Nuss tekniğinde yüksek maliyet engelini aştık

advertisement
Sağlık mensuplarına özel gazetedir.
www.medical-tribune.com.tr
TÜRKİYE
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Pediatri Kongresi
Obezite bulaşıcı mı?
KBB ve spor
Europaediatrics, ilk kez İstan-
Yakın arkadaş grubu obezse,
Hekim gözüyle sualtı sporunu
bul’datoplandı.TPKBaşkanıProf.
obez olma olasılığı %57 artıyor.
anlatanDr.ÖzmenÖztürk:“Balık
Dr. Çokuğraş, “Bir oyla
Obezlerde,hipertansiyonsık-
görmek için dalanlar bu
Moskova’yıeledik”dedi.
7
lığı2.4-11katdahafazla.
12
sporuçabukbırakıyor.”
24
Prof. Dr. Mustafa Yüksel:
İlaçtan sonra
kozmetikte
İSTANBUL - Eczacıbaşı Holding’den yapılan
açıklamada, 9 bin metrekarealanüzerinekurulan
veyıllık20bintonüretim
kapasitesine sahip olan
yeni fabrikada, Maratem
endüstriyeltemizlikürünleri,SelinveEgosmarkalı ürünler ile diğer kişisel
bakim ürünlerinin iç ve
dış pazara yönelik üretimininyanısırafasonüretim de gerçekleştirileceği
bildirildi. Açıklamada,
Türkiye’nin ürün geliştirmeveAr-Geamaçlıkapsamlı laboratuar ve ekipmanlarınasahipolanfabrikanın ayni zamanda
çevre dostu olduğu, üretimde güneş enerjisinden
faydalanıldığıveişlemden
geçirilenyağmursuyunun
kullanıldığıbelirtildi.
Nuss tekniğinde yüksek
maliyet engelini aştık
İSTANBUL – Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs
Cerrahisi Kliniği 3 yıldır göğüs
çöküklüğü(kunduracıgöğsü-Pectusexcavatum)vegöğüsçıkıklığı
(güvercin göğsü-pigeon chest)
hastalarında yeni bir uygulama
olanMinimalİnvazivNussameliyatını 45 hastada başarıyla uygulamakta. MÜ Tıp Fakültesi
Göğüs Cerrahisi AD Başkanı
Prof. Dr. Mustafa Yüksel ve
DokuzEylülÜniversitesiTıpFakültesi Göğüs Cerrahisi Klini-
ği’nden Yard. Doç. Dr. Ahmet
Önen, bu hastalarda kullanılan
yurtdışı kaynaklı çelik barın ArGe çalışmasını yaparak İzmir’de
faaliyet gösteren bir firmayayerliimalatınıdörttebirfiyatınayaptırdılar.
15
Prof. Dr. Donald Nuss, Tekniğini kabul ettirebilmek için 10 yıl beklemişti.
Kanser kök hücresi kavramı doğdu
Üzüm çekirdeği...
Her kanser türüne
ayrı tedavi gerekecek!
Kemoterapi tahribatını
gidermeye yetecek mi?
İSTANBUL – “Bundan 5 yıl öncesine
kadartümöralkitledekihücrelerinhepsininaynıözellikleresahipolduğunusanıyorduk. Yani herhangi bir kanser
hücresinin diğer kanserli hücreleriyle
aynı özelliği taşıdığını sanıyorduk.
Ancakişinböyleolmadığıanlaşıldı.Kitlede, azınlıktaki bir grup hücrenin çoğalmadan sorumlu olduğu ve
büyük çoğunluğun bu özelliğe
sahipolmadığıortayaçıktı.”
3
KAYSERİ – Erciyes Üniversitesi
Tıp Fakültesi Biyokimya AD ÖğretimGörevlisiDr.AysunÇetin,buyıl
aynı üniversitenin Gevher Nesibe
AraştırmaTeşvikÖdülü’nüalançalışmasıhakkındabilgiverdi.Bugüne
kadar yapılan çalışmalarda özellikle
kalphastalıklarınınengellenmesinde
üzüm çekirdeğinin olumlu
etkileri olduğu yönündeki
iddialarıhatırlattı.
14
2
Sempozyum
Tıp
İçindekiler
Tıp1
Kök hücre çalışmalarına
getirilen kısıtlamada din ve
inançların etkisi var mı?
Kongrede yasal kısıtlamalar
eleştirildi . . . . . . . . . . . . . . . . 4
Tıbbın geleceğine
kök hücreler ve gen
tedavisi mi yön verecek?
Trabzon’dan tıbbi teknoloji
hamlesi: ATİ Teknoloji . . . . . 5
Yaşlı kemikler daha kolay
kırılır
İleri yaştaki insanlarda
osteoporoz tedavisi
gereklidir . . . . . . . . . . . . . . . 6
TPK Başkanı Prof. Dr.
Haluk Çokuğraş:
İstanbul bir oy farkla
Europaediatrics 2008’i aldı. . . 7
Yeni nesil pnömokok aşısı
geliyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8
Türk pediatrisinin önündeki
başlıca mesele:
Çocuk ölümleri . . . . . . . . . . . 9
Dünyada 5 kişiden birini
oluşturuyorlar…
Ergenlerin özgün sağlık
gereksinimleri var . . . . . . . . 10
Gizli şeker kalp hastalığında
hayati önem taşıyor . . . . . . . 11
Yüzyılın bulaşıcı hastalığı:
Obezite . . . . . . . . . . . . . . . . 12
Kreatinin klirensi formülü ve
mikroalbüminüri testlerinin
önemi . . . . . . . . . . . . . . . . . 13
Histamin intoleransı olan
hastalara uyarı:
Çilek, kırmızı şarap ve
çikolatadan uzak durun! . . . 16
Perspektif17
“Yazarı, danışmanı,
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
67 ülkeden 350 aşı uzmanı İstanbul’da buluştu
Rotavirüste hedef
evrensel aşılama programı
İSTANBUL - Dünyanın
önde gelen aşı ve immünoloji
uzmanlarıDünyaSağlıkÖrgütü (DSÖ) tarafından desteklenen8.UluslararasıRotavirüsü
Sempozyumu için İstanbul’da
buluştu. Rotavirüse karşı kapsamlı mücadele yapılması çağrısında bulunan uzmanlar, her
yıl yarım milyon çocuğun hayatını kaybetmesine yol açan
rotavirüse karşı ülkelerin bir
an önce harekete geçmesi çağrısındabulundular.
67 ülkeden 350 sağlık uzmanı ve bilim adamı 8. Uluslararası Rotavirüsü Sempozyumu’nda, rotavirüsüne ilişkingüncelbilgileripaylaşmak
içinİstanbul’dabuluştu.Rotavirüsühakkındayapılanaraştırmaların yanı sıra hastalığa
karşı etkin aşıların da konu
edildiği toplantıda, aşının
rutin aşılama takvimine dahil
edilmesiiçingerekliçalışmalar
değerlendirildi.Rotavirüsünedeniyle ölümlerin, genellikle
yeterlitıbbidesteksağlanamayan ülkelerde görüldüğüne
dikkatçekentoplantıda,gelişmiş ülkelerde ise virüsün şiddetliishalevehastaneyatışlarınayolaçtığınabelirtildi.
Rotavirüsü aşısı hedefine
ulaşabilir
Rotavirüse karşı aşılama çalışmalarının yaygınlaşmasıyla
önemlibirbaşarısağlanabileceğini söyleyen DSÖ yöneticisi
Prof. Dr. Christiana Toscano,
“Birçokzorluğarağmen67ülkedenbirçokuzmanvehekimin
katıldığı bu sempozyum milyonlarcaçocuğunhayatınıkurtarmak için çok önemli bir fırsattır. Rotavirüsüne karşı etkili
aşılarınüretilmesiveetkinkullanıma geçilmesiyle DSÖ’nün
belirlediği ‘Milenyum Gelişim
Hedeflerine ulaşılabilir ve beş
yaşaltıçocukölümlerininazaltılmasında ciddi atılımlar yapılabilir”dedi.
Sempozyumda bütün ülke
temsilcilerinin kendi sürvelans
çalışmalarının sonuçlarını açıkladıklarınıdilegetirenProf.Dr.
Quadros,“Aşılartoplumsağlığınıkorumakiçininsanlığınsahip
olduğu en etkili silahtır. Bu nedenle hükümetler aşı politikalarını geleceği düşünerek belirlemelidir. Aşı maliyetinden kaçan
birçokhükümetbedeliniçoğunlukla daha yüksek bir maliyetle
ödemek zorunda kalıyor. Bu
sempozyumdabiziençoksevindirenşeyrotavirüsleilgiliAfrika
veAsyaverilerininaşınınetkinliğini destekliyor olduğunu görmemizdir.”diyekonuştu.
Rotavirüs her yıl yarım
milyon çocuğun
ölümüne neden oluyor.
Bunların %50’si Afrika
ve Asya ülkeleri olan
Hindistan, Nijerya,
Kongo, Etiyopya, Çin ve
Pakistan’da görülüyor.
Rotavirüsü nedeniyle her
sene ortalama 2 milyon
kişi hastaneye
kaldırılıyor. Hastaneye
ishal nedeniyle yatırılan
5 yaşın altındaki
çocukların %35 ile
%60’ı rotavirüs taşıyor.
Epidemoloji uzmanı
Prof. Dr. Ciro de
Quadros
“Bilimsel veriler rotavirüs aşısının
maliyet etkin olduğunu gösteriyor”
Sempozyumun
önemli
isimlerinden biri olan Sabin
Aşı Enstitüsü yöneticilerinden, epidemiyoloji uzmanı
Prof. Dr. Ciro de Quadros,
rotavirüsle ilgili Medical Tribune’ünsorularınıyanıtladı.
Dünyagenelindeçocukların
büyük bölümünün üç yaşına
gelenekadarrotavirüsütarafından enfekte olduğunu,
ancakölümlerin%90’ınınaz
gelişmiş ülkelerde meydana
geldiğini söyleyen Prof. Dr.
Quadros, “Rotavirüs nedeniylehersaat60çocukhayatını yitiriyor. Rotavirüse karşı
kullanımda olan iki rotavirüs
aşısı bulunuyor. Dolayısıyla,
önümüzdekisorunaşıgeliştirmek değil var olan aşıların
uygun fiyatlarla ülkelerin aşı
programına dahil edilmesini
sağlamaktır. İstanbul’da yaptığımızsempozyumbuaçıdan
hayatiönemesahipbirtoplantı oldu. Oturumlarda en çok
tartıştığımız konulardan biride,eldeettiğimizverilerışığındabuaşılarıhükümetlerinaşılama programlarına nasıl koyacağımızoldu”diyekonuştu.
Onlarca kat fiyat farkı
Hükümetler için bir aşının
programa alınıp alınmamasında maliyetin doğal olarak
çokönemlibirsorunolduğu-
MEDİ KATÜR
nu söyleyen Prof. Dr. Quadros, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak maliyet hesaplanırkenhastalığınyarattığızararı
gözönünealmakgerekir.Rotavirüs her yıl yarım milyon
çocuğun ölümüne ve milyonlarcasının hastaneye yatmasınanedenoluyor.Tedavimaliyetlerini değerlendiren uzmanlarbuaşılarınartıkmaliyet yarar limitini geçtiğinde
hemfikir.Ayrıcaaşılarınfiyatını hükümetlerin pazarlık
gücü de etkiliyor. Bu aşıların
Batıülkelerindekifiyatıilegelişmekte olan ülkelerdeki fiyatı arasında onlarca kat
farkıbulunuyor.”
Doç. Dr. Gülşah Bademci
bademci70@yahoo.com
editörü aynı kişi olan
dergiler vardı” . . . . . . . . . . 17
Muayenehanesi olana
daha az ek ödeme yasal! . . . 18
“Hekim-hemşire ilişkisi
iyiyse, onkoloji tedavisi de
Çizerimiz Doç. Dr. Gülşah Bademci, annesinin ani ve
ciddi rahatsızlığı nedeniyle çizgilerine bir süre ara verdi.
Geçmiş olsun dileklerimizle bir an önce sağlık haberlerini bekliyoruz.
iyi demektir” . . . . . . . . . . . . 19
İmtiyazSahibi:MedicalTribuneYayıncılıkLtd.Şti.adınaHuriyeTibetG
GenelDirektör:HuriyeTibet GenelYayın
Hızlı atan kalp yoruluyorsa…
Yönetmeni(Sorumlu):FüsunİkikardeşMedikalYayınYönetmeni:Dr.RıfatYücel MedikalEditör:Dr.AlpAker
İvabridin ve nabız atışına
HaberEditörü:HüseyinKandemir,ZuhalDemirarslanÇizer:İshakÖztürk,GülşahBademciSatışKoordinatörü:
etkisi sınanıyor . . . . . . . . . . 20
Türk hekimliğinin
öncü kadınları . . . . . . . . . . . 22
GönülMorgül ReklamMüdürü:SerkanErdoğan Dağıtım/Abone:ArzuÇakar Sayfatasarım:MelihYıldırımAdres:
RumeliCad.No:84/12Osmanbey34360İstanbul Tel:(0212)2319990(pbx)(0212)2314687 Faks:(0212)
2310880 e-posta: info@medical-tribune.com.trBaskı:PromatBasımYayınSan.veTic.AŞ.Esenyurt-İstanbul
Tel:(0212)6906363ISSN1307-2269Süreliyayın•20sayı/yıl
Onkoloji
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Tıp
Kanser kök hücre kavramı doğdu
Her kanser türüne
ayrı tedavi gerekiyor
İSTANBUL - Gen tedavisinin 20 yıllık geçmişine rağmen kanserde beklentileri karşılayamadığını söyleyen Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Hakan Akbulut, kanser kök hücresinin keşfiyle birlikte tedavi konseptlerinde önemli gelişmeler yaşandığını ifade etti. Kanser kök hücresi konusunda Türkiye’de de önemli çalışmalar
yapıldığını dile getiren Prof. Dr. Akbulut Medical Tribune’e kanser kök hücre çalışmalarının
geleceğini değerlendirdi.
Yaklaşık7yıldırgentedavisivekanserkökhücresikonusundaçalışıyoruz.Sonbirkaçyıldırdakanserkökhücresikonusundayenigentedavileri üzerine yoğunlaşmış
durumundayım. Fakültede
kurduğumuz laboratuvarımızdaçalışıyoruz.Şuankiçalışmalarımız deneysel düzeyde. Kanserde gen tedavisi
yaklaşık 20 yıldır üzerinde
çalışılanbirkonu.1980’lerde
çok büyük umutlarla konu
gündemegeldi,ancak20yılın
ardından henüz elimizde gen
tedavisiyle ilgili kesin bir
çözümreçetesibulunmuyor.
Son 5 yıldır geliştirilen gen
tedavi yöntemleri çok daha
etkili olacak gibi görünüyor.
Kanserde gen tedavisi esas
olarak kanserin gelişmesi
aşamasında ortaya çıkan
genetik bozuklukların
düzeltilmesi ya da genleri
kullanarak kanser hücresinin
yok edilmesi amacına
yöneliktir.
Gen tedavisi ajanlarında
henüz sonuç yok
Bunakarşılıkkliniköncesineyönelikçokbaşarılıaraştırmalar yapılıyor. Fakat henüz,
ilaca ya da tedavi yöntemine
dönüşmüş bir çözüm yok.
Bununçeşitlinedenlerivar.Şu
anakadargeliştirilengentedavisi ajanları kemoterapiyi kriter olarak alırsak, yeterince
başarılıdeğil.Bunedenleçalışmalar yeni hedeflere yöneldi,
dahabüyükbaşarılargetirebilecek yeni hedefler saptandı.
Ancak kanser etkeni olarak
karşımıza çıkan bazı virüslere
yönelik aşı çalışmaları da gen
tedavisinin uğraşı alanında
bulunuyor. Bunlar koruyucu
hekimlikteişeyarıyor.
Yakın dönem beklentimiz
genetikyöntemlerlegeliştirilen
kanser aşılarına odaklandı.
Yanitümörhücrelerindebulunan, ama normal hücrelerde
bulunmayan bazı proteinler
söz konusu. Kanser gelişirken
200civarındagenetikdeğişiklikortayaçıkıyor.Herdeğişim
de birtakım proteinlerin ortayaçıkmasınanedenoluyor.Bu
proteinlerimmunsistemigüçlendirerek tümörlerle daha iyi
mücadele edilmesini sağlıyor.
Bukonudaciddibaşarılarsöz
konusu. Gen tedavilerinin
yaklaşık%30’ubualandayapılıyor ve klinik araştırmalar
yoğunlaşarak sürüyor. Bu yıl
aşıtedavisineyönelikçokmerkezli bir çalışma başlayacak.
Önümüzdeki 5 yıl içinde aşı
tedavisiileilgiliyeniilaçlarpiyasadagörülmeyebaşlanacak.
Kanser kök hücresi
Kanser kök hücresi yeni ve
önemlibirkavram;5yılöncesine kadar tümöral kitledeki
hücrelerin hepsinin aynı özelliklere sahip olduğunu sanıyorduk.Yaniherhangikanserli bir hücrenin diğer kanserli
hücrelerle aynı özelliği taşıdığını sanıyorduk. Ancak kitle
içerisinde azınlıktaki bir grup
hücrenin çoğalma işleminden
sorumlu olduğu ve büyük çoğunluğunbuözelliğesahipolmadığı ortaya çıktı. Kanser
hücrelerininbaşkabirdokuya
aktarıldığının%90’ınınçoğalmadığı görüldü. Bu buluşla
birlikte ortaya kanser kök
hücresikavramıçıktı.Araştırmalar kanser kök hücresi dışındaki hücrelerin karsinogenezisyadamortaliteaçısından
önemli olmadığını gösterdi.
Bugünekadaruygulanantedavilerin temelde kök hücrelere
karşıyeterinceetkiliolmadığını gördük. Bu çok önemli bir
keşif olmasına rağmen bu
alandaki bilgi birikimimiz
henüz yeterli değil. Şimdilik
buhücreleritanımaaşamasındayız.Bualandaeldeedilecek
bilgiler kanserin tedavisinde
Araştırmalar bir milyar
kanserli hücreden sadece
birkaç bininin çoğalma
işinden sorumlu olduğunu
gösteriyor. Bu tedavide
devrim niteliğinde değişimler
yaratacaktır.
çığır açacak öneme sahip.
Önümüzdeki dönemde çok
önemli gelişmeler bekliyoruz.
Öncelikle bütün kanser gruplarında bu hücrelerin tespiti
gerekiyor. Kanser kök hücrelerininmemeveakciğerkanserindeki özellikleri farklılıklar
gösteriyor. Dolayısıyla her
kansertürüneyönelikayrıçalışmagerekiyor.Araştırmalarla her bir kanser grubundaki
kök hücreler belirlenmeye ve
özelliklerianalizedilmeyeçalışılacak.
Devamısayfa6’da
Ankara Üniversitesi
Tıp Fakültesi
Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı
Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Hakan Akbulut.
“Kanser kök hücresi
yeni ve önemli bir
kavram; bundan 5 yıl
öncesine kadar tümöral
kitledeki hücrelerin
hepsinin
aynı özelliklere
sahip olduğunu
sanıyorduk.”
3
4
KökHücre
Tıp
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Kök hücre çalışmalarına getirilen kısıtlamada din ve inançların etkisi var mı?
Kongrede yasal kısıtlamalar eleştirildi
İSTANBUL - İstanbul Üniversitesi, Kök Hücre ve Gen Tedavisi Derneği ve İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesindeki Kök Hücre Araştırma ve Uygulama Merkezi Onkim’in katkılarıyla düzenlenen 3. Klinik Pratikte Kök Hücre ve Gen Tedavi Kongresi, Harbiye Askeri Müze ve Kültür
Sitesi’nde düzenlendi. 300’ün üzerinde katılımcının izlediği kongrede 10’u yurtdışından olmak
üzere 70 bilim adamı sunum yaptı.
Değişik branşlardan bilim
adamlarını bir araya getiren
kongrede nano teknolojilerdengentedavisine,eğitimden
hukuksal ve etik konulara
kadar pek çok temel konu
tartışıldı. Kongrede, İstanbul
Üniversitesi araştırmacıları
tarafından yapılan ilk kopya
koyunolanOyalı’nınkopyalama süreci hakkında güncel
bilgilerdeverildi.Kongresüresinceöneçıkankonulardan
biridebiyoteknolojivedoku
mühendisliği alanındaki gelişmeler oldu. Diğer yandan
gen tedavisinde güncel
durum ve Türkiye’deki gen
tedavisi araştırmalarından
eldeedilenverilerdekatılımcılarla paylaşıldı. Bu arada
hedefeyönelikkansertedavisi,kordonkanıtoplanmasında güncel durum, kordon
kanıkökhücrelerivebankacılığı konusunda Türkiye’deki ve dünyadaki durum değerlendirildi.Kongresüresince Onkim’de, 150 katılımcıyatemelaraştırmateknikleri,
kök hücreler ve pankreas
adacıkhücreleriileilgiliolarakkurslarverildi.
