Sağlık mensuplarına özel gazetedir. www.medical-tribune.com.tr TÜRKİYE MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Pediatri Kongresi Obezite bulaşıcı mı? KBB ve spor Europaediatrics, ilk kez İstan- Yakın arkadaş grubu obezse, Hekim gözüyle sualtı sporunu bul’datoplandı.TPKBaşkanıProf. obez olma olasılığı %57 artıyor. anlatanDr.ÖzmenÖztürk:“Balık Dr. Çokuğraş, “Bir oyla Obezlerde,hipertansiyonsık- görmek için dalanlar bu Moskova’yıeledik”dedi. 7 lığı2.4-11katdahafazla. 12 sporuçabukbırakıyor.” 24 Prof. Dr. Mustafa Yüksel: İlaçtan sonra kozmetikte İSTANBUL - Eczacıbaşı Holding’den yapılan açıklamada, 9 bin metrekarealanüzerinekurulan veyıllık20bintonüretim kapasitesine sahip olan yeni fabrikada, Maratem endüstriyeltemizlikürünleri,SelinveEgosmarkalı ürünler ile diğer kişisel bakim ürünlerinin iç ve dış pazara yönelik üretimininyanısırafasonüretim de gerçekleştirileceği bildirildi. Açıklamada, Türkiye’nin ürün geliştirmeveAr-Geamaçlıkapsamlı laboratuar ve ekipmanlarınasahipolanfabrikanın ayni zamanda çevre dostu olduğu, üretimde güneş enerjisinden faydalanıldığıveişlemden geçirilenyağmursuyunun kullanıldığıbelirtildi. Nuss tekniğinde yüksek maliyet engelini aştık İSTANBUL – Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Kliniği 3 yıldır göğüs çöküklüğü(kunduracıgöğsü-Pectusexcavatum)vegöğüsçıkıklığı (güvercin göğsü-pigeon chest) hastalarında yeni bir uygulama olanMinimalİnvazivNussameliyatını 45 hastada başarıyla uygulamakta. MÜ Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi AD Başkanı Prof. Dr. Mustafa Yüksel ve DokuzEylülÜniversitesiTıpFakültesi Göğüs Cerrahisi Klini- ği’nden Yard. Doç. Dr. Ahmet Önen, bu hastalarda kullanılan yurtdışı kaynaklı çelik barın ArGe çalışmasını yaparak İzmir’de faaliyet gösteren bir firmayayerliimalatınıdörttebirfiyatınayaptırdılar. 15 Prof. Dr. Donald Nuss, Tekniğini kabul ettirebilmek için 10 yıl beklemişti. Kanser kök hücresi kavramı doğdu Üzüm çekirdeği... Her kanser türüne ayrı tedavi gerekecek! Kemoterapi tahribatını gidermeye yetecek mi? İSTANBUL – “Bundan 5 yıl öncesine kadartümöralkitledekihücrelerinhepsininaynıözellikleresahipolduğunusanıyorduk. Yani herhangi bir kanser hücresinin diğer kanserli hücreleriyle aynı özelliği taşıdığını sanıyorduk. Ancakişinböyleolmadığıanlaşıldı.Kitlede, azınlıktaki bir grup hücrenin çoğalmadan sorumlu olduğu ve büyük çoğunluğun bu özelliğe sahipolmadığıortayaçıktı.” 3 KAYSERİ – Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya AD ÖğretimGörevlisiDr.AysunÇetin,buyıl aynı üniversitenin Gevher Nesibe AraştırmaTeşvikÖdülü’nüalançalışmasıhakkındabilgiverdi.Bugüne kadar yapılan çalışmalarda özellikle kalphastalıklarınınengellenmesinde üzüm çekirdeğinin olumlu etkileri olduğu yönündeki iddialarıhatırlattı. 14 2 Sempozyum Tıp İçindekiler Tıp1 Kök hücre çalışmalarına getirilen kısıtlamada din ve inançların etkisi var mı? Kongrede yasal kısıtlamalar eleştirildi . . . . . . . . . . . . . . . . 4 Tıbbın geleceğine kök hücreler ve gen tedavisi mi yön verecek? Trabzon’dan tıbbi teknoloji hamlesi: ATİ Teknoloji . . . . . 5 Yaşlı kemikler daha kolay kırılır İleri yaştaki insanlarda osteoporoz tedavisi gereklidir . . . . . . . . . . . . . . . 6 TPK Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş: İstanbul bir oy farkla Europaediatrics 2008’i aldı. . . 7 Yeni nesil pnömokok aşısı geliyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8 Türk pediatrisinin önündeki başlıca mesele: Çocuk ölümleri . . . . . . . . . . . 9 Dünyada 5 kişiden birini oluşturuyorlar… Ergenlerin özgün sağlık gereksinimleri var . . . . . . . . 10 Gizli şeker kalp hastalığında hayati önem taşıyor . . . . . . . 11 Yüzyılın bulaşıcı hastalığı: Obezite . . . . . . . . . . . . . . . . 12 Kreatinin klirensi formülü ve mikroalbüminüri testlerinin önemi . . . . . . . . . . . . . . . . . 13 Histamin intoleransı olan hastalara uyarı: Çilek, kırmızı şarap ve çikolatadan uzak durun! . . . 16 Perspektif17 “Yazarı, danışmanı, MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 67 ülkeden 350 aşı uzmanı İstanbul’da buluştu Rotavirüste hedef evrensel aşılama programı İSTANBUL - Dünyanın önde gelen aşı ve immünoloji uzmanlarıDünyaSağlıkÖrgütü (DSÖ) tarafından desteklenen8.UluslararasıRotavirüsü Sempozyumu için İstanbul’da buluştu. Rotavirüse karşı kapsamlı mücadele yapılması çağrısında bulunan uzmanlar, her yıl yarım milyon çocuğun hayatını kaybetmesine yol açan rotavirüse karşı ülkelerin bir an önce harekete geçmesi çağrısındabulundular. 67 ülkeden 350 sağlık uzmanı ve bilim adamı 8. Uluslararası Rotavirüsü Sempozyumu’nda, rotavirüsüne ilişkingüncelbilgileripaylaşmak içinİstanbul’dabuluştu.Rotavirüsühakkındayapılanaraştırmaların yanı sıra hastalığa karşı etkin aşıların da konu edildiği toplantıda, aşının rutin aşılama takvimine dahil edilmesiiçingerekliçalışmalar değerlendirildi.Rotavirüsünedeniyle ölümlerin, genellikle yeterlitıbbidesteksağlanamayan ülkelerde görüldüğüne dikkatçekentoplantıda,gelişmiş ülkelerde ise virüsün şiddetliishalevehastaneyatışlarınayolaçtığınabelirtildi. Rotavirüsü aşısı hedefine ulaşabilir Rotavirüse karşı aşılama çalışmalarının yaygınlaşmasıyla önemlibirbaşarısağlanabileceğini söyleyen DSÖ yöneticisi Prof. Dr. Christiana Toscano, “Birçokzorluğarağmen67ülkedenbirçokuzmanvehekimin katıldığı bu sempozyum milyonlarcaçocuğunhayatınıkurtarmak için çok önemli bir fırsattır. Rotavirüsüne karşı etkili aşılarınüretilmesiveetkinkullanıma geçilmesiyle DSÖ’nün belirlediği ‘Milenyum Gelişim Hedeflerine ulaşılabilir ve beş yaşaltıçocukölümlerininazaltılmasında ciddi atılımlar yapılabilir”dedi. Sempozyumda bütün ülke temsilcilerinin kendi sürvelans çalışmalarının sonuçlarını açıkladıklarınıdilegetirenProf.Dr. Quadros,“Aşılartoplumsağlığınıkorumakiçininsanlığınsahip olduğu en etkili silahtır. Bu nedenle hükümetler aşı politikalarını geleceği düşünerek belirlemelidir. Aşı maliyetinden kaçan birçokhükümetbedeliniçoğunlukla daha yüksek bir maliyetle ödemek zorunda kalıyor. Bu sempozyumdabiziençoksevindirenşeyrotavirüsleilgiliAfrika veAsyaverilerininaşınınetkinliğini destekliyor olduğunu görmemizdir.”diyekonuştu. Rotavirüs her yıl yarım milyon çocuğun ölümüne neden oluyor. Bunların %50’si Afrika ve Asya ülkeleri olan Hindistan, Nijerya, Kongo, Etiyopya, Çin ve Pakistan’da görülüyor. Rotavirüsü nedeniyle her sene ortalama 2 milyon kişi hastaneye kaldırılıyor. Hastaneye ishal nedeniyle yatırılan 5 yaşın altındaki çocukların %35 ile %60’ı rotavirüs taşıyor. Epidemoloji uzmanı Prof. Dr. Ciro de Quadros “Bilimsel veriler rotavirüs aşısının maliyet etkin olduğunu gösteriyor” Sempozyumun önemli isimlerinden biri olan Sabin Aşı Enstitüsü yöneticilerinden, epidemiyoloji uzmanı Prof. Dr. Ciro de Quadros, rotavirüsle ilgili Medical Tribune’ünsorularınıyanıtladı. Dünyagenelindeçocukların büyük bölümünün üç yaşına gelenekadarrotavirüsütarafından enfekte olduğunu, ancakölümlerin%90’ınınaz gelişmiş ülkelerde meydana geldiğini söyleyen Prof. Dr. Quadros, “Rotavirüs nedeniylehersaat60çocukhayatını yitiriyor. Rotavirüse karşı kullanımda olan iki rotavirüs aşısı bulunuyor. Dolayısıyla, önümüzdekisorunaşıgeliştirmek değil var olan aşıların uygun fiyatlarla ülkelerin aşı programına dahil edilmesini sağlamaktır. İstanbul’da yaptığımızsempozyumbuaçıdan hayatiönemesahipbirtoplantı oldu. Oturumlarda en çok tartıştığımız konulardan biride,eldeettiğimizverilerışığındabuaşılarıhükümetlerinaşılama programlarına nasıl koyacağımızoldu”diyekonuştu. Onlarca kat fiyat farkı Hükümetler için bir aşının programa alınıp alınmamasında maliyetin doğal olarak çokönemlibirsorunolduğu- MEDİ KATÜR nu söyleyen Prof. Dr. Quadros, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak maliyet hesaplanırkenhastalığınyarattığızararı gözönünealmakgerekir.Rotavirüs her yıl yarım milyon çocuğun ölümüne ve milyonlarcasının hastaneye yatmasınanedenoluyor.Tedavimaliyetlerini değerlendiren uzmanlarbuaşılarınartıkmaliyet yarar limitini geçtiğinde hemfikir.Ayrıcaaşılarınfiyatını hükümetlerin pazarlık gücü de etkiliyor. Bu aşıların Batıülkelerindekifiyatıilegelişmekte olan ülkelerdeki fiyatı arasında onlarca kat farkıbulunuyor.” Doç. Dr. Gülşah Bademci bademci70@yahoo.com editörü aynı kişi olan dergiler vardı” . . . . . . . . . . 17 Muayenehanesi olana daha az ek ödeme yasal! . . . 18 “Hekim-hemşire ilişkisi iyiyse, onkoloji tedavisi de Çizerimiz Doç. Dr. Gülşah Bademci, annesinin ani ve ciddi rahatsızlığı nedeniyle çizgilerine bir süre ara verdi. Geçmiş olsun dileklerimizle bir an önce sağlık haberlerini bekliyoruz. iyi demektir” . . . . . . . . . . . . 19 İmtiyazSahibi:MedicalTribuneYayıncılıkLtd.Şti.adınaHuriyeTibetG GenelDirektör:HuriyeTibet GenelYayın Hızlı atan kalp yoruluyorsa… Yönetmeni(Sorumlu):FüsunİkikardeşMedikalYayınYönetmeni:Dr.RıfatYücel MedikalEditör:Dr.AlpAker İvabridin ve nabız atışına HaberEditörü:HüseyinKandemir,ZuhalDemirarslanÇizer:İshakÖztürk,GülşahBademciSatışKoordinatörü: etkisi sınanıyor . . . . . . . . . . 20 Türk hekimliğinin öncü kadınları . . . . . . . . . . . 22 GönülMorgül ReklamMüdürü:SerkanErdoğan Dağıtım/Abone:ArzuÇakar Sayfatasarım:MelihYıldırımAdres: RumeliCad.No:84/12Osmanbey34360İstanbul Tel:(0212)2319990(pbx)(0212)2314687 Faks:(0212) 2310880 e-posta: info@medical-tribune.com.trBaskı:PromatBasımYayınSan.veTic.AŞ.Esenyurt-İstanbul Tel:(0212)6906363ISSN1307-2269Süreliyayın•20sayı/yıl Onkoloji MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Tıp Kanser kök hücre kavramı doğdu Her kanser türüne ayrı tedavi gerekiyor İSTANBUL - Gen tedavisinin 20 yıllık geçmişine rağmen kanserde beklentileri karşılayamadığını söyleyen Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Akbulut, kanser kök hücresinin keşfiyle birlikte tedavi konseptlerinde önemli gelişmeler yaşandığını ifade etti. Kanser kök hücresi konusunda Türkiye’de de önemli çalışmalar yapıldığını dile getiren Prof. Dr. Akbulut Medical Tribune’e kanser kök hücre çalışmalarının geleceğini değerlendirdi. Yaklaşık7yıldırgentedavisivekanserkökhücresikonusundaçalışıyoruz.Sonbirkaçyıldırdakanserkökhücresikonusundayenigentedavileri üzerine yoğunlaşmış durumundayım. Fakültede kurduğumuz laboratuvarımızdaçalışıyoruz.Şuankiçalışmalarımız deneysel düzeyde. Kanserde gen tedavisi yaklaşık 20 yıldır üzerinde çalışılanbirkonu.1980’lerde çok büyük umutlarla konu gündemegeldi,ancak20yılın ardından henüz elimizde gen tedavisiyle ilgili kesin bir çözümreçetesibulunmuyor. Son 5 yıldır geliştirilen gen tedavi yöntemleri çok daha etkili olacak gibi görünüyor. Kanserde gen tedavisi esas olarak kanserin gelişmesi aşamasında ortaya çıkan genetik bozuklukların düzeltilmesi ya da genleri kullanarak kanser hücresinin yok edilmesi amacına yöneliktir. Gen tedavisi ajanlarında henüz sonuç yok Bunakarşılıkkliniköncesineyönelikçokbaşarılıaraştırmalar yapılıyor. Fakat henüz, ilaca ya da tedavi yöntemine dönüşmüş bir çözüm yok. Bununçeşitlinedenlerivar.Şu anakadargeliştirilengentedavisi ajanları kemoterapiyi kriter olarak alırsak, yeterince başarılıdeğil.Bunedenleçalışmalar yeni hedeflere yöneldi, dahabüyükbaşarılargetirebilecek yeni hedefler saptandı. Ancak kanser etkeni olarak karşımıza çıkan bazı virüslere yönelik aşı çalışmaları da gen tedavisinin uğraşı alanında bulunuyor. Bunlar koruyucu hekimlikteişeyarıyor. Yakın dönem beklentimiz genetikyöntemlerlegeliştirilen kanser aşılarına odaklandı. Yanitümörhücrelerindebulunan, ama normal hücrelerde bulunmayan bazı proteinler söz konusu. Kanser gelişirken 200civarındagenetikdeğişiklikortayaçıkıyor.Herdeğişim de birtakım proteinlerin ortayaçıkmasınanedenoluyor.Bu proteinlerimmunsistemigüçlendirerek tümörlerle daha iyi mücadele edilmesini sağlıyor. Bukonudaciddibaşarılarsöz konusu. Gen tedavilerinin yaklaşık%30’ubualandayapılıyor ve klinik araştırmalar yoğunlaşarak sürüyor. Bu yıl aşıtedavisineyönelikçokmerkezli bir çalışma başlayacak. Önümüzdeki 5 yıl içinde aşı tedavisiileilgiliyeniilaçlarpiyasadagörülmeyebaşlanacak. Kanser kök hücresi Kanser kök hücresi yeni ve önemlibirkavram;5yılöncesine kadar tümöral kitledeki hücrelerin hepsinin aynı özelliklere sahip olduğunu sanıyorduk.Yaniherhangikanserli bir hücrenin diğer kanserli hücrelerle aynı özelliği taşıdığını sanıyorduk. Ancak kitle içerisinde azınlıktaki bir grup hücrenin çoğalma işleminden sorumlu olduğu ve büyük çoğunluğunbuözelliğesahipolmadığı ortaya çıktı. Kanser hücrelerininbaşkabirdokuya aktarıldığının%90’ınınçoğalmadığı görüldü. Bu buluşla birlikte ortaya kanser kök hücresikavramıçıktı.Araştırmalar kanser kök hücresi dışındaki hücrelerin karsinogenezisyadamortaliteaçısından önemli olmadığını gösterdi. Bugünekadaruygulanantedavilerin temelde kök hücrelere karşıyeterinceetkiliolmadığını gördük. Bu çok önemli bir keşif olmasına rağmen bu alandaki bilgi birikimimiz henüz yeterli değil. Şimdilik buhücreleritanımaaşamasındayız.Bualandaeldeedilecek bilgiler kanserin tedavisinde Araştırmalar bir milyar kanserli hücreden sadece birkaç bininin çoğalma işinden sorumlu olduğunu gösteriyor. Bu tedavide devrim niteliğinde değişimler yaratacaktır. çığır açacak öneme sahip. Önümüzdeki dönemde çok önemli gelişmeler bekliyoruz. Öncelikle bütün kanser gruplarında bu hücrelerin tespiti gerekiyor. Kanser kök hücrelerininmemeveakciğerkanserindeki özellikleri farklılıklar gösteriyor. Dolayısıyla her kansertürüneyönelikayrıçalışmagerekiyor.Araştırmalarla her bir kanser grubundaki kök hücreler belirlenmeye ve özelliklerianalizedilmeyeçalışılacak. Devamısayfa6’da Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Akbulut. “Kanser kök hücresi yeni ve önemli bir kavram; bundan 5 yıl öncesine kadar tümöral kitledeki hücrelerin hepsinin aynı özelliklere sahip olduğunu sanıyorduk.” 3 4 KökHücre Tıp MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Kök hücre çalışmalarına getirilen kısıtlamada din ve inançların etkisi var mı? Kongrede yasal kısıtlamalar eleştirildi İSTANBUL - İstanbul Üniversitesi, Kök Hücre ve Gen Tedavisi Derneği ve İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesindeki Kök Hücre Araştırma ve Uygulama Merkezi Onkim’in katkılarıyla düzenlenen 3. Klinik Pratikte Kök Hücre ve Gen Tedavi Kongresi, Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi’nde düzenlendi. 