17 HAZİRAN 2013

advertisement
17 HAZİRAN 2013
BAŞBAKANIN BAŞÖRTÜSÜ AÇIKLAMASI
Sayın Başbakan’ın Gezi Parkı olaylarını destekleyen muhalefete hitaben "10 yıllardır başörtüsü
nedeniyle eğitimden mahrum kalan üniversiteli gençlerin özgürlüğü konusunda ne yaptınız?" diye
sormasını yerinde buluyoruz. Gezi Parkı olaylarını bahane ederek özgürlükleri savunma adına ortaya
çıkanların geçmişten bu güne kadar başörtüsüne özgürlük için hiçbir girişimde bulunmadıklarını
görüyoruz. Bu nedenle başbakanının bu yöndeki eleştirisi yerindedir. Ancak sorunların çözümü
makamında olanların yetkisiz kimseler gibi sızlanması ve şikâyet etmesi ise tek kelimeyle acizliktir. Bir
ayda toplanan 12 milyon 300 bin imzaya rağmen bu sorun hala varsa ve devam ediyorsa bu,
"sorunları çözeceğiz" diye iktidara gelenlerin ve 10 yıldır iktidarda olanların ayıbıdır. Sormazlar mı
peki, iktidar olarak siz ne yaptınız?
Avrupa Parlamentosu da, Gezi Parkı olayları hakkında polisin aşırı güç kullanmasını kınayan bir
karar tasarını onayladı. Türkiye’de yaşayan mütedeyyin insanların uğradığı mağduriyetler ve inanç
özgürlükleri söz konusu olduğunda bu zulümlere seyirci kalan Avrupa Parlamentosu’nun Gezi Parkı
hakkındaki kararını çifte standart ve ikiyüzlülük olarak değerlendiriyoruz. Avrupa Parlamentosu’nun bu
tutumu, meselelere siyasi ve ideolojik yaklaştığını açıkça göstermektedir.
BAŞÖRTÜLÜ MÜSLÜMAN ANNEYE YAPILAN AŞAĞILIK SALDIRI
Gezi parkı bahanesi ile başlayan eylemlerde barbarlaşan bir grubun camilere saldırma
küstahlığında bulunmasından sonra, insanlıktan nasibini alamamış, gözü dönmüş bir grup saldırgan,
yanında altı aylık bebeği bulunan başörtülü bir anneye alçakça bir saldırıda bulundu. Başörtülü anneye
bayılıncaya kadar şiddet uygulayan ve her türlü hakarette bulunanların bu saldırısı; İslam’a, onun ulvi
değerlerine ve başörtüsüne olan tahammülsüzlüğün ve düşmanlığın apaçık bir göstergesidir. Bu çirkin
ve iğrenç saldırıyı şiddetle lanetliyoruz.
Bu olayı halktan gizleyen ve örtbas eden medya, bu tavrının gerekçelerini açıklamalı ve
kamuoyundan özür dilemelidir.
TÜRİYE VE ABD’DEKİ FİŞLEMELER
ABD’nin her ay 97 milyar veri topladığı ve kendi vatandaşlarının telefonlarını dinleyip kaydettiği
haberleri dünya kamuoyunca yakından takip edildi. Milyarlarca insanın haberleşme, seyahat ve özel
hayatına ilişkin fişleme yapan, tarassutta bulunan ve özgürlüklerinin savunucusu olduğunu iddia eden
ABD’nin, aslında bütün insanlık açısından özgürlükleri tehdit eden en büyük tehlike olduğu bir kez
daha ortaya çıkmıştır.
Türkiye’de de MİT’in THY, MEB, PTT ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile veri paylaşım
protokolü yaptığı haberleri basına yansıdı. MİT konu ile ilgili açıklama yaparak “Yasal hakkımız”
savunması yaptı.
MİT’in yaptığı bu uygulama kısaca fişlemedir. Bu ise Anayasal koruma altına alınan hak ve
hürriyetleri kısıtlayıcı bir uygulamadır. Özel hayatın gizliliği, mesken masuniyeti ve haberleşme özgürlü
açıkça ihlal edilmektedir. Bu düzenleme vatandaşın en temel haklarından biri olan kişilik haklarına,
özgürlüğüne, özel hayatına ve seyahat etme özgürlüğüne aykırıdır.
Emniyet Genel Müdürlüğü, önleyici polislik adı altında Plaka Tanıma Sistemi’nde öncelikle terör
olaylarına karışan veya karışması muhtemel kişilerin ve araçlarının takip edilmesi konusunda polisleri
uyardı. Bu uygulama, devletin, vatandaşına güvensizliği üzerine kurulmuş olan güvenlik eksenli
politikaların yeni bir versiyonudur. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün plaka takip sistemi uygulaması,
bireysel özgürlükleri tehdit etmektedir. Devletin güvenlik bahanesiyle insanların özel hayatına yaptığı
bu müdahale, insan hakları ihlalidir. Devletin vatandaşlarına olan güvensizlik paranoyası birçok insan
haklarının ihlalini beraberinde getirmektedir.