“Sağlık Bakanlığı, 2005
yılında aldığı bir kararla
embriyonik kök hücre
araştırmalarını sınırlandırdı.
Türkiye’de 2004 yılından
önce kordon kanı
konusunda bir kaos vardı ve
bu konuda ciddi sömürü
yaşanıyordu. Ancak bu tür
sorunlar, bilimsel çalışmaları
sekteye uğratmadan
çözülmelidir”
“Yasaklarda dinsel ve
geleneksel boyut daha fazla
dikkate alındı”
Sağlık Bakanlığı’nın radikal bir kararla kök hücre
araştırmalarını sınırladığını
hatırlatan Prof. Dr. Attar,
“Özellikle embriyonik kök
hücre araştırmaları sekteye
uğradı. Çıkan dedikodulardan sonra bakanlık kök
hücre tedavileri konusunda
çok radikal önlemler aldı.
Türkiye’de embriyonik kök
hücre çalışmaları çok iyi giderken birdenbire durduruldu. Bu karar sadece etik ne-
denlerden dolayı alınmadı;
dinle, geleneklerle, inançlarla
ilgili olan boyutu daha çok
dikkate alındı, önemsendi”dedi.
“Tabii ki halkın inancı,
sağduyusu göz önüne
alınacak, ama bilimsel
çalışmaların da bu kadar ani
bir şekilde kısıtlanmasını
istemiyoruz. Türkiye, kök
hücre konularında ciddi bir
potansiyele sahip ve önemli
çalışmaların yürütüldüğü
noktalara geldi. Bu alanda
çok iyi bir altyapımız ve
yetişmiş insan
gücümüz var.”
Dünyada çalışmalar
artarken...
Toplantıda kök hücre alanındaki çalışmalara getirilen
kısıtlamaları eleştiren Onkim
Genel Müdürü Uzm. Dr.
Aysel Yurtsever, “Türkiye’de
kökhücreveembriyonikkök
hücre çalışmalarında bir kısıtlama var. Ancak somatik,
öncül hücrelerde, kordon
kanıhücrelerindehiçbirkısıtlama yok. Dünyada multidisipliner çalışmaların arttığı
birdönemdebualanlardakısıtlamalar sorun yaratıyor.
Dokumühendisliğiçalışmaları önemli bir gelişme gösteriyorvetümdünyadabualandaartıkaltgruplaroluşuyor.
Kıkırdak doku mühendisliği,
damar doku mühendisliği,
deri doku mühendisliği gibi
neredeysetıptanekadaralan
varsa, bu alanlardaki klinik
ihtisaslaraekveeşdüşenmühendislikalanlarıartıkkarşımızaçıkıyor.Bualandayürütülenbaşdöndürücüçalışmaları yakından takip etmemiz
gerekiyor”dedi.
Doku mühendisliği ve
nanoteknoloji
İTÜ Moleküler Biyoloji ve
GenetikBölümBaşkanıProf.
Dr.CandanTamerler,“Bunlarınasılkesiştirebilirizsorusu dünyada sıkça soruluyor.
Bu soruyu sorup, doğru cevaplara odaklanan gruplar,
bualandayaratılabilecekteknolojilerindesahibiolmayolundailerliyorlar.Dolayısıyla
bizülkemizde,kökhücreala-
nında çok değerli çalışmalar
yapılmaya
başlanmışken
bunu nanoteknoloji ve doku
mühendisliğiaçılımlarıylabir
araya getirmeliyiz. Dünyada
yeni oluşan medikal uygulamalarda söz sahibi olabilmemiz için ülkemizde bu alanlardaki çalışmaların desteklenmesi gerekiyor” diye konuştu.
Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi’nde düzenlenen 3. Klinik Pratikte Kök Hücre ve
Gen Tedavi Kongresi’nde kök hücre çalışmalarına getirilen kısıtlamalar eleştirildi.
Yasa revize edilmeli
Türkiye kök hücre
çalışmalarında
söz sahibi olabilir
İSTANBUL - Türkiye’nin
kökhücrekonusundaçokiyi
bir birikime sahip olduğunu
söyleyenİÜİstanbulTıpFakültesiKadınHastalıklarıve
DoğumAnabilimDalıÖğretim Üyesi Prof. Dr. Erkut
Attar,“Gerekliözengösterilirse Türkiye, kök hücre çalışmalarında dünya çapında
sözsöyleyenbirnoktayaulaşır.Kökhücreçalışmalarıinsanlığın geleceğini etkileyecek.Dolayısıylayasalarınzamanaveülkeninkoşullarına
uygunolarakgözdengeçirilmesi gerektiğine inanıyorum”dedi.
Tedaviler biyolojik ağırlıklı
olacak
Son yasal düzenlemelerdensonrakökhücrearaştırmalarıyla ilgili sorunlar yaşandığını söyleyen Prof. Dr.
Attar,“SağlıkBakanlığı,kök
hücre çalışmalarını radikal
birkararlakısıtladı.Yeniyasadan özellikle embriyonik
kökhücrearaştırmalarıkötü
etkilendi. Türkiye’de embriyonik kök hücre çalışmaları
çok iyi giderken birdenbire
durduruldu. Bunda birçok
faktörün rolü var. Ancak
Türkiye, gerek hücre tedavileri,gereksedebiyoteknoloji
konusunda oldukça iyi noktada.Bualanlardaaraştırma
ve uygulama yapabilen bir
ülke konumuna geldik. Bu
çalışmalara etik ve bilimsel
çerçeve içerisinde devam etmeliyiz. Dolayısıyla yasalarınzamanaveülkeninkoşullarına göre yeniden gözden
geçirilmesi gerekir” diye konuştu.
Prof. Dr. Atar, insandan
elde edilen embriyonik kök
hücrelerinin özellikle ilaçların toksisitesini test etmede
vefarmakolojikbazımaddelerindenenmesindesonderece önemli olduğunu dile getirdi. Sağlık Bakanlığı’nın
embriyonik kök hücresine
dokunmaya hiçbir şekilde
“Artık klasik yöntemler bazı
sorunların tedavisinde
yetersiz kalıyor. Biz 5-10 yıl
sonra bütün tedavileri
unutacağız. Tedaviler
biyolojik ağırlıklı olacak.
Kanser tedavisi tamamen
laboratuvar ağırlıklı olmaya
başlayacak, hatta
bireyselleşecek. Tıp bir süre
sonra şekil değiştirecek ve
biz de bu gelişmelerin
gerisinde kalmamalıyız.
Dolayısıyla bu tip çalışmaları
kısıtlarken veya bunların etik
kurullarını oluştururken, bu
kurulların homojen olarak
oluşturulması, sağlıklı
düşünerek karar verilmesi ve
acele edilmemesi gerekir. O
dönem belki bu sınırlama
doğruydu, ama bundan
sonraki dönemler için
yasaların gözden geçirilmesi
gerekiyor.”
Prof. Dr. Erkut Attar, “Sağlık Bakanlığı,
kök hücre çalışmalarını radikal bir
kararla kısıtladı. Yasadan, özellikle
embriyonik kök hücre araştırmaları
kötü etkilendi.”
izin vermediğini ifade eden
Prof. Dr. Attar, “Türkiye
esasında gerek hücre tedavileri, gerekse biyoteknoloji
konusunda oldukça iyi noktada.Özellikletüpbebekkonusundaülkemiz,yayınüreten beşinci ülke durumuna
yükseldi.Eskidenbizyurtdışınahastagönderirdik.Şimdi
tüp bebek alanında bize İngiltere’den, İtalya’dan, Almanya’dan hasta geliyor.
Kliniklerimizde başarı oranlarımızçokyüksek”dedi.
Yasaklar sömürüyü
engelleyemedi
Kökhücreçalışmalarıkonusunda sağlıklı tartışılmadan acele karar verildiğine
inandığını dile getiren Prof.
Dr. Attar, şu bilgileri verdi:
“Etikilkelerinvedüzenlemelerinolduğuortamdabuçalışmalar sakıncalı değil. Dolayısıyla bunun ortasını bulmaklazım.Bukonularıakademik ortamda tartışıp öyle
değerlendirmemiz gerekir.
Diğer yandan embriyonik
hücrearaştırmalarınasınırlama getirilmesine rağmen,
kökhücretedavisikonusundaki sömürü sürüyor. Eski
Doğu bloğu ülkelerinden
gelen bazı kimseler yüksek
paralar karşısında hastaları
sömürüyorlar.
Devamısayfa5’te
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
KökHücre
Tıp
5
Tıbbın geleceğine kök hücreler ve gen tedavisi mi yön verecek?
Trabzon’dan tıbbi teknoloji hamlesi:
ATİ Teknoloji
TRABZON - Trabzon’da kurulan ATİ Teknoloji kök hücrelerden kanser aşılarına, organ mühendisliğinden immünoterapi programlarına kadar birçok alanda çalışmalarını sürdürüyor. Anonim
şirket statüsündeki 53 ortaklı kuruluş, KASİYAD’da (Karadeniz Sanayici, İş Adamı-İlim Adamı
ve Yöneticiler Derneği) yer alan iş adamları, yönetici ve bilim insanları tarafından 2003’de kuruldu. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD Başkanı Prof. Dr.
Serdar Bedii Omay, merkezin çalışmalarını Medical Tribune’e anlattı.
MT:MerkezinizenedenATİ
adınıseçtiniz?Çalışmalarınız
hakkındabilgiverebilirmisiniz?
ATİ gelecek anlamındadır.
Tıbbın geleceğine kök hücre
ve tümör aşıları yön vereceğindenbuismiseçtik.Buşirket, ülkemizin kök hücre ve
gen teknolojilerinin kullanıldığı biyoteknoloji alanında
kalkınması ve gelişmesine
katkı için yapılandırıldı. Kuruluşumuzun bilimsel kurulunda benimle beraber Prof.
Dr.ErcümentOvalı,Prof.Dr.
Murat Ertürk ve Prof. Dr.
ErdalKaraözbulunmaktadır.
Uluslararası standartlarda
hücrekökenliürünleriüreten,
araştırma-geliştirme çalışmaları yapan ve bilgi üreten bir
kurumolarakçalışıyoruz.
MT:Hangihücreleriüretiyorsunuz?ATİ’yebirçeşit
“banka”diyebilirmiyiz?
Elbette ATİ bir banka,
ancakmerkezbankasıdemek
daha doğru olacaktır. Kord
kanı, kök hücre ve sperm
bankacılığı,nakilamaçlıkök
hücre işlemleri, organ mühendisliğivemezenkimalkök
hücre üretimi, dendritik
hücre,tümöraşısıüretimi,T
ve NK hücreleri ile immünoterapi programları üzerinde
çalışmalar yapıyoruz. Bu
aradaTürkiye’ninbirçokşehrinedehizmetgötürmekteyiz.
Çalışma yapan üniversitelere
hücre bazında destek veriyoruz. Kuruluşumuzdaki bütün
üretimvehizmetlerGMPkoşullarındayapılmaktadır.
GMP koşulları ne demek?
GMP,ISO9002komponentleriniiçerenvetıbbiürünlere
özgüilavegereksinimlerindekarşılandığı,dahaçoközelbirkaliteyönetim sistemi. İngilizce açılımı
“GoodManufacturingPractice”dir.
GMP, 5 temel prensip üzerine kurulmuştur. Bunlar; üretimi yapılacakişlerinayrıntılarınakararverilmesi,yapılacakherşeyinyazılması,
yazılan her şeyin yapılması, yapılanlarınkanıtlanması,hatalarındüzeltilmesivekaliteninartırılmasıdır.
Uygulamalarımızda bu kriterler Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp
doğrultusunda sürekli denetlen- Fakültesi İç Hastalıkları AD
mekteyiz. Şu anda bu teknoloji sa- Başkanı Prof. Dr.
decebizdebulunmaktadır.
Serdar Bedii Omay
MT:Kordonkanıbankacılığı
konusundanelersöyleyebilirsiniz?
Kordon kanı bankalarında
kanlar iki amaç için saklanmaktadır. Birinci amaç vericininileridekemikiliğinakligerektirecek bir hastalığa yakalanması durumunda kendine
ait sağlıklı kök hücrelerinin
kullanılaraktedaviedilebilmesidir. Kişinin kendi hücre ve
dokuları ile uyum sorunu olmayacağından bu oldukça
önemli bir avantajdır. İkinci
amaçisesaklanankanınsahibi
izin verdiği takdirde başka
hastaların tedavilerinde kullanılabilmesidir. Bu da kordon
kanı bankacılığının prestij ve
toplumsal hizmet boyutunu
ortayaçıkarmaktadır.
MT:Gentedavisindehangi
noktadayız?
Hızlı bir ilerleme kaydeden
gen mühendisliği ve gen tedavisindedekökhücrelerdenyararlanılmayabaşlandı.Gentedavisinde hedef, hasta hücredeki veya organdaki bozukluğu hücrenin genetik yapısını
değiştirerek
düzeltmektir.
Bozukolangeninyerinialacak
normalgenin,hücrelerebirşekilde ulaştırılması gerekiyor.
Bunun çeşitli yolları mevcut.
Bunlardan ilki, gerekli gen
veya genleri virüsler içerisine
yerleştirerekvücudavermektir.
Birçokvirüshücreiçerisinegirdikten sonra genetik şifresini
hücrenin genetik şifresine entegre ederek etkisini gösterir.
Virüslerin bu özelliğinden yararlanarak istediğimiz gen
veya genleri hedef hücrelere
transferedebilmekteyiz.Vücuda zarar vermesi engellenmiş
olan virüslerin kendi genetik
şifresi çıkartılarak istediğimiz
geni transfer edebiliriz. Daha
sonrabuvirüslerkişiyedamar
yoluyla verilip belirli hücrelerin içerisine girmeleri sağlanıyor.Hücreyegirenvirüs,içerisindekigenihedefhücreninçekirdeğine aktarıyor ve hücrenin orijinal geni gibi görev
yapmayabaşlıyor.
Sayfa 4’ten devam
Türkiye kök hücre çalışmalarında
söz sahibi olabilir
Bunlar bazı hastalıkları tedavi ettikleri iddiasıyla hastalarıÇinveRusyagibiülkelere
götürülerek denek gibi kullanıyorlar. Hastalar ne olduğu
bilinmeyen tedavilere maruz
kalıyorlar.”
Kanser ve kalp hastalıklarında kök hücre tedavisinin
uygulanabilir düzeye geldiğini
söyleyen Prof. Dr. Attar,
“Ancak merkezi sinir sistemi
hastalıkları,omurilikyaralanmaları,işitmevegörmekayıplarınındayeraldığıdejeneratif
hastalıklardahenüznetsonuçlaralınamadı.Birtakımhaber-
ler insanların kafasını karıştırıyor. ‘Omurilik felci olan
hasta kök hücreyle ayağa
kalktı’,‘kökhücreyleMShastalığına çözüm bulundu’ gibi
haberler,bizizordurumdabırakıyor.İnsanlar,butedavibiçimlerini gerçek zannedip,
arayış içerisine giriyorlar.
Hastayakınlarıda‘negerekiyorsa yapayım, yeter ki bu
hastayı iyileştirin’ diyor. Bu
psikolojialtındabirtakımşarlatanlar çıkıp ‘biz sizi Çin’de
tedavi ettiririz’ dediği zaman
hastadoğalolarakparasınıveriyor”şeklindekonuştu.
6
Güncel
Tıp
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Yaşlı kemikler daha kolay kırılır
İleri yaştaki insanlarda
osteoporoz tedavisi gereklidir
DRESDEN – Hastanızın yaşı ilerledikçe, osteoporozdan dolayı kemiklerinin kolayca kırılması
riski de yükselir. Ne yazık ki, tam da yüksek risk grubuna giren ileri yaştaki hastalarda özel osteoporoz tedavisi sıklıkla ihmal ediliyor.
Hamburg
Osteoporoz
Merkezi’nden Prof. Dr.
Hans-Peter Kruse, özellikle
osteoporoztedavisikonusundaAlmanya’dahalenbelirgin
birtedavieksikliğiyaşandığını belirtiyor. Bu durum özellikleileriyaştakihastalarıetkiliyor: 50-64 yaş arasındaki
hastagrubunamensupkadınlarınancaküçtebiriözelilaç
tedavisi alıyor. 75 yaşın üstündekilerdeyse bu oran
%19’adüşüyor.Osteoporoza
bağlı olarak oluşan yüksek
tedavi maliyetlerinin sadece
%15’i bu kemik hastalığının
ilaçla tedavisine harcanıyor,
üstelik bu miktarın da yarısından fazlası analjeziklere
gidiyor.
tespit edilmesi için temel tetkiklerin yapılması öneriliyor.
Tetkik yöntemlerinin arasında anamnez, fiziki muayene
ve DXA metoduyla kemik
yoğunluğununsaptanmasısayılıyor.
Kırık olmadan kemik
yoğunluğunu ölçmek
Oysa ileri yaş, tam da osteoporoza bağlı kırıklar açısındanenönemliriskfaktörü
kabulediliyor.Uzmanlıkderneklerinin kılavuzlarında da
bu nokta özellikle vurgulanıyor. Kılavuzlarda; 70 yaşın
üstündeki kadınlarda ve 80
yaşın üstündeki erkeklerde
dahaöncekırıkvakasıyaşanmamışvebaşkariskfaktörleri bulunmuyor olsa bile, osteoporoz olup olmadığının
kemik metabolizması sorunlarınınolupolmadığınıtespit
etmede işe yarıyor. Medical
TribuneDergisi’ninCMEForumu’ndaProf.Dr.Kruse’nin
belirttiğiüzere,hastanıngelecek10yıliçindefraktürriski
enaz%30ise,özelbirosteoporoz tedavisine başlamak
gerekiyor.
Güncel kılavuzlarda da
açıklandığı gibi, fraktür riski
hesaplanırken kemik mineral
yoğunluğununyanısıra,hastanın yaşı, cinsiyeti, fraktür
geçmişi ve pozitif aile anamnezi, sigara içme ya da kilo
durumu gibi çeşitli risk faktörlerinindehesabakatılması
gerekiyor. Burada da temel
birkural,hastanekadarileri
yaştaysa,tedaviyebiranönce
başlanmasıgerektiğidir.
Prof. Dr. Hans-Peter Kruse, Osteoporoz
Merkezi, Hamburg.
Araştırmalara göre, tedavi
80 yaşın üstündekilerde de
fayda sağlıyor
Osteoporozda,laboratuvar
değerlerinde özel farklılıklar
gözlenmiyor. Önerilen laboratuvar tetkikleri arasında;
tam kan sayımı, CRP, kalsiyum, fosfat, kreatinin, alkali
fosfataz, gamma-GT, bazal
TSH ve protein elektroforezi
bulunuyor.Butetkiklersadece,başkaosteopatilerinyada
Artıktemelbirtedavihaline gelen D vitamini ve kalsiyumtedavisininyanısıra,günümüzde bir dizi osteoporoz
ilacıkullanımasunulmuşbulunuyor.Builaçlarınhepsinin
kırık önleyici etkileri tescillenmiş durumda. Bu ilaçlar
arasında alendronat, ibandronat, risedronat ve zoled-
Diyabetik polinöropati:
Glikoz toleransında sorun
varsa alarm zillerini çalın!
DÜSSELDORF - Kan glukozuseviyesibellibirdüzeyin
üstündekihastalarda,polinöropati gelişimi başlar mı?
Augsburg’da
sürdürülen
ONICA/KORA Araştırması’ndabusoruyayanıtarandı.
Araştırmaya başlarken, 2574yaşarasındaki393kişiarasında diyabetik polinöropati
prevalansı ve risk faktörü taraması yapıldı. 81 kişide glikoztoleransınormalbulundu.
46 kişide glikoz toleransında
sorunvardıve71kişideaçlık
glikoz toleransında sorun tespit edildi. Araştırmaya katılanların195’indegizlidiyabet
vardı. Araştırmada, distal simetrikpolinöropatininyüksek
açlıkkanşekeriolanhastalardadahi,toplumgenelinegöre
daha yüksek oranda görüldüğüsaptandı.Araştırmayakatılanlardan, açlık kan şekeri
yüksek olanlarda bu oran
%11.3 iken, glikoz toleransı
sorunu olanlarda %13.0 ve
normal glikoz toleransı olanlardaysa%7.4idi.
Diabetes Update Dergisi’ne
araştırmayla ilgili açıklamada
bulunan,
Düsseldorf’daki
Alman Diyabet Merkezi’nden
Prof.Dr.DanZiegler,diyabetiklerinyaklaşık%28’indenöropatinin kanıtlanabildiğini
belirtiyor.