300’ün üzerinde katılımcının izlediği kongrede 10’u yurtdışından olmak üzere 70 bilim adamı sunum yaptı. Değişik branşlardan bilim adamlarını bir araya getiren kongrede nano teknolojilerdengentedavisine,eğitimden hukuksal ve etik konulara kadar pek çok temel konu tartışıldı. Kongrede, İstanbul Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan ilk kopya koyunolanOyalı’nınkopyalama süreci hakkında güncel bilgilerdeverildi.Kongresüresinceöneçıkankonulardan biridebiyoteknolojivedoku mühendisliği alanındaki gelişmeler oldu. Diğer yandan gen tedavisinde güncel durum ve Türkiye’deki gen tedavisi araştırmalarından eldeedilenverilerdekatılımcılarla paylaşıldı. Bu arada hedefeyönelikkansertedavisi,kordonkanıtoplanmasında güncel durum, kordon kanıkökhücrelerivebankacılığı konusunda Türkiye’deki ve dünyadaki durum değerlendirildi.Kongresüresince Onkim’de, 150 katılımcıyatemelaraştırmateknikleri, kök hücreler ve pankreas adacıkhücreleriileilgiliolarakkurslarverildi. “Sağlık Bakanlığı, 2005 yılında aldığı bir kararla embriyonik kök hücre araştırmalarını sınırlandırdı. Türkiye’de 2004 yılından önce kordon kanı konusunda bir kaos vardı ve bu konuda ciddi sömürü yaşanıyordu. Ancak bu tür sorunlar, bilimsel çalışmaları sekteye uğratmadan çözülmelidir” “Yasaklarda dinsel ve geleneksel boyut daha fazla dikkate alındı” Sağlık Bakanlığı’nın radikal bir kararla kök hücre araştırmalarını sınırladığını hatırlatan Prof. Dr. Attar, “Özellikle embriyonik kök hücre araştırmaları sekteye uğradı. Çıkan dedikodulardan sonra bakanlık kök hücre tedavileri konusunda çok radikal önlemler aldı. Türkiye’de embriyonik kök hücre çalışmaları çok iyi giderken birdenbire durduruldu. Bu karar sadece etik ne- denlerden dolayı alınmadı; dinle, geleneklerle, inançlarla ilgili olan boyutu daha çok dikkate alındı, önemsendi”dedi. “Tabii ki halkın inancı, sağduyusu göz önüne alınacak, ama bilimsel çalışmaların da bu kadar ani bir şekilde kısıtlanmasını istemiyoruz. Türkiye, kök hücre konularında ciddi bir potansiyele sahip ve önemli çalışmaların yürütüldüğü noktalara geldi. Bu alanda çok iyi bir altyapımız ve yetişmiş insan gücümüz var.” Dünyada çalışmalar artarken... Toplantıda kök hücre alanındaki çalışmalara getirilen kısıtlamaları eleştiren Onkim Genel Müdürü Uzm. Dr. Aysel Yurtsever, “Türkiye’de kökhücreveembriyonikkök hücre çalışmalarında bir kısıtlama var. Ancak somatik, öncül hücrelerde, kordon kanıhücrelerindehiçbirkısıtlama yok. Dünyada multidisipliner çalışmaların arttığı birdönemdebualanlardakısıtlamalar sorun yaratıyor. Dokumühendisliğiçalışmaları önemli bir gelişme gösteriyorvetümdünyadabualandaartıkaltgruplaroluşuyor. Kıkırdak doku mühendisliği, damar doku mühendisliği, deri doku mühendisliği gibi neredeysetıptanekadaralan varsa, bu alanlardaki klinik ihtisaslaraekveeşdüşenmühendislikalanlarıartıkkarşımızaçıkıyor.Bualandayürütülenbaşdöndürücüçalışmaları yakından takip etmemiz gerekiyor”dedi. Doku mühendisliği ve nanoteknoloji İTÜ Moleküler Biyoloji ve GenetikBölümBaşkanıProf. Dr.CandanTamerler,“Bunlarınasılkesiştirebilirizsorusu dünyada sıkça soruluyor. Bu soruyu sorup, doğru cevaplara odaklanan gruplar, bualandayaratılabilecekteknolojilerindesahibiolmayolundailerliyorlar.Dolayısıyla bizülkemizde,kökhücreala- nında çok değerli çalışmalar yapılmaya başlanmışken bunu nanoteknoloji ve doku mühendisliğiaçılımlarıylabir araya getirmeliyiz. Dünyada yeni oluşan medikal uygulamalarda söz sahibi olabilmemiz için ülkemizde bu alanlardaki çalışmaların desteklenmesi gerekiyor” diye konuştu. Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi’nde düzenlenen 3. Klinik Pratikte Kök Hücre ve Gen Tedavi Kongresi’nde kök hücre çalışmalarına getirilen kısıtlamalar eleştirildi. Yasa revize edilmeli Türkiye kök hücre çalışmalarında söz sahibi olabilir İSTANBUL - Türkiye’nin kökhücrekonusundaçokiyi bir birikime sahip olduğunu söyleyenİÜİstanbulTıpFakültesiKadınHastalıklarıve DoğumAnabilimDalıÖğretim Üyesi Prof. Dr. Erkut Attar,“Gerekliözengösterilirse Türkiye, kök hücre çalışmalarında dünya çapında sözsöyleyenbirnoktayaulaşır.Kökhücreçalışmalarıinsanlığın geleceğini etkileyecek.Dolayısıylayasalarınzamanaveülkeninkoşullarına uygunolarakgözdengeçirilmesi gerektiğine inanıyorum”dedi. Tedaviler biyolojik ağırlıklı olacak Son yasal düzenlemelerdensonrakökhücrearaştırmalarıyla ilgili sorunlar yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Attar,“SağlıkBakanlığı,kök hücre çalışmalarını radikal birkararlakısıtladı.Yeniyasadan özellikle embriyonik kökhücrearaştırmalarıkötü etkilendi. Türkiye’de embriyonik kök hücre çalışmaları çok iyi giderken birdenbire durduruldu. Bunda birçok faktörün rolü var. Ancak Türkiye, gerek hücre tedavileri,gereksedebiyoteknoloji konusunda oldukça iyi noktada.Bualanlardaaraştırma ve uygulama yapabilen bir ülke konumuna geldik. Bu çalışmalara etik ve bilimsel çerçeve içerisinde devam etmeliyiz. Dolayısıyla yasalarınzamanaveülkeninkoşullarına göre yeniden gözden geçirilmesi gerekir” diye konuştu. Prof. Dr. Atar, insandan elde edilen embriyonik kök hücrelerinin özellikle ilaçların toksisitesini test etmede vefarmakolojikbazımaddelerindenenmesindesonderece önemli olduğunu dile getirdi. Sağlık Bakanlığı’nın embriyonik kök hücresine dokunmaya hiçbir şekilde “Artık klasik yöntemler bazı sorunların tedavisinde yetersiz kalıyor. Biz 5-10 yıl sonra bütün tedavileri unutacağız. Tedaviler biyolojik ağırlıklı olacak. Kanser tedavisi tamamen laboratuvar ağırlıklı olmaya başlayacak, hatta bireyselleşecek. Tıp bir süre sonra şekil değiştirecek ve biz de bu gelişmelerin gerisinde kalmamalıyız. Dolayısıyla bu tip çalışmaları kısıtlarken veya bunların etik kurullarını oluştururken, bu kurulların homojen olarak oluşturulması, sağlıklı düşünerek karar verilmesi ve acele edilmemesi gerekir. O dönem belki bu sınırlama doğruydu, ama bundan sonraki dönemler için yasaların gözden geçirilmesi gerekiyor.” Prof. Dr. Erkut Attar, “Sağlık Bakanlığı, kök hücre çalışmalarını radikal bir kararla kısıtladı. Yasadan, özellikle embriyonik kök hücre araştırmaları kötü etkilendi.” izin vermediğini ifade eden Prof. Dr. Attar, “Türkiye esasında gerek hücre tedavileri, gerekse biyoteknoloji konusunda oldukça iyi noktada.Özellikletüpbebekkonusundaülkemiz,yayınüreten beşinci ülke durumuna yükseldi.Eskidenbizyurtdışınahastagönderirdik.Şimdi tüp bebek alanında bize İngiltere’den, İtalya’dan, Almanya’dan hasta geliyor. Kliniklerimizde başarı oranlarımızçokyüksek”dedi. Yasaklar sömürüyü engelleyemedi Kökhücreçalışmalarıkonusunda sağlıklı tartışılmadan acele karar verildiğine inandığını dile getiren Prof. Dr. Attar, şu bilgileri verdi: “Etikilkelerinvedüzenlemelerinolduğuortamdabuçalışmalar sakıncalı değil. Dolayısıyla bunun ortasını bulmaklazım.Bukonularıakademik ortamda tartışıp öyle değerlendirmemiz gerekir. Diğer yandan embriyonik hücrearaştırmalarınasınırlama getirilmesine rağmen, kökhücretedavisikonusundaki sömürü sürüyor. Eski Doğu bloğu ülkelerinden gelen bazı kimseler yüksek paralar karşısında hastaları sömürüyorlar. Devamısayfa5’te MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 KökHücre Tıp 5 Tıbbın geleceğine kök hücreler ve gen tedavisi mi yön verecek? Trabzon’dan tıbbi teknoloji hamlesi: ATİ Teknoloji TRABZON - Trabzon’da kurulan ATİ Teknoloji kök hücrelerden kanser aşılarına, organ mühendisliğinden immünoterapi programlarına kadar birçok alanda çalışmalarını sürdürüyor. Anonim şirket statüsündeki 53 ortaklı kuruluş, KASİYAD’da (Karadeniz Sanayici, İş Adamı-İlim Adamı ve Yöneticiler Derneği) yer alan iş adamları, yönetici ve bilim insanları tarafından 2003’de kuruldu. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD Başkanı Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, merkezin çalışmalarını Medical Tribune’e anlattı. MT:MerkezinizenedenATİ adınıseçtiniz?Çalışmalarınız hakkındabilgiverebilirmisiniz? ATİ gelecek anlamındadır. Tıbbın geleceğine kök hücre ve tümör aşıları yön vereceğindenbuismiseçtik.Buşirket, ülkemizin kök hücre ve gen teknolojilerinin kullanıldığı biyoteknoloji alanında kalkınması ve gelişmesine katkı için yapılandırıldı. Kuruluşumuzun bilimsel kurulunda benimle beraber Prof. Dr.ErcümentOvalı,Prof.Dr. Murat Ertürk ve Prof. Dr. ErdalKaraözbulunmaktadır. Uluslararası standartlarda hücrekökenliürünleriüreten, araştırma-geliştirme çalışmaları yapan ve bilgi üreten bir kurumolarakçalışıyoruz. MT:Hangihücreleriüretiyorsunuz?ATİ’yebirçeşit “banka”diyebilirmiyiz? Elbette ATİ bir banka, ancakmerkezbankasıdemek daha doğru olacaktır. Kord kanı, kök hücre ve sperm bankacılığı,nakilamaçlıkök hücre işlemleri, organ mühendisliğivemezenkimalkök hücre üretimi, dendritik hücre,tümöraşısıüretimi,T ve NK hücreleri ile immünoterapi programları üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Bu aradaTürkiye’ninbirçokşehrinedehizmetgötürmekteyiz. Çalışma yapan üniversitelere hücre bazında destek veriyoruz. Kuruluşumuzdaki bütün üretimvehizmetlerGMPkoşullarındayapılmaktadır. GMP koşulları ne demek? GMP,ISO9002komponentleriniiçerenvetıbbiürünlere özgüilavegereksinimlerindekarşılandığı,dahaçoközelbirkaliteyönetim sistemi. İngilizce açılımı “GoodManufacturingPractice”dir. GMP, 5 temel prensip üzerine kurulmuştur. Bunlar; üretimi yapılacakişlerinayrıntılarınakararverilmesi,yapılacakherşeyinyazılması, yazılan her şeyin yapılması, yapılanlarınkanıtlanması,hatalarındüzeltilmesivekaliteninartırılmasıdır. Uygulamalarımızda bu kriterler Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp doğrultusunda sürekli denetlen- Fakültesi İç Hastalıkları AD mekteyiz. Şu anda bu teknoloji sa- Başkanı Prof. Dr. decebizdebulunmaktadır. Serdar Bedii Omay MT:Kordonkanıbankacılığı konusundanelersöyleyebilirsiniz? Kordon kanı bankalarında kanlar iki amaç için saklanmaktadır. Birinci amaç vericininileridekemikiliğinakligerektirecek bir hastalığa yakalanması durumunda kendine ait sağlıklı kök hücrelerinin kullanılaraktedaviedilebilmesidir. Kişinin kendi hücre ve dokuları ile uyum sorunu olmayacağından bu oldukça önemli bir avantajdır. İkinci amaçisesaklanankanınsahibi izin verdiği takdirde başka hastaların tedavilerinde kullanılabilmesidir. Bu da kordon kanı bankacılığının prestij ve toplumsal hizmet boyutunu ortayaçıkarmaktadır. MT:Gentedavisindehangi noktadayız? Hızlı bir ilerleme kaydeden gen mühendisliği ve gen tedavisindedekökhücrelerdenyararlanılmayabaşlandı.Gentedavisinde hedef, hasta hücredeki veya organdaki bozukluğu hücrenin genetik yapısını değiştirerek düzeltmektir. Bozukolangeninyerinialacak normalgenin,hücrelerebirşekilde ulaştırılması gerekiyor. Bunun çeşitli yolları mevcut. Bunlardan ilki, gerekli gen veya genleri virüsler içerisine yerleştirerekvücudavermektir. Birçokvirüshücreiçerisinegirdikten sonra genetik şifresini hücrenin genetik şifresine entegre ederek etkisini gösterir. Virüslerin bu özelliğinden yararlanarak istediğimiz gen veya genleri hedef hücrelere transferedebilmekteyiz.Vücuda zarar vermesi engellenmiş olan virüslerin kendi genetik şifresi çıkartılarak istediğimiz geni transfer edebiliriz. Daha sonrabuvirüslerkişiyedamar yoluyla verilip belirli hücrelerin içerisine girmeleri sağlanıyor.Hücreyegirenvirüs,içerisindekigenihedefhücreninçekirdeğine aktarıyor ve hücrenin orijinal geni gibi görev yapmayabaşlıyor. Sayfa 4’ten devam Türkiye kök hücre çalışmalarında söz sahibi olabilir Bunlar bazı hastalıkları tedavi ettikleri iddiasıyla hastalarıÇinveRusyagibiülkelere götürülerek denek gibi kullanıyorlar. Hastalar ne olduğu bilinmeyen tedavilere maruz kalıyorlar.” Kanser ve kalp hastalıklarında kök hücre tedavisinin uygulanabilir düzeye geldiğini söyleyen Prof. Dr. Attar, “Ancak merkezi sinir sistemi hastalıkları,omurilikyaralanmaları,işitmevegörmekayıplarınındayeraldığıdejeneratif hastalıklardahenüznetsonuçlaralınamadı.Birtakımhaber- ler insanların kafasını karıştırıyor. ‘Omurilik felci olan hasta kök hücreyle ayağa kalktı’,‘kökhücreyleMShastalığına çözüm bulundu’ gibi haberler,bizizordurumdabırakıyor.İnsanlar,butedavibiçimlerini gerçek zannedip, arayış içerisine giriyorlar. Hastayakınlarıda‘negerekiyorsa yapayım, yeter ki bu hastayı iyileştirin’ diyor. Bu psikolojialtındabirtakımşarlatanlar çıkıp ‘biz sizi Çin’de tedavi ettiririz’ dediği zaman hastadoğalolarakparasınıveriyor”şeklindekonuştu. 6 Güncel Tıp MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Yaşlı kemikler daha kolay kırılır İleri yaştaki insanlarda osteoporoz tedavisi gereklidir DRESDEN – Hastanızın yaşı ilerledikçe, osteoporozdan dolayı kemiklerinin kolayca kırılması riski de yükselir. Ne yazık ki, tam da yüksek risk grubuna giren ileri yaştaki hastalarda özel osteoporoz tedavisi sıklıkla ihmal ediliyor. Hamburg Osteoporoz Merkezi’nden Prof. Dr. Hans-Peter Kruse, özellikle osteoporoztedavisikonusundaAlmanya’dahalenbelirgin birtedavieksikliğiyaşandığını belirtiyor. Bu durum özellikleileriyaştakihastalarıetkiliyor: 50-64 yaş arasındaki hastagrubunamensupkadınlarınancaküçtebiriözelilaç tedavisi alıyor. 75 yaşın üstündekilerdeyse bu oran %19’adüşüyor.Osteoporoza bağlı olarak oluşan yüksek tedavi maliyetlerinin sadece %15’i bu kemik hastalığının ilaçla tedavisine harcanıyor, üstelik bu miktarın da yarısından fazlası analjeziklere gidiyor. tespit edilmesi için temel tetkiklerin yapılması öneriliyor. Tetkik yöntemlerinin arasında anamnez, fiziki muayene ve DXA metoduyla kemik yoğunluğununsaptanmasısayılıyor. Kırık olmadan kemik yoğunluğunu ölçmek Oysa ileri yaş, tam da osteoporoza bağlı kırıklar açısındanenönemliriskfaktörü kabulediliyor.Uzmanlıkderneklerinin kılavuzlarında da bu nokta özellikle vurgulanıyor. Kılavuzlarda; 70 yaşın üstündeki kadınlarda ve 80 yaşın üstündeki erkeklerde dahaöncekırıkvakasıyaşanmamışvebaşkariskfaktörleri bulunmuyor olsa bile, osteoporoz olup olmadığının kemik metabolizması sorunlarınınolupolmadığınıtespit etmede işe yarıyor. Medical TribuneDergisi’ninCMEForumu’ndaProf.Dr.Kruse’nin belirttiğiüzere,hastanıngelecek10yıliçindefraktürriski enaz%30ise,özelbirosteoporoz tedavisine başlamak gerekiyor. Güncel kılavuzlarda da açıklandığı gibi, fraktür riski hesaplanırken kemik mineral yoğunluğununyanısıra,hastanın yaşı, cinsiyeti, fraktür geçmişi ve pozitif aile anamnezi, sigara içme ya da kilo durumu gibi çeşitli risk faktörlerinindehesabakatılması gerekiyor. Burada da temel birkural,hastanekadarileri yaştaysa,tedaviyebiranönce başlanmasıgerektiğidir. Prof. Dr. Hans-Peter Kruse, Osteoporoz Merkezi, Hamburg. Araştırmalara göre, tedavi 80 yaşın üstündekilerde de fayda sağlıyor Osteoporozda,laboratuvar değerlerinde özel farklılıklar gözlenmiyor. Önerilen laboratuvar tetkikleri arasında; tam kan sayımı, CRP, kalsiyum, fosfat, kreatinin, alkali fosfataz, gamma-GT, bazal TSH ve protein elektroforezi bulunuyor.Butetkiklersadece,başkaosteopatilerinyada Artıktemelbirtedavihaline gelen D vitamini ve kalsiyumtedavisininyanısıra,günümüzde bir dizi osteoporoz ilacıkullanımasunulmuşbulunuyor.Builaçlarınhepsinin kırık önleyici etkileri tescillenmiş durumda. Bu ilaçlar arasında alendronat, ibandronat, risedronat ve zoled- Diyabetik polinöropati: Glikoz toleransında sorun varsa alarm zillerini çalın! DÜSSELDORF - Kan glukozuseviyesibellibirdüzeyin üstündekihastalarda,polinöropati gelişimi başlar mı? Augsburg’da sürdürülen ONICA/KORA Araştırması’ndabusoruyayanıtarandı. Araştırmaya başlarken, 2574yaşarasındaki393kişiarasında diyabetik polinöropati prevalansı ve risk faktörü taraması yapıldı. 81 kişide glikoztoleransınormalbulundu. 