ROBOSKİ
Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı, 34 kişinin katledildiği Roboski soruşturması konusunda 34 kişinin
özensizlik nedeniyle öldüğünü vurgulayıp görevsizlik kararı verdi ve soruşturma dosyasını
Genelkurmay Askeri Savcılığı’na sevk etti. Hem hâkim, hem sanık olunamayacağı aşikârdır.
Yargılama süreci zamana yaydırılmaktadır. Genel Kurmayın açıkça sorumluluğu bulunan bir olayda
soruşturmanın Genel Kurmaya bağlı askeri savcılığa havale edilmiş olmasını, Roboski katliamının
örtbas edilmesine yönelik atılmış bir adım olarak değerlendiriyoruz.
Olayda kasıt olmasa bile hukuk devleti olmanın gereği yerine getirilerek olayın failleri mutlaka yargı
önüne çıkarılıp cezalandırılmalıdır.
MOSSAD BAŞKANININ TÜRKİYE’Yİ ZİYARET ETMESİ
Mossad Başkanının Türkiye’yi ziyaret etmesi ve bu ziyaretinde MİT ile görüşmesini, halkımızın ve
coğrafyamızın hayrına görmüyoruz.
Mossad Başkanının Türkiye’yi ziyaret etmesi ve bu ziyaretinde MİT ile görüşmesi hayra alamet
değildir. İslam coğrafyasındaki ülkeler arasında fitne ateşini körükleyen israilin bu güne kadar
yürüttüğü politikaların, İslam ülkelerine düşmanlık üzerine yürütüldüğü aşikardır. İşgalci israilin bu
düşmanlık politikasından vazgeçmeyeceği ve İslam ümmetinin hayrına olabilecek hiçbir girişim
içerisinde olmayacağı da aşikardır. Türkiyenin ABD ve İsrail ile yakınlaşmasının ülkemize hayır
getirmeyeceğini daha önceki beyanatlarımızda dile getirmiştik. Bu nedenle israile hiçbir zaman
güvenilmemeli, işbirliği yapılmamalı, mevcut bütün siyasi ve askeri antlaşmalar derhal sona
erdirilmelidir.
HASTA MAHKÛMLARIN SERBEST BIRAKILMASI
Cezaevlerinde, yardım almadan tek başına yaşamını sürdüremeyecek derecede ve sürekli hastalık
hali olan yüzlerce insan bulunmaktadır. Cezaevlerinin kötü yaşam koşulları, ilgisizlik, bakımsızlık ve
tedavisizlik nedeniyle maalesef bu tutuklu ve hükümlülerden bazıları hayatlarını kaybetmişlerdir.
Bu insanlar ailelerinin, eşlerinin ve çocuklarının arasında huzur içinde ölme hakkından dahi mahrum
edilmişlerdir. Bu günlerde hasta bazı mahkûmların serbest bırakılmasını olumlu bir gelişme olarak
değerlendiriyoruz. Cezaevlerinden cenazelerin çıkmasını sonlandırmak için, bürokratik engellemeler
derhal kaldırılmalı ve bu insanların tamamı bir an önce serbest bırakılmalıdır.
İNANCA YÖNELİK SALDIRILAR
Fransa’nın çeşitli kentlerinde Müslümanlara ve camilere yönelik saldırılar haftalardır sürmekte. Bir
ay içinde üç Müslüman bayan tesettürlü oldukları için saldırıya uğradılar.
Son saldırı olayı Argenteuil şehrinde gerçekleşti. Çarşaflı hamile bir Müslüman kadın darp edildi.
Polislerin araya girmesiyle Müslüman kadın linç edilmekten kurtarıldı.
Müslümanlara yönelik bu düşmanca tavırları sergileyenlerin, ülkelerindeki adli birimlerce etkin
cezalara çarptırılmaması, bizleri bu tür eylemlerin daha da artacağı endişesine sevk etmektedir.
İRAN CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ
Komşumuz İran İslam Cumhuriyeti’nde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini adaylardan Hasan
RUHANİ kazandı. Sayın Ruhani’yi tebrik ediyoruz. Yeni cumhurbaşkanından, İslam devriminin asli
değerlerine ve İmam Humeyni’nin çizgisine sahip çıkmasını; emperyalistlerin İslam coğrafyasındaki
işgal ve sömürü hesaplarını bozacak, Müslümanların kendi iç ihtilaflarını giderecek ve İslami vahdeti
sağlamaya yönelik bir siyaset takip etmesini bekliyor ve başarılar diliyoruz.
Download