Bu
grubun
%13.3’ündeveglikoztoleransında
sorun
olanların
ronat gibi bifosfonatlar; selektif östrojen reseptör modülatörü raloxifen, strontiumranelat ve rekombinant
parathormonsayılabilir.
Prof. Dr. Kruse, ilaç seçiminde araştırma sonuçları
kadar dikkat edilmesi gereken başka ilave faktörler de
olduğuna dikkat çekiyor. Bifosfonatlar arasında en fazla
denenmiş olanı alendronat
olarak görünüyor. Risedronatiseözellikleçabuketkietmesiyle ön plana çıkıyor.
Oral bifosfonatları tolere
edemeyen hastalarda, intravenözibandronatvezoledronatuygulamalarıbaşarılıola-
%8.7’sindebudurumacıverici oluyor. Açlık glikozunda
sorun olanlardaysa acı verici
polinöropati oranı %4.2’de
kalıyordu.
Viseral göbek yağıyla net
bir bağlantı var
Sinirlerinzarargörmesinde,
diyabetin süresi, diyabetin
türü ve yaş gibi değişkenlerin
yanısıra,metaboliksendroma
bağlıçeşitlietkenlerderoloynuyor. Örneğin, karın çevresi
ölçümü yani viseral adipoziteyle de net bir bağlantı kurmakmümkün.Prof.Dr.Ziegler,enönemlikomorbiditenin
periferarteryeltıkanmahastalığıolduğunubelirtti.
biliyor. Meme kanseri riski
yüksek kadınlarda, raloxifen
daha avantajlı olabiliyor.
Strontiumranelat kullanımıyla, 5 yıllık bir süre için fraktüroranındadüşüşsağlandığı
araştırmalarla kanıtlanmış.
Ayrıca bu ilaçla ilgili olarak,
80yaşınüstündekilerleyapılmış araştırmalar da mevcut.
Prof.Dr.Kruse’ninbelirttiğine göre; hem anabolik etki
sağlayan, hem antiresoptif
ajan etkisi gösteren bu ilaç,
osteoporozun tüm aşamalarındavebütünyaşgruplarındakullanılabilir.
Not: Bu etkinlik Servier Şirketi tarafındandesteklenmiştir.
Sayfa 3’ten devam
Tedavide yeni bir paradigma
Bu alanda yapılan çalışmaların kanser tedavisini temelindendeğiştireceğinidüşünüyoruz.Kanserkökhücresiartıkçok
önemlibirhedefvebize,gelecektekanseritamolaraktedavi
etme olanağı sağlayacaktır. Bugüne kadar uygulanan tedavi
yöntemleri, belki de bu alandaki eksiklik nedeniyle istenilen
başarıyaulaşamıyordu.Günümüzdekitedavilerdeeldeedilen
bütünbaşarılararağmenyoğunnükssorunubununenönemli göstergesidir. Başarıya ulaştığı düşünülen birçok vakada
nüks, tedaviyi son noktada yeniden başa döndürüyor ve
başarı şansını önemli oranda azaltıyor. Kanser kök hücresi
başarılışekildeyokedilebilirseozamankansertedavindeçok
kritikbirbasamakaşılmışolunacaktır.BukonudaTürkiye’de
yaptığımızçalışmalardaumutveriyor.Eldeedilecekherbilgi
kanser tedavilerinde önemli değişimler yaratacağı gibi tamamenyenitedaviyöntemleriningeliştirilmesinidesağlayabilir.
Kanser kök hücresi, sorunu anlamamızı sağladı
Kanserkökhücresininkeşfedilmesi,önceliklebaşarılıolamayantedavilerdevenükssorunundaçokönemliyenibilgiler
sağladı.Diğeryandankısavadededeönemligelişmelerbekliyoruz.Örneğinmevcutbaşarılıtedaviyöntemleriüzerineyeni
biraraştırmayaparakbunlariçerisindekanserkökhücresine
enönemlietkiyisağlayanyöntemidahadageliştiripkullanabiliriz.Bualandayürütülençalışmalarmevcutvebunlarınsonuçlarıtedavikonseptlerinidoğrudanetkileyebilecektir.
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Pediatri
Tıp
7
TPK Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş:
İstanbul bir oy farkla
Europaediatrics 2008’i aldı
İSTANBUL – Avrupa Pediatri Kongresi, ilk kez bu yıl 14-17 Haziran günlerinde İstanbul’da toplandı. “Bu konreyi Türkiye’ye alabilmek için çok uğraştık, çok çalıştık” diyen Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, kongre öncesinde sorularımızı yanıtladı, kongre hakkında Medical Tribune’e bilgi verdi.
Prof. Dr. Çokuğraş’a ilk
olarakbukongreyiİstanbul’a
getirmenin zor olup olmadığınısordukveşuyanıtıaldık:
“Hakikaten Avrupa Pediatri
Birliği’ni ikna edebilmek için
çok yoğun çaba gösterdik ve
AvrupaPediatriKongresi’nin
ilkkezİstanbul’datoplanmasını sağladık. Öyle ki, 2008
yılı kongre yerini seçerken
sonolarakbiroylamayapıldı
ve Moskova’yı ancak bir oy
farklageçebildik...Bizimaçımızdanilkolduğuveülkemizitanıtmayafırsatverdiğiiçin
bukongreçokönemli.Yaklaşık2yıldırAvrupavedünya
kongrelerindestandalıpkendimizi tanıtıyoruz. Bunu engellemek ve ‘Türkiye’de olmasın, başka yerde olsun’
diyeçabagösterenodaklarda
oldu.Hatta,oylamayapıldıktansonrabileengellemekiçin
çalışmalarsürdü…”
TPK Kongresi’yle bir arada
“Türk Pediatri Kurumu
(TPK), sonuçta bu kongreyi
İstanbul’da toplamayı başardı ve yaklaşık 1500 yabancı
ve 1000 kadar yerli hekimin
katılımı sağlandı.” Bu oran
içinTPKBaşkanı’nınyorumu
ise şöyle: “Türkiye’nin hekimleriniAvrupalımeslektaşlarıyla bir araya getirmek,
bilgi alışverişi açısından son
derece önemli. Hem Türkiye’ninimajıaçısındanhemde
“Kongrelerimizde hastalıkları
konuşuruz, ama mutlaka
sosyal bir temamız da vardır.
Örneğin geçen sene
temamız ‘çocuk gelinler’di,
erken yaşta evlendirilen kız
çocuklarını konuk aldık.
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği’yle birlikte çok
güzel bir etkinlik yaptık, yine
adolesanların sorunlarını ele
aldık. Bu sene de sosyal
konumuz ‘çocuk işçiler’, yani
erken yaşta okula ve oyuna
gitmek yerine çalışmak
zorunda bırakılan, bizim de
bu açıdan onlara karşı
kendimizi borçlu
hissettiğimiz çocuklar.”
Türk hekimlerin eğitimi açısındanönemli.”
Kongrenin bir başka “ilk”
özelliğideTürkPediatriKongresi’yle birlikte yapılıyor olması.BirdiğeriniiseProf.Dr.
Çokuğraş,şöyleifadeediyor:
“TPK Kongreleri’nin diğer
pediatri kongrelerinden kendiniayıranbirözelliğivardır.
Mutlakabirsosyalanatemamızvardır.”
Her şey yolunda, ya inşaata
ne demeli?
TPK Başkanı Prof. Dr.
Haluk Çokuğraş’a kongre
öncesinde, uykularını kaçıracakkadarendişeduyduğubir
konu olup olmadığını sorduk. İki endişeden söz etti:
Biri yağmur (Gala yemeği
DolmabahçeSarayıbahçesinde yapılacak, ya o gece yağmur yağarsa!), diğeri de
Kongre Merkezi’nin bulunduğu alandaki inşaat! Ekip
olarak kongre yapmaya çok
alışkın olduklarını kaydeden
Prof. Dr. Çokuğraş, yılların
tecrübesinedayanarak“Mutlaka bir aksaklık olacak, kaçınılmaz olarak yaşanacak
birsorun,LütfiKırdarçevresindeki yıkım. Ulaşımla birliktesorunyaşayabiliriz”öngörüsünde bulundu. Gazetemiz baskıya girinceye dek,
kongredeherhangibiraksaklıkyaşanmadı…
Yeterlilik Kurulu (Board)
oluşturduk, onun da başkan
yardımcısıyım. Yıllardır sınavları ortak yapıyoruz” bilgisini verdi. “Aslında bizim
gönlümüzden geçen, kongreleridönüşümlüolarakdüzenlemektir, yani bir yıl TPK,
diğer yıl MPD gibi” diyen
Prof. Dr. Çokuğraş, uygulamanın sürdürülemediğini
kaydetti ve TPK’nın hizmet
anlayışı hakkında şu bilgileri
verdi:
“Biz kendimizi daha bağımsızbirörgütolarakhiisediyoruz. Bizde belli bir kişinin egemen görüntüsü yoktur, son derece demokrat bir
yapımız vardır. Sivrilmiş, tek
kişiyebiatedenbiryapıyok.
Bizde,hiçkimseenüstpozisyonda olup da herkese işini
dikte edemez! Kendimizi
daha bağımsız hissetmek ve
eleştirilerimizi yüksek sesle
yapmakistiyoruz.”
Çocuklarda besin alerjileri:
Gastrointestinal
semptomların nedeni
besin alerjisi olabilir
İSTANBUL – İÜ Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Kutlu’nun besin alerjisinin ortaya
çıktığı yaşamın ilk yıllarında inek
sütünün etkilerini inceyen çalışmasını özetleyerek yayımlıyoruz.
Ya iki dernek faaliyeti?
TürkPediatriKurumu’nun
yanısıra, 1984 yılında Prof.
Dr.İhsanDoğramacıönderliğindekurulmuşolanMilliPediatriDerneğidefaaliyetgösteriyor. TPK Başkanı Prof.
Çokuğraş, bu dernek için
“birçok alanda işbirliği yapıyoruz, örneğin Türk Pediatri
Europaediatrics 2008, 1500’ü yabancı olmak üzere 2500 katılımcı ile gerçekleşti.
Türk Pediatri Kurumu Başkanı
Prof. Dr. Haluk Çokuğraş:
“TPK Kongreleri’nin diğer pediatri
kongrelerinden kendini ayıran bir
özelliği vardır: Mutlaka bir sosyal
ana temamız vardır. Bu yıl sosyal
temamızı çalışan çocuk işçiler
oluşturuyor. Onlara borcumuz var...”
“Kendimizi daha
bağımsız bir dernek olarak
hissediyoruz”
TürkPediatriKurumu,1930yılındakuruldu.Genelmerkezivesekizşubesiyleyurtgenelindeçocukhastalıklarıuzmanlarına ulaşıyor. Bu yıl Europaediatrics 2008 Kongresi”ylebirliktetoplanan44.TürkPediatriKongresi’ndeülkemizdesıkrastlananenfeksiyonhastalıklarındanorgannakillerine, yetersiz beslenmeden obeziteye, tüberkülozdan
yeni geliştirilen aşılara kadar çocuk hekimliğinin tüm yan
dallarınıilgilendirenbirçokpanelvekonferansyapıldı.
Besinalerjisi,özelikleineksütü
alerjisi,çocuklardayaşamınilkyılındaoldukçasıkgörülenbirhastalıktır.Sıklığınındeğişikçalışma- Prof. Dr. Tufan Kutlu.
larda % 2-7.5 arasında değiştiği
bildirilmiştir. Anne, baba veya kardeşlerde atopik hastalık
varsasıklık%60’akadarçıkabilmektedir.
Yenidoğan ve süt çocuklarının en önemli besin kaynağı
annesütüdür.İneksütündenhazırlananmamalardabudönemlerde kullanılabildiğinden, alerji yapabilecek proteinler
ancakbuyollaalınırlar.İneksütüproteinlerinekarşıallerji
gelişmesi en sık olup bunu soya proteini, daha büyük çocuklarda ise gluten ve yumurta gibi besinler izlemektedir.
Günümüzde inek sütündeki çok sayıda proteinin alerjiye
nedenolabileceğianlaşılmıştır.Bunlarınbaşındabetalaktoglobülin,laktalbumin,kazein,gammaglobulinlervealbumin
gelmektedir.
İneksütüalerjisiküçüksütçocuklarındaçeşitligastrointestinalbelirtileryanındasolunumsistemibelirtileri,atopik
dermatit, ürtiker gibi deri reaksiyonları ve anafilaksi gibi
ekstraintestinalbelirtileredeyolaçabilir.Gastrointestinalve
derireaksiyonlarıolguların%50-60’ında,solunumsistemi
belirtileriise%20-30’undagörülür.
Besin alerjisinin gastrointestinal semptomlarının başında
kusmaveishalgelmektedir.Gastroözofagealreflülüçocukların%16-24’ündeineksütüalerjisibelirtilerinindevarlığı
bildirilmiştir.Bunlardanbaşkaabdominaldistansiyon,kanlı
ishal, malabsorbsiyon sendromu ve bunun sonucu olarak
büyümegeriliğigözlenebilmektedir.
Devamısayfa10’da
8
Pediatri
Tıp
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Yeni nesil pnömokok aşısı geliyor
İSTANBUL - Europaediatrics 2008’de pnömokok konulu bir sunum yapan Prof. Dr. Daniel J.
İsaacman, çocuklarda bakteremi tespiti için yapılan birçok çalışmada baş araştırmacı olarak
görev aldı. Bu alanda çok sayıda yayını bulunan ve son 3 yıldır da Wyeth Pharmaceuticals Aşı
Bölümü Global Medikal İlişkiler Direktörü olarak görev yapan Prof. Dr. İsaacman, Medical Tirbune’un sorularını yanıtladı.
MT:Pnömonivepnömokok
aşısıaçısındanTürkiye’nindurumununasıldeğerlendiriyorsunuz?
Türkiye1.4milyonçocukile
yıllık yenidoğan sayısının en
yüksekolduğuülkelerarasında
yeralıyor.Bununanlamı,aşınınçoksayıdahayatkurtarmasıolanağıbulunması,çoksayıda çocuğun pnömokok nedeniyle ölmeme şansı olmasıdır.
Dahasıbirhalksağlığısorununun çözümü demektir. Sağlık
Bakanlığıdapnömokokhastalığının önlenmesiyle yakından
ilgilenmektedir. Ulusal aşı
programına alınması önerisine
olumluyaklaşmaktadır.
“DSÖ, dört ay önce
yayınladığı raporda dünyada
en başta gelen öldürücü
hastalık olan pnömokok
pnömonisine karşı bu aşının
ulusal aşı programlarına
alınmasını öngördüğünü
açıkladı.”
MT:Aşınıngeliştirilmesiçalışmalarınedurumda?
A.B.DFederalİlaçveGıda
Dairesi’nin(FDA),yenigeliştirdiğimizçocukvebebeklere
yönelik,13değerliklikonjüge
pnömokok aşısının “Fast
TrackApproval”(hızlandırılmış değerlendirme prosedürlerindengeçmesineonayverdiğini açıkladı. Bu aşıda,
PCV7olarakdabilinen,7valentkonjügepnömokokaşısının (Difteri CRM197 proteini) içerdiği yedi serotip (4,
6B,9V,14,18C,19Fve23F)
ekolarak,altıyeniserotip(1,
3,5,6A,7Fve19A)bulunuyor.
MT:“Fasttrackapproval”
neanlamageliyor?
Hızlandırılmış değerlen-
Pnömokok
Dünya Sağlık Örgütü’ne
göre,pnömokokpnömonisi
beş yaşından küçük çocuklarda aşılarla önlenebilir
hastalıklara bağlı ölümler
arasındabirnumarayıişgal
ediyor. Aşının kanıtlanmış
etkisi ve pnömokok pnömonisininağırsağlıkyüküne bağlı olarak, DSÖ dünyada ulusal aşılama programlarına PCV7 aşısının
dahiledilmesiniöneriyor.
dirme prosedürü, o zamana
kadarbaşkabirşekildeçözümü olmayan ciddi ya da ya-
şamsaltehlikearzedensağlık
sorununa yönelik ürünleringözden geçirilmesi sürecini
belirleyen bir işlem biçimi.
Hızlandırılmışdeğerlendirme
prosedürüsayesinde,Wyeth
biyolojik lisans başvurusunun bölümlerini sürekli olarak, birbiri ardına tamamlamakveFDA’nınonaysürecinihızlandırmakiçinçalışabilecek.
Prof. Dr. Daniel J. Isaacman
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Pediatri
Tıp
9
Türk pediatrisinin önündeki
başlıca mesele: Çocuk ölümleri
İSTANBUL-Türk Pediatri
Kurumu Başkanı Prof. Dr.
Haluk Çokuğraş, çocuk sağlığı sorunlarının ülke sorunlarındanayrılmamasıgerektiğini
düşünüyor. “Başta aşılama
olmak üzere bir çok konuda
konuda zaman içindeçok yol
katedildiği halde, bir o kadar
da sorunlu konu var” diyen
Prof. Dr. Çokuğraş, temel sorunun erken dönem (0-1 yaş)
çocukölümleriolduğunuvurguluyorvesorunlarınışöylesıralıyor:
“Beslenme, Türk insanının
ve çocuklarının başlıca sorunu. Anne sütünün hala yete-
rince benimsenmemiş olması,
ciddibirsorun.Aşılamadediğimiz zaman, Sağlık Bakanlığı’nın isimsiz kahramanları
çokiyiçalışıyor,bütünülkeyi
karış karış dolaşarak insanla-
rın aşılanması için ellerinden
geleniyapıyorlar.Amaaşılanmanınhalayeterlidüzeydeolduğunu söyleyemeyiz; aşılanmaoranıhala%80civarında.
Bazı kampanyalarla bu oran
yükseltmeye çalışılıyor. Türk
çocuklarının başka ülkelerin
çocuklarınagöreolduklarıaşı
sayısı daha az. Gerçi bu konudadagelişmelervar.Mesela menenjit aşısı, kabakulak,
kızamıkçık aşıları da programa girdi. Pnömokok, hepatit
Agibibirtakımülkeçocuklarınınolupdabizimulusalaşılama programına alamadığımız aşılar elbette var. Bunlar
,zamaniçindeülkeolanakları
geliştikçe gündeme gelecektir.”
14 yıldır
başasistan gelmemiş!
Prof. Dr. Çokuğraş’ın değinmeden geçemediği bir
başkasorunise,“tamgünkonusu”. Kongrede de muhtemelen her üç hekimin bir
arayageldiğindekonuştukları
başlıcasorunolankonuhakkındaTPKbaşkanınıngörüşleriözetleşöyle:
“Şu anda, Türkiye’de sağlıkta dönüşüm iddiasıyla ortayakonanbirtakımdeğişimler var. Sağlık sistemi altüst
oluyor.Bunlarınçıkışnoktası
aslında doğru: SSK ve devlet
hastanelerinin birleştirilmesi!
Ama hiçbir altyapısı oluşmadan, Sağlık Bakanlığı’ndan
daha fazla Maliye Bakanlığı’nınbuişeentegreolmasıylahekimlerinmeslekkuruluşlarınınhiçbirfikrialınmadan
dayatılan birtakım sistemler
sözkonusu.Örneğin,üniversitehastanelerineherkesgelebiliyor, ama Sosyal Güvenlik
Kurumu’nun bize ödediği
bedel,herhastaiçin58YTL.
Biz, üniversite hastanesiyiz,
buparaylamuayenevetetkik
yapacağız!
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Çocuk Kliniği’ne
son alınan baş asistanın
giriş yılı 1994!
Ondört yıldır buraya
başasistan gelmedi ve 20 yıl
önceki asistan kadrosuyla
aynı hizmetleri götürmeye
çalışıyoruz. Bu sürede birçok
yan dal açıldı,
hasta sayısı arttı.
Çok ciddi kadro sorunu
var!Bugünartıkasistanlarve
hocalarolarakbirkişi,üçkişininişinyapardurumda!
10
Pediatri
Tıp
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Dünyada 5 kişiden birini oluşturuyorlar…
Ergenlerin özgün sağlık
gereksinimleri var
Çocuklarda besin alerjileri:
İSTANBUL – “Ergenlik çağının en önemli özelliği, mortalite ve morbidite nedenlerinin erken
gebelik, kazalar ve yaralanmalar ve madde bağımlılığı gibi daha çok davranışlarla ilgili sorunlar olmasıdır” diyen Doç. Dr. Müjgan Alikaşifoğlu, bu ara dönemdeki sağlık gereksinimleri için
DSÖ’nün “ergen dostu sağlık merkezleri” önerisini hatırlatıyor.