46 kişide glikoz toleransında sorunvardıve71kişideaçlık glikoz toleransında sorun tespit edildi. Araştırmaya katılanların195’indegizlidiyabet vardı. Araştırmada, distal simetrikpolinöropatininyüksek açlıkkanşekeriolanhastalardadahi,toplumgenelinegöre daha yüksek oranda görüldüğüsaptandı.Araştırmayakatılanlardan, açlık kan şekeri yüksek olanlarda bu oran %11.3 iken, glikoz toleransı sorunu olanlarda %13.0 ve normal glikoz toleransı olanlardaysa%7.4idi. Diabetes Update Dergisi’ne araştırmayla ilgili açıklamada bulunan, Düsseldorf’daki Alman Diyabet Merkezi’nden Prof.Dr.DanZiegler,diyabetiklerinyaklaşık%28’indenöropatinin kanıtlanabildiğini belirtiyor. Bu grubun %13.3’ündeveglikoztoleransında sorun olanların ronat gibi bifosfonatlar; selektif östrojen reseptör modülatörü raloxifen, strontiumranelat ve rekombinant parathormonsayılabilir. Prof. Dr. Kruse, ilaç seçiminde araştırma sonuçları kadar dikkat edilmesi gereken başka ilave faktörler de olduğuna dikkat çekiyor. Bifosfonatlar arasında en fazla denenmiş olanı alendronat olarak görünüyor. Risedronatiseözellikleçabuketkietmesiyle ön plana çıkıyor. Oral bifosfonatları tolere edemeyen hastalarda, intravenözibandronatvezoledronatuygulamalarıbaşarılıola- %8.7’sindebudurumacıverici oluyor. Açlık glikozunda sorun olanlardaysa acı verici polinöropati oranı %4.2’de kalıyordu. Viseral göbek yağıyla net bir bağlantı var Sinirlerinzarargörmesinde, diyabetin süresi, diyabetin türü ve yaş gibi değişkenlerin yanısıra,metaboliksendroma bağlıçeşitlietkenlerderoloynuyor. Örneğin, karın çevresi ölçümü yani viseral adipoziteyle de net bir bağlantı kurmakmümkün.Prof.Dr.Ziegler,enönemlikomorbiditenin periferarteryeltıkanmahastalığıolduğunubelirtti. biliyor. Meme kanseri riski yüksek kadınlarda, raloxifen daha avantajlı olabiliyor. Strontiumranelat kullanımıyla, 5 yıllık bir süre için fraktüroranındadüşüşsağlandığı araştırmalarla kanıtlanmış. Ayrıca bu ilaçla ilgili olarak, 80yaşınüstündekilerleyapılmış araştırmalar da mevcut. Prof.Dr.Kruse’ninbelirttiğine göre; hem anabolik etki sağlayan, hem antiresoptif ajan etkisi gösteren bu ilaç, osteoporozun tüm aşamalarındavebütünyaşgruplarındakullanılabilir. Not: Bu etkinlik Servier Şirketi tarafındandesteklenmiştir. Sayfa 3’ten devam Tedavide yeni bir paradigma Bu alanda yapılan çalışmaların kanser tedavisini temelindendeğiştireceğinidüşünüyoruz.Kanserkökhücresiartıkçok önemlibirhedefvebize,gelecektekanseritamolaraktedavi etme olanağı sağlayacaktır. Bugüne kadar uygulanan tedavi yöntemleri, belki de bu alandaki eksiklik nedeniyle istenilen başarıyaulaşamıyordu.Günümüzdekitedavilerdeeldeedilen bütünbaşarılararağmenyoğunnükssorunubununenönemli göstergesidir. Başarıya ulaştığı düşünülen birçok vakada nüks, tedaviyi son noktada yeniden başa döndürüyor ve başarı şansını önemli oranda azaltıyor. Kanser kök hücresi başarılışekildeyokedilebilirseozamankansertedavindeçok kritikbirbasamakaşılmışolunacaktır.BukonudaTürkiye’de yaptığımızçalışmalardaumutveriyor.Eldeedilecekherbilgi kanser tedavilerinde önemli değişimler yaratacağı gibi tamamenyenitedaviyöntemleriningeliştirilmesinidesağlayabilir. Kanser kök hücresi, sorunu anlamamızı sağladı Kanserkökhücresininkeşfedilmesi,önceliklebaşarılıolamayantedavilerdevenükssorunundaçokönemliyenibilgiler sağladı.Diğeryandankısavadededeönemligelişmelerbekliyoruz.Örneğinmevcutbaşarılıtedaviyöntemleriüzerineyeni biraraştırmayaparakbunlariçerisindekanserkökhücresine enönemlietkiyisağlayanyöntemidahadageliştiripkullanabiliriz.Bualandayürütülençalışmalarmevcutvebunlarınsonuçlarıtedavikonseptlerinidoğrudanetkileyebilecektir. MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Pediatri Tıp 7 TPK Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş: İstanbul bir oy farkla Europaediatrics 2008’i aldı İSTANBUL – Avrupa Pediatri Kongresi, ilk kez bu yıl 14-17 Haziran günlerinde İstanbul’da toplandı. “Bu konreyi Türkiye’ye alabilmek için çok uğraştık, çok çalıştık” diyen Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, kongre öncesinde sorularımızı yanıtladı, kongre hakkında Medical Tribune’e bilgi verdi. Prof. Dr. Çokuğraş’a ilk olarakbukongreyiİstanbul’a getirmenin zor olup olmadığınısordukveşuyanıtıaldık: “Hakikaten Avrupa Pediatri Birliği’ni ikna edebilmek için çok yoğun çaba gösterdik ve AvrupaPediatriKongresi’nin ilkkezİstanbul’datoplanmasını sağladık. Öyle ki, 2008 yılı kongre yerini seçerken sonolarakbiroylamayapıldı ve Moskova’yı ancak bir oy farklageçebildik...Bizimaçımızdanilkolduğuveülkemizitanıtmayafırsatverdiğiiçin bukongreçokönemli.Yaklaşık2yıldırAvrupavedünya kongrelerindestandalıpkendimizi tanıtıyoruz. Bunu engellemek ve ‘Türkiye’de olmasın, başka yerde olsun’ diyeçabagösterenodaklarda oldu.Hatta,oylamayapıldıktansonrabileengellemekiçin çalışmalarsürdü…” TPK Kongresi’yle bir arada “Türk Pediatri Kurumu (TPK), sonuçta bu kongreyi İstanbul’da toplamayı başardı ve yaklaşık 1500 yabancı ve 1000 kadar yerli hekimin katılımı sağlandı.” Bu oran içinTPKBaşkanı’nınyorumu ise şöyle: “Türkiye’nin hekimleriniAvrupalımeslektaşlarıyla bir araya getirmek, bilgi alışverişi açısından son derece önemli. Hem Türkiye’ninimajıaçısındanhemde “Kongrelerimizde hastalıkları konuşuruz, ama mutlaka sosyal bir temamız da vardır. Örneğin geçen sene temamız ‘çocuk gelinler’di, erken yaşta evlendirilen kız çocuklarını konuk aldık. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’yle birlikte çok güzel bir etkinlik yaptık, yine adolesanların sorunlarını ele aldık. Bu sene de sosyal konumuz ‘çocuk işçiler’, yani erken yaşta okula ve oyuna gitmek yerine çalışmak zorunda bırakılan, bizim de bu açıdan onlara karşı kendimizi borçlu hissettiğimiz çocuklar.” Türk hekimlerin eğitimi açısındanönemli.” Kongrenin bir başka “ilk” özelliğideTürkPediatriKongresi’yle birlikte yapılıyor olması.BirdiğeriniiseProf.Dr. Çokuğraş,şöyleifadeediyor: “TPK Kongreleri’nin diğer pediatri kongrelerinden kendiniayıranbirözelliğivardır. Mutlakabirsosyalanatemamızvardır.” Her şey yolunda, ya inşaata ne demeli? TPK Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş’a kongre öncesinde, uykularını kaçıracakkadarendişeduyduğubir konu olup olmadığını sorduk. İki endişeden söz etti: Biri yağmur (Gala yemeği DolmabahçeSarayıbahçesinde yapılacak, ya o gece yağmur yağarsa!), diğeri de Kongre Merkezi’nin bulunduğu alandaki inşaat! Ekip olarak kongre yapmaya çok alışkın olduklarını kaydeden Prof. Dr. Çokuğraş, yılların tecrübesinedayanarak“Mutlaka bir aksaklık olacak, kaçınılmaz olarak yaşanacak birsorun,LütfiKırdarçevresindeki yıkım. Ulaşımla birliktesorunyaşayabiliriz”öngörüsünde bulundu. Gazetemiz baskıya girinceye dek, kongredeherhangibiraksaklıkyaşanmadı… Yeterlilik Kurulu (Board) oluşturduk, onun da başkan yardımcısıyım. Yıllardır sınavları ortak yapıyoruz” bilgisini verdi. “Aslında bizim gönlümüzden geçen, kongreleridönüşümlüolarakdüzenlemektir, yani bir yıl TPK, diğer yıl MPD gibi” diyen Prof. Dr. Çokuğraş, uygulamanın sürdürülemediğini kaydetti ve TPK’nın hizmet anlayışı hakkında şu bilgileri verdi: “Biz kendimizi daha bağımsızbirörgütolarakhiisediyoruz. Bizde belli bir kişinin egemen görüntüsü yoktur, son derece demokrat bir yapımız vardır. Sivrilmiş, tek kişiyebiatedenbiryapıyok. Bizde,hiçkimseenüstpozisyonda olup da herkese işini dikte edemez! Kendimizi daha bağımsız hissetmek ve eleştirilerimizi yüksek sesle yapmakistiyoruz.” Çocuklarda besin alerjileri: Gastrointestinal semptomların nedeni besin alerjisi olabilir İSTANBUL – İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutlu’nun besin alerjisinin ortaya çıktığı yaşamın ilk yıllarında inek sütünün etkilerini inceyen çalışmasını özetleyerek yayımlıyoruz. Ya iki dernek faaliyeti? TürkPediatriKurumu’nun yanısıra, 1984 yılında Prof. Dr.İhsanDoğramacıönderliğindekurulmuşolanMilliPediatriDerneğidefaaliyetgösteriyor. TPK Başkanı Prof. Çokuğraş, bu dernek için “birçok alanda işbirliği yapıyoruz, örneğin Türk Pediatri Europaediatrics 2008, 1500’ü yabancı olmak üzere 2500 katılımcı ile gerçekleşti. Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş: “TPK Kongreleri’nin diğer pediatri kongrelerinden kendini ayıran bir özelliği vardır: Mutlaka bir sosyal ana temamız vardır. Bu yıl sosyal temamızı çalışan çocuk işçiler oluşturuyor. Onlara borcumuz var...” “Kendimizi daha bağımsız bir dernek olarak hissediyoruz” TürkPediatriKurumu,1930yılındakuruldu.Genelmerkezivesekizşubesiyleyurtgenelindeçocukhastalıklarıuzmanlarına ulaşıyor. Bu yıl Europaediatrics 2008 Kongresi”ylebirliktetoplanan44.TürkPediatriKongresi’ndeülkemizdesıkrastlananenfeksiyonhastalıklarındanorgannakillerine, yetersiz beslenmeden obeziteye, tüberkülozdan yeni geliştirilen aşılara kadar çocuk hekimliğinin tüm yan dallarınıilgilendirenbirçokpanelvekonferansyapıldı. Besinalerjisi,özelikleineksütü alerjisi,çocuklardayaşamınilkyılındaoldukçasıkgörülenbirhastalıktır.Sıklığınındeğişikçalışma- Prof. Dr. Tufan Kutlu. larda % 2-7.5 arasında değiştiği bildirilmiştir. Anne, baba veya kardeşlerde atopik hastalık varsasıklık%60’akadarçıkabilmektedir. Yenidoğan ve süt çocuklarının en önemli besin kaynağı annesütüdür.İneksütündenhazırlananmamalardabudönemlerde kullanılabildiğinden, alerji yapabilecek proteinler ancakbuyollaalınırlar.İneksütüproteinlerinekarşıallerji gelişmesi en sık olup bunu soya proteini, daha büyük çocuklarda ise gluten ve yumurta gibi besinler izlemektedir. Günümüzde inek sütündeki çok sayıda proteinin alerjiye nedenolabileceğianlaşılmıştır.Bunlarınbaşındabetalaktoglobülin,laktalbumin,kazein,gammaglobulinlervealbumin gelmektedir. İneksütüalerjisiküçüksütçocuklarındaçeşitligastrointestinalbelirtileryanındasolunumsistemibelirtileri,atopik dermatit, ürtiker gibi deri reaksiyonları ve anafilaksi gibi ekstraintestinalbelirtileredeyolaçabilir.Gastrointestinalve derireaksiyonlarıolguların%50-60’ında,solunumsistemi belirtileriise%20-30’undagörülür. Besin alerjisinin gastrointestinal semptomlarının başında kusmaveishalgelmektedir.Gastroözofagealreflülüçocukların%16-24’ündeineksütüalerjisibelirtilerinindevarlığı bildirilmiştir.Bunlardanbaşkaabdominaldistansiyon,kanlı ishal, malabsorbsiyon sendromu ve bunun sonucu olarak büyümegeriliğigözlenebilmektedir. Devamısayfa10’da 8 Pediatri Tıp MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Yeni nesil pnömokok aşısı geliyor İSTANBUL - Europaediatrics 2008’de pnömokok konulu bir sunum yapan Prof. Dr. Daniel J. İsaacman, çocuklarda bakteremi tespiti için yapılan birçok çalışmada baş araştırmacı olarak görev aldı. Bu alanda çok sayıda yayını bulunan ve son 3 yıldır da Wyeth Pharmaceuticals Aşı Bölümü Global Medikal İlişkiler Direktörü olarak görev yapan Prof. Dr. İsaacman, Medical Tirbune’un sorularını yanıtladı. MT:Pnömonivepnömokok aşısıaçısındanTürkiye’nindurumununasıldeğerlendiriyorsunuz? Türkiye1.4milyonçocukile yıllık yenidoğan sayısının en yüksekolduğuülkelerarasında yeralıyor.Bununanlamı,aşınınçoksayıdahayatkurtarmasıolanağıbulunması,çoksayıda çocuğun pnömokok nedeniyle ölmeme şansı olmasıdır. Dahasıbirhalksağlığısorununun çözümü demektir. Sağlık Bakanlığıdapnömokokhastalığının önlenmesiyle yakından ilgilenmektedir. Ulusal aşı programına alınması önerisine olumluyaklaşmaktadır. “DSÖ, dört ay önce yayınladığı raporda dünyada en başta gelen öldürücü hastalık olan pnömokok pnömonisine karşı bu aşının ulusal aşı programlarına alınmasını öngördüğünü açıkladı.” MT:Aşınıngeliştirilmesiçalışmalarınedurumda? A.B.DFederalİlaçveGıda Dairesi’nin(FDA),yenigeliştirdiğimizçocukvebebeklere yönelik,13değerliklikonjüge pnömokok aşısının “Fast TrackApproval”(hızlandırılmış değerlendirme prosedürlerindengeçmesineonayverdiğini açıkladı. Bu aşıda, PCV7olarakdabilinen,7valentkonjügepnömokokaşısının (Difteri CRM197 proteini) içerdiği yedi serotip (4, 6B,9V,14,18C,19Fve23F) ekolarak,altıyeniserotip(1, 3,5,6A,7Fve19A)bulunuyor. MT:“Fasttrackapproval” neanlamageliyor? Hızlandırılmış değerlen- Pnömokok Dünya Sağlık Örgütü’ne göre,pnömokokpnömonisi beş yaşından küçük çocuklarda aşılarla önlenebilir hastalıklara bağlı ölümler arasındabirnumarayıişgal ediyor. Aşının kanıtlanmış etkisi ve pnömokok pnömonisininağırsağlıkyüküne bağlı olarak, DSÖ dünyada ulusal aşılama programlarına PCV7 aşısının dahiledilmesiniöneriyor. dirme prosedürü, o zamana kadarbaşkabirşekildeçözümü olmayan ciddi ya da ya- şamsaltehlikearzedensağlık sorununa yönelik ürünleringözden geçirilmesi sürecini belirleyen bir işlem biçimi. Hızlandırılmışdeğerlendirme prosedürüsayesinde,Wyeth biyolojik lisans başvurusunun bölümlerini sürekli olarak, birbiri ardına tamamlamakveFDA’nınonaysürecinihızlandırmakiçinçalışabilecek. Prof. Dr. Daniel J. Isaacman MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Pediatri Tıp 9 Türk pediatrisinin önündeki başlıca mesele: Çocuk ölümleri İSTANBUL-Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, çocuk sağlığı sorunlarının ülke sorunlarındanayrılmamasıgerektiğini düşünüyor. “Başta aşılama olmak üzere bir çok konuda konuda zaman içindeçok yol katedildiği halde, bir o kadar da sorunlu konu var” diyen Prof. Dr. Çokuğraş, temel sorunun erken dönem (0-1 yaş) çocukölümleriolduğunuvurguluyorvesorunlarınışöylesıralıyor: “Beslenme, Türk insanının ve çocuklarının başlıca sorunu. Anne sütünün hala yete- rince benimsenmemiş olması, ciddibirsorun.Aşılamadediğimiz zaman, Sağlık Bakanlığı’nın isimsiz kahramanları çokiyiçalışıyor,bütünülkeyi karış karış dolaşarak insanla- rın aşılanması için ellerinden geleniyapıyorlar.Amaaşılanmanınhalayeterlidüzeydeolduğunu söyleyemeyiz; aşılanmaoranıhala%80civarında. Bazı kampanyalarla bu oran yükseltmeye çalışılıyor. Türk çocuklarının başka ülkelerin çocuklarınagöreolduklarıaşı sayısı daha az. Gerçi bu konudadagelişmelervar.Mesela menenjit aşısı, kabakulak, kızamıkçık aşıları da programa girdi. Pnömokok, hepatit Agibibirtakımülkeçocuklarınınolupdabizimulusalaşılama programına alamadığımız aşılar elbette var. Bunlar ,zamaniçindeülkeolanakları geliştikçe gündeme gelecektir.” 14 yıldır başasistan gelmemiş! Prof. Dr. Çokuğraş’ın değinmeden geçemediği bir başkasorunise,“tamgünkonusu”. Kongrede de muhtemelen her üç hekimin bir arayageldiğindekonuştukları başlıcasorunolankonuhakkındaTPKbaşkanınıngörüşleriözetleşöyle: “Şu anda, Türkiye’de sağlıkta dönüşüm iddiasıyla ortayakonanbirtakımdeğişimler var. Sağlık sistemi altüst oluyor.Bunlarınçıkışnoktası aslında doğru: SSK ve devlet hastanelerinin birleştirilmesi! Ama hiçbir altyapısı oluşmadan, Sağlık Bakanlığı’ndan daha fazla Maliye Bakanlığı’nınbuişeentegreolmasıylahekimlerinmeslekkuruluşlarınınhiçbirfikrialınmadan dayatılan birtakım sistemler sözkonusu.Örneğin,üniversitehastanelerineherkesgelebiliyor, ama Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bize ödediği bedel,herhastaiçin58YTL. Biz, üniversite hastanesiyiz, buparaylamuayenevetetkik yapacağız! Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Kliniği’ne son alınan baş asistanın giriş yılı 1994! Ondört yıldır buraya başasistan gelmedi ve 20 yıl önceki asistan kadrosuyla aynı hizmetleri götürmeye çalışıyoruz. Bu sürede birçok yan dal açıldı, hasta sayısı arttı. Çok ciddi kadro sorunu var!Bugünartıkasistanlarve hocalarolarakbirkişi,üçkişininişinyapardurumda! 