden biri olarak kabul edilebilir niteliktedir. Aynı hüküm, Ġslam dininde de baĢlangıçtan itibaren oldukça belirgin bir Ģekilde ortaya konmuĢtur. Bu bağlamda, Hz. Muhammed‟in “Bir müminin diğerine üç günden fazla küs kalması helal değildir.” sözü bağlam açısından iyi bir örnek teĢkil etmektedir (Kaya, 2008: 28.. 1.3.4.MeĢrulaĢtırma Dinin siyasal düzeni meĢrulaĢtırması, kavram olarak özelde kendi üyeleri, genelde ise toplum nezdinde siyasî düzeni yasallaĢtırması, haklılaĢtırmak sureti ile muteber hale getirmesi anlamında kullanılan bir kavramdır. Siyasal sistemin din yolu ile meĢrulaĢtırılması siyasetin 22 alanına giren her türlü düzenleme için dini gerekçeler bulunması yolu ile gerçekleĢtirilir. OkumuĢ‟a göre dinin meĢrulaĢtırma iĢlevinden kasıt toplumsal ve siyasal olarak tanımlanan düzeni koruma iĢlevidir (OkumuĢ, 2005: 63-65.. MeĢrulaĢtırma toplumsal düzenin sorunsuz Ģekilde iĢlemesine, dolayısıyla bireylerin güvenlik ve huzurunun sağlanmasına yönelik bir iĢlevdir. Örneğin yapısalcı-iĢlevselci düĢüncenin en önemli ismi sayılan Durkheim toplumu bir organizma olarak düĢünmüĢ ve her toplumsal kurum veya birimin bu yapıda bir iĢlevi yerine getirdiğini belirtmiĢtir. Ona göre din, insanı içine alan ve koruyan, dolayısıyla insan için en büyük yasallaĢtırıcı olan tüm toplumsal kurumları doğuran bir ana gibidir. Çünkü toplum kavramı dinin ruhudur (Durkheim, 1995: 419.. 1.3.5.Dünya GörüĢü ve Kimlik Kazandırma Her dinin biliĢsel bir karakteri vardır. Bu yönü ile dinler inananlarına belirli bir dünya görüĢünü aĢılarlar. Diğer bir ifade ile din bireyde belirli bir zihniyet meydana getirir. Birey bu zihniyet doğrultusunda dünyevi ve manevi olaylar karĢısında sergileyeceği tutum ve davranıĢını belirler. Dinin bu iĢlevine zihniyet kazandırma denmektedir. Dinin bireye kazandırdığı zihniyet bireyin tüm sosyal yaĢamını yani, aile, ekonomi, eğitim, sanat, ahlak ve siyaset gibi konulara bakıĢ açılarını belirler (OkumuĢ, 2003: 68-70.. Din kiĢiye bir taraftan ırk ve milliyet gibi bir grup kimliği kazandırırken, aynı zamanda o kimliğe geniĢ çaplı bir inançlar, inanç manifestoları ve faaliyetler manzumesi eklemektedir (Gunn, 2002: 190.. Dini kimlik kiĢisel bir tercihin sonucu değil, sosyal ve kültürel bir algıdır. Dine iliĢkin bilgiler bireye dıĢsal faktörler tarafından kazandırılır. GeçmiĢte dini cemiyet ve toplulukların mensuplarını inanç hususunda yeteri kadar eğitip sosyalleĢtirdiğine yönelik bilgiler yeterli değildir. Bununla birlikte eğitim yolu ile dini sosyalleĢmenin modernizm öncesi çok daha etkili olduğu ifade edilmektedir (Queen, 1996: 489490.. Dinin temel aktörü bireydir. Din verdiği mesaj ile bir birliktelik ve paylaĢım ortaya çıkarır. Dinin birey üzerindeki etkisi istemli ya da istem dıĢı bireyin yaĢamını etkiler. Doğumdan ölüme, çocuğa ad koyma merasimi, erkek çocuklarının sünneti, evlenme gibi belirli gün ve gecelerde yapılan dualar, ölüm hali ölüm sonrası yapılan faaliyetler gibi birçok toplumsal olayda dinin merkezî bir yeri vardır. Sosyal yaĢam içinde birçok davranıĢın, ritüelin, törenin içinde dinin unsurları yer almaktadır (Sezen, 1998: 115.. 23 1.3.6.VaroluĢsal Acı ve Ġsteklere KarĢılık Verme Genel anlamı ile dinler temelde varlığı ve evrenin oluĢumunu açıklayan sistematik inanç sistemleridir (Çüçen vd, 2009: 6.. Varlık konusu özetle “Varlık var mıdır?”, “Varsa ne olarak vardır?”, “Varlığın türleri nelerdir?”, “Yalnızca uzay ve zaman içindeki maddî varlıklar mı vardır?”, “Tinsel/zihinsel varlıklar da varlık olarak kabul edilebilir mi?” “Maddî varlığın en somut örneği olan beden ile tinsel varlığın baĢat örneği ruh arasında nasıl bir iliĢki vardır?” gibi sorularla anlaĢılmaya çalıĢılır (Arslan, 2002: 86.. Ġnananların kutsal, aĢkın bir güç karĢısında kendi acizliklerini kabul etmeleri, özne ve nesne arasındaki iliĢkiyi bu aĢkın güç üzerinden diğer bir ifade ile bir inanç sistemi içinde açıklama çabaları, “dinî bilgi” olarak tabir edilmektedir. Bu bilgilerden beslenen inanç, bireyin kendisini ve çevresini yaratan ile onunla arasındaki iliĢkiyi anlamlandırmasında baĢat bir rol oynar. Bu bağlamda insanın ihtiyaç duyduğu, anlamaya çalıĢtığı, kendi ve onu yaratan güç ile ilgili bilgileri sağlama, dinin en önemli iĢlevlerinden biri olarak sayılabilir (Çüçen vd, 2009: 6-7.. Din bireylerin iç dünyalarını, içinde yaĢadıkları toplumu ve bireyin çevresi ile olan iliĢkilerini düzenler. Süleyman Hayri Bolay özellikle tek tanrılı dinlerin söz konusu bu düzenleme iĢlevini Tanrı-insan iliĢkisini tesis ederek yerine getirdiklerini ifade etmiĢtir (Bolay, 2004: 271. Tanrı inancı bireyin iç uyumunu ve tutarlılığını sağlayarak çevresiyle olan uyumuna da katkıda bulunmaktadır (ġentürk, 2008: 29.. Bu bakımdan, din insana kendisi ile birlikte çevresini tanımanın yanı sıra, evren içindeki konum ve iĢlevini anlaması konusunda da yardım edecek açıklayıcı hazır bilgiler sunmakta, doğada olup biteni anlamasına yardımcı olarak karĢılaĢtığı olumsuz Ģartlar karĢısında ona güçlü bir dayanak noktası sağlamaktadır (Aydın, 2000b: 112; Fichter, 2002: 76.. Bütün bunlar dikkate alındığında, dinin insanın varoluĢsal korku, acı ve özlemleri konusunda yürüttüğü iĢleve iliĢkin olarak özetle Ģunlar söylenebilir: Bütüncül anlamda din insanı Tanrı‟yı hatırlayıp anmaya, dünyaya daha az ilgili ve bağımlı olmaya, kötü olaylara, özellikle ölüm gerçeğine karĢı iyimser bir bakıĢ açısı kazanmaya ve her türlü stresten uzaklaĢmaya ve yönlendirir (Qaramaleki‟den aktaran Habibitabar, 2012: 9517-9522.. Nitekim Batı Uygarlığı‟nın en önemli psikologlarından Sigmund Freud dinin zihinsel rahatlık sağlama iĢlevine vurgu yaparak Ģunları kaydetmiĢtir:” Görünen odur ki, din insana ruhsal dinginlik ve rahatlık sağlar ve insanlar o yolla dünyada sürüp giden sorunların, acıların ve haksızlıkların üstesinden gelir. 24 Örneğin ölüm her Ģeyin sonu değil, dünyadan Cennet‟e geçiĢi sağlayan bir köprüdür (Freud, 1979, 184.. Sonuç olarak, dinin insana sağladığı en önemli avantaj, ruhsal ve zihinsel huzurdur. Çağımızın en önemli sorunu kaygı, depresyon, huzursuzluk ve güvensizliktir. Manevî rahatlığın yaĢamından silinip gittiği insan, onu yeniden kazanmanın yollarını aramaktadır. Dinler cephesinden bakıldığında, insanın huzur arayıĢına yanıt verebilecek olan tek kaynak kendisidir. Çünkü fiziksel ve sosyal çevre ile birlikte gelecekle de ilgili tüm varoluĢsal korku ve endiĢelerini dindirmekte, böylelikle ruhuna dinginlik bağıĢlamaktadır (Azarbayejani‟den aktaran Habibitabar, 2012: 9517-9522.. 1.4.Sekülarizmin Tarihsel GeliĢimi Sekülarizm bireysel açıdan bakıldığında din karĢısında bir duruĢ veya konumlanma biçimi (Bilgrami, 2011: 1. olarak tanımlanabilirken, daha geniĢ bir çerçevede dinî düĢünce ve görüĢlerin kamusal yaĢam ve resmî eğitim kurumlarının dıĢında tutulması olarak değerlendirilebilir (Phillips, 2006: 1.. Tarihsel perspektiften bakıldığında ise, daha karmaĢık bir süreçten söz etmek gerekecektir. On dokuzuncu yüzyılda yaĢamıĢ olan Auguste Comte, Herbert Spencer, Emile Durkheim, Max Weber, Karl Marx ve Sigmund Freud gibi güçlü düĢünce adamları ve sosyal bilimcilerinin tümü, bilimin geliĢmesini engelsizce sürdürdüğü zaman içinde dinin öneminin gitgide azalacağına ve endüstri devriminin ortaya çıkıĢıyla birlikte anlamını tümüyle yitireceğine inanıyorlardı (Bruce, 1992: 170-94.) Elbette yalnız değillerdi. Aydınlanma Çağı‟ndan beri felsefenin, antropolojinin ve psikolojinin önde gelen figürleri, teolojik hurafelerin, sembolik toplu ayinlerin ve kutsal uygulamaların, modern çağla birlikte yok olması kaçınılmaz olan geçmiĢin ürünleri olduklarını varsayıyorlardı (Swatos ve Olson, 2000: 1.. Ernest Gellner, güçlü karĢı akımların varlığını tanımanın yanı sıra, sekülerleĢmeye doğru iĢleyen reel süreci yadsımanın da zor olduğunu savunmaktaydı (Gellner, 1996: 15.. SekülerleĢme, genel anlamda Aydınlanma‟nın ve 19. Yüzyıl‟ın bir ürünüdür. Reformasyon‟un bir sonucu olarak kiliseler arasında ve örneğin mülkler ve kurumsal konuların düzenlemeleri üzerinde kilise ile devlet arasında çatıĢmalar vardı; fakat bütün Avrupa‟da evrak üzerinde kilise ve devlet Hıristiyan‟dı. Aydınlanma, bu statükoya Hıristiyan dünyasını eleĢtirerek, onu akla, mantığa ve bilime aykırılıkla suçlayarak meydan okumuĢtur. Önyargı ve hurafeler dinsel inançların birer 25 ürünü olarak görülüyor ve Aydınlanma‟nın amacı kilisenin eğitim ve ahlakî (moral) düzen üzerindeki denetimine karĢı koymaktı (Voltaire, 1972: 343-6, 349-64.. Özünde entelektüel bir hareket olarak Aydınlanma, ilk kez kilise ve Ġncil‟in otoritesinden bağımsız temellere dayanan bir düĢünceler dünyası üretip ortaya koymuĢtur. Üstelik 19. Yüzyıl süresince Avrupa‟nın pek çok bölgesi kilisenin otoritesini reddetmiĢ ve sekülarizm kimi ülkelerde kitlesel bir hareket haline gelmiĢtir. Liberalizm, sosyalizm ve nasyonalizm genellikle bilinçli bir biçimde ruhban sınıfına karĢı, hatta zaman zaman din karĢıtı bir tavır içindeydi. Giderek artan bir eğilim halinde, bilimsel ve tarihsel geliĢmeler Hıristiyanlığın kendi baĢına çizmiĢ olduğu gerçeklerine meydan okumuĢ, seküler otorite bu diğer alanlarda dine ait olan alanlarda önceliği ele geçirmiĢtir. Nietzsche‟nin “Tanrı öldü.” sözünü, kamuoyunun belli bir bölümü için Tanrı‟nın varlığının gündelik yaĢamın merkezî bir özelliğinden çok, kiĢisel bir endiĢe kaynağı olabileceği bağlamında değerlendirmek gerekmektedir (Chadwick, 1975: 15.. Dinin ölümü, yirminci yüzyıl boyunca sosyal bilimlerde geleneksel bilgeliği ifade ediyor gibiydi. ġüphesiz, söz konusu görüĢ sosyolojik araĢtırmaların baskın modeli olarak görülmüĢtür. Buna göre, sekülerleĢme, tıpkı ortaçağın tarım toplumlarının modern endüstriyel uluslara dönüĢümünü sağlayan anahtar tarihsel devrimler gibi, bürokratikleĢme, mantıklılaĢma ve kentlileĢme Ģeklinde aĢamaları içeren bir süreçten geçecekti. C. Wright Mills, ilgili süreci, “Bir zamanlar, dünya kutsal varlıklarla doluydu. Bunlardan kimileri düĢüncede, kimi uygulamalarda, kimi ise kurumlardaydı. Reform ve Rönesans‟tan sonra modernizasyonun güçleri kutsalları bütün yeryüzünden silip süpürdü ve zorunlu bir tarihsel süreç olan sekülerleĢme kutsalın sıkı bağlarını gevĢetti. Vakti gelince, kiĢisel yaĢamın sınırları içindeki etkinliği dıĢında tümüyle silinip gidecektir.” ifadeleriyle özetlemektedir (Mills, 1959: 32-33.. Ne var ki, dinin ağır ağır, ama istikrarlı ölümü ile ilgili teze yönelik eleĢtiriler, son on yıldır gittikçe artmaktadır. KuĢkusuz, bugün sekülerleĢme teorisi, tarihinin en büyük muhalefetiyle karĢı karĢıya bulunmaktadır. EleĢtirmenler, günümüzde BirleĢik Devletler‟de kiliseye gidenlerin sayısındaki artıĢtan Batı Avrupa‟da “Yeni Çağ Ruhçuluğu”, Ġslam coğrafyasındaki kökten dinci toplumsal hareketler ve siyasal partiler, Latin Amerika‟yı tümüyle saran yeniden evanjelik uyanıĢ hareketi ve uluslararası iliĢkilerde ortaya çıkan etnik ve dinsel çatıĢmaların yükseliĢi gibi dinin hala canlı ve sağlıklı olduğunu kanıtlayan birçok göstergenin var olduğuna iĢaret etmektedirler (Swatos ve Olson, 2000: 1.. Burada, dinî inançların zamanla itibar 26 kaybına uğrayacağı tezinin tarihsel gerçekler açısından doğrulanabilir nitelikte olmadığını öne süren çok sayıda araĢtırmacının bulunduğunu da eklemek gerekir (Morris, 1993: 236.. 1960‟lı yıllarda sekülerleĢmenin en ateĢli savunucularından biri olan Peter L. Berger, bu geliĢmeleri gözden geçirdikten sonra daha önceki iddialarından geri adım atarak kendini: “Bugün dünya bazı istisnalar dıĢında daha önce hiç olmadığı kadar hiddetli bir biçimde dindardır ve bu durum tarihçiler ve sosyal bilimcilerin oluĢturduğu dev literatür kütlesinin öne sürdüğü sekülerleĢme kuramının kökten yanlıĢ bir yaklaĢım olduğu anlamına gelmektedir.” demek zorunda hissetmiĢtir (Berger, 1999: 2.. Ürkütücü ve süreğen bir eleĢtiri halinde olan Rodney Stark, “Bütünüyle baĢarısız kehânetlerle hem geçmiĢ hem de geleceğe dair sayısız saptırmalarla geçen yaklaĢık üç asrın sonunda, zaman sekülerleĢme doktrinini ölü teoriler mezarlığına taĢıyarak son duasını yapmıĢ görünüyor.” sözleriyle sekülerleĢme kuramını toprağa verme vaktinin gelip geçtiğini açıkça ifade etmektedir (Stark, 2000: 270.. Yine Stark, William Bainbride ile birlikte yapmıĢ olduğu bir kitap çalıĢmasında, çeĢitli toplumlarda dini besleyen kaynakların değiĢtiğini, fakat sekülarizmin etkisiyle belli bir oranda dünyevîleĢme eğilimleri göstermesine karĢın dinin öz kütlesinin sabit ve süreğen olduğunu belirtmekte, ayrıca genel anlamda dinsiz bir gelecek düĢüncesinin gerçekçi bir yaklaĢım olmaktan ziyade bir tür illüzyon olduğunun altını çizmektedir (Stark ve Bainbridge, 1985: 2-3.. Alasdair Macintyre, sekülerleĢmenin “geleneksel Hıristiyanlık türünün dayattığı dinsel inanç, fiil ve kurumlardan ateistik türden inanç, fiil ve kurumlara bir geçiĢ süreci”ni içerdiği iddiasını dillendirmiĢtir (MacIntyre, 1967: 7-8.. Soruna dair daha az kısıtlayıcı bir yaklaĢım getiren Berger, sekülerleĢmenin toplum ve kültür bölgelerinin dinsel kurum ve sembollerin baskılayıcı egemenliğinden uzaklaĢtırılması sürecini ifade ettiği kanısındadır. Bunun en açık ve politik temsili, kilise devlet ayrıĢması, kilise arazilerinin kamulaĢtırılması veya eğitimin tanrısal otoriteden azat edilmesi kapsamında Hıristiyan kiliselerinin daha önce kendi kontrol ya da nüfuzlarında bulunan alanlardan tahliyesidir (Berger, 1973: 113.. MacIntyre‟ın görüĢü toplumdaki bireylerin değiĢen tutumları ile çağrıĢımlı ve zıt kutuplarda yer alan varsayımlar arasındaki hareketler olarak görülmekte olduğu halde, Berger‟in yaklaĢımı daha kurumsal temelli olarak algılanmaktadır. Berger, toplumda var olan kurumların baĢlangıç itibariyle dinsel olan karakterinden seküler olana doğru nasıl bir seyir izlediğine iliĢkin olarak alternatif bir ölçüm aracı sağlamakta, sekülerleĢme sürecinde gerçekleĢen endüstrileĢmenin önemine vurgu yapmaktadır. 27 Berger kendi örneğinde söz konusu iki fenomende doğrudan rastlantısal bir iliĢki sağlamakta, ancak ekonominin sekülerleĢmesi ile bunun devlet, aile ve toplum üzerindeki etkisi arasında “kültürel bir aralık” bulunduğunu ifade etmektedir (Girvin, 2000, 9.. SekülerleĢme tezi konusunda MacIntyre ve diğer eleĢtirel yaklaĢımlar bu kültürel aralığın rastlantısallık sorununu öne çıkardığını beyan ederek bu koĢullarda doğrudan rastlantısallık için iddialı yaklaĢım sergilemenin zorluğunu belirtmiĢlerdir. Söz konusu iliĢkinin doğası, Ġngiltere‟de 1951 yılında yapılmıĢ olan nüfus sayımının yayınlanmasından beri baĢlıca kaygıyı teĢkil etmiĢtir. Sayım, yeni endüstriyel merkezlerde yaĢayan nüfus bölgelerinde kilise ayinlerine devam durumunda düĢük bir seviyeyi gün yüzüne çıkarmıĢtır ve bu da gözlemcilerin endüstrileĢme ile sekülarizm arasındaki rastlantısal bağlantıya dikkat çekmelerine olanak vermiĢtir (Inglis, 1963: 120.. Kimi sosyal bilim teorisyenleri, buradan hareketle dinin acıların ömrünü uzattığı ve yalnızca bir baskı aracı olarak hizmet verdiği sonucuna varmıĢlardır. Bunun en ünlü ifadesi Marks‟ın “halkın afyonu” deyimiydi; fakat Comte gibi pozitivistler de benzer yargılara ulaĢmıĢlardır (Chadwick, 1975.. Eğer pozitivizm toplumsal geliĢmenin bir sonucu olarak dinin iĢlevini kaybedeceğini göz önüne almıĢ olsaydı, Durkheim insanın olduğu yerde dinin var olduğu fikrine karĢı çıkardı. O ruhsal boyutun eksilmediğini, değiĢmiĢ olanın ritüel ya da dinin aldığı biçim olduğunu söylüyordu (Durkheim, 1915: 427.. Daha çağdaĢ bir bağlamda ele alınırsa, Greeley‟nin insanın temel dinsel gereksinimleri ve davranıĢlarının Buz Devri‟nden bu yana kayda değer oranda bir değiĢiklik göstermediği yönündeki iddiasını da hatırlatmak gerekir. Greeley, sekülarizm için ortaya konulan veri ve kanıtların zayıf ve belirli entelektüel gruplara münhasır olduğunu söylemektedir (Greeley, 1973: 1-3.. Weber rasyonelleĢtirme çalıĢmasında ilkesel anlamda dünyanın rasyonel terimler içinde anlaĢılabileceğini, özünde ise düĢ kırıklığı olabileceğini vurgulayarak daha ileri bir boyuta ulaĢmıĢtır. ġayet Aydınlanma‟nın tasarladığı Ģekilde rasyonalizasyon ve entellektüelleĢme süreçleri aklın merkezinde ise, davranıĢ ve eylemler için teolojik ve doğaüstü açıklamaların baskınlığına açık seçik bir alternatif mevcut demektir. Metafizik açıklamalar insan nüfusunun bazı bölümlerini etkilemeye devam edebilir; ancak eninde sonunda önemli gruplar rasyonel ve bilimsel analiz modellerini savunur ve onlar yasallaĢır (Weber, 1948: 139, 155.. Marks, Comte ya da Spencer‟ın tersine, Weber dine daha sempatik bakıyordu ve onun din anlayıĢı 19. Yüzyıl‟da 28 sahneye çıkan pozitivist katkıların çoğundan daha sofistikeydi. Sekülarizm ve toplumsal değiĢimin klasik kuramcılarının etkisi, 20. Yüzyıl‟da trend analizlerini etkilemeye devam etmiĢtir. Örneğin Kumar modernizasyon ve post-endiüstriyel teoriyi gözden geçirirken, endüstrileĢme ve sekülerleĢme arasındaki iliĢkiyi yinelemiĢtir (Kumar, 1978: 101.. Bryan Wilson toplumun yanı sıra siyasal kurumların da etkili bir oranda sekülerleĢtirilmiĢ olduğunda ısrar etmiĢ, pek çok Avrupa ülkesinde ruhban sınıfı otoritesinin etkisizleĢmesi ve toplumda onlara karĢıtlığın yükseliĢiyle eĢ zamanlı olarak kiliselerin kendi imtiyazları ile yaĢam biçimlerini koruma gereksiniminin ortaya çıktığının altını çizmiĢtir. Bununla birlikte, seküler toplumların kendi içlerinde güçlü çeliĢkiler, özellikle tarihsel süreçte kiliselerin kurduğu düzen içinde kendini düzenleme araçlarını üretmedeki baĢarısızlığı barındırdığı konusunda uyarılarda bulunmuĢtur. Bu, özellikle toplum için inançların kaybı ve geleneksel değerlerin zayıflamaya devam etmesine iliĢkin Ģiddetli kaymaların yaĢandığı1960‟lı yılların ortalarından itibaren öne çıkmıĢ olan bir kaygıdır (Wilson, 1966: 232-3.. Bugüne dönüldüğünde, Comte, Durkheim, Weber ve Marx endüstri toplumunda dinî inançların yıkılacağı inancında yanılıp yanılmadıkları, yirminci yüzyıldaki baskın sosyolojik görüĢün doğru olup olmadığı soruları halen tartıĢılmaktadır. SekülerleĢmenin gömülmesi üzerine verilen söylevler erken baĢlamıĢtır. Yapılan eleĢtiriler ağırlıklı olarak seçilmiĢ anomalilere ve zengin ve yoksul geniĢ bir ülkeler yelpazesinden elde edilmiĢ sistematik veri ve kanıtların karĢılaĢtırmalı bir analizinden ziyade, aykırı bir vaka olan Amerika BirleĢik Devletleri örneğine yoğunlaĢmaktadır Örneğin Roger Finke, Amerikan dinsel kurumlarının parıltılı büyümesinin sekülerleĢme modelinin en açık meydan okuma tarzını temsil ettiği kanısındadır (Finke, 1992: 148.. Oysaki tüm dünyadaki kiliseler, camiler, sinagoglar, tapınaklar ve türbelerde dinsel canlanmanın gidiĢatının daha geniĢ çaplı olarak kavranabilmesi için, Avrupa‟daki Katolik ve Protestan kiliselerine devam (Katılım gittikçe düĢmektedir) ve BirleĢik Amerika‟daki devam durumu (Aynı seviyede kalmaktadır) ile ilgili çalıĢmaların ötesine geçilmesi Ģarttır. Geleneksel sekülerleĢme kuramlarının güncellenmesi gerektiği konusunda bir kuĢku yoktur. Dinin dünyadan çekip gitmediği ve gitmeye niyetinin olmadığı çok açıktır. Yine de, sekülerleĢme kavramı bugün olup bitenleri açıklama çabalarında önemli bir iĢleve sahiptir (Inglehard ve Norris; 2006: 4.. Konuyla ilgili olarak geleneksel sosyolojik hesapların anahtar unsurları zamanla sağlam temellere oturmakta ve ekonomik açıdan kırılgan nüfus bölgelerinde, özellikle kiĢisel yaĢamı tehdit eden risklerle yüz yüze bulunulan daha yoksul halklar arasında dindarlığın öneminin en 29 güçlü haliyle devam ettiği, dolayısıyla fiziksel, kiĢisel ve toplumsal zayıflık duygularının kiĢiyi dindar olmaya sürükleyen anahtar bir faktör olduğu, öte yandan dinî inanç, değer ve ibadetlerde düzenli bir aĢınmayı ifade eden sekülerleĢme sürecinin en açık Ģekliyle varlıklı ve güvenli postendüstriyel uluslardaki müreffeh toplumsal bölgelerde yaĢandığı anlaĢılmaktadır (Inglehard ve Norris, 2006: 13.. Nihayet sekülerleĢme demirden bir yasa değil, bir eğilimdir. Bir kimse, aĢırı derecede zengin ve bağnazlık derecesinde bir dindarlık örneği olan Osama bin Laden gibi vurucu istisnaları rahatlıkla görebilir; ancak böyle anekdotal kanıtların ötesine geçildiğinde bir yığın veri ve kanıtın ters yöne iĢaret ettiği görülmektedir. Büyüme çağında kendi Ģahsına, ailesine veya içinde yaĢadığı topluma yönelik ego-tropik tehdit ve tehlikeleri daha fazla yaĢamıĢ olan insanlar, daha güvenli, konforlu ve istikrarlı koĢullarda yetiĢmiĢ kimselere kıyasla dindar olmaya daha eğilimlidirler. Oransal olarak daha güvenli olan toplumlarda, dinin bütün izleri kaybolmuĢ değildir. Yapılan birçok araĢtırma, pek çok Avrupalının Tanrı‟ya olan resmî inancını hala koruduğunu ve resmî belgelerde kendisini “Protestan”, “Katolik” gibi ibarelerle tanımladığını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte bu toplumlarda dinin dirilik ve önemi ve insan yaĢamını belirleyip yönlendiren sürekli etkisi, tedricî olarak erozyona uğramaktadır (Inglehard ve Norris; 2006: 5.. Din, akĢam yemeği partilerinde birbirine karıĢmak zorunda değildir belki; ancak Avrupa‟nın politik mahfillerinde sürekli etkileĢim içinde olan ve tartıĢılan baĢlıklardan biri olduğu bilinmektedir. Kıtanın yerleĢik sekülarist geleneğine karĢın, din politik bir tema olarak bir kenara çekilmeyi reddetmektedir (Nelsen vd., 2010: 1-2.. Zengin uluslarda sekülerleĢmenin en ikna edici belirtileri, değerler ve davranıĢlar konusunda ortaya çıkmaktadır. EleĢtirel test uygulamaları, insanların hayatları konusunda söylediklerinin ve gerçekte yaptıklarının neler olduğu ile ilgilidir. Yirminci yüzyıl boyunca Kanada ve Ġsveç‟ten Fransa, Ġngiltere, Avusturalya kadar uzanan geniĢ bir spektrumda yer alan hemen hemen bütün endüstriyel toplumlardaki resmî kilise kayıtlarının insanlar ġabat ayini için sinagoga gittiklerinde sıraların çoğunun boĢ olduğunu rapor ettiğini göstermektedir. Son elli yıl zarfında Avrupa‟da kilise ayinlerine katılım oranını ölçüp yayınlayan araĢtırmalar bu olguyu doğrular niteliktedir; ancak BirleĢik Devletler kimi nedenlerle bu konuda bir istisna teĢkil eder. SekülerleĢme konusunda zengin uluslarda yaĢanan gidiĢata rağmen, bu durum dünyanın artık genel olarak daha az dindar olduğu anlamına gelmemektedir. Nitekim Ronald Inglehard ve Pippa 30 Norris‟in görüĢüne göre, dünyadaki sekülerleĢme trendi konusunda aĢağıda belirtilen maddelerin altının önemle çizilmesi gerekmektedir: 1. Bütün geliĢmiĢ endüstriyel toplumların halkları, son elli yıldır daha seküler eğilimlere doğru yönelmektedir. 2. Bununla birlikte, yaĢadığımız günlerde bir bütün olarak dünyada insanlar daha önce hiç olmadığı ölçüde geleneksel dinsel düĢüncelere sahiptir ve bu kitleler dünya nüfusunun önemli bir miktarını teĢkil etmektedir. Bu iki önerme ilk bakıĢta birbiriyle çeliĢiyor gözükse de, aslında öyle değillerdir. Birinci olgunun doğru olduğu gerçeği, ikinci önerme için yapılan hesabı doğrulamaktadır. Zira sekülerleĢme ve insanî geliĢmeler insanî verimlilik oranları üzerinde güçlü bir olumsuz etkide bulunmaktadır. SekülerleĢmenin en fazla ilerleme kaydettiği bütün ülkelerin pratik durumları açısından bakıldığında verimlilik oranının yerleĢik düzeyin çok altında seyrettiği, öte yandan geleneksel dinsel eğilimlere sahip olan toplumların verimlilik oranlarının yerleĢik düzeyini iki veya üçe katladığı görülmektedir. Onlar, dünya nüfusunun gittikçe artan bir kısmını barındırmaktadırlar. Dünyada kutsal ile seküler arasında gitgide açılmakta olan boĢluğun, kültürel değiĢim, toplumsal yapı ve dünya siyaseti açısından önemli sonuçlar doğuracağı anlaĢılmaktadır (Inglehard ve Norris; 2006: 4.) 1.5.Geleneksel SekülerleĢme Kuramları 1.5.1.Rasyonel Weltanschauung yaklaĢımı “Rasyonel Weltanschauung yaklaĢımı” olarak adlandırılan ve “dinsel inancın sonu” diye özetlenebilecek olan rasyonel dünya görüĢünün yükseliĢi fikri, Max Weber‟in büyülü, esrarengiz ve doğaüstü düĢüncesine uygun olarak dinsel kurumları yıpratmaktadır; ancak bu düĢünce “Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu” ile “Ekonomi ve Toplum” adlı yapıtlarındaki çalıĢmaları tarafından güçlü bir Ģekilde etkilenip yönlendirilmiĢtir (Mathieu, 1990: 10.. Önde gelen birçok sosyolog, bu yaklaĢımı 1960 ve 1970‟li yıllarda daha da ileriye götürmüĢlerdir. Bunlar arasında, Peter Berger, David Martin ve Bryan Wilson gibi isimler sayılabilir (Berger‟den aktaran Inglehard ve Norris, 2006: 7.. Bu açıdan bakıldığında, Aydınlanma Çağı ampirik kanıt standartları, doğal fenomenlerin bilimsel bilgisi ve teknolojinin evrensel egemenliğine dayalı olan rasyonel bir dünya görüĢü geliĢtirmiĢ, rasyonlizmin Batı Avrupa‟da dogmatik hurafelerin izlerini silip süpürerek kilisenin iddialarını inandırıcı olmaktan uzaklaĢtırdığı, inancın kaybının ise doğal 31 olarak dinin çözülmesine, kiliseye gidip ayinlere katılanların sayısının azalmasına, mezhepsel kimliklerin içinin boĢalmasına, inanç merkezli kuruluĢlara etkin bağlılığın temellerinin sarsılmasına ve bunun da sivil yaĢamda dindarlık vurgusu yapan siyasal partilere olan desteğin düĢmesine neden olacağı düĢünülmüĢtür. Bilim ve din, bilimsel bulgu ve açıklamaların Tanrı tarafından gerçekleĢtirilen özel yaratılıĢ inancına meydan okuyan Darwinist kuramın evrim teziyle Ġncil‟in YaratılıĢ I. ve II. bölümlerinin öğretilerinde geçen sözel bildirilerini darbelediği yer olan sıfır-miktar oyununda birbirleriyle doğrudan doğruya yüz yüze gelebilirler (Larson ve Witham, 1998: 313.. Daha önemlisi, bilimsel bilgi ile teknoloji ve mühendislik aracılığıyla yapılan uygulamaları, ayrıca örgün kitlesel eğitimin yaygınlaĢması, yeni bir kültürel sürece öncülük etmek suretiyle daha geniĢ ve yaygın bir etkide bulunabilirler. Nitekim Avrupa aydınlanmasını izleyen dönemde, rasyonel hesapların çekirdek metafizik inançların geleneksel otoritesini yavaĢ yavaĢ baltalamaya baĢladığı düĢünülüyordu. Weber, insan aklı tarafından fethedilmiĢ olan esrarengiz fikirleri, dünya dıĢı ilahî güçlerden ziyade, fizik, biyoloji ve kimya bilimlerinde bulunmuĢ mantıksal açıklamalara bağlı olarak geliĢtirilen teknolojik ürünlerin alt edip üzerinde egemen olacağı Ģeyler olarak değerlendirmiĢti. Tıp, mühendislik ve matematikte kaydedilen baĢ döndürücü ilerlemelerin yanı sıra 19. Yüzyıl boyunca yükselen modern kapitalizm, teknoloji ve üretim ensüstrisinin geliĢtirdiği maddî ürünler insan aklının doğayı denetim altına aldığı fikrini vurgulamakta ve güçlendirmekteydi (Wilson‟dan aktaran Inglehard ve Norris; 2006: 5.. Bir zamanlar doğaüstü güçlere, ilkel büyülere, tanrısal müdahalelere ya da kör kadere atfedilen kiĢisel felaketler, bulaĢıcı hastalıklar, doğal afetler ve uluslararası savaĢlar, tahmin edilebilir ve önlenebilir nedenlerin sonuçları olarak algılanma aĢamasına gelmiĢtir. Tanrısal otoritenin referansını kullanan papazlar, rahipler, hahamlar ve mollalar, modern toplumlarda sadece birer bilgi kaynağı olmuĢlardır. UzmanlaĢmıĢ meslek sahipleri, diplomalı ve sertifikalı eğitimciler, profesyonel ekonomistler, fizikçiler, fizyoterapistler ve mühendislerin pratik becerilerinin rekabet ettiği çağdaĢ yaĢamın her alanında artık en önemli ve güvenilir kimseler olarak algılanmamaktadırlar (Bell, 1999: 148.. Kiliseyle devletin birbirinden ayrılması, seküler, rasyonel, bürokratik devletlerin yükseliĢiyle teĢekkül eden temsilî hükümetler, ruhanî liderlerin, dinî kurumların ve iktidarı Tanrı‟dan aldığını iddia eden hânedan tipi kalıtsal yöneticilerin yerlerini almıĢtır. Steve Bruce, bu görüĢü Ģöyle özetlemektedir: “EndüstrileĢme, beraberinde getirdiği yaĢamın bölümlenmesi, 32 toplumun etkisizleĢmesi, bürokrasinin yükseliĢi, teknolojik bilinçlenme gibi değiĢimlerle birlikte, modernite öncesi toplumlarda olanın tersine, dini daha az bağlayıcı ve inanılır bir pozisyona geriletmiĢtir. Bugün, Batı dünyasında çoğu sosyal bilimci, tarihçi ve kilise liderinin vardığı sonuç budur” (Bruce, 2002: 36.. 1.5.2.ĠĢlevsel Evrim-Amacın Kaybı EndüstrileĢmiĢ toplumlarda iĢlevsel farklılaĢma terorileri tarafından önerilen iliĢkili bir baĢka açıklama tarzından söz etmek gerekir. “ĠĢlevsel evrim” olarak isimlendirilen ve “dinsel kurumlarda amacın kaybı” Ģeklinde formüle edilebilecek olan bu yaklaĢıma göre, toplumdaki dinsel kurum ve kuruluĢlar eski merkezî rollerini kaybetmektedir. Bu iddia, Emile Durkheim‟ın kendinden sonraki çalıĢmalara temel teĢkil eden “Dinsel YaĢamın Ġlkel Fromları” (The Elementary Forms of the Religious Life) adlı eserindeki çalıĢmalarından beslenmiĢ ve iĢlevselci görüĢ açısı 1950‟li yıllara kadar baskın sosyolojik yaklaĢım olmuĢtur (Durkheim, 1995: 102.. Bu açıklama biçimini geliĢtiren çağdaĢ teorisyenlere, daha sonra Steve Bruce, Thomas Luckman ve Karel Dobbelaere gibi düĢünürler de katılmıĢtır (Dobbelaere, 1999: 239.. ĠĢlevselciler Weber‟in ifade ettiği gibi dinin yalnızca bir inanç ve fikirler sistemi olmadığını, aynı zamanda doğum, evlilik ve ölüm gibi dönüm noktalarını ve mevsimsel döngüleri kutlamak için yapılan resmî ve simgesel törenleri de içerdiğini belirtmektedir. Durkheim‟a göre bu ritüeller bir bütün olarak toplum adına ve lehine bazı temel iĢlevler yürütürler. Bunlar, toplumsal uyum ve dayanıĢmayı geliĢtirme, düzen ve istikrarı koruma, böylelikle kolektif faydalar üretme gibi iĢlevlerdir. Durkheim bunun yanı sıra endüstrileĢmiĢ toplumların ana özelliğinin iĢlevsel farklılaĢma olduğu, o farklılaĢma içinde sağlık bakımı, eğitim, sosyal denetim, politika ve refah seviyesi gibi hizmetleri üstlenen uzmanlaĢmıĢ profesyoneller ve kuruluĢların, eskiden Batı Avrupa‟da özellikle manastırların, papazların ve yerel kiliselerin yerine getirdiği görevleri üstlendikleri kanısındadır. Ortaçağda inanç temelli gönüllü yardım kuruluĢların, örneğin sadaka evi, ruhban okulu ve tedavisi olanaksız hastaların kaldığı bakım evlerinin yerini, 19. Yüzyıl‟ın ortalarından 20. Yüzyıl‟ın baĢlarında kadar refah devletinin uygulamaları almıĢtır. Devletin büyüyüp güçlenmesiyle, iĢsiz, yaĢlı ve yoksul kesimler için devlet tarafından finanse edilen okullar yapılmıĢ, sağlık bakımı ve sosyal yardım ağları gerçekleĢtirilmiĢtir (Norris ve Ġnglehart, 2004: 6.. Çekirdek sosyal hedeflerinden uzaklaĢtırılmıĢ olan dinsel kurumların geleneksel doğum günü, evlilik, ölüm törenlerinin ötesindeki tüm manevî ve moral rolleri, endüstri toplumunda ağır 33 ağır silinip gidecektir. Evrimci iĢlevselcilik kuramı, savaĢı izleyen on yıllar içinde din sosyolojisinde bir ortodoksi ve dogma gibi görülmüĢtür. Söz gelimi Jagodzinski ve Dobbelaere, Batı Avrupa‟da kiliseye giden cemaatin sayısının azalmıĢ olmasına yönelik olarak Ģöyle bir açıklama getirmiĢlerdir: “Burada ortaya konulan bütün ampirik kanıtlar, iĢlevsel rasyonalizmle bağlantılı olan iĢlevsel farklılaĢma, gelenekten uzaklaĢtırma ve bireyselliği teminat altına almanın, özellikle savaĢ sonrası kuĢaklar arasında, kilisenin dünya iĢlerine müdahalesinin yıkılıĢı üzerinde toplam bir etkiye sahip olduğu varsayımı ile bağdaĢıktır” (Jagodzinski ve Dobbelaere, 1995: 115.. Kimileri buna karĢı çıkmıĢtır. Örneğin Verseij‟e göre, Ģayet bu tez doğruysa, örneğin çok geliĢmiĢ refah devletleri kurmuĢ olan ĠĢveç, Hollanda, Fransa gibi ülkelerde kilise cemaatlerinin çok daha fazla erimiĢ ve artan bir hızla erimeye devam ediyor olması gerekirdi (Verseij vd., 1997: 321.. Yine de, son on yıllar içinde, toplumsal ilerleme tezinin iĢlevselci kolunun çekirdek iddialarına karĢı gittikçe artan sayıda çekince bildiren eleĢtiriler yapılmaktadır. Toplumdaki iĢlevsel (görevsel) farklılaĢmanın kilisenin toplumsal amacında bir erozyona yol açtığı görüĢü, dinsel kurumların moral ve ruhanî çekirdek rollerinin mutlaka azaldığı ya da kaybolduğu anlamına gelmemektedir. Doğrusu, potansiyel olarak daha büyük bir önem kazanmıĢ bile olabilirler. 1950 ve 1960‟lı yıllar boyunca toplumsal geliĢme konusunda literatürü büyük ölçüde iĢgal eden iĢlevselci kuramın entellektüel modası yavaĢ yavaĢ geçmiĢtir. Bütün toplumların belirli sosyo-ekonomik süreçlerden geçerek ortak son nokta olan seküler demokratik devletlere doğru tek bir determinist yol boyunca ilerlediği fikri, topluluklar, toplumlar ve devletlerin çeĢitli değiĢim formlarını deneyimlediğine vurgu yapan çok kültürlü bir perspektifle zenginleĢen antropoloji, karĢılaĢtırmalı sosyoloji, karĢılaĢtırmalı siyaset cephelerinden giderek artan bir meydan okumayla karĢı karĢıya gelmektedir (Hagopian, 2000: 897.. EleĢtiri getirenler, toplumlar modernleĢtikçe ruhsal inanç ve amaçta kaçınılmaz ve düzenli bir kayıptan ziyade daha karmaĢık tarihsel ve ülkeler arası öğelerin açığa çıktığını ve o bağlamda örneğin kimi ruhanî liderlerin kiĢisel karizması, özel toplumsal olaylar ve dinî temelli bazı hareketlerin kitleleri sürüklemesi gibi birtakım faktörlerin etkisiyle dine ilginin farklı toplumların farklı zaman dilimlerinde iniĢ çıkıĢlarla dolu dalgalı bir seyir izlediğini öne sürmektedirler. Bazı gözlemciler bu iddiayı desteklemek için Pakistan‟daki siyasal partilerin baĢarı kazanmalarında toplumun dindarlığının, Latin Amerika‟da yaygın evanjelik eğilimin, Nijerya‟da etnik ve dinsel 34 çatıĢma ve katliamların ve Afganistan ile Irak‟ta 11 Eylül sonrasında yapılan dıĢ müdahalelerin ardından yaĢanan çok uluslu çatıĢmaların etkili oluĢuna iĢaret ederler (Rogers, 2002: 25.. Aynı zamanda, baĢka bir yerde yerel toplumsal koĢullar yüzünden dinsel inançlar bocalamaya baĢlamıĢ, örneğin Amerika BirleĢik Devletleri‟nde halkın Roma Katolik Kilisesi‟ndeki din adamlarının karıĢtığı sansasyonel olaylar dâhil olmak üzere cinsel istismar skandallarına karĢı yükselttiği tepkiler ve uluslararası Anglikan kilisesi lider kadrosu arasında eĢcinsellik konusunda yaĢanan derin fikir ayrılıkları gibi etmenler nedeniyle kilise kitlesel destekten yoksun kalmıĢ olabilir. Bu nedenle, Andrew Greeley günümüzde ateizme ve agnostisizme sürekli ve düzenli bir geçiĢ ya da Tanrı inancında herhangi bir kayıp olmadığına iliĢkin gözlemleri çerçevesinde Avrupa‟nın gelir seviyesi yüksek ulusları arasında bile dindarlığın çok çeĢitli türlerinin bulunduğuna iĢaret etmektedir (Tschannen, 1991: 41.. SekülerleĢme ile ilgili olarak Weber ve Durkheim‟ın yaptığı çalıĢmaların öncülük ettiği talep odaklı açıklamalar, son on yıl zarfında yoğun bir entelektüel saldırıya maruz kalmıĢtır. Rodney Stark Avrupa‟da kiliseye devam edenlerle ilgili tarihî göstergeleri gözden geçirdikten sonra, sistematik verilerden yoksun ve salt baĢarısız kehanetlerle ideolojik polemiklere dayanan sekülerleĢmenin ikna edici bir efsane olduğu sonucuna varmıĢtır: “Çok açıktır ki, Avrupa‟da kilise ayinlerine katılımın hızla düĢtüğü iddiaları, kısmî olarak çok abartılı eski dindarlık algısından kaynaklanmaktadır. Bugün itibariyle pek çok ülkede katılım düĢük olabilir; fakat bu modernite yüzünden değildir. Dolayısıyla, sekülerleĢmenin konuyla ilgisi bulunmamaktadır” (Stark, 2000: 260.. Jeffrey Hadden, sekülerleĢme kuramındaki varsayımların iyi test edilmiĢ canlı bir kuramdan ziyade, bir öğreti ya da doğma gibi göründüğünü öne sürerek, dinin zaman içinde büzülerek yok olacağı fikrinin ortaya çıktığı ve modernleĢmeye dair iĢlevsel modele uygun dönemin koĢullarının bir ürünü olduğunu dile getirerek, “Birbirleriyle ilintili ve tutarlı bir mantıklı önermeler dizgesindan çok, ucuz ve değersiz bir ideolojiyi andırıyor.” ifadesini kullanmaktadır (Hadden, 1987: 587.. Hadden, yeni ruhsal akımların ortaya çıkıĢı ve dinin politikayla iç içe kalma biçiminin sekülerleĢmenin tahmin edildiği Ģekilde gerçekleĢmediğini ifade ettiğine inanmakta ve sekülerleĢmenin baĢarılı olduğunu söyleyenlerin Avrupa‟nın geçmiĢindeki dinsel uygulamaları enikonu abartarak romantikleĢtirdiklerini ve aynı zamanda Latin Amerika‟daki Evanjelik DiriliĢ ve Batı Avrupa‟daki Yeni Çağ Ruhçuluğu gibi bu çağın dinî hareketlerinin topladığı güç ve beğeniyi hafife aldıklarını ileri sürmektedir. Son on yılda biriken 35 bilgi kütlesi, sekülerleĢme ile modernite süreçlerini birbiriyle iliĢkilendirdiği varsayılan bağlarla ilgili önemli soruları da gündeme taĢıyarak, dinî yaĢamın canlılığı üzerine ateĢli bir tartıĢma doğurmuĢtur (Inglehard ve Norris, 2006: 8.. 1.5.3.Dinsel Pazarlar Kuramı-Rekâbetin Sonu Dinî ürün ve hizmetlerin üretim ve tüketimi, insanoğlunun en uzun süreli sosyal etkinliklerinden biri olmuĢtur. Elbette ki, sosyal bilimciler dinî ibadet ve hizmetlere katılımı engelleyen ya da arttıran birçok farklı faktör üzerinde araĢtırmalar yapmıĢlardır. Bu arada araĢtırmacıların ilgisini en çok çeken konulardan biri, dinî etkinlik ve katılımla dinî çoğulculuk arasındaki iliĢki olmuĢtur; ancak pek çok kimse on yıllar boyunca bu durumun dinî katılımı yavaĢlattığına inanmıĢ, daha sonraları arada olumlu bir iliĢki olduğuna dair görüĢler güç kazanmaya baĢlamıĢtır (McBride, 2008: 88.. Ancak örneğin Chaves ve Gorski, yapmıĢ oldukları araĢtırma bulgularına dayanarak dinî çoğulculukla dinî katılım arasında çok açık bir doğru orantının bulunmadığı görüĢünü savunmuĢlardır (Chaves ve Gorski, 2001: 275.. Dinî çoğulculuğun dinî katılımı arttırdığı savı açısından bakıldığında, sekülerleĢme üzerindeki tartıĢmayı Ģekillendiren en etkili düĢünce dizgesi, genel hatlarıyla iki alt perspektife bölünebilmektedir. Bunlar, “talep yönlü ekol” ve “arz yönlü ekol”dür. Modernitenin ardından, kuĢkusuz sekülerleĢme gelecekti. Çünkü en zayıf noktası korku ve belirsizlik olan insanı, hayatına umut ve düzen veren dinle kandırmıĢlardı; ancak modernizosyonla birlikte bilim, teknoloji ve eğitim sayesinde o korku ve belirsizlik ortadan kalkacağı için hiç kimsenin dine gereksinimi kalmayacaktır. ġu anda cehaletten kaynaklanan bir talep vardır; ancak o talep moderniteyi izleyen zorunlu sekülerleĢme sürecinde yok olup gidecektir (Huber, 2005: 1.. Buna ilaveten, kimileri hükümet tarafından desteklenen ekonomik refah artıĢının sekülerleĢme sürecini hızlandırarak halkı daha düĢük bir dindarlık seviyesine çekeceği öngörüsünde bulunmuĢlardır (Gill ve Lundsgaarde, 2004: 416.. AnlaĢılmıĢ olacağı üzere, halk kitlesi üzerinde “aĢağıdan yukarıya” doğru odaklanan “talep yönlü” teoriler, dinî liderler ve kuruluĢların yaptığı giriĢim ve faaliyetleri hesaba katmaksızın, toplumlar endistrileĢtikçe dinî alıĢkanlıkların yavaĢ yavaĢ yok olacağını, halkın dinsel düĢünce ve simgelere karĢı daha duyarsız davranacağını ileri sürmektedir. Talep kökenli düĢünce okulu, dine yönelen talepleri etkileyen faktörlere de vurgu yapmıĢtır. Talep kökenli görüĢlerin iki ayrı kolu vardır ve her biri sosyoloji bilimindeki klasik çalıĢmalardan gelmekte ve yine her biri modernizasyonla sekülerleĢme arasında bir bağ olduğunu 36 varsaymaktadır. “Weberci” kol, modernizasyonun gerçekleĢmesi sürecinde doğal olarak dinî inançların kaçınılmaz olarak zayıflaması gerektiği noktasına odaklanmaktadır (Lechner 1991; 1113.. Buna karĢın diğer bir kısım araĢtırmacılar arasında, özellikle Barro ve McCleary GDP ölçümlerine göre toplumsal modernizasyon süreci ile dine olan talebin azalacağı öngörüsü arasında hiçbir nedensellik iliĢkisinin bulunmadığını öne sürmüĢlerdir (Barro ve McCleary, 2003: 778.. Buna karĢılık, dinsel kuruluĢlar konusunda “yukarıdan aĢağıya” doğru odaklanan “arz yönlü” teori, halkın dine olan talebinin süreğen ve ruhsal yaĢamın canlılığında topluluklar arası çeĢitlenmelerin onun dinsel pazarlara arzının bir ürünü olduğuna vurgu yapmaktadır. Arz odaklı düĢünenler arz yönlü faktörlerin dindarlık endeksini yükselttiği varsayımını temel alarak dinî lider ve kurumların, cemaatlerin inĢa ve muhafazasında stratejik bir rol oynadıklarını öne sürmekte ve temel olarak “Eğer bir kilise yaparsanız, insanlar oraya gelecektir.” Ģeklinde ifade etmektedirler. Bu alternatif hesapları göz önünde tutarak, her ne kadar bazı yerlerde kırılmalara uğramıĢsa da, talep odaklı perspektiften bakıldığında özgün sekülerleĢme teorisinin doğru olduğu sonucuna varılabilir. O halde, varoluĢsal güvenlik koĢullarına dayalı olan alternatif sekülerleĢme teorisi bu aĢamadan sonra ortaya konulabilir (Bruce, 2002: 34.. Öte yandan, uzun ömürlü sekülerleĢme kuramlarından etkilenen sosyal bilimciler modernitenin dine olan talebi nasıl etkileyeceği konusuna odaklanmıĢlardır. BaĢka bir ifadeyle, sekülerleĢmenin geçerliliğini reddedenler, dinin “arz”ı üzerine oluĢan dinî pazarın etkilerine vurgu yapmaktadır (Huber, 2005: 1.. Bu iki ekol içinde yapılan tartıĢmalar temelinde ĢekillenmiĢ olan “Dinsel pazarlar KuramıRekabetin sonu” adlı geleneksel sekülerleĢme teorisi ise, son dönemlerde geniĢ çaplı bir muhalefetle karĢı karĢıya olmakla birlikte, tek baĢına hiçbir kuramsal çerçevenin sahip olamayacağı kadar genel bir kabul görmemiĢtir. 1990‟ların baĢlarında ortaya çıkmıĢ olan rasyonel tercih kuramcılarının arz yönlü ekolü, halen tartıĢmalı olsa da, en popüler seçeneği sunmaktadır. Warner, son on yılda sayısız çalıĢmayı gerçekleĢtirmiĢ olması nedeniyle, söz konusu modelin yeni bir paradigmayı temsil ettiğini iddia etmektedir (Warner, 1993: 1044-1093.. Dinsel pazar kuramı, zaten sürekli olduğu varsayılan dine karĢı halk ilgisini göz ardı etmekte, onun yerine din ve vicdan özgürlüğüne ve dinsel kurumların rekabeti ile ilgili çalıĢmaların kendi “arz”ını oluĢturma koĢullarının ne durumda olduğuna odaklanmaktadır. Diğer pek çoğunun yanı sıra, söz konusu tezi savunanların baĢlıcaları, Roger Finke, Rodney Stark, Lawrence R. 37 Iannaccone, William Sims Bainbridge ve R. Stephen Warner‟dır (Stark ve Bainbridge, 1985: 230-252.. Özellikle Warner, dinsel özgürlüğün ve dinsel kuruluĢların özgür faaliyetlerinin önemini önceleyip vurgulamıĢ, bu çerçevede yaptığı çalıĢmalarla aynı teze önemli düĢünsel katkılarda bulunmuĢtur (Warner, 1993: 1044-1093.. Daha önceleri egemen olan yaklaĢım, çoğulculuğun (pluralism) dinsel inancı yıprattığı yönündeydi. Protestan Reformculuğu, alternatif inanç ve doktrinlere vurgu yapan çok çeĢitli mezheplerin ortaya çıkıĢına yol açarak Batı Hıristiyanlığını parçalanmaya götürmüĢtü. Durkheim‟ın bakıĢ açısına göre, bu durum Ģüphecilik tohumları saçarak ikna edici bir tek teolojik inanç kütlesinin olası egemenliğini tahrip etmiĢti (Durkheim, 1995: 159.. Nitekim bağlam açısından Peter L. Berger de aynı görüĢü savunmuĢ, söz konusu reform giriĢimlerinin Hıristiyan dünyasında bir bölümlenme ve güç kaybına neden olduğu fikrini ısrarla vurgulamıĢtır (Berger, 1967: 112-113.. Ağırlıklı olarak piyasadaki firmaların müĢteri çekip pazar paylarını arttırmaya çalıĢmalarına dikkati çeken arz yönlü ekol, bunun tersini öne sürmektedir. Dinsel pazar yaklaĢımında çekirdek önerme, dinsel mezhep ve hareketler arasındaki canlı rekabetin dine olan ilgi ve katılım üzerinde olumlu bir etkide bulunduğu esasına dayanmaktadır. Dinin bazı yerlerde canlılık kazanmasına karĢın baĢka bazı yerlerde zayıflıyor olmasının açıklaması, dinî kuruluĢlar ve önderlerin enerji ve eylemleri çerçevesinde aranmalıdır. Belirli bir toplumda ne kadar çok kilise, mezhep ve inanç mücadele ederse, rakip liderler kendi cemaatlerini yaĢatmak ve korumak için o kadar sıkı bir mücadele verme gereksinimi duyarlar. Bu yaklaĢımın taraftarları, BirleĢik Devletler‟de dinsel inanç ve ibadetlerin süreğen canlılığının, ülkedeki çok çeĢitli dinsel inanç kurumlarının varlığının, dinsel kurumlar arasındaki güçlü çoğulcu rekabetin, din özgürlüğünün ve din ile devlet arasındaki anayasal ayrıĢmanın beslendiğini iddia etmektedir (Finke ve Iannaccone, 1994: 30.. Günümüzde Amerika‟da bulunan Katolikler, Episkopalianlar ve Luteryanlar gibi daha eski ve köklü mezhepler, daha fazla zaman ve enerji talebinde bulunan, ancak daha canlı dinsel deneyimler sunan rakip evanjelik kiliselerinin sert karĢı rüzgârı ile yüzleĢme halindedir (Smith, 1992: 322.. 38 Hout ve arkadaĢları, bu yüzleĢmenin dinsel deneyimi yaĢamak isteyen kitlelerin çoğalmasına olumlu etkilerde bulunduğu yönünde veriler sunarak aynı yargıya önemli katkılarda bulunmuĢlardır (Hout vd., 2001: 468.. Diğer taraftan, bunun aksine hükümetin yaptığı düzenlemeler ve malî yardımlarla bir tek dinsel kurumun, örneğin kurumsal kiliselerin baskın hale geldiği toplumların yeniliğe kapalı, kaygısız din adamları ve bir anlamda can çekiĢme noktasına gelmiĢ cemaatlerin oluĢtuğu koĢulları ürettiği gözlemlenmiĢtir. Stark ve Finke, yerleĢik kiliseleri devlet yasalarının düzenleyip malî yönden desteklediği, diğer rakip kiliselere ise kısıtlamalar getirdiği Kuzey Avrupa‟da “toplumsallaĢtırılmıĢ din”in baskın olduğunu ve bu sürecin dinsel tekelle birlikte umursamaz din adamı ve tembel cemaat profillerini güçlendirdiğini ifade etmektedir (Stark ve Iannaccone, 1994: 245.. Yine de, on yılı aĢkın bir tartıĢma ve çalıĢma sürecinden sonra arz odaklı iddia, dinsel çoğulculuğun dinsel katılımı beslediği yönündeki görüĢlerin halen tartıĢma konusu olduğunu ileri sürmektedir. Buna yönelik eleĢtiriler ise, karĢılaĢtırmalı veri ve delillerin bir kısmının kuramın kendisiyle tutarlılık içinde olmadığını, örneğin Güney Avrupa‟daki birçok ülkede Katolik kilisesinin tekelci rolüne rağmen öteki cemaatlerin devam eden gücünü açıklamada sorunlar yaĢadığını dile getirmektedir (Verweij ve Nauta, 1997: 319.. Diotallevi, söz konusu bölgede tekel dıĢında kalan kilise ve cemaatlerinin daha diri ve aktif bir hareket ve etkinlik içinde olduklarına iĢaret etmektedir (Diotallevi, 2002: 152.. Norris ve Inglehart ise, kilise ayinlerine devam alıĢkanlığının daha düzenli ve süreğen olduğu Güney Avrupa ile seküler ve çağdaĢ Kuzey Avrupa kıyaslandığında ortaya çıkan zıtlığın varlığını koruduğunu, aynı farkların merkezî Avrupa ile Doğu Avrupa arasında da mevcut olduğunu ifade etmektedir (Norris ve Inglehart, 2006: 226.. Bu açıklama biçimin desteklemek için kullanılan dinsel çoğulculuğun en yaygın ampirik ölçeğinin, daha sonraları kırılgan ve istatistiksel açıdan kirletilmiĢ olduğu kanısına varılmıĢtır (Voas vd., 2002: 225.. Öte yandan, din sosyolojisi üzerine Chaves ve Gorski tarafından yapılmıĢ ve akademik literatürde yayınlanmıĢ olan iki düzineden fazla ampirik çalıĢma serisinin baĢtan aĢağı gözden geçirilmesi, bu kuramla ilgili sert eleĢtiriler ortaya çıkarmaktadır. Buna göre, dinsel çoğulculuk ve katılımın genel ve olumlu anlamda diğer seçeneklerin varlığı ile ilintili olduğu iddiası, bir baĢka deyiĢle, dinin incelemesine iliĢkin olarak ortaya konulan pazar yaklaĢımının çekirdek 39 ampirik hipotezi yeterince desteklenmemekte olduğundan, metodolojik zemindeki karĢı kanıtları itibarsızlaĢtırmaya yönelik giriĢimler reddedilmelidir. Dinsel çoğulculukla dinsel katılım arasında kurulan pozitif iliĢki, yalnızca sınırlı birkaç bağlam içinde bulunabilmektedir (Chaves ve Gorski, 2001: 276.. Dolayısıyla günümüzde sürüp giden tartıĢmalar, sekülerleĢme konusunda geleneksel Weberci ve Durkheimci tezler üzerine kayda değer miktarda kuĢku atmakla birlikte, dinsel pazar kuramını kabul etmenin zeminlerinin gerçeklerden daha çok inanç etmenine dayandığı da yeterince açıktır. Talep süreğen olduğundan ötürü dindarlıktaki çeĢitliliğin bol arz yoluyla üretilmesi gerektiği savına dayanan arz odaklı açıklama biçimi, sosyal bilimlerde henüz genel bir kabul görmüĢ değildir (Verweij ve Nauta, 1997: 312.. 1.6.Dindarlık Kavramı ve Ölçümüne ĠliĢkin YaklaĢımlar Dindarlığın tanımlanmasında yaĢanan sıkıntılar, her Ģeyden önce din kavramının tanımında yaĢanan zorluğa bağlıdır. Bu anlamda, dinin her bireye göre farklı anlamlar taĢımakta olduğunun ve herkesin dini içinden geldiği toplumsal ve kültürel bağlamlarla biliĢsel süreçleri açısından farklı Ģekillerde algıladığının altını çizmek gerekmektedir. Dahası, aynı dinî gelenek içinde bile din kavramı, birey ve toplumla olan iliĢkisi açısından çok farklı algı ve yorumlarla biçimlenebilmektedir. Nitekim insanlık tarihi, dinlerin statik değil, hep dinamik güçler olduklarını göstermiĢtir. Bu dinamizm onları yalnızca bireysel yaĢam alanında değil toplum düzeyinde de canlı ve yaĢanır kılmıĢtır. O nedenle, dinler monolitik (tek parça) inanç sistemleri olarak algılanamazlar. Çünkü dine dair monolitik yaklaĢımlar, dinsel deneyimin çeĢitlenmesi olgusu ile dinsel yönelimin farklı ifade biçimlerini kabullenmekte zorluk yaĢamaktadır (Baalbaki, 1991: 198.. Hakkı KaraĢahin, dindarlığın kavram olarak bireysel dinî ibadetlerin yapılma sıklığı veya yoğunluğu ile tanımlanmaya çalıĢılan bir kavram olduğunu, bu anlamda dinî bir inanç sisteminin yapılmasını öngördüğü pratikleri düzenli bir Ģekilde yerine getiren kimselerin dindar olarak nitelendirilebileceğini ifade etmiĢtir (KaraĢahin, 2007: 62.. Ahmet Onay‟a göre ise, din sadece inanan ile inanılan varlık arasındaki subjektif iliĢkilerden ibaret bir olgu değildir. Din aynı zamanda bireyin duygu, düĢünce ve davranıĢlarını etkileyip Ģekillendiren bir olgudur. Bu etkinin doğal sonucu olarak, bireyin çevresi ile kurduğu sosyal iliĢkilerin niteliği ve yaĢam tarzı da değiĢmektedir. Bu açıdan birey ile Allah arasındaki manevi bağ “din”, bu bağın bireyin hayatına yansıma Ģekli de “dindarlık” olarak adlandırılabilir (Onay, 2004: 17.. Bağlam açısından insanın Tanrı ve tanrısal bir ileti olarak dinle iliĢkisinin olumlu seyrini ifade eden “dindarlık”, bir yönüyle 40 bireyin din tarafından olumlu kabul edilen veya öğütlenen tutum ve davranıĢları çerçevesinde sürüdürdüğü hayat tarzı olarak düĢünülebilir. Dindarlığın temelinde Allah‟a inanma ve O‟nu tanıma vardır (Uysal, 2006: 46.. Thomas L. Benson, dindarlığı dinî inanç ve pratiğin karmaĢık fenomeni olarak tanımlamıĢtır (Benson, 2002: 107.. Bugüne dek dindarlık kavramı üzerinde birçok araĢtırma ve çalıĢmalar yapmıĢ olan din sosyologları, dünyada binlerce farklı türünün bulunması nedeniyle ciddî bir zorlukla karĢı karĢıya bulunan dindarlığın tanımında yaĢanan zorluğu aĢabilmek için temel olarak iki yaklaĢım geliĢtirmiĢlerdir. Bu bağlamda Batı‟da yapılan bazı ampirik din sosyolojisi araĢtırmalarına dayanan bazı yapıtlarda, dindarlık “dinî gurup üyeliği” veya “bireysel tutumlardaki dinî farklılaĢma” esaslarına bağlı olarak tanımlanmaya çalıĢılmıĢtır. Birinci yaklaĢım, insanların dinî kurum ve topluluklarla olan iliĢkilerini merkeze almaktadır. Bu yaklaĢıma göre düĢünen kimi din sosyologları, insanların tutum ve davranıĢlarındaki farklılıkları içinde yer aldıkları dinî grupla aralarındaki iliĢkilere göre gözlemlemeye ve ölçmeye çalıĢmıĢlardır. Doğal olarak bu yaklaĢım, teknik açıdan dindarlıktan daha çok dinsel kurum ve topluluğa odaklanmaktadır. Ġkinci yaklaĢımda ise, dindarlık bireysel özellikler, eğilimler ve diğer bazı benzer değiĢkenler açısından ele alınmaktadır (Johnstone, 1992: 59-60.. En yalın terimlerle söylemek gerekirse, dindarlık kavramı özünde bir kimsenin canlı dinî duyguları ve davranıĢlarıyla belirlenen Tanrı inancı bağına göndermede bulunur. Bir kimsenin Tanrı‟ya olan inancıyla o yöndeki duygu ve yaĢantıları ne kadar güçlüyse, o kadar iyi bir dindardır; ancak dindarlık kavramı ile eĢ anlamlı oldukları sanılarak sık sık kullanılan “ortodoksi”, “itikat”, “iman”, “sofuluk”, “muhafazakârlık”, “adanmıĢlık” ve “kutsallık” gibi ifadeler, gerçekte dindarlıkla tam olarak eĢdeğer değildir. Holdcroft‟un haklı olarak öne sürdüğü Ģekliyle, bunlar olsa olsa dindarlığın farklı boyutlarının yansımalarıdır (Holdcroft, 2006: 89.. Uzunca bir zamandır din psikolog ve sosyologları tarafından dindarlığı ya da dinsel bağlılığı anlamak ve ölçmek amacıyla geliĢtirilmiĢ olan önemli yaklaĢımlar ve kuramlar vardır. Bu insanlar, geçen yirmi yıl boyunca dinsel bağlılığı kavramsallaĢtırmak ve ölçmek için azımsanmayacak kadar zaman ve enerji harcamıĢlardır (Roof, 1979: 17.; ancak Wearing ve Brown‟ın iĢaret ettiği üzere, dinsel inanç, davranıĢ ve tutum bağlamında dindarlık kavramına iliĢkin çok boyutluluk sorunsalı kronik bir çözümsüzlüğe mahkûm görüntüsü içinde varlığını korumaktadır. Dindarlık bağının doğasına iliĢkin tartıĢmalar, yalın ve indirgemeci savlardan 41 kavramın bütüncül veya kimi kuramsal çerçevelerin senteziyle daha karmaĢık alanlara doğru uzayıp giden çok boyutlu bir sorun olup olmadığı yönündeki savlara kadar çeĢitlenmektedir (Wearing ve Brown, 1972: 143.. Dindarlığın ölçümü ile ilgili bir saha araĢtırmayı yürüten kimselerin, öncelikle iki önemli tartıĢmayı kavrayıp birbirinden ayırt edebilmiĢ olması gerekir: Birincisi, din sosyologları arasında dindarlık kavramının boyutları hakkında 1950‟lerde baĢlamıĢ, 1960‟larda ve 1970‟lerin baĢında sıcaklığını korumuĢ olan ilk tartıĢmadır. Ġkincisi, dinin değiĢen formları hakkında 1960‟lı yılların sonunda baĢlamıĢ olan ve günümüzde halen devam eden tartıĢmadır (Billiet, 1992: 28.. Bir teorisyen olarak dindarlık kavramıyla ilgili ilk çalıĢma ve araĢtırmalara imza atanlardan biri olan Gerard Lenski, dinsel yönelim ve dinsel gruplara katılımı çözümlemede “dört boyutlu model”i geliĢtirip akademik dünyanın dikkatine sunmuĢtur (Lenski, 1961: 21-24.. Burada sözü edilen boyutların ilki dinî ibadet ve ayinlere katılmayı ifade eden “çağrıĢımsal boyut”, ikincisi kiĢinin dini açısından ön seçimli tercihle belirlediği iliĢkilerin sıklığıyla ilintili “komünal boyut”, üçüncüsü kiĢinin zihinsel planda kilisenin emrettiği doktrinleri kabulüne göndermede bulunan “doktrinel ortodoksi boyutu”, dördüncüsü ise kiĢinin dua, ibadet, meditasyon ve dinsel yaĢantılar vasıtasıyla Tanrı ile arasında kurduğu özel ve kiĢisel dostluğu içeren “adanmıĢlık boyutu”dur. Diğer bir deyiĢle Lenski, “dine bağlılığın çağrıĢımsal sıklığı”, “cemaat tercihi ve ön seçimli iliĢkilerin sıklığı”, “doktrinel ortodoksi” ve “Tanrı‟yla adanmıĢça ortak yaĢam ve paylaĢım” Ģeklinde dört asal boyuttan söz etmiĢ olmaktadır (Lenski, 1961: 41.. King “Tanrıya karĢı rıza ve kiĢisel sorumluluk”, “cemaat etkinliklerine katılım”, “kiĢisel dinî yaĢantı ve deneyim”, “cemaat içinde kiĢisel bağlar”, “kuĢkuya karĢı zihinsel sözleĢmeye sadakat”, “dinsel geliĢim ve büyümeye açıklık”, “dogmatizm”, “dıĢsal uyum”, “parasal davranıĢ ve tutum” ve “din hakkında konuĢma ve okuma” sıralaması içinde on temel boyut üzerinde durmaktadır (King, 1967: 179.. Genel olarak din ve dindarlık kavramlarını inceleyip sorgulayan çalıĢma ve araĢtırmalar yapmakla ünlenmiĢ olan M. King ve C. Y. Glock gibi yazarlar, daha sonra değinileceği gibi Verbit hariç olmak üzere, dindarlığı ölçmek için genellikle “boyutlar” terimini kullanmaktadırlar (King, 1967: 173-185; Glock, 1972: 38-56.. Glock farklı pek çok detaya rağmen bütün dünya dinlerinin genel ortak çizgilere sahip olduklarını öne sürmüĢ, dindarlığa dair “beĢ çekirdek boyut”tan söz etmiĢtir (Glock, 1972: 39.. Bunlar, “deneyimsel”, “ayinsel”, “ideolojik”, “entelektüel/zihinsel” ve “sonuçsal” boyutlardır. Ona göre, dindarlığın deneyimsel boyutu, 42 ululuk, coĢku, korku, alçakgönüllülük, zevk ve huzur Ģeklinde nihaî (sonuçsal) gerçeklik veya dinî duyguların deneyimlenmesinin doğrudan bilgisine eriĢme konusunda ulaĢılan baĢarıya göndermede bulunmaktadır (Glock, 1972: 40.. Glock‟un dindarlık kavramına getirdiği boyutlar, daha sonra Nudelman ve O‟Connell tarafından yapılmıĢ olan en az dört alan araĢtırmasından elde edilen verilerle geniĢletilmiĢtir (Nudelman, 1971: 42-56; O‟Connell, 1975: 198-207.. Bu yazarlardan baĢka, örneğin Fukuyama dindarlık tanımına iliĢkin olarak dört boyut önermesi sunmuĢtur: BiliĢsel boyut, mezhepsel boyut, akide boyutu ve adanmıĢlık boyutu (Fukuyama, 1960: 154-161.. Allport ve Ross “dıĢsal” ve “içsel” Ģeklinde iki ana boyut üzerinde durarak onlarla ilgili tanımlamalara girmiĢ (Allport ve Ross, 1967: 432-443., Bergan ve McConatha dinî inançlar ve katılımla çağrıĢımlı birkaç boyuta iĢaret etmiĢ (Bergan ve McConatha, 2000: 23-34., Ellison ve diğerleri “özel adanmıĢlık hali”, “ibadetlere devam” ve “mezhepsel bağ” Ģeklinde üç boyut üzerine odaklanmıĢ (Ellison vd., 1989: 100-123., Ellison ise daha sonra bunları biraz geniĢleterek dindarlık kavramıyla ilgili “mezhepsel bağlar”, “sosyal bütünleĢme”, “kutsalla ilgili kiĢisel duygular” ve “varoluĢsal kesinlik” baĢlıkları altında dört boyutu incelemiĢtir (Ellison, 1991: 80-99.. Bütün bu yazarlardan “boyutlar” terimini kullanmamıĢ olan tek kiĢi Verbit (1970. olmuĢtur. Yazar “boyut” yerine “parça” terimini kullanmıĢ, dindarlıkla ilgili olarak “ritüel”, “doktrin”, “duygu/heyecan”, “bilgi”, “ahlakî kurallar” ve “cemaat” Ģeklinde altı parçalı bir önermede bulunmuĢtur; ancak yine de “parça” terimini “boyutlar”ı içine alacak bir nitelikte kullanmıĢtır (Holdcroft, 2006: 89-103.. Bununla birlikte hangi terim kullanılmıĢ olursa olsun, bu yazarların dindarlığa iliĢkin olarak sunmuĢ olduğu çekirdek boyutlar ve parçaların dıĢlanmadığı kolayca görülebilmektedir. Bu yüzdendir ki, anılan bütün boyut ve parçaların dört temel kategoriye indirgenmesi olasıdır. Bunlar, “inanç”, “bilgi”, “uygulama” (ibadet, ayin vb.) ve ”tecrübe”dir. Boyut ve parçalarla ilgili bu dört kategori ne denli üstünse, kiĢinin dindarlık derecesi de o denli yüksek olacaktır (Lewis ve Cruise, 2006: 213-225.. ġüphesiz ana hatlarıyla bu dört kategori, Ġslam dinine göre dindarlığı ölçmeye yarayacak temel ölçütler olarak da kullanılabilirler; ancak olay spesifik boyut ve parçalara geldiğinde, bunlar farklı olmak zorundadır. Zira söz konusu boyut ve parçalar, baskın olarak Hıristiyan inancına sahip olan deneklerin düĢünce ve deneyimleri üzerinde geliĢtirilmiĢ ölçeklerdir. Dolayısıyla, bu metodolojik yaklaĢımların genel hatlarıyla Hıristiyanlık dıĢında kalan dinlere mensup olan bireylerin deneyimleriyle, özellikle de Ġslamî yönelimin oluĢumuyla örtüĢüp örtüĢmediği konusu tartıĢmaya açık görünmektedir (Salleh, 2012: 267.. 43 Sosyolojik araĢtırmalar farklı din veya mezhepler mensup olan kimselerde gözlemlenen inanç, davranıĢ ve aidiyet olguları arasında giderek artan bir iliĢkisizlik halini açıklığa kavuĢturmuĢ gibi görünüyorsa da, bu üç boyut temelde kiĢinin dindarlığının birer göstergesi olarak genel bir kabul görmektedir (Cesari, 2013: 2.. Literatürde özellikle dinsel aidiyet kavramı ile ilgili net bir tanım ortaya konulmamıĢ olsa da, değerli bir çerçeve ve gerekçelendirme oluĢturulmuĢ sayılabilir (Smidt vd., 2009, 9.. BaĢka bir yönüyle, dinî aidiyet daha büyük bir düĢünce, bestelenmiĢ bir çekim merkezi, kimlik ve biliĢsel yapının kaleme alınmasına benzer. Ġnanç bilginin, aidiyet ise üyeliğin bir adım ötesindedir (Marshall, 2002: 360.. Durkheim‟in bakıĢına göre ise, sembolizm ve düĢünceler dinin kökenlerinin ve ana yapısının anlaĢılmasında davranıĢa göre ikinci sırada yer alırlar (Durkheim, 1987, 1972: 220.. Sosyal bilimler dinî aidiyetin önemli olduğunu kabul etmekle birlikte, sınıflandırma için daha uygun tipolojinin ne olması gerektiği konusu son yarım yüzyıl boyunca yoğun bir Ģekilde tartıĢılmıĢtır. Bugün dinsel yaĢantının ölçüm ve değerlendirmesinde temel teĢkil eden baĢlıca etkenlerin sınıflandırılması sorununa iliĢkin olarak farklı kavramlara odaklı üç yaklaĢım biçimi söz konusudur: Kimlik, inanç ve üyelik… Örneğin Evanjelikleri öz kimlik stratejisini kullanarak sınıflandırma giriĢimlerinden biri, katılımcı olarak kendini “yeniden doğmuĢ” olarak adlandırmanın evanjelik bir sınıflandırma için yeterli bir koĢul olduğunu öne sürmüĢ olan Gallup adlı araĢtırma kuruluĢu tarafından yapılmıĢtır. Ne yazık ki, bu durum ölçüm konusunda zorluklara ve gereğinden fazla sınıflandırmaya neden olmuĢtu. Çünkü bütün Protestan Hıristiyanlarının yarısından fazlası, Katoliklerin kayda değer bir bölümü, kilise müdavimi Ortodokslar, dahası Musevîlerin yüzde yedisi “yeniden doğmuĢ” olma fikrine vurgu yapmıĢtır (Hackett ve Lindsay, 2008: 507.. KuruluĢ, bu ölçme sorunları yüzünden sınıflandırma Ģemasını daha önce terim olarak “Gallup ölçeği” diye adlandırılan ölçeğe dönüĢtürmüĢtür. Bu yeni ölçüm yöntemi, üç maddeden oluĢmaktaydı: “Katılımcı Ġncil‟in tam ve abartısız çevirisi veya yorumunu okudu mu?”, “Yeniden doğuĢ duygu ve deneyimini yaĢadı mı?” ve “BaĢkalarına Ġncil‟i öğretti mi?” Kendini kimliklendirme stratejisinde altının çizilmesi gereken önemli bir diğer nokta, evanjeliklerin genel nüfus içindeki oranının, Smith ve arkadaĢlarının 1998 yılında yaptığı bir araĢtırmada olduğu gibi % 7‟den, Gallup‟un 1999 yılında yaptığı bir çalıĢmanın sonunda ortaya koyduğu Ģekliyle % 47‟ye kadar değiĢiklik göstermekte olduğudur (Gallup ve Lindsay‟dan aktaran Burge, 2011: 6.. 44 Sınıflandırma konusuna ikinci bir yaklaĢım, bir anket aracılığıyla iletilen bir dizi inanç sorularına dayalı olarak geliĢtirilmiĢtir. Ġnanç kriterini kullanan en dikkat çekici çalıĢmalardan biri, evanjelik bir araĢtırmacı olan George Barna‟nın araĢtırmasıdır. Barna'nın “yeniden doğuĢ” sınıflandırması için gerekli koĢulları, katılımcıların “Ġsa Mesih ile kiĢisel bir ahitleĢme yaptım ve bu benim hayatımda hala önemlidir.” ifadesinin yanı sıra “Günahlarını itiraf ettiği ve Ġsa Mesih‟i kurtarıcısı olarak kabul ettiği için, kiĢi öldükten sonra cennete gidecektir.” ifadesini onaylamada çifte bir kriterle karĢılaĢmaları gerektiği yargısına dayanmaktadır. Barna bu ifadeyi kabul etmek suretiyle, “Kendinizi yeniden doğmuĢ hissediyor musunuz?” Ģeklindeki dolaysız soruya “Hayır” yanıtını vermiĢ olan katılımcıları bile “yeniden doğmuĢ” olarak sınıflandırmakta, hatta daha da ileri giderek evanjeliklerin toplumun “yeniden doğmuĢ” olarak tasnif edilen daha küçük olan alt kümesi olduklarını ve bir kimseye evanjelik etiketinin ġeytan, sonsuz yaĢam, kiĢinin yaĢamında dinin öncelikli ve görünür halde olması ve benzeri yedi soruya verdiği yanıtlar sebebiyle isnat edilmekte olduğunu öne sürmektedir. Bu iki aĢamalı sınıflandırma Ģemasının vardığı nihaî nokta, BirleĢik Devletler‟de “yeniden doğuĢ”a inanan büyük bir kesimin (% 40. olduğunu, ancak böyle hisseden çok daha küçük bir evanjelik sayısının bulunduğunu (% 7. öne sürmektedir. Bu yaklaĢımın dinsel inançla ilgili sorunu, inancı bağlılıkla karıĢtırıyor olmasıdır (Barna, 1994: 77.. Dinsel inancı nicel olarak tanımlamayı tercih eden baĢka bir yaklaĢım, bireylerin dinsel inançlarının ele alınıp kullanılmasını öngörmektedir. Örneğin Rodney Stark, yaptığı araĢtırmada dindar bireylerin inançlarının günlük yaĢamdaki öncelik ve üstünlüğüne önemli ölçüde yer vermiĢtir. Stark ve Glock, “Teoloji ya da dinsel inanç, bağlılığın kalbindedir.” diye yazmıĢlardır (Stark ve Glock, 1968: 16. Bu iddia, Stark‟ın bireyin inancının kutsal olanın ruhsal algısından akıp gelen dinsel davranıĢlar olduğu tezine dayalı olarak “Tanrı önemlidir, ibadet önemli değildir.” ifadesini kullandığı sonraki çalıĢmalarında da tekrar edilmektedir (Stark, 2000: 471.. Diğer bazı düĢünürler de, dinsel adanmıĢlığın tüm dıĢsal belirtilerinin, özellikle dinsel yandaĢlar topluluğunun yapılandırdığı bir inanç sisteminden kaynaklandığını söyleyerek benzer bir anlayıĢı öne sürmüĢlerdir. Onların görüĢüne göre dinsel inançlardan doğan nihaî sonuç, dinsel inancın içsel bir itkiyle bireyin bir davranıĢa motive olmasını sağladığı yönünde somutlaĢmaktadır (Smidt‟ten aktaran Burge, 2011: 1-17.. Bir sınıflandırma Ģeması geliĢtirmeyi hedefleyen daha yeni giriĢimler, özellikle dinsel bağlılığa odaklanarak bu gizli tuzaktan kurtulmuĢlardır. Bunu kararlaĢtırmanın en yaygın ve iĢe yarar yolu, katılımcının nerede ibadet ettiğini değerlendirmektir. 1950 ve 60‟lı yıllarda, 45 sınıflandırma genellikle “protestan”, “Katolik”, “Yahudi” ya da “Dini Olmayan” maddelerinden ibaret olurdu. Bununla birlikte sınıflandırmda en önemli geliĢmelerden biri, yaygın kullanımda “Fund sınıflandırması” diye anılan yöntem olmuĢtur. Tom Smith‟in kurduğu bu yapı, sınıflandırmadan mezhep öğesini dıĢlayarak bunun yerine her mezhebi köktenciden liberale kadar yayılan üç duraklı bir ölçeğe yerleĢtirmiĢ ve bu kodlama araĢtırmacılar için anketlerde oldukça sıkıcı görülen her mezhebi bir kategoriye koyarak sınıflandırma iĢini tamamlamayı daha kolay hale getirmekle beraber, aynı zamanda hızlı bir Ģekilde yalınlaĢtırıp hamlaĢtırmıĢtır (Smith, 1990: 225-245.. Dinsel aidiyet yaklaĢımının en geçerli tekrarı ise, yaygın olarak “Reltrad sınıflandırması” diye bilinen savdır. Fund sınıflandırması tarafından ortaya konulan sırasal (ordinal) yaklaĢımı tatmin edici bulmayan Steensland ve arkadaĢları (2000., ana hat Protestanlarının Evanjeliklerin sadece rafine veya seyreltilmiĢ bir türü olmadıklarını, ancak daha yerinde bir ifadeyle tamamen farklı bir dinsel gelenek oluĢturduklarını iddia etmiĢlerdir. Böylelikle dinin sınıflandırmasının sırasal olması gerektiğini düĢünmek yerine, isimlendirmeye dayalı (nominal) bir yaklaĢımı benimsemiĢlerdir. Reltrad yaklaĢımından çıkan sonuç, yedi farklı dinsel grubu göstermektedir: Bunlar, Evanjelik Protestanlar, ana akım Protestanları, siyah Protestanlar, Roma Katolikleri, Yahudiler, diğer dinsel kimlikler ve dinsel kimliği olmayanlardır (Steensland vd., 2000: 79.. Reltrad sınıflandırma cetveli, geçen on yılda sosyoloji ve siyasal bilimler alanlarında yaygın olarak kullanılmıĢtır (Mockabee, 2007: 236.. Reltrad‟ın alandaki popülaritesine rağmen baĢka tipolojiler de geliĢtirilmiĢtir. Örneğin sosyoloji literatüründe Sherkat tarafından yapılan çalıĢmalarda katılımcıları on iki farklı gruba ayırmak amacıyla mezhepsel sınıflandırma yöntemi kullanılmıĢtır. Bu yaklaĢım, Lutheryenleri ve Episcopalları gelenekçi ana hat Protestan mezheplerinden ayırarak alt bölümlere ayırmıĢ, ayrıca Baptistleri Pentecostallar gibi diğer muhafazakâr kiliselerden ayrı tutmuĢtur (Sherkat, 2001: 1469.. Daha sonra, John Green her dindar aileyi üç davranıĢ veya tutum konusunda alt bölümlere ayırarak sınıflandırmanın on sekiz katogorisini üretmek için gelenekselci-merkeziyetçi-modernist yapıdan yararlanan farklı bir mezhepsel sınıflandırma modeli geliĢtirip kullanmıĢtır (Green, 2004: 55.. Bununla birlikte, dinsel inançlarda daha geniĢ uzlaĢma alanları üzerine baĢka bir odaklanma söz konusudur. Kimi yazarlar, Hıristiyanlıkta, örneğin bir tanrıya inanma, ölüm sonrasında ikinci bir yaĢamın olduğuna inanma, Ġsa Mesih‟in asaletine inanma gibi evrensel 46 ilkelerin bulunduğu görüĢündedirler. Hunter, bir kimsenin gelenekselci ölçeği kullanması halinde temeldeki amacın siyah ve bayazın olmadığını öne sürenlerin zıddına gerçeğin tam standardına inanan kimseleri tanımlayacağını, doğrusu sorun bundan ibaretse, bu durumda evrensel bir ölçeğin kurulmasının mümkün olacağını iddia etmektedir (Hunter, 1992: 67.. Yalın olarak inanca odaklı soruların sorulması, dinsel inanca yakınlaĢma konusunda tek yaklaĢım olmamıĢtır. Aslına bakılırsa, kimi bilim dalları bugüne dek hep bireylerin dinsel inançlarıyla siyasal süreçler arasındaki bağlantıları ifade eden sosyal teoloji alanına odaklanmıĢtır. Bu çabalardan en ilginç olanları, katılımcının bireyselci kurtuluĢ formuna olan inancı ya da daha çok bir inanç topluluğu üzerine yoğunlaĢmaktadır. Örneğin Eski Ahit‟in teolojisinin çoğu, özelde ise peygamberlerle ilgili yazılar Ġsrail halkının Tanrı ile olan iliĢkileri üzerinedir ve bu durum kiĢilerin kurtuluĢa erebilmek için Ġsa Mesih ile kiĢisel bir iliĢki ve yakınlık içinde olmaları gerektiğini salık veren çağdaĢ evanjelik Protestan inancının tersine durumlar içermektedir (Leege ve Kellstedt, 1993: 122.. Aynı Ģekilde, son yıllarda kiĢilerin “kutsal olan”a dair algılarına yoğunlaĢan kayda değer çalıĢmaların yapıldığı bilinmektedir. ÇeĢitli Tanrı algılarını katılımcıların önüne koyacak olan sorular eklemek için konuya Genel Sosyal AraĢtırma ile bağlantılı kimselerle birlikte baĢlamıĢ olan Andrew Greeley‟in elde etmiĢ olduğu veri ve sonuçlar incelemeye değer niteliktedir. Buradaki GSS soru formatı, katılımcılara Tanrı‟yı “anne” mi yoksa “baba” figürü olarak mı gördüklerine ya da onu bir “sevgili” olarak mı yoksa bir “yargıç” olarak mı algıladıklarına iliĢkin maddeleri içermektedir. AraĢtırma sonunda elde edilen birkaç bulgu, tipik olarak liberallerin siyasal muhafazakârlara kıyasla çok daha yumuĢak bir tanrı görüĢüne sahip olduklarını ortaya çıkarmıĢtır (Greeley, 1988: 150-154.. Daha yenilerde yapılan araĢtırmalar, bu “tanrısal imgeler” yapısını daha da destekler niteliktedir. Hafifçe değiĢtirilmiĢ bir soru yapısı ile farklı bir anket aracısı kullanan Baylor Üniversitesi‟nden bir grup araĢtırmacı, insanların zihnindeki Tanrı imgelerine iliĢkin bir ölçeğin, kiliseye devam etme, Ġncil‟in tümüne inanma, kürtaj ve eĢcinsel evlilikler gibi birtakım ahlakî konu ve srounlara dair görüĢleri kusursuz bir biçimde tahmin etmeye yardımcı olabileceği sonucuna varmıĢlardır (Froese ve Bader, 2005: 11.. Bu araĢtırmacılar, daha sonra yayınlanmıĢ olan bir kitapta Amerikalıların “otoriter”, “iyiliksever”, “eleĢtiren/kınayan” ya da “uzaktan izleyen” tanrılardan birine inandığını ve Tanrı algısındaki bu farklılaĢmanın Amerikan dinsel ve 47 politik kültüründeki çatıĢmaların çoğunluğunu açıklama konusunda son derece etkili ve yararlı olduğunu öne sürmüĢlerdir (Froese ve Bader, 2010: 17.. Dinsel davranıĢı çözümlemek amacıyla geliĢtirilen daha yeni yaklaĢımlar dinsel deneyimin doğası hakkında geniĢ bir bilgi birikimi sağlarken, Hunter dinsel davranıĢı ölçmek için tekil yanıt maddeleri kullanmaktadır: Katılımcının Ġncil‟le ilgili görüĢü… Bu yöndeki soru, katılımcıların hem teorik hem de pratiğe iliĢkin düĢüncelerini almak için kullanılmaktadır. Pratikler açısından, din ve politika ya da Genel Seçim AraĢtırması ve Genel Sosyal AraĢtırmalar‟da yürütülen hemen hemen her ankete, profil analizlerinde karĢılaĢtırmalı değerlendirmelere olanak sağlayacak biçimde katılımcının Ġncil‟e dair görüĢlerini almaya yönelik bir soru mutlaka dâhil edilmektedir. Teorik açıdan bakıldığında ise, Ġncil‟e dair açıklamalar, doğrudan doğruya James Davidson Hunter‟ın “doğru ve yanlıĢın kusursuz standartları” diye adlandırdığı duruma uygun düĢmektedir (Hunter, 1992: 121.. Ġlave olarak, bu ölçümün din ve politika konusunda yapılan çalıĢma ve araĢtırmalar literatüründe yer almıĢ olan makalelerin ezici çoğunluğunda kullanılmıĢ olduğunu ve kavrama iliĢkin olarak bir ölçüde standart bir yaklaĢım haline gelmiĢ olduğunu belirtmek gerekir (Wilcox ve Jelen, 1990: 25-46.. Genel olarak kiĢinin inancının bir yansıması olarak günlük yaĢamında Tanrı‟nın emirlerine uyma ve yasak ettiği fiillerden kaçınma derecesini vurgulamaya yönelik olarak anlaĢılan davranıĢa gelince (Salleh, 2012: 269., her Ģeyden önce dinsel inancın ölçümünde karĢı karĢıya olunan pek çok tuzak ya da zorluktan birinin dinsel davranıĢa odaklanan araĢtırmada ortaya çıktığını belirtmek gerekir. En ikna edici konulardan biri, karĢılaĢtırılabilirlik durumlarıdır. Farklı dinler kendi kuramları içinde farklı teolojik inançlar taĢıdığından dolayı, dinî otoritelerin dinî yaĢamın uygulamalarını nasıl bir önem sıralamasına koydukları konusunda köklü değiĢiklikler söz konusudur. Bu çeĢitlenmenin açık bir örneği, Ġncil okumalarının hangi sıklıkla yapılması gerektiği hususunda görülmektedir. Protestan inancı kutsal metin okumalarının da içinde yer aldığı günlük dua ve ibadetler üzerine büyük bir ciddiyetle eğilirken, Roma Katolik inancı geleneksel olarak bireysel Ġncil okumaları üzerinde daha az durmuĢtur (Kellstedt ve Smidt, 1993: 187.. Hem 1994 hem de 1998‟de, GSS araĢtırma kuruluĢunun katılımcılara geçen yıl içinde Ġncil‟i hangi sıklıkla okudukları yönündeki sorusuna Katoliklerin % 3‟ü günde en az bir kez okudukları yanıtını verirken, evanjelik Protestanların % 21‟i günlük olarak okudukları yanıtını vermiĢtir. Mockabee ve arkadaĢlarının yapmıĢ oldukları bir çalıĢmada, yazarlar farklı dinsel geleneklerde kiliseye yardım, gönüllülük esasına dayalı yardımlara katılım ve ayinlere devam 48 gibi maddelere verdikleri önem konusunda köklü farlılıklar saptamıĢlardır (Mockabee vd., 2001: 688.. Toplumsal beğeni kazanma ile ilgili bir raporda yer alan bulgular, kiliseye bağıĢ konusunu araĢtıran bazı çalıĢmalarda da görülebilmektedir (Presser ve Traugott, 1992: 77-86.. Ayrıca, diğer davranıĢ ölçümleri, Müslümanlar gibi inançlarının bir parçası olarak beĢ vakit günlük ibadete teĢvik edilen gruplarla böylesi bir ibadet emrine muhatap olmayan dinsel grupların durumu dikkate alındığında, örneğin duaların sıklık derecesi büyük oranda değiĢmektedir (Wald ve Calhoun-Brown, 2006: 12.. Dinsel davranıĢın kullanımına yönelik olan diğer önemli zorluk, sosyal bilimlerin birçok alanı için geçerli olan sıkıntılardır: Toplum tarafından beğenilme eğilimi… Toplumsal beğeninin etkilerinin en berrak görülebildiği yer, kilise ayinlerine katılım zamanlarıdır. Bir Gallup araĢtırmasında, firma kiĢilerin % 43‟ünün haftada en az bir kez ya da neredeyse her hafta kilise ayinlerine katıldıkları saptamasında bulunmuĢtur. C. Kirk Hadaway, bazı özel durumlarda gerçek rakamsal verilerin anket raporlarıyla gerçek katılım arasında önemli ölçüde tutarsızlıklar içerdiği kaydını düĢmektedir. Örneğin 1993 yılında yayınlanan bir makalede, Hadaway ve arkadaĢları Ohio‟daki bir Ģehirde Katolik ve Protestan kiliselerinde gerçek katılım sıklığının anket raporlarında belirtilen oranın ancak yarısı kadar olduğu sonucunu ortaya koymaktadır (Hadaway vd., 1993: 749.. Yapılan ilave çalıĢmalar, raporların kiliseye devam konusunda vermiĢ olduğu aĢırı rakamların büyük ölçüde Amerikan kökenli anketlere özgü olduğu, Batı Avrupa gibi diğer bölgelerde aradaki farkın daha düĢük bir oranda görüldüğü sonucuna varmaktadır (Brenner, 2011: 19.. Dinî inanç, kilise ayinlerine katılımın temel gerekçesi değildir (Huber, 2005: 6.. Nitekim yapılan bazı araĢtırmalar, katılımcının anketörle doğrudan, yüz yüze temasta olduğu durumlarda, dinsel servislere katılımda sosyal beğenilirlik arzusunun anlamlı bir oranda artıĢ gösterdiğini saptamıĢlardır (Presser ve Stinson, 1998: 139.. Bu, sosyal beğeni isteğinin yaygınlığını belli bir dereceye indirmek ya da yadsımak anlamına gelmemelidir; ancak mümkün olan daha doğru seçenek, katılımcılara günlük yaĢamlarıyla ilgili olarak aĢama aĢama doldurabilecekleri Ģekilde zaman kullanımına uygun anketlerin uygulanmasıdır (Robinson, 1969: 53.. Dinsel davranıĢa yönelik anket maddeleriyle özdeĢleĢen bu sorunlardan kaçınmak için önerilen baĢka alternatif ölçümler de olmuĢtur. Bu yöntemlerin en popüler olanlarından biri, 49 dindarlığın ve dinsel yaĢamın yoğunlaĢtığı alan ve insan gruplarının tümünün içine girmektir. Ulusal Seçim AraĢtırması‟nda bunu en iyi ortaya koyan Ģey, katılımcılara dinin hayatlarına ne kadar rehberlik ettiği yönündeki soru olmuĢtur. Soruyu yanıtlamaları için, onlara “Kesinlikle rehberlik etmez.” maddesinden “Çok fazla rehberlik eder.” maddesine kadar uzanan bir yelpazede seçenekler sunan “likert madde ölçeği” verilmektedir. Bazı bilgiler göstermektedir ki, dinsel görünümle dinsel faaliyetler arasında oldukça önemli bir bağıntı bulunmaktadır (Smidt vd., 2009: 47.. Dinsel görünümü, dinsel inanç ve davranıĢa iliĢkin baĢka maddelerin içinde dindarlık ölçeğinin bir parçası olarak gören baĢka yaklaĢımlardan da söz etmek gerekmektedir; ancak dinsel görüntü ile dinsel davranıĢ arasındaki bu bağıntı, hiçbir zaman tüm yönleriyle spatanarak nesnel bir biçimde test edilebilmiĢ değildir (Layman, 2001: 26.. Bu yaklaĢım bağlamında yürütülen araĢtırmada esas alınan yaklaĢım, dinsel davranıĢın ölçümüne iliĢkin bir tek madde kullanmıĢtır. O da, “kilise ayinlerine devam sıklığı”dır. Ölçümde tek bir maddenin kullanılmıĢ olması, araĢtırmacıyı bu davranıĢın sosyal doğasına dokunmaya ve onu çözümlemeye sürüklemiĢtir. KiĢisel olarak yapılan dua ve ibadetlerin sıklık derecesi siyasal bilimler araĢtırmalarının diğer alanlarında kullanılmıĢken, bu davranıĢ üyeleri aynı düĢünce yapısındaki bireylerden oluĢan daha büyük bir grubun etkisine maruz bırakmaz. Büyük ve gittikçe büyüyen bir literatür gövdesi artık anlamaya baĢlamıĢtır ki, kiliseye devam durumunun cemaat üzerinde muazzam ve çeĢitli etkileri olmakta ve bazıları bunun sosyal sermayenin son dinamoları (itici güçleri) olduğunu iddia etmektedir (Putnam, 2000: 48., Orası, bireylerin kendilerine benzemeyen kimselerle karĢılaĢıp iletiĢim sağlayarak birtakım toplumsal beceriler edindiği konukevi gibi bir yerdir (Djupe ve Gilbert, 2006: 121.. Bununla birlikte, bazı sosyologlar bireyin ritüellere katılım sıklığı göstergesine bağlı istatistiklerin gerçek dindarlığı ölçmede yetersiz kaldığını ileri sürmüĢlerdir. Onlara göre bu tür istatistikler, ritüellere katılımla ilgili olarak bireyin ne hissettiği hakkında hiçbir Ģey söyleyemezler. Nitekim bireyler, alıĢkanlık sonucu, aile veya baĢka sosyal gurupların etkisiyle ritüellere düzenli olarak katılabilirler. Bu nedenle, bireyin hayatında dinin anlam ve önemi, kilise ayinlerine katılım sıklığının yanı sıra, “Hayatınızda din ne kadar önemlidir?” veya “Sizin için kilise üyeliği ne kadar önemlidir?” gibi maddeler karĢısında, “çok önemli”, “biraz önemli”, “önemli değil” ve “hiç önemli değil” gibi seçeneklere verilen cevaplara bağlı kalınarak ölçülmüĢtür (Johnstone, 1992: 65.. 