Doç. Dr. Müjgan Alikaşifoğlu,ergenlikçağısağlıksorunlarıyla ilgili şu bilgileri
verdi:Dünya Sağlık Örgütü,
her beş dakikada bir 10-19
yaş arası 16 ergenin yaşamının sona erdiğini bildirmektedir.Yine,erkenölenher10
erişkinden7’sininyaşamı,ergenlik çağında başlayan davranışlarla ilgili nedenlerle
sonaermektedir.Hergün1024 yaş arası 6500 genç HIV
ile enfekte olmaktadır. Yeni
tanı alan HIV vakalarının
yaklaşık yarısını ve cinsel
yollabulaşanhastalıkvakalarınınsa %30’unu gençler
oluşturmaktadır. Dünyada
300milyonergeninsigaraiçtiğivebunların150milyonununsigaraileilişkilihastalıklar nedeniyle kaybedileceği
öngörülmektedir. Sigaraya
yenibaşlayanların%50sinin,
erkekler için yaklaşık 16 yıl,
kızlariçinse20yılsüreylesigara içeceği tahmin edilmektedir. Her yıl 100.000 ergen
intihar ederek yaşamına son
vermektedir.
Dünya Sağlık Örgütü bu
hizmetlerin “Ergen dostu
sağlık merkezleri”nde
sunulmasını önermektedir.
Bu birimlerde ergenlere
sunulması gereken sağlık
hizmetlerini ise, danışmanlık,
taramalar, aşılama ve erken
teşhis ve tedavi gibi birincil
ve ikincil koruma
çalışmalarıyla sağlığı
geliştirmeyi hedefleyen
hizmetlerdir.
Hizmet alanları çok çeşitli
İstanbul’da 2000 yılında
4153 lise öğrencisinde gerçekleştirdiğimiz araştırmanın
sonuçları da ergenlerde riskli
davranışlarınbiraradagörülmeeğilimindeolduğugörüşünüdoğrulamaktadır.Araştırmamızdaherhangibiryasadışı madde kullanan öğrenci
oranı %2 bulunurken, bu
oranın,sigaraiçmeyenöğrencilerde0.8’edüştüğü,hergün
düzenli sigara için öğrenciler
arasındaise%7.3olduğugörülmüştür. Yine aynı araştırmada alkol kullanmayan öğ-
Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu.
İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
Adolesan Bilim Dalı.
rencilerde yasadışı madde
kullananların oranı %1.1
iken, haftada enaz bir kez
alkol alan öğrencilerde bu
oranın %12.9’a yükseldiği
saptanmıştır.
Yukarıdaki verilerden de
anlaşılabileceği gibi, ergenler
özgün sağlık gereksinimleri
olan bireylerdir. Ergenlerin
bu gereksinimleri onlara
özgü, sağlıklı bir yaşam biçimi geliştirmelerini hedefleyen, sağlık hizmetleri sunulmasıilekarşılanabilir.
Ergenlere hizmet sunulması gereken alanlar: ebeveyn
davranışları ve aile içi ilişkiler, psikososyal gelişimin
desteklenmesi,kazalarveyaralanmalarınönlenmesi,beslenme alışkanlıkları, yeme
bozuklukları ve şişmanlık
açısındantarama,fizikseletkinliğin arttırılması, cinsel
davranışlar,cinselyollabulaşanhastalıklarveistenmeyen
gebelikler hakkında danışmanlık ile tarama ve tedavi,
kan basıncı yüksekliği ve hiperlipidemitaramaları,tütün
ürünlerinin, alkol ve diğer
maddelerin kullanımı açısındantaramavemüdahaleçalışmaları, depresyon ve intihar riski açısından değerlendirme,fiziksel,cinselveduygusal istismar, öğrenme ve
okul sorunları ve enfeksiyon
hastalıkları açısından taramalarınyapılmasıolarakbelirlenmiştir.
Ergenlerigeleceğimizolarak
görüyorsak, bazılarının sağlıklı gelişimleri için gerekli
kaynaklarıaileleriyadayakın
çevrelerinde bulunabildiğini,
bazılarınınisekurumsalyapılanmalaraihtiyacıolabileceğiniunutmamalıyız.
Sayfa 7’den devam
Gastrointestinal
semptomların nedeni
besin alerjisi olabilir
Sütçocuklarındanonspesifikkolitinsıkrastlanannedenlerindenbiribesinalerjisidir.Ayrıcainfantilkolikveuyku
bozukluklarındandabesinalerjisininsorumluolabileceğini
gösterençalışmalarvardır.
İneksütüalerjisiküçüksütçocuklarındaensıkbirhaftaile
üçayarasındaortayaçıkar.Ortayaçıkmasındansorumlufizyopatolojikmekanizmalarhenüztamolarakbilinmemektedir.
Ancakrinit,ekzemagibiekstraintestinalbelirtilerleseyredenlerintipIaşırıduyarlılıkreaksiyonuşeklindeveIgE’yebağlı
olarakdakikalaryadasaatleriçindeortayaçıktığıdüşünülmektedir.Birkısmınınimmunkompleksleraracılığıylave412saatiçindeoluştuğu,kronikishalvemalabsorpsiyontablosununiseTlenfositleraracılığıilegecikmişaşırıduyarlılık
reaksiyonuşeklindegeliştiğibildirilmiştir.
İnek sütü alerjisi olan çocukların tedavisi inek sütü
proteinlerinin diyetten çıkarılması ile sağlanır. Hastaların
%70-80’inin uygun bir eliminasyon diyeti ile 3. doğum
gününden önce iyileştiği gösterilmiştir. 5 yıl içinde iyileşme
oranı %100’e yaklaşır. Bu çocuklarda diğer besinlere,
özellikle soya proteinine karşı da çapraz alerji gelişmesi
nadir değildir. Unutulmaması gereken başka bir husus bu
çocukların anne sütü yoluyla da alerjenleri alabileceği ve söz
konusu tipik semptomları gösterebileceğidir.
Ayrıca bazı olgularda hipoalerjenik karakterde olduğu
düşünülenproteinhidrolizatıiçerenmamalarakarşıdaalerjigelişebilir.Bunedenledetedavideenuygunmamalarproteiniçermeyenaminoasitbazlımamalardır.
Sonuçolarak,yenidoğandönemindenitibarençokçeşitli
kliniktablolarlakarşımızaçıkabilenineksütüintoleransının
daha iyi tanınması ile daha çok sayıda olgunun tanısı ve
etkinşekildetedavisimümkünolabilecektir.
Sütü diyetten çıkartmak mı?
İnek sütü alerjisi tanısında serum IgE, prick test ve
RASTgibitestlerinrolütartışmalıdır.IgEilişkisizreaksiyonlardaspesifikIgEnegatifbulunur.Pricktestolgularınsadece%25’indepozitiftir.Yamatestise6aylıktan
önce%50,biryaştansonraise%80pozitifbulunur.
Barsak tutulumu ile giden tipte, ince barsak biyopsisindeçeşitliderecelerdevillusatrofisi,ödem,intraepitelyallenfositlerdeartış,laminapropriadaeozinofilvemast
hücreartışıgörülebilir.Eğerkolitsözkonusuiseyapılan
kolonveyarektumbiyopsisinde,benzerşekildehücresel
reaksiyon,ayrıcapolimorfnüvelilökositlerdeartış,ağır
durumlarda ise kript harabiyeti ortaya çıkar. Rektosigmoidoskopide hafif hiperemiden ülseratif kolite benzer
şekildeözlezyonlarlakarakterize,kanamalı,ağırbirtabloyakadardeğişenlezyonlargörülebilir.
İnek sütü alerjisi tanısında öncelikle
besin alerjisinden şüphelenmek gerekiyor
Sütündiyettençıkarılmasıilesemptomlar72saatiçindekaybolur.Mukozahasarınındüzelmesiise1ayıbulabilir. Sekonder disakkaridaz eksikliği de söz konusu ise
klinikdüzelmebirazdahazamanalır.
Challenge (provakasyon testi), tanının doğrulanması
içinsadeceşüpheliolgularayapılmalıdır.Goldmankriterlerinegöre3kez“challenge”yapılmasıriskliolmasınedeniylegünümüzdeartıkkabuledilmemektedir.Alerjisiolan
hastayasütverildiğindesemptomlar1-6saatiçindetekrar
ortayaçıkar.Budurumdadışkıdapolimorfnüvelilökositlerveeozinofillerbulunur.Eğerchallengesonrasıdönemdejejunalveyarektalbiyopsiyapılırsabenzerhücreselreaksiyonepitelvelaminapropriadadagörülür.
Rapor
Diabetes Mellitus
Gizli şeker kalp hastalığında
hayati önem taşıyor
Kubilay Karşıdağ: Günümüzde diyabet, tüm dünyada
önemi çok büyük olan bir hastalıktır ve bu önem giderek de
artmaktadır. Halen dünyada
170 milyon diyabetli hasta var.
Bunun %85-90’ı tip 2 diyabettir. Bozulmuş glukoz toleransı
(BGT) diyabet kadar önemlidir,
çünkü bu evrede hasta için
henüz bir şeyler yapabilmek
mümkündür; BGT görülme sıklığı ülkemizde %6.7’dir. Sıklık
50 yaş üstünde hızlı bir şekilde
artmakta ve 60 yaş üstünde
%30’a ulaşmaktadır. Yine bu
yaş grubundakilerin %20’sinde
de diyabet vardır. Kadınlarda
BGT görülme sıklığı erkeklerdekinin iki katıdır.
BGT ve kardiyoloji
Hakan Karpuz: Her 10 diyabetliden 8’i kardiyovasküler
olaylardan ölmektedir. Diyabetli bir hastanın ilk MI geçirme riski, diyabeti olmayan ve
MI geçirmiş bir hastanın tekrar
MI geçirme riskiyle aynıdır.
Ancak hangi glisemi düzeylerinden sonra kardiyovasküler
hastalıklar veya ateroskleroz
geliştiği henüz bilinmiyor.
Aterosklerotik hastalık gelişmesi açısından en önemli kriterlerden biri intima media ka-
RIAD
Ortalama intima-media malınlığı (mm.)
Antalya’da 44’üncüsü düzenlenen Ulusal Diyabet
Kongresi’nde gizli şekerin kalp hastalıklarına etkisi İÜ
İstanbul Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma
Hastalıkları BD öğretim üyesi Prof.Dr. Kubilay Karşıdağ ve
İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji AD öğretim üyesi
Prof. Dr. Hakan Karpuz tarafından enine boyuna tartışıldı.
Konuşma, Bayer Türk tarafından düzenlenen uydu sempozyumda gerçekleşti.
2h pp kan şekeri
(mmol/L)
<7.8 normal
7.8-11.1 IGT
≤ 11.1 diyabet
1.000.950.900.850.800.750.70-
≥ 7.0
diyabet
6.1-7.0
IGT
açlık kan şekeri
(mmol/L)
<6.1
normal
DM ve IGT’de intima-media kalınlığını artıran... açlık kan şekeri değil,
post-prandiyal hiperglisemidir!!!
lınlığıdır. RIAD çalışmasında,
diyabet ve BGT’de intima
media kalınlığını artıranın açlık
kan şekeri değil, tokluk hiperglisemisi olduğu gösterilmiştir.
Diyabetin doğal seyri
KK- Diyabetle uğraşan insanlar olarak biz son derece şanslı-
yız. Elimizde son derece etkili
ilaçlar var. Bu ilaçlar sayesinde
artık diyabetlilerde hiperglisemiye bağlı ölümler son derece
azaldı ve %10’lara indi. Diyabetliler yaşamlarını neden kaybediyor diye bakıldığında, en
başta gelen nedenin koroner
kalp hastalığı olduğu görül-
mektedir. Diyabeti olmayanlarla karşılaştırıldığında, erkeklerde 2 misli daha fazla olan kardiyovasküler ölümler kadınlarda ise neredeyse 4 mislidir. Sigara, hiperkolesterolemi gibi
ek faktörler varsa, diyabetlilerde koroner kalp hastalığı nedeniyle ölümler çok daha fazla
artmaktadır.
Diyabetli bireylerde yaşam
beklentisi, gelişen tedavilerle
birlikte uzadıkça mikro ve
makrovasküler komplikasyonlar da artmıştır. Çok iyi glisemik kontrol yapılırsa, hem tip 1
hem de tip 2 diyabetin komplikasyonları azalmaktadır. Tip 1
diyabette Hb1Ac’yi her %2 aşağıya çekiş mikrovasküler komplikasyonlarda %60 azalma sağlamaktadır. Ancak günümüzde, mükemmel ilaçlara rağmen
hala glisemik kontrolün iyi sağlandığı söylenemez. Ülkemizde
HbA1c ortalama düzeyleri, tip
1 diyabetlilerde %9.6, tip 2 diyabetlilerde %8.5’tir.
Devamı sayfa 12’de
12
Endokrinoloji
Tıp
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Diabetes Mellitus
Sayfa 11’den devam
Şu anda yapılmaya çalışılan,
komplikasyonları
mümkün
olabildiğince
azaltmaktır.
Bunun için asıl yapılması gereken, henüz BGT evresinde tedaviye başlamaktır.
HK- KAH hastalarının üçte
birinde oral glukoz tolerans
testi (OGTT) bozuk bulunmaktadır. Yani hiperglisemi ve kardiyovasküler komplikasyonlar
gerçekten çok yakın ilişki içindedir. Yine GAMI çalışmasında, akut MI geçiren hastalarda, hastaneden çıkmadan
önce yapılan OGTT’de, %30-40
hastada önceden bilinmeyen
BGT olduğu ve gizli şekerin ileride prognoz açısından çok
olumsuz rol oynadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, kardiyovasküler hastalığı olanlarda
postprandiyal hiperglisemi çok
Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ.
sık görülmektedir.
KK- Prediyabet denince, iki
kavram akla gelmektedir. Bunlardan biri bozulmuş açlık kan
şekeridir. Bir kişide, açlık kan
şekeri iki ölçümde 126
mg/dL’nin üzerindeyse, hiçbir
ek test yapmadan diyabet tanısı konur. 100 ila 125 mg/dL
arasındaysa, bunun adı bozulmuş açlık glikozudur. Bu durumda OGTT yapılması gerekir. Kan şekeri 100 mg/dL’nin
altındaysa, diyabet yok denebilir. Oral 75 mg glukoz alımından 2 saat sonra kan şekeri düzeyi 140-199 mg/dL ise,
bozulmuş glukoz tolerans testi
söz konusudur. Açlık kan şekeri 100’ün altında olsa bile, bazı
bireylerde OGTT yapılması gerekebilir. Bu kişiler obezler, ai-
Prof. Dr. Hakan Karpuz.
lesinde veya kendisinde diyabet, hipertansiyon, koroner
kalp hastalığı, erken ateroskleroz, hiperglisemi bulunanlardır. Önemli bir nokta, BGT’lilerin üçte birinde AKŞ’nin normal sınırlarda olmasıdır. Bu
nedenle, şüpheli durumlarda,
mutlaka OGTT yapılması gerekir.
Tip 2 DM’de, HbA1c tanı parametresi değildir; sadece diyabet tanısı konmuş kişilerde
takip parametresidir. Ama
HbA1c düzeyi ile koroner kalp
hastalığı görece riski arasında
belirgin bir ilişki vardır ve
HbA1c %7’nin üzerine çıkmaya başladığında risk belirgin
bir şekilde artar. Özellikle kan
şekerinin irregüle olduğu bireylerde, AKŞ yanında mutlaka
tokluk kan şekerine bakılmalıdır. HbA1c ne kadar düşükse
tokluk kan şekeri o kadar yakından takip edilmelidir.
HK- Glukoz, hiçbir şey için o
kadar da şeker değildir. Hipertansif hastalarda, özellikle
kadınlarda tip 2 diyabet gelişme riski 3 misli artmaktadır.
Tersi daha da doğrudur. Diyabetli bir hasta varsa, gözü kapalı antihipertansif tedavi başlanabilir çünkü hipertansiyon
görülme sıklığı %80’dir. Öte
yandan, kan basıncında her 10
mHg’lık artış mortaliteyi %17
artırmaktadır. Bu durumda,
Postprandiyal hiperglisemi insülin direnciyle
doğrudan ilişkilidir, kardiyovasküler ve metabolik risk
faktörleriyle birlikteliği çok fazladır, diyabeti olan ve
olmayanlarda risk artışından birinci derecede sorumlu
gibi görünmektedir, ateroskleroza neden olma
yönünden bağımsız bir risk faktörüdür ve açlık kan
şekerinden daha güçlü bir risk göstergesidir.
hızlı davranılmalı ve agresif
bir yaklaşım benimsenmelidir.
Diyabet varlığında hedef kan
basıncı
düzeyleri
130/80
mmHg’dır. Proteinüri varsa, bu
değer bile hipertansif olarak
kabul edilmektedir.
Hiperlipidemide de, diyabet
varlığı bütün ezberleri bozdurmaktadır.
Diyabetlilerde
hedef total kolesterol düzeyi
175 mg/dL’nin altıdır. LDL kolesterol, henüz KAH yoksa,
<100 mg/dL, KAH varsa, <70
mg/dL olmalıdır. Hasta diyabetliyse, kardiyovasküler hastalığı olmasa bile, yaşı 40’ın
üzerindeyse, bazal LDL düzeyi
ne olursa olsun, %30-40 düşüş
sağlayacak şekilde statin verilmelidir. Diyabete ek olarak
hastanın kardiyovasküler hastalığı varsa, yaşa bakılmadan
statin başlanır. Hemen hemen
tüm diyabetli hastalarda statin
kullanmak gerekmektedir. Bu
arada kilo kontrolü ve düzenli
egzersiz
unutulmamalıdır.
Ancak diyabetli hastaları sadece diyetle oyalamamalı, mutlaka ilaç tedavisi vermelidir.
Diyabetli hastalarda koroner arter hastalığından mutlaka şüphelenilmeli ve kardiyoloji konsültasyonu istenmelidir.
KK- Bozulmuş OGTT’nin
(140-199 mg/dL) önlenmesiyle
diyabete gidiş azaltılabileceği
gibi kardiyovasküler risk ve
KAH
da azaltılabilecektir.
Yaşam tarzı değişiklikleri bu
riski azaltmada büyük önem
taşır ve diyabet gelişmesini
%58 oranında önler; bu oran,
metformin
verilenlerde
%30’dur. Sonuç olarak, tip 2 diyabet önlenebilir bir hastalıktır.
Tip 2 diyabet önlenebilir bir
hastalıktır. Eğer diyabet erken
dönemde engellenirse kardiyovasküler yük de azaltılabilir.
Erken dönemde temel tedavi
yaşam tarzı değişikliğidir. Bu
yeterli olmuyorsa, metformin,
akarboz veya bir glitazon verilmelidir.
Yüzyılın bulaşıcı hastalığı: Obezite
KONYA – Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Endokrinoloji BD’ndan Doç. Dr. Sait Gönden, obezitenin bulaşıcı bir hastalık olduğunu savundu ve “araştırmalar sonucunda elde edilen
verilere göre yakın arkadaş obezse obez olma olasılığı %57” dedi.
Doç. Dr. Sait Gönden:
Vücutta değişik bölgelerde yağ dokusundaki artış
ile olan vücut ağırlığı artışına obezite denir.
Obezitenin başlıca
3 ayağı vardır:
Kötü beslenme ve aşırı
yeme alışkanlıkları
genetik yatkınlık
fiziksel aktivite azlığı
Doç.Dr.SaitGöndenobeziteyleilgilişubilgileriverdi:
“Obezite, gelişmiş ülkelerde,
ortaveazgelirlikesimlerive
genel olarak çocukluk dahil
her yaş grubunu etkilerken
gelişmekte olan ülkelerde de
orta ve yüksek gelir gruplarındadahasıkgörülmektedir.
Türkiye’de de obezite hızla
artmaktadır, dahası bu artış
son yıllarda çocuklukta dikkat çekicidir. Obezitenin temelleri çocukluk çağlarında
atılmaktadır. Eğer anne ba-
badanbirikiloluiseçocuklarınobeziteriskidahadaartmaktadır.
Halk sağlığı sorunu
Obezlerde, hipertansiyon
sıklığı, yapılan çalışmalarda
2.4-11 kat artmış bulunmuştur. Obezite, kan lipid anormallikleri, kalp damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon,
inme,eklemproblemleri,uyku,
apne sendromu, efor kapasitesinde azalma, psikososyal sorunlarveartmışkansereğilim-
lerigibiciddieşzamanlıtanıları beraberinde getirir ve insan
yaşamını kısıtlar. Obez insanlarda normal kilolulara göre
tüm nedenlere bağlı ölüm
oranlarıdahayüksektir.Buyönüyle “obezite ciddi bir halk
sağlığısorunudur”.