10 Pediatri Tıp MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Dünyada 5 kişiden birini oluşturuyorlar… Ergenlerin özgün sağlık gereksinimleri var Çocuklarda besin alerjileri: İSTANBUL – “Ergenlik çağının en önemli özelliği, mortalite ve morbidite nedenlerinin erken gebelik, kazalar ve yaralanmalar ve madde bağımlılığı gibi daha çok davranışlarla ilgili sorunlar olmasıdır” diyen Doç. Dr. Müjgan Alikaşifoğlu, bu ara dönemdeki sağlık gereksinimleri için DSÖ’nün “ergen dostu sağlık merkezleri” önerisini hatırlatıyor. Doç. Dr. Müjgan Alikaşifoğlu,ergenlikçağısağlıksorunlarıyla ilgili şu bilgileri verdi:Dünya Sağlık Örgütü, her beş dakikada bir 10-19 yaş arası 16 ergenin yaşamının sona erdiğini bildirmektedir.Yine,erkenölenher10 erişkinden7’sininyaşamı,ergenlik çağında başlayan davranışlarla ilgili nedenlerle sonaermektedir.Hergün1024 yaş arası 6500 genç HIV ile enfekte olmaktadır. Yeni tanı alan HIV vakalarının yaklaşık yarısını ve cinsel yollabulaşanhastalıkvakalarınınsa %30’unu gençler oluşturmaktadır. Dünyada 300milyonergeninsigaraiçtiğivebunların150milyonununsigaraileilişkilihastalıklar nedeniyle kaybedileceği öngörülmektedir. Sigaraya yenibaşlayanların%50sinin, erkekler için yaklaşık 16 yıl, kızlariçinse20yılsüreylesigara içeceği tahmin edilmektedir. Her yıl 100.000 ergen intihar ederek yaşamına son vermektedir. Dünya Sağlık Örgütü bu hizmetlerin “Ergen dostu sağlık merkezleri”nde sunulmasını önermektedir. Bu birimlerde ergenlere sunulması gereken sağlık hizmetlerini ise, danışmanlık, taramalar, aşılama ve erken teşhis ve tedavi gibi birincil ve ikincil koruma çalışmalarıyla sağlığı geliştirmeyi hedefleyen hizmetlerdir. Hizmet alanları çok çeşitli İstanbul’da 2000 yılında 4153 lise öğrencisinde gerçekleştirdiğimiz araştırmanın sonuçları da ergenlerde riskli davranışlarınbiraradagörülmeeğilimindeolduğugörüşünüdoğrulamaktadır.Araştırmamızdaherhangibiryasadışı madde kullanan öğrenci oranı %2 bulunurken, bu oranın,sigaraiçmeyenöğrencilerde0.8’edüştüğü,hergün düzenli sigara için öğrenciler arasındaise%7.3olduğugörülmüştür. Yine aynı araştırmada alkol kullanmayan öğ- Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Adolesan Bilim Dalı. rencilerde yasadışı madde kullananların oranı %1.1 iken, haftada enaz bir kez alkol alan öğrencilerde bu oranın %12.9’a yükseldiği saptanmıştır. Yukarıdaki verilerden de anlaşılabileceği gibi, ergenler özgün sağlık gereksinimleri olan bireylerdir. Ergenlerin bu gereksinimleri onlara özgü, sağlıklı bir yaşam biçimi geliştirmelerini hedefleyen, sağlık hizmetleri sunulmasıilekarşılanabilir. Ergenlere hizmet sunulması gereken alanlar: ebeveyn davranışları ve aile içi ilişkiler, psikososyal gelişimin desteklenmesi,kazalarveyaralanmalarınönlenmesi,beslenme alışkanlıkları, yeme bozuklukları ve şişmanlık açısındantarama,fizikseletkinliğin arttırılması, cinsel davranışlar,cinselyollabulaşanhastalıklarveistenmeyen gebelikler hakkında danışmanlık ile tarama ve tedavi, kan basıncı yüksekliği ve hiperlipidemitaramaları,tütün ürünlerinin, alkol ve diğer maddelerin kullanımı açısındantaramavemüdahaleçalışmaları, depresyon ve intihar riski açısından değerlendirme,fiziksel,cinselveduygusal istismar, öğrenme ve okul sorunları ve enfeksiyon hastalıkları açısından taramalarınyapılmasıolarakbelirlenmiştir. Ergenlerigeleceğimizolarak görüyorsak, bazılarının sağlıklı gelişimleri için gerekli kaynaklarıaileleriyadayakın çevrelerinde bulunabildiğini, bazılarınınisekurumsalyapılanmalaraihtiyacıolabileceğiniunutmamalıyız. Sayfa 7’den devam Gastrointestinal semptomların nedeni besin alerjisi olabilir Sütçocuklarındanonspesifikkolitinsıkrastlanannedenlerindenbiribesinalerjisidir.Ayrıcainfantilkolikveuyku bozukluklarındandabesinalerjisininsorumluolabileceğini gösterençalışmalarvardır. İneksütüalerjisiküçüksütçocuklarındaensıkbirhaftaile üçayarasındaortayaçıkar.Ortayaçıkmasındansorumlufizyopatolojikmekanizmalarhenüztamolarakbilinmemektedir. Ancakrinit,ekzemagibiekstraintestinalbelirtilerleseyredenlerintipIaşırıduyarlılıkreaksiyonuşeklindeveIgE’yebağlı olarakdakikalaryadasaatleriçindeortayaçıktığıdüşünülmektedir.Birkısmınınimmunkompleksleraracılığıylave412saatiçindeoluştuğu,kronikishalvemalabsorpsiyontablosununiseTlenfositleraracılığıilegecikmişaşırıduyarlılık reaksiyonuşeklindegeliştiğibildirilmiştir. İnek sütü alerjisi olan çocukların tedavisi inek sütü proteinlerinin diyetten çıkarılması ile sağlanır. Hastaların %70-80’inin uygun bir eliminasyon diyeti ile 3. doğum gününden önce iyileştiği gösterilmiştir. 5 yıl içinde iyileşme oranı %100’e yaklaşır. Bu çocuklarda diğer besinlere, özellikle soya proteinine karşı da çapraz alerji gelişmesi nadir değildir. Unutulmaması gereken başka bir husus bu çocukların anne sütü yoluyla da alerjenleri alabileceği ve söz konusu tipik semptomları gösterebileceğidir. Ayrıca bazı olgularda hipoalerjenik karakterde olduğu düşünülenproteinhidrolizatıiçerenmamalarakarşıdaalerjigelişebilir.Bunedenledetedavideenuygunmamalarproteiniçermeyenaminoasitbazlımamalardır. Sonuçolarak,yenidoğandönemindenitibarençokçeşitli kliniktablolarlakarşımızaçıkabilenineksütüintoleransının daha iyi tanınması ile daha çok sayıda olgunun tanısı ve etkinşekildetedavisimümkünolabilecektir. Sütü diyetten çıkartmak mı? İnek sütü alerjisi tanısında serum IgE, prick test ve RASTgibitestlerinrolütartışmalıdır.IgEilişkisizreaksiyonlardaspesifikIgEnegatifbulunur.Pricktestolgularınsadece%25’indepozitiftir.Yamatestise6aylıktan önce%50,biryaştansonraise%80pozitifbulunur. Barsak tutulumu ile giden tipte, ince barsak biyopsisindeçeşitliderecelerdevillusatrofisi,ödem,intraepitelyallenfositlerdeartış,laminapropriadaeozinofilvemast hücreartışıgörülebilir.Eğerkolitsözkonusuiseyapılan kolonveyarektumbiyopsisinde,benzerşekildehücresel reaksiyon,ayrıcapolimorfnüvelilökositlerdeartış,ağır durumlarda ise kript harabiyeti ortaya çıkar. Rektosigmoidoskopide hafif hiperemiden ülseratif kolite benzer şekildeözlezyonlarlakarakterize,kanamalı,ağırbirtabloyakadardeğişenlezyonlargörülebilir. İnek sütü alerjisi tanısında öncelikle besin alerjisinden şüphelenmek gerekiyor Sütündiyettençıkarılmasıilesemptomlar72saatiçindekaybolur.Mukozahasarınındüzelmesiise1ayıbulabilir. Sekonder disakkaridaz eksikliği de söz konusu ise klinikdüzelmebirazdahazamanalır. Challenge (provakasyon testi), tanının doğrulanması içinsadeceşüpheliolgularayapılmalıdır.Goldmankriterlerinegöre3kez“challenge”yapılmasıriskliolmasınedeniylegünümüzdeartıkkabuledilmemektedir.Alerjisiolan hastayasütverildiğindesemptomlar1-6saatiçindetekrar ortayaçıkar.Budurumdadışkıdapolimorfnüvelilökositlerveeozinofillerbulunur.Eğerchallengesonrasıdönemdejejunalveyarektalbiyopsiyapılırsabenzerhücreselreaksiyonepitelvelaminapropriadadagörülür. Rapor Diabetes Mellitus Gizli şeker kalp hastalığında hayati önem taşıyor Kubilay Karşıdağ: Günümüzde diyabet, tüm dünyada önemi çok büyük olan bir hastalıktır ve bu önem giderek de artmaktadır. Halen dünyada 170 milyon diyabetli hasta var. Bunun %85-90’ı tip 2 diyabettir. Bozulmuş glukoz toleransı (BGT) diyabet kadar önemlidir, çünkü bu evrede hasta için henüz bir şeyler yapabilmek mümkündür; BGT görülme sıklığı ülkemizde %6.7’dir. Sıklık 50 yaş üstünde hızlı bir şekilde artmakta ve 60 yaş üstünde %30’a ulaşmaktadır. Yine bu yaş grubundakilerin %20’sinde de diyabet vardır. Kadınlarda BGT görülme sıklığı erkeklerdekinin iki katıdır. BGT ve kardiyoloji Hakan Karpuz: Her 10 diyabetliden 8’i kardiyovasküler olaylardan ölmektedir. Diyabetli bir hastanın ilk MI geçirme riski, diyabeti olmayan ve MI geçirmiş bir hastanın tekrar MI geçirme riskiyle aynıdır. Ancak hangi glisemi düzeylerinden sonra kardiyovasküler hastalıklar veya ateroskleroz geliştiği henüz bilinmiyor. Aterosklerotik hastalık gelişmesi açısından en önemli kriterlerden biri intima media ka- RIAD Ortalama intima-media malınlığı (mm.) Antalya’da 44’üncüsü düzenlenen Ulusal Diyabet Kongresi’nde gizli şekerin kalp hastalıklarına etkisi İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları BD öğretim üyesi Prof.Dr. Kubilay Karşıdağ ve İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji AD öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Karpuz tarafından enine boyuna tartışıldı. Konuşma, Bayer Türk tarafından düzenlenen uydu sempozyumda gerçekleşti. 2h pp kan şekeri (mmol/L) <7.8 normal 7.8-11.1 IGT ≤ 11.1 diyabet 1.000.950.900.850.800.750.70- ≥ 7.0 diyabet 6.1-7.0 IGT açlık kan şekeri (mmol/L) <6.1 normal DM ve IGT’de intima-media kalınlığını artıran... açlık kan şekeri değil, post-prandiyal hiperglisemidir!!! lınlığıdır. RIAD çalışmasında, diyabet ve BGT’de intima media kalınlığını artıranın açlık kan şekeri değil, tokluk hiperglisemisi olduğu gösterilmiştir. Diyabetin doğal seyri KK- Diyabetle uğraşan insanlar olarak biz son derece şanslı- yız. Elimizde son derece etkili ilaçlar var. Bu ilaçlar sayesinde artık diyabetlilerde hiperglisemiye bağlı ölümler son derece azaldı ve %10’lara indi. Diyabetliler yaşamlarını neden kaybediyor diye bakıldığında, en başta gelen nedenin koroner kalp hastalığı olduğu görül- mektedir. Diyabeti olmayanlarla karşılaştırıldığında, erkeklerde 2 misli daha fazla olan kardiyovasküler ölümler kadınlarda ise neredeyse 4 mislidir. Sigara, hiperkolesterolemi gibi ek faktörler varsa, diyabetlilerde koroner kalp hastalığı nedeniyle ölümler çok daha fazla artmaktadır. Diyabetli bireylerde yaşam beklentisi, gelişen tedavilerle birlikte uzadıkça mikro ve makrovasküler komplikasyonlar da artmıştır. Çok iyi glisemik kontrol yapılırsa, hem tip 1 hem de tip 2 diyabetin komplikasyonları azalmaktadır. Tip 1 diyabette Hb1Ac’yi her %2 aşağıya çekiş mikrovasküler komplikasyonlarda %60 azalma sağlamaktadır. Ancak günümüzde, mükemmel ilaçlara rağmen hala glisemik kontrolün iyi sağlandığı söylenemez. Ülkemizde HbA1c ortalama düzeyleri, tip 1 diyabetlilerde %9.6, tip 2 diyabetlilerde %8.5’tir. Devamı sayfa 12’de 12 Endokrinoloji Tıp MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Diabetes Mellitus Sayfa 11’den devam Şu anda yapılmaya çalışılan, komplikasyonları mümkün olabildiğince azaltmaktır. Bunun için asıl yapılması gereken, henüz BGT evresinde tedaviye başlamaktır. HK- KAH hastalarının üçte birinde oral glukoz tolerans testi (OGTT) bozuk bulunmaktadır. Yani hiperglisemi ve kardiyovasküler komplikasyonlar gerçekten çok yakın ilişki içindedir. Yine GAMI çalışmasında, akut MI geçiren hastalarda, hastaneden çıkmadan önce yapılan OGTT’de, %30-40 hastada önceden bilinmeyen BGT olduğu ve gizli şekerin ileride prognoz açısından çok olumsuz rol oynadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, kardiyovasküler hastalığı olanlarda postprandiyal hiperglisemi çok Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ. sık görülmektedir. KK- Prediyabet denince, iki kavram akla gelmektedir. Bunlardan biri bozulmuş açlık kan şekeridir. Bir kişide, açlık kan şekeri iki ölçümde 126 mg/dL’nin üzerindeyse, hiçbir ek test yapmadan diyabet tanısı konur. 100 ila 125 mg/dL arasındaysa, bunun adı bozulmuş açlık glikozudur. Bu durumda OGTT yapılması gerekir. Kan şekeri 100 mg/dL’nin altındaysa, diyabet yok denebilir. Oral 75 mg glukoz alımından 2 saat sonra kan şekeri düzeyi 140-199 mg/dL ise, bozulmuş glukoz tolerans testi söz konusudur. Açlık kan şekeri 100’ün altında olsa bile, bazı bireylerde OGTT yapılması gerekebilir. Bu kişiler obezler, ai- Prof. Dr. Hakan Karpuz. lesinde veya kendisinde diyabet, hipertansiyon, koroner kalp hastalığı, erken ateroskleroz, hiperglisemi bulunanlardır. Önemli bir nokta, BGT’lilerin üçte birinde AKŞ’nin normal sınırlarda olmasıdır. Bu nedenle, şüpheli durumlarda, mutlaka OGTT yapılması gerekir. Tip 2 DM’de, HbA1c tanı parametresi değildir; sadece diyabet tanısı konmuş kişilerde takip parametresidir. Ama HbA1c düzeyi ile koroner kalp hastalığı görece riski arasında belirgin bir ilişki vardır ve HbA1c %7’nin üzerine çıkmaya başladığında risk belirgin bir şekilde artar. Özellikle kan şekerinin irregüle olduğu bireylerde, AKŞ yanında mutlaka tokluk kan şekerine bakılmalıdır. HbA1c ne kadar düşükse tokluk kan şekeri o kadar yakından takip edilmelidir. HK- Glukoz, hiçbir şey için o kadar da şeker değildir. Hipertansif hastalarda, özellikle kadınlarda tip 2 diyabet gelişme riski 3 misli artmaktadır. Tersi daha da doğrudur. Diyabetli bir hasta varsa, gözü kapalı antihipertansif tedavi başlanabilir çünkü hipertansiyon görülme sıklığı %80’dir. Öte yandan, kan basıncında her 10 mHg’lık artış mortaliteyi %17 artırmaktadır. Bu durumda, Postprandiyal hiperglisemi insülin direnciyle doğrudan ilişkilidir, kardiyovasküler ve metabolik risk faktörleriyle birlikteliği çok fazladır, diyabeti olan ve olmayanlarda risk artışından birinci derecede sorumlu gibi görünmektedir, ateroskleroza neden olma yönünden bağımsız bir risk faktörüdür ve açlık kan şekerinden daha güçlü bir risk göstergesidir. hızlı davranılmalı ve agresif bir yaklaşım benimsenmelidir. Diyabet varlığında hedef kan basıncı düzeyleri 130/80 mmHg’dır. Proteinüri varsa, bu değer bile hipertansif olarak kabul edilmektedir. Hiperlipidemide de, diyabet varlığı bütün ezberleri bozdurmaktadır. Diyabetlilerde hedef total kolesterol düzeyi 175 mg/dL’nin altıdır. LDL kolesterol, henüz KAH yoksa, <100 mg/dL, KAH varsa, <70 mg/dL olmalıdır. Hasta diyabetliyse, kardiyovasküler hastalığı olmasa bile, yaşı 40’ın üzerindeyse, bazal LDL düzeyi ne olursa olsun, %30-40 düşüş sağlayacak şekilde statin verilmelidir. Diyabete ek olarak hastanın kardiyovasküler hastalığı varsa, yaşa bakılmadan statin başlanır. Hemen hemen tüm diyabetli hastalarda statin kullanmak gerekmektedir. Bu arada kilo kontrolü ve düzenli egzersiz unutulmamalıdır. Ancak diyabetli hastaları sadece diyetle oyalamamalı, mutlaka ilaç tedavisi vermelidir. Diyabetli hastalarda koroner arter hastalığından mutlaka şüphelenilmeli ve kardiyoloji konsültasyonu istenmelidir. KK- Bozulmuş OGTT’nin (140-199 mg/dL) önlenmesiyle diyabete gidiş azaltılabileceği gibi kardiyovasküler risk ve KAH da azaltılabilecektir. Yaşam tarzı değişiklikleri bu riski azaltmada büyük önem taşır ve diyabet gelişmesini %58 oranında önler; bu oran, metformin verilenlerde %30’dur. Sonuç olarak, tip 2 diyabet önlenebilir bir hastalıktır. Tip 2 diyabet önlenebilir bir hastalıktır. Eğer diyabet erken dönemde engellenirse kardiyovasküler yük de azaltılabilir. Erken dönemde temel tedavi yaşam tarzı değişikliğidir. Bu yeterli olmuyorsa, metformin, akarboz veya bir glitazon verilmelidir. Yüzyılın bulaşıcı hastalığı: Obezite KONYA – Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Endokrinoloji BD’ndan Doç. Dr. Sait Gönden, obezitenin bulaşıcı bir hastalık olduğunu savundu ve “araştırmalar sonucunda elde edilen verilere göre yakın arkadaş obezse obez olma olasılığı %57” dedi. Doç. Dr. Sait Gönden: Vücutta değişik bölgelerde yağ dokusundaki artış ile olan vücut ağırlığı artışına obezite denir. Obezitenin başlıca 3 ayağı vardır: Kötü beslenme ve aşırı yeme alışkanlıkları genetik yatkınlık fiziksel aktivite azlığı Doç.Dr.SaitGöndenobeziteyleilgilişubilgileriverdi: “Obezite, gelişmiş ülkelerde, ortaveazgelirlikesimlerive genel olarak çocukluk dahil her yaş grubunu etkilerken gelişmekte olan ülkelerde de orta ve yüksek gelir gruplarındadahasıkgörülmektedir. Türkiye’de de obezite hızla artmaktadır, dahası bu artış son yıllarda çocuklukta dikkat çekicidir. Obezitenin temelleri çocukluk çağlarında atılmaktadır. Eğer anne ba- badanbirikiloluiseçocuklarınobeziteriskidahadaartmaktadır. Halk sağlığı sorunu Obezlerde, hipertansiyon sıklığı, yapılan çalışmalarda 2.4-11 kat artmış bulunmuştur. Obezite, kan lipid anormallikleri, kalp damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, inme,eklemproblemleri,uyku, apne sendromu, efor kapasitesinde azalma, psikososyal