50 Ayrıca, diğer bazı özel dinsel yaĢam ölçeği lehine kiliseye devamı görmezden gelmek suretiyle, din adamlarının cemaatin faaliyetleri algılama biçimi üzerindeki etkisi unutulmaktadır. Vaizlerin ve yerel kilise papazlarının yazdıklarının cemaat üzerinde ne denli etkili olduğunu ortaya koyan önemli araĢtırmaların yapıldığı bilinmektedir. Sözgelimi ana akım Protestan mezhebi içinde yürütülmüĢ olan bir araĢtırma, din adamlarının % 90‟ından daha fazlasının geçen bir yıl içinde sosyal bir olay münasebetiyle kürsüden cemaate konuĢma yaptığını göstermiĢtir. Bu konular çevresel yönetim alanları ile ilintili olabildiği gibi, toplumdan dıĢlanmıĢ kesimler için birer koruma ve yardım da sağlayabilmektedir. Üstelik katılımcı din adamlarının yaklaĢık üçte ikisine ulaĢan bir kısmı, minberden yaptıkları konuĢmalarda kürtaj ve evlilik dıĢı iliĢkiler gibi konulara değindiklerini belirtmiĢlerdir (Djupe ve Gilbert, 2002: 599.. Kiliseye devam durumunu dinsel davranıĢın bir göstergesi olarak kullanmak, ilk olarak Emile Durkhaim‟in intihar oranlarındaki esaslı farklılıkların izlerinin dinsel topluluğa entegrasyon sorununa doğru sürmek gerektiğini öne sürerken tartıĢmıĢ olduğu kavramlara denk düĢmektedir. Görüldüğü gibi, sosyal bilimler literatüründe dinî inancın önemli bir değiĢken olduğu konusunda tereddüt olmamakla birlikte, dinî inanç kavramının nasıl ölçülebileceği konusunda bazı tartıĢmalar halen yapılmaktadır. Dinsel gelenekçilikle ilgili nesnel bir ölçüm geliĢtirmenin önündeki baĢlıca engel, katılımcılar/denekler arasındaki inanç sistemlerinin değiĢken bir doğaya sahip olmasıdır. Sözgelimi bir Roma katoliğinde doktrinel katılığı yakalamak amacıyla, örneğin günah çıkarma gereksinimi, Papa‟nın yanılmazlığı gibi konularda sorulan sorularla, evanjelik Protestanlarının bağlılık derecesini ölçmeye yönelik sorular kıyas bile edilemeyecek kadar farklı olmalıdır. Dinsel gelenek ve bireysel ritüellerin uygulamaları Protestanların kendi içinde bile büyük ölçüde farklılaĢmakta, bu ise dinsel inançla ilgili olarak evrensel geçerliliği olan sorular geliĢtirmeyi pratikte olanaksız kılmaktadır (Green‟den aktaran Burge, 2011: 9.. Sonuçta, dinsel bağlılık (dindarlık) birden fazla boyutun varlığını zorunlu kılmaktadır. KiĢinin doğaüstü bir varlığı kabul edip nihaî bir gerçeklik olarak ona ve beyanlarına göre bir konum belirlemesi, inançlar, duygular, heyecanlar, davranıĢlar, deneyimler ve ritüellerle ilgili çok boyutlu bir süreci içermektedir. Kaldı ki, dindarlık kavramı üzerinde yürütülen araĢtırmalar, dinin bireylerin hayatında tek özellikli bir deneyim olmadığını göstermektedir (Roof, 1979: 17-45.. Dindarlık ya da dinsel bağlılığın ölçümü konusunda yaĢanan zorluğu özetlemek gerekirse, dinî inançların çeĢitliliğinin dindarlığın tanımını yapmayı ve dindarlığa yönelik nesnel ölçüm ve değerlendirme kriterleri geliĢtirebilmeyi güçleĢtirmekte olduğu söylenebilir (Thompson, 2004: 9.. 51 1.7.Din-Medya ĠliĢkisi Dinin sosyolojik açıdan incelenmesi, medya içerikleri ve izler kitleleri hakkında da bilgiler sunmaktadır. Din ödünsüz kurallarıyla sosyal iletiĢim ağlarını en azından dokunulmaması gereken değerler kategorisini koruma altına alarak bir yönüyle Ģekillendirmekte, kimlerin medya içerikleri hakkında konuĢacağı ve ne konuĢacağı hususunda yardımcı ve kısmen belirleyici bir rol oynamaktadır. ĠletiĢim tarihine bakılırsa, Papa VI. Alexander‟ın Amerikalı din adamları tarafından yazılmıĢ romanların kamulaĢtırılmasına karĢı on dokuzuncu yüzyıla kadar matbaaya vergi ödemesinden baĢlayarak, dinî gruplar yüzyıllardır halkın medya ile ilgili düĢüncelerini etkilemeye çalıĢmıĢlardır. Demek ki, tarafsız olması beklenen medya günümüzde kimi zaman temel bir dinsel konum ya da kurumu destekleyen bir araca dönüĢebilmektedir (Lundby, 1997: 43.. Dinin medya içeriklerinde nasıl ele alındığı konusu ayrıca incelenmelidir. Örneğin Oliver North 1994‟te Senato için Virginia‟dan Cumhuriyetçi Parti‟nin adayı olduğunda, gittiği yerlerde kendisini dinleyen topluluklara her sabah güne baĢlarken her iki dünyadan da haberdar olabilmek için iki Ģeyi, Ġncil‟i ve Washington Post‟u okuduğunu söylediğinde sosyal politikalar açısından muhafazakâr olan destekçilerinden coĢkulu tezahüratlar alıyor, ancak medya mensupları North‟un ifadesi ile karĢıdaki kitlede yaptığı güçlü yankıyı muhafazakâr politik aktivistlerle merkez medya arasındaki büyük boĢluğun bir göstergesi olarak sunuyorlardı. Amerika‟da öteden beri Hıristiyan Hakkı aktivistleri ile onların yaptıklarını sayfalarına ve ekranlarına taĢıyıp yorumlayan medya çalıĢanları arasında hiçbir ortak noktanın bulunmadığı yönünde bir kanının var olduğu bilinmektedir. Her iki tarafta da, diğeri hakkında birtakım basmakalıp önyargılar vardır. Hıristiyan muhafazakâlar medya mensupları ve akademisyenleri dine ve dindar kimselere düĢman olan elitler olarak görürler (Rozell, 2000: 41.. Stauth ve Turner‟ın nostaljik paradigmanın dört bileĢkesinden biri olarak “insanların belli bir yer ve yurda sahip olduğu altın bir çağdan ayrılıĢ nosyonu” olarak tanımladığı muhafazakârlığı (Stauth ve Turner, 1993: 262. savunma refleksi içinde gösterdikleri duygusal tepkilerden etkilenen medya mensupları da, benzer bir tepkisellik içinde muhafazakâr haber tüketicilerinin dinî haber içeriklerine karĢı gereğinden fazla alıngan ve sert davrandığı, sürekli olarak medyayı Hıristiyan karĢıtı bir bağnazlık içinde olmakla suçladıklarını dile getirmektedirler; oysaki ortak algılar her zaman gerçeği yansıtmazlar. Bu iki kesim arasında sanılandan daha fazla ortak noktalar olabilir. Buradaki temel sorun medyanın dindar kesimler ve sivil toplum örgütlerinden uzakta yaĢıyor olması ve doğal olarak onlar 52 hakkında yapacakları haberlerde baĢvurdukları bilgi kaynaklarının hatalı olması nedeniyle yanlıĢ bir kavramsallaĢtırma içinde isabetsiz yorumlar yapıyor olmalarından ibarettir (Rozell, 2000: 41.. Bu Ģekilde geçen uzunca bir dönemin ardından, Amerika BirleĢik Devletleri‟nde faaliyet gösteren seküler medya organlarının mensupları, nihayet Amerikan halkının kendi dinî inançlarını önemli ölçüde ciddiye aldığının ve politikacıların da aynı Ģekilde davrandığının farkına varmaya baĢlamıĢ görünmektedir (Kazin, 2000: 63.. Bu bakımdan, dinî içerikli olay ve çatıĢmaları haber konusu yapan medya mensupları çatıĢmayı ve sansasyonu körüklemekle suçlanma riskiyle karĢı karĢıya kaldığını görmekte, dolayısıyla artık çoğu kez özellikle din adamlarıyla ilgili çıkan skandalların üzerini örtmeyi ya da görmezden gelmeyi daha emin bir yol olarak görmektedirler. Bununla beraber, dinî gruplar tarafından üretilen pek çok medya içeriğini görmezden gelmek de mümkün değildir. Bugün, çağdaĢ Hıristiyan müziğinden dinî gazete ve televizyonlara kadar sosyal ve kültürel etki alanı yeni yeni keĢfedilen geniĢ çaplı bir dindar kitle iletiĢim endsütrisi faaliyet halindedir (Stout ve Kyle, 2001: 1-7.. Bu pencereden bakıldığı vakit, medya kullanımı ile dinî inançların sürekli ve karĢılıklı bir etkileĢim içinde olduklarının altını çizmek gerekir. Bir taraftan dinî inanç, değer ve tutumlar biçim ve içerik olarak medya kullanımını etkilerken, diğer taraftan medya kullanımı dinî düĢünce ve davranıĢlarda birtakım değiĢimlere yol açabilmektedir. Endüstriyel geliĢmeler ve modernite ile birlikte dinsel inançların yok olacağına kesin gözüyle baka gelmiĢ olan klasik sekülerleĢme kuramcıları dindarlıkla medyayı izleme yüzdeleri arasında ters bir orantı olması gerektiğini söyleseler de, diğer bazı araĢtırmacılar, gelinen aĢamada, sözgelimi Amerika BirleĢik Devletleri‟nde kilise ayinlerine düzenli olarak katılan dindar kesimlerin dindar olmayan kesimlere nazaran daha fazla gazete okuyup televizyon izlediklerini ortaya koymaktadır (Buddenbaum ve Stout, 1996: 23.. Benzer bir Ģekilde, parlamento üyeleri üzerinde yapılan bir araĢtırmada, olasılıkla alıĢılmıĢ arz-talep kuralları içinde, üyelerin dinî programları çok sık izledikleri ortaya çıkmaktadır. Bunların % 33‟ü her hafta en az bir dinî program izlemekte, % 67‟si bu tür programları ayda bir defadan fazla izlemekte, % 88‟i ise arada bir en azından bir dinî yayını izlemektedir (Rozell, 2000: 46.. Bu durumlara bağlı olarak medya kullanımı ile dinsel tutumlar arasında karĢılıklı etkileĢimin yeterince anlaĢılabilmesi için, her Ģeyden önce bu etkileĢimin gerçekleĢtiği özel sosyo-ekonomik koĢulların çözümlenmesi gerekmektedir (Hülür ve Kalender, 2003: 192.. 53 Din-medya iliĢkilerinde yaĢanan tarihsel sürece gelince, 1993‟te Amerika BirleĢik Devletleri‟ndeki baĢlıca dinî liderler dinle ilgili konuların medyada yer alma oranı ve Ģekliyle ilgili tatminsizlik ifade eden beyanlarda bulunuyorlardı. Yapılan Ģikâyetler, geçen süre zarfında, medya profesyonellerinin ilgisini daha önce hiç olmadığı kadar çok çekti. Kiliselerden tapınaklara varıncaya kadar muhafazakârlar ve liberaller medyada dinle ilgili yapılmakta olan yayınların yalınkat ve basit düzeyli olduğuna, din karĢıtı önyargıların varlığına, hafife alındığına, dahası haberlerde olaylar üzerinde dinin etkilerinin açıkça reddedildiğine yönelik açıklamalar yapmaya baĢladılar. Burada sorulan en etkili soru Ģuydu: “BirleĢik Devletler gibi istisnaî derecede dindar bir ülke, nasıl oluyordu da uygun bir biçimde medyaya taĢınan dinî perspektif ve olayları bu kadar az görüyordu?” Daha sonra anlaĢılmıĢtır ki, iĢin aslı, haber profesyonellerinin çoğu dinî olaylara kasten önyargı ve kayıtsızlık göstermekten ziyade, alıĢılmıĢ dinî kutlamaların kural olarak yayınlanan hikâyelerinin, dinsel ayırımla ilgili Ģiddet görüntülerinin, dinî kurumlarda rastlanan cinsel skandalların ve doğaüstü aktivitelerle ilgili alıĢılmadık iĢlevlerin ötesine geçmeye gönülsüz olmalarıdır. Ayrıca dinî haberlerin doğru aktarımıyla ilgili bir baĢka sorun, bu karmaĢık konunun haber çerçevesinde sunumunda gerekli olan alan uzmanlığı ve deneyimin yetersiz olması, baĢka bir deyiĢle medya mensuplarının dinî konularda gerekli ve yeterli bilgi altyapısına sahip olmamalarıdır (Dart ve Allen, 2000: i). Burada kaygıya yola açan diğer tehlike, bir önceki kuĢağın bilim çevrelerinin daha büyük bir kuĢkuyla yaklaĢtığı (Ladd, 2006: 1., ancak son on yıllar içinde siyasal bilimler araĢtırmalarının büyük bölümünün onayladığı kitle iletiĢim araçlarının güçlü etkisinin toplumun inanç ve düĢüncelerini önemli ölçüde etkileyip belirlediği gerçeğiydi. Kitle iletiĢim araçlarının insanların siyaset dünyasına iliĢkin fikirlerini ve inançlarını değiĢtirmek üzere yaydığı mesajların gücü artık minimal değil, kitleseldir (Bartels, 1993: 267285; Kinder, 1998: 778-866.. Bir baĢka sorun ise, haber masası Ģeflerinin dinin ince ve konularını iĢlerken özgüvensiz, tedirgin, hatta korkak davranıyor olmalarıdır. Pek çok medya mensubu, sayısız din ve mezhebin olduğu ve hepsinin görüĢ ve dinî terminolojisine tamamen hâkim olmalarının mümkün olmadığı bir ülkede, din dünyasını iĢlemenin sonunda çeĢitli dinî çevrelerden gelebilecek tepki ve riskleri göğüslemeye değmeyeceği kanısındadır (Dart ve Allen, 2000: i). Güvenlik kaygıları içeren ifadeler, sokak hareketlerini, ayırımcılığı, düĢmanlığı, kuĢkuyu, tahammülsüzlüğü, hatta terörizmi tetiklemek gibi bir tehlikeyle yüklüdür. O yüzden, daha ciddî bir iletiĢim aracı olarak uluslar arası uzlaĢmacı bir dilin ve ortak kuĢkuların güvensizliği ve ötekinin bir “tehdit” olduğu algısını 54 ateĢleyen potansiyel bir “akıl/inanç güvenliği ikilemi”nin dikkate alınması gerektiği kanısındadır (Booth, 2007: 418.. Bununla birlikte, 1993 yılından 2000 yılına gelinceye dek, Amerikan toplumu ve medyasında dinî konuların ağırlığı ve iĢlenme Ģekli açısından bir değiĢim iklimi baĢlamıĢ görünmektedir. Öncelikle, din ve birçok çevrenin daha rahat bulduğu bir terim olarak “maneviyat”, baskın Ģekilde seküler olan günlük hayatta hoĢ birer konuĢma teması olarak ortaya çıkmaktadır (Dart ve Allen, 2000: i). Hatta artık best-seller listeleri çeĢitli formlarıyla dinin kendisinin dıĢında kalan konularla açık bir rekabete girdiğini göstermektedir. Son yıllarda çok satan kimi kitapların ve çok izlenen bazı filmlerin oluĢturduğu dinî ve ruhsal yayınlar trendi, popüler kültür içinde dine açık olmanın bir parçası halini almıĢtır. Örneğin Mell Gibson‟ın “The Passion of the Christ” adlı filmi, Amerika BirleĢik Devletleri tarihine en baĢarılı yedinci film olarak geçmiĢ bulunmaktadır. Tanrı‟yla konuĢan onlu yaĢlarda bir kızın hikâyesini anlatan Joan of Arcadia adlı dizi film, CBC‟de en fazla beğeni ve reyting kazanan program olmayı baĢarmıĢtır. Daha baĢka pek çok örnekler verilebilir (Kloer, 2004: 1.. Ġkincisi, yeni medya düzeni dinî haberlerin kapsamını geniĢleterek daha önce ilgisiz kalan okur ve izler kitlelere yerleĢik din üzerine yaptıkları yayıncılığın birkaç adım ötesine geçtikleri izlenimini vermektedir. Üçüncüsü, iyi bir ekonomi sayesinde kitle iletiĢim araçları dinî haberlere daha fazla bütçe ayırabilmektedir. Sonuç olarak, gelinen nokta ümit ve cesaret verici niteliktedir (Dart ve Allen, 2000: ii). ġimdilerde, birçok gazete ön sayfalarında bile din haberlerine daha fazla yer ayırmaktadır. Din yazar ve editörlerinin gittikçe artan sayısı, bu trendi yansıtmaktadır. 1999-2000 First Amendment Center‟ın 300 gazete ile ilgili ön araĢtırması, konuya ulusal çapta gösterilen ilginin derinliği hakkında iyi bir fikir vermiĢtir. Büyük metropol gazeteleri, dinle ilgili yayınlar yapmak üzere harekete geçmiĢtir. 1992 ve 1993 kıĢında büyük gazetelerde tam zamanlı din yazarlarının sayısı bir ya da iki iken, bugün (2000. Dallas Morning News ve Atlanta Journal-Constitution gibi birkaç gazetede en az üçer adet din muhabiri istihdam edilmektedir. 1999 yılına kadar, Los Angeles Times gazetesinde dinî konuları iĢleyen beĢ tam zamanlı uzman görev yapmaya baĢlamıĢtır. 1996 yılında 227 din haberleri uzmanı ile ilgili olarak yapılan bir telefon anketinde katılımcıların çoğunluğu (% 67., çalıĢtıkları basın yayın kuruluĢlarında son beĢ yıl içinde dinî haberlerin arttığı yönünde görüĢ bildirmiĢtir. Bu kiĢilerden sadece % 9‟u bu tür haberlerin azaldığı, % 27‟si ise aynı seviyede kaldığı yönünde fikir beyan etmiĢtir (Dart ve Allen, 2000: ii). 55 Bu arada, mezhepsel çıkarlar giderek politik gerilimlerin, toplumsal çatıĢmaların ve hatta kanlı olayların merkezinde yer almakta, böylelikle din gazete sayfalarında ve televizyon haberlerinde daha fazla yer almaktadır. Dahası, din temasının eğlence ve popüler kültür programlarında da daha fazla söz konusu edildiği görülmektedir. Amerika‟da bir zamanlar televizyon kanallarının prime-time programlarında ekrana taĢıdığı dinî ve manevî temalar, 90‟lı yıllardan beri ticarî birer araç olarak görülmekte, yine Amerika ve Batı‟da medya diyetleri geçmiĢe oranla daha genel olarak din ve maneviyatı daha çok içermektedir; ne var ki, dini hak ettiği ölçü ve doğrulukla ifade ve temsil etmemekte, gerçekte din ile medyayı da dini de değiĢtirecek Ģekilde karĢılıklı bir iletiĢimi seçmektedirler. Nitekim 11 Eylül ve sonrasında yaĢanan bazı örnek olaylar, o türlü bir etkileĢimin ipuçlarını vermiĢtir. BaĢka bir deyiĢle, söz konusu olayların kökleri sürekli olarak din, dinî söylemler ve medeniyetler çatıĢması gibi bağlamlar içinde aranmıĢtır. Medya, dünyadaki pek çok kiĢi için o deneyimleri algılamada baĢlıca kaynağı teĢkil etmiĢ, o sunumlarda olup bitenlerin hem din hem de politika ile ilgili olduğu gerçeği izleyicilerin dikkatinden kaçmamıĢtır. Olayların dinî temelleri ve bağlantıları üzerine çok fazla haber ve yoruma yer verilmiĢ, medya olayın içine derinlemesine dalmıĢtır. Çok geçmeden, Batı‟da yaĢayanların dünyanın diğer bölgelerinde yaĢamakta olan “diğerleri” ve onların dinleri hakkında bildiklerinin pek çoğunun medyanın anlattıklarından ibaret olduğu meydana çıkmıĢtır. Sonuçta, insanlar hem doğrudan veya dolaylı olarak akıp gelen medya içeriklerinden hem de din adamları, aile, arkadaĢ ve meslaktaĢları ile medyada yer alan bu haber içeriklerine maruz kalan informel politik iletiĢimlerinden oluĢan bilgi bağlamından etkilenmektedir (Mutz, 2002: 838-855.. Dahası, giderek geliĢen, yenilenen ve yaygınlaĢan kitle iletiĢim teknolojisi sayesinde gerek format gerekse içerik olarak diğer ülkelerin ulusal ve manevî değerlerini yansıtan farklı kategoride film ve eğlence programlarını da izleme olanağı bulan yeni kuĢakların belirli ölçüde bir değerler erozyonuna maruz kaldıkları bir gerçektir. Böylece, medya ulusal ve uluslarüstü sivil alanı önemli oranda belirlemiĢ olmaktadır. Daha geniĢ anlamda ele alınırsa, o bilgiler ve tartıĢmalar içinde dinin rolü mutlak surette medyanın ve yapmıĢ olduğu sunumların bir iĢlevi olarak ortaya çıkmaktadır (Nongkas, 1996: 27.. S. Huntington sosyal bilimci arkadaĢlarının görmek istemediği bir Ģeyi görmüĢtü: Din sonsuza dek politik söylemin kıyılarına mahkûm olmayacak, tersine o söylemi saptayan ve biçimlendiren bir güce dönüĢecekti. Ona göre, uygarlığı tanımlayan en önemli nesnel unsur genellikle “din”di (Huntington, 1998: 42.; ancak medyada iyi haber hikâyeleri kaçınılmaz bir 56 Ģekilde kötü olanlardan daha az ilgi çekmektedir. Aynı Ģekilde dinin negatif rolü, daha spesifik olarak çatıĢmacı bir bağlam ve dil içinde dinî aktörler üzerinde gittikçe artan bir odaklanma ve yoğunlaĢma söz konusudur. Ken Booth duyarlı dindar kitlelerle yüzleĢen hükümetler için sorunsal alanlar oluĢturan dinî kaynaklı kimlik politikalarının ortaya çıkıĢını görmektedir. Artık bu hükümetler, hırpalandıklarını ve kötü muameleye maruz kaldıklarını öne süren azınlıkların Ģikâyetlerinin yanı sıra azınlığın susturulması ve çoğunluğun yabancılaĢtırılması sûretiyle hoĢgörüsüzlüğün büyüyüp yayılması riski nedeniyle sekülarizmden geri adım atma aĢamasına gelmiĢ durumdadır (Booth, 2007: 449.. Dolayısıyla, alıĢıldık bir algı yöneticisi, dinî ve manevî değiĢimin bir aynası, dinî ve manevî akımlara eklemlenmiĢ bir yapı, yürüttüğü etkileĢim içinde dini dönüĢtüren ve aynı zamanda o iliĢki sürecinde dönüĢtürülen bir olgu olarak olayların algılanma biçimlerini üretmekte belirleyici olan medya, aynı zamanda din ve maneviyat algılarında da baĢlıca kaynak olabilmektedir (Hoover, 2008: 3.; ancak öte yandan çağdaĢ Batılı devlet yapısı, özündeki çoğulculuk kavramının hoĢgörüyü ve rakip düĢüncelerin bir arada yaĢamasını esas aldığı liberal demokratik kapitalizmle ayakta durmaktadır. Bu özel liberalizm türü, bugünlerde Batı dünyasının politik gündemine gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde damgasını vurmaktadır. Soğuk SavaĢ‟ın sonunda, Fukuyama “tarihin sonu”na tanıklık ettiğimizi ilan etmiĢti (Fukuyama, 1992: 64.. Bu tez ortaya çıktığında, liberal kapitalizm ve demokrasiye karĢı ciddî bir rakip veya alternatif yoktu. Yalnızca, politika yapıcıları dünyanın bir süre sonra dokuz farklı uygarlığın çatıĢma alanına dönüĢeceği yönündeki görüĢleri içeren Medeniyetler ÇatıĢması paradigmasını dikkate almaya teĢvik eden söylemler ve tartıĢmalar söz konusuydu (Huntington, 1998: 13.. Bu baskın tez, en azından Batı düĢüncesine egemen olmuĢtur; bununla birlikte 11 Eylül 2001‟de New York‟taki ikiz kulelere yapılan terörist saldırılar Fukuyama‟dan çok Huntington‟ın kitabını New York Times‟ın çok satanlar listesinin zirvesine çıkarmıĢtır. Zira görünüĢe göre, yapılan saldırı radikal Ġslamcılar tarafından Musevîlik ve Hıristiyanlık temelleri üzerine oturan Batı uygarlığının ikonik sembollerine yönelik olarak gerçekleĢtirilmiĢti (Marsden ve Savigny, 2009: 84.. ÇağdaĢ yaĢamda dinin sürekli değiĢen doğası, Amerika BirleĢik Devletleri‟nde 11 Eylül‟de yaĢanan terörist saldırıların ardından her geçen gün biraz daha fazla ilgi odağı haline gelmiĢtir. Bu bağlamda, medyanın oynadığı kritik rolün çok fazla ciddiye alınmıĢ olduğu söylenemez. 19. Yüzyıl‟dan itibaren din her zaman modern medyanın gündeminde olsa da, yazık 57 ki bu savsaklama hali din konusunda olduğundan daha fazla değildir. Gerçek Ģu ki, bugün fazlasıyla önem kazanmıĢ olan baĢlıca dinî konular ve akımların medyanın ilgisi olmadan tam olarak anlaĢılması mümkün görünmemektedir. Bugün itibariyle, medya, dinler, dinî akımlar ve düĢünceler konusunda önemli bir bilgi kaynağıdır. Amerika‟da 11 Eylül, Londra‟da 2005 Temmuz ayı ve Bali saldırılarından sonra, kitle iletiĢim araçları dine hem yerel ve ülke içi hem de uluslararası ve küresel olaylar olmaları açısından gittikçe daha fazla ilgi göstermiĢlerdir (Hoover, 2008: 4.. SekülerleĢme sürecinde endüstrileĢme ve eğitim olanaklarının artmasıyla Avrupa‟da keskin bir biçimde ve az da olsa Amerika BirleĢik Devletleri‟nde kiliseye gitme oranının düĢmesiyle birlikte genel olarak Batı dünyasında dinin önemini yitirmeye baĢladığı yönünde genel bir kanı oluĢmuĢtu; ancak dünya Avrupa ve Amerika‟dan ibaret değildi ve dünyanın diğer bölgelerinde camilere ve diğer mabetlere olan rağbet gittikçe artmaktaydı. 11 Eylül saldırılarının ardından sekülarizm süreci yeniden masaya yatırılmıĢ ve Batı‟da özellikle Ġslam dini tam anlamıyla medyanın odağına oturmuĢtu. Bu arada, söz konusu saldırıların kamuoyunda Ġslam ile Batı arasında bir hesaplaĢmanın somut bir görüntüsü olarak algılanmıĢ olduğunu da kaydetmek gerekmektedir (Hoover, 2008: 6.. 1.7.1.Medyada KiĢisel Dinî Bağlılıklar Açısından Dinin Ele Alınma Biçimi Medya mensuplarının politik yönelimleri konusundaki argümanlarla sıkıca ilintili olan bir baĢka husus, Hıristiyanlığa, Yahudiliğe veya diğer dinlere hangi mesafade durduklarıdır. Olasky, “Gazetecilik 1800‟lerin ortalarına kadar Hıristiyanlığa angaje olmuĢ olsa da, çağdaĢ gazeteciler Hıristiyanlık karĢıtı hümanizm ve panteizmden etkilenmiĢ ve Hıristiyanlık mirasını terk etmiĢlerdir.” demektedir (Olasky: 1988: xi). Lichter, Rothman, ve Lichter, Amerika BirleĢik Devletleri‟nde faaliyet gösteren on elit ulusal medya kuruluĢunda gazeteciliği incelemiĢ ve diğer pek çok önemli bulgunun yanı sıra, bunların % 20‟sinin Protestan, ortalama % 13‟ünün Katolik, % 14‟ünün ise Musevî olduğunu tespit etmiĢlerdir. Ayrıca elit gazetecilerden aĢağı yukarı yarısı herhangi bir dinî inançlarının olmadığını, % 86‟sı ise dinî ayin ve ibadetlere nadiren katıldıklarını ya da hiç katılmadıklarını söylemiĢlerdir (Lichter vd., 1986: 22.. Bunların, büyük bir oranda sekülerliği gazetecilikten daha önemli buldukları ortaya çıkmıĢtır. Weaver ile Wilhoit‟in bütün BirleĢik Devletler‟i kapsayan ve tesadüfî örneklem yöntemiyle seçtikleri 1001 gazeteci üzerinde yaptıkları anket çalıĢması ise, ana hatlarıyla Lichter, Rothman ve Lichter‟in sunduğundan daha farklı bir tabloyu ortaya çıkarmıĢtır. Weaver ve Wilhoit 1983 yılında bir bütün olarak Amerikan 58 gazetecilerinin genel dinî arka planda topluma hemen hemen mükemmel bir biçimde uyum sağlamıĢ olduklarını göstermiĢlerdir. AraĢtırma sonuçların göre, gazetecilerin % 60‟ı Protestan, % 27‟si Katolik ve % 6‟sı Yahudi olduklarını belirtmiĢlerdir. Bunlardan sadece % 7‟lik bir kısmı, herhangi bir dine aidiyetlerinin olmadığını ifade etmiĢlerdir (Weaver ve Wilhoit, 1992: 24.. Weaver ile Wilhoit‟in çalıĢmasının 1992 tarihli nüshası, BirleĢik Devletler‟deki medya mensuplarının dinî bağlılıklarının Amerikan halkının genelinde görülen türden bir dindarlığa benzer niteliklerde olduğunu göstermiĢtir. Sadece Protestanların yüzdesinde hafif bir azalma (% 54. ve Katoliklerin yüzdesinde bir miktar yükselme (% 29.9. söz konusudur. Yahudi kökenli medya çalıĢanlarının oranı % 5.4 ile yine aĢağı yukarı aynı seviyede kalmakta, hiçbir dine mensup olmadığını belirtenlerin oranı ise hafifçe artarak % 5.5 Ģeklinde görünmektedir (Weaver ve Wilhoit, 1992: 6.. Bu aĢamada, medya mensuplarının dinî aidiyetlerinin yaptıkları haberlerin içeriklerini nasıl etkilediği sorusu akla gelmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, çağdaĢ demokrasilerin iĢleyiĢinde merkezî bir rol oynayan haber medyası (Ladd, 2006: 1., diğer güçlü toplumsal kurumlara gösterdiği ilgiyi dinden esirgemek gibi bir alıĢkanlığa sahiptir (Shoemaker ve Reese, 1996: 82.. 1990‟larda önde gelen medyatik dinî figürlerin, örneğin Pat Robertson, Jimmy Swaggart, Jim ve Tammy Bakker gibi kiĢilerin adının karıĢtığı skandallar dini Amerikan haber kanallarının gündeminin ön sıralarına taĢımıĢ olsa da, bugün aynı ilginin gösterildiğini söylemek oldukça zordur. Editörler dinin kapağa taĢınması halinde daha nezih bir tarz ve dil kullanılması yönünde sinyaller göndermektedir (Duin, 1992: 52.. Günümüzde yaklaĢık 1600 Amerikan gazetesi içinde elliden daha az sayıda tam zamanlı din editörü görev yapmaktadır (Mattingly, 1993: 13.. Dinî haberler genellikle düz ve eleĢtirel olmayan niteliktedir. 1990 yılı Mart ayı ile 1993 Mart‟ı arasında esrarengiz dinî olaylar hakkında yayınlanan kırk hikâyenin analizi, hikâyelerin sadece yarısının olayın diğer yüzünü anlatan kaynaklardan bilgi sunduğunu ortaya çıkarmıĢtır. Bu ise, anlatılan olayların inanılırlığını bir ölçüde zedelemektedir (Triplett, 1993: 33.. Sacramento Bee adına ombudsmanlık yapan Art Nauman 1989 yılında yayınlanan bir köĢe yazısında, “Medya mensupları iĢ ciddî devlet ve hükümet sorunlarını, kanunu, barıĢı, savaĢı, yoksulluğu ve benzeri konuları iĢlemeye geldiğinde araĢtırmada kesin doğrulara ulaĢmak için sorular sorma ve teyit isteme noktasında güvenilir kimselerdir; fakat insan merakının baĢka evrenlerine, örneğin paranormal olaylara ve öbür dünyaya ait hikâyelere gelince eleĢtirel 59 yaklaĢım ve sorgulama duyarlılığını askıya almaktadırlar.” Belki de muhabirler o ciddî yüz ifadelerinin ve ciddî hikâyelerin arka planında gülmektedir; ancak kısacası gerçek Ģudur ki, Amerikan medyasında din konusu pek baĢarılı iĢlenmemektedir. Birçok gazetede köĢe yazıları yazan David Broder, “Din, benim tanıdığım pek çok haber merkezinde en büyük kör noktadır.” sözleriyle Amerikan medyasında din konusunda kayda değer bir bilgi birikimi ve bilincin var olmadığını ifade etmektedir (Triplett, 1993: 33-36.. Bu bağlamda Los Angeles Times‟ın din yazarları John Dart ve Jimmy R. Allen, “Din büyükleri yanlıĢ anlaĢılmaktan ve yanlıĢ sunulmaktan korkar, medya mensupları ise hata yapmaktan ve dinin gazabına uğramaktan korkarlar.” cümlesiyle konunun yüksek hassasiyeti nedeniyle yeterince iĢlenemediği noktasına vurgu yapmıĢlardır (Fitzgerald, 1993: 28-29.. Oysaki toplumun bir gözlemcisi olan medyayı, dinî kurumlardan tamamen ayırmak ya da yalıtmak olanaksızdır. Ayakta kalabilmek için, bu iki kurumun birbirine gereksinimi vardır. Medyanın gücü, dinî söylem ve aktivitelerin, bu bağlamda yurttaĢlık görevleri ve kiĢisel erdemlerin kamuoyunun gündemine taĢınması sûretiyle bir ülkenin ulusal değerler sisteminin düzeltilmesi veya yeniden yapılandırılması amacıyla kullanılabilir. Kısacası, sosyal bir kurum olarak medya, toplumun dindarlık endeksini yükseltme potansiyeline sahiptir. Bu yüzden, bugün kiliseler, öğretilerini yaymak amacıyla, gazete, radyo, televizyon, kitap, dergi, poster, el ilanı ve daha birçok medya kanallarını kullanmaktadır. Aynı Ģekilde, dünyanın pek çok ülkesinde öğreti ve programlarını kitlelere ulaĢtırmak amacıyla yayın yapan pek çok Ġslamî yayın organı bulunmaktadır. Ayrıca, bir iĢ kolu olarak medya haber toplamak ve rapor etmekle görevliyken, dinsel kurum ve topluluklar da onlar için birer haber kaynağı iĢlevi görmektedir. Bu iki durum, medya ile dinsel kurum ve toplulukların iç içe ve birbirlerine bağımlı olduklarını göstermektedir (Ijah, 2013: 61.. 1.7.2.Televizyonun Kültürel Rolü Bağlamında Din Öte yandan, dinin örneğin televizyonun kültürel rolü ile neden ilgilenmesi gerektiği konusunun da tartıĢılması gerekmektedir. Bugün Amerika‟da verdiği mesajların eğitimciler, sanatçılar, vejeteryanlar, rotaryenler ve diğer kesimler dâhil olmak üzere daha geniĢ halk kitlelerine ulaĢmasını isteyen kiliselerin sponsorluğunu üstlendiği pek çok televizyon programı yayınlanmaktadır. Televizyonun toplumda oynadığı rolde dinin de beklentilerinin olmasında ĢaĢılacak bir taraf yoktur. Kilise servislerine katılım bir dindarlık endeksi olsa da, kesinlikle yeterli bir kriter olarak görülmemelidir. Ne belirli bir inanca bağlı olmak, ne belirli bir kiliseye üye olmak, ne de genel olarak dine destek vermek bir göstergedir. Bu noktada, Donald Miller‟ın 60 dindarlıkla ilgili tanımını önemsemek gerekir: “Din, kiĢinin hayatın nihaî anlamını yansıtan bir dizi sembolik ifadelerle birlikte onlara bağlı uygulama ve ibadetlerinden oluĢur. Ayrıca, onun davranıĢları, hayat tarzı ve ölüme iliĢkin kesin bilinciyle insanın acılarıyla ilgili ikna sürecini meĢrulaĢtırmaktadır (Miller, 1982: 226.. Eğer din bu Ģekilde tanımlanacaksa, Amerikan kültüründe din çatıĢmaya giden bir yol olarak görülebilecektir. Elbette ki, bu din ile televizyonun farklı dünya görüĢleri sağladığı anlamına gelmez. Bilim, sanat ve dinin her biri, aynı deneyimleri farklı biçimlerde tanımlamanın yollarını temsil ederler ve birbirlerine karĢıt ya da düĢman olmak zorunda değillerdir. Doğru olmasına rağmen, bu televizyonun dinin bilgilendirme iĢlevini yüklenmesi anlamına da gelmemektedir. Bu iki yapının karĢı karĢıya gelme hali, çok daha temel bir olayı göstermektedir: Televizyonun baĢı çektiği medya düzeni tarihsel süreçte dine ait olarak öğretilmekte olan her Ģeyin kaynağı olan kilise kurumunun yerine geçmeye baĢlamaktadır. Bugün insanların nihaî değer olarak gördükleri ve davranıĢlarıyla hayat tarzlarını meĢrulaĢtıran güç olarak medya, kilisenin önüne geçmeye baĢlamıĢ durumdadır. Ġzler kitle ya da görsel medya farkında olsa da olmasa da, özellikle televizyon faktörü sadece toplumun dikkati ve parası için değil, aynı zamanda ruh ve duygu dünyasını içine çekmek için mücadele vermektedir. Yalnızca bireysel dünyalar değil, aynı zamanda ulusun ruhu risk altındadır (Fore, 1990: 10.. Robert Bellah‟ın Amerikan demokrasisinin kökleri üzerine yaptığı araĢtırmalar, ulusun ilk dönemleri sırasında Cumhuriyetçi erdemin gerçek okulunun kilise olduğu çıkarsamasına götürmüĢtür. O zamanlar Amerikan toplumunda kilise sadece ilk ve gerçek kurum olmakla kalmayıp, toplumsal yaĢama katılımın ilk derslerini veren kurum olarak da dikkati çekmekteydi. Dolayısıyla, Amerikan demokrasisinin bugünkü baĢarısıyla birlikte bütün töresel ve ahlakî değerlerin kökleri de dinde aranmalıdır (Bellah ve Hammond, 1980: 16.. ġayet ahlakî değerleri üreten ve geçerli kılan merkez kilise yerine genelde medya özelde ise televizyon olacaksa, artık bütün bu törelerin, moral tutumların, Toqueville‟in dediği gibi “kalbin alıĢkanlıkları”nın tehlike altında olduklarında kuĢku kalmamıĢtır. Elbette bu ahlakî kuralları, inanç ve değerleri sağlayan aktör sadece televizyon değil, genel anlamda bütün kültürdür. Kültür olmadan, herkes sade birer insandır. Doğrusu, Emile Durkheim‟ın “Din toplumsal bir fenomen değil, toplum dinsel bir fenomendir.” sözleriyle iĢaret ettiği gerçeklik de bundan baĢka bir Ģey değildir (Durkheim, 1912: 62.. Kültür birçok açıdan kimin, neyin, ne zaman hatırlanması gerektiği noktalarına dek uzanmaktadır. Artık televizyon Amerikan kültürünün kolektif sinir sisteminin hatlarını yeniden 61 döĢemekte ve bunu yaparken bütün soruların yanıtlarını kendisi belirlemektedir. Kültür yüz yüze iletiĢimde, ailede, okulda, iĢyerinde, eğlence mekânlarında ve benzeri yerlerde kendini ifade ederken, bugün televizyon insanların hayatında neleri yapıp neleri yapmamaları konusunda en büyük belirleyici rolünü üstlenmeye, ahlakî değer ve anlamların ana öğreticisi olmaya, önünde duran mülyonlarca izleyici kitlenin gözünde bir yönüyle onların inanç ve değerlerini Ģekillendiren bir çeĢit din konumuna oturmaya çalıĢmaktadır. Paul Tillich, “Kültürün özü dindir ve dinin aldığı biçim kültürdür.” demektedir. Dolayısıyla, burada din ve kültür hakkındaki kavramsallaĢtırma biçimi, toplumumuzda hem televizyon hem de dinin rolü ile ilgili muhteĢem anlamlar taĢımaktadır (Tillich, 1936: 236.. GörünüĢe göre, Amerikan kültürünün baĢlıca iĢleyicisi olan televizyon kabul etse de etmese de topluma dinin efsanelerini, öğretilerini ve ifade biçimlerini sağlama iĢlevini yürütmektedir. O halde kiliseler, dinî okullar ve ilgili seminerler medyanın kendinde varsaydığı büyük rolü geri almakla yükümlüdür. Sorun, dinden uzak bir gelecekle yüzleĢip yüzleĢmeyeceğimiz sorunu dağildir. Ġnsanlar hayatın asıl anlamı ve amacı üzerinde kafa yormaya devam edeceklerdir. Sorun, sordukları soruların yanıtlarını nereden alacaklarını öğrenme sorumluluğunu idrak etmeleridir ve Ģu ana dek dinî bir dünya görüĢüne karĢılık sunan bir aygıt olarak ortaya çıkan en güçlü alternatif medyanın sunduğu dünya görüĢüdür (Fore, 1990: 12.. 62 ĠKĠNCĠ BÖLÜM SEÇMEN DAVRANIġINDA DĠNÎ ĠNANÇLARIN ROLÜ 2.1.Seçmen DavranıĢı “Seçmen davranıĢı” siyasal davranıĢ geneline giren özellerden biri olmasına rağmen, siyasal bilimcilerin üzerinde ilk ve en fazla araĢtırma yaptıkları alan olagelmiĢtir. Siyasal davranıĢı açıklamada yol gösterici olması amacıyla bu konuda yapılan çalıĢmalar diğerlerinden çok daha önce baĢlamıĢ, çok daha yoğun miktarda olmuĢtur. Bu önceliğin nedenleri, çeĢitli bakıĢ açılarından derlenmiĢ birkaç baĢlık altında incelenebilir. 1.Demokratik sistemlerde yurttaĢların çoğunluğunun katıldığı en önemli siyasal eylem oy vermedir. Her ne kadar bazı aktif yurttaĢlar çıkar ve baskı gruplarıyla çeĢitli kitlesel gösterilere katılarak siyasal etkinliklerini farklı kulvarlarda kullanıyorlarsa da, çoğunluk için siyasete katılmanın en etkin yolu oy kullanmadır. 2.Siyasal görüĢleri ve toplumdaki rolleri her ne olursa olsun genel anlamda herkesin seçimlere katılma hakkı vardır. Bu hak, eĢit olarak dağıtılmıĢtır. Seçmen davranıĢı dıĢında, ulusal çapta ve eĢ zamanlı baĢka bir siyasal davranıĢ görülmemektedir. Ayrıca, her oy eĢit bir etki birimidir. 3.Seçimler gizlidir ve seçmen davranıĢından dolayı sorumlu tutulamaz. Dolayısıyla, en samimî tercihini özgürce ortaya koyabilir (Karamustafaoğlu, 1970; 153-164.). Metodolojik açıdan bakıldığında ise, araĢtırmacıların gözünde oy verme davranıĢının diğer siyasal davranıĢlardan farklı olan iki özelliğinin ilgi çekici olduğunun altı çizilmelidir: 1. Oy verme davranıĢının monarĢik rejimler dıĢındaki bütün toplumlarda gözlenebilen bir siyasal olgu niteliği taĢıması, onun karĢılaĢtırmalı siyasal davranıĢlar üzerine yapılan bütün akademik çalıĢma ve araĢtırmalarda en çok baĢvurulan araç olmasını sağlamaktadır; oysa mektup yazma, rozet taĢıma gibi diğer siyasal davranıĢların her toplumda aynı anlam ve değeri taĢımadığı görülür. 63 2. Oy verme davranıĢı diğer siyasal davranıĢlardan farklı olarak nitel değil, toplumlara ve zamana bağlı olarak değiĢmeyen nicel değerlerle ifade edilebilmeye uygundurlar (Gülmen, 1979: 16.. 3. Lakeman ve Lambert‟ın araĢtırma sonuçları açısından seçimlerin iĢlevleri “yönetme yetenek ve becerisi en yüksek kimsenin seçilmesi”, “halkın kanı ve görüĢlerine uygun bir yasama organının teĢkil edilmesi”, “halkın çoğunluğunun iradesine uygun bir hükümetin kurulması” ve “güçlü, istikrarlı bir yönetimin iĢ baĢına gelmesi” Ģeklinde dört madde halinde ifade edilmiĢken (Lakeman ve Lambert, 1962: 24., Richard Rose ve H. Mossawir‟e göre, seçimler seçmenler açısından “kendileri ile adaylar ve seçilmiĢler aralarında sürekli bir iliĢki ve etkileĢim ağı kurmalarını sağlama”, “hükümet ve izlediği politikalar konusunda seçim yaparak onları değiĢtirme ve denetleme olanağı verme” ve “yurttaĢların siyasal rejimle olan iliĢkisini koruyup geliĢtirme” olanakları sunar. Seçimler, ayrıca politik sistem açısından, temelde düzenin meĢruiyet ve emniyetini sağlamak, yurttaĢlara yürütme organının kararlarını etkileme ve denetleme olanağı vermek ve seçimlerin liderlik açısından bir baĢarı göstergesi olduğunu göstermek gibi üç temel iĢlevi yürütmektedir (Rose ve Mossawir, 1967: 174-178.. “Seçmen davranıĢı” derken, toplum üyelerinin yöneticilerini seçme ve doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kamu politikasının belirlenmesini etkileme amacıyla katıldıkları ortak bir faaliyetten söz edilmektedir. Bu ya doğrudan doğruya açık siyasal eylem biçimlerinden biri olan seçme iĢlemi ya da kamuoyunun belirlenmesi, seçim kampanyası ve etki araçlarının kullanımı gibi kamu politikasını belirleyici nitelikte baĢka bir eylemdir. Böyle eylemler yerel veya ulusal düzeyde yürütme ve yasama organının seçiminde görülebilir. Burada, ayrıca “seçmen” kavramı irdelenerek “seçmen davranıĢı (electoral behaviour) ile “seçim davranıĢı/oy verme davranıĢı” (voting behaviour) arasındaki farkın üzerinde durulması gerekmektedir. “Seçmen”, bir ülkenin yurttaĢı olmanın kendisine sağladığı bir hak ve görev olarak o ülkede yönetici kadronun belirlenmesi ile ilgili seçimlere katılabilecek kiĢidir. KiĢinin bu amaçla katıldığı eylem “seçmen davranıĢı” kapsamına girer; oysa “seçim davranıĢı” herhangi bir insan topluluğunda bir kiĢi ya da bir karar üzerinde oybirliğine varmak amacıyla yapılan bir seçim iĢleminde görülür. Yapılan seçimin özel niteliklere sahip olması gerekli değildir. Bu konuda en fazla araĢtırma yapılan ülkelerden biri olan Amerika BirleĢik Devletleri‟nde, daha çok 64 parlamento üyelerinin oy verme, yani “seçim davranıĢı” incelenmiĢ bulunmaktadır (Gülmen, 1979: 18.. 2.2.Karar Verme Bütün yaĢamsal ve yönetsel fonksiyonların özünde karar verme eylemi yer alır. Ġnsanlar ve yöneticiler hayatın her aĢamasında ve gerçekleĢtirdikleri her fonksiyonda karar vermek zorundadırlar. Bir davranıĢ, faaliyet veya giriĢim nerede, kim tarafından, ne zaman, nasıl gerçekleĢtirilecektir? Tüm bu soruların cevabı olabilecek nitelikte çok sayıda alternatif davranıĢ yolları her zaman vardır. Bu bağlamda karar vermenin amacı, eldeki seçenekler arasından en iyi ve uygun olanı seçmektir. Son derece önemli bir sosyal bilimler terimi olan “karar verme” (decision-making) kavramı ile ilgili çeĢitli tanımlar yapılmıĢtır. Karar verme, eyleme geçmek için mevcut alternatiflerden birinin seçilmesi (Nutt, 1976: 84., baĢka bir tanıma göre alternatifler hakkında bilgi edindikten sonra duruma göre en iyi sonuca ulaĢmak için seçenekler arasından bir tercih yapma sürecidir (Chatoupis, 2007: 195.. Karar verme kavramı bir baĢlangıç noktasından itibaren değiĢik iĢ, faaliyet veya düĢüncelerin birbirini izlediği ve sonunda bir tercihin yapılması ile sonuçlanan bir iĢler topluluğu olmakla birlikte, aynı zamanda bir süreçtir (Koçel, 2003: 80-82.. Bu bağlamda karar verme süreci birden fazla seçenek bulunması durumunda, bunlar arasında seçim ve tercih yapmakla ilgili bedensel ve zihinsel çabaların toplamı olarak tanımlanmaktadır (Tosun, 1992: 308.. Olay ve olayların boyutlarının artması durumunda karar verme karmaĢık, zaman alıcı ve pahalı bir iĢlem olabilir. Karar verme, her yönetim seviyesinde çözümlenmesi zorunlu olan bir veya bir dizi sorunun çözümü konumunda olan farklı seçeneklerin tüm yönleriyle değerlendirilerek en uygun sonuca götürecek olanın belirlenmesidir (Bağkıran, 1983: 4.. Ġnsan doğasının en önemli iĢlevlerinden biri (Noone, 2002: 21. olan karar verme kavramına kurumsal ve örgütsel açıdan bakıldığında, Frishammar‟a göre eylem için gerekli unsurların tanınmasıyla baĢlayan ve eylem için belirli bir yargının oluĢmasıyla biten dinamik faktörler ve etkinlikler serisi (Frishammar, 2003: 318., Harrison‟ a göre örgütün faaliyetlerinin özüdür. 65 T. L. Saaty, karar verme süreçlerini “sezgisel” ve “analitik” olarak ikiye ayırmaktadır. Sezgisel kararlar, genellikle keyfî bir biçimde verilmiĢ olan, somut ve sağlıklı verilerle desteklenmeyen kararlardır. Bazı basit, derinliği olmayan karar durumlarında sezgisel yaklaĢım baĢarılı olabilir; ancak bilgi gerektiren karmaĢık karar durumlarıyla karĢılaĢıldığında, karar vericiler sonuçta verdikleri kararların kendi değer yargılarından sapmalar gösterdiğini görebilirler (Saaty, 2000: ix). Bu sapmaların görülmediği durumlar için “iyi karar verme” ifadesi kullanılmaktadır. KiĢinin sezgisel gücünü vurgulamak anlamında iyi karar verme, bir “sanat” olarak görülmüĢtür. Günümüzde ise, karar verme bir “sanat” olmaktan çok bir “bilim” haline gelmiĢtir (saaty, 2001: xii). “Ġyi” ya da “rasyonel” karar verme, insana mahsus bir özelliktir. Ġnsan karĢısına çıkan ve giderek daha karmaĢık bir hal alan karar problemlerinde iyi kararlar verebilmek için sürekli olarak yollar ve araçlar geliĢtirmektedir (Tabucanon, 1998: 1.. Ortak bir nokta olarak iyi bir kararın daima “amaçları en iyi Ģekilde karĢılayan karar” olmasının gerekliliği (Forman ve Selly, 2001: 20. yeteri kadar açık olsa da, bir kararın baĢarılı sayılabilmesi için sıklıkla birbirleriyle çatıĢan değiĢik aktörleri ve faktörleri bir arada değerlendirerek tüm bunların tatmin eden sonuçlara ulaĢabilmesi ve bu sonuçların geçerliliğini zaman içinde koruması Ģarttır. Bu nedenle kiĢilerin değer yargılarını nesnel ve analitik yöntemlerle bir araya getiren yaklaĢımlar geliĢtirilmiĢtir. Herkes “iyi” ve “baĢarılı” kararlar vermeye çalıĢır; fakat öznel olması nedeniyle “iyi” kavramının kesin bir tanımı yoktur. Dolayısıyla, karar vericiler daha ziyade “iyi sonuçları olan” kararlarla ilgilenirler. Analist ve akademisyenler ise, bilimsel teori çerçevesinde iyi oluĢturulmuĢ ve karar faktörlerinin tümünü dikkate alan bir karar verme sürecinin “iyi” karar vermeye yol açacağı görüĢündedirler (Henig ve Buchanan, 1996: 3.. 2.2.1.Ġki AĢamalı Karar Seçme iĢlemi iki aĢamada karar almayı gerektirir. KiĢinin önce yönetici kadronun seçiminde etki iĢlevini kullanıp kullanmayacağına karar vermesi, sonra da bu iĢlevi hangi yönde kullancağını belirlemesi gerekmektedir. Ġlk karar oy verip vermeme, ikincisi ise belirli bir siyasal partiye oy verme Ģeklinde ortaya çıkacaktır (Gülmen, 1979: 19.. Diğer bir ifadeyle, oy verme eylemine seçmen davranıĢı açısından bakıldığında, seçmenin seçim sandığına iki aĢamalı bir karar sürecinde gittiği düĢünülmektedir. Bunların ilki oy verme veya vermeme kararının alınmıĢ olmasıdır. Eğer seçmen bağımsız bir Ģekilde sandık baĢına gidiyorsa ya da gitmiyorsa ilk 66 basamak olan oy verme veya vermeme kararını almıĢ olmaktadır. Oy verme kararını almıĢ olan seçmen ise, ikinci basamak karar olan hangi partiye, hangi adaya oy vereceği kararını uygulamaya geçirir (Kalaycıoğlu, 1984: 257-258.. 2.2.2.Katılıp katılmama KiĢinin seçime katılma istek ve olasılığı, çevreden aldığı seçime katılmayı teĢvik edici nitelikteki uyarıların yoğunluğuna bağlıdır. Çevresinden bu yönde ne kadar çok etki ve uyarı alırsa, seçime katılması olasılığı o kadar yüksek olur. Bu uyarılar, haber kaynakları, seçim kampanyası ve kiĢisel tartıĢmalarla gelebilir. Özellikle oy talebinde bulunan politikacılarla kurulan iletiĢim ve yapılan tartıĢmalar, seçime katılım olasılığını büyük oranda etkiler. Bu aynı zamanda çevreden öğrenilen bir Ģey olduğundan, kiĢinin meslektaĢlarının, arkadaĢlarının ve ailesinin katılıp katılmama davranıĢından etkilenmesi kaçınılmazdır. KiĢinin ailesi ve sosyal çevresi seçime ilgisiz ise, kendisi de ilgisiz kalabilir. Katılma kararının bu tür nedenleri olduğu gibi, cinsiyet, yaĢ, ırk, din, mezhep, toplumsal statü ve kentleĢme gibi daha çok sayıda sosyal, demografik ve ekonomik nedenleri bulunmaktadır. Örneğin R. Lane yaptığı saha araĢtırmalarından elde ettiği sonuçlara bakarak, tarım iĢçileri, zenciler, sendika üyesi olmayanlar, kadınlar, gençler, güneyliler ve düĢük statüden gelen yurttaĢların seçimlere katılım oranlarının düĢük olduğunu söylerken (Lane, 1966: 48.; Seymour M. Lipset Amerika BirleĢik Devletleri‟nde 1940 ile 1960 yılları arasında yapılan baĢkanlık seçimleriyle ilgili verilere dayanarak düzenlediği bir tabloya göre oy verme alıĢkanlıklarının pek çok ülkede benzer veya ortak çizgilere sahip olduğuna vurgu yaparak evliler, erkekler, kentliler, eğitimliler, yasal ya da yasadıĢı herhangi bir örgüte üye olanlar ve otuz beĢ-elli beĢ yaĢa aralığındakilerin diğerlerine oranla daha güçlü bir oy kullanma eğilimi gösterdiklerini ortaya koymaktadır (Lipset, 1963: 187.. Lasswell‟e göre, bir seçimde önemli olan seçmenin oylamaya samimî olarak katılma duygusuna sahip olup olmadığı, hukuken sahip olduğu araçları istediği zaman kullanarak karar alma sürecinde farklılık yaratma hakkının garanti altında olduğuna inanmasıdır. KiĢi etkili olduğuna inanırsa, hükümeti etkilemeye çalıĢacaktır. Tersine önemli kararları etkileme konusunda ümitsizliğe düĢmüĢse, seçime katılmama oranı yüksek çıkacaktır (Lasswell, 1966: 39.. Katılma kararı alırken kiĢinin her Ģeyden önce demokratik siyasal eyleme ve o toplum içinde bunun uygulanmakta olduğuna inanması gerekir. Daha önce de belirtildiği gibi, buradaki varsayımımız ülkede demokratik parlamenter bir rejimin varlığıdır. Yoksa Lasswell‟in de 67 belirtmiĢ olduğu üzere, otoriter rejimlerde yapılan seçimlerde olduğu gibi seçimlere yüksek bir katılım oranının gerçekleĢmesi çoğunluk yönetiminin bir ifadesi değildir. Seçimlere katılmama durumu G. Soares ve R. Hamblin gibi bazı araĢtırmacılarca “etkin katılmama” ve “edilgin katılmama” Ģeklinde (Soares ve Hamblin, 1967: 1053., Jean Blondel gibi diğer bazılarınca “olumlu katılmama” ve “olumsuz katılmama” Ģeklinde kategorize edilmiĢtir (Blondel, 1970: 53.. Soares ve Hamblin‟in görüĢlerine göre etkin katılmama tutumu, bu sınıfa giren kimselerin kitle iletiĢim araçları ve diğer haber kaynaklarından politik geliĢmeleri yakından izledikleri halde, devlet ve hükümet adamlarına güvensizlik ve kuĢku içinde olmaları, siyasal düzenin kötü olduğuna, siyasetin ve siyasetçilerin kirli olduğuna inanmaları, kendi görüĢlerini temsil ettiğine inandıkları herhangi bir politik figür göremediklerini düĢünmeleri, devletin yasalarında, uygulamalarında ve hizmetlerinde yurttaĢlara eĢit davranılmadığını düĢünmeleri ve de siyasal iktidarın demokratik ve hukukî temellerinin meĢruiyetine inanmamaları gibi bazı nedenlerle seçimlere katılmayı reddetmeleri Ģeklinde gerçekleĢmektedir (Soares ve Hamblin, 1967: 1053.. Genel hatlarıyla edilgin katılmama tutumu ise, kiĢinin dıĢ dünya (toplumsal çevre) ile olan iliĢkisinin asgarî düzeye gerilemiĢ olmasından kaynaklanmaktadır. Bu kimseler ülkelerinde ve dünyada meydana gelen geliĢmeler ve günlük olaylar hakkında neredeyse hiçbir fikri olmayan bir tür pasif yurttaĢ durumunda olduklarından ötürü, seçim sandığına gitmeye herhangi bir değer atfetmezler (Campbell, 1970: 286-299.. 2.2.3.Parti tercihi Oy kullanmaya karar verdikten sonra parti tercihini yapabilmesi için kiĢinin gereksinim ve taleplerini belirlemesi ve bu taleplerin hangi parti tarafından daha iyi karĢılanabileceğine dair net bir karara varması gerekir. Bu dönemde kiĢinin zaman içinde siyasal tercih ve tutumlarındaki düzenlilik ve çapraz baskılara karĢı koyabilme güç ve yeteneği, ayrıca kararını teyit edecek olan haber kaynaklarına eriĢim sağlayabilmesi, verdiği kararın seçim sandığında gerçekleĢmesini kolaylaĢtırır. KiĢinin aldığı kararın doğru olup olmadığı, bizi rasyonellik tartıĢmasına götürür. Rasyonel karar belirlenen amaca ulaĢmak için katlanılacak olan bedelle, amacın gerçekleĢmesinin sağlayacağı yararın karĢılaĢtırılması sonucu ortaya çıkar. Rasyonellik sonuçları değil, bir süreci ifade eder. KiĢi aldığı kararda rasyonel davranmıĢ olmasına rağmen, hedeflemiĢ olduğu amaca 68 ulaĢamamıĢ olabilir. Siyasal davranıĢ açısından değerlendirilirse, kiĢinin siyasal amaçlarına varmasını sağlayacak bir siyasal davranıĢı benimsemesinin rasyonel bir davranıĢ olduğu sonucuna varılabilir. Oy verme kiĢinin önyargılarına dayandığı kadar, toplumsal yapıya iliĢkin rasyonel yargılarına da dayanır. Oy vermede rasyonel olmak her Ģeyden çok gerçeğin gözlemine ve testine dayandığı için, sağlam bir düĢünce sistemini ve mantıksal tutarlılığı gerektirir. KiĢinin siyasal kararlarından rasyonel olabilmesi, aynı zamanda siyasal bilgi sahibi, yani haber kaynaklarına sahip olmasına bağlıdır. Belirsizliğin yoğun olduğu bir sistemde, seçmenlerin eksik ve yanlıĢ bilgilerle farklı taraflara yönlendirilmesi olağandıĢı bir durum değildir. Tam anlamıyla rasyonel bir tercih yapabilmek için, çok az sayıda kiĢi siyasal sistemi yorumlayabilmesine yetecek kadar bilgiye sahiptir (Gülmen, 1979: 26-27.. Bu noktada kiĢinin verdiği kararın rasyonel olup olmadığını sorgulayabilmek için, a) Bilgi düzeyini, b) Amaçlarıyla o amaçlara ulaĢmada kullandığı araçların birbirleriyle bağdaĢıp bağdaĢmadığını, c) Yeterli ve tutarlı bir mantıksal yapısının olup olmadığını bilmek gerekmektedir (Frohock, 1967: 132-138.. J. Blondel geliĢmekte olan ülkelerde (developing countries) siyasal partilerin gelenekselmuhafazakâr, otoriter-muhafazakâr ve popülist formatlarda, geliĢmiĢ endüstriyel toplumlarda ise liberal-demokrat ve radikal-otoriter formatlarda teĢekkül ettiğini iddia etmektedir (Blondel, 1972: 89.. Demek oluyor ki, bir ülkede siyasal parti alternatifleri o ülkenin sosyo-ekonomik yapısı ve tarihi açısından belirlenmekte, dolayısıyla farklı toplumlarda sayısı ve eğilimleri açısından farklı niteliklere sahip siyasal partiler bulunmaktadır. 2.3.Seçmen DavranıĢını Etkileyen Faktörlere ĠliĢkin Kuramsal ve Deneysel YaklaĢımlar Seçmenler çoğu zaman, bilinçli veya bilinçsiz olarak, belli koĢulların etkisiyle tercihlerini belirlemektedir. Seçimlerde oy vermeyi etkileyen bu koĢulların neler olduğu sorusu, siyaset sosyolojisinin de uzun zamandır ilgisini çeken önemli konulardan biridir (Gökçe vd. 2002: 6.. Oy verme davranıĢları ile ilgili araĢtırma ve çalıĢmaların tarihini 1910‟lu ve 1950‟li yıllar arasındaki zaman kesitine kadar götürmek mümkün görünmektedir (Esmer, 2002: 33-34.. Benzer bir görüĢe göre, seçim ve seçim süreçleri ile ilgili yapılan bilimsel çalıĢmaların tarihsel arka planı 1940‟lı yıllara dayanmaktadır ve Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasında hız kazanmıĢtır. Seçmen davranıĢına yönelik yapılan çalıĢmalar, siyaset sosyolojisinin en geniĢ alanlarından biri haline 69 gelse de, araĢtırmacıların seçmen tercihini etkileyen faktörlerin neler konusunda halen bir görüĢ birliğine ulaĢamamıĢ olmaları da ayrı bir realitedir (Lipset, 1973; Gökçe vd., 2002: 7.. Akademisyenlerin oy verme davranıĢının nedenine iliĢkin merkezî soru üzerinde tatmin edici yanıtlarla mutlak bir uzlaĢmaya varamamıĢ olması gerçeği, oy verme davranıĢında belirgin çizgi ve kuralların olmadığı anlamına gelmez. (Catt, 1996: 1.. KuĢkusuz, siyaset bilimciler seçmen davranıĢının genel geçer kurallarını saptamak amacıyla pek çok araĢtırmalar yapmıĢ ve farklı görüĢ, yaklaĢım ve modeller öne sürmüĢlerdir. Olaya siyaset sosyolojisi açısından bakıldığında, öncelikle alanın toplumla siyaset arasındaki etkileĢimleri inceleyen bir disiplin olduğunun altını çizmek gerekir (Vergin, 2003: 12; Bahar, 2009: 217.. Bu yüzden, siyasal davranıĢ ve seçmen tercihleri ile ilgili yapılan çalıĢmalar doğrudan siyaset sosyolojisinin ilgi alanına girmektedir. Farklı etnik kimliklere sahip ve farklı sosyo-kültürel (aĢiret) yapı içindeki Ģahısların siyasi tercihlerinin ve bunlara etki eden faktörlerin aynı olup olmadığının araĢtırılması siyaset sosyolojisinin temel ilgi alanlarından biridir. Çünkü siyasetin sosyolojik çözümlemesi, en yalın anlatımla sosyal yapılar içindeki siyasal davranıĢların ve sosyal yapı-siyaset iliĢkisinin incelenmesi olarak özetlenebilir (Bahar, 2009: 219.. Siyaseti ve yurttaĢların oy verme davranıĢını etkileyen faktörler, genel anlamda alt yapısal ve üst yapısal etkenler olmak üzere iki baĢlık altında ele alınabilir. KıĢlalı, demografik ve ekonomik etkenleri „alt yapısal etkenler‟ olarak, kurumsal ve kültürel etkenleri de „üst yapısal etkenler‟ olarak sınıflandırmaktadır (KıĢlalı, 1995: 35-114.. Buna göre siyasal davranıĢları etkileyen bütün etmenler, siyaseti ve dolayısıyla siyasî tercihleri de doğrudan doğruya etkileyip yönlendirmektedir. Yapılan araĢtırmalardan elde edilen verilere göre biraz daha özelleĢtirmek gerekirse, seçmen davranıĢını etkileyen faktörler, siyasal parti, aday, seçmen, gündem, propaganda, kitle iletiĢim araçları, kamuoyu araĢtırmaları, din, aile, çıkar grupları, kamuoyu liderleri ve ekonomi politikaları Ģeklinde sıralanabilir (Doğan ve Göker, 2010a: 162-163.. Seçim kampanyaları sırasında kamuoyu araĢtırma aynı Ģirketlerine yaptırılan kamuoyu yoklamaları ile birlikte, zaman zaman belirli konularda halkın nabzını tutmak için yaptırılan benzeri saha araĢtırmalarını aynı kategoride görmek gerekir. Bu bağlamda seçmen kitleyi ikna etme ya da ilgisini canlı tutma ilkesine dayanan böylesi faaliyetler, politik iletiĢim araĢtırmaların önemli bir aĢaması olarak da değerlendirilebilir (Nimmo ve Swanson, 1990: 8.. 70 Seçmen tercihini doğrudan etkileyen etmenlerden diğer biri de, siyasal toplumsallaĢmadır (Dilber, 2012: 3.. Siyasal toplumsallaĢmanın araçlarına/ajanlarına bakıldığında, aile, okul ve eğitim, arkadaĢ çevresi, sosyal gruplar, siyasal partiler, ideolojiler ve kitle iletiĢim araçları görülebilmektedir. Siyasal toplumsallaĢmayı sağlayan bu araçların, doğal olarak seçmen davranıĢ ve tercihini etkilediği bilinmektedir (Beren, 2013: 194.. Dünyada oy verme davranıĢını çözümlemeyi hedefleyen söz konusu çalıĢma ve araĢtırmaların sonunda ortaya konulan kuramsal yaklaĢımların üzerinde daha ayrıntılı biçimde durmanın seçmen tercihlerinin temellerine inmek ve onları daha anlaĢılır kılmak açısından yaĢamsal değerde olduğunu dikkate alarak her birini tek tek masaya yatırıp incelemekte yarar olacağında kuĢku yoktur. Seçmen davranıĢının arka planındaki nedenlerin analizine iliĢkin çalıĢma ve araĢtırmaların sonunda, üç ana akım model veya yaklaĢım geliĢtirilmiĢtir. Bunlar, “Sosyolojik YaklaĢım”, “Psiko-sosyal YaklaĢım” ve “Ekonomik/Rasyonel YaklaĢım” olmak üzere üç ana baĢlık altında toplanmaktadır (Harrop ve Miller, 1987: 130; Akgün, 2006. BaĢlangıç olarak kısaca değinmek gerekirse, sosyolojik yaklaĢım, 1940‟lı yıllarda Amerika BirleĢik Devletlerinde yapılan ilk seçmen davranıĢı araĢtırmalarını oluĢturmaktadır. Bu yaklaĢımın temelinde, seçmen tercihlerinin ve seçmen davranıĢının bireylere ait sosyal kimlikler tarafından belirlendiği varsayımı yatmaktadır. Michigan üniversitesi Ulusal Seçim AraĢtırmaları merkezi tarafından yayınlanan ve alanında bireyler üzerine odaklanmıĢ ilk bilimsel çalıĢma olma niteliğine sahip “Amerikan Seçmeni” isimli eser ile siyaset sosyolojisi “psiko-sosyal- yaklaĢım” ile tanıĢmıĢtır (Campbell vd., 1960 akt. Gökçe vd., 2002: 8.. Seçmen davranıĢını analiz etmede baĢvuru noktası niteliğindeki üçüncü model olan “ekonomik yaklaĢım” ise, aynı zamanda “rasyonel seçim modeli” olarak ifade edilmektedir. Bu yaklaĢımda, seçmen davranıĢının temelinde fayda maksimizasyonu olduğu varsayılmaktadır (Beren, 2013: 196.. Downs‟ın 1957 yılında yayınlanan “Demokrasinin Ekonomik Teorisi” adlı eserinde yer verilen, “Her vatandaĢ, oyunu kendisine diğer bütün partilerden daha fazla fayda sağlayacağına inandığı partiye verir.” görüĢü seçmenin rasyonel tercih yaklaĢımını benimsediğini gösterir ve seçmen eğer oy verdiği partinin yetersizliğini görürse, bir sonraki dönemde siyasî tercihini kolayca değiĢtirebilir (Bennett, 2000: 23.. Fakat akademik çevrelerde rasyonel tercih 71 modelinin de zayıf bulunan yanları olmuĢtur. Modele yöneltilen en önemli eleĢtiri, bireylerin toplumsal ve kültürel çevrelerinin etkilerini dikkate almaması nedeniyle seçmen kararlarını açıklamakta yetersiz kaldığı yönündedir (Darmofal ve Nardulli, 2010: 265.. Politik ekonomi içerikli baĢka bir araĢtırmanın sonuçları, seçmenin ulusal ekonominin durumu ile ilgili değerlendirmelerinin kiĢisel cüzdan kaygılarından çok daha önemli bir gösterge olduğunu ortaya koymaktadır (Kinder and Kiewiet, 1981: 139.. 2.3.1.Kolombia Modeli/Sosyolojik Model Söz konusu modellerden ilki, genellikle “Columbia ÇalıĢmaları” olarak adlandırılan araĢtırmalardır. 1940‟lı yıllarda, Columbia Üniversitesi bünyesinde Paul Lazarsfeld öncülüğünde konu ile ilgili bazı çalıĢmalar gerçekleĢtirilmiĢtir. Lazarsfeld öncülüğündeki bir ekibin yaptığı çalıĢmalar, baĢkanlık seçimi kampanyası boyunca bireysel oy verme davranıĢını ölçmeyi amaçlamıĢtır. AraĢtırma, odak tüketici davranıĢları, propaganda etkileri, savaĢ analizleri ve pazar araĢtırmasını içeren temellere dayandırılmıĢtır. Nitekim Lazarsfeld‟in gerçek konusu olan “seçim psikolojisi” tüketici davranıĢının seçimlerdeki yansımalarının incelenmesi Ģeklini almıĢtır. ÇalıĢma sonuçlarında medya etkisinin düĢük seviyede ölçülmesi, Columbia araĢtırmacıları için sürpriz olarak değerlendirilebilir (Bartels, 2008: 3.. Oy verme davranıĢını çözümleyip açıklamaya çalıĢan ve “sosyolojik model” olarak da bilinen bu yaklaĢımın kuramsal varsayımları, üç temel yapıtta ayrıntılı bir biçimde betimlenmiĢtir: Bunlar, Columbia Üniversitesi yapılan söz konusu araĢtırmaları ve sonuçlarını içeren “People‟s Choice” (Lazarsfeld, Berelson ve Gaudet, 1944., “Voting” (Berelson, Lazarsfeld ve McPhee, 1954. ve “Personal Influence” (Katz ve Lazarsfeld, 1955. adlı çalıĢmalardır. BirleĢik Devletler baĢkanlık seçimleri üzerine yapılan bir çalıĢmada bir inceleme yöntemi olarak ilk kez anket tekniğini kullanan Lazarsfeld tarafından Ohio Eyaleti‟nde yürütülen araĢtırma, o güne kadar oy verme davranıĢı kavramı ile özdeĢleĢmiĢ görünen metodolojik yaklaĢım tipini devre dıĢı bırakmıĢtı. Daha önce ilgisi tercih süreçleri, tanıtım, reklam ve kitle iletiĢiminin tüketici davranıĢları üzerindeki etkileri ile ilgili psikolojik mekanizmaların incelenmesine odaklanmıĢ olan Paul Lazarsfeld, bu çalıĢmada önüne iki ana hedefi koymaktadır: Birincisi, medyaya maruz kalmanın etkilerini, diğer bir deyiĢle seçmenlerin nihaî karara nasıl vardığını ve bu süreçte medyanın oynadığı rolü incelemek, diğeri ise bir konular tablosu ile denetim grubuna sahip olup 72 ardıĢık mülakatlara dayalı yeni bir metodolojiyi test etmekti. ÇalıĢmanın baĢlangıcında Lazarsfeld‟in merkezî hipotezi, oy vermenin temelde seçmenin kendi kiĢilik yapısı ile medyaya maruz kalma hali tarafından etkilenen bireysel bir davranıĢ olduğuydu; ancak araĢtırmanın sonunda seçmen kararının oluĢmasında medyanın etkisinin minimum düzeyde kaldığı, asıl ve kesin etkinin kiĢinin ait olduğu sosyal gruptan geldiği yönündeki açık sonuçlar hipotezle çeliĢiyordu (Antunes, 2010: 164.. Seçmenin oy verme davranıĢını adaylar arasında bir tercih yapmak değil partiler arasında tercih yapmak olarak gören sosyolojik yaklaĢımda seçmenin kararında aile, sosyo-ekonomik statü, ait olunan grup, din gibi değiĢkenlerin etkili olduğu savunulmaktadır. Bu yaklaĢımı benimseyen araĢtırmacılar, bireylerin aynı yerde yaĢadıkları, birlikte çalıĢtıkları kiĢileri izleme eğiliminde olduklarından kiĢilerin demografik özelliklerinin seçimin tahmin edilebilmesinde yol gösterici olabileceğini düĢünmektedirler. Buna göre, oy verme davranıĢı özünde bir grup deneyimidir. Bu yaklaĢım, oy verme davranıĢına sosyolojik bir boyut getirmiĢtir. Lazarsfeld araĢtırmalarında, insanların tercihleri ve davranıĢlarında, ideolojilerin veya rasyonel tercihlerin değil, birincil olarak grupların etkin olduğunu öne sürmüĢ, 1954‟deki çalıĢmalarında oy vermeyi “kavimsel bir mesele” olarak nitelemiĢtir. Çünkü yapılan analizler, insanların oylarını kendilerini bağlı hissettikleri grubun görüĢ ve tutumlarını dikkate alarak kullandıklarını ortaya koymuĢ bulunmaktadır. Dolayısıyla, ideolojinin etkisi devre dıĢı bırakılmıĢtır. Ġdeolojiyi bir teoriye dayanan düĢünce sistemi olarak değerlendirirsek, ona göre böyle bir teorik tercih söz konusu değildir.” sözleriyle aynı noktaların üzerinde durmaktadır (Boiney ve Paletz, 1991: 5.. Biraz daha ayrıntıya girildiğinde görülür ki, Lazarsfeld People‟s Choice adlı eserinin “Toplumsal Grupların Politik Tekdüzeliği” ve “KiĢisel Etkinin Doğası” baĢlıklı son iki bölümünde, tam olarak yine bu iki sonucun teorik düzlemde ayrıntılandırılmasına odaklandığı görülmektedir (www.exedrajournal.com). Lazarsfeld ve Columbia ÇalıĢmalarındaki meslektaĢlarının çalıĢma anlayıĢı, seçim kampanyaları ve seçim anketlerinin çalıĢma alanının zenginliğini ortaya koymuĢtur. Bu bağlamda, “sosyal grupların politik tekdüzeliği” Ģeklinde özetlenebilecek bir formülasyona ulaĢılmıĢtır. Ona göre buradaki ana bulgu, seçmenlerin çoğunluğunun kendi özgün politik eğilimlerine göre oy kullandıkları gerçeğidir. Belirli bir politik görüĢe bağlı olan altı yüz katılımcıdan sadece elli dördünün kampanya sürecinde pozisyonlarını değiĢtirdikleri görülmüĢtür. 73 Seçmen davranıĢı ile ait oldukları sosyal gruplar arasındaki paralellik öylesine güçlüydü ki, seçmen tercihini Politik Eğilim Endeksi‟nde tanımlanan yalnızca üç faktöre göre açıklamak mümkün görünüyordu: Sosyo-ekonomik statü, din ve ikâmet edilen yer. Lazarsfeld bağlam açısından Ģunu söyler: “Amerikan halk kültüründe, kiĢinin kendisi hakkında düĢündüğü Ģeyden ibaret olduğunu ifade eden bir özdeyiĢ vardır. Bu ifade, sınırsız fırsatları ve kiĢinin kendini geliĢtirme yönündeki çabalarını anlatan tipik bir Amerikan kavramıdır. ġu an itibariyle, bu özdeyiĢin tersinin doğru olduğu görülmektedir. Demek oluyor ki, kiĢi kiĢi sosyal olarak neyse, politik duruĢu açısından da odur. Sosyal karakteristikleri, politik tercihini belirler. UlaĢılan sonuçlar çalıĢmanın baĢında öne sürülen oy verme eyleminin “bireysel” olduğu yönündeki hipotezi açıkça çürütmekteydi. Çünkü oy kararları bireysel eylemler değil, grup uyumu ya da bütünlüğü ile ilgili süreçlerdir. Lazarsfeld, nihaî aĢamada konuyu Ģu Ģekilde ortaya koymaktadır: “Politik davranıĢ alanının ne denli anlamlı ve önemli olduğu gerçeği, çalıĢmamız tarafından ortaya konmuĢtur. Ne var ki, bunu daha sağlam ve güçlü bir biçimde açığa çıkarmak için daha ileri düzeyde çalıĢma ve araĢtırmaların yapılması gerektiği de açıktır (Lazarsfeld vd, 1968: 69148.. Kolombia modeli değiĢik toplumsal gruplarla belirli siyasal partiler arasındaki bağlantı üzerinde odaklanmakta ve kiĢinin oy verme davranıĢının ait olduğu toplumsal grup üzerinden doğal bir yolla gerçekleĢtiğini belirtmektedir. KiĢi belirli bir sosyal gruba bağlı ya da herhangi bir sınıf statüsüne sahipse, o vakit oy tercihi bellidir (Bélanger ve Stephenson, 2010: 7.. 2.3.2.Michigan Modeli/Psiko-Sosyal YaklaĢım Köken ve ana fikirleri daha dikkatli ve derin bir bakıĢla incelendiğinde, Kolombia modeli ile Michigan modelinin temelde psikolojik düĢünce kütlelerine dayandığı görülecektir. 1939 yılında Kolombia Üniversitesi‟nde bulunan Lazarsfeld ve ekibi Erie yerel yönetim bölgesinde seçim çalıĢmalarını baĢlattıklarında, psikoloji bilimi oy verme davranıĢını açıklamak için kararlı bir Ģekilde sahaya inmiĢ bulunuyordu. Zaten Lazarsfeld lisans eğitimini Viyana Üniversitesi‟nin Psikoloji Enstitüsü‟nde almıĢtı ve insan davranıĢlarıyla ilgili olarak daha önce yapmıĢ olduğu çözümlemeleri seçmenin oy verme davranıĢına uyarlayabileceğini umuyordu. 1940‟ların sonlarında Michigan Üniversitesi‟ndeki oy verme analistlerinden oluĢan bir grup, oy verme davranıĢına Kurt Lewin‟in alan teorisi temelinde alternatif bir görüĢ açısı getirerek Kolombia yaklaĢımını eleĢtirmeye baĢlamıĢtı. O çıkıĢı baĢlangıç noktası yapmıĢ olan Michigan 74 yaklaĢımı bugün de etkili olmasına rağmen, aslında geliĢim süreci 1964 yılında Philip E. Converse‟in inanç sistemlerine iliĢkin araĢtırmasının yayınlanmasıyla birlikte sona ermiĢ bulunuyordu (Visser, 1994: 43.. Bu doğrultuda seçimlerle ilgili yapılan çalıĢmalar, daha sonra “Michigan Modeli” olarak isimlendirilen araĢtırmalarla sürdürülmüĢtür. Converse ve arkadaĢları tarafından hazırlanan “Ulusal Seçim ÇalıĢmaları” isimli çalıĢmalar süreci seçmenlerin, hangi adayı veya partiyi seçeceklerine nasıl karar verdikleri, ne denli bilgilendirilmiĢ oldukları ve tutarlılık düzeyleri kapsamında değerlendirmelerde bulunmaktadır (Brooks vd., 2006:193.. Amerikan Seçmenleri için ilk veriler 1952 ve 1956 baĢkanlık seçimleriyle bağlantılı olarak ortaya konmuĢtur. Michigan çalıĢmaları ulusal anket örnekleri ile ulusal düzeydeki seçmenin oy verme kararlarını anlayabilme amacını taĢımıĢtır (Bartels, 2008: 7.. 1952‟deki araĢtırma “Seçmen Karar Veriyor” adıyla hazırlanmıĢtır. 1956‟da yapılmıĢ olan “Amerikan Seçmeni” baĢlıklı bu çalıĢma araĢtırma safhasında “adaylar”, “sorunlar” ve “partiler” öğelerinin oy vermedeki etkisi üzerinde yoğunlaĢmıĢ, sonuç aĢamasında bireysel oy tercihini etkileyen üç öğenin (adaylar, sorunlar, partiler) görece ağırlıklarının kıyaslanması konusuna odaklanmıĢtır (Verba ve Nie, 1972: 150.. Michigan Okulu mensuplarına göre, çoğu seçmenin bir partiye yönelik olarak yerleĢik bir “psikolojik sevgi bağı” vardır. Bu bağın oluĢumu, çocukluk yıllarına kadar uzanır. Parti kimliği Ģeklinde somut olarak ifade edilen bu bağlılığın, adeta dinsel bir bağlılığı andırdığı ileri sürülmüĢtür. Bu belirlemelere göre, seçmen davranıĢının kalıcılığı vurgulanmak istenmiĢtir (Fiorina, 1997: 400; Akgün, 2006: 67.. “Psiko-sosyal model” ya da “partiyle özdeĢleĢme” Ģeklinde de ifade edilen bu ekolde, “partizanlık” ya da “partiyle özdeĢleĢme” kavramı merkezî bir ağırlığa sahiptir. Model özü itibariyle seçmenin bir partiye karĢı duyduğu sevgi, taraftarlık ve adanmıĢlık haline dayanmakta ve bu taraftarlık bir futbol takımına olan bağlılığa benzetilmektedir (Denver‟dan aktaran Kalender, 2005: 45.. Bu anlamda, “parti kimliği” ya da “partiyle özdeĢleĢme” (party idendification) modelin kullandığı en ünlü kavramdır (Curtice, 2002: 8. ve oy verme kararlarında parti bağlılığının rolüne iliĢkin en etkili tanımlamayı Campbell ve arkadaĢları “sıkı, fakat sabit olmayan bir bağ” 75 sözleriyle yapmıĢlardır (Campbell vd., 1980: 148.. “Partiyle özdeĢleĢme”, zaman içinde tamamen olmasa da nisbî olarak istikrarlı bir seyir izlemekte ve seçmenin kararlarını güçlü Ģekillerde belirlemektedir. Genellikle, süreğen bir tutumdur. Seçmenler yeni ya da tanıdık bir aday seçeneği kararı ile karĢılaĢtıkları vakit, siyasal tutumlarındaki baĢlangıç noktalarına geri dönerek olabildiğince benzer bir karar vereceklerdir (Conover ve Stanley, 1989: 912-940.; Rahn, 1993: 472-496.; ancak parti kimliğinin tüm gücüne karĢın seçmenler makul ve inandırıcı gerekçelerle baĢka bir siyasal partiye oy vermeye ikna edilebilmektedir. YarıĢan adaylardan birinin nisbeten daha yararlı olacağına dair medyadan edindikleri yeni bilgiler, seçmenlerin bir kısmını baĢlangıç noktalarını terk ederek farklı bir adaya destek vermeye itebilmektedir (Ladd, 2006: 4.. Partiyle özdeĢleĢmeye iliĢkin geleneksel model, Michigan modelinde oy verme davranıĢı üzerine geliĢtirilmiĢ özgün kavrama uymaktadır. Seçmenle siyasal partilerden biri arasında toplumsallaĢma sürecinde kurulan ve politik bilgi ve deneyimle güçlenen psikolojik bir bağ sayılan bu özdeĢleĢme bir bakıma onun içinde yaĢadığı toplumsal grupla özdeĢleĢmesi anlamına gelmekte ve diğer siyasal tutumlara göre daha kalıcı olmaktadır. Bu gelenekten gelen çeĢitli yazarlar partiyle özdeĢleĢme ile dinle özdeĢleĢme arasında belirli örtüĢmeler saptamıĢlardır. Parti ile özdeĢleĢme, seçmenlere bir ideolojinin sağladığı sadakat duygularını aĢılamaktadır. Böylece teoloji içinde din neyse, politika içinde de parti o olmaktadır: O aĢamadan sonra yaptığı Ģey, kiĢinin düĢünce dünyasına yapı, teĢkilat ve tutarlılık sağlamaktır. Bu, “belirli bir siyasal parti için yalın bir tercih yapma olayının ötesinde derin bir psikolojik bağlılığı ve kiĢinin benliğinin bir grubun duygularını içerecek Ģekilde geniĢlemesini ifade etmektedir” (Campbell‟den aktaran Miller ve Shanks 1996: 120-121.. Belirtildiği üzere, tıpkı dinsel aidiyet duygusunda olduğu gibi toplumsallaĢma sürecinde edinilmekte, ailenin, meslektaĢların ve akranların değer ve tutumları tarafından etkilenmektedir. Böylece, partizanlık sosyal kimliğin saf bir formuna dönüĢmektedir ki, orada yurttaĢlar kimlerin hangi siyasal partilere bağlı olduğuna ve onların bu gruplarla birlikte tanımlanıp tanımlanamayacağına iliĢkin süreğen bir algıya kavuĢmaktadır (Green vd., 2002: ix). Ancak partizanlık doğrudan ve muğlâk bir biçimde seçmenin oy tercihinin nasıl somutlaĢacağını ifade eden bir değiĢken değildir. Demokratik toplumlarda siyasal yaĢamın özellikle partilere endeksli olduğu, partilerin sunduğu politik programda yer alan vaat ve önerilerin çoğu zaman yurttaĢların yoksun olduğu haber ve bilgileri gerektirdiği göz önüne alındığında, partizanlığın seçimleri ve adayların önerilerini okumanın bir aracı olarak iĢlev gören konuların politik içerikli deneyiminde merkezî bir değiĢken olduğu ortaya çıkmaktadır (Campbell vd., 1960, 121-122.. 76 Michigan modeli‟ne bağlı olan araĢtırmacılar, parti kimliği ya da aidiyetinin büyük oranda çocukluk döneminde edinilmiĢ, değiĢmez bir psikolojik bağımlılık olduğunu düĢünme eğilimindedir (Leigh, 2005: 267.. ġu halde seçmen tercihlerinde bireylerin çocukluk dönemlerinden baĢlayan siyasal sosyalleĢme sürecinin önemli oranda etkili olduğu varsayımı ile hareket edilmektedir. Bu yaklaĢıma göre, “siyasal sosyalleĢme süreci” neticesinde kazanılan siyasal tutumlar ve ideolojik yönelimler, seçmen davranıĢına yön vermektedir (Beren, 2013: 195.. Partiyle özdeĢleĢme modeline göre, kiĢi oy verme yaĢına eriĢmeden önce politik iĢler doğru yönelmekte ve onun bu yönelimi sosyal çevresini güçlü bir biçimde yansıtmaktadır. Campbell ve arkadaĢları partiyle özdeĢleĢmenin küçük yaĢlarda aile içinde gerçekleĢtiğini ve politikayla yoğun olarak ilgilenen ebeveynin çocuklarında belli bir siyasal partiye karĢı daha güçlü psikolojik bağlılıkların oluĢtuğunu tespit etmiĢlerdir. Yaptıkları araĢtırmanın sonuçlarına göre, birisi veya her ikisi politik yönden aktif olan Demokrat ebeveynin çocuklarının % 79‟u Demokrat, % 8‟i Cumhuriyetçi; tersi bir durumda, yani Cumhuriyetçi ebeveynin çocuklarının % 71‟i Cumhuriyetçi, % 14‟ü ise Demokrat olmaktadır. Politik açıdan aktif olmayan Demokrat ebeveynin çocuklarının % 76‟sı Demokrat, % 4‟ü Cumhuriyetçi; aktif olmayan Cumhuriyetçi ebeveynlerin çocuklarının % % 66‟sı Cumhuriyetçi, % 17‟si ise Demokrat olmaktadır (Campbell, 1960: 47.. Türkiye‟de de kiĢinin politik tutum ve tercihlerinin biçimlenmesinde aile faktörünün önemini ortaya çıkaran bilimsel çalıĢmalar bulunmaktadır. Örneğin Aydın ve Özbek, aile kurumunun bireyin siyasal görüĢ ve parti tercihinin oluĢumunda baskın bir faktör olduğunu öne sürmektedir (Aydın ve Özbek, 2004: 165.. 