Obeziteden korunma
Nezamanobezitedenbahsedilse herkes bir şeyler önerir; ama aslında genel olarak
buhususlarherkestarafından
bilinir, ancak uygulanamaz.
Bubiliçle,uzunuzun“şunları yapmalı, bunlaru yapmamalı”dan öte, kısaca önemli
noktalara değinirsek, daha
sağlıklıbirvücutiçin;
•Yürümemesafesindearaç
kullanmayın, asansör yerine
merdivenlerikullanın.
• Sofranızdan sebze ve
meyve eksik etmeyin, hayvansalgıdalarıenazaindirin,
alkoldenkaçının.
• Sofraya beraber oturun,
sulu sebze yemeklerini tercih
edin, bireylerin öğün aralarındasağlıksızbesinlertüketmesineolanaksağlamayın.
Doç. Dr. Gönden, obezite konusunda
yapılan çalışmaları şöyle özetledi:
“Bilim adamları obezitenin bulaşıcı bir hastalık olduğunu
ortaya koydular. Ama obezitenin bulaşıcı olması biraz
farklıdır. Obezite; yakın ilişkiler, model örnek alma, sosyal
etkileşim gibi faktörlerle kişiden kişiye aktarılır. Yani iletişim
halinde olan insanların kilosu, kişinin kilosunu belirleyici
önemli faktörlerdir. Araştırmalar sonucunda elde edilen
verilere göre; yakın arkadaş obezse obez olma olasılığı %57,
kardeş obezse %40, eşlerden bir obezse %37 dir.
Tedavi
Obezitenintedavisi,zorvesabıristeyenuzunbiryoldur.
Yıllarsürenkiloalmasürecini,birkaçaygibikısabirsüredetedavietmeyibeklemekyadaistemeksağlıksızbirarzudurveobeziteyiprimerolarakilaçlatedavietmekmümkün
değildir.Ekiptedavisişarttır.Tedaviiçin;sağlıklıbirdiyet,
düzenlivesürekliegzersizinyanında,dengeliveyeterlibeslenme için eğitim, obezitenin yol açtığı ek hastalıklar yada
fiziki görünüm sebebiyle ortaya çıkan psikolojik sorunlar
için profesyonel yardım, obezitojenik çevre şartlarından
uzaklaşmailaçlatedaviyöntemlerindençokdahaönemlidir.
Bunokyalarınyanındagerekiyorsahastayamedikaltedavi,
cerrahimüdahaledeönerilebilir.
Jungtarafından1997’deyayımlananbizyazıda,kilonun
%10’unu vererek, kan yağlarında %10-30, kan şekerinde
%30-50,kanbasıncında10-20mmHgdüşme,ölümriskinde%20-25azalmaolduğukaydedilmiştir.
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Nefroloji
Tıp
13
Kreatinin klirensi formülü ve
mikroalbüminüri testlerinin önemi
ANTALYA - İÜ İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD, Nefroloji BD öğretim üyesi Prof. Dr.
Tevfik Ecder, 10. Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Kongresi’nde “Teketek” başlıklı özgün
bir sunum gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Mustafa Arıcı’nın yaptığı, Pfizer İlaçları
tarafından desteklenen uydu sempozyumda, Prof. Dr. Ecder eski ve yeni tedavi yaklaşımlarını
karşılaştırdı. Karşılaştırma esnasında kendi vakalarından seçtiği örneklemelerle klinikte uyguladığı yaklaşımlardan yola çıktı ve gelişmeyi “Prof. Dr. Tevfik Ecder, Prof. Dr. Tevfik Ecder’e
karşı” şeklinde adlandırdı.
NefrolojiuzmanıProf.Dr.
Tevfik Ecder, sunumunu 3
vaka üzerinde kurguladı ve
tedavide güncel yaklaşımlarını gerekçelendirdi. Prof. Dr.
Ecder’inelealdığı3.vakada,
52 yaşındaki erkek hastanın
değerleri özetle şöyle idi: 72
kg. ağırlığında, 1.73 m boyunda, BKİ (beden kitle indeksi) 24 kg/m2 ve KB (kan
basıncı)140/80mmHg.Hastanınlaboratuvarbulgularında ise, kreatinin 1.2 mg/dl
iken, idrar tahlilinde protein
30mg/dlidi.
ArteryelHipertansiyonTedavi Kılavuzu 2007’de yer
alan rutin testlere dikkat
çekenProf.Dr.Ecder,bunlar
arasındasayılankreatininklirensiformülüveidrartahlili-
nin (mikroalbüminüri ve
mikroskopik inceleme dahil)
önemiüzerindedurdu.
Kronik böbrek hastalığının
evreleri
GFR değerlerinin, kronik
böbrek hastalığının evrelerinin belirlenmesindeki rolüne
dikkatçekenProf.Dr.Tevfik
Ecder, sunduğu vakanın evre
2 kronik böbrek hastalığı ile
uyumluolduğunukaydettive
kronik böbrek hastalığı tanımıiçinkoşullarışöyleözetledi:
I >3aysürenböbrekhasarı(GFRnormalveyaazalmış)
- Patolojik bozukluklar
veya
-Böbrekhasarıgöstergeleri:
kanveidrarbozuklukları,gö-
rüntüleme testlerinde bozukluklar
I >3aysürenGFRdüşüklüğü(<60ml/dak/1.73m2)
Kardiyovasküler risk
sınıflaması
Yine 2007 yılı Avrupa Arteryel Hipertansiyon Tedavisi
Kılavuzu’nda yer alan kardiyovasküler risk sınıflamasına
atıftabulunanProf.Dr.Tevfik
Ecder, kardiyovasküler veya
renal hastalıkların “çok yüksekekrisk”olarakkabuledildiğinisöyledi.
Evre2-4(GFRdeğerleri1589 ml/dak/1.73 m2) kronik
böbrekhastalığıolanyaklaşık
30.000hastanın5.5yılsüreyletakipedildiğibirçalışmada,
hastaların %24.9’unun öldü-
2007 Arteryel Hipertansiyon Tedavi Kılavuzuna göre tercih edilmesi gereken ilaçlar.
ğüne dikkati çeken Prof. Dr.
Ecder, bu hastalarda kardiyovaskülerriskinnedereceyüksekolduğunuçarpıcıbirşekildegösterdi.
Ayrıca Prof. Dr. Ecder,
dahaönceyapılmışolanHOT
(Hipertension Optimal Treatment)veHOPE(HeartOutcomes Prevention Evaluation)
çalışmalarına alınan hastalarda serum kreatinini değerlerindeki artışla kardiyovasküler mortalite oranları arasındakiilişkiyiirdeledi.
Prof. Dr. Tevfik Ecder, sunumunda Avrupa Arteriyel
Hipertansiyon Tedavisi 2007
Kılavuzu’nda yer alan güncel
tedaviyaklaşımlarınıözetledi.
14
Biyokimya
Tıp
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Üzüm çekirdeğinin antioksidan etkileri araştırılıyor
Kemoterapi tahribatını gidermeye
yetecek mi?
KAYSERİ – Dr. Aysun Çetin, üzüm çekirdeğinin antioksidan etkileri konusundaki araştırmaların
tarihçesi hakkında şu bilgileri verdi: “Ohio Devlet Üniversitesi Davis Kalp Akciğer Araştırma
Enstitüsü’nde Chandan Sen ve arkadaşları tarafından yapılan ve NIH (Ulusal Sağlık Enstitüsü)
tarafından desteklenen araştırmada ÜÇÖ’nin farelerde yara iyileşmesini hızlandırdığı ve skar
oluşumunu azalttığı bildirilmiştir. Cilt yaralanmalarında iyileşme belirteçi olan tenascin, ÜÇÖ
uygulanan farelerin cilt derisinde kontrol grubundan daha yüksek oranda saptanmıştır. İlginç
olarak yara iyileşmesi ve rejenerasyonda önemli ve yeni damar oluşumlarının bir göstergesi
olan VEGF düzeyinin ÜÇÖ grubunda anlamlı bir şekilde yüksek olduğunu göstermişlerdir.
oluşumhızıileantioksidanlarınserbestradikallerietkisizleştirme hızı dengede olduğu
sürece organizma oluşan serbest radikallerden etkilenmemektedir. Denge bozulur,
olumsuzyönekayarsaserbest
radikaller zararlı olmaya
başlarlar ve oluşturdukları
hasara oksidatif stres adı verilir. Serbest radikaller DNA
hasarı, protein hasarı ve
hücre membranında oluşan
lipid peroksidasyonu ile hücreyi tahrip etmek suretiyle
birçok patolojide rol oynamaktadır.
Her derda deva mı?
“Araştırmacılar ‘yara bölgesindeçokyoğunbirserbest
radikal salınımı olduğunu,
ÜÇÖ’nün proantosiyanidler
aracılığıyla gösterdiği serbest
radikal temizleyici etkilerinin
yara iyileşmesini kolaylaştırdığını’ iddia etmişlerdir. Bir
çalışmadaise,ÜÇÖ’nüntopikal uygulaması ile diş çürümelerini geciktirdiği ve hatta
engellediği iddia edilmiş ve
ağız içinde şekerlerin dönüşümünüengellemekveağız
içi bakteri oluşumunu azaltmak sureti ile etkili olduğu
rapor edilmiştir. Madhavan
ve arkadaşları Biol Res
2002’de ÜÇÖ’de bulunan
proantisiyanidlerinHIVvirüsününhücreyegirişinidüzenleyen yüzey reseptörlerinin
sayısını azalttığını, böylece
HIVenfeksiyonununortadan
kaldırılmasındaveenfeksiyonun engellenmesinde etkili
olabileceğinigösterereküzüm
çekirdeğinde yer alan flavo-
“İlginç bir bulgu olarak
kemo-radyoterapiye ÜÇÖ
eklenmesi kontrol
grubundan dahi yüksek
antioksidan enzim
düzeylerine yol açtı. Bu
bulguların insan çalışmaları
ile desteklenmesi
gerekmektedir. Biz bu
konuda çalışmalara devam
etmekteyiz.”
Öğr. Gör. Dr. Aysun Çetin
ÜÇÖ kanser hastaları
tarafından kullanılmalı mı?
noidlerin anti-HIV etkisinin
raporetmişlerdir.”
Serbest radikaller vücuda
nasıl zarar vermekteler?
Serbestradikaller,normal
hücreleri tahrip eden ya da
mutasyona uğratan dengesiz
oksijen veya nitrojen molekülleridir. Organizmada normal olarak meydana gelen
oksidasyonveredüksiyonreaksiyonları
sırasında
oluştuğu gibi,kimyasal ve
radyasyon hasarı gibi çeşitli
dış kaynakların etkisiyle de
oluşabilir.Organizmada,serbest radikallerin zararlı etkilerini ortadan kaldıran güçlü
savunma sistemleri (endojen
antioksidanlar) bulunmaktadır. Eksojen antioksidan
alımı da bu savunma sistemlerini güçlendirir. Serbest radikallerin
(oksidanların)
Agarwalkendisiileyapılan
söyleşide, “Bu çalışmalar esnasında hayvanlarda kayda
değer bir yan etki saptanmamış olmasına karşın, bu sonuçlarınÜÇÖ’ninhemenalınıp kullanılması anlamına
gelmediğini, sonuçta özütün
bir kimyasal bileşen olduğunu;belkibuaraştırmacılariçinbirteşvikunsuruolarakalgılanmasınındoğruolacağını belirtilmiştir”. Ancak
doğalbeslenmeninönemlibir
parçasıolanüzümünherhan-
Kemoterapi veya radyoterapi
sırasında oluşan beyaz
savaşçı hücrelerin azaldığı
süreçte kuru veya yaş üzüm
taneciklerinin çok iyi yıkanıp
temizlenmesi gerekir.
gibirişlemetabitutulmadan
çekirdeğini çiğneyerek tüketmeyi insanlara salık verebiliriz. Üstelik proantosiyanidler
üzümün çekirdeğinde olduğu
kadardışkabuğundadamevcuttur. ÜÇÖ bir kısım ticari
preparatları ve farklı kimyasal komponentleri pazarlanmayabaşlanmışolsadabunlarınkullanılmasınasalıkvermekiçinhenüzçokerkenolduğunu söyleyebiliriz, üstelik
bu preperatlarında karın
ağrısı,başağrısı,bulantıgibi
bir kısım istenmeyen yan et-
Üzüm çekirdeğinin
kanser üzerine ne gibi
etkileri gösterilmiştir?
“Bukonudayapılançalışmalarveeldeedilenbulguların
hemenhepsihayvandeneylerindenveyahücredokulaboratuvarlarında yapılan denemelerden oluşmaktadır. İnsanlar
üzerindefazçalışmalarıvekontrollüklinikgözlemlerhenüz
yapılmamıştır.AgarwalClinicalCancerResearch’deyayımlananmakalelerindeüzümçekirdeğindebulunankimyasallarınilerlemişkalınbarsakkanseriolanfarelerdetümörkitlesini %44 küçülme saptadılar. Kanser hücre serilerinde
yaptıklarıdenemelerde;özütnekadaryüksekdozdakullanılırise,canlıtümörhücrelerininsayısındabirokadarazalmaizlemişlerdir.Ayrıcaözüt,hücredöngüsündeüreyenve
çoğalankanserhücrelerininG1fazındadurdurulmasınayol
açmış,Sfazıdenilenüretimfazınageçenhücrelerinsayısındabelirginbirazalmaolmuştur.Busonuçlaroldukçaetkileyici görünmektedir. Hayvan modelleri üzerinde yapılan
çalışmalardaÜÇÖ’ninkansertedavisinintemelilaçlarından
olan antrasiklin (doksorubisin) in yol açtığı kalp hasarını,
Amiadaron’ un sebep olduğu akciger toksisitesini kontrol
edebildiğigösterilmiştir.
kilere yol açtığı bilinmektedir. Buna karşın doğal üzüm
ve kimyasal işlem uygulanmamış
komponentlerinin
besin olarak tüketilmesinin
faydalarıtartışılmaz.
“Bu çalışma modelini
oluşturmamızın iki nedeni
vardı. Birincisi; öteden beri
kanser tedavinin oldukça
zorlu bir süreçtir. Bu süreçte
kullanılan kemoterapötik
ilaçlarsadecekanserhücrelerine değil aynı zamanda vücudundiğersağlıklıhücrelerine de saldırmakta, bu sırada
yoğun bir sitokin fırtınası ve
serbest radikal salınımı ortaya çıkmaktadır. Bu ilaçları
yan etkilerinin sonucu başta
karaciğer olmak kaydı ile
tümorganvedokularımızetkilenmektedir.İkicisi;sonyıllarda yapılan hayvan modellerinde E ve C vitamini gibi
bilinen doğal antioksidanlardan onlarca kat daha fazla
serbest radikal temizleyici
olarakÜÇÖtıpliteratüründe
yerbulmasıdır.Hipotezimizi
doğal beslenmemizin en
Bugün için artık süperantioksidan sınıfında
değerlendirilen doğal
üzümün çekirdeği ile birlikte
çiğneyerek tüketilmesinin
özellikle kemoterapi ve
radyoterapi alan kanser
hastalarının bu tedaviye
başlamadan önce başlamak
suretiyle bu hastaların
tedavileri sürecinde aşırıya
kaçmadan beslenme öğesi
olarak çekirdekli üzüm
tüketmelerini salık verebiliriz.
temel unsurlarından üzümün
çekirdeğinden elde edilen
özütünkemoterapiveradyoterapide oluşan oksidatif
organ hasarını süper-antioksidanetkiylekontroledebileceğiydi. Çalışmalarımızın sonucundadabeklediğimizgibi
kemoterapi veya radyoterapi
uyguladığımız hayvanlarda
ÜÇÖ karaciğerde oluşan ok-
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Cerrahi
Tıp
15
“Nuss tekniğinde barın yüksek
maliyeti bize engeldi, o engeli aştık”
İSTANBUL – Marmara Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültelerinin ortaklaşa düzenledikleri Çalıştay, 27-28 Haziran günleri İzmir’de toplanıyor. Yabancı konukların da katılacağı Çalıştay’da, Nuss tekniğinde sağlanan yeni teknik finansal olanaklar hakkında bilgi ve deneyimler paylaşılacak. Prof. Dr. Mustafa Yüksel, Nuss tekniğinde gelinen noktayı anlattı.
“Şu ana kadar 45 ameliyat
yaptım, ilk 20’sini Alman
setiyle yapmıştım. Son
yaptığım 20’nin üzerinde
ameliyatı İzmirli bir firmanın
barıyla yaptık ve hiçbir
sıkıntıyla karşılaşmadık,
hiçbir komplikasyonumuz
yok. Her birini de 1000
YTL’ye yapıyorlar.”
“Bizbuameliyatıilkdefa3
yılönceyaptık.Dahaönce,biz
butipameliyatlarıaçıkameliyat olarak yapıyorduk, yukarıdan aşağı göğsü açıyorduk,
tümeğrikemiklerikesiyorduk
vekendihalindeiyileşmeyebırakıyorduk. Doğuştan eğri
olanbukemikler,%7oranında, düzelmesini düşündüğümüz eski haline gelmiyordu.
Nuss tekniğiyle yaptığımız ilk
8-9 ameliyatta, barları bir
Alman firması getiriyordu,
13 yaşında erkek çocuğu Ö’nün ameliyat öncesi göğüs kafesinin durumu.
fakat barlar bize çok pahalı
gelmeyebaşladı.Herbiri2000
avrotutarındaydı,üstelikkimi
hastalarda biraz ileri seviyede
çökme varsa 3 tane takmak
gerekiyor, toplam maliyet
iyiceyükseliyordu.
Ustabaşılara yapılan
sunum…
“Ne yapabiliriz, diye araştırdık. İzmir’de diz protezi,
omuz protezi yapan bir firma
önerdiler. Örnek gönderdik,
bir tane yaptılar, fakat yapamamışlar, uygun değildi. Onlara yanlış yaptıklarını söyleyincebizidavetettiler,bende
bir günümü ayırdım, burada
yaptığımızameliyatınvideosunualdımvegittim.Ustabaşılar
toplandı, ameliyat videosunu,
ameliyatta
kullandığımız
Amerikan ve Alman yapımı
barları da yanımda götürdüm
ve ‘böyle böyle yapıyorum’
diye gösterdim. Onlar da
barın yukarıdan aşağıya dolandığını varsaymışlar. Biz
mekanizmayıgösteripanlatınca,‘bizbunuyapabiliriz’dediler, bize ithal barlardan daha
güzelbaryaptılar.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahi AD Başkanı Prof. Dr. Mustafa Yüksel.
“Deneyimlerin aktarılması çok önemli. Deneyimlerimizi aktarmak ve fikir alışverişinde
bulunmak için “pectus-interest” diye bir grup kuruyoruz.”
Kos’ta dinlediler, İzmir’de
izleyecekler
Prof.Dr.Yüksel,uyguladığı
Nuss tekniğini bu yıl Kos’ta
toplanan18.DünyaGöğüsve
Kalp Cerrahları Kongresi’nde
sundu ve sunumu Brezilya’dan, Yunanistan’dan hekimlerin ilgisini çekti. Yunanistan’da bu ameliyat hiç yapılmadığından, Türkiye’ye
gelip öğrenmek istemişler.
Benzer şekilde Güney Afrikalı
bircerrahdaameliyatıöğrenmekiçingeliyormuş.Prof.Dr.
Mustafa Yüksel, “Bize de ilk
ameliyatımızdabirAlmancerrah yardım etmişti” diyor ve
“Elimde Nobel olsa, bu Nobel’i bu ameliyatı bulan Dr.
“Barın içeriden yerleştirilmesi
esnasında alet, göğsün ezik
olan yerinden kılıç gibi içeri
giriyor. Kalple akciğer ikisi
arasında yumuşak doku var,
o yapışıklığı açarak ikisi
arasından karşıya geçiyoruz.
En kritik yer burası, kalbi
yaralamamak gerekiyor.
Daha sonra aynı yerden çelik
barı geçiriyoruz ve
çeviriyoruz.”
Nuss’a verirdim. Mükemmel
birameliyat”diyeekliyor.
Jinekolojik alanda ilki Florence Nightingale’de gerçekleşti
Robotik cerrahi ile
yeni bir dönem mi başlıyor?
İSTANBUL – Türkiye’nin ilk robotik jinekolojik ameliyatı “Da Vinci” isimli robot aracılığıyla
Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi İstanbul Robotik Cerrahi Merkezi’nde başarı ile yapıldı. 55 yaşında iki çocuklu Kadriye Beyazıt adlı hastaya uygulanan operasyon ekibinin başkanlığını Prof. Dr. Yücel Karaman yaptı.
Florence Nightingale Hastanesi İstanbul Robotik Cerrahi Merkezi Başkanı Prof.