sorunlarveartmışkansereğilim- lerigibiciddieşzamanlıtanıları beraberinde getirir ve insan yaşamını kısıtlar. Obez insanlarda normal kilolulara göre tüm nedenlere bağlı ölüm oranlarıdahayüksektir.Buyönüyle “obezite ciddi bir halk sağlığısorunudur”. Obeziteden korunma Nezamanobezitedenbahsedilse herkes bir şeyler önerir; ama aslında genel olarak buhususlarherkestarafından bilinir, ancak uygulanamaz. Bubiliçle,uzunuzun“şunları yapmalı, bunlaru yapmamalı”dan öte, kısaca önemli noktalara değinirsek, daha sağlıklıbirvücutiçin; •Yürümemesafesindearaç kullanmayın, asansör yerine merdivenlerikullanın. • Sofranızdan sebze ve meyve eksik etmeyin, hayvansalgıdalarıenazaindirin, alkoldenkaçının. • Sofraya beraber oturun, sulu sebze yemeklerini tercih edin, bireylerin öğün aralarındasağlıksızbesinlertüketmesineolanaksağlamayın. Doç. Dr. Gönden, obezite konusunda yapılan çalışmaları şöyle özetledi: “Bilim adamları obezitenin bulaşıcı bir hastalık olduğunu ortaya koydular. Ama obezitenin bulaşıcı olması biraz farklıdır. Obezite; yakın ilişkiler, model örnek alma, sosyal etkileşim gibi faktörlerle kişiden kişiye aktarılır. Yani iletişim halinde olan insanların kilosu, kişinin kilosunu belirleyici önemli faktörlerdir. Araştırmalar sonucunda elde edilen verilere göre; yakın arkadaş obezse obez olma olasılığı %57, kardeş obezse %40, eşlerden bir obezse %37 dir. Tedavi Obezitenintedavisi,zorvesabıristeyenuzunbiryoldur. Yıllarsürenkiloalmasürecini,birkaçaygibikısabirsüredetedavietmeyibeklemekyadaistemeksağlıksızbirarzudurveobeziteyiprimerolarakilaçlatedavietmekmümkün değildir.Ekiptedavisişarttır.Tedaviiçin;sağlıklıbirdiyet, düzenlivesürekliegzersizinyanında,dengeliveyeterlibeslenme için eğitim, obezitenin yol açtığı ek hastalıklar yada fiziki görünüm sebebiyle ortaya çıkan psikolojik sorunlar için profesyonel yardım, obezitojenik çevre şartlarından uzaklaşmailaçlatedaviyöntemlerindençokdahaönemlidir. Bunokyalarınyanındagerekiyorsahastayamedikaltedavi, cerrahimüdahaledeönerilebilir. Jungtarafından1997’deyayımlananbizyazıda,kilonun %10’unu vererek, kan yağlarında %10-30, kan şekerinde %30-50,kanbasıncında10-20mmHgdüşme,ölümriskinde%20-25azalmaolduğukaydedilmiştir. MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Nefroloji Tıp 13 Kreatinin klirensi formülü ve mikroalbüminüri testlerinin önemi ANTALYA - İÜ İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD, Nefroloji BD öğretim üyesi Prof. Dr. Tevfik Ecder, 10. Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Kongresi’nde “Teketek” başlıklı özgün bir sunum gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Mustafa Arıcı’nın yaptığı, Pfizer İlaçları tarafından desteklenen uydu sempozyumda, Prof. Dr. Ecder eski ve yeni tedavi yaklaşımlarını karşılaştırdı. Karşılaştırma esnasında kendi vakalarından seçtiği örneklemelerle klinikte uyguladığı yaklaşımlardan yola çıktı ve gelişmeyi “Prof. Dr. Tevfik Ecder, Prof. Dr. Tevfik Ecder’e karşı” şeklinde adlandırdı. NefrolojiuzmanıProf.Dr. Tevfik Ecder, sunumunu 3 vaka üzerinde kurguladı ve tedavide güncel yaklaşımlarını gerekçelendirdi. Prof. Dr. Ecder’inelealdığı3.vakada, 52 yaşındaki erkek hastanın değerleri özetle şöyle idi: 72 kg. ağırlığında, 1.73 m boyunda, BKİ (beden kitle indeksi) 24 kg/m2 ve KB (kan basıncı)140/80mmHg.Hastanınlaboratuvarbulgularında ise, kreatinin 1.2 mg/dl iken, idrar tahlilinde protein 30mg/dlidi. ArteryelHipertansiyonTedavi Kılavuzu 2007’de yer alan rutin testlere dikkat çekenProf.Dr.Ecder,bunlar arasındasayılankreatininklirensiformülüveidrartahlili- nin (mikroalbüminüri ve mikroskopik inceleme dahil) önemiüzerindedurdu. Kronik böbrek hastalığının evreleri GFR değerlerinin, kronik böbrek hastalığının evrelerinin belirlenmesindeki rolüne dikkatçekenProf.Dr.Tevfik Ecder, sunduğu vakanın evre 2 kronik böbrek hastalığı ile uyumluolduğunukaydettive kronik böbrek hastalığı tanımıiçinkoşullarışöyleözetledi: I >3aysürenböbrekhasarı(GFRnormalveyaazalmış) - Patolojik bozukluklar veya -Böbrekhasarıgöstergeleri: kanveidrarbozuklukları,gö- rüntüleme testlerinde bozukluklar I >3aysürenGFRdüşüklüğü(<60ml/dak/1.73m2) Kardiyovasküler risk sınıflaması Yine 2007 yılı Avrupa Arteryel Hipertansiyon Tedavisi Kılavuzu’nda yer alan kardiyovasküler risk sınıflamasına atıftabulunanProf.Dr.Tevfik Ecder, kardiyovasküler veya renal hastalıkların “çok yüksekekrisk”olarakkabuledildiğinisöyledi. Evre2-4(GFRdeğerleri1589 ml/dak/1.73 m2) kronik böbrekhastalığıolanyaklaşık 30.000hastanın5.5yılsüreyletakipedildiğibirçalışmada, hastaların %24.9’unun öldü- 2007 Arteryel Hipertansiyon Tedavi Kılavuzuna göre tercih edilmesi gereken ilaçlar. ğüne dikkati çeken Prof. Dr. Ecder, bu hastalarda kardiyovaskülerriskinnedereceyüksekolduğunuçarpıcıbirşekildegösterdi. Ayrıca Prof. Dr. Ecder, dahaönceyapılmışolanHOT (Hipertension Optimal Treatment)veHOPE(HeartOutcomes Prevention Evaluation) çalışmalarına alınan hastalarda serum kreatinini değerlerindeki artışla kardiyovasküler mortalite oranları arasındakiilişkiyiirdeledi. Prof. Dr. Tevfik Ecder, sunumunda Avrupa Arteriyel Hipertansiyon Tedavisi 2007 Kılavuzu’nda yer alan güncel tedaviyaklaşımlarınıözetledi. 14 Biyokimya Tıp MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Üzüm çekirdeğinin antioksidan etkileri araştırılıyor Kemoterapi tahribatını gidermeye yetecek mi? KAYSERİ – Dr. Aysun Çetin, üzüm çekirdeğinin antioksidan etkileri konusundaki araştırmaların tarihçesi hakkında şu bilgileri verdi: “Ohio Devlet Üniversitesi Davis Kalp Akciğer Araştırma Enstitüsü’nde Chandan Sen ve arkadaşları tarafından yapılan ve NIH (Ulusal Sağlık Enstitüsü) tarafından desteklenen araştırmada ÜÇÖ’nin farelerde yara iyileşmesini hızlandırdığı ve skar oluşumunu azalttığı bildirilmiştir. Cilt yaralanmalarında iyileşme belirteçi olan tenascin, ÜÇÖ uygulanan farelerin cilt derisinde kontrol grubundan daha yüksek oranda saptanmıştır. İlginç olarak yara iyileşmesi ve rejenerasyonda önemli ve yeni damar oluşumlarının bir göstergesi olan VEGF düzeyinin ÜÇÖ grubunda anlamlı bir şekilde yüksek olduğunu göstermişlerdir. oluşumhızıileantioksidanlarınserbestradikallerietkisizleştirme hızı dengede olduğu sürece organizma oluşan serbest radikallerden etkilenmemektedir. Denge bozulur, olumsuzyönekayarsaserbest radikaller zararlı olmaya başlarlar ve oluşturdukları hasara oksidatif stres adı verilir. Serbest radikaller DNA hasarı, protein hasarı ve hücre membranında oluşan lipid peroksidasyonu ile hücreyi tahrip etmek suretiyle birçok patolojide rol oynamaktadır. Her derda deva mı? “Araştırmacılar ‘yara bölgesindeçokyoğunbirserbest radikal salınımı olduğunu, ÜÇÖ’nün proantosiyanidler aracılığıyla gösterdiği serbest radikal temizleyici etkilerinin yara iyileşmesini kolaylaştırdığını’ iddia etmişlerdir. Bir çalışmadaise,ÜÇÖ’nüntopikal uygulaması ile diş çürümelerini geciktirdiği ve hatta engellediği iddia edilmiş ve ağız içinde şekerlerin dönüşümünüengellemekveağız içi bakteri oluşumunu azaltmak sureti ile etkili olduğu rapor edilmiştir. Madhavan ve arkadaşları Biol Res 2002’de ÜÇÖ’de bulunan proantisiyanidlerinHIVvirüsününhücreyegirişinidüzenleyen yüzey reseptörlerinin sayısını azalttığını, böylece HIVenfeksiyonununortadan kaldırılmasındaveenfeksiyonun engellenmesinde etkili olabileceğinigösterereküzüm çekirdeğinde yer alan flavo- “İlginç bir bulgu olarak kemo-radyoterapiye ÜÇÖ eklenmesi kontrol grubundan dahi yüksek antioksidan enzim düzeylerine yol açtı. Bu bulguların insan çalışmaları ile desteklenmesi gerekmektedir. Biz bu konuda çalışmalara devam etmekteyiz.” Öğr. Gör. Dr. Aysun Çetin ÜÇÖ kanser hastaları tarafından kullanılmalı mı? noidlerin anti-HIV etkisinin raporetmişlerdir.” Serbest radikaller vücuda nasıl zarar vermekteler? Serbestradikaller,normal hücreleri tahrip eden ya da mutasyona uğratan dengesiz oksijen veya nitrojen molekülleridir. Organizmada normal olarak meydana gelen oksidasyonveredüksiyonreaksiyonları sırasında oluştuğu gibi,kimyasal ve radyasyon hasarı gibi çeşitli dış kaynakların etkisiyle de oluşabilir.Organizmada,serbest radikallerin zararlı etkilerini ortadan kaldıran güçlü savunma sistemleri (endojen antioksidanlar) bulunmaktadır. Eksojen antioksidan alımı da bu savunma sistemlerini güçlendirir. Serbest radikallerin (oksidanların) Agarwalkendisiileyapılan söyleşide, “Bu çalışmalar esnasında hayvanlarda kayda değer bir yan etki saptanmamış olmasına karşın, bu sonuçlarınÜÇÖ’ninhemenalınıp kullanılması anlamına gelmediğini, sonuçta özütün bir kimyasal bileşen olduğunu;belkibuaraştırmacılariçinbirteşvikunsuruolarakalgılanmasınındoğruolacağını belirtilmiştir”. Ancak doğalbeslenmeninönemlibir parçasıolanüzümünherhan- Kemoterapi veya radyoterapi sırasında oluşan beyaz savaşçı hücrelerin azaldığı süreçte kuru veya yaş üzüm taneciklerinin çok iyi yıkanıp temizlenmesi gerekir. gibirişlemetabitutulmadan çekirdeğini çiğneyerek tüketmeyi insanlara salık verebiliriz. Üstelik proantosiyanidler üzümün çekirdeğinde olduğu kadardışkabuğundadamevcuttur. ÜÇÖ bir kısım ticari preparatları ve farklı kimyasal komponentleri pazarlanmayabaşlanmışolsadabunlarınkullanılmasınasalıkvermekiçinhenüzçokerkenolduğunu söyleyebiliriz, üstelik bu preperatlarında karın ağrısı,başağrısı,bulantıgibi bir kısım istenmeyen yan et- Üzüm çekirdeğinin kanser üzerine ne gibi etkileri gösterilmiştir? “Bukonudayapılançalışmalarveeldeedilenbulguların hemenhepsihayvandeneylerindenveyahücredokulaboratuvarlarında yapılan denemelerden oluşmaktadır. İnsanlar üzerindefazçalışmalarıvekontrollüklinikgözlemlerhenüz yapılmamıştır.AgarwalClinicalCancerResearch’deyayımlananmakalelerindeüzümçekirdeğindebulunankimyasallarınilerlemişkalınbarsakkanseriolanfarelerdetümörkitlesini %44 küçülme saptadılar. Kanser hücre serilerinde yaptıklarıdenemelerde;özütnekadaryüksekdozdakullanılırise,canlıtümörhücrelerininsayısındabirokadarazalmaizlemişlerdir.Ayrıcaözüt,hücredöngüsündeüreyenve çoğalankanserhücrelerininG1fazındadurdurulmasınayol açmış,Sfazıdenilenüretimfazınageçenhücrelerinsayısındabelirginbirazalmaolmuştur.Busonuçlaroldukçaetkileyici görünmektedir. Hayvan modelleri üzerinde yapılan çalışmalardaÜÇÖ’ninkansertedavisinintemelilaçlarından olan antrasiklin (doksorubisin) in yol açtığı kalp hasarını, Amiadaron’ un sebep olduğu akciger toksisitesini kontrol edebildiğigösterilmiştir. kilere yol açtığı bilinmektedir. Buna karşın doğal üzüm ve kimyasal işlem uygulanmamış komponentlerinin besin olarak tüketilmesinin faydalarıtartışılmaz. “Bu çalışma modelini oluşturmamızın iki nedeni vardı. Birincisi; öteden beri kanser tedavinin oldukça zorlu bir süreçtir. Bu süreçte kullanılan kemoterapötik ilaçlarsadecekanserhücrelerine değil aynı zamanda vücudundiğersağlıklıhücrelerine de saldırmakta, bu sırada yoğun bir sitokin fırtınası ve serbest radikal salınımı ortaya çıkmaktadır. Bu ilaçları yan etkilerinin sonucu başta karaciğer olmak kaydı ile tümorganvedokularımızetkilenmektedir.İkicisi;sonyıllarda yapılan hayvan modellerinde E ve C vitamini gibi bilinen doğal antioksidanlardan onlarca kat daha fazla serbest radikal temizleyici olarakÜÇÖtıpliteratüründe yerbulmasıdır.Hipotezimizi doğal beslenmemizin en Bugün için artık süperantioksidan sınıfında değerlendirilen doğal üzümün çekirdeği ile birlikte çiğneyerek tüketilmesinin özellikle kemoterapi ve radyoterapi alan kanser hastalarının bu tedaviye başlamadan önce başlamak suretiyle bu hastaların tedavileri sürecinde aşırıya kaçmadan beslenme öğesi olarak çekirdekli üzüm tüketmelerini salık verebiliriz. temel unsurlarından üzümün çekirdeğinden elde edilen özütünkemoterapiveradyoterapide oluşan oksidatif organ hasarını süper-antioksidanetkiylekontroledebileceğiydi. Çalışmalarımızın sonucundadabeklediğimizgibi kemoterapi veya radyoterapi uyguladığımız hayvanlarda ÜÇÖ karaciğerde oluşan ok- MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Cerrahi Tıp 15 “Nuss tekniğinde barın yüksek maliyeti bize engeldi, o engeli aştık” İSTANBUL – Marmara Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültelerinin ortaklaşa düzenledikleri Çalıştay, 27-28 Haziran günleri İzmir’de toplanıyor. Yabancı konukların da katılacağı Çalıştay’da, Nuss tekniğinde sağlanan yeni teknik finansal olanaklar hakkında bilgi ve deneyimler paylaşılacak. Prof. Dr. Mustafa Yüksel, Nuss tekniğinde gelinen noktayı anlattı. “Şu ana kadar 45 ameliyat yaptım, ilk 20’sini Alman setiyle yapmıştım. Son yaptığım 20’nin üzerinde ameliyatı İzmirli bir firmanın barıyla yaptık ve hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadık, hiçbir komplikasyonumuz yok. Her birini de 1000 YTL’ye yapıyorlar.” “Bizbuameliyatıilkdefa3 yılönceyaptık.Dahaönce,biz butipameliyatlarıaçıkameliyat olarak yapıyorduk, yukarıdan aşağı göğsü açıyorduk, tümeğrikemiklerikesiyorduk vekendihalindeiyileşmeyebırakıyorduk. Doğuştan eğri olanbukemikler,%7oranında, düzelmesini düşündüğümüz eski haline gelmiyordu. Nuss tekniğiyle yaptığımız ilk 8-9 ameliyatta, barları bir Alman firması getiriyordu, 13 yaşında erkek çocuğu Ö’nün ameliyat öncesi göğüs kafesinin durumu. fakat barlar bize çok pahalı gelmeyebaşladı.Herbiri2000 avrotutarındaydı,üstelikkimi hastalarda biraz ileri seviyede çökme varsa 3 tane takmak gerekiyor, toplam maliyet iyiceyükseliyordu. Ustabaşılara yapılan sunum… “Ne yapabiliriz, diye araştırdık. İzmir’de diz protezi, omuz protezi yapan bir firma önerdiler. Örnek gönderdik, bir tane yaptılar, fakat yapamamışlar, uygun değildi. Onlara yanlış yaptıklarını söyleyincebizidavetettiler,bende bir günümü ayırdım, burada yaptığımızameliyatınvideosunualdımvegittim.Ustabaşılar toplandı, ameliyat videosunu, ameliyatta kullandığımız Amerikan ve Alman yapımı barları da yanımda götürdüm ve ‘böyle böyle yapıyorum’ diye gösterdim. Onlar da barın yukarıdan aşağıya dolandığını varsaymışlar. Biz mekanizmayıgösteripanlatınca,‘bizbunuyapabiliriz’dediler, bize ithal barlardan daha güzelbaryaptılar. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahi AD Başkanı Prof. Dr. Mustafa Yüksel. “Deneyimlerin aktarılması çok önemli. Deneyimlerimizi aktarmak ve fikir alışverişinde bulunmak için “pectus-interest” diye bir grup kuruyoruz.” Kos’ta dinlediler, İzmir’de izleyecekler Prof.Dr.Yüksel,uyguladığı Nuss tekniğini bu yıl Kos’ta toplanan18.DünyaGöğüsve Kalp Cerrahları Kongresi’nde sundu ve sunumu Brezilya’dan, Yunanistan’dan hekimlerin ilgisini çekti. Yunanistan’da bu ameliyat hiç yapılmadığından, Türkiye’ye gelip öğrenmek istemişler. Benzer şekilde Güney Afrikalı bircerrahdaameliyatıöğrenmekiçingeliyormuş.Prof.Dr. Mustafa Yüksel, “Bize de ilk ameliyatımızdabirAlmancerrah yardım etmişti” diyor ve “Elimde Nobel olsa, bu Nobel’i bu ameliyatı bulan Dr. “Barın içeriden yerleştirilmesi esnasında alet, göğsün ezik olan yerinden kılıç gibi içeri giriyor. Kalple akciğer ikisi arasında yumuşak doku var, o yapışıklığı açarak ikisi arasından karşıya geçiyoruz. En kritik yer burası, kalbi yaralamamak gerekiyor. Daha sonra aynı yerden çelik barı geçiriyoruz ve çeviriyoruz.” Nuss’a verirdim. Mükemmel birameliyat”diyeekliyor. Jinekolojik alanda ilki Florence Nightingale’de gerçekleşti Robotik cerrahi ile yeni bir dönem mi başlıyor? İSTANBUL – Türkiye’nin ilk robotik jinekolojik ameliyatı “Da Vinci” isimli robot aracılığıyla Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi İstanbul Robotik Cerrahi Merkezi’nde başarı ile yapıldı. 