2.3.3.Rasyonel Tercih Modeli/Ekonomik YaklaĢım Seçmen davranıĢının ekonomik değiĢkenlerden etkilendiği fikri temelinde Ģekillenen “Rasyonel Tercih Modeli” seçmenin kendi çıkarlarını bildiği ve bu doğrultuda oy kullandığı varsayımına dayanmaktadır. Michigan Okulu‟nun çalıĢmalarından oy vermede “aday”, “parti”, “sorun” üçlemesinin dıĢında bir yaklaĢıma sahip olmasıyla (Ġnan ve Meder, 2008: 32-35., daha ayrıntılı olarak ele alınırsa üç ana baĢlıkta farklılaĢmaktadır: Ġlk olarak rasyonel seçim yaklaĢımında seçmenin hatır için oy kullanması söz konusu değildir. “Partiyle özdeĢleĢme modeli” olarak da bilinen Michigan yaklaĢımında ise, seçmenin tercihi duygusal bağlılık ya da bağımlılığın etkisinde Ģekillenmektedir. Ġkinci farklılık, rasyonel tercih modellerinin genellikle seçmenin politik amaçlarına odaklanması ve toplumsal çevrenin etkilerini bir ölçüde görmezden 77 gelmesidir. Son farklılık ise, rasyonel tercih yaklaĢımında seçmenlerin kendi oylarıyla ilgili politik bilgilere araçsal olarak yaklaĢmasıdır. Ġnsanların karar verebilmek için daha fazla bilgiye ve bu bilgileri bütüncül, soğukkanlı bir tarzda değerlendirmeye ihtiyacı vardır; oysa partiyle özdeĢleĢme modelinde partiyle duygusal bağlılık geliĢtirildiğinden dolayı, siyasal rakiplere bilgiye dayanmaksızın ve kısa vadeli savunmacı tepkiler içinde yaklaĢılmaktadır (Harrop ve Miller‟den aktaran Kalender, 2005: 51.. Rasyonel tercih yaklaĢımıyla ilgili çalıĢmalar yaklaĢımın öncüsü olan Anthony Downs‟un seçmen tercihleri konusundaki mevcut ilkeleri sarsan “An Economic Theory of Democracy” isimli eseri ile Ģekillenmeye baĢlamıĢ ve sonraları farklı araĢtırmacılar tarafından geliĢtirilmiĢtir. Downs, teorisinin ana tezini, “Ana tezimiz, demokratik politik sistemde faaliyet gösteren partiler kâr peĢinde koĢan bir ekonomik yapı içindeki müteahhitlere benzemektedir. Bu siyasal partiler özel ve nihaî hedefleri olan iktidara gelebilmek için daha fazla oyu çekebileceğine inandıkları politikaları geliĢtirirler, tıpkı müteahhitlerin daha fazla kâr getireceğini düĢündükleri projeleri yaptıkları gibi… Tezin içeriğini incelemek için, yurttaĢların politikada rasyonel davrandığı varsayımından hareket edilmiĢtir. Bu öncülün kendisi, ikinci ana hipotezdir.” sözleriyle özetlemeye çalıĢmaktadır (Downs, 1957: 295-296.. Teoriye göre, seçmen davranıĢının temelinde oy verme eyleminin verimliliğini maksimize etme kaygısı yatmaktadır. Seçmenler ve siyasal partiler, doğrudan doğruya kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederler. Burada rasyonellik (akılcılık), kullanılan araçların amaçların gerçekleĢmesine hizmet edecek Ģekilde kullanılmaktadır. Rasyonel olan, etkin olana iĢaret etmektedir. Verilen girdi için çıktıyı maksimize etme ve verilen çıktı için girdiyi minimize etme Ģeklinde devam eden bir süreçten söz edilmektedir. Böylelikle ekonomistler ne zaman “rasyonel adam” deyimine göndermede bulunsa, düĢünce süreçleri özellikle mantıklı önermeler barındıran, önyargılardan arınmıĢ ya da duyguları iĢlevsel olmayan bir kiĢiyi tarif etmiĢ olmamaktadırlar. Normal kullanım içinde bunların her biri rasyonel kiĢiler olarak görülebilirler; ancak “ekonomik” sözcüğünün tanımı amaçlarına ulaĢmak için bilgisini en etkin biçimde kullanarak en değerli çıktıyı elde etme noktasına doğru ilerleyen kimseye göndermede bulunmaktadır (Downs, 1957: 5.. Yapılan bazı araĢtırmalar, örneğin Amerika BirleĢik Devletleri‟nde seçmenlerin baĢkan adaylarını ekonomide meydana gelen iyileĢme ya da kötüleĢme göstergelerine göre değerlendirdiklerini, ekonomi kiĢisel durumlarına 78 da olumlu yansıyacak Ģekilde iyiye gittiğinde bir sonraki seçimde baĢkan adayını ödüllendirdiklerini, tersine ekonomi kötüye gittiği ve kendileri de bundan olumsuz Ģekilde etkilendiklerinde adayı cezalandırdıklarını ortaya koymuĢ bulunmaktadır (Hibbs, 2000: 149-180.. Söz konusu rasyonalite anlayıĢına göre seçimler bir hükümeti seçmeye hizmet ederken, seçimdeki rasyonel davranıĢ yalnızca bu hedefe kilitlenmiĢ olan tavrı ifade etmektedir. Rasyonel tercih teorisi seçmenler için asıl meselenin ideoloji olmadığını, hükümetlerin atacağı somut adımlar olduğunu dikkate sunmaktadır. Bununla birlikte, seçmenler hükümetlerin bütün kararlarının içeriğini detaylı biçimde bilmez ve bu durum ortaya çıkacak olan bütün sonuçları anlama ve değerlendirme çabasını gerektirmektedir (Downs, 1957: 98.. 2.4.Dinî Ġnançlar ile Politik Tutumlar Arasındaki ĠliĢkilerde Genel Kuramsal Çerçeve Sosyoloji ve antropoloji bilimlerinin ana ders kitapları, din faktörü dikkate alınmadıkça insan davranıĢlarının tam anlamıyla analiz edilemeyeceğini söylemektedirler. Din, toplumun hem mikro hem de makro düzeylerinde her zaman ön plandadır (Stout ve Huckins, 2001: 1.. Ġnsana ne denli doğal görünse de, toplum aynı zamanda tanrısal bir kökene sahiptir. Zira Tanrı insanın tasarımcısıdır. Söz konusu olan insan doğasının yalnızca tanrısal bir kökene sahip olması değildir elbette; dahası, sahte olsun, hakikî olsun, din neredeyse bütün beĢerî, özellikle de siyasal kurumların temelidir. Din, bu kurumlara ihtiyaç duydukları kıvam ve istikrarı sağlar. Daha geriye gidilirse, tasavvur edilebilecek tüm kuramlar dinsel bir kökten beslenirler; öyle olmasaydı çoktan kaybolup gitmiĢ olurlardı. Kurumlar, tanrısallaĢtıkları ölçüde güçlü ve süreklidirler. Dinsel fikirlere ister gülünsün, isterse saygı duyulsun, bunun bir önemi yoktur. Onlar yine de bütün sürekli kurumların temellerinde dururlar. Sahte, sapkın ya da doğrucu kabul edilen tüm uygarlıklar, din adamları, dini koruma ve güçlendirme yönündeki kaygılara dayalı toplu göçler, âyinler, hatta mucizelerle baĢlamıĢtır. Böylelikle uygarlık ilham ve düĢünsel dayanaklarını dinden almıĢ, toplumlar onun sayesinde uygarlaĢmıĢlardır. Din siyasal binanın çimentosudur. Dolayısıyla din, siyasal kurumlar dâhil olmak üzere ulusların oluĢum ve geliĢimlerinin her aĢamasında yaĢamsal bir rol oynamıĢtır. Dünyanın bütün ulusları, siyasal iĢlerde ruhanî erke (sacerdace) az veya çok nüfuz tanırlar. Barbar uluslar ancak din yoluyla olgunlaĢmıĢ ve din her zaman öncelikle siyasal egemenlikle ilgilenmiĢtir (Barbier, 1999b: 87-88.. Mohandas Gandhi‟nin bir zamanlar Ģöyle dediği anlatılır: “Dinin politikayla hiçbir ilgisinin 79 olmadığını düĢünenler, ne dini ne de politikayı anlayabilmiĢlerdir” (Gandhi ve Desai, 1966: 371.. Bu açıdan denilebilir ki, kiĢinin içinde bulunduğu toplumdaki din pratiği sosyo-politik tutumların Ģekillenmesinde etkili olmakta, dinî ibadet ve toplantılara katılma belirli siyasal ve toplumsal konularda kamuoyu oluĢumuna etkide bulunmaktadır (Hülür ve Kalender, 2003: 179.. Öte yandan buna karĢıtlık içinde, konuyla ilgili çalıĢmalarda ortaya çıkan diğer bazı görüĢler, genel olarak özellikle din ile politika arasında doğrudan bir iliĢki kurmanın, dinsel olanla din dıĢı olanın birleĢtirilmesinin mutlak anlamda gerekli olmadığı yönünde somutlaĢmaktadır. Bu grupta yer alanlar, çoğunlukla Hıristiyan kökenli araĢtırmacılardır. Genel olarak Hıristiyanlar, görüĢlerini genellikle Ġsa Mesih‟in “Sezar‟ın hakkını Sezar‟a, Tanrı‟nın hakkını da Tanrı‟ya verin.” Ģeklindeki beyanı ile temellendirmektedirler. Ġsa Mesih‟e atfedilen bu deyiĢ, günümüze değin politik yapı ile olaylara müdahil olmak isteyen din adamlarını dıĢarıda tutmak amacıyla kullanılmıĢtır. Matthew‟in aktardığı Ģekliyle J. K. Balogun‟un bakıĢ açısından değerlendirilirse, Ġslam dini ise tam tersine dinsel konularla seküler olanlar arasında bir ayırım gözetmemektedir (Kukah, 1998: 17-22.. Ne var ki, örneğin Matthew Hassan “Ġsa Mesih bu sözüyle ne politika ile dinin birbirine karıĢmaması gerektiğini, ne de Hıristiyanların politika ile uğraĢmamaları gerektiğini söylemek istemiĢtir.” diyerek bu düĢünce ekolü ile ters düĢmüĢtür. Ona göre, söylenmiĢ olan sözde Sezar‟ın iktidarının temsilcisi olarak verilmesi gereken nesneyle politikaya değil paraya vurgu yapılmıĢtır ve bu yüzden para aynı zamanda onun iĢaretidir. Tanrı‟nın krallık ve otoritesinin Sezar‟ın iktidarının üzerinde olduğunda kuĢku yoktur. Hem Sezar hem de parası Tanrı‟nın denetimi altında olduğundan, ikisini birbirinden ayırmak anlamsızdır (Kukah, 1998: 16.. Bu noktada, dinin ve din adamlarının politikadan uzak durması gerektiğini söyleyenlerin görüĢlerinin, politika ve politikacıların dini kitleleri kandırmak için araçsallaĢtırdıkları, dolayısıyla onu enikonu kirlettikleri yönündeki geçmiĢ deneyimlere dayandığının özellikle not edilmesi gerekmektedir. Gerçek Ģu ki, din ile din dıĢı olan arasındaki iliĢki karĢılıklı faydalara dayalı olduğundan dolayı, dinin politik ideolojileri neden etkilememesi ya da tersinin olmaması gerektiği noktasında sağlam bir gerekçe bulunmamaktadır. Böylesi bir etkileĢimin mümkün ve serbest olduğu yerde, toplumun doğası ve sınıfsal katmanlarının mevcut iliĢki modunu dikte etme konusunda yapacağı çok Ģey olduğu kesindir. Evrensel bir olgu sayılmasa da, dinsel açıdan tektip bir toplumda din ile politika mutlaka etkileĢebilir ve böyle bir etkileĢimin meyvesinin daima barıĢ ve ekonomik 80 geliĢme olması beklenir. Bu bakıĢ açısı olasılıkla dinsel tektipliğin siyasal istikrarın temel koĢulu olduğunu öne süren Aristotales okulunun savını benimseyip desteklemeye götürecektir. Diğer taraftan, heterojen ve çoğulcu bir toplumda da inanç açısından çeĢitlenen fikir ve ideolojiler din ile politika arasında yakın bir iliĢkiye izin vermeyebilir. Söz konusu iliĢkisizlik hali, aynı zamanda, çoğulcu toplumlarda siyasal partilerin neden dinsel temellere dayalı olarak kurulmadığının da açıklaması gibi görünmektedir. Böylelikle, bir anlamda politika ve devlet yönetimi seküler bir sürece yönlendirilmiĢ olmaktadır. Toplumdaki dinler arasında sürüp giden üstünlük mücadelesinin dünyadaki sosyo-ekonomik kurumlara olan inancı etkiliyor olması nedeniyle, özellikle devlet politikalarının belirlenmesinde din ile politik kurumlar arasında uzlaĢmaya izin verilmemektedir. Bazı doğu ülkelerinde çeĢitli dinlerin diğerlerinin devletin yönetiminde rol aldığını görmek istememesi huzur ve ekonomik refahın yeĢerip geliĢmesine engel olurken, bu durum Batı toplumlarında aynı olmayabilmektedir (Valenzuela vd., 2009: 1.. Sözgelimi Leicester Webb‟e göre, bu toplumlar adalet, eĢitlik, özgürlük ve ahlakî erdemler gibi özünde Hıristiyanlık öğretisinin etik önermeleri ile ilintili belirli bazı siyasal değerler etrafında bütünleĢmiĢlerdir. Fakat B. Alford çoğulcu bir toplumda din ile politika arasında etkili bir iletiĢim olasılığının var olduğunu ifade etmektedir. Ona göre, bu iliĢki büyük ölçüde politikanın sekülerleĢmesi, dinsel inançların zayıflığı ve dinin yaĢamın diğer alanlarından ayrılması gibi, toplumda belirli koĢulların varlığına bağlıdır. Dinsel açıdan tektip olan toplumlarda da çoğulcu dinsel ideolojilerin varlığı mümkündür ve bütün o dinlerin öğreti ve uygulamalarının uzlaĢı sağladığı yerde politik amaçta bütünleĢme söz konusu olabilmektedir (Alfold, 1981: 164.. Politik kararların dinsel doktrinlere göre formüle edildiği ülkelerde, dinsel ve siyasal özgürlüğün bir arada gerçekleĢtirilip yaĢama geçirilmesi yönünde bir baĢarıya ulaĢılması olasıdır. Bu, istendik bir iliĢki için iyi bir temel teĢkil edebilir. BirikmiĢ olan gözlem ve deneyimler açısından bugüne dek politika ve din arasında istenmedik bir etkileĢim biçiminin oluĢtuğu kanısı yaygınlaĢmıĢ olmasına rağmen, bu iki olgu arasında toplumun doğasına bağımlı olmaksızın etkileyici bir iliĢkinin yaĢanması ihtimali kolaylıkla yadsınamaz. BaĢka bir deyiĢle, din ve politik inanç açısından tektip toplumlarda olduğu gibi çoğulcu bir yapıya sahip olan toplumlarda da istendik iliĢkiler kurabilir; ancak böyle bir iliĢkinin baĢarılı olabilmesi, toplum ve onun yurttaĢlarının özellikle kendi dinsel inanç ve ideallerinin uygulamaları üzerinde kayda değer oranda katkı sunmalarını gerekli kılmaktadır (Valenzuela vd., 2009: 1.. 81 Siyasal modernleĢme sürecinde tarih geleneksel siyasal sistemlerin ara dönemlerine tanıklık etmiĢ, uzun zamanlar boyunca modernite ile din arasındaki çeliĢki ve çatıĢmalar buna gerekçe gösterilmiĢtir (Sarıbay ve Kalaycıoğlu, 1985: 26-27.. Böylece, dinsel inançların pek çok toplumsal ve politik tutum ve davranıĢta güçlü bir belirleyici olduğu anlaĢılmaktadır. Bu güçlü etki, BirleĢik Devletler ve Avrupa‟da son birkaç on yıldır yapılan sosyal bilimler araĢtırmaları aracılığıyla pek çok kez ortaya konulmuĢtur. Dinsel inançların geniĢ bir spektrumda toplumsal ve siyasal tutum ve davranıĢları belirleyici bir rol oynadığında fazlaca kuĢku bulunmamaktadır. Ne var ki, konuyla ilgili ampirik araĢtırmalardaki genel artıĢa rağmen, örneğin Latin Amerika‟da dinin sivil ve politik yaĢamı etkileyen tutum ve pratikler üzerindeki etkisi ile ilgili sistematik araĢtırmalar ĢaĢırtıcı derecede az görülmektedir (Valenzuela vd., 2009: 1.. S. O. Abogunrin, “Nijerya‟da Politik Ġdeoloji ve BarıĢçıl Birlikte YaĢamı BütünleĢtirmeye Doğru: Bir Hıristiyan GörüĢü”, baĢlıklı makalesinde din ve politikanın insanın toplumsal psikolojisi ve koĢulları içinde birbirinden ayrılması olanaksız kurumlar, aynı Ģekilde dünyevî hükümetlerin Tanrı‟nın dünyayı fiziksel ve ruhsal teokratik yönetiminde iĢlev yürüten görevlileri olduklarını öne sürmektedir (Abogunrin, 1984: 118.. Olaya islamî bir perspektifeten bakan R. D. Abubakre‟in görüĢüne göre ise, Ġslam dini Müslüman topluma politik ideoloji ve pratiğini dikte eden bir yaĢam biçimidir. Ayrıca Ġslam‟ın idealleri politik yapılanmalara iyi bir rehber olmakla birlikte, genellikle bu ideallerin uygulama biçimlerinin politik durum dâhil olmak üzere toplumda egemen olan diğer bütün sosyo-kültürel kurumlar tarafından etkilenmesinin kaçınılmaz olduğuna iĢaret etmektedir (Abubakre, 1984: 129.. Bugün din faktörüyle de iliĢkili olarak siyasal geliĢmeler üzerine yapılan akademik çalıĢma ve araĢtırmalarda genellikle üç ana temaya vurgu yapılmaktadır: Bunlar, dinin politik yapıdan giderek artan bir biçimde dıĢlanmasını ve dinî içerikli ya da ağırlıklı olanların yerine modern yasaların ikamesini ifade eden “siyasal iktidarın sekülerleĢmesi” süreci, halkın politikaya katılımını ilkeleĢtirip uygulamaya koymayı ifade eden “kitlelerin politize edilmesi” süreci ve yönetimin sosyo-ekonomik geliĢmeyi yönetmedeki etkisini arttırmayı ifade eden “ilerleme kapasitesinin geniĢletilmesi” sürecidir (Pye, 1966: 45-47.. AnlaĢılan, modern politik sistemlerin 82 geliĢim sürecinde ortaya çıkan temel değiĢiklik, din ile devletin ayrıĢmasıdır. Yönetimler sosyopolitik yaĢamda dinin nüfuz alanını daraltacak Ģekilde güçlendiği için, dinsel-politik sistemlerin organik modelinin bu geliĢmede belirli bir avantaja sahip olduklarını söylemek olası gözükmekte, ancak yine de organik dinî sistemlerde olduğu gibi dinin baĢlıca kolektif ifadesi, bütün toplumu düzenleyen sosyal yapılarda görülmektedir (Smith, 1970: 13.. Kilise sistemi karĢısında daha avantajlı bir konumda olmaları nedeniyle, böyle sistemlerde kitlelerin siyasallaĢtırılması ve ilerleme kapasitesinin geniĢlemesi süreçlerinde yönetimin dinle olan iliĢkisi dolaylı ve kısmî, ancak olumludur (Smith, 1974: 4.. Konu bugünün dünyasında dinle toplumsal ve siyasal düzen arasındaki olası iliĢki formları açısından değerlendirildiğinde, ortaya çıkan sistemleri iki ana modele ayırmak doğru görünmektedir: Birincisi “organik model”, ikincisi “kilise modeli”dir. Bölünmez ya da bütüncül bir yapı tarafından kullanılan organik modelde dinî ve siyasî fonksiyonlar arasında geçirgenlik vardır ve dinin toplumla olan eĢitliği maksimize edilmiĢtir. Ġkincisinde siyasal ve dinî alanlar arasında daha büyük bir yapısal ayrıĢma ve rol farklılaĢması görülmekle birlikte, yakın bir ittifak içinde iĢlevleri arasında yoğun bir mübadeleye yer vermektedirler. Bu ikisi ideal iliĢki modelleri olarak kabul edilse de, Hinduizm ve Ġslam güçlü bir Ģekilde organik modele, Budizm ve Katolikliğin kilise modeline daha yakın ve eğilimli oldukları ileri sürülebilir. Demek oluyor ki, benzer saptamalar ana hatlarıyla hemen hemen bütün dinler için geçerli olsa da, siyasal düzenle iliĢkilerde müdahaleci ve yapılandırmacı karakter ve tutumun Ġslam dini için daha geçerli olduğu söylenebilir (Smith, 1970: 7-10.. Ġslam dünyasının tanınmıĢ entelektüellerinden biri olan Muhammed Asad‟a göre, Kur‟anî doktrin evrendeki her varlığın Tanrı‟ya bağlı olup onun otoritesine boyun eğdiğini ısrarla vurguladığı için, bir insan yapımı olan devletin hür olmayan bu varlıklardan kendisine mutlak sadakat talebinde bulunması kolay anlaĢılabilir bir Ģey değildir. Tanrı‟nın otoritesi devredilemeyeceği için, Ġslamî bir devletin hiçbir yöneticisi de Tanrı adına konuĢamaz ve hüküm veremez. ÇağdaĢ dünyamızda sadece kendisinin yerine getirebildiği bazı temel iĢlevlerinden ötürü devlet gerekli olabilir ve o bağlamda diğer politik entitelerle iliĢkileri çerçevesinde kendi toprakları ve yurttaĢları üzerinde bir dizi özel hak ve yetkilerden oluĢan özel bir egemenlik iddiasında bulunabilir. Ne var ki, Ġslam‟a göre egemenliğe dayanan teolojik bir unvan edinemez (Asad, 2012: 77-78.. 83 Bu anlamda, Ġslam tarihi bile henüz gerektiği gibi ve gerektiği kadar araĢtırılmıĢ değildir. Akademik çevreler, diğer bütün inançlar konusunda olduğu gibi, Ġslam inancının da zamanla nasıl değiĢtiğine iliĢkin olarak yalnızca birtakım ipuçlarına sahiptir; fakat son yıllarda yapılan araĢtırmalarda özellikle iki nokta oldukça açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan biri Ģudur: Ġslam gibi toplumsal iliĢkileri tanrısal bir mesajın ıĢıkları altında değerlendiren ve toplumu arzu edilen ilahî ideale yaklaĢtırmaya çalıĢan bir dinde, din kavramının bir “üstyapı” kurumu olarak değil, bir “temel Ģekillendirici” olarak ele alınması gerekmektedir (Mardin, 2002: 10.. Bu noktada, Boteach Shmuel‟in din-politika iliĢkisi ile ilgili olarak Ġngiltere örneği üzerinden giderek aynı zamanda din ve siyasetin doğasına iliĢkin ilginç saptamaları içeren yaklaĢımından söz etmek gerekir: Genel olarak, seçimler yaklaĢtıkça dinin politikada daha etkin bir rol oynadığı görülmektedir. Ġngiltere Kilisesi‟nin piskoposları da elbette ki bir partinin herhangi bir politikasını ya da doğrudan doğruya bir partinin kendisini destekleyebilir; bir kısmı sosyal sorunlara ve yoksullara yardıma önem verdiği gerekçesiyle ĠĢçi Partisi‟ni, diğer bir kısmı “köklere dönüĢ” temalı bir kampanya yürüttüğü ya da aile kurumunun korunmasına vurgu yaptığı gerekçesiyle Muhafazakâr Parti‟yi destekliyor olabilir. Söz konusu ruhban sınıfı politik arenaya yönelik müdahalelerini dinî çağrının bir parçası olduğu temelinde mazur gösterebilirler (Boteach, 1997: 16.. Ne de olsa politikanın insanların hayatı üzerinde kayda değer bir etkisi vardır ve dinin amacı toplumu ve bireyi amaçlar, idealler, hatta kimi zaman sosyo-politik tutumlar doğrultusunda yönlendirmektir (Reker, 2000: 39-55.. Ancak din kendini politikaya sokarak ciddî ve tahripkâr bir hata iĢlemektedir. Pek çok din adamı amaçlarına ulaĢmalarını sağlayan bir araç olmayı baĢardığı sürece politikadan yararlanabileceklerine içtenlikle inanmaktadır. Burada görmekte baĢarılı olamadıkları Ģey, din ile politikanın birbirine karıĢtırılamayacağı ve birbirlerinin çıkarlarına hizmet edemeyecekleri gerçeğidir. Zira temellerine inildiğinde, ikisinin çıkıĢ noktası ve yönelimlerinin de olabildiğince farklı olduğu görülecektir. Daha kötüsü, devlet dinî değiĢimi sağlamada araç olarak politikayı kullanmaya çalıĢırken, din ile ciddî anlamda uzlaĢmıĢ olmaktadır (Boteach, 1997: 17.. En genel çerçevede dinin siyasetle olan iliĢkisini anlamak için ise, öncelikle din, ideoloji ve sembolizm arasındaki çift yönlü etkileĢimi ve dinin bireysel yaĢam üzerindeki etkisini masaya yatırmak gerekir. Geleneksel-dinsel sistemlerde din, toplumu anlam ve tecrübenin ortak çerçevesi içinde bütünleĢtirmektedir. Genç bir birey, olağan toplumsallaĢma süreçleri içinde kutsal içerikli 84 simgelerle eĢleĢtirilmiĢ olan bir dizi inanç ve değer edinmektedir (Smith, 1970: 5-6.. Bu bağlamda, politikanın yönlendirmesi yukarıdan aĢağıya doğru, dinin yönlendirmesi ise aĢağıdan yukarıya doğrudur. Politik arenada önce bir parti hükümeti, hükümet ise halkı değiĢtirmeye çalıĢırken, din bütün bunları değiĢtirmede tabandan yukarıya doğru hareket eder. Din tek tek bireyleri dönüĢtürür ve süreç içinde onları bir harekete evriltir; oysa politikacılar hükümetin yapısını değiĢtirdikten sonra onunla toplumu değiĢtirmeyi hedeflerken, din düz bir çizgide ilerleyerek kesintisiz bir iletiĢim halinde insanları değiĢtirmeye yönelir. Hükümetler oy verme iĢlemi ve tasarlayıp izlediği politikalar vasıtasıyla toplumsal değiĢimi zorlarken, din bunu kiĢilerle sıkı bağlantı kurup onları düĢünsel ve ruhsal anlamda beslemesi sayesinde gerçekleĢtirir. Politika yasa ve yürütme organları ile çalıĢırken, din yasayı genelleĢtirip içsel bir ikna süreci oluĢturur (Boteach, 1997: 16.. KuĢkusuz, bir kilisenin kendisine ait veya bağlı olanların politik anlayıĢını biçimlendirme gücünü ortaya koyan sayısız örnekler vardır. Kohut, dinin siyasal konu ve sorunlar, siyasal partiler, adaylar ve etkinlikleri ile iliĢkiye geçtiği böylesi durumlarda dinsel aidiyetin siyasal açıdan çok önemli bir etken olabileceğini ifade etmektedir (Kohut vd., 2000, 13.. Zira bireyler, ait oldukları sosyal gruptan edindikleri inanç deneyimlerini bir Ģekilde paylaĢırlar. Bunun çağrıĢım ve etkileĢim nümuneleri aracılığıyla olduğu kadar, dinin politikayla iliĢkilendiği yerlerde ortaya çıkan çeĢitli öğretilere ve farklı dinsel grupların öne çıkardığı aykırı siyasal karakterlere maruz kalma yoluyla da gerçekleĢtiği görülebilmektedir (Smidt vd., 2009, 9.. Tekrar Boteach‟e kulak verilirse, öncelikle dinin bütün gücünün halk tabakasına yönelik hitabından kaynaklandığını vurgulamakta yarar olacaktır. Hükümetler gelip geçici olabilirler; fakat dinî iletilerin dokunduğu kimseler asla değiĢmezler. Çünkü en iyi olasılıkla hükümetler bireylerin yaĢadığı çevreyi yasama yoluyla değiĢtirebilirler (Boteach, 1997: 16.; ancak bireyin kendisini yalnızca din değiĢtirebilir (Headey vd., 2008: 17.. Dolayısıyla, dinin politikayı her zaman etkilemesi gerektiği öne sürülebilir; ancak bunu uzaktan yapmalıdır. KuĢkusuz din siyasetten çok daha güçlü ve dayanıklıdır. Dolayısıyla kendisini siyasete doğrudan müdahaleden ne denli hızlı koparıp uzaklaĢtırırsa, o denli temiz, duru ve etkileyici olacaktır (Boteach, 1997: 16.. Oysaki dinle devlet ya da politikanın iliĢkileri konusunda geliĢtirilen yaklaĢımlardan liberal yaklaĢıma göre, birbirine karıĢması halinde gerek birey ve toplum gerekse devletin sağlıklı iĢleyiĢi açısından ciddî sorun ve hasarlara yol açması kaçınılmaz olan iki farklı yapıdan söz edilmektedir (Barbier, 1999a: 214.. 85 Gelinen aĢamada dünya gerçeği ele alınarak 2.1 milyar Hıristiyan, 1.3 milyar Müslüman, 900 milyon Hindu, 376 milyon Budist ve 14 milyon Yahudinin bulunduğu, buna karĢın nüfusun yalnızca geri kalan 1.1 milyarlık kısmının kendini “dindar olmayan”, “laik”, “ateist”, “agnostik” ve benzeri ifadelerle tanımladığı göz önüne alınırsa, 6.5 milyarlık dünya nüfusunun % 85‟inin bir dine mensup olduğu görülmektedir (Theorleif ve Esmer, 2007: 481-482.. WIN-Gallup International‟ın yapmıĢ olduğu uluslararası bir araĢtırmada ise, 21. Yüzyıl‟ın baĢlangıç yılları itibariyle daha ziyade Doğu Asya bölgesinde yoğunlaĢmakta olan ateistlerin dünya ölçeğindeki oranı % 13 olarak görünmektedir. Bölgelere göre vermek gerekirse, Çin‟de yaĢayan nüfusun % 47‟si, Japonya‟da % 31‟i, Batı Avrupa‟da ise % 14‟ü kendini ateist olarak tanımlamaktadır. Diğer bölgelerde nüfusun büyük çoğunluğu kendini dindar olarak ifade etmekte ve bunların küresel ortalaması % 59 olarak çıkmaktadır. Bunların yanı sıra, kendini dindar olarak görmeyen, ancak ateizmi de kabul etmeyenlerin oranı ise, % 24 olarak saptanmıĢ bulunmaktadır (Gilani vd., 2012: 2.. Özellikle biliĢsel tutarlılık üzerine yoğunlaĢılarak psikoloji alanında geniĢ çaplı olarak ele alınıp incelenen dinsel inançların doğası ve önemi ile ilgili çalıĢmalardan elde edilen veriler, biliĢsel tutarlılığın bireyin birbirine zıt iki inancı birden korumaya çalıĢması durumunda ona sıkıntı vereceği yönündeki bulgulara iĢaret etmektedir. Örneğin din ve politika noktasında çeliĢkili tutumları muhafaza etmenin sonunda, birey ya politik isteğine engel olan düĢüncelerinin dinsel yanlarını budayarak politik ağırlıklı bir noktaya ya da tersini yapıp politik görüĢlerinden feragat ederek dinsel inancına yakın bir yere konuĢlanacaktır (Hoge vd., 1985: 21-38.. Ancak burada önemle belirtmek gerekir ki, WIN-Gallup International‟ın araĢtırmasında bir dine mensup olduğunu ifade edenlerin çoğunluğunun gündelik hayatlarında dinin politikadan daha önemli olduğunu düĢündükleri görülmektedir. Örneğin Dünya Değerleri/Avrupa Değerleri AraĢtırması, dünya ölçeğinde 100. 000 kiĢi üzerinde gerçekleĢtirdiği anket uygulamasında politikanın ve dinin hayatlarında ne kadar önemli bir yer tuttuğunu sormuĢ, katılımcıların aĢağı yukarı % 16‟sı günlük yaĢamlarında politikanın dinden daha önemli olduğu, % 29‟u ikisinin eĢit derecede önemli olduğu, % 55‟i ise dinin politikadan daha önemli olduğu yönünde görüĢ bildirmiĢtir (Theorleif ve Esmer, 2007: 481-482.. Seguino ve Lovinsky tarafından eĢ zamanlı olarak birçok farklı ülkede uygulanmıĢ olan bir alan araĢtırmasından elde edilen veriler, bu açıdan oldukça aydınlatıcı niteliktedir. Söz konusu araĢtırma, dindarlığın seçmenin politik tutumları üzerinde etkili bir faktör olmanın yanı sıra 86 devletin seküler fonksiyonunu zayıflatmakta olduğuna, bunun yanı sıra özellikle Müslümanlar, Hindular, Protestanlar ve Katolikler arasında dinin hükümetlerin karar süreçlerinde yer alması gerektiğine dair güçlü bir inancın var olduğuna iĢaret etmektedir. Buna göre, katılımcıların çoğunluğunun dindar olmadığını ifade ettiği ülkelerde dinin kamusal alan ve toplumsal rol oynamasına karĢı daha az hoĢgörü göstermiĢ olup “Dinî liderler seçmenin siyasal tercihlerini etkilememelidir.” ifadesine küçük bir oranda “Katılmıyorum.” ya da “Kesinlikle katılmıyorum.” yanıtlarını vermiĢlerdir. Budist çoğunluklu ülkelerin yurttaĢları daha seküler bir tutumu benimserken, daha seküler siyasal düzenlere sahip olan Ortodoks çoğunluklu ülkelerdeki katılımcıların çoğu devlet adamlarının ve politikacıların dindar olmalarını tercih ettiklerini belirtmiĢlerdir. Eski Komünist ülkeler olan Polonya ve Sırbistan‟daki katılımcıların çoğunluğu, diğer ülke katılımcılarına göre dinin politikada rol oynamasına karĢı sürekli daha olumsuz veya çekingen bir tavır ortaya koymuĢlardır. Genel olarak projede yer alan bütün ülkelerde, dinî liderlerin halkın oy tercihlerini ve politikayı etkileyebilmesi seçeneğine kıyasla, devlet adamları ve politikacıların dindar kimseler olmaları gerektiği görüĢüne çok daha güçlü bir inancın bulunduğunun altının önemle çizilmesi gerekmektedir (Seguino ve Lovinsky, 2009: 26-27.. Kenneth D. Wald ve Michael D. Martinez tarafından Ġsrail ve Amerika BirleĢik Devletleri‟nde yaĢayan Musevîler arasında yapılmıĢ olan bir baĢka araĢtırmanın karĢılaĢtırmalı analizleri sonunda, her iki ülkedeki Musevî toplumunda da dindarlık seviyesi arttıkça dinin politik yapıyı ve devlet politikalarını belirlemesi gerektiğine dair eğilimlerin güçlendiği, bu olguyla birlikte dindarlık endeksinin politik tutumları belirleme oranının Ġsrail‟de BirleĢik Devletler‟e nazaran daha yüksek olduğu sonucuna varılmıĢtır (Wald ve Martinez, 2002: 389390.. Dinin siyasal taleplerinin de olduğuna yönelik söylemler doğrultusunda çıkan tartıĢma ve çatıĢmalara sahne olmaya devam eden çağdaĢ Ġslam dünyasına bakıldığında, Ġslam dininin kendine özgü siyasal bir düzen öngörüp öngörmediği ve ülkelere göre kurulu siyasal düzenlere yeni bir tasarım verme iddiasında olup olmadığı konularında mekanik siyasal bir Ġslam anlayıĢını öne sürmekle kalmayıp aynı zamanda o yönde örgütlenerek Ģiddet eylemlerine giriĢen El-Kaide türü radikal grupların varlık ve etkinliğine karĢın, yaygın olan eğilimin ılımlı, uzlaĢmacı ve birlikte yaĢama kültürü yönünde olduğu söylenebilir. Bu açıdan bakıldığında son yıllarda batıda giderek yükselen, ancak Ġslam dünyasının genel eğilimlerini yansıtmayan “Ġslamofobia”nın yapaylığı açıkça görülebiliyorsa da, radikal ve Ģiddet yanlısı politik bir Ġslam anlayıĢını besleyen 87 iki etkenden söz etmek mümkündür: Birincisi, kutsal metinlerinde hayatın irili ufaklı her karesine iliĢkin düzenlemeler getirmiĢ olması nedeniyle Ġslam‟ın sadece ahiretle değil, dünyanın tasarlanıp düzenlenmesiyle de ilgilendiği göz önüne alınırsa, diğer dinlerin tersine devlet yönetimlerine de talip olmak istediği düĢünülebilir. Nitekim radikal grupları besleyen de Kur‟an‟ın ve Hz. Muhammed‟in bu yöndeki ifade ve önerilerinden çıkardıkları kiĢisel yorumlardır. Bununla birlikte, Ġslam dini kiĢiler yerine kuralların egemenliğini, daha doğru bir ifadeyle hukukun üstünlüğünü öngörmektedir (Asad, 2012: 77-78.. Ġslam dininin siyasete bakıĢını ve siyasetle bugünkü iliĢkisini anlamak için öncelikle öteki dinlerle karĢılaĢtırmalı olarak demokrasi ile olan düĢünsel ve kuramsal iliĢkisine de bakmak gerekir. Zaman zaman hem Ġslamî kesimlerde hem de Ģu ya da bu sebeple Ġslam‟a karĢı olanlar arasında, çok farklı özelliklere sahip olmaları nedeniyle Hıristiyanlığın demokrasiyle bağdaĢmasına karĢıtlık içinde Ġslam‟ın onunla asla bir araya gelemeyeceği yönünde görüĢler yansımaktadır. Klasik gerekçeye göre, Hıristiyanlık öte dünya ile ilgili bir dindir, bu dünya ile ilgili bir talebi, özellikle siyasal bir talebi yoktur; oysa Ġslam her iki dünya ile de ilgilendiği için ciddî anlamda siyasal talepleri de vardır. Dolayısıyla, demokrasiyle bağdaĢması mümkün değildir. Bu görüĢ, iki cepheli bir yanlıĢlıkla malüldür: Hıristiyanlıkla Ġslam arasında dünyaya yönelik kural, emir, yasak ve düzenlemeleri açısından çok büyük bir farklılık bulunmamaktadır. Ayrıca, Ġslam‟ın taĢıdığı düĢünülen siyasal iddia ve talepler demokrasiyi gereksiz ya da geçersiz kılacak çapta ve güçte değildir. Hıristiyanlığın, bir kısmı siyasal nitelikli olmak üzere, bu dünyaya yönelik geniĢ çaplı bir talepler kümesinin taĢıyıcısı olduğunu görmemek için, bütün bir batı politik düĢünce ve mücadele tarihini görmezden gelmek gerekir. Esasen sadece Hıristiyanlığın değil, bütün büyük dinlerin bu dünya için söylediği ve istediği Ģeyler vardır. Tuhaf olan, bunun baĢka türlü olmasını beklemektir. Pek çok yazar ve düĢünürün çalıĢmaları, Ġslam ile Hıristiyanlığın birbirinden tamamen farklı olduğu iddialarını temelinden çürütmektedir. Bu yüzden, peĢinen Ġslam demokrasi ile bağdaĢmaz sonucuna varmak doğru bir tutum olmayacaktır (Yayla, 1998: 78.. Ġslam ile demokrasinin bağdaĢtığını öne süren yazarların vurgu yaptığı bazı noktalar vardır. Bu bağlamda, ilk olarak Müslümanların diğer dinlere gösterdiği hoĢgörünün altını çizerler. Sahiden de bu açıdan bakıldığında tarihsel süreçte Ġslam‟ın Hıristiyanlıkla kıyaslanmayacak derecede üstün bir konumda olduğu ortadadır. Ġslam‟ın avantajlı diğer bir 88 özelliği, Hıristiyanlıkta olduğu gibi bir ruhban sınıfına sahip olmamasıdır. Hıristiyanlıktaki ruhban sınıfı çağlar boyunca Ġncil‟in yorumu üzerinde tartıĢmasız bir tekel oluĢturmuĢ, doğrulara ve yanlıĢlara tamamen kendisi karar vermiĢtir. Hatta Katolik Kilisesi bununla yetinmeyip XIX. Yüzyıl‟ın ikinci yarısında “Papa‟nın yanılmazlığı”nı (infallibility) resmî görüĢ haline getirmiĢtir. Tekelindeki bu yetkiye dayanarak uzun zamanlar boyu öğreti ve uygulama planında farklı görüĢ ve yorumların ortaya çıkıĢına mani olmaya çalıĢmıĢ, çıkanları sapık görüĢler olarak damgalayıp acımasızca mahkûm ve infaz etmiĢ, o görüĢlerin sahiplerini aforoz etmiĢ veya yakmıĢ, kimin aziz, kimin velî, kimin canî, kimin deli olduğuna karar verebilmiĢtir; oysa Ġslam‟da ne öyle bir ruhban sınıfı, ne de yanılmaz Papa‟ya benzer bir halife var olmuĢtur. Her bir Müslüman‟ın omzuna, Kur‟an‟ı okuyup anlama sorumluluğu yüklenmiĢtir (Arslan, 1995: 24-25.. Bu noktadan itibaren, dinsel inançlarla politik tutumlar arasındaki iliĢkiyi açıklamaya yönelik olarak gerçekleĢtirilen saha araĢtırmalarına yer vermekte yarar olacaktır. AĢağıda birkaçına yer verildiği üzere, dindar olduğunu söyleyip kiliseye düzenli olarak devam edenler, dine bağlılığı olmayanlar, liberaller, komünistler, ateistler, travestiler, eĢcinseller gibi araĢtırma evreninde örneklem olarak toplumun geleneksel sınıflarından marjinal gruplarına değin bir çok insan topluluğunu içine alan ve çapraz ulusal verilerin kullanıldığı bir araĢtırmaya imza atan Bernadette C. Hayes, sekiz batı ülkesinde dinî kimliğin politik tutumlar üzerindeki farklı etkilerini incelemiĢ, elde edilen sonuçlar bütün bu ülkelerde dinî kimliğin farklı kalıplarında önemli bir çeĢitlenmeyi ve dinî kimliğin politik tutumlar üzerinde anlamlı etkilerde bulunduğunu göstermiĢtir (Sandomirsky ve Wilson, 1990: 1212-1229.. Hayes‟in araĢtırması için gerekli olan motivasyoun çoğu, din konusunda yapılan geniĢ ölçekli anket verilerindeki sayısal artıĢtan kaynaklanıyordu. “NORC Genel Toplumsal AraĢtırma ġirketi”, bunların örneklerinden biridir. Her ne kadar dine bağlı olmayanların oldukça çoğulcu bir grup olarak görülebilecekleri noktasına çeĢitli Ģekillerde değinilse de, geçmiĢ araĢtırmalar bu grupların karmaĢık ve parçalı olduğunu ortaya koymaktadır (Hadaway, 1989: 201-215.. Bilindiği üzere, Vernon‟un 60‟lı yılların sonunda (1968. dinsel tercihi olmadığını söyleyen kiĢiler üzerinde hiçbir araĢtırmanın yapılmamıĢ olduğu (Vernon, 1962: 279. noktasına dikkat çekmesinden bu yana, dinsel bağlılığı ya da kimliği olmayanlar konusunda pek çok bilgi elde edilmiĢtir. Örneğin, özellikle 1980‟lerin sonundan itibaren din değiĢtiren, dine bağlılığı olmayan ve “dinden bağımsız”lar gibi tanımlarla anılan kimseler, edebiyat dünyasında günümüze kadar çokça yer tutmuĢlardır (Hayes ve Hornsby-Smith, 1994: 167-186.. Öncelikle, sosyo89 demografik özellikler açısından bakıldığında, daha önceki araĢtırmalar dinsel ayinlere katılanlar arasında mevcut açık farklılıklara ilaveten, kiliseye gitmeyenlerin diğerlerine göre çoklukla genç, erkek, iyi eğitimli ve daha yüksek toplumsal sınıflara mensup oldukları görülmektedir. Onlar da evliliğe soğuk bakarlar ve evlenmeleri halinde boĢanmaya veya ayrı yaĢamaya hayli meyillidirler; ama daha önemlisi, sürekli olarak liberal, hem politik hem manevî açıdan dinden ve yerleĢik resmî kurumlardan uzak, tuhaf, marjinal, gelenekdıĢı insanlar olarak toplumdaki diğer bireylerden çok farklı ve ayrı görülmektedirler (Brinkerhoff ve Mackie, 1993: 235-258.. Bernadette C. Hayes, dinsel inançların politik tutumları etkileyip etkilemediğini saptamaya yönelik olarak dindar ve dinden uzak denekler üzerinde yürüttüğü araĢtırmanın sonunda ortaya koyduğu karĢılaĢtırmalı analizlerde dinsel kimlikle politik tutumlar arasındaki iliĢkinin çift gerektirmeli bir sarmala ya da karĢılıklı bir neden-sonuç iliĢkisi üzerinde ilerlediğini öne sürmenin gerçekçi bir söylem olacağını, çünkü dinsel aidiyetin siyasal tutumları belirlemede kesin bir faktör olduğunu ifade etmektedir. Yine Hayes‟in ifadesiyle, öncelikle dinsel kimlik politik tutumların yer yer farklılaĢan bir habercisidir. Ġkinci olarak, bu politik oryantasyonlar açısından herhangi bir kiliseye bağlı olanlar ve olmayanlar beklendik biçimlerde farklılaĢmaktadır. Daha ayrıntılı ve sonuç niteliğinde özetmek gerekirse, söz konusu araĢtırma çok çeĢitli toplumsal sınıf ve gruplardan gelen insanların Tanrı inancına ve bir dinsel inanca ne kadar bağlı ya da yakın olduklarını ölçmekle kalmayıp aynı zamanda bu farklı grupların inanç ya da inançsızlıkları ile politik tutum ve oy verme tercihleri arasında bir iliĢkinin var olup olmadığını test etmeye yönelik olarak gerçekleĢtirilmiĢ olup, elde edilen verilerin geçerli ve güvenilir ölçeklerle değerlendirilmesinden ortaya çıkan somut verilerden hareketle inanç ve inançsızlık ya da zayıf veya güçlü dinsel bağlılıkla politik tutum ve tercihler arasında anlamlı bir iliĢki olduğu sonucuna varmıĢtır (Hayes, 1995: 177.. Bu aĢamada ilk olarak, daha önce dindarlık kavramına iliĢkin yaklaĢımlar bağlamında ele alındığı üzere son zamanlarda dindarlık kavramına iliĢkin olarak Ryan Burge tarafından Amerika ölçeğinde yapılan saha araĢtırmalarıyla oluĢturulmuĢ ve “3B” olarak formüle edilmiĢ olan yaklaĢımı tekrar anmak yerinde olacaktır. Bilindiği gibi, etno-dinsel faktörlerin etkili olduğu diğer bir yol, dindar kitlenin, ardındaki manevî liderlerin, kurum ve kuruluĢlarının ve basın organlarının belirli politik hedeflerin lehinde veya aleyhinde mobilize edilmesidir. Nitekim etnodinsel model bazı mezheplerin kendi kitlelerini belirli politik amaçlar için seferber ettiklerini iddia etmektedir (Jensen, 1982: 321.. Burada etno-dinsel modelin objektifini dinin toplumsal 90 doğasına, teolojik yeniden yapılandırmanın ana vurgusunu ise inanç psikolojisine odaklayan bu anlayıĢ, dinsel deneyimin baĢlık olarak Belief (Ġnanç), Belonging (Aidiyet/Bağlılık) ve Behaviour (DavranıĢ) sözcüklerinin birleĢtirilmesiyle “3B” olarak formüle edilmiĢ olan üç ana arterinden söz etmekte (Leege, 1996: 11-18; Layman, 2001: 298., aynı zamanda sonuçta dinsel inançların siyasal davranıĢ ve oy verme davranıĢlarını kayda değer bir oranda etkilediği tespitinde bulunmaktadır (Burge, 2011: 90-91.. Kezâ, Endang Turmudi‟nin Endonazya‟da yapmıĢ olduğu çalıĢmalardan elde ettiği bulguların içeriği, dindarlık düzeyi ile siyasal tercihleri belirlerlerken dini öne çıkaran siyasal partileri tercih etme kararları arasındaki pozitif yönlü iliĢkiyi saptaması açısından, Burge‟nin bulguları ile tamamen aynı doğrultudadır (Turmudi, 1995: 23-35.. Wouter Van Der Brug ve arkadaĢlarının Amerika‟ya kıyasla çok daha seküler bir yapı arzeden Avrupa ölçeğinde, kıta politikalarında bir boyut olarak dinin rolünü çözümlemek amacıyla, süreçler, kuĢaklar ve bağlamlar açısından parti tercihleri konusunda dindarlığın etkilerinde meydana gelen değiĢmeleri anlamaya yönelik olarak yapmıĢ oldukları ve öncelikle Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, farklı ülkelerde, farklı siyasal partiler açısından ve zaman içinde dinî inançların parti tercihini ne kadar etkilediğini, ikinci olarak kuĢak değiĢiminin zaman içinde din merkezli oylarda bir değiĢime yol açıp açmadığını, üçüncü olarak ise ılımlı bir ülkede dinî çoğulculuk düzeyinin parti tercihlerini ne ölçüde etkilediğini saptamak üzere yapmıĢ oldukları çalıĢmaların sonunde elde ettikleri veriler, benzer bir Ģekilde Avrupa Parlamentosu seçimleriyle kıtadaki ülke içi siyasal seçimlerde dinî inançların ve dinî ayrıĢmaların seçmen tercihlerinde kayda değer bir rol oynadığını açıkça ortaya koymaktadır (Der Brug vd, 2009: 1267.. Aynı Ģekilde, Oddbjørn Knutsen‟in yirmi dört Avrupa ülkesini baz alan ve parti tercihlerinde sınıf ve din faktörlerinin etkisini ölçmeye yönelik araĢtırmasının karĢılaĢtırmalı analizleri, dinî inançların seçmen tercihlerinin Ģekillenmesinde sınıf faktöründen daha etkin bir rol oynadığını göstermektedir (Knutsen, 2010: 32.. Bütün bu sonuçlar, ayrıca John K. Olson ve Ann Beck (1990: 207., James L. Guth ve Cleveland R. Fraser (2001: 51-61., Guth (2007: 2,20-22., John Warhurst (2007: 30-31. ve kısmen Kerman Calvo vd‟nin (2006: 19. çalıĢmalarında elde ettikleri sonuçlarla da benzeĢmektedir. Sonuç olarak, literatürde “dinî inanç” ve “dindarlık” faktörlerinin siyasal davranıĢlar üzerinde etkisinin olmadığını savunan az sayıda çalıĢma mevcut olmakla beraber (örneğin, McRae Duncan, 1958: 290; Jelen ve Wilcox, 1998: 28-29; Kotler Berkowitz, 2001: 523-524; 91 Diana Forster, 2008: 14; Jeff Manza ve Ruth Braunstein, 2008: 42., yukarıda pek çok yerde belirtildiği üzere, aksine dinin siyasal tutum ve davranıĢlar üzerinde değiĢen oranlarda, ama kesinlikle etkili olduğunu ortaya koyan araĢtırma ve çalıĢmalar çok daha baskın ve ağırlıklı bir görüĢ olarak temayüz etmiĢ bulunmaktadır. 2.5.Amerika BirleĢik Devletleri’nde Din ve Politik Tutumlar 2.5.1. Amerika BirleĢik Devletleri’nde Kamusal ve Sosyo-Kültürel YaĢamda Dinin Yeri Gerçekten de din olgusu, Amerika‟nın kuruluĢundaki en güçlü motivasyonlardan biridir. KolonileĢme sürecinin yaĢandığı ilk dönemlerden itibaren, önemli bölümünün Protestan geleneğe dâhil olduğu çoğulcu bir dinî kompozisyon, ülkede belirgin Ģekilde hâkim olmuĢtur. Anavatan Ġngiltere‟den bağımsızlığın kazanılmasına kadar, büyük ölçüde, birbirinden kopuk, müstakil koloniler hâlinde varlıklarını sürdüren bu topluluklar, yaĢamlarının merkezine dini yerleĢtirmiĢlerdir. Bu yapı içinde, ortodoks Protestan gruplardan, muhalif dinî topluluklara kadar varan bir çeĢitlilik söz konusu olmuĢ ve her kolonide birbirinden farklı kilise-devlet iliĢkisi modelleri uygulanmıĢtır. Bu çeĢitlilik aynı zamanda, kilise ve devlet münasebetlerinin ideal biçiminin ne olması gerektiğine dâir zengin bir tartıĢma ortamı da yaratmıĢtır (Ġmga, 2010: 22.. Bu açıdan, din Amerikan iç politikasında her zaman belirgin bir biçimde ön sırada yer almıĢtır. Hatta Anayasa ve Haklar Bildirgesi‟nin (ilk on anayasal düzenleme) kabul edildiği zamanlardaki kurucu kiĢilerin görevde kaldıkları dönemlerden itibaren, din özgürlüğü ilk anayasal düzenlemenin ilk satırında garanti altına alınan haklar arasında en önemli madde olarak yerini almıĢ durumdadır. Bu zaman diliminde Anayasa‟ya dâhil edilen VI. madde, devletin dinler karĢısındaki tarafsızlık statüsüne doğru atılmıĢ bir adım olarak değerlendirilmektedir. Daha sonra eyaletlerin çoğu kendi anayasalarında VI. Maddeye uygun düzenlemeler yaptılar. VI. madde ile birlikte, on üç eyalet arasında onaylanan anayasa, Haklar Bildirgesi‟nin taahhütü altında gerçekleĢtirilmiĢtir (Maddox, 1987: 60-65.. Ġlk düzenleme, aynı zamanda dinin devlet yönetimine müdahil olmamasını da öngörmekteydi; ancak burada dinle devletin arasına çekilen duvar bir taraftan diğerine olan trafik akıĢını yasaklayan belli belirsiz ve çift yönlü bir bariyer niteliğindeydi. Bir yandan bireylerin ve dinî grupların din özgürlüğünü teminat altına almakta, diğer yandan dinin hükümet politikalarına karıĢmasını engellemekteydi (Dreisbach, 2002: 2.. 92 Dinî baskı ve iĢkencelerden kaçarak bir sığınak arayan kimselerin kurmuĢ olduğu bir ülke olan Amerika BirleĢik Devletleri‟nin temelinde, “din hürriyeti”nin devlet ideolojisinin önemli bir köĢe taĢı, hatta dıĢ politikanın vazgeçilmez bir unsuru olması son derece doğaldır. Bu çerçevede, örneğin BirleĢik Devletler DıĢ ĠĢleri Bakanlığı‟nın Uluslar arası Din Hürriyeti Bürosu aĢağıdaki misyon ifadelerini sunmaktadır: BirleĢik Devletler; 1. Tüm dünyada temel bir insan hakkı ve her ülkede bir istikrara kaynağı olarak din ve vicdan hürriyetini destekleyip geliĢtirme 2. Yeni kurulmuĢ demokrasilerde din ve vicdan hürriyetinin uygulanmasına yardım etme 3. Din ve vicdan hürriyetini destekleyip geliĢtirmede insan hakları ve faaliyet yürüten dinî ve insan haklarına hizmet amaçlı hükümet dıĢı yardım kuruluĢlarına yardım etme 4. Dinî inançları bir suçlama nedeni sayarak kendi ülkesinin ya da baĢka ülkelerin yurttaĢlarına baskı ve iĢkence yapan rejimleri tespit ederek onları ifĢa etme amaç ve çabası içindedir (Kulchycki ve Wang, 2003: 3. BaĢkan Johnson ibret verici bir konuĢmasında Amerikan kıtasına ilk ayak basan gruplardan söz ederek: “Onlar, buraya sürgün ve yabancılar olarak geldiler. Cesur oldukları kesindi; ama yine de tedirgindiler. Amaçları, yaĢayabilecekleri kadar bir yer bulabilmekti. Sonra, bu topraklarla bir ahit yaptılar. Adalet duygusuyla tasarlanmıĢ, özgürlük ruhuyla yazılmıĢ ve sadakatle bağlanılmıĢ bu ahit onların günün birinde bütün insanlık için bir umuda dönüĢecekleri anlamına geliyordu ve bu bizi hala bağlamaktadır. Onun koĢullarını yerine getirirsek, ilerleyecek ve geliĢeceğiz.” demiĢti. Metnin politik mesajı, yeterince açıktır: Amerika, herhangi bir ülke değildir. Amerika, bir projedir ve bu proje bütün dünyaya umutlar ilham eden bir çeĢit dinsel, ulusal, yurtseverlik fikriyatı üzerinde yükselmektedir. Sonuçta, yurtseverlik ve din, ulusal inanç dünyasının devredilemez varlıklarıdır (Johnson, 1988: 29.. Amerikan siyasetine özgü bir adet olarak günümüze kadar gelmiĢ olan baĢka bir uygulama, yeni seçilen Amerikan baĢkanının göreve baĢlamadan önce özel bir tören çerçevesinde elini Ġncil‟in üzerine koyarak halka karĢı anayasal görevlerini hakkıyla yerine getireceğine dair etmiĢ olduğu yemindir. Yeminde, kitabın Ġncil olması Ģart değildir. BaĢka herhangi bir kutsal kitap da olabilir. Bu anayasal bir zorunluluk değil, ahlakî kaygılarla yerleĢtirilmiĢ güçlü bir teamüldür (Destro vd., 2010: 7.. Amerikan dıĢ politika hedeflerinin 17. Yüzyıl Ġngiltere‟sine kadar giden Protestan milenyum temalarına dayalı olması nedeniyle, baĢta George W Bush olmak 93 üzere hemen hemen bütün Amerikan BaĢkanları özellikle dıĢ iĢleri konularında yaptıkları konuĢmalarda din kaynaklı mesajlar verme alıĢkanlığına sahiptir. W. Bush‟un Amerika‟nın dünyada Cenneti Yaratan Tanrı‟dan gelen kutsal bir “çağrı” ya da “misyon”a muhatap olduğu yönündeki söylemleri dikkate değerdir. Öte yandan, Filipinler‟in iĢgali ile ilgili konuĢması sırasında Senatör Albert Beveridge Amerikan halkının dünyanın kurtuluĢu için “seçilmiĢ bir halk” olduğunu öne sürmüĢtür ve bu Amerikan politik mahfillerinde yaygın bir temadır (Judis, 2005: 1.. Amerikan tarihinde din-devlet iliĢkilerinde yaĢanan kimi trajik sorunlara rağmen, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ve Anayasası her zaman dini ve yurttaĢların din özgürlüğünü korumayı hedeflemiĢtir. Tocqueville‟in zarif ifadesiyle, herkesin kendisini cennete götüreceğine inandığı yolu izleme hak ve özgürlüğüne izin verilmiĢ olması, Amerikan tipi “cumhuriyet”in temel ilkelerindendir. Bu nedenle Anayasa‟nın Haklar Bildirgesi kısmının ilk maddesi, “Kongre ne bir dinin kuruluĢu ne de yasaklanması yönünde yasa yapacaktır.” Ģeklinde düzenlenmiĢtir. Buradan hareketle Amerikan DıĢiĢleri Bakanlığı‟nın her yıl düzenli olarak dünyada din ve inanç özgürlüğü ve bu hakka yönelik ihlalleri içeren bir rapor hazırlayıp dünya kamuoyuna sunması bir gelenek haline gelmiĢ durumdadır. Amerika BirleĢik Devletleri‟nde, kuruluĢundan itibaren ve bizzat kuruluĢ felsefesinden beslenen bir olgu olarak, dinle devletin daima sıcak bir iliĢkisi olmuĢtur. Hangisi olduğuna bakılmaksızın, dine ve dindarlığa ayrıcalıklı bir durum olarak yaklaĢan devlet, dinî özgürlükleri de anayasal teminat altına almıĢtır (Tocqueville, 2009: 436.. BirleĢik Devletler anayasası, devletin herhangi bir dine dayalı yasal düzenleme yapamayacağını, belli bir dine mensup olanların kamu kurumlarında hükümran olamayacağını, aynı Ģekilde kamusal alanda yer almalarının engellenemeyeceğini, devletin bütün dinlerin mensupları karĢısında eĢit mesafede olacağını hükme ve güvenceye bağlamıĢtır. Bu ana hükümler bir dinin kurallar koyma ya da yasaklar getirme niteliklerine iliĢkin herhangi bir tanımlama yoluna gitmezler; ancak temel ilke açıktır: Devlet dinsel olanla din dıĢı olan karĢısında tarafsız kalmalıdır. Din dıĢı gruplar aleyhine sonuçlar doğuracak bir biçimde dinsel kurumları desteklememeli, insanların istedikleri Ģekilde ibadet etmelerine izin vermelidir; fakat dinsel inançlardan kaynaklanan, ancak sağlık, refah ve devletin güvenliğine karĢı tehdit oluĢturan uygulamaları da engelleyebilir (Wayne, 2006: 14.. 94 Bazı düĢünür ve bilim adamlarına göre, Amerikan toplumunda din-devlet iliĢkisiyle Amerikan yurttaĢlığı arasında sıkı bir bağ vardır. Örneğin Ģu satırlar bize bu yaklaĢım sahiplerinin fikirlerini açıkça göstermektedir: “Din, bir Amerikan millî kimliği oluĢturmak için en önemli malzemeyi oluĢturmuĢtur. Amerikan kimliği ise, oldukça baĢarılı bir biçimde iĢleyecek ve bugün ciddî bir çalıĢma ahlakı, dürüstlük, devlete ve topluma sadakatin yanı sıra gönüllü olarak çok çalıĢmak gibi her devletin arzulayabileceği değerleri sağlamıĢtır. Burada hangi dinin bunu sağladığını sormak gereksizdir. Amerikan potasına giren bütün dinler toplumda bu iĢlevi yerine getirmek üzere göreve çağrılırlar. Genellikle hiçbir din, bu davete icabet etmeme durumuna düĢmez. Bu görüĢü savunanlara göre, Amerika‟da bir Amerikan mitosu yaratmak için din önemli bir iĢlev görmektedir. Zira dinî bir faaliyete katılmak, iyi bir yurttaĢlık göstergesidir (Macridis, 1988: 264.. “Amerikan yurttaĢlık dinî, sembolik rolüne ve birçok göçmenin entegrasyonuna iliĢkin toplumsal iĢlevine ek olarak, komünizmle mücadele çerçevesinde tekrar canlandırılmaktadır.” BaĢkan Eisenhower‟in, resmî Marksist ateizme karĢı BirleĢik Devletlerin hangisi olduğuna bakmaksızın bir dinî inanca dayanması gerektiğini belirtmesi, baĢkanlık yeminine “Tanrı‟nın Ģahitliğinde” ifadesinin eklenmesi ve paraların üzerine “Tanrı‟ya güveniyoruz.” ifadesinin yazılması bu iĢlevin göstergeleridir (Bauberot, 2000: 88.. BirleĢik Devletler‟in kuruluĢundan itibaren dinle politik aygıtlar hep uyumlu ve barıĢık olmuĢ ve bu hiç değiĢmemiĢtir (Tocqueville, 2009: 467.. Dahası, baĢtan beri bu ilgi ulusal sınırların çok ötesindedir. 1998 yılında alınan bir Kongre kararıyla, BirleĢik Devletler Ġç ĠĢleri Bakanlığı bünyesinde hem “Dinî Özgürlükler Bürosu” hem de “Uluslararası Din Özgürlüğü Üzerine BirleĢik Devletler Komisyonu” kurulmuĢtur. Dinî özgürlükler konusu, her zaman BirleĢik Devletler dıĢ politikasının önemli bir parçası olmuĢtur; ancak devlet eliyle yürütülen bütün bu resmî çabalara karĢın, uluslararası arenada din faktörünün çatıĢma çıkarma ve barıĢ sağlama hususundaki potansiyel ve iĢlevleri üzerinde yeterince çalıĢılmıĢ olduğu söylenemez (Smock, 2008: 7.. Tanrı‟nın Amerikalıların aklındaki varlığının kanıtlarını görebilmek için kamuoyu anketlerine bakmak yeterlidir. Hemen hemen bütün Amerikalılar (% 95., Tanrı‟ya inandıklarını söylerler. Her beĢ kiĢiden dördü mucizelere, ölümden sonraki hayata ve Ġsa Mesih‟in kutsal bakireden doğduğuna inanır. ġeytanın varlığına olan inançta hızlı bir yükseliĢ vardır ve halkın % 72‟si meleklere inanmaktadır. American Bible Society tarafından yapılan bir anket, on kiĢiden 95 dokuzunun evinde bir Ġncil bulunduğunu, % 27‟sinin ise dörtten fazla Ġncil nüshasına sahip olduğunu rapor etmiĢtir. Ġncillerini hangi sıklıkta ya da ne kadar özenle okudukları konusu ise, ayrı bir durumdur. Pek çoğu dört Ġncil‟in adlarını saymakta zorluk çekse de, World Values Survey‟in 1990-1993 yılları arasında yapmıĢ olduğu bir araĢtırma sonunda dindarlıklarının geliĢmiĢ dünyanın diğer bölgelerine kontrast oluĢturacak derecede belirgin olduğu açıklığa kavuĢmuĢ görünmektedir. Buna göre, katılımcıların % 82‟si kendilerini “dindar” olarak gördüklerini söylemiĢlerdir Yine World Values Survey‟in elde ettiği sonuçlara göre, Amerikalıların % 44‟ünün haftada en az bir kez kilise ayin ve hizmetlerine katılmaktadır (Anonymous,1995: 17-18.. BirleĢik Devletler‟de yayınlanmıĢ olan baĢka bir istatistik raporu, Amerikalıların % 88‟inin dua ettiğini, % 82‟sinin duanın iyileĢtirici gücüne ve %78‟inin duanın günlük yaĢamın bir parçası olduğuna inandığını, % 63‟ünün sık sık dua ettiğini, % 25‟inin ara sıra dua ettiğini, % 65‟inin bazı dualarının kabul edildiğini söylediğini, % 79‟unun duanın hastalıklardan hızlı iyileĢmeye yardımcı olduğuna inandığını, % 24‟ünün bazı hastalıklardan duanın gücüyle iyileĢtiğini, % 49‟unun ise finansal konularda yardım için dua ettiğini belirttiğini ortaya koymaktadır (Osborne, 1997: 34-43.. Yapım aĢamasındaki yeni ibadethanelerle birlikte Amerika‟da kiĢi baĢına düĢen ibadet yeri sayısı, dünyanın diğer herhangi bir ülkesinde olduğundan daha fazladır. Amerika, 1952 yılında bizzat Kongre kararıyla ilan edilmiĢ Ulusal Dua Günü‟ne (National Day of Prayer) sahip olan tek ülkedir. Ülkenin en güçlü geleneklerinden biri, akĢam yemeklerinden önce dua edilmesidir. Amerikan toplumunda politik temalar içinde ve çevresinde dinî söylemler her zaman yaygın Ģekilde mevcuttur ve ülkenin politikacıları konuĢmalarında sık sık kutsal kitaptan alıntılar yapar ya da ona göndermede bulunan söylemlere büyük bir rahatlıkla yer verirler (Wilson, 2000: 17.. George Bush‟un Körfez SavaĢı sırasında halkı Tanrı adına askere çağırması, Bill Clinton‟ın “Yeni Ahit” söylemi ya da Ronald Reagan‟ın “ġeytan Ġmparatorluğu” söylemi, bu olguya iyi birer örnek teĢkil etmektedir. Buradan hareketle, Amerika‟yı bir “inanç kültürü” olarak tanımlamak kusursuz bir doğru sayılabilecektir (Anonymous, 1995: 17-18.. Amerikalıların Tanrı‟ya inanma, kilise üyeliği ve kilise ayinlerine katılım oranları diğer post-endüstriyel kapitalist demokratik toplumlarda olduğundan daha yüksektir ve her zaman dinin hayatlarında son derece önemli bir yeri olduğunu dile getirirler (Burnham, 1981: 98-140.. Hatta denilebilir ki, birçok Avrupa ülkesinin tersine, geçen yıllar içinde Amerika‟da dinî inançlar gittikçe güç kazanmıĢtır; oysa ülke Ġngiltere‟den koptuğunda, yetiĢkin Amerikalıların sadece % 17‟si bir kiliseye bağlıydı. Bu oran1861-65 iç savaĢına kadar % 96 37‟ye, sinagog üyeleri dâhil olmak üzere izleyen on yıl içinde % 50‟ye, 1990‟larda ise % 70‟e ulaĢmıĢtır. YükseliĢ asiliğin moda olduğu 1960‟lı yıllarda kısmî bir alçalma seyrine girmiĢ olsa da, genel olarak hayli düzgün ve istikrarlıydı. Söz konusu düĢüĢe neden olan zihinsel karmaĢayı tetikleyen olay, 1966‟da Time dergisinin “Tanrı Öldü mü?” baĢlıklı kıçkırtıcı bir yazıyı kapağa taĢıyan sayısı olmuĢtu (Cedeno, 1966: 43-46.. Ġkinci Dünya SavaĢı ve hemen sonrasında dünyaya gelen kuĢak, aileleriyle birlikte ve kalabalıklar halinde kiliseye geri dönmüĢtü. Dinî inançlar adına bir diriliĢin yaĢandığı belliydi. Din profesörü David Roozen, Connecticut Eyaleti‟nde yapılan Hartford Semineri‟nde, 1945‟le 1954 arasında doğan insanlar arasında 1975 yılında % 33 olan kiliseye devam oranının 1990 yılında % 41‟e ulaĢtığını ifade etmiĢtir. Amerikan aile kurumunun yaĢadığı çöküĢ ve onunla ilgili görülen bütün sosyal hastalıklar, halkı manevî reçeteler aramaya itmiĢtir. YaklaĢan milenyum (binyıl), halk arasında ruhsal bir uyanıĢ ve yenilenme arzusunu bir ölçüde canlandırmıĢtır. 1966 yılında yapılan ulusal din adamları konferansının sonuç bildirgesine damgasını vuran bir cümle, o günlerin umutlu ve coĢkulu ruh halini oldukça baĢarılı bir biçimde yansıtmaktadır: “Tanrı ülkemize her yeni yüzyılda yeni bir diriliĢ yaĢattığı için, yakında aynı diriliĢin gerçekleĢeceğinden ümitliyiz” (Anonymous,1995: 19-21.. Kısacası, Michael Hout ve Claude S. Fischer gibi kimi araĢtırmacılar elde ettikleri bulgulara dayanarak Amerika‟da hiçbir dine inanmadığını beyan eden yetiĢkinlerin oranının 1991 yılında % 7 iken, 1998 yılında % 14 gibi dikkate değer bir seviyeye yükselmiĢ olduğunu ortaya koyarak ülkede dindarlık endeksinin zayıfladığını öne sürmüĢ olsalar da, (Hout ve Fischer, 2002: 165; Caplow (1985: 101-108., Inglehart ve Baker (2000: 19-51., Greeley (1991: 87. ve Lipset (1996: 59. gibi çoğu araĢtırmacıların Amerikan toplumunun istisnaî biçimde dindar olup ülkede dindarlığın giderek güç ve önem kazandığı yönündeki görüĢleri her zaman ağırlıkta olmuĢtur. A.B.D‟de dinî ve dinî olmayan topluluklar, hatta dinî toplulukların kendi içinde yaĢanan gelenekçi-modernist ayrımına dayalı tartıĢmalar, tıpkı geçmiĢte olduğu gibi aynı hatlar üzerinde devam edeceğe benzemektedir. Ġktidarda hangi siyasal parti bulunursa bulunsun, kürtaj, kök hücre araĢtırmaları, eĢcinsel evlilik ve okullarda sürüp giden evrim tartıĢmaları gibi konular gündemdeki yerlerini koruyacak gibi görünmekle beraber, aynı zamanda, kamusal alanlarda, kamuya açık alanlarda Tanrı‟ya yapılan referanslar, dinî kurumlara yapılan dolaylı yardım ve vergi indirimleri, dahası dıĢ politikada Ġncil merkezli ve Ġsrail lehine yapılan göndermeler, 97 Amerikan halkını ayrıĢmaya sürüklemeye devam edecektir. Zaman içinde ideolojik düĢünceler yumuĢamıĢ ve partizanlık canlılığını bir parça kaybetmiĢ olsa da, insanların dinsel kurumların Amerikan toplumunda oynadığı rolün devamı için destek verdiği ruhsal ve ahlakî değerler, kimlik duygusu ve onların milyonlarca insan için sağladığı manevî kurtuluĢ ümidi nedeniyle, söz konusu tercihlerle özdeĢleĢmiĢ olan dinsel seçim ve tutumların varlığını inatla sürdürmesi olası görünmektedir (Wayne, 2006: 15.. 2.5.2.Amerikan Toplumunda BaĢlıca Etno-Dinsel Topluluklar ve Siyasal Eğilimleri Amerikan politik peyzajı, toplumsal kümeleĢmeler ile hareketlerinin varlığını ve önemini göstermesi açısından oldukça anlamlıdır. Sosyal bilimciler, toplumsal kümeleri genellikle kendilerini geliĢtiren ve kimi değiĢikliklere karĢı kolektif eylemlerle direnen “örgütlü hareketler” olarak tanımlamıĢlardır. Amerika BirleĢik Devletleri‟nde aynı zamanda politik güçleri olan bu toplumsal hareketlerin pek çoğu, 19. Yüzyıl‟dan bu yana ağırlıklı olarak dinî düĢünce ve değerler temelinde yükselmektedir. Bugün de etkinliklerini sürdürmekte olan American Protective Association (Amerikan Koruyucu Birliği), Operation Rescue (Kurtarma Operasyonu) ve Pax Christi (Pax Hıristiyan), bunlar arasında anılabilirler (Williams, 2000: 52.. Bunların yanı sıra baĢlıca etno-dinsel gruplar, Evanjelik Protestanlık, ana hat veya gelenekçi Protestanlık, siyah Protestanlığı ve Roma Katolikliği‟dir. Protestanlar arasındaki farklılıklar ise, Protestan kümelenmelerinin tarihsel geliĢim sürecine dayanmaktadır (Steensland vd., 2000: 291-318.. Tarihsel anlamda, bu toplumsal ve etno-dinsel grup üyelikleri, aynı zamanda belirli birtakım siyasal tutumlarla özdeĢleĢtirilmektedir (Guth vd., 2006: 233.. Konuyla ilgili kuramsal çalıĢmalar açısından bakıldığında, öncelikle Ariel Malka ve arkadaĢlarının Amerika BirleĢik Devletleri örneğinde muhafazakâr siyasal tutumların kökenlerini saptamak amacıyla yapmıĢ oldukları bilimsel araĢtırmaların sonunda, politik muhafazakârlığın dindarlıkla sıkıca ilintili bir yönelim olduğu, diğer bir deyiĢle dindarlığın seçmenleri daha muhafazakâr siyasal tercihlere yönlendirdiği kanısına varmıĢ olduklarının altını çizmek gerekir (Malka vd., 2012: 275.. Onların görüĢü açısından, çağdaĢ bir ülke olan Amerika BirleĢik Devletleri‟nde, sıkı dindar olan yurttaĢlar daha az dindar olan kimselere göre genellikle daha muhafazakâr siyasal pozisyonlara tutunmaktadırlar (Kelly ve Morgan, 2008: 236-263.. 98 Bir baĢka çalıĢmaya göre, din ile politika arasındaki iliĢkiyi açıklayan iki geniĢ çerçeve bulunmaktadır. Biri düĢük olana karĢı yüksek yoğunluklu dindarlık ile liberal politik tutumlara karĢı muhafazakâr olan arasında organik bir iliĢki bulunduğunu varsaymaktadır (Graham vd., 2009; 1038.. Diğer bir ifadeyle, dindarlığı niteleyen bazı değerler ve eğilimler, doğal olarak bireyleri muhafazakâr sosyal politikaları benimsemeye yöneltmektedir. Diğer çerçeve, bu yapılar arasında bağlamsal olarak geliĢen bir iliĢkinin var olduğu kanısına dayanmaktadır. Spesifik olarak, çeĢitli mezhep ve geleneklere mensup olan dindar elitler kendileri dıĢındaki kesimlere muhafzakâr politik görüĢleri benimsemeleri gerektiğini salık verir ve politik söylemlerinden yansıyan mesajlara bakılırsa dindarlıkla muhafazakârlığın birlikteliği son derece doğal ve doğrudur. Burada oluĢan bilgi bağlamı ise, dindar kimseleri daha muhafazakâr politik tutumları kabul etmeye yönlendirmektedir (Layman ve Green, 2005: 61-89.. Bu iki perspektif, birbirini dıĢlayıcı nitelikte değildir. Dindarlık aradaki organik bağıntı ve dinsel olduğu kadar politik söylemlerden de gelen iletiler nedeniyle politik muhafazakârlıkla bir dereceye kadar ilintili olabilir; ancak bu bağıntının temelde sekülarizme karĢı dindarlık ve liberalizme karĢı muhafazakârlık arasında doğal yakınlığı ifade eden siyasal söylemlerle bütünleĢmiĢ olan belli toplum kesimlerinden kaynaklandığı kabul edilmektedir (Malka vd., 2012: 276.. ġüphesiz, bugün dindarlık bir dizi konuda muhafazakâr yönelimle iliĢkilidir. Bu iliĢki, beyaz Evanjelik Protestanlar arasında en güçlü halini almıĢ bulunmaktadır; fakat gelenekçi beyaz Protestanlar ve beyaz Katolikler arasında da genel olarak mevcuttur. Bunun tersine, siyah Protestanlar arasında dindarlık çeĢitli konularda liberal tercihlere daha yakın görünmektedir. Kaldı ki, dindarlığın diğer birtakım siyasal pozisyonlara nazaran kürtaj gibi insancıl ve kültürel konularla çok daha güçlü bir biçimde iliĢkili olmasında ĢaĢılacak bir taraf yoktur. Bugün, dindarlıkla muhafazakârlığın birlikte yürüyor olması son derece doğaldır. Çünkü çağdaĢ politik söylem bu iki özelliğin ayrılmazlık ve bölünmezliği üzerine kurgulanmıĢtır (Layman ve Green, 2005: 61-89.. Bu söylem biçimi çağdaĢ dinsel muhafazakâr hareketin sahneye çıktığı 1970‟li yıllarda baĢlamıĢ, sanraki on yıllar içinde, özellikle de 1990‟lı yılların ortalarında büyük bir önem kazanmıĢ, ancak bütün Amerikalıları eĢit Ģekilde kapsayacak bir yaygınlığa eriĢememiĢtir (Fiorina vd., 2006: 132.. Converse‟in sonraki çalıĢmalara temel oluĢturan makalesi politik tutumlar literatüründeki en güvenilir bulgulara, sürekli liberal ya da sürekli muhafazakâr tutum 99 paketlerini benimseme ve kiĢinin ideolojik öz kimliği ile tutarlı politik tutumları benimsemesi eğilimi anlamına gelen ve oransal düzeylerde politize olmuĢ kiĢilerde mevcut olduğunu söylediği “zorlama” (constraint) terimini ilave etmiĢtir (Converse, 1964: 206-261.. Muhafazakârlığı değiĢime ve kaliteye karĢı bir direniĢ olarak tanımlayan Jost ve arkadaĢları, dindarlıkla ilgili özelliklerde dâhil olmak üzere politik muhafazakârlıkla politik olmayan bir dizi özellik arasındaki psikolojik iliĢkiyi anlamlandırıp tanımlamak için bir çerçeve önermiĢlerdir (Jost, 2006: 651-670.. Onlara göre, muhafazakârlığın altında yatan motivler, dindarlık eğilimleri de içinde olmak üzere diğer birtakım özelliklerin de temelini teĢkil etmekte, bu ise dindarlıkla politik muhafazakârlık arasındaki iliĢkide mevcut olan açık tarihsel devamlılığı açıklamaya yardımcı olmaktadır (Jost vd., 2008:133.. Benzer bir Ģekilde, Alford ve arkadaĢları dindarlık ve muhafazaâr politik tercihlerin insanın davranıĢsal eğilim ve yeteneklerinde var olan derin genetik ayrım çizgilerinin kültürel ifadeleriyle iliĢkili olduğunu onaylamaktadırlar (Alford vd., 2005: 165.. Fiorina, Abrams ve Pope tarafından 2011 yılında yapılan ve Ulusal Seçim AraĢtırması‟ndan yararlanan bir çalıĢma, kiliseye devam etme oranı ile ölçülen dindarlıkla 1992 ve 2004 seçimlerindeki seçmen tercihleri arasında kutupsal bir iliĢkinin varlığını doğrulamaktadır. Geçen süre zarfında kiliseye sık devam eden kiĢiler seçimlerde sıkı birer Cumhuriyetçi olurken, sık gitmeyen ya da hiç gitmeyen kiĢiler kararlı birer Demokrat Parti yanlısı olmuĢlardır. Onların araĢtırma sonuçlarını yorumlamada, Fiorina, Abrams ve Pope, Ulusal Seçim Pilot AraĢtırması ile ilgili olarak Bolce ve DeMaio tarafından yapılmıĢ olup köktenci Hıristiyanlarla seküler seçmenler arasındaki kutuplaĢmayı, özellikle de köktenci Hıristiyanlara yönelik olumsuz duygu ve tutumların onların parti değerlendirme ve tercihini oransal olarak belirlediğini rapor eden ilgili bir tahlile vurgu yapmaktadırlar. Bu araĢtırmanın, geçerliliği oranında dinî kutuplaĢmanın politik sahada “çekme gücü” kazandığını ifade ettiği söylenebilir (Bolce ve DeMaio, 1999; 63, 508.. Gelman, partizanlığa dayalı dinî zıtlaĢmanın, varlıklı kilise müdavimlerinin güçlü partizan Cumhuriyetçiler, buna karĢın yüksek gelirli ve kilise müdavimi olmayan seçmenlerin güçlü Demokrat partizanlar olduğu üst gelir gruplarının oluĢturduğu seçmenleri nitelediğine dair kanıtlar bulmuĢtur. Söz konusu saptamanın tersine, düĢük gelirli seçmenlerin dinî riayetleri nedeniyle gruplara ayrılıp dağılmadığı anlaĢılmıĢtır. Gelman bu bulguyu “kızıl devlet/mavi 100 devlet” ikili yapısı ile iliĢkilendirmektedir ki, orada ilk kavram kilise müdavimi olan elit zenginleri, ikincisi ise seküler elitleri simgelemektedir. Kimi araĢtırmacılar sözü edilen iki kuramın aynı sürecin farklı yönlerini tanımlamaya çalıĢtığı Ģeklinde akıl yürütmekte ve daha kapsamlı bir analiz yapabilmek amacıyla ikisini birleĢtirmektedirler. Örneğin Guth, Kellstedt, Smidt ve Green, 2004 BaĢkanlık Seçimleri‟ne iliĢkin bir analizde etno-dinsel kuramla yeniden yapılandırma kuramını dinsel kimliğe ait karma ve deneysel ölçütler üreterek bir araya getirmiĢlerdir (Gelman vd., 2010: 36.. Guth‟un analizi, 2004 seçimlerinden önce ve sonra görüĢülmüĢ olan 4000 katılımcıdan oluĢan ulusal bir ankete ve seçmen tercihinin her iki kuramdan elde edilen karma kategorilerle tahmin edildiği bir analize dayanmaktadır. Böylece, örneğin Ana hat Protestanlık geleneği içinde “gelenekçi”, “merkeziyetçi” ve “modernist”lere dek uzanan çizgide çeĢitli eğilimler ortaya çıkmaktadır. Bu eğim yamaca benzer bir yapı arz etmekle birlikte, Evanjelik Protestan geleneğine dayanan daha Cumhuriyetçi, farklı ve alçak düzeyleri de içermektedir (Guth vd., 2006: 228.. Ortaya çıkan sonuçlar etno-dinsel ve yeniden yapılandırma kuramlarının farklı dindarlık alanları kullanarak öne sürdükleri seçmen tercihleri önerisiyle örtüĢmektedir. Böylelikle, Hirschl, Booth ve Glenna‟nın (2009. her iki kuramdan da parçalar taĢıyan ve kendi isimlerinin baĢ harfleriyle formüle edilmiĢ olan HBG adlı karma bir model önermekte oldukları anlaĢılmıĢ olmaktadır. Dinî aidiyetin kıvam ve bütünlüğüne anahtar parça olarak Ġncilin otoritesine boyun eğme halini öne çıkardığı için, bu model yeniden dinsel yapılandırma kuramına daha yakın durmaktadır; ancak Amerikan toplumunun dinî ve seküler tüm alanlarında Ġncil‟in görünürlüğü ile birlikte yasal ve sivil ritüellerde yer almasının gereğine göndermede bulunuyor olması, söz konusu yakınlığı tuhaf olmaktan çıkarmaktadır (Kramnick ve Moore, 2005: 34.. Yeniden dinsel yapılandırma modeli aynı zamanda Ġncil otoritesinin anlamının dinî geleneğin oluĢum sürecinde mezhepler, özellikle dinî otorite konusunda farklı kurumsal ve tarihsel mirasları olan Katoliklerle Protestanlar arasında ciddî değiĢiklikler meydana getirmiĢ olduğunu, ancak söz konusu değiĢikliklerin yanıtlarının daha çok bu iki mezhebin süreğen iç koĢullarında aranması gerektiğini ifade ederken (Riesebrodt, 1993: 31; Weber, 1948: 27; Weber, 1985: 31., HBG Ġncilin otoritesi ile bütünlük içinde çeĢitlenen “dinî gelenek”ten de yararlanmaktadır. 101 HBG deneysel yaklaĢımı, seçmen tercihinin Ġncil otoritesi, dinî gelenek ve sosyal katmanlaĢma kategorileri ile ilgili sınırsız bir iĢlevi ifade ettiği tümevarımsal ve istatistiksel bir modellemedir. Sosyal katmanlar kategorisinin çalıĢmaya dâhil edilmesi, Durkheim‟a yapılan göndermeyle daha da mazur görülebilir bir noktaya çekilmektedir (Hirschl vd., 2009: 929.. Zira Durkheim dinî duygu ve ritüellerin dinî kategorilerin ekonomik ve toplumsal kategorilerle mutlaka bağlantılı olduğunu ve bireylerin topluma maddî ve zihinsel bağımlılığı sürecinde ortaya çıkması gerektiğini belirtmektedir. Söz konusu kuram, uygulamada seküler ve kutsal alanlarda etkili olacak ortak simgesel bir sistem noktasına kadar kullanıma alınıp eylemselleĢtirilebilir ve böylelikle HBG modelinin Ġncil otoritesi konusunda ortak bir algı eksenine gelip bağlandığı açığa çıkmaktadır. Buna göre dinî aidiyetin seçmen tercihi üzerindeki etkisi altında hareket eden ya da ilerleyen tutumları çözümlemeden önce, Ġncil otoritesinin toplumsal yorumunu irdelememiz gerekmektedir. The HBG deneysel yaklaĢımı, seçmen tercihinin, Ġncil otoritesi, dinsel gelenek ve toplumsal katman kategorilerinin kısıtlanamaz bir iĢlevi halinde hareket ettiği tümevarımsal ve istatistik bir modeldir. Toplumsal katman kategorilerinin buraya dâhil edilmesi, Durkheim‟ın görüĢlerine yapılan göndermelerle temellendirilmektedir. Çünkü Durkheim‟a göre dinsel duygu ve ayinler bireyin topluma olan maddî ve zihinsel bağımlılığı içinde ortaya çıkmakta, dolayısıyla dinsel hüküm kategorileri ekonomik ve sosyal kategorilerle iliĢkili olmak zorundadır. Bu kuramsal yapı, uygulama bazında, ortak simgesel sistemin seküler ve kutsal alanlarda etkili olması noktasına kadar kullanılabilir. Bu nedenle, HBG modeli Ġncil‟in otoritesi konusundaki yaygın algının ortak eksenine bağlıdır (Hirschl vd., 2009: 929.. Daha önceki çalıĢmalara bakılarak, etno-dinsel perspektifin köklerinin Avrupa‟dan Amerika kıtasına göç eden topluluklar arasındaki dinsel farklılıklara kadar uzandığı söylenebilir. O süreçte, yeni Amerikan kültürü içinde asimile olmak istemeyen pek çok grubun ülke kökenlerine ait değer ve uygulamaları korumak için kendi içine dönerek dinsel geleneklerine sarılmaya yöneldiği bilinmektedir. Bu içe dönüĢ sadece Katoliklerle Protestanlar arasında değil, Protestan cemaatinin kendi içinde de farklı grupların ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıĢtır (Kleppner‟dan aktaran Burge, 2011: 3.. Gruplar arasında oluĢan bu büyük bölümlenme, Amerikan politik sistemi tarafından abartılmıĢ, izleyen süreçte yapılan her seçimde seçmene ikiden fazla seçenek bırakmamıĢtır. 102 Görünen o ki, Amerikan politikasında dinin yerini inceleyen çalıĢmalar “etno-dinsel perspektif”ten “yeniden yapılandırma” yaklaĢımına evrilmiĢ durumdadır. Bu yaklaĢımın kanıtlarını, siyasal davranıĢ üzerine ilk dönemlerde yapılmıĢ çalıĢma ve araĢtırmalarda elde edilmiĢ olan bulgularda görmek mümkündür. Buna göre Anayol Protestanları Cumhuriyetçi Parti‟nin temellerini oluĢturmuĢ, dıĢarıda kalan gruplardan Katolikler, Yahudiler ve köktenci Evangelistler ağırlıklı olarak Demokrat Parti‟nin adaylarını desteklemiĢlerdir (Burge, 2011: 3.. 1970‟li yılların baĢlangıcında birçok sosyolog nisbî temsil usulüne dayanan politik yapının sarsılmaz sanılan duvarlarının yıkılmaya baĢladığını ve kilisesini değiĢtiren kimselerin sayısının büyük bir hızla artmaya baĢladığını gözlemlemiĢtir (Ammerman ve Farnsley, 1997: 451-461.. Bu bilgi ve kanıtlar ıĢığında, sosyal bilim literatüründe potansiyel “kültürler savaĢı” diye bilinen konu üzerinde hayli gürültülü bir çatıĢma baĢ göstermiĢtir (Wuthnow ve Hunter‟dan aktaran Burge, 2011: 4.. Amerika BirleĢik Devletleri'nde büyük buhranın ardından 1933 ve 1938 yılları arasında ekonomiyi düzeltmek için BaĢkan Franklin D. Roosevelt'in ilk döneminde Kongre tarafından onaylanarak yürürlüğe giren yasaların yanı sıra baĢkanlık yürütme emirlerini de içine alarak Relief, Recovery ve Reform (rahatlama, iyileĢme, reform), yani iĢsiz ve yoksullar için rahatlama, normal seviyelere çekilerek ekonominin toparlanması ve tekrar çöküĢü önlemek için finansal sistemin reformunu amaçlayan ve 3R diye formüle edilmiĢ olan New Deal adlı programın (Berkin; 2011: 629-632. uygulamada kaldığı 1960‟lara dek beyaz Katolikler, beyaz Evanjelik Protestanlar ve siyah Protestanlar Demokrat Parti‟ye destek vermekteydi; oysa beyaz gelenekçi Prorestanlar Cumhuriyetçi Parti‟ye daha yakın duruyordu. Daha sonra özellikle1960‟lı yıllardan itibaren, etno-dinsel grupların politik tercihlerinde hayli önemli değiĢiklikler oldu (Smidt vd., 2009: 3-42.. Beyaz Katolikler ve beyaz gelenekçi Protestanlar politik aidiyetlerinde daha dengeli bir biçimde bölündü, beyaz Evanjelik Protestanlar Cumhuriyetçi Parti‟ye yöneldi, siyah Protestanlar ise neredeyse tümüyle Demokrat Parti saflarına katıldı (Malka vd., 2012: 277.. Schwartzman‟a göre, normal, sıradan yurttaĢlar, ulusal düzeyde politik olay ve geliĢmelerin bilincine sahip olmayabilir. Dolayısıyla, yerel politik grupların, sosyal kimlik simgelerinin, etnik ya da dinsel bağlılıkların etkisiyle hareket etme eğilimindedir. Ona göre, politik bölünmeler veya ayrıĢmalar, dinsel, etnik ve bölgesel alt kültür öğeleri çizgisinde hareket etmeye baĢladığı zaman, siyasal partiyle alt kültür arasında bir özdeĢleĢme ya da benzeĢme ortaya 103 çıkmaktadır. Örneğin Gine‟de siyasal partiler beyaz, zenci ve Kızılderili nüfusu temsil edebilirken, Hollanda‟da dinsel bölünmeler daha yaygındır. Böylesi ayrıĢma durumlarının olmadığı yerlerde bile, azınlık grupları kendilerine sunulan siyasal partilerle özdeĢleĢip bütünleĢmeye eğilim göstermektedir. Bu durum, Amerika BirleĢik Devletleri‟ndeki Katoliklerin politik tutumlarına iyi bir örnek teĢkil eder. Orada yaĢayan Katolikler, Yahudiler ve zencilerin hemen hepsi, tarihsel süreçte hep “sol”un partisi olarak bilinen Demokrat Parti‟yi destekleme eğiliminde olmuĢlardır (Schwartzman, 1968: 17.. BaĢka bir açıdan bakıldığında, Amerika BirleĢik Devletleri örneğinde, örneğin Katolik seçmen oylarının Katolik inanç eğiliminin etkisini ne kadar yansıttığı konusunda Converse‟in Kenedy‟nin katıldığı seçimleri baz alarak yaptığı araĢtırma ve çalıĢmalara bakıldığında, dinî etki mevcut görünmekle birlikte çok güçlü değildir. Politik bölünmeler dinî çizgileri izlemediği ve siyasal kampanyalar sırasında dinî konular öne çıkarılmadığında, din faktörü ilk etapta kararsız olan seçmen kitlesi üzerinde marjinal bir etki icra etmektedir. Katolik demokratlar açısından, inançlarının ne kadarının hangi kimlikten yana ağırlık kazandığını çözmek zordur; fakat tipik durumlar için sonuç oldukça berraktır: Ġstisnaları korumak kaydıyla ortaya çıkan gerçek, Protestan demokratların Demokrat Parti‟li gibi davranmaya normal Protestanlardan daha meyilli, Katolik Cumhuriyetçilerin ise diğer normal Katoliklere göre Cumhuriyetçi kimliğine uygun hareket etmeye daha meyilli oldukları yönündedir (Converse, 1966: 123.. Dindarlığı önemseyen seçmen oylarıyla Cumhuriyetçi Parti arasındaki yakınlık 1992 yılında keskin bir Ģekilde yükselmiĢ ve o zamandan beri hep o seviyenin üstünde kalmayı baĢarmıĢtır. Bu artıĢ, basitçe seküler olanlara karĢı olan dindar kimselerin politik tercihlerinde meydana gelen geçici değiĢikliklerinden ziyade, yurttaĢlara sunulan aday seçeneklerindeki geçici değiĢiklikleri yansıtıyor olabilir. Bu durumun mutlak surette dindarlıkla olmasa da, muhafazakâr öz kimlikle çok güçlü bir biçimde bağlantılı olduğu düĢünülebilir (Fiorina vd., 2006: 132.. 