Dr.AliRızaKural,merkezde
3.5 yıldır “Da Vinci” robotuyla,robotikürolojikameliyatlar yaptıklarını ve toplam150operasyongerçekleştirdiklerinibelirtti.Dörtinteraktifkoluolanve3boyutlu
görüş sistemine sahip “Da
Vinci” ile ürolojik ameliyatların sürdüğünü kaydeden
Prof. Dr. Kural, “İlk jinekolojikoperasyonudabaşarıyla
gerçekleştirdik” dedi. Operasyon Prof. Dr. Karaman
başkanlığındaYard.Doç.Dr.
HalukAkpınarveABDMichigan Üniversitesi’nden Prof.
Dr.ArnoldPatrickAdvincula
tarafındanyapıldı.
İlk jinekolojik operasyon
İlk robotik jinekolojik
operasyonudabaşarıylagerçekleştiren ekibin başında
yer alan Prof. Dr. Yücel Karaman robotik cerrahinin
yenibirsistemolmasınarağmenhızlagelişensistemolma
yolunda ilerlediğini söyledi.
Onyıldandahakısabirgeçmişi olmasına rağmen robotikcerrahininçokönemlibir
yol kat ettiğini dile getiren
Prof.Dr.Karaman,“Başlangıçtakullanılanrobotlarilkel
düzeydeydi.Ancakyeninesil
robotlarla bu alanda çok
önemli gelişmeler sağlandı.
Şu anda kullanılan robotlar
dört kollu; birçok özel yeteneğinyanındaüçboyutlugörüntü sistemine de sahip.
Bütün bunlar operasyonlar
içinyenibiraşamayageldiğimizin göstergesidir. Yapılamaz dediğimiz ameliyatlar
bile bu sistemlerle yapılır
halegeldi”dedi.
Robotik cerrahi teknolojisinin ülkemizde bir süredir
beridir kardiyovasküler cerrahi ve üroloji alanlarında
kullanıldığını belirten Prof.
Dr. Karaman, “Bu sistemle
rahim alınması ya da miyom
operasyonları artık rutin şekildeyapılabilecek.Kısırçift-
Konsolda oturan cerrah, “Da Vinci” ile, operasyon bölgesinin 3 boyutlu görüntüsünü
net bir şekilde izleyebiliyor. Sistem, cerrahın ana kontrolördeki ellerinin hareketlerini interaktif robotik kollara, ölçüp filtreleyerek aktarıyor. “Da Vinci” enstrümanlarının mikro
hareketleri sistemin bilgisayar işlemcisi tarafından kontrol ediliyor. Bu işlemciler, yoğunlaştırılmış operasyon hassasiyeti sağlamak için uygulama sürecinde milyonlarca güvenlik
kontrolü gerçekleştiriyor. “Da Vinci”nin hassas küçük elleri, insan bileğinin hareket kabiliyetinin ötesinde bir hareket özgürlüğü sağlayarak, geleneksel laparoskopik cihazlarla
yapılması imkansız manevraları yapılabilir hale getiriyor. Robotik cerrahi sistemin başarıyla kullanılmakta olduğu bazı temel cerrahi operasyonlar arasında; radikal prostatektomi,
parsiyel nefrektomi, histerektomi, miyomektomi, mitral kapak tamiri, kardiyak bypass ve
gastrik bypass bulunuyor.
lerdekistlervetüpbebekuygulamalardaki tıkanmalar
dahakolayçözümbulacakve
başarı oranları da artacak.
Yine erken evre kanserlerin
büyük bir kısmında robotik
cerrahi yöntemi kullanılabiliyor”diyekonuştu.
16
Güncel
Tıp
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Histamin intoleransı olan hastalara uyarı:
Çilek, kırmızı şarap ve
çikolatadan uzak durun!
DAVOS - İshal, kızarıklık, nezle ve taşikardi gibi yalancı alerjik reaksiyon belirtilerini, gerçek
bir alerjiye bağlı anafilaksi vakasından ayırmak zordur. Bu gibi sorunların kökeninde genellikle
histamin intoleransı bulunur.
Gıda maddeleri, ilaçlar,
kimyasal ya da fiziksel uyaranlargibibirdizietkenebağlı
olarakçeşitlişikâyetlerortaya
çıkabiliyor.
Dr. Peter Schupp’a göre;
hastalıkhenüztamamenkabul
görmemiş olsa da, bu tepkilerin çoğunun kökeninde histaminintoleransıyatıyor.Bubelirtileri,histamininfarmakolojik özelliklerine dayanarak
açıklamak mümkün. Endotel
geçirgenliğindeki artışa ve vazodilatasyona bağlı olarak
nezle,hapşırmadürtüsü,kızarıklık,ürtiker,taşikardi,hipotansiyon,başdönmesi,başağrısı, mide bulantısı ve kusma
belirtilerioluşuyor.Mideasidi
üretimindekiartışvedüzkaslardakontraksiyon;mideağrılarına,kramplara,ishalvedispepsiye yol açıyor. Bronkokonstriksiyonvedispnedehistamine bağlı olarak meydana
gelebiliyor.
Diaminooksidaz enzimi
Diaminooksidaz(DAO)enziminin kapasitesi, hücre dışı
histaminin parçalanmasına
yetmediğinde de, histamin intoleransı belirtileri görülebiliyor. Nedeni histaminin fazla
üretilmesi, genetik nedenlere
bağlı olarak DAO’nun yeterince üretilmemesi ya da
enzim üretiminin hücre dışındabaskılanmasıolabilir.
Tanı nasıl konulabilir?
Histaminintoleransışüphesi genellikle anamnez esnasındageliştirilir.IgE’yebağlı“hakiki” alerjik reaksiyonlar cilt
testleri ve RAST belirlemele-
tanıdadesteklenmişolacaktır.
Enzim desteği çözüm mü?
Kırmızı şarap içince yüzünüz kızarıyorsa,
sorun histamin intoleransı olabilir.
riyle elenmeli, serum triptaz
düzeyitespitedilerekmastositoz olasılığı bertaraf edilmelidir.Enazikitipikbelirtimevcutsa ve yakınmalar histamin
seviyesi düşük gıda rejimiyle
ya da antihistaminiklerle hafifletilebiliyorsa, teşhis konabilir. Yüksek histamin düzeyi
ya da DAO faaliyetinde azalma (< 3 U/ml) tespit edilirse
Alerjilerde olduğu gibi burada da tedavi, ilk aşamada
tepkileri tetikleyen etmenlerdenuzakdurmaktır.Hastanın
tetikleyicilerdenuzakdurması
mümkün olamıyorsa, yüksek
dozda antihistaminik kullanılabilir. Örneğin mast hücresi
stabilizatörücromoglicinözelliklegastrointestinalyakınmalara karşı başarıyla kullanılmaktadır. Bir diğer seçenek,
DAO enziminin oral yoldan
verilmesidir.Ancakrahatlatıcı
ilaçlarabelliaralıklarlaaraverilmesi ya da ilacın değiştirilmesifaydalıolacaktır.
Kaynak: Peter Schupp, Notfall und
Hausarztmedizin,2008;34:66-68,MT
Histamin intoleransına yol
açan olası tetikleyiciler:
Histamin açısından zengin gıdalar
• Balıklar(özellikletütsülenmişyadatuzlanmışbalıklar)
• Peynir • Şarküteri ürünleri • Alkollü içkiler (Köpüklü
şarap,şarap,bira)
Daha fazla histamin salgılanmasına neden olan gıdalar:
• Turunçgiller• Çilek• Ananas• Domates• Ispanak
• Çikolata• Balıkvekabukludenizürünleri• Katkımaddeleri
Histamin salgılanmasına ya da DAO’nun baskılanmasına
neden olan ilaçlar:
•
•
•
•
•
•
•
•
Analjezikler(Morfin,ASS,Metamizol)
Lokalanestezikler(Prilocain)
Antihipertansifler(Verapamil,Alprenolol,Dihydralazin)
Diüretikler(Amilorid)
Antiemetikler(Metoclopramid)
Antibiyotikler(Cefuroxim,Clavulansäure,Chloroquin)
H2-Reseptör-Antagonistleri(Cimetidin)
Antidepresifler(Amitryptilin)
Kreş çocuklarında lösemi sıklığı daha az görülüyor
LONDRA – Nisan ayında
Londra’da Lösemili Çocuklar
Derneğitarafındanikincisidüzenlenen “Çocuklarda LösemininNedenleriveÖnlenmesi
Konferansı”ndasözalanKaliforniyaÜniversitesiHalkSağlığıbölümündenProf.Dr.Patricia Buffler, kreşe veya oyun
gruplarına giden çocuklarda
akut lenfoblastik lösemi gelişmeriskinin,gitmeyenleregöre,
% 30 daha az bulunduğunu
bildirdi.
Akut lenfoblastik lösemi
(ALL), lösemili çocukların %
80’inden fazlasında görülen
lösemi tipini oluşturmakta ve
en sık 2-5 yaş arasındaki ço-
cuklarda rastlanmaktadır. Endüstrileşme dönemiyle birlikte
çocuklarda 2000’de 1 oranındagörüldüğübildirilmektedir.
Hastalığın nasıl geliştiğine
dair öne sürülen teorilerden
birisi, “erken yaşlardaki enfeksiyonlarlailgilidir”şeklinde
özetlenebilir. Bu teoriye göre,
“İmmunsistemierkendönemde uyarılmayan çocuklarda
bağışıklık sistemi normal gelişememekte ve geç çocukluk
dönemlerinde karşılaşılan enfeksiyon etkenlerine anormal
yanıtlar vermektedir. Ki, bu
da, genetik yatkınlık gibi bir
nedenle lösemiye aday çocuklarda hastalık gelişmesini te-
tikleyebilir”denmektedir.
Kreş ve oyun gruplarındaki
çocukların daha sık ve daha
erken yaşlarda enfeksiyon geçirdikleri bilinmektedir. Prof.
Dr.Bufflertarafındansunulan
bu yeni bulgu da, enfeksiyonlarlaerkenkarşılaşmanınbazı
hastalıklara karşı koruyucu
olabileceği şeklindeki yukarıdakiteoriyidesteklemektedir.
Prof.Dr.Buffler’insunumu,
yayınlanmış14çalışmanınanalizine dayanmaktadır. Bu yayınlardalösemili6108çocukla,
lösemi olmayan 13704 çocuk
karşılaştırılmıştır. Ailelere çocuklarının oyun grubu, kreş
veya benzeri sosyal ortamlara
devamedipetmediğisorulmuş,
12 çalışmada sosyal ortamlara
katılmayla lösemiye karşı korunma olabileceği desteklenirken, diğer 2 çalışmada bu etki
gözlenememiştir. Bütün çalışmalargözdengeçirildiğinde,lösemiolasılığında%30’lukbir
azalmaolduğubildirilmiştir.
Kaynak: Medscape, medical news
2008,ZosiaChustecka
Perspektif
17
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
“Yazarı, danışmanı, editörü
aynı kişi olan dergiler vardı”
ANKARA - Türk Tıp Dizini Kurulu Başkanı Doç. Dr. Orhan Yılmaz, Türk Tıp Dizini Kurulu’nun
çalışmaya başladığı ilk yıllardan bugüne süreli yayıncılık alanında çok büyük mesafe alındığını
söyledi. Halen 21 Türk tıp dergisinin SCI Expanded’a alındığını ifade eden Dr. Yılmaz, yakında
Ulusal Atıf Dizinleri’nin de oluşturulacağını söyledi. Yılmaz sorularımızı cevapladı.
MT:SayınYılmaz,öncelikle
TıpVeriTabanıveyaTürk
TıpDizininedir?
Tıp Veri Tabanı, sağlık bilimlerialanındayayınlananve
veri tabanına dahil edilen süreli yayınlarda bulunan Türkçe ve diğer dillerdeki özgün
araştırma makalelerini kapsayan bir veri tabanıdır. Temelleri 1994 yılında, o zamanki
adıylaTÜBİTAKSağlıkBilimleri Araştırma Grubu bünyesindeoluşturulmuşbirkomisyontarafındanatılmıştır.
Veri tabanımızda sadece
tıp değil sağlık bilimlerinin
diş hekimliği, eczacılık,
hemşirelik gibi çeşitli alanlarından da süreli yayınlar yer
almaktadır.
MT:Veritabanınızagirmek
içinnetürölçütler
arıyorsunuz?
Öncelikle dizinimizin adı
Türk Tıp Dizini... Adında
Türkifadesigeçenbirveritabanında yer alan yayınlarda
hiçdeğilseenazındanTürkçe
özetlerin yer almasını önemli
sayıyoruzveTürkçeözeteyer
vermeyenbirsüreliyayınıdizinlemiyoruz. Bu konuda
öylekatıdavrandıkkiTürkçe
özeti bulunmayan TÜBİTAK
yayınlardan bile veri tabanınaalmadıklarımızoldu.
Birdiğerölçütümüzisedüzenlilik,diğerbirifadeileperiyodisite. Ayrıca özgün bilimselaraştırmaların,yayında
yeralandiğermakalelereora-
Tam Gün, sahte bir hekim
kıtlığı mı yaratacak?
İSTANBUL - Sağlık Bakanlığı’nın,“SağlıkPersonelinin Tam Gün Çalışmasına
veSağlıklaİlgiliBazıKanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nı
kamuoyuna açıklaması üzerine, Türk Tabipleri Birliği
(TTB),tasarıhakkındakigörüşlerini Başbakanlığa iletti.
Ardından, tasarıya ilişkin
görüşlerinivetasarınınyasalaşması halinde ortaya çıkabilecek olumsuzluklara ilişkin kaygılarını açıklayan İstanbul Tabip Odası, tasarı-
“Tasarı yasalaşırsa, Sağlık
Bakanlığı’na sağlık
tekellerinin gereksinimlerine
göre, hekimlerin aynı
hastaneler zincirinin çeşitli
halkalarında çalışabilmeleri
için yönetmelik yapma
yetkisi verilecektir. Tasarı,
hekimlerin çalışma
alanlarını kısıtlayıp, hekim
emeğini ucuzlatacak ve
halk sağlığını da olumsuz
etkileyecektir.”
nın geri çekilmesini talep
etti. TTB ile ortaklaşa yapılan açıklamada şu görüşler
savunuldu:
“SağlıkBakanlığıbutasarıyı yasalaştırarak; üniversiteler ve diğer kamu sağlık
kuruluşlarında görev yapan
hekimlerin, bu kurumlar dışında çalışmalarını, muayenehanesi olan hekimlerin,
SosyalGüvenlikKurumuile
sözleşmesi olan özel hastaneler ve tıp merkezlerinde
çalışmalarınıyasaklamakistemektedir.
“TasarıileTürkiye’dehekimlerin çalışma alanları
daraltılarak, hekimler tek
bir kurumda çalışmaya zorlanarak, sahte bir ‘hekim
kıtlığı’yaratılmakistenmektedir.Tasarı,kendieliyleyarattığıbusahte‘hekimkıtlığını’gidermeküzere,yabancı hekimlerin ülkemizde kuralsız olarak çalışabilmelerine olanak sağlamaktadır.
Önce sahte sorunlar yaratan,sonrabusorunları“çözmek”içinyabancıhekimlerdenmedetumanbutasarıile
gerçekte neyin amaçlandığını anlayabilmek mümkün
değildir.”
nının da en az yüzde elli olmasınıistiyoruz.
MT:Türkiye’deyayınlanan
dergilerdensizinölçütlerinize
uymayıkabuletmeyen
yayınlardavarmı?
Evet var. Bunların bir
kısmı yurtdışı dizinlerde yer
alıyor. Belli bir özgüvenleri
oluşmuş yayınlar. Bu sebeple
özellikle Türkçe özet konusundakatıdavranabiliyorlar.
Devamısayfa18’de
Türk Tıp Dizini
Kurulu Başkanı
Doç. Dr. Orhan Yılmaz
Çalışmaya başladığımız ilk yıllarda yayınlar çok sorunluydu.
Öyle ki yazarı, danışmanı ve editörü aynı olan yayınlar vardı.
Kurul bu konuda ölçütler geliştirdi. Kurulun her yıl dinamik
bir biçimde oluşturduğu kriterler daha sonra birçok yayın
tarafından benimsendi. Çalışmalara başladığımızda örneğin
SCI-E’de sadece 1-2 dergi yer alıyorken, bugün 21 Türk Tıp
dergisi SCI Expanded’a alındı.
18
Hukuk
Perspektif
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Muayenehanesi olana
daha az ek ödeme
yasal!
ANKARA- Danıştay Onbirinci Dairesi, Sağlık Bakanlığı’na Bağlı Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelikteki, serbest çalışan hekimlere daha az ek ödeme verilmesine olanak tanıyan hükmün hukuka
uygun olduğuna karar verdi.
DanıştayOnbirinciDairesi,
Yönetmeliğindayanağınıoluşturan 209 sayılı kanunun da
Anayasa’ya aykırı olduğu itirazını ciddi bulmadı. Dava,
nihaiolarakİdariDavaDaireleri Kurulu’nda çözüme ka-
vuşturulacak.
Sağlık Bakanlığı’na karşı
açılan davaya ilişkin kararın
gerekçesinde, ek ödeme sisteminin,hekimlerinbireyselperformanslarına göre ödüllendirilmeleri üzerine kurulduğu-
‘Uygulama hakkaniyete aykırı’
Onbirinci Daire Üyesi Hüseyin Poroy karara muhalefet
etti.Poroy’unmuhalefetşerhindeşugerekçelereyerverildi:
“Sağlık kurum ve kuruluşlarında Sağlık Bakanlığı’nca belirlenenhizmetsunumşartlarıvekriterleridedikkatealınmak
suretiyle, bu ödemenin oranıyla esas ve usulleri; personelin
unvanı,görevi,çalışmaşartlarıvesüresi,hizmetekatkısı,performansı, serbest çalışıp çalışmaması ile muayene, ameliyat,
anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar esas alınmak suretiyle Sağlık Bakanlığı’ncaçıkarılacakyönetmeliklebelirleneceğihükümaltınaalınmıştır.Anılankanunhükmünde,ilgililerinserbestçalışıpçalışmamasıeködemenindağıtılmasındagözönündebulundurulacakkriterlerarasındasayılmaklabirlikte,buyetkinin personelinunvanı,görevi,çalışmaşartlarıvesüresi,hizmetekatkısı,performansı,serbestçalışıpçalışmamasıilemuayene,ameliyat,anestezi,girişimselişlemlerveözellikarzeden
risklibölümlerdeçalışmagibiunsurlarınetkisiniyokedecek
şekildevepersoneleödenecekeködemelerarasındabukadar
yüksek fark oluşturacak biçimde kullanılması ölçülülük ve
hakkaniyetilkelerineuygundüşmemektedir.”
nunaltıçizildi.
Asıl amaç hastaların memnuniyetinin arttırılması olduğunun ifade edildiği kararda,
tamzamanlıçalışanhekimlere
dahafazlateşvikuygulanması
yoluyla hekimlerin, bütün
mesai ve dikkatlerini çalıştıkları kamu hastanelerindeki
sağlık hizmetine yoğunlaştıracaklarıbelirtildi.
Nasıl bir kamu hizmeti?
Böylece devlet hastanelerininimkanlarınıntamkapasite
ile kullanılmasının sağlanacağının ifade edildiği gerekçede,
uygulamailehastalarlailgilenmesüresininuzayacağıvebazı
laboratuarvegörüntülemetetkikveameliyathizmetleriiçin
bekleme süresinin kısalacağı
vurgulandı.
Uygulamada,
sonuç olarak hastanede sunulan kamu hizmetinin sadece
sayısalolarakdeğilayrıcakaliteolarakdaartacağınınaltının çizildiği kararda, Yönetmelikleözelmuayenehanesisteminin ortaya çıkardığı bazı
olumsuzluklarındaönünegeçileceğiifadeedildi.
Yargıtay oda raporunu yeterli bulmadı
Acı uzarsa hekim manevi
tazminat öder!
İSTANBUL - Yargıtay OnbeşinciHukukDairesi,birdişhekimi aleyhine açılan davada, yerel mahkemenin sadece
dişhekimleri odasının disiplin
dosyasındaki kanıtlara dayalı
olarakverdiğikararınıbozdu.
Yüksek Mahkeme, dişhekiminin disiplin kurulu incelemesinde kusurlu bulunmasına
rağmen, tazminat davası aşamasındadaincelemeyapılmasıgerektiğinekararverdi.
“Yeterince özen
gösterilmeyerek tedavinin,
dolayısıyla hastanın acı ve
ızdırabının uzaması
durumunda bundan doğan
manevi zararı da diş hekimi
karşılamalıdır.”
Bir dişhekimi aleyhine Kadıköy’degörülentazminatdavasında yerel mahkeme, hekimi kusurlu bularak hastaya
tazminatödemesinekararvermişti. Dişhekimi, Yargıtay
nezdinde kararı temyiz etti.