55 yaşında iki çocuklu Kadriye Beyazıt adlı hastaya uygulanan operasyon ekibinin başkanlığını Prof. Dr. Yücel Karaman yaptı. Florence Nightingale Hastanesi İstanbul Robotik Cerrahi Merkezi Başkanı Prof. Dr.AliRızaKural,merkezde 3.5 yıldır “Da Vinci” robotuyla,robotikürolojikameliyatlar yaptıklarını ve toplam150operasyongerçekleştirdiklerinibelirtti.Dörtinteraktifkoluolanve3boyutlu görüş sistemine sahip “Da Vinci” ile ürolojik ameliyatların sürdüğünü kaydeden Prof. Dr. Kural, “İlk jinekolojikoperasyonudabaşarıyla gerçekleştirdik” dedi. Operasyon Prof. Dr. Karaman başkanlığındaYard.Doç.Dr. HalukAkpınarveABDMichigan Üniversitesi’nden Prof. Dr.ArnoldPatrickAdvincula tarafındanyapıldı. İlk jinekolojik operasyon İlk robotik jinekolojik operasyonudabaşarıylagerçekleştiren ekibin başında yer alan Prof. Dr. Yücel Karaman robotik cerrahinin yenibirsistemolmasınarağmenhızlagelişensistemolma yolunda ilerlediğini söyledi. Onyıldandahakısabirgeçmişi olmasına rağmen robotikcerrahininçokönemlibir yol kat ettiğini dile getiren Prof.Dr.Karaman,“Başlangıçtakullanılanrobotlarilkel düzeydeydi.Ancakyeninesil robotlarla bu alanda çok önemli gelişmeler sağlandı. Şu anda kullanılan robotlar dört kollu; birçok özel yeteneğinyanındaüçboyutlugörüntü sistemine de sahip. Bütün bunlar operasyonlar içinyenibiraşamayageldiğimizin göstergesidir. Yapılamaz dediğimiz ameliyatlar bile bu sistemlerle yapılır halegeldi”dedi. Robotik cerrahi teknolojisinin ülkemizde bir süredir beridir kardiyovasküler cerrahi ve üroloji alanlarında kullanıldığını belirten Prof. Dr. Karaman, “Bu sistemle rahim alınması ya da miyom operasyonları artık rutin şekildeyapılabilecek.Kısırçift- Konsolda oturan cerrah, “Da Vinci” ile, operasyon bölgesinin 3 boyutlu görüntüsünü net bir şekilde izleyebiliyor. Sistem, cerrahın ana kontrolördeki ellerinin hareketlerini interaktif robotik kollara, ölçüp filtreleyerek aktarıyor. “Da Vinci” enstrümanlarının mikro hareketleri sistemin bilgisayar işlemcisi tarafından kontrol ediliyor. Bu işlemciler, yoğunlaştırılmış operasyon hassasiyeti sağlamak için uygulama sürecinde milyonlarca güvenlik kontrolü gerçekleştiriyor. “Da Vinci”nin hassas küçük elleri, insan bileğinin hareket kabiliyetinin ötesinde bir hareket özgürlüğü sağlayarak, geleneksel laparoskopik cihazlarla yapılması imkansız manevraları yapılabilir hale getiriyor. Robotik cerrahi sistemin başarıyla kullanılmakta olduğu bazı temel cerrahi operasyonlar arasında; radikal prostatektomi, parsiyel nefrektomi, histerektomi, miyomektomi, mitral kapak tamiri, kardiyak bypass ve gastrik bypass bulunuyor. lerdekistlervetüpbebekuygulamalardaki tıkanmalar dahakolayçözümbulacakve başarı oranları da artacak. Yine erken evre kanserlerin büyük bir kısmında robotik cerrahi yöntemi kullanılabiliyor”diyekonuştu. 16 Güncel Tıp MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Histamin intoleransı olan hastalara uyarı: Çilek, kırmızı şarap ve çikolatadan uzak durun! DAVOS - İshal, kızarıklık, nezle ve taşikardi gibi yalancı alerjik reaksiyon belirtilerini, gerçek bir alerjiye bağlı anafilaksi vakasından ayırmak zordur. Bu gibi sorunların kökeninde genellikle histamin intoleransı bulunur. Gıda maddeleri, ilaçlar, kimyasal ya da fiziksel uyaranlargibibirdizietkenebağlı olarakçeşitlişikâyetlerortaya çıkabiliyor. Dr. Peter Schupp’a göre; hastalıkhenüztamamenkabul görmemiş olsa da, bu tepkilerin çoğunun kökeninde histaminintoleransıyatıyor.Bubelirtileri,histamininfarmakolojik özelliklerine dayanarak açıklamak mümkün. Endotel geçirgenliğindeki artışa ve vazodilatasyona bağlı olarak nezle,hapşırmadürtüsü,kızarıklık,ürtiker,taşikardi,hipotansiyon,başdönmesi,başağrısı, mide bulantısı ve kusma belirtilerioluşuyor.Mideasidi üretimindekiartışvedüzkaslardakontraksiyon;mideağrılarına,kramplara,ishalvedispepsiye yol açıyor. Bronkokonstriksiyonvedispnedehistamine bağlı olarak meydana gelebiliyor. Diaminooksidaz enzimi Diaminooksidaz(DAO)enziminin kapasitesi, hücre dışı histaminin parçalanmasına yetmediğinde de, histamin intoleransı belirtileri görülebiliyor. Nedeni histaminin fazla üretilmesi, genetik nedenlere bağlı olarak DAO’nun yeterince üretilmemesi ya da enzim üretiminin hücre dışındabaskılanmasıolabilir. Tanı nasıl konulabilir? Histaminintoleransışüphesi genellikle anamnez esnasındageliştirilir.IgE’yebağlı“hakiki” alerjik reaksiyonlar cilt testleri ve RAST belirlemele- tanıdadesteklenmişolacaktır. Enzim desteği çözüm mü? Kırmızı şarap içince yüzünüz kızarıyorsa, sorun histamin intoleransı olabilir. riyle elenmeli, serum triptaz düzeyitespitedilerekmastositoz olasılığı bertaraf edilmelidir.Enazikitipikbelirtimevcutsa ve yakınmalar histamin seviyesi düşük gıda rejimiyle ya da antihistaminiklerle hafifletilebiliyorsa, teşhis konabilir. Yüksek histamin düzeyi ya da DAO faaliyetinde azalma (< 3 U/ml) tespit edilirse Alerjilerde olduğu gibi burada da tedavi, ilk aşamada tepkileri tetikleyen etmenlerdenuzakdurmaktır.Hastanın tetikleyicilerdenuzakdurması mümkün olamıyorsa, yüksek dozda antihistaminik kullanılabilir. Örneğin mast hücresi stabilizatörücromoglicinözelliklegastrointestinalyakınmalara karşı başarıyla kullanılmaktadır. Bir diğer seçenek, DAO enziminin oral yoldan verilmesidir.Ancakrahatlatıcı ilaçlarabelliaralıklarlaaraverilmesi ya da ilacın değiştirilmesifaydalıolacaktır. Kaynak: Peter Schupp, Notfall und Hausarztmedizin,2008;34:66-68,MT Histamin intoleransına yol açan olası tetikleyiciler: Histamin açısından zengin gıdalar • Balıklar(özellikletütsülenmişyadatuzlanmışbalıklar) • Peynir • Şarküteri ürünleri • Alkollü içkiler (Köpüklü şarap,şarap,bira) Daha fazla histamin salgılanmasına neden olan gıdalar: • Turunçgiller• Çilek• Ananas• Domates• Ispanak • Çikolata• Balıkvekabukludenizürünleri• Katkımaddeleri Histamin salgılanmasına ya da DAO’nun baskılanmasına neden olan ilaçlar: • • • • • • • • Analjezikler(Morfin,ASS,Metamizol) Lokalanestezikler(Prilocain) Antihipertansifler(Verapamil,Alprenolol,Dihydralazin) Diüretikler(Amilorid) Antiemetikler(Metoclopramid) Antibiyotikler(Cefuroxim,Clavulansäure,Chloroquin) H2-Reseptör-Antagonistleri(Cimetidin) Antidepresifler(Amitryptilin) Kreş çocuklarında lösemi sıklığı daha az görülüyor LONDRA – Nisan ayında Londra’da Lösemili Çocuklar Derneğitarafındanikincisidüzenlenen “Çocuklarda LösemininNedenleriveÖnlenmesi Konferansı”ndasözalanKaliforniyaÜniversitesiHalkSağlığıbölümündenProf.Dr.Patricia Buffler, kreşe veya oyun gruplarına giden çocuklarda akut lenfoblastik lösemi gelişmeriskinin,gitmeyenleregöre, % 30 daha az bulunduğunu bildirdi. Akut lenfoblastik lösemi (ALL), lösemili çocukların % 80’inden fazlasında görülen lösemi tipini oluşturmakta ve en sık 2-5 yaş arasındaki ço- cuklarda rastlanmaktadır. Endüstrileşme dönemiyle birlikte çocuklarda 2000’de 1 oranındagörüldüğübildirilmektedir. Hastalığın nasıl geliştiğine dair öne sürülen teorilerden birisi, “erken yaşlardaki enfeksiyonlarlailgilidir”şeklinde özetlenebilir. Bu teoriye göre, “İmmunsistemierkendönemde uyarılmayan çocuklarda bağışıklık sistemi normal gelişememekte ve geç çocukluk dönemlerinde karşılaşılan enfeksiyon etkenlerine anormal yanıtlar vermektedir. Ki, bu da, genetik yatkınlık gibi bir nedenle lösemiye aday çocuklarda hastalık gelişmesini te- tikleyebilir”denmektedir. Kreş ve oyun gruplarındaki çocukların daha sık ve daha erken yaşlarda enfeksiyon geçirdikleri bilinmektedir. Prof. Dr.Bufflertarafındansunulan bu yeni bulgu da, enfeksiyonlarlaerkenkarşılaşmanınbazı hastalıklara karşı koruyucu olabileceği şeklindeki yukarıdakiteoriyidesteklemektedir. Prof.Dr.Buffler’insunumu, yayınlanmış14çalışmanınanalizine dayanmaktadır. Bu yayınlardalösemili6108çocukla, lösemi olmayan 13704 çocuk karşılaştırılmıştır. Ailelere çocuklarının oyun grubu, kreş veya benzeri sosyal ortamlara devamedipetmediğisorulmuş, 12 çalışmada sosyal ortamlara katılmayla lösemiye karşı korunma olabileceği desteklenirken, diğer 2 çalışmada bu etki gözlenememiştir. Bütün çalışmalargözdengeçirildiğinde,lösemiolasılığında%30’lukbir azalmaolduğubildirilmiştir. Kaynak: Medscape, medical news 2008,ZosiaChustecka Perspektif 17 MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 “Yazarı, danışmanı, editörü aynı kişi olan dergiler vardı” ANKARA - Türk Tıp Dizini Kurulu Başkanı Doç. Dr. Orhan Yılmaz, Türk Tıp Dizini Kurulu’nun çalışmaya başladığı ilk yıllardan bugüne süreli yayıncılık alanında çok büyük mesafe alındığını söyledi. Halen 21 Türk tıp dergisinin SCI Expanded’a alındığını ifade eden Dr. Yılmaz, yakında Ulusal Atıf Dizinleri’nin de oluşturulacağını söyledi. Yılmaz sorularımızı cevapladı. MT:SayınYılmaz,öncelikle TıpVeriTabanıveyaTürk TıpDizininedir? Tıp Veri Tabanı, sağlık bilimlerialanındayayınlananve veri tabanına dahil edilen süreli yayınlarda bulunan Türkçe ve diğer dillerdeki özgün araştırma makalelerini kapsayan bir veri tabanıdır. Temelleri 1994 yılında, o zamanki adıylaTÜBİTAKSağlıkBilimleri Araştırma Grubu bünyesindeoluşturulmuşbirkomisyontarafındanatılmıştır. Veri tabanımızda sadece tıp değil sağlık bilimlerinin diş hekimliği, eczacılık, hemşirelik gibi çeşitli alanlarından da süreli yayınlar yer almaktadır. MT:Veritabanınızagirmek içinnetürölçütler arıyorsunuz? Öncelikle dizinimizin adı Türk Tıp Dizini... Adında Türkifadesigeçenbirveritabanında yer alan yayınlarda hiçdeğilseenazındanTürkçe özetlerin yer almasını önemli sayıyoruzveTürkçeözeteyer vermeyenbirsüreliyayınıdizinlemiyoruz. Bu konuda öylekatıdavrandıkkiTürkçe özeti bulunmayan TÜBİTAK yayınlardan bile veri tabanınaalmadıklarımızoldu. Birdiğerölçütümüzisedüzenlilik,diğerbirifadeileperiyodisite. Ayrıca özgün bilimselaraştırmaların,yayında yeralandiğermakalelereora- Tam Gün, sahte bir hekim kıtlığı mı yaratacak? İSTANBUL - Sağlık Bakanlığı’nın,“SağlıkPersonelinin Tam Gün Çalışmasına veSağlıklaİlgiliBazıKanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nı kamuoyuna açıklaması üzerine, Türk Tabipleri Birliği (TTB),tasarıhakkındakigörüşlerini Başbakanlığa iletti. Ardından, tasarıya ilişkin görüşlerinivetasarınınyasalaşması halinde ortaya çıkabilecek olumsuzluklara ilişkin kaygılarını açıklayan İstanbul Tabip Odası, tasarı- “Tasarı yasalaşırsa, Sağlık Bakanlığı’na sağlık tekellerinin gereksinimlerine göre, hekimlerin aynı hastaneler zincirinin çeşitli halkalarında çalışabilmeleri için yönetmelik yapma yetkisi verilecektir. Tasarı, hekimlerin çalışma alanlarını kısıtlayıp, hekim emeğini ucuzlatacak ve halk sağlığını da olumsuz etkileyecektir.” nın geri çekilmesini talep etti. TTB ile ortaklaşa yapılan açıklamada şu görüşler savunuldu: “SağlıkBakanlığıbutasarıyı yasalaştırarak; üniversiteler ve diğer kamu sağlık kuruluşlarında görev yapan hekimlerin, bu kurumlar dışında çalışmalarını, muayenehanesi olan hekimlerin, SosyalGüvenlikKurumuile sözleşmesi olan özel hastaneler ve tıp merkezlerinde çalışmalarınıyasaklamakistemektedir. “TasarıileTürkiye’dehekimlerin çalışma alanları daraltılarak, hekimler tek bir kurumda çalışmaya zorlanarak, sahte bir ‘hekim kıtlığı’yaratılmakistenmektedir.Tasarı,kendieliyleyarattığıbusahte‘hekimkıtlığını’gidermeküzere,yabancı hekimlerin ülkemizde kuralsız olarak çalışabilmelerine olanak sağlamaktadır. Önce sahte sorunlar yaratan,sonrabusorunları“çözmek”içinyabancıhekimlerdenmedetumanbutasarıile gerçekte neyin amaçlandığını anlayabilmek mümkün değildir.” nının da en az yüzde elli olmasınıistiyoruz. MT:Türkiye’deyayınlanan dergilerdensizinölçütlerinize uymayıkabuletmeyen yayınlardavarmı? Evet var. Bunların bir kısmı yurtdışı dizinlerde yer alıyor. Belli bir özgüvenleri oluşmuş yayınlar. Bu sebeple özellikle Türkçe özet konusundakatıdavranabiliyorlar. Devamısayfa18’de Türk Tıp Dizini Kurulu Başkanı Doç. Dr. Orhan Yılmaz Çalışmaya başladığımız ilk yıllarda yayınlar çok sorunluydu. Öyle ki yazarı, danışmanı ve editörü aynı olan yayınlar vardı. Kurul bu konuda ölçütler geliştirdi. Kurulun her yıl dinamik bir biçimde oluşturduğu kriterler daha sonra birçok yayın tarafından benimsendi. Çalışmalara başladığımızda örneğin SCI-E’de sadece 1-2 dergi yer alıyorken, bugün 21 Türk Tıp dergisi SCI Expanded’a alındı. 18 Hukuk Perspektif MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Muayenehanesi olana daha az ek ödeme yasal! ANKARA- Danıştay Onbirinci Dairesi, Sağlık Bakanlığı’na Bağlı Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelikteki, serbest çalışan hekimlere daha az ek ödeme verilmesine olanak tanıyan hükmün hukuka uygun olduğuna karar verdi. DanıştayOnbirinciDairesi, Yönetmeliğindayanağınıoluşturan 209 sayılı kanunun da Anayasa’ya aykırı olduğu itirazını ciddi bulmadı. Dava, nihaiolarakİdariDavaDaireleri Kurulu’nda çözüme ka- vuşturulacak. Sağlık Bakanlığı’na karşı açılan davaya ilişkin kararın gerekçesinde, ek ödeme sisteminin,hekimlerinbireyselperformanslarına göre ödüllendirilmeleri üzerine kurulduğu- ‘Uygulama hakkaniyete aykırı’ Onbirinci Daire Üyesi Hüseyin Poroy karara muhalefet etti.Poroy’unmuhalefetşerhindeşugerekçelereyerverildi: “Sağlık kurum ve kuruluşlarında Sağlık Bakanlığı’nca belirlenenhizmetsunumşartlarıvekriterleridedikkatealınmak suretiyle, bu ödemenin oranıyla esas ve usulleri; personelin unvanı,görevi,çalışmaşartlarıvesüresi,hizmetekatkısı,performansı, serbest çalışıp çalışmaması ile muayene, ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar esas alınmak suretiyle Sağlık Bakanlığı’ncaçıkarılacakyönetmeliklebelirleneceğihükümaltınaalınmıştır.Anılankanunhükmünde,ilgililerinserbestçalışıpçalışmamasıeködemenindağıtılmasındagözönündebulundurulacakkriterlerarasındasayılmaklabirlikte,buyetkinin personelinunvanı,görevi,çalışmaşartlarıvesüresi,hizmetekatkısı,performansı,serbestçalışıpçalışmamasıilemuayene,ameliyat,anestezi,girişimselişlemlerveözellikarzeden risklibölümlerdeçalışmagibiunsurlarınetkisiniyokedecek şekildevepersoneleödenecekeködemelerarasındabukadar yüksek fark oluşturacak biçimde kullanılması ölçülülük ve hakkaniyetilkelerineuygundüşmemektedir.” nunaltıçizildi. Asıl amaç hastaların memnuniyetinin arttırılması olduğunun ifade edildiği kararda, tamzamanlıçalışanhekimlere dahafazlateşvikuygulanması yoluyla hekimlerin, bütün mesai ve dikkatlerini çalıştıkları kamu hastanelerindeki sağlık hizmetine yoğunlaştıracaklarıbelirtildi. Nasıl bir kamu hizmeti? Böylece devlet hastanelerininimkanlarınıntamkapasite ile kullanılmasının sağlanacağının ifade edildiği gerekçede, uygulamailehastalarlailgilenmesüresininuzayacağıvebazı laboratuarvegörüntülemetetkikveameliyathizmetleriiçin bekleme süresinin kısalacağı vurgulandı. Uygulamada, sonuç olarak hastanede sunulan kamu hizmetinin sadece sayısalolarakdeğilayrıcakaliteolarakdaartacağınınaltının çizildiği kararda, Yönetmelikleözelmuayenehanesisteminin ortaya çıkardığı bazı olumsuzluklarındaönünegeçileceğiifadeedildi. Yargıtay oda raporunu yeterli bulmadı Acı uzarsa hekim manevi tazminat öder! İSTANBUL - Yargıtay OnbeşinciHukukDairesi,birdişhekimi aleyhine açılan davada, yerel mahkemenin sadece dişhekimleri odasının disiplin dosyasındaki kanıtlara dayalı