2.5.3.Amerika BirleĢik Devletleri’nde Dinî Ġnançların Seçmen DavranıĢı Üzerindeki Etkileri ve Ġlgili Akademik ÇalıĢmalar Küresel bir perspektiften bakıldığında, dinin dünyanın bütün kültürlerinin ortak fenomeni olduğu rahatlıkla görülebilir. Her toplumda vardır. Bu nedenle Brinkerhoff, White ve Ortaga‟ya göre, dinle ilgili bilimsel araĢtırmalar Tanrı‟nın var olup olmadığı, kurtuluĢ veya kefaretin mümkün olup olmadığı ve hangi dinin hak olduğu gibi sorularla ilgilenmez. Daha çok hangi 104 kültür, toplum ve sınıfta iliĢkilerin dini ne Ģekilde etkilediği ve dinin bireyleri ve sosyal yapıyı nasıl etkilediği sorularının yanıtlarıyla uğraĢır (Brinkerhoff vd., 2001: 293.. Burada, bölümün içeriğine uygun olarak ilkin BirleĢik Devletler‟de halkın dindarlık seviyesine çok kısa olarak değinmek gerekmektedir. Bu açıdan, Amerika‟da halkın yarısından fazlasının belirli bir dinî inanca bağlı olduğununun yanı sıra, ayrıca Amerikan toplumunda zaman içinde dinî inanç ve aidiyetlerin zayıfladığına dair herhangi bir emarenin bulunmadığını belirtmek gerekir (Stout ve Kyle, 2001: 1.. Aslına bakılırsa, Amerika BirleĢik Devletleri‟nin kuruluĢ yıllarında kilise üyesi olanların oranı yalnızca % 10‟du. Geçen iki yüzyıldır büyük bir ihtimamla korunan ve yayılan manevî duygu, düĢünce ve kaygılar, Amerikan halkının din ve maneviyatın söz konusu olduğu ya da onlarla ilintili olduğu düĢünülen tüm alanlara katılımlarını gittikçe artırmaktadır. Bugün gelinen noktada, Amerikan yurttaĢlarının % 60‟ı kendini bir kiliseye bağlı ve dindar olarak tanımlamaktadır. Kimileri toplumda dinî bağlılığın eskiye göre zayıfladığını öne sürse de, dinî yapılar kendi koydukları kategoriler içinde büyük oranda çeĢitlenmekte olduğundan, o tür raporlara fazlaca güvenilmemektedir. Dinî inanç ve yaĢantı ile ilgili anketlerin mevcut kullanımı yeni veriler sağlarken, bunları uzun vadeli trendlerle iliĢkilendirmede büyük bir dikkat ve ihtimam gösterilmelidir. Bununla birlikte bunlara ve ilgili ve güvenilir diğer değiĢken etmenlerin kullanımına izin verildiğinde, Amerikan toplumunda süreç içinde dinî bağlılık ve yaĢantının zayıflamadığı, bilakis dikkat çekici bir oranda yükseldiği açıkça görülebilmektedir. Dolayısıyla kendisi vasıtasıyla hem Amerikan toplumunun hem de hükümetinin etkilendiği baĢlıca araç olması sebebiyle din, politik kültür içinde en etkili faktör olarak her zaman göz önünde bulundurulmaktadır. Burada iĢleyen temel bağlantı açıktır: Din bireyleri gruplara yönlendirip orada ortak hareketlere seferber etme potansiyeline sahip bir araç olarak, onları kimi ortak beklentiler, paylaĢımlar ve amaçlar etrafında örgütleyip yönlendiren siyasal partiler için hayli yakın bir eĢtir. Üstelik siyasal partilerin kitlelerinden beklediği, dinî bağlılığa benzer bir taraftarlıktan baĢka bir Ģey değildir (Wilson, 2000: 15.. Yeterince anlaĢılmıĢ olacağı üzere neredeyse bütün yurttaĢlarının en azından güçlü bir Tanrı inancına sahip olması ve hem zafer hem travma anlarında sürekli Tanrı‟yı anıp dualar etmeleri nedeniyle uygar dünyanın tüm diğer üyeleri arasında istisnaî dindarlığıyla ünlenmiĢ olan Amerika BirleĢik Devletleri‟nde, bugünlerde dinin devlet, politika ve toplumdaki yeri ve 105 konumunun nasıl olması veya olmaması gerektiği konularında gittikçe alevlenen bir tartıĢma söz konusudur (Anonymous,1995: 19-21.. Din merkezli ya da dinle ilintili konuların kamuoyunda ve seçim kampanyalarında daha sık gündeme gelmeye baĢladığı ülkede, doğal olarak dinî inançlarla seçmen davranıĢı arasındaki iliĢkiler de sosyal bilimler çevrelerinde gittikçe daha fazla ilgi odağı olmaktadır (Botterman ve Hooghe, 2009: 83.. Bütün bu tartıĢmalara karĢın, yapılan sosyal bilimler araĢtırmaları, Amerika BirleĢik Devletleri‟nde dinî kimlik ya da aidiyetin politik davranıĢın itici ve belirleyici gücü olduğunu göstermektedir (Hirschl vd., 2012: 95-109.. Yine BirleĢik Devletler‟de yapılan son araĢtırmalar, genel olarak ülkedeki seçmenler arasında dinsel geleneğin etkisinin giderek yükselmekte olduğuna iliĢkin güçlü bulgular ortaya koymaktadır (Carmines ve Stimson, 1989: 770.. Daha önemlisi, söz konusu bulgular Ġkinci Dünya SavaĢı‟ndan bu yana baĢkanlık seçimleri temelinde seçmen tercihleri ile ilgili olarak yürütülen neredeyse bütün ampirik araĢtırmalarla da geniĢ çaplı olarak doğrulanmıĢ durumdadır; ancak bugüne kadar konu üzerinde akademik anlamda çeĢitli çalıĢma ve yorumlar yapılmıĢ olsa da, dinî aidiyet duygusu ile seçmen davranıĢı arasında saptanmıĢ olan sıkı iliĢkinin “neden” ve “nasıl” olduğu soruları henüz yeteri kadar aydınlığa kavuĢturulabilmiĢ değildir. Sosyal bilimlerin Avrupalı kurucularının, dinin etkisinin seküler dünya görüĢlerinin yararına olduğu yönündeki görüĢlerini ayrı bir olgu olarak kaydetmek gerekmekle birlikte, neredeyse tüm karĢılaĢtırmalı çözümlemeler Amerika BirleĢik Devletleri‟nde dinî inanç ve uygulamaların siyasal yönelimde Avrupa‟daki birçok ülkeye oranla daha ikna edici bir rol aynadığını ortaya koymuĢ durumdadır (Inglehart ve Baker, 2000: 19-51.. Görünen bu durum, akademik çevreleri Weber ve Durkhaim‟ın Avrupa kıtasında yaĢadıkları deneyimlerin bir ürün olarak sekülerleĢme sürecine iliĢkin yapmıĢ oldukları tahminleri yeniden gözden geçirip üzerlerinde düĢünmeye zorlamaktadır. En azından Amerikan baĢkanlık seçimlerindeki seçmen tercihleri realitesi, dinî kimlik veya aidiyetin bu konudaki etkisinin azalmadığını, bilakis geçen zaman içinde olabildiğince görünür hale geldiğini açığa vurmaktadır (Hirschl vd., 2012: 102.. Olayın köklerini ortaya çıkarabilmek amacıyla tarihsel perspektiften bakılarak BirleĢik Devletler‟deki eĢitsizlik göstergeleri gözden geçirilecek olursa, öncelikle bugüne değin Amerika‟daki ekonomik eĢitsizliğin yükseliĢ oranlarının sahici, somut ve süreğen olduğunu açıkça görülebilir. Ulusal gelir dağılımındaki eĢitsizlik, 1970 ile 2010 yılları arasında yüzde 106 35‟ten yüzde 44‟e yükselerek yaklaĢık yüzde 25 oranında artmıĢtır (US Census Bureau, 2011: 16.. Ulusal gelirden en çok payı alan yüzde onluk aileler topluluğunun geliri 1972 yılında toplam ulusal gelirin yüzde 33‟ünü oluĢtururken, bu oran 2007‟de yüzde 50‟ye ulaĢmıĢtır (Atkinson, Piketty ve Saez, 2011: 49.. En varlıklı ailelerin yüzde 20‟sinin sahip olduğu finansal servetin oranı değiĢmemiĢ, bilakis 1983 yılındaki yüzde 91‟lik seviyesine göre az da olsa artarak 2007 yılında yüzde 93 seviyesine yükselmiĢtir (Wolff, 2010: 1235.. Mevcut yönelim birçok sosyal bilimci tarafından öngörülememiĢtir. Hatta Kuznets‟ten (1955. bu yana, Amerika gibi geliĢmiĢ ülkelerde eĢitsizliğin azalacağı ya da stabil (aynı düzeyde) kalacağı beklentisi içindeydiler (Hirschl vd., 2012: 101.. Bağlam açısından, yoksulluk ve diğer ekonomik sorunlarla dinî radikalizm ve fanatizmin artıĢı arasında doğrudan bir paralellik kuran sosyal bilimcilerin olduğu bilinmektedir. Nitekim Türkiye toplumu üzerinde yapılmıĢ olan kimi saha araĢtırmalarında da bunu doğrular nitelikte bulgulara ulaĢılmıĢtır. Elde edilen bu bulgular, ülkede yoksul hanelerde yaĢayanların kendilerini daha dindar ve politik olarak da “Ġslamcı” tanımına daha yakın bulduklarını, üstelik kadın nüfusunun % 60‟ı baĢörtüsü kullanırken genel ekonomik duruma kıyasla daha yoksul olan kadınların % 60‟lık bir çoğunlukla baĢörtülü olduğunu, daha düĢük profilli eğitim ve sosyo-ekonomik yaĢam kalitesi ile dindarlık arasındaki bu dramatik iliĢkinin bölgesel düzeyde de geçerli olduğunu ortaya sermektedir (Çarkoglu ve Toprak, 2006: 14-28.. Bu arada, elbette dinî duygu ve düĢünceler tarafından tetiklenen politik eylemlerle ekonomik eĢitsizliği azaltmak için yürürlüğe konulan ekonomik ve sosyal politikalar arasında bağlantı kurmaya yönelik olarak çeĢitli teĢebbüs ve çalıĢmalar yapılmıĢtır. Örneğin 1960 yılından bu yana sürüp gelen ekonomik eĢitsizlikle ilgili bir analizlerinde Hacker ve Pierson, “yükselen Hıristiyan muhafazakârlığı”nın söz konusu eĢitsizliğe önceden verilmesi gereken kamusal yanıtların yokluğunu veya eksikliğini açıkça kanıtladığını öne sürmektedir (Hacker ve Pierson, 2010: 179.. Bununla birlikte, bu yazarlar iddialarını desteklemeye yetecek kadar sağlam ve somut deneysel kanıtlar ortaya koyamamıĢlardır. Ayrıca, ekonomik eĢitliği sağlamak için orta va çalıĢan sınıfları desteklemek gerektiği yönündeki popüler kavram, siyasal anlamda ekonomik olmayan kültür savaĢlarına, sözgelimi devlet okullarında dua uygulaması ve yasallaĢtırılmıĢ kürtaj konularına odaklanma yoluyla zayıflatılmıĢ görünmektedir (Frank, 2004: 4-23.. Ne var ki, 1984 ve 2004 BaĢkanlık Seçimleri Ulusal AraĢtırması‟nda, orta ve çalıĢan sınıfların kamu harcamaları, kamu istihdamı ve azınlıklara yönelik yardımlar gibi etkenlerce belirlenen sosyal eĢitliğe katkıda bulunmayı sürdürdüğüne dair önemli kanıtlara ulaĢmıĢtır. Aynı Ģekilde, Amerikalıların dindar 107 gelenekçilere karĢı sekülerlerle dindar liberalleri gözden düĢürerek kültür savaĢına angaje olduklarına iliĢkin görüĢler, ampirik özgüllük ve geçerlilikten yoksun olmakla itham edilmiĢlerdir. Bugün dinî kimliğin seçmen tercihleri üzerinde ne denli güçlü bir etkisinin olduğu apaçık ortaya konulmuĢ olduğundan, bu ikiĢkiye odaklanıp ıĢık tutmak dinin siyasetle olan iliĢkisini ölçme konusunda yeterli olanağı sunmaktadır. Daha ileri gitmenin bir yolu, dinî duygu ve düĢüncelerle oy verme davranıĢının ekonomik eĢitsizliği gölgeleyip gölgelemediğini ve eĢitliği önlemeye dönük uygulamaları bloke edip etmediğini ya da kültür çatıĢmalarına katkıda bulunup bulunmadığını sormaktan ziyade, sosyal katmanlar düzenine olan etki dağılımını incelemektir (Greeley ve Hout, 2006: 72.. Dinin etkilediği seçmenlerin yer aldığı sosyal katmanlar, din ve ekonomik eĢitsizliğe iliĢkin soruların yanıtlarına kavuĢtuğu bir bağlam olarak ele alınmalıdır. Eğer en yoksul seçmenler aynı zamanda en ateĢli dindar seçmenlerse, bu durum ortadaki tabloyu değerlendirirken ekonomik eĢitsizliğin kaybedenlerinin politik seçeneklerini dinî terimlerle ele alıp yorumladıkları yönünde bir yargıya varma konusunda cesaret ve güven vermektedir. BaĢka bir açıdan bakıldığında, en ayrıcalıklı seçmenler orantısız bir Ģekilde dinî duyguları güçlü olanlarsa, o vakit bize oldukça farklı bir gerçek ima ediliyordur. Demek ki, nisbeten imtiyazlı olan bu kitle, siyasal seçenekleri dinî terim ve kavramlar açısından değerlendirmektedir. Bu ampirik iliĢkileri tanımlamak için, dinî kimlik etkilerinin seçmen tercihleri üzerindeki etkilerini ölçmekte ve bu dağılımın değiĢik sosyal sınıflar boyunca nerelerde yoğunlaĢtığına dair karĢılaĢtırmalar yapılmaktadır. Ek olarak, bu farklılaĢmalar içindeki yaygın eğilimleri ölçülmekte, farklılaĢmaların artıĢı, azalması veya sabit kalması noktaları değerlendirilmelidir. Böylece eldeki veriler, seçmen tercihi, dinî kimlik ve toplumsal katmanlar düzeni arasındaki deneysel bağlantıyı betimlemektedir (Hirschl vd., 2012: 99.. Irk ve toplumsal sınıf arasında Amerikan tarihince kurulmuĢ olan bağlantı nedeniyle, yalnız baĢına sınıfsal ölçütler toplumsal tabakalaĢmaya iliĢkin yeterli göstergeler değillerdir. Ayrıca, ırk, din ve seçmen tercihinin kesiĢme alanı, araĢtırmacılara ilgilerini çekecek olan bir çeĢit bilmece sunmaktadır (Greeley ve Hout, 2006: 72.. Yapılan pek çok saha araĢtırması, sözü geçen etmenler arasında özellikle dinin kiĢilerin politik tercihlerini doğrudan ya da dolaylı olarak, ancak muhakkak dikkate değer bir derecede etkilediğini ortaya koymaktadır. Bu koĢullar altında, siyasal partiler ya da siyasal kiĢilikler 108 hoĢlansalar da hoĢlanmasalar da dinsel kanalları kullanmaktadır. Zira kilise önemli ölçüde bir güven kaynağıdır. Dolayısıyla, oradan kazanılacak olan olumlu bir imajın siyasal arenaya transferi hedef kitleyi büyük oranda etkileyebilecektir (Andrei vd., 2008: 30.. Hatta Amerika BirleĢik Devletleri‟nde bütün seçimlerde hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar Katolik kimliklerine vurgu yaparak “Katolik olmak, kiĢiliğimin ayrılmaz bir parçasıdır.” gibi deyimler kullanırlar (D'Antonio, 2011: 25.. Amerika BirleĢik Devletleri örneğinde politikacılar dinî inançlara karĢı kayıtsız kalamamakla birlikte, kiĢisel dinî aidiyetleri siyasette kimi zaman bir dezavantaj olarak da ortaya çıkabilir. Bugün, dinin politikanın önünde ve merkezinde olduğu bir kültür ortamında yaĢıyoruz. Dinî inançlar ve dindar adaylar, özellikle de baĢkan adayları, adil bir oyun oynuyorlar. Barack Obama‟nın 2008 seçimi, iki aĢırı görüĢ odağından bakıldığında oldukça sıkıntılı geçmiĢ görünüyor: Kendisi ya beyaz karĢıtı eğilimleri olan radikal siyah bir Hıristiyan‟dır ya da gerçek dinî inançlarını Amerikan halkından gizleyen köĢeye sıkıĢmıĢ bir Müslüman‟dır. Bu anlamda, örneğin Mitt Romney‟nin 2012 baĢkanlık seçimlerindeki adaylığı Mormon inancına mensup olduğu yönünde yapılan eleĢtiriler nedeniyle hayli sorunlu ve sıkıntılı geçmiĢtir. Zira her dört Amerikalıdan biri, Mormon dinine bağlı birine oy vermek istemeyeceğini söylemektedir. Bu nedenle, Romney kendisine din ve o dinin uygulamalarına iliĢkin olarak yöneltilen sorular karĢısında epeyce ter dökmüĢtür (Gonzalez, 2012: 568-585.. Bütün bunlara karĢın Amerikan seçimlerinde Cumhuriyetçilerin baĢkan adaylığı noktasına kadar ulaĢmıĢ olmasının ülkedeki pek çok Hristiyanın kendisine sıcak baktığı gerçeğine iliĢkin açık bir kanıt sunduğundan da kuĢku duymamak gerekmektedir (Froese, 2014: 649.. Daha gerilere gidildiği vakit, siyasal davranıĢ alanında en eski ve çekiĢmeli tartıĢmalardan birinin, bireyin belirli bir oy tercihine ulaĢmasına neden olan mekanizmalar etrafında döndüğünün altını çizmek gerekecektir. Bu alanda yapılmıĢ olan temel çalıĢmalar, odaklandığı yere göre büyük ölçüde farklılık göstermektedir. Kolombia okulu, bireyin kendini düzenli olarak temasta olduğu toplumsal çevreye göre tanımladığını ve politik konulara dair görüĢlerinin de büyük ölçüde bu toplumsal kimliğine göre Ģekillendiğini öne sürmektedir. Diğerleriyle olan bu deneyimleri bireyin düĢünce ve görüĢlerini koĢullandırır, onun politik tercihlerinin doğuĢuna neden olur. En büyük basınç ise, bireyin ailesinden gelir. Bu politik kimlik bir kez oluĢtuğu 109 zaman, bireyler daha önce oluĢmuĢ olan o dünya görüĢlerini destekleyip güçlendirecek bir arkadaĢ grupları ve toplumsal zemin ararlar (Lazarsfeld vd., 1944: 87.. Bilindiği üzere siyasal davranıĢlar ve oy verme davranıĢlarını açıklamada baĢka alternatifler olsa da, sosyolojik modele diğerlerine göre halen daha yerinde ve güçlü bir yaklaĢım olarak kabul edilmektedir (Schwartzman, 1968: 33.. Dinin seçmen davranıĢına olan etkisine iliĢkin olarak yürütülen çalıĢmalarda en fazla temel alınan sosyolojik model, tutumlardan çok toplumsal belirleyicilere dayanmakta ve sonuçta kiĢilerin oy verme davranıĢlarını toplumsal karakteristiklerinin belirlediğini savunmaktadır (Catt, 1996: 8.. Bu toplumsal karakteristikler, diğer bazı etmenlerin yanında, özellikle yaĢ, ırk, dil, cinsiyet, din ve toplumsal sınıf gibi değiĢkenleri içermektedir (Ball ve Peters, 2005: 175; Goldberg, 1966: 922; Brooks vd., 2006: 89; Erdman, 2007: 19.. Böylelikle, bu modelde seçmenlerin toplumsal grup üyelikleri vurgulanmıĢ olmaktadır (Schoeman ve Puttergill, 2007: 155.. Sosyolojik model, Goldberg (1966: 916. ve Miller (1991: 560. ile Abramowitz ve Saunders‟in (2006: 182. çalıĢmalarında olduğu gibi, seçmen davranıĢı konusunda geliĢtirilmiĢ olan diğer bazı modellerle de iliĢkilendirilebilmektedir. Diğer taraftan, Michigan Okulu oy verme davranıĢını belirleyen baĢlıca etkenin doğal psikolojik temellere dayandığını, baĢka bir deyiĢle bireyin kendi içinde belli bir parti kimliği ile özdeĢleĢmiĢ olmasından kaynaklandığını ileri sürmektedir. 1960‟lı yıllarda Campbell ve bazı arkadaĢları bireylerin parti kimliğine dayanarak oluĢturdukları tutumların psikolojik süreçleri ile birlikte onu dönemsel olarak bir siyasal parti adayını diğerlerine tercih etmeye yönelten parti kimliğini tanımlayan “nedensellik kanalı” kuramını kurmuĢlardır (Campbell vd., 1980: 46.. Kısacası Amerika BirleĢik Devletleri‟nde bugüne dek din-politika iliĢkileri ve seçmen tercihlerinde dinin rolü bağlamında pek çok alan araĢtırması ve akademik çalıĢma yapılmıĢ ve bu doğrultuda kurulmuĢ bazı teorik yapılar olmakla birlikte, daha önce sözü edilen HBG teorisinin yanı sıra, önemlerinden ötürü ilave olarak diğer teorilerle ilgili de bir miktar ayrıntı vermek gerekmektedir. Sosyal bilimlerde siyasal davranıĢ ve seçmen tercihlerinin dinî kimlikle olan iliĢkisini inceleyen kuramsal yaklaĢımlardan “etno-dinsel teori”, dinsel gelenekler, etnisite ve partizan siyaset tarzı arasında zamanla geliĢen bir dizi bağlantılar bulunduğu varsayımından yola çıkmaktadır (Jensen, 1971; Kleppner, 1979.. AraĢtırmacılar net partizan tercihlerinin marjinal 110 olarak seçimden seçime değiĢtiğini kabul etseler de, altını çizdiğimiz bağlantıların sağlam kaldığı görüĢü kuramsallaĢtırılmıĢtır. Bu yaklaĢıma göre, geliĢgüzel oy kullanma davranıĢı, yine geliĢigüzel biçimde seçmen tercihleri ile ilintili olan, etnik ve geleneksel yapı tarafından tanımlanan kilise üyeliği düzeyinde deneysel olarak yerelleĢmiĢ görünmektedir (Manza ve Brooks, 1997: 103.. Bunlar etno-dinsel teorinin örnekleridir ve biri 1960‟tan 1992‟ye, diğeri 1972‟den 2000 yılına kadar olan iki baĢkanlık seçiminde seçmen tercihleri çerçevesinde Ulusal Seçim AraĢtırması‟nı kullanan deneysel değiĢkenleri yerleĢtirmektedir. Her iki tahlilde de, dinî yarılmaya iliĢkin yüksek, fakat nisbeten istikrarlı düzeyleri saptamıĢlardır ki, bu durum dinî gelenekler ile partizan siyaset arasında bulunan sivil toplum iliĢkileri konusundaki öneriyi doğrulamaktadır. Özellikle Katolikler, Yahudiler ve muhafazakâr evanjelik Protestanlar arasında siyasal görüĢ değiĢimine çok az rastlamıĢlardır. Yaptıkları analizler, Cumhuriyetçi Parti‟den Demokrat Parti‟ye yönelen “anayol Protestanları” arasında görülen ılımlı siyasal değiĢimi tanımlamaktadır. Böylece, din siyaset kutuplaĢmasının bulunduğu bu iki zaman kesitine kadar, dinî politik değiĢimi muhafazakâr Protestanların Cumhuriyetçi Parti için Demokrat Parti‟den ayrılmaları açısından değerlendiren pek çok siyasal analist ve uzman tarafından algılananın tersine bir doğrultudaydı (Philips, 2006: 22.. Alternatif bir kuramsal model olan “yeniden dinsel yapılandırma teorisi”, bireysel inanç bazında hareket eder ve oransal olarak seküler ya da “ilerlemeci” bir otoriteye bağlı olan kiĢiler karĢısında, baĢlıca din ve mezheplerin geleneksel dinî otoriteye bağlı olan kiĢiler arasındaki önemli ayrıĢmalara sahne olduğunu varsayar (Wuthnow, 1989: 34.. 1980 ile 1994 yılları arasında Ulusal Seçim ÇalıĢması‟nı da kullanan BaĢkanlık Seçimlerinde Seçmen Tercihleri ile ilgili bir araĢtırmada Layman, Yeniden dinsel yapılandırma teorisinden aldığı iki değiĢkeni kullanarak git gide artan din-siyaset kutuplaĢması gerçeğine ulaĢmıĢtır: Bu, doktrinel Ortodoksluk ve dinî bağlılıktır (Layman, 1997: 298.. Layman doktrinel ortodoksluğu yeniden doğuĢla ilgili sorulara verilen yanıtlarla Ġncil‟in otorite ve yetkisine iliĢkin soruları karĢılayan yanıtları birleĢtiren bir ölçekle değerlendirmektedir. Dinî bağlılık derecesi kilisede yapılan ibadetlere, ayinlere katılma ve dinî faaliyetlerde bulunma sıklığı ile ilgili sorulara verilen yanıtlara göre oluĢturulur. Yapılan araĢtırmalar sürecinde, bu iki durumun seçmen tercihleri üzerindeki etkisi belirgin bir Ģekilde artıyor, bu ise zaman içinde dinin 111 etkisinde bulunan kimselerin seçimlerde daha çok Cumhuriyetçi Parti‟ye, daha seküler olanların ise Demokrat Parti‟ye oy vermeye eğilim gösterdiklerine dair gizli-saklı bir anlamı açığa çıkarıyordu. Layman, Manza ve Brooks (1997, 2004. ile tutarlılık halinde, geçen zamanlar içinde dinî geleneğin seçmen tercihleri üzerindeki etkisi konusunda herhangi bir değiĢikliğin olmadığını saptamıĢtır. Layman‟ın elde ettiği sonuçlarla Manza ve Brooks‟un vardığı sonuçlar, din ve siyasetle ilgili her iki kuramın da dinî motifle oy verme davranıĢında farklı eğilim ve iliĢki biçimlerini tanımladığını ifade etmektedir (Layman, 1997: 311.. Bu bağlamda seçmen davranıĢında önemli bir gösterge olarak özellikle dinin etkisine gelince, öncelikle dinsel ayrıĢmaların seçmenin siyasal kümeleĢmelerinin önemli sosyal-yapısal kaynaklarını sağlayan birer faktör olarak görülmekte olduğunu belirtmek gerekir. Bununla birlikte, anlamlı ve önemli bir değiĢken olarak görülmesine karĢın, seçmen davranıĢına yaptığı etkideki azalmaya da dikkat çekilmektedir. Dinsel kimliğin seçmenin oy verme davranıĢı üzerindeki etkisinin azalmasının temel nedeni, ekonomik refahın yayılmasının yanı sıra toplumlardaki sosyal farklılaĢmanın artıĢı ile iliĢkili olarak ortaya çıkan genel sekülerleĢme olgusudur (Brooks vd, 2006: 192.. Amerika BirleĢik Devletleri ve diğer ülkelerde yapılan araĢtırmaların sonunda ortaya konulan sayısız karĢılaĢtırmalı analizler, pek çok yönetimde seçmen kümeleĢmelerinin sosyal temellerinin anlaĢılmasında din kaynaklı ayrıĢma ve bölünmelerin toplumsal ayrıĢmalardan daha önemli bir faktör olduğunu göstermektedir (Lijphart, 1979: 442-58; Mann, 1995: 14-54.. Din ile politika arasındaki iliĢki, özellikle BirleĢik Devletler‟de çok geliĢmiĢtir. Öyle ki, dinî inançların toplumsal ve siyasal yaĢamı etkileme düzeyi istisnaî ölçülerde etkinlik kazanmıĢ durumdadır (Burnham, 1981: 123.. Kökü dindar kitlelere inen muhafazakâr koalisyona karĢı iktidar mücadelesi veren tipik ve alıĢıldık seküler sol koalisyonun Avrupa örneği BirleĢik Devletler‟de de bir miktar yol almıĢ olsa da, siyaset tarihçileri 19. Yüzyıl boyunca ve 20. Yüzyıl‟ın baĢı itibariyle Amerikan parti koalisyonları için etno-dinsel ayrıĢmaların önemine sıkıca vurgu yapmaktadırlar (Swierenga, 1990: 160.. Sosyal bilimler literatüründe ayrıntılı olarak ele alındığı üzere, Öncelikle, çoğu gruplar nisbeten sıkı toplumsal kimlikler oluĢtururlar. ArkadaĢlıklar, iĢ anlaĢmaları, siyasî sohbetler, evlilikler gibi rutin etkileĢimlerin büyük bir bölümü, tipik olarak grup içinde gerçekleĢmektedir. Kırsal kesimlerin çoğu yerinde, hatta kentsel yerleĢimlerde yaĢayan kiĢilerin çoğu ya da tamamı bir etno-kültürel gruba dâhildir. Üstelik pek çok grup 112 özellikle dinî konularda birbirlerine rakip ya da muhalif olabilmektedir. Güneyli beyazlar, güneyli siyahlar, Alman Katolik ve Luteryanları, Ġrlanda Katolik ve Luteryanları birbirlerini tamamen terk etmiĢ, bu arada düĢmanlarına ait bilgilerle kendilerini takviye etmiĢlerdir. Göçmen yerleĢimleri hayatta kalabilmek için iĢbirliği gereksinimi duymuĢ ve bu dayanıĢmalar ortak politik yönelim ve bağlılıkları ortaya çıkarmıĢtır. BirleĢik bir cepheyi kendi safına çekebilmek, demokratik seçimlerin rekabetçi pazarında kitlesel bir oy kazanımı olasılığı nedeniyle politikacıların ilgisini çekmektedir. Burada, araç olarak sembol kiĢi ve olayların kullanımı söz konusu olabilmektedir. Bir asır öncesinde tipik bir Amerikan yurttaĢının içinde bulunduğu etnodinsel çevre, bugünküne göre çok daha barizdi. Günümüzde belirli azınlık grupları, özellikle siyahlar, 19. Yüzyıl‟daki etno-dinsel gruplara epeyce benzemektedir. Demokrat Parti‟ye olan siyah sadakati, bu açıdan oldukça manidardır. Bununla birlikte, bugünün Amerikan yurttaĢları içinden geçip gittikleri sayısız grupsal temas ve hareketler içinde artık dinin etkisine daha az maruz kalmaktadırlar (Jensen, 1982: 321.. Örneğin Benson ve Williams konu hakkındaki etkileyici bir çalıĢmalarında (1982: 36., BirleĢik Devletler Temsilciler Meclisi‟nin seksen üyesi ile yapmıĢ oldukları bir mülakatta dinsel geleneklerle ilgili bir dizi sorular sormuĢlardır. Söz konusu yazarlar, muhafazakâr siyasetçiler ve liberallerin aynı dinsel gelenek tabanından gelebildiklerini, ancak sağ kanatta yer alan politikacıların dinle ilgili soruları soldan gelenlere göre ne denli farklı bir biçimde yanıtlayabildiklerini saptamıĢlardır. Cumhuriyetçi katılımcılar büyük ölçüde Tanrı ile olan kiĢisel bağları ve öte dünyaya dair beklentileri üzerinde durmuĢ, baĢka bir deyiĢle “bireyi koruyan” bir dinsel anlayıĢı dillendirmiĢlerdir. Diğer taraftan Liberaller bütün insanların Tanrı‟nın çocukları olduğu, dinin dünyadaki toplumsal değiĢimin itici gücü olduğu gibi temalar üzerinde, kısacası “toplumu inĢa eden” bir din anlayıĢı üzerinde yoğunlaĢmıĢlardır. Sonuçta bu iki değiĢik din anlayıĢı açısından oy verme davranıĢlarında ortaya çıkan farklılaĢmaların oldukça derin olduğu ve aradaki farkın doğrudan doğruya kongre üyelerinin dinle ilgili farklı algılarının bir neticesi olduğu anlaĢılmıĢ olmaktadır (Benson ve Williams‟tan aktaran Burge, 2011: 10.. Tarihsel pencereden bakılırsa, 1930‟larda New Deal ile yeniden düzenlenen siyasal yapının seçmen kümeleĢmelerinde sosyal sınıf ağırlıklı bir yapıyı doğuracağı beklentilerine rağmen, dinsel toplulukların politik öneminin 20. Yüzyıl boyunca canlılık ve esnekliğini korumuĢ olduğu görülecektir. New Deal sırasında ve sonrasında ana hat Protestan mezhepleri politik tercihlerinde ciddî oranda genellikle Cumhuriyetçi olarak kalırken, Katolikler ve Yahudiler 113 uzunca bir süre Demokrat Parti‟ye olan desteklerini alt seviyede sürdürmüĢlerdir (Fowler ve Allen, 1995: 86-87.. Olasılıkla bu istikrarlı gidiĢat nedeniyle oy verme davranıĢının yapılanmasında dinin oynadığı rol, beklenenden daha az ilgi odağı olmuĢtur. Doğrusu, sosyal bilimciler dinî grup üyeliği veya aidiyeti ile politik tutumlar arasındaki iliĢkiyi sistematik olarak yeniden incelemeye aĢağı yukarı son on beĢ yıldır baĢlamıĢ bulunmaktadırlar. Manza ve Brooks‟a göre, Amerika BirleĢik Devletleri‟nde bu ilgi, büyük ölçüde, siyasal olarak aktif Hıristiyan Hakkı gruplarının ortaya çıkıĢının yanı sıra yerleĢik mezhep aileleri arasında çıkan büyük kargaĢa sebebiyle yükselmiĢ görünmektedir. Sonuçta dinsel politik ayrıĢma ağırlıklı olarak aĢağıya doğru bir seyir halindedir ve dinî ayrıĢmalarla koĢut giden politik seyrin açıklamasını sekülerleĢme yaklaĢımlarında olduğu gibi refah düzeyinin artıĢıyla iliĢkilendirmek doğru değildir (Manza ve Brooks, 1997: 39.. Amerikan toplumundaki güçlü geleneksel dindarlığın politik yapıdaki yansımalarına gelince, düĢünsel olarak ne kadar farklı veya karĢıt olurlarsa olsunlar, Amerika‟da her iki siyasal partinin baĢkan adayları halka yönelik konuĢmalarında ve özel kampanya tartıĢmalarında en azından Tanrı‟nın kendi saflarında olmasını istemek gibi bir ortak paydada buluĢurlar. BaĢka bir deyiĢle, politikacıların bütün konuĢmalarında din söz konusu edilmekte, aynı doğrultuda Hıristiyan lobileri dinî ideallere uygun yasaların çıkması için politik figürler nezdinde kulis faaliyetleri yürütmektedir (Kulchycki ve Wang, 2003: 3.. Politik yelpazede yer alan bütün adaylar Tanrı‟ya olan inançlarını açıkça beyan eder, Amerikalıların dinle devlet iĢlerinin birbirine karıĢması konusundaki tutumlarında özlü bir değiĢimi öngörerek federal hükümetle dinsel kurumlar arasında toplumsal sorunların çözülmesi ve kültürel çöküĢün engellenmesi hedefinde iliĢki ve iĢbirliği kurulması yönünde çağrılarda bulunurlar. Hartford‟ta bulunan Trinity Universitesi‟nde Toplum Hayatında Dinin Rolü Üzerine AraĢtırmalar Merkezi‟nin direktörü Mark Silk, bu olayı “Hiç kimse Tanrı‟nın ters tarafında oturmak istemez.” sözleriyle dile getirmektedir. Sözü geçen din bazlı kucaklaĢma, bir yönüyle gittikçe daha dindarlaĢmıĢ olup devletin kiliseyle iliĢki ve iĢbirliği kurması kavramına karĢı daha az direnç gösteren Baby Boomer kuĢağının (Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın ardından doğanlara verilen ad) bir ürünüdür (Tackett, 1999: 1.. Sol kanattaki politik ilerlemeciler bile son yıllarda kimin yardımıyla olacağından ziyade programın iĢe yarayıp yaramayacağına bakarak kilise temelli desteğe sıcak bakmaya baĢlamıĢ durumdadır. Özellikle Demokratlar, Cumhuriyetçilerin 2000 yılı seçim kampanyasında yaptığı 114 Ģekliyle, maneviyattan ve ahlakî değerlerden feragat etmemeleri gerektiği kanısına varmıĢlardır. Hatta baĢkan yardımcısı Al Gore Atlanta‟da hükümetle dinsel kurum ve kuruluĢlar arasındaki iĢbirliğinin arttırılması yönünde açık bir çağrıda bulunma gereksinimi duymuĢtur. Texas Valisi olduğu dönemde bütün Cumhuriyetçileri yönlendiren George W. Bush, ulusal seçimlerde Al Gore ile birlikte böylesi bir iĢbirliğinin yararlarından uzun uzadıya söz etmiĢtir. Kaldı ki W. Bush, geçmiĢ tüm Amerikan baĢkanları içinde çalıĢtığı ekiplerde dindar kiĢilere en fazla kadro ayıran kiĢi olacaktı (Boston, 2001: 6.. Politikayla dinin birbirine karıĢ(tırıl)ması, uzun zamanlar boyu politikacıları geleceğe taĢıyan bir tür yakıt olarak görülmüĢtür. 1960 yılında, çoğu seçmen Vatikan‟ın bir Roma Katoliği olan John F. Kenedy‟ye rehberlik edip etmeyeceği konusuyla ilgilenmiĢtir. BaĢkan Jimmy Carter, o dönemde ülkeye henüz gelmemiĢ olan “yeniden doğmuĢ” bir Hıristiyan olma fikrinden bahsetmiĢtir. Evanjelikler 1980 yılında Cumhuriyetçi Parti tarafından ezici bir oranda cezp edilmiĢ ve açıkçası bu parti adaylarının dinsel kaygılara hitap etmesini beklemiĢlerdir; ancak fazlaca etkili olan dindar sağ ile ilgili korkuların Cumhuriyetçi Parti için olumsuz bir değiĢken olduğu ortaya çıkmıĢtır (Tackett, 1999: 1.. Kilise merkezli gruplar yıllar boyu ve günümüzde programları yürütmek için hükümet fonlarını kullanmıĢ ve okullardaki diğer fonlar da Yüksek Mahkeme kararlarıyla devam ettirilmekte olsa da (Lowell, 1973: 123., adaylar bir kuĢak öncesinde kabaca reddedilen kilise devlet ayrımını gündeme getirmeye baĢlamıĢlardır. Çevresel felaketlerin bile maneviyat eksikliğinin yol açtığı içsel bir krizden kaynakladığını öne süren Al Gore (Al Gore, 1992: 220-221., baĢka bir konuĢmasında, “Ulusal önderler uzunca bir süredir sonu olmayan bir tartıĢmanın içine çekilmiĢlerdir. Sağdaki liderler devletin din-devlet ayrıĢmasını esas alan temellerini tehdit eden belirli bir kısım dinsel değerlerin dayatılması gerektiğini söylerken, sol politik liderlerden kimisi dinsel değerlerin halkın gereksinimlerine hitap noktasında rol oynamaması gerektiğini dile getirmiĢlerdir. Bunlar, hatalı tercihlerdir. Din özgürlüğü, dinden ayrı ve bağımsız olmak demek değildir.” ifadelerini kullanmıĢtır. Dolayısıyla Al Gore hükümetle inanç odaklı kurumlar arasında kurulacak bir ortaklıktan doğacak yararların gözetilmesi gerektiğini savunmuĢ ve bu tema pek çok Cumhuriyetçi aday arasında güçlü bir yansıma yapmıĢtır. “Sizi temin ederim ki, eğer beni baĢkan seçerseniz, dinsel kurumların sesi yönetimimin izleyeceği politikaların ayrılmaz bir parçası haline gelecektir.” sözleri yine kendisine aittir. Ona göre Salvation Army, Christ House and Christian Women's Job gibi dinsel kuruluĢlar, uyuĢturucu, zihinsel hastalıklar ve aile içi Ģiddet konularında en etkili programlardan bazılarına sahipti. Yine baĢka bir konuĢması sırasında, “MüĢteri bu 115 kuruluĢlarda çalıĢan kimselerin gözünde bir sayıdan ibaret değil, Tanrı‟nın bir çocuğudur. Ġnançlı topluluklarla ortaklığın yollarını aramalıyız. Böylece, en çok iĢe yarayan yaklaĢımları keĢfedip kullanabiliriz. ” demiĢti. Al Gore, en azından on yıldır bu bağlamda sözler söylemiĢ ve önerilerde bulunmuĢtur; fakat bir baĢkanlık adayı olarak ortaya koyduğu bu tür söylemler din-devlet ayrıĢmasına iliĢkin doğrudan bir tartıĢma biçimi olarak da algılanmaktadır (Tackett, 1999: 1.. Silk‟in araĢtırmaları, liberal ortodokside söz konusu iĢbirliğine doğru daha geniĢ çaplı bir açılım ve değiĢimi belgelemiĢtir. Din özgürlüğü ideali üzerinde kurulmuĢ bir ülke için, kilise ile devlet arasında iĢbirliğini öngören görüĢ ve önerilerin her iki kanattan da esaslı Ģekilde destek bulması, Amerika Yolunda Kilise, Devlet ve Halkın AyrıĢması Ġçin Amerikan Birliği gibi liberal gruplar cephesinden gelen eleĢtirileri tetiklemiĢtir. Amerikan Yolu Ġçin Halk‟ın baĢkan yardımcısı ve yasal direktörü Elliot Mincberg, Amerikan yaĢamında dinin yeri konusunda konuĢurken en küçük bir sorun yaĢamıyoruz. Sorun, Al Gore‟un dinsel organizasyonlara devlet tarafından yapılmakta olan malî desteğin geniĢletilmesini önermesinden dolayı çıkmıĢtır. Gerçek Ģu ki, yapılan bu öneri, sonunda her iki tarafın da zararlı çıkacağı bir „kaybet-kaybet‟ önerisidir. Çünkü bu hem dini hem de devleti yaralayacaktır.” demiĢtir (Tackett, 1999: 2.; oysaki daha önce konuyla ilgili olarak çıkan ve mahkemeye taĢınan bir dava sonunda mahkeme heyeti kilise, devlet ve din özgürlüğü üzerinde biçimlenen BirleĢik Devletler politikaları konusunda daha önce yapılan içtihatları olduğu gibi onaylayarak kalıcı hale getirmiĢti (Kulchycki ve Wang, 2003: 8.. Dahası, partizan olmayan Pew Research Center 1996 yılında bu sallantıyı belgeleyen bir araĢtırma yapmıĢ ve Amerikan halkının % 54‟ünün kiliselerin politik konu ve sorunları tartıĢmasının gerekliliğinden yana olduğunu, geri kalan % 43‟ünün buna karĢı olduğunu göstermiĢtir. 1965 yılında Gallup tarafından yapılmıĢ olan benzer bir araĢtırma ise, katılımcıların % 53‟ünün kilisenin devlet yönetimi ve politikalarına karıĢmasına sıcak bakmadıklarını göstermiĢtir; oysa merkezin direktörü olan Andrew Kohut “1960‟lı yıllarda, Amerikalıların çoğunluğu kilise ile devlet arasındaki ayrılığın iyi bir fikir olduğu kanısında değildi; ancak bugün itibariyle çok farklı bir fikirler dizgesine sahip olduğumuz anlaĢılıyor.” demektedir (Tackett, 1999: 2.. Diğer taraftan, sekülarizmin daha sert yaĢandığı Avrupa kıtasında, o kadar keskin olmamakla birlikte bu çeliĢkisel görüntünün daha görünür durumda olduğu bilinmektedir (Thomas 2005: 167.. Cumhuriyetçiler için en azından Ronald Reagan ve politik bir güç olarak Religious Right‟ın ortaya çıkıĢından bu yana, din hakkında fikir beyan etme nosyonu gündemin giderek 116 daha önemli bir parçası haline gelmektedir. Bu yüzden Amerikan toplumunda kiliseye düzenli olarak devam eden kimselerin Cumhuriyetçi Parti‟ye, hiç gitmeyenlerin ise Demokrat Parti‟ye oy verdikleri yönünde yaygın bir kanının var olduğu bilinmektedir (Thomma, 2003: 2.. Bu kez Cumhuriyetçi Parti adayları Amerikan yaĢam tarzında Tanrı‟nın ve inancın taĢıdığı anlam ve önemden geçmiĢte olduğundan çok daha fazla söz etmektedirler. Dindar muhafazakârlarla aynı çizgide hareket etmeyen Ohio Temsilciler Meclisi üyesi John Kasich bile, yapmıĢ olduğu bir konuĢmada, “Ne yazık ki, bizim toplumumuz çocukluk yıllarımdan beri inancına ve dinine bağlı olan kimseleri küçümsemektedir. Ġnanıyorum ki, genç ya da yaĢlı bütün herkes, özellikle de genç insanlar dinin bir yargılama meselesi olmadığını duymalıdır. Din, insan olarak bize kendi potansiyelimizi keĢfedip doğru yolu bulmamız için Tanrı tarafından bildirilmiĢ bir değerler bütünüdür.” sözleriyle parti adaylarının inanç ve adanmıĢlığın değerinden söz etmede çekingen davranmaması gerektiğini ifade etmiĢtir. Kiliseler, Demokrat Parti için de tamamlayıcı bir politik araçtır. Gerçi siyahların kiliselerinde dinle politika on yıllardır birbirine karıĢmıĢ durumdadır (Tackett, 1999: 2.. Jeff Strickler‟ın Pew AraĢtırma ġirketi‟nin yapmıĢ olduğu bazı saha araĢtırmalarının sonuçlarına göndermede bulunan bir makalesinde, aynı bağlamda çok ilginç bilgi ve bulgulara yer verilmektedir: Pew Forum on Religion and Public Life baĢlıklı araĢtırmanın sonunda yayınlanan rapora göre, din sosyal ve politik tutumların Ģekillenmesinde sanıldığından daha büyük bir rol oynamaktadır. AraĢtırmaya katılanların sadece % 14‟ü dinî inançlarının genel politik yönelimlerinde ana unsur olduğunu belirtmiĢ olsa da, sorular kimi özel konulara odaklandığında verdikleri yanıtlar Amerikalıların dinî aidiyet, inanç ve ibadetleri ile politik görüĢleri arasında güçlü bağlantıların bulunduğunu doğrulamaktadır. Din adamı Jeremiah Wright‟ın verdiği politik içerikli vaazların ulusal çapta sorun olmasından önce 2008 yazında 36.000 kiĢi ile yapılan mülakatlarda katılımcıların yarısı, dinî toplulukların politik olay ve sorunlarla ilgili fikir beyanında bulunabilmesi gerektiği yönünde görüĢ bildirmiĢtir. Bu görüĢün, % 69‟luk bir oranla siyahlara ait kiliselerde, % 63‟lük bir oranla da evanjelikler arasında yaygın olduğu bilinmekteydi. Spektrumun diğer ucunda % 82 gibi yüksek bir oranda kiliselerin siyasal görüĢlerle birlikteliğine sıcak bakan Yahova ġahitleri bulunmaktadır. Bu bağlamda, Pew araĢtırma Ģirketinin din ve politika konularında uzman olan kıdemli yetkilisi John Green, bağlam açısından “Bazı politik konuların diğerlerine kıyasla daha güçlü dinî parçaları olduğu söylenebilir. Sözgelimi kürtaj ve eĢcinsel hakları konuları katılımcıların dinleri ile ilintili 117 sorunlardır; ancak ekonomi, çevre ve dıĢ politika gibi konular dinî inançlar açısından o kadar önemli sayılmayabilir.” ifadelerini kullanmaktadır (Strickler, 2008: 1.. Yine 2008 yılında yayınlanmıĢ olan BirleĢik Devletler Dinsel Coğrafya AraĢtırması sonuçlarını içeren ġubat ayı raporunun bazı bulguları Ģöyledir: a.Katılımcılardan kendini belirli bir dinle tanımlayanların yaklaĢık % 70‟i kendi dinlerinin kurtuluĢa giden tek yol olduğuna inanmamakta, bir kiliseye bağlı olanların çoğunluğu ise kendi dinlerinin öğretisi ile ilgili yorumlarda birden fazla doğru yolun olabileceğini düĢünmektedir. John Green, Amerikalıların çoğunun kendi inançlarının tek doğru yol olmayabileceğini düĢünmelerine dair bulgunun bir bakıma sürpriz olduğunu söyleyerek eklemektedir: “Eskiden beri toplumun dogmatik doğasına dair çok Ģey görüyor ve duyuyoruz; fakat artık öyle anlaĢılıyor ki, din hakkında da esnek fikirlere kavuĢmuĢ olmakla önyargısız bir toplum olmaya doğru hızla yol alıyoruz.” b.Katılımcıların % 80‟lik bir oranı, doğru ve yanlıĢlardan oluĢan bir ahlakî standartlar dizgesine inanmakta, fakat sadece % 29‟luk bir kısmı bu standartları belirlemek için dinini bir baĢvuru noktası olarak kullanmaktadır. Çoğunluk, bu konuda pratik yaĢantıları ve sağduyuyu esas aldığını söylemektedir. c.Musevî katılımcıların hemen hemen yarısı (% 49., Budistlerin yarıdan fazlası (% 56. ve aynı Ģekilde Hinduların yarıdan fazlası (% 57., dinin toplum yaĢamında sorun çözmekten ziyade sorunlara yol açtığını ifade etmiĢlerdir. Benzer duygular, yalnızca dindar katılımcılarla sınırlı değildi. Ġlginç bir Ģekilde, herhangi bir dine mensup olmayan yetiĢkin katılımcıların kayda değer bir kısmı dinle çağdaĢ toplum arasında bir çatıĢmanın varlığını hissettiklerini belirtmiĢlerdir. Bu çatıĢma, bireylerin çoğunun dindar olduğu toplum ya da topluluklarda dindar olmayanları da içine çekmektedir. Son olarak, % 92 gibi yüksek bir oranla Tanrı‟ya veya daha yüce bir ruha olan inancını ifade eden Amerika‟nın, yüksek düzeyde dindar ve maneviyatçı bir ülke olarak kaldığı ortaya çıkmaktadır (Strickler, 2008: 1.. Amerika BirleĢik Devletleri‟nde bugün pratikte yaĢanan din-devlet-toplum iliĢkisine gelince, ülkede dinsel etki ve baskı ağırlığının azaldığı yönündeki kamuoyu algısına rağmen, Amerikan halkının içeride daha geniĢ kapsamlı bir sekülerizm ya da dinsel fanatizme eğilim gösterdiklerine iliĢkin çok az sayıda kanıt öne sürülebilir. Ortadoğu‟da ve Avrupa‟da yaĢayan göçmen topluluklarında varlığını hissettiren aĢırı dinsel eğilimlerin açık seçik etkinliğini BirleĢik Devletler‟de görmek pek olası değildir. Elbette ki, 11 Eylül 2001 tarihinde yapılan terörist 118 saldırılardan sonra, kamuoyunda hükümet ve dinî liderlerin dindirmek ve etkisizleĢtirmek için çaba harcadıkları belirli bir oranda anti-müslüman ve anti-arap tepki oluĢmuĢtu. Dönem itibariyle rapor edilen kimi olaylar yaĢandı ve müteakip bazı terörist komplo iddiaları deĢifre edildikten sonra medya ile birlikte George Bush yönetimi tarafından da yer yer bir parça büyütüldü; ne var ki yaĢanan facianın ardından ülkede baĢka bir terörist saldırının olmayıĢı nedeniyle bu olayların Amerikan halkının tutum ve düĢünceleri üzerinde bıraktığı etkilerin kolayca görünür hale geldiğini söylemek pek kolay olmamıĢtır. Açıkça söylenebilecek bir Ģey varsa, o da Irak‟taki savaĢın Amerikalıları kendi içlerine dönerek ait oldukları siyasal kültür ve kiĢisel inançlarına yönelen tehditlere karĢı daha dirençli hale getirdiği gerçeğidir. Özelde göçmenlerle ilgili yapılan sürgit tartıĢmalar, özellikle misafir iĢçilerle ilgili programlarla birlikte kaçak göçmenlerin affı konusuna karĢı çıkan çevreler arasında bir “biz-onlar” zihniyeti ve kültürler çatıĢmasının doğuĢuna iĢaret etmektedir. Dahası, muhafazakâr Cumhuriyetçiler geçirgen sınırlardan BirleĢik Devletler‟e giren milyonlarca yasadıĢı göçmenin yol açtığı tehlikelere vurgu yapma gereksinimi duymuĢtur. Onlar söz konusu tehlikeyi politik, kültürel ve toplumsal boyutlarıyla ele alırken, Demokratlar sorunu insan hakları, ideoloji ve kültürel farklılaĢma yönleriyle değerlendirmiĢtir. ĠĢ çevreleriyle iĢçi sendikaları ise, olayı ekonomik koĢullar açısından algılamıĢtır. Ġlginç olan Ģudur ki, o zamana dek hiçbir grup olayı Amerika‟ya yönelen ve Protestan bir ülkede Katolikliğin büyümesini sağlayan çağdaĢ göçmenliğin dayattığı dinsel bir sorun olarak bakmamıĢtır (Wayne, 2006: 14.. Nitekim Amerikan toplumunda dinin politik yaĢam üzerindeki rol ve etkisi konusu, akademik çevrelerin gittikçe daha fazla ilgisini çekmektedir (Wald vd., 1988: 541.. AraĢtırma literatüründen anlaĢılmaktadır ki, örneğin dinsel güçler bireylerin sosyal, ekonomik ve politik yaĢamlarını birbirine bağlayarak, inanç ve ahlakî formlar içinde bir rehberlik görevi, bunun yanı sıra organizeli din hizmetleri de önemli bir kurumsal iĢlev yürütmektedir (Leege ve Kellstedt, 1993: 43.. Bir kısım araĢtırmacılar göstermiĢtir ki, Amerikan politika araĢtırmalarının “kamuoyu”, “siyasal katılım” ve “oy verme davranıĢı” Ģeklinde sıralanabilecek olan üç merkezî alanı yurttaĢların dinsel duygu ve düĢünceleri tarafından büyük ölçüde etkilenmektedir (Layman, 1997: 288-316.. Bu çalıĢmalar siyasal davranıĢın anlaĢılmasına önemli katkılar sunarken, söz konusu çalıĢmalardan ortaya çıkan din ve politikaya iliĢkin genel açıklamaların gitgide artan seçmen davranıĢı çeĢitlenmesine uygun olup olmadığı merak konusu olabilmektedir. Sıralamak gerekirse, inanç ve politikaya dair eldeki bilgiler iki dizi bulgulardan gelmektedir: 119 1. Temelde beyazlara odaklı olarak seçmenlerle ilgili çalıĢmalar. 2. Belirli azınlık grupları üzerinde yapılan araĢtırmalarla oluĢturulan ayrı bir araĢtırma kütlesi Ne yazık ki, bu farklı araĢtırma yöntemleri tarafından sunulan kuram ve deneysel bulguların birbiriyle uzlaĢması zordur. Bu durumda, Amerikan nüfusunun bol çeĢitli doğasının ırksal gruplar arasındaki dinsel farklılıklar ve onların yol açtığı politik etkiler üzerinde derinlikli ve ayrıntılı bir biçimde düĢünmeyi gerektirdiği öne sürülebilir. Dinin ve sivil yaĢamın kimi özellikleri ırklar üzerinde benzer biçimde iĢlevler yürütmekte olsa da, diğerleri belirli topluluklar için aynı olmayabilmektedir. KuĢkusuz, dindarlık kavramının anlaĢılması, deneyimlenmesi ve ifadesi çok çeĢitli Ģekillerde olabilmektedir (McKenzie ve Rouse, 2013: 1.. Bu farklılıklar arasında, örneğin görüĢleri genellikle kiliselerinde görevli din büyüklerinin gündemine göre “muhafazakâr” veya “liberal” ağırlıklı olarak değiĢebilen, ancak sadece % 30 kadarının toplumsal çevrede olup biten olaylarla ilgilendiğini söylemiĢ olmasına paralel olarak politik anlamda diğer Hıristiyan gruplara göre daha edilgen davranan siyah nüfusun (Anonymous, 1996: 959. dinsel yaĢam algısı, yaĢam standartları konusunda diğerlerine göre gözle görülür biçimde dezavantaj konumunda bulunan kimselerin geçim ve gelecek kaygılarına hitap eden ve sosyal reformları önceleyen vurgularla dolu olmaktadır (Harris, 2007: 160.; oysa beyaz muhafazakâr Hıristiyan grupların geleneksel toplum değerlerini savunma bağlamında altenatif yaĢam tarzlarına olan karĢıtlıkları da anlamlı ve not edilmeye değerdir (Wilcox ve Larson, 2006: 15.. Latin kiliseleri, göçmen politikaları, iç toplumsal konular, etnik arka plan ve toplumsal sınıflar açısından çeĢitli yerli ve yerli olmayan kimselerden oluĢan cemaatle ilgili olarak yerel yönetime karĢı olan yükümlülükleri konularında istisnaî bir konumdadır (BarvosaCarter, 2004: 271.. Bu cemaatlerdeki farklılıklar dinî vazifeler, inanç içerikleri, ibadetlere katılım ve mezhepsel bağlılıklar konularının çok çeĢitli düzeylerinden de gayet açık biçimde anlaĢılmaktadır (Roof ve McKinney, 1987; Taylor vd., 1996; 403-410.. Bu gerçekliğe rağmen, karĢılaĢtırmalı bir yöntemle dinî inanç, davranıĢ ve aidiyetler gibi manevî yaĢam boyutlarının Beyazlar, Latinler ve Afro-Amerikalıların politik tutum ve davranıĢlarını nasıl ve ne ölçüde etkilediğini izah eden kuramları karĢılaĢtırmalı bir Ģekilde geliĢtirip test etmiĢ olan çok az sayıda araĢtırmacı vardır (McKenzie ve Rouse, 2013: 2.. 120 Irk ve dinin toplumsal yaĢamdaki önemi, son zamanlarda elde edilmiĢ olan demografik ve siyasal verilerle de gün ıĢığına çıkarılmıĢ görünmektedir. BirleĢik Devletler Nüfus Bürosu‟nun Kasım 2008 tarihli Oylama ve Kayıt eki‟nde, sonbaharda baĢkanlık seçimlerine katılan seçmen kitlenin o güne kadarki en büyük çeĢitliliği gösterdiğini ortaya koymuĢtur. Ayrıca, nüfus sayımı rakamları hali hazırda Amerikan nüfusunun % 15,4‟ünü oluĢturan Latin kökenlilerin, o zamana kadar ülkedeki en kalabalık azınlık olarak bilinen % 12,8 oranındaki Afro-Amerikalıların sayısını aĢtığını göstermiĢtir. Üstelik Pew Research Center 2008‟den gelen tahminler, 2050 yılına kadar Latinlerin nüfusun % 29‟unu teĢkil edeceğini, bunun ise ülkedeki en hızlı nüfus artıĢ oranına sahip olduklarını gösterdiğini ifade etmiĢtir. Bir karĢılaĢtırma yapılacak olursa, bugün itibariyle Ġspanik kökenli olmayan ve nüfusun % 66‟sını teĢkil eden beyazların oranının % 47‟ye düĢeceği, siyah Amerikalıların oranının ise % 13 ile stabil kalacağı öngörülmektedir (Passel ve Cohn, 2008: 1.. Demografik manzaranın değiĢimi, ülkede dinsel bir arka plandan gelen azınlık adaylarına yer vererek, eĢcinsel evlilikler, kök hücre araĢtırmaları ve kürtaj gibi manevî yönü olan konulara ağırlıklı olarak değinen ulusal seçimlerde ırksal ve dinsel faktörlerin giderek artan rolüyle örtüĢmektedir. Örneğin 2004 yılında Demokratik Parti‟nin yaptığı baĢkanlık ön seçimleri, siyahî aktivist, Baptist papaz Al Sharpton‟ı da içine almıĢtır. Aynı Ģekilde Barack Obama‟nın papazı Jeremiah Wright bazı vaazlarında ırksal ayırım yaptığı ve açıkça yurtseverlik karĢıtı söylemleri dillendirdiği gereçesiyle tartıĢma konusu olunca, 2008 Demokratik Parti ön seçimleri ulusal çapta ilgi odağı haline gelmiĢtir. 2004 genel seçimleri, ırksal ve dinsel politikalar arasındaki iliĢkilerin altını önemle çizmiĢ, o yıl George W. Bush‟un yeniden seçilmesi Amerikan seçmen kitlesindeki dinsel açlığı su yüzüne çıkarmıĢtır (Lee ve Pachon, 2007: 263.. Sözü edilen dinsel açlık olgusu, dindar Amerikalıların muhafazakâr siyasal inançları kucaklayıp o inançları temsil eden Cumhuriyetçi adayları destekleme eğiliminde olduklarına göndermede bulunmaktaydı. Bazı gözlemciler, George W. Bush‟un zaferini kısmen Latin kökenli yurttaĢların büyük bir bölümünün oylarını çekebilmiĢ olmasıyla açıklamıĢtır. Rakamlar bir ölçüde tartıĢmalı olsa da, örneğin Exit‟in ortaya koyduğu seçim verileri, o seçimlerde Latin kökenlilerin % 44‟ünün oyunu George W. Bush lehine kullandığını açıklamıĢtır. Bununla birlikte, George W Bush‟un 2000 seçimlerinden sonra Latin seçmen desteğini geniĢletebildiği ve bu rakamların Ġspanik evanjeliklerin desteğini de içine aldığı konusunda bir fikirbirliği olduğunda kuĢku yoktur. Söz konusu veri ve bilgilere dayalı olarak, yurttaĢların dinsel inanç, yaĢantı ve aidiyetlerinin, politik 121 tutumları ile o yöndeki eylemsellik düzeylerini açıklığa kavuĢturabileceği söylenebilir (McKenzie ve Rouse, 2013: 3-4.. Brian D. McKenzie ve Stella M. Rouse, bu kavramsal çerçevede Amerika BirleĢik Devletleri‟nde dinsel yaĢam ve deneyimlerin politik tutumları ne ölçüde etkilediğine iliĢkin olarak yaptıkları araĢtırmaların sonunda, dindarlığın nüfusun çeĢitli segmentlerinde farklı biçimlerde algılandığı, uygulandığı ve ifade edildiği, ayrıca dinsel duygu ve düĢüncelerin politik tutumlar üzerinde farklı biçimlerde görülen etkilerinin anlaĢılması için karĢılaĢtırmalı yöntemlere baĢvurulmasının gerekli olduğunu belirtmektedir. Dinin politik tutum ve davranıĢları nasıl ve hangi oranda etkilediğini göreceli biçimde incelemek için dokuz hipotez sunmuĢ ve ilk hipotez gruplar arasındaki dinsel çeĢitlenmeyi açıklığa kavuĢturmanın önemiyle birlikte bunun politik davranıĢlara yaptığı belirgin etkinin altını çizerken, söz konusu hipotez için beyazlar, siyahlar ve Latin kökenlilerden oluĢan her bir grup için çeĢitli dinsel ölçeklerin güç ve anlamlılık derecesine dayalı olarak destek bulduklarını ifade etmiĢlerdir. Onlara göre, dinsel inanç, yaĢantı ve davranıĢlar politik tutumlar ve seçmen tercihleri üzerinde büyük ölçüde etkili olmaktadır (McKenzie ve Rouse, 2013: 21-23.. Diğer taraftan, D'Antonio Demokrat ve Cumhuriyetçi Partileri destekleyen Katoliklerin ibadetlerinin yanı sıra manevî ve politik tutumlarında çeĢitlenip çeĢitlenmedikleri, eğer öyleyse bunun nasıl gerçekleĢtiği konusunu anlamaya yönelik olarak yapmıĢ olduğu saha araĢtırmaları sonunda, son yıllarda Amerikan basınında yayınlanan ulusal anketlere dayalı raporlar bağlamında Cumhuriyetçi seçmenlerin özellikle insan cinsiyeti ve aile hayatı ile ilgili çekirdek manevî değerlere verdikleri önem ve destekten ötürü Cumhuriyetçi Partinin adaylarını Demokratlara nazaran daha dindar ya da dinlerine yakın gördüklerini ortaya koymuĢtur. Ona göre, Amerikan Katolikleri % 25‟i bulan nüfuslarıyla Amerika BirleĢik Devletleri‟ndeki en büyük dinsel mezhep olarak uzun yıllardır Amerikan siyasal yaĢamında önemli roller oynamaktadırlar. Amerikan kongre ve senatosunda Katoliklerin toplam sayısı, diğer din ve mezheplere mensup olan grupların üzerindedir. Ayrıca, Katolikler genel seçimlerde hem baĢkanlık hem de baĢkan yardımcılığına aday olmaktadır. Örneğin 2004 baĢkanlık seçimlerinde yaniden seçilmesi için George W. Bush‟a, 2008 yılında ise Barack Obama‟ya destek vermiĢlerdir. BirleĢik Devletler‟de Katolik Papazlar kürtajdan nükleer silahlar, sağlık bakımı, Küba‟ya uygulanan ambargonun kaldırılması, idam cezası ve ekonomiye kadar çeĢitlenen birçok konuda önemli bir lobi grubu olarak dikkati çekmektedir. Sonuç olarak, dinsel kimlik oy verme davranıĢını büyük ölçüde etkilemektedir ve 122 bu çerçevede baĢta Katolikler olmak üzere kendini dindar olarak tanımlayan grupların daha ziyade Cumhuriyetçi Parti‟ye oy verdikleri görülmektedir (D'Antonio, 2011; 25.. Dinin siyasal davranıĢ ve politik tercihler üzerindeki etkisi konusunda aynı bulgulara ulaĢmıĢ olmakla birlikte konuya biraz farklı bir pencereden bakan diğer bir görüĢe göre, sayısal ağırlık açısından olmasa da nitelik yönüyle bugün Amerika BirleĢik Devletleri‟ndeki en etkili dinsel güç evanjelik Protestanlardır; ancak son yıllarda yapılan araĢtırmalar genel anlamda dinin Hıristiyan Amerikalıların politik görüĢlerinin oluĢum ve Ģekillenmesine güçlü bir etkide bulunduğunu göstermektedir. Pew Research Center tarafından People and Press için yapılan bir araĢtırmanın sonunda yayınlanan bu rapora göre, dinin Amerikalıların politika hakkındaki düĢünme biçimlerinde güçlü ve etkisi giderek artan bir faktör olduğu görülmektedir. Bireyler için dinin, politik bağlılık, politik değerler, politik tutum ve aday tercihinde önemli ve anlamlı bir yeri vardır ve bu konuda gittikçe artan etkisi, ırk, bölge, yaĢ, toplumsal sınıf ve cinsiyet gibi faktörlerle rekabet edebilecek güçtedir. Mezhep farklılıklarını dikkate almaksızın 18 yaĢ ve üzeri 1975 yetiĢkin üzerinde uygulanan bir ankete dayanan, yanılma payı eksi veya artı % 3 ile sınırlı olan ve “Azalan Bölünme… Amerikan Kiliseleri, Amerikan Politikası” baĢlığıyla yayınlanan diğer bir rapor, yüksek düzeyde bir inanç bağlılığı ifade eden, ibadetlerini daha fazla yerine getiren ve dinin hayatında önemli bir yeri ve rolü olduğunu bildiren kimselerin siyasal açıdan genel yurttaĢ profiline göre daha muhafazakâr tutumlar izledikleri saptamasında bulunmuĢtur (Anonymous, 1996: 958.. Nitekim De Neve‟ye göre, ortalama Amerikan yurttaĢı ekonominin iyi olduğu dönemlerde siyasal tutum olarak liberal partileri desteklerken, kötüye gittiği dönemlerde daha muhafazakâr partilere yönelme eğilimine girmektedir (De Neve, 2010: 23.. Bununla birlikte, Pew Research Center‟ın raporu bir yandan dinsel etkilerin kiĢileri bazı konularda daha liberal bir konuma taĢıdığını aktarırken, diğer yandan belli baĢlı herhangi bir din ya da dinsel grupla özdeĢleĢen liberal politik inançla tutarlı ve bağdaĢık olan çok az miktarda göstergeye rastlandığını da eklemektedir. AraĢtırma, son on yıl içinde beyaz evanjelik Protestanların gittikçe daha fazla politize olduklarını ve dinsel hakların ötesine geçerek politik konularda diğer yurttaĢlara göre daha muhafazakâr hale geldiklerini belirtmektedir. Ayrıca, Abramson‟un görüĢüne göre beyazlar arasındaki dinî politik ayrıĢmalar 1960 yılındaki % 48‟lik yüksek bir orandan 1980 yılında % 10 gibi düĢük bir seviyeye, 1992‟de ise % 20‟lere doğru yeniden bir parça yükselerek dalgalı bir seyir izlemiĢ olduğu da dikkate alınarak (Abramson vd., 1994: 156., söz konusu raporun, örneğin 1978 yılında politik tutum açısından kendini 123 Cumhuriyetçi olarak tanımlayan evanjelik Protestanların oranı % 26 iken, 1978 yılına kadar bu oranın % 35‟e, 1995 yılında ise % 42‟ye yükseldiğini ortaya koyduğunun da vurgulanması gerekmektedir. Aynı Ģekilde, diğer beyaz Hıristiyan gruplarda da Cumhuriyetçi Parti bağlılığına doğru bir hareket halinde oldukları yönünde önemli veriler elde edilmiĢtir. 1987 ile 1995 yılları arasında kendilerini Cumhuriyetçi olarak tanımlayan beyaz Katoliklerin sayısı, % 25‟ten % 30 seviyesine çıkmıĢtır. Bunun yanı sıra, beyaz Katoliklerle gelenekçi ana yol Protestanlarının ahlakî konularda her zaman beyaz evanjelik Protestanlardan daha tutucu olduklarına, Katolik nüfus arasında hizipçiliğin daha fazla olduğuna, ülkedeki 60 milyonluk Katoliğin kilise öğretileri üzerinde “ilerlemeci” ve “gelenekçi” Ģeklinde ikiye bölündüğüne iliĢkin açık belirtilere ulaĢılmıĢtır. Aynı çerçevede, din olgusu siyah Hıristiyanların yaĢamında da önemli bir yer tutmakla beraber, politik inançlarını dinden çok ırksal algılarının belirlediği saptanmıĢtır (Anonymous, 1996: 959.. Bütün bunlara bakıldığında, Amerika BirleĢik devletleri‟nde dinî inançlarla oy verme davranıĢları arasında her zaman sıkı bir iliĢki olmuĢtur. Örneğin Roman Katolikleri ve Yahudiler sürekli Demokrat Parti‟ye oy verme eğilimindedir. Gelenekçi beyaz Protestanlar ise, Cumhuriyetçi Parti‟nin seçmen kitlesinin omurgasını oluĢtururlar; ancak zaman içinde ülkenin sadece dinsel kompozisyonu değil, geleneksel parti bağlılığı da değiĢmiĢ durumdadır. Amerika‟nın en büyük dinsel gruplarının oy verme davranıĢlarındaki değiĢiklikler, Cumhuriyetçilerin 1994 yılında Senato‟da ve aynı zamanda kırk yıl aradan sonra ilk kez Temsilciler Meclisi‟nde çoğunluğu yeniden elde etmeleriyle oluĢan politik depremin ortaya çıkıĢına yardımcı olmuĢtur. Dört önemli siyaset profesörü Lyman Kellstedt, John Green, James Guth ve Corwin Smidt‟in yapmıĢ olduğu ve bir sosyoloji dergisi olan The Public Perspective tarafından yayınlanan anketlerin dikkatli bir analizinden yapılacak en doğru çıkarım, 1994 baĢkanlık seçimlerinde dinin ekonomiden daha güçlü bir faktör olduğudur. Bir zamanlar New Deal koalisyonunun birer parçası olan beyaz Evanjeliklerle beyaz Katolikler, Demokrat Parti‟den çeĢitli oranlarda kopmuĢlardır. Bilindiği üzere, Evanjelikler 1960‟lardan beri Demokrat Parti‟den uzaklaĢmaktaydı. Nitekim 1993 Kasım‟ında, % 29 gibi bir oranla Cumhuriyetçi Parti koalisyonunun ağırlıklı gövdesini teĢkil etmiĢ oldular. Kendini beyaz Evanjelik olarak tanımlayanların dörtte üçü, Temsilciler Meclisi seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti‟den yana oy kullanmıĢtı. Beyaz Katolikler arasında Cumhuriyetçi eğilim (% 53. daha az telaffuz ediliyordu; fakat daha az etkili olmuĢtu. Çünkü Katoliklerin oyu uzun zamandır çoğunlukla Demokratlara 124 gidiyordu. Özellikle daha genç yaĢlardaki Katolikler Cumhuriyetçilere oy vermeye daha eğilimli gönünüyordu. Bütün bunlar içinde beyaz Katolikler, Kasım ayında Cumhuriyetçi koalisyona verilen desteğin % 22‟sini oluĢturdu. Cumhuriyetçiler, en fazla oyu düzenli olarak kiliseye giden dindar Evanjelik ve Katoliklerden almıĢlardır (Amonymous, 1996: 19-21.. Dinsel kümelenmelerle belirli siyasal yönelimler arasında görülen böylesi paralellikler, dinin siyasal eğilimler, biçimlenmeler, dolayısıyla bizzat siyasal düzen ve hükümet üzerinde büyük bir etkisinin olduğu ve dindar yurttaĢların sesinin politik düzeni büyük ölçüde etkilemekte olduğu yönündeki yaklaĢımları doğrular niteliktedir (Burge, 2011: 90-91.. Sonuç olarak, kuruluĢunda dinsel duygu ve kaygıların önemli bir rol oynadığı Amerika BirleĢik Devletleri‟nde dini politika ve politik düzenden ayrı düĢünmek son derece zordur. Daha önce kısaca değinildiği üzere, Burge‟nin 3 B yaklaĢımı çerçevesinde ortaya koyduğu Ģekliyle dinsel inançlarla seçmen tercihleri arasındaki doğrudan ve güçlü iliĢkiyi doğru bulan, dinsel aidiyet veya bağlılığın bireyin yaĢamında aĢırı derecede güçlü bir çevresel etkiyi ifade etmekte ve politik sisteme eklemlenmesini çeĢitli ve önemli yollardan etkilemekte olduğunu ifade eden akademisyenlerden Smidt ve arkadaĢlarının (2009: 9. Ģu sözleri de, Amerikan toplumunda dinin yaĢamın diğer alanları ve politik bakıĢ açısının oluĢumundaki etkisini özetleyici niteliktedir: “Aidiyet, inanç ve davranıĢ değiĢkenlerinin etkileri bütünlük içinde betimlenip örneklendirilmiĢ olsa da, çok değiĢkenli analiz içinde her biri ayrıca kullanılabilmektedir. Dinsel gelenek/yaĢam bazı bağımlı değiĢkenler için sahiden önemli sayılabilirler. Öte yandan, dinsel inançlar diğer kiĢisel kanıların iyi bir habercisidir ve uygulamaları ile birlikte doğal olarak politikanın diğer pek çok yönlerini de kolayca etkileyebilmektedirler” (Smidt vd., 2009: 28.. 2.6. Avrupa’da Dinî Ġnançların Seçmen DavranıĢı Üzerindeki Etkileri Avrupa‟da dindarlık endeksi, son yüz yıldır sürekli olarak aĢağı doğru bir seyir halindedir (Voas ve Storm, 2013: 1.. Yapılan bir araĢtırmada Ġngiltere‟de sözel anlamda kendini bir dine bağlı olarak görenlerin oranı % 72 iken (Horwath vd., 2008: 5., World Values Survey‟in yapmıĢ olduğu bir alan araĢtırmasından elde ettiği sonuçlara göre bu ülkede kendini özellikle “dindar” olarak tanımlayanların oranı % 55, Batı Almanya‟da % 54 ve Fransa‟da % 48 olarak saptanmıĢ bulunmaktadır. Söz konusu araĢtırmadan elde edilen diğer bir bulgu, Batı Almanya‟daki % 18, Ġngiltere‟deki % 14, Fransa‟daki % 10 ve Ġsveç‟teki % 4‟lük bir nüfus oranının haftada en az bir kez kilise ayin ve hizmetlerine katıldığı yönündedir (Anonymous, 1995: 17-18.. 125 Her ne kadar Avrupa‟nın siyasal gündeminde dinsel konulardan sürekli söz edilmese de, dinin değerleri her zaman ön planda olmuĢtur. Çünkü bir dizi toplumsal ve siyasal inançlarla bağlantılı olan davranıĢları etkileyen güçlü bir potansiyele sahip olup derinden hissedilen insanî değerleri yansıtmaktadırlar. ġüphesiz ki, karĢılaĢtırmalı bir düzlemde seçmen tercihleri üzerinde dinin etkileri ile ilgili yapılmıĢ olan çalıĢmalar, önemli oranda gerçekleĢmiĢ bulunan sekülarizme rağmen dinin parti tercihinde ĢaĢırtıcı derecede yüksek bir etki düzeyine tutunup direndiğini, hatta dinsel inancın toplumsal sınıf bağından daha direçli olduğunu göstermektedir (Dalton, 1990: 73; Knutsen, 2004: 120.. Avrupa‟da dinin, Avrupa Birliği‟nin kuruluĢundan günümüze dek yaĢanan süreçte Avrupa Parlamentosu‟nda yapılan parti seçimlerinde tutum modellerinin merkezinde yer almamıĢtır. Avrupa seçimlerinde din unsuru literatürde sınırlı bir ilgi çekerken, bu durum parti tercihinde dinin mutlaka azalan bir etkiye sahip olduğunu da yansıtmamaktadır. Lipset ve Rokkan‟a göre (1967., en önemli değer çatıĢmaları en yaĢamsal sosyo-politik ayrıĢmalar sırasında meydana gelirler. Daha seküler değerlere karĢı koyan dinsel temelli öğreti ve değerler, Batı Avrupa parti sistemlerinde en köklü ve süreğen bölünmeleri doğurmuĢtur (Lipset ve Rokkan, 1967: 35.. Rose ve Urwin (1969., dinsel ayrıĢmaların seçmen davranıĢını belirleyip yönlendirmede sınıfsal veya toplumsal statüden daha önemli bir etmen olduğunu öne sürmüĢlerdir (Rose ve Urwin, 1969: 48.. Thomas‟ın Ģu sözleri süreç olarak bu çeliĢkisel durumu en iyi özetleyen ifadeler olsa gerektir: “Avrupa bir taraftan gittikçe daha seküler bir yapıya doğru evrilirken, diğer taraftan gözlemciler her fırsatta kıtanın bütünleĢmesinin (AB) Hıristiyan demokrasisinin hayal gücünün bir ürünü olduğunu iddia etmiĢlerdir” (Thomas, 2005: 167.. Greeley‟in görüĢüne göre, Avrupa Birliği projesi dini yeniden diriltme sürecidir ve Türkiye‟nin üyelik baĢvurusu birliğin dinî köklerine açık göndermeler yapmaya baĢlamasını kıĢkırtmıĢtır. AraĢtırmalar, Avrupa‟da samimî Katoliklerin Protestanlar ve kiliseye daha az giden kimselere nazaran Avrupa Birliği düĢünce ve idealine daha yakın olduklarını göstermektedir. Bu ise, Avrupa seçimlerinde potansiyel olarak Hıristiyan Demokrat partilere oy verecekleri anlamına gelmektedir (Nelsen vd., 2001: 211.. Aynı Ģekilde Dalton‟a göre, açık ve kesin dinsel konuların azlığına ve çoğu kampanyalarda kullanılmamasına karĢın, dinsel karakteristikler parti tercihinin en güçlü habercisidir (Dalton, 1996: 185.. Bu nedenden ötürü, sekülerleĢme, din ve onun açık ve gizli ifadeleri dikkate alınmasa bile, din toplumda baĢat bir rol oynamayı sürdürmektedir (Casanova‟dan aktaran Der Brug vd., 2009: 1268.. Dahası, istikrarlı ve müreffeh toplumlarda bile politik tercihlerde, ekonomik 126 tutumlarda ve siyasal parti kümelenmelerinde en güçlü etkiyi yapmaktadır (Bruce, 2003: 98.. KuĢkusuz, toplumsal bir güç olarak dinin bugünlerde yeniden tanınması söz konusudur (Minkenberg, 2003, 157.. Nitekim kimi araĢtırmacılar dindar göçmen gruplarının geliĢi ve nüfuslarının hızlı artıĢı nedeniyle Avrupa ülkelerinde dinin topluma geri döndüğünü bile iddia etmiĢlerdir (Kaufmann, 2007: 12.. Bunun ise, geniĢ kapsamlı bir sekülerleĢmeye karĢın dini Avrupa siyasal yaĢamında önemli bir faktör haline getirmekte olduğu yeterince açıktır. Dindar kiĢiler politik tercihlerinde dinsel inançları tarafından yönlendiriliyor ve anayasal beklentilerin, elitlerin ve dinlerinden olan temsilcilerin etkisinde kalıyor olabilirler. Bu, insanların belirli bir mezhep ya da cemaate ait olmalarından dolayı yaĢadıkları duyguların ve kiliseye devam etmek gibi davranıĢsal niteliklerin ifade ettiği Ģekliyle bizzat dindarlığın yol açtığı bir etkidir. Dindarlığın iki anahtar özelliğinin altını önemle çizmek gerekir: Ġlki, insanların üyesi oldukları çeĢitli dinsel topluluklar ve dindarların ait oldukları dinsel topluluklardan inanç ve ayinlere devam noktasında ne kadar bağımsız davrandıkları konusudur. Kimileri kilise ayinlerine düzenli ya da çokça katılımla içsel bir dindarlık özelliği arasında sanıldığı kadar sıkı ve net bir iliĢki olmadığını öne sürmüĢ olsa da (Ardelt, 2003: 57; Idler ve Kasl, 1992: 1052-1079; Guy, 1982: 225-232; Morris, 1991: 83-96., genel eğilim dindarlık ya da dinsel davranıĢ özelliğinin normal koĢullarda dinsel ayin ve hizmetlere katılım sıklıkları kapsamında ölçülebileceği yönündedir. Genel olarak, dinsel ayrıĢmanın son yirmi yıldır parti tercihinde önemli bir faktör olarak kendini koruduğu tahmin edilebilmektedir. Avrupa toplumlarında sekülerleĢme sürecinin açık bir biçimde daha küçük ölçekli bir dinsel kesit olarak sonuçlandığı bilinmektedir; ancak seçmenin daha az bir kısmını oluĢtursalar da, dindar bireyler belirgin oy verme davranıĢlarını korudukları için, parti tercihinin Ģekillenmesinde din önemli bir etki yapmayı sürdürecektir. Özel anlamda dindar seçmenlerin dinsel bir değerin savunmasına eklemlenmiĢ olan siyasal partilerin ateĢli birer yandaĢı olacakları tahmin edilebilir. En açık Ģekliyle, Hıristiyanlığın değerlerinin savunması mirası nedeniyle Hıristiyan Demokrat partilere içgüdüsel bir davranıĢla oy verilmesi durumunda, din en güçlü etki düzeyine ulaĢmaktadır; ne var ki Hıristiyan Demokrat bir geleneğe sahip olmayan ülkelerde, dinsel değerler oryantasyonunu genellikle muhafazakâr partiler temsil etmiĢlerdir. Örneğin Ġngiltere‟de Muhafazakâr Parti ile Ġngiliz Kilisesi arasında çok yakın bir iliĢki ve çağrıĢım vardır (Rose, 1974: 531.. 127 Avrupa genelinde muhafazakâr partiler dinsel bir yönelimle ilintili olan değerleri desteklerler. Örneğin aile kurumu, güçlü aile bağları ve birbirine kenetlenmiĢ toplulukların erdemlerinden söz ederler; oysa politik tayfın sağında konuĢlanmıĢ diğer bir grup olan liberal partiler ekonomik liberalizmle daha yakın bir iliĢki içindedirler (Knutsen, 1998: 63-94.. Bundan dolayı, dindarlığın muhafazakâr ve Hıristiyan demokrat partilere oy verme davranıĢı üzerinde olumlu bir etki yaptığı, buna karĢılık öteden beri kiliseye, kilisenin politik çıkarlarına ve dindarlığa karĢı daha eleĢtirel bir tavır içinde olmaları nedeniyle sosyalist ve liberal partilerin öncelikle seküler duyarlılık ve kaygıları yüksek olan seçmenin oylarını çektiği öngörülebilmektedir; fakat seçmeni kendilerine çekmede geleneksel bağları kullanma olasılığı düĢük olan YeĢiller, aĢırı sağ ve yeni sol gibi yeni siyaset kavramlarının ürünü olan partilerin kitlelerini etkilemede daha sınrlı bir rol oynayacağı da kolaylıkla söylenebilir (Der Brug vd., 2009: 1269.. Bu kuramsal çerçevenin Avrupa pratiğine uyarlanması halinde ortaya çıkacak olan manzara çok farklı değildir. Bütün dünyada ve özellikle Amerika BirleĢik Devletleri‟nde yürütülen seçim kampanyalarında din merkezli konuların gittikçe daha önemli olup daha sık gündeme gelmeye baĢladığı son yıllarda, doğal olarak din ile yurttaĢların oy verme davranıĢları arasındaki iliĢki kamuoyunun ilgi ve dikkatini yeniden kazanmıĢ görünmektedir. Bu bağlamda, her ne kadar deneysel veri ve kanıtlar olayı tam olarak teyit etmiyor olsa da, dinin Amerikan toplumunda giderek artan bir kutuplaĢmanın ana nedeni olduğu düĢünülmektedir (Lehrer, 2004: 707-726.. Dinin bireylerin politik tutum ve oy verme davranıĢı üzerinde güçlü bir etki ve denetime sahip olduğu görüĢü, diğer siyasal sistemlerde de irdelenmiĢ ve açıkça gösterilmiĢtir (Liddle ve Mujani, 2007: 832-857.. Avrupa‟da faaliyet gösteren Hıristiyan Demokratik Partiler, seçmen davranıĢı ile ilgili çalıĢmalarda belirli bir zorluk teĢkil ederler. Bu partilerin oy çekme konusundaki cazibesini, alıĢıldık Ģekliyle seçmen kitleler arasında mevcut olan dinsel ayrıĢmada aramak gerekmektedir ve kuĢkusuz bu durum geleneksel olarak dominant bir örnektir. Bu partilerin çoğu, 19 Yüzyıl‟da ortaya çıkmıĢtır. Açık hedefleri ise, dindar toplum kesimlerinin oylarını alabilmektir (Knutsen 2004: 97-128.; ancak ampirik çalıĢmalar oldukça ikna edici bir biçim ve içerikle göstermektedir ki, son on yıllar içinde Avrupa ülkelerinin çoğunda insanlar dinden hızla uzaklaĢmakta, dinsel yaĢama katılım ve dinsel kimlik olguları her geçen gün biraz daha irtifa kaybetmektedir. Katolik ülkelerde olduğu gibi Protestan ülkelerde de, 1960‟lı yıllardan bu yana kilise ayinlerine katılım 128 büyük oranda azalmıĢtır (Pollack, 2008: 168-186.. Bu sekülerleĢme sürecine rağmen, özellikle akademik çevrelerde dinin seçmen davranıĢının biçimlenmesinde rol oynayan en önemli faktör olduğuna genel olarak inanılmaktadır. Örneğin Lijphart, Belçika, Kanada, Güney Afrika ve Ġsviçre‟de uyguladığı çeĢitli alan araĢtırmalarıyla, dinin siyasal davranıĢ ve parti tercihinde dil ve sosyal sınıf faktörlerinden daha etkin ve iĢlevsel bir rol oynadığını saptamıĢ bulunmaktadır (Lijphart, 1977: 442-458.. Bunun yanı sıra Avrupa‟daki Hıristiyan Demokratik Partiler, zaman içinde önemli oranda bir potansiyel seçmen kitlesine tutunmayı baĢarmıĢtır. 2009 yılı Haziran ayında yapılmıĢ olan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, “Hıristiyan Demokrat Partileri konfederasyonu” diye bilinen Avrupa Halkı Partisi, Avrupa Parlamentosu‟ndaki 736 sandalyeden 265‟ini alarak en büyük parlamento grubu olmayı baĢarmıĢtır. Eğer din hala Hıristiyan Demokrat Partilere oy sağlayan baskın bir güçse, seçmen kitleler içinde dindar kimselerin sayısı az olduğu için Avrupa Parlamentosu‟nda kazandıkları seçim baĢarısını açıklamak kolay olmayacak, durumu açıklığa kavuĢturmak için seçmen kitlesi için baĢka güdüleyici etmenler aramak gerekecektir (Botterman ve Hooghe, 2009: 4.. Kersbergen Belçika özelinde yapmıĢ olduğu saha araĢtırmalarıyla, ülkedeki dindar seçmenlerin genel olarak Hıristiyan Demokrat Partileri destekleme eğiliminde olduklarına dair güçlü kanıtlara ulaĢmıĢtır (Kersbergen, 2008: 259-279.. Ona göre, dinsel çözülme ve sekülerleĢme sürecine rağmen, Hıristiyan Demokrat Parti Avrupa‟da ve Belçika örneğinde hala oldukça baĢarılıdır. 2009 yılı Haziran ayında yapılmıĢ olan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ülkedeki liberal siyasal partiler oyların % 22.5‟ini alırken, onları izleyen iki Hıristiyan Demokrat Parti birleĢik olarak oyların % 20.6‟sını almıĢ ve bu oy oranı çok parçalı Belçika siyasal sisteminde onları ülkenin ikinci büyük siyasal parti ailesi haline getirmiĢti. Seçimin ardından Hıristiyan Demokrat partilerin dindar toplum kesimlerinin sözcülüğü konumunu aĢıp merkeze yerleĢerek pratikte bütün toplumsal kesimlerin temsilcisi olup olamayacağına iliĢkin olarak ortaya çıkan çeliĢik durumu çözmek kolay görünmüyordu (Kersbergen, 2008: 59.. Aynı Ģekilde, Brooks ve arkadaĢları sadece Belçika‟da değil, Avrupa genelinde dinî aidiyetleri güçlü seçmen kitlelerinin öncelikle Hıristiyan Demokratları desteklemeye meyilli olmakla birlikte, onların zihinlerinde bir Ģekilde devre dıĢı kalması halinde ise muhafazakâr partilere yöneldiklerini saptamıĢlardır (Brooks vd., 2006: 88-128.. Bu bağlamda, benzer sonuçlar veren Wouter Van Der Brug ve arkadaĢlarının Amerika‟ya kıyasla çok daha seküler bir yapı 129 arzeden Avrupa ölçeğinde yapmıĢ oldukları araĢtırmalar ile birlikte (Der Brug vd, 2009: 1267., Oddbjørn Knutsen‟in yirmi dört Avrupa ülkesini baz alan ve parti tercihlerinde sınıf ve din faktörlerinin etkisini ölçmeye yönelik araĢtırmasının karĢılaĢtırmalı analizlerini de anmak gerekir (Knutsen, 2010: 32.. Botterman ve Hooge‟a göre ise, Avrupa‟nın durumu ile seçmen tercihlerinde dinî inançların seçimlerde çok daha güçlü bir belirleyici olarak rol oynadığı Amerika BirleĢik Devletleri arasında bir çeliĢki var gibi görünse de, hayli seküler bir bölge olan Avrupa kıtasında da seçmen davranıĢının ana dinamiklerinin doğru çözümlenebilmesi için dinsel ayrıĢmalar faktörünün mutlaka dikkate alınmasının vakti gelmiĢtir (Botterman ve Hooghe, 2009: 19.. 2.7.Türkiye’de Seçmen Tercihlerinde Dinî Ġnançların Etkisi Bilindiği üzere, Columbia Okulu‟na göre politik tercihlerin belirlenmesinde sosyal özellikler, özellikle bölünmeler belirleyici bir rol oynar. Seçmenlerin dinsel, etnik ve mesleki farklılıkları, sosyal bölünmelerin temel kaynağıdır (Fiorina, 1997: 400.. Sosyolojik yaklaĢım bir yapıyı öne çıkarır. Bireylerin davranıĢları, kiĢisel statüleri, kültürel buyruklar, kurallar, değerler, toplumsal yaptırımlar, rol beklentileri ve genel sistemin isteklerinden etkilenmektedir (Denton ve Woodward, 1985: 26.. Bu çerçeveden bakıldığında, Lazarsfeld ve arkadaĢlarının farklı sosyal gruplardan insanları dâhil ederek yapmıĢ oldukları bir araĢtırmada, sosyolojik yaklaĢım açısından kiĢilerin politik tutum ve tercihlerinin Ģekillenmesinde etkili olan baĢlıca faktörler arasında “dinî iliĢkiler”e de yer vermiĢ olduklarını ifade etmek gerekir (1968: 137-142.. Bu yaklaĢım, seçmenin oy verme davranıĢını adaylar arasında bir tercih olarak değil partiler arasında bir tercih yapmak olarak görmektedir (Boiney ve Paletz, 1991: 5.. Gökçe‟nin görüĢüne göre ise, sosyolojik model içinde seçmenin kullandığı oyda aile, sosyo-ekonomik statü, ait olunan grup ve din gibi değiĢkenler rol oynayabilmektedir. Bireylerin tutum ve tercihlerinin iliĢkide oldukları insanlardan etkileneceği varsayımından hareket eden model, seçmen davranıĢının toplumdaki “sosyal bölünmüĢlük” etmeni tarafından belirlendiğini öne sürmektedir. Seçmenlerin parti tercihleri dinî bir aidiyet ve vazgeçilmez alıĢkanlıklar olarak tanımlanmakta ve her seçimde kullandıkları oyun bu değiĢmeyen kimliğin onaylanması olduğunu ifade etmektedir (Gökçe vd., 2002: 7.. Çobanoğlu‟na göre, seçmenlerin karar vermesini etkileyen faktörler arasında “çevre”, “kiĢilik”, “alternatifler” ve “değerler sistemi”ni saymak mümkündür. KiĢinin eğitim ve gelir durumu, beklentileri, hedefleri, ahlakî, dinî ve insanî değerleri bunlar arasında sayılabilir 130 (Çobanoğlu, 2007: 141-142.. Damlapınar ve Balcı‟ya göre, kiĢinin “aile ve sosyal geçmiĢi”, “parti bağlılığı”, “adayın imajı”, (Damlapınar ve Balcı, 2005: 58., yine Balcı‟ya göre “kararsız seçmen sayısının artıĢı”, “birbirine benzer siyasal partilerin var olması” ve “adayların ön plana çıkarak seçmenlerin algısında çekiciliğe sahip olmaları” gibi birçok öğe seçmenin siyasal tercihlerinin oluĢumunda ve karar verme süreçlerinde etkili olabilmektedir (Balcı, 2005: 144.. Scarbrough‟ya göre ise, “sosyo-ekonomik statü”, “dinî iliĢkiler” ve “çok katmanlı sosyal yaĢam alanları”, politik eğilimlerin belirlenmesinde etkilidir. Ortak dinî inançlar, insanları sadece kilisede bir araya toplamanın dıĢında evlilik iliĢkileri ve istihdam yaratmada da etkilidir (Scarbrough: 1984: 3.. Siyasal partiyle ilgili faktörler arasında, “parti lideri”, “parti tipi”, “parti programı”, “gerçe kleĢtirilen icraatlar”, “partinin vaat ve söylemleri”, “politik adayın imajı”, “ideolojisi”, “dine bakıĢ açısı”, “teĢkilat yapısı”, “seçmenle iliĢkileri” gibi faktörler yer almaktadır. Burada siyasal partinin üyeleri ile partiye üye olmayanların davranıĢının Ģekillenmesinde farklı etkenlerin rol oynadığı dikkati çekmektedir. Yapılan bazı kamuoyu yoklamalarında, parti tercihlerinde lider profilinin önemli, hatta birinci sırada olduğu ortaya çıkmakta (Devran, 2003: 197., Çaha, Toprak ve DalmıĢ‟ın yaptığı bir araĢtırmada ise, seçmelerin davranıĢını etkileyen en önemli faktörler arasında lider profili, birlikte çalıĢtığı kadro ve siyasal görüĢ ilk üç sırayı almaktadır (Çaha vd., 2002: 77.. Doğrudan din faktörünün siyasal davranıĢ ve tercihler konusundaki etkilerine gelince, akademik çevrelerde çoğunlukla grup bilincinin göstergeleri olarak görülen cemaat aktivitelerine bağlılık ile kiĢisel inancın politik katılımı olumlu yönde etkilediğine dair yaygın kanaatin olduğunu belirtmek gerekmektedir (Cesari, 2013: 22.. Türk seçmen davranıĢında, siyasal parti adayının etnik kökeni ve dinine bağlı olması, özellikle kadın seçmenler açısından daha önemli bulunmaktadır. Buna karĢılık, adayın sosyokültürel kimliği, etnik kökeni, dinine bağlı olması ve memleketi, üniversite ve lisansüstü mezunu olan seçmenlerin oy verme kararları üzerinde en düĢük etkiyi yapmaktadır (Kılıç, 2013b: 197.. Yine Kılıç‟ın araĢtırmasına göre, siyasal parti adayının etnik kökeni, memleketi ve dinine bağlı olmasının oy verme kararlarında en az etkili olduğu seçmenler Ankara‟nın Çankaya ilçesinde ikâmet etmektedir. Ona göre adayın sosyo-kültürel kimliği, dini ve memleketinin, miliyetçi ve Ġslamcı düĢünceye sahip olan seçmenlerin oy verme kararlarında etkili olduğu dikkat çekmektedir. Bu bakımdan etnik açıdan farklılık gösterecek adayı desteklemeleri mümkün 131 görünmekle birlikte, millî değerleri ve kimliği ön plana çıkaracak adayları destekleme yoluna gitmeleri de muhtemeldir. Kendini Ġslamcı olarak değerlendiren seçmen kitlesi, dinî değerlerine bağlı ve dinî görüĢlerini destekleyip sürdürebilmelerine olanak sağlayacak bir adaya diğerlerinden daha fazla yakınlık duyup ilgi göstermeye daha meyillidir. Dolayısıyla, dinî söylem ve sembolleri kullanarak dinî değerleri ön plana çıkaracak olan adayların Ġslamcı seçmenler tarafından daha fazla desteklenmesi beklenebilir (Kılıç, 2013a: 198.. Diğer bazı araĢtırmacılar da aynı Ģekilde dindarlığı ve sınıf ayrımını içeren seçmen profili ile parti desteğine vurgu yapmaktadır. Yusuf Ziya Özcan‟a göre dindarlık, 1989‟daki genel seçimlerde Ġstanbul seçmeninin sağ-sol tercihini belirlemesi açısından önemli bir değiĢken olmuĢtur (Özcan, 1998: 189-191.. Bu perspektiften bakılarak Türkiye örneğinde Adalet ve Kalkınma Partisi‟nin durumunun ele alınması, Türk seçmen davranıĢının dinsel motivlerle bağlantılı hareketleri hakkında önemli bulgulara ulaĢılmasını sağlayabilecektir. 