Dosyayı inceleyen Onbeşinci
Hukuk Dairesi, dosyayı usulden bozdu. Kararın gerekçesindeşuifadeleryeraldı:
Uzman bilirkişiye inceleme
“Mahkemece yapılması gereken işi uzman bilirkişiye laminat kaplama ve tedavi işleminin incelettirilmesi, eserin
reddi gerekiyorsa şimdiki gibi
ödemenin iadesiyle davacının
çektiğiızdırapdurumunagöre
makul bir seviyede manevi
tazminatın takdiri, kısmen
eserinkabulüdurumundatenziligerekenbedelinsaptanma-
sı ve sonucuna göre manevi
zararın da takdiriyle hükme
varılmasından ibarettir. Bu
hususlarüzerindedurulmadan
ve uzmanlık gerektiren konudabilirkişiincelemesiyaptırılmadan davanın sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırı
olmuş, kararın bozulması
uygunbulunmuştur.”
YüksekMahkemekararında
ayrıca,yeterinceözengöstermeyerek hastanın ızdırabının uzamasına neden olan dişhekiminin de manevi tazminat ödeyeceğini ifade etti. Yargıtay, hastanın,tedavininnormalsürelerdedevametmesidurumundabu
acılara katlanması gerektiğini
vurguladı.Karardaşugörüşlere
yer verildi: “Dişhekimi yukarıdadeğinilenhükümlerçerçevesinde özen borcunu en üst düzeydegöstermekzorundadır.”
Sayfa 17’den devam
“Yazarı, danışmanı,
editörü aynı kişi olan
dergiler vardı”
“Bizi yurtdışı dizinler kabul ediyor siz almıyorsunuz”
şeklindeyakınmalarıdaoluyor.Ancakhemenbelirtelimki
dizinimizin adı Türk Tıp Dizini yani ulusal bir dizin ve
Türkçeözetiolmayansüreliyayınlardizinimizdeyeralamıyorlar. Aslındabizimölçütlerimiz,birikisidışında tümevrensel
dizinleriçindegeçerli…İlkyıllardabizekurallarımıznedeniyleuzakduranyayınlaruluslararasıveritabanlarınagirmek söz konusu olunca bizim kurallarımızın bile ötesine
geçmekdurumundakaldılar.
Ulusal atıf dizini de oluşturulacak
MT:TürkTıpDizini’ndeatıfindeksleriyeralmıyor.Bu
konudabirçalışmanızvarmı?
UlusalAtıfDiziniçalışmalarıfarklıbirçalışma.Bunungerekliliğini 2004 Sempozyumunda vurgulamıştık ve gerçekleştirme kararı almıştık. Ancak gerek yönetsel sorunlar
gerekaltyapısorunlarınedeniylebugünedekgerçekleştirme
fırsatıbulamadık.GeçenyılbualandaDr.SercanÖzyurt’un
birçalışmasıvardı.BizSayınÖzyurt’udaKurulumuzaaldık
vebuçalışmayıdahadageliştirmekararıaldık.Önümüzdekiyıllardabukonudadaönemliaşamalarkaydedeceğimizi
söyleyebilirim.
Kaynak gösterilmek en ideal ölçüt değildir
MT:UlusalAtıfDizinindenbeklentilerinizneler?
Ülkemizde henüz tam oluşturduğumuz bir atıf dizini olmadığındanetkilerinişimdidenöngörmemizmümkündeğil.
Belki abartılı bir benzetme ancak, her yıl düzenlediğimiz
“SağlıkBilimlerindeSüreliYayıncılık”sempozyumlarında
Oscar Ödüllerindeki gibi “en çok atıf alan dergiler” listesi
vehatta“yazılarıençokatıfalanbiliminsanları”listesiortaya çıkarmak düşüncesindeyiz. Bu sayede dergilerimizin
kendilerineçekidüzenvereceğiniumutediyoruzveböylece
varsa(kivar)dergifazlalığınındaönünegeçmişolacağız.
Yavaş giden çalışmalar hızlanıyor
MT:TıpVeriTabanınınyurtdışındakilerlekıyaslandığında
netüreksikliklerivar?
Birkerekapsamında5000-7000 dergibulunandizinlerle kıyaslanmamızın doğru olmayacağını söylemem gerekiyor.
Bizimdizinimizulusalkökenlibirdizinveenönemliside
birkamukurumuncadestekleniyor.Ayrıcaücretsiz…Uluslararasıdizinlerisegeneldeticarikuruluşlartarafındanoluşturuluyor. Ticari kurumlarca yapılandırılınca da ölçütleri
gevşeyipkuralsızlığadoğruyolalabiliyorlar.
Birözeleştiriolarakşuanadekçalışmalardabirazyavaş
davranıldığınısöyleyebilirim.AncakULAKBİM’inyeniBaşkanıProf.Dr.CemSaraç’ın,buhusustaoldukçahassasolduğunuvurgulamamgerekiyor.
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
OnkolojiHemşireliği
Perspektif
19
“Hekim-hemşire ilişkisi iyiyse
onkoloji tedavisi de iyi demektir”
İSTANBUL – Onkoloji hemşiresi Yard. Doç. Gülbeyaz Can, onkoloji hastalarında kemoterapi tedavisinde dikkat edilmesi gereken başlıca konular ve tedavi süresince hekim-hemşire koordinasyonuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
MT:Onkolojihastalarında
kemoterapitedavisindedikkat
edilmesigerekenbaşlıca
konularneler?
Hasta bize geldiği zaman,
hastaya “ilaç tedavisi başlayacağız” diyoruz, ama burada
hastanınpsikolojisiçokönemli. Ameliyattan sonra yaşadığı
bir aylık dönemde hasta patoloji tanısını duyduysa hastalığına uyum sağlamış oluyor.
Veyabiyopsiyaptırmış,tanısını almıştır, kitlesi ameliyata
uygun değildir, kemoterapi tedavisi alacaktır. Buna göre,
hastayayaklaşımdadikkatedileceknoktalarvar.Tedaviöncesi hasta uyum aşamasına
alınmalı.
Bizde eleman sıkıntısı da
olduğundan, hastaya
herhangi bir açıklama
yapmak için zaman olmuyor.
Hekim de günde 40-50,
hatta kimi merkezlerde 90
hastaya bakarken,
hemşireye günde 120 hasta
düşebiliyor. İÜ Onkoloji
Enstitüsü’nde, günde 80-90
hastaya 4 hemşire tedavi
yapıyor. Her hastaya 10
dakika ayırsa, zaten ancak
tedavisini yapmış
oluyorsunuz. Hastaya
açıklama yapmaya, tedaviye
alıştırmaya zaman kalmıyor,
çok zor.
Tedaviden önce hastaya
“şu tedaviyi alacaksınız,
şöyle cevap alacaksınız, sizi
şöyleetkileyecek,şuyanetkilerigörebileceksinizveşutarihte kontrole geleceksiniz”
şeklinde süreci açıkladığınız
zaman,hastanıntedavisüreci
daharahatgeçiyor.Yanetkileri yaşıyor, ama “bana bu
yanetkileriyaşayacağımsöylendi ve kendimi rahat hissediyorum”diyor.Yadahangi
koşullarda hekimini araması
gerektiğini biliyor. Örneğin
bulantı ve kusma olacağını
yakınlarından, çevresinden
duymuştur,normalkarşılıyor
ve “yaşamalıyım” diyor.
Oysabulantıvekusmakontroledilebilir.
Hasta yeni tedavi aldıysa,
psikolojik olarak desteklemek
gerekiyor, ama daha önceden
uyum sağladıysa –mesela bir
aylıkdönemdetedavialdıysa-,
bilgilendirmekdahafarklıoluyor.Öteyandan,tanısıçokyeniyse hasta sizi duyamıyor,
söylediklerinizialgılamıyor.Bu
tip hastalar için hasta eğitim
föyleri veriyoruz, evde sakin
kafaylaokuyabilir,kendinihazırlayabilir.
MT:Onkolojihemşireleri,
tedavininhangisafhasında,
neölçüdedevreyegirerler?
Tedavidenöncekansayımı
çok önemlidir. Tedaviden tedaviye bazen değişebilmekle
beraber, lokositin 3000 üzerinde, hemoglobin 9 gr. üzerinde, trombosit 100.000
üzerindeolmasıgerekiyor.
Devamısayfa20’de
Yard. Doç. Gülbeyaz Can, 1993 mezunu.
Cerrahi yoğun bakımda başladı. Daha
sonra onkoloji konusunda master tezi
yaptı. Yaklaşık 10 yıldır öğrencilere staj
döneminde eğitmenlik yapıyor. Bilgiyi
yansıtmak, onun için en büyük zenginlik.
20
Ar-Ge
Perspektif
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Hızlı atan kalp yoruluyorsa…
İvabridin ve nabız
atışına etkisi sınanıyor
PARİS - Stabil koroner arter hastalığı (KAH) ve sol ventrikül disfonksiyonu (LVH) olan hastalarda kardiyovasküler vaka sıklığının azaltılması için ivabradin (Procoralan®) kullanılarak, sadece
kalp atış oranının düşürülmesinin etkilerini inceleyen, uluslararası, çok merkezli, randomize,
çifte kör araştırma BEAUTIFUL çalışması, Servier İlaçları tarafından gerçekleştirildi.
Çalışmaya, kalp atım
oranı dakikada ≥60 vuruş
(bpm)olan,LVHvekayıtlar-
la stabil KAH sorunu teşhis
edilmiş hastalar katıldı. Bu
hastalara,doktorlarınınoptimal tedavi olarak belirlediği
terapininyanısıra,randomizeolarakplaceboyadaivabradin verildi. BEAUTIFUL
BEAUTIFUL 2005 yılında,
Servier yönetimi altında
başlatıldı. 33 ülkeden
yaklaşık 11.000 hastanın
katıldığı araştırmanın
sonuçları Ağustos ayında
uluslararası bir kongrede
açıklanacak.
Prof. Dr. Steg, Servier Ar-Ge merkezinde
yapılan basın bilgilendirme toplantısında.
deneyiiçinIvabradin’inseçilmesinin nedeni, kontraksiyon kuvvetine etki etmeden,
sadece kalp atım oranının
düşürülmesini sağlayan tek
ajan olmasıydı. Böylece,
KAH hastaları, özellikle
LVH sorunu olanlar için
ciddi fayda sağlayacak, ventrikül fonksiyonunda iyileşme ve anti-iskemik etkiye
ulaşılabiliyordu.Çalışmanın
ikihaftalıkbaşlangıçevresindehastalara5mg.ivabradin
ya da placebo verildi. İkinci
haftanın sonunda kalp atım
oranı ≥ 60 bpm olduğunda,
hastada 7.5 mg’lık doza geçildi. Kalp atım oranı 50
bpm’nin altına düşen ya da
bradikardi belirtileri gösterenhastalarda,tedaviyarıda
kesildi. Her bir hastada hedeflenen durum, 18 ila 36
haftaboyuncakalpatımoranının50ila60vuruşarasında tutulmasıydı. BEAUTIFUL deneyinin öncelikli
amacı, hastaların mevcut tedavi düzenine ivabradin eklenmesinin, kardiyovasküler
vetotalmortalitevemorbidite’de azalma sağlayıp, sağlamayacağınınbelirlenmesiydi.
COMET sonuçları ve
romatoid artrit
LEEDS - Combination of
MethotrexateandETanercept
in Active Early Rheumatoid
Arthritis-AktifErkenRomatoid Artritte Metotreksat ve
Etanercept Kombinasyonu
(COMET) klinik çalışma sonuçları, romatoid artrit (RA)
tedavisinde uygulanan Enbrel
(etanercept) ve metotreksat
(MTX) kombinasyonunun,
hastaların %50’sinde remisyonsağladığınıgösterdi.
Remisyonun primer sonlanma noktası olarak kullanıldığı ilk geniş kapsamlı
erken RA klinik çalışması
olan COMET araştırması,
Enbrel+MTX kombinasyon
tedavisi sonucunda en az iki
yıldır RA hastası olan kişilerin %50’sinde hastalığın remisyona(2.6’nınaltındaDAS
28*)girdiğinigösterdi.
COMET araştırmasını yürütenekibinlideriLeedsÜni-
versitesi Romatoloji uzmanı
Prof. Dr. Paul Emery, çalışmaylailgilişudeğerlendirmelerde bulundu: “Klinik beklentileri doğrulayan bu sonuçlarerkenRA’lıhastalarda
remisyonun gerçekçi ve erişi-
Araştırmalar, RA hastalarının
%66’sında bir yıldaki
ortalama işgünü kaybının 39
gün olduğunu, bunun
kadınlarda kişi başına 7,217
Sterlin, erkeklerde ise 8,443
Sterlin değerinde bir üretim
kaybına eşit olduğunu
gösterdi. COMET
araştırması, erken tedavinin
RA hastalarının yaşam
kalitesi üzerindeki olumlu
etkilerini de ortaya koydu.
lebilirbirhedefolduğukonusunda romatologlara umut
veriyor.Hastalarınyaşamkalitesiyle ilgili sağlanan faydalar gerçekten sevindirici.
Buna ek olarak hastalığın
ilerlemesi yavaşlatılarak hastaların işgünü kaybının azaltılması yönünde önemli bir
etkiyaratılıyor.SadeceMTX
kullanan hastaların, Enbrel+MTX kombinasyonu
alan hastalara göre üç kat
daha fazla iş günü kaybı yaşadığını gözlemledik. Bu da
erkenveetkiliRAtedavisinin
sadece hastaya değil, bütün
topluma uzun vadeli bir
faydasağlayabileceğinigösteriyor”.
Prof. Dr. Dario Di Francesco, kalp atış hızı düzenleyen If
akımı ve bu akımın tedavi amaçlı kullanımı keşfi ile Prestijli
Lefoulon-Delalande Vakfı Ödülü’ne layık görüldü. Prof. Dr.
Dario DiFrancesco, kalbin fizyolojik “atış hızı düzenleyicisi”
olan sinüs nodu içindeki If akımı keşfiyle prestijli LefoulonDelalande Vakfı Ödülü’nü aldı. Profesör DiFrancesco, If
akımının kalp atış hızının oluşturulması ve kontrol edilmesinde kilit belirleyicilerden biri olduğunu ortaya koydu. Bu
keşif, kusursuz kalp atış hızı azaltımı sağlayan ve halihazırda tedavi araçları arasında ayrıcalıklı bir yer edinmiş bulunan ilk selektif ve spesifik If inhibitörü olan Procoralan®’ın
(ivabradine) geliştirilmesi de dahil olmak üzere birçok klinik
bağlantılı uygulamanın önünü açmış bulunuyor.
Sayfa 19’dan devam
“Hekim-hemşire ilişkisi iyiyse
onkoloji tedavisi de iyi demektir”
Hekiminbunlarıkontroletmişvetedavionayıvermişolması gerekiyor. Bu onaydan sonra dosya hemşireye geldiğinde,hemşiretedavidozunabakar.Çoksıktedaviyaptıklarıiçindozyanlışlığıvarsa,görüphekimetekrarsorabilir.
Hastanınkansayımındayetersizliksözkonusuysavebuhekimingözündenkaçtıysa,hemşiretekrarhekimegönderir.
İlaçnekadarsüredışarıdabekletilmeli,nekadarsürede
hazırlanıp verilmeli, hangi hızla verilmeli? Bazen ilacı çok
hızlı verdiğinizde, hastada toksiditeyi artırabilir, bulantı,
kusmaveyorgunluğunartışınaveyakansayımınındüşmesinenedenolabilir.Onedenleönerilendozda,önerilenhızda
veönerilensıradaverilmesigerekiyor.Önemliolanuygulamahızınadikkatetmek.
Hekim genellikle tedavi sırasında hastanın yanında bulunmaz.Hemşire,hastatakibindetedavisırasındaoluşabilecekreaksiyonlarıbilmeli.Tedavisırasındailkgelişenreaksiyonlar alerjik reaksiyonlardır. Taxoter’de önceden bir test
dozu veriyoruz, takibinde tedaviye başlıyoruz. Test dozu
yapmamızarağmentedaviyebaşladığımızdareaksiyongelişebiliyor.Yadabirincigünündereaksiyonolmamıştır,ama
altıncıgünündeolabiliyor.Hedefeyöneliktedavilerdedaha
çok ilaç reaksiyonları görülebiliyor. Alerjik reaksiyon riski
yüksek ilaçlarda hemşire, hastanın yanında 10-15 dakika
izlemelidir.Reaksiyongeliştiğindehementedaviyidurdurup
hekimehaberverirveuyguntedaviyapılır.
MT:Onkolojitedavisindeilaçreaksiyonlarınesürede
görülür?Yanetkilerdefarklılıklarvarmı?
Uygulanantedaviprotokolünegörehastadabazıilaçlarda gastrointestinal şikayetler görürüz. Bazı ilaçlarda daha
çok cilt reaksiyonları görürüz, bazıları (taxol, taxoter) da
dahaçoknöropatiyapar,elveparmakuçlarındauyuşma,
karıncalanma yapar. Sisplatin, karboplatin gibi daha çok
bulantı,kusmayapar;yüksekdozsiklofostomettehemolojiksistityapar.Yani,uygulananilaca,uygulanandozavetedavitürünegöreyanetkilerdeğişebilir.Hastayınezamanne
yapacağı konusunda bilinçlendirmek, uyarmak gerekir.
Bütünilaçlardahalsizlikveyorgunluğuortaközellikolarak
görüyoruz.Nörotoksiteçokönemlidir,özellikleayaktabanında uyuşma, karıncalanma olduğu zaman, hastada düşmelerolabiliyor,hastaarabakullanıyorsakazayayolaçabilir.Yaşanacakyanetkilerdedeğişebiliyor.
www.medical-tribune.com.tr
Sektör
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Türkiye’de ilk ve tek:
Göğüs ağrısı ünitesi
KONYA-SelçukÜniversitesi Meram Tıp Fakültesi
Hastanesi Acil Servis bünyesinde1.5yılönceaçılanTürkiye’nin tek “Göğüs Ağrısı
Ünitesi”, kalp krizi başta
olmaküzereçeşitligöğüsağrısı şikayetleri ile müracaat
edenhastalaraçokkısasürededoğrutedaviimkanısunuyor. Acil Tıp Ana Bilim Dalı
BaşkanıveAcilTıpUzmanları Derneği Başkanı Doç. Dr.
Başer Cander, ayda 300’e
yakın hastaya müdahale edilen ünitenin hizmete girmesi
ile özellikle kalp krizinden
ölenlerinsayısındaönemliölçüdeazalmaolduğunusöyledi.
Türkiye’de acil servis bünyesinde“GöğüsAğrısıÜnitesi” bulunan ilk ve tek hastanenin Selçuk Üniversitesi
Meram Tıp Fakültesi Hastanesi olduğunu vurgulayan
Doç. Dr. Cander, “Acil tıp
hizmetininhastanebünyesindeki diğer servis ve birimler-
Lilly Polonya Genel Müdürlüğü’ne
Kadir Tepebaşı atandı
danuzakbiryerdetedaviolmaları gerekiyor. Bu düşünceyle1.5yılönceMeramTıp
Fakültesi Hastanesi Acil Servisi bünyesinde ayrı bir oda
oluşturduk. Göğüs ağrısı şikayetleri ile gelen hastalarımızıservisesevketmedenbirkaçgünburadatedaviedebilmeimkanımızmevcut.”dedi.
Özel hastane zincirlerinde rekabet hızlandı
Aynı yakada 2. büyük Onkoloji Merkezi
İSTANBUL, KADIKÖY Acıbadem Sağlık Grubu, Bursa’da yeni hizmete açtığı onkoloji merkezinin ardından,
KozyatağıHastanesiOnkoloji
Merkezi’ndeki üst düzey teknolojisini de dünyadaki son
gelişmeler ışığında yeniledi.
2004yılındanbuyanakanser
tedavi merkezi olarak hizmet
veren Acıbadem Kozyatağı
Onkoloji Merkezi, kanser tedavisinde IGRT (Görüntü Kılavuzluğunda Radyoterapi)
teknolojisinigetirdi.
Medical Park Göztepe
Hastanesi hizmete açıldı
Haziran ayında İstanbul’unKadıköyyakasındailk
özel hastane kompleksi de
hizmete girdi. 17 ayda 14
hastane kuran Medical Park
SağlıkGrubu’nakompleksde;
Genel Hastane, Kanser Hastanesi ve Diş Hastanesi bir
arada bulunuyor. Grubun,
hastane zincirlerini yurtdışına yaygınlaştırmak, klinik
araştırmamerkezlerikurmak
Medical Park Sağlık Grubu Yönetim
Kurulu Başkanı Muharrem Usta, Maliye
Bakanı Kemal Unakıtan’dan aldığı desteği
saklamıyor.
ve yeni tıp fakültesi kurmak
üzereçalışmalarıvar.