olarakverdiğikararınıbozdu. Yüksek Mahkeme, dişhekiminin disiplin kurulu incelemesinde kusurlu bulunmasına rağmen, tazminat davası aşamasındadaincelemeyapılmasıgerektiğinekararverdi. “Yeterince özen gösterilmeyerek tedavinin, dolayısıyla hastanın acı ve ızdırabının uzaması durumunda bundan doğan manevi zararı da diş hekimi karşılamalıdır.” Bir dişhekimi aleyhine Kadıköy’degörülentazminatdavasında yerel mahkeme, hekimi kusurlu bularak hastaya tazminatödemesinekararvermişti. Dişhekimi, Yargıtay nezdinde kararı temyiz etti. Dosyayı inceleyen Onbeşinci Hukuk Dairesi, dosyayı usulden bozdu. Kararın gerekçesindeşuifadeleryeraldı: Uzman bilirkişiye inceleme “Mahkemece yapılması gereken işi uzman bilirkişiye laminat kaplama ve tedavi işleminin incelettirilmesi, eserin reddi gerekiyorsa şimdiki gibi ödemenin iadesiyle davacının çektiğiızdırapdurumunagöre makul bir seviyede manevi tazminatın takdiri, kısmen eserinkabulüdurumundatenziligerekenbedelinsaptanma- sı ve sonucuna göre manevi zararın da takdiriyle hükme varılmasından ibarettir. Bu hususlarüzerindedurulmadan ve uzmanlık gerektiren konudabilirkişiincelemesiyaptırılmadan davanın sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması uygunbulunmuştur.” YüksekMahkemekararında ayrıca,yeterinceözengöstermeyerek hastanın ızdırabının uzamasına neden olan dişhekiminin de manevi tazminat ödeyeceğini ifade etti. Yargıtay, hastanın,tedavininnormalsürelerdedevametmesidurumundabu acılara katlanması gerektiğini vurguladı.Karardaşugörüşlere yer verildi: “Dişhekimi yukarıdadeğinilenhükümlerçerçevesinde özen borcunu en üst düzeydegöstermekzorundadır.” Sayfa 17’den devam “Yazarı, danışmanı, editörü aynı kişi olan dergiler vardı” “Bizi yurtdışı dizinler kabul ediyor siz almıyorsunuz” şeklindeyakınmalarıdaoluyor.Ancakhemenbelirtelimki dizinimizin adı Türk Tıp Dizini yani ulusal bir dizin ve Türkçeözetiolmayansüreliyayınlardizinimizdeyeralamıyorlar. Aslındabizimölçütlerimiz,birikisidışında tümevrensel dizinleriçindegeçerli…İlkyıllardabizekurallarımıznedeniyleuzakduranyayınlaruluslararasıveritabanlarınagirmek söz konusu olunca bizim kurallarımızın bile ötesine geçmekdurumundakaldılar. Ulusal atıf dizini de oluşturulacak MT:TürkTıpDizini’ndeatıfindeksleriyeralmıyor.Bu konudabirçalışmanızvarmı? UlusalAtıfDiziniçalışmalarıfarklıbirçalışma.Bunungerekliliğini 2004 Sempozyumunda vurgulamıştık ve gerçekleştirme kararı almıştık. Ancak gerek yönetsel sorunlar gerekaltyapısorunlarınedeniylebugünedekgerçekleştirme fırsatıbulamadık.GeçenyılbualandaDr.SercanÖzyurt’un birçalışmasıvardı.BizSayınÖzyurt’udaKurulumuzaaldık vebuçalışmayıdahadageliştirmekararıaldık.Önümüzdekiyıllardabukonudadaönemliaşamalarkaydedeceğimizi söyleyebilirim. Kaynak gösterilmek en ideal ölçüt değildir MT:UlusalAtıfDizinindenbeklentilerinizneler? Ülkemizde henüz tam oluşturduğumuz bir atıf dizini olmadığındanetkilerinişimdidenöngörmemizmümkündeğil. Belki abartılı bir benzetme ancak, her yıl düzenlediğimiz “SağlıkBilimlerindeSüreliYayıncılık”sempozyumlarında Oscar Ödüllerindeki gibi “en çok atıf alan dergiler” listesi vehatta“yazılarıençokatıfalanbiliminsanları”listesiortaya çıkarmak düşüncesindeyiz. Bu sayede dergilerimizin kendilerineçekidüzenvereceğiniumutediyoruzveböylece varsa(kivar)dergifazlalığınındaönünegeçmişolacağız. Yavaş giden çalışmalar hızlanıyor MT:TıpVeriTabanınınyurtdışındakilerlekıyaslandığında netüreksikliklerivar? Birkerekapsamında5000-7000 dergibulunandizinlerle kıyaslanmamızın doğru olmayacağını söylemem gerekiyor. Bizimdizinimizulusalkökenlibirdizinveenönemliside birkamukurumuncadestekleniyor.Ayrıcaücretsiz…Uluslararasıdizinlerisegeneldeticarikuruluşlartarafındanoluşturuluyor. Ticari kurumlarca yapılandırılınca da ölçütleri gevşeyipkuralsızlığadoğruyolalabiliyorlar. Birözeleştiriolarakşuanadekçalışmalardabirazyavaş davranıldığınısöyleyebilirim.AncakULAKBİM’inyeniBaşkanıProf.Dr.CemSaraç’ın,buhusustaoldukçahassasolduğunuvurgulamamgerekiyor. MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 OnkolojiHemşireliği Perspektif 19 “Hekim-hemşire ilişkisi iyiyse onkoloji tedavisi de iyi demektir” İSTANBUL – Onkoloji hemşiresi Yard. Doç. Gülbeyaz Can, onkoloji hastalarında kemoterapi tedavisinde dikkat edilmesi gereken başlıca konular ve tedavi süresince hekim-hemşire koordinasyonuyla ilgili sorularımızı yanıtladı. MT:Onkolojihastalarında kemoterapitedavisindedikkat edilmesigerekenbaşlıca konularneler? Hasta bize geldiği zaman, hastaya “ilaç tedavisi başlayacağız” diyoruz, ama burada hastanınpsikolojisiçokönemli. Ameliyattan sonra yaşadığı bir aylık dönemde hasta patoloji tanısını duyduysa hastalığına uyum sağlamış oluyor. Veyabiyopsiyaptırmış,tanısını almıştır, kitlesi ameliyata uygun değildir, kemoterapi tedavisi alacaktır. Buna göre, hastayayaklaşımdadikkatedileceknoktalarvar.Tedaviöncesi hasta uyum aşamasına alınmalı. Bizde eleman sıkıntısı da olduğundan, hastaya herhangi bir açıklama yapmak için zaman olmuyor. Hekim de günde 40-50, hatta kimi merkezlerde 90 hastaya bakarken, hemşireye günde 120 hasta düşebiliyor. İÜ Onkoloji Enstitüsü’nde, günde 80-90 hastaya 4 hemşire tedavi yapıyor. Her hastaya 10 dakika ayırsa, zaten ancak tedavisini yapmış oluyorsunuz. Hastaya açıklama yapmaya, tedaviye alıştırmaya zaman kalmıyor, çok zor. Tedaviden önce hastaya “şu tedaviyi alacaksınız, şöyle cevap alacaksınız, sizi şöyleetkileyecek,şuyanetkilerigörebileceksinizveşutarihte kontrole geleceksiniz” şeklinde süreci açıkladığınız zaman,hastanıntedavisüreci daharahatgeçiyor.Yanetkileri yaşıyor, ama “bana bu yanetkileriyaşayacağımsöylendi ve kendimi rahat hissediyorum”diyor.Yadahangi koşullarda hekimini araması gerektiğini biliyor. Örneğin bulantı ve kusma olacağını yakınlarından, çevresinden duymuştur,normalkarşılıyor ve “yaşamalıyım” diyor. Oysabulantıvekusmakontroledilebilir. Hasta yeni tedavi aldıysa, psikolojik olarak desteklemek gerekiyor, ama daha önceden uyum sağladıysa –mesela bir aylıkdönemdetedavialdıysa-, bilgilendirmekdahafarklıoluyor.Öteyandan,tanısıçokyeniyse hasta sizi duyamıyor, söylediklerinizialgılamıyor.Bu tip hastalar için hasta eğitim föyleri veriyoruz, evde sakin kafaylaokuyabilir,kendinihazırlayabilir. MT:Onkolojihemşireleri, tedavininhangisafhasında, neölçüdedevreyegirerler? Tedavidenöncekansayımı çok önemlidir. Tedaviden tedaviye bazen değişebilmekle beraber, lokositin 3000 üzerinde, hemoglobin 9 gr. üzerinde, trombosit 100.000 üzerindeolmasıgerekiyor. Devamısayfa20’de Yard. Doç. Gülbeyaz Can, 1993 mezunu. Cerrahi yoğun bakımda başladı. Daha sonra onkoloji konusunda master tezi yaptı. Yaklaşık 10 yıldır öğrencilere staj döneminde eğitmenlik yapıyor. Bilgiyi yansıtmak, onun için en büyük zenginlik. 20 Ar-Ge Perspektif MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Hızlı atan kalp yoruluyorsa… İvabridin ve nabız atışına etkisi sınanıyor PARİS - Stabil koroner arter hastalığı (KAH) ve sol ventrikül disfonksiyonu (LVH) olan hastalarda kardiyovasküler vaka sıklığının azaltılması için ivabradin (Procoralan®) kullanılarak, sadece kalp atış oranının düşürülmesinin etkilerini inceleyen, uluslararası, çok merkezli, randomize, çifte kör araştırma BEAUTIFUL çalışması, Servier İlaçları tarafından gerçekleştirildi. Çalışmaya, kalp atım oranı dakikada ≥60 vuruş (bpm)olan,LVHvekayıtlar- la stabil KAH sorunu teşhis edilmiş hastalar katıldı. Bu hastalara,doktorlarınınoptimal tedavi olarak belirlediği terapininyanısıra,randomizeolarakplaceboyadaivabradin verildi. BEAUTIFUL BEAUTIFUL 2005 yılında, Servier yönetimi altında başlatıldı. 33 ülkeden yaklaşık 11.000 hastanın katıldığı araştırmanın sonuçları Ağustos ayında uluslararası bir kongrede açıklanacak. Prof. Dr. Steg, Servier Ar-Ge merkezinde yapılan basın bilgilendirme toplantısında. deneyiiçinIvabradin’inseçilmesinin nedeni, kontraksiyon kuvvetine etki etmeden, sadece kalp atım oranının düşürülmesini sağlayan tek ajan olmasıydı. Böylece, KAH hastaları, özellikle LVH sorunu olanlar için ciddi fayda sağlayacak, ventrikül fonksiyonunda iyileşme ve anti-iskemik etkiye ulaşılabiliyordu.Çalışmanın ikihaftalıkbaşlangıçevresindehastalara5mg.ivabradin ya da placebo verildi. İkinci haftanın sonunda kalp atım oranı ≥ 60 bpm olduğunda, hastada 7.5 mg’lık doza geçildi. Kalp atım oranı 50 bpm’nin altına düşen ya da bradikardi belirtileri gösterenhastalarda,tedaviyarıda kesildi. Her bir hastada hedeflenen durum, 18 ila 36 haftaboyuncakalpatımoranının50ila60vuruşarasında tutulmasıydı. BEAUTIFUL deneyinin öncelikli amacı, hastaların mevcut tedavi düzenine ivabradin eklenmesinin, kardiyovasküler vetotalmortalitevemorbidite’de azalma sağlayıp, sağlamayacağınınbelirlenmesiydi. COMET sonuçları ve romatoid artrit LEEDS - Combination of MethotrexateandETanercept in Active Early Rheumatoid Arthritis-AktifErkenRomatoid Artritte Metotreksat ve Etanercept Kombinasyonu (COMET) klinik çalışma sonuçları, romatoid artrit (RA) tedavisinde uygulanan Enbrel (etanercept) ve metotreksat (MTX) kombinasyonunun, hastaların %50’sinde remisyonsağladığınıgösterdi. Remisyonun primer sonlanma noktası olarak kullanıldığı ilk geniş kapsamlı erken RA klinik çalışması olan COMET araştırması, Enbrel+MTX kombinasyon tedavisi sonucunda en az iki yıldır RA hastası olan kişilerin %50’sinde hastalığın remisyona(2.6’nınaltındaDAS 28*)girdiğinigösterdi. COMET araştırmasını yürütenekibinlideriLeedsÜni- versitesi Romatoloji uzmanı Prof. Dr. Paul Emery, çalışmaylailgilişudeğerlendirmelerde bulundu: “Klinik beklentileri doğrulayan bu sonuçlarerkenRA’lıhastalarda remisyonun gerçekçi ve erişi- Araştırmalar, RA hastalarının %66’sında bir yıldaki ortalama işgünü kaybının 39 gün olduğunu, bunun kadınlarda kişi başına 7,217 Sterlin, erkeklerde ise 8,443 Sterlin değerinde bir üretim kaybına eşit olduğunu gösterdi. COMET araştırması, erken tedavinin RA hastalarının yaşam kalitesi üzerindeki olumlu etkilerini de ortaya koydu. lebilirbirhedefolduğukonusunda romatologlara umut veriyor.Hastalarınyaşamkalitesiyle ilgili sağlanan faydalar gerçekten sevindirici. Buna ek olarak hastalığın ilerlemesi yavaşlatılarak hastaların işgünü kaybının azaltılması yönünde önemli bir etkiyaratılıyor.SadeceMTX kullanan hastaların, Enbrel+MTX kombinasyonu alan hastalara göre üç kat daha fazla iş günü kaybı yaşadığını gözlemledik. Bu da erkenveetkiliRAtedavisinin sadece hastaya değil, bütün topluma uzun vadeli bir faydasağlayabileceğinigösteriyor”. Prof. Dr. Dario Di Francesco, kalp atış hızı düzenleyen If akımı ve bu akımın tedavi amaçlı kullanımı keşfi ile Prestijli Lefoulon-Delalande Vakfı Ödülü’ne layık görüldü. Prof. Dr. Dario DiFrancesco, kalbin fizyolojik “atış hızı düzenleyicisi” olan sinüs nodu içindeki If akımı keşfiyle prestijli LefoulonDelalande Vakfı Ödülü’nü aldı. Profesör DiFrancesco, If akımının kalp atış hızının oluşturulması ve kontrol edilmesinde kilit belirleyicilerden biri olduğunu ortaya koydu. Bu keşif, kusursuz kalp atış hızı azaltımı sağlayan ve halihazırda tedavi araçları arasında ayrıcalıklı bir yer edinmiş bulunan ilk selektif ve spesifik If inhibitörü olan Procoralan®’ın (ivabradine) geliştirilmesi de dahil olmak üzere birçok klinik bağlantılı uygulamanın önünü açmış bulunuyor. Sayfa 19’dan devam “Hekim-hemşire ilişkisi iyiyse onkoloji tedavisi de iyi demektir” Hekiminbunlarıkontroletmişvetedavionayıvermişolması gerekiyor. Bu onaydan sonra dosya hemşireye geldiğinde,hemşiretedavidozunabakar.Çoksıktedaviyaptıklarıiçindozyanlışlığıvarsa,görüphekimetekrarsorabilir. Hastanınkansayımındayetersizliksözkonusuysavebuhekimingözündenkaçtıysa,hemşiretekrarhekimegönderir. İlaçnekadarsüredışarıdabekletilmeli,nekadarsürede hazırlanıp verilmeli, hangi hızla verilmeli? Bazen ilacı çok hızlı verdiğinizde, hastada toksiditeyi artırabilir, bulantı, kusmaveyorgunluğunartışınaveyakansayımınındüşmesinenedenolabilir.Onedenleönerilendozda,önerilenhızda veönerilensıradaverilmesigerekiyor.Önemliolanuygulamahızınadikkatetmek. Hekim genellikle tedavi sırasında hastanın yanında bulunmaz.Hemşire,hastatakibindetedavisırasındaoluşabilecekreaksiyonlarıbilmeli.Tedavisırasındailkgelişenreaksiyonlar alerjik reaksiyonlardır. Taxoter’de önceden bir test dozu veriyoruz, takibinde tedaviye başlıyoruz. Test dozu yapmamızarağmentedaviyebaşladığımızdareaksiyongelişebiliyor.Yadabirincigünündereaksiyonolmamıştır,ama altıncıgünündeolabiliyor.Hedefeyöneliktedavilerdedaha çok ilaç reaksiyonları görülebiliyor. Alerjik reaksiyon riski yüksek ilaçlarda hemşire, hastanın yanında 10-15 dakika izlemelidir.Reaksiyongeliştiğindehementedaviyidurdurup hekimehaberverirveuyguntedaviyapılır. MT:Onkolojitedavisindeilaçreaksiyonlarınesürede görülür?Yanetkilerdefarklılıklarvarmı? Uygulanantedaviprotokolünegörehastadabazıilaçlarda gastrointestinal şikayetler görürüz. Bazı ilaçlarda daha çok cilt reaksiyonları görürüz, bazıları (taxol, taxoter) da dahaçoknöropatiyapar,elveparmakuçlarındauyuşma, karıncalanma yapar. Sisplatin, karboplatin gibi daha çok bulantı,kusmayapar;yüksekdozsiklofostomettehemolojiksistityapar.Yani,uygulananilaca,uygulanandozavetedavitürünegöreyanetkilerdeğişebilir.Hastayınezamanne yapacağı konusunda bilinçlendirmek, uyarmak gerekir. Bütünilaçlardahalsizlikveyorgunluğuortaközellikolarak görüyoruz.Nörotoksiteçokönemlidir,özellikleayaktabanında uyuşma, karıncalanma olduğu zaman, hastada düşmelerolabiliyor,hastaarabakullanıyorsakazayayolaçabilir.Yaşanacakyanetkilerdedeğişebiliyor. www.medical-tribune.com.tr Sektör MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Türkiye’de ilk ve tek: Göğüs ağrısı ünitesi KONYA-SelçukÜniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servis bünyesinde1.5yılönceaçılanTürkiye’nin tek “Göğüs Ağrısı Ünitesi”, kalp krizi başta olmaküzereçeşitligöğüsağrısı şikayetleri ile müracaat edenhastalaraçokkısasürededoğrutedaviimkanısunuyor. Acil Tıp Ana Bilim Dalı BaşkanıveAcilTıpUzmanları Derneği Başkanı Doç. Dr. Başer Cander, ayda 300’e yakın hastaya müdahale edilen ünitenin hizmete girmesi ile özellikle kalp krizinden ölenlerinsayısındaönemliölçüdeazalmaolduğunusöyledi. Türkiye’de acil servis bünyesinde“GöğüsAğrısıÜnitesi” bulunan ilk ve tek hastanenin Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Cander, “Acil tıp hizmetininhastanebünyesindeki diğer servis ve birimler- Lilly Polonya Genel Müdürlüğü’ne Kadir Tepebaşı atandı danuzakbiryerdetedaviolmaları gerekiyor. Bu düşünceyle1.5yılönceMeramTıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi bünyesinde ayrı bir oda oluşturduk. Göğüs ağrısı şikayetleri ile gelen hastalarımızıservisesevketmedenbirkaçgünburadatedaviedebilmeimkanımızmevcut.”dedi. Özel hastane zincirlerinde rekabet hızlandı Aynı yakada 2. büyük Onkoloji Merkezi İSTANBUL, KADIKÖY Acıbadem Sağlık Grubu, Bursa’da yeni hizmete açtığı onkoloji merkezinin ardından, KozyatağıHastanesiOnkoloji Merkezi’ndeki üst düzey teknolojisini de dünyadaki son gelişmeler ışığında yeniledi. 2004yılındanbuyanakanser tedavi merkezi olarak hizmet veren Acıbadem Kozyatağı Onkoloji Merkezi, kanser tedavisinde IGRT (Görüntü Kılavuzluğunda Radyoterapi) teknolojisinigetirdi. Medical Park Göztepe Hastanesi hizmete açıldı Haziran ayında İstanbul’unKadıköyyakasındailk özel hastane kompleksi de hizmete girdi. 