1987 yılında 1991 yılına kadar ideolojik partilerin oy oranlarında gözle görülür bir yükseliĢ olmuĢtur. Bu yükseliĢe karĢın, merkez sağ ve sol partilerin oy oranları sürekli bir azalıĢ trendi içinde olmuĢtur. 2002 seçimleri, Türkiye‟de siyasi bir deprem olarak algılanabilir. Bunun temel nedeni, 2002 seçimleri öncesinde seçmen davranıĢında meydana gelen değiĢim sürecidir. Bu değiĢimin sonunda, AKP oyların % 34‟ünü alarak birinci parti olmuĢtur. AKP‟nin anî yükseliĢi, ülkedeki merkez siyasi tutumun seçimlerdeki yok oluĢunun bir adımı olarak görülmektedir (Çarkoğlu, 2011 30-41.. Nitekim kitlelerin sahip olduğu değerler açısından değerlendirildiğinde, geçen yirmi yıllık sürede Türk siyasi hayatı radikal dini ve milliyetçi partilerin istikrarlı yükseliĢine Ģahit olmuĢtur. Ġslam‟ın, Kürt milliyetçiliğinin ve radikal Türk milliyetçiliğinin propagandasını yapan partilere olan destek 1987-1991 arasında % 28,6 oy oranında iken, 1991-1995 arasında % 104,6 düzeyinde oy artıĢı yakalamıĢtır. Demek oluyor ki, bu tür partilerin toplam oy oranı 1999 genel seçimlerinde % 40 seviyesine ulaĢmıĢtır (BaĢlevent vd., 2005: 450-455.. Gelinen noktada açıkça görülen Ģey, ANAP ve DYP tarafından temsil edilen merkez parti politikalarının artık seçmenin ilgisini çekmemesi nedeniyle merkez-sağdan ayrılan oyların AKP‟yi tercih etmiĢ olmasıdır. Bu açıdan bakıldığında, 2002 seçimlerinden önce Ġslâmî nitelikler taĢıdığı iddia edilen AKP‟nin merkez-sağ seçmeninin oylarını toplamasının nedenleri, dönemin ekonomik konjonktürü itibariyle dinsel kaygılardan ziyade kötü ekonomik performans ve yolsuzlukla itham edilen merkez-sağ partilerin toplumdaki saygınlıklarını büyük ölçüde 132 kaybetmiĢ olmalarına iĢaret etmektedir. Burada seçmen davranıĢının hangi istikamete, niçin yöneldiği önemlidir. AKP lideri R. Tayip Erdoğan‟ın Ġstanbul Belediye BaĢkanlığı döneminden beri süregelen baĢarılı politikacı ve yönetici imajı ve seçim kampanyalarındaki ılımlı söylemleri, AKP‟yi Ġslamî değerleri savunan seçmenlerden, kırsal milliyetçilerden ve ılımlı kent seçmenlerinden oluĢan geniĢ bir seçmen yelpazesi için güvenilebilir ve tercih edilebilir kılmıĢtır (Çağatay, 2002: 42-48.. Ekonomik olmayan faktörlerden bir kısmı ise, standart sosyo-demografik değiĢkenlerdir. Sosyo-demografik değiĢkenler, yaĢ, eğitim, cinsiyet, yerleĢkenin nüfus yoğunluğu gibi nüfusun sosyal yapısını ifade eden değiĢkenlerdir (Ercins, 2007: 37.. Bunlara ek olarak, seçmen davranıĢını etkileyen faktörler çerçevesinde Türkiye‟ye özgü birtakım faktörlerden de söz edilmelidir. Türkiye‟ye özgü baĢlıca faktörler, Ġslamî bağlılık, etnik kimlik ile Türkiye‟nin AB‟ye üyeliği ve ölüm cezasının kaldırılması Ģeklinde ifade edilen sorunlardır. Türk politik hayatında, Ġslam önemli bir role sahiptir ve kiĢisel dindarlık düzeyi seçmen davranıĢını etkileyen önemli bir faktör olarak kabul edilmektedir; ancak kendini dindar ve inançlı olarak ifade edenlerin hepsinin Ġslamî partilere oy vermedikleri, dolayısıyla Ġslamî kültürün, bazı katılımcılar için parti seçiminde öncelikli bir değiĢken olmadığı rahatlıkla görülebilmektedir. Doğu ve güneydoğu illerinde kendini Türklerden farklı bir etnik grup olarak ifade edenler, oy verme konusunda, AKP ve diğer partilere nazaran, önceleri adı HADEP olan, ama daha sonra kapatıldıktan sonra aynı çizgide kurulan DTP‟yi destekleme konusunda daha fazla isteklidirler. Bununla birlikte, 2007 seçimlerinde, AKP'nin doğu illerinde de seçimi çok yüksek oranlarda oy alarak kazanmıĢ olması ayrıca değerlendirilmelidir. Demek ki, AKP'nin sunduğu çözümler daha inandırıcı ya da daha iĢlevsel bulunmuĢtur. Aynı Ģekilde, Türk kimliğine vurgudan ziyade “Ġslam kardeĢliğine” vurgu yapılması, oyların yönünü etkileyen önemli bir faktör olarak karĢımıza çıkmaktadır. Sosyodemografik değiĢkenler göz önünde tutulduğunda yaĢın, ideolojik partiler hariç, AKP ve diğer partiler arasındaki tercihte önemli bir unsur olarak düĢünüldüğü istatistiksel olarak ortaya çıkmaktadır. AKP‟ye oy vermeyi düĢünen seçmenler diğer partilere oy vermeyi düĢünen seçmenlerden daha gençtir. Gençlerin AKP‟ye yönelik tutumlarının tek istisnası ise kendine özgü gençlik örgütlenmesi olan MHP‟dir (BaĢlevent vd., 2005: 554.. Aynı dönemde, cinsiyetin bir değiĢken olarak kullanılması sonucu, kadınların DYP ve ANAP‟a oy verme eğilimlerinin daha fazla olduğu veya oy kullanmadıkları ortaya çıkmıĢ, yerleĢim yerleri kriterine bakıldığında ise, DYP, MHP ve DSP‟nin kentlerde ve metropollerde 133 AKP‟ye kıyasla daha zayıf desteğe sahip oldukları ortaya çıkmaktadır (BaĢlevent vd., 2005: 556.. Merkez sağ ve merkez sol partilerde kadınların siyasal yaĢama katılımı yüksek, dinci ve aĢırı milliyetçi partilerde ise nisbeten düĢük görünmektedir (Güldiken ve Aslan, 2006: 123.. Orta yaĢ kategorisinin en fazla temsil edildiği kesim, merkez sol partiler olarak gözükmektedir. YaĢlılık kategorisi merkez sol ve aĢırı milliyetçi partilerde en az temsil edilmektedir. Benzer bir durum, merkez sağ partiler için de söz konusudur. Merkez sağ partilerde orta yaĢ kategorisi, gençlik kategorisi ve yaĢlılık kategorisi sırası ile yer almaktadır (Güldiken ve Aslan, 2006: 126.. Eğitim düzeyinin AKP ile diğer partiler arasındaki tercihi belirleyen önemli faktörlerden biri olduğu söylenemez. Yani eğitim düzeyi seçmen profilini açıklamada iyi bir gösterge değildir. Gerek AKP‟de gerekse diğer partilerde farklı eğitim düzeyinde seçmenler vardır; ancak genel olarak Ġmam Hatip Lisesi mezunlarının öncelikle dinci sağ partiye ve kısmen de aĢırı milliyetçi partilere yöneldikleri gözlemlenmektedir (Güldiken ve Aslan, 2006: 152.. Hamza Bahadır Eser‟in 2012 yılında Antalya örneği üzerinde yapmıĢ olduğu araĢtırma, dindarlık düzeyi ile dini öne çıkaran parti ya da milletvekillerine verilen destek arasında anlamlı bir iliĢki bulunduğu saptamasına ulaĢılmıĢtır. Antalya Ġli ve ilçelerini konu alan söz konusu çalıĢmada, bireylerin cinsiyet, yaĢ, yerleĢim birimi, gelir ve eğitim düzeylerinin yanı sıra, dinî inançlarının da siyasal davranıĢ ve oy verme davranıĢlarını belirleme ve yönlendirmede önemli bir faktör olarak iĢlev gördüğü sonucuna ulaĢılmıĢtır. Ona göre, dindarlık düzeyi yükseldikçe dini öne çıkaran parti ya da milletvekili adayını desteklemeyi dindarlığın bir gereği olarak gören tutumlar güçlenmektedir (Eser, 2012: 97-136.. Birol Akgün (2006: 78-79., Osman Özsoy (2002: 86-88., Ünver Günay (1999: 229., M. Emin KöktaĢ (1993: 185-186; 1997: 252-254. ve Hülür ve Kalender‟in (2003: 265-266, 227-228. Konya örnekleminde yapmıĢ oldukları araĢtırmalar sonunda da benzer sonuçlar elde edilmiĢtir. Bununla birlikte, KöktaĢ‟ın Ġzmir örneğinde yaptığı saha araĢtırmalarından elde ettiği bulgular sonucunda, eğitim düzeyi yükseldikçe dindar olmanın din temelli siyaset yapan parti ya da milletvekili adaylarını desteklemeyi gerektirdiğine iliĢkin olumlu tutumların giderek zayıfladığı tespit edilmiĢtir (KöktaĢ, 1993: 185-186.. Eser‟in çalıĢmasının sonuçlarına göre, dindar olmanın, dini öne çıkaran parti ya da milletvekili adayını desteklemeyi gerekli kılacağına yönelik tutumların en güçlü olduğu yerleĢim birimi köydür. Bununla birlikte köyde yaĢayanlarla kentsel yerleĢim birimlerinde yaĢayan katılımcılar arasında söz konusu tutuma iliĢkin farklı bakıĢ açılarının hâkim olduğu görülmüĢtür. Benzer bir Ģekilde iktidar partisinin dini değerleri savunmasına yönelik tutumların en güçlü 134 olduğu yerleĢim birimlerinden diğeri ilçedir. Köyde yaĢayanlar ile ve büyükĢehirde yaĢayan katılımcılar arasında ciddi fikir ayrılıkları olduğunu söylemek mümkündür. Söz konusu veriler, Günay‟ın Erzurum ve çevre köylerinde ve KaraĢahin‟in Gördes Kasabası‟nda yapmıĢ olduğu araĢtırma verileri ile örtüĢmektedir (Günay, 1999: 230; KaraĢahin, 2007: 256-257.. Eser‟in çalıĢmasından ortaya çıkan veriler, KaraĢahin‟in (2007: 251-252. bulguları ile benzer bir Ģekilde, dindar olmanın din temelli siyaset yapan parti ya da milletvekili adaylarını desteklemeyi gerektirdiğine iliĢkin olumlu tutumların en çok 46-55 yaĢ ve 56 yaĢ ve üstü gruplarda dile getirildiği, söz konusu tutumun 18-25 yaĢ grubunda ise en az kabul gördüğü tespit edilmiĢtir. KaraĢahin‟in çalıĢmasına göre kadınlar siyasal kurumlara iliĢkin tutumlarını oluĢtururken dini inanç ve kurallar bütününe erkeklere nazaran daha fazla referans verirken (KaraĢahin, 2007: 248-249., Eser‟in çalıĢmasında tam tersine erkeklerin dindarlığı dini referansları dikkate alan siyasal partileri desteklemenin bir Ģartı olarak görme hususunda kadınlara nazaran daha olumlu tutumlara sahip oldukları görülmektedir. Yine Eser‟e göre dindarlık düzeyi ile iktidar partisinin dini değerlere yaklaĢımına yönelik tutumlar arasında anlamlı bir iliĢki vardır. Dindarlık düzeyi yükseldikçe iktidar partisinin dini değerleri öne çıkaran politikalar üretmesine yönelik tutumlar güçlenmektedir (Eser, 2012: 124.. Türkiye‟de Türk seçmen davranıĢını açıklamaya dönük analitik araĢtırmaların oldukça sınırlı, bunun aksine siyasi partilere yönelik yapılan bilimsel araĢtırmaların oldukça yoğun olduğu görülmektedir. Seçmen davranıĢını çözümlemeyi amaçlayan bu tür çalıĢmaların son yıllarda önemli oranda artıĢ göstermesi ve farklı perspektif ve araĢtırma sorularıyla seçmen davranıĢını anlamaya çalıĢmaları bu alanı da zenginleĢtirmektedir (Gökçe vd., 2002: 10.. Bu bağlamda 2004 yılında yapılan bir araĢtırma, aile etmeninin seçmen davranıĢı üzerindeki etkisine odaklanmıĢ ve bu etkilerin seçmenlerin demografik niteliklerine göre farklılık gösterip göstermediğini sorgulamıĢtır (Aydın ve Özbek, 2004.. Bir diğer bilimsel çalıĢma 1995-2002 yılları arası seçimlerdeki siyasi partilerin sosyo-ekonomik tabanlarını Isparta ili ölçeğinde ele almakta ve partilerin tabanlarını gelir durumlarına, eğitim düzeylerine, toplumsal gruplara, cinsiyete ve yaĢ gruplarına göre analiz etmektedir (Beren, 2013: 196.. Dahası özellikle son 1974 yılında Muzaffer Sencer tarafından kaleme alınan “Türkiye‟de Sınıfsal Yapı ve Seçmen DavranıĢları” isimli eser, Türkiye‟de bu alanda bilimsel çalıĢmaların sınırlı sayıda da olsa yeni olmadığını göstermektedir. Aynı yıllarda benzer tarzda bilimsel araĢtırmalarda önemli oranda artıĢ görülmekle beraber, belli ölçeklerle sınırlandırılarak farklı 135 açılardan benzer araĢtırmalar gerçekleĢtirilmiĢtir (Özcan, 1998; Damlapınar, 2000, Erkan ve Bağlı, 2005; Akgün, 2006 Canöz, 2010; Dilber, 2012; Negiz ve Akyıdız, 2015.. 2010 yılında Elazığ ili ölçeğinde 29 Mart yerel seçimlerindeki seçmen tercihleri üzerine bir araĢtırma yapılmıĢ ve araĢtırma kapsamında yaĢ, cinsiyet, eğitim durumu, gelir düzeyi gibi demografik değiĢkenler bakımından seçmenlerin siyasal tercihini belirlerken etkilendiği faktörlerin birbirinden faklı olup olmadığı incelenmiĢtir (Doğan ve Göker, 2010: 168.. Yakın bir geçmiĢte Fatih Beren‟in ġanlıurfa ölçeğinde yapmıĢ olduğu “Seçmen Tercihine Etki Eden Faktörler ve Seçim Güvenliği: ġanlıurfa Ġli Örneği” baĢlıklı çalıĢması, A. H. Eroğlu ve S. Bayraktar‟ın Ġzmir örneği üzerinde yaptıkları “Siyasal Pazarlama Uygulamalarının Seçmen Tercihleri Üzerine Etkileri-Ġzmir Ġli Örneği” baĢlıklı çalıĢmaları ve E. A. Kılıç‟ın Ankara örneği üzerinde yapmıĢ olduğu “Seçmenlerin Oy Verme DavranıĢlarında Etkili Olan Siyasal Faktörlere ĠliĢkin Bir AraĢtırma: Ankara Örneği” baĢlıklı çalıĢma, bu alanda yapılan pek çok yeni ve değerli çalıĢmadan yalnızca birkaçıdır. Ayrıca, yabancı ülkelerde yaĢayan Türk seçmen davranıĢına yönelik yapılmıĢ olan siyasal davranıĢ araĢtırmaları da bulunmaktadır. Örneğin Hollanda‟da yaĢayan genç Türk seçmenlerin, seçimlere katılım oranı ile ilgili yapılan araĢtırma sonuçları, siyasal aktörler, süreçler ve kurumlar hakkında bilgi sahibi olanların diğerlerine nazaran daha yoğun olarak seçimlere katıldıklarını göstermektedir (Aydemir‟den aktaran Beren, 2013: 197.. Türkiye‟de seçmen tercihine etki eden faktörlere iliĢkin yapılmıĢ araĢtırmalar farklı sonuçlar doğurmuĢ ve farklı çıkarsamalar üretmiĢtir. Çünkü bu hususta yapılan araĢtırmaların çoğunluğu belli bir bölge ve belli bir zaman dilimi ile sınırlı olduğundan, evreni temsil etme kaygısı bulunmamaktadır. Örneğin Kalaycıoğlu‟na göre Türkiye‟deki seçmen davranıĢı sosyoekonomik faktörlerden çok, ideolojik ve kültürel faaliyetlere bağlıdır (Kalaycıoğlu, 1999: 55.. Buna karĢılık, Esmer 2002 yılında yaptığı analizine dayanarak parti seçimindeki en önemli tanımlayıcı unsurun sol-sağ ideolojilerin olduğunu ileri sürerken (Esmer, 2002: 111., Sencer Türkiye‟deki seçmenlerin geleceği göz önünde bulundurmaktan ziyade geçmiĢteki ekonomik durumu dikkate aldığını öne sürmekte ve diğer kimi araĢtırmacılar gibi seçmen davranıĢını Ģekillendiren en önemli ve belirleyici faktörün ekonomik faktör olduğunun altını çizmektedir (Sencer, 1974: 277-278. . 136 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SEÇMEN DAVRANIġINDA DĠNÎ ĠNANÇLARIN ROLÜ ARAġTIRMASI Demokratik toplumlarda seçmenler idareyi hem seçen hem de denetleyen güçtür. Seçme iĢlemi ise, belirli aralıklarla uygulanan seçimler aracılığıyla yapılır. Bu seçimlerde seçici konumunda olan seçmenlerin oyunu almak ise, tüm siyasi partilerin ana hedeflerini oluĢturmaktadır. Bu amaçla partiler zaman zaman dini içerikli mesajlar verir, dini sembol ve söylemleri kullanır veya dindar imaja sahip adayları seçmenlere takdim ederler. Çünkü dinin en köklü ve yaygın toplumsal değerlerden birisi olduğunu düĢünülmektedir. Özellikle son yıllarda, ülkemizdeki siyasi partilerin dindar aday gösterme gayretleri sıkça karĢılaĢılan bir durumdur; ancak dindarlığın politik tutumların oluĢumunda ve seçmen davranıĢında gerçekten önemli bir rol oynayıp oynamadığını ortaya koymak ise, araĢtırılması gereken bir durum oluĢturmaktadır. Mevcut araĢtırmada, seçmen davranıĢında dini inançların rolünü ortaya çıkarmak amacıyla 2014 yılının Ekim ve Kasım aylarında Ġç Anadolu Bölgesinin Büyük ġehirleri Ankara, EskiĢehir, Konya ve Kayseri il merkezlerinde 800 kiĢi ile yüz yüze anket uygulaması ile ampirik bir çalıĢma yapılmıĢtır. Bu saha araĢtırmasından önce araĢtırma ile ilgili literatür araĢtırması yapılmıĢ ve teorik kısım oluĢturulmuĢtur. OluĢturulan teorik kısımdaki bilgiler çerçevesinde saha araĢtırması için 94 adet anket sorusu hazırlanmıĢ ve önce 50 kiĢilik anket sorusu formu basılarak 50 kiĢi ile ön test (pre-test) gerçekleĢtirilmiĢtir. Yapılan ön test çalıĢmasında her hangi bir olumsuzluk olmadığı değerlendirilmiĢ, böylece diğer 750 kiĢilik ankete araĢtırma evreninde devam edilmiĢtir. 3.1. AraĢtırmanın Metodolojisi Günümüz dünyasında kitle iletiĢim araçlarının her geçen gün büyük bir hızla yenilenip geliĢmekte olduğu göz önüne alındığında, artık bireyin istediği her konuda, istediği kadar bilgiye, hiç olmadığı kadar hızlı ulaĢmakta olduğu bir gerçektir. Özellikle internet bağlantılı mobil telefonların piyasaya çıkıĢından sonra, bireylerin dünyayı ceplerinde taĢımaya baĢladıklarını söylemek hiç de abartılı bir söylem sayılmayacaktır. KiĢi her nerede olursa olsun, bulunduğu yerden bir adım öteye gitme zahmetine katlanmadan dünyadaki bütün olay ve haberlere ulaĢabilmektedir. Sözü geçen dijital iletiĢim devriminin diğer yönüne bakıldığında ise, birey açısından en az o kadar önemli baĢka bir avantajdan söz etmek gerekir: Burada birey olayları sadece an be an izlemekle yetinmemekte, aynı zamanda onlarla ilgili kendi görüĢlerini özgürce yazıp tüm dünya ile sıcağı sıcağına paylaĢabilmektedir. Dolayısıyla bireylerin ülkede ve dünyada 137 yaĢanan güncel geliĢmelerde, özellikle siyasal konularda edilgen konumdan çıktığını, artık olaylar ve geliĢmelere aktif bir Ģekilde müdahil olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Bunun en açık seçik görüldüğü zaman dilimleri, parlamento seçimlerinin yapıldığı dönemlerdir. Seçim dönemlerinde, bireyler özellikle sosyal medya üzerinden düĢünce ve görüĢlerini sürekli ve serbestçe yazıp paylaĢarak, çeĢitli söylem ve uygulamalara karĢı tepkilerini ortaya koyarak, böylelikle seslerini büyük kitlelere duyurup aynı Ģekilde kitlelerden etkilenerek çağdaĢ siyasal yönetiĢime etkin olarak katılım sağlamaktadırlar. Bu açıdan bakıldığında, kiĢilerin ülke ve dünyanın trendine seyirci olmaktan çıkıp ona müdahale eden, onu değiĢtirmeye, dönüĢtürmeye çalıĢan, aktif ve katılımcı bir evreye geçmiĢ olduğunu bilen siyasal parti liderleri ve teĢkilatlarının bireyi görmezden gelme, onu küçümseme gibi bir Ģansının kalmadığını, bilakis onu yönetiĢimde bir tür danıĢman veya paydaĢ olarak kabullenme aĢamasına geçmek zorunda kaldığını görmek gerekmekte, bunun bir sonucu olarak siyasal organizasyonlar, parti liderleri ve adayların eskiden olduğu gibi sadece seçim dönemlerinde değil, artık normal zamanlarda da seçmen kitlelerle iletiĢim kurma, onları etkileyip ikna etme, kiĢisel ve kurumsal imaları ile birlikte saygınlıklarını bu yolla koruyup geliĢtirme çabası içinde oldukları açıkça görülmektedir. Siyasal halkla iliĢkiler bağlamında, siyasal parti ve adayların hiçbir zaman yok saymak ya da görmezden gelmek istemeyecekleri belli baĢlı toplumsal değerler vardır. Olasıdır ki, bu köklü ve yaygın değerlerin en önemlisi dindir. Her ne kadar çoğu yer ve zamanda siyasal bir sömürü aracına dönüĢse de, din en azından iktidarın kaynağının halkoyu olduğu demokratik kültürlerde politik yapıların kendilerini kamuoyuna beğendirmek için ister istemez sarıldıkları en büyük toplumsal değer olarak ele alınmalıdır. Literatür taraması yöntemiyle yapılan çalıĢma kapsamında, Ġç Anadolu‟nun büyük kentleri Ankara, EskiĢehir, Konya ve Kayseri il merkezlerinde dinin seçmen davranıĢı üzerindeki etkilerini ortaya çıkarmak amacıyla 2014 yılının Ekim ve Kasım ayları içinde bir saha araĢtırması yapılmıĢtır. Anket soruları, teorik kısmı daha önce yapılan literatür taraması yoluyla oluĢturulmuĢ bulunan çalıĢmada ele alınıp incelenen konularla uyumlu olarak hazırlanmıĢtır. Ekte yer alan anket formu, dört ana bölümde toplanan bağımlı değiĢken niteliğindeki 80 adetlik soru listesinin yanı sıra 14 adet bağımsız değiĢken soru olmak üzere toplam 94 sorudan oluĢmaktadır. Birinci bölümde inanç, aidiyet ve uygulama boyutlarıyla dinî inancın ölçümüne yönelik olarak hazırlanmıĢ 27 soru, ikinci bölümde siyasal tutum ve tercihleri belirleyen etkenleri 138 çözümlemeye yönelik olarak hazırlanmıĢ 31 soru, üçüncü bölümde kiĢilerin siyasal konu ve kampanyalarla ilgili bilgileri hangi kaynaklardan ne sıklıkla aldığını çözümlemeye yönelik olarak hazırlanmıĢ 10 soru ve dördüncü bölümde kiĢilerin dinî bilgileri hangi kaynaklardan ne sıklıkla aldıklarını çözümlemeye yönelik olarak hazırlanmıĢ 12 soru yer almaktadır. Bunların yanı sıra, bağımsız değiĢken niteliğinde hazırlanmıĢ olan 14 farklı soru yer almaktadır. Dört bölümde yer alan 80 adet soru, beĢli likert skalası ile ölçümlenmiĢtir. Soru önermelerine en düĢük katılım değeri olan “Hiç katılmıyorum” 1, “Katılmıyorum” 2, “Ne katılıyorum ne katılmıyorum” 3, “Katılıyorum” 4, “Kesinlikle katılıyorum” 5 olarak kodlanmıĢtır. Birinci bölüm, 1, 2, 3, 4, 5, 6,7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, ve 27 no‟lu 27 adet sorudan oluĢmaktadır. Bu sorular, inanç, aidiyet ve uygulama boyutlarıyla katılımcıların dindarlık düzeylerini ölçümlemek amacıyla oluĢturulmuĢtur. Ġkinci bölüm, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57 ve 58 no‟lu 31 adet sorudan oluĢmaktadır. Bu sorular, katılımcıların genelde siyasal parti lider ve adaylarını seçmede hangi kriterleri esas aldıkları ve özelde dindarlık düzeylerinin siyasal tutum ve tercihleri üzerinde ne denli etkili olduğunu çözümlemek amacıyla oluĢturulmuĢtur. Üçüncü bölümde yer alan 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70 ve 71 no‟lu 10 soru, kiĢilerin siyasal konu ve kampanyalar hakkında bilgilenmek için hangi kaynakları ne sıklıkla kullandıklarını ortaya çıkarmak amacıyla hazırlanmıĢtır. Dördüncü bölümde yer alan 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82 ve 83 no‟lu 12 soru ise, kiĢilerin dinî konular hakkında bilgilenmek için hangi kaynakları ne sıklıkla kullandıklarını ortaya çıkarmak amacıyla hazırlanmıĢtır. Saha araĢtırması yapılırken, aĢağıdaki sorulara cevap bulunması amaçlanmıĢtır: AraĢtırma Sorusu 1: Seçmenlerin dinî inançlarının siyasal tutumlarının oluĢumu ve oy verme davranıĢları üzerinde etkisi var mıdır? AraĢtırma Sorusu 2: Seçmenlerin bir siyasal partiyi destekleme konusunda en az ve en çok önemsediği faktörler nelerdir? AraĢtırma Sorusu 3: Seçmenlerin dinî bilgilenmede en çok kullandığı kaynaklar nelerdir? 139 AraĢtırma sorusu 4: Seçmenlerin siyasal bilgilenmede en çok kullandığı kaynaklar nelerdir? AraĢtırma Sorusu 5: Seçmenlerin dinî bilgilenmede yararlandıkları kaynaklar ile genel dindarlık düzeyleri anlamlı farklılık göstermekte midir? AraĢtırma Sorusu 6: Seçmenlerin dinî bilgilenmede yararlandıkları kaynaklar ile uygulama ve aidiyet faktörleri arasında nasıl bir iliĢki vardır? AraĢtırma Sorusu 7: Seçmenlerin siyasal bilgilenmede kullandıkları araçlar ile inanç düzeyleri arasında anlamlı bir farklılaĢma var mıdır? AraĢtırma Sorusu 8: Seçmenlerin siyasal bilgilenmede kullandıkları araçlar ile uygulama ve aidiyet düzeyleri arasında anlamlı bir farklılaĢma var mıdır? AraĢtırma Sorusu 9: Seçmenlerin demografik özellikleri açısından dinî bilgilenmede kullandıkları kaynaklar değiĢmekte midir? AraĢtırma Sorusu 10: Seçmenin dindarlık düzeyleriyle oy verdiği partiler arasında anlamlı bir farklılaĢma var mıdır? AraĢtırma Sorusu 11: Seçmenin tercih ettiği siyasal kimlikler inanç faktörüne göre farklılık göstermekte midir? AraĢtırmaya öncelikle 50 kiĢilik bir ön anketle baĢlanmıĢ ve ön anket uygulamasında soruların anlaĢılırlığı konusunda herhangi bir sorun çıkmaması üzerine ankete devam edilmiĢtir. Toplam 800 kiĢiyle tesadüfî örneklem yöntemiyle anket yapılması planlanmıĢ ve bu sayıyla anket çalıĢması tamamlanmıĢtır. Anket uygulaması bizzat yüz yüze görüĢmeye dayalı olarak yapılmıĢ ve ankete katılmayı kabul edenlerin toplu bulunduğu yerlerde kiĢilerin birbirlerini etkilememeleri konusunda gerekli uyarılar özenle yapılmıĢtır. Anket uygulaması sonunda elde edilen veriler üzerinde faktör analizi yapılmıĢtır. Ortaya çıkan faktörlerin mevcut değiĢkenlerle karĢılaĢtırılmasında “Tek yönlü varyans analizi” (Oneway anova) ve aynı değerler açısından cinsiyete göre değerlendirmeler yapabilmek amacıyla bağımsız örneklem “T testi” (Independent Samplest T test) yapılmıĢ olup; siyasal tutum ölçeği, siyasal bilgi kaynağı ve dini bilgi kaynağının maddelerinin önem düzeylerini belirlemek için Aritmetik Ortalama (A.O.); kategorik (nominal) düzeydeki değiĢkenlerin birbirleriyle olan iliĢkilerini çözümlemek için de “Ki kare” testi kullanılmıĢtır. Tek yönlü varyans analizi ve sonucunda elde edilen Anova ve tablo gruplarının ortalamaları arasında herhangi bir fark olup olmadığı, Ģayet varsa hangi gruplar arasında olduğu 140 ve nereden kaynaklandığını öğrenmek için Post Hoc testlerinde Tukey (Tukey‟s honestly Significant) testi esas alınmıĢtır. 3.2. BULGULAR VE YORUM AraĢtırmaya katılan 800 deneğin sosyo-demografik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yaĢları, cinsiyetleri, meslekleri, eğitim durumları, medenî durumları, aylık gelirleri, anketin yapıldığı il ile ilgili sorular sorulmuĢ, ayrıca kendilerini siyasal açıdan nasıl tanımladıkları, oy verdikleri parti liderine bağlılık düzeyleri, siyasal konu ve kampanyalara ilgi düzeyleri, bir partiyi desteklemeleri konusunda hangi faktörlerin daha etkili olduğu, en son yapılan 2011 genel seçimlerinde hangi siyasal partiye oy verdikleri, 2014 yerel seçimlerinde hangi siyasal partiye oy verdikleri, gelecek hafta sonu seçim olsa hangi siyasal partiye oy verecekleri ile ilgili sorular sorulmuĢtur. 3.3. KATILIMCILARIN SOSYO-DEMOGRAFĠK ÖZELLĠKLERĠ 3.3.1. Katılımcıların YaĢlarına Göre Dağılımı Tablo: 3.1. Katılımcıların YaĢlarına Göre Dağılımı Tablosu YAġ N % 18-28 251 31,4 29-39 225 28,1 40-50 221 27,6 51-61 82 10,3 62 ve üzeri 21 2,6 Toplam 800 100,0 AraĢtırmaya katılan kiĢilerin yaĢ dağılımlarına bakıldığında % 31,4‟ünün 18-28 yaĢ, % 28,1‟inin 29-39 yaĢ, % 27,6‟sının 40-50 yaĢ, % 10,3‟ünün 51-61 yaĢ, % 2,6‟sının ise 62 ve üzeri yaĢ aralıklarında olduğu görülmektedir. 141 3.3.2. Katılımcıların Eğitim Düzeylerine Göre Dağılımı Tablo: 3.2. Katılımcıların Eğitim Düzeylerine Göre Dağılımı Tablosu ÖĞRENĠM DURUMU N % Ġlkokul 73 9,1 Ortaokul 81 10,1 Lise 304 38,0 Üniversite 273 34,1 Lisansüstü 69 8,6 Toplam 800 100,0 AraĢtırmaya katılarak ankete cevap veren kiĢilerin % 9,1‟i ilkokul, % 10,1‟i ortaokul, % 38,0‟ı lise, % 34,1‟i üniversite ve % 8,6‟sı lisansüstü eğitim görmüĢ kiĢilerden oluĢmaktadır. 3.3.3. Katılımcıların Meslekî Durumlarına Göre Dağılımı Tablo: 3.3. Katılımcıların Meslekî Durumlarına Göre Dağılımı Tablosu MESLEK N % Ġsçi 70 8,8 Memur 189 23,6 Esnaf 68 8,5 Ev hanımı 88 11,0 Öğrenci 204 25,5 Yönetici 59 7,4 Serbest meslek 59 7,4 Emekli 43 5,4 Ġssiz 16 2,0 Diğer 4 ,5 Toplam 800 100,0 Yukarıdaki tabloda, ankete katılan kiĢilerin % 8,8‟i iĢçi, % 23,6‟sı memur, % 8,5‟i esnaf, % 11,0‟ı ev hanımı, % 25,5‟i öğrenci, % 7,4‟ü yönetici, % 7,4‟ü serbest meslek, % 5,4‟ü emekli, % 2,0‟ı iĢsiz ve % 0,5‟i diğer meslek grubundaki kiĢilerdir. 142 3.3.4. Katılımcıların Aylık Ortalama Gelirlerine Göre Dağılımı Tablo: 3.4. Katılımcıların Aylık Ortalama Gelirlerine Göre Dağılımı Tablosu AYLIK GELĠR N % 1000 TL den az 97 12,1 1001-2000 TL arası 263 32,9 2001-3000 TL arası 228 28,5 3001-4000 TL arası 110 13,8 4001 TL den fazla 102 12,7 Toplam 800 100,0 AraĢtırmaya katılan kiĢilerin ailelerinin aylık gelirlerini belirlemek amacıyla yöneltilen soruya cevap veren deneklerin % 12,1‟i 1000 TL den az, % 32,9‟u 1001-2000 TL arası, % 28,5‟i 2001-3000 TL arası, % 13,8‟i 3001-4000 TL arası ve % 12,8‟i 4001 TL‟den fazla gelire sahip oldukları görülmektedir. 3.3.5. Katılımcıların Cinsiyet Durumlarına Göre Dağılımı Tablo: 3.5. Katılımcıların Cinsiyet Durumlarına Göre Dağılımı Tablosu CĠNSĠYET N % Kadın 376 47,0 Erkek 424 53,0 Toplam 800 100,0 AraĢtırmaya katılarak ankete cevap veren kiĢilerin % 47,0‟si kadın, % 53,0‟ü ise erkeklerden oluĢmaktadır. 3.3.6. Katılımcıların Medenî Durum ve YaĢadıkları Kentlere Göre Dağılımı Tablo: 3.6. Katılımcıların Medenî Durumlarına Göre Dağılımı Tablosu MEDENĠ DURUM N % Evli 422 52,8 Bekâr 378 47,2 Toplam 800 100,0 143 AraĢtırmaya katılanların medeni durumlarıyla ilgili dağılıma bakıldığında % 52,8‟inin evli, % 47,3‟ünün ise bekâr oldukları görülmektedir. Tablo: 3.7. Katılımcıların YaĢadıkları Kentlere Göre Dağılımı Tablosu ġEHĠR N % Konya 199 24,8 Ankara 290 36,3 EskiĢehir 160 20,1 Kayseri 151 18,8 Toplam 800 100,0 Ankete katılan kiĢilerin % 31,1‟i Konya, % 36,3‟ü Ankara, % 20,1‟i EskiĢehir, % 12,6‟sı ise Kayseri illerinde ikamet etmektedirler. 3.4. SEÇMENLERĠN OY VERME KRĠTERLERĠ VE OY VERĠLEN PARTĠ 3.4.1. Seçmenin Bir Partiyi Desteklemede Öncelikle Dikkate Aldığı Kriterler Tablo: 3.8. Seçmenlerin Oy Verme DavranıĢında Önemli Olan Kriterler Tablosu AĢağıdakilerden hangisi bir partiye oy N % Partinin genel baĢkanı 122 15,2 Adayı 47 5,9 Ġdeolojisi 291 36,4 Programı 144 18,0 Tarihî geçmiĢi 26 3,3 Propaganda faaliyetleri 13 1,6 Dine olan yaklaĢımı 131 16,3 Diğer 26 3,3 Total 800 100,0 verirken sizin için daha önemlidir? 144 Yukarıdaki tabloya göre, ankete katılan kiĢilerin % 15,3‟ü oy verme davranıĢında partinin genel baĢkanını, % 5,9‟u adayını, % 36,4‟ü ideolojisini, % 18,0‟ı programını, % 3,3‟ü tarihi geçmiĢini, % 1,6‟sı propaganda faaliyetlerini, % 16,4‟ü dine olan yaklaĢımını, %3,3‟ü ise diğer etkenleri öncelikli ve ağırlıklı olarak göz önüne almaktadır. Tablo: 3.8‟de ortaya çıkan veriler, “AraĢtırmanın Metodolojisi” bölümünde yer alan “Seçmenlerin bir siyasal partiyi destekleme konusunda en az ve en çok önemsediği faktörler nelerdir?” Ģeklindeki 2 no‟lu araĢtırma sorusuna cevap teĢkil etmektedir. Buna göre araĢtırmaya katılmıĢ olan seçmenlerin bir siyasal partiyi destekleme konusunda en çok dikkate aldığı kriter partinin ideolojisi, en az dikkate aldığı kriter ise propaganda faaliyetleridir. 3.4.2. Seçmenin 2011 Genel Seçimlerinde Oy Verdiği Siyasal Parti Tablo: 3.9. 2011 Genel Seçimlerinde Oy Verilen Parti Tablosu 2011 Genel seçiminde Hangi Partiye Oy N % AKP 406 50,7 BBP 20 2,5 CHP 168 21,0 MHP 91 11,4 SP 25 3,1 DĠĞER 90 11,3 Total 800 100,0 Verdiniz? Yukarıdaki tabloya göre, 2011 genel seçimlerinde, ankete katılan kiĢilerin % 50,8‟inin AKP‟ye, % 2,5‟inin BBP‟ye, % 21,0‟ının CHP‟ye, % 11,4‟ünün MHP‟ye, % 3,1‟inin SP‟ye, % 11,3‟ünün ise diğer partilere oy vermiĢ oldukları anlaĢılmaktadır. 145 3.4.3. Seçmenin 2014 Yerel Seçimlerinde Oy Verilen Siyasal Parti Tablo: 3.10. 2014 Yerel Seçimlerinde Oy Verilen Parti Tablosu 2014 Yerel Seçiminde Hangi Partiye Oy N % AKP 366 45,7 BBP 16 2,0 CHP 187 23,3 MHP 123 15,4 SP 34 4,3 DĠGER 74 9,3 Total 800 100,0 Verdiniz? Yukarıdaki tabloya göre, 2014 yerel yönetim seçimlerinde, ankete katılan kiĢilerin % 45,8‟i AKP‟ye, % 2,0‟ı BBP‟ye, % 23,4‟ü CHP‟ye, % 15,4‟ü MHP‟ye, % 4,3‟ü SP‟ye, % 9,3‟ü ise diğer partilere oy vermiĢlerdir. 3.4.4. Yapılacak Olası Bir Genel Seçimde Oy Verilecek Parti Tablo: 3.11. Yapılacak Olası Bir Genel Seçimde Oy Verilecek Parti Tablosu Bu Hafta Sonu Bir Genel Seçim Olsa Kime N % AKP 366 45,8 CHP 208 26,0 MHP 94 11,8 HDP 19 2,4 SP 22 2,8 DSP 2 ,3 BBP 26 3,3 BTP 2 ,3 DP 1 ,1 KULLANMAM 46 5,8 DĠGER 14 1,8 Oy Veririsiniz? 146 Total 800 100,0 Yukarıdaki tabloya göre, “Bu hafta sonu bir genel seçim olsa kime oy veririsiniz?” sorusu için ankete katılan kiĢilerin % 45,8‟i AKP, % 26,0‟ı CHP, % 11,8‟i MHP, % 2,4‟ü HDP, % 2,8‟ü SP, % 0,3‟ü DSP, % 3,3‟ü BBP, % 0,3‟ü BTP, % 0,1‟i DP, % 1,8‟i “Diğer partiler” Ģeklinde yanıt verirken, “Oy kullanmam” diyen katılımcıların oranı % 1,8 olarak çıkmıĢtır. 3.5. SEÇMENLERĠN TERCĠH ETTĠĞĠ SĠYASAL KĠMLĠKLER 3.5.1. Seçmenlerin Kendilerini Siyasal Açıdan Tanımlamada Tercih Ettiği Siyasal Kimlikler Tablo: 3.12. Seçmenlerin Kendilerini Siyasal Açıdan Tanımlamada Tercih Ettiği Siyasal Kimlikler Tablosu Kendinizi siyasal açıdan nasıl N % Liberal 30 3,8 Milliyetçi 200 25,0 Muhafazakâr 289 36,1 Sosyal Demokrat 152 19,0 Siyasal Ġslamcı 90 11,2 Marksist 14 1,8 Diğer 25 3,1 Toplam 800 100,0 tanımlıyorsunuz? Yukarıdaki tabloda, “Kendinizi siyasal açıdan nasıl tanımlıyorsunuz?” sorusu için ankete katılan kiĢilerin % 3,8‟i Liberal, % 25,0‟ı Milliyetçi, % 36,1‟i Muhafazakâr, % 19,0‟ı Sosyal Demokrat, % 11,3‟ü Siyasal Ġslamcı, % 1,8‟i Marksist, %3,1‟i ise “Diğer” Ģeklinde cevap vermiĢlerdir. Buna göre, ankete katılan seçmenlerin büyük bir çoğunluğu kendini “Milliyetçi” ve “Muhafazakâr” olarak nitelemektedir (Bkz. Ek 2. Tablo: 3. 12.. 147 3.6. SEÇMENLERĠN DĠNDARLIK DÜZEYLERĠ 3.6.1. Seçmenlerin Dindarlık Düzeyleri Tablo: 3.13. Seçmenlerin Dindarlık Düzeyleri Tablosu N % Dindar değil 2 ,3 Biraz dindar 33 4,1 Dindar 108 13,5 Çok dindar 657 82,1 Total 800 100,0 Yukarıdaki tabloya göre, ankete katılan kiĢilerin % 0,3‟ü kendini “Dindar değil”, % 4,1‟i “Biraz dindar”, % 13,5‟i “Dindar”, % 82,1‟i ise “Çok dindar” olarak tanımlamıĢtır. Bu verilere göre, araĢtırmaya katılanların % 99,7‟si çeĢitli düzeylerde olmak kaydıyla kendisini “dindar” olarak kabul etmektedir. 3.7. DĠNDARLIK BOYUTLARINA ĠLĠġKĠN FAKTÖR ANALĠZĠ Tablo: 3.14. Dindarlık Boyutlarına ĠliĢkin Faktör Analizi Tablosu Dindarlık Boyutları A.O. S.S. 1 2 1.FAKTÖR: Dini Ġnanç Faktörü Cennet ve cehennem vardır 4,8088 ,54318 ,959 Melekler vardır 4,8238 ,52491 ,939 Kıyamet günü vardır 4,8063 ,57804 ,938 ġeytan vardır 4,7988 ,57547 ,933 4,7963 ,57240 ,932 Allah gerçekten vardır 4,8400 ,48959 ,901 Kur'an Allah‟ın emirlerini bildirmektedir 4,7963 ,58323 ,860 Dini konularla ilgilenirim 4,4975 ,76205 ,585 MahĢer günü, herkes yaptıklarından sorguya çekilecektir 148 2.FAKTÖR: Uygulama ve Aidiyet Faktörü Günde beĢ vakit namaz kılarım 3,5063 1,30560 ,772 Dinî etkinlik ve sohbetlere katılırım 3,0188 1,38773 ,728 Dinimin gereklerini yerine getirmeye çalıĢırım 4,1713 ,88905 ,723 3,4750 1,27334 ,723 Kendimi dindar biri olarak görüyorum 3,7113 1,04964 ,688 Ramazan ayında orucu eksiksiz tutarım 4,1338 1,16084 ,682 Kur'an, hadis ve benzeri dinî eserleri okurum 4,0675 1,01328 ,658 Zekâtımı eksiksiz veririm 3,9638 1,18920 ,622 4,4463 ,97765 ,616 4,4975 ,92388 ,597 4,3513 ,96126 ,587 2,4075 1,39871 ,584 4,3225 ,85844 ,425 Cami, vakıf, cemaat ve benzeri dinî kurumlara malî yardım yaparım Dinin insanı daha olgun ve uygar bir birey yaptığına inanıyorum Din olmadan hayatın anlamını kavrayamayacağımızı düĢünüyorum Çocuklarımın dinî eğitim almalarından yanayım Kendimi dinî bir cemaate veya gruba bağlı hissediyorum Allah‟ın beni sevdiğine inanıyorum Özdeğer 11,965 2,945 Açıklanan varyans 35,86 28,96 Cronbach’s Alpha ,949 ,917 KMO Measure of sampling Adequacy Bartlett’s test of sphericity ,938 X²:21310,355 SD:253 P=,000 Seçmenlerin dindarlık boyutlarını belirlemek amacıyla anket formunun ilk bölümünde yer alan 27 adet önerme faktör analizine tabi tutularak dindarlık faktörleri elde edilmeye çalıĢılmıĢtır. Bu önermelerden 6‟sı düĢük yük değerli oldukları için değerlendirme dıĢı bırakılmıĢtır. Faktör gruplarının sınıflandırma ve değerlendirmesinde “Extraction Medhod: Principal Component Analysis. Rotation Method: Varimax” rotasyonlu tablo kullanılmıĢtır (Bkz. Ek 4. Tablo: 3.15.. Elde edilen verilere göre iki ayrı faktör oluĢturulmuĢtur. Bunlardan ilkine “Ġnanç Faktörü”, ikincisine “Aidiyet-Uygulama Faktörü” adı verilmiĢtir. 149 ÇalıĢmanın literatür kısmında dini tutum ölçeği içerisinde inanç, aidiyet ve uygulama boyutları olmak üzere üç faktör olduğu belirtilmiĢti. Ancak yapılan faktör analizi neticesinde aidiyet ve uygulama faktörlerinin birleĢerek tek bir faktör çatısı altında toplandığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Bunun neticesinde Ġnanç Faktörü ve Aidiyet-Uygulama Faktörü Ģeklinde iki faktör tespit edilmektedir. Ġnanç ismini taĢıyan birinci faktör toplam varyansın 35,86‟sını açıklamaktadır. Söz konusu faktörün özdeğeri (11,965. ve güvenilirlik katsayısı (Cronbach‟s Alpha: ,949. tatmin edici düzeydedir. Yine “Aidiyet-Uygulama” ismini taĢıyan ikinci faktör toplam varyansın 28,96‟sını açıklamaktadır. Söz konusu faktörün özdeğeri (2,945. ve güvenilirlik katsayısı (Cronbach‟s Alpha: ,917. tatmin edici düzeydedir. Yapılan faktör analizine göre en yüksek yükleme ,959 ve en düĢük yükleme ,425 olarak gerçekleĢmiĢtir. Bartlett testine göre faktör analizine tabi tutulan maddeler ile ana grup arasında (p= ,000. anlamlı bir farklılık olduğu görülmektedir. KMO değeri ,938 (% 93,8. olarak gerçekleĢmiĢtir. Bu değer % 90‟ın üzerinde olduğu için mükemmel kabul edilmektedir. Faktörler toplam varyansın % 64,82‟sini açıklamaktadır. 3.7.1. Faktör Değerlendirmeleri Bugüne dek batıda geliĢtirilmiĢ olan dindarlık ölçeklerinden yararlanılarak oluĢturulmuĢ bulunan mevcut dindarlık ölçeği üzerinde yapılan faktör analizinin sonunda iki faktör elde edilmiĢtir. Bunlardan ilki olan “inanç faktörü”nün en yüksek özdeğere, açıklanan varyansa ve güvenilirliğe sahip olduğu görülmektedir. Ġnanç faktörünün özdeğeri 11,965, toplam varyans içinde açıkladığı varyans 35,86, güvenilirliği ise (a),949 olarak gerçekleĢmiĢtir. Bu faktör yükleme değerlerine göre sırasıyla yukarıdan aĢağıya doğru, “Cennet ve cehennem vardır”, “Melekler vardır”, “Kıyamet günü vardır”, “ġeytan vardır”, “MahĢer günü, herkes yaptıklarından sorguya çekilecektir”, “Allah gerçekten vardır”, “Kur'an Allah‟ın emirlerini bildirmektedir”, “Dini konularla ilgilenirim” Ģeklinde 8 maddeden (item) oluĢmaktadır. Ġnanç faktörünün ortalama değerleri oldukça yüksektir. Faktör analizlerinde ortaya çıkan ikinci faktör, “uygulama ve aidiyet faktörü”dür. Bu faktörün sahip olduğu özdeğer 2,945, toplam varyans içinde açıkladığı varyans 28,96, güvenilirliği ,917 Ģeklinde ortaya çıkmıĢ bulunmaktadır. Uygulama ve aidiyet faktörü, dinî aidiyet ve uygulama alanında genel geçer oldukları düĢünülen 13 maddeden oluĢmaktadır. Bunlar da faktör yükleme değerlerine göre sırasıyla, “Günde beĢ vakit namaz kılarım”, “Dinî etkinlik ve 150 sohbetlere katılırım”, “Cami, vakıf, cemaat ve benzeri dinî kurumlara malî yardım yaparım”, “Kendimi dindar biri olarak görüyorum”, “Ramazan ayında orucu eksiksiz tutarım”, “Kur'an, hadis ve benzeri dinî eserleri okurum”, “Zekâtımı eksiksiz veririm”, “Dinin insanı daha olgun ve uygar bir birey yaptığına inanıyorum”, “Din olmadan hayatın anlamını kavrayamayacağımızı düĢünüyorum”, “Çocuklarımın dinî eğitim almalarından yanayım”, “Kendimi dinî bir cemaate veya gruba bağlı hissediyorum”, ve “Allah‟ın beni sevdiğine inanıyorum” Ģeklindeki maddelerden oluĢmaktadır. 3.8. SEÇMENLERDE SĠYASAL TUTUM VE OY VERME DAVRANIġI 3.8.1. Seçmenlerin Siyasal Tutum ve Oy Verme Yargılarına Katılma Düzeyleri Tablo: 3.15. Seçmenlerin Siyasal Tutum ve Oy Verme Yargılarına Katılma Düzeyleri Tablosu N Destekleyeceğim adayın haram yememeye özen Min. Max. A.O. S.D. 800 1,00 5,00 4,4437 ,98897 800 1,00 5,00 4,3737 ,97609 800 1,00 5,00 4,1000 1,23061 800 1,00 5,00 4,0925 1,19822 800 1,00 5,00 3,9987 1,24426 Siyasal konular ve sorunlarla ilgilenir, geliĢmeleri izlerim 800 1,00 5,00 3,8537 1,07182 Belirli bir siyasal parti tercihim vardır 800 1,00 5,00 3,8387 1,23578 800 1,00 5,00 3,7888 1,29469 Siyaset ve siyasal liderler konusunda bilgiliyim 800 1,00 5,00 3,7187 1,05406 Benimsediğim siyasal parti ile ilgili haberleri izlerim 800 1,00 5,00 3,6050 1,21895 800 1,00 5,00 3,5313 1,36798 göstermesi benim için önemlidir Kamu kurumlarında görev yapan memurlar dinî inançlarının gereklerini özgürce yerine getirebilmelidir Destekleyeceğim adayın Hz. Muhammed'i son peygamber olarak kabul etmesi benim için önemlidir Destekleyeceğim adayın Allah inancanın olması benim için önemlidir Destekleyeceğim adayın kıyamet gününe inanması benim için önemlidir Benim için iktidardaki partinin dinî değerleri ve dindarların haklarını savunması önemlidir Destekleyeceğim adayın dindar biri olması benim için önemlidir 151 Destekleyeceğim adayın dindar kesimlerin haklarını savunması benim için önemlidir Dindar kamu görevlilerinin sayısının artmasından yanayım Destekleyeceğim adayın zekatını veriyor olması benim için önemlidir Destekleyeceğim adayın dinî faaliyet ve kurumlara destek olması benim için önemlidir Destekleyeceğim adayın ramazan orucunu tutması benim için önemlidir Destekleyeceğim adayın alkollü içki içmemesi benim için önemlidir Dinin devlet ve siyaset kurumlarını etkilemesi ve yönlendirmesi iyidir Destekleyeceğim adayın vakit namazlarını düzenli olarak kılıyor olması benim için önemlidir Destekleyeceğim adayın dindar kadroya önem vermesi benim için önemlidir Destekleyeceğim adayın Kur'an-ı Kerim'i okuyabilmesi benim için önemlidir Destekleyeceğim adayın dindar bir çevresinin olması benim için önemlidir Belirli bir siyasal partiyi desteklememde dinî inancımın etkisi vardır Dindar olmak dini öne çıkaran partinin desteklenmesini gerekli kılar Destekleyeceğim kadın adayın baĢörtülü olması benim için önemlidir Destekleyeceğim adayın hacca gitmiĢ olması benim için önemlidir Destekleyeceğim adayın konuĢmalarında dinî sembol ve 152 800 1,00 5,00 3,5200 1,39357 800 1,00 5,00 3,4237 1,31390 800 1,00 5,00 3,4050 1,47858 800 1,00 5,00 3,3325 1,39799 800 1,00 5,00 3,3100 1,47703 800 1,00 5,00 3,3063 1,52245 800 1,00 5,00 3,2013 1,42242 800 1,00 5,00 3,1925 1,44241 800 1,00 5,00 3,1375 1,43916 800 1,00 5,00 3,1012 1,41191 800 1,00 5,00 3,0888 1,40565 800 1,00 5,00 2,9962 1,50218 800 1,00 5,00 2,7600 1,44482 800 1,00 5,00 2,7362 1,48389 800 1,00 5,00 2,7338 1,35837 800 1,00 5,00 2,7113 1,42843 söylemlere yer vermesi benim için önemlidir Benimsediğim siyasal partinin etkinliklerine katılırım Destekleyeceğim adayın dinî bir cemaat veya gruba bağlı olması benim için önemlidir Destekleyeceğim adayın imam-hatip lisesi mezunu olması benim için önemlidir Destekleyeceğim adayın sakallı olması benim için önemlidir Valid N (listwise) 800 1,00 5,00 2,5675 1,29230 800 1,00 5,00 2,3925 1,37233 800 1,00 5,00 2,2287 1,35599 800 1,00 5,00 1,9200 1,14247 800 Seçmenlerin siyasal tutum ve oy verme yargılarına katılma düzeyleri ile ilgili verilere bakıldığında bir siyasal parti ya da liderini destekleme konusunda en fazla dikkate alınan kriterin “adayın haram yememeye özen göstermesi” (A.O.= 4,4437. maddesi olduğu görülmektedir. Sonra bunu takip eden diğer kriterlerin sırasıyla “Kamu kurumlarında görev yapan memurlar dinî inançlarının gereklerini özgürce yerine getirebilmesi” (A.O.= 4,3737., “Destekleyeceğim adayın Hz. Muhammed'i son peygamber olarak kabul etmesi” (A.O.= 4,1000., “Destekleyeceğim adayın Allah inancanın olması” (A.O.= 4,0925. ve “Destekleyeceğim adayın kıyamet gününe inanması” (A.O.= 3,9987. olduğu görülmektedir. Siyasal tutum ve oy verme yargılarına katılma düzeylerinde seçmenler tarafından en az düzeyde önemsenen maddelerin ise; “Destekleyeceğim adayın sakallı olması benim için önemlidir” (A.O.=1,9200., “Destekleyeceğim adayın imam-hatip lisesi mezunu olması benim için önemlidir” (A.O.=2,2287., “Destekleyeceğim adayın dinî bir cemaat veya gruba bağlı olması benim için önemlidir” (A.O.=2,3925., “Benimsediğim siyasal partinin etkinliklerine katılırım” (A.O.=2,5675. ve “Destekleyeceğim adayın konuĢmalarında dinî sembol ve söylemlere yer vermesi benim için önemlidir” (A.O.=2,7113. maddeleri gelmektedir. 3.8.2. Seçmenlerin Siyasal Bilgilenmede BaĢvurdukları Kaynaklar Seçmenlerin siyasal konularda bilgi almak için baĢvurdukları kaynaklara bakıldığında, en fazla yararlanılan kaynağın televizyon (A.O.= 4,1612. olduğu, onu internet (A.O.= 3,6875., sosyal medya (A.O.= 3.5663. ve aile ve yakın çevrenin (A.O.= 3.3750. izlediği; diğer taraftan bu konuda en az baĢvurulan kaynakların parti teĢkilatları (A.O.=1.9850., dergi (A.O.= 2,0963., parti 153 yayınları (A.O.= 2,1037. ve radyo (A.O.= 2,2750. olduğu anlaĢılmaktadır (Bkz. Ek 5. Tablo: 3.17.. Tablo: 3.16. Seçmenlerin Siyasal Bilgi Kaynakları Tablosu N Min. Max. A.O. S.D. Televizyon 800 1,00 5,00 4,1612 1,07083 Ġnternet 800 1,00 5,00 3,6875 1,35633 Sosyal Medya 800 1,00 5,00 3,5663 1,33897 Aile ve yakın çevre 800 1,00 5,00 3,3750 1,20049 Gazete 800 1,00 5,00 3,3600 1,27865 Kamuoyu araĢtırmaları 800 1,00 5,00 2,4037 1,19897 Radyo 800 1,00 5,00 2,2750 1,21087 Parti Yayınları 800 1,00 5,00 2,1037 1,22162 Dergi 800 1,00 5,00 2,0963 1,16884 Parti TeĢkilatları 800 1,00 5,00 1,9850 1,17962 Valid N (listwise) 800 Tablo: 3.17‟de ortaya çıkan veriler, “AraĢtırmanın Metodolojisi” bölümünde yer alan “Seçmenlerin siyasal bilgilenmede en çok kullandığı kaynaklar nelerdir?” Ģeklindeki 4 no‟lu araĢtırma sorusuna cevap teĢkil etmektedir. Buna göre seçmenlerin siyasal konular hakkında bilgi almak için en fazla yararlandığı kaynağın önem sırasına göre “televizyon”, “internet”, “sosyal medya” ve “aile ve yakın çevre” olduğu; buna karĢın en az baĢvurulan kaynakların “parti teĢkilatları”, “dergi”, “parti yayınları” ve “radyo” olduğu anlaĢılmaktadır. 3.8.3. Cinsiyetle Siyasal Bilgi Kaynağı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Seçmenlerin siyasal bilgilenmede kullandıkları kaynaklarla cinsiyetleri arasında farklılaĢmanın olup olmadığını ortaya koymak amacıyla da Independent Samples Test yapılmıĢtır. Buna göre gazete (t=-2,634., aile ve yakın çevre (t=2,129. siyasal bilgilenme kaynaklarında farklılıklar olduğu ortaya çıkmıĢtır (p< .05.. Gazeteyi erkekler (M=3,47. kadınlardan (M=3,23.; aile ve yakın çevreyi ise, kadınlar (M=3,47. erkeklerden (M=3,29. daha fazla kullanmaktadırlar . 154 Tablo: 3.17. Cinsiyetle Siyasal Bilgi Kaynağı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu T-Test Group Statistics Std. Cinsiyetini z? N Mean Std. Error Deviation Mean Kadın 376 4,1888 ,99545 ,05134 Erkek 424 4,1368 1,13411 ,05508 Kadın 376 3,2340 1,31190 ,06766 Erkek 424 3,4717 1,23929 ,06019 Kadın 376 2,3005 1,27858 ,06594 Erkek 424 2,2524 1,14854 ,05578 Kadın 376 3,5372 1,36575 ,07043 Erkek 424 3,5920 1,31585 ,06390 Kadın 376 3,6117 1,40410 ,07241 Erkek 424 3,7547 1,31052 ,06364 Kadın 376 2,1622 1,24269 ,06409 Erkek 424 2,0377 1,09738 ,05329 Kamuoyu Kadın 376 2,3697 1,22160 ,06300 araĢtırmaları Erkek 424 2,4340 1,17916 ,05727 Parti Yayınları Kadın 376 2,0638 1,15755 ,05970 Erkek 424 2,1392 1,27607 ,06197 Kadın 376 1,9096 1,13246 ,05840 Erkek 424 2,0519 1,21735 ,05912 Kadın 376 3,4707 1,19296 ,06152 Erkek 424 3,2901 1,20216 ,05838 Televizyon Gazete Radyo Sosyal Medya Ġnternet Dergi Parti TeĢkilatları Aile ve yakın çevre 155 3.8.4. Medenî Durum Açısından Seçmenlerin Siyasal Bilgilenmede BaĢvurdukları Kaynaklar Seçmenlerin siyasal bilgilenmede kullandıkları kaynaklarla medeni durumları arasında farklılaĢmanın olup olmadığına bakıldığında ise, sosyal medya (t=-6,336., internet (t=-6,485., parti yayınları (t=-2,488., parti teĢkilatları (t=-2,389., aile ve yakın çevre (t=-2,322. siyasal bilgilenme kaynaklarında farklılıklar olduğu ortaya çıkmıĢtır (p< .05.. Buna göre sosyal medyayı bekarlar (M=3,87. evlilerden (M=3,28.; interneti bekarlar (M=4,00. evlilerden (M=3,40.; parti yayınlarını bekarlar (M=2,21. evlilerden (M=2,00.; parti teĢkilatlarını bekarlar (M=2,08. evlilerden (M=1,09.; aile ve yakın çevreyi bekarlar (M=3,47. evlilerden (M=3,28. daha fazla kullanmaktadırlar. Tablo: 3.18. Medenî Durumla Siyasal Bilgi Kaynağı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Group Statistics Std. Medeni durumunuz? Televizyon N Mean Std. Error Deviation Mean Evli 422 4,1967 1,07075 ,05212 Bekar 378 4,1217 1,07096 ,05508 Evli 422 3,3294 1,31067 ,06380 Bekar 378 3,3942 1,24277 ,06392 Evli 422 2,3199 1,21140 ,05897 Bekar 378 2,2249 1,20991 ,06223 Evli 422 3,2891 1,36875 ,06663 Bekar 378 3,8757 1,23516 ,06353 Evli 422 3,4005 1,42702 ,06947 Bekar 378 4,0079 1,19568 ,06150 Evli 422 2,0616 1,15168 ,05606 Bekar 378 2,1349 1,18805 ,06111 Kamuoyu Evli 422 2,3886 1,12652 ,05484 araĢtırmaları Bekar 378 2,4206 1,27631 ,06565 Gazete Radyo Sosyal Medya Ġnternet Dergi 156 Parti Yayınları Parti TeĢkilatları Aile ve yakın çevre Evli 422 2,0024 1,15023 ,05599 Bekar 378 2,2169 1,28881 ,06629 Evli 422 1,8910 1,09087 ,05310 Bekar 378 2,0899 1,26464 ,06505 Evli 422 3,2820 1,14863 ,05591 Bekar 378 3,4788 1,24922 ,06425 3.8.5. Seçmenlerin Dinî Bilgilere EriĢimde Kullandıkları Kaynaklar Seçmenlerin dinî konularda bilgi almak için baĢvurdukları kaynaklara bakıldığında, en fazla yararlanılan kaynağın kitap (A.O.= 3,6938. olduğu, onu aile (A.O.= 3,6687., televizyon (A.O.= 3,4388. ve yakın arkadaĢ çevresinin (A.O.= 3,3737. izlediği; diğer taraftan bu konuda en az baĢvurulan kaynakların radyo (A.O.= 2,2075., Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı (A.O.= 2,0963., cemaat (A.O.= 2,2275. ve dergi (A.O.= 2,3550 ) olduğu anlaĢılmaktadır (Bkz. Ek 6. Tablo: 3.20.. Tablo: 3.19. Seçmenlerin Dinî Bilgilere EriĢimde BaĢvurduğu Kaynaklar Tablosu N Min. Max. A.O. S.D. Kitap 800 1,00 5,00 3,6938 1,31610 Aile 800 1,00 5,00 3,6687 1,18354 Televizyon 800 1,00 5,00 3,4388 1,30609 Yakın arkadaĢ çevresi 800 1,00 5,00 3,3737 1,15898 Ġnternet 800 1,00 5,00 3,1863 1,35512 Sosyal Medya 800 1,00 5,00 2,8400 1,32348 Gazete 800 1,00 5,00 2,5925 1,26627 Cami Ġmamı 800 1,00 5,00 2,3950 1,38614 Dergi 800 1,00 5,00 2,3550 1,27809 Cemaat 800 1,00 5,00 2,2563 1,40376 Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı 800 1,00 5,00 2,2275 1,31640 Radyo 800 1,00 5,00 2,2075 1,15915 Valid N (listwise) 800 157 3.8.6. Cinsiyete Göre Seçmenlerin Dinî Bilgilere EriĢimde Kullandıkları Kaynaklar Seçmenlerin dini bilgilere eriĢimde kullandıkları kaynaklarla cinsiyetleri arasında farklılaĢmanın olup olmadığını ortaya koymak amacıyla Independent Samples Test yapılmıĢtır. Buna göre cemaat (t=-3,370. ve cami imamı (t=-7,083. gibi dini bilgilenme kaynaklarında farklılıklar olduğu ortaya çıkmıĢtır (p< .05.. Cemaati erkekler (M=2,41. kadınlardan (M=2,07.; camii imamını yine erkekler (M=2,71. kadınlardan (M=2,03. dini bilgi kaynağı olarak daha fazla kullanmaktadırlar. Tablo: 3.20. Cinsiyete Göre Seçmenlerin Dinî Bilgilere EriĢimde BaĢvurduğu Kaynaklar Tablosu Group Statistics Std. Cinsiyetini z? Televizyon Gazete Radyo Sosyal Medya Ġnternet Dergi Kitap Cemaat Yakın arkadaĢ çevresi N Mean Std. Error Deviation Mean Kadın 376 3,5293 1,26457 ,06522 Erkek 424 3,3585 1,33821 ,06499 Kadın 376 2,5186 1,23274 ,06357 Erkek 424 2,6580 1,29320 ,06280 Kadın 376 2,1755 1,12950 ,05825 Erkek 424 2,2358 1,18543 ,05757 Kadın 376 2,8856 1,32472 ,06832 Erkek 424 2,7995 1,32262 ,06423 Kadın 376 3,1250 1,36541 ,07042 Erkek 424 3,2406 1,34522 ,06533 Kadın 376 2,3830 1,27211 ,06560 Erkek 424 2,3302 1,28436 ,06237 Kadın 376 3,6383 1,36314 ,07030 Erkek 424 3,7429 1,27253 ,06180 Kadın 376 2,0798 1,31210 ,06767 Erkek 424 2,4127 1,46413 ,07110 Kadın 376 3,3617 1,15332 ,05948 Erkek 424 3,3844 1,16523 ,05659 158 Kadın 376 3,6489 1,19740 ,06175 Erkek 424 3,6863 1,17226 ,05693 Kadın 376 2,0372 1,28735 ,06639 Erkek 424 2,7123 1,39477 ,06774 Diyanet ĠĢleri Kadın 376 2,2686 1,37198 ,07075 BaĢkanlığı Erkek 424 2,1910 1,26559 ,06146 Aile Cami Ġmamı 3.8.7. Medenî Durumla Dinî Bilgi Kaynaklarını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Seçmenlerin dini bilgilenmede kullandıkları kaynaklarla medeni durumları arasında da farklılaĢmanın olup olmadığına bakıldığında radyo (t=3,409., sosyal medya (t=-4,244., internet (t=-4,582., kitap (t=-2,036., cemaat (t=4,172. ve aile (t=-5,118. kaynaklarında farklılaĢmanın olduğu görülmektedir (p< .05.. Buna göre radyoyu (evliler M=2,33; bekârlar M=2,06. ve cemaati (evliler M=2,45; bekârlar M=2,03. evliler daha fazla kullanmaktadır. Bekârlar ise, sosyal medyayı (bekârlar M=3,04; evliler M=2,65., interneti (bekârlar M=3,41; evliler M=2,98., kitabı (bekârlar M=3,79; evliler M=3,60. ve aileyi (bekârlar M=3,89; evliler M=3,46. evlilerden daha fazla kullanmaktadırlar. Tablo: 3.21. Medenî Durumla Dini Bilgi Kaynaklarını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Group Statistics Std. Medeni durumunuz? Televizyon Gazete Radyo Sosyal Medya Ġnternet N Mean Std. Error Deviation Mean Evli 422 3,5190 1,29987 ,06328 Bekar 378 3,3492 1,30892 ,06732 Evli 422 2,6611 1,26204 ,06144 Bekar 378 2,5159 1,26827 ,06523 Evli 422 2,3389 1,17429 ,05716 Bekar 378 2,0608 1,12554 ,05789 Evli 422 2,6540 1,28714 ,06266 Bekar 378 3,0476 1,33425 ,06863 Evli 422 2,9810 1,36450 ,06642 159 Bekar 378 3,4153 1,30881 ,06732 Evli 422 2,3626 1,27606 ,06212 Bekar 378 2,3466 1,28199 ,06594 Evli 422 3,6043 1,33908 ,06519 Bekar 378 3,7937 1,28437 ,06606 Evli 422 2,4502 1,42963 ,06959 Bekar 378 2,0397 1,34342 ,06910 Evli 422 3,3104 1,14748 ,05586 Bekar 378 3,4444 1,16916 ,06014 Evli 422 3,4692 1,15446 ,05620 Bekar 378 3,8915 1,17732 ,06055 Evli 422 2,4218 1,37065 ,06672 Bekar 378 2,3651 1,40444 ,07224 Diyanet ĠĢleri Evli 422 2,2844 1,31308 ,06392 BaĢkanlığı Bekar 378 2,1640 1,31894 ,06784 Dergi Kitap Cemaat Yakın arkadaĢ çevresi Aile Cami Ġmamı Tablo 3: 21 ve Tablo 3: 22‟de ortaya çıkan veriler, metodoloji bölümünde anılmıĢ olan “Seçmenlerin demografik özellikleri açısından dinî bilgilenmede kullandıkları kaynaklar değiĢmekte midir?” Ģeklindeki 9 no‟lu araĢtırma sorusuna cevap teĢkil etmektedir. Buna göre cinsiyet açısından bakıldığında dinî bilgilenme faaliyetlerinde cemaat ve cami imamını erkekler kadınlardan daha fazla; medenî durum açısından bakıldığında ise radyoyu ve cemaati evliler daha çok kullanırken, interneti, sosyal medyayı, kitabı ve aileyi bekârlar evlilerden daha fazla kullanmaktadır. 160 3.9. SEÇMENLERĠN DĠNÎ BĠLGĠLENMEDE YARARLANDIKLARI KAYNAKLARA GÖRE DĠNDARLIK DÜZEYLERĠ 3.9.1. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Televizyonu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.22. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Televizyonu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Kendimi dindar biri N M Hiç 81 3,53 Çok az 102 3,44 Biraz 240 3,72 Sık 139 3,64 Çok sık 238 3,91 F Sig 4,80 .001 Televizyon olarak görüyorum AraĢtırmaya katılanların dini bilgi kaynağı olarak televizyon kullanım sıklığına göre “Kendimi dindar biri olarak görüyorum.” maddesine verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=4,80; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde televizyonu dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar (M=3,91., hiç (M=3,53. ve çok az (M=3,44. kullananlara göre kendilerini daha dindar görmektedirler (Bkz. Ek 7. Tablo: 3.23.. 161 3.9.2. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Gazeteyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.23. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Gazeteyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Kendimi dindar biri N M Hiç 190 3,53 Çok az 211 3,48 Biraz 223 3,95 Sık 87 3,63 Çok sık 89 4,07 F Sig 9,98 .000 Gazete olarak görüyorum AraĢtırmaya katılanların dini bilgi kaynağı olarak gazete kullanım sıklığına göre “Kendimi dindar biri olarak görüyorum.” maddesine verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=9,98; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde gazeteyi dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar (M=4,07., hiç (M=3,53., çok az (M=3,48. ve sık kullananlara (M=3,63. göre kendilerini daha dindar görmektedirler (Bkz. Ek 8. Tablo 3.24.. 162 3.9.3. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Radyoyu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.24. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Radyoyu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu N M Hiç 286 3,46 Çok az 205 3,74 Biraz 208 3,86 Sık 59 3,89 Çok sık 42 4,23 Kendimi dindar F Sig 8,64 .000 biri olarak görüyorum Radyo AraĢtırmaya katılanların dini bilgi kaynağı olarak radyo kullanım sıklığına göre “Kendimi dindar biri olarak görüyorum.” maddesine verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=8,64; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde radyoyu dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar (M=4,23., hiç (M=3,46. ve çok az (M=3,74. kendilerini daha dindar görmektedirler (Bkz. Ek 9. Tablo: 3.25.. 163 kullananlara göre 3.9.4. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.25. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Kendimi dindar N M Hiç 162 3, 64 Çok az 166 3,67 Biraz 232 3,71 Sık 118 3,63 Çok sık 122 3,91 F Sig 1,56 .181 biri olarak Sosyal Medya görüyorum AraĢtırmaya katılanların dini bilgi kaynağı olarak sosyal medya kullanım sıklığına göre (Bkz. Ek 10. Tablo: 3.26., “Kendimi dindar biri olarak görüyorum.” maddesine verdikleri önem anlamlı farklılık göstermemektedir (F=1,56; df=4; p> .05.. 3.9.5. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.26. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Kendimi dindar biri N M Hiç 117 3,75 Çok az 138 3,63 Biraz 208 3,52 Sık 153 3,75 Çok sık 184 3,91 F Sig 3,69 .005 Ġnternet olarak görüyorum 164 AraĢtırmaya katılanların dini bilgi kaynağı olarak internet kullanım sıklığına göre “Kendimi dindar biri olarak görüyorum.” maddesine verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=3,69; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde interneti dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar (M=3,91., biraz (M=3,52. kullananlara göre kendilerini daha dindar görmektedirler (Bkz. Ek 11. Tablo: 3.27.. 3.9.6. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.27. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Kendimi dindar biri N M Hiç 267 3,48 Çok az 204 3,71 Biraz 179 3,83 Sık 78 3,84 Çok sık 72 4,09 F Sig 6,58 .000 Dergi olarak görüyorum AraĢtırmaya katılanların dini bilgi kaynağı olarak dergi kullanım sıklığına göre “kendimi dindar biri olarak görüyorum” maddesine verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=6,58; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde dergiyi dinî bilgi kaynağı olarak biraz kullananlar (M=3.83. ile çok sık kullananlar (M=4,09. hiç (M=3,48. kullanmayanlara göre kendilerini daha dindar görmektedirler (Bkz. Ek 12. Tablo: 3.28.. 165 3.9.7. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Kitap Okuma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.28. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Kitap Okuma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Kendimi dindar biri N M Hiç 78 3,51 Çok az 72 3,68 Biraz 168 3,77 Sık 181 3,55 Çok sık 301 3,82 F Sig 2,74 .027 Kitap olarak görüyorum AraĢtırmaya katılanların dini bilgi kaynağı olarak kitap kullanım sıklığına göre (Bkz. Ek 13. Tablo: 3.29., “Kendimi dindar biri olarak görüyorum” maddesine verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=2,74; df=4; p> .05.. Ortalama tablosu incelendiğinde (3.32. kitabı çok sık kullananların en yüksek ortalamaya sahip olduğu (3.82., en düĢük ortalamaya sahip olanların ise hiç kullanmayanlar (3.51. olduğu görülmektedir. 3.9.8. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Cemaati Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.29. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cemaati Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Kendimi dindar biri N M Hiç 363 3,42 Çok az 125 3,68 Biraz 148 3,95 Sık 72 4,19 Çok sık 92 4,10 F Sig 17,43 .000 Cemaat olarak görüyorum 166 AraĢtırmaya katılanların dini bilgi kaynağı olarak cemaati kullanım sıklığına göre “kendimi dindar biri olarak görüyorum” maddesine verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=17,43; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde cemaati dini bilgi kaynağı olarak biraz (M=3,95. kullananlar hiç (M=3,42. kullanmayanlara, sık (M=4,19. ve çok sık kullananlar (M=4,10. ise, hiç (M=3,42. ve çok az (M=3,68. kullananlara göre kendilerini daha dindar görmektedirler (Bkz. Ek 14. Tablo: 3.30.. 3.9.9. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Yakın ArkadaĢ Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.30. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Yakın ArkadaĢ Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Kendimi dindar N M Hiç 64 3,23 Çok az 102 3,42 Biraz 254 3,66 Sık 231 3,85 Çok sık 149 3,95 F Sig 8,88 .000 biri olarak Yakın ArkadaĢ görüyorum AraĢtırmaya katılanların dini bilgi kaynağı olarak yakın arkadaĢ çevresini kullanım sıklığına göre “kendimi dindar biri olarak görüyorum” maddesine verdikleri önem anlamlı bir farklılık göstermektedir (F=8,88; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 15. Tablo: 3.31., yakın arkadaĢları dini bilgi kaynağı olarak biraz kullananlar (M=3,66., hiç (M=3,23. kullanmayanlara göre; sık kullananlarla (M=3.85. çok sık kullananlar ise (M=3,95. hiç (M=3,23. ve çok az (M=3,42. kullananlara göre kendilerini daha dindar görmektedirler. 167 3.9.10. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Aileyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.31. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Aileyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Kendimi dindar N M Hiç 50 3,10 Çok az 77 3,59 Biraz 205 3,64 Sık 224 3,74 Çok sık 244 3,89 F Sig 6,80 .000 biri olarak Aile görüyorum AraĢtırmaya katılanların dini bilgi kaynağı olarak aile kullanım sıklığına göre “Kendimi dindar biri olarak görüyorum.” maddesine verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=6,80; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde aileyi dini bilgi kaynağı olarak biraz kullananlar (M=3,64., sık kullananlar (M=3,74. ve çok sık kullananlar (M=3,89. hiç (M=3,10. kullanmayanlara göre kendilerini daha dindar görmektedirler (Bkz. Ek 16. Tablo: 3.32.. 168 3.9.11. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Cami Ġmamını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.32. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cami Ġmamını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Kendimi dindar N M Hiç 291 3,48 Çok az 188 3,80 Biraz 130 3,73 Sık 96 3,85 Çok sık 95 4,04 F Sig 6,80 .000 biri olarak Cami Ġmamı görüyorum AraĢtırmaya katılanların dini bilgi kaynağı olarak cami imamı kullanım sıklığına göre “Kendimi dindar biri olarak görüyorum.” maddesine verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=6,80; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde cami imamını dini bilgi kaynağı olarak çok az kullananlar (M=3,80., sık kullananlar (M=3,85. ve çok sık kullananlar (M=4,04. hiç (M=3,48. kullanmayanlara göre kendilerini daha dindar görmektedirler (Bkz. Ek 17. Tablo: 3.33.. 169 3.9.12. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dini Bilgi Kaynağı Olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı’nı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.33. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı’nı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Kendimi dindar biri N M Hiç 331 3,46 Çok az 173 3,77 Biraz 153 3,95 Sık 69 3,88 Çok sık 74 4,00 F Sig 8,96 .000 BaĢkanlığı Diyanet ĠĢleri olarak görüyorum AraĢtırmaya katılanların dini bilgi kaynağı olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı kullanım sıklığına göre “kendimi dindar biri olarak görüyorum” maddesine verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=8,96; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı dini bilgi kaynağı olarak çok az (M=3,77., biraz (M=3,95., sık (M=3,88. ve çok sık kullananlar (M=4,00. hiç (M=3,48. kullanmayanlara göre kendilerini daha dindar görmektedirler (Bkz. Ek 18. Tablo: 3.34.. Tablo: 3. 23, Tablo: 3. 24, Tablo: 3. 25, Tablo: 3. 26, Tablo: 3. 27, Tablo: 3. 28, Tablo: 3.29, Tablo: 3. 30, Tablo: 3. 31, Tablo: 3. 32, Tablo: 3. 33 ve Tablo: 3. 34‟te ortaya çıkan veriler metodoloji bölümünde anılmıĢ olan “Seçmenlerin dinî bilgilenmede yararlandıkları kaynaklar ile genel dindarlık düzeyleri anlamlı farklılık göstermekte midir?” Ģeklindeki 5 no‟lu araĢtırma sorusuna cevap teĢkil etmektedir. Buna göre televizyonu dinî bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar hiç ve çok az kullananlara; gazeteyi çok sık kullananlar hiç, çok az ve sık kullananlara; radyoyu çok sık kullananlar hiç ve çok az kullananlara; interneti çok sık kullananlar biraz kullananlara; cemaati biraz kullananlar hiç kullanmayanlara, sık ve çok sık kullananlar hiç ve çok az kullananlara; yakın arkadaĢları biraz kullananlar, hiç kullanmayanlara, sık kullananlarla çok sık kullananlar hiç ve çok az kullananlara; aileyi biraz kullananlar, sık kullananlar ve çok sık kullananlar hiç kullanmayanlara; cami imamını çok az kullananlar, sık kullananlar ve çok sık 170 kullananlar hiç kullanmayanlara; Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı ise çok az, biraz, sık ve çok sık kullananlar hiç kullanmayanlara göre kendilerini daha dindar görmektedirler. 3.10. DĠNDARLIK DÜZEYLERĠ VE ĠLGĠLĠ DEĞĠġKENLER 3.10.1. Dindarlık ile Politik Tutum Toplam Puanlarının KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.34. Dindarlık ile Politik Tutum Toplam Puanlarının KarĢılaĢtırılmasını Gösteren Tablo Politik tutum N Dindarlık Biraz dindar veya dindar değil 35 M F Siğ.(p) 59,5152 Dindar 108 83,5463 Çok dindar 657 107,8037 62,166 ,000 Toplam 800 102,4100 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile politik tutum toplam puanları arasında anlamlı bir fark olup olmadığı konusu incelenmiĢ olup, dindarlık ile politik tutum toplam puanları arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir fark olduğu görülmüĢtür. Ortalamalara bakıldığında, dindarlık düzeyi artıkça politik tutum puanının da artmakta olduğu söylenebilir. 171 3.10.2. Dindarlık Düzeyi ile “Siyasal Konular ve Sorularla Ġlgilenir, GeliĢmeleri Ġzlerim.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.35. Dindarlık Düzeyi ile “Siyasal Konular ve Sorularla Ġlgilenir, GeliĢmeleri Ġzlerim.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Dindarlık Biraz dindar veya Dindar değil 35 M F Sig 4,0303 Dindar 108 3,5833 Çok Dindar 657 3,8858 3,583 Total 800 3,8538 ,068 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Siyasal konular ve sorularla ilgilenir, geliĢmeleri izlerim.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında (p=0,068>0,05. anlamlı bir fark olup olmadığı konusu incelenmiĢ, ancak bu ikisi arasında anlamlı bir iliĢki bulunmamıĢtır. 3.10.3. Dindarlık ile “Belirli Bir Siyasal Parti Tercihim Vardır.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.36. Dindarlık ile “Belirli Bir Siyasal Parti Tercihim Vardır.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 3,7879 1,13901 108 3,5926 1,08548 Siğ.(p) Dindarlık 2,270 ,079 Çok Dindar 657 3,8782 1,26048 Total 800 3,8388 1,23578 172 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Belirli bir siyasal parti tercihim vardır.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında (p=0,079>0,05. anlamlı bir fark olup olmadığı konusu incelenmiĢ, ancak bu ikisi arasında anlamlı bir iliĢki bulunmamıĢtır. 3.10.4. Dindarlık ile “Benimsediğim Siyasal Parti ile Ġlgili Haberleri Ġzlerim.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.37. Dindarlık ile “Benimsediğim Siyasal Parti ile Ġlgili Haberleri Ġzlerim.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 3,6061 1,32144 108 3,3704 1,00086 Siğ.(p) Dindarlık 2,393 ,067 Çok Dindar 657 3,6393 1,24297 Total 800 3,6050 1,21895 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Benimsediğim siyasal parti ile ilgili haberleri izlerim.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir fark olup olmadığı konusu incelenmiĢ, ancak bu ikisi arasında (p=0,067>0,5. anlamlı bir fark bulunmamıĢtır. 173 3.10.5. Dindarlık ile “Benimsediğim Siyasal Partinin Etkinliklerine Katılırım.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.38. Dindarlık ile “Benimsediğim Siyasal Partinin Etkinliklerine Katılırım.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 2,6061 1,53987 108 2,3611 1,12290 Siğ.(p) Dindarlık 2,095 ,099 Çok Dindar 657 2,6043 1,30262 Total 800 2,5675 1,29230 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Benimsediğim siyasal partinin etkinliklerine katılırım.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında (p=0,099>0,05. anlamlı bir fark olup olmadığı konusu incelenmiĢ, ancak bu ikisi arasında anlamlı bir iliĢki bulunmamıĢtır. 3.10.6. Dindarlık ile “Dindar Kamu Görevlilerinin Sayısının Artmasından Yanayım.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.39. Dindarlık ile “Dindar Kamu Görevlilerinin Sayısının Artmasından Yanayım.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,7879 1,19262 108 2,5000 1,32199 Siğ.(p) Dindarlık 49,591 ,000 Çok Dindar 657 3,6591 1,19043 Total 800 3,4238 1,31390 174 Yukarıdaki tabloda, “Dindarlık ile “Dindar kamu görevlilerinin sayısının artmasından yanayım.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir fark olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında anlamlı bir iliĢki bulunduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık düzeyi artıkça dindar kamu görevlilerinin sayısının artması gerektiği fikrine verilen destek de güçlenmektedir (Bkz. Ek 19. Tablo: 3.40.. 3.10.7. Dindarlık ile “Kamu Kurumlarında Görev Yapan Memurlar Dinî Ġnançlarının Gereklerini Özgürce Yerine Getirebilmelidir.” Sorusuna Verilen Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.40. Dindarlık ile “Kamu Kurumlarında Görev Yapan Memurlar Dinî Ġnançlarını Gereklerini Özgürce Yerine Getirebilmelidir.” Sorusuna Verilen Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 2,9394 1,76670 108 3,5833 1,16911 Siğ.(p) Dindarlık 71,983 ,000 Çok Dindar 657 4,5738 ,73322 Total 800 4,3738 ,97609 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Kamu kurumlarında görev yapan memurlar dini inançlarını gereklerini özgürce yerine getirebilmelidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir fark olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir fark bulunduğu anlaĢılmıĢtır. BaĢka bir deyiĢle, dindarlık artıkça “Kamu kurumlarında görev yapan memurlar dini inançlarını gereklerini özgürce yerine getirebilmelidir.” yargısına olan katılım artmaktadır (Bkz. Ek 20. Tablo: 3.41.. 175 3.10.8. Dindarlık ile “Dinin Devlet ve Siyaset Kurumlarını Etkilemesi ve Yönlendirmesi Ġyidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.41. Dindarlık ile “Dinin Devlet ve Siyaset Kurumlarını Etkilemesi ve Yönlendirmesi Ġyidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,1212 108 2,4167 Siğ.(p) ,33143 1,30509 Dindarlık 50,118 ,000 Çok Dindar 657 3,4414 1,33777 Total 800 3,2013 1,42242 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Dinin devlet ve siyaset kurumlarını etkilemesi ve yönlendirmesi iyidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir fark olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında anlamlı bir iliĢki bulunduğu anlaĢılmıĢtır. Buna göre, dindarlık düzeyi artıkça “Dinin devlet ve siyaset kurumlarını etkilemesi ve yönlendirmesi iyidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 176 3.10.9. Dindarlık ile “Dindar Olmak Dini Öne Çıkaran Partinin Desteklenmesini Gerekli Kılar.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.42. Dindarlık ile “Dindar Olmak Dini Öne Çıkaran Partinin Desteklenmesini Gerekli Kılar.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,3636 108 2,2963 Siğ.(p) ,99430 1,24750 Dindarlık 18,531 ,000 Çok Dindar 657 2,9117 1,44032 Total 800 2,7600 1,44482 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Dindar olmak dini öne çıkaran partinin desteklenmesini gerekli kılar.” maddesine verilmiĢ olan yanıtlar arasında anlamlı bir fark olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki bulunmuĢtur. Buna göre, dindarlık düzeyi artıkça “Dindar olmak dini öne çıkaran partinin desteklenmesini gerekli kılar.” yargısına olan katılım artmaktadır. 177 3.10.10. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dindar Biri Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.43. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dindar Biri Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,4242 108 2,7778 Siğ.(p) ,50189 1,32787 Dindarlık 55,242 ,000 Çok Dindar 657 3,7686 1,25962 Total 800 3,5313 1,36798 Yukarıdaki tabloda, dindarlık düzeyi ile “Destekleyeceğim adayın dindar biri olması benim için önemlidir.” maddesine verilen cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık düzeyi artıkça “Destekleyeceğim adayın dindar biri olması benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 178 3.10.11. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Allah Ġnancının Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna Verilen Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.44. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Allah Ġnancının Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna Verilen Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,4242 108 3,2407 Siğ.(p) ,50189 1,23705 Dindarlık 134,144 ,000 Çok Dindar 657 4,3760 ,94847 Total 800 4,0925 1,19822 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın Allah inancının olması benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu anlaĢılmıĢtır. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın Allah inancının olması benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 179 3.10.12. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Kıyamet Gününe Ġnanması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna Verilen Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.45. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Kıyamet Gününe Ġnanması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna Verilen Cevapların KarĢılaĢtırmasını gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,4242 108 3,0833 Siğ.(p) ,50189 1,27613 Dindarlık 118,573 ,000 Çok Dindar 657 4,2877 1,01260 Total 800 3,9988 1,24426 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın kıyamet gününe inanması benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık düzeyi artıkça “Destekleyeceğim adayın kıyamet gününe inanması benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 180 3.10.13. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Hz. Muhammed’i Son Peygamber Olarak Kabul Etmesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.46. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Hz. Muhammed’i Son Peygamber Olarak Kabul Etmesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,4242 108 3,2500 Siğ.(p) ,50189 1,26878 Dindarlık 124,459 ,000 Çok Dindar 657 4,3836 ,99031 Total 800 4,1000 1,23061 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın Hz. Muhammed‟in son peygamber olarak kabul etmesi benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın Hz. Muhammed‟i son peygamber olarak kabul etmesi benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 181 3.10.14. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dinî Bir Cemaat ya da Gruba Bağlı Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.47. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dinî Bir Cemaat ya da Gruba Bağlı Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,4242 108 2,1944 Siğ.(p) ,50189 1,29310 Dindarlık 7,964 ,000 Çok Dindar 657 2,4779 1,39354 Total 800 2,3925 1,37233 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın dinî bir cemaat ya da gruba bağlı olması benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın dinî bir cemaat ya da gruba bağlı olması benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 182 3.10.15. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Vakit Namazlarını Düzenli Olarak Kılıyor Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.48. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Vakit Namazlarını Düzenli Olarak Kılıyor Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,4242 108 2,4444 Siğ.(p) ,50189 1,31372 Dindarlık 37,238 ,000 Çok Dindar 657 3,4110 1,38867 Total 800 3,1925 1,44241 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın vakit namazlarını düzenli olarak kılıyor olması benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın vakit namazlarını düzenli olarak kılıyor olması benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 183 3.10.16. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Ramazan Orucunu Tutması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.49. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Ramazan Orucunu Tutması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,4242 108 2,4815 Siğ.(p) ,50189 1,36362 Dindarlık 42,234 ,000 Çok Dindar 657 3,5479 1,40596 Total 800 3,3100 1,47703 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın ramazan orucunu tutması benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın ramazan orucunu tutması benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 184 3.10.17. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Zekâtını Veriyor Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.50. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Zekâtını Veriyor Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,4242 108 2,6389 Siğ.(p) ,50189 1,39061 Dindarlık 42,266 ,000 Çok Dindar 657 3,6377 1,40328 Total 800 3,4050 1,47858 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın zekâtını veriyor olması benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın zekâtını veriyor olması benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 185 3.10.18. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Hacca GitmiĢ Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.51. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Hacca GitmiĢ Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,4242 108 2,3611 Siğ.(p) ,50189 1,30748 Dindarlık 17,067 ,000 Çok Dindar 657 2,8661 1,34924 Total 800 2,7338 1,35837 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın hacca gitmiĢ olması benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın hacca gitmiĢ olması benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 186 3.10.19. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Sakallı Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.52. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Sakallı Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,3636 108 1,7130 Siğ.(p) ,48850 1,00514 Dindarlık 5,001 ,002 Çok Dindar 657 1,9848 1,17640 Total 800 1,9200 1,14247 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın sakallı olması benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,002<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın sakallı olması benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 187 3.10.20. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Alkollü Ġçki Ġçmemesi Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.53. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Alkollü Ġçki Ġçmemesi Benim Ġçin Önemlidir.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,4242 108 2,3519 Siğ.(p) ,50189 1,37613 Dindarlık 45,242 ,000 Çok Dindar 657 3,5647 1,44593 Total 800 3,3063 1,52245 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın alkollü içki içmemesi benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın alkollü içki içmemesi benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 188 3.10.21. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Kadın Adayın BaĢörtülü Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.54. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Kadın Adayın BaĢörtülü Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,4242 108 2,2407 Siğ.(p) ,50189 1,31753 Dindarlık 16,782 ,000 Çok Dindar 657 2,8889 1,49230 Total 800 2,7363 1,48389 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim kadın adayın baĢörtülü olması benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim kadın adayın baĢörtülü olması benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 189 3.10.22. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dini Faaliyet ve Kurumlara Destek Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.55. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dini Faaliyet ve Kurumlara Destek Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,4242 108 2,4907 Siğ.(p) ,50189 1,25672 Dindarlık 49,576 ,000 Çok Dindar 657 3,5738 1,31749 Total 800 3,3325 1,39799 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın dinî faaliyet ve kurumlara destek olması benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın dini faaliyet ve kurumlara destek olması benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 190 3.10.23. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dindar Bir Çevresinin Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.56. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dindar Bir Çevresinin Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,4242 108 2,3148 Siğ.(p) ,50189 1,30884 Dindarlık 37,575 ,000 Çok Dindar 657 3,3059 1,34771 Total 800 3,0888 1,40565 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın dindar bir çevresinin olması benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,000<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın dindar bir çevresinin olması benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 191 3.10.24. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Haram Yememeye Özen Göstermesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.57. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Haram Yememeye Özen Göstermesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Dindarlık Biraz dindar veya dindar değil 35 Ortalama Std. Sapma F 4,0303 1,62951 Dindar 108 4,2315 1,16496 Çok Dindar 657 4,4977 ,90581 Total 800 4,4438 ,98897 Siğ.(p) 4,502 ,004 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın haram yememeye özen göstermesi benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,004<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın haram yememeye özen göstermesi benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 192 3.10.25. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dindar Kadroya Önem Vermesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.58. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Dindar Kadroya Önem Vermesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 35 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,6061 108 2,4352 Siğ.(p) ,78817 1,36904 Dindarlık 29,541 ,000 Çok Dindar 657 3,3364 1,39066 Total 800 3,1375 1,43916 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın dindar kadroya önem vermesi benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,004<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın dindar kadroya önem vermesi benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 193 3.10.26. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Ġmam-Hatip Lisesi Mezunu Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.59. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın Ġmam-Hatip Lisesi Mezunu Olması Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 33 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,3636 108 1,8981 Siğ.(p) ,48850 1,25258 Dindarlık 8,633 ,000 Çok Dindar 657 2,3303 1,37892 Total 800 2,2288 1,35599 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın imam-hatip lisesi mezunu olması benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,004<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın imam-hatip lisesi mezunu olması benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. 194 3.10.27. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın KonuĢmalarında Dinî Sembol ve Söylemlere Yer Vermesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırılması Tablo: 3.60. Dindarlık ile “Destekleyeceğim Adayın KonuĢmalarında Dinî Sembol ve Söylemlere Yer Vermesi Benim Ġçin Önemlidir.” Maddesine VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo N Biraz dindar veya dindar değil 33 Dindar Ortalama Std. Sapma F 1,3636 108 2,1667 Siğ.(p) ,48850 1,30778 Dindarlık 20,165 ,000 Çok Dindar 657 2,8737 1,42094 Total 800 2,7113 1,42843 Yukarıdaki tabloda, dindarlık ile “Destekleyeceğim adayın konuĢmalarında dini sembol ve söylemlere yer vermesi benim için önemlidir.” maddesine verilmiĢ olan cevaplar arasında anlamlı bir iliĢki olup olmadığı konusu incelenmiĢ ve bu ikisi arasında (p=0,004<0,05. anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür. Buna göre, dindarlık artıkça “Destekleyeceğim adayın konuĢmalarında dinî sembol ve söylemlere yer vermesi benim için önemlidir.” yargısına olan katılım artmaktadır. Tablo: 3. 35, Tablo: 3. 36, Tablo: 3. 37, Tablo: 3.38, Tablo: 3. 39, Tablo: 3. 40, Tablo: 3. 41, Tablo: 3. 42, Tablo: 3. 43, Tablo: 3. 44, Tablo: 3. 45, Tablo: 3. 46, Tablo: 3. 47, Tablo: 3. 48, Tablo: 3. 49, Tablo: 3. 50, Tablo: 3. 51, Tablo: 3. 52, Tablo: 3. 53, Tablo: 3. 54, Tablo: 3. 55, Tablo: 3. 56, Tablo: 3. 57, Tablo: 3. 58, Tablo: 3. 59, Tablo: 3. 60 ve Tablo: 3. 61‟de ortaya çıkan veriler, metodoloji bölümünde anılmıĢ olan “Seçmenlerin dinî inançlarının siyasal tutumlarının oluĢumu ve oy verme davranıĢları üzerinde etkisi var mıdır?” Ģeklindeki 1 no‟lu araĢtırma sorusuna cevap teĢkil etmektedir. Buna göre seçmenlerin dindarlık düzeyleri arttıkça, dini ve dindarlığı önemseyen partileri destekleme konusundaki eğilimleri de güçlenmektedir. 195 3.11. ĠNANÇ FAKTÖRÜ ĠLE SĠYASAL KĠMLĠKLER ĠLĠġKĠSĠ 3.11.1. Ġnanç Faktörü ile Seçmenin Kendisini Siyasal Açıdan Tanımlama ĠliĢkisi Tablo: 3.61. Ġnanç Faktörü ile Seçmenin Kendisini Siyasal Açıdan Tanımlama ĠliĢkisi Tablosu Kendinizi siyasal açıdan nasıl N M Liberal 30 4,6667 Milliyetçi 200 4,8456 Muhafazakâr 289 4,8166 Sosyal Demokrat 152 4,5395 Siyasal Ġslamcı 90 4,7790 Marksist 14 2,8968 Diğer 25 4,6578 Toplam 800 4,7228 F Sig 44,54 .000 Ġnanç Faktörü tanımlıyorsunuz Dini tutum ölçeğinde kiĢilerin inanç faktörüne verdikleri önem düzeyleriyle kendilerini tanımladıkları siyasal kimlikler arasında anlamlı farklılıklar görülmektedir (F=44,54; df=6; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 21. Tablo: 3.62., kendisini liberal olarak tanımlayanlar (M=4,66. Marksist (M=2,89. olarak tanımlayanlara göre; milliyetçi olarak tanımlayanlar (M=4,84., sosyal demokrat (M=4,53. ve Marksist (M=2,89. olarak tanımlayanlara göre; Muhafazakâr (M=4,81. olarak tanımlayanlar sosyal demokrat (M=4,53. ve Marksist (M=2,89. olarak tanımlayanlara göre; Sosyal demokrat olarak tanımlayanlar (M=4,53. Marksist (M=2,89. olarak tanımlayanlara göre; Siyasal Ġslamcı olarak tanımlayanlar (M=4,77. sosyal demokrat (M=4,53. ve Marksist (M=2,89. olarak tanımlayanlara göre ve kendisini diğer (M=4,65. olarak tanımlayanlar da Marksistlere (M=2,89. göre inanç faktörlerine daha fazla önem vermektedirler. Tablo: 3. 61‟te ortaya çıkan veriler, metodoloji bölümünde anılmıĢ olan “Seçmenin tercih ettiği siyasal kimlikler inanç faktörüne göre farklılık göstermekte midir?” Ģeklindeki 11 no‟lu araĢtırma sorusuna cevap teĢkil etmektedir. Buna göre inanç faktörüne en az önem verenlerin 196 kendilerini “Marksist” olarak, en çok önem verenlerin ise “Milliyetçi” olarak tanımlayan katılımcılar oldukları görülmektedir. 3.11.2. Ġnanç Faktörü ile Dindar Kamu görevlisi Sayısının Artması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.62. Ġnanç Faktörü ile Dindar Kamu görevlisi Sayısının Artması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki iliĢki Tablosu Dindar kamu görevlilerinin sayısının N M hiç katılmıyorum 96 4,2315 katılmıyorum 92 4,5966 ne katılıyor ne katılmıyorum 201 4,7441 katılıyorum 199 4,7755 kesinlikle katılıyorum 212 4,9303 Total 800 4,7228 F Sig 35,06 .000 Ġnanç Faktörü artmasından yanayım “Dindar kamu görevlilerinin sayısının artmasından yanayım” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=35,06, df= 4, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 22. Tablo: 3.63.; “dindar kamu görevlilerinin sayısının artmasından yanayım” maddesine kesinlikle katılanlar (M=4,93.; katılanlar (M=4,77., kararsızlar (M=4,74., katılmayanlar (M=4,59. ve hiç katılmayanlara (M=4,23. nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanların “Dindar kamu görevlilerinin sayısının artmasından yanayım” maddesine katılım yönünde eğilimleri arttıkça inanç faktörüne verilen önemde de bir artıĢ yaĢanmaktadır. 197 3.11.3. Ġnanç Faktörü ile Memurların Dini Ġnançlarının Gereklerini Özgürce Yerine Getirebilmesi Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.63. Ġnanç Faktörü ile Memurların Dini Ġnançlarının Gereklerini Özgürce Yerine Getirebilmesi Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Memurlar dinî inançlarının gereklerini N M hiç katılmıyorum 27 3,6790 katılmıyorum 21 4,2698 ne katılıyor ne katılmıyorum 62 4,6434 katılıyorum 206 4,6650 kesinlikle katılıyorum 484 4,8354 Total 800 4,7228 F Sig 43,16 .000 Ġnanç Faktörü özgürce yerine getirebilmelidir “Memurlar dinî inançlarının gereklerini özgürce yerine getirebilmelidir” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=43,16, df= 4, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 23. Tablo: 3.64., “Memurlar dinî inançlarının gereklerini özgürce yerine getirebilmelidir” maddesine kesinlikle katılanlar (M=4,83.; katılanlar (M=4,66., kararsızlar (M=4,64., katılmayanlar (M=4,26. ve hiç katılmayanlara (M=3,67. nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanların “Memurlar dinî inançlarının gereklerini özgürce yerine getirebilmelidir” maddesine katılım yönünde eğilimleri arttıkça inanç faktörüne verilen önemde de bir artıĢ yaĢanmaktadır. 198 3.11.4. Ġnanç Faktörü ile Ġktidardaki Partinin Dinî Değerleri ve Dindarların Haklarını Savunmasına ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.64. Ġnanç Faktörü ile Ġktidardaki Partinin Dinî Değerleri ve Dindarların Haklarını Savunması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Ġktidardaki partinin dinî değerleri ve N M hiç katılmıyorum 77 4,0058 katılmıyorum 61 4,5100 ne katılıyor ne katılmıyorum 127 4,7594 katılıyorum 224 4,7455 kesinlikle katılıyorum 311 4,9107 Total 800 4,7228 F Sig 60,60 .000 dindarların haklarını savunması Ġnanç Faktörü önemlidir “Ġktidardaki partinin dinî değerleri ve dindarların haklarını savunması önemlidir” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=60,60, df= 4, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 24. Tablo: 3.65., “Ġktidardaki partinin dinî değerleri ve dindarların haklarını savunması önemlidir” maddesine kesinlikle katılanlar (M=4,91.; katılanlar (M=4,74., kararsızlar (M=4,75., katılmayanlar (M=4,51. ve hiç katılmayanlara (M=4,00. nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanların “Ġktidardaki partinin dinî değerleri ve dindarların haklarını savunması önemlidir” maddesine katılım yönünde eğilimleri arttıkça inanç faktörüne verilen önemde de bir artıĢ yaĢanmaktadır. 199 3.11.5. Ġnanç Faktörü ile Dinin Devlet ve Siyaset Kurumlarını Etkilemesi ve Yönlendirmesi Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.65. Ġnanç Faktörü ile Dinin devlet ve siyaset kurumlarını etkilemesi ve yönlendirmesi Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Dinin devlet ve siyaset kurumlarını N M hiç katılmıyorum 147 4,3515 katılmıyorum 115 4,6889 ne katılıyor ne katılmıyorum 156 4,8198 katılıyorum 194 4,7434 kesinlikle katılıyorum 188 4,9320 Total 800 4,7228 F Sig 30,10 .000 Ġnanç Faktörü etkilemesi ve yönlendirmesi iyidir “Dinin devlet ve siyaset kurumlarını etkilemesi ve yönlendirmesi iyidir” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=30,10, df= 4, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 25. Tablo: 3.66., “Dinin devlet ve siyaset kurumlarını etkilemesi ve yönlendirmesi iyidir” maddesine kesinlikle katılanlar (M=4,35.; katılanlar (M=4,74., katılmayanlar (M=4,68. ve hiç katılmayanlara (M=4,35. nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanların “Dinin devlet ve siyaset kurumlarını etkilemesi ve yönlendirmesi iyidir” maddesine kesinlikle katılanlar diğer katılım düzeylerine göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. 200 3.11.6. Ġnanç Faktörü ile Dindar Olmanın Dini Öne Çıkaran Partinin Desteklenmesini Gerekli kıldığına ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.66. Ġnanç Faktörü ile Dindar Olmanın Dini Öne Çıkaran Partinin Desteklenmesini Gerekli kıldığına ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Dindar olmak dini öne çıkaran partinin N M hiç katılmıyorum 227 4,5355 katılmıyorum 140 4,7151 ne katılıyor ne katılmıyorum 163 4,8412 katılıyorum 138 4,7037 kesinlikle katılıyorum 132 4,9268 Total 800 4,7228 F Sig 14,69 .000 Ġnanç Faktörü desteklenmesini gerekli kılar “Dindar olmak dini öne çıkaran partinin desteklenmesini gerekli kılar” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=14,69, df= 4, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 26. Tablo: 3.67., “Dindar olmak dini öne çıkaran partinin desteklenmesini gerekli kılar” maddesine kesinlikle katılanlar (M=4,92.; katılanlar (M=4,70., katılmayanlar (M=4,71. ve hiç katılmayanlara (M=4,53. nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanların “Dindar olmak dini öne çıkaran partinin desteklenmesini gerekli kılar” maddesine kesinlikle katılanlar diğer katılım düzeylerine göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. 201 3.11.7. Ġnanç Faktörü ile Belirli Bir Siyasal Partiyi Desteklemede Dinî Ġnancının Etkisinin Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.67. Ġnanç Faktörü ile Ġnanç Faktörü ile Belirli Bir Siyasal Partiyi Desteklemede Dinî Ġnancının Etkisinin Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Belirli bir siyasal partiyi N M hiç katılmıyorum 202 4,4769 katılmıyorum 127 4,6964 ne katılıyor ne katılmıyorum 113 4,8328 katılıyorum 188 4,7388 kesinlikle katılıyorum 170 4,9438 Total 800 4,7228 F Sig 21,10 .000 desteklememde dinî inancımın etkisi Ġnanç Faktörü vardır “Belirli bir siyasal partiyi desteklememde dinî inancımın etkisi vardır.” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=21,10, df= 4, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 27. Tablo: 3.68., “Belirli bir siyasal partiyi desteklememde dinî inancımın etkisi vardır” maddesine kesinlikle katılanlar (M=4,94.; katılanlar (M=4,73., katılmayanlar (M=4,69. ve hiç katılmayanlara (M=4,47. nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanların “Belirli bir siyasal partiyi desteklememde dinî inancımın etkisi vardır” maddesine kesinlikle katılanlar diğer katılım düzeylerine göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. 202 3.11.8. Ġnanç Faktörü ile Adayın dindar biri olmasının TaĢıdığı Önem Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.68. Ġnanç Faktörü ile Adayın dindar biri olmasının TaĢıdığı Önem Arasındaki ĠliĢki Tablosu Adayın dindar biri olması benim için N M hiç katılmıyorum 110 4,3596 katılmıyorum 81 4,4540 ne katılıyor ne katılmıyorum 120 4,7667 katılıyorum 252 4,7500 kesinlikle katılıyorum 237 4,9320 Total 800 4,7228 F Sig 31,22 .000 Ġnanç Faktörü önemlidir “Adayın dindar biri olması benim için önemlidir” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=31,22, df= 4, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 28. Tablo: 3.69., “Adayın dindar biri olması benim için önemlidir” maddesine kesinlikle katılanlar (M=4,93.; katılanlar (M=4,75., kararsızlar (M=4,76., katılmayanlar (M=4,45. ve hiç katılmayanlara (M=4,35. nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanların “Adayın dindar biri olması benim için önemlidir” maddesine katılım yönünde eğilimleri arttıkça inanç faktörüne verilen önemde de bir artıĢ yaĢanmaktadır. 203 3.11.9. Ġnanç Faktörü ile Adayın Vakit Namazlarını Düzenli Olarak Kılıyor Olmasının Önemli Olduğu Yönündeki GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.69. Ġnanç Faktörü ile Adayın Vakit Namazlarını Düzenli Olarak Kılıyor Olmasının Önemli Olduğu Yönündeki GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Adayın vakit namazlarını düzenli olarak N M hiç katılmıyorum 157 4,4961 katılmıyorum 92 4,3865 ne katılıyor ne katılmıyorum 197 4,8398 katılıyorum 148 4,7035 kesinlikle katılıyorum 206 4,9477 Total 800 4,7228 F Sig 31,80 .000 Ġnanç Faktörü kılıyor olması benim için önemlidir “Adayın vakit namazlarını düzenli olarak kılıyor olması benim için önemlidir” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=31,80, df= 4, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 29. Tablo: 3.70., “Adayın vakit namazlarını düzenli olarak kılıyor olması benim için önemlidir” maddesine kesinlikle katılanlar (M=4,94.; katılanlar (M=4,70., katılmayanlar (M=4,38. ve hiç katılmayanlara (M=4,49. nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanların “Adayın vakit namazlarını düzenli olarak kılıyor olması benim için önemlidir” maddesine kesinlikle katılanlar diğer katılım düzeylerine göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. 204 3.11.10. Ġnanç Faktörü ile Kadın Adayın BaĢörtülü Olmasının Önemli Olduğu Yönündeki GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.70. Ġnanç Faktörü ile Kadın Adayın BaĢörtülü Olmasının Önemli Olduğu Yönündeki GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Kadın adayın baĢörtülü olması benim N M hiç katılmıyorum 257 4,6360 katılmıyorum 96 4,4907 ne katılıyor ne katılmıyorum 194 4,8379 katılıyorum 107 4,6199 kesinlikle katılıyorum 146 4,9505 Total 800 4,7228 F Sig 17,31 .000 Ġnanç Faktörü için önemlidir “Kadın adayın baĢörtülü olması benim için önemlidir” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=31,80, df= 4, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 30. Tablo: 3.71., “Kadın adayın baĢörtülü olması benim için önemlidir” maddesine kesinlikle katılanlar (M=4,95.; katılanlar (M=4,61., katılmayanlar (M=4,49. ve hiç katılmayanlara (M=4,63. nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanların “Kadın adayın baĢörtülü olması benim için önemlidir” maddesine kesinlikle katılanlar diğer katılım düzeylerine göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. 205 3.11.11. Ġnanç Faktörü ile Adayın Dindar Kesimlerin Haklarını Savunması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.71. Ġnanç Faktörü ile Adayın Dindar Kesimlerin Haklarını Savunması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Adayın dindar kesimlerin haklarını N M hiç katılmıyorum 114 4,4220 katılmıyorum 86 4,4935 ne katılıyor ne katılmıyorum 118 4,6676 katılıyorum 234 4,7759 kesinlikle katılıyorum 248 4,9167 Total 800 4,7228 F Sig 24,49 .000 Ġnanç Faktörü savunması benim için önemlidir “Adayın dindar kesimlerin haklarını savunması benim için önemlidir” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=24,49, df= 4, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 31. Tablo: 3.72., “Adayın dindar kesimlerin haklarını savunması benim için önemlidir” maddesine kesinlikle katılanlar (M=4,91.; katılanlar (M=4,77., kararsızlar (M=4,66., katılmayanlar (M=4,49. ve hiç katılmayanlara (M=4,42. nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanların “Adayın dindar kesimlerin haklarını savunması benim için önemlidir” maddesine katılım yönünde eğilimleri arttıkça inanç faktörüne verilen önemde de bir artıĢ yaĢanmaktadır. 206 3.11.12. Ġnanç Faktörü ile Adayın Ġmam-Hatip Lisesi Mezunu Olmasının Önemli Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.72. Ġnanç Faktörü ile Adayın Ġmam-Hatip Lisesi Mezunu Olmasının Önemli Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Adayın imam-hatip lisesi mezunu N M hiç katılmıyorum 360 4,6812 katılmıyorum 128 4,5547 ne katılıyor ne katılmıyorum 154 4,8795 katılıyorum 85 4,6954 kesinlikle katılıyorum 73 4,9239 Total 800 4,7228 F Sig 10,04 .000 Ġnanç Faktörü olması benim için önemlidir “Adayın imam-hatip lisesi mezunu olması benim için önemlidir” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=10,04, df= 4, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 32. Tablo: 3.73., “Adayın imam-hatip lisesi mezunu olması benim için önemlidir” maddesine kesinlikle katılanlar (M=4,92.; katılmayanlar (M=4,55. ve hiç katılmayanlara (M=4,68. nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanların “Adayın imam-hatip lisesi mezunu olması benim için önemlidir” maddesine kesinlikle katılanlar katılmayanlara göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. 207 3.11.13. Ġnanç Faktörü ile Adayın KonuĢmalarında Dinî Sembol ve Söylemlere Yer Veriyor Olmasının Önemli Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.73. Ġnanç Faktörü ile Adayın konuĢmalarında Dinî Sembol ve Söylemlere Yer Veriyor Olmasının Önemli Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Adayın konuĢmalarında dinî sembol ve N M hiç katılmıyorum 245 4,5986 katılmıyorum 112 4,5605 ne katılıyor ne katılmıyorum 189 4,8183 katılıyorum 137 4,7745 kesinlikle katılıyorum 117 4,9231 Total 800 4,7228 F Sig 12,43 .000 söylemlere yer vermesi benim için Ġnanç Faktörü önemlidir “Adayın konuĢmalarında dinî sembol ve söylemlere yer vermesi benim için önemlidir” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=12,43, df= 4, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 33. Tablo: 3.74., “Adayın konuĢmalarında dinî sembol ve söylemlere yer vermesi benim için önemlidir” maddesine kesinlikle katılanlar (M=4,92.; katılmayanlar (M=4,56. ve hiç katılmayanlara (M=4,59. nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanların “Adayın konuĢmalarında dinî sembol ve söylemlere yer vermesi benim için önemlidir” maddesine kesinlikle katılanlar katılmayanlara göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. Tablo: 3. 62, Tablo: 3. 63, Tablo: 3. 64, Tablo: 3. 65, Tablo: 3. 66, Tablo: 3. 67, Tablo: 3. 68, Tablo: 3. 69, Tablo: 3. 70, Tablo: 3. 71, Tablo: 3. 72 ve Tablo: 3. 73‟te ortaya çıkan veriler, metodoloji bölümünde anılmıĢ olan “Seçmenlerin dinî inançlarının siyasal tutumlarının oluĢumu ve oy verme davranıĢları üzerinde etkisi var mıdır?” Ģeklindeki 1 no‟lu araĢtırma sorusuna cevap teĢkil etmektedir. Buna göre seçmenlerin inanç faktörlerine verdikleri önem düzeyleri arttıkça, dinî değerleri öne çıkaran ve dindarlığı önemseyen partileri destekleme konusundaki siyasal tutum ve eğilimlerinin de güçlenmekte olduğu anlaĢılmaktadır. 208 3.12. ĠNANÇ FAKTÖRÜ ĠLE OY VERĠLEN PARTĠ ĠLĠġKĠSĠ 3.12.1. Ġnanç Faktörü ile 2011 Genel Seçimlerinde Oy Verilen Parti ĠliĢkisi Tablo: 3.74. Ġnanç Faktörü ile 2011 Genel Seçimlerinde Oy Verilen Parti liĢkisi Tablosu 2011 Genel seçimlerinde oy verilen N M AKP 406 4,8443 BBP 20 4,8778 CHP 169 4,5464 MHP 92 4,7923 SP 25 4,7956 DĠĞER 88 4,3725 Total 800 4,7228 F Sig 17,78 .000 Ġnanç Faktörü parti “2011 genel seçimlerinde oy verilen parti” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=17,78, df= 5, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 34. Tablo: 3.75., “2011 genel seçimlerinde oy verilen parti” maddesine AKP‟ye oy verenler (M=4,84.; CHP (M=4,54. ve Diğer (M=4,37. maddesine nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanlardan 2011 genel seçimlerinde AKP‟ye oy verenler, CHP ve Diğer seçeneğine oy verenlere göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. 209 3.12.2. Ġnanç Faktörü ile 2014 Yerel Seçimlerinde Oy Verilen Parti ĠliĢkisi Tablo: 3.75. Ġnanç Faktörü ile 2014 Yerel Seçimlerinde Oy Verilen Parti liĢkisi Tablosu 2014 Yerel seçimlerinde oy verilen N M AKP 366 4,8376 BBP 14 4,9524 CHP 189 4,5791 MHP 123 4,7724 SP 34 4,8497 DĠĞER 74 4,3378 Total 800 4,7228 F Sig 16,23 ,000 Ġnanç Faktörü parti “2014 yerel seçimlerinde oy verilen parti” maddesi ile inanç faktörü arasında anlamlı iliĢki söz konusudur (F=16,23, df= 5, p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 35. Tablo: 3.76., “2014 yerel seçimlerinde oy verilen parti” maddesinde AKP (M=4,83. ve MHP‟ye (M=4,77. oy verenler; CHP (M=4,57. ve Diğer (M=4,33. baĢlığı altındaki parti seçeneklerine oy verenlere nazaran inanç faktörüne daha çok önem atfetmektedirler. Diğer bir ifadeyle araĢtırmaya katılanlardan 2014 yerel seçimlerinde AKP ve MHP‟ye oy verenler, CHP ve Diğer seçeneğine oy verenlere göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. Tablo: 3. 75 ve Tablo: 3.76‟da ortaya çıkan veriler, metodoloji bölümünde anılmıĢ olan “Seçmenin dindarlık düzeyleriyle oy verdiği partiler arasında anlamlı bir farklılaĢma var mıdır?” Ģeklindeki 10 no‟lu araĢtırma sorusuna cevap teĢkil etmektedir. Buna göre 2011 Genel Seçimleri ve 2014 Yerel Seçimlerinde AKP ve MHP‟ye oy verenlerin, CHP ve Diğer seçeneğine oy verenlere göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmekte oldukları görülmektedir. 210 3.13. ĠNANÇ FAKTÖRÜ ĠLE SĠYASAL BĠLGĠLENMEDE KULLANILAN ARAÇ ĠLĠġKĠSĠ 3.13.1. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki, Tablo: 3.76. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Sosyal Medya Ġnanç Faktörü N M Hiç 89 4,9064 Çok az 94 4,7340 Biraz 149 4,7315 Sık 211 4,7019 Çok sık 257 4,6671 Total 800 4,7228 F Sig 3,44 ,008 AraĢtırmaya katılanların siyasal bilgi kaynağı olarak Sosyal Medya kullanım sıklığına göre” inanç ” faktörüne verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=3,44; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 36. Tablo: 3.77., sosyal medyayı hiç kullanmayanlar (M=4,90., sık (M=4,70. ve çok sık (M=4,66. kullananlara göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. 211 3.13.2. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.77. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Dergi Ġnanç Faktörü N M Hiç 320 4,7851 Çok az 230 4,7082 Biraz 147 4,7120 Sık 59 4,5405 Çok sık 44 4,6263 Total 800 4,7228 F Sig 3,23 ,012 AraĢtırmaya katılanların siyasal bilgi kaynağı olarak dergi kullanım sıklığına göre” inanç ” faktörüne verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=3,23; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 37. Tablo: 3.78., dergiyi hiç kullanmayanlar (M=4,78., sık (M=4,54. kullananlara göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. 3.13.3. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Kamuoyu AraĢtırmalarını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.78. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Kamuoyu AraĢtırmalarını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Kamuoyu araĢtırmaları Ġnanç Faktörü N M Hiç 226 4,8151 Çok az 217 4,7532 Biraz 225 4,6919 Sık 72 4,5216 Çok sık 60 4,6222 Total 800 4,7228 F Sig 5,21 ,000 AraĢtırmaya katılanların siyasal bilgi kaynağı olarak kamuoyu araĢtıramaları kullanım sıklığına göre” inanç ” faktörüne verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=5,21; df=4; 212 p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 38. Tablo: 3.79., Kamuoyu araĢtırmalarını hiç kullanmayanlar (M=4,81., sık (M=4,52. kullananlara göre; çok az kullananlar (M=4,75. sık (M=4,52. kullananlara göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. Yani kamuoyu araĢtırmalarını hiç ve çok az kullananlar sık kullananlara göre dini inanç faktörüne daha fazla önem vermektedirler. 3.13.4. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Aile ve Yakın Çevreyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.79. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Aile ve Yakın Çevreyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Aile ve Yakın Çevre Ġnanç Faktörü N M Hiç 69 4,7021 Çok az 100 4,4400 Biraz 268 4,7844 Sık 188 4,6838 Çok sık 175 4,8400 Total 800 4,7228 F Sig 10,71 ,000 AraĢtırmaya katılanların siyasal bilgi kaynağı olarak “aile ve yakın çevreyi” kullanım sıklığına göre” inanç ” faktörüne verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=10,71; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 39. Tablo: 3.80., Aile ve yakın çevreyi hiç kullanmayanlar (M=4,70. biraz kullananlar (M=4,78., sık kullananlar (M=4,68., çok sık kullananlar (M=4,84. ve çok az (M=4,44. kullananlara göre; çok sık kullananlar ise (M=4,84. sık kullananlara (M=4,52. göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. Tablo: 3.77, Tablo: 3.78, Tablo: 3.79 ve Tablo: 3.80‟de ortaya çıkan veriler, metodoloji bölümünde anılmıĢ olan “Seçmenlerin siyasal bilgilenmede kullandıkları araçlar ile inanç düzeyleri arasında anlamlı bir farklılaĢma var mıdır?” Ģeklindeki 7 no‟lu araĢtırma sorusuna cevap teĢkil etmektedir. Buna göre sosyal medyayı hiç kullanmayanların sık ve çok sık kullananlara; dergiyi hiç kullanmayanların sık kullananlara; kamuoyu araĢtırmalarını hiç ve çok az kullananların sık kullananlara; aile ve yıkın çevreyi hiç kullanmayanların biraz kullananlar, sık 213 kullananlar, çok sık kullananlar ve çok az kullananlara göre; çok sık kullananların ise sık kullananlara göre inanç faktörüne daha fazla önem atfetmekte oldukları anlaĢılmaktadır. 3.14. DĠNÎ UYGULAMA VE AĠDĠYET FAKTÖRÜ AÇISINDAN SEÇMENLERĠN DĠNÎ BĠLGĠLENMEDE YARARLANDIKLARI KAYNAKLAR 3.14.1. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Televizyonu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.80. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Televizyonu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve N M Hiç 81 3,6667 Çok az 102 3,6604 Biraz 240 3,9384 Sık 139 3,9440 Çok sık 238 4,0105 Total 800 3,8979 F Sig 6,02 .000 Televizyon aidiyet faktörü Uygulama ve aidiyet faktörüne önem verme ile dini bilgi kaynağı olarak televizyonu kullanma sıklığı arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (F=6,02; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 40. Tablo: 3.81., televizyonu dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar (M=4,01., hiç (M=3,66. ve çok az (M=3,66. uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem vermektedirler. 214 kullananlara göre 3.14.2. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Gazeteyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.81. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Gazeteyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve N M Hiç 190 3,7921 Çok az 211 3,8131 Biraz 223 4,0394 Sık 87 3,7463 Çok sık 89 4,1180 Total 800 3,8979 F Sig 6,30 .000 Gazete aidiyet faktörü Uygulama ve aidiyet faktörüne önem verme ile dini bilgi kaynağı olarak gazeteyi kullanma sıklığı arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (F=6,30; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 41. Tablo: 3.82., gazeteyi dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar (M=4,11. ile biraz kullananlar (M=4,03., hiç (M=3,79., çok az (M=3,81. ve sık (M=3,74. kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem vermektedirler. 215 3.14.3. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Radyoyu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.82. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Radyoyu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve N M Hiç 286 3,6803 Çok az 205 3,8840 Biraz 208 4,0433 Sık 59 4,1949 Çok sık 42 4,3095 Total 800 3,8979 F Sig 13,73 .000 Radyo aidiyet faktörü Uygulama ve aidiyet faktörüne önem verme ile dini bilgi kaynağı olarak radyoyu kullanma sıklığı arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (F=13,73; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 42. Tablo: 3.83., radyoyu dini bilgi kaynağı olarak çok az (M=3,88., biraz (4,04., sık (M=4,19. ve çok sık kullananlar (M=4,30., hiç (M=3,68. kullanmayanlara göre; sık (M=4,19. ve çok sık (M=4,30. kullananlar da çok az (M=3,88. kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem vermektedirler. 216 3.14.4. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.83. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve N M Hiç 162 3,7945 Çok az 166 3,8843 Biraz 232 3,9437 Sık 118 3,8166 Çok sık 122 4,0451 Total 800 3,8979 F Sig 2,43 .046 Sosyal Medya aidiyet faktörü Uygulama ve aidiyet faktörüne önem verme ile dini bilgi kaynağı olarak sosyal medyayı kullanma sıklığı arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (F=2,43; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 43. Tablo: 3.84., sosyal medyayı dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar (M=4,04. hiç (M=3,79. kullanmayanlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem vermektedirler. 217 3.14.5. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.84. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve N M Hiç 117 3,8248 Çok az 138 3,7769 Biraz 208 3,8578 Sık 153 3,8469 Çok sık 184 4,1227 Total 800 3,8979 F Sig 5,52 .000 Ġnternet aidiyet faktörü Uygulama ve aidiyet faktörüne önem verme ile dini bilgi kaynağı olarak internet kullanma sıklığı arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (F=5,52; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 44. Tablo: 3.85., interneti dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar (M=4,12., hiç (M=3,82., çok az (M=3,77., biraz (M=3,85. ve sık (M=3,84. kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem vermektedirler. 218 3.14.6. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.85. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve N M Hiç 267 3,7523 Çok az 204 3,8505 Biraz 179 3,9864 Sık 78 3,9936 Çok sık 72 4,2480 Total 800 3,8979 F Sig 7,51 .000 Dergi aidiyet faktörü Uygulama ve aidiyet faktörüne önem verme ile dini bilgi kaynağı olarak dergi kullanma sıklığı arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (F=7,51; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. 45. Tablo: 3.86., dergiyi dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar (M=4,24., hiç (M=3,75. ve çok az (M=3,85. kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem vermektedirler. 3.14.7. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Kitap Okuma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.86. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Kitap Okuma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve N M Hiç 78 3,6419 Çok az 72 3,6954 Biraz 168 3,9137 Sık 181 3,7443 Çok sık 301 4,0961 Total 800 3,8979 F Sig 10,82 .000 Kitap aidiyet faktörü 219 Uygulama ve aidiyet faktörüne önem verme ile dini bilgi kaynağı olarak kitap kullanma sıklığı arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (F=10,82; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 46. Tablo: 3.87., kitabı dini bilgi kaynağı olarak çok sık (M= 4,09. kullananlar, hiç (M=3,64., çok az (M=3,69. ve sık (M=3,74. kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem vermektedirler. 3.14.8. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cemaati Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.87. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cemaati Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve N M Hiç 363 3,6124 Çok az 125 3,8697 Biraz 148 4,0787 Sık 72 4,2758 Çok sık 92 4,4759 Total 800 3,8979 F Sig 38,20 .000 Cemaat aidiyet faktörü Uygulama ve aidiyet faktörüne önem verme ile dini bilgi kaynağı olarak cemaat kullanma sıklığı arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (F=38,20; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 47. Tablo: 3.88., cemaati dini bilgi kaynağı olarak çok az (M=3,86. ve biraz (M=4,07. kullananlar hiç (M=3,61. kullanmayanlara göre; sık (M=4,27. kullananlar, hiç (M= 3,61. ve çok az (M=3,86. kullananlara göre; çok sık (M=4,47. kullananlar ise hiç (M=3,61 ), çok az (M=3,86. ve biraz (M=4.07. kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem vermektedirler. 220 3.14.9. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Yakın ArkadaĢ Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.88. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Yakın ArkadaĢ Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve aidiyet N M Hiç 64 3,3650 Çok az 102 3,6113 Biraz 254 3,8661 Sık 231 3,9978 Çok sık 149 4,2220 Total 800 3,8979 F Sig 20,98 .000 Yakın ArkadaĢ Çevresi faktörü Uygulama ve aidiyet faktörüne önem verme ile dini bilgi kaynağı olarak yakın arkadaĢ çevresini kullanma sıklığı arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (F=20,98; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 48. Tablo: 3.89., yakın arkadaĢ çevresini dini bilgi kaynağı olarak biraz (M=3,86. ve sık (M=3,99. kullananlar hiç (M=3,36. ve çok az (M=3,61. kullananlara; çok sık (M=4,22. kullananlar da hiç (M=3,36. kullanmayan, çok az (M=3,61. kullanan, biraz (M=3,86. kullanan ve sık (M=3,99. kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem vermektedirler. 221 3.14.10. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Aile Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.89. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Aile Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve aidiyet N M Hiç 50 3,1286 Çok az 77 3,7263 Biraz 205 3,7780 Sık 224 3,9834 Çok sık 244 4,1317 Total 800 3,8979 F Sig 23,62 .000 Aile faktörü Uygulama ve aidiyet faktörüne önem verme ile dini bilgi kaynağı olarak aile çevresini kullanma sıklığı arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (F=23,62; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek. 49. Tablo: 3.90., aile çevresini dini bilgi kaynağı olarak çok az (M=3,72. kullananlar hiç (M=3,12. kullanmayanlara göre; biraz (M=3,77. kullananlar hiç (M=3,12. kullanmayanlara göre; sık (M=3,98. kullananlar hiç (M=3,12. kullanmayan ve biraz (M=3,77. kullananlara göre; çok sık (M=4,13. kullananlar ise, hiç (M=3,12., çok az (M=3,72. ve biraz (M=3,77. kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem vermektedirler. 222 3.14.11. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cami Ġmamını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.90. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cami Ġmamını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve aidiyet N M Hiç 291 3,6195 Çok az 188 3,9605 Biraz 130 4,0302 Sık 96 4,0670 Çok sık 95 4,2744 Total 800 3,8979 F Sig 19,45 .000 Cami Ġmamı faktörü Uygulama ve aidiyet faktörüne önem verme ile dini bilgi kaynağı olarak cami imamını kullanma sıklığı arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (F=19,45; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 50. Tablo: 3.91., cami imamını dini bilgi kaynağı olarak çok az (M=3,96. kullananlar hiç (M=3,61. kullanmayanlara göre; biraz (M=4,03. kullananlar hiç (M=3,61. kullanmayanlara göre; sık (M=4,06. kullananlar hiç (M=3,61. kullanmayanlara göre; çok sık (M=4,27. kullananlar ise hiç (M=3,61. kullanmayan ve çok az (M=3,96. kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem vermektedirler. 223 3.14.12. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı’nı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.91. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı’nı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve aidiyet N M Hiç 331 3,6239 Çok az 173 3,9732 Biraz 153 4,1018 Sık 69 4,1522 Çok sık 74 4,2886 Total 800 3,8979 F Sig 22,65 .000 BaĢkanlığı Diyanet ĠĢleri faktörü Uygulama ve aidiyet faktörüne önem verme ile dini bilgi kaynağı olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı kullanma sıklığı arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (F=22,65; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 51. Tablo: 3.92., Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı dini bilgi kaynağı olarak çok az (M=3,97. kullananlar hiç (M=3,62. kullanmayanlara göre; biraz (M=4,10. kullananlar hiç (M=3,62. kullanmayanlara göre; sık (M=4,15. kullananlar hiç (M=3,62. kullanmayanlara göre; çok sık (M=4,28. kullananlar ise hiç kullanmayan (M=3,62. ve çok az (M=3,97. kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem vermektedirler. Tablo: 3.81, Tablo: 3.82, Tablo: 3.83, Tablo: 3.84, Tablo: 3.85, Tablo: 3.86, Tablo: 3.87, Tablo: 3.88, Tablo: 3.89, Tablo: 3.90, Tablo: 3.91 ve Tablo: 3.92,‟de ortaya çıkan veriler, metodoloji bölümünde anılmıĢ olan “Seçmenlerin dinî bilgilenmede yararlandıkları kaynaklar ile uygulama ve aidiyet faktörleri arasında nasıl bir iliĢki vardır?” Ģeklindeki 6 no‟lu araĢtırma sorusuna cevap teĢkil etmektedir. Buna göre televizyonu dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananların hiç kullanmayan ve çok az kullananlara göre; gazeteyi çok sık kullananların biraz kullananlar, hiç, çok az ve sık kullananlara göre; radyoyu çok az, biraz, sık ve çok sık kullananların hiç kullanmayanlara, sık ve çok sık kullananların çok az kullananlara göre; sosyal medyayı çok sık kullananların hiç kullanmayanlara göre; interneti çok sık kullananların, hiç, çok 224 az, biraz ve sık kullananlara göre; dergiyi çok sık kullananların hiç ve çok az kullananlara göre; kitabı çok sık kullananların hiç, çok az ve sık kullananlara göre; cemaati çok az ve biraz kullananların hiç kullanmayanlara, sık kullananların, hiç ve çok az kullananlara, çok sık kullananların hiç, çok az ve biraz kullananlara göre; yakın arkadaĢ çevresini biraz ve sık kullananların hiç ve çok az kullananlara, çok sık kullananların hiç kullanmayan, çok az, biraz ve sık kullananlara göre; aile çevresini çok az kullananların hiç kullanmayan, biraz kullananlar ve hiç kullanmayanlara, sık kullananların hiç kullanmayan ve biraz kullananlara, çok sık kullananların hiç, çok az ve biraz kullananlara göre; cami imamını çok az kullananların hiç kullanmayanlara, biraz kullananların hiç kullanmayanlara, sık kullananların hiç kullanmayanlara, çok sık kullananların hiç kullanmayan ve çok az kullananlara göre ve Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı çok az kullananların hiç kullanmayanlara, biraz kullananların hiç kullanmayanlara, sık kullananların hiç kullanmayanlara, çok sık kullananların ise hiç kullanmayan ve çok az kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörlerine daha fazla önem vermekte oldukları anlaĢılmaktadır. 3.15. UYGULAMA VE AĠDĠYET FAKTÖRÜ ĠLE SĠYASAL BĠLGĠLENMEDE KULLANILAN ARAÇ ĠLĠġKĠSĠ 3.15.1. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.92. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve N M Hiç 89 4,1878 Çok az 94 3,9734 Biraz 149 3,8082 Sık 211 3,8829 Çok sık 257 3,8341 Total 800 3,8979 F Sig 4,47 ,001 Sosyal Medya aidiyet faktörü 225 AraĢtırmaya katılanların siyasal bilgi kaynağı olarak sosyal medyayı kullanım sıklığına göre “uygulama ve aidiyet ” faktörüne verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=4,47; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 52. Tablo: 3.93., sosyal medyayı hiç kullanmayanlar (M=4,18., biraz (M=3,80., sık (M=3,88. ve çok sık (M=3,83. kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. 3.15.2. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.93. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve N M Hiç 88 4,1039 Çok az 85 3,9857 Biraz 116 3,8220 Sık 211 3,8199 Çok sık 300 3,8967 Total 800 3,8979 F Sig 2,72 ,028 Ġnternet aidiyet faktörü AraĢtırmaya katılanların siyasal bilgi kaynağı olarak interneti kullanım sıklığına göre “uygulama ve aidiyet ” faktörüne verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=2,72; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 53. Tablo: 3.94., interneti hiç (M=4,10. kullanmayanlar sık (M=3,81. kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. 226 3.15.3. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Aile ve Yakın Çevreyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablo: 3.94. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Aile ve Yakın Çevreyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Uygulama ve N M Hiç 69 3,7795 Çok az 100 3,6086 Biraz 268 3,8859 Sık 188 3,8864 Çok sık 175 4,1404 Total 800 3,8979 F Sig 8,71 ,000 Aile ve Yakın Çevre aidiyet faktörü AraĢtırmaya katılanların siyasal bilgi kaynağı olarak aile ve yakın çevreyi kullanım sıklığına göre “uygulama ve aidiyet ” faktörüne verdikleri önem anlamlı farklılık göstermektedir (F=8,71; df=4; p< .05.. Çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde (Bkz. Ek 54. Tablo: 3.95., aile ve yakın çevreyi biraz (M=3,88. ve çok az (M=3,60. kullananlar çok az (M=3,60. kullananlara göre; çok sık (M=4,14. kullananlar ise hiç (M=3,77. kullanmayan, çok az (M=3,60., biraz (M=3,88. ve sık (M=3,88. kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem atfetmektedirler. Tablo: 3.93, Tablo: 3.94 ve Tablo: 3.95‟te ortaya çıkan veriler, metodoloji bölümünde anılmıĢ olan “Seçmenlerin siyasal bilgilenmede kullandıkları araçlar ile uygulama ve aidiyet düzeyleri arasında anlamlı bir farklılaĢma var mıdır?” Ģeklindeki 8 no‟lu araĢtırma sorusuna cevap teĢkil etmektedir. Buna göre göre sosyal medyayı hiç kullanmayanların biraz, sık ve çok sık kullananlara göre; interneti hiç kullanmayanlar sık kullananlara göre; aile ve yakın çevreyi biraz kullananların çok az kullananlara göre; çok sık kullananların ise hiç kullanmayan, çok az, biraz ve sık kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörüne daha fazla önem atfetmekte oldukları görülmektedir. 227 SONUÇ Günümüz dünyasında bilgi inanılmaz bir hızla birikmekte, yayılmakta, son derece düĢük maliyetlerle küresel ölçekte anlık olarak paylaĢılmaktadır. Siyaset kurumu, herkesin gereksinim duyduğu her türlü bilgiye böylesine büyük bir kolaylıkla eriĢebildiği çağdaĢ bir topluma ve onun yargılarına karĢı daha duyarlı ve saygılı davranmak zorundadır. Halkoyuna dayanan demokratik siyasal rejimlerde siyaset kurumunun iĢleyiĢinde belirli bir Ģeffaflığın varlığı genel kabul görmüĢ bir uygulamadır. Sonuçta seçilmiĢ olan iktidarın alacağı her türlü kararın, seçmen kitlelerin günlük yaĢamında olumlu veya olumsuz birer yansıması olmaktadır. Bu bağlamda siyasal erki belirleyen, sonrasında ise onun karar ve uygulamalarından bir Ģekilde etkilenen bu toplumsal kesimlerin, yönetimin karar oluĢturma süreçlerine müdahil olma giriĢimleri anlaĢılabilir olduğu kadar meĢrû olarak da görülmek zorundadır. Dolayısıyla, siyasal halkla iliĢkilerde yönetimin görüĢlerini, siyasal gündemi ve resmî karar alma süreçlerini etkilemeye yönelik çaba içinde olan birçok aktörün varlığından söz etmek olasıdır. Bu aktörlerden en önemlisi, pek çok yerleĢik kurum, sosyolojik cemaat, sivil toplum örgütleriyle bizzat din kurumudur. Siyasal halkla iliĢkilerde din kurumunun taĢıdığı önem sadece geleneksel anlamda yerleĢik kurumsal yapısından değil, daha çok toplumsal hafıza ve bilinci belirleyen ana aktör olmasından kaynaklanmaktadır. Öyle ki, bir siyasal partinin toplumun varoluĢ algısı ve yaĢam felsefesini kurup Ģekillendiren dine sırtını dönerek siyasal iktidara ulaĢması nerdeyse olanaksızdır. Doğal olarak siyasal partilerin halkla iliĢkiler politikalarında dinin ayrıcalıklı bir yeri, hatta bir tür dokunulmazlığı vardır. Bu yüzdendir ki, parti lider ve adayları özellikle seçim kampanyaları sırasında dindar veya en azından dinle barıĢık görünme hassasiyeti ve dindar aday gösterme eğilimi içindedir. Seçmen davranıĢında dinî inançların rolünü ortaya çıkarmayı hedefleyen bu çalıĢmanın birinci ve ikinci bölümleri, literatür taramasına dayanan teorik araĢtırma sonuçlarından oluĢmaktadır. ÇalıĢmanın üçüncü bölümü, ilk iki bölümde incelenmiĢ olan “Seçmen davranıĢında dinî inançların rölü” kapsamında ortaya konmuĢ olan teorik yapılanmaya koĢut olarak seçmen davranıĢında dinî inançların rolünü açığa çıkarmak amacıyla, 2014 yılının Ekim ve Kasım aylarında Ġç Anadolu Bölgesinin Büyük ġehirleri Ankara, EskiĢehir, Konya ve Kayseri il merkezlerinde 800 kiĢi ile yüz yüze anket uygulaması ile ampirik bir çalıĢma yapılmıĢtır. Söz 228 konusu araĢtırma için öncelikle 94 adet anket sorusu hazırlanmıĢ ve önce 50 kiĢilik anket sorusu formu basılarak 50 kiĢi ile ön test (pre-test) gerçekleĢtirilmiĢtir. Yapılan ön test çalıĢmasında her hangi bir olumsuzluk olmadığı değerlendirilmiĢ, böylece diğer 750 kiĢilik ankete araĢtırma evreninde devam edilmiĢtir. AraĢtırmaya katılan 800 deneğin sosyo-demografik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yaĢları, cinsiyetleri, meslekleri, eğitim durumları, medenî durumları, aylık gelirleri, anketin yapıldığı il ile ilgili sorular sorulmuĢ, ayrıca kendilerini siyasal açıdan nasıl tanımladıkları, oy verdikleri parti liderine bağlılık düzeyleri, siyasal konu ve kampanyalara ilgi düzeyleri, bir partiyi desteklemeleri konusunda hangi faktörlerin daha etkili olduğu, en son yapılan 2011 genel seçimlerinde hangi siyasal partiye oy verdikleri, 2014 yerel seçimlerinde hangi siyasal partiye oy verdikleri, gelecek hafta sonu seçim olsa hangi siyasal partiye oy verecekleri ile ilgili sorular sorulmuĢtur. Anketin sonraki bölümünde, seçmenin siyasal davranıĢlarında etkili olan olası en önemli kriterler esas alınarak, katılımcıların oy verme davranıĢlarının tespit edilmesi hedeflenmiĢtir. Bu bağlamda, katılımcıların hangi partiye neden oy verdikleri hususu, oy verme durumunda “partinin genel baĢkanı”, “adayı”, “ideolojisi”, “programı”, “tarihî geçmiĢi”, “propaganda faaliyetleri” ve “dine olan yaklaĢımı” gibi maddelerden hangilerini ne denli dikkate aldıkları saptanmıĢ; 2011 genel seçimlerinde, 2014 yerel seçimlerinde ve önlerindeki hafta sonu yapılacak olası bir genel seçimde kime oy verecekleri; kendilerini siyasal açıdan nasıl tanımladıkları; ardından inanç faktörü ile siyasal kimlikler arasındaki anlamlı iliĢkiler ortaya çıkarılmıĢtır. Buna göre, ankete katılan seçmenlerin 36.4 gibi büyük çoğunluğunun “ideoloji” seçeneğini iĢaretlediği, bu faktörü “parti programı”, “dine olan yaklaĢımı” ve “genel baĢkan” maddelerinin izlediği ortaya çıkmıĢtır. ÇalıĢmanın izleyen bölümlerinde sorulan sorulara verilmiĢ olan cevapların analizlerinde katılımcıların % 99,7‟sinin çeĢitli düzeylerde olmak kaydıyla kendisini “dindar” olarak kabul ettiği ortaya çıkmıĢ, seçmenlere tercih ettikleri siyasal kimlikler sorulmuĢ, sonrasında dindarlık düzeyleri ile siyasal kimlikleri arasındaki iliĢkinin niteliğini çözümlemeye yönelik analizler yapılmıĢtır. Bu analizler sonunda, seçmenlerin büyük bir kısmının sayısal sıraya göre kendini “milliyetçi”, “muhafazakâr” ve “siyasal Ġslamcı” olarak tanımladıkları, kendilerini “milliyetçi”, “muhafazakâr” ve “siyasal Ġslamcı” olarak tanımlayanların “sosyal demokrat”, “Marksist” ve “liberal” olarak tanımlayanlara göre; “liberal” ve “sosyal demokrat” olarak tanımlayanların ise 229 “Marksist” olarak tanımlayanlara göre inanç faktörlerine daha fazla önem atfettikleri anlaĢılmıĢtır. Anket verileri üzerinde yapılan faktör analizi, teorik çalıĢmada ağırlıklı olarak yer verilmiĢ olan ve dindarlık olgusunu “Belief” (Ġnanç), “Belonging” (Aidiyet) ve “Behaviour” (Uygulama) olmak üzere üç ana boyutuyla ele alarak “3B” Ģeklinde formüle etmiĢ olan Ryan Burge‟nin yaklaĢımına bire bir uyacak Ģekilde “aidiyet” ve “uygulama” boyutlarını çok belirgin Ģekilde ayırmaya olanak sağlamamıĢ olduğundan ötürü, son iki faktör tek maddede birleĢtirilerek “Ġnanç” ve “Aidiyet ve uygulama” Ģeklinde iki temel faktör ortaya konmuĢtur. Konuyla ilgili olarak bundan sonra yapılacak olan bilimsel çalıĢmalarda kullanılacak olan ölçeklerin hazırlanmasında batıda yaygın olan dinlerle Ġslam dininin inanç, aidiyet, uygulama ve benzeri kavramlara iliĢkin görüĢ ve eğilimleri arasındaki farklılıkların daha büyük bir özenle irdelenerek göz önünde bulundurulması yerinde olacaktır. Daha sonra katılımcıların inanç düzeyleri ile aylık gelir düzeyi, yaĢ ve eğitim düzeyi gibi demografik değiĢkenler arasındaki iliĢkileri çözümlemeye yönelik analizler yapılmıĢtır. Ortaya çıkan bu sonuçlara göre gelir düzeyleri açısından dindarlık düzeylerinde belirgin bir fark görülmezken, “az inançlı ya da inançlı olmayan” katılımcıların büyük çoğunluğunun gelir seviyesi yüksek insanlardan oluĢtuğu; çok inançlılar ile yaĢ arasında anlamlı iliĢkinin olmadığı, ancak yaĢ yükseldikçe çok inançlıların oranının kısmen düĢtüğü; eğitim düzeyine göre inanç faktörü diğer eğitim seviyelerinde çok belirgin bir fark göstermezken “Ġnançlı değil” ve “Az inançlı” kiĢilerin oranının lisansüstü eğitim aĢamasında bir hayli artıĢ gösterdiği anlaĢılmaktadır. Seçmenlerin siyasal tutum ve oy verme yargılarına katılma düzeyleri ile ilgili Aritmetik Ortalama Test‟inde seçmenlerin destekleyecekleri adayda en fazla “haram yememeye özen göstermesi”, en az ise “sakallı olması” maddesine eğilim gösterdikleri görülmüĢtür. Siyasal bilgilenmede baĢvurulan kaynaklarla ilgili yapılan analizlerde genel anlamda seçmenlerin en fazla televizyon, internet ve soysal medyadan yararlanırken, en az radyo, parti yayınları ve dergiden yararlandıkları anlaĢılmıĢtır. Cinsiyet değiĢkeni açısından bakıldığında gazeteyi erkekler kadınlardan, aile ve yakın çevreyi ise kadınlar erkeklerden daha fazla; medeni durum açısından bakıldığında sosyal medyayı, interneti, parti yayınlarını, parti teĢkilatlarını ve aile ve yakın çevreyi bekârlar evlilerden daha fazla kullanmaktadırlar. Dinî bilgilenmede baĢvurulan kaynaklarla ilgili yapılan analizlerde genel anlamda en fazla yararlanılan kaynağın kitap olduğu, onu aile, televizyon ve yakın arkadaĢ çevresinin izlediği; 230 diğer taraftan bu konuda en az baĢvurulan kaynakların radyo, Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı, cemaat ve dergi olduğu anlaĢılmaktadır. Bu bağlamda, seçmenlerin cinsiyetleri açısından bakıldığında radyoyu ve cemaati evliler bekârlardan, buna karĢılık sosyal medya, internet, kitap ve aileyi bekârlar evlilerden daha fazla kullanmaktadırlar. ÇalıĢmanın sonraki aĢamasında, kendini dindar biri olarak görme ile dinî bilgi kaynağı olarak bu kaynakları kullanma arasındaki iliĢkileri çözümlemeyi amaçlayan analizler yapılmıĢ ve elde edilen önemli bulgular aktarılmıĢtır. Buna göre, televizyonu dinî bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar hiç ve çok az kullananlara; gazeteyi çok sık kullananlar hiç, çok az ve sık kullananlara; radyoyu çok sık kullananlar hiç ve çok az kullananlara; interneti çok sık kullananlar biraz kullananlara; cemaati biraz kullananlar hiç kullanmayanlara, sık ve çok sık kullananlar hiç ve çok az kullananlara; yakın arkadaĢları biraz kullananlar, hiç kullanmayanlara, sık kullananlarla çok sık kullananlar hiç ve çok az kullananlara; aileyi biraz kullananlar, sık kullananlar ve çok sık kullananlar hiç kullanmayanlara; cami imamını çok az kullananlar, sık kullananlar ve çok sık kullananlar hiç kullanmayanlara; Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı ise çok az, biraz, sık ve çok sık kullananlar hiç kullanmayanlara göre kendilerini daha dindar görmektedirler. Daha sonra dindarlık düzeyleri ile politik tutum toplam puanları karĢılaĢtırılmıĢ ve ortalamalara bakıldığında dindarlık düzeyi artıkça politik tutum puanının da artmakta olduğu görülmüĢtür. Aynı Ģekilde, katılımcıların dindarlık düzeyleri ile politik konularla ilgili görüĢ ve tutumları hakkında vermiĢ oldukları cevaplar karĢılaĢtırılarak aradaki iliĢkiler çözümlenmeye çalıĢılmıĢtır. Buna göre, dindarlık düzeyi artıkça dindar kamu görevlilerinin sayısının artması gerektiği, kamu kurumlarında görev yapan memurların dinî inançlarının gereklerini özgürce yerine getirebilmeleri gerektiği, dinin devlet ve siyaset kurumlarını etkilemesi ve yönlendirmesinin iyi olduğu, dindar olmanın dini öne çıkaran partinin desteklenmesini gerekli kıldığı, desteklenecek olan adayın dindar biri olmasının, Allah inancının olmasının, kıyamet gününe inanıyor olmasının, Hz. Muhammed‟i son peygamber olarak kabul ediyor olmasının, vakit namazlarını düzenli olarak kılıyor olmasının, Ramazan oruçlarını tutuyor olmasının, zekâtını veriyor olmasının, Hacca gitmiĢ olmasının, sakallı olmasının, alkollü içki içmiyor olmasının, dinî faaliyet ve kurumlara destek olmasının, dindar bir çevresinin olmasının, haram yememeye özen göstermesinin, dindar kadroya önem vermesinin, konuĢmalarında dinî sembol ve söylemlere yer vermesinin ve Ģayet aday kadınsa baĢörtülü olmasının önemli olduğu yargılarına olan katılımın da artıĢ gösterdiği görülmüĢtür. 231 ÇalıĢmada, inanç faktörü ile 2011 Genel Seçimleri‟nde oy verilen parti iliĢkisi incelenmiĢ, 2011 genel seçimlerinde AKP‟ye oy verenlerin CHP ve Diğer seçeneğine oy verenlere ve 2014 yerel seçimlerinde AKP ve MHP‟ye oy verenlerin CHP ve Diğer seçeneğine oy verenlere göre inanç faktörüne daha fazla önem atfettikleri tespit edilmiĢtir. Ġnanç faktörü ile siyasal bilgilenmede kullanılan araç iliĢkisinin incelendiği kısımda ortaya çıkan diğer bir bulguya göre, sosyal medyayı hiç kullanmayanların çok sık kullananlara; dergiyi hiç kullanmayanların kullananlara; kamuoyu araĢtırmalarını hiç ve çok az kullananların sık kullananlara; aile ve yıkın çevreyi hiç kullanmayanların, biraz kullananların, sık kullananların ve çok sık kullananların çok az kullananlara göre; çok sık kullananların ise sık kullananlara göre inanç faktörlerine daha fazla önem verdikleri görülmüĢtür. Seçmenlerin dinî bilgilenmede yararlandıkları kaynaklarla kendilerini “dindar” olarak tanımlama düzeyleri arasındaki iliĢkilere bakıldığında, televizyonu dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar hiç ve çok az kullananlara; gazeteyi dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar hiç, çok az ve sık kullananlara; radyoyu dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar, hiç ve çok az kullananlara; interneti dini bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlar, biraz kullananlara; cemaati dini bilgi kaynağı olarak biraz kullananlar hiç kullanmayanlara, sık ve çok sık kullananlar hiç ve çok az kullananlara; yakın arkadaĢları dini bilgi kaynağı olarak biraz kullananlar hiç kullanmayanlara, sık kullananlar çok sık kullananlar, hiç ve çok az kullananlara; aileyi dini bilgi kaynağı olarak biraz kullananlar sık kullananlara ve çok sık kullananlar hiç kullanmayanlara; cami imamını dini bilgi kaynağı olarak çok az kullananlar sık kullananlar, çok sık kullananlar ve hiç kullanmayanlara; Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı dini bilgi kaynağı olarak çok az, biraz, sık ve çok sık kullananlar hiç kullanmayanlara göre kendilerini daha “dindar” olarak görmektedirler. Diğer taraftan, “Uygulama ve Aidiyet Faktörü” ile dinî bilgi kaynağı olarak gazeteyi kullanma arasındaki iliĢki incelenmiĢ ve aynı Ģekilde yapılan çoklu karĢılaĢtırma tablosu incelendiğinde, gazeteyi dinî bilgi kaynağı olarak çok sık kullananlarla biraz kullananların hiç, çok az ve sık kullananlara; radyoyu dinî bilgi kaynağı olarak çok az, biraz, sık ve çok sık kullananların hiç kullanmayanlara, sık ve çok sık kullananların ise çok az kullananlara; sosyal medyayı dinî bilgi kaynağı olarak çok sık kullananların hiç kullanmayanlara; interneti dinî bilgi kaynağı olarak çok sık kullananların hiç, çok az, biraz ve sık kullananlara; dergiyi dinî bilgi kaynağı olarak çok sık kullananların, hiç ve çok az kullananlara; kitabı dinî bilgi kaynağı olarak çok sık kullananların hiç, çok az ve sık kullananlara; cemaati dinî bilgi kaynağı olarak çok az ve 232 biraz kullananların hiç kullanmayanlara, sık kullananların hiç ve çok az kullananlara, çok sık kullananların ise hiç, çok az ve biraz kullananlara; yakın arkadaĢ çevresini dinî bilgi kaynağı olarak biraz ve sık kullananların hiç ve çok az kullananlara, çok sık kullananların ise hiç kullanmayan, çok az kullanan, biraz kullanan ve sık kullananlara; aile çevresini dinî bilgi kaynağı olarak çok az kullananların hiç kullanmayanlara, biraz kullananların hiç kullanmayanlara, sık kullananların hiç kullanmayan ve biraz kullananlara, çok sık kullananların ise, hiç, çok az ve biraz kullananlara; cami imamını dinî bilgi kaynağı olarak çok az kullananların hiç kullanmayanlara, biraz kullananların hiç kullanmayanlara, sık kullananların hiç kullanmayanlara, çok sık kullananların ise hiç kullanmayan ve çok az kullananlara; Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı‟nı dinî bilgi kaynağı olarak çok az kullananların hiç kullanmayanlara, biraz kullananların hiç kullanmayanlara, sık kullananların hiç kullanmayanlara, çok sık kullananların ise hiç kullanmayan ve çok az kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörlerine daha fazla önem verdikleri tespit edilmiĢtir. Son olarak Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile siyasal bilgilenmede kullanılan araç iliĢkisi incelenmiĢ ve sosyal medyayı hiç kullanmayanların biraz, sık ve çok sık kullananlara; interneti hiç kullanmayanların sık kullananlara; aile ve yakın çevreyi biraz ve çok az kullananların çok az kullananlara, çok sık kullananların ise hiç kullanmayan, çok az, biraz ve sık kullananlara göre uygulama ve aidiyet faktörlerine daha fazla önem atfettikleri tespit edilmiĢtir. Mevcut saha araĢtırmasında, metodoloji bölümünde “araĢtırma soruları” olarak ortaya konmuĢ olan on bir temel soruya cevap bulunması amaçlanmıĢtır. ÇalıĢmanın teorik kısmında ulaĢılan bütün bilgiler ve saha araĢtırmasında elde edilen veriler üzerinde yapılan analizler sonucunda ortaya çıkan bilimsel bulgulara göre söz konusu araĢtırma sorularının cevapları, aynı alanda daha sonra yapılacak olan çalıĢma ve araĢtırmalarla test edilmek üzere, metin içindeki her bölümün sonunda özet olarak sunulmuĢtur. Anket verileri üzerinde yapılan analizler sonunda ulaĢılmıĢ olan en somut ve önemli sonuç, dindarlık düzeyi arttıkça dini öne çıkaran siyasal partilere yönelik ilginin ve destekleyici politik tutumların güçlendiği, baĢka bir deyiĢle dinî inançların seçmen davranıĢları üzerinde kayda değer bir etkisinin olduğu yönündeki bulgu olmuĢtur. 233 KAYNAKÇA Abogunrin, S. O. (1984.. “Towards a Unifying Political Ideology and Peaceful Coexistence in Nigeria: A Christian View”, in Onaiyekan, J. O (Ed), Religion, Peace and Unity in Nigeria, Ibadan, NACS. Abramowits A. I. ve Saunders K. L. (2006.. “Exploring the Basis in Partisanship in the American Electorate: Social Identification versus Ideology”, Political Research Quarterly, S. 59 (2., s.175-187. Abramson, P. R., Aldrich, J. H., ve Rohde, D. W. (1994.. Change and Continuity in the 1992 Elections, Congressional Quarterly Press, Washington, D.C., U.S.A. Abubakre, R. D. (1984.. “Islam Nostrum for Religious Tolerance in Polity of a MultiReligious State: The Nigerian Experience”, Onaiyekan, J. O. (Ed), Religion, Peace and Unity in Nigeria, Ibadan, NACS. Ahmadi , A., Amidian, M. ve Ahghar, Ghodsi (2013.. “The relationship between religious attitude and social status with self-regulation”, International Research Journal of Applied and Basic Sciences, Science Explorer Publications, C. 6, S. 7, s. 923-929. Akgün, B. (2006.. Türkiye‟de Seçmen DavranıĢı, Partiler ve Siyasal Güven, Nobel Akademik Yayıncılık, Ġstanbul. Alford, B. (1981.. Religion and Politics, in Roland Roberts (Ed) Sociology of Religion, Penguin Publishing House, Canada. Alford, J. R., Funk, C. L. ve Hibbing, J. R. (2005.. “Are Political Orientations Genetically Transmitted?”, American Political Science Review, S. 99, s. 153-167. Al Gore (1992.. Earth in the Balance: Ecology and the Human Spirit, Houghton Mifflin, Boston, U.S.A. 234 Allen, D. (2001.. “Eliade‟s View of The Study of Religion as the Basis for Cultural and Spiritual Renewal”, Changing Religious World and End of Eliade, Ed. Brian S. Rennie, New York. Allport, G. ve Ross, J. (1967.. Personal Religious Orientation and Prejudice. Journal of Personality and Social Psychology, S. 5, s. 432-443. Ammerman, N. ve Farnsley A. (1997.. Congregation and community, Rutgers University Press, Piscataway, U.S.A. Andrei, T., RoĢca, I. Gh., Stancu S. ve Iacob, A. I. (2008.. “The Influence of the Religious Factors On the Electoral Option-Quantitative Analysis”, Journal for the Study of Religions and Ideologies, C. 7, S. 21, s. 20-43. Anonymous (1996.. “Religion Shapes Political Thinking”, The Christian Century, Oct 16, 1996; S. 113, s. 29; ProQuest Central s. 958. Anonymous (1995.. “America and Religion: The Counter-Attack of God”, The Economist 336.7922, (Jul 8, 1995., s. 19-21. Antunes, R. (2010.. “Theoretical Models of Voting Behaviour”, Escola Superior de Educação-Instituto Politécnico de Coimbra, Exedra, S. 4, s. 164. Ardelt, M. (2003.. “Effects of Religion and Purpose in Life on Elders‟ Subjective WellBeing and Attitudes Toward death”, Journal of Religious Gerontology, C. 14, S. 4, s. 57-59. Arslan, A. (2002.. Felsefeye GiriĢ, Vadi Yayınları, Ankara. Arslan, A. (1995.. Ġslam, Demokrasi, Türkiye, Liberal DüĢünce Topluluğu Yayınları, Ankara. Asad, M. (2012.. “Between Religion and Politics, Islam & Science”, New York University, C. 10. S. 1, s. 77-88. Atkinson, A. B., Piketty, T., ve Saez, E. (2011.. “Top Incomes in the Long Run of History”, Journal of Economic Literature, S. 49, s. 3-71. 235 Aydın, M. (1994a). Din Felsefesi, Selçuk Yayınları, Ankara. Aydın, M. (2000a). Din Fenomeni, Damla Ofset Matbaacılık, Konya. Aydın, M. (2000b). Dinler Tarihine GiriĢ, Damla Ofset Matbaacılık, Konya. Aydın, K. ve Özbek V. (2004.. “Ailenin Seçmen DavranıĢları Üzerindeki Etkisi”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 2, s. 165-168. Baalbaki, R. (1991.. “Quest for Understanding”, American University Press, Beirut, Lebanon, s. 185-202. Bahar, H. Ġ. (2009.. Sosyoloji, Usak Yayınları, Ankara. Bakunin, M. (2000.. Tanrı ve Devlet, (Çev: Sinan Ergün), Öteki Yayınları, Ankara. Balcı, ġ. (2005.. “Politik Kampanyalarda Ġmaj Yönetimi (Genç Parti Örneği)”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 9, s. 143-161. Ball A. R. ve Peters B. G. (2005.. Modern Politics and Government, 7th Edition, Palgrave Macmillan Publishing House, Houndmills and New York, U.S.A. Bağkıran, S. (1983.. Karar Verme, Der Yayınları, Ġstanbul. Barbier, M. (1999b). Modern Batı DüĢüncesinde Din ve Siyaset, Kaknüs Yayınları, Ġstanbul. Barbier, M. (1999a). Araçsal YaklaĢım, Dinin Siyasete Tabi Kılınması, (Çev. Özkan Gözel), Modern Batı DüĢüncesinde Din ve Siyaset, Kaknüs Yayınları, Istanbul. Barna, G. (1994.. Virtual America: What Every Church Leader Needs To Know About Ministering In An Age of Spiritual and Technological Revolution, Regal Books, 1957 Eastman Avenue Ventura, California, U.S.A. Barro, R. ve McCleary, R. (2003.. “Religion and Economic Growth Across Countries”, American Sociological Review, C. 68, S. 5, s. 760-781. 236 Bartels, L. M. (1993.. “Messages Received: The Political Impact of Media Exposure”, American Political Science Review, C. 87, S. 2, s. 267-285. Bartels, L. M. (2008.. “The Study of Electoral Behavior”, Department of Politics and Woodrow Wilson School of Public and International Affairs, Princeton University, Forthcoming (in much-abbreviated form) in Jan E. Leighley, ed., The Oxford Handbook of American Elections and Political Behavior, August, s. 3-7. Barvosa-Carter, E. (2004.. Politics and the U.S. Latina and Latino Religious Experience, in Hector Avalos Ed. Introduction to the U.S. Latina and Latino Religious Experience, Brill Academic Publishers, Boston, U.S.A. Basten, C ve Betz, Frank (2011.. “Marks Vs. Weber-Does Religion Affect Politics and the Economy”, European Central Bank-Eurosystem, Working Paper Series, S. 1393, s. 26. BaĢlevent, C., Kırmanoğlu, H. ve ġenatalar, B. (2005.. “Empirical Investigation Of Party Preferences And Economic Voting In Turkey”, European Journal of Political Research, C. 44, S. 4, s. 26-31. Bauberot, J. (2000.. Dünyada Laiklik, Dergâh yayınları, Ġstanbul. Bayraktutar, M. (2011.. “Suç Önlemede Dinî ve Ahlakî Değerlerin Rolü”, Suç Önleme Sempozyumu, 7-8 Ekim 2011, s. 9-10. Bélanger, É. ve Stephenson, L. B. (2010.. “Canada Compared: Voting Behaviour”, Montreal, June, C. 1, S. 3, s. 7-9. Bell, D. (1999.. The Coming of Post-Industrial Society, Basic Books, New York, U.S.A. Bellah, R. ve Hammond, P. E. (1980.. Varieties of Civil Religion, Harper and Row Publications, New York, U.S.A. Bennett, W. L. (2000.. Politik Ġlizyon ve Medya, Nehir Yayınları, Ġstanbul. Benson, T. L. (2002.. Akademik Bir Disiplin Olarak Din ÇalıĢmaları, Batıda Din ÇalıĢmaları, Der.-Çev.: Ömer Mahir Alper, Metropol Yayınları, Ġstanbul. 237 Benson, P. ve Williams, D. (1982.. Religion on Capitol Hill: Myths and Realities, Harper & Row, New York City, U.S.A. Beren, F. (2013.. “Seçmen Tercihine Etki Eden Faktörler ve Seçim Güvenliği: ġanlıurfa Ġli Örneği”, Akademik Ġncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries), C. 8, S. 1, s. 193197. Bergan, A. ve McConatha, J. T. (2000.. “Religiosity and Life Satisfaction, Activities, Adaptation and Aging”, C. 24, S. 3, s. 23-34. Berger, P. L. (1973.. The Social Reality of Religion, Penguin Books, Harmondsworth, London, United Kingdom. Berger, P. L. (1967.. The Sacred Canopy, Anchor Books, New York, U.S.A. Berger, P. L. (2009.. “Dinî ve Tolumsal Kurumların DeğiĢimi”, Din ve ModernlikToplumbilim Yazıları I, (Der. ve Çev. Adil Çiftçi), Ankara Okulu Yayınları, Ankara. Berger, P. L. (1999.. “Dinî Kurumlar”, Toplumbilim Yazıları, (Çev. A. Çiftçi), Anadolu Yayınları, Ġzmir. Berger, P. L. (1993.. Dinin Sosyal Gerçekliği, (Çev. A. CoĢkun), Ġnsan Yayınları, Ġstanbul. Berger P. L. (1999.. The Desecularization of the World-Resurgent Religion and World Politics, Ethics and Public Policy Center, Washington DC, U.S.A. Berkin, C. (2011.. “Making America, A History of the United States Since 1865”, Cengage Learning, S. 2, s. 629-632. Berkowitz, L. A. K. (2001.. “Religion and Voting Behaviour in Great Britain: A Reassessment”, British Journal of Political Science, C. 31, S. 3, s. 523-524. Bernhard H., Lorenza S. C., Claudia S., Anna M. B., Wery P. M. ve van den W. (2011.. “Religion and Action Control: Faith-Specific Modulation of the Simon Effect But Not StopSignal Performance”, Cognition, April, S. 7, s. 1-2. 