İki kalp atışında kalbi tarayan CT
ŞİKAGO-Philips,ikikalpatışındakalbitarayan
bilgisayarlıtomografi(CT)sisteminihizmetesundu.
Şikago‘daki Kuzey Amerika Radyoloji Topluluğu’nun (Radiological Society of North America RSNA) 93. yıldönümü toplantısında tanıtılan 256kesitliBrillianceiCT,radyologların;hastalıklarıönleme,teşhis,tedavivetakipetmesindebirdeğişiklik
yaratarakonlarınhastalarıyladahafazlailgilenmesineolanaksağlamaamacınıtaşıyor.256-kesitliBrillianceiCT,hastanınmaruzkaldığıradyosyonmiktarınıdayüzde80oranındadüşürüyor.
RSNA’da sunulan 256-kesitli Brilliance iCT, özel
olarakgörüntükalitesinigeliştiripenzorçalışmakoşullarındabiledozuazaltmaküzeretasarlanmışCT
ürünleriarasındabaşıçekiyor.
21
kısa... kısa... kısa... kısa...
1.5 yıl önce açılan Türkiye’nin tek “Göğüs Ağrısı Ünitesi”.
den farklı işleyişi var. Göğüs
ağrısışikayetleriileacilservisegelenhastalarınönemlibir
bölümünde kalp krizi bulgularınarastlanıyor.Buhastalarastrestentamamenuzak,oldukçarahatbirortamdamüdahaleetmekgerekiyor.Ayrıca bu tür hastaların acil servisteki yoğun koşuşturmaca-
Perspektif
İSTANBUL - Lilly CEE,
AMEAveCISBölgesiPazarlama
Direktörü olarak görev yapan
Kadir Tepebaşı, Lilly Polonya
GenelMüdürlüğü’neatandı.
Dünya ölçeğinde 143 ülkede
faaliyetlerini sürdüren Lilly’nin
Polonya Genel Müdürlüğü’ne
Kadir Tepebaşı atandı. İstanbul
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden 1989 yılında mezun olan
KadirTepebaşı,1990-1991yılları arasında aynı üniversitede işletmeyükseklisansınıtamamladı.
Kadir Tepebaşı Lilly Türkiye’ye 1996 yılında CNS ürün
müdürüolarakkatıldı.Dahasonraulusalsatışmüdürlüğü
görevini yürüttü. 2001-2004 yılları arasında görevine TürkiyePazarlamaDirektörüve2004-2006yıllarıarasındada
Türkiye Satış Direktörü olarak devam eden Tepebaşı, Polonya’daki görevinden önce 2006-2008 yılları arasında
LillyİlaçOrtaveDoğuAvrupa,Afrika,Ortadoğu,Rusyave
BağımsızDevletlerTopluluğuPazarlamaDirektörlüğügöreviniyürüttü.
Zentiva, Elif Çelik’e emanet
Eczacıbaşı-Zentiva,
daha önce “ticari” ve
“operasyon”olmaküzere
iki ayrı genel müdürlük
bünyesinde sürdürdüğü
yönetim faaliyetlerini tek
birimde toplayarak, tüm
Türkiye operasyonunu
ElifÇelik’eemanetetti.
Orta ve Doğu Avrupa’nınöndegeleneşdeğer
ilaç kuruluşlarından Zentiva ile Eczacıbaşı’nın
stratejik işbirliği Eczacıbaşı-Zentiva, 5 Haziran tarihli Yönetim Kurulu Kararı ile
kuruluşun Ticari Genel Müdürlüğü görevini yürüten Elif
Çelik’iEczacıbaşı-ZentivaGenelMüdürüolarakatadı.Elif
Çelik, Temmuz 2007 tarihinde kurulan Eczacıbaşı-Zentiva’nın Türkiye’deki tüm ticari ve endüstriyel operasyonlarındansorumluolacak.
Zentiva’danyapılanduyuruyagöre,ticari,operasyonelve
destek birimlerini kapsayacak yeni organizasyonun hazırlanması ve hayata geçirilmesi süreçleri de Elif Çelik’in sorumluluğundaolacak.
Global MSD’ye
Türk teknoloji lideri
Phillips tarafından üretilen
256-kesitli Brilliance iCT
Şikago’da tanıtıldı.
İSTANBUL–MerckSharp
& Dohme (MSD) İlaçları’nın
Türkiye,KuzeyAfrikaveOrta
Doğu bölgelerinden sorumlu
Global Teknoloji Lideri pozisyonunabirTürkyöneticiatandı. 1999 yılından beri MSD
bünyesinde çalışan Suat
Akkan, ilgili ülkelerindeki sunucu, network, iletişim cihazları, sistem ve altyapı operasyonlarındansorumluolacak.MSDİstanbulofisindençalışmalarınıyürütmeyedevamedenAkkan,sorumluolduğuülkelerdeverimli,esnekveoptimizesistemlerinkurulmasıve
servislerinsorunsuzşekildehizmetvermesiiçinçalışacak.
www.medical-tribune.com.tr
22
TıpTarihi
Perspektif
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Türk hekimliğinin öncü kadınları
ANKARA- Türkiye’nin ilk kadın tıp profesörü ve ilk kadın patoloğu Dr. Kamile Şevki Mutlu,
“Tıb Fakültesi Mecmuası”nın 1953 yılındaki ilk sayısında yazdığı “Hekimlik Mesleğinde Türk
Kadını” başlıklı makalesinde, Türk hekimliğinde kadının o zamanki durumunu ele almıştı. Hekimlik tarihimize de çeşitli yönlerden ışık tutan bu makalede, tıp fakültesine ilk kez kabul edilen kız öğrencilerden kadın hekimlerin ihtisas alanlarına dağılımına kadar önemli bilgilere yer
verilmişti. Belgede yer alan bazı bölümleri özetle aktarıyoruz.
Tıp fakültesine kız
öğrencilerin kabulü
1920’lerinbaşındatıpfakültesine kız öğrenci alınmaması
konusundayaygınbirkamuoyu
muhalefeti
bulunmaktadır.
Aynı yıllarda gazetelerde dahi
kadınların hekimlik yapmalarının olanaksızlığına ilişkin yazılaryayınlanmaktadır.Buarada
1921’de hukuk fakültesine ilk
kezkızöğrencilerindekaydıya-
Türkiye’nin ilk kadın tıp
profesörü ve patoloji uzmanı
Kamile Şevki Mutlu, 1953
yılında Tıb Fakültesi
Mecmuası’nda yazdığı
makalesinde, hekimlik
mesleğinde Türk kadınının
yerini anlatmıştı. Yarım
yüzyıl önce yazılan bu
makale, Türk tıp tarihinin bir
dönemi hakkında da önemli
bilgiler veriyordu.
pılmıştır.Bununverdiğicesaretletıpokumakisteyenkızlarda
büyük bir mücadeleye girişir.
Mutlubumücadeleyişöyleanlatıyor:“Gruplarhalinde,memlekette fikirlerine itimat edilir
zevatı bir bir ziyaret ediyorlar
ve onları iknaya çalışıyorlardı.
Usandırıcıdereceyevaranbuziyaretlerin ve lehlerine çıkartabilmeyemuvaffakolduklarıyazıların yardımıyla gayelerine
eriştiler.”
Haydarpaşa’da
ilk kız talebeler
İlkdefa1922EylülündeozamanınDarülfünunemini(İstanbul Üniversitesi Rektörü) ve
ünlü kadın-doğum uzmanı
BesimÖmerPaşa’nıngirişimiyle Haydarpaşa Tıp Fakültesine
yedi kız öğrencinin kaydı yapılır. Bunlar, Müfide Kazım,
Hamdiye, İffet Naim, Sabiha,
Melihaveİffethanımlardır.
İlk asistan
Dr. Semiramis Hanım
1928yılınınNisanayındaTa-
Kadın hekimlerin
uzmanlık dallarına dağılımı
Mutlu’nunmakalesinde,kadınhekimlerinsayısıveuzmanlıkalanlarınagöredağılımıhakkındadaayrıntılıbilgilerveriliyor.Bunagöre1952yılınınhaziranayınakadar510Türk
kadınhekimindiplomasıSağlıkBakanlığıncatesciledilmiştir.
BunlarınbüyükkısmıİstanbulveAnkaraTıpFakültelerinin
mezunlarıdır. Kalanları, Almanya, Amerika, Fransa, İsviçre
gibiçeşitliülkelerdetıpeğitimlerinitamamlamıştır.
510kadınhekimin298’iuzmanlıkeğitiminitamamlamıştır.Enfazlauzmanlıkeğitimialınanalançocukhastalıklarıdır. Bu alanda 98 uzman hekim bulunmaktadır. Aynı yıl
Türkiye’degörevyapan77içhastalıkları,58kadın-doğum,
10 da genel cerrahi uzmanı kadın bulunmaktadır. Bugün
bile kadınların pek rağbet göstermediği ortopedi dalında
1952yılıitibariyle2uzmanhekimbulunmaktadır.
babet ve Şuabatı Sanatlarının
TarzıİcrasınaDairKanunçıkarılmış ve tıpta uzmanlık eğitimi
kurallara bağlanmıştır. Ancak
ilk zamanlarda uzmanlık eğitimine sadece erkek hekimler
kabul edilmektedir. Kadın hekimler Fakültede ancak fahri
asistanolarakçalışabilmektedir.
Daha sonra Prof. Dr. Hamdi
Suat Aknar’ın girişimiyle bu
engel aşılır. Mutlu, ne zaman
gerçekleştiğikonusundatambir
tarih vermediği bu gelişmeyi
şöyleanlatıyor:“Nihayetilkmedenicesaretfakülteninanatomopatoloji hocası olan Prof. Dr.
Hamdi Suat Aknar’da görüldü.
Almanya’da München Tıp Fakültesinibitirmişvediplomasını
almış Dr. Semiramis hanım
kendi mezunlarına ancak fahri
çalışma müsaadesi vermiş olan,
HaydarpaşaFakültesindeilkeylemli asistan olarak vazifesine
başladı. Semiramis hanımı garp
memleketlerinden diplomalı iki
doktor hanım daha takip etti.
Dr. Melahat hanımın Prof. Dr.
Akil Muhtar’ın idaresindeki te-
Haydarpaşa Tıp Fakültesi’nin
ilk kız öğrencileri 1927 yılında
mezun olur. O yıllarda
mezuniyet sonrasında bir yıllık
staj devresini tamamlamak
zorunluluğu bulunmaktadır.
Nihayet ilk mezunlar 1928
yılında stajlarını da bitirerek
diplomalarını alır. Ancak bir
başka zorluk daha
bulunmaktadır: Sağlık
Bakanlığı henüz kadın
hekimleri istihdam
etmemektedir. Yurt dışından
diploma alanlar dahil ilk kadın
hekimlerimiz, 1930 yılına
kadar, tıp fakültesi hariç,
sadece serbest çalışma
olanağına sahiptirler.
Dr. Fatma Memik
davikliniğine,Dr.BedriyehanımındaGeneralProf.Dr.Kadri
Raşit’in idaresinde bulunan
çocuk kliniğine devamları tescil
olundu.”
Sağlık Bakanlığı
görev veriyor
SağlıkBakanlığıilkkez1930
yılında kadın hekim istihdam
etmeyebaşlar.Buhekimler,Ankara, İstanbul, İzmir, Çorum,
Bursa, Yozgat ve Malatya gibi
illerde yeni kurulan doğum ve
çocuk bakımevlerinde asistan
hekim olarak görevlendirilir.
Bunların bir kısmı atandıkları
yerlerde uzmanlık diplomalarını da alır. Sağlık Bakanlığı,
çocuk hastalıkları ve kadındoğum alanlarının dışında ihtisasyapmakisteyenleredeengel
çıkarmaz.Nitekimaynıdönemde dahiliye, cerrahi, cildiye kliniklerinde ve verem sanatoryumlarında da kadın hekimler
uzmanlık eğitimine başlamıştır.
Ayrıca hükümet tabipliklerinde
dekadınhekimlergörevlendirilmektedir. Ancak hükümet tabipliklerinde çalıştırılan kadın
hekimler sadece il merkezlerindeçalıştırılmaktadır.
İlk Türk kadın hekim
Safiye Ali
“Türkiye’deilkkadındoktor
BayanSafiyeAli’dir.Tıptahsilini Almanya’da Würzburg ÜniversitesindeyapmışveBerlin’de
devlet imtihanını başarmış olduktan sonra, 1922’de Türkiye’ye dönmüştür. Burada uzun
zamanlar çocuk hastalıkları
üzerine serbest doktor olarak
çalışmıştır.ÇocukEsirgemeKurumu’nunveKızılay’ınmeccani
Siyasette kadın hekimler
“Türk kadın doktorları arasında siyasi hayata atılanlar
da vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ilk olarak
1935’tegirenkadınmebuslararasındabirdedoktorbulunmaktaydı(Dr.FatmaMemik).Dahiliyemütehassısıolanbu
doktorhanım,seçimbölgesiEdirnevilayetinamınaBüyük
MilletMeclisindekivazifesiniifaettiğimüddetesasmesleğinideihmaletmemiştir.Haftanınmuayyensaatlerini,Kızılay
ve Fıkraperver Cemiyeti gibi hayır derneklerinin meccani
polikliniklerinde fakir hastalara bakmakla geçirerek halka
bu yönden de faydalı olmuştur. (Kamile Şevki Mutlu, HekimlikMesleğindeTürkKadını)”
Kamile Şevki
Mutlu
İlk Türk kadın patologu
ve tıpprofesörüolanDr.KamileŞevkiMutlu,1906yılındadoğdu.İstanbulTıpFakültesinden mezun olduktan
sonra, 1933 yılında patolojik
anatomi ihtisasına başladı.
Asistanlığı sırasında Prof. Dr.
HamdiSuatAknartarafından
Almanya’ya gönderildi. Berlin’de Profesör Rössle’nin yönetimindeki Patoloji Enstitüsündeçalıştı. Almanya’daihtisasını tamamladıktan sonra
Türkiye’ye döndü. 1935’te
Ankara Numune Hastanesi
Patolojik Anatomi Şefliğine
atandı. 1936 yılında Atina’da
gerçekleştirilen patoloji kongresine katıldı. Kendisi bunu
“garp memleketleri kongrelerinde görülen ilk Türk kadın
doktorresmidelegesi”olarak
ifadeeder.1952yılınakadar
Ankara Numune Hastanesindekigörevinedevametti.
Kamile Şevki Mutlu 1946
yılında aynı zamanda Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesinde
deöğretimüyeliğinebaşladıve
patoloji kürsüsünü kurdu.
Emekli olduğu 1976 yılına
kadarbugörevinedevametti.
Atatürk’ün kabrinin Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’etaşınmasındanöncenaaşınıkontroletmeklegörevlendirilen ekibin arasında bulunanMutlu,1944yılındakurulanVeremleSavaşDerneği’nin
34kurucuüyesindenbirisidir.
1987 yılında hayata veda etmiştir.
polikliniklerindefakirhastaçocuklarlameşgulolduğugibi,süt
damlasınıntesisindeveyürütülmesindebüyükyardımlardabulunmuştur. Yayınladığı Küçük
Çocuklar Muayenehanesi ve
Süt Damlası” adlı kitabı ile de
Türk analarına faydalar sağlamıştır. Alman mühtedisi ve
meslektaşı olan eşi ile birlikte
1930’da Almanya’ya giderek
Dortmund şehrinde yerleşmiş
veoradadamuhitinçoksevilen
bir doktoru olarak, 5 Temmuz
1952’defanihayatınagözlerini
kapamıştır. (Kamile Şevki
Mutlu, Hekimlik Mesleğinde
TürkKadını)”
24
Spor
Perspektif
KBB uzmanı dalış sporuna
gönül verirse...
İSTANBUL - Acıbadem Sağlık Grubu Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanı Dr. Özmen Öztürk, iki yıldızlı bir dalgıç. İki yıldır dalış sporu ile ilgilenen, halen “kulak burun boğaz ve dalış
sağlığı” adında bir kitap yazmaya başlayan Dr. Öztürk’le “kulaktan ve sudan” konuştuk.
“Çok derinlerde vücudunuzdaki nitrojenin artması aşırı bir
keyif hali, karar vermede zorlanma yani alkollü araba kullanma gibi bir durum yaratıyor. Bu yüzden dalıcı 40 metreye indirilir ve orada bir hesap yapması istenir. Çok basit bir işlemi
bile o derinlikte yapamazsınız. Doğru kararlar veremediğiniz
için de çok tecrübeli değilseniz tehlikeli olabilir bu durum.”
Dr. Özmen Öztürk:
Dalmayı sevmek, suyu sevmekle başlar!
MT:Dalmayaolanilginizne
zamanvenasılbaşladı?
ÇocukkenKeşan’dakuzenleriminyazlıkevlerivardı.Sabah
kayıkla çıkar, akşama kadar
balık tutar, denizde vakit geçirirdik.Denizsevgimodönemde
başlamıştı.Çünküdalmayısevmek için öncelikle denizi sevmek gerekir. Daha sonraları
mavi yolculuğa çıktığımızda
amatör dalış denemelerim sırasında tüpsüz 25 metreye kadar
inebildiğimi farkettim ve 2 yıl
önceCaddebostanBalıkAdamlar Kulübü’ne giden bir arka-
daşımınbenidegötürmesisayesinde dalmaya ilk adımımı
attım.2yıldırdafırsatbuldukçadalıyorum.
MT:Mesleğinizdoktorluktan
dalmayayeterikadarzaman
bulabiliyormusunuz?
Aslında dalışla benim
branşım çok uyumlu. Kulak
Burun Boğaz doktoru olmam
dalışesnasındadaçokfaydalı
oluyor.Çünküoradabirsıkıntı olursa giderebiliyorum.
Zaman olarak ise doktorluk
engeldeğilamaözelbirhasta-
Balık görmek için dalanlar,
çabuk bırakıyor
MT:Nedirinsanlarıdalmayaiten?Sualtınıbirazanlatır
mısınız?
Pek çok kişi suyun altında bir lunapark varmış hissiyle
dalar. “Dalacağız ve değişik balıklar göreceğiz” diye düşünürler.Bufelsefeiledalaninsanlarındalışserüveniçokkısa
sürüyor.ÇünküözellikleTürkiyekarasularındasualtındahiçbir şeyin kalmadığını söyleyebilirim. Suyun altı da üstü gibi
bitirilmiş durumda. Bazen dalıp da hiç balık görmediğimiz
zamanlar bile oluyor. Beni sualtında en çok etkileyen şey,
suyunaltındakaradaykenyapmayıgözealamayacağımşeyleriyapabiliyorum.Örneğinkaradaykenhiçbirşekildebilmediğimbirmağarayagiripbakamam.Amasuyunaltındaöylebir
bütünlükhissivarkisankihiçbirzarargelmeyecekgibimağaralaragiriyoruz.Aslındabubazıdalıcılariçintehlikeliolabiliyor. Çünkü derinlere indikçe hissettiğiniz aşırı mutluluk
hissitehlikelikararlarvermenizenedenolabiliyor.
nede çalışmak çok engel. Örneğin hafta sonu dalışa gideceğim zaman tüm arkadaşlarım Cuma gününden çıkabiliyorlar ama biz hafta sonu da
çalıştığımız için ancak Pazar
günügidebiliyorum.
MT:Dalışpahalıbirhobi
mi?Maliyetlerinasıl?
Dalmak için bir donanıma
sahip olmak gerekmiyor.
Maske,şınorkelvepaletgibi
kişisel eşyalar dışında elbise,
tüp ve regülatör dediğimiz
tüptenağzımızahavayıveren
borulu sistemi her gittiğiniz
yerden kiralayabilirsiniz..
Bunundışındaekmaliyetdiyebileceğimiz kurs ücretleri
var. Bunlar da üç haftalık
400 YTL civarında. Ama
bunun içinde dört havuz
eğitimi, iki defa Saroz körfezi’nde dalış ve kitaplar da
dahil olduğu için çok da pahalıbirhobidiyemeyeceğim.
MT:Dalışıöğrenmek
isteyenlerenelertavsiye
edersiniz?Nasılbirbaşlangıç
yapsınlar?
Dalmak istiyorlarsa önceliklediscoverydalışlarakatılmalarını öneririm. Eğitmen
eşliğinde4-5metreinipkeyif
alıp almadıklarını anlayabilirler.Amabunuhobiolarak
sürdüreceklerse mutlaka iyi
birmerkezdeeğitimalmalarınıöneririm.
MedicalTribune·Yıl2·Sayı10·20Haziran2008
Download