17 ayda 14 hastane kuran Medical Park SağlıkGrubu’nakompleksde; Genel Hastane, Kanser Hastanesi ve Diş Hastanesi bir arada bulunuyor. Grubun, hastane zincirlerini yurtdışına yaygınlaştırmak, klinik araştırmamerkezlerikurmak Medical Park Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Usta, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’dan aldığı desteği saklamıyor. ve yeni tıp fakültesi kurmak üzereçalışmalarıvar. İki kalp atışında kalbi tarayan CT ŞİKAGO-Philips,ikikalpatışındakalbitarayan bilgisayarlıtomografi(CT)sisteminihizmetesundu. Şikago‘daki Kuzey Amerika Radyoloji Topluluğu’nun (Radiological Society of North America RSNA) 93. yıldönümü toplantısında tanıtılan 256kesitliBrillianceiCT,radyologların;hastalıklarıönleme,teşhis,tedavivetakipetmesindebirdeğişiklik yaratarakonlarınhastalarıyladahafazlailgilenmesineolanaksağlamaamacınıtaşıyor.256-kesitliBrillianceiCT,hastanınmaruzkaldığıradyosyonmiktarınıdayüzde80oranındadüşürüyor. RSNA’da sunulan 256-kesitli Brilliance iCT, özel olarakgörüntükalitesinigeliştiripenzorçalışmakoşullarındabiledozuazaltmaküzeretasarlanmışCT ürünleriarasındabaşıçekiyor. 21 kısa... kısa... kısa... kısa... 1.5 yıl önce açılan Türkiye’nin tek “Göğüs Ağrısı Ünitesi”. den farklı işleyişi var. Göğüs ağrısışikayetleriileacilservisegelenhastalarınönemlibir bölümünde kalp krizi bulgularınarastlanıyor.Buhastalarastrestentamamenuzak,oldukçarahatbirortamdamüdahaleetmekgerekiyor.Ayrıca bu tür hastaların acil servisteki yoğun koşuşturmaca- Perspektif İSTANBUL - Lilly CEE, AMEAveCISBölgesiPazarlama Direktörü olarak görev yapan Kadir Tepebaşı, Lilly Polonya GenelMüdürlüğü’neatandı. Dünya ölçeğinde 143 ülkede faaliyetlerini sürdüren Lilly’nin Polonya Genel Müdürlüğü’ne Kadir Tepebaşı atandı. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden 1989 yılında mezun olan KadirTepebaşı,1990-1991yılları arasında aynı üniversitede işletmeyükseklisansınıtamamladı. Kadir Tepebaşı Lilly Türkiye’ye 1996 yılında CNS ürün müdürüolarakkatıldı.Dahasonraulusalsatışmüdürlüğü görevini yürüttü. 2001-2004 yılları arasında görevine TürkiyePazarlamaDirektörüve2004-2006yıllarıarasındada Türkiye Satış Direktörü olarak devam eden Tepebaşı, Polonya’daki görevinden önce 2006-2008 yılları arasında LillyİlaçOrtaveDoğuAvrupa,Afrika,Ortadoğu,Rusyave BağımsızDevletlerTopluluğuPazarlamaDirektörlüğügöreviniyürüttü. Zentiva, Elif Çelik’e emanet Eczacıbaşı-Zentiva, daha önce “ticari” ve “operasyon”olmaküzere iki ayrı genel müdürlük bünyesinde sürdürdüğü yönetim faaliyetlerini tek birimde toplayarak, tüm Türkiye operasyonunu ElifÇelik’eemanetetti. Orta ve Doğu Avrupa’nınöndegeleneşdeğer ilaç kuruluşlarından Zentiva ile Eczacıbaşı’nın stratejik işbirliği Eczacıbaşı-Zentiva, 5 Haziran tarihli Yönetim Kurulu Kararı ile kuruluşun Ticari Genel Müdürlüğü görevini yürüten Elif Çelik’iEczacıbaşı-ZentivaGenelMüdürüolarakatadı.Elif Çelik, Temmuz 2007 tarihinde kurulan Eczacıbaşı-Zentiva’nın Türkiye’deki tüm ticari ve endüstriyel operasyonlarındansorumluolacak. Zentiva’danyapılanduyuruyagöre,ticari,operasyonelve destek birimlerini kapsayacak yeni organizasyonun hazırlanması ve hayata geçirilmesi süreçleri de Elif Çelik’in sorumluluğundaolacak. Global MSD’ye Türk teknoloji lideri Phillips tarafından üretilen 256-kesitli Brilliance iCT Şikago’da tanıtıldı. İSTANBUL–MerckSharp & Dohme (MSD) İlaçları’nın Türkiye,KuzeyAfrikaveOrta Doğu bölgelerinden sorumlu Global Teknoloji Lideri pozisyonunabirTürkyöneticiatandı. 1999 yılından beri MSD bünyesinde çalışan Suat Akkan, ilgili ülkelerindeki sunucu, network, iletişim cihazları, sistem ve altyapı operasyonlarındansorumluolacak.MSDİstanbulofisindençalışmalarınıyürütmeyedevamedenAkkan,sorumluolduğuülkelerdeverimli,esnekveoptimizesistemlerinkurulmasıve servislerinsorunsuzşekildehizmetvermesiiçinçalışacak. www.medical-tribune.com.tr 22 TıpTarihi Perspektif MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008 Türk hekimliğinin öncü kadınları ANKARA- Türkiye’nin ilk kadın tıp profesörü ve ilk kadın patoloğu Dr. Kamile Şevki Mutlu, “Tıb Fakültesi Mecmuası”nın 1953 yılındaki ilk sayısında yazdığı “Hekimlik Mesleğinde Türk Kadını” başlıklı makalesinde, Türk hekimliğinde kadının o zamanki durumunu ele almıştı. Hekimlik tarihimize de çeşitli yönlerden ışık tutan bu makalede, tıp fakültesine ilk kez kabul edilen kız öğrencilerden kadın hekimlerin ihtisas alanlarına dağılımına kadar önemli bilgilere yer verilmişti. Belgede yer alan bazı bölümleri özetle aktarıyoruz. Tıp fakültesine kız öğrencilerin kabulü 1920’lerinbaşındatıpfakültesine kız öğrenci alınmaması konusundayaygınbirkamuoyu muhalefeti bulunmaktadır. Aynı yıllarda gazetelerde dahi kadınların hekimlik yapmalarının olanaksızlığına ilişkin yazılaryayınlanmaktadır.Buarada 1921’de hukuk fakültesine ilk kezkızöğrencilerindekaydıya- Türkiye’nin ilk kadın tıp profesörü ve patoloji uzmanı Kamile Şevki Mutlu, 1953 yılında Tıb Fakültesi Mecmuası’nda yazdığı makalesinde, hekimlik mesleğinde Türk kadınının yerini anlatmıştı. Yarım yüzyıl önce yazılan bu makale, Türk tıp tarihinin bir dönemi hakkında da önemli bilgiler veriyordu. pılmıştır.Bununverdiğicesaretletıpokumakisteyenkızlarda büyük bir mücadeleye girişir. Mutlubumücadeleyişöyleanlatıyor:“Gruplarhalinde,memlekette fikirlerine itimat edilir zevatı bir bir ziyaret ediyorlar ve onları iknaya çalışıyorlardı. Usandırıcıdereceyevaranbuziyaretlerin ve lehlerine çıkartabilmeyemuvaffakolduklarıyazıların yardımıyla gayelerine eriştiler.” Haydarpaşa’da ilk kız talebeler İlkdefa1922EylülündeozamanınDarülfünunemini(İstanbul Üniversitesi Rektörü) ve ünlü kadın-doğum uzmanı BesimÖmerPaşa’nıngirişimiyle Haydarpaşa Tıp Fakültesine yedi kız öğrencinin kaydı yapılır. Bunlar, Müfide Kazım, Hamdiye, İffet Naim, Sabiha, Melihaveİffethanımlardır. İlk asistan Dr. Semiramis Hanım 1928yılınınNisanayındaTa- Kadın hekimlerin uzmanlık dallarına dağılımı Mutlu’nunmakalesinde,kadınhekimlerinsayısıveuzmanlıkalanlarınagöredağılımıhakkındadaayrıntılıbilgilerveriliyor.Bunagöre1952yılınınhaziranayınakadar510Türk kadınhekimindiplomasıSağlıkBakanlığıncatesciledilmiştir. BunlarınbüyükkısmıİstanbulveAnkaraTıpFakültelerinin mezunlarıdır. Kalanları, Almanya, Amerika, Fransa, İsviçre gibiçeşitliülkelerdetıpeğitimlerinitamamlamıştır. 510kadınhekimin298’iuzmanlıkeğitiminitamamlamıştır.Enfazlauzmanlıkeğitimialınanalançocukhastalıklarıdır. Bu alanda 98 uzman hekim bulunmaktadır. Aynı yıl Türkiye’degörevyapan77içhastalıkları,58kadın-doğum, 10 da genel cerrahi uzmanı kadın bulunmaktadır. Bugün bile kadınların pek rağbet göstermediği ortopedi dalında 1952yılıitibariyle2uzmanhekimbulunmaktadır. babet ve Şuabatı Sanatlarının TarzıİcrasınaDairKanunçıkarılmış ve tıpta uzmanlık eğitimi kurallara bağlanmıştır. Ancak ilk zamanlarda uzmanlık eğitimine sadece erkek hekimler kabul edilmektedir. Kadın hekimler Fakültede ancak fahri asistanolarakçalışabilmektedir. Daha sonra Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar’ın girişimiyle bu engel aşılır. Mutlu, ne zaman gerçekleştiğikonusundatambir tarih vermediği bu gelişmeyi şöyleanlatıyor:“Nihayetilkmedenicesaretfakülteninanatomopatoloji hocası olan Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar’da görüldü. Almanya’da München Tıp Fakültesinibitirmişvediplomasını almış Dr. Semiramis hanım kendi mezunlarına ancak fahri çalışma müsaadesi vermiş olan, HaydarpaşaFakültesindeilkeylemli asistan olarak vazifesine başladı. Semiramis hanımı garp memleketlerinden diplomalı iki doktor hanım daha takip etti. Dr. Melahat hanımın Prof. Dr. Akil Muhtar’ın idaresindeki te- Haydarpaşa Tıp Fakültesi’nin ilk kız öğrencileri 1927 yılında mezun olur. O yıllarda mezuniyet sonrasında bir yıllık staj devresini tamamlamak zorunluluğu bulunmaktadır. Nihayet ilk mezunlar 1928 yılında stajlarını da bitirerek diplomalarını alır. Ancak bir başka zorluk daha bulunmaktadır: Sağlık Bakanlığı henüz kadın hekimleri istihdam etmemektedir. Yurt dışından diploma alanlar dahil ilk kadın hekimlerimiz, 1930 yılına kadar, tıp fakültesi hariç, sadece serbest çalışma olanağına sahiptirler. Dr. Fatma Memik davikliniğine,Dr.BedriyehanımındaGeneralProf.Dr.Kadri Raşit’in idaresinde bulunan çocuk kliniğine devamları tescil olundu.” Sağlık Bakanlığı görev veriyor SağlıkBakanlığıilkkez1930 yılında kadın hekim istihdam etmeyebaşlar.Buhekimler,Ankara, İstanbul, İzmir, Çorum, Bursa, Yozgat ve Malatya gibi illerde yeni kurulan doğum ve çocuk bakımevlerinde asistan hekim olarak görevlendirilir. Bunların bir kısmı atandıkları yerlerde uzmanlık diplomalarını da alır. Sağlık Bakanlığı, çocuk hastalıkları ve kadındoğum alanlarının dışında ihtisasyapmakisteyenleredeengel çıkarmaz.Nitekimaynıdönemde dahiliye, cerrahi, cildiye kliniklerinde ve verem sanatoryumlarında da kadın hekimler uzmanlık eğitimine başlamıştır. Ayrıca hükümet tabipliklerinde dekadınhekimlergörevlendirilmektedir. Ancak hükümet tabipliklerinde çalıştırılan kadın hekimler sadece il merkezlerindeçalıştırılmaktadır. İlk Türk kadın hekim Safiye Ali “Türkiye’deilkkadındoktor BayanSafiyeAli’dir.Tıptahsilini Almanya’da Würzburg ÜniversitesindeyapmışveBerlin’de devlet imtihanını başarmış olduktan sonra, 1922’de Türkiye’ye dönmüştür. Burada uzun zamanlar çocuk hastalıkları üzerine serbest doktor olarak çalışmıştır.ÇocukEsirgemeKurumu’nunveKızılay’ınmeccani Siyasette kadın hekimler “Türk kadın doktorları arasında siyasi hayata atılanlar da vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ilk olarak 1935’tegirenkadınmebuslararasındabirdedoktorbulunmaktaydı(Dr.FatmaMemik).Dahiliyemütehassısıolanbu doktorhanım,seçimbölgesiEdirnevilayetinamınaBüyük MilletMeclisindekivazifesiniifaettiğimüddetesasmesleğinideihmaletmemiştir.Haftanınmuayyensaatlerini,Kızılay ve Fıkraperver Cemiyeti gibi hayır derneklerinin meccani polikliniklerinde fakir hastalara bakmakla geçirerek halka bu yönden de faydalı olmuştur. (Kamile Şevki Mutlu, HekimlikMesleğindeTürkKadını)” Kamile Şevki Mutlu İlk Türk kadın patologu ve tıpprofesörüolanDr.KamileŞevkiMutlu,1906yılındadoğdu.İstanbulTıpFakültesinden mezun olduktan sonra, 1933 yılında patolojik anatomi ihtisasına başladı. Asistanlığı sırasında Prof. Dr. HamdiSuatAknartarafından Almanya’ya gönderildi. Berlin’de Profesör Rössle’nin yönetimindeki Patoloji Enstitüsündeçalıştı. Almanya’daihtisasını tamamladıktan sonra Türkiye’ye döndü. 1935’te Ankara Numune Hastanesi Patolojik Anatomi Şefliğine atandı. 1936 yılında Atina’da gerçekleştirilen patoloji kongresine katıldı. Kendisi bunu “garp memleketleri kongrelerinde görülen ilk Türk kadın doktorresmidelegesi”olarak ifadeeder.1952yılınakadar Ankara Numune Hastanesindekigörevinedevametti. Kamile Şevki Mutlu 1946 yılında aynı zamanda Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde deöğretimüyeliğinebaşladıve patoloji kürsüsünü kurdu. Emekli olduğu 1976 yılına kadarbugörevinedevametti. Atatürk’ün kabrinin Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’etaşınmasındanöncenaaşınıkontroletmeklegörevlendirilen ekibin arasında bulunanMutlu,1944yılındakurulanVeremleSavaşDerneği’nin 34kurucuüyesindenbirisidir. 1987 yılında hayata veda etmiştir. polikliniklerindefakirhastaçocuklarlameşgulolduğugibi,süt damlasınıntesisindeveyürütülmesindebüyükyardımlardabulunmuştur. Yayınladığı Küçük Çocuklar Muayenehanesi ve Süt Damlası” adlı kitabı ile de Türk analarına faydalar sağlamıştır. Alman mühtedisi ve meslektaşı olan eşi ile birlikte 1930’da Almanya’ya giderek Dortmund şehrinde yerleşmiş veoradadamuhitinçoksevilen bir doktoru olarak, 5 Temmuz 1952’defanihayatınagözlerini kapamıştır. (Kamile Şevki Mutlu, Hekimlik Mesleğinde TürkKadını)” 24 Spor Perspektif KBB uzmanı dalış sporuna gönül verirse... İSTANBUL - Acıbadem Sağlık Grubu Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanı Dr. Özmen Öztürk, iki yıldızlı bir dalgıç. İki yıldır dalış sporu ile ilgilenen, halen “kulak burun boğaz ve dalış sağlığı” adında bir kitap yazmaya başlayan Dr. Öztürk’le “kulaktan ve sudan” konuştuk. “Çok derinlerde vücudunuzdaki nitrojenin artması aşırı bir keyif hali, karar vermede zorlanma yani alkollü araba kullanma gibi bir durum yaratıyor. Bu yüzden dalıcı 40 metreye indirilir ve orada bir hesap yapması istenir. Çok basit bir işlemi bile o derinlikte yapamazsınız. Doğru kararlar veremediğiniz için de çok tecrübeli değilseniz tehlikeli olabilir bu durum.” Dr. Özmen Öztürk: Dalmayı sevmek, suyu sevmekle başlar! MT:Dalmayaolanilginizne zamanvenasılbaşladı? ÇocukkenKeşan’dakuzenleriminyazlıkevlerivardı.Sabah kayıkla çıkar, akşama kadar balık tutar, denizde vakit geçirirdik.Denizsevgimodönemde başlamıştı.Çünküdalmayısevmek için öncelikle denizi sevmek gerekir. Daha sonraları mavi yolculuğa çıktığımızda amatör dalış denemelerim sırasında tüpsüz 25 metreye kadar inebildiğimi farkettim ve 2 yıl önceCaddebostanBalıkAdamlar Kulübü’ne giden bir arka- daşımınbenidegötürmesisayesinde dalmaya ilk adımımı attım.2yıldırdafırsatbuldukçadalıyorum. MT:Mesleğinizdoktorluktan dalmayayeterikadarzaman bulabiliyormusunuz? Aslında dalışla benim branşım çok uyumlu. Kulak Burun Boğaz doktoru olmam dalışesnasındadaçokfaydalı oluyor.Çünküoradabirsıkıntı olursa giderebiliyorum. Zaman olarak ise doktorluk engeldeğilamaözelbirhasta- Balık görmek için dalanlar, çabuk bırakıyor MT:Nedirinsanlarıdalmayaiten?Sualtınıbirazanlatır mısınız? Pek çok kişi suyun altında bir lunapark varmış hissiyle dalar. “Dalacağız ve değişik balıklar göreceğiz” diye düşünürler.Bufelsefeiledalaninsanlarındalışserüveniçokkısa sürüyor.ÇünküözellikleTürkiyekarasularındasualtındahiçbir şeyin kalmadığını söyleyebilirim. Suyun altı da üstü gibi bitirilmiş durumda. Bazen dalıp da hiç balık görmediğimiz zamanlar bile oluyor. Beni sualtında en çok etkileyen şey, suyunaltındakaradaykenyapmayıgözealamayacağımşeyleriyapabiliyorum.Örneğinkaradaykenhiçbirşekildebilmediğimbirmağarayagiripbakamam.Amasuyunaltındaöylebir bütünlükhissivarkisankihiçbirzarargelmeyecekgibimağaralaragiriyoruz.Aslındabubazıdalıcılariçintehlikeliolabiliyor. Çünkü derinlere indikçe hissettiğiniz aşırı mutluluk hissitehlikelikararlarvermenizenedenolabiliyor. nede çalışmak çok engel. Örneğin hafta sonu dalışa gideceğim zaman tüm arkadaşlarım Cuma gününden çıkabiliyorlar ama biz hafta sonu da çalıştığımız için ancak Pazar günügidebiliyorum. MT:Dalışpahalıbirhobi mi?Maliyetlerinasıl? Dalmak için bir donanıma sahip olmak gerekmiyor. Maske,şınorkelvepaletgibi kişisel eşyalar dışında elbise, tüp ve regülatör dediğimiz tüptenağzımızahavayıveren borulu sistemi her gittiğiniz yerden kiralayabilirsiniz.. Bunundışındaekmaliyetdiyebileceğimiz kurs ücretleri var. Bunlar da üç haftalık 400 YTL civarında. Ama bunun içinde dört havuz eğitimi, iki defa Saroz körfezi’nde dalış ve kitaplar da dahil olduğu için çok da pahalıbirhobidiyemeyeceğim. MT:Dalışıöğrenmek isteyenlerenelertavsiye edersiniz?Nasılbirbaşlangıç yapsınlar? Dalmak istiyorlarsa önceliklediscoverydalışlarakatılmalarını öneririm. Eğitmen eşliğinde4-5metreinipkeyif alıp almadıklarını anlayabilirler.Amabunuhobiolarak sürdüreceklerse mutlaka iyi birmerkezdeeğitimalmalarınıöneririm. MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008