238 Bianchi, U. (1975.. The History of Religions, E. J. Brill Publication, Leiden. Bilgrami, a (2011.. “Secularism: Its content and context”, social science research council, colombia university-SSRC working papers, s. 1. Billiet, J. (1992.. “Measuring Religious Involvement”, Leuven, K. U.: Department of Sociology (Working paper), s. 28. Bishop, S. ve Hoeffler, A. (2014.. “Free and Fair Elections-A New Database”, CSAE Working Paper WPS/2014, S. 14, s. 3. Blondel, J. (1970.. Voters, Parties and Leaders, Penguin Books, London, England. Blondel, J. (1972.. Comparing Political Systems, Preager Publishers, New York. Boiney, J. ve Paletz, D. L. (1991.. “In Search of the Model Model: Political Science Versus Political Advertising Perspectives on Voter DecisionMaking”, F. Biocca (ed), Television and Political Advertising, C. 1, s. 5. Psychologial Processes, Lawrence Erlbaum Associates: New Jersey, U.S.A. Bolay S. H. (2004.. Felsefeye GiriĢ, Akçağ Yayınları, Ankara. Bolce, L. ve DeMaio, G. (1999.. “The Anti-Christian Fundamentalist Factor in Contemporary Politics”, The Public Opinion Quarterly, S. 63, s. 508-542. Booth, K. (2007., Theory of World Security, Cambridge University Press, Cambridge, U.S.A. Boston, R. (2001.. “No King But Jesus?” Americans United for Separation of Church and State, Washington, DC. U.S.A. (February, 2001.. http://www.au.org/churchstate/cs2011.htm, Accessed 11/01/2003. Boteach, S. (1997.. “Face to Faith: Why Religion and Politics Must Never Mix”, The Guardian. Retrieved from http://search.proquest.com/docview, Apr, S. 12, s. 1-23. Botterman, S. ve Hooghe, M. (2009.. “The Christian Democratic Vote and Religious Belonging-The Relation between Religious Beliefs and Christian Democratic Voting and the 239 Individual and Community Level in Belgium”, Department of Political Science, Catholic University Leuven (Belgium), Paper presented at the 5th General Conference of the European Consortium for Political Research (ECPR), Potsdam, 10-12 September 2009, s. 4. Bozkurt, V. (2005.. DeğiĢen Dünyada Sosyoloji, Aktüel Yayınları, Ġstanbul. Brenner, P. (2011.. “Exceptional Behavior or Exceptional Identity?”, Public Opinion Quarterly, C. 75, S. 1, s. 19-22. Brinkerhoff, M. B. ve Mackie, M. M. (1993.. “Casting Off the Bonds of Organized Religion: A Religious-Careers Approach to the Study of Apostasy”, Review of Religious Research, S. 34, s. 235-258. Brinkerhoff, D. B., White, L. K. ve Ortega S. T. (2001.. Elements of Sociology, 4th Edition, Wadsworth Publishing House, Belmont, California, U.S.A. Brooks C., Nieuwbeerta P. ve Manza J. (2006.. “Celavage Based Voting Behaviour in Cross-National Perspective: Evidence from Six Post-War Democracies”, Social Science Research, C. 35, S. 1, s. 88-128. Bruce, S. (2003.. Politics and Religion, Polity Press, Oxford, United Kingdom. Bruce, S. (1992.. Religion and Modernization, Oxford University Press, Oxford, U.S.A. Bruce, S. (2002.. God is Dead: Secularization in the West, Blackwell Publishing House, Oxford, Great Britain. Buddenbaum, J. M. ve Staout, D. A. (1996.. Religion and Mass Media Use-A Review of the Mass Communication and Sociology Literature, Religion and Mass Media: Audiences and Adaptations, Ed. By Daniel A. Stout and Judith M. Buddenbaum, Sage Publications, Thosand Oak, U.S.A. Burge, R. (2011.. “Religion and Political Behavior: Studies of Political Tolerance, Voting, and Public Opinion, Dissertation Approval”, Department of Political Science, in the Graduate School, Southern Illinois University, Carbondale, August, 2011, s. 1-17. 240 Burnham, W. D. (1981.. “The 1980 Earthquake: Realignment, Reaction, or What?” s. 98140 in The Hidden Election: Politics and Economics in the 1980 Campaign, edited by Thomas Ferguson and Joel Rogers, Pantheon Publishing House, New York, U.S.A. Calvo, K., Maritnez, A. ve Montero, J. R. (2006.. “Religious Voting ın Portugal and Spain”, Working Papers, Dipartimento di studi sociali e politici, Üniversita delgi studi di Milano, S. 29, s. 19. Campbell, A., Converse, P. E., Miller, W. E. ve Stokes, D. E. (1960.. The American Voter, Theoretical Models of Voting Behaviour, New York, U.S.A. Campbell, A. (1970.. The Passive Citizen, Political Opinion and Behaviour, der. Edward Dreyer ve Walter Rosenbaum, Wadsworth Publishing Company, New York. Campbell, A., Philip E. C., Warren E. M. ve Donald E. S. (1980. [1960]. The American Voter, University of Chicago Press, Midway Reprint, Chicago, U.S.A. Canöz, K. (2010.. “Seçmen Tercihinde Aday Ġmajının Rolü: 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri Öncesinde Konya Seçmeni Üzerine Bir AraĢtırma”, Selçuk Üniversitesi ĠletiĢim Fakültesi Akademik Dergisi, C. 6, S. 2, ss. 95-114. Caplow, T. (1985.. “Contrasting Trends in European and American Religion”, Sociological Analysis, S. 46, s. 101-08. Carmines, E. G. ve James A. S. (1989.. Issue Evolution: Race and the Transformation of American Politics, Princeton University Press, New Jersey, U.S.A. Catt, H. (1996.. Voting Behaviour-A Radical Critique, Leicester University Press, London, United Kingdom. Cedeno, K. (1966.. “Is God Dead?”, Time magazine, Apr, S. 8, s. 43-46. Cesari, J. (2013.. “Religion and Diasporas: Challenges of the Emigration Countries”, Research Report Position Paper, Interact Research Report 2013/01, Migration Policy Center, European University Institute, Robert SchumanCenter Fpr Advanced Studies, s. 1-4. 241 Chadwick, O. (1975. The Secularization of the European Mind in the Nineteenth Century, Cambridge University Press, Cambridge, United Kingdom. Chatoupis, C. (2007.. “Decision Making in Physical Education: Theoretical Perspectives”, Studies in Physical Culture and Tourism, C. 14, S. 2, s. 195-204. Chaves, M. ve Gorski, P. S. (2001.. “Religious Pluralism and Religious Participation”, Annual Review of Sociology, S. 27, s. 261-281. Collins, T. (2007.. The Contribution of Religion to Society, Extracted from the Speech by Collins T. on May 31st 2007 as Archbishop of Toronto to the Empire Club of Canada, Canada. Conover, P. J. ve Stanley F. (1989.. “Candidate Perception in an Ambiguous World: Campaigns, Cues and Inference Processes”, American Journal of Political Science, C. 33, S. 4, s. 912-940. Converse, P. E. (1964.. Nature of Belief Systems in Mass Publics. In D. Apter (Ed.), Ideology and Discontent, Free Press, New York, U.S.A. Converse, P. E. (1966.. “Religion and Politics-The 1960 Election,” in Campbell vd., 1966, s. 96-124. Curtice, J. (2002.. “Survey Research and Electoral Change in Britain”, Crest Centre for Research into Electıons and Social Trends, The Centre for Research into Elections and Social Trends is an ESRC Research Centre based jointly at the National Centre for Social Research (formerly SCPR) and the Department of Sociology, Working Paper, Number. 96, March 2002, University of Oxford, England. Çağatay, S. (2002.. “The November 2002 Elections and Turkey's New Political Era”, Middle East Review of International Affairs (MERIA), C. 6, S. 4, s. 42-48. Çaha, Ö., M. Toprak ve Ġ. DalmıĢ (2002.. “Siyasal Parti Üyelerinde Siyasal Katılım Düze yi: Kırıkkale Örneği”, Der. Ö. Çaha, Seçmen DavranıĢı ve Siyasal Partiler, GendaĢ Yayınları, Ġsta nbul, s. 44‐115. 242 Chaves, Mark and Philip S. Gorski (2001.. “Religious Pluralism and Religious Participation”, Annual Review of Sociology, S. 27, s. 275. Çarkoğlu, A. (2011.. “Turkey‟s 2011 General Elections: Toward a Dominant Party System”, Insight Turkey, C. 13, S. 3, s. 43-62. Çarkoglu, A. ve Toprak, B. (2006.. Religion, Society and Politics in Changing Turkey, TESEV Publications, Ġstanbul. Çobanoğlu, ġ. (2007.. Suskunluk Sarmalı ve Siyasal ĠletiĢim, Fide Yayınları, Ġstanbul. Çüçen, K., Zafer M. Z., Esenyel A., (2009.. Varlık Felsefesi, Ezgi Kitabevi, Bursa. D'Antonio, W. V. (2011.. “Religion and Political Affiliation”, National Catholic Reporter, Oct 28-November 10, S. 48, s. 1; ProQuest Central, s. 25. Dalton, R. J. (1990.. “Religion and Party Alignment”, in R. Sankiaho, V. Yhdistys, and P. Pesonen (eds.), People and their Polities. Jyva¨skyla¨: Finnish Political Science Association, s. 66-88. Dalton, R. J. (1996.. Citizen Politics: Public Opinion and Political Parties in Advanced Western Democracies, 2nd edition, Chatham House, Londan, England. Damlapınar, Z. (2000.. “Basının Seçmen DavranıĢını Etkileme Süreci”, Selçuk ĠletiĢim Dergisi, C. 1, S. 2, s. 90-115. Damlapınar, Z. ve ġükrü, B. (2005.. “Seçmenin Zihnindeki Aday Ġmajını Belirleyen Etkenler: 28 Mart 2004 Yerel Seçimleri Alan AraĢtırması”, Selçuk ĠletiĢim Dergisi, C. 4, S. 1, s. 58-79. Darmofal D. ve Nardulli P. F. (2010.. “The Dynamics of Critical Realighments-An Analysis Across Time and Space”, Political Behaviour, C. 32, S. 2, s. 255-283. Dart, J. ve Allen, J. (2000.. Bridging the Gap: Religion and the News Media, First Amendment Center, Nashville, U.S.A. 243 De Neve, Jan-Emmanuel (2010.. “Ideological Change and the Economics of Voting Behavior in the US, 1920-2008”, The London School of Economics and Political Science, March 2010, C. 1, S. 2, s. 23. Denton, R. E. ve Woodward G. C. (1985.. Poltical Communication In Amarica, Praeger Publishers, New York. Der brug, W. v., Hobolt S. b. ve De Vreese, C. H. (2009.. “Religion and Party Choice in Europe”, West European Politics, C. 32, S. 6, s. 1266-1283. Destro, A. R. vd. (2010.. “Religious Expression in American Public L ife: A Joint Statement of Current Law”, Center For Religion and Public Affairs, Wake Forest University, Winston-Salem, (January 2010., s. 7. Devran, Y. (2003.. Siyasal Kampanya Yönetimi, Mesaj, Strateji ve Taktikler, Ġstanbul. Djupe, P. ve C. Gilbert (2006.. “The Resourceful Believer: Generating Civic Skills in Church”, The Journal of Politics, C. 68, S. 1, s. 116-127. Djupe, P. ve C. Gilbert (2002.. “The Political Voice of Clergy”, The Journal of Politics, C. 64, S. 02, s. 596-609. Dilber, F. (2012.. “Siyasal ToplumsallaĢmada Seçmenlerin Siyasal Tercihine Sosyal Unsurların Etkisi; Karaman Ġli Seçmenleri Üzerine Bir Alan AraĢtırması”, Akademik BakıĢ Dergisi, S. 32, s. 3-5. Diotallevi, L. (2002.. “Internal Competition in a National Religious Monopoly: The Catholic Effect and the Italian Case”, Sociology of Religion, C. 63, S. 2, s. 137-155. Dobbelaere, K. (1999.. “Towards an Integrated Perspective of the Processes Related to the Descriptive Concept of Secularization”, Sociology of Religion, C. 60, S. 3, s. 229-247. Doğan, A. ve Göker, G. (2010a). “Yerel Seçimlerde Seçmen Tercihi (29 Mart Yerel Seçimleri Elazığ Seçmeni Örneği)”, EskiĢehir Osmangazi Üniversitesi ĠĠBF Dergisi, C. 5, S. 2, s.159-187. 244 Doğan, A. ve Göker, G. (2010b). “Yerel Seçimlerde Aday Merkezli Siyasal Reklamlar (Elazığ Örneği)”, NEWSA Humanities, C. 5, S. 3, s. 45-48. Doğan, L. (1979.. “Din ve Toplum”, 1979 Yılı Sosyoloji Konferansları, Ġstanbul Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul. Downs, A. (1957.. An Economic Theory of Democracy, Harper Collins Publishers, New York, U.S.A. Dönmezer, S. (1978.. Sosyoloji, Ġ.T.Ġ.A. Nihat Sayar Yayın ve Yardım Vakfı Yayını, Ġstanbul. Dreisbach, D., L. (2002.. Thomas Jeffersion and the Wall of Separation Between Church and State, New York University Press, New York, U.S.A. Duin, J. (1992.. “Religion Beat Unpopular With Editors”, Editor & Publisher, C. 125, s. 52, 42. Durkheim, E. (1915; Translated from 1913 French Edition). The Elementary Forms of the Religious Life, Allen and Unwin, London, England. Durkheim, E. (1995.. The Elementary Forms of the Religious Life, Free Press, New York, U.S.A. Durkheim, E. (1912.. Elementary Forms of Religious Life, Translation: Joseph Swain Collier, 1961., [Originally published in French, 1912], New York, U.S.A. Durkheim, E. (1979.. Suicide: A Study In Sociology, Free Press, New York, U.S.A. Durkheim, E. (1987, 1972.. “Review of Guyau's L'irreligion de L'avenir”, Revue Philosophique, S. 23, s. 219-22. Eliade, M. (2003.. Dinler Tarihine GiriĢ, Kabalcı Yayınları, Ġstanbul. Ellison, C. (1991.. “Religious Involvement and Subjective Well-Being, Journal of Health and Social Behavior”, C. 32, S. 1, s. 80-99. 245 Ellison, C., Gay, D. ve Glass, T. (1989.. “Does Religious Commitment Contribute to Individual Life Satisfaction?”, Social Forces, S. 68, s. 100-123. Engels, F. (2003.. Anti-Dühring, Sol Yayınları, Ġstanbul. Erkan, R. ve Bağlı, M. (2005.. “Diyarbakır‟da Seçmen DavranıĢı ve Seçmen DavranıĢının OluĢmasında Yerel Medyanın Rolü”, Selçuk ĠletiĢim, C. 3, S. 4, s.181-196. Eser, Hamza Bahadır (2012.. “Dinin Siyasal DavranıĢlar Üzerindeki Etkisi: Antalya Örnek Olay AraĢtırması”, Gazi Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 14/3 (2012., S. 97, s. 136. Esmer, Y. (2002.. “At The Ballot Box: Determinants Of Voting Behavior in Turkey”, (Ed: Y. Esmer ve S. Sayarı), Politics, Parties and Elections in Turkey, Lynn Rienner, Boulder, U.S.A. Fichter, J. (2002.. Sosyoloji Nedir?, Çev.: Nilgün Çelebi, Anı Yayıncılık, Ankara. Finke, R. (1992.. An Unsecular America, In Religion and Modernization, Clarendon Press, Oxford, England. Finke, R. ve Iannaccone, L. R. (1994.. “The Illusion of Shifting Demand: Supply-Side Explanations For Trends and Change In the American Religious Market Place”, Annals of the American Association of Political and Social Science, S. 527, s. 27-39. Fiorina, M. P., Abrams, S. J., ve Pope, J. C. (2006.. Culture War? The Myth of a Polarized America (2nd ed), Pearson Longman, New York, U.S.A. Fiorina, M. P. (1997.. Voting Behavior-Perpectives on Public Choice, Ed. by: Dennis C. Mueller, Cambridge University Press, Cambridge, U.S.A. Fitzgerald, M. (1993.. Minorities Managing Minorities, Editor & Publisher, S. 124, s. 2829. Fore, W. F. (1990.. Television and Religion: The Shaping of Faith, Values and Culture, Friendship Press, New York, U.S.A. Forman, E. H. ve Selly, M. A. (2001.. Decisions by Objectives, World Scientific, U.S.A. 246 Forster, A. D. (2008.. “Religion, Voting Behaviour and Electoral Context in Contemporary U.S. Presidential Elections”, 2008 Annual Meeting of the Southern Political Science Association, New Orleans L.A., January 10-12, s. 15-16. Fowler, R. B. ve Allen D. H. (1995.. Religion and Politics in America: Faith, Culture, and Strategic Choices, Westview Press, Boulder, Colorado, U.S.A. Frank, T. (2004.. What‟s the Matter with Kansas? How Conservatives Won the Heart of America, Henry Holt and Company, New York, U.S.A. Freud, S. (1978.. The Future of a Dream, Translated by Hashem Razi, Asia Publications, Tehran, Iran. Frishammar, J. (2003.. “Information Use in Strategic Decision Making”, Manageme nt Decision, C. 41, No: 4, s. 318-326. Froese, P. ve Bader, C. D. ve (2005.. “Images of God: The effect of personal theologies on moral attitudes, political affiliation, and religious behavior”, IJRR, S. 1, s. 11 Froese, P. ve Bader, C. D. (2010.. America's Four Gods: What We Say about God and What That Says about US, Oxford University Press, Oxford, U.S.A Froese, P. (2014.. “Religion and American Politics from a Global Perspective”, Department of Sociology, Baylor University, 23 May 2014; in revised form: 12 July 2014 /Accepted: 15 July 2014 /Published: 29 July 2014, S. 5, s. 648–662. Frohock, F. H. (1967.. The Nature of Political Inquiry, The Dorsey Press, Chicago, U.S.A. Fromm, E. (1950.. Psychoanalysis and Religion, New Haven: Yale University Press, U.S.A. Fukuyama, Y. (1960.. “The Major Dimensions of Church Membership”, Review of Religious Research, S. 2, s. 154-161. Fukuyama, F. (1992., The End of History and the Last Man, Penguin Books, London, England. 247 Funk, K. H. “What (2006.. is a Worldview”, http://web.engr.oregonstate.edu/funkk/Personal/worldview.html (EriĢim Tarihi: 14.06.2006.. Gandhi, M. ve Desai, M. (1966.. An Autobiography or the Story of My Experiments With Truth, Navajivan Publishing House, India. Gellner, E. (1996; orig. edn 1994.. The Conditions of Liberty, Penguin Books, (1988. Plough, Sword and Book, London, England. Gelman, A., Park, D, Shor, B. ve Cortina, J. (2010.. Red State, Blue State, Rich State, Poor State: Why Americans Vote the Way They Do (Expanded paperback edition), Princeton University Press, Princeton, N.J., U.S.A. Gilani, I. S., Shahid, R. ve Zuettel, I. (2012.. “Global Index of Religiosity and Atheism”, WIN-Gallup International-(Guideline) Press Release, s. 2-25. Gill, A. ve Lundsgaarde, E. (2004.. State Welfare Spendingand Religiosity: A Cross National Analysis, Rationality and Society, S. 16 (4., s. 399-436. Glock, C. Y. (1972.. “On the Study of Religious Commitment”, in J. E. Faulkner (ed.) “Religion‟s Influence in Contemporary Society”, Readings in the Sociology of Religion, Ohio: Charles E. Merril, s. 38-56. Gonzalez, M. A. (2012.. “Religion and the U.S. Presidency: Politics, the Media, and Religious Identity”, Political Theology, C. 13, S. 5, s. 568-585. Goldberg, A. S. (1966.. “Discerning Casual Pattern Among Data on Voting Behaviour”, The American Political Science Review, C. 60, S 4, s. 913-922. Girvin, Brian (2000. “The Political Culture of Secularisation European Trends and Comparative Perspectives”, Broughton, D. ve Napel, Hans-Martien (eds), Religion and Mass Electoral Behaviour in Europe, Routledge/ECPR studies in European political science, London, England. Glock, C. Y. (2007.. “Dindarlığın Boyutları Üstüne”, Din Sosyolojisi, Der.: Yasin Aktay, M.Emin KöktaĢ, Vadi Yayınları, Ankara. 248 Gökçe, O., Akgün, B. ve Karaçor, S. (2002.. “3 Kasım Seçimlerinin Anatomisi: Türk Siyasetinde Süreklilik ve DeğiĢim”, S.Ü.Ġ.Ġ.B.F. Sosyal ve Ekonomik AraĢtırmalar Dergisi, S. 4. s. 1-44. Graham, J., Haidt, J., ve Nosek, B. A. (2009.. “Liberals and Conservatives Rely on Different Sets of Moral Foundations”, Journal of Personality and Social Psychology, S. 96, s. 1029-1046. Greeley, A. M. (1973. Unsecular Man: The Persistence of Religion, Shocken Publications, New York, U.S.A. Greeley, A. ve Hout, M. (2006.. The Truth About Conservative Christians, The University of Chicago Press, Chicago, U.S.A. Greeley, A. (1988.. “Evidence that a Maternal Image of God Correlates with Liberal Politics”, Sociology and Social Research, C. 72, S. 3, s. 150-154. Greeley, A. M. (1991.. Religious Change in the United States, Rev. ed. Cambridge, Harvard University Press, Massachusetts, U.S.A. Green, D., Palmquist, B. ve Schickler, E. (2002.. Partisan Hearts & Minds: Political Parties and the Social Identities of Voters, Yale University Press, New Haven, U.S.A. Green, J. C. (2004.. “The American Religious Landscape and Political Attitudes: A Baseline for 2004”, Pew Forum on Religion and Public Life, Washington, D.C., U.S.A. Goodwin, G. S. (2006.. Free and Fair Elections, Inter-Parliamentary Union Geneva, France. Gunn, T. J. (2002.. “The Complexity of Religion and the Defnition of Religion in International Law”, Harvard Human Rights Journal, C. 16, s. 188-192. Guth, J. L., Kellstedt, L. A., Smidt, C. E. ve Green, J. C. (2006.. “Religious Influences in the 2004 Presidential Election”, Presidential Studies Quarterly, S. 36, s. 223-242. Guth, J. L. ve Fraser, C. R. (2001.. “Religion and Partisanship in Canada”, The Society for the Scientific Study of Religion, 2001, C. 40, S. 1, s. 51-61. 249 Gurevitch, M. ve Blumler, J. G. (1977.. “Linkages Between the Mass Media and Politics: A Model for the Analysis of Political Communication Systems”, In: Curran, J., Gurevitch, M. & Wollacott, J. (eds) Mass Communication and Society (London: Arnold), s. 270-290. Guy, R. F. (1982.. “Religion, Physical Disabilities, and Life Satisfaction in Older Age Cohorts”, International Journal of Aging and Human Developement, S. 15, s. 225-232. Güçlü, S. (2005.. “Din Kurumu”, Kurumlara Sosyolojik BakıĢ, Ed: Sevinç Güçlü, Birey Yayınları, Ġstanbul. Güldiken, N. ve Aslan, M. (2006.. Güncel GeliĢmeler IĢığında Siyasal Katılma, Ġskele yayıncılık, Ġstanbul. Gülmen, Y. (1979.. Türk Seçmen DavranıĢı, Ġstanbul Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul. Günay, Ü. (2002.. Din Sosyolojisi, Ġnsan Yayınları, Ġstanbul. Günay, Ü. (1999.. Erzurum ve Çevre Köylerde Dinî Hayat, Erzurum Kitaplığı, Ġstanbul. Günay, Ü. (1981.. “Türkiye‟de Dinî SosyalleĢme”, Türkiye I. Din Eğitimi Semineri, Ġlahiyat Vakfı Yayınları, Ankara, s. 192-199. Vernon, G. M. (1962.. Sociology of Religion, The McGraw-Hill Company, New York, U.S.A. Hegel, G. W. F. (2001.. The Philosophy of History, (Ġng. Çev: J. Sibree), Batoche Books, Ontario, Canada. Habermas, Jurgen (2007.. Kamusallığın Yapısal DönüĢümü, 7. Baskı, Çev.: Habibitabar, Hossein (2012.. “Personal and Social Functions of Religion”, Journal of Basic and Applied Scientific Research, Islamic Azad University, Tehran, C. 2, S. 9, s. 9517-9522. Habibitabar, Hossein (2012.. “Personal and Social Functions of Religion”, Journal of Basic and Applied Scientific Research, C. 2, S. 9, s. 9517-9522. 250 Hacker, J. S. ve Pierson, P. (2010.. “Winner-Take-All Politics: Public Policy, Political Organization, and the Precipitous Rise of Top Incomes in the United States”, Politics & Society, S. 38, s. 179-182. Hackett, C. ve D. Lindsay (2008.. “Measuring evangelicalism: Consequences of different operationalization strategies”, Journal for the Scientific Study of Religion, C. 47, S. 3, s. 499-514. Hadaway, C., Marler, P. ve Chaves, M. (1993.. “What the polls don't show: A closer look at US church attendance”, American Sociological Review, C. 58, S. 6, 741-752. Hadaway, C. K. (1989.. “Identifying American Apostates: A Cluster Analysis”, Journal for the Scientific Study of Religion, S. 28, s. 201-215. Hadden, J. (1987.. “Toward Desacralizing Secularization Theory”, Social Forces, C. 65, S. 3, s. 587-611. Hagopian, F. (2000.. “Political development, Revisited”, Comparative Political Studies, C. 33, S. 6/7, s. 880-911. Haussig, H-M. (1999.. Der Religionsbegriff in den Religionen, Philo Publications, Berlin und Mainz, Germany. Harris, L. M. (2007.. “From Liberation to Mutual Fund: Political Consequences of Differing Conceptions of Christ in the African-American Church”, In J. Matthew Wilson Ed., From Pews to Polling Places: Faith and Politics in the American Religious Mosaic, Georgetown Press, Washington, D.C., U.S.A., s. 150-180. Harrop, M. ve William L. M. (1987.. Election and Voters: A Comparative Introduction, Mcmillan, London. Hayes, B. C. (1995.. “The Impact of Religious Identification on Political Attitudes: An International Comparison”, Sociology of Religion, S. 56. 2 , s. 177. Hayes, B. C. ve M. Hornsby-Smith (1994.. “Religious identification and family attitudes: An international comparison”, Research in the Social Scientific Study of Religion, S. 6, s. 167186. 251 Headey, B., Schupp, J., Tucci, I. ve Wagner G. G. (2008.. “Authentic Happiness Theory Supported by Impact of Religion on Life Satisfaction: A Longitudinal Analysis with Data for Germany”, Max Weber Institute for Advanced Studies, Erfurt, Max Planck Institute for Human Development, Berlin and IZA, December 2008, S. 3915, s. 17. G. W. F. Hegel (2001.. Phenomenology of Mind, Ġng. (Translation: J. B. Baillie), Harper Torchbooks, New York. Henig, M. I. ve Buchanan, J. T. (1996.. Solving MCDM Problems: Process Concepts, Journal of Multi-Criteria Decision Analysis, Wiley Publishers, U.K. Hibbs, D. A. (2000.. “Bread and Peace Voting in U.S. Presidential Elections”, Public Choice, C. 104, S. 1-2, s. 149-180. Hirschl, T. A., Booth, J. G., ve Glenna, L. L. (2009.. “The Link Between Voter Choice and Religious Identity in Contemporary Society: Bringing Classical Theory Back In”, Social Science Quarterly, S. 90, s. 927-944. Hirschl, T. A., Booth, G. J., Glenna L. L. ve Green, B. Q. (2012.. “Politics, Religion, and Society: Is the United States Experiencing a Period of Religious-Political Polarization?”, Review of European Studies, (Sep 2012., C. 4, S. 4, s. 95-109. Hoge, R. ve De Zulueta, E. (1985.. “Salience as a Condition for Various Social Consequences of Religious Commitment”, Journal for the Scientifc Study of Religion, C. 24, S. 1, s. 21-38. Hoge, R., Johnson, B. ve Luidens, D. (1995.. “Types of Denominational Switching Among Protestant Young Adults”, Journal for the Scientific Study of Religion, C. 34, S. 2, s. 253-258. Holdcroft, B. (2006.. “What Is Religiosity?, Catholic Education: A Journal of Inquiry and Practice, C. 10, S. 1, s. 89-103. Holm, N. G. (2004.. Din Psikolojisine GiriĢ, (Çev. A. Bahadır), Ġnsan Yayınları, Ġstanbul. 252 Hoover, S. M. (2008.. “Media and Religion”, A White Paper from the Center for Media, Religion, and Culture, University of Colorado at Boulder, USA. Horwath, J., Lees, J., Sidebotham, P., Higgins, J. ve Ġmtiaz, A. (2008.. Religion, Beliefs and Parenting Practices, The Influence of religious beliefs on parenting, from the perspectives of both adolescents and parents, A Descriptive Study, Joseph Rowntree Foundation, United Kingdom. Hout, M., Greeley, A. M. ve Wilde, M. J. (2001.. “The Demographic Imperative in Religious Change in the United States”, American Journal of Sociology, C. 107, S. 2, s. 468-500. Hout, M., Fischer, C. S. ve Chaves, M. A. (2002.. “Why More Americans Have No Religious Preference: Politics and Generations”, American Sociological Review, 2002, S. 67, s. 165-190. Huber, J. D. (2005.. “Religious Belief, Religious Participation, and Social Policy Attitudes Across Countries”, Department of Political Science, Columbia University, September, S. 29, s. 2-3. Hunter, J. (1992.. Culture wars: The Struggle to Define America, Basic Books, New York, U.S.A. Huntington, S. (1998.. The Clash of Civilizations and the Remaking of World Order, Touchstone Books, London, England. Hülür, H. ve Kalender, A. (2003.. Sosyo-Poltik Tutumlar ve Din Konya AraĢtırması, Çizgi Kitabevi, Konya. Iancu, I. ve Balaban, D. C. “Religion and Political Communication During Elections in Romania”, Journal for the Study of Religions and Ideologies, C. 8, S. 24, s. 151-167. Idler, E. L. ve Kasl, S. V. (1992.. “Religion, Disability, Depression, and the Timing of death”, American Journal of Sociology, S. 97, s. 1052-1079. 253 Ijah, A. (2013.. “Utilising the Mass Media for the Promotion of Religious Activities in Nigeria”, An International Journal of Arts and Humanities, Bahir Dar, Ethiopia, February, C. 2, S. 5, s. 58-61. Ġmga, O. (2010.. “Amerika‟da Din ve Devlet-Tarihî ve Felsefî Temeller”, S. 7, s. 22. Ġnan, Ö. ve Meder, M. (2008.. Siyasal Katılma ve Seçmen DavranıĢı, Ege Yayınları, Ġstanbul. Inglehart, R. ve Baker, W. E. (2000.. “Looking Forward, Looking Back: Continuity and Change at the Turn of the Millennium”, American Sociological Review, S. 65, s. 19-51. Inglehart, R. ve Wayne E. W. (2006.. “Modernization, Cultural Change, and the Persistence of Traditional Values”, American Sociological Review, S. 65, s. 19-51. Inglehard R. ve Norris, P. (2006.. Sacred and Secular, Cambridge publications, Cambridge, England. Inglis, K. S. (1963.. Churches and the Working Classes in Victorian England, Routledge and Kegan Paul, London, United Kingdom. Jagodzinski, W. ve Dobbelaere, K. (1995.. “Secularization and Church Religiosity”, In The Impact of Values, Eds. Jan W. van Deth and Elinor Scarbrough, Oxford University Press, Oxford, England. Wilcox, C. ve Jelen, T. G. ve (1990.. “Denominational Preference and the Dimensions of Political Tolerance”, Sociological Analysis, C. 51, S. 1, s. 25-46. Jensen, Richard J. (1971.. The Winning of the Midwest: Social and Political Conflict, 1988-96, University of Chicago Press, Chicago, U.S.A. Jensen, Richard (1982.. „„Religion, Morality, and American Politics‟‟, The Journal of Libertarian Studies, C. 6, S. 3-4 (Summer/Fall 1982., s. 321-331. Jones, K. (2006.. “A Critique of Ludwig Feuerbach‟s Philosophy of Religion”, http://semanticsarchive.net, s. 4-8. 254 Johnson, L. B. (1988.. Zivilreligion in Amerika, Klaus M. (ed.), Gott und Politik in den U.S.A., Frankfurt, Germany. Johnstone, R. L. (1992.. Religion in Society-A Sociology of Religion, Prentice Hall, New Jersey, U.S.A. Jost, J. T. (2006.. “The End of Ideology”, American Psychologist, S. 61, s. 651-670. Jost, J. T., Nosek, B. A. ve Gosling, S. D. (2008.. “Ideology: Its Resurgence in Social, Personality, and Political Psychology”, Perspectives on Psychological Science, S. 3, s. 126-136. Judis, J. B. (2005.. “The Chosen Nation- The Influence of Religion on U. S. Foreign Policy”, Policy Brief, Carnegie Endowment, S. 37, s. 1-10. Kalaycıoğlu, E. (1984.. “KarĢılaĢtırmalı Siyasal Katılma-Siyasal Eylemin Kökenleri Üzerine Bir Ġnceleme”, ĠÜSBF, Ġstanbul. Kalaycıoğlu, E. (1999.. “The Shaping of Party Preferences in Turkey: Coping with the Post-Cold War Era”, New Perspectives on Turkey, S. 20, s. 47-76. Kalender, A. (2005.. Siyasal ĠletiĢim-Seçmenler ve Ġkna Stratejileri, Çizgi Kitabevi, Konya. Karamustafaoğlu, T. (1970.. Seçme Hakkının Demokratik Ġlkeleri, A.Ü.H.F. Yayınları, Ankara. KaraĢahin, H. (2007.. Bir Batı Anadolu Kasabasında Dini Hayat-Gördes Örneği, BirleĢik Yayınları, Ankara. Kaufmann, E. (2007.. “Faith‟s Comeback? The Demographic Revival of Religion in Europe”, in Un Nuovo Umanesimo per L‟Europa, University of San Pio V, Basilica de San Giovanni in Laterano conference volume, s. 12. Kaya, R. (2008.. Kitle ĠletiĢim Sistemleri, Teori Yayınları, Ankara. Kaya, R. (2008.. “Kur‟an Ayetleri IĢığında Terör ve Çözüm Önerileri”, Uludağ Üniversitesi Ġlâhiyat Fakültesi Dergisi, C. 17, S. 2, s. 28. 255 Kazin, M. (2000.. Pietists and Pluralists: Religion and American Politicians, Religion and American Politics, the 2000 Election in Context, (Ed. Mark Silk), The Pew Programme on Religion and News Media Center for the Study of Religion in Public Life, Trinity Collage Hartford, Connecticut, U.S.A. Kellett, E. E. (1948.. A Short History of Religions, Gollancz Publication, London, U.K. Kellstedt, L. A. ve Smidt, C. E. (1993.. Doctrinal Beliefs and Political Behavior: Views of the Bible, Rediscovering the Religious Factor in American Politics, M. E. Sharpe Publications, Armonk, New York, U.S.A. Kelly, N. J. ve Morgan, J. (2008.. “Religious Traditionalism and Latino Politics in the United States”, American Politics Research, S. 36, s. 236-263. Kersbergen, K. van (2008.. “The Christian Democratic Phoenix and Modern Unsecular Politics”, Party Politics, C. 14, S. 3, s. 259-279. Kılıç, E. A. (2013a). “Seçmen Tercihinde Ġmaj Faktörü: Siyasal Parti ve Aday Ġmajı KarĢılaĢtırmasına Yönelik Bir Alan AraĢtırması”, Gazi Üniversitesi-ĠletiĢim Fakültesi, ĠletiĢim Kuram ve AraĢtırma Dergisi, Bahar 2013, S. 36, s. 196-199. Kılıç, E. A. (2013b), “Seçmenlerin Oy Verme DavranıĢlarında Etkili Olan Siyasal Faktörlere ĠliĢkin Bir AraĢtırma-Ankara Örneği”, 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler, Aralık Ocak ġubat, S. 2, s. 197-199. KıĢlalı, A. T. (1995.. Siyasal ÇatıĢma ve UzlaĢma, Ġmge Kitabevi, Ġstanbul. Kinder, D. R. (1998.. “Opinion and Action in the Realm of Politics”, In The Handbook of Social Psychology, ed. Daniel Todd Gilbert, Susan T. Fiske and Gardner Lindzey, McGrawHill, s. 778-866. Kinder, D. ve Kiewiet, D. (1981.. Sociotropic Politics, British Journal of Political Science, S. 11, s. 129-161. King, M. B. (1967.. “Measuring the Religious Variable: Nine Proposed Dimensions”, Journal for the Scientific Study of Religion, S. 6. s. 173-185. 256 Klein, S. (2013.. “Max Weber, Democratic Theory”, and Political Economy, Department of Political Science, University of Chicago, Prepared for the University of Chicago Political Theory Workshop March 4th, 2013, Chicago, U.S.A. Kleppner, P. (1979.. The Third Electoral System: Parties, Voters and Political Cultures, Chapel Hill, University of North Carolina Press, U.S.A. Kloer, P. (2004.. “Words to Live by With People Hungry for Answers, Religious and Spiritualbooks Dominate Best-Seller Lists As Never Before: [Home Edition]”, S. 1, s. 1. Knutsen, O. (1998.. “Expert Judgements of the Left-Right Location of Political Parties: A Comparative Longitudinal Study”, West European Politics, C. 21, S. 2, s. 63-94. Knutsen, O. (2010.. “Religious Voting and Class Voting in 24 European Countries-A Comparative Study”, Department of Political Science, University of Oslo, Presented at the XVII International Sociological Association (ISA) World Congress of Sociology in Gothenburg, 11-17 (July 2010., Political Sociology, s. 32. Knutsen, O. (2004.. “Religious Denomination and Party Choice in Western Europe: A Comparative Longitudinal Study from Eight Countries, 1970-97”, International Political Science Review, C. 25, S. 1, s. 97-128. Koçel, T. (2003.. ĠĢletme Yöneticiliği, Beta Yayınları, Ġstanbul. Kohut, A., J. Green, Keeter, S. ve Toth, R. (2000.. The Diminishing Divide-Religion's Changing Role in American Politics, Washington DC, U.S.A. Kornblum, W. (2008.. Sociology in a Changing World, Thomson-Wadsworth Publications, Belmont, U. S. A. KöktaĢ, M. E. (1993.. Türkiye‟de Dinî Hayat, ĠĢaret Yayınları, Ġstanbul. KöktaĢ, M. E. (1997.. Din ve Siyaset Siyasal DavranıĢ ve Dindarlık, Vadi Yayınları, Ankara. Kramnick, I. ve Moore, R. L. (2005.. The Godless Constitution: A Moral Defense of the Secular State, W.W. Norton, New York, U.S.A. 257 Kukah, M. (1998.. “Religion and Civil Society”, in Dukor, Philosophy and Politics: Discourse on Values and Power in Africa, Obaroh and Ogbiriaka Publishers, Lagoss, Nigeria. Kulchycki, S. D. ve Wang, R. (2003.. “Religion in United States Domestic Policy”, Final Report For Edge 297 A, Fall Quarter 2003, S. 51, s. 3. Kumar, K. (1978.. Prophecy and Progress: The Sociology of Industrial and Post-Industrial Society, Penguin, Harmondsworth, United Kingdom. Kühne, W. (2010.. The Role of Elections in Emerging Democracies and Post-Conflict Countries Key Issues, Lessons Learned and Dilemmas, Friedrich Ebert Stiftung, International Policy Analysis, Berlin, Germany. Ladd, J. M. (2006.. “Attitudes toward the News Media and Voting Behavior”, Public Policy Institute and Department of Government, Georgetown University Press, June 2006, S. 34, s. 1. Lakeman, E. ve Lambert, J. (1962.. Voting in Democracies, Faber and Faber, London. Lane, R. (1966.. Political Life, The Free Press, New York, U.S.A. Larson, E. J. ve Witham, L. (1998.. “Leading Scientists Still Reject God”, Nature, S. 394, s. 313. Lasswell, D. H. (1966.. The Analysis of Political Behaviour, Routledge and Kegan Paul Ltd., London, United Kingdom. Layman, G. (1997.. “Religion and Political Behavior in the United States: The Impact of Beliefs, Affiliations, and Commitment From 1980 to 1994”, The Public Opinion Quarterly, S. 61, s. 288-316. Layman, G. (2001.. The Great Divide: Religious and Cultural Conflict in American Party Politics, Columbia University Press, New York, U.S.A. Layman, G. ve Green, J. C. (2005.. “Wars and Rumours of Wars: The Contexts of Cultural Conflict in American Political Behavior”, British Journal of Political Science, S. 36, s. 61-89. 258 Lazarsfeld, P. F., Berelson, B. ve Gaudet, H. (1968.. The People‟s Choice How The Voter Makes Up His Mind in a Presidental Campaign, Columbia University Press, New York, U.S.A. Lazarsfeld, P. F., Berelson, B. ve Gaudet, H. (1944.. The people‟s choice: how the voter makes up his mind in a presidential campaign, Columbia University Press, New York, U.S.A. Lechner, F. J (1991.. “The Case Against Secularization: A Rebuttal”, Social Forces, C. 69, S. 4, s. 1113. Lee, J. ve Pachon, H. (2007.. “Leading the Way: An Analysis of the Effect of Religion on the Latino Vote”, American Politics Research, S. 35, s. 252-72. Leege, D. C. ve Kellstedt, L. A. (1993.. “Rediscovering the Religious Factor in American Politics”, Armonk, M. E. Sharpe, Inc., New York, U.S.A. Leege, D. C. (1996.. “The Catholic Vote in '96: Can It Be Found in Church?” Commonweal 123, September, S. 27, s. 11-18. Lehrer, E. L. (2004.. “Religion as a Determinant of Economic and Demographic Behavior in the United States”, In Population and Development Review, C. 30, S.4, s. 707-726. Leigh, A. (2005.. “Economic Voting and Electoral Behavior: How do Individual, Local, and National Factors Affect the Partisan Choice?”, Economics & Politics, C. 17, s. 267. Lenski, G. (1961.. The Religious Factor, A Sociological Study of Religion‟s Impact on Politics, Economics, and Family Life, Greenwood Press, Connecticut, U.S.A. Lewis, C. A. ve Cruise, S. M. (2006.. “Religion and Happiness: Consensus, Contradictions, Comments and Concerns, Mental Health”, Religion & Culture, C. 9, S. 3, s. 213225. Lichter, S. R., Rothman, S. ve Lichter, L. S. (1986.. The Media Elite, MD: Adler & Adler Publications, Bethesda. Liddle, R. ve Mujani, S. (2007.. “Leadership, Party, and Religion. Explaining Voter Behavior in Indonesia”, In Comparative Political Studies, C. 40, S. 7, s. 832-857. 259 Lijphart, A. (1977.. “Religious vs. Ethnic vs. Class Voting: The „Crucial Experiment‟ in Comparing Belgium, Canada, South Africa and Switzerland”, The American Political Science Review, S. 73, s. 400-455. Lijphart, A. (1979.. “Religious vs. Linguistic vs. Class Voting”, American Political Science Review, S. 73, s. 442-58. Lipset, S. M. (1973.. Political Sociology, (Ed. Smelser, N.J.), Sociology: An Introduction, John Wiley And Sons, New York, U.S.A. Lipset, S. M. (1996.. American Exceptionalism: A Double-Edged Sword, W.W. Norton, New York, U.S.A. Lipset, S. M. (1963.. Political Man, Anchor Books, New York, U.S.A. Lipset, S. M. ve Rokkan, S. (1967.. “Cleavage Structures, Party Systems and Voter Alignments: An Introduction”, in S.M. Lipset and Stein Rokkan (eds.), Party Systems and Voter Alignments: Crossnational Perspectives, Free Press, New York, U.S.A., s. 1-64. Lowell, C. S. (1973.. The Great Church-State Fraud, Robert B. Luce, Inc., Washington, D.C. U.S.A. Lundby, K. (1997.. “Medya, Religion and Democratic Participation; Community Communication in Zimbabwe and Norway”, Madia Culture and Society, S. 19, s. 43-50. MacIntyre, A. (1967.. Secularization and Moral Change, Oxford University Press, London, England. Macridis, R. C. (1988.. “Amerika BirleĢik Devletlerinde Laiklik”, AÜĠF Dergisi, S. 30, s. 264-269. Maddox R. L. M. (1987.. Separation of Church and State: Guarantor of Religious Freedom, Crossroad Publishing House, New York, U.S.A. Malka, A., Lelkes, Y., Srivastava, S., Cohen, Adam B. ve Miller, Dale T. (2012.. “The Association of Religiosity and Political Conservatism: The Role of Political Engagement”, Political Psychology, C. 33, S. 2, s. 275-285. 260 Mann, M. (1995.. “Sources of Variation in Working Class Movements in TwentiethCentury Europe”, New Left Review, S. 212, s. 14-54. Mandaville, Peter (2008.. “How do religious beliefs affect politics?”, Global Politics, C. 5, S. 5177, s. 98. Manza, J. ve Brooks, C. (1997.. “The Religious Factor in U.S. Presidential Elections”, 1960-1992, American Journal of Sociology, C. 103, S. 1, s. 39-41. Manza, J. ve Braunstein, R. (2008.. “Beyond The Ballet Box Social Groups and Voting in Democratic Polities”, Harvard International Review, C. 30, S. 1, s. 40-43. Mardin, ġ. (2002.. Türkiye‟de Din ve Siyaset, ĠletiĢim yayınları, Ġstanbul. Marsden, L. ve Savigny, H. (2009.. Media, Religion and Conflict, Ashgate Publishing House, London, England. Marshall, D. A. (2002.. “Behavior: Belonging, and Belief: A theory of Ritual Practice Sociological Theory”, American Sociological Association, C. 20, S. 3, s. 360-362. Martinelli, D. K. (2011.. Political Public Relations: Remembering Its Roots and Classics. In J. Strömbäck & S. Kiousis (Eds.), Political Public Relations-Principles and Applications, Routledge Books, New York, U.S.A. Marx, K. ve Engels, F. (1992.. Alman Ġdeolojisi-Feuerbach, (Çev. Sevim Belli ve Ahmet Kardam), Sol Yayınları, Ankara. Mathieu, M. W. (1990.. Max Weber‟s Sociology of Religion, Heerlen Publications, The Netherlands. Mattingly, T. (1993.. Religion in the News, Quill Publishing House, U.S.A. McBride, M. (2008.. “Participation: A Game Theoretic Analysis”, American Journal of Sociology, University of California, (July 2008., C. 114, S. 1, s. 77-108. 261 McCullough, M. E. ve Willoughby, B. L. B. (2009.. “Religion, Self-Regulation, and SelfControl: Associations, Explanations, and Implications”, Psychological Bulletin 2009 American Psychological Association, C. 135, S. 1, s. 69 -93. McKenzie, B. D. ve Rouse, S. M. (2013.. “Shades of Faith: Religious Foundations of Political Behavior Among African Americans, Latinos and Whites”, Department of Government and Politics, University of Maryland, Washington, U.S.A. McRae, J. D. (1958.. “Religious and Sosyo-Economic Factors in French Vote,19461956”, The American Journal of Sociology, C. 64, S. 3, s. 290-291. Menzies, A. (2009.. History of Religion, University of St. Andrews, New York Charles Scribner's Sons, New York, U.S.A. Miller, W. E. ve Shanks, J. M. (1996.. The New American Voter, Harvard University Press, Cambridge, England. Miller, W. E. (1991.. Party Identification, Realignment, and Party Voting: Back to the Basics, The American Political Science Review, C. 85, S. 2, s. 557-568. Miller, D. E. (1982.. “The Future of Liberal Christianity”, The Christian Century, March, S. 19, s. 266. Mills, C. Wright (1959.. The Sociological Imagination, Oxford University Press, Oxford, United Kingdom. Minkenberg, M. (2003.. “The West European Radical Right as a Collective Actor: Modeling the Impact of Cultural and Structural Variables on Party Formation and Movement Mobilization”, Comparative European Politics, C. 1, S. 2, s. 149-70. Mockabee, S. T., Monson, J. ve Grant, J. (2001.. “Measuring Religious Commitment Among Catholics and Protestants: A New Approach”, Journal for the Scientific Study of Religion, C. 40, S. 4, s. 675-690. Mockabee, S. T. (2007.. “A Question of Authority: Religion and Cultural Conflict in the 2004 Election”, Political Behavior, C. 29, S. 2, s. 221-248. 262 Morris, D. C. (1991.. “Church Attendance, Religious Activities, and the Life Satisfaction of Older Adults in Middletown”, U.S.A., Journal of Religious Gerontology, S. 8, s. 83-96. Morris, C. (1993.. “Christian Civilization (1050-1400.” in John McManners, editor, The Oxford History of Christianity, Oxford University Press, Oxford, England. Mutz, D. C. (2002.. “The Consequences of Cross-Cutting Networks for Political Participation”, American Journal of Political Science, S. 46, s. 838-855. Naugle, D. K. (1998.. A History and Theory of The Concept of “Weltanschauung” (Worldview), (YayınlanmamıĢ doktora tezi, UMI Microform: 9921887., The University of Texas, Texas, U.S.A. Negiz, N. ve Akyıldız, F. (2015.. “Yerel Seçimlerde Seçmenin Tercihi Üzerinde Aday Ġmajının Etkisi: UĢak Örneği”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C. 1, S. 15, s. 171-199. Nelsen, B. F., Guth, J. L. ve Fraser, C. R. (2001.. “Does Religion Matter? Christianity and Public Support for the European Union”, European Union Politics, S. 2, s. 191-217. Nelsen, B. F., Guth, J. L. ve Highsmith, B. (2010.. “Does Religion Still Matter? Religion and Public Attitudes toward Integration in Europe”, Religion and Politics Section of the American Political Science Association, S. 23, s. 1-26. Nigosian, S. A. (1975.. World Religions-A Historical Approach, Edward Arnold Publication, Britain. Nimmo, D. ve Swanson, D. L. (1990.. The Field of Political Communication; Beyond the Voter Persuasion Paradigm, New Directions in Political Communication: A Resource Book, Sage Publications, Newbury Park, California, U.S.A. Nongkas, C. (1996.. “The Impact of the Mass Media on the Spirituality of Young People in Papua New Guinea”, Melanesian Journal of Theology, C. 12, S. 2, s. 27-29. Noone, J. (2002.. “Concept Analysis of Decision Making”, Nursing Forum, C. 37, S. 3, s. 21-32. 263 Norris, P. ve Inglehart, R. (2004.. Sacred and Secular: Religion and Politics Worldwide, Typeface Janson Text Roman, Cambridge University Press, U.S.A. Norris, P. ve Inglehart, R. (2006.. “God, Guns and Gays, Supply and Demand of Religion in the US and Western Europe”, Institute for Social Research, S. 13, s. 226. Nudelman, A. E. (1971.. “Dimensions of Religiosity: A Factor-Analytic View of Protestants, Catholics and Christian Scientists”, Review of Religious Research, C. 13, S. 1, s. 4256. Nussbaum, M. (2011.. “Reinventing the Civil Religion: Comte, Mill, Tagore”, Wictorian Studies, C. 54, S. 1. s. 149-151. Nutt, C. P. (1976.. “Models for Decision Making in Organizations and Some Contextual Variables Which Stipulate Optimal Use”, Academy of Management Review, C. 1, S. 2, s. 84-98. Obioha, U. P. (2010.. “Ethics, Religion and Humanity: Rethinking Religion in 21st Century Africa”, Global Journal of Humanities, C. 8, S. 1 ve 2, s. 27-34. O‟Connell, C. M. (1975.. “Dimensions of Religiosity Among Catholics”, Review of Religious Research, C. 16, S. 3, s. 198-207. OkumuĢ, E. (2003.. Toplumsal DeğiĢme ve Din, Ġnsan Yayınları, Ġstanbul. OkumuĢ, E. (2005.. Dinin MeĢrulaĢtırma Gücü, Ark Yayınları, Ġstanbul. Olasky, M. (1988.. The anti-Christian bias of the American news media, Prodigal press, Westchester, IL: Crossway. Olson, J. K. ve Beck, A. C. (1990.. “Religion and Political Realignment in the Rocky Mountain States”, Journal for the Scientific Study of Religion, C. 29, S. 2, s. 207-208. Onay, A. (2004.. Dindarlık, EtkileĢim ve DeğiĢim, Dem Yayınları, Ġstanbul. Osborne, R. (1997.. Teaching your Child How to Pray, Moody Press, Chicago, U.S.A. Özcan, Y. Z. (1998.. “Siyasi Parti Tercihlerini Belirleyen Etmenler: Ġstanbul Örneği”, Toplum ve Bilim, S. 76, s. 188-212. 264 Özsoy, O. (2002.. Türkiye‟de Seçmen DavranıĢları ve Etkin Propaganda, Alfa Yayınları, Ġstanbul. Pazarlı, O. (1972.. Din Psikolojisi, Remzi Kitabevi, Ġstanbul. Passel, J. S. ve Cohn, D. (2008.. “U.S. Population Projections: 2005-2050 ”, Pew Research Center Report-Social and Demographic Trends, February, S. 11, s. 1. Phillips D. (2011.. “The Pressure of Secularism”, Reprinted from Cross Way Issue, S. 101, s. 1-3 Politzer, G. (1997.. Felsefenin BaĢlangıç Ġlkeleri, (Çev: Enver Aytekin), Sosyal Yayınlar, Ġstanbul. Phillips, K. (2006.. American Theocracy: The Peril and Politics of Radical Religion, Oil, and Borrowed Money in the 21st Century. Viking Publications, New York, U.S.A. Pollack, D. (2008.. “Religious Change in Europe-Theoretical Considerations and Empirical Findings”, Social Compass, C. 55, S. 2, s. 168-186. Presser, S. ve Traugott, M. (1992.. “Little White Lies and Social Science Models: Correlated Response Errors in a Panel Study of Voting”, The Public Opinion Quarterly, C. 56, S. 1, s. 77-86. Presser, S. ve Stinson, L. (1998.. “Data Collection Mode and Social Desirability Bias in Self-reported Religious Attendance”, American Sociological Review, C. 63, S. 1, s. 137-145. Price, M. (2007.. “Religious Communication and Its Relation to the State: Comparative Perspectives”, University of Pennsylvania, Scholarly Commons, Annenberg School for Communication, Departmental Papers (ASC), S. 52, s. 85-106. Putnam, R. D. (2000.. Bowling Alone: The Collapse and Revival of American Community, Simon & Schuster, New York, U.S.A. Pye, L. W. (1966.. Aspects of Political Development, Little, Brown, Boston, U.S.A. 265 Queen, E. L. (1996.. “The Formation and Reformotion of Religious Identitiy”, Religious Education, 1996 Fall, C. 91, S. 4, s. 489-490. Radcliffe, B. ve Reginald, A. (1956.. Structure and Function in Primitive Society, Cohen & West, London, England. Rahn, W. M. (1993.. “The Role of Partisan Stereotypes in Information Processing About Political Candidates”, American Journal of Political Science, C. 37, S. 2, s. 472-496. Reker, G. T. (2000.. “Theoretical Perspective, Dimensions, and Measurment of Existential Meaning”, In G. T. Reker ve K. Chamberlain (Eds.), Exploring Existantial Meaning, Optimizing Human Developement Across the Life Span, Sage publication, California, U.S.A. s. 39-55. Riesebrodt, M. (1993.. Pious Passion: The Emergence of Modern Fundamentalism in the United States and Iran, Berkeley: University of California Press, U.S.A. Robinson, J. (1969.. Measures of Political Attitudes, The university of Michigan, Survey Research Center, Michigan, U.S.A. Rogers, M. (2002.. “Americans Struggle with Religion‟s Role at Home and Abroad”, Pew Research Center For The People & The Press Pew Forum on Religion and Public Life, News Release by the Pew Forum on Religion and Public Life, March 2002, S. 20, s. 25. Romerheim, A. G. (2005.. The Definition of Strategic Political Communication, Norwegian Institute of International Affairs, Norsk Utenrikspolitisk Institutt, Norway. Roof, Wade Clark, and William McKinney (1987.. American Mainline Religion: Its Changing Shape and Future, Rutgers University Press, New Brunswick, New Jersey, U.S.A. Roof, W. D. (1979.. “Concepts and Indicators of Religious Commitment: A Critical Review”, in R. Wuthnow (ed.) “The Religious Dimension”, New Directions in Quantitative Research, Academic Press, London, s. 17-45. Rose, R. ve Urwin, D. (1969.. “Social Cohesion, Political Parties and Strains in Regimes”, Comparative Political Studies, C. 2, S. 1, s. 7-67. 266 Rose, R. ve Mossawir, H. (1967.. “Voting and Elections”, Political Studies, S. 2, s. 173201. Rose, R. (1974.. “Britain: Simple Abstractions and Complex Realities”, in Richard Rose (ed.), Electoral Behaviour: A Comparative Handbook, Free Press, New York, U.S.A. s. 481-541. Rozell, M. J. (2000.. “The Press v. the Pulpit: State and Local Coverage of the Religious Factor in Politics”, Religion and American Politics, the 2000 Election in Context, (Ed. Mark Silk), The Pew Programme on Religion and News Media Center for the Study of Religion in Public Life, Trinity Collage Hartford, Connecticut, s. 41-44. Saaty, T. L. (2000.. Fundamentals of Decision Making and Priority Theory, 2. Baskı, RWS., Pittsburgh, U.S.A. Saaty, T. L. (2001.. Decision Making for Leaders, 3rd Edition, RWS, Pittsburgh, U.S.A. Salleh, M. S. (2012.. “Religiosity in Development: A Theoretical Construct of an IslamicBased Development”, International Journal of Humanities and Social Science, C. 2, S. 14, s. 267268. Sanderson, S. K. (1991.. Macrosociology-An Introductıon To Human Societies, Harper Collins Publishers Inc, New York. Sandomirsky, S. ve Wilson, J. (1990.. “Process of Disaffiliation: Religious Mobility Among Men and Women”, Social Forces, S. 68, s. 1212-1229. Sarıbay, A. Y. ve Kalaycıoğlu, E. (1985.. Türkiye‟de Politik DeğiĢim ve ModernleĢme, Alfa-Aktüel Yayınları, Ġstanbul. Scarbrough, E. (1984.. Political Ideology and Voting: An Exploratory Study, Clarendon Press, Oxford, United Kingdom. Schoeman M. ve Puttergil C. (2007.. “Voting Behaviour in the S. A. Local Government Elections of 2006 with Specific Reference to the Youth”, Journal African Elections, C. 6, S. 1, s. 152-173. 267 Schwartzman, S. (1968.. Voting Behaviour and Elections, University of California, Berkeley Department of Political Science, California, U.S.A. Seguino, S. ve Lovinsky, J. (2009.. The Impact of Religiosity on Gender Attitudes and Outcomes, Burlington, U.S.A. Sencer, M. (1974.. Türkiye‟de Sınıfsal Yapı ve Seçmen DavranıĢları, May Yayınları, Ġstanbul. Sezen, Y. (1998.. Sosyoloji Açısından Din-Dinin Sosyal Müesseseler Üzerindeki Tesirleri, Marmara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, Ġstanbul. Sherkat, D. E. (2001.. Tracking the Restructuring of American Religion: Religious Afiliation and Patterns of Religious Mobility, 1973-1998, Social Forces, C. 79, S. 4, s. 14591493. Shoemaker, P. J. ve Reese, S. D. (1996.. Mediating the Message, Theories of Influences on Mass Media Content, Longman Publishers, U.S.A. Smart, N. (1977.. The Religious Experience of Mankind, Collins: Fount Paperbacks, London, United Kingdom. Smidt, E. C., Kellstedt, L. A. ve Guth, J. L. (2009.. “The Role of Religion in American Politics: Explanatory Theories and Associated Analytical and Measurement Issues”, In C. E. Smidt, L. A. Kellstedt ve J. L. Guth (Eds.), The Oxford Handbook of Religion and American Politics, Oxford University Press, New York, s. 3-42. Smith, D. E. (1970.. Religion and political development, Little Brown Handbook Publications, Boston, Massachusetts, U.S.A. Smith, D. E. (1974.. “Religion and Political Modernization: Comparative Perspectives,” in Religion and Political Modernization, ed. by Idem, Yale University Press, New Haven, U.S.A. Smith, T. (1990.. “Classifying Protestant Denominations”, Review of Religious Research, C. 31, S. 3, s. 225-245. 268 Smith, T. (1992.. “Are Conservative Churches Really Growing?”, Review of Religious Research, S. 33, s. 305-329. Smock, D. (2008.. “Religion in World Affairs-Its Role in Conflict and Peace”, Special Report of United States Institute of Peace, S. 201, s. 7-9. Soares, G. ve Robert L. (1967.. “Socio-economic Variables and Voting For The Radical Left”, Automated Packet Reporting System, C. LXI Aralık, S. 4, s. 1053-1455. Stark, Rodney (2000.. “Secularization, RIP”, Sociology of Religion, C. 60, S. 3, s. 249273. Stark, R. ve Glock, C. (1968.. American Piety: The Nature of Religious Commitment, University of California Press, California, U.S.A. Stark, R. ve Bainbridge, W. S. (1985.. Future of Religion, University of California Press, U.S.A. Stark, R. ve Iannaccone, L. R. (1994.. “A supply-Side Reinterpretation of the „Secularization‟ of Europe”, Journal for the Scientific Study of Religion, S. 33, s. 230-252. Steensland, B., Park, J. Z., Regnerus, M. D., Robinson, L. D., Wilcox, W. B. ve Woodberry, R. D. (2000.. “The Measure of American Religion: Toward Improving the State of the Art”, Social Forces, S. 79, s. 291-318. Stauth, G. S. ve Turner, B. (1993.. Nostalji Postmodernizm ve Kitle Kültürü EleĢtirisi, Modernite versus Postmodernite, Birikim Yayınları, Ġstanbul. Stout, D. A. ve Kyle, H. (2001.. “Religion in the Basic Course, Some Arguments and Suggestions-Capitalizing on Opportunity, Media and Religion Bulletin”, Special Teaching ıssue, The Newslatter of the AEJMC Religion and Media Interest Group, March 2001, s. 1-7. Strickler, J. (2008.. “Politics and Religion: A Closer Walk: Americans' Religious Beliefs and Political Opinions are Linked in Complex Ways, a Survey Finds”, McClatchy-Tribune Business News, June, S. 24, s.1. 269 Strömbäck, J. ve Kiousis, S. (2013.. “Political Public Relations: Old Practice, New Theory-Building”, Public Relations Society of America, Public Relations Journal, C. 7, S. 4, s. 45. Swatos, W. H. ve Olson, D. V. A. (2000.. Secularization Debate, Rowman & Littlefield Publishers, Maryland, United Kingdom. Swierenga, R. P. (1990.. “Ethnoreligious Political Behavior in the Mid-Nineteenth Century: Voting, Values, Cultures”, in Religion and American Politics, edited by Mark A. Noll, Oxford University Press, s. 146-71. Szynalski, T. P. (2011.. “Review of the Collins Cobuild Advanced Learner's English Dictionary", University of Birmingham, Antimoon.com. Retrieved February, Birmingham, s. 1219-1221. ġenel, A. (2011.. Uydurulan Din ve Kur'an'daki Din, Ġstanbul Yayınları, Ġstanbul. ġentürk, H. (2008.. Ġslamî Hayatın Psikolojik Temelleri, Tuğra Ofset, Isparta. Tabucanon, M. T. (1998.. Multiple Criteria Decision Making In Industry, Elsevier, Amsterdam, The Netherlands. Tackett, M. (1999.. Politicians of All Stripes Tap the Well of Religion, Tribune Publishing Company LLC, Chicago, U.S.A. Taliaferro, C. (2004.. Contemporary Philosophy of Religion, Blackwell Publishing, USA. Taylan, N. (1979.. Ġlim-Din ĠliĢkileri-Sahaları-Sınırları, Çağrı Yayınları, Ġstanbul. Taylor, R. J., Linda M. C., Rukmalie J. ve Jeffrey S. L. (1996.. “Black and White Differences in Religious Participation: A Multisample Comparison”, Journal for the Scientific Study of Religion, S. 35, s. 403-410. Theorleif, P. ve Esmer, Y. (2007.. “The Effects o Religion and Religiosity On Voting Behavior”, The Oxford Handbooks of Political Science, Ed. Russel J. Dalton and Hans-Dieter Klingemann, Oxford University Press, New York, U.S.A. s. 481-482. 270 Thomas, S. (2005.. The Global Resurgence of Religion and the Transformation of International Relations, Palgrave Macmillan, New York, U.S.A. Thomma, S. (2003.. “Americans‟ Religious Practices Serve as Gauge of Political Choice”, Philadelphia Inquirer, December 1, A2, C. 22, s. 6. Thompson, I. (2004.. Odaktaki Sosyoloji Din Sosyolojisine GiriĢ, (Çev. Bekir Zakir Çoban), Birey yayınları, Ġstanbul. Tillich, P. (1936.. The Interpretation of History, Scribner Publishing House, New York, U.S.A. Tocqueville, A. D. (2009.. Democracy in America, Historical-Critical Edition of De la de´mocratie en Ame´rique, Edited by Eduardo Nolla, Liberty Fund Publications, Indianapolis, U.S.A. Tosun, K. (1992.. ĠĢletme Yönetimi: Genel Esaslar, Sava Yayınları, Ankara. Triplett, W. (1993.. “Visitation Rites”, American Journalism Review, C. 3, S. 7. s. 33-36. Turmudi, E. (1995.. “Religion and Politics: A Study on Political Attitudes of Devout Muslims and the Role of the Kyai in Contemporary Jawa”, Southeast Asian Journal of Social Science, S. 23, s. 1-2. Türkçe Sözlük (1998.. Türk Dil Kurumu, C. II. Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. Tschannen, O. (1991.. “The Secularization Paradigm”, Journal for the Scientific Study of Religion, C. 2, S. 11, s. 41. U.S. Census Bureau (2011.. Current Population Survey, Annual Social and Economic Supplements, Retrieved from http://www.census.gov. Uysal, V. (2006.. Türkiye‟de Dindarlık ve Kadın, Dem Yayınları, Ġstanbul. Valenzuela, J. S., Scully, T. R. ve Somma, N. (2009.. “Social and Political Effects of Religiosity and Religious Identities in Latin America”, Kellogg Institute, The Helen Kellogg Institute For International Studies, December 2009, S. 362, s. 10-43. 271 Verba, S. ve Nie, N. H. (1972.. Participation in America: Political Democracy and Social Equality, Harper Row Publishers, New York, U.S.A. Vergin, N. (2003.. Siyasetin Sosyolojisi, Bağlam Yayınları, Ġstanbul. Visser, M. (1994.. “The Psychology of Voting Action-On the Psychological Origins of Electoral Research, 1939-1964”, Journal of the History of the Behavioral Sciences, S. 30, s. 4749. Voas, D., Olson, D. V. A. ve Crockett, A. (2002.. “Religious Pluralism and Participation: Why Previous Research is Wrong”, American Sociological Review, C. 67, S. 2, s. 212-230. Voas, D. ve Storm I. (2013.. “Religious and Secular Morality Across Europe”, in AnneLaure Zwilling (ed.), Proceedings of the Eurel Conference „Religion and Territory‟, Ares, 25-26 October 2012, Manchester, United Kingdom, s. 1-3. Voltaire (1972.. Philosophical Dictionary, Penguin Books, Harmondsworth, London, United Kingdom. Waardenburg, J. (2004.. “Din Bilimlerinin Tarihçesi”, (Çev: Ramazan Adıbelli), Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C. 16, S. 1, s. 281-295. Wald, K. D. ve Martinez, M. D. (2002.. “Jewish Religiosity and Political Attitudes in the United States and Israel”, Political Behavior, C. 23, S. 4, s. 389-390. Wald, K. D., Owen, D. E. ve Hill, S. S. (1988.. “Churches as Political Communities”, American Political Science Review, S. 82, s. 531-548. Wald, K. ve Calhoun-Brown, A. (2006.. Religion and Politics in the United States, Rowman & Littlefield Publishers, Maryland, U.S.A. Warhurst, J. (2007.. “Religion and Politics in the Howard Decade”, Australian Journal of Political Science, C. 42, S. 1, s. 30-31. Warner, R. S. (1993.. “Work in Progress Toward a New Paradigm in the Sociology of Religion”, American Journal of Sociology, C. 98, S. 5, s, 1044-1093. 272 Wayne, S. J. (2006.. “Religion and Politics in the United States: Money, Free Speech, and Deference to America‟s Religious Heritage”, Forum on Public Policy, Georgetown University, Wadhington, U.S.A., S. 32, s. 14-15. Wearing, A. J. ve Brown, L. B. (1972.. “The Dimesionality of Religion”, British Journal of Clinical Psychology, S. 2, s. 143-148. Weaver, D. ve Wilhoit, G. C. (1992.. The American Journalist in the 1990s, Preliminary Report Released at the Freedom Forum World Center, Arlington, Texas, U.S.A. Weber, M. (1948.. “Science As a Vocation”, in H. Gerth and C. Wright Mills (eds), From Max Weber: Essays in Sociology, Routledge and Kegan Paul, London, United Kingdom. Weber, Max (1985.. Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu, GümüĢ Basımevi, (Çev. Zeynep Arıoba), Ġstanbul. Verweij J., Ester, Peter ve Nauta, R. (1997.. “Secularization as an economic and cultural phenomenon: A cross-national analysis”, Journal for the Scientific Study of Religion, C. 36, S. 2, s. 309-324. Wilcox, C. ve Jelen, T. (1990.. “Evangelicals and Political Tolerance”, American Politics Research, January, C. 18, S. 1, s. 25-46. Wilcox, C. ve Larson, C. (2006.. Onward Christian Soldiers: The Religious Right in American Politics, Third Edition, Westview Press, Boulder, U.S.A. Williams, R. H. (2000.. Culture Wars in American Politics: Critical Reviews of a Popular Myth, Aldine de Gruyter, New York, U.S.A. Williams, R. H. (2000.. “Social Movements and Religion in Contemporary American Politics”, Religion and American Politics, the 2000 Election in Context, (Ed. Mark Silk), The Pew Programme on Religion and News Media Center for the Study of Religion in Public Life, Trinity Collage Hartford, Connecticut, s. 52-62. Wilson, B. R. (1966.. Religion in Secular Society, Watts Publishing House, London, England. 273 Wilson, J. F. (2000.. “Locating Religion in American Politics”, Religion and American Politics, The 2000 Election in Context, (Ed. Mark Silk), The Pew Programme on Religion and News Media Center for the Study of Religion in Public Life, Trinity Collage Hartford, Connecticut, s. 7-18. Wolff, E. N. (2010.. “Recent Trends in Household Wealth in the United States: Rising Debt and the Middle-Class Squeeze-An Update to 2007, Annandale-on-Hudson, NY: Levy Economics Institute, Retrie ved from http://www.levyinstitute.org/publications/?docid=1235. Woodhead, L. (2009.. “Religion or Belief: Identifying Issues and Priorities”, AHRC/ESRC Religion and Society Programme, Lancaster University, Equality and Human Rights Commission Research report, S. 48, s. 13. Wuthnow, R. (1988.. The Restructuring of American Religion, NJ: Princeton University Press, Princeton, New Jersey, U.S.A. Yayla, A. (1998.. Siyaset Teorisine GiriĢ, Siyasal Kitabevi, Ankara. Yılmaztürk, F. Y. (2003.. “Mircea Eliade‟nin Kutsal AnlayıĢı”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dinler Tarihi Anabilim Dalı YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara. Zelyut, Rıza (1996.. Siyaset ve Din, Muaviye‟den Erbakan‟a, Yön Yayınları, Ġstanbul. ĠNTERNET KAYNAKLARI http://www.milliyet.com.tr/1997/02/03/siyaset/sincan.html (EriĢim Tarihi: 27. 10. 2013. http://www.exedrajournal.com/docs/N4/10C_Rui-Antunes_pp_145-170.pdf (EriĢim Tarihi: 12. 02. 2014.. http://www.sorularlasaidnursi.com/siyaset/menfi-ve-muesbet-siyaset/196-islam-devlet-vesiyaset.html (EriĢim Tarihi: 13. 02. 2014.. 274 http://www.state.gov/g/drl/irf/. “International Religious Freedom,” U.S. Department of State (EriĢim Tarihi: 10. 27. 2013.. http://www.au.org/churchstate/cs2011.htm, (EriĢim Tarihi: 09. 01. 2013.. 275 EKLER EK 1: Anket formu Ġyi günler! Elinizdeki anket, “Dini Ġnançların Seçmen DavranıĢı Üzerindeki Etkisi” konulu bilimsel bir çalıĢma için uygulanmaktadır. Size kimliğinize iliĢkin hiçbir soru sorulmamaktadır. Vereceğiniz samimî cevaplar, araĢtırmanın sonucu için büyük önem taĢımaktadır. Vakit ayırıp çalıĢmaya katkıda bulunduğunuz için teĢekkür ederiz.( Lütfen, tüm sorularda size uygun tek Hiç Katılmıyorum Ne katılmıyorum Katılmıyorum Katılıyorum Katılıyorum Ne Katılıyorum AĢağıda Verilen Yargılara Ne Düzeyde Katılırsınız? Kesinlikle seçeneği iĢaretleyiniz! ) 1 Dini konularla ilgilenirim 5 4 3 2 1 2 Allah gerçekten vardır 5 4 3 2 1 3 Melekler vardır 5 4 3 2 1 4 ġeytan vardır 5 4 3 2 1 5 Kıyamet günü vardır 5 4 3 2 1 6 Cennet ve cehennem vardır 5 4 3 2 1 7 MahĢer günü, herkes yaptıklarından sorguya çekilecektir 5 4 3 2 1 8 Kur’an Allah’ın emirlerini bildirmektedir 5 4 3 2 1 9 Dinî içerikli konuĢmalar dinlediğimde duygulanırım 5 4 3 2 1 kavrayamayacağımızı 5 4 3 2 1 11 Dinin insanı daha olgun ve uygar bir birey yaptığına inanıyorum 5 4 3 2 1 12 Ġnançsız birinin de iyi bir insan olabileceğine inanıyorum 5 4 3 2 1 13 Allah‟ın beni sevdiğine inanıyorum 5 4 3 2 1 10 Din olmadan hayatın anlamını düĢünüyorum 276 14 Kendimi dindar biri olarak görüyorum 5 4 3 2 1 15 Kur‟an, hadis ve benzeri dinî eserleri okurum 5 4 3 2 1 16 Çocuklarımın dinî eğitim almalarından yanayım 5 4 3 2 1 17 Kendimi dinî bir cemaate veya gruba bağlı hissediyorum 5 4 3 2 1 18 Dinî etkinlik ve sohbetlere katılırım 5 4 3 2 1 19 Ġnançsız biriyle arkadaĢlık edebilirim 5 4 3 2 1 20 Ġnançsız veya baĢka dine mensup biriyle evlenebilirim 5 4 3 2 1 21 Dinî inançlarım baĢkaları tarafından sorgulandığında veya 5 4 3 2 1 22 Dinimin gereklerini yerine getirmeye çalıĢırım 5 4 3 2 1 23 Günde beĢ vakit namaz kılarım 5 4 3 2 1 24 Ramazan ayında orucu eksiksiz tutarım 5 4 3 2 1 25 Bir ihtiyaç veya isteğim olduğunda gerçekleĢmesi için dua 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 eleĢtirildiğinde tepki gösteririm ederim 26 Cami, vakıf, cemaat ve benzeri dinî kurumlara malî yardım Katılmıyorum Ne Katılmıyorum Katılmıyorum Hiç AĢağıdaki siyasal yargılara katılma düzeyiniz nedir? Kesinlikle 27 Zekâtımı eksiksiz veririm Katılıyorum Katılıyorum Ne Katılıyorum yaparım 28 Siyasal konular ve sorunlarla ilgilenir, geliĢmeleri izlerim 5 4 3 2 1 29 Siyaset ve siyasal liderler konusunda bilgiliyim 5 4 3 2 1 30 Belirli bir siyasal parti tercihim vardır 5 4 3 2 1 31 Benimsediğim siyasal parti ile ilgili haberleri izlerim 5 4 3 2 1 32 Benimsediğim siyasal partinin etkinliklerine katılırım 5 4 3 2 1 33 Dindar kamu görevlilerinin sayısının artmasından yanayım 5 4 3 2 1 34 Kamu kurumlarında görev yapan memurlar dinî inançlarının 5 4 3 2 1 gereklerini özgürce yerine getirebilmelidir 277 35 Benim için iktidardaki partinin dinî değerleri ve dindarların 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 haklarını savunması önemlidir 36 Dinin devlet ve siyaset kurumlarını etkilemesi ve yönlendirmesi iyidir 37 Dindar olmak dini öne çıkaran partinin desteklenmesini gerekli kılar 38 Belirli bir siyasal partiyi desteklememde dinî inancımın etkisi Katılmıyorum Ne Katılmıyorum Katılmıyorum Hiç Yargılara katılma düzeyiniz nedir? Katılıyorum Ne Katılıyorum Katılıyorum Bir Siyasal Parti Adayına Oy Vermenizle ilgili AĢağıdaki Kesinlikle vardır 39 Destekleyeceğim adayın dindar biri olması benim için önemlidir 5 4 3 2 1 40 Destekleyeceğim adayın Allah inancının olması benim için 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 önemlidir 41 Destekleyeceğim adayın kıyamet gününe inanması benim için önemlidir 42 Destekleyeceğim adayın Hz. Muhammed’i son peygamber olarak kabul etmesi benim için önemlidir 43 Destekleyeceğim adayın dinî bir cemaat veya gruba bağlı olması benim için önemlidir 44 Destekleyeceğim adayın vakit namazlarını düzenli olarak kılıyor olması benim için önemlidir 45 Destekleyeceğim adayın ramazan orucunu tutması benim için önemlidir 46 Destekleyeceğim adayın zekatını veriyor olması benim için önemlidir 47 Destekleyeceğim adayın hacca gitmiĢ olması benim için önemlidir 278 48 Destekleyeceğim adayın sakallı olması benim için önemlidir 5 4 3 2 1 49 Destekleyeceğim adayın alkollü içki içmemesi benim için 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 haklarını 5 4 3 2 1 57 Destekleyeceğim adayın imam-hatip lisesi mezunu olması benim 5 4 3 2 1 5 4 3 2 1 önemlidir 50 Destekleyeceğim kadın adayın baĢörtülü olması benim için önemlidir 51 Destekleyeceğim adayın Kur‟an-ı Kerim‟i okuyabilmesi benim için önemlidir 52 Destekleyeceğim adayın dinî faaliyet ve kurumlara destek olması benim için önemlidir 53 Destekleyeceğim adayın dindar bir çevresinin olması benim için önemlidir 54 Destekleyeceğim adayın haram yememeye özen göstermesi benim için önemlidir 55 Destekleyeceğim adayın dindar kadroya önem vermesi benim için önemlidir 56 Destekleyeceğim adayın dindar kesimlerin savunması benim için önemlidir için önemlidir 58 Destekleyeceğim adayın konuĢmalarında dinî sembol ve söylemlere yer vermesi benim için önemlidir 59-Kendinizi siyasal açıdan nasıl tanımlıyorsunuz? 2.Milliyetçi 1.Liberal 5.Siyasal Ġslamcı 3.Muhafazakâr 6.Marksist 4.Sosyal demokrat 7. Diğer (lütfen belirtiniz)……………………………… 60-Oy verdiğiniz siyasal parti liderine bağlılık düzeyiniz nedir? (0 ile 10 arasında puanlayınız) 0 1 2 3 4 5 279 6 7 8 9 10 61-Siyasal konu ve kampanyalara ilgi düzeyiniz nedir? 2.Çok az kampanyalarla ilgili bilgileri aĢağıdaki Televizyon 5 4 3 2 1 63 Gazete 5 4 3 2 1 64 Radyo 5 4 3 2 1 65 Sosyal Medya 5 4 3 2 1 66 Ġnternet 5 4 3 2 1 67 Dergi 5 4 3 2 1 68 Kamuoyu araĢtırmaları 5 4 3 2 1 69 Parti Yayınları 5 4 3 2 1 70 Parti TeĢkilatları 5 4 3 2 1 71 Aile ve yakın çevre 5 4 3 2 1 Çok az Hiç Sık Biraz 62 kaynaklardan ne sıklıkla alırsınız? Çok sık Hiç ve 5.Çok Çok az konu 4.Oldukça Sık Biraz Siyasal 3.Biraz Çok sık 1.Hiç 72 Televizyon 5 4 3 2 1 73 Gazete 5 4 3 2 1 74 Radyo 5 4 3 2 1 75 Sosyal Medya 5 4 3 2 1 76 Ġnternet 5 4 3 2 1 77 Dergi 5 4 3 2 1 78 Kitap 5 4 3 2 1 Dini bilgileri, aĢağıdaki kaynaklardan ne sıklıkla alırsınız? 280 79 Cemaat 5 4 3 2 1 80 Yakın arkadaĢ çevresi 5 4 3 2 1 81 Aile 5 4 3 2 1 82 Cami Ġmamı 5 4 3 2 1 83 Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı 5 4 3 2 1 84. AĢağıdakilerden hangisi bir partiye oy verirken sizin için daha önemlidir? (tek Ģık iĢaretleyiniz) 1. Partinin genel baĢkanı 7. Propaganda faaliyetleri 2. Adayı 3. Ġdeolojisi 4. Programı 8. Dine olan yaklaĢımı 5. Tarihi geçmiĢi 6. Amblemi 9. Diğer …………………………………………… 85-En son yapılan 2011 genel seçimlerinde hangi siyasal partiye oy verdiniz? 1. AKP 2. BBP 3. CHP 4. MHP 5. SP Diğer (lütfen 5. SP Diğer (lütfen belirtiniz)…………………… 86- 2014 yerel seçimlerinde hangi siyasal partiye oy verdiniz? 1. AKP 2. BBP 3. CHP 4. MHP belirtiniz)…………………… 87-Bu hafta sonu erken bir genel seçim olsa hangi siyasal partiye oy verirsiniz? 1. AKP 2. CHP 7. BBP 3. MHP 4. HDP 8.BTP 9. HÜDA-PAR 10. DP 11. Kullanmam 5. SP 6. 12. Diğer (lütfen belirtiniz)………………………………….. 88- YaĢınız? 1. 18-28 2. 29-39 3. 40-50 89-En son bitirdiğiniz eğitim kurumu hangisidir? 281 4. 51-61 DSP 5. 62 ve üzeri 1. Ġlkokul 2. Ortaokul 4. Üniversite 3. Lise 5. Lisansüstü 90- Mesleğiniz? 1. ĠĢçi 2. Memur 3. Esnaf 4. Ev Hanımı 5. Öğrenci 6. Yönetici 7. Serbest Meslek 8. Emekli 9. ĠĢsiz 10. Diğer (lütfen belirtiniz)……………… 91-Ailenizin ortalama aylık geliri? 1. 1000 TL‟den az 2. 1001- 2000 TL arası 3. 2001-3000 TL arası arası 5. 4001TL ve fazlası 92-Cinsiyetiniz? 1. Kadın 2. Erkek 93-Medeni durumunuz? 1. Evli 2. Bekâr 94. Anketin Yapıldığı Ġl: …………………………….. 282 4. 3001-4000 TL EK 2. Tablo: 3.12. Ġnanç Faktörü ve Siyasal Kimlikler ĠliĢkisi Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) (J) M Kendinizi siyasal Kendinizi siyasal ean açıdan nasıl Difference td. açıdan nasıl tanımlıyorsunuz? tanımlıyorsunuz? S (I-J) S Error ig. U Lo pper wer Bound Bound Liberal Milliyetçi ,17889 Muhafazakâr ,14994 Sosyal Demokrat 2719 Siyasal Ġslamcı ,0 0889 Milliyetçi Liberal ,1 7889 Muhafazakâr 09108 ,0 , 283 9 1, 1 2,21 49 ,3635 , ,381 3 ,0903 , ,177 5 3248 439 ,401 - , , 8 ,4022 ,000 ,113 - , , 12597 - ,1475 000 ,090 3 ,4137 914 15057 er Bound ,4481 , , Low - , , 1, Diğer , 818 09807 76984(*) Bound , - Marksist Bound 629 09294 ,11235 pper 439 08923 U ower , ,1 Interval L , 09108 95% Confidence ,448 1 - ,155 2895 Sosyal Demokrat 04279 ,3 0608(*) Siyasal Ġslamcı 05006 6654 Diğer Liberal 09868 4994 Milliyetçi 08923 - ,02895 Sosyal Demokrat 04279 ,2 7714(*) Siyasal Ġslamcı 04661 ,0 3760 Marksist 05615 1, 91978(*) Diğer ,1 5883 Sosyal Demokrat Liberal - ,30608(*) Muhafazakâr - 284 - , ,147 5 ,4540 , ,445 5 ,4019 000 , - , , 2,29 61 ,1278 818 05006 1, , , ,203 6 5435 658 09294 - , , ,414 9 ,1284 000 09698 ,12719 Milliyetçi 12730 5 394 994 ,097 ,1 , , 7 ,1554 000 ,413 - , , 5 ,1138 994 ,479 - , , 89 ,1039 629 2,32 - , , 1 5686 479 ,241 1, , , 0 ,1080 000 ,454 - , , ,1 581 920 12860 4 ,1 , , ,1 8778 , , 1, ,0975 000 05905 94873(*) Muhafazakâr , ,0 Marksist 994 ,1581 - - ,27714(*) Siyasal Ġslamcı ,23954(*) Marksist Diğer Liberal Milliyetçi ,03760 Sosyal Demokrat ,2 3954(*) Marksist 06187 1, 88219(*) Diğer 13365 ,1 2123 10517 - 1,76984(*) 15057 Milliyetçi 1,94873(*) 12860 Muhafazakâr 1,91978(*) 12730 Sosyal Demokrat - , 285 1 2,2149 - , 1,5686 2,2961 , 1,3248 2,3289 000 ,432 - , , 72 ,1896 000 2,27 - , , 4 4871 000 ,422 1, , , 4 567 911 ,128 ,0 , , 0 ,2036 000 ,108 - , , 2 ,2411 002 ,402 - , , 5 ,1775 994 ,178 - , , 05615 - , 920 2,02 67 ,4151 914 05905 ,0567 2586 902 - 1, , , - ,4224 000 , ,1394 - , , - Muhafazakâr Liberal 12993 09807 ,06654 , , ,1 ,4149 002 10040 1235 Marksist 06187 ,11830 000 , 1, 64265(*) Siyasal Ġslamcı 04661 1,5435 - - 1,64265(*) 12993 Siyasal Ġslamcı - 000 , 1,88219(*) 13365 Diğer - Liberal , ,00889 Milliyetçi - Muhafazakâr ,15883 Sosyal Demokrat ,1 1830 Siyasal Ġslamcı ,12123 Marksist 1, 76095(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 286 ,415 1 ,4321 , 000 8 ,1785 911 ,127 - , , 15528 - , , ,103 9 ,4455 902 10517 - , , ,363 5 ,4795 658 10040 - , , 1,3019 ,3813 479 09698 - 1 , 1,4871 2,2200 ,000 09868 - , , 1,2586 2,2772 000 12597 ,18778 , 000 1,76095(*) 15528 Diğer 2,0267 ,189 6 1, 3019 2,22 00 EK. 3. Tablo: 3.13. Ġnanç faktörü ile seçmenin kendisini siyasal açıdan tanımlama iliĢkisi Kendinizi siyasal açıdan N M Liberal 30 4,6667 Milliyetçi 200 4,8456 Muhafazakâr 289 4,8166 Sosyal Demokrat 152 4,5395 F Sig Ġnanç Faktörü nasıl tanımlıyorsunuz Siyasal Ġslamcı 90 4,7790 Marksist 14 2,8968 Diğer 25 4,6578 Toplam 800 4,7228 287 44, 54 .000 EK 4. Tablo: 3.15. Dindarlık boyutlarına iliĢkin faktör analizi tablosu Rotated Component Matrix(a) Component 1 Dini konularla ilgilenirim ,58 5 Allah gerçekten vardır 2 ,533 ,90 1 Melekler vardır ,93 9 ġeytan vardır ,93 3 Kıyamet günü vardır ,93 8 Cennet ve cehennem vardır ,95 9 MahĢer günü, herkes yaptıklarından sorguya çekilecektir ,93 2 Kur'an Allah‟ın emirlerini bildirmektedir ,86 0 Dinî içerikli konuĢmalar dinlediğimde duygulanırım ,45 1 Din olmadan hayatın anlamını kavrayamayacağımızı düĢünüyorum ,53 7 Dinin insanı daha olgun ve uygar bir birey yaptığına inanıyorum ,49 6 288 ,517 ,597 ,616 Allah‟ın beni sevdiğine inanıyorum ,45 8 ,425 Kendimi dindar biri olarak görüyorum ,688 Kur'an, hadis ve benzeri dinî eserleri okurum ,658 Çocuklarımın dinî eğitim almalarından yanayım ,46 8 Dinimin gereklerini yerine getirmeye çalıĢırım ,36 5 Günde beĢ vakit namaz kılarım ,587 ,723 ,772 Ramazan ayında orucu eksiksiz tutarım ,36 1 Bir ihtiyaç veya isteğim olduğunda gerçekleĢmesi için dua ederim ,51 9 Cami, vakıf, cemaat ve benzeri dinî kurumlara malî yardım yaparım ,682 ,535 ,723 Zekâtımı eksiksiz veririm ,622 Kendimi dinî bir cemaate veya gruba bağlı hissediyorum ,584 Dinî etkinlik ve sohbetlere katılırım ,728 Extraction Method: Principal Component Analysis. Rotation Method: Varimax with Kaiser Normalization. a Rotation converged in 3 iterations. 289 EK 5. Tablo: 3.17. Seçmenlerin Siyasal Bilgi Kaynakları Tablosu Independent Samples Test Le vene's Test for Equality of Variances t-test for Equality of Means S M ig. (2- ean S ig. F Televizyon Equal variancs assumed ft 4 ,487 034 d tailed , , 686 98 ) 7 95% d. Error Confidence Differenc Differenc Interval of the e e Difference , 493 St ,0 5204 ,0 7588 ,0969 1 Equal variance , s not 691 7 97,919 , 490 ,0 5204 ,0 7529 6 assumed Gazete 20099 ,0957 , , 19983 Equal variance s 1 ,645 200 , 2,63 4 - 7 98 , 009 - ,23766 ,0 9024 ,4148 ,0605 0 1 - assumed Equal - variance 2,62 s not 5 assumed Radyo Equal variance 6 ,496 011 7 73,773 , , 561 98 , 009 7 s 290 ,23766 , 575 - 4817 ,0 9055 ,0 ,0 8581 ,4154 ,0599 1 0 - , ,1202 21662 assumed 7 Equal variance , s not 558 7 59,108 , 577 ,0 4817 ,0 8637 Equal Medya variance s 1 ,876 171 , - ,577 98 7 , 564 - ,05475 ,1213 7 assumed Sosyal - ,0 9489 1 assumed Equal variance - s not ,576 7 78,703 , 565 - ,05475 ,0 9510 Ġnternet Equal variance s 5 ,520 019 assumed , 1,49 0 Equal 7 98 1,48 s not 3 assumed , 137 - variance Dergi - 7 70,528 ,14301 , 138 - ,0 9601 - ,14301 ,2414 7 ,0 9641 6 Equal variance s 9 ,606 002 , 1 ,505 98 7 , 133 ,1 2450 ,0 8273 0 assumed Equal variance s not 1 ,494 7 53,523 assumed 291 , 136 2450 ,1 ,0 8335 3 , 28690 ,0391 , 04623 ,0379 , 04544 ,3322 , 13194 ,3314 , 13152 - 3 assumed 21772 ,2410 , 28813 , Kamuoyu Equal araĢtırmalar variance ı s , 631 427 , - ,757 98 7 , 449 - ,06428 ,0 8496 ,2310 Equal variance - s not ,755 7 79,143 , 450 - ,06428 ,0 8514 Equal Yayınları variance s 4 ,401 036 , - ,870 98 7 , 384 - ,07532 ,2314 ,0 8655 ,2452 Equal variance - s not ,875 7 97,585 , 382 - ,07532 ,0 8605 Parti Equal TeĢkilatları variance s 1 ,218 270 assumed , 1,70 5 Equal 1,71 s not 3 assumed Equal yakın çevre variance s 7 98 , 190 663 7 96,163 , 2 ,129 98 , 089 - variance Aile ve - ,14231 , 087 7 ,0 8346 - ,14231 , 034 - 8310 8065 ,2442 ,3061 ,3054 , 02081 4 8485 , 02152 - ,0 , 09358 5 ,0 ,1 - 3 assumed , 09457 1 assumed , 10284 1 assumed Parti 10248 4 assumed , , 01409 , 34721 assumed Equal variance 2 7 292 , ,1 ,0 , , s not ,130 87,993 033 8065 8481 01416 34714 assumed EK 6. Tablo: 3.20. Seçmenlerin Dinî Bilgilere EriĢimde BaĢvurduğu Kaynaklar Tablosu Independent Samples Test Lev ene's Test for Equality of Variances t-test for Equality of Means S M ig. (2- ean S ig. F Televizyo Equal n variance s , 780 377 d tailed ft , 1 ,838 98 ) 7 95% d. Error Confidence Differenc Differenc Interval of the e e Difference , 066 St ,1 6975 ,0 9236 ,0115 Equal variance 1 s not ,837 7 87,182 , 067 ,1 6975 ,0 9239 ,0116 Equal variance s , 958 328 , 1 ,622 98 7 , 105 ,1 4526 ,0 8958 Equal variance 1 ,621 7 87,545 s not 293 , 105 4526 ,1 ,0305 ,0 8961 , 32111 8 assumed , 35112 1 assumed Gazete 35104 4 assumed , , ,0306 32116 assumed Radyo 3 Equal variance s 1 ,602 206 , 3 ,409 98 7 , 001 ,2 7802 ,0 8155 , 11794 , 43809 assumed Equal variance 3 s not ,417 7 94,338 , 001 ,2 7802 ,0 8136 , 11831 , 43772 assumed Sosyal Equal Medya variance s , 159 690 assumed , 4,24 4 Equal 4,23 s not 5 assumed Equal variance s , 021 884 assumed , 4,58 2 Equal 98 4,59 s not 2 assumed , 000 7 81,321 - 000 98 7 94,260 000 - ,0 9293 - ,43430 , ,0 9274 ,39359 , 000 - ,39359 , 7 - variance Dergi 7 - variance Ġnternet - ,0 9479 - ,43430 ,0 9457 ,5756 ,2115 4 4 - s , 074 786 , , 177 98 7 , 860 assumed 294 1600 ,0 ,0 9057 - ,5760 ,2111 1 7 - - ,6203 ,2482 7 4 - - ,6199 ,2486 4 6 Equal variance - ,1617 8 , 19378 Equal variance , s not 177 7 87,596 , 860 ,0 1600 ,0 9059 Equal variance s 4 ,664 031 assumed , 2,03 6 Equal 7 98 2,04 s not 1 assumed , 042 - variance Cemaat - 7 94,264 ,18939 , 042 - ,0 9302 - ,18939 ,1618 ,0 9281 , 19382 3 assumed Kitap - - - ,3719 ,0067 8 9 - - ,3715 ,0072 6 1 Equal variance s 4 ,900 027 , 4 ,172 98 7 , 000 ,4 1055 ,0 9841 , 21739 , 60372 assumed Equal variance 4 s not ,186 7 96,160 , 000 ,4 1055 ,0 9807 , 21805 , 60306 assumed Yakın Equal arkadaĢ variance çevresi s , 812 368 assumed , 1,63 5 Equal 1,63 s not 3 assumed Equal variance 7 98 , 568 451 , 5,11 7 84,943 98 , 103 - variance Aile - 7 ,42234 ,0 8199 - ,13402 , 000 295 ,13402 , 103 - ,2949 8208 ,2951 , 02710 3 ,0 8253 , 02693 6 ,0 - - ,5843 ,2603 s 8 3 5 assumed Equal - variance 5,11 s not 2 assumed Cami Equal Ġmamı variance s 1 ,769 184 7 84,766 , , 578 98 , 000 7 ,42234 , 564 - ,0 8261 ,0 5672 ,0 9820 ,5845 ,2601 1 7 ,1360 Equal variance , s not 577 7 83,801 , 564 ,0 5672 ,0 9834 Diyanet Equal iĢleri variance BaĢkanlığı s , 224 636 , 1 ,291 98 7 , 197 ,1 2034 ,1363 ,0 9319 ,0625 Equal variance s not 1 ,291 7 87,628 assumed 296 , 197 2034 ,1 ,0 9321 , 30326 8 assumed , 24975 1 assumed , 24949 5 assumed - ,0626 3 , 30331 EK 7. Tablo: 3. 23. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Televizyonu Multiple Comparisons Dependent Variable: Kendimi dindar biri olarak görüyorum Tukey HSD Me an (I) (J) Televizyon Televizyon Hiç Çok az Difference (I-J) d. Error ,08 969 Biraz Çok sık Hiç Biraz - Sık ,19911 ,47479(*) Hiç ,19 297 - ,0 ,171 5 ,8112 ,5 ,052 2 ,5697 01 ,1 - ,5 ,1 ,333 4 ,6198 83 2305 - ,1 ,1 ,0194 ,5128 43 3556 - ,9 ,1 ,288 0 ,7508 78 2290 - ,0 ,1 ,171 2 ,5068 33 5475 ,28382 Biraz 3375 8 ,5594 44 ,512 - ,9 ,1 ,08969 ,5 ,1 - ,3334 93 4535 ,38510(*) ,9 ,1 - 95% Confidence Interval 78 3361 ,10942 Çok sık ,1 - Sık Si g. 5475 ,19414 Çok az St ,1384 - ,559 414 Çok az 3361 ,28 382 Sık 2290 471 Hiç ,10 Çok az ,19 911 Biraz ,08471 Çok sık ,27568 Çok sık Hiç ,38 510(*) Çok az ,47 479(*) Biraz ,19 097 Sık ,27 568 * The mean difference is significant at the .05 level. ,811 2 ,0691 ,0 95 298 ,138 ,2 ,1 ,750 8 4 63 1100 ,019 ,0 ,0 ,027 8 4 01 9512 - ,0 ,1 ,218 3 ,5792 33 2305 - ,0 ,1 ,569 7 ,3877 95 3375 - ,9 ,1 ,506 8 ,1715 41 1100 - ,5 ,1 ,069 1 ,2880 83 1083 - ,9 ,1 ,387 7 ,4510 44 3556 - ,2 ,1 ,619 8 ,2183 63 4535 - ,9 ,0 4 ,0522 41 9512 942 ,1 ,1 - ,1712 43 1083 ,19097 Sık ,1 ,08 Çok sık 93 ,451 0 ,0278 ,579 2 EK 8. Tablo: 3. 24. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Gazeteyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: Kendimi dindar biri olarak görüyorum Tukey HSD Me an (I) (J) Gazete Gazete Hiç Çok az Difference (I-J) d. Error ,04 869 Biraz Çok sık ,54181(*) Hiç ,04869 Biraz - Sık ,14403 ,59050(*) Hiç ,41 299 - ,0 ,213 7 ,9453 ,0 ,1974 ,5017 00 ,1 - ,8 ,1 ,232 1 ,7366 06 2978 - ,0 ,1 ,1812 ,3295 00 3083 - ,9 ,0 ,268 1 ,9024 90 9861 - ,0 ,1 ,1411 ,4588 00 0269 ,46701(*) Biraz 3189 5 ,6955 53 ,329 - ,9 ,1 - ,2321 00 3292 - ,0 ,1 - Interval 90 0138 95% Confidence ,9 ,1 ,09534 Çok sık ,1 - Sık Si g. 0269 ,41831(*) Çok az St ,2357 ,141 ,695 831(*) Çok az 0138 ,46 701(*) Sık 9861 297 Hiç ,09 Çok az ,14 403 Biraz ,32297 Çok sık ,44647(*) Çok sık Hiç ,54 181(*) Çok az ,59 050(*) Biraz ,12 349 Sık ,44 647(*) * The mean difference is significant at the .05 level. ,945 3 ,2285 ,0 33 300 ,235 ,8 ,1 ,902 4 7 73 5481 ,181 ,0 ,1 ,0232 2 00 2874 - ,0 ,1 ,031 9 ,8697 00 2978 - ,0 ,1 ,501 7 ,6778 33 3189 - ,0 ,1 ,458 8 ,2137 94 5481 - ,8 ,1 ,228 5 ,2681 06 2979 - ,9 ,1 ,677 8 ,4755 53 3083 - ,8 ,1 ,736 6 ,0319 73 3292 ,197 ,0 ,1 5 4 94 2874 534 ,0 ,1 - 1 00 2979 ,12349 Sık ,0 ,32 Çok sık 00 ,475 5 ,023 2 ,869 7 EK 9. Tablo: 3. 25. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Radyoyu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: Kendimi dindar biri olarak görüyorum Tukey HSD Me an (I) (J) Radyo Radyo Hiç Çok az Difference (I-J) d. Error - ,27992(*) Biraz Sık Çok sık Hiç 992(*) Biraz Sık ,15684 ,49663(*) Biraz Hiç ,40 301 - ,0 ,259 3 ,9737 ,0 ,153 3 ,5729 37 ,0 - ,8 ,1 ,537 7 ,4011 41 7448 ,022 ,7 ,1 ,3112 2 38 5219 - ,0 ,1 ,0341 1,2420 25 0138 - ,0 ,0 ,1472 ,8395 00 9427 ,12392 Çok sık 7022 ,0222 ,6605 26 - - ,0 ,1 - ,5377 00 4730 - ,0 ,1 ,27 Interval 25 9387 95% Confidence ,0 ,0 ,77656(*) g. 9427 ,43677(*) Si ,0 ,40385(*) Çok az St ,0196 ,147 ,660 385(*) Çok az 9387 ,12 392 Sık 0138 ,03292 Hiç ,43 Çok az ,15 684 Biraz ,03 292 Çok sık ,33979 Çok sık Hiç ,77 656(*) Çok az ,49 663(*) Biraz ,37 271 Sık ,33 979 ,973 7 ,1037 ,4 76 302 ,019 ,2 ,2 1,24 20 6 05 0797 ,311 ,0 ,1 ,228 8 2 37 7426 - ,0 ,1 ,448 3 ,9084 00 7448 - ,4 ,1 ,572 9 ,3825 76 7022 - 1, ,2 ,839 5 ,2593 000 0797 ,034 ,8 ,1 ,103 7 1 41 5194 - ,0 ,1 ,382 5 ,8492 26 5219 - ,2 ,1 ,401 1 ,4483 05 4730 - 1, ,1 5 ,1533 000 7426 677(*) ,7 ,1 - 2 38 5194 ,37271 Sık ,1 - Çok sık 00 ,849 2 ,2288 ,908 4 EK 10. Tablo: 3. 26. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: Kendimi dindar biri olarak görüyorum Tukey HSD Me (I) (J) an Sosyal Sosyal Difference Medya Medya (I-J) Hiç Çok az d. Error - ,03272 Biraz Çok sık Hiç ,03 Biraz ,04082 Sık ,03 911 Çok sık ,24333 Hiç ,07 303 - ,2 ,384 2 ,5851 ,9 ,250 5 ,3060 93 ,1 - ,9 ,1 ,349 2 ,3321 98 2499 - ,9 ,1 ,067 5 ,2838 95 2621 - ,9 ,1 ,353 2 ,6196 99 0655 - ,1 ,1 ,219 9 ,3404 82 1576 - 1, ,1 ,283 8 ,3670 000 2565 272 ,9 ,1 - ,3492 60 2685 ,27606 ,9 ,1 ,00 95% Confidence Interval 99 0732 638 Biraz ,1 - Sık Si g. 1576 ,07354 Çok az St ,098 4 - ,367 354 Çok az 0732 ,04 082 Sık 0655 992 Hiç - Çok az ,03911 Biraz ,07992 Çok sık ,28244 Çok sık Hiç ,27 606 Çok az ,24 333 Biraz ,20 252 Sık ,28 244 ,585 1 ,1180 ,2 27 304 - ,4 ,1 ,619 6 ,0984 17 3533 - ,2 ,1 ,087 6 ,0675 93 1722 - ,1 ,1 ,244 1 ,6525 82 2499 - ,2 ,1 ,306 0 ,4039 27 2565 - ,9 ,1 ,340 4 ,3842 62 3533 - ,9 ,1 ,118 0 ,3532 98 1851 - 1, ,1 ,403 9 ,5230 000 2621 - ,4 ,1 ,332 1 ,2441 17 2685 - ,9 ,1 0 ,2505 62 1722 ,00638 ,9 ,1 - ,2199 95 1851 ,20252 Sık ,1 ,07 Çok sık 60 ,523 0 ,0876 ,652 5 EK 11. Tablo: 3. 27. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: Kendimi dindar biri olarak görüyorum Tukey HSD Me an (I) (J) Ġnternet Ġnternet Hiç Çok az Difference (I-J) d. Error ,11 446 Biraz Çok sık Hiç - Biraz ,11 364 Sık ,12049 Çok sık ,27536 Hiç - 305 - ,1 ,214 2 ,5964 ,3 ,426 6 ,4551 32 ,1 - ,8 ,1 ,243 8 ,1993 62 1741 - ,8 ,1 ,176 2 ,4727 59 2240 - ,9 ,1 ,344 1 ,4980 07 1447 - ,6 ,1 ,557 5 ,3561 88 3103 - 1, ,1 ,472 7 ,1013 000 2329 ,11446 ,3 ,1 - ,2438 22 2805 ,16091 ,9 ,1 - 95% Confidence Interval 07 2049 ,00603 Biraz ,1 ,22 Sık Si g. 3103 810 Çok az St ,045 6 - ,101 ,22810 Çok az 2049 - ,11364 Sık 1447 ,23413 Hiç Çok az 2805 049 Biraz 2240 ,23 413 Çok sık 1105 - ,15487 Çok sık Hiç 1408 ,16 091 Çok az 2329 ,27 536 Biraz 1741 ,38 901(*) Sık 0552 ,15 487 1408 * The mean difference is significant at the .05 level. 306 ,596 4 ,100 5 ,6 55 0 ,0456 02 ,498 - ,0 ,1 0 ,1762 32 ,157 - ,1 ,1 7 ,4668 88 ,537 - ,6 ,1 1 ,0695 55 ,455 - ,6 ,1 1 ,2142 17 ,356 - ,2 ,1 ,1005 ,3441 62 - - ,8 ,1 5 ,6775 000 ,069 - 1, ,1 3 ,5377 02 ,199 - ,0 ,1 ,12 ,4266 17 0552 3 - ,2 ,1 ,00 603 ,8 ,1 - ,5575 59 1105 ,38901(*) Sık ,1 - Çok sık 22 ,677 5 ,1570 ,466 8 EK 12. Tablo: 3. 28. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: Kendimi dindar biri olarak görüyorum Tukey HSD Me an (I) (J) Dergi Dergi Hiç Çok az Difference (I-J) d. Error - ,22389 Biraz Çok sık ,61033(*) Hiç 389 Biraz - Sık ,13537 Çok sık ,38644 ,34 307 - ,0 ,241 4 ,7744 ,0 ,168 3 ,5122 52 ,1 - ,8 ,1 ,487 1 ,4115 63 4192 - ,7 ,1 ,2345 ,0393 81 3782 - ,1 ,1 ,005 0 ,9862 38 0603 - ,0 ,0 ,0721 ,7236 00 9627 ,12162 Hiç 3748 3 ,6189 55 ,039 - ,0 ,1 ,22 ,4871 05 3325 - ,0 ,1 - Interval 38 0001 95% Confidence ,1 ,1 ,35926 Biraz ,0 - Sık Si g. 9627 ,34551(*) Çok az St ,001 6 ,072 ,618 551(*) Çok az 0001 ,12 162 Sık 0603 ,01375 Hiç ,35 Çok az ,13 537 Biraz ,01 375 Çok sık ,25107 Çok sık Hiç ,61 033(*) Çok az ,38 644 Biraz ,26 482 Sık ,25 107 * The mean difference is significant at the .05 level. ,774 4 ,1302 ,5 73 308 - ,3 ,1 ,986 2 ,0016 55 6920 ,234 ,0 ,1 ,211 5 5 52 4448 - ,0 ,1 ,397 8 ,7137 00 4192 - ,5 ,1 ,512 2 ,3703 73 3748 - 1, ,1 ,723 6 ,2414 000 6920 - ,8 ,1 ,130 2 ,0050 63 4046 - ,0 ,1 ,370 3 ,6598 55 3782 - ,3 ,1 ,411 5 ,3978 55 3325 - 1, ,1 9 ,1683 000 4448 926 ,7 ,1 - 1 81 4046 ,26482 Sık ,1 - Çok sık 05 ,659 8 ,2115 ,713 7 EK 13. Tablo: 3. 29. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Kitap Okuma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: Kendimi dindar biri olarak görüyorum Tukey HSD Me an (I) (J) Kitap Kitap Hiç Çok az Difference (I-J) d. Error - ,16774 Biraz Çok sık Hiç ,16 Biraz ,09921 Sık ,12 254 Çok sık ,14336 Hiç ,26 309 - ,8 ,520 7 ,5182 ,3 ,303 3 ,2756 34 ,1 - ,9 ,1 ,634 7 ,5017 18 3711 - ,9 ,1 ,051 9 ,2992 62 4561 - ,8 ,1 ,341 8 ,6741 63 4721 - ,1 ,1 ,124 6 ,4322 33 7080 - ,9 ,1 ,299 2 ,6584 98 3278 774 ,3 ,1 - ,6347 38 4155 ,31110 ,8 ,1 - 95% Confidence Interval 63 4319 ,04519 Biraz ,1 - Sık Si g. 7080 ,26694 Çok az St ,231 5 - ,658 694 Çok az 4319 ,09 921 Sık 4721 175 Hiç ,04 Çok az ,12254 Biraz ,22175 Çok sık ,26591 Çok sık Hiç ,31 110 Çok az ,14 336 Biraz ,04 416 Sık ,26 591 ,518 2 ,2310 ,0 54 310 - ,9 ,0 ,674 1 ,2315 92 9830 - ,8 ,1 ,002 8 ,0519 34 0065 - ,1 ,1 ,084 4 ,5347 33 3711 - ,0 ,1 ,275 6 ,5279 54 3278 - ,2 ,0 ,432 2 ,5207 76 9830 - ,9 ,1 ,231 0 ,3418 18 1196 - ,9 ,1 ,527 9 ,3193 98 4561 - ,9 ,1 ,501 7 ,0844 92 4155 - ,2 ,1 4 ,3033 76 0065 519 ,9 ,1 - ,1246 62 1196 ,04416 Sık ,1 ,22 Çok sık 38 ,319 3 ,0028 ,534 7 EK 14. Tablo: 3. 30. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cemaati Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: Kendimi dindar biri olarak görüyorum Tukey HSD Me an (I) (J) Cemaat Cemaat Hiç Çok az Difference (I-J) d. Error - ,26651 Biraz Çok sık ,68721(*) Hiç 651 Biraz - ,50644(*) ,42070(*) Biraz Hiç ,53 311 - ,0 ,0983 ,7996 ,0 ,063 6 ,9146 21 ,0 - ,0 ,1 ,552 6 ,6066 07 3860 - ,1 ,1 ,3652 ,0196 75 4927 - ,0 ,1 ,4171 1,0092 82 2256 - ,0 ,1 ,2689 1,1288 00 0463 ,27146 Çok sık 1777 6 ,8070 00 ,019 - ,0 ,1 ,26 ,5526 00 3016 - ,0 ,1 - Interval 82 9840 95% Confidence ,0 ,0 ,77296(*) Sık ,1 - Sık Si g. 0463 ,53797(*) Çok az St ,0418 ,268 ,807 797(*) Çok az 9840 ,27 146 Sık 2256 ,23498 Hiç ,77 Çok az ,50 644(*) Biraz ,23 498 Çok sık ,08 575 Çok sık Hiç ,68 721(*) Çok az ,42 070(*) Biraz ,14 924 Sık ,08575 * The mean difference is significant at the .05 level. ,799 6 ,2170 ,9 83 312 ,041 ,7 ,1 1,00 92 8 99 5876 ,365 ,0 ,1 ,519 8 2 21 3395 - ,0 ,1 ,631 3 ,3483 00 3860 - ,9 ,1 ,914 6 ,1614 83 1777 ,098 ,4 ,1 1,12 88 3 84 5876 ,417 ,0 ,1 ,217 0 1 07 4497 - ,0 ,1 ,161 4 ,5155 00 4927 - ,7 ,1 ,606 6 ,6313 99 3016 - ,4 ,1 0 ,0636 84 3395 296(*) ,1 ,1 - 9 75 4497 ,14924 Sık ,1 - Çok sık 00 ,515 5 ,5198 ,348 3 EK 15. Tablo: 3. 31. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Yakın ArkadaĢ Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: Kendimi dindar biri olarak görüyorum Tukey HSD Me (I) (J) an Yakın Yakın Difference arkadaĢ arkadaĢ (I-J) Hiç Çok az d. Error - ,18719 Biraz Çok sık ,72536(*) Hiç 719 Biraz - ,43557(*) ,53816(*) Biraz Hiç ,43 313 - ,0 ,1010 ,8999 ,0 ,082 2 ,7702 01 ,1 - ,0 ,1 ,636 0 ,5777 04 3231 - ,2 ,1 ,3047 ,2617 42 2239 - ,7 ,1 ,2252 1,1460 85 2068 - ,0 ,1 ,0412 1,0204 00 6417 ,24772 Çok sık 5386 7 ,8286 00 ,261 - ,0 ,1 ,18 ,6360 22 4543 - ,0 ,1 - Interval 85 4399 95% Confidence ,7 ,1 ,62277(*) Sık ,1 - Sık Si g. 6417 ,43492(*) Çok az St ,1764 ,041 ,828 492(*) Çok az 4399 ,24 772 Sık 2068 ,18785 Hiç ,62 Çok az ,43 557(*) Biraz ,18 785 Çok sık ,10259 Çok sık Hiç ,72 536(*) Çok az ,53 816(*) Biraz ,29 044 Sık ,10 259 * The mean difference is significant at the .05 level. ,899 9 ,000 0 ,8 78 314 ,176 ,0 ,1 1,14 60 4 50 0817 ,304 ,0 ,1 ,193 2 7 01 0624 - ,0 ,1 ,443 8 ,3983 00 3231 - ,8 ,1 ,770 2 ,0681 78 5386 ,101 ,2 ,1 1,02 04 0 64 0817 ,225 ,0 ,0 ,000 0 2 04 9360 - ,0 ,1 ,068 1 ,5809 00 2239 - ,0 ,1 ,577 7 ,4438 50 4543 - ,2 ,1 6 ,0822 64 0624 277(*) ,2 ,0 - 2 42 9360 ,29044 Sık ,1 - Çok sık 22 ,580 9 ,1932 ,398 3 EK 16. Tablo: 3. 32. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Aileyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: Kendimi dindar biri olarak görüyorum Tukey HSD Me an (I) (J) Aile Aile Hiç Çok az Difference (I-J) d. Error - ,49740 Biraz Çok sık ,79754(*) Hiç 740 Biraz - Sık ,14367 Çok sık ,30014 ,54 315 - ,1 ,230 0 ,6699 ,0 ,326 7 ,5174 74 ,1 - ,8 ,1 1,01 12 ,4295 31 3525 - ,9 ,1 ,3584 ,0164 96 3669 - ,0 ,1 ,1986 1,2367 63 3830 - ,0 ,1 ,1026 1,0836 00 8793 ,05138 Hiç 6063 4 ,9950 01 ,016 - ,0 ,1 ,49 1,0112 07 6184 - ,0 ,1 - Interval 63 6320 95% Confidence ,0 ,1 ,64107(*) Biraz ,1 - Sık Si g. 8793 ,54878(*) Çok az St ,069 6 ,102 ,995 878(*) Çok az 6320 ,05 138 Sık 3830 ,09229 Hiç ,64 Çok az ,14 367 Biraz ,09 229 Çok sık ,15647 Çok sık Hiç ,79 754(*) Çok az ,30 014 Biraz ,24 876 Sık ,15 647 * The mean difference is significant at the .05 level. ,669 9 ,0193 ,4 76 316 - ,0 ,0 1,23 67 ,0696 84 9575 ,358 ,1 ,0 ,105 3 4 74 9803 - ,0 ,1 ,365 7 ,4182 00 3525 - ,4 ,1 ,517 4 ,1811 76 6063 - ,8 ,0 1,08 36 ,2300 88 9575 ,198 ,8 ,1 ,019 3 6 31 0001 - ,0 ,1 ,181 1 ,5168 01 3669 - ,0 ,1 ,429 5 ,3657 84 6184 - ,8 ,0 0 ,3267 88 9803 107(*) ,9 ,1 - 6 96 0001 ,24876 Sık ,1 - Çok sık 07 ,516 8 ,1053 ,418 2 EK 17. Tablo: 3. 33. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cami Ġmamını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: Kendimi dindar biri olarak görüyorum Tukey HSD Me an (I)C (J)Ca Difference ami imamı mi imamı Hiç Çok az (I-J) d. Error - ,32397(*) Biraz Sık Hiç 397(*) Biraz 9682 774 Sık 1803 - ,04566 Çok sık 2980 - ,23359 Hiç 3025 ,24 317 - ,3 ,309 2 ,5897 ,1 ,400 4 ,4005 78 ,1 7 ,2450 97 ,588 - ,9 ,1 ,2233 3 65 - ,059 ,9 ,1 ,0367 ,8919 08 - - ,0 ,1 2 ,7026 00 ,052 - ,0 ,0 ,0593 ,5447 21 - - ,0 ,1 ,07 ,5887 61 2227 - ,1 ,1 ,32 Interval 08 2178 95% Confidence ,0 ,1 ,55757(*) Biraz 9682 - Çok sık g. 0915 ,36963(*) Si ,0 ,24623 Çok az St ,122 5 - ,544 623 Çok az 0915 - ,07774 Sık 1803 ,12340 Hiç ,36 Çok az ,04 566 Biraz ,12 340 Çok sık ,18794 Çok sık Hiç ,55 757(*) Çok az ,23 359 Biraz ,31 134 Sık ,18 794 * The mean difference is significant at the .05 level. ,589 7 ,0705 ,7 19 318 - ,1 ,1 ,891 9 ,1225 70 4974 ,223 ,3 ,1 ,221 5 3 78 3966 - ,0 ,1 ,504 1 ,5973 00 3025 - ,7 ,1 ,400 5 ,2573 19 2227 - ,9 ,1 ,702 6 ,3092 02 4974 ,036 ,9 ,1 ,070 5 7 97 3924 - ,0 ,1 ,257 3 ,6932 21 2980 - ,1 ,1 ,245 0 ,5041 70 2178 - ,9 ,1 7 ,4004 02 3966 963(*) ,9 ,1 - ,0522 65 3924 ,31134 Sık ,1 - Çok sık 61 ,693 2 ,2215 ,597 3 EK 18. Tablo: 3. 34. Kendini Dindar Biri Olarak Görme ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı’nı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: Kendimi dindar biri olarak görüyorum Tukey HSD (I) Me Diyanet (J) an ĠĢleri Diyanet ĠĢleri Difference BaĢkanlığı BaĢkanlığı Hiç Çok az (I-J) d. Error - ,30931(*) Biraz Sık Çok sık Hiç 931(*) Biraz Sık ,10949 Çok sık ,22543 Hiç ,48 319 - ,5 ,291 2 ,6163 ,0 ,132 6 ,5102 13 ,1 - ,9 ,1 ,573 3 ,4920 45 4298 ,045 ,5 ,1 ,1729 3 15 4656 - ,0 ,1 ,0464 ,8966 12 1423 - ,0 ,0 ,2139 ,7912 01 9657 ,17968 Biraz 3236 ,0453 ,7641 19 - - ,0 ,1 - ,5733 00 3622 - ,0 ,1 ,30 Interval 12 0063 95% Confidence ,0 ,1 ,53474(*) g. 9657 ,41880(*) Si ,0 ,48899(*) Çok az St ,165 5 ,213 ,764 899(*) Çok az 0063 ,17 968 Sık 1423 019 Hiç ,41 Çok az ,10 949 Biraz ,07019 Çok sık ,11594 Çok sık Hiç ,53 474(*) Çok az ,22 543 Biraz ,04 575 Sık ,11 594 * The mean difference is significant at the .05 level. ,616 3 ,3527 ,9 62 320 - ,9 ,1 ,896 6 ,1655 98 7226 ,172 ,5 ,1 ,355 0 9 13 4575 - ,0 ,1 ,337 9 ,5869 01 4298 - ,9 ,1 ,510 2 ,4783 62 3236 - ,9 ,1 ,791 2 ,2912 90 7226 ,046 ,9 ,1 ,352 7 4 45 4927 - ,0 ,1 ,478 3 ,4442 19 4656 - ,9 ,1 ,492 0 ,3379 98 3622 - ,9 ,1 1 ,1326 90 4575 880(*) ,5 ,1 - 9 15 4927 ,04575 Sık ,1 ,07 Çok sık 00 ,444 2 ,3550 ,586 9 EK 19. Tablo: 3.40. Dindarlık ile “Dindar Kamu Görevlilerinin Sayısının Artmasından Yanayım.” Sorusuna VerilmiĢ Olan Cevapların KarĢılaĢtırmasını Gösteren Tablo Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) Dindar (J) Dindar kamu kamu görevlilerinin görevlilerinin sayısının sayısının ean artmasından artmasından Difference td. yanayım yanayım (I-J) hic katilmiyorum katilmiyorum M S Error - ,36514(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,51258(*) kesinlikle katiliyorum katilmiyorum ,69881(*) 6514(*) ne katıliyor ne katiliyorum ,14744 - - 321 - , ,0 230 ,3496 , ,5 627 ,3179 035 , ,1 , , ,5322 676 126 06244 - , , ,3758 ,8654 000 06234 - , , ,3446 ,7123 000 07226 ,17893(*) kesinlikle 06093 ,1676 ,6806 000 - - , , - ,5627 000 06155 - , , ,3 Confidence Interval 000 06145 95% , , - hic katilmiyorum katilmiyorum 07226 ,54406(*) ig. , - katiliyorum S ,0082 - - katiliyorum ne ,33368(*) hic katilmiyorum katıliyor ne 06183 ,5 1258(*) 000 , 06145 ,5027 , 000 ,1646 ,3 446 ,6 806 katilmiyorum katilmiyorum ,1 4744 katiliyorum 06234 - ,03149 kesinlikle katiliyorum katiliyorum 4406(*) 06155 7893(*) ne katıliyor ne ,0 3149 kesinlikle katiliyorum kesinlikle 04953 ,15475(*) ,6 9881(*) katılmıyorum ,3 ne katılıyor ne ,1 8624(*) katılıyorum ,1 5475(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 322 ,5 027 ,0 529 , 014 654 646 001 ,8 ,1 , , 04889 ,5 , , ,0211 322 000 04876 - , , ,1 669 ,2884 000 06183 - , , ,3 496 ,1039 014 06093 3368(*) katılmıyorum 04889 123 082 969 ,7 ,0 , , ,0529 758 035 - ,3 , , - hiç katılmıyorum katılıyorum 06244 039 ,3195 000 ,1 - , , 179 ,1669 001 ,3 - , , ,1 ,0230 969 04876 - , , ,5 katilmiyorum 126 04953 ,18624(*) , , - hic katilmiyorum katilmiyorum , ,3 195 ,0 211 ,2 884 EK 20. Tablo: 3. 41. Ġnanç faktörü ile memurların dini inançlarının gereklerini özgürce yerine getirebilmesi iliĢkisi. Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) (J) Memurlar dinî Memurlar dinî inançlarının inançlarının gereklerini gereklerini ean özgürce yerine özgürce yerine Difference td. getirebilmelidir getirebilmelidir (I-J) hic katilmiyorum katilmiyorum M S Error - ,59083(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,96436(*) kesinlikle katiliyorum katilmiyorum katilmiyorum katiliyorum ,37353(*) ,39521(*) kesinlikle katiliyorum ,56556(*) 323 ,0374 ,7002 , 000 82 ,7097 004 ,97 - , , 10854 ,20 , , ,8931 35 021 11154 - , , ,7136 1,4196 000 12294 - , , ,6574 1,2585 000 14167 - , , ,2035 1,2713 000 1,15639(*) 09629 9083(*) ,9782 000 09966 - , , ,5 Confidence Interval 000 11227 95% , , - hic katilmiyorum ne katıliyor ne 14167 ,98604(*) ig. , - katiliyorum S ,0902 ,8623 ,2688 ne katıliyor ne hic katilmiyorum katilmiyorum ,9 6436(*) katilmiyorum 11227 ,3 7353(*) katiliyorum katiliyorum ,19203(*) 8604(*) katilmiyorum ,3 ne katıliyor ne ,0 2168 kesinlikle kesinlikle ,17035(*) hic katilmiyorum katiliyorum 1, 15639(*) katilmiyorum ,5 6556(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,1 9203(*) katiliyorum ,1 7035(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 324 ,86 23 ,01 25 , 000 196 88 029 1,4 ,26 , , 04051 ,89 , , ,0596 31 000 06568 - , , ,21 45 ,2811 000 10854 - , , ,70 02 ,1712 000 09629 ,09 , , 1,2 585 02 998 04051 ,71 , , ,0125 36 004 07053 - , , ,17 12 ,3716 000 11154 - , , ,70 97 ,2145 029 09966 9521(*) katiliyorum 06568 713 74 998 1,2 ,03 , , ,9 74 021 07053 ,65 , , - hic katilmiyorum katilmiyorum , - kesinlikle , 000 12294 ,02168 katiliyorum , ,37 16 ,05 96 ,28 11 EK 21. Tablo: 3.62. Ġnanç Faktörü ile Seçmenin Kendisini Siyasal Açıdan Tanımlama ĠliĢkisi Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) (J) M Kendinizi siyasal Kendinizi siyasal ean açıdan nasıl Difference td. açıdan nasıl tanımlıyorsunuz? tanımlıyorsunuz? S (I-J) S Error ig. U Lo pper wer Bound Bound Liberal Milliyetçi ,17889 Muhafazakâr ,14994 Sosyal Demokrat 2719 Siyasal Ġslamcı ,0 0889 Milliyetçi Liberal ,1 7889 09108 325 9 ,177 5 1, 3248 1 2,21 49 ,3635 , 439 ,401 - , , 8 ,4022 ,000 ,113 - , , 12597 - ,1475 000 ,090 3 ,4137 914 15057 er Bound ,4481 , , Low - , , 1, Diğer , 818 09807 76984(*) Bound , - Marksist Bound 629 09294 ,11235 pper 439 08923 U ower , ,1 Interval L , 09108 95% Confidence ,381 3 ,0903 ,448 1 Muhafazakâr ,0 2895 Sosyal Demokrat 04279 ,3 0608(*) Siyasal Ġslamcı Diğer 12860 Liberal 09868 ,1 4994 Milliyetçi 08923 - ,02895 Sosyal Demokrat 04279 ,2 7714(*) Siyasal Ġslamcı 04661 ,0 3760 Marksist 05615 1, 91978(*) Diğer 12730 ,1 5883 Sosyal Demokrat Liberal 09698 - ,12719 09294 - ,30608(*) 05006 326 ,445 5 ,4019 , 000 61 ,1278 818 2,29 - , , 6 5435 658 ,203 1, , , 9 ,1284 000 ,414 - , , 5 394 994 ,097 ,1 , , 7 ,1554 000 ,413 - , , 5 ,1138 994 ,479 - , , 89 ,1039 629 2,32 - , , 1 5686 479 ,241 1, , , 0 ,1080 000 ,454 - , , 4 581 920 ,155 ,1 , , ,1 8778 , , 1, ,0975 000 05905 94873(*) Milliyetçi , ,0 Marksist , 994 05006 6654 Muhafazakâr , ,147 5 ,4540 ,1581 Muhafazakâr ,27714(*) Siyasal Ġslamcı Marksist Diğer Liberal ,06654 Muhafazakâr ,03760 Sosyal Demokrat ,2 3954(*) Marksist 1, 88219(*) Diğer ,1 2123 Liberal - Milliyetçi - Muhafazakâr - 327 1,3248 2,3289 , 000 1 2,2149 000 ,432 - , , 1,91978(*) 12730 - , , 2,27 72 ,1896 000 1,94873(*) 12860 1, , , ,422 4 4871 911 1,76984(*) 15057 ,0 , , ,128 4 567 000 10517 - , , ,108 0 ,2036 002 13365 - , , ,402 2 ,2411 994 06187 - , , ,178 5 ,1775 920 05615 - , , 2,02 67 ,4151 914 05905 1, , , ,0567 2586 902 09807 - , , ,1394 ,4224 000 10040 1235 ,4149 002 12993 - , , ,1 Milliyetçi 000 06187 ,11830 , , 1, 64265(*) Marksist 04661 ,23954(*) Siyasal Ġslamcı , 1,5686 2,2961 1,5435 Sosyal Demokrat - , 1,64265(*) 12993 Siyasal Ġslamcı - 000 , 1,88219(*) 13365 Diğer - Liberal ,00889 Milliyetçi - Muhafazakâr ,15883 Sosyal Demokrat ,1 1830 Siyasal Ġslamcı ,12123 Marksist 1, 76095(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 328 ,415 1 ,4321 , 000 8 ,1785 911 ,127 - , , 15528 - , , ,103 9 ,4455 902 10517 - , , ,363 5 ,4795 658 10040 - , , 1,3019 ,3813 479 09698 - 1 , 1,4871 2,2200 ,000 09868 - , , 1,2586 2,2772 000 12597 ,18778 , , - 2,0267 000 1,76095(*) 15528 Diğer , ,189 6 1, 3019 2,22 00 EK 22. Tablo: 3.63. Ġnanç Faktörü ile Dindar Kamu görevlisi Sayısının Artması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki iliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) Dindar (J) Dindar kamu kamu görevlilerinin görevlilerinin sayısının sayısının ean artmasından artmasından Difference td. yanayım yanayım (I-J) hic katilmiyorum katilmiyorum M S Error - ,36514(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,51258(*) kesinlikle katiliyorum katilmiyorum ,69881(*) 6514(*) ne katıliyor ne katiliyorum ,14744 - katiliyorum ,33368(*) 329 ,0 230 ,3496 , 000 627 ,3179 035 ,5 - , , 06183 ,1 , , ,5322 676 126 06244 - , , ,3758 ,8654 000 06234 - , , ,3446 ,7123 000 07226 ,17893(*) kesinlikle 06093 ,1676 ,6806 000 - - , , - ,5627 000 06155 - , , ,3 Confidence Interval 000 06145 95% , , - hic katilmiyorum katilmiyorum 07226 ,54406(*) ig. , - katiliyorum S ,0082 ,5027 ,1646 ne katıliyor ne hic katilmiyorum katilmiyorum ,5 1258(*) katilmiyorum 06145 ,1 4744 katiliyorum katiliyorum ,18624(*) 4406(*) katilmiyorum ,1 ne katıliyor ne ,0 3149 kesinlikle kesinlikle ,15475(*) hiç katılmıyorum katılıyorum ,6 9881(*) katılmıyorum ,3 3368(*) ne katılıyor ne katılmıyorum ,1 8624(*) katılıyorum ,1 5475(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 330 ,5 027 ,0 529 , 014 654 646 001 ,8 ,1 , , 04889 ,5 , , ,0211 322 000 04876 - , , ,1 669 ,2884 000 06183 - , , ,3 496 ,1039 014 06093 ,0 , , ,7 123 082 969 04889 ,3 , , ,0529 758 035 04953 - , , ,1 039 ,3195 000 06244 - , , ,3 179 ,1669 001 06155 7893(*) katiliyorum 04876 806 ,0230 969 ,6 - , , ,5 446 126 04953 ,3 , , - hic katilmiyorum katilmiyorum , - kesinlikle , 000 06234 ,03149 katiliyorum , ,3 195 ,0 211 ,2 884 EK 23. Tablo: 3.64. Ġnanç Faktörü ile Memurların Dini Ġnançlarının Gereklerini Özgürce Yerine Getirebilmesi Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) (J) Memurlar dinî Memurlar dinî inançlarının inançlarının gereklerini gereklerini ean özgürce yerine özgürce yerine Difference td. getirebilmelidir getirebilmelidir (I-J) hic katilmiyorum katilmiyorum M S Error - ,59083(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,96436(*) kesinlikle katiliyorum katilmiyorum katilmiyorum katiliyorum ,37353(*) ,39521(*) kesinlikle katiliyorum ,56556(*) 331 ,0374 ,7002 , 000 82 ,7097 004 ,97 - , , 10854 ,20 , , ,8931 35 021 11154 - , , ,7136 1,4196 000 12294 - , , ,6574 1,2585 000 14167 - , , ,2035 1,2713 000 1,15639(*) 09629 9083(*) ,9782 000 09966 - , , ,5 Confidence Interval 000 11227 95% , , - hic katilmiyorum ne katıliyor ne 14167 ,98604(*) ig. , - katiliyorum S ,0902 ,8623 ,2688 ne katıliyor ne hic katilmiyorum katilmiyorum ,9 6436(*) katilmiyorum 11227 ,3 7353(*) katiliyorum katiliyorum ,19203(*) 8604(*) katilmiyorum ,3 ne katıliyor ne ,0 2168 kesinlikle kesinlikle ,17035(*) hic katilmiyorum katiliyorum 1, 15639(*) katilmiyorum ,5 6556(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,1 9203(*) katiliyorum ,1 7035(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 332 ,86 23 ,01 25 , 000 196 88 029 1,4 ,26 , , 04051 ,89 , , ,0596 31 000 06568 - , , ,21 45 ,2811 000 10854 - , , ,70 02 ,1712 000 09629 ,09 , , 1,2 585 02 998 04051 ,71 , , ,0125 36 004 07053 - , , ,17 12 ,3716 000 11154 - , , ,70 97 ,2145 029 09966 9521(*) katiliyorum 06568 713 74 998 1,2 ,03 , , ,9 74 021 07053 ,65 , , - hic katilmiyorum katilmiyorum , - kesinlikle , 000 12294 ,02168 katiliyorum , ,37 16 ,05 96 ,28 11 EK 24. Tablo: 3.65. Ġnanç Faktörü ile Ġktidardaki Partinin Dinî Değerleri ve Dindarların Haklarını Savunması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (J) Ġktidardaki (I) partinin dinî Ġktidardaki partinin değerleri ve dinî değerleri ve dindarların dindarların haklarını M ean S haklarını savunması savunması Difference td. önemlidir önemlidir (I-J) hic katilmiyorum katilmiyorum Error - ,50425(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,75363(*) kesinlikle katiliyorum katilmiyorum ,90491(*) 0425(*) katilmiyorum katiliyorum 05986 08061 ,24939(*) 07326 ,23552(*) 06792 333 ,72 46 ,4497 , 005 ,7412 39 006 - ,28 , , ,5699 1,0686 000 - - , , ,5679 ,9096 000 - - , , ,2839 ,9393 000 - - , , - ,7246 000 06212 - , , ,5 Confidence Interval 000 06792 95% , , - hic katilmiyorum ne katıliyor ne 08061 ,73976(*) ig. , - katiliyorum S ,0491 ,4212 ,0498 kesinlikle katiliyorum ne katıliyor ne ,40066(*) hic katilmiyorum katilmiyorum katilmiyorum kesinlikle - hic katilmiyorum ,7 3976(*) katilmiyorum ,2 3552(*) ne katıliyor ne ,01387 kesinlikle katiliyorum kesinlikle ,16515(*) hic katilmiyorum katiliyorum ,9 0491(*) katilmiyorum ,4 0066(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,1 5128(*) katiliyorum ,1 6515(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 334 ,58 07 ,01 59 , 001 686 06 020 1,0 ,22 , , 04121 ,74 , , ,0525 12 000 04952 - , , ,12 89 ,2778 000 06585 - , , ,42 12 ,1567 001 05986 ,04 , , ,90 96 98 999 04121 ,56 , , ,0159 99 005 05224 - , , ,15 67 ,2867 000 06792 - , , ,44 97 ,1289 020 06212 ,04 , , ,93 93 91 999 04952 ,56 , , ,2206 79 006 05224 ,15128(*) , , ,0 ,5807 000 07326 1387 katilmiyorum , ,2 katiliyorum , 000 06792 4939(*) katiliyorum 06585 ,7 5363(*) katiliyorum , ,28 67 ,05 25 ,27 78 EK 25. Tablo: 3.66. Ġnanç Faktörü ile Dinin devlet ve siyaset kurumlarını etkilemesi ve yönlendirmesi Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) Dinin (J) Dinin devlet ve siyaset devlet ve siyaset kurumlarını kurumlarını etkilemesi ve etkilemesi ve ean yönlendirmesi yönlendirmesi Difference td. iyidir iyidir (I-J) hic katilmiyorum katilmiyorum M S Error - ,33741(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,46833(*) kesinlikle katilmiyorum ,58056(*) 3741(*) ne katıliyor ne ,05452 katiliyorum ,24314(*) 335 ,0 373 ,2156 , 000 078 ,2991 887 ,5 - , , 05927 ,1 , , ,4299 670 209 05892 - , , ,2423 ,7313 000 06153 - , , ,3110 ,5416 000 06232 ,13091 katiliyorum kesinlikle 05512 ,1670 ,6257 000 - - , , - ,5078 000 05474 - , , ,3 Confidence Interval 000 05755 95% , , - hic katilmiyorum katilmiyorum 06232 ,39194(*) ig. , - katiliyorum katiliyorum S ,1 066 ,4052 ,0811 ne katıliyor ne hic katilmiyorum katilmiyorum ,4 6833(*) katilmiyorum 05755 ,1 3091 ,11223 ,3 9194(*) katilmiyorum ,0 5452 ne katıliyor ne katilmiyorum ,07639 kesinlikle katiliyorum kesinlikle ,18862(*) hic katilmiyorum katiliyorum ,5 8056(*) katilmiyorum ,2 4314(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,1 1223 katiliyorum ,1 8862(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 336 ,4 052 ,0360 , 002 313 811 234 ,7 ,0 , , 05124 ,4 , , ,0485 299 000 05422 - , , ,0 708 ,3287 000 05927 - , , ,2 156 ,2236 002 05512 - , , ,5 416 ,1066 616 05124 ,2 , , ,0 360 423 887 05384 - , , ,2 236 ,2605 000 05892 - , , ,2 991 ,0708 234 05474 - , , ,6 257 ,0373 616 05422 hic katilmiyorum , , - ,3 110 209 05384 kesinlikle katiliyorum , ,0 7639 , 000 06153 katiliyorum katiliyorum , ,2 605 ,0 485 ,3 287 EK 26. Tablo: 3.67. Ġnanç Faktörü ile Dindar Olmanın Dini Öne Çıkaran Partinin Desteklenmesini Gerekli kıldığına ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) Dindar olmak (J) Dindar dini öne çıkaran olmak dini öne partinin çıkaran partinin ean desteklenmesini desteklenmesini Difference gerekli kılar gerekli kılar (I-J) M hic katilmiyorum katilmiyorum - ne katıliyor ne ,30569(*) kesinlikle katilmiyorum ,39128(*) 7959(*) ne katıliyor ne ,0 1138 katiliyorum ,21169(*) 337 ,03 72 ,1586 , 007 19 ,2894 ,000 ,33 - 1 , 06289 ,02 , , ,2361 73 216 06218 - , , ,0152 ,5464 011 05973 - , , ,1602 ,3212 000 05571 ,12609 katiliyorum kesinlikle 05674 ,0273 ,4512 023 - - , , - ,3319 000 05596 - , , ,1 Interval 011 05322 95% Confidence , , - hic katilmiyorum katilmiyorum 05571 ,16822(*) katiliyorum , - katiliyorum S td. Error ig. ,17959(*) katilmiyorum S ,18 14 ,3836 ,0397 ne katıliyor ne katilmiyorum hic katilmiyorum ,3 0569(*) katilmiyorum 05322 ,1 2609 katiliyorum katiliyorum ,08560 06070 6822(*) katilmiyorum 05596 - ,01138 ne katıliyor ne ,13747 kesinlikle katiliyorum kesinlikle 05997 ,22306(*) ,3 9128(*) katilmiyorum ,2 ne katıliyor ne ,0 8560 katiliyorum ,2 2306(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 338 ,38 36 ,0804 , 004 64 97 621 ,54 ,03 , , 06311 ,23 , , ,0505 61 007 06070 - , , ,02 65 ,3956 000 06289 - , , ,15 86 ,3014 004 05674 1169(*) katilmiyorum 06311 12 ,1814 148 ,32 - , , 04 52 ,000 ,08 ,01 1 , - hic katilmiyorum katiliyorum 06218 14 ,2515 023 ,30 - , , 94 ,0265 621 ,28 - , , 12 ,0372 148 ,45 - , , ,1 02 216 05997 ,16 , , - hic katilmiyorum katilmiyorum , ,1 kesinlikle , 000 05973 3747 katiliyorum , ,25 15 ,05 05 ,39 56 EK 27. Tablo: 3.68. Ġnanç Faktörü ile Ġnanç Faktörü ile Belirli Bir Siyasal Partiyi Desteklemede Dinî Ġnancının Etkisinin Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) Belirli (J) Belirli bir siyasal partiyi bir siyasal partiyi M desteklememde dinî desteklememde dinî ean S inancımın etkisi inancımın etkisi Difference td. vardır vardır (I-J) hic katilmiyorum katilmiyorum Error - ,21952(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,35594(*) kesinlikle katilmiyorum ,46689(*) 1952(*) ne katıliyor ne ,04236 katiliyorum ,24738(*) 339 ,0 442 ,2028 , 000 777 ,3170 951 ,3 - , , 05991 ,0 , , ,3215 614 236 05867 - , , ,1204 ,6122 001 06605 - , , ,1919 ,4034 000 05784 ,13643 katiliyorum kesinlikle 05316 ,0614 ,5200 000 - - , , - ,3777 000 05176 - , , ,2 Confidence Interval 001 06000 95% , , - hic katilmiyorum katilmiyorum 05784 ,26187(*) ig. , - katiliyorum katiliyorum S ,1 180 ,4112 ,0836 ne katıliyor ne hic katilmiyorum katilmiyorum ,3 5594(*) katilmiyorum 06000 ,1 3643 ,11095 ,2 6187(*) katilmiyorum ,0 4236 ne katıliyor ne katilmiyorum ,09407 kesinlikle katiliyorum kesinlikle ,20502(*) hic katilmiyorum katiliyorum ,4 6689(*) katilmiyorum ,2 4738(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,1 1095 katiliyorum ,2 0502(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 340 ,4 112 ,0585 , 002 122 836 380 ,6 ,0 , , 05406 ,3 , , ,0572 215 000 06200 - , , ,0 722 ,3528 000 05991 - , , ,2 028 ,2603 002 05316 - , , ,4 034 ,1180 532 05406 ,1 , , ,0 585 204 951 06080 - , , ,2 603 ,2804 000 05867 - , , ,3 170 ,0722 380 05176 - , , ,5 200 ,0442 532 06200 hic katilmiyorum , , - ,1 919 236 06080 kesinlikle katiliyorum , ,0 9407 , 000 06605 katiliyorum katiliyorum , ,2 804 ,0 572 ,3 528 EK 28. Tablo: 3.69. Ġnanç Faktörü ile Adayın dindar biri olmasının TaĢıdığı Önem Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) Adayın dindar (J) Adayın dindar M ean biri olması benim biri olması benim Difference için önemlidir için önemlidir hic katilmiyorum katilmiyorum (I-J) - ne katıliyor ne 07312 ,40707(*) kesinlikle katilmiyorum ,57242(*) hic katilmiyorum 9445 ne katıliyor ne katilmiyorum katiliyorum ,31262(*) - katiliyorum ne katıliyor ne hic katilmiyorum ,47797(*) ,4 341 - , ,1216 ,6537 , ,1163 ,4704 000 , - , , ,29 44 ,5090 000 06428 - , , ,4149 ,1055 000 06379 - , , ,2344 ,7300 696 07182 - , , ,2268 ,5464 000 07312 ,29595(*) kesinlikle 05762 55 ,5873 000 ,10 - , , ,0 ,2944 000 05707 - , , - Interval 696 06592 95% Confidence , , ,39040(*) katiliyorum , - katiliyorum S td. Error ig. ,09445 katilmiyorum S ,3022 ,22 ,58 katilmiyorum 0707(*) katilmiyorum 06592 ,3 1262(*) katiliyorum 07182 1667 katiliyorum katiliyorum 9040(*) 05707 9595(*) ne katıliyor ne ,01667 kesinlikle katiliyorum kesinlikle 05539 ,18202(*) ,5 7242(*) katilmiyorum ,4 ne katıliyor ne ,1 6535(*) katiliyorum ,1 8202(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 342 ,65 37 ,01 24 , 001 00 22 027 ,73 ,30 , , 04519 ,41 , , ,0585 49 000 05595 - , , ,13 48 ,3056 000 06428 - , , ,47 04 ,1681 001 05762 7797(*) katilmiyorum 04519 64 16 998 ,54 ,12 , , ,0124 44 000 - ,23 , , - hic katilmiyorum katiliyorum 06379 81 ,3183 000 ,16 - , , 90 ,1348 027 ,50 - , , ,2 63 998 05595 73 ,11 , , ,3 katilmiyorum 000 05539 ,16535(*) 68 , , - hic katilmiyorum katilmiyorum , ,0 kesinlikle 000 ,31 83 ,05 85 ,30 56 EK 29. Tablo: 3.70. Ġnanç Faktörü ile Adayın Vakit Namazlarını Düzenli Olarak Kılıyor Olmasının Önemli Olduğu Yönündeki GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) (J) Adayın vakit Adayın vakit namazlarını namazlarını düzenli olarak düzenli olarak kılıyor olması kılıyor olması ean benim için benim için Difference önemlidir önemlidir (I-J) hic katilmiyorum katilmiyorum M ,1 ne katıliyor ne 06549 ,34371(*) kesinlikle katilmiyorum ,45157(*) hic katilmiyorum ,10963 ne katıliyor ne katilmiyorum katiliyorum ,45335(*) - - 343 - , ,2811 ,4980 , ,06 94 ,6255 000 , - , , ,3071 ,2887 000 06622 - , , ,0511 ,5960 451 06298 - , , ,1978 ,3636 000 06549 ,31698(*) kesinlikle 05284 87 ,4896 003 ,28 - , , - ,0694 000 05715 - , , - Interval 451 05336 95% Confidence , , ,20735(*) katiliyorum , - katiliyorum S td. Error ig. 0963 katilmiyorum S ,1359 - - katiliyorum ne katıliyor ne ,56121(*) hic katilmiyorum katilmiyorum ,3 4371(*) katilmiyorum kesinlikle - hic katilmiyorum ,2 0735(*) katilmiyorum ,3 1698(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,13637 kesinlikle katiliyorum kesinlikle ,24423(*) hic katilmiyorum katiliyorum ,4 5157(*) katilmiyorum ,5 6121(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,1 0786 katiliyorum ,2 4423(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 344 ,73 22 ,0280 , 000 60 02 192 ,59 ,39 , , 05375 ,30 , , ,0973 71 000 04971 - , , ,01 20 ,3912 000 06255 - , , ,49 80 ,2847 000 05284 ,13 , , ,36 36 59 089 05375 ,05 , , ,02 80 11 000 05426 - , , ,28 47 ,2438 003 06622 - , , ,62 55 ,0120 192 05715 ,28 , , ,48 96 11 089 04971 ,19 , , ,3902 78 000 05426 ,10786 , , ,1 ,7322 000 06298 3637 katiliyorum , ,4 katiliyorum 000 05336 5335(*) katiliyorum 06255 ,24 38 ,09 73 ,39 12 EK 30. Tablo: 3.71. Ġnanç Faktörü ile Kadın Adayın BaĢörtülü Olmasının Önemli Olduğu Yönündeki GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) Kadın adayın baĢörtülü (J) Kadın adayın baĢörtülü M ean olması benim için olması benim için Difference önemlidir önemlidir hic katilmiyorum katilmiyorum (I-J) ,1 ne katıliyor ne 06163 ,20194(*) kesinlikle katilmiyorum ,31456(*) hic katilmiyorum ,14523 ne katıliyor ne katilmiyorum 06163 ,34717(*) ,12920 katiliyorum ne katıliyor ne hic katilmiyorum 06429 07243 - ,45979(*) 06770 ,2 345 - , ,06 88 ,6449 , ,1714 ,3272 000 , 33 ,5230 384 ,02 - , , ,1686 ,3137 000 - - , , 81 ,4606 129 ,17 - , , ,0680 ,1460 000 - - , , - katiliyorum kesinlikle 05340 37 ,3359 999 ,31 - , , - ,0233 000 05928 - , , - Interval 129 04900 95% Confidence , , ,0 1603 katiliyorum , - katiliyorum S td. Error ig. 4523 katilmiyorum S ,2747 ,06 ,33 katilmiyorum 0194(*) katilmiyorum 04900 ,3 4717(*) katiliyorum 06429 1798(*) katiliyorum katiliyorum ,01603 05928 2920 ne katıliyor ne ,21798(*) kesinlikle katiliyorum kesinlikle ,33060(*) 06557 katilmiyorum 05340 ,4 5979(*) ne katıliyor ne 06770 ,1 1262 katiliyorum 05645 ,3 3060(*) 06557 * The mean difference is significant at the .05 level. 346 ,64 49 ,0417 , 000 06 47 269 ,46 ,27 , , ,1513 86 000 - ,16 , , ,0483 ,5099 000 - - , , 72 ,3876 000 ,32 - , , 60 ,0688 004 ,14 - , , ,3 1456(*) katilmiyorum 06204 17 ,1781 384 ,04 - , , - hic katilmiyorum katiliyorum 07243 76 ,2670 999 ,38 - , , 30 83 269 ,52 ,04 , , ,1 14 004 05645 59 ,17 , , - katilmiyorum 000 06204 ,11262 80 , , - hic katilmiyorum katilmiyorum , ,2 kesinlikle 000 ,26 70 ,15 13 ,50 99 EK 31. Tablo: 3.72. Ġnanç Faktörü ile Adayın Dindar Kesimlerin Haklarını Savunması Gerektiğine ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) (J) Adayın dindar Adayın dindar kesimlerin kesimlerin haklarını haklarını M ean savunması benim savunması benim Difference için önemlidir için önemlidir (I-J) hic katilmiyorum katilmiyorum - ne katıliyor ne 07240 ,24558(*) kesinlikle katilmiyorum ,49464(*) hic katilmiyorum 7151 ne katıliyor ne katilmiyorum katiliyorum ,17407 - katiliyorum ,42313(*) 347 ,02 24 ,4571 , 000 94 ,3706 000 ,26 - , , 06343 - , , ,3378 ,1264 110 06392 - , , ,1956 ,6515 861 07187 - , , ,0636 ,5121 000 07240 ,28234(*) kesinlikle 05736 64 ,4276 000 ,12 - , , ,0 ,2694 002 05789 - , , - Interval 861 06657 95% Confidence , , ,35385(*) katiliyorum , - katiliyorum S td. Error ig. ,07151 katilmiyorum S ,1076 ,5966 ,2497 ne katıliyor ne hic katilmiyorum katilmiyorum ,2 4558(*) katilmiyorum 06657 ,1 7407 katiliyorum katiliyorum ,24906(*) 5385(*) katilmiyorum ,2 ne katıliyor ne ,1 0827 kesinlikle kesinlikle ,14079(*) hic katilmiyorum katiliyorum ,4 9464(*) katilmiyorum ,4 2313(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,2 4906(*) katiliyorum ,1 4079(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 348 ,59 66 ,09 41 , 020 15 97 000 ,65 ,24 , , 04620 ,33 , , ,0145 78 000 05669 - , , ,26 47 ,2671 000 06343 - , , ,45 71 ,0482 020 05736 ,10 , , ,51 21 76 323 04620 ,19 , , ,0941 56 000 05723 - , , ,04 82 ,4040 000 06392 - , , ,37 06 ,2647 000 05789 8234(*) katiliyorum 05669 76 ,0224 323 ,42 - , , ,3 36 110 05723 ,06 , , - hic katilmiyorum katilmiyorum , - kesinlikle , 002 07187 ,10827 katiliyorum , ,40 40 ,01 45 ,26 71 EK 32. Tablo: 3.73. Ġnanç Faktörü ile Adayın Ġmam-Hatip Lisesi Mezunu Olmasının Önemli Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (J) (I) Adayın Adayın imamimam-hatip lisesi hatip lisesi M mezunu olması mezunu olması ean benim için benim için Difference td. önemlidir önemlidir (I-J) hic katilmiyorum katilmiyorum S Error ,1 2649 ne katıliyor ne katilmiyorum 05394 ,19834(*) ,01425 katiliyorum katilmiyorum ,24272(*) hic katilmiyorum ,12649 ne katıliyor ne katilmiyorum 05394 ,32482(*) ,14074 katiliyorum 06269 07333 - ,36921(*) 07687 349 ,1534 ,3412 , 000 10 ,4962 308 ,02 - , , ,0588 ,2740 000 - - , , 86 ,4267 132 ,15 - , , ,0604 ,1871 003 - - , , - katiliyorum kesinlikle 06728 40 ,3363 999 ,27 - , , - ,0210 001 06321 - , , - Confidence Interval 132 05047 95% , , - kesinlikle ig. , - katiliyorum S ,05 98 ,5794 ,1590 ne katıliyor ne hic katilmiyorum katilmiyorum ,1 9834(*) katilmiyorum 05047 ,3 2482(*) katiliyorum katiliyorum ,04439 07448 1425 katilmiyorum 06321 ,1 4074 ne katıliyor ne ,18408 kesinlikle katiliyorum kesinlikle 07082 ,22847 08364 ,2 4272(*) katilmiyorum 06728 ,3 6921(*) ne katıliyor ne katilmiyorum 07687 ,0 4439 katiliyorum 07448 ,2 2847 08364 * The mean difference is significant at the .05 level. 350 ,57 94 ,1592 , 050 67 90 976 ,42 ,15 , , 02 88 000 ,00 ,05 , , 95 ,4571 003 ,00 - , , 12 ,3777 050 ,34 - , , 71 ,0598 071 ,18 - , , 92 ,1586 308 ,15 - , , - hic katilmiyorum katiliyorum 07333 77 ,2480 999 ,37 - , , 62 ,0095 976 ,49 - , , 63 34 071 ,33 ,15 , , ,0 04 000 07082 ,06 , , - hic katilmiyorum katilmiyorum , ,1 kesinlikle , 001 06269 8408 katiliyorum , ,24 80 ,0002 ,45 71 EK 33. Tablo: 3.74. Ġnanç Faktörü ile Adayın konuĢmalarında Dinî Sembol ve Söylemlere Yer Veriyor Olmasının Önemli Olduğuna ĠliĢkin GörüĢ Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (J) (I) Adayın Adayın konuĢmalarında konuĢmalarında dinî sembol ve dinî sembol ve söylemlere yer söylemlere yer ean vermesi benim vermesi benim Difference td. için önemlidir için önemlidir (I-J) hic katilmiyorum katilmiyorum M S Error ,0 3812 ne katıliyor ne katilmiyorum 05944 ,21970(*) ,17589(*) katiliyorum katilmiyorum ,32444(*) hic katilmiyorum ,03812 ne katıliyor ne katilmiyorum katiliyorum 05857 05944 - ,25783(*) 06215 ,21402(*) 06639 351 ,12 44 ,4277 , 011 ,1643 ,2006 000 - - , , ,0239 ,4846 968 - - , , ,0818 ,3279 000 - - , , 06 ,3576 014 ,20 - , , - ,1244 000 05560 - , , - Confidence Interval 968 05045 95% , , - kesinlikle ig. , - katiliyorum S ,0879 ,3955 ,0325 kesinlikle katiliyorum ne katıliyor ne ,36256(*) hic katilmiyorum katilmiyorum katilmiyorum kesinlikle - hic katilmiyorum ,1 7589(*) katilmiyorum ,2 1402(*) ne katıliyor ne ,04381 kesinlikle katiliyorum kesinlikle ,14854 hic katilmiyorum katiliyorum ,3 2444(*) katilmiyorum ,3 6256(*) ne katıliyor ne katilmiyorum ,1 0473 katiliyorum ,1 4854 * The mean difference is significant at the .05 level. 352 ,55 09 ,0629 , 158 46 42 429 ,48 ,17 , , 06560 ,16 , , ,03 08 43 000 06131 - , , ,11 61 ,3279 000 06889 - , , ,39 55 ,2037 158 05857 ,03 , , ,32 79 25 945 06560 ,02 , , ,06 29 39 011 05848 - , , ,20 37 ,2723 014 06639 - , , ,42 77 ,1161 429 05560 ,08 , , ,35 76 79 945 06131 ,08 , , ,1742 18 000 05848 ,10473 , , ,0 ,5509 000 06215 4381 katilmiyorum , ,2 katiliyorum , 000 05045 5783(*) katiliyorum 06889 ,2 1970(*) katiliyorum , ,27 23 ,0308 ,32 79 EK 34. Tablo: 3.75. Ġnanç Faktörü ile 2011 Genel Seçimlerinde Oy Verilen Parti liĢkisi Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) En son (J) En son yapılan 2011 genel yapılan 2011 genel seçimlerinde hangi seçimlerinde hangi an siyasal partiye oy siyasal partiye oy Difference verdiniz? verdiniz? (I-J) AKP Me BBP d. Error - ,03350 CHP ,1 ,29 MHP SP DĠğER ,47 AKP ,03 350 CHP ,33 143 MHP ,08 353 - ,0 ,367 0 ,0129 ,9 ,643 0 ,3000 67 ,1 ,300 1, ,1 ,348 8 6 000 2054 - ,0 ,1 ,220 2 ,2514 00 1676 - ,9 ,0 ,431 2 ,1161 97 5994 ,164 ,9 ,1 ,300 0 6 50 0504 181(*) ,0 ,0 ,04 ,3670 00 5886 872 1, ,0 ,05 95% Confidence Interval 000 4666 201 Si g. 1676 793(*) BBP St ,675 8 - ,444 551 SP 2577 ,08 222 DĠĞER ,50 AKP BBP MHP 2054 ,24592(*) SP ,24920 DĠĞER ,17 AKP ,05201 BBP ,08551 CHP ,24 592(*) SP ,00329 DĠĞER ,41 980(*) AKP - 354 - ,0 ,325 2 ,202 7 ,9 ,434 6 ,3317 00 ,1 ,057 1, ,0 ,273 8 2 000 7601 - ,0 ,1 ,116 1 ,4448 03 1497 - ,9 ,0 ,365 3 ,2202 84 6605 - ,9 ,1 ,062 8 ,0176 50 2577 - ,1 ,0 ,0572 ,5612 00 5886 - ,2 ,0 ,012 9 ,4346 03 6701 - ,0 ,1 ,1646 ,6758 03 0923 388 SP 6605 0 ,4312 67 ,866 - ,0 ,0 1 6 00 ,519 ,144 ,0 ,1 - ,3546 01 4666 8 - ,0 ,0 ,33143 ,9 ,1 - ,2738 95 2628 ,29793(*) MHP ,1 5293 530(*) CHP 84 ,636 9 - ,251 ,04872 BBP 0504 - ,08222 CHP 5293 920 DĠĞER ,42 AKP ,47181(*) BBP ,50530(*) CHP ,17388 MHP ,41980(*) SP ,42308(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 355 ,017 6 ,6369 ,0 04 ,1446 ,3653 00 - - ,0 ,1 1553 - ,1 ,0 ,3006 ,8660 00 7601 - ,0 ,0 ,753 1 ,6430 01 6701 ,093 ,0 ,1 ,331 7 1 00 2628 - ,0 ,0 ,561 2 ,3252 04 5994 - 1, ,1 ,354 6 ,0628 000 1553 - ,2 ,1 4 ,5191 03 1497 308(*) ,9 ,1 ,00 ,3488 95 0923 329 DĠĞER ,1 ,24 MHP 97 ,2027 ,7531 ,0931 EK 35. Tablo: 3.76. Ġnanç Faktörü ile 2014 Yerel Seçimlerinde Oy Verilen Parti liĢkisi Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD (I) 2014 (J) 2014 yerel seçimlerinde yerel seçimlerinde hangi siyasal hangi siyasal an partiye oy partiye oy Difference verdiniz? verdiniz? (I-J) AKP Me BBP d. Error - ,11480 CHP ,1 ,25 MHP SP DĠĞER ,49 AKP ,11 480 CHP ,37 331 MHP ,18 002 356 ,513 1 ,0318 ,8 14 2 ,2835 91 ,686 - ,0 ,1 4442 ,313 ,9 ,1 ,250 1 3 63 4182 - ,0 ,1 ,217 7 ,2743 00 3943 - 1, ,0 ,389 5 ,0872 000 6526 ,127 ,8 ,0 ,283 5 5 26 9180 975(*) ,0 ,0 - ,5131 00 5336 ,01209 ,9 ,0 ,06 95% Confidence Interval 63 4586 523 Si g. 3943 851(*) BBP St ,778 4 ,2325 ,592 6 SP ,10 271 DĠĞER 6259 ,61 454(*) CHP AKP MHP 4182 ,19329(*) SP 5932 ,27060 DĠĞER 9538 ,24 123(*) AKP 7021 - ,06523 BBP 5336 - ,18002 CHP 4442 ,19 329(*) SP 5932 - ,07732 DĠĞER 9921 ,43 452(*) AKP 7533 ,01 209 9180 357 ,206 1 ,219 3 1, 000 7 ,3607 00 ,362 - ,0 ,0 5 8 71 ,232 ,023 ,9 ,0 2 ,5926 15 ,087 - ,0 ,0 8 ,2177 14 ,441 - ,8 ,0 9 7 26 ,001 ,040 ,8 ,1 ,0238 ,5431 08 - - ,0 ,0 8 ,3627 53 ,031 - ,0 ,0 ,1275 ,7784 15 - - ,0 ,0 08 ,3895 91 1,04 - ,0 ,0 2 3 00 ,567 ,188 ,0 ,1 - ,3618 01 4586 - ,0 ,0 ,37331 SP ,1 - BBP ,9 89 4922 ,25851(*) MHP ,1 ,649 7 ,2501 ,274 3 BBP ,10271 CHP 6259 ,27 060 MHP - BBP ,61454(*) CHP ,24123(*) MHP ,43452(*) SP ,51184(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 358 ,0407 ,6497 ,0 00 ,1883 ,4418 00 - - ,0 ,1 0608 - ,0 ,0 ,3133 1,0408 08 7533 - ,0 ,0 ,814 9 ,6862 01 7021 ,208 ,0 ,1 ,360 7 8 00 4922 - ,0 ,0 ,543 1 ,2061 00 6526 - ,9 ,1 ,361 8 ,0019 71 0608 ,49975(*) ,0 ,0 ,51 ,5672 53 9921 184(*) AKP ,0 ,07 DĠĞER ,9 89 9538 732 DĠĞER ,1 ,2193 ,8149 ,2088 EK 36. Tablo: 3.77. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD Me an (I) Sosyal Medya Hiç (J) Sosyal Medya Difference (I-J) Çok az d. Error ,17 232 Biraz Çok sık Hiç - Biraz ,00 250 Sık ,03 209 Çok sık ,06 694 Hiç - 359 - ,8 ,212 7 ,1086 ,1 ,194 3 ,1485 35 ,0 - ,9 ,0 ,043 0 ,1893 89 6420 - 1, ,0 ,418 4 ,3877 000 6605 ,060 ,1 ,0 ,388 5 2 85 7015 ,020 ,0 ,0 ,369 9 4 03 7877 - ,0 ,0 ,387 7 ,0203 21 6551 ,17232 ,1 ,0 ,23 ,0430 03 6732 927(*) ,1 ,0 ,20 95% Confidence Interval 85 7135 442(*) Biraz ,0 ,17 Sık Si g. 7877 482 Çok az St ,242 5 - ,020 ,17482 Çok az 7135 - ,00250 Sık 7015 960 Hiç - Çok az ,03209 Biraz ,02960 Çok sık ,03 485 Çok sık Hiç ,23927(*) Çok az ,06694 Biraz ,06444 Sık ,03485 * The mean difference is significant at the .05 level. 360 - ,7 ,0 ,108 6 ,2144 ,9 56 ,0602 ,2425 66 4948 - ,8 ,0 ,170 1 ,4184 35 5484 - ,0 ,0 ,126 2 ,1004 03 6420 - ,9 ,0 ,148 5 ,1854 56 6551 - ,9 ,0 ,0204 ,2127 85 4948 - ,9 ,0 ,214 4 ,3885 89 5699 - ,0 ,0 ,185 4 ,0855 21 6605 - ,7 ,0 ,189 3 ,1262 66 6732 - ,9 ,0 3 ,1943 85 5484 ,20442(*) 1, ,0 ,06 ,3699 000 5699 444 Sık ,0 ,02 Çok sık 03 ,085 5 ,1701 ,100 4 EK 37. Tablo: 3.78. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD Me an ( ( Difference I) Dergi J) Dergi Hiç Çok az (I-J) d. Error ,07 686 Biraz Çok sık Hiç ,07686 Biraz ,00381 Sık ,16 772 Çok sık ,08 195 Biraz Hiç ,0 7777 - - ,1 - ,8 83 ,6 361 ,380 3 ,1578 ,0 ,150 0 ,0449 ,0 ,049 1 ,1577 97 8768 - 1, 000 ,393 1 ,2028 ,0 5627 - ,4 54 ,451 0 ,0754 ,0 4607 ,038 ,3 44 ,218 2 2 ,0 8568 - ,0 11 ,202 8 ,0721 ,0 ,15 881 ,6 43 7550 ,0491 ,0 ,24 458(*) ,4 54 5310 95% Confidence Interval ,0 ,07 Sık Si g. 4607 305 Çok az St ,321 7 - ,072 ,07305 Çok az 5310 ,00 381 Sık 5627 153 Sık Çok az ,16772 Biraz ,17153 Çok sık ,08577 Hiç ,15881 Cok az ,08195 Biraz ,08576 Sık ,08 577 - ,8 83 - ,9 362 ,164 6 ,2044 * The mean difference is significant at the .05 level. ,157 8 ,3361 28 ,075 4 ,3217 ,1 0615 - ,8 ,0 ,204 4 ,3931 83 9157 - ,3 ,0 ,053 0 ,3760 44 8768 - ,9 ,0 ,044 9 ,3961 28 8568 - ,2 ,1 ,0382 ,3803 26 0615 - ,1 ,0 ,336 1 ,4510 97 8213 - ,0 ,0 ,396 1 ,1646 11 7777 - ,8 ,0 ,157 7 ,0530 83 7550 - ,2 ,0 - 1 ,1500 26 9157 ,24458(*) Çok sık ,0 ,08 Hiç 1, 000 8213 576 ,2182 ,0 ,17 Çok sık 43 ,376 0 EK 38. Tablo: 3.79. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Kamuoyu AraĢtırmalarını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD Me (I) (J) an Kamuoyu Kamuoyu Difference araĢtırmaları araĢtırmaları (I-J) Hiç Çok az d. Error ,06 194 Biraz Çok sık Hiç - Biraz ,06 135 Sık ,23 160(*) Çok sık ,13 098 Hiç - 363 ,034 ,4 ,428 8 ,0805 ,0 ,199 3 4 39 ,0 - ,0 ,0 ,075 9 ,0766 12 7735 - ,7 ,0 ,403 5 ,1997 42 7212 - ,7 ,0 ,489 7 ,0176 34 5046 ,097 ,0 ,0 ,259 8 3 91 5040 - ,0 ,0 ,199 7 ,0133 00 7701 ,06194 ,0 ,0 ,19 ,0759 99 7176 292 ,7 ,0 ,29 95% Confidence Interval 34 4994 354(*) Biraz ,0 ,12 Sık Si g. 5040 329 Çok az St ,342 5 - ,013 ,12329 Çok az 4994 - ,06135 Sık 5046 025 Hiç - Çok az ,23160(*) Biraz ,17025 Çok sık ,10062 Çok sık Hiç ,19292 Çok az ,13098 Biraz ,06963 Sık ,10 062 * The mean difference is significant at the .05 level. 364 - ,8 ,0 ,080 5 ,2803 ,8 14 ,017 6 ,3425 96 9270 - ,4 ,0 ,152 8 ,4035 39 7705 - ,0 ,0 ,026 1 ,3541 91 7735 - ,8 ,0 ,0344 ,3666 14 7701 - ,1 ,0 ,0973 ,4288 24 9270 - ,0 ,0 ,280 3 ,4897 12 7180 - ,0 ,0 ,366 6 ,1410 00 7212 - ,8 ,0 ,076 6 ,0261 96 7176 - ,1 ,0 3 ,1993 24 7705 ,29354(*) ,7 ,0 ,06 ,2598 42 7180 963 Sık ,0 ,17 Çok sık 99 ,141 0 ,1528 ,354 1 EK 39. Tablo: 3.80. Ġnanç Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Aile ve Yakın Çevreyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: inancFak Tukey HSD Me an (I) Aile ve yakın çevre Hiç (J) Aile ve yakın çevre Difference (I-J) d. Error Çok az ,26 209(*) Biraz ,13791 - Biraz ,34441(*) Sık ,24381(*) Çok sık ,40000(*) Biraz Hiç ,08 365 - ,0 ,0667 ,5793 ,7 ,1768 ,4209 00 ,0 - ,0 ,0 ,0382 ,5121 02 6560 - ,0 ,0 ,065 5 ,4860 00 6477 - ,0 ,0 ,219 7 ,3413 12 6132 - ,3 ,0 ,110 8 ,1831 43 8190 - ,9 ,0 ,486 0 ,2755 99 7439 ,26209(*) ,7 ,0 - ,038 2 71 7366 Çok sık ,0 ,0 ,01 95% Confidence Interval 12 7064 829 Hiç ,0 - Sık Si g. 8190 ,08232 Çok az St ,2207 - ,275 232 7064 Çok az ,34 441(*) Sık ,10 ,05559 Hiç - Çok az ,24 381(*) Biraz ,10061 Çok sık ,15619(*) Hiç ,13 791 Çok az ,40 000(*) Biraz ,05 559 Sık ,15 619(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 366 ,579 3 ,0835 ,0 37 3 7 10 ,341 ,220 ,8 ,0 5497 - ,0 ,0 ,0059 ,0655 00 5086 - ,3 ,0 ,035 5 ,3065 43 6560 - ,0 ,0 ,420 9 ,2367 37 7439 ,066 ,2 ,0 ,183 1 7 57 5497 - ,0 ,0 ,083 5 ,2197 02 4978 - ,9 ,0 ,236 7 ,1946 99 6477 - ,8 ,0 ,512 1 ,0355 10 7366 ,176 ,2 ,0 5 8 57 5086 ,01829 ,0 ,0 - ,1108 00 4978 Çok sık Çok sık ,0 6132 061 Sık 71 ,194 6 ,005 9 ,306 5 EK 40. Tablo: 3.81. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Televizyonu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me an (I) (J) Televizyon Televizyon Hiç Difference (I-J) Çok az d. Error ,00 630 Biraz Cok sık ,34384(*) Hiç ,00630 - ,28362(*) Çok sık ,35014(*) Biraz Hiç ,27 367 - ,0 ,0140 ,5949 ,0 ,0336 ,5532 01 ,0 - ,0 ,0 ,301 5 ,5225 34 8952 - ,0 ,0 ,0778 ,3141 17 9862 - 1, ,0 ,011 8 ,6099 000 8940 - ,0 ,1 ,0060 ,5664 04 1257 ,27803(*) Sık 9730 1 ,5375 67 ,314 - ,0 ,0 - ,3015 42 0573 - ,0 ,1 - Interval 000 9720 95% Confidence 1, ,0 ,27732 Biraz ,1 - Sık Si g. 1257 ,27173(*) Çok az St ,1054 ,006 ,537 173(*) Çok az 9720 ,27 803(*) Sık 8940 ,00559 Hiç ,27 Çok az ,28 362(*) Biraz ,00 559 Çok sık ,06652 Çok sık Hiç ,34 384(*) Çok az ,35 014(*) Biraz ,07 211 Sık ,06 652 * The mean difference is significant at the .05 level. ,594 9 ,1171 ,9 23 368 ,105 ,8 ,0 ,609 9 4 36 8075 ,077 ,0 ,0 ,154 2 8 01 6919 - ,0 ,0 ,226 0 ,2873 04 8952 - ,9 ,0 ,553 2 ,2148 23 9730 ,014 1, ,0 ,566 4 0 000 8075 - ,0 ,0 ,117 1 ,0118 34 8062 - ,0 ,0 ,214 8 ,2613 67 9862 - ,8 ,1 ,522 5 ,2260 36 0573 ,033 1, ,0 5 6 000 6919 732 ,0 ,0 - 0 17 8062 ,07211 Sık ,0 - Çok sık 42 ,261 3 ,1542 ,287 3 EK 41. Tablo: 3.82. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Gazeteyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me an Difference (I-J) (I (J ) Gazete ) Gazete Hiç Çok az d. Error Low er Bound Biraz Çok sık Hiç 103 ,22626(*) Sık ,06 683 9631 - 369 7 ,0278 - ,1965 ,0 ,227 - ,9 ,0 ,0604 ,4247 58 - - ,0 ,0 ,313 3 ,1857 16 ,0433 ,5913 99 7259 7 - ,9 ,0 ,185 ,2217 07 7560 - - ,0 ,0 er Bound - ,9 Low er Bound ,4513 90 9709 ,02 Biraz 09 ,0 Upp ,2277 ,0 ,0 - Low ,9 ,0 9785 ,32587(*) Interval 99 7463 95% Confidence er Bound ,0 ,04 580 Çok sık er Bound - Sık g. 7560 ,24729(*) Si Upp ,02103 Çok az St ,330 1 - - ,30484(*) Hiç Biraz ,24 729(*) Çok az Çok sık - Hiç ,04580 Çok az ,06683 Biraz ,29309(*) Çok sık ,37167(*) Hiç ,32 587(*) Çok az ,30 484(*) Biraz ,07 858 Sık ,37 167(*) 0 ,1805 10 * The mean difference is significant at the .05 level. ,566 - ,0 370 3 6 22 ,591 ,043 ,9 ,1 1396 ,060 ,0 ,0 ,0601 4 13 9477 - ,0 ,0 ,0319 ,6832 07 9554 - ,0 ,0 ,196 5 ,5543 10 9709 - ,0 ,1 ,221 7 ,3301 19 1396 - ,9 ,0 ,180 5 ,3133 58 9555 - ,9 ,0 ,554 3 ,3377 90 9631 ,031 ,9 ,0 ,424 7 9 22 9785 ,027 ,0 ,0 ,451 3 8 19 9477 ,043 ,0 ,0 ,0436 3 16 9555 ,07858 ,0 ,0 ,29 ,5660 09 7259 309(*) Çok sık ,0 ,22 Sık 13 7463 626(*) Sık 9554 ,337 7 ,060 1 ,683 2 EK 42. Tablo: 3.83. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Radyoyu Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me an ( ( I) Radyo J) Radyo Hiç Çok az Difference (I-J) d. Error - ,20365(*) Biraz Sık Çok sık Hiç 365(*) Biraz ,31094(*) Çok sık ,42555(*) Biraz Hiç ,36 - ,0 ,1 - ,0 ,0 371 ,0110 ,7694 ,0 ,040 5 ,6109 07 ,389 4 ,3591 38 2577 ,017 ,1 ,1 ,2937 9 88 0970 - ,0 ,0 ,2243 ,9647 23 7308 - ,0 ,0 ,1779 ,8049 00 6795 ,15930 Sık 2270 ,0179 ,5480 00 - - ,0 ,1 - ,3894 00 0618 - ,0 ,1 ,20 Interval 23 6767 95% Confidence ,0 ,0 ,62920(*) g. 6795 ,51460(*) Si ,0 ,36295(*) Çok az St ,0817 ,177 ,548 295(*) Çok az 6767 ,15 930 Sık 7308 ,15165 Hiç ,51 Çok az ,31 094(*) Biraz ,15 165 Çok sık ,11461 Çok sık Hiç ,62 920(*) Çok az ,42 555(*) Biraz ,26 625 Sık ,11 461 4 ,0772 41 * The mean difference is significant at the .05 level. ,769 - ,9 372 7 7 13 ,964 ,081 ,2 ,1 4991 ,293 ,0 ,1 ,295 3 7 07 2561 - ,0 ,1 ,451 1 ,5245 00 2577 - ,9 ,1 ,610 9 ,1478 41 2270 ,011 ,6 ,1 ,804 9 0 38 4991 ,224 ,0 ,1 ,077 2 3 38 0953 - ,0 ,1 ,147 8 ,6097 00 0970 - ,2 ,1 ,359 1 ,4511 13 0618 - ,6 ,1 0 ,0405 38 2561 460(*) ,1 ,1 - 9 88 0953 ,26625 Sık ,0 - Çok sık 00 ,609 7 ,2953 ,524 5 EK 43. Tablo: 3.84. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me an (I) Sosyal Medya Hiç (J) Sosyal Medya Difference (I-J) Çok az d. Error - ,08972 Biraz Cok sýk Hiç Biraz - Sık ,06 767 Çok sık ,16083 ,14 373 - ,3 ,318 9 ,4096 ,3 ,152 7 ,1836 94 ,0 - ,9 ,0 ,320 1 ,2715 48 9100 - ,9 ,0 ,0004 ,1407 40 9189 - ,8 ,0 ,230 5 ,5007 25 7758 - ,0 ,0 ,064 5 ,2746 49 8428 ,05941 Hiç 9148 7 ,3627 99 ,140 - ,9 ,0 ,08 972 ,3 ,0 - ,3201 14 9236 ,25055(*) ,8 ,0 - 95% Confidence Interval 25 7813 ,02205 Biraz ,0 - Sık Si g. 8428 ,14913 Çok az St ,088 0 - ,362 913 Çok az 7813 ,05 941 Sık 7758 707 Hiç ,02 Çok az ,06767 Biraz ,12707 Çok sık ,22850 Çok sık Hiç ,25 055(*) Çok az ,16 083 Biraz ,10 142 Sık ,22 850 * The mean difference is significant at the .05 level. 374 - ,7 ,0 ,409 6 ,1319 ,1 40 ,500 7 ,0880 58 9853 ,000 ,3 ,0 ,040 9 4 94 8534 - ,0 ,0 ,108 8 ,4979 49 9100 - ,1 ,0 ,183 6 ,3630 40 9148 - ,5 ,0 ,274 6 ,3189 81 9853 - ,9 ,0 ,131 9 ,2305 48 8629 - ,9 ,0 ,363 0 ,3348 99 9189 - ,7 ,0 ,271 5 ,1088 58 9236 - ,5 ,0 7 ,1527 81 8534 205 ,9 ,0 - ,0645 40 8629 ,10142 Sık ,0 ,12 Çok sık 14 ,334 8 ,0409 ,497 9 EK 44. Tablo: 3.85. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me an (I) (J) Ġnternet Ġnternet Hiç Çok az Difference (I-J) d. Error ,04 787 Biraz Çok sık Hiç Biraz - Sık ,06996 ,34576(*) Hiç ,03 - ,9 ,0 - ,0 ,0 375 ,173 1 ,5789 ,9 ,146 4 ,3130 01 ,212 3 ,3082 34 8528 - ,8 ,0 ,0531 ,3081 67 8891 - ,9 ,0 ,232 2 ,5427 87 8315 - ,0 ,0 ,206 2 ,2764 08 9517 ,08091 Biraz 8955 1 ,2723 99 ,308 - ,9 ,0 ,04787 ,9 ,0 - ,2123 96 9301 ,29788(*) ,9 ,0 - 95% Confidence Interval 87 8752 ,02209 Çok sık ,0 - Sık Si g. 9517 ,03304 Çok az St ,1126 - ,272 304 Çok az 8752 ,08 091 Sık 8315 096 Hiç Çok az 9301 996 Biraz 8891 - ,01096 Çok sık 8066 - ,27580(*) Çok sık Hiç 8286 ,29 788(*) Çok az 8955 ,34 576(*) Biraz 8528 ,26 484(*) Sık 7665 ,27 580(*) 8286 * The mean difference is significant at the .05 level. 376 ,578 9 ,055 3 ,0 08 7 6 05 ,542 ,112 ,0 ,0 ,0493 1 01 - ,053 ,0 ,0 6 ,5023 08 ,209 - ,0 ,0 0 ,2315 08 ,313 - ,0 ,0 4 ,1731 000 ,276 - 1, ,0 ,0553 ,2322 34 - - ,9 ,0 5 ,4744 99 ,231 - ,9 ,0 2 ,2096 05 ,308 - ,0 ,0 ,06 ,1464 000 7665 3 - 1, ,0 ,02 209 ,8 ,0 - ,2062 67 8066 ,26484(*) Sık ,0 ,01 Çok sık 96 ,474 4 ,049 3 ,502 3 EK 45. Tablo: 3.86. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Dergi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me an ( ( Difference I) Dergi J) Dergi Hiç Çok az (I-J) d. Error - ,09822 Biraz Çok sık Hiç ,09 822 Biraz ,13594 Sık ,14310 Çok sık ,39753(*) Biraz Hiç ,23 - ,0 01 ,0 377 ,131 2 ,6800 ,0 ,075 1 ,4174 ,1 0331 - ,6 11 ,289 8 ,3470 ,1 0033 - ,3 97 ,2221 ,0934 ,0 7719 - ,6 27 ,023 9 ,7694 ,0 7008 - ,0 00 ,0351 ,5065 ,1 0008 - ,0 94 ,093 4 ,4332 ,0 ,49574(*) ,0 12 9700 ,2898 ,0 ,24132 ,6 27 7281 95% Confidence Interval ,0 - Sık Si g. 7008 ,23416(*) Çok az St ,1151 ,035 ,433 416(*) Çok az 7281 ,13 594 Sık 7719 ,00716 Sık 132 Çok az ,14 Biraz ,00 716 Çok sık ,25443 Hiç ,49 574(*) Çok az ,39 753(*) Biraz ,26 158 Sık ,25 443 ,115 ,0 95 - ,2 378 ,549 1 ,0823 * The mean difference is significant at the .05 level. ,680 0 ,0260 36 ,769 4 1 ,1 2317 ,222 ,0 ,1 ,082 3 1 01 0518 - ,0 ,1 ,286 7 ,5912 00 0331 - ,2 ,1 ,417 4 ,2724 36 0008 - 1, ,1 ,506 5 ,1312 000 2317 - ,6 ,1 ,026 0 ,0239 11 0225 - ,0 ,1 ,272 4 ,5491 94 0033 - ,0 ,0 ,347 0 ,2867 95 9700 310 Çok sık ,1 ,24 - 1, 000 0518 2 ,0751 ,1 - Hiç ,3 97 0225 ,26158 1 ,0 - Çok sık 12 ,591 2 EK 46. Tablo: 3.87. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Kitap Okuma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me an ( ( Difference I) Kitap J) Kitap Hiç Çok az (I-J) d. Error - ,05350 Biraz Çok sık Hiç ,05 350 Biraz ,21825 Sık ,04884 Çok sık ,40067(*) Biraz Hiç ,27 - ,0 00 ,0 379 ,236 0 ,6689 ,1 ,069 7 ,3337 ,0 9809 - ,9 90 ,387 6 ,5062 ,1 0418 - ,2 33 ,1944 ,2806 ,1 0532 - ,9 92 ,174 5 ,7139 ,1 2220 - ,0 00 ,008 3 ,3792 ,0 9500 - ,8 51 ,280 6 ,5518 ,1 ,45417(*) ,0 62 0127 ,3876 ,1 ,10234 ,9 92 0244 95% Confidence Interval ,1 - Sık Si g. 2220 ,27175 Çok az St ,1325 - ,551 175 Çok az 0244 ,21 825 Sık 0532 941 Sık 234 Çok az ,04 884 Biraz ,16941 Çok sık ,35183(*) Çok sık Hiç ,45 417(*) Çok az ,40 067(*) Biraz ,18 242 Sık ,35 183(*) - ,0 00 380 ,379 3 ,159 6 * The mean difference is significant at the .05 level. ,668 9 ,0145 ,0 7033 ,132 ,0 84 ,713 9 5 ,0 7201 ,194 ,0 00 ,1596 4 ,0 9809 - ,0 00 ,049 6 ,5441 ,0 9500 - ,0 00 ,333 7 ,3884 ,0 7033 - ,2 15 ,379 2 ,2360 ,0 8010 - ,9 90 ,014 5 ,1745 ,1 0418 - ,8 51 ,388 4 ,3793 ,1 0127 - ,0 84 ,506 2 ,0496 ,0 ,10 - ,2 15 7201 8 ,0697 ,0 - Hiç ,2 33 8010 ,18242 ,0083 ,1 ,16 Çok sık 62 ,544 1 EK 47. Tablo: 3.88. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cemaati Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me an (I) (J) Cemaat Cemaat Hiç Çok az Difference (I-J) d. Error - ,25736(*) Biraz Sık Çok sık Hiç 736(*) Biraz ,40608(*) Çok sık ,60622(*) Biraz Hiç ,46 - ,0 ,0 - ,0 ,0 381 ,1216 ,8703 ,0 ,024 6 ,6905 00 ,456 7 ,4425 01 9659 ,058 ,1 ,1 ,6392 0 04 0403 - ,0 ,0 ,4154 1,0880 04 8542 - ,0 ,0 ,2788 ,9115 00 7292 ,20895 Sık 8208 ,0580 ,6538 00 - - ,0 ,0 - ,4567 00 9072 - ,0 ,0 ,25 Interval 04 6858 95% Confidence ,0 ,0 ,86357(*) g. 7292 ,66344(*) Si ,0 ,46631(*) Çok az St ,3421 ,278 ,653 631(*) Çok az 6858 ,20 895 Sık 8542 ,19713 Hiç Çok az 9072 608(*) Biraz 0403 ,19 713 Çok sık 0104 - ,20014 Çok sık Hiç 1064 ,86 357(*) Çok az 8208 ,60 622(*) Biraz 9659 ,39 726(*) Sık 9336 ,20 014 1064 * The mean difference is significant at the .05 level. Tablo 9: 382 ,870 3 ,142 0 ,3 69 80 1 00 1,08 ,342 ,0 ,1 4 2 00 ,102 ,639 ,0 ,0 4 ,5026 00 ,473 - ,0 ,0 5 ,0791 69 ,690 - ,3 ,0 5 6 91 ,911 ,121 ,2 ,1 ,1420 4 01 - ,415 ,0 ,1 1 ,6525 00 ,079 - ,0 ,1 5 ,4734 00 ,442 - ,0 ,0 ,40 ,0246 91 9336 8 - ,2 ,0 ,66 344(*) ,1 ,1 - 8 04 0104 ,39726(*) Sık ,0 - Çok sık 00 ,652 5 ,1024 ,502 6 EK 48. Tablo: 3.89. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Yakın ArkadaĢ Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD M ean (I) Yakın arkadaĢ çevresi Hiç (J) Yakın arkadaĢ çevresi Difference (I-J) Çok az - Biraz - Sık Çok sık ,85700(*) Hiç 4639 - ,38649(*) ,61061(*) Biraz Hiç ,5 383 - , ,1492 ,8672 , ,0208 ,6238 000 , - , , ,56 47 ,4888 000 09384 - , , ,5586 ,0720 025 08681 - , , ,3509 1,1554 214 08559 - , , ,2220 ,9149 000 11644 ,25480(*) Çok sık 10913 20 ,7804 000 ,07 - , , ,2 ,5647 000 10315 - , , - Interval 214 10213 95% Confidence , , ,63288(*) Sık , 11644 ,50119(*) Biraz S td. Error ig. ,24639 Çok az S ,3541 ,22 ,78 0119(*) Çok az 10213 ,2 5480(*) Sık 08559 ,13169 Hiç Çok az 10315 8649(*) Biraz 08681 ,1 3169 Çok sık 06639 - ,22412(*) Çok sık Hiç 07672 ,8 5700(*) Çok az 10913 ,6 1061(*) Biraz 09384 ,3 5581(*) Sık 07535 ,2 2412(*) 07672 * The mean difference is significant at the .05 level. 384 ,86 72 ,14 98 , 029 554 41 000 1,1 ,35 , , ,0144 86 000 - ,55 , , 32 ,4339 000 ,31 - , , 38 ,0498 029 ,62 - , , 49 92 275 ,91 ,14 , , ,1498 09 000 - ,35 , , 98 ,5618 000 ,04 - , , 88 ,3132 000 ,48 - , , ,3 08 275 07535 04 ,02 , , ,6 3288(*) , , - 20 025 06639 ,35581(*) Sık , - Çok sık 000 ,56 18 ,01 44 ,43 39 EK 49. Tablo: 3.90. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Aile Çevresini Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparison Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me an (I ( Difference ) Aile J) Aile Hiç Çok az (I-J) d. Error - ,59777(*) Biraz Sık Çok sık Hiç Biraz ,25707 ,40539(*) Biraz Hiç ,64 - ,0 - ,0 00 ,0 385 ,005 1 ,6648 ,1 ,213 5 ,5192 ,0 ,958 2 ,3170 58 9488 ,237 ,9 ,0 ,6951 3 84 9589 - ,0 ,0 ,5444 1,3112 00 9702 - ,0 00 ,3365 1,1652 ,1 - Sık Çok sık 1268 - ,0 ,1 ,2373 ,9625 00 3183 ,05170 ,0 00 1353 ,9582 ,1 ,59 777(*) ,0 00 1449 95% Confidence Interval ,1 1,00316(*) g. 3183 ,85485(*) Si ,1 ,64948(*) Çok az St ,1460 ,336 ,962 948(*) Çok az 1449 ,05 170 Sık 9702 ,20537(*) Sık Hiç Çok az 707 ,20 537(*) Çok sık ,14831 Çok sık Hiç 1,0 0316(*) Çok az ,40 539(*) Biraz ,35 368(*) Sık ,14 831 ,146 ,0 00 ,165 ,1 386 ,541 7 ,0353 * The mean difference is significant at the .05 level ,664 8 7 78 1,31 12 0 ,0 6717 ,695 ,0 ,0 ,035 3 1 00 6877 - ,0 ,0 ,397 2 ,3320 00 9488 ,013 ,1 ,1 ,519 2 6 78 1268 - ,0 ,0 1,16 52 ,0051 29 6717 ,544 ,0 ,0 ,1657 4 58 7016 - ,0 ,0 ,0136 ,5417 00 9589 - ,0 ,1 ,317 0 ,3972 00 1353 - ,0 29 6877 5 ,2135 ,0 ,25 Biraz 84 7016 ,85 485(*) ,9 ,0 ,35368(*) 5 ,0 - Çok sık 00 ,332 0 EK 50. Tablo: 3.91. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Cami Ġmamını Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me an (I) Cami Ġmamı Hiç (J) Cami Ġmamı Difference (I-J) Çok az d. Error - ,34095(*) Biraz Sık Çok sık Hiç 095(*) Biraz Sık ,10648 ,31395(*) Biraz Hiç ,41 387 - ,0 ,144 8 ,5661 ,0 ,158 8 ,3578 06 ,0 - ,7 ,0 ,528 4 ,2983 75 9224 ,153 ,9 ,0 ,4182 5 20 9192 - ,0 ,0 ,2116 ,8916 00 8358 - ,0 ,0 ,1993 ,6832 00 6857 ,06973 Çok sık 8659 ,1535 ,6220 00 - - ,0 ,0 - ,5284 00 8625 - ,0 ,0 ,34 Interval 00 7730 95% Confidence ,0 ,0 ,65490(*) g. 6857 ,44743(*) Si ,0 ,41068(*) Çok az St ,0618 ,199 ,622 068(*) Çok az 7730 ,06 973 Sık 8358 ,03674 Hiç ,44 Çok az ,10 648 Biraz ,03 674 Çok sık ,20747 Çok sık Hiç ,65 490(*) Çok az ,31 395(*) Biraz ,24 422 Sık ,20 747 * The mean difference is significant at the .05 level. 388 ,061 ,0 ,1 ,566 1 ,0262 ,2 89 ,891 6 8 99 0604 ,418 ,0 ,0 ,082 5 2 06 9891 - ,0 ,0 ,306 3 ,4974 00 9224 - ,2 ,0 ,357 8 ,2329 89 8659 - ,9 ,1 ,683 2 ,1448 96 0604 ,211 ,7 ,0 ,026 2 6 75 9861 - ,0 ,0 ,232 9 ,5146 00 9192 - ,0 ,0 ,298 3 ,3063 99 8625 - ,9 ,0 0 ,1588 96 9891 743(*) ,9 ,0 - 3 20 9861 ,24422 Sık ,0 - Çok sık 00 ,514 6 ,0825 ,497 4 EK 51. Tablo: 3.92. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Dinî Bilgi Kaynağı Olarak Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı’nı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me (I) (J) an Diyanet ĠĢleri Diyanet ĠĢleri Difference BaĢkanlığı BaĢkanlığı (I-J) Hiç Çok az d. Error - ,34930(*) Biraz Sık Çok sık Hiç 930(*) Biraz Sık ,17901 ,31545(*) Biraz Hiç ,47 389 - ,0 ,104 2 ,5917 ,0 ,092 1 ,4622 16 ,0 - ,4 ,1 ,535 9 ,3493 17 0104 ,162 ,5 ,1 ,4090 7 02 0358 - ,0 ,0 ,2651 ,9205 00 8073 - ,0 ,0 ,2835 ,7915 00 6825 ,12861 Çok sık 9354 ,1627 ,6723 00 - - ,0 ,0 - ,5359 00 9627 - ,0 ,0 ,34 Interval 00 7111 95% Confidence ,0 ,0 ,66474(*) g. 6825 ,52831(*) Si ,0 ,47791(*) Çok az St ,0392 ,283 ,672 791(*) Çok az 7111 ,12 861 Sık 8073 ,05040 Hiç ,52 Çok az ,17 901 Biraz ,05 040 Çok sık ,13644 Çok sık Hiç ,66 474(*) Çok az ,31 545(*) Biraz ,18 684 Sık ,13 644 * The mean difference is significant at the .05 level. 390 ,591 7 ,0948 ,7 96 5 2 66 ,920 ,039 ,3 ,1 2174 ,409 ,0 ,1 ,196 4 0 16 0300 - ,0 ,1 ,338 8 ,4693 00 0104 - ,7 ,0 ,462 2 ,2380 96 9354 - ,9 ,1 ,791 5 ,1042 89 2174 ,265 ,4 ,1 ,094 8 1 17 0549 - ,0 ,1 ,238 0 ,4685 00 0358 - ,3 ,0 ,349 3 ,3388 66 9627 - ,9 ,1 3 ,0921 89 0300 831(*) ,5 ,1 - 5 02 0549 ,18684 Sık ,0 - Çok sık 00 ,468 5 ,1964 ,469 3 EK 52. Tablo: 3.93. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Sosyal Medyayı Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me an (I) Sosyal Medya Hiç (J) Sosyal Medya Difference (I-J) Çok az d. Error ,21 440 Biraz Çok sık Hiç - Biraz ,16 516 Sık ,09 053 Çok sık ,13 933 Hiç - 391 - ,5 ,348 0 ,1109 ,0 ,438 6 ,1669 48 ,1 - ,8 ,0 ,092 6 ,1083 72 9152 - ,4 ,0 ,609 0 ,5214 65 9416 ,098 ,3 ,1 ,567 3 4 13 0001 ,042 ,0 ,1 ,657 7 5 02 1230 ,101 ,0 ,0 ,521 4 4 13 9339 ,21440 ,0 ,0 ,35 ,0926 02 9597 373(*) ,3 ,1 ,30 95% Confidence Interval 13 0172 493(*) Biraz ,1 ,37 Sık Si g. 1230 956(*) Çok az St ,389 6 - - ,37956(*) Çok az ,16516 Sık Hiç - Çok az ,09053 Biraz ,07 463 Çok sık ,04 880 Hiç ,35373(*) Çok az ,13933 Biraz ,02 583 Sık ,04880 * The mean difference is significant at the .05 level. 392 - ,9 ,0 ,110 9 ,1879 ,9 58 ,0984 ,3896 97 7054 - ,5 ,0 ,241 7 ,6090 48 7818 - ,0 ,0 ,296 8 ,1441 02 9152 - ,9 ,0 ,166 9 ,1475 58 9339 - ,8 ,0 ,0425 ,3480 90 7054 - ,8 ,0 ,187 9 ,5673 72 8125 - ,0 ,0 ,147 5 ,2396 13 9416 - ,9 ,0 ,108 3 ,2968 97 9597 - ,8 ,0 ,1014 ,4386 90 7818 ,30493(*) ,4 ,0 - ,6577 65 8125 ,02583 Çok sık ,1 - Çok sık 02 0001 ,07463 Sık 0172 ,239 6 ,2417 ,144 1 EK 53. Tablo: 3.94. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Ġnterneti Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me an (I) (J) Ġnternet Ġnternet Hiç Çok az Difference (I-J) d. Error ,11 818 Biraz Çok sık Hiç - Biraz ,16 367 Sık ,16 581 Çok sık ,08 905 Hiç - - ,4 ,0 - ,8 ,1 393 ,433 7 ,1671 ,0 ,461 3 ,1020 77 ,198 9 ,1340 39 9370 - ,5 ,0 ,460 0 ,4353 61 9797 - ,8 ,1 ,548 6 ,0455 47 0888 ,019 ,1 ,1 ,576 6 4 66 1597 - ,0 ,0 ,435 3 ,0129 28 9245 ,11818 ,0 ,0 ,20 ,1989 69 9677 723 ,8 ,1 ,28 95% Confidence Interval 47 0780 399(*) Biraz ,1 ,28 Sık Si g. 1597 185 Çok az St ,345 2 - ,012 ,28185 Çok az 0780 - ,16367 Sık 0888 214 Hiç - Çok az ,16581 Biraz ,00214 Çok sık ,07676 Çok sık Hiç ,20723 Çok az ,08905 Biraz ,07 462 Sık ,07 676 * The mean difference is significant at the .05 level. 394 ,167 1 ,1533 ,7 96 5 ,3452 99 ,045 - ,8 ,0 6852 - ,8 ,0 ,110 6 ,4600 77 8338 - ,1 ,0 ,238 8 ,2641 66 9370 - ,7 ,0 ,102 0 ,2431 96 9245 - 1, ,0 ,0194 ,4337 000 6852 - ,4 ,0 ,153 3 ,5486 39 8814 - ,0 ,0 ,243 1 ,3026 28 9797 - ,8 ,0 ,134 0 ,2388 99 9677 - 1, ,0 9 ,4613 000 8338 ,28399(*) ,5 ,0 - ,5766 61 8814 ,07462 Sık ,1 ,00 Çok sık 69 ,302 6 ,1106 ,264 1 EK 54. Tablo: 3.95. Uygulama ve Aidiyet Faktörü ile Siyasal Bilgi Kaynağı Olarak Aile ve Yakın Çevreyi Kullanma Arasındaki ĠliĢki Tablosu Multiple Comparisons Dependent Variable: UygAidFak Tukey HSD Me an (I) Aile ve yakın çevre Hiç (J) Aile ve yakın çevre Difference (I-J) d. Error Çok az ,17 093 Sık Çok sık Hiç - ,27783(*) Çok sık ,53184(*) Biraz Hiç ,10 395 - ,0 ,0235 ,7894 ,8 ,0366 ,5321 00 ,1 - ,0 ,0 ,150 6 ,5181 24 9420 - ,0 ,0 ,0688 ,4925 15 9301 - ,5 ,0 ,182 3 ,6530 93 8806 - ,0 ,1 ,170 9 ,3961 07 1761 ,27736(*) Sık 0682 5 ,3838 51 ,492 - ,8 ,1 ,17093 ,8 ,1 - ,1506 32 0577 ,36091(*) ,5 ,1 - 95% Confidence Interval 93 0145 ,10690 Biraz ,1 ,10642 Si g. 1761 Biraz Çok az St ,2743 - ,383 642 0145 Çok az ,27 736(*) Sık 8806 ,00047 Hiç ,27 783(*) Biraz ,00 047 Çok sık ,25401(*) Çok sık Hiç ,36 091(*) Çok az ,53 184(*) Biraz ,25 448(*) Sık ,25 401(*) * The mean difference is significant at the .05 level. 396 ,789 4 ,054 8 ,0 12 0 3 05 ,653 ,274 ,0 ,0 7894 ,068 ,0 ,0 ,0382 8 00 7303 - ,0 ,0 ,195 9 ,4698 07 9420 - ,0 ,1 ,532 1 ,1950 12 0682 ,023 1, ,0 ,396 1 5 000 7894 - ,0 ,0 ,0548 ,1823 24 7149 - ,8 ,0 ,195 0 ,4542 51 9301 - ,0 ,1 ,518 1 ,1959 05 0577 Çok az 6 000 7303 8 ,036 1, ,0 ,10 690 ,0 ,0 - ,1709 15 7149 ,25448(*) Sık ,0 - Çok sık 32 ,454 2 ,038 2 ,469 8